Minerva Sayı 15

Page 40

MİNERVA

İNGİLTERE’DE NEOLİBERAL POLİTİKALARIN KÖKLEŞMESİ Merve Nur BAYRAKTAR

Eğer devlet çağdaş ekonomistler tarafından kullanılan normatif politika modellerini deneyerek yardımsever bir zorba gibi hareket etmeseydi, devletin faaliyetlerine vergileme yetkisine veya diğer ilişkilerine anayasal sınırlamalar getirilmesi gerekli olmayabilirdi.1

m.nur.bayraktar@gmail.com

bir oranla değil, eşit şekilde almayı seçmiştir. Bu davranışıyla da oldukça sert tepkiler almıştır. Sıkı bir muhafazakar olan Thatcher, aynı katılığı kemer sıkma politikası uyguladığı kamu kurumlarında da gösteriyordu. Sosyal refah kavramına savaş açmıştı ve bu yönde yapılan tüm harcamaları devletin omzunda birer yük olarak görüyordu. Dünyada dahi komünist bir rejimin varlığına tahammül edemeyen başbakan, elbette ki kendi ülkesinde bu tarz politikalara asla yer vermeyecekti.

1

980’li yıllara bakıldığında dünyanın genelinde bir değişim ve dönüşüm yaşandığı görülür. Dağılma aşamasına girmiş bir Sovyetler Birliği, Gordion Düğümünde can çekişen bir Ortadoğu ve tadilat nedeniyle hassas durumda olan bir Avrupa görüyoruz. Gerek dünyanın Soğuk Savaş nedeniyle kutuplaşması gerekse İkinci Dünya Savaşı’nın ardından pek çok ülkenin kendini nihayet toparlayıp yeni atılımlarda bulunması elbette bunun sayabileceğimiz yalnızca bir iki örneğidir.

Sorunun kaynağında devlet vardı ve bu sorun bir şekilde çözülmeliydi. Thatcher’in ifadeleri konunun nasıl çözülmesi gerektiğine ilişkin önemli ipuçları vermektedir. Uygulamaya konan bu politikaların sonucunda enflasyon oranlarında bir düşme olduysa da bunun bedeli olarak işsizlik artmış, gerek politikacılar ve gerekse de kamuoyunun çoğunluğu bunu bir başarı olarak göstermekte tereddüt göstermemişti.3

Bahsettiğimiz bu dönüşüm kendini en belirgin şekilde ekonomide ve kaçınılmaz olarak sosyal yapıda da göstermiştir. Bu dönemde, Kara Perşembe olarak bildiğimiz 1929 Krizi’nde kurtarıcı olarak kendini gösteren Keynesyen Politikalar, yerini Milton Friedman’ın görüşlerine bırakmaya başlamıştır.

Hem kamu harcamaları konusunda hem de (…) kısa dönemli sosyal yardımları olabildiğince sınırlamaya karar vermiştik. Bu süre zarfında yardımları yani işsizlik, hastalık, yaralanma, doğum ve sakatlık gelirlerini % 5 oranında düşürmeye karar verdik. Gelirlere bağlı ek yardımlar 1981 Ocağından itibaren azaltılacak ve 1982 Ocağında tamamen kaldırılacaktı.4

Sebebini kısaca anlatmak gerekirse, İkinci Dünya Savaşı’nın muhafazakâr bir lider olan Churchill başkanlığında kazanılmasına rağmen halk, savaşın hemen ardından İşçi Partisini iktidara getirmişti. Darboğaza giren ülkenin, işsizlik ve enflasyonla mücadele etmesi, uluslararası platformda da itibar kaybetmesine neden olmuştu. Zaman içinde hizmet gören muhafazakar kesimin sesi, işçilerin sesini bastırdı ve İşçi Partisi’nin yerini 1979 yılında Margaret Hilda Thatcher’ın başkanlığında, Muhafazakar Parti aldı. Bu keskin dönüşümden itibaren gerek ülkede gerekse dünya çapında unutulmayacak radikal adımlar atıldı. Bu adımları ekonomi, sosyal yapı ve uluslararası ilişkiler çerçevesinde ele almak mümkündür.

Ne var ki ülke ekonomisinin üzerine fazlaca titreyen Thatcher’ın eleştiri aldığı konular da yok değildi. Avrupa Birliği konusunda oldukça çekingen davranan başbakan ülkesinin bu birlikten zararlı çıkacağını düşünüyordu. Diğer yandan Euro’ya geçmeye de direniyor ülkenin para biriminin sterlin olması konusunda ısrar ediyordu. Daha spesifik bir örnek vermek gerekirse, 7-11 yaşlarındaki çocuklara okullarda yapılan süt yardımını kesmesinden bahsedilebilir. Bunun sonucunda çocuklar arasında uzun bir süre Thatcher Thatcher Milk Snatcher!(süt hırsızı) seslenişleriyle adı geçmiştir.

Ekonomik Dönüşüm Thatcher para yanlı bir teori sunan Friedman’ın görüşlerini benimsemiştir.” Friedman’a göre gelir vergisi artan oranlı olarak gözükmekle birlikte, uygulanan istisna ve muafiyetler nedeniyle sistem bir göstermelik yapıdan ibarettir. Bu nedenle bütün gelirlerden tek oranlı bir vergi alınmalıdır.”2 Ne var ki Thatcher tüm vergileri tek

Özetle Thatcher, ekonomi politikalarında halktan kısarak ülkenin genelini zenginleştirmeye çalıştıysa da bu adil bir dağılım sağlamaktan çok beyaz yakalıları tatmin etmiştir.

1

James M. Buchanan, Devletin Vergi Gücü Üzerindeki Anayasal Kısıtlamalar, çev. A. Burçin Yereli, Kamu Tercihi ve Anayasal İktisat, İzmir Yayınevi Yok. 1991, s. 391 2 Aktaran Savaş Vural, Anayasal İktisat, Beta Yayınları, İstanbul, 1989 , s. 82 3 T.C İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Maliye Bölümü ABD ve İngiltere’de 1980’lerde Uygulanan Vergi Politikaları Yüksek Lisans Tezi, Serdar Rodoplu 91-7892 Tez Danışmanı Profesör Doktor Burhan Şenatalar, İstanbul 1995, s.125 4 Margaret Thatcher, Başbakanlık Yılları, İstanbul Gençlik Yayınları 1994, s.44

38


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.