POSTA212 - SAYI 45

Page 1

ME EŞ KOÇAK TÜRKİYE REKLAM FİLMİ BİTTİ...

sayfa

2

A MET B DAYCI DİKTATÖRLÜK KORKUSU TOPLUMSAL FAYLARI HAREKETE GEÇİRİYOR

sayfa

8

A MET RA A I BU REZİLLİKLERİ YÜCE DİVAN TEMİZLEYEBİLİR Mİ?

sayfa

9

AN TANIR TWITTER, ABD’NİN KIRMIZI ÇİZGİSİ

sayfa

10

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 45

26 Mart 2014 Çarşamba

Türkiye ve dünya bu pazar yapılacak seçimlere kilitlendi Bu ne yerel, ne genel, ne referandum olan, hepsinden bir tutam barındırdığı için sonucu da net ve kesin olarak bilinemeyen bir gergin seçim

EN KRITIK SECIM TÜRKİYE CUMHURİYETİ 91 YILLIK DEMOKRASİ TARİHİNDE HİÇ BU DENLİ DRAMATİK VE GERGİN BİR SEÇİM ORTAMI YAŞAMAMIŞTI

Türkiye hiç böyle bir seçim yaşamadı 1 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile birden ortam gerildi bakan görevden alındı Başbakan Erdoğan operasyonu kendine yapılan bir darbe olarak niteledi

er gün ortalığa saçılan tapeler, belgeler tansiyonu iyice artırdı Toplumdaki kutuplaşma adeta zirve yaptı

Recep Tayyip Erdoğan

Kemal Kılıçdaroğlu

AKP-Cemaat kavgası seçim meydanlarına sıçradı ethullah ülen, Erdoğan’ın en büyük hede oldu

Devlet Bahçeli

Selahattin Demirtaş

Dört lider de seçim öncesi neredeyse 2 saat çalıştı

Diğer partiler için de Mart yerel seçimleri, 12 yıldır süren AK Parti iktidarından ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulmanın anahtarı durumuna gelen bir referanduma dönüştürüldü

sayfa

8-9 Sarıgül, POSTA212’ye konuştu

Kadir Beyle başa baş gidiyoruz ■ Türkiye’nin en büyük kentinin yönetimi için kıran kıran bir seçim yarışı yaşanıyor. Çünkü İstanbul’u kazanan Türkiye’yi de kazanır diyor siyasetçiler. Yarışın en güçlü adaylarından CHP’’li Sarıgül projelerini anlattı.

sayfa

15

Diplomatik misyonun seçim anketi ■ Seçimler Türkiye’deki diplomatik misyon tarafından da çok yakından takip ediliyor. Doğulu ve Batılı diplomatlar tek bir noktada birleşiyor: Sonbaharda erken seçim gözüküyor.

sayfa

11

sayfa

Washington’dan zehir zemberek açıklamalar 9

Twitter’a seçim öncesi yasak geldi ■ Twitter, Başbakan Erdoğan’ın adeta gazabı-

na uğradı. Erdoğan, “Kökünü kazıyacağız” dediği sosyal paylaşım sitesine erişim kapatıldı.

sayfa

9

Suriye uçağı düşürüldü ■ CHP lideri Kılıç-

daroğlu, “Erdoğan, Suriye ile savaş çıkarabilir” dedi. İki gün sonra Türk savaş uçakları Suriye’ye ait bir savaş sayfa uçağını düşürdü.

8

Amerika’da Türkler Twitter yasağı için ne dediler

sayfa

9


Toplum Yaşam

26 Mart 2014 Çarşamba

Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com

Türkiye reklam filmi bitti... AMERİKA, Türkiye için önemli, neden? Çünkü dünyanın nabzı Amerika’dan atıyor. Amerika’nın “Güzel “ dediği herşeye rağbet artıyor. O yüzden Türkiye’de bir Amerika sevdası var. Bir Amerikalı turist normal turiste göre 20 kat daha fazla para harcıyor. Bununla birlikte geziyor, araştırıyor ve öğrendiğini bütün dünyaya aktarıyor. Amerika ile ticaret yapanın, parmağı baldan çıkmıyor. Tabi bir de bunun siyasi yönü var. Ne yazık ki Türkiye’nin yıllardır sürdürdüğü devlet politkalarında adeta Amerika’ya bağlılık yemini eden siyasilerimiz, Türkiye’yi bu kara sevdanın içine soktu. Şimdi ne yardan ne de serden vazgeçiliyor. Amerika’ya öfkelensek bile Amerikasız bir Türkiye düşünemiyoruz artık. O nedenle Türkiye, Amerika’da siyasi ve sosyal alanda imaj yaratmak için her yıl milyonlarca dolar harcıyor. Devlet bütçesinden ayrılan önemli bir pay, Amerika’daki kültür ve turizm tanıtımımız için kullanılıyor. Reklam filimlerinde Amerikalı yıldızlara yer veriliyor Bu yıl, Türkiye’nin imaj yüzü Oskarlı Amerikalı oyuncu Julianne Moore oldu. Türk Hava Yolları’nın geçtiğimiz yıllardaki imaj yüzü Amerikalı film yıldızı Kevin Costner ve Amerikalı Basketbolcu Kobe Braynt’ydi Sadece New York Times ve CNN’e verilen reklamlar, yılda 20 milyon doları buluyor. Amerika’daki lobi ve halkla ilişkiler firmalarına ödenen paranın ise haddi hesabı yok. Türkiye, imaj için bu kadar para harcarken; diğer tarafta yaratılmaya çalışılan bu imaj yerle bir ediliyor. Önce kendini Hollywwood starları ile şirin göster, reklamlara erkekli kızlı sarmaş dolaş sevgili fotoğrafları koy, kadeh tokuştur, dansöz oynat, özgürlük ve medeniyet sloganlarını reklamlarına yansıt sonra herşeyi yalanmış gibi imajini yık. İçkiye yasak koymaya çalış, evlerde kızlı erkekli oturmayı eleştir, marjinal kıyafet giyenlere çapulcu ismini koy, reklam verdiğin CNN, New York Times yayınlarını eleştir, muhabirlerini ajanlıkla suçla, Amerikan şirketi Twitteer’i yasakla “Twitter mivitir hepsinin kökünü kazıyacağız. Uluslararası camia şunu der, hiç beni ilgilendirmiyor” diye açıklama yap. ŞİMDİ AMERİKA’DA İKİ TÜRKİYE VAR Biri reklamlara yansıyan “Şirin Türkiye” diğeri haberlere konu olan bağnaz, şiddet yanlısı, özgürlüklerin tehlikeye girdiği “Çirkin Türkiye” Bittiyor....Türkiye’nin Amerika’da kurmaya çalışıtığı imaj yerle bir oluyor. Amerikalılar artık Türkiye’nin tarih , kültür ve yemeklerini sormuyor. Sordukları tek şey “ Türkiye’de neler oluyor”, “Türkiye, İran mı Oluyor” diye korku dolu gözlerle bakıyorlar. Amerika’da eğer bir anket yaparsanız, Türkiye hakkında söylecekleri tek şey bağnaz bir Ortadoğu ülkesi olduğudur. Bu saattten sonra Türkiye’nin imajını değil Jullian Moore, Oskar ödülü alanların tamamı gelse kurtaramaz. Türkiye’nin Amerika’daki reklam filmi bitti, gözümüz aydın olsun!

HABER OLMAK İÇİN...

haber@posta212.com

‘Çağdaş Türkiye istiyoruz’ Türk kadınlarını dünyaya tanıtmak için kurulan Daughter of Atatürk International’ın kurucu Başkanı Sema Karaoğlu, Türkiye’nin çağdaş dünyadan kopmaya başladığına dikkat çekti çevredeki gazetelere yazı ve bilgi göndermelerini teşvik ediyoruz.”

DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK - POSTA212

D

aughter of Atatürk International Kurucu ve Başkanı Sema Karaoğlu, Atatürk’ün kurduğu Türkiye’nin şu anda farklı bir yöne doğru gittiğini belirterek, bu durumdan aydınların tedirgin olduğunu ve Türkiye’nin geri gitmesinin önlenmesi gerektiğini ifade etti. 1999 yılında kurulan Daughters of Atatürk International’ın Türk kadınlarını dünyaya tanıtmak amacıyla yola çıktığını, günümüzde uluslararası bir oluşum olarak dünya çapında çalışmalar yaptıklarını anlatan Karaoğlu, “Grubumuz bütün kadın ve erkeklere ne din, ne mezhep, ne millet farkı olmadan çalışıyor” dedi. Aynı zamanda Türk kadının tanıtmak ve kadınların haklarını korumanın da grubun ilkeleri arasında yer aldığını ifade eden Karaoğlu, şunları söyledi: DAHA İYİ BİR EĞİTİM “Bazı yerleşmiş batıl fikirleri değiştirmeyi, kadınlara ve kızlarımıza olan şiddeti azaltmak misyon ve ilkelerimiz arasında yer alıyor. Genç kızlarımızın daha iyi bir eğitime erişebilmeleri, hayat-

Daughter of Atatürk International Kurucu ve Başkanı Sema Karaoğlu, “Hedefimiz Atatürk’ün Türk kadınlarına vermiş olduğu hürriyeti devam ettirmek. Kadınlarımızı eşit tutmamız lazım. Bir millet ki yarı nüfusunu cahil bırakıyor. 21’inci yüzyılda bu durum iyi değil. Kadınlar evin, ailenin ve milletin temel direğidir” dedi.

ta kendi arzularını elde edebilmeleridir. Birçok problemler bütün dünya kadınlarının ortak problemleri olduğu için başka gruplarla çalışmak bize daha çok bilgi kazandırıyor. “ Kadınların haklarının yanı sıra, Türkiye tanıtımının da misyonları olduğunu kaydeden Karaoğlu, “Mümkün olduğu kadar çevremizdeki yabancı gruplarla temas edip hem Türkiye’yi hem

de Türk kadınlarını tanıtmayı amaçlıyoruz” diye konuştu. ATATÜRK ÖZGÜRLÜĞÜ Bu yıl yapmayı planladıkları çalışmalarla ilgili olarak da bilgi veren Karaoğlu, şöyle devam etti: “Mesela, başka gruplarla çalışıp Türkiye’deki fakir veya imkanı olmayan çocuklar için para toplamak gibi faaliyetler yapa-

cağız. Bu mevzuda bizden daha değişik bir şekilde çalışanlara destek olmak da istiyoruz. Daughters of Atatürk International’ın asıl hedefi Atatürk’ün Türk kadınlarına vermiş olduğu hürriyeti devam ettirmek. Bütün çalışmalarımız bilgi yayını olduğu için başka gruplardan daha değişik çalışıyoruz. Türkiye dışında yaşayan kadınlarımızın mümkün olduğu kadar bulundukları

TÜRKLER KADINA ÖNEM VERİR En büyük amaçları arasında kadınların eğitim görmelerini sağlamak olduğunu da ifade eden Karaoğlu, “Kadınların ev dışında da rahatça çalışmaları, fikirlerini başkaları ile paylaşabilmelerini öneriyoruz” dedi. Kadınların evin, ailenin ve milletin temel direği olduğunu kaydeden Karaoğlu, şunları söyledi: “Kadınlar ihtiyaç olduğu zaman erkeklerimizle beraber savaşmışlardır vatanı kurtarmak için. Bu aynı şekilde devam etmelidir. Türk kültürü anneye ya da kadına çok önem veren bir kültürdür. Orta Asya’daki Türk soyumuz kadını el üstünde tutan bir kültürdü. Daughters of Atatürk International olarak bunu bugün bütün Türkiye’de görmek istiyoruz. Erken evliliğin kadın sıhhatine iyi olmadığını kabul ediyor ve bunu önlemek istiyoruz. Kadınlara olan şiddeti önlemek istiyoruz. Bunların açıkça ortaya çıkmasını, tartışılmasını istiyoruz.” Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye’nin şu anda çok değişik bir yönde gittiğini de savunan Karaoğlu, “Aydın kadınlarımız, öğretmenlerimiz tedirgin bir haldeler. Bu normal değil. Türkiye’nin geri gitmesini önlememiz lazım” diye konuştu.

Çanakkale şehitleri anıldı NEW YORK - POSTA212

T

ürk Amerikan Dernekleri Federasyonu’nun (TADF) New York’ta düzenlediği Çanakkale Şehitlerini Anma Programı, Türkevi’nde yapıldı. Programda, TADF Başkanı Atilla Pak, BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik, BM Daimi Temsilcisi Yardımcısı Levent Eler, New York Başkonsolosu Levent Bilgen adına Muavin Konsolos Serhat Akkoç, Başkonsolos Yardımcısı Ayten Eler ve Konsolos Erhan Kolbaşı NY Başkonsolosluğu’nu temsilen bulundular. 18 Mart Şehitleri Anma Günü programına katılanlar arasında Young Turks Derneği Başkanı Tulga Tekman ve Başkan Yardımcısı Cenk Çoktosun da yer aldı. 18 Mart Şehitleri Anma Günü’nde Washington’daki Türk Bü-

Çanakkale Deniz Zaferi'nin 99’uncu yıldönümü ve 18 Mart Şehitleri Anma Etkinlikleri kapsamında başta New York, Washington, Chigago olmak üzere ABD’nin birçok eyaletinde törenler düzenlendi

Büyükelçilik bahçesindeki Atatürk Anıtı’na çelenk konmasıyla başlayan tören, daha sonra ise resepsiyon salonunda devam etti. 18 Mart Şehitleri Anma Günü programına Washington’da yaşayan Türk vatandaşları ve askeri personelin büyük bir katılım gösterdiler.

yükelçiliği’nde de bir tören düzenlendi. Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın, günün anlam ve

önemini belirten kısa bir konuşma yapmasıyla başlayan tören yaklaşık yarım saat sürdü.

CHICAGO’DA BELGESEL Chicago’da Başkonsolos Fatih Yıldız’ın ev sahipliğinde düzenlenen törene ise, TACA (Türk Amerikan Kültür Birliği) okulu öğretmenlerinin-velilerin ve çocukların emeği ile hazırlanan Çanakkale Belgeseli damgasını vurdu.

TADF Başkanı Atilla Pak


Güncel &Toplum

Washington’dan Namık Tan geçti

Doğan Uluç doganuluc@aol.com

Birinci sınıf üçüncü sınıf insanlar

Daha önce de iki kez görev yaptığı Washington’a 2 1 başında bu kez Büyükelçi olarak atanan ve inişli çıkışlı Türkiye-ABD ilişkilerinin odağında görev yapan Tan, başarılı bir görev süresinin ardından Ankara’ya döndü AN TANIR- D Y

ENÇ WAS IN TON - ANKARA- POSTA212

B

üyükelçi Namık Tan’ın Washington’a gönderilmesi, 9 yılının son ayında kesinleşmişti. Kendisinden bir önceki Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy, Başbakan Erdoğan’ın 9 yılının Aralık ayındaki Beyaz Saray ziyareti esnasında istifasını, Oval Ofis’in hemen dışarısında iken Dışişleri Bakanı Ahmet Davuoğlu’na sunmuştu. Tan, daha önce iki kez görev yaptığı Washington’a üçüncü ve bu kez Büyükelçi olarak 1 yılının ilk aylarında geldi ve görevine başladı. Göreve başladığından beri de oldukça hareketli ve adeta roller-coaster trenine benzer bir ABD-Türkiye ilişkilerinin Washington ayağını yönetti. Tan’ın su süre boyunca gözle görülür bir hatası veya gafı olmadı. Aksine, Washington’daki Türk ve yabancı çevrelerde eskiden gelen bağları ile zaten çok sevilen Tan, başarılı kabul edilen bir Washington misyonunu sona erdirerek Ankara’ya döndü. 2010 YILI Büyükelçi Tan’ın göreve başlamasından hemen sonraki 1 yılının Mart ayında, Amerikan Temsilciler Meclisi Dış lişkiler Komitesi’nde Ermeni Soykırımı ile ilgili Karar tasarısı geçince, Tan Washington’a geleli daha birkaç hafta olmuş olmasına rağmen Ankara’ya geri çağrıldı. Neyse ki bu geri çağrılma fazla uzun sürmedi ve nisan ayı başında Tan Washington’a geri döndü. Kriz, Türkiye ve Ermenistan arasında ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın öncülüğünde imzalanan normalleşme protokollerinin hayata geçirileceği umuduyla aşıldı. OBAMA-ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ Nisan ayında Başkan Obama’nın ilk kez olarak organize ettiği Nükleer Silahsızlanma irvesi, Başbakan Erdoğan’ın da katılımıyla Nisan ayının 1 ve 1 ’ünde Washington’da yapıldı. Erdoğan, bu zirvede Obama ile bir de görüşme yaptı. Yine aynı yılın Mayıs ayının sonunda ise Mavi Marmara olayı yaşandı. 1 Mayıs pazartesi sabahı, ABD’nin ana akım haber kanalları dahi güne, Mavi Marmara botuna srailli komandoların saldırı haberlerini ve bazı videolarla başlıyordu. Türkiye ve srail ilişkileri, bir yıl önce Davos irvesi’ndeki Erdoğan ile srail Cumhurbaşkanı Peres arasındaki tartışmasından beri zaten problemli idi. Bu saldırı sonrasında her iki ülke de Washington’ı bu kavgada yanına almaya gayret ederken, Büyükelçi Tan’ı Washington’da ağır bir yük bekliyordu. 1 yılı Haziran ayında ise, yani Mavi Marmara olayından sadece 1 gün ka-

dar sonra, bu kez Washington ile Ankara, ran’a konacak ambargolar konusunda anlaşmazlık yaşadı. Türkiye, geçici üyeliğe sahip olduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde, ran’a karşı konulan yeni ambargolara, Obama’nın Erdoğan’a özel ricalarda bulunmasına rağmen, Hayır’ demişti. ABD-Türkiye arasındaki bir gerginlik noktasını da Irak oluşturdu. Washington, Irak’taki seçimlerde Nuri El Maliki’yi desteklerken, Ankara ise seküler kimliğiyle de bilinen Allawi’yi destekliyordu. TORONTO GÖRÜŞMESİ G irvesi için Toronto’da bulunan Erdoğan ile Obama, zirve esnasında bir de görüşme gerçekleştirmiş ve bu görüşme tam da srail ve ran konularında Washington ile Ankara’nın anlaşamadığı bir ortamda meydana gelmişti. Haziran ayının sonunda yapılan o görüşmenin sert geçtiği ve iki tarafın görüşlerinin farklılığının kristalleştiği bir toplantı olduğu tarih kayıtlarına geçti. Bu görüşmeden hemen sonra Beyaz Saray’da Türkiye dosyasına bakmaya başlayan e Collins’in Posta 1 ’ye verdiği röporta da dediğine göre, görüşme, açık sözlülükle’ yapılmıştı. Başkan Obama birçok hayal kırıklığını (Erdoğan’a) dile getirmişti o görüşmede. O görüşme için o zamanki ilişkilerin en düşük noktası denebilir. ARAP BAHARI DEĞİŞTİRDİ Namık Tan’ın Washington’daki . yılı olan 11’de ise, Ortadoğu’da başlayan ve daha sonra Arap Baharı olarak adlandırılan isyanlarda Washington ile Ankara arasındaki ilişkileri koordine etmekle geçti. nce Tunus, sonra Mısır ve Libya’ya oradan da Suriye ve Yemen’e sıçrayan Arap syanları esnasında Washington ve Ankara’nın birbirine hiç olmadığı kadar yaklaştığı görüldü. yle ki, 11 ve 1 yılllarında Başkan Obama’nın dünyada en çok konuştuğu liderlerin başında Erdoğan geliyordu. Bazıları bu dönemi Türkiye ile ABD arasındaki altın yıllar’ olarak gördü. ANKARA-WASHINGTON YAKINLAŞIYOR 11 ve 1 yılları, yani Büyükelçi Tan’ın Washington’daki . ve . yılı, Türk diplomatik ve siyasi delegasyonlarının Washington’ı ziyaretlerinin birbirini izlediği iki yıldı. Aynı zamanda ABD’li Dışişleri Bakanı Hillary Clinton ve yüksek düzey ABD’li diplomatlar da birbiri ardına Ankara’ya gidiyor, gerek Arap syanları gerekse ran ile ilgili olarak politikaları senkronize etme-

Türkiye istikrar adası gibiydi Büyükelçi Tan da Washington’da birçok konferans ve organizeye katılıyor, Türkiye’nin pozisyonunu anlatıyordu. Türkiye’nin Batı yanında Avrupa büyük ekonomik kriz içinde, Yunanistan ve sonrasında Kıbrıs um Kesimi ekonomik i asla boğuşurken, Türkiye’nin diğer yanında da Arap Dünyası isyan yangınlarıyla tutuşuyordu. Bir tarafta ekonomik istikrarsızlık, diğer tarafta siyasi istikrarsızlık varken, tam ortada bulunan Türkiye’de hem siyasi hem de ekonomik istikrar ile hem Batı’nın hem de Müslüman dünyasının imrendiği bir istikrar adası imaı sergiliyordu. Arap Baharı, srail ile olan kavgayı geri plana atsa da Ankara, Wasihgnton’ın baskısıyla srail ile birkaç kez ilişkileri normalleştirmek üzere masaya oturdu. Bu diplomatik görüşmelerde sonuç alınamadı. AKP, 11’de bir seçim zaferi daha kazandı. Basın özgürlüğü ve diğer bazı başka insan hakları problemleri yaşansa da bunlar, Amerikan yetkililer ile Türk yetkililer arasındaki görüşmelerde son sıralarda, eğer vakit kalırsa görüşülen konular haline geldiler. Washington için Kürt sorununda Ankara’nın attığı adımlar, çok daha önem ka-

zanmıştı. Ancak Arap Baharı’nın Suriye yansımaları, iki başkentin arasında güven bunalımının yaşanmasına da neden oldu. Kısa süre öncesinde, Şam ile Batı arasında bir köprü oluşturan Ankara, Suriye’de syanın genişlemesi ve Esad re iminin sert karşılık vermesinin ardından Esad’ı sert dille eleştirmeye başlayınca ABD’den önce büyük destek aldı. Bu esnada Obama da Esad’a görevden çekil’ mesa ı gönderdi. Bu, mesa ABD’nin Esad’a karşı eninde sonunda bir harekata başlayacağı algısı yarattı. Ankara, tıpkı Libya’da olduğu gibi operasyona hazırlanırken, Washington ekonomik krizin ve usya’nın tutumunun gölgesinde bir türlü Ankara ve birçok Körfez başkentinde beklenen operasyonu yapmaya girişmedi. amanla Ankara’nın, Batı’ya karşı olduğu kabul edilen bazı aşırı Suriyeli muhalif gruplara yardım ettiği bilgisi yüzünden Washington ve Avrupa başkentleri sürekli Türkiye’yi uyarmaya başladılar. Diğer taraftan, Türkiye’nin yüzbinlerce Suriyeli sığınmacıya gösterdiği ihtimam hem Washington’da hem de bütün Avrupa ülkelerinde iltifat üstüne iltifat gördü.

2 1 ’te sıkıntılar başlıyor 1 yılı Mayıs ayının ortasında Washington’a ziyarete gelen Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyete yapılan Beyaz Saray’ın Başkanlık karşılaması ender görülecek yüksek profilli bir şekilde yapılmıştı. Her ne kadar Erdoğan Suriye konusunda Obama’yı ikna edememiş ve sonraki aylarda yapılması kararlaştırılmış olan Cenevre Toplantılarına destekle çıkmış olsa da, ziyaretin sunuluşu,

merasim tarzı ve aksamayan gidişatıyla başarılı’ bir gezi ima ı bıraktı. Bu ziyaretten sadece iki hafta sonra ise Gezi Protestoları başladı. Bu protestolara karşı Erdoğan’ın, Amerika ve dış güçleri suçlayan retoriği, polis kuvvetlerinin müdahale biçimi defalarca Washington tarafından kınandı, defalarca AKP hükümetine temkinli olmak ve sakinleşme tavsiyeleri yapıldı.

26 Mart 2014 Çarşamba

ye çalışıyordu. Suriye isyanıyla birlikte, Suriye Cumhurbaşkanı Esad’a karşı alınacak tedbirler konusunda Washington ve Ankara sürekli bir iletişim içinde kaldı. MODERN YÜZÜMÜZÜ GÖSTERDİ Bu süre boyunca Büyükelçi Tan, Washington’da daha düşük bir profil sergiledi. ABD’nin tavrı nedeniyle, Erdoğan’ın talebine karşın iki lider St. Petersburg’da sadece ayak üstü görüştü ve Washington bu görüşmeden fotoğraf dahi vermedi. Tan da bu sırada politika yerine daha önce başlatmış olduğu Ahmet Ertegün azz Konserleri gibi sosyal faaliyetleri ile Türkiye’nin modern yüzünü Washington’a tanıtmaya ağırlık verdi. Diğer taraftan ABD’deki Kızılderili kabileleri ile yakın temaslar kuruldu, ezidansında defalarca Amerikalı yerlileri ağırladı. Tan’ın gidiş haberi ise 1 Aralık yolsuzluk dosyalarının açılmasından kısa bir süre sonra geldi. Ancak yolsuzluk dosyaları ile birlikte Ankara ve Washington’ın arası bir kez daha açıldı. Erdoğan operasyonun arkasında dış güçler’ olduğunu savunarak, başta Ankara Büyükelçisi olmak üzere ABD’yi hedef aldı. Washington ise buna sert düzeyde Türkiye’yi kimi zaman yalanlayarak kimi zaman da uyararak yanıt verdi. yle ki ABD Dışişleri Bakanı ohn Kerry, Dışişleri Bakanı Davutoğlu’na, ocak ayının ortasında Paris’teki görüşmeleri sonrasında adeta zorla ABD’nin, hiçbir şekilde Türkiye’nin iç işlerine karışmadığını söyletti. TAN’IN GİRİŞİMİ BAŞARILI OLDU Bu açıklamalar devam ederken, aylardır Erdoğan’ın telefon görüşme taleplerine çıkmayan ABD Başkanı Barack Obama ile Erdoğan arasında Tan’ın da girişimiyle yapılan telefon konuşması da yeni bir gerginliğe neden oldu. Erdoğan, Obama’nın Fethullah Gülen’in iadesine dair olumlu baktığı açıklamasını yaparken, Beyaz Saray, tarihte belki de ilk kez bir Türk başbakanını yalanlamak zorunda kaldı. yılını Washington’da dolduran Namık Tan’ın 1 yılında ayrılması zaten bekleniyor olsa da, yılın başında ayrılması birçoklarına sürpriz geldi. Haftalardır adına veda partileri verilen Tan, 19 Mart akşamı Washington’dan Ankara’ya doğru yola çıktı. Arkasında bıraktığı ise kusursuz bir diplomatik misyon idi.

METRO çıkışında dört kişiydik. Poşetle alışverişini taşıyan yaşlıca iki kadın, küçük bir kız çocuğu ve ben. Dik basamakları tırmandık, yağmur durmuştu. Çevreme baktım, birlikte geldiğim yolculardan hiçbirini göremedim. Bir arkadaşın doğum gününde ev partisine davet edilmiştim. Yıllar önce ilk kez gittiğim evinin muhiti bu kez aşina gelmedi.Evi ağaçlar arasında değildi.Gene de elektrik direğindeki numaralar bana verilen adresiyle örtüşüyordu. Soracak kimse ararken bir köşe ötede konuşanlara gözüm takıldı. Yanlarına geldim. Yirmili yaşlarda gençlere kısaca ‘‘Manhattan’da kayboldum.’’diyerek yakındım. Elimdeki adrese baktılar, biri ‘’Şaşılacak bir şey yok, yanlış adrese gelmişsin.’’ dedi. Gideceğim yer New York kampuslarından biri imiş, parkın batısında. Hangi trenle gideceğim oraya? Bu kez hep birden güldüler: ‘’Buradan oraya tren yok. Grand Central istasyonuna git, kuzey 140’ıncı trenini al..’’ Kestim izahatını :’’Ben oradan geliyorum. Tekrar 100 sokak geri geri gidilir mi? Bir taksi alırım.’’Duygu yansıtmayan bir yüzle geceleri ender taksi bulunduğunu söylediler. Canım sıkılmıştı, arkamı dönüp yürümeye başladım. Daha bir kaç dakika geçmeden karşı istikametten sarı ışıkları yanan bir taksi belirdi. Elimi kolumu sallayıp durma işareti verdim. Sürat yaparak yanımdan geçti. 50 metre kadar gidip durdu, Geri dönüp yaklaştı:’’Senden başka yolcu yok, değil mi?’’ Hayır. Bu saatte ne arıyorsun Harlem’in göbeğinde? Hikayemi dinledikten sonra ‘’Gideceğin yer Manhattan’ın kuzey ucunda. Sen güney trenini almışsın, şansın varmış başına birşey gelmedi. Yanından geçerken beyaz olduğunu farkettiğim için durdum.’’ Harlem, tarım ürünlerinin yetiştiği New York’un eski çiftlik alanı. Amerika’da en yoğun zenci halkın yaşadığı kesim. Yalnızca Merkez Harlem’i mesken tutan zencilerin nüfusu 60 bin. New York’un orta hallilerinin yaşadığı mahallelerd ev verilmediği için zenciler Harlem’e taşındılar. 1920’lerde yazar, aktör, müzisyen ve aydın sınıfı ‘’Harlem Rönesansı’nı başlattılar. Duke Ellington, Louis Armstrong, Bessie Smith gibi müzisyenler Cotton Club’da, Apollo Theater’da gösterimlerle Harlem’i New York’un sanat merkezine dönüştürdüler. Ama başta ırk ayrımı, sosyal sorunları,işsizlik zencilerin büyük ölçüde Harlem’i terkine yol açtı. 1970‘lerde Harlem arazisi değer kaybetti. Zencilerin uyuşturucu ticaretine katılımı ağır suçların artışına sebeb oldu. 1994’de New York’ta cürümle savaş başladı. Zencilerin bir yılda 8 bin 285 cinayete katıldığı tesbit edildi. Cinayet sayısı 2011’de 5,486’ya düştü. Harlem’de tersine göç başladı. Başkan Clinton’ın resmi ofisini Harlem’de seçmesi zencilerden çok beyazlara yaradı. 2007’de vasat binaların değeri yüzde 300 artış gösterip bir milyon dolara ulaştı. New York geceleri hala korkunç. Zenciler ırk olarak en fazla cürümlere yönelen azınlığı temsil ediyor. Harlem’de 10 kadar insanın ölümüne yol açan bina infilaki öncesinde ev sahiplerine güvensiz inşaat şikayetlerine kulak asan olmadı. Şikayetçiler zenci idi. Siyahi ırk ise hala Harlem’in üçüncü sınıf insanlarının yaşadığı yer. hurriyet.com.tr’den alınmıştır

Büyükelçi Tan’a veda resepsiyonu WAS IN TON - POSTA212

T

ürk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), Washington D.C. Amerikan Türk Derneği (ATA-DC) ve Maryland Amerikan Türk Derneği (MATA) tarafından Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan ve

eşi Fügen Tan için bir uğurlama resepsiyonu verildi. Washington Büyükelçisi Namık Tan görevinden ayrılmadan önce büyükelçilik rezidansında verilen resepsiyona, Türk toplum önderlerinin yanı sıra büyükelçilik çalışanları da tam kadro katıldılar.


Gündem

26 Mart 2014 Çarşamba

Van’a yardım eli Washington merkezli Türk Amerikan Dostluk Derneği AT C , an Depremi’nin mağdurlarına yardım elini uzatmaya devam ediyor Dernek son olarak an’daki okullara bilgisayar göndermenin yanı sıra kız öğrencilere burs da veriyor WAS IN TON-POSTA212

T

ürk Amerikan Dostlu Derneği American Turkish riendship Association AT C an Depremi mağdurlarına yardım etmeye devam ediyor Washington merkezli AT C, 2 11 yılında meydana gelen an Depremi’nin mağdurlarına yardım elini uzatmaya devam ediyor AT C, hayırsever kişilerin yaptığı yardımlarla an’daki depremin en güçlü sarstığı bölgelerdeki Yeniköy ve Şahbağı lkokulu’na oyun ve basketbol oynama alanı aletleri tedarik etti Aynı zamanda AT C,

bölgedeki okullara okul araç gerçekleri, bilgisayarlar, ve pro ektörler sağlamasının yanı sıra, an’daki kız öğrencilere burs vermeye de devam ediyor Resmi sayfasında yaptığı açıklamada an Depremi mağdurlarına yardım etmeye devam edeceklerini duyuran Türk Amerikan Dostluk Derneği’nin mesa ı şöyle 2 1 yılındayız Bazı anlılar depremden kurtulmuş olabilirler fakat bazıları hala kurtulmadı AT C, an’da soğuk bir kış geçiren ve kendisini sıcak tutacak bir bota veya monta ihtiyacı olan çocuklara yardım etmeye devam edecek

Seattle’da çocuk festivali SEATT E POSTA212

A

BD nin Seattle kentinde düzenlenen luslararası Çocuk Dostluk Festivali, dünyanın farklı kültürlerinden çocukları bir araya getirecek. Washington Türk Amerikan Kültür Derneği (Turkish American Cultural Association of Washington - TACAWA) tarafından , Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Türk Kültür akfı’nın

katkılarıyla, . TACAWA luslararası Çocuk Dostluk Festivali, Washington eyaletinin Seattle kentinde 1 ve 1 Nisan’da yapılacak. TACAWA nın bu yıl ’incisini düzenleyeceği luslararası Çocuk ve Dostluk Festivali ABD nin şu an türünün en büyük çocuk festivali. Programda, Hindistan dan Brezilya ya, Madagaskar dan krayna ya pek çok farklı ülkenin çocuklarının gösterile-

ri ve dansların yanı sıra boyama, spor ve müzik etkinlikleri de olacak. Seattle Center ortaklığında olmak üzere, Washington Türk Amerikan Kültür Derneği (TACAWA) tarafından organize edilen festival, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk tarafından dünya çocuklarına ve gençliğine armağan edilen lusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın kutlanması amacına yöneliktir.

NEW YORK’TA S NOP TAR (NEW YO K-POSTA 1 ) Yaklaşık 1 yıldır “Sinop Bölgesel Arkeolo i Pro esi”ni yürüten Prof. Dr. Owen Doonan, Nisan’da New York The E plorer Kulübü’nde Türk-Amerikan toplumu ile bir araya gelerek Sinop tarihi hakkında bilgi verecek. Yaklaşık 1 yıldır Sinop Bölgesel Arkeolo i Pro esi’ni yürüten Kaliforniya Devlet niversitesi’nden Prof. Dr. Owen Doonan, eski çağlarda Karadeniz’in ticaret merkezi olan Sinop’ta, yeni bir araştırmaya imza atıyor. Türkiye’ye duyduğu hayranlığı ile de tanınan Prof. Dr. Owen Doonan, yeraltı radarıyla yapılacak eofizik çalışmayla, bilim dünyasınca karanlık zaman dilimi olarak bilinen Milattan nce (M ) 8 yıllarına ait dönemi aydınlatacak. Prof Doonan, Nisan da New York The E plorer Kulübü’nde yaptığı çalışmaları ve izlenimlerini Türk toplumu ile paylaşacak.

OS AN E ES’TA KEY

SAAT ER

Oyuncu Saadet Aksoy’un da katıldığı os Angeles Türk Amerikan Derneği’nin etkinliğinde müzik eşliğinde Türk mutfağı yemekleri de vardı OS AN E ES-POSTA212

NEW YORK - POSTA212

7

L

os Angeles Türk Amerikan Derneği’nin (LATAA) her ay düzenlediği “networking” etkinliğinin sonuncusu geçtiğimiz hafta yapıldı. Levantine Cultural Art Center’da düzenlenen geceye, ünlü oyuncu Saadet Aksoy da katıldı. Düzenlediği etkinlikler ve faaliyetlerde ABD’deki en aktif Türk-Amerikan derneklerinden biri olarak görülen LTAA, geçtiğimiz günlerde tertiplediği bir etkinlikle bir kez Türk-Amerikan toplumunu bir araya getirerek keyi i dakikalar geçirmelerini sağladı. Her ay düzenli olarak organize edilen “networ-

KANADA I T RK ER’ N ENÇ K KON RES

king” etkinliğinin, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile yakın tarihlere denk gelmesi üzerine ortaklaşa bir etkinlik düzenlendi. Birbirinden seçkin Türk mutfağından lezzetler ve canlı mü-

zikle keyi i bir akşam geçiren Los Angeles’te yaşayan Türkler, organizasyonun gerçekleştiği Levantine Cultural Art Center’dan yeni dostluklar kurarak ve mutlu ayrıldılar.

. Kanadalı Türkler’in Gençlik Kongresi ( th Turkish Canadian Youth Congress), bu yıl Ottowa’da yapıldı. Kanadalı Türkler Konseyi (CTC) tarafından düzenlenen ve son beş yıldır Türk Amerikan Koalisyonu (TCA)’nin sponsor olduğu kongreye, Carleton niversitesi Modern Türk Çalışmaları Girişimi ve Kanadalı Türkler Derneği Federasyonu da destek oldu. Kongreye, Toronto, Ottawa, Calgary gibi büyük şehirlerin yanı sıra Kanada’nın birçok

farklı şehrinden Türk öğrenciler de ilgi gösterdi. Şu ana kadar yaklaşık Kanadalı Türk gencinin katıldığı kongreye, bu yıl genç katıldı. Kanadalı Türk öğrencilere birbirlerini tanımaları ve “networking” yapmaları için büyük bir fırsat tanıyan kongrede TCA Başkanı G.Lincoln McCudy, “Action Plan for Future” başlıklı bir konuşma yaptı.

Boston Başkonsolosu

Türk öğrencilerle T C Boston Başkonsolosu Burak Karartı, Massachusetts Teknolo i Enstitüsü MIT öğrencileri ile bir araya geldi (BOSTON - POSTA212) ABD’nin en prestijli üniversitelerinden MIT’de kurulan MIT Türk-Amerikan ğrenciler Derneği, geçtğimiz hafta düzenlediği bir etkinlikle T.C. Boston Başkonkolosu Burak Karartı’yı ağırladı. Toplantıda öğrencilerin durumu hakkında bilgi alan Başkonsolos Karartı, daha sonar öğrencilerin sorularını da yanıtladı. MIT Türk Amerikan ğrenciler Derneği Başkanı Mehmet Cengiz Onbaşlı, Posta 1 muhabirine verdiği demeçte derneğin faaliyetleri ve hede eri ile ilgili detaylı bilgi verdi. 19 ’lerden beri MIT’de Türk öğrencilerin ciddi bir nüfus oluşturduğunu söyleyen Onbaşlı, belirli periyotlarla düzenledikleri “çay molası” ve Türkiye maçlarını izleme fırsatı buldukları “maç günleri” aktivitelerinin yanı sıra, Türk Kültür Gecesi gibi etkinlikler düzenlediklerini de anlattı. Onbaşlı, söz konusu etkinliklere diğer milletlerden gelen öğrencilerin de ilgi gösterdiği ifade ederek, şöyle devam etti: “MIT Türk Amerikan ğrenciler Derneği olarak, Türk akademisyenler profesörlerle öğrencileri bir araya getirerek bir bilgi alış-verişi sağlıyoruz. Yaklaşık 1 Türk öğrencinin bulunduğu üniversiteye, yeni gelen Türk öğrencilere de rehberlik yapıyoruz. Türkler arasındaki iletişimi kuvvetlendirmek ve Türk öğrencilere destek sağlamak amacıyla faaliyet gösteren derneğimizin çalışmalarını tsa.mit.edu adresinden, ya da Facebook sayfası www.facebook.com mittsa dan takip edebilirsiniz.”

Connecticut’a gezici konsolosluk hizmeti (NEW YO K-POSTA 1 ) Boston Başkonsolosluğu görev bölgesindeki Connecticut Eyaletinde yaşayan Türk vatandaşlarına Nisan 1 tarihinde Gezici Konsolosluk Hizmeti veriyor. Omni New Haven Hotel at Yale, 155 Temple Street, New Haven, CT 1 ” adresinde gerçekleşecek Gezici Konsolosluk hizmeti, Türk vatandaşlarının askerlik, vatandaşlık, pasaport ve nüfus işlemlerini ele alacak. Gezici Konsolusluktaki memurlar işlemler gerekli evrakları teslim alıp, işlemler tamamlandıktan sonra posta yolu ile başvuru sahiplerine geri iletilecek. Söz konusu uygulama çerçevesinde, Başkonsolosluk memurları işlem taleplerini ilgili evrak ile birlikte New Haven’da şahsen teslim alacak olup, işlemler Boston’da tamamlandıktan sonra, evraklar başvuru sahiplerine posta ile iletilecektir. Gezi Konsolusluk için yapılacak başvurularda pasaport ve nüfus cüzdanlarının bulundurulması gerekiyor. Ayrıntılı bilgi için: http: boston.bk.mfa.gov.tr AgencyInfoNotes. asp

HABER OLMAK İÇİN...

haber@posta212.com


Toplum

26 Mart 2014 Çarşamba

Hillary Obama’yı terk ediyor Yakın zamana kadar Başkan Obama’nın en sadık destekçisi olan illary Clinton, 2 1 seçimlerini de hesaba katarak, Rusya hakkında çok sert bir dil kullanıyor ve başkandan giderek uzaklaşıyor NEW YORK - POSTA212

O

bama’nın ilk dönem Dışişleri Bakanı ve 1 Başkanlık seçimlerinde Demokratlar’ın en güçlü adayı Hillary Clinton, dış politikada Obama’dan çok daha sert bir dil kullanmaya başladı. Clinton, usya’nın krayna ve Kırım’daki saldırgan politikasına ilişkin, “soft” bulunan Obama’ya kıyasla, çok daha şahin bir tavır içine giriyor. Clinton, bu şekilde, ilk defa Obama’nın tam zıddı bir bir noktada kendini konumluyor.

PUTİN’İ HİTLER’E BENZETTİ Geçtiğimiz hafta krayna krizi tırmandıkça, Clinton Dışişleri Bakanı iken hiç yapmadığı bir şey

yaparak dikkatleri üzerine çekti. Obama’nın dört yıl boyunca en sadık destekçisi olan Clinton, Başkan ile arasına ciddi bir mesafe koydu. Obama Putin’i temkinli bir dille uyarırken, Clinton usya Başkanını, kinci Dünya Savaşı’nda Hitler’in toprak işgalleriyle karşılaştıracak kadar ağır bir dil kullandı. Clinton, daha sonra “Ben bir bir karşılaştırma yapmıyorum, ama bu tür taktiklerden öğreneceğimiz şeyler var” diyerek sözlerini biraz yumuşattı.

2016 SEÇİMLERİNİ DÜŞÜNÜYOR Clinton’ın bu sert çıkışı, ismini gündeme getirerek 1 Başkanlık seçimini ciddi ciddi düşündüğünü gösteriyor. Clinton, 9’da usya

ile ilişkilerde yeni bir sayfa açacağını ilan ettiği anlaşmalara imza atmıştı. Ancak, siyasi uzmanlara göre, Putin’in son agresif hamleleri Clinton’un bu dönemdeki girişimlerini “naif” kılıyor. Aynı uzmanlar, Clinton’un bu şekilde çıkışının bir zamanlar Obama’nın en büyük artısı olan dış politikanın, artık bir zayı ık haline gelmesine ve Demokrat başkan adayının üstlenmesi gereken en önemli konu olmasına bağlıyor.

OBAMA’NIN EYA ET KARNES

Başkan Obama’nın halk tarafından performans değerlendirmesi yüzde ’lere indi Eyaletler bazında bakıldığında Obama’ya en yüksek puanı awaii verirken en düşük puan ise Wyoming’den geliyor NEW YORK - POSTA212

O

bama’nın popülaritesi başkanlığının son iki yılında giderek düşüyor. zellikle Obamacare konusunda yaşanan aksamalar, yasanın pek çok eyalette uygulanamaması başkanın ima ını gölgeliyor. Ayrıca Hispanik seçmenin büyük umut bağladığı Göçmenlik reformunun Kongre’de takılması, bu kesimde Obama’ya duyulan güveni sarstı.

DESTEK YÜZDE 43’E DÜŞTÜ Gallup Araştırma Şirketi’nin en son mart ayının ilk haftasında yaptığı ölçümlere göre, Amerikalıların Barack Obama’nın başkanlık performansını onaylama oranı yüzde ’e düştü. Obama’nın başkan seçildikten bugüne, ortalama performansı ise yüzde 8. Başkanlığının ilk yılı olan 9’un Ocak ayında yüzde 9 ile en yüksek seviyeye çıkan bu oran, Ekim 11’de yüzde 8 ile en düşük noktayı gördü. CLINTON’A DESTEK YÜKSEKTİ 19 8 ile 1 arası sürede görev yapan Amerikan başkanlarının performans ortalaması ise yüzde . kinci dönemlerindeki diğer ABD başkanlarından bazılarının Mart performansları ise şöyle: onald eagan, yüzde (198 ), Bill Clinton, yüzde (1998), George W. Bush, yüzde ( ).

George W. Bush, yüzde 37 (2006)

Ronald Reagan, yüzde 63 (1986)

Bill Clinton, yüzde 65 (1998)

EYALETLERE GÖRE

PERFORMANS

O

bama’nın performans oranı Cumhuriyetçi ve Demokrat eyaletlerde farklılıklar gösteriyor. Başkanın performansının en yüksek olduğu yer ise bağımsız bir statüsü olan Washington DC. ( 8 .8). Eyaletler arasında ise başkanı en olumlu değerlendiren eyaletler Hawaii ( 1. ), Maryland ( ), New York, hode Island ( . ), ermont ( . ), Massachusetts ( . ), New ersey ( . ), Kaliforniya ( .8) ve Connecticut ( .1). Obama’nın performansını en düşük oranda değerlendiren eyaletler ise şöyle: Wyoming ( . ), West irgina ( .1), tah ( . ), South Dakota ( 1. ), Oklahoma ( .1), Montana ( .1), North Dakato ( . ), Missouri ( . ) ve Alabama ( . ).

Obama’nın performansı en düşük olan eyaletler Wyoming West Virgina (% 22.5) (% 25.1)

Utah (% 27.3)

South Dakota (% 31.7)

Oklahoma (% 32.1)

Montana (% 33.1)

North Dakota (% 35.5)

Missouri (% 37.6)

Alabama (% 37.3)

Obama’nın performansı en yüksek olan eyaletler Washington DC. (% 80.8).

Hawaii (% 61.3)

Maryland (%57)

New York, Rhode Island (% 56.7)

Vermont (% 56.6)

Massachusetts (% 56.5)

New Jersey (% 56.4)

Kaliforniya (% 55.8)

Connecticut (% 55.1)


Ekonomi

26 Mart 2014 Çarşamba

Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY

Haziran 2006’da ne yapıyordunuz? AMERIKAN Merkez Bankası FED’in faiz artırma ihtimali, sanki dünyanın sonunun geleceğine ve kıyametin kopacağına benzer bir kesinlik ve korkuyla konuşuluyor. Faiz artacak... Sonra? Ölecek miyiz? Bilinmez her zaman korku yaratır... Faiz artışının ne olduğu ve ne olmadığı konusunda da bilgi fazla yok, çünkü dünya yıllardır FED faiz artışı görmedi... Yıllardır süren ABD ekononomik krizi nedeniyle FED faiz artışı bir yana, faiz indirdi ve yıllarca faizi yüzde 0’da -Doğrusu 0 ile 0.25 bantında- tuttu... FED en son faiz artışını Haziran 2006’da yapmış. O zaman faiz yüzde 5.25 olmuştu. Mesela Haziran 2006’da neredeydiniz ve ne yapıyordunuz? Piyasalarda şimdi üst düzey yönetici olan, o zaman orta düzeyde... orta düzeydekiler -yeni- sayılıyordu... Şimdinin -yenileri- de Pokemon oynuyordu... Ekonomi, şimdinin yarısı kadardı... Bugün Türkiye, dünya ve de ABD -FED faiz artışıdenen olaydan fazlasıyla kopmuş durumdalar. Ve de faiz artışı canlanan büyüyen ekonominin ve açılmış, ısınan işlerin sonucudur. Motor fazla ısınmaya başlarsa tıkanmasın, dağılmasın diye faiz artışı gelir. Bu ortamda Bayan Yellen, FED Başkanı olarak göreve başladı. İlk faiz toplantısına da önceki gün başkanlık etti. Yellen’ın işi zor, çünkü 2007-2008 krizinin ardından normale dönüş sürecini yönetmek zorunda. Bu dönüşün nasıl olacağı konusunda bir emsal yok, elinde harita yok... Göz yordamıyla yolu bulacak, el yordamıyla ilerleyecek ve hata yapmamaya çalışacak. Deneme-Yanılma son 6 yılda çok yapıldı, şimdi normale dönüleceği söyleniyor. Normale dönme, FED’in daha fazla kitaba ve usule uygun davranması. Mesela aylık alımların azaltılması da kitaba uygunluk dönemine geçiş çabasıdır. FED bu haftaki toplantı sonunda alışılmış bildirisini yayınladı. Orada, -istihdam ve enflasyon normale dönse de ekonomik durum, FED’in destek ve şefkatini gerektirecek- dendi... Yani bir gün olur da işler normale dönmeye başlarsa, sıfır faiz olmasa da diğer yollardan ekonomiyi desteklemeyi sürdüreceğiz- diye çok önceden, çok sonrası için bir vaatte bulundu: Sıkmayacağız, korkmayın. Bayan Yellen basın toplantısında döne dolaşa FED’in Bernanke zamanındaki gevşek ve şefkatli politikasının değişmediğini, faiz artırmak için telaş etmediklerini, enflasyona istihdama geniş açıdan bakacaklarını anlatıp durdu. Ne zaman faiz artıracağı konusunda bir tarih, harita vermekten kaçındı. Aksine o süreci daha belirsizleştirmek için FED yüzde 6.5 işsizlik hedefini kaldırdı, yüzde 2 enflasyon hedefini yuvarlak laflarla geçiştirdi... Hep, piyasanın önceden gelin-güvey olmasını önlemek için. FED’in en büyük derdi, piyasanın kendisinden önce yola düşüp faizi artırması. Piyasa faizi önden artırınca FED’in bütün planları bozuluyor. Geçen mayısta bu olmuştu. Bernanke bir Kongre üyesinin sorusu üzerine ve de diliyle dişi arasında, biraz boş bulunup, -aylık alımları kısma- konusunda tarih verdi, bütün dünya allak bullak oldu. Faizler fırladı. Üstelik o zaman faiz artışı falan değil, aylık alımı azaltmaktan söz ediliyordu, piyasalar kendiliğinden -faiz artışı- yaptı, Bernanke bu lafın etkisini silmek için 6 ay uğraştı. Şimdi de Yellen’da benzer boş bulunma olayı gördük. Teknik bir durumu anlatırken ve şartlı konuşarak bir -6 ay- lafı etti ve piyasa anında parmak hesabı yaparak 2015 Nisan’ında FED’in faiz artıracağı hükmüne vardı. Şimdilik piyasa tepkisi mayıs -Bernanke kadar sert değil ve Yellen’ın sözlerinin o kadar da kesin olmadığı, yaygın görüş. Ama bir huzursuzluk da var... Yellen faiz artışı için tarih vermedi, vermek istemedi, vermesi için bir neden yok. Tarih vermek, FED’in genel politikasına, FED sonuç bildirisine ve Yellen’ın 1 saat boyunca basın toplantısında anlattıklarına ters. Ama bu tarih meselesini biraz daha konuşmamız lazım. Onu da sonraki yazıda yapalım. Ve yine de filmin sonunu söyleyelim: Kıyamet kopmuyor. Star Gazetesi’nden alınmıştır

HABER OLMAK İÇİN...

haber@posta212.com

ABD’ye ihraç edilen

sermaye stoku düşük

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, ABD’ye ihraç edilen sermaye stoku, Türkiye’nin ihraç ettiği toplam sermayenin yüzde ,1 ’sına denk geliyor Bu oranın düşük, ancak artış eğiliminde dedi DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

T

ürkiye’nin ABD’ye olan yatırımları yetersiz, ancak artırılması yönünde gayretler sürüyor. Ekonomi Bakanı Nihat eybekçi, ABD’ye ihraç edilen sermaye stokunun, Türkiye’nin ihraç ettiği toplam sermayenin yüzde ,1 ’sına denk geldiğini belirterek, “Türkiye’nin ABD’ye ihraç ettiği sermaye stoku 1 yılı Ağustos ayı itibarıyla 1 milyar 9 8 milyon 9 8 bin dolara ulaştı” dedi. eybekçi, ABD pazarının büyüklüğü dikkate alındığında, bu ülkeye yatırımların oldukça düşük seviyede olduğu değerlendirilse de, söz konusu yatırım rakamlarının sürekli bir artış içerisinde olduğunu ifade etti. Amerika’nın yabancı firmalara yatırım için eyaletler bazında çeşitli fırsatlar ve teşvikler verdiğini anla-

tan Bakan eybekçi, “Türk işadamlarımızın ABD’ye yönelik yatırım planlarında, yatırımın yapılacağı sektör ve eyalet seçimine ilişkin çalışmaların titizlikle yapılması büyük önem taşıyor” diye konuştu. POSTA 1 ’ye özel açıklamalarda bulunan Bakan eybekçi, ABD’ye yatırım yapmayı planlayan firmalara yönelik teşvik ve yardım unsurlarının, gerek federal, gerekse eyalet düzeyinde bilinmesi ve yatırım kararının bu çerçevede alınmasının faydalı olacağını ifade etti.

FARKINDALIKLARININ ARTMASI te yandan, ABD’deki Türk yatırımcıların faaliyet alanlarının bölgeden bölgeye farklılıklar gösterdiğini kaydeden Bakan eybekçi, “ABD’nin ülke büyüklüğü, federal sistemden kaynaklanan detaylı yasal düzenlemeler ağı ve yatırım kararlarının alınması sürecinde hukuk ve vergi alanlarında detaylı bir çalışmanın zorunluluk arz etmesi gibi neden-

ler, bu ülkeye yatırımı zorlaştırıyor” dedi. ABD’deki yatırım ortamı konusunda Türk firmalarının farkındalıklarının artırılmasının önemli olduğuna da değinen Bakan eybekçi, şöyle devam etti: “Söz konusu farkındalığın artırılmasında, ABD’deki birtakım kurum ve kuruluşlardan da destek alınabileceği değerlendirilmekte. Federal ölçekte kurulan Select SA isimli oluşum buna en önemli örneklerden bir tanesi. Select SA, firmaların yatırımlarla ilgili federal düzeydeki programlara ve hizmetlere kolaylıkla erişebilmesi ve eyaletlerdeki faaliyetlerin tamamlanması amacıyla oluşturulmuş bir sistem olup yerli ve yabancı firmalar Select SA sitesinden ABD’de faaliyet gösteren firmalar için sunulan imkanlara ilişkin bilgilere ulaşabilmekte. Diğer taraftan, firmalarımızın farkındalıklarının artırılması noktasında, uluslararası ölçekte düzenlenen yatırım forumları ve kon-

feransları son derece fayda sağlamaktadır. Bu çerçevede, 1 Ekim- 1 Kasım 1 tarihlerinde Washington DC’de ABD’deki yatırım fırsatlarının görüşüldüğü “Select SA 1 Yatırım irvesi”ne Bakanlığımızca da katılım gerçekleşti. Söz konusu irve katılımcılara yeni bağlantılar kurma fırsatının yanı sıra, potansiyel yatırım ortakları ile birebir görüşmeler, en son yatırım eğilimleri hakkında sunumlar, paneller, yatırım fırsatları ve programları ile ilgili kısa oturumlar, ABD’de yatırım ile ilgili kaynaklar hakkında bilgi aktarımı ve kamu, yerel, bölgesel ekonomik gelişim kuruluşları ile görüşme olanakları sağlandı.

YATIRIMCILARA DESTEK lkemizde yatırım yapan firmaların yeni teşvik sistemi bağlamında yerel ölçekte çeşitlilik gösterdiği gibi merkezi bir yatırım sistemi çerçevesinde teşviklerden faydalandığını da kaydeden Bakan eybekçi, “ABD’de

ise, her bir eyalette uygulanan yatırım teşvikleri ve yatırım ortamı ile ilgili olarak, yerel idarelerle firma bazında doğrudan temas kurulması gerekmekte” dedi. Bakanlığın son dönemde yurtdışında gerçekleştirilen yatırımlara büyük önem verdiğini de ifade eden Bakan eybekçi, şöyle devam etti: “Bu itibarla, Bakanlığımız tarafından yurtdışında firmalarımız tarafından gerçekleştirilen yatırımların takibi yapılıyor. Yatırımlarla ilgili bilgi talep eden firmalarımıza gerekli yönlendirmelerde bulunuluyor. Potansiyel arz eden ülkelere yönelik özel sektör temsilcilerinin katılımıyla genel ve veya sektörel nitelikli heyet programları düzenleniyor. Firmalarımız tarafından iletilen sorunların çözümlenmesine destek olunmaya çalışılmakta ve uluslararası yatırım forumları ve benzeri yatırım etkinliklerine kamu ve özel sektör olarak iştirak edilmeye çalışılmakta.”

Kriz kahini Türkiye’nin falına baktı Dünyanın bir numaralı kriz kahini Nouriel Roubini, Türkiye ile ilgili iki senaryo ortaya koyuyor yi senaryoda yapısal reformlar ve siyasi istikrar var Kötü senaryoda ise siyasi istikrarsızlıkla beraber gelecek büyük bir dalgalanmayı işaret ediyor MELİKE AYAN NEW YORK - POSTA212

D

ünyanın yeni finans mimarları arasında sayılan, aynı zamanda Bretton Woods, ve IMF komite üyesi, New York niversitesi profesörlerinden Nouriel oubini, Türkiye nin ekonomik ve finansal görünümü hakkında, Amerikan Türk Cemiyeti’nin (ATS) hazırladığı panelde şu ifadelerde bulundu: “Türkiye kuzey, güney ve doğusunda birçok olayla karşı karşıya. e Türkiye, ekonomisi açısından kırılgan beşli (Brezilya, Hindistan, Endonezya, Güney Afrika, Türkiye) arasında.”

EĞRİNİN GERİSİNDE Asya endişelerinin krayna endişelerinden daha büyük olduğunu belirten oubini, Türkiye nin parasal sıkılaştırma eğrisinin gerisinde olduğunu ifade etti ve ek parasal sıkılaştırmanın Türkiye için gerekli olabileceğini dile

getirdi. krayna daki krizin hafi ediğini söyleyen oubini, Ben Avrupa dayken usya ile anlaşma yolu aradıklarını söylediler dedi. krayna durumunun Türkiye için sınırlı bir etki yaratacağını umduğunu fakat ran sorununun gazın kesilmesi durumunda etkili olabileceğini ifade eden oubini, ayrıca Suriye nin de Türkiye için sınırlı etki yarattığını belirtti.

DOMOKRASİ SORUNLU oubini Türkiye de demokrasinin birkaç yıl önceye oranla sorunlar barındırdığını söylerken, Politik riskler işletmeleri ve ticareti etkileyebilir. Ayrıca başkanlık sistemi, Erdoğan Cumhurbaşkanı olsa bile olası durmuyor. Politik sıkıntılar var, fakat uzun vadede durumu etkilemeyecektir dedi. oubini sözlerini şöyle sürdürdü: Hanehalkı daha savunmasız hale gelebilir. Şirketler daha iyi bir konumdalar. Büyüme yüzde 1.9 a düşebilir. Türkiye de bankacılık ve inşaat sektörleri, küre-

sel çaptaki yavaşlama ve yerel taleplerin azalması ile daha hassas duruma gelebilir.

MUAZZAM BİR ATAK OLABİLİR Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSMH) açısından, Türkiye deki en iyi ve en kötü senaryolar nedir şeklindeki bir soruya ise oubini, Eğer demokrasi ve politika sorunları azalırsa, Türkiye muazzam bir başarı öyküsü ortaya koyabilir. Türkiye tecrübeli, birikimli bir ülke. laşım, lo istik ve sanayi Türkiye de oldukça iyi. Makroekonomik istikrar, bütçe açığındaki zayı ığı azalttı. Orta gelir tuzağının önlenmesi, Türkiye yi muazzam bir başarıya götürebilir. YAPISAL REFORMLARIN EKSİKLİĞİ Fakat en kötü senaryo ise yapısal reformların eksikliği ve büyümenin vasat seviyede olması. Yapısal ekonomik reformlara bağlı olarak, kendinizi borç-özkaynak, uzun vade-kısa vade, yerli-yabancı para konularında finanse edip edemeyeceğiniz belirlenir.

Dik faiz eğrileri kısa dönemli borçlara neden olur. Faiz eğrisi uzun bir süre tersine dönerse, bu durum ekonomiyi yavaşlatabilir şeklinde cevap verdi. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde geçen sene büyüme yüzde . idi. Bu sene de aynı rakama yakın, ama yüzde ’nın altında bir büyüme bekliyorum. Hem de aşağı yönlü risklere rağmen. Bakın herkes Eurozone dediğimiz Avro bölgesinin riskinin bulaşmasından, aponya’daki düşük büyümeden, ABD’deki yüksek işsizlik ve düşük en asyon, srail- ran savaş tehdidinden, korkuyordu. Ama hepsi yatıştırıldı. O yüzden gelişmekte olan piysalardaki bu son endişelerin de hafi eyeceği kanaatindeyim.


Ekonomi

26 Mart 2014 Çarşamba

DÜNYA BANKASI’NIN TÜRKİYE ANALİZİ

Melike Ayan melikea@yahoo.com

BİN DÜŞÜN, BİR SÖYLE…

“Türkiye’de iş yapmak çok zor”

Dünya Bankası Türkiye Baş Ekonomisti Marina Wes’in analizine göre, Türkiye’de hala yapı izinleriyle uğraşmak en büyük problem

A

vusturya’nın Dönem numda gelişmekte olan ülkelerBaşkanlığı’nı yürüttüle, G- ’nin gelişmiş ülkelerini DUYGU GÜVENÇ ğü, Türkiye ve usya’nın tamamen birbirinden ayırırken, ANKARA - POSTA212 Türkiye’yi Ar antin, Brezilya, ise Troykasında görev aldığı GÇin, Hindistan, Endonezya, Mek’nin geleceği TEPA ’da masaya yatırıldı. Dünya Bankası Türkiye Baş Ekonomis- sika, usya ve Güney Afrika ile kıyasladı. Wes’e göre Türkiye’deki iş yapmanın önündeki en büti Marina Wes, sadece Posta 1 ’nin izlediği yük zorluk şöyle sıralandı: Finansman özel oturumda yaptığı sunumda, sağlama, vergi oranları, gümrükler ve Türkiye’deki en büyük soruticari düzenlemeler. nun inşaat için izin almak olduğunu söyledi. İŞTE TÜRKİYE’NİN 2015 HEDEFİ Bunu, finansman Türkiye de 1 Dönem Başkansorununu çözlığını üstleneceği G- için Eylem menin izPlanı hazırlıklarını sürdürüyor. Anlediğine cak belirlenen ilk hede er şöyle: işaret eden Ticaret ayağındaki tartışmalarda, Wes, Türkiçok tara ı ticaret sisteminin güçlendirilmeye’de iş yapmaya si, korumacılıkla mücadele, ticaretin ekonomik bübaşlamanın da üçüncü sırada geldiğini be- yümeye katkısı. Dünya Ticaret rgütü (DT ) 9. Bakanlar Konlirtti. Sınır ticaretinferansında alınan kararların ışığında Doha Kalkınde de büyük zorluk ma Turu’nun ilerletilmesi. yaşandığına dikkat En Az Gelişmiş lkeler (EAG )’in 1 Binyıl çekti. Kalkınma Hede erine ulaşmasının desteklenmesi. Wes, yaptığı su-

Reel ekonomi iyiye gidiyor Politik kavgaların, piyasalardaki dalgalanmaların ve yükselen en asyonun beklenildiği gibi ekonomiye zarar vermediği ortaya çıktı Aksine cari açık düştü, büyüme rakamları da olumlu çıktı ABER MERKEZ - POSTA212

A

rtan siyasi risk ve piyasalardaki dalgalanma ekonomiye ilişkin beklentileri kötümserleştirdi. Yükselen en asyon, tüketici güvenindeki sert düşüş, yavaşlayan krediler ve iç talep bu kötümserliği destekleyen veriler oldu. Ancak reel ekonomiye ilişkin yılın ilk rakamları, gelişmelerin ekonomi üzerindeki hasarının şimdilik kötümserlerin beklediği kadar fazla olmadığını gösteriyor. Wall Street ournal’in konuyla ilgili değerlendirmesine göre, bu veriler şöyle:

FED’in yeni başkanı Janet Yellen, ilk FED toplantısının ardından yaptığı basın toplantısında çarşamba günü piyasaları korkuttu, piyasalar hemen düşüp kırmızılara boyandılar. Piyasalar hakikaten ünlü kriz kahini Roubini’nin ve birçok ekonomistin dediği gibi acaba aşırı bir tepki mi gösterdiler Yellen’in yorumlarına. Yellen, tahvil alım azaltımı, yani tüm? dünya piyasalarının parasal kaynak (likitide) bulmayı kısıtlaması bittikten 6 ay kadar sonra faiz artırımına gideriz deyince, piyasalar bunu hiç sevmedi. Haklılar mı? Öncelikle Goldman Sachs’tan Kıdemli Ekonomist IIan Hatzius’un da dediği gibi Yellen böyle bir yorum yaparak hata yaptı. Çünkü piyasalar, ve medya, Yellen’in “eğer ekonomi iyiye gitmeye devam ederse” sözünü duymadı, sadece “faiz artabilir”i duydu. PİYASALAR YEŞİLE DÖNEBİLİR Hatzius, piyasa oyuncularının gözünden kaçanları bize gösterip, “faizler 2016’ya kadar artmaz” dedi. O yüzden haftaya bu tür yorumlara hazırlanıp hisse senedi piyasalarının da yeşillere bürünmesine kendinizi hazırlayın. Ne dedi Hatzius ? Daha doğrusu bilmediğimiz neyi söyledi? Öncelikle, “kamuoyu önünde konuşan Yellen baskı altında birden zamanı rakamlaştırdı, bu hataydı” diyor. Çünkü böyle aksiyonlara gün, yıl koymak, kahve falının içinden olacaklar için tarih vermeye benzer. YÜZDE 3 BÜYÜME HAYAL İkinci olarak, tüm varsayımlar, yüzde 3’lük ABD büyümesine bağlı olarak şart koşulmuş. Böylebir rakama varmamız , gidişata göre imkansız görünüyor. Çünkü yüzde 3’lük büyüme öngörüsüne hiç yakın değiliz. Hatta haftaya gelecek büyüme rakamları en iyimser analistler tarafından bile yüzde ‘2lere indirilmişken, bu öngörüler sadece rüyada kalır. Üçüncü sebep de , enflasyon hala çok çok düşükken, FED kesinlikle faizleri düşük tutup, ürün maliyetlerini kontrolde tutmaya çalışacaktır. Son olarak da, finansal piyasaların verdiği reaksiyon FED’den önde gidiyor. Yani kırılgan, yani böyle söylentilere dayanıklı değil. O yüzden de FED, risk almak istemez. YELLEN PİŞMAN OLMUŞTUR Zaten Yellen, sözlerinin piyasalar üzerindeki etkisini gördükten sonra pişman olmuş, bundan sonraki sözlerinde ekstra hassasiyet gösterieceğim diye kendi hazırlamıştır. Ama atalarımızın da dediği gibi bin kere düşün, bir kere şöyle.. Yellen’in üstüne de fazla gitmemek lazım. Zira tarihe bakarsanız, eski FED başkanlarına göz gezdirirsek, kendisinin en iyi niyetli ve sabırlı bir ekonomist olduğunu görürüz. Mesela, Paul Volcker, kendi zamanında, (1979-1987) enflasyonu dizginliyordu. KOLAY PARA KAHRAMANI Alan Greenspan, 19 yıl boyunca, (1987-2006), “rock star” lakabıyla, kolay para politikalarının kahramanıydı. Ben Bernanke ise Büyük Buhran’dan sonraki en büyük finansal krizle çarpışan, kendisine enflasyon ve krizle savaşmayı hedefleyen kumandan olarak vazifesini, bayrağı Yellen’a devretti. Yellen’in görevi de yavaş büyüyen ekonomi yöneticiliği gibi görünüyor. O yüzden yüzde 6.5lük işsizlik nümerik hedefini atalım diyen, dedirten Yellen, ekonomi iyileşmeden suya sabuna dokunmaz, faiz oranlarını artırmaz, korkmayın, rahatlayın. Hisse senedi piyasaları bize biraz daha yeşil ışık yakacağa, ve göz kırpacağa benzer.

BÜYÜME RAKAMLARI OLUMLU Piyasalardaki dalgalanmaların ve siyasi riski en çok büyümeyi baskı altına alması bekleniyor. ncü göstergeler ise henüz durumun çok olumsuz olmadığını ortaya koyuyor. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi Şubat ta yüzde , oranında arttı. Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise bir önceki aya göre yüzde 1,1 oranında yükseldi. Bir diğer önemli büyüme göstergesi olan PMI verilerinde de gelişmeler olumlu. Ekonomik aktiviteyi ölçen PMI verisi Şubat ta , seviyesine çıktı. Endeksin seviyesinin üzerinde olması ekonominin genişlediğini gösteriyor. PMI aydır seviyesinin üzerinde seyrediyor.

Ocak ta 1 1, e inse de Şubat ta 1 , ya çıktı.

KAPASİTE KULLANIMI DÜŞMEDİ Kapasite kullanım oranlarında büyük düşüş görülmüyor. Aralık ta yüzde olan mevsimsellikten arındırılmış imalat sanayinin kapasite kullanım oranı Şubat ta yüzde , e indi. Ayrıca reel kesimin güveni artıyor. Aralık ta 1 ,1 olan eel Kesim Güven Endeksi,

İŞSİZLİK VERİLERİ POZİTİF Her ne kadar geriden gelen bir veri olsa da istihdam verileri pozitif geliyor. Aralık ta işsizlik yüzde 1 oldu. Ancak daha gerçekçi bir ölçüm olduğu kabul edilen mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranları düşüyor. Aralık ta mevsimsellikten arındırıl-

mış işsizlik oranı yüzde 9,8 den yüzde 9, e indi. Tarım dışı işsizlik oranı ise yüzde 1 den yüzde 11, seviyesine geriledi.

CARİ AÇIK DARALIYOR Ekonominin asıl topuğu olarak görülen cari açık, 1 aydan sonra Ocak’ta daralmaya başladı. Yıllıklandırılmış cari açık milyar dolar seviyesine indi. nümüzdeki aylarda cari açık-

ta düşüşün devam etmesi ve milyar doların altına inmesi bekleniyor. Kredilerde ve dolayısıyla iç talepte görülen yavaşlamanın etkisinin, cari açıktaki düşüşte belirleyici olduğu belirtiliyor. Yine ihracat artmaya devam ediyor. Şubat ta ihracat geçen yıla göre yüzde , artarak 1 ,9 milyar dolar oldu. lk aydaki ihracat artışı ise yüzde , artışla , milyar dolara çıktı. Yılın

ilk iki ayındaki bütçe rakamları, kamu maliyesi tarafında seçimlere rağmen bir gevşeme olmadığını gösteriyor. Şubat ta bütçe 1, milyar TL fazla veridi. lk iki aydaki bütçe fazlası , milyar TL oldu. Bütçe giderleri Şubat ta yüzde , oranında gerilerken, bütçe gelirleri yüzde ,9 oranında arttı. ç talepteki yavaşlamaya karşın vergi gelirleri artmaya devam etti.

FED ÜYELERİ KONUŞACAK Haftaya takvimimiz Hazine müzayedeleri (109 milyar dolarlık paket) ile meşgul olacak. Veri takvimi hafif, ama 4. çeyrek GMHS final revizyonları ile (beklentiler yüzde 2.7 civarında), yeni ev satışları, ve dayanıklı tüketim malları siparişleri ile dolu. FED üyelerinin de konuşmalarının beklendiği haftada, FED üyeleri FOMC toplantısını açıklamaya, açıklık getirmeye ve piyasayı yatıştırmaya çalışacaklar. Jeopolitik endişeler azalmışken, eğer haftaya Rusya karşımıza süprizle gelmezse, Yellen’in yorumlarının da daha fazla oturması ve anlaşılması, kötü hava koşullarının konut sektöründen yavaş yavaş atıldığını görerek, ve belki de haftaya gelmesi beklenen tipinin de etkisinin azalması ümitleri ile piyasalar arasında en azından Wall Street’teki yeşil ışığı görüyor gibiyim. Ya siz?

HABER OLMAK İÇİN...

haber@posta212.com




Güncel

26 Mart 2014 Çarşamba

İlhan Tanır @Washingtonpoint

Twitter, ABD’nin kırmızı çizgisi DAHA bir hafta önce olmasını hayal dahi edemeyeceğimiz olaylar bu hafta hayatımızın Türkiye’deki hayatın bir parçası olarak karşımızda duruyor ve üzerinde köşe yazısı yazmak zorunda kalıyoruz. Konu tabi ki Twitter’in kapatılması. İran, Çin veya Kuzey Kore’de duyduğumuzda ‘ne kadar geri ve acınası haldeki ülkeler’ diye dudak büktüğümüz durumlar şimdi Türkiye için gerçek oldu. Twitter’in kapatılmasına bu kez ABD yönetiminden sert tepkiler gördük. Gezi Protestolarındaki günlere benzer şekilde hem Beyaz Saray hem de ABD Dışişleri Bakanlığı Ankara’yı eleştirirken sözlerini esirgemediler. Özellikle Beyaz Saray’ın bir paragraflık açıklamasında, diplomatik nezaket kuralları dairesinde bir müttefik ülkeye karşı kullanabilecek hemen tüm uyarılar yapıldı. ‘’Derinden endişe.. bilginin kısıtlanması.. özgürlüklerin aşındırılması..basın özgürlüğüne saygı.. bütün sosyal medya teknolojilerinin açılmasını talep etmek..’’ gibi. ABD, açıkça AKP hükümetinin kapatma kararına yönelik olarak ‘karşı’ olduğunu açıklıyordu. ABD’nin bu tepkisi, Erdoğan’ın ‘uluslararası toplumun tepkisi beni ilgilendirmez’ diye meydan okumasından hemen sonra geldi. Bununla da bitmedi. Önce ABD Dışişleri Bakanlığı blog sayfasında yayınlanan ve internet ve Twitter kısıtlamasını ‘’21. Yüzyılda Kitap Yakılması’’ olarak gören yazının hem ABD Dışişleri hem de ABD’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından twitlenmesi dikkatleri çekti. Bunun ardından Samantha Power gibi Obama’ya çok yakın ve insan hakları konularında ilk akla gelen ABD’nin BM Büyükelçisinin attığı twit, sonra da ABD’nin bir önceki Dışişleri Bakanı ve 2016 Başkanlık namzetlerinin en öndelerinde gelen Hillary Clinton’ın mesajları izledi. Burada sayılamayacak kadar çok Amerikalı sanatçı, aktör, gazeteci ve kanaat önderinin tepkileri devam ediyor. ABD, çok açık bir şekilde söylenebilir ki Twitter’in kapatılmasını ‘kırmızı çizgi’ olarak gördüğünü açıklamış oldu. Twitter’in Türkiye’de yasaklı kaldığı hergün bir ABD’li diplomat veya politikacıdan tepki gelmeye devam edecektir. Amerikan yetkililer, sürekli olarak ‘temel insan hakkı’ olduğu vurgulanan internet ve sosyal medya sitelerine kısıtlama olmadan ulaşımının sağlanmasının bir an önce halledilmesini talep ediyor. AKP hükümeti her ne kadar Twitter problemini birkaç mahkeme kararına Twitter tarafından kulak asılmaması olarak sunuyor olsa da ki bunda bazı haklı şikayetleri olduğunun altını çizmek gerekir, sorunun bundan daha büyük olduğu izlenimi var. Tam da seçim öncesi ve Batı’dan gelebilecek bütün tepkilere rağmen Erdoğan’ın, Twitter’in pratikte engellenmeyeceğini bildiği halde böyle bir yola başvurmuş olması, bir zamandır konuşulan daha büyük tape sızıntılarının ciddiyetini gösteriyor. ABD hükümetinin, yasağın devam ettiği müddetçe yapacağı daha ileri eleştiriler, bu seçim döneminde Erdoğan ve diğer AKP’li ileri gelen siyasetçilerden karşılık görebilir. Bu da, her iki ülkenin ilişkilerinin aşınmasının süreceği anlamına geliyor. Eğer AKP hükümeti Twitter’in her mahkeme kararına çabucak uyarak malum twitter hesaplarının acilen askıya alınması tavizini istiyorsa, hiç şüphe yok ki bunu, kendi hükümeti hakkında çok ağır yolsuzluk iddialarını yayınlayan birkaç tweet hesabını ve gelecekte açılacak diğer twitter hesaplarını en kısa zamanda kapatmak için kullanacaktır. Bir nevi kedi-fare oyunu oyununa şahit olabiliriz. Bugünkü Türkiye şartlarında ise AKP’nin kendisine tehdit olarak gördüğü Twitter hesaplarını kapatmak için mahkeme kararı bulmasında bir zorluk olacağı kanaati sanırım kimsede yoktur. Twitter kavgası nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, sadece birkaç gün içinde Erdoğan’ın uluslararası arenadaki saygınlığının yediği darbeleri bir kez daha nasıl tedavi eder emin değilim. Sadece birkaç gün içinde Erdoğan’a diktatör diyen on milyonlarca daha fazla insan var dünyada. Erdoğan için artık Batı’da, demokrasi ile Müslüman-Muhafazakar bir toplumun birarada yaşadığı bir ülkenin ideal lideri diyebilecek pek kimse kalmadı. Doğru, Türkiye halen önemli bir ülke ve her zaman da önemli bir ülke olmaya devam edecektir. Bunu muhtemelen 3. sınıfa geçen her ilkokul çocuğu, haritaya baktıktan sonra size anlatabilir. Ama Erdoğan, son aylardaki retoriği, ayrımcılığı, yasakçılığı, ortaya saçılan yolsuzlukları, yönetim tarzı, hakaretleri ile Türkiye’nin geleceği değil, geçmişinde kalmıştır. Bu gerçeği 30 Mart’da alınacak hiçbir sonuç değiştiremeyecektir.

Erdoğan ‘Şef’ psikolojisinde Başbakan Erdoğan’ın psikolo isinin yorumlayan ünlü psikiyatrist Cemal Dindar, Beden dili giderek diklenen bir dile dönüştü diyor DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

B

aşbakan Erdoğan’ın Gezi ile başlayan öfkesinin hükümet ve Gülen Cemaati arasında yaşanan gerginlik nedeniyle arttığı ileri sürülüyor. Başlarda Erdoğan’ı P eski lideri Necmettin Erbakan’ın birebir taklidi diye yorumlayan ünlü psikiyatrist Cemal Dindar, “Şimdi ise sürekli kendine işaret eden, buradayım diyen beden dili ile şef psikolo isine girdi” dedi. Erdoğan’ın psikoloik analiz çözümlerini yapan “Biat ve fke” ile “ fke Dili” kitaplarının da yazarı ünlü psikiyatrist Cemal Dindar, “diktatör” tartışmalarına da değinerek, kişilik olarak böyle bir potansiyel içerdiğini söyledi. Dindar, şöyle konuştu: “KİBİR VE BÜYÜKLENME HALİ” “ uliet Mitchell’in Kardeşler’ adlı kitabında Türkiye’nin son 1 yılını anlamak için epey ilham verici bir tez vardır: Tiranlar kardeşler arasından çıkar.’ Bu tezi Freud’un bir başka tezi ile birlikte okuyalım: “Başından beri iki tur ruhsallık vardır. Şefin-liderin ruhsallığı, sürünün-kitlenin ruhsallığı. ’Erdoğan’ın psikolo ik durumu tam da o kadim Şef’in ruhsallığı ve ben bunu Şef-Yüce Millet’ diyalektiği ile anlamayı öneriyorum. Orada artık toplumu oluşturanlara Şef’in ülküleştirilmesi dışında bir varlık alanı tanınmıyor ve hepimize Şef’in yüceliğine biat etmek öneriliyor. Bunun en net sonuçları ise

kibir ve büyüklenme. Bir de bu yüceliğin dışında kalanların acılarına tamamen kor olma. Mesela son örnekte olduğu gibi Berkin dendiğinde, piyasalar etkilenmedi’ diyebilmek ” “SINIR KOYAMAYINCA ÖFKE YÜKSELİYOR” zellikle dershanelerin kapatılmasına ilişkin tartışmaların başlamasıyla yükselen tansiyona kadar Erdoğan ve ekibinin tehdit’ algısının slami siyasetin dışında olduğunu ifade eden Dindar, “Dershaneler meselesi ilk kez çatışmayı ev içine taşıdı” dedi. Dindar, şimdi örneğin cemaat’ yerine paralel yapı’, ya da örgüt’ diyerek onu da dışarıya atma çabalarının olduğunu kaydederek, “Fakat o kadar kolay değil. Mahallelerde, kurumlarda, camilerde herkes iç içe ve ilk kez sınır konamıyor. Sınır koyamayınca da

öfke daha fazla yükseliyor” diye konuştu. “SİYASETİN GERÇEKLİK İLKESİ ÇÖKTÜ” Başbakan Erdoğan’ın başlangıçta beden dilinin Erbakan Hoca’nın nerdeyse birebir taklidi ile başladığını savunan Dindar, “Şimdi epey kendine işaret eden, buradayım diyen, diklenen bir dile dönüştü” dedi. Ayrıca Türkiye’de siyasetin gerçeklik ilkesinin de çöktüğünü ileri süren Dindar, şöyle devam etti: “Liderin konuşurken sürekli Bakınız’ talebi, beden dilini kullanması, sözün kalıbına içeriğinden daha çok önem verilmesi bunun işaretleri. Kalıp öne çıktığında ve yeterli kabul edildiğinde de içeriğin yalan ya da doğru olması önemini yitiriyor. nlü bir kadın yazarca yolsuzlukların zekata bağlanması, ya da bir AKP milletvekilinin günah işleme özgürlüğünden dem vurması Bir başkasının nerdeyse kutsal bir varlık

Dindar, “Asıl soru şu; Türkiye’de yaşayanlar sürü mü? Sürü olmadığımızı, bir halk olduğumuzu ve lider keyfiyetine göre değil toplumsal sözleşme ile yaşamayı hak eden bir halk olduğumuzu gösteren de çok alametler belirdi. Gezi direnişi bunların başındadır” dedi.

PSİKİYATRİ UZMANI DOÇ. DR. BURHANETTİN KAYA:

ezi’nin travmalarını 1 yıl sonra göreceğiz zlaştırıcı bir dil benimsememek, istenmeyen çatışmaların yaşanmasına neden olabilir diyen Doç Dr Kaya, bunun en uç noktasının iç savaşlar olduğuna dikkat çekiyor

DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

T

ürkiye, 1 Mayıs 1 ’ten bu yana farklı bir dönem geçiriyor. Yaşanan her gün, her yeni yasak, her yeni açıklama ya da acı bizde hep yeni izler bırakıyor. Gezi’den bu yana Türk toplumunun yaşadıklarını ve bunların psikolo imizde bıraktığı izleri Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya ile konuştuk:

daş olarak görülmediğini düşünerek öfke, üzüntü, korku, sıkıntı duyar adalet duygusunu kaybeder. fkenin dışa vurumu da zaman zaman zarar verici davranışlar içerebilir. Bir de sürekli ötekileştirme dilinin kullanıldığı bir yapıda insanlar daha güvensiz hissederler. Güvende değilim, sevilmiyorum, önemsenmiyorum, geleceğim kalmadı’ duygusu yaşarlar. Travmatize olurlar. Travmatize olan toplumlarda insanların değer sistemleri, hayata bakışları da sarsılır. TOPLUMSAL TRAVMA YARATIR

■ Bu sert seçim atmosferi Türkiye için ilk mi?

■ İç savaşa kadar sürüklenir mi bir toplum?

lk değil ama bu defa daha keskin yaşanmasının nedeni iletişim kanallarındaki gelişme, insanların olaylara, bilgilere, 1 -1 yıl öncesine göre çok daha hızlı ulaşabilmesi.

Bu risk var tabii. Eğer sürekli ayrımcılık üretiliyorsa, bu ayrım toplumda travmalara yok açar ve artık ortaklıkların yerine farklılıklar egemen olmaya başlar. Diğerini yok etmek isteyen insanların çatışması başlar. Bunun en uç noktası da iç savaşlardır. zlaştırıcı bir dil benimsememek, istenmeyen çatışmaların yaşanmasına neden olabilir.

■ Siyasette ‘öteki’ dili hep yok muydu?

Evet, siyaset bu dili yüzyıllardır kullanır. Son yıllarda öteki’ üzerine kurulan strate inin farklı bir özelliği daha var. O da damgalayıcı, yargılayıcı, aşağılayan, değersizleştiren’ sözcükleri daha fazla kullanılıyor. “SİYASİLER ROL MODELİDİR” ■ Dilin bireyler üzerindeki etkisi nasıl olur?

tekileştirici dili kullanan siyasi liderler birer rol modelidir. Toplumun gözü önündedir ve izlenirler. Onların tarzları, cümleleri, davranışları, problem çözmeleri öykünülen özelliklerdir insanlar taklit eder. Bu sadece bilinçli olmaz, bilinçsiz de olur. Dolayısıyla bu dil yaygınlaşır ve kişiler, çocuğuna, yakınlarına, kahvedeki arkadaşına da kullanmaya başlar. ■ Ötekileştirilen insanın psikolojisi ne olur?

Kendisine haksızlık yapıldığını, aşağılandığını, değersizleştirildiğini, eşit vatan-

■ Hastalarınızda bu kutuplaşmanın etkisini görmeye başladınız mı?

Poliklinik verilerini bilemem ama hastalarım arasında, “Ne oluyor , Türkiye’ye ne olacak Gelecek umudum kalmadı. Çocuklarım için endişe duyuyorum” diyenlerin sayısı arttı. Gelen hastalarımda özel sorunlarının yanı sıra ülkenin genel haliyle de ilgili belirsizlikten kaygıları var. Bir toplumdaki en önemli kaygı kaynağı belirsizliktir. “SAĞLAM GÖZLE, KÖRLÜK YAŞAMAK GİBİ” ■ İnternet yasaklarının etkisi nasıl olur?

Yasaklar insanlarda korku ve öfke yaratır. ktidarlar bunu korku yaratmak için kullanıyor ama insanlar sahip oldukları hakkın elinden alındığını gördüğünde sıkıntı, korku, öfke hissedecektir. Sosyal medya çok güçlü bir iletişim mecrası. Bu yasaklar insanları hem kızdıracak hem de korkutacaktır. ■ Sosyal medya yasaklarının etkisi ne olur?

Düşmanca duyguların dışavurumu’ Twitter’in kapatılmasıyla ilgil Başbakan Erdoğan’ın “Twitter mwitter, hepsinin kökünün kazayacağız” şeklindeki sözlerinin de psikolo ik analizini yapan Cemal Dindar, “Düşmanca duyguların bir dışvurumu” yorumunda bulundu. Dindar, konuyla ilgili özetle şunları söyledi: “Bir iletişim aracına yönelik kökünü kazıyacağız açıklaması aracın kendisinden çok onu kullananlara yönelik bir tehdit içerir. Dolayısıyla bu açıklamada ve bu iletişim aracının kapatılmasında kastedilen, karşıya yerleşmiş olan herkesi potansiyel kurbanlaştırma ve kökünü kazıma arzusudur. Düşmanca duyguların bir dışavurumudur.”

gibi Lider’i selamlaması Hepsinde konuşan Lider’dir, Lider’in arzusudur. Tüm bunlar, önümüzdeki seçimin bir yerel seçim olmaktan çoktan çıktığını ve Türkiye’de bundan böyle nasıl bir hayatın yaşanacağına dair yol ayrımına gelindiğini de gösteriyor.”

Sosyal medya, insanların hiç yüzlerini görmedikleri insanlara ulaşmasını sağlayan bir güç. Bunu engellerken, sadece alt komşumla ilişkimi değil, çok uzaklarda ulaşabildiklerimle iletişimimi koparıyor. Küresel dünyada aslında beni körleştiriyor. Şu andaki durum gözlerimiz sağlamken körlük durumudur. ■ Erdoğan diktatör özellikleri taşıyor mu?

Muayene etmediğimiz bir kişinin durumu hakkında yorum yapmak doğru ve etik değil. Ama insanların yasını tutmasını önlemek, toplumsal yas paylaşan insanların önüne şiddet getirmek, kendilerini ifade ettikleri kanalları kapatmak, faşizmde ya da totaliter reimlerde olur. Bunlar bir kişiden çok sistemin nereye doğru gittiğini gösterir. “BU KUŞAĞIN TRAVMASINI GÖRMEDİK” ■ Toplumun ruh sağlığının bozulduğunu nasıl anlarız?

Belirsizlik ve belirsizliğe tahammülsüzlük, kaygının en temel nedenidir. Belirsizlik kaygı doğurur ve kaygılar hayatlarını etkiler. Bu dönem çok streslidir, bu da strese bağlı ruhsal bozuklukları artırır. Kayıplar, şiddet, ölümler veya hayatta birden yaşanan ekonomik kayıplar birer travmadır. Travmalar da insanlarda ciddi ruhsal bozukluklara yol açar. Bunlar kolay geçmez, çok uzun yıllar sürer. Biz bu kuşağın yaşadığı travmanın sonuçlarını on yıllar sonra göreceğiz. Gezide ve sonrasında yaşanan travmanın sonuçlarını göreceğiz çünkü insanlar içe kapanıyor. Dışarıya kolay vuramıyor. “TÜRKİYE’DE İNTİHARLAR ARTIYOR” ■ Yani intiharların artması, ya da suçun artması gibi mi?

Görebiliriz. Şu anda Türkiye’de intihar oranı skandinav ülkelerine göre yüksek değil yüz binde civarında. usya’da yüz binde , skandinav ülkelerinde yüz binde 1 arasında değişiyor. Ama Türkiye, özellikle genç nüfus bakımından bu oranın en hızlı arttığı ülke Türkiye’nin gençliği intihara daha eğilimli hale geldi. ■ Bunu önlemenin yolu, ya da panzehiri ne?

Travmatik dönemdeki toplumsal dayanışmanın onarıcı bir yanı var. Dayanışma ile travmaya karşı direniliyor. Şiddet karşıtını da doğruyor. nsanlar onunla başa çıkmak için dayanışmayı güçlendiriyor. Bu dönemde mizah da bu yüzden güçlendi. Mizah da toplumsal dayanışmanın bir örneğidir aslında.


Yazı Dizisi

26 Mart 2014 Çarşamba

Yılmaz Polat

Yeşim Numan newyorkusatiyorum@gmail.com

Gülen Hareketi Obama’ya oynuyor (1)

Korkuyor... UTANÇ verici. Anlamsız. Büyük hata. Zorbaca. Gereksiz. Saçmalık. Endişe verici. Yersiz. Bunlar Turkiye’deki Twitter yasağına dış dünyadan gelen yorumlardan bazıları. Hepsi çok isabetli. Ancak AB Komisyon üyesi Neelie Kroes’un kullandığı bir kelime var ki, sadece yasağı değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın son zamanlardaki ruh halini ve davranışlarını da özetliyor adeta: Korkakça. Korkuyor Recep. Gezi’den korkuyor. Gaza, tazyikli suya, copa, sokak arasındaki eli sopalı linç çetelerine karşı, sadece orantısız zeka ve keskin mizahla karşılık veren, kendi çocuklarına hiç benzemeyen direnişçilerin gülen yüzlerinden korkuyor. TOMA’yla dans eden, biber gazına şarkı yazan, düştükçe, dövüldükçe, ve hatta öldürüldükçe çoğalarak, büyüyerek geri gelen bu pırıl pırıl yüreklerden korkuyor. Korkuyor Tayyip. “Gri’nin Elli Tonu”nu gölgede bırakacak sado-mazo fantazileri, aksi ispat edildikten sonra dahi miting alanlarında haykıracak kadar korkuyor. “Camide içki içtiler” yalanına ortak olmayıp gerçekleri söylediği için bir imamı sürdürecek kadar; laik bir ülkenin başbakanı olduğunu unutup, kendisini protesto edenler için “bunlar Ateist” diye höykürecek kadar korkuyor. Tabutu ölü bedeninden ağır, 14 yaşında bir çocuğu terörist ilan edip, ciğeri yanan annesini meydanlarda yuhalatacak kadar. Korkuyor Erdoğan. Her gün yayınlanan tapelerin “montaj, dublaj, piyes” olmadığını gören AKP tabanının erimesinden; daha düne kadar ekrandaki alt yazılarına kadar sansürleyebildiği, telefonda azarlayarak ağlattığı, bir telefonuyla yazarları işten attırdığı medya patronlarının isyanından korkuyor. TOKİ’nin arazi satışlarından rektörlerin atanmasına, nereye AVM yapılacağından hangi ihalenin kaç paraya, hangi işadamına verileceğine kadar her konuda tek başına söz sahibi olmasının hem yetkilerinin dışında hem de hukuka aykırı olduğunu halkın tamamının anlamasından korkuyor. Rant, rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama iddialarını bile gölgede bırakacak bir suçun belge ve kanıtları ortaya çıkacak diye ödü kopuyor. Korkuyor Recep Tayyip Erdoğan. Korktukça nefret saçıyor. Korktukça saldırıyor. Korktukça çirkinleşen yüreği, her geçen gün biraz daha aksediyor yüzüne. Korktukça yasaklıyor. “Twitter’in mwitterin” kökünü kazımaya kalkıyor. Beceremiyor. Ve onun bu çırpınışını, çırpındıkça batışını görünce, ister istemez herkesin aklına aynı soru geliyor: Görülmesinden, bilinmesinden ölesiye korktuğun, örtbas etmek için her şeyi göze aldığın bu büyük suç ne? Korkuyor başbakan. Ve korkmakta çok haklı; çünkü “Hiç bir şeye benzemez halkını satanların korkusu.”

GÜLEN Hareketi, ABD Kongre üyelerine yönelik bağış kampanyası başlattı. Kongre üyelerini 100 binlerce dolar harcama yaparak Türkiye’ye getirdi. Cumhuriyetçi ve Demokrat Partili politikacılar arasında siyasi bir denge oluşturdu. Türkiye’nin ABD’li politikacılar üzerindeki imajını güçlendirmek için Halkla İlişkiler çalışmalarına milyon dolarlık fon ayırdı. Daha da önemlisi ABD Başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin iki adayına da (Obama ve Clinton) kampanyalarında ciddi maddi destek verdi. ABD siyaseti üzerinde etkili olmaya başlayan Cemaat, bu etkiyi AKP için kullandı.

Erdoğan verilen şansı ÇOK KÖTÜ KULLANDI ehigh niversitesi luslararası lişkiler Bölüm Başkanı Prof enri Barkey, Türkiye ve Kürt sorunu konusunda Washington’da sözü dinlenen uzmanlardan biri Barkey ile Twitter'in Türkiye'de kapatılmasını, buna tepkileri ve seçim öncesi Türkiye'yi konuştuk İLHAN TANIR WASHINGTON

■ T itter kapanmasına karşı nasıl bir tepki bekliyorsunuz dışarıdan?

Kanaatimce Batı hükümetleri, seçimler öncesi AKP hükümetine tepki gösterirken temkinli davranacaklar, dikkatli olacaklardır önümüzdeki günlerde. Çünkü, kendileri Türkiye içindeki seçimlerde malzeme olmak istemezler. ■ Erdoğan siz e neden T itter i yasaklama

Erdoğan’a artık Avrupa’dan davet gitmeyecek yoluna gitti?

ki neden var bence. Birincisi kendisi kullanmadığı için Twitter’in nasıl bir dinamiğe sahip olduğunu ve kolayca durduramayacağını bilmiyordu. kincisi de, birşeylerden çok ama çok korkuyor, yeni gelebilecek tape sızıntılarından yani. Seçimlerin sonucunu değiştirebilecek büyüklükte bir sızıntıdan korktuğunu sanıyorum. zellikle stanbul seçimleri için. stanbul’un AKP için önemi, petrolün S. Arabistan için önemi gibidir. antlar, en pahalı topraklar vs. stanbul’u kaybetmek, bü-

alsa bile, stanbul’un kaybı bir hezimet olarak görülebilir. Sembolü, parasal getirisi, Türkiye’nin geri kalanına etkisi ile stanbul çok daha büyük önem arzediyor.

Kullanmadığı Twitter’ın dinamiklerini anlamadı

■ Erdoğan ın Beyaz Saray tara ından yalanlanması ona güveni sı ıra indirdi

tün Türkiye oylarından daha önemli. Sarıgül’ün oldukça yaklaştığını görüyoruz bazı anketlerde. ■ orkusu ile İstanbul seçimleri arasında bir bağ mı var?

Sarıgül’ün stanbul’da kazanması için en önemli oy veren kesimlerden biri stanbul’daki Kürt oyları olacaktır. Kürtler şu anda oylarını AKP, CHP ve HDP arasında dağıtıyorlar gibi. Eğer bu tapelerde Kürtlerle ilgili birşey varsa, bu şok tesiri yaparak, oyları Sarıgül’ün arkasına iter korkusu olabilir Erdoğan’daki. ■ Erdoğan, getirdiği yasak ile gelebile ek yeni sızıntıları meşrulaştırdı

Twitter’e getirilen yasakla, bence gelebilecek yeni sızıntıları daha da meşrulaştırmış oldu. Herkesin kafasında bu adam neden Twitter’i yasakladı, demek ki bazı gerçeklerden korktu’ gibi düşünceler geçmesi çok normal. Dramatik bir kayıt sızdığında şimdi herkes daha kolay inanacak. İSTANBUL’UN KAYBI… stanbul’un kaybı Erdoğan için gerçekten de büyük olur. Türkiye’den yüzde elli

Erdoğan - yıl önce, Arap Baharı döneminde büyük aktör olarak görüldü. Yumuşak gücünün etkisine herkes inandı. Davutoğlu her yere koşarken, onun da gerçekten etkili olduğu düşünüldü. Muazzam bir Erdoğan profili oluşmuştu. Şimdi ise kimse Erdoğan’dan nasihat alacak halde değil.

Beyaz Saray yalanı ona olan güveni sıfıra indirdi Hele Twitter olaylarından sonra. Avrupalılar’dan duyduğum, Erdoğan’ı mümkün olduğunca Avrupa’dan uzak tutmaya çalışacaklar, davet gitmeyecek kendisine. Hem güven zedelenmesi hem de itibarsızlık var. Erdoğan’a yönelik. Gülen konusunda yalanın ortaya çıkması herşeye tuz, biber ekdi. Böyle şeyler, Beyaz Saray için çok hassas konulardır. O çok büyük bir hataydı. Aslında o telefon konuşması, Ankara’nın ısrarı ile Erdoğan’a çok büyük bir est idi. Ama Erdoğan şansını çok kötü kullandı denebilir.

ANKARA’DAKİ DİPLOMATİK MİSYONUN SEÇİM ANKETLERİ ÇOK KONUŞULACAK

Doğu ve Batının Erdoğan analizi Mart yerel seçimlerinin sonuçları Türkiye’deki diplomatik misyon tarafından da yakından takip ediliyor AB üyesi ülkelerle, Arap ülkelerin diplomatlarının ortak analizi, Türkiye, önümüzdeki sonbaharda erken genel seçime gidecek DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

A

nkara’daki diplomatik misyon temsilcileri, yerel seçim sonuçlarının Türkiye’yi erken seçime götüreceği kanaatinde. 1 Sonbaharında yapılması beklenen erken seçimin ardından ise koalisyon hükümetinin kurulması bekleniyor. “ERKEN SEÇİM KAÇINILMAZ” Türkiye’deki yerel seçimlerin birebir takipçileri olan Ankara’daki diplomatik misyon, Mart yerel seçim sonuçları ile Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kaderinin doğrudan bağlantılı olduğu görüşünde. Erdoğan başkanlığındaki AKP’nin kaybedeceği oy oranı, genel seçimlerin tarihini ve ülkenin kaderini de belirleyecek. Diplomatların beklentisi, genel seçimlerin sonunda Türkiye’de koalisyon hükümeti kurulması. Arap ülkelerin Büyükelçilerine göre AKP, yerel seçimlerden yüzde ve altında oy ile çıkacak. Batı ülkeleri ise AKP’nin oylarının yüzde - arasında değişeceği gö-

şabilir. Ama dayanamaz. Eğer Ankara veya stanbul’u alırsa daha fazla oy kaybetmemek için erken seçime daha hızlı gidecektir” “Erken genel seçimin ardından Türkiye’de bir koalisyon hükümeti kurulacak. Ama istikrar gelmeyecek. Tıpkı bölgede olduğu gibi, Türkiye’de de istikrar olmayacak. Çünkü başta ABD bunu istemiyor” BATI KANADI “ nümde tane anket duruyor. Hepsinde oranlar farklı. Ben de hepsinin ortalamasını aldım. AKP’nin oy oranı yüzde çıktı. AKP’nin büyük kayıp yaşamasını beklemiyorum. Ama bu süreç Türkiye’de genel seçimlerin tarihinin değişmesine neden olacaktır. “

rüşünde. şte Ankara’da görev yapan Büyükelçilerin analizleri: DOĞU KANADI “Sizin yaşadıklarınızın Arap dünyasın-

daki değişim rüzgarından farkı yok. Erdoğan zaten düşüşte. Arap Dünyası’nı tamamen kaybetti. nemli olan ne kadar oy kaybedeceği. Eğer Ankara ve stanbul’u kaybederse, genel seçimden kaçmaya çalı-

BATI DESTEK VERMEYECEK “AKP’nin Türkiye genelinde oy kaybetmesi kaçınılmaz. AB’nin de bu dönemde sert tepki göstermemesinin nedeni kendi içerisinde yaşadığı sorunlar ve Erdoğan’ın artık Batı’daki destekçilerini kaybetmesi . Hatta AB üyesi olan Hırvatistan’da yaşananların, Türkiye’dekilerden farkı yok. Ama Erdoğan bu haliyle hükümeti sürdüremez. Yenilenmek isteyecektir. Sonuçta da, ya koalisyon hükümeti ya da muhalefetin daha güçlü olduğu bir Türkiye ortaya çıkacaktır. “

GÜLEN SEYAHAT Gülen kuruluşları sadece konferans ve yemekler düzenlemiyor, Türkiye’ye seyahat programları da yapıyordu. Çoğu kuruluş seyahat acentası gibi çalışıyordu. Fethullah Gülen’in Hizmet Hareketi içinde yer alan 162 kuruluşun faaliyetleri arasında konuk ağırlamak görevi de vardı. Önde gelen kuruluşların 11’i çoğunlukla ABD Kongresi’ne dönük faaliyette bulunuyordu. Kongre üyeleri ve yardımcılarının masraflarını karşılayarak Bodrum ve Kuşadası gibi tatil beldeleri dahil, 100’ün üzerinde seyahat düzenlendi. Cemaat yıllar içinde binlerce Amerikalıyı seyahat masraflarını karşılayıp Türkiye’ye götürdü. Demokrat ve Cumhuriyetçi partili davetliler için yüzbinlerce dolar harcadı. Vergi kayıtlarına göre, Cemaat siyasetçilere seçim kampanyalarına yaptığı bağışların yanı sıra 2000- 2011 yılları arasında 128 Kongre üyesini Türkiye’ye götürdü. Resmi kayıtlarda 2008 yılında Arizona Valisi olan İç Güvenlik Bakanı Janet Napolitano’nun danışmanı Jannah Scott’un da Türkiye’ye götürüldüğü var. Seyahatlerin gerekçesi kılıfına uyduruluyordu. Bazı seyahatler “Eyaletlerarası diyalog ve kültürel değişim” adı altında düzenlendi. Bazı seyahatler ise “kardeş şehir” ilanı gerekçesiyle yapıldı. GÜLEN KARAR TASARISI Cemaat seyahatlerin karşılığını alıyordu. Amerikalı politikacılar Eyalet Meclislerine Gülen karar tasarıları sunuyordu. Tasarılar arasında en çarpıcı olan da Teksas Senatosu’na sunulan 85 nolu karar tasarısıydı. Tasarıyı sunan Senatör Lucio Nelson, Fethullah Gülen’i eğitimci, şair, yazar olarak tanıttı, dünya çapında bir toplumsal hareketin ilham kaynağı olarak Teksas Senatosu kayıtlarına geçirdi. AKP Milletvekilleri Nurettin Canikli , Hasan Murat Mercan , Emin Nedim Öztürk , Abdullah Çalışkan, Murat Yıldırım , Mehmet Şahin ve Fatma Şahin Cemaat misafirleri olarak oturumu izledi. CEMAATİN OBAMA’NIN SEÇİM KAMPANYASINA BAĞIŞI Gülen Cemaati 2012 yılına gelindiğinde ABD siyaseti içinde kendine hatırı sayılır bir yer yaptı. Cemaatin stratejisinde “yanlış at “ diye bir kavram yoktu. 2008 Başkanlık seçim kampanyasına dolar yağdıran Cemaat, 2012 seçim kampanyasına kadar bağış yapmaya devam etti. Demokrat aday Barack Obama’nın seçimi kazanacağı hemen hemen kesindi. Bir önceki seçim kampanyasında olduğu gibi Cemaat kesenin ağzını açtı, Obama’nın kampanyasına 100 binlerce dolar bağış yaptı. Cemaat Obama kampanyasına yapılan bağış sıralamasında ABD çapında ilk 100’e girmeyi başardı. Burak Yeneroğlu adlı işadamı 2011 ve 2012 yıllarında yaptığı 652 bin 900 dolar bağışla 96’ncı sırada yer aldı. (New York Times, Ekim 13,2012) 2008 yılında Hilarry Clinton’ın kampanyasına da bağış yapan Yeneroğlu merkezi New Jersey eyaletinde bulunan Carlstadt’ta “Bayrock Natural Stone” adlı mermer şirketinin yöneticilerinden biriydi. Yeneroğlu ve şirketinin Fethullah Gülen’in onursal başkanı olduğu kuruluşlarla yakın ilişkisi vardı. Cemaat kurumlarına sadece maddi yardım yapmıyor, Gülen için yapılan toplantıların sponsorluğunu da üstleniyordu.”Turkic American Alliance” Bayrock şirketinin sponsor olduğu kurumlardan biriydi. Bayrock Grubuyla bağlantısı olan ilginç bir isim daha vardı. Tevfik Arif, Bayrock’un Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapmıştı. Kazakistan doğumlu olan Arif, Sovyetler Birliği’nde Ticaret Bakanlığı’nda da çalışmıştı. Tevfik Arif, 2010’da “Savarona skandalı” olarak bilinen, Atatürk’ün tarihi yatı Savarona’da fuhuş yaptıkları iddiasıyla bir grup zenginle birlikte tutuklanmıştı.(Bloomberg,Kasım 1,2010) Rus ve Ukraynalı hayat kadınlarının bulunduğu grupta, Rus, Kırgız ve Kazak işadamlarıyla yüksek düzeyli Türk devlet memurlarının olduğu öne sürüldü. Arif’in otel inşası konusunda işbirliği yaptığı bir diğer isim de Başbakan Erdoğan’a yakınlığı bilinen, Rixos otellerinin sahibi Fettah Tamince idi. Tamince Fethullah Gülen’i idol olarak görüyordu. Yurt Gazetesi’nden alınmıştır


Yazı Dizisi

26 M art 2014 Çarşamba

ABD, Türkiye’yi Batılı görmüyor Türkiye ile ABD arasında dil, kültür, din ve coğrafya açılarından Obama yönetimi, Türkiye’yi Ortadoğu ülkeleri sınıfında görüda hemen hiçbir ortak nokta ve ciddi bir ticaret potansiyeli yok yor ABD’ye göre iberal Demokrasi Türkiye’nin boyunu aşıyor

B

irçok farklı konularda Washington yönetimiyle çalışan Ankara üzerinde yeni bir politika izlenmesi için Washington’daki çok etkili ve Türkiye üzerinde bilgisi derin bir figürün bu rolü üstüne alması gerekiyor -ki söyledikleri sadece resmi görevi nedeniyle değil, ayrıca özgül ağırlığı ile sonuç getirebilsin. Bu konuda yine, vefat etmeden önceki yıllarda Afganistan-Pakistan (AfPak) koordinatörlüğüne getirilmiş olan ichard Holbrooke akla geliyor. Holbrooke’un Washington’daki bütün ağırlığına rağmen ise, AfPak politikalarında Beyaz Saray danışman duvarını aşamadığını, Holbrooke’un yardımcılığını yapmış ve şimdilerde Washington’daki ohns Hopkins niversitesi SAIS’in dekanı olan ali Nasr’ın yazdığı kitapta çok daha net bir şekilde okuyoruz.

OBAMA T RK YE’Y ZET YOR

2

İKİ ÜLKENİN ORTAK NOKTASI YOK Türkiye ile ABD arasında dil, kültür, din ve coğrafya açılarından da hemen hiçbir ortak nokta bulunmuyor. Arada, son yıllarda iki ülkenin yetkililerinin tüm gayret ve gündemde tutmaya çalışmasına rağmen, ciddi denebilecek bir ticaret ilişkisi de yok. Soğuk Savaş döneminde gelişmiş, güvenliğe dayalı bir ortaklık temeline dayanıyor. Kapalı kapılar ardında Demir perdenin yıkılması ve WASHINGTON ilk Körfez Savaşı ile birlikte ilişkiler ad hoc’ olarak adlanWASHINGTON / POSTA212 dırılabilecek, parça parça’ geİLHAN TANIR liştirilmiş, hedefi ve vizyonu üzerinde anlaşılamamış bir ilişki bu. rneğin bugünkü rneğin, Obama yönetimi, TürkiTürkiye-ABD ilişkilerinden memnun ye’yi Ortadoğu ülkeleri sınıfına sokolmayan 8 Washington kanaat önmuş bir duruş arzediyor. Yani, şu derinin olduğunu Başkan Obama’ya anki Beyaz Saray’ın yaklaşımı, TürŞubat ayı ortasında yazılan mektupkiye her ne kadar Avrupa Birliğine dan zaten açıkça görmüş olduk. O 8 adaylık müzakereleri yapsa da, dekişiden başka, mektuba imza atmamokratik standartlarının mihenk taşı yan birçok uzman ismin olduğu da Batı değil de, Doğu Avrupa’nın azımalum. Ama bunun dışında da ABD cık daha doğusunda olan bir ülkeye Kongresinde, Türkiye göre olmalı. stikrarlı ile ilişkilerde ciddi raolması en önde gelen, Obama yönetimi, sonrasında seçimlehatsızlıkları olan birçok Kongre üyesi Senatör şu anda Türkiye’yi rin sonucundan şüpve Temsilci bulunuyor. Ortadoğu ülkeleri he edilmeyecek, temel zellikle Temsilciler prensiplesınıfına sokmuş demokratik Meclisi Dış lişkiler Kore de mümkün oldubir duruş mitesi Başkanı Ed oyce ğunca sahip çıkılması ve yine aynı komitedeki gereken bir ülke. Yine arzediyor kıdemli Demokrat Milaynı yaklaşıma göre, letvekili Eliot Engel’in liberal bir demokrasi AKP hükümetine karşı bakışı, oldukTürkiye’nin boyunu aşıyor. ça negatif. Yine ABD hükümetinde geçmişBaşkentteki aktörlerin Türkiye’yi te Türkiye masasında da çalışmış bir algılayış ve değerlendirelerine göre, diplomata dönelim: ’ABD hükümeTürkiye’nin nasıl ideal bir ülke olmati olarak Türkiye’nin nerede durması sı gerektiği ortaya konuyor. gerektiğini bilmiyoruz. rneğin eğer

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

YIL: 1 SAYI: 45

26 Mart 2014 Çarşamba

SAHİBİ POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA

EKMEL ANDA

MEDYA GRUP BAŞKANI

CAN KAMİLOĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ

YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

AHMET RAVALI

YAYIN DANIŞMANI

HABER KOORDİNATÖRÜ

AHMET BUĞDAYCI

HALDUN ARMAĞAN

bir Ortadoğu ülkesi olarak addetmiş azlığından değil, Türkiye’de demokolsaydık, bizim Askeri ve stihbarat rasinin rayına oturmuş olduğu kabirimlerimiz çok daha nısı ve fazlaca dikkat fazla bir zamanı TürkiABD Kongresinde, harcanmaya gerek olye üzerinde harcayamadığını düşünmekTürkiye ile cak ve ülkeyi tanımaten geliyor. Bir ikinilişkilerde ya çalışacaktı. Türkiye ci problem de, Türkiye ciddi rahatsızlıklar ne Ortadoğu ne de Avgüneydoğu Avrupa ülkesi seviyesine çıkarupa’nn tam içinde olduyuluyor rıldığı için, şimdilerde duğundan, ne zaman Kongre üyeleri Türkiye’de darbelerin Türkiye tartışılmaya hayal kırıklığı olmasının mümkün olbaşlansa, dipnotlaryaşıyor madığı düşünülüyor. la konu bölünmekte. Biz artık gereken dikkaNATO, AB konuları bir ti Türkiye üzerine harcamıyoruz. 8 yanda, Ortadoğu’yu ilgilendiren komilyonluk önemli bir müttefik için nular bir başka yanda, Türkiye’yi çeverilen insan kaynakları gerçekten kiştirip, dururlar.’’ de şaşırtıcı düzeyde az. Düşünce kuBu düşünüşün karşısında yer alan ruluşları bağlamında da aynı şeyler kesim ise -ki bunların arkasında bazı geçerli aslında. Liberal Şahinler olduğu gibi CumhuWashington düşünce kuruluşlariyetçi ve NeoCon’lar (Neo Muhafarında koca koca Ortadoğu veya Latin zakarlar), ve Türkiye Cumhuriyeti Amerika merkezleri varken, Türkiye tarihini bilen ve Batılılaşma gayretiçin çalışan bir uzman bulunduğunu lerinden haberdar uzmanlar da var. görürsünüz. Bu aslında utanç vericiBunlardan bazıları Türkiye’nin srail dir. Bu durum, Türkiye’nin öneminin ilişkisini ve ran ile yakınlaşması ko-

Beyaz Saray’a akiller’ olarak uyarı nularında daha hassaslar. Ama geyaptı. Bu uyarının şimdiye kadar çok nelde, Türkiye Cumhuriyet’nin laik ciddi bir etkisinin olup olmadığı belyapısına daha çok referans veren bir grup bu. Benim tanıdıklarım, son bir- li değil. Ama Beyaz Saray’ın bu aralar gayet anlayışlı’ Ankara hükümekaç yıldır yazdıklarını yakından tatinden de pek şikayeti kip ettiğim birçok ismin bulunmuyor. Türkiye ile ilgili eleştiriBu aralar Kongre’de Türkileri daha çok bir hayalKongre’deki ye lobisini yapan başkırıklığını yansıtıyor. Bu incelemelerde uzmanlaTürkiye Dostluk kentteki isimlerden rın genelde Türkiye’derubu’na üye olan birisi, şu örneği verdi: farz-ı muhal, Ankaki insan hakları, basın Senatörlere, bu ra’da dördüncü yılına özgürlüğü ve evrensel ruptan giren Francis icciardeğerler babında karşıdone’nin Washinglaştırmalar ile bezeli inayrılmaları için ton’a dönüşü yaşancelemeler yayınlıyorlar. ciddi baskı var dığı takdirde yeni bir Büyükelçinin AnkaRICCIARDONE KALICI ra’ya gönderilmesi için Senato ve GeBeyaz Saray ayrıca, Türkiye uznel Kurul’da onayı zor olduğu kadar, manlarının görüşünü yeteri dereceböyle bir onama süreci başladığınde değer vermemekle suçlanıyor. Bu şikayet, Washington’da uzun zaman- da Türkiye ve Erdoğan ile ilgili olarak da birçok rahatsızlık ortalıklara dır dillendiriliyordu zaten. Ama Şudökecek bir hava var. zellikle Senabat ayı ortasında 8 uzmanca yazılto’da takılmış ve Başkan tarafından mış mektup ise, bu şikayeti herkese atanmasına rağmen onay alamamış ilan etti. Yıllanmış bölge uzmanları, civarında Büyükelçi namzeti düşünüldüğünde, Kongre’nin rolü daha açıkça görünüyor. Hiçbir neden olmasa dahi, sadece bundan dolayı şimdilik icciardone’nin Ankara’da bir süre daha kalması bekleniyor. Bu aralar Kongre’deki Türkiye Dostluk Grubuna üye olan birçok Temsilci ve Senatöre bu Gruptan ayrılması için çok ciddi bir baskı var. Kongre’deki Türkiye Dostluk Grubu, 1 civarındaki Kongre üyesi ile tarihinin en yüksek sayıdaki Kongre üyesini içinde barındırıyor. Başkan Obama’ya 8 kanaat önderi tarafından gönderilen ihtar mektubunun bir kopyasının da birçok Kongre üyesine gönderildiğini ama özellikle Türkiye Dostluk Grubu üyelerine gittiğini de not etmekte yarar var.

Savunma Bakanlığı’nda Türkiye Masası OBAMA T RK YE’Y ZET YOR

2

HABER MERKEZİ MEHVEŞ KOÇAK – ADNAN ONARAN - DİLEK ESKİ BEZİRKAN HÜSEYİN TUNCER - ERTAN BEZEN - AYSEL TAPAN - DEMET DEMİRKAYA SONER MEZGİTÇİ - SERKAN KALFA - EMRE EMİRGİL (WEB) WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR İDARİ MÜDÜR

MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 718 732 08 57 – 347 730 42 36 ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM

abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com

TÜRKİYE TEMSİLCİLİĞİ ADRES: Hacı İzzet Paşa Yokuşu Rota 2 Apt. 15/2 34427 Kabataş/Beyoğlu-İstanbul TELEFON +90 212 244 35 35 Fax: + 90 212 244 35 38 e-mail: nese@sria.com.tr

POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR

S

avunma Bakanlığı iki bölümden oluşuyor. niformalı yetkililer ve siyasi yetkililer. Bu iki farklı alanda Türkiye ile muhatap olan Savunma Bakanlığı yetkilileri bundan dolayı Türkiye’yi tartıştıklarında masaya daha renkli ve zengin bir uzmanlık getirebiliyorlar. Her iki taraftaki uzmanlar da gerçeklikler’ ve olgular’ üzerinde tartışmalarını sürdürerek, strate ik olarak Türkiye’nin değeri üstüne düşüyorlar.

Savunma Bakanlığındadaki uzmanların bu şekilde strate ik odaklı çalışmaları, bazen 1 - yıl sonrayı düşünerek çalışmalarına imkan sağlayabiliyor. Diğer taraftan, Pentagon’da Türkiye üzerine çalışan bu uzmanların büyük çoğunluğu çoğu zaman hayatları boyunca Türkiye üzerinde kamuoyu önünde konuşma yapmıyor veya yapamıyorlar. niformalı olmaları nedeniyle, bu tecrübelerini daha geniş halkalarda açıklama imkanı

bulamıyorlar. Washington’da bir düşünce kuruluşunda çalışan bir başka Türkiye uzmanına göre ise, Beyaz Saray, askeri gücü kullanmayacağı noktasında oldukça açık sinyaller verdiği için, Savunma Bakanlığına daha çok bir endüstri kompleksi olarak bakmaktalar, ve bunu küçültmenin yollarını aramaktalar. Bu da, Savunma Bakanlığında Türkiye üzerine çalışan askeri planlayıcıları ve strate istleri daha arka plana atıyor.

TÜRKİYE’YE CEVAPLAR HEP AYNI Farklı zamanlarda ve bu iki farklı yerlerdeki farklı yetkililerle, ABD hükümetinin Türkiye ile ilgili yaklaşımına getirdiğimiz bazı eleştirileri ilettiğimde, her iki taraftan da aynı cevabı aldım. Beyaz Saray lusal Güvenlik Konseyi sözcülerinden Laura Lucas ve Dışişleri Bakanlığındaki bir yetkili eleştirilere karşı şu cevabı gönderdi: Dışarıya yeterince danışmadığınız eleştirilerine ne diyorsunuz’ sorumuza karşı şu cevabı verdi: ’Bizim lusal Güvenlik Konseyi çalışanlarımız ayrıca Dışişleri’ndeki meslekdaşlarımız da farklı uzmanlar, akademisyenler ve diğer hükümeti dışı aktörlerle sürekli bir irtibat halindeler, geçtiğimiz yıllardaki gibi. Bu türlü bir yakınlaşma ve görüş alışverişi yaptığımız işin önemli bir parçasıdır.’’

DEVAMI HAFTAYA


Göçmenlik

26 Mart 2014 Çarşamba

‘H1-B vizesine başvurun’ ABD’li Türk avukatlardan Ayhan ğmen, göçmenlik için her yıl 8 bin kota belirlendiğini belirterek, -1B çalışma vizesine başvuruların bu kota dolmadan yapılması uyarısında bulundu

lkelere göre başvuru sıralaması ÜLKE

DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK-POSTA212

G

öçmenlik avukatlarından Ayhan ğmen, Amerikalı firmaların yabancı eğitimli kişileri yasal çalıştırma imkanı veren H1-B vizesi için her yıl belirlenen 8 bin kota olduğunu, 1 mali yıl için kotaların dolmadan başvuruların biran önce yapılması gerektiğini söyledi. H-1B çalışma vizesinin varolan şirketlerin yabancı profesyonel olan kişilere bu vize altında kendi bünyelerine alıp Amerika’da yasal olarak çalıştırabilme imkanı verdiğini anlatan ğmen, “ kinci olarak H-1B vizesi dendiğinde o profesyonel kişilerin aldığı eğitime uygun ya da aldıkları eğitimi uygulayabilecekleri uygun bir pozisyon imkanı veren bir vize” dedi. Söz kouşu vizenin toplamda yıla kadar verildiğini ifade eden ğmen, “ lk başvuruda yıla kadar isteniyor. Bu yılın bitimine yakın bir zamanda da H-1B vizesine başvuran kişinin yıl kadar uzatımı yapılabiliyor” diye konuştu, İŞVEREN DE BAŞVURABİLİR şveren çalışanın vize bitiş tarihine yakın green card’a da başvurabileceğini kaydeden ğmen, “O zaman varolan yılın sonunda her yıl 1 yıl uzatma imkanı doğuyor. Bu green card alana kadar sürüyor. Her defasında başvuru gerekiyor” dedi. Kişinin yılın sonunda yeniden H-1B vizesini alabilmesi için de iki yolunun olduğunu belirten ğmen, şunları söyledi: “Ya burada kalacak ya da ülkesine dönecek. Burada kalabilmesi için firma ’inci yılın sonunda green card için başvurmalı. Eğer böyle bir imkanı yoksa, firma green card başvurusunda bulunmamışsa yani ülkesine dönmek zorundaysa o zaman Amerika dışında en az 1 yıl geçirmesi gerekiyor. Bu sürenin bitiminden sonra aynı ya da başka firmanın o kişi için H-1B vizesine tekrar başvurma

imkanı oluyor.” 85 BİN KOTA VAR Göçmenlik Dairesi’nin ilk defa başvuranları kapsayan her mali yıl için 8 bin kota belirlediğini ifade eden ğmen, 1 Nisan itibariyle başvuruların yapılabildiğini, kotaların geçen yıl olduğu gibi ilk hafta dolması riskine karşılık başvuruların biran önce yapılması uyarısında bulundu. ğmen, “Kotalar geçen yıl ilk hafta dolmuştu. Dolayısıyla başvurular için acele edil-

meli” diye konuştu. Başvuruların sonuçlanmasının - ayı bulduğunu dile getiren ğmen, ek bir ücret ödenmesi halinde hızlandırılmış başvuru talebinde de bulunabileceğini söyledi. ğmen, bu vize için avukatlık ücretleri hariç başvuru ücretlerinin kişiden daha az çalışanı olan firmalar için bin beşyüz dolar, ’den fazla çalışanı olan işyerleri için bin dolar olduğunu kaydetti . BAŞVURU KOŞULLARI Söz konusu vizeye başvuru için bazı şartların yerine getirilmesi gerektiğini ifade eden ğmen, bu şartlarla ilgili şu bilgileri erdi: “Belirli bir iş dalı için yıllık diploma derecesi ya da yüksek bir

HİNDİSTAN ÇİN

2011

2012

Başvuru Sayısı

Başvuru Sayısı

156,317

168,367

ALMANYA

2,193

1,816

23,787

19,850

TÜRKİYE

2,161

1,774

ÜLKE

2011

2012

Başvuru Sayısı

Başvuru Sayısı

KANADA

9,362

7,999

BREZİLYA

2,010

1,712

FİLİPİNLER

7,582

5,304

NEPAL

1,566

1,636

GÜNEY KORE

6,689

4,579

VENEZUELLA

1,734

1,494

İNGİLTERE

4,629

3,535

KOLOMBİYA

1,786

1,392

MEKSİKA

3,473

3,047

İTA LYA

1,351

1,332

JAPONYA

3,274

2,542

RUSYA

1,514

1,321

TAYVAN

2,937

2,387

İSPANYA

FRANSA

2,653

2,232

DİĞER ÜLKELER

PAKİSTAN

2,552

1,997

TOPLAM

derece ya da denkliğin asgari gereklilik kriterlerinin olması şart. Piyasalarda söz konusu iş dalı için üniversite derecesi gerekliliğinin yaygın olması ya da işin niteliği gereği barındırdığı çok yönlülüğün beraberinde bu işin ilgili bir alanda yıllık diploma derecesi sahibi bir kimse yerine getirebilin olması kanaatinin doğması gerekiyor. Soz konusu işverenin bu iş için bir üniversite derecesi veya denkliğini genel olarak şart koşması isteniyor. Mevcut işin yapısı gereği özellikli ve karmaşık olması ve bu işin layıkıyla yerine getirilmesinin ancak bir yıllık ya da üzeri üniversite eğitimi neticesinde elde edilecek bilginin ise uygulanması ile mümkün olması şartı aranıyor. Ayrıca şuna da açıklık getir-

mekte fayda var. ize alınacak kişi için illa yıllık bir üniversite eğitimi olması şart değil. Her yıla karşılık gelen yıllık deneyim de sayılabiliyor. Yani bir kişinin yıllık üniversite eğitimi olabilir, bir diğer insanın da 1 yıllık deneyimi olabilir o pozisyon için. Her iki insan da başvuru hakkına sahip oluyor.” Söz konusu vize için ağırlıklı olarak bilgisayar, mühendislik, işletmecilik, eğitim, sağlık, profesyonel yöneticilik, sanat, hukuk, eğlence gibi çok geniş iş kolları için başvuru yapılabildiği bilgisini veren ğmen, vizeyi almaya hak kazanan kişilerin işveren değiştirebileceğini, bu nedenle haklarını kaybetmeyeceklerini söyledi. ğmen ayrıca Türkler’in bu vizeyi çok iyi değerlendiremediklerini de ifade etti.

1,198

1,015

30,885

27,238

269,653

262,569


26 Mart 2014 Çarşamba

Amerika fuhuş batağında

Güncel Amerika’daki insan ticareti ABD’de insan ticareti her yıl 9. milyar dolar ciro üreten dev bir sektör. Yaklaşık bin çocuk, fahişe olarak çalıştırılma riski altında. Paralı seks için sokaklara düşme yaşı 1 ile 1 arasında değişiyor. Bazı durumlarda bu yaş eşiği 9’a kadar inebiliyor. Paralı sekse aracılık yapan kişier ortalama - kızı pazarlıyor ve her çocuk üzerinden yaklaşık 1 bin dolar kazanıyor. Ortalama bir kurban günde - 8 kez sekse zorlanıyor. En çok insan trafiğinin olduğu bölgeler: Houston, El Paso, Los Angeles, Atlanta, Şikago, Charlotte, Miami, Las egas, New York, Long Island, New Orleans, Washington D.C., Philadelphia, Phoeni , ichmond, San Diego, San Francisco, St Louis, Seattle, Tampa.

ABD’de insan ticareti her yıl 9 milyar dolar ciro üreten dev bir sektör Bu ticaretin yüzde 8 ’nini fuhuş oluşturuyor Ayrıca ABD’de bin çocuk, fahişe olarak çalıştırılıyor

A

hazırlanan araştırmanın 99 bin dolarlık bütçesini ABD Adalet Bakanlığı karşılamış. Tüm Amerika’yı gezip, cezaevlerindeki tutuklulardan, fahişelere, seks ticaretine aracılık yapanlara kadar her yaştan pek çok kişiyle görüşen Dank’in raporunda sektörün ne denli “karlı” bir iş olduğu açığa çıkıyor.

ÇOK KARLI BİR İŞ! Eski bir emtia piyasaları uzmanı Meredith Dank, bu insanlık tra edisinin ticari boyutunu hazırladığı sayfalık bir raporla ortaya çıkardı. Kirli insan ticaretinin kurbanları ve polis yetkilileri ile görüşülerek

KURBANLARIN PROFİLİ Araştırmaya göre, seks ticareti Washington, Atlanta, Dallas, Seattle, San Diego, Miami ve Denver gibi sadece yedi şehirde 1 milyar doları buluyor. Dank kurbanların profili hakkında da şu bilgileri veriyor: “Bu insanlar sadece hayatta kalmaya çalışıyor. Geçerli başka hiç bir iş alternati eri yok. Eğer

AHMET BUĞDAYCI NEW YORK - POSTA212

merika yasadışı insan ve seks trafiğinin en yoğun olduğu ülkelerden biri. Dünyanın yoksul ülkelerinden çaresiz kadınlar, çocuklar global bir network aracılığıyla Amerika’ya getirilip, üzerlerinden büyük paralar kazanılıyor

Kaynaklar: Birleşmiş Milletler, Amerikan Adalet Bakanlığı, Polaris Pro ect.

yatacak bir yeriniz yoksa ailenizi besleyemiyorsanız, birisinin paralı seks teklifini kabul etmekten başka çareniz kalmıyor”. Dank, fahişelere aracılık yapan kişilerin son zamanlarda iş idaresi okullarına giderek iş yapma bilgilerini geliştirdiğini, hatta bazılarının internet siteleri kurmak için ciddi yatırımlar yaptığını söylüyor. YÜZDE 80’İ SEKS TİCARETİ Birleşmiş Milletler rakamlarına göre dünya genelinde . milyon kişilik insan trafiğinin yüzde 8 ’i seks ticareti kurbanlarından oluşuyor. Sağlık ve nsani Hizmet

Zengin - fakir mahalleleri Amerikan kentleri kendi içinde zengin ve yoksul mahallelere bölünüyor Orta sınıf mahallelerin giderek erimesi, kentleri bölgesel olarak kutuplaştırıyor

Bakanlığı’na göre Amerika’da bin çocuğun seksüel amaçlı sömürü riskiyle karşı karşıya olması, bu “pazarın” kapsamı hakkında fikir veriyor. MODERN KÖLELİK nsan trafiği alanında bir sivil kurum olan Polaris Pro ect’in Başkanı Bradley Myles, insan trafiğinin modern zamanların köleliği olduğu, bu ticareti yapan kişilerin düşük bir riskle çok yüksek paralar kazandıklarını söylüyor. Kuruluşa göre insan trafiğine en çok maruz kalan üç ülke, Meksika, Filipinler ve Çin.

Amerika’nın zengin-yoksul kutuplaşması en yüksek kentleri 1- San Antonio-New Braunfels, TX 2- Memphis, TN-MS-AR 3- New York-Kuzey New Jersey-Long Island, NY-NJ-PA 4- Houston-Sugar Land-Baytown, TX 5- Washington-Arlinton-Alexandria, DC-Va-MD-Wv 6- San Fransisco-Orakland-Fremont, CA 7- Philadelphia-Camden-Wilmington, PA-NJ-De-MD 8- Dallas-Fort Worth-Arlington, TX 9- Denver-Aurora-Broomfield, CO 10- Austin-round Rock-San Marcos, TX

Amerika’nın gelir dağılımı en dengeli kenti Orlando

NEW YORK - POSTA212

A

merika’da gelir eşitsizliği giderek toplumun en büyük sorunu haline geliyor. Ancak zenginler ve yoksulların kutuplaşması en çok büyük kentlerde gözle görünür bir hal alıyor. Kent alanları zenginlerin yaşadığı varlıklı mahallelerle yoksulların kümeleştiği yerleşim alanları arasında adeta ikiye bölünüyor. Kentsel alanların hızla zengin ve yoksullar arasında bölünmesi ise kentli bireylerin ekonomik olarak sınıf atlama fırsatını engelleyen ve kentlerin bir bütün olarak ekonomik sağlığını bozan bir trend.

ORTA SINIF KAYBOLUYOR Büyük kentlerde iş imkanları da, yüksek becerili ve yüksek ücretli profesyoneller ile perakende ve restoran sektöründe olduğu gibi düşük becerili ve düşük ücretli çalışanlar arasında ikiye bölünüyor. Bu gelişme de kentlerdeki orta sınıf mahallerin ortadan kaybolmasına yol açarak kentlerin coğrafik görünümünü değiştiriyor. rneğin 19 ’lerde Amerikalıların yüzde ’i orta sınıf mahallelerde yaşarken, şimdi bu oran yüzde ’ye düşmüş durumda. KENTLER İKİ UCA SAVRULUYOR Diğer yandan çok zengin ve çok yoksullar gibi iki uç sosyal tabaka-

nın toplum içindeki oranı 19 ’de yüzde 1 iken şimdilerde yüzde ’e yükseldi. Pew esearch’in yaptığı bir araştırma Amerika’nın en büyük yerleşim bölgesinin ’sinde ekonomik bölünmenin arttığını gösteriyor. Amerika’nın metro alanında yapılan bir araştırma bu gerçeği çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Araştırmada yıllık 1 bin doların üstünde kazanan aileler varlıklı, bin doların altında kazananlar yoksul olarak tanımlanmış. Araştırma sonuçlarına göre, kentlerdeki ekonomik kutuplaşma özellikle Boston-New York koridorunda, Miami, Kuzey ve Güney Kaliforniya’da, Sunbelt kuşağından Teksas’a uzanan bölgede ve büyük

Ortabatı kentlerinde yoğunlaşıyor. KUTUPLAŞMADA TEKSAS ZİRVEDE engin yoksul ayrımının en keskin olduğu kentler, daha çok küçük ve orta büyüklükte yerleşim merkezleri. Bu yerlerin çoğunun Teksas eyaletinde olması da dikkatleri çekiyor. Amerikan şehirleri arasında, Teksas’a bağlı San Antonio gelir kutuplaşmasında başı çekiyor. Arkadan Memphis, New York, Houston, Washington, San Francisco, Philadelphia, Dallas, Denver ve Austin geliyor. ORLANDA’DA AYRIM YOK Madalyonun diğer yüzünde, ekonomik bölünmenin en düşük olduğu

1- Orlanda, Kissimmeee-Sanford, FL 2- Portland- Vancouver-hillsboro, Or-WA 3- Virginia Beach- Norfolk-Newport News, VA-NC 4- Seattle-Tacoma-Bellevue, WA 5- Jacksonville, FL 6- Las Vegas-Pradise, NV 7- Sacremento-Arden-Arcade-Roseville, CA 8- Salt Lake City, UT 9- Minneapolis, St Paul-Bloomington, MN-WI 10- Rochester, NY

kentlere bakıldığında Florida’dan Orlanda ilk sırada geliyor. Portland, irginia Beach, Seattle, acksonville gibi şehirler Orlando’yu takip ediyor. AYRIŞMADA IRK FAKTÖRÜ Tüm Amerika şehirlerinin gelir eşitsizliği verileri incelendiğinde, ırk faktörünün bu farklılıkta önemli bir rol oynadığı görülüyor. Siyahların ve Hispanklerin nüfusta ağırlıklı olduğu kentlerde gelir eşitsizliği yakıcı bir şekilde yükseliyor. Bu iki grubun nüfusta oranı düştükçe de gelir eşitsizli-

ği azalıyor. Ancak araştırmacılar yerleşim merkezlerindeki ayrışmanın, gelir eşitsizliği ile aynı şey olmadığını söylüyor. Buna örnek olarak da bir kentin yüksek bir gelir eşitsizliğine sahip olabileceğini, ama zenginler ve yoksullar dengeli bir şekilde kent coğrafyasına dağılıyorsa, burada yerleşime dayalı bir ayrımın düşük bir oranda olabileceğini gösteriyor. Ancak kentlerin coğrafik olarak ayrışmasında gelir eşitsizliğinin önemli bir rol oynadığında araştırmacılar birleşiyor.


Güncel Toplum

26 Mart 2014 Çarşamba

MUSTAFA SARIGÜL: Benim doğrularım dönemi bitecek

stanbul’u kazanan parti Türkiye genelini temsil eder her zaman O nedenle bu yılki yerel seçimler adeta genel seçim

havasında geçiyor stanbul’un en güçlü adaylarından biri olan C P adayı Mustafa Sarıgül, pro elerini POSTA212’ye anlattı FİGEN ONUR İSTANBUL-POSTA212

T

ürkiye’deki yerel seçimlerde geri sayım sürüyor. 1 yıldır stanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı yürüten AKP’den Kadir Topbaş ile CHP’den Mustafa Sarıgül arasındaki rekabet de giderek kızışıyor. Anketler farklı sonuçları gösteriyor. stanbul’daki seçim sonuçları “ stanbul’u alan Türkiye’yi alır” inanışı nedeniyle çok önemli. 1 yıldır Şişli Belediye Başkanlığı’nı yürüten ve gözünü büyükşehir başkanlığına diken Mustafa Sarıgül, son günlerde hakkında en çok konuşulan ve medyada en fazla yer alan siyasetçilerden biri. Seçimler ve adaylığı konusunda Sarıgül, POSTA 1 ’nin sorularını yanıtladı. ■ Anketlere göre en son durumunuzu nasıl görüyorsunuz Aslında çok gerilerden geldik. Kadir Bey ile aramızda çok fark vardı. Son günlerde bu fark kapandı. Şu anda oy oranımız AKP yle başa baş. Biz şu anda 18 ile arası ilçede çok iddialıyız. stanbullular bir tercih yapacak. stanbul, Ankara ya mı bağlı olacak, stanbul stanbul dan mı yönetilecek ■ Seçimi kazanırsanız, nasıl bir farklılık yaratacaksınız stanbul u yıldan beri yöneten anlayışta bir yorgunluk ve ener i düşüklüğü var. Dünyada yaşanabilir kentler sıralamasında 1 9. sıradayız. stanbul’da benim doğrularım’ dönemi bitecek, kentin doğruları’ dönemi başlayacak. Asla ötekimiz olmayacak yurttaşlarımızın yüzde yüzünü kucaklayacağız. Doğanın, bilimin, hukukun onaylamadığı, halkın yararına olmayan hiçbir pro eye imza atmayacağız. Çılgın değil akıllı pro elerimizle,

sorun değil çözüm üreteceğiz. Sadece bize ulaşanların değil, bize ulaşamayanların da haklarını, hukuklarını koruyacağız. Demokratik, katılımcı, etkin, şe af bir yönetim sergileyeceğiz. stanbul’u stanbul’dan yöneteceğiz. Belediyede çalışan hiçbir arkadaşımızın işiyle, aşıyla oynamayacağız. ■ Tra ğe çözüm getireceğim diyorsunuz zetle nasıl

PARK ET DEVAM ET stanbul’da çözüm daha fazla, daha konforlu, daha hızlı entegre toplu taşımadır. ncelikle ulaşım ana planını güncelleyeceğiz. laşımda da her şey planlı olacak. laşımı tek elden yöneteceğiz. aylı sistem, deniz taşımacılığı ve karayolu toplu taşıma türleri ile desteklenecek. Başta metro olmak üzere raylı sistemler geliştirilerek. aylı sistemin deniz bağlantıları, yeni deniz ulaşım hatlarıyla güçlendirilecek. stanbul’da raylı sistem ağının etkin kullanılması ve diğer türlerle bütünleşmesinin sağlanması için otopark kapasitesi büyük transfer merkezleri kurularak, “park et devam et” uygulaması teşvik edilecek. stanbul’da deniz ulaşımın toplu taşıma içindeki payı yüzde ’ten yüzde 1 ’a çıkarılacak. Bunun için deniz ulaşımının diğer ulaşım türleriyle bütünleşmesi iyileştirilecek. Manevra yeteneği yüksek vapurlar ile sefer sıklığı arttırılacak. ki yaka arasındaki geçişler ile Boğaz ve Marmara Denizi kıyıları boyunca taşıma yapılabilecek yeni iskeleler kurulacak. ■ Taksim ne olacak stanbullular için Taksim çok büyük anlam taşıyor ve şu anda beton denizine döndü, Topçu kışlası hala gündemde Nasıl bir Taksim vaat ediyorsunuz Atatürk Kültür Merkezi Taksim Meydanı ve stanbul kentsel hafızasının bir parçası ve modern mimarinin

önemli örneklerinden birisi olarak korunup yenilenecek, çevresi geliştirilecek ve stanbul’un hizmetine sunulacak. ■ Peki, ezi olayları sırasında siz başkan olsaydınız nasıl davranırdınız Taksim Gezi Parkı sürecinde baştan yapılması gereken, stanbul’un en merkezi noktasında planlanan bir proeyi, başta tüm siyasi partilerin temsilcileri olmak üzere, ilgili tüm tara arla konuşarak, uzlaşarak bir karara varmaktı. Ancak bu yapılmadığı ve talepler yok sayıldığı için emniyet mensupları orantısız bir kuvvetle demokratik bir eyleme müdahale ettiği için, olaylar maalesef bu noktaya geldi. zellikle ülkeyi yönetenlerin, yaşanan olayları doğru algılaması, ob ektif bir gözle değerlendirmesi ve buna uygun hareket etmesi gerekiyor. Kimseyi dinlemeden, kimseyle konuşmadan, toplumla uzlaşmadan “ben yaptım oldu” mantığıyla hareket etmenin ne tür sonuçlar doğurabileceği ortaya çıkmıştır. Toplum artık sadece Gezi Parkı konusunda değil, toplumsal yaşamın düzenlenmesine yönelik her konuda söz sahibi olmak istiyor. Bu açıkça ortadadır. Toplumu ilgilendiren her konuda konuşarak, uzlaşarak karar almalı kent insanının benimsemeyeceği pro eler dayatmacı bir mantıkla uygulamaya konmamalı ve demokratik muhalefet gösterilerine karşı da orantısız güç kullanılmamalıdır.

■ stanbul’un yeşili giderek azalıyor, en son köprü ve havaalanı çalışmalarından dolayı orman alanları iyice azaldı Bu konuda planlarınız nelerdir Maalesef, stanbul’umuzun nefesini kestiler. Aktif yeşil alanlarımız çok az. Kişi başı aktif yeşil alan, New York’ta 9 metrekare, Londra’da metrekare, Stockholm’de 8 metrekare, stanbul’da ise metrekarenin altında. Yeni parklar ve aktif yeşil alanlar oluşturarak, stanbul’umuza nefes

aldıracağız. Anadolu yakasında, çerenköy’deki Hal arazisi ile Avrupa yakasında, . Levent-Maslak arasındaki Golf Kulübü arazisini dünya ölçeğinde kent parkı yapacağız. Tüm ilçelerde parkları, aktif yeşil alanları yaygınlaştıracağız. stanbul’umuzun, mümkün olan her noktasında, kesintisiz yaya ve bisiklet yolları yapacağız. lk örnek olarak, Eminönü ile Harbiye arasını, kesintisiz bir yaya yolu olarak düzenleyeceğiz. . Havalimanının bugünkü yeri tartışmalı bir konudur. üzg r, kuş göç yolu, yer altı suları gibi faktörler yeniden değerlendirilerek yeni havalimanının yerinin kentsel plan bütünlüğü içinde gözden geçirilmesi gereklidir. ■ Bu yıl için stanbullular’ın en büyük endişesi susuzluk Acil çözüm planınız ne stanbul’un en önemli yaşam destek sistemleri kentin kuzeyinde yer alan su havzaları ve orman alanlarıdır. stanbul su ihtiyacını yüzeysel kaynaklardan, yani yağmur suyundan karşılıyor. Su havzaları giderek tahrip oluyor. Su havzalarının daha fazla tahrip olması mutlaka önlenecek. Planlanan yeni bara lar süratle tamamlanacak. Suyun tasarru u kullanılması özendirilecek. Ancak tasarruf, su sıkıntısının çözümü olamaz. Terkos gölüne deniz suyu basarak, tuzlu suyu şebekeye vermek kabul edilemez. Bununla birlikte, deniz suyu arıtılarak kullanım suyu elde edilmesi için gerekli etütler hızla başlatılacak. Yapıla-

cak kapsamlı pro elerle, stanbul’da su sıkıntısı çekilmeyecek musluklardan akan su güvenle içilebilecek. ■ Eski eşiniz Aylin Kotil’in Beyoğlu Belediye başkanlığına aday olmasında etkiniz oldu mu er ikiniz de seçilirseniz duygusal olarak nasıl hareket edeceksiniz kimiz de çağdaş insanlarız ve partimizin başarısı için birlikte çalışmaya hazırız. ■ Seçim kampanyanızda özellikle gençlerin ilgisini çeken bir konu var Bedava internet, nasıl olacak Bedava internet sistemini Nişantaşı nda uyguluyoruz. stanbul un belli meydanlarında üniversitelerin yoğun olduğu yerlerde interneti biz sağlayacağız. ■ Cemaatle yakınlığınız Cumhuriyet Halk Partisi laikliği savunan bir partidir. Ancak CHP dine ve dindar kesime karşı olan bir parti değildir, insan odaklı bir partidir. nsan sadece et ve kemikten ibaret değil, elbette düşüncesi var inançları var. Benim ise cemaatle doğrudan organik bir ilişkim yok. Ancak Şişli Belediye başkanı olarak hizmet çevremdeki herkese hiçbir ayrım yapmadan yaklaştığımı herkes bilir. Bu hizmet anlayışıma, kendi dinime yakın olanlara olan mesafem neyse, Musevi ve Hıristiyan inançlarına olan mesafem de aynı olmuştur. Hizmet verirken herkes benim yurttaşlarımdır. Bu nedenle bölgemizde bulunan cemaatin hizmet kurumları da hiç kuşkusuz bizim hizmet alanımız içindedir. Ayrıca siyasi partiler, özellikle kitle partileri içinde çeşitli toplumsal grupları içinde barındırır. Partilerin, size oy vermek istiyorum diyen grupların oylarını reddetmek gibi bir lüksleri zaten yoktur.

Soğuk savaş’a dönüş Batı medyasında şok etkisi yarattı: “ usya dünyada ABD’yi radyoaktif küle dönüştürebilecek tek ülkedir.” nceki Başkan George W. Bush’ın ulusal güvenlik danışmanı Stephen . Hadley ise, “Putin Soğuk Savaş’tan sonraki tarihi yeniden yazmak istiyor. Ama şu an benzer görünse de ABD ile Avrupa’nın yaklaşımları arasında çok temel farklar olduğu göz önüne alınmak zorunda” diyor.

UKRAYNA’YA GİRERSE ngiltere Dışişleri Bakanı William Hague da, usya’nın krayna’nın doğu bölgelerini işgal etmesi durumunda Avrupa’nın usya ile yıllar sürebilecek yeni bir soğuk savaşın eşiğinde olduğunu belirtti. Hague, yaptırımların etkisiz olduğu görüşüne katılmayarak, bu sürecin uzun bir zaman dilimine yayılacağını ve Avrupa’nın usya’ya ener i bağımlılığını azaltacağını belirtti. Balcı, “Putin krayna’nın öbür bölgelerini almak isterse o zaman her

Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı, ardından ABD ve AB’nin yaptırımları ve Putin’in karşı meydan okumaları, 2 yıl sonra Yeni bir soğuk savaş mı başlıyor sorusunu gündeme getiriyor NEW YORK - POSTA212

B

erlin Duvarı’nın Kasım 1989’da yıkılarak Soğuk Savaş döneminin bitmesinden yıl sonra, usya’nın Kırım’ı ilhak etmesiyle ilk defa Batı ve usya karşı karşıya geliyor. Şimdi tüm dünya aynı soruyu soruyor. “Soğuk Savaş geri mi dönüyor ”.

RUSYA AYAĞA KALKIYOR Eski Soğuk Savaş küresel kapitalizmle küresel komünizmin kavgasıydı. Son yıllardaki gelişmeler, küresel düzenin Sovyetler Birliği’nin temsilcisi usya’yı bitirmediğini ortaya koyuyor. Gürcistan’dan sonra krayna ve Kırım’da da, usya Batı’ya kendi çıkarlarını hatırlatıyor ve çok sert bir şekilde kafa tutuyor. Gerginlik yükselirken, Amerika ve

AB’nin, Putin’in yakın çevresinden diplomat ve işadamlarına getirdiği yaptırımların us ekonomisinin can damarı eneri sektörüne uzanabileceği belirtiliyor. Bu arada dış politika strate isini yumuşama ve işbirliği üstüne kurulan Obama’nın, “süper güç” re eksini hatırlayan ABD kamuoyu tarafından şahin politikalara zorlanması dikkatleri çekiyor.

OBAMA VE ŞAHİNLER Carnegie Düşünce Kuruluşu’nun siyasi danışmanlarından Bayram Balcı, “Bu krizde şahinler de ABD’nin çok fazla yapabileceği bir şeyi olmadığını biliyor. Ama tabi ki bu krizde usya ebedi olarak krayna’yı kaybetti Putin bunu fark ettiği için öç alma amacıyla Kırım’ı aldı“ diyor. Balcı, artık usya’nın Avrupa’dan

uzaklaşarak içine kapanacağını da ekliyor. Bayram Balcı Batı’nın yaptırımlarını şöyle yorumluyor: “Yaptırım dedikleri maalesef kozmetik olacak, daha fazlası olamaz. Hakiki yaptırım yapılırsa zarar yalnız Putin’e değil, aynı anda ABD ve AB’ye de zarar verir. Çünkü gaz bakımından AB’nin usya’ya bağlılığının yanı sıra Amerika’nın da orada yatırım yapan şirketleri var. Ancak yaptırımın sembolik faydası olabilir ve ileride Putin’in daha ciddi maceralara girmemesine belki bir mesa gönderilmiş olur.“

ATOM BOMBASI TEHDİDİ Batı usya’nın ne kadar ciddi olduğunu tartışırken, Kremlin’e bağlılığıyla bilinen bir us T kanalındaki haber programında, arkasını nükleer bomba fotoğrafını alan bir sunucunun şu sözleri

şey değişebilir” diyor ve Türkiye’nin krizdeki konumunu şöyle anlatıyor: “Türkiye elinden geldikçe bu krizin tırmanmasını engellemek için çalışacak. Türkiye’yi en çok ilgilendiren orada yasayan kardeş Tatarların durumu”.

NATO KAYGILI NATO Genel Sekreteri Anders Fogh asmussen ise usya’nın Doğu krayna’ya girme olasılığının tüm ittifakı kaygılandırdığını ve usya’nın son dönemdeki adımlarının Avrupa ile usya arasında kalan ulusaların Avrupa ile bağını kesmek gibi bir strate i içerdiğini söylerken şunu ekliyor: “Bu Soğuk Savaş’tan sonra Avrupa’nın güvenlik ve istikrarına karşı en büyük tehdittir.“ asmussen’in deyişiyle Batı - usya ilişkileri henüz yeni bir Soğuk Savaş’a dönüşmese de Batı’nın Kırım’da olup bitenleri ciddi bir “uyarı çağrısı” olarak adlandırdığı anlaşılıyor.


42 YIL SONRA YENİDEN

Ping pong diplomasisine dönüş Çin gezisine çıkan irst ady Michella Obama, ziyaret ettiği masa tenisi oynadı Obama’yı izleyen politikacılar, gezinin ping pong diplomasisi’ne dönüştüğü yorumunda bulundu

NEW YORK - POSTA212

M

asa tenisi ve siyaset bir kez daha bir araya geldi Çin medyasının nezaket diplomasisi olarak değerlendirdiği irst ady Michelle Obama’nın eğitim odaklı Çin ziyareti ping pong diplomasisine dönüştü ğrencilerle bir araya gelen irst ady, Çin’de masa tenisi oynadı

Annesi ve iki kızı ile birlikte başkent Pekin’e giden Michelle Obama’yı, Çin’in irst ady’si Ping iyüen karşıladı Michelle Obama, değişim programı kapsamında Amerikalı öğrencilerin de bulunduğu bir okulda masa tenisi oynadı Başkent Pekin’de farkı ziyaretler yapan irst ady, Çin Devlet Başkanı i inping tarafından kabul edildi Pekin niversitesi’nde öğrencilerle bir araya gelen Michelle Obama, ABD-Çin ilişkile-

rinin sadece hükümetler ya da liderler arasında olmadığını söyleyerek halklar arasındaki ilişkilerin de önemine dikkati çekti Obama ayrıca, Çin’in ABD’li gençlerin tercih ettiği beşinci önemli eğitim destinasyonu olduğunu belirterek, ABD’deki en çok yabancı öğrencinin de Çinli olduğunu söyledi Soğuk Savaş yıllarında ABD ile Çin arasında başlayan yakınlaşma, bir spor etkinliğiyle başlamıştı Amerika’nın Çin’e karşı yakınlaşma

siyasetine karşılık veren Çin, aponya’da dünya şampiyonası için Amerika masa tenisi ping-pong takımı Nisan 19 1’de Çin’e davet etmişti ABD-Çin ilişkilerini olumlu yönde etkileyen bu olay, tarihe ping pong diplomasisi olarak geçti

26 Mart 2014 Çarşamba YIL 1 • SAYI 45 HAFTALIK ÜCRETSİZ

www.posta212.com

HER 5 AMERİKALIDAN 1’İ YİYECEK YARDIMI ALIYOR

New York’ta açlık krizi

New York’ta aşevlerine giden ve gıda yardımı alan 1 milyon kişinin yüzde ’ü kadın, bini çocuk, 1 bini yaşlı er yaştan açlık çeken bu kadar çok insanın olması yetkilileri ürkütüyor

D

Sandyzedeleri bu kez yangın vurdu Sandy Kasırgası’nda yakınlarını kaybeden ve evleri yıkılan insanlar, bu kez de yangın dehşeti yaşadılar Bölgedeki Point Pleasant Beach Motel’de çıkan yangın sonucu kişi yanarak öldü, 8 kişi de yaralandı Motel, kasırgadan sonra evsiz kalanlara kapılarını açmıştı NEW YORK - POSTA212

S

andy Kasırgası’nda hayatları alt üst olan insanlar, bu defada alevler arasında korkunç bir tra edi yaşadı. Point Pleasant Beach Motel’inde çıkan yangında en az kişi hayatını kaybetti, 8 kişi yaralandı ve kişinin durumunun kritik olduğu bildirildi. Yetkililer, itfaiye ekipleri olay yerine geldiği zaman hızla yayılan alevlerin odalı moteli tamamen kapladığını belirtti. Yetkililer ayrıca, motelde yaklaşık kişinin kaldığını ve kayıp olan hiç kimsenin bulunmadığını açıkladı. Yangından kurtulan Peter Kuch, odasında ölümü beklemek yerine pencereden atlamaya karar verdi. Kuch, “Atlamak zorundaydım. Başka çıkış yolu yoktu. Pencerem bir santim açıktı ve alevler

her yere yayılmaya başlamıştı bile. Başka bir seçeneğim yoktu” dedi. Sandy Kasırgası’nda evi sular altında kalan ve motelde yaşayan oe Frystock de hayatını yeniden nasıl kuracağını düşünmeye başlayan talihsiz kişilerden biri. oe

Frystock, “Yeniden her şeyimi kaybettim ama hayattayım. Yangında sadece insülin çantamı kurtarabildim ve ilaçlarım beni hayatta tutuyor. Bu nedenle sanırım şanslıyım” diye konuştu. Yangında kül olan ahşap motel, yazın turistler için en popüler tatil destinasyonlarından biriydi. Fakat Sandy Kasırgası’ndan sonra evsiz kalan ailelerin evi olmuştu.

NEW YORK - POSTA212

ünyanın en zengin kentlerinden biri olan New York’ta neredeyse her köşe başında aç bir insanla karşılaşıyorsunuz. şsizlik, sağlık hizmetleri konusunda yaşan sorunlar, ev giderleri ve düşük ücretlerin yarattığı finansal baskılar New Yorkluları her geçen gün daha fazla zorluyor. Düşük gelirli New Yorkluların çoğu kendileri ve aileleri için yiyecek sağlamak ya da aylık ev kirası ve faturaları ödemek arasında bir seçim yapmak zorunda kalıyor. ORTA SINIF YOK OLUYOR Orta gelirli New Yorklular da giderek artan bir şekilde gıda masra arını karşılamakta zorlanıyor. Sürekli olarak artan yiyecek fiyatlarıyla birlikte New Yorkluların açlık sorunu kriz bir düzeye ulaştı. New York’ta açlıkla mücadele eden en büyük iki kurum olan City Harvest ve the Food Bank for New York City, aşevleri ve kilerlerde yaklaşık 11 milyon pounds yiyecek sağlıyor. City Harvest, istatistikleri kira ve sağlık hizmetleri gibi temel giderlerini ödemekte zorluk çeken ve yoksulluk içinde yaşayan New Yorkluların sayısının 1. milyondan fala olduğunu gösteriyor. EKONOMİK KRİZ ETKİLEDİ Food Bank for New York City verilerine göre çoğunlukla kadın, çocuk, yaşlı ve engelli insanların dahil olduğu yaklaşık 1. milyon kişi, yaşamak için ihtiyacı olan gıdaları aşevi ve gıda depoları gibi bedava yiyecek dağıtılan yerlerden temin ediyor. New York’ta yiyecek kuponu alan kişi sayısı ise 8’de 1. milyon iken 1 ’te 1.8 milyon olarak kaydedildi. Yiyecek kuponu alan aile sayısı ise bin 98’den 1 milyona çıktı. Ekonomik krizle birlikte yiyecek kuponu alan ailelerin büyüklüğü ve gelirine bağlı olarak yiyecek kuponu tutarları aylık - dolar azaldı. Yani ortalama üç kişilik bir ailenin aldığı dolarlık kupon 189 dolara düştü. Bu durum da aşevleri ve kiler önlerinde-

ki kuyrukların daha da uzamasını neden oldu. Şehrin sosyal programları, son beş yılda bin kişi artan bu korkunç açlık sorunuyla mücadele etmeye devam ediyor. Kent genelinde yaklaşık bin tane aş evi ve kiler bulunuyor. 3 MİLYON DAR GELİRLİ ZORDA aporlar, yaklaşık . milyon New Yorklunun, kendileri ve aileleri için yiyecek sağlamakta zorluk çektiğini gösteriyor. Neredeyse milyon düşük gelirli New York-

lu ise uygun fiyatlı ve besleyici gıdalara erişemiyor. Yardım kuruluşlarından bedava yiyecek alanların yüzde ’ü yani neredeyse üçte ikisi kadın. Bu oran yılında yüzde 1 olarak kaydedilmişti. New York’ta yaklaşık bin çocuk aşevlerinde beslenirken, binden fazla çocuk federal yoksulluk sınırının

altında yaşıyor. Her dört yaşlıdan biri ise ihtiyacı olan yiyeceği bulmakta güçlük çekiyor. Yaklaşık 1 bin yaşlı New Yorklu aşevi ve gıda depolarından yardım alıyor. Her beş yaşlıdan biri ise federal yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Kadın, çocuk ve yaşlıların içinde bulunduğu zor durum çalışan insanlar içinde geçerli olabiliyor. Çünkü New Yorklu bir ailenin sadece temel gıdalarını temin etmesi için aylık bin dolar kazanması gerekiyor. Aşevi ve gıda depolarından yiyecek yardımı alanların yüzde 1’i yani her beş kişiden biri çalışıyor ve çalışanların yüzde ’sinin tam zamanlı bir işi var. Yine kırılgan gruplar arasında yer alan New York’taki engelli kişilerin yüzde 1’i yoksulluk sınırının altında yaşarken yüzde ’si aşevlerinde yemek yiyor. UZUN KUYRUKLAR OLUŞUYOR New York genelinde aşevi ve kilerlerin önünde oluşan uzun kuyruklar çok tanıdık bir manzara olmaya başladı. Açlıkla savaşan insanlar, kışın ürperten soğuğunda saatler öncesinden aşevi ve kilerlere gelip yemek için bekliyorlar. Bron ’ta bulunan Katolik bir yardım merkezinin sözcüsü Paul Costiglio, kasım ayında yardım isteyen ailelerin sayısının yüzde 1 arttığını belirtiyor. Yiyecek yardımı alan birçok aile gibi Bron ’ta yaşayan Median ailesi zor koşullarda hayatta kalmaya çalışıyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.