POSTA212 - SAYI 23 - EK

Page 1

TEHLİKELİ VE GÜZEL PANAMA » 8-9’DA POSTA 212 olarak yeni bir yazı dizisine başlıyoruz. Bu yazı dizisiyle yayınlarımızı yaptığımız New York’tan çıkıyor, tüm dünyayı dolaşmaya başlıyoruz. Güney Amerika’dan Afrika’ya, oradan Asya’ya, dünyanın en egzotik bölgelerine...

SEKSENLER DİZİSİNİN SEVİLEN OYUNCUSU SERHAT KILIÇ

‘Ergun Plak’ da ben de

AŞK ADAMIYIZ ■ Seksenler dizisinde ‘Ergun Plak’ karakteri ile izleyenlerin büyük beğenisini kazanan Kılıç, canlandırdığı karakterle tek ortak noktalarının ‘aşk adamı’ olduğunu belirtirken, ‘Bu sayede oyunun içinde kolayca kendimden hırsızlık yapabiliyorum’ diyor. » 3’DE

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

www.posta212.com • • YIL 1 • SAYI 23

23 Ekim 2013 Çarşamba

AMERİKA-SGK’YA KARŞI!

“NORA JONES’A BENZETİLMEK ONUR VERİCİ”

ABD’nin sağlık sistemi yeniden şekillenirken bu durum hiç bir sosyal güvencesi olmayanlara yarayacak. Peki Türkiye’de durum ne? Her iki ülke arasında sağlık hizmetlerindeki farklar ne? SGK’DA KALİTE DÜŞÜK ■ Türkiye’de ağır aksak yürüse bile sosyal devlet geleneği parasız veya az bir katılım payıyla tedavi görmenizi sağlar. Ancak hastanelerin ve sağlık hizmetlerinin kalitesi her zaman tartışılır bir konu olmuştur.

■ Amerika’da aldığı ödüller ve güzel se-

siyle çok konuşulan genç Türk kızı Sinem Saniye, ‘Kalbimi dinliyorum, kalbimden geleni yapıyorum’ diyor. » 3’DE

ÜNLÜLERİN TASARIMCISI

KALİTELİ AMA PAHALI

■ New York’ta yaşayan Türk tasarımcı

Barlas Baylar’ın, müşterilerin arasında Jennnifer Anniston, Beyonce ve Kanye West gibi bir çok ünlü isim var. Dünyaca tanınan tasarımları bir çok kişiye ilham veren Barlas Baylar, başarı hikayesini Posta 212’ye anlattı » 4’DE

CADILAR BAYRAMI harcamalarına kısıtlama

JP MORGAN GÖKDELENİNİ 725 MİLYON DOLARA SATTI

Hükümetin kapanması Cadılar Bayramı harcamalarını da etkiledi. Tüketiciler bu yıl kişi başına 4.79 dolar daha az harcama yapacak » 16’DA

■ JP Morgan One Chase Manhattan

Plaza adındaki gökdelenini Çinli Fosun International’a 725 milyon dolara sattı. Bu satış, Çinli yatırımcıların New York’ta bir süredir devam eden satın alma serisinin en ses getireni oldu. » 14’TE

Kimse 3 ay önce doğum yaptı diyemez

» 16’DA

■ ABD’de yeni hazırlanan sağlık reformuna Cumhuriyetçiler, ‘Health Care’ yerine ‘Obamacare’ diyor. Türkiye’nin aksine ABD’de kalite çok yüksektir ama parasını ödeyebilenler bundan yararlanır.

» 12’DE

Basketbolun göz bebeği başlıyor

Beyzbolda ‘Dünya Serisi’nin başlaması biz Türk spor serverler için pek bir şey ifade etmese de NBA’de normal sezonun müjdecisidir. 21 Ekim’den 31 Ekim’e kadar oynanması planlanan MLB World Series’in ardından 29 Ekim’de ‘motor’ diyecek.

» 13’TE



A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Toplum

GAZETESİ

23 Ekim 2013 Çarşamba

3

Seksenler dizisinin sevilen oyuncusu Serhat Kılıç:

‘Ergun Plak’ da ben de aşk adamıyız Seksenler dizisinde ‘Ergun Plak’ karakteri ile izleyenlerin büyük beğenisini kazanan Kılıç, canlandırdığı karakterle tek ortak noktalarının ‘aşk adamı’ olduğunu belirtirken, ‘Bu sayede oyunun içinde kolayca kendimden hırsızlık yapabiliyorum’ diyor oyuncu daha ne ister..

DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK

(POSTA 212) Sürekli tırmanan sağ ve sol tartışması, 1980 askeri darbesi, renkli televizyona geçiş, saatlerce bağlanması beklenen telefonlar, bir türlü dillendirilemeyen ve mahalle aralarındaki pastanelerde gizli saklı yaşanan aşklar.. Sevilen dizi Seksenler, tüm bu duyguların yaşandığı yıllara izleyicileri götürürken bir yandan da Ergun Plak rolüyle izlediğimiz Serhat Kılıç, performansıyla büyük beğeni topluyor. Bugüne kadar tiyatronun yanı sıra televizyon dizisi de dahil pek çok projede yer alan Serhat Kılıç, dizideki Nazlı’ya olan aşkı ile dillere destan girişimci Ergun Plak rolüyle, her bölümde izleyicileri ekran karşısına kilitlemeyi başarıyor. Gazeteniz Posta 212’ye Ergun Plak karakteri ve daha önce yer aldığı projelerle ve bundan sonraki çalışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Serhat Kılıç, Ergün Plak ile “aşk adamı’ olmaları noktasında kesiştiklerini, bu sayede dizideki rolünü oynarken kolaylıkla kendinden ‘hırsızlık’ yapabildiğini söyledi. Bundan sonraki projesinin çocuk müzikali olduğunu, bu kez yönetmen koltuğuna oturacağını belirten Serhat Kılıç, sorularımız şöyle yanıtladı: n Bugüne kadar çalıştığınız projeler hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Bu projelerin seçimindeki kriterleriniz nedir? Televizyon dizisi olarak ‘Hatırla Sevgili’, ‘Yol Arkadaşım’, ‘Seksenler’ başta olmak üzere birçok projede yer aldım. İstanbul’a 2008’de

geldiğim düşünülürse aslında bayağı çok çalıştım; çünkü dizilerin yanısıra ‘Uyanık Bar’, ‘Paranoyak’ gibi TV programları da var içlerinde.. Dönem işlerini seviyorum. Tiyatroda ‘94’ten beri edindiğim tecrübeyi daha iyi değerlendirme fırsatı buluyorum. Birçok kişinin aksine bir yaptığımı bir daha yapmamaya çalışıyorum aslında. Yeni hikayeler, farklı karakterler beni heyecanlandırıyor. Veda filminde Salih Bozok’u oynamak beni en çok heyecanlandıranlardan biriydi galiba. Bozok’un 30 dan 60’a kadar her yaşını oynadım. Müthiş bir tecrübeydi. Önce senaryodur ilk kriter: Her şeyden önce gelir. Karakter beni içten içe kaşımalı aslında. Yoksa zor. Sonra ekip, yönetmen, kanal vs..

YEŞİLÇAM TADI VAR” n Birçok projede bugüne kadar başarılı olmanıza rağmen ‘Seksenler’ dizisindeki rolünüzden sonra daha popüler olmanızı neye bağlıyorsunuz? Seksenler’de başka bir tat var bence.. Ben buna ‘Yeşilçam Tadı’ diyorum. Hüzün ve komedi içiçe.. Tıpkı ‘Neşeli Günler’ yahut ‘Bizim Aile’ filmlerinde olduğu gibi. Elbette komşuluk, mahalle gibi şimdi özlemini çektiğimiz kavramları da yeniden hatırlıyor seyirci ve tabii ki bunların başında her mahallede bir tane bulunan Ergun Plak gibi karakterler geliyor. Ergun’u tanıyorum ben.. Mahalledeki abilerimin toplamıdır Ergun! Seyirci de bunu keşfetti bu bir. Yönetmenimiz Mü-

“SABREDİN, İLERİDE GÖRECEĞİZ” n Seksenler dizisinden bahsetmişken oradaki Ergun Plak karakterinizi nasıl yorumluyorsunuz? Dizinin ilk bölümlerinde Ergun’un 80’lerin ‘bitirim girişimci’ kişiliği önplanda iken daha sonra ‘aşık’ kişiliği ön plana çıkmaya başladı. Ergun, öncelikle hangisi sizce? Aşk herşeyden önce geliyor Ergun için bu artık tartışılmaz. Belki işleri daha erken büyütebilirdi, ama bu ‘mahalleden gitmek’ demek Ergun için. Aksine Ergun aşkı uğruna ‘bitirim girişimci’liğinden vazgeçti desek yeridir bence. Ama ilerde göreceğiz ne kadar bitirim ne kadar zeki bir bir girişimci olduğunu. Az sabredin. n Ergun Plak karakterinde kendinize yakın bulduğunu yanlar var mı? Ergun Plak’la bir n 80’lerin müzikleri ile günümüz müzikletek ortak yönümüz ri arasında duygu olarak ne gibi değişimler var: İkimiz de “aşk adavar sizce? mı” yız. Bu sayede ko80’lerin şarkıları aşkı anlatır. Günümüzün layca hırsızlık yapabişarkıları ise SMS ve Tweet’lerden oluşuyor. liyorum kendimden. Bu yüzden yeni çıkan gruplar 80’lerin şarkılaSeyirci de bu yüzden rını cover’layıp yeniden söylemekten başka Ergun’ün aşkını sahipçare bulamıyorlar. lendi belki. Günümüzde ise karşılığı yok, bu fit Can Saçıntı beni hiç olmadığım yüzden kıymetli Erkadar serbest bıraktı. Yazarlarımız gun’un aşkı.. Kimse kimse için kentarafından iyi hazırlanmış zeminde dinden böylesine vazgeçmez günüözgürce dans ediyorum Ergun’u oymüzde.. narken, bu iki. Ve tabii ki son derece n Dizide herşeye rağmen aşık olan egosuz, tecrübeli, uyumlu mükemErgun’un Nazlı’ya kavuşup kavuşmel partnerlere sahibim: Yasemin mayacağı merak ediliyor? KavuşaCönka, Özlem Türkad, Şoray Uzun cak mı? gibi. Hepsi birbirinden değerli.. Bir Kavuşurlarsa adı aşk olmaz

‘Günümüz şarkıları SMS ve Twitter mesajlarından yapılıyor’

REJİSÖR KOLTUĞUNDA OTURACAK n Bundan sonraki projeleriniz hakkında bilgi verir misiniz? İlk size kısmetmiş bahsetmek: Bir çocuk müzikali üzerinde çalışıyoruz yaklaşık 4 aydır. Yazım aşaması neredeyse sona erdi, şimdi müzikler bestelenecek. Çok heyecanlıyım çünkü bu kez aşağıda rejisör koltuğundayım. Amaç sadece bir müzikal yapmak değil, çocuklarımıza medya okuryazarlığı konusunda birşeyler de öğretmek. Gerçek ile kurgu arasındaki farkı biraz daha belirginleştirmek. Onları eğlendirirken eğitmek. Elbette Birol Güven’in önderliğinde ortaya çıktı bu fikir sonra geliştirdik ve şimdi hayal ettiğimiz şeye çok yakınız artık. Yılbaşına hazır olmak istiyoruz (+6) yaş grubu çocuklarımızla buluşmaya... Televizyon içinde birkaç proje var elbette, hatta biri yine çocuklarla ilgili, ama sözünü etmek için henüz erken..

“Nora Jones’a benzetilmek onur verici” Amerika’da aldığı ödüller ve güzel sesiyle çok konuşulan genç Türk kızı Sinem Saniye, ‘Kalbimi dinliyorum, kalbimden geleni yapıyorum’ diyor (DİLEK ESKİ BEZİRKAN / NEW YORK - POSTA212) Birbiri ardına aldığı ödüller ile Amerika’da en çok konuşulan genç sanatçılar arasında yer alıyor. Sesiyle Amerikalılar’ı büyüleyen Sinem Saniye, besteleriyle de amatörlerin yanı sıra profesyonel sanatçıların katıldığı yarışmalarda binlerce rakibini geride bırakmayı başardı. Bugünlerde ikinci albümünün hazırlığını yapan Sinem Saniye, ilk albümüyle de en çok dinlenen albümler arasında yer almıştı. Çalışmalarını kalbiyle yaptığını belirten Sinem Saniye, gazeteniz POSTA 212’nin sorularını yanıtladı. n Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Almanya’da doğdum ve 3 yasındayken New York’a göç ettik. Saniye babaannemin adıydı. Ben doğmadan önce kanserden vefat etmiş. Sahne ismi olarak onun adına yer veriyorum. Bu bana büyük onur veriyor. Onun anısına kendimi Sinem Saniye olarak tanıtıyorum. 5 YAŞINDA BESTE n Neden müziği seçtiniz? Müziği seçmedim. Müzik beni seçti! 5 yaşımda beste yapmaya başladım. Elektronik piyano vardı ve hiç bir şarkı bilmediğim için kendi müziğimi kafadan yaratmaya başladım. Bu, bana büyük zevk verdi ve hala veriyor. Yeni şarkı bestelemek ve sonra kayıt

etmek kadar başka heyecan yok benim için... Tabi insanlara dinletmek de var. n Bugüne kadar aldığınız ödüllerden bahseder misiniz? En son aldığım ödül daha çok yeni! ABD deki TV kanalı İndiMusic TV bana en çok tıklanan, oy alan, klibi izlenen ve ilgi gören sanatçı ödülünü verdi. Daha önceki senelerde de Uluslararası John Lennon Beste Yarışması’nda Büyük Ödülü kazandım. Bu inanılmaz büyük bir onurdu, çünkü Lennon dünyanın en iyi

bestecilerden biri ve onun anısına eşi Yoko Onu bu şarkı yarışmasını başlatmış. Sadece amatörler değil profesyonel besteciler de katılıyor. Piyasada olan başarılı profesyonel müzisyenlerin şarkılarıyla da kıyaslanıyor şarkın. Ünlü isimlerden oluşan jüri seçti şarkımı, sonra ikinci dönem için halk seçti, bu sefer de Lennon Ödülü verildi. Türkiye’den çok destek geldi. Bu beni çok duygulandırdı. Yani bu ödülü tek başıma kazanmadım. Beni destekleyen herkese çok minnettarım ve bunun için de çok teşekkür ederim. Aldığım ödüllerle ilgili ayrıntılı bilgiye http://www.sinem.net adresinden ulaşılabilir. “KENDİMİ ŞANSLI HİSSEDİYORUM” n Amerika’daki müzik çalışmalarınızdan bahseder misiniz? ABD’de albüm çıkardım, “When I Don’t Sleep, iTunes, Amazon, ve CDBaby.com dükkanlarında bulunuyor. Tarzı Lounge Pop, karışımı biraz elektronik, Bossa Nova ve latin esintileri. Grammy ödüllü Fransız prodüktör Henri Scars Struck ile çalıştım, Harika bir çalışma oldu benim için. Bana bir yılını verdi bu değerli sanatçı. Tüm emek ve yetenekleriyle benim şarkılarıma katkıda bulundu, dolayısıyla ortaya harika albüm çıktı. O olmasaydı, ne yapardım, bilmiyorum. Joe Mardin, rahmetli efsane prodüktör Arif Mardin’in oğlu da bana çok destek oldu. Tek başıma başarı elde edemem. Etrafımda iyi ekip, güvenebileceğim ve bana destek veren yetenekli sanatçılar var. Şimdi ikinci albüm kayıtları için hazırlanıyorum. Kendimi çok şanslı hissediyorum. n Şarkı sözü de yazdığınızı biliyoruz. Şarkı söylemek mi, yazmak mı en çok tercih ettiğiniz? Sadece şarkı sözü değil, müziğini de yapıyorum. Kesinlikle yazmayı daha çok seviyorum. Çünkü sıfırdan,

hiç yoktan birşey yaratıyorsun. Pasta gibi! Tüm sanat dallarında olduğu gibi aslında... Örneğin ressamların yaptığı gibi. Boş beyaz bir sayfaya çizmeye başlıyorsun, ya da boyamaya başlıyorsun. Hayal gücünü ortaya koyup birşey yaratıyorsun. Var olmayanı ortaya çıkartıp hayata geçiriyorsun. Bu çok güzel birşey. Tabi kendi bestemi sahnede söylemek de bana ayrı bir keyif veriyor. BÜYÜR BİR ONUR n Nora Jones benzetmesi yapılıyor sizin için. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Eğer öyleyse teşekkür ediyorum çünkü bu da büyük bir onur! Kendisi çok başarılı, zarif, ve sesine hayran olduğum bir sanatçı.


4

Yaşam

23 Ekim 2013 Çarşamba

Arzu Kaya

Uranlı

new york’ta

twitter@arzukayauranli

İyi kötü New York İYİ kötü New York’u (NY) bilen herkes bu yazının başlığını okuyunca ‘Kedi de nereden çıktı? NY’ta sokak kedisi yok ki!’ der. Çünkü, bu kentte sokaklarda başı boş dolaşan kedilere rastlamak imkansızdır. NY sokaklarında en çok görebileceğiniz hayvan sincaptır. Minicik bedeninin ardından beklenmedik bir cüsseyle yükselen pofuduk kuyruğu havada, yaz kış koşuşturan sincapları, karşıdan karşıya geçerken, bir ağacın gölgesinde yiyecek ararken, ya da iki minik elinin arasına sıkıştırdığı nevalesini yemeğe çalışırken görmek oldukça sıradandır bir New Yorklu için... Manhattan’ın atları da meşhurdur. Şehrin göbeğinde yemyeşil uzanan Central Park’taki faytonları çeken birbirinden güzel atları, her mevsim, günün her saati görmek mümkün. Bir de polis atları var. NY’ta asayişi sağlamakla görevli bir grup polis, at sırtında görev yapıyor. NY’un ihtişamlı gökdelenlerini kıskandırabilecek kadar görkemli bir irilikte olan bu atlar, asil duruşları ile muhteşemler. Parlak tüyleri, pırıl pırıl yeleleri ile şehrin kalabalık bölgelerinde, sokak şenliklerinde ya da yürüyüşlerde karşınıza çıkıp sizi kendilerine hayran bırakıyorlar. Envai çeşit kuş Bİzde sokaklarda sadece güvercin, kumru, serçe ve denize yakın yerlerde karabatak, martı gibi deniz kuşları görmek mümkünken, NY’ta çok değişik kuşlara da rastlayabilirsiniz. Parklarda, sokaklarda muhabbet kuşları, papağanlar bile karşınıza çıkar. Parklarda ayrıca kazlar görebilirsiniz. Grup halinde gezerler. Caddede karşıdan karşıya geçişleri çok şirin olur. Büyükten küçüğe sıralanır paytak paytak dolaşırlar. NY sokaklarında vahşi hayvanlara bile rastlayabilirsiniz. Birkaç sene önce ünlü Metropolitan Müzesi’nin yakınlarında bir bankta oturmuş kitap okuyordum. Yaşlıca bir hanımın ‘Sakın korkma ve ani hareket etme. Hemen yanında bir rakun var’ diyen sesiyle irkildim. Bir an ne yapacağımı bilemedim, sonra hızla ayağa kalktım. O anda rakun da bir çırpıda oturduğum bankın kenarına bıraktığım sandviçi kapıp kaçtı. Çalıların arasına saklandı. Meğer açmış yiyecek arıyormuş! Gerçi, NY’ta her gün bir rakunla burun buruna gelmezsiniz ama hafiften şehir dışına çıkarsanız değil rakun; geyik, porsuk, köstebek, hatta ayı görmeniz işten bile değil! Ayı var korkmayn Bir sabah New Jersey’de arabayla gidiyorduk. Kocaman simsiyah bir ayının bir evin bahçesindeki çöp kutusunu karıştırdığını gördük. Hemen acil yardım hattı 911’i aradık. Telefonu açan görevli ile aramızdaki diyalog aynen şöyle gelişti: - ... adreste bir ayı çöpleri karıştırıyor. - Oradan hemen uzaklaşın. - Ama ev halkına haber vermek lazım. Şu anda biri evin bahçesine çıksa hayatı tehlikeye girebilir. - Buranın halkı ayılara alışıktır. Ama siz değilsiniz. Yolunuza devam edin! NY’un içine geri dönersek, Parlament sigarasının dünyaya sattığı o ışıltılı imajına inat, Manhattan’ın fareleri de çok meşhurdur. Yolda yürürken her an karşınıza bir fare çıkabilir. Hatta metrodaysanız mutlaka ama mutlaka bir fareye rastlarsınız. Hem de fındık faresi falan değil. Kocaman, besili bir kedi büyüklüğünde gemeler görürsünüz. Aslında Manhattan’daki farelerin çokluğu bile sokaklarda kedi olmayışının açık bir göstergesi. Ama Frank Sinatra’nın ‘Üç Kuruşluk Opera’da söylediği ‘New York New York’ şarkısının alaturka versiyonunda, İlhan Şeşen, ‘Bu gece New York’ta sarı kara beyaz/ Bütün kedilerle oynaştım’ diyor. Ben de her seferinde kendimi tutamayıp ‘Ama NY’ta kedi yok ki!’ demekten kendimi alamıyorum! Derken şarkının devamında ‘New York New York/ Her şey var da Istanbul yok’ dizeleri geliyor. İşte o ara içim buruluyor. Nedim’in ‘Bir tek parça taşına yedi cihan feda olsun’ dediği şehrin havasını, suyunu hatta kedilerini bile özlediğimi fark ederken 10 yıldır New York’ta aradığım İstanbul’u, Şeşen’in şarkısında buluyor ve hüzünle karışık bir sevince düşüyorum...

etkinlikleri

New York binbir türlü kültürel, sanatsal, eğlence etkinlikleriyle dolup taşan müthiş dinamik bir kent. Gidilecek, gezilecek, görülecek çok şey var. Posta212 okurlarına hafta sonu kentteki etkinliklerden bir derleme yaptık

FRANÇOIS - XAVIER LALANNE, SHEEP STATION

EKİM

27 cumartesi

Artık kullanılmayan bir gaz istasyonunda, doldurulmuş koyun toplamaya meraklı bir koleksiyoncunun işlerini görmeye ne dersiniz... Koyun İstasyonu, Fransız sanatçı François-Xavier Lalanne tarafından doldurulan 25 koyun enstalasyonundan oluşuyor. Etkinlik 10th Cadde, 22.nci sokakta yapılıyor. İzleyenler tarafından son dönemlerde yapılmış en ilgi çekici enstalasyonlar arasınd değerlendiriliyor. www.gettystation.com

MR. BURNS, A POST ELECTRIC PLAY

Fantezi dünyasında bir müzikal komedi yolculuğu. Pop kültürünü Simpsonlar baz alarak anlatan bu komedi günlük hayattaki pek çok konuyu da eleştirel ve ironik bir bakış açısıyla gündeme getiriyor. Teknolojik gelişmelerden güç alarak sosyal kaoslara yol açabilen terörizm tehdidi bu temalardan en önemlisi. Performans eleştirmenlerden beş yıldız aldığını ekleyelim. Mekan: Playwright Horizons, Adres: 416 W 42nd St Midtown West. www.ticketcentral.com

EKİM

28 pazar

STUDIO SQUARE’DE OCTOBERFEST

Astoria ve Long Island City sakinleri için keyifli bir pazar etkinliği. New York City’nin ilk Octoberfest partisi. Edi & the Wolf, Pilsener Haus & Biargarten ve DBGB gibi yerel restaurantların etkinliğe özel spesiyallerini sunacakları etkinlikte bol bol bira, sosis çeşitleri yer alıyor.

MAD. SQ. EATS İki yılda bir düzenlenen etkinlik için, Worth Square 25 yerel satıcıyı barındıran gastronomik bir pazara dönüşüyor. Açık havada bir masaya ilişin ve nefis tacos’lardan, pizzalara, Asyalı tatlara gurme bir yolculuğa çıkın. Etkinliğe katılım ücretsiz. www.madisonsquarepark.org

JCP POP SHOP’DA UCUZLUK VAR Az kullanılmış dünyanın en pahalı markalarına bu butikte çok düşük fiyatlara sahip olabilirsiniz. Chanel, Marni, Pradi gibi markaların ürünlerini görebileceğiniz bu butikte fiyatlar yarı yarıya indirilmiş. www. cristinadossantos.com

HAFTANIN EN İYİ FİLM ÖNERİLERİ ● Blue Jasmine ● 12 Years a Slave ● Manchete Kills ● The Conjuring ● Trouble Every Day ● Gravity

ÜNLÜLERİN TASARIMCISI New York’ta yaşayan Türk tasarımcı Barlas Baylar’ın, müşterilerin arasında Jennnifer Anniston, Beyonce ve Kanye West gibi bir çok ünlü isim var. Dünyaca tanınan tasarımları bir çok kişiye ilham veren Barlas Baylar, başarı hikayesini Posta 212’ye anlattı (ZEYNEP ÖZ / NEW YORK – POSTA 212) New York’ta yaşayan Türk tasarımcı Barlas Baylar, Türkiye’ye ilk seri üretim makinelerini getiren Nuri Baylar’ın oğlu. Babası mobilyaların endüstriyel kısmıyla ilgilenirken, o hep işin tasarım kısmını merak etti. 20’li yaşlarında yüksek lisans eğitimi almak için New York’a gelen Baylar, tasarım yapmayı kendi kendine öğrenerek mobilya sektörüne farklı bir kanaldan girdi. 2004 yılında kurduğu Hudson Furniture’i zamanla dünyaca bilinen bir marka haline getiren Baylar’ın müşterilerin arasında Jennnifer Anniston, Beyonce ve Kanye West gibi bir çok ünlü isim var. ■ Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Barlas Baylar kimdir? İstanbul’da doğdum. Anadolu yakasında büyüdüm. 15 yaşında Rotary Klübü’nden burs alarak lise eğitimini Brezilya’da tamamladım. Liseden sonra İstanbul’a döndüm ve bir süre babamın yanında çalıştım. Daha sonra İngiltere’ye giderek ekonomi tahsili gördüm. 5 sene İngiltere’de kaldım. Üniversiteden mezun olduktan sonra da Amerika’ya gelerek NYIT’te (New York Teknoloji Enstitüsü) pazarlama yönetimi üzerine MBA yaptım. ■ Babanızın mobilya sektöründe olmasından dolayı bu mesleğe ilgi duymaya başladığınızı söyleyebilir miyiz? Aslında durum farklı. Çocukluğumdan beri modayla ve tasarımla çok ilgiliydim. Babam beni küçükken fabrikalara götürürdü. Fabrikalar monte edilirken makinelerin kurulumunu gösterirdi, ve bana işin endüstriyel kısmını öğretmeye çalışırdı. O anlarda ben o kadar çok sıkılrdım ki, hep işin tasarım kısmını merak ederdim. İşçilerle konuşur, bu konuda bilgi almaya çalışırdım.

■ New York mobilya sektörüne nasıl giriş yaptınız? Tasarım konusunda herhangi bir eğitim almadım. Tamamen kendi kendime öğrendim. Yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra Tucker Robbins’in yanında satış bölümünde çalışmaya başladım. Bir süre sonra ise tasarım bölümüne geçtim. Bu süre içinde, ABD’deki tasarım dünyasının nasıl olduğunu, Amerika’daki müşterilerin ne tarz mobilyaları sevdiğini öğrendim. Bu arada, kendi firmamı açarsam başarılı olacağımı düşünmeye başlamıştım. ■ Ve Hudson Furniture’i kurmaya karar verdiniz… 2004 yılının Nisan ayında Hudson Furniture’i kurdum. İlk başta bir showroomu dolduracak kadar maddi imkanım yoktu. Fakar çok cesaretliydim. Elimde sadece bir kaç tane ahşap örneği ve çizimlerim vardı. Bir arkadaşım bana yardım etti. Bir masa yaptık. Meatpacking Street’de bir showroom

tuttum. Tanıdığım bütün tasarımcıları ve mimarları aradım. İşlerimi görmeleri için showroomuma davet ettim. Daha sonra Burberry’nin satın alma bölümünden ilk müşterim geldi. “Burada mobilya yok” dediler. O sırada sadece bir tane masa vardı. Onlara çizimlerimi ve ahşap örneklerimi gösterdim. İşlerimi beğendiler ve Burberry’nin en büyük merkez mağazalarının masalarını yaptım. ■ Hudson Furniture’ı diğer mobilya markalarından ayıran özellikler nelerdir? Tasarımlarımın orjinal, eşsiz ve çevresel olmasına dikkat ediyo-

rum. Mobilyalarımı yapabileceğim en kaliteli şekilde yaptım. Fiyatı ne kadar yüksek olursa olsun, hep bir alıcının olacağını düşündüm. Başarımın sırrı budur diyebilirim. ■ Şu an Beyonce, Jennifer Anniston ve Lenny Kravitz gibi bir çok dünyaca ünlü isimle çalışıyorsunuz. Bu isimlerin Hudson Furniture’dan ne şekilde haberi oluyor? Bu kişilerle çalışan tasarımcılar, iç dekorasyoncular ve mimarlar zaten Hudson Furniture’ı biliyor. Ayrıca, belirli bir çevrede isim yaptım. Örneğin, Jennifer Hudson, Hudson Furniture’ı Beyonce ve Jay Z’den duyarak bize geldiğini düşünüyorum. Benim parçalarımı çok ufak bir kesim satın alabiliyor, ve o ufak kesimdeki herkesin birbirinden haberi var.. ■ New York’ta yaşıyor olmanız tasarımınızı ve Hudson Furniture’i nasıl etkiliyor? New York’un enerjisi çok fazla. Bu şehirde bir çok kültürden insan bir arada yaşıyor. Benim yanımda, altı farklı ülkeden gelen personellerim var. Hepsinden bir şey öğreniyorum. Bunun dışında, New York mimarisi her gün gelişiyor. West Side Highway’de koşuya çıktığımda, karşıma çıkan gökdelenlerden olağanüstü ilham alıyorum.


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Yaşam

GAZETESİ

23 Ekim 2013 Çarşamba

Malezyalı Müslüman kadın dövüşçü Ann Osman, Singapur’da yapılacak olan Dövüş Sanatları Şampiyonası’na katılacak. Endonazya’da güzellik yarışmasını protesto eden radikal dincilerin Müslüman kadın dövüşcüye de tepki göstermesinden korkuluyor

Müslüman kadın dövüşçü

HUZURSUZ (NEW YORK - POSTA 212) -Singapur’da gerçekleşecek One Fighting Championship’te (ONE FC)(Dövüş Sanatları Şampiyonası) Malezya’yı Müslüman Ann Osman temsil edecek. Endonezya’da en son düzenlenen güzellik yarışmasının protesto eden radikal grupların ONE FC’ye Müslüman bir kadının katılmasına nasıl tepki vereceği merakla bekleniyor.

MISS WORLD SOKAĞA DÖKTÜ

Eylül ayında Endonezya’da yapılan güzellik yarışması Miss World’ü, İran, Malezya, Bangladeş, Brunei ve Nijerya’da bulunan

radikal gruplar pornografik buldukları gerekçesiyle sokaklara dökülerek protesto etmişlerdi. Radikal gruplar arasındaki gergin atmoster devam ederken, şimdi de gözler Singapur’da gerçekleşecek dövüş sanatları şampiyonası ONE FC’te Malezyayı temsil edecek kadın dövüşçü Ann Osman’a çevrildi. Ann Osman Müslüman bir Malezyalı. İlk kez katılacağı ONE FC’te sadece rakibi ile değil Gündeydoğu Asya’da özgürlük hakları kısıtlanan kadınlar için de mücadele edecek. Singapur Spor

Sarayı’nda yapılacak dövüşler, ESPN Star Sports ile LiveSportTV üzerinden yayınlanacak. Karşılaşmanın biletlerinin tümü satılmış durumda.

KADINLARA ADADI

ONE FC tarihindeki ikinci kadın yarışmacı ünvanına sahip olan Malezyalı Ann Osman, bu önemli adımı özgürlüğü kısıtlanan kadınlara adayacağını söyledi. Ailesi ve nişanlısı tarafından büyük destek aldığının altını çizen Osman, çevresindekilerinden de şu ana kadar herhangi bir kötü tepki almadığını ekledi.

Ann Osman’ın Singapur’da katılacağı karşılaşma sonrasında, Endonezya’ daki Miss World’ün ardından gerçekleşen gösterilerin tekrak patlak vermesi beklenirken, bu konuda görüşü alınan Kuzey Illinois Üniversitesi Siyasi Bilimler Profesörü Mark Buehler sadece Malezya’daki bir kaç azınlık grubun böyle bir reaksiyon

göstereceğini düşündüğünü söyledi. Buehler, ONE FC’te zafer kazanması durumunda, Osman’ın dünya çapında tanınan bir isim olacağını da ekledi.

HAVADA SKANDAL:

Sandviçten solucan çıktı New York’tan Delhi’ye giden Air India uçağının yolcusu sandviçinin içinde solucan olduğunu görünce gözlerine inanamadı. Havayolu şirketi yolcunun şikayetini de dikkate almadı

(NEW YORK - POSTA 212)- Geçtiğimiz günlerde, Hindistan havayolu şirketi “Air India” ile New York’tan Delhi’ye giden bir kişinin yolculuk esnasında ikram edilen sandviçinin içinden solucan çıktı. Batı Delhi’de yaşayan ve kimliği açıklanmayan yolcu, uçağı Delhi’ye indikten sonra hemen havayolları otoritesine giderek şikayette bulundu. Times of India gazetesine konuşan söz konusu yolcu, şikayeti üzerinde

havayollarından herhangi bir geri bildirim almadığı söyledi. Salı günü yaptığı açıklamada “kazayı” inceleme altına aldığını söyleyen Air India, anlaşmalı oldukları yiyecek-içecek hizmeti yapan şirkete soruşturma başlattığını söyledi. Air India’nın sözcüsü bu tür olayların çok nadir yaşandığını, şirketin yiyecekiçecek servisi konusunda çok katı kuralları olduğunu savundu.

AMERİKA, FRANSA’DA 70 MİLYONU DİNLEMİŞ (BBC)-La Monde Gazetesi eski CIA çalışanı Edward Snowden’ın sızdırdığı bilgi ve belgelere dayanarak Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Güvenlik Kurumu’nun (NSA) Fransa’da yapılan milyonlarca telefon konuşmasını kaydettiğini açıkladı. Gazetenin haberine göre Ulusal Güvenlik Kurumu’nun, 10 Aralık 2012- 8 Ocak 2013 tarihleri arasında 70 milyondan fazla telefon görüşmesini kaydettiği belirtildi. Le Monde, ‘US-985D’ adı verilen bir program çerçevesinde Ulusal Güvenlik Kurumu’nun belli telefon numaralarından yapılan konuşmaları otomatik olarak kayıt altına aldığını gönderilen kısa mesajların da kaydedildiğini yazdı. Fransız gazetesi, ortaya çı-

kan belgelerin, Ulusal Güvenlik Kurumu’nun sadece terör şüphelilerini değil, aynı zamanda iş ve siyaset dünyasından üst düzey kişileri de izlediğini gösterdiğini savunuyor. Amerika Birleşik Devletleri yetkilileri, Le Monde’un ‘gizli’ bilgi ve belgelerle ilgili haberi konusunda bir yorum yapmadılar. Fransız gazetesinin açıklamaları, Almanya’da yayımlanan Der Spiegel gazetesinin eski Meksika devlet başkanı Felipe Calderon’un elektronik posta mesajlarının izlendiği yolundaki haberinin ardından geldi. Fransa Dışişleri Bakanı Manuel Valls, iddiaları ‘şok edici’ diye nitelerken Amerika Birleşik Devletleri’nin Paris Büyükelçisi, Fransa Dışişleri Bakanlığı’na çağırıldı.

5

27 YIL SONRA İDAM EDİLDİ

Florida eyaletinde 27 yıl önce genç bir kadına tecavüz edip, öldüren mahkum ölüm cezası almıştı. 51 yaşındaki mahkum, Florida Eyalet Cezaevi’nde geçen hafta zehirli iğneyle öldürüldü (FLORIDA-POSTA 212) - Yetkililer, 51 yaşındaki William Happ’in Starke kentindeki Florida Eyalet Cezaevi’nde idam edildiğini açıkladı. Happ, ABD’de midazolam hidroklorür kullanılarak idam edilen ilk mahkum oldu. Hala bazı eyaletlerde infaz için barbiturat pentobarbital kullanılıyor. Happ, 1986’da bir marketin park yerinde karşılaştığı 21 yaşındaki Angie Crowley’e önce tecavüz etmiş, daha sonra genç kadını boğarak öldürmüştü. Genç kadının cesedini nehre atan Happ, mahkeme tarafından ölüme mahkum edildikten sonra temyize başvurma hakkını kullanmamış ve ölüme hazır olduğunu söylemişti.

‘SEKS TERÖRİSTİ’NE 30 YIL HAPİS CEZASI

Central Park’ta 73 yaşında bir kadına tecavüz eden David Mitchell 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı (NEW YORK - POSTA 212) -Geçtiğimiz Ağustos ayında gerçekleşen olayda, ismini gizli tutan 73 yaşındaki kuşbilimcisi bir kadın, Cental Park’ta az sonra basına geleceklerden habersiz bir şekilde kuşları gözlemliyor ve onların fotoğraflarını çekiyordu. O esnada kadına sinsice yaklaşan bir sapık, yaşlı kadını zorla yere iterek ona acımasız bir şekilde tecavüz etti. Yaşadığı o acı günü hatırlamak istemeyen yaşlı kadın, geçtiğimiz günlerde çıkarıldığı mahkemede, “seks teröristi” olarak adlandırdığı David Mithcell’e engel olmak için elinden geleni yaptığını söyledi. “ Bana vahşice tecavüz ettikten sonra beni çimlere iterek, hareket etmeden önce 100’e kadar say dedi” diye anlattı. Sapık adamın olay yerini terk etmesinden çok kısa bir süre sonra hemen polise haber veren kadın, mahkemede göz yaşları içinde, bir daha kimsenin böyle bir vahşete maruz kalmaması için mahkemenin çok doğru bir karar vermesi gerekiyor” dedi. Davaya bakan Yargıç Bonnie Wittner, mahkeme sonunda Mitchell’in tecavüz ve hırsızlıktan 30 yıl hapis cezası almasına karar verirken, New York Bölge Başsavcısı Cyrus Vance, savunmasız kişilere kamuya açık alanlarda yapılan bu tür saldırıların tüm New Yorkluları korkuttuğunu söyledi.

Klozette yemek yiyorlar (KALİFORNİYA–POSTA212) Kaliforniya’da “Tuvalet temalı” Çin restoranı “Magic Restroom Café’de müşteriler, yiyecekleri minyatür klozetlerde servis edilirken klozetlerde oturuyor. Duvar dekoru olarak pisuarların kullanıldığı mekanda bazı masaların yanında duş başlıkları da yer alıyor. Taiwan’daki “Modern Toilet Restaurant’tan ilham alarak tasarlanan bu restroranın sahibi Yoyo Li, ABD’de bu tür mekanları büyük bir ilgi olduğunu söyledi. Li, “Magic Restroom Café’nin “ ilkel fakat mizahı olan bir konsepti olduğunu belirtti.


6

GENÇLER ARASINDA TWITTER BİR NUMARA Amerikalı gençler arasında yapılan yeni bir araştırmaya göre Twitter en popüler sosyal paylaşım sitesi olarak Facebook’u geçmiş durumda. (WASHINGTON) Yeni yapılan bir araştırma, Amerikan gençliğinin sosyal medya konusundaki tutumunu değiştirdiğini gösteriyor. Facebook bu durumdan pek memnun olmayabilir. Piper Jaffray adlı finans firması tarafından yapılan anket, Amerikalı gençlerin yüzde 26’sının Twitter’ı en önemli sosyal paylaşım ağı olarak gördüklerini belirledi. Yüzde 10 azalma gösteren Facebook, gençlerin sadece yüzde 23’ü tarafından tercih ediliyor. Kısa süre once Twitter 1 milyar dolarlık borsa açılımı yapacağını açıklamıştı. 218 milyon kullanıcısı olan ve geçen yıl 316 milyon dolar ciro elde eden Twitter’in bu kararı şirketin hızla büyüdüğünün göstergesi. Piper Jaffray sosyal medya uzmanı Gene Munster, yine de Facebook’un şu anda avantajlı konumda olduğunu, fotoğraf ve video paylaşım ortamı Instagram’ı satın almakla mantıklı bir yatırım yaptığını söylüyor: Munster, “Instagram’ın yatırım anlamında çok katkısı oldu. Herhalde doğru bir değerlendirme yapmak için Facebook’a ve Instagram’a birlikte bakmak gerekli” diyor. Instagram’ın katkısıyla Facebook’un Amerikalı gençler arasında popülaritesi 7 puan artarak Twitter’la eşitlendi. Twitter, Facebook ve İnstagram kullanımı diğer sosyal medya platformalarının çok üzerinde. Kullanıcıların yüzde 10’undan azı Tumblr, Google+, ya da Pinterest’i en çok kullandıkları platform olarak seçmiş. Piper Jaffray uzmanı Steph Wissink anketin sonuçlarının küresel bir değişimin göstergesi olabileceğini söylüyor. Wissink, “Anketimiz yerel odaklı ama uluslararası ortamla yerel ortamdaki değişiklikler arasında yavaş yansıyor olsa da kesinlikle bir bağ var” diyor. Finans firmasının anketi gençlerin teknolojiden modaya birçok konuda tercihlerini ölçtü. Sosyal medyadaki bu değişimin yanı sıra, anket gençler arasında iphone kullanımının ilk kez yüzde 50’nin üzerine çıktığını da gösteriyor. (VOA)

GOOGLE’IN BÜYÜK YANLIŞI

Önde gelen teknoloji şirketlerinden Google, uzun zamandan beri beklenen akıllı telefon modelini ‘yanlışlıkla’ tanıttı. Hatanın farkına varan Google, cihazı satıştan kaldırdı (NEW YORK – POSTA 212) Google’ın LG’ye yaptırdığı akıllı telefon modeli olan Nexus 5, şirketin dijital mağazası Google Play’de görüntülendi. Hatanın farkına varan Google, cihazı satıştan kaldırdı. ABD fiyatı 349 dolardan satışa çıkacak olan Google’ın yeni akıllı telefonu, Android işletim sisteminin en üst sürümüyle kullanıcılarla buluşacak. Öte yandan Apple da iPhone 4 için benzer bir hata yapmıştı. Bir Apple çalışanı sır gibi saklanan iPhone 4 modelini barda unutmuştu ve cihazın tüm özellikleri aylar öncesinde belli olmuştu.

HABER OLMAK İÇİN...

Teknoloji

23 Ekim 2013 Çarşamba

haber@posta212.com

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

3 BOYUTLU YAZICILARLA

‘Metal Çağı’ Avrupa Uzay Dairesi, uçak ve uzay araçları için parçalar üretecek 3 boyutlu yazıcılarla imalat teknolojisini ‘metal çağa’ taşıma planları olduğunu açıkladı Proje, geleneksel parçalar yerine daha hafif, daha güçlü ve ucuz parçalar geliştirmeleri için 28 kurumu bir araya getiriyor. Katkılı üretim (ya da 3 boyutlu imalat) teknolojisi, plastik ürünlerin tasarımında çığır açan bir teknoloji olarak biliniyor. 3 boyutlu yazıcılarla füze ve uçaklar için metal parça üretimine geçildiğinde israfın ve harcamaların azalacağı tahmin ediliyor.Katmanlarla yapılan montaj, geleneksel metal döküm işlemiyle başarılması mümkün olmayan geometrik tasarımların imal edilebilmesini sağlıyor. Bu yöntemle üretilebilecek araba parçaları ve uydular hafif ama aynı zamanda daha dayanıklı olabilecek.

Projenin tanıtımının yapıldığı Londra Bilim Müzesi’nde yaklaşık 3 bin santigrat dereceye dayanıklı Volfram veya diğer adıyla Tungsten alaşımı bileşkeleri tanıtıldı. Bu denli yüksek bir sıcaklığa dayanıklı olan parçalar, nükleer füzyon reaktörleri içinde ve füze başlarında da kullanılabilir. NASA DA KULLANDI Avrupa Uzay Dairesi’nin yeni materyaller ve enerji araştırmaları birimi başkanı David Jarvis, “Şimdiye kadarki en kaliteli metal ürünleri, başka bir yöntemle üretilmesi mümkün olmayan nesneleri imal etmek istiyoruz” dedi.

Metalle 3 boyutlu imalat tekniği aslında yeni değil. General Electric, uçak motorlarından birinin yakıt enjektörü için bu yöntemi kullanmıştı. Çin de uçaklardaki yük taşıyıcıların üretiminde 3 boyutlu imalat teknolojisini kullanıldığını söylüyor. ABD Uzay ve Havacılık Dairesi (NASA), Temmuz ayında 3 boyutlu imalat yöntemiyle üretilen bir füze motoru parçası denemesinin başarıyla tamamlandığını duyurdu. Avrupa Uzay Dairesi’nin projesi için araştırmacılar uçak motorunun metal parçalarını ve uçak kanadının 2 metreye kadar olan bazı parçalarını 3 boyutlu imalat tekniğiyle üretmeye başladı.

Yüksek dayanıklılığa sahip parçalar, titanyum, tantal ve vanadyum gibi pahalı metallerden üretildi. Araştırmanı başındaki isim Jarvis, “Nihai amacımız tek parça halinde uydu üretmek. Kaynağa ihtiyaç duymayacak büyük bir metal kütle… Bunu yaparsak maliyeti yüzde 50 yani milyonlarca euro düşürmüş oluruz” dedi. Ama Jarvis, “kirli sırlar” diye ifade ettiği, detaya girmekten kaçındığı bazı sorunlar olduğunu da sözlerine ekliyor. “Sık görülen sorunlardan biri, ürünlerdeki küçük hava balonları, gözenekler. Yüzeylerin pürüzlü olması da sorun teşkil ediyor” diye konuşan Jarvis, bu sorunların belirlenip çözülmesi için çalıştıklarını belirtti. (BBC)

GENÇLER SEKS İÇİN MESAJLAŞIYOR BBC’nin Newsnight programında yayınlanan bir kamuoyu araştırmasının sonuçları, İngiltere’de 18 yaşın altındaki her 10 gençten altısının cinsel içerikli mesajlaşma yaptığını ortaya koydu (BBC-TÜRKÇE)- NSPCC ve Childline adlı kuruluşlar tarafından yapılan ankete göre 18 yaşın altındaki gençlerin yüzde 40’ı cinsel içerikli fotoğraf veya video üretiyor. Gençlerin yaklaşık dörtte biri ise ürettikleri fotoğraf veya videoları arkadaşlarına gönderiyor. NSPCC Genel Müdürü Peter Wanless ‘seks mesajlaşmasının’ git gide yaygınlaştığını söylüyor.Newsnight programa konuşan Wanless anket sonuçlarının, cinsel içerikli mesajlaşmanın ergenlik çağındaki gençler arası ilişkilerin bir özelliği olmaya doğru gittiğini gösterdiğini söylüyor. Wanless, ilişki içindeki gençlerin kendilerine ait cinsel içerikli bir görüntüyü paylaşma eğilimi yönünde bir anlayışın oturmaya başladığını belirtiyor.

GÖRÜNTÜ PAYLAŞMA Mesajla görüntü paylaşanların yüzde 20’si mesajın gönderilmesinden sonra bunların başkalarıyla da paylaşıldığını söylerken, yüzde 28’iyse bunların başkalarıyla paylaşılıp paylaşılmadığını bilmediklerini belirtiyor. İngiltere’de cinsel ilişkiye başlama yaşı yasal olarak 16. Ancak 18 yaş altındaki birinin

BÜYÜK ÇOĞUNLUK ERKEK Anket kapsamında NSPCC ve Childline İngiltere’nin farklı yerlerinden 450 gençle görüştü. Cinsel içerikli mesajlama yapan gençlerin büyük çoğunluğu erkek v e yüzde 58’i, mesajı erkek veya kız arkadaşlarına göndermiş. Gençlerin üçte biriyse cinsel içerikli mesajları sanal alemde tanıştıkları ama gerçek hayatta hiç tanımadıkları kişilere göndermiş.

‘uygunsuz’ fotoğraflarının çekilmesi, bulundurulması veya paylaşılması yasadışı ve bunu yapmak suç kapsamına giriyor. Bununla birlikte Newsnight’a konuşan İngiltere Polis Müdürleri Derneği yetkilileri çocukların seks mesajlaşması nedeniyle ceza alması olasılığının son derece düşük olduğunu bildirdiler.

İSTİSMAR EDİLEBİLİRLER Newsnight’a konuşan 19 yaşındaki Daniel, “Okuldayken bana bir kızın fotoğrafı yollanmıştı” diyor. Bermondsey’daki bir gençlik merkezinde Newsnight’a konuşan Daniel sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bir sonraki gün bu kızla aramızda bir tartışma oldu. Fotoğrafla ilgili değildi, başka bir şeyle ilgiliydi. Çok sinirlendim. Fotoğrafı her

Microsoft ‘8.1’ güncellemesini geri çekti Microsoft’un Windows 8 işletim sistemi için yayınladığı ‘8.1’ güncellemesini geri çekti. Sınırlı sayıda kullanıcının sorun yaşadığı belirtileerek hatanın giderileceği açıklandı (NEW YORK – POSTA 212) ABD’li yazılım devi, kendi ürettiği ‘Surface RT’ tipi tablet bilgisayarlar için önce yayınladığı güncellemeyi hafta sonunda uygulama mağazasından geri çekti. Microsoft’tan yapılan açıklamada sınırlı sayıda kullanıcının sorun yaşadığı belirtilerek, halen güncellemedeki hataların giderilmesi üzerinde çalışıldığı belirtildi. Bu nedenle Windows 8.1 güncellemesinin Uygulama Mağazası’ndan ‘geçici süreyle’ kaldırıldığını duyuran Microsoft, Windows 8.1’e yükseltilen diğer üreticilere ait tabletler hakkında ise herhangi bir açıklamada bulunmadı.

BİLGİSAYARLAR ÇÖKTÜ Öte yandan İnternet’teki çeşitli forumlarda, Samsung’un ürettiği yeni ‘Ativ Tab 3’ modelinde 8.1 güncellemesi

yapıldıktan sonra grafik hızlandırıcı ünitenin çöktüğü yönünde şikayetler yer alıyor. Intel’in bütünleşik grafik hızlandırıcısına sahip olan bu modele ait

güncel bir sürücü henüz bulunmuyor. Microsoft yarın kendi ürettiği yeni Surface 2 modeliyle birlikte Surface Pro 2’nin lansmanını yapmaya hazırlanıyor.

yere yolluyordum. Daha sonra kendimi kötü hissettim. O gün bugündür benden nefret ediyor ama mesele bu değil. Her şeyden önce ben bunu yapmamalıydım.” 17 yaşındaki Taylor Weekes ise genç kızların dikkat çekmek için bu mesajlaşmaları yaptıklarını, ancak bunun yanlış bir yöntem olduğunu söylüyor. Ulusal Suç Ajansı’nın Çocuk Sömürüsü ve Online Koruma Merkezi’nin (Ceop) 2012 verilerine göre 12 ila 15 yaş arasındaki çocukların yüzde 62’sinin cep telefonu bulunuyor. Bu rakamın 2013 sonuna kadar daha da artması bekleniyor. Uzmanlar artık en ucuz telefonların dahi kamera özelliğinin bulunduğunu ve birçok telefonun da internete bağlanabilmesi nedeniyle bu tür mesajlaşmaların kolaylaştığını söylüyor.

CEOP KAYGILI Ceop’un eğitim bölümünün müdürü Jonathan Baggaley şunları söylüyor: “Gördüğümüz şu ki, istismarcılar bu durumu kötüye kullanıyor, genç insanlardan görüntüleri alıyor ve sonra onlara ‘benim için daha fazlasını yapmazsan bunları ailene ve arkadaşlarına göndereceğim’ diyerek şantaj yapıyor.”İstismar tehlikesinden dolayı hükümete, genç insanların bu paylaşımların yaratacağı olası tehlikelerle ilgili daha fazla eğitilmeleri yönündeki çağrılar artıyor.

DEPREMDE TELEFONLAR KESİLMEYECEK (NEW YORK – POSTA 212) Kasırga, sel veya deprem gibi felaketlerde en korkulan şey iletişimin kesilmesi. Doğal felaketlerde hemen herkes ilk olarak cep telefonlarına davrandığı için mobil network’ler çöküyor ve iletişim kesiliyor. Britanya Colombia Üniversitesi öğrencileri, olağanüstü durumlarda mobil iletişimin kesilmemesini sağlayacak bir teknoloji geliştirerek bu duruma bir çözüm getirdi. Bu teknoloji yaygınlaşırsa felaket anlarında cep telofonları devre dışı kalmayacak, bu da pek çok hayatın kurtulması anlamına gelecek.

SİNYALLERİN ŞEKLİ DEĞİŞECEK Üniversite’de Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği fakültesinde doktora yapan Mai Hassan adlı bir doktora öğrencisinin geliştirdiği çözüm, mobil sistemlerin çökmesi durumunda televizyon ve radyo kanallarının mobil sinyalleri kullanabilmesine temelinde çalışıyor. Hassan “Felaketin meydana geldiği bölgede herhangi bir radyo veya TV istasyonunun cep telefonu sinayallerini taşıyabileceğini fark ederek buna yönelik bir teknoloji geliştirdim” diyor.


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Food and Dining

GAZETESİ

Haftalık Burcunuz

YEMEK BÜYÜCÜSÜ

KOÇ: Sürprizler ve ani değişikliklerin olabileceği bir hafta. Skandallardan uzak durun ve duygularınızı denetlemek için gayret gösterin. Bugün karşılaştığınız olaylar sizi heyecanlandıracak. Özgür aşklar ve heyecan verici maceralar size çekici gelebilir. BOĞA: Bu hafta üzerinizde hissettiğiniz baskı duygusu yaratan konulara farklı açılardan bakabilirsiniz. Sizi zorlayan kişi ve durumlar ile ilgili ortaya koyacağınız çözümler etkileyici olacak. Büyük değişiklikler yapabilirsiniz ve cesur davranabilirsiniz. Dikkatiniz ve iletişiminiz güçlü olacak. Hem aşk, hem de parasal konulara yönelik yeni stratejiler yapabilirsiniz. İKİZLER: Bu hafta para kazanmak ve çalışmalarınızda başarılı olmak için güçlü arzular duyacaksınız. Üstelik fırsatlar karşınıza çıkacak. Sürpriz fırsatlar ile karşılaşabilirsiniz. İlginç konular, değişik çevreler ve sürpriz teklifler sizi heyecanlandıracak. Sevdiğiniz ile aranızdaki ilişkiler yeni boyutlar kazanabilir. YENGEÇ: Bu hafta Ay’ın etkisi ile bilinçaltınız uyanabilir ve kendinizi çok farklı hissedebilirsiniz. Uzaklarda yaşayan yakınlarınız ziyaretinize gelebilir veya siz seyahate çıkabilirsiniz. Zor koşullar ve zorlayıcı olaylar karşısında sizden beklenmeyecek kadar cesur ve girişimci bir tavır içinde olabilirsiniz. Fakat bu arada sevdiklerinizi kırmamaya özen göstermeniz gerekiyor. ASLAN: Endişelerden uzaklaşıp sevdiğiniz konular ile ilgilenebilirsiniz ve isteklerinizi gerçekleştirmek için olaylara daha farklı açılardan bakabilirsiniz. Şimdiye kadar aklınıza gelmeyen veya düşünmek istemediğiniz konular gündeme gelebilir ve baskı duygusu uyandırabilir. Fakat bu hafta duygunuzun yükseldiği bir dönemdesiniz ve dikkatinizi isteklerinize odaklayacaksınız. BAŞAK: Bu hafta Daha yapıcı ve anlayışlı davranmak için gayret göstermeniz gerekiyor. Moralinizi bozmayın ve olayları akışına bırakın. Sabırsız ve tahammülsüz bir tavır içinde olabilirsiniz ve söylemek istedikleriniz ile ortaya koyduklarınız farklı olabilir. Veya yakınlarınızın sizi anlamadığını düşünebilirsiniz. Tartışmalardan uzak durun ve geçmişte yaşadıklarınızı düşünerek sorunları büyütmeyin.

Dilara Erbay

Ceviche, Kolombia usulü terbiyeli balık

dilaraerbay@gmail.com

New York, yemek açısından inanılmaz canlı bir kent. Her gün yeni br tatla, yeni bir konseptle tanışıyorum ve bundan büyük heyecan duyuyorum. Bu arada da Yeni Türk Mutfağı konsepti üzerinde çalışmaya devam ediyorum. Yemeklerimi tadanlar, Türk mutfağının ne denli zengin yaratıcılıklar, olasılıklar içerdiğini görünce şaşakalıyorlar. Bu kentte elele verirsek, bilgilerimizi, deneyimlerimizi bir araya getirirsek Türk mutfağının yaratıcı yüzünü tüm Amerika’ya tanıtabiliriz. Önümüzdeki haftalarda sizler için New York’taki restaurantları gezip, en güzel tatları, yenilikleri sizlerle paylaşacağım, yemekle ilgili etkinliklerden haberler vereceğim. Dilara Erbay

Ceviche bir Güney Amerika’dan öğrendiğimiz, okyanustan çıkan tazecik balıkları çiğ çiğ yemenin tadını çıkarma usulü. Güney Amerika’da her köşe başında satılan, bizim simitimiz gibi, ceviche de en popüler sokak yemeğidir. Ben bu tarifi mevsimine göre hamsi ya da sardalyayla yapıp, orijinal tarife uymayan bazı numaralar da çeviriyorum! Böylece Güney Amerika’nın ceviche’sini Türk tadına uyarlamış oluyorum.

NEW YORK’UN EN İYİ NACHOS’U

Biraz da Ortadoğu’dan: Falafel, tahin sos

FALAFEL MALZEMELER: ● 250 gr akşamdan ıslatılmış

nohut ● 1 adet doğranmış küçük kırmızı soğan ● 2 diş doğranmış sarmısak ● 2 çay kaşığı öğütülmüş kişniş ● 2 çay kaşığı öğütülmüş kimyon ● Yarım çay kaşığı arnavut biberi ● 1 çay kaşığı tuz ● Yarım çay kaşığı kabartma tozu ● 3 yemek kaşığı doğranmış maydanoz veya taze kişniş ● Kızartmak için ayçiçekyağı veya zeytinyağı

YAY: Uzun zamandır görmediğiniz arkadaşlarınız ile haberleşebilirsiniz ve hatta buluşabilirsiniz. Eski günleri konuşarak keyifli vakit geçireceksiniz. Babanız veya otoriteyi temsil eden kişiler ile ilgili bazı endişeleriniz olabilir. Ancak olaylara daha iyimser bir açıdan bakacaksınız.

BALIK: Bu hafta rahat davrandığınız bir dönem ve anlayışlı tavrınız ile çevrenizi etkileyeceksiniz. Özellikle yabancılar ve farklı çevreler sizi destekleyecek. Çevrenin saygı duyduğu kişilerin takdirini ve desteğini alabilirsiniz. Böylece sabırlı ve kararlı tutumunuzun ödülleri ile karşılaşabilirsiniz. Uzun zamandır görmediğiniz arkadaşlarınız ile haberleşebilirsiniz ve isteklerinizi rahat bir biçimde ortaya koyabilirsiniz.

Bu arada sizin elinize denizden tazecik ne varsa onlara da yapabilirsiniz, karidesi mesela, mutlaka deneyin. Sizin için hazırladığım bu tarifi taze olmak kaydıyla pek çok balıkla deneyebilirsiniz. Hamsileri ayıklayıp, kılçıklarını çıkardıktan yeşil limonu üzerine sıkıp 10-15 dakika dolapta biraz ‘pişiririz’, çıkardıktan sonra kara suyunu süzeriz, içine diğer malzemeleri ekleyip yarım saat lezzetlerin birbirine girmesini bekleriz, sonra tazecik tazecik yeriz!

CEVICHE MALZEME: ● 250 gr hamsi ● Bir parmak kadar zencefil, rendelenmiş ya da jülyen kesilmiş ● 3 diş sarımsak, dövülmüş ● 1 kırmızı soğan, yuvarlak yuvarlak kesilmiş ● 1 yeşil limon (lime) suyu ● Arnavut biberi, ince ince kesilmiş ● Yarım demet taze kişniş, ince ince kesilmiş ● 1 çay kaşığı deniz tuzu ● Taze çekilmiş karabiber

AKREP: Bu hafta Geçmişi hatırlatan olaylar ile karşılaşabilirsiniz ve üzerinizde baskı duygusu yaratan durumlar karşısında çocukluk günlerinizde yaşadıklarınızı hatırlayabilirsiniz. Korkulardan uzaklaşıp dikkatinizi isteklerinize odaklarsanız, kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Önem verdiğiniz kişilerin sizi anlamadığını düşünebilirsiniz ve itiraz edebilirsiniz.

KOVA: Yapmak isteyip de bir türlü ortaya koyamadığınız her ne varsa, harekete geçmek için kuvvetli arzular duyacaksınız. Cazibeniz ile hem çevrenizi, hem de karşı cinsi etkileyebilir, isteklerinizi rahat bir biçimde ortaya koyabilirsiniz. Korkularınızdan uzaklaşacaksınız ve olumlu davranacaksınız.

7

Güney Amerika’dan Ortadoğu’ya esintiler

TERAZİ: Aslında güzel istekleriniz olabilir fakat duygularınızın hareketli olduğu bir gün ve dışarı çıkmayı başarabilirseniz, keyfiniz yerine gelecek. Güzel yerlerde dolaşmak ve sevdikleriniz ile birlikte olmak duygularınızı yükseltecek. Bu arada yenilik yapmak isteyenler ve yaşantısında değişiklik yapmak isteyenler için fırsat zamanı…

OĞLAK: Hem aşk, hem de parasal konulara yönelik istekleriniz değişiyor. Bu hafta karşılaştığınız olaylar bilinçaltınızı uyandıracak ve en gizli istekleriniz ortaya çıkacak. Bu arada duygularınızı denetlemek için gayret göstermeniz gerekiyor. Olaylara farklı açılardan bakabilirsiniz ve şimdiye kadar ilginizi çekmeyen kişilere ilgi duyabilirsiniz.

23 Ekim 2013 Çarşamba

Falafel Amsterdam’daki büfelerde bile bulabilirsiniz. İsrail’de nohutla, Mısır’da baklayla yapılır. Daha doyurucu olmasını isterseniz pidenin arasına koyup humusla yiyebilirsiniz. FALAFEL TARİFİ: Nohutların suyu-

nu süzüp bir mutfak robotunda iyice karıştırın. Soğan ve sarmısak ekleyerek bir süre daha karıştırın. Baharat, tuz, kabartma tozu ve maydanoz ekleyip tekrar karıştırın. Harcın ince ve pürüzsüz olmasına dikkat edin.

Bir tavaya bolca yağ koyup kızdırın. Hazırladığınız karışımdan küçük yuvarlak köfteler yaparak yağda kızartın. 3-4 dakika, rengi koyulaşana kadar kızarttıktan sonra tavadan alıp kağıt havlu üzerinde yağını süzün. Sıcak olarak servis yapın.

(NEW YORK-POSTA212) New York’ta sokağa çıkıldığında ilk akla gelen yemekler İtalyanların Pizzası ve Meksika yemekleridir. Meksikalılar’ın bizim dürüme benzeyen Tacos’ları artık New York’un burger ve pizza dışında en çok tercih edilen fast-food’u haline gelmiş durumda. Acılı soslarıyla, bir tür lavaş ekmeklere sarılan Tacos’lar hem her köşe başındaki restaurantlar hem de sokak satıcılarında rahatlıkla erişilebiliyor. Son dönemlerde popülerleşen Nachos da Tacos’un farklı bir türü.

HIZLA SERVİS EDİLİYOR Nachos karemelize edilmiş mısırın üstüne çeşitli malzemeler koyulmasıyla yapılıyor. Bir atıştırma olarak hızla servis edilebildiği gibi çeşitli baharatlar ya da malzemeler ekleyerek bir yemek haline gelebiliyor. New York’da Meksika yemeğinin yükselen yıldızı Nachos restaurantlarının sayısı giderek artıyor. Bu yılın en popüler Nacho restaurantı ise Park Slope’daki Dale Talde’s Loaded Nachos. Resturant’ın başarısı soslarından patates çipslerine kadar her şeyin ev yapımı olmasından kaynaklanıyor. Tortilla çipslerin üzerindeki malzemeler bazen özel bir peynirli sosla servis edilen müthiş baharatlı fasülye ve dana eti olabiliyor. Bazen de biraz ondan biraz bundan çok farklı malzeme kombinasyonlarıyla müşterilerine bir lezzet cümbüşü yaşatıyor.

Posta 212 Bulmaca

SOLDAN SAĞA: 1) Allah’a karşı sorumluluk bilinci - Katmerli karışım 2) Arapçada ağaç anlamında bir kelime 3) Mana - Arap alfabesinde bir harf 4) Namaza çağrı - Aklama - 5) Yerleştirme - Azot elementinin imi 6) Garez Kısaca yüz yıl - Valide 7) Bir tabanca markası - Vilayet - Yad etmekten emir 8) Yüz yapısı - Yetersiz - Bir renk 9) Ergenekon’dan çıkarken rehberlik eden bozkurdun adı - Düğüm 10) Hilal - Ezan gibi 11) Göçmen bir kuş - Kükürt elementinin imi - Ekşisi ile meşhur bir meyve 12) Eski dilde su - Meyilli olan - Bir nota 13) Eski dilde Neiroğlu anlamında bir kelime 14) Şu anda - İstanbul’da bir semt. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Seyrüsefer - Zaman gösteren - Bir nota 2) Camın temel maddesini de oluşturan bir element 3) Kelek öven yazı - Güzel anlamında bir bayan adı 4) Üye - Manevi olarak - Genişlik 5) Asmalar memleketi anlamına gelen bir sözcük - En fazla 6) Fasıla 7) Tavır İzini olmayan 8) Kısaca emar - Kırmızı - Kısa olarak loca - Bir çoğul eki 9) Eski dilde kokteyl - Merhamet dileme sözü - İsmin bir hali 10) Haya - Kainat 11) Yanıt olarak En koyu renk. Geçen haftaki bulmacanın çözümü




10

Seri İlanlar

23 Ekim 2013 Çarşamba

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 İtalyan restaurant için ORTAK ARANIYOR

İlanınız Burada Yayınlansın

Philadelphia havaalanında çalışacak

ELEMANLAR ARANIYOR

İlgilenen arkadaşlar 201 540 9366’dan detaylı bilgi alabilir.

$50

Telefon: 862 222 0003

Manhattan’da Bayan Elemanlar Aranıyor Christmas sezonunda açılacak standımıza İngilizce bilen, sigara kullanmayan, pozitif, bayan elemanlar alınacaktır.

İlanınız Burada Yayınlansın

Manhattan, New York İlanınız Burada Yayınlansın

Takım arkadaşları aranıyor

$20

Bayan Eleman Aranıyor Marketimizde, 8:00 am - 4:00 pm aralığında, çalışma izni olan bayan eleman ihtiyacımız vardır. 718 213 8652 numaralı telefondan Murat Bey’den randevu alarak görüşmeye gelebilirsiniz. Astoria, New York

Edison, New Jersey’de ÇOCUK BAKICISI ARANIYOR Öğlen 12-1 gibi gelip evi toparlayıp yemek yapacak sonra 7 ve 5 yaşındaki oğullarımı 3:30’da okuldan alıp onlarla ilgilenecek, aktivitelerine götürecek, saat 6:30’a kadar çalışacak bir bayan arıyorum. 5 gün çalışılacak. Ücreti konuşabiliriz. Eğer sadece hafif temizlik ve yemek yapmayla veya sadece çocukları almayla da ilgileniyorsanız beni arayın.

Mahwah’da bulunan gas station için eleman aranmaktadır. Başvurularınız için 201 512 9131 numaralı telefonu arayınız.

2 yaşındaki çocuğumuz için haftanın 5 günü full time çalışacak, tecrübeli, Amerika’da oturma izni olan bakıcı arıyoruz. New York. E-mail: bebekbakimi@hotmail.com

Telefon: 484 354 2560

Takım arkadaşları aranıyor

Çocuk Bakıcısı Arıyoruz

Manhattan’da geçici olarak kurulan holiday marketlerde full time/part time çalışacak takım arkadaşları aranıyor.

2 yaşındaki kızımıza bakacak, hafif ev işleri ve yemek konusunda yardımcı olabilecek, kötü alışkanlıkları olmayan, 40 ile 50 yaş arası yatılı bir bayan arıyoruz.

6 ay veya daha kısa süreliğine kiralık ev

Çalışmak isteyenlerin elemanilanlari@live.com e-mail adresine çalışabilecekleri saatler ve kendileri hakkında ön bilgi içeren maili iletişim numaraları ile göndermeleri gerekmektedir. Saat ücreti $8.

Evimiz, kalacak bayan için uygun olup kendisine ait oda, tuvalet ve banyosu olacaktır. Evimizde internet, televizyon ve telefon servislerimiz mevcuttur. İlgilenenler 973 769 8766’dan ulaşabilirler. Morris County, New Jersey

$40

Adayların enfes@live.com adresine email atmaları veya 347 615 1609 nolu telefona sesli mesaj bırakmaları yeterlidir.

Manhattan’da geçici olarak kurulan holiday marketlerde full/part time çalışacak takım arkadaşları aranıyor. İlgilenenlerin elemanilanlari@live.com adresine çalışabilecekleri saatler ve kendileri hakkında ön bilgi içeren maili mektedir. Saat ücreti $8.

POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...

Part time & full time çalışabilecek, enerjik, satış kabiliyeti yüksek, İngilizce’ye hakim arkadaşlar arıyoruz. Çalışacak arkadaşlar tüm yıl boyu, uzun süreli çalışabilirler.

Newton, New Jersey’de işlek bir cadde üzerinde bulunan, ciddi gelir potansiyeline sahip bir İtalyan restaurant için; güvenilir, iş ahlakına sahip ortak aranıyor. Ciddi düşünen yatırımcıların Ahmet Bey ile görüşmesi rica olunur.

GAZETESİ

4 yatak odalı, 2 banyolu, geniş bahçeli evimiz en fazla 6 ay olmak üzere eşyalı olarak kiralıktır. Bulaşık ve çamaşır makinesi, kurutma makinesi mevcut. Park yeri mevcut. Manhattan Times Square 25 dakika messafede. otobüs evden yürüme mesafesinde. İlgilenenler e-mail atabilirler. New Jersey, $1,800 E-mail: asliambrosio@gmail.com

ELEMAN ARANIYOR Warehouse’ta görevlendirilmek üzere, daha önce shipping/receiving tecrübesi olan, dikkatli, düzenli ve ayrıntılara önem veren takım arkadaşları alınacaktır.

Fairview, New Jersey’de 3 odalı evin bir odası kiralıktır. Kira $500 + faturalar.

Başvurularınızı cem@cibovita.com adresine gönderebilirsiniz.

Telefon: 646 377 5714

Fair Lawn, New Jersey

Seri İlanlar Kazandırır! SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com

TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları

GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDEKİ BAŞKONSOLOSLUKLAR T.C. ATLANTA FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (404) 848-9600 +1 404 848 9600 mdiamond@honturkishconsulga.org Chairperson, The American Turkish Friendship Council 1266 West Paces Ferry Rd. NW Suite 257 Atlanta, GA 30327 Web sitesi www.honturkishconsulga.org T.C. BALTIMORE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (410) 889-0697 +1 (410) 889-0697 czkiratli@bcpl.net 313 Wendover Road, Baltimore, MD 21218

T.C. BOSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon e-Posta Adres

+1 857 250 47 00 consulate.boston@mfa.gov.tr 31 Saint James Avenue,Suite #840, Boston, MA 02116 Web sitesi boston.bk.mfa.gov.tr T.C. DETROIT FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (248) 701-1050 +1 (248) 626-8279 nurten@turkishconsulategeneral.us P.O. Box 986, Farmington, MI 48332-0986

T.C. FLOWOOD FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (601) 936-3666 x128 +1 (601) 939-5685 ejones@mmiemail.com 1000 Red Fern Place, Flowood, MS 39232

T.C. HOUSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 713-622 58 49 +1 713-622 03 24 +1 713-622 32 05 +1 713-622 32 76 Faks +1 713-623 66 39 e-Posta consulate.houston@mfa.gov.tr Adres 1990 Post Oak Boulevard Suite 1300, Houston, Texas 77056-3813 U.S.A Web sitesi http://houston.bk.mfa.gov.tr

T.C.KANSAS FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (816) 415-8325 +1 (816) 415-8325 emruerten@gmail.com 812 N. Woodridge Lane, Liberty. MO 64068

T.C.LOS ANGELES BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 (323) 655-8832 +1 (323) 655-8039 +1 (323) 655-8056 +1 (323) 655-8329 Faks +1 (323) 655-8681 e-Posta consulate.losangeles@mfa.gov.tr Adres 6300 Wilshire Blvd.,Suite 2010, Los Angeles, CA 90048 Web sitesi losangeles.bk.mfa.gov.tr T.C.NEW YORK BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 (646) 430-6560 +1 (646) 430-6590 (Konsolosluk Çağrı Merkezine 1-888-566-76-56 numaralı telefondan 7 gün 24 saat ulaşılabilmektedir) Acil Sağlık konuları için: Prof.Dr.Adnan Çinal E-mail:acinal@gmail.com Faks +1 (212) 983-1293 e-Posta consulate.newyork@mfa.gov.tr Adres 825 3rd Avenue, 28th Floor, New York, NY 10022 Web sitesi newyork.bk.mfa.gov.tr T.C.SAN FRANCISCO FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (707) 939-1437 +1 (707) 939-1433 bonnie@kaslan.com 1281 Oak Creek Drive, Suite A, Sonoma, CA 95476

T.C.SEATTLE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (206) 662-8234 +1 (425) 739-6722 john.gokcen@boeing.com 12328 NE 97th Street, Kirkland, WA 98033

TC WASHINGTON BÜYÜKELÇİLİĞİ Telefon Adres

+1 (202) 612-6700 2525 Massachusetts Ave NW Washington, DC 20008

T.C.ŞİKAGO BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 312 263 06 44 +1 312 263 12 95 Faks +1 312 263 14 49 e-Posta consulate.chicago@mfa.gov.tr Adres 455 N. Cityfront Plaza Dr., (NBC Tower), Suite:2900, Chicago, IL 60611 - USA Web sitesi sikago.bk.mfa.gov.tr BAĞLI BİRİMLER BASIN MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6807 Faks (202) 319.1087 e-Posta trpressoffice@verizon.net DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6816 Faks 202-332-1841 EĞİTİM MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612-6810 Faks (202) 319-1538 e-Posta education@turkishembassy.org egitim@turkishembassy.org EKONOMİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6790 Faks (202) 238.0627 e-Posta washingtoneco@verizon.net EMNİYET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6809 e-Posta washington@egm.gov.tr GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202 612 6794 Faks 202 518 4116 e-Posta gtbusa@gtb.gov.tr KÜLTÜR TANITMA MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6800 Toll free: (877) FOR TURKEY Faks (202) 319.7446 e-Posta dc@tourismturkey.org SİLAHLI KUVVETLER ATAŞELİĞİ Telefon (202) 612.6770 Faks (202) 238.0623 e-Posta adminattache@wtska.com defensesec@wtska.com wska@wtska.com milattache@wtska.com navalattache@wtska.com TİCARET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6780 Faks (202) 238.0629 e-Posta vasington@dtm.gov.tr dtvas@verizon.ne

HAVAYOLLARI TÜRK HAVA YOLLARI Telefon 1-800-874 8875 Web sitesi www.turkishairlines.com DELTA HAVAYOLLARI Telefon 800-221-1212 Web Sitesi http://www.delta.com UNITED AIRLINES Telefon 1-800-864-8331 Web Sitesi http://www.united.com

ACİL TELEFON VE YARDIM HATLARI Yangın İhbar Polis İmdat Ambulans Zehirlenme Kontrol Merkezi Tecavüz Kriz Merkezi Adsız Narkotikler Adsız Alkolikler Aile İçi Şiddet Yardım Hattı Kriz Hattı Kayıp Ve İstismar Edilen Çocuklar Ulusal Merkezi

911

(212) 7647667 (212) 267-7273 (212) 929-7117 (212) 647-1680 (800) 621-4673 (212) 219-5599 (800) 843-5678

DEVLET KURUMLARI ABD Vergi İdaresi (IRS) Sosyal Güvenlik İdaresi (SSA) Federal Soruşturma Bürosu (FBI)

(800) 829-1040 (800) 772-1213 (212) 384-1000

ULAŞIM REHBERİ Amtrak Demiryolu New York La Guardia Havaalanı Uluslararası Newark Havaalanı Uluslararası New York J.F.K. Havaalanı (JFK) Metropolitan Ulaşım İdaresi (MTA) Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu

GEREKLİ TELEFON NUMARALARI

(800) 872-7245 (718) 533-3400 (973) 961-6000 (718) 244-4444 (866) 743-3682 (888) 352-9886 (888) 352-9886


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Kültür Sanat

GAZETESİ

23 Ekim 2013 Çarşamba

11

VİZYON HALDU

N ARM

AĞAN

SİNEMALARDA CANNES FİLM FESTİVALİ ESİNTİSİ Haftanın filmleri festival seyircisini özellikle memnun edecek nitelikte. İlk olarak bu yaz Cannes Film Festivali’nde seyirciyle buluşan ve biri en büyük ödül olan Altın Palmiye’yi kazanmış olan filmlerden ikisi bu hafta gösterimde. Bu seneki Cannes Film Festivali’nde jüri başkanlığını Steven Spielberg yapmıştı. Ünlü yönetmen Ridley Scott’un uzun zamandan beri beklenen son çalışması “The Counselor” ise yine bu hafta gösterime giren filmler arasında. “The Counselor” tam bir yıldızlar geçidi sergiliyor.

BASTARDS

JACKASS PRESENTS: BAD GRANDPA

THE COUNSELOR

Yönetmen Ridley Scott’un merakla beklenen son filmi sonunda seyirciyle buluşuyor. Önemli oyuncuları bir gerilim hikayesinde biraraya getiren “The Counselor” sezonun iddialı yapımlarından. Uyuşturucu batağına saplanıp kalmış bir avukat, işler umduğundan farklı gelişince çekilip kendisini kurtarmaya çabalar; ancak olaylar çoktan onun boyunu aşmıştır. “No Country for Old Men” “Child of God” gibi romanların yazarı Cormac McCarthy’nin senaryosundan beyazperdeye aktarılan filmin kadrosu bir bakıma Hollywood starlarının geçit töreni gibi: Brad Pitt, Michael Fassbender, Javier Bardem, Penelope Cruz, Cameron Diaz ve Dean Norris. VİZYON TARİHİ 25 EKİM

Uçuk kaçık “Jackass” serisi dördüncü bölümüyle “saçmalamaya” bütün hızıyla devam ediyor! Hikaye bu kez 86 yaşında kaçık ihtiyar Irving Zisman’ın etrafında gelişiyor. Irving’in Amerika genelinde çıktığı çılgın turda ona 8 yaşındaki torunu Billy eşlik ediyor. Irving ve Billy’nin mağazaları soyarak ya da düğünleri rezil ederek devam ettikleri yolculuk pek çok çılgın olaya sahne olurken, izleyiciyi gizli kameralarla çekilmiş deli dolu bir yol hikayesi bekliyor. VİZYON TARİHİ 25 EKİM

BLUE IS THE WARMEST COLOR

Mavi renge bambaşka bir anlam yükleyen Abdellatif Kechiche’in son filmi, ilk kez gösterildiği Cannes Film Festivali’nde hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından büyük ilgi görerek festivalin büyük ödülünü kazandı. Başkanlığını Steven Spielberg’in üstlendiği jüri, yönetmen Kechiche’le birlikte başrol oyuncuları Adele Exarchopoulos ile Lea Seydoux’yu da Altın Palmiye’ye layık gördü. Cinselliğe çekincesiz yaklaşımı ve gerçekçiliğiyle sansür ve sanat tartışmalarına yol açan Mavi En Sıcak Renktir, biri henüz lise öğrencisi diğeri ise mavi saçlı bir sanatçı olan iki genç kızın yıllara yayılan birliktelikleri üzerinden yaşamı ve aşkı sorguluyor. VİZYON TARİHİ 25 EKİM

İnsanı hipnotize eden, derin, karanlık, kendi içinde dönüp duran bir intikam hikâyesi anlatıyor Claire Denis’nin son filmi. Hikâyenin kahramanı Marco, bir yük gemisinin kaptanıdır. Kız kardeşi Sandra, onu acilen Paris’e çağırır: Kocası intihar etmiş, işleri bozulmuş, kızı kötü durumdadır. Sandra, bütün olanlardan kudretli işadamı Edouard Laporte’u sorumlu tutmaktadır. Hızır gibi yetişen Marco, Laporte’un metresinin oturduğu binaya taşınır. Fakat kız kardeşinin kumpaslarından haberdar değildir. Akira Kurosawa’nın “Warui yatsu hodo yoku nemuru/Kötüler Rahat Uyur” filminden yola çıkan Bastards, ilk gösterimini Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde yaptı. Filmin müzikleri Tindersticks’e ait. VİZYON TARİHİ 25 EKİM

MÜZİK RUHUN GIDASIDIR Teknolojiden, finansa, medya gibi birbirinden çok farklı alanlarda zirveye erişmiş isimleri birbirine bağlayan tek ortak nokta çocukluk yıllarında aldıkları müzik eğitimi. Müzik eğitimi çocuğunuzu müzik dahisi yapmasa bile yaratıcılık başta çok çeşitli becerileri geliştiriyor (NEW YORK – POSTA 212) Bugüne kadar müziğin akademik başarıyla pozitif ilişkisi biliniyordu. Ancak bu konuda yapılan en son araştırmalar, müzik eğitiminin çok farklı meslek alanlarında da başarıyı hazırlayan faktörlerin başında geldiğini gösteriyor. Amerika’da pek çok aile daha çocuk yaştan çocuklarının herhangi bir müzik enstrümanı öğrenmesi için çaba harcıyor, müzik öğretmenlerinin peşinde koşuyor. Özel derslerin dışında okullar da müzik eğitimini çok önemsiyor. Bir müzik aletini iyi çalabilmenin ötesinde müzik eğitiminin faydaları saymakla bitmiyor. Amerika’da zirveye erişmiş isimlere baktığımızda karşımıza çok renkli bir yelpaze çıkıyor. Örneğin eski dışışleri bakanı Condoleezza Rice’ın bir konser piyanisti olarak eğitildiğini biliyor muydunuz? Yine Hedge fon milyarderi Bruc Kovner piyanoyla büyüyen bir karakter. ABD’nin en zenginlerinden Microsoft’un kurucu ortağı Paul Allen de uzun yıllar gitar eğitimi aldı. Ya da ünlü film yönetmeni Woody Allen’in çocukluğu klarnet eğitimi ile geçti. Yine TV spikeri Paula Zahn, çello eğitimi aldı. Google’ın kurucularından Lary Page ilkokulda saksafon çalıyordu. Steven Spielberg bir klarnist ve piyanist çiftin oğlu. Dünya Bankası’nın önceki başkanı James D. Wol-

Umudun Ressamı Chagall’a taze bir bakış:

fensohn Carnegie Hall’da çello konseri veren bir müzisyendi. Finanstan medyaya, teknolojiye çok farklı alanlarda başarılı isimleri birleştiren tek ortak nokta, aldıkları yoğun müzik eğitimi. Üstelik bu isimler profesyonel kariyerlerine paralel olarak enstrumanlarını bırakmıyorlar, hatta birçoğu fırsat buldukça konser bile veriyor. Bu konuda yapılan araştırmalar, müziğin özellikle yaratıcı düşünmeyi teşvik ettiğini, işbirliği, dinleme, sorun çözme, ana ve geleceğe eş zamanlı olarak konsantre olabilmek gibi

becerileri, yetenekleri geliştirdiğini ortaya koyuyor. Klarnetini hiç elinden bırakmayan eski FED Başkanı Greenspan, müziğin istatistikle uğraşırken bile farklı rakam kümeleri arasında ilişki kurmayı, rakamların ortaya koyduğu trendleri, kalıpları çok daha keskin görmeye yaradığını söylüyor ve ekliyor: “Müzik eğitimi belki çocuğunuzu bir Beethoven yapmayacak, ama farklı şekilde düşünmeyi birbiriyle çatışan fikirlerle başa çıkabilmeyi, uzlaşmayı ve yaratıcılığı geliştirdiği kesin.”

(OSMAN CAN YEREBAKAN – NEW YORK / POSTA212) Modern sanatın en temel akımlarından birisi kabul edilen ve günümüz resim sanatını için bir yol gösterici durumunda olan Dışavurumculuk akımının en büyük isimlerinden birisi Chagall, yepyeni bir sergi ile New York’ta yeniden hatırlanıyor. The Jewish Musuem’da 2 Şubat’a kadar açık olacak olan “Love, War and Exile” isimli sergi, Belarus doğumlu ressamın Paris’ten New York’a kadar uzanan göç dönemi ve 2. Dünya Savaşının sanatçı üzerinde bıraktığı etki üzerine odaklanıyor. Eşi Rosa’nın ölümü ve bunun üzerine sanatçının geçirdiği acılı dönem, Chagall’in alışık olduğumuz naif ve umut dolu tarzıyla buluşuyor.

USTA İSİM NEW YORK’TA 1960’li yıllardan başlayarak Amerika’nın batı sahilinin yaratmış olduğu kendine özgü sanat tarzının en önde gelen isimlerinden birisi olan Chris Burden, New Museum’da açılan Extreme Measures sergisi ile gündemde. Sanatçının 40 yılı aşkın kariyerine odaklanan ve 12 Ocak’a kadar açık olacak olan sergi, Burden’in 60’li yıllarda yaptığı deneyesel performanslarının yanı sıra sanatçının yakın zamana ait dev boyutlardaki tank, SUV ve köprü gibi sıradaşı eserlerine de yer veriyor. New Museum’da ziyaretçileri bu sergi boyunca her katta ayrı bir devasa boyda yapı yada araç bekliyor. Sergi Chris Burden’in New York’ta gerçekleşmiş şu ana kadar ki en büyük sergisi olma özelliğini taşıyor.


12

Sağlık

23 Ekim 2013 Çarşamba

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

AMERİKA-SGK’YA KARŞI!

ABD’nin sağlık sistemi yeniden şekillenirken bu durum hiç bir sosyal güvencesi olmayanlara yarayacak. Peki Türkiye’de durum ne? İki ülke arasındaki farkları bu yazıda bulabilirsiniz

“KANSERİM AMA ÇOK GÜZELİM” Genç kanser hastalarına güzellik tavsiyeleri... 23 yaşındaki kanser hastası bir kadın, güzel görünmekle ilgili püf noktalarını blogunda 150 bin takipçisiyle paylaşıyor Laura Cannon, blogunda tedavi süreci ve bu tür süreçlerde nasıl güzel görünülebileceği hakkında bilgi sunuyor.İngiltere’nin tatil beldelerinden Salcombe’da yaşayan Cannon, meme kanseri nedeniyle kemoterapi görmüş ve çifte masektomi geçirmiş Cannon, “Laura Louise and her Naughty Disease” (Laura Louise ve Yaramaz Hastalığı) adlı blogunda, genç yaştaki diğer kanser hastalarına yardımcı olmayı ve hastalıkla mücadelesini “olabildiğince eğlenceli” kılmayı amaçladığını söylüyor. Geçen yıl 22 Kasım günü teşhis konulmasından kısa bir süre sonra blogunu açan Cannon, kemoterapi nedeniyle saçlarını kaybederken kızılderili saç modelini fotoğraflayıp takipçileriyle paylaşmış.”Geriye baktığımda bunu gerçekten üzücü bir gün olarak hatırlamak istemedim” diye anlatıyor bunu.Saçı ve kaşları yeniden çıkan genç kadın, bugünlerde daha çok makyaj konusunda paylaşımlarda bulunuyor.”Göz kalemi ve rimel sürebildiğimde sahiden güzel bir gündü. Kirpiklerim yokken yapmayı özlediğim bir şeydi.” Cannon, teşhis konulduğunda hastalığın ve tedavi sürecinin etkileriyle ilgili olarak İnternet’te arama yaptığında, gençler için yeterince tavsiye bulamadığını belirtiyor. Biyoloji mezunu olan Cannon, blogun kendisi için de şifalı olduğu görüşünde. Cannon, “Dürüst olmak ve hikayeyi pozitif açıdan anlatmak oldukça özgürleştiriciydi. Öyle olmadığım zamanlar olsa da, böyle pozitif bir açıdan yaklaşmak istedim. Üzerinde odaklanacak bir şey, iyi bir kafa dağıtıcı” diyor. Cannon’ı şimdi 5 haftalık bir radyoterapi bekliyor. Blogunda belirttiğine göre, canını en çok sıkan şey ise bu tedavi süresince ve bir süre sonrasında sıcak banyo yapamayacak olması. (BBC)

RADYASYONA KARŞI BROKOLİ Kanser tedavisi ve araştırmalarında Amerika’nın en ünlü sağlık kurumlarından biri olan Washington’daki Georgetown Üniversitesi uzmanları, lahana, brokoli ve karnıbahar (karnabahar) karışımının radyasyonun olumsuz etkilerine karşı hücreleri koruduğu sonucuna vardı. Deneyler radyasyon uygulanan fareler üzerinde yapıldı. Kısaca DIM olarak bilinen bu üçlü karışımın daha önce de kanser riskini azalattığını gösteren araştırma sonuçları açıklanmıştı. Georgetown Üniversitesi Hastanesi’nde yapılan araştırma da kanser tedavisinde sıklıkla kullanılan radyoterapinin etkilerini bu sebze karışımının azalttığını ortaya koyuyor. Araştırmanın sonuçları Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandı. Araştırmacılar farelere öldürücü dozda radyasyon verdikten sonra farelerin yarısına iki hafta süreyle DIM enjekte ettiler. Sebze karışımı günde bir kez olmak üzere iki hafta süreyle uygulandı. Geri kalan farelerse kendi hallerine bırakıldı. Bir ay sonra DIM, yani lahana, brokoli ve karnıbahar enjekte edilen farelerin yarısından fazlasının hayatta kaldığı görüldü. DIM verilmeyen farelerinse tamamı öldü. Hayatta kalan farelerde alyuvar ve akyuvarlar ve kan değerlerinin iyi olduğu, hücre kaybı oluşmadığı belirlendi. Oysa kemoterapi ve özellikle de radyoterapinin başlıca yan etkilerinden biri hücre azalması. (VAO)

(NEW YORK / İSTANBUL – POSTA212) Amerika ile Türkiye’deki sağlık harcamalarını, sağlık sistemini POSTA 212 olarak sizin için inceledik ve karşılaştırdık. Türkiye’de ağır aksak yürüse bile sosyal devlet geleneği parasız veya az bir katılım payıyla tedavi görmenizi sağlar. Ancak kalite tartışılır. ABD’de ise kalite çok yüksektir ama parasını ödeyebilen bundan yararlanır ABD’de yeni hazırlanan sağlık reformuna Cumhuriyetçiler, ‘Health Care’ yerine ‘Obamacare’ diyor. Şüphesiz yeni reformun en kazançlı kesimini hiçbir sağlık sigortası bulunmayanlar oluşturacak. ABD’de 40 milyonu aşkın sigortasız kişiden 32 milyonu daha reform paketi ile sigortalılar arasına katılıyor. Bunların çoğu, ya sigorta şirketlerinin sigorta yapmadığı ‘hasta’ kişiler ya da primlerini ödeyemeyecek kadar düşük gelir grubundaki kişilerden oluşuyor. İşte Türkiye ile ABD’de sağlık hizmetleri TÜRKİYE-DEVLET KARŞILAR Türkiye’de sağlık harcamalarının yüzde 80-85’i devlet tarafından karşılanıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’na bir yerden dahil edildiyseniz siz ve tüm aileniz 2-5 dolar gibi az bir katılım payıyla özel hastanelerde bile tedavi görebilirsiniz. AMERİKA-CEBİNDEN ÖDERSİN Amerika’ya gelince devlet desteğinde olan iki sağlık sigortası vardır, Medicare (65 yaş üstü ve engelliler için) ve Medicaid (belli bir gelirin altındakiler için). Çok yaşlı veya çok fakir olmayan herkes sağlık giderlerini kendisi ödemek zorundadır. TÜRKİYE-PARA VERMEYİ SEVMEZ Türkiye’de hane halkları tarafından yapılan cepten sağlık harcamasının toplam sağlık harcaması içindeki payı, 2012 yılı göstergelerine göre, yüzde 15,4 olarak gerçekleşmiş. Yapılan araştırmalara göre devlet sağlık harcamalarının yüzde 76.8’ini karşılıyor. Bu oran bazı yıllar yüzde 85’e kadar yükseliyor. AMERİKA-PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR ABD’de en iyi tedaviyi verecek olan kişisel sağlık sigortası, ancak bunu kişisel geliriyle karşılayabilen veya karşılamaya razı olan bir şirkette iş bulacak kadar şanslı olan insanlara hitap eder. İşten çıkarılmak çoğu zaman bütün ailenin bir gecede sağlık güvencesini yitirmesi anlamına gelir. TÜRKİYE-SAĞLIK HARCAMASI Türkiye, 2012 yılında sağlık harcamaları için devlet bütçesinden 76 milyar 278 milyon TL harcamış. Yine Türkiye’de kişi başı sağlık harcaması 2012 yılında, 1 019 TL (566 $) olarak gerçekleşmiş. Bu paranın da çoğunu devlet ödemiş. Genel de devlet 2012 yılında toplam sağlık harcamasının yüzde 76,8’ini karşılamış.Bir yıl içinde 90 gün sigortalı çalıştıysanız her türlü sağlık gideriniz devlet ve üniversite hastanelerinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenir. Özel hastanelerde de az bir katılım payıyla tedavi olabilirsiniz. AMERİKA-GÜNDE BİN DOLAR Amerika’da hastalanan bir kişi eğer özel sağlık sigortası yok ise (Yapılan istatistikler ABD’de 40 milyon kişinin hiç bir sigortası olmadığını ortaya çıkarmış) hastaneye kabul edilmek için 5.000 ila 15.000 Dolar depozito yatırması gerekir. Günlük yatak ücreti bile aşırıdır: Özel oda tek başına günlük 1.000 Dolar kadar tutabilir ve bunun üstüne tedavi masrafları eklenir. Bazen hastaneler borçları toplama işini bu konuda uzman olan kişilere devreder. Bir doktorla yarım saat süren bir muayene, hiç test yaptırmasanız bile 300 dolardır. TÜRKİYE-KASAPLIK KOYUN MUAMELESİ Türkiye’de özellikle devlet hastanelerinde bir doktor günde 100 ila 200 hastaya baktığı için sizinle fazla ilgilenemez. Günümüzde özel hastane masraflarının yüzde 80’ni devlet tarafından karşılandığı için oralarda da yoğunluk vardır ve özel hastanelerde de fazla ilgi görmeniz mümkün değildir. Yapılan röntgen çekimi veya tahlillerin sonuçlarını almak 15-20 gün sürebilir. Bu arada ölmezseniz tedaviniz başlar. Üniversite ve devlet hastanelerinde 1 yıl sonraya röntgen veya benzeri tahliller için gün verildiği olur. Tabi paranız

varsa 1-2 saatte herşeyi halledebilirsiniz. AMERİKA-PARASI OLAN YAŞAR Maliyetini karşılayabilenler için ABD’de tıbbi bakımın kalitesi oldukça yüksektir. Ülkede dünyanın en iyi hastaneleri ve tıbbi araştırma kurumları vardır. Genelde doktorların kendi muayenehanelerinde kendi test laboratuarları bile vardır, o yüzden test sonuçları kısa zamanda alınır. TÜRKİYE-EVE DOKTOR ÖLDÜĞÜNÜZDE GELİR Türkiye’de eve doktor gelmesi 2000’li yılların başından bu yana ortadan kalkmıştır. Zaten doktor istese de ya devlet ya da özel hastanede çalıştığı için eve gelemez. Ancak öldüğünüzde en yakın sağlık ocağından bir doktorun eve gelip ölüm raporu vermesi gerekir. Yani ölmeden evde doktor görmek çok zengin değilseniz mümkün değildir. Aile Hekimliği diye bir şey vardır ama bir aile hekimi 500 ila 7 bin kişiye baktığı için bu da pratikte yürümemektedir. ABD-100 DOLARA EVE DOKTOR ABD’de de Türkiye’de olduğu gibi her alanda uzmanlaşmış hekimler vardır. Özellikle şehirlerde jinekolog veya dermatolog gibi farklı uzmanlara görünmek yaygındır. Bir anne genelde kadın kliniğine gider, çocuklar çocuk kliniğine, vs. Çoğu doktor evde hastaya gitmez ama büyük şehirlerde özel birimler 100 ila 200 dolar karşılığında evinize bir doktor gönderir. TÜRKİYE-ÖNLEYİCİ TIP YOKTUR Türkiye’de önleyici tıp her yıl yaptırılan ‘Grip Aşısı’ dışında yoktur. Ancak hastalandığınızda, salgın çıktığında gerekli müdahale yapılır. Zaten büyük kentlerde yaşayan küçük bir azınlık dışında hasta olmadan doktora gitmek gibi bir alışkanlık da yoktur. ABD-SİSTEMİN ÖZELLİĞİ Maliyetini karşılayabilenler için ABD’de tıbbi bakımın kalitesi oldukça yüksektir. Ülke dünyanın en iyi hastaneleri ve tıbbi araştırma kurumlarına sahiptir. Genelde doktorların kendi muayenehanelerinde kendi test laboratuarları bile vardır, o yüzden test

sonuçları kısa zamanda alınır. En basit şikayet karşısında bile örnekler alıp bir dizi test yapar ve sorunun tam olarak ne olduğunu öğrenmeden sizi bırakmazlar. Kan ve kolesterol testlerinizi düzenli olarak yaptırmanız için sizi uyarırlar. Önleyici tıp, Amerikan sağlık sisteminin önemli bir özelliğidir. TÜRKİYE-DOKTORUN İNSAFINA KALIR Türkiye’de günde 100 ila 200 hastaya bakmak zorunda kalan bir devlet hastanesi doktoru sizi üstün köru muayene eder ve reçete yazıp başından savar. Eğer gerçekten hasta olduğunuza ve tedaviye gereksinme duyduğunuza inanır ve de insafa gelirse size biraz daha zaman ayırır. Yine de bazı hastanelerde efsaneleşmiş doktorlar vardır. Ama onların kapılarının önüne de yüzlerce kişi yığılmıştır. Randevu sistemi gelişmiştir ve az bir ücret ödeyen telefonla randevu alıp sıra beklemeden tedavi görebilir. AB-HASTA MÜŞTERİDİR ABD’de hasta müşteridir ve tedaviden memnun kalmazsanız istediğiniz her yere gidebilirsiniz. Radyoda, televizyonda, dergilerde, süper marketlerde hep hastane reklamları yapılır. New York’taki bir hastane “size hayallerinizin doğumunu yaşatacağız” diye reklam yapmaktadır. Müşteri olarak seçme şansı sizindir ve bütün serbest piyasa sistemlerinde olduğu gibi bu durum aklınızı karıştırabilir. Amerika’daki en iyi hastaneler üniversitelere bağlı olarak aynı zamanda bir eğitim kurumu olarak çalışır. US News and World Report dergisi her yıl hastanelerin uzmanlıklara göre sıralandığı bir anket yapar. Internet adresinden bu anketleri okuyabilirsiniz (www.usnews.com). TÜRKİYE-ACİL SERVİS Türkiye’de hükümetin aldığı sert önleyici tedbirlere karşın, ağır yaralı veya özel uzmanlık isteyen bir hastalık nedeniyle acil servise getirildiyseniz sizi ‘Boş yatak yok’, ‘Uzmanlık alanımız değil’ gibi buna benzer bahanelerle hastaneye almazlar. Hastane hastane dolaşırken de çoğu kez hasta hayatını kaybeder. AMERİKA-ACİL DURUMLAR Acil numarası 911’dir. Bu numara

hem polisi devreye geçirir hem de ambulansları. Çoğu şehirde 100 veya 200 Dolar’a tutabileceğiniz özel ambulanslar vardır ve bunlar hastanenin göndereceği ambulanstan daha çabuk gelir. Bu ücreti de sigortanız karşılayabilir. Hastanelerde acil servisler vardır. Ambulanslar yasa gereği sizi hastaneye götürmek zorundadır. TÜRKİYE’DE UCUZ TEDAVİ Türkiye’de SGK kaydınız varsa zaten tedavi ucuzdur. Şayet yoksa ve fakir iseniz ‘yeşil kart’ alarak sadece devlet hastanelerinden ücretsiz yararlanabilirsiniz. Bunu haricinde her özel hastane ve doktorun ücreti bellidir. Hiç bir sigortanız yoksa Türkiye’de profesörler ortalama 150 Dolar muayene ücreti alır. Uzman doktor da 70 ila 80 Dolar ücret ister. ABD -UCUZ TEDAVİ YOLLARI ABD’de ucuz tedavi yok gibi bir şeydir ama Sağlık Koruma Organizasyonları (HMO’lar) diğer tüm sağlık kuruluşlarından daha ucuza bakım yapar. Bunlar devletten işverenlere, hastanelere ve sigorta şirketlerine çok farklı kurum tarafından desteklenen toplu sağlık planlarıdır. Kendi klinikleri kendi doktorları ve hemşireleri vardır. Son 15 yılda sayıları oldukça artmıştır ve şimdi yılda 30 milyon hastaya bakım sağlamaktadır. Bütün tıbbi harcamalar aylık taksitler halinde ödenir ve bunlar genelde sigorta ücretlerinin çok altındadır.. Sigortalardan daha ucuz olmakla beraber HMO’lar daha sınırlı tıbbi bakım sunar. Örneğin onaylanmış doktorların bir listesinin içinden siz bir tanesini seçmek zorunda kalırsınız. TÜRKİYE’DE ÖZEL SİGORTA MALİYETİ Genelde Türk halkı özel sağlık sigortası yaptırmaz. Büyük kentlerde son 10 yılda özel sağlık sigortası yaptıranların sayısı artmıştır. Türkiye’de büyük şirketler çalışanlarına indirimli özel sağlık sigortası yaptırmaktadır. Yine de karmaşık bir olaydır. Kimi sigortalar kanser gbi doğal bir hastalığı bile poliçe dışında tutarken, kimi sigorta şirketleri ek bir ücretle bazı riskli hastalıkları da poliçeye ekleyebilir. Bu nedenle poliçe ücretleri yıllık 300 ila 2 bin TL arasında değişebilir AMERİKA-MALİYETLER Sağlık sigortası oldukça karmaşık bir olay olduğu için “tipik” poliçeyi tanımlamak zordur. Nerede yaşayacağınız, yaşınız, daha önceki rahatsızlıklarınız, kaç çocuğunuz olduğu veya sigara içip içmediğiniz gibi pek çok faktöre bağlı olarak maliyet değişir. Bir ABD sigorta şirketinden alabileceğiniz tipik sigorta poliçesine göre 25 ila 34 yaşları arasında, 18 yaşın altında iki çocuğu olan bir çift aylık 180 dolar ve her çocuk için fazladan 34 dolar öder. Poliçenin 100 Dolarlık bir alt sınırı vardır ve 100 ila 50.000 Dolar arasındaki harcamaların yüzde 80’i karşılanır. 50.000 ila 100.000 Dolar arasındaki harcamaların tamamı karşılanır ve bazı durumlarda bu bir milyon dolara kadar uzanır. Doğum, diş bakımı veya göz sağlığı gibi seçmeli ilaveler de yapılabilir.


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Spor

GAZETESİ

23 Ekim 2013 Çarşamba

13

Basketbolun göz bebeği başlıyor Eurolig’e ‘kusursuz’ başlangıç

LeBron James

Beyzbol’da ‘Dünya Serisi’nin başlaması biz Türk spor serverler için pek bir şey ifade etmese de NBA’de normal sezonun müjdecisidir. 21 Ekim’den 31 Ekim’e kadar oynanması planlanan MLB World Series’in ardından 29 Ekim’de ‘motor’ diyecek

NBA heyecanı tüm dünyayı etkisi altına alacak… NBA’de bu sezon yine her sezon olduğu gibi bir çok yanıt bekleyen soruyla başlayacak. POSTA 212 NBA’de normal sezon öncesinde merak edilen belli başlı sorulara büyütecimizi yönelttik

Lakers ve Kobe için çare bu sezonu unutmak mı?

Miami Heat unvanını koruyabilecek mi? Dallas Mavericks sahibi Mark Cuban geçen günlerde yaptığı açıklamayla LeBron James ve Miami Heat’e yönelik nefreti çok güzel özetledi. “NBA’in başarılı olması için kahramanların anti-kahraman da olması lazım. Miami’nin ‘Big 3’si; onların başarıları ve nefret edenleri lig için çok iyi…” Sporda çok basit bir denklem vardır ne kadar başarılıysanız o kadar sevilirsiniz ve ne kadar sevilirseniz bir o kadar da nefret edeniniz olur. Heat’te o üçlü bir araya geldiğinde ve gelirken ki süreçte yaşananlar büyük bir nefreti ortaya çıkarttı. Ve ilk sezon her ne kadar büyük yıldızlar olsalar da başta LeBron James olmak üzere o nefret altında biraz ezildi Heat. Nefret edenlere karşı bir şey yapılamayacağının savaşını veren LeBron James durumdan vazife çıkarttı ve zaten basketbol için üst sınır olan yeteneklerini daha da yukarı taşıyarak son iki sezonda Miami’yi şampiyonluğa taşıdı. 2013-14 sezonunun anlamı bir başka hem Heat hem de LeBron için. Üst üste 3. şampiyonluk (3-peat) yolunda olan LeBron James’in sezon

sonunda Miami ile sözleşmesi bitiyor. Olası bir 3-peat’le birlikte de bu üçlü en azından NBA’in gelmiş geçmiş ‘3-peat’ yapan en iyi kadrolar arasında anılmaya başlanacak ve bir bakımdan anı ölümsüzleştirecekler… Kadrosuna Michael Beasley ve Greg Oden’i dahil eden Heat geçtiğimiz yıla oranla yetenek seviyesini artırdı denebilir ancak işin mental yönünde sıkıntı doğabilir. Çünkü hatırlanacağı gibi son iki sezonda şampiyonluğu getiren anahtar isimler Shane Battier ve Mike Miller olmuştu. O iki isim gibi oyun zekası yüksek ve kendini oyuna adayan isimlerin kilit performansları şampiyonluk yolunu açmıştı. Şimdi Mike Miller gitti ve Shane Battier’in de yaşı dolayısıyla rolü daha da küçülecek. Onların yerini kesinlikle daha potansiyelli fakat mental açıdan iki emektar isimle karşılaştırılamayacak James Jones ve Michael Beasley dolduracak. Bu da uzayan sezonda ve play-off’ta sıkıntı yaratabilecek bir durum. En büyük favori Heat ama Heat taraftarları dışında da herkesin kaybetmesini beklediği takım da Heat…

Spurs’un yaşlı kurtları bir kez daha dans edebilecek mi? a) Yaş konusu açıldığında San Antonio Spurs herhalde akla gelen ilk takım. Bayrak isimlerin adeta Devlet Memuru gibi takımdaki ilk günlerinden emekliliğe giden yolculuğuna defalarca tanık olduğumuz bir organizasyon Spurs. Onlar hakkında her Marco sezon sonunda ‘Bu sene sondu’ Belinelli laflarına neredeyse 6 yıldır şahit oluyoruz. O aradan Spurs 1 NBA şampiyonluğu, 2 Batı Konferansı şampiyonluğu ve 4 grup şampiyonluğu çıkarttı. Yıllanmış Petrus Şarabı gibiler anlayacağınız. Kadroya eklenen parçalar yürüyen aksamı sorunsuzca çalıştırmaya devam edecek cinsten. Gary Neal’in yerini daha derli-toplu

Kobe Bryant

ve istikrarlı olan Belinelli ile dolduran Spurs yine 50+ galibiyet ve ötesine aday. Klişeyle bitirelim: Takımın yıldızlarının bir yıl daha yaşlı olduklarını unutmamak gerek… b) Dikkatlerin kesileceği bir diğer yaşlı-tecrübeli takım da Brooklyn Nets olacak. Yaz döneminde şampiyon apoletli Kevin Garnett, Paul Pierce ve Jason Terry’i kadrosuna katan Nets ayrıca Rus milyarder Mikhail Prokorov’un vatandaşı Avrupalı yıldız Andrei Kirilenko’yla da anlaşma sağladı. Açıkçası eldeki Deron Williams, Joe Johnson ve Brook Lopez çekirdeğiyle yeni parçaların birleşimi Brooklyn’de ‘şampiyonluk’ kelimesinin yüksek sesle anılması için yeterli bir sebep gibi gözüküyor. Sakatlık yoldan uzak durursa ‘yaşlı dizler’ kariyerlerinin Derrick son döneminde Brooklyn’e Rose yüzük getirebilirler.

‘Sil baştan başlamak gerek bazen…’ herhalde Lakers’in bulunduğu durumu en iyi açıklayabilecek sözler… Önce Bynum takasla, sonra Howard ‘free-agency’ ile son olarak da Kobe’yi sakatlıkla kaybeden Lakers için gelecek tablosu hiç aydınlık değil. Tabii kulüp, tarihinde bu duruma defalarca düşse de ‘Melekler Şehri’, her defasında süper yıldızları ışığın cazibesine kapılan sivrisinek (ve diğer böcekler) misali etrafına toplamayı başarmıştı. Ancak geride bıraktığımız sezon iki kritik gelişme oldu ve artık herkes Lakers’tan şüphe eder durumda. İlki tüm o ‘ışık oyunları’nın sahibi efsanevi patron Dr. Jerry Buss vefat etti akabinde bir süper yıldız olan Dwight Howard, Lakers’ı reddederek Houston Rockets ile anlaştı. Karizması çizilen Lakers’ın kadro olarak elinde neredeyse hiçbir şey yok. Önlerinde iki yol var. Ya ‘beş benzemez’ kadrolarıyla blöf yaparak sıradan bir takım olarak play-off’a tutunmaya çalışacaklar ve tüm güçleriyle gelecek yıl ki ‘free agency’e (LeBron James, Carmelo Anthony vs.) saldıracaklar . Ya da tüm sezonu kenara koyup ligde kötü bir durumda normal sezonu tamamlayarak gelecek yılki draft’te geleceğin LeBron’u olabilecek Andrew Wiggins piyangosuna bilet alacaklar… Ne olursa olsun Lakers severler için sancılı bir sezon olacağı gerçek…

Rose’un dönüşü Chicago’yu ne kadar yukarıya taşıyacak? Geçtiğimiz sezonun en büyük polemik konusu Derrick Rose’un Aralık 2012 olarak açıklanan dönüş tarihini neden sürekli olarak ertelediği ve takımını play-off’ta neden yalnız bıraktığıydı. Rose tüm bu eleştirilere duygudan uzak çok mantıklı bir biçimde cevap vermişti: “Chicago organizasyonuna karşı sorumluluğum sadece 1 sezonluk değil. Kariyerime ve kulübün geleceğine tam hazır olmadan dönüp geçireceğim bir sakatlıkla zarar veremem. O yüzden yüzde100 olmadan dönmeyeceğim.” Taraftar bakış açısıyla anlaması zor fakat ‘business’ açısından doğru bir karar. Açıkçası Derrick Rose, NBA’de belki de içine en kapanık ve egosunu en iyi kontrol eden yıldız. Sezon öncesi kampında ve maçlarında iyi durumda olduğu da çok açık ortada. İki sezon önce Rose sakatlanmadan Miami’ye karşı dişe diş mücadele ortaya koyan Bulls bu sezon da yine Miami’nin en büyük rakibi olacak. Rose’un dönüşünün Heat’ın kabusu olup olmayacağını göreceğiz.

Önümüzdeki hafta sezon açılışında takımların ne durumda olduklarını, NBA’deki Türkler’i ve Güç Sıralamasını değerlendireceğiz.

Voleybola veda etti New York’a yerleşti Voleybolcu Soner Mezgitçi, geçirdiği sakatlıktan sonra sporu bıraktığını açıkladı ve New York’a yerleşti (ZEYNEP ÖZ - NEW YORK - POSTA 212) Geçtiğimiz şubat ayında Fenerbahçe Grundig Erkek Voleybol Takımı’nın Greenwich Saat TED Kolejliler ile oynadığı müsabakada, sağ ayağında gerçekleşen şiddetli burkulma sonucu bileğini kıran Soner Mezgitçi, 16 yıllık voleybol hayatına veda ederek New York’a yerleşti. “Kendimi başka bir platformda ispatlamak istiyordum” Posta 212’ye konuşan Mezgitçi, geçtiğimiz yıl yaşadığı sakatlık, zihinsel yorgunluk ve Türkiye’deki spor camiasında var olan olumsuz atmosforden dolayı uzun bir süre-

dir New York’a yerleşmeyi planladığını söyledi. Spor kariyerine son vererek yeni hayatına ABD’de mücevher sektörünün öncülerinden

Unique Settings’te çalışarak başlayan Mezgitçi “Kendimi başka bir platformda ispatlamak istiyordum” diye konuştu.

3 aydır New York’ta yaşayan eski voleybolcu Mezgitçi, New Yorklularda sporun bir kültür haline geldiğini söyledi. Burada herkes işten önce veya sonra spor yapıyor. Onların uzun yıllardır alışkanlık haline getirdikleri bu aktivite, Türkiye’deki kişiler tarafından “moda” olduğu için son bir kaç senedir gerçekleştiriliyor. ABD’de ise insanlar gerçekten düzenli ve sağlıklı bir hayat için spor yapıyor” diye konuştu. Ayrıca, Türkiye’de spor alanında yapılan yatırımın futbol ağırlıklı olduğunu söyleyen Soner Mezgitçi, ABD’de bir çok spor branşının destek gördüğünün altını çizdi.

Dünyanın en popüler ikinci basketbol organizasyonu olan Eurolig’de temsilcilerimiz iyi bir başlangıç yaptılar. Eurolig’in ilk haftasında açılışı yapan ligimizin son şampiyonu Galatasaray Liv Hospital İtalya deplasmanından galibiyetle döndü. Sarı-kırmızılılar, Montepaschi Siena’yı 84-75 yenerken bir yıllık aranın ardından döndüğü Eurolig’e galibiyetle başlamış oldu. A grubunda mücadele eden Fenerbahçe Ülker ise, Ukrayna’dan galibiyetle döndü. Budivelnik Kiev’i son çeyrekte ortaya koyduğu savunma performansıyla geçen sarı-lacivertliler maçı 102-84 kazandı. İlk 3 çerekte tam 77 sayı yiyen sarı-lacivertliler son çeyrekte savunmanın dozajını artırıp rakibine sadece 7 sayı izni verdi ve sahadan galibiyetle ayrıldı. . Fenerbahçe Ülker, 25 Ekim’de FC Barcelona’yı İstanbul’da ağırlayacak. E grubunda mücadele eden Anadolu Efes de Avrupa’ya galibiyetle ‘merhaba’ dedi. Ligdeki açılışta Galatasaray’a farklı mağlup olan lacivert-beyazlılar Abdi İpekçi’de konut ettikleri İtalyan Emporio Armani Milano’yu 87-67 mağlup ederek Eurolig’e iddialı bir giriş yapmış oldu.

Türk Futbolu’nda bir dönem kapanıyor İlhan Cavcav, 35 yıldır sürdürdüğü Gençlerbirliği Başkanlık görevini bırakacağını açıkladı. Türk futbolunun kara kutusu olan ve düşük maliyetle getirdiği yabancıları büyük meblağlara büyüklere satmasıyla bilinen İlhan Cavcav görevini ilk seçimde bırakacağını açıkladı. Kulübe başkan aradığını belirten Cavcav, artık yorulduğunu ve yüksek tempoyu kaldıramadını ifade etti.

2014 hayallerine ‘Portakal’ sıktılar Teknik direktör değişikliğinin ardında 3’te 3 yapıp grupta ikinci basamağa yerleşen A Milli Takım, Dünya Kupası için kader niteliğindeki Hollanda maçında istediği sonuç alamadı. Şükrü Saracoğlu’ndaki mücadelenin özellikle ilk yarsında sayısız gol pozisyonu harcayan Milli Takım sahadan 2-0 mağlup ayrılarak 2014’te Brezilya’da düzenlenecek Dünya Kupası için play-off’a kalma hakkını Romanya’ya teslim etti. Avrupa’dan Dünya Kupası’na katılacak son 4 takımı belli edecek play-off mücadelelerine katılacak ekipler belli oldu. FIFA ekim ayı dünya sıralamasında 14. olan Portekiz, 15. olan Yunanistan, 18. olan Hırvatistan ve 20. olan Ukrayna, seri başı olarak katılırken, 1998 Dünya Kupası şampiyonu Fransa (21), İsveç (25), Romanya (29) ve İzlanda (46) işe kura çekimine 2. torbadan katılacaklar. FIFA öte yandan Dünya Kupası’na seri başı olacak takımları da açıkladı. Yine ekim ayı sıralamasına bakılarak yapılan seri başı seçimlerine göre ev sahibi Brezilya ve FIFA sıralamasındaki ilk 7 takım gruplarda seri başı olacaklar. FIFA sıralaması (ilk on) 1. İspanya 2. Almanya 3. Arjantin 4. Kolombiya 5. Belçika 6. Uruguay 7. İsviçre 8. Hollanda/İtalya 10. İngiltere Sıralamadaki ilk 10 takımdan sadece Uruguay’in durumu belirsiz. Uruguay eğer gelecek ayki play-off mücadelesinde Ürdün’e karşı üstünlük kurarsa FIFA sıralamasının ilk 7 sırası aynen seribaşı olmaya devam edecek. Fakat Uruguay elenirse yerine İtalya ile aynı puanda olsa da son büyük turnuvalardaki başarısı nedeniyle Hollanda seri başı olma hakkı kazanacak. Dünya Kupası’na katılacak son takımları belli edecek play-off mücadeleleri 15-19 Kasım tarihlerinde oynanacak.


14

Emlak

23 Ekim 2013 Çarşamba

Yeşim Numan newyorkusatiyorum@gmail.com

Coop’un adı var, Condo’nun tadı var

* Miller Samuel, İn. tarafından Douglas Elliman için hazırlanan 3. Çeyrek 2013 Manhattan Satış Raporu ** Kapanış masraflarıyla ilgili detaylı bilgiyi önümüzdeki haftalarda bu köşede görebilirsiniz. Beni okumaya devam edin.≠≠≠≠

TÜRKLERİN

GAZETESİ

JP MORGAN GÖKDELENİNİ 725 MİLYON DOLARA SATTI

EMLAK MUHABBETİ

Türkiye’de yaşayıp New York’ta yatırım amaçlı ev almaya niyet eden arkadaşlarımız “Streeteasy,” “Zillow” ve benzeri web sitelerine gidip arama yaptıklarında, gördükleri sonuçtan memnun kalarak plan yapmaya başlarlar. “300-400 bin dolara 1+1 alsam, kiraya versem…” Onlara kötü haberi verip hayallerini yıkmak maalesef genellikle bana (veya çalıştıkları emlak danışmanına) düşer. “Bu baktığınız dairelerin hepsi Coop. Size yaramaz.” Nasıl yani? Coop ve Condo arasındaki farka daha önceki haftalarda bir kaç kere değinmiştik. Bu hafta ayrıntılı olarak bunu konuşalım istedim. Zira hem okuyuculardan, hem müşterilerden en çok gelen soruların başında bu geliyor. Nedir bu Coop-Condo muamması? TARİHÇE: Coop ev sahipliği sisteminin New York’ta uzun bir geçmişi var. 1880’lerdeki bazı dergi ve gazetelerde kooperatif evlerden bahsediliyor. Ancak yoğun olarak Coop sistemine geçilmesi 1920’lerde gerçekleşmiş. 1964’te New York eyaletinde Condominium (Condo) yasasının çıkmasıyla piyasada bir Condo dalgası oluşmuş. 1974’te ise, bazı sivil toplum örgütlerinin çalışmalarıyla iskan politikalarında yapılan değişiklikler, 1600 kadar kiralık binanın hisse sahipleri tarafından yönetilen kooperatiflere dönüştürülmesine sebep olmuş. YASAL DURUM: Coop ve Condo arasındaki en önemli fark mülk sahipliğidir. Condo sahipleri, Türkiye’de bildiğimiz anlamda ev sahibidirler. Yani dört duvarıyla, çatısıyla o evin tapusuna sahiptirler ve emlak vergisine tabidirler. Coop sisteminde ise, genellikle binanın sahibi olan bir kooperatif şirket vardır ve bu şirketin hisselerini satın aldığınızda, o hisseye karşılık gelen dairede oturma hakkı veren uzun süreli hissedar kontratı alırsınız. Hisse sahipleri emlak satın almadıkları için direk olarak emlak vergisi ödemezler. Binanın vergisini kooperatif öder ve toplam vergi miktarını ortak giderler ve varsa binanın üzerindeki mortgage ile beraber hisse sayısına bölerek aylık aidat olarak hisse sahiplerinden toplar. Aidatın bina mortgage faizine denk gelen kısmı hisse sahipleri tarafından vergiden düşülür. Her Coop listesinde aidat miktarının yanında vergiden düşülebilecek miktarın yüzdesi yazar. Bu miktarın yüksek olması alıcının hoşuna gitse de, çoğunlukla binanın üzerindeki mortgage’in yüksek olduğunu gösterir. ENVANTER: Bugün New York emlak piyasasının yüzde 70-75 kadarını Cooplar oluşturmakta. Ancak yeni (veya yeniden) yapılanan bazı bölgelerde, Coop’tan çok daha fazla Condo bulunuyor. Manhattan’da Tribeca, Brooklyn’de Williamsburg, Queens’te Long Island City bu durumun en göze çarpan örneklerinden. Son 30 senede New York’ta yapılan binaların çoğu Condo. Yeni bina isteyenler bu yüzden Condo almak durumunda. Buna karşılık, “prewar” yani İkinci Dünya Savaşı’ndan önce yapılan binalarda daire almak isteyenlerin seçenekleri yüzde 95 civarında Cooplardan oluşuyor. Çünkü 1960’lardan önce şehirde Condo bina sayısı yok denecek kadar azdı. O tarihlerde kiralık olarak yapılan binalardan çok azı, sonradan Condo’ya dönüştürüldü. Bu yüzden savaş öncesi binalar arasında Condo bulmak çok zordur. FİYAT FARKI: 2013’un üçüncü çeyreğinde Coop’larda square foot birim satış fiyatı $988 iken, Condo’larda bu fiyat $1,379*. Ancak, özellikle lüks marketteki yeni Condo’larda sunulan spor salonu, yüzme havuzu, spa, ve benzeri ek hizmetler çok daha fazla olduğunu göz önüne alarak listeleri sadece yüz ölçümü olarak değil, bina hizmetleri açısından da karşılaştırdığımızda, eşit hizmet veren binalarda, Condo square foot birim fiyatının Cooplar’dan sadece yüzde 9 daha fazla olduğunu görüyoruz. Buna karşılık, Condo’ların kapanış masrafları** Coop’lardan daha yüksektir. Tapu sigortası, mortgage kayıt ücreti gibi bazı masraflar Condo’larda olmasına rağmen Coop’larda yoktur. Fiyat konusundaki önemli bir başka fark da peşinat-finansman oranıdır. Pek çok Condo yüzde 90’a kadar finansmana izin verirken, Coop’larda bu oran genellikle yüzde 70-75 arasıdır. Hatta bazı Cooplar finansmana hiç izin vermezler, sadece peşin alıcılara açıktırlar. Coop’larda mortgage miktarı gibi, çeşidine de kısıtlama getirilmesi oldukça yaygındır. Bir çok Coop alıcıların sadece 15 veya 30 senelik sabit mortgage almasını şart koşar, değişken mortgage’a (ARM) izin vermez. BAŞVURU İŞLEMİ: New York Coop’larının başvuru paketleri dillere destandır. Bir müşterim Coop başvurusunu tamamladıktan sonra “Bir an için ilk doğacak çocuğumu isteyecekler diye korktum” demişti. O kadar değil tabii. Ancak Coop başvuru paketini hazırlarken deneyimli ve bilgili bir emlakçıyla çalışmak ve sizden istenen her dokümanı zamanında ve eksiksiz teslim etmeniz çok önemlidir. Aksi takdirde bu işlem gerçek bir kabusa dönüşebilir ve düşlerinizdeki evi kaybetmenize sebep olabilir. Zira Coop yönetimleri şartlarına uymayan başvuruları geri çevirebilirler. Özellikle son yıllarda bazı Condo binalar da Cooplar kadar kapsamlı paketler kullanmaya başladı. Ancak, Coop yönetiminden farklı olarak, Condo yönetiminin başvuruyu reddetme hakkı yoktur. Bunun yerine, Condo yönetimi daireyi aynı fiyata satın almayı seçebilir, fakat bu çok nadir görülen bir uygulamadır. Başvuru paketi aşamasına gelmeden, satıcının emlakçısı alıcıyı ön elemeden geçirir. Bu yüzden Coop dairelere teklif verirken alıcıdan bir finansal döküm istenir. Satıcının emlakçısı alıcının Coop yönetimi tarafından onaylanmayacağını düşünürse, ev sahibine bu yönde telkinde bulunur ve teklif reddedilir. Her Coop yönetimi farklıdır. Ancak genel olarak New York’taki Coop’lar, pakette yazılı olarak belirtmeseler de, alıcıların aşağıdaki şartları karşılamasını isterler: ● Yüzde 25-28 arası borç-gelir oranı. Ev masrafınız (mortgage + aidat) gelirinizin en fazla yüzde 25-28 civarında olmalıdır. Bazı Coop’lar yüzde 33’e kadar izin verse de, bu oran ne kadar düşük olursa, onaylama olasılığı o kadar yüksektir. ● Kapanıştan sonra iki senelik ev masrafı. Pek çok Coop kapanıştan sonra iki senelik mortgage + aidatı karşılayacak kadar birikimi nakit olarak hesabınızda görmek ister. ● Toplu transfer değil birikim. Coop yönetimleri alıcının hesabındaki nakit miktarının birikmiş olduğunu görmek isterler. Bu birikimi ispatlayacak düzenli bir gelir göstermek şarttır. Bütün bu şartlar, serbest meslek sahiplerinin Coop almasını oldukça zorlaştırır, çünkü serbest çalışanlar genellikle masraflarını vergiden düştükleri için kazançları düşük görünür ve Coop yönetiminin istediği şartları, en azından kağıt üzerinde, karşılamaları çok zorlaşır. Coop’ların sıkı başvuru işlemleri son yıllara kadar bir dezavantaj olarak görülürdü. Ancak, ekonomik krizden sonra bu sıkı denetimin ne kadar işe yaradığı görüldü. Mortgage şirketleri kalifiye olmayan insanlara bile mortgage verirken, Coop yönetimleri bu insanların ödeyemeyecekleri borçlarla ev almalarını engellediler. Bu sayede New York şehrindeki ev hacizleri çok düşük sayıda kaldı. Coop’larda durum tamamen olumsuz değil. Kefil, ortak alım, annebabaların çocuklar için almaları, para hediyesi gibi özel durumları kabul eden Cooplar da mevcut. Çalıştığınız emlak danışmanına durumunuzu açıkça anlatıp, size uygun seçenekleri bulmasını istemek çok önemli. Aksi takdirde hem vakit kaybetmiş olursunuz, hem de beğendiğiniz evi alamamanın üzüntüsünü yaşarsınız. KURALLAR: Coop’ların talepleri ve kuralları sadece başvuru aşamasıyla sınırlı değil. Pek çok Condo’nun ev hayvanları, dairenin içine çamaşır makinesi konması gibi konularda Coop’lar kadar sıkı kuralları varsa da, Cooplarda bunlara ek olarak dairenizi nasıl kullanabileceğiniz de kurallarla belirlenir. COOP’LARDA KİRALAMA YASAK: Coop’ların hemen hepsinde kiralama ya tamamen yasaktır ya da sınırlıdır. Bu da yatırımcılara Coop kapısını tamamen kapatır. Çoğunlukla en az iki sene yaşadıktan sonra bir veya iki sene kiralamaya izin verilir. Kiralama işleminde de satış işlemi gibi çok sıkı bir başvuru paketi olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Pek çok Coop yönetimi dairenin birincil adres dışında, “pied-à-terre” tabir edilen, hafta sonları veya arada bir kalmak üzere kullanımına izin vermezler. Bunun dışında, anne-babaların çocuklarına ev almaları da Coopların çoğunda yasaktır. Coop kuralları her zaman dezavantaj değildir. Coop hissedarları hisseleri karşılığında Coop’un belirli bir dairesinde oturmak üzere uzun süreli hissedar kontratı aldıkları için, New York kanunlarına göre Coop’un kiracısı sayılırlar ve ev sahibi-kiracı kanunları çerçevesinde korunurlar. Eğer bir hisse sahibi sorumlu olduğu bir tamiratı yaptırmadığı için “yaşanabilirlik garantisi” ihlal ediliyorsa, Coop yönetimi “ev sahibi” olarak devreye girmek ve soruna çözüm bulmak zorundadır.

A M E R İ K A’ D A K İ

JP Morgan One Chase Manhattan Plaza adındaki gökdelenini Çinli Fosun International’a 725 milyon dolara sattı. Bu satış, Çinli yatırımcıların New York’ta bir süredir devam eden satın alma serisinin en ses getireni oldu

(NEW YORK-POSTA212- HABER MERKEZİ) JP Morgan’ın, Aşağı Manhattan’daki finans çevresinin mihenk taşlarından sayılan 60 katlı gökdeleni “”One Chase Manhattan Plaza”yı 725 milyon dolara satması, New York emlak piyasasında heyecanla karşılandı. Binanın bundan sonra faaliyetine ticari bir bina olarak mı devam edeceği yoksa apartmana mı çevrileceği henüz belli değil. Binayı satın alan Şanghay bazlı Fosun International, Çin’in en büyük eczacılık, emlak, yatırım ve çelik devlerinden. JP Morgan’ın son dönemlerde pek çok hükümet kovuşturmasına maruz kalması nedeniyle, nakte dönmek için bu satışı

yaptığı iddia ediliyor. ÇİNLİLER EMLAK ALMAYA DEVAM EDİYOR Bir başka Şanghay bazlı Çinli firma Greenland Group, geçen hafta da Brooklyn’in güneyinde, Atlantic Yard adında 22 hektarlık yerleşim ve ticari emlak projesinin yüzde 70’ini satın aldı. Demiryolu ulaşımının merkezindeki projenin tamamı, geçen yıl açılan basketbol ve hokey alanlarını içeren Barclays Center’ı kapsıyor. Barclays Center, NBA’in Brooklyn Nets’lerine de evsahipliği ediyor. Yine bu yılın başlarında da Çinli bir emlak yatırım grubu, General Motors’ın Manhattan’daki yüzde 40’ını satın almıştı.

Mahal Sancaktepe’de 142 bin liraya daire

Denge Yapı tarafından İstanbul Sancaktepe’de konumlandırılan Mahal Sancaktepe projesinde 1+1 daire 142 bin 270 liraya satılıyor (İSTANBUL - POSTA212) Denge Yapı, 14 ay sonra hayatın başlayacağı Mahal Sancaktepe projesinden ev sahibi olmak isteyenler için eşsiz bir kampanya düzenledi. “Acele etmek yetmez. Koşun!” adını taşıyan kampanya kapsamında Mahal Sancaktepe’de tüm konutlar yüzde bir ön ödeme ve düşük taksitlerle satışa sunuldu. Mahal Sancaktepe’de 1+1 dairelerin 142 bin 270 liradan başlıyor. Mahal Sancaktepe’nin ilk satışa çıktığı andan itibaren büyük ilgi gördüğünü ve kısa sürede yüzde 80’inin satıldığını belirten Denge Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Bayram, “Bize güvenen herkese teşekkür etmek için böyle bir kampanya düzenledik” dedi. PEŞİNATI TESLİMDE ÖDEYİN Abdullah Bayram kampanya hakkında şu bilgileri verdi: “Daire bedelinin yalnızca yüzde birinin ön ödeme olarak alındığı kampanyada, peşinatın geri kalan yüzde 24’lük kısmı vade farkı olmaksızın teslime öteleniyor. Daire bedelinin yüzde 75’lik kısmı için anlaşmalı bankalardan oldukça uygun oranlarda 12-120 ay arasında kullandırılabilen kredi taksitlerinin de teslime kadar olan ilk 14 aylık kısmı düşük tutarlarda olacak şekilde düzenleniyor.”

Bayram, “Buna göre 142 bin 270 lira değerindeki 1+1 dairenin ilk 14 aylık taksit ödemesi ayda 1.022 liraya geliyor. 190 bin 50 lira değerindeki 2+1 dairenin ilk 14 aylık taksit ödemesi ise 1.366 lira. Yine 293 bin 900 liraya satılan 3+1 dairenin ilk 14 aylık taksit ödemesi ise 2.112 lira civarında” diye konuştu. 306 DAİRE BULUNUYOR Sancaktepe’nin en merkezi yerinde 15 bin 640 metrekare arazi üzerinde yapılan Mahal Sancaktepe projesi her biri dokuz katlı 6 bloktan ve 306 daireden oluşuyor. Mahal Sancaktepe’de tek tip 1+1, üç tip 2+1 ve tek tip

3+1 olmak üzere toplam beş farklı tipte daire yer alıyor. Site sakinlerine İstanbul’un içinde dört mevsim tatil keyfi sunmaya hazırlanan Mahal Sancaktepe’de arazinin yüzde 79’u açık alanlara ayrıldı. SOSYAL ALANLAR Mahal Sancaktepe’de çocuk oyun alanları, açık yetişkin ve çocuk yüzme havuzu, yürüme ve koşu yolları, basketbol, voleybol ve mini futbol ortak spor alanları, meyve bahçeleri, kapalı sosyal tesiste sauna ve fitnessclub ile kapalı havuz bulunuyor. Ayrıca site genelinde 7/24 güvenlik hizmeti, kapalı ve açık otoparklar yer alıyor.

Manhattan’da kiralık fiyatları düşüyor MANHATTAN Kiralık Piyasası

EYLÜL 2013

Fark (Ay)

AĞUSTOS 2013

Fark (Yıl)

EYLÜL 2012

Ortalama kira 3,862 dolar Ortalama Square Foot birim fiyatı 51.25 dolar Medyan kira 3,095 dolar Yeni kira adedi 3,445 Piyasadaki gün sayısı (İlk liste tarihinden) 45 Kira indirimi (İlk liste tarihinden) yüzde 3.9 Liste envanter 5,689

0.1 0.5 -1.7 -28.8 0.0

4.9 -2.6 -3.1 35.9 %15.

-0.2

3,860 dolar 51.01 dolar 3,150 dolar 4,837 45 yüzde 3.5 5,702

7.5

3,682 dolar 52.60 dolar 3,195 dolar 2,535 4 39 yüzde 2.3 5,294

BROOKLYN Kiralık Piyasası

EYLÜL 2013

Fark (Ay)

AĞUSTOS 2013

Fark (Yıl)

EYLÜL 2012

Ortalama kira 3,179 dolar Ortalama Square Foot birim fiyatı 38.05 dolar Medyan kira 2,800 dolar Yeni kira adedi 457 Piyasadaki gün sayısı (İlk liste tarihinden) 33 Kira indirimi (İlk liste tarihinden) yüzde 4.0

2.3 2.5 -1.8 -17.5 -15.4

3,109 dolar 37.12 dolar 2,850 dolar 554 39 yüzde 5.5

16.8 15.9 10.4 32.1 -28.3

2,722 dolar 32.82 dolar 2,536 dolar 346 46 yüzde 10.4

Medyan kira geçen sene aynı döneme oranla yüzde 3.1 gerileyerek 3,095 dolara indi. Yoğun satış hacmi ve yükselen mortgage faizlerinin endişesi bir çok kiracıyı satışa doğru çekerken, Haziran 2011’den beri kiralarda ilk kez seneden seneye düşüş gorüldü. Ev sahipleri tarafından sunulan teşvik indirimi yeni kiralıklarda ortalama 1.2 kiraya eş değerde, yüzde 2.7 ile sınırlı kaldı. Medyan kira geçen seneye oranla yüzde 10.4 artarak 2,800 dolara çıktı ve geçen aydan sonra son beş yılın en yüksek ikinci seviyesine ulaştı.

Vaditepe yakında satışa çıkıyor KİPTAŞ'ın İstanbul Bahçeşehir'de inşaasına başladığı 4 bin konutluk Vaditepe projesi satışa sunuluyor KİPTAŞ'ın Bahçeşehir'de inşasına başladığı 4.000 konutluk Vaditepe projesinde sona yaklaşıldı. Projenin 23 Ekim 2013’de düzenlenecek olan basın lansmanıyla satışa sunulacağı belirtiliyor. KİPTAŞ, Bahçeşehir'de yaklaşık 4.000 konutluk dev bir projeye başlıyor. "Vaditepe" markasıyla hazırlanan projede tüm hazırlıklar tamamlandı, çok yakında satışa sunulmayı bekliyor. Şimdiden yoğun ilginin olduğu proje, bayram sonrasında düzenlenecek basın toplantısıyla birlikte satışa sunulacak. İnşaat sektöründeki 63 bin konutluk birikimini 18 yıllık deneyimini Bahçeşehir'deki Vaditepe projesine aktaran KİPTAŞ, Bahçeşehir'in en değerli noktasında, bölgenin en büyük, en kapsamlı konsept projesini hayata geçiriyor. Vaditepe, yer aldığı Bahçeşehir Vadisi'nin 2 milyon metrekarelik yeşil alanıyla benzersiz bir konuma kavuşuyor. TEM Otoyolu'na 1 km mesafede konumlandırılan Vaditepe, bayram sonrasında 23 Ekim'de düzenlenecek basın toplantısıyla satışa sunulacak.

Bizim Evler’in 6’ıncısı geliyor İhlas Yapı tarafından İstanbul Ispartakule'de yapılan Bizim Evler konseptine bir yenisi daha ekleniyor 13 bin konutu erken teslimlerle tamamlayan İhlas Yapı, Ispartakule'de hayata geçirdiği Bizim Evler markalı konut projelerine, Bizim Evler 6’yla bir yenisini daha ekliyor. Bölgeye yeni bir heyecan geliyor. İstanbul'un en hızlı değer kazanan bölgelerinden biri olan Ispartakule'nin, büyük beğeni toplayan Bizim Evler markalı konut projelerinin altıncısı geliyor. İhlas Yapı A.Ş., 2009 yılında teslimlerini tamamladığı Bizim Evler markalı ilk konut projesiyle birlikte gelen yoğun talebi karşılamak üzere yatırımlarına devam ediyor. Bizim Evler markalı konut projeleriyle bölgede 3.500 konut inşa eden İhlas Yapı, Bizim Evler 6 ile Ispartakule'nin en yüksek standarttaki konut sitesini hayata geçiriyor.

1.200 KONUT 1.200 konut ve 60 mağazadan oluşan Bizim Evler 6 ile bölgenin en kapsamlı ve kalite çizgisi en yüksek projesi hayata geçiriliyor. Bizim Evler markalı tüm konut projelerinin aile öncelikli konsepti, Bizim Evler 6'da vazgeçilmezler arasında yer alıyor.. Bizim Evler markalı konut projeleri; kaliteli malzeme, geniş ve kullanışlı daire planları ve aileyi ön planda tutan yaklaşımı ile dikkat çekiyor. Satın almanın her safhasında alıcısına kazandıran Bizim Evler, erken teslim ve teslim sonrası hizmetleri ile de müşterilerinin beğenisini kazanıyor.

Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

emlak sohbetleri

www.emlaksohbetleri.com

işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz. e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com


A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Life & Style

GAZETESİ

LIFE&

23 Ekim 2013 Çarşamba

15

Çocuk ve teknoloji

STYLE

Nurdan Yüzbaşıoğlu Günümüzde teknolojinin varlığını inkar etmek veya uzak durmak neredeyse imkansız . Dünyanın çeşitli bölgelerinde teknoloji ile tamamen bağlantısını kesmiş yaşayan Amish’ler gibi bazı kabileler/gruplar/tarikatlar tabii ki var. Bu gruplar modern çağın gerektirdiği tüm araç ve yöntemleri tamamen reddediyorlar. Hatta zorunlu eğitime dahi kendi yaşam tarzlarını tehdit ettiği düşüncesiyle karşı çıkıyorlar. Bu şekilde yaşamak bir tercih olabilir ancak bizlerin böyle bir hayata geçiş yapmasının ihtimali olmadığına göre teknoloji ile barış içinde yaşamayı öğrenmemiz daha yararlı olacaktır. Teknolojiyi doğru kullanmak hayatımızı büyük ölçüde kolaylaştıracağından yapmamız gereken ondan en verimli şekilde faydalanmayı öğrenmek olmalı. Teknoloji ile barış imzaladıktan sonra diğer bir önemli konu da çocuklarımızı bu dünyanın neresinde tutacağımızı öğrenmek.

Çocuklarımız ile teknoloji arasında bir köprü kurarken dikkat etmemiz gereken unsurlar, takip etmemiz gereken bir yol haritası olmalı. Bunu da ancak konuya hakim olarak, gerekli donanımı önce biz edinerek sağlayabiliriz. Çok erken yaşlarda bu aletlerle tanışan çocukların edineceği faydalar yanında olası zararları da hesap edip ona göre formüller geliştirmeliyiz. Her yaş grubu için farklı yollar izlenmesi gerektiğinden, konuyu uzmanların araştırmalarından ve bu araştırmaların sonuçlarından takip ediyor olmalıyız. Akıllıca kullanıldığında teknolojik aletler bilgiye ulaşmak ve gelişmek açısından çok faydalı iken bilinçsiz kullanımdan çıkacak sonuçlar da bir o kadar zarar verici ve yıpratıcı olabilir. İşe en kolay ulaşılan alet olan televizyondan başlamak en doğrusu. Hemen hemen her eve giren bu alet, evimize girmekle kalmayıp bir de baş köşeye fütursuzca yerleşti. Evimizin tüm düzenini bu aleti iyi görebilmek üzerine kurarken, çocuklarımızın da ona aynı bağlılığı göstermesini garip karşılayamayız. Çeşitli bilinç düzeylerine sahip insanların farklı şekilde kullanıyor olduğu bu sihirli kutu çoğu zaman kötü bir büyücü gibi bizi etkisi altına alabiliyor. En kolayda ço-

cukları etkisi altına aldığı bir gerçek. Dünyayı algılama düzeyleri farklı olan çocuklar televizyon seyrederken hipnoz olmuşçasına ortamdan kopabiliyorlar. Seyrediyor oldukları şeyin etkisi altındayken verilen tüm mesajlarıda taze beyinleri olduğu gibi kaydediyor. Eğer bu programların neler olduğunu denetlemezsek gereksiz ve zararlı pek çok mesajın çocukların kafasına yerleşmesine engel olamayız. Denetlemek demek yasaklamak anlamına gelmiyor, sadece sınırları doğru belirlemek yeterli. Uzmanlar çocukların ölçülü otoriter davranışlar karşısında kendilerini daha rahat hissettiklerini söylüyorlar. Sınırları belirsiz bir dünya onlara korkutucu ve güvensiz geliyor. Çocuklara televizyonu nasıl doğru kullanacağını göstermeli bazı zamanlar seyrettiği programları beraber yorumlamalısınız. Şiddet sahnelerinden etkilenme olasılığı yüksek olduğu için bu sahneleri engellemeli ve neden engellediğinizi anlatmalısınız. Film veya oyunlarda uygulanan şiddetin orada gerçek anlamda zarar vermediğini ancak gerçek hayatta benzer davranışların sonucunun ne olacağını uygun bir dille anlatmalısınız. Televizyona ayırmak istediği zamanı kısıtlama yoluna gittiğinizde yerine ilgisini çekecek bir aktivite koymaya çalışmalısınız.

Ipad, ipod, telefon, bilgisayar gibi diğer elektronik aletler konusunda da yasakçı değil kontrolcü olunmasını öneriyor pedagoglar. Bu tip teknolojik aletlerin kullanımında çocuklar büyüklere göre daha hızlı yol katediyorlar. Eğer ipin ucunu kaçırmamak, bu derya denizde çocuğunuzun peşinde yüzebilmek ve köpek balıklarını önceden fark edebilmek istiyorsanız iyi bir yüzücü olmalsınız. Özellikle sosyal medya denen her türlü insanın cirit attığı toplu iletişim mecraları konusunda süper dikkatli olunmasında fayda var. Yetişkinlerin dahi baş edemeyecekleri türlü olumsuz davranışların, yalan dolanın, sahtekarların olduğu bir dünyaya gül gibi çocuğunuzu sorumsuzca salmanın bir anlamı yok elbette. Özellikle de belirli bir yaşa kadar bu kanalların kullanılması kesinlikle önerilmezken... Henüz belirli bir duygusal olgunluğa erişmemiş çocukların olası tehlikeleri fark etmesini ve kendisini korumasını beklemek fazla iyiniyetli bir davranış olacaktır. İleriki yaşlarda dahi bu mecralarda çocuğunuzun kimlerle iletişim halinde olduğunu çok dikkatli bir şekilde takip etmeniz öneriliyor. Tüm bu olumsuzlukların yanı sıra doğru kullanıldığında bilgisayarın çocuklar üzerindeki olumlu etkilerini de göz ardı et-

Buddakan: Asya Çin tarzı

New York’un Meatpacking bölgesinde yer alan bu tüm duyulara hitap eden restaurant’ın gerçeküstü atmosferi ihtişamli 16. yüzyıl Paris’ini andırıyor. Batı ile Asya’yı huzurla buluşturan Buddakan’ın mutfağı AsyaÇin tarzını yansıtıyor. Uzun zamandır populerliğini koruyan restaurant’a rahat, ancak şık kıyafetler ile gidebilirsiniz. Executive sef Yang Huang ve Brian Ray’in hazırladığı menu ise harika. Çin mutfağının en lezzetli yemeklerini burada yiyebilirsiniz. Yemekler her zaman ilginç ve yaratıcı.

Rainbow Loom bilezik

Büyüklerin dünyasında trendlerden bahsederken çocukların dünyasını da görmezden gelemeyiz. Tüketim toplumunun marifetli elleri bizleri olduğu kadar çocukları da orasından burasından çekiştiriyor.. Üstelik çocuk dünyasında gelişen trendlerin nasıl olup da bu kadar hızlı yayıldığını anlamak bazen gerçekten zor. 9 yaşındaki kızım Kayra ilk Rainbow loom bileziğinden bahsettiğinde çok fazla dikkat etmemiştim. Ne zamanki bu konudaki ciddiyetini fark ettim en yakındaki satış noktasında aldık soluğu. Ben bileziğin nasıl birşey olduğunu anlamaya çalışırken mağazanın kapısından girer girmez burun buruna geldik dağ gibi dizilmiş kutularla. İki gün önce ortada esamesi olmayan bu bilezikler bir anda etrafımızı ahtapot gibi sardı. Bizim evde atölye kurulduğunda bu salgın çoktan tüm eya-

lete hatta ülkeye yayılmıştı bile. Okulda çocuklar tüm boş zamanlarında bilezik yapımına başlamış, hatta evlerde bu amaçla toplanır olmuşlardı. İşin ilginç tarafı tamamen el becerisi ile üretilen bu bileziklere kızlar kadar erkek çocukalarının da ilgi göstermesiydi. Daha üst sınıflardaki çocuklar ise sanırım derslerinin yoğunluğundan olsa gerek, kendileri yapmak yerine küçük çocuklara sipariş vermeyi tercih ettiler. İşin güzel tarafı ise el becerisi ve grup çalışması gerektiren bu aktivite sayesinde çocukların bir nebze de olsa elektronik ortamlardan uzak kalması oldu. Sipariş verenin renk tercihine göre hazırlanan bilezikler kısa sürede uzak ülkelerdeki akrabaların dahi bileklerini süsler oldu. Bu arada yapımı zor modellerin de olduğu rainbow loom bilezikleri için kurslar da başlatılmış. Henüz bir rainbow loom bileziğiniz yoksa siz bizden değilsiniz..

İSLAM SANATI SERGİSİ

(NEW YORK - POSTA212) “Fifty Years of Collecting Islamic Art” sergisi, New York, Metropolitan Museum’da 23 Eylül’den bu yana ziyaretçi akınına uğruyor. Elli senede oluşturulan İslami Eserler koleksiyonu 26 Ocak 2014’e kadar gezilebilir.

Hagop Kevorkian Vakfı’nın (Agop Kevorkyan) sponsorluğunda gerçekleştirilen sergi, İspanya’dan Hindistan’a uzanan coğrafi alanda yer alan ve 9. yüzyıldan başlayarak günümüze kadar yayılan dönemde yaratılmış çeşitli İslam Sanatı eserlerini kapsıyor. Serginin önemli parçaları arasında yer alan el yazmaları, sancaklar, minyatürler, metal ve ahşap üzerine el işçiliği eserlere ilave, müzenin daimi koleksiyonunda bulunan, Burhan Doğançay’ın İslami kaligrafiye yakınlığı ile bilinen “Kurdeleler” serisinden 1982 tarihli Ribbon Mania adlı eseri, Türk çağdaş sanatının tek örneği olarak sergide yer alıyor. Bu sergi, farklı kıtalardan toplanmış olan İslami eserleri ve bunların çağdaş sanata olan yansımalarını ilk defa bir arada görme fırsatı veriyor. Metropolitan Museum of Art, hafta içi her gün saat 10:00 ile 17:30 arasında, Cuma ve Cumartesi günleri ise 21.00’e kadar ziyarete açık.

Eğer grup halinde geldiyseniz yemek siparişi için ideal yol, karışık apetizer ve dimsum tabakları ile başlamak. Rezervasyonsuz kapıdan giren müşteriyi de alıyorlar ancak siz fazla beklemek istemiyorsanız rezervasyon yapmanızı tavsiye ederim. Son dönemlerin ilgi gören dramatik karanlık restoranlarından birisi olan Buddakan’da her an bir ünlüye rastlamaniz da mümkün. Pazar ve pazartesi gunleri 11’e kadar açık olan Buddakan, cuma ve cumartesi günleri ise gece 1.00’e kadar açık. 300 kişinin yemek yiyebildiği restaurant, ayakta 550 kişi alabiliyor.

memek gerekir. Sonsuz bilgiye ulaşmak ve dinamik bir ortamda geri bildirim alarak bilişsel ve görsel becerilerini geliştirmek gibi sayısız faydalarından söz edebiliriz. Göz-el koordinasyonunu geliştirmesi algılama becerilerini arttırması rekabet ortamında yeteneklerini gelirştirmesi de bu yararlara eklenebilir. Ancak beynin sadece belli bir bölümünün kullanılmasına yarayan tüm bu davranışlar dışardan farklı aktivitelerle desteklendiği takdirde doğru bir gelişim sağlanabilir. Tüm bu unsurlara dikkat ederken, çocukları bu aletlerden uzak tutmaya çalışırken ebeveyn olarak görevimiz onlara sağlıklı ortamlar hazırlamak olmalı. Psikologlar çocuklara mümkün olduğu kadar açık hava aktivitelerinin yaptırılmasını öneriyorlar. Spor, temiz havada, parklarda bahçelerde koşturarak geçirilen zamanlar, arkadaş ve aileyle yapılan aktiviteler sosyal hayatın kuvvetlenmesine dolayısıyla sosyal zekanın da gelişmesine yardımcı oluyor. Anne babaların bu konuda çocuklarına destek olması ve kaliteli zaman geçirmeye çalışması çok önemli. Fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak sağlıklı çocuklar yetiştirebilmek dileğiyle...


Bu fotoğraflar

DÜŞES BÜYÜLEDİ

OLAY OLDU

(LONDRA – POSTA 212) Prenses Kate, üç aylık oğlu Prens George’u babasıyla birlikte Kensington Sarayı’nda bırakıp genç sporcuları desteklemek için kurulan ve geçtiğimiz yıl başkanlığına getirildiği SportsAid Derneği’nin voleybol antrenmanını izlemeye geldi. Kate, genç sporculara destek olmak için ceketine ve topuklu ayakkabılarına aldırmadan sahaya indi. Middleton’ın sportif tavırları ve doğum kilolarından tamamen kurtulduğu gözlerden kaçmadı. SportsAid, genç sporculara kariyerinde ilerlemesi için destek sağlıyor. Middleton, 2004 Paralimpik Olimpyatları’nda bronz madalya kazanan sporcu Ade Adepitan’la da sohbet etti.

Seksi şarkıcı Rihanna Birleşik Arap Emirlikleri’nde çarşafa girdi. Rihanna’nın baştan aşağı kapkara giysilerle poz verdiği bu fotoğraflar, şarkıcının Abu Dabi’deki bir cami ziyareti sırasında çekildi. Cami yetkilileri instagram’a konulan fotoğrafları görür görmez şarkıcının camiyi terketmesini istedi.

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

www.posta212.com • • YIL 1 • SAYI 23

CADILAR BAYRAMI

23 Ekim 2013 Çarşamba

harcamalarına kısıtlama Hükümet kapanması Cadılar Bayramı harcamalarını da etkiledi. Tüketiciler bu yıl kişi başına 4.79 dolar daha az harcama yapacaklar (DENİZ AVŞAR - NEW YORK – POSTA 212) Yapılan yeni bir ankete göre geçtiğimiz yıllara oranla Cadılar Bayramı’nı kutlayacak insanların sayısında bir düşüş var. Ayrıca kutlayacak olanlar da harcamalarını kısmayı planlıyor. Araştırmayı yapan Ulusal Perakende Satış Federasyonu geçtiğimiz yıla göre 1 milyar dolar daha az bir harcama beklentisiyle, toplamda 7 milyar dolarlık bir harcama öngörüyor.

Bu da çikolata, şeker, kostüm ve örümcek ağı dizaynı gibi ana harcama kalemlerinden oluşan geleneksel Cadılar Bayramı ticaretinde anlamlı bir düşüşe işaret ediyor. Federasyonun 5300 tüketiciyle yaptığı anket kişi başı 4.79 dolarlık bir azalma olacağını gösteriyor. Bu yılki Cadılar Bayramı’nın tüketicilerin ekonomi hakkında kararsız ve kötümserliğini koruduğu bir döneme denk gelmesi har-

camaların azalmasının temel nedeni. Ayrıca devletin kapanmasına bağlı olarak tüketici güveninde düşüş yaşandı. Gallup’un yaptığı ankete göre ülkenin üçte ikisi ekonominin kötüye gittiğini düşünüyor. Ancak genel olarak bakıldığında 2005 yılından bu yana Cadılar Bayramı harcamaları yüzde 55 artmış durumda. Bu dönemde, sadece 2008’deki emlak ve finansal krizi takiben 2009 yılında sert düşüş yaşanmıştı.

UYUŞTURUCUDAN DA TEHLİKELİ KURABİYE (NEW YORK- POSTA 212) Connecticut College’dan bilimadamları, deney fareleri üzerinde yaptıkları bir takım incelemeler sonunda, klasik çikolotanın ve kremalı kurabiyenin kokain ve morfin gibi beyindeki “zevk merkezi”ni harekete geçiren bir özelliğinin olduğunu tespit etti. Bilimadamları gerçekleştirdikleri deneylerde farelerin önüne bir labirent koyarak, labirentin diğer ucuna pirinç keki bıraktılar. Daha sonra farelere morfin veya kokain enjekte eden bilimadamları labirentin diğer ucuna maden tuzu koyarak iki deneyin sonucunu karşılaştırdılar. Bir sonraki aşama olarak, uyuşturucuya veya Oreo’lara tepki olarak farelerin beynindeki kaç tane hücrenin harekete geçtiğini saptamak amacıyla, onların beynindeki “nucleus accumbens” (akkümbens çekirdeği) bölgesindeki protein seviyesini ölçtüler.

KOKAİN ETKİSİ Deney sonucunda, Oreo kurabiyelerin uyuşturuculara oranla bariz bir şekilde çok daha fazla sınır hücresini aktif hale getirdiğini gözlemleyen bilimadamları, yağ ve şeker oranı yüksek olan yiyeceklerin bağımlılık yarattığı tezini de ispatlamış oldular. Kokain veya morfinin kişinin sağlığını büyük tehlikeye attığı herkes tarafından bilinirken, yüksek yağ ve şeker oranı olan yiyeceklere ulaşımın daha kolay olmasından dolayı, bu yiyeceklerin uyuşturucu maddelerine oranla daha büyük sağlık riski taşıdığını söylediler.

‘TİTANİK KEMANI’NA 1,6 MİLYON DOLAR

EN DEĞERLİ TABLOLARINI 60 DOLARDAN SATIŞA ÇIKARDI (NEW YORK-POSTA212) Ünlü İngiliz sokak sanatçısı Banksy, onbinlerce dolar değerindeki sprey tablolarını tanesi 60 dolardan satışa çıkardı. Cantral Park’da bir stand kuran ünlü graifiti sanatçısı sadece 420 dolarlık satış yapabildi.

SIRADAN SANATÇI GİBİ! Küçük ve orta kanvas tabloları 180 bin dolar değerinde olan Banksy’nin eserlerini 60 dolara, tanınmamış bir artist gibi sunması sanat dünyasında

büyük bir şaşkınlıkla karşılandı.

NEW YORK’TA YAŞIYOR Sanatçı, en son mezbahaya sığır taşımakta kullanılan bir kamyona çığlıklar atan doldurulmuş hayvan oyuncakları doldurarak New York sokaklarını dolaştırdı. Banksy, sokak satıcılığı deneyiminde sadece üç kişinin bu müthiş avantajdan yararlandığını, çoğunluğun ise çalışmaları ‘taklit’ olarak gördüğünü söyledi.

(NEW YORK – POSTA 212) İngiltere’nin başkenti Londra’daki Henry Aldridge&Son Müzayede Evi, 2006 yılında bulunan kemanın, adının açıklanmasını istemeyen bir koleksiyoncu tarafından satın alındığını açıkladı. Müzayede Evi, deniz suyunun metal kısımlarını aşındırdığı kemanın çalınamaz durumda olduğunu belirtti. Yaklaşık bin 500 kişiye mezar olan Titanik’in enkazı, 1985 yılında Kanada’nın Newfoundland bölgesinin 645 kilometre açığında, deniz bilimci Robert

Ballard tarafından bulunmuştu. 1987-2004 yıllarında yapılan dalışlarda batıktan çok sayıda eşya çıkarılmıştı. Hartley şefliğindeki orkestra, Titanik batarken ‘’Nearer, my God, to Thee (Tanrım sana geliyorum)’’ şarkısını çalmaya devam ediyordu. Hartley de kazada yaşamını yitirenler arasında bulunuyordu. Henry Aldridge&Son Müzayede Evi, kemanın gerçekliğini doğrulamak için yapılan araştırmaların 7 yılı bulduğunu açıkladı.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.