PodioMag #2

Page 1

S ay ı #2

Ağustos 2020

Türkiye’nin ilk Podcast Ajansı Podfresh’in aylık yayın organıdır. Her ayın ilk günü yayındayız!

podcast magazine

PODCAST DÜNYASINDA YAŞANANLAR, YAZILIM ÖNERİLERİ PODCASTER INCELEMELERI


Merhaba! Podcast dolu bir Temmuz ayı yaşadık desem abartmış olmam. Podfresh olarak her geçen gün Türkiye Podcast sektörü için yeni atılımlar yapmaya, sizlerin ilgisine yeni araçlar sunmaya devam ediyoruz. 2 sene önce bahsetmesi bile mümkün olmayan, tabanın ilgi göstermeyeceği podcast ürünlerimize göstermiş olduğunuz ilgi bizleri gerçekten cesaretlendiriyor. Neler mi yaptık bu ay, gelin kısaca üzerinden birlikte geçelim. Her ayın 10. v 20. günlerinde sizlere ulaştırdığımız Podcast Bültenimizin bu hafta hızlı bir kardeşi daha oldu. Artık hafta içi her sabah "Podfresh Daily" ile gündemde ve dünya podcast pazarında yaşananları - öne çıkan podcastleri siz abonelerimize ulaştıracağız. Ben bu metni yazmadan hemen önce 4. sayısını yolladık, bu mini-bülteni kaçırmamanızı öneriyorum. Podfresh RoundTable serisine başladığımız günü - acaba düzenli bir canlı yayın rutininin altından kalkabilir miyiz endişelerimizi dün gibi hatırlıyorum. Evet kalktık, ve 7. Program ise konuğumuz yollarımızın yeni kesiştiği - ve bu kesişmeden dolayı çok mutlu olduğumuz Power FM Müzik Direktörü / DJ Burçin Acer olacak. Uzun uzadıya saymak ve sizleri çok boğmak istemiyorum. Podfresh olarak podcast alanında tüm merak ve ihtiyaçlarınızı gidermeye - her mecrada dolu bir şekilde karşınızda olmaya kararlıyız. PodioMag 2. Sayımıza yazıları ve fikirleri ile katkı veren herkese sonsuz teşekkürler. Dergi, yayınlarımız veya diğer soru - önerileriniz için bana ulaşabilirsiniz. İletişime, önerilere son derece açık bir ekip olduğumuzu hatırlatmakta fayda var. Çok keyifli bir dergi yarattık sizler için, keyifli okumalar.

Uraz Kaspar uraz@podfresh.co

künye

Yayın Yönetmeni - Tasarım | Uraz Kaspar Editör | İlkan Akgül Çeviri | Oğuz Bakır Dergi Sosyal Medya | Özüm Sabay


Bir Amatörün PODGözünden & Kulağından “Kendimi geliştirmem lazım. Boşa vakit geçirmemem lazım.” dönemlerimden birinde, bir kurtarıcıyla tanıştım: podcast... Birçoğumuz gibi benim de en çok podcast dinlediğim zaman dilimi yaptığım yolculuklardı. Karmaşadan uzaklaşıp Fransız Devrimi tarihine bırakıyordum kendimi. Bir durak sonra ise yaratıcılığıyla limitleri aşan genç girişimciyle tanışıyordum. Yol boyunca düşünürken eğleniyor (hayır hayır, Nasreddin Hoca fıkraları dinlemiyordum tabii ki), eğlenirken de kendimi suçlu hissetmiyordum çünkü zihnime birbirinden farklı bilgi tohumları ekiyordum.

“Seviyorsan Git Konuş Bence” Uzun dönem podcaste “dinleyici” kaldım. Reklam sektöründeyim ve uzun zamandır markalar için içerik stratejileri ve üretimi yapıyorum. Bir sabah uyandım ve arkadaşıma mesaj attım “Podcast yapalım mı?”. Bu kadar. Ne olacağını, ne konuşacağımızı, nasıl yapacağımızı hiç bilmiyorum. Yalnız tek bir bildiğim var, son senelerde markalara yaptığım sunumlarda söylediğim “Podcast dünyasına girmeliyiz” cümlesini kendim için kurmuştum o gün. Sıfırıncı bölümümüzde neden bu mecraya girmeye karar verdiğimizden bahsediyoruz. İsterseniz ilk günkü heyecanımızı ve yola çıkış amacımızı buradan dinleyebilirsiniz.

“Karantinanın Tadını Yine İçerik Üreticileri Çıkardı!” COVID-19 sebebiyle evlere kilitli kalmamız belki de bana ihtiyacım olan motivasyonu verdi. Yazılar okudum, Podfresh’in eğitimlerine katıldım, YouTube’daki videoları (özellikle Buzzsprout’un serisi) not ala ala izledim. Kimiz Ki Biz’in diğer Kim’i Rafet ile saatler süren online toplantılarda ismimize, logomuza ve neyi nasıl konuşacağımıza karar verdik. Kimiz Ki Biz’deki ilk kuralımız belliydi artık: Kimiz Ki Biz hakkında konuşmayacağız. Yok, pardon o değil: Disiplinli olacağız. Acil durumlar için pay bırakarak kayıt, edit ve paylaşım takvimi oluşturduk. Bunu; yaptığımız işe, birbirimize ve dinleyicimize saygıdan dolayı aksatmamaya çalışıyoruz. Konu seçimi için kendimizi serbest bırakmakla birlikte bir düzen takip ediyoruz ve güncel konuları da ele alıyoruz (Bkz: İstanbul Sözleşmesi özel bölümü). Sohbet etmekten keyif aldığımız her konu, bizim için potansiyel bir bölüm başlığı.

CAST Çağatay Gültekin

Yolculuğa çıkmak için ilk kayıt günümüzü belirlediğimizde, hemen giriş seviye bir mikrofon sipariş vermiştim. Trust marka, oldukça uygun fiyatlı bu mikrofonu almamdaki en büyük sebep kendimi gaza getirmekti. Kayıt ekranını açıp mikrofonu ayarladığım an kendimi daha motive hissediyorum ve düşündüğüm tek şey podcast oluyor.

“Yayında ve yapımda emeği geçenlere teşekkürler!” Deneyimlediğim kadarıyla, podcast dünyası birbirine yardım eden ve bundan keyif alan isimlerle dolu. Bir sorum olduğunda, yorumuna ihtiyaç duyduğumda danışabildiğim başta Podfresh ve Medyapod ekibi olmak üzere Türkiye podcast camiası, bu mecrayı büyütmek ve renklendirmek için çalışıyor. Bambaşka konularda ve formatlarda içerik üreten insanların, sevdiği ve emek verdiği podcast kavramının yaygınlaşması için yaptığı çalışmalar için huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bu dayanışma ve gayret olduğu sürece ülkemizdeki üreticilerin dünya çapında projeler yapacağına güvenim tam!


İlkan Akgül

Nasıl

Sesli Tanıtımlar

Oluşturabiliriz? Sesli tanıtımlar podcastiniz için olmazsa olmaz bir reklam formatı. Belki görmüşsünüzdür, podcastinizin içerisinden ilgi çekici bir bölümü, paylaşılması kolay bir pazarlama içeriği haline getiren bir dalga formu ile birleştiriyorsunuz. Tanıtımınızın kalbi, podcastinizin içerisinden seçtiğiniz o kısa süreli ses parçasıdır. Dolayısıyla bu sesin podcastinizi anlatan, kitlenin paylaşmasını sağlayacak ve bölümün geri kalanı için de merak uyandıran ilginç bir zaman aralığında olması gerekiyor. Böylece yaratılan gizem, insanların büyük bir bölümünü kalanı dinlemek için de ikna edebilir. İlginç bir ses aralığı seçmeye devam ederken dikkat etmeniz gereken bir şey de, spoiler vermemek. İnsanların bölümün tamanı gelince dinleme zevklerine bir zeval gelmesini istemeyiz. Görsel seçimi Seçtiğiniz ses parçası, sesli tanıtımınızın tek öğesi değil. Sesli tanıtımlarınız için eşleştirebileceğiniz iki ana görüntü tarzı benimseyebilirsiniz. Birincisi bölüme özel bir görsel, ikincisi ise genel programın kendi logosundan oluşturduğunuz içerik. Ana logodan gitmek insanların hafızasında yer edip sizi hafızalarda kalıcı bir hale getirebilir. Bölüme özel bir görsel içerik istiyorsanız ise dikkat etmeniz gereken şey, programınızın bilinirliğinden yeterince emin olmak. Yoksa dinleyiciler neyi nerede dinleyeceğini bilemeyebilir. Daha geniş bir kitle için: Altyazı Çevrimiçi video izleme alışkanlığı olan insanların sesleri

dinlemek yerine altyazılara kanalize olduğunu bilmek sizi şaşırtabilir. Her durumda altyazı eklemek, potansiyel olarak yeni dinleyiciler kazanabilmek adına girişeceğiniz ufak zahmetlerden biri. Zaten yapması da kolay. Eğer headliner.app kullanıyorsanız, sizin için otomatik olarak yazıya çevirebilir ancak Türkçe’de henüz kusursuz olmadığı için otomatik çevirimden sonra tekrar editlemenizi tavsiye ederim. Ve sunum… Sesli tanıtımı oluşturduktan sonra, sıra geldi güzel bir metin ile bunu yaymaya. Hangi platformları kullanacağınız size kalmış ancak dikkat etmeniz gerekenler her platformda aynı. • Geri kalan bölüme gidilebilmesi için bölüme doğrudan bağlantı vermek. • İlgi çekici, ne dinlendiğini açıklayan ancak her şeyi vermeyen bir metin. • Doğru hastaghler (Az ve öz) • Konuk, kişi veya kurumları eksiksiz mentionlama. Metniniz okunabilir, okunmayabilir, insanların önüne düşmeyebilir. Ancak mümkün olabilecek en iyi ihtimali oluşturabilmek için bu maddeleri bir araya getirmek hayati bir önem taşıyor. Peki bu sesli tanıtımları nerelerden yapabilirsiniz? Önce ses ve görselinizi seçin, sonrasında ise Audiogram, Wavve, Auphonic veya Headliner sitelerinden birine gidip keyfinize bakabilirsiniz.


Podcast tanıtımlarımızda kullanabileceğimiz araçları tanıyalım.

Headliner’da ister kısa, isterseniz de 2 saate kadar uzun tanıtımlar yapıp çeşitli platformlarda kullanmak mümkün. Ayrıca otomatik olarak yapay zekanın oluşturup size her bölümünüz yayınlandığında gönderdiği opsiyon da mevcut.

Audiogram’da tasarımlar arasında oldukça minimal ve göz yormayan şablonlar seçip gönlünüzce tanıtım oluşturmanız mümkün. Kolay tasarım editörü, altyazıların yanı sıra resim, metin ve daha fazla şeyler eklemenizi sağlıyor. Ayrıca ses içeriğinizle eşleşen farklı dalga şekillerinden oluşan animasyonlar ve videonun ilerlemesini gösteren ilerleme çubuğu da ekleyebilirsiniz.

Headliner.app’ten ücretsiz olarak 10 tane yapabileceğiniz sesli tanıtımları tasarlamak oldukça kolay. Program basit arayüzü ile kendini ön plana çıkartıyor.


Bir fotoğrafçılık podcasti! ŞipŞak Podcast

Uğur Şengül

Derginin heyecanını Podfresh ekibiyle yaşamaktan mutluyum. Öncelikle belirtmeliyim ki; Podcast üzerine yayınlanan ilk derginin heyecanını Podfresh ekibiyle birlikte yaşamaktan dolayı oldukça mutluyum. Bu ekibin içerisinde yer almak beni podcast yapımı ve podcastin kendisiyle ilgili çok fazla bilgilendirdi ve tüm ekibe bu yolda başarılar diliyorum. Şipşak programından bahsedecek olursak; Sevgili İlkan Akgül ile podcasti daha hiç konuşmadığımız zamanlardan gelen güzel bir dostluğumuz var. İlerleyen dönemlerde de İlkan’ın podcast programı yaptığını ve bununla yakından ilgilendiğini görünce kendisine Türkiye’de fotoğrafçılıkla ilgili henüz bir program olmadığını ve bunu ilk yapanın ben olmam halinde nasıl bir yol çizmem gerektiği ile ilgili ettiğimiz sohbeti hatırlıyorum. Buna karşılık İlkan’ın da

bu konuda beni kayıtsız desteklemesi ve 2019’un Nisan ayında podcaster olarak yayın hayatıma başlamama olan katkısı, benim adıma geçtiğimiz yılın en güzel gelişmelerinden biriydi. ŞipŞak ile ne yapmak istiyorum? Öncelikle Türkiye’de “Temel fotoğrafçılıktan, Profesyonel Fotoğrafçılığa” mottosuyla yola çıkan ilk podcast yayınını yaptığım için kendimi şanslı hissediyorum ve Şipşak’ın neyi amaçladığını bu kısa sloganda yeterince anlattığımı düşünüyorum. En temel fotoğrafçılık terimlerinden tutun, tarihten fotoğrafçıları, fotoğrafın sanatla ilişkisini ve günümüzde fotoğrafla ilgili bilinmesi gereken hemen her şeyi bu programda bulabiliyorsunuz. Bu amaç doğrultusunda dinleyicileri ve fotoğrafla ilgilenenleri, kendilerini istedikleri zaman ve istedikleri yerde tam da podcastin doğasına yaraşır şekilde erişebilecekleri bir fotoğrafçılık kütüphanesinde bulmalarını hedefledim. Bu kütüphanede de basit bir anlatım diliyle, en profesyonelinden en amatörüne tüm herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir format oluşturdum. Peki neden YouTube’da ya da bir blog sitesinde değilim? Özellikle podcasti amaçlamamın sebebi, elbette YouTube

vb. sitelerde fotoğrafçılıkla alakalı birçok yayının olması ve podcast arenasında bu alana hiç el atılmamış olması beni oldukça cezbetti. İlk yayınımdan bu yana da hem kendimi hem de yayın formatımı artı yönde geliştirdim. İlk zamanlarda dinleyicinin ilgisini çekmek zor olsa da, farklı sosyal medya hesaplarında istikrarlı çalışmalar ve stratejiler sonucu güzel tepkiler ve yayınla ilgili geri dönüşler almak özellikle son programdan bu yana beni daha da mutlu ediyor. Bu yüzden dinleyicim ile ilişkim de özel bir forma evriliyor. Bu ekosistemdeki hedefim daima dinleyicileri fotoğrafçılıkla ilgili her gelişmeden haberdar etmek ve onların fotoğrafçılıkla ilgili merak ettikleri bir gelişmeyi aramak için telefonlarını ellerine aldıklarında Şipşak’ı arayarak sorularına cevap bulmaları oldu. Bundan sonra da bilinen ve takip edilen bir fotoğrafçılık podcasti olmaya devam edeceğim. Medyapod ile başladığım podcast serüvenime artık Podfresh bünyesinde devam ediyorum. Bu ekiple birlikte güzel adımlar atacağımıza ve iyi işler çıkaracağımıza her zaman inandım. Kendilerine de yayın hayatlarında başarılarının devamını diliyorum. Fotoğrafınız net, ışığınız bol olsun.



Oy Podcast-19 ile küresel salgın ve boyutlarıyla düşünmeye ve ta Ötesi Türkiye’de seçimlerin şeffaflığı ve denetlenebilirliği alanında faaliyet gösteren bir sivil toplum kuruluşu olan Oy ve Ötesi, bu temel faaliyet alanının yanı sıra, katılımcı demokrasiye değen pek çok konuda çalışma yürütüyor. Özellikle, sivil toplum faaliyetlerini destekleyip görünür kılmak ve sivil toplum kuruluşları arasındaki dayanışmanın güçlenmesine katkı sunmak, derneğin çoğu çalışmasında gözettiği önemli bir amaç. Sanıldığının aksine, Oy ve Ötesi seçim dönemleri dışında da çalışıyor. Mart ayında küresel salgının Türkiye’de de yayılmaya başlamasıyla beraber pek çok sivil toplum kuruluşu gibi biz de evlerimizden çalışmaya başladık ve bu olağan dışı süreçte topluma en çok hangi yolla fayda sağlayabiliriz diye düşünmeye başladık. Bir yandan elimiz kolumuz bağlı duramıyorduk, bir yandan da salgının getirdiği belirsizlikleri göz önünde bulundurarak düşük bütçeli ve hızla hayata geçirilebilecek bir proje üretmek zorundaydık.

Oy ve Ötesi Podcast-19’un Çıkış Noktası Aklımıza salgınla ilgili bir podcast serisi yapma fikri geldiğinde çıkış noktamız, salgın sürecinde ve sonrasında eğitim, sağlık, siyaset, ekonomi, psikoloji, hukuk gibi alanlardaki güncel tartışma konularının yanı sıra, salgının belki çoğunlukla göz ardı edilen birtakım hak ve özgürlüklerle ilişkili yönlerine de değinmekti. Örneğin bugüne kadar yayımlanan bölümlerde salgının uluslararası kurumlardaki yansımasını, sivil toplum kuruluşlarının salgından nasıl etkilendiğini, salgınla birlikte gelen sosyal izolasyonun ve yakın geleceğe dair belirsizliklerin sosyal psikoloji üzerindeki etkilerini, salgın dönemi politikalarının kapsayıcılığı ile bireylerin kaygı düzeyi ve kurallara uyma eğilimini, küresel salgın gibi büyük kriz dönemlerinde yanlış/yanıltıcı haberlerin ne derece tehlikeli olabildiğini konuşmanın yanı sıra salgın döneminde artan yaşa dayalı ayrımcılığı, sık sık “Ellerinizi yıkayın!” uyarılarının yapıldığı bu dönemde suya ve sabuna erişemeyenleri, salgının evde/sokakta yaşayan veya hayvanat bahçesi, pet shop gibi yerlerde tutsak edilen hayvanların yaşamı üzerindeki etkisini, evde daha uzun vakit geçirdiğimiz bu süreçte özellikle ev içi şiddetin görünürlüğünün artmış olması bağlamında kadına yönelik şiddeti, salgın sebebiyle yüz yüze eğitime ara verilmesi dolayısıyla benimsenen uzaktan eğitim modelinin her öğrenci açısından erişilebilir olup olmadığını ve eğitimcilerin bu sürece uyum sağlayıp sağlayamadığını, “Evde kal!” çağrılarının yapıldığı salgın döneminde evde kalamayan emekçileri ve göçmenlerin özellikle sağlık, çalışma ve eğitim hakkı bakımından salgından nasıl etkilendiğini de gündeme getirdik. Tüm bunları yaparken, ilgili bölümün değindiği sorunlara çözüm üretebilmek için sivil toplumun o alanda neler yapabileceğini tartışmaya da özen gösterdik.

Podcast-19 ne yapmak istiyor? Özetle Podcast-19’un amacı, bir anlamda, salgınla bağlantılı olan fakat çok da konuşulmayan bazı meseleleri gündeme getirmek, tartışmaya açmaktı. Yazının başında katılımcı demokrasiden söz etmiştim. Bu bağlamda bazı konuların salt tartışmaya açılmasının ve kamusallaştırılmasının ön koşul olduğunu düşünüyoruz. Amaç bu olunca, hedef kitlemizi de Türkiye’de bulunan ya da Türkiye ile herhangi bir biçimde bağı olan herkes olarak belirledik.


nı mümkün olduğunca farklı artışmaya açmaya çalışıyoruz.

Sevcan Çamlıdağ

Podcast Yapmayı Nasıl Öğrendik? Çoğumuz podcast dinleyicisi olsak da hiçbirimiz daha önce podcast hazırlamamış, kaydetmemiş, kurgulamamış ve yayımlamamıştık. Podcast için ses kaydını nasıl almamız gerektiğini, kayıtları hangi programla kurgulayacağımızı, podcast platformlarına nasıl kaydolacağımızı ve nasıl bölüm yükleyebileceğimizi kendi çabalarımızla ve deneye yanıla öğrendik. Örnek vermek gerekirse bazı kayıtlarımızın kalitesi, mikrofonlu kulaklık kullanmamış ve yanlış kayıt yöntemi seçmiş olmamızdan ötürü, oldukça düşüktü. Bunu fark edince yöntemimizi değiştirdik. Bu tür olağan aksaklıklara rağmen Podcast-19’u hiçbir profesyonel destek almadan, tamamen kendi araştırmalarımız sonucu öğrendiğimiz yöntemlerle ve kendi çabalarımızla, ev koşullarında kaydedip yayımladığımızı düşününce bu serinin iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyoruz. Podcast yapmanın güzelliği de biraz burada sanırım; ortalama bir mikrofonunuz ve bilgisayarınız varsa çok fazla teknik bilgiye ihtiyaç duymaksızın sesinizi kısa sürede pek çok kişiye ulaştırmanıza olanak sağlıyor. Biz de salgın döneminde hem hızlı ve düşük bütçeli bir proje geliştirmemiz gerektiği için hem de biçimden çok içeriği ön planda tuttuğumuz için yayınların konusuna, konuşmacılarına ve değindiği sorulara/sorunlara daha çok zaman ve enerji harcamayı tercih ettik. Her bölüme, o bölümün değindiği alanda uzman olan kişileri konuşmacı olarak konuk ediyoruz. Dinleyicilerden aldığımız olumlu geri bildirimler de ortalama bir teknik altyapıyı sağladıktan sonra esas olarak içeriğe odaklanmanın doğru bir tercih olduğunu teyit etti. Malum, salgın süresince her mecrada canlı yayınlara ve çevrim içi buluşmalara boğulduk. Hâl böyle olunca dinleyiciler de onlarca içerik arasından daha özgün ve dolu olduğunu düşündükleri yayınları takip etme eğiliminde oluyor. Nihayetinde yayınınızın içeriği belirleyici oluyor.

Yeni Bölümler Hangi Sıklıkla ve Nerede Yayımlanıyor? Podcast-19’un ismini Covid-19 çağrışımından yola çıkarak koyduk fakat bu ismi seçmemizin bir nedeni de bu seriyi 19 bölümde tamamlamayı hedeflememizdi. Şu ana kadar 13 bölüm yayımladık. Belki seriyi uzatıp hazır olan 19 bölümümüze ek birkaç bölüm daha kaydedebiliriz, bunun üzerine çalışmaya devam ediyoruz. Her Pazartesi ve Perşembe yeni bir bölüm yayımlıyoruz. Podcast-19’un yayımlanan tüm bölümlerini Spotify, Apple Podcasts ve SoundCloud’dan ve www.oyveotesi.org sitemizden dinleyebilirsiniz.

Oy ve Ötesi’ni Takipte Kalın Bizi Twitter, Instagram ve Facebook hesaplarımızdan takip edebilir, Podcast-19 ile ilgili tüm görüş ve önerileriniz için bize iletisim@oyveotesi.org e-posta adresinden ulaşabilirsiniz.


Güvenç Atsüren

Türkiye’nin bağımsız sinema platformu olma amacıyla yola çıkan FilmLoverss, 2011 yılının Ağustos ayında sinemayı bir tutku olarak ön plana koyan bir grup arkadaş tarafından kuruldu.


FILM

Sinema Dünyasında Geniş Bir Yelpaze:

LOVERSS

RADYO

FilmLoverss, her zaman yeni kalmak ve kendisini sürekli güncellemek durumunda olan bir oluşum. Bir blog’dan sosyal medyayı olabilecek en etkili şekilde kullanmaya gayret eden bir platforma dönüşümü de bunun bir yansıması. Hepimizin malumu; her şeyin dijitalleştiği ve dolayısıyla hızlı tüketime çok daha açık hâle geldiği bir zaman diliminin içindeyiz. Yaşanan bu dönüşümden kaçınılmaz olarak sinema da etkilendi. Sinema ve dijitalleşme deyince bugün aklımıza öncelikle çevrimiçi film/dizi platformları gelse de bu dönüşüm FilmLoverss’ın da bir parçası olduğu sinema alanındaki etkisini önce yayıncılık üzerinden göstermişti. Film eleştiri kültürü, sinema yazını, adına ne dersek diyelim, tüm dünya gibi Türkiye’de de evvela basılı mecralarda ortaya çıkmış bir mevhum. Fakat 2000’lerle birlikte hayatlarımıza yoğun biçimde nüfuz etmeye başlayan internet, tüm yazılı basın organları gibi sinema üzerine yazıp çizilen, fikir üretilen mecraları da bir dönüşüme sürükledi. FilmLoverss’ın yayın hayatına başlaması da bu dönüşümün en güçlü şekilde yaşandığı döneme denk geliyor aslında. Dolayısıyla FilmLoverss, her zaman yeni kalmak ve kendisini sürekli güncellemek durumunda olan bir oluşum. Bir blog’dan sosyal medyayı olabilecek en etkili şekilde kullanmaya gayret eden bir platforma dönüşümü de bunun bir yansıması. Şayet bu bir yolculuksa podcast de FilmLoverss’ın yolculuğunun yeni durağı. Girişte ifade etmeye çalıştığım dönüşüm maalesef ki bir tür erozyonu da beraberinde getirdi. Sinema dergilerinin yayın hayatına devam edemediği, gazetelerde film eleştirisine ayrılan yerlerin azaldığı bir dönemde elimizde kalan belki tek alan olan internette FilmLoverss olarak, bize bu işi yapmak konusunda ilham veren geleneği korumaya çalışırken çağın dinamizmine ayak uydurmak en çok özen gösterdiğimiz konuların başında geliyor; bu podcast için de geçerli. Podcast, hem pratikte uygulanması hem de sadece sese dayanması nedeniyle tüketilmesi kolay bir mecra gibi görünebilir, lakin FilmLoverss için önemi de tam olarak bu sebeplerden ileri geliyor. Gündelik koşturmanın, yoğun çalışma biçimlerinin yazılı bir içeriği okumanın ya da video izlemenin önüne geçtiği bu çağda podcast’in, hemen her alanda olduğu gibi sinema yayıncılığı için büyük önem taşır hâle gelmiş olduğunu fark ederek, yaklaşık bir senedir. FilmLoverss’ın yazınsal kalitesini bu yeni formata da taşıma gayreti içerisindeyiz. FilmLoverss sadece film ya da dizi incelemelerine, eleştirilerine yer veren bir platform değil, aynı za-

manda sinema ve televizyon endüstrisine odaklanmış bir haber sitesi. Dolayısıyla güncel gelişmelere, hâlihazırda tartışılan konulara hızlıca reaksiyon göstermek önceliklerimizden biri. Podcast formatına girişimiz de bu gayemizin bir uzantısı şeklinde, sektörde konuşulan konuları ya da o esnada gündemde olan yapımları masaya yatırdığımız yayınlarla gerçekleşti. “Beta dönem” olarak tanımladığımız bu başlangıç evresinin ardından farklı içerik konseptleri geliştirerek tüm FilmLoverss takipçilerini kapsayarak bir yayın modeli geliştirdik. Bu modeli geliştirirken baz aldığımız önemli konunun FilmLoverss’ın takipçi/okuyucu kitlesi olduğu söylenebilir. Platformumuz sinema sektörü profesyonellerinden azılı sinefillere kadar çok geniş bir kitleye hitap ediyor. Dolayısıyla podcast yayınlarımızından tüm beklentileri karşılamasına özen gösteriyoruz. İlk podcast’imizi yayınlamamızın ardından geçen zaman diliminde içeriklerimizi zenginleştirdiğimizi; sektörün nabzını günbegün tutan “Ajans”tan gölgede kalmış usta yönetmenlerinin eserlerinin uzun uzadıya masaya yatırıldığı “Dekadraj”dan, farklı içeriklerde film listeleri sunan “Seç, Beğen, İzle”den sinema tarihinden tuhaf anekdotları eğlenceli bir dille ele aldığımız “Sinemasal Delilik Öyküleri”ne geniş bir yelpaze oluşmuş durumda. Bunlara yeni yayınlanmaya başlayan, konuklarımızla birlikte favori dizilerimizi konuştuğumuz “Kaçıncı Bölümdesin?” ve filmlerin bilimsel yönlerinin tartışıldığı “Dollywood”u da eklersek resim daha da genişliyor. Bunlar ışığında söyleyebiliriz ki FilmLoverss Radyo, hem sektörde olan bitene karşı bir sözü olan hem de sinemanın kendisini çok farklı boyutlarıyla ele alan bir mecra artık. Fakat sürekli gelişen ve yaygınlaşan bir mecra olan podcast alanında daha da etkili olabilmek için yakaladığımız ivmeyi devam ettirirken yeni formatlar üzerinden çalıştığımızı da ekleyelim. Neyse ki hem ülkenin sinema ve televizyon sektöründe yaşanan gelişmeler hem gerek diğer disiplinlerle temas hâlindeki yapısı gerekse de tarihiyle sinema sanatı hem de her geçen gün daha da dönem kazanan diziler bize geniş bir oyun alanı sunuyor. Bu noktada bize düşen de şu ana kadar yazılı alanda yaptıklarımızı podcast alanında da sürdürmek.


* Bu içerik Tamar Charney'nin npr.org'de yayınlanan "How to hook your podcast audience" içeriğinden derlenmiştir.

Podcast Kitlenizi

Yakala

Her geçen gün daha çok insan podcast üretirken, aynı şekilde dinleyiciler açısından rekabet de artıyor. Ancak pek çok devlet radyosundaki yapımcıların podcast alanında da başarılı olmasının bir nedeni var; iyi bir hikayeyi nasıl anlatacaklarını biliyorlar. NPR One gibi platformlar, potansiyel podcast kitlenizi nasıl yakalayabileceğinize dair ipuçları ve önerileriyle sizlere yardımcı olabilir.

GÜÇLÜ BAŞLA! Bir podcastin başlangıcının ne kadar önemli olduğunu anlayamayız. NPR One’ın eski çalışanlarından Nick DePrey, verileri inceledi ve tipik bir podcast bölümünün ilk beş dakika içinde dinleyicilerinin yüzde 20-35’ini kaybettiği sonucuna ulaştı. Bırakma oranı ilk beş dakika içinde kapanış jeneriğine kadar geçen süreden daha yüksektir. Dinleyiciler bu önemli açılış anlarında taahhütte bulunmaya karar veriyorlar. İyi bir tanıtım içeren vasat bir bölüm neredeyse her zaman kötü bir giriş içeren harika bir bölümden daha iyi performans gösterecektir. Sadece kemik kitleye sahip podcastler, ilgi çekici olmayan başlangıçların üstesinden gelebilir. Sesli hikayelerin nasıl başladığı hakkında detaylı bir bilgi almak isteyebilirsiniz.

HER 2-5 DAKİKADA KİTLENİZ İLE YENİDEN ETKİLEŞİME GEÇMEYE ÇALIŞIN!

NPR One üzerinden yayınlanan podcastler sadece güçlü bir şekilde başlamakla kalmaz, aynı zamanda izleyicileri birkaç dakikada bir yeniden meşgul etmek için farklı teknikler kullanırlar. Bir podcast oluştururken, hikayenin başında olduğu gibi aynı insanlar dinlemese dahi program boyunca dinleyen insan sayısı oldukça sabit olacaktır. Podcastler başta en büyük, sonunda ise en küçük kitleye sahip. Bu, mümkün olduğunca çok sayıda dinleyiciyi bağlı tutmak için podcastiniz boyunca heyecanı ve ivmeyi korumanız gerektiği anlamına geliyor. Bazı araştırmalara göre, 18 ile 30 dakikanın podcastinizin dinleyicilerin dikkatini çekmek için ideal bir süre olduğunu gösteriyor. Bir podcasti çok daha uzun bir sürede yayınlayabilirsiniz, ama bu yapmanız gerektiği anlamına da gelmez.

İYİ BİR LOGO KULLANIN VE GÜÇLÜ AÇIKLAMALAR YAZIN!

Radyodan farklı olarak, logonuz ve podcastinizi tanımlamak için kullandığınız dil başarınız için oldukça önemli. Logonuz insanlar açısından albenili olmak zorunda. Podcastinizin açıklaması, insanların sizi dinlemesini sağlayan bir manşet olmalı. Kimine göre harika olan podcast bölümlerinin başlık ve açıklamalarının insanlara çekici gelemediği için başarılı olmadığını gördük. Başlıklar ve açıklamalar yazmanıza yardımcı olacak ipuçları için burayı tıklayabilirsiniz.


amak! KİTLENİZİ VE ONLARI NASIL BULACAĞINIZI DÜŞÜNÜN!

VERİLERİNİZİ İZLEYİN! Podcast’ler, karasal yayın sinyalinizin içinde ve dışında yeni dinleyicilere ulaşmanın popülerleşen bir yoludur. Yeni fikirleri denemek ve yeni yeteneklerin ne yapabileceklerini göstermesine izin veren harika bir alan. Bu ipuçları podcastlerinizden en iyi şekilde yararlanmanıza yardımcı olabilir.

Bir podcast ağı altında üretim yaparsanız, kitlenize nasıl ulaşacağınız sorusu sizler için daha kolay olabilir. Örneğin, podcastiniz genellikle; Death, Sex, and Money or Modern Love gibi geniş bir kitleye mi sahip? Yoksa yerel bir kitleye mi hitap etmek istiyorsunuz? Üçüncü bir olasılık, başka yerlerdeki insanlarla ilgili yerel bir hikayeniz olması olabilir. Örneğin, podcastinizde bulunduğunuz topluluğu başka bir topluluğa anlatabilir veya belki de topluluğunuzla bağlantılı başka yerlerde yaşayan insanları konu edinebilirsiniz. St. Louis Public Radio’nun We Live Here’ı toplumlarında bölgedeki insanların karşılaştığı sorunlar hakkında hikayeler anlatıyor, ancak hikayeleri ABD’deki birçok toplulukta yaşanan çok daha büyük sorunları anlatıyor. WWNO’da yayınlanan Katrina: The Debris’in ve WBEZ’de yayınlanan Curious City’nin topluluklarına ilgi uyandıran başarılı podcastleri de bu örneklerin arasında yer alabilir. Bu yaklaşımların her ikisinde de, podcastlerin bir yandan yerel olan bir ağ oluşturmasına izin verebilir, diğer yandan da sponsorluk geliri potansiyeline sahip bir kitleye de ulaşabilirsiniz.


IVIR . ZIVIR ZAMAN İÇİNDE İHTİYAÇ DUYACAĞINIZ KÜÇÜK EKLENTİ - YAZILIM EKİPMANLAR!

01

İNDİRİMLER

Bütün servis ve aksesuarlarda dönemsel indirimleri takip etmenizi öneririz.

02

FACEBOOK GRUPLARI

Podcast ekipmanı almadan, diğer podcasterların yorumlarını takip ediniz.

Podcast! Sadece bir mikrofon mu gerekli, yoksa onlarca farklı ekipman, yazılım ve eklenti mi? Hepsini bir seferde alsam, muhteşem kalitede bir podcast kaydedebilir miyim? Bu ve benzeri sorular, podcast dinlerken aklına podcast yapmanın geldiği hemen herkesin aklını kurcalamaya devam etmektedir. Şimdi bu harcamaları kategorilere ayıralım ve her sayıda detaylı bir şekilde inceleyelim.

hosting

Mikrofon

Spreaker Giriş Paketi Ücretsiz

Tartışılması en mümkün olmayan harcama kalemi diyebiliriz. Buna rağmen özellikle eğitimlerde belirttiğimiz gibi, kişi podcast yayıncılığı serüvenine başlar başlamaz pahalı ekipmanlardan uzak durmalı ve en azından 6 aylık bir süreyi minimum bütçe ile devam ettirmeli.

Canlı Podcast Desteği

Hosting

Detalı İstatistik

Aldığınız podcast kayıtlarının dağıtımı ve saklanmasını sağlayan harcama

Mobil Ugulama Desteği (IOS&Android)

#1

Giriş Seviyesi

Mikrofon - BOYA By-m1 Yaka Mikrofonu - Rode Smartlav Lav+ Mikrofon

kaleminizdir. Ücretsiz seçenekler ile yola çıkmak mantıklı gibi görünse bile (Anchor), podcast yayıncılığı konusunda kararlı olan yayıncı adaylarına bu küçük harcamayı yapmalarını öneriyoruz. Bunun detaylı sebeplerini ilerleyen sayılarımızda detaylı bir şekilde işleyeceğiz. Yazılım

Kendinizi yayıncılığınız kadar geliştirmeniz hereken bir konu da edit ve yazılım dünyasıdır. Çeşitli ücretli - ücretsiz kurslar ile çalıştığınız ekipmana en uygun yazılım ile ses düzenleme dünyasına adım atmanızı öneriyoruz. Özellikle UDEMY içinde dikkate değer eğitimler, dönem dönem çok ciddi indirimlerle karşımıza çıkabiliyor. Takip etmekte fayda var.

#2

Ses Düzenleme

Yazılımı - Audacity - Garage Band - Audition


03

YILLIK ABONELİK Çoğu podcast servisinin yıllık aboneliklerinde %30 civarında indirime hak kazanabilirsiniz.

4

Podcast Yardımcı Yazılımı

Program ortaklarınız ya da konuklarınız ile yayın öncesinde e-posta trafiğine gerek kalmadan kayıt öncesi görüşmelerinizi planlamak için Calendy kullanabilrsiniz.

Özelleştirilmiş e-posta kampanyaları ile dinleyicilerinize ConvertKit ile daha yakın olabilirsiniz. Dinleyicilerinizin bilgilerini toplamak ve e-posta bülteninize abone olmak için web sitenize bir e-posta kayıt formu eklemeniz yeterlidir.

Podcastinizin kayıt ve edit sürecini tamamladınız. “Peki yayın ve dağıtım için hangi aracı kullanacağım?” diye düşünüyorsanız, ücretsiz seçeneklerden olan Anchor, başlangıç için en idealidir. Ses dosyanızı Anchor’a yükledikten sonra Spotify, Google Podcast, Pocket Cast gibi bir çok

EDİTÖR ÖNERİSİ

#3

Podcast

Hosting

Podcastinizi özellikle sosyal medyada görsel olarak da

- Anchor

desteklemek, hatta işitme engelli

- Spreaker

isterseniz isterseniz Wavve’ye

- Libsyn

takipçileriniz için altyazı da eklemek göz atmanızı öneririz. Kullanım şeklinize göre; ücretsiz, 10 dolar, 18 dolar ve 32 dolar ücret seçenekleri bulunmaktadır.

Podcast yayınınızın gelir modeli oluşmadan ücretli üyelik ve servislere temkinli yaklamşanızı öneriyoruz! Bu noktada ihtiyacı iyi belirlemek ve en çok ihtiyaç duyacağınız abonelikleri tercih etmeniz oldukça önemli!


PODC * Bu içerik Daniel Peterschmidt'in NPR'da yayınlanan "7 strategies for engaging your podcast (or show) audience" yazısından derlenmiştir.

KİTLESİ OLUŞTURMAK

Podcast Kitlesi Oluşturmak İçin 7 Yol!

etkileşim adına.

Bir proje asistanı olarak bana verilen ilk projelerden biri, NPR podcastlerinin sosyal medyadaki takipçilerinin davranışları ve etkileşim düzeyini değerlendirmekti. Ben de Facebook, Twitter, Tumblr, iTunes, Reddit ve Youtube'a odaklandım. Araştırmamda, hikaye odaklı olan podcastlerden ziyade tartışma odaklı olan podcastlerin daha yüksek etkileşime sahip olduğunu gördüm. Bu aslında bir kural değil, sadece dikkat edilmesi gerekilen bir eğilim. Pop Culture Happy Hour yapımcısı Jessica Reedy, Microphone Check'in sosyal medya danışmanı Cedric Shine ve programlama departmanımızdaki Dijital Yayın Asistanı Kiana Fitzgerald ile podcastlerin sosyal medyadaki hareketleri konusunda görüşlerini almak için konuştum.


CAST İÇİN

7

YOL

SOSYAL MEDYA İLETİŞİM İÇİN KULLANILAN BİR ALANDIR Bir sosyal medya hesabını, sadece yeni bölümleri paylaşmak için kullanabilirsiniz. Ancak bundan daha fazlasını da yapabilirsiniz. Cedric, “Sosyal medya, bazı insanlar için iş değil. Dijital ortamdaki sunumunuzu yarım yamalak yapamazsınız. Bir podcast için iyi bir sosyal medya editörünüz yoksa kendi ayağınıza sıkıyorsunuz demektir. Harika bir podcast yaratıyoruz ama kimse dinlemiyor. O zaman neden yapıyoruz?” Podcast yapan kişiler, bulunduğumuz zaman için “sesin ikinci altın çağı” diyorlar. Podcastlerin dinleyici ve ilgi çekiciliği her geçen gün artıyor. Gimlet Media ve Radiotopia gibi şirketler, podcaste ilişkin yeni soluklar katıyor. Giderek kalabalıklaşan pazaradaki ivmeyi ve etkileşimi korumak için, podcastlerin dinleyicileri ile haftada bir sadece podcast dinlemenin ötesine geçmesi gerekir. Hayranlarıyla çok yakın ilişkisi olan (istediği zaman destek veren) çağdaş bir sanatçı örneği istiyorsanız, müzisyen ve sosyal medya kraliçesi Amanda Palmer’dan başka bir kişiye bakmayın. SOSYAL MEDYAN HESAPLARINI YÖNETMEK BİR İŞ DEĞİL ALIŞKANLIK OLMALIDIR Sadece sosyal medya hesaplarınızı yönetmek için birini işe almanız kolay görünebilir. Ancak bu kişinin, yaptığınız podcastin benliğini ve gelişimini iyice anlaması çok önemlidir. Microphone Check’den Cedric bu duruma ilişkin, “Bir noktaya varınca, program için adanmış, programın gelişiminde olan ve bağlantılı konuşabilen birine ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Ama ben bir sosyal bağımlıyım. Sadece yaptığım şey bu. Gecenin bir yarısında programı yayınlayabilirim. Neden? Çünkü, sabahları insanlar telefonlarını kontrol eder ve programı görürler. Bu yüzden, buna bir iş gibi bakamazsınız” diyor. Örneğin, Pop Culture Happy Hour’un bir ay öncesine kadar (Podiomag notu: Yazının yayınlandığı tarih Ekim 2015) Twitter hesabı yoktu. Dinleyicileri ile etkileşimi, programcıların hesapları üzerinden gerçekleştiriyorlardı. Sonrasında resmi bir Twitter hesabı açtıklarında, sunucular takipçilerinden o hesabı takip etmelerini istedi. Jessica Reddy, bu hesabı nasıl yönettiğini, “Genel olarak Tweetdeck üzerinden bu hesabı kullanıyorum. Bu sayede insanların bize yazıp yazmadığını görebiliyorum ve uygun bir şekilde yanıt verebiliyorum” diyerek anlatıyor. PROGRAMCINIZI KİTLENİZİ BÜYÜTME ÇALIŞMANIZA DAHİL EDİN Sunucularınızın Facebook veya Twitter hesaplarında önemli bir sayıda takipçisi varsa, programınızın sosyal varlığında daha büyük bir rol oynamalarını sağlayın. Örneğin, kendi sayfalarında bir paylaşım yapabilir ve programınızın hesabını etiketleyebilir. Microphone Check’in sunucusu Ali Shadeed Muhammed, programın resmi hesabını etiketleyerek, programını ve başlığını paylaşırken Facebook’u kullanıyordu. Pop Culture Happy Hour’da da, sunucular bazı bölümlerde dinleyicileri programın Facebook ve Twitter hesaplarındaki tartışmalara katılmaları için teşvik ediyor. Bu yöntem elbette her program için işe yaramayabilir. Fakat, bir tartışma yaratabilecek potansiyelde bir konunuz olduğunu düşünüyorsanız, devamlılık için nispeten kolay bir yol. DİNLEYİCİNİZE ÖZEL OLARAK CEVAP VERİN Eğer dinleyicileriniz sunucularınızla veya yapımcılarınızla yeterince tanışıyor ise, onları sosyal medya hesaplarınızdaki tartışmalara ve sorulara dahil etmeyi düşünmelisiniz. Jessica Reedy, bu duruma ilişkin, “Yorum yazan kişilerin, ona cevap verenin de bir insan olduğunu bilmesini istiyorum” diyor. PROGRAMIN TARZI İNTERNET ÜZERİNDEKİ VARLIĞIYLA UYUŞMALI Resmi bir sosyal medya hesabı yönetmenin en büyük zorluklarından biri de, dinleyicinize vereceğiniz cevaptaki tarzı bulmaktır. Herkes için çalışan bir yöntem olmasa da, kendine özgü olmak önemlidir. Jessica Reed de bu durum ile ilgili, “Yayınlayacağım tweetleri yayınlamadan önce dört kişi tarafından kontrol edildiği yerlerde çalıştım. İyi bir ortak kara sahip olmak iyi bir şey olsa da, aslında üstüne çok da düşünmüyorduk” diyor. Dinleyicinizi anlamak için elinizden geleni yapın ve onlarla birlikte büyüyecek içerikler yaratın. Herkesi memnun etmeye çalışmıyorsunuz. Programın kitlesi ile bir bağ kurmaya çalışıyorsunuz. Buna ilişkin olarak Cedric, “Geçen günlerde, programda Big Sean’u ağırladık. Big Sean, Detroit’ten geliyor ve ‘N’aber dostum?’ gibi sos jargonunu kullanıyor. Biz de bu cümleyi ve fotoğrafı koyarak tweet attık. Bu tweet ile hem Bih Sean’u kazandık hem de Detroit’i kazandık. Onun gibi insanlar buna önem veriyor” diyor. MARKANIZ İÇİN HANGİ SOSYAL MECRANIN İŞE YARADIĞINI BULUN Hangi sosyal mecraya odaklanacağınıza karar vermek istiyorsanız, programınızın tarzını ve dinleyicisine uyacak bir topluluğu olup olmadığını kontrol etmek önemlidir. Cedric, buna ilişkin de “ Yaptığınız şey için hangi kanalın uygun olduğuna karar vermek önemlidir. Eğer bu dekorasyon ve ev eşyalarıyla ilgili bir podcast olsaydı, Pinterest’te olurduk, fakat değiliz. Bu durumda neden Pinterest sayfamız olsun ki?” diyor. Facebook ve Twitter sosyal medyada var olmak için olmazsa olmaz yerler. Fakat o üçüncü mecra sizin seçiminize bağlı. Reddit, Tumblr ve Pinterest’in kendilerine özgü bir toplulukları var. Bir program bir platformda diğerinde olduğundan daha başarılı olabilir. KENDİ SESİNİZİ BULMAK İÇİN İÇERİKTE DEĞİŞİK PRATİKLER YAPIN Kiana Fitzgerald, İnvisibilia’nın sosyal medya hesabını yönetiyor. Onun için, programın internet üzerindeki sesini bulmak, programın yeni olması sebebiyle zordu. Fitzgerald, ‘’Zaman geçtikçe, başlangıçta deneyemeyeceğim şeyler denemeye başladım. Bazen eğlenceli bir sese sahip olmak her şeyi kolaylaştırdı. Bir keresinde Alix (Spiegel) programda ‘Çoraptaki yılan’ dedi. Ben de bunu Facebook ve Twitter’da paylaştım. Bu



2. Power PODCAST FESTİVALİ

Burada “ikinci” ifadesi tüm podcast evrenimiz için anlamlı bir eşik aslında. Hemen her alanda “başlamak” kolaylaşırken, “devamını getirmek” ciddi bir sorun olarak gözüküyor. İlk festivali yaptığımızda, umudumuz serinin devam etmesi olduğu halde, öngörülmez gelecek ve ani değişen şartlar altında yaşadığımızı da unutmamıştık. Nitekim arzuladığımızdan biraz daha geç bir tarihte yaptık festivali. İlk festivali 2018’nin sonlarında yaptık. Pandemi ise bizi 2020 yazına kadar sürükledi.

2. Festivali 2 Güne

Sığdıramadık.

Kabul etmemiz lazım ki bu süreç, normalde fiziki olarak bir araya gelmeleri çok zor ve bazıları için coğrafi açıdan imkansız olan buluşmaları gerçekleştirmemize de sebep oldu. Sevgili Işıl Arıcan’ı (Kendi ekibinin söylemiyle Yalan Savar’ın “Reisi”:) ilk festivalde konuk edememiş ve üzülmüştük, bu festivalde sadece zamanı belirlememiz yetti. Birçok konuğumuz tatilleri sırasında festivale katıldılar. İki festival arasındaki fark sadece 1,5 yıl olsa da, bakış açılarındaki fark çok daha büyük bir değere isabet ediyor.

Sesin büyülü dünyasına gönül veren, üreten ve dinleyen herkes için heyecanlı, besleyici ve eğlenceli bir festivali geride bıraktık. Bıraktığımız noktanın son derece ümit verici olduğunu düşünüyorum. Ümitli olmama sebep olan durumu ve festivale dair en çok aklımda kalan ayrıntıları paylaşmaya çalışacağım.

Burçin Acer


Mesela ; İlkinde “Podcast Nasıl Yapılır”ı konuşurken, şimdi “Nasıl Para Kazanılır”ı konuşmaya başladık. İlkinde “Podcast Nedir”e zaman ayırmak gerekirken, şimdi “Nasıl Hazırlanılır”ın muazzam örneklerini dinledik. İlki gayet yeterli sayıda konukla yapıldı, şimdi 2 güne sığdıramadık. İlkinde, tüm konuklar, keşfedilen, keşfedilmeye değer isimlerken, şimdi yazar, şarkıcı, oyuncu, stand-up’çı, yani çok renkli bir yelpazeye eriştik. Tüm festivalin kayıtlarını istediğiniz zaman burada bulabilirsiniz. Siz bu kayıtların arasında kaybolmadan, spoiler’a da kaçmadan festivalden aklımda kalanları paylaşmak isterim. Hatta buna daha havalı bir başlık atalım ;

“Festivalin “En”leri Festivalin En Heyecan Yaratanı Nilay Örnek’in hazırlayıp sunduğu “Nasıl Olunur” podcast serisinin, toplamda 1 milyon dinleyici sayısını çoktan aştığının açıklanması. Yazı hazırlanırken 75. Bölüm paylaşıldı ve yaklaşık 1 yıldır devam eden bir seri için, bu önemli barajın aşılması, tüm podcast evreni için heyecan vericiydi.

ce sesli. Radyo tiyatrosundan farkı, zamanı ve mekanı kullanma çeşitliliği. Tülin Özen ve Tansu Biçer benim için “Meleğin Düşüşü” ve “Küf” filmleriyken, bu sohbetten sonra bambaşka bir değer daha kazandılar. Türkiye’de pek denenmemiş bir işe kalkışıp, saygı duyduğumuz tecrübelerini, podcastin metnine, sesine, efektlerine, kurgusuna nakış gibi işlemişler. Bir başlangıç noktası koydular aslında buraya.E rişmesi zor bir nokta hem de.. İstedikleri içeriklerin ortaya çıkması için harcadıkları emek hepimiz için ilham vericiydi.

Festivalin En “Yeni” leri O Tarz mı?, Kalt’ın Podcasti, Umarım Annem Dinlemez, Merdiven Altı Terapi Bu tarz bir festivalin, yani sesin bu özgür habitatının elbette yeni bir dili, yeni bir mizahı olmalıydı. Bildiğimiz medya araçlarında şimdiye kadar pek duymaya alışmadığımız ama hayatın içinde tüm gerçeklikleriyle var olan konuların, kelimelerin, dertlerin ve bakış açılarının kendine podcast dünyasında yer bulmaları büyük bir hediye hepimiz için. Bu başlı başına yeni bir şey.

Festivalin En Kurucu Babaları Girişimci Muhabbeti, Codefiction, Gerisi Hikaye , Havadan Sudan, Tekno Seyir, Farklı Kaydet, Gpod, Yalansavar, Kaçık Prens, Açık Bilim Ekibi, Socrates Podcasts (Aramızda olamayan “Dünya Halleri”nin yeri her zaman buradadır) O’nlar bizim kıymetlilerimiz: ) İlk festivalde, hiç düşünmeden yollara düşen, tamamen katkı vermek için çabalayan bu ekipleri, eğer bu seriye devam edersek ve eğer O’nlar da serilerine devam ederlerse her festivalimizin baş köşesine koymak isteriz. Bazı dönemlerin başında, henüz o dönem olgunlaşmamışken ve hatta rüzgar tersine eserken, istikrarlı ve nitelikli bir çaba gösterenler, her zaman için mevcut değerleri dışında değer ifade etmeliler bence. Hepsine sonsuz teşekkürler

Festivalin En İnovatifleri Festivalin En Ümit aşılayanları Anormal Şartlar Altında, Yeni Haller, Fularsız Entellik, Mirgün Cabas Çok uzun olmayan geçmişlerine rağmen, özellikle pandemi sürecinde , son derece disiplinli ve kaliteli içerikler üreten, bizi düşünmeye, başka türlü akıl yürütmeye teşvik eden nitelikli podcastleri yakından tanıdık. Bu podcast’lerin çok dinlenen podcastler olması sadece ortama dair değil, insanımıza dair ciddi bir ümit duyma hali yarattı hepimizde. Eminim bu bölümlerin her biri, zamanlarının ötesinde değer kazanacaktır. Bu kayıtlar tahminim odur ki, yeni kuşağın minnettarlıkla anacağı cesaret örnekleri aynı zamanda.

Festivalin En ilham verenleri Deniz Göktaş’a Ayıracak Vaktim Yok, İbrahim Selim, Deniz Yüce Başarır, Karanlık Bölge Deniz Göktaş’ın bir podcast kaydı için 8 sayfa metin hazırlaması! Ortalama 30 dakikalık her bir kayıt için bu ince çalışma ve ortaya çıkan sonuç müthiş. İbrahim Selim, bir radyo programı hazırlığı ayrıntısında kayıtlar yapıyor. Farklı sesler , efektler, kendine has bir tempo ve akış. En önemlisi , her seferinde aynı kalitede çıkıyor. Deniz Yüce Başarır, okuduğu bir kitabı anlatıyor, bazen biraz okuyor, sonra o kitabı okuyan bir konukla konuşuyor ve tüm bunları tek bir içerikle bize sunuyor. O bir kitap için yapılan tekrar okumalar, alınan notlar ve bunların kusursuz bir düzende yapılması örnek almamız gereken bir hayat becerisi aslında Karanlık Bölge bir kurgu podcast. Yani bir dizi gibi ama sade-

Podfresh, Podbee, Storytel Diyebilirsiniz ki, burada yazıyorsan Podfresh’i övmen normal. Demeyin :) Çünkü bu yazıyı yazan ve bu yazıda geçen isimlerin büyük kısmı, haysiyet çıpasından vazgeçmedikleri mesleki kariyerlere sahipler. Özgün fikirlerini dile getirme ve dinleme iştahları, gereksiz övgüleri barındırmaz bünyelerinde pek. İlk festivalde işin bu kısmı neredeyse yoktu. Yani “Podcast Nasıl Yapılır”la başlayan, dağıtımı, kaydı, geliştirilmesi ve ekonomisini yaratması süreçlerini sizin için kurgulayan , sizinle birlikte yöneten kısım henüz devrede değildi. Bu ekiplerden çok sayıda isim için şunu içtenliğimle söyleyebilirim ki, medyanın bilinen vahşi dinamikleri, güvenilmez sözleri bu insanların yarattığı şirketlerde ve iklimlerde mevcut değil. Bunun herkes için ne büyük bir şans olduğunu, zaman bize sayısız örnekle gösterecektir. 2000’lerin başından beri tutkulu bir şekilde peşinde olduğum podcast macerasında, şu an podcast’le ilgili dijital bir dergiye yazı yazma evresine geldiğimize şaşırdığımı en çok paylaştığım Podfresh ekibine, her seferinde bu şaşkınlığımı paylaşıp, topu yumuşatıp, oyunu tekrar başlattıkları için sonsuz teşekkür ediyorum. Bu arada, zaman sınırlarımız olduğundan, yeteri kadar seans ayıramayacağımız , az dinlenen ama etkili podcastlere bu festivalde yer veremedik. Arada kaybolmalarını da istemedik. Ancak bu bize yeni bir hedef getirdi. Sadece bu tür podcastlere yer vereceğimiz bir yayın gerçekleştirmek istiyoruz ve bu konuda her türlü öneriye, tavsiyeye açığız. Her türlü fikirlerinizi, geleceğe dair tahmin ve beklentilerinizi de çok merak ediyorum. Podcast için hala geliştirmeye açık alanlardan biri “dinleyici etkileşimi “. Anında yorum, anında etki ve tepkiye çok alıştığımız mevcut yapılar yanında, podcast biraz daha temkinli ilerliyor bu zeminde. Vakit ayırıp, kısaca paylaşırsanız fikirlerinizi, katkısının büyük olacağına eminim.


R A

Z I A P ŞAM K A

22 ! 1 2 LI N CA


2030’da Podcast Başlık size belki şaşırtıcı gelebilir. “Podcaste yeni başlıyoruz; birçok insan daha podcasti bilmiyor ki sen 2030’daki podcasti anlatıyorsun” diyebilirsiniz. Böyle düşünüyorsanız sizi yadırgamam. Ama bir podcastsever bir insansanız yine de yazının sonunu beklemenizi öneririm. Belki de podcaste dair önümüzdeki 10 yıla ilişkin öngörülerim ve bu fütüristik analiz size yeni bir bakış açışı katabilir. Podcastin geleceğini birlikte düşünme ve analiz etme şansı yakalayabiliriz. Bu yazıda öngörülerimi 3 başlık altında toplayacağım. Birincisi teknoloji, ikincisi dinleyici (kullanıcı/tüketici), üçüncüsü ise üretici (yayıncı/geliştirici/podcaster) boyutu olacak. Bu üç unsurun da zaman içerisinde birbirini etkileyen ve tetikleyen bir yapı içerisinde evrileceğini düşünüyorum. O zaman 10 yıllık yolculuğa “teknoloji” ile başlayabiliriz.

Teknoloji: Hız, Ağ, Yapay Zeka Podcastin hayatımıza dahil olmasını sağlayan teknoloji, 3G’nin 2002’de ABD’de, 2003 yılında da Avrupa’da kullanılmaya başlanması oldu. Türkiye’de 2009 yılında hayatımıza dahil olan 3G’nin getirdiği en büyük yenilik geniş alanda kablosuz telefon görüşmeleri, görüntülü aramalar ve kablosuz veri aktarımını sağlamasıydı. 3G ile birlikte telefon bir “ses/telefon görüşmesi” aracı olmaktan çıkarak veri odaklı bir teknolojiye dönüştü. Aynı yıllarda yaygınlaşmaya başlayan bloglarla birlikte Dave Winer tarafından geliştirilen RSS (Really Simple Syndication) feed teknolojisi bloglarda ses dosyalarının kullanımının önünü açtı. 2003 yılından itibaren RSS feed kullanımıyla ses dosyalarının (özellikle mp3 formatında) otomatik olarak indirilip taşınabilir müzik çalarlarda kullanılmasını çok hızlı biçimde yaygınlaştırdı. Podcasting’in doğuşunu sağlayan adım ise Adam Curry’nin yazdığı iPodder isimli program oldu. İPodder, RSS feed yardımıyla indirilen ses dosyalarının Apple’ın geliştirdiği ve o dönem çok ses getiren müzik çaları iPod’lara senkronize edilmesini, yani otomatik olarak aktarılmasını sağladı. 12 Şubat 2004’te Ben Hammersley The Guardian’da yayınladığı makalede iPod’tan esinlenerek, pod ve broadcast (yayın) sözcüğüyle bütünleştirdi ve “Podcast” kavramını ilk kez kullandı. 2005 yılında Apple iTunes güncellemesinde podcast desteği sağlayınca, podcastin teknolojik ve popülerlik yolunda önü iyice açılmış oldu. 3G’nin yarattığı ivme, RSS teknolojinin sunduğu altyapının üzerine 2007 yılında Steve Jobs’un tanıttığı ve devrim etkisi yaratan iPhone ile birlikte birkaç yıl önce temelleri atılmış olan podcastin gelişiminin önündeki tüm kapıları sonuna kadar açtı.

Özcan Yazıcı

2009 yılında kullanılmaya başlanan 4G’nin sunduğu “hız ve daha geniş kaplama alanıyla” birlikte podcastin teknolojik altyapı ihtiyaçları önemli ölçüde çözülmüş oldu. Son 10 yılda podcasting ağırlıklı olarak “içerik ve yayın formatlarının geliştirilmesi, bunlara bağlı olarak kullanıcı alışkanlıklarının ve kültürel değişimin gelişmesi” yönünde ilerledi. 2020 itibariyle teknolojik olarak yeni bir eşikteyiz. Mayıs 2020’de İsveç, 5G baz istasyonlarını devreye alan ve kullanmaya başlayan ilk ülke olarak tarihe geçti. 5G’nin getireceği yeni teknolojiyle veri hızı bugünkünün en az 10 katına çıkacak ve 2 saatlik bir filmi 3 saniyede indirilebilecek. 5G aynı zamanda daha istikrarlı bir bağlantı ve 4G’nin onda biri kadar düşük gecikme süresi sunacak. 5G ağının 2025’e kadar Dünya nüfusunun yarısına ulaşması bekleniyor. Karasal 5G teknolojisinin yanı sıra Elon Musk’ın şirketi SpaceX bünyesinde kurulan Starlink son iki yıldır alçak yörüngeye yüzlerce uydu yerleştirmeye başladı. 2024’e kadar 5 bin, uzun vadede 42 bin uyduyu Dünya yörüngesine yerleştirmeyi planlayan Starlink, yüksek hızda ve ucuz fiyatlarla Dünya’ya internet sunmayı vaad ediyor. Aynı zamanda ister okyanusun ortasında, isterse dağın zirvesinde herkese kesintisiz internete erişimi sunmakta da iddialı olan Starlink’i Elon Musk bu yıl içerisinde devreye almayı hedefliyor. 4G teknolojisi, son 10 yıl içerisinde geleneksel radyo ve ses yayıncılığının podcasting’e taşınması, podcast yayın formatlarının gelişmesine zemin oluşturdu. 4G, podcast’in çocukluk çağına benzetilecek olursa 5G, önümüzdeki 10 yılda ustalık çağına zemin oluşturacak. 5G iki önemli teknolojik sürecin hızlanmasını ve yaygınlaşmasını destekleyecek. Bunlardan birisi “IoT (nesnelerin interneti)”, öteki ise “yapay zeka” olacak. IoT tarafında sensörlerle cihazlar birbirine bağlanacak ve kesintisiz bir ağ yapısına geçilecek. 5G cihazların birbirine bağlı kalmasına ve veri akışının kesintisiz hale gelmesine imkan tanıyacak. Otomobilimiz (araçlar), evimiz (akıllı ev), giyilebilir kıyafetler (gözlük, saat vb.), daha geniş bir halkada “akıllı şehir” ile ağdan hiçbir zaman kopmadan kesintisiz bir biçimde bağlı ve mobil hale geleceğiz. Bu durumda özel olarak “internet” sözcüğünden bile söz etmek belki gereksizleşecek. Podcastleri özel olarak durdurmadığımız sürece,


farklı cihaz entegrasyonlarıyla birlikte kesintisiz biçimde dinleyebilecek, sunabilecek ve katılabileceğiz. Yine yapay zeka teknolojisindeki yeni gelişmeler podcasting önünde yepyeni pencereler açacak. Metin analizi, yüz tanıma teknolojilerinde yapay zeka yol kat etmiş olsa da, ses alanında henüz istenen noktadan çok uzaktayız. Ancak Doğal Dil İşleme (NLP- Natural Language Processing) alanında yapay zeka teknolojisinin ilerlemesiyle özellikle 2025 – 2030 arasında çok hızlı gelişmelere tanıklık edeceğiz. Yapay zeka halen metinleri “beğendiğiniz ses formatıyla” podcast haline getirebiliyor. Bunu https://play.ht benzeri çok sayıda uygulamada görebiliyoruz. NLP alanındaki ilerlemelerle bir sonraki aşamada yayınladığınız podcast hangi dilde olursa olsun, aynı içerik farklı dillere anında ve muhtemelen sizin ses özelliklerinizle yayınlanabilecek. Hemen devamında yapay zeka belirli alan ve konularda podcast hazırlayarak sunup yayınlayabilecek. Kişisel sanal asistanlar ile (Apple Siri, Amazon Alexa, Samsung Bixby, Google Asistan gibi) ile home asistanlar (Amazon Echo, Google Home gibi) entegre biçimde podastleri sesli olarak arayıp bulup dinleyebileceğiz. İş o derece gelişecek ki, yapay zekadan kişiselleştirilmiş podcastler hazırlamasını isteyebileceğiz. Araştırdığımız, merak ettiğimiz “konu, tema” kapsamında yapay zeka ilgili podcast içeriklerini “bulup, birleştirip” kişiye özel yeni bir podcast oluşturabilecek. 2030’a kadar “ses” ile birlikte “video/görüntü” alanında da çok hızlı ilerleme olacak. Büyük olasılıkla 5G, IoT ve yapay zeka teknolojisiyle iletişim süreçlerinde “ses ve video” esnek bir yapıda kullanılabilir hale gelecek. Sanal gerçeklik ile artırılmış gerçeklik uygulamalarının da yaygınlaşmasıyla birlikte bugün bildiğimiz anlamdaki podcast formatının ötesine geçmiş olacağız. Ses ve videonun entegre olduğu, yapay zekanın derinlik kattığı ve anlık geçişlerin mümkün hale geldiği hibrit bir yapıya geçeceğiz. Sanal ve artırılmış gerçeklik ile desteklenmiş, kesintisiz bir ağ altyapısı içerisinde istediğimiz an ses ve video arasında geçişler yaparak, istediğimiz içeriklere ulaşabileceğiz. Bu aşamaya ulaştığımızda kullandığımız format ve içerikler çerçevesinde “podcast” kavramını yenilememiz, genişletmemiz ve yeni tanımları oluşmamız gerekebilir. Teknoloji başlığı altında son olarak blockchain (blokzincir) teknolojisine de değinmemiz gerekiyor. Hemen her sektörde yaşanacağı gibi blockchain ile birlikte podcast yayıncılığı daha güvenli hale geleceği gibi “telif hakkı, sözleşmeler ve ödeme sistemleri” gibi konuları da etkili biçimde çözecek. Geleceği, geleceğin koşulları içerisinde düşünebiliriz. Yeni ekosistem, yeni Dünya, kendi kurumları, yapıları, koşulları ve kültürü içerisinde yükselecek. Eski nesil şirket ve kurumsal yapıların son 10 yılda hızlanan çöküşü önümüzdeki 10 yıl içerisinde tufana dönüşerek genişleyerek derinleşecek. Çok az sayıda şirket ve kurum “dijital dönüşümü” başara-

Dinleyici: Kişiselleştirilmiş İçerik cak. Yeni nesil start-up’lar hemen tüm sektör ve iş alanlarında egemen haline gelecek. E-öğrenme, şirketler ve kurumların sürekli yenilenme ihtiyacı iletişim kanallarının daha etkin kullanılmasını destekleyecek. Bu yöndeki beklentiyi karşılayacak en temel araçlar “ses ve video” temelli gerçekleşecek. Bugün şirket ve kurumlar içinde kültürel direnç ve eski alışkanlıklar nedeniyle dijital dönüşüme uyum sağlamakta zorlanan çalışanlar ve profesyonellerin yerini Z kuşağı (2000 sonrası doğanlar) ve Alfa Kuşağı (2010 sonrası doğanlar) alacak. Podcasti anlamak ve dinlemekte zorlanan X ve Y kuşağının yerine, zaten podcastin içinde doğup büyüyen Z ve Alfa kuşağı 2030 yılının aktif podcast dinleyicisi ve üreticisi haline gelecek. Ayrıca bir kültürel değişim geliştirmelerine gerek kalmadan yeni iletişim sürecinin aktif katılımcısı olacaklar. Bu kuşaklar çevreye, sosyal ve siyasi konulara duyarlı, etik değerlere bağlı olacaklar. Dayatma ve yukardan gelen direktifler yerine katılımlarına açık, hassasiyetlerini gözeten ve öğrenme süreçlerini destekleyen içerikler giderek yükselecek. “Bilgi ve duyguyu” yukardan servis eden değil ama “bilgi ve duyguyu birlikte tasarımlayan” içerikler heyecan yaratacak ve ilgi çekecek. Makineler, robotlar ve yapay zeka üretim süreçlerinde daha fazla yer aldıkça zamanla istihdamın yapısı değişecek. “Mobil ve minimalist yaşam” daha da belirginleşecek. Çalışma gün ve saatleri azaldıkça, yaşamı algılama ve değer akışları farklılaşacak. Yaşamın her alanına temas eden “fayda” odaklı içeriklere yönelik ilgi artacak. Dijital aktivizm ve dijital protest kültür yükselmeye devam edecek. Podcast içerikleri ve yeni format biçimleri bu yükselişten etkilenecek.

Sonuç: Harekete Geçme Zamanı Özetle 2030’da podcast, bugün bildiğimiz ve anladığımız anlamda bir podcast olmayacak. Teknolojisi, dinleyicisi ve üreticisi “gelişmiş ve değişmiş” olacak. Bireysel ihtiyaçlar, kurumsal değişimler, yeni ekosistemin şekillendireceği yaşam ve kültürel değerler bu gelişim ve değişimin niteliğini belirleyecek. Bu nitelikleri bugünden %100 tahmin etmemiz ve öngörmemiz çok zor. Ama kesin olarak bildiğimiz bir gerçeklik varsa o da önümüzdeki 10 yıl “ses ve videonun” yaşamımızın odağında olacağı, iletişimin geleceğini belirleyeceğidir. O halde, podcast üzerine bugün hem bireysel, hem de kurumsal olarak daha fazla düşünme ve harekete geçme zamanıdır.


edebî Podcast Edebiyatçıların anılarını, günlüklerini, denemelerini ya da söyleşilerini okurken bazı görüşlerini tartışmaya açık bulur ve diğer edebiyatçıların bu görüşlerle ilgili neler düşündüklerini merak ederdim. Okuma yaparken tartışmalı ifadelerle ilgili aldığım notlar zamanla birikip “acaba diğer edebiyatçılar bu konuda ne derdi?” sorusu kafamı daha fazla meşgul etmeye başlayınca (3+1) fikri ortaya çıktı. Mart 2019’da edebi.blog’da başlattığım (3+1) isimli yeni söyleşme biçiminde sırasıyla Hüseyin Ahmet Çelik, Pelin Buzluk, Yalçın Armağan, Jale Özata Dirlikyapan ve Erhan Genç yer aldı. (3+1) söyleşme biçimi bir yıllık sürecin sonunda yazılı formattan sesli formata evrilerek Haziran 2020’de edebî Podcast halini aldı. Beni çok heyecanlandıran bu projenin ilk bölümü Podfresh Orijinal Serisi olarak tam da doğum günümde, 26 Haziran 2020’de yayımlandı. edebî Podcast, içeriği ve formatı itibarıyla Türkçe edebiyat podcastleri içerisinde ilk olma özelliği taşımakta. Henüz bir örneği -ilk bölümü- ortada yokken edebiyatçılara edebî Podcast’i anlatmak, nasıl bir programın içerisine dahil olacaklarını izah etmek benim açımdan zordu. Bu sebeple ilk bölümün konuğu, Yazar Fatih Baha Aydın’a ne kadar teşekkür etsem azdır. Çünkü program yayımlandığında nasıl bir şey olacağını, neyin içinde olacağını tam anlamıyla bilemeden podcast teklifimi kabul etti. Böylece edebî Podcast’in sonraki bölümlerinin yolunu açan harika bir örnek ortaya çıktı. Bu yazıyı okuduğunuz sırada podcastleri yayımlanmış olan ya da henüz yayımlanmayı bekleyen Handan Acar Yıldız, Serap Aslı Araklı ve Yusuf Temizcan ve edebî podcastin yeni bölümlerinde yer alacak tüm isimlere de minnettarım. Bir teşekkür de edebî Podcast projesine inanan, Türkiye’nin ilk podcast ajansı Podfresh ailesine.

edebî Podcast nasıl hazırlanıyor? edebî Podcast’te alıntılanan edebiyatçı görüşleri için birçok eseri okuyor, edebiyat dergisini tarıyorum. Tartışmalı bulduğum görüşleri, havuzda topluyorum ve bu alıntıları, podcast teklifi gönderdiğim edebiyatçılarla kaynaklarıyla birlikte paylaşarak hangi alıntılarla ilgili görüş bildirmek istediklerini soruyorum. Podcastin süresini en fazla 20 dakika ile sınırladım çünkü ben de bu süreyi aşan podcastleri ya bitiremeyip yarıda bırakmak zorunda kalıyorum ya da uzun süre dinlemekten sıkılıyorum. Süre kısıtlamasından dolayı da podcastte sadece 3 alıntı ve 1 soruya yer veriliyor; konuklar da hazırlıklarını bu süreyi göz önünde bulundurarak yapıyor. Alıntılar konuklarla paylaşıldıktan sonra podcast kaydına ne kadar sürede hazırlanabileceklerini soruyorum ve belli bir tarih / saat belirlendikten sonra internet bağlantısı üzerinden kaydı gerçekleştiriyoruz. Genel olarak tercihim zencastr.com sitesi üzerinden kayıtları almak ancak bağlantı sorunu yaşandığı için telefondan ses kaydı alarak da bazı bölümleri çektiğim oldu. Podcastte faydalı ve nitelikli bir içerik / akış, şüphesiz ki önemli ancak öncelikli olan temiz ve sağlıklı bir ses kaydı olduğu için kayıpsız kayıt için her türlü alternatifi denemeye çalışıyorum.

Evren Soyuçok

edebî Podcast’te Niçin “Nasılsınız? Kendinden bahseder misin?” Soruları ve “Sohbet” Yok? bahseder misin?” Soruları edebî Podcast’in yayımlanan bölümleriyle ilgili konuğumla “Nasılsınız? Kendinizden kısaca bahseder misiniz?” gibi soru ve sohbete girmeden direkt edebiyatçıların alıntılarını okumaya başladığımla ilgili eleştiriler aldım. Eleştirilerin bir kısmı da sohbetten uzak, sert ve donuk bir tonla programı yürütmemle ilgili. Montajlanmış kayda eklenmiyor ama kayıt öncesinde, kayıt sırasında ve sonrasında elbette konuklarla gülüp eğlendiğimiz oluyor. Gırgır şamata, bol kahkaha ve eğlenceli girişler arayanları 25 bölümü deviren internet günlüğü podcastime davet edeyim ama edebî podcast’in formatı böyle kurgulandı. Konukları tanıtma, hal hatır sorma geleneğine girerek podcast süresini uzatmak yerine direkt asıl mevzuyu merkeze alıp yayını en öz haliyle dinlenmeye hazır hale getirmek istedim. Podcast bölümlerindeki edebiyatçı alıntılarına, o alıntıların kaynaklarına ve konukların konuşma metinlerinin tamamına edebi.blog’da yazılı olarak yer veriliyor. Böylece sesli mecra ile yazılı mecra, -Podcast ve Blog- anlamlı bir şekilde ilişkilendirilmiş oluyor. Edebiyat adına da hem sesli hem yazılı kalıcı bir içerik ortaya konuluyor.


Sokaktan Kulağa Şehrin Sorunları Kulaklarınızda!

Öncelikle belirtmek gerekir ki, Sokak Bizim Derneği’nin podcast mecrasına çok da yabancı olmadığının bir göstergesi olarak kurucularımızın radyo deneyimini örnek verebiliriz. Ardından 2019 yılında ise Medyapod ekibinin düzenlediği “Podcast Summit 2019” etkinliğiyle karşılaşınca Türkiye’de podcast ile uğraşan kişileri topluca dinleme ve tanıma fırsatımız oldu. Ardından İlkan Akgül’ün “Sokak Bizim Derneği olarak bir podcast programı hazırlamak ister misiniz?” sorusu da dernek olarak daha fazla ve farklı kitlelere ulaşmak adına yeni iletişim araçlarını kullanmak için bir kıvılcımı yakmış oldu. Böylece ‘Sokaktan Kulağa’ isimli programımızla Ağustos 2019 tarihinde Medyapod çatısı altında yayın hayatımıza başladık.

Neşe Altınel

Emine Atalay

Kenti hep birlikte deneyimliyoruz Sokak Bizim’in değişim yaratabilmek için odağına aldığı şey, kentin en küçük ve kamusal yaşama dâhil olduğumuz en temel birimi sokaklar. Buradan yola çıkarak kurguladığımız sorun veya ihtiyaç temelli bir projenin odağında yine kenti deneyimleyen vatandaşlar yer aldığı için yapılan işin temelinde de bir iletişim söz konusu. Dahası, kamusal mekân kullanımını artırmak ya da güncel sorunlara yönelik farkındalık oluşturmayı amaç edindiğimiz için kenti hep birlikte deneyimliyor ve anlamaya çalışıyoruz. Bu doğrultuda farklı araç ve yöntemleri kullanarak zaman içerisinde ortak konuları dert edindiğimiz belirli bir kitleye erişim sağladık. Podcast yayınları ile birlikte ise, şimdiye kadar belki fiziksel olarak bir arada bulunma şansımızın olmadığı veya sesimizi hiç ulaştıramadığımız daha geniş bir kesime ulaşmak istedik. Bu aynı zamanda bizim için dernek ve etkinliklerimizden bahsetmek, bizim için hem bir tanışma hem de ortak deneyimlerimizi paylaşma fırsatı bulabileceğimiz kişilere erişmek demek.

bu mecralara taşınmasıydı. Böylelikle podcast programımız, yaptığımız işleri anlatabilmek ve kendimizi duyurabilmek adına daha da önemli bir kanal haline geldi ve aslında bu noktadan sonra podcast içeriklerimiz de herkesle birlikte deneyimlediğimiz bu yeni gerçekliğe doğru yöneldi. Her ne kadar görsel olarak ifade etmesi daha kolay bir iş yapıyor da olsak farklı iletişim kanallarını kullanmak, paylaşmak istediğimiz deneyimleri birebir yaşayan kişilerin ağzından kendi sesleri ve tonlamalarıyla aktarmanın yayınları daha sıcak ve samimi bir hale getirdiğini düşünüyoruz.

Kentsel meselelere ilgi çekmek

Pandemi’nin farklı dinamikleri

Podcastler bizim gibi STK’lar için hedef kitlemizle iletişim kurmamızı ve toplumda farkındalık oluşturmamızı sağlayan önemli bir yeni araç oldu. Bu sayede derneğimize üye olup destek verenler gibi, podcastlerimize abone olanların da çalıştığımız konularda farkındalık yaratmak ve fikirlerimizi yaygınlaştırmak için destekçiler olacağını düşünüyoruz. Hazırladığımız program kurgusu ile daha fazla kitleye ulaşmayı ve onların kentsel meselelere ilgisini çekmek istiyoruz.

Sokaktan Kulağa her bölümde farklı dernek gönüllülerimizden çeşitli proje ve etkinliklerimizi dinleyebileceğiniz ve derneğimizin çalışmalarına dair gelişmelerden haberdar olabileceğiniz bir podcast serisi. “Sokaktan Sokağa” etkinliğimizden esinlenerek ortaya çıkan Sokaktan Kulağa podcast programımızı kurgularken önceliğimiz dernek faaliyetlerimizi anlatmak oldu. Bu kaydettiğimiz 11 program ile derneğin amacını ve gerçekleştirdiği faaliyetleri anlatmış olduk.

Çalışma alanımız olan kamusal alan, sokaklar, mahalleli olma, yaya olma, kent içi alternatif ulaşımı destekleme ve kent yaşamına entegre etmek gibi konulardaki gelişmeleri kaydedeceğimiz ileriki bölümlerde bu alanlarda işler yapan diğer kişi ve STK’lar ile ortak kayıtlar gerçekleştirmek istiyoruz. Bununla birlikte üzerine konuştuğumuz konulara ilgi duyan, merak edip araştırmak isteyenler için ileride kaydedeceğimiz bölümleri blog aracılığıyla yazı, görsel ve kaynaklarla destekleyerek aktarmayı hedefliyoruz.

Yayınlara başladıktan bir süre sonra pandemi ilân edilmesi ile birlikte gelişen süreç şüphesiz hepimiz için yeni ve farklı dinamiklere sahipti. Ortaya çıkan mecburi kısıtlamalar neticesinde dernek faaliyetlerimizi bir süreliğine de olsa sokaklarda gerçekleştirmemiz mümkün görünmüyordu. Bu talihsiz süreçte belki de şansımız, sürecin kendine özgü karakteristiği içerisinde sosyal medyanın ve online platformların daha fazla önem kazanarak kimi gündelik hayat pratiklerinin de

Programımıza yorum ve önerilerde bulunmak isteyen dinleyiciler de bizlerle sokakbizimdernegi@gmail.com adresimizden iletişime geçebilirler.



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.