POSTA212 - SAYI 53

Page 8

Gündem

21 Mayıs 2014 Çarşamba

Ahmet buğdaycı ahmetbugdayci@posta212.com

Modern köleliğe hayır! SOMA, devletin kamu kaynaklarını peşkeş çekerek türettiği zenginlerin muhafazakar yoksul kitlelelerin emeğini 19. yüzyıl vahşi kapitalizm dönemindeki gibi fütursuzca sömürdüğünü, iktidarın ekonomik güçleri kullanarak kitleleri siyasi olarak nasıl yönlendirdiğini, seküleri, muhafazakarı herkese büyük bir trajediyle anlatıyor. Sistem şöyle çalışıyor: İktidar önce, stratejik bir hamleyle Soma’daki ana iş kapasitesinin işletilmesini kendisine biat edecek bir işadamına veriyor. İşadamının partinin ana sponsorlarından biri olması ilişkinin baş koşulu oluyor. Böylece işletmeyi kendinin bir uydusu haline getirip, buradan Somalılara kömür yardımı yaparak, ilçenin oy deposu olması sağlanıyor. Diğer taraftan evleri, gelinleri, aileleri besleyecek madende çalışabilmek için de AKP’den bir kartvizit alarak şirketin kapısını çalmak şart. Ancak sistem en nihayetinde onları kendilerinin deyimiyle “mezbahaya gönderilen koyunlar” gibi madenlere göndermek üzerine kurulu. Kölelik oyununun esası üretimi ne pahasına olursun artırmak, işçi maliyet kalemini düşürmek ve kârı patlatmak. Kısacası Alp Gürkan, madende erken uyarı sistemi kursa yüzlerce can kurtulacaktı. Ama o her “akıllı” Türk işadamı gibi davrandı. “Yarattığı ekstra gelirle” AKP’ye yüklü bağışlar yapıp sistemin has adamı oldu. Sonra da Soma’dan kazandıklarıyla Maslak’ın 192 metrelik en yüksek gökdelenini dikti. “Spine Tower”, yani Omurga Kulesi. Omurgasız sistemin, vahşi kapitalizmin simgesi olmaya aday!

MEDYADA VİCDAN PAZARI

Medya Soma’ya mal bulmuş mağribi gibi atladı. İmajlar birbiriyle yarışıyordu. Ne kadar acılı, ne kadar yürek burkucu o kadar iyi. Ayağında delik çoraplarla can verenlerin resimlerinden, kömürleri taşıyan kamyonlara tepelemesine yığılan tabutların imajlarına, her görüntü çığlıkları büyütüyor, medya daha büyük iştahla tıka basa vicdanları doyurmaya çalışıyordu. İktidar medyası işin özünde vahşi emek sömürüsünün yattığını gizleyip, vicdan pazarlamasını en iç acıtıcı görüntülerle yayarken, aslında kralının vicdanı yanmıyor, sadece tepeden gelen, kamuoyunun algılarını yönlendirmeye yönelik enformasyon taktiklerini icra ediyordu. Gezi’nin gençleri gibi renkli, muzip, yaratıcı, otoriteye isyan imgeleri de değildi Soma’dan gelenler. Hüzünlü ezik hayatları, türbanlı eşleri, işsizlerin zaman öldürdüğü kahveleriyle olağan fakirliğin, seçimden sonra profil analizleri yaptığımız AKP seçmen kitlesinin, kapkara kömür gibi yanmış madencilerin kavruk “paralel hayatları”ydı ekranları kaplayan.

MUHAFAZAKARLAR DA TEFERRUAT OLUR

Asıl önemli olan ise ezilen halka sahip çıkma vaadiyle büyüyen iktidarın, tercihini kamuya açık bir şekilde halka karşı sermayeden yana kullanması oldu. Erdoğan’ın Somalıları değil, vahşi kapitalizmin fıtratını savunmasındaki soğuk zalimlik, kendi muhafazakar seçmeninin, gücün mutlakiyetinin yanında, sadece bir “teferruat” olduğunu açık ve net beyan etmesiydi. Gezi ile ötekileştirilen, kentli, daha 21. yüzyıl standartlarına yakın yaşayanlardan sonra şimdi sıra onlara gelmişti. Dar gelirli, muhafazakar, AKP’ye oy veren, seçimden sonra aşağılanan Anadolu’nun kara kalabalığı, kendilerinin de bir imtiyazı olmadığına, sistemin bir piyonu olduğuna, kendi sokaklarında yedikleri tekmelerle ayıyor artık. Babalarını, eşlerini, kardeşlerini öldüren şeyin, aslında ne olduğunu bilmenin tetiklediği öfkelerine karşı devletin TOMA’larla, biber gazıyla, polislerle tepelerine inmesi, “millet iradesinin” değil, siyasi-ekonomik bir elitin iradesinin geçerli olduğunu bu sefer “onlara” hikaye ediyor. Hikayede Başbakan’ın tokadı Soma’nın ve tüm yoksul muhafazakar kitlenin yüzünde patlarken AKP’yi iktidara getiren derin yoksullar, “Türkiye’nin zencileri”, ak boyanın kalkmasıyla yine, hala zenci olduklarını ayna karşısında gözyaşları ile görüyor.

MUHAFAZAKARLARIN TRAVMASI

Gezi’den bugüne sekülerlerin yaşadığı travmaya şimdi Soma ile muhafazakarların travması ekleniyor. Dindarlık, muhafazakarlık kavramlarının ötesinde asıl meselenin yoksulluk, sert bir gelir eşitsizliği, azgın bir emek sömürüsü ve insanca yaşam talebi yattığı yüreklerimize işliyor. Metropollerdeki neo-liberal düzenin sıkıştırdığı kitlelelerle, taşrada ilkel kapitalizmin köle düzenini yaşayanlar, aynı kötücül otoriterlik tehdidinin pençesinde olduklarını görüyor. Ama bu vicdan yarışında yeni olan ne var diye sorsak sadece muhafazakarlar değil herkesin başı öne eğilmez mi. İstikrarlı bir ritimle yıllardır ölmüyor mu işçiler. İş, trafik kazalarındaki tartışılmaz liderliğimiz, madenlerde, tersanelerde hep aynı şekilde ölenler, sadece gazete sayfalarının arkalarındaki bir haber değil miydi bugüne kadar. Okullardan, askerliğe, işyerlerine denetimler hep baştan savma değil midir? Bugüne kadar bu düzene ses çıkarmayıp, hatta adapte oluşumuzun da payı yok mu acaba. Artık sadece eleştirmekle de vicdanlar rahatlamayacak, çünkü biliyoruz ki her gün yeni vicdansızlıklara, sıranın kime geldiğine tanık olacağız. Yine de farklı bir şey oluyor bu kez. Ölenler öldükleriyle kalacak olsa da, acıyı, derin üzüntüyü paylaşıyoruz, “ötekileri” koyun gibi gören, “ölmeye müstehak” diyen kötücül duyarsızlığın, kibrin, kara bencilliğin dışına çıkıyoruz. Soma madencileri de nefrete, kutuplaşmaya, ötekileştirmeye karşı, yandıkları karanlıktan gönül ışığımızı yakıyor, herkesin asıl muhalefet etmesi gereken şeyin ne olduğunu haykırıyor. Madencilerden yükselen ses, bu toprakların gönlüne erişiyor: “Köleliğe hayır.” Onlar kölelikten kurtulmadan bizler de özgürleşemeyeceğiz.

Türkiye yardımları geri çevirdi Türk Hükümeti, Soma maden kazası için ABD Çalışma Bakanlığı ve Kızılhaç’ın yaptığı tüm yardım tekliflerini geri çevirdi. Hükümet yetkilileri, dış desteğe ihtiyaç olmadığını ve fon aramadıklarını bildirdi JOHNPAUL JASON NEW YORK - POSTA212

A

BD Çalışma Bakanı Thomas Perez, Soma maden faciasının ardından yaptığı yazılı açıklamasında, “Türkiye’de dün, yüzlerce kişi kömür madenindeki mesailerine gitti ve geri dönmedi. ABD, kurtarma çalışmaları devam ederken Türkiye ile dayanışma halindedir. Biz de yıllar boyunca kendi ülkemizde maden faciaları ve felaketleri yaşadık ve kurtarma operasyonlarının zorluklarını, bu gibi zamanlarda ailelerin keder ve acılarını anlıyoruz… Çalışma Bakanlığında Türkiye’deki yetkililerle temas kurduk ve elimizden gelen her yardımı sağlamaya hazırız” demişti. Fakat Türkiye, dünyanın en büyük maden faciasında dış desteğe ihtiyaç olmadığını bu nedenle fon aramadığını belirterek yardımları reddediyor.

İNSAN HAYATIYLA OYNUYORLAR Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (International Federation of Red Cross and Red Crescent Societies- IFRC) Raporlama ve İletişim Temsilcisi Ja-

vier Ormeno, Türkiye’deki maden faciasından sonra yapılan çalışmaları POSTA 212’ye değerlendirdi. Javier Ormeno, Türk Kızılayı’na yardım etmek istediklerini fakat Türk Kızılayı’nın dış desteğe ihtiyaç olmadığı bu nedenle de fon aramadıklarını belirterek yardım etmek isteyen kişilerin yardımına bu defa gerek olmadığı yanıtını verdiğini söyledi. Ormeno, Soma’daki maden patlamasından sonra Türk Kızılay’ının, kurtulan işçiler ve aileleri için sadece operasyonel destek, yiyecek yardımı ve psikolojik destek konularına odaklandığını vurguladı. Javier Ormeno, kurtarma çalışmalarını denetleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın, kurtarma operasyonu devam ederken umutların azaldığını söylemesini de eleştirdi. Maden Güvenliği ve Sağlık Yönetimi (Mine Safety and Health Administration MSHA ) Sekreter Yardımcısı Joe Main de yardım için Türkiye’den herhangi bir talep almadıklarını ifade ederek, “Biz sadece yapabileceğimiz bir şey olup olmadığını görmek için bekliyoruz. Ama Türk hükümeti asla yardım kabul etmiyor” dedi.

Şili hükümet yetkilileri 2010 yılının5 Ağustos’unda meydana gelen çökme sonucu yerin 700 metre altında kalan 33 madenciyi mevcut yollarla kurtarmak dört ayı bulabileceği için NASA’ya başvurmuştu. Uzmanların, işçilerin endişeli ve karamsar bir ruh haline sahip kronik uyku sorunu yaşayan insanlar haline gelebileceklerini belirtmeleri üzerine Şilili yetkililer, 33 maden işçisinin yaşadıkları bir astronotun veya bir denizaltı mürettebatının yaşadığı tecrübelerle aynı olacağını düşünerek Amerikan Uzay ve Havacılık dairesi NASA’dan yardım istemişti. Madencilere uzun bekleyiş boyunca uygulayacakları bir egzersiz programı verildi. Bunun yanı sıra güneş ışığı hissini verecek aydınlatma ci-

hazları, oyunlar, televizyon vb. cihazlarla normal yaşam koşulları yaratılmaya çalışıldı.

Önlenebilecek bir trajediydi Çeşitli madenlerde kurtarma çalışmalarına katılmış emekli bir Amerikalı da, “Bu önlenebilecek bir trajediydi. Türkiye’deki madenlerde yaşanan ölümlerin uzun tarihi, işçilerin güvenliği konusunda ürpertici soruları arttırıyor. Milletvekillerinin iş kazalarının soruşturulması çağrısının hükümet tarafından reddedilmesi şok edici bir gerçek. İnsanların hayatlarıyla oynuyorlar. Gelecekteki felaketleri önlemek için ciddi reformlara ihtiyaç var” diyor.

Savcı: Serbest bırakılsın Soma’da meydana gelen ve tüm Türkiye’yi yasa boğan maden kazasında 301 işçi yaşamını yitirmişti. Açılan soruşturma kapsamında 25 kişi gözaltına alınmış ve 5 kişi tutuklanmış, 15 kişi de serbest bırakılmıştı. Gözaltındaki 5 isim de geçtiğimiz pazartesi sabahı adliyeye sevk edildi

Savcı ifadesini aldığı Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ı denetimli serbestlik yasasından yararlandırılması isteğiyle mahkemeye sevk etti. Savcı, diğer 5 kişinin ise tutuklanmasını istedi. Maden sahibinin oğlu Can Gürkan ise adliyede “Zamanı gelince konuşacağız” dedi

mesi kabul edilemez. AKP şehit ve yaralıların isimlerini hiçbir kuşkuya yer bırakmadan açıklamalıdır. TBMM’de bu konunun takipçisi olacağız” dedi.

POSTA212 - İZMİR

İ

hmaller zincirinin faciaya neden olduğu ve Türkiye ile birlikte dünyayı da yasa boğan Soma Meden kazasında 301 işçi yaşamını yitirdi. Madende arama kurtarma çalışmaları da sonlandırıldı. Kazayla ilgili olarak açılan soruşturmada ise 25 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden madenin İşletme Müdürü Akın Çelik, İşletme Müdür yardımcısı Ertan Ersoy, güvenlik uzmanı Yalçın Erdoğan, vardiya amirleri Yasin Kurnaz Hilmi Kazık tutuklanarak cezaevine gönderildi. 15 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Gözaltındaki son 5 isim de, geçen pazartesi günü adliyeye sevk edildi. Saat 11.00 sıralarında jandarma eşliğinde Soma Adliyesi’ne giriş yapan kişiler arasında, şirketin sahibi Alp Gürkan’ın oğlu; Soma Holding Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan da yer aldı. Gürkan adliyede, “Zamanı gelince konuşacağız” dedi. Savcı ifadesini aldığı Soma Kömür İşletmeleri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan’ı denetimli serbestlik yasasından yararlandırılması isteğiyle mahkemeye sevketti. Savcı, gözaltındaki diğer 5 kişinin ise tutuklanmasını istedi.

FAALİYETİ DURDURULDU İş Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettişlerinin yaptığı incelemeler sonucu, Soma’da maden faciası yaşanan ocağın güvenliğini sağlamak ve kazanın etkilerini silmek dışında yer altındaki bütün işlerin durdurulmasına karar verildi. İş teftiş heyetince yürütülen iş kazası incelemesi ise devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, Soma’da facianın yaşandığı madenin 2 yılda 16 kez teftişten geçirildiğini

Alp Gürkan

Can Gürkan

Hakim: Tutukladı

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan avukatıyla birlikte Cumhuriyet Savcısı’na ifade verdi. Bu ifadede Can Gürkan’ın şirketin yönetim kurul başkanı olduğunu ancak kendisinin şirketin yapılan işleriyle ilgili bir sorumluluğunun bulunmadığını ileri sürerek tüm yetkinin Genel Müdür Ramazan Doğru’da olduğunu söyledi. Gözaltına alınan Ramazan Doğru tutuklandı. Ancak Doğru, yetki belgesindeki imzanın kendisine ait olmadığını savundu. Bunun üzerine savcı, şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olan patronun oğlu Can Gürkan için ek gözetim süresi istedi. Yeniden yapılan sorgunun ardından Can Gürkan, tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Gürkan, sevk edildiği mahkemece tutuklanıp cezaevine gönderildi.

bildirdi. Bakan Çelik, maden faciasıyla ilgili henüz ortaya çıkmış bir rapor olmadığını, söyledi. Çelik, faciayla ilgili müfettişlerin çalışmalara başladığını aktararak, ölen madencilerin yakınlarına ölüm aylığı, ölüm geliri bağlanacağını açıkladı. Soma faciasının ardından kriz

masaları ve Soma’da kayıp bürosu kuran CHP, harekete geçti. CHP’li Engin Altay “İdareden kaynaklı kusur çok açık ortada, hesabı sorulacaktır” diyerek Meclis’i harekete geçireceklerini söyledi. CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay, Enerji Bakanı’nın şirketle ilgili ‘kusursuz’

açıklamasına rağmen, maden şirketi yetkililerinin basın toplantısında verdiği cevapların ‘denetim zafiyetini’ ortaya çıkardığını söyledi. Altay, “Denetim zafiyeti olduğu çok açık. Hem Enerji hem Çalışma Bakanı ile ilgili milli yas sürecinin ardından, bütün madencilerin toprağın altından çıkarılmasının ardından, Anayasa ve Meclis İç Tüzüğü’nün bize verdiği tüm olanakları kullanacağız. Meclis soruşturması ya da gensoru önergesi, tüm Meclis denetimi seçenekleri masamızda, Meclis’i harekete geçireceğiz. Gereken yapılacaktır. İdareden kaynaklı kusur çok açık orta- da, hesabı sorulacaktır” dedi.

TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, gelişmiş demokrasilerde hükümet üyelerinin, bir kazada sorumluluğu olmasa dahi istifa ettiğini söyledi. Toprak, “AKP’lilerin doğrudan sorumluluğu olmasına rağmen istifa etme-

MHP VE CHP UYARMIŞTI MHP’nin hükümeti Soma ile ilgili 2013’te uyardığı belirlendi. Soma’daki maden kazalarını Meclis’e taşıyan MHP, 6 öneri ile tedbirleri de sıralamış. CHP’nin 20 gün önce verdiği araştırma önergesinin AK Parti tarafından kabul edilmemesi eleştirirken, Soma ile ilgili MHP’nin de hükümeti uyardığı ortaya çıktı. MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ın 26 Kasım 2013 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda Soma’daki maden kazaları konusunu gündeme getirdiği anlaşıldı. DÜNYADA İLK SIRADAYIZ Akçay, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada Türkiye’nin, ölümlü maden kazalarında dünyada ilk sıralarda olduğunu belirterek, 1955-2013 tarihleri arasında toplam 3 bin 98 maden işçisinin hayatını kaybettiğini belirtti. 326 bin maden işçisinin de yaralandığını veya sakat kaldığını vurguladı. AKÇAY 6 ÖNERİDE BULUNDU MHP’li Akçay, maden kazalarını azaltmak için 6 öneride bulundu: “Denetimler etkin kılınmalı. Yaptırımlar caydırıcı hale getirilmeli. Taşeron sistemi kaldırılmalı. Sendikal örgütlenme teşvik edilmeli. İş sağlığı ve iş güvenliğinden sorumlu mühendisler işverenden bağımsız olmalı. ILO’nun 176 Sayılı Madenlerde İş Sağlığı ve Güvenliği Sözleşmesi mutlaka onaylanmalı.”


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.