POSTA212 - SAYI 25

Page 1

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan Posta212’ye konuştu:

‘Türkiye bölgenin lideri’

Cumhuriyet Bayramı’mızı

COŞKUYLA KUTLADIK

Bakan Çağlayan, Türkiye’nin Batı Asya bölgesinde son 6 yıldır en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken ülke olan Suudi Arabistan’ı geride bırakarak birinci olduğunu açıkladı. 6’DA

Amerika’da yaşayan Türkler, başta Washington ve New York olmak üzere bulundukları şehirlerde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı coşkuyla kutladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 90. kuruluş yıldönümü nedeniyle balolar düzenlendi, resepsiyonlar verildi... »15’TE

»

HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

Cadılar Bayramı kana bulandı ■ Her yıl 31 Ekim’de kutlanan Cadılar Bayramı,

New York’ta renkli görüntülere sahne oldu. Bayram gecesi New York’un değişik bölgelerinde 3 esrarengiz cinayet işlendi. Sır dolu üç cinayetin failleri henüz yakalanamazken, New York polisi şehir çapında geniş kapsamlı bir soruşturma başlattı. »16’DA

Kılıçdaroğlu, Amerika’ya hazırlanıyor ■ Cumhuriyet Halk Partisi Genel

Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu ay sonuna doğru Amerika’ya gelecek. Kılıçdaroğlu’nun ziyareti öncesi Washington’a gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ve ekibi alt yapıyı oluşturmak için titiz bir çalışma yürütüyor. Erdoğan Toprak ve ekibinin ABD Kongre üyelerinden davet aldığı da biliniyor. » 11’DE

FED’den ‘değişiklik yok’ kararı » 7’DE

MARMARAY tarihi değiştirdi

GAZETESİ

BDP ve Ermeni Taşnak Partisi Washington’da buluştu

BDP ve Ermeni Taşnak

Partisi kol kola.... Selahattin Demirtaş’ın Başkanlık yaptığı BDP’liler, Washington’da Ermeni terörüne destek veren Türk düşmanı ve Türkiye’den toprak talebi olan Taşnak Partisi temsilcileriyle gizemli bir toplantı yaptı.

Taşnak Partisi, 4T projesini hayal ediyor. Yani, ‘Teröre destek, Teröriste yardım, sözde Ermeni soykırımı için Tazminat ve Toprak talebi. BDP heyetinin bu toplantıda neyi amaçladığı belli değil.

Ahmet Ravalı (Kutsal ittifak) Ahmet Buğdaycı (Taşnaklarla yakınlaşma) ve İlhan Tanır (Diasporanın 2015 stratejisi)

‘İç savaşın içinde günlük yaşam’ ■ İç savaşın sürdüğü

Yemen’de günlük hayat da devam ediyor. Ancak karmaşa hakim. Turistler böyle bir kültürden gelen toplumun nasıl bu kadar geri kaldığını anlamakta zorlanıyor. Hüseyin Tuncer POSTA 212 okurları için Yemen’in günlük hayatını anlattı ve görüntüledi. 11’DE

YEMEN’DE HAFTALIK ÜCRETSİZ

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

GAZETESİ

30 Ekim 2013 Çarşamba

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 24

» 8 - 9’DA

Siyahi müşterilere » ırkçı tavır 4’TE

TÜRK DÖNERİ FABRİKASYON ÜRETİME GEÇTİ

»

■ ABD’nin çok satan gazetesi Wall Street

Yoğun polisiye önlemlerle yapıldı

Journal, “İstanbul metro projesi, tarihi sürprizleri ortaya çıkarıyor” başlıklı haberinde, projenin 35 bine yakın arkeolojik eserin topraktan çıkarılmasına olanak sağladığına dikkat çekti. »12’DE

Obama’nın danışmanından tuhaf tweet » 5’TE

6 Kasım 2013 Çarşamba

www.posta212.com • YIL 1 • SAYI 25

■ New York Maratonu geçen pazar günü

U

ARATON

RK M NEW YO

koşuldu. Koşuya güvenlik önlemlerinin yoğunluğu damga vurdu. 50 bin kişinin katıldığı koşuda herkes tek tek arandı. New York maratonunu kadınlarda Kenyalı Priscah Jeptoo , erkeklerde ise yine Kenya’dan Geoffrey Mutai, kazandı. 2’DE

»

Göçmenlik

reformu 2015’e

sarkabilir

■ Göçmenlik Yasa Tasarısı Cumhuriyetçilerin

engellemesi nedeniyle yılan hikayesine döndü. Önümüzdeki yıl da Kongre seçimleri yapılacak. Bu yüzden milyonlarca göçmenin umutla beklediği bu reform tasarısının çıkması 2015’e sarkabilir.

» 13’TE

»5’TE


Toplum Yaşam

6 Kasım 2013 Çarşamba

Namık Tan ile ‘Türk Kahvesi sohbetleri’

Mehveş Koçak mehveskocak@posta212.com

Bu kadınlar, adamı yorar! BAŞÖRTÜSÜNÜ türbana çeviren zihniyeti, onu siyasete alet eden karşıt ve yandaş düşünceyi eskiden beri bağnaz bulurum. Giyinme özgürlüğü, en az yaşam hakkı kadar saygı duyulması gereken bir konu. Kadın giyiminde iki turlu kadın her zaman uçlarda görünmüştür. Biri; abartlı dekoltesi ile dişiliğini öne çıkaran kadın, ikincisi; değişik şekillerde türban takip dini görüşünü, düşünce biçimini yansıtmaya çalışan kadın. Kabul edelim biz bu iki kadın tipine her zaman bakarız ve inceleriz çünkü alışılmışlığın dışındadırlar. Nerde? Siyaset sahnesinde, çalışma hayatında, okulda, televizyonda....vs Bu iki kadın tipi, insanı her zaman yorar. Çünkü onlarla aranızda aşmanız gereken bir duvar vardır, yaşam biçimlerinin altı kalın bir çizgi ile çizilmiştir. Sizden özen beklerler. İkisi de yaptığı iş ve bulunduğu konumdan çok giyimiyle, yaşam tercihi ile dikkat çeker. ilgi, onların işinden çok, düşünce biçimlerine doğru kayar. Acaba el sıkışır mı ? Ya da yanına otursam yanlış anlar mı ? İş yemeğine çıkabilir miyiz ? Kartını alsam yanlış mı anlar mı? Henüz mini etekli, askılı elbiseli ya da dar pantolonlu bir milletvekili bayanımız olmadı ama türbanlı bayan vekiller siyeset sahnesinede bu şekilde girmeyi başardı. Şaşırdık, tartıştık ama alışacağız ! Herşeye alışıyoruz, demokrasi ve özgürlükler adına buna da alışacağız, beraber barış içinde yaşamayı, insana insan gibi bakmayı öğreneceğiz. Eğer aynı demokrasiden bahsediyorsak bir gün eşcinsel milletvekilini de orda göreceğiz. Hatta iki eşcinsel milletvekili çıkıp evliliklerini kürsüden ilan edecek.Aynı özgürlüğü kullanarak milletin meclisinden hak elde eden, türbanlı milletvekilleri de buna alkış tutacak. Yaşasın çok renkli Türkiye diyecek ! Ben bundan eminim ya siz?

Türk derneklerine ‘BM’ye girin’ çağrısı (ZEYNEP ÖZ / NEW YORK – POSTA 212) New York merkezli “The Light Millennium” (Işık Binyılı) organizasyonunun BM Daimi Temsilcisi Bircan Ünver, Amerika’daki sivil toplum kuruluşlarının Birleşmiş Milletler’e üye olmasını hedefleyen bir proje üzerinde çalışıyor. “The Light Millennium” gibi Türk kökenli, New York çevresinde kurulmuş ve Federasyon’a üye olmayan en az 20 derneğin ve kuruluşun mevcut olduğunu söyleyen Bircan Ünver, “Türk dernekleri BM’nin sivil toplumlara açtığı ve BM’ye dahil ettiği “Department of Public Information”a veya “Economic and Social Council’e (ECOSOC) üye olabilirler” dedi.

(WASHINGTON – POSTA 212)

New York Maratonu’nda güvenlik ön plandaydı

Washington Türk Amerikan Derneği’nin (ATA-DC) ev sahipliğinde düzenlenen “Geleceğin Liderleri ile Türk Kahvesi Sohbetleri” etkinliğinin bu haftaki konuğu Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Namık Tan olacağı duyuruldu. ABD toplumunun genç nesil üyeleriyle etkileşimi kuvvetlendirmek amacıyla “Geleceğin Liderleri ile Türk Kahvesi Sohbetleri” etklinliğinin bu haftaki konuğu ABD Büyükelçisi Namık Tan olacak.

Kanlı Boston Maratonu’nun ardından, yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı New York Maratonu görülmemiş güvenlik önlemlerine sahne oldu

S

(NEW YORK - POSTA 212)

andy Kasırgası’ndan nedeniyle bir yıl aradan sonra geçen pazar günü tekrar koşulan New York Maratonu’na alınan geniş güvenlik önlemleri damga vurgu. Nisan ayında 3 kişinin öldüğü ve 260’dan fazla kişinin yaralandığı Boston Maratonu’na yapılan bombalı saldırı nedeniyle New York Maratonu’nda alınan güvenlik önlemleri en üst düzeye çıkarıldı. Bagaj taramalarının yanı sıra helikopterlerin gözetleme uçuşu yaptığı New York Maratonu parkuruna en az bin 500 kamera yerleştirildi. İlk defa metal dedektörlerin kullanıldığı maratonda, koşucular yerlerini almadan önce sıkı güvenlik önlemlerinden geçirildi. Bomba köpekleri ve tüplü dalgıçlar köprüleri ve kıyı şeritlerini taradı. Terörle mücadele polisleri, koşucuları taşıyan feribotlara eşlik etti. Yaklaşık 50 bin koşucunun katıldığı New York maratonunu kadınlarda Kenyalı Priscah Jeptoo, parkuru 2 saat 25 dakika 7 saniyede koşarak birinci oldu. Erkeklerde ise yine Kenya’dan Geoffrey Mutai, aynı parkuru 2 saat 8 dakika 24 saniyede koşarak ikinciliği elde etti. Jeptoo ve Mutai, Central Park’ta binlerce kişi tezahürat ederken bayraklarını dalgalandırdı. New York Mara-

Boston’da hem festival hem de 29 Ekim coşkusu tonu’nu kazanan iki Kenyalı koşucu, 100’er bin dolar para ödülü kazandı. Oregon eyaletinden Ryan Vail ve Colorado’dan Adriana Nelson, kadınlarda ve erkeklerde yarışı ilk tamamlayan Amerikalılar oldu.

18. Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali’nin açılışı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı coşkuyla kutlandı (NEW YORK – POSTA 212) New England Türk Amerikan Kültür Dernegi (TACS-NE) Başkanı ve Festival Direktörü Erkut Gömülü, Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali’ni Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü olan 29 Ekim’de bayrak töreni ile başlatıyor olmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirtti. Gömülü, her yıl modern Türkiye’nin doğuşunu “Anadolu’nun Renkleri” temalı kültür ve sanat festivali aracılığıyla kutlamaktan ve Bostonlular’la paylaşmaktan kıvanç duyduklarını söyledi.

VALİDEN KUTLAMA Festivalin açılışının yapıldığı törende, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 90’ıncı yılı ve 18. Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali’nin başlangıcı nedeniyle, Boston Belediye Başkanı Thomas M. Menino’nun Boston’da ve Massachusetts Valisi Deval Patrick’in de eyalet çapında 29 Ekim’i ‘Türk Cumhuriyet Günü’ ilan ettikleri dair açıklamaları okundu. Boston Başkonsolosu Burak Karartı, vatandaşların ve soydaşların Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayıp toplumsal dayanışmanın önemine dikkat çektiği konuşmasında, Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali’nin Boston’un kültür ve sanat ortamına önemli katkıda bulunduğunu ifade etti. 1996’dan beri yapılagelen Boston Türk Kültür ve Sanat Festivali, bu yıl 29 Ekim - 15 Aralık tarihleri arasında gerçekleştiriliyor. “Anadolu’nun Renkleri - Colors of Anatolia” temalı festival programı, sergiler, sunuşlar, filmler, konserler, Türk yemeklerinin tanıtımı gibi geniş bir yelpazede gerçekleştiriliyor. Festival’in ana sponsorluğunu Turkish Cultural Foundation (TCF), Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tanıtma Fonu ve Türk Hava Yolları yapıyor. Festivale ilişkin daha fazla bilgiye ise festivalin resmi web sitesi olan www.BostonTurkishFestival.org adresinden ulaşılabiliyor.

Ali Çınar en iyi Sivil Toplum lideri seçildi (NEW YORK – POSTA 212) Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) Başkanı Ali Çınar, Çağdaş Demokratlar Birliği tarafından yılın en iyi sivil toplum lideri seçti. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 90’ıncı yılı münasebetiyle Çağdaş Demokratlar Birliği tarafından düzenlenen Yılın Adamları Ödülleri gecesinde TADF Başkanı Ali Çınar Sivil Toplum Lideri ödülüne layık görüldü. 26 Ekim Cumartesi günü Ankara’da düzenlenen ödül töreninde, TADF Başkan Çınar’ı temsilen, ödülünü TADF Türkiye Temsilcisi Uğur Kılıç alırken, Çağdaş Demokratlar Birliği seçici kurul üyelerinden Vedat Çelikbaş, ABD’de gerçekleştirdiği aktif ve başarılı çalışmaları nedeni ile Çınar'ın bu ödüle layık görüldüğünü belirtti.


Güncel &Toplum

6 Kasım 2013 Çarşamba

TÜRK DOSTLUK GRUBU ÜYE SAYISI 144’E ÇIKTI Amerikan Kongresi’ndeki Türk Dostluk Grubu üyelerinin sayısı 144’e çıktı. Böylece ABD Kongresi’nin Dostluk Grubu’nda en fazla üyeye sahip ülkeler arasında Türkiye üçüncü sıraya yükseldi Başkanı Ali Çınar, hem yerel hemde Federal seviyesinde Türk toplumunun sesini duyurmak ve ilişkionnecticut Kongre Üyesi Elileri arttırmak için aralıksız olarak zabeth Esty ve New HampsAmerikan Temsilciler Meclisi üyehire Kongre Üyesi Ann M. leriyle ile görüşmeye devam ettiKuster, ABD Kongresi’ndeki Türk ğini söyledi. Dostluk Grubu üyelerinin sayıÖzellikle sekiz eyalette Türk sının 144’e çıktığını açıkladı. 144 Dostluk Grubuna yeni üyeler yapüye sayısıyla, ABD Kongresi’nde mak için çok çaba sarDostluk Grubu’nda fettiklerini belirten Çıen fazla üyeye saEN FAZLA ÜYE nar, TCA ve ATAA gibi hip ülkeler arasında N TEKSAS’TA kuruluşlar ile ortak Türkiye üçüncü sıra- En fazla Türk Dostluk Grubu’na şekilde çalışmalar yaptıklarıda bulunurken, Türk üyesi olan eyaletler şu Texas (17) 1. nı belirtti. Çınar şöyle Amerikan Dernekleri North Carolina (9) 2. devam etti ‘’ ABD’de Federasyonu (TADF), (7) York New 3. Indiana (7) 4. yaşayan Türk vatanTürk toplumunun daşlarının yaşadıklasesini duyurmak ve rı bölgedeki yerel ve federal temilişkileri arttırmak için, hem yerel silcileri tanımaları,randevü alıp hem de federal seviyede temsilcigörüşmelerinin çok önemi var. ler ile aralıksız bir şekilde görüşBizler varlığımızı ve sesimizi duyumeye devam ettiğini açıkladı. ramazsak ülkemiz lehine yapılan çalışmaları engellememiz ve res8 EYALETTE TÜRK DOSTU YOK mi temsilcileri eğitip bilinçlendirAmerikan kongresinin Türk memiz çok Dostluk Grubu üyeleri arasında 89 zorlaşır’’ dedi. Cumhuriyetçi Partili , 55 Demokrat Partili üye bulunuyor. ABD’de buELİNİZİ TAŞIN ALTINA KOYUN lunan 50 Eyaletten 8 eyalette ise hala Türk Dostluk Grubu üyesi buHerkesin elini taşın altına kolunmuyor, Bu Eyaletler şöyle : Deyarak ortak çalışmasını arzuladıkleware, Rhode Island, Massachularını söyleyen Çınar, Yıl sonuna setts, Vermont, Maine, Michigan, kadar 10’un üzerinde Kongre ÜyeMontana ve Hawaii. leri ile görüşeceklerini söyleyen Çınar,Türk lobisinin eskiye oranla güçlendiğini ve bunu da 144 Türk ALİ ÇINAR ÇALIŞIYORUZ Dostu grubu üyesinin olmasının Konuyla ilgili POSTA 212’ ye bir bir rakamsal ispatı olduğunu açıklama yapan Türk Amerikan sözlerine ekledi. Dernekleri Federasyonu (TADF) NEW YORK - POSTA212

C

LOBİCİLİKTE İLERLİYORUZ KALİFORNİYA - POSTA 212

K

aliforniya Türk Amerikan Derneği (TAAC) Başkanı Berk Evrensel, Amerikalıların Türkler konusunda giderek daha çok bilinçlendiğini, bu durumun lobicilik faaliyetlerini olumlu yönde etkilediğini söyledi. TAAC Başkanı Evrensel, Türk derkekleri olarak lobicilikte eskiye oranla çok daha iyi bir noktada olduğunu belirterek. “Türklerle ilgili, Amerikan toplumunda eskiye

oranla daha fazla bilinçlenme yaşanıyor. Bu da lobicilik faaliyetlerimizi olumlu yönde etkiliyor. Bu sayede bu yıl San Francisco, Sacramento, San Jose, Woodland gibi bir çok şehirde Cumhuriyet Bayramımızı ilan ettirdik” diye konuştu.

“İLGİDEN MEMNUNUZ” TAAC Başkanı Berk Evrensel, “San Fransisco Fahri Konsolosumuz Bonnie Joy Kaslan, Sacramento Fahri Konsolosumuz Laurance

O’Connell ile son derece kuvvetlli bir ilişkimiz var. Ayrıca, Seattle Fahri Başkonsolosumuz Ufuk Gökçen ile yıllardır beraber çalışıyoruz ve fikir alışverişinde bulunuyoruz. San Francisco Ticaret Ateşemiz Ebru Gülsoy da her zaman kapısını bize açık tutuyor” diye belirterek “Türk hükümetinin, özellikle bir süredir unutulmuş Batı Yakası’na da ilgi göstermeye başlamış olması ve bu yolda bazı adımlar atması bizi çok sevindiriyor” diye belirtti.

Doğan Uluç doganuluc@aol.com

Daha çok rüya görürsün

METRO istasyonuna inerken anide dört sivil polis üzerine çöktü. Birlikte Kayla’yı duvara yapıştırdılar. Dört çift el, hayli yapılı genç kızın vücudunu tepeden tırnağa sıvazladı. Ateşli, kesici silah, zararlı madde bulamadılar araştırmada. Arkadan soruşturma başladı: ‘’ Nerede oturuyorsun? Manhattan’a niye geldin? Barneys mağazasında alışveriş yapacak paran var mı?’’Celine’e 2,504 doları nasıl ödeyeceksin, kolunda taşıdığın Chanel çantayı da?’’ İkinci çocuğuna hamile Kayla, kendisini sorgulayan kadın polise hayat hikayesini özetledi. Çalıştığı malzeme deposunu, hesap açtırdığı bankayı, geçici banka kartını, rengini beğendiği Celine çantasını, Barneys’de alışverişini anlattı. Marka meraklısı genç annenin sorgulanması saatlerce sürdü. Sivil polis bankanın verdiği geçici ATM kartını enine boyuna bükerek katlayarak numaralarını bozarken hemcinsini sahtecilikle itham etti. Çanta alışverişinde Kayla’yı ‘fişleyen’ bir Barneys çalışanı polislere sürekli bilgi verdi. 21 yaşındaki Kayla sorgulama sırasında tartaklandı. Erkek kardeşinin N.Y.ta resmi polis olmasına da detektifler kulak asmadı. Banka müdürü Kayla’nın ifadelerini doğrulayınca Brooklyn’li genç anneye suçlu damgası vuramadılar. Kayla’nın suçu(!) ‘siyah tenli’ olmasıydı. İkinci doğumu yaklaşan Kayla Phillips N.Y. polisi ile Barneys aleyhine ırkçılık davası açtı. ‘Pandora’nın Kutusu’ aralanmıştı. Queens Teknik Koleji öğrencisi Trayon Christian’da benzeri tecrübe geçirmişti. Barneys’den 349 dolarlık kemer satın alan siyahi kolejliyi mağazanın çağırdığı polisler tutukladı. Kelepçeye vurulan 19 yaşındaki Trayon özel bir odada iki saatlik sorgu sonunda suçu tesbit edilmeyince serbest bırakıldı. Ailesi, Barneys ve polis aleyhine ırkçılık davası açtı. Davalar hakında konuşan N.Y. İnsan Hakları Komitesi Başkanı Patricia Gatling ‘’1940’larda üç harpte çarpışan havacı binbaşı babam bir araba satın almak istediğinde ‘bir zencinin nakit 5 bin doları olamaz.’diyerek tevkif edildi. O günlerdeki insan hakları ihlalleri hala canlı. Barneys ve N.Y. polisinde ırkçılık suçlularını şiddetle cezalandıracağız.’’diyor. Irkçılık davaları siyahi toplumda değişik tepkilere ve bölünmelere yol açtı. Rap yıldızı Jay Z 20 Kasım’da Stockholm’da Barneys’le birlikte moda şovu sergileyecek. Jay Z , Barneys CEO’suyle yakın ilişki içinde. Amerika’da siyahiler Beyonce’nin rap’çı kocasının Barneys’le tüm ilişkilerini kesmesini istiyor. Rap’çi Stockholm’da basının sorularını yanıtlamaktan kaçındı. Bazıları dev projeleri kaçırmanın toplum yararına olmayacağı görüşünde. Tartışma devam ederken aktör Rob Brown ırkçılık fişlenmesinin son kurbanı oldu. Rob, annesi Myra’ya kolej mezuniyeti hediyesi olarak 1350 dolarlık saat almaya gittiği Macy’s de üç sivil polisin çemberine düştü, kelepçelendi, dev mağazada sorgulandı. Ünlü aktör Sean Connery ile ‘Finding Forrester’ de başrol oynayan, HBO TV dizisi ‘Treme’de trompetçi Lambreaux’u canlandıran Brown ‘’Sahte kredi kartla alışveriş yaptığım iddiasıyla tutuklandım, yüzlerce insan önünden kelepçeyle geçirildim. Ama en çok annemin diploma törenini kaçırdığıma üzülüyorum.’’diyor. Rob Brown’da dünyanın en büyük mağazası Macy’s ve New York polisi aleyhine ırkçılık davası açtı. Martin Luther King,Jr.’ın siyahlara özgürlük isteyen “Bir rüyam var.’’hitabı tarihe mi karıştı? hürriyet.com.tr’den alınmıştır


4

Gündem

6 Kasım 2013 Çarşamba

Siyahi müşterilere ırkçı tavır New York’un önde gelen alışveriş mağazalarının, siyahi müşterilerini güvenlik nedenini öne sürerek mercek altına alması, kentte ırk ayrımclığı tartışmalarını ve protestolarını alevlendirdi (NEW YORK – POSTA 212)

M ABD’den iklim değişikliği alarmı (İLHAN TANIR - WASHINGTON – POSTA 212) ABD Başkanı Barack Obama, geçtiğimiz hafta özel bir bildiri yayınlayarak, federal hükümetin eyaletler ve yerel yönetimler bazında iklim değişikliği etkilerine karşın bir önlem hazırlığına girişmeleri emrini verdi. Yeni genelgeye göre, federal hükümet birimleri, eyaletlerle birlikte çalışarak, büyük fırtına ve diğer olağanüstü hava koşullarına karşın bir ‘’direniş’’ çalışması yapacak. İlk olarak, köprü ve sellere karşı önlem almaya yarayan altyapılar kontrolden geçirilecek.

oda sektörünün önde gelen lüks markalarının, siyah müşterilere karşı ayrımcılık yaptıkları iddiaları, ABD’de ırkçılık tartışmalarını alevlendirdi. Barneys New York ve Macy’s mağazalarının, siyahi müşterileri hırsızlık şüphesiyle durdurup araması, Barneys’in CEO’suyla yakın ilişki içinde olan rap yıldızı Jay-Z gibi ünlülerin de dahil olduğu ırkçılık tartışmalarına neden oldu. Bir grup gösterici, siyah müşterilere karşı yapılan ayrımcılık nedeniyle Manhattan’daki Barneys New York önünde gösteri düzenledi. Barneys Başkanı Mark Lee, insan hakları aktivisti din adamı Al Sharpton ile düzenledikleri basın toplantısında, kendi çalışanlarının her iki olayda da yer almadığını söyledi. Benzer şekilde Macy’s sözcüsü de olaylarda kendi personelinin yer aldığı iddiasını yalanlamıştı. New York Polis Departmanı sözcüsü John J. McCarty ise, Barneys ve Macy’s mağazalarına yönelik olaylarda polis memurlarının mağaza güvenliğinden gelen bilgi doğrultusunda hareket ettiğini söyledi.

Obama’nın genelgesinin, bir yıl önce Süper Kasırga olarak bilinen ve New Jersey ile New York bölgelerini etkileyen Sandy’nin yıldönümünde gelmesi rastlantı değil. Yapılan çalışmalara göre, Sandy sonrası kurtarma ve yeniden inşa çalışmaları 100 milyar dolara maloldu.

Avrupalı uzmanlar, Esad’ın düşmesini Türkler’in istediğini ancak Amerika’nın istemediğini savunuyor. Uzmanlar, ABD’nin çekincesinin Suriye’de radikal İslam olduğunu iddia ediyor

YENİ GÖREV BİRİMİ Beyaz Saray, bu genelgenin yanısıra, yeni bir görev birimi kuruyor ve bu birime eyalet ve yerel bölge liderlerinin, bu çalışmalarla ilgili tavsiyelerini alacak. Bu yeni birimde de Demokrat ve Cumhuriyetçi bazı belediye başkanları görev alacak.

(NEW YORK POSTA 212) Bu kararın yürürlüğe girmesiyle New York, sigara satışı için yaş sınırını yükselten en büyük kent olacak. Yasa tasarısının imzalanacağı konusunda söz veren New York Belediye Başkanı Michael Bloomberg, oylamanın ardından yaptığı yazılı açıklamada “Sigara bağımlılığının bir gencin sigarayı denemesinden kısa süre sonra başlayabileceğini biliyoruz. Bu nedenle gençleri sigaraya başlamadan önce durdurmamız çok önemlidir” dedi. Boomberg imzaladıktan 6 ay sonra yürürlüğe girecek olan yasa tasarısı, elektronik sigaralar için de geçerli olacak. Sigara şirketleri ise eğer 21 yaşının altındakilere sigara satışı yasaklanırsa genç içicilerin karaborsaya yönelebileceğini iddia ediyor. Meclis bu olasılıkla mücadele etmek amacıyla karaborsa sigara satışı için sert cezalarla ilgili bir yasayı onayladı. Meclis daha önce dükkanlarda sigara ve diğer tütün ürünlerinin sergilenmesini yasaklayacak bir tasarıyı rafa kaldırmıştı. Bu tasarıya perakende satış yapan şirketler çok güçlü bir şekilde karşı çıkılmıştı.

Ardından HBO’nun “Treme” dizisinin siyahi oyuncusu Robert Brown, New York Herald Square’deki Macy’s mağazasında alışveriş yaptığı sırada polis tarafından durdurulduğunu söyleyerek ırksal ayrımcılığa

Esad’ın düşmesini Türkiye istiyor ABD ise istemiyor

100 MİLYAR DOLARLIK ZARAR

New York’ta sigara yaşı 21

New York Times ve Daily New gibi gazetelerin ve ajansların geniş yer verdiği olaylar, Madison Avenue’de bir mağazadaki siyah bir müşterinin ırksal ayrımcılık kurbanı olduğunu söylemesiyle başladı.

maruz kaldığı için dava açtı. Barneys’ın ırksal ayrımcılık yaptığı yönündeki tartışmaların odak noktasında ise, alışveriş sonrasında güvenlik tarafından durdurulup üzerleri aranan 19 yaşındaki Troyon Christian ve 21 Yaşındaki Kayla Phillips adındaki iki genç siyah müşteri bulunuyor. Barneys New York, birkaç ay önce düzenlediği bir basın toplantısında önemli miktarda mal stoklarının hırsızlık sonucunda kaybolduğunu belirterek, “Bir şeyler yapılması gerekiyordu” açıklamasında bulunmuştu. Barneys New York’un güvenlik personeli de hırsızlıklar nedeniyle “şüpheli müşterileri durdurma riskini almak” için desteklendiklerini söylemişlerdi.

(BERLİN - ANKA)

C

enevre Konferansı öncesi Suriye’deki iç savaşta her iki tarafın da kazanacak gibi görünmediği değerlendirmeleri yapılıyor. Avrupalı uzmanlar, “Suriye’de rejimin düşürülmesini ABD istemiyor. İsteyen sadece Türkler ve Suudiler” diyor. Avrupalı uzmanlar, Amerikalılar ile birlikte Ruslar ve İranlılar’ın da Esad rejiminin devrilmesine karşı olduklarını belirterek, “ Prensipte Suudi Arabistan ve Türkiye’yi bir kenara bırakırsak herkes biliyor ki rejimin yok olması halinde istikrar faktörü kaybolmuş olacak” gibi düşünceleri dile getiriyorlar. Suriye konulu kritik Cenevre Konferansı öncesi Deutsche Welle, “Suriye’deki iç savaşta her iki taraf da kazanacak gibi görünmüyor” deyip “Cenevre öncesi Suri-

ye’de durum ne?” sorusuna yanıt aradı. DWelleTürkçe’nin görüşlerine başvurduğu İngiliz düşünce kuruluşu Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü’nden Joshi Shashank, “Suriye rejiminin savaş alanından farklı olarak diplomasi yoluyla da başarı elde etmesi mümkün. Şam, kimyasal silahlarının imha edilmesine izin vererek önemli bir adım attı. Ayrıca bu adımla birlikte Esad rejimi uluslararası toplum açısından da bir müzakere tarafı haline geldi” değerlendirmesini yaptı. ESAD TAVİZ VERMİYOR Joshi Shashank, konferans öncesinde Suriye rejiminin pozisyonuna ilişkin “Rejimin kendisini taviz vermek zorunda hissettiğini sanmıyorum. Rejim bence gelişmeleri şöyle değer-

lendiriyor: Her ne kadar birçok bölgeyi kontrol altında tutsa da eninde sonunda dağılacak olan bir muhalefet var. Bu muhalefet Batı’nın desteğini kaybediyor. ABD ve müttefikler kendilerine şüpheyle yaklaşıyor. Cihatçılar ılımlı güçleri bastırıyor ki bu da rejimin pozisyonunu güçlendiriyor.” ESAD ÇEKİLİRSE SORUN BİTER Zürih Üniversitesi stratejik araştırmalar profesörü Albert Stahel ise, Cenevre’deki konferansla ilgili “Mevcut durumu değiştirmeden Esad’ın görevden ayrılmasının sağlanması gerekiyor. O yüzden konu, rejim içerisinden biri sayesinde Esad’ın görevden çekilmesinin sağlanması ki böylece ne Amerikalılar ne Ruslar ne de İranlılar kaybetmiş konumuna düşmesin” dedi.

İran’dan Suriye’ye ham petrol desteği Esat rejimin ayakta kalmasını kendi çıkarları açısından hayati bir konu olarak gören İran, tüm gücüyle desteklediği Suriye’ye karşılığını almadan son bir yılda 3,6 milyar dolar tutarında petrol sattı (NEW YORK – POSTA 212)

İ

ran ile Suriye arasındaki gizli anlaşmalar tartışılmaya devam ediliyor. Foreign Policy, İran’ın Suriye’ye geçtiğimiz yıl 3,6 milyar dolar tutarında 4 milyon varil ham petrol sattığını yazdı. Dergi, “Gerçekte Esat, bu borcu asla geri ödeyemeyebilir. İran da Esat’tan bu parayı geri ödemesini beklemiyor” yorumunu yaptı. ABD’nin etkili dış politika dergisi Foreign Policy’de çıkan haber analizinde, İran rejiminin, Suriye’deki savaşı dış politikadan daha çok bir iç mesele olarak gördüğüne dikkat çekilerek, İran İslami Devrim Muhafızları Kolordusu’nun bir bölüğü olan İran Kudüs Gücü’nün, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat’ın Şii ve Alevi milislerini eğittiği ve finanse ettiği öne sürüldü.

Foreign Policy, elindeki belgelerin uluslararası alıcıların petrol ambargosu uyguladığı İran’ın, Suriye’ye hafif ham petrol taşıdığını kanıtladığını yazdı. Tahran ve Şam arasındaki anlaşmaları ve mektupları içeren belgelere göre İran’ın geçen yıl Suriye’ye toplam hafif ham petrol sevkiyatı yaklaşık 4 milyon varilden oluşuyor. Esat rejiminin bu enerji ithalatı için ödemesi gereken toplam tutar ise 3.6 trilyon dolar. Foreing Policy İran’ın Suriye’ye ham petrol satışını ayrıca“İran rejimi, nükleer programına uygulanan uluslararası yaptırımlar yüzünden kendi halkı açlıktan ölürken doğal kaynaklarını hediye ediyor” şeklinde de yorumladı. ‘SURİYE’NİN PETROLÜ ÇÖKÜŞÜN EŞİĞİNDE’ Londra merkezli Chatham House düşün-

ce kuruluşunda Orta Doğu enerji uzmanı David Butter ise, savaş öncesinde Suriye’de bir günde üretilen 385 bin varil ham petrolün 150 bin varilinin ihraç edildiğini, ancak 2012’de çatışmalar artınca iç üretimin hızlı bir şekilde düştüğünü belirtiyor. Butter’a

göre şu an Suriye sadece günde 20 bin varil petrol üretiyor ve 130 bin varil ithal ediyor. Petrol alanında çöküşün eşiğinde olan Suriye’nin Ekim 2012’den bu yana doğrudan ve dolaylı kaybı ise 2,9 milyar dolar olarak hesaplanıyor.

Amerika Türkiye’yi korumayı bıraktı Washington Post gazetesi, Türkiye dahil, ABD’nin Ortadoğu’daki müttefiklerinin hayati çıkarlarının artık ABD’nin korumasının altında olmadığını öne sürdü

(WASHİNGTON - ANKA)

T

ürkiye dahil, ABD’nin Ortadoğu’daki müttefiklerinin hayati çıkarlarının artık ABD’nin korumasının altında olmadığı öne sürülüyor. Washington Post gazetesinin editör yardımcısı ve dış politika yazarı Jackson Diehl, “Hayale dayalı dış politika” başlığının kullanıldığı köşe yazısında Obama Yönetiminin Ortadoğu politikasını eleştiri yağmuruna tutuyor. Obama Yönetiminin politikalarının ABD

ile en yakın müttefiklerinin bazıları arasında sıkıntı yarattığını öne süren Diehl, bu çerçevede Washington’un Suriye konusunda kimyasal silahları yok etmeyi öncelik olarak benimsemesi, İran’ın nükleer programına ağırlık verirken bu ülkenin “terörü kullanma çabasının ve bölgesel hakimiyetini elde etmeyi yönelik vekalet savaşlarının göz ardı edilmesini” örnek gösteriyor. “Obama Yönetiminin yaklaşımı ile problem, Suriye iç savaşı ve bölgedeki diğer ihtilafların, Obama’nın ‘özlü’ olarak niteledi-

ği ABD çıkarlarına tehdit oluşturmadığını varsaymaktır” diyen Diehl şunları da yazıyor: “Bir an varsayalım ki El Kaide’nin Suriye’nin doğusundaki yeni üssü, Hizbullah’ın Lübnan’a on binlerce füzeyi konuşlandırması ve ABD’nin teşvik ettiği Irak’ın siyasi sistemi, Amerika için bir tehdit oluşturmuyorlar. Durum böyle olsa da yine ABD’nin bölgedeki müttefikleri, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün ve Türkiye’yi hayati çıkarlarının artık ABD’nin korumasının altında olmadığı korkutucu bir yeni dünyada mahsur bırakıyor.”


Ekonomi Ticaret

6 Kasım 2013 Çarşamba

TÜRK DÖNERİ ABD’YE YAYILIYOR T

NEW YORK - POSTA212

ürk döneri Amerika’da hızla büyüyerek fast food sektörüne rakip hale geliyor. Dönerin Amerika’da uzun bir süredir bilinmesine rağmen, gerçek Türk usulüyle yapılan döner yeni yeni pazara çıkıyor ve Amerikalar’ın beğenisi topluyor. Ekonomik krizden sonra Türk döner dükkanlarının sayısı ciddi bir atış gösterek 1.500’e ulaştı. Ancak bunların sadece 300’ü Türk döner konseptini layıkıyla uyguluyor. Dönerin ABD’de uyuyan bir dev olduğuna dikkat çeken sektör yetkilileri, markalaşmanın ve kurumsallaşmanın öneminin altını çiziyor. Bu noktada küçük döner mağazalarına, belli bir tadım standardında, Türk usülü dönerin tedarikini sağlamak büyük önem kazanıyor.

GÜNDE 20 BİN POUND DÖNER Standardize edilmiş, döner tedariki ihtiyacını görüp bu alanda yatırıma giden şirketlerden biri de mayıs ayında Springfield, New Jersey’de üretime başlayan Mecca Gyro and Meat LLC. Bölgenin en yüksek kapasiteli Türk döneri üretim tesisini kurarak 5000 square foot (464 metrekare) alanda hizmet veren Mecca, tamamen otamatize makinelerle günde 20 bin pounda kadar kesime hazır ve dondurulmuş döner üretim kapasitesine sahip. Mecca Gyro’nun ortaklarından olan Genel Müdür Mehmet Kaçar, şirketin hikayesini 3 yıl önce Nor-

Döner, Amerika’da milyarlarca dolarlık fast food sektörüne rakip olabilecek bir ürünümüz. Türk girişimciler bu alandaki boşluğu görüp üretim ve damak tadında standardizasyonu sağlayacak tesisler kuruyor. Mecca Gyro and Meat LLC bu şirketlerin en yeni örneği.

veç’te yaşayan biri Türk iki girişimcinin kendisine böyle bir iş fikriyle başvurmasıyla başlatıyor. O dönemde New Jersey bölgesinde emlakçılık yapan Kaçar, böyle bir tesisin kurulabileceği USDA standartlarına uygun bir mekan arayışıyla işe başlamış. Mekan bulunduktan sonra da Avrupa’dan makineler ithal edilmiş ve gerekli izinler alınmış ve Mehmet Kaçar, genel müdür olarak fabrikanın ba-

İki gıda devi McDonald’s ve Kraft Foods, kahve markası MCCafe’nin satış ağını genişletmek için işbirliği yapma kararı aldı. (NEW YORK- POSTA 212) İki şirket tarafından yapılan açıklamaya göre, McDonalds›ın kahvesi gelecek yıl restaurantların yanı sıra, süpermarketler gibi pek çok yerden de temin edilebilecek. McDonald’s ve Kraft Food, önümüzdeki yıl fast food devinin kahve markası olan McCafe’yi, market raflarına taşımak ve satış ağını genişletmek için güçlerine birleştirme konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Kraft food CEO’su Tony Vernon, yaptığı açıklamada tüketicilerin McDonald’ın kahvesini yalnızca restoranlarda değil evlerinde de diledikleri gibi hazırlayayıp içebilmeleri için ortak bir çalışma yürütüleceğini, Kraft markasının ürünün pazarlama sürecinde McDonalds’a gereken destek vereceğini ifade etti. Önümüzdeki yıl ABD’ni pek çok şehrinde restoranlar dışında da satışına başlanması planlanan MCCafe’nin hem paket olarak kahve çekirdeği şeklinde hem de anında tüketim için tek bardak şeklinde satın alınabileceği belirtildi.

şına geçmiş. Kaçar, “Üretimimize mayıs ayında başladık. Yeni kurulduğumuz için şu an günde 20 bin poundluk kapasitemizin ancak 1000 poundunu kullanıyoruz” diyor. Kıyma döner ve tavuk döner olmak üzere iki tür üretimin yapıldığı fabrikalarının öncelikle Tri-State bölgesini hedefledik-

lerini, buralardaki distribütörlerin yanı sıra Türk, Arap ve Yunan lokantalarına döner sağladıklarını söylüyor. Üretimde kullandıkları etlerin Türklerin çok hassas olduğu ‘helal et’ standartlarına yüzde 100 uyduğunu söyleyen Kaçar, özellikle Türk ve Müslüman kasaplarla çalıştıklarını belirterek Türk damak tadına uymaya özen

gösterdiklerinin de altını çiziyor. Şirketin dönerlerine en çok talep ise New York, New Jersey ve Kanada’dan geliyor. Mecca Gyro and Meat LLC, bundan sonra gelen talepleri de değerlendirerek, hem ABD’nin diğer eyaletlerine hem de Kanada’da yeni yatırımlar yapmayı planlıyor.

‘Türkiye büyük ve önemli’ İmalat ucuzladı hizmet yükseldi (NEW YORK –POSTA 212)- Etiketlerin üzerindeki fiyatlar genellikle yükselme eğilimdedir, ama ürün ve hizmetleri satın alırken anne babanızdan çok daha az ya da fazla para ödüyor olabilirsiniz. Son otuz yıldan bu yana ABD’de oyuncak, kıyafet ve elektronik eşya gibi ürünlerin fiyatı hızla düşerken, sağlık ve eğitim gibi hizmetlerin maliyeti ise artıyor. Tüketici Fiyat Endeksi, televizyon setinin 1983 yılıyla karşılaştırıldığında yüzde 98 daha ucuz olduğunu gösteriyor. Oyuncak fiyatları ise son otuz yılda yüzde 78 oranında düşerken kıyafet fiyatlarında yüzde 46 oranında bir azalma yaşanmış. CNN Money’de yer alan habere göre, imalat ürünlerinin fiyatlarının düşmesinde, Çin ekonomisinin yükselişinin yanı sıra özellikle otomasyon, malzeme, bilgi ve para akışında ve tedarik zinciri yönetiminde yaşanan gelişmelerin katkısı var. Hizmet sektöründe ise, 1983’den bu yana okul harçları yüzde 227, hastane tedavi ücretleri yüzde 97 ve reçeteli ilaçların fiyatı yüzde 89 oranında artış gösterdi. Dartmounth Üniversitesi’nden ekonomi profesörü Douglas Irwin konu ile ilgili yaptığı değerlendirmede, verimlilikteki ilerlemenin fiyatları düşürdüğünü, ancak hizmet sektöründe bunun geçerli olmadığını belirterek, “Bir üniversite dersini ya da yoga sınıfını ya da bir doktor muayenesini otomatikleştirmek kolay değildir” dedi.

Dünya Bankası Başkanı Jim Yong Kim, Türkiye ziyaretinin ardından övgü dolu açıklamalarda bulundu. Kim, Türkiye’nin Dünya Bankası’na bağlı ikinci büyük ülke olduğunu belirterek, ülkemiz için “büyüyen önemli bir bölgesel oyuncu” ifadesini kullandı. NEW YORK - ANKA

D

ünya Bankası, Türkiye ile ülkedeki yatırım iklimini ve İslami Finansmanı iyileştirme konusunda işbirliğini güçlendirme kararı alındığını bildirdi. Dünya Bankası’ndan Başkan Jim

Yong Kim’in Türkiye ziyareti dolayısıyla yazılı açıklama yapıldı. Kim’in kuruluşla Türkiye arasındaki ilişkilerin artırılmasını hedefleyen ziyaretinde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile birlikte Küresel İslami Finans Merkezi’ni açtığı belirtilen açıklamada ayrıca, Merkez’in, küresel anlamda gelişen İslami finans için bir bilgi merkezi olarak tasarlandığı, İslami finansal kurum ve piyasaları geliştirmekle ilgilenen Dünya Bankası Grubu bağlı ülkelerine danışma, teknik yardım sağlayacağı ve araştırma ve eğitim çalışmaları yürüteceği belirtildi. Açıklamada, Kim’in “Merkez, Dünya Bankası’nın, bağlı ülkelerdeki or-

tak refahın sağlanması ve yoksulluğun azaltılması yönündeki katkısını azamiye çıkarma ve İslami finansmanı geliştirme ortak hedefinin bir sembolü” sözlerine de yer verildi. Jim, “Merkez’in Türkiye ile, en ileri teknik yardımın tasarlanması ve sunulmasında, İslami finansmanın büyüme ve kalkınma için daha uygun hale getirilmesine yönelik bilgi üretme ve yaymanın yanısıra danışma hizmetlerinde bir ‘hub’ olarak çalışıp öncü rol alarak, söz konusu çabalar için bir köşetaşı haline geleceğini umuyorum” dedi.

‘TÜRKİYE GELİŞMEKTEKİ ÜLKERE İLHAM’ Dünya Bankası açıklamasında Kim’in 5’inci İzmir

İktisat Kongresi’ndeki “Türkiye’nin ekonomik başarıları diğer birçok gelişmekte olan ülke için bir ilham olmuştur. Etkileyici başarılarınızın sürdürülmesinde yardımcı olmak, kalan zorluklarınızın üstesinden gelmek ve dikkate değer deneyimlerinizi dünyadaki ülkelerle paylaşmak amacıyla Türkiye’ye üretken işbirliğimizin devamı için geleceğe bakıyoruz” sözlerine yer verildi. Açıklamada Jim’in Türkiye’de katıldığı diğer toplantılarla ilgili bilgi de verildi. Dünya Bankası’nın yayınladığı son “İş Yapma 2014” raporunda Türkiye’nin iş yapma kolaylığı sıralamasında 189 ülke arasında 69’unculuğa yükselerek durumunu iyileştirdiği de hatırlatıldı.

SAVAŞ BÖLGESİ TURİZMİ

Bazı seyahet şirketleri dünyanın her tarafındanki savaş bölgelerine turistik turlar düzenliyor. Ancak bu turlara katılmak oldukça pahalı ve riskli. Örneğin Bağdat’a bir Savaş Bölgesi Turu için 40 bin dolar ödemeniz gerekiyor LONDRA - ANKA

B

azı seyahat şirketlerince savaş bölgelerine düzenlenen turların ilgi çektiği belirtiliyor. Warzone Tours (Savaş Bölgesi Turları) şirketinin tur kataloğunda Bağdat’tan Mogadişu’ya kadar çeşitli yerlerin bulunduğuna dikkat çekiliyor.

BAĞDAT TURU 40 BİN DOLAR Savaş bölgelerine düzenlenen turlara vurgu yapan Financial Times gazetesinin yazarı Emma Jacobs’a göre, Bağdat’a bir turistik gezinin maliyeti 40 bin doları bulabiliyor. SURİYE TURU İPTAL EDİLDİWarzone Tours sahibi Rick Swe-

İki gıda devinden BÜYÜK ATAK

eney ise, Türkiye üzerinden Suriye’ye yapmak istedikleri bir turu, ABD’nin “El Kaide destekçileri” listesine girmekten korktukları için son anda iptal ettiklerini anlatıyor. 25 yıl orduda ve güvenlik şirketlerinde çalışan ve kendi şirketini 2008’de kuran Sweeney, “Bosna’da ve Irak’ta zaman geçirirken, konuşmak istediğim çok sayıda yerli halktan kişi ve göremediğim kültürel yerler vardı” diyor. BBCTürkçe’ye yansıtılan açıklamalarında Sweeney, müşterilerinin çoğunun iş dünyasından zengin orta yaşlı kişiler olduğunu belirtiyor. Sweeney, “Müşterilerim arasında AK-47 (kalaşnikof) tüfeğiyle fotoğraf çektirmek isteyen maceracı gençler de var” diye konuşuyor.

AFGANİSTAN VE ORTA ASYA İngiliz James Willcox’un yardımıyla bir Pakistanlı ve bir Afgan tarafından 2006’da kurulan Untamed Borders şirketi ise, daha çok Afganistan ve Orta Asya bölgesine seyahatler düzenliyor. Willcox, “Savaş turistleri, karanlık turizm, ürpertici yerler, askeri turlar… Hepsi denediğimiz ama sonra kaçındığımız terimler çünkü tam olarak ne yaptığımızı yansıtmıyorlar” diyor. “MÜZELERİN KOZALARINDAN ÇIKIN” New York Times gazetesinin eski Balkanlar muhabiri Nicholas Wood da, 2011’de Political Tours şirketini kurarak bu pazara girdi. “Savaş Turizmi” terimini sevme-

yen Wood, “Üzerinde durduğumuz, insanlara bölgeyle ilgili bir kavrayış kazandırmak. Onları müzelerin kozalarından çıkarmak” diyor.

ELEŞTİRİLERİ REDDEDİYOR Wood, Bingazi’de ABD Büyükelçisi’nin içinde olduğu 4 kişinin öldürülmesinin ardından Libya’ya seyahatleri durdurduklarını söylüyor. Bu turların başkalarının acıları üzerinden para kazanmak anlamına geldiği eleştirisini reddeden Rick Sweeney, “Eleştiriler bunun politik açıdan doğru olmadığı yönünde. Tam tersi. Ben onların yerli halktan insanlarla oturup yemek yiyerek sohbet etmelerini istiyorum” diye konuşuyor.

STARBUCKS KARINI YÜZDE 34 ARTIRDI (NEW YORK – POSTA 212)- Kahve devi Starbucks, mali yılının 4. çeyreğinde karını geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 34 artırdı. Starbucks’ın bu dönemde 481.1 milyon dolar olan net karı, 3. çeyrekte 279.1 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Bu kar geçen yılın aynı döneminde ise 207.9 milyon dolardı. Starbucks CEO’su Howard Schultz, “Ucuz taklitlerİ çoğalmasına rağmen Starbucks’ın satışları hiç olmadığı kadar güçlü” dedi. Starbucks, faaliyete başladığından beri 200 milyondan fazla içecek satılmış. Sturbucks’ın olağanüstü satış gücü, aynı zamanda kahvenin yanında satılan sandviç ve tatlı gibi aperatiflerin tüketiminin artmasıyla da ilişkili olabilir. 4. çeyrekte tüm dünyada 550’den fazla Starbucks açıldı.

Uçaklarda cep telefonu

YASAĞI BİTİYOR Amerikan Federal Havacılık Dairesi (FAA) uçak yolcularına akıllı telefon, tablet ve benzer elektronik cihazları kalkış ve iniş esnasında kullanma izni veriyor. İzin, elektronik dalgalardan etkilenmeyen belli uçaklar için geçerli (WASHINGTON) FAA Müdürü Michael Huerta basına yaptığı açıklamada, kararın havayolları şirketleri, pilotlar, kabin ekibi, uçak üreticilerinin yanısıra yolcular ve elektronik cihaz üreten firmalardan oluşan özel bir komisyonun yaptığı araştırma sonucunda verildiğini belirtti. Huerta, birçok yolcu uçağının bu cihazlardan yayılan radyo dalgalarından etkilenmediğini, ancak görüş mesafesinin az olduğu uçuşlarda bazı iniş takımlarının bu dalgalardan etkilenebildiğini söyledi. Bu izne rağmen, yolcular uçuş sırasında cep telefonlarıyla konuşamayacaklar, çünkü cep telefonu kullanımı FAA’nın dışında Federal İletişim Komisyonu tarafından denetleniyor. Yetkililer, kararın hemen uygulamaya geçirilmeyeğini, ancak yeni düzenlemenin en kısa sürede uygulanmaya başlaması için FAA’nın havayolları yetkilileriyle görüştüğünü, cihazların kullanımı ile ilgili ayrıntıların havayolları tarafından kararlaştırılacağını bildirdi. (VOA)


Ekonomi Para

6 Kasım 2013 Çarşamba

TEK RAKİBİ KENDİSİ ABD’nin önde gelen ekonomi ve haber dergilerinden Forbes, ABD’nin en zenginlerini açıkladı. (NEW YORK – POSTA 212 ) Dünyanın teknoloji devlerinden Microsoft’un kurucusu Bill Gates, 72 milyar dolarlık servetiyle Meksikalı Carlos Slim’i tahtından ederek hem ABD’nin hem de dünyanın en zengini unvanını aldı. Forbes dergisinin yayınladığı “ABD’nin En Zengin 400 Kişisi” listesinde, art arda 20 yıl ABD’nin en zengini seçilen Gates’i, 2008 yılında dünyanın en zengini olan Berkshire Hathaway CEO’su Warren Buffet 58.5 milyar dolarlık servetiyle takip etti. Listenin 3. sırasında ise 40 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en büyük yazılım firmalarından Oracle’ın CEO’su Larry Ellison yer aldı. ABD’nin en zengin kadını olarak 6. sırada yer alan Christy Walton, 34.5 milyar dolar geliriyle dünyanın en zengin kadını oldu. Forbes dergisinin verilerine göre ABD’nin en zengin 10 ismi ve servetleri şöyle: l 1. Bill Gates 72 milyar dolar l 2. Warren Buffet 58.5 milyar dolar l 3. Larry Ellison 40 milyar dolar l 4. Charles Koch 36 milyar dolar l 5. David Koch 36 milyar dolar l 6. Christy Walton 34.5 milyar dolar l 7. Jim Walton 33.8 milyar dolar l 8. Alice Walton 33.5 milyar dolar l 9. Robson Walton 33.3 milyar dolar l 10. Michael Bloomberg 31 milyar dolar

VERSACE

Türkiye’ye geliyor Türkiye’de tekstil sektörünün iki önemli kuruluşu, ünlü İtalyan markası Versace’yi giyim, ev tekstili ve cafe zincirleri olmak üzere Versace 19.69 adıyla yeni bir dünya markası yapma hedefiyle Türkiye’ye getiriyor (İSTANBUL - ANKA) Türkiye’de tekstil sektörünün iki önemli kuruluşu, ünlü İtalyan markası Versace’yi giyim, ev tekstili ve cafe zincirleri olmak üzere Versace 19.69 adıyla yeni bir dünya markası yapma hedefiyle Türkiye’ye getiriyor. İç giyim, ev tekstili, gıda ve cafe olarak Türkiye’ye gelen Versace 19.69’u Denizli’li Rihen Tekstil, Ortadoğu, Türkiye ve Rusya isim haklarını alarak Reda’nın kurucusu Derya Taşdelenler ile önemli bir işbirliğine imza attı. Derya Taşdelenler’e Versace 19.69’un marka danışmanlığı tasarım ve konsepti emanet edildi.

VERSACE İÇİN DE BİR İLK

Marka bünyesinde kadın ve erkek iç giyim, ev ve spor giyim, ev tekstilinde ise; havlu, bornoz, çarşaf ve nevresim gibi tekstil ürünlerinin bulunacağını belirten Derya Taşdelenler, ‘markayla ilgili bir sonraki adım ise Versace 19.69 cafeleri olacak. . Dünyanın başka bir ülkesinde Versace’nin böyle bir çalışması yok. Giyim, ev tekstili ve cafe zincirleri olmak üzere yeni bir dünya markası yapmış olacağız. Bu çok meşakkatli, uzun bir yol bir o kadar da gurur verici olacak” açıklamasında bulundu.

‘Türkiye bölgenin lideri’ Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’nin atağa kalkarak Batı Asya bölgesinden en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken ülke olan Suudi Arabistan’ı geride bırakarak birinci olduğunu açıkladı DİLEK ESKİ BEZİRKAN NEW YORK -POSTA212

N

ew York”ta bu hafta TürkAmerikan İş Konseyi (TAİK) tarafından düzenlenen 6. Türkiye Yatırım Konferansı’nda Borsa İstanbul’da işlem gören firmalar ile Amerikan finansal yatırımcıları buluştu. Konferansta Türkiye’ye gelen finansal yatırımın artırılması hedeflenirken, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Türkiye’ye gelen uluslararası yatırımlar ile ilgili POSTA 212’ye açıklamalarda bulundu. Bakan Çağlayan, Türkiye’ye gelen toplam uluslararası doğrudan yatırım tutarının 2002 yılına kadar olan dönemde sadece 15 milyar dolar iken, 2003-2013 Ağustos dönemine kadar dönemde yaklaşık 9 kat artarak 130 milyar doları aştığını ifade etti. AB ülkelerinin yabancı yatırımlarda ağırlığını korumasına rağmen Asya ülkelerinin ilgisinin giderek arttığını kaydeden Çağlayan, “Türkiye Batı Asya bölgesinde son 6 yıldır en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken ülke olan Suudi Arabistan’ı geride bırakarak birinci olmuştur.” dedi.

ASYA ÜLKELERİNİN AĞIRLIĞI Türkiye’ye yapılan 130 milyar dolar tutarındaki uluslararası doğrudan yatırımın yüzde 77’sinin Avrupa, yüzde 14’ünün ise Asya ülkeleri kaynaklı olduğu bilgisini veren Bakan Çağlayan, şunları söyledi: “Ülke bazında ise Hollanda 17,3 milyar dolar ile ilk sırada yer alırken, Hollanda’yı 9,2 mil-

yar dolar ile Avusturya, 8,8 milyar dolar ile ABD, 7,3 milyar dolar ile Belçika, 6,8 milyar dolar ile Lüksemburg takip etmektedir. 2012 yılında uluslararası doğrudan yatırım girişlerinin ülkelere göre dağılımında ilk üç sırada İngiltere (2 milyar dolar), Avusturya (1,5 milyar dolar) ve Lüksemburg (1,3 milyar dolar) yer almaktadır. 2012 yılında AB ülkelerinin yanı sıra, Malezya (461 milyon dolar), Azerbaycan (339 milyon dolar) ve Lübnan’dan (315 milyon dolar) gelen sermaye miktarı Asya ülkelerinin de Türkiye’ye olan ilgisinin giderek arttığını göstermekte-

dir. Ancak diğer bölgelerden gelen uluslararası yatırımlarda artış yaşanmasına rağmen, AB üyesi ülkeler, Türkiye’ye yapılan uluslararası doğrudan yatırımlardaki ağırlığını korumaktadır.” Son 10 yıla ait uluslararası yatırımların sektörel bazda dağılımı incelendiğinde ise, ilk sırayı 41,6 milyar dolar ile bankacılık ve sigorta sektörünün aldığını belirten Çağlayan, bu sektörleri 22.9 milyar dolar ile imalat sektörü, 12.9 milyar dolar ile enerji sektörü, 11.3 milyar dolar ile telekomünikasyon sektörü ve 5.1 milyar dolar ile toptan ve perakende ticaret

sektörünün izlediğini ifade etti. Çağlayan, 2002 yılında 5 bin olan uluslararası sermayeli şirket sayısının da bugün 35 bin 534’e ulaştığını dile getirdi.

TÜRKİYE, 24’NCÜ SIRADA Geçen yıl dünyadaki olumsuz ekonomik gelişmelere rağmen yabancıların Türkiye’ye olan ilgisinin azalmadığını ve bu dönem 12.5 milyar dolardan fazla yabancı yatırımın geldiğini kaydeden Çağlayan, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Örgütü (UNCTAD) tarafından yayımlanan 2013 yılı Dünya Yatırım Raporu

verilerine göre de ülkemizin dünya genelinde en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken ülkeler sıralamasında bir önceki yıla göre 2 basamak yükselerek 24. ülke olduğunu söyledi. Yıllar itibarıyla bakıldığında, Türkiye’nin uluslararası doğrudan yatırımlardan aldığı payın genel olarak yüzde 1–2 aralığında olduğunu belirten Çağlayan, “Türkiye Batı Asya bölgesinde son 6 yıldır en fazla uluslararası doğrudan yatırım çeken ülke olan Suudi Arabistan’ı geride bırakarak birinci olmuştur. Özellikle 6 yıldır birinciliği elinde tutan Suudi Arabistan’ı geride bırakmamız, uluslararası yatırımcılar açısından bu bölgede ülkemizin güvenli bir liman olarak algılandığını göstermektedir” dedi. Bakan Çağlayan, daha fazla yatırımın çekilmesi için geçen yıl “Yatırım Teşvik Sistemi”ni yürülüğe koyduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Ayrıca, yeni teşvik sistemimiz, ithalata bağımlı olduğumuz ara mali ve ürünlerin Türkiye’de üretilmesini ve Türkiye’nin yüksek ve orta-yüksek teknolojili ürün ihracatını artıracak bir üretim sistemine geçilmesini sağlamak üzere, AR-GE içeriği yüksek, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli sratejik yatırımların desteklenmesi uygulamasını getirmiştir. Yeni Teşvik Sistemimiz çerçevesinde uluslararası yatırımcıların özellikle ithalat bağımlılığımızı azaltacak, katma değeri yüksek, yüksek teknolojili ürünlerin üretimine yönelik alanlarda yatırım yapmasını ve ülkemizin uluslararası platformlarda rekabetçi gücünü artırmasını bekliyoruz.”

OBAMA: TÜRK İŞADAMLARI AMERİKA’YA YATIRIM YAPIN ABD Başkanı Barack Obama, Washington’da, aralarında 12 Türk şirketinin temsilcilerinin de bulunduğu 60 ülkeyi temsil eden işadamlarına Amerika’da yatırım olanaklarını anlattı

A

BD Başkanı Barack Obama, aralarında 12 Türk şirketinin temsilcilerinin de bulunduğu işadamları heyetine SelectUSA Yatırım Zirvesi’nde bir konuşma yaptı. Obama, “Amerika’ye yatırım yapın ve karlı çıkın” dedi.. 31 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında Washington’da düzenlenen ilk SelectUSA Yatırım Zirvesi, Amerika’ya doğrudan yatırımları teşvik etmeyi amaçlıyor. Amerika Ticaret Bakanlığı tarafından Amerika Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen zirvede Obama’nın yanı sıra dışişleri, hazine ve ticaret bakanlığı yetkilileriyle Amerika Ticaret Temsilcisi Michael Forman da birer konuşma yaptı.

TÜRKİYE 10 BÜYÜK ARASINDA Yatırım zirvesine, Türkiye’de bilgi ve iletişim, tarım ve hizmet sektörlerinde faaliyet gösteren 12 şirket katılıyor. Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada Türk ve Amerikan hükümetleriyle iki taraf özel sektör temsilcilerinin karşılıklı ticaret ve yatırım bağlarını güçlendirmek için işbirliği ve yakın bir çalışma içinde olduğunun altını çizdi. Ricciardone, “Son yıllarda iki ülke arasındaki ihracatın rekor seviyeye ulaştığını ve karşılıklı yatırıma bağlı yoğun ilginin artığını görüyoruz. Türkiye’nin Birleşik Devletler’e daha yüksek oranda yatırım yapması Türkiye

ile ülkemiz arasında daha fazla ticaret ve Türkiye’nin 2023 yılına kadar dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında olma amacına yaklaşması anlamına gelmektedir” dedi. Yatırım Zirvesi’ne katılan Türk şirketleri Amerika’daki yatırım olanakları hakkında daha fazla bilgi sahibi olma şansına kavuştu. 47 Amerikan eyaletinden gelen ekonomi geliştirme uzmanlarıyla tanışma, bu eyaletlerde yatırım planlarını oluşturma ve geliştirme fırsatı elde ettiler. 2012 yılı itibariyle Türkiye’nin Amerika’ya yaptığı yatırım tutarı yaklaşık olarak bir milyar dolar

civarında. Bu yatırımlar tekstil, seramik ve inşaat sektörleri gibi alanlara yayılmış durumda. Washington’daki Yatırım Zirvesi’ne 60’dan fazla ülkenin özel sektör temsilcileri katıldı. (VOA)

ABD YABANCI YATIRIMCI AVINDA İLHAN TANIR WASHINGTON-POSTA212

A

merika tarihinde ilk kez yabancı yatırımcıları ülkeye çekmek için konferans düzenledi. Türkiye’den de 12 şirketin katıldığı konferansa gelen iki Türk işadamı, POSTA 212’ye Konferansla ilgili izlenimlerini aktardılar. Türk işadamlarından Mükremin Altuntaş, ABD ile yıllık 2.5 milyon dolarlık ticaret yapıyor. Remzi Güvenç Kulen’in ise New York’da bir göçmenlik ve ticaret hukuk bürosu bulunuyor.

ELÇİLER TİCARETE DE BAKACAK Kulen’in verdiği bilgilere göre, SelectUSA konferansı ilk kez 2 yıl önce önceki Amerikan Ticaret Bakanlığı tarafından gündeme getirildi ve bu yıl ilki yapıldı. Konferansta yabancı yatırımcıya ABD federal hükümeti tarafından ve-

rilen önem en üst düzeyde gösterildi. Kulen’e göre, SelectUSA konferansının verdiği en önemli iki mesaj şunlar oldu: Birincisi, artık ABD’nin yabancı ülkelerdeki diplomatları bulundukları ülke ile ticaretin artırılması içinde çalışacaklar. Bir başka deyişle, ABD’nin Türkiye’deki Büyükelçisi Ricciardone, artık Türkiye ile ticareti artırma ve ABD’ye yatırım çekme ile ilgili olarak da Washington’daki üslerine hesap verecek. İkinci yenilik ise, SelectUSA isminde bir yeni ajansın, Amerikan Ticaret Bakanlığı bünyesinde kurulması ve ABD’ye yatırım yapmak isteyen yabancı firmaların, bu ajanstan doğrudan bilgiler almak imkanına kavuşması. Kuten, bu konferans sonunda, Türkiye’den gelecek yatırımcıları daha kolay yönlendirebileceğini ve konferansta edindiği bilgileri, kendi müşterilerini yönlendirmede kullanacağını düşünüyor. POSTA

212’nin ulaştığı bir başka Türk işadamı ise Türkiye’den konferansa gelmiş olan ‘Green and Black’ isimli, denizcilik ve lojistik alanında ticaret yapan şirketin sahibi Mükremin Altuntaş. Altuntaş’ın şirketi, ABD ile hali hazırda yıllık 2.5 milyon dolarlık ticaret yapıyor.

2.5 MİLYON DOLARLIK TİCARET Altuntaş ise konuşmamız esnasında daha çok konferansın eksikliklerinin altını çizdi. ABD’deki böyle bir konfensa gelenlerin zaten ABD’deki iş yapmak konusunda ikna olduklarını anlatan Altuntaş, konferansın bunun yerine daha yönlendirici ve detaylı bilgilerle donatılmış olması gerektiğini düşünüyor. Altuntaş, konferansın yapılış tarzından dolayı da, diğer katılımcılarla tanışmak ve network yapmak fırsatının pek olmadığını kaydetti. Altuntaş da, Kulen gibi, Başkan Obama’nın bizzat zirve-

yi katılmış olmasının önemine değindi. Ama gerek konferans salonundaki sergiler gerekse bu standların kuruluş tarzını “kafa karıştırıcı’’ bulduğunu anlattı. Altuntaş, bir ay daha ABD’de kalacağını ve bu esnada, burada bir ofis açmayı planladıklarını da söyledi. SelectUSA ajansı, bundan sonra da ABD içindeki çalışma ve konferanslarına devam edecek. 2014 yılının Ocak ayında, SelectUSA seminarı Japonya’da yapılacak. Yeni kurulan SelectUSA websayfasında (http://selectusa.commerce.gov), ABD’nin bütün eyaletlerindeki teşvik metotları bir harita ile yatırımcıların önüne getirilmiş. Başkan Obama’nın göreve geldiğinden beri üzerinde durduğu yabancı yatırımları ve yatırımcıları ABD’ye çekmek hedefi için bir adım atıldığı ama bu adımın ne kadar başarılı olacağını önümüzdeki aylarda görülecek.


Finans

6 Kasım 2013 Çarşamba

7

FED’ten ‘değişiklik yok’ kararı ABD Merkez Bankası FED’e göre, Washington’daki politik savaşlar, iş ve tüketici güvenini sarsıyor. Cumhuriyetçiler ile Demokratlar’ın anlaşmasının neredeyse imkansıza bir hale dönüşmesi iş dünyasını ‘bekle ve gör’ moduna itiyor ABD Merkez Bankası FED, iki gün süren toplantısını parasal genişleme programında herhangi bir değişiklik yapmadan tamamladı. Her ay yaptığı 85 milyar dolarlık bono alım programına devam ettiği gibi, programın geleceğine dair herhangi bir ipucu vermedi. FED yetkilileri ekonomik büyümenin arzu edilen kadar güçlü olmadığı için programda herhangi bir değişiklik yapmayı tercih etmedikleri argümanını devam ettirdiler. Finansal piyasalardaki varlık fiyatlarını ve faiz oranlarını çok yakından ilgilendiren gevşek para politikasının ne türlü bir şekil alacağına dair belirsizlik yatırımcıları kararsızlığa itmekte. Bu senenin başında bazı FED yetkilileri eğer ekonomide büyüme hızlanırsa programın 2013’un sonuna doğru yavaşlayabileceğine dair beyanlar vermişlerdi. 6 hafta önceki eylül toplantısında FED’in programda küçültme yapacağına neredeyse kesin gözüyle bakılırken piyasaların ve yatırımcıların beklentilerinin aksine herhangi bir değişiklik yapmadı. Yılın son toplantısını aralık ayında yapacak olan FED’in ne yapacağı tamamen ekonomik koşullara endekslenmiş gibi görünüyor. Yaz ayları boyunca yükselen mortgage oranları gayrimenkul sektörünü son aylarda yavaşlatmış durumda. 10 yıllık tahvillerde geçen seneye göre çok daha yüksek seviyelerde bulunuyor. Ekim ayında yaşanan bütçe savaşlarının ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin önemsiz olacağını söyleyen FED, Washington’daki politik savaşların iş ve tüketici güvenini sarstığını belirtti. Ayrıca mali politikalarda Cumhuriyetçiler ile Demokratların anlaşmaya varmalarındaki imkansızlık iş dünyasını bekle ve gör moduna itiyor. Hükümetin fonlanması ve borçlanma üst sınırının yükseltilmesini 2014’un ilk aylarına bırakan Washington, aynı sorunlarla tekrar karşılaşacak. Bu kısır döngüyü aşamayan Kongre, FED’in karar verme sürecini oldukça etkiliyor. 13 Aralık’a kadar bütçe cephesinde olumlu herhangi bir gelişme FED’in kararsızlığını etkiliyebilir ve son toplantısında gevşek para politikasının geleceğini ilgilendiren kararlar alabilir. En azından programın geleceğine ait ipucu verebilirler. Ancak aralık ayına kadar gelecek ekonomik veriler FED’in kararında etkili olacaktır. Hükümetin 16 gün boyunca ka-

palı kalması bazı verilerin toplanmasını ve değerlendirilmesini geciktirdiğinden bu verilerin ESEN ne derece yardımÜNAL cı olacağı soru işareti, esenun@gmail.com Yada FED başkanı Ben Bernanke, alınacak herhangi bir kararı tamamen ocak ayında göreve başlayacak olan yeni FED başkanına bırakabilir.

WALL STREET RAPORU

ÇİN VE ALMANYA’YA UYARI ABD, Çin ve Almanya’yı diğer ülkelere göre sürekli ve büyük cari fazla vermeleri yüzünden uyardı. Hazine Bakanliginin kurları ve ekonomik politikalari degerlendiren ve yilda iki kez yayinladigi raporda Çin hükümetini, para birimi olan yuanın gerektiği kadar değerlenmesine izin vermedigi , Almanya’yı ise oldukça büyük cari fazla verdiği için uyardı. Çin hükümeti için kur manipülatörü sıfatını kullanmamayı tercih eden bakanlık yuanın bu seviyelerden daha yüksek bir yerde olması gerektiğini söyledi. Sürekli ve büyük cari fazlası olan ülkelerin iç tüketimi artırıcı ekonomik politikaları devreye sokması gerektiği belirtilen raporda Almanya’nın nominal cari fazlasının 2012 yılında Çin’dekinden daha fazla olduğu dile getirildi. Dünya Bankasının verilerine göre, Almanya 2012 yılında 238 milyar dolarllik cari fazlaya ulaşırken, aynı sene Çin 193 milyar dolarlık bir fazla verdi. Ayrıca raporda Almanya’nın düşük iç talebi ve ihracata olan bağımlılığı Avrupa’da ticaret dengelerinin yerine oturmasını engellemekte görüşüne yer verildi. Öyleki, Avrupa’da bazı ülkeler yoğun baskı altında talebi kısıp ithalatı azaltmaya çalışırken dengesizliklere yol açmasını önlemek için ticaret faz-

lası veren ülkelerin devreye girip bu açığı kapatmaları gerekir. Birçok ülkenin aynı anda hem ithalatı hem de iç talebi kısmaya çalışmaları deflasyona neden olabilecek riskleri taşımakla beraber dünya ekonomisi içinde büyük riskler taşımaktadır. Kimseye sürpriz olmamalı ki Almanya’nın büyük cari fazlasının nedeni Avrupa’nın diğer ülkelerinin, özellikle güney sahilindeki ülkelerin, cari açıklarının sonucudur. ÇİN’DE İMALAT SANAYİ SON 18 AYIN ZİRVESİNDE. Çin imalat sanayi genişlemesini ekim ayındada devam ettirerek son on sekiz ayın en yüksek seviyesine ulaştı. Eylül ayında 51. 1 seviyesinde olan resmi endeks, Çin Lojistik ve Satınalma FEDerasyonunun verdiği bilgiye göre ekimde 51. 4 olarak gerçekleşti. Ekonomik büyümenin devamı için ve Çin’e ekonomisine bağlı ülkelerde olumlu bekletilere yol açsada, endeksin alt kategorilerinden biri olan “istihdam” merkezi hükümet için endişe verebilecek potansiyele sahip. Ekimde 49. 2 olarak gerçekleşen bu alt endeks imalat sanayinde işten çıkarmaların hala devam ettiğini gösteriyor. ZENGİNLER ÇOK VERGİ VERMESİ GEREK Dünyanın en büyük tahvil-bono fonu Pimco’nun kurucularından ve yöneticilerinden olan ve bono gurusu olarak da anılan Bill Gross ABD’de en varlıklı sınıfa giren ve yüzde 1’i oluşturan kişilerin faiz ve sermaye kazançları üzerinden daha çok vergi vermeleri gerektiğini söyledi. Sermaye

GElECEk HAFTAnın ÖnEMlİ EkonoMİk TAkvİMİ Tarih 4 Kasım 2013

Ülke ABD Euro Euro Euro Türkiye Türkiye

Konu Fabrika Siparişleri (Aylık) Fransa Satınalma Müdürleri İmalat Endeksi(PMI) Euro bölgesi PMI Almanya PMI Üretici Fiyat Endeksi(ÜFE Yıllık) Tüketici Fİyat Endeksi(TÜFE Yıllık)

Beklenti % 0.30 49.50 51.3 51.5

Önceki % -2.40 49.50 51.3 51.5 % 6.20 % 7.88

5 Kasım 2013

ABD Euro ABD ABD Euro Euro İngiltere ABD ABD ABD Euro Euro İngiltere

ISM İmalat dışı endeks Euro Bölgesi üretici fiyat endeksi ÜFE(Yıllık) Öncü göstergeler endeksi (Aylık) Petrol Stokları Almanya fabrika siparişleri (Aylık) Euro bölgesi perakende satışlar Endüstriyel üretim (Yıllık) İşsizlik Başvuruları Gayrisafi Milli Hasıla(Çeyrek) Tüketici Kredileri Almanya endüstriyel üretim(Aylık) Faiz oranı beyanı Faiz oranı beyanı

54.5 % -0.70 % 0.70

54.4 % -0.80 % 0.70

% 0.50 % -0.40 % 1.80 335000 % 2.0 12 milyar$ % -0.20 % 0.50 % 0.50

% -0.30 % 0.70 % -1.50 340000 % 2.50 13.6milyar$ % 1.40 % 0.50 % 0.50

ABD ABD ABD ABD Euro Türkiye Kanada Çin Çin

Tarım dışı istihdam (Aylık) İşsizlik Oranı Kişisel Gelir (Aylık) Tüketici Beklentileri Fransa endüstriyel üretim(Aylık) Sanayi üretimi(Yıllık) İşsizlik Oranı İhracat Rakamı İthalat Rakamı

120000 % 7.30 % 0.30 75 % 0.10

148000 % 7.20 % 0.40 73.2 % 0.20 % -4.00 % 6.90 % -0.30 % 7.40

6 Kasım 2013

7 Kasım 2013

8 Kasım 2013

% 7.00 % 0.50 % 7.40

ve faiz kazançlarının maksimum vergilendirilme oranı yüzde 20 iken, normal kazançların maksimum vergi oranının yüzde 40 olması gelir eşitsizliğini körükleyen nedenlerden biri. Bu bakımdan Gross, bu kazançların vergilendirme oranının yükseltilmesi çağrısında bulundu. Ayrıca gevşek para politikası sayesinde büyük getiriler elde eden hedge fonları, gayrimenkul fonları, yatırım fonları ve bunların üst düzey yöneticileri şimdiki düşük vergi oranlarından en çok yararlanan grup oldu. Kendisi de en varlıklı yüzde 1 grubuna giren ünlü yönetici, ölmeden önce tüm varlığını değişik vakıflara bağışlayacağını da sözlerine ekledi. EURO BÖLGESİNDE ÇOK DÜŞÜK ENFLASYON-ÇOK YÜKSEK İŞSİZLİK BAŞ AĞRITIYOR Euro bölgesinde ekonomik toparlanma kırılganlığını hala korumakta. İşsizlik oldukça yüksek ve enflasyon arzu edilen seviyeden çok daha düşük bir yerde bulunmakta. Yalnızca bu iki veriyi gözönüne aldığımızda ekonomik durumun ne halde olduğunu tahmin etmek zor değil. Euro’yu kullanan 17 ülkenin oluşturduğu bloktan geçen hafta gelen haberlerden hem enflasyonun hem istihdamın olması gereken yerden çok uzakta olduğunu görüyoruz. Yüzde 12. 2’lik işsizlik oranı ile yüzde 0. 7 gibi son 4 yılın en düşük enflasyon oranı belki yeni bir resesyona işaret etmiyor ama ekonomik toparlanmanın zayıf, kırılgan ve uzun olacağını gösteriyor. Bölgeden gelen bazı pozitif ekonomik haberler, İspanya’nın teknik olarak resesyondan çıkması gibi, pozitif olsa dahi, asıl sorunlar politika yapıcılarının başını ağrıtacak nitelikte. Avrupa Birligi’nin istatistik kolu olan Eurostat’ın geçen hafta açıkladığı istihdam ve enflasyon verileri son aylarda Avrupa ve euro üzerinde oldukça iyimser olan yatırımcıları stratejilerini ve beklentilerini tekrar gözden geçirmeye itecek gibi görünüyor. Dolar karşısında temmuz ayından beri yükselme trendinde olan ve son iki yılın en yüksek seviyesine kadar gelen euro, 25 ekimde

ulaştığı 1. 3835 seviyesinden 1. 35’lere kadar gerileyerek geçen haftayı yüzde 2. 3’lük değer kaybı ile kapattı. Ekonomik toparlanma sürecinde işsizlik rakamlarının bu toparlanmadan olumlu şekilde etkilenmesi zaman genellikle zaman gerektirir. Şöyleki sirketler yeni eleman almadan önce hazırdaki işgücünden maksimum şekilde yararlanmaya çalışırlar. Bu bakımdan şirketler istihdamı artırmadan önce ekonomik toparlanmanın kalıcı ve gerçek olduğundan emin olmak zorunda hissedeceklerdir. Euro bölgesi bütün olarak bu senenin ikinci çeyreğinde resesyondan çıkmıştı. Hem büyüme, hem ıssızlık rakamları ülkeden ülkeye dramatik şekilde farkllilıklar gösteriyor. Bloğun en büyük ekonomisi Almanya’da işsizlik oranı yüzde 5 civarında iken, Yunanistan ve Ispanya’da yüzde 25’in üstünde bulunuyor. Diğer iki büyük ekonomi olan Fransa ve Italya’da da ekonomik performans hayal kırıklığı yaratmakta. Bu verilerin ışığı altında Avrupa Merkez Bankası’nın ekonomik canlanmayı stimule etmek için parasal politikaları tekrar gündeme getirmesi sürpriz olmayacak. Euro’da gerçekleşen değer kaybının sebeplerinden biri bu olabilir. ÜÇ HANELİ PETROLE ŞİMDİLİK HOŞÇAKAL ABD’de petrol ve petrol ürünlerindeki stoklar rekora doğru koşuyor. Bu da şimdilik üç hanelik petrol fiyatlarına şimdilik hoşçakal dememize neden oluyor. Enerji Bakanligi’nin kolu olan Enerji Enformasyon Müdürlüğü’nün verdiği bilgiye göre petrol stokları 384 milyon varile ulaşmış durumda. Bu tüm zamanların rekoruna oldukça yakın bir rakam. Petrol stoklarının 6 haftadır üst üste artmasının ana nedenlerinden biri rafinerilerin mevsimsel bakımda olmaları. Bu da birçok rafinenin petrol talebinin düşük olmasına neden olmakta. Bunun dışında ABD’deki petrol üretiminin rekor seviyelere gelmesi de fiyatların üzerinde baskı yaratan başka bir unsur. New York Emtia Borsa’sında işlem gören Aralık 2013 vadeli WTİ kontratı geçtiğimiz ay yüzde 7’den fazla bir kayba uğrayarak, ekim ayını 94. 61 dolarla tamamladı. Bazı analistler Irak’ta petrol arzında herhangi bir sorun olmayacağı olasılığını gözönünde bulundurarak yılın geri kalan kısmında petrolün üç haneli fiyatlara gelmesinin çok zor olduğunu düşünmekteler. Petrolün fiyatının bu seviyelerde olması elbette benzin fiyatlarını asayi doğru itmekte. Benzin fiyatlarının yüksek olmasının insanların cebinden çıkan extra vergi olduğunu düşündüğümüz zaman, daha makul fiyatlardaki benzinin insanların cebinde kalan ve başka yerlere harcanacak para olarak görebiliriz. Yaklaşan alışveriş sezonu için ideal bir durum. Teknik olarak kısa dönemde bir tepki alışı mümkün olduğu için Şubat 2014 vadeli 100 call kontratı 1390 dolardan satın alınabilir. NOT : Petrol ve Altın’da işlem yapmak isteyen yatırımcılar bana esenun@gmail. com adresinde ulaşabilirler.

PİYASA ÖZETİ BIST 100 DOW JONES S&P 500 NASDAQ ALTIN (TL/GR) ALTIN (ONS/$) DOLAR/TL EURO/TL BRENT PETROL LIGHT CRUDE WTI

Cuma Günlük Haftalık Haftalık Yılbaşından Kapanış Değişim Değişim Değişim % Bugüne % 76,500 -1119 -3065 -3.85 -8.85 15,615 70 45.27 0.53 19.17 1762 5.1 1.87 0.23 23.52 3922 2.34 -21 -0.47 29.9 85.34 0.34 -0.51 -0.6 -13 1313.2 -10.5 -39 -2.61 -22.12 2.015 -0.0015 0.035 1.77 13.1 2.72 -0.003 -0.0165 -0.6 19.5 105.91 -2.93 -1.02 -0.88 1.05 94.61 -1.77 -3.24 -3.34 1.33




10

Güncel

6 Kasım 2013 Çarşamba

Selim Atalay twitter@SelimAtalayNY

Para destesi üzerinde yatmak da bir özgürlüktür HİNDİSTAN karmaşık bir ülke. Bu ülkede KomünistMarksist partiler de var. Eyaletlerden Tripura’da Komünist Parti iktidarda. Bu eyalette partinin orta boy yöneticilerinden biri, kendi parasıyla keyif yapmış: 24 bin dolar eşiti Rupi destelerinden yatak yapmış. Ancak şaka olarak arkadaşının çektiği görüntü yayılınca ortalık karışmış. Adamcağızı partiden atmışlar. 43 yaşındaki Samar Açarji -Kötü bir niyetim yoktu, hayalimi geçekleştirdim- diyor. Özel bir anıymış, videonun yayılacağını hesaplamamış. Hatta videoda 24 bin doların üzerine yatarken, -beş altı kat daha büyük parayla bir yatak yapsam da onun üzerinde yatsam- diyor. Komünist Parti, Açarji’yi -Partinin imajını lekelemekve anti-komünist ideolojiye esir olmaktan suçlu bulmuş. Açarji ise üst yönetimin proleter görünüp iş çevirdiğini söylüyor. Hindistanlı Komünistler’in paraya iyi gözle bakmadıkları anlaşılıyor. İçlerinden birinin fantazi yapıp kendi parasının üzerinde yatmasını da hoş karşılamamışlar. Komünistlik dediğin günün 24 saati kesintisiz ciddiyet demektir. Hindistan ekonomisi 10 yıl önce BRIC grubunda dört önemli yükselen ekonomi arasına girmiş ve merkezi hükümetin piyasa dostu adımlarıyla çokca mesafe almıştı. Ancak en az 10 vitesli dev bir arazi aracı olan Hindistan beşinci vitesi geçemedi, kapasitesinin altında kaldı. Hindistan’ın tam kapasiteye ulaşamamasının ardında sonsuz sayıda yapısal sorun var. Hindistan 1990’a dek Sovyet devletçiliğini taklit eden, kârı ayıp, verimliliği yasak sayan, sağ elle biraz toplayıp sol elle hesapsız dağıtan berbat bir ekonomik modelle gidiyordu... Ülkede yabancı marka, yabancı sermaye, Coca-Cola, Pepsi yasaktı. Türkiye’nin bir dönem kahve ithalatını yasaklaması gibi bir durum: Şimdi çoğu kimse hatırlamaz... Hindistan devletçilik adı verilen batak modelden 1990’da çıkınca ekonomi 15 kat büyüdü. Hâlâ tam kapasiteye geçmemesi, geçmişin hastalıklarına neşter atamamasından. Onun için net siyasi irade lazım... Öte yanda ekonomide siyasi irade hükümet, işadamı, girişimci, yatırımcı önemlidir, ama birey daha da önemlidir. Hindistan para desteleri üzerinde keyif yapan bireylerine saygı duyup, benzer cinsliklere hoşgörü gösterse, daha hızlı kalkınırdı. Burada mesele Komünist Parti de değil. Bir Komünist partinin 21. yüzyılda hâlâ ortalıkta ne aradığı bir kenara, partinin çekici, kulağa güzel sloganları vardır. Ancak sol ekonomik modeller, dünyada pastayı büyütmekten çok, yoksulluğu eşitlemekte başarılı olmuşlardır. 2013 yılında dünyada sol partilerin ekonomik modeli, sağ-kapitalizmin ve mevcut ekonomik sistemin krizle çökmesine dua etmekten ibarettir. Çareleri, Hazine’den para dağıtmaktır. İşler iyiyken, Hazine doluyken bu dağıtm herkesi sevindirir. Ama her hazine sandığının bir dibi vardır. Avrupa’da sosyal devlet adı altındaki dağıtma sistemi ağır krizle felç oldu. Kaldı ki, en cömert, en şefkatli sosyal devlet bile almadan veremez. Çok imrenilen Almanİskandinav sosyal dağıtım sistemleri, önce refaha, sonra da ağır vergilere dayanır. ABD’de sosyal güvenlik sitemi almadan verdiği için iflas halindedir. Sistem aşamalarla tıkanacak ve 20 yılda para dağıtamaz hale gelecektir. Başkan Obama’nın sağlık sigorta reformu dahil popülist dağıtma icraatlarını ABD ekonomisi kaldıramamaktadır. Sağ-Liberal ya da taklit politikaların sorunları, bunalımları, krizleri de malumdur, ama bu yol en azından açıktır, düzeltmeye, iyileştirmeye hazırdır. Sol politikalar ise ideolojik kalıplara zincirlenerek kendilerini en başta çıkmaz sokağa hapsetmişlerdir. Olay yine bireyde düğümleniyor. Komünist de olsa Açarji’ye fantazi yapma, hayal kurma hakkı tanınmalıdır. Yatırım, girişim önce hayal kurmaktan başlar. Üstelik Açarji kendi parasının üzerinde yatıyor... Ve bu arada Açarji parayı, Komünist hükümetin açtığı altyapı ihaleleriyle bulmuş. O ihalelerin yüklenicisi olmuş... İş, proje ne, dersek... Açarji Komünist eyalete binlerce umumi tuvalet kazandırmış. Eyalette Komünist Parti’nin tuvalet yatırımına özel önem verdiği anlaşılıyor... Hem tuvalet, Komünistler dahil herkese lazım bir yatırımdır. Getirisi, götürüsü vardır. Star Gazetesi’nden alınmıştır

ABD BİR İSLAM ÜLKESİ Mİ? Amerika İç Güvenlik Bakanlığı Danışma Konseyi üyesi Mohamed Elibiarry’nin attığı bir twitter mesajında, ABD’yi ‘İslam ülkesi’olarak kabul ettiğini söylemesi ortalığı karıştırdı (WASHINGTON –POSTA 212)

B

aşta Washington Times olmak üzere birçok farklı sağcı, Cumhuriyetçi ve Muhafazakar kesime yakın olan medya ve bloglarda tepkilere neden oldu. Başkan Obama’nın İslamiyet ile ilgisi, göreve geldiğinden beri özellikle Cumhuriyetçi ve Çay Partisi kesimlerinde sürekli spekülasyonlara konu olmuştu. Yapılan anketlerde, 2012 yılının ortalarına, yani Obama’nın 4 yıllık görevinin son aylarına kadar, Cumhuriyetçilerin yaklaşık üçte birinin kendisinin gizli bir Müslüman olduğuna inandıklarını ortaya koyuyordu. Göbek isminin Hüseyin

olması veya babasının Müslümanlığı, bu spekülasyonların başlıca nedenleri olurken, kendisinin on yıllardır kiliseye gitmesi, göreve esnasında da terörle mücadelede, selefi George Bush’dan daha çok insansız hava araçları ile farklı Müslüman ülkelerdeki hedeflere saldırılarda bulunması da, bu spekülasyonları durduramadı ve inançtaki kimseleri ikna etmedi. “ABD’Yİ BİR İSLAM ÜLKESİ ADDEDİYORUM” Biraz da bunlardan dolayı, geçmişinde Müslüman Kardeşler yakınlığı da bulunan, Obama'nın Müslüman danışmanı Elibiary’nin bir

imlerden tepkiler almıştı. Elibiary, ‘tim lee’ isimli twitter kullancısı ile geçtiğimiz hafta bir tartışmaya girdi ve ondan şu soruya muhatap kaldı: ‘’lütfen tek bir Müslüman ülke göster ki orada Müslüman olmayana da herkes gibi eşit davranılıyor olsun.’’ Bu twite karşılık ise, Elibiary attığı twitte şunu yazdı: ’’O ülke Amerika. Evet, ABD’yi, İslama uyan bir anayasası olan bir İslam ülkesi olarak addediyorum. Hadi şimdi git (Move on)!’’ İç Güvenlik Bakanlığı Aşırı elementler ve Şiddetle mücadele Çalışma Grubunda yer alan Elibiary’nin bu sözleriyle ilgili Bakanlık bir yorumda bulunmadı.

başka twitter kullananıcısıyla giriştiği tartışmada, Amerika ve İslamiyet ile ilgili attığı twit dikkatleri çekti. Elibiary, bundan önce de, Mısırlı Müslüman Kardeşler direnişinin sembolü olarak bilinen ‘’R4bi4’’ amblemini, twitter hesabında kullandığı için ve bir askeri darbe ile yerinden edilen sabık Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’yi de ‘Mısır’ın Mandelası’ olarak çağırdığı için yine bu kes-

Obamacare’in

DERTLERİ BİTMİYOR

Amerikalılara sağlık sigortası sağlamayı amaçlayan ‘Obamacare’ yasası yürürlüğe girdi. Amerikalıların bu yasadan kolayca yararlanmaları için de web sayfası açıldı. Ama bu web sayfasına sadece 6 kişi girebildi. Sorunları nedeniyle web sayfası hizmetten kaldırıldı sağlık sigortası yasasının bir türlü normal bir şekilde hizmet verememesi, Demokrat partili yorumcular ve gazetelerin köşe yazarları arasında da büyük tartışmalara ve eleştirilere neden oluyor. Sağlık Sigorta yasasının bir başka çok ciddi baş ağrısı ise, websayfasının yanısıra, daha önceden sağlık sigortasına sahip bazı Amerikalıların, yeni yasayla birlikte planlarından atılmaları oldu.

İLHAN TANIR WASHINGTON - POSTA212

G

eçtiğimiz ay yürürlüğe giren ve tüm Amerikalılara sağlık sigortası sağlamayı amaçlayan ObamaCare yasasının Web sayfasının dertleri bitmiyor. Online olarak Amerikalıların taleplerini kolaylıkla cevaplayarak onlara en uygun sağlık sigortası programını bulması için kurulan Web sayfası, ilk günden beri yaşadığı problemlerle önce mizah konusu oldu sonra ise Kongre’de ve Amerikan basınında konuyla ilgili toplantılarda en çok üzerinde durulan konuların başında gelmeye başladı. Alınan bilgilere göre, 320 milyon nüfusun bulunduğu ABD’de, sağlık sigortası hizmetini sunan Web sayfasından, açıldığı ilk gün sadece 6 Amerikan vatandaşı sağlık sigortası sahibi olabildi. TARTIŞMA KONUSU Serviste olduğu bir ay boyunca bir türlü düzeltilemeyen aksaklıklar sonrası, 2 Kasım Cumartesi günü, 24

saat süreyle Web sayfası tümüyle hizmetten kaldırılarak bakıma alındı. Obama’nın başkanlığı boyunca en önemli başarısı olarak takdim ettiği

GARANTİYE RAĞMEN Obama, yasalaşma süresi boyunca, kendi sağlık sigorta yasasının hiç bir şekilde Amerikalıların memnun oldukları kendi sigorta planlarından çıkarılmayacağı garantisini defalarca vermişti. Buna referans veren ve Obama’nın seçim kampanyasına milyonlarca dolar bağış vermesiyle de bilinen ünlü talk showcu Bill Maher, yaptığı son programda, Obama’ya açıkça ‘yalancı’ demesi ile, konuyla ilgili tepkilerin toplumun tüm katmanlarında olduğunu göstermiş oldu.

Dinleme skandalı BM'ye geliyor ABD İstihbaratı’nın birçok ülkenin liderini dinlediği yolundaki iddialar, Almanya ve Brezilya’yı harekete geçirdi. Bu iki ülke dinleme skandalını BM’de gündeme getirdi (BİRLEŞMİŞ MİLLETLER - POSTA 212 ) ABD’nin başta Avrupalı liderler olmak üzere tüm dünyayı dinlemiş olmasının yankıları bitmiyor. Uluslararası yasa dışı casusluğu kınayan bir karar taslağı, Almanya ve Brezilya’nın girişimiyle Birleşmiş Milletler (BM) gündemine getirildi. Karar taslağı öncelikle BM Genel Kurulu altında kısaca 3. Komite olarak anılan Sosyal, İnsanı ve Kültür İşleri Komitesi'nin genel toplantısında ele alınacak ve ardından BM Genel Kurul toplantısında gündeme getirilecek. Karar taslağı, “ulusal güvenlik ve ülkeleri tehdit eden suç faaliyetleri gibi durumların hassas bilgilerin toplanması ve korunmasına gerekçe gösterilebileceğini ancak BM üyesi ülkelerin uluslararası insan haklarıyla tam uyum içinde olmalarını” öngörüyor. Taslakta, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Navi Pillay'ın ABD sınırları dışındaki yasadışı dinlemelere ilişkin bir rapor sunması istenecek. Kararda ayrıca şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkelerine dayanan bağımsız bir gözetim mekanizmasının kurulması çağrısı yapılması bekleniyor. Kararın BM'de kabul edilmesi halinde, Pillay'ın raporu 2014 Eylül ayındaki BM 69. Genel Kurulu'nda sunulacak. Raporun son hali 2015 sonbaharındaki 70. Genel Kurulu'na getirilecek. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, karar taslağı ile ilgili olarak, „Günümüzde dijital iletişim küresel bir iş alanı olduğundan, kişisel verilerin korunması ve mahremiyet hakkı da küresel seviyede güvence altına alınmalıdır“ dedi. ABD Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA), aralarında Brezilya, Fransa, Almanya, Meksika ve İspanya'nın da bulunduğu 35 ülke hükümetini dinlediği iddia ediliyor. NSA eski mensubu Edward Snowden tarafından gündeme getirilen belgelere göre, Brezilya ve Almanya’nın liderleri uzun yıllardır ABD İstihbaratı tarafından dinleniyor. Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff iddialar nedeniyle Washington’a yapacağı bir ziyareti iptal ederken, Almanya Başbakanı Angela Merkel konuyla ilgili ABD Başkanı Barack Obama'yı aramıştı. (DEUTCHE WELLE - AJANSLAR)

Obama’yı da dinlediler iddiası Sanatör Rand Paul, Blomberg Tv’de yaptığı söyleşide, “NSA, Başkan Obama’nın bile telefonunu dinlemiş olabilir” dedi (İLHAN TANIR – WASHINGTON - POSTA 212)

S

on zamanlarda ABD’nin gündeminin çok büyük kısmını teşkil eden dinleme skandallarıyla ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. İddiayı soran isim, nomal biri değil: 100 Kongre’deki 100 senatörden biri Rand Paul. Kentucky senatörü Paul, liberter/ özgürlükçü (Libertarian) olarak bilinen düşünce okulundan ve Tea Partici hareketin Senato’daki en önemli isimlerinden. Liberteryenlik, en kısa tanımıyla, devletin, kişilerin özgürlüklerine karışmamasını, devletin küçültülmesi ve vergilerin düşürülmesini, ayrıca dış politikada da, izolasyonu savunan bir okul olarak ortaya çıkıyor. Amerikan Ulusal Güvenlik Biriminin (NSA) son aylarda ortalığa dökülen ifşaatlarıyla

birlikte, dinleme skandallarına en ciddi ve yüksek sesi çıkaran politikacılardan biri. Senatör Paul, Bloomberg televizyon kanalı ile yaptığı röportaj esnasında ‘’Başkan Obama’nın telefonlarını da dinliyorlar mı? Onun bir cep telefonu var. Bu biraz patavatsız bir soru ama dinleme ile ilgili gelen mahkeme yetkileri o kadar geniş ve belirsiz ki, bu kararların bütün cep telefonlarına uygulandığını düşünebiliriz. Bundan dolayı da, ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) başkanın cep telefonunu bile dinliyor olabilir’’ diye konuştu. Mart ayında da aynı senatör, Amerikan insansız hava taşıtlarının Amerikalıları, hem de Amerikan topraklarından vurabilecek yetkilere sahip olduğunu ileri sürerek, büyük tartışmalara neden olmuştu.


Güncel

CHP İstanbul’da ARTIK ‘ANKETÇİ’ YILDIZ YAZICIOĞLU ANKARA-POSTA212

A

KP, il ve ilçelerdeki temayül yoklaması sonuçlarını değerlendirecek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son sözü söyleyeceği bir süreç ile yerel seçimlerdeki adaylarını tespit etme hazırlıklarına başladı. CHP ise, pazar günkü Parti Meclisi toplantısı ardından 295 belediye başkan adayını kamuoyuyla paylaştı. Bu önemli karar ise, Mustafa Sarıgül ismi nedeniyle ‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı kim olacak?’ sorusu nedeniyle gölgede kaldı. CHP Parti Meclisi, Sarıgül’ün yeniden partiye dönüşüne Murat Karayalçın, Birgül Ayman Güler, İlhan Cihaner, Oğuz Oyan gibi isimlerce gösterilen tepkilere karşın oy çokluğuyla geçit verdi.

SÜREÇ NASIL GELİŞTİ? Şişli Belediye Başkanı Sarıgül ile CHP’yi buluşturan süreç ise, ana muhalefet partisi tarafından yerel seçimlerde izlenecek stratejiye ilişkin tartışmalarla başladı. CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın karşısında 29 Ocak 2005’teki olağanüstü kurultayda girdiği CHP Liderliği yarışını kaybettikten sonra partiden 24 Mart 2005’te ihraç edilen Sarıgül, Toplumsal Değişim Hareketi adı altında kensi liderliği altında yeni br siyasi yapı oluşturmuştu. Sonraki dönemde Baykal’dan CHP Genel Başkanlığı’nı 22 Mayıs 2010’da devralan Kemal Kılıçdaroğlu ise, Türkiye’deki sosyal demokrak ve sol oyları CHP’ye yönlendirme çabasıyla Sarıgül’ü de yeniden partiye döndürmek gerektiği yönündeki görüşlerini uzun süredir dinliyordu. Ekim ayında yerel seçimler için geri sayım başlamışken medyada Sarıgül’ün İstanbul’da ‘bağımsız aday’ olabileceği gibi açıklamaları ardından

CHP, uzun yıllardır kazanmayı hedeflediği İstanbul Büyükşehir Belediyesi için adayını kararlaştıracağı süreçte kritik eşiklerden birini geçti ve Parti Meclisi kararıyla Mustafa Sarıgül’ün parti üyeliğine onay verdi. Ancak Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in de adaylıktan vazgeçmemesi nedeniyle gözler artık Kılıçdaroğlu’nun takibinde yapılacak kamuoyu anketlerinde olacak gözler Kılıçdaroğlu’na çevrilmişti. Geçtiğimiz hafta, Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye Değişim Hareketi’nin hepsini CHP’ye davet ediyoruz. Ayrışma lüksümüz yok. Türkiye can derdinde, biz ayrışıyoruz. Bizim bir araya gelmemiz lazım” sözleriyle Sarıgül’ü CHP’ye davet etti. Bu davete, Mustafa Sarıgül, “TDH’ya gönül veren binlerce yurttaşımızın emeğine sayın Kılıçdaroğlu çok güzel bir sevgi göstermiştir. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun çağrısı en üst düzeyde yerini bulacaktır” karşılığını verdi. Karşılıklı sıcak mesajlar ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin, İstanbul’da Şişli Belediye Başkanlığı makamında Sarıgül’ü ziyaret etti. Keskin, beraberinde CHP İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı ile birlikte Sarıgül ile görüştükten sonra ‘uzlaşmaya varıldı’ açıklamasını belediye kapısı önünde adeta miting atmosferinde yaptı. Keskin, Sarıgül ve Salıcı, birlikte el ele halkı selamlarken, CHP çatısı altında buluşmanın önemini vurgulayan mesajlar verdi. Bu ziyaret ardından Sarıgül, Cumartesi günü Ankara’ya geldi ve Kılıçdaroğlu ile görüşerek, CHP’ye geri

dönmek istediğini belirten dilekçesini el yazısıyla yazarak teslim etti. İşte o dilekçe ise, CHP’de Pazar günkü Parti Meclisi’nde değerlendirildi.

PM’DE NELER OLDU? CHP Parti Meclisi, Kılıçdaroğlu başkanlığında Sarıgül’ün üyeliği yanında bazı belediye başkan adayları isimlerini belirmek amacıyla pazar günü oldukça tempolu bir toplantı gerçekleştirdi. PM’deki oylama öncesinde, son birkaç gündür Sarıgül’ün siyasi çizgisyle CHP’ye zarar vereceğini savunan açıklamalarıyla dikkat çeken Birgül Ayman Güler toplantıdan ayrıldı. Güler gibi geçmiş yıllarda AKP’li Me- lih Gökçek karşısında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kaybetmiş olan Murat Karayalçın da, Sarıgül ile ilgili oylamaya katılmamayı tercih

etti. Oylamada, Gürsel Tekin’in de aralarında bulunduğu 44 kişi Sarıgül’ün üyeliği lehinde, 10 üye ise karşı oy kullandı. 4 PM üyesi ise boş oy atmayı tercih etti. Gizli oylama olmasına rağmen Tekin’in, salondakiler tarafından açıkça görülecek şekilde ‘evet’ oyu attığı ifade edildi.

İSTANBUL DÜĞÜMÜ ÇÖZÜLDÜ MÜ? CHP PM, Mustafa Sarıgül’ün yeniden parti üyeliğine onay verirken bir anlamda CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediya Başkanı adayı olmasının da yolunu açtı. Ancak CHP İstanbul İl Başkanlığı döneminde partiyi katılımı arttırmasıyla dikkat çeken ve parti içinde oldukça güçlü destekçileri olan Gürsel Tekin de henüz adaylıktan vazgeçmiş değil. Tekin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sarıgül’e CHP rozeti takacağı 9 Kasım’da düzenleyeceği basın toplantısıyla İstanbul için aday adaylığını resmen ilan edecek. Sarıgül ise, CHP rozetini taktıktan sonra 10 Kasım’da destekçileriyle birlikte Ankara’da Anıtkabir’i ziyaret ederek bir gövde gösterisiyle parti içindeki aday adaylığı yarışını başlatacak. Bu tabloda, CHP ve dolayısıyla Kılıçdaroğlu için İstanbul adayını belirlemek için pek kolay olmayacak ve Sarıgül-Tekin yarışı dikkatle izlenecek. CHP’deki İstanbul düğümünde, kamuoyu anketleri önemli bir rol

üstlenecek. Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla İstanbul’da seçmen eğilimlerini belirlemeyi amaçlayan anketler yürütülecek. Bu arada CHP İstanbul İl Başkanlığı da hem parti üyeleri hem de mevcut İstanbul’daki parti yöneticileri arasından Sarıgül ile Tekin’in adaylığı konusundaki teamülleri tespit etmeye çalışacak. Süreç sonunca karar ise Kılıçdaroğlu’nun şahsi görüşünde şekillecek. Kılıçdaroğlu ise, İstanbul adayı için her platformda “İstanbul’da belediye başkanlığını kim kazanacaksa CHP’nin adayı o olacaktır” görüşünü dile getiriyor.

CHP KARIŞACAK MI? Süreç, öyle görünüyor ki CHP açısından sadece Sarıgül - Tekin yarışı olarak gelişmeyecek. Geçtiğimiz hafta, başörtüsü meselesinde CHP içerisinde yaşanan ‘ulusalcılar - liberaller’ cepheleşmesi, İstanbul adayı ikilemiyle derinleşecek. Sarıgül’ün, Fethullah Gülen hareketiyle de yakın ilişkiler kurduğu veya Şişli Belediye Başkanlığı’nda bazı maddi çıkar ilişkileri bulunduğu gibi iddialar nedeniyle CHP’deki önemli isimlerden bazıları muhalefeti sürdürecek. Tekin’in ‘örgütleme’ başarısı nedeniyle uzun vadede CHP için Sarıgül’e kıyasla partiye daha yararlı olacağı görüşüyle partide önemli bir destek görecek. Bu arada Sarıgül’ün 2005 yılında partiden ihraç edilmesi kararına imza atan Deniz Baykal’ın da parti içinde takınacağı tutumda Kılıçdaroğlu’nun son sözü söyleyeceği kararı etkileyecek.

KILIÇDAROĞLU ABD’YE HAZIRLANIYOR CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ay sonunda ABD’yi ziyaret edecek. Bu amaçla Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, bu haftadan itibaren Washington’da çeşitli temaslarda bulunacak

TARTIŞMA HİÇ BİTMEDİ TBMM Genel Kurulu’na 4 türbanlı AKP’li kadın vekilinin katılmasıyla kılık kıyafet tartışması yeniden alevlendi. Aslında bu tartışmaların tarihi eskilere dayanıyor. Hayli renki kişiliği ve hazı rcevaplığı ile unutulmaz siyasetçiler arasında yer alan Osman Yüksel Serdengeçti’nin kravat takmadan Meclis’e gelmesi de bu tartışmaların en eskileri arasında yer alıyor. 1965-1969 yılları arasında Adalet Partisi’nden Antalya Milletvekiliği yapan Serdengeçti, kravat takmadığı için uyarı almış, uyarıları dikkate alınmayınca Genel Kurul’a girişi yasaklanmıştı. Bu kez beline bağladığı kravatla içeri giren Serdengeçti, kravatı yakasına takması gerektiğini söyleyenlere “Kanunda nereye takılacağı belli değil. İstediğim gibi takarım” yanıtını vermişti.

14 YIL ÖNCE DE TÜRBAN KRİZİ 1999’da kapatılan Refah Parti yerine kurulan Fazilet Partisi’nden Milletvekili olan Merve Kavakçı, Meclis’e türbanıyla gelmiş ve yemin etmek istemişti. Ancak Başbakan Bülent Ecevit ve DSP’nin şiddetli protestoları ile karşılaşıp yemin edemeden Genel Kurul’u terketmek zorunda kalmıştı.

C

umhuriyet Halk Partisi, Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Amerika ziyaretiyle ilgili titiz bir çalışma yürütüyor. Bu amaçla, CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak ve ekibi bu haftadan itibaren Washington’a gelecek ve yapacağı temaslarla Kılıçdaroğlu’nun ziyaretine kadar alt yapıyı oluşturacak. İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’ın genel başkanlıktan istifasının ardından 22 Mayıs 2010’da 33. Olağan Genel Kurultayı’nda CHP Genel Başkanlığı’na seçilmişti. O günden bugüne de dünyadaki en etkili siyasi merkezlerden birisi olan Washington’u ne zaman ziyaret edeceği merakla beklendi.

KONGREDEN DAVET Kılıçdaroğlu döneminde CHP, Washington’da resmi ofisini oluşturarak, Faruk Loğoğlu, Osman Korutürk, Umut Oran gibi üyelerini sık sık Amerika’ya gönderdi. Son aylarda da Kılıçdaroğlu’nun ABD Kongresi’nden davetler aldığı bildiriliyor. Nihayetinde kasım ayı sonunda CHP Lideri’nin, ABD’de bizzat temaslarda bulunacağı açıklandı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Washington’da gerçekleştireceği temasların ayrıntılarını belirlemek üzere Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak gibi kurmaylar çalışma yürütüyor. Bu çerçevede, Toprak, 5-9 Kasım tarihlerinde Washington’da CHP Lideri’nin ziyaretiyle ilgili hazır-

lıkları tamamlamayı planlıyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Toprak, Amerika’nın Sesi’ne bu ziyaretiyle ilgili ayrıntıları anlattı. 30 Kasım’da başlayacak Kılıçdaroğlu ziyaretinin takvimini belirleyeceklerini açıklayan Toprak, “ABD önemli bir müttefiktir. O nedenle de ince eleyip sık dokunuyoruz. Sebebi de şu, bu coğrafyada Türkiye’nin ve ABD’nin çıkarları örtüşüyor. Yıllardan beri süregelen ilişkileri nasıl geliştiririz, bunu çalışacağız” dedi.

RANDEVU AYARLANIYOR CHP’nin 90 yıllık geçmişiyle Türkiye’deki köklü bir siyasi parti olduğunu ve ABD’ye kendi görüşlerini aktarmak istediğini kaydeden Toprak, Washington’da en yetkili isimlerle görüşmeyi istediklerini ancak zamanlama ve randevu olasılıklarını araştıracaklarını ifade etti. Toprak, Kılıçdaroğlu’nun bu ay sonunda yapacağı ziyaretle iki ülke ilişkilerini geliştirmeye hizmet edeceğini vurguladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı, “Bizim hedefimiz bu coğrafyayı, bölge ülkelerine ziyaretlerimizi anlatmak. Sayın ABD’nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone de ziyaretimize büyük katkılar veriyor. Beklentimiz iki ülke arasındaki ortak çıkarları anlatmaktır. Bunları tabi ki biliyorlar ama CHP’nin de tavrını anımsatmak istiyoruz” diye konuştu. (VOA)

6 Kasım 2013 Çarşamba

Yılmaz Polat ABD’den, PYD lideri Müslim’e kırmızı kart!

BARIŞ ve Demokrasi Partisi (BDP) hafta başında Washington’da “Kürtlerin Orta Doğu’da Rolü” başlıklı bir konferans düzenledi. Ulusal Basın Kulübü’nde (National Press Club) yapılan konferansa BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş da katıldı. Demirtaş’a partiden sadece Nazmi Gür eşlik etti. Konferansın konusu; Türkiye, Irak, İran ve Suriye’deki Kürtlerin bölgedeki rolü, olarak anons edildi ama asıl amaç; PKK’nın Suriye uzantısı (PYD) Demokratik Birlik Partisi Başkanı Salih Müslim’i Washington’a getirerek, ‘Amerikan Yönetimi’ne görücüye çıkartmaktı. Salih Müslim’in Washington’da konuşacağı konferansın programı haftalar öncesinden duyuruldu. Ancak Diyarbakır’daki hesap Washington’a uymadı. BDP’nin, Salih Müslim’i ‘Amerikan Yönetimi’ ile tanıştırma hesabı tutmadı. ‘Obama Yönetimi’ Salih Müslim’e ABD’ye giriş vizesi vermedi. Müslim bu nedenle, konferansa ‘skype’ ile bağlanıp konuşmak zorunda kaldı. Müslim’in, Ankara’da AKP hükümet yetkilileri ve MİT’le görüşmesi, ABD vizesi alması için referans olmadı. ‘Obama Yönetimi’ Suriye lideri Esad’la yapılan anlaşmaya ters düşen politikalardan kaçınıyor. Suriye’deki muhalif gruplarla görüşüp, anlaşmaya ters düşen görüntü vermek ve Müslim’i muhatap alıp, Kürt hareketini meşrulaştırmak istemiyor. Öte yandan, Washington’da ilk kez bu kadar sönük geçen bir Kürt konferansına şahit oldum. Konferansa ‘Amerikan Yönetimi’ ilgi göstermedi. Yönetimden dikkat çekecek bir isim olmadığı gibi, Kürtlerin kankaları diye bilinen Henri Barkey, Paul Wolfowitz ve Morton Abramowitz gibi, yıllarca bölgede Kürt politikalarına destek veren isimler de yoktu. Ayrıca, Washington’da PKK’nın uzantısı olan AKIN’ın (American Kurdish Information Network) lideri Kani Gulam da görünmedi. Düşünce kuruluşlarında Kürt konferansları düzenleyen isimler de bu kez itibar etmedi. Salonda kalabalık vardı ama çoğunluğu sıradan Kürt vatandaşlardı. Selahattin Demirtaş Washington’da yalnız ve düşünceliydi. Partisiyle bir sorunu olduğu izlenimi verdi. Bu arada, Orta Doğu antenleri iyi çalışan bir Amerikalıya Celal Talabani’nin sağlık durumunu sordum, “O artık canlı değil” dedi. Konferans sona erdiği zaman, Ulusal Basın Binası’nın önünde Atatürklü bayraklarla “Emperyalizmin oyuncağı olmayın” diye haykıran, PKK’yı protesto eden 8 kişilik orduya, toplantıdan çıkan 100’ün üzerinde Amerikalı ve Kürt cevap vermeye çalışıyordu!

DÜNYA, TÜRBANI KONUŞUYOR Dört kadın milletvekilinin TBMM Genel Kurulu’na başörtülü olarak girmesi, yurt dışında da yankı buldu. (LONDRA - ANKA) Türkiye’de bir “ilk” yaşandığına dikkat çeken yabancı medya, “Laik ülke, önemli bir tabu kırdı”, “Laik Türk hükümeti, dini sembole izin veriyor”, “Türkiye için kilometre taşı” gibi yorumlar yapılıyor. ● NYT: ”DİNİ SEMBOLE İZİN VERİLDİ” TBMM’de yaşananları “Laik Hükümet Dini Sembole İzin Veriyor” başlıklı haberinde irdeleyen New Work Times ise, Merve Kavakçı’nın 1999 yılında yaşadıklarını anlattıktan sonra “Ancak bugün farklı bir Türkiye var” dedi. Başörtüsü konusunun uzun bir süre Türkiye’de “tartışmalı” olsa da “Başörtü kullanan kadın milletvekillerinin Perşembe günü (parlamentoya) girişleri, Türkiye için bir kilometre taşı olarak görüldü” diye yazan gazete, Gezi gösterilerini anımsatarak “başörtüsü yasağı, büyük bir kutuplaşmanının yaşandığı bir dönemde kaldırıldı” değerlendirmesinde bulundu.

TÜRBANLI VALİLER GELİYOR NEW YORK - POSTA212

M

eclis Genel Kurulu’na türbanlı milletvekillerinin girmesinin ardından türbanlı vali ve kaymakamlar da yolda. İçişleri Bakanı Güler, “Türbanlı vali olacak mı?” sorusuna, “Normalleşme sürer, zaman içinde gereği yapılır” cevabı verdi. Güler, Meclis kulisinde gazetecilerle yaptığı sohbette, vali ve kaymakamların türbanlı olmasında bir sakınca olmadığını söyle-

di. Star gazetesinden Nevin Bilgin’in haberine göre Güler, “Biz başörtüsünü asla siyasal simge olarak görmüyoruz. Normalleşme çözüm sürecinin atmosferinin bir uzantısı olarak görüyoruz. Kamu kurumlarındaki çalışanlarla ilgili yumuşama geldi” dedi. Güler, türbanlı vali ve kaymakam olup olmayacağı konusunda ise, “Zaman içinde bu normalleşmeyi sürdürürüz. Zaman içinde de gereği yapılır. Hayırlı olsun” dedi.

● WSJ: “KATI LAİK GELENEK SONA KAYDI” ABD’nin borsa ve iş dünyasının gazetesi Wall Stree Journal da, “Türk milletvekilleri, başörtüsü tabusuna son verdi” başlıklı haberinde “İktidar partisinden dört kadın milletvekili Parlamentoya İslami başörtüsü giyerek katıldığında onyılların tabusu kırıldı ve ülkenin katı laik geneleğinden son kaymasına damgasını vuruldu” yorumunu yaptı. ● BBC: “1999’DAN BU YANA İLK DEFA” İngiliz yayın kuruluşu BBC, Türkiye’de geçen ay kamuda başörtüsü yasağının kaldırıldığını anımsatarak yasağın “laik anayasa destekçileri ile İslami hakları savunanları karşı karşıya getirdiği” görüşünü öne sürüyor. ● TELEGRAPH: “LAİK ÜLKE, TABU KIRDI” İngiltere’nin önde gelen gazetelerinden Telegraph da, Türk parlamentosunun ilk defa başörtüsüne izin verdiğine dikkat çekerken “Laik ülke, önemli bir tabu kırdı” ifadesini kullandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara ilk geldiğinde başörtüsü üzerindeki tüm yasakları kaldırmaya söz verdiğini anımsatan gazete, “CHP ise, AKP’yi, Atatürk tarafından 1923 yılında kurulan laik cumhuriyetini zedelemekle suçluyor” diye yazdı.


Güncel

6 Kasım 2013 Çarşamba

212’NİN İKİ YAKASI

Haldun Armağan info@haldunarmagan.com

“Cumhuriyet erdemdir” bir slogan değil, yüzyılın gerçeğidir YÜZÜNCÜ yılını kutlamaya az bir zaman kala, Türkiye’nin Cumhuriyet sayesinde nereden nereye geldiğini hatırlamak faydalı bir tartışmadır. 1923’teki kuruluşundan bu yana Cumhuriyet idaresi bizi nereden aldı, nereye taşıdı ve hangi alanlarda başarısız kaldı? Türkiye’nin son doksan yılına bakarken iki temel kriter yol gösterici olabilir: Müslüman kimliğiyle tek laik ülke olan Türkiye’nin öteki İslam ülkelerine göre konumunu karşılaştırmak ve Avrupa Birliği başta olmak üzere modern dünyadaki yerine bakmak. İslam dünyasının yeni bir yüzyıla girerken dünyada herkesin hemfikir olduğu insani gelişim ve bilimsel ilerleme ölçütleri açısından sınıfta kaldığı, en iyimser bakışla yerinde saymaya devam ettiği bir gerçektir. Kadın erkek ilişkileri, bireysel haklar ve özgürlükler, gerçek bir hukuk devletinin kurulması, demokrasi kurallarının çalıştırılması ve daha pek çok temel hedef açısından bakıldığında İslam ülkeleri arasında bir tek başarı örneği bile bulunmamaktadır; Türkiye hariç. Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya kadar İslam coğrafyasındaki halkların Türkiye’yi bir model ve imrenilecek ülke seviyesinde görmesinin altında yatan neden yalnızca “Muhteşem Yüzyıl” veya “Gümüş” gibi bazı televizyon dizilerine duyulan hayranlıkla açıklanamaz. Asıl sebep, Türkiye’nin İslam dünyasını çağdaşlık çizgisi ile güçlü bir şekilde buluşturma başarısından kaynaklanmaktadır. Hiç kuşku yokki, Türkiye’yi böylesine ayrıcalıklı bir konuma getiren Cumhuriyet’in ta kendisidir, oluşturduğu kurumsal yapıdır ve sağladığı toplumsal dönüşümdür. Bu bağlamda, Cumhuriyet’in laiklik ve sosyal hukuk devleti felsefesinin vazgeçilmez bir değer taşıdığını anlamak ve değerini bilmek gerekiyor. İşte bu ve buna bağlı nedenlerle, Cumhuriyet bir fazilettir, insanlık için bir erdemdir. Bu felsefenin özgürlük ruhunu ve yarattığı farkı tartışmak yerine, meseleyi bir slogana indirgersek büyük hata yapmış oluruz. Keza benzeri bir hata Atatürk konusunda da sergilenmektedir: Cumhuriyet’in 90. yıldönümü için özel program hazırlayan pek çok televizyon kanalında Mustafa Kemal Atatürk’ün felsefesi ve dünyaya bakışından daha çok Selanik’teki çocukluk günleri ve hangi şarkıları sevdiği konuşuluyordu! Atatürk’ün “çağdaş uygarlık seviyesine erişme” hedefiyle tanımladığı batılılaşma, medenileşme, demokratikleşme ideallerini en yükseğe taşıyan Cumhuriyet’in bugün varılan noktada beklenilen ölçüde ve hızla yolaldığı ne yazıkki söylenemez. Bunda kabahat Cumhuriyet rejiminde değil, onu çağdaş demokrasi ve çoğulculuk değerleriyle bütünleştirmeyen, birey haklarını devlet karşısında güvence altına almamakta ısrar eden yöneticilerdedir. Her on yılda bir yaşanan askeri darbelerle, salt oy toplama üzerine kurgulanan sağduyusuz politikacı tavırlarıyla batılı manada kurumsal bir demokrasinin oluşması sürecine her seferinde sekte vurulmuştur. Toplumsal tüm farklılıkların birarada uyum içinde yaşadığı bir Cumhuriyet’in tesis edilmesi için daha katedilecek pek çok yol olduğu gerçektir. Herşeye rağmen geçen 90 yıl içinde Cumhuriyet kendi içinde bir dönüşüm geçirmeyi de başarmıştır aslında. Askeri rejimlerle yaşanan demokrasi kazalarından bile çıkmayı başarmış ve süratle demokrasiye dönerek, Batı yörüngesinden sapmamış; hatta Avrupa Birliği ile tam üyelik sürecini başlatan ilk ve tek Müslüman ülke olma sıfatını kazanmıştır. Cumhuriyet’in 90. yılında özellikle şunu görmekteyiz: Demokrasi ve temel haklar alanında ciddi sorunlar mevcut, ifade özgürlüğü alanında sıkıntılar var ve yargıda adalet açığı düşündürücü boyutlara gelmiş durumda. Devletin vatandaş ilişkisinde henüz “ceberrut devlet” çizgisinden kurtulamadığımızı gösteren örnekler her geçen gün artıyor. Cumhuriyet Türkiye’sinin nin dünyanın yükselen yıldızı olmasının tek yolu gerçek demokrasi oluşumu tamamlamak ve bunu samimiyetle hazmetmekten geçiyor. Bu hedefe ulaşmak için sadece askerin siyaset alanı üzerindeki nüfuzunun kalkmış olması da yetmiyor; siyasetin bütün kurum ve kadrolarının demokrasi kültürünü içselleştirmesi gerekiyor.

A M E R İ K A’ D A K İ

TÜRKLERİN

WSJ, iki kıtayı deniz altından birleştiren Marmaray için “İstanbul’un tarihini de topraktan çıkararak dünyanın en muhteşem imparatorluk kentlerinden birine ilişkin sürprizler ve meydan okuyan varsayımları da yarattığına” dikkat çekti

‘MARMARAY tarihi değiştirdi’ NEW YORK (ANKA)

B

oğaz suları altında Avrupa ve Asya’yı birleştiren Marmaray projesi, teknoloji yönlerinden sonra, ortaya çıkmasını sağladığı ve kültür turizmi açısından büyük önem taşıdığı belirtilen arkeolojik eserler ile dikkat çekmeye başladı. Wall Street Journal gazetesi, Marmaray için “İstanbul’un tarihini de topraktan çıkararak dünyanın en

muhteşem imparatorluk kentlerinden birine ilişkin sürprizler ve meydan okuyan varsayımlarını da yarattı” sözlerini kullandı. ABD’nin çok satan gazetesi Wall Street Journal “İstanbul metro projesi, tarihi sürprizleri ortaya çıkarıyor” başlıklı haberinde, projenin 35 bin kadar arkeolojik eserin topraktan çıkarılmasına olanak sağladığına dikkat çekerken şunları yazdı: “Türkiye’nin yeni yer altı demiryolu ağı

YIL: 1 SAYI: 25

SAHİBİ POSTA 212 PUPLISHING LLC ADINA

EKMEL ANDA

MEDYA GRUP BAŞKANI

CAN KAMİLOĞLU GENEL YAYIN YÖNETMENİ

YILMAZ SOYTÜRK YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

AHMET RAVALI

YAYIN DANIŞMANI

HABER KOORDİNATÖRÜ

AHMET BUĞDAYCI

HALDUN ARMAĞAN

EDİTÖRLER MEHVEŞ KOÇAK – ADNAN ONARAN - ESEN ÜNAL – DİLEK ESKİ BEZİRKAN – AYSEL TAPAN - EMRE EMİRGİL (WEB) WASHINGTON TEMSİLCİSİ İLHAN TANIR ANKARA TEMSİLCİSİ YILDIZ YAZICIOĞLU AVRUPA KOORDİNATÖRÜ DÜNDAR KEŞAPLI Largo Chigi N.5 00187 / Roma / İtalya OFİS TEL + 39 064 5449 780 CEP TEL + 39 338 5608 792 e-posta: dundarkesapli@posta212.com SAYFA TASARIM ERDAL ÖZBEK – TUNCAY TAPAR - SERHAN AYDEMİR - ERTAN BEZEN İDARİ MÜDÜR

MEHVEŞ SÖNMEZ

REKLAM GRUP DİREKTÖRÜ

DİLEK BİTNEL

ADRES 31 – 00 47th Ave. Long Island City, NY 11101 TELEFON 718 732 08 57 – 347 730 42 36 ABONE SERVİSİ REKLAM SERVİSİ SERİ İLAN HABER MERKEZİ DAĞITIM

abone@posta212.com reklam@posta212.com seriilan@posta212.com haber@posta212.com dagitim@posta212.com

POSTA 212 GAZETESİ ANKA HABER AJANSI ABONESİDİR

“GERİLİMLER YAŞANDI” Gazete, 2.8 milyar dolarlık projenin arkeologlara İstanbul’da eşi görülmemiş kazıları gerçekleştirme olanağını da sağladığını belirtirken “Zaman zaman, projedeki gecikmelerden dolayı hayal kırıklığa uğrayan hükümet yetkilileri ile kentin tarihi mirası konusunda duyarlı olmaya çağıran arkeologlar arasında gerilimler yaşandı” dedi. ARKEOPARK’TA SERGİLENECEK Ortaya çıkarılan 35 bin kadar eserin ‘iddialı’ açık hava Arkeopark müzesinde sergileneceğini anlatan gazete, haberinde en dikkat çeken bulguları özetle şöyle sıraladı: “Kazılar, İstanbul’un tarihçiler sandığından binlerce yıl eski olduğunu gösterdi. On yıl öncesine kadar kentin 2 bin 700 yıllık olduğu yaygın biçimde kabul ediliyordu. Ancak kalıntılar ve eserler, kentin tarihinin en az 8 bin 500

GAZETESİ

6 Kasım 2013 Çarşamba

için İstanbul’un suları altında Avrupa ve Asya’yı bağlamak için en ileri mühendislik teknolojisi kullanıldı. Ancak proje aynı zamanda, harfiyen İstanbul’un tarihini topraktan çıkararak dünyanın en muhteşem imparatorluk kentlerinden birine ilişkin sürprizler ve meydan okuyan varsayımları yarattı.”

5 İSTASYON, 8 MİLYAR LİRA (İSTANBULPOSTA212)- İstanbul’un Avrupa ve Asya yakalarındaki demiryolu hatlarını İstanbul Boğazı altından geçen bir tüp tünelle birleştiren 76 kilometrelik bir demiryolu iyileştirme ve geliştirme projesidir. Halkalı ile Gebze arasında çalışması planlanan hattın boğaz geçişini de içine alan, Ayrılıkçeşme ve Kazlıçeşme arasındaki 14 kilometrelik bölümü 29 Ekim 2013 tarihinde hizmete açılmıştır. Açılan hatta 3’ü yeraltında olmak üzere toplam 5 istasyon vardır.

YOLCULUK 4 DAKİKA Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre Marmaray’ın açılışı yapılan kısmı için 5,5 milyar lira harcandı, banliyö hatlarının iyileştirilmesiyle birlikte toplam maliyet 8 milyar lira oldu.

YOLCULUK SÜRESİ Avrupa ve Asya yakasını İstan-

bul Boğazı’nın altından birleştiren Marmaray’da trenler, İstanbul Boğazı’nın Asya bölümündeki Üsküdar İstasyonu ile Avrupa yakasındaki Sirkeci arasını 4 dakikada katedecek. Böylece İstanbul Boğazı’nın altından Avrupa ile Asya arası yolculuk süresi de 4 dakikaya inmiş olacak. Boğaz geçiş kesiminde çift hat olarak Kazlıçeşme’den sonra Yedikule’de yer altına giren Marmaray, Yenikapı ve Sirkeci boyunca ilerleyerek İstanbul Boğazı’nın altından geçip İstanbul’un Anadolu yakasında (Asya) Üsküdar’daki yer altı istasyonuna ulaşıyor.

BİLET FİYATLARI Tek yönde saatte 75 bin, günlük ortalama ise 1 milyon 200 bin yolcu taşınabilecek. Marmaray’da uygulanacak bilet fiyatları, 1,95 lira olacak. İstanbulkart, Marmaray’da da kullanılacak.

yıl geriye gittiğini kanıtladı. Bizans döneminin en büyük limanı da, Marmaray projesi sayesinde ortaya çıkarıldı. Arkeologlar, bazıları 15 metre uzunluğu ve 5 metre genişliğinde olan çok iyi korunmuş düzinelerce antik gemi de buldu.”


Göçmenlik

6 Kasım 2013 Çarşamba

YASADIŞI GÖÇMENLERE DİJİTAL TEKNOLOJİ (NEW YORK-POSTA212) - Göçmenlerin toplumda toplumda oynadığı rolü belirlemek için dijital teknoloji devreye giriyor. Gazeteciler, göçmenlik aktivistleri ve teknoloji uzmanları ABD’nin ve Latin Amerika’nın 20 kentinde göçmen toplumunu daha yakında tanımak ve buna göre sosyal politikalar üretmek için bir araya geliyor.

UYGULAMA VE WEB SİTELERİ HAZIRLANACAK

GÖÇMENLİK YASASI 2015’E Mİ SARKIYOR Önümüzdeki yıl Kongre seçimleri nedeniyle ortalık parti tartışmalarından geçilmeyeceği için, adeta yılan hikayesine dönen Göçmenlik Yasa Tasarısı’nın 2015’e sarkacağı tahmin ediliyor (NEW YORK –POSTA 212)

G

öçmenlere reform yasa tasarısında herkes Cumhuriyetçilerin katı tavrının yumuşayıp yumuşamayacağına bakıyor. Geçen hafta üç Cumhuriyetçi Kongre üyesinin tasarıyı imzalaması reform yanlıları için harika bir haberdi. Yine de, Kongre’den tasarının geçmesi çok çetin bir müzakere sürecine tanık olma-

ya devam ediyor. Obama’nın kimilerine göre tasarıyı çok kapsamlı bir hale getirmesi, Cumhuriyetçiler’in saldırgan tutumunu iştahlandırıyor. 2015 EN UYGUN YIL Gözlemcilere göre önümüzdeki yıl yapılacak Kongre seçimleri, reformın yasalaşması açısından için elverişli bir yıl değil. Seçimlerde Göçmenlik gibi belirli reformlar-

dan çok parti argümanları ortamı belirliyor. Demkratlar Cumhuriyetçileri “Bunlar delirmiş” diye suçlarken diğer taraf “Sosyalizme geçit yok” kilişesine sarılacak. Göçmenlik Politikaları Kuruluşu’nun New York ofisinin başında olan deneyimli bürokrat Muzaffar Chishti, bu nedenle tasarının yasalaşması için seçimin toz dumanının kaybolacağı 2015’i en uygun yıl olarak görüyor. Chishti “Eğer

YASADIŞI GÖÇMENLER

Illinois’de ehliyet alabilecek (NEW YORK –POSTA 212)

E

yalette yaşayan pek çok kaçak göçmen, artık yakalanıp hapis veya ülke dışına atılma riski olmadan otoyollarda araba kullabilecek olmalarını büyük bir sevinçle karşıladı. Yasayla ayrıca, kaçak göçmenlerin ehliyet testlerine katılmaları ve araçlarına sigorta yaptırmaları teşvik ediliyor. Illinois eyalet yet-

kilileri, eğer kendilerine bir talep gelmezse bu konuda federal devlete bilgi vermeyeceklerini belirtti. Illinois’te halen 250 bin civarında kaçak göçmenin yaşadığını tahmin ediliyor. Bu göçmenlerin ehliyet almak için başvurabilecekleri açıklandı. Bunun için gerekli olan tek belge, süresi geçmemiş bir yabancı ülke pasaportu, okul dökümanları, sağlık karnesi, banka hesabı gibi belgeler yeterli oluyor.

şu anda olduğu gibi Hispanik ve Asya kökenlilerin giderek Demokrat’lara meyleden tavrı sürerse, Cumhuriyetçiler bu mesaja kulaklarını tıkayamazlar. Cumhuriyetçiler o zaman yasaya, Kongre seçimleri açısından değil, Başkanlık seçimleri gözlüğüyle bakacaklar. Hispaniklerin ve Asyalıların seçimlerde güçlenecek rolleri Cumhuriyetçiler’in vizyonlarını daha netleştirmesi kaçınılmaz.” diyor.

Gerçekten de seçmen eğilimleri, Cumhuriyetçiler’in, 2014, 2015 veya en geç 2016’da Göçmenlik Yasa Tasarısı’nı Kongre’de imzalamak zorunda olacaklarını gösteriyor. 2012’de yapılan Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçiler’in beyaz olmayan seçmenlerin sadece yüzde 20’sinin oyunu aldığı göz önüne alınırsa, politkalarını değiştirmemesi halinde partinin geleceği soru işaretlerine açık.

Datafest adlı kuruluş, 48 saat sürecek toplantılarla göçmenlerin hayatlarını kolaylaştıracak aplikasyonlar, web siteleri ve programlar üretilmesini amaçlıyor. Datafest organizasyon sözcüsü Teresa Bouza, “Elimizde göçmenlerin hayat tarzlarını ve sorunlarını derinlemesine anlayabilmemizi sağlayacak çapta bir veri yığını var. Ekipte bu bilgileri dijital ortama uyarlayacak teknoloji uzmanları yer alıyor. Ancak teknoloji uzmanlarına yol gösterecek gazeteci ve göçmen haklarıyla ilgili aktivistler de bu teknolojlerin hazırlanmasında teknoloji uzmanlarına yol gösterecek.” Datafest toplantıları, Miami’de, Harvard ve Stanford Üniversitelerinde, Washington, D.C’deki bazı kolejlerde ve Alabama’da yapılacak. Ayrıca Latin Amerika, Orta Amerika, Kanada ve hatta Madrid’de toplantılar gerçekleştirilecek. Projenin sponsorları arasında, İnsan hakları örgütü, Amnesty International, EFE ve Univision gibi medya şirketleri, Facebook ve Microsoft gibi teknoloji şirketleri var.

FACEBOOK VE MICROSOFT DA DESTEKLİYOR Diğer yandan Facebook ve Microsoft göçmenlik reformunun giderek daha fazla destekçisi haline geliyor. Teknoloji devleri ABD’deki 11 milyon kaçak göçmenin yasal statüye geçmesini savunuyor. Ancak Facebook ve Microsoft’un göçmenlik yasasına desteklerinin asıl sebebi yurtdışından high-tech çalışanları bünyelerine katma istekleri. Microsoft araştırma direktörü Rane JohnsonStempson ise bunun dışında başka motivasyonalrı olduğunu şöyle açıklıyor: “Eğer bugün yazılım programları geliştirenelre bakarsanız tamamına yakının beyaz odluğunu göreceksiniz. Daha farklı etnik ve kültürel kökenlileri yazılım alanıne sokmak daha fazla yenilik ve çeşitlilik anlamına gelecektir” diyor.

Kaliforniya Üniversitesi’nden göçmen öğrencilere 5 milyon dolar (NEW YORK –POSTA 212)

K

aliforniya üniversitesi başkanı Janet Napolitano, ABD’de yasadışı olarak yaşayan öğrencilere 5 milyon dolarlık bir yardım ödeneği tahsis edeceklerini açıkladı. Eski Homeland Security Secretary olan Napolitano, 10 kampüsten oluşan dev üniversitenin bir ay önce başkanı olmasından bu yana yaptğı ilk konuşmasında yardım paketini açıkladı. Yardım paketinin yanı sıra Napolitano, mezun öğrencilerin eğitimi, işe yerleştireilmesi ve doktora sonrası araştırmalar için de 10 milyon dolarlık bir bütçe ayrıldığını duyurdu. Napolitano konuşmasında şunları söyledi: “Şunu netleştirelim. Kaliforniya Üniversitesi, is-

ter yasal, ister belgeleri olmasın, akademik yeterliliğini kanıtlayan her öğrenciye açıktır. Başarılı ama yasal olmayan öğrencileri finansal olarak desteklemeyi amaçlıyoruz bu paketle. Ayrıca bu paranın bir kısmını da her kampüste bu öğrencilere yol gösterecek danışmanları işe almak için kullancağız. Danışmanlar, bu öğrencilere ABD vatandaşlığını nasıl alacaklarından üniversite başvurularına kadar her konuda yardım edecek” Napolitano, bu tür öğrencilere özel bir ilgi gösterilmesi gerektiği, çünkü yasal statusü olmayan göçmen öğrencilerin büyük kısmının yoksul ailelerden geldiğini de belirtti. 239 bin öğrencinin öğrenim gördüğü üniversitede, “dreamer” olarak adlandırılan, ülkeye aileleri tarafından çocuk yaşta yasa dışı olarak getirilen 900 öğrenci bulunuyor.


Güncel

6 Kasım 2013 Çarşamba

Ahmet Buğdaycı ahmetbugdayci@posta212.com

HDP alternatif bir muhalefet yaratabilir mi? GEZİ direnişinin belki de en önemli katkısı, Türkiye’de bir yeni bir muhalefete olan ihtiyacı netleştirmesi oldu. Mevcut siyasette temsil edilemeyen kitleler kendine acil bir çıkış aramaya başladı. İşte bu noktada HDP’nin kurulması canlı bir tartışmayı başlattı. Kendilerini sıkışmış hisseden, yaklaşan seçimler nedeniyle yönelecek bir liman arayan Geziciler ve diğer muhalif unsurlar HDP’ye gözlerini dikiyor. Acaba HDP gerçekten yeni bir muhalefetin temsilcisi olabilir mi? Çeşitli sosyalist parti ve hareketin işbirliği olan HDP, asıl siyasal rengini Kürt hareketinden alıyor. Bu bağlamda partiyi, BDP’nin “Türkiye partisi versiyonu”, bir “Öcalan production” olarak tanımlayanlar da var. Evet ortada bir sabırsız bir muhalefet var, bu da yeni partinin Gezi ile paralellik gösteren mesajlarının ve zamanlamasının mükemmel olduğunun işareti. Niyetleri bir kenara bırakalım ve HDP’nin şansı nedir sorusunun peşine takılalım. Bunun için Türkiye seçmeninin yapısından başlayıp partiye inelim. Yapılan araştırmalar, Türkiye’de ideolojik bir kamplaşmadan daha çok bireylerin gelir ve eğitim düzeylerine göre ekonomik bir kamplaşma ve kutuplaşma olduğunu gösteriyor. İkinci olarak, yine araştırmalar Türkiye seçmeninin maksimum yüzde 20’sinin kendini merkezin solunda gördüğünü gösteriyor. Bunların yarısından fazlası CHP’ye, bir kısmı BDP’ye oy veriyor. Az miktarda AKP’ye oy veren solcular da var. Ancak “sol” derken, seçmen merkeze çok yakın merkez solu kast ediyor. “Sosyalist sol” diyenler çok marijinal kalıyor. HDP’nin yöneldiği “seçmen pazarı”nın tablosu böyle. Ama HDP, 2013 seçimlerinde geçersiz oylarla birlikte sandığa gitmeyen, boşlukta gezinen, Gezi kitlesinin de dahil olduğu yüzde 15’i hedefliyor muhtemelen. Yine araştırmalara göre, Türk halkı için iş, güç, eğitim, kısacası daha iyi hayat koşullarına sahip olmak insan hakları, eşitlik, barış gibi taleplerinin önünde geliyor. Kısacası sürekli bu temaları tekrarlayarak, çoğunluğu oluşturan alt-orta gelir düzeyindeki kitleleri kendine çekmek mümkün değil. Seçmenden HDP’ye gelirsek, sorunun temelinde “sol”un yattığı gerçekliğiyle yüzleşmek gerekliliği karşımıza çıkıyor. Söyleminde “emperyalizm”, “devrim” olan, bir yandan liberal demokratik taleplerde bulunup diğer yandan siyasi liberalizmi karşısına alan bir zihniyet, toplumun köklerine çeşitli nedenlerle ulaşamaz. Bir kere, halihazırda dünyada ya otoriterlik tonları çeşitlilik arz eden rejimlerin devlet kapitalizmi ya da liberal kapitalist demokrasiler geçerli. Devasa problemler üretse de başka da bir sistem yok. Max’ın endüstri devrimine yönelik kavramlarının, 21.yy’ın “post endüstri” dünyasında arkaik kaldığını, ama asıl olanın değişim olduğunu belirten “diyalektiği”nin, vahşi kapitalizmi yaratıcı bir şekilde dönüştürmeyi amaçlayan “yeni bir sol kafaya” yol gösterebileceğini kabullenmemiz gerekiyor. Ki artık bunun adına sol bile demek gerekmiyor. Barış, demokrasi, eşitlik gibi demokrat herkesin katılacağı liberal mesajlar, milenyumun kavramlarını, yeni sınıflarını, yeni yaşam biçimlerini anlamadan, proaktif, her alanda insanların, ailelerin, gençlerin yaşamlarını iyileştirecek, onları mutlu kılacak çözümler üretmeden hep boşlukta kalmaya mahkum. “Serbest piyasanın bu nimetlerinden faydalanalım, ama aynı zamanda devrimci olalım.” Çelişki burda. Çok zor, ama eşitlikçi ve aynı zamanda yenilikçi bir dil lazım yeni muhalefete. Öte yandan meselenin iktidar ve gücün dağıtımı, girişimci bir üreticilik ve yenilikçi bir kültürel altyapı olduğunu anlamadan kapitalizme saldırmak solu marijinalleştirmekten başka bir şeye yaramıyor. Geçmişin dünyasında kalan verimsiz üretim sektörlerini savunan sendikaların arkasında durmak yerine, geleceğin dijital, biyoteknoloji, nano teknoloji gibi sektörlerinin insan hayatlarını nasıl kökten değiştirdiğini görebilmek ve buna göre vizyonlar geliştirip ülkeleri ileriye sıçratmak devrimciliğin yeni tanımı artık. Bilimde, sanatta, sporda nasıl sıçrama yapacak Türkiye, ya da yeni teknolojilere dayalı bir girişimcilik ruhu Türkiye’ye nasıl yayılacak. Bunun altyapısını oluşturmak için alt, orta gelir grubunun çocuklarını dünya vatandaşı yapacak İngilizce’yi çok ucuza öğretecek online eğitimi devreye nasıl sokacak. Batı’ya kaçmış uluslararası çaptaki beyinleri sağlık, kent, ekonomi, eğitim gibi alanlarda etrafına toplayıp, onlardan projeler üretecek bir düşünce kuruluşu mu kuracak; bu projelere uluslararası kuruluşlardan fonlar mı bulacak. İktidara gelemese bile, muhalefette de bu tür yenilikçi, yaratıcı projeleri pilot bölgelerde uygulayacağını mı açıklayacak. Alt gelir düzeyindekileri yukarıya itip gelir dağılımını düzeltmek için AKP’den daha farklı olarak ne tür sosyal politikalar güdecek. Yeni sol hayali emperyalist güçlerle mücadeleyle değil bu sorulara vereceği cevaplarla devrimci olabilecek ancak. İnsanlara nasıl bir hayat vaat edeceğini, somut çözümlerle, projelerle ortaya koyup, bununla beraber yerel/ küresel dinamiklerle izdüşen eşitlikçi mesajları veren bir parti ancak alternatif olabilir. Yoksa mesajlar üstyapıda, gerçekler altyapıda kalır…. Oysa yeni çağda hayatların, gerçeklerin kendisi zaten bir mesaj…

YEMEN’DE GÜNLÜK HAYAT HÜSEYİN TUNCER SANA-YEMEN-POSTA212

Y

emen, dünyada eşi benzeri olmayan harika bir mimariye sahip. İki üç bin yıllık bir tarihin zenginliğini yansıtan kentte binaların pek çoğu bin yıl ve üzeri yaştalar. Çok katlı taş binalar ana yapı malzemesi taş olduğu için yüz yıllar boyunca bozulmadan kalabilmiş. Yüz yıllar öncesinden bu teknik yetkinlik, dış cephelerinde bu kadar muhteşem bir taş işlemeler olağandışı bir beceriyi yansıtıyor. Özellikle Hadramut bölgesinde kerpiç binalardan oluşan çok katlı yapılar mevcut. Dünya mimarisinde gökdelenlerin atasının bu binalar olduğu söyleniyor. Bu da bu ülkede sanki zaman durmuş gibi bir his veriyor. Öte yandan ister istemez, geçmişinde bu kadar zengin bir kültüre sahip bir ülkenin bugün nasıl bu kadar geri ve sefalet içerisinde olabildiğini düşünmeden edemiyoruz. GERÇEK ARAP! Kendilerini gerçek Araplar olarak tanımlayan Yemenliler, diğer Arap halklarından daha ari ve daha üstün bir ırk olduklarına inanıyorlar. Koyu esmer olanların Afrika’dan göçtüklerini savunuyorlar. Gündelik hayatta kına ile yapılan desenler yani geçici dövmeler çok revaçta. Bunun için hazır likit kınalar ve hazır desen şablonları bakkallarda dahi satılıyor. Dikkatimi çeken bir diğer şey de modern sayılabilecek kıyafetlerin her yerde satılmasıydı. Oysa tüm kadınların sokakta giyindikleri çarşafları satan dükkanları bulmak neredeyse imkansız gibi. Erkeklerin mutlaka bir kemerle taşıdıkları ve şeref olarak adlandırdıkları bir tür hançer, cemmiye’ler çok yaygın. Yemen’de erkekler baba oğul, yakın dost ve arkadaşlar el ele dolaşmakta, bu kültürlerinin bir parçası. Eski

İç savaşın sürdüğü Yemen’de hayat bir şekilde devam ediyor. Mimarisiyle, tarihiyle büyüleyici bir ülke olan Yemen’de günlük hayat, son derece ilginç ve renkli görüntülere sahne oluyor

bir İngiliz sömürgesi olmasından ötürü halkın önemli bir kısmı İngilizceyi iletişim kuracak düzeyde biliyor. TRAFİK BİR CURCUNA Sokaklarda hiç bir trafik kuralının olmaması, tüm araçların tamamen korna çalarak iletişim kurmaları çok dikkat çekici. Tuhaflıklar bununla sınırlı değil, 1214 yaşında çocukları ve akşamları kadınları ehliyetsiz araç kullanırken görmek mümkün. Ehliyetin olmadığını pek çok kez duymuştum, ama gözlerimle görene kadar buna ihtimal vermek istememiştim. Gece araç kullanırken herkes mutlaka uzun farlarını yakarak seyahat ediyor. Trafik karmaşası bizim ülkemizden kat be kat üst seviyede.. BAKKALDA TÜRK BİSKÜVİLERİ Neredeyse tüm ülkede bakkal dükkanlarında Türk bisküvileri ve gıda ürünleri satılıyor. Büyük şehirlerin dışında, bakkal, nalbur ve berber dükkanları hepsi maksimum 3-4 metrekareyi geçmeyen küçücük, tek kişinin sığdığı dükkanlar, bu nedenle içeriye girmeden alışveriş yapılıyor. Yıllar sonra Türk işadamları

buraya ilgi göstermeye başlamışlar, bu yüzden her türlü satış noktalarında çeşitli Türk ürünlerini görmek mümkün. Bizim hayat tarzımıza ve bizlere karşı ciddi bir ilgileri ve hayranlıkları var. Yemek kültürü Türkler’den miras kalan yemeklerle sınırlı. Gittiğim her şehirde benzer yemekler geldi masaya. Hijyen konusunda kesinlikle en ufak bir kaygıları yok Yemenlilerin. Bağışıklık sisteminiz yüksek değilse, gönül rahatlığıyla yemek yemeniz pek olası değil. Bizden farklı olarak bir kişiye yaklaşık 4 kişilik yemek geliyor, tabaklar dolusu yemekler masada kalarak ziyan oluyor doğal olarak. YOL ÜSTÜNDE DEVE SÜTÜ Pek çok kasabada yağmur sularını biriktirmek için kasabaların ortasında oluşturulmuş göletler mevcut. Kadınlar evlerine kovalarla su taşıyor bu göletlerden Bu göletlerin ortasında kalan camiler ve evleri görmek büyüleyici.. Taiz ve Sana arasında yolcu taşımacılığı eski model Fransız otomobilleriyle yapılıyor. Yol üzerinde deve sürülerini sıklıkla görmek mümkün. Develerin sütleri taze taze sağılıp yoldan geçen müşterilere satılıyor. Oldukça besleyici olduğu söylenen deve sütü halk arasında çok seviliyor.

ENDÜSTRİ DİYE BİR ŞEY YOK Ülkede endüstri diye bir şeyden söz etmek zor. Bu yüzden de Yemen bulunduğu yarımada üzerinde en yoksul İslam ülkesi olarak değerlendiriliyor. Körfez ülkelerinde etkin ve girişimci olan Yemenliler kendi ülkelerinde Gat batağı ve tıkanmış sistem yüzünden aktif olamıyorlar. Endüstri tesisi olarak Hudeyda ve Taiz bölgelerinde gördüğüm çimento fabrikalar dahil herşey çağın çok gerisindeydi. Körfez ülkeleri özellikle Suudi Arabistan Yemenliler’in çok aç bırakılırsa ya da aşıÇÖP DAĞLARI HER YERDE rı refaha alışırsa kendilerini Yemen’in tüm şehirlerinde en işgal edeceği gibi bir ön yarbüyük sorunlardan biri sokaklagıya sahipler. Bunun önüne rı kaplayan çöp dağları . Özellikgeçmek için Sudi Arabistan, le yerel uyuşturucu Gat almak için Yemen’de zorunlu askerlik kullanılan poşetler sokaklara atıhizmetinin kaldırılarak palıyor. Ülke nüfusunun yüzde 80’i ralı askerlik ve polis gücüne en az günde bir defa bu yapraklardayalı bir sisteme geçmesini dan satın aldığından, her gün sosağlamış. Ayrıca Yemen’deki kaklara yaklaşık 20 milyon adet tüm bürokratlar aynı zamançöp poşeti atılıyor. Tabii çöpler da Suudi Arabistan tarafıntoplanmıyor. Taiz şehrinde çöpdan maaşa bağlanmış dulerin şehir merkezinde biriktiklerumda. ri yerlerde alenen yakılarak imha Ülkede zengin petr ol ve gaz yaedilmeye çalışıldığını gördük. El takları mevcut, ancak bu petHudeyda’ya giderken geçtiğimiz rolü işlemek için yeterli rakasabalarda sokakların tamamen fineri olmadığından petrol çöplerle kaplı olduğunu görmek Suudi Arabistan’dan ithal akıl alır gibi değildi. ediliyor. Bu nedenle petrolün işlemeden direkt hammadde olarak satışı yapılıyor.


Güncel

6 Kasım 2013 Çarşamba

ABD’DE CUMHURİYET

BAYRAMI COŞKUSU

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 90. yıl kuruluş yıldönümü, ABD’de yaşayan Türklerin katılımıyla her yıl geleneksel olarak düzenlenen çeşitli etkinlik ve törenlerle kutlandı. NEW YORK - POSTA212

T

ürkiye Cumhuriyeti’nin 90. kuruluş yıldönümü, Türk Amerikan toplumu tarafından ABD’nin dört bir yanında coşkuyla kutlandı

WASHINGTON’DA RESEPSİYON

Wall Street’te bayrak çekme töreni 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle Wall Street yakınlarındaki Bowling Green Park’a Türk Bayrağı çekildi. Genç Türkler (Young Turks) tarafından organize edilen bayrak çekme törenine New York Başkonsolosu Levent Bilgen, Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği Askeri Ataşesi Albay Namık Kemal Sil, Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF) Başkanı Ali Çınar ve Young Turks Derneği Başkanı Tulga Tekman’ın yanı sıra New York ve çevresinde yaşayan Türkler ile Azeriler katıldı. Törene çevrede bulunan turistler büyük ilgi gösterdi. Özellikle Güney Koreli turistlerin çok sayıda hatıra fotoğrafı çektiği gözlendi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 90.yıldönümü, ABD’nin başkenti Washington’da da kutlandı. Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Namık Tan, büyükelçilik binasında bir resepsiyon verdi. Büyükelçi Tan’ın davetlileri kapıda karşıladığı resepsiyona, ABD Kongresi, Dışişleri Bakanlığı ve diğer bakanlıklardan temsilciler ile çok sayıda yerli ve yabancı konuk katıldı.

ANDIMIZ OKUNDU

Kutlama etkinlikleri, İstiklal Marş’nın ardından davetlilerin andımızı okumasıyla başladı. ATA-DC Başkanı Gizem Şalcıgil White, Büyükelçi Namık Tan ve Maryland Eyalet Bakanı John McDonough’un günün anlam ve önemine ilişkin konuşmalarının ardından KKTC Alayköy Kültür ve Sa-

nat Derneği sponsorluğu çerçevesinde ABD’ye gelen folklor ekibinin gösterisiyle gece devam etti. Baloda ayrıca, Büyükelçi Namık Tan, eşi Fügen Tan, ATADC eski başkanları Engin Holmstrom ve Demet Cabbar’ın yanısıra ATA-DC yönetim kurulu üyeleri Zeynep Kocabal ve Murat Kazanova üstün hizmetlerinden dolayı birer ödüle layık görüldü. İlhan Özulu’nun şarkılarıyla Ulu Önder Atatürk’un ülkemize armağan ettiği Cumhuriyet’i kutlayan davetliler gece boyunca gurur, birlik ve beraberlik duygularını taşıyan Cumhuriyet marşlarını söyledi

BOSTON’DA YOĞUN İLGİ

Boston Başkonsolosu Burak Karartı’nın ev sahipliğini yaptığı resepsiyonla 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Boston’da da kutlandı. Türk ve Amerikalı davetliler tarafından yoğun bir ilginin gösterildiği resepsiyonda bir konuşma yapan Başkonsolos Karartı; ABD’nin eğitim başkenti olan Boston’da görev yapmaktan memnun olduğunu söyleyerek, sorumlu oldukları 6 eyaletteki tüm vatandaşlara en güzel hizmeti yapma gayreti içinde olduklarının altını çizdi.

Forma hediye etti

Resepsiyonda Başkonsolos Levent Bilgen, Cumhuriyetin, kurulduğu günden bu güne kadar geçen 90 yıllık süre zarfında çok büyük başarılara imza attığını vurgulayan bir konuşma yaptı. Bilgen’in ardından kürsüye çıkan Brooklyn Belediye Başkanı Marty Markowitz, Levent Bilgen’in eskiden profesyonel basketbolcu olduğunu hatırlatarak Başkonsolos’a Brooklyn’in Nets Basketbol Takımı’nın 1 numaralı formasını hediye etti. Resepsiyonun devamında Queens Belediye Meclisi Üyesi David Weprin de bir konuşma yaparak, Queens’in Türklerin yoğun olarak yaşadığı semtlerden biri olduğunu belirtti. Weprin, bu durumdan mutluluk duyduğunu ekledi.

New York’ta Cumhuriyet Resepsiyonu ATA - DC Derneği Cumhuriyet Balosu Washington merkezli Türk Amerikan Derneği (ATA-DC) ise, 29 Ekim Cumhuriyet Balosu’nu Mayflower Oteli’nde düzenledi. Washington Büyükelçisi Namık Tan’nında katıldığı baloya yoğun bir katılım oldu. 300’ün üzerinde davetlinin katılımı ile gerçekleşen kutlamada açılış resepsiyonun ardından katılımcılar dev Türk bayrakları ve Atatürk resimleriyle donatılan büyük balo salonuna geçti. Cumhuriyet ruhunun yansıtıldığı kutlamaya Büyükelçi Namık Tan, eşi Fügen Tan, Maryland Eyalet Baka-

nı John McDonough, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun kızı Gencay Eroğlu, KKTC Büyükelçisi Ahmet Erdengiz, Beyaz Saray Halkla İlişkiler Danışmanı Paul Monteiro, Elçi Müsteşar Tugay Tuncer, önde gelen Türk Amerikan derneklerinin başkanları ve birçok seçkin davetli katıldı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 90’ıncı kuruluş yıldönümü nedeniyle New York’un Waldorf Astoria Oteli’nde de bir resepsiyon düzenlendi. Başkonsolos Levent Bilgen ile eşi Ayşe Bilgen’in ev

sahipliğini yaptığı resepsiyona Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Halit Çelik, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) BM Temsilcisi Mehmet Dana, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (IIT) Genel

Connecticut’ta Cumhuriyet Bayramı coşkusu Southern New England Turkish American Cultural Association (SNETACA) tarafından Connecticut’ta düzenlenen Cumhuriyet Balosu’na, Boston Başkonsolosu Burak Karartı, Ticaret Ateşesi Alperen Kaçar, TADF eski başkanı Atilla Pak, TADF temsilcisi Tulga Tekman, Turkish Forum Başkanı Kaya Büyükataman ile SNETACA üyeleri katıldı. Yaklaşık 250 kişinin katıldığı baloda Atatürk’ün sevdiği şarkıların seslendirildi.

Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ve BM Temsilcisi Büyükelçi Ufuk Gökçen, Brooklyn Belediye Başkanı Marty Markowitz, Queens Belediye Meclisi Üyesi David Weprin’in yanı sıra, daimi temsilcilik ve başkonsolos-

luk çalışanları ile New York ve çevresinde yaşayan Türkler katıldı. Bazı davetlilerin salondaki aşırı doluluk nedeniyle otel güvenlik mensupları tarafından içeri alınmadığı iddia edildi.


Sağlıklı beslenme çağrısı First Lady Michelle Obama, çocukların sağlıklı beslenmeleri için yeni başlattığı kampanyada Susam Sokağı’nın ünlülerini kullanıyor. Obama, çocuk obezitesine karşı mücadale ediyor

(NEW YORK – POSTA 212) First Lady Michelle Obama, obezite ile mücadele etmek ve çocukların sebze, meyve yemelerini teşvik amacıyla Beyaz Saray’dan yeni bir kampanyanın çağrısını yaptı. Obama, Amerika’da giderek daha ciddi bir sorun haline gelen çocuk beslenmesi ve obeziteyle ilgili olarak uzun bir süredir pek çok kampanya düzenliyor. Michelle Obama, Susam Sokağı’nın sevilen karakterleri Elmo ve Rosita ile kameraların karşısına geçerek çocuklar için yiyecek üreten pazarlara sağlık-

lı yiyecekleri destekleme çağrısı yaptı. “Let’s move” (Hadi Hareket Edelim) kampanyası kapsamında Michelle Obama, Susam Sokağı yapımcılarıyla ve Ürün Pazarlama Derneği ile imzalanan

6 Kasım 2013 Çarşamba YIL 1 • SAYI 25

HAFTALIK ÜCRETSİZ

900 bin dolara kasaba aldı

Cadılar Bayramı’nda (NEW YORK – POSTA 212 ) Vietnamlı iş adamı Pham Dinh Nguyen, Amerikan rüyasını gerçekleştirdi. Nguyen, ABD’nin en küçük kasabası olarak bilinen Wyoming eyaletindeki Buford kasabasını 900 bin dolara satın aldı. Kahve ithalatçısı Nguyen, kasabanın eski sahibi ve kasabada yaşayan tek kişi olan Don Sammons ile birlikte “PhinDeli Buford”un açılışını yaptı. Dünyanın en büyük ikinci kahve ihracatçısı olan Vietnam’da, PhinDeli marka kahve şirketinin sahibi olan Nguyen, işini her zaman ABD’de de genişletmek istediğini belirterek, Buford’u Vietnam kahvelerinin ABD’de yayılması açısından bir üs olarak konumlayacağını söyledi. Nguyen “Herkesin bir rüyası olduğu gibi benim de var. Benim bir Amerikan rüyam ABD’de bir kasaba almaktı.” dedi. Tren yolu güzergahının değişmesiyle 1860’ta kurulan ve 2 bin nüfusu olan kasabadan göç başlamış, Sammons da, 1992’de 155 bin dolar ödeyerek Buford’u satın almıştı. Şimdilerde ise kasaba, “Buford, Nüfus:1” tabelası önünde fotoğraf çektirmek isteyenlerin uğradığı uluslararası bir durak aline geldi. Kasabada, bir akaryakıt istasyonu, acil ihtiyaç ürünleri satan bir dükkan, 1905’ten kalma bir okul binası, bir tahta baraka, üç yatak odalı bir ev ve 4 hektarlık arazi bulunuyor.

Peru yeniden UFO ARIYOR (NEW YORK – POSTA 212) Gizli Dosyalar (X-files) bilim kurgu dizisinin kahramanları Mulder and Scully, yaklaşık on yıl boyunca dünya dışında aradıkları hayatı artık Peru’da bulabilir. Peru Hava Kuvvetleri, 2001 yılında kurduğu ve beş yıl önce yönetimsel problemler nedeniyle kapattığı ‘Anormal Hava Olaylarını İnceleme Birimi’ni yeniden açıyor. Son dönemde artan UFO ihbarları nedeniyle yeniden faaliyete geçecek olan birim, hava kuvvetleri yetkilileri, sosyolog, arkeolog ve gök bilimcilerden oluşan bir ekiple UFO görüntülerini belgeleyecek ve analiz edecek.

‘CEP TELEFONLARIYLA KAYDEDİN’ İngiliz The Guardian gazetesine konuşan Hava Kuvvetleri Uzay Bölümü Başkanı Albay Julio Vucetich, “Birçok insan, deli olarak görülecekleri korkusuyla UFO gördüğünü rapor etmiyor. Ancak son zamanlarda bu kişiler cep telefonları, Facebook ve Twitter gibi yeni teknolojilerle birlikte bilgi paylaşımında daha açık olabiliyorlar” dedi. Ne uzaylılara inandığını açıkça ifade eden ne de onların varlığını reddeden Vucetich, “Bu yeni birimin UFO gören insanların görüntülerini bildirmelerine ihtiyacı var. Böylece verdikleri bilgileri kullanarak bir dosya açabilir, analiz ve incelemeler yapabiliriz” dedi.

YÜZBİNLER SOKAKTAYDI Her yıl 31 Ekim’de kutlanan Cadılar Bayramı, New York’ta renkli görüntülere sahne oldu. Bayram gecesi New York’ta 3 esrarengiz cinayet işlendi. Beyaz Saray da kapılarını asker çocuklarına açtı ve şeker dağıttı

(NEW YORK-WASHINGTONPOSTA 212) Bu yıl 41’incisi yapılan ve her yıl yaklaşık 500 binden fazla kişinin katıldığı geleneksel Cadılar Bayramı yürüyüşü, havanın kararmasıyla birlikte Manhattan’daki Spring Sokak’tan başladı. Cadılar Bayramı’nda en çok tercih edilen kıyafetler, önceki yıllarda olduğu gibi Freddy, Örümcek Adam, Batman gibi Hollywood dünyasının ünlü karakterlerinin kostümleri oldu. Birbirinden renkli kostümleri ve makyajları ile bir araya gelen New Yorklular, saatler

23:00’ü gösterdiği sırada geçit törenin sona ermesiyle, eğlenceye ara vermeden şehrin dört bir yanında düzenlenen birbirinden çılgın Cadılar Bayramı etkinliklerine katıldı.

BEYAZ SARAY’DA BAYRAM Amerika’nın en popüler bayramlarından biri olan Cadılar Bayramı, tüm ülkede olduğu gibi Beyaz Saray sakinlerince de kutlandı. Başkan Obama, eşi Michelle ve kızlarının katıldığı bayram etkinliklerinde, Amerikalı asker ailelerinin çocuklarına Beyaz Saray’ın kapıları açıl-

dı ve şeker dağıtıldı. Cadılar Bayramı’nda Obama ve Michelle portakal ve siyah renklerle, Cadılar Bayramı gecesinin simgesi olan kabak renklerine bürünürken, Beyaz Saray’ın güneye bakan bahçesi de örümcekler, ağlar ve balkabakları ile donatıldı, hediyeler dağıtıldı. Cadılar Bayramı, geçen yıl, ülkenin kuzeydoğusunu vuran Sandy Kasırgası nedeniyle Beyaz Saray’da iptal edilmişti.

ÜÇ CİNAYET İŞLENDİ Öte yandan New York’un bir çok yerinde Cadılar Bayramı nedeniyle çeşitli festivaller ve etkinlikler düzenlenirken, şehrin farklı bölgelerinde ise 3 esrarengiz cinayet işlendi. Queens’te yaşayan 46 yaşındaki Shawn Rhodes, akşam 20:00 sularında East New York bölgesine park ettiği otomobilinin içerisinde ölü bulundu. Bu olaydan bir saat sonra 19 yaşındaki Anthony Seaberry’ye East Flatbush bölgesinde ateş edildi. Olaydan hemen sonra Kings County Hastane-

si’ne kaldırılan Seaberry kurtarılamadı ve yaşamını yitirdi. New York polisi, ardarda yaşanan esrarengiz cinayetleri araştırırken, Brooklyn Broswille’de 37 yaşındaki Kevin Thompson’a kimliği belirlenemeyen biri tarafından ateş edildiği haberini aldı. Brookdale Hastanesi’ne kaldırılan Thompson öldü. Cadılar Bayramı esnasında yaşanan sır dolu üç cinayetin failleri henüz yakalanamazken, New York polisi şehir çapında geniş kapsamlı bir soruşturma başlattı.

anlaşmayla, çocukları taze sebze ve meyve tüketimine teşvik etmek için manav ve süpermarketlerde Susam Sokağı karakterlerinin iki yıl boyunca telif hakkı ödemeden ücretsiz kullanılabileceğini duyurdu.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.