Medikal Teknik Şubat'13

Page 1








Yıl: 27 Sayı:315 ŞUBAT 2013 GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr CONSEPT TASARIM RECEP ÜNAL recep.unal@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr HABER SERVİSİ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE MÜZEYYEN YARAN muzeyyen.yaran@img.com.tr CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.

Sağlıkta Nöbet Değişimi AK Parti Erzurum Milletvekili Recep Akdağ, uzun yıllar yürüttüğü Sağlık Bakanlığı görevini AK Parti Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’na bakanlık makamında düzenlenen törenle devretti. Uzun yıllar Sağlık Bakanlığı görevini yürüten Recep Akdağ, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde önemli başarılara imza attı. Bakanlıkta bu değişimin ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. CEO’lar Yetişiyor Hastanelerde CEO döneminin başlamasıyla birlikte yeni bir meslek dalı yükselişe geçti. Bu alandaki yetişmiş eleman açığını kapatmak isteyen Şişle Meslek Yüksekokulu da kurduğu Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümüyle gençlere mesleğe hazırlanmak için eğitimlerine başladı. Büyük Buluşma Yaklaşıyor Ekspomed ve LAbtek fuarları yıllardır sürdürdükleri istikrarlı büyümeleri ile ülkemizde sektörün en önemli ve geniş kapsamlı uluslar arası ticari ihtisas platformu olmayı sürdürüyor. Son hazırlıkları gerçekleştirilen fuara ilişkin ayrıntıları sayfalarımızda bulabilirsiniz. Ayın Dosyası, Enfeksiyon Medikal Teknik Dergisi’nin geleneksel hale getirdiği ayın dosyasında bu ayki konumuz Enfeksiyon oldu. Bu alanda yaşanan gelişmeleri ve makaleleri dergimiz sayfalarında okuyabilirsiniz. Hastane Yatırımları Artarak Devam Ediyor Öte yandan ülkemizde hem kamu hem özel sağlık alanında hastane proje ve yatırımları sürüyor. Bu projelere ilişkin ayrıntıları yine dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz. Sürekli yazarlarımız tarafından hazırlanan, pazarlama, ekonomi ve işletme konularındaki yazıları okumanızı tavsiye ederim. Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle, Sağlıklı günler.


içindekiler REKLAM INDEKSİ

84

Rönesans İle Sıfır Hata Dönemi

86

Philips Microdose Mamografi ile Düşük Dozda En Güvenli Sonuç

08

Sağlık Bakanlığı’na Mehmet Müezzinoğlu Getirildi

12

Samsun Tıbbi Cihaz Sektörünün Merkezi Olacak

14

Sağlık Sektörüne CEO Yetiştiriyor

88

Tuttnauer, İncekaralar Güvencesiyle Türkiye’de

20

Büyük Buluşma Yaklaşıyor

100

Sağlık Kurumlarında İletişim ve Empati

ACTO GMBH........................................A.K. AKTİF DIŞ TİCARET ...............................81 AMAZON.................................................19 AND OUTDOR ........................................79 ATEKSİS .................................................11 AYDERSAN .......................................71-73 BEK TEKNİK ..........................................23 BETA MEDİKAL .....................................35 BEYBİ .....................................................63 CARDIAID...............................................89 DESOMED EURO ...................................47 DOPA........................................Ö.K.-31-33 DÜNYA KONGRE .................................101 EFORSAN...............................................27 EKİP TIBBİ MALZEME...........................91

24

En Güçlüden Daha Güçlü Çözümler

32

Fujifilm En Yenilikçi İlk 100 Arasına Girdi

34

Liv Hospital, Kapılarını Açtı

42

Memorial Sağlık Grubu’nun 9. Hastanesi Kayseri’de Açıldı

46

Medikal Bilgi Hekimlerin Cebinde

EKOL ......................................................87 ELMED ...................................................29 EMS ........................................................25 EUCARBON...........................66-67-68-69 EURO MELSAN......................................45 FUJIFILM ...............................................13 GÖZDE....................................A.K.İ.-97-99 HASTANE TEKSTİL................................85 İNCEKARALAR ........................................9 KİMEKS ................................................4-5 KUZULUK.............................................105 MEDICANA.............................................15 MEDİPAK ...............................................83 MES MEDİKAL .................................49-51 MESİTAŞ...........................................39-41

MULTİKAN .......................................75-77 OCTAMED ..............................................17 OĞUZ CEVİZLİ........................................95 ÖMS ......................................................2-3 PLASTİMED ...........................................61 SANİTER ................................................93 TARTI......................................................43 SAĞLIK BİLİŞİM ZİRVESİ.....................103 TIP BİLİŞİM KONGRESİ.......................109 TRİMPEKS ..................................55-57-59 TÜRKİYE GAZETESİ.............................107 TÜYAP...........................................110-111 ÜZÜMCÜ........................................Ö.K.İ.-1


AKTÜEL

Sağlık Bakanlığına Mehmet Müezzinoğlu Getirildi

A

K Parti Erzurum Milletvekili Recep Akdağ, uzun yıllar yürüttüğü Sağlık Bakanlığı görevini AK Parti Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’na bakanlık makamında düzenlenen törenle devretti. Törende bir konuşma yapan Akdağ, bakanlığı döneminde görev yaptığı mesai arkadaşlarına ve sağlık çalışanlarına teşekkürlerini iletti. AK Parti hükümetinin sağlık alanında gerçekleştirdiği Türk milleti ve Dünya Sağlık Örgütü başka olmak üzere bütün uluslararası kuruluşlarca takdirle karşılanan uygulamaların başarısının bir sırrı olduğunu dile getiren Akdağ, “Bütün bu hizmetlerin temelinde insana hizmet sevdamız var ve insanımıza hizmet sevdası şeklinde ortaya çıkan bu vizyon bu büyük dönüşümleri gerçekleştirmiş durumdadır. Biz insanımızın yüzünü her alanda güldürmek ve her ferdimizi güzel ülkemizin birinci sınıf vatandaşı olarak mutlu etmek istedik. Bunu başta sağlık olmak üzere pek çok alanda da başardığımıza inanıyorum. Bundan sonrada el ve gönül birliği içerisinde bu başarılarımıza başarılar katmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

“Helallik İstedi” Kendilerine düşen görevlerin bundan böylede yapmaya hep hazırlık olacaklarını kaydeden Akdağ, sağlık çalışanlarına seslendi. Akdağ, “Sağlıkta dönüşüm programının başarısında sağlık çalışanlarının, hekimlerimizin, hemşirelerimizin, teknisyenlerimizin, bütün mesai arkadaşlarımın samimi gayretlerinin çok büyük payı vardır. Yıllardır gece-gündüz demeden insanımıza daha iyi bir sağlık hizmeti sunmanın heyecanını taşıyan, azimli, gayretli, fedakar bütün sağlık çalışanlarına ve mesai arkadaşlarıma milletimizin huzurunda şükranlarımı takdim ediyorum. Bütün birlikte çalıştığım kardeşlerimden bana haklarını helal etmelerini istiyorum ve bende haklarımı kendilerine helal ediyorum. Mesai arkadaşlarımla birlikte bu kubbede hoş bir seda bırakabildiysek bu bizim için mutlulukların en büyüyüdür” dedi.

AK Parti Erzurum Milletvekili Recep Akdağ, Sağlık Bakanlığı görevini AK Parti Edirne Milletvekili Mehmet Müezzinoğlu’na devretti.

8 > ŞUBAT 2013

“Milletimizin Hayır Duasını Almak Bizim İçin En Büyük Ödüldür” “Milletimizin hayır duasını almak bizim için en büyük ödüldür” diyen Akdağ, konuşmasına şöyle devam etti: “Bize bunu bahşettiği için, bize aziz milletimize mahcup etmediği için Cenabı Hakka sonsuz hamd ediyorum. Görev sürem içerisinde destek ve gayretleriyle her zaman yanımızda olan AK Parti grubu başta olmak üzere, iktidarıyla, muhalefetiyle bütün milletvekili arkadaşlarıma, bakan arkadaşlarıma, ilgili komisyonlarda görev yapan arkadaşlarıma, sivil toplum örgütlere, bütün paydaşlara, diğer bakanlıklara, bürokratlara, valilerimize, her kademede fedakarca görev yapan bütün sağlık çalışanlarına ve her konuda bizi destekleyen siz değerli sağlık muhabirleri başta olmak üzere bütün medya mensuplarına kısacası sağlığın bütün paydaşlarına teşekkürlerimi arz ediyorum. Hayır dualarıyla bizi ayakta tutan aziz milletimize gerçekten sonsuz şükranlarımı sunuyorum. Yıllardır her türlü sıkıntıyı benimle birlikte göğüsleyen başta ve milletimize hizmet ettiğimizi



AKTÜEL

İlk Mesajını Yayımladı

S

ağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlık çalışanlarına yönelik ilk mesajını yayımladı. 81 İl Sağlık Müdürlüğü’ne gönderilen Bakan Müezzinoğlu’nun mesajında şöyle denildi: “İnsan hayatı gibi önemli ve kutsal bir gaye uğruna büyük meşakkatle çalışmalarını yürüten meslektaşlarım, değerli sağlık çalışanları; Sağlıkta Dönüşüm Programının önemli bir kulvarın da bayrağı devralan bir meslektaşınız olarak, sağlık hizmetlerini, tüm dünyanın imreneceği bir seviyeye taşıyan emeğiniz ve gayretleriniz için Hükümetimiz ve halkımız adına teşekkürlerimi sunuyorum. Hükümetimiz döneminde başlayan ve 11 yılı geride bıraktığımız Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlıkta ulaştığımız nokta, ülke insanımızın büyük teveccühünü kazanmıştır. Halkımızın sağlık hizmetine ulaşımının kolaylaştığı, sağlık hizmeti anlayışının dünya çapında bir değer haline taşındığı böylesine büyük başarının ardındaki gerçek kahramanlar sizlersiniz. Sayınız az, iş yükünüz fazla olduğu halde, halkımıza hizmet için ortaya koyduğunuz emsalsiz özveri her türlü takdirin üzerindedir. ‘İnsana, hayata hizmet’ gibi asil bir hedef uğruna çalışmaya bundan sonra da devam edeceğiz. Sorunlarımızı sürekli iletişim halinde olarak aşmaya çalışacağız. Her zaman yanınızda, yanı başınızda olmaya gayret edeceğiz. Sağlıkta Dönüşüm hedeflerimizi, vizyonumuzu beraber oluşturmaya çalışacağız. Bu duygularla hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.”

bildikleri için bana destek olan anneciğime, eşim Şeyma hanıma ve sevgili çocuklarıma şükranlarımı sunuyorum.”

“Görevimi Gönül Rahatlığıyla Devrediyorum” Görevini bugün gönül rahatlığıyla devrettiğini dile getiren Akdağ, İstanbul İl Başkanlığı görevinden buyana büyük bir siyasi başarı gösteren ve TBMM’ye geldiğinden buyana bu başarıyı zahmetli ölçüde artırarak devam ettiren Müezzinoğlu’na başarılar diledi. Akdağ, her zaman milletin emrinde olacaklarını belirterek, “Bu milletin emrinde olmak, bu millete hizmet etmek düşüncesi değerli bakanımızda ne zaman emrederse ona da hizmete hazır olduğumuz anlamına gelir” dedi.

“Rabbim Bana Akdağ Gibi Bu Görevi Onurlu Devretmeyi Nasip Etsin” Akdağ’ın ardından bir konuşma yapan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ise, Akdağ’dan Sağlık Bakanlığı görevini devralmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. “İlk duam şudur: ‘Gün gelecek bu mikrofondan onun yerinde konuşurken Rabbim bana da onun gibi onurlu bir görev vermeyi ve onun gibi başarılı bir şekilde devretmeyi nasip etsin” diyen Müezzinoğlu, “Başta Başkanımız, hükümetimiz 10 yıllık bir süre zarfında sağlıkta belki de benim hekimliğimin ilk yıllarında hayal etsek bile inanamadığımız dönüşümlere, değişimlere imza attı. Dönüşüm anlamında yapılabileceklerin çok büyüğünü, ana gövdeyi, olması gereken rotasına soktu. Bizim bundan sonraki süreçte sağlıklı bir 10 > ŞUBAT 2013

şekilde dinamikleri daha iyi bir noktaya taşıma gibi bir görevimiz ve sorumluluğumuz var. Çok sağlıklı bir ekip var, dinamik bir ekip var. Ama sağlık alanı öyle bir şey ki, dünyadaki bilimsel gelişmeleri 24 saat dakikası dakikasına takip etmeniz gerekir. Gelişmeleri hızla milletimize kazandırmamız gereken bir alan. Diğer taraftan da devamlı bir dakika sonra ne olduğunu, ne olacağını bilmediğimiz sağlık sorunları zaman zaman bazı kurumlar kesintisiz 24 saatler veya 7x24 der, sağlık alanın tarifi 7x24 veya 7x25 bu şekilde dinamik bir yapı. Tabii ki bunun bir taraftan hizmet alanı var, diğer taraftan hizmet sunumunu yapanlar var. Bilimsel teknolojik gelişmeler var. Bütün bunları inşallah gerek Sağlık Bakanlığının ekibiyle, gerekse siyasi partilerdeki sağlıkla ilgili arkadaşlarımızla, gerekse her zaman asla ihmal etmeyeceğimiz Sayın Bakanımızın tecrübesi ve birikimiyle birlikte inşallah daha iyi noktalara taşımayı Rabbim bize nasip etsin” dedi.

Sağlıklı Yürüyüşü Devam Ettirecek Bir Süreç Olacak Kendisinin siyasete girdiği günden buyana kendisi için bir duası olduğunu sözlerine ekleyen Müezzinoğlu, “Ülkem ve milletim adına üstlendiğim sorumlulukların hakkını da, hesabını da bana vermeyi Rabbim bana nasip etsin” dedi. Sağlık Bakanlığı’ndaki değişimin sağlıklı ve hızla yürüyen bir yapının şoför mahallinde bir değişim olduğunu belirten Müezzinoğlu, “Olağanüstü değişimlerin değil, tam aksine sağlıklı yürüyüşün devam etmesini sürdüreceğimiz bir süreç olacaktır” diye konuştu.



AKTÜEL

Samsun Tıbbi Cihaz Sektörünün Merkezi Olacak

Sağlık Bakanlığı Müşaviri Sağlık Araştırmaları Genel Müdürü Kamuran Özden, Samsun Medikal Sanayi Kümelenme Derneği üyeleriyle bir araya geldi.

S

ağlık Bakanlığı Müşaviri Sağlık Araştırmaları Genel Müdürü Kamuran Özden, “Türkiye, Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve Orta Doğu’nun eğitim ve tedavi merkezi haline geldi” dedi. Sağlık Bakanlığı Müşaviri Sağlık Araştırmaları Genel Müdürü Kamuran Özden, Samsun Medikal Sanayi Kümelenme Derneği (MEDİKÜM) üyeleriyle dernek binasında kahvaltıda bir araya geldi. Dernek üyelerinin sıkıntılarını dinlemek, çözüm odaklı planlar yapmak için bu ziyareti gerçekleştirdiğini belirten Sağlık Araştırmaları Genel Müdürü Kamuran Özden, “Dış ülkelerde konuştuğumuzda herkes Samsun'un bu sektörde iyi bir yerde olduğunu biliyor. Ama maalesef bırakın Türkiye'yi Samsun'da bile insanlar bu sektörü bilmiyor.

Görevim gereği gittiğim ülkelerde bir Samsunlu olarak gururla malzeme üretimini anlatıyorum. Anlatmaya da devam edeceğim. Bu potansiyelimizi ülkeye ve yurt dışına daha iyi kuvvetli bir şekilde anlatmalıyız. Gitmeden olmuyor. Sektör olarak girişimlerde bulunmak zorundayız. Tanıtıma ihtiyacımız var. Bir proje ile gelin, ‘Şunu yapalım’ deyin sizin yanınızdayız. Birlikte yürüyelim. Serbest bölge konusunu zorlayın. Ben bunun için geldim. Yurt dışına açılmaktan korkmayın” diye konuştu.

“Samsun Tıbbi Cihaz Üretiminin Merkezi Olacaktır” Türkiye’nin Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve Orta Doğu’nun eğitim ve tedavi merkezi haline geldiğini ifade eden Özden, “Tıbbi cihaz ve malzeme üretiminde de bu noktaya gelinmesi gerekmektedir. Ben buna inanıyorum ve herkesin de inanması istiyorum. Hatta Samsun'un tıbbi cihaz üretimi noktasında merkez olacağına da inanıyorum” şeklinde konuştu. 12 > ŞUBAT 2013



AKTÜEL

Sağlık Sektörüne CEO Yetiştiriyor

H

astanelerde CEO'luk döneminin başlamasıyla Türkiye'de yeni bir meslek dalı yükselişe geçti. Bu alandaki yetişmiş eleman açığını kapatmak isteyen Şişli Meslek Yüksekokulu da kurduğu Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümüyle gençleri mesleğe hazırlamak için eğitimlerine başladı. Okul, sağlık kurumlarının orta ve üst düzey yönetim kademelerinde çalışacak iletişimi güçlü, organizasyon ve koordinasyon yeteneğine sahip, sağlık sektörüne özgü bilgi ve beceriyi edinmiş, tıbbi dokümantasyon ve bilgisayar eğitimi almış nitelikli ara elemanları sağlık sektörüne kazandırırken; mezun olan gençlere ise kariyerlerine geleceğin popüler mesleklerinden birine sahip olma avantajı sunuyor.

Profesyonel Yöneticiler Yetişecek

Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde CEO döneminin başlamasıyla bu alanda yetişmiş eleman açığına çözüm, İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu'ndan geliyor.

Şişli Meslek Yüksekokulu Okul Müdürü Prof. Dr. Aynur Aydın

14 > ŞUBAT 2013

Şişli Meslek Yüksekokulu Okul Müdürü Prof. Dr. Aynur Aydın böyle bir bölüme okullarında yer verme sebeplerini şöyle açıklıyor: "Sağlık sektöründeki maliyet avantajları ve iyi yetişmiş, geniş bilgi birikimine sahip tıp elemanlarının mevcudiyeti göz önüne alınırsa; sektörün ülkemizdeki büyüklüğü net olarak anlaşılıyor. Birçok özel ve resmi sağlık kuruluşunun büyük rekabet yaşadığı sağlık sektörü piyasasında kendilerini daha etkin kabul ettirmeleri, ancak profesyonel yönetici ve idari personel istihdam etmeleri ile mümkün olabilecek. Okulumuz bu ihtiyaç doğrultusunda sağlık kurumlarında hizmet yönetimi, insan kaynakları, finansal yönetim, sağlık hukuku ve politikası gibi hususlarda gerekli eğitimi almış nitelikli ara elemanlar yetiştiriyor. Öğrencilerimiz sağlık bilgisi, sağlık hizmetleri nasıl yürütülür, sağlık örgütlenmesi nedir, Sağlık Bakanlığı'nın görevleri nelerdir, Türkiye’de örgütlenme nasıldır, hizmetler nasıl yürütülür gibi soruların cevaplarını öğrenirken aynı zamanda işletme, ekonomi, pazarlama, satın alma, girişimcilik, iletişim ve etik kurallar konularında eğitiliyor. Gençlerimize okurken staj ve hastanelerde birebir tecrübe kazanma imkanı tanımamız, öne çıkan en önemli avantajımız."

Mezunlar Sağlık Turizminde de Hizmet Verebilecekler Sağlık sektörü sağlık turizminden, hastaneler ve yerel idareler gibi pek çok alana kadar yayıldığı için Türkiye'nin en geniş iş imkanına sahip en büyük sektörlerden birisi. Turistik bölgelerde son derece revaçta. 2013’te "sağlık serbest bölgeleri" olarak anılan yeni bir sisteme geçilmesi planlanıyor. Sağlık Bakanlığı'nın proje üzerinde çalıştığı söyleniyor. Proje uygulanmaya başladığı zaman yurt dışından kaplıcalara hastalar getirilecek ve böylece sağlık turizmi gelişecek. Kısacası "sağlık" kavramının olduğu her yerde (ilaç, medikal cihaz sektörleri de dahil) T.C. İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümü mezunları için iş imkanı doğacak. Mezun olan gençleri hali hazırda Belediye Tıp Merkezleri, Özel ve Resmi Sağlık Kuruluşları, Eczaneler ve Ecza Depoları, Resmi ve Özel Hastaneler, Sağlık Kuruluşları, Belediye Sağlık Merkezleri, Tıbbi Laboratuarlar, Rehabilitasyon Merkezleri, Sosyal Güvenlik Kurumları, Medikal Cihaz Üreten Şirketler ve Özel Sigorta Şirketlerinde iş imkanları bekliyor.



AKTÜEL

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nda Sağlık Öncelikli Alan Olarak Belirlendi

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK), Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yaptığı 25. toplantısında, sağlık alanının öncelikli alan olmasını kararlaştırdı.

B

ilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun (BTYK) 15 Ocak 2013'te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, ilgili bakanların ve kamu kuruluşları temsilcilerinin katılımı ile yaptığı 25. toplantısında önemli kararlar alındı. BTYK, “Sağlık” alanının "Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi 2011- 2016" kapsamında ivme kazandırılması gereken öncelikli bir alan olarak belirlenmesini kararlaştırdı. Kararın gerekçesiyle ilgili olarak BTYK tarafından yapılan açıklamada sağlık alanının en çok Ar - Ge yapılan alan olduğu; ABD’de 57 milyar, Avrupa Birliği'nde 31 milyar ve Japonya’da 18 milyar dolar Ar-Ge harcaması yapıldığı hatırlatıldı. Türkiye'de ise yüksek öğretimde 1,7 milyar ve özel sektörde 197 milyon TL olmak üzere toplam 1,9 milyar TL’lik kaynağın Ar-Ge’ye ayrıldığı vurgulandı. Açıklamada ayrıca sağlık alanında Türkiye'nin kendi Ar - Ge'si ile geliştirdiği ürün sayısının çok kısıtlı olduğu vurgulandı. BTYK, 2011 yılı itibarıyla ilaç sektöründe 5 milyar TL ithalat yapılırken, buna karşılık sadece 495 milyon TL ihracat yapıldığını ve ciddi bir dış ticaret açığının ortaya çıktığını kaydetti.

16 > ŞUBAT 2013



AKTÜEL BTYK kararının gerekçesinde şu ifadeye yer verildi: "Özetle ülkemizde sağlık alanındaki Ar - Ge ve yenilikçilik faaliyetlerine ivme kazandırılması ve ekosistemin güçlendirilmesi gerekmekte; kendi ilaçlarını, molekülünü ve tıbbi cihazlarını üreten bir ülke olabilmemiz için öncelikli alanlar listesine eklenmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir."

AİFD: "Çok Olumlu Bir Karar" Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AİFD) Yönetim Kurulu Başkanı Güldem Berkman konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: "AİFD olarak, ülkemiz ilaç sektörünün daha çok yatırım çeken, daha fazla üretim ve ihracat yapan, dış ticaret dengesine olumlu katkıda bulunan ve hastalarımıza uluslararası standartlarda hizmet kalitesi sunan bir yapıya kavuşması için tüm gayretimizle çalışıyoruz. Uluslararası yatırımlardan daha fazla pay almak ve rekabetçi bir konumda olmak için Türkiye’nin sağlık bilimleri alanında yenilikçiliği destekleyen uzun vadeli bir politika belirlemesi ve uygulaması gerektiğini her vesileyle ifade ettik. Türkiye’nin bilim politikalarını belirleyen en önemli kurum olan BTYK'nın sağlığı önceliki alan olarak belirlemesi bu açıdan son derece önemlidir. Başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlarımız olmak üzere BTYK'nın tüm üyelerine sektörümüz adına teşekkür ediyorum. Sağlığın öncelikli bir alan olması, ilaç ArGe'sine vurgu yapılması son derece olumludur. Önümüzdeki dönemde yapmamız gereken bu önceliğin hayata geçirilmesini ve yenilikçilik ile ilaç ArGe'sinin desteklenmesini ulusal sağlık politikalarımızın kalbine yerleştirilmesini sağlamaktadır. BTYK’nın bu kararı ardından, eğitim, altyapı ve teşviklerle ilgili düzenlemelerin ilaç sektörü özelinde belirlenmesi Türkiye’nin ilaç Ar-Ge’sinin önünü açacaktır. AİFD'nin "Türkiye İlaç Sektörü Vizyon 2023” raporunda bu yönde somut ve uygulanabilir önerilerde bulunduk ve 'Türkiye'nin küresel ölçekte bir Ar-Ge ve üretim merkezi ve bölgesel bir yönetim merkezi olması' vizyonumuzu ortaya koyduk. BTYK’nın bu kararı ile "Türkiye İlaç Sektörü Vizyon 2023" raporundaki önerilerimizin uygulamaya geçirilmesinin ivme kazanacağını umuyoruz. Bu yol haritası uygulandığında, biz, yenilikçi ilaç sektörü olarak 2023’te 23 milyar ABD dolar üretim yapan, ihracatını 8 milyar ABD dolarının üstüne çıkartmış, dış ticaret fazlası veren ve yılda 1,7 milyar ABD doları düzeyinde Ar - Ge yatırımı yapan bir Türkiye ilaç sektörünün mümkün olduğuna inanıyoruz."

18 > ŞUBAT 2013



AKTÜEL

Büyük Buluşma Yaklaşıyor EKSPOMED ve LABTEK Fuarları yıllardır sürdürdükleri istikrarlı büyümeleri ile ülkemizde sektörün en önemli ve geniş kapsamlı uluslararası ticari ihtisas platformu niteliğindedir.

S

ağlık sektörünün tüm ürün ve hizmetlerini tek çatı altında bir araya getiren EKSPOMED 20. Uluslararası İstanbul Tıbbi Analiz, Teşhis, Tedavi, Koruma, Rehabilitasyon Ürün, Cihaz, Sistem, Teknoloji, Donanım ve Hastaneler ile LABTEK 16. Uluslararası İstanbul Laboratuvar Teknoloji, Sistem ve Donanımları Fuarları 4 – 7 Nisan 2013 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde eş zamanlı olarak gerçekleşecek. EKSPOMED ve LABTEK Fuarları yıllardır sürdürdükleri istikrarlı büyümeleri ile ülkemizde sektörün en önemli ve geniş kapsamlı uluslararası ticari ihtisas platformu niteliğindedir. 500’ün üzerindeki katılımcısıyla sektörün buluşma adresi olacak. Fuarda sektörün önde gelen firmalarından, Bıçakçılar, İncekara, Ertunç Özcan, Kompozit, Meditel, Pera Medikal, Medikal 2000, Drager, EMS, Fırat Medikal gibi firmalar yer alacak.

Görüntüleme Alanında Son Teknolojiler Ekspomed’de Öte yandan Reproset, Fujifilm, Penta gibi firmalar da görüntüleme alanındaki ürünlerini ilk kez EKSPOMED 2013’te sergileyecek. Uluslararası bir tıp fuarı olan EKSPOMED, bu yıl Çin, Tayvan, Fransa, Almanya, İspanya, Abd, Kore, Mısır, Malezya, Avusturya’dan gelecek olan toplu katılımlarla ziyaretçilerine farklı ülkelerden farklı alternatifler sunarak tüm ürünleri uluslararası boyutta mukayese etme imkanı sağlayacak.

20 > ŞUBAT 2013


ŞUBAT 2013 > 21


AKTÜEL Tüm Sağlık Profesyonellerinin Beklediği Fuarlar TÜYAP’ta Yeni yatırımlarla büyümesini sürdüren sağlık sektörümüzün yakından takip ettiği EKSPOMED ve LABTEK Fuarlarımıza Türkiye’nin her ilinden medikal satın alma yetkilileri ve sektör profesyonelleri gelmektedir. Ağırlanmaları Tüyap tarafından karşılanan ülke genelindeki, T.C. Sağlık Bakanlığı yetkilileri, ilgili üniversitelerin rektörleri, tıp fakülteleri dekanları ve anabilim dalı başkanlarının yanı sıra devlet, özel, askeri, meslek ve tıp fakültesi hastaneleri başhekimleri, hastane müdürleri, satın alma komisyon başkanları, bölüm yöneticileri, laboratuar klinik şefleri ve kan bankası sorumlularının fuarlarımız ziyaret etmeleri sağlanmaktadır.

Neden Katılmalısınız?

Geniş Avrasya Pazarında Yerinizi Almak İçin Bulunmaz Fırsat Avrasya Coğrafyası ülkelerinin dinamik nüfusları ve yüksek alım potansiyelleri sağlık sektörünün bölgede hızla gelişimine neden olurken; Türkiye, coğrafi konumu ve çevre ülkelerle olan sosyal-kültürel bağları sayesinde sağlık sektöründe önemli bir bölgesel ticaret merkezi haline gelmiştir. Bu noktada medikal cihazların, hastane ürün ve sistemlerinin, laboratuar cihazları ve ürünlerinin sergileneceği EKSPOMED ve LABTEK Fuarları, Avrasya coğrafyasını oluşturan geniş pazara girmek isteyen yeni firmalar için bulunmaz fırsatlar sunmaktadır.

İhracat Pazarlarında Yeni Müşterilerle Buluşturacak Yurtdışı Ofislerimiz Fuara, Doğru Ziyaretçi Getirmek için Çalışıyor. 1000’in üzerinde profesyonel alım heyeti fuarda ağırlanacak. TÜYAP Tiflis: Gürcistan ve Özbekistan TÜYAP Üsküp: Arnavutluk, Kosova, Makedonya, Bosna Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan TÜYAP Moskova: Rusya ve Ukrayna TÜYAP Tahran: İran TÜYAP Sofya: Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan TÜYAP Kahire: Mısır, Irak, Lübnan, Ürdün ve Ortadoğu

22 > ŞUBAT 2013

Kamu, hastane yöneticileri ve satınalmacılar ile buluşma fırsatı. Türkiye ve Avrasya bölgesinin, profesyonel ve önemli alıcıları ile uluslararası bir medikal fuarda bir araya gelme imkanı. Rakipsiz bir tıp fuarında bulunarak sektörde marka bilinirliğini güçlendirmek. Bayilik ağını genişletmek için yeni pazarlardan yeni müşterilerle tanışmak. Türkiye ve dünyadan lider tıp firmalarının, Türkiye’deki tek ve etkin buluşma platformu.

20 yıllık istikrarın oluşturduğu güven ortamı. Sağlık sektörüne yönelik yeni ürünlerini, teknolojilerini, hizmetlerini tanıtmak ve önemli iş bağlantıları kurmak isteyen firmalar için EKSPOMED ve LABTEK Fuarları kaçırılmaması gereken eşsiz bir pazarlama ortamı hazırlamaktadır. Sağlık sektöründeki yetkilileri yurtiçi ve yurtdışı yeni fırsatlarla buluşturacak olan EKSPOMED 20. Uluslararası İstanbul Tıbbi Analiz, Teşhis, Tedavi, Koruma, Rehabilitasyon Ürün, Cihaz, Sistem, Teknoloji, Donanım ve Hastaneler Fuarı ve LABTEK 16. Uluslararası İstanbul Laboratuvar Teknoloji, Sistem ve Donanımları Fuarı, eş zamanlı olarak, 4-7 Nisan 2013 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi Büyükçekmece İstanbul’da gerçekleşecektir. Fuarlarla ilgili detaylı bilgi ve güncel katılımı listeleri için www.ekspomedistanbul.com ve www.labtekistanbul.com web sitelerini ziyaret edebilirsiniz.



AKTÜEL

En Güçlüden Daha EAR Güçlü Çözümler Yurtiçinde 400’e yakın bayileri ve yurtdışında Almanya, Azerbeycan ve Irak ofisleri ile hizmet vermektedir. Türkiye pazarının %30’unu elinde bulunduran Ear Teknik A.Ş., uluslararası pazarlarda da 30 ülkeye olan ihracat ağını gün geçtikçe genişletmeyi hedeflemektedir.

24 > ŞUBAT 2013

Teknik; işitme engelli insanların hayatlarını innovativ fikirlerle kolaylaştırmak ve hayata aktif katılımlarını sağlamak üzere işitme cihazları üretmek amacıyla 2001 yılında İstanbul’da kuruldu. Uluslararası kabul görmüş normlarda (EN ISO 13485:2003, EN ISO 9001:2000, CE0297) ve modern üretim tesislerinde üretim yapan Ear Teknik; Elektronik, Akustik, Odolojik ve Software alanında, deneyimli, üretken, uluslararası bir Ar-Ge ekibine sahiptir. Şirket bünyesinde Earnet, Helix ve Anaton tescilli markaları altında 500 çeşitten fazla ürün üretilmektedir. Yurtiçinde 400’e yakın bayileri ve yurtdışında Almanya, Azerbeycan ve Irak ofisleri ile hizmet vermektedir. Türkiye pazarının %30’unu elinde bulunduran Ear Teknik A.Ş., uluslararası pazarlarda da 30 ülkeye olan ihracat ağını gün geçtikçe genişletmeyi hedeflemektedir.

Earnet Nano3 İşitme kaybı çağın en büyük sorunlarından biri olup, farklı yaş gruplarında oluşabilir ve kalıcı olabilir. Netice itibariyle yaşamı önemli derecede etkiler ve diyaloğu sorunlu hale getirebilir. 40 yaşını aşan her iki insandan biri gürültülü ortamlarda S,T,F harflerinin anlamasında sorun yaşamaktadır. Yüksek frekanslardan başlayan işitme kaybı P,S,T,F,H ve K gibi harfleri zayıf duyar ve anlamada zorlanır. Örneğin, gecenin sakinliğinde sivrisineğin sesi 0,5 m öteden duyulur. Yaş ilerledikçe yüksek frekans duyarlılığı azalır. Hareketli insanlar aynı anda farklı ses tonlarını duyarlar ve etkilenirler, gündelik yaşamda her sesi duymak ve anlamak şarttır. Konuşma sinyali gürültü ile karıştığında anlama zorlaşır. İşitme zayıflığı çeken için bu bir çile olabilir. Akustikte konuşma dalgalı bir sinyal olup, frekans bileşenleri bir anda değişim gösterebilir. Konuşma durağan bir sinyal olmadığından, gürültü ile çok kolay karışabilir ve gürültü tarafından baskılanabilir. İşitme kaybının oluşması durumunda, kulak ile uyumlu çalışan üstün donanımlı bir teknolojiye ihtiyaç vardır. Aynı dünyada, farklı faktörlerden etkilenen bir yaşam süremiz var ve tüm insanlar aynı evrensel kanunlara boyun eğmek zorunda kalırlar. Ancak süreçten az etkilenmek insanların elinde, isteyen işitme kaybına rağmen yaşamını zevkli ve mutlu kılabilir. Earnet, örneğin, akustik teknoloji ile insanlara bu olanağı sunmaktadır. Gece karanlığı tarih boyunca bir sorundu, elektriğin keşfiyle karanlığa rağmen yaşam devam etmektedir, iletişim olanakları, ulaşım olanakları dünyaya zevkli bir boyut kazandırmıştır. Earnet işitme sistemlerinin keşfetmiş olduğu akustik teknoloji de insanların yaşam tarzında farklı ve zevkli bir boyut kazandırmaktadır. Yeni geliştirilen Nano serisinin gizemi, ses canlılığı, frekans çözünürlüğü sesleri daha zevkli, daha renkli hale getirmiştir. Onun için bu yeni serinin ana sloganı “Tüm renkler, Tüm sesler bu seridedir” şeklindedir. Çünkü Nano3 serisi akustikte iz bırakacak yeni teknolojiler ve yeni programlarla donatılmıştır. Ve Nano3 Her seriden daha geniş, Her seriden daha güçlü, Her seriden daha rekabetçidir. Özellikle çok ileri kayıplar için geliştirilen yeni cihazımız piyasanın en güçlüsü ünvanına sahiptir.



AKTÜEL

düzeyde tutar. Akustik ortama dayalı olarak uyarlanabilir sistemleri aktifleştirir. Akustik ortam analiz sistemi, sadece ortam değişikliğini dikkate almaz, her sistem kendi içinde otomatik çalışır. Örneğin, rüzgar estiğinde Nano3 WNR sistemini hareketlendirir, WNR hareketiyle her yönü kontrol altında tutan ADM’ye bilgi vererek onu harekete geçirir. Her sistem bağımsız olarak veya diğer sistemlerle beraber çalışır. Bu sistem en yüksek performans kapasitesine sahiptir.

Anlık Yüksek Ses Etkisini Giderme

HP+ cihazı, belirlenen donanıma ek olarak, geniş frekans alanı anlamayı kolaylaştırır. Düşük vibrasyondan, kulakta ötme riski minimum seviyededir. Darbelere ve yere düşmelere karşı dayanıklıdır. Tinnitus terapisi için özel programa sahiptir, 100 dB’e kadar ses üretebilmektedir ve her frekans izolasyonu farklıdır. Earnet Nano3 merkezi ses alma ve analiz etme sistemine sahiptir. Nano3, tamamı adaptif birçok özelliği olan bir üründür. Tüm sesler frekansına göre analiz edilir ve ortama göre adaptif parametreler devreye girer. Aynı merkezi sisteme bağlı olan akustik adaptif parametre sistem ise; Darbe Gürültüsü Azaltma, Rüzgar Gürültüsü Baskılama, Uyarlanabilir Yönlü Mikrofon ve Çevresel Gürültü Azaltma sistemlerinden oluşmaktadır.

Akustik Ortam Analizinin İşlevi Ortam analizi modüllerinin hepsi kombine olarak görüntüleme kapasitesine de sahiptir. Ortam analiz sistemi, akustik ortam bilgileri sağlayan mimari bir sistemdir. Her modül bağımsız çalıştığı gibi, kombineli de çalışır. Modüllerden gelen bilgiler bireysel değil, bütünsel bir şekilde işlem görür ve gerektiğinde, bir modül diğerini etkiler ve harekete geçirir. Akustik ortamın karakteristik özelliklerini ve ses hareketlerini analiz ederek, konuşma performansını optimum 26 > ŞUBAT 2013

İrkilmeye neden olan, ani yüksek sesleri tespit eder ve baskılar. Tabak, bardak, çatal, bıçak, kapı çarpması gibi seslerin etkisini yok eder. Anlık ve hızlı yüksek ses seviyesine karşı hızlı tepki verir ve pik noktalarını kontrol altına alır. Yüksek seslerin geniş bant spektrumuna karşılık, kazanç ve ses kalitesini muhafaza ederek işlemden etkilenmez.

Rüzgar Gürültüsünü Azaltma-WNR En ufak bir esinti 80 dB civarında etki edip kullanıcıyı rahatsız ettiğinden rüzgarın etkisini azaltmaktadır. Bir ya da iki mikrofon kullanarak rüzgarı tespit eder. Rüzgarın sebep olduğu rahatsız edici sesleri indirgeyip normal duyum seviyesine ulaştırır. WNR rüzgarı etkisiz kılmak için 2 modda çalışır.

Tekli ve ikili sistem: Tekli ve ikili mikrofon sisteminde işlem yapar. Rüzgarın etkisine göre birli veya ikili mod aktif olur. Tekli mod düşük frekans spektrumunda 625 Hz’in altında olduğunda, ikili mod ise giriş seviyesi 75 dB SPL’nin üzerinde ise 32 bantta 07750 Hz arasında aktif olur ve rüzgar etkisini azaltır. Bu sıkıştırma WDRC’den ayrı çalışır. Konuşmayı rüzgar etkisine karşı korur.



AKTÜEL

faktörleri de zayıflatır ve etkisiz kılar. Sistem tüm değişiklere uyum sağlayan otomatik bir donanıma sahiptir.

Uyarlanabilir Yönlü Mikrofon İstenmeyen arka plan sesleri baskılar. Rüzgarlı ve sessiz ortamlarda çok yönlüye otomatik geçiş yapar. Açık fittingler için optimizasyon modu aktiftir. CUT-OFF frekansın belirlenmesiyle, yönlü mikrofon sadece yüksek frekanslarda çalışır.

Uyarlanabilir Ötme İptali En gelişmiş yeni nesil AFC’ye sahiptir. Sürekli olarak ortama adapte olur ve mükemmel ses kalitesini garantiler. Ultra-hızlı adaptasyon sağlar. Seslerin karışmasına karşı özel teknik kullanır. Sistem hızlı çalışır, hızlı patlamalar bile etkisizleştirilebilir. Özel yeteneğiyle müzikte ses karışmasını önler. AFC, 0 Hz - 8000 Hz frekanslar arasında tam etkindir.

Benzersiz 32-Bant ince ayar sistemi 250 Hz bant aralığında ultra-ince fitting hedeflerine mükemmel uyum sağlar. 1 dB’lik aralıklarla uyarlama yapılabilir.

Konuşma Tanıma Yöneticisi Seslerin sadeleşmesini ve belirginleşmesini sağlar. Bu sayede konuşmalar daha rahat anlaşılır. Yeni 8 kanallı WDRC, Geniş-Dinamik-Alan Sıkıştırma mevcuttur. Kritik ortamlarda WDRC performansını optimum düzeye çıkartır. Her kanalda bağımsız olarak ayarlanabilen sıkıştırma oranı ve eşiği bulunur. 8 kanalda bağımsız /MPO çıkış sınırlamasına sahiptir.

Çevresel Gürültü Azaltma Değişen her ortam konuşmasını optimum düzeyde tutmak için uyarlanabilir sistemleri senkronize bir şekilde çalıştırarak adapte olur, konuşmaya olumsuz etki edebilecek

28 > ŞUBAT 2013

Tinnitus Frekans İzolasyon Sistemi Nano3 Tinnitus terapisi için özel tasarlanmış bir frekans izolasyon sistemidir. Farklı modlarda kullanımı mümkündür:



AKTÜEL 1- Sadece İşitme cihazı, 2- Sadece Tinnitus Terapi, 3- İşitme cihazı ve Tinnitus Terapi. Yeni gelişmiş sistemle her frekans kontrol altına alınabilir, her ses yüksekliği kullanıcının ihtiyacına göre ayarlanabilir. Benzersiz izolasyon sistemiyle Tinnitus terapisinde daha büyük başarılar sağlanabilir. Çoklu veya tekli frekansların seçimi mümkündür.

Earnet Nano2 Serisi “Herkes için küçük, Herkes için gizli, herkes için yeni” sloganıyla sunulan Earnet Nano2 Serisi, size üst sınıf teknolojiyi sunarak yaşamda yüksek ayrıcalığı yaşatıyor. En modern ve iddialı çözümlerle sizlere rahat duyma ve kullanım konforu sunuyor. Farkedilmezlik Nano 2 serisinin temel hedefidir. Müşteri memnuniyeti ise vazgeçilmeyecek kadar kutsaldır. İşitme sorununu kusur olarak görenler için, kusuru ortadan kaldırır. Görüntüyü sorun edenler için, sorunu kulakta gizler. Neredeyse kulakta kaybolur. Eşsiz tasarımı sayesinde cihaz takmak bir kompleks olmaktan çıkar.

Duymanın Ötesinde Bir sözcükten daha fazlasını duymak, seslerin gerçek dünyasına yaklaşmak, yaşamı seslerle zenginleştirmek, geniş frekans aralığı ile yüksek frekansta bulunan F,S harfleri gibi önemli ünsüz harfleri daha da güçlendirerek, anlamayı kolaylaştırmak, earnet’in sunmuş olduğu üstün teknoloji ile mümkündür.

Yeni Özelliklerin Size Faydaları Benzersiz ses çözünürlüğü ve doğal ses kalitesi, Rahatsız edici ötmeler (Feedback) ve gıcırtılara karşı güvenli önlem, İşitme ihtiyacına göre mükemmel ince ayar, Olağanüstü teknoloji ile kullanım konforu, Aşamalı gürültü baskılama teknolojisi ile ani ses artışlarına karşı yumuşak geçiş yapar, gürültüleri azaltır, üstün konuşma performansını garantiler. Dinamik konfor tespit yönetimi ile maksimum konuşma netliği sağlar, anlaşılırlığı arttırır. Yüksek seslere karşı sıkıştırma sınırlandırıcıyı kullanarak bilgi kaybını önler.

30 > ŞUBAT 2013

Akustik Switch Akustik Switch, kulağa hafif bir vuruşla aktif hale gelir. Hafif dokunuşlarla programlararası geçiş sağlar. Dokunuş sayesinde bir basınç dalgası oluşur, ötme yolu değişir ve kulakta ötme yapmaz.

Open Sistem Kulakta havanın ve seslerin doğal akışı için olanak sağlar. Daha doğal kulak rezonansı ve doğal güce sahiptir. Daha doğal ses, daha fazla duyum konforu mevcuttur. Kulakta basınç oluşmaz. Kulak kıvrımlarına uyumlu, transparent kıvrımlı misinayla daha kolay kanal tutuşu sağlanır. Benzersiz Open ITE, Open ITC, Open CIC sistemine sahiptir.

Tinnitus Tinnitus sizin için bir sorunsa, size sunacağımız teknolojiler, sorunun üstesinden gelmenize olanak sağlar. Kliniksel üstün başarı ile siz de şansınızı deneyerek, müzmin sorundan kurtulmanın yollarını arayabilirsiniz. Tinnitus rehabilitasyonu için geliştirdiğimiz başarılı frekans izolasyon sistemi ile tinnitusun olduğu frekansı izole eder. Tespit edilen tinnitus ses şiddeti kontrol altına alınır. Ayrıca farklı hafızaya beyaz gürültü ile farklı açıdan yardımcı olur.

İn-Situ Konfor Testi Seslerin daha berrak ve canlı çıkması için geliştirilen yeni sistem, kullanıcıya duyma konforu sağlamaktadır. İnsan bünyesinin ihtiyaçları farklı olduğu gibi ses ihtiyacı da farklı ve kişiye özeldir. Kişinin ses ihtiyacı dikkate alınarak geliştirilen “konfor testi” kişiye özel ayarların doğru yapılmasına olanak tanımaktadır.

Konforlu Kullanım Kalıp farkı olmadan sağ ve sol kulak için aynı cihaz. CIC cihazınızı isterseniz daha küçük ve özel yaptırabilirsiniz.

Özel Tasarım Ergonomik CIC. En küçük CIC, kulakta kaybolur. Her kulağa uyumlu, hazır ve zarif kalıp tasarımı. Ayrıcalık Bekleyenlere Fark oluşturan teknoloji. Telefonla rahat konuşma. ITC, ITE için özel kalıp... Dünya işitme problemini bizimle paylaşıyor, biz de çözüm üretiyoruz.



AKTÜEL

Y

Fujifilm En Yenilikçi İlk 100 Arasına Girdi

Dünyanın en büyük fotoğrafçılık ve görüntüleme cihazları üreticisi Fujifilm Corporation, işletmeler ve profesyoneller için dünyanın önde gelen bilgi kaynaklarından biri olan Thomson Reuters'in 2012 Yılındaki İlk 100 Global Yenilikçiler listesinde yer aldı.

32 > ŞUBAT 2013

enilikçi ürünleriyle dünyadaki iş ortaklarına akıllı çözümler sunan Fujifilm Grup, dünyanın önde gelen bilgi kaynaklarından biri olan Thomson Reuters’in 2012 En İyi 100 Global Yenilikçi arasına girdi. Bu ödül küresel ölçekteki patent bilgilerinin objektif ve bilimsel bir şekilde analiz edilmesine dayalı olarak, yenilikçilik alanında lider kabul edilen şirketlere veriliyor. Yıllık cirosunun yüzde 7’sini Ar-Ge’ye ayıran Fujifilm Grup, "genel patent hacmi"nin yanısıra "patent alma başarısı oranı", "portföyün küresel erişim kapsamı" ve "patentin alıntılarla kanıtlanan etkinliği" alanında elde ettiği yüksek takdir oranıyla ilk 100 şirketten biri olarak seçildi. Thomson Reuters'in listesi, Fujifilm’in sürekli yeniliğe dayalı bir pazar lideri olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Fujifilm Yeniliğe Yatırımı Sürdürecek Thomson Reuters'in 2012 Yılındaki İlk 100 Global Yenilikçiler ödülünde uyguladığı metodoloji, "genel patent hacmi", "patent alma başarısı oranı", "portföyün küresel erişim kapsamı" ve "patentin alıntılarla kanıtlanan etkinliği" başlıklı 4 ayrı kritere dayanıyor. Fujifilm, iş ve Ar-Ge arasında yakın bir işbirliğini tesis ederek işletmelere önemli katkıda bulunan fikri mülkiyetler geliştirmeye kendisini adamış bir kurum. Bu yönüyle bugüne kadar pek çok kez ödüle layık görülen Fujifilm, küresel çaptaki Fujifilm Grubu'nun kurumsal değerinin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla Ar-Ge çalışmalarını aktif bir şekilde desteklemeye ve bu gibi Ar-Ge çalışmalarından elde edilen fikri mülkiyetleri korumak ve kullanmak için çalışmaya devam edecek.



AKTÜEL

Liv Hospital, Ulus’ta Kapılarını Açıyor Seçkin hekim kadrosu, hasta odaklı hizmet anlayışı ve ileri teknoloji altyapısıyla dünya standartlarında tanı ve tedavi olanakları sunacak olan Liv Hospital, hizmete girdi.

S

ağlık sektörüne yeni ve modern bir soluk getirecek olan Liv Hospital Group’a bağlı ilk hastane İstanbul Ulus’ta Ocak ayında hizmete giriyor. Liv Hospital, adını ‘Leading International Vision’ (Uluslararası Vizyonda Lider) prensibinin baş harflerinden aldı. İngilizce ‘hayat’ (live) kelimesi de var olma nedenin en önemli simgesi oldu.

Toplam Yatırım Tutarı 120 Milyon Dolar İnsan vücudunun kendi kendini iyileştirme yeteneğinden ilham alarak tasarlanan Liv Hospital, hizmette olduğu gibi mimari yaklaşımında da insan vücudunun mucizevi kabiliyetini referans aldı. Ulus’ta 120 milyon dolarlık yatırımla hazırlanan ve 30 bin metrekare kapalı alanda hizmet verecek hastanede 154 yatak, 8 ameliyathane, 48 klinik bulunuyor. Alanında uzman ve akademik çalışmalar yapmış olan birçok hekimi bir araya getiren Liv Hospital son teknolojiyle donatılmış tıbbi alt yapısı ile ön plana çıkıyor.

Deneyimli Kadro Hizmet Verecek Yönetim kadrosunu da daha önce hastane sektöründe üst düzey görevlerde bulunmuş, deneyimli isimlerden oluşturan Liv Hospital’ın genel müdürlüğünü Meri İstiroti üstlendi. Hastanenin medikal direktörlüğünü Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu yürütüyor.

2014 Yılı Sonunda Hastane Sayısı 4’e Çıkacak Liv Hospital; Ulus’un ardından 2014 yılı sonuna kadar Ankara Çankaya, İstanbul Bahçeşehir ve İzmir Alsancak’ta yeni hastanelerini de hizmete açacak.

34 > ŞUBAT 2013



AKTÜEL

Kana Bağımlı Hayatlar Bağış Bekliyor

36 > ŞUBAT 2013

İ

stanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Apak, talasemi hastalarının düzenli şekilde kan almak zorunda olduklarını belirterek, "Kan almadan bu hastalar yaşayamaz, kana bağımlılar. Bu yüzden düzenli kan bağışçılarına her zaman ihtiyaç var” dedi. Vücudun kan üretememesinden kaynaklanan genetik geçişli bir kan hastalığı olan talasemi (Akdeniz anemisi) ile ilgili konuşan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hematoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Apak, “Aileler, çocuklarında renkte aşırı solukluk, iştahsızlık, emmede zorlanma gibi belirtilerde dikkatli olmalı. Talasemi de aşırı bir kansızlık olduğu için, hastalar 3 haftada bir dışarıdan kan almak zorundalar. Sürekli hastaneye gelip gidiyorlar. Kan almadan bu hastalar yaşayamaz, kana bağımlılar. Bu yüzden düzenli kan bağışçılarına her zaman ihtiyaç var” diye konuştu.


Prof. Dr. Hilmi Apak, "Talasemi hastaları kan almadan yaşayamaz, kana bağımlılar. Bu yüzden düzenli kan bağışçılarına her zaman ihtiyaç var” diye konuştu. "İki Taşıyıcının Evlenmesi Risk" Türkiye’de yaklaşık 1.5 milyon talasemi taşıyıcısının olduğunu, iki taşıyıcının evlenmesi ile hasta çocuk doğma ihtimalinin olduğunu, bu yüzden evlenmeden taşıyıcılık testinin yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Apak, “İnsanların bilinçlenmesi ile hasta çocukların doğmasına engel olabiliriz. Bu noktada özellikle akraba evliliklerinin yapılmaması büyük önem taşıyor. Çünkü akraba evliliklerinde, taşıyıcı olan iki kişinin birbirini bulma ihtimali artıyor. Bu noktalara dikkat edersek, hasta çocuk doğmasını engelleyebiliriz” dedi. Talasemi hastalarında karaciğer, dalak büyüklüğü, hormonel bozukluk ve demir birikimi gibi sorunların da ortaya çıkabildiğini açıklayan Prof. Dr. Apak, “Bu hastalar kan aldıkları için vücutlarında fazla demir birikimi oluyor. Bu demir pankreasta birikirse şeker hastalığı, tiroidde birikirse tiroid hastalığı, beyinde birikirse büyüme geriliği, karaciğerde birikirse siroz, kalpte birikirse kalp yetersizliği oluyor. Fakat günümüzde demir birimini önleyecek o kadar iyi ilaçlar var ki, bu olumsuzlukların çoğunu engelleyebiliyoruz. Hasta çocuk doğması durumunda kesin tedavi ilik nakli ile oluyor. Onda da uygun dokunun bulunamama olasılığı var. En iyisi, hasta çocuk doğmasını engellemek” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Apak, ailede bir kişinin bile taşıyıcı olması durumunda tüm ailenin taranması gerektiğini, başka risk altında kişilerin de olabileceğini sözlerine ekledi.

37 > ŞUBAT 2013


AKTÜEL

Hacettepe Kök Hücre Merkezi Kanser Hastalarına Umut Oluyor Erişkin Hematopoietik Kök Hücre Nakli Ünitesi’yle lösemi, lenfoma, myeloma ve kemik iliği yetmezliklerine nakil imkanı sunuluyor.

38 > ŞUBAT 2013

H

acettepe Üniversitesi Onkoloji Hastanesi’nde yapımı tamamlanan ‘Erişkin Hematopoietik Kök Hücre Nakli Ünitesi’ hasta alımına başladı. 16 yatak kapasiteli, tek kişilik hepafiltreli odalarda hastalara hizmet veren ünite hizmet açığını kapatacak. Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Hastanesi’nde modern bir anlayışla inşaatı tamamlanan ve tamamı hepafiltreli olan 'Erişkin Hematopoietik Kök Hücre Nakli Ünitesi’nde tedavi gören hastalar, merkezi monitörizasyon sistemi ile takip ediliyor. Hastalara ameliyathanelerdeki gibi steril odalarda hizmet verilirken, yoğun bakım ünitelerinde olduğu gibi 24 saat monitör takibi yapılıyor. Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Evren Özdemir, kök hücre naklini iki şekilde gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bunlardan ilki ‘Otolog’ denilen kök hücre naklidir. Burada yaptığımız, normal şartlarda veremediğimiz yüksek dozlarda kemoterapiyi hastaya verdikten sonra daha önceden hastadan topladığımız kök hücreyi verme işlemidir. Normal şartlarda yüksek doz kemoterapi vermeye kalksak hastanın hastalığına iyi gelir fakat, kemik iliğinde bulunan bütün hücreleri öldürdüğü için hasta yaşamaz. Burada amaç, tekrar kan üretimi ve hücre üretiminin sağlanmasıdır” dedi. İkinci nakil türünün de ‘Allogeneik’ denilen kök hücre nakli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özdemir, “Burada hastanın kendi bağışıklığının gözünden kaçmış olan bir hastalık söz konusudur. Bunlar kan hastalıkları, özellikle kan kanseri ya da lenf bezesinden kaynaklanan hastalıklardır. Hastaya başka birisinin, genellikle de kardeşinin kök hücrelerini vererek, hastada yeni bir bağışıklığın oturmasını sağlamak



AKTÜEL

ve dolayısıyla da hastanın kendi bağışıklığının gözünden kaçmış olan kanseri başkasının bağışıklığı yoluyla yok etme esasına dayanıyor” diye konuştu.

Kök Hücre Nakli Hangi Kanser Türlerine Uygulanabilir? Kök hücre nakillerinin uygulandığı kanser türlerine ilişkin olarak da açıklama yapan Prof. Dr. Özdemir, “Otolog denilen kendinden ilik nakli, lenfomalar yani lenf bezeleri kanserleri, bazı solid tümörler dediğimiz gen hücreli tümörlerde oldukça işe yarayan bir uygulamadır. Ancak ‘Allogeneik’ dediğimiz başkasından alınan ilik nakli türü de daha çok kan kanseri (lösemi) türünde kullanılır. Bazen de lenf bezi kanserlerinde de uygulanabiliyor” şeklinde konuştu. Hangi hastaya kök hücre naklinin uygulanacağını konsey kararıyla belirlediklerini dile getiren Prof. Dr. Özdemir, tıbben hastanın nakli kaldırıp kaldıramayacağının görüşüldüğünü bildirdi.

Yılda Yaklaşık 200 Kök Hücre Nakli Yapılacak Yılda 60-70 ilik nakli gerçekleştiren Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Hastanesi’nin yeni açılan ünitesi sayesinde bu oranı yılda yaklaşık 200 nakile çıkaracaklarına dikkat çeken Prof. Dr. Özdemir, ünitenin modern bir anlayışla inşa edildiğini kaydetti. Özdemir, “Odalarda monitörler var

40 > ŞUBAT 2013

ve hastalar yatarken gerekli olduğu durumlarda santral odada kontrol edilebiliyor. Monitörler belli bir yere bağlı ve hemşireler bütün hastaları kontrol edebiliyor. Odalarda hepafiltreler var ve pozitif basınçla odalara temiz hava sağlanıyor. Hastaların oda sıcaklığı ve basıncı oda içerisinden kontrol edilebiliyor. Odalara internet hizmeti dahi sağladık” dedi.



AKTÜEL

Memorial Sağlık Grubu’nun 9. Hastanesi Kayseri’de Açıldı Memorial Sağlık Grubu, sağlık hizmetlerinde mükemmellik standardı ve hasta memnuniyeti odaklı hizmet anlayışını, Memorial Kayseri Hastanesi ile İç Anadolu Bölgesi’ne de taşıdı.

T

ürkiye'de kaliteli sağlık hizmetlerinin öncüsü olan Memorial Sağlık Grubu, sağlık hizmetlerinde mükemmellik standardı ve hasta memnuniyeti odaklı hizmet anlayışını, Memorial Kayseri Hastanesi ile İç Anadolu Bölgesi’ne de taşıdı. Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç, Memorial Kayseri Hastanesi ve grubun 2013 yılı yatırımları hakkında bilgi verdi.

Sağlıkta Mükemmellik Anlayışı Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç, “Grubumuzun 9. hastanesi olan Memorial Kayseri Hastanesi, saygın ve güçlü akademik hekim kadrosu, bilgi ve birikimlerini yakın ilgi ile birleştiren sağlık personeli ve hasta odaklı hizmet anlayışının yanı sıra; modern mimari tasarıma sahip hasta odaları ve yaşam alanları ile İç Anadolu Bölgesi’nin ihtiyacı olan tüm sağlık hizmetini karşılayacak şekilde konumlandırıldı. Memorial Kayseri Hastanemiz ile bölgeye Memorial kalitesinde sağlık hizmeti getirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

Kayseri’ye 30 Milyon Dolarlık Yatırım Memorial Kayseri Hastanesi’nin 30 milyon dolarlık yatırımla hayata geçtiğini belirten Uğur Genç, “11 bin metrekarelik alana sahip olan Memorial Kayseri Hastanesi, 300 kişilik medikal ve idari kadrosu ile hizmet verecek. 119 yatak kapasitesine sahip hastanemizde 5 ameliyathane bulunuyor. Ameliyathane, görüntüleme üniteleri, laboratuvarlar ve yoğun bakımlarında en ileri tıp teknolojisinin kullanıldığı hastanemizde, hasta ve hasta yakınlarına uluslararası standartlarda sağlık hizmeti sunulmaktadır. Memorial Kayseri Hastanesi SGK anlaşması kapsamında tüm branşlarda hasta kabul edecek. Ayrıca özel sağlık sigortalı ve Agis gibi yabancı sağlık sigortalı hastalarımız için de anlaşmalarımız bulunmaktadır” diye konuştu.

Kayseri Tüp Bebek Merkezi Artık Memorial Bünyesinde Uğur Genç, “Dünyanın pek çok ülkesinde referans olarak kabul edilen Memorial Tüp Bebek hizmetleri çok yakında “Kayseri Tüp Bebek Merkezi” ile çocuk özlemi yaşayan ailelerin yanında olacak. Etik ve kalite anlayışı bizimle örtüşen ‘’Kayseri Tüp Bebek Merkezi’’nin Memorial bünyesine katıldığını sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Kayseri Tüp Bebek Merkezi, çok yakında Memorial markası ile hizmet vermeye devam edecek” dedi. Memorial Sağlık Grubu’nun 2013 yatırımları hakkında da bilgi veren Uğur Genç, “Memorial Sağlık Grubu olarak her yıl yerli, yabancı yaklaşık 1.6 milyon hastayı sağlığına kavuşturuyoruz. Dünyanın pek çok ülkesinden hasta, Memorial hastanelerinde tedavi olmak için geliyor. Onkoloji ve Kemik İliği Nakli bölümleri için İstanbul, Antalya ve Diyarbakır’da büyük yatırımlar yaptık. Organ Nakli, Tüp Bebek, Kalp Sağlığı alanlarında olduğu gibi artık bu bölümlerimizde de referans merkezi olarak tüm dünyadan hasta kabul ediyoruz” ifadelerini kullandı.

42 > ŞUBAT 2013



AKTÜEL

Erken Teşhis Hayat Kurtarıyor Her yıl, bir milyonun üstünde kadına meme kanseri teşhisi konulduğu günümüzde, bilinen tedavi yöntemlerinin dışında farklı yaklaşımlar aranıyor.

K

adınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, her ne kadar sık görülse de erken teşhis edildiğinde tedaviye en kolay cevap veren hastalıklardan biri olarak ön plana çıkıyor. Bir tümör ne kadar erken teşhis edilirse, hayatta kalma şansı da o kadar yüksek oluyor. Erken teşhiste beş yıllık hayatta kalma oranı yüzde 98’e kadar çıkıyor. Bugün 4 farklı yöntemin uygulandığı meme kanseri tedavisinde erken teşhisin yanı sıra en düşük dozda mamografi aracılığıyla elde edilen en kaliteli sonuçlar, tedavinin en doğru yol haritasını ortaya koyuyor. Sağlığa sadece teknoloji değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından yaklaşan Philips, geliştirdiği MicroDose Mamografi ile meme kanserinde erken

44 > ŞUBAT 2013

teşhis ve tedavide düşük dozun önemine dikkat çekiyor. Tüm görüntüleme ve tanı yöntemleri arasında meme kanserini en erken saptayabilen yöntem mamografi, tümörleri dokunarak tespitten üç yıla kadar daha önce ortaya çıkarabiliyor. Ancak bu noktada Tıp dünyasında mamografinin radyasyona dayalı bir teşhis yöntemi olması dolayısıyla yüksek doz radyasyon içerdiğine ilişkin tartışmalar yaşanabiliyor. Düşük dozlu MicroDose Mamografi, diğer dijital mamografi sistemlerine kıyasla yüzde 18 ile 50 arası bir doz azaltımı anlamına geliyor.

Düşük Doz ve Erken Teşhisin Önemi 19-20 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenecek “Meme Kanserinde Yeni Yaklaşımlar Eğitim Toplantısı İstanbul 2013” kapsamında Türkiye’ye gelecek, medikal tarama alanında dünya çapında bir uzman olan Sectra Mamea AB’nin kurucularından Prof. Mats Danielsson, düşük doz ve erken teşhisin önemini vurguluyor. Radyasyona karşı hassas olan meme dokusu için düşük dozun öneminin büyük olduğunu söyleyen Danielsson, MicroDose Mamografi’nin potansiyel anormallikleri saptamak için mükemmel görüntüleri düşük radyasyon dozunda aldığını belirtiyor. MicroDose Mamografi’nin kaliteli görüntünün yanı sıra, ortalama yüzde 40 doz azaltımı sağladığını vurgulayan Danielsson, MicroDose Mamografi’nin dünya çapında 24’ten fazla ülkede, düşük dozlu mamografi için kullanılan bir röntgen cihazı tipi olduğunu, İsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN Laboratuarı ile İsveç’in Stockholm kentindeki KTH Kraliyet Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalara dayanan foton sayımı adlı benzersiz tekniği kullandığını söylüyor.



AKTÜEL

Medikal Bilgi Hekimlerin Cebinde Bilimsel gelişmelere katkıda bulunmak ve sağlık profesyonellerinin medikal bilgiye ulaşmalarına destek olmak amacıyla online medikal bilgi servisi kuran Lilly, bu hizmeti hekimlerin cep telefonlarına taşıyarak sektörde bir ilke imza attı.

2

008 yılında güncel medikal bilgiyi takip etmek isteyen hekimler için “Tıbbi Bilgiler Elinizin Altında” sloganı ile online Medikal Bilgi Servisi “Medinfo”yu hayata geçiren Lilly, bu hizmeti hekimlerin cep telefonuna taşıdı. Sektörde bir ilk olan bu uygulamayla hekimler, akıllı telefonlarına ve sistemi destekleyen mobil cihazlarına kolaylıkla indirebilecekleri bir aplikasyonla, bilimsel makalelere, Lilly’nin faaliyette bulunduğu ana terapötik alanlardaki zengin medikal içeriğe ve Lilly ürünleriyle ilgili detaylı bilgilere ulaşabilecek, literatür isteğinde bulunabilecekler. Ayrıca, yine bu uygulamayla hekimler, PubMed (literatür arama sitesi) içinde arama yapabilecek, makale taleplerini ve tüm medikal sorularını Lilly’nin medikal bilgi servisine iletebilecekler.

Hekimler Bilgiye Anında Ulaşacak Bu yenilikçi uygulamayı destekleyen akıllı telefonlar ve mobil cihazlar aracılığıyla bilgiye ulaşmanın yaygınlığı göz önüne alındığında medikal bilgi hizmetinin hekimler için çok önemli ve pratik bir uygulama olduğunu vurgulayan Lilly Medikal Direktörü Suna Avcıl, bu uygulamanın hekimlere ilk kez sunulan öncü bir hizmet olduğunu belirtti. Tıbbi satış mümessilleri aracılığıyla bu hizmetin detayları hakkında hekimlerin bilgilendirileceğini belirten Avcıl, amaçlarının, 18 milyonun üzerinde makaleye, 23 binden fazla süreli yayına ve zengin medikal bilgiye erişimi sağlayan Medinfo servisini ve cep telefonu uygulamasını marka haline getirmek olduğunu söyledi. Hekimlerin anında bilgiye ulaşmalarının önemini vurgulayan Avcıl, “Lilly olarak bizim önceliğimiz tüm servis ve hizmetlerimizle hastaların tedavilerine zamanında ulaşmalarına yardımcı olmaktır. Medinfo’yla hayata geçirdiğimiz bu öncü uygulama da şirketimizin hasta odaklı yaklaşımının önemli bir göstergesidir” diye konuştu.

46 > ŞUBAT 2013



AKTÜEL

C

errahpaşa Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Kazım Beşirli, “Hastaneler müşteri odaklı değil, müşteki odaklı işletmelerdir” dedi. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren Aktif Üniversiteliler Kulübü tarafından “Tıp Etiği ve İyi Hekim” konulu söyleşi düzenlendi. OMÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı Mavi Salon’da gerçekleşen söyleyişe Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Prof.Dr. Kazım Beşirli, OMÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcıları Prof.Dr. Faruk Bağırıcı, Yrd. Doç. Dr. Ömer Tontuş, Tıp Fakültesi Başhekimi Prof. Dr. Mustafa Bekir Selçuk, öğretim üyeleri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Söyleşiye konuşmacı olarak katılan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Kazım Beşirli konuşmasına, İstanbul Üniversitesi’nde görevli Prof. Dr. Muammer Bilge’nin “Biz bir bakıma karaciğer hücresini çok iyi öğrendik ama karaciğeri unuttuk. Karaciğeri çok iyi öğrendik ama insanı unuttuk. İnsanı çok iyi öğrendik ama insanlığı unuttuk” sözleriyle başladı.

“Hastaneler, Müşteki Odaklı İşletmelerdir” “Gelen hastalar her zaman bir şikayeti doğrultusunda gelecektir ve iyi bir hekimin bunlara binaen bir kriz yöneticisi olması gerekir” Müşteri Odaklı Değil, Müşteki Odaklı Daha sonra Beşirli, “Tıp eğitiminin sadece biyomedikal bilgi öğretimi değil, öğrenmeyi öğretme eğitimi olması gerekir. Hekim bildiklerini uygulamayan, öğreten ve aynı zamanda da öğrenendir. Sağlıklı bir hekimlik sürekli bir konsültasyondan bir istişareden geçiyor. Akıllı insan kendi aklını kullanır, daha akıllı insan ise başkalarının da aklını kullanır. Hastaneleri ve hastalarını müşteri olarak görmememiz gerekir. Hastaneler müşteri odaklı değil, müşteki odaklı işletmelerdir. Gelen hastalar her zaman bir şikayeti doğrultusunda gelecektir ve iyi bir hekimin bunlara binaen bir kriz yöneticisi olması gerekir. Yeri geldiğinde iyi bir dosttan öte, yeri geldiğinde alttan almasını bilen biri olması gerekir” diye konuştu. Daha sonra söyleşinin sonunda OMÜ Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Faruk Bağırıcı ve OMÜ Tıp Fakültesi Başhekimi Prof. Dr. Mustafa Bekir Selçuk, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı Prof. Dr. Kazım Beşirli’ye çiçek ve sertifika takdim etti. 48 > ŞUBAT 2013



AKTÜEL

Omurga Kırığına Çimento Tedavisi Omurga Kırıkları Artık Kemik Çimentosuyla Tedavi Ediliyor. 15 Dakika Süren Operasyonun Ardından Hasta Aynı Gün Taburcu Ediliyor.

Ö

zellikle yaşlılar ve kemik erimesi hastalığı olanların korkulu rüyası omurga kırıkları, artık 15 dakikalık bir operasyonla tedavi edilebiliyor. Lokal anestezi ile yapılan operasyondan 3-4 saat sonra, hasta taburcu ediliyor.

Riskleri Ortadan Kaldırıyor Genel anestezi risklerini ortadan kaldıran, omurga kırıklarında hastalara büyük kolaylık sağlayan yöntemle ilgili bilgiler veren Çanakkale Anadolu Hastanesi Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahı Operatör Doktor Özkan Özger, “Omurga kırıkları özellikle yaşlı hastalarda çökme kırığı şeklinde oluyorlar. Çoğu zaman kemik erimesine bağlı da olabiliyor. Ufak bir hareketle veya ufak travmalarla bu gerçekleşebiliyor. Biz, bunlarda eskiden korse yöntemi uygularken şimdi vertebroplasti veya kifoplasti dediğimiz yöntemlerle kapalı şekilde, hatta bazen genel anesteziye gerek kalmadan içerisine bir alçı, kemik alçı koyarak yapabiliyoruz. Hasta, ameliyattan 1-2 saat sonra ayağa kalkıp 3-4 saat sonra taburcu olabiliyor. Genellikle hastalarımız bu yöntemi tercih ediyorlar.Çünkü hem anestezi almıyor, genel anestezi risklerinden kaçınmış oluyoruz, hem de uyanık yaptığımız için ameliyat esnasında konuşarak bacaklarını da kontrol edebiliyoruz. Bu da bize bir avantaj sağlıyor” dedi.

İlerlemesi Engelleniyor Alçı yönteminin omurgayı sağlamlaştırdığını söyleyen Özger, “Ameliyat sonrası içine alçı koyuyoruz. Bu da omurgayı sağlamlaştırıyoruz. Çökmesini, ilerlemesini engellemiş oluyor. Ayrıca bunun termal etkisi de var. Sinir uçlarını yok ederek ağrı etkisini azaltmış oluyor” dedi. Yöntemin çok az riskli olduğunu da söyleyen Op. Dr. Özger, “Çok nadiren enfeksiyon, kanama, yine çok çok nadiren omuriliğe bağlı bacakta kuvvetsizlik riskleri tabi ki var. Ama uygun ve deneyimli ellerde yapıldığında gayet başarılı sonuçlar alınabiliyor. Zaten bu saydığımız riskler, diğer omurilik ameliyatlarında da var olan riskler” diye konuştu. 50 > ŞUBAT 2013



DOSYA

Acto Türk Hijyen ve Dezenfeksiyon Pazarında Büyüyor Acto Türk, daha güçlü, dinamik, daha çok ürün ile kalitenin yeni adı olmayı hedefliyor.

52 > ŞUBAT 2013

A

bem Kimya ve Acto ortaklığından doğan Acto Türk, pazarındaki faaliyetlerine başladı. Acto GmbH, dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kendi varlığını daha etkili bir şeklide yönetmek ve pazarı yönlendirmek için Abem Kimya firması ile birlikte Acto Türk firmasını kurdu. Konuyla ilgili olarak Acto Türk yetkilileri sorularımızı yanıtladı.

Medikal Hijyen konusundaki çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz? Bir hastanede kullanılması gereken hijyen ve dezenfeksiyon alanındaki tüm ürün grupları bünyemizde bulunmaktadır. Tüm ürünler ilgili genel müdürlüklerden onaylı ve ruhsatlı ürünlerdir. Firmamızın üretim ve satış pazarlamasını yaptığı ACTO ALMAN ( Active Chemical Technology Organisation) markası Dünya genelinde satış ve pazarlama yapan 11 firmadan biridir. Buda bizim ne kadar doğru bir marka ile yan yana yürüdüğümüzün göstergesidir. Günden güne yenilediğimiz ürünlerle piyasada daha çok uzun yıllar kalmayı hedefliyoruz. Abem Kimya Türkiye Distribitörü olarak varlığına devam edecektir. Acto Abem Kimya ile bir ortaklık yaptı. Acto firması ile yaptığımız anlaşma gereği artık “Acto Türk” ismini daha sık telaffuz etmeye başlayacağız. Acto GmbH Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de kendi varlığını daha etkili bir şekilde yönetmek ve pazarı yönlendirmek için ACTO Türk firmasını ortak olarak kurmuş ve faaliyete başlamıştır.


Özellikle her şeyin ilkini yapmakla ACTO markası kendini bir adım daha öne çıkarmıştır. Örneğin alkol içermeyen dezenfektanları piyasaya ilk kez çıkararak alkole hassas yüzeylerde de dezenfektan kullanımını sağladık. Diğer dezenfektan firmalarına bile kendi lisansımızla ürünlerimizi vermekteyiz. Almanya, Amerika ve satışı yapılan diger ülkelerde üniversitelerde ve labaratoruvarlarda, dünyanın seçkin ve akredite laboratuvarlarında Ar-Ge çalışmaları yapılmaktadır. Pazara ilk giren firma olmamızın etkisi ile rakip firmalarda kaliteyi takip ve taklide başlamıştır. Ancak taklitler asıllarını yaşatmaktadır. Yılın en az 6 ayını yurtdışında ki fuarlarda geçirmekteyiz. Bunlar başta Almanya olmak üzere, Dubai, Hindistan, Çin, Arjantin, Vietnam, Rusya, Azerbaycan, Kazakistan, Güney Afrika dır. Kurmuş olduğumuz fabrikamızda en son teknolojik bilgiler ve kalite yönetim sistemleirnin tamamının kuralları titizlikle uygulanmaktadır.

Yeni dönem için hedefleriniz nelerdir, ne tür çalışmalar yapacaksınız? Yaptığımız Ar-Ge sonucu geliştirdiğimiz Alkol içermeyen ürünler halen piyasadadır. Endüstriyel alanda 20 yılı aşkın tecrübemiz bulunmasına rağmen bu konuya pazara hakimiyetimizden sonra eğilmeye karar vermiştik. Artık endüstriyel hijyen ve temizlik ürünlerimizde yeni organizasyonumuz ile Türkiye piyasasında bizde varız demiştir. Yeni ürün olarak yine Ar-Ge’si devam eden alkol içermeyen el ve cilt dezenfektanı, bunun yanı sıra TUBİTAK’tan onaylı projemiz olan “kateter kolonizasyonunu engelleyici antiseptikli ürünümüz”ü 2012 yılında piyasaya süreceğiz.

Tabii eğitim faaliyetlerimizde aralıksız devam edecek. Bunun yanı sıra bölge ihracat yetkisini aldığımız için tüm Dünyaya ürettiğimiz ürünleri Türkiye’den göndereceğiz. Halen Rusya, Malezya, Irak, İran, Suriye, Kazakistan, Libya, Cezayir, Mısır, Azerbaycan, KKTC, Ürdün, Pakistan ile aktif olarak ihracat yapmaktayız. Bu yılsonu hedefimiz ise tüm Avrupa ülkelerine Türkiye’de ürettiğimiz ürünlerin satış ve pazarlamasını yapmaktır. Bunun yanı sıra manuel dezenfeksiyon işlemlerinin kontaminasyon riski göz önüne alınarak makine ile dezenfeksiyonu önerdiğimiz için Acto markalı alet yıkama makinelerini, ördek ve sürgü yıkama makinelerinide piyasaya arz ediyoruz. Kendi solusyonlarımızla ve kendi AR_GE miz ile geliştirdiğimiz bu cihazlar sayesinde kalitenin ucuzada alınabileceğini göstermek istiyoruz.

Son olarak, sektörü nasıl yorumluyorsunuz, sektörün geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? Yeni yönetmelikler gereği sektördekiler pek çok yükümlülük altına girdiler. Elbette maddi yükümlülükleri kastediyorum. Bu sebeple ben pek çok firmanın bu maliyetleri karşılayabileceklerini düşünmüyorum. SSK, KDV peşin olarak ödediğiniz ve satış yaptıktan 6 ay 1 yıl sonra parasını alabildiğiniz bir alanda çok uzun soluklu ayakta kalmanız mümkün mü? Sattığınız malın KDV sini peşin ödüyorsunuz. Ödemesini 1 yıl bekliyorsunuz. Sektörde sadece sağlam alt yapısı olanlar, finans gücü olanlar ayakta kalacaktır. Geri kalanı için maalesef iyi bir gelecek görmüyorum. Son olarak heryerde söylediğim gibi “daha fazla hijyen için bir damla “ACTO” yeter diyorum.

53 > ŞUBAT 2013


DOSYA

[

Hastane Acil Muayene Bölümlerinin Biyoharmolojik Özelliklerinin İncelenmesi ÖZET

Y.Doç.Dr.Cevdet Emin Ekinci Fırat Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi Yapı Eğitimi Bölümü 23119 Elazığ-Türkiye cevdeteminekinci@hotmail.com

Öğr. Gör. Nurdan Baykuş Kilis 7 Aralık Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Inşaat Bölümü 79000 Kilis-Türkiye nurdanbaykus@kilis.edu.tr

54 > ŞUBAT 2013

Bu çalışmada, insanların kullandığı nesnelerin psikolojik, biyolojik, sosyal ve kültürel anlamda etkilerinin yanı sıra bu nesnelerin içinde bulunduğu çevreyle olan ilişkisinin, doğal ve teknik kurallarını araştıran Biyoharmoloji biliminin, hastane yapılarının en önemli birimi olan acil muayeneler üzerindeki rolüne dikkat çekmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda, Elazığ kent merkezi bütün (özel-kamu) hastanelerinin, acil muayene birimleri üzerinden oluşturduğumuz örneklem, acil muayene ortamlarından, CO, CO2, O2, ortam sıcaklığı, aydınlık, bağıl nem, gürültü, ortamdaki toz miktarı (temiz oda), elektromanyetik alan gibi parametrelerin deneysel ölçümlerinin alınması ve bu ölçümlerin ISO14644-1 ve Biyoharmolojik Uygunluk Değerleri ile karşılaştırılmasından oluşmaktadır. Buna göre, hastanelerimizin acil bölümlerinin yapısının mevcut kullanım potansiyeli itibari ile yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Anahtar Kelimeler: Biyoharmoloji, Hastane, Mekân Kriterleri, Acil Muayene, Huzur Kriterleri

]

INVESTIGATION OF BIOHARMOLOGICAL PROPERTIES OF HOSPITAL EMERGENCY SERVICES

ABSTRACT In this study is aimed at drawing attention to the role of Bioharmology, which has occurred as a new branch of science that investigates the psychological, biological, social and cultural effects of the items people use and the natural and technical rules of the relationship between these items and their surroundings, in hospital emergency departments structure. Within this scope this study consists of the sample constituted from the emergency departments hospitals (private-public) in Elazig city center, empirical measurements of CO, CO2, O2 in hospital environment, ambient temperature, radiance, relative humidity, noise, amount of dust (clean room), electromagnetic space and comparison of the results with ISO14644-1 and Bioharmological Conformity Values. Accordingly, the present structure of the potential in hospitals emergency department that there was not enough. Keywords: Bioharmology, Hospital, Emergency Department, Patient, Terms of Comfort



DOSYA 1. GİRİŞ Günümüzde hastaneler konusunda farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Ancak genel bir ifade ile hastaneler; insanların muayene, tanı, teşhis ve tedavileri için başvurdukları en önemli sağlık kuruluşudur. Bu çalışma kapsamında değerlendirdiğimiz acil servisler ise; bir hastanenin mağaza vitrini gibi, halka açık bir penceresi olarak kabul edilen kısmıdır. Ayrıca organize edilmesi gereken ve genellikle acil sağlık yardımı gerektiren hastalara hizmet veren birimlerindendir. 2011 yılı Sağlık Bakanlığı Raporu verilerine göre, ülkemizde hastaneye başvuran her üç kişiden biri acil servislere müracaat etmekte ve acil servislere başvuru oranının %30’u aşkın değer olduğu bildirilmektedir. Bu durum da 7/24 saat hizmet veren acil servislerin, ortam-mekan ve kullanıcıları açısından ayrı bir önem arz etmektedir [1, 14, 15, 16, 17, 18, 19 ve 20]. Biyoharmoloji, canlıların yaşam sürecinde oluşmuş her türlü doğal ve yapay fiziki çevre ile bu fiziki çevrenin kullanıcıları arasındaki uyumunu inceleyen, çözüm önerileri üreten ve bunları uygulamaya aktarmada etkili olan bir bilim dalıdır [5]. Kısaca “Canlı Uyum ve Denge Bilimi” şeklinde de tanımlanabilir. Biyoharmoloji, yapıyı yalnız fiziksel sınırlayıcılar ve yapı kütleleri ile biçimlendirmeye çalışan bir anlayıştan uzaklaşmayı ve bunun yerine kişilerin kendilerini psikolojik, biyolojik, sosyal ve kültürel anlamda rahat ve huzurda hissetmelerini sağlayan, kimlik yönüne değinen, amacına ve kullanıcısına uygun yapılar/mekânlar (hastane, okul, konut, kamu binası vb.) yapılmasına destek verir. Toplu kullanım alanları başta olmak üzere dikkat edilmesi gereken bu özellikler yukarıda tanımlanan hastane yapıları için ise ayrı bir önem arz etmektedir. Çünkü bütün hizmetlerin en kritik girdisi olan insanların sağlık bulmaya çalıştıkları alanlar, sağlık durumlarını tehdit etmeyecek hijyen, Biyoharmolojik Uygunluk Değerleri (BUD), mekansal kri-

terler ve yeterli huzur kriterlerine sahip olmalıdır. Ayrıca, kullanım amacı her ne olursa olsun, yapılar ’da mekânsal kriterler işlevlerin mekanlarla örtüştüğü olgulara (konumlama, malzeme seçimi, alan, hacim, ışık, ısı, hava, ses, vb. özelliklere) cevap verebilecek ve kişilerin psikolojik, biyolojik ve sosyal yönlerini olumlu etkileyebilecek düzeyde olmalıdır. Kapalı ortamlardaki memnuniyet hissimizi tanımlayan bir parametre olan huzur kriterleri ise; bu parametre için yapıdan/mekândan kaynaklanan tozlar, mikroplar, zehirli maddeler başta olmak üzere elektromanyetik alan, radyasyon, radon, karbondioksit, oksijen, karbon monoksit, bağıl nem ve buna benzer birçok çeşitli hastalıklara neden olabilecek etkenin, göz ardı edilmediği iç mekanları kapsamaktadır [12, 13, 14, 15, 16, 17, 18 ve 19]. Örneğin; 1-10μm’lik partiküllerin hava yoluyla taşıyan Mikrofunguslar olduğu bilinmektedir [3]. Bu Mikrofunguslar insan sağlığına kronik bronşit, astım, fungal alerjiler, aşırı duyarlı pnömoni ve aspergillosis gibi çeşitli hastalıklarla etki ederler. Bir hastane atmosferindeki bakteriyel bu etkiyi saptamak muhtemel sağlık risklerini belirlemede önemli rol oynarlar. Hastane enfeksiyonları pek çok hastanede önemli bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle enfeksiyonlar daha fazla ölüm yaşanmasına neden olabilmektedir [4]. Bu durum bir hastanenin iç ortam havasının hem hastaların hem de hastalarla ilişkide olan çalışanların sağlığına ne derecede etki ettiğinin bir göstergesidir. Sağlıkla ilgili kuruluşlarda iç ortam havasının kalitesinin kontrolü hastane infeksiyonlarının önlenmesi için bir ön koşuldur. Günümüzde hava kalitesinin izlenmesi, yüzeylerdeki mikroorganizmaların varlığına bağlı olarak yapılmaktadır, ancak çalışmamızdaki gibi mikrobiyal ve partikül madde sayımları için hava örneklemesinin yapılması da önerilmektedir [2 ve 6].

2. ÇALIŞMANIN ÖNEMİ Bu çalışmanın amacı, kapalı alan atmosferine bağlı yaşam, çalışma, teşhis ve tedavi alanlarından olan hastane acil bölümlerinin mevcut ortam şartlarının tespit edilmesi ile insan sağlığı üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesidir. Çalışma, bu konuda yapılacak benzer araştırmalara ışık tutması açısından önemlidir. Ayrıca sağlık yapılarının acil servis bölümlerinin mevcut durumları hakkında nerede olduğumuz konusunda bilirkişileri ve halkı bilinçlendirme ve de sağlıklı sağlık yapıları dolayısı ile sağlıklı yaşam alanları oluşturması açısından önem arz etmektedir. Çoğunlukla insanların, normal sağlık koşullarında olmadıkları an başvurdukları hastane acil servislerinin, kişilerin sağlık durumlarını tehdit etmeyecek kriterlere sahip olması gerekmektedir. Bu bağlamda, çalışmada bağıl nem, ortam sıcaklığı, ışık miktarı ile karbondioksit, karbon monoksit, gürültü düzeyi, partikül-parçacık miktarı (temiz oda), oksijen, metrekare, metreküp ve elektriksel alan düzeyi ölçümleri yapılmış olup, bu ölçümler ISO14644 standartları ve biyoharmolojik uygunluk değerleri (BUD) ile sorgulanmıştır.

56 > ŞUBAT 2013



DOSYA

3. DENEYSEL ÇALIŞMA Bu deneysel çalışma, yalnız hastane yapıları acil muayene bölümlerini kapsamakta olup, Elazığ Sağlık Müdürlüğü tarafından alınan yazılı izinler doğrultusunda yürütülmüştür. Acil muayene bölümlerinin Tablo 1’de belirtilen hususları incelenmiş, diğer etkenler (dolaplar, yerleşim düzeni, sedye ölçüleri vb.) çalışma kapsamı dışında tutulmuştur. Deneysel çalışma, Merkez/Elazığ’da hizmet veren bütün (özel ve kamu) hastane acil muayene bölümlerinde yapılmıştır. Ölçümler 10-19 Ağustos 2011 tarihleri arasında tamamlanmıştır. Ölçümlerin nasıl yapılacağına ilişkin, sağlık müdürlüğü ve hastane yönetimi önceden bilgilendirilmiş fakat hangi gün ve günün hangi saatinde ölçümün yapılacağı hususunda hiçbir bilgi verilmemiştir. Elektriksel alan ölçümleri için AARONIA AG (Spectran) ELF Meter (Triaxinal ELF Magnetic Field Meter) cihazı; O2, CO ve CO2 miktarı ölçümleri için GMI (Gas Measuement Instruments) VISA-66268 cihazı; ışık, ısı, bağıl nem ve ses düzeyi ölçümleri, DT-8820 Environment Meter cihazı, partikül-parçacık miktarı ise LIGHTHOUSE Handheld 30133 cihazı kullanılarak ölçülmüştür. Acil bölümlerin hacim ve alanları ise klasik şerit metreyle cm olarak ölçülmüştür. İnceleme kapsamındaki bölümlerde yer yer klima ve mekanik havalandırma sistemi bulunduğundan hava hızı (m/sn) parametresi ölçümü yapılmış ancak hava debisi (m3/dak.) ve hava/hat basınç farkları (mbar) ölçümleri yapılamamıştır. Deneysel olarak incelenen acil muayene bölümlerinin TS EN ISO 14644’e göre mevcut durumlarının ortaya konulmasında “Temiz Oda” sınıfının belirlenmesinin yararlı olacağına karar verilmiştir. Zira temiz oda teknolojisinin hedefi, havanın içindeki uçucu maddelerin temiz oda içerisinden uzaklaştırılarak ya da ayrıştırarak havanın temizlenmesidir. Hava içindeki kirlilik kaynağı olan uçucu

58 > ŞUBAT 2013

maddeleri iki ana grupla inceleyebiliriz. Bunlar "Cansız (Non-Living) uçucu maddeler" ve "Canlı (Living) uçucu maddeler" olarak adlandırılmaktadırlar. Temiz oda çalışmalarının temel amacı, temiz odayı basınç altında tutarak ve çok özel filtreler kullanarak hava içindeki mikroorganizmalar ile diğer uçucu madde konsantrasyonunu çok düşük seviyelere indirgeyebilmektir. Atmosferdeki cansız uçucu maddeler; rüzgâr, deprem veya volkanik patlama sonucu doğal kuvvetler ile ortaya çıkmaktadırlar. Genellikle bu uçucular 100μm' dan küçük ise toz olarak tanımlanırlar. Bakteri, virüs ve mantar sporları gibi yaşayan mikroorganizmalar temiz oda teknolojisinde canlı uçucu maddeler olarak tanımlanmaktadır. Bakterilerin boyutları 0,3μm ile 5μm virüslerin (koloni halinde yaşarlar) 0.005μm–0,1μm ve mantar sporlarının 10-30μm arasında değişmektedir. Mikroorganizmalar havada, suda, döşemede, tavanda özellikle pürüzlü ve çatlak yüzeylerde kolaylıkla yaşamlarını sürdürebilmektedirler. En büyük canlı uçucu madde kaynağı ise insandır. Örneklemek gerekirse insan vücudunda dakikada 1000 adet bakteri ve mantar yayılmaktadır. Hastane acil muayene bölümlerinin temiz oda kapsamında hangi sınıfta olduklarını belirlemek amacıyla ortamdaki partikül-parçacıklar 0,3μm, 1,0μm ve 5,0μm ölçüm düzeylerinde yapılmıştır. Temiz oda ile ilgili standartların temel konusu temiz oda sınıflandırılmasıdır. Temizlik sınıfları ise, hava içindeki uçucu madde konsantrasyonu (birim hacimdeki partikül sayısı) sınır değerleri ile belirlenir. Bu konuda birkaç standart yayınlanmış olup bu çalışmada ISO 14644’e (International Organization for Standardization) göre temizlik sınıfı (temiz oda) esas alınmıştır. Bu sınıflandırma Class 1–9 aralığındadır. En temiz Class-1, en kirli Class-9'dur. Çiğ noktası (Dewpoint Definition), havadaki serbest nemin cisimler üzerinde yoğunlaşmaya başlayacak kadar düştüğü sıcaklık derecesine verilen addır. Diğer bir ifadeyle, çiğ noktası sıcaklığı havadaki nemin bir ölçüsüdür. Yani, çiğ noktası sıcaklığı ne kadar yüksekse havadaki nem de o kadar yüksektir. Sıcaklık ve bağıl neme bağlı olarak çiğ noktası sıcaklığı Molier esaslarına göre önerilen formüllerle hesaplanmıştır. Bu çalışmada mevcut durum tespiti yapılmış ve bu kapsamda hiçbir il veya kurum hedef alınmamıştır. Ayrıca Elazığ merkezinde bulunan tüm (kamu ve özel) hastane acil muayene bölümlerinden ölçümler alınmış fakat kurum/kuruluş adı verilmemiştir. Diğer taraftan, araştırmanın bazı kısıtlılıkları bulunmaktadır. Bunlar arasında; ölçümlerin sadece bir kez yapılmış olması, farklı gün ve saatlerde tekrarlanmaması ve ölçüm sonuçlarında mevsimler arası farklara bakılmamış olması, gösterilebilir. Diğer taraftan deneysel çalışma kapsamında elde edilen ve Tablo 1’de verilen 7 farklı hastanenin sayısal değerlerin daha net anlaşılabilmesi için virgülden sonraki rakamları yukarı ve/veya aşağıya indirgenmiştir [7, 8, 9 ve 10].



DOSYA 4. BULGULAR Deneysel çalışma kapsamında incelenen toplam 7 hastane acil muayene bölümlerinin kış şartlarına ilişkin deneysel bulgular Tablo 1’de verilmiştir.

5. SONUÇ VE ÖNERİLER Canlıların temel gereksinimlerinin başında sağlıklı ve dengeli yaşam gelmektedir. Bu durum, tasarlanan ve üretilen yapının yalnızca kullanıma sunulduğu anda değil, var olduğu sürece de insanda sağlık sorunu oluşturmaması gerekmektedir. Kötü ortam koşulları kişinin fiziksel ve ruhsal sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu etki çok bileşenlidir. Birçok hastalıkla bağlantısının kurulması kolaydır. Bu nedenle kişilerin fiziksel ve ruhsal sağlığına yönelik halk sağlığı çalışmalarında ortam koşullarının düzeltilmesi ve iyileştirilmesi önemli yer tutmaktadır. Kötü ortam koşulları, genellikle yoksulluk ve sosyo-ekonomik düzeyle bağımlı görüldüğünden, bunun kaçınılmaz olduğu kanısı yaygındır. Yapılan yaygın çalışmalar yapı-bina koşullarının düzeltilmesi, iyileştirilmesi ve asgari yaşama şartlarının sağlanmasına yönelik önemli ipuçları sağlamıştır. Gelişmiş ülkelerde konuyla ilgili çalışma ve düzenlemeler özellikle 1950 yılından sonra sistemli olarak sürdürülmektedir [7 ve 8]. Hasta ve çalışanlar hastane kullanıcısı olmaları nedeniyle aslında bir kullanıcısı ve tüketicidir. Bu nedenle tüketicinin hastane ve/veya herhangi bir biriminden memnuniyeti veya tatmini önemlidir. Deneysel olarak incelenen hastanelerin acil muayene birimlerinin sahip olduğu fiziksel özellikleri ile acil muayene ve müdahale esnasında oluşan kirliliğin ve düzeylerinin kullanıcı kimliği özelliklerine göre çok yüksek sayısal değerler söz konusudur. Bu durum Tablo 1’de de görülebilir. 7/24 saat kullanıma açık olan bu birimlerdeki hasta ve çalışanlara yönelik maruziyetleri sonucu kalıcı biyolojik, fizyolojik ve psikolojik olumsuzlukların yaşanmasına zemin hazırlayabilecek nitelikte olduğu söylenebilir. Diğer taraftan etkili ve verimli sağlık hizmeti verme düzeylerini düşürmesi de söz konusu olabilir. Özellikle kullanıcı başına düşen alan ve hacmin yanı sıra, düşük aydınlık (ışık) ve bağıl nem verimli çalışma konusunda ciddi olumsuzluklara neden olabilir.

60 > ŞUBAT 2013

Acil muayenelerin bağıl nem değerleri biyoharmolojik uygunluk değerinin çok altında (H1, H2, H3 ve H6) çıkmıştır. Çiğ noktası değeri 8oC DP’in altında olan hastanelerde (H3 ve H6) kuru hava etkili ortamlardır. Çiğ noktası değerlerine göre çok rahat hava şartları H1, H2, H4, H5 ve H7’de vardır. Ayrıca, acil servislerde aydınlatma kullanımında genellikle spotların tercih edilmesi aydınlatmanın çoklu olarak sağlanması nedeni ile uygundur. Fakat bütün acil birimlerin aydınlık düzeyi ölçüm sonuçlarından edinilen Lux değerleri biyoharmoloji açısından yetersiz olduğu kanaatine varılmıştır. Bazı hastanelerde kullanılan floresan lamba (H1, H2) aydınlatmaların da ise verim daha düşük olmakla birlikle floresan lambaların titreşim yapması kullanıcılarda göz yorulmasına sebep olmaktadır. Bu durum da özellikle aydınlatmaya uzun süre maruz kalan personeller açısından çalışma verimliliğini düşürmektedir. İncelenen hastanelerin hiçbirinde ses yalıtımı uygulanmamış olup, hastaneler, genellikle kent merkezinde ulaşımın kolay olduğu bölgelerde tercih edildiğinden, çevre sesi ve gürültü düzeyi (mekanik ses) hissedilir düzeyde olduğu Tablo 1’den de anlaşılmaktadır. Bu durumdan gerek hasta ve hasta yakınları gerekse hastane personelleri rahatsızlık duymakta olup bu rahatsızlık hissini sözlü olarak da beyan etmişlerdir. Acil muayene alanlarının ölçülen manyetik alan düzeyi uygundur. Bunun nedeni olarak aydınlatma anahtarı, fiş, duy ve buat yerlerinin genellikle yüksek tutulmuş olması ve mekanik cihazların doğru konumlandırılması gösterilebilir. Ortamlardaki 0.3μm boyutundaki havadaki partikül-parçacık miktarları bakımından ISO6 sınıfı değerinden, 1,0μm boyutundaki havadaki partikül-parçacık miktarları ISO9 ve 5,0μm boyutundaki havadaki partikül-parçacık miktarları ISO9 değerinden (H5 hariç) daha yüksektir [7, 8, 9, 21 ve 22].



DOSYA

Sonuç olarak, deneysel olarak incelenen hastane acil servislerinin kullanım amacı ve kullanıcı kimliğine uygun olmayan ve sağlıksız bir ortam özelliklerine sahip olduğu, ayrıca, söz konusu servislerin biyoharmolojinin kuramsal esaslarına göre yeniden yapılandırılması ve düzenlenmesi gerekmektedir. Nitekim hastanelerin en önemli sorunlarından birisi enfeksiyonlardır ve enfeksiyonlar WHO verilerine göre gelişmiş ülke hastanelerindeki ölümlerin, ilk 10 ölüm nedeni içinde yer almaktadır [11]. Bu durumu biyoharmolojik yapılarımız ve alanlarımızla minimuma indirmek mümkün olacaktır. Ayrıca, çalışma kapsamının genişletilerek incelenmesi ve biyoharmolojik özelliklerinin belirlenmesi, hasta ve çalışanların sağlıklarının korunması açısından çok yararlı olacaktır.

NOT: Bu çalışma, T.C. Fırat Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yapı Eğitimi Anabilim Dalında Dr. Cevdet Emin Ekinci danışmanlığında yürütülen ve Nurdan Baykuş tarafından tamamlanan “Hastane Yapılarının Biyoharmolojik Uygunluk Değerlerinin Deneysel Olarak İncelenmesi” başlıklı Yüksek Lisans Tez’inden türetilmiştir.

KAYNAKLAR 1. http://www.medikalplus.com/hastane/319-acil-basvuru-encok-kamu-hastanelerine-yapiliyor.html,15.11.2011. 2. Keskin, Y., Özyaral, O., Başkaya, R., Lüleci, N.E., Avcı, S., Acar,M.S., Aslan, H., Hayran,O. Astım Allerji İmmünoloji 2005;3(3):116-130. Bir Lise Binası Kapalı Alan Atmosferine Ait Mikrobiyolojik İçeriğin Hasta Bina Sendromu Açısından Öğretmen Ve Öğrenciler Üzerindeki Etkileri. 3. Ökten, S.S., Asan, A., IX. Ulusal Tesisat Mühendisliği Kongresi.717-723. Hastane İç Ortam Havasının Mikrobiyal Açıdan İncelenmesinin Önemi. 4. http://www.engellininsayfasi.com/sa287l305k-bilgileri/hastane-enfeksiyonu-olduruyor/,17.11.2011.

62 > ŞUBAT 2013

5. Ekinci, C.E., (2007). Biyoharmoloji. Elazığ: Data Yayınevi. 6. Klanova, K., Hollerova, J., Hospital İndoor Environment: Screening For Microorganisms and Particulare Matter. Indoor Built Environ. 12: 61-67. 2003. 7. Ekinci, C.E., Bal, S. ve Gürol, M., (2011). Bioharmological Properties of a Primary Education School. New Trends on Global Education Conference 2011 (GEC11). November 24-26 2011, Northen Cyprus. 8. Gürol, M. ve Ekinci, C.E., (2011). İlköğretim Okulunun Biyoharmolojik Özellikleri Üzerine Bir Deneysel Çalışma. International Education Technologies Conferances. Bildiriler Kitabı, Mayıs 2011, İstanbul. 9. Ekinci, C.E., (2011). Yaşam Alanlarının Biyoharmolojik Uygunluk Değerlerinin Belirlenmesi ve Standardizasyonu. TSE Standard- Ekonomik ve Teknik Dergi, Yıl:50, Sayı:591, ss:92-106. Agustos 2011. 10. Ekinci, C.E., (2011). Biyoharmolojik Yapılar. Yapı Dergisi, Sayı:358, ss:128-132. Eylül 2011. 11.http://sogutmamerkezi.com/partikül-testi.html. Erişim Tarihi: 21.04.2012 12. Ekinci, C.E., (2012). Biyoharmoloji: Genel Bir Bakış. www.tavsiyeediyorum.com 13. Ekinci, C.E., (2006). Biyoharmoloji. E-Journal of New World Sciences Academy. ISSN 1306 3111, Cilt:1, Sayı:2, ss:32-49. 14. Ozan, S,S., (2006). Sağlık Yapılarının Biyosüreç ve Biyoharmoloji Açısından İncelenmesi: Fırat Tıp Merkezi Örneklemi. Fırat Üniversitesi, Biyomühendislik Ana Bilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi. 15. Önal, F. ve Önal, B., (2000). Hastane Yapılarının Gelişim Süreçleri ve Tasarım İlkeleri Bağlamında Değerlendirilmesi, 28-29 Eylül 2000, Ankara. III. Ulusal Sağlık ve Hastane Yönetimi Sempozyumu. 16. Ergenoğlu, A.S., (2006). Sağlık Kurumlarının İyileştiren Hastane Anlayışı ve Akreditasyon Bağlamında Tasarımı ve Değerlendirilmesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul. Doktora Tezi. 17. Enarun, D., (1987). Işığın İnsan Üzerindeki Etkileri. Elektrik Mühendisliği Dergisi, Sayı; 344. İstanbul Teknik Üniversitesi, Elektrik Elektronik Fakültesi. Haziran. 18. T.C. Sağlık Bakanlığı İnşaat ve Onarım Dairesi Başkanlığı, Türkiye Sağlık Yapıları Asgari Tasarım Standartları 2010 Yılı Kılavuzu, ISBN: 978-975-590-327-9. Sağlık Bakanlığı Yayın Numarası: 800 19. Akman, A., (2005). İnsan Sağlığı, Sağlıklı Yapı ve Yapı Biyolojisi, Mimarlık Kültür Sanat, Yapı Dergisi, 279. Şubat. 20. Erman, E., (2008). Sağlık Yapıları Üzerine Eleştirel Bir Yaklaşım. ODTÜ, Mimarlık Fakültesi. Yapı Dergisi,316. Mart. 21. Alyüz, B. ve Veli, S., (2006). İç Ortam Havasında Bulunan Uçucu Organik Bileşikler ve Sağlık Üzerine Etkileri. Çevre Mühendisliği Bölümü, Mühendislik Fakültesi, Kocaeli Üniversitesi. Trakya Univ. J. Sci, 7(2): 109–116. Kocaeli. 22. Özcan, A., (2006). Temiz Odalarda Hava Değişim Sayısı ve Filtre Sınıfının Oda Klasına Etkisi. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul Teknik Üniv. Yüksek Lisans Tezi.



HASTANE DONANIM

Horosan Devlet Hastanesi Hizmet Kalitesini Artırdı

Kamu Hastaneler Birliği Erzurum Genel Sekreterliği ilk meyvelerini Horasan Devlet Hastanesi’nde topladı.

64 > ŞUBAT 2013

S

ağlık Bakanlığı tarafından hizmete sunulan Kamu Hastaneler Birliği yönetim modeli Erzurum’daki bir başarılı örneğini Horasan Devlet Hastanesi’nin hizmet sunumundaki kalite artışıyla yakaladı. Kamu Hastaneler Birliği Erzurum Genel Sekreterliği’ne bağlanan Horasan Devlet Hastanesi, yeni yönetim modeline kısa zamanda uyum göstererek hizmet kalitesini artırırken, ilçeden il merkezine sevk edilen hasta sayısının önüne geçmek içinde yapmış olduğu çalışmalardan dolayı vatandaşların takdirini kazandı.

Hizmet Kalitesi Arttı Horasan Devlet Hastanesi Başhekimi Uz. Dr. Abdullah Can yaptığı açıklamada 28 Ekim 2011 de hizmete açılan toplamda 54 yataklı olup ihtiyaç halinde 75 yatağa kadar çıkarılabilen hastanenin son günlerde % 95 doluluk oranıyla hizmet verdiğini ifade ederek; “Önceki yıllarda yaşanan sevk vakalarının büyük ölçüde önüne geçmeyi planlıyoruz. Bu da doluluk oranımıza yansımış durumda. Son bir yıl içerisinde yatak doluluk oranımızın % 45-50’lerde iken son bir ay içerisinde bu oran artarak % 95’in üzerine çıktı. Bunda Kamu Hastaneler Birliği Erzurum Genel Sekreterliğimizin bizim ilettiğimiz sorun ve eksikliklerinin çözümünde attığı olumlu adımların payı çok büyük. Sağlık Bakanlığımızın tıpkı diğer ilçe hastanelerimizde olduğu gibi bizim


hastanemizde de gerek doktor kadromuzu gerekse modern tıbbi cihaz ve teknik eleman ihtiyacımızı giderme konusunda yürüttüğü çalışmalar neticesinde birçok vatandaşımızın sağlık hizmetini karşılama konusunda artık sıkıntı yaşamadığımızı söyleyebilirim. Çok önemli bir sağlık problemi olmadığı müddetçe hastalarımızı burada kolaylıkla tedavi edip sağlıklarına kavuşturabiliyoruz. Başta çocuk hastalıkları, dahiliye, genel cerrahi, diş ve kadın doğum olmak üzere ortopedi, üroloji, göz, kulak burun boğaz, nöroloji, kardiyoloji, fizik tedavi ve rehabilitasyon, radyoloji dallarında da en az bir uzman hekimimizin görev yaptığı hastanemizde laboratuar tetkiklerinden görüntüleme ünitesine kadar her türlü sağlık hizmetini vatandaşımıza sunuyoruz. Diyaliz ünitemizde toplam 19 hastamıza diyaliz hizmeti veriyoruz. Bu hastalarımızın bir kısmı Horasan ve köylerimizde diğer bir kısmı ise Karayazı, Sarıkamış gibi civar ilçe merkezlerinde yaşayan vatandaşlarımızdan oluşmaktadır. Bir süre önce hasıl olan ihtiyaç nedeniyle hastanemizin 5. katını da günübirlik müşahade hastalarımızın takibi için hizmete açtık. Burada da günde ortalama 25-30 hastamıza günübirlik müşahade hizmeti verilmektedir.” dedi.

Örnek Alınması Gereken Bir Model Konuyla ilgili bir açıklamada bulunan Kamu Hastaneler Kurumu Erzurum Genel Sekreteri Prof. Dr. Fazlı Erdoğan’da Horasan Devlet Hastanesi’nin yeni yönetim sisteminde kaydettiği başarının önemine vurgu yaparak, bu başarının diğer hastaneler içinde örnek alınması gereken bir model olması gerektiğini ifade etti. Genel Sekreter Prof. Dr. Erdoğan açıklamasında şunları söyledi: “ Bir süre önce yürürlüğe giren Kamu Hastaneler Birliği sisteminin ilk güzel başarısını Horasan Devlet Hastanemizde gördük. Bu sistemin en büyük amaçlarından biri

vatandaşa sunulan sağlık hizmetinin en kısa yoldan hızlı ve üstün kaliteyle birlikte sunulmasıdır. Horasan Devlet Hastanemiz bu mentaliteyi çok kısa sürede bünyesine dahil ederek çalışmalarını yönlendirmiş ve kaliteli sağlık hizmet sunumu olarak tabir ettiğimiz hizmet sunumunu amaçladığımız hedefe çekmiştir. Genel Sekreterliğimizin yerinde çözümler üreterek, bunları uygulamaya sunduğu hastanelerin başında gelen Horasan Devlet Hastanemizin elde ettiği başarıyı kısa bir süre sonra diğer hastanelerinde elde edeceklerini düşünüyorum. Bunun için de tüm hastanelerimizin Genel Sekreterliğimizle sağlıklı ve etkin bir iletişim içerisinde olması ve koordineli çalışma sistemini elden bırakmaması gerekiyor. Bizim en büyük görevimiz, hastanelerimizin hizmet sunumunun önünde yer alan engelleri ortadan kaldırarak hastanelerimizin önünü açmaktır. Bakanlığımızdan da aldığımız destek sayesinde inşallah bundan sonra da tıpkı Horasan Devlet Hastanemiz de olduğu gibi diğer hastanelerimizde de böylesine güzel başarılı sonuçlar elde edeceğimize inanıyorum. Son bir yıla bakacak olursak Horasan Devlet Hastanemizin acil de 58425, poliklinikte 82766, diş polikliniğinde 16734 olmak üzere toplamda 157628 vatandaşımıza sağlık hizmeti sunduğunu görüyoruz bu gerçekten de büyük bir başarı örneğidir. Bu, Horasan Devlet Hastanemizin artık kendi ayakları üzerinde durabildiğinin bir göstergesidir diyebiliriz. İşte hastanelerimizde hedeflenen en önemli misyon budur. Kendileri 2013 yılı itibariyle yoğun bakım ünitesinin de aktif hale getirilmesi konusunda bir talepte bulundular. Bizde bu konudaki gerekli tıbbi cihaz, malzeme ve personel ihtiyaçlarının temini konusunda çalışmalara başladık. İnşallah en kısa sürede bu ihtiyaçlarını da gidererek Horasan Devlet Hastanemizi tam donanımlı bir ilçe hastanesi hüviyetine kazandıracağız.” dedi.

65 > ŞUBAT 2013


AKTÜEL

T

With more than 100 years of experience, Eucarbon offers best products

he uniquely mild natural digestion regulator, Eucarbon® is not just a laxative or just an antidiarrhoeal agent. It also regulates digestion in a totally natural way and provides for regular functioning of the digestive system. Containing natural vegetable ingredients which are completely safe, Eucarbon® is a mild laxative with prominent regulatory properties to the intestinal functions in the intestine, charcoal adsorbs metabolic & bacterial toxins.

With its herbal ingredients, Eucarbon® is an effective anti-gas medication that significantly reduces symptoms of bloating & abdominal discomfort

ABSTRACT

A Phase IV, 3 Arms Interventional Study to Assess the Tolerability and Efficacy of Eucarbon® in Abdominal Ultrasound Examination in Egyptian Patients

Background and Study Aims: In the preparation of abdominal diagnostic interventions, such as X-ray or ultrasound, the gastrointestinal system should be thoroughly cleansed from intestinal gas and stools. The motility of the gut should be regulated. Therefore, a good method and technique for cleansing the gastrointestinal system requires an appropriate medicinal product that is effective and with the least side effects. Eucarbon® was developed in 1909 for this purpose. The aim of this study is to evaluate the effect of the medicinal product Eucarbon® in the preparation of pelvi-abdominal ultrasound. Furthermore, the study aims to assess the safety and the tolerability of Eucarbon®. Patients and Methods: The study will include patients who are male or female. Any patient who undergoes a diagnostic intervention (pelvi-abdominal ultrasound) and is older than 12 years can be enrolled in the study. Patients will receive Eucarbon® for preparation for pelvi-abdominal Ultrasonography one day prior to examination (Group I). Another group of patients not receiving Eucarbon® (prepared by 8 hours fasting only) will be taken as control (group II). Group I patients will be subdivided into 2 subgroups: Group Ia: will include patients given 3 tablets in the morning and 3 tablets in the evening the day before sonographic examination. Group Ib: will include patients given 4 tablets in the morning and 6 tablets in the evening the day before sonographic examination. Patients will be randomized to both groups. Primary outcome measures the tolerability of Eucarbon®, Efficacy will be measured by Quality of Ultrasonic Investigation of Liver, Gall Bladder, Pancreas, Kidney, Intestine, Urinary Tract and Spine as well as Abdominal Status regarding Gases, Stools, Flatulence, Diarrhea. Results: Eucarbon® appears to be a safe and tolerable medicinal product, at both a dose of 6 tablets/day or a dose of 10 tablets/day. Eucarbon®, at a dose of 6 tablets/day and a dose of 10 tablets/day, is effective in reducing the amount of gases, stools and flatulence. In addition, Eucarbon® is effective as a preparatory agent for ultrasound investigations, especially when

66 > ŞUBAT 2013


the target organs are liver, pancreas, intestine, urinary tract and spine. There is a significant difference from the control group. However, there are no significant differences between a dose of 6 Eucarbon® tablets and a dose of 10 Eucarbon® tablets/day. Despite the detrimental effect of increased BMI on the quality of ultrasound examinations regarding all organs studied, Eucarbon® administration appears to still be able to improve the quality of ultrasound investigation even for patients with increased BMI especially when the target organs are pancreas, kidney, intestine, urinary tract and spine. Conclusion: Eucarbon® appears to be a well tolerated medicinal product that is generally effective in preparation for ultrasound investigation and improving abdominal conditions. Keywords: Eucarbon ®, Ultrasonic Investigation, Abdominal Status.

Introduction In the preparation of abdominal diagnostic interventions, such as X-ray or ultrasound, the gastrointestinal systems should be thoroughly cleansed from intestinal gas and stools. The motility of the gut should be regulated. Therefore, a good method and technique for cleansing the gastrointestinal system requires an appropriate medicinal product that is effective and with the least side effects. Eucarbon® [4] was developed in 1909 by the pharmacist Mag. F. Trenka and by Prof. Dr. W. Pauli. Eucarbon® tablets contain only vegetable and mineral active ingredients and are produced with up-to-date production methods in accordance with cGMP standards. Eucarbon® acts in situ in the digestive tract and is not suitable for pharmacokinetic investigations. It has a spasmolytic effect and relieves pain caused by meteorism as it absorbs intestinal gas. Eucarbon® also has a mild laxative effect. This study investigates the tolerability of Eucarbon® and its efficacy in preparation of ultrasonic investigations in Egyptian patients.

Methods

Setting and Recruitment The study was conducted in the Faculty of Medicine, Cairo University, Kasr Elini Hospital, Gastroenterology Department (Ultrasonography Unit) with patients (adults and children over the age of 12 years) who underwent an abdo minal ultrasound investigation. Study procedures began after approvals by the ethics committee (Gastroenterology Department, Faculty of Medicine, Cairo University) and central ethics committee (Egyptian Ministry of Health). Study Procedures After signing the informed consent form, each potential subject was screened for eligibility based on the inclusion and exclusion criteria specified. Visit 1 took place 1 to 7 days before the requested examination. During this visit, the patient was randomized to a treatment group. Randomization

was performed where the first patient was assigned to group Ia, second patient to group Ib, third patient to group 2 and so forth. Randomization was performed by the investigator’s supporting staff while the investigator was blinded as to which patient was in which treatment group. The subject was instructed to take the investigational product a day before the examination. Next day the patient came fasting for the required examination. The quality of the ultrasound examination after Eucarbon®, as assessed by the investigator, was recorded for all patients while the abdominal status was recorded in visit one and on the day of the ultrasonic investigation (after Eucarbon® administration). Statistical Analysis Analyses were carried out using only patients eligible for inclusion in this study. Descriptive summary statistics are presented for all demographic and baseline characteristics and measurements. For continuous variables the number of patients, mean, standard deviation, median, minimum and maximum were presented. Categorical variables were summarized using counts. Study groups were compared in terms of quality of ultrasound investigation using chi-square test. The abdominal conditions for groups Ia and Ib were compared before and after Eucarbon® administration using chi-square test. BMI was calculated for the analysis population based on the weight and height data available. The analysis population was divided according to BMI into “Obese” patients (those with BMI >30) and “Not Obese” patients 30). The “Obese” and “Not Obese” groups were compared in terms of the quality of ultrasound investigation using chi-square test. Finally, to assess the combined effect of BMI and Eucarbon administration on the quality of ultrasound examination, logistic regression was used with BMI and Eucarbon® administration as the two factors. The response variable was taken as quality of examination being “Good” (1) or “Not Good” (0). Patients whose abdominal examination was rated moderate or poor were included in the “Not Good” group for the purposes of logistic regression. Eucarbon® administration entered the model as a binary variable with values of either 0 (group II) or 1 (group Ia and group Ib). BMI entered the model as a continuous variable. The coefficients and pvalues were reported for the logistic models in an exploratory manner and no further predictions were made. For all tests, level of significance was taken to be 5% (pvalue < 0.05) p-value > 0.05 = Not Significant and represented by "NS" p-value < 0.05 & > 0.01 = Significant and represented by "*" p-value < 0.01 & > 0.001 = Highly Significant and represented by "**" p-value < 0.001 = Very Highly Significant and represented by "***"

67 > ŞUBAT 2013


AKTÜEL Results 450 patients were enrolled in the study; 148 in Group Ia, 150 in Group Ib and 152 in Group II. All 450 patients were eligible to be included in the analysis population. 42% of patients were male and 58% were female. Average age of patients was 52.06 years with a maximum of 89 years and a minimum of 17 years. 23% of patients were less than 40 years old, 12% were from 41 to 50 years old, 40% were from 51 to 60 years old and 25% of the patients were more than 60 years old. Average weight of patients was 81.46 kg with a minimum of 40 kg and a maximum of 130 kg. Average Height was 168.49 cm with a maximum of 190 cm and a minimum of 140 cm. Average BMI was 28.6 with a minimum of 15.6 and a maximum of 44.98. 27.6% of the patients had BMI less than 25, 32.4% had BMI between 25 and 30 and 40% had BMI higher than 30. 97% of the patients had concomitant diseases before the beginning of the study. The leading concomitant diseases were liver cirrhosis (24.9% of enrolled patients), anemia (12.2% of enrolled patients), hematemesis (9.6% of enrolled patients) and renal failure (8.9% of enrolled patients). The leading concomitant treatments were Flagyl (22.8% of enrolled patients), Lactulose (18.6% of enrolled patients), Lasix (13.1% of enrolled patients) and Ranitidine (9.7% of enrolled patients).

Discussion The goal of this phase IV study was to evaluate the safety and efficacy of Eucarbon® in Egyptian patients as an agent for improving abdominal conditions and as an agent for preparation of ultrasound examinations. The study enrolled 450 patients who were randomized to three treatment arms; group Ia who received 6 Eucarbon® tablets prior to ultrasound examination (n=148), group Ib who received 10 Eucarbon® tablets prior to ultrasound examination (n=150) and group II who didn’t receive Eucarbon® before examination and was prepared only with fasting (n=152). Regarding its safety, Eucarbon® appears to be safe and tolerable. There were no adverse events reported during the study and the investigator rated Eucarbon®’s tolerability favorably for 97% of all patients who were prepared with Eucarbon®. Concerning efficacy as an agent for improving abdominal conditions, the percentage of patients who had favorable abdominal conditions increased after Eucarbon® administration. This indicates that Eucarbon®, at both doses, can successfully reduce the amount of gases, flatulence and stools. As for diarrhea, percentage of patients with absent diarrhea decreased. At a dose of 6 tablets/day or higher, Eucarbon® has a laxative effect which explains the increase in diarrhea. Regarding Eucarbon®’s efficacy as a preparatory agent for ultrasonic examinations, patients who were administered Eucarbon® (group Ia and group Ib, n =298) had a higher proportion of patients whose quality of examinations were rated favorably compared to those who were not administe68 > ŞUBAT 2013

red Eucarbon®. This favorable difference was statistically significant for all organs except gall bladder and kidney. The most pronounced favorable effect appeared to be for intestine examination quality, while the least being for liver. Nevertheless, when group Ia was compared to group Ib the differences in proportions were statistically not significant for all organs. This indicates that Eucarbon® is recommended for preparation of ultrasonic examination except if gall bladder and/or kidney are the target organs. However, a lower dose may be sufficient for the purposes of ultrasound examination preparation. The enrolled population had an approximate average BMI of 28. 180 patients were obese (BMI > 30). Because it is expected that obesity may be correlated with the quality of ultrasound examinations[5], it was necessary to assess the effect of obesity on the quality of investigations. Results indicate a statistically significant decrease in the proportion of patients with good quality examinations in the “Obese” population compared to patients in the “Not Obese” population. This confirmed that the quality of ultrasonic examinations is negatively affected by obesity and increase in the patient’s BMI. The logistic regression results indicate that increasing BMI leads to decreasing the probability of rating the ultrasound investigations as “good”, which agrees with results reported on obesity via chi-square tests. On the other hand, Eucarbon® administration increases the probability of rating the ultrasound investigations as “good”. Both factors’ effects were found to be statistically significant for all organs except gall bladder and liver where Eucarbon® administration effects were found to be statistically not significant while BMI effects were found statistically significant. Therefore, for all organs except gall bladder and liver, patients who are obese and received Eucarbon® have a higher chance of having good quality for ultrasound investigations compared to those who are obese but did not receive Eucarbon®. Generally, patients with the highest probability to have good quality ultrasound examination are those who are not obese and have received Eucarbon®.

Conclusion Based on the data presented in this study, Eucarbon® appears to be a safe and very well tolerable medicinal product. Eucarbon®, at a dose of 6 tablets/day or a dose of 10 tablets/day, is effective in reducing the amount of gases, stools and flatulence. In addition, Eucarbon® is effective as a preparatory agent for ultrasound investigations, especially when the target organs are liver, pancreas, intestine, urinary tract and spine. However, there may not be significant differences between a dose of 6 Eucarbon® tablets/day and a dose of 10 Eucarbon® tablets/day. Despite the detrimental effect of increased BMI on the quality of ultrasound examinations regarding all organs studied, Eucarbon® administration appears to still be able to improve the quality of ultrasound investigation even for patients with increased BMI especially when the target organs are pancreas, kidney, intestine, urinary tract and spine.



HASTANE DONANIM

ADÜ Hastanesi Sağlık Kompleksine Dönüşüyor

Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, sadece bölgede değil Türkiye’de ve dünyada tanınan bir sağlık kompleksine dönüşmek için hızla yol alıyor.

A

dnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Uygulama ve Araştırma Hastanesi, bin yataklı sağlık kompleksine dönüşüyor. Yatak kapasitesini bin yatağa çıkararak bölgedeki hasta talebinin tümüne karşılık vermeyi hedefleyen Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi, sadece bölgede değil Türkiye’de ve dünyada tanınan bir sağlık kompleksine dönüşmek için hızla yol alıyor. ADÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mustafa Oğurlu, yaklaşık 85 bin metrekare alan üzerinde planlanıp 50 bin metrekare üzerinde yapılanması gerçekleştirilmiş hastanenin yapılanmasını hızla tamamlamak için çabaladıklarını söyledi. Yapılanmanın tamamlanmasına paralel yatak kapasitesini 1000 yatağa çıkaracaklarını belirten Oğurlu, şu bilgileri verdi: “Hastanemizde son dönemde yeni üniteler açtık. Post operatif cerrahi yoğun bakımı bunlardan biri. Ayrıca acil servise direkt veya 112 aracılığıyla gelen hastalardan yoğun bakım ihtiyacı olanların rahat bir şekilde kabul edilmesi için acil servise yeni bir yoğun bakım ünitesi açtık. Amacımız birçok anabilim dalına hizmet verebilecek 50 yataklı bir yoğun bakım ünitesini de kısa bir sürede devreye sokmak. Yeni doğan yoğun bakım ünitesini büyütmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hastanemizin teknik altyapısını da hızla tamamlıyoruz. Ameliyathanelerin tamamını kullanıma açarak daha fazla ve her türlü hastanın ameliyat olabileceği imkânları sağlamak istiyoruz. Cerrahi altyapı eksiklerimizi hızla tamamlıyoruz. Nihai amacımız hastanemizi bir sağlık kompleksine dönüştürmek. Fizik tedavi rehabilitasyon ve termal turizme yönelik yapılanmamızı tamamlamak hedeflerimiz arasında. Ayrıca bölgemiz uzun yaşam merkezi olduğu için palyatif bakım merkezi kurmayı da planlıyoruz. Bunun yanı sıra kanser hastalarının nihai tedavilerinin olabileceği bir merkez haline gelmek, radyoterepi hizmetini sağlayan radyasyon onkolojisi bölümünün üniversitemize kazandırılmasını sağlamak ve Nükleer Tıp Ana Bilim Dalının eksikliklerini gidermek gibi hedeflerimiz de var. Ana bilim dallarının istekli olması durumunda organ nakline yönelik de önümüzdeki günlerde çeşitli çalışmalar içinde olmayı hedefliyoruz”

Doç. Dr. Mustafa Oğurlu Kimdir? Antalya Akseki’de 1974 yılında doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini İzmir-Tire’de tamamladı. Tıp eğitimini 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinde 1998 yılında tamamladı. 2004 yılında Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim Dalında uzmanlık eğitimini tamamlayarak uzman oldu. 2006 yılına kadar uzman olarak çalıştığı Adnan Menderes Üniversitesinde 2006 yılında yardımcı doçent, 2011 yılında doçent oldu. 2007-2008 yılları arasında askerliğini Gülhane Askeri Tip Akademisi - Ankara’da yaptı. 2008 ile 2011 yılları arasında ADÜ Etik Kurulu’nda görev yaptı. 2011 yılının Mart ayında ADÜ Uygulama ve Araştırma Hastanesinde başhekim yardımcısı 2012 yılının Şubat ayında ise aynı hastanede başhekim oldu. Görevini halen sürdüren Mustafa Oğurlu yine bir sağlıkçı olan Nesrin Oğurlu ile evli ve Ayşe Hilal, Burak Tahir isimli iki çocuk babası.

70 > ŞUBAT 2013



HASTANE DONANIM

Elazığ Medical Park Hastanesi Yeni Binasına Taşındı

Damla Hastanesi’ni devralan Medical Park Elazığ Hastanesi, 11 katlı, toplam 33 bin metrekare alandaki yeni binasına geçti.

E

lazığ başta olmak üzere çevre il ve ilçelerden gelen hastalarına uluslararası standartlarda sağlık hizmeti veren Medical Park Elazığ Hastanesi; yeni yılda yeni binasında hizmet vermeye başladı. Damla Hastanesi’ni devralan Medical Park Elazığ Hastanesi, 11 katlı, toplam 33 bin metrekare alandaki yeni binasında, hem Elazığ’dan hem de bölgeden gelen binlerce hastaya şifa dağıtacak. Medical Park Elazığ Hastanesi Genel Müdürü İsmail Akdemir, uluslararası standartlarda hizmet verdiklerini söyledi. Yeni binanın gerek büyüklük gerek teknolojik donanım açısından çok büyük avantajlar sağladığını belirten Genel Müdür İsmail Akdemir, “Yaklaşık altı yıldır verdiğimiz sağlık hizmetine, artık devraldığımız Damla Hastanesi’nin binasında devam edeceğiz. Son teknolojiyle donatılmış binamızda, yeni tıbbi bölümlerimiz ve uzman hekimlerimizle yine hastalarımızı kucaklayacağız. Medical Park Elazığ Hastanesi; yeni taşındığı 11 katlı, toplam 33 bin metrekare alanındaki büyük ve son teknoloji ile donatılmış yeni binasında, yeni tıbbi bölümleri ve uzman hekimleriyle daha fazla sayıda hastaya hizmet verme imkanı bulacak” diye konuştu.

“Yoğun Bakımımız Bölge İçin Bir Şans” Modern yapısıyla hastalarının tüm beklentilerine cevap vermeyi hedeflediklerini belirten Genel Müdür İsmail Akdemir, yeni binalarının 3 bin 500 noktadan komuta edilen akıllı bina teknolojisine sahip olduğunu söyledi. Akdeniz, "19 tanesi yeni doğan olmak üzere toplam 58 yoğun bakım yatağı, 2 anjiyo odası ve 14 yataklı anjiyo sonrası

72 > ŞUBAT 2013

dinlenme odası bulunan hastanemiz, yoğun bakım alanında bölgede önemli bir boşluğu dolduracak. Yoğun bakım bölümümüz gerçekten bölge için büyük bir şans” şeklinde konuştu. Yeni binasında hizmete giren Medical Park Elazığ Hastanesi'nde son teknoloji ürünü cihazlar ile donatılmış 13 ameliyathane ve 3 doğumhane bulunduğunu kaydeden Akdemir, “12 adet süit olmak üzere toplam 198 yatak kapasitemiz var. Görüntüleme ünitelerinde 1.5 tesla MR, 128 kesitli BT, sanal anjiyo ünitesi ve 4 boyutlu ultrasonografi gibi en son teknoloji ürünleri olan cihazlar ile en iyi şekilde hizmet vereceğiz” ifadelerini kullandı.

“Kanser Hastaları Artık Büyük Şehirlere Gitmeyecek” Yeni bölüm ve hekimlerle hizmet yelpazesini genişletmeyi hedeflediklerini açıklayan Genel Müdür İsmail Akdemir, sözlerine şöyle devam etti: “Medical Park Elazığ Hastanesi, tam donanımlı onkoloji bölümüyle bölgenin önemli referans merkezi olarak hizmet verecek. Toplam 1 milyon nüfusa hizmet veren tek özel kanser merkezi olan Medical Park Elazığ Hastanesi onkoloji bölümü; medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi ve nükleer tıp birimleriyle, son teknoloji cihazları ve uzman hekim kadrosuyla kanser tedavisinin her aşamasında hastalarının yanında yer alabilecek. Yani artık bölgemizdeki kanser hastaları şifa aramak için yerinden yurdundan kopup, İstanbul-Ankara gibi büyük şehirlerin yollarına düşmeyecek. Şifayı, burada kendi topraklarında arayacak”.



HASTANE DONANIM

Büyük Anadolu Hastaneleri Hospital Park Çatısında Buluştu

S

amsun, Darıca ve Batum'da hastaneleri bulunan Büyük Anadolu Hastaneleri, HOSPİTAL PARK ismi altında birleşti. Hospital Park Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Yöntem, Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Nilgün Yöntem ve Genel Müdür Mehmet Topçu, isim değişikliği ile ilgili basın toplantısı düzenledi. Darıca Bayromoğlu Paradise Hotel'de düzenlenen basın toplantısında konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Yöntem, "Darıca'daki hastanemizde 9 yıl geride kaldı, yeni bir sayfa açalım istedik. Ham yatırımlarımızı büyütelim, hem kurumsal bir kimlik oluşturalım hem de kalitemizi yükseltelim düşüncesiyle isim değişikliğiyle beraber ilk yurt dışı temsilciliğimizi de Hospital Park Batum olarak hayata geçirdik. Hasta transferi anlamında hem Darıca’daki hastanemizde hem de Samsun'daki hastanemizde hedef büyüttük. Kısmet olursa önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye'deki 10 sağlık kuruluşu arasında yer almak istiyoruz" dedi.

Hospital Park Yönetim Kurulu Başkanı Yakup Yöntem, Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Nilgün Yöntem ve Genel Müdür Mehmet Sağlık Sektöründe 30 Yıl Topçu, isim değişikliği ile ilgili basın Sağlık sektörüne girişinin 30. yılında olduğunu belirten toplantısı düzenledi. Yöntem, "Benim sağlığa girişimin 30. yılı. 1994-95 yıllarında özel sektöre girdik. 18-20 yıl önceki özel sektörün şartlarıyla şimdi çok farklı. O zaman parmakla sayılabilecek kadar çok az hastane varken ve sağlık sektörü çok gerilerdeyken hükümetimizin yaptığı başarılı çalışmalarla şuanda yurt dışından 1 milyon hastanın sağlık turizmi için Türkiye'ye geldiğini görüyoruz" dedi.

74 > ŞUBAT 2013



HASTANE DONANIM

Nazilli Devlet Hastanesi’nde Geri Sayım Başladı 400 Yataklı Nazilli Devlet Hastanesi Mart ayında geçici kabulü yapılacak.

2

1 Nisan 2010’da temeli atılan ve TOKİ tarafından yaptırılan 400 yataklı Nazilli Bölge Devlet Hastanesi Mart ayında tamamlanarak geçici kabulü yapılacak. Yapımına 2,5 yıl önce başlanan ve Aydın'ın en büyük devlet hastanesi unvanını taşıyacak olan hastane inşaatını inceleyen AK Parti Aydın Milletvekili A.Gültekin Kılınç’a AK Parti Nazilli İlçe Başkanı Tacettin Pirinç ve ilçe yönetimi eşlik etti. Hastane inşaatının TOKİ tarafından 2,5 yıl önce başlatıldığını ifade eden AK Parti Aydın Milletvekili Ali Gültekin Kılınç, "400 Yataklı Nazilli Devlet Hastanesi'nin yapımına 21 Nisan 2010'da başlandı. Müteahhit firmanın özverili çalışmaları sonucunda inşaatı zamanından önce tamamladı. Bu hafta içerisinde hastanenin temizliği yapılıp Mart ayı içerisinde de geçici kabulü yapılarak hastanenin taşınmasına başlanacak. Hastane yönetiminin bileceği bir iş ama tahminimce Nisan ayından itibaren de Aydın'ın en büyük bölge hastanesi olarak hizmet vermeye başlayacak. Toplam 73 bin 500 metrekare kapalı alanı bulunan hastane 9 katlı olacak. 14 bloktan oluşacak hastanede 44 yoğun bakım ünitesi, 35 yeni doğan bebek yatağı, 30 acil müşahede yatağı (çocuk dâhil), 13 ameliyathane, 37 diyaliz yatağı, 4 doğum salonu ve 72 poliklinik ile hizmet verecek. Hastanede ayrıca 164 çift kişilik oda, 68 tek kişilik oda ve 4'de suit oda bulunmaktadır. Hastane içerisinde farklı katlara çalışan 21'de asansör bulunacaktır" dedi.

“Aydın Şaha Kalkacak” Hastanenin tamamlanması ile birlikte en başta Aydın olmak üzere Nazilli ve çevre ilçeleri modern sağlık hizmeti alacak diyen Kılınç, "AK Parti iktidarının gücünün de simgesi olan hastane İnşaatının şu an yüzde 93'lük bölümünün tamamlandı. 236 oda ve 400 yataklı olan hastanemizin sadece acili 3 bin 500 metrekare kapalı alana sahip AK Parti iktidarının barajlardan sonra Aydın’a yaptığı en büyük yatırım olarak hizmet vermeye başlayacak. Hastanenin tamamlanması ile birlikte en başta Aydın olmak üzere Nazilli ve çevre ilçeleri modern sağlık hizmeti alacak. Sağlık turizmine önemli katkılar yapmasını beklediğimiz Jeotermal kaynakların da devreye girmesiyle hem özel hem de devlet yatırımları Aydın'ı şaha kaldıracak. Bu yatırım gerçekleşmesine olanak sağlayan başta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Sağlık Bakanımıza, milletvekillerimize ve emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.

Mart Ayında Geçici Kabül Tamamlanacak TOKİ tarafından yapılan Hastane inşaatı taşeron firma mühendisi Figen Çakır, Şubat ayı içerisinde yetkililerin gelerek geçici kabulü işlemlerinin başlayacağını belirterek Mart ayı içerisinde geçici kabulün tamamlanacağını ifade etti.

76 > ŞUBAT 2013



HASTANE DONANIM

Universal Hastaneler Grubu Yönetim Kadrosu Güçleniyor

U

niversal Hastaneler Grubu, 2011 yılında ADM Capital, IFC ve PGGM’in öz kaynak yatırımıyla başlayan değişim ve kurumsallaşma sürecinde alt yapı çalışmaları tamamlamasının ardından Dr. Alper Tunga Demirarslan’ın Gruba katılmasıyla medikal atılım dönemini başlatıyor.

Grubun Medikal Kadrosu Daha da Güçleniyor Grubun COO’luğu ile birlikte Medikal Direktörlüğünü üstlenen Dr. Demirarslan “Universal Hastaneler Grubu Türkiye’de her dönem güçlü medikal kadrosu ile kaliteli sağlık hizmetinin adresi olmuş bir kurum. 2013 yılında hayata geçireceğimiz yeni medikal kadro organizasyon yapısı ile Grubun gücüne güç katacağız. Yenilenen organizasyon yapımız sektörde yeni iş imkanları doğuracak. Geçtiğimiz sene Grubun yapmış olduğu yatırımlar ve tamamladığı alt yapı çalışmaları ile birlikte Universal ailesinin her çalışanı en iyi fiziki şartlarında ve uluslararası seviyede en iyi teknolojik imkanlarla çalışıyor olacak” dedi.

Herkes İçin Kolay Ulaşılabilir Kaliteli Sağlık Hizmeti İnsanın insan üzerinde çalıştığı tek sektörün sağlık sektörü olduğunu vurgulayan Dr. Demirarslan “Grup için attığımız her adımda tek bir hedefimiz var: Kaliteli sağlık hizmetine, en kolay koşullarda ulaşmış, memnun ve mutlu hastalarımız. Universal Hastaneler Grubu olarak, her gelir seviyesinden farklı sağlık güvenceleri olan hastalarımıza, ihtiyaçları olan türlü branşlardaki sağlık hizmetini Türkiye’nin 4 bir yanındaki referans hastanelerimizde sağlamak için çalışıyoruz” dedi.

Türkiye’nin en köklü özel hastane gruplarından biri olan Universal Hastaneler Grubu, yönetim kadrosuna Dr. Alper Tunga Demirarslan’ı kattı.

Universal Hastaneler Grubu

Dr. Alper Tunga Demirarslan 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu olan Dr. Alper Tunga Demirarslan, İstanbul Tıp Fakültesi’nde Anestezi alanı üzerine uzmanlığını tamamladıktan sonra profesyonel iş hayatına Kadıköy Şifa Hastanesi’nde başladı. Demirarslan, ASM John Hopkins Hastanesi’nde Tıbbi Direktör Yardımcısı, Doğan Sağlık Grubu’nda ve Hisar Intercontinantal Hospital’da Genel Müdür ve Medipol Sağlık Grubu’nda Grup Medikal Direktörlüğü görevlerinde bulundu. Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümde, Finans ve Pazarlama üzerine yüksek lisans eğitimi alan Demirarslan, Aralık ayında Universal Hastaneler Grubu’nun COO’su olarak görevine başladı.

1974 yılında kurulan Universal Hastaneler Grubu; Alman, Vatan ve İtalyan Hastaneleri gibi köklü kurumları bünyesinde barındırmaktadır. İstanbul'da Alman (Taksim), Çamlıca, İtalyan, Aksaray (Vatan) ve Kadıköy hastaneleri olmak üzere beş, ülke genelinde Diyarbakır, İzmir, Konya Ereğli, Kuşadası, Manisa ve Malatya olmak üzere toplam 11 hastaneyle faaliyet göstermektedir. 134.000 metrekare kapalı alanda, 1.200 yatak kapasitesi ile 400’e yakın hekim kadrosuyla faaliyet gösteren Grup onkoloji, organ nakli, tüp bebek ve kısırlık tedavisi, kardiyoloji, kalp ve damar kalp cerrahisi, metabolik cerrahi, beyin cerrahisi, ortopedi ve travmatoloji ve genetik başta olmak üzere tüm sağlık branşlarında tıbbi ve cerrahi sağlık hizmet sunmaktadır. JCI, ISO ve TUV sertifikalarına sahip hastaneleri ile hem bilimsel açıdan donanımlı hem de hasta ve hasta yakınlarına her türlü konforu sunan Universal Hastaneler Grubu’na dahil 11 hastane hem bulundukları şehirlerin hem de çevre bölgenin referans sağlık kurumu olarak hizmet vermeye devam etmekte, yurt dışından gelen hastalara da ülkelerinde bulamadıkları sağlık hizmetlerini almalarını sağlamaktadır.

78 > ŞUBAT 2013



HASTANE DONANIM

K

Tıp Fakültesi’nin Protokolü İmzalandı Karabük yıllardır özlemini duyduğu Üniversite Hastanesine kavuşuyor.

80 > ŞUBAT 2013

arabük Üniversitesi ve Karabük Kamu Hastaneleri Birliği arasında imzalanan protokolle yeni yapılan Karabük Devlet Hastanesi, Sağlık Bakanlığı Karabük Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi ismini alarak Karabük Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin kullanımına açılacak. Yeni yapılan hastanenin üniversite ile birlikte kullanılmasını sağlamak amacıyla Valilik Toplantı Salonunda Karabük Kamu Hastaneleri Birliği ve Karabük Üniversitesi arasında bir protokol imzalandı. Protokol imza törenine; Vali İzzetin Küçük başta olmak üzere Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal, Karabük Üniversitesi Senato Üyeleri, Karabük Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri ve İdarecileri, KARDEMİR A.Ş. Genel Müdürü Fadıl Demirel, bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile basın mensupları katıldı. İmza töreni öncesi bir konuşma yapan Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Burhanettin Uysal, “Karabük Üniversitesi kurulduktan sonra üniversitemiz bünyesine ilk ilave ettiğimiz fakülte, Tıp Fakültesi oldu. Tıp Fakültesi’ni açmak kolay oldu, ama Tıp Fakültesi’nin uygulama alanı olan hastaneyi üniversitemize kazandırmak biraz zaman aldı. Bundan dolayı fakültemize aldığımız öğrencilerimiz, iki yıldır Zonguldak’ta eğitim ve öğretimlerini devam ettirmektedirler. Üniversitemiz bünyesine almış olduğumuz akademisyenlerimiz de başka şehirlerde çalışmalarını sürdürmektedirler. İmzayı attıktan sonra Karabük’teki yeni yapılan Devlet Hastanesini, Üniversitemizle birlikte kullanacağız. Böylece Üniversitemizin sağlık alanındaki akademisyenleri de Karabük halkının hizmetinde görev yapmaya başlamış olacaklar. Protokolle birlikte hastanemizin ismi de değişmiş olacak. Sağlık Bakanlığı Karabük Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi haline dönüşecek. Ben şimdiden hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Emeği geçen başta Sayın Valimiz olmak üzere herkese teşekkür ediyorum” dedi. Karabük Üniversite Hastanesi’ne Kavuşuyor Karabük halkının özlem duyduğu üniversite hastanesine kavuştuğunu belirten Vali İzzettin Küçük ise, dikilen fidanların artık meyve veren bir ağaca dönüştüğünü ifade ederek, “Bir ilde Tıp Fakültesinin olması bir prestij ve ayrıcalıktır. Bulunduğu ile büyük değer katmaktadır. Yıllar önce emin adımlarla başlayan çalışmalar ciddi meyvesini verdi. Artık yeni yapılmakta olan hastanemiz Tıp Fakültemizle birlikte faaliyet gösterecektir. Bu ilimiz için büyük bir kazançtır. Çok büyük kaynaklar aktarmadan ilimiz ölçeğindeki bir şehir için iki işi birden yaptık. Bu büyük bir tasarruftur. Yıllardır bu şehrin hayali olan Tıp Fakültesi, artık yeni hastanemizle birlikte rayına girmiştir. Bu çalışmayı uzun süredir Rektör Hocamız sürdürüyor. Öncelikle başta kendisi olmak üzere Üniversitemizin tüm akademik personeline teşekkür ediyorum. Bu işin Sağlık Bakanlığı nezdinde gerçekleşmesi hususunda TBMM eski Başkanımız ve Karabük Milletvekilimiz Mehmet Ali Şahin Bey büyük destek vermiştir. Kendisine şükranlarımızı sunuyorum. Kamuoyunda sürekli gündemde tutulmasında basın mensuplarımızın büyük katkıları vardır. Onlara da ayrı ayrı teşekkür ediyorum.



HASTANE DONANIM

T

Tokat’ta Sağlık Yatırımları

okat Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Opr. Dr. Arslan Erkan, eski devlet hastanelerinin yeni projelerle tekrar hizmete kazandırılacağını söyledi. Tokat Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri olarak kasım ayında göreve başlayan Erkan, il genelindeki kamu hastanelerinin genel durumlarını değerlendirerek yapılan çalışmaları dile getirdi. Her hafta bir ilçedeki hastanede incelemelerde bulunduklarını ifade eden Erkan, Turhal, Zile ve Erbaa ilçelerinden sonra Almus Devlet Hastanesi’nde de incelemelerini sürdüreceklerini kaydetti. Tokat Devlet Hastanesi’nin 2010 yılında yeni binasına taşınması ile boşaltılan eski binaların yerine yapılması planlanan sağlık yatırımlarıyla ilgili bilgi veren Erkan, eski devlet hastanesi yerine 50 yataklı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi

Tokat Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Opr. Dr. Arslan Erkan, "Eski Devlet Hastaneleri Yeni Projelerle Tekrar Hizmete Kazandırılacak" diye konuştu.

planlandığını ifade ederek, “Eski devlet hastanesine ait olan taş bina yıkılmayacak, belki hizmet binası olarak kullanılacak. Diğer bina yıkılarak yerine yapılması planlanan diş hastanesi ise ihale aşamasında. Eski Recep Yazıcıoğlu Hastanesi’nin yerine Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi açılması planlanıyor. Bu anlamda deprem güçlendirmesi ve tadilat işlerini yapan firma çalışmalarını tamamladığını bildirdi. Geçiş kabul aşamasına gelindi. İl Sağlık Müdürlüğü geçici kabulünü yapıp bize devredecekler. Bizlerde teşrifini yapıp hizmete açılması için gayret göstereceğiz. Genel Sekreterlik içinde bir yer arıyorduk. Akıl ve Ruh Sağlığı Hastanesi’nin bulunduğu yerin üst kısmında acilin üst kısmında yeterli yer olduğu gözüküyor. Genel Sekreterliği oraya taşıyacağız. Çünkü bizim yaklaşık 100’e yakın personelimiz olacak. Birde burası çocuk polikliniği olarak planlanmış. Açılacağı sırada biz buraya geldiğimiz için bir süre ertelendi. Bizde kısa sürede ayrılacağız ki buradaki işleyiş rahatlasın” dedi.

82 > ŞUBAT 2013



TIBBİ EKİPMAN

Rönesans İle Sıfır Hata Dönemi

O

murga ameliyatlarında sıfır sinir hasarı ve az radyasyon sağlayan "Rönesans" isimli robot, Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kullanılmaya başlandı. Omurga ameliyatları sonrasında görülebilen uzun dinlenme süreleri, enfeksiyon riski ve kalıcı sinir hasarları robot "Rönesans" ile tarihe karıştı. Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde kullanılmaya başlanan yeni robot ile omurga ameliyatlarında "Rönesans" devri başladı.

Sıfır Hata

Prof. Dr. Sait Naderi, "Rönesans isimli robotun, omurga ameliyatlarını sıfır hata ile gerçekleştirdiğini söyledi.

84 > ŞUBAT 2013

Hastanenin Beyin ve Sinir Cerrahisi Klinik Şefi Prof. Dr. Sait Naderi, robot Rönesans ile omurga ameliyatlarının sıfır hata ile gerçekleştirildiğini vurguladı. Kullanılan yeni yöntemle cerrahın bilgisayarına yüklenen program sayesinde ameliyat öncesinde en ince noktaya kadar planlama yapılabildiğine dikkat çeken Naderi, "Robot, cerrahın ne yapmak ve nasıl yapmak istediğini bilir ve ameliyat sırasında 1 milimetrelik bir hassasiyetle cerraha kılavuzluk yapıp tüm uygulamaların plana göre gerçekleştirilmesine imkan tanır. Cerrahın ve cerrahi ekibin daha az X ışını almasını sağlar. Hastanın ve hekimin ameliyat sırasında daha az radyasyon alması ve kanser riskinin azalmasını sağlar. Hastanın da yüksek hassaslıkla kalıcı sinir hasarına maruz kalmadan ameliyat olmasına imkan tanır. Özetle daha güvenli bir cerrahi sunar" dedi.

Avantajları "Rönesans" ile yapılan ameliyatların ardından hastaların çok daha kısa sürelerde sosyal yaşantılarına dönebildiğini söyleyen Naderi, "Rönesans ile ameliyatta dokulara açık cerrahiyle kıyasla çok daha az zarar verilir, iyileşme çok hızlı olur. Çoğu hastanın açık omurga cerrahisi sonrası aktif çalışma yaşamına dönme süresi çok uzun olmakla beraber, MIS ve perkütan cerrahi uygulaması sayesinde kaslar ve yumuşak dokular korunur, ameliyat sonrası enfeksiyon riski, kanama riski ve ameliyat sonrası ağrı şikayetleri ve hastanede kalış süresi azalır, hastaların gündelik işlerine dönmeleri daha hızlı olur. Kozmetik açıdan faydası da gözardı edilmemelidir" şeklinde konuştu.



TIBBİ EKİPMAN

Philips Microdose Mamografi İle Düşük Dozda En Güvenli Sonuç En yüksek ergonomi elde etmek amacıyla hem klinik personeli hem de hastalarla yakın işbirliği içinde tasarlanan Philips MicroDose Mamografi ile hastalar daha az radyasyona maruz kalırken, doktorlar da sağladığı olağan üstü kaliteli görüntüler aracılığıyla büyük bir güvenle teşhis koyabiliyor.

86 > ŞUBAT 2013

P

hilips MicroDose Mamografi, hastalara sunduğu konfor ile doğru orantılı olarak en iyi görüntü kalitesini ortaya koyarak klinik personeli için tetkikleri de kolaylaştırıcı bir etkiye sahip. Tetkiklerin hızlı, sistemin kolay kullanımlı olması hem klinik personeline hem de hastaya eşdeğerli olarak fayda sağlıyor. Hafif kıvrımlı bir yüzeye sahip olan Philips MicroDose Mamografi, insan bedenine uyum sağlayan yapısı ve beden ısına uygun sıcaklık derecesiyle hastalara mamografi sırasında aradıkları konforu sunuyor. Kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri, her ne kadar sık görülse de erken teşhis edildiğinde tedaviye en kolay cevap veren hastalıklardan biri olarak ön plana çıkıyor. Bir tümör ne kadar erken teşhis edilirse, hayatta kalma şansı da o kadar yüksek oluyor. Erken teşhiste beş yıllık hayatta kalma oranı yüzde 98’e kadar çıkıyor. Bugün 4 farklı yöntemin uygulandığı meme kanseri tedavisinde erken teşhisin yanı sıra en düşük dozda mamografi aracılığıyla elde edilen en kaliteli sonuçlar, tedavinin en doğru yol haritasını ortaya koyuyor. Sağlığa sadece teknoloji değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından yaklaşan Philips, geliştirdiği MicroDose Mamografi ile meme kanserinde erken teşhis ve tedavide düşük dozun önemine dikkat çekiyor. Tüm görüntüleme ve tanı yöntemleri arasında meme kanserini en erken saptayabilen yöntem mamografi, tümörleri dokunarak tespitten üç yıla kadar daha önce ortaya çıkarabiliyor. Ancak bu noktada Tıp dünyasında mamografinin radyasyona dayalı bir teşhis yöntemi olması dolayısıyla yüksek doz radyasyon içerdiğine ilişkin tartışmalar yaşanabiliyor. Sağlığa sadece teknoloji değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından yaklaşan Philips, geliştirdiği MicroDose Mamografi ile meme kanserinde erken teşhis ve tedavide düşük dozun önemine dikkat çekiyor. Düşük dozlu MicroDose Mamografi, yüzde 50’ye yakın bir doz azaltımı anlamına geliyor. 19-20 Ocak 2013 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Meme Kanserinde Yeni Yaklaşımlar Eğitim Toplantısı İstanbul 2013” kapsamında Türkiye’ye gelen ve medikal tarama alanında dünya çapında bir uzman olan Sectra Mamea AB’nin kurucularından Prof. Mats Danielsson, düşük doz ve erken teşhisin önemini vurguluyor. Radyasyona karşı hassas olan meme dokusu için düşük dozun öneminin büyük olduğunu söyleyen Danielsson, MicroDose Mamografi’nin potansiyel anormallikleri saptamak için mükemmel görüntüleri düşük radyasyon dozunda aldığını belirtiyor. MicroDose Mamografi’nin kaliteli görüntünün yanı sıra, ortalama yüzde 40 doz azaltımı sağladığını vurgulayan Danielsson, MicroDose Mamografi’nin dünya çapında 24’ten fazla ülkede, düşük dozlu mamografi için kullanılan bir röntgen cihazı tipi olduğunu, İsviçre’nin Cenevre kentindeki CERN Laboratuarı ile İsveç’in Stockholm kentindeki KTH Kraliyet Teknoloji Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalara dayanan foton sayımı adlı benzersiz tekniği kullandığını söylüyor.



TIBBİ EKİPMAN

Tuttnauer, İncekaralar Güvencesiyle Türkiye’de Sterilizasyonda, 85 yıllık Tuttnauer Kalitesi, 2013 yılı itibari ile İncekaralar güvencesi ile Türkiye’de.

S

terilizasyonda, 85 yıllık Tuttnauer Kalitesi, 2013 yılı itibari ile İncekaralar güvencesi ile Türkiye’de. Merkezi Hollanda’da bulunan Tuttnauer, 85 yılı aşkın süredir sterilizasyon ve enfeksiyon kontrol üniteleri konusunda dünya çapında bir çok hastanenin, üniversitenin, araştırma enstitülerinin klinik ve laboratuvarların güven merkezini oluşturuyor.

Uluslararası Standartlarda Yüksek Kalite Uluslararası platformda geçerliliği kabul edilmiş belgeler ile güven ve kaliteden ödün vermeyen Tuttnauer, bütün enerjisini ve dikkatini sterilizasyon sistemleri üzerinde değerlendirerek, alanında rakipsiz bir firma olmayı başarmıştır. Medikal sterilizasyon sistemleri ile müşterilerine hizmet veren Tuttnauer, bütün ürünlerinde kullandığı HEPA (Yüksek Etkinlikte Partikül Yakalayıcı) filtre ile sterilizasyonda kesin sonuca ulaşmaktadır. Tuttnauer’in ürün portföyündeki büyük otoklavlar, standart boyutların yanı sıra değişik hacim ve boyutlarda ihtiyaca uygun olarak da üretilebiliyor, 120 ile 1020 litre arasında değişen hacimlerde tek veya çift kapı olarak kullanılabiliyor. Tuttnauer yıkama cihazları ise 93 ºC’ye kadar ısınabilme özelliğine sahiptir. Her faz esnasında içeriye temiz su alır, 3 kademeli su filtresi ile işini şansa bırakmadan kullanıcılarına mutlak sterilizasyon sunar. Orta sınıf atık otoklavlarda, bekleme modunda otoklavı sıcak ve kullanıma hazır tutar. 160 litrelik hacime sahip ve isteğe bağlı olarak gövdesine tekerlek monte edilebilen atık otoklavlar, hareket kabiliyeti kazanarak portatif olarak kullanılabiliyor. Her modelde olduğu gibi atık otoklavlarında da güvenliğin ön planda tutulduğu atık otoklavlarında, yüksek sıcaklık ve basınçda çift kilitlemeli sistemi ile kapı açılmasını önler ve kapının tam kapanmaması halinde çevrim işlemi başlamaz.

Hızlı, Düşük Maliyetli ve Güvenli Sterilizasyon PlazMax Serisi P50, P80, P110 ve P160 olmak üzere 4 farklı modele sahiptir. Tuttnauer müşterilerine 47lt’den 162lt’ye kadar değişik model ve fiyatlarda seçenekler sunuyor.

88 > ŞUBAT 2013

PlazMax Sterilizatör düşük sıcaklıklarda hızlı, güvenli ve ısıya hassas alet ve malzemelerin sterilizasyonu için tasarlanmış olup düşük maliyetlidir. Düşük sıcaklıklarda gerçekleştirdiği sterilizasyon ile elektrik kullanımında ciddi oranda tasarruf sağlar. Hızlı işlemi ve geniş hacmi sayesinde yüksek hacimli taleplere ve sterilizasyondan sonra hemen kullanılması gereken malzemelerde etkilidir. Zamandan ve üründen tasarruf sağlayarak daha az ürün stoğu gerektirir. Endoskoplar dahil olmak üzere geniş bir kullanım alanı sağlayan çok yönlü bir cihazdır. 25 dakikalık çevrim süresi ile zamandan asla ödün vermez. Kısa zamanda kesin sterilizasyon sağlar. Sterilizasyon esnasında kapı otomatik olarak kilitlenerek, çevrim anında güvenliği sağlar.

PlazMax Serisi, Sterilizasyonda Fark Oluşturuyor - PlazMax Serisi, sterilizasyon için buhar jeneratörüne veya havalandırmaya gerek duymaz. Toksik atık ve su tüketimi yoktur. - Sterilizasyon işlemi sonucunda sadece su ve oksijen açığa çıkar. - Gövdesine bağlı bulunan tekerlekler sayesinde hızlı ve rahat hareket kabiliyeti sağlar. - Sessiz çalışan sistemi ile dikkat gerektiren ortamlarda 65dB ve altı ses düzeyi ile kusursuz çalışma ortamı sağlar. - Mikroişlemci tabanlı kontrol sistemi ve sahip olduğu 5" dokunmatik ekranı ile süreci takip edilebilir. - Kombine tasarımı ile başka hiçbir harici cihaza gerek duymaz. - Tamamlanmış olan sterilizasyon sürecini dahili olarak sahip olduğu Matrix Printer ile döküman olarak sunar.



PANORAMA YİH Yeni Binasında 90 Poliklinik Hizmet Verecek Kırıkkale Kamu Hastaneleri Birliği (KHB) Genel Sekreteri Uzm. Dr. Dilek Öztaş, Yüksek İhtisas Hastanesi'nin yeni yapılan binasının 400 yatak kapasiteli olup, çoğunluğu uzman hekimlerden oluşan 90 poliklinikle hizmet vereceğini söyledi. Genel Sekreter Uzm. Dr. Öztaş, henüz inşaatı devam eden yeni binanın tamamlanması durumunda Kırıkkale'de sağlık hizmetlerinde daha da yol alınacağının önemine değindi.

Malatya’ya 3 Yeni Hastane Daha Yapılacak Malatya Kamu Hastaneleri Genel Sekreteri Şükrü Özdemir, yeni hastanenin önümüzdeki yılın sonbaharında hizmete açılacağını belirterek, ayrıca bir diş merkezi ve iki hastane daha yapılacağını bildirdi. Kasım 2012 ayı ile birlikte göreve başladığını anlatan Şükrü Özdemir, " Takviye yapmamız gereken hastaneler var. Yeni hastane yapılıyor. Yüzde 40'ın üzerinde inşaatı bitmiş durumda. 2013 Temmuz sonunda açmayı planlıyoruz. Doğanşehir Devlet Hastanesi yerine yeni hastane yapılacak. 2013’de bitmesi bekleniyor. Arapgir'e de hastane yapılıyor" dedi.

Atıf Hoca Devlet Hastanesi'nin İnşaatı Hızla Yükseliyor Çorum’un İskilip ilçesinde yaptırılan Atıf Hoca Devlet Hastanesi inşaatı hızla yükseliyor. 2012 yılı Mart ayında temeli atılan 100 yataklı hastanenin 2014 yılı başlarında teslim edilmesi hedefleniyor. 5 yıldızlı otel konforunda sağlık kompleksi olarak inşa edilen hastane çalışmaları hakkında bilgiler veren proje müdürü Kürşat Çelik, “2013 yılı kışı girmeden mevcut hastaneyi yeni yerine taşımak istiyoruz. 2014 yılı başına girmeden de eski hastanenin yıkılarak çevre düzenlemelerinin bitirilmesinin ardından 100 yataklı hastanemizi tamamıyla bitirip teslim etme hedefimiz var” dedi.

90 > ŞUBAT 2013

Keymen İlaç’tan Darüşşafaka’ya Destek Keymen İlaç, 40. kuruluş yılında sosyal sorumluluk alanındaki anlamlı çalışmalarıyla da adından söz ettiriyor. Keymen İlaç, Darüşşafaka’ya, ürün portföyündeki NYDA Bit Spreyi ve Octamar Şurup ile destek oluyor. Ülkemizde insan sağlığına verdiği önemin yanı sıra sosyal konularda gösterdiği duyarlılık ile de tanınan Keymen İlaç, Darüşşafaka’da eğitim gören çocukların Octamar Şurup gıda takviyesi ile vitamin ve mineral desteği almalarına yardımcı olurken, NYDA Sprey ile olası bitlenme sorunlarının önüne geçmeyi amaçlıyor.



PANORAMA Karacabey'e 150 Yataklı Yeni Hastane Bursa’nın Karacabey ilçesine yapılacak 150 yataklı yeni hastane için çalışmalar başladı. Soğan Pazarı karşısında bulunan 60 bin metrekarelik alana yapılacak yeni Devlet Hastanesi’nin yerinde incelemelerde bulunan AK Parti Karacabey ilçe teşkilatı, inşaatı üstlenen firma yetkililerinden bilgi aldı. Hastanenin 33 bin metrekare kapalı alana sahip olacağını belirten Aksu İnşaat yetkilisi Volkan Akgün, 5 bloklu hastanenin en yüksek 8, en alçak 3 katlı bloklardan oluşacağını söyledi.

Silopi Devlet Hastanesi'nde C Kollu Skopi Cihazı Hizmete Girdi Şırnak'ın Silopi İlçe Devlet Hastanesi ameliyathanesinde portatif C kollu digital röntgen cihazının kurulumu gerçekleştirilerek faaliyete geçti. Yeni cihazın tanıtımını yapan Silopi Devlet Hastanesi Başhekim ve Hastane Yöneticisi Hasan Kerem Alptekin C kollu skopi cihazının İtalyan firmasının Neeo adlı ürünü olduğunu belirtti. Dr. Alptekin, “Skopi cihazı C kollu olması sayesinde üç planda hareket edebilir. Tekerlekleri olması nedeniyle hastaya uygun şekilde yaklaştırılabilir” dedi.

92 > ŞUBAT 2013

Bağcılar’a Tam Donanımlı Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi İstanbul İl Özel İdaresi, Bağcılar ilçesine bağımsız bir Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi kazandırıyor. Merkez, herhangi bir hastaneye bağlı bulunmadan, yönetimi kendi idaresinde olarak hizmet verecek. Tam donanımlı merkezin hizmete başlaması ise 2014 yılı içerisinde olacak. 37 bin 800 TL bedelle proje çizimleri tamamlanan merkez, 1860 metrekare alana kurulacak. 2 bodrum, zemin ve 6 normal kattan oluşan merkezin inşası ise 10 milyon 342 bin TL’ye mal olacak.

Tokat’ın 5 Büyük İlçesine Yeni Hastane Tokat Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Opr. Dr. Arslan Erkan, kent merkezinde olduğu gibi ilçelerde de hastane binalarının yenilenmesi için çalışmaların devam ettiğini kaydetti. Tokat’ın Niksar, Reşadiye, Zile, Turhal ve Erbaa ilçelerinde yapılan hastane yatırımları ile ilgili bilgi veren Erkan, yarım kalan Niksar Devlet Hastanesi inşaatı ikmal ihalesinin TOKİ Başkanlığınca yapıldığını kaydetti.



PANORAMA Konya’ya Semazen Figürlü Hastane Projesi

İznik Devlet Hastanesi İnşaatı Başlıyor AK Parti Bursa Milletvekili İsmail Aydın, İznik Devlet Hastanesi'nin arsasının 15 Ocak’ta teslim alınarak, inşaatın 400 iş gününde bitirileceğini söyledi. Milletvekili Aydın İznik ilçesinde çeşitli temaslarda bulundu. Aydın, önce Karadenizliler Derneği'ni, ardından Batum Kafkas Derneği'ni ziyaret etti. Aydın, "İznik Devlet Hastanesi yeni inşaatının yapılacağı arsa 15 Ocakta teslim alınacak. 400 iş günü içinde İznik'e modern ve kaliteli hizmet verecek bir hastane kazandıracağız” dedi.

Konya İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Küçükkendirci, Numune Hastanesi Projesi ile kentin çok önemli bir mimari esere de kavuşacağını belirterek, “Semazen figürü şeklindeki mimari tarzıyla Numune Hastanesi Konya’nın sembollerinden olacaktır” dedi. Konya Numune Hastanesi inşaatının hızla devam ettiğini belirten Küçükkendirci,

Turhal’a 200 Yataklı Yeni Devlet Hastanesi

Turhal Belediye Başkanı Ali Gözen, yeni devlet hastanesi temelinin 2013 yılının ilk aylarında atılacağını söyledi. 200 yataklı ve son teknoloji ile donatılacak yeni hastane binasıyla ilgili açıklamalarda bulu-

94 > ŞUBAT 2013

“Yaklaşık 90 milyon TL harcanarak bitirilmesi planlanan hastane, mimari yapısı ile de Konya’nın en modern binaları arasında yer alacaktır. Konya Numune Hastanesi’nin projesi, şehrin tarihi dokusu düşünülerek hazırlanmış ve özel olarak çizilmiş semazen figürlü mimarisi ile uzmanların tam not verdiği bir projedir” dedi.

nan Başkan Gözen, gün geçtikçe gelişen, değişen ve büyüyen Turhal’da ihtiyaç haline gelen yeni hastanenin yapımı için gelinen noktanın sevindirici olduğunu kaydetti.


HASTANE DONANIM

Ordu’ya Travma ve Yanık Merkezi Yapılacak

K

amu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Dr. Hasan Öztürk, Ordu’ya en kısa sürede yanık merkezi ve çocuk travma merkezinin kazandırılacağını söyledi. Genel Sekreter Öztürk, göreve geldiği günden sonra ilçelerde yaptıkları tespitlerde tıbbi cihaz eksikliğinin ve hekim eksikliğinin tespit edildiğini, ilçelerin bu sorunlarının da en kısa sürede çözüleceğini belirtti. Öztürk, “Ordu’da ikinci ve üçüncü basamak tedavi hizmeti veren, hastaneleri gezdik. Ülke ortalamasına göre hizmet kalitesi iyi seviyededir. Yaptığımız tespitlerde özellikle bazı ilçelerimizde tıbbi cihaz eksikliği var. Bazı ilçelerimizde hekim sıkıntısı var. Bunları tespit ettik. Ankara’ya gittik ve bunların hızlı bir şekilde giderilmesi için durumu ilettik ve en kısa sürede ilçelerimizdeki eksiklikler giderilecek. Sağlık hizmetlerinden önemli olan ameliyat haneler ve yoğun bakım üniteleridir. İlimize geldiğimizde yoğun bakım ünitesinin eksik olduğunu gördük bunun için çok hızlı bir şekilde alt yapıyı oluşturduk. Ordu Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde 9 tane yoğun bakım yatağı hazırladık. Hizmete baş-

ladı. İlimizde çocuk travma merkezi yoktu. Hızlı bir şekilde projesini çizdirdik. Sağlık Bakanlığımıza ilettik. Ödenek bekliyoruz. Çok kısa bir sürede kadın doğum ve çocuk hastanesi içerisine çocuk travma merkezi yapacağız. Bu merkez hayat kurtarıcı bir bölümdür. Beyin kanaması geçiren, trafik kazası geçiren bir çocuk acil tedavi edilmesi gerekmektedir. İlimizde böyle bir merkez olmadığı için Trabzon’a veya Samsun’a sevk ediliyor. Yollarda çocuklara hayati tehlike oluyor. Bazen kaybetme durumu oluyor. Anında müdahale edilerek çocukların hayatlarını kurtaracak bir bölümdür. Onun için bunu öncelikle öne aldık. Maliyeti yüksek olduğu için bakanlıktan destek istedik. Ordu’da böyle bir merkez olmadığı için destek vereceklerini söylediler. Ordu’da ayrıca yanık ünitesi yok. Oda kurtarıcı bir bölüm. Onunla ilgili alt yapı hazırlıklarını yaptık. Ordu Devlet Hastanesi yada Ünye Devlet Hastane’sine açılacak. Komşu illerden de bu bölüm ile Ordu’ya hasta sevki olacaktır. Ordu’da bu önemli eksiklikleri gidereceğiz” dedi.


PAZAROLA

[

Sapmalar ve saptamalar

Y

ol boyu uzun süre düz gitsek de, istediğimiz yere ancak sağa sola sapmalarla varırız. Hayatımızı ve işimizi kuşatan rutinleri kırmadıkça farklı ve başarılı olamayız.

Prof. Dr. İsmail KAYA

Bazen bir yenilik, bir değişiklik, bir düzenleme yapmak gerektiğini hissederiz. İşte o anlarda doğru olanı bulmak önemlidir. İnsanın, tüketicinin, müşterinin, bireyin ve grupların karar verme süreciyle pazarlamacılar da yakından ilgilenir, anlamaya, açıklamaya ve tabiî ki, etkilemeye çalışırlar. Seçimlerimizin alışkanlığa dönüşebildiğini, böylece irade, şuur ve mantığın devre dışı kaldığını bilirler; bize yeni alışkanlıklar edindirmeye, bunları pekiştirmeye uğraşılar. Bazı kararlarımızı anlık, plansız, içtepili, hiç düşünmeden, bir anda verdiğimizin farkındadırlar; buna uygun ürünleri kasaların yanına, çıkışa yakın noktalara yığar, çakan şimşeklerden kâr beklerler. Bazı kararlarımızı eşe dosta, çevreye bakarak aldığımızı bilirler, bizi yakın uzak her türlüsüyle çevreden kuşatmaya çalışırlar. Üzerinde çok durup düşüneceğimiz derin kararlarımızı etkilemenin de yollarını bilir ve bulurlar. Önce, bizi bir sorun olduğuna iknâ eder,

bir karara yöneltirler. Ama bu esnada problemi kendi istedikleri çerçevede ele almamız için kısıtlamayı da ihmal etmezler. Bu durumda, başka opsiyonları da olduğunu düşünemeyen müşteri paçayı baştan kaptırır. Ardından bizi seçenekleri değerlendirmeye davet ederler. Ve biz, tabiatımız icabı, hoşumuza giden, düşüncemize uyan argüman, bilgi ve iddiaları diğerlerine üstün tutarak yanlışa yönelebiliriz. Bu durumda bir dosta danışmak ve istişare bizi yanlıştan kurtarabilir. Peşinden karara sıra gelir. Lakin bu sırada, kısa vadeli, yakın zamana ait duygularımız baskın çıkar ve bir güzel okşanır. O anın havası ve heyecanı içinde yanılgıya düşebiliriz. Bu durumda, meseleyi geçmişiyle ve geleceğiyle birlikte sükûnetle ele alabilen kazanır. Karar sonrasında da kararımızı kendimiz dahil, herkese beğendirmeye, ne kadar isabetli davrandığımızı ispata çalışır, yanıldığımızı asla kabul etmeyiz. Doğru seçimler yapabilmek için bizler de pazarlamacılar kadar, “sapma ve saptamalar”ımızı gözden geçirsek; bizi yanıltan etkenlere karşı uyanık davransak; "Beşer, şaşar" sözünü sadece başkalarına yakıştırmayıp kendimize de, bizi şaşırtanlara da dikkat etsek, diyorum...

Prof. Dr. İsmail Kaya, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Pazarlama Anabilim Dalı Başkanıdır. Kendisine ismailkaya@gmail.com adresinden ulaşılabilir. Başka yazıları için, http://pazarola.blogspot.com, http://pazarlamabitanedir.blogspot.com ve http://pazarlamazekasi.blogspot.com blogları ziyaret edilebilir.

96 > ŞUBAT 2013

]



DENGE

[

Şablonu değiştirelim!

İ

ktisatçıların sık sık yaslandıkları ve referans noktası olarak kullandıkları, son derece konforlu kavramları var. Bunlardan biri, adıyla sanıyla.. -Potansiyel büyüme oranı Ne işe mi yarıyor? Özetlemek gerekirse:

Mehmet Ali Özbudun mehmetali.ozbudun@ tg.com.tr

-Bir ekonominin "potansiyel büyüme oranının" (enflasyonist baskı oluşturmayan ve finansal istikrarı tehdit etmeyen büyüme oranı) üzerine çıkması arzu edilmediği gibi, potansiyel büyüme hızının altına düşmesi de istenmiyor.

fakirleştiriyor, gelir dağılımını daha da bozuyor. -İthalata dayalı büyüme, esnafı ve tüccarı öldürüyor. -Halkın alım gücünü düşürerek enflasyonu bastırmak, bir başarı olarak takdim edilemez. Liste uzatılabilir. Peki, büyüme tökezlediğinde ne oluyor? -Bir başka kasvetli şablon hemen devreye giriyor. Diyeceksiniz ki..

Ne var ki, gerçekleşen büyüme, bazen hedefi üstten, bazen de alttan ıskalayabiliyor. 2011 yılında potansiyel büyüme hızının üstüne çıkmıştık; 2012'de,?epeyce?altına düştük. 2013'de daha yüksek bir büyüme bekliyoruz.

-Yok mu bunun ortası?

Tamam da.. Büyüsek bir türlü, büyümesek bir başka türlü. Hiçbir büyüme rakamı, bize yaranamıyor.

-Enflasyonu azdırmayan, fiyat istikrarını tehdit etmeyen

Birileri, büyüdüğümüzde ya da daraldığımızda, durumdan vazife çıkarmaya bayılıyor. *** Hızlı büyüdüğümüzde, şablonu biliyoruz. Mikrofonu kapan, başlıyor söylenmeye: -Sıcak paranın desteğiyle, düşük kurdan ithalatı pompalayarak, cari açığı genişleterek büyümek marifet değildir. -Bu büyüme, hormonludur; balondur.

98 > ŞUBAT 2013

]

*** Büyüme rakamlarından vazife ve gürültü çıkaranlardan rica ediyoruz. Mesela..

-Ekonomiyi "sıcak para" ile değil "soğuk para!" ile hormonsuz büyüten -İstihdamı arttıran, büyümeyi cebe yansıtan -Cari açığı tırmandırmayan -Borç dinamiklerini bozmayan - Ekonominin potansiyel büyüme oranını yükselten -Ayakları yere basan, bir alternatif program bekliyoruz. ***

-Büyüme, sürdürülebilir değildir; krizin tohumlarını eken bir büyümedir.

Ne diyelim?

-Büyüme, istihdam artışı getirmiyor, kayıt dışı istihdamı artırıyor, ülkeyi

-Her zamanki “mükemmel” fakat “imkânsız” çözümlerinizden kaçınmanız ve şablonunuzu değiştirmeniz dileğiyle..



İŞLETME

[

Sağlık Kurumlarında İletişim ve Empati

İ Mustafa Çiçek Sağlık İdarecisi

letişim; personelin hasta ve yakını tarafından veya hasta/hasta yakının sağlık çalışanları tarafından iyi anlaşılmasını sağlayan bir süreç olup bilgi, deneyim, duygu ve düşünce alış verişi olarak tanımlanmaktadır. Kişiler arası ilişkileri, örgütleri, toplumları oluşturan ve bir arada tutan temel bir faktördür. Hastane personeli iletişimi; Kendilerini anlayabilmek, hasta ve yakınlarına anlatabilmek, hastane müşterini tanımak ve etkilemek, hastanenin tanıtımını yapmak, hizmetin kalitesini artırmak, teşhis ve tedavinin başarı oranını yükseltmek, gereksiz zaman harcamalarını ve hasta memnuniyetsizliğini önlemek amacıyla kullanır. Ancak iletişimin etki oluşturabilmesi için açıklık, dürüstlük, destekleyici içerikli olmasına özen gösterilmesi gerekir. İletişim etkili sonuç verir. Hasta/hasta yakını veya sağlık kurumlarının müşteri ile sağlık kurumlarında çalışan personelin iletişimde kullandığı yolları ise üç ana başlıkta değerlendirmeye tabi tutabiliriz.

Sözlü İletişim - Konuşma Yazılı İletişim (yazışma, dergi, gazete, anket, broşür…) Hareketlerle İletişim (beden dili, jest, mimik, giyim….)

100 > ŞUBAT 2013

]

İletişimin Temel Ögeleri 1. Kaynak (Hasta/ H.Yakını..): Duygu, düşünce ve isteğin aktarılmasında sözü söyleyen kişi ya da topluluk 2. Alıcı (H.Danışman/Rehber/Hemşire..): Vericinin gönderdiği iletiyi alan ve anlamlandıran kişi veya topluluktur 3. İleti (Mesaj): Gönderici ile alıcı arasında aktarılmakta olan duygu, düşünce ya da istek 4. Kanal (Telefon, B.Dili, Sözel…): Bildirişimde kullanılan yol sözlü veya yazılı olabildiği gibi beden dili ile de olabilmektedir. 5. Filtre: Filtre, alıcının iletiyi kendine göre yorumlama biçimidir. Bu açıdan filtre, algılamayla ilişkili bir öğedir. Algı, kişinin belli bir bilgiyi duyma, anlama ve değerlendirme sürecidir. Kişinin hastalık durumu, istekleri, geçmiş yaşamı, önyargıları ile sosyal ve kültürel unsurlar algılamayı etkilemektedir. 6. Çevre(Poliklinik/ Randevu Bankosu/Santral/Hastane)…: İletişimin gerçekleştiği ortam ve bu çevrenin uygunluğudur. 7. Geri Bildirim: Alıcının iletiye verdiği her türlü yanıttır. Hastanın sağlık kurumundan beklediği hizmeti alarak memnun olarak ayrıldığının ifadesidir.



İŞLETME Etkili İletişimin Özellikleri Etkili iletişimde dinleme ve söylemenin yanı sıra iletinin de etkin olması gereklidir. Etkili bir iletişim için iletilerimizi nasıl etkin kılacağımızı bilmemiz ve bunları uygulamaya geçirmemiz gereklidir. Bazı kişiler iletişim kurmaları gerektiğini bilmelerine rağmen, korkuları nedeniyle, iletişim kurmayı hedefledikleri kişilerle dolaysız bir şekilde iletişim kurmak yerine ya ipuçları vermeyi denerler ya da üçüncü kişiler aracılığıyla söylemek istediklerini duyurmayı denerler. Bu şekilde, iletileri dolaylı yolla iletmek oldukça risklidir, yanlış yorumlamalara veya iletilerin görmezlikten gelinmesi ile sonuçlanmasına neden olur. İletilerin zamanında paylaşılması da önemlidir. (2) Sağlık hizmetinin sunumunda oldukça büyük öneme sahip iletişimin etkili şekilde işlemesi için; hastane personelinin iletişim sürecinde yer alan ögelerin özelliklerini bilmeleri ve bunu uygulamaya geçirmeleri gerekmektedir. Etkin iletişimin özelikleri; Samimiyet ve saygı, ilgi alaka ve güleryüz, etkin dinleme, çözüm odaklı yardımcı olmak, istekli olmak, dikkate almak ve önemsemek, detaya hakimiyet, dış görünüş,

etkin bir beden dili ve duyguların etkili ifade şekli, diksiyon, konuşma şekli, dürüstlük, empati, sürekliliktir. Örneğin vücut dili için en önemli organlarımız sırasıyla gözler, eller, ağız, omuzlar ve bacaklar. Bunun dışında burun kıvırtmak, dil çıkartmak, göğüs bölgemizi hareket ettirmek gibi küçük detaylar da çok önemlidir. Gözler her şeyi anlatır zaten, dolayısıyla vücut dili için gözler ilk sırada gelir. Kısık gözlü bakışlar insana şüpheyi, açık gözler merakı, derin bakışlar dikkati, eğik bakışlar üzüntüyü anlatır. Göze bağlı olarak kaşlar da hareket edecektir. Başarılı iletişim açısından çok önemli bir kavram olan empati kurma ise sadece insan oğlunun başarabileceği bir çaba isteyen bir iletişim becerisidir. Empati kavramı, bir insanın kendisini, iletişim içinde olduğu kişinin yerine koyarak onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması şeklinde tanımlanmaktadır. Gerçek anlamda bir empati yapabilmek için bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyması ve olaylara onun bakış açısıyla bakması ve o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması ve bu durumun karşıdaki kişiye iletilmesidir. (2) Empati kurmanın aşamaları: 1.aşama: Kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyması 2.aşama: Doğru olarak algılaması 3.aşama: Hissettirmek-iletmek 4.aşama: Kendi yerine geri geçmek Empati bir rol değiştirme işidir. Birçok toplumda olduğu gibi biz de daha çok sonuçlarla ilgilenen bir yapıya sahibiz ve bu yaklaşım süreci kaçırmamıza ve zaman zaman da bu sebeple nedenlere yönelik farkındalıklarımızı geliştiremememize sebep olmaktadır. Bu önemli bir problemdir. Kurum içinde sağlıklı iletişim ve empatinin başarılmasında dört ayrı faktörün önemi büyüktür. Empati ve iletişimin

102 > ŞUBAT 2013



İŞLETME

sağlıklı ya da istenilen düzeyde olmasını etkileyen faktörleri; Toplumsal Faktörler, Kurumsal Faktörler, Alt Grup Faktörleri, ve son olarak ta Bireysel Faktörler olarak sınıflanabilir. Bu faktörlerden en önemli olanı bireysel faktörlerdir. Bireylerin kişisel gelişiminin sağlanması sorunların en güçlü kaynağını düzeltmek anlamına gelmektedir. ( 1) Hasta İle Hastane Çalışanları Arasındaki Etili İletişim Aşamaları: 1. Aşama: İlgi Ve Güler Yüz 2. Aşama: Etkin Dinleme 3. Aşama: Etkin Ve Birbiri İle Tutarlı Sözlü Ve Sözsüz İletişim (fiyat verme, ameliyat kararı…) 4. Aşama: Hasta /H.Yakını Beden Dili İpuçlarının Değerlendirilmesi 5. Aşama: Anlaşılabilir Bir Dil Kullanarak Hastaya Samimi Olarak Duygu Ve Düşüncelerini Açıklamak. Kendisi Rahatlıkla Açabileceği Bir Ortam Oluşturmak 6. Aşama: Empatik Yaklaşım Ve Sözlü-Sözsüz İletişim İle Hastanın Verilen Bilgileri Doğru Olarak Algılayıp Algılamadığını Ortaya Çıkarmak.

Sağlık Kurumlarında Empati Sağlıklı iletişim ve empatini sağlık kurumlarında olabilmesi için bazı temel inançların yerleşmesi gerekmektedir. İnsana verilen değer tüm kurumları etkilemektedir. Değer gören bireyler başkalarına da değer verirler. Kurumun bu anlamda personeline yaklaşımlarını gözden geçirmesi gerekmek-

104 > ŞUBAT 2013

tedir. Birbirlerini seven ya da birbirlerini seçmiş insanların bulunduğu topluluklarda tüm hastalıkların aksi özellikleri bünyesinde barındırmak gruplara nazaran daha az olduğu gerçeği saptanmıştır. Empati bir tahmin işi değildir. Empati bir rol değiştirme işidir ve bu nedenle karşımızdaki ile ilgili bildiklerimizin ötesinde bir bağlantının sonucunda gerçekleşir. Bu tanımadığımız insanlar ile de empati kurabileceğimizin olanaklı olduğunun bilgisini bize verir. Sezgiler empati kurmamızda yardımcı olursa da asıl gerekli olan nereden bildiğimizi bilmediğimiz bilginin ortaya çıkmasına izin verebilmek yada buna yol açan rol değiştirmeyi başarabilmek gerekmektedir.

Sağlık Kurumda İletişimin Vazgeçilmezleri A-İsim Vererek Muhatab Olmak; Ben Ali, size nasıl yardımcı olabilirim. Anlaşıldı Efendim. Ayşe hanım hoşgeldiniz, sizden önce bir muayene hastası var: çıkınca Sizi alacağım. Elimde liste ile takip ediyorum lütfen oturun merak etmeyin. B- Amca Dayı-Hala-Teyze Gibi Hitap Şekli Yok; Hanımefendi /beyefendi size nasıl yardımcı olabilirim. C- Bilmiyorum/Görmedim/Duymadım Yok; Lütfen ayrılmayın, hemen sizi bilgilendiriyorum. D- Bizzat Refakat Etmek; Aşağı in, sağa dön, koridoru geç solda tarif yerine bizzat, buyurun ben size eşlik edeyim efendim deyip birlikte hareket etmek Güven Aşılar: Birliktelik Hissi Verir:Bağlayıcı Kılar: Sıcaklık Getirir. E- İşlemlerini Sonuçlandırmak: Tetkik ve sonuçların takibi



İŞLETME ve hastaya ulaşımını organize etmek. Sağlık kurumu çalışanları arasında empatik bakış yeteneğine sahip olanlar olabilir ancak genel bir anlayış tarzı olarak yerleştirmek için çaba gerekir. Birlikte çalışmayı gerektiren sağlık hizmeti üretiminin çıktısı insan olduğuna göre kişiler arası iletişimde önemli faktör olan empatik bakışın kalıcı olmasını da sağlamak gerekir. Sağlık Kurumlarında Empatik bakış Açısını geliştirme için yapılması gereken çalışmalar: Eğitim: Özellikle hastane gibi stres yoğun kurumlarda çalışan personellerin sürekli olarak hizmet içi eğitime tabi tutulmaları empati kurmada başarılı sonuç vermektedir. Bu tür eğitimlerin ayrıma tabi tutulmadan tüm hastane çalışanlarına verilmesi etkili sonuç vermektedir. Ayrıca örnek olay incelemeler ile bir kurumdan hizmet alırken yaşadıklarını süzgeçten geçirmesini sağlamak, davranış değişikliğini hızlandırmaktadır. Kurumun iletişim ve empati eğitimlerinden geçirilmesi ve bu eğitimlerin didaktik eğitimlerden çok yaşantısal eğitimler olması son derece önemli olduğu belirtilmektedir. Başarıyı Ödüllendirmek: Etkili iletişim tekniklerini iyi kullanmayı sağlamak ve bu konuda beklentileri karşılamak için izlenebilir çabasını kesintiye uğratmadan gösterebilen bile personelin terfi, izin gibi manevi ödüllendirmenin yanı sıra maddi ödülle karşılık bulması davranış değişikliğini kalıcı hale getirmesini sağlamaktadır. Kurumsal Farkındalık Oluşturma Çabaları: Empati yeteneğinin tüm kurum çalışanlarına aşılanmasını sağlamak için mücadele etmek gerekir. Hizmet sunumunu farklılaştırma çalışmalarında, rutini yapmak farklılık oluşturmayabileceği için hissedilebilir bir duygusal ağ ile iletişimi taçlandırmak gerekir. Ameliyat olacak hastaya A dan Z ye tüm işlemlerinde hasta yakını gibi yardımcı olacağı iletişimi iyi bir hasta rehberinin hizmet vermesi hastanın hastaneye ve ameliyathanesine karşı ilave güven duymasını sağlar. Vaka İncelemesi: Çalışan yakını veya tiyatro sanatçılarından yararlanılarak yapılacak denetleme ile iletişim tekniklerinin sahada nasıl uygulandığının tespitine yönelik çalışma yapılması ve ayrıca bu tür çalışmaların sürekli yapılarak hissi uyandırılması Öğrenen Organizasyon Kurmak: Çalışanların kendi arasındaki iç tetkik ve denetleme çalışmaları ile unutma, vb nedenlerden kaynaklı iletişim tekniklerinde oluşacak sapmalarının zaman geçmeden hızlıca düzeltilmesini sağlayan sistemi kurmak çok zor değildir. Bir çalışanın hatalı iletişimi tekniği kullanması sonucu oluşabilecek zararlardan korunmanın etkili bir yolu ise hatanın başka bir çalışan tarafından anında düzeltilerek giderilmesi ile olur. Sonuç olarak; etkili bir iletişim için temel olarak, etkin dinleme, etkin konuşma ve söyleme, empatik yaklaşım, etkin bir beden dili sergilenmelidir. Sektör ne olursa olsun etkili iletişimin özü, yapısı değişmez. Hekim-hasta ilişkisinde etkili iletişimde ilk karşılama sırasında sergilenecek ilgi ve güleryüz, sonrasında etkin dinleme, etkin ve birbiri ile tutarlı sözlü ve sözsüz iletişim, hastanın sözsüz iletişim ile ortaya

106 > ŞUBAT 2013

koyduğu beden dili ipuçlarının değerlendirilmesi, mesleki dilden kaçınarak anlaşılması kolay bir dil kullanmak, hastaya samimi duygu ve düşüncelerini açıklayıp kendisini rahatlıkla açabileceği bir ortam oluşturmak, empatik yaklaşım ve sözlü ve sözsüz iletişimin ile hastanın verilen bilgileri doğru olarak algılayıp algılamadığını ortaya çıkarmak sağlıklı iletişimi sağlayacaktır. Etkili iletişim becerileri, sevgi, başarı ve mutluluk elde etmede adeta sihirli bir etki yaparlar ve eğer gönül zenginliği, sevgi, anlayış ve hoşgörü ile birlikte olmazlarsa yalın ve anlamsız kalırlar. Sağlık sektöründe çalışanların, iletişim becerileri ve etkili iletişim açısından istemeyerek de olsa zaman zaman sergiledikleri gözlemlenen olumsuz tutum ve davranışları, söz konusu sektörde çalışanların stres, yorgunluk, aşırı iş yükü, kızgın saldırgan hasta grubu ve buna benzer pek çok durum ile karşı karşıya oldukları gerçeği ile birlikte düşünmek doğru bir değerlendirme olacaktır. (2) İletişim bozuk olursa tuzu kuru olan kesime yine bir şey olmaz ama kurum geneline batkımızda; İnsanlar arasında anlaşma sağlanamaz ve çatışma –kavga oluşur. İnsanlar gittikçe birbirine yabancılaşır ve birbirlerini görmemek için çaba içerisine girerler. Ayrılık başlar ve hastane terk edilir. Neticede kaos oluşarak kurum dibe vurur.

“Çoğu İş, Kötü Üründen Değil, Kötü Davranış Nedeniyle Kaybedilir” Yararlanılan Kaynaklar Sağlık kurumlarında iletişim ve empati, Deniz ALTINAY, Uzm. Psk. Dnş. Doç. Dr. Arzu Kihtir, Mart-Nisan-Mayıs 2011 tarihli Sağlık Düşüncesi ve Tıp Kültürü Dergisi sayı 18 Ruhi Selçuk Tabak, Sağlık İletişimi



KONUK

[ Jinekolojik Kontrol İhmale Gelmez! ] Ç

amlıca Medicana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Faruk Vanlıoğlu uyarıyor: "Rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserini erken teşhisle basit bir tedaviyle yenebiliriz. Bunum için de düzenli kontrol şart."

Çamlıca Medicana Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Faruk Vanlıoğlu

"Rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserini erken teşhisle basit bir tedaviyle yenebiliriz. Bunum için de düzenli kontrol şart."

108 > ŞUBAT 2013

En tehlikeli kadın hastalıkları nelerdir? Şüphesiz kanserler; rahim ağzı kanseri, rahim kanseri, yumurtalık kanseri diye üçe ayırabiliriz. Bunlardan özellikle rahim ağzı kanserinden korunmanın en basit yolu, yıllık yapılması gereken smear testi. Her yıl yapılan smear testi, erken dönem içerisinde henüz kanserleşme aşamasına gelmeden, rahim ağzında çok basit bir tedaviyle, hastalığın iyileştirilmesini sağlar. Çünkü smyr testinde kansere yol açan öncü hücreler görülür. Ve henüz yayılmadan son derece basit bir müdahaleyle tedavisi yapılır. Örneğin basit bir koterizasyon işlemi dediğimiz sıyırma yöntemiyle kansere meyilli ve ölü hücreleri yok ederiz. Bununla birlikte ultrasonografik muayene ile rahmin boyutu, iç zarının kalınlığı kontrol edilmeli. Özellikle rahmin iç zarının kalınlığının kontrolü, belli bir yaştan sonra, menopoz döneminde bizim için önemli. Yumurtalık kapasitesi ve myomları da yine ultrason yardımıyla saptayabilmekteyiz. Myom denen oluşumlar ne kadar tehlikeli? Kanserleşme ihtimali oldukça düşüktür; Kanserleşmeye meyili olan yapılara sarkom denir. Ayırıcı tanıları ise patolojik ve klinik olarak konulabilir. Sarkomlar çok hızlı büyürler, birkaç ay içerisinde inanılmaz boyutlara erişebilirler. Ancak myom görüldüğünde hemen endişeye kapılmanın gereği yok, daha ziyade lokalizasyonu önemlidir. Örneğin eğer myom rahmin dışına yerleşmişse, hiçbir bulgu vermeden yıllarca büyüyebilir. Bununla beraber myomlar rahmin değişik bölgelerinde bulunabilir. Rahimi tamamen büyüten myomlar olduğu gibi, rahim boşluğuna uzanan myomlar (submüköz myom), rahim duvarı dışına uzanan myomlar (subseröz myom) ve hem rahim duvarını kalınlaştıran hem de rahim boşluğuna doğru uzanan myomlar (intramural myom) gelişebilir. Çikolata kisti de bir çeşit myom mudur? Hayır. Her ne kadar ismi sempatik olsa da, koyu kahverengi, çikolatamsı renkte olduğundan bu isim verilmiştir. Rahimin içini döşeyen endometrium adı verilen zar tabakasının yumurtalıklarda bulunması ve her adet döneminde kanayarak kistleşmesi sonucu oluşur. Kist içi çikolata kıvamında koyu kahverengi bir sıvı ile dolar. Kısırlı-

ğa yol açan kistlerden biridir ve mutlaka tedavi edilmelidir. Maalesef bunun tedavisi şu an için cerrahidir. Diğer kistler, doğum kontrol hapı kullanarak ya da kendi kendine geçerken, çikolata kisti laparoskopik cerrahiye tedavi edilir. Yani göbekten bir buçuk santimetre kesı yapılarak çikolata kistini çıkarıyoruz. Ağrısız, iz bırakmayan, basit bir operasyondur, hasta günlük yaşantısına çoğu zaman aynı gün dönmektedir. Bu tip rahatsızlıklar genetik midir? Ailemizde varsa, düzenli olarak kontrole gelmeli miyiz? Evet, mutlaka. Özellikle myomların genetik olduğu saptanmıştır. Ailede primer yakınlarımızda myoma bağlı rahim alınması operasyonu gerçekleşmişse, mutlaka ultrasonografiyle düzenli olarak kontrol edilmeli. Peki ya rahim kanseri? Rahim, rahim ağzı ve yumurtalık kanserinin de genetik olduğu saptanmıştır. Özellikle yumurtalık kanseri, meme kanseriyle birlikte de geçiş gösterebilir. Ailede bu tip hastalıklar varsa, mutlaka erken teşhis yöntemiyle tedavi edilmelidir. Yumurtalık kanserinde, jinekolojik kontroller ihmal edilmişse, tanı çok geç konabiliyor. Çünkü karında dolgunluk ve gaz sancısı rahatsızlığıyla doktora geliyor hasta... Kanser kendisini göstermiyor. Onun için mutlaka her yıl düzenli olarak smear testi ve jinekolojik kontroller yapılmalı. Zira geç kalınan vakalarda, cerrahi müdahale yapılsa bile hastanın ömrü kısalıyor. Rahim ağzı kanseri hangi yaş aralığında görülür? Maalesef oldukça genç yaşlarda, 20'li yaşlarda kendisini gösterebilir. Rahim ağzı kanseri hem yaşlı hem de genç kadınlarda görülmektedir. Hastalığın görüldüğü kadınların yaklaşık yarısı 45 yaşın altındadır. Rahim ağzı kanserinin en önemli nedeni human papilloma virüs dediğimiz, HPV virüsünün neden olduğu enfeksiyondur, cinsel ilişki yoluyla ya da umumi tuvaletler yüzünden bulaşır. Rahim ağzı kanseri hastalarının neredeyse yüzde 90'ınının HPV virüsünü taşıdığı saptanmıştır. HPV virüsünden nasıl koruyabiliriz? HPV enfeksiyonuna karşı etkili bir tedavi yöntemi bulunmamakta, ancak erken teşhisle virüsü saptamak mümkün. Virüsü smear testiyle saptayabiliyoruz. Böylelikle rahim ağzı kanserine neden olmadan tedavi edebilmekteyiz. Dediğim gibi, erken teşhis için düzenli kontrol şart. Rahim ağzı kanserinden korunmanın en basit yolu yıllık yapılması gereken smear testi.








Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.