POSTA212 - SAYI 38

Page 1

İLHAN TANIR

MEHVEŞ KOÇAK KUMBARACILAR AYAKKABI KUTULARINA EZİLDİ...

sayfa

2

sayfa

BİR HAZİN TABLO

AHMET RAVALI

AHMET BUĞDAYCI

8

DİKTATÖRLÜK HAYALETİ TÜRKİYE’NİN ÜSTÜNE ÇÖKÜYOR

EN İÇTEN DİLEKLERİMLE!

sayfa

9

10

ÇILGIN TÜRKLER

Amerikan Rüyası sona mı eriyor?

HALDUN ARMAĞAN sayfa

ÖZGÜRLÜKLERDE GERİ SAYMAYA DEVAM: SIRA SİNEMAYA GELDİ

sayfa

12

Ekmel Anda ‘HALK EVİ’ kampanyasını anlattı Bir tuğla da sen koy

New York’ta iş başında

New York HALK EVİ’nde neler olacak?

sayfa

8-9

■ Son ekonomik

krizin ardından Amerikan Rüyası da hayal oluyor. Ama bazı bölgelerde hala sınıf atlamak mümkün. Yani yoksulluktan kurtulmak bir anlamda nerede yaşanıldığına göre değişiyor.

sayfa

HAFTALIK ÜCRETSİZ

14

A M E R İ K A’ D A K İ T Ü R K L E R İ N G A Z E T E S İ

MECLİSE İNTERNET SANSÜRÜ ■ UMUT ORAN

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 38

5 Şubat 2014 Çarşamba

ANKARA BIZI ANLAMIYOR Hagel gitmiyor...

POSTA212’YE KONUŞTU

Nuland Türkiye’ye uğramayacak...

■ DOĞAN AKIN: T 25’İ AÇARIM ■ SERDAR AKİNAN: TİB, MİT Mİ?

Washington’dan resmi uyarı yolda...

İnternete büyük bir sansür getirecek olan teklif daha yasalaşmadan BTİK ile TİB, T24’e ve CHP’li Umut Oran’a CHP’nin soru sayfa önergesi haberini yayından kaldırmaları için tebligat yolladı.

12

Obama, Gezi sonrası Erdoğan’la konuşmuyor...

Başkonsolos Burak Karartı

“BOSTON’da güçleniyoruz”

Obama - Erdoğan ilk kez ne zaman karşılaşacak?..

■ Türkiye’nin Boston Başkonsolosu Burak Karartı, Türklerin diğer göçmenlerden geç gelmelerine karşın güçlü bir şekilde geliştiklerini söyledi. Karartı, POSTA212’nin sayfa sorularını yanıtladı.

4

ABD Hükümetine ve çeşitli hükümet kuruluşlarına yakınlığıyla bilinen Barkey’e göre:

Ekonomi ayaklanıyor

sayfa

6

Washington bir süredir Türkiye’ye mesaj vermeye çalışıyor 10

sayfa

Durumuna göre adalet

YALKIN DEMİRKAYA

Dört yıl önce ne Türk ve Ermeni gençler gönüllülük eğitiminde dediyse ■ Washington’daki HasNa isimli sivil toplum çıktı kuruluşunun bugünlerde Türkiye ve Ersayfa

menistan’dan gelen özel misafirleri var.

Hangi eyalet hangi partili

3

sayfa

14

New York ve New Jersey’den Super Bowl geçti 16 sayfa

■ Delilleri hazırlayan bir çete... ■ Sahte delil üretmeyi yüzlerine

gözlerine bulaştırmışlar...

■ Levent Göktaş POSTA212’ye

sayfa

11

konuştu...

Amerika’nın işsizlik haritası

sayfa

11

BM Daimi Temsilcisi Büyükelçi Halit Çevik

BM’deki Türklerin sayısı artırılmalı

■ ”Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e yaptığı yıllık katkı payı ile kıyaslandığında Birleşmiş Milletlerdeki Türk kökenli çalışan oranını oldukça düşük. Daha duyarlı olunması lazım. Biz her türlü katkıya hazırız...”

sayfa

6

Maryland’dan yükselen ses sayfa

15

Türkiye için endişeliyiz

sayfa

2

Amerika’ya ihracatımız arttı ■ İlk kez Türkiye’nin 2013’te ABD’ye ihraca-

tı yüzde 0,3 artarken, ithalatı ise yüzde 10,9 azaldı. Türkiye’nin ihracatı 5,6 milyar dolara sayfa yükselirken ABD’den ithalatı ise 12,6 milyar dolara düştü.

7


Toplum Yaşam

5 Şubat 2014 Çarşamba

Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com

KUMBARACILAR AYAKKABI KUTULARINA EZİLDİ... Biz kumbara çocuklarıyız... Bizler, zengin de olsak dar gelirli de olsak her evdeki o sihirli metal kutuyla büyüdük... İş bankası’nın verdiği saplı metal kumbaralardı bize bir zamanlar güven veren... Bayram harçlıklarıyla, para üstünden arta kalan paraları atardık küçücük deliğin içinden... İçinde ne kadarımız birikti bilemezdik açılana kadar... Ama salladıkça, metal kutu ağarlaştıkça, paraların sesini duydukça mutlu olurduk .... Sonra büyüğümüzün elinden tutarak giderdik bankaya....küçücük kilitle açılırdı kumbara....içinden çıkan ya hesaba yatardı ya da ailenin masraflarına giderdi.... Nereye gittiğinin de aslında bir önemi yoktu.....Ama o küçük kumbara okul gibiydi.....O küçük metal kutu, adam etmeye yeterdi bizi.... Sabretmeyi, biriktirmeyi, paylaşmayı, aile ekonomisini öğretirdi kuşaklar boyu.... Bazen de acil durumda kırılacak bir cam gibiydi zavallı kumbara.....Para lazım kır kumbarayı.... Okul harçlığı gerekiyor kır kumbarayı....ekmek lazım kır kumbarayı.... Sanki devlet malını çalıyormuş gibi yanaklar kızarırdı....büyük bir suçlulukla kırılırdı kumbara....Ama üç kuruş para hayat kurtarırdı o zamanlar.... işte böyle yetişti Türkiye’de nesiller.... Ne zaman kumbara gitti hayatımızdan, aile ekonomisi de bozuldu, düzen değişti... Çalma çırpma dönemine geçiş başladı...”Benim memurum işini bilir “ anlayışı ile kumbaranın acizliği ortaya çıktı.. Üç kuruşu biriktirmek, sabretmek de neymiş..... “Çal, çırp, avantanı al gerisi boş” dönemi başladı.....Kumbara dönemini bitiren zihniyet, masumiyetin çöküşünü de hazırladı.... Yıllar sonra öyle bir yere geldik ki....üç kuruş biriktirdiğimiz kumbaranın yerini içinde milyon dolarlar saklanan ayakkabı kutulurı aldı....İnanamadık... Yaşadığımız öyle şaşkınlık ki hala fotoğrafarın gerçek olup olmadığını tartışıyoruz... Kumbaradan Ayakkabı kutusu donemine kadar geçişte, biz gerçekten çok şey kaçırmışız, uyumuşuz, biz kumbaradaki bozuklukları sayerken birileri ayyakabbı kutularını istif etmeye başlamış. Niye bu eski konuya geldim diye merak edenleriniz varsa hatırlatayım...Ben hala ordayım.... hala merakımı gideremedim....Hala Ayakkabı kutularındaki paranın nerden gelip nereye gittiğini, neden orda olduğunu bilen yok, açıklama yok. Siz de mi bilmiyorsunuz ? Hala mı uyuyoruz ve uyutuluyoruz. Desenize biz kumbaracılar, ayakkabı kutularına yenildik .....

TARİHİ ÇAĞRIYA DESTEK... Bugünlerde herkes, Amerika’da Türk toplumunun geleceği için tarihi bir adam atan Türk iş adamı Ekmel Anda’yı konuşuyor. Anda, şu ana kadar hiç kimsenin cesaret edemediği, yanaşmadığı bir projeyi hayat geçirdi. Amerika’daki Türk toplumunun sahip olacağı büyük bir bina kompleksi yapmak için yardım kampanyası başlattı. Yardımın en büyük dilimini de kendisi koydu. Bu sese kulak verin, dinleyin, okuyun ve gönlünüzden ne kopuyorsa yardım edin. Bu proje, sadece sizin değil nesiller boyu yetişecek olan Türklerin sadece Amerika’da değil tüm dünyada sesini duyurabilmesi, egemenliğini kayıtsız şartsız Türk toplumuna ait olması için önemli bir adım. Posta212’den kampanya ile ilgili detayları öğrenebilirsiniz.

TÜRK-MAKEDON DOSTLUĞU NEW JERSEY’DE PEKiŞTi

T

NEW JERSEY - POSTA212

urkish Politik Aksiyon Komitesi (( PAC) ve Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Danışma Kurulu adına Ali Çınar, New Jerseydeki en büyük Makedon derneği merkezinde Türkiyeyi tanıttı. Türk-Makedon ilişkilerin tarihi ve iki toplumun dostane ilişkilerinin daha iyi gitmesi için herkesin beraber çalışması gerektiğini belirten Ali Çınar, Türk-Makedon temsilcilerinin politik alanda ortak çalışmasını arzuladığını belirtti. Makedonyanın NATO’ya girmesi için ilk destekleyen ülkenin Türkiye olduğunu belirten Çınar, Makedon-Türk ticaret hacminin 500 milyon dolara geldiğini belirtti. New York Makedon Başkonsolosu Göçe Karajanov, UMD Başkanı Metodija A. Koloski , UMD NY Temsilcisi Vera Arsova, UMD NJ Temsilcisi Ana Dukaska'da ABDdeki Makedonyanın durumu ve göçmenlik üzerine konuşmayalar yaptılar. NY Başkonsolosu Türkiye en büyük destekcilerimizden derken, UMD Başkanı Meto Koloskide Türkiyenin desteğinden övgü ile bahsetti.

‘ENDISELIYIZ’

Maryland Amerikan Türk Derneği Koordinatörü Cennet Köse Rivera, Türkiye’de olanları endişe ile izlediklerini ve olumsuz gelişmelerden her Türk gibi üzüntü duyduklarını söyledi (MARYLAND -POSTA 212)

A

merika’nın en eski derneklerinden biri olan Maryland Amerikan Türk Derneği’nin (MATA) Etlkinlik ve Üyelik Koordinatörü Cennet Köse Rivera POSTA212’nin sorularını yanıtladı. Derneğin kuruluşu ve faaliyetleri ile ilgili bilgi veren Rivera, “Her vatandaş gibi biz de bugün Türkiye’de olup bitenleri endişeyle izliyoruz ve olanlardan üzüntü duyuyoruz” dedi. AMAÇ: KAYNAŞMAK Rivera, 1964 yılında kurululan derneğin amacının Türklerle Amerikalılar arasındaki anlayışı geliştirmek, iki ülke dostluğunu ve kültür bağlarını pekiştirmek olduğunu söyledi. MATA’nın 1964’ten bugüne çok çeşitli etkinlikler düzenlediğine dikkat çeken Rivera, “Türkçe kurslar düzenledik. Washington DC’deki diplomatik gruplarla ilişkileri geliştirdik. Ayrıca Milli ve dini bayramlarda piknik, balo ve eğlence amaçlı aktivitelerde de Türk toplumunu buluşturup kaynaşmalarını sağladık” dedi. TÜRK SAYISI 20 BİN Cennet Köse Maryland civarında yaşayan Türklerin sayısının 20 bin olarak tahmin edildiğini söyleyen Rivera, “Aslında bu rakamlar küçümsenecek bir sayı değil. Rakamlara baktığımız zaman bu toplumla çok daha fazla faaliyetler yapabileceğimizi düşünüyoruz” diye konuştu. FEDAKARLIK GEREKİYOR Yönetime 2 yıl önce katıldığını belirten Rivera, “Bölgede ihtiyacı olanlara yardım ettik. Danışmanlık hizmeti verdik. Türkiye’yi gezmek isteyenleri Türkiye’ye götürdük. MATA’ya olan ilgi her geçen gün artıyor. MATA’nın tek tek herkese ulaşması çok zor ama Maryland ve çevresinde yaşayan veya yeni taşınmış Türkler’in MATA’ya ulaşması çok daha kolay. Web sayfamızda yönetim kurulunun tüm bilgileri mevcut, ayrıca facebook sayfamızdan da bize ulaşmaları mümkün. Biz MATA olarak gerekli tanıtımları yapmaya çalışıyoruz” dedi.

BÖLÜNMEYE DİKKAT! Bölgede birkaç kuşak birlikte yaşıdıklarını hatırlatan Rivera, şöyle konuştu: “Derneğin ilk kuruluş dönemlerinde insanlar daha çok aktivitelere katılıyorlarmış. Şimdi ise alternetif derneklerin de artmasıyla ister istemez topluluğumuz bölünüyor.” TÜRKLERİ TANISINLAR Marylandlı Türkler arasında bir bağlılıktan söz edilebileceğini söyleyen Rivera, “Biz yaşlı ve genç tüm Amerikalı Türklerle çalışmak istiyoruz. Türkleri ve Amerikalıları daha fazla bir araya getirecek sosyal etkinlikler düzenlemek istiyoruz. Sesimizi duyurmak ve faaliyetlerimizle Türk Kültürünü, Türk

insanını tanıtmak istiyoruz” dedi. TERCİH İŞBİRLİĞİ Dernekler arasındaki bağlıklar hakkında da bir değerlendirme yapan Rivera şöyle konuştu: “MATA diğer Türk Amerikan Dernekleri ile iletişim halinde ve birlikte çalışmaktadır. Özellikle ATA-DC ve ATAA ile birlikte fikir alışverişlerinde bulunuyor ve o derneklerin faaliyetlerini de kendi web ya da facebook sayfasında Maryland’daki yaşayan Türklere ve ilgililere duyurmaya çalışıyor. Biz diğer derneklerle rakabeti değil birlikte çalışmayı ve birbirimize destek olmayı tercih ediyoruz.” “HERKES GİBİ ENDİŞELİYİZ” MATA’nın politik bir kuru-

luş olmadığının altını çizen Maryland Amerikan Türk Derneği’nin (MATA) Etlinlik ve Üyelik Koordinatörü Cennet Köse Rivera, “MATA olarak herkesin dini haklarına saygı duyuyoruz ve objektif, açık fikirli olmaya çalışıyoruz. Tabi

ki her vatandaş gibi biz de bugün Türkiye’de olup bitenleri endişeyle izliyoruz ve olanlardan üzüntü duyuyoruz. Türkiye’de son olaylarda hayatını kaybetmiş olanlara Allahtan rahmet ve ailelerine sabır diliyoruz” diye konuştu.


Güncel &Toplum

5 Şubat 2014 Çarşamba

TÜRK VE ERMENİ GENÇLERİ GÖNÜLLÜLÜK EĞİTİMİNDE

Türkiye ve Ermenistan’dan gelen 14 genç iki hafta boyunca eğitilecek. Seminerlere katılacak gençler, ABD’nin devlet kurumları ve okullarında çalışmalar yapacak İLHAN TANIR

UZMAN EĞİTİM

WASHINGTON - POSTA212

2 hafta süren programda Türk ve Ermeni öğrenciler bir taraftan ‘gönüllülük’ konusunda ABD’nin önde gelen üniversite ve STK’larından gelen uzmanlar tarafından eğitilirken, diğer taraftan ise farklı amaçlar etrafında kurulmuş başkent Washington’a yakın diğer STK’ları ziyaret etmekteler. Örneğin öğrencilerin zamanlarını geçirdikleri yardım kuruluşlarından biri ‘A Wider Circle’ isimli, bir mahalleden başka mahallelere bağışları organize eden yardım kuruluşu. Bir diğeri, yakın zamanlarda Başkan Obama’nın da ziyaret etmiş olduğu ‘Central Kitchen’ isimli yardım kuruluşu. Burada da gönüllü gençler, zayıf ve fakir halka hazırlanan ve dağıtılan yemeklerin öyküsünü izliyorlar.

W

ashington’daki Wisconsin Caddesinde konumlanmış HasNa isimli sivil toplum kuruluşunun bugünlerde çok özel misafirleri var. HasNa, iki hafta boyunca Türkiye ve Ermenistan’dan gelmiş olan 14 gence ‘gönüllülük’ konularında eğitim vermek üzere olanaklarını seferber ediyor. Bu gençler, iki hafta boyunca ‘gönüllülük’ hizmeti üzerine seminerlere katılıyor, ufuklarını genişletmeye çalışıyor. Bunun için ABD kurumlarını ziyarete gidiyorlar ve bazı devlet okullarında gönüllülük pratiklerini yapıyorlar. Bütün bunlar, kendi vatanlarına dönüşlerinde, halen oldukça düşük seviyede ilgi gören gönüllülük müessesine ilgiyi artırmak için yapılıyor. Kendi toplumlarında özellikle daha zayıf olan toplumsal kesimlere ilgiyi artırmak veya diğer başka birçok konuda bir anlamda ‘imece’ ruhunu yeniden canlandırmak adına Amerikan’ın başkentinde eğitim görüyor bu gençler. ABD’LİNİN YÜZDE 25’İ GÖNÜLLÜ ABD’den konu hakkında öğrenilecek çok şey var, zira araştırmalara göre, 2012 yılında Amerikalıların yüzde 25’den fazlası bir şekilde bir gönüllü faaliyette bulunmuş. Amerikalıların en çok yaptığı gönüllü işlerin başında yüzde 26 ile bağış kurumları için satış yapmak, yüzde 23 ile gönüllü kuruluşlarda dağıtmak üzere yiyecek maddeleri toplamak ve diğer bedensel çalışmalar ile yardımlarda bulunmak olmuş. Amerikalıların gönüllü programları katılma oranları son 11 yılda sürekli bir artış göstermiş. İKİ ÜLKEYLE SINIRLI Batı’daki bu gelişmelerin tam aksine, Türkiye ve Ermenistan gibi ülkelerde ise gönüllülük hizmetlerinin oldukça sınırlı oldukları biliniyor. İşte tam buradan hareketle HasNa’nın Başkanı Nevzer Gülistan Stacey, bu iki ülkeden aylar süren mülakatlar sonucunda seçip, getirdiği gençlere, yanındaki Sime hanımın katkıları ile yoğun eğitimler veriyor. Ermenistan’dan programa katılmak isteyen 65 kişiden, sadece 6 kişi kabul görmüş. Türkiye tarafında da oranlar buna yakın. Stacey ile ofislerinde

yaptığımız sohbette, örgütlerinin hali hazırdaki gönüllülük semineri dışında Türkiye’nin Güneydoğusuna veya Kıbrıs gibi yerlerde de geçmişte ve halen süren uzun dönemli başka eğitim faaliyetlerini öğreniyoruz. 14 GENÇLE SOHBET Bu 14 genç ile POSTA212 adına bir sohbet edip ve izlenimlerini aldık. Her iki ülkeden gelen 12 katılımcı var ve birer de grup liderleri. Yaşlar 16 ile 20 arasında. Gençlerle geliş amaçlarını, seminerlerinin gidişatı hakkında uzun bir sohbet yaptık. Hemen hepsi, sorulduğu gibi, kafalarındaki gönüllülük projelerini anlatmaya koyuldular. Örneğin programa katılan biri Adıyaman diğeri de İzmir’de yaşayan iki genç, seminerlerini bitirdikten sonra Türkiye’de, LGBT hakları üzerine toplumda bilinci artırma yönünde bir çalışma yapacaklarını uzunca anlattılar. Mehmet Özdemir ve Müzeyyen Eylül Beyazıt, Türkiye’de organize edecekleri bu gönüllü çalışmalarda, hem LGBT toplumun sorunlarını daha geniş kesimlere anlatmak hem de bu grubun haklarında ilerlemeler kaydetmek için planlar yapmaktalar. Ermenistan’ın başkenti Erivan ‘da katılan Gevork isimli bir başka gönüllü ise Erivan çevresindeki bazı küçük kasabalardaki öğrencilere bilgisayarda daha güvenli nasıl kullanılır, internette dikkat edilmesi gereken nok-

talar hakkında eğitim vermek gayesinde. Bu gönüllü programı yapabilmek için döndüğünde, programı öğretmek istediği ilkokul öğrencilerinin bulunduğu ilçe ve kasabalardaki belediye başkanları ve ilgili yetkililerle görüşme planları yapıyor. Yine Ermenistan’ın Erivan şehrinden gelen bir başka Ermeni kız öğrenci Mariam Avagyan ise, Ermenistan çapında dans festivalleri düzenleyerek, bütün ülkeye dansın eğlendirici ve evrensel ruhunu işlemek planında olduğunu söylüyor. Kendisinin de uzun yıllar dans eğitimi aldığını söyleyen Mariam, Washington’daki seminerlerinde, gönüllük prensipleri ve teknikleri açısından öğrendiklerinden memnun. HasNa’nın programına katılan gençlerin hemen hepsi ile yaptığımız toplantıda ortak mesaj ise hep aynıydı: Ermenistan ve Türkiye’den gelen gençler olarak aramızda hemen hiçbir farkın olmadığını gördük, aynı müzikleri dinlediğimizi, birçok ortak kültürel noktalarımız olduğunu keşfettik, farklılıktan ziyade, birbirimize ne denli benzediğimizin farkına vardık. Türkler ve Ermeniler arasındaki tarihi sorunlar ve trajik olaylar hatırlandığında, bu ve buna benzer seminerleri mümkün olduğunca yapan sivil örgüt kuruluşlarının, iki ülke arasındaki bağların gelişmesinde ne denli önemli bir görev yaptığı ortaya çıkıyor.

KONGRE ÜYESİ COLLEEN HANABUSA “ İSTANBUL’U ÇOK GÖRMEK İSTİYORUM” S

NEW YORK - POSTA212

enatör olmak için yarışan Hawaii Kongre Üyesi Colleen Hanabusa, New York Kongre Üyeleri Grace Meng ve Carolyn Maloney New York’ta ufak bir programda Turkish PAC (Political Action Komitesi) ve Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlar Danışma Kurulu Üyesi Ali Çınar, Azerbeycan Amerika Cemiyeti Başkanı Tomris Azeri ve Türk Hars Birliği Danışmanı İbrahim Kurtuluş ile biraraya geldi. İstanbulu görmeyi çok arzuladığını belirten Kongre Üyesi Hanabusa, Türk ve Azeri toplumlarının kendisini destekledikleri içinde teşekkür etti. Japon kökenli olan Kongre Üyesine Türkiye ve Japonyanın tarihi ve kültürel bağlarından da bahsedilen görüşmede, Türk dostu kongre üyeleri ve senatorlerine destek kampanylarina katimaya devam edileceği açıklandı.

Doğan Uluç doganuluc@aol.com

İki milyar dolarlık komisyon olur mu? Niye olmasın? Duvar boyu buz levhalar akıp geçiyor New York’u kuşatan Doğu Nehri’nde. Oval çizgiler çizerek Hürriyet Abidesi istikametine dönüyor buzul kitleleri. Çapraz akıntılar bizim rıhtımı buzların buluşma yeri yapmışlar. Pencereden izlerken dahi üşüyorum. Kabataş’ta okurken İstanbul Boğazı’nı Tuna’dan gelen buzlar basmıştı. Donmuş kitleler üstünde yürüdüğümüzü hatırlıyorum. Bir meteoroloji muhabiri son dört günde üç kar fırtınasının taşıdığı soğuğu alıştığımız Celcius’la (C) değil Fahrenheit (F) hesabıyla sıfır C, 32 F’e eşittir diye konuya girip 9’a böl, 5’ini al, 32 çıkar diye anlatıyor. Hala anlamış değilim plaja veya kayağa gidecek değilim. Kime, ne yarar bu rakamlar? Bu havada kimseden iş beklenmez, resmi kurumlar “Mecbur kalmadıkça sokağa çıkmayın” diye ikaz yayını yapıyor. Bir ekonomist arkadaşım telefonda “New York kapitalizmin başkenti. Wall Street mola almaz” diye finans merkezinde sekreterden patrona iş gününün ful istim devam ettiğini söylüyor. Havacılık sektöründe son 3 aylık raporlar açıklanmış. Jet Blu’nun kârı 71 milyon dolar, American Airlines’ın 289 milyon, Delta’nın 1,2 milyar dolar. Hisseler üçe katlanmış. Habere bitişik köşe yazısında yazar gelirler arasında farklılığa kimsenin çözüm aramadığından yakınıyor. J.F. Kennedy Havaalanı’nda 24 yaşındaki bavul taşıyıcısı David Harrison saat başına 4.40 dolar ücretle çalışıyor. “Kız kardeşimin evinde kalıyorum. Çoğu zaman sandviç için ablamdan borç alıyorum” diyor. Asgari ücretin dahi yarısı bu rakam. Hem de Delta 3 ayda milyarı aşkın kâr yaparken. New York’ta bavullar dolusu dışlanmış para var. Resmi kurumlarda, bankalarda sahibi çıkmayan paraların toplamı 12 milyar dolar. Robert de Niro, Al Pacino, Angelina Jolie, Hillary Clinton, Steven Spielberg, Sean Diddy gibi şöhretler her nedense unuttukları hesaplara sahip çıkmaya istekli değiller. New York’lular balayı döneminin ilk ayı dolmadan yeni belediye başkanı Bill DeBlasio ve eşi Charlaine’i ağır dille eleştirmeye başladı. Nedeni ise Charlaine’nin personel müdürünün yıllık maaşının 170 bin dolar olması. New York’lular okuyucu mektupları sayfalarından saldırıya geçtiler: “Biz DeBlasio’ya oy verdik, karısına değil. Başkanla eşi kral ve kraliçe olarak karşımıza çıktı. New York’u son bir aydır Marksist bir çift yönetiyor.” Hangi iş kolu olursa olsun Amerika’da rakamlar, meblağlar çok büyük. Holdingler, dev şirketler arasında satış aracılığı yapan Henry Kravis dünyanın en büyük bira üreticisi olan Güney Kore’nin Oriental Brewery şirketini Anheuser Busch’a satmaya hazırlanıyor. Kravis 4 dört yıl önce Oriental Brewery’yi Anheuser Busch’e satmıştı. Kravis’e ödenecek komisyon iki milyar dolar. Her taşın altından çıkan milyarder sanayici George Soros, Guinea Cumhurbaşkanı Alpha Conde’ye ülkesinde madencilik yönetmeliğinin tanzimi için 5 milyon dolar ‘bagış’ vermesi tenkit ediliyor. Muhalif kesim Conde’nin bu parayla seçimlerde oy satın almakla suçluyor. Bir gazete Amerikan casus örgütü CİA’nın Soros’a gizli entelijans raporları sağladığını, İsrail’li süper zengin madenci Beny Steinmetz’in Guinea’de darbe planladığını bildiriyor. (hurriyet. com.tr’den alınmıştır)


Gündem

5 Şubat 2014 Çarşamba

BOSTON’DA TÜRK GÜCÜ Türkiye Cumhuriyeti Boston Başkonsolosu Burak Karartı, Türklerin Boston’a diğer göçmenlerden daha geç gelmelerine karşın güçlü bir şekilde geliştiklerini söyledi (BOSTON-POSTA212)

T

ürkiye Cumhuriyeti Boston Başkonsolosu Burak Karartı Boston’daki Türk toplumu ile ilgili POSTA212’nin sorularını yanıtladı. “ABD’nin akademik başkenti” olarak nitelendirdiği Boston’da yaklaşık 15 bin civarında vatandaşımızın bulunduğunu belirten Karartı, “ABD’deki Türk toplumu bu ülkeye diğer yabancı toplumlardan daha geç gelmesine karşın, güçlü bir şekilde gelişmeye devam ediyor” dedi. w Boston’u nasıl bir şehir olarak tanımlardınız? Boston, Bağımsızlık Savaşı sırasındaki önemli muharebelerin yaşandığı yerlerden biri olmasından dolayı, ABD tarihinde özel bir konuma sahiptir. Uluslararası düzeyde saygın üniversitelere ev sahipliği yapıyor olması sebebiyle de akademik açıdan dünyanın önde gelen merkezleri arasında yer almaktadır. Hatta ABD’nin akademik başkenti diye nitelendirebiliriz. Ayrıca, eğitim düzeyi yüksek bir toplumsal yapıya sahip, bilim ile endüstriyel girişimciliğin buluştuğu ABD’nin başlıca entelektüel, bilimsel ve teknolojik merkezlerinden biri olduğunu da belirtmek gerekir. w Nüfus yönünden Boston’daki Türk Amerikan toplumunu inceleme şansınız oldu mu? Bildiğiniz gibi, Başkonsolosluğumuzun görev bölgesi Massachusetts, Connecticut, New Hampshire, Rhode Island, Vermont ve Maine eyaletlerinden oluşmaktadır. Massachusetts ve Connecticut, vatandaşlarımızın yoğunluk gösterdiği başlıca iki eyalettir. Göreve geldiğimden bu yana, çeşitli vesilelerle sık sık görev bölgemizdeki Türk-Amerikan toplumunun her kesiminden vatandaşlarımızla bir araya gelmekteyim. Hâlihazırda görev bölgemizde kayıtlı yaklaşık 10 bin vatandaşımız bulunmaktadır. Ancak biz bu sayının 15 bin civarında olduğunu tahmin ediyoruz. Ayrıca, yine tahminlerimize göre, yaklaşık bin 500 öğrencimiz yükseköğrenim amacıyla görev bölgemizde bulunuyor. Akademisyenlerimiz, bilim insanlarımız, sağlık/yaşam bilimleri, mühendislik ve bankacılık/finans başta olmak üzere değişik çalışma alanlarından vatandaşlarımız da toplumumuzun genel yapısı içinde önemli bir yer tutuyor.

w Boston’daki Türk toplumu arasında güçlü bir birlik ve beraberlikten söz edebilir miyiz? Sivil toplumun öneminin giderek arttığı günümüzde, Türk-Amerikan toplumunun sesinin daha güçlü çıkmasını sağlayabilmenin yolu, her alanda ve

her seviyede dayanışma ruhumuzu koruyabilmekten, özellikle ülkemizi ve milletimizi hedef alan söylem, tutum ve önyargılara karşı birlik ve beraberlik içinde mücadele edebilmekten geçiyor. DERNEKLERİN VARLIĞI ÇOK ÖNEMLİ Amerika’da sivil toplum ve taban hareketlerinin ne kadar önem taşıdığı hepimizin malumudur. Türk toplumunun ABD’deki varlığının güçlü biçimde devamı, toplum bireylerimizin sesini Burak Karartı örgütlü biçimde duyurmasıyla mümkündür. İşte burada derneklerimiz devreye giriyor. Zira birlikteliğin en önemli işlevsel aracı derneklerdir. Dernekleşmenin gelişmesi, vatandaşlarımızı birbirlerine ve Türkiye’ye bağlayacak yapıların oluşturulması önem taşıyor. Kurulan bu yapılar aracılığıyla, vatandaşlarımızın bir yandan toplumumuzu birleştiren müşterek değerlere sahip çıkmaya ve bunları gelecek kuşaklara aktarmaya devam ederken, bir yandan da, Türkiye’yi ve Türk-Amerikan toplumunu ilgilendiren meselelerde gereken duyarlılığı dayanışma içinde sergilemelerini bekliyoruz. ABD’deki Türk toplumunun son dönemde bu yönde gelişme gösterdiğini memnuniyetle gözlemliyoruz. Bununla beraber, ilave çabalara gereksinim duyulduğunu da ifade etmek gerekir. Başkonsolosluğumuzun hizmet vermeye başlamasından bu yana gerçekleştirmekte olduğumuz çeşitli faaliyetlerle görev bölgemizdeki TürkAmerikan toplumunu geniş şekilde bir araya getirmeye, onlarla düzenli temaslarda bulunmaya gayret ediyoruz. Ayrıca, Başkonsolosluğumuzun himayesinde gerçekleştirilen bazı kültürel faaliyetlere her kesimden destek temin etmek suretiyle, vatandaşlarımız arasında birlikte çalışma ve işbirliği yapma kültürünü geliştirmeyi hedefliyoruz. Birçok eyaletin Türk dernekleri temsilcileri son yıllarda Türk toplumu arasında bir takım kutuplaşmaların ve bölünmelerin yaşandığını belirtti. Sizce de kutuplaşıyor muyuz? Yurtdışındaki vatandaşlarımız arasında zaman zaman belirli yaklaşım farklılıkları ve bunlara bağlı ayrışmalar ortaya çıkabildiğini müşahede ediyo-

ruz. Ancak, özellikle son yıllarda, Türk-Amerikan toplumunun, ortak menfaatlerimizi ilgilendiren milli meselelerimizde işbirliğine yatkın ve sağduyulu bir yaklaşım sergilemekte olduğunu da memnuniyetle gözlemliyoruz. Bu ayrışmaları aza indirgemek ve asgari müştereklerimiz zemininde, birlikte var olma ve dayanışma anlayışını güçlendirmek için gerekli çabayı hep birlikte sarf etmemiz gerektiğine inanıyorum. w Boston’daki nasıl? Çocuklarına Türkçe eğitim verilmesini isteyen aileler için Türk okulları mevcut mu? Boston’daki Türk-Amerikan toplumu, genel olarak eğitim ve refah düzeyi yüksek, Amerikan toplumuyla iyi seviyede bütünleşmiş bireylerden oluşan bir toplumdur. Bu toplum içinde, çalıştıkları alanlardaki başarılarıyla temayüz etmiş çok sayıda insanımız bulunmaktadır. Boston’da vatandaşlarımızın girişimleriyle kurulan ve ağırlıklı olarak ilköğretim çağındaki çocuklarımıza Türk dili dersleri verilmesini sağlayan “Orhan Gündüz Okulu”muz vardır. Bu okulumuzda, her Pazar günü çocuklarımıza Türkçe dersleri verilmekte ve ulusal bayramlarımız vesilesiyle törenler düzenlenmektedir. Okulda ayrıca, Türkçe öğrenmek isteyen yetişkinler için de kurslar düzenlenmektedir. w Boston’daki Türk toplumunu iş gücü açısından değerlendirir misiniz? Türkler en çok hangi alanda meslek sahibi? Amerikan iş gücüne büyük bir katkıları olduğunu söyleyebilir miyiz? Sohbetimizin başında belirttiğim gibi, Boston ve çevresindeki üniversitelerde ve araştırma kurumlarında görev yapan çok sayıda akademisyen ve bilim insanımız var. Bunun yanı sıra, sağlık, mühendislik ve finans başta olmak üzere çeşitli profesyonel çalışma alanlarında da yine çok sayıda vatandaşımız bulunmakta. Bunlar arasında başarılı çalışmalar ve projeler gerçekleştirerek, kendi alanlarında saygınlık kazanmış insanlarımız olduğunu görmek bizi gururlandırıyor. Ayrıca, küçük ve orta ölçekli olarak nitelendirebi-

ÇİĞDEM BOSTAN’IN BABASI VEFAT ETTİ (NEW YORK-POSTA212) Halach Gold Inc- Gram Altın USA Inc’in CEO’su Sayın Çiğdem Bostan’ın babası Emekli Emniyet Müdürü Mehmet Bostan'ın

vefatını üzüntüyle öğrenmiş bulunmaktayız. 15 Şubat Cumartesi günü saat 16:00'da New Jersey'deki Bergen Diyanet Camisi'nde (240 Knox Ave. Cliffside Park, NJ

07010) merhum için bir mevlüt programı düzenleneceğini duyurur; POSTA 212 ailesi olarak Sayın Çiğdem Bostan’a Allah'tan rahmet; ailesine, tüm yakınlarına başsağlığı dileriz.

leceğimiz ve büyük çoğunluğu gıda ve restoran sektöründe hizmet veren Türk sermayeli işletmelerin faaliyetlerinin gelişerek devam etmesi de bizi mutlu ediyor. Tabiatıyla, bu insanlarımızın her birinin, kendi iş kollarında ABD’nin sosyo-ekonomik yaşamına ve genel refahına katkıları olmaktadır. ABD’deki Türk toplumunun mevcudiyeti ve faaliyetleri genişledikçe, bu katkılar da artacak ve daha fazla görünürlük kazanacaktır. w Boston’daki Türk toplumu ile nasıl bir iletişim hattı oluşturuyorsunuz? Boston’daki Türk toplumu ile öncelikle web sayfamız ve sosyal medya araçlarımız vasıtasıyla iletişim sağlamaktayız. Bunun yanı sıra, Dışişleri Bakanlığımız bünyesinde yedi gün 24 saat esasıyla faaliyet gösteren Konsolosluk Çağrı Merkezimiz, dünyanın her yerindeki vatandaşlarımızın her konuda olabilecek sorularına ve isteklerine karşılık vermeye çalışmaktadır. Düzenlediğimiz vatandaş toplantıları ve çeşitli etkinliklerle de vatandaşlarımıza doğrudan ulaşmaya gayret ediyoruz. Ayrıca, sivil toplum kuruluşlarımızca düzenlenen faaliyetler de, vatandaşlarımızla buluşmak için değerli bir fırsat oluşturuyor. Bu çerçevede, şimdiye dek görev bölgemizdeki bütün eyaletleri, bir kısmını birkaç kez olmak üzere ziyaret ederek, buralardaki vatandaşlarımızla bir araya geldim. HEDEFİMİZ İLETİŞİMİ ARTIRMAK Bunların yanı sıra, akademisyen ve bilim insanlarımızla çeşitli konuları değerlendirmek üzere zaman zaman bir araya geliyoruz. Öğrencilerimizle de belirli aralıklarla buluşuyoruz. Yakın zaman önce hem akademisyenlerimizle, hem öğrenci arkadaşlarımızdan oluşan geniş bir grupla, düzenlediğimiz etkinlikler kapsamında ayrı ayrı bir araya geldik. Ayrıca, Boston ve çevresindeki Türk işletmelerini ziyaret edip, girişimcilerimizle tanışıyoruz; istek ve ihtiyaçlarını dinleyerek, bunları imkânlar ölçüsünde karşılamaya çalışıyoruz. Toplumumuzla iletişimimizi ve etkileşimimizi artırmak öncelikle hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu hususu, toplantılarımızda ve temaslarımızda özellikle vurguluyorum. Vatandaşlarımızın her birini Türkiye’nin seçkin birer temsilcisi olarak görüyorum. Fikirleriyle, tavsiyeleriyle ve aktif katılımlarıyla Başkonsolosluğumuzun çalışmalarına güç katacaklarına inanıyorum. Bu itibarla, kapılarımızın onlara sonuna kadar açık olduğunu, çalışmalarımızda bize destek olmalarını beklediğimizi, onların da kendi faaliyetlerinde bizden ihtiyaç

duyabilecekleri desteği her zaman yanlarında bulacaklarını her fırsatta hatırlatıyorum. w Kültürel değerlerimize sahip çıkmak ve ABD’de tanıtımını yapmak adına ne gibi faaliyetler gerçekleştiriyorsunuz? Bir sivil toplum kuruluşumuzun, ilgili resmi kurumlarımızın katkılarıyla ve Başkonsolosluğumuzun desteğiyle düzenlemekte olduğu Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali ile Türk Film ve Müzik Festivali’nin, Boston’da Türkiye’nin ve Türkiye’ye ait kültürel ve sanatsal öğelerin tanıtılması bakımından son derece önemli iki etkinlik olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca, yine başka bir sivil toplum kuruluşumuzca, Boston dâhil New England bölgesindeki eyalet başkentlerinde düzenlenen “Türk Günü” programları da, ABD kamuoyuna Türkiye’nin ve Türk kültürünün tanıtımı açısından etkili olan başka bir faaliyettir. Bu etkinliklere Başkonsolosluk olarak katkıda bulunmayı sürdürmekteyiz. Önümüzdeki dönemde, 12 Mayıs 2014 tarihinde başlaması öngörülen Türk Hava Yolları’nın İstanbul-Boston doğrudan seferleri ile ilgili olarak kamuoyunda farkındalığın artırılmasına ve bu bağlamda Türkiye’nin tanıtımına yönelik bir dizi faaliyet ve kültürel etkinlik gerçekleştirmeyi planlamaktayız. Bunlarla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. TÜRK SANATI BOSTON’DA Boston Güzel Sanatlar Müzesi ile Türkiye’de muadili olabilecek bazı kuruluşlarımız arasında işbirliği tesis edilmesini ve bu sayede çeşitli ortak projeler gerçekleştirilmesini sağlama yolunda çalışmalarımız var. Malumunuz, Boston’da son derece saygın müzik okulları bulunuyor. Türk ve Amerikalı sanatçıların ortak icra yapabilecekleri konserler düzenlenebilmesi dahil olmak üzere, bu okullarla çeşitli işbirliği imkanlarını değerlendirmekteyiz. Ayrıca, toplumumuzun desteğiyle Boston’da bir sokak festivali düzenlenmesi fikrini, sivil toplum kuruluşlarımızla ve toplumumuzun çeşitli kesimleriyle istişare etmekteyiz. Toplumumuzdan alacağımız görüşler ışığında, bu projeyi zaman içerisinde şekillendirmeyi öngörüyoruz. w Sizce toplumsal olarak Amerika’da yaşayan Türklerin en büyük sıkıntısı nedir? ABD’deki Türk toplumu bu ülkeye

diğer yabancı toplumlardan daha geç gelmesine karşın, güçlü bir şekilde gelişmeye devam ediyor. Bugün ABD’de yaklaşık 300 bin Türk Amerikalı olduğunu tahmin ediyoruz. ABD’nin dört bir tarafında faaliyet gösteren 300’ü aşkın sivil toplum kuruluşumuz bulunmakta. Bu kuruluşlarımızın faaliyetlerinin etkinliği ve Türk-Amerikan toplumu içinden çıkan başarı hikâyeleri bizleri memnun ediyor. Bununla birlikte, yapılanları yeterli görmememiz lazım. Zira koordinasyon ve birlikte hareket etme konularında halen bazı eksiklikler olduğunu düşünüyorum. Türk-Amerikan toplumunun organizasyon kapasitesini güçlendirerek, birlik ve dayanışma duygusuyla mükemmele doğru her alanda aktif olmaya devam etmesi, sesini daha etkili bir şekilde duyurması ve ABD’nin sosyoekonomik yaşamındaki yerini pekiştirmesi fevkalade önem taşıyor. TÜRKLER SİYASETE KATILMALI Türk-Amerikan toplumunun gayret göstermesi gereken bir diğer alan da, ABD’nin siyasi hayatına katılımdır. Türk-Amerikalıları ABD’nin siyasi mekanizmaları içinde daha aktif ve daha etkin konumlarda görmeyi arzu ediyoruz. Türk-Amerikalıların yerel organlardaki temsil düzeyinin artması ve bunun yanı sıra federal düzeydeki kurumlarda ve özellikle Kongre’de temsil edilmeleri en büyük arzumuz ve beklentimizdir. Öte yandan, vatandaşlarımızın Türkiye ile olan bağlarının muhafazası, özellikle çocuklar ve genç kuşaklar açısından önemle üzerinde durulması gereken başka bir konu. Genç nesil arasında Türk dilinin zamanla unutulmaya başlaması, kültürel ve milli değerlere yabancılaşma gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunu önlemek için, özellikle Türk dili ve kültürünün öğretilmesini sağlayacak okul veya kültür merkezlerinin yaygınlaşması önem taşıyor. Gerek resmi kanallardan temin edilebilecek, gerek toplumumuzun kendi gayretleriyle ortaya çıkarılabileceği imkânların bir araya getirilmesi suretiyle bu ihtiyaçların karşılanması sağlanabilir. Başkonsolosluk olarak, vatandaşlarımıza eksiksiz, hızlı ve özenli biçimde hizmet etmek temel önceliğimizdir. Bunu sağlamak için samimi gayret sarf etmekteyiz. Vatandaşlarımızın hizmetlerimizle ilgili olabilecek görüş ve önerilerini bizimle paylaşmalarını memnuniyetle karşılayacağımızı ifade etmek isterim. Bu tavsiyelerin hizmet kalitemizi yükseltme yolundaki çalışmalarımızda bizim için yol gösterici olacağını düşünüyorum. Bu söyleşi için POSTA212’ye teşekkür ediyorum. Sizin aracılığınızla, tüm vatandaşlarımıza iyi dileklerimi, selam ve saygılarımı sunuyorum.

TROY HAKAN BEBEK DÜNYAYA GELDİ (NEW YORK-POSTA212) Hürriyet gazetesinin New York temsilcisi Razı Canikligil ve sevgili eşi Duygu Canikligil’in geçen hafta bir erkek bebeği dünyaya geldi. Lenox Hill Hospital’da

dünyaya gelen Troy Hakan adlı bebeğe Posta 212 ailesi olarak sağlıklı, mutlu bir yaşam diliyor, Canikligil çiftini tebrik ediyoruz.


Güncel

GÜNEY EYALETLER KARA TESLİM OLDU WASHINGTON — AmeriBurası, ka’nın güney eyaletlerinde kış genellikle ılık geçer. BöyAmerika’nın ayları le nadir görülen kar fırtınalarıysa sadece sürücüleri etkilemekle güneyi. kalmıyor, yetkililer de hazırlıksız yakalanıyor. Hemen Georgia Valisi Nathaniel hemen hiç kar Deal, “Herkesin evine dönmek için aynı zamanda yola çıktığı yağmayan anlaşıldı” diyor. İşte bu nedenle araçlarına atlayıp yola çıkan bu bölge, sürücüler otoyollarda saatlerce kaldı. Georgia’da yaşasürücülerin mahsur yan Rob Campbell içinse sorun kabusu oldu

yok. Campbell, çetin kış şartlarının hüküm sürdüğü bölgelerde yaşadığı yılları hatırlıyor: “Benim için bir sorun yok. Kat kat giyinip çıkıyorum ve her yere yürüyerek gidiyorum. Eski günlerde de böyle yapardık.” Kar fırtınasında sadece Alabama eyaletinde 5 kişi öldü, 23 kişiyse yaralandı. Kar ve buzla mücadeleye alışık olmayan ve fırtınaya hazırlıksız yakalanan bölgelerde yollar temizleninceye kadar en iyisi dışarı hiç çıkmamak. (VOA)

New York Times gazetesi köşe yazarı Paul Krugman, siyasi sancılar çeken Türkiye’de en son istenen şey bir ekonomik kriz” diye başladığı yazısında “Türkiye’nin başı büyük dertte” diye yazdı

T

ürk ekonomisinde yaşanan çalkantılar yurt dışında “Türkiye’nin başı ciddi dertte” gibi yorumlara yol açıyor. New York Times gazetesinin tanınmış köşe yazarı Paul Krugman, “Diğer tüm olup bitenler varken en son ihtiyacımız, zaten siyasi kargaşanın sancılarını çeken bir ülkede yeni bir ekonomik kriz” ifadesini kullandığı yazısında “Gerçek odur ki Los Angeles boyutundaki bir ekonomisi olan Türkiye’den doğrudan küresel sıçramalar büyük olmaz” demekle birlikte Yunanistan’daki krizin nasıl Avrupa’ya bulaştığını da anımsatıyor.

Paul Krugman, Türkiye’deki ekonomik krizin dünyaya sıçramalarının büyük olacağını sanmadığını belirtmekle birlikte “Ancak, şimdiden nefret uyandıran ‘bulaşma’ kelimesini duyuyoruz, yani bir zamanlar Taylant’daki krizin tüm Asya’ya yayılmasına neden olan, daha yakın bir dönemde de Yunanistan’daki bir krizin Avrupa çapında yayılmasına yol açan ve şimdi herkesin Türkiye’nin sıkıntılarının dünyanın yükselen piyasalarına yayılmasına yol açmasından kaygı duyduğu bulaşma türü” diyor. Küresel finans krizlerinin kısa bir özetini yapıp Meksika ve Yunanistan’a değindikten sonra Türki-

BLOOMBERG BM ÖZEL ELÇİSİ OLDU

BM Genel Sekreteri Ban, eski New York Belediye Başkanı Bloomberg’i kentler ve iklim değişikliği konusunda özel elçisi olarak görevlendirdi. Bloomberg, başkanlık döneminde de çevresel sorunlarla yakından ilgilenmişti MUSTAFA KELEŞ BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA)

B

M Genel Sekreteri Ban Kimun, eski New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg’i “kentler ve iklim değişikliği” konusunda özel elçisi olarak atadı. BM Genel Sekreterlik Sözcülüğünden yapılan açıklamada, atamanın iklim değişikliği konusuna ilgi ve siyasi desteğin artırılması ve iklim değişikliğinin çözümü için somut önerilerin bu yıl eylül ayında BM’de düzenlenecek iklim zirvesine taşınması amacıyla yapıldığı kaydedildi. Bloomberg, 2002’den beri üç dönemdir sürdürdüğü belediye başkanlığı görevini geçen yıl sonunda Bill de Blasio’ya devretmişti. New York’un 108. belediye

başkanı olan Bloomberg, halen “C40 İklim Liderliği Grubu”nun başkanlığını da yürütüyor. Bloomberg, New York belediye başkanlığı döneminde iklim değişikliği ve New York’taki hava kirliliği ile mücadele konusunda önemli çalışmalar yapmıştı.

ye meselesini irdeleyen Krugman “Yani daha ciddi bir kriz demleniyor mu?” sorusuna “temeller birazcık rahatlatıcı” yanıtını veriyor ve Türkiye’de özel sektör yurt dışında çok borçlanmış olsa da devlet borcunun düşük olduğunu, genel finansal durumun pek kötü gözükmediğini ifade ediyor. Ancak önceki krizlerin de iyimser beklentilere meydan okuduğunu kaydeden Krugman, asıl sorunun aslında Türkiye, Güney Afrika, Rusya, Macaristan veya şu sıralarda darbe yiyen herhangi başka bir ülke olmadığını belirterek, “Gerçek sorun, dünyanın zengin ekonomileri, yani ABD, Euro bölgesi ve benzer oyuncuların ken-

di temel zayıflıklarını çözememesidir” değerlendirmesinde bulundu. Yazıda, “Ve Avrupa’nın çoğu, Japon tarzı bir deflasyon tuzağı riski ile karşı karşıda. Ve yükselen piyasalardaki krizin, o riski bir realiteye dönüştürmesi oldukça akla yakın” denildikten sonra “Bu nedenle ki Türkiye’nin başı sanki ciddi dertte ve çok daha büyük bir oyuncu olan Çin, biraz sarsılmış gibi görünüyor. Ancak bu sıkıntıları korkutucu yapan Batılı ekonomilerin temel zayıflığı, gerçekten kötü politikalarla daha da kötüleştirilmiş olan zayıflıktır” sözleriyle noktalıyor. (ANKA)

ARANMAYA DEVAM NEW YORK - POSTA212 ew York’un yeni Belediye Başkanı De Blasio, geçen hafta yaptığı açıklamada, “Durdur ve ara” programının bazı ufak değişikliklerle devam edeceğini duyurdu. Yapılacak olan en önemli değişiklik ise 3 yıl boyunca polislerin davranışlarının izleneceği yönünde oldu. Daha önce birçok tartışmaya neden olan “Durdur ve ara” programı, özellikle siyah ve latin kökenli insanları hedef aldığı için tepki çekiyordu. Bilindiği üzere Blasio, seçim kampanyaları sırasında “Durdur ve ara” programını 2014 yılıyla tamamıyla ortadan kaldıracağını bildirmişti.

N

A

BD Savunma Bakanlığı, Başkan Barack Obama’nın Ulusal Güvenlik Dairesi’nin (NSA) başına Koramiral Michael Rogers’ı aday gösterdiğini açıkladı. Obama’nın ataması, Senato’nun onayını almak zorunda. Atama yürürlüğe girince, Amerikan Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanı Koramiral Rogers, NSA’in mevcut başkanı Orgeneral Keith Alexander’ın yerine geçecek. Koramiral Michael Rogers aynı zamanda Amerika’nın Siber Kuvvetler Komutanlığı’nın başı-

(BOSTON) Adalet Bakanı Eric Holder, 20 yaşındaki Cahar Sarnayev’in suçlu bulunması durumunda idam talebinde bulunacaklarını bildirdi. Sarnayev, ağabeyiyle birlikte evde imal ettikleri iki bombayı geçen Nisan ayında düzenlenen Boston Maratonu’nda finiş çizgisine yakın yerde patlatmakla suçlanıyor. Olayda üç kişi hayatını kaybetmiş, 260 kişi de yaralanmıştı. Amerikan federal savcıları, en son 1988 yılında cinayetten suçlanan üç kişi hakkında idam talebinde bulunmuş ve cezalar infaz edilmişti. Adalet Bakanı Holder, “işlenen suçun doğası ve yol açtığı zarar”dan yola çıkılarak Sarnayev hakkında idam cezası talebinde bulunacaklarını açıkladı. Savcılar, yıllardır Boston’da yaşayan Çeçen kökenli Cahar Sarnayev’in, geçen yıl 26 yaşındaki ağabeyi Tamerlan’la birlikte düzenlediği saldırıyı Amerika’nın Müslüman ülkelerdeki operasyonlarına karşı misilleme amacıyla yaptıklarını iddia ediyor. Cahar Sarnayev’in duruşmasının ne zaman başlayacağı açıklanmadı, ancak genç Çeçen, sanık sandalyesinde aralarında kitle imha silahı kullanmanın da bulunduğu 30 ayrı suçtan yargılanacak. Ağabey Sarneyev, bombalı saldırıdan birkaç gün sonra polisle giriştiği çatışmada öldürülmüştü. (VOA)

Janet Yellen görev başında Amerikan Merkez Bankası’nın yeni başkanı Janet Yellen, geçtiğimiz hafta Washington’da yemin ederek, görevine başladı. Yellen, FED başkanlığını yürüten ilk kadın olarak da tarihe geçti FED, fiyat istikrarını sağlamak ve işsizlik oranını kontrol altında tutmak gibi iki temel hedef güdüyor. Bazı ekonomistler, Yellen’in, selefi Ben Bernanke’nin izlediği politikaları sürdürmesini bekliyor. Bazı ekonomistlerse Yellen’in işsizlikle mücadeleye öncelik vereceğini söylüyor. Bernanke, görev süresi boyunca, ekonomiyi canlandırmak için faiz oranlarını rekor seviyede düşük tutacak politikalar izledi. Bu arada eski FED Başkanı Ben Bernanke, Washington’daki muhafazakar düşünce kuruluşlarından Brookings Enstitüsü’ne katıldı. Bernanke, FED Başkanı olmadan önce, Princeton Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olarak görev yapıyordu. (VOA)

Soğuk ve karlı hava ABD’de yeniden etkili oluyor

NSA’İN BAŞINA YİNE BİR ASKER ATANIYOR NEW YORK - POSTA212

Boston sanığı idamla yargılanacak Boston Marotonu sırasında bomba patlamış ve 3 kişi ölmüş, 260 kişi yaralanmıştı. Şüpheli olarak yakalanan Cahar Sarnayev, suçlu bulunması halinde idamla yargılanacak

NYT: TÜRKİYE’NİN BAŞI DERTTE NEW YORK(ANKA)

5 Şubat 2014 Çarşamba

na da geçecek. NSA son dönemde özellikle eski çalışanı Edward Snowden’ın sızdırdığı belgeler yüzünden büyük darbe aldı. Belgelerde, dairenin milyonlarca Amerikalı’nın ‘terörle mücadele’ gerekçesiyle telefon ve internet iletişim kayıtlarını ve üstverilerini topladığı, hatta Washington’un Almanya Başbakanı Angela Merkel de dahil yabancı liderlerin telefon konuşmalarını bile dinlemeye aldığı ortaya çıkmıştı. Başkan Obama, Ulusal Güvenlik Dairesi’nin başına sivil bir yönetici atama yönündeki çağrıları karşılıksız bıraktı. (VOA)

(NEW YORK - AA) Soğuk ve karlı hava, ABD'nin kuzeydoğusu başta olmak üzere ulaşımı yeniden felç etti. Kar yağışı ve soğuk havanın Colorado, Kansas, Missouri, Ohio, Kentucky, Maryland, New Jersey, Delaware, New York ve Pennsylvania eyaletlerinde etkili olacağı bildirildi. Ocak ayında 300 bin civarında gecikme ve 49 bin uçuş iptaline neden olan ABD'nin doğu yakasındaki karlı ve soğuk hava, şubat ayına da iptallerle başladı. Kar ve soğuk hava nedeniyle ABD genelindeki uçuş iptalinin bin 500'ü geçtiği belirtilirken, New York'taki John F. Kennedy, LaGuardia ile New Jersey'deki Newark Liberty havalimanlarında 3 saati bulan gecikmeler yaşanıyor. Bu bölgedeki uçuş iptali bine yaklaşırken, hava muhalefeti New York'tan Connecticut'a giden ''Metro North'' ile doğuya uzanan ''Long Island Rail Road'' tren seferlerinde de gecikmelere neden oluyor. Amerikan Ulusal Metroloji Servisi'nden yapılan uyarıda, kar yağışı ve soğuk havanın Colorado, Kansas, Missouri, Ohio, Kentucky, Maryland, New Jersey, Delaware, New York ve Pennsylvania eyaletlerinde etkili olacağı bildirildi.


Ekonomi

5 Şubat 2014 Çarşamba

Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY

FED diye bir bahane… ÖYLE bir algı dolaşıyor ki, sanki Amerikan Merkez Bankası FED’in bütün dolarları Türkiye’deydi... Şimdi de FED bu dolarları çekiyor ve para bitecek, ortalık kuruyacak... Böyle bir durum yok. FED’in bütün parası Türkiye’de değildi. Hatta Türkiye’ye doğrudan FED’in dağıttığı paranın gelip gelmediği de tartışılır. Türkiye’nin hatırı sayılır kayıt dışı ve sınır ötesi parasını hatırlamak gerekiyor. Ayrıca Türkiye’ye para yalnızca Batı’dan gelmiyor. Bütün gürültü, FED’in 85 milyarlık aylık bono alımlarını azaltmasıyla bağlantılı. FED her ay piyasadan bono alıp para dağıtıp ekonomiyi canlandırmayı ummuştu. İşler umduğu hızda gitmedi. 2008 krizinden beri muhtelif boyutlarda 5. FED destek paketinden söz ediyoruz... Ekonomik büyüme istediği hızda olmayınca ve bu aylık alımların istihdam yaratmadığı anlaşılınca, FED alımları durdurup başka adımlar atmaya niyetlendi. Verilen paranın ABD dışında spekülatif piyasalara gittiği de doğru. Ve FED bu alımları azaltma niyetini Başkan Bernanke’nin ağzından pek de iyi tartılmamış ifadelerle 22 Mayıs’ta duyurdu. FED hâlâ sıfır faiz politikasına devam edecekti. Zaten göklere kadar genişlemiş bilançosu da aynı kalacaktı. Bu bilançonun en iyimser tahminle normale dönmesi inşallah 2019-2020’de olacak. Bernanke’nin ağzından -azaltma- lafını duyan dünya piyasaları -FED gidecek, para kuruyacak, faiz yükselecek- diye riskli sayılan ve körlemesine girilen piyasalardan çıkmaya başladılar. Gelişen Piyasaları tanımayan, bilmeyen çoğu fon, getiri için buralara girmişti. O para Türkiye dahil genel piyasadan çıktı. Mayıs-hazirandaki kur zıplamasına neden FED idi. FED sonraki ayları ortalığı yatıştırmak için kullandı ancak 2014’te kısmaya başlayacağını açık etti. Sonra FED 2014’te her ay 10’ar milyar azaltacağını aralık sonunda duyurdu. Bu bir ay önce-bir ay sonra da olsa, bağıra bağıra geldi. Ondan haftalar sonra ise yine Gelişen Piyasalarda çalkantı başladı, Arjantin, Türkiye, Rusya diye tekerleme gidiyor ve sorumlusu FED sayılıyor. Bu son dalgalanmadan FED’i sorumlu tutmak güç. Mayıs-haziran tamam evet, ama şimdi? Hâlâ bu piyasalarda kim kaldı da ocak sonunda -FED- diye çıkıyor? Bir takım acemi fonlar geride kalmıştı- dense bile, acemiler önce çıkar. Kendine güvenen kıdemliler ise?.. Onların da çıkış miktarları az. Bundan önceki yazıda çıkan fon miktarlarını vermiştik. Ocak çıkışları çok az. Japon Yeni zamansız değerlendi, o yüzden Japon Yeni üzerinden bu piyasalara girenler çıkıyordenebilir. O çıkışın da haftalar almaması gerek. FED aylık alımları azaltsa bile faizi artırmıyor, genel likiditeyi kısmıyor. Bu yoldan çektiğini başka yoldan zaten verecek. Gelişen Piyasalarda olan bitenin FED tarafından ciddi bir kriz sayılmadığını da çarşamba günü gördük. Çarşamba FED toplantısı sonra yapılan açıklamada bu çalkantıdan söz edilmedi. Çünkü FED bu olanların sistemik kriz yaratmayacağını biliyor. Yani batan banka yok, dağılan hazine yok. Merkez Bankalarının dikkati ve çabasıyla sorunun aşılacağı anlaşılıyor. Ayrıca son günlerde meğer Türkiye’nin domino etkisi yaratıp bütün Gelişen Piyasaları raydan çıkarmasını bekleyenler varmış. TCMB’nin son faiz kararıyla bu ihtimalin kalktığını söylediler. Domino etkisini herhalde FED de görmüyor... Yaşanan çalkantı sevimsiz, ancak herşeyi FED’e bağlamak yanıltıcı. Yanlış teşhis, yanlış tedavi getirir. Tekrar: FED karıştırmaya değil, yatıştırmaya çalışıyor... Türkiye’nin faiz kararı dünyada olumlu yankılandı. Hiç Malezya parası Ringit’in ya da Avustralya Doları’nın Türkiye yüzünden güçlendiğini görmemiştik. Nikkei endeksinin de Türkiye yüzünden yükseldiğini duymamıştık. Türkiye doğru adım attığı zaman dünyada olumlu etki yapabiliyor. Bundan sonra ilacın etki göstermesini beklemek gerekiyor. Bir de Türkiye’ye paranın yalnızca FED yüzünden ya da FED üzerinden gelmediğini, parayı güven ve getirinin çektiğini düşünmek. (stargazete. com’dan alınmıştır. )

BITCOIN’E YASAL DÜZENLEME NEW YORK (AA) - ABD'nin New York eyaleti, para aklama ve uyuşturucu gibi yasadışı ürünlerin satışını kolaylaştırmasından endişe duydukları ''Bitcoin'' isimli sanal para sisteminin kontrol altına alınması amacıyla bir dizi düzenlemeyi tartışmaya açtı. New York Eyaleti Mali Hizmetler Bölümü tarafından düzenlenen sanal para konusundaki toplantıda, kuruluşunun çalışmaları hakkında bilgi veren eyalet bankacılık yetkilisi Benjamin Lawsky, sanal para fimalarına ihtiyaçları olan ''BitLicense'' iznini verebilmek için gerekli düzenlemeleri yapmayı planladıklarını bildirdi. Sanal para lisansıyla ilgili açık kurallar getirmek gerektiğini söyleyen Lawsky, aynı zamanda teknolojinin doğası gereği esnekliğin de korunmasının öncelikli olduğunu bildirdi. ABD'de tartışılan sanal para birimi ''bitcoin'' en son, NBA takımlarından Sacremento Kings basketbol takımı ve ''Overstock.com'' e-ticaret internet sitesi üzerinden kullanmaya başlandı. Öte yandan, dijital para firmalarından BitInstan'ın CEO'su ve sanal paranın yaygınlaşıp, benimsenmesine yönelik faaliyet gösteren Bitcoin Vakfı'nın üst düzey yöneticilerinden Charlie Shrem'ın ''kara para aklama'' suçlamasıyla tutuklanması sektörde olumsuz etkiledi. ABD savcılarının Silk Road (Ipek Yolu) internet sitesi yoluyla kullanıcılara 1 milyon dolardan fazla ''bitcoin''i yasadışı satmakla suçlanmasının ardından tutuklanan Shrem, savcılarının suçlamalarından bir gün sonra görevinden istifa etmişti. (Selçuk Acar/AA)

EN ISSIZ EYALET RHODE ISLAND

Amerika’da istihdamda pozitif gelişmeler olmasına karşın eyaletler arasında işsizlik oldukça orantısız. Mesela North Dakota yüzde 2,6 ile oran ile işsizliğin en düşük olduğu bölge

A

(NEW YORK-POSTA212)

merikan ekonomisinde toparlanma işaretlerinin giderek güçlenmesi istihdam cephesinde olumlu gelişmelere neden oluyor. Amerika genelinde ortalama işsizlik oranı yüzde 6.7. Ancak ekonomik canlılık eyaletten eyalete farklılıklar gösteriyor. Amerika’nın 51 eyaleti arasında North Dakota yüzde 2.6 ile işsizlik oranının en düşük olduğu bölge. Bureau of Labor Statistics’in derlediği verilere göre en düşük işsizlik oranında South Dakota ve Nebraska yüzde 3.6 ile ikinci sırayı paylaşıyor. İşsizlik oranının en yüksek olduğu eyalet ise yüzde 9.1 ile Rhode Island. Nevada yüzde 8.8 ve Illinois 8.6 ile, en yüksek işsizlik oranında ikinci ve üçüncü sıraları paylaşıyor. Louisiana ise işsizlik oranının en hızlı gerilediği eyalet olarak göze çarpıyor.

ABD ekonomisi ayağa kalkıyor Obama’nın ilk kez göreve başladığı 2009 yılı sonu işsizlik oranının, yüzde 9,9 olduğu hatırlandığında, o dönemden beri sürekli düşen bir işsizlik oranı olduğu görülüyor İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

O

cak ayları, Amerikan başkanları için önemli bir ay. Bu ay içinde başkan, Kongre’ye gider ve ‘Birliğin Durumu’ hakkında, Anayasa’nın öngördüğü şekilde Amerikan halkına bilgi verir, bir sonraki yıl için yasama hedeflerini ve vizyonunu ortaya koyar. ABD Başkanı Obama da, geçtiğimiz hafta içinde başkanlığa gelişinden beri 5. kez Kongre’yi ziyaret etti, iç ve dış politikada durumu anlatarak 2014’deki başlıca beklentileri Amerikan halkına arzetti. Obama’nın ‘Birliğin Durumu’ adlı seslenişi, önceki başkan Bush’dan büyük oranda farklılık gösteriyor. Dış politika konuları, konuşmanın küçük bir kısmını işgal ettiği gibi, yine dış politik konular genel çizgilerde verilen bir değerlendirme olarak göze çarpıyor. Buna karşılık Obama, Amerikan halkının beklentilerinin paralelinde, iç politika ve ekonomide halka daha iyi bir geleceğin nasıl olacağını anlatma derdindeydi.

İŞSİZLİK EN DÜŞÜK SEVİYEDE Obama’nın ilk kez göreve başladığı 2009 yılı sonu işsizlik oranının, yüzde 9.9 olduğu hatırlandığında, o dönemden bu yana sürekli düşen bir işsizlik oranı olduğu görülüyor. 2010 yılında yüzde 9.4, 2011’de yüzde 8.5, 2012’de yüzde 7.9 ve 2013’ün son ayı Aralık’da ise yüzde 6.7. Bu rakam aynı zamanda 2007 yılının ortalarındaki oran. Buna rağmen, Amerikan halkı, son dönemde yapılan anketlerde halen Obama’nın performansından memnun değiller. Obama’nın

5. yılındaki takdir edilirlik oranı, Bush’un 5. yılı olan 2006’da ulaştığı yüzdenin dahi gerisinde.

HIZLI ÇALIŞAN YÖNETİM SÖZÜ Bir saati aşan konuşmasında Obama, Amerikan halkına işleyişi daha hızlı ve etkili bir Washington ve hükümet getirme sözleri verdi. ‘Amerika’da yeni iş istihdamları yaratacağız, yeni krizler değil’ sözü ile, ABD Kongresi ile Ekim ayı başında yaşanılan ve

Cumhuriyetçiler, 2016 Başkanlık seçimleri öncesindeki Ara Seçimlerden olabildiğince avantajlı ve Kongre’de çoğunluk sahibi olarak çıkmak istemekteler. Bundan dolayı da, seçim yılında Cumhuriyetçilerden ekonomik politikalarında destek alamayacağını tahmin eden Obama, ‘Kongre desteği olsun veya olmasın’ diyerek, ekonomik politikalarını kararnamelerle götürebileceğini açıkladı. Obama, tek taraflı kararnamelerin ilk örneğini, federal devlet-

devletin (kısmi) kapanmasına neden olan bütçe kilitlenmesi gibi krizlerin bundan sonra yaşanmayacağı sinyallerini vermiş oldu.

OBAMA: YA YAPTIĞIMI KABUL EDERSİN YA DA.. Obama, 5 yıldır pek anlaşamadığı Kongre’ye özellikle ekonomi alanında bir seri uyarı yaptı. Maaşlardan, emeklilik şartlarına kadar, Obama Yasama’dan bağımsız olarak kararname ile yönetime ağırlık vereceğini hatırlatmış oldu. Ara seçimlerin Kasım ayında yapılacağı düşünülürse, Obama ve muhalif

te çalışanların minimum maaşını yükselterek gösterdi. Buna ek olarak da, Kongre’den, ABD çapında çalışanlara minimum ücret olarak saatlik 10.10 dolara yükseltilmesi gerektiğini ifade etti. ABD’de şu anki minimum saatlik ücret ise 7.25 dolar. Obama geçen yıl ise mi-

nimum ücret olarak 9 dolar olması gerektiğini söylemişti. Cumhuriyetçilerin çoğunluğu ise, şu anki minimum ücretin devamı yolunda fikir belirtmekteler ve bunun nedeni olarak, minimum ücret arttığı halde işsizliğin artışı getirisini getirdiğini iddia etmekteler.

ABD EKONOMİSİ BÜYÜYOR Bunun yanısıra, ABD hükümetinin bütçe kavgalarından dolayı (kısmi) kapandığı 2013 yılındaki büyüme yüzdeleri

de, işlerin doğru yolda gittiğinin bir kanıtı olarak gösteriliyor. Son üç yılın en yüksek tüketici harcamalarının yaşandığı son çeyrekte büyüme oranı yüzde 3.2 olarak, 2013 yılı ortalama büyümesi de yüzde 3.7 olarak gerçekleşti. Konuşmasında, ABD Ekonomisinde özel sektörün geçtiğimiz dört yılda 8 milyon istihdam yarattığını hatırlatan Obama, üretim endüstrisinde de 1990’lı yıllardan beri ilk kez yeni istihdam alanları açıldığını ifade etti. ABD’deki ev değerleri de son 20 aydır artış göstermeye devam ediyor.

ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI Bir tarafta ekonomi düzlüğe çıkarken, diğer taraftan Posta212’de birkaç ay önce yayınladığımız dosyada ayrıntısıyla belirttiğimiz gibi, ABD’nin enerji geleceği de daha parlak görünüyor. Obama, konuşmasında da belirttiği gibi, şimdilerde ABD ‘’kendi topraklarında çıkardığı petrol miktarı, ithal ettiği petrolden daha fazla’’ geldi ve dolayısıyla da bu bolluk, ucuz enerji fiyatları ile üretim başta olmak üzere, birçok sektöre bonus olarak dönüyor. TÜRKİYE’YE ETKİSİ Bütün bunlar, ABD ekonomisinin yeniden ayağa kalktığını ve geçtiğimiz yıllarda yaptığı gibi ucuz parayı artık piyasadan çekeceği anlamına geliyor. Zira, Amerikan Merkez Bankası FED de, tam buna paralel olarak, aylık tahvil alım programını 10 milyar dolar daha azaltarak 75 milyar dolardan 65 milyar dolara düşürdü geçen hafta. Aynı FED, bir ay öncesinde ise, 85 milyar dolarlık alımını, 75 milyar dolara düşürmüştü. Şimdiye kadar Türkiye de dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelere giden likidite, geçtiğimiz yıllarda sıcak para girişini artırmış ve Türkiye borsasının tarihi rekorlarına imza atmişti. Bundan sonra ise, dolar’ın kendi anavatanına dönüş yapmaya başlaması bekleniyor. En azından beklentiler bazında dahi aktörler kendini konumlandırmaya başlıyor. Geçtiğimiz yılın ortasında 1.85 civarlarında olan dolar kuru, şimdilerde, Türkiye’de süregiden krizin de etkisiyle 2.35’leri aştığını da hatırlatmak fayda var.


Ekonomi

5 Şubat 2014 Çarşamba

2013 yılı ABD dış ticaret rakamları ABD’ye Dış Ticaret

Yatırım (sermaye) malları

Hammadde (aramalları)

Tüketim malları Diğerleri Yıl toplamı:

İhracat Dolar 367.786.656 3.143.544.092 2.024.221.992 87.753.026 5.623.305.766

İthalat Dolar 2.116.363.810 9.053.747.820 1.179.126.965 246.944.107

ABD’YE IHRACAT ARTI 12.596.182.702

ITHALAT AZALDI Türkiye'nin 2013 yılında ABD'ye ihracatı yüzde 0,3 artarken, ithalatı yüzde 10,9 azaldı. Türkiye'nin 2013 yılında ABD'ye yapılan ihracatın 367 milyon 786 bin 656 doları yatırım mallarına, 3 milyon 143 bin 544,92 doları hammadeye, 2 milyon 24 bin 221,992 doları tüketim mallarına ve 87 milyon 753 bin 26 doları da diğer alanlarda gerçekleşti İSTANBUL (AA)

T

ürkiye'nin dış ticaretinde önemli bir paya sahip ve başlıca ihraç pazarlarından biri olan ABD'ye ihracatı 2013 yılında 5,6 milyar dolara yükselirken, ABD'den ithalatı 12,6 milyar dolara düştü. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan 2013 yılına ilişkin geçici dış ticaret verileri açıklandı. Türkiye'nin 2013 yılında ABD'ye ihracatı yüzde 0,3 artarak 5 milyar 623 milyon 306 bin dolara yükselirken, ABD'den ithalatı ise yüzde 10,9 azalarak 12 milyar 596 milyon 183 bin liraya düştü. 2012 yılında, Türkiye'nin ABD'ye ihracatı 5 milyar 604 milyon 230 bin dolar olurken, ithalatı ise 14

milyar 130 milyon 536 bin dolar olmuştu. 2013 yılında Türkiye'nin ülke gruplarına göre dış ticaret rakamlarına bakıldığında, Kuzey Amerika'ya ihracatı yüzde 1,5 azalarak, 6 milyar 563 milyon 551 bin dolar, Güney Amerika'ya ihracatı yüzde 2,9 azalarak, 2 milyar 128 milyon 515 bin dolara indi. Türkiye'nin Orta Amerika ve Karayipler bölgesine ithalatı ise söz konusu dönemde yüzde 30,5 artışla 1 milyar 4 milyon 394 bin dolara çıktı. Türkiye'nin söz konusu dönemde Kuzey Amerika'ya ithalatı yüzde 7,5 azalarak 13 milyar 952 milyon 877 bin dolara, Güney Amerika'ya ithalatı yüzde 10,1 azalarak 3 milyar 665 milyon 688 bin dolara düştü. Söz konusu dönemde Türkiye'nin Orta Amerika ve Karayipler bölgesine ithalatı ise

yüzde 27,4 artarak 1 milyar 362 milyon 124 bine yükseldi.

İHRACATTA HAMMADDE LİDER Türkiye'nin 2013 yılında ABD'ye yapılan ihracatın 367 milyon 786 bin 656 doları yatırım mallarına, 3 milyon 143 bin 544,92 doları hammaddeye, 2 milyon 24 bin 221,992 doları tüketim mallarına ve 87 milyon 753 bin 26 doları da diğer alanlarda gerçekleşti. ABD'den söz konusu dönemde yatırım mallarına 2 milyar 116 milyon 363 bin 810 dolar, hammaddeye 9 milyar 53 milyon 747 bin 820 dolar, tüketim mallarına 1 milyon 179 milyon 126 bin 965 dolar ve diğer alanlara ise 246 milyon 944 bin 107 dolarlık ithalat yapıldı.

GÜVENLİ LİMAN İSTİYORLAR Türkiye’de farklı bir şekilde kendini gösteren ekonomik kriz yüzünden yatırımcılar

ABD 3.2 BÜYÜDÜ

WASHINGTON (AA) - ABD’de Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2013 dördüncü çeyrekte beklentilerle uyumlu olarak yüzde 3,2 arttı. ABD Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre dördüncü çeyrekte ABD ekonomisi beklentiler dahilinde yüzde 3,2 büyüdü. GSYH üçüncü çeyrekte de yüzde 4,1 artmıştı. Dördüncü çeyrekteki büyümeye kişisel tüketim harcamaları, ihracat, konut harici emlak yatırımları sabit yatırımlar, eyalet ve yerel hükümetlerin harcamaları olumlu katkıda bulundu. Öte yandan Federal hükümet harcamaları, konut yatırımları ise olumsuz etki gösterdi. İthalatta ise artış gözlemlendi. Enerji ve gıda fiyatlarını dışarıda bırakan çekirdek Gayrisafi Yurtiçi Hasıla ise üçüncü çeyrekteki yüzde 1,5’lik artışın ardından dördüncü çeyrekte yüzde 1,7 yükseldi. Ekim ayında Federal hükümetin iki hafta kapalı kalmasına karşın büyüme hızının fazla düşmemiş olması dikkati çekti. Ekonomistler iki haftalık zorunlu kapanışın büyüme hızını yüzde 0,3 dolaylarında aşağı çekmiş olabileceğini belirtiyor.

2014’ün daha ilk ayında, riskli yatırımlardan çıkmaya ve güvenli limanlar aramaya başladı. NEW YORK - POSTA212

2

014'ün üzerinden yalnızca bir ay geçmişken Illinois'den İstanbul'a kadar her yerde yatırımcılar borsalardan ve diğer riskli yatırımlardan çıkmaya başladı.

ABD BORSASINDAN ÇIKIYORLAR Yatırımcılar ufukta en ufak bir kriz gördüklerinde artık piyasayı hemen terk ediyor. Bu nedenle yatırımcılar ABD borsalarından da çıkmaya başladı. Dow Jones endeksi 7 seansın 6’sında gerileyerek yüzde 1,2'lik değer kaybı ile 15738.79 puana düştü. Aynı zamanda ABD tahvil piyasası da birçok yatırımcıyı şaşırttı. Yatırımcıların daha güvenli limanlara yönelmeleri ile ABD 10 yıllıklarının faizi kasım ayından bu yana ilk kez yüzde 2,7'nin altına geriledi. ABD şirketlerinin nispeten sağlıklı olması sayesinde birçok yatırımcı ABD borsalarının yükselmesini bekliyor. Hatta bazıları gelişmekte olan piyasaları uzun zamandır sarsan sorunların küresel yatırımcıları ABD borsalarına çekeceğini savunuyor. Ancak merkez bankalarının canlandırma operasyonlarının küçülmesi ile normalde yatırımcıları endişelendirebilecek olan konuları sindiren tablo değişmeye başladı. GÜVEN SORGULANIYOR Şimdi ise piyasalarda riskler artmaya başlamış durumda. BlackRock'tan portföy yöneticisi Michael

Fredericks konu hakkında, "Piyasada kırmızı alanlar çoğunlukta" diye konuştu.

İŞLER TERSİNE DÖNDÜ "Birçok yatırımcı 2014'e ABD borsaları için kolay geçeceği beklentisi ile başladı" diyen Fredericks sözlerine, "Şimdi bu güven sorgulanıyor gibi görünüyor" diye devam etti.

Legg Mason's portföy yöneticilerinden Wayne Lin, "Fed, 2009'un ortalarından 2013'e kadar 'daha fazla risk alın, biz arkanızı kollayacağız' diyordu. Şimdi ise durum tersine döndü. Artık normal kurallara göre oynamak zorundasınız" dedi. Geçtiğimiz yıldan bu yana gelişmekte olan piyasaları vuran sorunlar yerel politikaların sermaye

çıkışına karşı kırılganlığı artırdığı ülkelerde kaynama noktasına geldi. Arjantin ve Venezuela'da enflasyon yükselirken cari açıklar arttı. Güney Afrika grevlerle boğuşuyor. Türkiye'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomiye yardımcı olmak için faiz oranlarını düşük tutma gayreti geri tepti. Merkez Bankası'nın yaptığı sert faiz artışının liraya

sağladığı yarar ise geçici oldu. Güney Afrika da faizde artış yaptı ancak yine de rantın dolar karşısında zayıflamasını önleyemedi.

TÜRKİYE’DE FAİZ ARTIŞI Brezilya reali, Meksika pesosu, Polonya zlotisi ve Macar forintinin bile sert şekilde düşmesi, traderlar ile yatırımcıların genel olarak tüm riskli bahislerden kaçmaya çalıştığına işaret ediyor.Analistlere göre Türkiye ile Güney Afrika'da faiz artışına gidilmesi, mali endişelerle mücadele eden diğer gelişmekte olan piyasaların merkez bankalarının benzer adımlar atmaları için gördükleri baskıyı artıracaktır. Stone Harbor Investment Partners portföy yöneticilerinden David Griffiths, piyasalara istikrar kazandırmak ve alıcıları yeniden çekmek için daha fazla faiz artışı gerekebileceğini söyledi.ABD'de faiz oranlarının artacağı beklentisi de yüksek getiri oranı arayışı ile gelen yatırımcıların keyfini süren gelişmekte olan piyasaların söz konusu bu paralara tutunmakta zorlanacağı anlamına geliyor. Sermayenin çıkışı para birimleri üzerinde aşağı yönlü sert baskılar oluşturuyor.Fed, aylık tahvil alım miktarını 65 milyar dolara düşürme kararı aldı. ABD borsalarından sorumlu strateji bölümü başkanı Bary Knapp, Fed'in parasal çıkışa başlaması ile piyasada bu tarz sorunların devam etmesinin olası olduğunu belirtti. (The Wall Street Journal)




Güncel

5 Şubat 2014 Çarşamba

Yazı İşleri

Ahmet Ravalı twitter@ahmetravali

EN İÇTEN DİLEKLERİMLE! YAZIYA Türkiye’deki karamsar, kurşun gibi ağır havadan başlayıp da ilk baştan canınızı sıkmayalım. Bunu biraz öteleyip iyi şeylerden bahsedelim önce. İki sayı önce müjdesini vermiştik Ekmel Anda’nın ağzından. ‘En büyük hayalim’ dediği, New York’ta Türklere ait bir binaya sahip olmak ve soydaşlarını, vatandaşlarını tek bir çatı altında buluşturmak niyeti Ekmel Anda’nın. Muhteşem, insanın kanını kaynatan, heyecanlandıran bir proje bu. Buradan bakıldığında bile gurur duyacağımız, eğer bir gün gelirsek içinde gururla çayımızı yudumlayacağımız, dost sohbetleri yapacağımız Türklere ait, Türklerin malı bir çatıdan bahsediyoruz. Ekmel Anda, ‘siftahı benden, bereketi Allah’tan’ diyerek ilk bağışı da kendisi 100 bin dolar ile yaptı bile. Duyduğumuz kadarıyla bu proje Amerikalı Türkler arasında heyecan yaratmış. İlk gelen tepkilerin hepsi çok olumlu. Biz de POSTA212 olarak desteğimizi artırarak sürdüreceğiz. An be an bağış miktarını, bağışçıları duyuracağız. Benim kanaatim; Ekmel Anda’nın öngördüğü 6 aylık süreden daha kısa bir zamanda Türkler yuvalarına kavuşacaklar. Çünkü, karanlık günlerden geçtiğimiz şu zamanda iyi, güzel şeyler duymaya çok ihtiyacımız var.

★★★ Siyasal terminolojiyi kullanırken dikkatli olmak lazım. Slogan atmanın heyecanı ile yazılar satırlara döküldüğünde hem vicdani hem de sosyal sorumluluklar başlıyor. Bugüne dek her türlü siyasal eleştiriyi yaptığım AKP hükümetine ve başbakanına hiç bir zaman bir siyasi sıfat takmadım. Ama artık gelinen ve gelinmek istenen nokta çok açık ortada. Kuvvetler ayrılığı ilkesini reddeden, ‘Yasama da, Yürütme de, Yargı da benim’ diyen bir zihniyet var karşımızda. ‘Milli irade’ simidine sarılan ancak milli iradenin düşünme ve konuşma özgürlüğünün önüne baraj kuran, baskı altına alan, her şeyi kendi kontrolü altına almaya çalışan bir yönetimi hayata geçirmek isteyen bir hükümet. Son bir haftanın gündeminde olan iletişim özgürlüğüne vurulmak istenen darbe de bunun en acı örneği. Kendi kontrolündeki yargıyı bile taca çıkartıp, hukuksuz bir şekilde evimizdeki bilgisayarı bile kendi malı zanneden, beynimize hükmetmeye çalışan, herkesin kendisini taparcasına sevmesini isteyen, eleştiriye asla tahammülü olmayan, çocuğumuzu nasıl yetiştireceğimize karışan, hatta ve hatta yatak odamızdaki özelimize bile müdahale eden bu kişinin hedefi açıkça söylemek gerekirse dikta rejimidir. Yaratılmak istenen yönetim biçiminin adı faşizmdir. Bu artık gayet çok net çok açık. İstifa eden veya istifanın eşiğine gelmiş vekillerine ‘tuzluk’ diyen bir Başbakan bu. Kendi merkezinde dönen yolsuzluklara, hırsızlıklara at gözlüğü ile bakan, aslında kendi yapılandırdığı ‘paralel’ devletin üzerine suçu atarak kurtulmaya çalışan ama inandırıcılığını giderek yitiren Erdoğan’ın ruh hali aslında tam bir panik havası yansıtıyor. Yoksa böyle bir panik içinde olmasa hiç bir akıllı insanın yapmaya cesaret bile edemeyeceği adımları atmaya kalkar mı? Erdoğan’ın yolsuzluklara yaklaşım biçimi Nasreddin Hoca’nın hikayesine benziyor. Hani bir gün Nasreddin Hoca’nın eşeği çalınmış da o da can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Birisi : -Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki? Bir başkası: -Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor? diye konuşmuş. Bir diğeri de : -Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kızmış: -Yahu demiş, iyi güzel de kabahatin hepsi benim mi? Hırsızın hiç mi suçu yok? Bu soruyu bizim sormamız önemli değil. Ama kendi içlerinden ‘tuzluk’ olmayan birinin sorması şart: “Yahu bizim hiç mi suçumuz yok”

★★★ Bu gazete yayınlandığında hükümetin gerçekleştirmek istediği ‘internet derbesi’ Meclis gündeminde olacak. Yine kavgalar yaşanacak. Ama bu internet darbesinin provası bile öylesine cahilce ve fütursuzca yapıldı ki anlamak mümkün değil. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’a, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), “Sabah Gazetesi ile ATV’nin satışı için Başbakan Erdoğan tarafından havuz kurulduğu iddiaları hakkındaki soru önergesini kişisel web sitesinden kaldırmasını” istedi. Daha Yüce Devletlü Padişah hazretlerinin dudaklarından yeni dökülen, yasa haline bile gelmeyen bir düşünceyi, emir telakki edip hayata geçirmeye çalışan TİB’in bu tavrı yaşayabileceklerimizin en küçük bir örneği. Ama bu TİB denen kurumun adı bile yanlış. Açılımı ne? Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı. Telekomünikasyon ne demek? Uzak iletişim demek. Hadi Türkçe yazalım o zaman. Uzak İletişim İletişim Başkanlığı (UİİB). Deve ve hörgücü misali neyimiz doğru ki...

★★★ Hükümet, yargıyı kendi emrine bağladı ya. Meyvelerini vermeye başladı hemen. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yargıda iş yükünün azaltılması ve yargının hızlandırılması amacıyla 18 Kasım 2013 tarihinde, bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair bir kanun tasarısı taslağı hazırlamış meğerse. HT Gazete’den Güngör Karakuş’un haberine göre, geçtiğimiz ay Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı toplantısında da gündeme gelen taslağa göre; “Çocuklara karşı cinsel istismarın evlenme vaadiyle gerçekleşmesi halinde, çocuğun sanık ile evlenmesi durumunda sanık hakkında verilmiş olan hükmün ertelenmesi” isteniyor. Yani açık açık, “Çocuk ile tecavüzcüsü evlendirilsin ki bizim üstümüzdeki dosya ‘yük’ü hafiflesin” deniliyor. Size söylenecek tek bir söz. Anlayacağınız, inandığınız dilden söyleyeyim bari... “Allah b. versin...”

ABD’NİN VERDİĞİ

MESAJLARI

ANKARA ANLAMIYOR

Amerikan hükümet kuruluşlarına oldukça yakınlığı ile bilinen Türkiye uzmanlarından Henri Barkey’e göre; Türkiye, 17 Aralık’ın ardından ABD’den çok kötü görünüyor İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

T

ürkiye’de 17 Aralık’dan beri süregiden kriz durumu başta Washington olmak üzere yabancı başkentlerde de giderek daha da yakından izleniyor. Özellikle Türkiye’deki kriz tartışmalarında Batı ve ABD’ye doğrudan ve dolaylı olarak sıkça yöneltilen suçlamalar nedeniyle, bu ülkeler de bir tarafından Türkiye’deki yolsuzluk tartışmalarına ilişmekteler.

ABD hükümeti Türkiye’deki muhataplarına nasıl konuşacağını kestiremiyor. Ayrıca, Başkan Obama, Gezi protestolarına karşı yaklaşımından dolayı Erdoğan ile konuşmuyor

Barkey’e göre; ABD Savunma Bakanı Hagel’in Türkiye ziyaretini ertelemesi veya iptali, ‘Türk hükümetine olan güvenin aşındığının’ en somut kanıtı

ABD, DARBE’YE İNANMIYOR ABD yetkililerinin AKP’nin ileri sürdüğü ‘paralel devlet’ argümanlarıyla ilgili ise, Gülen Cemaati’nin Türkiye’deki etkisinin eskiden beri konuşulduğunu ama son tahlilde, herkesin AKP’nin 11 yıldır iktidarda olduğunu bildiğini ve Meclis’deki ezici çoğunluğundan dolayı bu argümanların Amerikan tarafından anlaşılmadığını söylüyor. Barkey, “Darbe iddialarına ABD tarafının hiçbir şekilde inanılmıyor’’ diyor.

BİZİ İÇİŞLERİNİZE KARIŞTIRMAYIN ABD hükümeti, şimdiye kadar, Türkiye’deki kriz ile ilgili olarak resmi demeçlerinde uzak kalmak istediklerini gösterdiler. ‘Kimse hukukun üstünde değildir’ ve ‘yargının hızlılığı, şeffaflığı ve adaleti' prensiplerine vurgu yapmak dışında ABD’nin yaklaşımı ‘bizi içişlerinize karıştırmayın’ oldu. Bununla birlikte olanları ‘yolsuzluk soruşturması’ olarak adlandırdıklarını ama ‘darbe’ söylemlerine inanılmadığını yine ABD hükümetinin kamuoyu önünde verdikleri demeçlerden net şekilde anlıyoruz. ‘BURADAN KÖTÜ GÖZÜKÜYOR’ Washington’daki Türkiye uzmanlarından ve çeşitli Amerikan hükümet kuruluşlarına oldukça yakınlığı ile bilinen Henri Barkey’e göre, Türkiye, 17 Aralık sonrasında yaşanılan olaylardan dolayı, ‘’Washington’dan çok kötü gözüküyor.’’ Konuyla ilgili olarak ABD ve dünya kamuoyunda çıkan çok sayıda makaleyi hatırlatan Barkey, ABD hükümetinin Türkiye’deki muhataplarına bir şekilde mesaj vermek için uğraştığını ama bu mesajı nasıl verebileceğini de kestiremediğini ifade etti. TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ Türkiye, ABD ile ikili, bölgesel ve küresel bağlamda birçok konuda beraber çalışan bir müttefik. Her ne kadar ilk akla gelen Suriye’deki kriz ve bu krize iki tarafın izlediği farklı politikalar da olsa da, iki müttefik Afganistan’dan Ortadoğu’ya sürekli birbirleri ile görüş teatisinde bulunması, politikalarını koordine etmesi gerekiyor. Türkiye ile ABD ayrıca yakın zamanlarda kurulan Global Terörizm ile Mücadele Forumu eşbaşkanları olarak hareket etmekte. Son yıllarda ABD ile AB arasındaki Transatlantik Ticaret ve

beş ülkeyi kapsayan gezisinde Ankara'ya uğramaması, hiç şüphesiz Türkiye'ye verilen başka bir sinyal. Üstüne, bu gezisinde Almanya, Çek Cumhuriyeti ve Ukrayna'nın yanısıra Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimine gidecek olan Nuland'ın, Yunan ve Rum ayağı olan bir gezide Türkiye'yi teğet geçmesi, ABD hükümetinin Ankara'ya verdiği başka bir 'memnuniyetsizlik' mesajı olarak algılanıyor.

Yatırım Ortaklığı anlaşmasına da Türkiye’yi ekleme çabaları var. Türkiye’nin Gümrük Birliği anlaşmasına sahip olduğu AB ile ABD’nin bir ‘ortak pazar’ benzeri ticaret anlaşması yapması halinde, birçok gözlemci Türkiye’nin de bu çerçeveye bir şekilde iliştirilmesi gerektiği hakkında görüş bildiriyorlar. TÜSİAD başkanı Muharrem Yılmaz ve diğer Türk iş grubu temsilcilerinin Washington ziyaretlerinde de en çok konuşulan konuların başında yine bu anlaşma ve Türkiye’nin durumu geliyor. Bunlar dışında ABD’nin İncirlik üssü ve geçtiğimiz yıllarda NATO’ya bağlı olarak Malatya’daki Kürecik’e konuşlandırılan radarları hariç, NATO’dan gelen derin ve yoğun ilişkiler iki ülkenin bağlarını sağlam kılıyor. Daha iki yıl önce Libya lideri Kaddafi’ye karşı, Türkiye’nin Deniz Kuvvetlerinin de katıldığı NATO ortak müdahelesi hatırlarda. Suriye’deki krizin insani tarafında, veya Suriye ile ilgili olarak her türlü müzakere veya gelişmelerde yine taraflar ortak hareket etme gereği hissediyor, her ne kadar birçok kez görüş ayrılığı olsa da.

OBAMA GEZİ YÜZÜNDEN KIRGIN Barkey de, Ankara'da hangi hükümet olursa olsun, bu ve buna benzer iştişarelerin devam edeceğini anlatıyor ama Washington’daki rahatsızlığın ‘çok ciddi’ olduğunun bilinmesi gerektiğinin de altını çiziyor. Gezi protestolarından sonra yapılan bir telefon görüşmesinden sonra, Obama’nın Erdoğan ile protestolara karşı gösterilen yaklaşımından dolayı konuşmadığını hatırlatan Barkey, ‘Beyaz Saray, Dışişleri ve Pentagon’daki yetkililer Türkiye ile nasıl iletişime geçeceklerini bilemiyorlar’ analizini yapıyor. HAGEL EN SOMUT MESAJ Washington’da ABD-Türkiye ilişkilerini yakından izleyenler biliyorlar ki, iki ülke arası ilişkilerdeki artan sorunlar ve Obama-Erdoğan arasındaki soğukluk 17 Aralık yolsuzluk soruşturmaları ile başlamadı. Bu süreç, Gezi Protestolarından itibaren başlayan bir süreç ve 17 Aralık’la birlikte katlanmış sonuçlarını görüyoruz. Lehigh Üniversitesinde hocalık da yapan ve geçmişte ABD Dışişleri Bakanlığı’nda Türkiye ile ilgili dosyalara da bakmış olan Barkey, bu soğuk sürecin kümülatif etkilerinin yakın zaman-

da ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel’in Türkiye’yi ziyaretinin ertelemesi veya iptali ile somut bir şekilde görüldü diyor: ‘’Bu ertelemenin nedeni, Amerikalıların Türklere nasıl davranacaklarını bilemediklerinden kaynaklanıyor.’’ HÜKÜMETE GÜVEN AŞINIYOR Barkey, bütün bunlara rağmen, ‘’ABD’nin, Türkiye’de nasıl bir hükümet olursa olsun Ankara’yla çalışmaya devam edeceğinin’’ bilinmesi gerektiğini, bununla birlikte ise ‘Türk hükümetine olan güvenin aşındığını’ hatırlattı. HAGEL MESAJI DAHİ ALINMADI Bu bağlamda geçen hafta Türkiye’ye olan ziyaretini erteleyen Chuck Hagel’in, iptalinin tek nedeni olarak, 17 Aralık sonrası gelişen olaylar var. Ankara’nın gösterdiği tepkileri adres gösteren Barkey, bu meajın dahi Ankara’da alınmadığını veya Ankara tarafından görmezlikten gelindiğini söyledi. NULAND TÜRKİYE’YE GELMİYOR Hagel'in yanısıra, ABD Dışişleri Bakanı’nın Avrupa ve Avrasya yardımcısı, aynı zamanda Türkiye'den de birinci dereceden sorumlu Victoria Nuland'ın, bu hafta çıktığı ve

ABD, TEPKİSİNİ ORTAYA KOYACAK Barkey, Türkiye-ABD ilişkilerinin bu şekildeki sorunlu gidişatına rağmen ABD Sözcülerinin sessiz kalması, ABD’ye ve yetkililerine doğrudan saldırılmadıkça ‘bizi bu işe karıştırmayın’ yaklaşımının normal görülmesi fikrinde. Barkey, ‘Eşik aşılmadıkça ABD bu poliitkasını sürdürür hem farklı bir yaklaşım beklemek de yersizdir” diye konuşuyor. Barkey, bununla birlikte, şu an kapı arkasında Türk muhataplara iletilen mesajların, 'bir reaksiyon sonucu olarak bir şekilde dışarıya yansıyacağı ve yakında resmi bir kanaldan ciddi şekilde uyarılacağı' öngörüsünde bulunuyor. OBAMA-ERDOĞAN KARŞI KARŞIYA ABD başkanı Obama ve Başbakan Erdoğan’ın bundan sonra aynı ortamda bulunacakları ilk uluslararası konferans ise, Nükleer Güvenlik Zirvesi. Dolayısıyla 58 ülke liderinin katılmasının beklendiği ve Mart 24-25’de yapılacak Hague Zirvesi. İlki Washington’da 2010 yılında, ikinci ise G.Kore’de 2012 yılında yapılan Zirve toplantılarının her ikisinde de Obama ile Erdoğan, fırsat bulup ikili görüşmeler yapmışlardı. Mart ayının son haftasına kadar iki liderin telefonla görüşmediği takdirde ki buna dair şimdilik hiçbir sinyal yok, iki liderin bu Zirve’de görüşüp görüşmeyeceği, veya görüşüldüğü takdirde nasıl bir iletişim kurulacağı yakından izlenecek.

HSYK yasası kabul edilemez DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

A

B Komisyonu, Türkiye'nin hukuktan daha fazla uzaklaşmasını önlemek ve masaya çekmek için Yargı ve Temel Haklarla ilgili 23. Faslı açmak istiyor. Komisyon böylece Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Brüksel ziyaretinin ardından dondurulan HSYK tasarısının yanı sıra yeni hukuki düzenlemelerin AB müktesebatına uygun olduğunu da denetlemek istiyor. Bu aşamada AB ile Türkiye arasındaki müzakerelerin askıya alınması beklenmiyor. AB Komisyonu'nun Türkiye’yi müzakerelerde yol almaya zorladığı ve adaletle ilgili 23 ve 24. fasılların biran önce açılması için AB Konsey'ine görüş bildirdiği öğrenildi. Konsey içerisinde ise Türkiye ile müzakerelerin askıya alınmasını bazı ülkelerin dillendirmeye başladığı belirtildi. Komisyon, üye ülkeler arasınki bu rahatsızlığı hem Başbakan Erdoğan'a hem de Türkiye'nin AB Dai-

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu,Türkiye’nin hukuk kurallarından ulaşmasını engellemek için 23’üncü Faslı açmak ve masaya oturmak istiyor mi Temsilciliği'ne bildirdi. Komisyon, Ankara'ya şu mesajı iletti: “HSYK'nın Adalet Bakanı'na bağlanması kabul edilemez. Türkiye’deki hukuka müdahale nedeniyle Komisyon üzerinde çok ciddi baskı var. Tasarının askıya alınması yeterli değil. Eğer hukuka müdahale uygulamaları devam ederse biz bu baskılara karşı koyamayız" PARALEL SİZİN İDDİANIZ Komisyon’un, Erdoğan’ın Brüksel ziyareti sırasında savunduğu ‘paralel devlet’ iddialarına da, “Bunlar sizin iddialarınız ama buna dair somut verilerin ortaya konması, bunun da hukuki bağımsız soruşturması yapılmalı. Ancak öncelikle yolsuzluk ve rüşvet iddiaları ele alınmalı. Biran önce savcıların görevi-

ni yapmaları sağlanmalı" mesajı verdiği öğrenildi.

lağında yargı ve hakimlere için de yargı yolu açılması istendi.

SÜRGÜN LİSTESİ AB'DE Ankara’daki AB Delegasyonu, başta emniyet ve yargıya yönelik görevden alınan ve yeri değiştirilen emniyet ve yargı mensuplarının sayısal bilgilerini

AB ERDOĞAN'A İNANMADI Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Brüksel ziyaretinin ardından Türkiye’deki farklı sivil toplum kuruluşlarıyla temaslarını sıklaştıran Komisyon, önceki gün YARSAV Başkanı Murat Arslan ve beraberindeki heyeti ağırladı. Arslan, AB’nin Genişlemeden Sorumlu Müdürü Christion Danielesson ve Türkiye Masası Direktörü Christos Makridis’in de aralarında bulunduğu Komisyon yetkilileri ve çok sayıda parlamenter ile görüştü. Danielesson ve Makridis ile yaptıkları görüşme hakkında Posta212'ye bilgi veren Arslan, HSYK yasasını ele aldıklarını belirtirken, “Erdoğan Brüksel'i ikna edememiş. Paralel devlet iddialarına inanan yok. Adalet Müsteşarı Kenan İpek’in, İzmir dosyasından sorumlu Başsavcı Hüseyin

Brüksel’e bildirmeye hazırlanıyor. AB Komisyonu, görevden alınan hakim ve savcılara itiraz etme imkanı getirilmesi için HSYK kararlarının da yargı denetimine açık olması için Ankara’yı uyardı. Yeni HSYK tas-

Baş’a telefon açıp, soruşturmanın durdurulmasını istemesini anlayabilmiş değiller. Ankara'dan gelen açıklamalar da inandırıcı bulunmamış. Hukuka müdahale olduğunu çok net görüyorlar" dedi. Arslan, HSYK tasarısının Brüksel'de verilen mesajların ardından askıya alındığına da işaret ederek, "Brüksel'deki hava hükümetin artık bu tasarıyı geçirmeyeceği yönünde. AB uyarılarının sonuç verdiğini düşünüyor" dedi. Arslan’a görüşmelerinde Halkbank’a yönelik operasyonun detayları da soruldu. Komisyon “Bu siyasi bir operasyon mu, yoksa yolsuzluk operasyonu mu?” sorusunu yöneltti. Arslan ise bu soruya, “Siyasi de olabilir, yolsuzluk nedeniyle de. Ancak bunu bilmiyoruz çünkü yargıya müdahale var ve bağımsız bir soruşturma sürdürülmüyor” karşılığını verdi.


Güncel

5 Şubat 2014 Çarşamba

DAHA YENİ ANLADILAR! Yüzlerce askerin hapis cezası aldığı Balyoz, Poyrazköy ve Amirallere Suikast davalarının temelini oluşturan 5 No’lu harddisk’in içindeki verilerin sahte olduğunu ilk kez 2010’da Amerika’da yaşayan konunun uzmanı Yalkın Demirkaya belirlemişti

Kafes delillerinin sahte olduğunu ilk tespit eden Demirkaya, “Savcıların 27 Nisan 2009’da ilettikleri soruyu yazan kişiler aynı zamanda bu davada delilleri üreten kişiler” diye rapor hazırlamıştı Yalkınkaya, hazırladığı raporda, yargının devlet yerine özel kişilerin hizmetinde olmasının büyük tehlike arz ettiğine dikkat çekerek, “Deliller tutuklamalara esas olan CD ve DVD’nin raporunu hazırlayanlar tarafından üretilmiş” demişti Aradan 4 yıl geçtikten sonra aynı dava dosyasını inceleyen TUBİTAK, CD ve DVD’lerle oynanmış. Bu deliller sahtedir diye rapor hazırladı. Bu rapor doğrultusunda da sanıklar davanın artık düşmesini bekliyor HABER MERKEZİ - POSTA212

K

afes davasının delillerinin sahte olduğunu 4 yıl önce ortaya çıkartan ABD merkezli bilişim suçları alanında uzman ve saygın kuruluş Cyber Dilligence’in sahibi ve New York Polis Teşkilatı İç Araştırma Eski Bölüm Şefi Yalkın Demirkaya, “Bu rapor incelenen medya hakkında hiç bir adli bilişim bulgusu içermemekle birlikte, içerikleri hakkında da bilgi vermemektedir” demişti. TUBİTAK DEMİRKAYA’YI DOĞRULADI Aradan 4 yıl geçtikten sonra TUBİTAK, CD VE DVD’lerin içinde bulunan ve delil olarak kullanılan belgelerin “Tarih ve saatiyle oynanmış” raporu verdi. Raporda, “Bazı dosyaların 28 Temmuz 2009 tarihinden sonra, sistem saati daha eski olan bilgisayarlardan aktarıldığı değerlendirilmektedir” denilen rapor, 20 Ocak 2014 tarihinde mahkemeye gönderildi. Bu rapor doğrultusunda tutuklu sanıklarşimdi davanın düşmesini bekliyor. Ancak bu arada emekli binbaşı Levent Bektaş ve aynı davadan tutuklu diğer 4 sanık uzun tutukluluk gerekçesiyle tahliye edildiler. levent Bektaş, “Kafes Eylem Planı” ve “Amirallere suikast” davasından sanık olarak yargılanırken ev ve işyerinde bulunan CD ve DVD’lerde bulunduğu öne sürülen kanıtların düzmece olduğunu da yine 2010 yılında Bilişim Suçları ve Kamu Yolsuzluk Dedektifi Yalkın Demirkaya başkanlığındaki heyet tespit etmişti. Öncesinde ise aynı delillere dair 3 bilirkişi raporu mahkemeye sunulmuştu. Demirkaya’nın hazırladığı rapor sonucunda delillerde özel fotoğraflardan başka şey olmadığı ortaya çıkmıştı. Demirkaya 4 yıl önce şu tespitleri yapmıştı: n Alınan DVD ve CD’lerin bulundu-

ğu pakette tahrifat yoktur n Deliller, tutuklamalara esas olan CD ve DVD’nin raporunu hazırlayanlar tarafından üretilmiş. n Adli bilişim alanındaki en üstün üç adli bilişim yazılımı ile ayrı ayrı incelendi. n CD1’in içinde “Data Stash” adli bir program ve DVD3 içinde “Okul (2004 DVD)Rip.mp4 isimli bir video kesinlikle mevcut değildir. n Sunulan üç raporun da yanlış, kusurlu, eksik, çelişkiler içeriyor. n Bulunan 5 adet CD/DVD’den sadece 2 tanesi incelenmiş. n 22 Nisan 2009’da kanıtlara el konmuştur. 24 Nisan 2009’da iki teknisyen ya da polis, şüphelinin evinde ve iş yerinde el konulan toplam, 5 CD/DVD’nin içeriğini incelemişlerdir. n Zaman makinesi ile 4 Mayıs 2009’e gidip tekrar 27 Nisan 2009 tarihine geri dönülemez. n Savcıların 27 Nisan 2009’da ilettikleri soruyu yazan kişi(ler), aynı zamanda bu davada delilleri üreten kişi(ler)dir. n ‘Device’ ve ‘Volume’ bilgisi dışında CD hakkında hiç bir başka adli bilişim bulgusu belirtilmemiştir. n Raporlar orijinal kanıtın sahte bir kanıt ile değiştirilmiş olma olasılığını dışlamaktadır. n Raporu yazanlar, ‘ac.rar’ın içinde ‘aa.rar’ ve ‘ab.rar’ isimli iki tane sıkıştırılmış arşiv dosyası bulduklarını ifade etmektedirler. DVD’deki başka içeriğe dair hiçbir bilgi bulunmamaktadır. n Raporun yazarları ‘aa.rar’ arşivinin içinde ‘aa’ isimli bir klasör keşfettiklerini, bu klasörün içinde ise ‘Fuhus_ Cetesi.pdf’, ‘_Notlar.txt’, ‘gündemlerim. doc’, gibi bu davada kanıt olarak kabul edilen bir dizi belge buldukları iddia etmektedir. İlginç bir şekilde bu raporda ‘Kafes Eylem Planı’ bulunmamıştır.

Tahminime göre, Kafes Eylem Planı henüz yazılma aşamasında olduğu için, henüz ortaya çıkmak için hazır vaziyette değildir. Bu rapor, bulunan ikinci arşiv ‘ab.rar’ın içinde ne bulunduğundan, şifreli olup olmadığından bahsetmemektedir.” n TÜBİTAK raporuna konu olan imajların hash değerleri, diğer iki raporda belirtilen hash değerlerinden farklı. n TÜBİTAK raporunda olan delil MD5 hash değerinin emniyet raporunda olan MD5 değerinden farklı olması iki değişik delil imajı olduğunu gösterir. n Raporda ‘ac.rar’ altında iki arşiv (aa.rar ve ab.rar) bulduğunu iddia etmektedir. İnceleme ve Değerlendirme Raporlarından hiçbirinde ‘aa.rar’ın şifreli olduğundan bahsedilmemektedir. “TÜBİTAK ORTOPEDİST OLMUŞ” CD ve DVD’lerde suç unsuru bulunmadığını ilk tespit eden Yalkın Demirkaya, TÜBİTAK’ın değişen raporlarını değerlendirirken, “Kalp probleminiz için ortopediste gitmezsiniz, bir kalp cerrahi ararsınız değil mi? İşte TÜBİTAK bu konuda bir ortopedist olmuş!” dedi. BEKTAŞ SERBEST KALINCA KONUŞTU Levent Bektaş’ın serbest kalmasının ardından POSTA212’ konuşan ve “Suçsuzluğundan şüphem yoktu” diyen Demirkaya, şöyle devam etti: “Bilirkişi raporlarında sahte deliller üretildiğini tespit etmiştim” DİJİTAL DELİL REPORMU GEREKLİ Demirkaya 4 yıl sonra gelen karar için “hukuk sistemimizin büyük yanlışlığı ve haksızlığı” dedi. Demirkaya şöyle devam etti:“Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkenin hukuk sistemi hala dijital delilerin nasıl kullanılacağını bilmiyor. Türkiye’de dijital delillerle

YALKIN DEMİRKAYA KİMDİR? Bilgisayar eğitimine 1981 yılında üniversitede başlayan ve 1984 yılından itibaren bilgisayar programcısı ve sistem tasarımcısı olarak çalışan Yalkın Demirkaya, Polis Akademisi’nden mezun olduktan sonra üstün bilgisayar yeteneklerinden dolayı, yeni kurulan organize suç çeteleri ve polis içi yolsuzluklarla mücadele etmek için oluşturulan New York Emniyet Müdürlüğü İç İstihbarat gurup 7’nin daire başkanlığına atandı… Demirkaya, New York’ta dünyada ilk kez polis içi araştırmaların yapıldığı bilgisayar suçları ve soruşturma bölümünü kurdu. Demirkaya’nın kurduğu bu bölüm, organize suç çeteleri, bilişim suçları ve polis içi yolsuzlukla mücadele eden başta ABD olmak üzere diğer bütün ülkelere örnek olurken, birçok bilişim suçları merkezi Demirkaya’nın New York’ta kurduğu merkezi kendine örnek aldı. John Jay College’da Ceza Hukuku ve Bilgisayar Uzmanlığı konusunda yüksek lisans yapan Demirkaya, 1995 yılından emekli

ilgili reform yapılması gerekli. Forensik ve dijital delil konusunda avukat, savcı, hakim ve tüm hukuk mensuplarının eğitilmesi gerek.” Demirkaya yargının ‘vatandaş’ yerine ‘özel güçlere’ hizmet ettiğinde çökeceğine de işaret ederek “Yargı sistemi acilen 50 sene sonrasını, torunlarımızın torunları da düşünülerek değiştirilmelidir. Yasal sistem kendi kendini denetlediği gibi, görevini kötüye kullananları, verilen otoriteyi suistimal edenleri de denetlemelidir. Bunu çözmek için bir iç soruşturma bölümü açılması gerekir” dedi. TORUNLARIMIZI DÜŞÜNELİM New York Emniyet Müdürlüğü’nde

olduğu 2007 yılına kadar özel bir birim olan Grup 7’nin şube müdürü olarak görev yaptı.

YÜKSEK TEKNOLOJİ KULLANDI Demirkaya’nın başında bulunduğu ve seçme dedektiflerden oluşan kimliklerini polis teşkilatı içinde bile çok az sayıda kişinin bildiği uzman ekibiyle yolsuzluk yaptığı ihtimali olan tüm üst rütbeli polisleri şefleri dahil yasalar çerçevesinde şüphelendiği tüm emniyet mensuplarını soruşturdu ve yüksek teknoloji kullanarak bu kişileri izledi. Demirkaya, bilgisayar suçları tahkikatı yürüten ve adli tıp tetkikleri yapan yüzlerce kişiye eğitim verdi ve bu kişileri yıllarca yönetti. Yürüttüğü soruşturmalar sırasında New York Emniyet Müdürlüğü’ne sızmaya çalışan çok sayıda organize suç çetesini ve bunlarla bağlantısı saptanan çete ve emniyet mensuplarını ortaya çıkartarak adalete teslim etti. Belli başlı tüm adli tıp yazılım imalatçılarından eğitim alan Demirkaya, 2005 ve 2006 yıllarında Stevens Üniver(NYPD) bu yapının olduğuna işaret eden Demirkaya, “Kontrolsüz yargıyı içerden denetleyen bağımsız bir sistem yaratmak mümkün” dedi. Demirkaya şöyle devam etti: “Amerika’da mahkemelerce verilen yanlış kararları bozmak çok olası ve hatta sık rastlanan bir durum. Ama Başkan bile olsa kimse federal hakimi ne yerinden edebilir, ne de alabilir.” TÜBİTAK’IN İŞİ DEĞİL Demirkaya, TÜBİTAK’ın bugün değişen raporlarını da eleştirdi: “TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu), bilimsel ve teknolojik alanlarda araştırma ve teknolojik gelişmeyi, ulusal ekonomik kal-

sitesi’nde lisansüstü eğitim alan çoğu emniyet mensubu öğrencilere de bilgisayar adli tıp eğitimi verdi. Demirkaya, belli başlı tüm adli tıp yazılım imalatçıları tarafından eğitime de tabi tutuldu. ABD milli güvenlik kurulu tarafından bilgi denetleyicisi belgesine sahip olan Demirkaya, aynı zamanda adli tıp ve bilgi güvenliği denetleyicisi sertifikalarına ve eğitim verip konuyla ilgili müfettişlik sertifikası verme yetkisine sahip. DÜNYANIN SAYILI UZMANLARINDAN BİRİ “White hat hacker” olarak 29 yıllık bilgisayar tecrübesi bulunuyor. Dahili bilgisayar suçları soruşturmaları konusunda dünyanın önde gelen uzmanlarından olan Demirkaya, bilgisayar suçları alanında yöntemlerin ve soruşturma usullerinin geliştirmesine katkılarda da bulundu. Demirkaya’nın 1994 yılında kurduğu Cyber Diligence’ı ABD’nin en saygın bilişim suçları araştırma merkezi haline geldi. kınma hedeflerine göre düzenlemek, koordine etmek, desteklemek ve özendirmekle görevli, idari ve mali özerkliğe sahip bir kuruluştur. Adli bilim soruşturması yapacak bir kurum değildir, bu bilgiye donananıma sahip bir kuruluş değildir. Kalp probleminiz için ortopediste gitmezsiniz, bir kalp cerrahi ararsınız değil mi? İşte TÜBİTAK bu konuda bir ortopedist olmuş..!” Demirkaya, TÜBİTAK’ın dosya ilk geldiğinde reddetmesi gerektiğini savunurken, “Bilişim uzmanlığı bambaşka bir dal ve Türkiye’de adli bilişim uzman eğitimi halen yok. Hele ki TÜBİTAK ta böyle bir eğitimden geçmiş kişi yok” diye konuştu.

“TAHLİYEM BÖYLE OLMAMALIYDI”

Emekli Binbaşı Levent Bektaş, uzun tutukluluk süresi nedeniyle tahliye olduktan sonra Posta212’ye yaptığı açıklamalarda, “Tahliyem böyle olmamalıydı. Suçsuzluğum kanıtlanmalıydı” dedi DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

B

ir zamanlar Hrant Dink’i öldürmekle suçlanan Emekli Binbaşı Levent Bektaş geçen hafta özgür kaldı. Uzun tutukluluk nedeniyle serbest kalan Bektaş, “Tahliyem böyle olmamalıydı” dedi. Bir zamanlar gayrimüslimlere yönelik eylem planlamakla suçlanan Bektaş, Türkiye’de yaşayanlar arasında ayrım yapmadığını belirterek, şunları söyledi: “Ben görev yaparken hiçbir zaman sadece Türkler, şu mezhep sahibi, şu din için yapıyorum demedim. Bu ülke topraklarında yaşayanlar için hayatımı yüzlerce kez tehlikeye attım.” Bektaş, özgürlüğün ardından POSTA 212’ye konuştu: n Silahları gömmekle suçlanıyordunuz. Bir komutan silah gömer mi? Bir kere SAT komutanlığında silah gömme diye bir şey yoktur. Biz bir operasyon yapacaksak silahlarımızı yanımızda götürürüz n Kullandıktan sonra ne yaparsınız? Eğer tek atımlıksa, yani kullandıktan sonra taktik avantaj sağlamıyorsa, atarsınız. Eğer lav türünden bir silahsa onların teknolojik anlamda daha sonra geri dönüşüm değe-

ri olmadığı için bunlar eğitim alanında atılır. n Sizde bulunan CD-DVD’lerin içinde ne vardı? Kafes Planı denilen alçak planın bulunduğu iddia edilen CD’de ise benim SAT grup komutanlığı dönemimden kalan resimler vardı. Onu da bana arkadaşlarım göndermişti. n Bu CD ve DVD’lerde bilirkişi raporu niye kabul edilmedi sizce? Bizim tahliye nedenimiz deliller ve teşhis değil. Bunu mahkemeye sorarsanız ‘herhangi bir değişiklik yok’ diyecektir. 17 Aralık’ın biraz öncesi ve sonrası yaşanmasa tahliye edilmezdik. HRANT DİNK’İ TANIMAZDIM n Hrant Dink’i, Rahip Santoro’yu öldürmekle suçlandınız. Herşeyden suçlandım hatta üniversite sınavına hile karıştırmaktan bile. n Gâyrimüslimlere nasıl bakarsınız hayatınızda? Farklı bakmam. Onları hiçbir zaman kendimizden veya ait olduğumuz toplumdan farklı bir parça olarak görmedik ki. Böyle bir düşmanlığı yaşamadık ki. n Hrant Dink’i okur muydunuz? Okumazdım. Adını davaya konu

O SUÇLAMALAR Levent Bektaş’ın içeride 5 yılını doldurmasına az zaman kalmıştı. Kafes Eylem Planı ile 41 kişilik çete olarak hedeflerinin gayrimüslimleri vurmak ve suçu müslümanlara atmak olduğu öne sürülüyordu. Deniz Kuvvetleri’ndeki bu gruba ‘cunta’ adı verdiler ve planlarının AKP’yi bitirmek olduğu öne sürdüler. Hrant Dink, Rahip Santoro cinayeti, Adalar bölgesinde çeşitli mahallerde bomba patlatmak ve azınlık hakları savunucularına suikast düzenleyecekleri iddiasıyla yargılandılar. 28 Ocak günü 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Poyrazköy davasında emekli Binbaşı Levent Bektaş ile dört arkadaşı Anayasa Mahkemesi’nin uzun tutukluluk süresine ilişkin verdiği karar dikkate alınarak oy birliği ile tahliye edildi.

mi kesmiştim. Ben Mahkeme’den bu kararla çıkmayı beklemiyordum. Mahkeme heyeti, “Bu dava dosyasındaki deliller Levent Bektaş’ın suçsuzluğunu göstermektedir’ demeliydi. Levent Bektaş’ın tahliyesi bu şekilde olmalıydı. olan yazısıyla birlikte duydum. ONLARCA KEZ GÖREVE GİTTİM Hrant Dink öldürüldüğünde, şu cümleyi kurmuşum; “Ben onu bunu bilmem arkadaş. Bu adamın ayakkabısının altı delik. Bundan başka bir gösterge olamaz bu adam için.” Ne Hrant Dink, ne Ermeni, ne Yahudi, dili, dini, etnisitesi, mezhebi, alevisi, sünnisi hiçbir şey fark etmez. Ben bu ülkenin hak ve menfaatlerinin korunması, bu ülkenin güvenliği için yüzlerce, binlerce

kez göreve gittim. Bu görevleri yaparken hiçbir zaman sadece Türkler, şu mezhep sahibi, şu din için yapıyorum demedim. 2950’DE TAHLİYE OLACAKTIM n En umutsuz olduğunuz dönem? Cezaevinde ne zaman tahliye diye sorarlardı. Ben de onlara 2950 yılında çıkacağım diyordum. Bu davanın siyasi bir dava olduğunu en başından beri biliyordum. Siyaset ne zaman değişirse, bizim dava da o zaman değişecekti. Adli süreçten ümidi-

ÖNCE ÖZGÜRLÜK VERİN n İçeridekiler için adaletin ne zaman gelmesini bekliyorsunuz? Şu an konuştuğumuz anda bile gelmesini bekliyorum. Hükümet yetkilileri, Adalet Bakanı, Başbakan, bu süreçte etkin olacak kimlerse artık, hangi kanunu, kuralı çıkartmaya çalışıyorlarsa çalışsınlar ama ondan önce yapmaları gereken ilk şey bu insanları özgürlüğüne kavuşturmak. Ondan sonra isterlerse yeniden yargılama yapsınlar, isterlerse mahkemeleri

değiştirsinler, isterlerse yeni kurallar getirsinler. n Kafes’te hedefin AKP olduğu iddiası vardı... Evet, partiye karşı askerlerden oluşan çetelerin, grupların, darbecilerin kumpas içinde olduklarını söylüyorlardı. AKP yetkilileri Ergenekon, Balyoz davasında müdahil oldular. Ancak Poyrazköy Davası’na hiç gelmediler. Keşke gelselerdi. n Yani sahte olduğunu biliyorlar mıydı? Ellerinde bu davada tutar şey olmadığını gördükleri için müdahil olma gereği hissetmediler. Agos Gazetesi müdahilleri 10 celse filan geldiler. Dava 32 celse sürdü, onlar da 10 celseden sonra gelmediler. Çünkü onlar da bu davadaki tutarsızlıkları, sahtekarlıkları gördüler.


Gündem

5 Şubat 2014 Çarşamba

212’NİN İKİ YAKASI

Haldun Armağan info@haldunarmagan.com

ÖZGÜRLÜKLERDE GERİ SAYMAYA DEVAM: SIRA SİNEMAYA GELDİ

PAUL AUSTER, baskıcı yönetimlerin hoşgörüyü toptan reddetmesi yetmezmiş gibi, kendi tarzını tek seçenek olarak dayatmasını şöyle tanımlıyor: “Senin sevdiğin yemeği beğenmiyorum diye lütfen beni öldürme.” Sanatta içinde bulunduğumuz durum tam manasıyla budur. Türkiye Sanat Kurumu adı altında gizli kapaklı yapılan yasal düzenleme henüz meclise getirilmedi, ancak içeriden yansıyan bilgiler yeterince vahim. Mesleğin asıl temsilcilerine ve uzmanlara danışmadan, yalnızca “kendi dünya görüşümü nasıl adapte ederim” kaygısıyla hareket eden siyasi zihniyetin başta klasik müzik, tiyatro, opera ve bale olmak üzere sanatın bütün dallarının “hayat damarlarını kesmek,” eğer bu mümkün olamıyorsa, üzerini muhafazakar bir örtüyle kaplamak istediği gün gibi aşikar. Sinema da benzer baskıları yaşıyor ve yasakçı zihniyetle kuşatabilmenin altyapısı hazırlanıyor. 1998’den bu yana bütün çağdaş ülkelerde olduğu gibi uluslararası festivallerdeki film gösterimlerini sansürden muaf tutan Türkiye, yeniden çağın gerisine düşmek ve sansürcülükle damgalanmak üzere. Kültür Bakanlığı bu yıl ilk kez ve birdenbire festival filmleri için kayıt-tescil belgesi zorunluluğu getirdi. Yerli filmlerle başlayan bu adımın Sanatsal Etkinlikler Komisyonu’ndan (SEK) geçen yabancı filmlere de yansıyacağını görmek için kahin olmaya gerek yok. Ülkemizde maalesef toplumsal algılarla oynayarak, her alanda bir tür psikolojik harekat yürütülüyor. Tıpkı Sinema Genel Müdürlüğü’nün kayıt ve tescil yaptırmayan festival filmlerini önce para cezasıyla tehdit edip, daha sonra “endişelenecek birşey yok; tescil yaptırmamak ehliyetsiz araba sürmeye benzer” diyerek olayı masumane bir kisveye büründürmesi gibi. Oysa olayın özü şu: Bir festivalde yeralacak yerli filmler önce bakanlığın denetimden geçecek. Yabancı filmler de bakanlıkla bağlantılı bir kurum olan SEK’ten izin aldıktan sonra gösterilebilecek. Meslek üyelerinin oluşturduğu SEK, bir festivalin nasıl düzenlendiğini bilmezmiş gibi davranarak, yabancı ve yerli filmlere “akıllı işaret” koyacakmış; bunun üzerine ne söylense az gelir. Bu tür bir denetleme mekanizması çalıştığında uygulamanın nerelere varacağını kestirmek hiç ama hiç zor değil. Madem “ehliyet” benzetmesi rağbet görüyor, oradan devam edelim: Varsayalım ki herkesin ehliyeti tamam, o konuda hiçbir sıkıntı kalmamış. Peki tek gidişli yola ters yönden girip üzerimize doğru gelen “sansürcü ve yasakçı” markalı kamyonu ne yapacağız?

HABER

haber@posta212.com

OLMAK İÇİN...

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

YIL: 1 SAYI: 38

5 Şubat 2014 Çarşamba

SAHİBİ POSTA 212 PUBLISHING LLC ADINA

EKMEL ANDA

MEDYA GRUP BAŞKANI

CAN KAMİLOĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ

YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

AHMET RAVALI

YAYIN DANIŞMANI

HABER KOORDİNATÖRÜ

AHMET BUĞDAYCI

HALDUN ARMAĞAN

HABER MERKEZİ MEHVEŞ KOÇAK – ADNAN ONARAN - DİLEK ESKİ BEZİRKAN HÜSEYİN TUNCER - ERTAN BEZEN - AYSEL TAPAN - DEMET DEMİRKAYA SONER MEZGİTÇİ - SERKAN KALFA - EMRE EMİRGİL (WEB) WASHINGTON TEMSİLCİLİĞİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİLİĞİ DUYGU GÜVENÇ İSTANBUL TEMSİLCİLİĞİ FİGEN ONUR GÖRSEL YÖNETMEN ERDAL ÖZBEK SAYFA TASARIM TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR İDARİ MÜDÜR

MEHVEŞ SÖNMEZ ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 718 732 08 57 – 347 730 42 36 ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM

abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com

TÜRKİYE TEMSİLCİLİĞİ ADRES: Hacı İzzet Paşa Yokuşu Rota 2 Apt. 15/2 34427 Kabataş/Beyoğlu-İstanbul TELEFON +90 212 244 35 35 Fax: + 90 212 244 35 38 e-mail: nese@sria.com.tr

POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR

İNTERNETE SANSÜR ÇOKTAN GELDİ BİLE CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Sabah ve ATV’nin bir müteahhitler konsorsiyumuna satılması için “havuz kurdurulması” olayını bir soru önergesiyle sordu. Bu soru önergesi gazeteci Doğan Akın’ın başında olduğu T24 ve Oran’ın sitesinde yayınlandı. DUYGU GÜVENÇ ANKARA - POSTA212

İ

nternet sitelerinde yayınlanan haberlere ve dinlemeye takılan konuşmalara göre, Başbakan’ın talimatıyla, Sabah ve ATV’nin Çalık Grubu’ndan, müteahhitlere satılması için bir havuz kuruldu. Bu işin koordinasyonunu şu anda İzmir Büyükşehir Belediyesi başkanlığına aday olan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım yapıyordu. Devletten ballı ihaleler alan müteahhitlere salma salındı. Sabah ve ATV’yi satın almak için müteahhitlerden paralarını bir havuzda toplamaları istendi. Nakit parası çıkışmayana devlet bankalarından krediler ayarlandı.

BİNALİ YILDIRIM’IN ADI GEÇİYOR CHP Milletvekili Umut Oran, yasama görevinin bir parçası olarak bu durumu bir soru önergesiyle TBMM’ye verdi ve Başbakan Erdoğan yanıtlamasını istedi. Soru önergesinde Sabah ATV satış koordinatörünüz Binali Yıldırım mıdır?” “Takip için oğlunuz Bilal Erdoğan’ı görevlendirdiniz mi?” diye sordu. HABERİ KALDIRIN EMRİ Bu soru önergesi T24 ve Oran’ın internet sitelerinde yayınlandı. İşte ne olduysa bundan sonra oldu ve Telekomükasyon İletişim Başkanlığı (TİB) hemen harekete geçerek “Yasak. Bu yazıyı hemen kaldırın” diye talimat verdi. Doğal olarak Umut Oran da T24 internet sitesi de yazıyı kaldırmadı ve TİB’in yaptığının yasal olmadığını açıkladı. TİB ANAYASAL SUÇ İŞLİYOR Uzmanlar, yasama faaliyetinin (Milletvekili soru önergesi) , idari uygulama (TİB) ile engellenmesinin anayasal bir suç olduğuna dikkat çekiyor. Aynı uzmanlar, daha internet yasası (İnternete sansür yasası olarak da niteleniyor) yasallaşmadan TİB’in iştahla hem de bir milletvekiline yasama faaliyetini anlattığı bir yazıyı internet sitenden kaldır demesi sansürün boyutlarının ne denli geniş olacağını anlatıyor” diyorlar.

BTİK – TİB ittifakı tartışılıyor 17 Aralık Operasyonu’nun hemen ardından, 23 Aralık’ta MİT Müsteşar Yardımcısı Ahmet Cemalettin Çelik, TİB’in başına getirildi. Hemen ardından da hükümet, torba yasaya, 9 Ocak’ta, BTİK’ya 4 saat içerisinde erişimi durdurma hakkı veren tasarıyı ekledi. TİB kaynakları ise bu yasağa karşı şu savunmayı yaptı: “İsteyen mahkeme kararına bakabilir. TİB’in yaptığı mahkeme kararı doğrultusunda uyarıdır. Türkiye hukuk devleti ve mahkeme kararına itiraz yolu açıktır”

Bir milletvekili, yasama görevinin bir parçası olarak bu durumu bir soru önergesiyle soruyor ve sorunun yanıtı ne olduğu belli olmayan bir yasaklama kararı ile Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’ndan (TİB) geliyor: Yasak, bu yazıyı kaldırın! Tabi Oran da T24’te yazıyı kaldırmıyor. Bu arada Vagus TV’nin sahibi Serdar Akinan, TİB’in istemediği haberi kaldırmasına karşın yayını kesiliyor

YANITLARI DEMOKRASİDEN YANA OLDU TİB’in gazabına uğrayan Umut Oran’ın TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e gönderdiği mektup ve T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın ile Vagus TV’nin sahibi Serdan Akinan’ın konuya ilişkin açıklamaları şöyle: Türkiye, 17 Aralık operasyonunun ardından yeniden internet yasaklarıyla tanışıyor. TBMM bu hafta torba yasa ile internette bir sitenin 4 saat içerisinde kapatılmasını öngören tasarıyı oylamaya hazırlanırken, yasa çıkmadan atılan adımlar da Meclis’e taşındı. Milletvekili dokunulmazlığına aykırı şekilde yapılan sansür uyarısı üzerine CHP’li Umut Oran, Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e zehir zemberek bir mektup gönderdi ve “Gerekli önlemi al” dedi.

UMUT ORAN’IN MEKTUBU “Yasalara açıkça aykırılık taşıyan bu talebin ivedilikle gözden geçirilerek düzeltilmesini, TİB tarafından gönderilen bu e-posta ile ilgili olarak kamuoyuna bir açıklama yapılmasını ve Meclis faaliyetine yönelik idari bir sansür girişimi anlamını taşıyan bu eylemlerin ortadan kaldırılmasını, görevini ihmal eden veya kötüye kullanan personel hakkında gereken adli ve idari işlemin başlatılmasını talep eder, bu konuda yasal haklarımızın saklı olduğunu bildirir, bir daha böyle bir olay yaşanmaması için Başkanlığınızca gereken önlemlerin alınmasını rica ederim.” Oran, sitesinden yayını kaldırmayacağını açıklarken, Çiçek’ten kendisine bir telefon geldiğini de söyledi. Çiçek, Oran’ı arayarak, “Hiçbir milletvekilinin yasal haklarına kısıtlama getirilemez” dedi. Oran ise bu sözlere şöyle yanıt verdi: “Haklarımı biliyorum. Siz TBMM’nin namusunun bekçisiniz. Yasama olarak ne yapacaksanız yapın. Bir an evvel kimse bu işin sorumlusu yasamanın başı olarak sorumluluğunuzun gereğini yapın” Ancak bu görüşmenin ardından

Oran, bu defa Çiçek’e görevlerini yazılı olarak anımsattı. Böylece yazılı olarak kayda girmesini sağladı. Oran, verdiği soru önergelerinde Çiçek’in getirdiği kısıtlayıcı kararları da daha önce ‘sansür’ olarak tanımlamıştı.

PEŞ PEŞE KAPATMA Sabah-ATV’nin satışıyla ilgili soru önergesini sayfalarına taşıyan Vagus TV, T-24, Sol ve Gerçek Gündem’in, haberlerinin Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı(TİB) tarafından kaldırılması istendi. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) bağlı TİB’in bu talebi, önergenin sahibi olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’a da kendi internet sayfası için iletildi. Oran, yasama dokunulmazlığını anımsatınca ilk geri adım geldi. Önce Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan, Oran’ı aradı ve yanlışlık yapıldığını ve yanlışın en kısa sürede düzeltileceğini söyledi. Ardından BTK’dan ‘sehven’ açıklaması geldi. Yasağın ardından Erdoğan’ın olduğunu söyleyen Umut Oran, 3 gündür yaşanan sürecin ardından gelinen noktayı

Vagus TV’nin sahibi Serdar Akinan: “TİB istihbarat organı haline geliyor” 26 Ocak’tan bu yana Vagus TV’ye erişim TİB tarafından önleniyor. Vagus’un sahibi gazeteci Serdar Akinan, TİB’in MİT’ten bile üst bir konuma yerleştirildiğini belirterek, “TİB istihbarat organı haline geliyor” dedi. Akinan, İstanbul 2. Cumhuriyet Savcılığı, 2’nci Asli Ceza Mahkemesi tarafından iletilen kararın ‘re’sen’ alındığına işaret ederek kapatma kararı için, “Ortada dosya numarası yok. 2012- 656 karara istinaden diyor ama bu karar bizimle ilgili değil, ikinci dalgaya yönelik. Yani Sabah-ATV’nin satışıyla ilgili. Elimizdeki numarayla gittiğimizde mahkeme ‘bu kararda senin adın geçmiyor’ diyor. TİB bir üçkağıt yapıyor. Biz sitemizden o haberleri çıkarttık savcıya gösterdik. Savcı ve hakim anında TİB’e yazı yazmalı ama onlarda böyle bir dosya olmadığı için mahkeme ‘böyle bir yazı

niye vereyim’ diyor. Ortada kalıyor. TİB artık mahkemelere ait olan yetkiyi kullanmaya başladı”. Akinan, TİB’in Oslo sürecinden itibaren istihbarat organı haline getirildiğine işaret ederek, “Torba yasaya konan eklemeyle TİB’idolaylı olarak MİT’e bağlamış olacaklar. Hatta TİB, MİT’in üstende bir konuma yerleşti. Çünkü elindeki teknolojiden dolayı çok daha hızlı dinleme yapabiliyor.” Hükümetin ölümkalım mücadelesi olarak gördüğünü ve sızacak kasetleri engellemeye çalıştığını belirten Akinan sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık bunu bir var oluş mücadelesi olarak görüyor. Baktı ki engelleyemiyor, gözaltı yapacaklar ve bu iş atlatılıncaya kadar bizi içeri alacaklar”

TBMM’YE YAZI GELMEDİ Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin internet sitesinde de soru önergeleri yayınlanıyor. Ancak TBMM’ye önergenin yayınlandığı bölümü kaldırın diye bir yazı gelmemiş. TBMM Genel Sekreteri İrfan Neziroğlu da Meclis’e, Umut Oran’ın soru önergesinin internet sayfasından kaldırılmasına yönelik bir yazı gelmediğini açıkladı. Neziroğlu, “Meclis’in web sayfasından herhangi bir önergenin kaldırılması söz ko-

nusu değildir” dedi. Neziroğlu, TBMM’deki yazılı ve sözlü soru önergelerinin tamamının metnine ve verilen cevaplara, Meclis sayfasından erişilebildiğini belirterek, “Buradan yasama dönemi, önergenin yazılı ya da sözlü soru önergesi olduğu, önerge sahibi, önergenin muhatabının Meclis Başkanlığı, Başbakanlık veya ilgili bakanlık mı olduğu, önergenin durumu, tarih ve içeriklere göre arama yapılabilmektedir” dedi.

Posta212’ye anlattı: ◗ BTK’dan gelen ‘sehven’ açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? AKP hükümetleri döneminde nedense kamuoyunun tepkisini çeken, akıl almaz uygulamaların hepsi aniden ‘sehven’ yapılan hatalara dönüşüyor. En meşhuru Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin cep telefonuna polis memurların sehven yükleme yapması olmuştur. Bizi alıştırmaya çalışıyorlar, ama alışmayacağız. AKP’nin iş yapma biçimi böyle oldu. Önce yasalara anayasaya teamüllere aykırı bir girişimde bulunup nabız ölçüyorlar, gelen tepkiye göre ya geri adım atıyorlar, ya da sehven deyip işin içinden çıkıyorlar. Ama artık yeter ‘sehven’ yapılan son hatayı nihayet 30 Mart’ta sona erdireceğiz. ◗ Lütfi Elvan’ın sizi araması, BTK’dan yapılan açıklamalarla sizce hükümet geri adım attı mı? Bu geri adım atma değildir gelen tepkiler karşısında şimdilik konuyu geçiştirme hamlesidir. Asıl geri adım atmak istiyorlarsa hemen acilen internete sansür getiren yasa tasarısını geri

çeksinler. Aksi takdirde dünyada bir konuda da daha lider olacak Türkiye, zincirli internette! ◗ HSYK ve Meclis’e ne zaman başvuruda bulunacaksınız? Gerekli hazırlıkları yaparak, hemen, TİB’in yazısı eşliğinde görevini ihmal eden, kötüye kullanan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacağım ◗ Sabah-ATV’nin yanı sıra Urla, Çatalca gibi iddiaları da Meclis gündemine taşıyacak mısınız? Sabah-ATV satışı ile ilgili olarak 550 milyon dolarlık havuz kurulduğu ve yandaş işadamlarının buna mecbur kılındığı iddiasını gündeme getirdik. Ardından konuyla ilgili olarak yeni bir önerge verdim. Recep Tayyip Erdoğan ve usulsüzlük yapan her bakanın, AKP’linin ensesindeyiz. Attıkları her adımı takip ediyoruz. Ve işledikleri suçların, yedikleri kul haklarının hesabını soracağız bu hesap ta 53 gün sonra kesilecek.

ÇANTAM ÇALINDI CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, otomobiline 10 gün önce saldırıda bulunulduğunu ve camları kırılıp evrak çantasının çalındığını söyledi: “İnternet sitemize müdahale ediliyor. Biz bunu gündeme getiriyoruz. Benim arabama 10 gün önce saldırı yapıldı, camı kırıldı. İçinden evrak çantam çalındı. Bunu polise bildirdik. Olaylara genel baktığım zaman burada bir baskı var. Benim Büyükşehir Belediye Başkan Adayı’mın ofisi kurşunlanıyor. Şu an çok büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız. Olay sadece Umut Oran’ın internet sitesine yasak getirilmesi değil” dedi.

T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın: “Tapeler Başbakan’ın dilinden düşmüyor” İŞSIZ pek çok gazetecinin durağı olan T24’ün sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, tapelerin hükümete yakın gazetelerde ve bizzat Başbakan Erdoğan tarafından kullanıldığını belirterek, “Tapeleri Başbakan dilinden düşmüyor. Oysa mahkeme kararıyla dinlenmiş konuşmaların yayını yasak” hatırlatmasını yaptı. CHP Milletvekili Umut Oran’ın soru önergesiyle ilgili haberin çıkartılması talebine, mahkeme kararını isteyerek yanıt verdiklerini belirten Akın, stratejisini anlattı: “Yayından çıkartmadık çünkü bu mahkeme kararının içeriği yazıda yok. Dolayısıyla mahkeme kararını bilmiyoruz. İkincisi bu muhalefetin başbakana verdiği soru önergesi. İçinde tapeler yok. Dolayısıyla nasıl bir karardır ki acaba Meclis’in sitesinde yayınlanan bir kararı, soru önergesinin çıkartılmasını istiyor. BTK’ya verdiğimiz yanıtta ‘yazınızda bu kararın içeriği yok, yasal haklarımızı kullanmamız için bu kararın içeriğinin gönderilmesini talep ediyoruz’ dedik. Şimdi bekliyoruz. ” Akın, yapılan tebligatın 17 Ocak’ta 2. dalga ile alınan yayın yasağı kararına

dayandırılamayacağını belirterek, “Çıkartılması istenen haber 6 Ocak tarihli. TİB’in kararının yayın durdurma kararı olduğuna emin değilim. Yargı kararını doğrudan muhatabına göndermeli ki biz de insan haklarımızı kullanalım” dedi. Mahkeme kararında olmadan soru önergesinin yayından çıkartılması talebinin BTK tarafından iletilmiş olabileceğini belirterek “O zaman skandala imza atmıştır. Ama hangisi henüz bilmiyoruz.” dedi. Yasaklarla yayınların durdurulamayacağına işaret eden Akın, “İşi zorlama noktasına getirirlerse ben oturup salonumdan da yayın yaparım. T24 kapanır T25-T26 diye yaparım. Bu durmaz. Bu tapeler devam ediyor, istediğiniz kadar durdurun. 8 AKP vekili istifa etti, 4 bakan gitti bunlar boşu boşuna gitmedi” dedi.

Vimeo, Soundcloud, Web Proxy, Youtube savaşı Hükümet ile Cemaat arasındaki savaş, Twitter üzerinden yayılıyor. Hükümet karşıtı tapeler Vimeo ve Youtube’a yüklenirken, zaman zaman 12 dakika içerisinde yüklenenlere erişim yasağı uygulanıyor. Hükümet karşıtı

bu tapelerin durdurulma girişimlerine karşı, Cemaat üyeleri mümkün olduğunca farklı siteler aracılığıyla yayınları sürekli güncelliyor. Hükümet yanlıları ise Youtube ve Soundcloud’u kullanıyor.


Göçmenlik

5 Şubat 2014 Çarşamba

BAROLAR BİRLİĞİ

KURULUYOR

William H. Sorrell

Ayhan Öymen

Türk-Amerikan Hukuk Konferansı’nın ilki geçtiğimiz hafta New York’ta düzenlendi. New York Law School’da bir araya gelen Türk ve Amerikan hukukçular, Türk Amerikan Barolar Birliği’nin kuruluşu için ortak karar aldı NEW YORK - POSTA212

T

ürk-Amerikan Hukuk Konferansı’na Vermont Başsavcısı William H. Sorrell, Kings County Yargıtayı Deborah A. Dowling, Uzman Avukatlar olarak; Roger E. Barton, Michael T. Sullivan, Sidney N. Weiss, Jeremy D. Morley, Jeffrey W. Pitts, Ahmet Tunç Demirtaş, Göçmenlik konusunda uzman New York Law School Profesörlerinden Lenni B. Benson, New York Ticaret Ateşesi Serhan Kara, ATAA Mütevellisi ve Kamu Savunuculuğu Avukatı Günay Evinch, Uluslararası Hukuk Profesörü Nuray Ekşi, John Jay College Üniversitesinden Prof. Ekrem Ersen Emeksiz ve çok sayıda hukuk öğrencisi katıldı. Konferansın birinci panelinde Uluslararası Ticaret, Amerika ile Türkiye arasındaki problemler ele alınırken, ikinci panelinde ise aile hukuku ve göçmenlik konularına dair konular tartışıldı. HER YIL YAPILACAK Yurtdışı Vatandaşlar Danışma Kurulu Üyesi ve Avukat Sevil Özışık, POSTA212 muhabirine yaptığı açıklamada, tahmin edilenden daha çok sayıda katılımcı ile karşılaştıklarını belirterek, “TürkAmerikalı hukukçular ilk kez bir araya geldiler. Türk Amerikan Barolar Birliğini kurma kararı alındı. Bu

organizasyondan aldığımız eleştirileri ve beğenileri göz önüne alarak konferansımızı yıllık olarak devam ettirmeyi arzu ediyoruz. Diğer eyaletlere de ulaşabilmeyi, böylece hem kendimize hem de toplumumuza daha faydalı olmak istiyoruz” diye konuştu. TÜRK YARGIÇLAR ÇOĞALMALI Konferansın diğer organizatörlerinden göçmenlik avukatı Arda Beşkardeş konferans sonrasında birçok tebrik e-mailleri aldıklarını ve öğrenci katılımından da çok memnun olduklarını dile getirdi. “Daha fazla Türk asıllı Amerikalının yargıç olmasını, Senato’ya ve

Kongre’ye girmesini istiyoruz” diye konuştu. New York Barosu Avukatı Ayhan Öğmen ise, “Genel anlamda bu programı, ilk kez yapılıyor olmasına rağmen çok başarılı bulduk. İlk defa bu kadar hukukçuyu bir araya getirme fırsatı yaşadık. Türk Amerikan Barolar Birliğini kuruluşu için de karar aldık. Bu sayede, buradaki Türk-Amerikan hukukçular olarak, bir araya gelmeyi, aramızdaki bağları güçlendirmeyi, Türk toplumu için buradan neler yapabileceğimiz hakkında fikirler üretmeyi ve aktiviteler anlamında çalışmalar sağlamayı hedefliyoruz” dedi.

New York Başkonsolosu Levent Bilgen

Avukat Arda Beşkardeş

Avukat Sevil Özışık

TASLAK AÇIKLANDI Göçmenlik Reformu’nu bloke eden Cumhuriyetçiler gelen tepkiler üzerine kendi Reform taslaklarını açıkladılar. Taslak özellikle sınır güvenliği üzerinde duruyor NEW YORK - POSTA212

T

emsilciler Meclisi’ndeki Cumhuriyetçiler sonunda üzerinde çalıştıkları göçmenlik reform taslağıyla ilgili uzlaşmaya vardılar.

FUTBOL MAÇI GİBİ Oluşturulan plan, sınır güvenliğinin daha fazla sıkılaştırılması, mevcut göçmenlik sisteminde büyük değişikler ve en çok tartışılan konu olan, uzun zamandır ülkede kaçak olan yaşayan göçmenlerin yasal statüleri gibi konuları içeriyor.

Henüz detayları açıklanmayan taslakla ilgili olarak, Meclis Sözcüsü ve Ohio Cumhuriyetçi temsilcisi John Boehner gazetecilere yaptığı açıklamada, “Son 15 yıldır gündemi işgal eden bu sorun adeta bir futbol maçına döndü. Bence bu bir haksızlık. Şimdi artık bu konuyu çözüme kavuşturma zamanı ama bunun nasıl yapılacağı aynı şekilde kritik derecede önem taşıyor” dedi. “SINIR GÜVENLİĞİ ÖNEMLİ” Daha sonra Cumhuriyetçi Partisi toplantısında konuyu gündeme getiren Boehner şunları söyledi: “Göçmenlik re-

formu istihdam ve büyüme açısından son derece önemli. Aynı zamanda ülkemizin ve sınırların güvenlik ve emniyeti de çok önemli. O yüzden Senato’dan gelen tasarıyı görüşmeyi reddettik. Biz bu reformun adım adım, yasalarımızı çiğnemeden, kendimizi daha emniyette hissedecek bir şekilde uygulanmasından yanayız” dedi. SUÇA KARIŞANLAR AYRILACAK Taslağın en tartışmalı konusu olan yasal olmayan göçmenlere vatandaşlık hakkı kazanması konusunda, Cumhuriyetçiler kaçaklara

özel bir vatandaşlık yolunun açılmasına karşı çıkıyor. Bunun yerine, sınırdışı edilme korkusu olmadan yaşamalarının sağlanması, ancak bu sürede, İngilizcelerini mükemmel hala getirmeleri, geçmişten gelen cezalarını ve vergilerini ödemeleri, kamusal yardım programlarından yararlanmadan kendilerini ve ailelerini geçindirebilmeleri gibi kriterleri yerine getirmeleri isteniyor. Taslakta, çetelere ya da suç örgütlerine karışmış olanlar, seks tacizi suçluları ve bu kriterleri yerine getiremeyenler

kapsam dışı bırakılılıyor. Ancak Cumhuriyetçilerin hazırladığı göçmenlik reform taslağında, bu şartları yerine getiren göçmenlerin, yeşil kart alıp, nihai olarak vatandaşlık hakkını kazanıp kazanmayacağı konusuna açıklık getirilmiyor. VATANDAŞLIK HAKKI AÇIK DEĞİL Taslak, özellikle sınır güvenliği üzerinde duruyor; hükümetin giriş çıkışları çok daha sıkı denetlemesinin yanı sıra şirketleri de işe aldıkları göçmenlerin statüleri ile ilgili çok daha hassas davranmasını vurguluyor.


Güncel

5 Şubat 2014 Çarşamba

AMERİKA RÜYASI! Amerikan rüyası son ekonomik krizden sonra bir nostalji oldu. Ama bazı bölgelerde hala sınıf atlamak mümkün. Kısacası yoksulluktan kurtulma imkanı nerede yaşanıldığına göre değişiyor

takip ediyor. Yoksullara sınıf atlama imkanının en güçlü olduğu kent ise Mormon ülkesi Utah’ın başkenti Salt Lake City. Amerikan rüyasının en canlı yaşandığı diğer kentler ise sırasıyla şöyle sıralanıyor: 1) Salt Lake City-Utah, 2) Pittsburgh-Pennsylvania, 3) San Jose-Kaliforniya, 4) BostonMassachusetts, 5) San Fransisco-Kaliforniya, 6) San Diego-Kaliforniya, 7) Manchester-New Hamshire, 8) Minneapolis-Minnesota, 9) Newark-New Jersey, 10) New York-New York.

AHMET BUĞDAYCI NEW YORK - POSTA212

Y

oksuldur ama azmeder, çok çalışır ve sonunda bahçeli, arabalarını koyacağı garajı olan bir evi, güzel bir eşi olur. Evet, bir zamanlar Amerika’yı dünyada temsil eden bir yaşam biçimi olarak sunulan Amerikan rüyasından bahsediyoruz. Bu rüya artık çoğunluk için tatlı bir nostalji haline geldi. FIRSATLAR ÜLKESİ Ama Amerika yine de hala fırsatlar ülkesi. Gelir eşitsizliği roket hızıyla artsa bazıları için sınıfsal basamaklarını atlama olasılıkları mümkün. Gelir basamaklarının dibinde yaşayan milyonlar, genellikle en zengin yüzde 1’i bu durumdan sorumlu tutsa da, yeni yapılan bir araştırmaya göre yoksulluk biraz da nerede yaşadığınızla ilgili bir gerçek. Kısacası Amerikan Rüyası bazı bölgelerde hala yaşarken, pek çok eyalette varlığına rastlanmıyor. Amerika genellikle fırsatlar ülkesi olarak anılır ama gerçek ha-

yat çok farklı bir tablo çiziyor. Örneğin Amerika yukarıya doğru sosyal hareketlilik açısından Danimarka gibi ülkelerin gerisinde kaldı. RÜYA COĞRAFYASI Ama Amerika o kadar büyük bir ülke ki, Amerikan rüyası her köşede farklı bir şekil alıyor. Zira bir Amerika yok, onlarca farklı ülke var karşımızda. “Amerikan rüyası hala var mı” gibi bir sorunun peşine düşen bir araştırma

ekibi, ülkenin bazı bölgelerinde rüyanın hala yaşadığını ortaya çıkardılar. GÜNEY’DE YOKSULLUK Genel olarak ülkenin kuzeyi ve Batısında gelir basamaklarını tırmanma olasılığı daha yüksekken Güneydoğu’ya gelince işler değişiyor. Ohio’dan aşağı inildiğinde sosyal mobilite adeta duruyor, yoksullar için değil zenginleşmek hayatta kalmak bile marifet oluyor. Yoksulllukta takılma, Gü-

ney’de değişmez bir kader halini alıyor. Örneğin San Jose, Kaliforniya’da doğan, en alt gelir grubundaki bir çocuğun üst gelir gruplarına ulaşma şansı yüzde 13 iken, aynı çocuk Charlotte’da (North Carolina) doğarsa şansı yüzde 4.4’e düşüyor. Eğer yoksullar, Virginia, Nort Carolina, South Carolina, Tennesse, Georgia, Alabama, Florida,

Mississippi, Loisiana, Arkansas, New Mexico gibi eyaletlerde yaşıyorlarsa durumlarını değiştirme şansları çok az. Kuzey’de de Illionois, Ohio, Indiana’da yaşayan yoksullar, Güney’dekilerle aynı kaderi paylaşıyorlar. RÜYAYI YAŞATAN 10 KENT Bölgelere göre ise Amerikan rüyası en çok Great Plain (Rocky Mountains’dan Teksas’a inen düzlük ova) hattında canlı. Sınıf atlama fırsatları açısından Batı sahilleri ve Kuzeydoğu bu bölgeyi

RÜYANIN BİTTİĞİ 10 KENT Amerika’nın kaybedenleri Güneydoğu ve Rust Belt (Illinois, Michigan, Indiana, Ohio ve Wisconsin boyunca uzanan ekonomileri zorda olan kuzey bölge) kuşağı boyunca uzanıyor. İşte 50 kent arasında Amerika’da yoksulların en şanssız olduğu 10 kent: Nashville-Tennessee, New Orleans-Loisiana, Cincinnati-Ohio, Colombus-Ohio, Jacksonville-Florida, Detroit-Michigan, Indianapolis-Indiana, Raleigh-North Carolina, Atlanta-Georgia, Charlotte-North Carolina.

Hangi eyaletlerde kim hangi partili Amerika’da parti tercihleri kemik taraftarlar, sempatizanlar ve her iki tarafın burun buruna olduğu rekabetçiler adı altında üç grupta yürüyor NEW YORK - POSTA212

A

raştırma şirketi Gallup’un düzenli olarak yaptığı parti tercihi araştırmalarına göre, 2013’te Demokratları destekleyen eyaletler Cumhuriyetçileri 17’ye 14 geçti. Oysa araştırmanın başladığı 2008’de Demokratlar 30 eyalette öndeydi. KEMİKLER, SEMPETİZANLAR 2008’den bu yana düzenli olarak yapılan araştırmada parti tercihleri “kemik”ler, “destekçiler” ve “rekabetçiler” olarak üç grupta belirleniyor. 2013’de eyaletlerin parti tercihlerinde en dikkati çeken gelişme, Cumhuriyetçilerin üç eyalette “kemik” desteği kazanması oldu. Bu da South Dakota, South Carolina ve Oklahamo’da

Cumhuriyetçilerin Demokratları en azından 10 puan geçmiş olması anlamına geliyor. Diğer taraftan, Demokratlara ve Cumhuriyetçilere yakın eyaletlerdeki birer net kayıp olması ise rekabetçi eyaletlerde dengenin korunduğunu gösteriyor. 24 FANATİK EYALET Genel olarak bakıldığında ise 2013’te Demokratların en kemik desteğe sahip olduğu eyaletler New York, Hawai, Rhode Island, Massachusetts ve Maryland oldu. 12 eyalet ise tercihlerinde “kemik Demokrat” tercihinde bulunuyor. Diğer yandan katı bir şekilde Cumhuriyetçi eyaletler (kemik Cumhuriyetçi) ise Wyoming, Utah, North Dakota, Idaho, Kansas ve Alaska oldu.


Güncel

5 Şubat 2014 Çarşamba

BM'deki Türkler biraraya geldi BM Nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği’nin, Birleşmiş Milletlerde görevli Türkler onuruna düzenlediği akşam yemeğine eşleriyle birlikte yüze yakın BM çalışanı Türk katıldı NEW YORK - POSTA212

B

irleşmiş Milletler Nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği, Birleşmiş Milletlerde görevli Türkler onuruna akşam yemeği verdi. New York Türkevi’ndeki yemeğe BM’de çalışan Türkler eşleriyle katıldı. BM Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Halit Çevik, yemekte yaptığı konuşmada, BM’de çalışan Türkleri böyle sosyal bir ortamda bir araya getirerek birbirleri ile tanışmalarını ve kendi aralarında bir dayanışma içinde olmalarını amaçladıklarını söyledi.

Yeni yönetim hızlı başladı

TÜRK SAYISI AZ

Türkiye’nin Birleşmiş Milletler’e yaptığı yıllık katkı payı ile kıyaslandığında Birleşmiş Milletlerdeki Türk kökenli çalışan oranının oldukça düşük olduğunu hatırlatan Daimi Temsilci Çevik, bu konuda BM’deki Türk

çalışanlarının daha duyarlı olması gerektiğini hatırlattı ve oluşturulabilecek ortak bir sinerji için Daimi Temsilcilik olarak her türlü yardıma hazır olduklarını sözlerine ekledi.

BM Nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi Halit Çevik

Geleneksel olarak her yıl düzenlenen tıp balosundan elde edilen gelirle her yıl Türk öğrencilere burs veriliyor

Chicago Türk Amerikan Kültür Birliği Yönetim Kurulu, geçen aralık ayında seçilmiş ve yönetim kurullarını oluşturmuştu. Yeni yönetim çalışmaya hızlı başladı…

Birleşmiş Milletler bünyesindeki aktif olarak çalışan ve de emekli olmuş en üst düzeyden en alt düzeye kadar her kesimden Türk çalışanı davetlinin katıldığı gecede, daha sonra konuklara Türk yemekleri ikram edildi.

(CHICAGO – POSTA212) Geçen yıl aralık ayında seçilen Chicago Türk Amerikan Kültür Birliği (TACA) Yönetim Kurulu 2014-2015 yılı çalışmalarına başladı. Geçen pazar günü yapılan TACA Yönetim Kurulu toplantısında oy birliği ile 2014 projeleri kabul edildi. Sonrasında 50 bin dolarlık bir proje ile TACA Binası’nın çatısını yapılması ve 1968 yılında TACA’nın kurucuları tarafından alınan Amerika’daki ilk

Türk mezarlığına isim yazdırılması sunuldu. Bu anlamda bağış toplama faaliyetlerine geçilmesine karar verildi. Genel bütçenin görüşüldüğü toplantıda, aynı zamanda Atatürk Okulu’nun ve anaokulunun faaliyetlerine devam etmesine, halk dansları grubunun 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı için çalışmalarına başlaması gerektiğine ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı için balo yapılmasına da karar verildi.

TADAM’dan anlamlı balo O

CHICAGO - POSTA212

rta batı Türk Amerikan Doktorlar Derneği (TADAM), 8 Mart 2014’te olarak her yıl tertiplenen baloların 11’incisini düzenleyecek. Elde edilen gelirle Amerika’daki tıp fakültelerinde eğitim gören Türk-Amerikan öğrencilere burs sağlanacak.

TIP ÖĞRENCİLERİNE BURS İMKANI

TADAM 11’inci Geleneksel Balosu hakkında Posta212 muhabirine konuşan derneğin iletişim sorumlusu Prof. Dr. Engin Yılmaz, 11 sene-

lik Orta Batı Türk Amerikan Doktorlar Derneği olarak her sene balo düzenlediklerini söyledi. Bu yıl baloya Fatih Ürek ve Besim Kazado gibi sanatçıların geleceğini hatırlatan Yılmaz, “Bizim derneğimizin aşağı yukarı 100 kadar üyesi var. Bu üyeler Chicago ve çevresindeki şehirlerde yaşayan Türk doktorlardan oluşuyor. Balomuza her yıl aşağı yukarı 300 kişi katılıyor. Kar amacı gütmeyen bir dernek olarak, geleneksel balomuzdan kazandığımız gelirlerle ABD’deki tıp fakültelerinde

okuyan Türk - Amerikan öğrencilerimize burs veriyoruz” dedi. Bu seneye kadar 17 öğrenciye senede bin dolar olmak üzere burs verdiklerini hatırlatan Yılmaz, “Ayrıca, bu bursa Türkiye’den de bir takım hastaneler destek oluyor. Ben kişisel çabalarımla bu sene Anadolu Sağlık Hastanesi’nden bu burs için destek aldım. Bir öğrenciye iki sene boyunca burs verecekler İnşallah bu sene de balomuz güzel geçerse, buradaki öğrencilerimize sağladığımız, burs desteğimizi devam ettirmek istiyoruz” diye konuştu.

1 MART SON

8 Mart tarihinde Meridian Banquets & Conference Center’da gerçekleşecek olan TADAM 11’inci Geleneksek Balosu’na katılmak isteyenlerden 1 Mart tarihine kadar rezervasyon yaptırmaları talep ediliyor. İletişim için: Songül Özgen (630) 910-3616 veya gultay@aol.com Engin Yılmaz (312) 953-6818 veya yengin@gmail.com Zeynep Yorulmazoğlu (630) 258-4485 zeynepy@me.com

Uluslararası tavla turnuvası Tavla turnuvasına katılmak isteyenler hazır olun. Nisan ayında Chicago’da dev bir organizasyon var CHICAGO - POSTA212

C

Dallas’ta Türk evi DALLAS - POSTA212 TURANT Derneği’nin (Turkish American Association of North Texas) başkanı Mert Tezkol POSTA212 gazetesine konuştu. 1974 yılında kurulan TURANT derneğinin yaklaşık 200 üyesi olduğuna değinen Tezkol, 3 bin Türk’ün yaşadığı Dallas’ta daha çok kişiye hitap edebilmeleri için bir Türk Evi’ne ihtiyaç duyduklarını söyledi.

BİR TÜRK EVİ ŞART

Turant 1972 yılında kurulmuş. Dernek Başkanı Mert Tezkol, Dallas’ta 3 bin Türk’ün yaşadığını hatırlatarak, TURANT’ın 200 üyesi var. Bölgede yaşayan tüm Türkleri bir çatı altında toplamak için Bir Türk Evi’ne gereksinimiz var” dedi.

The Dallas Morning News gazetesinin Legal Departman’ında çalışan Tezkol, “Benim çalıştığım şirkette beni tanıdıktan sonra Türkiye’ye giden 4 aile var. Türk Evi’miz olur ve hepimiz bir araya gelirsek Türkiye’ye giden Amerikalıların sayısını artırarak ülkemize katkıda bulunabiliriz” dedi. Türk Evi projesi için TURANT derneğinin yaşadığı maddi sıkıntının önemli bir ölçüde önüne geçtiklerini belirten dernek başkanı, bu hedefleri doğrultusuna yönetim kurulu olarak Amerikan siyasi isimleriyle bir araya geldiklerini ve onlara bu projenin sadece Türklere değil Amerikalılara da yardımcı olacağını söylediklerini belirtti. Tezkol, “Onlar da bu projeyi desteklediklerini söylediler, umarım bir kaç ay içerisinde Dallas’ta bir Türk Evi projesi hayata geçecek” diye ekledi.

hicago Türk Amerikan Kültür Birliği (TACA), Uluslararası Tavla Turnuvası etkinliği düzenliyor. Turnuva sonrasında elde edilecek gelir yeni bir TACA binasının satın alınması için kullanılacak. 20 Nisan Pazar günü TACA Binası’nda yapılacak olan “Uluslararası Tavla Turnuvası” etkinliğinin organizatörlerinden TACA üyesi Prof. Koray Kuşçuluoğlu şöyle konuştu: “Dernek olarak katılım sayımız giderek artmak-

ta, sık sık toplantılar yapıyoruz fakat şu anki salonumuz yeteri kadar kişi sığmıyor. Bu nedenle derneğimize yeni bir bina satın almak istiyoruz. Bu amaçla da Uluslararası Tavla Turnuvası bir anlamda da bir bağış toplama (fundraising) etkinliği olacak.” TURNUVAYA İLGİ BÜYÜK

Tavla turnuvasından sonra satranç şampiyonası düzenlemeyi hedeflediklerini belirten Prof. Kuşculuoğlu, “Tavla hepimizin ortak değerleri paylaştığı bir oyun. Siyasi ve diğer çeşitli farklılıkları bir araya getirebileceğimiz bir platform yaratmaktı amacımız. Aynı zamanda herkesin katılabileceği, iddialı olduğu ve keyifli vakit geçirebileceği bir etkinli-

ği organize etmekti” dedi. Tavla turnuvasına büyük ilgi olduğuna dikkat çeken Prof. Kuşculuoğlu, “ En az 200 katılımcı hedefliyoruz. Turnuva için çok kısa bir süre önce kayıt almaya başladık, buna rağmen şu ana kadar büyük bir ilgiyle karşılaştığımızı söyleyebilirim.” diye konuştu. 20 Nisan’da “TACA Building, 3845 N Harlem, Chicago İL 60634”adresindeki TACA binasında yapılacak etkinliğe katılım ücreti TACA üyesi olanlar için 10 dolar, üye olmayanlar için ise 15 dolar olarak belirlenirken, turnuvanın kazananlarını da çeşitli ödüller bekliyor. Etkinlik ile ilgili daha detaylı bilgi almak için www.tacaonline.org adresini ziyaret edebilirsiniz.


(NEW YORK -AA) Oscar ödüllü Amerikalı aktör ve yönetmen Philip Seymour Hoffman, New York’taki evinde ölü bulundu. New York polis teşkilatından (NYPD) yapılan açıklamada, 46 yaşındaki Oscar ödüllü aktör Hoffman’ın, Manhattan’nın Greenwich Village bölgesindeki apartman dairesinde, aldığı aşırı dozda uyuşturucu nedeniyle öldüğü bildirildi. 2005 yılında Capote adlı filmle en iyi aktör Oscarı alan ve Altın Küre’de en iyi performans ödülünün sahibi olan Hoffman, geçen hafta Utah’ta yapılan Sundance Film Festivali’ndeki ‘’A Most Wanted Man’’ ve ‘’God’s Pocket’’ filmlerinin gösterimine katılmıştı. Televizyon dizileri ve tiyatro çalışmaları da bulunan Hoffman, Mayıs 2013’e kadar, alkol ve uyuşturucu tedavisi görmüştü. Hoffman, New York Üniversitesi ‘’Tisch School of Arts’’ın Drama bölümünden 1989 yılında mezun olmuştu.

(NEW YORK- POSTA212) Köpekleri kaybolan çift çareyi dedektif tutmakta buldu. Margaret Mak (33) ve erkek arkadaşı Manu Pohani (34), Cristhmas günü East Village bölgesinde kaybolan altı aylık Georgie

isimli köpeklerini bulmak için fotoğraflar dağıtıp, çevrede gören olup olmadığını araştırdılar. Haftalar geçmesine rağmen köpeklerini bulamayan çift, Kayıp Evcil Hayvan Uzmanları (Lost Pet Professionals) isminde bir şirkete giderek köpeklerini bulmasını istediler. Uzmanlık alanı evcil hayvanlar olan dedektif Jordina Thorp Ghiggeri’e Georgie’yi bulması için 600 dolar ödediler. Kayıp köpekleri bulma konusunda yüzde 70 başarıya sahip Ghiggeri, son iki yıl içinde New York’ta 8 köpeği buldu.

Puppy Bowl (NEW YORK-POSTA212) ABD’nin en önemli spor etkinliklerinden birisi olan Süper Bowl karşılaşmaları New York ve New Jersey’de hayatı dondururken Puppy Bowl’da sevimli köpeklerin karşılaşmaları da yüzlerce kişinin ilgi odağı oldu. Puppy Bowl’in köpekleriyle fotoğraf çektirmek için uzun kuyruklar oluştu. Puppy Bowl’a en büyük ilgi ise yine çocuklardan

Fotoğraflar: Serkan Kalfa

Kayıp köpekleri için dedektif tuttular

Oscar’lı Aktör uyuşturucu kurbanı

geldi. Bu yıl onuncusu yapılan Puppy Bowl’da 66 köpek yavrusu, 28 kedi yavrusu, 5 penguen inanılmaz şovlarıyla büyük küçük herkesi büyüledi. Super Bowl’un çok çetin geçen karşılaşmalarda köpekler kasklarla korundu. Ayrıca, her köpeğin adına ithaf edilmiş toplar vardı. Bu

muhteşem köpek ve kedilerin şov yapmasının asıl amacı ise insanları hayvanları sahiplenmeye teşvik etmek. Organizatörler, ülke genelinde yaklaşık 20 barınaktan gelen bu sevimli köpek ve kedilerin bir ev bulması umuduyla bu unutulmaz gösteriyi düzenliyorlar.

5 Şubat 2014 Çarşamba YIL 1 • SAYI 38 HAFTALIK ÜCRETSİZ

www.posta212.com

NY ve NJ’ye Super Bowl bereketi Super Bowl heyecanı geçtiğimiz hafta New York ve New Jersey’de yaşandı. Tüm ABD’nin gözü kulağı New Jersey’in Metlife Stadı’ndaydı. Times Meydanı’ndaki etkinlikler ise dört dörtlüktü

Çinliler yeni yıllarını kutladı

Fotoğraflar: Cem Özdel (AA)

(CEM ÖZDEL - NEW YORK / BASRİ ŞAHİN-WASHINGTON AA) New York’ta yaşayan Çinliler, hayvanlı takvime göre yılbaşı sayılan Çuncie’yi (Bahar Bayramı) ve “At Yılı”nı, Çin Mahallesi’nde yapılan kutlamalar ile karşıladı. Takvime göre, “Yılan Yılı”nı geride bırakarak “At Yılı”na girilen Çinlilerin yeni yıl kutlamaları sürüyor. New York’taki kutlamalar geçen yıllarda olduğu gibi Manhattan’daki Çin Mahallesi’nden (Chinatown) başladı. Geleneksel kıyafetlerini giyen Çinli gruplar, ulusal müzikler eşliğinde geçit töreni düzenledi. Yaklaşık 2 saat

ADNAN ONARAN POSTA212 HABER MERKEZİ

D

ünyanın en büyük spor organizasyonlarından biri olarak kabul edilen Super Bowl, New York ve New Jersey’de hayatı durdurdu. Kentin ünlü Times Meydanı iki finalistin taraftarlarının yanı sıra meraklı turistlerinde ilgi odağı olduğu çeşitli etkinlikler düzenlendi. Milyonlar Times Meydanı’nda Super Bowl heyecanını yaşadı. Günler öncesinden başlayan etkinlikler New

York ve New Jersey ekonomisine de yüz milyonlarca dolarla ifade edilen katkı sağladı.

yapıldığı 1967 yılından bu yana Süper Bowl final maçı reklam verenlerin gözde platformu olmuş durumda.

SÜPER REKLAM GELİRİ Super Bowl organizasyonunda ekonomik aktivitelerin artmasının yanı sıra, TV yayını ve reklam gelirleri ile de önemli bir ekonomik kazanç sağlandı. Reklam gelirlerinde ilk organizasyonun

MİLYON DOLAR SINIRINI GEÇTİ İlk yıllar dakikası 85 bin dolar olan reklam tarifesi 19. finalle birlikte 1 milyon dolar sınırını geçti. 2012 yılına gelindiğinde ise 30 saniyelik reklamın ücreti 3 buçuk milyon dolara kadar yükseldi. Dünyanın en önemli spor organizasyonu bu yıl ise reklamverenlerin cebini yaktı. Tarifeler dudak uçuklatsa da 2 Şubat’ta Fox’ta ekrana gelen Super Bowl için tüm reklam süreleri çok öncesinde satıldı. Kantar Media verilerine göre şirketler, 30 saniyelik bir spot için 4 milyon dolar gibi rekor bir fiyat ödedi. Kantar Media’dan Jon Swallen bunun açık ara televizyondaki en pahalı reklam süresi olduğunu söylüyor.

süren tören, Sara Roosevelt Parkı’nda son buldu. Çinliler, girilen “At Yılı”nın bol kazanç ve zenginlik getireceğine inanıyor

WASHINGTON’DA GEÇİT ABD’nin başkenti Washington, Çin’in geleneksel ay takvimine göre Kaplan Yılı’nın sona erip At Yılı’na girilmesi nedeniyle düzenlenen renkli etkinliklere sahne oldu. ‘‘Yeni Yıl Geçit Töreni’’ yürüyüşünün yapıldığı Washington’ın Chinatown Mahallesi’ndeki etkinlikler, Amerikan Başkanı Barack Obama’nın yeni yıl mesajının ses kaydının dinletilmesi ile başladı.

VIRGINIALILAR çikolataya doydu

(WASHINGTON - AA) ABD’nin Virginia eyaletinde düzenlenen Çikolata Aşıkları Şenliği’nde hem büyükler hem de çocuklar çikolataya doydu. Başkent Washington yakınlarındaki Fairfax şehrinde her yıl şubat ayının ilk cumartesi ve pazar gününde geleneksel olarak kutlanan şenlikte iki gün boyunca çikolatanın her türlü çeşidini görerek tatma imkanı bulan Amerikalılar, bu zevki tatmak için uzun kuyrukta bekledi. Festivalin en çok ilgi gören ve çocukların başından ayrılmadığı yeri ise musluklarından çikolata akan stant oldu. İstenilen meyveyi musluğun altına tutarak

çikolatalısını yeme şansı yakalanan stant, çocuklar kadar büyüklerin de ilgisini çekti. Birçok kişinin defalarca kuyruğa girerek tekrar tekrar aynı lezzeti yeniden tattıkları gözlendi. Virginia eyaletinin bilinen en popüler festivali olarak kabul edilen Çikolata Aşıklar Şenliği ilk defa 1992 yılında şehrin ticaretini canlandırmak ve şehre yerli ve yabancı turist çekmek için Fairfax Ticaret Merkezi, Fairfax Tüccarlar Derneği ve şehrin en büyük üniversitelerinden George Mason Üniversitesi’nin ortak çabasıyla başlatılmış. Şenlik, o tarihten bu yana her yıl geleneksel olarak düzenleniyor.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.