POSTA212 - SAYI 34 - EK

Page 1

Yoksulluktan milyarderliğe Küresel ısınma şişeden çıktı »

16’DA

■ Amerika’nın hatta dünya ekonomisinde söz sahibi olan bu zenginlerin hemen hemen hepsi yoksulluktan geldi, çoğu öğrenimini bıraktı. Ama bir şekilde zekaları ve kararlıklarıyla dünyanın en zenginleri haline geldi. » 8’DE

Made in USA yabancılaştı! ■ Hepsi çok ünlü, çok bilindik. Ve hepsi de kendi alanlarında Lucky Strike ve Vaseline gibi gerçek ‘marka’lar. Ama ABD’de kurulmalarına rağmen 19. yüzyıldan bu yana yabancı ülke şirketlerinin ellerinde bulunuyorlar. »9’DA

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 34

MANHATTAN’DA LÜKS KONUT SATIŞI PATLADI New York emlak piyasası hızla büyümeye devam ediyor. Ama gökdelenleriyle ünlü Manhattan’ın lüks evleri daha çok revaçta. Fiyatları milyon dolarlardan başlayan bölgedeki lüks evlerin fiyatları geçtiğimiz yıla oranla yüzde 72’lik bir artış gösterdi. Manhattan’da 100 milyon dolar fiyatla piyasaya sunulan evlere artık çok daha sık rastlanıyor

5’TE

GÜLHAN AKŞİT

9’DA

SUNAY AKIN

8 Ocak 2014 Çarşamba

Dondurucu soğukta çılgınca yüzdüler ■ New York’ta binlerce kişi, yeni yılın ilk günü Atlantik Okyanusu’nun ‘buz’ gibi sularında 1903’ten beri süregelen geleneğe göre ‘temizlendi’. » 16’DA

New York’un bisiklet hırsızları bile başka

■ Her şeyiyle kendine özgü bir kent olan New York’un hırsızları bile kendine özgü. Hırsızlar direklere bağlı bisikletlerin açıktaki parçalarını çalıyor. » 16’DA

DJ Turk Amerika’yı sallıyor ■ ABD’de yaşayan İzmirli Mehmet Arıcan, ‘DJ Turk’ adıyla ünlü kulüplerde sergilediği performansıyla büyük beğeni topluyor. » 3’TE

14’TE

HALDUN ARMAĞAN İLE VİZYON

15’DE

NURDAN YÜZBAŞIOĞLU İLE LIFE AND STYLE

14’TE

NEW YORK’TA ETKİNLİKLER

2014’E İŞTE

böyle girdiler ■ 2013’ü geride bıraktık yeni bir yıla başladık. Tüm dünyada olduğu gibi ABD’de yaşayan Türk vatandaşları da 2014’ü kendi aralarında organize ettikleri etkinliklerle ve coşku içinde karşıladılar. » 2’DE

Bu işte bir PATRONLARINIZDAN terslik var! duyamayacağınız sözler

» 6’DA

■ Güney Florida’daki ‘Monkey Jungle’da işler biraz ‘tersten’ yürüyor. Bildik hayvanat bahçesi konsepti tersine çevrilmiş durumda. Yani, insanlar kafese giriyor, maymunlar ise dışarda geziyor. Demet Demirkaya’nın haberi » 4’TE

ÜÇÜNCÜ KEZ Başkan seçildi ■ New York Giresunlular Derneği yeni başkanını ve yönetim kurulunu belirledi. Savaş Şahin, dernek başkanlığına 3’üncü kez seçildi . » 5’TE

Bu yiyecekler tepki çekiyor

■ Müthiş bir hareket ve rekabet içindeki New York yeme içme sektöründeki bir çok yenilik güzel ama bazı yeme içme eğilimleri var ki artık yemekseverlerin bile tepkisini çekiyor. » 13’TE


Toplum Yaşam

8 Ocak 2013 Çarşamba

FENERBAHÇE USA

ABD’li Türkler yeni yıla böyle girdi İZMİR USA

Yılbaşında bir araya gelemeyen Fenerbahçe USA ise yılbaşını New Jersey Toros Restorant’ta kutladı. Fenerbahçe USA dernek başkanı Ömer Ekinci, yönetim kurulu üyeleri aileleriyle birlikte güzel bir gece geçirdiler.

2013’ün acı tatlı hatıraları geride kaldı ve artık yeni bir yıla girdik. Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Türkler de, pek çok eyalette 2014’ü birlikte karşıladı. Organizasyonlarda neşe ve coşku ön plandaydı

İZMİR USA Derneği Başkanı Mert Aygen yılbaşını güzel ve zarif eşi Burcu Aygen ile birlikte kutladı. Çiftin mutlulukları adeta gözlerinden okunuyordu.

MEHMET SAMSAR Ukrayna’daki görev süresi sona eren Türkiye Cumhuriyeti Kiev Büyükelçisi Mehmet Samsar ve eşleri Feruza Samsar yılbaşını kızları Aylin ve Selin ile birlikte ailecek kutladılar. Posta 212 ailesi olarak Sayın Mehmet Samsar’a yeni görevi olan Konsolosluk İşleri Genel Müdürlüğü’nde başarılar diliyoruz.

NURTEN URAL Türkiye Cumhuriyeti detroit Fahri Başkonsolosu Nurten Ural, yeni yıla Türk Yunan ve Ermeni arkadaşlarıyla huzur ve mutluluk içinde girdi. ABDUL ABDURAHMAN Türk-Somali Kardeşlik Derneği Lideri Avukat Abdul Abdurahman ve eşi Jennifer Tamphan, yeni yılı San Fransisco’dan gelen akrabaları ve çocukları Aysa ve Zeki ile birlikte ile Oregon’da karşıladılar. Ailecek gittikleri bir restorantda yılbaşı yemeği yedikten sonra, evlerine dönerek televizyondan dünyanın çeşitli yerlerinde gerçekleşen yılbaşı kutlamalarını seyrettiler. Saatler 12:00’ı gösterdiğinde ise, tüm dünyada sağlık ve barış için kadeh kaldırarak bulunarak, sevdiklerine yeni yıl dileklerini ilettiler. Yeni yılı ailesi ve sevdikleri ile kutlayan Abdurahman ailesine POSTA212 olarak mutlu seneler diliyoruz.

MEHMET TOY ATAA’nın 2015-2017 yıllarında Başkanlık görevini gerçekleştirecek olan Seçilmiş Başkan Dr. Mehmet Toy yılbaşını ve aynı gün olan evlilik yıl dönümünü eşi Füsun Toy ve oğulları Ozan, Onur ve Atilla Toy ile birlikte Pennsylvania’nın Bethlehem şehrinde kutladı..


Toplum Yaşam

8 Ocak 2014 Çarşamba

DJ Turk Amerika’yı sallıyor NEW YORK - POSTA212

T

RT’nin 1970’li yıllarda düzenlediği ses yarışmasında birinci olarak ABD’ye gelen (Mehmet Arıcan) kariyerini DJ’lik çerçevesinde ilerletmeye karar verdi. Şu anda DJ Turk ismiyle ABD’nin en ünlü kulüplerinde performans sergiliyor. Birlikte sahne aldığı isimlerin arasında dünyaca ünlü müzisyenlerden Nina Sky ve Pitbull yer alıyor. DJ Turk, Amerika’ya geliş hikayesini ve sonradan kariyerinde attığı güçlü adımları Posta 212 okuyucularıyla paylaştı. AMERİKAN RÜYASI İzmir doğumlu Mehmet Arıcan, 1976 yılının Ağustos ayında ABD’ye geldi. Arıcan, ilk olarak eğitimine kaldığı yerden devam kararı aldı ve lisede müzik ile ilgili derslere ağırlık verdi. Liseden sonra ses kayıt mühendisliği eğitimi veren bir okula kay-

Pitbull

Amerika’da yaşayan İzmirli Mehmet Arıcan, DJ Turk adıyla ünlü kulüplerde performans sergiliyor ve büyük beğeni topluyor. DJ Turk’un birlikte sahne aldığı ünlüler arasında Nina Sky ve Pitbull da var dını yaptıran genç yetenek, okul sonrası paten kaymak için gittiği salonda DJ olarak çalışmaya başlayarak kariyerinin ilk adımını attı. DJ TURK’UN HİKAYESİ Mehmet Arıcan, uzun yıllardır bir çok kulüpte ve radyo istasyonlarında DJ Turk ismiyle DJ’lik yapıyor. İsminin hikayesini ise şöyle anlatıyor: “Çalıştığım kulüplerde tanındıkça ismimde bilinir oldu. Ama gerçek ismimle değil DJ Turk ismiyle tanınmaya başladım. İlk geldiğim senelerde Amerikalılar gerçek ismimi söyleyemediler. O zamanlar bir kaç Amerikalı arkadaşım bana “Türk” diye ses-

lenirdi. Gel zaman git zaman ismim DJ Turk olarak kaldı.” Zamanla ünü yayılan DJ Turk, yaşadığı bölgenin aranan DJ’i olmayı başardı. Çalıştığı kulüpler radyolarda reklam verirken DJ Turk ismini daha çok ilgi toplamak için kullandı. 14-18 yaş arası gençler için “Dance Beat” isimli bir televizyon programı yapma fikri ile gittiği televizyon istasyonu projesini beğendi. Dans içerikli programın yetenek koordinatörlüğünü üstlendi. Bu arada DJ’liği de bırakmadı. Yaptığı bu programla ilgili bir ödül de kazandı. İkinci televizyon programında ise en popüler gece kulüplerinin belirlendiği “DJ Turk Top 5” listesini oluşturdu. En gözde gece kulüpleri DJ Turk’ün dudakları arasından çıkmaya başladı. İnsanlar bu listeye göre gidecekleri kulüpleri tercih etti. Yüzde 3 dinleyici kitlesi olan radyo istasyonu DJ Turk’un hazırladığı program sayesinde 1 yıl içinde yüzde 17, ikinci yılında yüzde 38 dinleyici kitlesine ulaştı. Ve istasyon ilk defa kendi tarihinde reytinglerde birinci olup, ödül aldı. Aynı istasyonda 2.5 yıl çalıştı. DJ’LİGİ RADYOYA TERCİH ETTİ Radyolarda devam edip şöhret

Nina Sky

olmak yerine çalıştığı kitleyi görebilmenin heyecanını yaşamayı tercih eden Dj Turk, gece kulübü DJ’liğine geri döndü. Bu kararından sonra kendi stüdyosunda yaptığı mixleri radyolara göndermeye başladı. ÜNLÜ GRUPLARLA SAHNE ALDI Dj Turk dünyaca ünlü pek çok sanatçının konserlerinde de misafir DJ olarak sahne aldı. Chrystal Waters, Rob Base, Unlimited, En Vouge, Latoya Jackson, 20 Fingers, Montell Jordan, Lil Suzy, Johnny O, Fun Factory, Pittbull, Çollage, Nina Sky bunlardan bazıları. New York Rochester’da yıllardır ünlü Kiss FM, 98 WPXY radyo istasyonlarının düzenlediği kış ve yaz konser organizasyonlarında arka arkaya yedi yıl DJ’lik yaptı. SEZEN’İ BEĞENİYOR Türkçe’de de pop türünde mixler yapmakta olduğunu söyleyen DJ Turk,beğendiği şarkıcıların Demet Akalın, Mustafa Ceceli ve Sezen Aksu olduğunu söylüyor. Virginia ve Maryland’da devamlı çalıştıklarını belirten DJ Turk, bu yılbaşı akşamı Rochester, NY’ta performans sergileyecek. DJ Turk ile internet sayfası www.djturk.com ve Facebook sayfası www.facebook.com/pages/DJTurk/114269988618207?ref=hl ‘dan ile iletişim kurarak çalışmalarını takip edebilirsiniz.

Mehmet Arıcan

GRAND CENTRAL’DA ‘TÜRKİYE’DE ZAMAN’ SERGİSİ (NEW YORK - POSTA 212)

Z

aman Gazetesi'nin 25. kuruluş yıldönümü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen ‘Türkiye'de Zaman/Time in Turkey’ fotoğraf sergisi New York Grand Central’da fotoğrafseverlerle buluşuyor. ‘Türkiye’de Zaman’ sergisi Zaman Gazetesi’nin 25. yılı etkinlikleri altında Türkiye’ye davet edilen dünyaca ünlü sanatçıların çektikleri fotoğrafları içeriyor. İlk olarak Türkiye’nin farklı

şehirlerinde fotoğrafseverlerin beğenisine sunulan sergi sonrasında farklı ülkelerde görücüye çıkmıştı. Şu ana kadar çok sayıda ülkeyi dolaşan sergi 9 Ocak tarihinde New York’un en prestijli mekanlarından tarihi Grand Central’da sona erecek. ‘Türkiye'de Zaman/Time in Turkey’ adlı fotoğraf sergisini “Vanderbilt Hall East Side, Grand Central 89 E 42nd St, New York, NY 10017” adresinde ziyaret edebilirsiniz.

KLASİK STEINWAY GELENEĞİ SÜRÜYOR NEW YORK - POSTA212

S

teinway & Sons firması 160 yıldır dünyanın en kaliteli piyanolarını üretiyor. Firma yakın geçmişte el değiştirdi. Ancak şirketin yeni sahibi, yıllardır yerleşmiş olan el yapımı piyano üretim geleneğini sürdüreceğini söylüyor. Mükemmel piyanistler mükemmel piyanolara ihtiyaç duyar. Ünlü Rus piyanist Vladimir Horowitz, dünya çapındaki konserlerine Steinway piyanosuyla birlikte giderdi. Amerika’daki konser salonlarının büyük kısmında Steinway piyanoları kullanılır. Lang Lang ve Billy Joel gibi ünlü piyanistler Steinway piyano tercih eden sanatçılardır. Geçtiğimiz sonbaharda, Rus piya-

nist Kirill Gerstein de New York Filarmoni Orkestrası’yla sahne almak için New York’taydı. Gerstein “Piyanistlerin kas ve sinir sistemi konser sırasında piyanodan çıkardıkları sese göre şekilleniyor. Dinleyiciler içinse piyano sesi, Steinway’den çıkan sesle özdeşleşir” diyor. Steinway piyanoları, 1871’den beri New York’ta bir fabrikada üretiliyor. Fabrika, 1853’de Alman göçmen Henry Englehard Steinway tarafından, New York’ta çok sayıda piyano üreticisi varken açılmış. Steinway firmasının Müşteri Memnuniyeti Bölüm Müdürü Robert Berger, “Firmanın kuruluşundan beri hedef orta kalitede piyanolar değil, dünyadaki diğer piyanolar için standardı belirleyen

piyanolar üretmekti” diyerek Steinway markasının kurulduğu ilk yıllardan beri dünya liderliğine oynadığını anlatıyor. Steinway piyanoları dayanıklılık özelliğiyle de tanınıyor. Bugün, Astoria fabrikasında 300 piyano yapımcısı yılda 1500 piyano üretiyor. 12,000 parçadan oluşan bir Steinway piyanosunun yapımı en az 11 ay sürüyor. Piyanolar yapım sırasında beş kez akort ediliyor. Akort işlemi sırasında, bir makine, piyanonun seksen sekiz tuşunun üstüne aynı anda basıyor. Fabrikanın bir bölümü antika Steinway piyanolarının onarımı için ayrılmış. Bölümün direktörü Bill Youse, firmada kırkıncı yılını doldurmuş.


Toplum Yaşam

8 Ocak 2014 Çarşamba

ILK KADIN BASKAN Nurten Ural Michigan Konsoloslar Heyeti Başkanı seçilerek ‘İlk kadın başkan’ olma unvanını elde etti. Fahri Başkansolos olan İç Mimar Nurten Ural, Amerika’da Türkler ile ilgili hemen hemen her oluşumda yer almasıyla da ünlü

K

NEW YORK – POSTA212

ısa bir süre önce Michigan Konsoloslar Heyeti Başkanı seçilerek, aynı zamanda “ilk kadın başkan” olma unvanını da kazanan Türkiye Cumhuriyeti’nin Fahri Başkonsolosu Nurten Ural ile Posta 212 okuyucuları için bir söyleşi yaptık. ■ Posta 212 okuyucuları için kendinizi tanıtabilir misiniz? Türkiye’de doğdum. 3 yaşından beri ailemle birlikte ABD’de yaşıyorum. Burada iç mimarlık eğitimi aldım ve kendi iç mimarlık şirketim olan Ural Interiors’u 32 sene boyunca diğer işlerimin yanında sürdürdüm . Bir kaç yıl önce Türk Kültür Vakfı’nın Detroit Direktörü ve TC-USA Pac ile Türk Amerikan Koalisyonu’nda danışman olarak görev alıyordum. 2012 yılında emekli oldum ve Kuzey Amerika Türk Kaynak Merkezi’nde (KATKM) çalışmaya başladım. KATKM, benim kurduğum kar amacı gütmeyen bir organizasyondur. Ayrıca Türk Amerikan Dernekleri’nde aktif olarak uzun yıllar gönüllü çalıştım. Herkesin toplumuna karşı bir sorumluluk taşıdığını düşünüyorum. Kırım Uluslararası Komitesi’nde haznedar ve Yönetim Kurulu üyesi olarak hizmet verdim. Aynı zamanda TGBCA’da (Turkish Global Business and Conventions Authority) ve Detroit Sanat Müzesi Enstitüsü’nde yönetim kurulundayım. Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi’nin (ATAA) eski başkanıyım. Şu ana kadar ki ilk ve tek kadın başkanlarıydım. Kadın İşletme Sahipleri Ulusal Derneği’nin (National Association of Women Business Owners) Yönetim Kurulu’nda, Livonia Ticaret Odası’nın Yönetim Kurulu’nda (Livonia Chamber of Commerce), Cumhuriyetçi Kulübün (Republican Club) Yönetim Kurulu’nda, Michigan Türk Amerikan Kültür Derneği’nin (Turkish American Cultural Association of Michigan – TACAM) Yönetim Kurulu’nda görev yaparak ve Farmington Hills Ticaret Odası’nın (Farmıngton Hills Chamber of Commerce) Başkanı, TACAM’ın mali işler sorumlusu, Başkanı ve Mütevellisi olarak görev yaparak önemli katkılarda bulundum. Profesyonel iş hayatımın yanı sıra, gönüllü olarak hizmet verdiğim alanlarda bir çok ödül kazandım.

1998 yılında Athena Ödülü’nü, 1992 ve 1995 yıllarında İş Başarısı Ödülü’nü, 2002 yılında Atatürk’ün Kızları-Kadın Seçkinlik Ödülü’nü, 2001 yılında Yılın Cumhuriyetçisi Ödülü’nü, 2002, 2004 ve 2005 yıllarında ATAA’dan Hizmet ödülleri, 2008 yılında “Gobustan” Uluslararası ödülünü ve 2012 yılında Charles A. Gliozzo Kamu Diplomasisi Uluslararası Ödülü’nü aldım. ■ Amerika’ya geliş hikayenizden ve aldığınız eğitimlerden bahsedebilir misiniz? Annem ve babam Kırımlı. İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da işçi kamplarından çalışmışlar. O sıralarda Türkiye her ikisinin de ailesini mülteci olarak kabul etmiş. Türkiye’de tanışmışlar, evlenmişler ve üç çocukları olmuş; bir ablam ve erkek kardeşim var. Sonrasında ABD Kırımlıları mülteci olarak kabul etmeye başlamış ve bu şekilde buraya gelmişiz. Teyzem ve amcam Michigan’da olduğu için biz de Michigan’a gelmişiz. Yaklaşık 5 yıl boyunca Chicago’da yaşadık, fakat sonra yine Detroit bölgesine geri döndük. O zamandan beri Michigan’da yaşıyorum. Ana okuldan yüksek lisans eğitimine kadar hepsini ABD’de tamamladım. Beşeri Ortam ve Tasarım alanında lisans eğitimi aldım. Sonrasında, Michigan Devlet Üniversitesi’nde İç Mimarlık alanında yüksek lisans eğitimi aldım. Turizm ve gayrimenkul, liderlik ve ticaret alanında da sonrasında bir çok ders aldım ve aynı konularda dersler verdim.

‘Türkiye nereye gidiyor?’ etkinliği (WASHINGTON-POSTA212) Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi ve Washington DC Amerikan Türk Derneği “Türk Kahvesi Sohbetleri Konferans Serileri” çerçevesinde “Türkiye Nereye Gidiyor? Zorluklar ve Gelecekteki Beklentiler” isimli bir konferans tertipleyecek. Dr. Mark Meirowitz tarafından verilecek konferans çerçevesinde Türkiye’nin, Suriye, İran, AB (ve Serbest Ticaret Anlaşması), Kıbrıs, Irak gibi komplike zorluklara nasıl karşılık verdiği, ABD-Türk ilişkileri ve Türkiye’yi gelecekte nelerin beklediği tartışılacak. New York’taki SUNY Maritime College isimli üniversitede Yardımcı Doçent olarak çalışan Dr. Meirowitz, politika, tarih, hukuk ve Türk öğrencilere yönelik İngilizce dersleri veriyor. Türk Dış Siyaseti ve ABD-Türk İlişkileri üzerine konferanslar veren ve yazılar yazan Dr. Meirowitz, hali hazırda akademik bir yayın için Türk Dış Siyaseti üzerine bir kitap yazmaktadır. 22 Ocak Çarşamba günü saat 18.30 ile 20.30 arasında ATAA Turkish House’da gerçekleşecek etkinliğe katılmak isteyenler rsvp@ atadc.org adresinden rezervasyon yaptırabilir.

düşünüyorum. Aynı zamanda, Amerika’nın Türkiye’nin ve taşıdığı potansiyelin farkında olması gerektiğine inanıyorum. Bu farkındalık bu bireyleri Türkiye ‘ye getirerek ve oranın zenginliğini ve kapasitesini göstererek gerçekleşir. Bahsettiğim eksikliklerin giderilmesi için bir organizasyonun kurulması gerektiğine inandım. Bu nedenle Kuzey Amerika Türk Kaynak Merkezi’nin (KATKM) kuruldu.

■ Kısa bir süre önce Michigan Konsoloslar Heyeti başkanı seçildiniz. Bu başarınızın en büyük etkenleri sizce ne idi? 2004 yılında Türkiye Cumhuriyeti Fahri Başkonsolosu olarak atanmıştım. Fahri Başkonsoloslar kendi devletlerinin Dış İşleri Bakanları tarafından ABD Dışişleri Bakanlığı’nın onayı ile atanırlar. 2004 yılından beri, Michigan Konsoloslar Heyeti’nin aktif bir üyesiydim. Michigan Konsoloslar Heyeti’nde Yönetim Kurulu’na İkinci Başkanlığını yapmıştım. Sonunda da başkan seçildim. ■ Michigan Konsoloslar Heyeti’nin ilk kadın başkanısınız. Bu maalesef alışık olmadığımız bir durum. Bir iş kadını olarak profesyonel hayatınızda bu anlamda zorluklarla karşılaştığınızdan bahsedebilir miyiz? Bildiğiniz gibi, önceden de Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi’nin de ilk ve tek kadın başkanıydım. Kendi iç mimarlık şirketimi yönetirken, erkek iş arkadaşlarımla konstrüksiyon alanında çalışmayı öğrendim. İşime ilk başladığımda 23 yaşında bu meslekte çok yeniydim. Başarı için, diğerleriyle çalışmayı çok hızlı öğrendim. Kadınların erkeklerin çalıştığı her alanda çalışabildiğini, onlarla aynı ücreti ve saygıyı hakkettiğine inanıyorum. Kadınların profesyonel iş hayatında kendilerini geliştirmelerini sonunda kadar savunan biriyim. Tecrübelerimi ve desteğimi kadın arkadaşlarımla her zaman paylaşırım. Geçmişte üç kere Profesyonel Kadınların Yuvarlak Masa toplantılarını or-

ganize ettim. Bu profesyonel kadınların amaçlarına ulaşmaları ve başarılı olmaları için gerekli kaynaklara ulaşmalarını savunan bir gruptu. Bu gruplar aracılığı ile onlar birbirlerine kişisel ve profesyonel anlamda destek oldular. ■ Kuzey Amerika Türk Kaynak Merkezi’nin (KATKM) kuruluş amacından bahsedebilir misiniz? Türkiye ve ABD arasında 20 milyar dolarlık bir ticaret söz konusu. Bu rakamın 15 milyar doları Türkiye’ye ihracatı ve 5 milyar dolar ithalatı içeriyor. Her iki tarafın da liderleri resmen ithalatı artırmak konusundaki isteklerini ve ticaret alanındaki dengesizlikleri Türk ekonomisinin olağanca hızlı bir şekilde ilerlemesi ve her iki ülkenin ticaret liderleri-

nin ticaret ortaklığını geliştirmenin fırsatlarını görmeleriyle gidereceklerini söylediler. Maalesef, ticaret ve iş birliklerin sağlanmasındaki karşılıklı kültür, ticaret ve çeşitli düzenlemelerle ilgili meseleler konusundaki karşılıklı anlayış eksiklikleri bu büyümeyi engelliyor. Türk ve ABD ekonomisi birbirine bağlı ve büyüme açık bir şekilde ekonomi, eğitim ve kültürel ortaklık yoluyla gelişebilir. ABD, Türkiye için çok büyük fırsatlar sunmaktı. Her iki ülkedeki taraflar daha yakın bağlar kurma amacında. Benzer bir şekilde, Türkiye ABD ekonomisinde, eğitim kurumları ve kültürel değişim anlamında çok büyük bir öneme sahip bir ülke. Türk iş, eğitim ve kültürel kurumlarını geliştirmenin gerekli olduğunu

■ Türkiye’nin son yıllarda dünya genelinde ve özellikle de ABD’deki imajı hakkında ne düşünüyorsunuz? Son yıllarda Türkiye’nin imajın oldukça pozitif bir yönde ilerlediğini düşünüyorum. Diğer ülke ekonomilerini büyük bir ekonomik durgunluk içindeyken, Türkiye ekonomisini gelişmesinin bu durumda çok büyük bir payı var. 2011 yılında Türkiye, dünya üzerindeki en hızlı gelişen ekonomiydi ve tabii ki bu tüm dünyanın ilgisini çabucak çekti. ■ Michiganlı Türkler arasında güçlü bir bağlılıktan söz edebilir miyiz? Diğer toplumlara göre Michigan’daki Türk-Amerikan toplumu küçük bir toplum. Çoğunlukla profesyonellerin yer aldığı bir toplum da diyebiliriz. Çoğu kişi Michigan Üniversitesi ve Michigan Devlet Üniversitesi gibi dünyaca tanınan okullara gelerek kariyerlerine burada devam ediyorlar. Geçmişte, Michigan’a gelen kişilerin çoğu 50’lerde ve 60’lerde tıp okullarında eğitim alarak ABD’de kalıyorlardı. O doktorların çoğu şimdi emekli oldu, ve buradaki toplumun şimdiki çoğunluğu mühendislerden oluşuyor. 70’li yıllarda, benim ailemin de aralarında bulunduğu Türk- Amerikan toplumunun oldukça aktif üyeleri toplumumuz için bir bina satın aldılar. O zamandan beri bu toplum çok aktif ve birbirine oldukça bağlı. ■ ABD’deki Türk toplumu Türkiye’nin izlediği politikadan etkileniyor mu? Tabii ki, tüm Türk-Amerikan toplumları Türkiye’nin izlediği politikadan etkilenir. Türkiye onların anavatanı. İnternet, ABD’deki Türk medyası ve Türk televizyonları toplumu Türkiye ile ilgili siyaset ve herhangi gelişmelerle ilgili sürekli bilgilendiriyor.

Bridges of Hope Project’ten 60 bin öğrenciye 100 bin kitap NEW YORK - POSTA212

2013 YILINDA AÇILAN KÜTÜPHANELER

N

ew York merkezli kar amacı gütmeyen Bridges of Hope Project (BOHP) Vakfı Türkiye'de geçen 12 ilkokula kütüphane yaptırdı. Türkiye'nin Ege, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da bulunan ilçe ve köylerindeki her bir kütüphaneye 300-350 kitap bağışlanırken, her öğrenciye de TÜBİTAK tarafından basılan bilim kitabı hediye edildi. Kütüphane yapılan okullar arasında Afyon Dazkırı, Ağrı Patnos, Kars, Malatya Hekimhan, Malatya Yelişyurt, Van Erciş gibi ilköğretim okulları yer aldı. BOHP'ın kurucusu Çiğdem Acar 2013 yılını değerlendirdiği açıklamasında 2007 yılından beri yardım topladıklarını, bugüne dek 40 farklı merkezde 114 kütüphane yaptırdıklarını söyledi. Yaptıkları yardımlarla 60 bin çocuğun 100 bin kitaba kavuştuğunun altını çizen Acar, ATAA tarafından 2012 yılında yılın vakfı ödülüne layık gö-

Çiğdem Acar

rüldüklerini kaydetti. BOHP ayrıca Birleşmiş Milletler tarafından kurumun aktivitelerini destekleyen kar amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşu olarak kabul edildi. (Fotoğrafta BOHP kurucuları Hüseyin Ünver, Çiğdem Acar ve Mehmet Uca birlikte. Foto: Necdet Kösedağ, TurkofAmerica Dergisi)

Alkım Ortaokulu, Dazkiri, Afyon Dedeli Yatılı Bölge Okulu, Patnos, Ağrı Patnos Yatılı Bölge Okulu, Patnos, Ağrı Doğansu Kız Yatılı Bölge Okulu, Patnos, Ağrı Başgedikler 60. Yıl İlköğretim Okulu, Merkez, Kars Sakarya İlköğretim Okulu, Hekimhan, Malatya Atatürk İlköğretim Okulu, Arguvan, Malatya Cumhuriyet İlköğretim Okulu, Yeşilyurt, Malatya H. Hatun Kız Yatılı Bölge Okulu, Çaldıran, Van Salihiye Kız Yatılı Bölge Okulu, Erciş, Van Yaşar Topçu Yatılı Bölge Okulu, Boyabat, Sinop Cattepe Yatolı Bölge Okulu, Cattepe, Sinop (Kaynak: turkavenue.com)


Toplum Yaşam

8 Ocak 2014 Çarşamba

ÜÇÜNCÜ KEZ Başkan seçildi

PSİKOLOG

Gülhan Akşit Şener glhan07@hotmail.com

MOZAİK PASTALI DOĞUM GÜNLERİ

New York Giresunlular Derneğinin üçüncü kez başkanı seçilen Savaş Şahin derneğin kuruluş öyküsünü ve Amerika’daki Giresunluların arasındaki dayanışmayı Posta 212 ye anlattı.

O

kuyucularımız için kendinizi tanıtabilir misiniz? Giresun Yağlıdere doğumluyum, lise ve üniversiteyi Türkiye’de bitirdim. 2000 yılında Amerika’ya geldim 2005’ten bu yana kendi işimi yapıyorum. Şimdi aynı zamanda New York Giresunlular Derneği’nin kurucu başkanıyım ve hala başkanlığını yapmaktayım. ◗ New York Giresunlular Derneği'nin kuruluşunu anlatır mısınız? Giresunlular Amerika’daki en kalabalık ve aynı zamanda ticaretle uğraşan kayda değer bir sermayeye ulaşmış Türk topluluğudur. Bunun çok önemli bir potansiyel olduğunu düşündüm. 2008 yılında bir kaç arkadaşla aylarca toplantı yaptılar yapmaya başladık. Bu istişarelerin sonucunda 19 Aralık 2009’da ilk olağan kurulumuzu yapıp derneğin kurulmasına karar verilmiştir. ◗ Giresunlular Derneği olarak yoğunlukla ne alanda faaliyet gösteriyorsunuz? Kültürel ve ekonomik alanda faaliyetlerimiz var. Her yaz Türklerin bir araya gelebileceği piknikler düzenliyoruz. Eğitim alanında faaliyetlerimiz oluyor. Milli ve dini bayramlarımızı çocuklarımıza öğretmeye çalışıyoruz. Her yıl yine insanlarımıza kültür ve dayanışma geceleri yapıyoruz. Son yaptığımız baloda yaklaşık 800 civarında Türkü bir araya getirdik. Pikniğimizde 2000 in üzerinde insan bir araya geldi. New York Nassau Şehrinin valiliği tarafından şehrin etnik, kültürel, ekonomik ve siyasi yapısına olumlu katkılarda bulunduğumuz için ödüle layık görüldük. Vali Adward Managano ile Türk toplumunu bir akşam yemeğinde buluşturduk. Buradaki diğer Türk dernekleriyle iyi ilişkiler içindeyiz. Türk günü yürüyüşüne katılıyoruz ve insanların katıl-

masına teşvik ediyoruz. En son iş adamlarını bir araya getirmeye çalışıyoruz. New York Giresunlular derneği himayesinde 1. Altın Çotanak USA ödüllerini ilk bu yıl içinde başlattık ve başarılı olduğumuzu da düşünüyorum. ◗ ABD'de ve New York'ta yaşayan Giresunlu nüfusundan bahsedebilir misiniz? Amerika’daki Giresunlular yoğunluk olarak New York, New Jersey ve Connecticut eyaletlerinde yaşamaktadır. Tahmini olarak kesin bir rakam olmamakla birlikte 55 bin civarında olduğunu düşünüyoruz. Sadece Yağlıdere ilçesi nüfusuna kayıtlı 16 bin kişiden fazla kişinin Amerika’ya geldiği tespit edilmiştir. Bugün bunların birçoğu aile olmuş durumda 3. nesille birlikte çoğalmaktadır. Bu nüfusun geneli Amerika’da bir Türk topluluğu oluşturmuş durumdalar. Nüfusun büyük bir çoğunluğu ticaretle uğraşmakta. ◗ Vatanlarından uzakta ABD topraklarında yaşayan Giresunlular arasındaki bağın bu kadar güçlü olması sizce nasıl açıklanabilir?

Amerika’ya gelen Giresunlular çoğunlukla aynı bölgeden geldikleri için birbirlerini daha önceden tanıyorlar veya akrabalık bağları var. O nedenle bu gurbet topraklarında insanlar birbirlerine bağlı olma ihtiyacı hissediyor. İlk Amerika’ya Giresun’un Yağlıdere İlçesinden İzzet Aydın gelmiş, kendisini rahmetle anıyoruz. Daha sonraları akrabalarını getirmeye başlamış ve bu şekilde zincirleme gitmiş. İyi ve kötü günlerde insanlar en ya-

kınlarını yanında görmek ister. Giresunlular da birbirlerine destek vererek Amerika’da Türk kültürünü örf ve adetlerini unutmadan bir dayanışma içinde ve bir arada yaşıyorlar. Derneğinizin üçüncü kez başkanı seçildiniz. Bu başarınızı neye bağlıyorsunuz? Başarı hiç bir zaman tek kişilik değildir. Bu bir ekip işidir. Derneğimizin kuruluşundan bu yana yola çıktığımız yönetim kurulu arka-

16 YILDA SIFIRDAN

6 mekan ve 150 çalışana Türkler’in olduğu kadar Amerikalılar’ın da uğrak yeri olan Ali Baba restoranlarının açılış öyküsü azmin zaferini gösteriyor. İşte Baba Cemal Doğan ve oğlu Ali Rıza Doğan’ın Amerika’daki başarı öyküsü…

Cadde’de üçüncü mekan izledi. Queens’te Queens Bulvar üzerinde faaliyet gösteren Turkish Grill de, Doğan emal Doğan ve oğlu Ali Rıza DoAilesi’nin restoran kapsamındaki dörğan, sıfırdan başladıkları iş hayatında ilk mekanlarını açtıkları 1997 yı- düncü yeri oldu. Ali Rıza Doğan’ın restoran konsepti dışına çıktığı ilk cafe lından bugüne altı ayrı mekanda 150 denemesi Mehmet Akçetin ile birlikçalışana ulaştı. 12 Mart 1986’da ailece Ankara’dan Amerika’ya gelen Baba te yine 34. Cadde’de 2011’de açtığı Ak Cafe oldu. Doğan, ‘’Cafeyi Cemal ve oğlu Ali Rıza Dodaha sonra nargile cafe’ye ğan 11 yıl İtalyan-Amerikan dönüştürdük. Her açtığımız restoranlarında çalıştı. Bumekanda yeni şeyler öğrenlaşıkcılıktan garsonluğa her me imkanımız oldu,’’diyor. işi yapan baba oğul, 1997’de Babylon Hookah Lounge 34. Cadde’de 2. ve 3. Avenue Ali Rıza adıyla yeniden açılan mekaarasındaki ilk Ali Baba ResDoğan na bir yenisi bu yıl Soho’da taurant’ı açtı. Ali Rıza Doaçılan ikincisi eklendi. ‘’Nargile cafeğan, ‘’Babam benden daha cesaretliydi, açalım diye o daha fazla ısrarcıydı’’ leri açtıktan sonra restoran işinde çok zaman harcadığınızı, daha önce cafe diyor. işine girmeniz gerektiğini düşünüyor Mekana isim seçerken de, ‘’Birimiz baba, birimiz Ali’ydik. Ali Baba ol- musunuz?’’sorusuna, Ali Rıza Doğan, sevdikleri ve bildikleri işi yaptıkları sun dedik’’ diye konuşuyor. İlk mekaiçin hiç bir pişmanlıklarının olmadığının ardından 2003’te Long Island’da nı söylüyor. ikinci mekanı açan Doğan Ailesi, restoranı bir süre sonra ortaklarına devİŞİN BAŞINDA BULUNMAK retti. 2006 yılında kardeşi Lisa MayıRestoran işine gireceklere ilk tavsoğlu, Lisa’s Turkish Kitchen adıyla siye olarak lokasyonu iyi seçmelerini New Jersey’nin Ridgewood kasabatavsiye eden Doğan, işin başında busında bir restoran açtı. Bu yıl aynı kalunmanın da önemine dikkat çekiyor. sabada yeni bir yere taşınan ve adını ‘’Yeni bir mekan açmak isteyen ve sizLisa’s Mediterranean Cuisine olarak den bilgi almak isteyen kimseye, bu değiştiren mekanı, 2008 yılında Ali işin püf noktalarını anlatır mısınız?’’ Baba’s Terrace adıyla 2. Avenue 46.

NEW YORK - POSTA212

C

sorusuna,’’Kesinlikle, Türk mutfağının işini iyi yapan kimseler tarafından yaygınlaşması bizim de işimize gelir’’ diye cevap veriyor.

nen Ali Rıza Doğan, ‘’En azından büroşür ve katalog dağıtımına destek verilse o bile Türkiye’nin tanıtımı için büyük katkı sağlar’’ diyor.

İŞİN SIRRI ÇOK ÇALIŞMAK

DESTEK GÖRMÜYORLAR

Dört kişilik küçük bir pizza dükkanından, altı ayrı mekana ulaşmalarının sırrının çalışmak olduğunu ifade eden Baba Cemal Doğan, ‘’Çalışmaktan hiç gocunmadık, hala da her gün 10 saat çalışıyoruz. Biz patrondan ziyade işletmelerimizin birer çalışanıyız’’ diye konuşuyor. Türkiye’nin tanıtımı konusunda Manhattan’daki Türk restoranlardan yeterince faydalanılmadığını düşü-

Türkiye’den gelen şirketlere pek çok teşvik verilmesine rağmen Amerika’da kendi işini kuran Türk girişimcilerin maddi destek bir yana manevi desteği de görmediğinden yakınan Doğan,’’Tayvan restoranlarında şu anda Tayvan hükümetinin bir tanıtım desteği var ve New York’un en çok konuşulan mutfaklarından biri oldular’’ diyor. Ali Baba Restaurantları olarak

daşlarımızdan son üyemize kadar ve herkesin her başarıda payı vardır. Her zaman başarı olmayabilir. Bütün ekimiz arasında birbirimize olan sevgi ve saygı sonsuzdur. Bu yüzden toplam üye sayımız 600’ü aşmış durumdadır. Bu rakam Amerika’da, birçok derneğin ulaşamadığı bir rakamdır. Beni üçüncü kez seçen bütün arkadaşlarıma teşekkür ederim. Görevimiz Hizmet etmektir, ekibimiz güçlüdür, Amerika’daki Türk toplumu adına daha başarılı faaliyetler içinde bulunacağımız düşünüyorum. ◗ Önümüzdeki dönemde gerçekleştirmeyi planladığınız faaliyetlerinizden/ etkinliklerden bahsedebilir misiniz? Burada amacımızın ne olduğu çok önemlidir. Yalnızca eğlence programlarına bağlı bir dernekçilik olmaz. Bu nedenle genel olarak bizler eğlencelerin yanında kültürel ve eğitimsel faaliyetler düzenlemekteyiz. Her yıl düzenleyerek geleneksel hale getirdiğimiz ve getireceğimiz, önemli faaliyetleri gerçekleştirmek durumundayız. Milli kahramanlarımızı ve şehitlerimiz anma programını her yıl Nisan ayının ilk haftası düzenliyoruz. Yine Mayıs ayında Kültür ve dayanışma gecesi yapıyoruz bunu yanı sıra piknik yapıyoruz. Bunlar geleneksel hale gelenlerdir. Bu sene ilkini yaptığımız 1. Altın Çotanak USA ödüllerini her yıl New York Giresunlular derneği himayesinde devam etme durumundayız. Dernek olarak kendimize ait bir kültür merkezi satın alıp Bir Türk okulunun temelini atma düşüncesindeyiz. Çünkü Amerika’daki yetişen ikinci ve üçüncü neslin hem Türkçeyi hem dinimizi hem de kültürümüzü unutmamamız son derece önem taşımaktadır. Posta 212 ekibine teşekkür ediyorum. Yayın hayatında başarılar dilerim.

Ali Baba - Murray Hill 212 E 34th St, New York, NY 10016 (212) 683-9206 Ali Baba’s Terrace 862 2nd Ave. New York, NY 10017 (212) 888-8622 Lisa’s Mediterranean Cuisine 28 Oak Street Ridgewood, NJ 07450 (201) 251-8686 lisasmediterraneancuisine.com Turkish Grill 4203 Queens Blvd. Queens, NY 11104 (718) 392-3838 Babylon Hookah Bar & Lounge - Murray Hill 208 E 34th St New York, NY 10016 (212) 933-0912 www.babylonhookahny.com Babylon Hookah Bar & Lounge - Soho 15 Watts St. New York, NY 10013 (212)-390-8538 www.babylonsoho.com

marka olmayı başardıklarını söyleyen Doğan, ‘’Bugün Türkiye’den gelen devlet yetkililerinden sanatçılara, herkes mekanımıza uğrayıp yemeklerimizden yemeyi bir adet haline getirdi. 17 yıldır kalitemizden ödün vermeden aynı standartta servis veriyoruz’’ diye konuşuyor. Ali Baba’s Terrace’ın ve ilk açılan Ali Baba Restaurant’ın duvarları mekanda yemek yiyen ünlülerin resimleri ile dolu. New York belediye başkanlarından, kongre üyelerine, bakanlardan milletvekillerine, sanatçılardan sporculara kadar pek çok ünlü isim Ali Baba’da yedikleri yemekleri çektirdikleri fotoğraflarla ölümsüz kılmış. (Turkavenue.com)

Kızların okul bahçesinde kol kola gezdiği lise yıllarından geliyorum ben... Sıra arkadaşınız, sırdaşınız, arka ve ön sırada oturanlar da en yakın arkadaşlarınız olurdu. Erkek öğrenciler sınıfın en arka tarafında otururlar, en haylaz olanları da tembel olurdu. Hepimiz gri formalarla tanınmayacak durumdaydık, farkımız saçlarımız ve boylarımızdı sadece. Kim zengin kim fakir anlaşılmazdı. Isparta gibi küçük bir şehirden taksitle alınan çizmelerimiz genellikle aynı olurdu, ama hiç kompleks yapmazdık, üstelik sevinirdik aynı model diye. Evlerimiz bile birbirine benzer, çoğumuz kirlenmesin diye Sümerbank kumaşından örtülerle kaplardık koltuklarımızı. Biz memur çocukları çalışkandık, üniversiteleri kazandık ve dağıldık başka başka şehirlere. 25 yıl sonra, İstanbul’u merkez seçerek en yakın beş arkadaşın dördü buluşmaya karar verdik.. İstanbul’a geldim, buluşma yerine gitmek için taksiye bindim. Heyecanımdan şoför bile etkilenmiş ki, sevgilimle buluşacağımı zannederek, “sakin ol abla, enişteyi bekletmeyiz” diyerek beni uçurdu. Kalbim duracak gibi. Meraklıyım acaba yaşlanmışlar mı, en güzel kim? Ne konuşacağız şimdi, onca yıl sonra, ne gerek vardı… Ve buluşma anı, hiç önceden bilmediğim tuhaf bir gerginlik. Sanırdım ki, ancak yıllar sonra aileni veya sevgilini beklerken heyecanlanırsın. Hepimiz birbirimizi inceliyoruz, yeniden keşfediyoruz çaktırmadan, karar verdik, yanlızca konuşmalarımız ve gözlerimiz değişmemiş. Beş gün birlikte gezdik ve tatil yaptık. Artık tekrar gençtik, hiç uyumadık, ailelerimizi çocuklarımızı özlemedik, onlardan bahsetmedik. Büyümek istemedik. Ayrılırken hüzünlenip, gelemeyen beşinci arkadaşa canl bağlanıp topluca ağladık... Neydi şimdi bu !.... Nasıl bu kadar özlemişiz birbirimizi ve de hiç farketmemişiz Biz gerçekten bu kadar sever miydik birbirimizi. Hepimiz şaşkınız. Bu defa aşırı olan bu " keyif ve heyecanı " sorgulamaya başladık. Kafa yorduk ve bulduk. Birbirimizin nikah şahidi olamamıştık, ama biz gençliğimizin şahidiydik. Saçlarımızın boya görmemiş halini kendimiz bile unuttuk, ilk "jean" i aldığımız günü de, okul koridorunda ki masum aşklarımızı görünce mahçup hallerimizi de… Geçmişten gelen tertemiz kokuların hafızamızda hala var olduğunu bile bilmiyorduk. Bilinçaltının varlığını bilir gibi davranmaktan vazgeçip, onu kullanmaya karar verdik. Deştikçe deştik ve çıkarıp önümüze serdik gençliğimizi. Meğerse çok özlemişiz. İki örgü saçlarımız, mozaik pastalı doğum günlerimiz olmuş bizim. Unutmuşuz. Geleceği düşünmekten geçmiş hiç yaşanmamış gibiydi, Dünyaya geldiğimizden beri anneyiz, kadınız. Telaşlı ve panik yaşamaktan öyle yorulmuşuz ki, anı diye bildiğimiz tek şey düğün günümüz olmuş. Oysa hepimiz çocukmuşuz, gençmişiz, şımarabiliyormuşuz. Biz geçmişin tadını yıllar sonra aldık dudaklarımıza ve hala peşinden gidiyoruz. Artık sohbetlerime gelecek hayallerimden değil, geçmiş mutluluklarımla başlıyorum. Gençliğimi, bekarlığımı hatırlıyorum ve hatırlatıyorum sevdiklerime. Ve bu aralar gençliğinden bahsederken lafları ağzına tıkılan rahmetli anneannem takıldı aklıma, yüreğime. Onu anlamamış olmaktan, onu dinlememiş olmaktan, onu yanlız anneanne görmekten duyduğum pişmanlık çok acı.

TÜRK KAHVESİ VE ÇAYI GECESİ (MARYLAND- POSTA212)Turkish Lady Cuisine, Türk kahvesi, çayı ve tatlıları ikram edilecek bir ‘Türk Kahvesi ve Çayı Gecesi’ tertipliyor. 16 Ocak Perşembe akşamı saat 18: 00 ile 20:00 arası gerçekleşecek etkinliğe Türklerin yanı sıra çok sayıda Amerikalı misa�irlerin de katılım göstermesi bekleniyor. Etkinlik ile ilgili detaylı bilgi almak için turkishladyscuisine@gmail.com adresine e-posta yoluyla ulaşabilir veya 240 – 412 – 8566 nolu telefonu arayabilirsiniz. Etkinliğin adresi: 6615 Crain Highway La Plata 20646 .


Toplum Yaşam

8 Ocak 2014 Çarşamba

Haftalık Burcunuz Koç: Bu hafta hedefler, yapılması gereken işler ve sabırlı olunması gereken koşullar var. Oğlak burcundaki gezegenler özellikle dikkat çekeceğinizi, işe ait konularda sorumlu olacağınızı, adeta test altında olduğunuzu anlatmakta. Ayrıca bu dönemde iş, para ve yeteneklerinizi ortaya koyma yönünde daha gayretli olabilirsiniz. Harcamalarınızı kontrol edin. Boğa: Kendinizi geliştirmeye yönelik fırsatlar getirmekte. Yolculuklar, yabancılar ufuklarınızı genişletebilir, yeni şeyler öğrenmeye isteklisiniz. Aynı zamanda düşünce dünyanızı, bakış açınızı, kendinizi geliştiren motivasyonlar var. Ancak yine de bu dönemde çalışma hayatındaki stresleri dengelemeye de bakın. Stres kaynaklı rahatsızlıklar olabilir. İkizler: Bu dönemde Oğlak burcundaki gezegenler pek huzurlu olmayan bir atmosfer getiriyor. Sizi bağlayan sorumluluklar ya da yapılması gereken işler, ödevler yüzünden kendinizi kısıtlanmış hissedebilirsiniz. Kriz ve endişe yaratan durumlar olabilir. Bu dönemde ortaklı konular, miras, borç alacak gibi konular gündeme gelebilir. Yengeç: Bu dönemde karşıt burcunuzda ilerleyen Güneş geçtiğimiz Nisan ayından bu yana gündemde olan konulara şimdi daha farklı bir gözle baktığınızı anlatıyor. Yeni bir değerlendirme yapıyorsunuz. Değişen koşullar içindesiniz. Bugünlerde ilişkiler, eşinizle ya da ortağınızla ilgili konulara daha fazla önem vermek durumundasınız. Aslan: Oğlak burcundaki gezegenler bu dönemde zaman alan uğraşlara, görevlere ve işle ilgili gelişmelere işaret ediyor. Çok rahat olduğunuz söylenemez. 1 Ocak’taki yeniayla birlikte daha aktif ve girişimci davranmak durumundasınız. Bu dönemde güçlü olmak ve mücadele etmek söz konusu. Aynı zamanda sizi baskılayan ve tartışma getiren durumlar da olabilir. Başak: Hedefler, yapılması gereken işler ve sabırlı olunması gereken koşullar var. Bu dönemde gerek mesleki gerek özel hayatınızdaki ilişkilere özen göstermelisiniz. Ayrıca bu dönemde iş, para ve yeteneklerinizi ortaya koyma yönünde daha gayretli olabilirsiniz. Terazi: Oldukça kritik gelişmelerin ve hızlı hareket etmenin gerektiği bir dönemdesiniz. Burcunuzda ilerleyen Mars sizi çok hareketli, mücadeleci ve hırslı kılıyor. Ancak Mars kontrol edilmesi zor bir gezegen olduğu için bu dönemde hırslarınızı dengede tutmaya da bakmalısınız. İlişkilerinizde, evlilikte ve genel hayatın akışı içinde sağduyulu olmak, sinirlenmemek, dengede kalmak gerekiyor. Akrep: Bu dönemde Oğlak burcundaki gezegenler düşüncelerinize kararlılık, mücadele ve derinlik getirmekte. İşle ilgili uğraşlar, yolculuklar, dokümanlar, sözleşmeler konularında yoğunlaşabilirsiniz. Ancak bu dönemde evlilik, iş ortaklıkları ve sizi bağlayan beraberlikler yüzünden bazı engellenmeler de mümkün. İlişkilerinizi dengede tutun. Yay: Bu dönemde Oğlak burcunda ilerleyen gezegenler ve 1 Ocak’ta gerçekleşecek olan yeniay özellikle iş hayatınız, meşguliyetleriniz ve paraya ait konulara önemli bir hareketlilik getirmekte. Yeteneklerinizi kazanca çevirmek yönünde çok daha gayret göstereceğiniz günlerdesiniz. Böyle zamanlarda harcamalarınızı da iyi yönetmeniz gerekiyor. Gereksiz harcamalarınızı, bütçenizi kontrol altına almaya çalışabilirsiniz. Oğlak: Bu yeni dönemde burcunuzda ilerleyen gezegenler size daha yüksek bir farkındalık ve kararlılık getirmekte. Kişisel girişimler, yeni başlangıçlar dikkat çekmekte. Güneş sayesinde daha gayretli ve mücadelecisiniz. Ancak 1 Ocak’taki yeniayın zorlayıcı açıları bir yandan da yoğun baskı altında başarılı olmak için çaba göstereceğinizi anlatıyor. Kova: Bu dönemde daha pozitif olmaya gayret etmelisiniz. Bazı bitişler ve sonlanmalar söz konusu ancak bir yandan da artık bir anlamı kalmayan durumlardan da kurtulmaktasınız. Bu ilk başta bir kayıp gibi gözükse de, rahatlayabilirsiniz. Aynı zamanda toprağa, eve ve ailenize ilişkin konular üzerinde de durabilirsiniz. Balık: Bu dönemde Oğlak burcundaki gezegenler gelecek yönünde yeniden plan yapmak ve ciddi düşünmek gereğini vurguluyor. Öncelikleriniz değişirken, yeniden düşünmek durumundasınız. Gelecek beklentilerinizde pozitif olmaya bakın. Ancak bu dönemde eşinizin, ortağınızın para durumu ya da mirasa ait konularda daha fazla gayret ve mücadele içerisinde olabilirsiniz.

Patronların söylemedikleri! Yapılan bir araştırma dünyanın hemen her yerinde işyeri sahiplerinin çalışanlarına itiraf etmekten çekindikleri 10 cümleyi ortaya çıkardı. İşte patronlardan hiçbir zaman duymayacağınız 10 cümle… NEW YORK - POSTA212

1

“Evet, maillerini ve özel mesajlarını okuyorum.” Patronunuz hakkında anlık mesajlaşma yolu ile yakınmak, Google’da Lindsay Lohan’ın son skandalını aramak ya da bir arkadaşınıza çalışma arkadaşlarınızdan biri hakkında pek de onur verici olmayan bir email göndermek. Hepimiz kariyerimizin bir yerinde bunları muhtemelen yapmışızdır ama acı gerçek şu ki patronunuz da bunu biliyor olabilir. Büyük şirketler ya da ağır bir şekilde regülasyona tabi olan sektörlerde olan birçok şirket bazı çalışanların internet ve e-mail kullanımını izliyor. CareerBuilder anketine göre ABD’deki işverenlerin yarısı çalışanların internet kullanımını, yaklaşık üçte biri ise emaillerini izliyor. Email arşivleme şirketi Smarsh CEO’su Stephen Marsh, anlık mesajlar ile kısa mesajların izlenme oranının da arttığını belirtti. İşverenlerin hepsi yalnızca ne yaptığınızı izlemekle kalmıyor bazıları harekete de geçiyor. Proofpoint anketine göre beş şirketten biri bir çalışanını sosyal medya politikasını ihlal ettiği gerekçesi ile cezalandırırken yüzde 8’i bir çalışanını bu gerekçe ile kovdu. Dahası, beş büyük ABD şirketinden biri bir çalışanını email politikasını ihlal ettiği gerekçesi ile işten çıkardı. Soruşturmaların çoğunluğu çalışanların hassas, gizli ya da utanç verici bilgiler sızdırması nedeniyle açılıyor. Ofis mailinden kız arkadaşa gönderilmiş müstehcen bir mesaj ya da kurumsal bilgisayardan online alışveriş yapılması nedeniyle değil. “Daha genç ve ucuz birini arıyorum.” İşgücü yaşlandıkça daha fazla ABD’li kendilerinden genç patronlarla çalışacak. Bu durum bazı gerginliklere ve problemlere neden olabilir, bunların arasında iş kaybı bile olabilir. Eşit İstihdam Fırsatı Komisyonu’na yaş önyargısı ile ilgili yapılan şikayetler 1997’den 2012’ye kadar yüzde 44 yükseldi. Şimdi de çalışan şikayetleri arasında en hızlı yükselen grup haline gelmiş durumda ve bunların yüzde 60’ı işten çıkarmayla ilgili. 70 yaşındaki araştırmacı gazeteci Frank Snepp ekim ayında yaş önyargısı nedeniyle NBC News’den çıkarıldığı iddiası ile dava açtı. “Hastayım diye numara yaptığını anlıyorum.” Çalışanların birçoğu dürüst ve güvenilir: CareerBuilder anketine göre çalışanların üçte ikisi gerçekten hasta olmadıkları halde hastayım demiyor. İstihdam şirketi Accountemps anketine göre ise çalışanların yaklaşık yarısı mevcut işlerinde iken başka bir iş aramayacaklarını söylüyor. Ancak işte başka iş ilanlarına bakan, hastayım diye numara yapan, işten erken çıkan ya da masraf raporunu şişiren az sayıda kaytaran insan da var ve patron bunu çoğu kez fark eder ya da en azından şüphelenir. CareerBuilder anketi ekonomik yavaşlamanın başlangıcından bu yana her dört çalışanın

2

3

birinden fazlası daha fazla çalışanın hastalık numarası yaptığını ve izin kullandığını düşündüğünü gösterirken her on çalışanın üçünün de tatil dönemlerinde daha fazla hastalık izni kullanıldığını fark ettiğini gösterdi. Bir patron bir çalışan hakkında şüphelenirse bu çalışanın soruşturulma ihtimali var ve soruşturma başlarsa işler hızla kızışabilir. Patronların yüzde 30’u, bir çalışanın hasta olduğunu söylemesi halinde hastalığın doğru olup olmadığını kontrol ettiğini söylüyor. CareerBuilder anketine göre bu patronların yüzde 64’ü doktor raporu isterken, yüzde 48’i çalışanın sesinin hasta gibi gelip gelmediğinden emin olmak için telefon açıyor, yüzde 19’u sosyal medya hesaplarını kontrol ediyor, yüzde 15’i ise arabayla çalışanın evinin önünden geçiyor. Dahası, bir çalışanın hastalık durumunu kontrol ettiğini söyleyen iş verenlerin yüzde 16’sı sahte bir bahaneyle işe gelmeyeceğini söyleyen çalışanı kovduğunu kabul ediyor. “Çocuğun mu? O senin sorunun.” Kadınların her dolar için erkeklerden ortalama 77 sent az kazandığı biliniyor. Çocuk sahibi olmak kadınların para kazanma ihtimalini daha da düşürüyor. “Annelik cezası” kendini birçok şekilde gösterebilir: Patron, bir annenin çocuklarıyla ilgilenmek için çok zaman ayırdığını ya da ailesine kariyerine kıyasla daha düşkün olduğunu düşündüğünü için bir kadına terfi vermeyebilir. Etkinin doğrudan bordroya yansıma ihtimali de var. İşgücü İstatistik Bürosu tarafından 2012’de yapılan bir çalışmaya göre 18 yaşından küçük çocuğu olan kadınların haftalık ortalama kazancı 680 dolar iken çocuğu olmayan kadınlar 697 dolar kazanıyor. Bazı işlerde fark daha da açılıyor. Bir işi yapabilmek için ne kadar fazla eğitim gerekiyorsa aradaki fark da o kadar büyük oluyor. Harvard ekonomi profesörleri Claudia Goldin ile Lawrence F. Katz’ın 2010’da yayınladıkları bir çalışmaya göre çocuklarını büyütmek için bir buçuk yıl işten uzak kalan MBA derecesine sahip kadınlar aynı durumdaki erkeklerden yüzde 41, avukatlar yüzde 29, doktorlar ise yüzde 16 daha az para kazanıyor. “En yakın arkadaşın olabilirim.” Patronunu arkadaşı gibi gördüğünü söyleyen on çalışanın altısı için şu cümle sür-

4

5

priz olmayacaktır: Patronun kankası olmak beraberinde avantajları da getirecektir. İkramiye vermek ya da üst yönetime terfisi için bastırmak gibi. Kariyer koçu Roy Cohen yine de dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor: Patron hala performansınızı değerlendiriyor. Bir problem yaşandığı ya da görüş faklılığı olduğu anda duygular incinebilir. Cohen ilişkiyi arkadaşça ama arkadaşlık sınırlarına girmeden sürdürebilmek için hassas konularda konuşmaktan kaçınılmasını tavsiye ediyor: Kendinizi ne kadar yakın hissederseniz hissedin nihayetinde patronun o bilgiyi sizin değil kendi amaçları için kullanma ihtimali var. …Ya da en kötü düşmanın olurum.” Patronunuzla aranızı iyi tutmanız kariyerinize katkı sağlayabileceği gibi kötü bir ilişki tam tersi bir etki yaratabilir. Yapılan bir araştırmaya göre iş yerinde biri size eziyet edebilecekse patronlar işte geçen zamanın yüzde 72’sinde bunu yapabilirler. İş yerinde zorbalık gören kişilerin yarısı ise stres kaynaklı sağlık problemleri yaşıyor. Her ne kadar patronlar ile ilişki bu derece kötüleşmese de patronunuz verdiği sözleri tutmadığında, size karşı tepkisiz davrandığında, mahremiyetinizi işgal ettiğinde aranızdaki iletişim zarar görebilir. Tüm bu deneyimler çalışanın daha fazla yorulmasına, iş yerinde tansiyonun artmasına, sinire ve depresyona yol açabilir. En kötüsü ise patronunuzdan gelecek bu tarz davranışlar sizin hayatınızı riske de atabilir: Occupational and Environmental Medicine araştırmasına göre dört sene iletişimi bozuk bir patronun altında çalışan insanların kalp krizi riski yüzde 60’ın üzerinde. “Performansa göre terfi ettirmem.” Genellikle çalışanlar terfi almak için iyi çalışmak zorundadır. Ancak bazı durumlarda bu yeterli olmayabilir. Bazen birinin yükselmesi kendisinin kontrolü dahilinde olmayan faktörlere bağlı olabilir. Bunlar arasında yöneticisinin tercihleri, organizasyon içerisin-

6

7

de kurallar ve şirket kültürü gösterilebilir. İnsan kaynakları danışmanlık şirketi HR4Change’ın kurucusu Tony Deblauwe, bazı kurumlarda özellikle büyük ve geleneksel olanlarda yaşça büyük olmanın terfide ana faktör olabileceğini söylüyor. Socio-Economic Review araştırmasına göre yaşa göre terfi ABD’de diğer ülkelerde olduğundan daha yaygın. Deblauwe terfide ayrıca patron ile uyumun da terfide kritik önemde olduğuna dikkat çekiyor. Hatta bazı durumlarda terfiler iltimasa dahi kaçabilir. İş dünyasının önde gelen üst düzey yöneticileri ile yapılan bir araştırmaya katılanların yüzde 92’sinden fazlası kariyerlerinde iltimas gördüklerini itiraf ediyor. Bu da terfide yeterlilik ya da performanstan çok arkadaşlık veya bağlantıların daha etkili olduğunu gösteriyor. “Yüzeysel düşünürüm.” Zayıf ve çekici olmak kendi başına bir güzellik değil ayrıca işinizde hızla ilerlemenize de katkı sağlayacak iki faktör. Bunun tersi de doğru: Çekici olmayan, kilolu kişiler işte bunun da cezasını görür. Her ne kadar çoğu iş alanında çekicilik ve performans birbirinden bağımsız olsa da psikoloji araştırmaları birçok patronun “güzel olan, iyidir” düşüncesine sahip olduğunu belirtiyor. Sonuç olarak Teksas Üniversitesi’nden Daniel Hamermesh ve Michigan Üniversitesi’nden Jeff Biddle’ın araştırması iyi görünümlü kişilerin normal görünümlü kişilere oranla yüzde 3-8 daha fazla maaş aldığını gösteriyor. Tabi normal görünümlü kişiler de “çirkin” olarak nitelendirilenlerden yüzde 5-10 daha fazla kazanıyor. Aşırı kilolu olmakta işle ilgili sıkıntılar yaratıyor. Kilolu kişilerin yüzde 43’ü kendilerine sataşıldığını, taciz edildiklerini, kovulduklarını, işe alınmadıklarını ya da terfi edilmediklerini söylüyor. Kilosu olanlar ayrıca daha az ücret alıyor: Örneğin George Washington Üniversitesi’nin araştırmasına göre obez kadınlar obez olmayan kadınlara göre yıllık bazda yüzde 6 daha az para kazanıyor. “Sana ayıracak vaktim yok.” 43 yaşındaki Erika Worth, Vancouver’da kişilerin geçmişini araştıran bir ofis Los Angeles’ta ise bir dedektiflik bürosu işletiyor. Bu nedenle kendisi sahip olduğu çifte rolle bir çok seyahatlerde bulunuyor. Her ne zaman 10 çalışa-

8

9

nından biri kendisine bir proje ile ilgili sorun ya da randevu çakışması ile ilgili geldiğinde Worth onlara kendi buldukları çözümler ile gelmesini söylüyor. Bu onun ilgilenmediği anlamına gelmiyor: Sadece ortaya çıkan her sorunla ilgilenecek vakti yok. Kariyer koçu Cohen her zaman yoğun olan patronların denetim, konuşmak veya çalışanları eğitmek için daha az vakitleri olduğunu söylüyor. Leadership IQ tarafından yapılan bir araştırmaya göre çalışanların üçte ikisi patronları ile çok az iletişim içerisinde olduklarını söylüyor. Ayrıca işsizlik oranı da bu kadar yüksek iken bazı patronlar çalışanları ile çok zaman harcama gereği de duymuyor: Eğer çalışan işinden memnun değilse sorun yok. Nasıl olsa onun yerine aynı işi yapacak birçok kişi var. “Her şey benim için.” Bir proje için haftalarda köle gibi çalışmak ve ardından patronunuzun isminizi bile anmadan bu sunumu yaptığını görmek. Bir pazarlama teklifi araştırması için aylarınızı harcadınız, patronunuzun patronuna giden çalışmada adınızın dahi geçmediğini gördünüz. HR4Change’ın kurucusu Deblauwe, çalışmalarınızdan kendi çalışmasıymış gibi faydalanan ya da sebebi tam siz olmasanız da sizi sorunlardan sorumlu olarak gösteren patronların çalışanlar üzerinde zorbalık kadar ya da bundan daha kötü bir etkide bulunabileceklerini ifade ediyor. Spherion Staffing tarafından yapılan bir çalışmaya göre; çalışanların yaklaşık yarısı patronlarının kendi yaptıkları işlerin kredisini üzerlerine aldıklarını ve üçte birinden fazlası ise yine patronlarının konumlarını korumak için kendilerini “ateşe attıklarını” söylüyor. Ancak konuyla ilgili yorumda bulunan Hallie Crawford, bu tutumun her zaman göründüğü kadar kötü olmadığını söylüyor. Crawford, üst düzey yöneticilerin hangi patronun hangi takımının hangi üyesinin işi yaptığı ile ilgilenmediği ve sadece sonucu görmek istedikleri bir yerde işi yapan çalışanı onurlandırmanın da uygun düşmediğini belirtiyor. Ayrıca bazı patronların çalışanların kendisine yardım için işe alındıklarını ve işe alım anlaşmasının bu manaya geldiğini düşündüklerini de aktaran Crawford, bu patronların işi yapan çalışanı onurlandırmamasının kasten olmadığını bunun sadece işveren ile çalışan arasındaki ilişkinin böyle olması gerektiği inancından kaynaklandığını ifade ediyor. Ayrıca yine Crawford, büyük takımları olan patronların hangi projeyi kimin yaptığını hatırlamadığı durumlarda “yanlış çalışanı onurlandırabileceği” uyarısında da bulunuyor. Catey Hill – Wall Street Journal

10

Posta212 Bulmaca Soldan Sağa: 1) Yolsuzluk 2) Gelenek, görenek 3) Yumuşak sessiz olarak yemin - Erken gelen - Bir nota 4) Eski dilde kırmızı - Sahip - Bir kavim 5) Beyaz - Kısaca Alman 6) Amerikanın orjinal yazılışı - Ekmekte bir madde - Taam 7) Uzaklık anlatır - Olanak 8) Anadolu’da evet anlamında kullanılan bir söz - Sazın en kalın teli 9) Mecazen ağlatmak - Bir renk 10) Genişlik - Ana gibi 11) Utanmak - Bir ses sanatcısı 12) Yöntem - Masal dağı 13) Dakik - Olumsuzluk anlatır 14) İcat - İnce deri. Yukarıdan Aşağıya: 1) Eski dilde su - Dik durma - Rüzgar - Eski dilde su 2) Bir erkek ismi - Tabak - Yüce, Ali 3) Şafak vakti Bir haber ajansımız - Eşit - Akıtma 4) Sırtlan - Hilal - Beklenti 5) Alfabemizin altıncı harfi - Kükürdün imi - Devlet işi - Bir erkek adı 6) Altıncı harf Beşinci harf - Ankara’nın kısa yazılışı - Eski bir Azeri çalgısı 7) Zorla yerleşme Çok değil - Beton boru 8) Büyük ağaçlık alan - Çalgı - Uzaklık anlatır 9) Vilayet - Alfabe’nin onuncu harfi - Ayakla kalça arası 10) Siyahlaşan 11) Evleri yan yana olan - Bir soru takısı - Ufuklar.


Yaşam

8 Ocak 2014 Çarşamba

Amerikan savaş stratejisi: Sana bir özgürlük savaşı hediye edeyim mi! Amerika Birleşik Devletleri iki asıra yakın bir süreden beri sürekli savaşların içinde baş aktör olarak yer alıyor. Bir anlamda varlık nedeni de bu savaşlara bağlı. Peki ABD halkı bu savaşlara nasıl ikna ediliyor

M

eksika, İspanyol, 1. Dünya, 2. Dünya, Vietnam, Irak, Afganistan… Amerika’nın son 170 yılda karıştığı savaşlar. Amerika’nın taraf olduğu savaşlarda kullandığı bir teknik var. Yüzyıllardır değişmeyen ancak her defasında - tarih çabuk unutulduğundan olsa gerek- tekrarlanan ve halkı kolayca ikna eden bir taktik: ‘’Savaşın gerekli olduğuna halkın inandırılması.’’ Amerikan kamuoyununun savaşlara nasıl hazırlandığına, halkla ilişkiler ve pazarlamanın son 170 yılda nasıl yapıldığına bir göz atalım.

7 Mayıs 1915’te ABD-İngiltere arasında yolcu taşıyan RMS Lusitania isimli gemi Alman hücüm botlarınca batırılmıştı.

1846-48 MEKSİKA-AMERİKA SAVAŞI Amerika’nın sınırlarını genişlettiği ilk savaşlardan biri, bugunkü Kaliforniya, Nevada, Arizona ve New TURK Mexico eyaletleriAVENUE ni topraklarına kattığı 1846 MeksikaAmerika Savaşı’dır. rika nasıl katıldı? Aslında Texas’ın Yüzyılın ilk büyük ilk sahibi olan Meksavaşı 1. Dünya Sasikalılar, 1830’larvaşı 1914’te çıkda topraklarında mıştı ama ABD ihtiyaç duyduğu in1917’ye kadar savasan gücünü sağlaşa girmedi. 2 Nisan mak için göçmen 1917’de Amerikan almayı kabul etti. @cmlzyrtcemil@turkofamerica.com Başkanı Woodrow Nüfus arttıkça BaWilson, Almantı’ya doğru giden yeni göçmenler ya’ya karşı savaş Texas’ta kendilerine yurt edindi. Zailan etti. Gerekçe ne olsa beğenirsimanla sayıları arttı, memnuniyetsizniz? 7 Mayıs 1915’te ABD-İngiltere likleri çoğaldı. Meksika hükümetiarasında yolcu taşıyan RMS Lusitanin eyaleti yönetiminden memnun nia isimli İngiliz gemisinin bir Alolmayan Amerikalı ve Meksikalıman denizaltı tarafından batırılmalar birlikte Meksikan hükümetine sı. Batan gemide toplam 1198 yolcu karşı ayaklandı ve bağımsızlıklarını öldü, 128’i de Amerikalı’ydı. Bir saniilan etti. Yani göçmen olarak geldikye! Bu gemi batırılma hikayesi size leri topraklarda ev sahibini beğenbir yerden tanıdık geliyor mu? 1898 mez oldular. İspanyol Savaşı’na da benzer bir geAmerika topraklarının kendirekçe ile girilmemiş miydi? Tesadüf lerine Tanrı’nın bir lütfu olduğuna diyelim!!! 1912’de ilk kez başkan seve işgalin ilahi bir anlam taşıdığıçilen ve 1916 seçimlerini tekrar kazana inanan Amerikan Başkanı Janan Başkan Wilson, ‘’Çocuklarımızı mes Polk, Meksika ile ABD arasınSavaştan Uzak Tutacak Adamı Yedaki sınır anlaşmazlığını bir sebep niden Seçin’’ sloganını kullanılmışolarak kullanıp 11 Mayıs 1846’da tı. (“Re-Elect The Man Who Will Keep Meksika’ya savaş ilan etti. GerekYour Sons Out Of The War.”) çe, Meksikalıların Amerikan sınıBaşkan’ın seçim propagandarını geçip Amerikalılar’ı öldürmesına rağmen, Amerikan kamuosiydi. Oysa Meksikalılar’a göre de yu batırılan Lusitania gemisi ile 1. akın yaptıkları topraklar kendileDünya Savaşı’na giriş için hazırlanrinindi. Kongre’de ciddi bir muhadı. 2008 yılında geminin batığı İrlanlefet olmasına karşın savaş başlada yakınlarında gün ışığına çıkarıldı. dı ve kısa sürede Meksika yenilgiye Dalgıçlar gemide 4 milyon adet Ameuğradı. Meksika’nın en büyük desrikan yapımı Remington marka mertekçisi İspanya kendi dertleriyle mi buldu. Bulgular Almanların, gemeşguldü ve Amerika karşısında minin mühimmat taşıdığı tezini da Meksika’ya da yardımcı olamadoğruladığı gibi, geminin 18 dakika dı. Amerikan Başkanı’nın Kongre’de- gibi çok kısa sürede batmasının geki konuşması dönemin şartlarında en etkileyici propaganda aracıydı ve Amerikan topraklarında Amerikalıların öldürülmesi affedilemezdi.

Cemil Özyurt

1898 İSPANYOL-AMERİKA SAVAŞI Peki Küba’nın Amerika vesayetine girmesini, Porto Rico ve Guam’ın tazminat olarak ABD’ye bırakılmasını, Filipinler’in de 20 milyon dolar karşılığı ABD’ye teslim edilmesini sağlayan 1898 İspanyol-Amerikan Savaşı neden çıkmıştı dersiniz? Washington, DC’de görevli bir İspanyol diplomatın Amerikan Başkanı McKinley’i küçümseyen mektubunun Hearst Dergisi’nde yayınlanması. Bunu takiben Kübalıların İspanyollara karşı ayaklanması sırasında Amerikan çıkarlarını korumak üzere Havana’ya gönderilen ABD’ye ait USS Maine isimli savaş gemisinin batırılması. 160 Amerikan askerinin ölümü. Gemiyi kim batırdı dersiniz? Amerikan Donanması’na ait websitesi geminin kimin batırıldığının hala çözülemediğini söylüyor. (While the cause of this great tragedy is still unsettled…) Ancak geminin batırılmasından sonra çıkan savaş ve elde edilenlere bakıldığında savaşı İspanyollar dışında herkes çıkarmış olması muhtemel! 1917 - 1. DÜNYA SAVAŞI’NA GİRİŞ Yüzyıl değişti, 1800’ler geride kaldı peki 1900’lerdeki savaşlara Ame-

(Lusitania_Wreck) Lusitania’nın 2008 yılında İrlanda açıklarında ulaşılan batığı.

yükelçiliği gemi batmadan iki hafta önce gazetelere ilanı vererek İngiltere-ABD arası yolcu taşıyan Müttefik gemilerinde yolculuk yapılmamasını tavsiye etti. Hatta iddialar öyle bir noktaya geldi ki, geminin kaptanının Alman hücüm botlardan kaçmak bir yana bizzat üzerlerine gittiği, zigzaglar çizerek kaçmayı bile denemediği söylendi. Gemiyi kimin nasıl batırdığı bir muamma olarak kalsa da kime yaradığı çok net belli! 1941 - PEARL HARBOR BASKINI Amerika’nın 2. Dünya Savaşı’na girmesine neden olan 7 Aralık 1941 Pearl Harbor Baskını ile ilgili sayısız film, dizi, belgesel çekildi. Gözü kara Japon kamıkazelerin Hawai’deki askeri üsse nasıl saldırdığını, 18 gemi, 188 uçak ve 2 bin askeri öldürdüğünü bilmeyen yok. Ancak bilinmeyen ya da gizlenen bir diğer gerçek de, olaydan Amerikan birimlerinin haberdar olmasına karşı önlem almaması. Başkan Roosevelt (FDR) saldırıyı ustaca provoke edip önceden saldırıyı biliyor olmasına karşın Hawaii’deki komutanları uyarmadığı Amerikan komplo sitelerinde, kitaplarında yer alıyor. Hatta Amerikan Deniz Kuvvetleri Amirali Robert A. Theobald, Amerikan ve İngiliz üst düzey yetkililerin saldırıyı bildiğini iddia edenlerden. Savaş öncesi Gallup şirketi tarafından yapılan ankette 2. Dünya Savaşı’na karşı olan Amerikalılar’ın oranı yüzde 88’di. Avrupa’da savaşa girmeye karşı olan Kongre’yi ve Ame-

züyle 1940 başkanlık seçimlerinde oy toplamıştı. Pearl Harbor’la da sözünü yutmamış oldu!!! 1962 - KÜBA’DA YARIM KALAN NORTHWOOD OPERASYONU 1961’de Castro’nun Küba Devrimi’ni alaşağı etmek için Domuzlar Körfezi (Pigs of Bay) çıkarmasında başarısız olan ABD, 1962’de Küba’ya savaş açmak ve uluslararası kamuoyu önünde köşeye sıkıştırmak istedi. Bunun için ABD Genel Kurmay Başkanı Lyman Lemnitzer tarafından ‘’Operation Northwoods’’ adı altında bir plan hazırlandı ve Başkan John F. Kennedy’e sunuldu. Plan Amerikan askeri ve sivil hedeflere saldırılar, uçak kaçırmalar ve bombalamalardan oluşan bir dizi terörist aktiviteden oluşuyordu. Amerika kendi masum vatandaşlarını öldürerek Küba’ya savaş açmanın yollarını arıyordu. Küba, 1962 yılında kendisine açılabilecek olası bir savaştan Kennedy sayesinde kurtuldu. Kennedy, planı reddetti. Belki de savaş isteyen ‘Derin Amerika’ tarafından

Havana’da batırılan USS Maine gemisinde ölenler için Havana’da düzenlenen cenaze töreni. (Foto: US Navy)

mide patlayan bu mermiler olabileceği iddia edildi. ‘Gemiyi gerçekten Alman hücüm botları mı batırdı, yoksa İngiltere Amerika’yı savaşa sokmak için bilerek mi batmasına göz yumdu?’ hala tartışma konusu. Ancak o dönem gemiye herkesin gözü önünde yüklenen mühimmat Alman casusların da dikkatinden kaçmamıştı. Hatta ABD’deki Alman Bü-

rikan kamuoyunu ikna etmek için bir sebebe ihtiyaç vardı. Pearl Harbor bu karşıtlığı giderdi. İlginçtir Roosevelt, 1. Dünya Savaşı’na uzun süre girmemekle övünen ve bunu seçim kampanyasında oya dönüştüren Başkan Wilson gibi, ‘’Çocuklarınız yabancıların savaşına gönderilmeyecek’’ (‘’Your boys are not going to be sent into any foreign wars.”) sö-

da bu yüzden öldürüldü! 1964 - VİETNAM’DA DA GEMİ BATTI 1955-1975 arası 20 yıl boyunca milyonlarca insanın ölümüne neden olan Vietnam Savaşı’nda askeri operasyonlar nasıl hızlandırıldı? Halk nasıl hazırladı dersiniz? Yukarda okuduklarınızdan çok farklı değil. 1955’ten itibaren Amerikan

gündemine giren ancak Kennedy döneminde öncelikler arasında hiçbir zaman ilk sıralarda yer almayan Vietnam Savaşı, Kennedy’nin ölümünden sonra gündemin birinci sırasına oturdu. Tarihe Tonkin Körfezi Olayı, (Gulf of Tonkin Incident) olarak geçen hayali bir olayla Vietnam macerası Amerikan gündeminin ana maddesi oldu. 2 Ağustos 1964’te Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’ne ait torpido botlarının iki ABD destroyerine ateş açtığı iddia edildi. Olaylarda 3 Vietnam torpido gemisi hasar gördü, dört Vietnamlı asker öldürüldü, altısı yaralandı. Olaylarda hiçbir Amerikan askeri yara almadı. Taraflar arasında ikinci çatışmanın 4

rams, John Bolton ve Richard Perle’nin de aralarında bulunduğu bir grup ‘’Cumhuriyetçi Şahin’’ tarafından ‘Project for the New American Century’ (PNAC), adıyla Washington, DC merkezli bir think-tank kuruldu. Bu kurum 90 sayfadan oluşan ve Amerika’nın yeni yüzyılda nasıl bir yol izlemesi gerektiğini anlatan ‘’Amerika’nın Savunmasının Yeniden İnşaası’’ (Rebuilding America’s Defenses) raporunu Eylül 2000’de kamuoyuna açıkladı. Raporu hazırlayan think-tank’ın yönetiminde yer alan isimler aynı zamanda Bush yönetiminde 8 yıl ülkeye hükmetti. Dick Cheney Başkan Yardımcısı, Lewis Libby, Cheney’nin ulusal güvenlik yardımcısı, Donald Rumsfeld Savunma Bakanı, Paul Wolfowitz Savunma Bakan Müşteşarı, Eliot Abrams Ulusal Güvenlik Danışmanı, Joh Bolton Silahlı Kuvvetler Genel Sekreteri ve Richard Perle Savunma Politika Kurumu eski başkanıydı. Bu isimler 2001’de başkanlık koltuğuna oturan George W. Bush’un A takımıydı. 1. Körfez Savaşı’nı çıkaran Baba Bush’un oğluna mirası yöneticilerdi. Rapordaki bir cümle uzun süre tartışmaları da beraberinde getirdi: ‘’Yeni Pearl Harbor gibi birleştirici felaketler olmazsa, (Pearlharbor) ABD’nin Amerika’nın dönüşüm 2. Dünya Savaşı’na süreci devrimci değişimgirmesine vesile olan 7 Aralık 1941 Pearl leri beraberinde getirse Harbor Baskını. (Foto: bile, uzun sürmesi muhNational Archives) temeldir.’’ ( Further the Ağustos 1964’te gerçekleştiği iddia process of transformation even if it edildi. 2005 yılında Amerikan Ulubrings revolutionary change, is lisal Güvenlik Birimi’nin (NSA) olayla kely to be a long one, absent some ilgili gizliliği kaldırdığı araştırmada catastrophic and catalyzing event 4 Ağustos’taki olaya karışan Vietlike a new Pearl Harbor.) Yani halkı namlı askeri gemi olmadığı açıklangaza getirecek büyük bir olay plandı. Kennedy’nin öldürülmesinden lamazsak, Amerika’nın dönüşümüsonra başkanlığa getirilen Lyndon ne katkı sağlayacak işleri kısa sürede B. Johnson, Vietnam’a Amerika’nın yapamayız. Öyle hemen Irak ve Afgaağırlığını koyması gerektiğini dünistan’a giremeyiz. şünüyordu, nitekim olmayan çatış18. ve 19. yüzyılda gemi batırımayı sebep göstererek Vietnam’a larak savaşlara hazırlanan kamuodaha fazla asker ve silah göndermek yu 21. yüzyılda uçak kaçırıp binalara için Kongre’den onay aldı. vurdurularak çılgına çevrildi. Tüm bu operasyonlar ‘ülke çıka2003 - IRAK VE AFGANİSTAN İŞGALİ rı’nı (national interest) esas aldığını Savaşa girme sebebi olarak gössöyleyen politikacılar ve onların fikir terilen 19. ve 20. yüzyıldaki alışbabaları tarafından hayata geçirildi. kanlıklardan 21. yüzyılda vazgeçilÜlke çıkarları milyonların ölümüne, di mi? Herkesin hatırladığı 11 Eylül sakat kalmasına, sürgüne gitmesine, 2001 saldırıları gösterdi ki, ‘hayır’. 11 hastalanmasına, evsiz kalmasına seEylül 2001 saldırılarından sonra Irak bep olsa da, ulusların kendi mutluve Afganistan işgal edilmiş, 11 Eyluğu için başkalarına neler yapabilelül saldırısı ile hiçbir bağlantısı olma- ceğini göstermesi açısından önemli. masına rağmen Irak, Nijer’den sözde Bugün Osmanlı İmparatorluğu’nun uranyum zenginleştirici ithal ettiği hüküm sürdüğü 600 yılda uyguladıve kimyasal silah bulundurduğu geğı dış politika ile 200 yıldır dünyarekçesi ile Birleşmiş Milletler nezdin- ya yön veren İngiltere ve ABD’ninkide köşeye sıkıştırılmıştı. Dünyanın ni kıyaslayınca belirgin bir fark göze gözünün içine bakarak yalan söylen- çarpıyor: İnsan ve adalet faktörü. miş, yüzbinlerce masumun öldüğü ‘Ulusal çıkar’ maskesi altında zayıfkirli bir savaş başlamıştı. lara her türlü muameleyi reva görenBiraz filmi geriye saralım. Kamulere karşı güçsüzlerin kendi kaderleoyu Irak ve Afganistan işgaline narini çizme ve birbirleriyle dayanışma sıl hazırlanmıştı? 1997 yılında, Dick dışında bir seçenekleri kalmıyor. TaCheney, I. Lewis Libby, Donald bii ona da egemen güçler izin verdiRumsfeld, Paul Wolfowitz, Eliot Abği ölçüde.


Yaşam

8 Ocak 2014 Çarşamba

Harold Simmons Simmons elektriği ve suyu olmayan bir gecekonduda büyüdü. Teksas Üniversitesi’nden bir burs kazanması hayatını değiştirdi. Önce eczanelere yatırım yaptı, yaptığı servetle şirket satın almalarına girişti ve dünyanın en zenginlerinden biri oldu. Simmons, 82 yaşında dünyaya veda etti.

Kenny Troutt

Li Ka Shing

40

milyar dolar

Ka-Shing 1940’larda Çin’den kaçıp Hong Kong’a gitti. 15 yaşındayken babası ölünce ailesinin sorumluluğu onu üzerine kalmıştı. 1950’de Cheung Kon Industries adlı plastik şirketini kurdu, daha sonra inşaat işine yöneldi.

(Excel Communications)

George Soros

31

milyar dolar

41

milyar dolar

Larry Harrison Brooklyn’de tek bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Harrison, Şikago’daki amcası ve halası tarafından yetiştirildi. Koleji bıraktı ve Kaliforniya’ya giderek pek çok tuhaf işte çalıştı. 1977’de daha sonra dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden biri haline gelecek yazılım şirketi Oracle’ı kurdu.

20

milyar dolar

Soros, 10’lu yaşlarında Nazi’lerin Macaristan’ı işgali sırasında hayatta kalma mücadelesi veriyordu. 1947’de ülkeden kaçarak Londra’ya gitti. Garsonluk dahil her işte çalıştı. New York’ta bir bankerin yanında iş bulunca kaderi değişti ve 1992’de İngiliz poundu’nun değer kaybeceğine dair girdiği ünlü bahsini kazanarak dev bir servete sahip oldu.

Kenny Trout barmen bir babanın oğlu olarak, kapı kapı dolaşıp yaşam sigortası satarak Southern Illinois Üniversitesini bitirdi. 1988’de Excel Communications’u kurdu ve 1996’da şirketi halka açtı. İki yıl sonra Troutt, şirketi, 3.5 milyar dolarlık bir anlaşmayla Teleglobe firması ile birleştirdi. Troutt, şimdi emekli ve yarış atlarına yatırım yaparak zamanını geçiriyor.

1.7 milyar dolar

YOKSULLUKTAN GELEN 15 MİLYARDER Hepsi yoksulluktan geldi, çoğu öğrenimini bıraktı, her türlü işi yaptı ama bir şekilde zekaları ve kararlıklarıyla dünyanın en zenginleri haline geldi NEW YORK - POSTA212

P

ara parayı, zenginlik daha çok zenginliği getirir denir. Bu doğru olsa da gerçek hay-

Leonard Del Vecchio

atta sıfırdan, hatta yoksulluktan merdivenleri hızla çıkıp çok zengin olanlara da rastlamak mümkün. Zenginler daha da zenginleşse de, bu tür

dolar

15.3 milyar dolar

Francois Pinault Pinault arkadaşları yoksulluğuyla dalga geçtikleri için high school’u bıraktı ve tekstil sektörüne atıldı. Şimdi, Gucci, Stella McCartney, Alexander McQueen ve Yves Saint Laurent gibi pek çok lüks markanın sahibi.

Lauren, Bronx’da yoksul bir ailenin çocuğu iken high school’dan mezun olduktan sonra koleje gitti ama öğrenimini tamamlamadı ve Brooks Brothers’da tezgahtar olarak çalışmaya başladı. Tasarım kravatlara ilgi duyan Lauren 1967’de düşlerini gerçekleştirdi ve hızla büyümeye başladı.

7.7 milyar

John Paul Dejoria

4

3.9 milyar dolar

Oprah Winfrey Oprah, Mississippi’de yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ama bu yoksulluk, onun Tennessee Üniversitesi’nden bir burs kazanmasına ve 19 yaşında Amerika’nın ilk Afro-Amerikan TV sunucusu olmasına engel olamadı.

dolar

milyar dolar

Do Wong Chang Kore’den Amerika’ya 1981’de taşınan karı koca Do Wong ve Jin Sook temizlikçilik yaptılar, benzin istasyonları ve kafe’lerde çalıştılar. 1984’te ilk giyim dükkanlarını açtılar. Şimdi 21 ülkede 480 mağazalık dev bir imparatorluğun sahibi oldular.

3.8 milyar

Ermeni ailesine yardım etmek için ilkokul sekizinci sınıfta okulu bırakan Kerkorian daha sonra boksör oldu. İkinci Dünya Savaşı’nda İngiliz ordusunda hava kuvvetleri için çalışan Kerkorian, daha sonra Las Vegas’ta dev hotel ve tatil yerleri inşa etmeye konsantre oldu.

2.9 milyar

5

dolar

Kirk Kerkorian

Dejoria, 10 yaşından önce ailesine destek olmak için Christmas kartları ve gazete satıyordu. Yine de aile çok yoksuldu ve onu başka bir aileye evlatlık olarak göndermek zorunda kaldı, orada bir sokak çetesine bile katıldı, sonra da orduya girdi. Elinde sadece 700 doları olan Dejoria, John Paul milyar dolar Mitchell Systems’i yarattı ve kapı kapı dolaşarak şampuan sattı. Bu arada kendi arabasında yatıyordu. Daha sonra başta Patron Tequila ve pek çok başka girişimi başlatarak dünyanın en zenginleri arasına girdi.

sonra da hızla kendi sektörlerinde tepeye tırmanan, bununla da yetinmeyip dünyanın en zengin insanları arasına giren 15 dolar milyarderinin hikayesi.

Raulph Lauren

15 milyar

Vecciho, dul bir bir annenin beş çocuğundan biriydi. Yoksul anne sonunda onu bir yetimhaneye göndermek zorunda kaldı. Daha sonra otomobil parçaları ve güneş gözlüğü çerçeveleri yapan bir fabrikada çalışmaya başladı. 23 yaşında ilk üretim yerini açtı ve Ray Ban gibi bir marka yaratarak hızla dünyanın büyük güneş gözlüğü imparatoru oldu.

dipten gelip zirveye çıkan yaşamlar, sıra dışı bir kararlılık, azim ve tabii şans faktörünün önemini hatırlatıyor. İşte bir zamanlar yoksullukla boğuşan,

dolar

Ken Langone (Home Depot)

Langone, üniversitede okurken okul parasını çıkarmak için akla gelebilecek her türlü işte çalıştı. Her kuruşunu biriktiren Langone, önce HP’yi aldı, daha sonra 1981’de halka açık bir şirket haline gelen Home Depot’u kurdu.

Shadid Khan Khan Pakistan’dan Amerika’ya geldiği zaman Illinois Üniversitesi’nde okurken restoranlarda saati 1.2 dolara bulaşıkçılık yapıyordu. Şimdi dünyanın en zenginlerinden olan Khan, Amerika’nın en büyük şirketlerinden Flex-N başta olmak üzere pek çok girişimi var.

2.1 milyar dolar

Howard Schultz

2

milyar (Starbucks) dolar Schultz yaptığı tüm röportajlarda yoksulken hep zengin, mutlu bir dünyaya atlamanın hayallerini kurduğunu anlatıyor. Schultz’un kaderi, Michigan Üniversitesi’nden bir futbol bursu kazanmasıyla değişti. Mezun olduktan sonra Xerox’ta çalışmaya başladı. Kısa bir süre sonra ilk olarak Seatle’da start alan Starbucks adlı 60 küçük dükkandan oluşan cafe zincirini devraldı. Starbucks şimdi 62 ülkede 20 binin üzerindeki noktada yer alan bir dünya devi.


Yaşam

Amerikalılar kurdu YABANCILAR KAPTI Wall Street Journal gazetesi Amerika’da kurulan ancak çoğu 19. yüzyıldan bu yana yabancıların elinde bulunan ünlü markaları içinde

Ş

(NEW YORK –POSTA 212)

irketler dünyanın en büyük tüketici pazarlarından birine sahip Amerikan pazarına girme hayali

bulunduran şirketleri derledi. Bu markaların arasında Lucky Strike tütün şirketi ve Vaseline gibi ünlü isimler de var

kurarken, geçtiğimiz Eylül’de bugüne kadar ki en büyük bir Çin şirketinin Amerikan şirketini satın alınmasına tanık olunmuştu. ABD’nin önde gelen domuz yetiştiricisi Smithfield Fo-

ods, 4,7 milyar dolara Çin’in Shanghui International Holdings şirketine satılmıştı. Ancak Çin’in yaptığı bu satın alma, Amerikan şirketlerinin satın alınmasında ne ilk ne de son olmuş-

tu. Wall Street Journal, Amerika’da kurulan, ancak çoğu 19. yüzyıldan bu yana yabancıların elinde bulunan bu markaları derledi. İşte yabancılarıns elindeki 10 Amerikan markası:

1. Lucky Strike

6. Purina

2. Budweiser

7. French’s

3. Vaseline

8. Frigidaire

4. Good Humor

9. Popsicle

5. Hellmann’s

10. 7-Eleven

Kuruluş: 1871 Sektör: Tütün Ana şirketi: British American Tobacco PLC Merkezi: İngiltere

Kuruluş: 1852 Sektör: İçki Ana şirket: Anheuser-Busch İnbev Merkezi: Belçika

Kuruluş: 1876 Sektör: Cilt Bakımı Ana şirket: Ünilever Merkezi: İngiltere

Kuruluş: 1894 Sektör: Evcil hayvan yemeği Ana şirket: Nestle Merkezi: İsviçre

Kuruluş: 1876 Sektör: Lezzetlendirici Ana şirket: Reckitt Bençkişer Merkezi: İngiltere

Kuruluş: 1918 Sektör: Elektrikli aletler Ana şirket: AB Electrolux Merkezi: İsveç

Kuruluş: 1923 Sektör: Dondurma Ana şirket: Ünilever Merkezi: İngiltere

Kuruluş: 1913 Sektör: Lezzetlendirici Ana şirket: Ünilever Merkezi: İngiltere

Kuruluş: 1923 Sektör: Dondurma Ana şirket: Ünilever Merkezi: İngiltere

Kuruluş: 1946 Sektör: Mağaza Ana şirket: Seven & İ Holdings, Co. Merkezi: Japonya

İNSANLAR KAFESTE maymunlar dışarda! Güney Florida’da bildiğimiz hayvanat bahçesi konsepti tersine çevrilmiş. İnsanlar kafese giriyor, maymunlar dışarda geziyor DEMET DEMİRKAYA FLORIDA - POSTA212

M

aymunların davranış ve alışkanlıklarını incelemek ekolojik gelişmelerini takip edebilmek amacıyla, Joseph ve Grace DuMond ‘un 1933 yılında 40 bin metrekarelik alana kurdukları “Maymun Ormanı” ya da “Monkey Jungle”da maymunlar özgürce dolaşıyor. Önceleri evlerinde baktıkları birkaç maymunu doğaya bırakarak geri gelip gelmeyeceklerini gözleyen aile, onların her seferinde geri geldiklerini görünce, maymunlar için bir dünya yaratmaya karar veriyorlar. GÜNEY FLORİDA’YI SEÇİYORLAR Güney Florida’nın havasının Asya’nın güneydoğusuyla aynı özellikleri gösterdiğini görünce de burayı çalışmaları için tercih ediyorlar. Kendilerine yaptıkları bir tahta barakada, doğayı ve sahip oldukları 6 uzun kuyruklu veya yengeç yiyen türden Macau maymunlarını incelemeye başlayan hayvan davranış bilimi uzmanı karı koca hükümetten çalışmaları için yardım alamadıkları için 10 cent almaya başlıyorlar gelen ziyaretçilerden. MAYMUNLAR ÖZGÜR İlk başlarda ziyaretçileri ve maymunları ayıran bir tel örgü yok ama sonra Java maymunlarını ekleyince onların agresif olmaları ve evlerini barınaklarını koruma içgüdüsüyle insanlara saldırma eğiliminde olmaları sebebiyle bir çözüm üretmek zorunlulu-

ğu duyuyor DuMond çifti. Asla maymunlarını kafeslemeyi düşünmeyen, bunu bir alternatif olarak dahi görmeyen DuMond, çözümü insanları kafeslere koymakta buluyor ! Kısaca tüm ziyaretçiler tel örgüden kafeslerin içinde dolaşıyor, maymunlar ise sizin ziyaretinize geliyor. Eğer canları isterse size yaklaşıyorlar! YİYECEKLERİNİ İSTİYORLAR Hatta onları besleyebilmeniz için sağa sola serpiştirilmiş küçük kaplar var ve bunlar zincirlerle tavana bağlı. Bu akıllı maymunlar canları istediğinde ya da acıktıklarında, kafeslerin üstüne koşarak gelip sizden o kaplara yemek koymanızı istiyorlar. Nasıl mı? Zincirlerinden sallayarak. Dikkatinizi çektikten sonra, zaten etraftaki yazılarla da sadece bu kaplara yiyecek koyarak besleyebileceğiniz maymunlar kuru üzümü çok seviyorlar. Giriş ücretine dahil birkaç paket kuru üzüm paketi veriliyor kapıda. Siz kaplara yerleştirdikten sonra, akıllı maymunlar zincirleri yukarı çekerek, kafeslerin biraz daha geniş ayrımlarından ellerini içeri sokarak kapların içindeki üzümleri yiyorlar. 500 MAYMUN YAŞIYOR 40’ın üstünde türden sayıları 500’e yakın maymunun arasında papağanlar, birkaç Florida dev kaplumbağası ve balıklarla dolu küçük havuzcuklar da serpiştirilmiş sağa sola. Java maymunları iyi birer dalgıç aynı zamanda. Ve buna bizzat şahit olabileceğiniz bel-

düzenleme seçeneği de var. Ücreti giriş ücretinin 3 katı olan bu turda, alındığınız bölmede maymunlara birebir dokunabiliyor, sevebiliyorsunuz. Hatta öyle ki, onlar zaten sizin üstünüze başınıza dallardan uçarak sallanarak atlayıveriyorlar. Hele elinizde onlara vereceğiniz bir meyva veya fıstık varsa heryerinize gelip oturuyorlar.. li saatlerde yemek verme şovları var. Görevliler belli saatlerde Java maymunlarına ayrılan bölmede bir yandan onların özelliklerini anlatırken, bir yandan da suya attıkları meyva ve yumurtalarla onları suya dalmaya kandırıyorlar. YANLIZ YAŞAYAN GORİLLER Orangutan tek başına yaşıyor. Yanlızlık çekiyormuş. Gorilla King aynı şekilde yanlız, ama bu yalnızlığın sebebi kafasındaki tüylerin beyazlamış olması sebebiyle kendisiyle flört etmeye getirilen hiçbir dişi gorillanın ona yaklaşmaması, beğenilmiyor kızlar tarafından yani! EN AKILLLI MAYMUN TÜRÜ Capucchin maymunları en akıllı maymun türüymüş. Tam bir agresif, etobur bir tür! Diğer maymunlara ulaşabilme rahatlığına sahip oldukları için sürekli tok tutulmaları görevlilerin bir önceliğiymiş. Yanlarında onlardan çok daha küçük spider monkeys yani örümcek maymunları yaşıyor. Monkey Jungle’ın özel fotoğraf turu

ÇOCUKLAR İÇİN BULUNMAZ BİR FIRSAT Çocuklar için bulunmaz bir fırsat olan bu sıradışı maymun ormanını görmeye gelirken yanınızda iyi bir fotoğraf makinası getirmenizi öneririm.. Unutmayın, burası bir biopark, yani maymunların özgür dolaştığı ve çevrecilerin, bilim adamlarının onları yakından inceledikleri, eğittikleri bir doğal park. Ziyaretçilerin kafeste, maymunların özgür dolaşıp asla terk etmediği bu park her an sürprizlerle dolu. Ummadığınız anda ummadığınız yerden fırlayıp yanınıza gelen bu sevimli canlılar akıllarıyla sizi kendilerine hayran bırakıyorlar. EN PAYLAŞIMCI MAYMUN GECE YAŞIYOR Bir dip not.. Burası aynı zamanda Owl Monkeys adı verilen dünyanın tek “nocturnal” yani gece uyanık olup avlanan, gündüz uyuyan maymun türüne ev sahipliği de yapıyor. Yavruların babaları tarafından büyütüldüğü, paylaşımcı diğer maymun türlerine en toleranslı, uyumlu maymunları da geceleri görebilirsiniz.

8 Ocak 2014 Çarşamba

Sunay Akın @sunayakin62

DÖNME DOLAP ÖLÇEĞİ ÜSKÜDAR’DAN Kadıköy dolmuşuna bindiğinizde, Hezarfen Ahmet Çelebi’nin konduğu Doğancılar Parkı’nı geçtikten kısa bir süre sonra Karacaahmet Mezarlığı’nın duvarıyla karşılaşırsınız. Buranın adı Tunusbağı’dır. Kadıköy dolmuşu sağa doğru kıvrılan anayolu takip eder... Ama biz, bu yazımızda dolmuştan inip, soldaki sokaktan aşağı doğru yürüyeceğiz. Çünkü bu sokağın adı “Dönme Dolap Sokağı”dır... Evlerin haremlik ve selamlık olarak ikiye bölündüğü devirlerde, erkeklerin oturduğu odayla kadınlara ayrılan yer arasında, bir çember üzerinde dönen iki gözlü dolaplar vardı. Günümüz otellerinin ve iş merkezlerinin döner kapılarına benzeyen bu dolapların görevi, erkeklerin istediği yiyecek ya da içecekleri harem tarafından selamlığa ulaştırmaktı. Abdülhak Şinasi Hisar’ın sazlı, şarkılı sandal gezintilerini anlattığı Boğaziçi Mehtapları adlı kitabında, dönme dolabın farklı bir kullanımına tanık oluruz: “Boğaz’dan geçen sazı bazen de yalılardaki aylıklı kayıkçılar duyar, hizmetlerinin takdir olunacağı bir fırsatı kaçırmak istemeyen bu genç ve hamarat hamlacılar, aşağıda selamlık taşlığındaki dönme dolaba vurarak, harem taşlığına gelen hizmetçiyle içeri haber yollarlardı: ‘Küçük beyler, yahut hanımlar mehtaba çıkmak istemiyorlar mıydı?’” Gizli bir iş yaptığına inandığımız arkadaşımıza şöyle sesleniriz: “Hayrola, ne dolaplar çeviriyorsun?..” İşte, bu deyim, haremlik ve selamlık arasında gün boyu dönen o dolaplardan kalmadır. Yalnızca “dolap çevirme” deyimi mi?.. Hayır! Üsküdar’da bir sokağa adını veren “dönme dolap” da adını sözünü ettiğimiz dolaptan almaktadır. Ziyaretçisi olduğumuz sokağa dönme dolap adının verilmiş olması, bir zamanlar bu bölgeye kurulan bayram yeriyle açıklanabilir. Tıpkı atlıkarıncalar ve salıncaklar gibi dönme dolaplar da bayram yerlerinin en gözde eğlence araçlarıydı. Günümüzde, bayram yerlerini binalarla doldurduk. Bir zamanlar atlıkarıncalardan, dönme dolaplardan insan kahkahalarının yükseldiği alanlara sapladığımız beton hançerlerle tarihimizi ağır araladık... Ve İstanbul depremini bekliyoruz!.. Sismoloji depremi ölçmek için Richter ölçeğini kullanıyorsa da, ben, aşağıdaki dizelerimde dönme dolap ölçeğini yeğliyorum: Yıkılacak üstümüze çivi çakmaya kıyamadığınız duvarlar çok geride kaldı dönme dolabın en üstünden tüm kentin görüldüğü günler Dönme dolap Batı’da “Ferris Wheel” olarak anılmaktadır. George Washington Gale Ferris, Chicago’da açılan uluslararası fuar için 75 metre çapında bir dönme dolap yapar... 1893 yılında kurulan bu dönme dolap, her biri 60 kişi alan 32 kabinden oluşuyordu. Ferris’in tekerleği, 20 dakikada tamamladığı bir turda 2.160 insan taşımaktaydı. Bugün, kurulduğu yerde kalıcı olan dönme dolapların en büyüğü Viyana’dadır. Kentin simgelerinden biri haline gelen dönme dolabın kabinleri Beyoğlu’nda gezinen tramvay büyüklüğündedir. Dönme dolabın tarihi ise İstanbul’da çok eskilere gitmektedir. Eyüp oyuncakları arasında dönme dolap da vardır. Tahtadan yapılan bu oyuncak dönme dolap dört kabinlidir. Bir zamanlar çocukların oyunlarını süsleyen oyuncak dönme dolap, bayram yerlerinde kurulan aslının bir kopyasıdır. İstanbul’un eğlence hayatı üzerine bilgi sahibi olduğumuz minyatürlerde görülen dönme dolaplar da dört kabinlidir. Her kabinine birer kişinin oturduğu dönme dolap resimlerinin en ilgincine ise 1721’de yapılan bir minyatürde rastlarız! Sözünü ettiğimiz minyatür, dönemin padişahı III. Ahmet’in dört oğlunun sünnet düğünleri için düzenlenen şenlikleri anlatır. Minyatüre baktığımızda, padişahın şehzadeleriyle oturduğu Aynalıkavak Kasrı’nı ve Haliç’te yüzen bir sal görürüz. Salın üstünde çalgıcılar ve müziğin ritmiyle oynayan çengiler vardır... Ama, en ilginci, salın bir de dönme dolap taşıyor olmasıdır!.. Evet, yanlış okumadınız. Haliç’te yüzdürülen bir salda içinde insanların oturduğu, dört kabinli bir dönme dolap da vardır!.. Bu minyatür, hiç de merak etmediğimiz, araştırma yapmadığımız, atalarımızın hayal gücü konusunda bize bilgi vermektedir. Demek ki ceddimiz, su üstünde giden bir dönme dolaba binmenin zevkini merak etmiş olacak ki, bu düşünü hayata geçirmiş!.. Ben diyorum ki, bizimkiler dönme dolabı Haliç’te yüzen salın üstüne değil de, yanına koymuş olsalardı, yandan çarklı vapuru yıllar öncesinden keşfetmiş olacaklardı!.. Kim bilir, belki böylelikle sanayi devrimini de çok önceden biz başlatmış olacaktık!.. Epeyce yaklaşmışız be!.. Yazık oldu!


10

Seri İlanlar

8 Ocak 2014 Çarşamba

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

DETAYLI BİLGİ İÇİN İLAN DANIŞMA HATTINI ARAYINIZ: 347 730 42 36 MAGIC TOUCH

İlanınız Burada Yayınlansın

By Beautiful Russian Girls in Brooklyn Brooklyn’de Masaj Salonu! Telefon: 718 748 9737

ELEMANLAR ARANIYOR Gıda sektöründe perakende ve toptan hizmet veren kuruluşumuzun Long Island ofis ve satış noktasına; üniversite mezunu, İngilizce’ye çok iyi derecede hakim, oturma ve çalışma izni olan, esnek çalışma saatleri olan, yetiştirilmek üzere full time bay/bayan; Yönetici Adayları, Departman Sorumluları, Satın Alma ve Depolama Sorumluları, Ofis Elemanları aranmaktadır.

$50

Warehouse’ta görevlendirilmek üzere, daha önce shipping/receiving tecrübesi olan, dikkatli, düzenli ve ayrıntılara önem veren takım arkadaşları alınacaktır. Başvurularınızı cem@cibovita.com adresine gönderebilirsiniz. Fair Lawn, New Jersey

Devren satılık Türk restaurantı

İlgili arkadaşların resumelerini 516 472 7776’ya faks göndermeleri veya 917 302 1695 no’lu telefondan Melih Bey’den randevu almaları rica olunur.

$40

Manhattan’a 10 dakika uzaklıkta, Weehawken, New Jersey’de kiralık oda öğrenci, temiz bir bayana kiralıktır.

Binghamton, New York’ta bulunan, 3 yıllık çalışan Turkish restaurant uygun fiyata satılıktır. Telefon: 570 582 5208 Clifton’da cafe için bayan garson aranıyor. Telefon: 201 888 8852

Sheepshead Bay’de Kiralık Oda

İlanınız Burada Yayınlansın

Telefon: 201 737 3804

$20

New York’ta bakıcı aranıyor

Bayan Eleman Aranıyor

Haftaiçi tam zamanlı bakıcı arıyoruz.

Marketimizde, 8:00 am - 4:00 pm aralığında, çalışma izni olan bayan eleman ihtiyacımız vardır.

E-mail: manhattannanny2014@hotmail.com

POSTA212 Seri İlan Sayfaları USAilan.com ile ortak hazırlanmaktadır...

ELEMAN ARANIYOR

İlanınız Burada Yayınlansın

Boston’da evin temizliğini ve yemeğini yapacak günlük eleman aranıyor.

718 213 8652 numaralı telefondan Murat Bey’den randevu alarak görüşmeye gelebilirsiniz.

E-mail: kerimbugdayci@gmail.com

Astoria, New York

Seri İlanlar Kazandırır!

Türk cafe, bakkal ve restauranların yakınında bulunan 2 oda 1 salon, yeni yapılmış evimin bir odasına oda arkadaşı arıyorum. Q ve B trenine yakın olup Manhattan’a 45 dakika uzaklıktadır. Odada queens boy double yatak ve gardrop mevcut olup kiraya elektrik, gaz, internet, kablo dahildir. Ev tamamen modern mobilyalı ve Amerikan mutfaklıdır. Kira $850. Ali Bora 718 753 7313 2 yaşındaki çocuğumuz için haftanın 5 günü full time çalışacak, tecrübeli, Amerika’da oturma izni olan bakıcı arıyoruz. New York. E-mail: bebekbakimi@hotmail.com

SERİ İLAN Emlak, Eleman, Vasıta, Alım/Satım, Çeşitli İlanlar

İtalyan restaurant için ORTAK ARANIYOR

SOSYAL İLAN Kutlama, Anma, Teşekkür, Doğum, Vefat İlanları

Newton, New Jersey’de işlek bir cadde üzerinde bulunan, ciddi gelir potansiyeline sahip bir İtalyan restaurant için; güvenilir, iş ahlakına sahip ortak aranıyor.

Telefon: (347) 730 4236 E-mail: seriilan@posta212.com

TİCARİ İLAN Ürün Tanıtımı, Kurul, Bilanço İlanları

GAZETESİ

MANHATTAN’DA GIFT SHOP İÇİN SATIŞ ELEMANI ARANIYOR Manhattan, Midtown’da büyük bir hotelin Gift Shop’unda çalışabilecek, sorumluluk sahibi bay-bayan personel alınacaktır. 8AM-4PM ve 4PM-11PM arasında 2 ayrı shift bulunmakta olup iki ayrı shift için de personel alımı yapılacaktır. İlgilenenlerin resumelerini e-mail atmaları rica olunur.

Tecrübeli bay garson aranıyor New York, Midtown’da bulunan restaurantımıza part time ya da full time bay garson aranıyor. Başvurucak arkadaşların kesinlikle İngilizce bilmesi, artı Amerika’da restaurant tecrübesi olması gereklidir. Başvuru için gerekli bilgileri lütfen nowhıring2014@gmail.com adresine ulaştırınız. İsim, Soyad, Eski restaurant tecrübeleri, Çalışabilinecek saatler ve günler (11-4 lunch) (4 -10 dinner), Doğum tarihi, 1 adet resim, Cep telefonu

E-mail: gustotrading@aol.com

RESTORAN ELEMANLARI ARANIYOR Manhattan, Upper West Side bulunan Pasha Restaurant’ta çalışacak; bartender, garson ve busboylar aranmaktadır. Müracaat: Kemal Binici Telefon: 917 902 1385

Özel günlerinizde sizlere hizmet vermekten gurur duyarız. Davet yemekleri siparişleri alınır. Telefon: 646 730 7856 Lakeview Ave, Clifton’da oturduğum evin kulanmadığım 2 odası kiralıktır. Bay, bayan farketmez… Gaz ve elektrik bana ait. Telefon: 201 667 8031

Devren kiralık studyo daire

NJ’de 6 ay veya daha kısa süreliğine kiralık ev 4 yatak odalı, 2 banyolu, geniş bahçeli evimiz en fazla 6 ay olmak üzere eşyalı olarak kiralıktır. Bulaşık ve çamaşır makinesi, kurutma makinesi mevcut. Park yeri mevcut. Manhattan Times Square 25 dakika mesafede, otobüs evden yürüme mesafesinde. E-mail: asliambrosio@gmail.com

Türk Bayan Hemşire Aranıyor Yatılı ya da yatısız kalabilecek, yoğun bakım deneyimli, Türk bayan hemşire aranıyor.

Yılbaşında Türkiye’ye kesin dönüş yapacağımdan evimi tüm eşyaları ile devretmek istiyorum. Mecbur olmasam evimi burakmak istemem. Çok nezih bir bölge, temiz güvenli, Kings Highway’e, Sheepshead Bay’e, Türk restaurantları ve marketlerine yakın. Tren iki blok uzaklıkta. Cadde üzeri, birinci kat, harika bir yer (stüdyo) iki kişi de kalabilir. designernewyork@hotmail.com ya da 347 444 99 63 numaralı telefondan bilgi alabilirsiniz. İki odalı evimin 1 odası titizliğe önem veren bayan için kiralıktır. Telefon: 201 668 4872

Çocuk Bakıcısı Arıyoruz 2 yaşındaki kızımıza bakacak, hafif ev işleri ve yemek konusunda yardımcı olabilecek, kötü alışkanlıkları olmayan, 40 ile 50 yaş arası yatılı bir bayan arıyoruz.

Mineola, New York Telefon: 516 581 4848

ŞOFÖR ARANIYOR

Ciddi düşünen yatırımcıların Ahmet Bey ile görüşmesi rica olunur.

New Jersey’de oturan, şirket arabasıyla ekmek dağıtımı yapabilecek arkadaş aranıyor.

Telefon: 862 222 0003

Telefon: 862 200 8070

Evimiz, kalacak bayan için uygun olup kendisine ait oda, tuvalet ve banyosu olacaktır. Evimizde internet, televizyon ve telefon servislerimiz mevcuttur. İlgilenenler 973 769 8766’dan ulaşabilirler. Morris County, New Jersey

GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... GEREKLİ TELEFONLAR... AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NDEKİ BAŞKONSOLOSLUKLAR T.C. ATLANTA FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (404) 848-9600 +1 404 848 9600 mdiamond@honturkishconsulga.org Chairperson, The American Turkish Friendship Council 1266 West Paces Ferry Rd. NW Suite 257 Atlanta, GA 30327 Web sitesi www.honturkishconsulga.org T.C. BALTIMORE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (410) 889-0697 +1 (410) 889-0697 czkiratli@bcpl.net 313 Wendover Road, Baltimore, MD 21218

T.C. BOSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon e-Posta Adres

+1 857 250 47 00 consulate.boston@mfa.gov.tr 31 Saint James Avenue,Suite #840, Boston, MA 02116 Web sitesi boston.bk.mfa.gov.tr T.C. DETROIT FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (248) 701-1050 +1 (248) 626-8279 nurten@turkishconsulategeneral.us P.O. Box 986, Farmington, MI 48332-0986

T.C. FLOWOOD FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (601) 936-3666 x128 +1 (601) 939-5685 ejones@mmiemail.com 1000 Red Fern Place, Flowood, MS 39232

T.C. HOUSTON BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 713-622 58 49 +1 713-622 03 24 +1 713-622 32 05 +1 713-622 32 76 Faks +1 713-623 66 39 e-Posta consulate.houston@mfa.gov.tr Adres 1990 Post Oak Boulevard Suite 1300, Houston, Texas 77056-3813 U.S.A Web sitesi http://houston.bk.mfa.gov.tr

T.C.KANSAS FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (816) 415-8325 +1 (816) 415-8325 emruerten@gmail.com 812 N. Woodridge Lane, Liberty. MO 64068

T.C.LOS ANGELES BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 (323) 655-8832 +1 (323) 655-8039 +1 (323) 655-8056 +1 (323) 655-8329 Faks +1 (323) 655-8681 e-Posta consulate.losangeles@mfa.gov.tr Adres 6300 Wilshire Blvd.,Suite 2010, Los Angeles, CA 90048 Web sitesi losangeles.bk.mfa.gov.tr T.C.NEW YORK BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 (646) 430-6560 +1 (646) 430-6590 (Konsolosluk Çağrı Merkezine 1-888-566-76-56 numaralı telefondan 7 gün 24 saat ulaşılabilmektedir) Acil Sağlık konuları için: Prof.Dr.Adnan Çinal E-mail:acinal@gmail.com Faks +1 (212) 983-1293 e-Posta consulate.newyork@mfa.gov.tr Adres 825 3rd Avenue, 28th Floor, New York, NY 10022 Web sitesi newyork.bk.mfa.gov.tr T.C.SAN FRANCISCO FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (707) 939-1437 +1 (707) 939-1433 bonnie@kaslan.com 1281 Oak Creek Drive, Suite A, Sonoma, CA 95476

T.C.SEATTLE FAHRİ BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon Faks e-Posta Adres

+1 (206) 662-8234 +1 (425) 739-6722 john.gokcen@boeing.com 12328 NE 97th Street, Kirkland, WA 98033

TC WASHINGTON BÜYÜKELÇİLİĞİ Telefon Adres

+1 (202) 612-6700 2525 Massachusetts Ave NW Washington, DC 20008

T.C.ŞİKAGO BAŞKONSOLOSLUĞU Telefon

+1 312 263 06 44 +1 312 263 12 95 Faks +1 312 263 14 49 e-Posta consulate.chicago@mfa.gov.tr Adres 455 N. Cityfront Plaza Dr., (NBC Tower), Suite:2900, Chicago, IL 60611 - USA Web sitesi sikago.bk.mfa.gov.tr BAĞLI BİRİMLER BASIN MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6807 Faks (202) 319.1087 e-Posta trpressoffice@verizon.net DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6816 Faks 202-332-1841 EĞİTİM MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612-6810 Faks (202) 319-1538 e-Posta education@turkishembassy.org egitim@turkishembassy.org EKONOMİ MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6790 Faks (202) 238.0627 e-Posta washingtoneco@verizon.net EMNİYET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202-612-6809 e-Posta washington@egm.gov.tr GÜMRÜK MÜŞAVİRLİĞİ Telefon 202 612 6794 Faks 202 518 4116 e-Posta gtbusa@gtb.gov.tr KÜLTÜR TANITMA MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6800 Toll free: (877) FOR TURKEY Faks (202) 319.7446 e-Posta dc@tourismturkey.org SİLAHLI KUVVETLER ATAŞELİĞİ Telefon (202) 612.6770 Faks (202) 238.0623 e-Posta adminattache@wtska.com defensesec@wtska.com wska@wtska.com milattache@wtska.com navalattache@wtska.com TİCARET MÜŞAVİRLİĞİ Telefon (202) 612.6780 Faks (202) 238.0629 e-Posta vasington@dtm.gov.tr dtvas@verizon.ne

HAVAYOLLARI TÜRK HAVA YOLLARI Telefon 1-800-874 8875 Web sitesi www.turkishairlines.com DELTA HAVAYOLLARI Telefon 800-221-1212 Web Sitesi http://www.delta.com UNITED AIRLINES Telefon 1-800-864-8331 Web Sitesi http://www.united.com

ACİL TELEFON VE YARDIM HATLARI Yangın İhbar Polis İmdat Ambulans Zehirlenme Kontrol Merkezi Tecavüz Kriz Merkezi Adsız Narkotikler Adsız Alkolikler Aile İçi Şiddet Yardım Hattı Kriz Hattı Kayıp Ve İstismar Edilen Çocuklar Ulusal Merkezi

911

(212) 7647667 (212) 267-7273 (212) 929-7117 (212) 647-1680 (800) 621-4673 (212) 219-5599 (800) 843-5678

DEVLET KURUMLARI ABD Vergi İdaresi (IRS) Sosyal Güvenlik İdaresi (SSA) Federal Soruşturma Bürosu (FBI)

(800) 829-1040 (800) 772-1213 (212) 384-1000

ULAŞIM REHBERİ Amtrak Demiryolu New York La Guardia Havaalanı Uluslararası Newark Havaalanı Uluslararası New York J.F.K. Havaalanı (JFK) Metropolitan Ulaşım İdaresi (MTA) Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu

GEREKLİ TELEFON NUMARALARI

(800) 872-7245 (718) 533-3400 (973) 961-6000 (718) 244-4444 (866) 743-3682 (888) 352-9886 (888) 352-9886


Spor

8 Ocak 2014 Çarşamba

ABD VE TÜRKİYE’DE

2013 NASIL GEÇTİ? ADNAN ONARAN NEW YORK - POSTA212

ABD ◗ Boston Maratonu 100 yılın üstündeki bir geçmişle dünyadaki en popüler maratonlardan olan Boston Maratonu 2013 yılını hiç iyi anılarla hatırlamayacak. Her yıl ‘Patriots Day’de koşulan maratonun bu senesine iki kardeşin bitiş çizgisini bombalaması damga vurdu. 117.’si düzenlenen Boston Maratonu’nda 10 saniye ve 100 metre arayla patlatılan bombalar 3 kişinin ölümüne, 264 kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Bombalama olayını gerçekleştiren iki Çeçen kardeşten büyük olanı; 26 yasındaki Tamerlan Tsarnaev ölü, 19 yaşındaki Dzhokhar ise canlı olarak ele geçirildi.

POSTA 212, 2014’e merhaba derken 2013’te Amerika Birleşik Devletleri ve Türkiye’de yaşanan en unutulmaz spor anlarını okuyucuları için derledi NAMAĞLUP VAKIFBANK Voleybolda erkeklerde İzmir temsilcisi ArkasSpor kadınlarda ise Vakıfbank Türkiye şampiyonluğuna ulaşırken Vakıfbank Kadın Voleybol takımı tarihi bir başarıya imza attı. 2013 yılında Türkiye, Avrupa ve Dünya şampiyonluğundaki rakiplerine karşı verdikleri 63 maçı da kazanan Vakıfbank, hem Türkiye hem Avrupa hem de Dünya şampiyonluklarını namağlup olarak elde etti.

Karanlık Super Bowl Amerikan Futbolu her ne kadar ABD’nin en popüler sporu olsa ve geçtiğimiz yılki Super Bowl’da her ne kadar en unutulmazlar arasında yer alsa da 47. Super Bowl, Boston Maratonu ve Lance Armstrong’un doping itirafının gölgesinde kaldı. New Orleans’taki MercedesBenz Dome’da Baltomore Ravens ile San

Fransisco 49’ers arasında oynanan Super Bowl’un 3. çeyreğinin henüz başında son teknolojiyle donatılan stadyumun elektrikleri kesildi. O anda 28-6 önde olan Baltimore 34 dakikalık tamir süresinin ardından şampiyonluğu zor kurtardı. Maçı 34-31 kazanan Ravens 2. kez şampiyonluk sevincine ulaştı. her şeyden daha fazla Super Bowl’da çekişme isteyen NFL yönetiminin böyle bir denemede bulunması teorisi bile haftalarca medyanın ana gündem maddesi oldu...

TÜRKİYE ◗ 2020 adaylık süreci İstanbul, 2020 Yaz Olimpiyatları adaylık sürecinde Madrid ve Tokyo ile finale kaldı. 7 Eylül 2013’te yapılan final oylamasında Madrid’i geride bırakırken İstanbul, 60-36’lik oylamayla Tokyo’nun gerisinde kaldı ve bir kez daha Olimpik Oyunları düzenleme hakkını kaybetti. Oylamada Madrid ve İstanbul’un onurunu bir anlamda doping kesti. Mad-

rid, İspanya’da son dönemde artan yasaklı madde laboratuvarları hakkındaki haberler ve süren davalar süreci etkilerken, Türkiye de doping yüzünden adaylık sürecinde yara aldı. Üst düzey sporcularımızda ülkemizde düzenlenen Akdeniz Oyunları öncesinde, sırasında ve sonrasında 30’a yakın atlet yasaklı madde bulundu. Nevin Yanıt, Eşref Apak ve Binnaz Uslu gibi sporcularımızın dopingli çıkması uluslararası kamuoyunda da yankı yarattı.

Futbolda Avrupa’da ses getirdik Galatasaray 2013’te Süper Lig şampiyonluğuna üst üste 2. kez ulaşırken, sarı-kırmızılılar ayrıca Şampiyonlar Ligi’nde de çeyrek final oynama başarısı gösterdi. Süper Lig ikincisi Fenerbahçe ise UEFA Avrupa Ligi’nde yarı finale kadar yükselse de bu turda Portekizli rakibi Benfica’ya elenerek final şansını yitirdi. 2013-14 sezonunda da temsilcilerimiz Avrupa’da önemli işlere imza attı. Fenerbahçe ile

Beşiktaş, UEFA tarafından şike soruşturmaların devam etmesi gerekçesiyle Avrupa kupalarından men edildi., Galatasaray ile Trabzonspor 2013’ü tur atlayarak tamamaladılar. Galatasaray, Chelsea ile Trabzonspor ise sarıkırmızılıların elediği Juventus ile eşleşti. Öte yandan Süper Lig’de 2013-14 sezonununun ilk yarısını Fenerbahçe en yakın takipçisi Galatasaray’ın 8 puan önünde tamamladı.

F

ormula 1’in efsanevi pilotu Michael Schumacher, 2013’ün son günlerinde Fransız Alpleri’nde kayak yaparken geçirdiği kazanın ardından ölümkalım savaşı vermeye devam ediyor. Eski dünya şampiyonu Schumacher’in menajeri ve doktorları ünlü sürücünün ölüm kalım savaşı verdiğini ve sonucu tahmin etmenin mümkün olmadığını açıkladılar. Kaldırıldığı hastaneden yapılan açıklamada, yedi kez Formula 1 dünya şampiyonu olan 44 yaşındaki Alman sürücünün hastaneye ağır beyin travmasıyla koma halinde getirildiği ve beyin ameliyatı geçirdiği kaydedildi. Anestezi uzmanı Profesör Jean Franço-

is Payen gazetecilere, Schumacher’in hayatını kaskının kurtardığını söyledi ve kask takmamış olsaydı “Bugün hayatta olmazdı” dedi. Payen, Schumacher’i başında oluşan basıncı azaltmak için hemen ameliyata aldıklarını anlattı. Beyin cerrahi Stephan Chabardes ameliyattan sonra çekilen

filmde beynin her iki tarafında “diffüz kanamalı bölgeler” görüldüğünü kaydetti. Doktorlar Schumacher’in sağlık durumunun nereye gidebileceği konusunda ise yorum yapmaktan kaçındılar. Efsanevi pilot, kafasındaki kanamaların olusturduğu basınç sebebiyle daha sonra bir kez daha ameliyata alındı. Menajeri Sabine Kehm, medayayı sürekli olarak bilgilendirme görevini sürdürürken son 5-6 gündür ünlü sporcunun durumunda herhangi bir gelişme bulunmuyor. Koma halindeki durumu devam eden Schumacher’in bu kadar uzun süre yaşamsal fonsiyonlarından uzak kaldığı için iyileşme süreci sonunda tam olarak yaşamını nasıl sürdürebileceği de bir başka soru işareti. CİDDİ DEĞİL DENMİŞTİ Kaza, Fransız Meribel kayak merkezinde Dent de Burgin adlı

(MOSKOVA-POSTA212)Rusya'nın Soçi kentinde, 7-23 Şubat 2014'te yapılacak 22. Kış Olimpiyat Oyunları'nın meşalesi, Rusya'ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan'a ulaştı. Uzaya çıkartılan, Baykal golünün dibine gönderilen ve Kuzey Kutup Bölgesi'nde bulunan meşale, Kazan'a özel trenle getirildi. Olimpiyat meşalesini görmeye gelenler, Volgograd'taki bombalı saldırılar nedeniyle sıkı güvenlik kontrolünden geçirildi. Rusya'nın Yoskar Ola kentinden getirilen olimpiyat meşalesini, Tataristan Spor, Gençlik ve Turizm Bakanı Rafis Burhanov karşıladı. Meşaleyi taşıyanlara Tatar Türklerinin milli tatlısı "çek çek" ikram edildi. Tataristan'da olimpiyat meşalesini 350 kişi taşıdı. Meşale 2013 Kazan Unıversiad Oyunları'nın yapıldığı Kazan-Arena Stadyumu'nda Tataristan Başbakanı İldar Halıkov'a teslim edilecek. Olimpiyat meşalesi Tataristan turundan sonra komşu cumhuriyet Udmurtiye'nin başkenti İşevskiye götürülecek.

NHL ‘Kış Klasiği'nde rekor! (NEW YORK-POSTA212) ABD Buz Hokeyi Ligi NHL'de “Kış Klasiği” adı verilen açık hava maçına Michigan'daki Amerikan futbolu sahası ev sahipliği yaptı. 105 bin kişinin izlediği karşılaşma NHL tarihinin en fazla seyirci çeken maçı olarak kayıtlara geçti. Hokey Ligi NHL'in geleneksel kış klasiği maçı Toronto Maple Leafs ile Detroit Red Wings'i karşı karşıya getirdi. Açık havada yapılan maç için Michigan'daki dev stat bir buz hokeyi sahasına dönüştürüldü. Michigan Üniversitesi futbol takımının maçlarını oynadığı stadın tribünlerini tam 105 bin 491 kişi doldurdu. Böylece Maple Leafs - Red Wings karşılaşması NHL tarihinin en çok seyirci çeken maçı olarak kayıtlara geçti. Toronto Maple Leafs, Tyler Bozak'ın golüyle maçtan 3-2 galip ayrıldı.

Hidayet serbest! (NEW YORK-POSTA212) Orlando Magic'te 7 Ocak tarihine kadar serbest kalması beklenen Hidayet Türkoğlu serbest bırakıldı. 12 milyon dolar yıllık ücretinin yarısını garanti eden Hidayet Türkoğlu 'twitter' hesabından yaptığı açıklamada Orlando şehrini her zaman ikinci evi olarak bileceğini vurguladı ve herkese teşekkür etti. Tecrübeli oyuncunun teklif gelmesi halinde kariyerine NBA'de devam etmek istediği biliniyor.

Lance Armstrong Yıllardır tüm doping suçlamalarını şiddetle reddeden Lance Armstorng sonunda pes etti ve kanser tedavisinin ardından yollara geri dönüp şampiyonluğa uzanan yolda yasaklı madde kullandığını itiraf etti. Oprah Winfrey’in programında itiraflarda bulunan Armstrong böylece kazandığı tüm şampiyonluklar ve ünvanları kaybetmiş oldu. Armstrong dünyanın en zorlu spor müsabakası olarak kabul edilen Fransa Bisiklet Turu’nu kanser tedavisinin ardından tam 7 kez kazanıp adını efsaneler arasına yazdırmıştı.

Efsane yaşam savaşında NEW YORK- POSTA212

Olimpiyat ateşi Rusya’da

F1’in efsanesi Schumacher başta hayranları olmak üzere hemen hemen herkesi üzdü. Halen yoğun bakımda olan ünlü pilot, hayranlarınca yalnız bırakılmıyor

tepenin yamacında meydana geldi. Merkezin yöneticisi Christophe Gernignon-Lecomte, Schumacher’in yardımına iki kayak devriyesinin yetiştiğini ve yakındaki Moutier vadisine götürülmek üzere helikopter çağırdıklarını anlattı. Beyin cerrahi Chabardes Schumacher’in Moutiers’e vardığında iyice kötüleşmeye başladığını bu nedenle Grenoble’a götürülmesine karar verildiğini anlattı. Schumacher yerel saatle 12.40’da yine Fransa’nın güney doğusunda Grenoble’daki daha büyük bir hastaneye sevk

edildi. Sürücünün eşi Corinna ve iki çocuğu da kendisine eşlik ediyordu. 7 KEZ ŞAMPİYON 31 Ocak’da 45 yaşına girecek olan Schumacher 2012 yılında Formula 1 yarışlarından ikinci kez emekliye ayrıldığını duyurmuştu. Schumacher 19 yıllık sürücülük kariyeri boyunca 7 kez dünya şampiyonu oldu ve 91 yarış kazandı. Benetton ile 1994 ve 1995’de iki kez şampiyon olduktan sonra 1996’da Ferrari’ye geçti ve 2000 yılından itibaren arka arkaya beş kez Formula 1 şampiyonu oldu. 2006 yılında emekli olduktan sonra İspanya’da geçirdiği motosiklet kazasında omuriliğinden ciddi şekilde yaralandı. Fakat 2010 yılında iyileşip Formula 1 pistlerine geri döndü ve Mercedes için yarıştı. Üç yıl daha yarıştıktan sonra geçen sene ikinci kez emekliliğini ilan etti. Kaza haberi dünyanın dört bir yanından F1 yarışçıları arasında üzüntüyle karşılandı.

Top 16’ya kabus gibi başlangıç (İSTANBUL-POSTA212)Turkish Airlines Eurolig'de 3 takımla çıktığımız 'top 16'nın ilk maçlarında temsilcilerimiz hüsran yasadılar. E Grubu'nda mücadele eden Anadolu Efes, deplasmanda Barcelona'ya 84-65 mağlup olarak, en farklı yenilgiyi alan takım oldu. Aynı grupta yer alan Fenerbahçe Ülker de Atina deplasmanında sezonun namağlup takımı Olympiakos karşısında sahadan 95-82 mağlup ayrıldı. Galatasaray Liv Hospital ise İstanbul'da Maccabi Electra ile yaptığı F Grubu ilk maçında 90-84 yenildi. E Grubu Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes'in yer aldığı E Grubu'nda Barcelona ve Olympiakos dışında Laboral Kutxa ve Panathinaikos ilk hafta maçlarını kazandı. Galatasaray Liv Hospital'ın mücadele ettiği F Grubu'nda Top 16 turu ilk haftası deplasman takımlarının galibiyetleriyle kapandı. Yapılan 4 maçı da deplasmandaki takımlar kazanırken, Partizan deplasmanında galip gelen Real Madrid, Olympiakos gibi namağlup unvanını korudu. Gruplarda ilk hafta maçlarının sonuçları şöyle:

E GRUBU Unicaja Malaga - Laboral Kutxa: Panathinaikos - Emporio Armani:

79-93 73-57

Partizan NIS - Real Madrid: Lokomotiv Kuban - CSKA Moskova: Zalgiris Kaunas - Bayern Münih:

64-80 77-84 66-84

F GRUBU


Emlak

8 Ocak 2014 Çarşamba

Lüks emlak satışı artıyor Büyüyen emlak pazarıyla birlikte Manhattan’daki lüks evlerin fiyatları geçen yıla göre yüzde 72 arttı. Emlak satışlarında ise 2013’ün son çeyreği bir önceki yılın aynı dönemine göre yükselme gösterdi

Haliç Panorama Evleri 2015 haziran teslim (İSTANBUL - POSTA212) Kahraman Yapı tarafından kentsel dönüşüm projesi olarak İstanbul Gaziosmanpaşa - Alibeyköy aksında inşa edilen Haliç Rezidans projesi 2015 Haziran ayında teslim ediliyor. Projede 1+1, 2+1 ve 3+1 daire seçenekleri bulunyor. Büyüklükleri 58 metrekare ile 146 metrekare arasında değişen üç tip daire modeli yer alıyor. 12 katlı tek bloktan oluşan projede 6’ncı kattan itibaren Haliç manzarası görülebiliyor. DAİRE FİYATLARI Haliç Rezidans Evleri’nde 1+1 daire 163 bin ile 274 bin lira arasında değişirken, 2+1 daireler 312 - 510 bin lira arasında değişiyor. 5 bin 500 metrekare arsa üzerine inşa edilen projede çocuk oyun alanları, fitness center, kapalı otopark, spa ve sauna gibi birçok ultra lüks sosyal aktivite alanı yer almakta.

ew York’ta lüks emlak pazarı büyümeye devam ediyor. New York’ta 100 milyon dolar değerindeki evler yeni emlak pazarının bir gerçeği oldu. Manhattan’da 100 milyon dolar fiyatla piyasaya sunulan evlere artık çok daha sık rastlanıyor.

ulaştı. 2012 yılının son çeyreğinde ise aynı evlerin ortalama satış fiyatı sadece 4 milyon 564 bin dolardı. Satışların da fiyatlar gibi 2013 yılının 4. çeyreğinde 2012 yılının aynı dönemine göre yükseldi. Manhattan bölgesindeki apartman dairesi satışları yüzde 16 oranında artarak iki bin 664’e ulaştığı kaydedildi.

MANHATTAN’DA YÜZDE 72 ARTTI Geçen yıl, Manhattan’da yeni lüks evlerin ortalama satış fiyatı yüzde 72 oranında yükselerek 7 milyon 85 bin dolara

YÜKSELME EĞİLİMİ SÜRECEK Gayrimenkul uzmanları, ekonomideki sıçrama nedeniyle bu yükselme eğiliminin devam edeceğini söylüyor. İnsanlar

N

(NEW YORK –POSTA 212)

artık gayrimenkul almaya daha istekli ve lüks gayrimenkul alıcıları pazardaki fiyatı yükseltiyor. Manhattan dışındaki diğer bölgelerde de benzer şekilde bir fiyat patlaması yaşanıyor. TALEP ÇOK FAZLA Corcoran CEO’su Said Pam Liebman, “Büyük apartman dairelerine yüksek bir talep var. Bu talep hiçbir zaman bu kadar belirgin olmamıştı… Lüks emlak pazarı da akıllı şehir planlamacıları tarafından sunuldu ve trend devam edecek” değerlendirmesini yaptı.

Çinliler Chinatown’ı terk ediyor New York’ta hiç durmadan artan ev, işyeri kira ve satış fiyatları bu şehirde yaşayan Çinlileri de etkiledi. Çinli göçmenler artan fiyatlar nedeniyle New York’un ünlü semti Chinatown’u terk ediyor (NEW YORK –POSTA 212)

N

Altın Vadi Konakları’nda 280 bine daire (İSTANBUL - POSTA212) Rafineri Yapı tarafından İstanbul Beylikdüzü bölgesinde inşa edilen Altın Vadi Konakları’nda satışlar devam ediyor. 6 bin 90 metrekare arsa üzerine inşa edilen ve 17 bin 700 metrekarelik inşaat alanıyla dikkat çeken Altın Vadi Evleri’nin teslim tarihi 2014 Temmuz ayı olarak belirlendi. Toplam 102 konutun yer aldığı proje 5 katlı ve 8 bloktantan oluşuyor. 2+1 dairelerin 280 bin liradan, 3+1 dairelerin 380 bin liradan, 4+1 daireler ise 550-580 bin liradan başlayan fiyatlarla satılıyor. 1+1 dairelerin tükendiği projede 4 bin metrekarelik yeşil alan mevcut. Özel güvenlik hizmetleri, otopark, fitness center, sauna, çocuk oyun alanları, yüzme havuzu, kapalı yüzme havuzu, gibi sosyal aktivite alanları bulunuyor. Banka kredili ödeme seçeneklerinin sunulduğu Altın Vadi Evleri’nde peşin ödemelere yüzde 8 oranında cazip bir indirim seçeneği sunuluyor.

Emlak sayfası A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

ew York’un yükselen gayrimenkul fiyatları, Chinatown dahil bir çok bölge üzerinde büyük bir etkiye sahip. Yükselen konut fiyatlarıyla birlikte Çinli göçmenler ve aileleri için önemli bir yer olan Chinatown yeniden şekilleniyor. Chinatown’da kiralar yükseldikçe göçmenler bölgeyi boşaltıyor. Birçok kişi, beyaz yakalı profesyonellerin akını ve öğrencilerin ev kiralarını yükseltmesi nedeniyle New York Chinatown’u terk ediyor. New York merkezli Asyalı Amerikan Yasal Savunma ve Eğitim Fonu tarafından bu yılın başlarında yayınlanan bir raporda, Boston ve Philadelphia’daki

QUEENS’e 200 milyon dolarlık Kongre Merkezi

Emlak piyasası yükseliyor New York Manhattan’da emlak piyasası 2013’de olduğu gibi yeni yıla da yükselişle girdi. Az sayıda emlak olmasına karşın, talep ve faiz oranlarında yükselme beklentisi nedeniyle satışlarda büyük artış yaşanıyor (NEW YORK –POSTA 212)

GAZETESİ

M emlak sohbetleri

www.emlaksohbetleri.com

işbirliğiyle hazırlanmaktadır. Sayfada yer almasını istediğiniz proje bilgilerinizi bize gönderebilirsiniz. e-mail: erdal@emlaksohbetleri.com

Chinatown’da da uygun fiyatlı konut sıkıntısı yaşandığını gösteriyor. Raporda, Chinatown’da lüks evlerin ve otellerin sayısının arttığına, Asyalı iş adamı ve ailelerin sayısının ise azaldığına dikkat çekiliyor. Eski Belediye Başkanı Bloomberg’i destekleyenler, Bloomberg’in politikalarının New York’ta suç oranının azalmasını sağladığını ve kiraların yükselmesinin şehrin gelişen ekonomisinin bir işareti olduğunu söylüyor. Fakat, Chinatown’da kiraların yükselmesi her zaman burada yaşayanların bölgeyi terk etmesine neden olmuştur. 2010 sayımına göre 2000 yılından beri Çinlilerin yaklaşık yüzde 17’si (6.000) Chinatown’dan ayrılmış.

anhattan emlak piyasasının 2013 yılı boyunca devam eden yükselme eğilimi, dördüncü dönemde de devam etti. Gayrimenkule yatırım yapanlar, 2013’ün son üç ayında Manhattan emlak piyasasını şaşırtıcı bir biçimde canlandırdı. Manhattan’da emlak satışları, 2013 yılının son üç aylık döneminde geçen yıllın aynı dönemine göre yüzde 27 oranında yükselerek 3 bin 297 adet olarak gerçekleşti. Bu dönemde, stoktaki emlak sayısı rekor düzeyde az olmasına rağmen bastırılmış talep ve faiz oranlarının

yükselmesi endişesiyle satışlarda büyük bir artış yaşandı. Aynı dönemde Manhattan’da bir apartman dairesinin ortalama fiyatı yüzde 5.3 oranında artarak 1 milyon 538 bin 203 dolara ulaştı. 2013 yılının genelinde ise Manhattan’da bir apartman dairesinin ortalama fiyatı yak-

laşık yüzde 2 oranında artarak 1 milyon 443bin 753 dolar olarak kaydedildi. Satışlar ise bir önceki yıla göre yüzde 21 oranında yükseldi. Douglas Elliman komisyon şirketi tarafından yayınlanan rapora göre bu yükselme eğiliminin 2014 yılında da devam etmesi bekleniyor.

(NEW YORK-POSTA 212) Çok yakında, Oueens Corona’da büyük bir kongre merkezi, 25 katlı bir otel ve bir apartman kompleksi yükselecek. Fleet Financial Group, 200 milyon dolarlık projeye Haziran ayında başlamayı planlıyor. Şirket, projenin gerçekleştirileceği Citi Field yakınlarındaki bir araba bayiliğinin bulunduğu alanı geçen ay 17 milyon dolara satın aldı. Fleet Financial Group, 106.000-square-foot (9.800 metre kare) büyüklüğündeki kongre merkezine 292 beş yıldızlı otel odası ve 236 daire inşa etmeyi planlıyor. Projede aynı zamanda mağazalar, bir restoran ve park alanı bulunacak. Projeyi destekleyen bazı uzmanlar, bu kongre merkezinin Queens’de iş olanakları yaratacağını ve bölgenin gelişmesine katkı sağlayacağını söylüyor. Fakat projeye karşı olanlar bu bölgede sürekli bir trafik problemi olduğuna dikkat çekiyor. Aktivist Donovan Finn, bölgede düşük ve orta gelirli ailelerin ve göçmenlerin daha iyi eğitim şartlarına ve uygun kiralı evler gibi hizmetlere ihtiyacı olduğunu ve bir kongre merkezinin bu ihtiyaçlar arasında yer almadığını belirtiyor.


Food & Dining

8 Ocak 2014 Çarşamba

New York’un 2013’teki en tatsız yeme içme trendleri Yenilikler güzel ama New York’ta bazı yeme içme eğilimleri artık yemekseverlerin tepkisini çekiyor

TASO Kahve Gecesi Etkinliği

Dilara Erbay

om y@gmail.c dilaraerba

NEW YORK - POSTA212

N

ew York’un yemek sahnesi 2013’te de müthiş hareketli geçti. Yine dünyanın en seçkin şefleri, yemek akımları, yenilikler birbiriyle yarıştı. Ama bazı yenilikçi yemek hareketleri çoğu zaman kabul edilemez, can sıkıcı, hatta çirkin boyutlara geldi. 2013’ün bu en ses getiren “insana bu kadar da olmaz ki dedirten çılgın yemek hareketleri şunlar: ŞEFİN MASASI: Bir süredir yemek alanında, açık mutfakta şefin masası olarak geçen özel olarak rezerve edilmiş masalarda ultra pahalı menülerin egemenliği hüküm sürüyor. Şef’in masasında en ufak bir malzeme bile ya köy pazarlarından özenle seçiliyor ya da başka ülkelerden ithal ediliyor. Menülerdeki sıfatlar ise “sürdürülebilir tarım”, “zanaat”, gibi sıfatlarla bu masalarda tam bir yemek elitizmi

yapılıyor. Tabii sadece tadım menüsü için böyle bir masada 185 dolar ödemeniz gerekiyor. Tabii bu sadece restaurant’a gidip güzel bir yemek yemek isteyenler için değil, daha çok yemeği neredeyse bir araştırma alanı görenler için popüler bir trend.

SANATSAL YEMEKLER: Eğer Kandinsky veya Miro’nun eserlerini görmek isterseniz MoMa’ya veya Guggenheim müzesine gidersiniz. The Elm gibi restaurantlarda artık size böyle resim gibi dizayn edilmiş yemekler bekliyor. Tabii yemeğin neresinden başlayacağını kimse bilmiyor.

UNUTULMASI GEREKEN YEMEKLER: * Öküz kuyruğunu yemeklerde kullanmak çok iştah açıcı bir fikir değil. The Cecil Restaurant’da olduğu gibi ünlü Brezilya yemeği feijoada kasesinde baş köşeye hiç oturmamalı. Zorlama bir hareket! * New York’un 3 yıldızlı en seçkin restaurantlarından West Village’deki The Marlow ışıltısını kaybediyor. Hele ilginç başlıklarla sunulan yemekler havasını yitiriyor. * Truffle Yağı. Birden bazı restaurantlarda truffle mantarından ya da ya da bazı sentetik maddelerden bu tadı veren bir yağ furyası başladı. Artık olur olmaz her yerde kullanılmaya başladı ki yemeklerin tadı kaçar hale getirdi.

KISIK AMPULLER: Restaurantlarda artık mumlar bile insanlardan en uzak yere yerleştiriliyor, ampuller giderek kısılıyor. Fazla parlak ışıkta yemeğe oturmak iyi değil ama bu kadar loş ışıklarda artık yemeği görmek zorlaşıyor.

YERİNE GETİRİLMEYEN SÖZLER: Teorik olarak Fransız-Kuzey Afrika bistroları Paris ve Cezayir arasında gurme bir köprüdür. Ama New York’da bu konseptin bistroları sadece kızartılmış tavuk ve pilavdan oluşan menüleriyle bu iddiayı yerine getiremiyor. YEMEKTE KONUŞMAK YASAK: Gözünüz bağlanarak körlemesine yenen yemekler (blind date) gibi şovlardan sonra şimdi de yemekte konuşmanın yasak olduğu restaurantlar (no-talking EAT) türedi. Akıllara seza…

TACOS İBADETİ: Sıradan bir et, balık veya sebzeleri alın bunu bir tortilla üzerine koyun. İşte Tacos’un altın çağı. ÜNLÜ ŞEFLER: Artık bazı ünlü şefler, yeteneklerini değil para için isimlerini satıyor. Ünlü Japon şef Masuharu Morimoto, Triebeca Canvas’a, “AsyaAmerikan comfort food” gibi komik bir konseptle ismini verdi. Ama sonuç tam bir fiyasko oldu.

STEAKHOUSE: Durmadan steakhouse’lar açılıyor. Eninde sonunda sadece et ve patates yiyoruz, bunun için 135 dolar ödemek çok fazla değil mi?

EKMEK İÇİN YALVARMAK: Restaurantların yemek yerken ekmek getirmesi ve bunun için ekstra ücret istememesi beklenir. Şimdilerde bu tavır pek çok mekanda değişiyor. Ekmek için yalvaranlara kılıf olarak ‘bu şefin konsepti’ deniliyor. VE TABİİ Kİ, KORKUNÇ TATLILAR: Artık iyice deneysel hal alan tatlılar tam bir skandal. En rahatsız edici olan da beyaz truffle’ın üzerine vanilyalı dondurma kondurmak.

(NEW YORK – POSTA 212) Ohio- Cleveland Türk Amerikan Cemiyeti (Turkish American Society of Ohio Cleveland – TASO Cleveland), Ocak ayında bir Türk Kahvesi Gecesi etkinliği gerçekleştirecek. Her ay düzenli olarak tertiplenen ve o aya özel bir konuya ilişkin bir sunumun gerçekleştirildiği Kahve Gecesi’nin bu ayki etkinliğinde yapılacak sunumun konusu Türk Ebru Sanatı olacak. Çeşitliliğin desteklenmesi ve farklı kültürlerden gelen insanların bir araya gelip hoşça vakit geçirmelerinin teşvik edilmesi amacıyla düzenlenen bu etkinlik 10 Ocak Cuma günü 19: 00 ile 21:30 arasında 13303 Madison Ave. Lakewood OH 44107 adresli “Turkish Cultural Center” binasında gerçekleşecek. TASO, Türk Kahvesi Gecesi etkinliğinin tarihinden önce turkishcoffeenight@gmail. com e-posta adresi üzerinden RSVP yapılmasını rica ediyor.

Türk yemekleri pişirme dersi (NEW YORK- POSTA 212) Ocak ayında, Türk Kültür Merkezi Westchester (Turkish Cultural Center Westchester) ve Harrison Halk Kütüphanesi (Harrison Public Library) işbirliğinde bir yemek pişirme gösterimi etkinliği düzenlenecek. Etkinlik katılımcıları, sigara böreği, kısır ve muhallebi gibi lezzetli Türk yemeklerinin nasıl pişirileceğini öğrenecekler. 19 Ocak Pazar günü saat 14:00’da 2 Bruce Ave, Harrison, NY 10528 adresli Harrison Public Library’de gerçekleşecek etkinliğe http://www.turkishculturalcenter.org/cooking-demonstration-at-harrison-publiclibrary/ adresinden isminizi yazdırmanız gerekmektedir.


Kültür Sanat & Etkinlikler

8 Ocak 2014 Çarşamba

VİZYON

Herkül'den romantik komediye dopdolu bir film haftası

HALDU

N ARM

AĞAN

NEW YORK’TA etkinlikleri

New York binbir türlü kültürel, sanatsal, eğlence etkinlikleriyle dolup taşan 24 saat uyumayan müthiş dinamik bir kent. Gidilecek, gezilecek, görülecek çok şey var

BREAKFAST WITH MUGABE (TİYATRO) Zimbabve’yi beyazlara karşı sürdürdüğü gerilla savaşını kazanarak 1980 yılından beri yöneten Roberto Mugabe ülkesinde artık yolsuzluklar, enflasyon, ekonomik başarısızlıklarla anılıyor. Fraser Grace’in yönettiği oyun Zimbabve’nin en güçlü adamının depresyona girmesini ve beyaz bir terapistle bunun üstesinden gelme sürecini konu alıyor. Mugave’nin gerilla savaşı günlerinden kalma paranoyalarının zamanla arttığı biliniyor. 1 saat 35 dakika süren oyunda artık korkularla, halisinasyonlarla iyice hastalanmış bir zihin tiyatroya etkileyici bir biçimde yansıtılıyor. Bilet fiyatları: 25-89 dolar Mekan: Lion Theatre Adres: 410 W 42’nci St, Midtown West www.telecharge.com

THE LEGEND OF HERCULES Tarihin en büyük epik destanlarından biri iddialı bir yapımla beyazperdede. M.Ö. 1200’de Antik Yunan’da bir kraliçe Zeus’un kralın zalim hakimiyetini devirecek bir erkek çocuk sahibi olmak ve zor bir dönemden geçen ülkeye huzur getirme arzusuna dayanamaz. Ancak Prens Hercules gerçek kimliğine ve kaderine dair hiçbir şey bilmemektedir.

Tek bir şey ister: Girit Prensesi Hebe’nin aşkını. Oysa Hebe için Hercules’in ağabeyine söz verilmiştir. Hercules daha büyük bir amacı olduğunu öğrenince bir seçim yapmak zorunda kalır: Gerçek aşkıyla kaçmak ya da kaderinin peşinden gidip dönemin en büyük kahramanı olmak. En büyük efsanelerden birini konu edinen hikaye aksiyon dolu bir destanla anlatılıyor. GÖSTERİM TARİHİ 10 OCAK

THE ADVENTURER THE CURSE OF THE MIDAS BOX

Jonathan Newman tarafından yönetilen, başrollerde Aneurin Barnard, Michael Sheen, Lena Headey, Keeley Hawes ve Sam Neil’in oynadığı fantastik macera filmi “The Adventurer The Curse of the Midas Box” görsel efektler eşliğinde bir aile dramını konu ediniyor. 17 yaşındaki Mariah Mundi (Aneurin Barnard)’nin hayatı, ailesi ortadan kaybolup küçük kardeşi kaçırılınca alt üst olur. Karanlık bir biçimde görkem-

li Prince Regent Hotel’ine giden ipuçlarını takip eden Mariah, çocukları çalan canavarların, ölümcül sırların ve sınırsız zenginlik sunan kayıp eşyaların alemini keşfeder – burada aynı zamanda yıkıcı bir süper güç de bulacaktır. Böylelikle dünyanın inancı ve risk altındaki ailesi ile Mariah, Midas Kutusunun Lanetini açığa çıkarmak için herşeyini tehlikeye atacaktır. GÖSTERİM TARİHİ 10 OCAK

DUMBBELLS

Haftanın en iddialı komedi filmi olan “Dumbbells” talihsiz bir kaza sonucu dizinden sakatlanan eski bir basketbol oyuncusunun Los Angeles’ta ünlülerin uğrak yeri olan bir spor salonunda “iyileşmeye çalışmasını” anlatıyor. Dumbbells bol bol kahkaha vaat ediyor. Yönetmen Christopher Livingston, filmin oyuncuları ise Mircea

(TİYATRO) Jules Verne’nin 1873’te yazdığı dünyaca ünlü çocuk romanı 80 Günde Devrialem’i tiyatroya bu kez Mark Brown uyarladı. Oyun, 19. Yüzyılda bir İngiliz centilmeninin dünyanın ertafını rekor bir zamanda geçmeye yönelik bahsini konu alır. Oyun eleştirmenlerden son derece olumlu yorumlar alıyor. Bilet fiyatları: 32-64 dolar Mekan: New Theater 45.’nci Street’de. Adres: 354 W 45’nci St, Midtown West www.newtheater.co

STRAND BOOK STORE

FUERZA BRUTA

(TİYATRO) Tangonun kalbi Buenoes Aires’ten görsel olarak çok etkileyici bir gösteriyi kaçırmayın. Fuerza Bruta pek çok gösteri unsuru formatını içeren bir karışım bir anlamda. Bir bölümü tekno parti olarak geçiyor, sonra avangard, yenilikçi bir dans anlatımı beliriyor. Bilet fiyatları: 70-89 $ Mekan: Darly Roth Theatre Adres: 101 E15’inci St, Gramecy & Flatiron www.darylrotheteatre.com

(KİTAPÇI) New York’un bu artık efsaneleşmiş kitapçısını ziyaret etmek, kitaplar arasında vakit geçirmek, kentte yapılması gereken aktivitelerden biri sayılıyor. The Strand, yanyana gelse 18 mil uzunluğuna erişecek, 2 milyondan fazla devasa kitap koleksiyonuyla haklı olarak gururlanıyor. Eğer kitapçıda biraz zaman geçirirseniz, Viktorya döneminden bilim kurgu zamanının en zor bulunan, nadide örneklerine ulaşabilirsiniz. Adres: 828 Broadway East Village www.strandbooks.com

ALVIN AILEY AMERICAN DANCE THEATRE (AAADT) Monroe, Jaleel White ve Taylor Cole. GÖSTERİM TARİHİ 10 OCAK

CITY RELIQUARY MUSEUM (MÜZE) New York’da kısa bir tarih yolculuğuna mı çıkmak istiyorsunuz. Özellikle çocuklarınızla hafta sonu gidebileceğiniz, kentin 19. yüzyılın başlarından günümüze yolculuğunu keşfetmek için harika bir fırsat. Giriş ücreti yok, sadece 5 dolarlık bir bağış yapmanız tavsiye ediliyor. Adres: 370 Metropolitan Ave Williamsburg Broklyn. www.cityreliquary.com

BLACK COFFEE

Komedi türünde bir diğer yapım da “Black Coffee” ilişkiler ve aşklar üzerine romantik tarzdan hoşlananları mutlu edecek. Mark Harris hem yönetmen

AROUND THE WORLD IN 80 DAYS

koltuğunda hem de filmin senaryosunu yazmış. Başrolleri Tiffany Hines ve Christian Keyes paylaşıyor. GÖSTERİM TARİHİ 10 OCAK

(DANS) Alvin Ailey ve bir grup siyahi modern dansçı, ilk olarak 1958’de sahneye çıktılar. AAADT’de Alvin Ailey, director ve baş dansçı olarak rol alıyordu. Irk ayrımcılığının belirgin olduğu 60’lı yıllarda grup o denli büyük bir başarı kazandı ki Başkan, John F. Kennedy’nin kültürel temsilci kapsamına giren ilk siyahi dans topluluğu ünvanını kazandı. Grup, New York City Center’da sergilediği performansında Alvin Ailey’in en parlak, en tanınmış yorumlarına yer veriyor. Bilet fiyatları: 25-135 $ Mekan: New York City Center Adres: 131 W 55’nci St Midtown West www.nycitycenter.org

THE KITCHEN (Performans alanı) The Kitchen New York’un belki de en çok bilinen avangard tiyatro ve performans alanı. Soho’daki mekanda aynı zamanda, provakatif, deneysel dans gösterileri de görülmeye

değer. Her gittiğinizde farklı, yenilikçi bir performans bulmanız mümkün. Adres: 512 W 19’ıncı Street, Chelsea www.thekitchen.org


Life & Style

Nurdan Yüzbaşıoğlu

8 Ocak 2014 Çarşamba

nurdanusa@gmail.com

Nostaljik oyunlar ve Kabasakal

H

ayatımız teknoloji sayesinde talan edildiğinden beri eski eğlenceleri unutur olduk. Ipad, bilgisayar, akıllı telefon, play station vs derken bizi esir alan ekranlara daha fazla gömüldük. Bazı tombala, sessiz sinema gibi nostaljik oyunları da ancak yılbaşı geceleri küçük çocukları eğlendirmek için tozlu raflardan indirdik. Benim yaşım itibariyle hatırladığım sokak oyunlarının ise neredeyse adlarını dahi unuttuk. Bizler küçükken sokakta oyun oynamak için kendimizi paralar evlere girmemek için bin bir türlü cambazlıklar yapardık. Körebe, sek sek, lastik, yakan top, yağ satarım bal satarım, 5 taş, köşe kapmaca tüm gün pestilimiz çıkana kadar oynadığımız oyunlardı. Hem kahkahalarla güler hemde ciddi bir spor aktivitesi yapmışçasına enerji harcardık. Ne beynimiz zarar görürdü ne gözlerimiz. Yıllar geçti büyüdük, çocuklarımız oldu. Ayak altında dolaşmasınlar diye 3 yaşından itibaren ellerine bir ipad veya benzeri bir elektronik alet verip onları bu sanal dünyayla taşı ipi göremeden tanıştırdık. Evlerden içeri girmeyen bizlerin çocukları bilgisayardan uzak kalmamak için evden dışarı çıkmaz oldu. Ben bu yeni yıl gecesi evde kızımla monopoly ve bir nevi sessiz sinema gibi oynanan

‘guesstures’ oynayınca bu lezzetleri hatırlar oldum. Nitekim hemen ertesi günlerde arkadaşlarımla toplanıp sessiz sinema oynayarak tekrar eskiye dönüş yaşadık. Ve o kadar gülüp eğlendik ki eminim en kısa sürede tekrarlayacağız. Sizlere naçizane tavsiyem bu konuyu kulak arkası etmeyiniz. Scrabble gibi evde hep beraber oynayabileceğiniz hem kelime dağarcığınızı sınayacağınız hem fiziksel olarak sosyalleşebileceğiniz oyunları hatırlayınız. Çocuklarınıza bizim zamanında hoplaya zıplaya oynadığımız oyunları öğretiniz ve hatta

mümkünse beraberce oynayınız. Kuralları, nasıl oynandığını unuttuğunuz oyunları ınternetten araştırıp bulabilirsiniz, dünya tatlısı ‘Google’ ne güne duruyor. Bir gün de kendi çocukluğunuzda seyretmeye doyamadığınız çizgi filmleri internetten bulup çocuklarınızla birlikte seyredin. O zamanlar çok daha naïf ve masum çizgi filmler vardı. Vampirler, yaratıklar, ışınlarıyla ortalığı yakıp kavuran kötü adamlar yoktu. En kötü adam Temel Reis’in düşmanı Kabasakal’dı onun da hakkından bir tabak ıspanak geliyordu, Heidi, Arı Maya, Çakmaktaşlar, Jetgiller, Temel Reis, Tom ve Jerry bu filmlerden bir anda hatırlayabildiklerim. Bunları küçük çocuğunuzla birlikte seyrederek kendinize bir zaman yolculuğu hediye edin. Hem de şarkıları sadece siz bileceğinizden onları şaşırtmak için de bir fırsatınız olur.

Bisiklet baştacı Londra’da bir mimarlık şirketi bisiklet kullanıcılarını bir nevi baş tacı yapacak bir proje hazırladı. Foster-Partners mimarlık şirketi kurucusu Lord Norman Foster, hazırladığı projede bisiklet kullananlar için 220 kilometrelik banliyö tren hattının üzerine yapılacak bir yol tasarladı. Bu, şehri üstten dolaşacak yola yaklaşık 200 noktadan giriş yapıla-

bilecek ve bisikletçiler burada yaya veya herhangi bir taşıtla karşılaşmadan rahatça gezebilecekler. ‘SkyCycle’ olarak adlandırılan projede her ‘route’ da 12.000 bisikletçi aynı anda gezebilecek, kapasite yaklaşık 6 milyon bisikletçi olacak. Yeni bir sosyalleşme merkezi olması planlanan projenin önümüzdeki yıl hayata geçirilmesi bekleniyor.

Haute hippie Haute Hippie’nin farklı kültürlerden ilham aldığı tasarımlarıyla “boho chic” tarzını yakalayabilirsiniz. 1994’te New York’a taşınan ve moda dünyasındaki kariyerine Calvin Klein’da ofis asistanı olarak başlayan Trish Wescoat Pound, seneler sonra Theory ve Michael Kors’un kadın giyim bölümlerinin başına geçti. 2008’de kendi markası Haute Hippie’yi kurmaya karar veren tasarımcı, iş seyahatlerinde ziyaret ettiği birçok farklı ülkenin kültüründen ilham alıyor. Şık, rahat ve bohem parçalarıyla ünlenen Haute Hippie, New York’ta bulunan üç butiğinin yanı sıra, dünyada 300 mağazada satılıyor.

NEW YORK O’NUN YARATICI TASARIMLARINI ÇOK BEĞENİYOR

TASARIM PRENSESİ Esin Kösoğlu çok yönlü bir sanatçı ve tasarımcı. Kentin sanat merkezi Soho’da konuşlanan Kösoğlu, moda aksesuarları tasarımıyla ilgi topluyor

ERTAN BEZEN NEW YORK - POSTA212

E

sin Kösoğlu 2001’de New York’a gelmiş bir grafik sanatçısı. Daha çok illustrasyon yapıyor, moda aksesuarları tasarlıyor, sanatın her dalı ile ilgileniyor. POSTA212, tasarımları New York’ta giderek beğeni toplayan yeni kuşak Türk tasarımcılarından Esin Kösoğlu ile konuştu. ■ New York’a sizi sürükleyen şey neydi? New York’a 2001’de eğitim amaçlı geldim. Daha sonra eğitimimi burada sürdürmeye ve deneyimlemeye karar verdim.. ■ Bu kentin nesini seviyorsunuz? Burası benim her zaman gelmek istediğim yaşamak istediğim bir şehirdi. New York’un dokusunu, kalabalığını, rengarenk oluşunu sevi-

yorum. Tabii özgürlüğü ve rahatlığı, kendin olma huzurunu yakalamayı seviyorum bu kentte. Çalışmalarımı Soho’da yapıyorum. Soho gerçekten bir sanatseverin soluyabileceği muhteşem bir dokuya sahip. ■ Kent sizi sanatsal olarak nasıl besliyor? New York’ta sistemin sanata verdiği ayrı bir değer, haklar özgürlükler var. Bu anlamda insanların bakış açısı biraz daha farklı olabiliyor. Özgürlükler yaratıcı enerjileri açığa çıkartıyor. Biz de New York”ta yaşayan sanatseverler ve sanatçılar olarak bu enerjilerden besleniyoruz. Özellikle de benim gibi bir grafik artistin gözlemleyebileceği, deneyimleyebileceği, esinlenebileceği rengarenk bir şehir burası. ■ Tasarım anlayışınız nedir? Kullandığım

ikonlar, figürlerde renklerle oynamayı seviyorum ve tabi ki daha çok pop art yapıyorum. Sanırım bu yüzden insanların ilgisini çekiyor, çok tanıdık bir şeyler yakaladıklarını hissediyorum en önemlisi de bu benim için. Sanatın çok özel bir iletişim kanalı olduğuna inanıyorum. Eğer sanata olan ilginiz, kanalınız açıksa dünyaya başka bir pencereden bakabiliyorsunuz. Sanatın formu ne olursa olsun, fırça da, kalem de, keman da aynı aslında. ■ Kendi çalışmalarınızdan söz eder misiniz? Genellikle farklı sanat formlarını bir arada kullanıyorum yani, “mixed media” çalışıyorum. Bu tarzda çalışmayı seviyorum, çünkü kullandığım her sanat formunun farklı bir dokunuşu ve yüzeyi var. ■ Moda aksesuarları tasarımları yaptığınızı biliyoruz… Evet, şu anda kendi resimlerim dışında, kendi tasarımlarımla oluşturduğum, çanta, aksesuar, tişört gibi ürünlerden oluşan bir koleksiyonum var. Tüm aksesuarlar sosial medyada güncellediğim art online store’larda bulunabilir. Esin Kösoğlu’na ulaşmak isteyenler için: www.esinknyc.com

Las Brisas / Acapulco Acapulco (resmi adı: Acapulco de Juarez), Meksika'nın Büyük Okyanusu tarafında, Guerrero iline bağlı bulunan turistik bir şehirdir. Derin, yarım daire şeklindeki bir körfezde bulunur. Şehir 1950'lerde Hollywood yıldızları ve milyonerler için bir kaçış yeri olarak seçilmiş ve günümüzde de hala popülerliğini korumaya devam etmiştir. Meksika'nın en eski ve en iyi bilinen sahil beldelerinden biri olarak bilinir. Acapulco gece hayatı ile ünlüdür ve hala birçok tatilcinin ilgisini çekmektedir. Las Brisas ise Acapulco körfezine tepeden bakan bir tatil cennetidir. Burada genelde pek çok dünya starının yazlık evleri bulunur. Pek çok ev de personeli ile birlikte kısa dönem tatilciler için kiralanabilir. Evler genelde minimum 3-4 odadan oluşur ve küçük gruplar için fiyat bölüşüldüğünde çok da mantıklı fiyatlara tutulabilir.


Dondurucu soğukta yüzdüler

Coney Island’da 1903’den bu yana yapılan ve ‘temizlenme’ anlamına gelen Atlantik Okyanusu’nun buz gibi sularında yüzme etkinliğine bu yıl 2 bin 500 kişi katıldı. Etkinlikte yapılan bağışlar hasta çocuklar için harcanıyor

NEW YORK - POSTA212

N

ew York’ta yaklaşık 2 bin 500 kişi, yılın ilk gününde kendini Atlantik Okyanusu’nun buz gibi sularına bıraktı. Coney Island Kutup Ayıları Kulübü (Polar Bear Club) tarafından 1903 yılından bu yana düzenlenen etkinliğe, dondurucu soğukta titreyen binlerce kişi katıldı. Hasta çocuklar yararına yardım organizasyonlarında kullanılmak üzere katılımcılardan bağış yapmalarının istendiği etkinlik, heyecanlı görüntülere sahne oldu. Sıfırın altında 2 derecede

www.posta212.com

PAUL WALKER’IN ÖLÜMÜNDEKİ ACI DETAYLAR (NEW YORK-POSTA 212) Trajik bir trafik kazasında hayatını kaybeden Paul Walker’ın tüm dünyayı şok eden kazası ile ilgili rapor ve otopsi raporları yayınlandı. Otopsi raporları, Walker ve aracı kullanan arkadaşı Roger Rodas’ın “travmatik ve termal yaralanmaların etkilerinin birleşmesi” sonucu hayatlarını kaybettiğini gösteriyor. Kaza raporunda ise aracın kaza anındaki hızının saatte 100 mil (160 km) ya da daha fazla olduğu açıklandı. Ne yazık ki henüz 40 yaşında hayatını kaybeden Walker’ın, 30 Kasım tarihinde meydana gelen kazada Carrera GT marka aracın yolcu koltuğunda oturduğu ve bu koltuğun kaza anında alev alması sonucu oluşan korkunç yanıklar ve çoklu yaralanmalar nedeniyle can verdiği kesinleşti. Tüm vücudunda ciddi yanıklar olan Rodas ise kafa, göğüs ve boyun travmasından dolayı yaşamını yitirdi. Ne Walker ne de direksiyon başındaki Rodas, uyuşturucu ya da alkol kullanmamış. Walker ve Rodas, hemen hemen aynı anda yaşamlarını yitirmişler. Yetkililer; 38 yaşında hayatını kaybeden deneyimli sürücü Rodas’ın, kaza anında 100 mil ya da daha hızlı gittiğini ve aracın bilinmeyen bir nedenden dolayı kontrolden çıktığını söylüyor. Ayrıca, kazanın olduğu caddenin temiz, iyi aydınlanmış ve boş olduğu belirtiliyor.ediliyor. İşin en ilginç yanı ise ne sahipleri nede belediye ekiplerinin tarafından kaldırılmıyor olmaları...

almışım gibi hissettim. Tüm vücudum güzel bir hisle karıncalandı”, “Bu gelenek sizi ele geçiren korkulardan kurtulmanızı ve yeni bir yıla temiz bir başlangıç yapmanızı sembolize ediyor” yorumlarını yaptı.

8 Ocak 2014 Çarşamba

• YIL 1 • SAYI 34

59 yıllık şişeden küresel ısınma çıktı

Kanada’nın Kutup bölgesinde 59 yıl önce buzullara bırakılan bir şişe bulundu. Şişenin içinden çıkan mesaj küresel ısınmanın en önemli kanıtı oluverdi AHMET BUĞDAYCI NEW YORK - POSTA212

B

ilim dünyası şimdi bir şişede bulduğu mesajı konuşuyor. İşin ilginç tarafı, bulunan şişedeki mesaj bundan 59 yıl önce yazılmış ve küresel ısınmayla ilgili uyarılar içeriyor.

ŞİŞE BİLİM ADAMINA AİT Şişedeki mesaj Kanada’nın Kuzey Kutbu yakınlarında, üzerinde kimsenin yaşamadığı War Hunt Island adlı bir adanın kayalıklarında iki araştırmacı tarafından bulundu. Ortalama ısının eksi 18 olduğu ada, en yakın yerleşim merkezine 800 kilometre uzaklıkta yer alıyor. Biyolojist Warwick Vincent ve Denis Sarrazin adlı iki araştırmacı, bir buzul parçasını kazarken buldukları şişedeki mesajın Ohiolu yerbilimci Paul T. Walker’a ait olduğunu açıkladılar. 10 Haziran 1959 tarihinde 25 yaşında olan Jeolist Walker, buzulların eriğinden şühhelenmiş.

FACEBOOK’A TOPLU DAVA (NEW YORK-POSTA 212) Kaliforniya eyaletinde açılan davada Facebook, “kullanıcılarının özel mesajları izinleri olmadan okumak ve reklam verenlere, pazarlamacılara ve veri madencilerine satmakla” suçlanıyor. Facebook kullanıcısı olan Michael Hurley ve Matthew Campbell’in tüm ABD kullanıcıları adına açtığı dava görülür ve Facebook aleyhine sonuçlanırsa şirket gün başına yaptığı her gizlilik ihlali için 100 dolardan 10.000 dolara kadar tazminat ödeyecek. Ayrıca Facebook, reklam verenleri ile ilgili gizli pek çok bilgiyi açıklamak zorunda kalabilir. İddialara göre Facebook kullanıcı veri ve profili çıkarmak amacıyla, kullanıcıların izni olmadan sistematik olarak mesajlara müdahale ediyor ve mesajları anlamlandırıyor. Söz konusu kullanıcıya göstereceği reklamları da buna göre belirliyor. Sonra da bu bilgileri reklam şirketleri ve pazarlamacılarla paylaşıyor. Facebook ise hakkındaki iddiaları yalanlayarak böyle bir şeyin söz konusu olmadığını savunuyor. Facebook sözcüsü, “Bu davanın tutar tarafı yok ve kendimizi güçlü bir şekilde savunacağız” dedi. Geçmişte de gizlilik politikaları dolayısıyla eleştirilen Facebook’un güvenlik şefi Joe Sullivan, 2012 yılında verdiği bir röportajda pedofilleri tespit etmek için kullanıcıların yazışmalarını okuduklarını resmi olarak doğrulamıştı. Öte yandan Facebook kişisel mesajları okumakla suçlanan tek şirket değil. Google da uzun zamandan beri Gmail kullanıcılarının e-maillerini okumakla suçlanıyor.

mayo ve eğlenceli kostümleriyle maceraya hazır olan katılımcılar, etkinlik öncesinde Coney Adası Plajı girişinde dans etti. Yeni yıla başlarken “temizlenme” anlamı taşıyan etkinlikte, başlama işaretiyle kendini soğuk sulara atan katılımcılar ilginç tepkiler verdi. Bazıları, “Ölüyormuşum gibi hissettim”, “Korktum ve üşüdüm. Dünyanın sonu gelmiş gibiydi” diye çığlıklar atsa da bu etkinliğin cesur katılımcıları “Soğuk su insanı canlandırıyor”, “Büyülü bir ilaç

BUZULLAR ERİYOR Walker mesajında, şişenin yerleştirildiği kayalık yığınla yakındaki buzul arasındaki mesafeyi 1.2 metre olarak ölçmüş ve

ve bu notu bulanların bu ölçümü yeniden yapmasını, bulguları Ohio’daki adresine göndermelerini istemiş.

OLAĞANÜSTÜ BİR SEZGİ Buzulların zamanla eridiğinden şüphelenen Walker, bu notu yazdığı yıl felç geçirerek ölmüş. Araştırmacı Vincent, buzulların eridiği gibi bir bilginin olmadığı o yıllarda, Walker’ın global ısınmayla ilgili sezgisinin olağanüstü bir durum olduğunu söylüyor. Vincent, “Ancak o bu ölçümü yaparak geleceğin bilimadamalarına karşılaştırma yapabilecekleri çok önemli bir referans bilgisi vermiş oldu” diyor. VASİYETİ YERİNE GELDİ Vincent ve Sarrazin, mektuptaki talimatı yerine getirerek söz konusu ölçümü yeniden yaptılar ve buz kütlesi ile taş yığını arasındaki mesafenin ciddi bir şekilde büyüdüğünü gördüler. Aradaki mesafe 1.2 metre’den 101.5 metreye çıkmıştı. İki araştırmacı Walker’ın vasiyetini yerine getirerek mesajdaki bulguları Ohio Üniversitesi’ne ilettiler ve şişeyi içindeki mesajla buldukları yere bıraktılar. Şişeyi bulacak kişinin ölçümü tekrarlaması ve bulgularını Quebeck Üniversitesi’ne göndermesini eklemeyi unutmadılar.

EN KALIN BUZ KABUĞU Bu çarpıcı bulgu, Kutuplardaki ısınmaya ve buzulların erimesine bir başka kanıt olarak gösteriliyor. Kanada’nın hava sıcaklığıyla ilgili yapılan en son araştırma, ülkede ortalama hava sıcaklığının son 44 bin yılın en yükseği olduğunu ortaya çıkarmıştı. Vincent araştırmasında ayrıca buz kütleleri üzerindeki buz kabuğunun da erimeye başladığını ortaya koydu. Dünyanın en kalın buz kabuğuna sahip adadaki buz kabuğu 33 katlı bir binanın yüksekliğindeydi. Vincent bu değişimin son 10 yıl, özellikle de son iki yılda gerçekleştiğini belirtti.

Bisiklet hırsızları da özel

Dünyanın en ünlü kenti olan New York ilklerin de sahibidir. Bu kentin bisiklet hırsızları da başka ülkelerdekine benzemiyor. Bisikletin tamamını almak yerine parçalarını çalıyorlar ERTAN BEZEN NEW YORK - POSTA212

H

erkesin bildiği gibi New York Sadece Amerika’nın değil dünyanında merkezi konumunda… Bununla birlikte hayat pahalılığı ve insanların para kazanmak için adeta birbirleriyle yarıştığı ve her türlü fırsatı değerlendirmeye çalıştığı kozmik bir şehir… İnsanların yaşam, para kazanma telaşı ve az para harcama düşüncelerinden biri de ko-

lay ve bedava yoldan bir takım ihtiyaçlarını karşılamak. Bunlardan biri de bisiklet parça vurgunculuğu. New York’ta inanılmaz bir şekilde bisiklet parçası hırsızlığı var. Hırsızlar daha çok bisikletleri değil de parçalarını çalıyorlar. Çevrenizde gördüğünüz farklı

noktada bisikletlerin sırayla seleleri, gidonları, frenleri, pedalları derken bisikletlerin en son direklere bağlı ana gövdeleri kalıyor onların da belirli bir kısmı direğe bağlı olduğu ve sökülemedikleri için oldukları yerde çürümeye terk ediliyor. İşin en ilginç yanı ise ne sa-

hipleri nede belediye ekiplerinin tarafından kaldırılmıyor olmaları... Bisikletlerin bir parçasını çalmak New York’ta çılgınlık derecesine varmış. New York’ta bisikletinizle gezmek isterseniz, onu park ettiğiniz yerden emin olun...


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.