İşçi-Köylü Sayı 14

Page 1

YENİ DEMOKRASİ YOLUNDA

işçi-köylü

www.iscikoylu.org

Say›: 2003-14

14 *Y›l:1 *1-14 A¤ustos 2003 *Fiyat›: 500 000 TL ISSN:1303-9350

IRAK’a asker göndermeye

HAYIR!

✔ 2003 y›l› taban fiyatlar›n›n aç›kland›¤› bas›n toplant›s›nda Tar›m ve Köyiflleri Bakan› Sami Güçlü, taban fiyat›n› az bulan köylülere “Gözünüzü toprak doyursun” dedi. ✔ Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, sefalet zamm›n› protesto eden emekçilere “Soka¤a dökülürseniz dökülün” yan›t›n› verdi. ✔ Hapishanelerde yaflanan tecrit iflkencesini protesto için eylem yapan TAYAD’l› ailelere ‹zmir Emniyet Müdürü’nün yan›t› “Sizi o tabutlara gömerim” oldu. ✔ Baflbakan R. Tayyip Erdo¤an taban fiyat taleplerini dile getiren köylüleri suçlayarak “sizin yapt›¤›n›z haz›rlopçuluk, gerçekçi olun, uçuk kaç›k fiyatlar istemeyin” dedi. SALDIRILAR KORKULARININ ÜRÜNÜ Her f›rsatta halka yönelik tehditler savuran devlet, bir yandan da sald›r›lar›n› h›zla sürdürüyor. Son günlerde T. Kürdistan› baflta olmak üzere neredeyse bütün ülkede artan yarg›s›z infaz ve iflkence olaylar› devletin çaresizli¤inin ve korkular›n›n bir sonucudur. EMPERYAL‹STLER ‹Ç‹N DÖKECEK KANIMIZ YOK Uygulad›¤› emperyalist politikalar ile emekçi halk kitlelerini açl›¤a ve sefalete sürükleyen faflist diktatörlük, flimdi de efendisi ABD’nin kuyru¤una tak›larak, Irak’a asker göndermeye haz›rlan›yor. Tüm bunlara karfl› anti-emperyalist mücadeleye h›z vererek, halk›m›z›n öfkesini Proletarya Partisi’nde örgütleyelim.

Irak’a asker gönderme sürecinde

KÜRT HALKINI BEKLEYEN TEHL‹KELER Gelinen aflamada Irak topraklar› ABD için tam bir cehenneme dönmeye bafllad›. Her gün iflgalci güçler sald›r›ya u¤ruyor. ‹flgalcilerin Saddam diktatörünün katil o¤ullar›n› yok etmekle de bu sald›r›lar›n önüne geçemeyecekleri çok aç›kt›r. Çünkü; kurulan örgütlerin, yap›lan sald›r›lar›n tümünün Saddam’a ba¤l› güçlerin inisiyatifinde geliflti¤ini iddia etmek, Irak gerçekli¤ini hiç kavramamakt›r. Irak’taki geliflmeler, ABD kamuoyunda katil Bush’a

karfl› duyulan güvenin, verilen deste¤in giderek azalmas›na yol aç›yor. Nitekim iflgalcilerin kay›plar› artmaya bafllay›nca, iflgalci haydutlar, Irak topraklar›nda görev yapmak için çeflitli ülkelerden Irak’a asker gönderme ça¤r›lar›nda bulunmaya bafllad›lar. Bu ülkelerden biri de ABD emperyalizminin stratejik ufla¤› olan TC’dir. Ki bu istemini ABD’ye bildirenin TC oldu¤unun daha sonradan a盤a ç›kmas›, stratejik uflakl›¤›n geldi¤i aflaman›n boyutunu da göstermektedir. Sayfa 16-17

DAVE NELSON’LA SÖYLEfi‹ Bu sadece resmin bir parças›. Di¤er taraftan ise, birçok insan ABD’nin demokratik haklar› insanlar›na sundu¤unu sanmas›na ra¤men, ABD’nin asl›nda uzun süreli bask›c› uygulamalar›n merkezi olmas› vard›r. Son dönemlere kadar polisin halk› ›rksal olarak profillemesine (›rkç› önyarg›larla dosyalama ve bunlar›n ifllenmesi) karfl› kitle içinde belli bir duyarl›l›k oluflturulmufltu. Sayfa 20-21

‹flçi-köylü’den AXEYEMIN MIRA WATE KUTIK! (A⁄AM BANA KÖPEK DED‹!) Sayfa 30


1-14 A¤ustos 2003

2

14

Uyumda AKP ve TSK ortakl›¤› Uzun bir süredir kamuoyunda tart›fl›lan ve paket paket “demokrasi” getirece¤i vaat edilen AB’ye uyum paketlerinin 7.si son görüflmeleri tamamlanarak meclis gündemine getirilmeye haz›rlan›l›yor. AB’ye uyum için ç›kart›lan paketlerin en genifli oldu¤u iddia edilen 7. uyum paketinin içeri¤i, aylar öncesinden bafllayan tart›flmalar sonucunda netleflmeye bafllad›. Haz›rlanan bu pakette TCK, Dernekler Kanunu, CMUK, Say›fltay Kanunu, MGK ve MGK Genel Sekreterli¤i Kanunu, Toplant› ve Gösteri Yürüyüflleri Kanunu, Yabanc› Dil E¤itimi Ö¤retimi ile Türk Vatandafllar›n›n Farkl› Dil ve Lehçelerini Ö¤renmesi Hakk›nda Kanun, Vak›flar Genel Müdürlü¤ünün Teflkilat ve Görevleri Hakk›nda Kanun Hükmünde Kararname, Terörle Mücadele Yasas›, Türk Medeni Kanunu ve Askeri Mahkemelerin Kuruluflu ve Yarg›lama Usulleri Kanunu’nun çeflitli maddelerinde de¤ifliklikler öngörülüyor. Paket üzerinde en çok tart›fl›lan konu ise, MGK ve MGK Genel Sekreterli¤i Kanunu’nda yap›lmas› planlanan de¤ifliklikler. Öyle ki bu kanunda yap›lacak de¤ifliklikler, aylar öncesinden MGK toplant›lar›n›n ana gündem maddelerinden birini oluflturdu. Çünkü AKP hükümeti taraf›ndan haz›rlanan AB’ye uyum paketlerinin ilk fleklinde, MGK’n›n Milli Savunma Bakanl›¤›na ba¤lanmas›, askeri harcamalar›n hükümet taraf›ndan belirlenmesi, MGK Genel

Sekreterli¤inin sivillefltirilmesi gibi de¤ifliklikler öngörülüyordu. Ordunun üllke yönetimindeki etkisini “k›racak” olan bu de¤ifliklikler, ordu taraf›ndan engellendi. Öyle ki aylar öncesinde “laik”, “fleriatç›” vb. suni tart›flmalar MGK toplant›lar›n›n ilk gündem maddelerini oluflturdu. AKP’nin haz›rlad›¤› uyum paketlerine karfl› ordunun, aba alt›ndan sopa göstermesiyle AKP geri ad›m atmak zorunda kald›. Ve yap›lacak de¤iflikliklerde bir “uzlaflma” sa¤lanm›fl oldu. TSK’n›n müdahaleleriyle paket bugünkü son halini ald›. Paketten MGK ile ilgili birçok de¤ifliklik ç›kart›larak, MGK toplant›lar›n›n iki ayda bir yap›lmas›, askeri harcamalar›n denetiminin TBMM Baflkan›n›n gizlilik içersinde onay› ile yap›labilmesi, MGK Genel Sekreterli¤i atamalar›nda ordunun görüfllerinin al›nmas› gibi birkaç de¤ifliklik kald›. Kamuoyunun en çok tart›flt›¤› konu olan MGK ile ilgili de¤ifliklikler, ordunun müdahalesiyle yeni bir hal al›rken di¤er yasalarda yap›lacak de¤iflikliklerle ülkeye “demokrasi” gelece¤i safsatalar› da devam ediyor. Ama hem TSK’n›n ve hem de hükümetin en çok ortaklaflt›¤› nokta halk›n daha iyi nas›l bask› alt›nda tutulaca¤› ve sömürülece¤idir. Öyle ki aralar›ndaki çeliflkileri belli bir süreli¤ine gideren her iki klik, sömürü düzenlerini sürdürmek için yeni yeni yasaklar noktas›nda hiç çeliflkiye düflmüyorlar. Yine uyum paketle-

ri içerisinde yer alan TCK’da yap›lacak de¤ifliklikler, 12 Eylül’ün yasaklarla dolu anayasas›n› haz›rlayan faflist zihniyetli Prof. Dr. Sulhi Dönmezer taraf›ndan haz›rlanmaktad›r. Böyle bir adam›n demokrasi nam›na bir yasa ç›karaca¤›n› beklemek hayal olur. Zaten yasalar›n içeriklerinde de hiçbir de¤ifliklik yap›lmamaktad›r. Sadece cümlelerin yerleri de¤ifltirilmektedir. Hatta yasakç› yasalar daha da a¤›rlaflt›r›lmaktad›r. Türk hakim s›n›flar›n›n demokratikleflme safsatalar›n›n arkas›nda, emekçi halka yönelik her türlü sald›r›lar› yo¤un bir flekilde sürmektedir. Son dönemde yay›nlanan insan haklar› raporlar›nda hak ihlallerinde büyük bir art›fl oldu¤u gözlenmektedir. Ülkenin birçok bölgesinde iflkence sistematik olarak sürmektedir. Yine hakim s›n›flar

emekçi halka IMF programlar›, özellefltirmeler, tar›m›n tasfiyesi, iflsizlik, açl›k ve sefalet dayatmaktad›r. Baflbakan Erdo¤an Petrol-‹fl üyesi iflçiler taraf›ndan protesto edildi¤i Alia¤a’dan sonra gitti¤i ‹zmir’de protestoyu flöyle de¤erlendirmektedir; “Soka¤a dökülürse dökülsünler. Gereken neyse onu yap›yoruz.” Türk hakim s›n›flar› aç›sandan emekçi halk›n açl›k ve yoksulluk içersinde yaflamalar› hiç önemli de¤ildir. Onlar için önemli olan halk›n daha fazla nas›l sömürülece¤i meselesidir. Bu nedenle ç›kar›lan uyum paketlerinden demokrasi beklemek, hayalden baflka bir fley de¤ildir. Bundan önce ç›kan 6 uyum paketi, demokrasi nam›na hiçbir fley içermedi¤i gibi ç›kar›lan paketlerin en büyü¤ü oldu¤u iddia edilen bu son paketten de demokrasi ad›na hiçbir ç›kmayacakt›r.

Kamu emekçilerinin eylemleri sürüyor

kümetin aç›klad›¤› sefalet ücret art›fl›n› protesto ediyor ve maafl bordrolar›n› yakarak hükümete zamm›n› al bafl›na çal diyoruz” diye konuflarak eylem sona erdi. *Kamu-Sen Samsun fiubesi’ne ba¤l› üye memurlar AKP Samsun Merkez ‹lçe Binas› önünde toplanarak “Simitle eylem” yapt›lar. Yaklafl›k 50 kiflinin biraraya gelerek, 17 Temmuz’da yapt›¤› eylemde, yoldan geçenlere simit da¤›tarak hem de kendileri yiyerek slogan atan memurlar ellerinde tafl›d›klar› “Memura 200 bin lira karfl›l›¤›nda ev aranmaktad›r”, “Memura simidi bile çok gördüler” vb. dövizlerle hükümeti protesto ettiler. (Samsun)

AKP hükümetinin memur maafllar›na uygulad›¤› ortalama %9’luk zamm›, Samsun’daki sendikalara üye kamu emekçileri eylemler yaparak protesto ettiler. *KESK Samsun fiubeler Platformu’na üye memurlardan oluflan yaklafl›k 50 kifli 15 Temmuz günü Mecidiyeköy Caddesi Konak Sinemas› önünde toplanarak, “Sefalet ücreti istemiyoruz”, “IMF bütçesine hay›r” vb. dövizlerle ve “Hükümet zamm›n› al bafl›na çal”, “IMF defol” fleklindeki sloganlarla maafllara yap›lan zamm› protesto ettiler.

*KESK Dönem Sözcüsü Süleyman Bal eylemde yapt›¤› konuflmada “Siyasi iktidar açl›k s›n›r›nda ücret alan kamu emekçilerine ve emeklilere ‘4 simit daha al açl›¤a devam et’ demektedir. Kamu emekçileri açl›k ve yoksulluk anlam›na gelen zamm› kabul etmeyecektir” dedi. Eylem s›ras›nda çok say›da polisin “güvenlik” önlemi ald›¤› dikkat çekti. *KESK’e ba¤l› SES Samsun fiubesi’ne üye sa¤l›k emekçisi yaklafl›k 20 kifli, 16 Temmuz günü Sa¤l›k ‹l Müdürlü¤ü önünde biraraya gelerek maafl art›fl›n› protesto etmek için

bordro yakt›lar. Burada aç›klama yapan KESK Dönem Sözcüsü ve SES Samsun fiube Baflkan› Süleyman Bal, “Temel ücretlere yap›lacak iyilefltirme ile çal›flanlar›n döner sermayeden elde edecekleri ücretlere ihtiyaç kalmayacak ve hasta ile iliflkilerine para girmeyecektir” dedi. SES olarak yönergenin ilgili maddelerine yönelik iptal davas› açt›klar›n› da belirten Bal “çal›flanlar aras›nda adeletsizli¤e yol açan ve sa¤l›k hizmeti sorununu olumsuz yönde etkileyecek uygulamalar›na karfl› mücadelemizi sürdürece¤iz. Hü-

‹LAN Pervin Söyünmez ’in derledi¤i ve Gün Yay›nc› l›k taraf›ndan ç›kar›lan Anadolu halk ozanlar›n›n eserleri, “Hey Dost/Ezgili Sözlerimiz” adl› çal›flma ile okurlara sunulmaktad›r. Halk kültürüyle ilgilenenler için, Pir Sultan Abdal’dan Afl›k Mahsuni fierif’e… onlarca ozan›m›z›n 621 parça ezgili sözleri bulunmaktad›r.

Umut Yay›mc›l›k Fiyat Listesi ve Kitap Katalogu ç›kt›. Umut Yay›mc›l›k Bürolar›ndan temin edebilirsiniz.

iflçi-köylü senin sesin!

ABONEL‹K fiARTLARI 6 AYLIK: 10.200.000 1 YILLIK: 20.400.000

OKU-OKUT! ABONE OL! ABONE BUL!

NOT: ‹stedi¤iniz süreye denk gelen oranda paray› hesap numaralar›m›za yat›rarak banka dekontunu yay›nevimize fakslay›n›z ya da postalay›n›z. Abonelik ücretine posta masraflar› dahildir.

Yurtd›fl› Hesap Numaralar› Sema Gül Euro Hesab› Ziraat Bankas› ‹stanbul Aksaray fiubesi: 0 751 00 38 65 97 00 00 009 Halk Bankas› Laleli fiubesi: 63487 Vak›f Bank Valide Sultan fiubesi: 401 20 35


3

14

1-14 A¤ustos 2003

Süleymaniye olay›n›n araflt›r›lmas›n›n sonucu:

TÜRK‹YEL‹ ASKERLER ‹fiGAL BEKÇ‹L‹⁄‹NE ABD emperyalizmi Türkiyeli askerleri kendi komutas›nda, direniflin boyutland›¤› Irak’›n orta ve güney k›s›mlar›na yerlefltirmeyi planl›yor. Çünkü direnifl özellikle Irak’›n orta kesimlerinde büyümektedir. ABD, ucuz olarak bakt›¤› Türkiyeli askerleri buralara yerlefltirerek, kendi askerlerinin keklik gibi avlanmas›n›n önüne geçmeye çal›flmaktad›r. 11 Türk kontrgerilla mensubunun Irak’›n Süleymaniye kentinde gözalt›na al›nmas›n›n ard›ndan “onur” edebiyatlar›yla ABD emperyalizmine atefl “püsküren” Türk hakim s›n›flar›, onursuzluklar›n› ve sahtekarl›klar›n› bir kez daha göstererek, Irak’ta Amerikan iflgaline bekçilik yapmak için asker göndermeye haz›rlan›yor. Süleymaniye’de ABD emperyalizminin ufla¤› TC’yi tokatlamas›n›n ard›ndan, olaylarla ilgili oluflturulan “Ortak Araflt›rma Grubu”nun yapt›¤› “çal›flmalar”, beklenildi¤i gibi sözde üzgün olundu¤u yönlü notlar düflülerek TC’nin, uflakl›¤›n› daha iyi yapmak için verdi¤i sözlerle sonuçland›. Böylelikle Süleymaniye’de 11 Türk kontrgerillan›n, kafalar›na çuval geçirilerek, elleri kelepçelenerek, tekme tokat gözalt›na al›narak sorgulanmas›n›n ard›ndan “bu nas›l stratejik ortakl›k?” demagojileriyle yap›lan sahtekarl›klar›n da sonuna gelinmifl oldu. Ve Süleymaniye’de yaflananlar›n ard›ndan “onur” edebiyat› yapan burjuva medya “ABD ile derin müttefikiz” manfletleriyle sahtekarl›klar›n› bir kez daha gösterdiler. Asl›nda bu araflt›rma grubunun raporuyla Süleymaniye “krizinin” üstü kapat›lmaya çal›fl›lmaktad›r. Ancak üstü kapat›lmaya çal›fl›lan bu olay›n arkas›nda, TC’nin uflakl›¤›n› daha iyi yapmas› için verilmifl mesajlar vard›r. Nitekim 1 Mart’taki tezkerenin meclisten geçmemesiyle efendisi ABD’yi hayal k›r›kl›¤›na u¤ratan TC, uflakl›kta yeniden kal›ba dökülme zaman›n›n geldi¤ini göstermifltir. Irak’a yönelik sald›r›n›n fiili olarak iflgale dönüflmesinin ard›ndan, ABD emperyalizmi taraf›ndan TC’ye yönelik uyar›lar gelmeye bafllad›. ABD Savunma Bakan Yard›mc›s› Paul Wolfowitz taraf›ndan uyar›lan TC, hatas›n› düzeltmek için elinden geleni yapmaya çal›flsa da, bu, ABD emperyalizminin hegemonyas›n› korumak için verdi¤i mücadelede yeterli gelmemektedir. Hat›rlanaca¤› gibi Haziran ay›nda, D›fliflleri Müsteflar› U¤ur Ziyal’in ABD’ye yapt›¤› ziyarette TC, efendisinden bir flans daha istemifl ve yine AKP hükümeti taraf›ndan ç›kar›lan kanun hükmünde kararname ile ABD emperyalizmine Irak’› yeniden “yap›land›rmas›” için Türkiye’nin üslerini, limanlar›n› ve s›n›r kap›lar›n› hiçbir s›n›r olmadan kullanmas›na imkan sa¤lanm›flt›r. Ancak tüm bunlar ABD emperyalizmi için yeterli olmam›fl ve Süleymani-

ye’de 11 kontrgerilla birimini gözalt›na alarak TC’ye net bir mesaj vermifltir; “Hiç itiraz etmeden, kendi ç›karlar›n›z zedelense de, benim ç›karlar›m› üstte tutacaks›n›z. Üstelik bunu hiçbir fley istemeden yapacaks›n›z.” TC, IRAK’TA BEKÇ‹L‹⁄E G‹D‹YOR Süleymaniye’de yaflanan olaylar› araflt›rma komisyonunun görevini tamamlamas›n›n ard›ndan ABD Savunma Bakan› Donald Rumsfeld’in TC’ye yazd›¤› mektup, ard›ndan ABD’nin Irak’taki iflgal ordusunun Merkez Kuvvetler Komutan› John Abizaid ile NATO Avrupa Müttefik Komutan› James Jones’un Türkiye ziyareti ve D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül’ün Amerika ziyaretiyle devam eden görüflmelerde, Türkiyeli askerlerin Irak’ta ABD iflgaline bekçilik yapmas›, gündemin ilk s›ras›na oturdu. Herfleyden önce ABD emperyalizminin Türkiye de dahil olmak üzere di¤er ülkeleri de Irak’a çekmek istemesinin nedenlerine k›saca bakmakta yarar var. ABD emperyalizminin “zaferini” ilan etti¤i 1 May›s’tan sonra bitirilemeyen ve daha da geliflen Irak halk›n›n direnifli karfl›s›nda iflgal güçleri, zor günler yaflamaktad›r. Irak’›n birçok bölgesinde iflgale karfl› devam eden protesto gösterileriyle birlikte, silahl› eylemler her geçen gün daha organize bir flekilde sürmektedir. 1 May›s’tan sonra iflgalci güçlere yönelik yap›lan sald›r›larda yaklafl›k 90 ABD’li asker öldürülmüfltür. Bu da ortalama olarak günde bir ABD’li askerin ölmesi demektir. Bu durum ABD’li askerlerin psikolojik olarak yenilmesini beraberinde getirmektedir. Irak halk›n›n direnifli, iflgalcilerin uykular›n› kaç›rmaktad›r. Irak’ta görev yapan bir ABD’li asker, bu durumu flöyle dile getirmektedir; “sabaha ç›kabilece¤imi merak ederek yatmaktan b›kt›m.” Direniflin daha da örgütlü olarak yay›ld›¤›n›, art›k ABD’liler de kabul etmektedir. Direnifl karfl›s›nda iyice acizleflen iflgalciler, çareyi Türkiye gibi uflak ülkelerin Irak’ta iflgale bekçilik yapmas›nda bulmaktad›r. Geçti¤imiz haftalarda “onur” edebiyat› yapan Türk hakim s›n›flar›, ABD emperyalizminin bu emri karfl›s›nda yine kamuoyunu aldatmak için Irak’a asker göndermenin Türkiye’nin ç›karlar›na oldu¤u demagojisini yapmaya baflla-

d›. Halk›n muhalefetini, tepkisini yat›flt›rmak için de Irak’ta ve özellikle de Irak Kürdistan›’nda “söz sahibi olmak için” asker göndermeyi “biz istiyoruz” safsatas›n› yapmaktad›r. Ama ABD emperyalizmi Türkiyeli askerleri kendi komutas›nda, direniflin boyutland›¤› Irak’›n orta ve güney k›s›mlar›na yerlefltirmeyi planl›yor. Çünkü direnifl özellikle Irak’›n orta kesimlerinde büyümektedir. ABD, ucuz olarak bakt›¤› Türkiyeli askerleri buralara yerlefltirerek, kendi askerlerinin keklik gibi avlanmas›n›n önüne geçmeye çal›flmaktad›r. Irak’›n kuzeyinde yer alan Kürt bölgesinde ise gerici Kürt gruplar›n›n iflgalcilere uflakl›k yapmas› nedeniyle buralara kendisi d›fl›nda bir askeri gücün girmesine ihtiyac› yoktur. Zaten ABD emperyalizmi Irak Kürdistan›’nda yer alan Türk kontrgerilla birimlerinin çekilmesini istemektedir. Bu nedenle Türk hakim s›n›flar›n›n, Irak’a asker göndermek için ileri sürdü¤ü tezlerin safsatadan ibaret oldu¤u aç›kça gözükmektedir. K›sacas› “kahraman” mehmetçik, yine ABD emperyalizminin ç›karlar› do¤rultusunda ölmeye gönderilmektedir. ANT‹-EMPERYAL‹ST MÜCADELEY‹ GEL‹fiT‹REL‹M Türkiye’nin Irak’ta ABD askerlerine bekçilik yapmas›n›n gündeme gelmesiyle birlikte, bir anda gündem “tezkere meclise gelecek mi, gelirse meclisten geçer mi, yoksa 1 Mart’taki gibi red mi edilir” tart›flmas›na dönüfltü. Türk hakim s›n›flar›n›n kendi yasalar›n› da çi¤neyip tezkereye ihtiyaç duymadan ayak oyunlar›yla Irak’a asker göndermesi mümkündür. Ancak böyle bir fleyi göze almas›n›n sak›ncalar›ndan kaynakl› bü-

ABD Savunma Bakan› Donald Rumsfeld’in TC’ye yazd›¤› mektup, ard›ndan ABD’nin Irak’taki iflgal ordusunun Merkez Kuvvetler Komutan› John Abizaid ile NATO Avrupa Müttefik Komutan› James Jones’un Türkiye ziyareti ve D›fliflleri Bakan› Abdullah Gül’ün Amerika ziyaretiyle devam eden görüflmelerde, Türkiyeli askerlerin Irak’ta ABD iflgaline bekçilik yapmas›, gündemin ilk s›ras›na oturdu. yük bir olas›l›kla, yeni bir tezkereyi meclis gündemine getirecektir. Bu sefer AKP hükümeti ifli 1 Mart’a göre daha s›k› tutmak zorundad›r. Çünkü 1 Mart tezkeresinin mecliste 3 oy farkla red edilmesi, TC’nin kulaklar›n›n çekilmesine neden olmufltur. ‹kinci bir tezkere kazas›n›n yaflanmamas› için AKP elinden geleni yapacakt›r. Bu nedenle tezkere, meclise geldi¤inde kabul edilme olas›l›¤› yüksektir. Bu durum halk muhalefetinin belli bir yükseliflini de beraberinde getirecektir. Nitekim Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu, 26 Temmuz günü AKP ‹stanbul ‹l Binas›n›n önünde yapt›¤› eylemle Irak’a Türkiyeli askerlerin gönderilmek istenmesini protesto etmifltir. Bu ve bunun gibi eylemler, yaz mevsimine ra¤men belli bir ivme kazanacakt›r. Bu do¤rultuda anti emperyalist mücadelenin gelifltirilmesi için daha yo¤un bir çal›flmaya girmek zorunday›z.


1-14 A¤ustos 2003

14

4

S›n›fsal Bak›fl POSTALANMA TEHL‹KES‹N‹ SAVUfiTURMADA TÜRK POSTALI ‹STEN‹RKEN OLGULARI VE GEL‹fiMELER‹ DO⁄RU OKUMAK Dünyadaki, bölgedeki, ülkemizdeki geliflmelerin getirdi¤i her yeni durum, birbiriyle yak›n iliflkili sonuçlar do¤ururken, sürekli bir devinim içerisinde, s›n›f mücadelesi aç›s›ndan önemli f›rsatlar yaratmaktad›r. Karfl›-devrim cephesinin gelifltirdi¤i ataklar, zincirleme biçimde bütün alanlarda sars›nt›lar yaratmakta, devrimci müdahaleye duyulan ihtiyaç, kendini daha yak›c› biçimde hissettirmektedir. Bugün emperyalist iflgalcilerin Irak’ta giderek yükselen ve yay›lan bir direniflin kuflatmas› alt›na girmekte olufluna paralel, di¤er iflbirlikçi ve uflak rejimlerle beraber faflist Türk ordusunun da devreye sokulmas›n›n gündeme gelmesi (ABD 90 ülkeden “destek” istedi), her fleyden önce bunun s›n›f mücadelesi aç›s›ndan do¤uraca¤› sonuçlar, f›rsatlar ve avantajlar aç›s›ndan de¤erlendirilmek durumundad›r. Geliflmelerin, yürüttü¤ümüz faaliyete etki eden boyutunu do¤ru bir biçimde belirlemeli, hedeflerimize yönelik taktik politikalar›m›z› sa¤l›kl› tarzda saptamal›y›z. Bu görev, nihayetinde kitlelerle s›k› bir iletiflim kurulmas›n›, bilinçlendirme/ayd›nlatma çal›flmas›n›n azami düzeyde yararlar sa¤lamas›n› ve daha önemlisi hareket kabiliyeti yaratacak bir nitelik kazanmas›n› içermektedir. Bunu için geliflmelerin ayr›nt›s›ndan ziyade esas›na yönelik isabetli tahliller yapmak, gelece¤e yönelik öngörülü saptamalarda bulunmak ve bugün için hareket ve propaganda tarz›m›zdaki öncelikleri netlefltirmek gerekiyor. Baykal’dan Perinçek’e bir dizi karfl›devrimci ve faflistin “Mehmetçi¤in kan› pazarlan›yor” dedi¤i, “anti-Amerikanc›” kesildi¤i; yine bir dizi unsurun AKP’yi “ABD uflakl›¤›” ile suçlad›¤›, hatta TSK’y› dahi net tav›r almamakla elefltirdi¤i koflullarda, at izinin it izine kar›flmamas› için yaflananlara s›n›fsal bir analiz getirmeli, do¤ru yaklafl›mlar sunabilmeliyiz. Bir dizi noktada ayn›lafl›r gibi

alg›lanmaktan s›yr›lman›n, kafa kar›fl›kl›klar›n› gidermenin ve kitlelerin çözümleme yetene¤ini gelifltirebilmenin yolu buradan geçmektedir. Bunu baflarabilmenin önkoflulu, dünya ve Türkiye gerçekli¤ine iliflkin programatik çerçevede sahip oldu¤umuz bilimsel tahliller zeminine ayaklar›m›z› kuvvetli ve dengeli bir biçimde basabilmeyi baflarmakt›r. Sa¤lam bir biçimde ayakta durabilmek, o zemine nitelik kazand›ran ideolojiden yeterli g›day› alm›fl olmakla mümkündür. Böyle hareket etmeyi baflard›¤›m›z takdirde öncelikle s›n›f bilinçli unsurlar›n, yani komünistlerin her siyasal üretim ve tahlil vesilesiyle ideolojik yetkinlik ve birlik aç›s›ndan güçlenmesi sa¤lanabilecektir. Nitekim bu öncülerin toplam bileflkesi olarak yarat›lacak potansiyel, proletarya partisini, kitlelerle olan iliflkisinde güçlü noktalara tafl›yacakt›r. Bu potansiyelin pratikle etkileflim içerisinde yarataca¤› rota ise devrimin ayd›nl›k bir yolda yürümesinin güvencesi olacakt›r. Olgular› ve geliflmeleri do¤ru okuman›n önemi ve sonuçlar› bak›m›ndan bu de¤inilerde bulunduktan sonra, bir süredir dünya ve ülke gündeminde ilk s›ralar› iflgal eden hususlara k›sa bafll›klar alt›nda aç›klama getirecek olursak, flunlar› vurgulamam›z gerekiyor : ABD emperyalizmi, Ortado¤u’yu bütünüyle egemenlik/kontrol alt›na alabilmek ve bunu alabildi¤ine kal›c›laflt›rmak ad›na giriflti¤i Irak sald›r› ve iflgalinin gelinen aflamas›nda, ifllerin sarpa sard›¤› bir noktada; sürecin bafllar›nda affedilmesi zor hatalar yapan bir uflak rejimin, kendini bir an önce affettirme gayretlerine de f›rsat sunar biçimde askerini kullanmaya karar vermifltir. Bunun için ne ricac› ne de ›srarc› bir tutum içindedir. Efendi-uflak iliflkisinin tipik bir görünümü olan bu durum, ayn› zamanda, birbiriyle çeliflmeli ve sorunlu olan birden fazla ufla¤›n “dengeli” biçimde idare edil-

mesi ve kullan›lmas›n› da ifade etmektedir. Irak’taki belli bafll› müttefiki olan KDP ve KYB’nin varl›¤›; ayn› ulusa mensup KADEK konusunda T.C’nin talebine uygun hareket etmeyifline önemli bir gerekçe oluflturmaktad›r. Kald› ki KADEK, ‹mral› süreciyle birlikte netlik sa¤lad›¤› rota itibar›yla, “tehlikeli” olma noktas›ndan ciddi bir biçimde uzaklaflm›fl durumda, “kontrol” alt›nda tutulmaktad›r. Hiç kuflkusuz ki, “Kürt kart›”n›n Ortado¤u co¤rafyas›ndaki yüksek de¤eri, emperyalistler aç›s›ndan “kozlar›n kolay harcanmamas›” prensibi nedeniyle, uzun süreli ve azami oranda bir de¤erlendirmeyi gerekli k›lmaktad›r. Olay bu çerçevede görülmeli, ABD, TC, KADEK, KYB, KDP vb. aras›ndaki iliflkiler ve kombinasyonlar (Görüflmeler, Pazarl›klar, Ortak Tatbikatlar, Piflmanl›k Yasalar›, Irak Kukla Hükümeti’nin Bileflimi, Süleymaniye Çuvallamas›) buna göre yorumlanmal›d›r. Öte yandan, Türkiye’deki geliflmeler de, politik aktörlerin çeflitli vesilelerle tak›nd›klar› tav›r ve izledikleri tutumlar da; ülkemiz gerçekli¤i ihmal edildi¤i takdirde, ya içinden ç›k›lmaz karmafla/kaos olarak nitelendirilecek ya da büyük bir yan›lsama içinde de¤erlendirilecektir. Nitekim hemen herkesin flu veya bu oranda düfltü¤ü açmaz budur. Öncelikle flu bilinmelidir ki kemalist-faflist diktatörlük, emperyalizmin do¤rudan uzant›s› olup, komprador burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›n asli sahipli¤iyle iflletilmektedir. Ordu da, AKP de, CHP ve di¤erleri de bunun kurulu düzen içerisindeki farkl› güç ve mekanizmalar›n› oluflturmaktad›rlar. Klik çat›flmas›, efendinin acil ç›karlar› ve dayatmalar› karfl›s›nda, iktidar seviyesinde mutlak itaat›, “muhalefet” aç›s›ndan ise “düzeyli/sorumlu” hareket etmeyi gerektirmektedir. Her devrin iktidar bilefleni ve temsilcisi konumundaki TSK, C.Baflkanl›¤› ve Hükümet, bu gibi süreçlerde genellikle “tek ses” ç›karmak durumundad›rlar. Dolay›s›yla, bunlar aras›nda meydana gelen kimi çeliflki ve anlaflmazl›klar›n bir k›sm› ikincil hususlarla ilgili oldu¤u gibi, bir k›sm› da senaryodan, ucuz iç politik hesaplardan, görüntüye oynamaktan ibarettir. Kitlelerin oyalanmas›/uyutulmas› ad›na bu konularda medya arac›l›¤›yla yarat›lan suni gündemlerin tuza¤›na düflerek yorumlar yap›p, “politika” üret-

mek, burjuva köfle yazar› derekesine düflmek, bu oyunda bir figür haline gelmek demektir. Bugün halk saflar›nda de¤erlendirdi¤imiz; devrimci, ilerici, yurtsever nitelikli bir dizi yap›lanman›n/çevrenin büyük ölçüde sergiledi¤i tablo bu merkezdedir. “Taktik” ad›na karfl›-devrimci güçlere eklemlenmeye uzayan bu duruma düflmemek için temel gerçekliklerin do¤ru saptanmas› gerekti¤ine bir kez daha vurgu yapt›ktan sonra, son geliflmeler ›fl›¤›nda, demokratik mücadele alan›ndaki güncel-dönemsel politikalar›m›za k›saca de¤inmemiz gerekiyor. Türk ordusuna Irak iflgalinde aktif rol verilmesinin yeniden gündeme getirilmesi; Irak’a sald›r›n›n durdurulamad›¤›, sald›r›n›n Ba¤dat’›n “düflmesi”yle iflgale dönüfltü¤ü, 1 Mart’ta tezkere geçirilemedi¤i ve Türk ordusu devreye sokulmad›¤› halde, “anti-emperyalist” mücadelenin “ba¤›ms›zl›k”, “özgürlük”, “demokrasi” aç›l›m›yla beraber “eksen” özelli¤i tafl›d›¤› gerçe¤inin bütün geçerlili¤iyle sürdü¤ü tespitimizi teyit edici niteliktedir. Zaten b›rakmad›¤›m›z, b›rak›lmamas› gerekti¤ini ›srarla vurgulad›¤›m›z, bu mücadele zemini, Türk ordusunun fiilen devreye sokulma haz›rl›klar› ile birlikte daha da canl›l›k kazanm›flt›r. 1 Mart’a do¤ru özellikle Kas›m 2002’den itibaren yo¤unlaflan eylem çizgisini, yeniden ve daha güçlü bir sahiplenifl ve yükleniflle ifllevli hale getirmeliyiz. Faflist Türk ordusunun Irak halk›n›n katledilmesinde, zulmedilmesinde, iflkenceden geçirilmesinde kullan›lmas›na karfl›; “yasa zoru”yla silah alt›na al›nm›fl halk çocuklar›n›n hem suç makinesine dönüfltürülmesi, cinayet aleti haline sokulmas›, hem de bu yolla harcanmas›na karfl›; anti-emperyalist (bu ba¤lamda anti-faflist) kampanyam›za h›z vermeli, bu yönde oluflturulmufl ve oluflturulacak en genifl ittifaklar içinde mücadele ve direnifl mevzileri yaratmal›y›z. Emperyalizmin ABD önderli¤inde dünya halklar›na yönelik “anti-terörizm” maskesiyle gelifltirdi¤i büyük çapl› dizginsiz terör sald›r›lar›n›n gö¤üslenebilmesi ve geriletebilmesi için gösterilmesi gereken enternasyonal bir karfl› koyuflun en kritik mevzilerinden birini oluflturan Türkiye topraklar›; görevimizin önem ve a¤›rl›k derecesine ne kadar vak›f oldu¤umuza tan›kl›k etmeye haz›rlan›yor...

SEKA iflçileri direniyor Giresun’da kurulu bulunan SEKAAksu Ka¤›t Fabrikas›, AKP hükümeti taraf›ndan özellefltirme kapsam›na al›narak, 2 Temmuz tarihinde ihaleye ç›kart›lm›flt›. De¤eri 40 trilyon olarak belirlenen fabrika, 3,5 milyon dolara Milda adl› flirkete sat›fl› gerçekleflti. SEKA Aksu Ka¤›t Fabrikas› iflçileri özellefltirmeyi engellemek için öncesinde bir dizi eylemler yapm›fllard›. En son Selüloz-‹fl Sendikas› Giresun fiube Baflkan› Mehmet Ayd›n’›n da aralar›nda bulundu¤u fabrika önünde oluflturulan çad›rda, gruplar halinde açl›k grevine girilmesi özellefltirmede ›srarl› olan hükümetin tutumunu de¤ifltirmedi. 304 kadrolu, 155 tafleron, 75 memur olmak üzere toplam 534 kiflinin çal›flt›¤› Fabrika’n›n Milda adl› flirkete sat›lmas›n›n ard›ndan iflçiler direnifllerini sürdürü-

yor. 19 Temmuz tarihinde AKP Giresun 1. Ola¤an ‹l Kongresinin yap›ld›¤› yer olan 19 Eylül Spor Salonu’nun önünde SEKA iflçileri ve ailelerinden oluflan yaklafl›k 250 kiflilik grup eylem yapt›. AKP Genel Baflkan Yard›mc›s› Nurettin Canikli ile görüflmek için içeri girmek istemeleri güvenlik güçleri taraf›ndan engellendi. ‹flçiler s›k s›k “Ölmek var dönmek yok”, “SEKA’lar› satanlara seçimlerde oy vermek yok”, “Bizleri satanlar› biz de satar›z” vb. sloganlar att›lar. Fabrika önünde süren açl›k grevi 26. gününde sona erdirildi. Mehmet Ayd›n, açl›k grevini hükümetin, özellefltirme ma¤durlar›n›n kamuda yeniden istihdam›n›n sa¤lanmas› için toplu sözleflmeye protokol maddesi koymas› nedeniyle sona erdirdiklerini aç›klad›. (Samsun)


5

14

1-14 A¤ustos 2003

TEKEL iflçisi direniyor Geçti¤imiz y›l “IMF karfl›tl›¤›”, “vatanseverlik”, “dürüstlük” vb. yalanlarla iktidara gelen AKP’nin maskesi çok sürmeden düfltü. Türkiye ve Türkiye Kürdistan›’nda birçok sald›r›ya imza atan AKP hükümetinin öne ç›kan sald›r›lar›ndan birisi de özellefltirme. Özellefltirmede son olarak ele ald›¤› TEKEL’i de bir an önce efendileri emperyalist tekellere peflkefl çekmek isteyen AKP hükümeti, TEKEL iflçisinin barikat›yla karfl› karfl›ya. Aylard›r süren TEKEL iflçisinin direnifli h›z kaybetmeden devam ediyor. Yap›lan son araflt›rmalara göre 29 binin üzerindeki iflçi say›s›yla Türkiye’de birinci s›rada olan TEKEL’in, özellefltirilmesiyle binlerce iflçi iflsiz kalacak. Bu sald›r›lara Türkiye’nin dört bir yan›ndan cevap geliyor. *Özellefltirme ad› alt›nda TEKEL’e ba¤l› olan Gaziantep ‹çki, fianl›urfa ve Kilis Suma Fabrikalar›n›n kapat›lmas›n› protesto eden TEKEL iflçileri, 7 Temmuz tarihinde bafllatt›klar›, fabrikay› terketmeme eylemini 17 Temmuz’da bi-

tirdiler. Tek G›da-‹fl Genel Merkezi yap- fa Türkel’in konuflma yapt›¤› eylem, t›¤› aç›klamas›nda “iflçilerin kararl› tu- slogan ve alk›fllarla sona erdi. tumu sonucu tekrar üretime geçilmesiy*Özellefltirme kapsam›nda bulunan le eylem zaferle bitirilmifltir” denildi. Malatya TEKEL iflçileri, 23 Temmuz 10 gün boyunca fabri2003 tarihinde Koreli kalar› terketmeyen TEÖzellefltirmede son bir firman›n yetkilileKEL iflçileri, iflbafl› yarini, fabrika kap›s›nda parak di¤er illerdeki olarak ele ald›¤› TE- direnerek içeriye sokTEKEL iflçilerine örmad›lar. Polisin, fabriKEL’i de bir an önce ka müdürünün tüm çanek oldular. Gaziantep TEKEL ra¤men içeriefendileri emperyalist balar›na ‹çki Fabrikas› iflçileri, ye giremeyen Koreli fabrikada üretime ge- tekellere peflkefl çek- yetkililer 2 saat sonra çilmesini yapt›klar› eygeri dönmek zorunda lemle kutlad›lar. 18 mek isteyen AKP hü- kald›lar. Tek G›da-‹fl Temmuz tarihinde fabBölge fiube Örgütlenrika içinde yap›lan kümeti, TEKEL iflçisi- me Sekreteri yapt›¤› “Yaflas›n s›n›f dayaaç›klamada “Biz buran›flmas›”, “‹nand›k, nin barikat›yla karfl› da direnece¤iz ve Andirendik, beraberce tep’teki kardefllerimiz karfl›ya. kazand›k” vb. slogangibi kazanaca¤›z” delar atarak bafllayan ifldi. “Kahrolsun hain çilere birçok siyasi parti ve DKÖ’nün iflbirlikçiler”, “TEKEL’e uzanan eller yan›s›ra çeflitli sendikalar da destek ver- k›r›lacak” vb. dövizlerin aç›ld›¤› eydi. Tek G›da-‹fl Genel Sekreteri Musta- lemde s›k s›k sloganlar da at›ld›. Bu ara-

Emekçinin Gündemi TÜM TOPLUMU HEDEFLEYEN YEN‹ HAK GASPLARINA KARfiI HAZIRLIKLI OLALIM! ‹flçi ve emekçi kesimlerin, baharla bafllay›p bir dizi görüflme, eylem ve direnifl süreciyle devam eden ve bu koflullarda sonland›r›lan T‹S görüflmeleri, bu sürecin bitimiyle birlikte yerini, o dönemki hareketlili¤in aksi bir dura¤anl›¤a b›rakm›flt›r. Bu dura¤anl›k, yaz aylar›yla birlikte deyim yerindeyse tam bir rehavete dönüflmüfltür. Oysa direnifllerin bitmedi¤i, yeni mevziler kazanma, yeni sendikal örgütlenmeler oluflturma yönünde mücadele birçok yerde devam etmektedir. Bu yerlerden biri de ‹zmir’deki deri iflçilerinin sendikalaflma mücadelesidir. Burada uzun süredir devam eden sendikalaflma çal›flmas›, s›n›f sendikac›l›¤› perspektifi ile devam etmektedir ve büyük ölçüde de baflar› kazanm›flt›r. Deri-‹fl Sendikas› önderli¤inde yürütülen çal›flmalar, burada yaflanan direnifllere de önderlik edilerek sürdürülmektedir. Ayda 130 milyon gibi kar›n doyurmaya bile yetmeyecek ücretlerle çal›flt›r›lmak zorunda b›rak›lan iflçiler, sendikalaflma çal›flmas›na iflten ç›kar›lma pahas›na destek olmaktad›r. Bunlar›n bir bölümü de bugün bu çabalar›ndan dolay› iflten ç›kar›lm›flt›r ve eylemde, direnifl çad›rlar›ndad›r. Burada sürdürülen bu mücadele giderek ivme kazanmakta, bu da patronlar›n korkulu rüyas› olmaktad›r. ‹flçi ve emekçilerin haklar›n›n her geçen gün budand›¤›, örgütsüzlü¤ün, da¤›n›kl›¤›n, tasfiyecili¤in örgütlen-

meye çal›fl›ld›¤› günümüzde ‹zmir’deki deri iflçileri ve buna ba¤l› olarak Deri-‹fl Sendikas›n›n burada yapt›¤› örgütlenme çal›flmas› büyük bir öneme sahiptir ve tüm kesimler taraf›ndan desteklenmelidir. Bilindi¤i gibi emperyalizme uflakl›¤›n› ispat etme çabas›nda olan Türk hakim s›n›flar›, bir yandan IMF’nin ekonomi politikalar›n› hayata geçirmek için iflçi ve emekçi kesimlerin haklar›n› tek tek budayan yasalar ç›karmakta, bir yandan da toplumda giderek artan huzursuzlu¤u bast›rmak için fiili yapt›r›mlar›n› art›rmaktad›r. En küçük bir örgütlenme çabas›na sald›r›s› da bundand›r. Evet, örgütlülü¤e sald›r›yorlar ve tepkisiz, örgütsüz, sindirilmifl, korkutulmufl, hak arama bilincinden uzak bir toplum yaratma çabalar›na h›z veriyorlar. Çünkü emperyalist efendileri onlara yeni görevler yüklemeye çal›fl›yor. Bu yeni görevlerin faturas› yine hiç kuflkusuz ezilen emekçi kesimlere ç›kar›lacakt›r. Ülke egemenlerinin almaya çal›flt›klar› yeni görevlerden birisi “Irak’a asker gönderme”. Yani baflta ABD emperyalizmi olmak üzere di¤er iflgalci emperyalist güçler kendi askerlerinin yerine baflka halk›n askerinin ölmesini istiyorlar. Çünkü her geçen gün verdikleri kay›plar ülkelerinde büyük huzursuzlu¤a, iflgalin sorgulanmas›na neden olmaya, yani onlar›n iktidar›n› tehdit etmeye bafllam›flt›r. Bunun çözümünü

ise uflak iktidarlar arac›l›¤› ile baflka halktan askerlerin iflgal bölgesine gönderilmesinde, yani yine halklar› birbirine k›rd›rmada buluyorlar. Ancak bu arada “s›k›flt›k” diye de a¤›zlar›ndan kaç›r›yorlar. Evet iflgal güçleri Irak’taki halk›n direnifli karfl›s›nda s›k›flt›lar, çünkü hiç beklemedikleri bir direniflle karfl›laflt›lar. Türkiye’nin bu iflgalde fiili olarak yer almas›, Irak halk›n›n kan›na elini bulaflt›rmas›, halklar›n birbirine k›rd›r›lmas›, s›n›f mücadelesi aç›s›ndan çok önemli bir anlam ifade ederken, di¤er yandan da bu iflgalde yer almak, ayn› zamanda ülkede var olan ekonomik ve siyasi krizin derinleflmesi anlam›na gelmektedir ve her kriz dönemi ve öncesi oldu¤u gibi ezilen emekçi kesimlere yönelik yeni ve kapsaml› sald›r›lar gündemlefltirilecektir ve hatta gündemlefltirilmeye bafllam›flt›r. Bu sald›r›lar, her kapsaml› sald›r›da oldu¤u gibi, yine ilk etapta toplumun en ileri kesimlerine, s›n›f mücadelesinin ön saflar›nda yer alanlara yönelik olacakt›r. ‹leri kesimlere dönük sald›r›lar hem bu kesimi teslim almak, etkisizlefltirmek, hem de geri kesimlere gözda¤› vermek amac› tafl›r her zaman. Nas›l ki bundan 2.5 y›l önce IMF politikalar›n› hayata daha rahat geçirebilmek için ülkenin 20 hapishanesine kanl› bir operasyon düzenlenerek, buralardaki siyasi tutsaklar teslim al›nmak, al›namayanlar fiziki olarak yok edilmek istenmifl ve bununla birlikte topluma gözda¤› verilmek istenmifl ise, bugün de yine benzer sald›r›lar gündeme sokulmaya çal›fl›lmaktad›r. Buna da yine toplumun en ileri unsurlar›n›n bulundu¤u hapishanelerden bafllanmak istenmekte ve seksenli y›l-

da fabrikay› iflgal eden polis içeride barikat kurarak iflçilere sald›r› haz›rl›¤›na giriflirken Koreli yetkililerin fabrikay› görme karar›ndan vazgeçmeleri üzerine fabrikadan ayr›ld›lar. *Koreli yetkililer ile Phillips Morris’in dan›flmanl›¤›n› yapan Özellefltirme ‹daresi Baflkanl›¤› Bafldan›flman› Ça¤layan Çetin Adana’da da protestoyla karfl›laflt›. Adana TEKEL Sigara Fabrikalar› iflçileri taraf›ndan iflyerine sokulmayan Çetin ve yan›ndakiler Malatya’da Korelilerle birlikte giremedi¤i TEKEL’e böylelikle yine girememifl oldu. Malatya’da fabrikaya sokulmay›nca Adana’ya özel uçakla gelen Phillips Morris yetkilileri buradaki fabrikay› incelemek istedi. Ancak iflçilerin fabrika önünde toplanmas› üzerine yetkililer geri döndüler. Bunun üzerine fabrikaya gelen Çetin, fabrika müdürü, sendikac›lar ve iflyeri temsilcileriyle toplant› yap›p sonuç almaya çal›flt›. Ancak Çetin, protestolarla fabrikadan ç›kmak zorunda kald›. (Kartal)

larda büyük direnifller sonucu geri püskürtülen tek tip elbise dayatmas› baflta olmak üzere, zorunlu çal›flma vb. tasar› maddeleriyle siyasi tutsaklar›n var olan k›smi haklar› da ellerinden al›nmaya çal›fl›lmaktad›r. Bu sald›r› tüm ezilen kesimlere yap›lan sald›r›n›n bir parças›d›r, hak arama mücadelesine karfl› gerçekleflen üst boyutta bir sald›r›d›r. Çünkü iktidar›n içinde bulundu¤u kriz giderek derinleflmifltir, emperyalist efendilerine verilen sözlerin eksiksiz hayata geçirilmesi gerekmektedir. ‹flçiler, emekçiler ve tüm ezilen kesimler! Gerek Irak’a asker gönderme, gerekse hapishanelerde hayata geçirilmeye çal›fl›lan tek tip elbise, bizlerin eme¤ine, ekme¤ine, dahas› yaflam›m›z›n tümüne yap›lan sald›r›lar›n bir parças›d›r! Tüm bunlar›n hayata geçirilmesi sofram›zdan bir dilim ekme¤imizin daha azalmas›, daha fazla yoksullu¤a ve sefalete itilmemiz, insanca yaflama hakk›m›z›n, örgütlenme hakk›m›z›n, k›sacas› bizi insan eden tüm de¤erlerimizin elimizden al›nmas›n›n bir ileri ad›m› demektir! S›n›f mücadelesi bir bütündür ve toplumun tek tek kesimlerine yap›lan sald›r›lar bu bütüne yap›lm›fl sald›r›lard›r ve birbiriyle ba¤lant›l› olarak ele al›nmak zorundad›r. Bunun için, bir an önce bulundu¤umuz alanlarda bu sald›r›lar› kendi gündemimizle bütünlefltirerek iflçi ve emekçilerin gündemine tafl›mal›y›z. S›n›f sendikac›l›¤› perspektifi de bunu gerektirmektedir. Toplumun di¤er kesimlerine yönelik sald›r›lar› kendi alan› özgülündeki sorunlarla bütünlefltirebilmek, sorunun kayna¤›n›n bir ve ayn› oldu¤unu kavramak ve kavratabilmektir!


1-14 A¤ustos 2003

14

6

Çarflamba Ovas›’nda tütünün son y›llar› F›nd›¤›n da, tütünün de, çay›n da k›sacas› Karadeniz köylüsünün çilesi bitmek bilmiyor. Son günlerde özellikle tütün üreticisinin 盤l›klar› her yerden yükseliyor. Samsun Çarflamba Ovas› da Türkiye’nin en verimli topraklar›ndan; ama bugün aç›s›ndan köylüler, üretim yapsa da art›k eski tad›n olmad›¤›n› söylüyorlar. Ve art›k tütüncülü¤ün de tarihe kar›flaca¤›n› ekliyorlar.

Emperyalizme uflakl›kta s›n›r tan›mayan AKP hükümeti, binbir türlü oyunlar›yla, sinsice planlar›yla tar›m›n tasfiyesini kararl›l›kla yürütüyor. Tar›ma getirilen kota-

lar, s›n›rlamalar, “alternatif” ürün dayatmalar› üreticiyi adeta periflan ediyor. Hemen hemen birçok üründe benzeri sorunlar yaflayan köylü flaflk›nl›k içerisinde. Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde gerçeklefltirilmeye çal›fl›lan tar›m›n tasfiyesi, kendini her yönüyle gösteriyor. F›nd›¤›n da, tütünün de, çay›n da k›sacas› Karadeniz köylüsünün çilesi bitmek bilmiyor. Son günlerde özellikle tütün üreticisinin 盤l›klar› her yerden yükseliyor. Samsun Çarflamba Ovas› da Türkiye’nin en verimli topraklar›ndan; ama bugün aç›s›ndan köylüler, üretim yapsa da art›k eski tad›n olmad›¤›n› söylüyorlar. Ve art›k tütüncülü¤ün de tarihe kar›flaca¤›n› ekliyorlar. Samsun Çarflamba’ya ba¤l› A¤cagüney beldesinde konuyla ilgili k›sa bir söylefli gerçeklefltirdik. -Sizi tan›yabilir miyiz? Kaç y›ld›r tü-

tün üretimi içerisindesiniz? -Mustafa Y›lmaz: A¤cagüney beldesinde oturuyorum. Uzun y›llard›r tütün üreticisiyim. Öncelikle flunu belirteyim ki tütün 14 ay içerisinde oluyor. Yani y›lda 12 ay var. Ama tütün 14 ay emek isteyen bir ürün. Dikimi, fidesi, dibinin bak›m›, dizmesi, kurutulmas›, denk adeti yani çok zahmetli bir ifl. Ben neredeyse her sene 10 dönüm ekiyorum, yani 1 ton 900 kilo civarlar›nda. Bu kadar tütünü ailece yap›yoruz. Üç dört kifli. Bu sene de üç kifliyle yapt›k. Zaten bundan sonra yapmay› düflünmüyorum. Hem çal›flan›m yok hem de yafl itibar›yla y›prand›k. Zaten f›nd›¤›m›z da var. ‹kisinden dolay› biraz zor oluyor. Ve art›k eskisi gibi de¤il. Çevremizde gördü¤ümüz evlerin ço¤u tütün üretimi yapmayacak. Tütünün de¤eri kalmad›. F›nd›¤a herkes a¤›rl›k veriyor. -Bundan sonra ekmemenizin nedeni

nedir? -Birincisi söyledi¤im gibi tütün de¤erini yitirdi. Hem zor ifl, harcam›fl oldu¤un eme¤e de¤miyor. fiimdi Çarflamba Ovas›’nda neredeyse tütün kalmam›flt›r. Varsa da gittikçe azalmaktad›r. Her zaman farkl› sorunlarla karfl›laflmaktan insanlar b›kt›. ‹kincisi de f›nd›¤a yöneldiler. -Burada özellikle Karadeniz Bölgesi’nde alternatif ürün dayatmas› var. Bu konuda ne düflünüyorsunuz? -Bu konuda fazla birfley söyleyemeyece¤im. Devlet gelir gösterir. Bu topraklarda daha iyi ne yetifliyorsa bizler de gerçekten verim al›rsak onu yapar›z. Ama ne ekece¤iz ve ekece¤imiz fleyler burada yetiflecek mi bilmiyorum. Bu topraklarda hemen hemen herfley yetifliyor, ama yetifltirdi¤imiz ürünün karfl›l›¤›n› almasak kimse birfley yetifltirmez. (Samsun)

TÜTÜNDE KOTAYA HAYIR! Yerel kaynaklardan edindi¤imiz bilgilere göre, Türkiye Komünist Partisi/ Marksist Leninist Karadeniz Bölge Komutanl›¤› taraf›ndan Karadeniz bölgesinde emekçi tütün üreticilerine yönelik bildiri da¤›t›m› yap›ld›. Bildiriye; “bölgemizde tütün, önemli geçim kaynaklar›m›zdan biridir. Aylarca süren u¤raflla fidesinin haz›rlan›p ekimine, çapalanmas›ndan yaprak toplanmas›na-kurutulmas›na, balyalanmas›na kadar ailecek binbir emekle, gecemizi gündüzümüze katarak, al›nterimizi ak›tarak tütün üretimiyle u¤rafl›yoruz. Bu kadar çabaya, eme¤e ra¤men aln›m›z›n terinin karfl›l›¤›n› alabiliyor muyuz? Hay›r! Peki neden? Bunun sorumlusu kim?” denilerek bafllan›rken: “Onca emek harcay›p üreten, bu ürünü meydana getiren biziz. Fakat bizim üretti¤imiz ürün hakk›nda hiçbir söz hakk›m›z yok. Amerikan ufla¤› Dünya Bankas›n›n memuru Kemal Dervifl’in talimat›yla, emperyalistlerin iste¤i do¤rultusunda 15 günde 15 yasa ç›kar›ld›. Bunlardan birisi de tütün yasas›yd›. Devlet, tütün al›m› fiyatlar›n› IMF’nin iste¤i do¤rultusunda belirledi. Tütün fiyatlar›, hedeflenen enflasyon oran›na göre belirlendi. Enflasyon hep yüksek ç›kt›. Biz tütün üreticileri hep ma¤dur olduk. Satt›¤›n›z tütün, maliyetini bile karfl›layamaz oldu. Gübre, mazot gibi temel girdilere zam üstüne zam gelirken bizim ürünlerimize verilen fiyat hiç artm›yor ya da çok az art›yor. Bu da emperyalist tütün-sigara tekellerinin ve tüccarlar›n ifline yar›yor. AKP hükümeti de IMF kararlar›na uyaca¤›n› aç›klad›. Biz çok iyi biliyoruz ki IMF ve Dünya Bankas› gibi kurumlar halk›m›z›n, ülkemizin yarar›na iyi hiçbir fley yapmazlar-istemezler. Onlar emperyalist tekellerin ç›karlar› için çal›fl›rlar. Bu kurumlar›n kararlar›n› kabul eden, uygulayan devlet, ülkemiz üre-

ticilerinin zarar›n›, emperyalist tekellerin kar›n› savunuyor. Vatanseverlikle, ba¤›ms›zl›kla övünenlerin bu yapt›klar› vatanseverlik de¤il vatan› satmakt›r” denildi. Bildiride; “Türkiye’de dünyan›n en kaliteli tütünü olan fiark tipi tütün üretiliyor. Ama devlet tütüne kota koyuyor. Ve bu kotan›n alt›nda veya üstünde üretim yapanlara a¤›r para ve hapis cezas› veriliyor. Neden? Ülkemizde tütün üretimi ihtiyac›n çok üzerinde oldu¤u için mi? Hay›r! Kotay› IMF ve Dünya Bankas› istedi¤i için. Ülkemiz tütün üretimine kota konulurken Amerikan tütünü olan Burkley ve Virjinya tipi tütünlere destek veriliyor. Yabanc› tütün ithalat›na s›n›rs›z olanaklar sunulurken bizim üretimimize s›n›rlamalar konuluyor. Ülkemizin hiç de ihtiyac› yokken Amerika’dan Virjinya tütünü sat›n al›n›yor. Hem de piyasa fiyatlar›n›n çok üstünde. Hem de yeterince stok oldu¤u için çürümeye b›rak›larak. Neden? Emperyalistlerin kâr› için. Onlara yeni pazarlar açmak için” denilerek, tütünde kota uygulamas›na de¤inildi. “Kota 200-220 kilo olarak belirlendi. Bundan alaca¤›m›z parayla bir y›l boyunca nas›l geçinece¤iz? Hergün, mazota, gübreye yiyece¤e, içece¤e zam gelirken bu parayla nas›l yaflayacak, nas›l yeniden üretim yapaca¤›z? Kota uygulamas›, taban fiyat›n›n sürekli düflük tutulmas›, girdilerin sürekli artmas› tesadüf de¤ildir. Bilinçli olarak yap›l›yor. Böylece köylü tütün üretimi yapmaktan vazgeçsin, üretemesin diye. Yerli üretim olmay›nca ne olacak; emperyalistlerin mallar› ülkemize daha çok girecek. Bizler daha fazla yoksullu¤a, açl›¤a itilece¤iz, emperyalistler kârlar›na kâr katacaklar! AKP hükümeti, kota fazlas› tütünü alaca¤›n› vaat etti. Fakat almad›. Bir kez daha bizi aldatt›lar. Halk›n ç›ka-

r›na olan hiçbir vaadleri yapm›yorlar. Ama emperyalistlerin bir dedi¤ini iki etmeden yap›yorlar. Bu hükümet kimin hükümeti? Bu devlet kimin devleti? Kimin için çal›fl›yor? Bizim için mi? Hay›r! Hepimizin de çok iyi bildi¤i gibi emperyalistler için! Tütün ekilen alanlar k›raçt›r. Buralara tütün d›fl›nda baflka ürün ekilemez. Kotadan dolay› tarlalar›m›z bofl kalacak. Yoksulluk, açl›k, iflsizlik daha da artacak. Geçinmek için flehirlere göç etmek zorunda kalaca¤›z belki. Ama biliyoruz ki flehirlerde de ifl bulmak zor. Her fley pahal›. Eflimizden, çocu¤umuzdan, yurdumuzdan ayr› gurbete gitmek zorunda kalaca¤›z belki de. Neden bunlar›n hepsi! Biz istedi¤imiz için mi? Hay›r! Devletin bu uygulamalar›ndan dolay›. Kota uygulamas› biz tütün üreticilerinin yarar›na de¤il, zarar›nad›r. Kota demek üretememek demek, daha fazla yoksulluk demektir. Kota uygulamas› bizler için de¤il, emperyalist tekellerin daha fazla kar etmeleri içindir. Kota demek ülkemiz zenginliklerini öldürüp emperyalistlere pazar açmak demektir” denildi. Bildiri; “IMF, Dünya Bankas› halklar›n düflman›d›r. Bunlar halklar›n kan›n› emen asalak emperyalistlerin kurulufllar›d›r. Bunlar›n ç›karlar›na hizmet etmek, yerli üretimi-üreticiyi öldürmek vatanserverlik de¤il, vatana ihanettir, vatan› satmakt›r. Köylünün cebinden al›p emperyalistlerin ceplerini-kasalar›n› doldurmakt›r. Tütünü üreten biziz, fiyat belirleme, al›m-sat›m gibi her türlü ifllemde bizim de söz hakk›m›z olmal›. Oysa devlet bunu da IMF’nin iste¤i do¤rultusunda belirliyor” denilerek devam ettirilirken, tütün üreticilerine ça¤r› yapmaktad›r. Ça¤r›da; “tüm bu uygulamalara son verilmelidir. ‹nsanca yaflamak, aln›m›z›n terinin karfl›l›¤›n› almak için susmaya-

l›m, hakk›m›z› savunal›m. Biz çokuz, onlar az. Biz ço¤unlu¤uz onlar bir avuç az›nl›k. Ama biz sessiz ve örgütsüzüz. Haklar›m›z› almak için sesimizi yükseltelim, birliklerde-kooperatiflerde örgütlenelim. Örgütlü bir gücü kimse yenemez. Fiyat belirlemelerde söz hakk›, üreticinin olmal›d›r. Haklar›m›z›n çi¤nenmesine, al›nterimizin çal›nmas›na izin vermeyelim. Susmak, üretememek, daha fazla yoksullaflmak, aç kalmak demektir. Susmayal›m! Bu devletin bu hükümetin gerçek yüzünü görelim. Kime hizmet ediyorlar? Vaatlerine kand›k, umut ba¤lad›k AKP’ye oy verdik. Oysa tütünde oynanan bu oyunlar AKP’nin adaletini de¤il adaletsizli¤ini, köylüyü ezdi¤ini gösteriyor. Bu uygulamalar› ülkemizin-üreticinin kalk›nmas›n› de¤il, ölmesini sa¤l›yor. Bu uygulamalar emperyalist tütün tekellerinin daha fazla kalk›nmas›n› sa¤l›yor. Onlar da di¤er tüm hükümetler gibi halk›n-üreticilerin dostu de¤il düflman›d›rlar. Onlar di¤er tüm hükümetler gibi üreticilerin düflman› olan IMF’nin (emperyalistlerin) dostudurlar. Biz bunlar› önceden de tan›yoruz, biliyoruz, yaflad›k. Öyleyse bunlara aldanmayal›m. Dostu düflman› iyi tan›yal›m. Partimiz TKP/ML ve Halk Ordumuz T‹KKO sizlerin dostu, emperyalistlerin ve onlar›n uflaklar›n›n düflman›d›r” denilerek; “Partimizin gösterdi¤i gerçekleri, yolu umut edinelim” denildi. Bildiri; “Tütünde Kota Uygulamas›na Son Verilsin! Fiyat Belirlemede Söz Üreticilerin Olmal›d›r! ‹flsizlik; Açl›k, Göç Demektir! IMF Politikalar›na Karfl› Dural›m! Üreticiler, Haklar›m›z ‹çin Üretici Birliklerinde Örgütlenelim! Emperyalistlere De¤il Üreticiye Destek Verilsin! Haklar Susarak De¤il, Mücadele Edilerek Al›n›r!” sloganlar›yla bitirildi.


7

14

1-14 A¤ustos 2003

Köylüler ürünlerinin karfl›l›¤›n› bekliyor AKP hükümeti uygulad›¤› politikalarla köylüyü tam bir ç›kmaza sürüklüyor. “Kredi Destekleri” aldatmacas› ile milyonlarca köylü umutland›r›l›rken b›rak›n kredi vermeyi, devlet ald›¤› ürünün dahi karfl›l›¤›n› ödememifltir. Uygulanan birfley varsa o da emperyalistlerin emirleriyle köylünün kan›n›n iyice emilmesidir. Tar›m ve Köyiflleri Bakan› Sami Güçlü taraf›ndan yap›lan aç›klamada, Samsunlu köylülerin devletten 34 trilyon 357 milyar lira alaca¤› tespit edildi. Konuyla ilgili yap›lan aç›klamada 2002 y›l›ndan sarkan bu ödemelerin geç verilmesi nedeniyle, ek ödeme yap›lmas›-

fieftali üreticisi tüccara teslim Bursa’da fleftali üretimi yapan çiftçiler, devlet deste¤inin olmamas› yüzünden tüccara teslim oldular. Bursa merkezinde olmak üzere ‹negöl, Yeniflehir, ‹znik, Orhangazi, Mustafa Kemal Pafla ve Karacabey ilçelerinde yo¤un olarak üretilen fleftali, dal›nda kilogram› 6000-8800 bin liradan tüccara sat›l›rken, meyve suyu fabrikalar›na ise 200250 bin liradan sat›l›yor. K›fl ve bahar aylar›n›n ya¤›fll› geçmesi nedeniyle bu y›l döllenme eksikli¤i yafland›¤›, bu yüzden geçen y›l 100 bin 144 ton olarak gerçekleflen rekoltenin düflmesi

n›n söz konusu olmad›¤› ifade edildi. 2002 y›l›nda yap›lmas› gereken ödemenin ise halen ödenmemesi, köylünün ne durumda oldu¤unu gösteriyor. Halen 34 ilde DGD ödemelerinin ya hiç yap›lmad›¤› ya da yar›s›n›n yap›ld›¤›, Bakan Güçlü taraf›ndan yap›lan aç›klamayla da do¤ruland›. Aralar›nda Samsun’un da bulundu¤u bu illerdeki köylülerin alacaklar›n›n karfl›lanmas› amac›yla Hazine taraf›ndan Ziraat Bankalar›na tahsilat›n yap›ld›¤›n› ve ödemelere önümüzdeki günlerde bafllanaca¤› söylendi. Öte yandan Karadeniz Bölgesi’nde DGD ödemelerinin hiç yap›lmad›¤› tek ilin Samsun oldu¤u-

na dikkat çekildi. 2002 y›l›nda hiç ödeme yap›lmayan ve bir k›s›m ödemeleri ancak 2003 y›l› flubat ay›nda gerçekleflen 34 ilden baz›lar› ve toplam alacaklar› flöyle; Gaziantep: 36.527.504.148.000 ‹zmir: 31.907.957.845.500 Samsun: 34.357.228.933.500 Burdur: 14.692.295.538.000 Manisa: 54.265.639.165.500 Sakarya: 13.338.401.490.000 (Samsun)

Ödemifl köylüleri zor durumda

beklenirken bu oran Ziraat Odas› taraf›ndan yüzde 50, Tar›m ‹l Müdürlü¤ü taraf›ndan ise yüzde 30 olarak tahmin ediliyor. Konuyla ilgili aç›klama yapan Bursa Ziraat Odas› Baflkan› Fuat Sar›, ürünün az olmas›n›n fiyatlarda art›fl beklentileri yaratt›¤›n› ancak böyle olmad›¤›n› söyledi. “En az 1,5 milyon lira fiyat bekliyorduk. Tüccar dal›nda 600-800 bin lira fiyat veriyor. Umdu¤umuzu bulamad›k” fleklinde konuflan Sar›; fleftali üretiminin önemli bir k›sm›n› sa¤layan Bursa ovas›n›n rekoltesinin yüzde 50 oran›nda düflece¤ini belirtti. (Bursa)

Tar›m›n tasfiye edilmeye çal›fl›lmas›, IMF ve DB’nin tar›m üzerinde uygulad›¤› politikalar, ‹zmir’in Ödemifl ilçesinde salatal›k ve karpuz üretimi ile geçimlerini sa¤layan üreticileri zor duruma sokuyor. Üreticiler bölgenin temel tar›m ürünü pamu¤a getirilen kotalar sonucu yokluk çektiklerini belirttiler. Üreticiler ürünlerini alarak yurtd›fl›na ihraç eden firmalarla çal›fl›yorlar. Firmayla yap›lan sözleflme nedeniyle piyasada talebin fazla olmas›

durumunda bile ürünü hiçbir yere satamazken al›c› firma ya zaman›nda al›m yapmayarak ya da birim fiyat›n› keyfi bir flekilde düflürerek üreticinin zarar etmesine neden oluyor. Örne¤in 1. kalitedeki ürünün fiyat› 625 bin liradan, 200 bine düflerken pazara ç›kar›lan karpuzun fiyat› da 30 bin liraya kadar düfltü. Bu durumdan fazlas›yla flikayetçi olan Ödemifl köylüleri, örgütsüzlü¤ün en büyük sorun oldu¤unu dile getirdiler. (‹zmir)

F›nd›k dal›nda kavruldu AKP m›s›r üreticisini s›rt›ndan vurdu Dünyan›n en kaliteli f›nd›¤›n›n üretildi¤i ülkemizde IMF ve DB politikalar›n› uygulayan hükümetler taraf›ndan köylüye gereken deste¤in verilmemesi ve üretim girdilerine yap›lan zamlar sonucu zor flartlarda üretim yap›l›rken; bu yaz yaflanan kurakl›k da köylüye ikinci bir darbeyi vurdu. Karadeniz Bölgesi’nde binlerce ailenin geçim kayna¤›n› oluflturan f›nd›kta, yaz mevsiminin kurak geçmesi üreticinin belini büktü. Çarflamba Ziraat Odas› Baflkan› ‹smail Güngör bu y›l yaflanan kurakl›k sonucu f›nd›k üreticisinin zor durumda oldu¤unu belirterek “Bu y›l f›nd›¤›n rand›man› düflük olabilir. Ayr›ca f›nd›¤›n toplam› 400 bin tonun alt›nda kalacakt›r. Kurakl›k, f›nd›¤› kabu¤unun içinde kavurdu. ‹flimiz çok zor” dedi. Hükümet ile yap›lan görüflmelerde kilogram bafl›na 2 milyon 600 bin lira fiyat beklediklerini belirten Güngör “F›nd›¤›n masraf› bu y›l zaten 2 milyon 400 bin lira” diye konufltu. Nisan ay›nda taban fiyat için yap›lan say›mda hasat edilecek f›nd›¤›n 508 milyon kilo rekolte tahmininin ortaya ç›kt›¤›n›, fakat kurakl›k nedeniyle rekoltenin az olaca¤›n› vurgulayan Terme Ziraat Odas› Baflkan› Yetkin Karamollao¤lu “ortaya ç›kan rakam buydu, ancak afl›r› s›caklar nedeniyle f›nd›k iç doldurmad›, kavruldu. Bu y›l f›nd›k 400 milyon kiloyu bulmaz. Rand›man düflük olacak. E¤er hükümet de f›nd›¤a de¤erini vermezse üretici zorda kal›r” dedi. (Samsun)

Ç›kard›¤› yasalarla köyleri sat›fla ç›karan hükümet, f›nd›k üreticilerine yapt›¤›n› flimdi de m›s›r üreticilerine yap›yor. Karadeniz’de f›nd›k mevsiminin bafllad›¤› bugünlerde hükümet, Fiskobirlik eliyle 2002 y›l› f›nd›¤›n› piyasaya sürerek fiyat›n› düflürüp köylülerin belini k›rarken, halk›n tepkisini de dikkate alm›yor. Ordu Ziraat Odas› Baflkan›’n›n yapt›¤› uyar›lara ra¤men f›nd›¤›n piyasaya sürülmesi devam ederken, bu kez de Çukurova köylüleri ayn› politikan›n kurban› oldular. M›s›r hasad›n›n yaklaflt›¤› flu günlerde AKP hükümeti ABD, Arjantin ve Romanya’dan 650 bin ton m›s›r› daha ucuza satmas› anlam›na gelen bu uygulama, tar›m› bitirmekten baflka bir amaç tafl›m›yor. Hükümetin yapt›¤›n›n IMF ve Dünya Bankas› politikalar›n› uygulamak oldu¤unu söyleyen Ziraat Mühendisleri Odas› Adana fiube Baflkan› Ayhan Barut; Tar›m ve Köyiflleri Bakanl›¤› Koruma Kontrol Genel Müdürlü¤ü taraf›ndan 2003 y›l› için 1 milyon ton m›s›r›n d›flal›m› için izin verildi¤ini, ithal edilen m›s›r›n girdi fiyat›n›n düflük olmas› nedeniyle 265 bin liraya sat›ld›¤›n› belirtti. Adana Çiftçiler Birli¤i Baflkan› Cumali Do¤ru da yurtd›fl›ndan ithal edilecek 600 bin ton m›s›r›n üreticiyi ma¤dur edece¤ini söyledi. (Ankara)


1-14 A¤ustos 2003

14

8

“Piflmanl›k Yasas›”nda de¤ifliklikler gündemde Piflmanl›k Yasas›’nda yap›lmak istenen de¤ifliklikler, teslim olanlar için uygulanacak olan ceza indirimlerinin azalt›larak gerici kesimlerin tepkisinin törpülenmesinden ibarettir.

Kamuoyunda “Piflmanl›k Yasas›” olarak bilinen “Topluma Kazand›rma Yasas›” Meclis Genel Kurulu’nda 4. maddesi kabul edilmedi¤i için geri çekildi. Ancak TC’nin özellikle KADEK’li militanlar› “teslim almaya zorlar›m” düflüncesi ile büyük önem verdi¤i yasa tasar›s›, baz› maddeleri de¤ifltirilerek tekrar Meclis Genel Kurulu’na tafl›nmaya haz›rlan›yor. Tasar›da yap›lmas› planlanan de¤ifliklikler ise teslim olanlar için uygulanacak olan ceza indirimlerinin azalt›larak gerici kesimin yasaya olan tepkisinin törpülenmesinden ibarettir. Yasa ilk gündeme geldi¤i günden iti-

✔ EKONOM‹K SIKINTILARDAN KURTULMANIN YOLU GÖÇ ETMEK DE⁄‹L Uluslararas› Göç Örgütü (International Organization for Migration10 m)’nün haz›rlad›¤› 2003 Y›l› Dünya Göç Raporu 175 milyon insan›n göçmen oldu¤unu gösteriyor. 1965’te 75 milyon, 1985’te 105 milyon iken 2003’te bu rakam›n 175 milyon olmas›, dünyada her 35 kifliden 1’inin göçmen olmas› anlam›na geliyor. Göçmenlerin tamam›na yak›n› ekonomik s›k›nt›lar›ndan dolay› ülkesini terketmek zorunda kal›yor. Ucuz iflgücüne ihtiyaç duyan ülkelere giden göçmenlerin tercih etti¤i ülkelerin bafl›nda Almanya geliyor. Almanya’da flu anki göçmen say›s› 7 milyon 300 bin. Ekonomik s›k›nt›lardan kurtulman›n yolunu Avrupa ülkelerinde çal›flmakta arayan göçmenler, daha çok kaçak yollar› deniyor. Bu nedenle kad›n göçmenlerin büyük bir k›sm› fuhufl flebekelerinin eline düflüyor. Raporda dikkat çeken bir di¤er nokta ise küreselleflme ile birlikte beyin göçünün artmas›. Beyin göçünde en çok tercih edilen ülkelerin bafl›nda ise Amerika, Japonya ve Kanada geliyor. (H. Merkezi)

Kürt halk›na yönelik her türlü sald›r›lar, bu süreçte önemli oranda art›fl gösterirken, ayr›ca hapishanelerde bulunan KADEK’li tutsaklar›n F tipi hapishanelere sevkleri de bafllad›. 19 Aral›k 2000 tarihinde 20’ye yak›n hapishaneye yönelik yap›lan katliamlar›n ard›ndan aç›lan F tipi hapishanelere karfl› devrimci ve komünist tutsaklar›n direnifline kendilerinin F tiplerine götürülmemesi ve “bar›fl” sürecinin bozulmamas› için destek vermeyen ve hatta katliam s›ras›nda baz› ko¤ufllar› boflaltarak katliam›n daha da büyümesine neden olan KADEK’liler, bugün birer ikifler F tiplerine götürülmeye baflland›. ‹lk olarak Ulucanlar Hapishanesi’nde bulunan 4 KADEK’li tutsa¤›n Sincan F Tipi Hapishanesi’ne götürülmesinin ard›ndan Bayrampafla Hapishanesi’nde bulunan KADEK davas›ndan tutuklu Ömer Y›ld›r›m, Edirne F Tipi Hapishanesi’ne götürüldü. Özellikle Bayrampafla Hapishasi’nden yap›lan sevk s›ras›nda gerginlik yaflansa da askerlerin ko¤ufla girmesi ve KADEK’lilerin geri çekilmesi ile Ömer Y›ld›r›m F tipine nakledildi. Tüm bu yaflananlar KADEK tutsaklar›n›n tümünün F tipi hapishanelere nakledilece¤inin ilk ip uçlar›n› vermektedir. Ancak KADEK tutsaklar›n›n F tiplerine karfl›

ilk dönemde sergiledikleri tav›r, daha do¤rusu tav›rs›zl›k bugün hala devam etmektedir. Asl›nda KADEK’e yönelik son dönemde yo¤unlaflan sald›r›lar, TC’nin imha sald›r›lar›ndan baflka bir fley de¤ildir. KADEK’in bu kapsaml› sald›rlar karfl›s›nda tasfiyeci çizgide ›srar etmesinden de güç alan TC, sald›r›lar›n› devam ettirmektedir. Arada bir yap›lan “koflullar›m›z› kabul etmezseniz tekrar savafl›r›z” tehditleri de gelinen aflamada TC için bir anlam ifade etmemektedir. TC’nin bu kapsaml› sald›r›lar› Kürt illerinde daha da art›fl göstermekte ve özellikle yarg›s›z infaz olaylar›nda yaflanan art›fl, endifle verici boyutlara ulaflmaktad›r. Ancak tüm bu geliflmelere ra¤men KADEK hala bir tepki göstermemekte ve halk›n gözünde alternatif olmaktan ç›kmaktad›r.

Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu’ndan eylem

✔ ÇARfiAFLI ‹fiKENCE

baren demokratik kamuoyunun yo¤un tepkisine neden olmufltu. Özellikle insan haklar› savunucular› yasan›n geri çekilmesini isterken, DEHAP ise “Piflmanl›k Yasas›”n›n çözüm olmad›¤›n› belirterek, “Toplumsal Bar›fl ‹çin Genel Af” ad›nda bir kampanya bafllatt›. “Piflmanl›k Yasas›” tasar›s› Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilmemesine ra¤men, k›sa bir dönem sonra tekrar Genel Kurul’a tafl›nacak. KADEK’e yönelik yo¤unlaflan imha sald›r›s›n›n en önemli ayaklar›ndan biri olan Piflmanl›k Yasas›’n›n alt›n› doldumak için TC, KADEK’lilere yönelik sald›r›lar›n› art›rd›.

Irak’› iflgal ederek Ortado¤u üzerindeki hegemonyas›n› güçlendirmek isteyen emperyalistler, beklemedikleri bir direniflle karfl›laflt›lar. Gerilla savafl›n› sürdüren Irak halk›, emperyalizme hergün kay›plar verdirmeye devam ediyor. ABD askerleri büyük moral çöküntüsü içinde. ABD çeflitli ülkelerden asker toplayarak, giremedi¤i bölgelere bu askerleri sürmeyi planl›yor. Emperyalizmin sad›k ufla¤› TC devleti de uflakl›¤›n› göstermek için bu talebin üzerine bal›klama atlad›. Irak’a asker göndermek için tezkere haz›rlamaya bafllad›. Irak’ta Savafla Hay›r Koordinasyonu, hükümetin Irak’a asker göndermesini protesto etmek için 26 Temmuz 2003 tarihinde bir aç›klama yapt›. Yaklafl›k 400 kiflilik grup saat 11:30’da Perpa önünde toplanarak AKP binas›na do¤ru yürümek istedi. Ancak yo¤un y›¤›nak yapan polis, grubun yürümesine izin vermedi. Bunun üzerine Perpa önündeki genifl

alanda bas›n aç›klamas› yap›ld›. Koordinasyon ad›na bas›n aç›klamas› metnini okuyan Haber-Sen Genel Merkez Yöneticisi H›d›r Yavuz, polisin tutumunu k›nad›ktan sonra Irak’taki ABD iflgal ve katliam›na Türkiye’nin ortak olmamas› gerekti¤ini söyledi. Yavuz ayr›ca “ABD’nin Irak’› iflgal alt›nda tutmak için Türk askerini Irak’ta konuflland›rma teklifinin derhal koflulsuz olarak reddedilmesini, tüm iflgalci güçlerin derhal Irak’tan çekilmesini, ABD ile yap›lan aç›k-gizli tüm anlaflmalar›n iptal edilmesini istedi. Daha sonra Koordinasyon ad›na 5 kiflilik heyet AKP binas›na giderek taleplerini AKP il yöneticilerine iletti. Kitle heyetin gelmesini beklerken s›k s›k “Katil ABD Ortado¤u’dan defol”, “Üsler kapat›ls›n katiller defolsun”, Kahrolsun ABD emperyalizmi”, “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Direnen halklar kazanacak”, “Irak halk› yaln›z de¤ildir” vb. sloganlar att›. Çeflitli dövizlerin aç›ld›¤› eyleme “Emperyalistler Ortado¤u’dan defolun”, “Emperyalist iflgale hay›r”, “Savafl yoksulluk, y›k›m kapitalizmi y›k›n”, “Üsler kapat›ls›n”, “Yankee go home”, dövizleriyle ILPS ve “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i”, “Emperyalist sald›rganl›¤a hay›r” dövizleriyle Tohum Kültür Merkezi de kat›ld›. Heyetin dönmesinin ard›ndan eylem, daha genifl kat›l›ml› kitlesel eylemlerde biraraya gelinmesi ça¤r›s›yla son buldu. (‹stanbul)

ABD’lilerin Süleymaniye’de 11 Türk Silahl› Kuvvetleri askerinin bafl›na çuval geçirip gözalt›na almalar›n›n ard›ndan k›yameti koparan, onurunun(!) ayaklar alt›na al›nd›¤›n› söyleyen devlet, kendi halk›na ayn› yöntemleri kullanarak iflkence yapmaya devam ediyor. Geçti¤imiz günlerde Ardahan’›n Göle ilçesinde oturan Mehmet Yeflil adl› kifli, nüfus cüzdan›n› almak için gitti¤i Çay›rbafl› Jandarma Karakolu’nda “Devlete küfür etti¤i” gerekçesiyle bafl›na çarflaf geçirildikten sonra iflkenceye maruz kald›¤›n› aç›klad›. “Göle Kaflar Festivali”ne kat›lan, burada bir tan›d›¤›n› döven jandarmaya “neden dövüyorsunuz” diye tepki gösterince kimli¤i al›nan Mehmet Yeflil, ertesi gün kimli¤ini almak için gitti¤i Jandarma Karakolu’nda “sen ne biçim Kürtsün, sen PKK’l›s›n” deyip sopayla dövüldü¤ünü; gece Uzman Çavufl taraf›ndan bafl›na çarflaf geçirilerek iflkence yap›ld›¤›n› söyledi. Göle Cumhuriyet Savc›l›¤›, 5 günlük “ifl göremez” raporu alan Yeflil’in flikayeti üzerine soruflturma bafllatt›. (H. Merkezi)


14

9

1-14 A¤ustos 2003

Ba¤c›lar’da yarg›s›z infaz

Egemen s›n›flar, varl›klar›n› sürdürebilmek için zor ve bask› araçlar›n› her geçen gün art›rarak sürdürüyorlar. “Avrupa-

l›lafl›yoruz”, “AB’ye girece¤iz” söylemleri eflli¤inde efendilerinin gözüne hofl görünmek, bir parça daha “kemik” kapmak için “demokratiklefliyoruz” maskesi alt›nda halk› ezmeye, sömürmeye devam ediyorlar. AB’ye uyum yasalar› ad› alt›nda ardarda meclisten paketleri geçirmeye devam ediyorlar. Bu sinsi oyunlarla halk›m›z›n gözünü boyamaya, halktan yanalarm›fl gibi görünmeye çal›flan devlet, gerçek yüzünü ise gizlemeye çal›fl›yor. Fakat ne kadar gizlemeye çal›fl›rlarsa çal›fls›nlar onlar›n o karanl›k, çirkef yüzleri her seferinde pratikte yapt›klar›yla ortaya ç›k›yor. R. Tayyip Erdo¤an henüz “demokratikleflme”yle ilgili konuflmas›n› bitirmeden, Baflbakanl›k önünde YÖK’e hay›r diyen ö¤renciler, Tayyip’in korumalar› taraf›ndan yerlerde sürükleniyor, ayaklar alt›nda eziliyor, iflkenceye maruz kal›yordu. Yine karakola kimli¤ini almaya giden ve Kürt

oldu¤u için bafl›na çarflaf geçirilip iflkenceye maruz kalan Mehmet Yeflil adl› vatandafl veya jandarman›n yere yat›r›p saatlerce iflkence etti¤i gençler yaflad›¤›m›z son örnekler. Bu ve buna benzer olaylarla hergün karfl›laflmaktay›z. Bak›rköy ‹lçe Emniyet Müdürlü¤ü’ne girerken “dur” ihtar›na uymad›¤› için 22 May›s 2002 tarihinde Burak Yap›c› ve ard›ndan 28 May›s 2002 tarihinde Kad›köy’de yine bir kifli “dur” ihtar›na uymad›¤› için polis taraf›ndan öldürüldü. Geçti¤imiz günlerde de Mardin’in Derik ilçesinde oturan zihinsel ve konuflma özürlü Kaz›m Özgen, ‹lçe Jandarma Merkez Komutanl›¤›’na 30 metre mesafede “dur” ihtar›na uymad›¤› gerekçesiyle askerler taraf›ndan vurularak öldürüldü. Bu örnekleri ço¤altabiliriz. Bunlar›n en son örne¤i 17 Temmuz 2003 tarihinde Ba¤c›lar’da yafland›. Polis kontrol noktas›nda ehliyeti olmad›¤› için

Gazi Mahallesi’nde yeni ‘oyunlar’ sahnelenmek isteniyor! Gazi Mahallesi’nde yarat›lmaya çal›fl›lan provokasyonlarla bilinen yeni oyunlar sahnelenmeye çal›fl›l›yor. Devrimci bir geçmifle ve potansiyele sahip olan Gazi Mahallesi, bu özelliklerinden kaynakl› sürekli devletin hedef tahtas› durumundad›r. Özellikle son y›llarda devletin mahalle üzerinde yürüttü¤ü politika, halk› devrimci mücadeleden ve devrimci düflüncelerden uzaklaflt›rmaya yöneliktir. Bunu hem Gazi Mahallesi üzerinde hiç eksik etmedi¤i bask› ve gözalt› terörüyle yapmaya çal›flmakta hem de halk›n devrimci de¤erlerini yozlaflt›rmaya çal›flarak yapmaktad›r. Devlet, devrimci mücadelenin halk›n deste¤ini kazanarak geliflti¤i birçok yerde baflvurdu¤u yöntemleri burada da uygulayarak halk› devrimcilerden, devrimcileri de¤erlerinden uzaklaflt›rmaya çal›flmaktad›r. Gazi Mahallesi’nde yaflanan sorunlar›n bir bölümünü bahsetti¤imiz bu çerçevede de¤erlendirmek gerekir. Özellikle devlet mahallede,

uyuflturucu ve alkol kullan›m›n› yayg›nlaflt›rmaya, ahlaki çürümeyi gelifltirmeye çal›flmaktad›r. Fuhuflun önü aç›lmakta ve sald›r›n›n önemli bir aya¤› olan ahlaki çürüme bizzat devlet taraf›ndan örgütlenmektedir. HALK MHP KONVOYUNA GEÇ‹T VERMED‹! 26 Temmuz günü Gaziosmanpafla’da araçl› konvoy düzenleyen MHP’liler, saat 11:00 sular›nda Gazi Mahallesi’ne Karakol yönünden girifl yapt›lar. Polis destekli ilerleyen 20 araçl›k konvoy, Cemevi yak›n›nda ‹smet Pafla Caddesi üzerinde halk›n yo¤un tepkisiyle karfl›laflt›. MHP bayraklar› ve flamalar›yla gövde gösterisi yapmaya çal›flan konvoya ilk müdahale, aralar›nda Partizan okurlar›n›n da bulundu¤u çeflitli çevrelerden devrimciler ve halk›n kat›l›m›yla birlikte yap›ld›. Konvoydaki araçlar›n camlar›n›n k›r›ld›¤› flamalar›n ise atefle verildi¤i müdahale, konvoy mahalleden ç›kmaya çal›-

flana kadar yer yer sürdü. Halk›n, esnaf›n ve devrimcilerin ortak hareket etmesi ise bir olumluluktu. Yer yer polisin müdahalesi s›ras›nda “Gazi faflizme mezar olacak”, “Faflizme isyan halka önder partizan” sloganlar› da at›ld›. Özellikle polisin, halk›n müdahalesi karfl›s›nda MHP’lileri korumaya almas›, halka gözda¤› vermek amaçl› sald›rmas› ve MHP’lilerin silah göstermesi dikkat çekiciydi. ‹leriki süreçte bu tür provokasyonlar gündeme yeniden getirilmeye çal›fl›lacakt›r. Özellikle gerici faflist örgütlenmeye zemin yaratma amaçl› nab›z yoklamak isteyen MHP, Gazi halk›n›n de¤erlerini sahiplenerek karfl› koymas›yla karfl›lanm›flt›r. Yaflanacak sald›r›lar karfl›s›nda, Gazi halk›n›n, de¤erleri etraf›nda örgütlenmesi bügün daha da önem kazanm›flt›r. Devletin sald›r›lar›n›n bofla ç›kar›lmas› ancak örgütlü bir durufl sergilemekten geçmektedir. (Gazi Mahallesi-‹stanbul)

“Emel-Bülent-Murat E¤itim Kamp›” sonuçland›

Emperyalist-kapitalist sistemin yo¤un kuflatmas› alt›nda proletaryan›n bilimi olan Marksizm-Leninizm-Maoizm’e yönelik aç›k ve gizli sald›r›lar›n bertaraf

edilebilmesi için pratikle bütünlefltirilmifl devrimci e¤itime daha bir gereksinim oldu¤u aç›kt›r. Proletarya Partisi’nin 7. Konferans›n da alt›n› çizdi¤i “devrim ve parti bilincindeki k›r›lma”y› düzeltebilmenin yollar›ndan biri de, s›n›f mücadelesinin ihtiyaçlar›na yan›t veren sistemlefltirilmifl e¤itim programlar›d›r. Bu bilinçten hareketle, dolayl› ve dolays›z mücadelelerin bilgi/teori halini alm›fl dersleri ile donanmak bir zorunluluktur. Elimize ulaflan bilgilere göre Temmuz 2003 tarihinde Emel-Bülent-Murat E¤itim Kamp› gerçeklefltirildi. Kamp süresi boyunca, Maoizm bafll›¤› alt›nda, Marksist felsefe ve ekonomi politi¤e Mao Zedung’un katk›lar›, iki

çizgi mücadelesi, sosyalizmden geriye dönüfller sorunu ve halk savafl› konular› ifllendi. Yine Kadrolar ve önderlik yöntemlerine iliflkin baz› meseleler bafll›¤› alt›nda, devrimin önemli sorunlar›ndan biri olan önderlik, kadrolar ve bunlar›n kitlelerle olan ba¤lar› ÇKP, SBKP/B, BKP ve Proleterya Partisinin tarihinden canl› örneklerle anlat›ld›. Ayr›ca Anti-emperyalist mücadele bafll›¤› alt›nda, devletin tarih sahnesine ç›k›fl›, kapitalizmin serbest rekabetçi ve tekelci döneminin özellikleri, emperyalizm ve emperyalizme karfl› mücadelede proletaryan›n tavr› ve küreselleflme karfl›t› mücadele içerisindeki yeri, Sosyal Forum...vb Sivil Toplum Örgütlerinin de¤erlendirilmesi çeflitli boyutlar›yla ele al›nd›.

korkup kaçan Kenan Aksakal’›n Ba¤c›lar Kaz›m Karabekir Mahallesine gelince arabadan inip kaçmas› ile bafllayan olay, ölümle son buldu. Aksakal’›n yan›nda araçta bulunan ‹brahim Demircan adl› kifli de polisin üzerine silah do¤rultmas› üzerine araçtan ellerini kald›rarak inse de elleri havada ve silahs›z olmas›na ra¤men bafl›ndan vurularak öldürüldü. Daha sonra olay yerine gelen mahalle halk›, öfkelerini infazc› polisi linç etmek isteyerek gösterdiler. Halk kendilerine iflkence eden, öldüren katillerin cezas›n› kendisi vermek istedi. Faflizm daha önce de benzer yöntemler kullanarak gözalt›nda kay›plarla, yarg›s›z infazlarla, hapishanelere düzenledi¤i kanl› operasyonlarla yüzlerce insan› katletmifltir. Ba¤c›lar’da kabaran halk›n öfkesi, çürümüfl, kokuflmufl sistemin yüzüne çarpan bir flamard›r. (H. Merkezi) ✔ BURSA ‹HD’DE AÇIKLAMA

Son dönemlerde h›z kazanan anti-demokratik uygulamalar› protesto etmek için ‹HD Bursa fiubesi’nin ça¤r›s› ile biraraya gelen çeflitli kitle örgütleri ve baz› siyasi partiler, bir bas›n aç›klamas› yapt›lar. Yap›lan bas›n aç›klamas›n› ‹HD Bursa fiube Baflkan› Ayfle Batumlu okudu. “Son dönemlerde yaflanan olumsuz geliflmeler biz insan haklar› ve demokrasi savunucular› için kayg› verici boyutlara ulaflmaktad›r. Bir tarafta AB’ye girmek için uyum paketleri ile demokrasiden, insan haklar›ndan söz ediliyor. Di¤er taraftan demokrasiden, özgürlüklerden bahsedenlere iflkence, tecavüz, katliam, tutuklamalar devam ediyor” fleklinde konuflan Batumlu, “Biz insan haklar›n›n geliflmesi ve daha ileri boyutlara tafl›nmas›n›n mücadelesini verenler olarak toplumun, yaflanan bu karanl›k geliflmeler karfl›s›nda duyarl› olmas›n›, demokratik hak arama mücadelesinde aktif yer almas›n› bekliyoruz” dedi. (Bursa) ✔ YÖK PROTESTOSUNA SALDIRI 15 Temmuz’da Baflbakanl›k önünde YÖK’ü protesto eden gençler korumalar›n sald›r›s›na u¤rad›. Korumalar taraf›ndan gözalt›na al›nan 14 ö¤renci, 48 saat gözalt›nda tutuldu ve iflkence gördü. Savc›n›n “servis arac›n› kaç›rmamak için” ifadelerini almad›¤› gençlere, otobüste korumalar taraf›ndan iflkence yap›ld›. Gençlerin üzerine oturarak küfreden, kafalar›nda telsizlerini k›ran koruma polisleri h›zlar›n› alamayarak karakolda da sald›r›lar›na devam ettiler. Konu ile ilgili olarak 17 Temmuz’da ‹HD Ankara fiubesi’nde bir bas›n aç›klamas› yapan gençler yaflad›klar›n› anlatt›. Ö¤renci Koordinasyonu olarak YÖK’ü protesto etmek istediklerini dile getiren 14 ö¤renci, korumalar›n otobüste ve karakolda uygulad›klar› iflkenceleri protesto etti. Ö¤rencilerin flikayetleri üzerine 3 koruma polisi hakk›nda iflkence suçundan suç duyurusunda bulunuldu. ‹HD Ankara fiube Baflkan› Ender Büyükçulha da Baflbakan Tayyip Erdo¤an’›n ‹nsan Haklar› Dan›flma Kurulu’nda “insan haklar› nutku” att›¤›n›, nutuktan bir saat sonra gerçekleflmeyen bir eyleme korumalar› taraf›ndan sald›r›ld›¤›n› söyledi. (Ankara)


1-14 A¤ustos 2003

14

10

T‹HV, ‹nsan Haklar› Raporu’nu aç›klad›

25 Temmuz günü T‹HV Genel Merkezi’nde yap›lan bas›n toplant›s›nda Türkiye’nin insan haklar› karnesi ç›kar›ld›. Büyük bir kitap halinde haz›rlanan 377 sayfal›k raporda sivil toplumdan ziyade MGK’n›n kayg›lar›n›n belirleyici oldu¤u vurguland›. Vak›f Baflkan› Yavuz Önen taraf›ndan yap›lan aç›klamada; hükümetin demokratikleflme söylemlerine karfl›l›k, insan haklar› ihlallerinde art›fl oldu¤u kaydedildi. Önen; ülke yaflam›nda ve politik geliflmelerde “güvenlik” kayg›lar›n›n belirleyici oldu¤una bunun da temel hak ve özgürlük alanlar›n›n geniflletilmesine engel teflkil etti¤ine dikkat çekti. MGK düzenlemelerinin 7. Uyum Paketine b›rak›lmas›na da de¤inen Önen; demokrasinin paketlerden ziyade bütünsel bir programla gerçekleflmesi gerekti¤ini belirterek, 20 y›l›n ideolojik flekillenmesine sahip kadrolar›n paketlerle birdenbire de¤iflmesinin mümkün olmad›¤›n› söyledi. T‹HV’in uyum yasalar›na dair bir de¤erlendirmesini de aktaran Önen,

2002 y›l›na iliflkin flu bilgileri verdi: *Üç ayr› uyum paketiyle gerçeklefltirilen Anayasa ve yasa de¤ifliklikleri sürecinde, hükümet ve parlamento, de¤iflik toplum kesimlerinin kat›l›m›n› sa¤lamad›. Bu kesimlerin dile getirdi¤i ve y›llar›n birikimi olan de¤erli öneriler gözard› edildi. *34. maddesi de¤ifltirilen 12 Eylül anayasas›nda; temel hak ve özgürlüklere getirilen s›n›rlama sebepleri olarak gösterilen “Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlü¤ü, milli egemenlik, cumhuriyet, milli güvenlik, kamu düzeni, genel asayifl, kamu yarar›, genel ahlak” ifadeleri 13. maddeden genel hüküm olmaktan ç›kar›ld›. Ancak bu ifadeler temel hak ve özgürlükleri düzenleyen maddelere eklenerek genel olarak daha güvencesiz bir düzenlemeye gidildi. Bu düzenleme de büyük propaganda ile köklü bir demokatikleflme olarak tan›mland› ve kamuoyu yan›lt›lmaya çal›fl›ld›. *Türk Ceza Yasas›’n›n 159. maddesindeki cezalar›n hafifletilmesi, 312. maddede tahrik unsurunun de¤il kamu

düzenine yönelik tehlikenin suç say›lmas›, DGM ve CMUK’ta yap›lan de¤iflikliklerle gözalt› sürelerinin k›salt›lmas›, gözalt› ve tutuklamalarda; avukat, yak›nlar ve doktorla görüflebilme olanaklar›n›n yarat›lm›fl olmas›, A‹HM taraf›ndan kararlaflt›r›lan tazminat›n iflkence uygulayan görevliye rücü edilerek ödetilmesi gibi çeflitli düzenlemeler de Türkiye ve tam üyelik sürecini bafllatacak tarihin verilmesine yetmemifltir. Raporda; Kürt sorununun çözümüne dair, bir yandan yönetmeliklerin ç›kar›ld›¤›na, öte yandan Kürtçe isimlere ceza verildi¤ine, Kürtçenin kullan›m›ndaki yasaklar›n sürdü¤üne; “Biji Yek Gulan” dedikleri için HADEP’lilerin yarg›land›¤›na da de¤inildi. Ola¤anüstü Hal’in kald›r›lmas›n›n olumlu bir geliflme olarak de¤erlendirildi¤i raporda, bu düzenlemenin günlük yaflamda karfl›l›¤›n› bulmad›¤›na, köy koruculu¤unun halen devam ettirildi¤ine ve faili meçhul cinayetlerin sürdü¤üne yer verildi. ‹flkencenin sistematik bir flekilde uygulanmaya devam edildi¤ini ortaya koyan rapor, 2002 y›l›nda iflkence görenlerin say›s›nda bir azalman›n yaflanmad›¤›n› da kaydetti. Raporda ayr›ca düflünce özgürlü¤ünü engelleme ve ihlallerin yo¤un flekilde sürdü¤ü de belirtilerek bilim insanlar›, dernek yöneticilerinin “düflünce suçu” kovuflturmas›na maruz kald›¤› vurgulan›yor. Rapora göre 2002 y›l› insan haklar› tablosu ise k›saca flöyle s›ralan›yor; -2060 ö¤renci, 1265 veli, Kürtçe dilekçe için gözalt›na al›nd›. -76 isim davas› aç›ld›. -En az 38 kifli yarg›s›z infaz edildi. -En az 6 kifli faili meçhul cinayetlerde öldürüldü.

“8. Madde kalkt›” fiu anda iki ayl›k olarak yay›nlanan PART‹ZAN isimli dergimiz peflpefle gelen kapatma kararlar› nedeniyle 22 gün süreyle kapat›ld›. Bu kapatmalardan biri ise flu anda yürürlükten kald›r›lan 8. maddeden verildi. ‹lk olarak dergimiz Eylül 2001 tarihli 40. say›s›n›n 46. sayfas›ndan bafllay›p 57. sayfas›nda sona eren “Sönmeyen Bilinç, Bükülmeyen ‹rade, Mevsimler Boyu Partili Direnifl Muharemce” bafll›¤› alt›nda yer alan yaz›da Ölüm Orucu eyleminde yaflam›n› yitiren Muharrem Horoz’un yaflam›n› anlatt›¤› için, silahl› örgütlerin bas›n yoluyla propagandas› yap›ld›¤› gerekçesi ile ‹stanbul 2 No’lu DGM taraf›ndan dava aç›lm›flt›. Dava sonunda dönemin Yaz› ‹flleri Müdürü Bar›fl Aç›-

kel’e 7.782.652.800 TL a¤›r para cezas› ve dergimize de 15 gün yay›n durdurma karar› verilmiflti. ‹kinci olarak Aral›k 2001 tarihli 42. say›s›n›n “Parti ve Örgütlenme Üzerine” bafll›kl› yaz› nedeniyle ‹stanbul 5 Nolu DGM’de bölücülük propagandas› yap›ld›¤› gerekçesiyle flu anda 6. Uyum Paketiyle tamamen yürürlükten kald›r›lm›fl olan 3713 say›l› kanunun 8/1-2-son maddeleri uyar›nca dava aç›ld›. Yarg›lama sonucunda 3713 S.K. 8/2 maddesi uyar›nca derginin o dönemdeki Yaz› ‹flleri Müdürü Bar›fl Aç›kel 711.828.000 TL a¤›r para cezas› ald› ve dergimize 7 gün süreyle kapat›lma karar› verildi. 8. maddenin kald›r›lmas›na ra¤men ayn› maddeden verilen kararlar›n iptal

edilmemesi yine bir hukuksuzluk olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Öyleki bu madde kald›r›lmas›na ra¤men birçok insan bu maddeye dayand›r›larak, gözalt›na al›narak savc›l›¤a sevk edilmektedir. Di¤er bir nokta ise 8. maddenin kald›r›lmas›ndan do¤an bofllu¤u savc›lar›n, 169. maddeden yani yard›m yatakl›k iddias›yla doldurmaya çal›flmas›d›r. (H. Merkezi)

-En az 2 kifli gözalt›nda kaybedildi. -Temizlenmeyen may›nlardan dolay› 31 kifli öldü. 76 kifli yaraland›. -988 kifli iflkence gördü. -Ölüm Orucu’nda 62 kifli yaflam›n› yitirdi. -Hapishanelerdeki ihmallerin sonucunda 22 kifli öldü. (Ankara) ✔‹‹ H D ’ D E N T E K T ‹ P E L B ‹ S E Y E TEPK‹ ‹HD ‹zmir fiubesi 21 Temmuz 2003 Pazartesi günü Konak Meydan›’nda hapishanelerde uygulanan hak gasplar›n› ve tek tiplefltirme politikalar›n› protesto etmek amac› ile bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Bas›n metnini Mihriban Karakaya’n›n okudu¤u eylemde devletin siyasi tutsaklar› teslim alabilmek için F Tipi Hapishanelerin 19 Aral›k tarihinde “Hayata Dönüfl” operasyonuyla hayata geçiririldi¤ini belirtti. Ard›ndan 15 dakika oturma eylemi yap›ld›. Bu s›rada kitle, ellerinde flehit resimlerini tafl›d›. DEHAP, SDP, D‹SK, ‹flçi-köylü gazetesi ve Devrimci Demokrasi gazetesinin de destek verdi¤i aç›klama “‹çerde d›flarda hücreleri parçala”, “Tek tip elbiseye hay›r” vb. sloganlar›ndan sonra sona erdi. (‹zmir) ✔ T U A D ’ D A N BASI N A Ç I K L A MASI Tutuklu Aileleriyle Dayan›flma Derne¤i (TUAD) Aksaray’daki yerinde Tek Tip Elbise uygulamas› ve D Tipi “Yüksek Güvenlikli” Hapishanelerle ilgili 23 Temmuz 2003 tarihinde bir bas›n aç›klamas› düzenledi. Bas›n aç›klamas› öncesi TUAD Baflkan› fieyho Demir, sürece ve F tiplerinde yaflanan tecrite ve hak ihlallerine de¤inen bir konuflma yapt›. Daha sonra okunan bas›n aç›klamas› metninde; “bir yandan cezaevlerinde yeni gerginlikler yaflatacak tek tip insan yaratmay› amaçlayan, tek tip elbise ile ilgili yasal düzenlemeler yap›l›rken, bunun bir mant›¤› olarak Adalet Bakanl›¤›’n›n uzun bir süreden beri yap›m›n› kamuoyundan saklad›¤› Denizli, Kand›ra, Beylikdüzü ve Diyarbak›r’da yapt›rd›¤› 4 adet D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevlerinden Diyarbak›r’daki bitirilmifl ve faaliyete geçecek bir konuma getirilmifltir” denildi. Devam›nda ise tüm demokratik kamuoyuna hapishaneler ve hapishanelerde yaflananlar konusunda duyarl› olmaya ça¤r› yap›larak aç›klama sona erdi. (‹stanbul) ✔ AZAD‹YA WELAT GAZETES‹ DA⁄ITIMCISINA TAC‹Z Ayd›n’›n Söke ilçesinde Azadiya Welat da¤›t›m› yapan Semile Erol, da¤›t›m yaparken tacize u¤rad›¤›n› aç›klad›. Erol, sivil polislerin sürekli yolunu kesip ahlaks›z sözler söyledi¤ini belirterek “Benimle birlikte gazete abonelerinin evlerine kadar geliyorlar” dedi. Semile Erol bu kifliler hakk›nda suç duyurusunda bulunaca¤›n› da belirtti. (‹zmir)


11

14

1-14 A¤ustos 2003

TAYAD’›n Ankara yürüyüflü bafllad›

F Tipi hapishanelerdeki tecrite karfl› sürdürülen direniflte içerde ve d›flarda flu ana kadar 107 kifli yaflam›n› yitirdi. Ölüm Orucu direniflinin 1000’li günleri aflt›¤› bu-

günlerde TAYAD’l› aileler, “Tecriti kald›r›n” diyerek Ankara’ya yürüyüfl bafllatt›. ‹lk grup, 26 Temmuz’da Okmeydan› Fatma Girik Park›’nda biraraya gelerek davul zurna eflli¤inde halaylar ve z›lg›tlarla Ankara’ya u¤urland›. Burada grup ad›na TAYAD Yönetim Kurulu Üyesi Niyazi A¤›rman, bir konuflma yaparak; “2000 y›l›nda ÖO’ya bafllam›flt›k. Tecritin kald›r›lmas› için. ÖO hala devam ediyor. 10. ekipler de ç›kmak üzere. Bir önceki hükümet elleri kanl› gitti. AKP hükümetinin de gözleri kapal›, kulaklar› sa¤›r ama biz sonuna kadar devam edece¤iz. Ya yeni bir yol bulaca¤›z ya yeni bir yol yapaca¤›z” dedi. TAYAD’l› aileler toplad›klar› 200 bin imzayla beraber iki otobüsle

‹nsan Haklar› Derne¤i 17 17 Temmuz 1986 y›l›nda 99 ayd›n, tutsak yak›n›, sanatç›, hukukçu ve gazeteci taraf›ndan kuruldu ‹nsan Haklar› Derne¤i. 14 bin üyesi ve 34 flubesi bulunan ‹HD, tam 17 y›ld›r insan haklar› mücadelesi veriyor. Bu mücadele süresince 14 yöneticisi silahl› sald›r› sonucu yaflam›n› yitirdi. Yüzlerce üyesi çeflitli protestolarda yaraland›, gözalt›na al›nd›, tutukland›. Yine en son ‹HD Mufl fiube Baflkan› Sevim Yetkiner ve DEHAP yöneticileri, Mufl Hapishanesinde hayat›n› kaybeden ‹smet Baycan’›n cenaze törenine kat›ld›klar› için tutukland›. ‹HD ‹stanbul fiubesi 17. Kurulufl y›ldönümü nedeniyle 17 Temmuz’da Sultanahmet Mehmet Akif Park›’nda bir bas›n aç›klamas› düzenledi. “‹nsan Haklar› Susmayacak” yaz›l› pankart açan ‹nsan Haklar› Derne¤i üyeleri ad›na konuflma yapan Kiraz Biçici, 17 y›ld›r demokrasi ve insan haklar›n› savunmaktan vazgeçmediklerini belirterek flöyle konufltu: “Uzun y›llar boyunca ‹HD, insan haklar› meselesini gerek Türkiye’nin, gerekse dünyan›n gündemine soktu. ‹HD 17 y›lda, insanlarda hak arama bilincini gelifltirmeye çal›fl›rken, bir yandan da hak ihlallerini gün ›fl›-

saat 13:50’de “Çözün tecriti kald›r›n” sloganlar›yla, alk›fllar ve z›lg›tlarla yola ç›kt›lar. 27 Temmuz günü Bursa’ya giden aileler burada AKP ile görüflmek istediler. Görüflmeleri ve yapmak istedikleri bas›n aç›klamas›na izin verilmedi. ‹kinci grup da 27 Temmuz’da ‹mrahor köyünde düzenlenen piknik ve sünnet flöleninin ard›ndan 5 otobüsle yola ç›kt›. Öte yandan 26 Temmuz tarihinde ‹zmir’den yola ç›kan TAYAD’l› aileler Salihli ilçesinde bir bas›n aç›klamas› yapmak istedi. Bas›n aç›klamas›na izin vermeyen polis, gruba sald›rarak 40 kifliyi yaralad›. Aileler yapt›klar› aç›klamada hiçbir fleyin kendilerini durduramayaca¤›n› söylediler. Daha sonra grup, 27 Temmuz tarihinde

Afyon’a u¤rayarak Afyon Gençlik Derne¤i’ni ziyaret etmek istedi. Ancak polisin ve sivil faflistlerin tafll› sopal› sald›r›s›na u¤rad›lar. Bu arada polisler hiçbir müdahalede bulunmazken çareyi otobüsü çembere almakta buldular! Ailelerin birço¤u çeflitli yerlerinden b›çaklanarak ve sopalarla dövülerek yaraland›. Daha sonra otobüslere binerek uzaklaflmak isteyen TAYAD’l›lara sivil faflistler yeniden sald›rd›. Otobüslerin camlar›n› k›ran faflistler, flehir merkezi ç›k›fl›na kadar polis eflli¤inde grubu takip edip taciz ve sald›r›lar›na devam etti. 28 Temmuz’da Ankara’ya ulaflan aileler Abdi ‹pekçi Park›’nda bir aç›klama yaparak toplad›klar› imzalar› meclise vereceklerini söylediler. (H. Merkezi)

yafl›nda

¤›na ç›kartmaya çal›flt›. Kontgerilla cinayetleri, gözalt›nda kay›plar, yak›lan köyler, iflkence gören insanlar, kad›nlar, sokaktaki çocuklar, iflçi ve emekçilerin sorunlar›, az›nl›klar›n sorunlar›, cinsel farkl›l›klardan kaynakl› sorunlar›n peflinde 17 y›l geçti.” ‹HD’nin yapt›¤› her aç›klamaya dava aç›ld›¤›na dikkat çeken Biçici, ayr›ca “‹flkence, cezaevlerindeki hak ihlalleri, düflünce ve örgütlenme özgürlü¤ü alan›ndaki bask›lar, emekçilere yönelik ihlaller devam ediyor. Kürt sorununda çözümsüzlük politikas› devam ediyor. ‹nsan Haklar› Derne¤i mücadele ediyor ama, Türkiye’yi yöneten zihniyet de¤iflmemekte direniyor. Tüm insan haklar› savunucular› bugün 17 y›l›n coflkusu ile y›lmadan mücadeleye devam kararl›l›¤›ndad›r” fleklinde konufltu. ‹NSAN HAKLARINA SAYGI YÜRÜYÜfiÜ ‹HD ‹stanbul fiubesi, son dönemlerde insan haklar› savunucular›na yönelik bask›lara dikkat çekmek amac›yla 19 Temmuz’da Taksim ‹stiklal Caddesi’nde ‘‹nsan Haklar›na Sayg› Yürüyüflü’ düzenledi. Taksim Tünel Girifli’nde bir araya gelen ‹HD üyeleri,

‘‹nsan Haklar› Savunucular› Susmayacak’ yaz›l› pankart› tafl›yarak yürüyüfle geçti. ‹HD ‹stanbul fiubesi önünde yürüyüflü sona erdiren grup, burada bas›n aç›klamas› yapt›. ‹nsan haklar› savunucular›na karfl› son günlerde artan bask›lar› k›namak amac›yla yürüyüflü gerçeklefltirdiklerini söyleyen insan haklar› savunucular› ad›na aç›klama yapan ‹HD Genel Baflkan yard›mc›s› Eren Keskin, “Bugün sadece insan haklar› savunucular› olarak buradayd›k. Biz bu yürüyüflü planlad›¤›m›z zaman Mufl fiube Baflkan› Sevim Yetkiner’in tutukland›¤›n› ö¤rendik. Son dönemlerde bölgede hak ihlalleri yo¤unlaflm›fl durumda. Bütün bunlara tepkimizi belirtmek için yürüyüfl düzenledik” diye konufltu. (‹stanbul)

Ayd›n’da Çocuk tutuklulara iflkence Ayd›n E Tipi Hapishanesi’nde çocuk ko¤uflunda bulunan tutuklulara gardiyanlar ve hapishane müdürü taraf›ndan iflkence yap›ld›. Aileleri arac›l›¤› ile ‹nsan Haklar› Derne¤i (‹HD) Ayd›n fiubesi’ne baflvuran çocuk tutuklular F.E(13), G.Ö(13), B.Ç(16) ve A.S(16) yaflad›klar› iflkenceleri anlatt›lar. 13 yafl›ndaki F.E, “Gardiyanlar cezaevi müdürü ile birlikte içeri giriyorlard› ve ellerindeki joplarla, demirlerle ve borularla bizi bay›lana kadar dövüyorlard›. Kaç›fl olarak yine gardiyanlardan ald›¤›m›z jiletlerle kendimizi jiletliyorduk, yoksa yüzümüzü gözümüzü patlat›yorlar. Ama onlar yaralar›m›za daha fazla ac› çekmemiz için tuz döküyorlar. Bu olaydan sonra 9 ay görüfl, mektup, telefon yasa¤› ald›m, 15 gün de hücre cezas› verdiler” dedi. Cezaevi Müdürü Nevzat Kaya ve gardiyanlar taraf›ndan 6 Temmuz tarihinde ko¤ufllara operasyon düzenlendi¤ini belirten F.E.

flöyle devam etti: “En son cezaevinde büyük bir operasyon yap›ld›. Ben o s›rada hücrede kal›yordum. Operasyonun yap›ld›¤› ko¤ufl benim tam karfl›mdayd›. Sonradan ö¤rendim, iki çocuk birbiri ile kavga etmifl ve gardiyan bunlardan birine bir tokat vurmufl. O da gelip ko¤uflun kap›s›na bir tekme atm›fl. Daha sonra bu çocu¤u müdürün yan›na ç›kard›lar orada dayak att›klar› için kendini jiletlemiflti. Bu olaydan sonra Cezaevi Müdürü Nevzat Kaya ile birlikte tüm gardiyanlar eline profoli borusu demir flifllerle ve coplarla ko¤ufla geldiler. Ben o s›rada onlar› görüyorum. Baz›lar› ranzan›n alt›na giriyordu. Bir arkadafl›m›z müdüre ‘Birimizin suçu var hepimizi niye dövüyorsunuz’ dedi. Müdür de ‘Kurunun yan›nda yafl da yanar’ diyerek gardiyanlara, ‘Surata vurmay›n, kollar›n› bacaklar›na vurun k›r›n’ dedi. Çocuklar bay›l›yordu, gardiyanlar su döküyordu. Tekrar ay›lt›yorlard›. Burhan Çelikle, abimi tuttular ve yerde sürüklemeye bafllad›lar. Baflka bir çocu¤u da falakaya ald›lar.”

‹ki çocu¤u da bir süre hapishanede kalan N.E. ile F.E.’nin babas› fiahin Ekin, çocuklar›n›n hapishanede bulundu¤u süre içerisinde Savc›l›¤a baflvuru yapt›¤›n› ancak bu baflvurulardan hiçbir sonuç alamad›¤›n› belirterek, “Savc› bana ‘nereye baflvuru yapt›n›z’ dedi. Ben de ‘‹nsan Haklar› Derne¤i’ne’ dedim. ‘Gerek yok, onun yasalar›m›zla bir alakas› yok’diyerek bizi azarlad›” diye konufltu. ‹HD Ayd›n fiubesi’ne baflvuru yapan bir di¤er tutuklu yak›n› da Cemile Soncul. 6 ay önce A.S. adl› çocu¤unun hapishaneye girdi¤ini ve son 33 gündür onunla görüflemedi¤ini söylerek; “Cezaevinde olay ç›km›fl, haberini ald›m ve di¤er o¤lumla sabah görüfle gittim. O¤lum geldi¤inde kafas›n› flifl gördüm. Bana bafl›n›n a¤r›d›¤›n› ve bundan dolay› konuflamad›¤›n› söyledi. Ben de ona ‘Seni dövdüler mi’ diye sordum ama bana grip oldu¤unu söyledi. Daha sonra abisine anlatm›fl. A¤abeyi de gardiyana sordu, gardiyan böyle bir fley olmad›¤›n› söyledi. Aralar›nda tart›flma ç›kt› ve o¤luma bir yumruk at-

t›. Di¤er o¤lumu da kollar›ndan tutarak sürüklediler. Beni de ç›karmaya çal›flt›lar ancak ‘Bir dakika da olsa o¤lumu gösterin’ dedim. Sonradan ö¤rendi¤imize göre o¤lumu yanl›fll›kla görüfle ç›karm›fllar, bir daha da görmedim zaten. Di¤er hafta gittik o gün de büyük o¤lumu gözalt›na ald›lar” diye konufltu. ‹HD Ayd›n fiube Baflkan› Süleyman Mutlu ise, Baro, Tabibler Birli¤i, ‹nsan Haklar› Vakf› ve Adli T›p’›n ortaklafla bir komisyon oluflturup Ayd›n Hapishanesi’nde bir inceleme bafllatmas› gerekti¤ini vurgulayarak; “18 yafl›ndan küçük çocuklar kal›yor. Bunlar›n rehabilite olmas›, flevkat gösterilmesi ve cezaevinde psikolog bulundurulmas› gerekir. Dayak ile iflkence ile insanlar ›slah edilemez. Bunlar bilimle ›slah olabilir ancak cezaevlerinde bunun tersi oluyor. Yaflananlar insan haklar›na ayk›r› olan fleylerdir, buna karfl› mücadele edece¤iz. Tüm demokratik kesimler duyarl› olarak bize destek vermelidir” dedi. (H. Merkezi)


1-14 A¤ustos 2003

14

12

MKP tasfiyecili¤inin Proletarya Partisi’ne

SIZMASINA ‹Z‹N VER‹LMEYECEKT‹R! Bu yüzden, flimdi siz “istiyorsunuz” diye sizinle iki çizgi mücadelesinin sürdürülebilece¤ini söylemek abesle ifltigaldir. Sizinle iki çizgi mücadelesi yaflanm›fl ve bitmifltir. Art›k bu gerçekle yüzleflin. ‹ki çizgi mücadelesi k›l›f›yla Proletarya Partisi’ne sald›rmay› b›rak›n art›k. Sizler iki çizgi mücadelesinin Maoist ilkelerini çi¤nediniz. fiimdi de tutup yay›nlar›n›zda iki çizgi mücadelesi üzerine dersler veriyorsunuz. Üstelik bunu “masumane” bir tarzda, “olgunluk” pozlar›yla sald›rmaya devam ederek yap›yorsunuz! Bu oportünizmdir. Oportünizmin gerçekli¤i budur. Tasfiyecilik budur. Devrimci Demokrasi gazetesinin 1-16 Temmuz 2003 tarihli say›s›nda, perspektif isimli sayfada “Tarihi Muhasebenin Ortaya Ç›kard›¤› En Önemli Sonuçlardan Biri Olarak ‹ki Çizgi Mücadelesi Ve Ayr›l›klar Sorunu” bafll›kl› bir yaz› yay›nland›. Bu say›dan bir sonra ç›kan say›da ise; gazetemizde ç›kan yaz›lara yönelik, “Bir Yaz› Ve Düflündürdükleri” bafll›kl› spotlar halinde bir de¤erlendirme kaleme al›nm›fl. Yaz›lar “tarihi muhasebe”den hareketle ele al›nd›¤› içindir ki baz› meselelere –özellikle yok sayma, görmezlikten gelme, üstünü örtme gibi tutumlara denk düflen meselelere de¤inmeyi gerekli görüyoruz. “… yazar olarak görevimiz gere¤i, bölünme üzerine tekrar tekrar yap›lan bu yaygaraya yan›t olarak, çürütülmemifl ve çürütülemez olan tam verileri yenilemekten yorulmayaca¤›z…” (Lenin Cilt 4 syf. 204) Komünist hareketin taraftarlar›na, bu çizgiye gönül ve emek vermifl, ‹bo’nun Partisi’ni umut olarak görenlere, tarihsel sorumlulu¤umuz gere¤i baz› gerçekleri aç›klamay› bir görev biliyoruz. Çünkü bugün komünist hareket, “olgun” ve “s›çrama yapm›fl” tasfiyecili¤in son bir hamlesiyle karfl› karfl›yad›r! Ancak Proletarya Partisi tasfiyecili¤in bu son ve c›l›z hamlesini de savuflturacakt›r. Bu aç›dan görev, tasfiyecili¤in bu son hamlesine dayanak yapmaya çal›flt›¤› ve bu sald›r› için eline ald›¤› pasl› silahlar›n gerçek niteli¤ini ortaya koymakt›r. Geçmiflte yap›lan, bugün ve gelecekte de yap›lacak olan budur. Her ne kadar tasfiyecilik, art›k kamuoyu önünde tart›flmayaca¤›z dedikten sonra, yöneltti¤imiz bu elefltirilerden rahats›zl›k duyup “….bir baflka deyiflle yaz›, kendi okur çevresi de dahil her kesimin hakl› tepkisine yol açm›flt›r…..”(D. Demokrasi 16-31Temmuz 2003) diye de¤erlendirse de savundu¤umuz, yüzlerce militan›n, taraftar›n ve kadronun kan› ve can› pahas›na yarat›lm›fl, bu topraklar›n komünist öncüsünün tarihi oldu¤undan bunun üzerinde daha bir önemle duraca¤›z. Bu bir niyet sorunu de¤il görevdir. Bundan kimsenin flüphesi olmas›n. Bu arada tasfiyecili¤in bu son hamlesine yaklafl›m›m›z›n herkes taraf›ndan hakl› bir tepkiyle karfl›land›¤› iddias›na ise ancak flu söylenebilir: Herkes o-

lay ve olgulara kendi penceresinden bakar. Olaylara ve olgulara Marksizm-Leninizm-Maoizm’in penceresinden bakanlar, meseleleri Proletarya Partisi aç›s›ndan de¤erlendirenler olumlu bir tepki vermifllerdir. Sürece tasfiyeci kafayla yaklaflanlar, hiç kuflkusuz ki tarih karfl›s›nda, halk karfl›s›nda meflruluk sorunu yaflayanlar ve bu durufllar›n› “stratejik yaklafl›m”(!) olarak adland›ranlar tepki duymufllard›r. Bu tepki de hiç kuflkusuz ki anlafl›l›rd›r..!

lar›n üzerinin örtülmesi çabas›n› hat›rlat›yor. Gerçekten iki çizgi mücadelesinin nas›l kavrand›¤› görülmek isteniyorsa, “tarihi muhasebe”ye baflvurulmal›d›r. Çünkü orada gerçeklerin hangi bak›fl aç›s›yla ele al›nd›¤› net olarak görülmektedir. DABK, birlik ve darbe sürecine iliflkin de¤erlendirmeler ve tüm bunlar›n ürünü olan MKP tasfiyecili¤inin iki çizgi mücadelesi ile geldi¤i nokta… Bunlar›n tasfiyeci bir bak›fl aç›s›yla ele al›n›fl tarz› “tarihi muhasebe”de bulunmaktad›r. ‹ki çizgi mücadelesi konusunda Proletar-

TASF‹YEC‹ Ç‹ZG‹N‹N PART‹ DIfiINA SAVRULUfiU VE ‹K‹ Ç‹ZG‹ MÜCADELES‹ Devrimci Demokrasi gazetesinde yay›nlanan ve iki çizgi mücadelesinin anlat›lmaya çal›fl›ld›¤› yaz›da; Komünist Partisi’nde iki çizgi mücadelesinin nas›l verilmesi gerekti¤i üzerine dört örnekten hareketle bir anlay›fl ortaya konulmufl. Biz burada bu örnekleri tek tek ele al›p de¤erlendirmeyece¤iz. Buna gerek de yoktur. Ancak, iki çizgi mücadelesinin örneklerle anlat›ld›¤› bu yaz›, ayn› zamanda bu tasfiyeci baylar›n “tarihi muhasebe”de ortaya koyduklar› Proletarya Partisi’nin bu konuda “kavray›fls›z” oldu¤una dair elefltirileriyle ve bununla birlikte, “ayr›l›klarda” bu kavray›fls›zl›¤›n rolünü belirleyici gösterme gayretleriyle iliflkili oldu¤u için de¤erlendirilmek durumundad›r. Özellikle Komünist Partisi’nde iki çizgi mücadelesinin nas›l ele al›nmas› gerekti¤i üzerinde duran yaz›da, üzerinden atlanmamas› gereken ve bizzat yaz› sahiplerinin de rol ald›¤› ve hatta rol almakla kalmay›p baflrol oynad›¤› kendi tarihlerine ait baz› örneklere yer verilmemifl olmas›; bize do¤rularla yanl›fl-

Komünist Partisi içindeki iki çizgi mücadelesi ile Parti d›fl›ndaki çizgilere karfl› verilen mücadele farkl›d›r, farkl› olmak zorundad›r. Proletarya Partisi’nin parti d›fl›ndaki tasfiyecili¤e karfl› mücadelesi iki çizgi mücadelesi olarak adland›r›lamaz. Arkadafllar›n Komünist Partisine elefltirileri de ayn› flekilde iki çizgi mücadelesi de¤ildir. ya Partisi’nin anlay›fl›n› ve MKP’nin bu meseledeki yanl›fllar›n›, yine bu yaz›lardaki “en iyi savunma karfl› sald›r›d›r” takti¤inin eflsiz örneklerini sergileyen kimi sald›r›lar› de¤erlendirmek gerekli hale gelmifltir. “Tarihi muhasebe” adl› “eserde”(!) Proletarya Partisi’nin tarihinin gerçek durumunun ve bunun içindeki bu tasfiyeci darbeci anlay›fl›n yerinin gizlenmifl olmas› bunu zorunlu k›lmaktad›r.

Proletarya Partisi “Tarihi Muhasebe”de parti tarihinin çarp›t›lm›fl oldu¤unu aç›klad›. Bir Proletarya Partisi tarihi oldu¤unu, bir de tasfiyeci darbecili¤in tarihi oldu¤unu kamuoyuna bir kez daha deklare etti. Tarihi çarp›tma girifliminin tasfiyeci yaklafl›m›n do¤al sonucu oldu¤u aç›kt›r. Baflka bir sonuç beklemek kesinlikle yan›lg›l› bir beklenti olurdu. Tasfiyeciler e¤er gerçekten iki çizgi mücadelesini kavram›fl olsalard›; DABK’›n oluflumunu, Komünist Partisi’ne ve esas olarak da O’nun ilkelerine karfl›tl›¤›, oportünist birli¤i, Proletarya Partisi’ni hiçe sayan darbeci çizgiyi, darbenin anti-Maoist karakterini ortaya koyar ve bunlar›n ürünü olan mevcut partilerini Proletarya Partisi’nin karfl›s›na koymaya yeltenmezlerdi. Buna cüret etmezlerdi! E¤er gerçekten iki çizgi mücadelesini kavramak ve kavratmak istiyorlarsa bunlar› esasl› ve do¤ru bir biçimde de¤erlendirmeleri gerekirdi. Ama yap›lan nedir? “Ancak genel anlamda bir belirleme yapmak gerekirse, partiyi ayr›l›¤a götüren birlik öncesi ve birlik sonras› partide hakim olan sol sekter çizgidir….” Bu “sol sekter çizgi”de ise esas olan›n “…HH’nin bafl›n› çekti¤i OPO kli¤i oldu¤u net bir flekilde vurgulanmal›yd›...” (TKP(ML)’den Maoist Komünist Partisi’ne Bu Tarih Bizim syf. 490) Bu aç›klama tasfiyeci anlay›fllar›n›n somut bir ürünü olan darbecili¤i, “iki çizgi mücadelesi”nin darbe ile iliflkisini, parti birli¤inin parçalanmas› ile iki çizgi mücadelesinin nas›l bir ba¤lant› içerdi¤ini, parti birli¤inin temeli olan iki çizgi mücadelesinin nas›l darbecili¤e evrildi¤ini aç›klamayan, aksine, gerçekleri ters yüz eden bir aç›klamad›r. Bu aç›klaman›n esas›, darbenin; Proletarya Partisi’nin parçalanmak istenmesinin, iki çizgi mücadelesinden kaç›fl›n ve Proletarya Partisi’nin d›fl›na savruluflun savunulmas›d›r. Yap›lan›n özü iki çizgi mücadelesini rafa kald›rmak ve partide iktidar olmay› darbecilik ile baflarmay› politika olarak benimsemek; iradeyi zapt› rap alt›na almakt›r. Kabul edilmeyen budur. “Tarihi muhasebe”de darbecilik, iki çizgi mücadelesinin içine yerlefltiriliyor. Bu, darbecili¤i iki çizgi mücadelesinin yerine ikame ettirmektir.


14 Parti birli¤inin parçalanmas›na hizmet eden bir hareket karfl›s›nda; iradeyi zor ile elde etme tarz› karfl›s›nda komünistlerin yapt›¤› ve yapaca¤› fley, önce uyarmak, partiyi bilinçlendirip tav›r almaya yöneltmek ve sonra da hareketin sahiplerini girdikleri yolda yaln›z b›rakmakt›r. Bu, Marksist-Leninist-Maoistlerin en meflru hakk›d›r. “Tarihi Muhasebe”de iki çizgi mücadelesinin, üzerine oturtuldu¤u bu kaypak zemin, iki çizgi mücadelesini tasfiyecilerin elinde, her fleye dönüflen bir niteli¤e çevirmektedir. Bak›n bu tasfiyeci baylar›n kendi gerçekliklerinin ve varl›k koflular›n›n bir reddi anlam›na geldi¤i halde Proletarya Partisi’ni komünist olarak nitelemelerinden sonra iki çizgi mücadelesi nas›l bir k›l›k kazan›yor?! Ama önce iki çizgi mücadelesi konusundaki genel yaklafl›m›m›z› tekrarlayal›m ki, hem tasfiyeci baylar›m›z›n bu konudaki elefltirilerini yan›tlam›fl olal›m ve hem de bu baylar›n çarp›k anlay›fllar› daha net görülebilsin. ‹ki çizgiden kastedilen ayn› bütünün, yani Partinin iki taraf›d›r. ‹ki çizgi mücadelesi Parti ya da Komünist Partilerini içeren komünist bir platform içinde yaflan›r. ‹ki çizgi mücadelesi belli bir sürecin ya da belli bir grubun sorunu de¤ildir; bir bütün olarak parti sürecinin ana özelli¤idir. ‹ki çizgi mücadelesi farkl› biçimler alabilir, ancak Komünist Partisi oldukça yok olmaz. Komünist Partisindeki tüm düflüncelerin, pratiklerin, kararlar›n vb. iki çizgi mücadelesinde bir yeri vard›r. Bir yaklafl›m›n sistemleflmifl çizgi ya da sapma olmas› onun iki çizgi mücadelesinden ayr› ele al›nmas›n› gerektirmez. Aksine, sapma da olsa her fikrin partide, karfl›s›nda her zaman uyan›k olunmas› gereken burjuva çizgi ile bir iliflkisi vard›r. Düzeltilebilir olmas›n›n tek koflulu, proleter çizginin gelifltirilmesidir. En küçük sapma dahi proleter çizginin düflman› olarak ve yok edilmek üzere kavran›r. Marksist-Leninist-Maoistler için bütün mesele partide proleter çizginin hakimiyetini ve bu hakimiyetin süreklili¤ini burjuva çizgiye karfl› sürekli bir mücadele ile baflarmakt›r. Bu konuda yap›lacak ciddi hatalar yenilgilerle sonuçlan›r. Bu konudaki kavray›fls›zl›k partiyi revizyonizme götürür. Bu genel yaklafl›mdan hareketle flunu belirtmek pek gerekli görünmese de arkadafllar›n elefltirilerine yan›t olmak için ihtiyaçt›r. Proletarya Partisi’nin yanl›fl yönelimleri, kararlar›, baflar›s›z dönemleri iki çizgi mücadelesindeki yetmezli¤in ürünüdür. Bü-

13 tün yanl›fllar burjuva çizginin etkisiyle oluflmufltur. Ve yine, bu durum MLM biliminin yeterince kavranamamas›n›n ürünüdür. Proletarya Partisi’nden kopan ya da at›lan tüm grup ve üyelerin bu ak›beti de yine burjuva çizginin üzerlerindeki etkilerinin sonucudur. Buradan birincil nokta, yani iki çizgi mücadelesinin bir bütünün iki yan› olarak kavranmas›na arkadafllar›n yaklafl›mlar›n›n nas›l oldu¤unu görelim. Bahsi geçen yaz›da bu yön vurgulanm›fl. Ama bilinmeyen bir fleyler oldu¤u da aç›k. Çünkü bu anlay›fl sahiplerinin çeflitli zamanlarda Proletarya Partisi ile iki çizgi mücadelesi sürdürmeyi ve buradan da “birlik” önündeki engelleri ortadan kald›rmay› savunduklar›na tan›k olduk/oluyoruz. ‹K‹ Ç‹ZG‹ MÜCADELES‹ TASF‹YEC‹L‹KLE B‹RL‹K ZEM‹N‹ OLAMAZ “… Komite mektubunda bahsetti¤i gibi partimiz bu hatalar› 1994’te yay›nlad›¤› “Stalin Gerçe¤i ve Maoizm” belgesi ile vurgulam›flt›. Maoizm ad›na savunulan yar› Enver Hocac› çizgiyi deflifre etmiflti. TKP/ML’ye bu eklektik, ortac› çizgiyi kavratarak, hatalar›n› aflmalar›na yard›mc› olarak Maoist temelde birlik için ›srarl› olaca¤›z, olmal›y›z…..” “fiöyle ya da böyle de¤il, TKP/ML ile bu zeminde birleflmek istiyoruz. Ona baflka türlü de¤il iki çizgi mücadelesini Maoist temelde ele alarak ulaflaca¤›z.” (TKP(ML) MKSB Mart 2001 tarihli aç›klama) Yine son bir yaklafl›m “Yaz›, Maoist iki çizgi mücadelesini ve ideolojik mücadeleyi kavramaktan uzak tarzda yaz›lm›flt›r.”( D. Demokrasi 16-31 Temmuz 2003) Komünist Partisi içindeki iki çizgi mücadelesi ile Parti d›fl›ndaki çizgilere karfl› verilen mücadele farkl›d›r, farkl› olmak zorundad›r. Proletarya Partisi’nin parti d›fl›ndaki tasfiyecili¤e karfl› mücadelesi iki çizgi mücadelesi olarak adland›r›lamaz. Arkadafllar›n Komünist Partisine elefltirileri de ayn› flekilde iki çizgi mücadelesi de¤ildir. Baflka bir parti ile birli¤e ulaflman›n yolunun iki çizgi mücadelesi olarak savunulmas› iki çizgi mücadelesinin özünü anlamamakt›r. Önce bütün olunmal›; bir parti olunmal›d›r ki, onun ürünü olan bir iki çizgi mücadelesi mümkün olabilsin. Önce parti olmal›d›r ki, parti içi mücadeleden bahsedilebilsin. Kapitalizme karfl› iflçi s›n›f›n›n mücadelesi nas›l ki ancak kapitalizmin ortaya ç›kmas› ile mümkün olabilmiflse, iki çizgi mücadelesi de ancak partinin oluflumuyla

mümkün olabilir. ‹ki çizgi mücadelesi de iflçi s›n›f›n›n burjuvaziye karfl› savafl›m› gibi sürekli ve ilerleyen bir süreç izler. Ve partinin oluflumuyla birlikte, parti birli¤inin geliflmesi, sa¤lamlaflmas›, do¤ru bir çizgide ilerlemesi için güçlü ve kararl› bir iki çizgi mücadelesi zorunludur. Çünkü, biliyoruz ki, iki çizgi mücadelesi parti birli¤inin temelidir. Yoldafl Gonzalo’nun çok net ifade etti¤i gibi “… iki çizgi mücadelesi olmadan da parti birli¤i için hiçbir temel olmazd›.” Sonuçta, iki çizgi mücadelesi parti içi bir mücadeledir. Parti içi mücadele olgusunu ayaklar alt›na alarak parti d›fl›na ç›km›fl bir hareketin Proletarya Partisi ile iki çizgi mücadelesi vermekten bahsetmesi; parti olarak nas›l var olundu¤unun unutulmas› ya da görmezden gelinmesi de¤il midir? Bu tasfiyecilerin, tasfiyeciliklerini gizleme amac›n› tafl›m›yor mu? Ve ayr›ca bu durum tasfiyecilerin bir parti olarak meflruluk sorunu yaflad›klar›n›n bir göstergesi de¤il mi? Ve yine, iki çizgi mücadelesi, her ne olursa olsun, parti içindeki bir grubu sonuna kadar partide tutma anlay›fl›na indirgenemez. Bu, Komünist Parti ilkelerini ayaklar alt›na almakt›r. ‹lkesel sorunlar partinin birli¤i ile ilgili sorunlard›r. Arkadafllar, Proletarya Partisi ile ilkesel ayr›l›klar› olmad›¤›n› iddia ediyorlar! Öyleyse niye darbe yapt›n›z? Darbe neden gerçekleflti? Darbe mahkum ediliyorsa(!) neden birlik için ilkelere ayk›r› bir politika izleniyor? Darbeye neden olan çizgi bugün MKP’nin bayraktarl›¤›n› yapt›¤› çizginin tam kendisidir. O nedenle bugün Proletarya Partisi’ni komünist görmeleri kesinlikle birlik için yeterli ya da uygun bir yaklafl›m olarak görülemez. Esas olan MKP’nin ne oldu¤u ve hangi zeminde bulundu¤udur. Proletarya Partisi’nin komünist görülmesi, bu arkadafllar›n varl›k zeminlerini ve kendi gerçekliklerini inkar etmeleridir. Ama, bu inkar›n anlam›n› kavramad›klar›n›, MKP olarak varl›klar›n› sürdürmeleriyle anl›yoruz. Proletarya Partisi Komünist Parti ilkelerini benimsemeyen, aksine eline geçti¤i f›rsatta kendi burjuva tahakkümünü uygulamaya geçiren bir grubun parti d›fl›na ç›kmas›n›, bir geliflme olarak yorumlar ve tavr›n› da buna uygun gelifltirir. Lenin yoldafl›n Plehanov ve ard›llar›yla ayr›lmas›n›n kökeninde ne oldu¤unu unutmayal›m. ‹lkesel ayr›l›k sorununu kavramayanlara, Lenin yoldafl›n o dönem izledi¤i politikay› incelemelerini öneririz. MKP, Proletarya Partisi’nin

1-14 A¤ustos 2003 içinde de¤il d›fl›ndad›r. Bu gerçe¤i yok saymak idealizmdir. Komünist Partisi’nin d›fl›na ç›km›fl olanlarla, Komünist Partisi’ni darbe ile tasfiyeye yeltenenlerle bu içerikte (iki çizgi mücadelesi) bir tart›flma yap›lamaz. Ne ad›na ve ne için tart›fl›ld›¤› belirleyici derecede önemlidir. Gerçeklerin üstünden atlayarak iki çizgi üzerine dersler vermek, hiçbir fley yokmufl gibi iki çizgi mücadelesinden bahsetmek arkadafllarda saplant› halini alm›flt›r. Bu önemli bir sorundur. ‹ki çizgi mücadelesini Maoist temelde vermek için Komünist Partisi’nin parças› olmak flartt›r. Arkadafllar varl›klar›n›n nedenlerini unutuyorlar ya da unutturmak istiyorlar. ‹ki ayr› Parti gerçekli¤ini iki çizgi mücadelesinin önündeki engel olarak görmüyorlar. E¤er gerçekten böyle düflünülüyorsa, birlik gereksiniminin anlam› nedir? Parti d›fl› ile Parti içi aras›nda nitel bir fark yok ise, darbeci tasfiyeci baylar›m›z, darbeyi de bu nedenle içlerine ya da kalplerine gömüyorlarsa, Komünist Partisi’nin örgütsel birli¤i bu arkadafllarca neden bu kadar önemseniyor? “Bir an olsun bunlar› unutal›m, bu gerçekli¤e gözümüzü kapayal›m, bu gerçeklik stratejik birli¤imize engel” mi demek istiyorsunuz? Hay›r arkadafllar, bizim iki çizgi mücadelesi anlay›fl›m›zda buna yer yok. ‹ki çizgi mücadelesi gerçek olan›n, yani Komünist Partisi’nin içinde yaflan›r. Gerçek olan iki çizgi mücadelesi “isteyenin ya da gücü yetenin darbe yapacak hale gelmesi ve yapmas›” de¤ildir. E¤er “darbeyi Maoizm ad›na yapt›k, öyle gerekiyordu” diyorsan›z, amac›n›za ulaflt›¤›n›z› ve bu sayede “Maoizmi”(!) partinizde egemen hale getirdi¤inizi, Proletarya Partisi’ni de “parti d›fl›” ilan etti¤inizi dürüstçe ortaya koyun. Bir taraftan “darbeyi mahkum edeceksiniz(!)”, di¤er taraftan asl›nda kendi varl›¤›n›z›n reddi oldu¤unu görmeyerek TKP/ML’yi komünist göreceksiniz ve bununla birlikte Proletarya Partisi’ne yap›lan darbenin ürünü olan partinizin bayraktarl›¤›n› yapacaks›n›z. Komünist Parti’yi darbeci tasfiyeci bir anlay›flla ve bunun ürünü olan politikalarla ele geçirme çizgisinin bir ürünü olan partinizin “Proletarya Partisi’nin içi, komünist platformun içi” olmad›¤› tamamen aç›k ve nettir. Bu yüzden, flimdi siz “istiyorsunuz” diye, sizinle iki çizgi mücadelesinin sürdürülebilece¤ini söylemek abesle ifltigaldir. Sizinle iki çizgi mücadelesi yaflanm›fl ve bitmifltir. Art›k bu gerçekle yüzleflin. ‹ki çizgi mücadelesi k›l›f›yla Komünist Partisi’ne sald›rmay›


1-14 A¤ustos 2003 b›rak›n art›k. Sizler iki çizgi mücadelesinin Maoist ilkelerini çi¤nediniz. fiimdi de tutup yay›nlar›n›zda iki çizgi mücadelesi üzerine dersler veriyorsunuz. Üstelik bunu “masumane” bir tarzda, “olgunluk” pozlar›yla sald›rmaya devam ederek yap›yorsunuz! Bu oportünizmdir. Oportünizmin gerçekli¤i budur. Tasfiyecilik budur. Partide birlik olmadan iki çizgi mücadelesinden bahsetmek, iki çizgi mücadelesini parti d›fl› bir olgu olarak da görmek demektir. Bu da tasfiyecili¤in, parti anlay›fl›nda düfltü¤ü hatt›n bir ürünü olarak yanl›flt›r. Yine yukar›da sundu¤umuz al›nt›da, MKP’nin parti d›fl›na ç›kmas›n›n nedenleri yanl›fl aksettirilmektedir. Proletarya Partisi ile iki çizgi mücadelesini “Stalin Gerçe¤i ve Maoizm” belgesinden hareketle Komünist Partisindeki yanl›fl anlay›fllara karfl› yürüteceklerini belirtiyorlar. Bu bir genellemedir. Ve genellemeler, genelde yan›lt›c› olur. Çünkü sorunun özü görmezden gelinerek genelleme yap›ld›¤›nda, gerçek olan anlafl›lmaz. Gerçe¤in manas› kof veya de¤ersiz hale gelir. Asl›nda, burada yap›lmak istenen, parti d›fl›na ç›km›fl olan darbeci tasfiyecili¤in bu durumuna “Parti içi politik bir k›l›f” geçirmektir. Arkadafllardan yapt›¤›m›z bu al›nt› DEH-KOM’un Proletarya Partisi’ne yönelik elefltirilerini içeren mektubun önsözünde yer almaktad›r. Ve gerçekten de DEH ile, -görevlerimizi yerine getirmememiz nedeniyle- bu içerikte bir sorunumuz bulunmaktad›r. Arkadafllar da DEH ile tart›flmad›¤›m›z bu sorunu, kendileri ile sorunumuzun esas›ym›fl gibi ve bununla birlikte DEH’i de arkalar›na alarak ortaya koymufllard›r. Komünist Partisi ile flimdiki MKP aras›ndaki ayr›flman›n nedeni gibi sunulan belgeler, ayr›flman›n nedeni olmam›flt›r. Bu, arkadafllar›n somutlamam›z› istedikleri yalanlar›ndan biridir. Darbenin kökenleri, çizgisi, g›das›n› ald›¤› ideoloji hakk›nda defalarca yazd›k. fiimdi bunlar› yok sayarak, “Stalin Gerçe¤i ve Maoizm” belgesini kendileri ile aram›zdaki fark olarak nitelendirmeleri arkadafllar›n kendilerini ve kand›rabilecekleri herkesi kand›rma u¤rafl›ndan baflka bir fley de¤ildir. Bu konuda bilgi sahibi olmayanlara, darbe sürecini incelemelerini sal›k veriyoruz. Bu süreçte bahsi geçen belgenin ad› bile geçmemektedir. Elbetteki Proletarya Partisi’nde kimi yanl›fl anlay›fllar olmufltur ve olabilir de. Elbette yay›nlar›m›zda hatalar yapt›k ve yapabiliriz de. Elbette Proletarya Partisi Maoizmi DEH

14 ile tart›flmal› ve geçmiflteki eksikliklerini net olarak belirleyip düzeltmeli ve vard›¤› noktay› DEH ile paylaflmal›d›r. Bunlar›n tersini iddia etmiyoruz. Ama, darbecilikle olan sorunumuzda arkadafllar›n bahsi geçen belgedeki Maoizm savunuculu¤unun bir ilgisi yoktur. Olan fley Proletarya Partisi’ne darbedir, iradenin zor ile ele geçirilmesidir. Arkadafllar, e¤er daha iyi Maocu olduklar›n› ispatlayacaklarsa, darbecilikle Maoizmi nas›l iliflkilendirdiklerini ortaya koymal›d›rlar. Çünkü; Proletarya Partisi, arkadafllar›n darbe ile MLM’yi hedefledi¤ini ve Proletarya Parti-

miz TKP(ML) aç›s›ndan esasta çözülmüfltür. 1. Kongremizin 30 y›ll›k muhasebe, program, tüzük, ideoloji, Uluslararas› Komünist Hareket vb. konularda yakalad›¤› seviye bütün Maoistlerin birli¤inin temelini oluflturmaktad›r…. TKP/ML aç›s›ndan bu tarihi görev orta yerde durmaktad›r….” (….Bu Tarih Bizim syf. 491) vs. Bizim inceledi¤imiz “tarihi muhasebe”de böyle bir geliflme yoktur. Maoistlerin birli¤i için temel görülen fley, Komünist Partisi içindeki dirayetli ve kararl› bir iki çizgi mücadelesinin, tarihin do¤ru ve bütünlüklü bir analizinin, s›nanm›fl

si’nin birli¤ini parçalad›¤›n› belirtmektedir.

ve do¤ru bir önderli¤in, içinde olunan sürecin yeterli bir incelenmesinin ürünü olan bir temel de¤ildir. “Tarihi Muhasebe” birli¤in temeli de¤il parçalanman›n temeli olabilir. Arkadafllar Proletarya Partisini içten fethetme girifliminde baflar›l› olamad›lar; flimdi de d›fltan ayn› hedefi “birlik” ad›na gündeme getirmekteler. Kabul edilsin edilmesin, bu hedef vard›r. Çünkü, tasfiyeci darbeci bir anlay›fl›n ürünü olan bir parti, Proletarya Partisi’ne esas olarak birli¤i de¤il parçalanmay› getirebilir. Bu anlamda Proletarya Partisi’nin darbeci tasfiyecilikle paylaflaca¤› hiçbir fley yoktur. Tasfiyeciler; Maoizm konusunda ileri bir kavray›fl sa¤lad›klar›n›

“‹LLA DA MAO‹ZM” DE⁄‹L, B‹L‹M‹N DORU⁄U OLARAK MAO‹ZM! Yaz›lar›nda “tarihi muhasebe”lerinin ortaya ç›kard›¤› en önemli sonuçlardan biri olarak iki çizgi mücadelesi ve ayr›l›klar sorununda bir bilinç s›çramas›ndan bahsediyorlar. Üstelik bu bilinç s›çramas›n› baflkalar›na da hararetle tavsiye ediyorlar… “… TKP/ML, MLM’yi teorik olarak savunurken ‘illa da Maoizm’ vurgusunu yapma noktas›nda Maoist Komünist Partisi gibi bilinç s›çramas› yaratmal›d›r…”(D. Demokrasi Say› 14 Perspektif sayfas›), “…Bu sorun Parti-

14 belirtiyorlar. Maoizmin temel doktrinlerine z›tl›klarla oluflmufl bir partinin, bu z›tl›klar› yok etmedi¤i sürece bunu baflarmas› beklenemez. Bir kavram›n ifade edilmesiyle onun kavranmas› ayn› fley de¤ildir. “‹lla da Maoizm” demek bir kavray›fl› ifade etmez. Lin Biao’nun Mao savunuculu¤u, Enver Hocan›n Mao savunuculu¤u neden tersine evrildi? Çünkü, bunlar bafl›ndan itibaren yanl›fl bir kavray›fla sahiptiler. Çünkü bunlar, komünist ilkeleri terk ederek, bu ilkelere göre de¤il burjuva ilkelere göre hareket ettiler. O nedenle bir kavram›n ki bu kavram›n anti bilimsel karakteri de aç›kt›r. “illa da” ifadesi kesinlikle bilimsel bir ifade de¤ildir. Söylenmek için, en ileride olundu¤u san›ls›n diye uydurulmufl bir kavramd›r- öne sürülmesi kimseyi yan›ltmamal›d›r. Bu arada de¤inmeden geçemeyece¤iz. Bu “illa da” kavram›n› çok anlaml› bulmufl olacaklar ki “illa da birlik” diye de tutturmaktad›rlar. Samimiyet ve inanç, söylemde abart›lmaya çal›fl›l›yor. Oysa söyleme de¤il pratik sürece bakt›¤›m›zda hiç de samimiyet ve “inanç” yoktur. Aksine, gerçekleri ters yüz etme çabas› var. Tasfiyecilerin, son süreçte DEH ile iliflkilerini gelifltirmifl olmalar›, Maoizmi kavray›fl›n yeterli bir gerekçesi olabilir mi? Kesinlikle hay›r! Birincisi, ayn› ve hatta daha ileri düzeydeki iliflkiyi Maoist Merkez sürdürüyordu. Bu mültecilerin Türkiye devrimine katk›lar› ne oldu? Bir avuç mülteci olmaktan ileriye gidebildiler mi? Proletarya Partisi’nin yaratt›¤› boflluklarda nefes almaktan baflka ne yapt›lar? Aç›k ve net olarak hiçbir fley! ‹kincisi, gerçek kavray›fl kendi ülke devriminde görülür. Bu konuda ileri bir hamle var m›d›r? Hay›r, aksine geriye hamleler söz konusudur. Tasfiyeci baylar›m›z, Proletarya Partisi’nin baflar›s›zl›klar›n›n nedeninin “Maoizmi kavray›fltaki yetersizli¤i ve oportünist çizginin güçlülü¤ü” oldu¤unu belirliyorlar! ‹yi de arkadafllar bu yeni bir fley midir? “Maoizmi tart›flman›n gereklili¤ini” öne ç›kart›yorlar! Peki bu yeni midir? Proletarya Partisi’nin kendine yaklafl›m›nda bu sorunu ele al›fl tarz› aç›kt›r. E¤er, arkadafllar da c›mb›zlamalara ya da Proletarya Partisi’nin de yanl›fl buldu¤u, elefltirdi¤i ve mahkum etti¤i kimi yaz›lara itibar etmeden, gerçek yaklafl›mlar›n›, yay›nlar›n›n esas›n› içeren yaklafl›mlar›n› dikkate alsalard›, böylesi anlams›z ve gereksiz elefltirilere lüzum görmezlerdi. Proletarya Partisi uzun zamand›r Maoizmin, bilimin doru¤u oldu¤unu ifade ediyor.


14

15

Mao’nun bilime katk›lar›n›n nitel katk›lar oldu¤unu ve Maoizm savunulmadan Marksizm-Leninizm’in savunulamayaca¤›n› ileri sürüyor. Buna ra¤men Proletarya Partisi hatalar yap›yor, buna ra¤men önderlik sorunundan, kadro sorunundan, teorik yetmezliklerinden vs. bahsediyor. Buna ra¤men Uluslararas› Komünist Harekete katk› sunamad›¤›n› karar alt›na al›yor. Proletarya Partisi’nin uzun y›llard›r yazd›¤›, ifade etti¤i olgular›n/gerçeklerin görmezden gelinmesi ve Proletarya Partisi’nin “Partimiz, bu süreçteki olumsuzluklar›n tamamen d›fl›nda-

d›r, Partimizde yanl›fl anlay›fl, yaklafl›m vb.leri yoktur” gibi bir yaklafl›m› varm›fl gibi tart›fl›lmas›, bu darbeci tasfiyecilerin baflka bir anlay›fls›zl›¤› ya da aldatmacas›d›r. DABK’›n oluflumu, Oportünist birlik, U¤ursuz darbe… Bunlar Proletarya Partisi taraf›ndan, tamamen d›flsal olarak de¤il kendisindeki yetersizliklerin güçlendirdi¤i gerçekler olarak da ortaya konmufltur. Proletarya Partisi’nin bahsedilen yetersizli¤inin baz› neden ve sonuçlar› bunlard› iflte!... Bunlar Proletarya Partisi’nden darbeci tasfiyecili¤in ç›k›fl nedeni oldu. Devam›nda da oluflumcular, kaçk›nlar ç›kt›. Bugün de Pro-

PUSULA “HALK OLMADAN BÜTÜN B O M B A L A R G Ü Ç S Ü Z D Ü R ” Lenin Proletarya biliminin teorisyeni, usta taktikçisi ve Bolflevik örgüt yönetme dehas› LEN‹N yoldafl›n ö¤retileri, bizlere ›fl›k tutmaya devam ediyor. “Gizli bir örgütü yönetmenin sanat›, mümkün olan her fleyden yararlanmakta, ‘herkese yapacak bir ifl vermekte’ ve ayn› zamanda bütün hareketin önderli¤ini s›rf bir tak›m yetkilere dayanarak de¤il otoriteye, canl›l›¤a, daha fazla tecrübeye, daha çok yönlülü¤e ve daha fazla yetene¤e sahip olarak elde tutmakta yatar. Bunu e¤er merkezde ola¤anüstü yetkilere sahip, yeteneksiz bir kimse bulunursa, mutlak merkeziyetçili¤in hareketi kolayca mahvedebilece¤i yolundaki malum muhalefet ihtimaline karfl› belirtiyorum” Lenin. Bütün kitle örgütlerinde parti hücreleri kurmak, bu örgütleri proletaryan›n mücadele hedeflerine ve s›n›f mücadelesine yöneltmek, parti ruhuna yöneltmek, flimdiden tutulmas› gereken yoldur. Çal›flmalar› “siyaset d›fl›l›ktan parti ruhuna” do¤ru olan yönde gelifltirmek, at›lmas› gereken ad›mlar›n yönünü belirlemektir. Kitlelerin hareketini yayg›nlaflt›rabilmek için örgütlenmeye ve daha fazla örgütlenmeye ihtiyac›m›z var. ‹llegal bir parti olmadan bu çal›flma yürütülemez. Hedefin netleflmesi, amac›n berraklaflmas›, araçlar›n do¤ru kullan›lmas›yla mümkündür. ‹llegal bir partinin legal alanda çal›flma meselesi, partinin bafll›ca meselelerinden biridir. Bu konuda yanl›fl anlay›fllar›n, eksik kavray›fllar›n oldu¤u aç›kt›r. Proletarya Partisi’nin örgüt-

lenme meselesiyle ilgili görüflü aç›kt›r; Proletarya Partisi illegal parti çekirdeklerinden meydana gelir. Bu illegal parti çekirdekleri de kendilerine çeflitli legal iflçi derneklerinden oluflan mümkün oldu¤u kadar genifl ve dal budak salm›fl bir a¤ fleklinde “kitleler içinde çal›flacak sa¤lam mevziler” yaratmak zorundad›r. Kitlelerden kopuk, kitleden uzak, kitleye ra¤men parti çal›flmas› yürütülemez. Birkaç randevuya s›k›flt›r›lm›fl, birkaç görüflmeyle daralt›lm›fl çal›flma, ne parti çal›flmas›d›r ne de illegal faaliyettir. Etraf›nda onlar›, yüzleri, binleri örgütleme beceri ve yetene¤ini gösteremeyen çal›flma, parti çal›flmas› olamaz. Kitlelerin içinde olmadan, onlarla güçlü politik ba¤lar oluflturulmadan, çal›flma yürütülmez. Di¤er bir ifadeyle, kitleler içinde olup, ancak s›radan bir insan gibi duran, edilgen ve pasif kalan, partili ve örgütçü oldu¤unu unutan anlay›fl da bir o kadar yanl›fl ve geridir. Parti, mümkün oldu¤u kadar genifl ve dal budak salm›fl bir legal dernekler a¤›n›n kuflatt›¤›, illegal çekirdeklerden meydana gelir. Tersi her anlay›fl tasfiyecili¤i, menflevizmi besler ve güçlendirir. S›n›f bilinçli proletaryan›n görevi; bütün DKÖ’lerin devrimci uyan›fl›n› gerçeklefltirmek ve onlar› mücadele içinde e¤itmek olmal›d›r. Kitle mücadelesini örgütlemek, yayg›nlaflt›rmak, derinlefltirmek ve yo¤unlaflt›rmak olmal›d›r. Bu görevi kavramayan bir kimse, illegal parti anlay›fl›n› kavramam›fl demektir. Yapmam›z gereken fley lega-

1-14 A¤ustos 2003

letarya Partisi’nin u¤raflmaya devam etti¤ini belirtti¤i yetmezliklerden, yanl›fl yaklafl›mlardan bahsedilmektedir. Proletarya Partisi temel sorunlar›n›n bitmedi¤ini bugün her f›rsatta belirtiyor ve buna karfl› çözümler gelifltiriyor. Proletarya Partisi bu gerçeklere gözünü kapatm›fl de¤ildir. Proletarya Partisi’ni tasfiyecilerin yapt›¤› gibi “dolayl› bilgi kaynaklar›”ndan de¤il de, yay›nlar›ndan, belgelerinden takip edenler bu gerçe¤i görmektedir! MKP tasfiyecileri, Proletarya Partisi’nin Maoizmi kavramas› gerekti¤ini belirtiyor! Kendilerinin bu konu-

da s›çrama gerçeklefltirdi¤ini ve “tarihi muhasebe” ile bunu somutlad›klar›n› ifade ediyorlar… Maoizmi bilimin doru¤u olarak görenler Onu kavramak zorunda olduklar›n› inkar ederler mi? Proletarya Partisi’nin kendi tarihini bütünlüklü bir karar alt›na alamay›fl›n›n nedeni böyle bir inkar m›d›r? Siz gerçeklere göz yummay› erdem mi kabul ettiniz? Maoizm böyle kavranamaz. Yüzebilmek için önce deniz gereklidir. Maoizmi kavramak esas olarak pratik bir süreçtir. Uygulama yok ise kavrama yoktur. Bu süreç yaflanmaktad›r. Uygulama baflar›lana kadar yaflanacakt›r. Devam edecek

lizm ak›nt›s›na kap›lmak de¤ildir. Canl›, diri militan bütün unsurlar› illegal parti çekirdekleri etraf›nda toplamak üzere her legal imkan ve olanaklardan faydalanmakt›r. Aç›k-legal bir devrimci partiyi savunmak, baflta kendini olmak üzere iflçi s›n›f›n› ve tüm emekçileri aldatmakt›r. Her yerde fabrikalarda, ifl kollar›nda, sendikalarda, kooperatiflerde, yöre ve yard›mlaflma derneklerinde, DKÖ ve semtlerde, gençlik alan›nda, her türlü legal kurulufllar içinde illegal örgütler kurmak, s›n›f bilinçli proletaryan›n ertelenemez görevidir. Da¤›n›kl›ktan kurtulmak, kuvvetleri toplamak zaman›d›r. En bilinçli, en ileri, en fedakar unsurlar› öncelikle örgütlemek, s›n›f savafl›m›nda proletaryan›n örgüt silah›n› güçlendirmek için vazgeçilmezdir. Her türden reformizme, revizyonizme bürokratik sendikal anlay›fllara, iflçi s›n›f›n› milliyet, bölge, din, ›rk, mezhep ve hemflericilik vb. bütün gerici çitlere ve ön yarg› temelinde yükselen anlay›fllara karfl› b›kmadan usanmadan mücadele yürütmek. Ancak böyle bir çal›flma iflçi s›n›f›n›n öz ve gerçek örgütlenmesini yarat›r. Çeflitli milliyetlerden iflçi s›n›f›n› tek bir çat› etraf›nda örgütleyen, bir örgütlenme çal›flmas›n› güçlendirmek, izlenmesi gereken yol budur. ‹llegal örgütlenmelerinin faaliyetlerini ustaca gizlemek, çal›flma biçimlerini koflullara ustaca uyarlamak, bunun için de en usta esnekli¤i göstermek. Faflizmin hüküm sürdü¤ü ülkemizde en koyu gericili¤in ve barbarl›¤›n yaflam› kölelefltirerek, kitlelere boyun e¤mek ve itaat etmekten baflka hiçbir seçenek ve alternatif hakk›n› kullanmay› b›rakmad›¤› günümüzde proletaryan›n ve emekçilerin tek kurtulufl silah› olan Proletarya Partisi’ni güçlendirmek ve infla etmek vazgeçilmez oland›r. Proletarya Partisi kendi s›n›f ya-

salar›n› ve kurallar›n› demirden bir disiplinle uygulamak ve uygulamalar› denetlemek zorundad›r. ‹llegal kurallar›n, iflleyiflin gevfletilip, zay›flat›ld›¤› yerde karfl› devrimin s›zmas› bafllar. Parti iflleyifli ve illegalite kurallar›, uygulanmak için vard›r. Bunun lafz›n› yaparak, uygulaman›n ertelenmesi proletaryan›n örgüt silah›n› ifllevsizlefltirmek, onu yok etmek demektir. Demokratik merkeziyetçilik ilkesiyle, kolektif, planl› ve örgütlü çal›flmas›yla, illegal iflleyifl ve kurallar›yla Proletarya Partisi gerçek bir s›n›f partisi olur. ‹flleyifl ve kurallar›ndan kopar›lm›fl parti program› savunulamaz. Onun programatik görüfllerinin savunulmas›, iflleyifl ve kurallar›n›n savunulmas›d›r ayn› zamanda. Uygulaman›n denetlenmesi, örgüt biliminin temel iflleyiflidir. ‹llegal örgüt ilkeleri ve iflleyifli gevfletilerek, yumuflat›larak, Proletarya Partisi savunuculu¤u yap›lamaz. ‹llegal iflleyifl ve kurallar, çi¤nenmek için de¤il uygulanmak için vard›r. Proletaryan›n örgüt biliminde program ve tüzük bir bütündür, bütünden kopar›lm›fl parça savunusu, proletaryan›n örgüt silah›n› güdüklefltirir. Kitle faaliyetlerinde legal faaliyetlerde, semt ve yöre derneklerinde, ç›kar›lan tecrübe ve deneyimler özetlenmelidir. Yaflanan sorunlar, öne ç›kan engeller tespit edilerek, ortaya konulan ve önerilen çözüm önerileri ve çözüm uygulamalar› aç›klanarak, deneyimler özetlenmelidir. Devrimin temel sorunlar›na ve ak›fl içinde ortaya ç›kan sorunlara bilimsel ve do¤ru tarzda yorumlar ve aç›klamalar getirmek ve çözümü için herkesten fazla çal›flan kadrolar olmak. Yap›lmas› gereken budur. Devrimin usta örgütçülerini ve yetenekli önderlerini e¤itmek, yetifltirmek ve bunlar› proletaryan›n en ileri örgütünde örgütlemek. Yap›lmas› gereken budur.


1-14 A¤ustos 2003

16

14

Irak’a asker gönderme sürecinde

KÜRT HALKINI BEKLEYEN TEHL‹KELER! Bugün Irak’ta Kürt peflmergelerine ve partilerine önemli oranda dayanan ve onlardan destek gören, yeni Irak yönetiminde KDP ve YNK’ya misyonlar biçen ABD haydutu, KADEK güçlerine yap›lacak sald›r› plan›n›n içinde yer alarak, bölgedeki Kürtlerin tepkisini üzerine çekmek istemeyebilir. Bu durumu do¤ru analiz edebilmek için KDP, YNK, KADEK ve önceli PKK aras›nda y›llardan beridir süren iniflli ç›k›fll› iliflkilere ve çat›flmalara bakmak gerekir. Gerçek durum y›llar›n bu iniflli ç›k›fll› prati¤inde gizlidir.

Gelinen aflamada Irak Kürdistan›’nda kuflat›larak silahs›zland›r›lmaya çal›fl›lan KADEK güçlerine dönük politika, bugünün de¤il uzun süreden beridir izlenen stratejinin bir parças›d›r. Bu stratejinin özü; imha ve inkara dayanmaktad›r. Bu stratejinin özü; hakl› ve meflru bir temelde baflkald›ran Kürt halk›na koflulsuz bir teslimiyeti dayatmakt›r. Bu stratejinin mimarlar› emperyalistler ve faflist Kemalist diktatörlüktür. Emperyalistler içinde, ABD’nin rolü ise tart›fl›lmazd›r. Bunun böyle olmas›n›n nedenlerinden birincisi; ABD’nin Ortado¤u’ya yönelik iflgalci-hegemonyac› politikalar›, ikincisi; bu politikalar›n uygulanmas› için TC’ye biçilen rol ve yüklenen misyondur. Elbette ki bu karfl› devrimci politikalar›n ad›m ad›m hayata geçmesinde, KADEK önderli¤inin izledi¤i politikan›n rolü küçümsenemez. Di¤er bir ifadeyle, Kürt Ulusal Mücadelesi’nin geliflmesinde, uluslararas› boyut kazanmas›nda KADEK önderli¤inin rolü ne ise; bugünkü teslimiyetçi politikalardaki rolü de o kadard›r. Ki teslimiyetçi politikalar›n bu denli kutsan›r hale gelmesi, ulusal hareketi ulusal hareket yapan ve bugünkü noktaya getiren, baflta silahl› mücadele olmak üzere birçok fleye s›rt dönmesidir. Yine ezilen halklar›n, uluslar›n mücadelesi hakk›nda kitlelerin kafas›nda tereddütler yarat›lmaya çal›fl›lmas› tam da izlenen bu teslimiyetçi politikan›n ürünüdür. ‹mral› savunmas› da bu politikalar›n sistemlefltirilmifl, gerekçelendirilmifl halidir. Bu yaz›m›zda Kürt Ulusal Hareketinin geçmifl sürecini derinlemesine irdelemeyece¤iz. Sadece sürece iliflkin k›sa k›sa baz› hat›rlatmalar yapaca¤›z. Çünkü hiçbir fley bir anda oluflmad›. Ulusal devrimcilik bir

anda Ulusal reformizme, teslimiyetçili¤e evrilmedi. Bugün KADEK güçlerini kuflatmaya dönük politikalar›n kökeni düne, geçmifle dayanmaktad›r. Daha önceki de¤erlendirmelerimizde birçok kez ifade etti¤imiz gibi; ‹mral›’y› haz›rlayan sürecin nedenlerini KADEK’in önceli olan PKK hareketinin ideolojik siyasal duruflunda aramak gerekir. Baflta ortaya koydu¤u tezlerine s›rt dönmesi gerçe¤inde aramak gerekir. Tabi ki bunlar› söylerken, düflman›n uluslararas› boyut kazanan yo¤un sald›r›lar›n›, baflta Türkiye devrimci hareketi olmak üzere, bölgenin ilerici güçlerinin bu kuflatmay› yaracak tarzda ortaya güçlü bir irade koyamamalar›, di¤er bir ifadeyle emperyalistlerin ve uflaklar›n›n bölgeye iliflkin politikalar›n› zora sokacak nitelikte bir savafl gelifltirememeleri vb. d›flsal faktörler olarak bu olumsuz sürecin nesnel olgular›d›r. Ama burada esas olarak belirleyici olan hareketin kendisidir. Bilimsel bir yaklafl›m, bilimsel bir de¤erlendirme olaylar›, olgular› böyle ele almam›z› zorunlu k›l›yor. Yeniden bafla dönersek; KADEK önderli¤inin ateflkes ça¤r›lar›n›, ‹mral› sürecine uzanan yolculu¤un bafllang›c› olarak yorumlamak abart›l› bir yaklafl›m olmaz. Burada iki noktay› gözard› etmememiz gerekir. a) “Ateflkes” ça¤r›lar›n› haz›rlayan objektif durum. b) S›n›fsal ve ulusal savafllarda hiç ateflkes ça¤r›lar› olmaz/yap›lamaz diye bir düflünceye sahip olmad›¤›m›z gerçe¤i. Ateflkesler, do¤ru bir perspektifle ele al›nd›¤›nda; stratejik hedeflerden sapmayarak, ba¤›ms›z bir perspektifle uygulan›rsa, savaflan güçlerin yeniden toparlanmas›na, soluklanmas›na, dahas› karfl› taraf›n objektif olarak savaflan güçleri tan›mas› anlam›na da

geldi¤i için, s›n›fsal ve ulusal savafllar›n belli tarihi kesitlerinde kendisinden kaç›n›lan de¤il, uygulanmas› gereken bir taktik olarak ele al›nabilir. KADEK de bu ateflkesler sürecinde askeri olarak belli kazan›mlar elde etmifl olabilir. En az›ndan iç güçlerinin düzenlenmesi, süreçlerinin gözden geçirilmesi vb. anlam›nda. Ama belirleyici olan bu de¤ildir. Belirleyici olan hareketin içindeki reformist e¤ilimlerin giderek güçlenmesidir. Sistem d›fl› de¤il, sistem içi “çözüm” anlay›fl›n›n, esas anlay›fl haline gelmesidir. Ba¤›ms›zl›k tezi yerine geçirilen “federasyon” tezinin de daha bir suland›r›lmaya bafllan›lmas›d›r. Bu dönemin di¤er önemli bir özelli¤i de TC cephesinde T. Özal’›n “federasyon dahil her fley tart›fl›labilir” söyleminden hareketle burjuva bas›nda belli gazetelerin A. Öcalan’la görüflmesi ve kamuoyuna da sanki kapal› kap›lar ard›nda belli görüflmeler yürütülüyormufl gibi izlenimlerin yarat›lmas›d›r. Böyle bir “diplomasi” trafi¤inin olup olmad›¤› bugün de tart›fl›labilir. Ama bu sürecin yurtsever Kürt kitlesini belli bir beklenti içine soktu¤u, PKK-KADEK içindeki reformist e¤ilimleri daha da güçlendirdi¤i tart›fl›lmaz bir gerçektir. Çünkü; PKK-KADEK’in tüm bu hamleleri karfl›s›nda, Kürt halk› kendisini yok etmeye çal›flan, inkara dayal› politikalar›n› daha bir azg›nlaflt›ran, TC gerçe¤iyle yüzlefliyordu. Bu tarihi kesitlerde boflalt›lan, yak›lan-y›k›lan köylerin; köylerde, sokaklarda katledilen yurtseverlerin say›s›na bak›l›rsa, bu tablo daha iyi anlafl›l›r. Ki bu bilgiler, kimi PKK kaynaklar›nda oldukça aç›k olarak ortaya konmufltur. Ayr›ca TC devletinin orta-

ya koydu¤u “resmi” kaynaklarda da ortaya konulan istatistiki bilgilerden de belli sonuçlar ç›karmak mümkündür. Özet olarak A. Öcalan’›n “bar›fl”, “demokrasi”, “çözüm” önerilerinin karfl›l›¤› imha ve inkar›n daha sinsi ama yo¤un bir terör biçimde art›r›lmas› oldu. Ve bununla birlikte; büyük haydut ABD’nin de deste¤i, TC’nin tehditleriyle; di¤er baz› emperyalist güçlerin ve uflaklar›n sahte vaatleri-telkinleriyle, Suriye’nin baflkenti fiam’dan zorunlu ç›k›fl ve ard› arkas› kesilmeyen bir dizi zorunlu durak ve nihayetinde ‹mral›’da noktalan yolculuk. Tüm bu veriler bize, ‹mral›’n›n A. Öcalan için bir “kader” olmad›¤›n›, tam aksine izlenen politikalar›n do¤al bir sonucu oldu¤unu göstermektedir. ‹mral› savunmas› TC’nin inkar -ve imhapolitikas›na hizmet etti. Ve ayn› zamanda askeri aç›dan KADEK’in bugünkü kuflat›lm›fll›¤›n›n da zeminini yaratt›. TC Genelkurmay›’n›n, ‹mral› süreci ile birlikte izledi¤i temel politika, gerillay› hareketsiz b›rakmak ve ad›m ad›m yok etmeye çal›flmakt›. A. Öcalan’a verilen idam cezas› bunun bir parças›yd›. Çünkü; yurtsever Kürt halk›n›n tüm dikkatleri bu noktada yo¤unlaflt›r›lm›flt›. A. Öcalan’›n PKK üzerindeki tart›flmas›z otoritesinden bu flekilde yararlan›lmaya çal›fl›ld›. Ki dönemin hükümet yetkililerin “dirisi bize ölüsünden daha çok laz›m” aç›klamalar› da bu süreçte yap›lmaya bafllad›. Bundan dolay›, Öcalan’›n d›flar›yla olan ba¤lant›s›n› kesmeyerek, “yeni politikalara” uygun talimatlar verme imkan› sa¤land›. Sorunun daha iyi anlafl›lmas› için o dönemde A. Öcalan taraf›ndan verilen bir talimat› aktarmakta yarar vard›r. 2 A¤ustos 1999 tarihinde Öcalan; “silah-


14 Yukar›da ifade etti¤imiz gibi, gerilla güçlerinin Irak Kürt co¤rafyas›na çekilmesi, uzun y›llar hareketsiz b›rak›lmas›, hem düflman güçlerinin hedefi bak›m›ndan hem de uzun y›llar› kapsayan ve gelece¤i de belirsiz olan bir beklenti içine girmeleri bafll› bafl›na bir olumsuzluktur. Yine TC’nin k›flk›rtmalar›yla, KDP ve YNK’n›n KADEK’e yönelik sald›rgan tutumlar› mevcut olan tehlikeleri daha da art›rmaktad›r. l› mücadeleye son” ça¤r›s› yapt›. Yap›lan aç›klaman›n özü fluydu: “Türkiye’de çat›flma ve fliddet ortam›, insan haklar› ve demokratik geliflmenin önünde engel teflkil etmektedir. A¤›rl›kl› olarak Kürt sorunundan kaynaklanan fliddet, bunda temel bir rol oynamaktad›r. Ç›kmaz› aflmak ve sorunlar›n çözüm yolu, fliddete son vermeyi gerektirmektedir. Bu nedenle, PKK’yi 1 Eylül 1998’den beri tek tarafl› yürütmeye çal›flt›¤› ateflkes sürecinden, 1 Eylül 1999’dan itibaren silahl› mücadeleye son vermeye ve güçlerini, bar›fl için, s›n›rlar›n d›fl›na çekmeye ça¤›r›yorum. Böylece, demokratik çözüm yolunda yeni bir diyalog ve uzlaflma aflamas›n›n geliflece¤ine olan inanc›m› belirtiyorum. Devlet ve toplumun tüm ilgili kurum ve yetkililerini, bu bar›fl ve kardefllik sürecinin baflar›s› için duyarl› ve destek olmaya, ulusal ve uluslararas› hükümet ve kurulufllar› da olumlu temelde yard›mlaflmaya ça¤›r›yorum”. Ve PKK Baflkanl›k Konseyi, bu ça¤r›ya uygun politikalar› uygulamakta gecikmedi. Silahl› gücünü esas olarak Irak Kürdistan›’na çekti. ‹yi niyet gösterisi olarak Avrupa’dan ve gerilladan iki grubunun “bar›fl elçileri” olarak gelip teslim olmalar›n› sa¤lad›. K›sacas› silahl›-silahs›z tüm Kürt kurum ve kurulufllar›n›n enerjisi, “bar›fl” politikas›na do¤ru yöneltildi. Tüm bunlara karfl› TC’nin bu süre içinde izledi¤i politika çok aç›k ve nettir. ‹mha ve inkar. ‹çerde kalan ve savunma birlikleri olarak ifade edilen KADEK güçlerine dönük imha ve operasyonlar, yine ç›kar›lan “piflmanl›k yasalar›”, “topluma kazand›rma yasalar›”n›n özü de ideolojik-siyasi imha, kendi kendini yok etme istemini dayatmadan ibarettir. TC’nin “ç›lg›nl›klar›” bununla da kalmayarak yasal zeminde de kendisini ifade etmeye çal›flan Kürt partilerini, bas›n yay›n organlar›n› kapatmak, parti ve yay›n yöneticileri hakk›nda pefl pefle aç›lan soruflturmalar, tutuklamalar vb. Nihayet son süreçte “paket paket sunulan demokrasi” torbalar›nda da Kürtlere dair söylenenlerin özü, Kemalizm bekçilerinin inkarda ›srar›ndan ibarettir. KADEK ‹Ç‹N TEHL‹KELER G‹DEREK ARTIYOR! Yukar›da ifade etti¤imiz gibi, gerilla güçlerinin Irak Kürt co¤rafyas›na çekilmesi,

17 uzun y›llar hareketsiz b›rak›lmas›, hem düflman güçlerinin hedefi bak›m›ndan hem de uzun y›llar› kapsayan ve gelece¤i de belirsiz olan bir beklenti içine girmeleri bafll› bafl›na bir olumsuzluktur. Yine TC’nin k›flk›rtmalar›yla, KDP ve YNK’n›n KADEK’e yönelik sald›rgan tutumlar› mevcut olan tehlikeleri daha da art›rmaktad›r. Ama esas tehlikeyi ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin Irak iflgaliyle birlikte bölgede yaflanan geliflmeler ve bu geliflmelerin yol açaca¤› yeni durumda aramak gerekir. Daha önceki yaz›lar›m›zda Kürt parti ve örgütlerin yeni Irak yönetiminde yer almas›, KADEK güçlerine karfl› dostça bir politika izlemeyeceklerinin ipuçlar›n› vermektedir diyerek geliflebilecek tehlikelere dikkat çekmifltik. Yine ABD’nin bölgede iflgal “serisini” sürdürmek ya da en az›ndan denetimini devam ettirebilmek için Irak’ta asgari düzeyde bir “istikrar” sa¤lamas› gerekti¤inin alt›n› çizmifltik. Çünkü, Irak’ta sa¤lan›lmayan bir “istikrar” Suriye ve ‹ran’a yönelik sald›rganl›¤› engeller ya da ABD’nin bölgedeki politikalar›n›n uygulanmas›n› tehlikeye sokar vb. vb. Gelinen aflamada Irak topraklar› ABD için tam bir cehenneme dönmeye bafllad›. Her gün iflgalci güçler sald›r›ya u¤ruyor. ‹flgalcilerin Saddam diktatörünün katil o¤ullar›n› yok etmekle de bu sald›r›lar›n önüne geçemeyecekleri çok aç›kt›r. Çünkü; kurulan örgütlerin, yap›lan sald›r›lar›n tümünün Saddam’a ba¤l› güçlerin inisiyatifinde geliflti¤ini iddia etmek, Irak gerçekli¤ini hiç kavramamakt›r. Irak’taki geliflmeler ABD kamuoyunda katil Bush’a karfl› duyulan güvenin, verilen deste¤in giderek azalmas›na yol aç›yor. Nitekim iflgalcilerin kay›plar› artmaya bafllay›nca, iflgalci haydutlar Irak topraklar›nda görev yapmak için çeflitli ülkelerden Irak’a asker gönderme ça¤r›lar›nda bulunmaya bafllad›lar. Bu ülkelerden biri de ABD emperyalizminin stratejik ufla¤› olan TC’dir. Ki bu istemini ABD’ye bildirenin TC oldu¤unun daha sonradan a盤a ç›kmas›, stratejik uflakl›¤›n geldi¤i aflaman›n boyutunu da göstermektedir. Hat›rlanaca¤› gibi TC, emperyalist efendisine karfl› ikinci tezkere sorununda bir “yol kazas›” yapm›flt›. Bundan dolay› emperyalist efendileri taraf›ndan epeyce h›rpaland› ve afla¤›land›. Bu afla¤›lanma, Süleymaniye flehrinde Türk kontr-gerillas›n›n bafl›na çuval geçirilmesiyle daha üst bir aflamaya s›çrat›ld›. Tüm bunlara ra¤men TC Irak sürecinde flu veya bu flekilde yer alma iste¤ini devam ettiriyor. Yukar›da ifade etti¤imiz gibi TC hükümeti taraf›ndan Irak’a asker gönderme önerisinin ABD emperyalizmine götürüldü¤ünün a盤a ç›kmas› ve bu gerçe¤in burjuva bas›n yay›n organlar›nda yer almas› bu iste¤i kan›tlar niteliktedir. Tüm bu haberlerin kamuoyuna yans›mas› sürecinde Ankara’da ise yap›lan onur, gurur edebiyat›n›n ne kadar sahte oldu¤unu, tüm bu propagandalar yap›l›rken Türk hakim s›n›flar›n›n ikiyüzlüce emperyalizme yaranmaya çal›flt›¤›n› ve Irak’a asker gönderme iste¤i de dahil olmakla birlikte, bu amaçla bir diplomasi trafi¤inin yap›ld›¤›n› da ifade etmek gerekir. ABD’nin Merkez Kuvvetler Komutan› Orgeneral Abizaid ve NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutan› Orgeneral Jones; Ankara’ya gelerek Genelkurmay Baflkan› Özkök ile görüflmelerde bulundular. Bu diplomasi trafi¤inin esas nedenin Süleymaniye’de yaflanan “çuval operasyonu” oldu¤unu söyleyemeyiz. Bu

sadece olay›n bir parças›, görüflmelerin esas›n›n ise Irak’taki son geliflmeler üzerinde yo¤unlaflt›¤› muhakkakt›r. Ki TC’nin D›fliflleri Bakan› Gül’ün ABD ziyaretinde de bu sorunun ele al›nd›¤›, buna paralel olarak TC’nin emperyalist efendisinden daha baflka istemlerde bulunaca¤› da kesindir. Bunlar›n en bafl›nda, genel olarak Irak’taki Kürt parti ve örgütlerin Irak’›n yeni sürecindeki rollerinden duyduklar› rahats›zl›k ve özel olarak da KADEK güçlerinin imhas› için operasyon özgürlü¤ü ve s›n›rs›z destek talebinin dillendirilmesi gelecektir. Bu istemlerin somut ipuçlar›n›, ABD’nin Türkiye’deki görev süresi biten Ankara büyükelçisi Pearson’un yapt›¤› flu aç›klamada görmek mümkündür: “KADEK’i silahs›zland›rmak için birlikte çal›fl›yoruz. Gerekirse güç kullan›r›z.” Böylelikle öteden beridir, burjuva bas›nda zaman zaman ç›kan bu yönlü haberler, resmi yetkililer a¤z›ndan da teyit edilmifl oluyor. Tam da bu s›ralarda TBMM gündemine getirilen ve yasalaflmas›na kesin gözüyle bak›lan “topluma kazand›rma” k›l›f› alt›ndaki itirafç›l›k yasas›n›n da arkas›nda ABD’nin oldu¤u iddialar›n›n gündeme getirildi¤ini de hat›rlatmakta yarar vard›r. Ayn› iddia ana muhalefet partisi CHP taraf›ndan da dile getirilirken, öte yandan bu partinin genel baflkan› Deniz Baykal ise efendisinden “Befl bin KADEK gücünün kendilerine teslim edilmesi” talebinde bulunurken, nas›l ikiyüzlüce bir politika izlediklerini gözler önüne seriyor. Tüm bu verileri dikkate ald›¤›m›zda, KADEK önderli¤i “ateflkes”le bafllayan, “bar›fl” ve “demokrasi” istemleriyle devam eden ve karfl›l›¤›nda ‹mral›’da tutsakl›kla sonuçlanan teslimiyetçi politika izleme sürecinden ö¤renme, kendisini var eden direniflçi çizgiye yönelme yerine, direnifl odaklar›n› tasfiye etme, teslimiyetçi çizgiyi derinlefltirmeye yöneldi¤ini görmekteyiz. Bu çizgi silahl› güçlerin esas›n›n “s›n›r” d›fl›na çekilmesini sa¤lad›. “Bar›fl” ad›na, “iyi niyet” ad›na sembolik de olsa baz› silahl› güçlerinin teslim olmas›n› sa¤lad›. Gelinen aflamada ise bugün Irak Kürdistan›’nda ABD emperyalistleri ve TC taraf›ndan silahs›zland›r›lmas› düflünülen KADEK güçleri, önderli¤i taraf›ndan “çözüm” olarak sunulan bu çözümsüz politikan›n bir sonucu olarak beklemektedir. Öte yandan ABD ile KADEK güçlerinin görüfltüklerine dair haberler burjuva bas›nda yay›nland›. Bu görüflmelerin içeri¤i bilinmedi¤i için bir yorum yapmak sa¤l›kl› olmaz. Ancak geçmifl tecrübeler bizlere bir fleyler ö¤retmektedir ve flu aç›k ki dün ile bugün aras›ndaki diyalektik ba¤› do¤ru bir tarzda kuramazsak, çözümleme noktas›nda da do¤ru bir sonuca varamay›z. KÜRTLER TC’N‹N IRAK’A ASKER GÖNDERME GEREKÇES‹ YAPILAB‹L‹R! fiunu unutmamak gerekir ki; ekonomik olarak derin bir kriz içinde olan, bölgede yaln›zlaflan, son dönemde efendisi taraf›ndan stratejik uflakl›ktan reddedilmeyen ama hem kendi kamuoyu önünde hem de dünya kamuoyu nezdinde afla¤›lanarak horlanan bir TC Irak’a asker gönderebilir. Özellikle ABD’nin artan kay›plar› da dikkate al›nd›¤›nda, ABD düne oranla bugün TC’nin baz› istemlerini daha da hesaba katabilir. Peki TC’nin istemleri ne olur? K›smi ekonomik talepleri bir yana b›rak›rsak, TC’nin flu an ön plana ç›kan esas talebi, bölgedeki gerilla güçlerini etkisiz hale getirmek

1-14 A¤ustos 2003 ve bölgede özellikle Irak Kürdistan›’nda ba¤›ms›z bir Kürt oluflumuna izin vermemektir. Bunun içinde imha etme plan› da vard›r. Baflar›l›p baflar›lamayaca¤› ayr› bir tart›flma konusudur. fiu söylenebilir; Irak’a bugün asker göndermek demek, cenaze törenlerine de haz›r olmak demektir. Türk hakim s›n›flar›n›n bunu göze al›p alamayaca¤› tart›flmal›d›r. Ama burada unutulmamas› gereken olgu, önemli oranda ›rkç›l›k ve flovenizmin etkisinde olan Türkiye kamuoyunun, silahl› Kürt güçlerine yönelik bafllat›lacak bir sald›r› durumunda, ortaya koyaca¤› tepkilerin daha da alt düzeye inebilece¤i; Kemalist diktatörlü¤ün “terörizm”e karfl› mücadele demagojisiyle, Irak Kürdistan› co¤rafyas›nda “Kürtlük” ad›na ba¤›ms›z oluflumlar› engelleme yalanlar›yla, kamuoyu aldat›lmaya ve ABD emperyalistlerinin ç›karlar› için, “bekçi köpekli¤ini” yapma, Türk askerinin can›n› ve kan›n› pazarlama siyasetini gizlemeyi önemli oranda baflarabilece¤i gerçekli¤i vard›r. K›sacas› böylesi bir olguyu gözard› etmemeliyiz. Yine flu söylenebilir: Bugün Irak’ta Kürt peflmergelerine ve partilerine önemli oranda dayanan ve onlardan destek gören, yeni Irak yönetiminde KDP ve YNK’ya misyonlar biçen ABD haydutu, KADEK güçlerine yap›lacak sald›r› plan›n›n içinde yer alarak, bölgedeki Kürtlerin tepkisini üzerine çekmek istemeyebilir. Bu durumu do¤ru analiz edebilmek için KDP, YNK, KADEK ve önceli PKK aras›nda y›llardan beridir süren iniflli ç›k›fll› iliflkilere ve çat›flmalara bakmak gerekir. Gerçek durum y›llar›n bu iniflli ç›k›fll› prati¤inde gizlidir. Kaderlerini ABD emperyalizminin insaf›na b›rakan KDP ve YNK gibi partilerin, Kürt halk›n›n ç›karlar›ndan çok kendi ç›karlar›n› düflündükleri aç›kça ortadad›r. Bu feodal afliretçi önderlikler, bugün Kürt halk›n›n birli¤inden çok, afliretlerinin ç›karlar›n› ve kaderlerini ellerine verdikleri iflgalci haydutlar› düflünüyorlar. Dolay›s›yla KADEK güçlerine yönelik sald›r› politikalar›na pek kapal› olmayacaklar›n› görmek gerekiyor. Yine KADEK güçlerini “silahs›zland›rarak” Irak sürecine katma plan›na hem TC hem de KDP ve YNK’n›n s›cak bakmayaca¤› gerçe¤ini gözard› etmemek gerekiyor. Ama yine de zay›f da olsa bu ihtimal gözönünde bulundurulmal›d›r. Tabi ki KADEK güçlerinin de böyle bir plana koflulsuz teslim olmayacaklar› ve esas sorunun burada bafllayaca¤› gerçekli¤i de dikkate al›nmal›d›r. Yani kimilerinin iddia ettikleri gibi, bu plan da sorunsuz de¤il, tam aksine oldukça sorunlu ve s›k›nt›l›d›r. Tüm bu geliflmeler karfl›s›nda; Proletarya Partisi’nin yapmas› gereken, emperyalistlerin ve bölgedeki uflaklar›n›n, böl-parçala, çat›flt›r-zay›flat politikalar›n›n bir sonucu olarak Kürt halk› içinde yürüttükleri her türden imhac›, inkarc› ve çat›flmalar› körükleyecek yaklafl›mlara karfl› durmakt›r. Bu türden çat›flmalara sebebiyet veren emperyalistleri, uflaklar›n› ve uflak burjuva-feodal Kürt önderliklerini teflhir etmektir. Emperyalist “çözüm”ün çözümsüzlük oldu¤unu ›srarl› bir biçimde propaganda etmeye devam etmektir. Ki zaten yaflanan pratik tecrübeler de bunu ziyadesiyle kan›tlamaktad›r. Güncel politikalardaki pratik hatt›m›z ise; Proletarya Partisi’nin yedinci oturumunda ortaya koydu¤u perspektife uygun olmal›d›r. Tüm güçler bu konuda söylemden çok, pratik ad›m atma noktas›nda çaba sarf etmelidirler. Gerekli ve olmas› gereken de budur.


1-14 A¤ustos 2003

18

14

ABD’ye ra¤men emperyalistler aras› iliflkiler ÇOK KUTUPLU ZEM‹NDE YOL ALIYOR Emperyalizm; iktisadi, sosyal, siyasal, askeri, kültürel vb. tüm kurumlar›yla tarihsel aflamaya tekabül eden, yap›sal bir sistemdir. Varl›¤›, sosyo-ekonomik yap›lar› tarihsel olarak kendisinden geri ülkelerin sömürüsü ve tahakkümü üzerine kuruludur. Ve kendi aralar›ndaki iliflkilerde de, bu pazarlar›n paylafl›m› u¤runa rekabet esast›r. Dolay›s›yla emperyalistlerin entegrasyonu mümkün olmad›¤› gibi, hegomonik güç d›fl›ndaki di¤er emperyalistlerin de tarihsel olarak geriye evrilmeleri ve sömürge statüsünde en büyük emperyalist güce ba¤›ml›l›¤› mümkün de¤ildir. Irak’›n ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerince askeri olarak iflgal edilmesi, mevcut politik gündemin daha karmafl›k bir hal almas›n› da beraberinde getirmifltir. Mevcut karmafl›kl›k, hem emperyalistler aras›ndaki iliflkilerde hem de uluslararas› sermayenin dünya iflçi s›n›f› ve dünya halklar›yla olan çeliflkilerinde kendisini göstermektedir. Öyleki, çeliflkileri çözme iddias›nda olan emperyalist güçler, çeliflkileri çözemedikleri gibi daha kronik boyutlar almas›na neden olmaktad›rlar. fiu anki mevcut konjonktürde kilit bölge olan Ortado¤u’da izlenen emperyalist politikalar›n çözüm de¤il, çözümsüzlük üretti¤ini sosyal-pratik bir kez daha ç›plak bir flekilde göstermektedir. ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin Irak iflgali örne¤inde oldu¤u gibi yalan ve demagojilerinin maddi yaflam taraf›ndan bir kez daha mahkum olmas›, onlar›n emperyalist emellerini halklar›n nezdinde bir kez daha su yüzüne ç›karm›flt›r. Irak’a hiç de “özgürlük götürmek” ve “kitle imha silahlar›n› yoketmek” için gitmedikleri, tersine petrol ve politik-stratejik ç›karlar› için gittikleri en s›radan insan için bile art›k s›r de¤ildir. Ve yine baflta Filistin sorunu olmak üzere Ortado¤u’nun “yeniden dizayn edilmesi” söyleminin de kendi emperyalist ç›karlar›n› ifade etti¤i, halklar aç›s›ndan çok aç›kt›r. Fransa, Almanya, Rusya ve Çin gibi emperyalist haydutlar›n savafla karfl› ç›kmalar›n›n alt›nda bugünkü özgül ç›karlar›n›n yatt›¤› da bir s›r de¤ildir. Irak’› iflgal eden tarihin en barbar emperyalist güçlerinden biri olan ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerinin mevcut yüzy›lda önlerine hedef koyduklar› emellerinden biri olan, di¤er emperyalistleri saf d›fl› etme noktas›nda, aç›kt›r ki, bir yere kadar ad›m atm›fllard›r. Özellikle siyasal nüfuzlar› ve askeri üstünlükleri vas›tas›yla Irak’› iflgal ederek emperyalist güçler aç›s›ndan günümüz konjonktüründe çok önemli bir mevziyi ele geçirmifllerdir. ‹flgal ettikleri topraklar›n petrol üretimini denetimlerine alarak, mevcut emperyalistler aras› rekabet sürecinde uluslararas› tekelci burjuvazi aç›s›ndan en çok talep edilen hammadde olan petrolün en verimli sahalar›ndan birini ele geçirmifllerdir. Ayr›ca rakip emperyalistlerin Irak’taki faaliyetine son vererek, deyim

yerindeyse bu ülkedeki muslu¤unu k›sm›fllard›r. Nitekim Fransa, Rusya, Almanya gibi emperyalist devletlerin petrol yat›r›mlar› ve di¤er ekonomik iliflkileri, iflgalci emperyalistler taraf›ndan dondurulmufl, Irak’a olan borçlar›n›n da yine bu iflgalci güçler taraf›ndan ödenmeyece¤i beyan edilmifltir. Ayr›ca ABD emperyalistleri, Irak’›n iflgaliyle bölgede jeo-politik bir üstünlük de sa¤lam›fllard›r. Emperyalist hedefleri aç›s›ndan önemli bir üs olan Irak vas›tas›yla, baflta ‹ran,

Suriye olmak üzere, kendisi için tehdit oluflturan devletleri ve uzant›lar› olan örgütsel yap›lanmalar› bertaraf etmek ve etkisiz k›lmay› amaçlarken, di¤er taraftan da bu devletleri kendi ç›karlar› do¤rultusunda kontrolü alt›na almak istemektedir. Jandarmas› olan ‹srail’in hareket ve manevra sahas›n› da geniflleterek Filistin ulusu üzerindeki katmerli bask›larla bu direnifli sindirmeyi hedeflemektedir. Bu emperyalist güçlerin s›k s›k lafz›n› yapt›klar› Ortado¤u’nun dizayn› ile kastettikleri, kendi emperyalist ç›karlar› do¤rultusunda yeniden bir paylafl›mla, yeni bir flekil vermektir. ABD ve ‹ngiliz emperyalizmi Irak’›n, hatta Afganistan’›n askeri ilhak›yla bu yönde ad›mlar atm›flt›r. Dolay›-

s›yla rakibi durumunda olan Fransa, Almanya, Rusya, Çin gibi emperyalist güçlere karfl› talan ve ya¤ma kavgas›nda göreli bir üstünlük de sa¤lam›fl görüntüsü vermektedirler. Böylelikle emperyalistler aras› yeniden paylafl›m sürecini de yeni ve daha h›zl› bir mecraya sokmufltur. ABD’nin borazanl›¤›n› yapanlar daha flimdiden paryal›¤›n› yapt›klar› bu güce “sonsuz ABD ‹mparatorlu¤u” misyonu yüklemektedirler. Bu güçler, bu teorilerini getirirken ABD’nin rakibi olan di¤er emperyalistlere adeta sömürgecili¤i, yar›sömürgecili¤i dayatmaktad›rlar. Di¤er emperyalistlerin harekat sahas›n› kendi iç pazarlar›yla s›n›rlayarak, tüm dünya pazar›na tek bafl›na hakim olma hedefiyle hareket etmektedirler. Di¤er emperyalist güçleri kendilerine tabi k›lma statükosuyla emperyalistler aras› yeniden paylafl›m›, yeni ve h›zl› bir rotaya sokan ABD’nin bu emeli, ülke halklar›n› sömürme ve zulmetme eylemiyle, emperyalist stratejisinin bir parças›n› oluflturmaktad›r. Lakin bu durum madalyonun bir yönünü oluflturmaktad›r. Di¤er emperyalistlerin ABD’ye sömürge statüsünde ba¤›ml›laflt›r›larak diskalifiye edilmesi ve tek kutuplu sonsuz ABD merkezli emperyalist bir statüko oluflturulmas›, kapitalist-emperyalist sistemin tabiat›na ayk›r›d›r. Emperyalizm iktisadi, sosyal, siyasal, askeri, kültürel vb. tüm kurumlar›yla tarihsel aflamaya tekabül eden, yap›sal bir sistemdir. Varl›¤›, sosyo-ekonomik yap›lar› tarihsel olarak kendisinden geri ülkelerin sömürüsü ve tahakkümü üzerine kuruludur. Ve kendi aralar›ndaki iliflkilerde de, bu pazarlar›n paylafl›m› u¤runa rekabet esast›r. Dolay›s›yla emperyalistlerin entegrasyonu mümkün olmad›¤› gibi, hegomonik güç d›fl›ndaki di¤er emperyalistlerin de tarihsel olarak geriye evrilmeleri ve sömürge statüsünde en büyük emperyalist güce ba¤›ml›l›¤› mümkün de¤ildir. Böylesi bir paradigma tarihsel materyalizme uygun düflmez ve iflas etmeye mahkumdur.

Nitekim emperyalizmin tarihinde her zaman öne ç›kan, daha fazla pazara sahip olan, dünya halklar›na yönelik daha sald›rgan, daha savaflç› emperyalist güçler, bloklar her zaman olmufltur. Ama hiçbir zaman entegrasyon sözkonusu olmam›fl ve di¤er emperyalist güçler tarih sahnesinden silinmemifltir. Eski konjonktürden, yeni emperyalist konjonktüre geçifl dönemlerindeki k›sa ve göreli uzlaflma dönemlerinin d›fl›nda, emperyalist süreç devaml› ve esasta çok kutuplu ve çat›flmal› bir seyir izlemifltir. Çünkü bölüflümü emperyalizmin flafa¤›nda tamamlanan sabit pazarlar›n yeniden paylafl›m› uluslararas› tekelci burjuvazinin karakterini oluflturmufl, iliflkilerine damgas›n› vurmufltur. Afl›r› kâr h›rs› ve pazar kavgas› emperyalist burjuvaziye böylesi bir tabiat kazand›rm›flt›r. Nitekim bugünkü somutta da uluslararas› mali sermayenin iflleyifli bu do¤rultudad›r. ABD emperyalizmi ve ba¤lafl›¤› ‹ngiltere, has›mlar›na karfl› 11 Eylül’ün yaratt›¤› hengameden yararlanarak önce Afganistan’› iflgal etmifl ve Rusya ve Çin’in yak›n iliflki kurduklar› Orta-Asya’da askeri olarak konumlanm›fl; devam›nda da bilindi¤i gibi Irak’› iflgal ederek Rusya ve Çin’in d›fl›nda, Fransa-Almanya eksenli emperyalist has›mlar›na karfl› da stratejik üstünlük sa¤lam›flt›r. S›kça ilan ettikleri gibi ABD’li haydutlar›n amac› di¤er emperyalistleri kendi iç pazarlar›na hapsetmek, ekonomik, askeri, siyasi dalaflta rakiplerini dünya pazarlar›ndan men etmektir. Ça¤›m›zda tek tek pazarlar›n bir dünya pazar› haline gelmesi, emperyalizm ve proleter devrimleri aflamas›n›n karakteristik özelli¤idir. Hele hele verili küresel kapitalizmle iyice belirginleflen bu özelli¤iyle mevcut anda, ABD haydutlar›n›n so¤uk savafl sonras›ndaki hegemonyalar›n› sürdürme dürtüsü daha da artt›¤›ndan, önüne böyle bir hedef koymufltur. Ve bu hedefini de “dünyay› tek bafl›ma ben sömürece¤im, herkes de bana ba¤l› olacak” parolas›yla dile getirmektedir. Ve bu söyleme uygun olarak elde etti¤i mevzilerin d›fl›nda, fler üçgenleri ilan ederek, Ortado¤u’dan, Kafkasya’ya, Do¤u-Avrupa’dan, Uzak-do¤u’ya kadar dünyan›n yeniden yap›lanmas› stratejisini önüne hedef olarak koymufltur. Bu bölgeleri iflgal ederek ve konumlanarak ABD patentli hegemonyas›n› sa¤lamlaflt›r›p, sürekli k›lma gayesi içindedir.


14 Bu gaye rakiplerinin kontrolünü ve pazarlar›n yeniden paylafl›m›nda tecritini içermektedir. Lakin süreci böyle bir mecraya sokan emperyalist haydut ABD, flu anki mevcut üstünlü¤üne karfl›n, di¤er emperyalistlere boyun e¤dirememifl, onlar› kendisine tabi k›lamam›flt›r. Tersine rakip emperyalistlerin direnifliyle karfl›laflm›flt›r. Tek kutup söylemiyle hareket eden ABD di¤er emperyalist haydutlar› karfl›s›nda bulmufltur. ABD’nin tehditlerine karfl› di¤er bafll›ca emperyalistler giderek bir çat› alt›nda birleflme sürecine girmifllerdir. Pazarlar›n yeniden paylafl›m›nda ABD’nin kârlara sahip olma, zarar› ise rakiplerine ç›karma dürtüsü, karfl›t bir refleksle di¤er emperyalistlerin bir blok içinde bir arada hareketini getirmifltir. Ve getirmektedir de… Belki henüz emperyalistler aras› saflaflma tümüyle sonuçlanmam›flt›r. Ama e¤ilim bu do¤rultudad›r. Hem de giderek artan bir ivmeyle… Öyle ki, so¤uk savafl döneminin emperyalistler aras› güçler dengesi, bugünün verili koflullar›nda de¤iflikli¤e u¤ram›flt›r. ‹kinci paylafl›m savafl› sonras› ABD’yle hareket eden emperyalistler, bugün rakip durumundad›rlar. Irak iflgalinin ard›ndan gözünü flimdi özellikle ‹ran’a kayd›ran ABD, Hazar Havzas›’n› ele geçirmek istemektedir. Azerbaycan ve Gürcistan’da bulundurdu¤u üslerle birlikte ‹ran’› da denetimine geçirerek Kafkasya ve Hazarlar›n petrol ve di¤er enerji kaynaklar›na sahip olup, jeo-politik olarak da hem Avrupa’n›n, kuzeyden de Rusya ve Çin’in önünü kesmek ve Orta-Asya’ya da rakipsiz sahip olma plan›n› dayatan ABD’nin yay›lmac› emelleri, di¤er emperyalist güçleri rahats›z etmifltir. Onlara dayatt›¤› kendisine biat etme yerine rakiplerinin kendisine karfl› gelifltirdi¤i bir blok hareketiyle karfl› karfl›ya kalm›flt›r. Ayr›ca Ortado¤u’ya da ç›karlar› do¤rultusunda yeniden çeki düzen vermek isteyen ABD, bu do¤rultuda iflgal alt›ndaki Filistin ulusuna da yeni bir yapt›r›m dayatm›flt›r. ‹srail’in bölgede güçlenmesini hedefleyen ve “Yol Haritas›” diye lanse edilen bu yapt›r›m aç›kt›r ki, Filistin aç›s›ndan yeni bir çözümsüzlü¤ün dayat›lmas›d›r. Clinton döneminin “Oslo Plan›”ndan da geri olan bu plan, Filistin’e ba¤›ms›zl›¤› de¤il, tersine daha

19 kat› bir ba¤›ml›l›¤› içermektedir. ABD’nin yeni emperyalist stratejisinin bir parças› olup, onun bölgedeki üstünlü¤ünü hedeflemektedir. Uluslararas› mali sermayeye ba¤l› büyük güçler ve büyük devletlerin dalafl kavgas› mevcut dönemde Ortado¤u’da yo¤unlaflm›flsa da, giderek Kafkasya ve Orta-Asya’ya yönelmektedir. Avrasya merkezli çat›flma elbette ki Avrasya’yla da s›n›rl› kalmayacak, di¤er alanlara da s›çrayacakt›r. Pazarlar›n sabit yap›s› bunu onlar aç›s›ndan zorunlu k›lmaktad›r. Bu da kendisini yeniden paylafl›mla ifade etmektedir. Ama yeniden paylafl›m “uzlaflmaya dayal›, kardeflçe” paylafl›m olma-

1-14 A¤ustos 2003 likte emperyalist rekabeti tetiklemifltir. Dünya halklar›n›n daha fazla sömürüsü, daha fazla ezilmesi ve bu yönde sald›rganl›¤› stratejisinin bir parças›n› olufltururken, di¤er parças›n› da di¤er emperyalist rakiplerini ne pahas›na olursa olsun saf d›fl› etmek ve yeniden bir paylafl›mla dünya pazarlar›na rakipsiz sahip olmak, dünyaya da tek bafl›na hükmetmek oluflturmaktad›r. Bu hedefini kendi tekellerinin ç›karlar›na uygun bir flekilde dünyan›n yeniden dizayn edilmesi fleklinde aç›klayan ABD, bu güzergahta ad›m atmaktad›r. Hatta aç›ktan askeri üstünlü¤ünü barbarca kullanmaktan çe-

Emperyalizmin sald›rganl›¤›yla, artan sömürüsüyle, zulüm ve bask›s›yla, yaratt›¤› sefaletle kitlelerin gözünde daha teflhir olmas› kitlelerin mücadelesine de ivme kazand›rmaktad›r ve daha da kazand›racakt›r. y›p, birbirlerinin pazarlar›n› ele geçirme, birbirlerine üstünlük sa¤lama, kendi kâr hadlerini yükseltip kapitalizmin genel bunal›m›ndan kaynakl› zarar›n bilançosunu da birbirlerine ç›karmay› içeren rekabet ve her türlü çat›flmaya dayal› yeniden bir paylafl›md›r. Kapitalizmin genel bunal›m› atlat›lamam›fl, beraberinde mali krizi de do¤urmufl ve gelinen aflamada ekonomide yaratt›¤› daralmayla emperyalistler aras›ndaki çat›flmaya ivme kazand›rm›flt›r. Emperyalistlerin “küresel” kapitalizm sürecindeki neo-liberal politikalar›na öncülük eden ABD, sürecin tahribatlar›ndan en fazla etkilenen güç olmufltur. Onun içindir ki, tahribatlar› onarmak ve hegemonyas›n› devam ettirmek için 11 Eylül’le bir-

kinmeyerek, klasik sömürgecili¤e denk düflen askeri iflgallere baflvurmaktad›r. Lakin, dünya halklar›yla aras›ndaki çeliflkileri t›rmand›rd›¤› gibi, di¤er emperyalistlerle olan çeliflkisini de t›rmand›rmaktad›r. Esasta ‹ngiltere -ve irili ufakl› baz› güçlerind›fl›nda, di¤er emperyalistlerin kendisine karfl› bir kampta buluflmas›n›n da zeminini oluflturmaktad›r. Kendi güzergah›n›n d›fl›nda baflka emperyalist güzergahlar›n oluflmas›na da kaç›n›lmaz olarak neden olmaktad›r. Di¤er emperyalistleri kendisine tabi bir yörüngede tutamad›¤› gibi, onlarla h›zla ayr›flmaktad›r. Verili durumda ABD, kendisine tabi tek kutuplu ultra-emperyalist kamp oluflturamam›flt›r. Oluflturmas› da mümkün de¤ildir. ‹ktisadi temeli pa-

zar rekabetine dayanan emperyalistler aras› çat›flma onlar aras›nda saflaflmay› sürekli k›lm›flt›r. Dolay›s›yla ABD hala dünyaya damgas›n› vursa da, finans kapitalin üzerinde yükseldi¤i zemin, karfl›t emperyalist kutbu da ç›karm›flt›r. Elbette ki emperyalist haydutlar aras›ndaki bu i¤renç kavgada bizim taraf olmam›z söz konusu olamaz. Bizim taraf oldu¤umuz cephe proletarya ve halklar›n anti-emperyalist sosyal ve ulusal kurtulufl savafllar› ve mücadeleleridir. Emperyalizmin sald›rganl›¤›yla, artan sömürüsüyle, zulüm ve bask›s›yla, yaratt›¤› sefaletle kitlelerin gözünde daha teflhir olmas› kitlelerin mücadelesine ivme kazand›rmaktad›r ve daha da kazand›racakt›r. Sürecin girdi¤i di¤er bir mecra da budur. Ve bu mecradaki mücadele, dönem dönem duraksamalar gösterse de, fliddetlenme e¤ilimi gösterece¤i aç›kt›r. Nepal, Peru, Hindistan, Filipinler, Kolombiya vb. ülkelerde devrimci iradenin önderli¤inde verilen mücadeleler ve en s›cak örnekleriyle daha yeni iflgal edilen Irak, Filistin gibi özgüllerde kitlelerin kendili¤indenci mücadeleleri ve yap›lan silahl› sald›r›lar, özellikle ABD emperyalizmini nas›l zor durumda b›rakt›¤›n› ve emperyalist emelleri nas›l tehdit etti¤ini göstermektedir. Biz bu yaz›da anti-emperyalist mücadelelerden ziyade emperyalistlerin kendi aralar›ndaki iliflkilerine de¤inerek, ABD etraf›nda tüm emperyalistlerin bütünleflece¤ini ve ona boyun e¤ece¤ini ileri süren burjuva anlay›fllar› bir kez daha deflifre etmeye çal›flt›k. Nitekim AB’nin son toplant›s›nda ç›kan “AB Anayasas›”, “tek baflkan”, “tek baflbakan”, “oy çoklu¤u” gibi kararlar, Fransa-Almanya emperyalistlerinin AB’yi, ABD’ye karfl› nas›l da kendi önderliklerinde kurumlaflt›rmak niyetinde olduklar›n›n somut bir göstergesidir. Avrupa Ordusunun bir kez daha deklare edilmesi ve sosyal y›k›m politikalar›yla ekonomilerini askerilefltirmeye h›z vermeleri de emperyalist çat›flman›n bir di¤er göstergesidir. Rusya, Çin gibi emperyalist ülkelerin de bu do¤rultuda bir hat izledikleri aflikard›r. K›sacas› emperyalistler aras›ndaki iliflkilerde entegrasyon söz konusu olmay›p, önümüzdeki dönemlerde çok daha fliddetlenecek çalkant›l› bir sürece do¤ru yol al›nmaktad›r.


1-14 A¤ustos 2003

20

14

“Dalga burada duracak de¤il” Collision Course Video Production çal›flanlar›ndan Dave Nelson, hayat›n›n otuz y›l›n› politik aktivist olarak geçirmifl bir isim. Ve ABD halk›n›, ABD politik üst ve alt yap›lar›n›, anahtar oyuncular›n› ve tarihini yak›ndan tan›yan bir aktivist ve film yap›mc›s›. CCVP alternatif medya oluflturmak, yetifltirilebildi¤i say›da ABD ve uluslararas› alanda gerçekleflen eylemleri, halk hareketlerini ve halk muhalefeti çerçevesine girebilecek her türlü etkinli¤in görsel-iflitsel belgeselli¤ini oluflturmak için çaba sarf eden bir halk medya aktivistleri a¤›. Bu çal›flmalar›n yan›nda CCVP çeflitli e¤itsel film/video yap›mc›l›¤›, özgürforum, uydu kanal›na haberler ve di¤er bir tak›m programlar sunma çal›flmalar›nda da bulunmaktad›r. Dave Nelson’la Selanik 2003 Direnifl Kamp›’nda görüfltük. - ABD’deki sosyo-politik atmosferin son durumu hakk›nda gözlemleriniz nelerdir? - Oldukça çeliflkili bir durum. ABD dünya etraf›nda çok daha büyük bir sald›rganl›k itimiyle kalmamakta, kendi s›n›rlar› içinde de yo¤un bir bask› kurmaktad›r. Bu bask› sadece aktivistlerin üzerine de¤il, 11 Eylül sald›r›lar›nda bulunanlarla, ulusal veya dini bak›mdan uzaktan yak›ndan ba¤lant›s› olan Arap as›ll›lar ve Müslüman Amerikal›lar üzerine de bulunmaktad›r. Bu çevreler çok ciddi ve kat› ölçülere tabi tutulmaktad›rlar. Süresiz tutuklamalar, kitlesel sorgulamalar, siyasi haklarda k›s›tlamalar, birçok insan›n herhangi bir suçlama getirilmeden ve avukats›z içerde tutulmalar›, kitlesel s›n›rd›fl› etmeler vb. uygulamalar yaflanmaktad›r. Bu sadece resmin bir parças›. Di¤er taraftan ise, birçok insan ABD’nin demokratik haklar›, insanlar›na sundu¤unu sanmas›na ra¤men, ABD’nin asl›nda uzun süreli bask›c› uygulamalar›n merkezi olmas› vard›r. Son dönemlere kadar polisin halk› ›rksal olarak profillemesine (›rkç› önyarg›larla dosyalama ve bunlar›n fifllenmesi) karfl› kitle içinde belli bir duyarl›l›k oluflturulmufltu. Bu profilleme, geleneksel olarak AfrikanAmerikal› ve di¤er renklerden Amerikan halk› üzerinde yo¤unlaflmaktayd›. Bu problemler ortadan kalkm›fl de¤il. Hatta denilebilir ki daha da kötüleflmifltir. Ancak ayn› zamanda bu konu görüntünün ön plan›ndan da düflmüfltür. Göçmen kitleler ve dünyan›n Amerikan sald›r›s›na maruz kalan bölgelerinden ge-

len halk üzerinde olup bitenler, geleneksel olarak var olan ›rkç› uygulamalar arka plana düflmüfltür. Bask›n›n genel yap›s› art›k, bir parça veya birey üzerine ba¤lanamamaktad›r. Örne¤in brutal (fliddet uygulayan) bir polisin yapt›klar› ya da devletin herhangi bir seksiyonunun uygulamalar› art›k resmi politika haline getirilmifltir. fiimdi bir polis sadece ›rkç› olmak zorunda de¤il. Bütün departman böylesi bir pozisyona getirilmifltir ve bunun ad› da “‹ç Güvenlik”tir. Yeni ‹ç Güvenlik Departman› (Bakanl›k) Amerikan devletinin bütün de¤iflik bask›c› devlet cihazlar›n› ana bir organizasyonun çat›s› alt›nda toplam›flt›r. Böylece bu bask› sistemi daha sistematik, koordineli ve planl› bir flekilde iflletilip bu flekilde finansman› sa¤lan›lmaktad›r. “Yurtseverlik Yasas›” bu uygulaman›n anahtar bir parças› olmufltur. Bütün bunlar iflin bir yan›d›r. Di¤er bir yan› ise medyad›r, ki giderek daha da fazla emperyalist sald›rganl›¤a destek olmaktad›r. Bir tak›m istisnalar olsa da, geleneksel olarak rastlanabilecek bir tak›m sorular formunda ifade edilen medya içindeki muhalefete art›k rastlan›lamamaktad›r. Kitleye yönelik indoktrinasyon o kadar a¤›r bir hale geldi ki halk›n kendi fikir ayr›l›klar›n› ifade etmeleri oldukça zorlaflm›flt›r. Bu durum sadece aktivist olmayan s›radan halk› etkilemekle kalmamakta, ayn› zamanda halk hareketinin –savafl karfl›t› ve di¤er sosyal hareketlerin- kendisini de etkilemektedir. Bunun sonucunda olan fludur: Halk eylem içerisinde ço¤u zaman resmini net ve do¤ru bir flekilde

göremedikleri bir durumla u¤raflmaktad›r. Medyan›n bahsetti¤imiz bask›c› mekanizmalar›n söylemlerini ve politikalar›n› ön plana ç›karmas› yüzünden ço¤u zaman aktivistler, müttefiklerini tan›yamamakta. Afganistan’a karfl› savafl bafllad›¤›nda ve hava bu savaflla tamamen ›s›nmaya bafllad›¤›nda belli, elle tutulur bir savafl karfl›t› ses yükselmekteydi. Ancak bu sesin yine de bir yere kadar susturulmufl oldu¤u kan›s›nday›m. Etkili bir eylem süreci de¤ildi ancak halk›n belli bir bölümünde giderek büyüyen bir kavray›fl gerçe¤i görüldü. Irak savafl›na gelince, savafl›n bafllamas›na kadar gelen süreçte, ABD’deki, savafl karfl›t› hareket flimdiye kadar tarihte görülen savafla karfl› eylemlerin en büyü¤ünü oluflturuyordu. Bu oldukça önemli bir nokta. Savafl karfl›t› eylemlere kat›lan halk kesimlerinin boyutu düflünebilece¤imizin çok ötesine ulaflt›. Afganistan savafl›na karfl› yükselen sesin sönük olmas›ndaki nedenlerden biri savafl›n 11 Eylül sald›r›lar›n› hemen takip etmesiydi. Bush hükümeti 11 Eylül’ü kendisine sancak yaparak savafla gitti. Halk›n büyük bir kesiminin kafa kar›fl›kl›¤› yafl›yordu. Bunlar 11 Eylül sald›r›lar›n›n nas›l anlafl›laca¤›n› bilemeyen kesimlerdi ve Washington’dan ç›kan gürültü alt›nda ezildiler. Daha önce ABD bir sald›r›ya u¤rad›¤›nda birçok insan “tavuklar yumurtlamak için eve geldiler”, “eken ekti¤ini biçer” gibi deyimlerle ABD’nin sald›rgan, emperyalist d›fl politikalar› yüzünden baflka ülkelerin halklar›n›n çektikle-

Her bir yandan, bu kamp özelinde özellikle Avrupa’dan, aktivistlerin birli¤ini yükseltmek, anti-emperyalist cepheyi kurmak, ve sadece bir ülkeye yap›lan sald›r›ya karfl› ç›kmakla yetinmemek küresel harekete yap›lan önemli bir katk›d›r. ABD’li halk›n bunlar› gözlemlemesi, tecrübesinden ö¤renmesi, ona destek vermesi ve kat›lmas› gerek. rinden ve bunun böylesi sonuçlara yol açt›¤›ndan bahsederdi. Yap›lan sald›r›lar› bu çerçeve içinde anlamaya çal›fl›rlard›. 11 Eylül’le birlikte birçok insan›n böyle düflünülmemesi yada tart›fl›lmamas› gerekti¤inden, birçok insan›n bundan al›naca¤›ndan bahsettiklerini gördüm. Bu dönemde birçok kesim, “anaak›m” [toplumun ço¤unlu¤unun takip etti¤i ya da içinde sürüklendi¤i ak›m] içinde bir yer edinme derdindeydi. Meseleleri daha çok kabul gören burjuva politika çerçevesi içine koymaya çal›flt›lar. Demokrat Parti politikac›lar›n›n, Cumhuriyetçilerin savafl sürümüne muhalefet oluflturmas›n› beklediler. Birçok kesim, ve bana kal›rsa savafl karfl›t› hareketi yönlendiren güçlerin büyük ço¤unlu¤u, bu perspektifi takip ettiler.


14 Savafl›n bafllamas›na kadar süren dönemde Demokrat Parti politikac›lar› savafla karfl› olduklar›n› söylediler. Onlar›n savafl karfl›tl›¤› ABD emperyalizmine muhalefet etmekle de¤il Birleflmifl Milletler taraf›ndan sunulan çözümlerin promosyonlu¤unu yapmakla s›n›rl›yd› elbette. Ço¤u durumlarda da “belki de savafla gitmeliyiz ancak bu BM’nin deste¤iyle olmal›, ABD savafla tek bafl›na girmemeli” fleklinde durufllar› öne sürdüler. Savafl bafllar bafllamaz da hep bir a¤›zdan, “Art›k savafla muhalefet olamay›z. Baflkumandan›m›z›n [Baflkan›n savafl döneminde ayn› zamanda baflkumandan olmas›ndan dolay›] arkas›nda birleflmeli ve askerlerimizi desteklemeliyiz” dediler. Bunu söyleyenler en ileri gelen Demokrat Partili politikac›lar, meclis üyeleri ve senatörlerdi. Bunlar›n büyük bir k›sm› savafla karfl› seslerini yeterince yükseltmeyenlerdi zaten. Ancak savafl›n bafllamas›yla seslerini, yükseltmifl olduklar› yerden tamamen çekip, tümden sessizli¤e düfltüler. Böylece Demokrat Parti’nin kuyru¤una tak›lm›fl, DP’nin belli bir muhalefeti yükseltmesini bekleyen bir çok aktivist ve örgüt de ayn› tavr› tak›nd›lar. Aç›k ki bu kesimler DP’nin de ayn› emperyalist politikalar› on y›llard›r yürüttü¤ünün ve bu politikan›n ortak olarak iki parti taraf›ndan uyguland›¤›n›n, bir partinin di¤erinin karfl›s›nda olmas› gibi bir durumun bu noktada ortadan kalkt›¤›n›n fark›nda de¤il. -Sizce Amerikan halk›n›n “Bir Sonraki Irak” savafl›na, Suriye, ‹ran, veya K. Kore’ye aç›labilecek bir savafla tepkileri ne olur? - fiöyle bir problemin oldu¤unu düflünüyorum: Bir bak›ma Afganistan ve Irak’a yap›lan sald›r›larla yeni bir dünya savafl› açm›fl oldular. Ancak birçok kesim bunu tan›mamakta ve halen emperyalist sistemi bir bütünsel sistem olarak karfl›lar›na alm›fl de¤iller. Bu yüzden her yeni hedef ve sald›r›yla birlikte sözkonusu olan bir e¤itim süreci öne ç›kmaktad›r. Halk› bu bölgelere ve iflin esas›nda nelerin oldu¤una dair e¤itmenin süreci kendisini dayat›yor. Görülen o ki bir sald›r›n›n di¤erini bunu da baflka birisinin takip etmesiyle “seri sald›rganl›k” gerçekleflmektedir. (Emperyalizm sistem olarak karfl›ya al›nmad›kça ve “sald›rganl›k serisi” bu çerçevede ele al›nmad›kça) bugün Irak savafl›na karfl› ç›kan halk›n yar›n otomatik olarak di¤er bir savafla karfl› ç›kacaklar›n› bekleyemeyiz. -Amerikan devrimcilerinin “S›radaki Irak”› engellemek için halk› harekete geçirebilmeleri yönünde neleri yerine getirmeleri gerekiyor görüflünüzce? - Emperyalizm üzerinde yo¤unlaflan bir önderli¤in olmas›n›n flart oldu¤u düflüncesindeyim. Sadece sald›r›lan tek tek ülkeler üzerinde durmak yerine bütünsel olarak emperyalist sistemi hedefi haline getiren bir liderlik. Ayr›ca ABD’deki siyaset ortam›n›n Demokratlar ve Cumhuriyetçiler olarak bu-partizan özelli¤i üzerinde de durmak laz›m. Bir çok kesim savafl›n kayna¤›

21 olarak sa¤ kanad›, Bush hükümetini görmekte. Sanki di¤er burjuva politikac›lar›n baflka bir yöne götürecekleri yan›lg›s› var. Bu perspektif emperyalizm kavram›n› içine almamaktad›r. Takip edilen [sald›rgan] politika sadece Bush hükümetine özgün bir durum de¤ildir. Bunun bir parças› olarak flu gerçeklik vard›r: Amerikan solu Siyonizm ve Siyonizmin ABD d›fl politikas›ndaki belirleyici rolü noktas›nda oldukça zay›f. Belki de bu konuda dünyan›n en zay›f hareketi. D›fliflleri Bakanl›¤›, Beyaz Saray’daki politika liderlerinin, thinktank’lerin (politika teorisyenlerinin), ABD emperyalizminin ve hegemonyas›n›n promosyonlu¤unu yapan önemli örgütlerin listesine bir göz at›lacak olursa, bunlar›n yüzde doksan›n›n arkas›nda uzun bir Siyonizm kayd›n›n oldu¤u görülecektir. Bunlar›n belli bir kesmi haliyle Yahudi Siyonistler. Ancak büyük

yerlere gönderilmelidirler. Bahsetti¤im bu kesimler ayn› zamanda ABD Kongresini ve politikas›n› etkilemek için u¤raflan büyük lobiler aras›nda seçimlerdeki adaylara en çok para harcayan kesimler. ABD siyasi oluflumlar› içinde onlar›n sahipli¤i alt›na geçen bölüm o kadar genifl ki hayal edebilece¤imizin üzerinde. Geçen y›l içerisinde iki kongre üyesi, Kalifornia’dan McKinney ve Alabama’dan baflka bir üye, görevlerinden azledilmifllerdir. Bu üyeler savafl karfl›t› harekete önayakl›k ediyorlard›, AfrikanAmerikal›lard› ve Siyonist lobisiyle ve savafl planlar›yla uyuflmuyorlard›. Bunun üzerine bahsetti¤im muhafazakâr kesimler küçük seçim bölgelerine milyonlarca dolar aktararak, hiçbir siyasi meflruiyeti olmayan rakipleri karfl›lar›na ç›kararak, ve di¤er her yolu deneyerek

bir kesimini de H›ristiyan Siyonistler oluflturmakta. H›ristiyan Siyonistler dünyan›n baflka taraflar›nda henüz pek bilinmeyen yeni bir fenomen ABD için. Bunlar Amerikan muhafazakâr sa¤ kanad› içinde ç›kan ve Siyonizmi arkalayan H›ristiyan hareketler. Bir ço¤u asl›nda öncelerden anti-Semitik ve Yahudi karfl›t› olmakla suçlanm›flt›r. Ancak kendilerinin siyasi perspektifleri, onlar› ‹srail devletinin arkas›na getirmifl ve kapsaml› bir flekilde ona destek olmalar›n› dayatm›flt›r. Bu kesimin aras›nda oldukça Siyonizm yanl›s› neo-muhafazakârlar da bulunmakta. Tüm bu kesimler, Filistin halk›n›n haklar›na belli bir sayg›nl›k ve inan›rl›k getirdi¤i inanc›yla, Bush’un “Yeni Yol Haritas›”na bile karfl› ç›kmaktalar. Onlara kal›rsa tüm Filistin halk› iflgal alt›ndaki topraklardan ç›kart›lmal› ve baflka

bu kongre üyelerini bir kenara ittiler. Elbette bu kiflilerin yerleri ‹srail devletine büyük paralar›n aktar›lmas›ndan yana olan kifliler taraf›ndan doldurulmufltur. Bu durum savafllar›n nas›l planland›¤› ve gelifltirildi¤i noktalar›nda oldukça belirleyicidir. Ariel Sharon ve ‹srail’deki Siyonist oluflumun Saddam Hüseyin rejiminin üzerine gidilmesi taraftar› olduklar›, bir s›r de¤il. Bunu hatta 11 Eylül’ün ilk haftas›ndan bafllayarak savunuyorlard›. Yine flafl›lmayacak flekilde, Bush’un hedefi oluflan öfkenin –do¤al olsun manipülasyon sonucu oluflan suni öfke olsun- Irak üzerinde yo¤unlaflmas›yd›. Afganistan on bir elemeydi. Irak bu dönemki as›l hedeflerdendi. Petrolün bu savafltaki motive edici rolünü tan›mak kolay. Ancak bu savafla giderken geride baflka motivasyonlar›n da oldu¤unu görmek gerek.

1-14 A¤ustos 2003 Ortada “seri sald›rganl›k” meselesi var. Ancak “baflka bir savafl cephesi daha bulal›m” kayg›lar›nda, baflka alanlara zorbal›klar›n› götürmede insanlar›n dikkatlerini Irak’tan uzaklaflt›rma amac› da vard›r. -Böylesi karanl›k bir görünüm içerisinde, sizce ABD’deki direnifl hareketinde umutlu bir boyut var m›? -Milyonlarca insan sokaklara döküldü bu dönem. 20 Mart’ta, savafl›n ilk günü, ABD çap›nda 700 de¤iflik flehirde eylemler oldu. Bunlar›n bir k›sm› hakikaten güçlüydü. San Fransisko’da oldu¤u gibi. ‹ki boyunca San Fransisko alt üst edildi. Bütün flehir durdu. Tüm iflyerleri, ulafl›m, hemen her fley kapand›. Böylesi bir eylem boyutu beklenmiyordu. Halk kendisini çok iyi hissetti. Bu, insanlara bir fleylerin yap›labilece¤i hissini kazand›rd›. Bu eylemlerden ö¤renmeliyiz. Dalga burada duracak de¤il. Giderek geniflleyecektir. O yüzden gelecek seferlerde daha iyisini yapabilmeliyiz. - Medya alan›ndaki çal›flmalarla içiçesiniz. Medya tekellerinin ezici varl›¤› karfl›s›nda sizce halk›n kendi medya yap›lar›n› oluflturma çabalar› yeterli mi? - Ne yaz›k ki hay›r. Bir tak›m yerinde inisiyatifleri, televizyon alan›nda olsun, radyo alan›nda olsun ve yaz›l› bas›n alan›nda, ele ald›¤›m›z› san›yorum. Ancak elimizdeki medya araçlar›yla ulaflt›¤›m›z kesimler zaten kendileriyle o ve bu flekilde iliflkide oldu¤umuz kesimler. Daha genifl kesimlere yeterince ulaflamamaktay›z. Bu en büyük problemlerden birisi. Ana medya alanlar›n›n emperyalizm yanl›s› güçler taraf›ndan kontrol ediliyor olmas›, sadece onlar›n görüfllerini yay›nlamas› bak›m›ndan bir problem de¤il. Ayn› zamanda da alternatif medyan›n önünde materyallerin da¤›t›m› noktas›ndaki s›k› kontrolleri mevcut. Bu, üzerinde çal›flt›¤›m›z esas noktalardan birisi. Uydu ve kablolu televizyon arac›l›¤›yla ulafl›m noktas›nda bir tak›m baflar›lar elde etmifl bulunuyoruz. Gazete alan›nda da bir tak›m geliflmeler var. Bunlar önemli ad›mlar. Ulusal Radyo, Pasifik Radyo A¤›, Özgür Söylem Televizyonu önemli halka ulafl›m noktalar› olmufllard›r. -2003 Selanik Direnifl Kamp› hakk›nda edindi¤iniz izlenim ne oldu? -Çok olumlu. Her bir yandan, bu kamp özelinde özellikle Avrupa’dan, aktivistlerin birli¤ini yükseltmek, antiemperyalist cepheyi kurmak, ve sadece bir ülkeye yap›lan sald›r›ya karfl› ç›kmakla yetinmemek küresel harekete yap›lan önemli bir katk›d›r. ABD’li halk›n bunlar› gözlemlemesi, tecrübesinden ö¤renmesi, ona destek vermesi ve kat›lmas› gerek. Böylesi çal›flmalar›n yayg›nlaflt›r›lmas› önümüzdeki ad›m olmal›. Önümüzde büyük bir e¤itim görevi var. Birçok eylemle topra¤›n sapanlan›p de¤ifltirilebilece¤ini gösterebiliriz ve daha bilinçli ve yüksek bir anlay›flla ileri do¤ru yol alabiliriz. Aksi durum büyük bir tehlike demektir.


1-14 A¤ustos 2003

22

14

Irak’ta iflgalciler kayg›l›

Amerikan ve ‹ngiliz emperyalistlerine ba¤l› iflgal güçleri, Saddam’› 21 günde devirip, ülkeyi iflgal etmeleriyle övünürken, Irak halk›n›n çeflitli kesimlerinin iflgalcilere karfl› direnifle devam etmeleri, emperyalistleri kayg›land›r›yor. Rumsfeld’in aksine ABD Merkez Kuvvetler Komutan› John Abizaid’in sarf etti¤i “… Irak’ta gerilla savafl›yla karfl› karfl›yay›z ve giderek daha organize olan bu direnifli bast›rmak için taktik belirlemeliyiz” sözleri, ABD’nin esas korkusunu ifade etmektedir. Örgütlü bir direnifl. Zira kendileri de biliyor ki, direnifl ve savafl, örgütlü bir güçle gerçeklefltirilirse kendileri için yenilgi kaç›n›lmazd›r. Korkuyorlar, çünkü Irak’taki yenilgileri hem dünya hegemonyas› emellerinde önemli bir gedik olacak, daha da önemlisi Irak halk›ndan dünya halklar›na verilen aç›k bir mesaj niteli¤i tafl›yacakt›r. (“Kaybedemeyiz, çünkü bunu kald›ramay›z.”

Emekli Büyükelçi Martin Indyk) Son süreçte Irak’ta yaflanan önemli bir geliflme de Saddam’›n o¤ullar› Uday ve Kusay’›n öldürülmesi oldu. Tabi Hüseyin

Solomon Adalar›nda kabus sürüyor: GÜNDEMDE S‹LAHLI ‹fiGAL VAR Bir zamanlar “Mutlu Adalar” olarak adland›r›lan, Avustralya’n›n kuzey bat›s›ndaki Solomon Adalar› yeni bir iflgalin ilk ad›m› olacak bir konu ile gündeme geldi. Eski bir ‹ngiliz sömürgesi olan ve 1978’de “ba¤›ms›zl›¤›n›” kazanan bu Adalar devleti, 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl› döneminde ‹ttifak Güçleri ile Japonya aras›nda nokta savafl›na dönüfle sahne olmufltu. fiimdi Solomon’a asker gönderen Avustralya, Fiji ve Yeni Zelanda için bu iflgal, Solomon Adalar›n›n dünya tarihinin deprem merkezi oldu¤u 2. Emperyalist Paylafl›m Savafl›ndan beri Güney Pasifik’teki ilk silahl› hareketi olacak. 500 bin nüfusuyla Melanezya halk› 4 y›ld›r Malaita ve Guadalcana Adalar› aras›ndaki iç savafl nedeniyle çok ac›lar çekmifltir. Solomon adalar›nda 1990’lar›n ortalar›nda etnik çat›flmalar bafllam›fl, Adada 2000 y›l›nda darbe

düzenlenmiflti. Geçti¤imiz hafta Solomon Baflbakan› Allan Kemakeza, Avustralya’ya giderek Baflbakan John Howard ve D›fliflleri Bakan› Alexander Downer ile görüfltü. Ve bu görüflmenin sonunda Yeni Zelanda ve Fiji ile birlikte asker gönderilmesi konusunda anlaflmaya var›ld›. Durumun ciddiyetini ise Yeni Zelanda D›fliflleri Bakan› Phil Goff’un sözlerinden anlamak mümkün: “Böylesi bir yard›m, efli görülmemifl olacakt›r.” “‹syanlar› bast›ramad›¤›” gerekçesiyle Solomon Adalar› hükümetinin Avustralya Hükümetinden yard›m istemesinin ard›ndan 24 Temmuz’da yaklafl›k 2 bin Avustralya askeri Adaya gönderildi. Askerlerin bir bölümü 13 uçakla baflkent Honiara havaalan›na indirildi. 3 saat sonra da 600 asker daha tafl›yan Avustralya donanmas›na ait savafl gemisi de Adaya ulaflt›.

kardefllerin öldürülmesinin önemi ve anlam› kimin taraf›ndan bak›ld›¤›yla da ba¤lant›l› olarak de¤ifliyor. Evet, onlar›n öldürülmesi önemli ve anlaml›d›r çünkü; ABD ve ‹ngiliz emperyalistleri her f›rsatta, Irak’ta süren direniflin Saddam taraf›ndan örgütlendi¤ini ifade ederek, dünya halklar›n› yan›ltmay› amaçl›yordu. Bir diktatörün önderlik etti¤i savafla karfl› halklar›n tepkisinin farkl› olaca¤›n› hesapl›yorlar ve böylece böylesi bir diktatörün karfl›s›nda “meflruluklar›n›n” da argümanlar›n› yaratmaya çal›fl›yorlard›. Ama onlar› yan›tlayan yine Irak halk›n›n direnifli oluyor. Uday ve Kusay’›n kamuoyunda çokça tart›fl›lan cesetlerinin foto¤raflar›n›n yay›nlanmas›n›n ard›ndan üç ABD askerinin Irakl› direniflçiler taraf›ndan imha edilmesi, bu iddialara yan›t oluyor. Ayr›ca ceset foto¤raflar›n›n yay›nlanmas›yla verilmek istenen “direnenlerin sonu budur” mesaj› da yan›tlan›yor bu sald›r›yla. Bu ölümler, ABD ve ‹ngiliz emperyalistlerince öylesine büyültülmüfltür ki; ‹ngiltere Baflbakan› Blair: “Saddam’›n o¤ullar›n›n ölümü, yeni Irak için büyük bir günü iflaret ediyor” sözleriyle iki Jr. diktatör cesedinden ne büyük mucizeler beklediklerini ve ne güç durumlarda olduklar›n› ifade etmifltir. Zira Arap halklar› ölüme ve ölümün yüzüne öylesine al›fl›kt›r ki, bunun onlar›n yaflamlar›nda (onlar›n anlayamayacaklar› kadar) ne kadar derin bir yeri oldu¤unu her fleyi unutsak da Irak’a yönelik son iflgal sald›r›s›ndan biliyoruz. Onlar bu görüntülerin çok daha kanl›s›n›, hem de foto¤raflardan da de¤il, hem de öyle Saddam’›n o¤ullar›n›nkini de de¤il, kendi çocuklar›n›n kollar›, bacaklar› kopmufl görüntülerini, parçalanm›fl cesetleri gördüler.

✘ ABD’N‹N TUTUKLULARA DAVRANIfiI ‹NSANLIK DIfiI Uluslararas› Af Örgütü, ABD askerleri taraf›ndan gözalt›na al›nan Irakl›larla yapt›¤› görüflme sonras›nda, tutuklulara yap›lan muamelenin insan haklar›na ayk›r› oldu¤una karar verdi. Af Örgütü’nün haz›rlad›¤› raporda tutuklular›n uzun süre uykusuz b›rak›ld›¤›n› ve ac› veren pozisyonlarda durmaya zorland›¤› belirtildi. Ayr›ca gözalt›ndakilerin çad›rlarda afl›r› s›cakta tutulduklar›, kamplarda suyun yetersiz oldu¤u, tutuklular›n iki aydan beri giysi de¤ifltirmedikleri de saptand›. 13 Haziran’da Ebu Garib Hapishanesi’ndeki çad›rda tutulan bir Irakl›n›n ölü bulunmas›n›n da ABD askerlerinin tutuklulara yönelik kötü davrand›¤›n› do¤rulad›¤›na iflaret ediliyor.

Ama bu görüntüler teslim olmay›, “uslanmay›” de¤il, nefreti uyand›r›yor onlarda. Çünkü bu görüntülerin sahiplerini de yarat›c›lar›n› da biliyorlar. Bugünkü direnifl de bunun kan›t› de¤il mi? Bu arada Yani Uday ve Kusay’›n öldürülmesi Irak direniflinin önünde engel olmayacakt›r. Belki de afla¤›daki al›nt›da dikkat çekildi¤i gibi Irak halk›n›n direniflinin önünü bir kez daha açacakt›r. “… sadece Saddam yanl›lar›n›n de¤il, bütün Irak direniflinin morali, hiç olmazsa görsel kan›tlarla bozulmal›yd›. Dahas›, foto¤raflar yay›nland›ktan sonra da inanmayanlar var. Bence onlar hakl›. Çünkü, Uday ve Kusay öldürülmüfl olabilir. Ama ABD, Uday’la Kusay’› öldürürken, sadece diktatörün iki o¤lunu fiziki olarak ortadan kald›rmay› amaçlam›yordu. ABD, uzunca bir süredir kendisine siyasi ya da askeri olarak karfl› ç›kan bir ruh halini, bir anlay›fl›, yani Irak’›, Irak direniflini, fiii muhalefetini, Sünni karfl›tl›¤›n›, iflgale karfl› direnifli öldürmeyi amaçl›yor. …Uday’la Kusay bu ruhun, bu anlay›fl›n, yani direniflin simgesi, maddi iflareti ya da bayra¤› filan de¤iller ki! Aksine belki de Uday ve Kusay’›n ölümleri, ABD’nin Irak direnifline yap›flt›rmak istedi¤i Saddam yanl›s› etiketi söküp atarken, direnifli daha ba¤›ms›z hale getirdi. Boomerang etkisine iyi bir örnek: cinayetin hemen ertesi günü, üstelik Musul’da üç Amerikan askerinin öldürülmesi. Cesedin foto¤raf›n› yay›nlayarak da foto¤raf›n cesedini yay›nlam›fl oldu. Görüntünün iktidar› ile iktidar›n görüntüsünün sa¤lanamayaca¤›n› ö¤reniyoruz.” (Rag›p Duran)

KOLOMB‹YA’DA

FARC EYLEMLER‹ Kolombiya’da silahl› mücadele yürüten Kolombiya Devrimci Silahl› Güçleri’ne (FARC) ba¤l› gerillalar›n elinde bulundu¤unu iddia etti¤i rehineleri “kurtarmak” için operasyon düzenleyen Kolombiya devletine ba¤l› asker ve özel güvenlik birimleri operasyondan kay›p vererek ayr›ld›. 1’i asken 7 güvenlik görevlisi ölürken, 4 askerin de yaraland›¤› bildirildi. Polis yetkilileri, FARC gerillalar›n›n yollara barikat kurarak rehin ald›klar›na iliflkin istihbarat üzerine düzenlenen operasyonda, baflkent Bogota’n›n 190 km bat›s›nda, Quinciha ve Anserma kentleri aras›ndaki bölgede güvenlik güçlerine atefl aç›ld›¤›n› iddia ettiler. 22 “rehineyi” kurtard›klar›n› ifade eden yetkililer, ellerinden kaçan gerillalar›n arkas›na düfltüklerini de aç›klad›lar. Ancak “Ava giden avlan›r” hesab›, gerillalar›n pefline düflen polisler, ormanl›k alanda pusuya düfltüler. Ç›kan çat›flmada 6 polis ve 1 asker öldürüldü. Polis güçleri hala “kaçan” gerillalar›n peflinde…


23

14

1-14 A¤ustos 2003

Nepal’de bar›fl görüflmeleri tehlikede

Nepal’de geçen ocak ay›ndan beri süren “Bar›fl Görüflmeleri” sürecinde yaflanan belirsizlikler ve hükümetin, demokratikleflme ad›mlar›n› sürece yayma tavr›na karfl› Nepal Komünist Partisi (Maoist), görüflmeler için Baflkent Katmandu’da açm›fl olduklar› irtibat bürosunu kapatt›. ‹rtibat bürosunun kapat›lmas›n›n resmi nedenini temsilcili¤in güvenli¤inin sa¤lanmamas› olarak aç›klayan NKP(M) yetkilile-

ri, son günlerde tutuklanan alt düzey kadrolar›n›n da derhal serbest b›rak›lmas›n› istediler. Üç hafta önce kurulan irtibat bürosunun bafl›nda bulunan Baburam Bhattarai NKP(M) ad›na görüflmeleri yürüten heyetin de baflkan›yd›. Nepal’de rejime karfl› y›llard›r silahl› mücadele veren Nepal Komünist Partisi (Maoist) gerillalar›n›n, bütün sald›r›lar› durdurduklar›n› ve hükümet taraf›ndan daha önce önerilen bar›fl görüflmelerine kat›la-

caklar›n› geçen ocak ay›nda bildirmesi, ülkede bayram havas› esmesine neden olmufltu Nepal Komünist Partisi’nin (Maoist) gerilla lideri Pushpa Kamal Daha (Prachanda), konuyla ilgili olarak yapt›¤› aç›klamada, “1 fiubat gününden itibaren bütün sald›r›lar›m›z› durduruyor, hükümet taraf›ndan daha önce önerilen bar›fl görüflmelerine kat›laca¤›m›z› belirtiyoruz” diyerek, bar›fl görüflme önerilerine kat›lmalar›n›n her iki güç aç›s›ndan yeni bir sürecin bafllang›c› olaca¤›n› belirtmiflti. Nepal Komünist Partisi (Maoist), hükümetle süren ateflkes ve görüflmelerin amac›n› “kitleleri politik mücadeleye daha çok seferber etmek, tüm partilerin kat›ld›¤› bir konferans ile geçici bir hükümet kurmak ve seçimle oluflturulmufl anayasal bir meclisin yarat›lmas›” fleklinde ifade etmiflti.

Dünyadan Notlar ABD: “Direnifli küçümseyerek aptall›k yapt›k”

IRAK’TA D‹REN‹fi BÜYÜYOR ABD’nin hegemonyas›n› sürdürme politikalar›n›n ald›¤› biçimi, Irak sald›r›s› ve iflgali ile birlikte daha net görmeye bafllad›k. Bu politikalar emperyalizmin gerici niteli¤ini ortaya koymas› bak›m›ndan önemlidir. Bilindi¤i gibi, özellikle 90’l› y›llar kapitalizmin sosyalizme karfl› zaferinin ilan edildi¤i ve bu sistemin eflitlikçi, özgürlükçü bir gelece¤e do¤ru evrilmekte oldu¤u propagandas› ile geçildi. fiimdi ise, özellikle ABD politikalar›yla bu zafer ilan›n›n, kapitalizmi kutsama çabalar›n›n bofl oldu¤u daha da ortaya ç›km›fl oldu. Emperyalizm emperyalizmdi, kapitalizm kapitalizmdi. S›n›f savafl› hükmünü sürdürüyordu. Günümüzde, emperyalizmin proletarya karfl›t› birlikteli¤i kendi içinde yaflad›¤› ç›kar çat›flmalar› nedeniyle sanc›lar yaflamaktad›r. Unutmamal›y›z ki, emperyalizmin gerçek ortakl›¤› proletaryaya, onun s›n›f savafl›m›na, onun gelece¤i kazanma gücüne karfl›d›r. Bununla birlikte, her ortakl›k gibi bu ortakl›¤›n da çeliflkileri ve açmazlar› vard›r. Emperyalizm de ç›kar çat›flmalar› ile birlikte bir ortakl›kt›r. Bugün gördüklerimiz bunun ne kadar do¤ru oldu¤unu ispatlamaktad›r. Ortado¤u politikalar› üzerinde Irak sald›r›s› ile gündeme gelen emperyalistler aras› anlaflmazl›k, özellikle ABD emperyalizmi aç›s›ndan oldukça önemli bir geliflmeyi içeriyor. ABD hegemonyas›n›n di¤er emperyalist devletler taraf›ndan sonsuza dek kabul görmeyece¤i, ç›kar çat›flmalar›n›n kal›c› oldu¤u, emperyalistler aras› uyumun pürüzsüz olmad›¤› bir kez daha a盤a ç›kt›. Ger-

çekte, ekonomik ve politik birçok meselede ciddi anlaflmazl›k zaten bulunuyor. Ancak, Irak’a emperyalist sald›r› ve iflgal ile gündeme gelen Ortado¤u politikalar› bu anlaflmazl›klar›n seviyesini göstermesi bak›m›ndan önemlidir. ABD herfleye ve herkese ra¤men egemenlik haklar›n› s›n›rs›z kullanma politikas›n› sürdürmeye esas olarak devam ediyor. Irak’taki emperyalist iflgal ve özellikle petrol kaynaklar›n› “kontrol” alt›na alma konusunda Avrupal› emperyalistlerle ve Rus emperyalizmi ile anlaflm›fl olan ABD, halen BM “flemsiyesini” kabul etmemekte. Ekonomik ç›karlar› konusunda Irak’a sald›r›ya karfl› ç›kan di¤er emperyalist devletlerin ABD ile, G-8 zirvesinde ve Rusya’daki görüflmelerle anlaflm›fl olmas› özde bir fley de¤ifltirmiyor. Nihayetinde, tüm emperyalist devletler proletarya ve ezilen halklara karfl› birlik içindedirler. Ancak bu birliktelik emperyalist devletlerin mülkiyetçi ideolojisi nedeniyle kaypakt›r, esas olarak dengesizdir. fiimdiki anlaflma da ç›kar çat›flmas›n›n kaypak zemininde bulunmaktad›r. Bununla birlikte, hiçbir zaman emperyalist devletlerin kendi aralar›ndaki anlaflmazl›klar›n bu sömürü ve talan düzeninin sonunu getirece¤i yan›lg›s›na düflmemek gerekir. ABD’nin amac›, Ortado¤u gibi stratejik önemi büyük bir bölge üzerinde egemenli¤ini esas olarak kabul ettirmek ve emperyalist karfl›tlar›n› etkisiz hale getirmektir. ABD’nin bu politikalar› mevcut sistemin temel tafllar›n› da zorlamaktad›r BM karar›na gerek duymayarak Irak’›

✘ ABD KEND‹ HALKINDAN DA KORKUYOR Dünya halklar› için en büyük tehlike durumunda olan ABD emperyalizmi, “terör” bahanesiyle tüm dünya halklar›n› tehdit ederken “kendi” halk›na karfl› olan korkusunu da iç güvenli¤e ay›rd›¤› 28.5 buçuk milyar dolarl›k fonla gösterdi. Ayn› zamanda 11 Eylül sonras› artan güvenlik endiflelerini yans›tan kanun tasar›s›na Senato’dan yaln›zca bir red oyu ç›kt›. Dünya halklar›n›n bunca nefret etti¤i ABD, ülkesine yönelik sald›r›lar›n olabilece¤ini de hesaba katmadan edemiyor. 2004 bütçesinden ayr›lan fonun büyük bölümü, ülke s›n›rlar›n›n korunmas›na tahsis edilirken, tafl›mac›l›k ve ulafl›m güvenli¤i için de 5 milyar dolar ayr›l›yor. Fonun geri kalan k›sm› itfaiye, polis ve arama kurtarma görevlileriyle, federal hükümet birimlerinin e¤itimi için kullan›lacak.

iflgal eden ABD ve ‹ngiltere, di¤er emperyalistlerin bu yönlü istemlerini esasta geri çevirmeye devam etmektedir. Genifl kitlelere mevcut sistemin adaletini sorgulatan bu politika, di¤er devletleri de etkilemektedir. BM, tüm emperyalist politikalar›n bir parças› olmas›na karfl›n ABD taraf›ndan yeterli bulunmuyor. Kendi parças›n› dahi engel gören bir politik yaklafl›mla ABD, içinde bulundu¤u açmaz› ortaya koymaktad›r. Irak direnifli bu açmaz› büyütmektedir. Saddam’›n o¤ullar›n›n öldürülmesinden hemen sonra direnifli kiflilere ba¤layan yaklafl›mlar yine hüsranla karfl›laflt›. Bu yaklafl›mlar gerçe¤in özünü de¤il, görüneni esas almaktad›r. ‹stemlerinin gerici karakteri nedeniyle gerçe¤i çarp›k görenler öngörülerde baflar›l› olamazlar. Irak’ta büyüyen bir direnifl var. Bu direniflin nedeni Saddam ya da kurmaylar› de¤ildir. Bu direniflin nedeni Irak’›n iflgal alt›nda bulunmas›d›r. ABD karfl› karfl›ya bulundu¤u direniflin gücünü kabul etmeye ve bu noktada ileri hamleler yapman›n zorunlulu¤una inanmaya bafllad›. Irak’taki iflgalin karfl›laflt›¤› zorluklar, ayn› zamanda ABD’de kitlelerin yönetime karfl› tepkilerine neden olmaktad›r. ABD’nin önem vermek zorunda oldu¤u bu tepki, esas olarak ABD askerlerinin karfl› karfl›ya bulundu¤u direniflten beslenmektedir. Direnifl, ABD ordusunda kay›plara neden olmakta ve Irak halk›n›n anti Amerikanc› duruflunu ortaya koymaktad›r. ABD yönetiminin Irak halk›n›n ABD ordusuna ve yönetimine kucak açaca¤›, Saddam diktatörlü¤ünün y›k›lmas› ve sa¤lanan “özgürlük” nedeniyle iflgal yönetimine destek verece¤i propagandas›, direniflin geliflmesine paralel, etkisini önemli oranda yitirmifl durumdad›r. ABD’nin bu politikas›n›n tutmayaca¤›, Irak halk›n›n iflgale r›za göstermeyece¤i öteden beri savundu¤umuz bir gö-

rüfltür. Emperyalizm her sald›r› ve iflgal hareketinde ayn› argümanlar› kullanm›flt›r. Ama, biliyoruz ki, hiçbir iflgal, iflgalcinin istedi¤i gibi sonuçlanmam›flt›r. Bugün Irak direniflçileri ABD’yi ayn› noktaya sürüklemektedir. ABD’nin iflgal politikas›ndan vazgeçmeye raz› olmayaca¤› aç›kt›r. Bunu, büyüyen direnifl ve artan kay›plar sonras›nda ABD’nin di¤er devletlerden asker isteme politikas›ndan rahatl›kla ç›kartabiliriz. Nihayetinde, Irak iflgaline son vermek ABD aç›s›ndan “yenilmezlik” imaj›n›n y›k›lmas› demek olacakt›r. Gücü bu noktaya gelmifl bir emperyalist güç için kabul edilecek en son fley budur. Bugün di¤er emperyalistlerin de ayn› noktada bulundu¤unu söylemeye gerek yok. Çünkü, zafer kazanan bir halk direnifli, tüm emperyalistler için katlanmas› zor bir durumdur. Di¤er yar›-sömürgelere örnek bir direnifl emperyalistler için her zaman bir kabus olmufltur. Böyle bir yenilgiyi onlar da istemeyecektir. Bununla birlikte, ABD’nin içinde bulundu¤u zorluk, di¤er emperyalistler için tercih edilir bir durum da de¤ildir. Fransa ve Almanya ç›kar karfl›tl›klar› nedeniyle Irak’a asker gönderme tekliflerini reddettiler. ABD yönünü yine uflaklar›na çevirdi. Türk devletinin de bu politikaya uygun ad›mlar atmakta oldu¤unu görüyoruz. Bu yeni açmazlar›n, yeni ciddi sorunlar›n oluflmas› ve geliflmesi demek olacakt›r. Bölgedeki gerici istikrar›n tek koflulu azg›n bir terördür. Ve bilindi¤i gibi, direniflin ebesi her zaman bask› olmufltur. ‹flte ABD yönetiminin savafl kurmaylar›n›n “Irak’taki direnifli küçümseyerek aptall›k yapt›k” aç›klamas›, askeri yönetimle oluflturulan bask›n›n yeterli olmad›¤› görüflünü yans›tmaktad›r. Bu da Ortado¤u’da yeni ve bölgeyi önemli oranda etkileyecek daha büyük bir direniflin habercisi olarak yorumlanmal›d›r.


1-14 A¤ustos 2003

14

24

Cellat “kopar›p ald›¤›n›” sans›n, oysa biz hiç birbirimizden ayr›lmad›k*

...Mektubunu bu cuma günü ald›m. Mektup alman›n, yaflad›¤›m›z koflullar› tüm detaylar› ile yaflayan, bilen birisi olarak ne anlama geldi¤ini, neler yaflatt›r›p, hissettirdi¤ini anlam›fls›nd›r. Dolay›s›yla uzun uzad›ya üzerinde durmak gereksiz. Yaflad›¤›m›z koflullar bizlere ufac›k bir notun, notta ifade edilmeyenlerle birlikte neler anlatt›¤›n› biliyoruz. Neredeyse yeni bir dil, yeni bir iletiflim sistemi oluflturmam›z› sa¤lad› yaflan›lanlar/yaflad›klar›m›z. Yaflan›lanlar›n yo¤unlu¤uyla birlikte geliflen ve geliflmesine devam eden insans› yan›m›z, insanlaflma yürüyüflümüz belki ayn› yo¤unlukta, onlar› birebir aktarabilen bir süreci ad›mlam›yor kimimiz için. Ancak dedi¤im gibi bunlar›n flimdilik hiçbir önemi yok. Bir yoldafl sesi duy-

mak al›p nerelere götürüyor bizleri. Zaman zaman gelen mektuplar›n etkisine öyle bir giriyorum ki bir süre sonra gözler okur gibi yapmas›na ra¤men beyin baflka buluflmalar›, baflka an›lar› yafl›yor. Kopar›p al›yor, bilinmez diyarlarda yaflan›lan bir görüngü kazan›yor. Bilinmez diyarlar dedi¤imden kastetti¤im salt fiziksel mekan de¤il, as›l olarak da de¤il hatta ço¤u zaman, as›l olan yoldafll›¤›n, insanlaflman›n, insana özgü olan herfleyin k›saca, s›n›rs›zca ve en yal›n haliyle paylafl›ld›¤›, en ar›, en saf haliyle paylafl›ld›¤› bir mekan de¤il. Tahmin edebilece¤in gibi ço¤u zaman fiziksel olarak da¤ bafllar›n›n en nadide mekanlar›n› olufltursa da tablonun as›l yan›, ço¤u zaman d›fl›nda (yani da¤ bafllar›n›n d›fl›nda) her yerde olabiliyor... Bir örgüt evinde siyasal çal›flma ya da teknik çal›flma yaparken, belki bir miting alan›nda cellada hayk›r›rken ve kolkola illa da yürürken, yada bir korsan gösterinin hemen öncesi heyecanla bafllamas›n› beklerken. Ama içinde zindan yok. Çok daha iyi koflullar› olsa da ve zaman zaman an›msamasam da tebessüm ederek, zindan yok art›k. D›flarday›z, beynimizle, yüre¤imizle, tüm benli¤imizle, hapsedemiyor düflman bizi. Sonra bir de bakm›fl›m gözlerim okumay› çoktan bitirmifl, ancak ben farkl› yerden henüz dönüyorum. Bir yoldafl, bir dost sesiyle, bir kufl flark›s›nda ya da yel esintisiyle. Abartmadan, hatta çok, çok, çok küçük bir k›sm›n› yazmaya çal›flt›m düfllerimin. O kadar zenginlefliyor ki, her bir mektup, kart yada biçimi ne olursa olsun, bir yaz›nda. K›sa mektubunu ald›¤›mda ayn› yolculu¤a bir kez daha ç›kt›m. Geri döndü¤ümde de zaten bitmiflti. Elbette tekrar okumak zorunda kal›yorum yaz›nlar›.

Ama daha bir pekifliyor, daha bir yoldafllafl›yor ve kal›c›lafl›yor yaz›nlar böylece, yani çok daha oturuyor her bir sat›r›, anlatt›klar› ve anlatmaya çal›fl›p da anlatamad›klar›ndaki, yoldafl yüreklerinin derinliklerine inmeye çal›flmakta. ‹flte böyle yoldafl, k›saca iflte böyle. Haber alamadan, bir sesini dahi duyamadan gitmen, en az yazamad›¤›n yo¤unluklar içine girmemizi sa¤lad›. Acaba iç yer de¤ifltirme mi diye iyimser olmaya çal›fl›rken henüz muhteflem direniflimizden sonra bir kez dahi göremeden, götürüldü¤ünü ö¤renmek birkez daha yüzyüze getirdi bizleri. K›sa sürede -yanl›fl aktar›mlardan kaynakl› k›smi spekülatif haberler dolaflsa da (iç yer de¤iflimi yaflayan yoldafllar›n da götürüldü¤ü yönlü)- k›sa sürede gördük tabloyu. “Kopar›l›p al›nmaya” çal›fl›lan parçalar›m›z›n kimler oldu¤unu. B›rak dedim kendi kendime cellat öyle sans›n

“kopar›p ald›¤›n›” sans›n. Oysa biz hiç ayr›lmad›k. Herbir parçalar›m›z yoldafllar›m›zla, beyinlerde yafl›yor. Nas›l alabilirler ki. Ne yaparsa da yaps›nlar yaflayacak, klasik deyimiyle “bu can bu tende kald›kça”. B›rak öyle sans›nlar, insanl›ktan, insan olman›n muhteflem harmonisinden, insan olman›n onurundan zerre kadar pay sahibi alamam›fl düflkünler ve yaverleri. B›rak öyle sans›nlar. Geldik ve bulufltuk iflte. Yaz›nlar olmasa da özlemlerimizle de bulufluyorduk ya, bu çok farkl› oluyor. B›rak öyle sans›nlar. (26 Mart 2001) *Muharrem Horoz’un Kand›ra F Tipi Hapishanesi’ndeyken 26 Mart 2001 tarihinde Ölüm Orucu direnifli s›ras›nda yine Ölüm Orucunda olan baflka bir yoldafl›na yazd›¤› mektup.

Muharrem Horoz: 1967 y›l›nda Sivas Divri¤i’de dünyaya geldi. 1989 y›l›nda Trakya Üniversitesi Makina Mühendisli¤i Bölümüne girdi. O dönemde TKP/ML düflünceleriyle tan›flarak gençlik örgütlenmesi olan TMLGB içerisinde mücadele yürütmeye bafllad›. Tutsak düfltü¤ü tarihe kadar Parti’nin birçok alan›nda mücadele yürüttü. 3 A¤ustos 1999 tarihinde tutsak düfltü. Gördü¤ü iflkenceler karfl›s›nda tavr› netti. Düflmana hiçbir bilgi vermedi. Öyle ki devlet ele geçirdi¤i kiflinin Muharrem Horoz oldu¤unu uzun süre tespit edemedi. Bas›na göstererek tan›yanlar›n bilgi vermesini istedi büyük bir çaresizlik içerisinde. TKP/ML MK Yedek Üyesi olan Muharrem Horoz, 2000 y›l›nda bafllayan F Tiplerine karfl› yap›lan Ölüm Orucu direniflinde yer ald›. Defalarca zorla müdahale iflkencesine maruz kalmas›na, bilincini dönem dönem yitirmesine ra¤men son nefesine kadar direnifli sürdürdü. Direniflin 236. gününde flehit düfltü.

12 k›z›l yürek mücadelemizde ›fl›maya devam ediyor 96 Temmuz ve A¤ustos yaz s›ca¤›nda onlar bedenlerini ölüme yat›rd›¤›nda, amaçlad›klar› yere varacaklar›n› biliyorlard›. Devlet, özellikle sisteme karfl› muhalefetin beyin gücü olarak gördü¤ü hapishaneleri, ilk ortaya ç›kard›¤› günden bugüne denetim alt›na almaya çal›flm›flt›r. Bu denetimi k›rabilmek için elinden geleni ard›na koymad›¤›n› da biliyoruz. Bu sald›r›lara karfl› devrimci tutsaklar, gösterdikleri duruflla hiçbir zaman gerçekte esir al›namayacaklar›n› gösterdiler. Eskiflehir tabutluklar›na karfl› bedenlerini ölüme yat›ran Bülent ve Kemal Ertürkler, 96’da onlarca beden ölüme yatarak, Ulucanlar’da, Burdur’da, Buca’da, Ümraniye’de, 19 Aral›k’ta hep bu direniflin simgesi oldu. 96’da SAG ve ÖO direniflleri ile

ölümsüzler kervan›na kat›lan devrimci tutsaklar, 27 Temmuz günü ‹stanbul Sar›gazi Mezarl›¤›’nda Ali Ayata ve Endercan Y›ld›z’›n mezar› bafl›nda yap›lan anmayla an›ld›lar. TUYAB (Tutuklu Yak›nlar› ve Aileleri Birli¤i)’nin düzenledi¤i anmada “96 SAG ve ÖO fiehitleri Ölümsüzdür” pankart› aç›ld›. Hapishaneler direniflinden kesitler sunan “Tecrite, tek tipe, mezar tipine hay›r”, “19 Aral›k katliam›n› unutmad›k, unutturmayaca¤›z”, “2002-2003 ÖO flehitleri ölümsüzdür”... gibi dövizler aç›ld›. Günün anlam ve önemine vurgu yap›lan aç›klaman›n ard›ndan “Devrim flehitleri ölümsüzdür”, “Analar›n öfkesi katilleri bo¤acak”, “Bedel ödedik, bedel ödetece¤iz” vb. sloganlar at›ld›. Sloganlar aras›nda çeflitli marfllar söyleyen kitle, anmadan sonra z›lg›t ve alk›fllarla da¤›ld›.


14

25

1-14 A¤ustos 2003

“B›rak›n bizi, genç ve güçlü oldu¤umuz sürece özgürlük için savaflal›m...” Friedrich Engels

28 Kas›m 1820 y›l›nda Almanya’da bir dokuma fabrikatörünün o¤lu olarak dünyaya geldi Friedrich Engels. Bir sanayi merkezinde yaflayan Engels, daha çocukluk y›llar›nda emekçi halk›n sefaletini gördü. Ondört yafl›na kadar dindar bir havan›n hakim oldu¤u Bremen’deki okula devam etti. 1834’te ise Prusya’n›n en iyi okullar›ndan olan Elberfeld Lisesi’ne geçti. Engels di¤er ö¤renciler aras›nda ola¤anüstü yetenekleriyle

hemen öne ç›k›yordu. Tarih, eski diller ve Alman klasiklerini ilgiyle inceledi. Hiç umulmad›k bir flekilde liseden ayr›lmak zorunda kald›. Liseden sonra ekonomi ve hukuk ö¤renimi yapmak istiyordu ancak babas›, Engels’in tüccar olmas›n› istedi¤i için okuldan ald›. Babas›n›n yan›nda çal›fl›rken bofl zamanlar›nda tarih, felsefe, yaz›n, dilbilim ve özellikle ilk y›llarda ilgisini çeken fliirle u¤rafl›yordu.

1939’da Engels Hegel’in yap›tlar›n› incelemeye bafllad›. Hegel felsefesinde akla uygun olan, diyalektik yöntemdi. Ama idealist oluflu do¤a ve toplumun bilinmesinde bu yöntemin tutarl› bir biçimde uygulanmas›n› engelliyordu. Engels, Hegel diyalekti¤inin temel düflüncelerini toplumsal yaflama uygulamay› denedi. Bremen’de gazetecilikle ilgilenmeye bafllad›. Yazd›¤› makalelerde ilk kez ortaya koydu¤u keskin elefltiri yetene¤i ve kolay anlafl›l›r üslubu daha sonra Marksist ilkelerin genifl kitlelere yay›lmas›nda büyük rol oynad›. 1843 May›s’›nda Londra’da komünizm yanl›s› Alman iflçilerinin “Do¤rular Birli¤i”nin önderleriyle tan›flt›. Do¤rular Birli¤i, Marks ve Engels’in çal›flmalar› sonucu Haziran 1847’de Londra’da yap›lan ilk kongresinde Komünistler Birli¤i ad›n› ald›. Ayn› y›l›n sonbahar›nda ikinci kongresini yapan Birlik, Marks ve Engels’i komünist ilke ve siyasetleri tan›mlayan bir program haz›rlamakla görevlendirdi. Haz›rlanan bu yap›t,

Onlar ayd›nl›k gelece¤in yap› tafllar› oldular Tuncer Mengücek

Günefle koflanlar›n ard›ndan

Ö¤rencilik y›llar›nda tan›flt› devrimci düflüncelerle. 1979 y›l›nda Proletarya Partisi saflar›nda mücadeleye kat›ld›. 4 A¤ustos 1985 tarihinde ‹stanbul’da çal›flt›¤› bir inflaat›n 8. kat›ndan düflerek yaflam›n› yitirdi.

Gün akl›¤›yla ç›kt›k kavgan›n önüne Sonra atefllere verdik sevdam›z›.. mavi denizin, yakamozlar düfltü yüzüne. Munzur, Ça¤›rd› dokuz dü¤ümlü gülü A¤ustos flafa¤›na Ve gece inatlaflm›flt› bütün da¤›n isyan›nda ince bir karanl›k düfler gözlerine sen susars›n o susar ay düfler ovaya y›ld›zlar karanl›¤›n içinde öper namluyu. Keskin bir b›çak a¤z› y›rtar karn›n› azg›n yoksullu¤un dokuzlar›n düflünde. Haydi kalk aya¤a güneflim ilk flafa¤›m böyle gerçekleflecek gelece¤in düflü.

Hasan Ataç 1960’ta Dersim’de dünyaya geldi. Çok genç yaflta tan›flt› devrimci düflüncelerle ve daha henüz mücadele yaflam›nda çok yeniyken tutsak düfltü. 13 A¤ustos 1985’te ‹stanbul’da bir çat›flmada katledildi.

1 A¤ustos fiehitleri 28 Temmuz 1986 tarihinde Do¤an Memeçil komutas›ndaki 10 kiflilik bir Halk Ordusu gerilla birli¤i, Sivas Erzincan Dersim’in kesiflti¤i noktaya yak›n bir bölgeden hareket etmektedir. Birlik gerillaya yeni kat›lan yoldafllar›n› ald›ktan sonra di¤er birliklere kat›lacaklard›r. Bu arada mola verdikleri bir köyde askerlerin y›¤›nak yapt›klar›n› ö¤renirler. O dönem Konferans yap›laca¤› duyumlar›n› alan devlet, Dersim’i yo¤un bir ablukaya alm›flt›r. Askerler de gerillalar› görür ve çat›flma bafllar. Uzun ve çetin bir çat›flma sonunda Do¤an Memeçil, ‹smail Kaya, Yusuf Y›ld›r›m, Ali Demir, Cahit O¤uz, ‹mam Utan, Süleyman Kaya, Yusuf Tosun ve Cumhur ‹çöz flehit düfler.

Ali Karakafl Türkiye’de mücadele yürütürken zorunlu olarak yurtd›fl›na ç›kan Ali Karakafl, A¤ustos 1991’de geçirdi¤i bir trafik kazas› sonucu yaflam›n› yitirdi.

“Komünist Manifesto” bafll›¤›yla yay›nland›. 1864 y›l›nda Marks’la birlikte 1. Enternasyonal’in kurulufl çal›flmalar›na kat›ld›. Bakunin’in temsil etti¤i anarflist ak›mlarla yürütülen mücadelenin bafl›nda yer ald›. Londra’ya geçerek Marksla birlikte Almanya ve Fransa’daki sosyalist hareketlerle yak›ndan ilgilendi. Engels Marks’›n ölümünden sonra onun yar›m kalan çal›flmalar›ndan yola ç›karak Kapital’in 2. ve 3. cildini tamamlad›. Engels’in kaleme ald›¤› en önemli yap›tlar›ndan biri, diyalektik ve tarihsel maddecili¤i sistemli bir biçimde ortaya koydu¤u “Anti Dühring”dir. Yine “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devlet’in Kökeni” adl› yap›t›yla da kapitalizm öncesi toplumlar› sistemli bir flekilde incelemifltir. Marksizm Leninizm Maoizmin ustalar›ndan olan Friedrich Engels, 5 A¤ustos 1895 y›l›nda kansere yakalanarak yaflam›n› yitirdi.

Tarihten Notlar... 1 A¤ustos 1969; Demirdöküm Fabrikas› (Silahtar) iflgal edildi. 6 A¤ustos 1945; Hiroflima’ya atom bombas› at›ld›. 14 A¤ustos 1956; Bertolt Brecht öldü. A¤ustos 1927; Adana Nusaybin demiryolu hatt›nda çal›flan yap› iflçilerinin grevine, askeri birliklerin sald›r›s› sonucu birçok iflçi yaflam›n› yitirdi. 2 A¤ustos 1989; PKK tutsaklar› Hüseyin Ero¤lu ve Mehmet Yalç›nkaya Ayd›n Hapishanesi’ne yap›lan kanl› sürgünde katledildi. 5 A¤ustos 1994; Devrimci Sol savaflç›lar›ndan Güner fiar, Hüseyin Arslan, Özlem K›l›ç, Ba¤c›lar’da katledildi. 13 A¤ustos 1993; Nebi Akyürek, Selma Ç›tak, Sabri At›lm›fl, Mehmet Salg›n, Hakan Kasa ‹stanbul Perpa’da katledildi. 7 A¤ustos 1993; Aysel Malkoç, 7 A¤ustos’ta kaç›r›larak gözalt›nda kaybedildi. 8 A¤ustos 1993; 28 Temmuz’da kaç›r›lan Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe’nin cesedi 8 A¤ustos1993’te bulundu. 9 A¤ustos 1996; MLKP kurucu üyesi ve K›z›l Müfreze Komutan› Ali Haydar Göçer, Bahçelievler’de polisle ç›kan çat›flmada yaraland›, iflkencede katledildi.


1-14 A¤ustos 2003

26

14

Tecavüz, iflkence, “sorgu”, intihar gi riflimleri ve karar: BERAAT! Diyarbak›r Lice’ye ba¤l› Dibek köyünde yaflayan S.Ö, köyünün boflalt›lmas›yla Antalya’ya göç etti. Kad›na dayat›lan “zor”un hemen hemen her türlüsünü yaflayan S.Ö. sistemin gerçek yüzünü sonuncu kez suçlular›n beraat edilmesinde tekrar yaflam›fl.

1968 y›l›nda Diyarbak›r Lice’ye ba¤l› Dibek köyünde do¤du. 1981 y›l›yd›; ablas›n›n o¤lu kan daval›lar›n› vurup da tüm aile kaç›nca, yerlerini bilir diye jandarma taraf›ndan gözalt›na al›nd›. 13 yafl›ndayd›. Bu onun ilk gözalt›s›yd›, dayak yedi. Herfleyleri kan daval›lar› taraf›ndan yak›l›p y›k›lm›flt›. Herfleyleri ortadan giden S.Ö’nün ve babas›n›n, yaflamda kalabilmesi için tek ç›kar yol olarak baflvuracaklar› kaynak da S.Ö olmufl. ‹htiyaç duyduklar› para S.Ö’ye verilecek de¤er demekti. O zaman›n paras›yla 125 bin lira karfl›l›¤›nda evlendirildi S.Ö. (Yani sat›ld›) 10 y›l içinde 5 çocuk do¤urdu. *** 1993 y›l›nda Lice’nin yak›l›p y›k›ld›¤› olaylardan sonra gelen askerler, bu kez de köyü boflaltmalar›n› istediler. Göç yollar› Antalya’ya uzand›. Kocas› burada inflaata girdi ve alt›nc› çocuklar› göç ettikleri bu diyarda

dünyaya geldi. Yine bu dönem devletin özellikle PKK’ye yönelik itirafç›l›¤› dayatt›¤› y›llard›. Bir PKK itirafç›s›n›n, kocas› ile ilgili ihbarda bulunmas› üzerine kocas› tutuklanarak, Nazilli Hapishanesi’ne gönderildi. Çaresiz yaflamda tek kald›¤›n› düflünen S.Ö, çocuklar›yla beraber ‹zmir’e, ablas›n›n yan›na göç etti. Günlerini çiçek satarak ve kocas›n›n görüflüne giderek geçirmeye bafllad›. *** 1997 y›l›n›n 5 Kas›m günüydü ve mekan yine Diyarbak›r’d›. Babas›n›n hastaland›¤› haberi ile Diyarbak›r’a giden S.Ö, burada yoruldu¤undan dinlenmek için biraz uzan›r. Ve daha sonras›n› SÖ flöyle anlat›yor; “Bir tekmeyle kendime geldim. Birisi ‘Aya¤a kalk ellerini bafl›n›n üzerine koy’ diyordu. Beni bir odaya sokup küfür edip dövmeye bafllad›lar. ‘Silahlar nerede? Kime getirdin?’ diye soruyorlard›. Bir saat kadar dövüp evin heryerini arad›ktan sonra beni bir arabaya sokup emniyete götürdüler.” ‹zmir polisinin PKK’ye yönelik bir operasyonunda ad› geçti¤i için S.Ö gözalt›na al›nm›flt›. 3 gün gözalt›nda tutulup “sorguland›”. Bu “sorgulanma” s›ras›nda ise neler mi yaflad›? ‹flte birçok kad›n› intihara sürükleyen sald›r›lardan birkaç›; “Tecavüz”, “elektrik”, “cinsel organa sigara basma”, “copla tecavüz”... Tabi bunlar› S.Ö çok sonralar› anlat›yor. *** 7 Kas›m 1997 y›l›nda ‹zmir Emniyeti’ne gönderildi. ‹fadesindeki suçlamalar› reddeden S.Ö, buradaki “sorgulamalar›n-

da” da Diyarbak›r’da yaflad›klar›n›n ayn›lar›n› yaflad›. “Tecavüz”, “elektrik”,... Bir de burada farkl› olarak ç›plak foto¤raflar› çekildi. Ve “kocana göndeririz” diyerek tehditler ya¤d›r›ld›. Tecavüzün a¤›rl›¤›n› kald›ramayan S.Ö’den ilk intihar giriflimi... Hücresinde bulunan battaniyenin fleritlerini sökerek intihara kalk›flan S.Ö, nöbetçi polisin farketmesiyle kurtar›ld›. *** 12 Kas›m günü ç›kar›ld›¤› ‹zmir DGM taraf›ndan “yasad›fl› örgüte yard›m ve yatakl›k etti¤i” suçlamas›yla tutuklanarak Uflak Hapishanesi’ne konuldu. Yan›nda en küçük o¤lu Cigerhun da vard›. Hasta oldu¤u için ziyaretine gidip, göremedi¤i babas›n› da bu 4 ay içerisinde kaybetti. 5 çocu¤u ise d›flar›da yaflamaya çal›fl›yordu. Köyünün yak›ld›¤›n› da hapishanede ö¤rendi S.Ö. Bu zaman zarf›nda, gözalt›na al›nan kay›npederinin de ölüsü karakoldan ç›kt›. Birçok olumsuzlukla karfl› karfl›ya gelen S.Ö ise tecavüzün a¤›rl›¤›n› hala atamam›flt›. Hapishanedeyken iki kez hap içerek intihara kalkt›. Ama gerek hapishanedeki arkadafllar› gerekse de o¤lunun yard›m›yla kurtar›ld›. *** Y›l 1999’u gösterdi¤inde Uflak’tan kocas›n›n bulundu¤u Burdur Hapishanesi’ne gönderilmiflti S.Ö. Buradaki kad›n tutsaklar›n yard›m› ve telkinleri ile yaflad›klar›n› paylaflt› ve yine tutsaklar›n yard›m› ile 3 fiubat 1999’da Gözalt›nda Cinsel Taciz ve Tecavüze Karfl› Hukuki Yard›m Bürosu’na baflvuru yaparak suç duyurusunda bulundu.

‹ntihar meflrulaflt›r›l›yor Özellikle Batman’da gündeme oturan ve ülkenin birçok yerinde karfl›laflt›¤›m›z kad›nlar›n intiharlar›n›n irdelenmesi yönünde sistem taraf›ndan hala bir duyars›zl›k söz konusu. Feodalizmin kendini a¤›r hissettirdi¤i özellikle T. Kürdistan›’nda yaflanan intihar olgusunun birçok yaflamdan kesitlerini bu sayfalar›m›zda sunmaya çal›flt›k. Son süreçte DEHAP Kad›n Kollar› Baflkan› Gülbahar Gündüz’e tecavüzle birlikte kad›n üzerindeki bask›lar› da yine sunmaya çal›flt›k. Tecavüz, dayak, feodal de¤erlerin a¤›rl›¤› ile birçok kad›n intihar yolunu seçmeyi bir kurtulufl olarak düflünüyor. ‹nsan Haklar› Derne¤i Batman fiubesi’nin yapt›¤›

‹zmir ve Diyarbak›r Emniyet Müdürlü¤ü’ndeki polisler hakk›ndaki yapt›¤› suç duyurular›, bildi¤imiz gerekçelerle dikkate al›nmad› ve soruflturma aç›lmad›. Buna ra¤men S.Ö, ›srarc› oldu ve birçok yerden haz›rlatt›¤› iddianamelerle dava aç›lmas› için u¤raflt›. *** 2000 y›l›nda yürürlü¤e giren fiartl› Tahliye Yasas›’ndan yararlanarak hapishaneden ç›kan S.Ö, ‹zmir’e çocuklar›n›n yan›na gitti. Ayda bir kez de Burdur Hapishanesi’nde olan eflinin yan›na gidiyordu. Bu arada da ‹nsan Haklar› Vakf›’n›n yard›m›yla psikolojik tedavisi sürüyordu. Yaflam› yavafl yavafl düzene giren S.Ö, bu sefer de iflkence ile açt›¤› davadan ötürü polisler taraf›ndan tehdit edilmeye bafllad›. Gözalt›nda yaflad›¤› tacizi, kaç›r›larak götürüldü¤ü ormanl›k alanda kafas›na silah dayat›larak daha da a¤›r yaflad›. Bu olaylar›n ard›ndan Uluslararas› Af Örgütü’ne baflvurdu. Yabanc› bas›n arac›l›¤›yla Avrupa’da da yaflad›klar› duyuldu. Tabi böyle olunca say›n(!) ‹çiflleri Bakan›m›zdan gelen müfettifller ziyarete geldiler S.Ö’yü ve bir daha da polislerce rahats›z edilmedi S.Ö. *** Ve sonuç... ‹flkence ve tecavüzle suçlanan sekiz polisin yarg›land›¤› dava, 2002 Mart ay›nda yap›lan karar duruflmas› ile san›klar›n beraatine karar verdi... *** S.Ö en küçü¤ü 9 yafl›nda olan 6 çocu¤uyla hala ‹zmir’de yaflamaya devam ediyor.

aç›klamaya göre; son 6 ay içinde 43 kifli daha intihar etmifl. ‹ntihara sürüklenen kad›n›n yaflam kesitini yan sütunda S.Ö gerçekli¤i ile sunmaya çal›flt›k bu kez. S.Ö, kad›na sunulan çaresizli¤e karfl›n mücadele etmeye çal›flm›fl ama bu mücadelesini yine feodal de¤er yarg›lar›ndan kaynakl› sona erdirmifltir. S.Ö’ler, N.Ç’ler ve onlarca, binlerce bu a¤›rl›¤›n alt›nda ezilen kad›nlar çareyi intiharda ar›yorlar. Halbuki çare de sald›r›lar gibi ortakt›r. Sald›r›lar örgütlü bir güç taraf›ndan yap›l›yor, çaremiz örgütlü olmakt›r. Kad›nlar ancak örgütlenerek bu gidiflata dur diyecekler, yaln›z olmad›klar›n› görecekler, sistemin sundu¤u çareyi, yani intihar› kurtulufl göstermesine örgütlenerek karfl› dural›m.

‹flsizlik en çok kad›n› etkiledi Ege Bölgesi Sanayi Odas› (EBSO) taraf›ndan yay›nlanan “Türkiye ve Ege’de Ekonomik Panorama” adl› kitapta, kad›nlar›n iflsizlik oran›n›n erkeklere oranla daha yüksek oldu¤u belirtildi. EBSO taraf›ndan sa¤l›kl› ekonomik verilerin elde edilmesi amac›yla haz›rlanan ve 2003 y›l›n›n ilk 6 ay›n› kapsayan “Türkiye ve Ege’de Ekonomik Panorama” adl› kitap çarp›c› sonuçlar ortaya koydu. Buna göre, erkeklerin iflgücüne kat›lma oran› yüzde 76 iken, kad›nlar›n oran› ise sadece yüzde 24. Sadece e¤itimli kad›nlar›n ifl bulabildi¤i ve bir iflte tutunabildi¤ine dikkat çekilen kitapta, baflta finans olmak üzere hizmet sektörlerinde, imalat sanayiinde yaflanan iflten ç›karmalar›n etkisiyle, kad›nlar aras›nda iflsizli¤in t›rmand›¤› kaydedildi. Krize uyum sa¤laman›n en kolay yolu olan eleman azaltma yoluna giden firmalar›n da bu oran›n yüksekli¤i notas›nda büyük pay›n›n oldu¤u vurgulanan kitapta, “Çal›flanlar›n örgütsüzlü¤ü veya sendikalar›n etkisizli¤i sonucu t›rmanan iflsizlik, en çok kad›na yans›d›. Sürekli büyüyen ve geliflen bir ekonomi için gerekli flartlar oluflur ve çal›flanlar sa¤lam bir örgütlülü¤ü baflarabilirlerse iflsizlik oranlar› afla¤› çekilir” denildi. (D‹HA)


27

14

1-14 A¤ustos 2003

Gerçe¤i göstermede silah›n› en iyi flekilde kullananlardand› O; Epik tiyatro, gerçek olaylar›n yans›t›lmas›n› sanat›n bir görevi haline getirmeye çal›flan ve bunun için de seyircinin gerçek olaylara karfl› elefltirel tutumunu sanatsal bir tutum olarak flekillendirmeye çal›flan bir tiyatro biçimidir. Yani Brecht’in deyimiyle; “Dünyay› aynen oldu¤u gibi göstermek”tir. Bu anlay›fl› ile yaflam›n› devrime adam›fl ve bu aday›fl›, sanat›n tiyatro alan›na yans›tm›fl olan Bertolt Brecht, yaflarken de ölümünden sonra da eserleri ile insanlar› fazlas›yla düflündürmüfltür. Kapitalist-emperyalist sisteme, özellikle sonuçlar›ndan giderek karfl› ç›km›flt›r Brecht. Bir anti-kapitalist olarak kapitalist sistemin getirdi¤i yabanc›laflman›n üzerine gitmifltir. Üretmenin her konuda gereklili¤ini ortaya koymufl, oyunculukta ve sahne kullan›m›nda da yeni yollar aramaya çal›flm›flt›r. Onun tiyatroya getirdi¤i yenili¤i diyalektik olarak da özetlemek mümkündür. Tüm yaflam›nda olaylar›n, olgular›n nedenlerini araflt›ran sanatç›, oyununda yer alan

BERTOLT BRECHT her kavramda da bunu izleyicilerine hissettirmeye çal›flm›flt›r. Amaç sadece gerçe¤i de¤il, gerçe¤in ard›ndaki gerçekli¤i göstermek olmufltur. Mesela oyuncuya duvar› göstermekle yetinmemifl, duvar›n nas›l yap›ld›¤›n›, duvar›n ard›nda neler oldu¤unu göstermifltir. Brecht’in bu özelli¤i de asl›nda devrimci bir sanatç›n›n nas›l özelliklere sahip olmas›n›n gereklili¤i sunuyor bizlere. ‹deolojimizle pratiklerimizin uyumunu yani. Bu anlamda Brecht’in, ideolojisinden ald›¤› o muazzam güçle pratiklerini yaratt›¤›n› ve bir yanda da örgütlülü¤üne, sanata, izleyicilerine, okuyucular›na çok fley ö¤retti¤ini söylemeliyiz. Sanat›n her dal›; dünyan›n gelifltirilip, güzellefltirilmesi için yani gelecekte kuraca¤›m›z dünyan›n (sistemin) oluflturulmas›nda bir silaht›r. Bertolt Brecht sahnede ve yaflam›nda bu silah›n nas›l kulland›¤›n› ö¤retmeye hala devam ediyor.

SIRF ARTAN DÜZENS‹ZL‹K YÜZÜNDEN S›rf artan düzensizlik yüzünden Bizim s›n›f kavgas› kentlerimizde Ço¤umuz flu y›llarda karar verdik Daha fazla söz etmemeye Deniz k›y›s›ndaki kentlerden, çat›lardaki kardan, kad›nlardan, Mahzendeki olgun elmalar›n kokusundan, etin duygular›ndan, Bir insan› insan yapan ve onu fliflmanlatan tüm fleylerden. Ama gelecekte yaln›z düzensizlikten söz etmeye Ve böylece tek yanl›, k›s›r olmaya karar verdik, Ve politika ifline adamak›ll› dalmaya, Ve diyalektik ekonominin kuru ve afla¤›l›k sözcüklerini kullanmaya Kar tipilerinin (bu tipiler, biliyoruz, sadece so¤uk de¤il) Sömürünün çekici kad›n etinin,

Aybast› Festivali yap›ld›

s›n›fl› adaletin Böylesine korkunç böylesine s›k›fl›k bir arada yaflamdan Bu kadar çok yönlü bir dünyan›n içimizde onaylanmas›n› (do¤urmas›n diye ve zevk al›nmas›n diye çeliflkilerinden böylesine kanl› bir yaflam›n. Anl›yorsunuz.

✔ TUZLA’DA KÜLTÜR FEST‹VAL‹ YAPILDI Tuzla’da Tuzla Belediyesi Bilgi Meclisi ile Folklor Müzik ve Gençlik Derne¤i taraf›ndan düzenlenen 1. Uluslararas› Tuzla Kültür ve Sanat Festivali 15 Temmuz 2003 tarihinde bafllad›. Festival bir törenle bafllarken folklor ve dans gruplar› çeflitli gösteriler sundular. Etkinliklerde Yunanistan Filarmoni Orkestras›’n›n yan›s›ra kürek, carting ve ev yemekleri yar›flmalar› da yap›ld›. Ayr›ca halk oyunu, dans gösterileri ve resim sergisinin de yap›ld›¤› festival, ‹zzet Aktafl ve Yavuz De¤irmenci’nin konserleri ile 19 Temmuz’da bitirildi. Festival yap›lan ödül töreniyle son buldu. (Kartal)

Her y›l geleneksel olarak yap›lan Aybast› Perflembe Yaylas› fienlikleri bu y›l da çeflitli etkinliklerle 21-27 Temmuz tarihleri aras›nda gerçeklefltirildi. fienliklere yerel sanatç›lar›n yan›s›ra Musa Ero¤lu ve Özlem Özdil de kat›ld›. Her y›l gerçeklefltirilen festivale bu y›l kat›l›m›n düflük oldu¤unu söyleyen çevre halk›, festivalin geçmifl y›llara nazaran coflkusuz geçmesinden de flikayetçi. fienliklere bu y›l ilk kez gazetemiz ‹flçi-köylü olarak biz de kat›ld›k. Baz› eksiklerimize ra¤men çevre halk› ile ortak bir dili yakalayabildik. Öncelikle insanlarla sohbet ederek festivalin amaçlar›n› ve düflüncelerini ö¤renmeye çal›flt›k: -Kendinizi tan›tarak bu festivalin amaçlar›n› anlat›r m›s›n›z? -Enver Kurt: Ben bural›y›m. ‹stanbul’dan flenlikler için geldim. Her sene yap›l›yor bu flenlikler. Bunu belediye düzenliyor. Her y›l de¤iflik sanatç›lar geliyor. Buran›n sanatç›lar› da var. Birinci gün aç›l›fl konuflmas› yap›l›yor. ‹kinci gün ise buza¤›lar tan›t›l›yor ve üçüncü gün ise at yar›fllar› ve gürefller oluyor. Son

günler konserler oldu¤u için daha nefleli geçer. - fienlik a¤as› denilen kiflileri kim belirliyor ve amac› ne? - Bunu paras› olan belirler. Kim çok para verirse o al›r a¤al›¤›. fienlik a¤as› buran›n en zenginidir. Herkes yapamaz, paras› çok olan yapar. Burada tan›nm›fl kiflilerdir. “Yaylama bir katk›m olsun” der ve bir fleyler yapt›r›r flenlik alan›na. Her sene de¤iflir. ‹stanbul’dan gelip de flenlik a¤as› olunmaz. Buradan kat›lan zenginler olabilir ancak. - Daha önceki flenliklerden fark›n› anlatabilir misiniz? - fienli¤e kat›lan bir kifli: Daha önceleri çad›rlar kurularak tepelere ç›k›l›yordu. Ama flimdi yasaklad›lar. Kötü olan yönleri de vard› tabi. Örne¤in dansöz falan getiriyorlard›. fiimdi yapm›yorlar. Daha önce çingeneler geliyordu. Onlara da çad›r kuruluyordu. Kimseye bir zararlar› yoktu. Ama onlar› da yasaklad›lar. Önceki y›llara göre bu y›l daha durgun geçiyor. Sadece Musa Ero¤lu ve Özlem Özdil’in kat›lmas› güzel. (Samsun)

✔ KÜRTÇE fiARKILARA TUTUKLAMA AB’ye Uyum Yasalar› ad› alt›nda, ard› ard›na paket ç›kararak “demokratiklefltik”lerini söyleyen devlet, uygulamalar›yla sözde “demokrasi” oyunlar›n› tek tek a盤a ç›kar›yor. Do¤ubeyaz›t Sulh Ceza Mahkemesi, “2. Do¤ubeyaz›t Kültür ve Turizm Festivali”ne kat›lan sanatç›lar Rojin ve Kürt Standupç› Murat Batgi hakk›nda tutuklama karar› ç›kard›. Mahkeme, sanatç›lar›n TCK’n›n 169. maddesi gere¤i “örgüte yard›m ve yatakl›k” yapt›¤›n› ileri sürdü. Murat Batgi’nin “Hernepefl” adl› halk türküsünü kat›l›mc›lara söyletti¤i, Rojin’in ise söyledi¤i flark›da Kürdistan kelimesi geçti¤i için tutuklama karar› verildi. Daha sonraki günlerde bir aç›klama yapan Rojin “bu flark›lar› herkes söylüyor. Herhangi bir suç unsurunun bulunabilece¤ini sanm›yorum, tutuklama karar›n› da anlams›z buluyorum” diyerek davay› A‹HM’e götürece¤ini aç›klad›. (H. Merkezi)

✔ “SANATÇI HALKI ‹LER‹YE TAfiIYAB‹LEND‹R” “Sanat paylaflmakt›r” özdeyiflinden yola ç›karan Anadolu Sanatç›lar Derne¤i (ASD), bir y›ld›r halkla sanatç› aras›ndaki yabanc›laflmay› k›rmak için çal›flmalar›n› sürdürüyor. ASD olarak çal›flmalar›n› yürüten dernek, 1979’da kurulmufl. Dernek, sanat›n herkesin hakk› oldu¤u düflüncesiyle Türkiye’de ilk kez yap›lan “Sanata aç›k kap›” projesiyle derneklerine ba¤l› atölyelerin kap›lar›n› açm›fl ve birçok sanatseverin sanatç› ve sanat ürünleriyle iliflki kurmas›n› sa¤lam›fl. Yine ayn› amaçla Anadolu’nun her yerini kapsayacak mobil sergi ile köyleri ve kasabalar› gezerek sanat›n insanlarla buluflmas›na ön ayak olmufl. Ayr›ca uluslararas› sergilerle Anadolu kültürünü ‹stanbul’a ve Avrupa’ya tafl›m›fllar. ASD’nin kurucusu ve sözcüsü Sad›k Varer, yapt›¤› aç›klamada “amac›m›z kalabal›klarla sanat ve sanatç› aras›ndaki uzakl›¤› gidermek. Bu yabanc›laflma, hem tarihsel boyutta hem de sanatç›lardan kaynaklanan nedenlerden dolay› ortaya ç›k›yor” diyor. Anadolu topra¤›nda yap›lan sanat çal›flmas›n›n Kübal›, Meksikal› veya bir Afrikal› sanatç›yla paylafl›lmas› gerekti¤ini vurgulayan Varer, bu amaçla baflta Fransa, Almanya, Rusya gibi ülkelerde “Anadolu Sergileri” bafll›¤› alt›nda uluslararas› sergiler düzenleyerek Anadolu kültürünü tan›tacaklar›n› belirtti. (Kartal)


1-14 A¤ustos 2003

28

14

Tan›k anlat›mlar›yla Tek Tip Elbise gerçe¤i 12 Eylül’ü yaflaflanlar›n 12 Eylül uygulamalar›n› esas olarak yaflayanlardan dinlemek istedik. Anlat›lanlardan ortaya ç›kan ortak sonuç flu oldu; as›l amaç sadece basit bir k›l›k k›yafet sorunu de¤il toplumu 12 Eylül döneminde oldu¤u gibi kimliksizlefltirmek....

✔ Madde 82Beslenmeyi reddederek açl›k grevi veya ölüm orucunda bulunan hükümlülerden, birinci f›kra gere¤ince al›nan tedbirlere ve yap›lan çal›flmalara ra¤men hayatî tehlikeye girdi¤i veya bilincinin bozuldu¤u tabipçe belirlenenler hakk›nda, isteklerine bak›lmaks›z›n kurumda, olanak bulunmad›¤› takdirde derhâl hastaneye kald›r›lmak suretiyle muayene ve teflhise yönelik t›bbî araflt›rma, tedavi ve beslenme gibi tedbirler, sa¤l›k ve hayatlar› için tehlike oluflturmamak flart›yla uygulan›r. En son haz›rlanan “Ceza ve Tedbirlerin ‹nfaz› Hakk›nda Kanun Tasar›s›”yla bafllayan Tek Tip Elbise tart›flmalar›, do¤al olarak birçok kifliyi özellikle de 12 Eylül dönemini yaflayanlar›, 12 Eylül’e, 12 Eylül’ün teslim alma politikalar›na geri götürdü. 12 Eylül’den beri çeflitli biçimlerde sürdürülen ve devrimci, komünist tutsaklar›n büyük direniflleriyle ve ödenen a¤›r bedellerle 1988 y›l›nda geri püskürtülen bu sald›r›lar flimdi yenilik olarak topluma tekrar sunuluyor. AB’ye uyum ad› alt›nda sürekli yeni yeni paketler haz›rlayarak meclise sunan AKP hükümeti, en son 7. uyum paketini de meclisten geçirmeye haz›rlan›rken geçmiflteki uygulamalar›n art›k son buldu¤u, bütün insanlar›n yasalarla güvenceye al›naca¤› yalanlar›n› tekrarlay›p duru-

yor. Oysa yaflananlar, yaflad›klar›m›z yasalar›n insanlar›n yaflam›n› korumaya de¤il karatmaya yönelik oldu¤unu birçok kez ortaya seriyor. Geçmiflten günümüze özünden hiçbir fley kaybetmeyen bu yasalar, sadece ka¤›t üzerinde yap›lan de¤iflikliklerle (kald›r›lan maddenin yerine ona uygun baflka bir madde koyarak ya da maddeyi daha da a¤›rlaflt›rarak) topluma yenilik olarak sunulmaya çal›fl›l›yor. En son ceza yasas›nda yap›lan de¤ifliklikler, zaten uygulanan insanl›k d›fl› politikalar›n bir anlamda yasallaflt›r›lmas› anlam›na geliyor. Örne¤in Ölüm Orucu ya da Açl›k Grevi yapan tutsaklara zorla müdahale yasallaflt›r›l›yor. Bu uygulaman›n sonucu olarak 19 Aral›k katliam› sonras›nda Ölüm Orucunda olan yüzlerce tutsak zorla müdahale sonucu sakat kald›. Yine yasa, tutsaklara Tek Tip Elbise giymeyi ve tutsaklar› çal›flt›rmay› zorunlu hale getiriyor. Yasan›n 27. maddesine göre “hükümlü kurumda, iflyurtlar›nda veya atölyelerde çal›flmakla yükümlüdür” deniyor. Tek Tip Elbisede gerekçe ise “kendi zevkine göre elbise giyilmesi hükümlüler aras›nda disiplinin bozulmas›na yol açabilir” fleklinde aç›klan›yor. Yasa siyasi tutsaklar›n bir ve üç kiflilik hücrelerde kalmas›n› getiriyor. Daha önce de defalarca hücre tipi hapishanelere geçmek için birçok hapishaneye (Buca, Ümraniye, Diyarbak›r, Ulucanlar, Burdur, Bergama) operasyonlar düzenlenmifl ve sald›r›lar sonucu onlarca tutsak flehit düflmüfl, yaralanm›fl ancak hücre tipine geçilememiflti. En son ise 19 Aral›k’ta 20 hapishaneye birden operasyon düzenlenerek 28 devrimci tutsak hunharca katledilmifl, tutsaklar F Tiplerinde bir ve üç kiflilik hücrelere konulmufltu. O günden bugüne kadar tecrite karfl› süren direniflte gerek içerde gerekse d›flarda 107 devrimci ve komünist flehit düfltü. Ayr›ca yasa tutsaklar›n direnmesini de yasakl›yor. Hak talebinde bulunmak için eylem yapan tutsaklara idare ceza verecek. Örne¤in sessiz direnifl yapmak, açl›k grevi

yapmak, zorla çal›flt›rmaya karfl› ç›kmak, marfl söylemek, slogan atmak, ilaç bulundurmak bu kapsama giriyor. B‹ZE ASKER MUAMELES‹ YAPILDI Yaflanan tüm bu geliflmelerle ilgili Tek Tip Elbise sald›r›s› döneminde ‹stanbul hapishanelerinde tutsak olan Bekir Zengin ve ESP temsilcisi Emin Orhan’›n tan›kl›¤›na baflvurduk. 12 Eylül’ün teslim alma sald›r›s›n›, tutsaklar›n bu sald›r›lar karfl›s›nda direnifllerini ve haz›rlanan yeni bir yasayla hapishanelerde hayata geçirilmeye çal›fl›lan baflta Tek Tip Elbise dayatmas› olmak üzere, esas›nda tutsaklar› kimliksizlefltirerek teslim almaya yönelik olan bu sald›r›y› nas›l de¤erlendirdiklerini sorduk. Yani 12 Eylül uygulamalar›n› esas olarak yaflayanlardan dinlemek istedik. Anlat›lanlardan ortaya ç›kan ortak sonuç flu oldu; as›l amaç sadece basit bir k›l›k k›yafet sorunu de¤il toplumu 12 Eylül döneminde oldu¤u gibi kimliksizlefltirmek.... “1983 y›l› bafllar›nda ülkedeki tüm hapishanelerde Tek Tip Elbise uygulamas› gündeme getirildi. Ben 1981 y›l› ortalar›nda tutukland›m ve Metris Hapishanesi’ne götürüldüm. Devrimci komünist tutsaklar› ideolojik ve siyasal kimliklerinden ar›nd›rarak teslim alma politikalar›, 12 Eylül ile birlikte zaten bafllam›fl, tüm ülke bir uçtan uca yar› aç›k hapishaneye dönüfltürülmüfltü. Teslim alma politikalar›nda o dönem en üst boyuttaki sald›r›, Tek Tip Elbise sald›r›s›yd›. Tek Tip Elbise sald›r›s› siyasi tutsaklar› kimliklerinden ar›nd›rma, kifliliksizlefltirme, beyinlerini teslim alma, teslim alamad›klar›n› ise fiziksel olarak yok etme, toplumdan yal›tma politikalar›n›n bir parças› olarak uygulanmaya konulmak istenmifl, sadece beyinlerin de¤il, fiziki görünüflün de tek tipleflmesi, ayn› zamanda da siyasi tutsaklar›n afla¤›lanmas› amaçlanm›flt›r. (Bekir Zengin)

“1983 sonu 1985 aras› önce Selimiye’de daha sonra Metris Cezaaevi’nde kald›m. 1980’den sonra talim terbiye politikas›n›n bir sonucu olarak 1983 Aral›k ay›nda gündeme geldi Tek Tip Elbise uygulamas›. ‹lk olarak Selimiye Askeri Cezaevi’nde uygulanmaya çal›fl›ld›. fiubeden yeni ç›km›flt›k. Bizden elbiselerimizi almak, yerine Tek Tip Elbiseleri vermek istediler. Biz ‘elbiselerimizi vermeyece¤iz, sizin verece¤iniz elbiseleri de giymeyece¤iz’ dedik. Hemen cezaevi yönetiminin bize karfl› havas› de¤iflti. Bizi tecrite ald›lar. Üzerimizdeki herfleyi ç›kard›lar. Sadece iç çamafl›rlar›yla kald›k. Battaniyelerimizi, gazetelerimizi, sigaralar›m›z› da ald›lar. Eskiden atlar›n kald›¤› alt katta bir yere koydular bizi. Yani tam anlam›yla tecrit uygulad›lar. Bir hafta on gün öyle kald›k. Bizi oradan Metris’e götürdüler. Metris’te de ayn› uygulamay› dayatt›lar. Muzaffer binbafl› vard›, bizi ça¤›rd›. Tek Tip Elbiseyi giyip giymeyece¤imizi sordu ‘giymeyece¤iz’ dedik. ‹stiklal marfl› okuyup okumayaca¤›m›z› sordu. ‘Okumayaca¤›z’ dedik. (Bize asker muamelesi yap›yorlard›. Haz›rolda durma, zorla istiklal marfl› okutma vs. dayat›yorlard›.) Biz asker olmad›¤›m›z› siyasi tutsak oldu¤umuzu söyleyerek bu uygulamalar› kabul etmedik. Havaland›rmaya ald›lar. 100 civar›nda asker, üstümüzü bafl›m›z› y›rtarak Tek Tip Elbiseyi giydirdiler. Biz elbiseleri y›rtt›k, geri ç›kard›k. Bizi kelepçelediler. Biz hiçbir yapt›r›mlar› kabul etmedi¤imiz için o zamanki ad›yla Sibirya’ya gönderdiler. Metris’te iki bölüm vard›. Birincisi Tek Tip Elbiseleri giyen, mücadeyi b›rakanlar›n kald›¤› yer, ikincisi, faflizmin yapt›r›mlar›na boyun e¤meyen devrimcilerin kald›¤› yer -buraya Sibirya ad› verilmiflti.” (Emin Orhan)

✔ Madde 64Kiflisel elbisesini giymesine izin verilmeyen hükümlüye, yazl›k ve k›fll›k olmak üzere iklime uygun, sa¤l›¤a ve çal›flmaya elveriflli giysi verilir; hükümlünün bu giysiyi giymesi zorunludur. Kanunun, 55 ve 56. maddeleri hükümleri gere¤ince yap›lan nakiller hariç, kurum d›fl›na ç›kan hükümlü kiflisel giysilerini giyebilir. Bu giysiler, iç ve d›fl güvenlik personelinin giymekte oldu¤u üniformalara benzer flekil ve renkte olamaz.


29

14

✔ Madde 40Haberleflme veya iletiflim araçlar›ndan yoksun b›rakma veya k›s›tlama cezas›; Hükümlünün bir aydan üç aya kadar mektup ve telgraf yollamaktan, televizyon izlemekten, radyo dinlemekten, kendisine gelen mektup ve telgraflar› almaktan, gazete, dergi, kitap ve di¤er iletiflim araçlar›ndan yararlanmaktan yoksun b›rak›lmas›d›r. Hükümlüye gelen mektup ve telgraflar, disiplin cezas›n›n infaz›n›n sonunda kendisine verilir. Ayn› türden olsa bile sonraki disiplin cezas›n›n infaz›na bu ifllem yap›lmadan bafllanamaz. DEVR‹MC‹LER‹N ORTAK ‹RADES‹ VARDI... Elbette amaç sadece Tek Tip Elbiselerin giydirilmesi de¤ildi. Bugün oldu¤u gibi sald›r›lar o dönemde de çok boyutluydu. Devlet, “toplumun ileri unsurlar› olan devrimci ve komünist tutsaklar› teslim al›rsam di¤er kesimlerde herhangi bir direniflle karfl›laflmam” diye düflünüyordu. Uygulama pilot olarak ‹stanbul hapishanelerinde bafllat›lm›flt›. Buralarda bafllat›lan bir uygulama aflama aflama di¤er hapishanelere de yay›lacakt›. Ancak beklenen olmad›. Büyük ve ciddi bir

1-14 A¤ustos 2003

direniflle karfl›land› uygulamalar. Bu direnifli tan›klar›n anlat›m›ndan dinleyelim... “Karfl› koyufl fiili direnifllerle bafllad›. Say›m vermeme, saç sakal t›rafl› olmama (idare t›rafl ediyordu), hiçbir talimata uymama gibi direnifl biçimleri vard› ilk bafllarda. Bize zorla giydirilmeye çal›fl›lan elbiseleri giymiyorduk, üstümüz bafl›m›z parçalan›yordu. Tabii bu direnmelerin ard›ndan askerler taraf›ndan yaka paça koridorlara ç›kar›l›p kalas ve benzeri cisimlerle feci flekilde dövülüyorduk. Mahkeme günleri Tek Tip Elbise giymemek için, k›fl›n karda mahkemeye külot ve atletle gidiyor, d›flar›da saatlerce kar›n üzerinde bekletiliyor, mahkemeye ç›kt›¤›m›zda ise üzerimizde elbise olmad›¤› için duruflmadan ya ç›kar›l›yor, ya da hiç içeri al›nm›yorduk. ‹ki buçuk y›l süresince ziyaret, avukat, havaland›rma, revir, gazete, kitap, televizyon, radyo, mektup yasa¤›, kalem, defter ve kitap türü fleylerin ko¤ufllarda zorla yap›lan aramalar sonucu elimizden al›nmas›, hemen her gün dayaktan geçirilmemiz ola¤an uygulamalardand›. Tek Tip sald›r›lar›na karfl› direnifl bilindi¤i gibi fiili direnifl ile devam etti. Yani direnifl aflama aflama gelifltirildi. Dev-Sol ve T‹KB tutsaklar›n›n bafllatm›fl oldu¤u Ölüm Orucunun ölümlerle sonuçlanmas› ile kamuoyunda duyarl›l›k artt›. Bu direnifller sonucu 1985 y›l› sonlar›nda devlet Tek Tip uygulamas›ndan geri ad›m att› ve gasp edilen haklar geri al›nd›. Yani siyasi tutsaklar› teslim almalar› yine o dönemde de mümkün olmad›. Elbet ki bu süreçte k›r›lanlar da oldu. Bugün art›k siyaset sahnesinde hiçbir varl›¤› olmayan kimi yap›lar daha bafl›ndan teslim olmufl, bunlar neredeyse hiçbir yapt›r›m karfl›s›nda direnifl göstermemifllerdir.” (Bekir Zengin) “Devrimcilerin ortak iradesi vard›. Mahkemelere ç›k›flta, hastaneye gidifllerde Tek Tip Elbise dayat›yorlard›. Mahkemelere ç›km›yorduk. O zaman da Tek Tip Elbiseleri giymedi¤imiz için ç›plak ç›kar›yorlard›. Mahkemelere gidifller bafll› bafl›na bir iflkence halini al›yordu. Bu nedenle çok say›da insan›n ifadesi al›nmad›. Hiçbir flekilde yarg›lanmadan birçok tutsak y›llarca cezaevinde kald›. Bu dönem içerisinde hasta olanlar doktora ç›kar›lm›yorlard›. Onlara da Tek Tip Elbise

dayatmas› getiriliyordu çünkü. Bu uygulaman›n en somut örneklerinden biri Adil Can’d›r. (TK‹H önderlerinden) Adil Can kan kustu¤u halde bütün ›srarlara ra¤men günlerce doktora ç›kar›lmad›. Sebep Tek Tip Elbise giymeyi reddetmesiydi. 12 Nisan 1985’te bu uygulamalar sonucu flehit düfltü. Uygulama elbette sadece elbise dayatmas›yla s›n›rl› kalm›yordu. S›k s›k hücrelere tazyikli su s›k›yorlar, yataklar› ›slat›yorlar, ko¤ufllara günde üç dört kez operasyon düzenliyorlard›. Devrimci tutsaklar›n bu uygulamalara karfl› gösterdikleri direnifl moralleri yüksek tutuyordu.” (Emin Orhan) HAP‹SHANELER MÜCADELES‹ DIfiARDAN DESTEKLENMEL‹... Tutsaklar hiçbir zulmün direnifl ve devrimci irade karfl›s›nda uzun süre varolamayaca¤›n› birkez daha gösterdiler. 5 y›l gibi bir süre yaflanan bu uygulama, içerde tutsaklar›n d›flarda tutsak yak›nlar›n›n, devrimci demokrat insanlar›n, ayd›n ve sanatç›lar›n ortak direniflleri sonucu geri çekilmek zorunda kald›. Tan›klara tekrar döndü¤ümüzde; onlar da bu sald›r›lara karfl› koyman›n dün oldu¤u gibi bugün de devrimcilerin içerde d›flarda ortak direnifliyle olaca¤›na dikkat çekiyorlar... “Büyük direnifller sonucu geri çekilen Tek Tip Elbise dayatmas›, bugün yine uygulamaya sokulmak istenmektedir. Hapishaneler mücadelesinde öteden beri büyük direnifller sonucu elde edilen haklar›n, yeni sald›r›larla tekrar gasp edilmesi, buna karfl› yeniden yaflanan direnifller hapishaneler mücadelesinin ola¤an seyri haline gelmifltir. 19 Aral›k’la birlikte hayata geçirilen F tipi uygulamas› ise hapishanelerdeki hak gasplar›na, teslim alma politikalar›na yeni bir boyut kazand›rm›flt›r. Tek Tip Elbisenin tekrar gündeme getirilmesi de F tipi sald›r›s›n›n devam›d›r. Ayr›ca yüksek güvenlikli hapishanelerin inflaatlar›n›n sürdü¤ü de bilinmektedir. Hapishanelere dönük tasar› halinde olan son yaklafl›mlar, yeni ve ciddi bir sald›r›n›n habercisidir ve bu gelecek sald›r›lar› geri püskürtmek için, daha flimdiden hem içeride hem de d›flar›da ciddi çal›flmalar yap›lmal›d›r. fiunu vurgulamak gerekiyor; Hapishaneler mücadelesinin d›flardan desteklenmesi, d›flar›da kamuoyu oluflmas› direnifllerin baflar› flans›n› art›rmakta, süresini k›saltmakta-

✔ Madde 101. S›k› güvenlikli kapal› ceza infaz kurumlar›, iç ve d›fl güvenlik personeline sahip, firara karfl› teknik, mekanik, elektronik, fizik engellerle donat›lm›fl, oda ve tüm koridor kap›lar› sürekli kapal› tutulan, ancak mevzuat›n belirtti¤i hâllerde ayn› oda d›fl›ndaki hükümlüler aras›nda ve d›fl çevre ile temaslar›n geçerli oldu¤u ve hükümlülerin bir veya üç kiflilik odalarda bar›nd›r›ld›klar› tesislerdir. d›r. Bizim dönemimizde d›flar›da güçlü bir aile ve kamuoyu deste¤i vard›, bu da bize moral olurken devlete de geri ad›m att›r›c› bir güç oluflturuyordu.” (Bekir Zengin) “Uygulanmak istenen, flimdi oldu¤u gibi tam bir tecrit politikas›yd›. Bugün F Tiplerinde tecriti uygulayan ak›l babalar›, o dönem devrimci hareketi tasfiye etmek için tecrit ve izolasyonu bir politika olarak uyguluyorlard›. Oysa Türkiye’de cezaevleri nice direnifllere ve yi¤itliklere tan›kl›k etmifltir. Bugün bunun örnekleri yeniden yeniden yaflan›yor. Tek Tip Elbise uygulamas› boyun e¤dirmenin, teslim alman›n, siyasal olarak kimliksizlefltirmenin, tecrit ve izolasyon politikas›n›n bir parças› olarak yeniden gündeme getiriliyor. Ancak Tek Tip Elbise dün de sökmedi bugün de, yar›n da sökmeyecek!...” (Emin Orhan) Sonuç olarak tarih flunu ispatlam›flt›r ki, hiçbir y›ld›rma, yal›tma, yani teslim alma politikas› siyasi tutsaklar› davas›ndan vazgeçiremedi ve vazgeçiremeyecektir de. Dünyan›n birçok yerinde y›llardan bu yana siyasi tutsaklar üzerinde denenen teslim alma politikalar› hiçbir zaman baflar›ya ulaflmam›flt›r. Çok uzun süreli mücadeleler sonucu kazanan yine siyasi tutsaklar olmufl ve bugün de yar›n da kazanan yine siyasi tutsaklar olacakt›r, toplum olacakt›r.


1-14 A¤ustos 2003

30

‹flçi-köylü’den AXEYEMIN MIRA WATE KUTIK! (A⁄AM BANA KÖPEK DED‹!) Baflbakan Recep Tayyip Erdo¤an, partisinin Batman ‹l Kongresi’nde büyük bir flevkle ve gururlanarak “ABD ile stratejik müttefikli¤imiz devam ediyor. Bizden Irak’a gönderilmesi için asker istediler” dedi. Ard›ndan televizyon kameralar› önünde bu söylemini tekrarlad›. Bir ülkenin baflbakan›n›n böyle bir istek karfl›s›nda gösterdi¤i sevince “flafl›rmamak” elde de¤il. Bu sözler TC’nin emperyalizm karfl›s›nda içinde bulundu¤u durumu çok net ortaya koyarken; öte yandan bu durum emperyalizmin ülkemizdeki uflaklar›n›n nas›l bir ruh hali içinde oldu¤unu da ele vermektedir. Bir ülkenin baflbakan›n›n böyle bir iste¤e sevinerek yaklaflmas› ve bu psikolojik ruh hali içerisinde, emperyalizmin bu görev emrini “bak›n stratejik ortakl›¤›m›z devam ediyor” diyerek propaganda etmesi; TC devletinin emperyalizm karfl›s›nda gelinen aflamadaki konumunu çok güzel anlat›yor. Bu durum hiç kuflkusuz ki efendi/köle, a¤a/köylü denklemi içerisinde düflünüldü¤ünde bir anlam ifade ediyor. TC devleti ve bugün baflbakan›nda somutland›¤› biçimiyle efendisi emperyalizmin kendisine yönelik talebini büyük bir sevinçle, adeta zil tak›p oynarcas›na kutlamas›, Komprador Burjuvazi ve Büyük Toprak A¤alar› devletinin ve onun temsilcilerinin bugün emperyalizm karfl›s›nda duruflunu yans›t›yor. Emperyalizmin bölgedeki tafleronlu¤una soyunan TC devletinin, bir yol kazas› sonucu ç›kart›lamayan ikinci tezkere ve ard›ndan Süleymaniye’de yaflanan çuvallama olay› nedeniyle bozulan morali, bu istekle düzeliyor! TC devletinin içine düfltü¤ü bu ruh hali, Siverekli yoksul Kürt köylülerinin yaflad›klar›n› and›r›yor. Siverekli yoksul Kürt köylüleri “axeyem›n m›ra wate kut›k”(a¤am bana köpek dedi) diyerek sevinirler. A¤alar›n zulmü alt›nda inleyen yoksul Kürt köylüleri için böyle bir sözün, bir övünç, bir gurur kayna¤› olarak alg›lanmas› ve bundan kendilerine bir pay ç›karmalar› hiç kuflkusuz ki içinde bulunduklar› sosyo-ekonomik koflullardan, yaflad›klar› yar›-feodal üretim iliflkilerinden ba¤›ms›z de¤ildir. Böyle koflullarda yaflayan bir köylü için a¤as› onun her fleyidir.

Onun ekme¤ini veren, karn›n› doyuran, bar›nma sa¤layan, hamisi ve koruyucusudur. Öte yandan ise “anl› flanl› ba¤›ms›z” TC devletinin bugün emperyalizm karfl›s›nda bulundu¤u konum ise Siverek’li yoksul Kürt köylüsünün a¤as› karfl›s›nda düfltü¤ü durumdan pek farkl› de¤il. Hiç kuflkusuz ki birebir ayn› olmasa bile bugün T. Erdo¤an’›n bu tavr› ile yoksul Kürt köylüsünün tavr› aras›ndaki benzerlik, bariz biçimde kendisini gösteriyor. Her iki tav›rla birlikte bir kez daha a盤a ç›kan gerçeklik bize ayn› zamanda TC devletinin emperyalizmle iliflkisinin niteli¤ini de gösteriyor. Yoksul Kürt köylüsünün a¤as› ile, emperyalizmin TC devleti ile iliflkisini belirleyen, ba¤›ml›l›k iliflkisidir. TC devleti de a¤as›na ba¤l› bir köylü gibi emperyalizme ba¤›ml›d›r. Emperyalizm, TC devleti aç›s›ndan bir efendi konumundad›r. TC devletinin yar›-sömürge, yar›-feodal bir iktisadi yap›ya sahip olmas› bu iliflkinin niteli¤ini belirlemektedir. TC devleti emperyalizmle girdi¤i iliflkide, emperyalizmin yar›-sömürgesi konumundad›r. Bu iktisadi gerçeklik TC’yi emperyalizm karfl›s›nda güçsüz, emperyalizmin kuca¤›nda biçare biçimde b›rakmaktad›r. TC’nin bu gerçekli¤i kendisini kuruluflundan itibaren emperyalist politikalar do¤rultusunda flekillendirmesinde ele vermektedir. Bugün TC’nin emperyalist politikalar do¤rultusunda kendisini nas›l flekillendirdi¤ini, IMF ve DB politikalar›na, TSK’n›n kendisini yeniden yap›land›rmas›na vs bakt›¤›m›zda bu gerçekli¤i daha rahat biçimde görürüz. Nitekim baflbakan T. Erdo¤an’›n Siverekli yoksul Kürt köylüsü gibi övünç duydu¤u(!) ABD’nin Irak’a asker gönderme talebinin de esas olarak TC taraf›ndan ABD’ye önerildi¤inin a盤a ç›kmas›, bu ba¤›ml›l›¤›n do¤al bir sonucu olarak görülmelidir. TC ile efendisi ABD aras›nda ikinci tezkerenin AKP ve TSK aras›nda yaflanan klik çat›flmas› nedeniyle yol kazas›na u¤rayarak ç›kart›lamamas› ve bu vesileyle “bozulan iliflkinin” yeniden tesis edilmesinin somut bir çabas› olan bu durum; ay-

n› zamanda TC devletinin nas›l ikiyüzlü bir tav›r içinde oldu¤unu, Türk hakim s›n›flar›n›n nas›l bir uflakl›k zihniyeti içinde oldu¤unu da göstermektedir. ABD emperyalizmine sözler verilirken, ayn› zamanda Türk kontr-gerillas›n›n bafl›na çuval geçirilmesini vesile ederek onurdan bahsedenler, nas›l bir onura sahip olduklar›n›, bunlar›n onurdan anlad›klar›n›n kendilerini emperyalizme pazarlamak oldu¤unu, bunlar›n onurunun iflçi s›n›f› ve emekçi halk aç›s›ndan onursuzluk anlam›na geldi¤ini bir kez daha ispatlamaktad›rlar. Türk hakim s›n›flar›n›n nas›l bir “gaflet ve delalet” içinde oldu¤unu, bu son yaflananlar bir kez daha göstermektedir. Bir taraftan “efendim benden talepte bulundu” diyerek, “bak›n stratejik ortakl›¤›m›z devam ediyor” yalan›yla stratejik uflakl›klar›n› gizleme çabas› içinde olanlar, öte yandan efendileriyle iliflkilerinde nas›l bir ruh hali içinde olduklar›n› da aç›k etmektedirler. Bir yandan böyle bir propaganda yaparken öte yandan ise el alt›ndan Türk askerini pazarlad›klar›n›n a盤a ç›kmas› Türk hakim s›n›flar›n›n gerçek yüzlerini de a盤a ç›karmaktad›r. “Koskoca” TC baflbakan› yalan söylüyor! Yalan› ABD Büyükelçisi R. Pearson’un “Asker gönderme önerisi Türkiye’den geldi. Büyükelçi Ziyal’›n Washington’da sundu¤u öneriler aras›nda bu da vard›” demesi ile a盤a ç›k›yor. Baflbakan Yard›mc›s› ve D›fliflleri Bakan› A. Gül; efendisinin aya¤›na giderek, Türk askerinin nas›l pazarlanaca¤› üzerine son talimatlar› al›yor. Ne de olsa ünlü para spekülatörü G.Soros “Türkiye’nin en iyi ihraç ürünü ordudur” dememifl miydi! ‹flte Türk hakim s›n›flar› bugün bu pazarlamay› yap›yorlar. ‹kinci tezkerede istemeden efendisinin taleplerini karfl›layamayan TC; bugün bu yol kazas›n› telafi edebilmenin ve bir kez daha gerek politik manevra alan› kazanman›n ve gerekse de “nas›l olur da bir fleyler kopartabilirim”in çabas›n› veriyor. ABD’nin Irak’ta içine düfltü¤ü durum, TC’nin bu çabas›nda elini güçlendirmektedir. ABD aç›s›ndan Irak’ta bugün tam bir “‹srailleflme sendromu” yaflanmas› ve iflgalci bir güç olarak hemen her gün sald›r›ya u¤rayarak askeri kay›plar vermesi, efendisinin ufla¤›n› öne sürmesini koflullamaktad›r. Üstelik TC’nin Irak üzerinde varolan gerici politikalar›n›n hayata geçebilmesi; her f›rsatta dile getirdikleri ve azg›nca bir flovenist histeriyle devam ettirdikleri Kürt fobisi nedeniyle bu pazarl›¤›n baflar›l› olabilmesi için elinden geleni yapaca¤› düflünüldü¤ünde, Türk hakim

14 s›n›flar›n›n “Irak’a insani yard›m” ad› alt›nda asker göndermesi daha bir gerçeklik halini al›yor. Ancak bu asker göndermenin gerek Türkiye emekçi halk›nda yarataca¤› hoflnutsuzluk ve gerekse de Irak’ta kay›plar›n yüksek olmas› ihtimali, Türk hakim s›n›flar›n› temkinli davranmaya itiyor. Öte yandan iflgalci bir gücün tafleronlu¤una soyunmay›, Türkiye emekçi halk›na anlatman›n çok zor oldu¤unu bildi¤inden, asker gönderebilmesi için BM flart›n›, NATO flart›n› yar›m a¤›z ileriye sürüyor. Oysa ki çekine çekine söylenen bu flart bile emekçi halk›n gözünde, TC devletinin emperyalizm karfl›s›nda uflakl›¤› gerçekli¤ini gizleyemez. Tüm bu gerçeklikler göz önüne al›nd›¤›nda, Türkiye devrimci demokrat güçlerini önümüzdeki günlerde zorlu görevler beklemektedir. TC devleti Irakl› ve Türkiyeli emekçi halk›n can› üzerinde i¤renç ç›karlar› için kanl› ve kirli hesaplar peflinde koflmaktad›r. Baflta ABD’li emperyalist haydutlar olmak üzere, hiçbir iflgalci güç için dökülecek bir damla kan›m›z›n olmad›¤›n› daha güçlü hayk›rmal›y›z. ABD’li emperyalist efendilere daha iyi uflak olduklar›n› ispatlamak için ve daha fazla k›r›nt› elde etmek için, dökülecek bir damla kan›m›z›n olmad›¤›n› daha güçlü ifade etmeliyiz. Irakl› ve Türkiyeli emekçilerin kan› emperyalist haydutlara ve onlar›n yeminli uflaklar›na peflkefl çekilemez. Emekçi halklar›n kan› sat›l›k de¤ildir. Haks›z ve iflgalci savafllar için emperyalist iflgalcilerin kanl› ç›karlar› ve i¤renç emelleri için dökülecek bir damla emekçi kan› yoktur. Bu bak›fl aç›s›yla daha fazla devrimci propaganda, daha fazla devrimci kitle faaliyeti yürütmek, daha fazla güçlü devrimci örgütler yaratmak vazgeçilmez görevimizdir. Irak’a yönelik gerçeklefltirilen emperyalist sald›rganl›k öncesinde hayata geçirilen kitlesel ve birleflik eylemlikler; “Irak’a asker göndermeye hay›r!” temelinde yeniden ve daha güçlü bir biçimde örgütlenmelidir. Emperyalist haydutlara, yerli uflaklar›na, iflgalci ve talanc›lara karfl›, ba¤›ms›zl›k ve halk demokrasisi mücadelesinde örgütlenmek, insan olman›n, demokrat olman›n, yurtsever olman›n, devrimci olman›n yaflamsal flart›d›r. ‹nsan olman›n, demokrat olman›n, devrimci olman›n göreviyle devrimci yürüyüflü güçlendir. Emekçi halk›n kan› pahas›na sömürücülerin, talanc›lar›n i¤renç ç›karlar›na, kirli emellerine izin verme.


14

31

1-14 A¤ustos 2003

DERS‹M’E SAH‹P ÇIK! MUNZUR’UN ÇI⁄LI⁄INA KULAK VER! Türkiye Kürdistan› illeri aras›nda yer alan Dersim’in üzerinde tarih boyunca bask› hiç azalmad›. 30 y›l› aflk›n bir süredir yürütülen s›n›fsal ve ulusal mücadeleye ev sahipli¤i yapan Dersim bölgesinde halka yaflat›lan zulmün en ac›mas›z örneklerini görmek mümkün. Düflük Yo¤unluklu Savafl Stratejisi ad› alt›nda halka karfl› giriflilen topyekün göçettirme, sürgün, psikolojik bask› ve sindirmenin en üst düzeyde yafland›¤› Dersim’de halka reva görülen a¤›r yaflam koflullar› bugün de tüm yak›c›l›¤›yla sürmektedir. Say›s›z ola¤anüstülüklerin yafland›¤›, orman kanunlar›ndan baflka hiçbir yasa ve hukukun geçerli olmad›¤›, y›llarca OHAL ad› alt›nda faflizm yasalar›yla idare edilen Dersim’de bugün, sözde kald›r›lan OHAL çeflitli uygulamalar›yla devam etmektedir. Özellikle son dönemde Dersim üzerinde devletin bask›lar› daha da yo¤unlaflmaktad›r. Gerilla faaliyetinin yo¤un olarak yürütüldü¤ü, gerillaya kat›l›m›n yüksek oldu¤u Dersim’de devlet büyük bir alan› insans›zlaflt›rma, gerillan›n faaliyetini engelleme, halktan koparma amaçl› politikalar›n› en ince ayr›nt›lar›na kadar hesaplayarak uygulamaya özel önem vermifltir. Devlet bölgeye konuflland›rd›¤› askeri gücüyle Dersim’i adeta yar› aç›k hapishaneye dönüfltürmüfltür. Özellikle son dönemde Karadeniz’de, Türkiye Kürdistan›’n›n çeflitli illerinde ve Dersim’de gerillaya yönelik bafllat›lan operasyonlar›n ard›ndan halka yönelik bask›larda OHAL uygulamalar›n› aratmayacak flekilde art›fl yaflanm›flt›r. KÜLTÜREL VE AHLAK‹ YOZLAfiTIRMA B‹R DEVLET POL‹T‹KASIDIR! Bugün ise Dersim’de yaflam ve geçim güçlükleri devam etmekle birlikte yaflanan sorunlar farkl› boyutlar kazanarak sürmektedir. Özellikle Dersim halk›n›n tarih boyunca yaflad›¤› bask› ve zulmün do¤al sonucu olarak devlete karfl› muhalif bir durufl sergilemesi, devrimci saflarda örgütlenme-

si, ulusal ve s›n›fsal mücadeleye yo¤un kat›l›m sa¤lamas›, bunda ›srarl› olmas›, devleti farkl› yöntemler gelifltirmeye zorlad›. Devrimci mücadelenin boy verdi¤i, halk›n deste¤ini kazanarak geliflti¤i birçok yerde devlet halka yönelik iflkence, katliam ve daha bir dizi sald›r›lar›n yan›s›ra bilinçli olarak ahlaki ve kültürel yozlaflmay› da gelifltirmektedir. Eroin-esrar, hap vb. al›flkanl›klar› özellikle gençlik kesimi içerisinde gelifltirilmeye çal›fl›lmakta, fuhufl, bar ve pavyonlar sald›r›n›n önemli bir aya¤› olarak gündeme getirilmektedir. Dersim’de bugün yo¤un olarak yaflanan bahsetti¤imiz sorunlard›r. Bugün devlet, Dersim halk›n› teslim alman›n yöntemini, uyuflturucu kullan›m›n› gelifltirmek ve ahlaki olarak çökertmek olarak belirlemifltir. Bu politikayla esas›nda halk›n devrim bilincinin yokedilmesi, örgütlenmesinin ve muhalif bir durufl sergilemesinin önü al›nmak istenmektedir. Keza Dersim halk› kültürel ve ahlaki yozlaflman›n boy vermeye bafllad›¤› günden bugüne yaflanan birkaç olayda tepkisini ortaya koymufl, asla kabullenemeyece¤i bu sald›r›lar karfl›s›nda susmam›flt›r. BARAJLARLA DERS‹M HALKININ MÜCADELES‹ BO⁄ULMAK ‹STEN‹YOR! Dersim insan›n› dize getiremeyen devlet, bugün Dersim’in co¤rafyas›n› kökten de¤ifltirmeye yönelmifltir. Dersim’in sembolü Munzur ve Milli park›n› yoketme amaçl› yap›lan baraj çal›flmalar› sadece rantiye peflinde koflan üç-befl ihalecinin de¤il bizzat devletin bir co¤rafyay› ortadan kald›rma politikas› olarak yürürlü¤e sokulmufltur. Yap›lmak istenen barajlarla do¤al hayat yokedilmekle birlikte sosyal ve ekonomik yaflam da bitirilmek istenmektedir. Barajlar; devletin on y›llard›r uygulad›¤› zorunlu göç ve sürgün edilen insanlardan geriye kalanlar› göçe zorlamaktad›r. Halk›n geriye dönüflünü tamamen ortadan kald›rmaktad›r. ‹klimin de¤iflimine ve yaflayan birçok canl› türünün yokolmas›na neden ol-

maktad›r. ‹lçelerle merkez aras›ndaki ulafl›m› güçlefltirerek ba¤›n› kesmektedir. Devletin yürürlü¤e soktu¤u politika, farkl› yöntemlerle bölgenin insans›zlaflt›r›lmas›n› amaçlamaktad›r. Özellikle halk›n yaflad›¤›, gerilla faaliyetine uygun bölgeler sular alt›nda b›rak›larak Dersim halk›n›n mücadelesi bo¤ulmak istenmektedir. FEST‹VAL ÖRGÜTLENME ZEM‹N‹ OLMALI! Bu dönem dördüncüsü yap›lan Munzur Kültür Ve Do¤a Festivali bahsetti¤imiz sald›r›lara karfl› koymada önemli bir halkad›r. Önemli bir buluflma ve sorunlar› tart›flma zeminidir. Özellikle yüz bine yak›n insan›n festival döneminde Dersim’e ak›n etmesi yaflanan sorunlar etraf›nda tart›flman›n, çözüm araman›n, harekete geçirmenin avantaj›n› tafl›maktad›r. Devletin özellikle gençlik üzerinde yürüttü¤ü dejenerasyon, apolitiklefltirme, kültürüne ve de¤erlerine yabanc›laflt›rma sald›r›lar› etkili olsa da önemli bir kesim, sorunlar karfl›s›nda duyarl›l›¤›n› korumakta-politik bir yönelim tafl›maktad›r. Dersim’in direnifl gelene¤ine, onurlu bir flekilde varolma ›srar›na sahip ç›kmaktad›r. Elbetteki devletin sistemli organizeli sald›r›lar› da¤›n›k, hantal, örgütsüz bir yap›yla gö¤üslenemez. Sald›r›lar› gö¤üslemenin ön koflulu örgütlü-birlikte hareket etmekten geçer. Bu bilinçle an-

cak Dersim’e ak›n eden yüzbine yak›n insan›m›zda do¤as›na ve insan›na sahip ç›kma bilincini uyand›rabiliriz. Yozlaflmaya karfl› duyarl› hale getirebiliriz. Örgütlenme ve devletin sald›r›lar›n› bofla ç›karma temelinde barajlarla do¤an›n tahrip edilmesinin engellenmesi; ahlaki ve kültürel yozlaflmayla halk›n devrimci de¤erlerinin içinin boflalt›lmas›na izin verilmemesi festival süresince gündemimizin bafl s›ras›nda yer alarak tüm çaba ve eme¤imizi buna yo¤unlaflt›rmal›y›z. Sald›r›lar›n hepimize yönelik oldu¤u bilinciyle Dersim’in do¤as›na ve insan›na yönelik bu sald›r›lar›n iflçi ve emekçilere, yoksul ve ezilen kesimlere yap›lan sald›r›lardan ayr› göremeyece¤imiz bilinciyle sorunlar etraf›nda birleflmeye, kendi de¤erlerimiz ve devrimci düflüncelerimiz etraf›nda kaynaflmaya özen göstermeliyiz. Özellikle 30 y›l› aflk›n bir süredir Dersim halk›yla birlik ve dayan›flma içerisinde olan Partizan anlay›fl›n› Dersim halk›n›n daha fazla yan›nda hissetmesi için tüm çaba ve eme¤imizi sarfetmeliyiz. Gazetemizle, dergi ve bildirilerimizle, sohbet ve tart›flmalar›m›zla kaynaflmaya ‹brahim’in partisine gönül vermifl Dersim halk›yla daha üst düzeyde birlik ve dayan›flmam›z› güçlendirmeye çal›flal›m. Unutmayal›m ki ancak örgütlü halk yenilmez.

Festivalden izlenimler.....Festivalden izlenimler.....Festivalden izlenimler.....Festivalden izlenimler.....Festivalden izlenimler..... Daha önce düzenlenen festivallerde yaflanmayan bir olay daha bu festivalde gerçeklefliyor. Devlet taraf›ndan Festival Tertip Komitesi’ne 17 maddelik bir taahhütname imzalatt›r›ld›. Bu taahhütnamede ilgi çeken baz› maddeler flunlar. Madde 1: Atatürk stadyumu ve program yap›lacak yerlere büyük boy Atatürk posterleri d›fl›nda hiçbir pankart, afifl vs as›lmayacak. Madde 3: Festival komitesince provokatörlere karfl› müdahale timi oluflturulacak, stad içerisindeki olaylara bu ekiplerce an›nda müdahale edilecek, ekipler aras›nda yer alan 5 kiflinin cep telefonlar› ve di¤er bilgiler emniyet müdürlü¤üne verilecek. Madde 9: Program sunucular› “halk› tahrik ve provoke etmemesi” hususunda

uyar›lacak ve tansiyonun düflük tutulmas› sa¤lanacak. Madde 11: Festival bafl›ndan sonuna kadar tüm etkinliklerin Festival Komitesi taraf›ndan kesintisiz video çekimi sa¤lanacak ve iligili makamlar istedi¤inde arz edilmek üzere haz›r tutulacak. Böyle bir taahhütname Tertip Komitesi’ne imzalatt›r›larak do¤abilecek herhangi bir olumsuzluktan devletin sorumlu olmad›¤› izlenimi yarat›lmaya çal›fl›l›yor. Devletin kolluk güçleri isterlerse çeflitli provokasyonlar yaratarak istedi¤i kifli ve kurumlara yönelik sald›r›larda bulunacak, istedi¤i gibi at koflturacak ve yapt›klar›ndan sorumlu olmayacak, tüm sorumluluk tertip komitesi ve halka yüklenecek. Festival öncesi aç›lan standlarda birçok resmin içerisinde en tepede tek bafl›na

as›lm›fl ‹brahim Kaypakkaya’n›n resmi dikkatimizi çekiyor. Resmin asl› oldu¤u standa giderek tan›fl›yoruz. Stand›n bafl›nda duran Makbule abla 44 yafl›nda. Do¤ma büyüme Dersimli. Sürekli Dersim’de yafl›yor, Dersim’i b›rakmaya da niyeti yok. Resim üzerine konuflurken büyük bir coflkuyla anlatmaya bafll›yor. Resmi Makbule ablan›n 15 yafl›ndaki o¤lu yapm›fl, di¤er tüm resimler gibi. O¤lu “halk için sanat yap›yorum” diyor. Ayr›ca geçimlerini sa¤lamak için stand açm›fllar. Ama ‹brahim’in resmini satmayacaklar›n› belirtiyorlar. Konuflmalar›m›z ilerlerken s›ra özlemleri ortaya koymaya geliyor. “Sizleri özledik, sizlere uza¤›z” (Fiziki olarak) derken, bizleri her an yan›nda görmek istedi¤ini belirtiyor. Dersim gençli¤inin yozlaflmas›n›, kültürünün yok olmas›ndan söz ederken

gözlerinden kin ve nefret ak›yor “Dersim’in devrimcilere ihtiyac› var” diyerek devrimcilerin ve halk›n Dersim kültürüne sahip ç›kmas›n› istiyorlar. Dersim’de Partizan pankart›n›n aç›lmas›n›n kendilerini çok sevindirdi¤ini ve gururland›rd›¤›n› söylerken büyük bir coflkuyla “biz de var›z” diyor. Tüm devrimcilere karfl› duyarl› oldu¤unu söyleyen Makbule abla, ‹brahim’in yerinin ayr› oldu¤unu ve ‹brahimci oldu¤unu söylüyor. Sohbetimizin sonlar›na do¤ru gelirken kararl› bir flekilde “halk kazanmal›” diyor. Söylemek istedi¤i birçok fleyinin oldu¤unu söylerken “bizler y›llard›r zulüm gördük, ezildik ve hala da zulüm görüyoruz, eziliyoruz ama umutluyuz ve sonuna kadar direnece¤iz” diyerek sözlerini tamaml›yor.


iflçi-köylü YEN‹ DEMOKRAS‹ YOLUNDA

B‹Z HALKIZ GELECEK ELLER‹M‹ZDED‹R

BÜROLAR

UMUT YAYIMCILIK VE BASIM SANAY‹ LTD. fiT‹ Yönetim yeri: Gureba Hüseyin A¤a Mah. ‹mam Murat Sok. No:14/1 Aksaray-Fatih/‹STANBUL. Tel: (0212) 521 34 30, 531 48 53 FAKS: (0212)621 61 33 Sahibi ve Yaz›iflleri Müdürü: Beflir KASAP Bask›: Gün Matbaac›l›k Genel Da¤›t›m: YAY-SAT @mail: umutyayimcilik@superonline.com

➧ KARTAL: HAMAM SOK. DEM‹RL‹ ‹fiHANI NO: 57/14 KARTAL, TELEFAKS: (0216) 306 16 02 Cep: 0 544 521 34 30 ➧ ANKARA: MEfiRUT‹YET MAH. KONUR SOK. NO: 14/24 KIZILAY/ANKARA TEL: (0312) 418 25 26 Cep: 0 535 562 33 72 ➧ ‹ZM‹R: GAZ‹OSMANPAfiA BULVARI, KOÇAfi ‹fiHANI NO: 87, DA‹RE:318 KONAK, TELEFAKS: (0232) 441 93 09 Cep: 0535 310 31 84 ➧ MALATYA: DABAKHANE MAHALLES‹, BOZTEPE CAD., BABACAN ‹fiHANI NO:9 KAT:1/16 MALATYA TEL: (0422) 325 78 13 Cep: 0 536 558 45 04 ➧ BURSA: GÜMÜfiÇEKEN CAD. ERKMEN ‹fiHANI, NO:7/21, HEYKEL, TEL: (0224) 224 09 98 Cep: 0 536 612 81 98 ➧ SAMSUN: KALE MAH., YUSUF KEFEL‹ ‹fiHANI, KAT: 6 NO: 9 , TEL: (0362) 435 64 57 Cep: 0 537 427 71 48 ➧ TURHAL: YAVUZ SULTAN SEL‹M MAH. TANRI-VERD‹ SOK. 19/15 2. NOTER YANI TURHAL/TOKAT TEL: 0356 276 37 20 Cep: 0533 414 65 54 ➧ MERS‹N: ÇANKAYA MAH. S‹L‹FKE CAD. ÜZÜM ‹fiHANI KAT :1 NO: 47 MERS‹N CEP: 0 533 768 36 98 ➧ AVRUPA MERKEZ BÜRO: WESELER STR 93 47169 DUISBURG-DEUTSCHLAND TEL: 0049 203 40 60 958 FAKS: 0049 203 40 60 959

Dersim rê wair vejiye, gos ro venge çhemê Muz›ri serne sanê ke seveta gerila benê, in ura tepia, m›leti sero zorrdariye u zul›m heni jêdno ke OHAL qe thoa niyo.

Dersimo ke werte sukune Kurdistani dero, tar›x de zul›m coru sera kêmi nêbiyo. Dersim 30 serre ra jêdero ke seveta gomê ho, seveta xelefliaena karkeru pêrodaene rê waireni keno. Zul›mo ke Dersim de mileti rê biyo, dina de zovina caê nebiyo. Surg›niya ke zorrbajiya ke Dersim de biya, ewro ki devam kena. Dersimo ke qanunê b›rri ra qeiri, zovina qanun, kuquk tey çino, eve serru b›nê namê OHALi de eve qanunê faflizmi idare biyo, ewro, ni qanuni, ç›ga ke vanê OHAL dariyo we, oncia devam keno. Na rozune peenu, Dersim de na zorrdariye daina jêde devam kena. Dersim de, yanê cao ke gerila ret gureena, zof m›let ki kuno c› el dewlete wazena ke ha gurenaisê gerila b›v›ndarrno, thau m›leti ra thol kero, politika ho tam biyaro hurendi. Dewlete eskerê huyo ke kerdo ve tha, eve zorrê dey Dersim çarno ‘ra hep›sqane Na waxto peen de Karadeniz de, sukune Kurd›staniê T›rkiya de, Dersim de opero-

AXLAQ U PISULO XIRAVIN POL‹T‹KA DE DEWLETA Ewro Dersim de wefliya ho ram›tene u ho idare kerdene çet›na. M›letê Dersimi verê coy ra nat wefliya ho b›nê zul›mi de b›nê zorrdariye de ram›ta, na ruval ra, dewlete de zu rae ra nêfliyo. Hetê newedaru de, hetê karkeru de caê ho gureto. Dewlete ki nae ra gore plani kerdê. Cao ke newedari vejiye werte, cao ke qomi phoflti da ve naynu, dewlete naynu sero zul›m kerdo zorrbajêni kerda, qet›l kerdo, lewê naynu de zu ki axlaq u zagonê naynu r›zno, kerdo x›rave, vurrno. Dewlete gureena ke cêncune ma b›m›sno eroin, esrar u hevu. Na axlagu x›rav›n ra zu ki bar, pavion ve çênu rae ser ra fistena. Dersim de ewro leto jêde na problemê nianei estê. Dewlete ewro eve eroin eve axlaqê x›rav›ni vazena ke Dersimi b›jero b›nê lopunê ho, rafltiye awa ke eve na politika wazena ke f›k›rê newedarênio ke mezgê gomê madero, ey vindikero, gomê ma têhet meêro, komeluna ho romeno, gomê mao ke jê dewlete f›k›r nêkeno, f›k›rê ho jê ye dewlete niyo, v›rendiya dey b›jêro. Ç›ke gomê Dersimi roza ke, kulturo x›rav›n, p›sula x›rav›ne kerda werte, a roze ra ve na roze eve dire hadisu m›sno ke na p›sulune x›rav›nu qew›l nêkeno, bêveng nêv›ndeno.

EVE ÇHEMU SERO GOLU VIRASTENE WAZENÊ KE VENGÊ SARÊ DERS‹M‹ BIBIRRNÊ Dewleta ke besenêkêrdo m›letê Dersimi biyaro zoni ver, vazeno ke nafa ki co¤rafia dey b›vurrno. Golê ke v›rajine ke sola sembolê Dersimi Çhemê Muz›ri ve Milli Parki ra werte ra wedarê, tek tenya karê rantiyecü, karê d› hire ihalecü niyo. Dewleta ke wazena ke na co¤rafi ana hard werte ra wedaro, politika a dewleta anê hurendi. Eve na golu lewê wefliya gomi u wefliya heywani de wazenê ke wefliya sosyale u hete ekonomi ra ki qefliye b›qederê, werte ra wedarê. Dewlete wazena ke eve golu, isono ke eve des serru, eve zorr do ve goç kerdene, surg›n kerdo (rusno zovina suku) inu ra pey de mend ey ki goç kerdene do. Eve na golu hewa (iklim vurina zofe heywani u zofe viliki. Raê sukun u qezu benê x›rave, fliaen-amaene bena çet›ne alaqa ho zuvini ra b›rino politika dewlete eve zavina metodu Dersim isoni ra kena thole, be isoni verdana. En jêde ki cao ke m›let wefliya ho romena faaliyetê gerila rê musoito, b›nê uwe de verdo hoverdaene Dersimi b›xenekno. FEST‹VAL REM‹NÊ PHOfiT‹ ZUV‹N‹ DAENE VO “Munzur Kültür ve Do¤a Festivali” o ke eve nawo rao çorine beno, hoverdaene de helgaa de hewla. Zeminê têhetamaen u meselu sero qesey kerdena. Eve se hazaruna milet festival de yeno Dersim na meselu sero vinetene, hira hira era zon arde-

ne, f›rsano de r›ndo ç›qa ke dewlete cêncu sero dejênerason kena, politika ra fina düni, m›leti b›nê teflirê dewlete de kuturê hora kuno düri, beno xam, zafe teney ki dustê na meselu de v›ndenê politika ho kenê… Torê Dersim neqiye rê sarrewe dardene rê, eve bext wefliya ho ram›tene rê wair vejinê. Helvet, a¤meci, sut bêphoflti qarfliye, zorrê dewlete de nê vindino. Qarfliyê zorrê dewlete de isan gunê pia organize vo heni v›ndero. M›leto ke eve sehazaruna yeno Dersim ancaq eve na zonarene welatê horê, m›lete hore wair vejino, qarfliye p›sulê x›rav›ni vejina. Zar darenia devlete thal vetene rê, eve golu harrdê Ders›mi x›ravekerdene zaganê x›raw›ni rê p›s›lo x›rav›ni re izne mediyo. Festival de vajifê mao v›rên no vo, gurenaisê ma, eme¤ê ma na ruval rao. B›zonime ke zorbajênia dewlete ma pêroine rewa. Na zorrbajênia ke harrdê Dersimi rê m›letê Dersimi rê bena awa ke karkêru rê, emegdaru rê, feqiru rê, aê ke b›ndefltie yê dinu ra ayre niya, na meselu sero zu vime, dormê zagonê hade, f›k›ra hade zu vime. 30 serre ra jêdero ke Partizan eve m›letê Dersim ra biyo zu phoflti danê zum›ni. Ma gureeme emeg dame ke m›lete Dersimi f›k›re ma daina jêde lewê hade b›vino. Eva gezantune hora, pêserekune hora, movet u cematê hora. Berime pêser zu vime. M›lete Dersimio ke zerri na ve partiyê ivraimi ra daina jêde bême pêser zu vime. Phofltidarenia ma daina jêde qewetin vo. Hoviri ram ekerime ke m›leto ke organizeo (pêzuvini gurete) phofltia dey nêna hard.

Festivalden izlenimler.....Festivalden izlenimler.....Festivalden izlenimler.....Festivalden izlenimler.....Festivalden izlenimler..... Güneflin ilk ›fl›klar›yla bafll›yor Dersim’de yaflam. Sabah›n 5’inde, günefl Dersim’e ve Dersim halk›na merhaba diyor tüm yak›c›l›¤›yla. Munzur’un gürül gürül ça¤layan suyu, da¤lar›; eme¤e, üretmeye, paylaflmaya ça¤›r›yor bizleri, coflkulan›yoruz. Festival yaklaflt›kça festival öncesi haz›rl›klar da h›zla devam ediyor. Dersim’in meydan›nda kurulmufl standlar, çal›flma yapacak kurumlarla buluflmay› bekliyor. ‹lk geldi¤imizde iskeletten ibaret olan standlar flimdi gelin gibi süslendiler. Devrimci ve sosyalist bas›n›n stand açt›¤› merkezde Tunceli Temel Haklar ve Özgürlükler Derne¤i, ‹dil Kültür Merkezi, Ceylan Yay›nlar›, YÇKM, Devrimci Demokrasi, Barikat dergisi, TKM ve Partizan standlar› yer al›rken TKM, bayraklar›yla; Partizan da açt›¤› pankart ve ‹brahim resimli flamalar›yla dikkat çekiyor. Bizim stand›m›za oldu¤u gibi di¤er devrimci kurum ve dergilere de halk›n ilgisi oldukça iyi. Halk›n ilgisini çeken devrimci standlar ayn› zamanda devletin kolluk güçlerinin de ilgisini çekiyor. Günde 5-6 kez

standlara gelen kolluk güçleri, halkla devrimcilerin buluflmas›n› engellemeye çal›fl›yor. Standlarda Ölüm Oruçlar›yla ilgili belgesellerin gösteriminde, halk›n ilgisine dayanamayan polisler, avukatlarla standlara haber göndererek “film gösterimi devam ederse standlar› da¤›t›r›z” tehdidine karfl› do¤al hakk›m›z olan film gösterileri devam ediyor. Devletin kolluk güçleri her ne kadar devrimcilerle halk›n aras›na girmeye çal›flsa da halk›n devrimci standlara ilgisinin önüne geçemiyorlar. Dersim’de iki farkl› yaflam ve dünya var. fiehir merkezinde yozlaflt›r›lmaya çal›fl›lan yaflama karfl›l›k Dersim köylerinde gördük ki Dersim’in o yoksul, emekçi halk›, kendini, bütün safl›¤›n› samimi bir flekilde koruyor. Girdi¤imiz her evde bizi s›cac›k karfl›layan analar›m›z, babalar›m›z, genç k›zlar›m›z ve o¤ullar›m›z hala tertemiz duygularla, o içten p›r›l p›r›l ›fl›ldayan gözlerle bizleri yoksul evlerine misafir etti, yoksul sofralar›n› paylaflt›. Analar›m›z›n kendi dillerinden merhabalar›, sohbetleri bizlerin onlara onlarla ayn› dilden a¤›z dolusu merhabam›z biz-

leri yürekten coflkuland›rd›. Ve sohbetimiz bafllad›. ‹lk dura¤›m›z Dersim’in merkez köylerinden biri. Giriflteki ilk eve gitti¤imizde uzaktan gelen misafirleriyle sohbette olan ailemizin s›cac›k karfl›lamas›yla bizler de sohbete bafllad›k. Dersim’in o meflhur ayran›n› bize ikram eden anam›z›n bizimle beraber olan iki devrimci anam›zla oradaki kucaklaflmalar›, sohbetleri do¤rusu görülmeye de¤er. Bizi misafir eden anam›z devrimcilerden bahsediyor ve onlar›n ölmesine üzüldü¤ünü söylüyor. Bizimle gelen devrimci anam›z da ev sahibi anam›za flöyle yan›t veriyor; “Benim k›z›m bir devrimciydi, bu yaflam› kendisi seçti. Biliyorum ki üç y›l da yaflasa ölecekti. 30 y›l yaflasa da ölecekti. Ama o onurlu öldü. ‹nsanlar birgün mutlaka ölür önemli olan onurlu yaflayarak, mücadele ederek ölmektir.” Gözleri hüzünlü fakat gururlu bir ifadeyle “mutluyum” dedi. “Çünkü o istedi¤i yaflam› seçti ve mutlu öldü. Hapishanelerdeki tecritin kald›r›lmas› için bafllat›lan Ölüm Orucu’nda flehit düfltü.” Ev sahibi anam›z›n ve oradaki di¤er

insanlar›n yüzlerindeki o ifadeyi anlatacak kelime bulmak zor. Bir devrimci öldü ama gördük kü ölümü, binlerce devrimci ana, o¤ul ve k›zlar›m›z› do¤urdu. Ifl›k oldu, direnç oldu, gelece¤e umut oldu. Bunun yan›nda konufltu¤umuz, sohbet etti¤imiz insanlar, bizlere yaflad›klar› olumsuzluklar› ve zorluklar› da anlatt›lar. Festivalde esnaf›n fiyatlar› ikiye, üçe katlamas› (yiyecek, içecek, yol gibi) sat›fl› yap›lan yiyeceklerin sa¤l›ks›z koflullarda haz›rlanmas›, gelen misafirlerin Dersim s›cakl›¤›yla karfl›lanmas› yerine, para gibi görünmesi festivalin ismi Do¤a ve Kültür Festivali’yken do¤an›n kirletilmesi ve kültürün içinin boflalt›lmas› gibi çeliflkilerinden bahsettiler.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.