Şarkı Sözleri - Grup Yorum / Grup Ekin

Page 1

açlığın yürüyüşü başlıyor

analara ve babalara

savaş ezgi-grup yorum grup yorum

hasan hüseyin grup yorum

fırtına olanlara rüzgar n’eylesin günü doğuranlara gece n’eylesin yüreği bir olanlar yürüyoruz zafere paylaştıkça çoğalan bu sevda bizim onur namus adalet bu sevda (kavga) bizim

daldan yaprak düşer gibi gün buluttan çıkar gibi akar gibi kaptan kaba toprak suyu emer gibi hey... kavgaya girdi oğlun (kızın) yönünü gördü oğlun (kızın) gerçeği bildi oğlun (kızın) kavgaya girdi oğlun (kızın)

aman dostlar hasan hüseyin grup ekin

aman dostlar bu ne iştir kucağım dolu yemiştir dedim hele önüm kıştır yolum dedim pek yokuştur yollar var ki gidilecek işler var ki görülecek hesap var ki sorulacak defter var ki dürülecek kar düşende bahçelere dağlar gülü neylemiştir dedim hele önüm kıştır yolum dedim pek yokuştur yollar var ki gidilecek işler var ki görülecek insan var ki yorulacak dünya vardır kurulacak aman dostlar bu ne iştir

anacan yiğitlemesi nihat behram grup yorum

canımdan can yolundu yiğidim sırda benim dalı dikenler bürüdü filizim darda benim vay kanlı da kanlı cellat elleri cellat ellerinde halkın gülleri gün olur günüm olur solurum dünüm olur birisi benim yavrum gerisi gülüm olur oy... tomurcuğum güne durmuş dal üstünde hızlanır düşmanlar pusu kurmuş kan içinde gizlenir oy seni de seni seni yavru kartalım ölümlerde senin gülüşüne kurbanım ölümlerde ben sana kurbanım

dost elini tutar gibi bir düğüne gider gibi yüreğin kanatlansın aydınlığı öper gibi hey...

arix anonim

arıx di be gunde saran tavaxi zelzale bu lele ane du set se se mezel vekir de lo lo, le le heyv ve ket heyv ti ji ye daye qur bu du dene xadene lavo du qiza le le ane yek mebu zava sere silgave de lo lo, le le (arix) arıx dedikleri sarun köyünde deprem olduğu sene anne iki yüz ü yüz mezar açıldı ay doğdu dolunay anne, körolasın iki oğlun iki kızın biri bile damat olup damın başına çıkmadı

asker kaçakları nazım hikmet grup yorum

köyün evleri karanlık gökte yıldız pır pır eder ben bir asker kaçağıyam gelin bana bir tas su ver... n’eyleyim kusura kalma elleri kınasız gelin çalar asker kaçakları kapıları geceleyin...

ateşliyor direnişi grup ekin

seninle otururken güneşin ortasında dalından çiçeği koparır gibi götürdüler bizi itilip kakılarak konurken hücrelere haykırıyordu öfkemizi açlık yüzlerine geliyordu birer birer haykırışı yoldaşların sarıyordu bedenleri atışlıyordu direnişimizi sarmalandı kollarımız alev olduk hücre hücre hey sarmalandı kollarımız halay durduk hücre hücre hey akıyordu seslenişi birer birer yüreklerimize akıyordu haykırışı birer birer yüreklerimize


avanti populo

aygün’ün vasiyeti

italyan işçi marşı

savaş ezgi grup yorum

hernepeş karkerno hevalo hernepeş ala me ya sor sinaran bi bure ala me peş te em di meşi armanc sosyalizm u azadi ileri işçiler, yoldaşlar ileri kızıl bayrağımız sınırları aşıyor bayrağımız önde yürüyoruz hedef sosyalizm ve özgürlük

avlaskani cuneli laz halk şarkısı

avlaskani cuneli çepri megipinare si golvali ioxi ma ekegipinare e emine nak ulur naşkvi do çayiskani anderi na doskudu him çipe boyiskani ela komemaoni 3ulitina ortaşa ukaçxe pişmanare on3eli onkartaşa

ay doğar (gerillanın türküsü) grup yorum

ay doğar ayan beyan çıkar dağın ardından serin bir rüzgarım ben geçerim buralardan eviniz yokuşta mı bir kurşun atışta mı iniverdim şu dağdan uyanık mı düşte mi ateşler tattım geldim türküler yaktım geldim ay öptü gözlerimi korkuyu yıktım geldim

ayşe gülen’e ağıt grup yorum

sen değildin bendim bendim vurulan dağ çiçeği kokulu gelinim ayşe’m kaç bahar geçti sensiz acılı habersiz serin sabah yeli taze bahar dalı elleri kınalı gelinim ayşe’m (yüreği devrime sevdalı ayşe’m) sen halkının sözünü saz eyleyendin ateşsiz yüreklere umut ekendin kavgamıza can katıyor haykıran sesin yüreği sevdalı yüreği ateşten (yüreği sevdalı düşleri ateşten) dişleri kenetli gelinim ayşe’m

mezarımı yüksen yapın yar gelende gölgelene yitirsem de ben bu canımı el yanında göğsün geçirme


bağcılar’da üç karanfil

benim adım şirvan berivan

grup yorum

grup yorum

üç karanfil türkü söyler bağcılar’da geceleyin yanmaz yürek nasır tutmuş kor içinde kalmış deyin al beni de al beni de yüreğine sar beni de umut şaha kalkmış dostlar korku salmış eceline

benim adım şirvan berivan eser koynumda kanlı boran ürperir yüreğim ucu savrulur... tufan olur

inancımızın sesidir şehitlerimizden kalan öfkemizin mayasıdır türkümüzü sonsuz kılan işte bizim son sözümüz kanımızla yazıyoruz özgür doğacak günlerin bedelini ödüyoruz

bir ateş topu gibi yanar ellerim şimdi gözucumda damla yaş düşer yerlere gül olur

sarıl yurduna sahip çık yarına savaşmak yenilmez kılar insanı biz ki yangınlardan çıkıp geliriz sıcak namlulura damlar tenimiz kuşatmalarda teslim olan sendin sen teslim ol bize ölüm sen teslim ol

annem babam savaşır özgürlüğüm uğruna bir el elimi tutar koşar giderim halaya

başına döndüğüm anonim

başına döndüğüm kurban olduğum ağlar dolanıram yar deyi deyi ezel bahar yaz ayları misali çağlar dolanıram yar deyi deyi çoktan beri terketmişem ben yari hasta yüreğimden çıkmıyor zarı yanar oldu sönmez yüreğim narı dağlar dolanıram yar deyi deyi evlerinin önü kavak elim kınalı yüzümde duvak merhamet et halime bak oy oy sebebim oy oy vebahtım oy oy sebebim...

bebeğe türkü hasan hüseyin grup ekin

kayada çifte keklik bebek bebek oy bebek bağrında tahta beşik oy balam su yokuşa akar mı şimşek yuva yıkar mı vurmuşlar yiğitleri öç yürekten çıkar mı beşik bozkırda sallanır bebek bebek oy bebek sallan beşik sallan beşik oy balam sallanır da ballanır bebek bebek oy bebek yüreğim delik deşik oy balam

berdan çayı’ndan ege dağlarına savaş ezgi kemal el tavil

toroslar bırakıp gitmişti bolkar dağlarını, tarsus’a. berdan, varoşların incecik gülü... güneşle karışmıştı gözlerinin rengi. bir çeçek kadar utangaç, oturmuş bolkar dağlarına... bütün sular berdan çayına akıyordu. güneşin ateşini berdan çayında söndürüyorlardı toprağın ırgatları; üstlerinde başlarında, köylerinin yangınını taşıyan göçerler... berdan barajından su içen bulutlar, ege dağlarına bıraktılar sularını. yağmur kuşağıydı berdan; bir portakal çekirdeğine saklanmış... civan perçemiyde kayaları parçalayan... göğsümüzün kızıl gülü çatlattı tohumu. portakal çiçekleri öper gibi açmıştı ege dağlarında. ölüm kaçacak delik arıyordu elinden... berdan bir sevdaya düşmüş ölümü andırıyordu. vuruşa vuruşa tutsak düştü. mahpus damında ince ince soluklanan bir top reyhandı. ölüm orucu’nun ilk gönüllülerindendi. günler yürüyordu. takvim yaprakları birer birer ölüyordu ve berdan sayıklıyordu: “bizler çok büyük bir insanlıkk ailesinin fertleri olarak, kendimizi hep başlarda hissedeceğiz. çünkü bu insanlık ailesinin fertlerinin önü çok açık. bunu biliyoruz, buna inanıyoruz. biz başarırız...” yağmur kuşağıldın sen. dağların başına bağladığı gökkuşağı... bir kolunda börklüce mustafa, bir kolunda yıldız ormanları; turnalar dönüyordu başında... berdan buz beyazı, ay ışığı... akşam alacasında gökyüzünden kopardığı yıldızı alnına taktı... beyaz yıldız, kızıllaştı içindeki yangından...


berivan

bir dağ türküsü

hasan hüseyin grup yorum

grup yorum

döşümüze ölüm basmış kardeşler karanlık da yağar canlar üstüne zincir sesleriyle sızlar bilekler gülerken bildiğim ağlar üstüne kucakta kucakta kalmış ölüler doğmadan gidenler haykıran gözler karanlıkta kana bulanan yüzler gözler göçtü parelendi yürekler dağlara çıkam dedim dosta ulaşam dedim dost ben senin derdinden dağlara mekan dedim

berivane

yolun yalnızlığa düştü, kar üstünde yürüyorsun umarsız insansız sıcaksız, acımasız doğadasın ah gülüm dostum kardeşim sar dağları şimdi ah gülüm dostum kardeşim soluğun bulutlarda yavuklundur dağlar taşlar ve aç kurtlar bekler aşağılarda sen dağlarda ben zindanda yalnız değiliz bir koyaktan bir koyağa bir sarı bulutun üstünde cıvıldaşan kurşunlarla gülümse yurduna

bir görüş kabininde savaş ezgi saffaran halk ezgisi

dilges

berivane berivane tü keça rind ü ciwane ta şehida kurdistan e tü sembola me kurdaye tü çiçeka kurdistane şin bu cizra botane meskene me me alane ciye şeru şehidane berivana mey dillovan çek ü silah bejn ü balan daket ala cizra botan keça kurdan buye rezan (berivan) berivan berivan sen cesur ve mertsin sen kürdistan şehidi, kürtlerin sembolüsün sen kürdistan çiçeği, yeşerdin cizrabotan’da meme alan’ın meskeni, aslan şehitlerin yerinde iyi kalpli berivan, rahat ve silahlara bürünmüş kürt kızı cizrabotan’da bayrak ve öncü oldu

beyaz gelinlik anonim

hayat damla damla berraklaşıyor kara tende hayat ılgıt ılgıt esip gidiyor işkencede baskı mapus zulüm kan ile örülü seti yıkıp aşıyor derya ırmaklar hayat yeşilde yeşil yosunda yosunlar boy veriyor kuytuluklarda düşmesin kirpiklerinin gölgesinden başka gölge doğacak yarının şafağı olan gözlerine sımsıkı yumruk misali sevdiğim yarının sahibi o gözlerine o gözlerinde çizgilenecek sevdamızın/bebeğimin yarını alın yazısı zincire vurulmuş sevdamızın incecik bileği bekler sevdayla kin ile korlanmış gözlerini gözünde çakan şafağın kızıllığında yunup silah sesleriyle halaya durup beyaz (kızıl) gelinlik giydireceğiz kendi ellerimizle vefalı yare kendi ellerimizle cennet (özgür) vatana

ne kadar da ufalmış bedenin gözyaşıma sığdın sen açlık mı yemiş ömrünü yavrum al sütümü iç kızım saçların beyazına mı sakladın alevini yoksa güneş sende mi batıyor batıyor geceleri eriyen bedenimi düşünme göğü giydim üstüme yüzünü asma kederine anam yiğitler bitmez bizde bir ateş olup yaksa da gidişiniz analar biter mi ölüm toplasa da çiçekleri çiçekte tohum biter mi

bir mayıs sarper özsan

günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez yepyeni bir hayat gelir bizde ve heryerde bir mayıs bir mayıs işçinin emekçinin bayramı devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider devrimin şanlı yolunda kül gibi savrulur gider


bir mevsim

bir ömür de...

fırat tavuk grup yorum

savaş ezgi grup yorum

yine düştük yollara yine uzun yollara yine çıktık yollara yine zorlu yollara uzun ve zorlu ama onurlu yattık ölüm orucuna bir mevsim boyunca aç kalacak bir mevsim boyunca yürüyecek açlığımız kadar onurlu açlığımız kadar gururlu açlığımız kadar dik başımız açlığımız kadar inancı ve sevgiyi halkımızı düşlerimizi umut dolu beynimizi tedarik ettik, bileyledik onlarla beslenecek, direnecek onlarla öleceğiz göçmen kuşlar giderken uzaklara hoşçakalın diyecek bizlere uğurlarken onları aç olacağız döndüklerinde aç olacağız belki az kalacak, belki hiç kalmayacak kalırsak dik, ölürsek yiğit olacağız bir mevsim aç olacağız her mevsim onurlu olmak için

bir oğul büyütmelisin grup yorum

zulüm ejderha olsa da telli duvaklı yurdumda bir oğul büyütmelisin kavgada yiğit olmalı gün gelip yol kenarında kızıl gül açmış alnında bulursan yıkılmayasın gözyaşında hınç olmalı düşen birdir bilmelisin bin oğlun var sevmelisin yarın bizim yılmayasın yüreğinde güç olmalı yarin yanağından gayrı paylaşmak için herşeyi söylediğimiz türkülerde senin de sesin olmalı

ya gökyüzüydü, ya ölümdü boranlar... sayıklıyordu berdan... gözleri bela bir kuştu. el dalına tutsak düşmüş bir yaban... “elimi tut aygün. tut elimden dağlara gidelim... haykırsam adını; ayaz çeliği çatlatanda... ah bir haykırsam!.. sesimdeki adına toplanır tüm dünya... br ömür de benden aslanım; bir ömür de...”

insanda saklı bir deprem gibisin kızıl bayrak altında uyuyorsun bir ömür de benden aslanım bir ömür de benden zafer gülüşü yüzünde “yendim” diyorsun gel hele gel hele gül hele gül hele dağlar yolunu gözler berdan ol da gel hele selam salmış bedrettin’im (çakırcalı’m) ölümü yen gel hele gözlerin dalmasın kaldır başını iki olur gerillanın düğünü bir çıkınca dağlara bir düşünce toprağa iki olur gerillanın düğünü

bize ölüm yok grup ekin

kavganın alevlidir rüzgarı yayılır gider ılık ılık dağların başakların üzerinden buğday gibi bereketli dağların başakların üzerinden akarsu gibi aydınlık kim demiş ölüm var diye bize kardeş kardeş atan bu yürek bizim bize ölüm yok... bu yürek hiç durmayacak bize ölüm yok... bu yürek hiç susmayacak

borçlusun hasan hüseyin grup yorum

tutmamışsan kolundan bir tükenip yorulmuşun avutmamışsan umutsuzluğu “su” diyene vermemişsen sende iş yok be kardeşim alnındaki çizgilere gözündeki ışıltıya borçlusun sen yaşamın kendisine “kolay gelsin” dememişsen taş kıran işçilere “günaydın”sız bırakmışsan bahçe bezeyenleri pankartlı yürüyüşlere ve halaylı grevlere katılmayı bir aşk gibi ta şuranda duymamışsan


bu memleket bizim nazım hikmet grup yorum

dört nala gelip uzak asyadan akdenize bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim bilekler kan içinde dişler kenetli bilekler kan içinde ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak bu cehennem, bu cennet bizim kapansın el kapıları bir daha açılmasın yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine bu hasret bizim

buca’daydı berdan savaş ezgi-grup yorum grup yorum

berdan ki taşardı sevdasından sevdası taşardı berdan’dan bakışları sığmıyordu artıkk mapusa berdan’ın bakışları koşuyordu buca barikatlarına

büyü gülten akın grup yorum

büyü de baban sana büyü de büyü acılar alacak yokluklar alacak büyü de baban sana büyü de baban sana büyü de büyü bitmez işsizlikler açlıklar alacak büyü de baban sana büyü de baban sana büyü de büyü baskılar işkenceler kelepçeler gözaltılar zindanlar alacak büyü de baban sana büyü de büyü büyüyüp de onyedine geldiğinde baban sana idamlar alacak

büyü bebeğim adnan yücel grup yorum

büyü güzel bebek büyü ninniler büyütmez seni baban şimdi dağlardadır bakar ufuktan gözleri (gelir yenince düşmanı) dağlarda sesler yükselir sesler türküyle beslenir ne yenilmek ne de yılmak seslerden zafer beklenir kara sevda göz bebeğim yarınlarda gül bebeğim bir gün baban döner geri ellerinde gül bebeğim


cane

cesaret

şivan perwer

grup yorum

cane, cane, cane were meydane? dılemin pır xweşe, bı ve dılane dılane şoreşe, herkes pe serxweşe erd u ezman şen bu, bı ve dılane

atıldık kavgaya yürüyoruz en önde devrim bayrağımız ellerimizde coşkun sel gibi yıkıyoruz setleri akıyor akıyor akıyoruz biz cesaret cesaret daha fazla cesaret kurtuluş mutlaka ellerimizde kır zincirleri kopar geleceği kurtuluş mutlaka ellerimizde

dılan gelek xweş bu, dıle xort’a geş bu dıle dıjmın reş bu cane ha cane keçu jin u pır tev, xort u mer hatın hev deste mıl tevdan hev, le ve meydane

kır zincirleri son ver sömürüye özgürlük mutlaka ellerimizde (kır zincirleri son ver sömürüye kurtuluş bayrağı ellerimizde)

(canlar) canlar gelin meydana gönlüm hoş oluyor bu halayla halay devrimdir herkes sevinçle kendinden geçiyor yer ve gök şenleniyor bu halayla halay çoşkuyla doldu gençler şenlendi düşmanlar kahroldu canlar ha canlar genç kızlarla kadınlar beraber delikanlılarla erkekler koşarak gelip kolkola girdiler bu halayla

yükselen devrimci öfkemizin seliyle dövüyoruz düşmanın kalelerini halkın adaleti güç veriyor bizlere titriyor titriyor halk düşmanları

çağrı grup yorum

günün sancısı var şafağın çağrısı var zaferin müjdesi var al yüreğini öfkeni kuşan da gel emeğin kavgası var dağlardan tarladan kondulardan hey nehir gibi coş da gel fabrikadan okullardan çık yola meydanlara koş da gel (caddeleri aş da gel)

cemo grup yorum

dağların yücesinde ateş yanar oturmuş da başına sevdalılar gün gelir kahpe savrulur cemo ovaya inen de yar... alnında yıldızlı bere elinde mavzeriyle çıkıp dersim dağları’nda türkü söylemek var ya oy cemo, cemo can... savrulup ovaya inen bulutlar muştusudur kopacak fırtınanın o büyük günün görkemiyle çocuklar halaya duracak

umut yeşerdi işte büyüyor direnişte davetliyiz güneşe al yüreğini öfkeni kuşan da gel kavga seni çağırıyor

çatal çam anonim

çatal çama kurşun attım geçmedi ali efe’ye ayran verdim içmedi öşürcü yakup elime geçmedi teke bıçak tırpan gibi biçmedi kova kova çapulama kum doldu silahlarım senin için gün doldu öşürcüler bizim köyden kovuldu düşmanlarım dumanlara boğuldu


çav bella italyan halk şarkısı

işte bir sabah uyandığımda çav bella.... elleri bağlanmış buldum yurdumu her yanı işgal altında sen ey partizan beni de götür çav bella... beni de götür dağlarınıza dayanamam tutsaklığa eğer ölürsem ben partizanca çav bella... sen gömmelisin ellerinle beni ellerinle toprağına güneş doğacak açacak çiçek çav bella... gelip geçenler diyecek “merhaba” “merhaba ey güzel çiçek”

çiya ez ım grup yorum

em jın û mer, bav û kal nav agıran gehiştın, gehiştın hatın van salan edi turê tuneyi, bırîn hatiye zıman ez tekoşinım lı ser çiya me edi bırin ez ım, xwin ez ım erd ez ım, ezman ez ım çiya ez ım de bıbarinin welat şevata dile mıne ez xwin a keç û lav a me ez sond a bav û kal a me (dağ benim) kadın-erker biz baba-ata ateşler içinde geldik, ulaştık bu yıllara yokluğun adı ölümdür dinle yaram dile geliyor ülke yüreğimde bir yangındır şimdi yer-gök benim artık yara benim, kan benim dağ benim hadi yağdırın artık dağlarda direniyorum yüzyılların yeminiyim sayısızım, akan kanıyım çocukların


dağ yürümez

dağlara gel

hasan hüseyin grup ekin

gevheri grup yorum

dağ yürümez bre oğul yürüyecek yine sensin durmasana bre oğul durduracak yine sensin

başına bir hal gelirse canım dağlara gel dağlara seni saklar vermez ele canım dağlara gel dağlara

zulüm sarmış dört yanını açlık tutmuş bir kolunu bir kolundan kimsesizlik davransana bre oğul

bu canım aşka düşeli canım aşk odu ile pişeli yeşil dağlar menekşeli canım dağlara gel dağlara

demiri sen pençe pençe kömürü sen tırnak tırnak buğdayı sen başak başak harmanladın bre oğul

gevheri düştüm dillere canım diyar-ı gurbet illere bilahi vermem ellere canım dağlara gel dağlara

of demekle acı bitmez bu sömürü bu karanlık durmasana bre oğul davransana bre oğul

dağlar sözümüz var

dayan yüreğim grup ekin

dayan yüreğim dayan diren zulme karşı inancın direncin olsun senin inancın yumruğun

grup yorum

aç çocuklar doysun diye gülmeyi öğrensin diye ekmeği tuza banıp çöktük kardeş sofrasına kucak kucak umudu saçtık ülke toprağına

onlar ki seni yok etmek için ellerinden geleni yaptılar dayandın tek vücut direndin aç susuz

dağlar sözümüz var doruğunda izimiz var daha bir güçlü yürüyoruz artık her bir tohum binler verdi nice engel alt edildi dalga dalga geliyoruz artık

düşünerek kavgayı düşünerek yarını düşünerek zaferi dayanacak direnecek

fırtınalar boranlarla nasırlaştı yumruğumuz kondulardan meydanlara volkanlaşıp geliyoruz bayrağımız elden ele destanlarla/destanlaşıp geliyoruz

dağlara doğru grup yorum

yastığımda sıcaklığın dururken tenimde damlacık terin uyurken uyandık sabahın ilk çığlığıyla karıştık gecenin son yıldızına içimde coşkuyla çarpar yüreğim elimde solgunca yanar fenerim kuşanıp dağların o heybetine karıştık gecenin son yıldızına sesimizde soluklanır rüzgarlar sevdamızda halay tutar ormanlar üç etekli ak puşulu kadınlar karışır gecenin son yıldızına

de be aslan karam ahmet arif grup ekin

daba aslan karam yiğit karam hangi kalemin yazısı zorlu yazısı belanda anadan doğma nişan mı süt mü, barut damgası mı bir gece parçası mı kaburgandaki kız kahkülün ne hal eylermiş teni ellerin deli hoyrat ellerin susuz yangın ellerin of!... ellerin, ellerin, ellerin, ellerin alarga oy debe aslan karam yiğit karam hangi güzelin diş yeri mavi diş yeri sevdanda hakikatlı dostun muydu can koyduğun ustan mıydı bir uyumaz hasmın mıydı of of de bunlar olsun muydu olsun muydu, olsun muydu of debe aslan karam yiğit karam hangi kalemin yazısı zorlu yazısı belanda


dersim’de doğan güneş

direnç çiçeği

grup yorum

adnan yücel grup ekin

şu dersim’in dağları, şu dersim’in dağları yiğitlerin odağı, yiğitlerin odağı güne durmuştu gece pusu kurulmuştu haince yırtılıyordu sesizlik gerillanın mermisiyle dağların ılık yeli kavgamızda yol alıyor dersim’de doğan güneş canikler’de çoğalıyor (dersim’de doğan güneş toroslar’da çoğalıyor) ölmedi onlar yaşıyor ölmedi onlar yaşıyor bir türküdür dersim dağları’nda onikiler savaşıyor (bir türküdür dersim dağları’nda gerillalar savaşıyor)

derviş ibrahim karaca grup yorum

derviş oldum gönül gönül dolaştım balık oldum deryalara ulaştım kurumasın diye kavga fidanı canım alıp canan ile bölüştüm günlerim gecelerim dost adını hecelerim günlerim hey gecelerim biter birgün acılarım hey!

güneşsiz ışık saçar hücrede zindanlarda günleri utandırır askıda falakada dolar dolar da gözlerin dökülmez ki yüzüne varılmaz ki gizine coşkun selleri utandırır içindeki öz senin gözündeki söz senin bilinmez ki ne söyler bağrındaki besteler yüzündeki ezgiler dilleri utandırır dolar dolar da gözlerin dökülmez ki yüzüne varılmaz ki gizine coşkun selleri utandırın içindeki öz senin gözündeki söz senin

direniş marşı grup yorum

derviş olan kavga kucağındadır kan bulaşan tenin sıcağındadır yürek zorlu yolculuklara gebe onbeşinde sevdalık çağındadır

zulmün zindanlarında açlığın ortasında teslim almak için kuşattılar umudu

yüreğim alıp kavgaya yürüdüm yürüdüm dağların doruğuna eriştim kurumasın diye sevda fidanı öfkem alıp yüreklerde bölüştüm

tutsaklar haykırdılar tek nefes oldular (barikatlar kurdular) teslim olmayacağız öleceğiz dediler

dı beri grup yorum

wera sodır ustimira ma cayı xora rocı xona na buyi rûstı mafetelin mi kovra dı beri haval mi dı beri waye mi na ceng ceng mau peri piva sı mi rocî wecû kowonra tıjî eşta welatı mi na rojî rojî mau her me wu her muşan (haydi gel) sabah erken kalktık biz yerimizden gün henüz aydınlanmamıştı biz dolaşırdık dağlarda haydi gel arkadaşım haydi gel kardeşim bu savaş bizim savaşımız hep beraber gidelim gün doğdu dağlarda güneş vurdu vatanıma bugün bizim günümüz omzunu omzuma yasla

direniş mevzisinde kavganın ateşinde yiğitler bayrak oldu halkların yüreğinde şehitlerle yıkarız köhnemiş duvarları kanla yazılan tarih ışıtır yarınları künyemize kazıdık onları destan destan unutmak haramdır bize son sözümüz özgür vatan


direniş ölüm yaşam

diri diri yaktılar

grup ekin

grup yorum

dört can toprağa düştü de kavga burda bitti mi? dört can toprağa düştü ama yürek düşmedi kavga sürüyor, yürek kavgayı sürdürüyor direniş, direniyor, direniyor, direnecek…

yanıyor duvarlar beton yanıyor bombalar yağıyor duman çöküyor cehennemi dünyada yaşıyoruz biz kahkahalar atıyor zebanilerimiz

özgürlük bu köhnemiş zindanları yıkana işkence baskı yok olana, sömürü açlık kalkana uluslar özgür olana, yeni bir dünya kurana dek direniyor, direniyor, direniyor, direnecek…

biz altı kadındık mahpus damında açlığımızla yürürdük halkın bağrına yüreğimiz yanarken vatan aşkıyla bedenimizi yaktılar kahkahalarla

tüm dünyada renk renk insanların, elele renk renk çiçeklerle, çiçeklerden bahçelerden özgürlük ve barış türküleri söyleyene dek direniyor, direniyor, direniyor, direnecek…

seni çok sevdik ey güzel vatan ekmeğini hasretini sevdalarını aynı hasret için ölebiliriz aynı sevda için ölebiliriz

toprağa düşen dört can mı? onlar bu kavgada hep yaşayacak

yoksulluğumuz kardeştir bizim aynı kurşunlarla vururlar bizi aynı ateşlerde yakarlar bizi yangınlarda diri diri yakarlar bizi

direnişçilerin cevabı grup yorum

soyun dedi düşman inaçlarından dört kızıl ok fırladı yayından 17 ekim depremini yaratan o güçlü fırtınayı yaratan krallar imparatorlar beyler diktatörler yıkanız hey hep bir ağızdan türkü söyleyen karaburun’da çarpışan bedrettin yiğitleriyiz biz nerede doğum sancısı atlarımızı oraya sürdük kızgın ve kızıl kor atlarımızla hep dalgalı anaforlara daldık çok yendik çok yenildik topların tankların -ki ustasıyızuçlarında sallanan bizlerdik hey stalingrad’da şaha kalktık filistin’lerde direndik kızıldere’de direndik düşüncelerimizi tarihimizin örs ve çekici arasında dövüp kavganın suyunda çelikleştirdik ip de geçirsen boyunlarımıza ya da bir kurşun alınlarımıza asla soyunmayız inancımızdan hey and dağları sierra’lar che’nin gül bahçeleriyiz

altı kadındılar özlemle baktılar nilüfer çiçekleriydiler yandı kavruldular seyhan ırmağında yunup arındılar yazgüllerinde yaşayacaklar

diriliş neruda-grup yorum grup yorum

tankların önünden bir dağ düşse toprağa çoğalır toprakta dağlara gülen yürek dağlarda sokakta fabrikada tarlada halkız biz yeniden doğarız ölümlerde

doğacak güneş gibi grup yorum

doğacak güneş gibi halkın kara yazgısının üstüne hey... doğacak güneş gibi karanlığın ortasına sesimiz yumruklar dalgalanıyor göklerde hey... gülümseyen (kızıl bantlı) şehitlerimizle hey hey hey hey! bu ses bizim sesimizdir ağlayan haykıran biziz kahkahayla gülen biziz her kavgada ölen biz 14 haziran’da onlar (apo fatih hasan haydar) yanar hücre hücre yanar coşkun (kızıl) karanfiller gibi elde bayraklaştılar yürüyen hep yürüyen yürüyen çağlara... ses veriyor sesimiz dağlara... dağlara yükseliyor yürüyen hep yürüyen yürüyen


dövüş halayı nihat behram grup ekin

direnenler yılı yıla derdi derde taş eylemiş gökyüzüne ağız verip gecesini gün eylemiş acıları aş eylemiş bir dilimi beş eylemiş nicesini kara toprak oğul oğul göz eylemiş

dünya hakları kardeştir (bu memleket bizim) grup yorum

and dağları’ndan sierralar’dan che’nin yürüdüğü patikalardan hiç yılmadan yorulmadan savaşan küba’dan selam dostlara beyrut’un harabe sokaklarından çocuk yaşta savaşan aslanlarımdan “zafer ellerimizdedir” diyen filistin’den selam dostlara

ya neylesin zulüm sana sabır taşan ya neylesin dövüşmeyi huy eylemiş dövüşmeyi oy (dövüşmeyi yar eylemiş dövüşmeyi oy)

bu memleket bizim bu dünya bizim hep birlikte güneşin sofrasında bir kez daha haykırıyoruz savaşan kazanır sonunda

direnenler günü güne diken diken sar eylemiş karanlığı dal eylemiş tomur tomur nar eylemiş

belfast bizimle soluk alıyor boby sands’ların göğüs kafesinde bir gün özgür doğacak çocuklarımız irlanda’dan selam dostlara

gençliğini dar eylemiş hücresini kan eylemiş duvarları yaz eylemiş zincirleri saz eylemiş

şafağın ilk sahibi biz olmuşken kopardılar her şeyi ellerimizden bir kez daha gürleyecek halklarımız sovyetler sovyetler ufukta, sovyetler’den selam dostlara

ya neylesin zulüm sana sabır taşan ya neylesin dövüşmeyi huy eylemiş dövüşmeyi oy (dövüşmeyi yar eylemiş dövüşmeyi oy)

afrika bir gün özgür olacak ruanda somali cezayir fas’ta açlık yoksulluk elbet son bulacak afrika’dan selam dostlara

baharını güz eylemiş sevdasını köz eylemiş zulüm ile düğün demek düğün dernek bar eylemiş

mao’nun ho amca’nın yürüyüşünde kalbimiz sarı nehir’e doğru akıyor özgür bir uzak asya durur yakında asya’dan selam dostlara kawa’dan bedrettin’lerden mahir’lere sabo’lardan sinan’lardan bugünlere sözümüzdür bizim bütün halklara gücümüz dünyayı sarsacak bütün dünya hakları kardeştir dil kültür renk değil emek yücedir bu dünya bizim onlara kalmayacak selam dünya halklarına

dünyayı sarsacak karar savaş ezgi grup yorum

onlar, tutsak düştüler... vatan ki boylu boyunca bir uzun hava... bırakmazlar toprak su içsin... bir damla soluğa dadanmışlar. ondaki hayata almaya... sokaklarda koşan her çığlığa ölüm toplanırdı. hangi anaya varsan oğul oğul ak... bir ırmağın başına oturmuş gözlerini yıkar. kurşun ışığını yakmış; can arıyordu... “sevdan onurumdur, eğilmez” dediler... has, harbi, yalansızdı sevdaları... üstlerini, başlarını yokladılar... sessizce çıkarıp ömürlerini, toprağa içirdiler... vatanın özgürleşmesi için, gençliklerinin tam ortasında, ömürlerinden indiler; ölüm orucu’na girdiler...


düğüne gider gibi

düşenlere

grup yorum

ülkü tamer grup yorum

gidenin ardından analar ağıt yakarmış bizim ellerde ya gelene anam ya gelene anam düğün bayram edilmez mi doğumlarda (ateşler yakılmaz mı doğumlarda) yas tutma ardımdan aç ana yüreğini yoldaşlarıma haydi gel bak bekar değilim düğünümüz var bak ana düğünüm var gelin diye sarıl yurduna çek tilili gir halaya bile öfkeyle yüreğini boya acını kin rengine savur düşmanın üstüne anam... gülüşün tutuştursun acını

dünyanın üzerinde anonim

dünyanın üzerinde kurulu direk emek zay olmadan sızlar mı yürek ali yar... sızlar mı yürek bu düzeni kim kurmuş bizler de bilek söyle canım söyle dinlesin canlar, dinlesin canlar adem eker yeryüzüne ekini ekin saklar yeraltında kökünü ali yar... saklar kökünü ayıkla gör karasını akını söyle canım söyle dinlesin canlar, dinlesin canlar ocağa koymuşlar köşe taşını hak onarsın gerçeklerin işini ali yar... ah yar işini bir gün ağrıtırlar senin başını söyle canım söyle dinlesin canlar ah yar yar yar dost dost medet şah şah dost pir sultan abdal’ım farz ile sünnet yola gelmeyene edilmez minnet cümlenin muradı dünyada cennet söyle canım söyle dinlesin canlar dost

bu toprakta kalır adın tohumların arasında yeşilinde tarlaların başakların sarısında günü gelir dağa çıkar yıldızlardan şiir çeker kanımızı siler yıkar suların en durusunda yıllar geçse de aradan kopar gelir ırmaklardan ışır yine kurşunlanan dostlarının yarasında bayrak olur bize yarın rüzgarıyla ilkbaharın dalgalanır genç kızların gözlerinin karasında

düşman çizmesi altında yurdum kemal özer grup yorum

girdiler kapılardan girdiler pencerelerden mektuplardan kitaplardan telefonlardan girdiler kirlettiler ve gecemizi girdiler ağrıttılar ve gündüzümüzü işimize saygımızı ölümüze acımızı sayrı yatağımızı özlemlere sevgilere sular gibi akışımızı kıyımlara kıranlara türkü türkü bakışımızı girdiler kirlettiler insan onurumuzu insan yüzü güzeldir çirkindi bunlarınki insan yüzü sıcaktır soğuktu bunların ki elleri el değildi eli andırıyordu gözleri göz gibiydi bakışsızdılar göğüse benzer bir kafesti taşıdıkları içinde yürek yoktu kapıların arkasında emeklememiş beşiklere belenmemişlerdi karda tipide girdiler akşam sofralarında evlerimize yoksul sabah çaylarında girdiler girdiler öpüşürken kuytuda okşarken saçlarını çocuğumuzun avutmaya çalışırken acılımızı duyumsarken sevincini insan oluşumuzun girdiler bağlarken mektubumuzu dertleşirken kapısında kırkıncı odamızın girdiler evlerimize en ağrıtan yerinde bir özlem türküsü bunalmış bir kahkahanın orta yerinde taş gibi yorgunluğunda bir güzelim düşün ölümcül sayrılıkta umarsız yalnızlıkta kağıttan kaleler yüzdürürken geçmiş sularımızda uçurtmalar salarken umut göklerimize kucaklarken dostlarımızı telefonlarda girdiler evlerimize çirkindiler korkaktılar yarınsızdılar geldiler itilerek girdiler irkilerek kararttılar gecemizi, ısırdılar karanlıkta kanattılar türkümüzü kırdılar çiçekli dallarımızı, tükürdüler içine ekmeğimizin ağrıttılar ağrımızı, ağrıttılar dünya dünya, ağrıttılar vatan vatan

düşman çizmesi altında yurdum sürdüğüm toprakta gözü öğüttüğüm unda dokuduğum kumaşta çekip alıyor soframdan uğrunda alın teri döktüğüm ekmeğimi tütünümü ne varsa düşman çizmesi altında yurdum hava barut kokuyor haritam kan içinde söz eylemini bitirmiş silahın eylemidir şimdi göğsümüzde umudun çapraz fişekliği


em ne bınketi ne

evin

kemal burkay grup yorum

dara azadi grup ekin

em ne binketi ne avê da ne çûn jan û êşên me bın her tovên ku hêşin dıbın bı baranên bıharê ku mina şevekî şewatê ne lı meydana şer mêfxas hene em ne bınketi ne ku nanê me ji dest me bıgrın ji u ji porê zarokên me wek serê genımê zer yarê ji me dûrxının ji em ne bınketi ne xwina me da jin dıkele xek çavkaniyek em ne bınketi ne tûrê me tov tıji bı dıl û can dıçın şer (yenik değiliz) yenik değiliz boşa gitmedi çektiğimiz acılar ilkyaz yağmuru ile yeşeren tohumlara bak bir yangın gecesini andıran sesleri dinle savaş alanlarında çarpışanlar var yenik değiliz etseler de bizi ekmeğimizden çocuklarımızın buğday başağı saçlarından yardan ayırsalar da bizi yenik değiliz kanımızda bir pınar gibi kaynayan hayat yenik değiliz torbamız tohum dolu koşar adım gidiyoruz kavgaya

emekçi halayı grup yorum

gün doğmadan yollardayız döktüğümüz terdir bizim işimiz ekmeğimizdir ekmeğimiz kuru bizim çalışan biz alan sensin aşımızı çalan sensin doğru biziz yalan sensin dillerimiz ayrı bizim mala mülke doymayansın söz verip de tutmayansın hakkımızı vermeyensin yollarımız ayrı bizim eken biziz, biçen sensin kanımızı emen sensin kalleşçe vuruşan sensin silahımız ayrı bizim sabır taşı çatlayacak emekçiler çağlayacak patladı ha patlayacak öfkemiz vardır bizim halaylara durulacak zulüm çarkı kırılacak meydanlarda sorulacak hesabımız vardır bizim

tu evin tu hevi tu evin tu xesret tu bir ü baweriya min ü jiyan ez tem te xem ez bikim ez ji te hez dikim (sevda) sen sevda sen umut sen sevda sen hasret sen inancım, güvenim ve yaşam seni kucaklamaya geliyorum seviyorum seni seviyorum seni ülkem

evindar ciwan haco

ey hevalo evindar tu ji wek mın birındar hene gelek weki me belki zedetir ji me çiya bilind dibin jor cihan dibe keska sor her du rewşa ve ji ne denge saz’a evine (ey sevdalı) ey sevdalı arkadaş sen de yaralısın benim gibi bizim gibileri çok belki bildiğimizden de çok dağlar yüksek olur dünya gökkuşağı olur yaşamın bu iki gözkamaştırıcılığı sevda sazının sesi olur

ey şahin bakışlım kul hüseyin

ey şahin bakışlım bülbül avazlım bir eli kadehli bir eli sazlım işte ben gidiyom kal ahu gözlüm ne sen beni unut ne de ben seni hudey hudey hudey dem dem dem dem yolda harami çok engel arada unutma sevdiğim demde sırada kendi gider ama gönlü burada kul hüseyni’m derki gül benzim soluk serimize yazılmıştır ayrılık vallahi sevdiğim gönüller birlik


eylül grup yorum

mapusun içinde sabahın üçünde gözlerinde yangınlar vardı üç duvar bir kapıya sığmayan umutlardı ankara’nın kalbinde patlayacak volkandı geldiler can almaya tükendiler vurdukça korktular kıydıkça çoğalan hayatlardan gecenin içinde sabahın üçünde ankara’yı ateşler sardı (yüreğime kurşunlar yağdı) toprağın uykudan uyandığı bir andı gidenlerin ardından soluksuz bir sabahtı sesleri soluğuydu doruğuydu kavganın yaşamın onuruydu muştusuydu yarının düştüler birer birer dillerinde yeminler direnerek ölümü yeneceğiz dediler


feda

filistin günlüğü

nazım hikmet-grup yorum grup yorum

mecit ünal grup yorum

ben diyorum ki ona kül olayım kerem gibi yana yana ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa...

toprağa hayat verir, sevdamızın bereketi seni ölecek kadar çok sevdik yurdum dinsin artık gözünün yaşı hayatı yudum yudum içiyorduk yürüyorduk aydınlığa sana kalkan elleri durdurmak için katıldık açlık kervanına yansak kavrulsak alevin kızgınlığında dilimizde aynı şarkılar seni sevecek kadar çok öldük halkım, mahpuslarda... yollarda kalabalık içinde yürüyor menziline güllerin genci tazesi yüreği kor bir volkan düşleri vardır her dem tazedir, çağlayıp coşar içinde yol boyu mırıldanır bir şarkı, içinde mahpusluğun sızısı meşale gibi yanan bedenleri, düşünür nazlı fidanı bir canım vardır direnip yaşar bir canım vardır savaşçı -tutsaktırbir canım var hıncıyla çatlar gök bir canım var mahpuslarda yanar özgürlük uğruna feda bu can halkıma, vatanıma gözleri görmez kimseyi içinde dinmez fırtına gözü yaşlı kalmış analar onlara canım feda zulme susarsa ne yaşar bu can adalet yoksa hayat ne kolları bağlanmış halkın, direnmek yasaktır bize tutuşur duvarlar ardında açlığa direnen canlar zulme susarsa ne yaşar bu can adalet yoksa hayat ne

ferhat a. zeki özger grup yorum

kara yeller ak yelleri döğende sevdanı yüreğine yüreğine kuşat al sesini vur kanının gümbürtüsüne zamanıdır dağları delmenin ferhat dağların başı yaslı ferhat’ın yüreği kan ağlar yüreğin sağlam bileğin güçlü ferhat istesen dağlar dağlar... sevdan ki bir yakıcı kuştur yüreğimde gümbürder zulme karşı kan gibi

ölürsem dağlar için ölürüm ferhat kalırsam vuruşkan şahan gibi ateşi üfle körüğü kullan bu can bu hasrete dayanır soludukça sevdan

bana ılık rüzgarları gönderin tel örgüler ardına sevgilinin gözlerinde benim olsun yağmur damlaları mavisi yeşile mahkum edin bozkırı boy atsın sevdam bana bir türkü söyleyin yarınlarıma uzansın tel örgüler ebem olsun doğurtsun hasretimi ağlamasın çocuklar çocuklar kanamasın çocuklar ağlamasın sözüm var beyrut sokaklarında öldürün beni her sabah saat beşte öldürün beni sözüm var beyrut sokaklarında yaşatın beni


gazi marşı

gel ki şafaklar tutuşsun

grup yorum

adnan yücel grup yorum

gazi’nin yoksul kondularından aktık öfkeyle sokaklara kurtuluşumuzun bayrakları dalgalandı barikatlarda taş sopa benzin elde silahtır gücümüz vatana sevdamızdandır onurlu özgür bir vatan için savaşmak namus borcumuzdur omuz verirsen kavga benimdir dersen bu kıvılcım yangın olur adımlarımız yeri göğü sarsıyor ihtilalimiz büyüyor tankları topları tüfekleri olsa da zalimler korkuyor kadın erkek emekçilerin halkın öfkesi büyüyor uğruna kanlar dökülen toprak düşmana verilmiyor haydi omuz ver kurtuluş cephesi’ne zafer bizi bekliyor ihtilalimiz büyüyor zafer bizi bekliyor

gecekondu sokakları grup ekin

adımlarım yolları yüreğimde depremle ve yarimin kolları bekler beni özlemle allı yeşilli kızlar yıkık döküktür evler oynar çamur içinde mahalleli çocuklar adımlarım yolları her akşam yorgun argın iki gözlü gecekondum az sonra karşımdasın

karanlıklar içinden şafakla gel günle gel kan ve barut içinden dirençle gel kinle gel gel gülüm gel... gel ki geceler çatlasın gel ki şafaklar tutuşsun bizim olsun alınterimiz hey (bizim olsun emeğimiz hey) yağmur sele dönende derelerden taş da gel biz kavgaya giren de sevdalara düş de gel gel gülüm gel... doluşunca alanlar şehirde gel kırda gel haykırınca zindanlar zincirleri kır da gel gel gülüm gel...

gençlik marşı grup yorum

bağımsızlık şiarını 6. filo’lar karşısında haykıran şanlı haziran günlerinde sınıfla kaynaşan bizler gençliğiz savaşıyoruz emperyalizme karşı işçi köylü öğrenci gençlik zafere kadar cesaretle inançla atıldık kavgaya yöneldik aydınlıklara okulda fabrikada kırda işgalleri kıra kıra bizler gençliğiz savşıyoruz faşizme karşı savaşacağız döktüğü kanda boğana kadar doğrulup gürledik nisan direnişi’nde kavganın izindeyiz özgür bir gelecek müjdecisi yükselen sesimiz bizler gençliğiz savaşıyoruz oligarşiye karşı savaşacağız halkla birlikte kurtuluşa kadar

gidene sema gökçen grup yorum

göç etmişim yurdumdan karımız doysun diye emeğimle yaptığım kondumu yıkmak niye

git gözümün alası git elimin kınası gidişin kurtuluşudur bu ülkenin gidişin özgürlüğüdür bu ülkenin

biter birgün acılar ve son bulur kaygılar yalvarmaz direniriz ellerimizde taşlar

yükünü hazırladım bak ırgat memo’nun alın teri işçi recep’in nasırlı eli zeynep çocuğun yalın ayağı al bu da madencinin kara gözleri

savunuruz yaşamı zulme karşı inançla gecekondu sokakları çıkar meydanlara

yüreğin mavzer omuzunda sevdan mor nakışlı bir kilim var dağların yücesine vur zalimin gecesine git gözümün alası git elimin kınası gidişin kurtuluşudur bu ülkenin gidişin özgürlüğüdür bu ülkenin


gowend ranabe

grev ateşi

anonim

yaşar miraç grup ekin

welle gowend ranabe, bille gowen ranabe xelil mere şirabe rabin ze ze hşiyar nabe u dil neket ranabe lo lo lo nina nina ninmaye nina gunde me maye çi bikim male dinyaye bete sebra mi naye

kar yağıyor, kör gecede kış ayları zorlu aylar yoksul damlar buz pençede yoksul canlar düşüncede grev çadırı önünde bir işçi dimdik duruyor grev çadırı önünde kızıl bir ateş yanıyor

awa hatu awa çu suar hatu peya çu çave min çave reş ket aqil serda pera çu (halay kalkmıyor) vallahi halay kalkmıyor, billahi halay kalkmıyor halil harap olmuş birisi bir türlü uyanmıyor arkasına düşülmüyor nina nina köyüme gelmiyor ne yapayım dünya malını, yeter sabrım kalmadı böyle geldi böyle gitti, atlı geldi yaya gitti gözlerim siyah gözlere takıldı, aklım başımdan gitti

bir işçi onbin oluyor dalga dalga grevlerde gürleşiyor çoğalıyor ateş söneceği yerde kör gecenin çakalları ateş sönecek sanıyor kış ayları, zorlu aylar karanlık buza sarıyor grev çadırı önünde bir işçi dimdik duruyor grev çadırı önünde kızıl bir ateş yanıyor

gowenda gelan grup yorum

lê lê diyen hêviyê lê lê lê lê diyen hêviyê xwuşk dotman pîr û zaroyê xwuşk û dotmanıno lê lê pîr û zaroyê destêwan dı destême de dılê wan dı dılê me hêsır bûne azad bûne jin bûne şervanên me lo lo bavên egidan lo lo lo lo bavên egidan bira pismam kalik û zaro bira pismam kalik û zaroyên me qe naskinin mêr û zaro qe naskinin şer dıkın ro hiltê ava dıbe ro berbanga me nezik e hoy hoy hemû gelino hoy hoy hoy hoy hemû gelino jin mer pîr û kalino jin û mer û zarokino pîr û kalino kevir ên we hebin bewejin tunebın dılê we heye dilê me mîna gullane birîna gullên ne yaren çiye meşin şerê gelêrî meşin parti û eniyê (halkların halayı) umudun anaları, kızkardeşlerimiz amcamızın kızı, ninemiz, kızımız elleri ellerimizde yürekleri yüreklerimizde esirdiler özgürleştiler kadınlar şimdi savaşçılarımız yiğitlerin babaları, kardeşimiz, amcamızın oğlu dedemiz, oğlumuz hiç durmuyorlar, erkekler, oğullar hiç durnuyorlar, savaşıyorlar gün batıyor gün doğuyor bizim şafağımız yakın tüm halklar kadın, erkek, nineler, dedeler kadın, erkek, çoluk çocuk, nineler, dedeler taşınız varsa taş atın taşınız yoksa yüreğiniz var ya yürekleriniz kurşun gibidir düşman kurşunlarının yarası ne ki

bir işçi on bin oluyor dalga dalga grevlerde gürleşiyor çoğalıyor ateş söneceği yerde

gün bizim grup ekin

onlar ki kırlarda açan çiçek onlar ki doruklarda çakan kıvılcımdır ve şimdi dağların elleri ellerimizdedir artık onlar ki toprakta berekettir yüzleri sıcak ve türkülü yurdum senin için öldüler öldüler yurdum vursun davullar vursun sallayın mendilleri omuz tutun zılgıt çekin çekilecek halayımız var (halay başı çekinimiz var)

gün doğdu anonim

gün doğdu hep uyandık siperlere dayandık bağımsızlık uğuna da al kanlara boyandık yolumuz devrim yolu gelin kardaşlar gelin yurdumuza faşist dolmuş vurun kardaşlar vurun


gün gelir

gülebilmez

grup yorum

azeri halk şarkısı

türküler... söyledik baş başa diz dize türküler kavga türküleriyle dağlarda biz vardık kavga türküleriyle alanlarda bir ekmeği bölüştük karanlığın sabahında gün gelir ki gün gelir gelir günler dağ ateşi başında

seni kalbimde gezdirip her an eşkimiz bilmesin dedim hicran ala gözlü yarim menim kimse bilmir senin aşkınla ay aman ağladım güldüm

kar asker sen ve ben karanlığı gözlerken ellerimiz tetikte hazır bekliyorken

dönmerem heç sözümden ey canan getme bir an heç gözümden ey canan senden ilham alar menim könlüm seni menden inan gözelim ayırmaz ölüm

bugün grev günüdür dostlar elele türkülerle coşalım hey! emek ile ter dökenler hep birlikte halaya duralım hey!

gülebilmez gülüm bahar sensiz üreğim od tutup yanar sensiz

güleycan grup yorum

güneş bile yasak içim sarı sıcak duvarları deler sevdanın közü güleycan... gül gül gül

gün ola ahmet arif grup yorum

alnındaki yaradan boşaldı belki bütün kanı fakat nehirlerin akıyor dağların rüzgarlıdır bak yine çarpıyor kalbim ortasında kavganın gün ola devran döne, umut yetişe dağlarının dağlarının ardında değil öyle yoksulluklar hasretler bir tek başaka tanesi susuz kalmayacak bir tek zeytin dalı bile yalnız sıkıysa yağmasın yağmur sıkıysa uyanmasın dağ bu yürek ne güne durur ne güne bu yürek ne güne durur bu yürek gün ola devran döne, umut yetişe

gününü umuda ayarla refik durbaş özgürlük türküsü

geceni gurbete ayarla çürüyüp gitse de gençlik sinop’ta bir sabah erken yüreğin toprakta derin yüzün alevden bir deniz of! kanını öfkeye ayarla dağlara vereyim seni gününü umuda ayarla eceli yensin nefretin dermanı yiten düşküne can olsun cesaretin sesini yaşama ayarla erimiş olsa da günler izmir’de bir sabah erken yağmalansa da inancın karanlık kör hücrelerde of! bedeni dirence ayarla dağlara vereyim seni

dertlerim nice ne giz ne bilmece bekliyor zalim tel örgüden gece geleycan... gel gel gel bu yol uzun ırak varılacak mutlak şu korkuyu çıkar at gürül gürül hayat güleycan... gül gül gül


gün tutuşur savaş ezgi-hayati azim grup yorum

yumrukluyorum duvarları yumrukluyorum kara gecenin bedenini ellerim kan içinde nehirler taşmış yanaklarımdan otuzyedi can otuzyedi gül çatlamış susuzluktan sıvas’ın içinde nasıl uyku tutar gözlerimi? döne döne semaha dönenler tutuştu önce sonra türküler sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin yanıbaşına. sıvas, sıvas... yiğitlik midir emanet cana kıymak? yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp karanlığa kurban etmek? söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak? var mıdır kardelen akında bir avuç inciyi ateşe tutmak lo? böyle garip düştüğüme bakma böyle mahzun durduğuma... varsın ateşin suskunlukla beslensin benim de yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik senin de dağların var sıvas, senin de dağların... dağlarında şahanların...

gün tutuşur canım gece tutuşur yangınlarda tutsak canlar tutuşur külüm toprak olur yele karışır yürür gelir canlar yollar tutuşur sıvas ellerinde sazım tutuşur söz tutuşur canım türkü tutuşur teller bizi söyler diller yarışır özgürlüğü yazan kalem tutuşur canlar can olur da eller tutuşur dost evinde canım sevda tutuşur pir sultan’lar ölmez binler yetişir akar gelir canlar tarih tutuşur


halay

halkız biz

nihat behram grup yorum

hasan hüseyin grup ekin

el veriyor el veriyor dökülen kan öfkemize dal uzatmış el veriyor hey... yol veriyor yol veriyor sarp yamaçlar derdimize geçit açmış yol veriyor hey... dal çiçeğe dağ koçağa, ay denize gün sıcağa can bileğe ten kucağa, bıçak kına sır veriyor gül veriyor gül veriyor ezilenler sevgimize, yürek yürek gül veriyor hey... söz veriyor söz veriyor dövüşenler cengimize, oğul oğul söz veriyor hey...

halkımızın gelini savaş ezgi-grup yorum grup yorum

bıçak canlandıran ayazda, türkü yakıp ısınıyorlardı... güneşi emzirirdi gözleri... çanakkale’nin en sıcak yeri onlardı... bayraklarımızın üzerindeki sarı yıldız, kına olup aktı ellerine... avuçlarına oturttular yıldızları... yıldızın sarısından ab-ı hayat içiyorlardı...

halkımızın gelini kınalamış elini haydi halay çekelim zılgıtlar sarsın bizi mitralyöz mitralyöz halay başı mitralyöz zafer bizim olacak can yoldaşım sana söz (halkımız kazanacak can yoldaşım sana söz)

sevdamızın ateşi harlı yanar bundandır kabına sığmazlığımız kardeşçe bölüşmek ekmeği aşı bundandır yerinde durmazlığımız karlı dağlar aşarmışız ıssız çöller geçermişiz bendimizi yıkarmışız nedendir hey (halkız biz hey) kar altından sürer çiçeklerimiz kırılıp bükülmez bileklerimiz gecenin içinde şafak sesidir çifte su verilmiş yüreklerimiz

harman yeri ibrahim karaca özgürlük türküsü

harman yeri tozlu taşlı mendilimde adın işli vurulup düşen teninde özgür ülkemiz nakışlı yangınlarda yol bulanı sevdiğine kul olanı üşütürmü kara toprak ölümü yere çalanı toprağı eken gülüm ekini biçenler gülüm akıyor harman yerine harman yeri düğün yeri gel gülüm izin var yol üstünde sözüm var dil üstünde kör geceler neylesin közüm var kül üstünde

hayat anonim

vur ha vur ha vur ha vur mitralyözle vur ha vur sevdamız kurşun olsun zulmün üstüne yağdır idil can çiçek olmuş toprak ona tutunmuş hasreti vatan olmuş kavgasına tutulmuş

halkın “adalet”i savaş ezgi grup yorum

açlık grevinin 34. günüydü. yarenleri açlığa yatmışlardı. içinde biriktirdiği çığlıklar alıp götürüyordu onu... birşeyler yapmalıydılar... 22 haziran’da tutuşmuş yanıyordu caddeler... halkın “adalet”iydi o... dersim dağlarının boranı... insana yasaktı sevdası... altın ufağı kadardı... sokaklar, caddeler yoktu artık... 22 haziran gecesi kurşunu bitene kadar çatıştı. kurşun yakaladı onu göğsünden... kara kızdı o... kanatları kan, kanatları yaralı... sevdası arttıka, azaldı acıları... kalktı dersim dağlarına... kardelenler günışığına tutunup karı delmişlerdi... halkına, halkına yasak “adalet”ti o...

hayat damla damla berraklaşıyor kara tende hayat ılgıt ılgıt esip gidiyor işkencede baskı mapus zulüm kan ile örülü seti yıkıp aşıyor derya ırmaklar hayat yeşilde yeşil yosunda yosunlar boy veriyor kuytuluklarda düşmesin kirpiklerinin gölgesinden başka gölge doğacak yarının şafağı olan gözlerine sımsıkı yumruk misali sevdiğim yarının sahibi o gözlerine o gözlerinde çizgilenecek sevdamızın/bebeğimin yarını alın yazısı zincire vurulmuş sevdamızın incecik bileği bekler sevdayla kin ile korlanmış gözlerini gözünde çakan şafağın kızıllığında yunup silah sesleriyle halaya durup beyaz gelinlik giydireceğiz kendi ellerimizle vefalı yare kendi ellerimizle cennet vatana


haydi kolkola

haziranda ölmek zor

grup yorum

nazım hikmet grup yorum

kara günler dert açan da gönlüne derde derman zor bulunur ellerde sakla gözyaşın sakın akmasın dost bağında bir gül ol ki düşmün ağlasın halaylar kur dağlar boyu kondular sokaklar boyu eller katılsın coşkuna haydi kolkala hey... zorlu yollar biter mi bir başına menzil ırak el uzat yoldaşına aynı savdadır dile dolanır yüreğimiz bir olunca yol mu dayanır dört bir yanı sarsın zılgıt sesleri başı çeksin kavgada düşenlerin rüzgar esen de kar eriyen de tohumlara ırmak ırmak su yürüyen de

haydi tenruh hasan biber grup yorum

ben cellip şems bi idna benıhlek il kamar bi idna vınhar bi idna camır bi idna nar luvlet amayılğabo bılımhal mınhıs rsas luvlet amayılğabo bılımhal mınhıs topat luvlet amayıtlağo la bıkra amayık beru mılmöt sağttıl bıtğıp şems fok cabalna mılıtna bıtırgit labayta bığıs kalbna bıyıdmağo ğuynna ılbakiy amaysir ladartna çara tanıhmal umudna tanıhmal mavzarna tanıtlağ ğa cabel insave harbıyya

maşo raho hıbabina ıhbabina bı capha lişo keğdin ya ihvan haydi tenruh ğacapha bedi ahmet u kemal (gülnaz yaşar u kemal) raho feda ğıleyna saro şehit bı capha haydi tenruh ğacapha leşo ptıpke ye yemo leşo mıpkute esvet kumoırkoso zalğıto haydi tenruh ğacapha maniştığıl maniflah amey vakkef bıdna şeye zılam mayışrap damna haydi tenruh ğacapha

gece leylak ve tomurcuk kokuyor yaralı bir şahin olmuş yüreğim uy anam anam haziranda ölmek zor haziranda ölmek zor çalışmışım onbeş saat tükenmişim onbeş saat yorulmuşum acıkmışım uykusamışım anama sövmüş patron sıkmışım dişlerimi ıslıkla söylemişim umutlarımı sıcak bir ev özlemişim, sıcak bir yemek sıcacık bir yatakta unutturan öpücükler çıkmışım bir dalgadan vurmuşum sokaklara sokakta tank paleti sokakta düdük sesi sarı sarı yapraklarla dallarda insan iskeletleri gece leylak ve tomurcuk kokuyor “uyarına gelirse tepemde bir de çınar” demiştin yıllar önce demek ki on yıl sonra, demek ki sabah sabah demek ki manda gönü, demek ki şile bezi bir de memed’in yüzü, bir de saman sarısı bir de özlem kırmızısı demek ki göçtü usta kaldı yürek sızısı yıllar var ter içinde taşıdım ben bu yükü bıraktım acının alkışlarına üç haziran altmışüçü üç haziran altmışüçü bir kırmızı gül dalı konmuş üstüne bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta yatıyor oralarda bir eski gömütlükte yatıyor usta... gece leylak ve tomurcuk kokuyor geçsem de gölgesinden tankların tomsonların şuramda bir kuş ötüyor gece leylak ve tomurcuk kokuyor haziranda ölmek zor


her du çave mın

herşey bitti

savaş ezgi grup yorum

grup ekin

rêgırtine nıkanım bêm ah nıkanım tû hındamın tunneyî ah tunneyî rojamin dûre tariye ah tariye ah dılemın hevala her du çawe mın ez agırım agıra dıla me tu kulîlka her du çawe mın tıp û tenêye evinamın ah evinamın denge gulate çikecik ah çikecik cigera çiya xat xare ah xare dil birine welate min ax welate min deste te ji min xeram be ax xeram be hetta roja azadi ye ax azadi ye (iki gözüm) yolları tutmuşlar gelemiyorum sen yanımda yoksun günüm uzak karanlık

onlar için herşey bitti herşey bitti onlar için su değil içtikleri el değil sıktıkları ekmek değil yedikleri onlar için herşey bitti herşey anaları yok onların aşkları özlemleri bekledikleri yoktur yoktur kime diyecekler güzelim diye kime diyecekler gözümün nuru kime diyecekler bir tanem diye kime diyecekler ömrümün varı bitti bitti artık herşey bittiş onlar için artık herşey bitti

ah yüreğim... iki gözümün arkadaşı ben ateşim yüreklerin ateşi sen iki gözümün kır çiçeği

bu törenler, bu cayırtı bu altınlar bu yaldız bu koşum saltanatı yalan yalan, yalan, yalan, hepsi yalan korkudur bayrakları korku

yapayalnızdır sevdiğim ellerin bana yasak olsun özgürlük gününe kadar

ne yaslanacak duvar ne tutunacak bir dal var

yüreği yaralı ülkem ellerin bana yasak olsun özgürlük gününe kadar

değil mi ki kırdılar bu fidanları değil mi ki ağlattılar bu anaları

herne peş kürt halk şarkısı

bırayên delal hun werın kurdıno bıhışta welat em herın merdıno eger hun nayên vane keç em meşin bese koletî serfıraz her bijîn herne peş herne peş dewr û dem ya meye welat çav lı rê bendewarê meye keçên nûgihan em dıxwazın xebat me canê cıwan dani rêka welat dılê mejpola gurçık bûne hesın bo ala rengîn hun werın em besın (ileri) güzel kürt kardeşlerim gelin ülkemizin ardına gidelim eğen siz gelmezseniz biz kızlar yeteriz haydi ileri dönem bizim dönemimiz ülkemizde mücadele bizi bekliyor yeni kuşağın genç kızları biz de çalışmak istiyoruz biz bu genç canımızı ülkemizin yoluna koyduk yüreklerimiz çelikleşti artık haydi kızıl bayrak için hep beraber gidelim

bitti bitti artık herşey bitti onlar için artık herşey bitti

hevidarım salehe hesen grup yorum

hêvidarim ez lo vemeşa direj ji van rojen germ û bi şevat ji meşa me hêvidarim rehevalno hêvidarim ji dilana serê çiyan ji kulilkên sor hêvidarim rehevalno hêvidarim ji dilana sere çîyan ji havinan hêvidarim yaramın hêvidarim ji karkerên zana û bawer ji kesk û sor û zer ji şervanen gel (umutluyum) umutluyum ben bu uzun yürüyüşten sıcak ve ateşli günlerden bizim yürüyüşümüzden umutluyum yoldaşlar dağların doruklarındaki halaylardan kızıl çiçeklerden bahardan ve yazdan umutluyum umutluyum sevgilim bilinçli ve aydın işçilerden


hey gökler

hızır paşa

fazıl hüsnü dağlarca anonim

anonim

bütün mevsimler tutsak düşse de yangına, her bahar dicle’yi emzirir dağlar bahar, dicle’nin dağları kucakladığı yerde başlar.

hızır paşa bizi berdar etmeden açılın kapılar şaha gidelim siyaset günleri gelip yetmeden açılın kapılar şaha gidelim

alışamam ölüme alışamam, ölüm insana aykırıdır alışamam. susmak insana aykırıdır susamam. yanıbaşımda bir yangın, eti yanar vatanımın susamam. yanıbaşımda ölüm çalıyor kapıları duramam.

kalenin kapısı taştan demirden yanlarım sürüdü yatan yağmurdan bir kimsem yoktur ki dostu çağıran açılın kapılar şaha gidelim

çığlık olmak ama her sessizliğe çığlık olmak insana yaraşır ölüme direnirim tırnağımla dişimle ama alışamam ölüme bir başına olmak önemli değil bir gül, bir gül bırakabilmek arkadan gelenlere tek başına bir mum devririr geceyi tek bir can neleri neleri devirmez ki? nedir bu sancı nedir? hasretin yine başladı, sol yanım seninle birlik işgal etmişsen yar ömrümü ateşin düşmüş canıma sen benim içimde ben diyarbekir içinde ağır ağır yanarım dönerim bitmez geçerim bir mermi gibi candan, yar sandan geçemem nasıl da özlemişem, sevda çeker canım yangındır gayrı bir uçtan bir uca sarılmıştır her yan yeşile, sarıya, kırmızıya. dağlar damar damar olmuş akar memleketin yüreğine bugün keskin bıçak ağzı da olsa gökyüzü bahar düşmüştür vatanıma mavi erguvan dallar fışkırmıştır topraktan can yürümüştür dallara gayrı dört mevsim bahardır dağlardan akar ne durursun ana görmisen kar erir her yanda ne durursun ana tilili çek, çek tilili

hey göklere duman durmuş dağlar hey değirmenin üstü her gün yel olmaz dinle ağa dinle paşa dinle bey sen söylersin o susar mı bell’olmaz kızılırmak akar suyun içerler aç kalırlar yurttan yurda göçerler varıp eylem köprüsünü geçerler kimler ölür kimler kalır bell’olmaz öldüler mi kaldılar mı bell’olmaz ummam artık olanlar böyle olsun yeni çağda mızrak çuvala girsin vergi dersin sorgu dersin can dersin dayanır mı buna yürek bell’olmaz sen söylersin o susar mı bell’olmaz kimler ölür kimler kalır bell’olmaz

pir sultan eydür “mürvetli şahım” yaram baş verdi, sızlar ciğergahım arpa direk olmuştur ahım açılın kapılar şaha gidelim.

hiç durmadan grup yorum

can evimiz hançerlenmiş yaralı yaralı kucağında sinsiceymiş çatalı canımızdan sevdiğimiz fidanı büyüteli böyle yara böyle acı görmedik oy canım kime yanayım sana sorayım oy... ölüm bize tutsak biz sevdaya göğsümüzde acılara daha çok yer var sevdamızın harcı cansa her yeni bir can feda olsun canım sana bu can sevdaya yılanlara çıyanlara rağmen yürüdük... hiç durmadan biz dağlara bahar için çıktık iz sürdük kardeşliği hep birlikte öğrendik bu türküyü kardeşçe yoldaşça söyledik bizden uzak olsun artık kahpelik

hoşçakalın dostlarım grup yorum theodorakis

hoşçakalın dostlarım benim hoşçakalın dostlarım sizi canımda canımın içinde kavgamı kafamda götürüyorum hoşçakalın dostlarım hoşçakalın dostlarım a dostlar a kavga dostu iş kardeşi a yoldaşlar a kavga dostu iş kardeşi a yoldaşlar a tek hecesiz elveda a dostlar a kavga dostu iş kardeşi a yoldaşlar a elveda görüşürüz yine görüşürüz dostlarım beraber güneşe güler beraber dövüşürüz hoşçakalın dostlarım hoşçakalın dostlarım


hürriyet marşı nazım hikmet timur selçuk

bir elinde kitapları türküleriyle geldiler dalga dalga aydınlık dalga dalga aydınlıkk oldular yürüdüler karanlığın karanlığın üstüne meydanları zapt ettiler meydanları zapt ettiler yine beyazıt’ta şehit düşen silkinip kalktı kabrinden ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını yıktı şahmeranın mağarasını daha gün o gün değil derlenip dürülmesin bayraklar uzaktan duyduğunuz çakalların ulumasıdır safları sıklaştırın safları sıklaştırın çocuklar bu kavga faşizme karşı bu kavga hürriyet kavgası

hüznün isyan olur ahmet telli grup yorum

suya düşen bir karanfilse yüreğin bırak kendini ırmağın türküsüne gülüm vursun seni o taştan bu taşa o çağlayandan bu çağlayana kavgadan uzak kalmışsan sevdadan da uzak demektir devinmez yüreğin mağması çatlamaz sabrın kara taşı


ilginç de düştü

insan pazarı

savaş ezgi

hasan hüseyin grup yorum

grup yorum

erimiş bedeniyle fısıldıyordu ilginç; “yaramı sarma... yaram derindir!..” ümraniye’de en öndeydi o... bir yudum su istedi... yoldaşları, akarsuyu bir damlalığa sığdurup getirdiler... isteği bir avuç kar olsaydı, bir koşuda çıkıp toroslar’ın doruğuna; getirirlerdi... sıcaklar bela değil, kerbela’ydı... kumaşlardan, kartonlardan, iplerden yaptıkları bir söğüdün gölgesine uzattılar ilginç’i... ilginç; taze, serin delikanlı... söğüdün soluğu; hayattı o... insanlara hayatt taşırken; yangın çıkardı yanaklarında... öylesine utangaç, öylesine güzeldi ilginç...

ilk boran kalkıyor göğe savaş ezgi grup yorum

onlar için “yiyorlar” denildi... doğrudur; yediler!.. ömürlerini yediler; düştüler... 63. gün... aygün uğur şehit düştü...

ince memed anonim

çakmağı yandıran kavdır demiri dövdüren tavdır dayan ince memed şimdi direnecek çağdır ince memed toroslar’dan gürledi buhurcular kulak verip dinledi onyedi kurşunu yedi ölmedi dayan ince memed dayan n’idelim gardaş n’idelim oy tut elimden ince memed gidelim dağlar gidelim oy kıratın boynunda püsküllü koza kanlarım damladı çimene toza kurtulursam eğer sorarım size buhurcular bölük bölük geldiler atlarımı delik delik deldiler duvarın dibinde resmim aldılar ak kağıt üstünde tanıyın beni gardaş n’idelim oy dayan ince memed dayan n’idelim gardaş n’idelim oy tut elimden ince memed gidelim dağlar gidelim oy

kondulardan gelmişik lo açlık yoksulluk çekmişik her sabahın seherinde güven park’ta birikmişik açlığın dini olmaz yoksulluğun vatanı körolasın kahpe devran güven park’ta bir anıt var yamru yumru kara taştan yazıyor ku o anıtta öğün çalış güven ey türk cam silerik parıl parıl ağartırık kap kacağı yeter ki gelsin de ekmek biz her bir işi görürük ayşe’lerik fatma’larık güllü’lerik hatçe’lerik güven park’ta o anıta çok saygı selam ederik övünsek de güvensek de çalışsak da olmuyor ki türk’ük deyin övünüyok açlık türk’ü bilmiyor ki

insanların içindeyim (seni seviyorum) nazım hikmet grup yorum

insanların içindeyim seviyorum insanları hareketi seviyorum düşünceyi seviyorum kavgamı... kavgamı seviyorum sen kavgamın içinde bir insansın sevgilim seni seviyorum aydınlığın içindeyim seviyorum aydınlığı paylaşmayı seviyorum eşitliği seviyorum kavgamı... kavgamı seviyorum


ishakça

istanbul şafakları

ozan telli grup ekin

salehe hesen grup ekin

dalgananırız yücede yıldızlarımız gecede yanar bizim her dem aşka açık bağrı çiçeğimiz güne doğru döner bizim büklüm büklüm çile çeken gönlümüz dostluğu akan pınar bizim ışık tutar yolumuza ıshak kuşu dalımıza konar bizim aradan yüzyıllar geçti demirimiz çift su içti böyle dönüştü çeliğe oy… çivciv kabuğunu deldi böcek kozasında öldü miras koyup ipeğini oy… ve büyüdü bebeler, büyüdü bebeler… toprakta tohumda hakça çoğaldı yiğit babalar isyanlara, ishakça… büyüdü bebeler…

işçi halayı (grev halayı) hayati azim grup yorum

hakkın ara sor da gel çadırları kur da gel düğün olsun grevler davullara vur da gel dalga dalga büyü gel grev grev yürü gel kavgadan kaçmak olmaz yüreğini al da gel

ayağa kalk kalk istanbul at üzerindeki yorgunluğu direnişin mevzisinden sabahat’ın sesi geliyor (arslanların sesi) sabaht’ın gür sesiyle seni çağırıyorlar istanbul ve diyorlar ki yeter yeter artık ayağa kalk kavgaya, savaşa gir istanbul rabe serxwe rabe istanbul ji serxwe bavej ve westane di siperen berxwedane de denge sabahate te we denge keçika kurdistane ü bi denge sabahate gazi te dikin istanbul ü dibejin bese bese edi rabe serxwe peşve were berxwedane istanbul (nava er ü berxwedane istanbul


karadeniz

kata seri

ibrahim karaca grup yorum

anonim

karadeniz yine yelin savrulur nazlı yardan kara haber mi geldi kuşluk vakti gün geceye devrilir yoksa yardan kara haber mi geldi kucağında yakamozlar serili sularında dalgaların dürülü ne susarsın dağların var sıralı yoksa yardan kara haber mi geldi duman vurmuş kemençenin yayına haramiler el uzatır aşına tütününe fındığına çayına ne susarsın çağır can yoldaşını dağlar başına...

karadeniz gül oyna yaşar miraç özgürlük türküsü

karadeniz hıçın kız al bizi kollarına sevindir pullarınla gümüş kuyruklarınla salın haydi gül oyna kemençeler çalarken takalar filikalar koynunda yalpalarken karadeniz hırçın kız ver elini çoşalım dağlarla buluşalım bir horon tutuşalım karadeniz hıçın kız dağıt alnın üstünden perçem bulutlarını o kara saçlarını sallayalım mendili rize’den trabzon’dan hazırlan düğününe giresun’dan ordu’dan

karadır kaşların anonim

karadır kaşların ferman yazdırır bu dert beni diyar diyar gezdirir lokman hekim gelse yaram azdırır yaramı sarmaya yar kendi gelsin ormanlardan aşağı aşar giderim nazlı yari kaybetmişim ağlar gezerim ormanların gümbürtüsü başıma vurur nazlı yarin hayali karşımda durur karadır kaşların benzer kömüre yardan ayrılması zarar ömüre kollarımdan bağlasalar zincire kırarım zinciri giderim yare

çime mi kor bıyene ruye to ne dıyene na koye ma warema mezela mi biıyene kata seri sebi kerı to xo vıra bi kerı to mi vıra ne sona ez çai ınkar kerı cayılam kata sona mi teyna ca verdana mi tora meso sona mani na teyna (nereye gideyim) gözlerim kör olsaydı yüzünü görmeseydim bu bizim dağ bizim yayla mezarım olsaydı nereye gideyim ne yapayım seni nasıl unutayım sen aklımdan gitmiyorsun bunu nasıl inkar edeyim cahilim nereye gidiyorsun beni yalnız bırakıyorsun ben sana gitme dedim gidersen yalnız kalırsın

kavgayı seçtim hasan hüseyin grup ekin

kata kata katılmış sata sata satılmış bu ne biçim düzen bu çağ dışına atılmış aç doymaz esnemekle yol bitmez beklemekle yıkılır mı bu düzen yıkılasın demekle sen söyle ben yazayım derdi derde dizeyim ver elini bana ki bu düğümü çözeyim toprağı ektim buyur denizi çektim buyur sen efendi ben uşak kavgayı seçtim buyur

keçe kurdan (haye) kürt halk şarkısı

keçer bıner, çerxa cihan zor gıredane mere zor jın çune peş, pır dıxwının, edi qelem gış çune jor keçe em dıxwazın bı mera werın şevre dılo, em dıxwazın bı mera werın cenge haye haye, em keçıken kurdanın, şirın, em şengın em hevıya merdanın derde nezana ber bend u ser hundanın sere xwe rake keça kurdan, dıl u cıgerem heliyan ka nıştıman, ka azadi, ka dayıka me sewıyan?


kızıl karanfiller

kızıldere

grup ekin

aşık sinem bacı

yayılıyor dalga dalga aşarak mapus duvarını direnişin sesiydi, gök gürlemesiydi kolkola kenetlenmiş neferin yürüdüler en ön safta kucaklayarak ölümü teslim olmadılar, ger7i durmadılar ‘kararımız kesindir!’ dediler kaydı dört yıldız ardarda yararak yoz karanlığı dimdikti başları yiğit yoldaşların gülen kızıl karanfiller içinde

kızılcık şerbeti

ölüm onları apansız yakalamadı ülkemizin uçsuz bucaksız sıradağlarında ve ovalarında kentlerin yoksul mahallelerinde ve uğuldayan meydanlarında kuşatmalar altında ve barikatlar arkasından sömürüye zulme boyun eğmemenin onuruyla ölümün üstüne yürüdü onlar tereddüt etmediler yok “biz buraya dönmeye değil, ölmeye geldik” diyerek türkülerle, marşlarla karşıladılar ölümü özgür ve eşit bir gelecek için canımızdan bir parça koparırcasına en iyilerimizi verdik toprağa onlar, yaratılan devrimci değerlerin onurun, erdemin, inancın simgeleri olarak yüreklerimizi dolduruyor bilincimizi aydınlatıyor bizi kopmaz bağlarla bağlıyor devrime...

grup yorum

kapamışlar seni beyaz hücreye konuşmak gülüşmek uzaktır sana bir bedenin kalmış bir de inancın silah olmuş sana demir bir dolap demir bir ranza silahtır sana karlı dağlar gibi dik tut başını gösterme yaranı çat kaşlarını kızılcık şerbeti içtim söyle kan kussan bile diren zalime koparılıp götürülmüş dostun yoldaşın türkülerle ulaşır sıcak selamın bir direncin katığıdır gür haykırışın sonuna dek savaşılıp yıkılır hücren

oy dere kızıldere böyle akışın nere onlar biter mi sandın sana can vere vere oy... dere bizim evimiz suyu alın terimiz söyle nedendir dere vurulur gençlerimiz oy... dere böyle durulmaz gence kurşun sıkılmaz sanma faşist olandan bir gün hesap sorulmaz oy...

koçaklama ismail uyaroğlu grup yorum

çıktım dağın başına da adım kazdım taşına ölüm namert belalımdır bakmaz gözüm yaşına bu dağların rüzgarından hoştur aman benim başım hey ölüm düşme peşime gençtir daha benim yaşım düz ovaya inilir mi ölüm yıldı sanılır mı düşman sinmiş yolun gözler bile bile yanılır mı günü gelince onar yüzer biner biner ölürüz vuruşmaktır aslımız bizim döner döner ölürüz


koye dersim

kurbanım aman

anonim

hasan hüseyin özgürlük türküsü

koye dersim ware mau, kürdistan welat’e mau na welat’e weşu delal evru parçe parçe mano çene çene beri beri xortu xortu şuri şuri dij min amu serra seru welat’e ma talan kerdo seyit rıza pir u welat ezi şeri şeri welat xort min amu sar to xurdo seftani xelasya welat (dersim dağları) dersim dağları bizim yaylamız, kürdistan bizim ülkemiz bu güzel ve hoş ülkeyi bugün parça parça ettiler gelin kızlar gelin kızlar, gidin gençler gidin gençler düşman üstümüze gelmiş, ülkemizi talan etmiş seyit rıza ülkenin piri, gidelim vatanımıza

kozanoğlu dadaloğlu grup yorum

n’olaydı da kozanoğlu n’olaydı sen ölmeden ecel bana geleydi bir çıkınlık canımı da alaydı böyle sensiz kalmasaydık cihanda

cephelerde, mahpuslarda aslanım aman kıtlıklarda kıyımlarda kurbanım aman seçimlerde sayımlarda ben varım aman şenliklerde şölenlerde ben yokum aman demiri de kömürü de sökerim aman buğdayı da pirinci de ekerim aman çilem budur işte benim çekerim aman gurbetlerde sürgünlerde aslanım aman vatan millet patron kurbanım aman ölümlerde katliamlarda ben varım aman bayramlarda seyranlarda ben yokum aman demiri de kömürü de sökerim aman çilem budur işte benim çekerim aman turnalar çizeyim gurbetlerime ağıtlar düzeyim çektiklerime yürekler sunayım yiğitlerime kelepçeler vurulsa da bileklerime

kuşatma mecit ünal grup yorum

derviş paşa gayrı kına yakınsın böbür böbür dört bir yana bakınsın amma bizden gece gündüz sakınsın öç alırız ilk fırsatı bulanda

sen kurşun yağmurları altında güneşin delik deşik edildiği bir ülkede doğdun öptü kan revan içinde seni çırılçıplak bir ölüm ölümü ve gözyaşını gördün yavrum kan emmeyi öğrendin yaralarından....

dadaloğlu söyler size adını şimdiden yok bilsin hasmım kendini bağlasalar parçalarım bendimi yatacağım bilsem bile zindanda

saplanırken geceye ilk çığlığının sesi kestik göbeğini süngüyle senin

kömür gözlü kız grup yorum

kömür gözlü kız kömür gözlü kız sende sevdalara düştün demek düştün de daldın yangınlara yerin hazır haydi katıl bu halaya seher yeli kız seher yeli kız sen de yarınlarını aldın demek aldın da girdin dalgalara hedef liman haydi dayan boranlara gece saçlı kız gece saçlı kız sen de anadan geçtin demek geçtin de koştun sevdalına yurdun bekler haydi sarın ak duvağa

terli bir asker kaputuna sardık sonra kurşunlar yağıyordu cesedine annenin ağla yavrum ağla dindirsin içindeki acıyı gözyaşların dönsün toz duman arasın aşkı ve kalksın artık kanlı duvarlarından kuşatmaların ağla yavrum ağla şimdi...


le hanım anonim

ben de gidem paytaxta le... le hanım ben de gidem paytaxta bilmem ki hangi bahta paşa’ya derdim diyem belki derdime baka le... le hanım le hanım... le hanım ha hanım ey sormisen heç halım ey göğsüme vura vura çürüttüm sol yanım ey le... le hanım aslım karac’dağlıyam le... le hanım aslım karac’dağlıyam yar yitirdim ağlıyam derdim çok dermanım yok her yanımdan dağlıyam le... le hanım


madenciden

mapushane çeşmesi

grup yorum

erol toy grup yorum

indim maden ocağına kara elmas diyarına yeryüzü sıcak olsun diye dost yıllar boyu kazma salladım buskunca bu zindanda çocuklarım gülsün diye dost oysa bizim evde gülen yok yürü derler yürü derler açlığa yürü derler kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler yalanlara artık sabrım yok bugün maden ocağına kara elmas diyarına inmedik selam olsun sana dost ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere grev grev güneş doğmuş dost artık kaybedecek birşey yok yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler madenler bizim derler gerekirse ölüm derler günü geldi grev derler dost artık kaybedecek birşey yok

zonguldak kemal özer

yerin derinliklerinden geldiler ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle ne kadar diplere bastırılsa o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin ağır ağır geldiler... sonra hergün geldiler artarak geldiler kadınları çocukları ve alkışlarıyla yoğurt mayalar gibi geldiler pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi su gibi ateş gibi her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına yeni yollarla tanıştı ayakları her gün yeni kabuklar çatladı yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini bir kent oldular sonunda ve adını değiştirdiler ülkenin

madenciye ağıt grup yorum

yeni çeltek ocağı’ndan yükselir yükselir çığlıkları yanar bedenler yitip gider yitip gider umutları yazgıları kömür gibi kazar bitmez yerin dibi oy... bir tas yemek biraz ekmek güneş görmez hiç yüzleri oy... oy gülüm... hasret çöker yüreklere toprak dolar gözlerine haber ulaşır köyüne yetim kalır oğlu kızı oy... oy gülüm... bir gün gelir ocaklardan kazma kürek ellerinde oy yürüyünce yeryüzüne değişecek yazgıları oy... oy gülüm...

mapushane çeşmesi gülüm yandan akıyor hasret bir ince sızı ciğerimi yakıyor mapushane avlusunda ihtiyar bir dut bir dalı penecereme biri sana bakıyor mapushane duvarında bir çift güvercin bugün efkarlıyım yarime haber verin mapushane kapısı gülüm bir elvan geçit gelene açılır gülüm gidene kilit

mayıs ibrahim karaca grup yorum

yosun kokuları değil kan tutar baharın yeli ey benim sevdiceğim kan tutar baharın yeli uzanmış boylu boyunca karanfil kokulu bir kuş elinde ipek mendili omuz başından vurulmuş günlerin en mavisinde düşlerin en mavisinde sokağın sesi mi olur düşen çiçeğin yası mı karanlığın işi nedir mayıs doğmasın diyedir geceye ışık saçanın sevdası ölesiyedir uzanmış boylu boyunca karanfil kokulu bir kuş elinde ipek mendili omuz başından vurulmuş günlerin en mavisinde düşlerin en mavisinde sokağın sesi mi olur düşen çiçeğin yası mı halaya durmuşsa mayıs sokağın sesi de olur halaya durmuşsa mayıs düşen çiçeğin yası da


mehmet

meryem

grup yorum

arap halk şarkısı

o gün yüreğimizde mavzer güneş alnımızı yakıyor beşbin kardeş yürüyor güneşe mehmet kavgayı öğretiyor

meryem meryem ti ğeyni meryeme vıl kalıp mıcruh beddü meryeme ya ğayni beddü meryeme

bakın bir sokak işte mehmet çıkıyor öbür sokaktan yine mehmet çıkıyor beşbin mehmet koşuyor güneşe ölüm yağmuru hiç dinmiyor

meryem gelistuh şağır ğembi luh vıl kalıp mıcruh beddü merheme ya dilli beddü merheme

kuşandık genç öfkeni taşların kucaklarımızda bizlere öğrettiğin kavga kavgamız büyüyor umuzlarımızda

meryem ya dilli vış şağır bttelli ğasker ğusmanli ahadu meryeme ya ğayni ahadu meryeme

alnındaki kurşun yarası sönmeyen bir ateş şimdi büyüyor inatçı kavgamızda büyüyor sarıyor halkın yüreğini

(meryem) meryem, meryem’im gözüm meryem’im yaralı kalp meryem’i ister ah gözüm meryem’i ister

zapt ettiğimiz alanlara sesini taşıyacağız kanımızla yazıyoruz tarihi haklıyız kazanacağız hasretin o büyük güne savaşarak varacağız silahımız söyleyecek son sözü haklıyız kazanacağız

meryem dama çıkmış saçlarını savurur yaralı kalp merhemini istiyor ah! merhemini istiyor ah meryem osmanlı askeri meryem’i aldı ah gözüm meryem’i aldı

mehmet sait’in türküsü

meşale-boran fırtınası

ozan telli grup yorum

savaş ezgi grup yorum

mehmet sait asıl adım yırtıcı kuş adın aldım bir atılgan şahin oldum yuva tuttum yüceleri çapalı’ya otağ kurdum “beri hay”la gelir oldum dört cephede cenge girdim duman ettim niceleri umut fidanını diktim kan olup köküne aktım karanlığa yıldız ektim siperlerde geceleri altıbin al yıldız aktı bizim şafak böyle söktü şehitlere ağıt yaktı suna boylu bacıları

boran bir yaban kuştur. gökyüzünün mavisine bata çıka bir maviş kuş. konmaz hiçbir yere. yuvasından bozkırlara koşan sulardan yuvasına. çok zor yakalanır. şahin bile tutamaz onu kanadından. yabandır. asidir ha, rengi kadar güzeldir güvercin sahipleri sevmez boranı. girer evcil sürüsen. peşine kutlaka takılan olur. bazen sürü bile düşer ardına. ya vurulur ya da yaralıyken yakalanır. diğer kuşlarla aynı kafese kapatılır. hiçbir evcil kuşu yaklaştırmaz kendine. hele bir de güvercin besleyenler evcilleştirmek için kanadının tüylerini çekti mi, vay vay yemez artık yemini. ya açlıktan ölür ya da kafesin demirine kendini vura vura öldürür. sesi çığlıktır artık, turna indirir. ya gökyüzüdür ya ölümdür boran. boranlar kalktı mapushanelerden. şehre sokulmamış evlerden. dökerek renklerini şehirlerin ufkuna, gittiler dağların doruklarına.


mısri kız adnan yücel grup yorum

adı yasak bir çiçektir dağlarda arar yurdunu tarihsiz çağlarda bir ezgi başlatır dünyaya karşı susar türküsü dumanlı çığlarda mısri’nin günü dolmaz sevdanın izni olmaz sevdaya yasak koyanın dünyada yeri olmaz mısri kız derler dereler taşkını yollar yorgunu yokuşlar aşkını direnir düşmana satmaz aşkını zindanda düşmanı direnç şaşkını cudi’nin gözleri cizre’ye bakar her kızın çığlığı bir gönül yakar her sevda başına bir ateş takar dicle’nin suları kendini yakar

munzur dağı hasan hüseyin grup yorum

bir uzun havadır şu munzur dağı mor bir katar dizilir gider saz çalınır akşamları cem olur gönlüm terazisi bozulur gider koca fırat vura vura başını benim anam döve döve döşünü aşar çığlıkları anacıkların ağıtlar yükselir munzur’a doğru ben de silah çattım şu munzurlar’da yıldızlara uludum yalnızlığı başı duman duman dağlara doğru yönelmiş gidiyor yörük kervanı


ne war u yar

neşid el tahrir

grup yorum

arap halk şarkısı

ne war û yar ne mal û can welat hemû tiştan xweştirê werîn cengê şerre bilind kir şerra welat serfıraskın werîn şerre werîn enîy dike win cenge dibim hevîya gelan (ne ev ne sevgili) ne ev, ne sevgili ne eşya, ne can vatan herşeyden tatlıdır gelin kavgaya umudu büyütün ülkenin savaşını başarıya ulaştırın gelin savaşa gelin cepheye tutuşurum kavgaya halkların umudu olurum

nenni

hey! lali lali lali yaalamna lali bil ali ğali ğali ğali nisrek ya vatanna ya ğali tahtic nehu ena bit feyya ena sevri ah ya niyelli hey! ciyali sevra el abtal eş şams bıtıtlağ mebtıntal ceberul mıhtar attırhal ilal arab ruhi u mali hey! saddul ğafıb bil migla u kalu ya muhtel tıla beyyi u ciddi kalu smea trab el vatan al ruh ğali hey! kil el arab tinedi fik ya vatanna allah yehmik kil ayed al arabi bi kalbi u nisanek halit ğali

anonim

deveyi deveye çattım nenni... çılbırın boynuna attım nenni de... nenni bebek oy kaynatamdan hicap ettim nenni... nenni benim küçücüğüm nenni de... nenni bebek oy yekin kara devem yekin nenni... çanını zilin takın nenni de... nenni bebek oy bebeğimi daldan sakın nenni... nenni benim küçücüğüm nenni de... nenni bebek oy köpekler dağda uluşur nenni... eltim çadırda gülüşür nenni de... nenni bebek oy kuzgunlar bebek üleşir nenni... nenni benim küçücüğüm nenni de... nenni bebek oy harmancının kayaları bebek oy çan çalıyor mayaları nenni de... nenni pek mi değdi a bebeğim bebek oy oy kara kuşun sayaları nenni de... nenni

nesini söyleyim serdari

hey! ismea ismea şems bititla raye bitirfa bıkra btilma bıkra btilma bıtrif u bittam bibali ana sevri, ana arabi ana sevri, ana arabi ana arabi ah yaniyyali (kurtuluş marşı) hey! dalgalan ey bayrağımız yükseklerde dalgalan değerli, ey vatanımız kartalın değerli kanatlarının altında gölgelenirim ben devrimciyim ne mutlu bana devrim kahramanlarındır güneş doğar gecikmez düşmanı gerilettik araplar’a canım, malım feda

nesini söyleyim canım efendim gayrı düzen tutmaz telimiz bizim arzu hal eylesem yar yar deftere sığmaz omuzdan kesilmiş kolumuz bizim

hey! düşmana sapanla direndiler ‘ey işgalci çık’ dediler babam, dedem ‘dinle’ dediler ‘vatan toprağı candan kıymetlidir’

serdari halimiz böyle n’olacak kısa çöp uzundan hakkını alacak bu düzen yıkılıp viran olacak akibet dağılır ilimiz bizim

hey! bütün araplar seni çağırır ey vatanım allah seni korusun araplar’ın bütün bayramları yüreğimde ve nisan aklımdadır

neslime armağandır kahraman altun grup yorum

neslim şimdi ben şerefimle ölmenin doruğundayım unutmadan geçmişi, unutmayın sözlerimi bekliyorum seyrederken gökyüzünün kanlı şafağını bekliyorum sizi... bekliyorum

hey! duy, güneş doğar, bayrak yükselir yarın parlak, dalgalanır ve aklımda kalır ben devrimciyim, ben arap’ım ben arap’ım ne mutlu bana


newroz e

nurhak’a özlem

arame tigran

savaş ezgi grup yorum

newroz e newroz e sibe ye newroz e maçek bide min yar cejna te piroz e newroz e bihar e belbune gulu dar e bina gul ü lale dest min bi dest yar e (newrozdur) newrozdur newrozdur yarın newrozdur bir öpücük ver yarim, bayramın kutlu olsun newrozdur, bahardır ağaçlar ve güller yeşeriyor elim gül ve lale kokulu yarimin elindedir

nurhak dağları sistir dumandır buzuldur rüzgar dokunsa yırtılır canım keskin sivridir laciverdi kayaları “yak hele kirve, tütün ince tellidir. kor zılfo’nun kaçağı... gel hele bu yan, gözüne kaçmasın duman...” yemliha oturmuş duvarın dibine...

hasreti kıldan ince sevdası atomdan ağır gözleri tenhalaşmış; dalgın...

nurhak anonim

eski duvar diplerinde karanlık sular ay vurmuş gölgelenmiş kuytular canım oğul, güzel yiğit al gel kanlı gömleğini, sana nasıl kıydılar? ben bu yürek yarasını bir gece elbistan’da duymuştum akşamlar bir karakuş gibi sağılıp inerdi tenha yollara yıldızlar dut kokardı, iğdeler ay kokardı öflez ışıkları, yol boylarında osmanlı karakolları tilkiler üşüşünce akşam yıldızıyla bağlara kelepçemin karasına bir ak güvercin nazlı nazlı canım yiğit, süzüm süzüm canım oğul gelip konardı ben bu yürek yarasını bir gece elbistan’da duymuştum ekmek yedim, su içtim ben nasıl yadsıyayım? ya nasıl yadsıyayım ishaklı selvilerde ayışığını ya bu kanlı gömleği ben kime giydireyim? sen ne zaman büyüdün de ne zaman kaptırdın gönlünü o nurhaklar’a? sen daha bebek bebek, sen daha baba baba canım oğul, o kıraç toprakların yabangülü, yiğidim sen ne zaman büyüdün de düştün yollara yolunu mavi kargalardan, toylardan sorar oldum hala duruyur mu tellerinde o mavi kargaları maraş topraklarının? o karamuk çalıları, o çoban döşekleri o müslüman kayalar? beni sordun mu gözüm o kanlı toprakların menekşeli sabahlarından? çıkınımda kara zeytin bile yok kara alman kelepçesi bileklerimde bileklerim canım oğul yeni yeni başladı sızlamaya sen büyüdün de demek düştün de demek o damar damar kınalı topraklara tüketmişim yirmi yılı canım yiğit bir salkım üzüm gibi canım oğul, güzel yiğit al gel kanlı gömleğini, sana nasıl kıydılar?

dört bir yana haber salsam öldü desem inanır mı dağlar bana geri verin kadir’imi sinan’ımı jandarma kurşunu çaldı canımı tenimden aldı nurhak’a abide kaldı dağlar aldı selamımı nurhak sana güneş doğmaz uçan kuşlar yuva kurmaz dökülen kan yerde kalmaz soracağız hesabını böyle kalır sanma devran yola devam eder kervan öldü sinan doğdu sinan omuzladı silahını

gözleri yüreğinin ardına düşmüş düşmüş canım yani sevdası başında koşuyordu metris’e doğru... şu ayaz gecenin çakır rüzgarı, başıboş dolaşıyordu metris’in avlusunu... duvardan atlamış sarmaşığa tutunup, tırmandı yemo... apo, haydar, fatih ve hasın’ın uzattıkları kızıl bandı alarak bayrampaşa’ya geri döndü...


oğul’a ağıt

omuzdan tutun beni

anonim theodorakis

anonim

binbir çileyle büyüttüm oğlumu yemedim yedirdim bugüne getirdim cesurdu mertti kaya gibi sertti bir gün geldi ki vay... vurdular onu

omuzdan tutun beni halaya katın beni düşersem bu kavgada loy dosta anlatın beni deloy loy loy loy...

“beni kınama arkamdan ağlama ne yaptıysam bil ki halkım için” derdi aslan gibiydi sözünün eriydi bir gün geldi ki vay... vurdular onu

hıncım sevdamın hıncı sevdam mavzerde sancı alnında al güneşle loy düşen yiğit kaçıncı

yaşlı gözlerle beklerdim yolunu oğlum gider de ya dönmezse diye göz bebeğimdi beni her şeyimdi bir gün geldi ki vay... vurdular onu

sevdam sevdana karşı sevdam dünyaya karşı gel şahanım dağlara loy dosta düşmana karşı

sabır taşından yaratılmış insan güle güle oğlum kalanlar sağolsun yaşı yirmiydi canımın içiydi bir gün geldi ki vay... vurdular onu kurşun değildi top tüfek değildi zulüm yılanıydı boğan oğlumu bir can gitse de binler var geride bir gün gelir ki hey... ezerler onu

oğulları ölen analara türkü grup ekin

bunca yerlere düşenlerden yenilmez özlenen bir hayat doğar bir tek beden olurlar analar, bayraklar, çocuklar onlar ölmediler yok, ateş fitiller gibi dimdik ayakta, barut ortasındalar buğday içindeler onlar yücelerden yüce dururlar dünyayı doruktan seyreden bir öğle güneşi gibi analar, onlar ayakta yukarı kalkık yumrukları doğan günün ortasında bu topraktan güler ölülerimiz kalkık yumrukları titrer budayın üstünde bilesiniz bununla vuracağız gündüz gece kin kapılarını kırıncaya dek

onaltı mart grup yorum

dağ gibi yiğidim zeybeğim yoldaşımsın oğlum kızım yüreği sinesine sığmayanımsın buzlu çekmecelerde kız buzlu çekmecelerde erkek ve buzları eriten sessiz ezgi nasıl bir şeysin ki kucağında ninnilenir dağlarımızın geleceği göğe çevir gözünü namlu göğe çevir korkunçsun bomba sus sus düştüğün yerde ne olur sus bomba sus basma gürültünle taze soluğuma yolum uzun sus göğe çevir gözünü namlu göğe çevir eli kulağında bitecek cehennem dolanı yunup arınacak kara basanından soluklanacak derslikler bitecek halkımın özlemi süt toprak torna üretenin olacak bitecek yurdumun özlemi sesini bulacak her karışı sesini bulacak beyazıt güvenin sevginin sesini hepsini görür nasılsa nasılsa hepsini yaşar havada kalmaz mutlak bulacak avazım kendine bir yer

çitler kesilir birer birer cop ve bomba alt edilirler biz ki gürleyen birer volkanız beyazıt patlayan krater mart’ın onaltısında yedi can düştük gün ortasında yedi can bin dallı yasemen olup yeşerdik faşizmin karşısında yedi can çaldığım özgürlük ateşini ülkemin koynunda büyütmek değil lale bahçelerinden değil barut yakan avazdan (soluktan) geçer


onurumsun savaş ezgi grup yorum

dört duvar dört dönerim kaç gecedir yoksun oğul bıçak bilenir etimde başında toprak beton mu oğul? bin yıl yatarım sevdana onurumsun susmam oğul yüreğim kopmuş geliyor devrime kadar düşmem oğul yere göğe koymazdım seni çaldılar dalımdan oğul ecelin önü alınmış olanca canım sana aksın oğul

oralıyam men anonim

yıllardır yüzüne hasret kaldığım doğma gardaşımdan aralıyam men goy dost da bilsin dümen de bilsin hele ölmemişem yaralıyam men harda alnı açık insan göreseniz harda ürehlerde isyan görseniz harda mehtepten çok zindan görseniz bilin o yerliyem oralıyam men çohtandır toy bayram görmedi obam hermende özge için iş görür yabam stterhandır atam, bağbehtir vatan indi bildiniz mi, haralıyam men


ölümden öte

özgürlük ateşi

ismail suphi grup yorum

grup ekin

yaşamak ne ki ölüm ne kavga bitmez öldüğünde tanık olduk yiğitlerin ölürken güldüğüne... su bendini yıkar birgün gece gündüze çıkar yürü bildiğin yolda ölümden öte ne var inançla yürü yolunda özgürlük senin kanında aslolan yürümektir ışık varsa sonunda yollar ölmeye değir zafer varsa sonunda...

ölümsüz (phoenix) ibrahim karaca grup yorum

biz ki en sağır kulaklara sevdalar fısıldardık sabah serinliği taşırdı ezgilerimiz kan uyku infazlar için kapılar çaldığında burçlarımızda kefenleri kana bulayıp kollarına sardık rüzgarın ölüm çaresiz kalıp çığlıklar attı arkamızdan o büyük sevdayı bu kadar umutlu bu kadar namuslu taşımak için tereddüt etmedik eğilmedik kanımızla yazılacaktı umudun şiiri adını koymuştuk özgürlüğün bir kez çıkmıştı ağzımızdan söz

ve biz pimi çekilmiş yürekle dalmıştık karanlığın ortasına dilimizde kurtuluş türküleri mataramızda ab-ı hayat ve düşerken özgürlük renginde bir gülüş vardı yanağımızda

özgür tutsak hayati azim grup yorum

ölümlere yatarım da başeğmem zindanlara duvarları kale olsa esir olur yine bana demir kapılar da yanar (damarımda kan da yanar) adım özgürlük oldukça yüreğimde köz oldukça özgür tutsak oldukça ümraniye buca’da bayraklaştık barikatta onurumuz şehitlerle özgürleştik tutsaklıkta analarla kardeşlerle omuz verdik kurtuluşa zalimleri yeniyoruz yürüyoruz aydınlığa

öyle bir ateş yanar insanlar yürür sokakta türküler söyler emeğin, ekmeğim, hakkım der, özgürlük ister ateş sıcacıktır çeker insanı yarı aç, yarı tok yorgun uykusunda silkinip uyandığı sabah çakmak çakmak gözlerini dikip de dağların doruklarına öfkeyle kabaran yüreğinin sesinde bir görkemli of çektiğinde yürekte ateş büyür özgürlük ellerimizde bir kırmızı gül dağlarda, sokakta, zindanda bilenir öfke kavga amansızdır, sarar dünyayı

özgürlük tutkusu grup yorum

özgürlüğün ferhat’ıyız sevdamız kalmaz yarıda zindanı da dağları da delip geçen yürek bizim dört duvarı yol eyleyip yürümek bizim dorukları duman gibi bürümek bizim ferhat’ın şirin’i kalır mı duvaksız hasret bitti bitecek düşman muradsız o duvar duvarınız vız gelir bize vız zulmün önüne duranda dirence mesken olanda sığar mı sevdalı yürek zindan duvarlarına taşar gider doruklara akar yarına umudun alevini katar yanına köhne duvarları demirden dökseniz özgürlük ellerimizde engel çaresiz o duvar duvarınız vız gelir bize vız

özgürlük türküsü grup yorum

kor bir ateştir yüreğim coşku büyüttüm koynumda oğul (kızım) gitme demedim omuz verdim kavgasına bulutlar ağlar dağlardan akar savrulur zindanlara zinciri kırar duvarı yıkar kavuşuruz meydanlarda boy veriyor karanfilim özgür günün müjdesiyle kızım (oğul) gitme demedim soluklar verdim sesine boran ayırdı elimi onun sıcak ellerinden baş eğmez kar çiçeği onurla yanındayım ben


partizan t. atourov s. alimov

tek insan nedir ki? sadece bir damla... uçsuz bucaksız gökyüzünün boşluğuna savrulmuş bir yağmur damlacığı tek insan neye yarar azgınca uğuldayan fırtınalar altında dayanınca bağrına kanlı elleri yeryüzünün? tek insan ne yapabilir sinip gizlenmekten başka? yaşayan en yüce güç, en aşılmaz barikat halkın örgütüdür tıpkı bir okyanus gibi; kurumayan örs gibi, çekiç gibi; şekil veren demire kabaran dalgalarla karşılayan; uğuldayan rüzgarı halkın örgütüdür gücü güce ulanır, yükselir derinleşir, arınır, dayanıklanır denizde bir damla olunca insan al ve savur benim de yüreğimi ufkuna kat, ateşlendir, şekil ver bakışlarıma beni yalçın güzelliklerle kuşandır sarsılmaz yiğitliklerle donat sevgimi yenilmez, evincimi ulaşılmaz kıl düşmana öfkemi bile, gürleştir bilgimi rüzgarınla aydınlat örgütüm al beni halkımla yeniden yarat

kıtlıkta ve soğuklarda şehirde tarlalarda lenin’in işaretiyle ayaklandı partizan beyazların elinde kalan son kıyıya varmak için dağlardan ve ovalardan ilerledi partizan kan ve can bedeli bu zafer dokuzyüzonyedilerde karlarda ve fırtınada sovyeti kurtardılar beyaz ordu’yu yenerek ezerek atamanları bitirdiler bu savaşı denizin kıyısında


reber melle hesen grup yorum

ez nizanım dıjmîn kî ye xwînmi ji û dostani çî ye reya rastî winde kirî me rêber were ez nizanim ez nizaneki gundi me civanek nexwendi me lı çol û çepera mayi me rêber were ez nizanim ya gundi ya bajari me faşi aqil je birî me nezaniye bindest kiri me rêber were ez nizanim hin kirîn be hosta nabe zane bûn be xwendin nabe niştîman be rêber nabe rêber were ez nizanim rêber dıbe pir bawer be ji bo milletê şerwan be

reşo yılmaz odabaşı grup yorum

reşo dağların piri düze inmez kederi yol yokuş yolcu çıplak bilinmez mi nedeni düşsüzü düşe getir doğruyu söze getir yangın ol şu dağlarda eğriyi dize getir reşo acı takışır isyanlara yaraşır isyanları seçende halaylara karışır


sabah türküsü

sen özgürlüksün

sennur sezer özgürlük türküsü

grup yorum

bir sabahın üç kapısı var göğe biri umut, al umudu, ver çocuğa büyütsün büyütsün de yürüsün bir sabahın üç kapısı var göğe biri korku, al korukuyu yüreginden çal yere at korkuyu, yüreğinden çal yere emek senin, umut senin, korku ne yeterki ellerin ellere kavuşsun

sahnedeydi idil ve ölüme açılıyordu perde savaş ezgi

ilk kar düşünce soğuk toprak süzüldü beyaz güzeldi, beyaz güzeldi toprak toprak yaşam güzeldi kavuşunca toprak düşen yaprağa tenim büzüldü kanım duruldu kar bembayaz soğuk yine de güzeldi umutsuz değildim sevinçsiz değildim sevgisiz değildim sensiz değildim sen ki sevgilere yaşam olan güneş yaşam olan su ve hava umut dirençsin sen bir haykırışsın suskunsa diller gözlerde yeşil düşlerde beyaz sen özgürlüksün sevdiğim

grup yorum

yavaş yavaş araladı göz kapaklarını... perdeleri açılıyordu tiyatronun... sahnedeydi artık idil can... heyecandan titreyip kasıldı... ağır ağır kapandı perde... gülümsüyordu dünyaya... kadınlar ki; bin yıldır cephe ardında... kadınlar ki; şimdi düşmüş, dövüşüyorlar cephede... ayşe gülen, nil, sibel, adalet... toplanmışlardı başına... terini sabo siliyordu... içi bir cehennemdi söndüremiyordu. “mitralyöz, mitralyöz...” “kim?” dedi sabo. “benim!” dedi mitralyöz...

selam olsun

seni men yaman sevirem anonim

dağlarda duman gözeldir kaşları keman gözeldir sözüne heç bir söz olmaz gözleri yaman gözeldir alıpsan aklımı baştan geçmek olmaz bu göz kaştan seni men yaman sevirem ürehten candan sevirem beri gel eyle vefa yar eşikem etme cefa yar

grup yorum

kızıldere onbeşler bedrettin’ler yaşıyor alnı kızıl bantlılar kavgaya çağırıyor haklıdır kavgamız tarihin çağlayan akışında biz varız yaratılan güzelliğin parlayan nakışında selam olsun karanlığı şimşek çakıp yakanlara selam olsun bütün kardeş dünya halklarına selam olsun özgürlüğe bayrak bayrak koşanlara selam olsun halkın savaşçılarına bin selam şehirlerde kırlarda savaşın öncüsüyüz halkımızın örgütlü baş eğmeyen gücüyüz sömürü zorbalık tutsaklık mutlaka yıkılacak özgürlük güneşimiz ülkenin şafağında doğacak nice şehitler verdik kadını erkeğiyle bağımsızlık demokrasi sosyalizm uğruna gecekonduda fabrikada faşist kuşatmalarda destanı yazılıyor kavganın akan kanlarımızla

söğütler boyun eğende sene men yarim deyende sanıram dünya menimdir gözüme gözün degende

seninle biz ilya ehrenburg grup ekin

ötekilere bıraktık güneşi karşılamayı nasıl, nasıl ama nasıl isterdik isterdik biz de yaşamayı erken öleceğiz seninle biz şafaktan önce öleceğiz mademki biz partizanız zincirin ilk halkasıyız erken öleceğiz seninle biz şafaktan önce öleceğiz anımsar mısın seninle gece nasıl vedalaşmıştık? silah sesleriyle yüklüydü gece nasıl heyecanlıydık nasıl kulağımız yüreğimizde


sesimi duyan var mı?

sevcan

grup yorum

hayati azim özgürlük türküsü

uykudaydı istanbul, izmit, adapazarı, bolu, yalova uykudaydı eskişehir, ankara, gölcük, değirmendere, düzce, bursa 17’sinde ağustos’un, sonra 12’sinde kasım’ın dipten bir uğultu koptu, bir çığlık yükseldi topraktan saniyelere sığdı onbinlercesi ölümün sonra çığlıklar ağıtlara, ağıtlar çığlıklara karıştı ben buradayım, sesimi duyan var mı?

geceydi uğultulu geceydi binleri aldı gitti gövdem toz toprak göçük altında gövdem unufak enkaz altında acıya gömdüler güzel vatanımı mezarımda adım yok kaybettiler oy bedenimi viranemde feryadım yok bak göçük altında bizimkiler hayat verecek bir el bekler birlikte gülmeyi, birlikte sevmeyi, birlikte paylaşmayı, birlikte yürümeyi bilenler kardeşlik duygularıyla koşup geldiler birlikte çok gülemediler ama birlikte öldüler ayrımız gayrımız yoktur dediler sildiler gözyaşlarını birbirlerinin, yaralarına merhem oldular

deprem olmuş yıkım olmuş of yüreğim göçük altında haykırıyorlar yetiş diyorlar koşup gelenler dayan diyorlar kazma ile kürek ile diş ile tırnak ile dostça bir yürekle umutla arıyorlar ben buradayım sesimi duyan var mı? sesini duyan var sesini duyanlar bizimkiler bak yaşatmak için sana koşuyorlar ak sakalına, çocuk yaşına bakmadan tırnaklarıyla kazıyorlar enkazı betonu tırnaklarıyla deliyorlar çıkarsız hesapsız yüreklerinin susturamadığı sesini elleri gibi kavuşturuyorlar birbirine

gömülmesek de toprağa birlikte acıya gömüldük hep birlikte gülcan bebe, ayşe teyze, mehmet amca, fatma abla içeride kaldı anam, içeride kaldı babam bir tane de değil ki hangi birine yanam ben buradayım sesimi duyan var mı?

“armutlu’nun karakolmuş okulları bahçesinde bir panzer yatarmış panzerin gölgesinde büyürmüş çocuklar panzer çocuğun topunu çalmış çocuk koşmuş topunu almaya”

yapraktaki yeşil benim okuldaki bahçe benim direnişde doğdum da ben adım ondan eylem benim (armutlu’da doğdum da ben adım ondan eylem benim) yedi yaşında dillerim yedi yaşında düşlerim panzer ezdi yüreğimi donup kalan gözler benim dağ benim deniz benim ördüğümüz kondu benim yıkımlarda dğdumda ben adım ondan umut benim (armutlu’da doğdumda ben adım ondan umut benim) boğazdaki martı benim karıncanın yükü benim paylaşmayı öğrendim de adım ondan sevcan benim

sevda türküsü (tayad türküsü) grup yorum

kuraktı toprak gökyüzü karanlık bizler suskun birer ana babaydık eylül zindanlarındaki çağrıyla uyandık korkulu düşten uyandık direniş boy attıkça zindanlarda dayandık zulüm kapısına dayandık ses verdik evlatların haykırışına yıktık korku kalelerini yıktık tutsaklık zinciri kırılıncaya dek omuz omuzayız yürek yüreğe onurumuz karanfillerimizle yürüyoruz meydanları inleterek


sevda türküsü

sıyrılıp gelen

adnan yücel grup yorum

ahmet telli grup yorum

adın deler dağ başında karları kokun aşar dereleri yarları çiçek çiçek kuşatırsın dalları telli duvak dalları mor salkımlı dalları güneş güneş dalları sevmek demek kavga demek bilirim türkü türkü şiir şiir söylerim senden uzak yaşamayı n’eylerim özlem özlem n’eylerim yasak yasak n’eylerim ayrı ayrı n’eylerim yaprak olur savrulursun yellerde destan olur söylenirsin dillerde damla damla süzülürsün güllerde özlem özlem güllerde sevda sevda güllerde susmak bilmez güllerde

sevdalı kız özgürlük türküsü

seni gördüm gözümün nuru vurulmuş yatıyordun sevdalı ankara’da onurunla sarılıp yurdunun sıcak bedenine yatıyordun sevdalı dört bir yandan sarsa da zulüm nice pusularda yenildi ölüm esir düşmek değil mesele gülüm kanla yazmaktır umudu umudun umudumuzdur sevdalı seni gördüm gide gide yoluna kurban olduğum yaşsız gözlerle telaşsız yürekle dünyaya son defa bakıyordun sevdalı

sevdalınız hapistir nazım hikmet grup ekin

sevdalınız hapistir on yıldan beridir yatar yüreğinde hasret, yüreğinde coşku yatar bursa kalesi’nde hapis ama zincirini kırmışta yatar en güzel mertebeye ermişte yatar yatar bursa kalesi’nde memleket toprağındadır kökü bedrettin gibi taşır yükü on yıldan beridir yatar yatar bursa kalesi’nde yüreği delinip batmadan şarkısı tükenip bitmeden cennetini kaybetmeden yatar bursa kalesi’nde

soluk bir ay dolanıyor kentin üstünde her gece her gece sessiz bilge bir gezgin tavrıyla adımlıyor yolunu güz yanığı bir durgun sessizlikle örtülü her şey ve yırtılmış bir tül gibi savrulup duruyor zaman suların sesini dinle şimdi ormanın fısıldayışlarını yarılıyor dağların göğsü bir aşkı dinlendirmek için ve gözlerin uzak yamaçlarda aranıp dururken birşeyleri sessiz ve sakin beklemekte bekledikçe bileylenen yürek belli ki dağların denizlerin ve göllerin üzerinde sıyrılıp gelmektedir seher belli ki yakındır belli ki yakındır doğayı ve hayatı sarsacak saat


sibel yalçın destanı biz hiç teslim olmadık ki grup yorum

daha onsekizinde, ömrünün baharında. ölüm daha çok uzak yaşına. umut onunla, sevinç onunla, gelecek onunla. yükselsin diye erdemin bayrağı semalarımızda, onsekizinde, ömrünün baharında, yüreğine doldurup umudu, düştü hasretinin ardına... erken büyüyor çocuklarımız. onaltı yaşında direnişçi, onsekizinde bir kahraman. öyle bilge, öyle insan. gözlerinde gökyüzünün yedi rengi... uyanıyor bir haziran sabahında istanbul. uyanıyor gazi, uyanıyor armutlu. okmeydanı uyanıyor. gün dönüyor, varoşlardan akıyor hayat. taze bir bahar havası sokaklarda. uyanıyor istanbul, gencecik bir kızın, sibel’in zafer sloganlarıyla. bu haykırış, bu slogan, bu ses... tanıyor bu sesi insanlık. binlerce yıl öncesinden, anadolu köylerinden tanıyor. baba ishak’tan, demirci kawa’dan, köroğlu’ndan, bedrettin’den tanıyor. pir sultan’ın sesi bu, yuzyıllar öncesinden bugüne uzanan... bir ana nasıl korursa yavrularını kötülüklerden, bir güvercin nasıl çırpınırsa yavruları için; öyle koruyor yoldaşlarını. onun mayasında vefa var, özveri var. tereddütsüz kendini feda etmek var yolunu gözleyenlere. o, feda kuşağının evladı. kaç gez geçti de ateş çemberinden, kaç kez sınadı da yüreğini kavgada, öyle aldı bu yükü omuzlarına. geri çekiliyor vuruşa vuruşa, gecekondular sıralanmış yolu boyunca.çiçekleniyor sokaklar, o vuruştukça. gözler aralamış perdeleri. “gir içeri” diyor gözler, “burası siper, burası vatan sana.” sırtından sıvazlıyorlar sibel’i, gözlerimizden bir damla yaş olup akanlar. dört mevsime, yedi iklime sorduklarımız. canımızdan çok sevdiklerimiz. kulağına eğiliyorlar ve “sor bunların hesabını” diyorlar. “bir vakit orman kuytuluklarına atılmanın, dipsiz kuyulara salınmanın, ahlaksızlıkların, namussuzlukların... sor bunların hesabını... makineye kaptırılan kol için sor, üzerine kurşun yağan bedenler için sor”. güç veriyorlar, damarlarına taze kan oluyorlar akacaklarını bile bile... “asıl siz teslim olun” biz hiç teslim olmadık ki! pir sultan, teslim olmadı ki hızır paşa’ya!.. mahir, teslim olmadı ki!.. bedrettin bir kez bile el pençe divan durmadı ki!.. seyit rıza darağacında kendi çekti ya ipini!.. çiftehavuzlar’da, bağcılar’da nazlı nazlı dalgalanan bayrağımız, sabo’larımız, sinan’larımız, niyazi’lerimiz hiç teslim olmadı ki! yazmaz tarih kitapları başeğdiğimizi zulmün önünde. ölüme; yarine hasret bir sevdalı gibi sarılıp öylece ölürüz de başeğmeyiz yine de zulmün önünde... ey evladını yitirmiş analar! ey şafak söktüğünde yolla dizilip, gecekondu sokaklarında çamura, toza bulananlar. alnından akan terle toprağı işleyenler. bir dilim ekmek için, gün doğumuyla gün batımını kör, karanlık mahzenlerde yitirenler. ey işçiler! gökkuşağının renkleriymişçesine tamamlayanlar birbirlerini. anadolu’ya can katanlar, halklarımız... öpün, koklayın hasretle. vatan diye kucaklayın şimdi o gülen fotoğrafı... sibel’i...

selam yoldaş grup yorum

selam yoldaş selam sana selam silah elde düşenlere düşen yoldaş der ki “yola devam” ne güzel gülüyorsun alnında parlayan güneş yolumuzu aydınlatıyor selam sana yoldaş selam devam kavgaya devam

dinleyin kardeşlerim yoldaşım türkü söylüyor “mutlaka kazanacağız zafer bizimdir” diyor selam sana yoldaş selam ne güzel gülüyorsun selam sana yoldaş selam devam kavgaya devam

haykır acını ey halk nihat behram grup yorum

“haykır acını ey halk! başeğme haykır! bir yol kavşağındasın ve ancak yaraların haykırışlarla onarılır bir yol kavşağındasın ve senin değişmek için çırpınıyor kaderin kuşan alnında biriken o kara teri sırtında şakırdayan kırbacı kopar soluk al ışıldat o mazlum yüreğini bak korlaştı acıların, kozalandı ey halk! parçala şu nankör suskunluğunu başkaldır artık sevginin ve öfkenin uğultusunu bağrına vura vura taşırken sana karşılık gözetmiyor bu gencecik insanlar ne barbarın tehdidi ne dişleri kıran elektirik dalga dalga yayılan o rüzgarı durdurabilir bu direniş senin için ey halk bu çığlık senin kollarınla yıkılsın şu köhne dünya ve coşkuyla yeniden kurulsun diye çınlatıyor hayatı bir yol kavşağındasın fakat mutlaka değişecek kaderin bunu bekliyor şu ıslak çukurlarda üşüyen çocuk bunu bekliyor gözevleri kurutulmuş analar bunu bekliyor zincirin oyduğu bilek bunu bekliyor açlık, kuraklık, ılık ılık akan kan bunun için en genç yerimizi ölümle tanıştırdık kuşan kendini artık biraz da gövdeni yüreğinle kırbaçla ey halk! haykır acını! bu kara dumanı dağıt” namluların gölgesinde, binlerce yürek sahip çıktı sibel’e. komutan, binlerce el üzerinde, sarı bir yıldızın ışığıyla uğurlandı. halk, evladını bağrına bastı. şimdi sokakları yakıp kavuran, gökyüzüne asılı duran güneşin sıcağı değil. bir halkın öfkesi yakıyor şimdi zulmün bağrını. delikanlılılarımız, genç kızlarımız, üzerine dünyanın en güzel türküsünün adı işlenmiş kıpkırmızı fularlarını yüzlerine takıp, savurdukları ateş toplarıyla aydınlatıyorlar gecenin karanlığını. şimdi cenk mevsimidir. dağların heybetini alıp ardına yürüyenler, zından karanlığına direnenler, buca’da, ümraniye’de destan yazanlar ve yeni destanlara bilenenler, anadolu’nun her köşesinde zulmedenlerin düşlerini karabasanlara çevirenler binlerce sibel olup haykırıyorlar: “asıl siz teslim olun!”

zafer yakında guillevic/grup yorum grup yorum

örse çekiç vuruyoruz kızgın demir tavındadır dalga dalga geliyoruz barikatın ardı vatandır bilek var vuruşmaya soluk var harcanmaya cephe var savaşmaya zafer yakında can var verilecek kardeş var ayakta halkımıza can feda zafer yakında karanlığı deliyoruz zulmü yere çalıyoruz devrim çin yürüyoruz barikatın ardı vatandır tut bayrağı çık sokağa yüreğini koy barikata sar şehirleri haykır öfkeni düşman yenilecek zafer yakında...


sivas dağları hasan hüseyin özgürlük türküsü

bre sivas dağları da dağları kucak açar dosta giden yolları sarsam seni savaş diye aşk kiye ana diye diye yar diye diye ya nedendir ya dedendir a dostlar kanım sebil alınterim pul benim ayaklarım kan içinde yol benim taşı sıksam un ederim a dostlar omuz versem kaldırırım a dağları balık olsam doldururum gölleri ya nedendir ya nedendir a dostlar kanım sebil alınterim pul benim

sokaklar yürüyordu düşman üstüne savaş ezgi grup yorum

her nefeste bir parça daha veriyorlardı ömürlerinden... gültepe durmaz artık yerinde... gültepe’de sokaklar yürüyordu düşman üstüne... gültepe’de yiğitler beladır ha!.. gözleri namlu gibi açıldı. kapansa mermi yerine can kopacaktı... baktılar dimdik... omuz omuza baktılar, nefesimizi kuşatan yılana... yangından çıkmıştı sanki elleri... uzanıp silahın kabzasına, vurdular ardı ardına...

soluk soluğa ahmet telli grup yorum

büyük aşklar yolculuklarda başlar ve serüvenciler düşer yollara onlar ki dünyanın son umudu soyları tükenmeyen birer şahindirler ne bir adresleri vardır onların ne de aşktan başka bir sığınakları ama yaşarlar dünyanın dört bir yanında ölümle alay ederler sanki neydi onları oradan oraya savurup duran şey?

sürmenelim sadık mamati grup yorum

sürmenelim sür bileyle bıçağuni iyi bileyle keskin olsun iki tarafi sürmenelim acılara direnen yanın gibi iyi bileyle kesikin olsun iki tarafi dayandı da namerdin kör bıçağı kemiğe sürmenelim keselim ha bu namert elleri çokça yap bıçakları türedi it dölleri aşımız kursaklarında deşelim sürmenelim nice oğullar verdik, kız verdik sevdalara sürmenelim sevdalara, kemençe seslerinde yeter artık çektiğin cansa can sürmenelim aşımız kursaklarında deşelim sürmenelim


şahan kanatlılar

şişli meydanı’nda üç kız

grup yorum

ruhi su

doruktan doruğa şahanlar uçar kanadı altında sevdasın saklar civan mert delikanlılar türkü böyler yiğit yoldaş şafak gözlüm siper bekler alıp şahan kanadını ava girer senin yiğit oğlun cenge gider yüreğine aşk düşene zulüm n’eyler hele loy dağlar dağlar yüreğim sensiz neyler hasret benim sevda benim ölüm karşımda n’eyler (umut benim güneş benim ölüm karşımda n’eyler) yükseğinde yavru şahan beslenir enginlerin duman hasret bürünür kaç yüreğe sevda ektin aşılmaz dağlar kaç gönüle sevda ektin geçilmez dağlar

şarkışla anonim

yüreğimizin derinliklerine kök salmış bir çınardır kavgamız ummana ulaşmak için coşkunca yatağına sığmadan akan ırmaktır sevdamız deniz’in, yusuf’un, hüseyin’in bileklerine kelepçe düşmüş mahir’in o dağ yüreğine tarifi imkansız sızılar bağrına saplanan hançerdir boyunlarımıza yağlanan urgan ölüme sayılan günler özgürlüğü sayılsın diye düştü yola mahir, bastı tetiğe

şarkışla’ya düşürmesin oy allah sevdiği kulunu oy gemerek’te çevimişler deniz gezmiş’in yolunu gece elmalı’da kalmış oy hamamcı ali’yi sormuş oy uzatmalı itin biri yusuf’u gaflette vurmuş n’olayıdım n’olayıdım oy okur yazar olayıdım deniz (yusuf) mahkemeye düşmüş avukatı ben olaydım

şişli meydanı’nda üç kız biri çiğdem biri nergis vuruldular güpegündüz sorarlar bir gün sorarlar... sabahın bir sahibi var sorarlar bir gün sorarlar... biter bu dertler acılar sararlar bir gün sararlar bindokuzyüzyetmişyedi unutulmaz yılın adı 1 mayıs bayramı idi beşyüzbin emekçi vardık taksim meydanı’na girdik öyle bir istanbul gördük


tedariğini hazırla

ulaş’a ağıt

savaş ezgi grup yorum

anonim

zindan alacaklarını topluyor tepeden tırnağa borcum yok bozdurdum ömrümü gençliğim düştü payına tedariğini hazırla olur ya düşerim senden ayrı

hele ulaş’a ulaş’a ulaş benzerdi güneşe ulaş kardaş can veriyor yüreğim düştü ateşe alev saçan namluların ortasından bir direniş abidesi yükseliyordu anadolu yıllar var ki böyle yiğitliğe tanık olmamıştı işte yeniden başlıyordu her şey ayaklanmalar, ellerde çoğalan isyan bayrakları sıkılı yumruklar, sıcaklaşan namlular her şey yeniden başlıyordu

tören başlıyor grup yorum

“yoldaşlar, bizler tutsak düşmeden önce...” “bayraklarımıza ve şehitlerimize ant olsun ki, zafer biz kazanacağız...” “ölüm orucu yeniden doğmaktır...” “ve ben bu gücümle bir kez daha haykırıyorum! halkıma layık olacağım, yoldaşlarıma layık olacağım...” “zaferi kazanacağımıza inanıyoruz, bu uğurda ben de şehit düşeceğim...” “yaşamış sayılmaz zaten, yurdu için ölmesini bilmeyen...”

“bize ölüm yok!” ulaş’ın sesi bu niyazi’yle, ibrahim’le ölüme meydan okuyor “hadi, cesaretiniz varsa gelin” ulaş’ın sesi bu vatanımızın dört bir yanına dalga dalga yayılıyor “asıl siz halkın savaşçılarına teslim olun!” ulaş’ın sesi bu umudun adını kanla yazıyor “tililili” ulaş’ın sesi bu isyan tarihimizi geleceğe taşıyor ulaş bu adım adım, an an direnişi öğretiyor

tutsak anaları savaş ezgi grup yorum

düş kuramıyordu analar; ölümün dehşetinden... yıkanmaktan eskimişti anaların gözleri... birbirlerini acılarından tanıyorlardı... anaydılar... çocuklarının ilk evleri onlardı... “ah yavrum ah! önce sen taşındın benden sonra da ben kendimden ben, bende değilim ben, sendeyim kızım...” anaların bir damla gözyaşında, bir şehir bütün kirlerini yıkardı... ve en çok analar dövülürdü “boran fırtınası”nda; çocukları dövünürken... “kızım, yavrum göğsüm yanıyor... gözlerin tanımaz beni...”

uğurlama ibrahim karaca grup yorum

bu kente yalnızlık çöktüğü zaman uykusunda bir kuş ölür ecelsiz alıp da başını gitmek istersin karanlık sokaklar kör sağır dilsiz ey sevda kuşanıp yollara düşen bilesin bu yollar dağlar dolanır yare ulaşmadan düşersen eğer yarına sesinin yankısı kalır gecenin içinde gün aralanır yar sevdası ile yürek bilenir sızılı bir ırmak uğurlar seni su olup akarsın kır çiçeklenir

ulaş’ın elinde mavzer mavzeri türküye benzer bizimkiler böyle ölür böyle ölür bizimkiler

ulaşır sana grup yorum

köyümde açmıştır şimdi nar çiçekleri özlem özlem yüreğimden sevda sevda türküler söylesem sana tel örgüler arasından ulaşır m’ola o en güzel yarınlara erişir m’ola kör baskılar karanlıklar demir kapılar taş duvarlar olsa da dört bir yanımda söylerim türkümü sana kuş sesinden dağ yelinden ulaşır sana ulaşır sana... o en güzel yarınlarda erişir sana


umudun zeybeği ibrahim karaca-savaş ezgi grup yorum

denizden bir damla koptu... billur mavi bir damla. karaburun’a düşer düşmez açıldı. doğruldu damladan müjdat... ak libaslı bedrettin yiğitleri, verdiler müjdat’ın avcuna ateşlerini... gördüler kakülleri kıvır kıvır, kehribar, mercan boncuklu, beş dal örüklü aydın yörükleri... gördüler kardan kalkamayan keklikler... gördüler ege dağlarının yanan ateşini

dağlara yaslanır şimdi bizim efeler avuçları kor alev gözleri kara mavzer kırlarda şimdi umudun yeli eser efem egeye benzer kolkola girince biz meyveye döner filiz yayılır koyaklardan düze iner sesimiz haydi efeler... de yürüyün efelerim yeni doğan gün aşkına hey de yürüyün efelerim geldiğimiz dün aşkına hey de yürüyün özgürlüğe verdiğimiz can aşkına hey büyüyor sevdamız yediveren gül gibi söylüyor efeler umudun zeybeğini


üçleme grup yorum

apo’nun türküsü bir türküdür direniş boy verir zindanlarda inatçı bitmez bir gülüş bir türküdür direniş zindanlarda adı haydar apo fatih hasan haydar yaşasın direniş yaşasın zafer gülüşün günlerimizi aydınlatıncaya kadar and olsun ki inancım sevdamızda yaşayacak

haydar’ın türküsü türküm bitmedi sesim daha yitmedi ben hala türkü yakıyorum kavgada direnişçilerin kızgın (alev) soluklarında ellerimi bilincimi sesimi tüm hünerimi kavgama verdim boşuna aramayın mezarda beni

hasan’ın türküsü grup yorum

ben hasan’ım geldim işte yine şakacı konuşkanım dilinizce yine sevdalı... geldim işte yürek öfkeyle dolunca yine kavgacı kurşuni kamçı kalkınca koştum kırmaya... yine savaşçı salın sevdiğim salın salın mudanya limanı salın ey dünya ben bir devrim hamalıyım yine işsever güzel umutlar taşırım yine yurtsever ortasındayım halkım için kavganın bu zincir böyle kırılacak düşsek de ölüm oruçlarında

ümraniye’deydi ilginç savaş ezgi-grup yorum grup yorum

“yaramı sarma, yaram derindir. ümraniye’nin orta yerinde, çiçekler öldü ellerimde...” ümraniye’nin sızısı, inceden inceye birikiyordu... yangından kopmuş bir közdü ilginç. betonda al bir alev; rüzgarın söndüremediği... “yaramı sarma!.. çekilmesi gereken sancı, giresiz damla damla çekilmiştir... artık sabır, acıya usta bir volkandır ümraniye’de...” ümraniye mapusu’nda dört can; insanın en güzel yanıydı. ve onlar, yarına gidenlerin soluğuna katıldı.

ey istanbul bu kaçıncı yiğittir sevdanın yolunu zafer eyleyen mapuslardan taşan gökyüzüyüz biz teslim olmaz özgür tutsaklarız biz özgürlüğün bedelini biliriz kurtuluşun yolunda düşeniz biz zulmün zindanlarına hiç sığmayan inanç yüklü mavi gökyüzüyüz biz zulmün zindanlarına hiç sığmayan teslim olmaz özgür tutsaklarız biz mecit rıza orhan gültekin’iz biz


varsa cesaretiniz gelin

venseremos

grup ekin

şili halk şarkısı

ellerimizde silahlarımız, sloganlar dillerimizde kucaklıyoruz ölümü, varsa cesaretiniz gelin onlar gibi direnecek, onlar gibi savaşacak onlar gibi yaşayarak, onlar gibi öleceğiz silahınız bombanızla gelin, varsa cesaretiniz gelin

fırtına yırtıyor sessizliği ufuktan bir güneş doğuyor gecekondulardan geliyor halk tüm şili şarkılar söylüyor venseremos venseremos kıralım zincirlerimizi venseremos venseremos zulme ve yoksulluğa paydos

haklıyı ve doğruyu, cesareti ve adaleti direnişi, onuru biz simgeledik, varsa cesaretiniz gelin silahınız bombanızla gelin, varsa cesaretiniz gelin

vatan buca olmuştu savaş ezgi-grup yorum grup yorum

eylül zamanı çatlamış tohum yangını dalından taşmış kızıl güllerin seslerini bırakıp barikatlara çığlık olup saplandılar suskunluğa üç yürekle doğrulduk özgürlüklere yıldız yıldız umudu yazdık göklere duvar boylarına sıralanmışlar türkünün sıcağına toplanmış ısınırlar göz kapaklarına dek sokulan ölüm teslim alamadı sevdalarını

vatan yeni şehitlerle sarsılıyordu savaş ezgi grup yorum

takvim yaprakları birer birer ölüyordu... vatan yeni şehitlerle sarsılıyordu. ilginç’in ardından hüseyih demircioğlu ve ali ayata; zafere atılmış iki adım oldular...

ve zafer savaş ezgi grup yorum

“gül yanım, güzel yanım” dediler bu vatana... yoksulun elindeki bir avuç buğdaya rüzgar olana, fırtına olup dikildiler... çatladı toprak, sular tutunmaya çalıştı kıyıya... çiftçiler bıraktılar toprağı sürmeyi. balıkçılar ağları, işçiler fabrikaları... madenciler çıktılar yeraltından. mavi boranlar, kanat kanada kuşattılar bütün yaşamı. bırakarak düşenleri şehirlerin ufkuna, fırtınadan fırtınaya havalandılar... onlar, onlar borandılar...

şili’de halk bugün savaşıyor cesaret ve aklın gücüyle kahrolsun halkın katili cunta yaşasın “unitad popular”

voltada söylenen türkü savaş ezgi grup yorum

yarim salmış efkarını mapusa kendisi gelmez acep yollar kış mıdır? kendisi gelmez yollar kış mıdır? hasnet başını eğermiş adamın mapustan kalkan uzun bir havayım şimdi mapustan kalkan uzun bir havayım

vur ulan köpek dölü anonim

vur ulan köpek dölü vurduğun her bir ölü canlanır çiçek açar her çiçekte bin tohum her tohumda vurduğun bin yiğit doğar yaşar işte bak en öndeyiz halkız biz tükenmeyiz tarihler yazar bizi biz tarih yazanlarız top tüfek ateş ölüm vız gelir bize gömüyoruz şehitleri kalplerimize istemez vaad etmeyin cenneti bize dünya cennet olacak ellerimizle, alınterimizle bir değil beş on değil bir değil milyon değil beşbuçuk milyarız biz kovmak ile gitmeyiz kırmak ile bitmeyiz her diyarda varız biz biz birgün çalışmasak çarklar durur sular kurur toprak küser biz ekmesek çağlar döner hayat durur


ya kazanacaklardı

yarın bizimdir

savaş ezgi grup yorum

dadaloğlu grup yorum

yan yana dizildiler. el ele tutuşmuşmardı. ya kazanacaklardı, ya da zafere kadar ardı ardına düşeceklerdi. dışarıda analar içeride onlar... “hayati can da düştü!” “yoldaşlar ölüm orucu zafere dönüştü!”

yağmur olsun grup yorum

şu dünyada ölüm var yoksulluk var zulüm var eğme başın namerde yüreğin var dilin var yağmur olsun sel olsun da bahar açsın gül olsun bir ateş yakalım ki cümle dertler kül olsun dağ başından kar gelir dağlar aşar yar gelir sevdalı yüreğime böyle dünya dar gelir sil gözünün yaşını dövme artık döşünü yel olup harlayalım umudun ateşini

kalktı göç eyledi avşar illeri ağır ağır giden eller bizimdir arap atlar yakın eder ırağı yüce dağ başından aşan yollar bizimdir belimizde kılıncımız kirmani taşı deler mızrağımın temreni hakkımızda devlet vermiş fermanı ferman padişahın hey dost dağlar bizimdir dadaloğlu’m birgün kavga kurulur öter tüfek davlumbazlar vurulur nice koçyiğitler yere serilir ölene ağlama hey dost yarın bizimdir

yeniden doğuyorsun a. kadir-grup yorum grup yorum

sende ölüm bile aydınlık onu da yendin sonunda bitmez burda bitmez yürüyünce ölüme karşı yaşamak sonsuz ağlar aç bir çocuk fabrika kapısında şimdi ilginç uyanacak senin sesini duyacak halkım sabahlar gibi taze bal gibi tatlı ve coşkun umutlu haydi ilginç yoldaş savur hayatı senin yüreğin vatandır şimdi (senin yüreğin halktır şimdi)

yangınlar içinde vatanım sevgi kılıç grup yorum

tutuşmayan dal kurşun yemeyen tütün salkımı kalmadı lice’nin fermanı ateşten kalemle yazılmıştı önce gözleri düştü lice’nin yanaklarından aktı gözbebekleri, etleri döküldü ağıtlar yoruldu yıkık damları dolaşmaktan başlar önüne düştü sürgündüler, sel oldular dicle’ye aktılar.

düğün kınası kalmış tırnakta kendinden habersiz yatıyor sorsam sual etsem halını göze var söze yok... yok erimiş yılan mı tutmuş kanadından şahan mı pençe vurmuş kalkmaz nasıl edem şimdi yarama kuş konacak dam yok lice’de yüreğim ne çok sevmiş seni of amansız ben bilmemişem kalk yürü taze muradsızım her gül kendi dalında büyür çekip de yarayı düşmezsem nice ki bir canım sağ durmam dicle kavuşanda dağlara o gün bir güll alırım koynuma

hey gidi ilginç hey denizden kop gel haydi koş yoldaş sabahlar gibi taze bal gibi tatlı yeniden doğuyorsun

yoldaşım vurulmuş grup yorum

baharın ilk müjdesin verir gül ile nergis hayatımda yüz bahar olsa ne fayda sensiz menim dermanım devam menim en temiz havam yoldaşım vurulmuş goy gedim anacan bir dağ yeli esip geçip bağrımdan ah... penceremden külek olup esip gelerek ne senin yadından çıksın ne de men unuttum ılgarı içime od düşüp yanar yandırar yakar... yandırar dağları


yürek çağrısı adnan yücel grup yorum

dalların sevdası düşmüş toprağa umutlar sığmıyor meydanlara gözlerinde umut yüreğinde aşk bağdaş kurar mısın soframa isterim ki senden isterim ki inancıma aşık zindanıma ışık olasın yürüyesin gönlümü yollarına sarasın beni sarasın mendilinde öfke çıkınında bilinç uykusuz kalır mısın kitaplarıma dudağında alev avucunda sevinç kulak verir misin çığlığıma isterim ki senden isterim ki yılgınlıkta inanç zulme karşı direnç olasın yürüyesin gönlümün yollarına sarasın beni sarasın


zafer türküsü anonim

gayrı durdurak yok yoldaşlar çınlasın, çınlasın, çınlasın doruklarda çınlasın kavga, kavga borusu döne döne, yane yane geliriz biz dostu da düşmanı da biliriz gelir günler, gelir günler, gelir günler silah da çeker ölürüz ekmeğin toprağın hesabıdır bu zulmün, zorbalığın hesabıdır bu hasretin, hasretin, sevdanın sevdanın hesabıdır bu gayrı durdurak yok yoldaşlar çınlasın, çınlasın, çınlasın doruklarda çınlasın zafer, zafer borusu zafer, zafer türküsü


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.