Georgios Nakracas_Anadolu ve Rum Göçmenlerin Kökeni

Page 7

9

ÇEVİRMENİN ÖNSÖZÜ

“Başkasının tarihini tahrif etmek, ulus olmanın bir parçasıdır.” Bu özdeyişte içerilen saptama genelde geçerli bir ilke oluşturuyorsa, o zaman bu çerçevede özel olarak Yeni Yunan Ulusunun oluşumunda Türklerle olan ilişkiler ve çekişmenin nice bir rol oynadığını araştırmak, çok ilginç ve şaşırtıcı sonuçlara götürecektir bizi. Karşılıklı etkileşim içinde bunun tersini araştırmak ta ilginç ola­ caktır kuşkusuz. Osmanlı egemenliği altındaki halkların uluslaşma süreci, Türk Ulusuyla çatışmayı kaçınılmaz bir biçimde gerekli kılıyordu. Onun için OsmanlIdan bağım­ sızlığını kazanmaya çalışan uluslarda “Türk düşmanlığı” ortak bir özellikti. Ancak bunlar arasında “Türk düşmanlığının” şiddeti, derinliği ve sürekliliği bakımından Yeni Yunan Ulusunun özel bir yeri vardır. Öyle ki, Yunanistan’daki aşırılığı bazıları şöyle bir aforizmayla dile getirecek kadar ileri gitmişlerdir: “Türk düşmanlığı, Yunan ulusal kimliğinin onsuz olmaz bir yapıtaşıdır.” Önsözümüzün başına koyduğumuz özdeyişte sözü edilen tahrifat’ı, eli­ nizdeki kitabın yazarı Giorgios Nakracas bir başka terimle, “ulusal-ulusçu söy­ lenceler” olarak tanımlamaktadır. Buna göre, kitapta eleştiri konusu olan Yunanistan’ın 1919-1922 Küçük Asya Seferi, onu yasallaştırmak ve gerekçelemek amacıyla, birçok ulusal-ulusçu söylencelerle desteklenmiştir. Bu çaba, dış ülkelerde başarılı Yunan propagandası olarak ortaya çıkarken, ülke içinde ulusal ideolojiyi çoktan biçimlendirmiş bulunuyordu. Yaklaşık yüz yıl önce Osmanlıdan bağım-


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.