VELDA
kıvranı rken bu yola başvuramadı. Tekrar ham ile kalamaya cak kadar zayıf düşmüştü ve onun iyileşeceğinden u mudu nu kesen kocası kabileden ayrılıp gitmişti. Zavallı kad ıncağız ormanlarda dolaşıp sessizce ağlayarak her çalının ve ağacın a rkasında kızını a radı. Velda ile a rkadaşları her gece onu ma ğaralarına aldılar, ama o yine de doğru dürüst yemek yemiyor ve uyumuyordu. Kış yaklaşırken bir gün, karanlık çöktükten sonra ormanlardan mağaraya dönmedi. Gece dışarıda kalma nın ne kadar teh l i keli olduğunu zaten bil iyordu; a rkadaşları d a karanlık olmadan geri dönmesi gerektiğini tek ra r tekrar öğütlemişlerdi . Bu sözleri bir hafta kadar tuttuktan sonra iyi leşir gibi olmuştu. Fakat bir gün gitti ve bir daha geri gel med i. Cesedi n i hiçbir zaman bulamad ılar. Ne olduğunu bilemedi ler, ama hep bir şeyden şüphelendiler: Çocuğunu kaçıran le opar onun da izini bu lmuş ve ormanda yürürken a rkasından saldırmıştı. Kadının mücadele edecek gücü yoktu. Kısa süre sonra, o d a kızını y iyen leepar yavrularına yem olmuştu. Velda güçlü bir sanatka r beceriye sahipti. Dedesi, törenie rin gerçekleştiği mağaralardaki resimleri yapanlardan bi riydi ve Velda d a bunları kendi mağarasının duvarlarına işlemeye çalışmıştı. En büyük amacı, av zamanından önce tören ieri n yapıldığı o büyük mağaralardan birinde resi m yapmaktı. Bu çok ayrıcalıklı bir olaydı. Yalnızca resim yapma becerisi değil, aynı zamanda herkesi büyüye inandıracak ölçüde doğaüstü bir yeteneğinin de olması gerekliydi. Bu yeteneği kanıtlamak i mkansız olduğundan, buna özenen sanatkarlar yeteneklerini abartı dar ya da çok eskilerden beri büyücüler soyu ndan gel d iklerini iddia ederlerdi. Velda ise, kemikleri veya bulabilirse mamut d işlerini oyarak yaptığı süs eşya ları ile ince sanat ye teneğini ortaya koymaya çalışıyordu . Oyara k yaptığı şekiller hem sembolik, hem de doğald ı . Bunları yapmak için çocukla rı uyurken ateş başında gece yanla rına kadar haftalar, hatta aylarca uğraşıyordu. En sevd iği eseri, erkeğine hediye olarak 259