elalem sayi2

Page 1

Yıl 1 Sayı 2

Kültür - Magazin - Gençlik Dergisi

Taze Bitti

“dinlerken trans’a girmemek mümkün değil”

Komşu “Kendine özgü tarz”

HIAMSİ

Adrenalin Tutkusu

10

sayfa magazin

BBB biz burada böyle

nasıl yapılır?

The Geyik “mizah’a dair herşey”

Erol Albayrak “özel röportaj”



FERHAT GÖÇER LIVE IN CONCERT ZATERDAG 16 JUNI 2012 DE DOELEN, ROTTERDAM

SEZEN AKSU & ACOUSTIC BAND ZATERDAG 20 OKTOBER 2012 DE DOELEN, ROTTERDAM

www.mystiekproductions.nl


18

Mutfaktayız

Hamsi nasıl yapılır? Tabiiki tüm hanımlar hamsi yapılışını bilir! Fakat, Sami usta farkıyla tuzundan, pişirilmesine, tem,izlenmesinden hazırlanmasına kadar farklı yöntemleri göreceksiniz...

22 8

Dinlerken trans’a girmemeniz mümkün değil sloganını aslında grubun ritimcisi için söyledik. Bu grubu izlemenizi ve dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyoruz. Ve yaptığımız mini röportaj’la da sizlere biraz tanıtmış oluyoruz...

Erol Albayrak

“Giysi modelleri tasarlıyorum, bir ressam gibi bu giysilerin kumaş desenlerini yaratıyorum, bir heykeltıraş gibi kumaşlara form veriyorum, bir yazar gibi hazırladığım koleksiyonların hikayelerini yazıyorum ve bir müzisyen gibi defile müziklerini seçiyorum… “

BBB biz burada

4. | a

böyle

Taze Bitti

sayfa:

26

Twitter & Facebook

Twitter ve Facebook’ta farklı paylaşımları, dikkat çeken bazı notları sizin için derledik topladık!. Beğenecekmisiniz bakalım...

14, 24, 32, 42, 54

29

Komşu

Tüm dünya insanlarını tek dilde toparlama yarışı aslında. Belkide herkesin kardeş olduğunu simgeleyen tek dil müzik. Bu ortak dilin yayılmasında öncü olan fedakar insan grupları var. Bu sayımızda bu uğraşı veren iki müzisyenin kimler olduğuyla alakalı bir söyleşi yaptık. Komşu solistleri;Tülin Karataş ve Oğan Şadan’ı yakından tanıyıp, Komşu’nun neler yaptığı ve yapacağıyla ilgili bilgileri okuyabilirsiniz.


34

44

Meltem’in Renkli Dünyası

47 36

Kalıcı Makyaj

Kalıcı makyaj veya daha doğru ismiyle ‘Mikro Pigment Uygulaması’ mikro, steril ve tek kullanımlık bir iğne ile doğal ve mineral renklerin deri yüzeyinin hemen altına aşılanması ıslemidir.

Yaseminin Pabucu

Bazen içimizdeki adrenalini dışarıya çıkartmak gerekir. Bunu çok farklı biçimlerde yapabiliriz elbette, ama ‘hız yapma sanatı’ içimizdeki adrenalini ortaya çıkartmanın en zevkli biçimi olsa gerek.

Fotohayat

Bu sayımızla beraber başlayan fotoroman bölümünde Seray Kurulay arkadaşımız hayatın kesitlerini fotoğraflayıp, sizlere yorumlayacak.

50 52

Aman Allahım, inanmıyorum. Yaşasın!

Düşündüren

Ziya Balya’dan düşündüren sözler... Hemen hazırlık yapmam lazım!

38

Anket

Bu sayımızla beraber başlattığımız bu köşede her ay 100 erkek ve 100 bayan’a ayrı ayrı sorular sorup, toplumun bir nevi nabzını tutmaya çalışacağız. İlerleyen sayılar da daha da geliştireceğimiz anket bölümümüzü mutlaka okuyun.

39

İkindi Kahvesi

Aslında her şey sadece magazin amaçlı değil, içeriği toplumumu. Bu sayıda Semra hanımla bir röportaj gerçekleştirdik. Semra hanım 8 aylık hamile olan bir işletmeci işkadını. Kendisi abisi ile beraber abiye ve gelinlik kıyafetler satan bir mağaza işletiyor.

SONFM Top20

SONFM’in hazırladığı Top20 listesinde bu ay kimler yer aldı?

56

The Geyik a | .5


6. | a


Editörden Yayın Yönetmeni Yusuf Öztürk Koordinatör Yusuf Özdemir Tahsih Kemal Bölek Tasarım Ersan Urgancı Yazarlar Feyza Bekmez Gündüz, Hatice Mumcu Meltem Ayşe Şat, Semra Demirci Seray Kurulay, Seray Şahiner Yasemin Aslan, Ali Paracı Ziya Balya Türkiye Erdem Durmuş Promosyon Dizayn Murat Gönül Facebook & Twitter Zekeriya Açkalmaz, Bilal Çalışkan Magazin Yorumlar Salih Pekbilir Teşekkürler Murat Aydemir, Hüseyin Taşkent Arzu Çiğdem Kanat, Sabiha Çiçek Fotoğraflar:

İletişim: info@elalem.nl Dergi içeriğindeki tüm yazıların ve fotoğrafların yayın hakkı saklıdır. Yazılardan yazarlar sorumludur. www.elalem.nl www.facebook.com/elalemmagazin

Merhabalar, Elalem dergimizin ilk sayısı çıktıktan sonra aldığımız olumlu ve olumsuz tüm tepkiler için teşekkürü bir borç biliyoruz. Bu ‘teşekkür’ü hak edenlerin çoğu, bizim eksiğimizi görüp uyaran arkadaşlarımıza, geri kalanı da olumlu bakanlara gelsin. Dergimizin ilk sayısı olması sebebiyle bazı eksiklerimiz ve hatalarımız oldu doğal olarak. Ama ticari hayatta ve yayın hayatında ilk adım çok önemlidir, aslında insanların hayatında da! Bu adımı atarken bazı aksaklıkların yaşanması kadar normal bir durum yoktur. Avukat durumundan, savcı durumuna geçeyim biraz da! Hollanda medya sektöründe, magazin dergisi açığını göreli yaklaşık 5 yıl kadar oldu. Bundan yaklaşık 1 yıl kadar önce de böyle bir çalışma yapacağımı cümle aleme duyurdum. Gel gör ki, bu ‘el âlem’ boş durmamış ve magazin dergisi konseptine yakın; beş, altı dergi ve yayın bir anda piyasaya çıkmış ya da çıkmakta. Keşke, hep birlikte bir güç birliği yapılıp bir veya iki yayın ortaya çıkarılsaydı. O zaman daha iyi olurdu, diye düşünüyorum. Bu düşüncemi de diğer ‘rakip dergiler’deki bazı arkadaşlarıma ilettim. Bu saatten sonra farklı bir şey yapmanın ya da bir değişikliğin pek de hayırlı sonuçlar vereceğini düşünmüyorum. O anlamda herkese yayın hayatında başarılar diliyorum! Dergimizin içeriğini iyi incelediğinizde, verilen emeği çok belirgin olarak fark edeceğinizi de biliyorum ve tüm içtenliğimle belirtiyorum: Her türlü öneriniz kesinlikle ‘dikkat’e alınacaktır. Bu bağlamda, bize görüşlerinizi lütfen ama lütfen yazınız, iletiniz. Dergimizin yeni yapılanma sürecinde çok genç ve dinamik bir kadro kurduk ve bu kadronun oluşumu da hâlâ tüm hızıyla devam ediyor. Şu anda toplam 17 kişilik dev bir kadromuz var. Bu kadroya yaklaşık bir o kadar kişi daha eklenecek. Çok yakında hepinizin yakından şahit olacağı çalışmalarla, bizi daha iyi tanıyacağınızdan eminim.

Yusuf Öztürk Esen kalın,

a | .7


EROL

ALBAYRAK “

Giysi modelleri tasarlıyorum, bir ressam gibi bu giysilerin kumaş desenlerini yaratıyorum, bir heykeltıraş gibi kumaşlara form veriyorum, bir yazar gibi hazırladığım koleksiyonların hikayelerini yazıyorum ve bir müzisyen gibi defile müziklerini seçiyorum… Aslında benim mesleğimin en güzel tarafı da bu. Yani bir çok kreatif sanat dalını içinde barındırıyor.

8. | a

Memleketi : İzmir Kaç yıldır Moda tasarımcısı: 19 Nerede yaşıyor: İstanbul


Erol Albayrak’la tanışmamız 4-5 yıl öncesine kadar dayanıyor. Hollanda’da yaşayanların ve modayı takip edenlerin hatırlayacağı üzere Fatusch Productions’ın 2007 yılında yapmış olduğu ‘Moda Show’ döneminde kendisiyle tanıştım. Daha sonrasında ilişkilerimiz de arttı. Yılda bir kaç defa Hollanda’ya gelen Albayrak, burada da belki Türkiye’de tanındığı kadar tanınıyor. Birçok defa moda gösterisi yapan Albayrak, şu an hâlâ, Türkiye’nin en önemli modacılarından biri. Dergimizin konseptine uygun olarak, kısmetse ilerleyen sayılarımızda kendisi de Elalem ailesine katılacak!..

Röportaj: Yusuf Özturk

Erol Albayrak kimdir? Biraz kendinden bahseder misin? 1971 yılında İzmir’de doğdum. Eğitim ve staj dönemini İzmir’de gerçekleştirdikten sonra, İstanbul’un dünyaya açılan önemli bir merkez olduğu düşüncesi ile bu şehre gelmeye karar verdim. Cemil İpekçi ile tanışmam ve tasarım ekibinde görev almam bu döneme denk geldi. Daha sonraki süreçte kendi tasarım stüdyomu kurarak çalışma hayatıma devam ettim. Yurt içinde ve yurt dışında birçok defile, sergi ve proje gerçekleştirdim. Nişantaşı’ndaki atölyemde haute couture ve hazır giyim alanlarında çalışmalarıma devam etmekteyim.

a | .9


Moda tasarımcısı olmayı nasıl seçtin? Ya da şöyle sorsam daha iyi: İstediğin bir mesleği mi yapıyorsun? Sanırım insan sevmediği bir işle uğraşıyorsa hiçbir zaman mutlu ve başarılı olamaz. Daha çocukluk yıllarımda bende etki bırakan bir mesleğe sahip olduğum için, son derece şanslı olduğuma inanıyorum. Okul yıllarında resim derslerine oldukça düşkündüm. Resim ve renkler ile hayal dünyanızı en güzel şekilde yansıtma şansına sahipsiniz. Bu gün bile tasarımlarımdaki renk zenginliği, daha o yıllardaki renkler ile olan barışıklığımdan kaynaklanıyor. Tabii ki annemin de bu konudaki desteğini söylemeden geçmemek lazım, daha küçük yaşlarda onun ders verdiği bir moda okulundaki atölye çalışmalarına, beni de götürdüğü zamanlarda rengarenk kumaşların içinde harika bir hayal dünyası yaratmama vesile oldu. Evimizde de bir odayı çalışma alanı yaptık. Giysi tasarlamak demesek de o yıllarda, model kalıp ve dikim tekniklerinin bir çoğunu öğrenme şansım oldu. Tasarım yönümün gelişmesini okulumda aldığım eğitim, iyi bir gözlemci olmam ve hayal dünyamın zenginliğine borçluyum diyebilirim. Bu gün dahi hayata geçirdiğimiz bir çok projede kendi ruhumda içselleştirdiğim bir çok yaşanmışlığı görebilirsiniz. Aslında moda tasarımcısı olmayı seçmedim, ama sanırım tüm bu oluşumlar sayesinde, ben seçilmiş oldum. Bir şekilde yetenekliyseniz ve sanatsal unsurları ruhunuzun derinliklerinde yaşıyorsanız, dışa vurumu da çevresel yönlendirmeler sayesinde ortaya çıkıyor. Son dönemlerde Türkiye’deki televizyonlarda moda programları ciddi şekilde izleniyor. Bunu reytinglerden görebiliyoruz. Burada iki şey soracağım. Bu tarz programlar sizin daha çok tanınmanıza sebep oldu mu? Bir de bu işi ileride yapmak isteyen kişilere bu programların bir yol açacağını düşünüyor musun?

10. | a

Televizyonun tamamen bir eğlence kutusu olduğunu düşünsem de, etkin bir iletişim aracı olduğunu belirtmek isterim. Özellikle son dönemlerdeki moda içerikli yayınların da kendi içinde değişken formatları ile insanları eğlendirdiği kanısındayım. Ancak bunu yaparken bu tür programların verdiği toplumsal mesajların ve eğitici bilgilerin de önemli olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki, ülkemizde sadece eğitici, bilinçlendirici ve yönlendirici programların neredeyse yok denecek kadar az olduğu kanısındayım. Dolayısı ile gündemde olan programların birkaçı dışında, bir çoğunda magazinsel öğelerin ön plana çıkması moda etiğini sorgulatır hale geldi diyebilirim. Ayrıca moda olgusunun sadece televizyonda değil, moda dergilerinde ve diğer medya enstrümanlarında daha etkin ve kalıcı bir etki bıraktığı kanısındayım. Bu yüzden tercihimi daha çok bu yönde kullanmaya özen gösterdim. Ne kadar çok tanındığımız değil, ne kadar çok insana ulaştığımız, yani tasarımlarımızı daha büyük kitlelere ulaştırdığımız süreçler markamızın farkındalığını belirler.

Giysi modelleri tasarlıyorum, bir ressam gibi bu giysilerin kumaş desenlerini yaratıyorum, bir heykeltıraş gibi kumaşlara form veriyorum, bir yazar gibi hazırladığım koleksiyonların hikayelerini yazıyorum ve bir müzisyen gibi defile müziklerini seçiyorum… Aslında benim mesleğimin en güzel tarafı da bu. Yani bir çok kreatif sanat dalını içinde barındırıyor. Dolayısı ile hayal dünyamın sınırlarını zorlama şansım da oluyor. Ancak en önemli kısmı, bu süreçleri çok iyi değerlendirip, doğru gözlemleyip çok çalışmak gerekiyor. Çünkü hem devamlılığı sağlayıp hem de kendinizi tekrarlamamanız gerekiyor. Hayal dünyamızdaki gelgitler bir süre sonra tasarımlarımızdaki bütünlüğü ve uyumu da sekteye uğratabilir. Yani mantıklı hayaller de kurmak zorundayız. Günün sonunda insanların rahatça sahip olup giyebileceği giysiler tasarlamak durumundayız.

“Sanırım ilk önce, gerçekleşmesi en kolay olan hayaller ile başlamak gerekiyor.”

Moda tasarımı biraz hayal dünyası. Bu hayal dünyasının sırrı nedir? Bize ufak tefek ‘sırlar‘ verebilir misin?

Öncelikle, kişinin kendi karakteri ile belirlenen ve şekillenen bir yaşam tarzı etkin olmaktadır. Bence bütün insanların bir hayal dünyası vardır. Ancak hayal dünyaları o kadar sınırsız ve değişkendir ki… Sanrım ilk önce, gerçekleşmesi en kolay olan hayaller ile başlamak gerekiyor. Mesela benim hayalim sanatçı olmaktı. Sonra moda tasarımcı olmaya karar verdim. Çünkü, donanımım ve bu süreci oluşturacak etkenler buna müsaitti. Ayrıca yaptığım iş, içinde bir çok sanat dalını barındırıyor.

Mesela hep merak ettiğim bir şey var. Defilelerde bazen absürt kıyafetler görüyorum. Bu kıyafetler gündelik hayatta giyiliyor mu? Hayal dünyamızdaki sınırsızlıklar, bu tarz defilelerde kendimizi en rahat şekilde ifade etmemize olanak sağlar. Aslında podyum üstü bizim şov alanımız ve burada, normal hayattan daha farklı ve özgür olan iç dünyamızı açarak insanlara koleksiyonlarımızda vermek istediğimiz duyguyu anlatmaya çalışırız. Tabii ki satış mağazalarımızda insanların rahatça sahip olabileceği gündelik giysiler de var. Ancak çok uçlarda giyinen, sıra dışı müşterilerimin de olduğunu belirmek isterim ki, bunların da çoğu sanatçı zaten…


Peki, bu defilelerde bir kıyafeti beğendik diyelim. Sevgilimize ya da bir yakınımıza hediye alacağız? Bunlara ulaşma şansımız nedir ve nasıl ulaşabiliriz? Çok rahat bir şekilde ulaşabilir herkes. www.erolalbayrak.com.tr web adresinde tüm iletişim bilgilerimiz mevcut. Kişiye özel tasarımlar için Nişantaşı’ndaki stüdyomuzda gayet dinamik ve başarılı bir ekip ile servis veriyoruz. Seni ilk tanıdığımda “Neden kendi markanı çıkartmıyorsun?” diye sormuştum hatırlıyorsan! En son ziyaretimde açtığın butiği ve Erol Albayrak markasının artık piyasada olduğunu gördüm. Gerçekten çok mutlu oldum. Oluşturduğun bu markaya ulaşmak isteyenler nasıl ulaşacak; nerelerde satışlar olacak ve en önemlisi hedefin nedir? Son üç yıldır hazır giyim koleksiyonları ile ilgili de çalışmaya başladım. Sadece haute couture gece kıyafeti ve gelinlikle sınırlamak istemedim kendimi. İnsanların, Erol Albayrak markasını günün diledikleri saatlerinde de giyebileceği ürün grupları hazırladım. Özellikle yoğun iş hayatlarında alışverişe zaman ayıramayan iş kadınlarının gardıroplarını baştan aşağı yenileme olanağı veriyorum. İş sonrası bir davete katılırken giyebileceği kokteyl giysileri, hatta çanta ve ayakkabı tasarımlarına kadar uzanan geniş bir yelpaze sunuyorum. İlkini Nişantaşı’nda açtığımız butiğimizin devamını diğer şehirlerde ve yurt dışında da açacağımızı belirtmek isterim. Biraz da Hollanda diyelim. Defalarca geldiğin Hollanda’yı nasıl buluyorsun? Özellikle Amsterdam masal şehirleri kadar güzel. Mimarisi ve kültürel izleri bende büyük bir etki bıraktı. İlk kez 2000 yılında geldim ve o günden beri Hollanda’dan kopamadım. Utrecht, Rotterdam, Den

Haag şehirlerini de çok sevdiğimi söyleyebilirim. Sanırım en azından otuz beş defa geldim Hollanda’ya ve Hollanda’dan hiç bıkmadım diyebilirim. Keşke daha sıcak bir iklimi olsaydı Hollanda’nın o zaman Hollanda’da yaşamayı bile isterdim. Ama insanlarını çok sıcakkanlı bulduğumu

söylemem gerek. Sevdiğim birçok insan burada, ama benim Hollanda’ya gelmeme ve mesleğimde bu noktalarda olmama vesile olan nadide insanlardan biri olan sevgili Gülay Orhan’a her zaman minnettar olduğumu da ayrıca belirtmek isterim.

a | .11


Fotoğraf: Murat Tellioğlu Hollanda’da yaptığın defileleri ve aldığın ödülleri söyler misin? Hollanda‘da 2000 yılından beri birçok proje gerçekleştirdik. Özelikle Fatusch Productions, yani Gülay Orhan ile hayata geçirdiğimiz uluslar arası projeler oldu. Bunlar belirli fonlar ve akademik işbirlikleri ile hayat geçti. Ancak gerçekleştirdiğimiz en güzel projelerden biri, 2007 yılında Rotterdam Wolrd Trade Center‘da

12. | a

sunduğumuz Mevlana konseptli defile oldu. Bunu, birçok insan hâlâ konuşur. Bunun dışında ‘Selamlık‘ ve ‘Anadolu Medeniyetleri‘ konulu defilelerimizi de, Hollanda hariç, başka birçok ülkede sergiledik. Bu çalışmalarımız sayesinde sayısız ödüller kazandık. Bu anlamda Hollanda’nın benim mesleki kariyerimdeki önemi çok büyüktür.

Hazır ödül demişken en son ‘Bugün Ne Giysem? adlı yarışmada bir defile yapmıştın! Orada bahsedilen bir ödül vardı. Onu açıklar mısın? Çok keyifli ve renkli bir yarışma. Moda ile o kadar iç içe ki, teklif geldiğinde tereddüt etmeden kabul ettim. Bir defile yapmamı ve benim, geçen sene Londra‘da yapılan Miss World güzellik yarışmasında kazandığım ‘Best Dress‘˙ ödüllü


tasarımımı da, ekranda Türk halkı ile paylaşmamı istediler. Aynı ödülü 2005 yılında, Hande Subaşı’na hazırladığım elbise ile kazanmıştım. Daha sonra 2006 yılında, ‘Miss Nederland‘ için bir giysi tasarlamam istendi ve o giysi de dünya ikinciliği kazanmıştı. Bugüne kadar, aynı yarışmada üç kez aynı ödülü alan bir kişi daha olmadı. Ödüllerin kalıcı alkışlar olduğunu düşünüyorum. Kazanmak güzel bir duygu ama hayatım boyunca ‘tamam

oldum‘ demek gibi bir durum söz konusu değil. Moda değişkendir ve her zaman yeni tasarımlar yapmak; kendinizi yenilemek ve geliştirmek zorundasınız. “Hangi ünlüleri giydiriyorsun ya da giydirmediğin ünlü kaldı mı?“ diye sorsam daha doğru olur herhalde! Tasarımcı olmaya karar verdiğim zamanlarda, bu anlamda hayaller kurardım.

Birçoğu da gerçek oldu. Neredeyse bütün ünlü isimlerle çalıştım ya da hâlâ çalışıyorum. Ancak mesleğinizde ilerledikçe, biraz daha tercih edilen kişi olmayı arzu ediyorsunuz galiba. Birbirinden değerli sanatçılarımız ile çalışmayı her zaman bir onur bildim. Ancak sadece sanatçılar değil, toplumumuzdaki beni tercih eden herkese benden birşeyler giydirmek sanırım en önemli hedefim ve mutluluğum olmuştur.

a | .13


Fotoğraf’ın tam ortasında durursam benim adımın Hakan olduğunu herkes bilir!:))

Bende ki pasta büyük oh canıma değsin.

Benim pasta küçük ama daha şirin...

Biz de fotoğraf karesine giriyoruz.. Oleyyyyy

Ben çıkmayım şimdi dedikodu olur....

Bu ne lan bomba yapmışlar. İnsan az özenir ya!

’inde doğum günleri olduğunu Dergimiz çalışanlarından Semra’nın doğum günün kutlarken sırasıyla Ziya ve Meltem hatırlattık, büyük bir süprizle! Bir taşla 3 kuş misali kutladık doğum günlerini... 14. | a


Heyt be kesin kapak oluruz ha bu pozla...

Naciye fotoğraf’a sığmadııııı....

Sonunda çekebildi...

Ne diyeceğemi unuttum ben ya Aaaaa...

a | .15


16. | a


a | .17


“lezzetli hamsi nasıl yapılır”

“Sami usta’dan ˜ ögrendik” 18. | a

?


Hazırlayan: Hatice Mumcu

Mutfaktayız Ayhan Gök (32) Karaman Özel sektör, analist Bekâr

Murat Bayka (33) Trabzon Nazar Restoran’ın sahibi, organizatör 1 kız ve 1 erkek babası

Yasemin Aslan (28) Sakarya Finans uzmanı, aktris, senaryo yazarı

Feyza Bekmez–Gündüz (30) Hatay (Arap kökenli) Ana sınıfı öğretmeni 1 erkek çocuk annesi

Bu sayımız’da Nazar Restoran’ın mutfağını ziyaret ettik. Salı günleri ‘hamsi’ günü belirten işletmeci Murat Bayka ile özellikle Salı günü buluşarak yine damak hasreti çektiğimiz ürünlerden olan hamsi’nin yapılışını Sami usta aracılığıyla sizlere sunuyoruz. Bu yemek tarifini evde deniyor musunuz? Ayhan: “Denemedim ama deneyeceğim, kesinlikle yaparım!” Feyza: “Çok sık olmasa da arada yapıyorum.” Yasemin: “Vejetaryen (etyemez) olduğum için bu tarifi hiç denemedim. Denemeyi de düşünmüyorum, balıklara yazık!” Yemeği yaparken en zorlandığınız kısım hangisiydi? Ayhan: ”Pişirirken kıvamını tutturmak.” Feyza: ”Hamsilerin temizlenmesi.”

Yasemin: ”Hamsiyi tutarken huylandım!” Burasının ortamını nasıl buldunuz? Ayhan: “Ortam sıcak ve çok hoş.” Feyza: “Hoş sohbet eşliğinde, bol bol hamsi yedim; ortam güzeldi.” Yasemin: “Keyifli insanlarla beraber olduğumuz güzel bir ortam vardı.” Murat Bayka’ya sorular ‘Karadeniz Hamsisi Etkinliği’ restoranınızda hangi zamanlarda yapılıyor?

Her hafta salı günleri yapıyoruz bu etkinliği. Hamsiden bir kere tadan, bunu en az ayda bir kere tekrarlıyor. Müşterilerin ilgisi ne derecede? Kendisi küçük, faydaları büyük olan hamsi, zengin bir protein deposu olmaktan başka bol miktarda iyot içermesi dolayısıyla, zeka gelişimi açısından da faydalı bir besin olarak gösteriliyor. Bundan haberdar olan müşterilerimizin ilgisi büyük.

a | .19


1

4

7

5

2

8

6

3

Türkler dışında ‘hamsi gününü’ gelip takip eden ya da o güne rast gelen insanların yorumları ne şekilde oluyor? Yabancıların ilgisi var. Hamsiyi ilk kez tadan da oluyor. Yorumlar genelde pozitif. Özellikle Karadeniz’e has olduğunu; mevsimlik olduğunu anlattığımda ilgi daha da fazlalaşıyor. Hazırlama ve sunum şekli de ilgilerini çekiyor. Kimi yabancılar, hamsinin yanında rakı da içiyor. Sırf Türklerin bu ‘rakı-balık kültürü’nü denemek için.

20. | a

9

10

Hamsinin mevsimi ne zamandır? Kış mevsimi. Özellikle Aralık, Ocak ve Şubat aylarında Karadeniz hamsisi daha yoğun tüketilir. Aşçımız Sami Bey’den hamsi yemeğinin hazırlanışı: Malzemeler: 1 kilo hamsi İri ve ince kıyılmış mısır unu karışımı Sıvı yağ Tereyağı Kaya (deniz) tuzu

Hamsileri, başları kesildikten sonra, soğuk suyla yıkıyorsunuz. İri ve ince kıyılmış mısır ununu karıştırıp, yıkanmış hamsileri mısır ununa buluyorsunuz. Hamsinin üst kısmı koyu, alt kısmı açık renktedir. Hamsileri arzu ettiğiniz renk düzenine göre, üçer üçer elinize alıp tabağın yuvarlak şekline göre diziyorsunuz. Son olarak ortaya, üç hamsiyi dizip kızgın yağa yavaşça bırakıyorsunuz (ortadaki üç hamsi şeklin dağılmamasını sağlıyor). Yemeğin daha lezzetli olması için, ortadaki üç balığın üzerine tereyağı


11

15

12

13

14

koyabilirsiniz. Tavanın üzerine tencere kapağını kapatıp, hamsileri kızartıyorsunuz. Hamsilerin kuyruklarının koyu bir renge dönüşmesinden, onların kızardığını anlayabilirsiniz. Aynı zamanda git gide incelen çıtır sesinden de hamsilerin kızardığını anlayabilirsiniz. Hamsileri tencere kapağının yardımıyla ters çevirip diğer taraflarını da kızartın. Ortaya tekrar biraz tereyağı koyun.Hamsileri önceden ısıtılmış tabağa aldıktan sonra üzerine kaya tuzu serpin.

Tüyolar: * Hamsileri temizlemeden önce ellerinizi limon suyu ile yıkarsanız balık kokusu kalmaz. * Balığı kılçığı ile tüketin! Balığın kılçığındaki yüksek orandaki kalsiyum ve fosfor, kemiklerin sağlığı ve dayanıklılığı açısından önemli. Bu özelliği nedeniyle kemik erimesi sorununu yaşayanların balık etini fazla tüketmesi gerekmektedir.

* Sofra tuzu yerine, kaya tuzu kullanmanızı tavsiye ederiz. Kaya tuzu hiçbir şekilde işlenmemiş; rafine edilmemiş; doğal mineral zenginliğini koruyan tuzdur. Sofra tuzu ise rafine edilmiş, yani bütün mineral zenginliğini kaybetmiş tuzdur. * Balığı kızartmadan önce, kızartma tavasındaki yağın içine bir tane limon sıkın. Böylece hem balığınız daha lezzetli olur hem de kızartma yaparken balık kokusunu en az düzeyde tutarsınız.

a | .21


Hazırlayan: Murat Aydemir

TAZE BITTI ”dinlerken

trans’a girmemek mümkün değil ” 22. | a

Taze Bitti kimlerden oluşuyor; bu 4 kişi nasıl bir araya geldi?

organizasyonlarda boy göstermeye başladık.

Gökhan: “Vokalde ve gitarda Hakan Aydın, gitarda Gökhan Ceylan, basgitarda Deniz Şükür ve bateride Daim de Rijke.”

Deniz: “Gökhan’ı ben daha önceden tanıyordum. Ara sıra buluşup müzik hakkında konuşuyorduk ve işte bazen arkadaşlarla prova için stüdyoya girip birlikte ‘cover’lar çalardık veya öylesine ‘jam’ yapardık . Birkaç yıl sonra Gökhan Hakan’la ve daha sonra da Daim’le beraber müzik yapmaya başladıklarında, sabit bir basistleri olmadığını öğrendim. Bir gün Gökhan yeni kayıtlarını dinletiyordu bana ve ben o an gruba katılacağımı anlamıştım.”

Hakan: “Taze Bitti’nin yolculuğu, Gökhan ve benimle birlikte başladı. Rock müzikle uğraşıyorduk; ancak yaptığımız müzikten çok da hoşnut değilken, daha sert ve eleştirisel bir felsefeyle, kendimizi ifade etmek için yola çıktık. Bundan bir süre sonra, şimdiki bateristimiz Daim de gruba katıldı ve Hollanda’da ufak çaplı


Taze Bitti ismini grubunuza nasıl verdiniz? Deniz: “- Ekmek kaldı mı abi? - Taze Bitti kardeşim!” dermiş gibi. Aynı soruyu hak, özgürlük, sosyal adalet ve ahlak için de sorabiliriz. Maalesef cevapları da aynı olur!“ Müzik tarzınız nasıl tanımlanabilir ve örnek aldığınız gruplar var mı? Daim: “Tarz olarak tam net bir tanımlama vermek zor. Bu yüzden müziğimizin bir ‘köşe’ye sığdığını sanmıyoruz. Zaten müziği kelimelerle ifade etmek zor bir şeydir ve sonuçta herkesin kendisine göre farklı anlayışı vardır tabii; ama genel tanımlama için bir deneme yaparsak, geniş bir ‘alternatif rock / nu-metal’ veya ‘alternatif metal’ köşesine oturtabiliriz. Bizi etkileyen gruplar ‘Rage Against The Machine’, ‘Deftones’ ve ‘Tool’ grupları. Albümüzü dinleyenler bu etkiyi hissedebilir.”

İlk albümünüz ‘Bir Kavgan Olacak’ta şarkıların birçoğunda günümüz politikasına göndermeler var. Taze Bitti politik bir grup mu? Deniz: “Parçalarımız eleştirisel evet, ama bu eleştiriler sadece günümüzdeki politikaya karşı değil, politikanın daha çok genel anlamına dairdir. Sonuçta politika ve siyasi bakış açıları özel ve kişisel konular ama düşünce hakkında genel olarak grup içersinde aynı fikirleri paylaşıyoruz ve amacımız herkesin hakları için, özgürlük için sesimizi duyurmak.” ‘Bir Kavgan Olacak’ albümü ile dinleyicilere nasıl bir mesaj vermek istediniz? Gökhan: “Özel bir mesaj kaygımız yok. Kendi düşüncelerimizi belirttik bu albümde, fakat ‘amacımız’ siyasete ciddi bir şekilde bakılmasını sağlamak ve toplumun bazı konulara daha eleştirel bakması. Taze Bitti’yi kimler dinlemeli ya da ‘bizi dinlemesinler’ dediğiniz bir kitle var mı?

Daim: “Bir kısıtlama söz konusu olamaz tabii ki. Ama uyuyanlara özellikle tavsiye ediyoruz.” Taze Bitti’nin ileriye yönelik hedefleri nelerdir? Gökhan: “Çok para kazanıp zengin olmak; keyif yapmak :)” Deniz: “Hedefimiz Türkiye’de tekrar sahne alıp, müziğimizi paylaşmak, isteğimiz kitleye ulaşmak. Ayrıca yeni besteler üzerine çalışıp yeni bir albüm çalışması olacak.” Yakın zamanda hangi projeleriniz var ve dinleyiciler hakkınızda bilgiye nereden ulaşabilirler? Hakan: Bizi merak eden dinleyiciler, tüm bilgilere www.facebook.com/tazebittimusic adresinden ulaşabilir.’Bir Kavgan Olacak’ albümümüzü oradan dinleyebilirsiniz.”

City Hotel Restaurant

Cuma & Cumartesi Akşamları

Canlı Müzik

Rezervasyon: 010 241 7996 ‘s Gravendijkwal 100-102 3014 EJ | Rotterdam | www.cityhotelrotterdam.nl

a | .23


ellerde

24. | a


a | .25


Elalemin tweetleri

Bendeonudiom: “Başım ağrıdığında hiç şikayet etmiyorum. Çünkü: Orda sen varsın.”

Aşk adamı: “Aradığımda meşgule almanı bile seviyorum; meşgule alamayacak kadar bile meşgul olmandan korkuyorum.”

Kıvanç Yetim: “Blackberry telefonum açılana kadar çoluk çocuğa karışıp;

torun torba sahibi olacağım diye korkar oldum.”

Ersoy Kocakuş: “Avrupa’da basamaklar alçak,ülkemizde ise yüksek. Bu yüzden Avrupa’da yükselmek tek başına; ülkemizde birilerinin yardımıyla mümkündür.” Boşişuzmanı: “Sigara paketlerinin üstüne yıpranmış akciğer resmi konuyorsa, kuruyemiş paketlerinin üstüne sivilceli insan resmi konmalı.” Bir Tiryaki Melda Mert: “Saçlarım yağmurdan sonra öyle bir hal alıyor ki: Sağdan baksan Rihanna’yım; soldan baksan Kibariye’yim.

F.: “Kim olduğuna dair iyi bir ipucu bulursan serbest bırak, dönerse sensindir.”

Yağmur Karaoğlu: “Rezerve: Aklımdan hiç çıkmayan bir düşünce yüzünden, aklıma hiçbir şey gelmiyor.” Meltem Polat: “Çok konuşan kadından daha kötü bir şey varsa, o da boş konuşan erkektir.”

Scorpius H. Autopsy: “Can Bonomo’nun şarkısı güzel olmuş, cemaat pa-

nikte.”

Altan: “Uyuyan babanın elindeki kumandayı alma gerilimini, Alfred Hitchcock �ilmlerinde bulamazsın.”

Agdabandi: “Bir beyaz pastel boyanın, bir de yirmilik dişin ne işe yaradığını, hiç anlayamadım.”

26. | a

Bizi takip etmek için: www.twitter.com/elalemmagazin


Her kadın hayatının bir bölümünü mutlaka ʻBudistʼ olarak geçirmiştir. Çünkü; mutlaka bir öküzʼe tapmışlığı vardır. Kadın olmak masallarda bile zor.. Ya 7 tane minicik adamla yaşarsın, ya kurbağa öpersin, ya en sevdiğin meyveden zehirlenirsin, ya kuleye kapatılırsın, ya saçlarını elin adamı tırmansın diye uzatırsın, ya gece 12ʼde Külkedisine dönersin Sütten ağzım yandı, yoğurdu dipfrizz de unuttum ne kaşık giriyo ne çatall :))

Defolu caddelerde İhraç fazlası Aklını başına alman yetmez kaladamlarsa payına düşen, senden bini sol tarafına al yeter:)) önce bakılan gözlerden sana dair bakışlar aramayacaksın. Benim kelime hazinem çok geniştir, derdim. Senin bir keliSanal Alem İşte daLqasIz denize mene yetemedim.. Git, n... herkes KAPTAN! Hırcın rockk(TEKEL)inle tut ”Zamanın aklî dengesini bozan beni(AlKOL)larına sar beni trajik sevgililer olacağımıza;aynı n(EFES)İNE BİLE MUHTACIM hastalığın iki farklı belirtisi gibi yaşarız başkalarının vücudunda..” www.facebook.com/elalemmagazin

a | .27


28. | a


KOMŞU

Biri dans eğitmeni diğeri yüksek lisans yapmak için geldiği Hollanda’da etnik müziklerin dokularından aldıkları ilham’ı ‘Komşu’ projesiyle hayata geçiren: Tülin Karataş ve Oğan Şadan’la özel bir röportaj yaptık…

a | .29


Komşu grubunun solisti Tülin Karataş ve grubun albümünün müzik direktörü Oğan Şadan ile güzel ve özel bir röpörtaj yaptık.

Oğan Şadan: ‘Komşu’da farklılık yaratan yerel halk şarkılarını kendi tarzımda aranje etmem oldu. Tabi en büyük farklılık Tülin’in bütün bu halk şarkılarına kattığı lezzetti. Böylece farklı bir konseptte şarkılar gündeme gelmiş oldu.

Müziğe ne zaman başladınız?

Yaptığınız bestelerin altında yatan kaynak nedir?

Tülin Karataş: Aslında benim de hikayem, birçok müzisyeninkinden farklı değil. Çok küçük yaşlarda müziğe başladım. Tabi çok küçük yaşta müziğe başlamak derken ayna karşısında şarkı söylemek; deyim yerindeyse evde şarkıcılık oynamak; elime geçirdiğim her oyuncağı bir mikrofona çevirmekti. Çocuk yaşta müziğe başlamak bence bu olsa gerek. Yani her şey bir oyun ile başladı.

Oğan Şadan: ‘Komşu Tatlar’ albümünde iki bestem var. ‘Balım Hatun‘ ve ‘Kal Bu Sabah‘. ‘Balım Hatun‘ eğlenceli bir parça ve ‘Kal Bu Sabah‘ ona göre bizi biraz daha hüzünlendiriyor. Bestelerimi yaparken, herkesin yaşamış olabileceği hatıraları tekrar canlandırmak istiyorum. Gelecek albümlerimizde ise, daha çok besteme yer vermeyi düşünüyorum.

Hangi tür müzik yapıyorsunuz?

Müziğin yanı sıra aktif olduğunuz başka işler de var mı?

Oğan Şadan: Dünya müziği yapıyoruz. ‘Komşu Projesi’nin tamamen kendine özgü bir tarzı olduğunu düşünüyorum. Bu farklılığı yaratan neydi sizde? Neyi eksik gördünüz ve bu tür bir çalışmaya başladınız?

Tülin Karataş: Aynı zamanda aktif olarak tiyatro ve dans ile uğraşıyorum. Sanatta birçok dalın birbirine bağlı olduğunu düşünüyorum. Eğer sahne sanatlarıyla uğraşıyorsanız şarkı söylemek, dans etmek ve oyunculuk birbirinden ayrı düşünülemez. Hollanda’ya gelme sebebiniz tam olarak neydi? Konservatuar okumak için mi; yoksa yaptığınız müziği daha rahat duyurma ihtimalinizin olması da etkiledi mi? Oğan Şadan: Türkiye’de Bilkent Konservatuarı‘nı ‘yüksek şeref‘ ile bitirdikten sonra, yüksek lisans için Hollanda’ya geldim. Amsterdam Konservatuarı ve devamında Fontys‘in master bölümünü bitirdim. Tülin Karataş: Türkiye’den Hollanda’ya dans eğitmeni olarak geldim. Bu alanda birçok çalışmalar yaptım.

30. | a

„Şiir ve şarkı sözü yazanın, beste yapanın ‚ilham’ı vardır.“ derler. Siz bu ‚ilham’ı nereden aldığınızı biliyor musunuz? Tülin Karataş: Yaşamdaki enerjiye inanıyorum ve bunun doğal bir yetenek olduğunu düşünüyorum. Bununla doğarsınız ve yaşamınız boyunca geliştirirsiniz. Kişisel özelliklerinizin, kariyer yapmanızın da etkileri oluyor mu? Mesela: Hırslı olmak ya da farklı unsurlar? Tülin Karataş: Hiç bir şeyin kolay kazanılmadığını düşünüyorum. Başarıya ulaşmak istiyorsanız, önce emek vermeniz gerekiyor. Hırslı olmak tabiki önemli, negatif durumlarda pes etmemek lazım. Hırs olmazsa başarı olmaz. Kariyer yapmak istiyorsanız, hırslı olmak hedeflerinizden biri olmalıdır. Yaptığınız müzik bir mozaik. Bu size farklı sıkıntılar çıkartıyor mu? Mesela: Etnik kökenlerde şu yanlış kullanılırsa manasını ve amacını aşar gibi. Sorunlar yaşıyor musunuz? Tülin Karataş: Öncelikle bu güzel sorunuz için teşekkür ederim. Müziğimde anlatmak istediğime, çok uygun bir soru oldu. Evet yaptığım müzik bir mozaik. Birçok farklı düşünce ile karşılaşabilirim. Olumlu veya olumsuz. Benim savunduğum ise: „Ben bir dünya insanıyım ve bu Komşu projesi ile sınırları ve dil farklılıklarını ortadan kaldırıyorum. Her zaman beğenilmek zorunda değilsiniz, beğenilmediğiniz anlardan da çok şey öğrenebilirsiniz. Sadece beğenilmeyi istemek, çok tekdüze bir bakış açısı olabilirdi. Eleştirilmek, yaptığınız işte gelişmenizi sağlar. Henüz sorunlar yaşamadım, genellikle güzel cümleler duyuyorum.


Hedeflediğiniz nokta nedir? Tülin Karataş: Yaptığımız müzik ile dünyayı gezmek en büyük hedefimiz.

Ayrıntılı bilgi için: www.komsumusic.com

Yaptığınız işi farklı buluyormusunuz? (Cevabınız evet ise, bu farklar nelerdir?)

Tülin Karataş: Müzik gün içinde hep var. Şaka gibi gelebilir ama bazen rüyalarıma bile giriyor.

Nerelerde sahne alıyorsunuz? Yakın dönemde katılacağınız herhangi bir etkinlik var mı?

Sahne heyecanı denilen durumu yaşadınız mı?(Cevabınız evet ise yaşadığınız heyecanı tarif edebilir misiniz?) Tülin Karataş: Her zaman. Her gün sahneye de çıksanız bu heyecandan hiç birşey eksilmez sanırım. Bu, en azından benim için öyle! Sahnede bir grubun içinde uyum çok önemlidir. Grubunuzun 5 kişiden oluştuğunu söylüyorsunuz? İki Türk ve diğer elemanlar yabancı kökenli. Yaptığınız müzik ise tamamen farklı. Bu, birbirinizle iletişimde ve ruh hallerinizde sıkıntılar yaratıyor mu? Oğan Şadan: Grup içinde uyum çok önemli ve biz bu uyumu sağladığımıza inanıyoruz. Yapmak istediğiniz eğer gerçekten müzik ise ve saygı gösteriyorsanız,

Tülin Karataş: Açıkçası böyle düşündüğüm zaman bir cevap bulamadım. Çünkü her şarkı kendine göre özeldir ve güzeldir. Günde kaç saat müzikle uğraşıyorsunuz?

Oğan Şadan: Evet, Komşu projesi tamamen bize ait. Yeni düzenlemeler ile orijinal bir ses getirdiğimizi düşünüyoruz.

Oğan Şadan: ‘Komşu Tatlar’ albümümüz çok yakında çıkacak. Yakın dönemde konserlerimiz var. 1 Nisan’da Amsterdam Melodyline, Turkey Now festivalinde konuk sanatçımız kanun virtüözü Göksel Baktar ile 27 Nisan’da Lantaren Venster Rotterdam’da ve 28 Nisan’da Bimhuis Amsterdam’da konserlerimiz olacak.

sizce hangisidir?

farklı kültürlerde olmanızın hiçbir önemi kalmıyor. Biz, müzik yaparken, kimin Türk ya da kimin yabancı olduğunu düşünmüyoruz. Ortak dilimiz müzik. Bir dinleyici olarak siz neler dinlersiniz? Tülin ve Oğan: Göksel Baktagir, Sumru Ağıryürüyen, Yunon Muallem, Muammer Ketençoğlu, Burhan Öcal, Serkan Çağrı, Ayşenur Kolivar, Arto Tuncboyaciyan,Okay Temiz, Erkan Oğur, Ömer Faruk Tekbilek, Laço Tayfa, Baba Zula, Taksim Trio, Rumeli Band, Aytaç Doğan, Aynur Doğan, Hüsnü Şenlendirici, Helesa, Brenna Mac Crimon, Esma Redzepova, Candan Erçetin, Saban Bajramovic, Tara jaff, Goran Bregovic, Kardeş Türküler, Ajrus Osmanovic, Vera Bila, Dom Za Vesanje.

Müzik enstrümanları çalabiliyor musunuz? Varsa çalabildiğiniz enstrümanlar bunlar hangileri? Tülin Karataş: Bağlama ve perküsyon çalıyorum. Enstrüman çalmayı seviyorum ve mümkün oldukça buna zaman ayırmaya çalıyorum. Oğan Şadan: Bas gitar, kontrabas, piyano, gitar, perküsyon, davul ve daha birçok enstrüman çalıyorum. Enstrüman çalmak benim için çok önemli. Son olarak neler demek istersiniz? Tülin Karataş: Evet; belki daha önce hiç karşılaşmadık. Ama şimdi sizlerle karşılaşmak ve müziğimizle birlikte hayallere dalmak istiyoruz. Aynı anda dört mevsimi yaşamak; gülümsemek; hüzünlenmek ve bazen de dans edip şarkı söylemek gibi. Bu albüm bizleri çok mutlu etti. Umarım sizleri de çok mutlu eder. Bir gün bir yerde karşılaşmak dileğiyle.

10 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz? Tülin Karataş: 10 yıl sonra Komşu projesinin vermek istediği mesajı dinleyicilerinin anlamış olduğu bir yerde görmek istiyorum kendimi. „İşte budur!“ dediğiniz yapılmış bir beste

cuma & cumartesi canlı müzik & dj ALKOLSÜZ KONSEPT www.sarnic.nl

a | .31


1

BBB biz burada

1

Sevgili Serkan’nın doğum gününde her kim yaptıysa bir şaka yapmış ve doğum günü hediyesi olarak ‘BÖCEK’ verilmiş. Herhangi bir anlamı var mı yok mu bilemeyiz ama! Yeni yaşın kutlu olsun... (Bu arada dergimize bunun anlamıyla ilgili yorum yapanların arasından yapacağımız çekilişte Survivor’da yarışma imkanı sunacağız.)

2

Belkide Hollanda’da yaşayan en geniş ailelerden olan Elibol ailesinin temsilcilerinden Adem Elibol’un oğullarının sünneti çok hoş geçti. Güzel davetinden dolayı teşekkürler Adem. Allah damatlıklarını da göstermeyi nasip etsin...

32. | a

2

böyle

3

Canlı müzik mekanlarına bir yenisi daha katıldı. City Hotel. Hafta sonları rahatlıkla gidip eğlenebileceğiniz bir aile mekanı. Ayrıca, Türkiye’den ya da başka yerden gelen misafirlerinizi de rahatlıkla ağırlatabilirsiniz...

4

Sevgili Barış güneşi görünce teras’a çökmüş keyif yapıyor. Atakan olaya şaşırsa da ezelden ebede paparazilere alışkın olan Barış’ta umursama yok.

5

Harem Lounge’nin keyfi ve atmosferi başka oluyor demedi demeyin...

3

4

6 7 8 9 10

Muhteşem Yüzyıl’ın bilmem kaçıncı bölümü Hollanda’da çekildi de( Fetih 1453 film galası) Patlamış mısır ve film vazgeçilmez ikili...

Çok hoş bir kare...

Turkse kalender ve melekleri...(Çarli ve melekleri gibi oldu:) Hmmm hoş bir kare daha...


6

5

7

9

8

10

a | .33


1 2

Hollanda’nın en yüksek restoranı & sky bar ünvanina sahip The Penthouse, Lahey şehrinin en gözde binası Haagse Toren’ın 42. katında hizmet’e açıldı. Ambiyansı ve dillere destan konsept’e sahip olan mekan’da, muhteşem bir yemek ve sonrasında canlı müzik ve DJ performansıyla keyifli vakit geçirmenizi sağlıyor. Özellikle erkeklere tiyo olsun. Kız arkadaşınızı götürebileceğiniz hoş bir mekan. www.thepenthouse.nl

Ojenin kokusu sarar dört bir yanımızı, bayılırız bazen. Dior halimizi anlamış olsa gerek ki; gül kokulu iki çeşit oje piyasaya sürmüş. İsimleri Waterlily ve Forget-Me-Not. Biz bunu çok sevdik! Dior, 24,95

34. | a

3

Ne zaman birseyler yazmak istesem Swarovski kalemleriyle yazışmalarım daha keyifli hale geliyor. Swarovski 29 euro’dan başlayan fiyatlarla.


4 6

Evinizin stili ne olursa olsun dekoratif alemlerle farklı bir estetik katacağınıza eminim. www.kalaycibakirci.com

Marc Jacobs’un Daisy eau so Fresh parfümü eğlenceli, ilkbaharın hafif kokusunu yansıtan şirin bir şişede sunuluyor. Çantamızda bulunsun. Douglas 35 euro

9

7

5

Yaz sezonuna hazırlık Nike’tan geçer. Nike + Fuel bilekliğini taktığınız da dört ayrı ölçüm yapıyor. Zamanı, yaktığın kaloriyi,attığın adımları ve Nike Fuel. Nike Fuel ise anlatımı zor olsa da cümle içerisinde şöyle kullansam yeterli olur sanırım. Bu alet’i kullanan herkesin ne kadar hareket ettiğini ölçüyor. Detaylı bilgi: www. nikestore.com’dan takip edin! Nike+ Fuel, 150 dollar

Çıplak ayakla çimlere basmak gibi bir his yaratan L’eau de Chloe muhakkak çantamızda bulunması gerekiyor. Özgürlüğün kokusunu bu sene tenimizde hissedelim. L’eau de Chloe eau de toilette 30 ml. 43,50 euro. Bisküvilerinizi bisküvi modelinde saklamak istermisiniz? Rengarenk kutularda ve özellikle kapağının bisküvi kokusuna sahip olması çok eğlenceli. Alessi, 39 euro.www.alessi

8

Lüks ve komforu bir arada istiyorsanız; o vakit uluslararası çok büyük beğeni kazanan iç Eric Kuster’in son çıkan kitabını şiddetle tavsiye edebilirim. Metropolitan ihtişamını evinize taşımak ve tasarımlarından esinlenmek istiyorsanız mutlaka bu kitaba göz atın. Eric Kuster Metropolitan Luxery II 49,95 euro

a | .35


Hazırlayan: Seray Kurulay

FOTO HAYAT

Merhaba Selma hanım. Şirketimizde ki pozisyona uygun olduğunuzu tespit ettik. Saat 16:30’da görüşmeye...

Selma o gün de yine erken uyanamamıştı. Nasıl uyansın? Geç saatlere kadar nette iş aramış, onlarca başvurudan sonra,‘Yarın erken kalkıp devam ederim’, diyerek yatmıştı. Maalesef ancak 3 saat boğuşmadan sonra, yorganına mağlup düşmüş ve uyuyabilmişti.

Aman Allahım, inanmıyorum. Yaşasın!

Adresi maille yolluyorum.

Oldu teşekkürler, doei, OEPSS! İyi günler.

Biraz pahalıya patladı ama olsun. Bu görüşme çok önemli.

Hadi be kızım acele et. Geç kalıcaksın.

36. | a

Ja hoor, pardon tabi. Immm... adres şey..

Tamam annee!

Hemen hazırlık yapmam lazım!

Panik yok. CV ve tecrübelerim mükemmel. Saçım başım, hazırlıklar da tamam. Hadi bakalım.


Ne kadar süredir iş arıyorsunuz?

Hemen iş bulamayacak kadar vasıfsız olduğumu düşünmez umarım.

Dolgun bir maaş, özel bir oda, sarkmayan bir patron.

Doğru bir iş için 3 aydır çalışmalarım var. Bir işte ne ararsınız?

Hobileriniz neler? Bu sorudan da sıkıldım ama artık.

Kitap, s inema

Çok mu klasik oldu ne?

Ücret beklentiniz nedir?

Akşamları ve haftasonları çalışabilir misiniz?

Oldu olucak şuraya bir yatak ta at, yatılıya kalayım.

Hemen arayıp yarın başla diyecek biliyorum. Oldu bu iş

Umutludur çünkü, görüşme boyunca bütün sorulardan alnının akıyla çıkmıştır. Tabi iç sesi haricinde.

2500 dersem, uçmuş bu demesin. En iyisi 1000. O da çok mu az oldu be? 2000 iyi, yok yok 1500. Off ne diycem ben ya??? Aaa selam amcaoğlu. Nerden esti? Yoksa karar verdin mi?

S O N

i. be ab m ı y a l ar Baş a uğr i. Arad elk rım b ı ş ı l a ç ha! İşte bu tür durumlarda ‘Adalet mi bu?’ dediğinizi Haha

duyar gibiyim. Doğru hazırlıklarla işe alınma ihtimalini belki bir miktar garantiye alabilirsiniz, fakat her zaman hayatta sizin dışınızda kalan olaylar gerçekleşecektir. Umutsuzluğun lüzümu yok. Hayat böyle ne yaparsın. Hababam devam.

a | .37


100 100 ˜ sorduk Bayana sorduk Erkege SORU SORU Sevgilinizin (eşinizin) giydiğiniz kıyafetlere karışmasına tepkiniz nasıl olur?

%40 Kızmam, onun görüşüde önemli! %29 Kızarım ve karışma derim! %17 Kızarım ama bir şey demem! %14 Duruma göre değişebilir!

Kadınların en kızdığı olaylardan biri de kıyafetine karışılmasıdır. Çok kötü de olsa bir kadın giymişse onun için dünyanın en güzel kıyafetidir. Bir erkeğin yapabileceği en büyük hatalardan biri bir kadına kıyafetin olmamış yok kısa yok rengi sana gitmemiş gibi sözcükleri kullanmaktır. O an birşey demese bile bunun acısını kesinlikle çıkaracaktır.

38. | a

Serap Yaman 33

Sizin için aşağıdakiler hangisi daha önemlidir!

%49 Sevgilim (eşim) %33 Tuttuğum takım %17 İyi bir kariyer %1 Spor araba

Adnan İşgüzar 29

Buna vereceğim cevap kesinlikle eşim olur. Hali hazırda diğer şıkların muhattabı olmam mümkün değil. Tabiiki takım tutuyorum, belki spor araba ve kariyer’i de isteyebilirim. Ama onları eşim’e değişmem. Sorumun cevabı açık ve net :)


İkindi Kahvesi Semra Eroğlu-Elmas 26 yaşında Evli ve 1 cocuk annesi ayrıca, 8 aylık hamile

Ticaret Lisesi mezunu Memleketi: Hatay (Arap kökenli)

Röportaj: Feyza Gündüz Bekmez

a | .39


Kaç yıllık evlisin ve eşinle nerede ve nasıl tanıştınız? Ben 6 yıldır evliyim ve eşimle tanışmamız kuzenim sayesinde gerçekleşti, sonrasında da yakınlaşmaya başladık. Zaten ailelerimiz birbirlerini önceden tanımaktaydı. Eşin burada (Hollanda’da) mı doğup büyüdü; yoksa o da ithal damat mı? :) Eşim burada doğup burada büyüyenlerden, transfer damat değil! Calışıyor musun; ev hanımı mısın? Çalışıyorum. Abimle birlikte işlettiğimiz abiye ve gelinlik kıyafetler satılan bir mağazamız var. Mağazamız Den Haag’ta ve 25 yıl önce babam tarafından kurulmuş.

Semracığım, öncelikle bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğin için sana teşekkür ederim. Şunu da belirtmek istiyorum ki aslında ben seni iyi tanımaktayım ama seni okurlarımıza daha iyi tanıtabilmek için bir kaç soru soracağım.

Öncelikle bize kendini biraz tanıtır mısın? Adım Semra Eroğlu-Elmas. 26 yaşındayım. Hollanda’da doğup büyüdüm. Noah adında 4 yaşında bir oğlum var ve şu an ikinci oğluma hamileyim.

40. | a

Peki şu an hâlâ çalışıyor musun? Hayır, şu an çalışmıyorum. İki haftadır hamilelik iznindeyim ama daha şimdiden, evde oturmanın bana göre olmadığını anladım. Doğum yapmana az kalmış, 8 aylık hamilesin. Hamilelik nasıl gidiyor? Kolay bir hamilelik dönemi geçirdin mi/geçiriyor musun? Çok kolay bir hamilelik dönemi geçirdiğim söylenemez. İlk aylarda şiddetli mide bulantım oldu. Hormonal değişikliklerden dolayı bende oluşan stres, moral bozukluğu, aşırı duygusallık nedeniyle bayağı zorlandım. Hamileliğimin sonuna geldim sayılır. Allah kısmet ederse de 4 hafta sonra bebeğimi kucağıma alacağım. Bebeğimi kucağıma almak için sabırsızlanıyorum. Sence annelik nasıl bir duygu? Çok hoş, çok güzel bir duygu! Dünyanın en güzel duygusu diyebilirim. Lafla anlatılmaz ancak yaşanır diyorum. Hobilerin var mı? Neler yapıyorsun boş zamanlarında? Her kadın gibi alışveriş yapmak listemin

en başında geliyor. Müzik dinlemeyi severim (kulağa hoş gelen bütün müzikleri dinlerim). Şu an ne kadar az hobim olduğunun farkına vardım, ha ha ha hah! Yoğun iş tempomdan dolayı hobilere sahip olmak için pek de zamanım yok aslında! Arkadaşlarınla birlikte yaptığın güzel etkinlikler var mı? Sık sık bir araya gelir misiniz? Eskiden arkadaslarımla birlikte yaptığımız daha çok etkinlikler olurdu, ama son zamanlarda onlar da en az sayıya indi. Arkadaşlarımla genelde yemeğe çıkarız; birlikte alışveriş yaparız. Sen ve eşin, ikiniz de Hollanda doğumlusunuz. Evde çocuğunuzla hangi dili konuşuyorsunuz? Sadece Hollandaca mı konuşuyorsunuz? Biz evde genelde, hem Türkçe hem de Hollandaca konuşuyoruz. Bir de ana dilimiz Arapça olduğu için Arapça da konuşuyoruz. Oğlum Türkçe’yi ve Hollandaca’yı iyi konuşabiliyor ama Arapça söz konusu olduğunda, sadece soylenenleri anlayabiliyor.


Sen aslen Hataylısın ve Hatay mutfağı çok zengin bir mutfak. Senin, yemek yapmakla aran nasıl? Yörenize ait, sıklıkla yaptığın bir yemek var mı? Açıkcası ben evde pek yemek yapmıyorum. Ailemiz büyük olduğu için her gün birileri bizi evine davet ediyor yemek yemeye(kayınvalidemgiller, ablam, abim, babam vesaire)!

zyon başında geçiriyor. Neler diyeceksin bu konuda? Senin oğlun neler yapıyor evde olduğu vakitlerde? Benim oğlum da bilgisayar oyunlarına ve televizyona çok düşkün maalesef. Bunun en büyük sebebi de bizleriz. Biz, anne ve baba olarak, eğer meşgulsek onun oyalanması için hemen ya bilgisayarı ya da televizyonu açıyoruz.

Senin ve eşinin çalışma tempolarınız yoğun. Peki cocuğunla yeterince ilgilenebildiğini düşünüyor musun? Örneğin çocuğunla birlikteyken neler yaparsınız? Çocuğuma, yeterince vakit ayırdığımı söyleyemem maalesef. Bunu üzülerek söylüyorum. Fırsat buldukça da beraber pastalar, kekler pişiririz; sinemaya gideriz; babasıyla beraber oğlumuzun, futbol kuulübüne gideriz. Televizyonda izleyip, tiryakisi olduğun diziler var mı? Evet var! ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ ve ‘Adını Feriha Koydum’. Bu dizileri her hafta izlerim, hiç kaçırmam.

Ailecek yaptığınız etkinlikler var mı? Neler yaparsınız mesela beraber? Eşimle birlikte, zaten sadece bir Pazar günümüz var. O gün de beraber kahvaltı yapmaya önem gösteririz. Havalar güzelse hep beraber sahile gidip, temiz hava aldığımız bir sahil turu yapmaktan hoşlanırız. Genelde de oğlumun tercihi çocuk bahçeleri olur, oralara gideriz.

Devir teknoloji devri. Çocuklar da neredeyse evde oldukları vakitlerin tamamını ya bilgisayar ya da televi-

Sana son bir soru soracağım. Kaynanan mı, kayınpederin mi?! Ve sebebi?! Tabii ki ikisi de! Çünkü benim için, onlar çok değerliler. Ne zaman ihtiyacımız olsa yanımızdalar. Ayrıca oğlum Noha için çok özeller. Noha’nın bebekliğinden bu zamana kadar Noha’ya onlar baktı ve hâlâ da bakıyorlar. Emeklerini ödeyemem!

Özel fotoğraflar

Promosyonlar

Çekilişler ve fazlası, sayfasında facebook.com/elalemmagazin

özel günlerinizde özel indirimler... ALKOLSÜZ KONSEPT www.sarnic.nl

a | .41


2

1

1 2

Kızlarımızla ailesi beraber çıkmış. İnşaallah pot kırmadık!.. Babamız pür dikkat ! Abicim selamlar

Uzun uğraşlar sonucu Şehzade’de yakaladığımız Özcan Özbay’ın ölmezde ömrüm olursa gazeteciliğe nasıl başladığınla ilgili anısını bir gün yazacağım; tabi izni olursa : ) Sevgili İbrahim Fetih 1453 film galasını hem Rotterdam hemde Denhaag’ta düzenledi. Birbirinden güzel yemeklerinde bulunduğu her iki gala’danda tam not aldın.. Başarılarının devamını bekliyoruz...

3

42. | a

4 5 6 7

Söylenecek söz yok! Her biri birbirinden şık ve alımlı... Hoş ve güzel bir kare…

Sevgili Koordinatörümüz Yusuf Özdemir, keyifli bir akşamda keyifli bir poz vermiş. Çok hoş bir poz! İyi yakalanmış. Hanımefendi de iyi poz vermiş. Yandaki ele dikkat ederseniz sanki aynı karede gibi duruyor...

3 4

8

Beyoğlu gecesinden bir kare. Bu mekan da var bir şey. Geçen sayımızda da yine grup fotosu ve her biri ayrı telde. Ama hoş çıkmış, iyice bir daha bakın...

9 10

Sözün özü fotoğraf’ta saklı…

Mustafa, Mustafa, Mustafa ! Kardeşim ne kadar özlettin kendini...Aldım selamını...Ve aleyküm selam...

BBB a böyle

biz burad


5

6

7

9

8

10

a | .43


Hazırlayan: Seray Şahiner

Kalıcı Makyaj K

alıcı makyaj veya daha doğru ismiyle ‘Mikro Pigment Uygulaması’ mikro, steril ve tek kullanımlık bir iğne ile doğal ve mineral renklerin deri yüzeyinin hemen altına aşılanması işlemidir. Bu işlem alerjik değildir ve ciltlerde, özellikle yüz ve vücut kullanımı için tasarlanmış olan, katkı ve koku maddesi içermeyen bir işlemdir. Kalıcı makyajın dövme ile karıştırılmaması gereklidir. Fakat bu makyaj türü, aynı şekilde uzun yıllar ciltte kalarak doğal görünümü korur. Daha çok kozmetik-dövme sayılabilecek bu işlem sayesinde kaş, göz çizgisi veya dudaklarda doğal cilt renginizle uyumlu etkiler yaratılabileceği gibi bazı ufak kusurlar da kapatılabilir, şekil bozuklukları giderilebilir. Böylece daha düzgün, bakımlı ve genç bir görünüm kazanılabilir. Mikro Pigmentasyon, halk arasındaki adı ile kalıcı makyaj, aslında semi-permanant, yani yarı kalıcı bir işlemdir. Bu işlemin yarı kalıcı olmasını şöyle açıklayabiliriz: Mikro pigmentasyonda kullanılan pigmentler, boya maddeleri, zamanla hücrelerin fizyolojik fonksiyonu olan ‘FAGOSİTOZ’ ile yok olurlar. Hücre, pigmenti içerisine alır; parçalar ve yok eder. Diyebiliriz ki, mikro pigmentasyon 2-3 senede yok olur. Ancak yine de bu süre cilt tipine bağlıdır: Bazı ciltlerde pigmentler tamamıyla yok olmaz, bazı gölgeler kalabilir. Burada özellikle

44. | a

vurgulamak gerekir ki kullanılan boya maddelerinin kesinlikle, organizmaya zararlı etkisi yoktur! Gereken özen gösterilir ve temizliğe önem verilirse bu işlem güvenlidir. Kullanılan pigmentlerin (renklerin) tümü doğaldır. Kullanılan malzemenin, tek kullanımlık steril malzemeler olması gerekir. Böylece ortamdan herhangi bir hastalığın bulaşma riski sıfırlanır. Kalıcı makyaj nasıl yapılır? Çoğu kişi uygulama anını hafif bir batma hissi olarak tarif eder. Kişinin ağrı duyarlılığı ve uygulayıcının el hafifliğine göre farklılıklar gösterecek minimum bir rahatsızlık söz konusudur. Bölgede oluşabilecek rahatsızlıkları, en aza indirmek ve bölgeyi uyuşturmak için yüzeysel anestezi uygulanabileceği ve yağlar kullanılabileceği gibi, bir doktorun ya da diş doktorunun gözetiminde lokal anestezi de uygulanabilir. İşlemin uzunluğu kişinin hassasiyetine, cilt nemine, yoğunluğuna, elastikiyetine ve cildin genel durumuna göre değişebilir. Ortalama işlem süresi 2-3 saat kadardır. Bir set mikro steril iğne, kalıcı renk karışımına batırılarak kişinin istekleri doğrultusunda cilde uygulanır. Taze renk, iğneler vasıtasıyla cildin üst tabakasına

zerk edilir. Dövme uygulamasının aksine, cilt hafifçe kaldırılarak renk uygulandığından, işlem daha ağrısız gerçekleşir. Yine aynı nedenle ciltteki travma da çok daha çabuk iyileşir. Uygulama sonrasında çoğu kişi normal hayatına hemen devam edebilir. Uygulamanın tam anlamıyla kalıcı olması bazı şeylere dikkat edilmesine bağlıdır. Güneşin UV (ultraviyole/morötesi) ışınlarına fazla maruz kalmak ya da solaryum seansları, cildin fazla kuru olması, bazı uyuşturucular ve sigara kullanımı kalıcılığı olumsuz yönde etkileyen etkenlerdir. Alfa-hidroksi, retin-a ve glikolik asit maddeleri, kalıcı makyaj uygulanan bölgelerden uzak tutulması gereken maddelerdir. Aksi halde etki azalabileceğinden belli sürelerde ekstra bakım gerekebilir. Göz kapaklarına güneş korumalı krem kullanmak, eye-liner uygulanmış gözlerde güneş gözlüğü takmak, dudaklara koruyucu sürmek gibi bazı önlemler makyajın kalıcılığını artıracaktır. Kalıcı makyajın uygulandığı bölgeyi vazelinle yağlandırıp yaklaşık dört gün boyuncanemli tutmanız gerekir. İşlemden sonraki yaklaşık bir haftalık sürede havuz, sauna ve cilt bakımları tavsiye edilmemektedir.


NEDEN KALICI MAKYAJ? KAŞ ŞEKİLLENDİRME UYGULAMASI: - Uzun bir suratı daha oval göstermek içindir; - Yuvarlak bir suratı daha dar göstermek içindir; - Bitişik gözleri daha ayrık göstermek içindir; - Ayrık gözleri daha yakın göstermek içindir; - Şekilli gözlere vurgu verebilmek içindir. KALICI KAŞ UYGULAMASI - Seyrelmiş kaşları gür gösterebilir; - Bozuk kaş şekli kaş yayı vurgulanarak güzelleştirilebilir; - Kaşların yoğunluğu artırılabilir; - Tıbbi bir nedenle kaşı dökülenlere yeni kaş yapabilir. KALICI EYE-LINER UYGULAMASI - Fazla büyük gözleri normalleştirebilir; - Bitişik gözleri daha ayrık gösterebilir; - Küçük gözleri daha büyük gösterebilir. - İddiasız gözleri daha egzotik gösterebilir.

KALICI DUDAK ŞEKİLLENDİRME UYGULAMASI: - Dudakları daha iyi tanımlayabilir; - Düzensiz dudak çevresini düzeltebilir; - Rujun ve parlatıcının akmasına mani olabilir; - Dolgun dudaklar sağlayabilir; - Yara izlerini gizleyebilir. DUDAK RENK VE ÇEVRE ÇİZGİSİ: - Dudak şeklini vurgulayabilir veya değiştirebilir: VÜCUT UYGULAMALARI: - Vücudunuzdaki yara izlerini gizleyebilir. GÖĞÜS ÜSTÜ UYGULAMALARI: - Saç ekme tedavisinden sonraki kalan ameliyat izlerini gizleyebilir. KALICI MAKYAJ KİMLERE UYGULANMAZ? Uygulama Yapılmaması Gereken Durumlar:

Kalıcı makyaj uygulaması, aşağıda bir kısmı belirtilen rahatsızlıkları olan kişilere yapılmamalıdır. Uygulama yaptırmaya gelen kişilere bu anlatılmalı ve bu kişiler bu konuda bilgilendirilmelidir. Kalıcı makyaj uygulaması yapılmaması gereken kişilerden bazıları: - Kanama ve pıhtılaşma bozukluğu olan kişilere - Şeker hastalarına - HIV Virüsü taşıyanlara - Hemofili hastalarına - Psikolojik takıntısı olan kişilere - Hipokondriak kişilere - Panik atak hastalarına - Mikro pigmentasyon hakkında gerçekçi olmayan beklentilere sahip olanlara - 18 yaşından genç olan hastalarda mükemmel sonuca ulaşmak zordur. - Çocuklar gelişimlerini tamamlamadıkları için bu uygulamalar için iyi birer aday değillerdir. Vücutları ve kafaları gelişmeye devam ettiginden renk maddeleri ve uygulama şekli özelliklerini kaybedecektir.

İNDİRİM! 30 Mayıs’a kadar, bu kuponla gelen Elalem okurlarına kalıcı-makyaj uygulamalarında %25 indirim.


46. | a


Hazırlayan: Yasemin Aslan

Yasemin’in pabucu Bazen içimizdeki adrenalini dışarıya çıkartmak gerekir. Bunu çok farklı biçimlerde yapabiliriz elbette, ama ‘hız yapma sanatı’ içimizdeki adrenalini ortaya çıkartmanın en zevkli biçimi olsa gerek. Biraz sonra anlatacağımız biçimde hız yapmak için de sürücü ehliyetinizin olup olmamasının bir önemi yok. Direksiyon hakimiyetinizin olması yeterli! Nasıl mı? Den Haag’taki De Uithof’ta go-kart (karting) yapmaya gittim.

Adrenalin Tutkusu a | .47


turdan sonra yavaşça kenara yaklaşıp çıkabilirsiniz.” denildi. Aman Allahım bu sözler benim gibi birine söylendi! Bense nazikçe “Tamam, sorun değil!” dedim de yarışa başlayabildik sonunda. Go-kartı sürmeye başladığımdan itibaren kalbim garip bir heyecanla atmaya başladı. O heyecanın etkisiyle de kahkahalar ve çığlıklar atmaya başladım. Tek hedefim yarışı birincilikle bitirmekti.

Biletimi alıp ve yarışma pistine doğru vardım. Kafeteryadan bir kahve alıp cam kenarında, sıramı beklemeye koyuldum. Küçücük boyutlu arabalar (go-kart), vızır vızır sesler çıkararak; aralarında yarış yaparlarken; gözüme oyuncak, maket arabalar gibi geliverdi. O sırada yarış pistinden gelen gruptakiler, kafeteryaya kahkahalar atarak girdiler ve heyecanlı heyecanlı nasıl hız yaptıklarını birbirlerine anlatmaya başladılar. Görevlilerden birisi, bulunduğumuz yere gelip sıradaki yarışçıların isimlerini yüksek sesle saydı. İşte, sonunda sıra bana gelmişti! Benimle birlikte yarışacak herkes bir araya toplandıktan sonra, hepimizi ön hazırlık yapmak için, arka odaya götürdüler. Girdiğimiz odanın sol tarafındaki dolaba kasklar dizilmişti; odanın sağ tarafındaysa özel yarış kostümleri asılıydı. Hepimize, kafa ölçülerimize uygun birer kask verildi. Kaskların haricinde, özelikle kadınların takması gereken, boyunluk da vardı. “Trafik canavarıyım ben!” dememe rağmen görevli rica etti de, kurallara uymaya razı olduk da, istemeye istemeye de olsa boyunluğu takıverdik.

48. | a

Go-kartları kullanmadan önce farklı renklerdeki uyarı bayraklarının ne anlama geldiğine bilmekte yarar var. Anlamını bilmeniz gereken üç tane önemli bayrak var. Bu bayraklar ve anlamları şöyle: Mavi Bayrak: Dikkat, arkanızda go-kart var! Sarı Bayrak: Dikkat, ileride bir kaza var! Siyah-Beyaz Damali Bayrak: Son tur. Bütün yarışçılarla birlikte go-kartlarımıza doğru yürümeye başladık. Go-kartların yanına vardığımızda, hepimizden bir go-kart seçmemiz istendi. Daha sonra görevlilerden biri, hepimize ayrı ayrı, go-kartlarımızı nasıl kullanacağımız hakkında bilgi verdi. Görevlinin anlattığına göre, sol tarafta fren; sağ tarafta ise gaz pedalı varmış! Benim bilmem gereken, gaz pedalının nerede olduğuydu sadece ya neyse! Boyum kısa olduğundan go-kartımın fren ve gaz pedalları boyuma göre ayarlandı. Kulağıma da “Eğer korkarsanız, ilk

Go-karta oturduğunuzda, sanki yere yapışmış gibi oluyorsunuz. Sürmeye başladığınızda da, o hızın verdiği heyecanla sadece gaza basıyorsunuz ve frenin nerede olduğunu hatırlayamıyorsunuz bile. Pistteki dönemeçler çok virajlı olduğundan, go-kartınızın sağa sola çarpma olasılığı çok yüksek. Eğer bariyerlere çarparsanız, bunu hiç dert etmeyin ve çarptıktan sonra, tam gaz, yolunuza devam edin. Ben yarışırken, yola o kadar odaklanmışım ki görevlilerin bayrak kaldırmalarını bile göremedim! Meğerse pistin ilerisinde kaza olmuş. Bunu göremeyen ben pat diye önümdeki go-karta çarpıverdim. Yarışta olduğumuzdan, yoluma devam etmek zorundaydım ve zaten görevliler, yarışan diğer arkadaşa yardım etmekteydiler. İşte, olacak ya go-kartı sürmeye başladığımda boyuma göre ayarlanmış fren ve gaz pedalları öne doğru kaydı. Allah’tan paniğe kapılmadım ve go-kartın içinde biraz yatar gibi yaptım ve harika bir sürüş yöntemiyle(!) yarışmaya devam ettim.


Yarış sonuçlarını belirten tabelada ikinci olduğum yazılıydı! “Fakat benim birinci olmam gerekiyordu!” derken kendi kendime, pistte yarışan go-kartlardan biri geçti yanımdan. Ona yol vermek istemesem bile, o pire gibi yanımdan geçip gidiverdi. Aynı anda ben de gaza yüklenmeme rağmen, ona yetişemedim. Artık bütün ipleri koparmıştım. Onun peşinden gidip; yakalayıp geçmem gerekiyordu ki öndeki virajlardan birinde bariyerlere çarpan yarışçı arkadaşlardan birinin olduğunu gördüm. Sağdan mı, soldan mı geçeyim derken, çarpmaktan son anda kurtuldum ve tekrar tam gaz yoluma devam ettim. On beş dakika yarıştıktan sonra da siyah-beyaz damalı bayrağı sallanırken gördüm. Son tura gelmiştik ve elimizden gelen ne varsa hepsini yapmanın zamanı da gelmişti. Son turu da attıktan sonra, yavaşça go-kartımızı park ettik ve zıplayarak go-karttan çıktık. Biz tekrar yarış ekipmanlarını kuşandığımız odaya girerken, yeni gruplar da yarışmaya hazırlanıyordu. Kaskımızı ve boyunluğumuzu çıkarttıktan sonra eşyalarımızı alıp kafeteryaya gittik. Kendimize gelmek için, kafeteryada köpüklü birer kahve içtik. Ardından orada çalışanlardan biriyle sohbet etmeye koyulduk. İsim: Ramon Levis Yaş: 26 Çalışmaya başladığı tarih: 2010 yılı Eylül’ünün başı. Ortam (go-kartçıların): Çok eğlenceli, yardımsever, içten, neşeli ve hepsi de eğlenmek için gelen insanlar. Go-kart yapmaya başladığı tarih: On yaşımdayken ilk defa yapmıştım. Ondan sonra da sürekli yapmaya devam ettim. Go-kart yapmanın zevkli yanı: Hız yapmayı seviyorum. Kaza sayısı: Hiç kaza yapmadım! Peki pistte kaza oluyor mu? Her hafta kaza olur. Fakat bunlara tatlı

lokmayı yiyip tekrar yola devam etmeniz gerekiyor. ‘Onderbroeken’, ‘Kerst’, ‘Dance’ gibi yarış biçimlerimiz de var. Go-kart kursları veya özel dersleri veriyor musunuz? Evet veriyoruz. Hafta sonu, pazar günleri çocuklara ve belirli yaş guruplarına özel dersler veriyoruz. kazalar diyebilirim. Sonuçta arka planda, sistem kontrolumuz altında ve istediğimiz zaman go-kartların hızını kontrol edebiliyoruz; yavaşlatıp hızlandırabiliyoruz. Bu yüzden kimsenin korkmasını gerektiren bir durum yok. Bu pistte turnuva yarışları yapılıyor mu? Elbette, geçen sene bir Türk birinci olmuştu. İsmi Osman’dı. Soyismi şimdi aklıma gelmiyor. Onca Hollandalı’nın içinde bir Türk’ün birinci olması çok dikkat çekmişti o zaman. Yarışlara katılmak isteyenlerde tecrübe şartı aranıyor mu? Yok, hayır. Ama en azından iki veya üç kere go-kart yapmış olmanız gerekiyor. (Yasemin’in notu: Hiç go-kart yapmadan yarışlara katıldığınızı bir düşünün! Elinizden kaza yapmaktan başka bir şey gelmez galiba!) Yarışlara katılmak isteyenlerin ne yapması gerekiyor? www.deuithof.nl adresli sitemize girip, bir form doldurmaları gerekiyor. Sonrasında biz onlara, ne zaman ve nerede go-kart yarışlarının yapılacağının bilgilerini yolluyoruz. Peki go-kart yarışlarının farklı çeşitleri var mı; yoksa gelenler sadece peş peşe yarışmakla mı yetiniyorlar? Yok, hayır. Sezonuna göre çeşitli temalarımız var. Örneğin ‘Oliebollen (lokma) Go-kart Yarışı’ var. Yarış esnasında, her turda durup kocaman bir lokmayı mideye indirip yarışa devam etmek zorundasınız! Çok komik görüntüler ortaya çıkıyor bu yarış esnasında. Çünkü, tam hızınızı almışken, durup kocaman bir

Go-kart yapmak isteyenler için yaş önemli mi? Hayır. Go-kart yapmak isteyen herkes yapabilir. Go-kart yapmak için ehliyet gerekli mi? Hayır. Gerekli değil. Son olarak, okuyucularımıza neler söylemek istersiniz? Mutlaka, bir kere de olsa, go-kart yapmalarını öneririm. Go-kart yapmak, gerçekten çok zevkli. Ramon’a katılıyorum. Go-kart yapmak gerçekten çok çılgınca bir şey! Eğer vaktim olsaydı, tüm gece go-kart yapardım! Bir sonraki yazımda buluşmak üzere, iyi pabuç eskitmeler! Go-kart yapma ücretleri: Büyükler : 15 dakikalık 1 tur 15,- € Çocuklar : 7 dakikalık 1 tur 8,- € Go-kart yaptığım yerin adresi: De Uithof Jaap Edenweg 10 2544 NL Den Haag

a | .49


Düşündüren YETENEK-SİZ-SİNİZ! Uzun zamandır kafamı kurcalayan bu kelime, yazımıza konu programın baş teması olup, şov dünyasının altın tabağında, seçkin kişiler tarafından sunulmuş önümüze. Gerçekten yetenek sahibi kişiler mi aranıyor ‘YETENEK-SİZ-SİNİZ’ diye, yoksa şov dünyası her zamanki gibi bizleri alet mi ediyor kendine? YARIŞMA BAŞLAR Yarışmacılar RECEP, ŞABAN, RAMAZAN. İsimleri mübarek be adamların! Yiğidin harman olduğu yerden, Anadolu’dan çıkar gelir; günlerce sıralarda bekler bizim mübarekler. YAKA NUMARASI No:1071 (Bilir mi acaba; bu numara ne ifade eder ona?) Bizim Ramazan burnuyla KAVAL çalar! Şarkı biter! H.AVŞAR: “Recep beni çok derinden etkilendin. Çok duygulandım. Taaa eski günlere götürdün beni!(Taaa hangi günlere?!)

50. | a

Hazırlayan: Ziya Balya

Buraya gelmen büyük cesaret!”

neydi Yo Yo Yo / isyankârrrrrr RAP”

RECEP: “Sağolasın Abla!” ACUN ILICALI: “Hoş geldin Recep.” RECEP: “Hoşbulduk Acun Abi.”

Yarışmacı:RAMAZAN; Memleket: Sivas; Meslek: Fırıncı, sabah 04:00’te ekmek yapmaya başlıyor!

ACUN ILICALI: “Memleket: Yozgat; Yaş: 56; Meslek: Çoban.” RECEP: “Bin tane koyun güderim Abi! Kaval çalarım onlara.” ACUN ILICALI: “Recep, bu turu geçersen, merak ediyorum bi daki turda ne yapıcaksın bize?!” RECEP: ”G...mle kaval çalarım abi! Yeter ki geçeyim bu turu! Bütün köy beni bekliyor. Yoksa kız vermiyeceler bana.“ :( SERGEN YALÇIN: “Abi yaaa, beni çok etkilemedi açıkçası!” RECEP: ”Saygı duyarım Abi.” SERGEN YALÇIN: “Ben olsam ‘6’lı Ganyan(at yarışı bahisleri)’a yüz misli basarım!” Yarışmacı: ŞABAN: Memleket: Kayseri; Yaş: 12; Meslek: Egzozcu/Çırak ŞABAN: “Hey, Yo Yo Yo, İsyankaaaar RAP / Ama ben seni sevdim çok çok çok / Tek suçum

ALMANYA’DAN ABDÜL: “I OF THE TIGER” X X X GÜLE GÜLE!... Yaaa bilmem, olayı ‘ANLATABİLDİM Mİ?’ Bin koyun ‘GÜT!’ Sanayide ‘ÇIRAK OL, YAŞIN 12 OLSUN!’ Sabah 4’te bu ‘MiLLETE EKMEK YAP!’ Başkaları sabahın dördünde İstanbul barlarında gönül eylesin! Bugüne kadar bu tür yarışmalarda ‘UMUTLA’(şarkı, yetenek her ne varsa) hangi ‘POP STAR’ın yıldızı, kaç gün, parlamış! Bir adet CD; üç beş ‘TV ŞOV’unda konuk olmak, reklamlar ve hoooop tepetaklak aşşağıya geldiğin yere dönüş! Eyyy gidi ‘GENÇ ARKADAŞ’ üç beş gün yaşadığın şaşalı hayatın ömür boyunca esiri olmaksa niyetin, yolun açık olsun! YETENEK-Lİ-YİZ Çok şükür! Sözüm, bizim yetenekli olup olmadığımız kararını verenlere; günlerce bizleri kapı önünde bekletenlere: ‘POP STAR OLMA’yı öyle bir kanımıza işlemişler ki sorma gitsin! ‘NEREYE KADAR?’ Düşündüren


Sadece

Nargile & Meze Keyfini herkes yaşasın diye her pazartesi ve salı.

Vijf Werelddelen 105 3071 PS Rotterdam www.sarnic.nl

010 290 03 88


TOP

20

1 RAFET EL ROMAN - SENDEN SONRA 2 VOLKAN KONAK - KARADENİZ ÇİÇEĞİ 3 GÖKÇE - NE YAPARDIM 4 ERDEM KINAY & DEMET AKALIN - ROTA 5 FERHAT GÖÇER - AYRILSAK ÖLÜRÜZ BİZ 6 AHMET KOÇ & GÖKSEL - AŞKIN SIRRI BİLİNMEZ 7 ZIYNET SALI - ALIŞKIN DEĞİLİZ 8 MUSTAFA CECELI - ES 9 ENBE ORKESTRASI - SENDEN KIYMETLİ Mİ? 10 YUSUF GÜNEY - IKI ROMANTIK DELI 11 ZEYNEP DIZDAR - VENÜS 12 FETTAH CAN - BOS BARDAK 13 ISKENDER PAYDAS & KENAN DOGULU - DR 14 MURAT GÖĞEBAKAN - UNUTULAN 15 AHMET KOÇ & KİBARİYE - YOK MU SAYALIM 16 MANGA & YILDIZ TİLBE - HANİ BİZ 17 ALPAY - SONBAHAR KOKULU ŞİİRLER 18 BÜLENT ERSOY & TARKAN - BIR ALLAH BIR BEN BILIYOR 19 SELIM GÜLGÖREN - CENNET 20 GÖKHAN KESER EN - KÖTÜ GÜNÜMÜZ BÖYLE OLSUN

2

VOLKAN KONAK

3

GÖKÇE 52. | a

1

RAFET EL ROMAN


Erdem Durmuş Kimdir ? 1981 yılında İstanbul’da doğdum ve büyüdüm. Lise yıllarımda radyo dinlemeye başlayınca içimde radyo aşkı doğdu ve lise biter bitmez radyo hayatına atıldım. Üniversite eğitimim sırasında da çalışmaya devam ettim. Halen İstanbul’da ailemle yaşıyorum ve bir hayvansever olarak evimde yaşayan minik dostlarım kedilerim de hayatımın bir parçasını oluşturuyor. Çalıştığı radyolar? Radyo yayıncılığına 1999 yılının Kasım ayında, ulusal yayın yapan radyolardan biri olan Meltem Radyo’da başladım. 2006 yılının Eylül ayına kadar, program yapımcılığından tutun da genel yayın yönetmenliğine kadar radyo yayınları mutfağındaki bir çok önemli görevde bulundum. Ayrıca bu süre içersinde Meltem TV’de program sunuculuğu da yaptım. 2006 yılının Aralık ayında, Radyo İlaç’ ta prodüksiyon görevlisi olarak çalışmaya başladım. 2007 yılının Mayıs ayında, bu görevimden ayrıldıktan sonra çeşitli ajanslar ile birlikte yerel radyolar için paket programlar hazırladım. 2008 yılının Şubat ayında, İstanbul Valiliği İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü bünyesinde kurulan ve doğal afet durumlarında halkı bilgilendirmek amacıyla yayın yapacak olan radyoda yayın sorumlusu olarak çalışmaya başladım. 2008 yılında İstanbul Valiliği bünyesindeki görevimin yanı sıra, Turkuvaz Medya Grubu na bağlı Radyo Turkuvaz’da hafta sonları program yapmaya başladım. Son FM ile nasıl tanıştınız ? Son FM ile karşılaşmam Radyo Turkuvaz’da yayın yaptığım sıralarda sevgili Halil Aşıran ile tanıştıktan sonra oldu. Halil o sıralarda Son FM’in genel yayın yönetmenliğini yapmaktaydı. Halil, Son FM’de program yapmamı istedikten sonra, Son Medya Group Yönetim Kurulu ve Halil ile yaptığımız görüşmelerden sonra benden, radyonun genel yayın yönetmenliğini yapmamı istediler. Bu konuda bana güvenen ve hiç bir zaman desteklerini esirgemeyen Son Medya Group Yönetim Kurulu’na, grubumuzun diğer tüm yöneticilerine ve personeline özellikle de Halil Aşıran’a teşekkür ediyorum.

Erdem Durmuş İnternet yayıncılığı mı yoksa daha gerilerde kalan klasik radyo yayıncılığı mı? Bu, aslında iki taraflı bir soru, dolayısıyla iki cevabı olacak; yani hem radyo programcısı hem de radyo dinleyicisi yönüyle ele alınabilir. Siber âlemin son on yıl içindeki şahlanışı, herkesçe biliniyor. Klasik radyo yayıncılığı olarak bildiğimiz o kutunun ihtişamı, herkesin ortak kanaatine göre, apayrıdır. Gecenin bir vakti, odanızdaki arkadaşınız o olur ve o kutudan çıkan seslere eşlik edersiniz. Bu, sizi daha da bağlar hayata. Diğer taraftan internet yayıncılığında ise verdiğim bu örnek biraz daha karmaşık bir hâle dönüşüyor. Somut odaklı ‘radyo dinlemek’ fiili öne çıkmıyor. Çünkü bilgisayar başında yaptığınız bir iş, sizin o anki mekânınızdaki sessizliği bozmak için yapılan bir eylem oluyor. Ama internet yayıncılığı daha kolay erişilebilirliğinden dolayı, klasik radyo yayıncılığını da aratmıyor diyebiliriz. Şu an binlerce radyo var, size göre genel yayın yönetmeni olduğunuz Son FM’in farkı nedir ? ‘Radyonun Son Hali’ mottosu ile, bir çok radyonun alışılagelmiş yayıncılığını biraz daha farklı işliyoruz. Tek tarz şarkı grubuna ağırlık vermememiz, bizi en başta farklı kılıyor. Biz, her tarzın en iyilerini paylaşıyoruz. Yayınlarımızda pop müziğinin önemli bir ismini yayında dinledikten hemen sonrasında sanat müziğinin eşsiz bir eserini duyabilmeniz mümkün. Bu çizgi doğrultusunda ilerlemek, dinleyici kitlesini de yormuyor. ‘Radyonun Son Hali’ sloganı, gerçekten iddialı bir söylem.

Bu, ciddi anlamda ağır bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Bunu da başardığımızı hissediyoruz. Genel yayın yönetmeni olduktan sonra Son FM’de neler değişti ve bekleyebileceğimiz başka yenilikler de var mı ? Söylediğim gibi: Müzikalitemizde köklü bir değişiklik gerçekleştirdik. Buna sil baştan bir yapılanma diyebiliriz. Çünkü sizi radyo olarak ayakta tutan en temel özellik, dinleyicilerinize dinlettiğiniz şarkılar. Dinlettiğimiz şarkılar ile dinleyicilerimiz tek tip şarkılar yerine farklı tarzlarda en iyi şarkıları dinleyebiliyor. Hazırladığımız tanıtımlar, radyomuz için bestelediğimiz yeni şarkımız ile radyomuzu hareketlendirdik. Gerektiğinde konuşan, gerektiğinde de şarkıları konuşturan bir programcı kadrosu ile dinleyicilerimizi memnun etmeye çalışıyoruz. Bizim Son FM olarak önemsediğimiz bir başka konu da dinleyicilerimizi ödüllendirmek. Ama bunu sıradan ya da basit promosyonlar ile yapmıyoruz. Şu an dinleyicilerimize iPad2 hediye ediyoruz, tabii hepsine değil! :) Son FM dinleyicilerine mesajınız ? Bizi dinlemeye devam etsinler. Bizleri bu yeni yapılanma içerisinde yalnız bırakmadıkları için hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyoruz, sağ olsunlar. Dinleyicilerimiz, bizi sosyal medyada çok rahat takip edebilir ve bize ulaşabilir. Ayrıca dinleyicilerimizden gelen her görüş bizim için çok önemli. Onlardan gelen görüşler, bizleri daha da iyi bir noktaya taşıyacaktır.

a | .53


2

1

1

Bütün erkekler toplandık. Toplandık…Tooooplandık toplandık….

2 3 4

Mor ve Ötesinden Harun Tekin’den bir kare…. Verilen poz çok hoş…

Öznur özelden fotoğrafını istemesine rağmen özellikle yollamadım. İskender ve Öznur’a selamlar…

3

54. | a

5

Avrupalı güçlüler (Ankaragücü’nün avrupadaki taraftar grubu) İbrahim arkadaşlarını en mutlu gününde yalnız bırakmadı. Takımları küme düşsede birbirlerine olan bağlarını göstermeleri takdire şayan...

6

Sevgili Hüseyin Badıllı ilk albümünü çıkardı. Duyanlara duymayanlara duyurulur. Farklı ve kendine has ses tonuyla şiddetle tavsiye ediyoruz...

7

Ruj ve elbise uyumları güzel güzel olmasına da …Abiii sen ne yapıyon?

4

8

Elalem dinamik kadrosuna dahil olan Edi ve Büdü (Bilal ve Zekeriye) geleceğin temel taşlarını tecrübe katarak öğreniyorlar. Teşekkürler gençler.:)

9

Allah bağışlasın Kadir. Çok tatlı maşaalah. Şimdiden dünürler kapıya dayanırsa şaşırma!..

10

Sen daha çok yaşa emiiiii.. Kimler geldi kimler geçtiiii... Tü tü tü 41 kere maşaallah!..

BBB a böyle

biz burad


6

5

7

9

8

10

Iceberg Events

a | .55


Hazırlayan: Ali Paracı

S

evgili elalem okurları hepinize merhabalar.

Bu ay dergimizin ikinci sayısını çıkartıyoruz. Hala tatlı heyecanımızı üstümüzden atmış değiliz. Lise yıllarında bir kızla ya da erkekle tanıştığında midede oluşan o kimyasal reaksiyon yok mu inceden devam etmekte ve bu ince sızı umarım hep devam eder. Klişe olmaktan hoşlanmayız ama ‘’bu amatör ruh’’ umarım hep kalır. İşin içine profesyonellik girince işin tadı biraz kaçıyor.Hırslar, gösteriş, para vb. şeyler samimiyeti iki günde mahvediyor. Hele mizah yapan ya da en azından buna uğraşan insanlara ki hiç gelmeyecek bir durum. Diyelim ve başlayalım bir iki kelam etmeye. Değinmeden geçemeyeceğiz, malumunuz geçtiğimiz ay, Whitney Houston’u ki çocukluğumuzun Beyonce’sidir, Rihanna’sıdır. (80’lerde doğanlar için yeri ayrıdır.) Daha önce doğmuşsanız ki bir de erkekseniz muhtemelen duvarlarınıza ya da beyninizin herhangi bir yerinde misafirliği vardır sanırım. Tüm sevenlerine başsağlı diliyoruz. Bu küçük görevimizi yerine getirdikten sonra devam edelim. Geçtiğimiz Ocak ayında kısa bir tatil zamanı sevgili kuzenimle köye gittik ki o köy Anadolu’nun ortalarında bir yerdedir. Nevşehir’in Kozaklı ilçesine bağlı Akpınar köyü. Çocukluğumuzda yaz tatillerini geçirdiğimiz, harman yerinde top oynadığımız ve bize gelecekte övünecek olduğumuz ‘’Anadoluluk Kültürü’’nün

56. | a

kaldığı yerdir. Değerli bir varlığımızı görmeye gittik. Anneannemizi, sevgili anneannemle ilk karşılaşmamız hiç de Tayfun Talipoğlu tonunda olmadı. Sanki üniversiteden arkadaşlarımdan biriyle karşılaştım ve bana naber kızzz diye sarıldığında gülmekten anneannemi bırakıp yerlere yatasım geldi bir an. Ve bu karşılama beni aslında fena şekilde neşelendirdi. Şehir hayatının tüm stresi bir anda uçup gitti üzerimden. Şunu belirtmeliyim ki sevgili okuyucularım kendisi temel mizah kaynaklarımızdan biridir gerek tesellemeleri gerekse kendi deyimiyle ‘’ata cuvapları’’ tarihe not düşülecek cinstendir. Espiri anlayışıyla da sıkı takipçisi olduğum Çetin ALTAN modelindedir. İleryen yazılarımda sizlere kendisinden birkaç söz aktarmayı planlıyorum. Yazımıza konu aslında bir çok şey var ama ben daha çok dönüş günümüzle ilgi bir anıyla başlamak istiyorum. Köyden dönüş saatimiz sabahın 07:00 si ve benim uyanmam 06:30. Bir soğuk ki sormayın. Vesayetimiz gelmedi,soğuktan ve müşteri yetersizliğinden dolayı bizde bir günümüzü daha köyde geçirmeye karar verdik. Anneannem artık yataktan kalktı ve: yapacak bir şey yok oğlum ısınmak için bolca tezeğimiz ve karnımızı doyuracak yemeğimiz var çok şükür dedi ve başladı odayı toparlamaya ve kahvaltı için hazırlık yapmaya. O odayı toparlarken bana düşen görev sobayı ağzına kadar tezekle doldurmak ve ısınma işini sağlamaktı. Sabah kahvaltıda soba üzerinde gevretilen yufkanın içine tereyağıyla birlikte köy peyniri vardı ki şu an bu isimin patentini alma fikri geldi. Anneannem yufkayı sobanın üzerine bıraktı ve ‘’keleşten kızarsın yavrum ‘’dedi ve çayı koydu. Muhabbet koyuydu ama ben bu sıcaklığın bizden sonra gelen nesillerin de yaşamasını istiyorum ancak günümüz anne babalarının modern isim koyma merakı yüzünden sanıyorum ki bu pek gerçekleşmeyecek. Düşünsenize 90’lardan sonra konulan

isimleri Arda, Burak, Özge, Işıl, Berke, Ogeday hele 2000 model isimler… Düşünemiyorum. 2000’lerde çocuk mu doğar Allah aşkına? 2000 model araba olur, moda olur, pop kültürü olur R&B olur ama çocuk…Yorum sizlere ait. Hayır böyle bir çocuğa torunu Işıl nine diye hitap edecek, Arda dede diyecek. Ogeday amca. Vallahi benim sistem error veriyor. Eh artık 2060’ların dedesi ya da ninesi kim bilir nasıl olur bilinmez. Kahvaltımızı yaparken konu köydeki kızlarımızın müstakbel damat adaylarında aradığı kriterlerdi ki tam sit-com’luk. Kızlarımız damat adaylarında kriter mriter aramıyorlar. İstedikleri sadece ve sadece üç adet anahtar. Bir evin anahtarı, iki arabanın anahtarı (2000 model ve üzeri, malum çocuk harman yerinde toz toprak içinde büyümeyecek ,meskun mahallerde park bahçe, luna parklara gidilecek) ve son olarak da o biraz soyut kalbinin anahtarlarını istemek suretiyle taleplerini bu şekilde sıralamışlar. Ha köyümün kızları hak etmiyor mu? Elbette hak ediyorlar ve inşallah da istedikleri anahtarları kendilerine teslim edecek prens hazretlerini bulurlar. Ama sorun şu ki bu nesilden benim Güldane ninem gibi keleşten yufka gevretip içine tereyağla, köy peyniri koyup dürecek anneanneler ve babaanneler yetişmeyecek. Tarihe burdan not düşüyor ve bir öngörüde bulunuyorum sevigili okurlarım gelecekteki Işıl nine dürüm mürüm yapmaz ben size söyleyim. Yapsa yapsa spungle yapar. Arda dede’de köy kahvesinden oralet yerine zannımca Tea Shop ya da Coffee shoplardan bir moka ısmarlar artık sevgili torununa. Dürümümüzü yediğimize ve çayımızı da içtiğimize göre artık gitme vaktidir ve hadi o zaman sizlere sevgili yaşayan ve yürüyen tarih Güldane ninemden duyduğum bir sözle yazımıza son verelim: ’’Bekar gözüyle kız alma, yaya gözüyle at alma.‘’ Görüşmek üzere…


Bülent Ersoy’u küçükken, ‘’Kestir daha gür çıkar kankaa!’’ diye kandırmışlar :))) ... Tüm Çabalarınıza Rağmen, BAZILARI Gidiyor mu Hayatınızdan? Ardından Su Döküpte, İSRAFA Lüzum Yok..! TÜKÜRMENİZ YETERLİ..! ... - “Aşkım bu ilişki yürümüyo?” - “Napcaz yani?” - “Dur ben bi taksi çağırayım :))” Fok balıkları çok yalnız diye diye sonunda nazar değdi. Hepimiz fok balıklarından daha yalnızız şu an. ... Tutacak el bulamadınızmı koyun elinizi cebimize gezin zorlamayin ohh miss abii.. olucağı varsa o gelir sizi bulur. ... Üşüyorum Sevgilim, ...hemen geliyorum aşkım.. yok laaaan Mevzu yokluğun falan değil hava harbiden soğuk... ... Kadınların çenesindeki güç kollarında olsaydı, kadına şiddet diye birşey olmazdı ama kadınlar bizim yinede herşeyimiz:))) ... Bir arkadaşım daha evleniyor. Ne yaptıysam ne ettiysem vazgeçiremedim. bekarlık sultanlıktır dedim dinlemedi... Yani gitti bizim çeyrek altın. ... Rüyamda Ak Sakallı Dedeyi Gördüm “O da Seni Seviyor” dedi.. Yaşlılık İşte.. ...

Dizilerde sevişme sahnesi olunca ailedeki tüm gözler bana dikiliyor,sanki sevişen benim arkadaş ... -Aşk kaç beden giyer_? -Valla abi basenlere göre değişir.. ... Hayata Farklı Pencerelerden Bakıyoruz. Ben Salondan, Sen Tuvaletten... Onun için Hep B**tan Şeylere Takılıyosun.... ... Afedersiniz, siz Laz mısınız ? - Evet, neden sordun ? - Şapkanızın üzerinden kafanızı kaşımaya çalışıyordunuz da. - Ne olmuş yani ? Sen kıçını kaşınyınca pantalonunu mu çıkarıyorsun ? :) ... Can Bonomo Yahudiymiş.. sanki bu zamana kadar eurovision’a katılanlar bizim caminin müezziniydi.. Bir kız için erkeğin evrim süreci; Sempatik….yakışıklı… zeki… güçlü.. kıskanç… maço..hayvan..ayı..mal..öküz..öküüz.. öküüz..öküüüüüz... ... Bazen hayatımı “şunu tutar mısın” diye birine verip kaçasım geliyor. Çok kaliteli günahlarım var, Cehennemde locada yanacağım... ;) Bazen gülebilmek; ilkel bir dinde, tanrıyla konuşmak kadar kutsaldır. Eros’a soruyorum;neden eskisi gibi aşk oku atmıyorsun diye. Cevap: Atıyorum ama; “Kıçınız ayrı başınız ayrı oynuyo denk getiremiyorum n’aaapiim” ... İnsanlar ikiye ayrılır: Yanınızdakiler, aklınızdakiler.. Olduğu ‘’kadar’’ olmadığı ‘’kader’’. ... Karşılaştırmalı edebiyat : *’’Birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma : ilk önce senin ellerin kirlenecek.’’-Tolstoy *’’Ben topraktan bir canım.’’-Gencebay ...

Üniversite de halk edebiyatı dersinde sorulan soru ve yanıtları (hoca kıyıdan köşeden soru çıkardığı için yanıtlarda haliyle atmasyondur).

Özel fotoğraflar

Promosyonlar

Çekilişler ve fazlası, sayfasında facebook.com/elalemmagazin

Marina seyrinde teras keyfi için... ALKOLSÜZ KONSEPT www.sarnic.nl

a | .57


58. | a


! E L Z İ İ D M İ Ş www.sontv.nl HÜSEYIN BADILLI

IŞIN KARACA SUPPORTING

ZATERDAG 9 JUNI

PARADISO

a | .59


60. | a


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.