POSTA212 - SAYI 20 - EK

Page 1

CİM BOM’DA MANCHINI DÖNEMİ ■ Fatih Terim’le sürpriz bir şekilde yollarını ayıran Galatasaray, İtalyan teknik direktör Mancini ile 3 yıllığı 12,5 milyon avroya anlaştı. » 13’TE

‘AYSAL TERİMİ HİÇ İSTEMEDİ’

TÜRK PR’CI ZİRVEYE KOŞUYOR ■ “Obama’nın kampanyasını değiştiren Türk” olarak bilinen iletişim ve pazarlama uzmanı Hüma Alpaytaç’ın ABD’deki şirketi yeni başarılara imza atmaya devam ediyor. » 9’DA

■ Galatarasay Kulübü’nün içini dışını en iyi bilen gazetecilerden biri olan Kadir Çetinçalı, Fatih Terim’in bir çırpıda gönderilmesinin perde arkasını ve sarı-kırmızılı camiada yaşanan ‘pembe dizi’ kıvamında olayları POSTA 212’ye anlattı.. » 13’TE

2 Ekim 2013 Çarşamba YIL 1 • SAYI 20

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

www.posta212.com

ABD’DE BİR TÜRK’ÜN 63 YIL ÖNCE GÖNDERDİĞİ

ANITKABİR BAYRAK DİREĞİNİN HİKAYESİ Amerika’da yaşayan Nazmi Cemal isimli bir Türk vatandaşı, 14 yaşında geldiği New York’ta Amerikan sancak direkleri üreten bir fabrikanın sahibidir.

Nazmi Cemal, Atatürk için bir Anıtkabir inşa edildiğini duyunca öyle bir bayrak direği yapmak ister ki, dünyada eşi ve benzeri olmasın...

Ve 9 Kasım 1950 günü yerine dikilen Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘1 numaralı’ bayrak direği 63 yıllık kutsal görevini geçtiğimiz günlerde geçici olarak devretti » 8’DE

OBAMA’NIN EN İYİ ARKADAŞI TECAVÜZ SANIĞI ■ Başkan Obama’nın ‘Dreams From My Father: A Story of Race and Inheritance’ adlı otobiyografisinde de adından ‘Ray’ diye bahsettiği Keith Kakugawa, evine yemeğe davet ettiği bir kadına tecavüz ettiği gerekçesiyle tutuklandı. » 3’TE

VERSACE’NİN EVİ YOK PAHASINA » 14’DE SATILDI!

Ünlü atlet Carl Lewis AÇLIĞA SAVAŞ AÇTI NEW YORK’TA ASAYİŞ BERKEMAL

BILL CLINTON ELİF’İ UNUTMADI

■ Dokuz altın ve bir gümüş madalyasıyla tarihin en iyi Olimpiyat sporcularından birisi olarak hatırlanan Carl Lewis, Birleşmiş Milletler bünyesinde açlığa karşı savaşıyor. Kendi adına bir vakıf da kuran Lewis ayrıca, sporu bıraktığı 2009’dan bu yana Birleşmiş Milletler İyi Niyet Elçisi olarak çalışıyor. » 6’DA

■ New York’taki cinayet oranı 1950’li yıllardan bu yana görülmedik bir şekilde yüzde 27 oranında düşerek rekor kırdı. Eylül itibariyle bu yıl şehirde kaydedilen cinayet sayısı 240 oldu. Geçtiğimiz yıl ise aynı dönemde 327 cinayet işlenmişti. » 3’TE

BİR DOLANDIRICILIK HİKAYESİ VE OYUNCAK MÜZESİ ■ Yüzbaşı kılığına girip kandırdığı gerçek askerlerle birlikte Köpenick Belediyesi’ni Alman Kralı II. Wilhelm’in adını kullanıp dolandıran Vilhelm Voigt adlı bir ayakkabı tamircisinin İstanbul Oyuncak Müzesi’ne dek uzanan ibretlik öyküsü. » 15’TE

» 2’DE

■ Eski ABD Başkanı, Clinton Global İnitiative’de yaptığı konuşma sırasında Kenya’daki AVM saldırısında ölen 8 aylık hamile Elif Yavuz’un hikayesini anlatırken gözyaşlarını zor tuttu. » 8’DE

Al Di Meola ilk kez Türk basınına konuştu

ROLS ROYCE EN HIZLISINI ÜRETTİ

■ ‘Zenginliğin ve asaletin sembolü’ olarak kabul edilen Rolls Royce’un 107 yıllık tarihi boyunca ürettiği en hızlı otomobil olan 12 silindir ve 624 beygir gücündeki Wraith modeli büyük ilgi uyandırdı. » 8’DE


2

Toplum Yaşam

2 Ekim 2013 Çarşamba

Serdar İlhan

Ünlü caz gitaristi Al Di Meola, bu yıl Beatles’a selam veren yeni albümü All Your Life’ı piyasaya çıkardı. Ünlü müzisyen yakınlarda Türkiye’yi ziyaret eder mi bilinmez, ama İstanbul izleyicisini müziğine daha yakın bulduğunu söylüyor

Müziğimize ve müzisyenimize sahip çıkalım UZUN yıllar Amerika’da Türk Müziğini tanıtmak için projeler yapılıyor, ben bunun içinde en çok yer alan kişilerden biriyim. Birçok Türk müzisyenini tanıştırdım Amerikalı seyircilerle, bunların bazıları gerçekten büyük beğeni gördü. Örneğin Hüsnü Şenlendirici ve NY Gypsy All Stars ile yaptığımız turneler değişik seyirci kitlelerine ulaştı asla Türklerle kısıtlı kalmadı. 2008 yılında Baba Zula ile Mid West Festivalleri turuna çıkmıştım ve Amerikalıların onların müziğine olan ilgisi beni çok şaşırtmıştı. Öyle ki ikinci konserden sonra ellerinde satacak CD kalmamıştı. Selim Sesler konseri Amerikalı seyirci ile doluydu! 2009 yılında Summer Stage programcısı Erika Elliot beni aradı ve festival programına birlikte bir çingene müziği konseri ekliyelim dedi, ben de çingene müziği yerine Türk Müziği eklemeyi önerdim. Türk Müziği ile ilgili hiç bilgileri olmadığını ama Kabul ettiklerini bildirdi. İşte İstanbulive serisine bu şekilde başlandı ve Türk müziğinin tanıtımı açısından da çok faydalı oldu. Bu seri halen devam etmekte. New Yorklu Türklerin ilgisi de çok yoğun. Summer Stage Festivali kapsamında olduğu içinde Amerikalı seyirciye de çok rahat ulaşıyor. Basında ilgi çok büyük, artık bir Türk kültür klasiği oldu. Bu pojenin büyük bir bölümü Kültür Bakanlığı, Türk Kültür Vakfı, Marmara Manhattan Oteli ve Türk Hava yolları desteği ile oluyor. Bunun dışında da Türk işadamlarının küçük desteklerini alıyor. İki sene önce Lincoln Center Festivalinde geçen sene de SXSW Festivaline Austin, Texas’ta yapıldı İstanbulive. Acaba devam edebilecekmiyiz İstanbulive konserlerine, zaman gösterecek bunu. New York’ta kültür projeleri Moon and Stars , Federasyon, Turkish Cultural Center ve bazı kişisel projelerle gerçekleşiyor. Son yıllarda da bu projeler gittikçe azalıyor! Türkiye’deki kültürel değişimin bir yansıması New York’a da ulaşıyor yavaş yavaş. seviyeli projelere katılım azalıyor. Bu projelerin büyük çoğunluğunu düzenleyen biri olarak bu değişimi çok net görebiliyorum fakat bunun tersine Türk Müzik ve kültür projelerine Amerikalı seyircinin katılımında ise büyük bir artış var. Geçtiğimiz hafta yapılan Moğollar konserlerine gelen Amerikalı seyirci sayısı yüzde 40 a yakındı. Amerika’da Anadolu Rock’a olan ilginin artışının bir yansıması bu. Ben bu oranı ilk kez görüyorum yaptığım konserlerde. Moğollar konserinin en ilginç izlenimi de 68 kuşağı Türk seyircisinin bu olaya yeterince sahip çıkmamasıydı. Gençler çoğunluktaydı yine! Cahit Berkay’ın dediği gibi yeni gençlik bizim kuşağa göre çok daha duyarlı galiba. Aslında çok özel bir dinleti oldu, Emrah Karaca’nın babası Cem Karaca’nın şarkılarını söylemesi, Cahit Berkay’ın film müzikleriyle tekrar 1970’lere gitmek çok nostaljikti. Açıkçası ben kalabalık bir romantik 68 kuşağı beklerdim bu konsere! Yakında buna benzer bir konser daha olacak Drom’da, bu sefer bizim kuşağa yakın, Yeni Türkü gelecek, bakalım bizim kuşağın katılımı ne olacak. New York’ta hergün yüzlerce konser var, bunların arasında bizim de sesimizi duyurabilmemiz müziğimizi dinletebilmemiz çok ta kolay değil. New York’ta Türk müziği yapan müzisyen sayımız bile okadar az ki, 3-4 şehir aynı anda 29 Ekim kutlaması yaptığında müzisyen bulamıyor! Müziğimiz ve müzisyenlerimz konusunda daha hassas olalım, sahiplenelim ve destekleyelim, kaybolmayalım.

A M E R İ K A’ D A K İ

‘İSTANBUL MÜZİĞİMİ DAHA İYİ ANLIYOR’ (SERDAR İLHAN – BARBAROS SAYILGAN / NEW YORK – POSTA 212) Ünlü caz gitaristi Al Di Meola’yla New York’ta bir araya geldik. 1970’lerde Chick Corea’nın grubu Return to Forever’da ünlenen, daha sonra solo olarak dünyanın en önemli gitar fusion albümlerine imza atan Di Meola, 90’lardan itibaren yüzünü akustik dünya müziğine döndü. Ünlü müzisyen, 2013 yılında çocukluk favorisi olan Beatles grubu anısına All Your Life albümünü çıkardı ve bu albümde Beatles şarkılarını kendi tarzında yeniden yorumladı. Di Meola daha önce İstanbul’a da gelmiş ve Hüsnü Şenlendirici ile birlikte çalmıştı. 59 yaşındaki müzisyen, “Çalışmalarımın doğası nedeniyle son yıllarda daha çok turneye çıkıyorum. Eskisinden daha az otobüs yolculuğu, daha çok uçak yolculuğu yapıyorum. Müziğim ABD dışında giderek popüler hale geldi, bu nedenle turneler beni giderek daha uzak yerlere taşıyor,” diyor. “Müziğimde cazın dışında dünya müziği öğeleriyle Akdeniz ülkelerinin daha çok bağlantı kurabildiğini görüyorum. İstanbul gibi yerlerde çalarken bunu hissedebiliyorum. Bu öğeleri anlıyorlar çünkü daha yakınlar. Müziğimin dünyanın o köşesiyle daha bağlantılı olduğunu hissediyorum,” diye anlatıyor, Akdeniz ülkeleri ve Türkiye ile bağlantısını. » HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ OLAĞAN ÜSTÜ Peki ya Türk müzisyenlerle çalışmak is-

tiyor mu? “Hüsnü “Şenlendirici ile çalışmak müthişti” diyor. “O olağanüstü bir enstümantalist. Çok duygusal ve zeki bir müzisyen. Onunla sahnede olmak büyük keyifti. Türkiye’de de onunla çaldım, benim grubuma emprovize bir şekilde dahil oldu ve hepimiz ondan çok etkilendik. Onunla başka çalışmalar da yapmak isterim.” New Jersey’de doğup büyüyen Di Meola, Manhattan’a yarım saat mesa fede yaşamanın üzerinde önemli bir etki bıraktığını söylüyor. “ Lower East Side’da 2. Avenue ve 6. Cadde’nin köşesinde Hendrix ve Who gibi o dönemin müthiş gruplarını gördüm ve çok etkilendim. Lise öğrencisi olarak otobüse binip Manhattan’a gelmek, oradan metroya binmek benim için inanılmazdı. Ayrıca haftnın her günün caz vardı ve çok çeşitli isimleri tanıdım. 58. Caddede Latin müziğiyle tanıştım. New York’a yarım saat mesafede yaşamak zihnimin açılmasını sağladı.”

» BEATLES VE ABBEY ROAD

Beatles, büyürken en sevdiği gruplardan biriymiş. “Beatles şarkıları o kadar güzel ki, hazine gibiler. Elbette farklı bir müzik, pop müzik yapıyorlar ama estetik açıdan güzel şarkılar” diyor. Beatles albümü yapmaya neden karar verdiğini soruyoruz. Bu, onun gibi bir virtüöz için basit bir iş gibi görünüyor. “Basit olabilir ama bir nesil bu müthiş soundu olan grup sayesinde müziğe başladı. Ayrıca zaman geçtikçe onlar da besteci olarak büyüdüler. Şarkıları daha deneysel ve ilginç bir hal aldı. Ancak Beatles dağılıp

solo işler yapmaya başladığında onlara ilgimi kaybettim. Ama o sırada ben de enstrümanımı giderek geliştiriyordum. Yaptığım işte daha iyi olmak ve daha karmaşık müzikler çalmak istiyordum. Amacım o müziğin basitliğinin öylesine geçmekti. Ama müziğin çalması ya da dinlemesi zor olması gerekmiyor. Basit şarkılar da dünyanın en güzel müziği olabilir. Çocukken sevdiğim Beatles şarkılarının büyük çoğunluğunu hala sevdiğimi fark ettim,” diyor. Albümün bir bölümünü, Beatles’ın kayıt yaptığı Londra’daki ünlü Abbey Road stüdyosunda, analog olarak tamamlamış. “Onların izinden gitmek, anı mikrofonları kullanmak ve aynı teknikle kayıt yapmak istedik. Abbey Road’un dünyanın en iyi stüdyosu olarak bilinmesinin bir nedeni var. Bu nostaljik bir şey değil, duyduğum en iyi sounda sahip” diyor. Ama artık çok pahalı olduğu için müzisyenlerin burayı tercih etmediğini, burada daha çok soundtracklerin kaydedildiğini anlatıyor. »ARTIK ALBÜM DEĞİL, KONSER İSTİYOR Peki yıllar başka neler değiştirdi? “Mü ziksel motivasyonum değişti,” diyor Al Di Meola. “Artık daha çok konser vermek istiyorum daha çok albüm yapmak değil. Müzik endüstrisindeki değişimler nedeniyle artık plakçılar yok. Plakçıya gidip, plakları taramak aradan bir şeyi çekip çıkarmak, kapağını incelemek artık bitti. Devri doldu. Dijital müziğe ulaşmak daha kolay, ama eskisi gibi romantik değil.”

AMERİKALILAR SİFONU AYAKLARIYLA ÇEKİYOR

Azgın goril hayvanat bahçesinden kovuldu (DALLAS – POSTA 212) 23 yaşındaki erkek goril, dişi gorillerle anlaşamadığı ve onlara saldırdığı gerekçesiyle Dallas Hayvanat Bahçesi’nden Riverbanks Hayvanat Bahçesi’ne transfer edildi. Patrick isimli saldırgan gorilde davranış bozukluğu olduğunu belirten hayvanat bahçesi görevlileri, onun insanlarla ve erkek gorillerle çok iyi anlaştığını fakat dişi gorillerle asla anlaşamadığını söyledi. Dişi gorillere saldırdığı gerekçesiyle Dallas Hayvanat Bahçesi’nden transfer edilen Patrick’in, 2004 yılında hayvanat bahçesinden kaçarak üç kişiyi yaralayan Jabari adlı erkek gorille çok iyi anlaştığı söylendi.

» TEK BAŞINA YAŞAMAYA MAHKUM OLDU

Patrick, transfer edildiği Riverbanks Hayvanat Bahçesi’ndeki kafesinde tek başına yaşamaya mahkum edilirken, Dallas Hayvanat Bahçesi’ne iki erkek goril getirildi. Yetkili Laurie Holoway, Patrick için “Onu kazanmak için elimizden geleni yaptık. Patrick 18 senedir buradaydı. O çok akıllı ve herkes onu çok seviyor. Patrick’in gitmesine izin verdiğimiz için gerçekten çok üzgünüz. Fakat bu onun ve hayvanat bahçemiz için en doğru karardı” diye konuştu.

TÜRKLERİN

GAZETESİ

Arzu Kaya

Uranlı twitter@arzukayauranli

7 PARAGRAFTA ABD ABD’DE yaşamanın avantajları ve dezavantajlarından bahsetmemi isteyen okurlarımıza... ABD özgürlükler değil; kurallar ülkesidir. Burada her işi kuralına göre yapmayı öğrenmek zorundasınız. Türkiye’deki adamsendecilikle Amerika’da yaşamak mümkün değil. Sistem tıkır tıkır işlediğinden hatanız, ya da ihmaliniz gözden kaçmaz eninde sonunda gelir sizi bulur!. Problemi, muhatabınız memura, “Ağbi yok mudur bunun bir çaresi?” gibi yaklaşımlarda bulunarak çözmekse imkansızdır. ABD’ye giriş yaparken 10 bin dolardan fazla paranız varsa IRS’e bildirmeniz istenir. Ve bu kadar paranız varken bankalar bu ülkede kredi geçmişiniz olmadığı için size hesap açmaz! Kredi kartı başvurularınız -aynı sebepten dolayı- geri döner. Ev sahipleri size güvenip evlerini kiralamak için bin dereden su getirir. Hatta büyük apartmanlarda müstakbel komşularınızdan oluşan bir heyet, apartmanlarına layık olup olmadığınızı anlamak için sizi sözlü sınava bile tabi tutar! ABD iş cenneti değil! Özellikle 11 Eylül’den sonra çalışma izniniz yoksa üstelik bir de İngilizce bilmiyorsanız vay halinize! Saati beş dolara benzincide gaz basar, pizza dağıtır, limuzin kullanır ya da bulaşıkçılık, -şanslıysanız- garsonluk yaparsınız. Türkiye’de devlet hastanelerinin durumunun pek iyi olmadığı malum ama burada sağlık sigortanız yoksa durumunuz daha da vahim! Bu gelişmiş ülkede böyle kötü bir sağlık sistemi olması inanılır gibi değil! Sağlık hizmetleri oldukça pahalı olduğu için doktora gitmektense ihtiyacınız olan ilacı eczaneden alıp içebilirsiniz; tabi yalnızca reçetesiz alınabilenleri. Ama bu konuda sistem iyi çalışıyor: Birçok reçeteli ilacın reçetesiz satın alınabilen türevleri eczane raflarında sizi bekliyor! Unutmadan belirteyim, bu ülke sigara tiryakileri için bir cehennem. Çünkü burada kapalı alanlarda lokanta ve kahvehaneler dahil sigara içmek kesinlikle yasak. Fakat illa da tiryakisiyim bırakamam derseniz binaların önünde yazın terleyerek kışın titreyerek sigara içmek mümkün! Bu arada değinmeden edemeyeceğim, ABD genelini bilemem ama New York’un en sevdiğim tarafı, burada kendinizi olduğunuz gibi sunma lüksünüzün olması. Bir partiye gittiğinizde kimse ne yiyip ne yemediğinizi sorgulamaz! Evliymişsiniz bekarmışsınız; çocuğunuz varmış yokmuş kimseyi ilgilendirmez. Kimse kimsenin eteğinin boyuna ya da başındaki türbana yorum yapmaz kafayı takmaz! Ama bir ödül gibi görünen bu bireysel özgürlüğe saygı kimi zaman kendinizi yalnız hissetmenize de yol açabilir! Oturduğunuz 30 katlı apartmanda hiçbir komşunuzu tanımazsınız! Çoğu zaman oturduğunuz kattaki komşuların isimlerini bile bilmezsiniz! Onlarla sohbetleriniz hi ve bye’ı geçmez! Bir de yalnız ABD’de değil, genel olarak yurtdışında, ‘Hiç bir yerli olamama ama her yerli olma’ hissine alışmak gerekir. Çünkü her geçen gün ne oralı ne buralı, hem oralı hem buralı olursunuz. Tuhaftır, siz yaşadığınız ülkede vatan hasreti çekerken, kendi ülkenizde Türkiye’den “biz” diye bahsettiğinizde herkes sizi oradan bahsediyor sanır! Hala kendinizi Türkiyeli saydığınızı anlayamazlar! Her “biz” diye anlattığınız şeye “Burada da öyle” diye karşılık vererek sizin iyice “biz” olmadığınızı yüzünüze vururlar. Avantajlar, dezavantajlar... Türkiye mi? ABD mi? Ben kendi tecrübelerimi ve gözlemlerimi anlattım. Kararı siz verin...

REYTİNG SAVAŞININ GALİBİ NBC Televizyonlarda yeni sezonun başlamasıyla birlikte dizi savaşı da kızıştı

BU KADARI DA OLMAZ ABD’de yapılan bir anket, Amerikalıların üçte ikisinin sifon çekerken elleri yerine ayaklarını kullandığını ortaya çıkardı

(NEW YORK- POSTA 212) ABD’nin Wisconsin eyaletindeki Milwaukee şehrinde merkezi olan banyo tasarımı şirketi Bradley Corporation’un yaptığı bir araştırma, Amerikalıların çoğunun kamu tuvaletlerini kullanırken sifonu ayaklarıyla çektiğini tespit etti. Bradley Corporation anketine katılan 1000 kişinin 640’ı kamu tuvaletlerini kullanırken mikrop kapmaktan korktuğunu bu nedenle ellerini kullanmaktan çekindiklerini belirtti. Şirketin yayınladığı basın bildirgesinde “Yani sifonu elinizle çektiğinizde tanımadığınız birinin ayakkabısının altına dokunmuş oluyorsunuz” yorumu ya-

pıldı. Anketin diğer ilginç sonuçları ise Amerikalıların yüzde 60’ının tuvalet kapısını ve musluğunu tuvalet kağıdı kullanarak, yarısının ise kalçasıyla iterek açmaya çalıştığı oldu. Halkın kamuya açık alanları kullanırken ne hissettiklerini araştırmak amacıyla Bradley Corporation tarafından yapılan bu ankete katılanların yüzde 63’ü hijyenik koşullardan dolayı kamu tuvaletlerini kullanırken çok kötü tecrübeler yaşadığını söylerken, kamu tuvaletleri hakkında en çok gelen şikayetlerin kötü koku (yüzde 82), sifonu çekilmeyen klozet (yüzde 79) ve genel kirlilik (yüzde 73) olduğu söylendi.

(NEW YORK – POSTA 212) NBC ve CBS Pazartesi geceleri iki yeni gerilim dizisinin yayınına başladı. Ancak ilk etapta reyting yarışını NBC kazandı. NBC kanalında 23 Eylül’de yayınlanmaya başlayan ve başrolünde James Spader’ın bulunduğu “The Blacklist” dizisi, 12,6 milyon izleyiciyle reyting rekoru kırarken, CBS’in Toni Collette ve Dylan McDermott’un oynadıkları “Hostages” dizisi 7,5 milyonda kaldı. Ayrıca NBC, CBS’ten iki kat fazla genç izleyici çekmeyi başardı. The Blacklist eleştirmenlerden de tam not alırken, James Spader’ın televizyon dizilerindeki popülaritesinin de reytinglere katkı sağladığı düşünülüyor.


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Toplum Yaşam

GAZETESİ

2 Ekim 2013 Çarşamba

OBAMA’NIN EN İYİ ARKADAŞI TECAVÜZDEN YAKALANDI Başkan Obama’nın ‘Dreams From My Father: A Story of Race and Inheritance’ adlı otobiyografisinde de adı geçen ‘Ray’, bir kadına tecavüz etmekten tutuklandı (NEW YORK - POSTA 212) ABD Başkanı Barack Obama’nın lise yıllarındaki en iyi arkadaşı Kaliforniya’da bir kadına tecavüzden tutuklandı. Başkan Obama’nın Hawaii’de liseye gittiği yıllarda kendisine “ağabeylik” yapan en iyi okul arkadaşı Keith Kakugawa’nın, geçtiğimiz günlerde evine akşam yemeğine davet ettiği bir kadına tecavüz ettiği iddia edildi. Kaliforni-

PASTANEYE IRKÇILIK CEZASI

ya’nın Arcata şehrinde gerçekleşen bu olayın sonunda saldırı ve tecavüz suçundan tutuklanan 54 yaşındaki Kakaguwa için 400 bin dolar kefalet bedeli belirlendi. “Dreams From My Father: A Story of Race and Inheritance” adlı otobiyografisinde kendisinden iki yaş büyük olan Kakaguwa’dan “Ray” diye bahseden Başkan Obama, Ray ile 9’uncu sınıftayken tanıştığını ve onun “ samimi ve esprili” biri olduğunu anlatmıştı.

25 yaşındaki kadın, siyah olduğu için işe alınmadığı pastaneye açtığı davayı kazandı

Kürk satışını yasaklayan ilk kent Moda merakıyla bilinen Batı Hollywood’da kürk ve kürklü giysilerin satışı yasaklandı

(LOS ANGELES – POSTA 212) Geçtiğimiz hafta Batı Hollywood mağazalarda kürk satılmasını yasaklayan ilk kent oldu. Kent konseyi üyelerinin iki yıl önce oybirliğiyle kabul ettikleri yasa, geçtiğimiz hafta devreye girdi. Yasaya göre kürk hiçbir şekilde giyim eşyalarında kullanılamayacak, ancak yasak ev eşyalarını ya da deri ürünleri kapsamıyor.

3

(NEW YORK – POSTA 212) Queens’in Middle Village semtindeki ‘Framboise Patisserie’ adlı pastane ırkçılık yaptığı gerekçesiyle 25 bin dolar para cezasına çarptırıldı. İnsan Hakları Komisyonu’nun bulgularına göre, 2011 yılının Ekim ayında fırına iş başvurusunda bulunan 25 yaşındaki Jamilah DaCosta’ya siyah olmasının insanları korkutacağı gerekçesiyle tezgahta çalışamayacağı söylendi. İnceleme sonrası açılan davanın ardından, Craiglist’e ‘tezgahtar kız’ aradığına dair ilan veren pastane ırk ve cinsiyet ayrımcılığı yaptığı için 25 bin dolar ceza aldı. DaCosta olayı anlatırken, “Çok kırıldım. Görüşme sırasında henüz konuşmaya hatta özgeçmişimi bile göstermeye zaman bulamadan beni geri çevirdiler. Siyah olduğum için müşterilerini korkutacağımı söylediler” dedi. DaCosta’ya mutfakta boş pozisyon olması halinde işe alınacağını, ancak tezgahta çalışamayacağı söylenmiş.

Kedi köpek satışının ve hayvan performanslarının da yasak olduğu Batı Hollywood, ABD’nin en hayvan sever kenti olarak biliniyor. Ancak aynı zamanda modaya da en düşkün şehir olan Batı Hollywood’da kürk yasağının nasıl karşılanacağı merak ediliyor. İstatistiklere göre moda endüstrisinin kürk merakı her yıl 50 milyondan fazla hayvanın ölmesine neden oluyor.

» İDDİAYI REDDEDİYORLAR

Kovulduğu şirkete

ATEŞ AÇTI

NEW YORK’ta cinayetler azaldı New York’taki cinayet oranı 1950’den beri görülmedik bir şekilde yüzde 27 düşerek rekor kırdı (NEW YORK – POSTA 212) Eğer bu ortalamayla devam ederse yıl sonunda New York’ta cinayet oranı 1950’lerden beri görülmemiş bir seviyeye inecek. Eylül itibariyle şehirde kaydedilen cinayet sayısı 240 oldu. Geçtiğimiz yıl aynı dönemde 327 cinayet işlenmiş, yıl sonu toplam rakam 418’i bulmuştu. Bu da 1960’lardan beri görülen en düşük seviyey-

di. Geçmişe bakıldığında, 1990 yılında öldürülen insan sayısı 2245’ti. Geçtiğimiz haziran ayında cinayet rakamlarındaki gerilemeye dikkat çekilmiş, Emniyet Müdürü Raymond Kelly , düşüşün en büyük nedeni olarak kamuoyunda çok tartışılan ve belediye başkan adaylarının kampanyalarının ana maddesi olan “durdur ve ara” politikasını göstermişti. Ancak 2013 yılında bu şekilde yapılan aramaların sayısı da büyük ölçüde azaldığı açıklandı.

(NASSAU COUNTY - NEW YORK) Nassau County polisi, East Garden City’deki bir ışıklandırma şirketi çalışanlarına ateş ederek bir kişini ölümüne, bir kişinin de yaralanmasına sebep olan Asyalı adamı arıyor. Nassau County Polis Departmanı’na göre, 63 yaşındaki Sang Ho Kim, önceden çalıştığı Savenergy adlı ışıklandırma şirketine giderek çalışan personele ateş etti. Kurbanlardan biri olay yerinde hayatını kaybederken, 2 kişi de yaralandı ve Nassau Üniversitesi Tıp Merkezi’nde tedavi altına alındı. New York plakalı Honda Pilot marka araçla olay yerinden uzaklaşan Kim’in Savenergy şirketinden kovulduğu için öfkeli olduğu ve bu nedenle şirkete zarar vermek istediği anlaşıldı. Kim’in yaklaşık 1.80 cm boyunda olduğu ve kırmızı bir tişört giydiğini söyleyen Nassau polisi, olayın ardından Savenergy yakınlarındaki Roosevelt Field Alışveriş Merkezi’nin kapılarını kilitleyerek, müşterileri ve çalışanların bir süre dışarı çıkmasına izin vermedi. Daha sonra ise ortadan kayboldu.

Manhattan açıklarında dev balina Manhattan açıklarında dev balina görüldü. Rockaway sahili açıklarında avlanan balıkçılar, “Bu zamana kadar buralarda hiç balina görülmemişti” diye konuştu

(NEW YORK- POSTA 212) Manhattan açıklarındaki 12 metrelik dev kambur balina, New York’luları şaşırttı. İlk kez kıyıya bu kadar yakın bölgede bir balina gördüklerini söyleyen balıkçılar, ender gerçekleşen bu hadiseye şahit olmaktan mutlu olduklarını söyledi. Rockaway sahili açıklarında avlanan dev kambur balinayı görüntüleyen Bobby Leonard, “Böyle bir şey yok, balina resmen şehrin dibine kadar girmiş. Bu hiç duyulmamış birşey” şeklinde şaş-

kınlığını dile getirdi. Kardeşi ve babasıyla balığa çıkan Leonard, “Bu kadar büyük bir şeyi, bu kadar yakından görmek harika bir tecrübe” şeklinde konuştu. Manhattan’da bir dükkan işleten Leonard, balinayı farkettiğinde hemen kamerasını çıkararak uygun anı kollamaya başladığını belirterek, küçük balık sürüsü peşinde olan kambur balinanın 2-3 metre önlerinde su yüzüne çıktığını belirtti.

Pastanenin sahiplerinden AJ Saputhanthri ise görüşme sırasında işe zaten birinin alınmış olduğunu ve DaCosta’nın gerekli deneyime sahip olmadığını, daha önce yalnızca McDonalds’da çalışmış olduğu için kurabiye hamurunun ne olduğunu bile bilmediğini iddia etti.

PARTİ KABUS OLDU (NEW YORK – POSTA 212) Geçtiğimiz hafta sonu üniversite öğrencilerinin düzenlediği parti felaketle bitti. Partinin düzenlendiği East Village’daki binanın üç kat merdiveni çöktü. İki kat aşağı düşen bir kişi ağır yaralandı. Yedi katlı binanın çatısında mahsur kalan 30 kişiyi itfaiye kurtardı. Gece 01:30 sıralarında meydana gelen olayın ardından ağır yaralı bir kişi Bellevue Hastanesi’ne kaldırılırken, çatıda kalanlar yaklaşık bir buçuk saatlik çalışmanın ardından kurtartıldı.


4

Teknoloji

2 Ekim 2013 Çarşamba

GOOGLE’DA KORKUTAN ARIZA

(NEW YORK – POSTA 212) İnternet devi Google geçtiğimiz hafta chat mesajlarının yanlış kişilere gittiğine dair şikayetler aldı. Google önce problem üzerinde çalışmaya devam ettiklerini, sonra da sorunun yavaş yavaş düzeldiğini açıkladı. Mesajlaşma platformundaki bu hatanın nedeni açıklanmazken, sorunun Google Talk kullanarak Google Hangout platformundakilerle konuşmaya çalışanlarda ortaya çıktığı dikkati çekti. Sorunu Twitter’da paylaşan kullanıcılar, iş arkadaşlarına attıkları mesajların başka iş arkadaşlarına gittiğini, özel hayatlarının ihlal edildiğini ve bunun “korkutucu bir durum” olduğunu söylediler.

GAZETESİ

Yapılan bir çalışma, Amerikalıların yüzde 95’inin cep telefonu kullandığını ortaya çıkardı. Kullanıcıların büyük bölümü arama yapmanın yanı sıra cep telefonundan internete de giriyor

91’inin cep telefonu olduğunu ortaya çıkardı. Çalışmanın ilgi çeken yönü ise, cep telefonu kullanıcılarının çoğunun telefonlarını arama yapmanın dışında başka nedenlerle kullandığının tespit edilmesiydi. Yaklaşık 2500 kişinin telefon aracılığı ile katıldığı ankette ortaya çıkan diğer ilginç sonuçlar şöyle:

Cep telefonu kullanıcılarının yüzde 81’i mesaj gönderiyor ve alıyor ● Yüzde 60’ı internete giriyor. ● Yüzde 52’si uygulama indiriyor. ● Yüzde 49’u yol tarifi alıyor. ● Yüzde 48’i müzik dinliyor. ● Yüzde 21’i görüntülü konuşma yapıyor. ● Yüzde 8’i bulundukları lokasyonu diğerleriyle paylaşıyor.

AMERİKALILARIN YÜZDE 15’İ İNTERNET KULLANMIYOR

18 yaş ve üstü Amerikalıların yüzde 15’inin internet kullanmadığı ortaya çıktı. İnternet kullanmayan kişilerin yüzde 34’ü internete ihtiyacı olmadığını düşünüyor

Bitcoin karşılığı seks Geçtiğimiz aylarda, fiyatlarındaki dalgalanmalarla, dünya gündeminden inmeyen sanal para birimi bitcoin, yavaş yavaş fuhuş ekonomisinde de yerini almaya başladı (NEW YORK – POSTA 212) İngiltere’nin Birmingham kentinde yer alan bir genelev, artık erkek müşterilerinin, Bitcoin ile yaptıkları ödemeleri de kabul ediyor. Bugüne dek, ev, araba, mücevher gibi, para dışında da pek çok şey karşılığında erkeklerde birlikte olan hayat kadınlarının hikayelerine rastladık. Ancak bu seferki diğerlerinden oldukça farklı. İngiltere’nin, Birmingham kentinde yer alan “Vip Passion” adında bir genelev, müşterilerine sunduğu hizmetin karşılığını sanal para birimi olan Bitcoin ödemesiyle almaya başladı. Bitcoin ticareti, ilk olarak ABD’de, online kumar ve uyuşturucu alışverişlerinde kullanılmaya başlamış, daha sonrasında bazı otel, restoran ve barlar tarafından da benimsenmişti. Genelevin yetkilileri, geçmişte müşterin kredi kartıyla yaptıkları ödemelerden ötü-

TÜRKLERİN

CEP TELEFONSUZ AMERİKALI KALMADI (NEW YORK - POSTA 212) Amerikalıların yüzde 91’inin cep telefonu olduğunu ortaya çıkaran bir çalışma, çoğunun arama yapmanın dışında başka nedenlerden dolayı cep telefonu kullandığını söyledi. Princeton Üniversitesi Araştırma Merkezi’nin geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği bir çalışma, Amerikalıların yüzde

Geçtiğimiz hafta Google Chat mesajlarının farklı kişilere gitmesi, gizlilik ihlali endişelerine neden oldu. Kullanıcılar ise özel hayatlarının ihlal edildiğine ve bunun telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekti

A M E R İ K A’ D A K İ

rü çok sıkıntı yaşadıklarını söylüyor. Kartla yapılan ödemelerin aynı zamanda müşterilerin de çok başını ağrıttığını ifade eden yetkili, böyle bir sisteme geçme kararı almalarını altındaki sebebi böyle açıklıyor. Tüm bunların yanı sıra, bu yeni sistemin, bazı kötü niyetli müşterilerin, işleri bitince ödedikleri parayı geri almaya çalışma girişimlerinin de önüne geçtiği ifade ediliyor. Bitcoin, geçtiğimiz aylarda, fiyatla-

rındaki dalgalanmalarla dünyanın en hızlı değer kazanan para birimi olarak dünya gündeminde büyük yer almıştı. Bitcoin, İngiltere’de de ilk kez butik bir bar zinciri tarafından yaz ayları başında kabul etmeye başlanmıştı. Deneysel olarak başlatılan ve dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir insana kolayca ödeme yapmayı sağlayan sanal bir para birimi olarak geliştirilen ‘Bitcoin’ bundan beş yıl önce ‘Satoshi Nakamoto’ kullanıcı adlı kişi tarafından piyasaya sürülmüş ve 2010 yılında işlem görmeye başlamıştı. Altına benzeyen Bitcoin’in üzerinde ‘Vires in numeris’yazısı ise Latince’de ‘rakamlardaki güç’anlamına geliyor. Vip Passion’ın tarafından fuhuş ekonomisine de giren bitcoin ödemesinin, sektörün diğer oyuncuları tarafından da kullanılmaya başlanıp başlanmayacağı herkes tarafından merak ediliyor.

(NEW YORK - POSTA 212)Princeton Anket Araştırma Birliği tarafından yapılan ve 17 Nisan - 19 Mayıs 2013 tarihleri arasında, 18 yaş ve üstü 2.252 kişini telefon görüşmeleri aracılığıyla katıldığı ankette şu sonuçlar elde edildi: ● İnternet kullanmayan kişilerin yüzde 34’ünün internete ihtiyacı yok. ● İnternet kullanmayan kişilerin yüzde 32’si internet kullanımının çok zor olduğunu düşünüyor ve bilgisayarlarının virüs kapmasından endişe ediyor. ● İnternet kullanmayan kişilerin yüzde 19’u bilgisayar sahibi olmanın veya bir internet paketi satın almanın çok pahalı olduğunu düşünüyor.

● İnternet kullanmayan kişilerin yüzde 7’si fiziksel rahatsızlıklarından dolayı internete giremiyor.

» PARASIZLIK YÜZÜNDEN İNTERNETLERİ YOK

18 yaş ve üstü Amerikalıların yüzde 15’inin internet kullanmadığını tespit eden ankette, internet kullananların yüzde 76’sının evinde internete girdiği, yüzde 9’unun ise evinde internet bağlantısı olmadığı ortaya çıktı. Evlerine internet bağlatmayan kullanıcılar bu durumu birçok farklı nedenle açıklarken, bu grubun yüzde 44’ü finansal nedenlerden dolayı internet paketi almadığını söyledi.


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Yaşam

GAZETESİ

2 Ekim 2013 Çarşamba

5

Kurtuluş Savaşı yetimlerine ABD’li ilk Türklerden 2 milyon dolar yardım 1. Dünya Savaşı döneminde ABD ile Osmanlı’nın karşı cephelerde savaştığı yıllar… Türklerin aldıkları saat ücretleri özellikle Amerikalıların, ülkelerindeki Türklerin fazla para kazandığını söyleyip homurdanmalarına ve kıskançlıklarına neden oluyordu ABD’de yaşayan Türk sayısı 16 Ekim 1918’de Peabody’de en 1860’lardan itibaren her geçen yıl büyük işçi sendikası toplantılarınartmasına karşın din işleri ile ilgidan biri gerçekleştirildi. Deri sektöli Türkiye’den ilk imam 1910 yılınründe ağırlıklı olarak çalışan Türkda geldi. Osmanlı hüküler, Amerika Birleşik meti tarafından İslam’a Deri İşçileri SendiTÜRK geçmek isteyenlere de kası (United Leather AVENUE yol gösteren bir misyoWorkers of Ameriner olarak görülen İmam ca) içinde güçlü bir Muhammed Ali, ABD’ye konuma sahipti. 1 gelişinden kısa bir süre Numaralı sendikasonra Türklerin yoğun nın 1000’den fazla yaşadığı şehirleri ziyaüyesi vardı. Türkleretlere başladı. 3 Ocak’ta rin yanı sıra PolonNew York’a gelen İmam yalı, Yunan, Rus ve Muhammed Ali, 25 Ocak Amerikalı üyeler ve 1910 tarihinde Peabody’i temsilcilerinin yer alziyaret etti. 150 kişidığı kongrede, Türk@cmlzyrtcemil@turkofamerica.com nin katıldığı toplantıda lerin desteğini alan İmam Muhammed Ali, aday 544 oya karşı Türklere yeni geldikleri ülkede nasıl 514 oyla sendikanın başkanı seçildi. davranmaları ve yaşamaları gerektiLynn şehrinde Ağustos 1920’de yapığini anlattı. lan bir başka sendika seçiminde Ali İmam Muhammed Ali, Türklerin Efendi, Amerika Uluslararası Birleşik Deri İşçileri Sendikası’nın (United Le- yoğunlukta yaşadığı şehirlerden sıraather Workers International Union of sıyla Providence, Worcester, Boston, America) 35 delegesinden biri seçildi. Peabody, Lawrence, Lowell ve bir kaç yeri daha ziyaret etti. 35 yaşındaki Türklerin aldıkları saat ücretleri imamla ilgili yazılan bir habere, doğözellikle 1. Dünya Savaşı dönemimduğundan beri hiç sakallarını kesmede kıskançlığa da neden oldu. Amerika ile Osmanlı’nın karşı cephelerde diği notu düşülüyordu. İmam Muhammed Ali, o dönemsavaşması, Amerikalılar’ın ülkelede Columbia Üniversitesi’nde okurindeki Türklerin fazla para kazanyan Ahmet Emin Yalman ve Ahmet dığını söyleyip homurdanmlarına Şükrü Esmer’le birlikte saygı duyusebep oldu. O dönemde Peabody’de lan entellektüellerden biriydi. iki Türk parasını verip tiyatroya gitTürkler sayılarının çokluğuna mek istediği halde polis tarafından rağmen Peabody veya başka bir şehtiyatroya Türk oldukları gerekçesi ile re bir camii yapmayı düşünmediler. alınmadı. İşin peşini bırakmayan ve Amerika’daki Türklerle ilgili ‘Turks in polisten şikayetçi olan Joe Hüseyin, America’ kitabını kaleme alan Frank polisi görevden aldırmayı başardı. Ahmed, Türklerin finansal açından » AMERİKA’YA ATANAN İLK İMAM kendilerini rahat hissetmedikleri ve Türk konsolosluk görevlilerinin geri gitme fikri hep kafalarında olduPeabody ziyaret büyük heyecan yağu için cami yapmaya girişmedikleriratıyordu. Ulusal kimliğin yerleşmeni yazıyor. Türkiye’deki yakınlarına si için yapılan ilk ziyaretlerden biri para göndermek onların önceliğiydi. 1911 yılında Boston Konsolosu İbO yıllarda Cuma namazları, Türk rahim Efendi’nin Peabody’e gelmetoplumunun içinde dini bilgileri olan siydi. Yaklaşık 250 Türk, Peabody Bekir İbrahim ve Mehmet İbrahim Meydanı’ndaki O’Shea Binası’nda tarafından kıldırılıyordu. Sadece Pekonsolosu görmek için bir araya gelabody değil Salem, Lynn şehirlerinde de Türkler ihtiyaç olduğunda bu di. İbrahim Efendi konuşmasında isimlerden yardım istiyordu. Türkulus kimliğine vurgu yapıp eğitim ler, Peabody’deki Cuma namazlarını konusuna ağırlık verilmesini istedi.

Kilisesi’ne giden Mustafa, Rahip Fitzpatrick’in de yakın arkadaşıydı. Kilisede saygı duyulan biri olarak yaşayan Mustafa’nın cenazesi ile anısını yazan Frank Ahmed, ‘’Mehmet Amcam, ölen Mustafa amcanın mezarı başında Kur’an okuyordu. Soğuk bir kış günü ve karlı bir havaydı. Babam, Mehmet Amca’ma ‘benim üşüdüğümü, Kur’an okumayı yarıda bırakarak kahveye gitmemizi, dualarımızın ordan da kabul olacağını’ söyledi. Arabaya yürürken Mehmet Amcam yanıma geldi. Üşüyüp üşümediğimi sordu. Üşümediğimi söylediğimde de, babamın kafir olduğunu söyledi. Babam polemiğe girmek istemedi ve hep birlikte kahveye döndük,’’ diye yazıyordu.

Cemil Özyurt

» MEMLEKETE 2 MİLYON DOLAR

Emerson Park’ta bir araya gelip kılıyor, hutbe de Bekir veya Mehmet tarafından okunuyordu. Kışın da namazlar Turkish Orphan Society’nin salonunda kılınıyordu. Sayının giderek azalmasıyla 1950’lerde dini ibadetleri herkes kendi evine kaydırdı. Peabody’deki Türkler arasında birlik ve beraberliği gösteren en iyi örneklerden biri Ahmadiyya Hareketi’nin temsilcisinin şehri 13 Eylül 1923 ziyareti ile gerçekleşti. Londra ve Amerika’da pek çok konferansa katılan kısa süre Amerika’da kalan Hint asıllı Müftü Muhammed Sadik, Chicago ve Detroit’te pek çok Hristiyan’ın İslam’ı seçmesine vesile oldu. Türk toplumunun tanınan ismi Joe Hüseyin tarafından Peabody’e davet edilen Müftü Sadık, 16 Eylül Cumartesi günü belediye binasında tamamı Türklerin oluşturduğu bir konferansa katıldı. Ertesi günde Peabody’deki bir kilisede gerçekleştirilen ve sadece müslümanların değil hristiyanların da katıldığı konferansa ilgi büyük oldu. Türk ve Amerikan bayrakları kilisede birlikte dalgalandı. İki din arasında ilk diyalog bu toplantılar vasıtasıyla sağlandı. Türkler ve Kürtlerin hristiyanlarla iletişimleri din farklılığı yüzünden sınırlıydı.

» DİN DEĞİŞTİREN HARPUTLULAR Toplumda din değiştirmeye de hiç iyi gözle bakılmıyordu. Hatta 15 Temmuz 1917’de 21 yaşındaki Harputlu Kürt Mike Oman’ın Katolik olması büyük bir kavgaya da sebep oldu. Peabody’de Katolik Kilisesi’ne giden Mike Oman, hemşehrilerinin tepkisi ile karşılaştı. Sözlü taciz ve sataşmalara maruz kalan genç, neden hristiyan olduğunu soranlara kendi tercihi ve kimsenin ilgilendirmediği cevabını veriyordu. Bir gün Türklerin zaman geçirdikleri Walnut St üzerindeki kahve önünde beklerken Muhammed Sedelman isimli bir Türk gencinin Oman ve hristiyanlığa küfür etmesiyle başlayan tartışma, Oman’ın silahından çıkan mermilerle son buldu. Bıyıklarını kesmesi bile olay olan genç, o gün 3 kişiyi vurdu. Daha sonra Amerikan ordusuna katılan ve Mike Kelly Oman adını alan Harputlu genç, 1918’de 1. Dünya Savaşı’nda Fransa’da çarpıştı. Bir diğer din değiştiren isim de ‘the Old Turk’ lakabı ile tanınan Mustafa idi. Peabody’de uzun yıllar yaşayan Mustafa, pazar ayinlerine katılıp hristiyan toplumu ile yakın ilişkiler kurdu. Roman Katolik Saint John’s

Türkiye’de Kurtuluş Savaşı yıllarında Peabody ve çevre illerdeki Türkler ve Kürtler bir araya gelip yardım kampanyası düzenledi. 21 Ağusos 1921’de Türkiye’ye gönderilmesi için Washington’daki Türkiye temsilcisi Abdülhak Hüseyin’e 150 bin dolar verildi. (2013 parasıyla $1,948,051.95) Kurtuluş Savaşı sonrası yetim kalanlara yardımcı olmak amacıyla 1921’de Himaye-i Etfal’i kuran Dr Mehmed Fuad, 1923’te ABD’deki Türklerin yaşadığı şehirleri ziyaret etti. Türkiye’deki durum hakkında bilgi veren, yetimler için para toplayan Dr. Fuad, Wisconsin, Illinois, Michigan, New York, New Jersey, Massachusetts ve Rhode Island’ı ziyaret etti. Pek çok Türk ve Kürt, tüm hayatları boyunca biriktirdikleri paraları yetimlere destek olmak ve ülkenin yeniden inşaası için Dr. Fuad’a teslim etti. 1923’te Peabody’de sadece 240 Türk ve Kürt kalmıştı. Dr. Fuad, Peabody’i ikinci kez 14 Ağustos 1925’te ziyaret etti. Denver’daki Sosyal İşçilerin Ulusal Kongresi’ne katılmak için geldiğinde Peabody’e de uğrayan Dr Fuad, belediye binasında yapılan toplantıda Türk çocuklar için 6960 dolar toplandı. (2013 rakamlarıyla $92,800.00) Joe Hüseyin’in organize ettiği bağış kampanyasına 160 kişi katıldı. Toplantı-

da katılımcılar 5 ile 260 dolar arasında bağışta bulundu. Ortalama her bir katılımcı 43.50 dolar bağışta bulundular. 1911’de haftalığı 5-6 dolara çalışan insanlar, 1. Dünya Savaşı öncesi 18 dolar, savaş sonrası 20-25 dolar ücrete çalışıyordu.

» GERİ DÖNÜŞ

1930’lı yıllara gelindiğinde ABD’ye gelenlerin yüzde 85’i Türkiye’ye geri döndü. Geri dönüşte ekonomik küçülmenin ve yavaşlamanın da büyük etkisi oldu. Massachusetts’te 1923-1935 yılları arasında ayakkabı yapımında çalışan sayısı 69.3 binden 44.3 bine geriledi. 1923’te 13 bin kişiye istihdam sağlayan Havehill 1938’e gelindiğinde 5 bin kişiyi zor istihdam eder haldeydi. 1930 Federal Nüfus Sayımı’na göre Peabody’de kalan Türk sayısı sadece 98’di. Walnut Street’teki bir kaç kahve ve O’Shea Binası’ndaki Orphan Aid Society Hall’e rağmen Türk nüfusu gözle görülür bir şekilde eridi. Sayıları azalsa da aralarındaki dayanışma 1950’lere kadar sürdü. 1949’da Ermeni Harry Kizirian ve Türk Mehmet Mustafa 22 Walnut Street adresinde birlikte kahve işletiyordu. 1952’de mekanı Rum George Konstantin devraldı. Aynı yıl Ali Hasan isimli bir Türk ve Jas Geanoulis isimli bir Rum 28 Walnut Street adresinde ortaklaşa bir terzi işletiyordu. Türklerin ABD’ye gelişleri de dönüşleri gibi sıkıntılı oldu. O dönemin gazetelerine sık sık bilet almak istediği için dolandırılanlar, haberlere konu oldu. 1919’da Türkiye’ye dönmek için hazırlanan 100 kadar Türk yine bir Türk tarafından dolandırıldı. Süleyman Musa, Salem Evening News’e verdiği demeçte, bir süre Peabody’de kalan Kaptan Mehmet Bey’in bilet alması için kendisine verilen 20 bin dolarla birlikte kayıplara karıştığını söylüyordu. ABD’ye ilk ilk kuşak Osmanlılar, kendi ülkelerine bir gün dönme düşüncesiyle yeni kıtayı hiç benimsemediler. Büyük kısmı da düşüncesini yerine getirdi.

BİTTİ

İSRAİLLİ TURİSTLER TÜRKİYE’YE AKIYOR İsrail medyası, Türkiye’yi ziyaret eden İsraillelerin sayısının ağustos ayında yüzde 117 arttığına dikkat çekerken “İsrailliler, kitlesel olarak Türkiye’ye dönüyor” dedi

(TEL AVİV - ANKA) Türkiye ile İsrail arasında diplomatik krizin sürmesine rağmen bu yaz aylarında İsrailli turistlerin Türkiye’ye akması dikkat çekiyor. Bu gelişmeyi yansıtan İsrailli medya “İsrailliler, kitlesel olarak Türkiye’ye dönüyor” ifadesini kullandı. İsrail’in önde gelen gazetelerinden Yedioth Ahronoth’un sitesinde Ağus-

tos ayında 29 bin 356 İsraillinin Türkiye’yi ziyaret ettiği belirtilerek bunun geçen yılın eş ayına göre yüzde 117 oranında bir artış anlamına geldiğine işaret edildi. Haberde THY’nın bu gelişmelere katkıda bulunduğu, Tel Aviv-İstanbul hattına haftada 7 uçuş daha eklediğini, ucuz bilet satışına sunduğu kaydediliyor.

Türkiye’yi ziyaret eden İsraillilere ilişkin son veri için “Bu, İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin, Gaze çatışmaları ve filo olayı üzerine soğumasından sonra kaydedilen rakamlara göre etkileyici” yorumunun yapıldığı haberde Temmuz-Eylül döneminde kaydedilen 49,115 turistin ise, 2012 yazına göre yüzde 107’lik bir artışa işaret ettiği de vurgulandı.


6

Güncel

2 Ekim 2013 Çarşamba

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

CARL LEWIS AÇLIĞA SAVAŞ AÇTI

Sunay Akın @sunayakin62

KARA KEDİ FELIX İSTANBUL’DA!..

KEDİLERİN kutsal olduklarına ve şans getirdiklerine inanılır. Bu inanç, kedinin evcilleşmesinden sonra kültürler arasında yayılmıştır. Bilim insanları evcilleşen ilk kedilerin Nil Vadisi’nde görüldüğünü ve eski Mısırlıların onları, ambarlarını farelere karşı korumakta kullandıklarını söylemektedirler. Bu görev, kedinin bolluk, bereket ve şans getiren bir hayvan olarak algılanmaya başlamasının nedenini açıklamaktadır. İskandinav kültüründe de bereketi simgeleyen kediler için bir gün düzenlenirdi. Bu tören, çok tanrılı dönemde kedi kafalı Tanrıça olan Freyja’ya ithaf edilirdi. İngilizcede cuma günü demek olan “Friday” ve Almancada aynı güne ad olan “Freitag” sözcüklerinin kaynağı, Norveç dilindeki kutsal “Freyja Günü”dür. Ortaçağ Avrupası’nda kediler, veba hastalığının sorumlusu olarak gösterilip katledilirken, peygamberinin kedi alım satımını yasakladığı İslam kültüründe böyle bir kıyım yaşanmamıştır. Kara kedinin uğursuz sayılmasının nedeni de, Adem’in Havva’dan önceki eşi kabul edilen Lilith’in, Tanrı’nın buyruğuna karşı geldiği için siyah kediye dönüştürülmesidir. “Hansel ve Gratel” masalında olduğu gibi cadıların kara kediyle birlikte anılmasının nedeni de bu olaydır. İnsanların şans getirdiğine inandığı tek siyah renkli kedi ise 9 Kasım 1919 tarihinde doğar. Gözlerini dünyaya açtığı yer, karikatür sanatçısı Pat Sullivan’ın stüdyosudur!.. İlk çizgi film kahramanı olan bu siyah kedinin adı Felix’tir. Beş dakika süren ve sessiz olan bu ilk çizgi filmde koşturan Felix’in adı, Latince kedi demek olan “felis” ve şans anlamına gelen “felix” sözcüklerinden türetilmiştir. Pek çok insan ilk çizgi film kahramanı olarak Walt Disney’in “Mickey Mouse”unu bilse de, 1928’de izlenen sevimli fareden önce şöhret olmayı başaran Felix’tir. 20 Mayıs 1927 uçuş tarihinde çok önemli bir gündür. Çünkü o gün, Charles Lindbergh, Amerika’dan havalandığı uçağıyla Atlas Okyanusu’nu kesintisiz ve tek başına uçan ilk pilot olma unvanını Paris’e konarak kazanmıştır. Pilot arkadaşları arasında Lindbergh’in lakabı “Uçan Deli”dir. O, gerçekten de cesur ve tecrübeli bir pilottu ama sadece iki bin doları vardı. Lindbergh, Atlantik Okyanusu’nu aşma uçuşu için gerekli olan 13.000 doları Saint-Louis kentinin işadamlarından toplar. Bu nedenledir ki, uçağına “Saint-Louis’in Ruhu” anlamına gelen “Spirit of Saint Louis” adını koyar. Uçaklara kentlerin adının verilmesi bu başarılı uçuştan sonra giderek yaygınlaşır. Charles Lindbergh, Ryan Fabrikası’nda üretilen bir uçağı dönemin en ileri seyrüsefer cihazlarıyla donatmakla kalmamış, pilot bölümünün önüne de yedek yakıt deposunu koymuştur. Bu da demek oluyor ki, Lindbergh ünlü uçuşunu görüşü kapalı olarak yapmıştır. Bu haliyle Spirit of Saint Louis bir denizaltıdan farksızdır. Hem zaten, Lindbergh de çevreyi görebilmek için denizaltılarda kullanılan periskop sisteminden faydalanmıştır! Ünlü pilotun böylesi bir uçuşta şansa da ihtiyacı olacaktır elbette. Lindbergh, kendisine şans getirmesi için bir Felix oyuncağını yanında taşımıştır.

Dünyaca ünlü eski Olimpiyat Şampiyonu atlet Carl Lewis, Birleşmiş Milletler bünyesinde açlığa karşı savaşıyor. Lewis, sporu bıraktığı 2009’dan bu yana BM İyi Niyet Elçisi olarak çalışıyor (DENİZ AVŞAR - BM-- POSTA 212) Dokuz altın ve bir gümüş madalyasıyla tarihin en iyi Olimpiyat sporcularından birisi olarak hatırlanan ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından yüzyılın sporcusu seçilen ünlü atlet Carl Lewis, emekli olduğundan beri zamanını yardım çalışmalarına adadı. Carl Lewis Vakfı, birçok yardım kuruluşunun şemsiyesi olarak faaliyet gösterirken kendisi de 2009’dan beri Birleşmiş Milletler’de İyi Niyet Elçisi olarak çalışıyor ve BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün açlık sorununa dikkat çeken Hunger Run adlı kampanyasına destek veriyor.

» ‘GURUR DUYUYORUM’ Genel Kurul toplantıları sırasında görüştüğümüz Carl Lewis, “Birleşmiş Milletler’in bir parçası olmaktan onur duydum. Umarım bir değişim yaratabilirim. Dünyada da bir değişim görüyorum. Devletlerin duyarlı davranıp bu iyi değişimin bir parçası olması her ne kadar geleceğe olumlu bakmama neden olsa da, bu durum bir noktada duracağız demek değil elbette. Hala bugün, birçok insan açlık içinde hayatlarına başlıyor, birçok insan da maalesef açlık kervanına katılıyor. Yeterli su kaynaklarının olmaması yine en büyük problemlerden biri, ancak bu konularda Birleşmiş Milletler’de ülkeler bel-

Atlas Okyanusu’nu aşarken Lindbergh’in yanında taşıdığı Felix oyuncağının üretilen ilk örneğini bulmak hiç de kolay değil… İstanbul Oyuncak Müzesi’nin koleksiyonunu zenginleştirmek amacıyla uzun yıllardır kondisyonu iyi olan bir Felix oyuncağı arıyor ama bulamıyordum. Ne mutlu ki, siyah kedi Felix’in sözünü ettiğim özelliklere sahip bir oyuncağını bulduk ve açık artırmada kazanarak İstanbul Oyuncak Müzesi’ne kazandırdık. İşin garip yanı, müzemizde gönüllü olarak çalışan ve harika İngilizcesiyle internet üzerinden yapılan açık artırmaları her gün saatlerce takip ederek Felix’i bulan ve de müzemiz adına satın alan Gürol Kutlu da, düşen uçağından son anda kurtulmayı başaran bir pilottur!..

Dünyada açlık ve temiz suya erişim sorunlarıyla ilgili son 13 yılda inanılmaz bir değişim yaşandığını söyleyen Lewis “ama dünyadaki doğum oranlarına baktığımızda işimizin de zor olduğunu biliyoruz. Ne olursa olsun insanların da bütün bu zorluklarla başa çıkabilmek için cesaretinin olduğu ve üstlerine düşeni yaptıklarını görüyorum. Önemli olan da bu zaten” dedi.

Yürüyen reklam panoları onlar. İlgi çekici hareketleriyle dikkat çeken bu kişiler ‘başlarında işlerine karışan patronları’ olmadığı için oldukça mutlular

Kadın pilot Ruth Elder bu kazadan kurtulmayı başarır. Olayı gazeteden okuyan Felix’in yaratıcısı karikatürist Pat Sullivan, kara kedinin ağzından şu telgrafı çeker, Ruth Elder’e: “Ben iyiyim, karaya çıktım. Görüşmek üzere…” Pat Sullivan birkaç hafta sonra da, kadın pilota yeni bir Felix oyuncağı gönderir. Ruth Elder, bu yeni oyuncağıyla gazetecilere gülümseyerek poz verirken, şunları söyler: “Beni şans kurtardı!..”

Ünlü televizyon kanalı NBC, yayın hayatına 1928 yılında başlamıştır. Stüdyodan yapılan ilk deneme yayınında kameraların karşısında Felix oyuncağı vardır. Görüntü ayarı yapmak amacıyla kullanılan Felix böylelikle televizyona çıkan ilk oyuncak olma unvanını da kazanır.

» SON 13 YILDA BÜYÜK DEĞİŞİM

‘Ayaklı reklamlar’ MUTLU!

1927 yılının ekim ayında New York’un Roosevelt Havaalanı’nda aynı heyecan bir kez daha yaşanır. Atlas Okyanusu’nu aşma denemesinde bu sefer bir kadın pilot başroldedir!.. Ruth Elder de, Lindbergh gibi şans getirdiğine inandığı kara kedi Felix’in bir oyuncağını yanına almıştır. Ne var ki Elder’in uçağı Atlas Okyanusu’na düşecektir!..

Atlas Okyanusu’nu uçakla geçme denemelerinden birinde, 21 Eylül 1921’de, New York’tan havalanan bir uçak düşer ve içindeki dört insan hayatını kaybeder. Ölüm haberinin düşen bir göktaşı gibi içindekilerin kalplerini yaktığı evlerden biri de İstanbul’dadır! Anne ve babası İstanbul’da yaşayan ve Amerika’daki Skorsky uçak fabrikasında mühendislik yapan Kırım Türkleri’nden İslamof, Atlas Okyanusu’nu aşma uçuşlarında yaşanılan ilk kazada hayatını kaybedenler arasındadır.

li noktalarda anlaşmaya varmış durumda,” diye konuştu.

(VIRGINIA) Horacio Moreno, beş yıldır reklam panosu taşıyor: “Bu işten iyi para kazanıyorum.”Ancak, para, Moreno’nun bu işi yapmasının tek nedeni değil: “İş çok eğlenceli. Sürekli başımda durup, daha çok çalışmamı isteyen bir patronum yok.” Moreno, Arrow Reklamcılık için çalışıyor. Şirketin Washington şubesini 2001 yılında Michael Patterson açmış: “12 yıl sonra 11 ülkede, 49 kentte faaliyet gösteriyoruz. Son 7-8 yıl içinde panoları taşımak için binlerce kişiyi işe aldık. Genelde emlakçılardan talep geliyor ama hemen her sektörde varız.” Bu pano kiralık daire reklamı. Bina yöneticisi Vincent Stanton, bir yıl önce bu reklam hizmetinden yararlanmaya başlamış: “Bu reklamlar sayesinde daha çok kiracıya ulaşıyoruz.”Panoları taşıyanlar, daha fazla dikkat çekmek için, reklamları çevirmek, dans etmek ve zıplamak dahil farklı yollar deniyor. Reklam şirketi de çalışanlarına bu tür yeteneklerini geliştirmeleri için meslek içi eğitim veriyor.

Çalışanlar, sadece genç erkekler değil: “Bu işi yapamayacağımızı sanıyorlar, ama sonra yanıldıklarını anlıyorlar.” Estefanie Amaya, yedi aydır eğitim alıyor: “Önce kuzenlerim sonra da erkek kardeşim bu işi yapmaya başladı. Bunun üzerine ben de ilgilenmeye başladım. Yaz boyunca bu işte çalışacağım.” Panoları çevirmek hiç de kolay değil: “Bence bu iş çok iyi bir fırsat.” Panoları iyi çevirmenin teknikleri de var: “Panoyu belirli bir hızla çevirmelisiniz ki, yoldan geçenler, okuyabilsin. O yüzden belli açıları kullanmak gerekiyor. Bu eski bir reklam yöntemi gibi görünse de her zaman yeniliklere açığız.” Patterson’a göre, dinamik ve yaratıcı olmak, pano reklamcılığının Amerika’da giderek yaygınlaşmasını sağlıyor. (VOA)

Kardeş şehirlerin 2. yılında caz konseri (POSTA 212) Ankara ile Washington DC’nin 2011’de kardeş şehirler ilan edilmesinin ardından başkentler arasındaki kültürel bağların geliştirilmesi için Smithsonian Amerikan Tarihi Müzesi ve Meridian International Center işbirliğiyle konser düzenlendi. Meridian International Center binasında yapılan etkinliğe çok sayıda davetli katıldı. Davetlilere Türk yemeklerinin ikram edildiği konser öncesi konuşan Meridian International Center Başkanı Büyükelçi Stuart Holliday, Türkiye ile ABDarasındaki ilişkilere kültürel anlamda katkı yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Emre Kartari’nin yönetmenliğinde Serkan Alagök, Berk Kurdoğlu, Yunus EmreMuti, Emre Toprak ve Cemre Yılmaz, performanslarıyla davetlilere keyifli dakikalar yaşattı. Ankara Büyükşehir Belediyesi ile Washington DC arasındaki kardeş şehir protokolü, Ekim 2011’de Washington DC belediye binasında düzenlenen törende Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Washington DC Belediye Başkanı Vincent Gray tarafından imzalanmıştı.

Amerikalıların oyu Putin’e (NEW YORK – POSTA 212) Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir ankete göre, Amerikalılar Suriye’deki kimyasal silah krizi konusunda Rusya Devlet Başkanı Putin’in ABD Başkanı Obama’dan daha etkili olduğunu düşünüyor. youGov’un yaptığı anketlerde “Hangi dünya lideri Suriye’de kimyasal silah krizi sırasında daha etkili oldu” sorusuna Amerikalıların yüzde 49’u Putin yanıtını verirken, yalnızca yüzde 25 Obama’yı seçti. Cumhuriyetçiler arasında ise bu oranlar 63’e 7. Demokratlarınsa yüzde 37’si Putin’i, yüzde 50’si Obama’yı tercih etti. Krizde hangi lider daha az etkiliydi sorusuna ise yüzde 44 Obama, yüzde 10 ise Putin yanıtını verdi.


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Food and dining

GAZETESİ

Haftalik Burcunuz KOÇ: Huzur kazanç ve güzel gelişmelerin yaşanacağı harika bir gün karşılamakta. İş hayatınızda hızlı girişimlerde bulunup istediklerinizi kabul ettirebileceğiniz şartlar elde edebileceksiniz. Bugün sezgilerinize güvenerek hareket edin. BOĞA: Bu hafta; Kişisel bakımınıza zaman ayırabilirsiniz. Estetik müdahaleler gibi kişisel ihtiyaçlarınız için mükemmel sonuçlar elde edeceğiniz bir zamandasınız. Ayrıca kilo problemi yaşıyorsanız diyete başlamanız için oldukça favori bir haftadasiniz. İKİZLER: Mücadele edip sonuç alamadığınız konularda kararlar alıp başarı ile uygulayacağınıza işaret etmekte. Kendinizi hiç olmadığınız kadar güçlü ve kararlı hissedeceksiniz bu haliniz size bir çok kapıyı aralayacaktır. YENGEÇ: Gökyüzünün sizler için şiftesi ‘’CESARET’’ Sesiniz tavrınız duruşunuz haklı tepkinizi yansıtmalı. Hayatınızı yeniden yapılandırabileceğiniz sessiz çığlıklarınızı duyurarak isteklerinizi gerçekleştirebileceğiniz özel bir aydasınız. ASLAN: Ruhsal ve fiziksel enerjinizin yükselmesi ile birlikte iş hayatınızda başarılı çıkışlar elde edebileceğiniz fırsatlar söz konusu; Fakat birlikte çalıştığınız fikir ve görüşlerine önem verdiğiniz insanların uyarılarını dikkate almak kaydı ile. BAŞAK: Bu hafta; Alınganlık duygunuzu kontrol altına aldığınız takdirde yaşanacak bir çok olumsuz durumun önüne geçebilirsiniz ya da spora başlamak istiyorsanız harekete geçmelisiniz kısa bir süre içinde disiplinli hareket ederseniz kısa sürede fazla kilolarınızdan kurtulabilirsiniz. TERAZİ: Bu hafta; Çevrenizde gelişen nahoş olaylar sizleri bir hayli zorlayabilir. Başkalarının etkisi altında kalarak sağlıklı kararla almakta zorlanabilirsiniz. Ruhsal anlamda hemen her olaydan etkilenebilir ve buna bağlı sağlık problemleri yaşayabilirsiniz. AKREP: İş hayatınızda bir takım değişiklikler yaşanabilir yeni bir göreve getirilebileceğiniz gibi mesai arkadaşlarınızdan birinin görevine kısa süreli bir geçiş yaşamanızda söz konusu olabilir. Bu dönemde size sunulan dan çok kendi isteklerinizi hayata geçirmek için çabalamalı ve mümkün olduğunca ön planda olmaya özen göstermelisiniz. YAY: İş hayatınız önem kazanacak. Sorumluluklarınızın bilincindesiniz, Yapabileceklerinizin farkındasınız buda sizleri güçlü kılacak ve kariyer hayatınızda yıldızınızı parlatacak pozisyonlarla karşılaşacaksınız. Parlak zekanız sizi önemli bir mevki ye taşıyabilir. OĞLAK: Bu hafta; Yakınlarınızın kendi aile bireylerinizin yanlış yönlendirmelerine karşı dikkatli olmanız için uyarıyor sizleri. İş ve özel yaşamınızda geri dönüşü mümkün olmayan hatalar yapabilir kendinizi tam anlamı ile bu yanlış yönlendirme doğrultusunda çıkmaza sokabilirsiniz dikkatli ve duyarlı davranın. KOVA: İş hayatınızla ilgili konularda agresif tavırlarınız hoş karşılanamayabilir ve uzun zamandır birlikte çalıştığınız bir arkadaşınızla ciddi tartışmalar yaşayabilirsiniz. Haftabaşı itibari ile işinize daha fazla önem vermeli girişimci davranarak birden fazla konuyu bünyenize alarak araştırma yapmalı ve yeni başlangıçlar için bu dönemi iyi değerlendirmelisiniz. BALIK: Gökyüzü tüm güzellikleriyle ruhunuzu bedeninizi kutsal enerjisi ile kuşatıyor adeta. Bugün öylesine canlı ve enerji dolu hissedersiniz ki kendinizi yaşama bakış açınız her zamankinden daha pozitiftir her şeyin üstesinden gelebileceğinize olan inancınız yapmakta zorlandığınız işlerde bile azminizi arttırarak başarılı olmanızı sağlayacaktır.

2 Ekim 2013 Çarşamba

BALIĞIN SAKLANMASI VE ÖNEMLİ FAYDALARI

7

Bütün balıkların hemen hemen besin değerleri birbirlerine yakındır. Ancak taze balığın seçilmesi ve satın alınması kadar saklanması da önemlidir. Balıkları Deep-freeze”lerde saklama süreleri ise ağırlıkları ile ilgilidir. Küçük balıklar az, büyük balıklar ise daha uzun sure saklanabilir

(POSTA212) İşte balıkların saklanması ve faydaları ile ilgili önemli noktalar:

» Balık buzdolabında 3 gün kalabilir

Balığın alınması kadar saklanması da çok önemlidir. Balıklar genelde oda sıcaklığında (20 derece) 20 saat süre ile tazeliklerinden bir şey kaybetmeden durabilir. Bu, kış ayları için geçerli olup yaz aylarında klimasız yerlerde bu süre oldukça kısalır. Eğer bu süre 20 saati geçecekse muhakkak temizlenip buzdolabına konulmalıdır. Buzdolabında 3 gün, 0 ila 5 derecede 14 gün saklanabilir. Deep-freeze”lerde saklama süreleri; hamsi, sardalya gibi küçük balıklar için 3 ay, 3 ila 4 adedi bir kilo gelen çipura, lüfer gibi balıklar için 5 ila 6 ay. Her biri 1 kilodan büyük balıklar için ise 6 ila 8 aydır. 25 derecelik “deep-freeze”lerde ise bu süre yaklaşık yüzde 50 artar.

» dondurmadan temizleyin

Hamsi, sardalya ve gümüş gibi balıklar temizlenmeden, büyük balıklar temizlenip dondurulmalıdır. Dondurduğunuz balıkları çözdüğünüz takdirde tekrar dondurmamalısınız bakteri üremesi açısından sakıncalı olabilir. Bu nedenle kullanacağınız miktarda dondurmak tavsiye edilir. etin diriliğini koruması için tuzlanması unutulmamalıdır. Ambalajları önce buzdolabının 0 ila + 5derecelik bölümünde birkaç saat soğutmalı, sonra derin dondurucuya koyup “şoklama” konumuna getirmelisiniz. Balığı çözeceğiniz zaman,

iri balıkları buzdolabının normal kısmına alıp bir gün dinlendirmelisiniz. Haşlanmış küçük karidesler ise hemen sıcak suya atılabilir.

» Balığın faydaları

Bütün balıkların hemen hemen besin değerleri birbirlerine yakındır. İçlerinde A, D, E ve B grubu bazı vitaminlerle potasyum, fosfor, kalsiyum (özellikle kılçıklarında ve kuyruğunda), protein (yüzde 3’ü oranında), çinko, civa, iyot, kükürt, selenyum, gibi madenlerle mineralleri içermektedir. Yağların yapı taşlarından olan Dokosa Heksaonik Asit yani DHA ve EPA hücre sağlığı açısından çok önemlidir ve sadece balıkla anne sütünde bulunur. İşte bu yüzden yağlı balık daha faydalıdır. Kasım ayından itibaren mayısa kadar balıkların hepsinin en yağlı olduğu dönemdir. Yalnız ilkbahar yaz aylarında yumurta bırakma zamanları olduğundan içerdikleri değerler açısından zayıf olurlar.

» Karagöz balığının faydaları

Çipuranın yakın akrabası olan Karagöz, elips şeklinde, yassı, gümüşi pulları olan yerli bir balıktır. Baltabaş, sivrigaga, sargos ve mırmır gibi çeşitleri vardır. Ortalama 20-25 cm, en 50 cm boyunda olur. Yazın taşlık ve yosunluk, midyesi bol yer-

lerde yaşar. Kışın derin sulara çekilir. Her mevsimde yenebilen bu balık, özellikle mayıs-temmuz ayları haricinde daha yağlı ve lezzetlidir. Aynen çipura gibi ızgarası, buğulaması, fırını ve çorbası çok güzel olur. 1 kg ve daha büyüklerinin fırını tercih edilmelidir.

» Hamsinin faydaları

Gözlerinin gerisine kayan ağzı ve sivrilmiş burnu ile yakın

Doğu Karadeniz bölgesine inerler. Hamsi özellikle Karadeniz yöremizin temel gıdası, temel protein kaynağıdır. Fiyatının ucuz olması nedeniyle çok geniş kitleler tarafından tüketilir. Hamsinin hemen her türlü yemeği yapılır. Izgara, tava, fırın, kağıt kebabı, buğulama, pilaki, yahni gibi. Siyah etli balık olmasına rağmen buğulamaya son derece uygundur. Yaz aylarında yağsız olduğu için ızgara yerine tava veya buğulaması tercih edilmelidir. Kış aylarında yakalanan hamsi tuzlanıp saklanır. Buna ançovi adı verilir. Ayrıca balık yağı ve balık unu üretiminde de kullanılmaktadır.

» Mezgitin faydaları

akrabası Sardalya’dan kolaylıkla ayrılır. Gümüş balığı (Aterina) da hamsinin akrabasıdır. Boyu ortalama 12 cm olup azami 18-20 cm’ye kadar büyürler ve çok büyük sürüler halinde gezerler. Karadeniz hamsisi, Azak ve Karadeniz olmak üzere ikiye ayrılır. Azak hamsisinin burnu daha küttür. Azak Denizi’nde üreyip kışlamak üzere güneye, bizim Orta ve

Tavuk balığı olarak ta bilinen mezgit bütün denizlerimizde bulunmakla beraber en çok Karadeniz’de bulunur. Yaz hariç devamlı yumurtalı durumdadır. Mezgitin yumurtalı tavası, domatesli sotesi güzel olur.

Hamsinin yakın akrabası sardalya, sürüler halinde yaşar ve kıyılar boyunca göç eder. Hamsi gibi ticari değeri çok yüksek bir balıktır. 1988 yılında 90.000 ton ile hemen hamsiden sonra yer alır. Kurutularak, tuzlanarak hatta balık yağı ve balık unu elde etmekte kullanılır. Sardalya adı konserve işleminden dolayı konserve ile özdeşleşmiştir. Hatta ringa konservesine de aynı ad verilir. Sardalya Akdeniz’de 15-20 cm dolaylarındadır. Okyanusta ise 30 cm’ye kadar büyürler. Hamsi Karadeniz için neyse sardalya’da Portekiz, İspanya’nın Atlas Okyanusu kıyıları, Sicilya ve Malta için de aynı şeydir. Bu ülkelerde birçok yemek sardalya üzerine kurulmuştur. Ülkemizde Kuzey Ege’de bolca yakalanan sardalyanın en lezzetli mevsimi temmuz-ekim aylarıdır. Bu sürede çeşitli ızgaraları, fırını ve kağıt kebabı, buğulaması ve pilakisi yapılabilir. Kasım-haziran arasında ise ancak pilaki ve buğulaması yapılabilirse de bir önceki döneminki kadar lezzetli olmaz. Sardalyanın küçüğü, papalina diye adlandırılır; ayıklamadan yemeği yapılır. Tirsi ise, sardalya azmanıdır. Kıl tarzında çok kılçığı vardır ve sardalya kadar lezzetli değildir.

» Sardalyanın faydaları

Sardalya adı konserve ile özdeşleşmiştir. Kurutularak, tuzlanarak hatta balık yağı ve balık unu elde etmekte kullanılır.

DENİZ ÜRÜNLERİ PİŞİRMENİN PÜF NOKTALARI l Taze deniz ürünlerini hava geçirmez ve kapaklı bir kap içinde buzdolabında saklayın. En fazla iki gün içinde tüketin. l Dondurulmuş deniz ürünlerini alışveriş sonrasında orijinal ambalajında derin dondurucuya koyun. l Kalamarların iyi pişmesi ve yumuşak olması için bir gece önceden sodalı suda bekletin. l Kalamarlar çok çabuk yanıp sertleştiği için pişirme süresini iyi ayarlayın.

l Eğer kalamarlarınızı kızartacaksanız bol yağda kızartın ki kalamarlar tavanın dibine değmesin. Eğer kızartma esnasında tavanın dibine değerse siyahlaşıp lezzeti kaybolur. l Karideslerin kabuklarını kolay temizlemek için buzluktan tam çözdürmeden çıkarın. Hafif buzlu karidesler daha kolay soyulur. l Karidesleri temizlerken önce başını ve bacaklarını temizleyin, ardından kuyruğundan tutarak kabuğunu sıyırın.

Posta 212 Bulmaca

SOLDAN SAĞA 1. Bir işte veya bir yerde kullanılan eşya ve aletlerin tamamı, ekipman – Kaval biçiminde kamıştan bir üflemeli çalgı 2. Beylik – Bir harfin okunuşu 3. Nefis olma durumu 4. Lekelemek işi 5. İse tutup karartmak 6. Bir yaşına kadar olan inek yavrusu – Süsü, gösterişi olmayan, yalın, gösterişsiz 7. Arsenik elementinin simgesi – Bir nota - İnsan vücudunun dış yüzü, cilt 8. Lavanta çiçeğinin bir başka türü 9. Delici kılıç – Başta, başlangıçta YUKARIDAN AŞAĞIYA İnsan vücudunun dış yüzü, cilt – Kas 2. Yapılan iş, edim, fiil – Sinir 3. Kahve ve çayda bulunan, hekimlikte kullanılan, kasları, sinirleri uyarıcı, mide salgısını ve metabolik hızı artırıcı etki yapan bir madde – Bir harfin okunuşu 4. Iraksamak işi, istibat 5. Örnek alınacak söz – Kayın 6. Yıpranmış, hırpalanmış bir biçimde telleri, lifleri meydana çıkmış – Talyum elementinin simgesi 7. Bir tema etrafında oluşan 8. Bir organımız – Kentlileşmiş, kırsallıktan kurtulmuş, uygar 9.Havadar

Bulmacanın cevapları haftaya bu bölümde

l Donmuş karidesleri temizlerken tamamen çözündürmemeye dikkat edin. Karides hafif buzlu haldeyken kabuğunu soymak daha kolay olacaktır. l Karidesin bağırsaklarını sırt kısmını hafifçe çizerek rahatlıkla çıkarabilirsiniz. l Balığın taze olup olmadığını anlamak için gözlerini ve solungaçlarını kontrol edin. Taze balığın gözlerinin parlak solungaçlarının ise pembe olması gerekir. Ayrıca balık taze ise parmakla bastırıldığında kısa sürede eski halini almalıdır. l Balık temizlerken pullarını ayıklamadan önce 5-10 dakika kadar suda bekletin. Pullarını kuyruktan başına doğru temizleyin.

l Balıkların çok iyi kızarması için un yerine mısır unu kullanın. l Ellerdeki balık kokusunu gidermek için ellerinizi limon ya da sirke ile ovalayın. l Mutfağınızdaki balık kokusunun çıkması için bir tencerede az miktarda sirke kaynatabilirsiniz. Ya da kesilmiş limon kabuklarını ateşin üzerinde birkaç dakika bekletirseniz mutfağınız eskisinden de güzel kokacaktır. l Deniz ürünlerini sa-

tın alırken son kullanma tarihlerine çok dikkat edin, aksi takdirde zehirlenebilirsiniz. l Balık kızartırken yağın içine 1 çay kaşığı kırmızıbiber atın. Balığınızın rengi çok daha parlak gözükecektir.


8

Yaşam Toplum

2 Ekim 2013 Çarşamba

Turgut Özakman toprağa verildi

TÜRKLERİN

GAZETESİ

Anıtkabir’de 63 yıllık nöbet değişimi ABD’de yaşayan Nazmi Cemal’in1950’de hediye ettiği ve ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin 1 Numaralı Bayrağı’nın dalgalandığı Anıtkabir’deki Avrupa’nın en uzun bayrak direği, nöbetini geçici olarak devretti

Tuncel Kurtiz son yolculuğuna uğurlandı

(BALIKESİR - ANKA) İstanbul’daki evinde hayatını kaybeden tiyatro ve sinema sanatçısı Tuncel Kurtiz’in cenazesi, Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı Çamlıbel Köyü’nde toprağa verildi. Kurtiz’in, köydeki evine getirilen cenazesi, bahçede bir süre bekletildikten sonra mezarlığa kadar omuzlarda taşındı. Mezarlığın yanındaki yolda öğle vakti kılınan cenaze namazına, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya ile sanatçılar Halit Ergenç, Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu, Tarık Akan ile çok sayıda vatandaş katıldı. Cenaze daha sonra mezarlıkta toprağa verildi. Usta oyuncu köyünden 1 kilometre uzaklıktaki mezarlıkta toprağa verilirken Kenan Mirizalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ ve çok sayıda seveni gözyaşlarını tutamadı.

A M E R İ K A’ D A K İ

(ANKARA –POSTA 212) Anıtkabir’e 9 Kasım 1950’de dikilen ve 63 yıldır Türk bayrağının dalgalandığı bayrak direği, nöbeti geçici olarak devretti. Amerika’da yaşayan Makedonya doğumlu Türk Nazmi Cemal’in ürettiği ve karşılıksız olarak gönderdiği, zamanında Avrupa’daki en uzun bayrak direği, 9 Kasım 1950’de Anıtkabir’in Çankaya yönündeki merdivenlerine dikilmişti. Bayrak direğinin o zamandan bu yana geçen 63 yıllık süreçte, meteorolojik etkiler sonucunda zarar gördüğü ODTÜ’nün yaptığı çalışmalar sonucunda belirlendi. Rapor üzerine 33,53 metre uzunluğundaki, 4 metresi kaidenin altında bulunan direğin yenilenmesine karar verildi.

» 29 EKİM’E YETİŞECEK

Düzenlenen törende görevli askeri personelin İstiklal Marşı söylemesi sırasında, kaideye 5 metre mesafede geçici olarak hazırlanan direğe bayrak çekildi. Ardından, sadece 10 Kasım’da yarıya inen 6x4 metre ebatındaki Türk bayrağı, direkten indirildi. Nazmi Cemal’in hediyesi olan direğin bir kaç gün içinde kaidesinden söküldükten sonra Çankaya yönündeki merdivenlerin aşağısındaki alanda sergileneceği, aslına uygun olarak yapılan yeni direğin ise 29 Ekim’e kadar kaidesine konulmasının planlandığı bildirildi.

1 NUMARALI BAYRAK DİREĞİNİN HİKAYESİ

Anıtkabir’deki bayrak direğinin öyküsü Amerika’da başlar. Amerika’da yaşayan Nazmi Cemal isimli bir Türk vatandaşı, New York’ta Amerikan sancak direkleri üreten bir fabrikanın sahibidir. Nazmi Cemal, Atatürk için bir Anıtkabir inşa edildiğini duyunca bu Anıtkabir için öyle bir bayrak direği yapmak ister ki, dünyada eşi ve benzeri olmasın. Bu fikrini gerçekleştirmek üzere 1945 yılında New York Büyükelçimiz Münir Ertegün ile görüşerek bağış için izin ister. İsteği olumlu karşılanan Nazmi Cemal, zamanın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na 21.06.1945 tarihli bir mektup yazar. Mektubun özeti şöyledir: “Aslen Makedonya’da Türk sancağı altında doğmuş ve hakiki bir Türk terbiyesiyle büyümüş, bütün varlığımla Türklüğümle iftihar eden bir vatandaşım. New York’ta Amerikan sancak direkleri ve malzemesi imal eden kumpanyanın sahibi ve umum direktörüyüm.

Zaman ve mekan Türklüğüme ve yurduma karşı sarsılmaz sevgi rabıtalarına halel getirmemiştir. Atatürk’e karşı pek derin bir sevgi ve saygıyla bağlı bulunduğumdan, yapılmasına başlanılan Atamızın mübarek kabrine reks edilmesi için üstat ve mahir mühendislerim tarafından imalathanemde hususi bir suretle yaptırdığım sancak direğini, hiçbir maksat beslemeksizin bir hizmet iştirakiyle ve bir hediye olmak üzere, bütün masrafı ve sigorta-

sı tarafımdan verilmek şartıyla anavatana göndermek azmindeyim.”

» NAZMİ CEMAL

Dünyanın o tarihteki en uzun bayrak direği 100 fittir. Nazmi Cemal 110 fit uzunluğunda bir bayrak direği yaptırır. Tek parça olarak yapılan bayrak direğinin ağırlığı 5 tonu bulmaktadır. Nazmi Cemal kısa sürede istediği bayrak direğini hazırlatır. Direğin Türkiye’ye gönderil-

mesi için gerekli girişimlerde bulunur. Fakat pek çok sorunla karşılaşır. Amerikalılar, bu direği Amerikan Ulusu adına Türkiye’ye göndermek isterler. Fakat Nazmi Cemal bu isteği kabul etmez. Bütün sorunları aşarak, direğin Türkiye’ye gönderilmesi için hazırlıkları tamamlar. 33 metre uzunluğundaki bu devasa bronz direği, vapura tıkıştırıp ülkemize gönderene kadar akla karayı seçerler. Direk gemiye yüklenirken New York Limanı’nda görkemli bir tören düzenlenir, şampanyalar patlatılır. *** Nazmi Cemal, Anıtkabir’e dünyanın en uzun direğini göndermekle kalmaz, 6 metre x 3,6 metre boyutunda bir de Türk bayrağı yollar. Bayrak direğinin ucundaki ay yıldız, 22 ayar altın yaprakla kaplanmıştır. Nazmi Cemal bunlarla da yetinmez. Anıtkabir’de kullanılan mermerleri biçen makineleri de Almanya’dan getirtir.

CLINTON ELİF’İ UNUTMADI

ROLLS ROYCE

‘‘Şu Çılgın Türkler” kitabının yazarı 83 yaşındaki Turgut Özakman,geçen cuma günü öğle saatlerinde kalp durması nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Özakman, pazartesi günü Ankara’da toprağa verildi

» ŞU ÇILGIN TÜRKLERLE ZİRVEDEYDİ

Türkiye’de Özakman’ın büyük kitlelerce tanınıp sevilmesi Kurtuluş Savaşı’nı romansı bir dille anlattığı “Şu Çılgın Türkler” adlı belgeselromanıyla gerçekleşti. Kitap, haftalarca en çok satanlar listelerinin zirvesinden inmedi.

TURGUT ÖZAKMAN KİMDİR ? 1 Eylül 1930 tarihinde Ankara’da dünyaya geldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Bir süre avukatlık yaptı. Köln Üniversitesi Tiyatro Bilimi Enstitüsü’ne devam ettikten sonra Devlet Tiyatrosu’na dramaturg olarak girdi. TRT’de Merkez Program Daire Başkanlığı, Genel Müdür Yardımcılığı, Devlet Tiyatrolarında Genel Müdür Başyardımcılığı ve 1983 - 1987 yılları arasında Genel Müdürlük yaptı. 1988-1994 yılları arasında Radyo-Televizyon Yüksek Kurulu’nda üyelik ve başkan yardımcılığı görevlerinde bulundu. Uzun yıllar Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde (DTCF Tiyatro) kadrolu öğretim görevlisi olarak çalıştı ve Dramatik Yazarlık dersleri verdi. 28 Eylül 1998’de, üstün hizmetleri nedeniyle Anadolu Üniversitesi’nce, 2006 yılında Ege Üniversitesi’nce[3] ve 2007 yılında, mezun olduğu ve uzun yıllar görev yaptığı Ankara Üniversitesi’nce ‘fahri doktor’ unvanı verilen Özakman, sayısız esere imza attı. Nisan 2002’de Eskişehir Belediye Başkanlığı, açtığı ikinci tiyatroya ‘Turgut Özakman Sahnesi’ adını verdi. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Özakman’a Üstün Hizmet Ödülü verdi. 2005 yılında piyasaya sürülen , 50 yıla yakın bir sürenin emeği olan ve Kurtuluş Savaşı’nı romansı bir dille anlatan Şu Çılgın Türkler (Bilgi Yayınevi) adlı belgesel-romanı, Uğur Dündar’a göre cumhuriyet tarihinin en çok satan kitabı oldu[5] Haftalarca çok satanlar listelerinde ilk sırada kaldı.Turgut Özakman evliydi, üç çocuğu ve dört torunu vardı.

En hızlısını üretti (NEW YORK – POSTA 212) Rolls Royce’un 107 yıllık tarihi boyunca ürettiği en hızlı otomobil olan Wraith modeli büyük ilgi uyanırdı. Ferrari ve Lamborghini gibi spor arabalara taş çıkartacak niteliklere sahip. 12 silindir ve 624 beygir gücüne sahip olan Wraith, 100 km’ye sadece

4.4 saniyede çıkabiliyor. Rollys Royce’un sedan modeli olan Ghost’un aksine, Wraith coupe olarak üretilmiş. Geriye doğru açılan kapıları ile otomobil sektörünün ezberlerini bozan Wraith, 2014 senesinin çok konuşulacak otomobillerinden biri olacağa benziyor.

(NEW YORK – POSTA 212) Eski ABD Başkanı Bill Clinton, Clinton Global İnitiative’de yaptığı konuşmada Kenya’daki AVM saldırısında ölen Elif Yavuz’un hikayesini anlattı. Bir ara gözyaşlarını zor tutan Clinton, “Elif’in annesiyle konuştum. Doğacak bebek için Swahili dilinde ‘Sevgi’ ya da ‘Yaşam’ anlamına gelen bir isim aradıklarını söyledi” dedi. Swahili isimlerinde Sevgi anlamına gelen “Penda” ismi bulunuyor. Clinton Vakfı’nın sıtma araştırmaları için çalışan Elif ile iki hafta önce bir araya geldiklerini, harika bir insan olduğunu anlatan Clinton, saldırıya bir kez daha tepki gösterdi. Daha önce de Clinton Vakfı, mimar sevgilisi Ross Langdon (33) ile birlikte vurulan Elif Yavuz için taziye mesajı açıklamıştı. Bu arada Elif Yavuz’un saldırıdan birkaç saat önce sevgilisiyle birlikte bebekleri için hazırlık yaparken çekilmiş bir fotoğrafları ortaya çıktı. Elif’in İngiliz ve Avustralya vatandaşı sevgilisi, oyuncak bir bebekle, bebek tutmayı öğreniyordu. Ancak çift, bebeklerine sarılamadan can verdi.

REKLAM VERMEK İÇİN...

reklam@posta212.com


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Yaşam

GAZETESİ

2 Ekim 2013 Çarşamba

9

THY’NİN ABD’DEKİ TÜRK PR’CISI HÜMA ALPAYTAÇ ABD’DE EN YÜKSEKLERİ ZORLUYOR

ALPAYTAÇ ZİRVEYE KOŞUYOR “Obama’nın kampanyasını değiştiren Türk” olarak bilinen pazarlama ve iletişim uzmanı Hüma Alpaytaç Gruaz, THY kampanyasıyla yeni bir başarıya imza attı. THY’nin ABD’deki Türk PR’cısı Alpaytaç, zirveye koşuyor

(POSTA 212) “Obama’nın kampanyasını değiştiren Türk” olarak bilinen pazarlama ve iletişim uzmanı Hüma Alpaytaç Gruaz’ın Amerika’daki tanıtım ve iletişim şirketi yeni başarılara imza atmaya devam ediyor. 10 Eylül’de PR News tarafından yapılan ödül töreninde Alpaytaç şirketi iki ödüle layık görüldü. Ödüllerden biri markacılık dalında Alpaytaç’ın Türk Hava Yolları için Amerika’da yaptığı PR kampanyasına verilen şeref ödülü, diğeri ise Alpaytaç başkanı Hüma Gruaz’a senenin en başarılı ajans çalışanı kategorisinde verildi. Alpaytaç’ın Türk Hava Yolları için yaptığı kampanyası ayrıca PR News Platinum ödüllerinde finale kaldı. Ödül töreni 15 Ekim’de New York’ta yapılacak. Hüma Alpaytaç Gruaz başarı hikayesini POSTA 212’ye anlattı. ■ Hikayeniz gerçekten Amerika’da ya da dünyanın başka bir yerinde sıfırdan başlayan ve dışı tırnağı ile başarıya ulaşmaya çalışan çok kişiye ilham verebilir. Parasız, bursla okuduktan sonra, hiç bir sermayeniz olmadan gönüllü işlerde çalışarak, şirketinizi sıfırdan yarattınız. Amerika’da yaşayan bir Türk olarak bu tip başarılara imza atmanız sizin için ne ifade ediyor? Eğer bu başarılar, benim yolumda gelen Türk gençlerini heveslendisriyor, onlara ümit veriyor ve ayrıca ülkemizin en olumlu şekilde temsil edilmesine yol açıyorsa, bu benim için en önemli ideallerimden birine biraz da olsa erişmiş olduğumu gösterir. Üç sene önce çıkan bir haber sonucu, Türkiye’nin değişik yörelerinden yüzlerce e-mail, mesaj aldım. Mesajların çoğu çıkan haberin ve benim hikayemin onlara ne kadar umut verdiği ve bir yol gösterdiği ile bağlantılıydı. Seneler boyunca didinip insan üstü bir güçle çalışmamın en büyük mükafatının bu olduğunu düşünüyorum. Kendinizden daha büyük, daha önemli bir başarıya imza atabilmek bağlı olduğunuz ve etkileyebildiğiniz toplum bireylerine umut ve güç verebilmek demektir. Eğer bunu biraz da olsa başarabiliyorsam, tabii ki çok mutluyum.

» THY AYRI ÖNEM TAŞIYOR ■ Amerika’da Türk Hava Yolları için

yaptığınız çalışmalar ödüle layık görüldü. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bizim mesleğimizde ne kadar çok çalışırsanız çalışın, eğer temsil ettiğiniz ürün gerçekten olağanüstü değilse, bu tip ödüllere imza atmak zor. Biz de Türk Hava Yolları gibi muhteşem bir markayı temsil ediyoruz. Sanırım, Amerika’da ilk defa önemli ve büyük bir Türk şirketi, Türk sahipli bir PR/Tanıtım şirketi ile çalışıyor. Öncelikle Türk Hava Yolları’nın böyle bir fırsatı bir Türk kadınına vermesi ve bu vizyona sahip olması bizim ülkemiz için çok önemli bir adım olmakla beraber benim için de büyük bir sorumluluk. Bir buçuk sene önce yapılan konkurun sonucu Türk Hava Yolları ile çalışmaya başlamamız, benim için de ayrıca Türkiye’nin tanıtımının en başarılı şekilde yapılması için büyük bir fırsat ve bunu canla başla çalışıp en iyi şekilde değerlen-

BOL ÖDÜLLÜ AJANS Alpaytaç Pazarlama İletişimi / Halka İlişkiler şirketi Chicago’daki merkezi ve Los Angeles ve New York’ta bulunan şubeleriyle 16 farklı sektörden müşterilerine stratejik entegre halkla ilişkiler ve sosyal medya hizmeti veriyor. Şirket ve kurucusu Hüma Alpaytaç Gruaz’ın bugüne kadar önemli endüstri kuruluşlarından kazandıkları ödüller arasında 2012 yılında Bulldog Reporter’ın Bulldog Medya İliş-

kileri ödülü, 2013 yılında THY için Bulldog Medya İlişkileri, Medya ve Halkla İlişkiler Kampanyalarında Mükemmellik Ödülü bulunuyor. Gruaz’a 2010 yılında Yılın Marka Pazarlamacısı, 2011 yılında ise yılın PR Profesyoneli ödülünü, 2012 yılında ise Yaşam Boyu Başarı ödülünü veren PR News, bu yıl Gruaz’ı En Başarılı Ajans Çalışanı seçerken, THY’nin PR kampanyasına da şeref ödülünü verdi.

sun aynı temayı görüyoruz: Büyük bir vizyon, geleceğe yatırım, yaratıcılık, kutu dışı düşünme ve her şeyden önemlisi markayı devamlı yukarıya çekmek ve mükemmelliğe erişmek isteyen bir şirket kültürü. Türk Hava Yolları’nın üç sene arka arkaya Avrupa’nın en iyi havayolu seçilmesi bir şans değil, hak ettiği bir konum. Bunu yaptıkları her işte ve aldıkları her karada görüyorum ve daha çok büyük başarılara uçacaklarını düşünüyorum. Aynı disiplini bizimle çalışan ve Amerika pazarına yeni giren diğer Türk şirketlerinde de görmek beni mutlu ediyor. Önümüzdeki 5-10 sene içinde Amerika’da büyüyen ve başarılı olan önemli Türk markaları göreceksiniz. Amerikalı müşterilere gelince, kurucu müşterimiz olan ve şu an Amerika’nın en büyük küçük ev aletleri firması konumuna gelen Euro-Pro şirketinin kültürü de yukarıda verdiğim başarı formülünü yansıtıyor. Tek farkı, kendileri ile Türkçe değil İngilizce konuşuyoruz.

» EĞİTİMİN YAŞI YOK

dirmeye çalışıyoruz. Ajansımızda çalışan her elemanımız bütün müşterilerimize verilen hizmetin en üst kalitede olması gerektiğini biliyor ancak ekibim Türk Hava Yolları için yaptığımız çalışmaların benim için apayrı bir önem taşıdığının farkında. Konusunda uzman olan Amerikalılardan oluşan ekibimizin zaten tamamı Türkiye’ye ve Türklere büyük sevgi ve hayranlık duyuyor. Çalışmalarımızın özünde mükemmelliği arıyoruz ve sonucun temsil ettiğimiz markaya yakışır bir konumda olmasını arzuluyoruz. Bundan daha önemlisi gerek Amerika’da gerek Türkiye’de beraber çalıştığımız Türk Hava Yolları ekibinin yaratıcı ve viz-

yoner olmaları ve bize gösterdikleri destek bu tip başarılarının kapısını açtı. Dolayısıyla aldığımız ödülde Türk Hava Yolları ekibinin rolü çok büyük ve önemlidir. Zaten bizim işimizde müşteriniz size destek olmuyorsa, işler koordine ve uyumlu bir şekilde ilerlemiyorsa başarılı olmak mümkün değil. Bu konuda gerçek-

ten çok şanslıyız. ■ Ayrıca Amerika’nın önemli şirketleri temsil ediyorsunuz. Amerikalılarla çalışmak Türklerle çalışmaktan farklı mı? Dünyanın neresinde olursa olsun başarını formülü aynı. Çalıştığımız en başarılı ve devamlı büyüyen şirketlerde Amerikalı olsun Türk ol-

■ İki üniversite, bir master diplomanız var ve bir kaç lisan konuşuyorsunuz. Başarınızda eğitiminizin önemi ne kadar? Tabii ki aldığım eğitimin önemi çok büyük ancak eğitimin yaşı yok. 40 yaşındayken Northwestern Üniversitesi Kellogg School of Management’tan MBA derecemi aldım. Aynı anda çalışıyordum ve şirketimi yönetiyordum. Tabii ki bunu başarabilmek için büyük fedakarlıklar yaptım – MBA okurken aynı zamanda çalıştığım ve çocuklarım da olduğu için hiç bir sosyal hayatım, boş vaktim yoktu. İş seyahatlerinde bir dakikamı bile harcamaz, uçaklarda sırada beklerken ders çalışırdım. Kolay olduğunu söyleyemem ama eğer başarılı olmak istiyorsanız, bu tip bir disiplinle çalışmak çok önemli. ■ Aynı zamanda spora olan aşkınız devam ediyor mu? Evet – Hep hayatımda spor, sanat ve iş hayatımı beraber yürütmeye çalıştım. Her şeyden önce ailem geliyor tabii ki. Ama spor bana her za-

man güç verdi, disiplinli ve düzenli bir hayatım olmasına yardımcı oldu. Zaten spor yapmanın verdiği gücü ve dinçliği hiç bir şeklide bulmazsınız. Eğer düzenli spor yapmazsam iş hayatının getirdi günlük sıkıntı ve stresleri ile mücadele etmem mümkün olmazdı. Bunun yanında sanata duyduğum aşk elimden geldiği kadar devam ediyor. Evimde küçük bir stüdyom var. Fırsat buldukça çalışıyorum.

» BEYİN GÖÇÜNÜ AVANTAJA ÇEVİRMEK

■ Bu kadar sene Amerika’da yaşamanıza rağmen Türkiye’ye çok bağlısınız. Neden? Amerika muhteşem bir ülke ve gerçekten özellikle çalışmasını seven biri için fırsatlar ülkesi. Bunun yanında ben Türkiye’de doğdum, orada büyüdüm ve ülkemizin benim gibi kişilere çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Biz yurt dışında yaşayan Türkler olarak ülkemize faydalı çalışmalar yapmamızın bir vatan borcu olduğuna inanıyorum. Beyin göçünü Türkiye için bir avantaja çevirmemizin formülü de buradan geçiyor. Hepimiz elimizden geldiği kadar çaba gösterirsek Türkiye yakın gelecekte dünyanın en önemli ve güçlü ülkelerinden biri olabilecek potansiyelde. Ben Amerika’da iş hayatına 17 sene önce Türkiye’ye faydalı olmak için yaptığım gönüllü işler sayesinde atıldım ve her fırsatta geri vermeye çalışıyorum. Hem Türk şirketlerini hem de Türkiye dışında yaşayan başarılı işverenleri, şirketleri bu konuda aktif olmaya davet ediyorum. Yüzlerce, binlerce kişiye yardım etmek zor ama eğer elinizi bir tane öğrenciye ya da fırsat arayan çalışkan bir Türk’e uzatabiliyorsanız veya Türkiye’ye faydalı bir kurumda bir saat de olsa gönüllü çalışmışsanız farklılık yaratmışsınızdır demektir. Zaten yaşamın manası nedir? Bir farklılık yaratabilmek ve kendinizden büyük, önemli, kitlelere faydalı olabilecek projelere imza atabilmek. Daha önce bahsettiğim gibi bunu eğer az da olsa başarabilirsem ne mutlu bana.

Ekonomist İdil Demirel ABD basınında Gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerine ilişkin raporlar hazırlayan Türk Ekonomist İdil Demirel’in çalışmaları son 5 yıldır ABD basınında yer buluyor

Kadınlar Louisiana’dan uzak durun! ABD’de kadınlar için en zor eyaletin Louisiana olduğu açıklandı. Bu eyalette ikinci sınıf muamelesi gören kadınlar, erkeklerden çok daha az ücret alıyorlar. Maryland ise ülkedeki kadınlara en iyi şartları sunuyor. (NEW YORK – POSTA 212) ABD’de erkeklerin kazandığı her dolar karşılığında kadınlar ancak 77 sent kazanabiliyor, üreme sağlığı konusunda birçok engelle karşılaşıyor ve liderlik pozisyonlarında çok daha az yer alıyorlar. Ancak Center for American Progress’in geçtiğimiz hafta yayınladığı verilere göre kadınlar için şartların en zor olduğu eyalet Louisiana. Söz konusu analizde, ekonomik güvence, sağlık ve liderlik konularında en düşük notu Louisiana alıyor. Eyalette tam zamanlı çalışan kadınlar, aynı pozisyondaki erkeklerin kazandığı ücretin ancak yüzde 67’sini alabilirken, kadınların beşte birinden fazlası fakirlik çekiyor.

» SİGORTASIZ KADIN ORANI YÜZDE 20

Kadınların eyaleti kongrede temsil etme oranı yalnızca yüzde 12. Ayrıca Louisiana, ülkedeki en yüksek 10 anne ölüm oranından birine sahip.

Eyalette her 13.136 kadına bir jinekolog düşerken, 65 yaş altındaki kadınların yüzde 20’si sigortasız. Center for American Progress’in endeksinde asgari ücret, ücretsiz izin politikaları, okul öncesi eğitime kayıtlı çocuk oranı ve devlet tarafından desteklenen doğum kontrol yöntemleri de rol oynuyor. Tüm bunlar dikkate alındığında sınıfta kalan diğer eyaletler ise Utah, Oklahoma, Alabama, Mississippi, Texas, Arkansas, South Dakota, Indiana ve Georgia. Öte yandan aynı analize göre kadınların ülkede yaşam standardının en yüksek olduğu eyalet Maryland. Burada kadınların fakirlik oranı yüzde 11,4 ve çalışan kadınlar erkeklerin yüzde 85’i kadar ücret alabiliyor. Burada sigortasız kadınların oranı da 10’da bir. Kadınlar için en iyi eyaletler sıralamasında Maryland’in ardından Hawaii, Vermont, California ve Delaware geliyor.

(NEW YORK - POSTA 212) Türk ekonomist İdil Demirel’in proje direktörlüğünü yaptığı “Bir Yumuşama ve Modernleşme Misyonu (A Mission of Moderation and Modernization) “ adlı rapor Amerikan gazetesi Usa Today’de yayınlandı. Son 5 yıldır New York Times, The Times, Washington Times, International Herald Tribune gibi dünyaca ünlü ve prestijli gazetelere, gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri ile ilgili rapor hazırlayan ekonomist İdil Demirel, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) çalışmaları ile ilgili hazırladığı ve USA Today gazetesinde yayınlanan “ Bir Yumuşama ve Modernleşme Misyonu “ adlı raporunu Posta 212’ ye anlattı. Raporun amacının İİT’nin BM sonra en önemli teşkilat olduğunu anlatmak olduğunu söyleyen İdil Demirel, İİT Genel Sekreteri Ekmelleddin İhsanoğlu’nun yaptığı bir çok önemli çalışmaya değinerek, “Kendisi olmasaydı, bu teşkilat bugün sadece kütüphanelerde okunacak bir kitaptı. Onun sayesinde insanlar İİT’nin önemini biliyor” diye konuştu. “ Bir Yumuşama ve Modernleşme Misyonu” nun USA Today gazetesinde, İİT’nin New York’taki yıllık resepsiyonuyla aynı gün yayınlanmasından dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Demirel, “Biz bir iletişimin parçası olduk. Önemli olan bu. New York ziyaretimde bir çok devlet liderine bu raporu anlatma fırsatı buldum. Şu ana kadar aldığımız destek o kadar iyiydi ki, bu rapordan sonra Sudan ile ilgili bir rapor hazırlamam istendi. Demek ki, bu tür raporların bir ihtiyaç olduğu görülüyor” diye konuştu.


10

Seri İlanlar

2 Ekim 2013 Çarşamba

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ. 347 730 42 36 Manhattan’da Bayan Eleman Aranıyor Manhattan’da bulunan cafemize saat 12-9 PM arası çalışabilecek bayan eleman aranmaktadır. Adayların iyi derecede İngilizce bilmeleri ve sigara içmemeleri zorunludur.

Manhattan’da kiralık salon Aylık $500

Cafemizde çalışmak üzere aşçı yardımcısına ihtiyaç vardır.

Manhattan Upper East Side’daki evimizin salonu 1 Ekim’den itibaren 3-4 aylığına geçici olarak kiralıktır.

Brooklyn, New York Telefon: 347 652 7721

İlgilenenler 551 804 6434 numaralı telefondan bize ulaşabilir.

Kebap, Meze ve Türk Yemekleri İçin Personel Aranıyor Açılmak üzere olan profosyonel ekibimize dahil etmek istediğimiz;

Marketimizde, 8:00 am - 4:00 pm aralığında, çalışma izni olan bayan eleman ihtiyacımız vardır.

Satılık Restaurant ve Market

$100,000

20 kişilik ve bütün malzemeleri yeni satılık restaurant.

718 213 8652 numaralı telefondan Murat Bey’den randevu alarak görüşmeye gelebilirsiniz.

Telefon: 631 428 0317 Long Island, New York

Terziler Aranıyor

Dairemin odası bay için kiralıktır. Brooklyn College, 2 ve 5 trenine yakındır.

İlgilenenler 347 622 6768 numaralı telefondan Gamze Hanım ile görüşebilirler.

2 yaşındaki çocuğumuz için haftanın 5 günü full time çalışacak, tecrübeli, Amerika’da oturma izni olan bakıcı arıyoruz. New York.

Ünlü bir giyim firmasında çalıştırılmak üzere bay, bayan terziler aranıyor.

Telefon: 347 499 8730

Manhattan, New York

E-mail: bebekbakimi@hotmail.com

İlgilenler 347 695 5753 numaralı telefondan ulaşabilirler.

New Jersey’de Bakıcı Aranıyor

Gece Fast Food Restoranda Çalışacak

Manhattan’a 5 dakika,

Manhattan, New York

Limo Driver Aranıyor New Jersey’de bulunan Limo şirketimiz için tecrübeli limo driver aranmaktadır.

Çalışan ya da dil okuluna gelen arkadaşlar için uygundur. Ev çok nezih bir muhitte ve ulaşımı çok rahat.

Bayan Eleman Aranıyor

Astoria, New York

Ayrıca güleryüzlü ve pozitif adaylara iş alınımında öncelik tanınacaktır. 70 West 39th Street New York Telefon: 347 615 1609

POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...

Cafede çalışmak üzere aşçı yardımcısı aranıyor İlgilenenlerin Ruşen Hanım’la iletişime geçmeleri rica olunur.

GAZETESİ

Weehawken New Jersey’deki evimizde Cumartesi/Pazar günleri 10am - 8pm arası babamıza yardımcı/bakıcı arıyoruz.

ELEMAN ARANIYOR

KISA DÖNEM KİRALIK ODA

Manhattan’da fast food restoranda gece çalışacak ve kasaya bakacak erkek yardımcı aranıyor.

3 odalı evimin 2 odası kısa süreli ziyaretçiler için kiralıktır. Ev Lincoln Tunnel’den önceki son duraktadır ve evin önünden 24 saat minibüs ve otobüs ile Manhattan’a ulaşım sadece 5-10 dakika sürüyor.

Telefon: Bo: 516 343 7787 Burak: 516 849 7169

İlgilenenlerin; hijyenik, dinamik, şevkatli, anlayışlı, öğrenmeye açık, okumayı seven, bilgisayar yazışmalarında yardımcı olacak ve önceden hasta bakımında deneyimli olmaları ve sigara içmemeleri ön koşuldur.

Türk yemek ve mezelerine vakıf, dünya mutfağı ile ilgisi olan, özellikle karakter ve davranışlarıyla çevresindeki iş arkadaşlarına uyum sağlayabilen, mesleğini sahiplenmiş, çalışkan, öğrenmeye de meğilli olan, uzun vadeli düşündüğümüz restaurant bar konseptimize ekip arkadaşları aramaktayız.

Ulaşım açısından New Jersey’de yaşayan ya da arabası olan kişiler tercih nedenidir.

New York Telefon: 631 482 5857

South Brunswick, NJ E-mail: cisise@yahoo.com

1995 Toyota Camry $1,650

İlgilenenlerin (201) 993 9146 numaralı telefondan akşam üstü 5pm-7pm arası Elif Hanım’ı aramaları rica olunur.

Hiç bir sorunu yoktur. Telefon: 732 762 9093 Bergen, New Jersey

Queens, Sunnyside’da kiralık salon

Seri İlanlar Kazandırır!

Sunnyside’da 2 oda bir salon evin salonu kiralıktır. Salonda yatak ve diğer eşyalar vardır. İnternet mevcuttur.

SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar

Kira herşey dahil $500’dır. Trene 2 blok, Manhattan’a 15 dakikadır. 29 Eylül’den sonra taşınmaya müsaittir.

SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com

TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları

Daire full eşyalı, oldukça temiz ve konforlu bir dairedir. Hi-Speed internet, AC, çamaşır ve kurutma makinesi, bulaşık makinesi, cable TV, fırın, microdalga, tost makinesi, kettle gibi bütün ihtiyaç duyulabilecek ev gereçleri kullanımınız için mevcuttur. Oda fiyatı bir kişi $50, iki kişi $75’dır.

Araç benim kendi şahsi aracım. 134.000 Mil’de. Hiç bir problemi yok, bütün bakımları yeni yapıldı.

Telefon: 646 508 9074 Union City, New Jersey

Telefon: 347 884 6746 Clifton, New Jersey

Haftada 4 gün çalışabilecek garson aranıyor. Tecrübe şart değil. Queens, New York.

Türk restaurantına delivery boy aranmaktadır. Araba veya motor kullanan tercihtir. İş haftanın altı günüdür. Pazartesi tatildir.

141.000 Mil’de, temiz ve her bakımı yapılmıştır.

İki çocuğumuza bakıcı arıyoruz.

İlgilenen arkadaşlar detaylar için 718 937 3456 numaralı telefondan Muzaffer Bey ile temasa geçebilir.

2004 Chrysler Pacifica $5,850

E-mail: thugzpassion1453@hotmail.com

Test sürüşü yapabilirsiniz.

Çocuk Bakıcısı Arıyoruz

2 yaşındaki kızımıza bakacak, hafif ev işleri ve yemek konusunda yardımcı olabilecek, kötü alışkanlıkları (sigara, içki vb) olmayan, 40 ile 50 yaş arası, güvenilir, yatılı bir bayan arıyoruz. Kızımız gayet uysal, cana yakın, akıllı ve çok sevimlidir. Evimiz, kalacak bayan için uygun olup kendisine ait oda, tuvalet ve banyosu olacaktır. Evimizde internet, televizyon ve telefon servislerimiz mevcuttur. İlgilenenler 973 769 8766’dan ulaşabilirler. Morris County, New Jersey

Telefon: 347 610 7112 Kew Gardens, New York

ELEMAN ARANIYOR Warehouse’ta görevlendirilmek üzere, daha önce shipping/receiving tecrübesi olan, dikkatli, düzenli ve ayrıntılara önem veren takım arkadaşları alınacaktır. Başvurularınızı cem@cibovita.com adresine gönderebilirsiniz. Fair Lawn, New Jersey

GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDEKİ BAŞKONSOLOSLUKLAR T.C. ATLANTA FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (404) 848-9600 +1 404 848 9600 mdiamond@honturkishconsulga.org Chairperson, The American Turkish Friendship Council 1266 West Paces Ferry Rd. NW Suite 257 Atlanta, GA 30327 Web sitesi www.honturkishconsulga.org T.C. BALTIMORE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (410) 889-0697 +1 (410) 889-0697 czkiratli@bcpl.net 313 Wendover Road, Baltimore, MD 21218

T.C. BOSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon e-Posta Adres

+1 857 250 47 00 consulate.boston@mfa.gov.tr 31 Saint James Avenue,Suite #840, Boston, MA 02116 Web sitesi boston.bk.mfa.gov.tr T.C. DETROIT FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (248) 701-1050 +1 (248) 626-8279 nurten@turkishconsulategeneral.us P.O. Box 986, Farmington, MI 48332-0986

T.C. FLOWOOD FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (601) 936-3666 x128 +1 (601) 939-5685 ejones@mmiemail.com 1000 Red Fern Place, Flowood, MS 39232

T.C. HOUSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 713-622 58 49 +1 713-622 03 24 +1 713-622 32 05 +1 713-622 32 76 Faks +1 713-623 66 39 e-Posta consulate.houston@mfa.gov.tr Adres 1990 Post Oak Boulevard Suite 1300, Houston, Texas 77056-3813 U.S.A Web sitesi http://houston.bk.mfa.gov.tr

T.C.KANSAS FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (816) 415-8325 +1 (816) 415-8325 emruerten@gmail.com 812 N. Woodridge Lane, Liberty. MO 64068

T.C.LOS ANGELES BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 (323) 655-8832 +1 (323) 655-8039 +1 (323) 655-8056 +1 (323) 655-8329 Faks +1 (323) 655-8681 e-Posta consulate.losangeles@mfa.gov.tr Adres 6300 Wilshire Blvd.,Suite 2010, Los Angeles, CA 90048 Web sitesi losangeles.bk.mfa.gov.tr T.C.NEW YORK BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 (646) 430-6560 +1 (646) 430-6590 (Konsolosluk Çağrı Merkezine 1-888-566-76-56 numaralı telefondan 7 gün 24 saat ulaşılabilmektedir) Acil Sağlık konuları için: Prof.Dr.Adnan Çinal E-mail:acinal@gmail.com Faks +1 (212) 983-1293 e-Posta consulate.newyork@mfa.gov.tr Adres 825 3rd Avenue, 28th Floor, New York, NY 10022 Web sitesi newyork.bk.mfa.gov.tr T.C.SAN FRANCISCO FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (707) 939-1437 +1 (707) 939-1433 bonnie@kaslan.com 1281 Oak Creek Drive, Suite A, Sonoma, CA 95476

T.C.SEATTLE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (206) 662-8234 +1 (425) 739-6722 john.gokcen@boeing.com 12328 NE 97th Street, Kirkland, WA 98033

TC WASHINGTON BÜYÜKELÇİLİĞİ Telefon Adres

+1 (202) 612-6700 2525 Massachusetts Ave NW Washington, DC 20008

T.C.ŞİKAGO BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 312 263 06 44 +1 312 263 12 95 Faks +1 312 263 14 49 e-Posta consulate.chicago@mfa.gov.tr Adres 455 N. Cityfront Plaza Dr., (NBC Tower), Suite:2900, Chicago, IL 60611 - USA Web sitesi sikago.bk.mfa.gov.tr BAĞLI BİRİMLER BASIN MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6807 Faks (202) 319.1087 e-Posta trpressoffice@verizon.net DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6816 Faks 202-332-1841 EĞİTİM MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612-6810 Faks (202) 319-1538 e-Posta education@turkishembassy.org egitim@turkishembassy.org EKONOMİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6790 Faks (202) 238.0627 e-Posta washingtoneco@verizon.net EMNİYET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6809 e-Posta washington@egm.gov.tr GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202 612 6794 Faks 202 518 4116 e-Posta gtbusa@gtb.gov.tr KÜLTÜR TANITMA MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6800 Toll free: (877) FOR TURKEY Faks (202) 319.7446 e-Posta dc@tourismturkey.org SİLAHLI KUVVETLER ATAŞELİĞİ Telefon (202) 612.6770 Faks (202) 238.0623 e-Posta adminattache@wtska.com defensesec@wtska.com wska@wtska.com milattache@wtska.com navalattache@wtska.com TİCARET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6780 Faks (202) 238.0629 e-Posta vasington@dtm.gov.tr dtvas@verizon.ne

HAVAYOLLARI TÜRK HAVA YOLLARI Telefon 1-800-874 8875 Web sitesi www.turkishairlines.com DELTA HAVAYOLLARI Telefon 800-221-1212 Web Sitesi http://www.delta.com UNITED AIRLINES Telefon 1-800-864-8331 Web Sitesi http://www.united.com

ACİL TELEFON VE YARDIM HATLARI Yangın İhbar Polis İmdat Ambulans Zehirlenme Kontrol Merkezi Tecavüz Kriz Merkezi Adsız Narkotikler Adsız Alkolikler Aile İçi Şiddet Yardım Hattı Kriz Hattı Kayıp Ve İstismar Edilen Çocuklar Ulusal Merkezi

911

(212) 7647667 (212) 267-7273 (212) 929-7117 (212) 647-1680 (800) 621-4673 (212) 219-5599 (800) 843-5678

DEVLET KURUMLARI ABD Vergi İdaresi (IRS) Sosyal Güvenlik İdaresi (SSA) Federal Soruşturma Bürosu (FBI)

(800) 829-1040 (800) 772-1213 (212) 384-1000

ULAŞIM REHBERİ Amtrak Demiryolu New York La Guardia Havaalanı Uluslararası Newark Havaalanı Uluslararası New York J.F.K. Havaalanı (JFK) Metropolitan Ulaşım İdaresi (MTA) Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu

GEREKLİ TELEFON NUMARALARI

(800) 872-7245 (718) 533-3400 (973) 961-6000 (718) 244-4444 (866) 743-3682 (888) 352-9886 (888) 352-9886


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Kültür Sanat

GAZETESİ

2 Ekim 2013 Çarşamba

11

VİZYON HALDU

N ARM

AĞAN

Bilim kurgudan, Kennedy suikastine her türde filmler: Bu haftanın vizyon filmleri her kesime hitap edecek çeşitlilikte. Uzay mekiği yolculuğunda işler ters giderse ne olur sorusunun cevabını bulmak üzere astronot George Clooney ile uzay yolculuğuna çıkabilirsiniz. Bilim kurgu ve gerilim tarzındaki “Gravity” haftanın büyük bütçeli filmlerinden biri. Bir öğrencinin sanal kumarhanede başına gelenleri anlatan “Runner Runner” ile Kennedy suikastında yaşanan olayları belgesel tadında anlatan, kadrosu pek çok ünlü yıldızla dolu “Parkland” ise haftanın kaçırılmaması gereken filmlerinin başında geliyor. Korku tarzından hoşlanananlar için bu hafta “Nothing Left o Fear” vizyonda.

NOTHING LEFT TO FEAR

Korku türünden hoşlananlar için haftanın tek seçeneği olan “Nothing Left to Fear” Kansas’ta küçük bir kasabaya yerleşen bir ailenin büyülü evde başına gelenleri anlatıyor. Wendy (Anne Heche), kocası Dan (James Tupper) ile çocukları Kansas’ın Stull kasabasına yerleşirler. Dan bu kasabaya yeni papaz olarak atanmıştır. Başlangıçta herşey çok mutlu görünse de, bir dizi korkunç olay bu aileyi beklemektedir. VİZYON TARİHİ 4 EKİM

GRAVITY

Başarılı bir tıp mühendisi olan Ryan Stone emekliliğinden önce son görevine çıkan yetenekli ve deneyimli astronot Matt Kowalsky’nin yönetimindeki uzay aracı ile ilk uzay yolculuğuna çıkar. Herşey yolunda gibi görünürken rutin bir keşif yürüyüşü sırasında bir felaket yaşanır. Uzay mekiği çarpan bir cisim tarafından paramparça olur. İki bilim adamı uzay boşluğunda yapayalnız kalır. Yeryüzü ile iletişimleri tamamen kopuktur ve sonsuz karanlık içinde başbaşa çare ararlar. Giderek tükenen sınırlı oksijenle bir ölüm-kalım yolculuğunda olduklarını anlarlar. İkili eve, dünyaya dönüş yolunu bulabilecek midir? “Y Tu Mamá También”, Harry Potter and the Prisoner of Azkaban” filmlerinin yönetmeni ve ortak senaristi olarak ünlenen Meksikalı sinemacı Alfonso Cuaron’ın yönetmenliğini üstlendiği gerilimle bilim-kurguyu harmanlayan filmin başrollerini Sandra Bullock ve George Clooney paylaşıyor. VİZYON TARİHİ 4 EKİM

RUNNER RUNNER

Princeton’da okuyan genç ve başarılı bir öğrenci (Justin Timberlake), okulu için kullanması gereken tüm parasını, online poker oynanan yasadışı bir kumar sitesinde harcar. Hayatında herşey yolunda giderken yaptığı bu hata onu beklenmedik bir borç batağına sürükler ve sanal kumarhanenin yöneticisi (Ben Affleck) ile başı derde girer. Brad Furman tarafından yönetilen filmin senaryosu, daha önce de pek çok filmde birlikte çalışan Brian Koppelman ve David Levien ikilisine ait. VİZYON TARİHİ 4 EKİM

13. İstanbul Bienali’ne ilgi büyüktü Kamusal bir alan yaratma ve herkese ulaşabilme amacıyla bu yıl ücretsiz olarak yapılan bienal sergilerini 12 günde 125 bin ziyaretçi gezdi. Bienal sergileri 20 Ekim’e kadar devam edecek (İSTANBUL - ANKA) Kamusal bir alan yaratma ve herkese ulaşabilme amacıyla bu yıl ücretsiz olarak gerçekleştirilen bienal sergileri açık olduğu ilk 12 günde rekor sayıda izleyici ağırladı. 14 Eylül tarihinden bu yana yaklaşık 125 bin ziyaretçinin gezdiği duyurulan 13. İstanbul Bienali sergileri 20 Ekim’e kadar devam edecek. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen 13. İstanbul Bienali’nin, kapılarını tüm sanatseverlere ücretsiz olarak açtığı 14 Eylül tarihinden bu yana yoğun ilgi gördüğü ve Bienal ile ilgili yabancı basında da kapsamlı yazı ve yorumların yer aldığı bildirildi. Açılışından bu yana 500’e yakın sanat eleştirmeni, yazar ve gazeteci tarafından izlenen İstanbul Bienali, ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İspanya, Avusturya ve İsviçre gibi ülkelerin önde gelen mecralarında geniş yer bulmaya devam ediyor. İKSV’den konuya ilişkin verilen bilgiye göre, 21 Eylül tarihli İngiliz Financial Times gazetesinde tam sayfa olarak yayımlanan yazısında Rachel Spence, 13. İstanbul Bienali küratörü Fulya Erdemci’nin, kamusal alanın sanat ve toplum açısından rolünü irdeleyen sergiyle, İstanbul’da yaşanan hızlı kentsel dönüşümün ardındaki karmaşık güç ilişkilerini ortaya koyan önemli bir çaba sarf ettiğini belirtti. Spence, yazısında bienalin özellikle şiir ve sosyopolitik konuları bir araya getiren işlerini ve Galata Özel Rum İlköğretim Okulu’ndaki sergiyi ön plana çıkardı. İngiliz The Guardian gazetesinin 14 Eylül tarihinde yayımladığı David Batty imzalı haberde, bienal sergilerinin, son dönemdeki siyasi çalkantılarla yakından ilişkili oluşuna dikkat çekilerek, Fulya Erdemci’nin ‘Sokakların sesini duyurmak istediğine’ dair sözlerine yer verildi.

WSJ: “AVRUPA’NIN EN ÖNEMLİ ETKİNLİĞİ” 13 Eylül’de ABD menşeli Wall Street Journal gazetesinde yer alan haberde, 13. İstanbul Bienali, Eylül ayı içerisinde Avrupa’da görülmesi gereken en

PARKLAND

Başkan John F. Kennedy’nin öldürüldüğü gün Dallas Parkland Hastanesi’nde yaşanan kaos ortamına odaklanan “Parkland” filminin senaryosu da yönetmen Peter Landesman’a ait. Tom Hanks’in yapımcılığını üstlendiği filmde, bir belgesel tadında olayların cereyan ettiği mekanlara dönülüyor. Parkland Hastanesi Kennedy, Lee Harvey Oswald ve Jack Ruby’nin öldüğü yerdi. Kennedy suikastinin 50. yılında vizyona giren “Parkland” yaşanan olayların karmaşasını başarılı bir dönem filmine dönüştürüyor. Paul Giamatti’nin performansı ise özellikle göz dolduruyor. “Parkland” filmin oyuncu kadrosu fazlasıyla iddialı isimlerde oluşuyor: Billy Bob Thornton, Zac Efron, Marcia Gay Harden, Jacki Weaver, James Badge Dale, Jackie Earle Haley, Ron Livingston, Colin Hanks, Tom Welling, Jeremy Strong ve David Harbour gibi yıldızlarla dolu olan “Parkland” Venedik Film Festivali’nde gösterildikten sonra şimdi New York ve diğer eyalet sinemalarında. VİZYON TARİHİ 4 EKİM

Taner Ceylan New York’ta Türk resminin koleksiyonerleri peşinden koşturan starı Taner Ceylan, New York’ta sergi açtı. Ceylan’ın Chelsea’deki Paul Kasmin Gallery’deki sergisi 26 Ekim’e kadar gezilebilir

önemli etkinlikler arasında gösterildi. The New York Times/International Herald Tribune gazetesinde 14 Eylül tarihinde yayımlanan haberde ise Rachel Donadio, küratör Fulya Erdemci’nin, bu yılki bienalde kamusal alanda sanat fikrine odaklanarak, şehrin kimin menfaati ve nasıl bir bedel karşılığı gelişmekte olduğu sorularını gündeme taşıdığını; bu sayede sanatçıların bu konuyla, kentlilerin ise kamusal sanatla ilgilenmesini amaçladığını belirtti. İstanbul Bienali’nin değişimi pozitif bir yaklaşımla değerlendiğinin altını çizen Donadio, Fulya Erdemci’nin ‘çoklu kamuların bir araya gelmesi, birlikte yaşaması ve hareket etmesi mümkün mü?’ sözlerine de yer verdi.

LE MONDE VE DIE WELT Alman Die Welt gazetesinde,17 Eylül tarihinde Kolja Reichert tarafından kaleme alınan haberde bienalin üc-

retsiz olarak gerçekleştirilebilmesi için sergi süresinin kısaltılması ve açılış etkinliklerinin iptal edilmesinin mükemmel bir çözüm olduğuna dikkat çekildi. Die Tageszeitung yazarı Ingo Arend ise 17 Eylül tarihli yazısında, bienalin, sergilerin ilk kez ücretsiz olmasıyla gerçek bir kamusal alana dönüştüğünü belirterek, düşünce için alan açan sanatın son derece etkili olduğunu da vurguladı. 16 Eylül tarihli Fransız Le Monde gazetesinde yer alan haberde Harry Bellet, uluslararası bienaller arasında kısıtlı bir bütçeye sahip olan İstanbul Bienali’nin ücretsiz olarak düzenlenmesiyle ilgili olarak, Fulya Erdemci’nin,‘çatışmayı görünür ve kamuya açık kılmak istedim’ sözlerine yer verdi ve bienalin bunu başardığının altını çizdi. Bellet ayrıca, 1960 ve 70’lerde ütopyayı konu alan işlerin bienalin en ilginç bölümlerinden biri olduğunu vurguladı.

(OSMAN YEREBAKAN / NEW YORK – POSTA 212) Türk güncel sanatının star ismi Taner Ceylan “Kayıp tablolar” sergisiyle New York’ta. Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanat Fakültesinden 90’li yılların başında mezun olan Berlin doğumlu Ceylan, bir süre Yeditepe Üniversitesi’nde hocalık yaptı. 2000’li yılların başında “süper realist” olarak nitelendirilen, fotoğraftan ayırt edilemeyecek kadar gerçeğe yakın tablolarıyla dikkat çeken sanatçı, günümüzde değeri 100 binlerce doları bulabilen bir eserine sahip olmak için koleksiyonerlerin sıraya girdiği bir isim. Taner Ceylan bu aralar New York’un galeriler semti Chelsea’deki Paul Kasmin Gallery’de 18 Eylül’de açılan “The Lost Paintings Series” sergisiyle adından söz ettiriyor. Sergide, sanatçının son bir kaç yıl içerisinde yaptığı, çoğu Osmanlı dönemi yaşamından izler taşıyan dev ebatlardaki tabloları New Yorklu sanat takipçileri için sergileniyor. Taner Cey-

lan’ın tarihin izleri ile günümüz moda fotoğraflarını andıran stilini birleştirdiği klasik tarzı bu sergide de kendini gösteriyor. Kanlar içinde bir elin yanında neredeyse şaha kalkmış bir tavuskuşu, hamam sefasına hazırlanan iki erkek ya da sigarasını davetkar ve feminen bir şekilde üfleyen Osmalı askeri, Ceylan’ın birbirinden etkileyici tablolarında kendilerine yer buluyor. Serginin ismine yakışır şekilde 1800’lu yıllar İstanbul’undan beri kayıp halde bugünü bekliyormuş gibi duran bu tabloların fotoğraftan ayırt edilemez gerçekçiliği ile figürlerin moda fotoğraflarından fırlamış havasının yarattığı çelişki, sergiyi görmeye gelenlere farklı bir deneyim vaat ediyor. Güncel sanatta son 20 yıl içerisinde kendisine çok fazla yer bulamayan figüratif resim akımı Taner Ceylan gibi bir kaç belli başlı ressamın ellerinde yaşamaya devam ediyor. “The Lost Paintings Series” Paul Kasmin Gallery’de 26 Ekim’e kadar görülebilir.


12

Güncel

2 Ekim 2013 Çarşamba

ŞİŞMANLARIN İLACI CEVİZ Yale Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre ceviz yiyenler kilo almıyor ve kalp-damar sağlıkları güçleniyor

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

ÇOCUKLARA ÖĞLE UYKUSU ŞART Küçük yaştaki çocukların öğle yemeğinden sonra en az bir saat uyumalarının beyinlerini güçlendirdiği ve öğrenmelerine yardımcı olduğu açıklandı

(PRINCETON-POSTA 212) Yale Üniversitesi araştırmacıları kilolu insanların ceviz yiyerek kalp damar sağlıklarını koruyabileceklerini açıkladılar. Yale Üniversitesi ve American College Of Nutrition’ın yaptığı en son araştırma, vücut kitle endeksi 25’ün üzerinde olan ve “şişman” sınıfına giren ve şeker hastalığının erken hali olan metabolik sendrom görülen 30 ve 76 yaşları arasında 46 kişi üzerinde yapıldı. Buna göre diyetlerine günde 56 gram cevizi dahil edenlerden hiçbiri kilo almazken, damar sağlıklarında düzelme görüldü. Geçtiğimiz ya İspanya’da yapılan bir araştırma da ceviz yiyenlerin bel çevresinin daha ince olduğunu gösteriyordu. Uzmanlar hem doyurucu hem de sağlıklı olan cevizin salata ve yoğurtla birlikte tüketilebileceğini, ekmek yerine de tercih edilebileceğini söylüyorlar.

ABD’de yapılan küçük çaplı bir araştırma, öğle uykusunun 3-5 yaş grubundaki çocukların okul öncesi dersleri daha iyi hatırlamasını sağladığını gösterdi. Massachusetts Amherst Üniversitesi’nden araştırmacıların 40 çocuk üzerinde yaptığı çalışmanın

bulguları, Ulusal Bilimler Akademisi Tutanakları’nda (Proceedings of the National Academy of Sciences) yayımlandı. Öğle uykusunun faydasının aynı gün ve ertesi gün hissedildiğini ifade eden araştırmacılar, uykunun hafızanın güçlenmesi ve

erken yaştaki öğrenim açısından büyük önem taşıdığını vurguladı. Çocuklara öğle yemeği sonrası bir saat uyuma fırsatı verildiğinde, uyumadıkları günlere kıyasla görsel-uzamsal beceri bakımından daha iyi performans sergiledikleri görüldü. Uyku sonrasında ço-

cukların yüzde 10 daha fazla bilgi hatırladığı kaydedildi. Uyku sırasında çocukların, beynin öğrenme ve yeni bilgi edinmeye ilişkin bölgelerinde faaliyet artışı gözlendi. İngiltere’deki Royal College Pediatri ve Çocuk Sağlığı bölümünden Dr Robert Scott-Jupp,

küçük çocukların beyinlerine dinlenme ve bir sonraki güne hazırlanmasına olanak tanıma açısından günde 11-13 saat uykuya ihtiyaçları olduğunu ve gün içindeki uykunun da gece uykusu kadar önemli olduğunu söyledi. (BBC)

Ergenlik yaşı değişiyor DOMATESİN BİLİNMEYEN FAYDALARI

Artık insanlar 18 yaşında yetişkin sayılmayacak. Gençlerin hızlı gelişmeye zorlanmaması için psikologlar yetişkinliğin 25 yaşında başlamasında oldukça kararlılar (NEW YORK – POSTA 212) Çocuk psikologlarına verilen yeni rehberde yetişkinlik dönemi 18 yaşında başlamıyor. Artık çocuk psikologları 25 yaşına kadar hastalara bakabilecekler.

Patlıcangiller ailesinin en faydalı üyesi domates içerisinde demir, potasyum, kalsiyum ve fosfor mineralleri ve A,B,C vitaminlerini bulunduran oldukça faydalı bir besindir. Peki, böylesine güzel bir besinin vücudumuza faydaları nelerdir? 1- Kanser ve kalp hastalıklarına karşı koruyan domates aynı zamanda felç riskini de en az indirir. 2- C vitamini yönünden zengin olan domates bağışıklık sistemini kuvvetlendirir ve grip benzeri virütik hastalıklara karşı korur. 3- Safra ve böbrek taşlarının düşürülmesine destek olur. 4- Domatesin yüzde 85’inde bulunan likopen kolesterolü düşürür, sperm kalitesini arttırır, akciğer, rahim, prostat, serviks, göğüs kanserlerine karşı koruyucu özelliği vardır. 5- Damar sertliğine iyi gelir 6- Mide ve bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar ve kabızlığı giderir. 7- Arı sokmalarına ve yanık tedavilerinde kullanılır. 8- Nasırların sökülmesine yardımcı olur ve çıbanların olgunlaşmasını sağlar.

Gelişim 20’lerde sürüyor Araştırmalar, insanlarda beyin gelişiminin 25 hatta 30 yaşına kadar sürdüğünü gösteriyor. Bu, çocuk psikolojisinde kullanılan bazı yöntem ve uygulamaların daha ileri yaşlarda da kullanılabileceği anlamına geliyor. İnsanların gündelik durumlarda verdikleri tepkiler ve verileri işleme biçimleri çocuklukta orta yaşa kadar önemli bir değişim geçiriyor. Yaş ilerledikçe beyin kendisini yeniden

Ayak bakımınız için altın öneriler Vücudun yükünü taşıyan ayakların bakımı ve temizliği hem sağlık hem de estetik açıdan oldukça önemlidir. Zira gün içerisinde ayakkabıların içine hapsolan ve terleyen ayaklar nemli bırakıldığı takdirde mantar ve enfeksiyon oluşumuna davetiye çıkarır. Bu yüzden ayak bakımı hakkında bilgi sahibi olmanızda fayda var.

larınızdaki ölü deriyi atın ve soğuk su ile durulayın. Ayaklarınızı duruladıktan sonra gliserin içeren kremlerle temizlediğiniz bölgeye masaj yapın. Bu ritüeli haftada en az iki kez tekrarlayın.

» TIRNAKLARINIZI DÜZENLİ OLARAK KESİN

Tırnaklarınızın uzamasını beklemeden periyodik olarak tırnak makası yardımıyla kesmeyi ihmal etmeyiniz. Özellikle kare şeklinde keserseniz tırnak batmalarının önüne geçebilirsiniz ve kusursuz görünüm için törpü kullanmayı da unutmayın.

» PEDİKÜR YAPTIRIN

» ÖLÜ DERİYİ ATIN Duş sonrasında ponza taşıyla ya da ince yüzeyli ayak törpüsü ile ayak-

Bu değişimin çocukların çocukluk dönemini bir an önce atlatmaya ve önemli atılımları erken yapmaya zorlanmalarının önüne geçmesi umuluyor. Konuyla ilgili BBC’ye de-

Tırnak batması, tırnak çevresi derisinin uzamasını ve cilt kalınlaşması gibi problemleri önleyen pedikür ayaklarınız için olduk-

ça faydalıdır. Bu yüzden ayda bir kez pedikür yaptırmayı ihmal etmemelisiniz.

» OJELERİNİZİ TAZELEYİN

Koyu renk ojeleri uzun süre tırnakta bekletmek tırnaklarınızın sarımsı veya yeşile çalan bir ton almasına neden olur. Bu yüzden ojeyi tırnaklarınızda iki günden fazla bırakmamaya özen gösterin.

» ORTOPEDİK AYAKKABILAR TERCİH EDİN

Ayağınızın şeklini bozan dar ve sıkı ayakkabılardan uzak durmalısınız bu tip ayakkabılar hem ayak kemik yapınıza zarar verir hem de çeşitli ayak hastalıklarının oluşmasına neden olur.

» BESLENMENİZE DİKKAT EDİN

B12, C, E vitaminleri açısından zengin, çinko ve biyotin içeren süt ürünleri, yumurta, et ve sebze ağırlıklı beslenerek tırnaklarınızı güclendirebilirsiniz.

organize ediyor, insanların düşünme biçimleri ve görüşleri değişiyor. Antrobus hormonel değişimlerin de yirmili yaşlarda sürdüğüne dikkati çekiyor: “Bazı gençler bu dönemde daha fazla desteğe ihtiyaç duydukları için aileleriyle birlikte daha uzun süre yaşamak isteyebilirler. Ebeveynlerin her insanın aynı hızla gelişmediğini anlamaları önem taşıyor.

meç veren Londra Tavistock Clinic’ten çocuk psikoloğu Laverne Antrobus “18 yaşından sonra görülen gelişimleri artık daha iyi tanıyor ve önem veriyoruz. Bu yapılan bence çok

önemli bir girişim” diye konuştu. Buna göre artık ergenliğin üç aşaması var: 12-14 yaş arasında erken ergenlik, 15-17 yaş arasında orta ergenlik ve 18 yaşından sonra gelen geç ergenlik.


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Spor

GAZETESİ

2 Ekim 2013 Çarşamba

GALATASARAY’DA İTALYAN MODASI

Harun Muslu Kan emiciler ATLETİZM sporu ülkemizde pek rağbet görmez. Daha doğrusu görmezdi diyelim. Ta ki doping skandalları ardı ardına patlayana kadar. Ben istedim ki bu kadar az başarılı olduğumuz bir spor dalında bu kadar fazla sansasyona sebebiyet verdiğimiz için suçlular bir bir ortaya çıksın, afişe edilsin, gereği yapılsın. Ama ne oldu, yine sıfıra sıfır elde var sıfır. Gelin şimdi hep beraber bu skandalların nasıl oluştuğunu irdeleyelim.

Fatih Terim ile yolların ayrılmasından sonra Galatasaray, dünyaca ünlü İtalyan teknik adam Roberto Mancini ile her konuda anlaştı... Sarı kırmızılı takım İtalyan çalıştırıcıya 3 yıl için 12,5 milyon Euro ödeyecek (İSTANBUL-POSTA 212) Galatasaray ile yeni sözleşme imzalayan Roberto Mancini böylece kulüp tarihinin 2. İtalyan teknik adamı oldu. Galatasaray’da 1959-61 yılları arasında Leandro Remondini görev yapmıştı. Üç

büyüklerde İtalyan teknik adam en son 200001 sezonunda çalışmıştı. Beşiktaş’ın başında sezona başlayan Nevio Scala 23.haftada görevinden ayrılmıştı. Süper Lig’de geride kalan 55 sezonda yaşanan

şampiyonluklardan 35’inde yabancı teknik direktörlerin 20’sinde ise Türk teknik adamların imzası bulunurken İtalyan çalıştırıcıların hiç şampiyonluğu bulunmuyor.

MANCINI KARARI NE KADAR DOĞRU?

Şimdi oturup da Roberto Mancini’yi kariyerine yeni başlamış gibi en baştan anlatmaya gerek yok... Belli bir kariyerde olan, Inter ve Manchester City ile dünyanın en zorlu liglerinde şampiyonluk kazanmış bir ‘hoca’dan bahsediyoruz... Ve herkesin bildiği üzere Mancini “1-0 olsun bizim olsun”culardan... Futbolculuk kariyerinde kalburüstü bir golcü olan Mancini buna rağmen defansif oyunu benimseyen bir teknik direktör... Aslında doğru kelimeleri kullanırsak “muhafazakar”... Zaten bu yapıda da hiçbir zaman için taraftarın büyük beğenisini kazanmış bir teknik adam değildir kendisi ancak başarı için ideal biri denebilir. 13 yıllık kariyerinde 12 kupa kazanması da bunu kanıtlar cinsten. Ki bunlardan 3’u Seri A, biri de Premier Lig şampiyonluğu...

MANCİNİ’NIN EN ÖNEMLİ ARTILARI

● Takımının üzerindeki baskıyı kendi üzerine alması ve oyuncularını mental olarak rahatlatması. ● Takıma defansif anlamda sağlam bir sistem monte etmesi (Galatasaray için en büyük artışı bu olacak) ● Yetenekli futbolcularına güven vermesi ve onları motive etmesi EKSİLERİ ● Kariyeriniz ya da yeteneğiniz ne olursa olsun eğer onun çalışma ve oyun sistemine ayak uyduramazsanız taviz yok. ● Oyuncularıyla olan ilişkilerde ipler kopmaya başladıktan sonra geri dönüşü olmuyor.

EDİTÖRÜN NOTU ● Oynattığı futbol sürekli ‘sıkıcı

olma’ çizgisinde Galatasaray’ın yeni teknik direktörü Mancini’yı önemli birkaç ay bekliyor. Hele hele açılışı ülkesinde Juventus’a karşı yapacak olması durumu her iki taraf adına da kolaylaştırmıyor. Kısa kariyerinde büyük başarılar olan 48 yasındaki teknik adamın sarı-kırmızılılara defansif bir karakter getireceği kesin. Zaten kalite bağlamında Süper Lig seviyesinin üzerinde olan Galatasaray kadrosuyla zirve yarışında olması zaten sürpriz değil ancak asıl beklenti Şampiyonlar Ligi’ndeki durum. Bunun için ilk adım İtalya’daki Juventus maçı. Bakalım Mancini ezber bozup Süper Lig’de şampiyonluk kazanan ilk İtalyan teknik adam olabilecek mi? Bekleyip göreceğiz...

Kadir Çetinçalı: Aysal, Terim’i hiç istemedi ADNAN ONARAN (İSTANBUL – POSTA 212) Galatasaray yeni teknik direktörünü belirledi belirlemesine ancak Fatih Terim’in bir çırpıda görevinden alınmasıyla ilgili spekülasyonlar hala devam etmekte. POSTA 212 sarı-kırmızılılarda yaşanan ‘pembe dizi’ kıvamındaki süreci kulübü en yakından bilen en eski Galatasaray muhabirlerinden biri olan gazeteci – yazar Kadir Çetinçalı analiz etti. İşte baştan sona Terim-Aysal arasında yaşanan gerginlik ve sebepleri, Galatasaray’ın geleceği, İmparator’un neler yapacağına dair soruların yanıtları... ■ Terim-Aysal gerginliği saklı gerçeklerden biriydi. İkilinin yıldızlarının hiç barışmadığı zaten biliniyordu peki bu anlaşmazlık ne zamana dayanıyor?

Ünal Aysal, başkan seçilmeden bir gün önce bir spor kanalının yayınında Fatih Terim ile ilgili soruya “Terim heyecanını yitirmiş görünüyor” cevabını vermişti. Aralarındaki soğukluk henüz başkan olmadan başlamıştı. ■ Yani Ünal Aysal, Terim’i hiç istememişti? Terim, Ali Dürüst’ün baskısıyla göreve getirildi. Sonraki süreçte şampiyonluk buzları eritti gibi göründü. İkinci yılın devre arasında Sneijder’in transferi döneminde karşı karşıya geldiler. Ünal Aysal Sneijder’i almak istedi, Terim ise karşı çıktı. Terim”Oynatmam” dedi. Ünal Aysal “Gerekirse Sneijdar’i alırım. Sonra da onu oynatacak hocayı alırım” cevabını verdi. Ardından bu inatlaşma döneminde Sneijder transfer edildi, başkanın dediği oldu. Devamında Ünal Aysal, Fatih Terim için “Eleman”tanımlaması yaptı. Fatih Terim buna çok alındı. Ancak 2. şampiyonluk olayları biraz durgunlaştırdı. Terim, bu süreçte kendisinin mukavelesini uzatılmasını bekledi. Yönetimden ses gelmedi ve ardından Milli Takım süreci başladı ve iş ayrılık süreci ile tamamlandı. ■ Sonun başlangıcına dönersek, Terim’in Milli Takım’la Galatasaray’ı aynı anda çalıştırmak için anlaşması ve bu sırada olaylar nasıl gelişti. Çünkü o za-

man Ünal Aysal’ın konuyla alakalı “Bana bir şey sormayın, hocayla konuşun” açıklaması “Terim, başkana sormadan Milli Takım’daki görevi kabul etti” dedikodularına sebep olmuştu. Milli Takımla ilgili bir iddiaya göre Fatih Terim Rıdvan Dilmen ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kardeşi Mustafa Erdoğan ile birlikte bir TFF yöneticisinin evinde Milli Takım’la ilgili ilk görüşmeyi yaptı. G.Saray Yönetimi bu yüzden hocaya karşı dolmuş durumda ve başkanı da bu konuda doldurdular. Başbakan’ın da Terim’i istediği haberi yayılınca ve Terim’e ilk teklifin Başbakan’a yakın olan Göksel Gümüşdağ tarafından Florya’da yapılması G.Saray Başkanı Ünal Aysal’ı da hükümete karşı olmamak adına geriletti ve Terim’in TFF ile görüşmesine izin verildi. Sonuçta Ünal Aysal kararı verenin Fatih Terim olmasını istiyordu. Ayrılırsa biz de başka bir hoca buluruz inancındaydı. Zaten Terim’in üslubundan da memnun değildi. ■ Gönderilme olayının Sneijder ile alakalı olduğuna dair konuşulanlar ne kadar doğru. Terim soyunma odasını kaybediyor muydu? Sneijder olayı transferi döneminde arada bir kırgınlık oluşturdu fakat Terim’in ayrılma döneminde bir etkisi olmadı. Terim son zamanlarda Sneijder’i sakat olmadığı sürece sürekli oynattı. ■ Fatih Terim şimdi ne yapacak?

Fatih Terim bundan sonra Milli Takıma odaklanacaktır. Kalan 2 maçı kazanmak için hazırlık yapacak. Milli Takım eğer gruptan çıkarsa Brezilya’daki Dünya Kupası’nda Milli Takımın başında olacaktır ve sonrasında 2 yıl daha Milli Takımı çalıştıracaktır. Ve sonrasında Futbol Federasyonu Başkanlığını düşünüyor olabilir. Ama bu senaryo başarıya odaklı tabii... ■ Ünal Aysal ne kadar güçlü, bu hamle ve üzerine yaşanacak olası başarısızlıkla koltuğu ne kadar sallanır? Aysal şimdilik güçlü görünüyor. Bu olay taraftarın gözünde epey kredi yitirmesine neden oldu. Ancak kulübün ekonomik yapısının henüz düzelmemesi aksine borçların artması Ünal Aysal’ın işini yakın gelecekte camia içinde de zorlaştırabilir. Eğer bu sene şampiyonluk kaybedilirse işi gerçekten zorlaşır. Başarı sadece Fatih Terim’e bağlanır. ■ Son Çaykur Rizespor maçındaki tribünleri analiz edersek Galatasaray taraftarı nasıl bir tutum içindeydi? G.Saray taraftarı Fatih Terim’e destek verdi. Ancak yönetimi protestosu konusunda da dozajı iyi ayarladı ve yönetime kırıcı bir davranış küfürlü bir protesto için-

Orlando Hido’yu sildi (NEW YORK – POSTA 212 ) Orlando NBA’de 2013-14 sezonu planlamasına başlarken, Hido’yu kampa davet etmedi. Halen kadrosunda 19 oyuncu bulunan Magic, 29 Ekim’de başlayacak olan normal sezona kadar bu rakamı 15’e indirmek zorunda. 2013-14 sezonu kontratının rakam bölümünde 12 milyon dolar yazan 34 yaşındaki Hidayet de Orlando ile yola devam etmemekte kararlı. Yeniden yapılanmaya giden ve gelişime açık genç kadrosuna şans vermek isteyen Orlando ile Hidayet arasındaki sözleşmenin feshi için pazarlıklara devam ediyor. Kontratında “6 milyon dolar karşılığında sözleşme feshedilebilir” maddesi bulunan Hido’nun önünde birkaç seçenek bulunuyor. Bunlardan ilki Orlando ile anlaşıp 6 milyon doların da altında bir rakama sözleşmesini sonlandırması. Bir diğer opsiyon ise anlaşmaya varılamaması durumunda gelecek sezon bitecek kontratıyla beraber bir başka NBA takımına takas olması. Ya da Hido NBA’deki 13 sezonun ardından Avrupa’ya dahası Türkiye’ye dönebilir. Kariyerinde şu ana kadar toplam 90 milyon dolarlık kontrata imza atan Hido’nun geleceği önümüzdeki günlerde vereceği kararlara bağlı. Ama kesin olan tek şey onun için artık Orlando defteri tamamen kapandı.

de olmadı. ■ Galatasaray hala ligin en büyük favorisi mi? Terim’in gidişi Şampiyonlar Ligi ve ligdeki durumu ne kadar etkiler? Ligin favorisi şu an F.Bahçe gözüküyor. Şampiyonlar Ligi’nde de şansının yüksek olmadığını düşünüyorum.

Taraftar gruplarına şok!

BERLİN MARATONU’NDA TARİHİN EN İYİ DERECESİ! (BERLİN – POSTA 212) Geçtiğimiz pazar günü koşulan Berlin Maratonu’nu 2:03:25’lük derecesiyle kazanan Kenyalı Wilson Kipsang, artık yeni dünya rekorunun sahibi. Kipsang, Patrick Makau’nun 2011 yılında yine Berlin’de koştuğu 2:03:38’lik rekoru 13 saniye geliştirmeyi başardı. İlk beş sırada Kenyalı sporcuların yer aldığı yarısı, Eliud Kipchoge ikinci, Geoffrey Kipsang üçüncü sırada tamamladı.

» ERKEKLERDE TARİHİN EN İYİ BEŞ MARATON DERECESİ:

2:03:25 Wilson Kipsang (Kenya) Berlin 28.09.2013 2) 2:03:38 Patrick Makau (Kenya) Berlin 25.09.2011 3) 2:03:42 Wilson Kipsang Kiprotich (Kenya) Frankfurt 30.10.2011 4) 2:03:59 Haile Gebrselassie (Etiyopya) Berlin 28.09.2008 5) 2:04:05 Eliud Kipchöğe (Kenya) Berlin 28.09.2013 Kadınlarda da altın madalya Kenya’ya gitti. Florence Kıplagat 02:21:13 ile parkuru ilk sırada tamamlarken, vatandaşı Sharon Cherop ikinci, ev sahibi ülke adına yarışan İrina Mikitenko üçüncü sırada yer aldı.

13

(İSTANBUL – POSTA 212) İstanbul başta olmak üzere 4 ayrı ilde taraftar gruplarına yönelik düzenlenen operasyonlarda gözaltına alınan 62 kişinin savcılık sorgusu işlemleri tamamlandı.

Konumuza geçmeden önce Türkiye Atletizm Federasyonu yeni başkanı Fatih Çintimar’ı kutluyor ve bu meşakkatli yolda emin adımlarla ilerleyeceğini umuyor ve diliyorum. Aldığım duyumlara göre Çintimar, spor camiasında sevilen sayılan ve dürüstlüğüyle tanınan biri. Haydi başkan kurtar bizi! Doping skandalları bize Olimpiyat Oyunları’nı kaybettirdi desek yeridir. Peki bu doping nasıl, neden ve kimler tarafından yapılır? Sporcular performans artırımı için güçlendirici maddeler kullanırlar. Bu da doğal olarak haksız başarıyı getirir. Peki ama sadece sporcular mı kullanır bu dopingli maddeleri? Kesinlikle hayır. Bu maddelerin kullanımında çoğu zaman antrenörler etkendir. Evet sporcular da kendi istekleri doğrultusunda doping yaparlar. Ancak ülkemizdeki maddi olanaklar ve ödül yönetmeliği gereği antrenörler bu yola başvurmayı tercih ederler. Nasıl mı? Türkiye’de atletizm antrenörlerinin aldığı maaşlar çok düşük. Deyim yerindeyse kıt kanaat geçiniyorlar. Hal böyle olunca başka yerden para kazanmak lazım. Bu da nereden olacak tabi ki ödül yönetmeliğinden ve prim sisteminden. Antrenörler çalıştırdıkları sporcular üzerinden yüzde alırlar. Daha doğrusu başarılarından. Yaptıkları anlaşmalarla sporcuların başarılarından yüksek ücretler kazanırlar. Hatta bazen öyle durumlara gelinir ki bir sporcu kendisiyle çalışmak isteyen bir arkası kalın antrenörü ya da kulüp yetkilisini reddederse atletizmi bırakma safhasına kadar getirilir. O sporcuya bütün kapılar kapanır. Birçok zorlukla karşılaşmaya başlar. İftiralar atılır karalanır. Sonunda pes eder ve boyun eğerek o insanlarla çalışmak zorunda kalır. Başka çaresi yoktur çünkü. Çalışmaya başladıktan sonra da başarılı olmak zorundadır. Çünkü o antrenörlerin para kazanması gerekir. Her zaman daha fazla para. O gencecik sporcuların, hayalleri olan ve o hayallerini gerçekleştirmek için var gücüyle çalışan yoksul aile evlatlarının hiçbir değeri yoktur kan emicilerin gözünde. Çalışırlarken vitaminler ve ilaçlar kullanmak zorundadırlar. Tabi yasaklı maddelerin dışında. Ama öyle bir zaman gelir ki yavaş yavaş o vitaminlerin, ilaçların içerisine yasaklı maddeler girer. O gencecik sporcuların aynı zamanda beyni de yıkanır. Çok iyi çalıştırıldıklarına ve performanslarının bu yüzden arttığına inandırılırlar. Bazen anlarlar ama ses çıkaramazlar. İşte bir gün kan örneği alınır ve hep aynı son. O kara leke sadece sporcuya sürülür. Sporcuların hiç mi kabahati yok diyenler var muhakkak. Tabi ki var, ama her köşe bu kan emiciler tarafından tutulmuş. Üç kuruş paraya talim ediyorsunuz. Sesinizi çıkarsanız hayatınızda tahmin edemeyeceğiniz olaylarla karşılaşacaksınız. Gel de sesini çıkar cesaretin varsa. Bu kan emiciler bir de utanmadan çıkıp bu başarıları kendilerine mal ederler. Hatta hatta yeni antrenör olmuş insanları da altlarına alıp onların başarılarından nemalanırlar. Bazı sporcular bu yasaklı madde kullanımından dolayı ölüm tehlikesiyle bile karşı karşıya kaldı, ama ne hikmetse bunların hiç birisi su üzerine çıkmadı. Çünkü belge yok, çünkü mağdurlar sesini çıkartamıyor. Sene başında Türk Milli Takımı Rusya’da yapılan 2013 dünya Atletizm şampiyonasına hazırlanıyor. Sporcuların kamp yaptığı tesislere WADA (dünya anti doping ajansı) ve TADA (Türkiye Anti doping ajansı) baskın düzenleyerek doping testi uygulamak istiyor. Ancak sporcular yangın merdiveninden hatta kaldıkları odaların camından atlayarak kaçıyor. Kaçıranlar da bu kan emiciler. Gerisini varın siz düşünün. Uzun lafın kısası 80 milyon nüfusu olan ülkemizde bu kadar pırıl pırıl gencin arasından illaki 50-60 tane başarılı ve temiz sporcu ile 10-15 tane dürüst antrenör çıkar. O yüzden diyorum ki: Çek çıkar bizi bu bataklığın içinden Fatih Çintimar başkan. Sen bu kutsal göreve geldin. Biz senin dürüstlüğüne, adaletine ve azmine inanıyoruz. Bize yeni sporcular yetiriştir, başarılar getir. Biz de seni omuzlarımızda taşıyalım.

» SEFA TUTUKLANDI

Sorgunun ardından savcılık, aralarında Genç Fenerbahçeliler grubu lideri Sefa Kalya’nın da bulunduğu 21 kişiyi tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti. Kayla’nın ‘cinayete azmettirmek, kasten yaralamak, örgüt kurmak ve kurmak yönetmek ile sporda şiddet yasasına muhalefet’ suçlarından mahkemeye sevk edildi. Mahkemeye sevk edilen 21 kişiden Fenerbahçeli taraftar grubundan Sefa Kalya, Cem Gölbaşı Erdinç Tuncer tutuklandı.

» ALEN’E ADLİ KONTROL

Savcılık Çarşı Grubunun kurucularından Alen Markaryan’ın da aralarında bulunduğu 5 kişiyi ise adli kontrol talebi ile mahkemeye sevk etti. 36 kişi ise savcılıkça serbest bırakıldı.

ABD’deki taraftar dernekleri, milli maç için buluşuyor (NEW YORK – POSTA 212) New York’taki Beşiktaş USA, Fenerbahçe USA ve Galatasaray USA taraftar dernekleri, Dünya Kupası Brezilya 2014 elemelerine katılabilmemiz için oynayacağımız kritik EstonyaTürkiye milli maçını birlikte izlemek üzere bir araya gelecek. Habertürk Gazetesi yazarı ve TV yorumcusu Serdar Ali Çelikler’in de bir söyleşi yapmak üzere katılacağı program 11 Ekim Cuma günü, Turkish Kitchen’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilecek.


14

Emlak

2 Ekim 2013 Çarşamba

EMLAK MUHABBETİ

Yeşim Numan

A M E R İ K A’ D A K İ

(MIAMI - POSTA 212) İtalyan modacı Gianni Versace’nin Miami’deki evi 41,5 milyon dolar karşılığında satıldı. 1997 yılında evinin merdivenlerinde vurularak yaşamını yitiren ünlü modacının evi 125 milyon dolara satışa çıkarılmıştı. Versace’nin ölümünden sonra Peter Loftin’a satılan malikane bir süre butik otel olarak kullanıldı. Sonrasında Loftin’in iflasın eşiğine gelmesiyle 125 milyon dolara açık

Ev alma, komşu (ya da bostan) al

Konut satışları Ağustos’ta yükseldi (NEW YORK – POSTA 212) ABD’de birinci el konut satışları, yılın en düşük seviyesinde geçirdiği iki ayın ardından ağustos ayında yükseldi. Bu inişin en büyük nedeni iki yılın en yüksek seviyesine ulaşan mortgage faizleriydi. Satışlar yüzde 7,9 artışla 421 bine olurken, bir önceki ayın verisi de aşağı yönde revize edilerek 390 bine olarak açıklandı. Talepler Temmuz’da yüzde 14,1 gerilemişti. Veriler, yükselen borçlanma maliyetlerinin son iki yılda büyümeye büyük destek sağlayan konut sektöründeki toparlanmayı durdurabileceğini gösteriyor. Fed yetkilileri geçtiğimiz hafta yaptıkları toplantıda, parasal sıkılaştırmanın ekonomideki gelişimi yavaşlatabileceği düşüncesiyle 85 milyar dolar tutarındaki aylık tahvil alımlarını değiştirmediler. Florida’da bulunan Raymond James & Associates Inc. şef ekonomisti Scott Brown, “Konut sektöründeki toparlanmalar birçok engelle karşılaşacak, mortgage faizleri bunlardan bir tanesi” yorumunu yaptı.

Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

emlak sohbetleri

www.emlaksohbetleri.com

işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz. e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com

GAZETESİ

VERSACE’NİN EVİ YOK PAHASINA SATILDI!

newyorkusatiyorum@gmail.com

NEW YORK emlak piyasası, dünyanın her yerinden olduğu gibi Türkiye’den de pek çok yatırımcıya çekici gelmeye devam ediyor. Yabancı yatırımcılar çoğunlukla “lüks market” olarak adlandırdığımız üç milyon doların üzerindeki piyasaya ve özellikle yeni binalara yönelseler de, orta piyasadaki (bir – üç milyon dolar arası) evlere yatırım yapmak isteyenlerin sayısı da oldukça yüksek. Öncelikle şunu söylemek gerek: Her yatırım gibi, emlak yatırımının da riski vardır. Ancak, New York emlak piyasasının uzun dönemli trendlerine baktığımızda, beş ila yedi sene kadar elde tutulan mülklerde zarar etme ihtimalinin çok düşük olduğunu görüyoruz. Doğru zamanlama ve doğru seçimlerle, yapılan yatırımın yüksek geri dönüşünün olması çok yüksek bir olasılık. Bir emlak danışmanı olarak, kendisi için ev alan bir müşteri ile yatırımcı bir müşteriye vereceğim tavsiyeler tamamen farklı olacaktır. Yatırımcılar için esas olan yaşam kalitesi, huzur, ve benzeri faktörler değil, sadece yatırımdan geri dönecek kazançtır. Bu kazanç üç şekilde olabilir: Birincisi, tadilat isteyen bir evi alıp, yenileyip satarak. Bu seçenek New York’taki yüksek “kapital kazanç” vergisi ve apartmanlarda tadilat yapmanın bürokratik zorluklarından dolayı çoğunlukla bireysel yatırımcılar tarafından değil, büyük yatırım şirketleri tarafından tercih edilir. Diğer iki yöntem, kısa dönemde kira geliri ile ve uzun dönemde mülkün değer kazanmasıyla kazanç elde etmektir. Tabii, ideal olan ikisinin bir arada olmasıdır, ancak hem kira gelirinin hem de değer artışının yüksek olması neredeyse imkansızdır. Şöyle ki: Söz konusu evin yüksek kira geliri getirmesi için, hali hazırda gelişmiş ve prestijli bir muhitte, güzel ve bakımlı bir binada olması gerekir. Bu tür evlerin değerleri zaten piyasanın üstündedir. Zaman içinde değeri artsa da, bu artış daha uzun zamanda, daha yavaş gerçekleşecektir. Oysa, henüz gelişmemiş veya gelişmekte olan muhitlerdeki evler, kısa dönemde yüksek kira getirmese de, bölgenin gelişmesiyle çok daha hızlı şekilde değer kazanacaklardır. Bu yüzden yatırım amaçlı ev alırken, önceliğinizin ne olduğunu belirlemek önemlidir. Yatırımcıların çoğunun lüks market dahilinde, yeni binalardan ev almaları tesadüf değil. Lüks marketteki evlerin kiraları, doğal olarak çok yüksek. Manhattan’da sadece bu sene içinde, kiraları 20.000 dolar ile 125.000 dolar arasında olan 200’den fazla daire kiralandı. Bir o kadarı da şu anda aktif olarak piyasada. Bu dairelerin pek çoğu yeni binalarda. Yeni binaları yatırımcı için cazip kılan en önemli sebeplerden biri vergi indirimi. Binanın yerine ve kategorisine bağlı olarak, 10 – 25 sene arasında vergi indirimi olması mümkün. Ev sahibi bu sürenin son beş senesine kadar sıfır veya sıfıra yakın emlak vergisi ödüyor. Son beş sene içinde emlak vergisi her sene yüzde 20 artarak, sürecin sonunda, indirimsiz olması gereken miktara ulaşıyor. Bu süre boyunca yüksek kira alırken, düşük aylık masraf ödemek, yatırımcı için katmerli kazanç oluyor. Ödediği yüksek fiyata değiyor. Nakit sıkıntısı olmayan, yüksek bütçeli yatırımcılar için bu tür daireler düzenli, yüksek gelir elde edebilecekleri; uzun vadede ise, çok yüksek olmasa da, biraz değer artışı ile satabilecekleri akıllı bir yatırım. Orta ölçekli yatırımcılar için ise, gelişmemiş veya gelişmekte olan muhitlerde daire alıp, kısa dönemde ancak masraflarını karşılayacak kadar kira geliri elde etmek, uzun dönemde değer kazanınca satıp yüksek kar etmek daha avantajlı. Zira orta ölçekli bütçeyle seçkin, gelişmiş bir muhitte alınacak ev ya çok küçük olacak, ya da cazip olmayan bir binada olacaktır. Böyle bir dairenin getireceği kira fazla kar bırakmayacağı gibi, muhitten dolayı zaten zirvede olan fiyatlar da kısa dönemde yüksek bir artış görmeyecektir. Bu yüzden, özellikle orta ve küçük ölçekli yatırımcılara, sadece kendi yaşayabilecekleri muhitlere yönelmek yerine, bugün fazla tercih edilmeyen, ama yakın gelecekte gelişmesi kuvvetle muhtemel bölgeleri değerlendirmelerini tavsiye ediyorum. Hani büyük şehirlerin yaşlıları anlatır ya, “Buralar eskiden hep bostan idi…” İşte aynen o hesap. Sorularınız ve bu köşede görmek istediğiniz konular için

TÜRKLERİN

MNG Holding’ten Erzurum’a yatırım Turizm, otelcilik, havacılık, kargo taşımacılığı, medya gibi birçok alanda faaliyet gösteren MNG Holding Erzurum’un en büyük konut ve AVM projesini hayata geçiriyor (İSTANBUL - POSTA212) Turizm, otelcilik, havacılık, ulusal kargo taşımacılığı, hava taşımacılığı medya, enerji ve inşaat gibi bir çok sektörde faaliyet gösteren MNG Holding, Erzurum’un en büyük konut ve AVM projesini hayata geçiriyor. Türkiye’nin en büyük holdingleri arasında yer alan MNG Holding, inşaat sektöründeki yatırımlarına devam ediyor. İstanbul Halkalı’da inşasına devam ettiği MNG Blue Boutique projesinin ardından Erzurum’un en büyük projesini MNG Residence markasıyla lanse ediyor. 26 Eylül Perşembe günü satış ofisinde düzenlenen basın toplantısında görücüye çıkan MNG Residence, Erzurumluların büyük beğenisini topladı. Türkiye’nin yanı sıra Azerbaycan, Dubai, Cezayir, Libya, Oman, Suudi Arabistan, Katar ve Bulgaristan’da inşaat projeleri gerçekleştiren MAPA İnşaat, MNG Residence’ın yüklenici firması olarak öne çıkıyor.

» 3+1 DAİRELER 320 BİN TL

Proje, 3 blokta 3+1 ve 4+1 daire tipinde, 460 konuttan oluşuyor. Daire büyüklükleri 158 ile 210 metrekare arasında değişen MNG Residence’ da; 3+1 dairelerin fiyatları 320.000 TL’den başlıyor. Anlaşmalı bankalar aracılığıyla 60 aya kadar yüzde 0,89, 120 aya kadar ise yüzde 0,90 faiz oranıyla kredi kullanılabiliyor. 68.000 metrekarelik arsa alanında gerçek-

PROJE DETAYLARI ● Projenin adı: MNG Residence ● Lokasyon: Erzurum, Terminal

Caddesi, Eski otogar alanı ● Yapımcı Firma: MNG Holding,

(Mapa İnşaat ve Tic. A.Ş) ● Arsa Alanı: 68.000 m2 ● Toplam Yeşil Alan: 21.300 m2 ● Mimarlık Ofisi: Targem Mi-

marlık ● Toplam Konut Sayısı: 460 ● Toplam Otopark Sayısı: 774 ● Konut Tipleri: 3+1, 4+1 ● Teslim Tarihi: 2016 yılı ikin-

ci yarısı ● Konut Metrekareleri: 158 m2 -

210 m2 ● Ödeme Planı: Minimum yüz-

de 25 peşin, yüzde 75 Banka Kredili ● Kredi Faiz Oranları: 60 ay’a kadar yüzde 0,89 - 61 ay 120 ay arası yüzde 0,90 ● Proje İle Anlaşmalı Bankalar: T.Garanti Bankası A.Ş. ve Bank Asya ● Satış Ofisi: Terminal Caddesi, Eski Otogar Karşısı, Yakutiye ERZURUM www.mngresidence.com

» BÖLGEDE YATIRIMLARA DEVAM

Doğu Anadolu bölgesinde yatırım yapmaktan her zaman keyif duyduğunu belirten MNG Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Nazif Günal; “Erzurum’da inşasına başladığımız MNG Residence ve MNG Mall projelerimizle şehre yatırım yapmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. MNG Residence, geniş sosyal yaşam alanlarına sahip nitelikli bir konut projesi olarak şehrin ilk örneği olacak. Bu bölgede her zaman yatırım yapmaya sıcak baktık bundan sonrada bölgedeki yatırımlarımız devam edecektir.” dedi.

artırmaya çıkarıldı. Geçtiğimiz günlerde 41,5 milyon dolara alıcı bulan evin yeni sahibi yandaki Victor Hotel’in de sahibi olan Nakash Ailesi oldu. Nakash Ailesi, Versace’nin evini kendi otelleriyle birlikte butik otel olarak işletmeyi planladığını söyledi. ABD’nin en gözde evlerinden biri olarak bilinen Versace’nin malikanesi, 1930’ların Akdeniz mimarisiyle inşa edilmişti. 2100 metrekarelik alana sahip olan malikanede 10 yatak odası, 11 banyo ve 24 ayar altından yapılmış bir havuz yer alıyor.

leşecek projenin 21.300 metrekaresi yeşil alana ayrıldı. Bayan ve Erkek sosyal tesis alanları birbirinden ayrı olarak tasarlandı. Bayanlar için sosyal alanlar 22 katlı her bloğun en üstünde konumlandırıldı. Dört mevsim kullanılabilecek yüzme havuzları, Sauna, Fitness center, soyunma odaları, toplantı salonları, seyir ve güneşlenme terasları bayanlara ayrıldı. Erkeklere içinse 1.250 metrekarelik farklı bir alanda aynı sosyal imkanlar sunulacak. Ayrıca erkek sosyal tesis alanında bir de lokal cafe olacak. Çok amaçlı MNG Yönetim Kuaçık spor alarulu Başkanı Mehnı, 450 Metremet Nazif Günal karelik kreş, yeşil alanlar,

tartan zemin koşu ve yürüyüş yolları, üstü kapalı çocuk oyun alanları, açık hava dinlenme alanları, süs bitki havuzları bulunacak. Erzurumun kış şartları için özel olarak planlanmış ısıtma rampalı kapalı otopark girişleri, kapalı otoparklardan, her binada bulunan 4 adet (1 asansör yük ve hasta sedyesi taşıyabilme kapasitelidir.) asansörle dairelere ulaşılabilecek. Yüksek derecede ısı ve ses yalıtımı, güvenlik kontrollü araç ve yaya girişi, 24 saat teknik ekip ve destek, 24 saat %100 daire içi beslemeli kesintisiz elektrik sağlayan jeneratör sistemi, su depoları, merkezi ısıtma

(pay ölçer sistemli), blok girişlerinde kameralı otomasyon sistemleri, uydu tv ve internet data sistemleri, yangın söndürme güvenlik sistemleri, daire içlerinde ve ortak alanlarda yangın önleyici spring sistemleri uygulanacak.

» ŞEHRİN EN BÜYÜK AVM’Sİ

MNG Residence ve MNG Mall, Erzurum’ un merkezi, Terminal caddesi üzerinde, eski otogarın arsasında, yatırımcılarıyla buluşuyor. MNG Mall’da Türkiyede ilk olarak sadece Erzurum’ da, Gelişim çağında olan çocuklar 5.000 metrekarelik bir alanda Edutainment Center = Eğitici Eğlence Merkezi” ni tanıyacaklar. Bu alanda her şey çocuklara özgü boyutlarda ve çocukların yeteneklerini keşfedecekleri özel oyunlarla dolu olacak. Çocuklar 100 ün üzerinde uzman eğitmenlerin denetimi ve gözetimin-

de, özel yöntemlerle eğlenirken eğitilecekler mesleklerini seçecekler. Mimarlıktan Doktorluğa, mühendislikten öğretmenliğe bütün meslekleri tanıyacaklar, dokunarak öğrenecekler ve kendi yeteneklerini gün ışığına çıkaracaklar. Bu merkezde çocuklar daha ilkokul çağında mesleki yeteneklerini ve mutlu olacakları mesleği belirlemiş olacaklar. MNG Mall’u önemli kılan başka bir özelliğide gençler için. Roll House ve Eğlence Merkezi’inde bowling, bilardo, masa tenisi, müzik stüdyosu playstation cafe ve benzerleri gibi bir çok oyun bulunacak. AVM’de bunun yanında, gıda market, teknoloji market, yapı market, department store, spor market, mağazalar ve sinema salonları ile Erzurumluların hizmetinde olacak. Projede ayrıca 500 kişilik Edirne Selimiye mimarisinde bir de cami yapılacak.

Lehman Brothers’ın 5. yılında emlak piyasası Knight Frank Emlak Danışmanlık şirketi tarafından Lehman Brothers’ın çöküşünün 5.inci yılında Avrupa emlak piyasasının son durumu araştırıldı (NEW YORK – POSTA 212) Knight Frank emlak danışmanlık şirketi, Lehman Brothers’ın çöküşünün 5. yıldönümünde Avrupa emlak piyasalarının durumunu görmek için, 2008’in 3. çeyreğinden bu güne kadar, her pazardaki ortalama fiyat değişikliğini hesapladı. Araştırmanın sonuçlarına göre, halen sürmekte olan krizin etkisi, orta ve Doğu Avrupa piyasalarıyla, İspanya ve İrlanda’da özellikle göze çarpıyor. Avusturya, Almanya, İsviçre, ve Danimarka dışındaki İskandinav

ülkelerinin dayanıklılığı da dikkate değer. Avusturya, Norveç, ve İsviçre’nin performansı Almanya’yı geride bırakırken, Bulgaristan, Macaristan, ve Hollanda’da fiyatlar, Portekiz, İspanya ve Yunanistan’daki gibi çift basamaklı düşüş gösterdiyse de bu piyasalarda durum İrlanda’daki kadar kötü değil. Euro bölgesinde krizin bitmesi ve krizden en çok etkilenen piyasalarda düşüşün yavaşlamasıyla, genel durumun düzeldiği görülüyor.


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Yaşam

GAZETESİ

Bir dolandırıcılık hikayesi

2 Ekim 2013 Çarşamba

15

VE OYUNCAK MÜZESİ Alman Kralı II. Wilhelm… Yüzbaşı kılığına girip kandırdığı gerçek askerlerle birlikte Köpenick Belediyesi’ni 4 bin mark dolandıran Vilhelm Voigt adlı bir ayakkabı tamircisi… Ve kandırılan Köpenick Belediye Başkanı… Peki bütün bunların oyuncak ile ilgisi ne olabilir ki? ALİ OZAN AKIN NEW YORK

1906 yılının soğuk bir Berlin sabahında, Alman yüzbaşı hızlı adımlarla ilerlerken, dikleştirdiği yakalarını da sağ eliyle sıkıca tutarak boğazını soğuktan koruyordu. Yüzbaşının kendilerine doğru aceleyle yürüdüğünü gören Berlinliler, paltosunun omzundaki apoletlere gerekli saygıyı göstermekte, bedenlerini yana çekerek yüzbaşıya yol vermekteydi. Sabah telaşındaki kalabalık caddede yüzbaşı bir canbaz edası ile sanki dümdüz bir ip üzerinde ilerliyordu. Soğuktan üşüyen sağ elini paltosunun cebine soktuğu sırada, kendisine selam veren iki askere peşine takılmalarını emretti. Yüzbaşı arkasındaki iki askerle birlikte caddeyi bitirip dar bir sokağa girdiğinde sigara içen üç asker daha gördü. Askerler henüz sigaralarını yere atıp yüzbaşıya selam vermeye vakit bulamamışlardı ki, ‘Beni takip edin!..’ emriyle kendilerini yüzbaşını arkasında buldular. Yüzbaşı, Köpenick Belediye Binası’nın bulunduğu meydana geldiğinde arkasında yaklaşık yirmi asker vardı. Belediye Binası’ndan içeriye giren yüzbaşı karşısına çıkan ilk görevliye bağırarak: ‘Bana çabuk belediye başkanını çağırın!’ dedi. Köpenick Belediye Başkanı merdivenleri aceleyle inerek yüzbaşının yanına gelip yanındaki askeleri gördüğünde, bir şeylerin ters gittiği korkusuyla titrek bir sesle: - Buyrun? dedi. - Beni kralımız II. Wilhelm gönderdi. Belediyenizin kasasından dört bin mark alıp derhal kendisine götürmemi emretti. Bir kralın belediye kasasından neden dört bin mark istediğine anlam veremese de, başta kendisini tutaklamaya geldiğini sanan yüzbaşının yalnızca kral adına para istiyor olmasıyla derin bir nefes alan Köpenick Belediye başkanı, yüzbaşının istediği dört bin markı bir çuvalın içerisine koyarak kendisine uzattı. Yüzbaşı dört bin markla birlikte belediye binasından ayrılırken, aslında tarihin en ilginç dolandırıcılık olaylarından birinin altına imzasını atıyordu. Öyle ki, bu hırsızlık sayesinde yüzbaşının heykeli bile dikilecekti!.. Bu ilginç dolandırıcılık öyküsünün kahramanı geçimini dolandırıcılıkla sürdüren Vilhelm Voigt isminde bir ayakkabı tamircisiydi. Voigt, kısa bir süre sonra yakalanarak 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Kral II. Vilhelm, kendi ismini kullanarak bir belediye binasının kasasından para çalan bu adamın cesaretinden etkilenerek onu huzuruna çağırdı. Voigt, polisler eşliğinde hapisten çıkartılarak kralın sarayına getirildi. - Benim adımı kullanarak Köpenick Belediyesi’nden dört bin mark çalan sahtekar sen misin?

Endonezya’nın tatil cenneti Bali Adası’nda düzenlenen Dünya Güzellik Yarışması’nda bu yıl tacın sahibi Filipinler güzeli oldu (New York – POSTA 212) Filipinler’in Megan Young isimli adayı; dünya çapında 180’den fazla ülkenin temsil edildiği yarışmada rakiplerini eleyerek ‘Miss World 2013’ unvanını almaya hak kazandı. İlk 10’a Gana, Jamaika, İspanya, Endonezya, İngiltere, Nepal, Fransa, Avustralya, Brezilya ve Filipinler adayları girmişti. Elemelerin ardından final turuna Fransa, Filipinler, Gana, Brezilya ve İspanya güzelleri yükselmişti.İzleyicilerin beğenisini kazanan Cebelitarık güzeli ayrıca ödüllendirildi. Geleneğe göre 2013 dünya güzeli, tacını geçen yılki yarışmanın galibi Çinli Yu Wenxia’nın elinden aldı. Finali 180’den fazla ülkede canlı olarak yayınlanan bu yılki yarışmada, Endonezya’nın radikal Müslüman kesiminin protestoları yüzünden geleneksel bikini müsabakası yapılmamıştı. Final arifesinde Endonezya’daki Avustralya, İngiltere ve ABD diplomatik temsilcilikleri, vatandaşlarını İslamcı tehdidi konusunda uyarmıştı. Güzeller 700 polis tarafından korunuyordu. 27 Eylül 1990 doğumlu olan Megan Young, aynı zamanda bir televizyon yıldızı. Young daha önce Amerikan ve Filipin kanallarında birçok dizide rol almıştı.

- Evet kralım. Benim. - Buna nasıl cüret edersin? - Ben cebi delik bir ayakkabı tamircisiyim kralım. O sabah hem çok açtım hem de çok üşüyordum. Cebimde sadece 5 mark vardı. Hava öyle soğuktu ki yemek yemekten vazgeçip bit pazarından eski bir mont satın aldım. Yürürken askerler bana selam vermeye başladılar. E haliyle ben de onlara selam verdim. Birkaç tanesinden beni takip etmelerini istedim, hemen peşime takıldılar. O askere beni takip et, bu askere beni takip et derken meydana geldiğimde arkama bir baktım ki peşime yirmi asker takılmış. Karşımda da belediye binasını görünce aklıma hemen bu fikir geldi. Kimse bana sen kimsin, bu parayı neden istiyorsun demedi. Ben de dört bin markı alıp çıktım. Me-

ğer üzerimdeki mont bir yüzbaşı montuymuş… Kral, duyduğu bu yaratıcı dolandırıcılık hikayesinden çok etkilenir ve sempatik bulduğu Voigt’un tahliye edilmesini emreder. Kral, Voigt’un cezasını affetmekle kalmaz aynı zamanda Köpenick Belediye Başkanı’nı çağırarak beceriksizliği ve aptallığı yüzünden fırçalar. Ve kral II. Vilhelm, belediye başkanına verilebilecek en büyük ve en yaratıcı cezalardan birini verir: - Köpenick Belediye Binası’nın önüne Vilhelm Voigt’un heykelinin yapılmasını emrediyorum. Böylelikle o beceriksiz belediye başkanı, her sabah binaya girerken ve her akşam binadan ayrılırken, kendisini dolandırarak aptal yerine koyan sahtekarın yüzüne bakmak zorunda kalacaktır!.. Eğer yolunuz Berlin’e düşerse mutlaka gidip Köpenick Belediye Binası’nın önündeki heykeli görün!.. Alman oyuncak yapımcısı Lehmann, bu hikaye insanların belleğinden silinmesin diye Vilhelm Voigt’un oyuncağını üretir. Eğer yolunuz İstanbul’a düşerse de mutlaka İstanbul Oyuncak Müzesi’ne gidin. Çünkü bunun gibi daha pek çok oyuncağın ilginç öyküsü İstanbul Oyuncak Müzesi’nde sizleri bekliyor…

Rümeysa herkesin umudu olmak istiyor

8 yaşında lösemi hastalığına yakalanan ve bu zorlu yolda 3 yıldan fazla mücadele eden, tam iyileştiği sırada da biricik annesini ve teyzesini trafik kazasında kaybeden Rümeysa, herkesin umudu olmak istiyor. Küçücük yaşta bu hastalıkla tanışan Rümeysa’nın babası inşaat işçisiydi. Bu hastalık karşısında aile maddi manevi oldukça zorlanıyordu. Devlet hastanesinde tedavisi devam ederken enfeksiyon kaptı ve tüm hastaneyi enfeksiyon sardığı için tedavisinin ortasında hastanesiz kaldı Rümeysa. LÖSEV’in devreye girmesiyle tedavisine LOSEV’in LÖSANTE-Lösemili Çocuklar Hastanesinde devam eden Rümeysa, 2008 yılında tamamen iyileşti. Ancak aynı yıl trafik kazasında annesini ve teyzesin kaybetti. Bu kez manevi anlamda zor günler geçiren Rümeysa’ya yine LÖSEV sahip çıktı. Tüm imkanlarını seferber eden LÖSEV; doktorları, hemşireleri, psikologları ve iyileşmiş gençleriyle Rümeysa’nın yanında oldu. Psikolojik desteğinin yanı sıra zor günleri atlatması için Rümeysa’yı Amerika’ya tatile gönderdi. “Ben sizin de çocuğunuz olabilirdim” Rümeysa şimdi çok iyi, okul birincisi ve

DÜNYANIN EN GÜZEL KIZI FİLİPİNLİ

ileride psikoloji ve hukuk okumak istiyor. Ben sizin de çocuğunuz olabilirdim diyen Rümeysa’nın sizler için bir mesajı var; “ Tüm yaşadıklarım sizlerin de başına gelebilirdi, önemli olan başınıza gelmeden düşünmeniz ve merhametinizi göstermeniz. Lütfen bağışlarınızı lösemili çocuklar için LÖSEV’e yapın ve bir hayat da siz kurtarın”.

BAĞIŞLARINIZI BEKLİYORLAR! Bağışımı Neden LÖSEV’e Yapayım? Çünkü LÖSANTE Lösemili Çocuklar Hastanesi’nde tam 13 senedir yüzlerce çocuğu tamamen ücretsiz tedavi ediyor. Çünkü Türkiye genelinde yoksulluk sınırındaki on binlerce lösemili ve kanserli aileyi gıda, giysi, maddi ve sosyal yardımlarla hayata bağlıyor. Çünkü lösemili çocuklara parasız kolej eğitimi, annelerine ve iyileşen gençlere meslek edindirme kursları açıyor ve atölyelerinde istihdam ediyor. Çünkü 15 yıl gibi bir sürede; dünyanın ilk Lösemili Çocuklar Hastanesi LÖSANTE, LÖSEV Ana, İlk ve Orta Okulları, LÖSEV Köyü, LÖSEV Atölyeleri, LSV Dükkanları ve LÖSEV’le hayata bağlanan binlerce lösemili ve kanserli çocuk… Hepsi bu güne ka-

dar LÖSEV’e yapılan bağış ve desteklerle mümkün oldu. Çünkü kanserle savaşıyor. LÖSEV Kanser Araştırma ve Gıda Analiz Laboratuvarlarında kanserin önlenebilmesi için bilimsel çalışmalar yapıyor.

LÖSEV BAĞIŞLARI NASIL İLETİYOR? Kurban vasfına sahip kurbanlar vekalet verilerek dini esaslarla, noter huzurunda Banvit Et Tesisleri’nde kesiliyor. Kurban etlerinin bir kısmı hemen lösemili çocuk ve ailelerine dağıtılıyor. Kalanı emanete verilerek, yıl boyunca belirli periyotlarda yapılacak dağıtımlarda taze et ile takas ediliyor ve soğuk hava zinciri ile lösemili ve kanserli çocukların evlerine kadar gönderiliyor. Bu sayede 12 ay boyunca taze et ve ürünleri yiyebilen lösemili çocukların vücut direnci artıyor, savunma sistemi güçleniyor ve bu hastalıkla mücadelede daha güçlü oluyor. Kurban Bayramı bağışımı LÖSEV’e nasıl yapabilirim? Tüm bankalardan LÖSEV hesaplarına, internet üzerinden ve telefonla kredi kartıyla, ayrıca paypal sistemiyle bağış yapılabilecek. Tüm bağış olanakları ile ilgili Vakfın internet sitesi olan www.losev.org. tr’den ayrıntılı bilgi alınabilir.


2

ABD’NİN GÜNDEMİ AKIL SAĞLIĞI VE SİLAHLAR ????

??? ???

Washington’da donanmaya ait tesise silahlı saldırı düzenleyen saldırganın ruhsal sorunlarının olduğunun ortaya çıkması bir tartışmayı yeniden alevlendirdi

Washington’da Deniz Kuvvetleri’ne ait bir tesiste sözleşmeli bir personelin düzenlediği silahlı saldırı sonrasında başlatılan soruşturma, Aaron Alexis adlı saldırganın ruhsal sorunları olduğunu ortaya koydu. Saldırganın, işe alınırken özgeçmişindeki bu sorunun dikkatlerden kaçması da, Savunma Bakanlığı yetkililerini zor duruma soktu. Aaron Alexis hakkındaki soruşturma derinleştikçe, sabıka kaydı, psikolojik rahatsızlıkları ve ordudan ihraç edilmiş olmasının nasıl olup da dikkate alınmadığı tartışılır oldu. Deniz Kuvvetleri sözcüsü Tuğamiral John Kirby duruma açıklık getirmeye çalıştı: “Konuyla ilgili soruşturma genişletiliyor. Biz de kendi soruşturmamızı derinleştiriyoruz, gözden kaçırdığımız unsurlar oldu mu, yanlış bir uygulama yapıldı mı belirlemeye çalışıyoruz.” Daha önceki silahlı saldırılar nedeniyle poliste kaydı olan Alexis, donanmadan uzaklaş-

A M E R İ K A’ D A K İ

tırılmış. Ayrıca psikolojik sorunlar da yaşamış. Polise, gaipten sesler duyduğunu söyleyen Alexis’in bu durumu, donanmaya bildirilmiş. Saldırgan ayrıca askeri hastanede psikolojik tedavi görmüş. Bütün bunlardan sonra yine de rahatlıkla silah satın alabilmiş. Savunma Bakanı Chuck Hagel, Alexis’in durumunun dikkatlerden kaçması konusunda soruşturma başlatıldığını söyledi. Saldırı, ordunun, kendi üyelerinin ruhsal sorunlarına tanı koyamadığı suçlamasına yol açtı. WikiLeaks’e gizli bilgileri sızdırdığı için yargılanan ordu eski istihbarat uzmanı

Bradley Manning’e de anksiyete ve cinsiyet kimlik bozukluğu teşhisi konmuştu. Eski ordu mensuplarını tedavi eden psikiyatrist Barbara Van Dahlen, asıl sorunun akıl ve ruh sağlığına yeterince önem verilmemesinden kaynaklandığını söylüyor: “Ülke olarak akıl sağlığına yeterli önem vermiyoruz, bu sadece ordunun eksik kaldığı bir konu değil. Çoğunlukla ortaya çıkıp, ‘Depresyondayım, anksiyete yaşıyorum, yardıma ihtiyacım var’ diyemiyoruz. Hele orduda bu daha da zor. Her zaman her sorunun altından kalkmanız beklenir.” Alexis’in muharebe tecrübesi yok, dolayısıyla da savaş sonrası stres bo-

2 Ekim 2013 Çarşamba YIL 1 • SAYI 20

HAFTALIK ÜCRETSİZ

‘PAPARAZZİSAVAR’ Steven Seagal’dan Kanye West’e kadar pek çok Hollywood yıldızı yeni trende uygun hem dışarıdan gelebilecek bir tehdide karşı hem de paparazzilerden korunmak için servet ödedikleri zırhlı araçlarla geziyor. Bu otomobillere kurşun işlemediği gibi izinsiz dokunanları da elektrik çarpıyor (NEW YORK – POSTA 212) Ronni Chasen, Notorious BIG, hatta John Lennon gibi ünlülerin silahlı saldırı sonucu ölmesi ünlüleri endişelendiriyor. Paparazzilerin ve peşlerindeki takıntılı hayranlarından kurtulmakta zorlanan yıldızlar özellikle de trafik içindeyken kendilerini güvensiz hissediyorlar. Bu nedenle Hollywood’un yeni trendi kurşun geçirmez ve dokunulduğunda elektrik akımı veren araçlar.

» GÜVENLİĞE YILDA BİR MİLYON DOLAR

Hollywood’da Katy Perry, Kate Moss ve Charlie Sheen gibi isimlere hizmet veren IMS Security şirketinin direktörü Aaron Cohen’e göre, Brad Pitt ve Angelina Jolie gibi herkesin peşinde olduğu bir çiftin evinin güvenliğini sağlamanın masrafı yılda 1 milyon doları bulabiliyor. Bu kadar sıkı korunan yıldızlar için zırhlı araçlar yalnızca bir güvenlik önlemi değil, aynı zamanda statü simgesi. 1992 yılında Arnold Shwarzenegger’in başlattığı bu modanın en uç noktasında Litvanyalı Dartz Motorz Co.’nun ürettiği Promb-

ron Iron Diamond zırhlı araçları bulunuyor. Kanye West yakın zamanda tanesi 1,2 milyon dolar olan bu araçlardan iki tane sipariş verdi. New York Knicks oyuncusu J.R. Smith de 450 bin dolar değerinde bir Gurkha F5 zırhlı araçla görüntülendi. Aynı araçtan Dwayne Johnson da da bulunuyor. Mercedes, BMW ve Bentley, araçlarının zırhlı versiyonlarını üretiyorlar. BMW 7 Serisi yüksek güvenlikli araçlarda kimyasal silahlara karşı önlem alan havalandırma sistemi bile bulunuyor. Texas Armoring Corp. adlı şirketse özel yağım zırhlı araçlar üretiyor. Müşterileri arasında Steven Seagal ve rap yıldızı T.I.’ın bulunduğu şirket isteyenlere araba hırsızlarından ve paparazzilerden koruyan elektrikli kapı kolları da üretiyor. Otomobilleri bu şekilde “kurşungeçirmez” ve “paparazzisavar” hale getirmek birkaç ay sürüyor ve 100 bin dolara mal oluyor.

TÜRKLERİN

GAZETESİ

zukluğu yaşamamış. Ancak Van Dahlen, halüsinasyon ve uykusuzluk şikayetleriyle hastaneye gittiğinde, bunun ciddiye alınmış olması gerektiğini söylüyor: “Uyku bozuklukları bazı temel sorunların göstergesi olabilir. O nedenle bu konuya dikkatle yaklaşmalı, nedenlerini belirlemeliyiz.” Saldırı sonrasında, Savunma Bakanlığı, akıl ve ruh sağlığı konusuna daha fazla önem verecek gibi görünüyor: Savunma Bakanı Chuck Hagel, “Bu sorunlar neden ciddiye alınmadı, güvenlik kontrollerinde neden bu ortaya çıkarılamadı, bu sorulara cevaplar bulmak zorundayız” diye konuştu. Aaron Alexis, bu sorunları dikkate alınmadığından rahatlıkla Deniz Kuvvetleri’nde işe girebilmişti. Şimdi yetkililer benzeri bir olayın yaşanmaması için alınacak önlemle ri belirlemeye çalışıyor. (VOA)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.