Medikal Teknik Mart'15

Page 1

Multikan_ilan_20x23cm.pdf

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

1

22.12.2014

15:26








B

Editor

en buralarda yeniyim. Ancak ben de herkes kadar medikal cihaz söktörüne bağımlıyım. Çünkü tüm canlılar gibi kırılgan, hassas ve dış etkenlere karşı korumasız bir bedenim var. Hayatımın birçok döneminde herkes gibi ben de medikal cihazlar sayesinde şifa buldum ve yaşım ilerledikçe daha çok ihtiyaç duyacağımı biliyorum. Uzun yıllardır medyanın farklı alanlarında yazar, çizer, üretirim. Ancak daha önce medikal konularda içerik hazırlamamıştım. Bu sektörle tanışana kadar medikal cihazların öneminin, yaşam kalitemizi arttırmadaki başarısının farkında değildim. Ama artık biliyorum. Sektörü tanımak, anlamak ve doğru anlatabilmek için var gücümle çalışıyorum. ExpoMED fuarı gibi büyük bir organizasyonla başlangıç yaptığım için de çok şanslıyım. 30.000 ziyaretçiyi ağırlayan bu büyük organizasyon global medikal cihaz sektörünün dinamiklerini öğrenmek açısından harika bir fırsattı. Fuarda standımızı ziyaret edip, bizimle tanışan, bilgi

İMTİYAZ SAHİBİ İstmag Magazin Gazetecilik İç ve Diş Tic. Ltd. Şti. adına H. FERRUH IŞIK GENEL MÜDÜR AHMET KIZIL ahmet.kizil@img.com.tr EDİTÖR GÖKÇE PAZARLIKLI gökce.pazarlikli@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr GRAFİK TASARIM Tayfun AYDIN tayfun.aydin@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR CÜNEYT AKTÜRK cuneyt.akturk@img.com.tr

ve tecrübelerini paylaşan, dergimizin içeriği hakkında önerilerde bulunan ya da sadece bu sektöre ilgi duyan herkese teşekkürler. Uzmanlar tarafından geleceğin meslekleri olarak adlandırılan biyomedikal ve tıp mühendisliği öğrencisi pırıl pırıl gençlerin fuarda meraklı ve hevesli bakışlarla stantları arşınlamalarına tanık olmak, gelecek konusunda içimin umutla dolmasını sağladı. Işıl ışıl gözlerinde zeka, heves, ilgi ve başarı dolu pırıltılar vardı. Üniversitelerin öğrenci kulüplerinden gelerek, yaptıklarını duyurmamız konusunda özgüvenli çabalarını takdir ettim ve ellerinden tuttum. Bundan sonra dergimizde hatırı sayılır bir yeriniz olacak. Çünkü sizler de bizler gibi Türk medikal sektörünün gelişimi ve yarınları için çalışıyorsunuz. Yolunuz açık, destekleyeniniz bol olsun… Dedim ya, ben buralarda yeniyim. O yüzden “Sürç-i lisan ettimse affola!”

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE ZEKERİYA AYDOĞAN zekeriya.aydogan@img.com.tr CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00

ADRES Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B-Blok - No:1 Kat:4 Güneşli - Bağcılar - İstanbul Tel.:+90.212 604 50 50 Faks:+90.212 604 50 51 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr İMG - Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. İMG - Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın haklarıİstmag Magazin Gazetecilik İç Ve Diş Tic. Ltd. ’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.


Medikal cihaz sektöründe takip edilmesi gereken trendler

Sektörel

Medikal Cihaz Ruhsatı / Global mevzuatlar ve püf noktaları

Beyin tepegöz gibi çalışıyor

Bedenin Sırları

Kanserde güncel bulgular Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü

Yatırım

Batı Karadeniz’in Biyomedikal Üssü; Zonguldak Artık herkes molekül üretebilecek

Teknoloji

Carl ZEISS Meditec AG CEO- Dr. Ludwin Monz “2. Ulusal Biyosidal Kongresi” İçin hazırlıklar başladı

ACTO GMBH.......................... 95 ADASU MEDİKAL.................... 57 AKTİF KİMYA........................ 103 ANESMED...................... Ö.K.İ.-1 ATEKSİS................................. 11 AYDERSAN........................ 81-83 BEK TEKNİK............................ 99 BETA...................................... 31 DOPA..................................... 23 DÜNYA KONGRE.................. 127 EAR TEKNİK........................ A.K.İ. ELMED................................... 27 EMS....................................... 35 EMTRON................................ 87 FORTİS ORTOPEDİ................ 101 FTS TURİZM............................ 57 FTS TURİZM............................ 77 GAZİ KİMYA........................... 17 GAZİ LABORATUVAR............... 19 GRENKE................................. 15 HAKER MEDİKAL..................... 41

ındex

Röportaj

Akıllı Telefonla Göz Muayenesi

HEALTHICA.............................. 43 HIGHTEX.............................. 125 İHLAS ARMUTLU................... 115 İHLAS KOLEJİ........................ 113 İHLAS PAZARLAMA............... 117 İSTEM.................................... 33 LAMİNAT OFİS...................... 107 LİMON OFİS......................... 111 MAVİ MEDİKAL....................... 39 MEDFEN............................... 109 MEDİKAR................................ 45 MERCEDES............................... 9 MES MEDİKAL................... 47-49 MULTİKAN..........Ö.K.-89-97-105 OTAMED................................ 13 OTAMED............................... 2-3 PRESTİJ MEDİKAL............... 78-79 S.C.A...................................... 25 SEBAT KİMYA......................... 63 SELPAK A.K................................ SİNERJİ FUAR.......................... 65

SLEEPWELL........................... 123 TARTI..................................... 61 TRİMPEKS.....................67-71-73 TURKUAZ SAĞLIK................... 51 TÜRK İLAÇ............................... 29 TÜRKİYE HASTANESİ............... 75 VARİTEKS.............................. 4-5 VOLİ TURİZM........................ 119 ................................................. ................................................. ................................................. ................................................. ................................................. ................................................. ................................................. ................................................. ................................................. ................................................. ................................................. .................................................


YATIRIM

“Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü” Sağlik alanindaki̇ en büyük kamu özel i̇şbi̇rli̇ği̇ projesi̇ i̇çi̇n i̇mzalar atıldı

S

ağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile birlikte Avrupa’nın en büyük ve dünyanın tek kontrat altında yapılan en büyük hastane kompleksi Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü projesinin imza törenine katıldı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin yükselen sağlık turizmine dikkat çekerek, “Şu anda 2,5 milyar dolar civarında olan sağlık turizm gelirimizi 2018 itibariyle 9-10 milyar dolarlara, 2023 yılında da 20-25 milyar dolarlara götürme

8

Nisan 2015

hedefindeyiz” dedi. 1 milyar 200 milyon Euro’ya mal olacak olan proje finansmanı kredi sözleşmesinde, krediyi sağlayacak bankaların temsilcilerinin de hazır bulunduğu Hiton İstanbul Bomonti Otel’deki imza töreninde söz alan Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, yaptığı konuşmada sağlık turizminin önemine vurgu yaparak, 2023 yılında hedeflenen rakamın 20-25 milyar dolar olduğunu kaydetti. Müezzinoğlu, “2018’e Türkiye geldiğinde sağlık yatırımları anlamında bir taraftan kamu özel işbirliği ile yaklaşık 45 bin,

46 bin yatak. Diğer tarafta yine kamu kurumunun 45 bin, 46 bin yatak kapasitesini sıfırdan yeniden ileri teknoloji ile yapmış ve ileri teknolojiyle donatmış, iddialı söylüyorum; dünyanın tek ülkesi olacak. Şu anda 2,5 milyar dolar civarında olan sağlık turizmi gelirimizi 2018 itibariyle 9-10 milyar dolarlara, 2023 yılında da 20 - 25 milyar dolarlara götürme hedefimiz var” dedi. Türkiye Yakın Coğrafyanın Bölge Merkezi Olacak Sağlık Bakanı Müezzinoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:



YATIRIM

Sağlik Bakani Mehmet Müezzinoğlu: “Sağlik Turizminde 2023 Hedefi 25 Milyar Dolar” Maliye Bakani Mehmet Şimşek: “OECD Ülkelerinin 30 Yilda Başardiğini Türkiye Son 10 Yilda Başardi” “Şu anda Sağlık Turizmi Koordinasyon Kurulu Başkanlığı Sağlık Bakanlığı’nda. Bu anlamda stratejileri belirleyen çalışmaları başlattık. Diğer taraftan da sağlığın akreditasyonu konusunda Enstitüsü Başkanlığı’nda atama sürecini başlattık. İnanıyorum ki; yıl sonuna kadar gerek sağlık turizminde Türkiye’nin gelecek yol haritası, gerekse sağlık akreditasyonu uluslararası akreditasyon dinamiklerini de sağlayarak Türkiye sağlık turizminde yakın coğrafyasının bölge merkezi olacak. Yakın coğrafyamıza 3 saatlik uçuş mesafesinde yaklaşık 1,5 milyar nüfusa hizmet sunabilecek güçlü bir merkez olma iddiasındayız. Sağlıkta mesleki birikim anlamında gerek tecrübe, gerek bilgi birikimi anlamında, Türkiye dünya standartlarını yakalamış bir ülke. Akreditasyonla kaliteyi sunumu ve tanıtımı da çok daha iyi yere taşıyarak inanıyorum ki bu anlamda hedeflediği bu 9-10 milyarları 2018’de, 2023’de 25 milyar dolarlık hedeflere

10

Nisan 2015

rahatlıkla yürüyecektir.” OECD Ülkeleri 30, Türkiye 10 Yılda Başardı İmza töreninden önce bir konuşma yapan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ise, bebek ölümlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bu konuda OECD ülkelerinin 30 yılda başardığını Türkiye’nin son 10 yılda başardığını kaydeden Bakan Şimşek, “Bebek ölüm oranlarını binde 30’lar civarından, binde 10’ların altına OECD ülkeleri 30 yılda indirmiş. Yani OECD ülkelerine bakarsanız; bu çok önemli bir gösterge. Ortalama yaşam beklentisini belirleyen çok önemli bir faktör. OECD ülkelerinin 30 yılda başardığını Türkiye 10 yılda başardı. Ve Amerika’nın 10’da 1’i maliyetle kapsam, yani hizmetlerin kapsamı ve sağlığa erişim noktasında Türkiye neredeyse o düzeyde bir sağlık hizmeti sunuyor. Yani Kuzey Avrupa ülkeleriyle karşılaştırılabilir kapsam ve sağlığa erişim hizmet kapsamı anlamında gerçekten Türkiye sağlıkta bir devrim yaşamıştır” dedi.



YATIRIM

Yapılan konuşmaların ardından Avrupa’nın en büyük ve dünyanın tek kontrat altında yapılan en büyük hastane kompleksi Ankara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü projesinin 1.2 Milyar Euro tutarındaki finansmanı için kredi sözleşmesi imzalandı. Projenin finansmanında

12

Nisan 2015

kullanılacak 890 Milyon Euro tutarındaki kredi Türkiye Garanti Bankası, DenizBank, Türkiye İş Bankası, Finansbank, Siemens Finansal Hizmetler, Garanti Bank S.A, Yapı ve Kredi Bankası ve UniCredit Bank tarafından sağlandı. UniCredit Bank Austria AG’nin finansal danışman olduğu

projede finansman sağlayan kuruluşlardan Siemens Finansal Hizmetler bugüne kadar sağlık sektöründe verdiği en büyük kredi dilimini bu proje için sağladı. Proje, Sağlık Bakanlığı’nın Kamu Özel İşbirliği Modeli ile sağlık alanında Türkiye’de gerçekleştireceği en büyük proje olacak.



KAMPÜS AÇILIŞ

Cumhurbaşkanı, Güven Çayyolu Sağlık Kampüsü’nü açtı

“Yeni Türkiye sağlık alanında dünyaya örnek olduğu gibi savunma sanayi alanında da dışa bağımlığını ortadan kaldıracak atılımlar, hamleler içinde”

C

umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, 42 bin metrekare alana kurulu, 24 bin metrekare kapalı alana sahip; içinde Güven Çayyolu Tıp Merkezi ve Dr. Aysun Küçükel İkinci Bahar Geriatri Merkezi’nin yer aldığı Güven Çayyolu Sağlık Kampüsü’nün açılış törenine katıldı. Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ve eşi Nevin Gökçek, milletvekilleri ve çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güven Sağlık Kampüsü ve ‘Göğüs Göğüse Kalp Kalbe Çanakkale Sergisi’nin açılış töreninde yaptığı

14

Nisan 2015

konuşmada, eskiden vatandaşların daha iyi sağlık hizmeti alabilmek için yurt dışına gittiğini, şimdi ise yurt dışından her yıl yüz binlerce hastanın Türkiye’ye geldiğini ifade etti. Türkiye’de sağlık hizmetlerinin standardı hem daha yüksek hem de daha hesaplı olduğu için yurt dışından hastaların Türkiye’ye geldiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim doktorlarımız, bizim hemşirelerimiz, bizim sağlık personelimiz daha iyi hizmet veriyor da onun için geliyorlar, bu da bir gerçek. Hamdolsun bugünleri gördük. İnşallah bundan sonra daha iyi olacak, buna da inanıyorum” dedi. “Sağlık Hizmetini Vermeyen Devlet Başarısız Bir Devlettir” Erdoğan, sağlık hizmetlerinin yeni Türkiye hedeflerinin de en öncelikli alanlarından biri olmaya devam edeceğini

kaydetti. “Önce insan diyen, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ diyen bir anlayışla bugünlere geldik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bundan sonrada aynı şekilde devam edeceğiz. Bize göre vatandaşına en iyi eğitimi vermeyen devlet başarısınız bir devlettir. Vatandaşına en iyi sağlık hizmetini vermeyen devlet başarısız bir devlettir. Vatandaşına, adalette, emniyette başarılı örnekler sergilemeyen devlet aciz bir devlettir. Vatandaşının yollarını, alt yapısını yapamayan bir devlet adeta yok sayılabilecek bir devlettir. Ama artık Türkiye bunları aşmış ve hızla geleceğe yürüyen aydınlık yarınların yeni Türkiye’sini kuran bir devlet durumundadır. Dünyada 1990’lardan beri biliyorsunuz çok çok sağlıkta sayısız örneğini görebileceğimiz maalesef olumsuzluklar, çirkinlikler var” diye konuştu. “Eski Türkiye Sağlık Alanında Döküldüğü Gibi Savunma Sanayi Alanında Da Dökülüyordu” Türkiye’yi sadece bir alanda değil her alanda ayağa kaldırmanın, ihya etmenin, değiştirmenin, dönüştürmenin çabası içinde olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “2023 hedeflerimizin gerisindeki gaye budur. Yeni Türkiye derken bunu kastediyoruz. Bu değişimin istikrarlı ve güçlü şekilde devam etmesi için yeni Anayasa ve



AKTÜEL

başkanlık sistemi diyoruz. Bunun halli için buna ihtiyacımız var. Çözüm sürecine bunun için önem veriyoruz. Bakınız önceki gün Gölbaşı’nda savunma sanayimiz bakımından önemli bir tesisin, ASELSAN’ın Radar ve Elektronik Harp Merkezi’nin açılış törenine katıldık. Siz sağlıkta ne iseniz inanın bana savunma sanayisinde de o olursunuz. Onu yapmadığınız sürece zaten başaralı olmanız mümkün değil. Eski Türkiye sağlık alanında döküldüğü gibi savunma sanayi alanında da dökülüyordu. Yeni Türkiye sağlık alanında dünyaya örnek olduğu gibi savunma sanayi alanında da dışa bağımlığını ortadan kaldıracak atılımlar, hamleler içinde. İnşallah önümüzdeki dönem bu büyük değişim sürecinin başarıyla sonuçlandığına ve Türkiye’nin yeni bir dönem adım attığına hep birlikte şahit olacağız.” “Gelinen Son Nokta Gözardı Ve İnkar Edilemez” Güven Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Fikri Küçükel ise, “Globalleşen dünyada Türkiye’yi önemli bir aktör haline getiren Türkiye’nin kabuğunu kıran, güçlü ve büyük bir Türkiye’nin her adımında emeği bulunan siz sayın Cumhurbaşkanına şükranlarımı sunuyorum” diyerek konuşmasına başladı. Son yılda ulaşımdan haberleşmeye, eğitimden ekonomiye, sanayiden ticarete, enerjiden turizme kadar pek çok alanda varılan noktanın göz ardı edilemeyeceğini, inkar edilemeyeceğini belirten Küçükel, “Bir doktor olarak özellikle sağlık alanında Türkiye’nin her bir köşesinde ulaşılabilir, erişilebilir bir sağlık ağına ve sağlık hizmetine sahip olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ancak artık günümüzde sadece ulaşımın yeterli olmadığını, aynı zamanda en iyi, en kaliteli sağlık hizmetini sunmanın gayreti

16

Nisan 2015

içerisinde olacağız. Bu amaçla Türkiye’de yaşayan her bir ferdin birinci dereceden vatandaş olduğuna ve de her şeyin en iyisine layık olduğuna olan inancınız ve inancımızla yine sizlerden aldığımız güç, şevk ve enerjiyle on ay önce projesini sunduğumuz Güven Çayyolu Sağlık Kompleksi’ni bitirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi. “En Mükemmelini Arayış İçinde Olacağımıza Söz Veriyorum” Küçükel, kampüsün yaklaşık 20 bin metrekare kapalı alanda teşhisten tedaviye her türlü teknik, medikal yapılanmaya, ekipmana ve beşeri yapılanmaya sahip olduğunu dile getirdi. Yakın bir zaman içerisinde koruyucu sağlık hizmetlerini alternatif ve yardımcı tıp ünitelerini de hizmete sunacaklarını kaydeden Küçükel, “Kampüs içerisinde Dr. Aysun Küçükel Geriatri Merkezi’yle hem annemize ve yengemize

vermiş olduğumuz sözü tutmanın hem de tedavisi ve bakımı devam eden yaşlılarımıza ve büyüklerimize hastane dışında daha sıcak bir aile ortamında hizmet etmeyi bize nasip ettiği için Allah’a şükrediyoruz. Bundan sonra da sadece sağlıkta değil, her konuda her şeyin en iyisini, en mükemmelini arayış içinde olacağımıza söz veriyorum” şeklinde konuştu. “El Yapımı ‘Eminönü’ Silueti Tablosu” Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konuşmalarının ardından Güven Çayyolu Sağlık Kampüsü Yönetim Kurulu Başkanı Nüket Küçüker Ezberci, Güven Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanvekili Banu Küçükel ve Güven Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi Fikri Küçükel tarafından özel bir teknikle hazırlanan ahşap-plastik karışımı el yapımı ‘Eminönü’ silueti tablosu takdim edildi. Hediye takdiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberindekilerle birlikte açılış kurdelesini kesti. Açılış sonrası ‘Göğüs Göğüse Kalp Kalbe Çanakkale Sergisi’ni gezen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler, hastane içerisinde incelemelerde bulunarak, hasta ve yakınlarıyla da sohbet etti.



ETKİNLİK

Sadece tüketen değil, üreten olmalıyız Sağlık Hizmeti Sunumunda Dünya İle Yarışabilecek Noktadayız konuştu. Müezzinoğlu, “Gelecekle ilgili sağlıkta sağlık dinamikleri nasıl olur. Hızla gelişen teknoloji ve iletişim var. Çok hızla gelişen her gün binlerce yeni yeni bilimsel tıbbi uygulamalar ve bilimsel bilgi aktarımı gelişmeleri var. Tıbbi teknoloji her gün bizim takip etmekte zorlandığımız düzeyde gelişiyor ve ilerliyor. Artık kişiye, hastalık türüne, kanser hücresinin türüne özel hastalıklardan ve tedavilerden bahsetmeye başladık. Türkiye buradaki yerini almalı. Türkiye buradaki yalnız kendi insanına değil, dünya insanlığına da katkı sağlayabilmeli. 78 milyon insanımıza sağlık hizmeti sunumunda dünya ile yarışabilecek noktadayız” dedi.

S

ağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ‘Genç Hekimler Buluşuyor Sağlıkta Geleceği Konuşuyor’ konulu programa katıldı. Burada bir konuşma yapan Müezzinoğlu, Türkiye’nin bütün tedavi

18

Nisan 2015

imkânlarına ve teknik donanıma sahip bir ülke olduğunu ifade ederek, “Hizmeti iyi sunarken, sağlık hizmetini tüketen, ilacı tüketen, teknolojiyi tüketen bir ülkeyiz. Tüketilenler içinde bizim ürettiklerimiz de olmalı” diye

“Sağlık Hizmetlerinde Tüketen Pozisyonundayız” “Hastalarımız sağlık hizmetlerine dünyanın en gelişmiş ülke insanının ulaşabildiğinden çok daha kolay ulaşabiliyor. Ama burada baktığınız zaman güçlü bir tüketen pozisyonundayız. Hizmeti iyi sunarken, sağlık hizmetini tüketen, ilacı tüketen, teknolojiyi tüketen bir ülkeyiz. Tüketilenler içinde bizim ürettiklerimiz de olmalı. Gerek ilaçta, gerek bilgide, gerek tıbbi teknolojide bizde üretebilen, ürettiklerini kendi insanına sunabilen, ürettiklerini dünya insanına sunabilen bir konumu da güçlendirmemiz lazım” şeklinde konuştu. Müezzinoğlu, açıklamasının ardından öğrencilerin yanına oturarak, paneli takip etti.



Sektörel Analiz

Medikal Cihaz Sektöründe

Takip Edilmesi Gereken Trendler engelleri, sağlık sistem değişiklikleri, inovasyon baskısı gibi her geçen gün artan yeni zorluklarla karşılaşmaya devam ederken, gerçek mücadele mali açıdan ayakta durmaya çalışırken bu üçü arasındaki hesap dengesini sağlamaktadır. Bu gergin ipin üzerinde yürümeye devam eden şirketler, sektörü saran ana trendlerin farkında olmak zorundalar. İki gün süren tartışmalar boyunca öne çıkan ve 2015’te sektöre şekil vereceği vurgulanan sektörel trendler;

M

art ayının ilk haftasında ABD’de gerçekleştirilen “Tıbbi Cihaz Kurumsal Strateji ve İş Geliştirme Konferansı”nda dünyaca ünlü kurumlar medikal cihaz sektöründe büyüme stratejilerinin bir parçası olarak Ar-Ge çalışması yapmak isteyen şirketlere yardımcı olmak için deneyimlerini paylaştılar. Uzman analist ve danışmanlardan oluşan AR-ge firmaları gerçekleştirdikleri örnek çalışmalar ve projelerle sektörde başarı için gerekli olan kurumsal dönüşüm hakkında bilgi verdiler. Medikal cihaz sektöründen 40’ı aşkın şirketin katıldığı konferansta, kurumsal mücadeleler, alınan dersler ve gün geçtikçe gelişen sektörde mevcut fırsatlar konuşuldu. Oturumlarda, Ar-ge çalışmaları sayesinde güçlenen iş geliştirme çabaları ile uzayan mesailer arasındaki dengeyi sağlamanın önemi, kurumsal stratejik yaklaşımlar kadar dünyada

20

Nisan 2015

sağlık hizmetlerinin geleceği ve mevzuata uygun düzenlemeler gibi konulara da yer verildi. İnovasyonu ve İterasyonu Anlamak “Bir ürüne fonksiyonellik için gereken unsurları kazandırarak, ürünü geliştirmek için yapılan çalışmalar.” şeklinde tanımlanabilen iterasyon, “Yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanması” olarak tanımlanabilen inovasyonun yerini almaya başladı. İnovasyon projeleri, medikal şirketlerin başına açtığı maliyet sorunları ve daldan dala atlayan verimsiz çalışmalar nedeniyle artık tercih edilmiyor. Çok kısa özetlemek gerekirse, eski ürünü geliştirmek, sürekli yeni ürünler peşinden koşmaktan daha verimli olmaya başladı. Medikal cihaz sektörü mevzuat

1 İnovasyondan İterasyona

Geçiş: Yükselen mevzuata uygunluk kaygıları ve cihaz vergileri, inovasyon fonlarındaki yükselmeyle birleşerek şirketlerin inovasyon yerine iterasyona odaklanmasına neden oldu. Daha çok küçük ölçekli özel şirketler için geçerli olan bu trend bir çok şirket tarafından takip edilmeye başlandı bile. Yeni inovatif arayış uğruna gittikçe karmaşıklaşan bir yasal sistemin mevzuat çemberine atlamak yerine, geçerli olan bir cihazı geliştirerek var olan bir piyasada kalmak medikal şirketler için daha avantajlı hale gelmiştir. Buradaki mücadelenin sırrı tüketicinin değişen ihtiyaçlarıyla orantılı stratejik tekrarların rekabetçi avantajlarını doğru tanımlamaktadır. İnovasyondan tamamen vazgeçin demiyoruz. 2015’te medikal şirketler iterasyon çalışmalarına biraz da inovasyon katarak, piyasada öne çıkabilirler.


TREND

2 Globalleşmenin Getirdiği

Kurumsal Büyüme Trendi: Globalleşmeye ve uçtan uca çözümlere odaklanmak şirketlerin büyüme stratejilerinde sıçrama yarattı. Olası dikey entegrasyon eğilimine dayanan bu sıçramalar nedeniyle, daha büyük ölçekli medikal cihaz üreticilerinin kendi aralarında birleşme ve satın almalara yönelme olasılığı her geçen gün artıyor. Küçük şirketler ise tek başına girmeye cesaret edemedikleri Çin, Brezilya, Hindistan gibi piyasalardan faydalanmak için bu birleşme ve satın almalara olumlu bakıyorlar. Küresel büyümeler beraberinde hedeflenen şirketlerle bağlantılı yeni mevzuat engelleri ve kurumsal itibar kaybetme kaygısı gibi yeni kaygılar getirse de, bu yıla damgasını vuracağı öngörülen ortaklıklar ve satın almalar sayesinde büyüme trendi medikal cihaz sektörüne daha uzun yıllar hâkim olacak gibi görünüyor.

Medikal şirketler tüketicilerden ve düzenleyicilerden kaynaklanan tahmin edilemeyen riskleri bertaraf etmek için yeterli profesyonellik kazanmak zorundalar. Şirketler globalleştikçe, branşlaştıkça, biçimlendikçe, daha nitelikli teknik ve entelektüel yeterliliğe ulaşıyorlar ancak büyüyen ve kurumsallaşan şirketlerle rekabet etmek zorunda olan medikal şirketler için itibar ve bunun beraberinde gelen sektörel saygınlık günümüzde her zamankinden daha önemli. Temkinli, özenli, geleceği gören şirketlerde sağlam iş ahlakının getirdiği sağlam duruş piyasaya hakim olmuş durumda. 2015’te medikal cihaz sektöründe faaliyet gösteren şirketler kendilerini finansal açıdan ve saygınlık açısından başarılı olacak

şekilde yeniden yapılandırmak zorundalar. Bu üç ana trend gösteriyor ki, şirketler ve örgütler bu potansiyel değişimleri nasıl önceden tahmin edip hazırlanıyorsa, kurumsal stratejistler de gerekli bilgi birikimine sahip olmak için çalışmalı. Sektördeki rakiplerin, düzenleyicilerin ve tüketicilerin birbirlerinin üzerindeki etkisinin farkına varmalı ve bunun önemini anlamalıdır. Zamlanmış piyasa ve salt rekabetçi anlayış beklenmeyen şekilde düşüşe geçti. Bu düşüşe bağlı olarak karar alma hızı ve verimlilik her geçen gün artıyor. Şansın iş hayatına durmadan artan etkisiyle birlikte verimlilik; işlettiğimiz dinamik piyasalardaki fırsatların sermayelendirmesinde ve tanımlanmasında zorunlu bir ölçüt haline gelmiştir.

3 Kurumsal Strateji Arayışı Ve Yeniden Yapılanma: 2015’te medikal cihaz sektörüne hakim olan büyüme trendini takip etmek için kurumsal bir stratejiye sahip olmak gerekiyor.

Nisan 2015

21


ARAŞTIRMA RAPORU

Dünya Sağlık Harcamaları

12,7 Trilyon Dolara Çıkacak Hitachi’nin Sosyal İnovasyon konusundaki çalışması önümüzdeki 10 yıllık dönemde dünyadaki sağlık harcamalarının önemli derecede artacağını ortaya koyuyor.

H

itachi şirketi tarafından Frost&Sullivan’a yaptırılan araştırma sağlık sektörünün geleceğini gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre 2014 yılında toplam harcamaların yüzde 30’unu oluşturan sağlık harcamaları yüzde 45’e kadar çıkarak, 12.7 trilyon doları bulacak. Nüfus istatistiklerinin eski döneme nazaran çok büyük bir hızla değiştiğine dikkat çeken Hitachi, bu durumun başta sağlık sektörü olmak üzere tüm sektörler üzerinde çok büyük bir baskı oluşturduğunu duyurdu. Hitachi’nin Sosyal İnovasyon konusundaki çalışmaları önümüzdeki 10 yıllık dönemde sağlık harcamalarının tüm dünyada önemli bir artış kaydedeceğini ortaya koyuyor. Frost & Sullivan’ın Hitachi için yaptığı çalışmanın sonuçlarına göre, dünya sağlık harcamaları 2020 yılına kadar 12,7 trilyon dolara ulaşacak. Hastalık önleme, muayene ve takip yatırımlarının 2014 yılında toplam harcamalar içinde yüzde 30 olan payı ise 2020 yılında yüzde 45’e kadar çıkacak. Hastalıkların tedavisi için harcanan tutarlar, önleme ve muayeneye yönelik harcamaları geride bırakacak. Aynı rapora göre sağlık sektöründe sayısız yeniliğin devrim yaratacağı tahmin ediliyor ve tıbbi görüntüleme, ilaç, tıbbi

22

Nisan 2015

cihaz ve fen bilimleri gibi medikal sektörlerdeki harcamaların 2020 yılında yüzde 6,4 artışla 2,1 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Aynı zamanda nano teknolojik robotlar, kombine cihazlar, elektronik tedavi yöntemleri ve gen manipülasyonu gibi teknolojilerle mikroskobik ölçekte karmaşık işlemlerin mümkün olması beklendiği de raporda yer alıyor. Hasta ihtiyaçlarına göre şekillenen

tedaviler sayesinde hasta bakımı hizmetlerinin dünya çapında bir dönüşüm geçireceğine ise kesin gözüyle bakılıyor. Bu değişimin tüm dünyada başladığını duyuran Hitachi, konuyla ilgili açıklamalarına e-Sağlık sistemlerinin kullanımını teşvik etmek ve verimini arttırmak için teknoloji firmaları ile işbirliği sonucu Danimarka’da ‘Süper Hastaneler’in kurulması örneğini de ekledi.



Sağlık Bakanı Müezzinoğlu

E-Nabız Sistemi’ni Tanıttı Müezzinoğlu, “Artık bilim ve iletişim bir taraftan parmağımızın ucunda olacak kadar yakın, diğer taraftan dünyanın öbür ucuna ulaştırılabilecek kadar da hızlı” dedi.

S

ağlık Bakanlığı ve Türk Telekom işbirliği ile sağlık hizmetlerinin daha verimli ve hızlı yapılabilmesi için hayata geçirilen “e-Nabız Sistemi”, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu tarafından tanıtıldı. Beşiktaş’ta bulunan Conrad Otel’de gerçekleştirilen tanıtım toplantısına Bakan Müezzinoğlu’nun yanı sıra Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, e-Nabız Projesi’ni yapan Türk Telekom Kurumsal İş Birimi Ceo’su Mehmet Ali Akarca ile İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri ve İstanbul’da faaliyet gösteren çok sayıda hastanenin başhekimi katıldı. Türk Telekom işbirliğiyle hayata geçirilen ve 1 Ocak

24

Nisan 2015

2015 tarihinden itibaren sağlık hizmetlerinden faydalanan hastaların geçmişlerine ulaşılabilecek olan sistemi Bakan Müezzinoğlu anlattı. e- Nabız Sitemi ile vatandaşların işlerinin kolaylaşacağını aktaran Müezzinoğlu, “İşte ne zaman hangi rahatsızlığı geçirmişti, hangi hastalık teşhisi konulmuştu, hangi ilaçları kullanmıştı, tahlillerinde ne çıkmıştı, röntgen filmini hatırlıyor musun veya bulabiliyor musun?’ gibi şeyleri artık parmağımızın ucuna getiren, istediğimiz, doğru bulduğumuz ilgilisine, biz ne

kadar istiyorsak o kadarına müsaade eden bir teknolojik alt yapıyı vatandaşımızın hizmetine sunmak, Sağlık Bakanlığı olarak görevimizin önemli bir boyutunu yapmış olmanın hazını bize yaşatıyor. Bu nedenle bu projeyi önemsiyoruz” dedi. “Her Şey Parmağın Ucunda” Sistemin kolaylıklarını anlatan Bakan Müezzinoğlu, “Artık bilim ve iletişim bir taraftan parmağımızın ucunda olacak kadar veya avucumuzun içinde olacak kadar çok yakın diğer taraftan da dünyanın öbür ucuna ulaştırabilecek kadar da kısa ama hızlı. Hakkari’de çekilmiş bir radyolojik tetkikin burada Cerrahpaşa’da tıp fakültesinde bir hocamıza gösterirken veya oradan konsültasyon yaparken değerlendiriliyor olması, artık bunun uluslar arası boyutuyla da Amerika Birleşik Devletleri,



İngiltere ve Fransa’daki bir uzmanla paylaşıyor olabilecek noktalara kendi bilgimizle biz ne kadar istiyorsak o kadarını paylaşma güvencesinin de olduğu bir sistemi ülke insanımıza sunmuş olmanın onurunu yaşıyoruz” diye konuştu. “İleri Bir Proje” Projenin dünya ölçeğinde ileri bir proje olduğunu belirten Mehmet Müezzinoğlu, “Bu projenin bir diğer iddialı yönü de tamamen bu ülke insanına uygun milli bir proje olmasıdır. Dünyanın bu alandaki en ileri projesi olması bizim için ayrıca bir mutluluk kaynağıdır. Bu proje bu anlamda vatandaşımızla sağlık alanında iletişimimizi çok daha yakınlaştıracak ve onunla iletişimimizi bir aile hekimiyle hastanın, uzmanıyla hastanın, sağlık ekibiyle hastanın, Sağlık Bakanlığı’yla hastamızın iletişimine katkı sağlayacak bir proje. Acil durumlarda 112 butonu var. Acil durumlarda 112 butonunun acil ihtiyacı olanın bulunduğu yeri de gösteriyor olması adres tarifi ve adres alma ihtiyacını ortadan kaldırıyor. 122 servisine ihtiyacı olanın koordinatlarını veriyor olması bizim için de hizmet sunanlar için de önemli bir imkân. Acil servis ihtiyacı 26

Nisan 2015

olan vatandaşımız içinde önemli bir kazanım olacak” açıklamasında bulundu. Sistemin Getirdiği Kolaylıklar Sağlık hizmetlerinden daha etkin ve verimli bir şekilde

yararlanmayı öngören projede vatandaşlar, laboratuvar tahlilleri, radyoloji görüntüleri,

daha önce geçirdiği hastalıklar, kullandığı ilaçların tüm geçmişine ulaşılabiliyor. Sistem sayesinde vatandaşların geçirdiği operasyonlar, yaptırdığı tetkik ve kontroller tek bir veri tabanı bünyesinde toplanıyor. e-Nabız Sistemi’ne akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve tabletlerden kolaylıkla ulaşılabiliyor. Sistemin getirdiği en büyük kolaylıklardan biri ise sistemde hazır bulunan 112 acil servis butonu ile vatandaşlar hemen sağlık ekiplerine kolaylıkla bağlanabiliyor. Sistem, yakın bir zaman içinde engelli vatandaşlar için de kullanılabilir hale getirilecek. Sistem ayrıca istenmediği durumda dondurulabiliyor. Sistemi kullanmak isteyen vatandaşlar e- devlet sistemi üzerinden enabız.gov.tr’ye girerek kayıt yaptırabilirler.



SEKTÖREL ETKİNLİK

Sağlık Bakanı Batı Trakyalı Sağlık Çalışanları ile Buluştu Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, “Batı Trakyalılar olarak anavatana bakışımız farklıdır. Bu farklılığımızı da her zaman güçlenerek devam ettirme arzumuz var” dedi.

B

atı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Taner Mustafaoğlu toplantının başında yaptığı konuşmada bu tip buluşmaları sağlık sektöründe de başlatmanın ayrı bir anlam taşıdığını belirtti. “Nezih ve güzel bir topluluk ile bir aradayız bu konuda ilk çalışmaları başlatan eski genel başkanımız Op.Dr.Erol Kaşifoğlu’dur. Kendisi burada bu anlamda özel bir teşekkürü hak ediyor” dedi. “Sağlık Bakanımız bir Batı Trakyalı ve üyemiz bugün sizi kendi alanınızda birinci derece muhatabınızla bir araya getirdik ve faydalı bir toplantı olacağını düşünüyoruz. Sayın bakanımızı

28

Nisan 2015

da kürsüye alıp söyleşimize devam edeceğiz bu noktada bu toplantı vesilesiyle bize desteğini veren Dr.Hamdi Kocaahmet’e desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz ve derneğimiz adına plaketimizi takdim ediyoruz.” diyerek plaket takdim etti. Bakan Müezzinoğlu, Batı Trakya Türkleri Derneği tarafından İstanbul’da düzenlenen “Batı Trakyalı Sağlık Çalışanları” ile kahvaltı programında yaptığı konuşmada geçmiş dönemlerde hangi coğrafyaya gidilirse gidilsin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti`nin her zaman emniyet adresi olduğunun altını çizdi. Müezzinoğlu, “Batı Trakyalılar

olarak anavatana bakışımız farklıdır. Bu farklılığımızı da her zaman güçlenerek devam ettirme arzumuz var” dedi. “Meriç’i kaçarak geçtiğim güven” Türkiye`ye Meriç’i kaçarak geçtiğini anlatan Müezzinoğlu, “Bir Batı Trakyalı olarak her zaman şu cümleyi ifade ederim. Sağlık Bakanı olarak dünyanın farklı yerlerine, ister Amerika, ister Yunanistan olsun. Cebimdeki diplomatik pasaportla o ülkelere giderken duyduğum huzur ve güven, ceketimi alıp da kaçarak Meriç’i geçtiğim güvenden daha güçlü değil.


Vakumlu Kan Toplama Tüpleri

Injection Port & Twist Off

Güvenli Șırınga

Kan Gazı Șırıngası

Antibiyogram Diskleri

Hayvan Kimlik Küpesi

Așı Nakil Kabı

Enjektör Güvenli Atık Kutusu

Hareketli Kapanabilir Yatak

“Güveninize Saygı Duyar”

TURKPLAST SAĞLIK ÜRÜNLERİ A.Ş. Büğdüz Mahallesi 5. Cadde No: 304 Akyurt / ANKARA Tel: +90 312 837 6767 | Fax: +90 312 844 2106 www.turkplast.com.tr | info@turkplast.com.tr


AKTÜEL

Yani o ceketi alıp da ‘Ben Anavatana gidiyorum. Türk milletinin bağrına gidiyorum’ derken güvenin derinliği, bugün cebimdeki diplomatik pasaportla duyamadığım kadar güçlü ve derin. Çünkü Türk milletinin bu anlamda sınırlar ötesindeki kardeşlerine bıraktığı emanettir” şeklinde konuştu. “Balkanlar, Türkiye’nin Fantom ağrısıdır” Bakan Müezzinoğlu, Balkanlar’da yaşanan sorunları Fantom ağrısı denilen ağrıya benzeterek sözlerini şöyle devam ettirdi: “Burada meslektaşlarım var, sağlıkta Fantom Ağrısı diye bir ağrıdan bahsederiz. Fantom Ağrısı bir insanın bir organını, bir uzvunu kaybettiğinde kaybettiği organının sancısını çekmektir. Yani sağ kolunu kaybetmiştir bilir ki sağ kolu yok ve ya sağ ayağı yok. Ama

30

Nisan 2015

sağ ayağındaki dizinin ağrısıyla sancı çeker doktor doktor gezer, olmayan dizini gösterir. Buna tıpta Fantom Ağrısı diyoruz. O uzvu bugün fiilen olmasa bile o uzvunun varlığını asla unutmamıştır, unutmayacaktır ve o ağrıyı yaşadığı sürece taşımaya da devam edecektir. Hiçbir ağrı kesici de bu ağrıyı dindirmeyecektir. Biz bu ağrıyı, bu sancıyı seviyoruz. Bu sancının dinmesiyle ilgili o duruşumuzun devam etmesidir. Milli duruşumuzu, manevi değerlerimizi, o sokaklardaki çocukluğumuzu ve bize verdiği ruhu hem ömrümüzün sonuna kadar yaşatabilmek, hem de gelecek nesillere o ruhu aktarabildiğimiz süreçte o sancı bir gün farklı boyutuyla mutlaka bir yerlerde sonuca ulaşabilecektir. Yeter ki o sancıyı sevmeye devam edelim. ‘O sancı benim yok olan ayağımın sancısıdır’, yeter ki, bu şuuru ve

bu bilinci kaybetmeyelim.” “Yunanistan Hükümetine başarılar dileriz” Yunanistan da yapılan son seçimlere de değinen Bakan Müezzinoğlu, “Yunanistan da seçimler oldu, değerli vekillerimiz seçildi. Hükümete başarılar diliyoruz. Yıllardır beklediğimiz ve iyi niyet cümlelerinin ötesine gitmeyen hakların teslimi konusunda ümitli olmak istiyoruz ve bu ümidin hayal kırıklığına dönüşmemesini istiyoruz. Ama bütün bu anlamda başarılarımızın devamı nereden olacak dersek yine bu ortak değerlerimize birlikte sahip çıkarak başarabiliriz” ifadesini kullandı. Kahvaltı programına Batı Trakya’dan, İskeçe Milletvekili Hüseyin Zeybek ve Kozlukebir belediye meclis üyesi Dr. Mehmet Emin’in yanı sıra 400 kadar sağlık çalışanı katıldı.


wide range of top quality instruments...

Minimal Invasive Surgery

Arthroscopy

Laparoscopy

Urology

Gynecology

Sterilization

Reusable Instruments

®

Oruç Reis Mah. Tekstilkent Cad. Tekstilkent Koza Plaza No: 12/A Kat: 7 D: 26 Esenler 34235 ‹stanbul T : +90 (212) 438 00 88 pbx F : +90 (212) 438 00 78 GSM Call Center : 0532 755 BETA

info@beta-medikal.com www.beta-medikal.com


SEKTÖREL YORUM

Ankara’ya “Sağlık Serbest Bölgesi” TÜGİAD Ankara Şubesi Başkanı Naslı: “Ankara sağlıkta, dünya çapında dev bir ‘silikon vadisi’ ve Türkiye’de sağlık turizminin başkenti olma kapasitesine sahiptir.”

T

ürker Naslı yaptığı açıklamada, 80’i aşkın hastanesi ve köklü bir geçmişe sahip tıp fakülteleri ile Ankara’nın, sağlık sektöründe güçlü bir alt yapıya, önemli bir birikime sahip olduğunu belirtti. Ankara’da 36 devlet, 11 üniversite hastanesi ve 35 özel olmak üzere toplam 82 hastanenin hizmet sunduğunu belirten Naslı, bunlardan 7’sinin, ABD merkezli Joint Commission International (JCI) tarafından akredite edildiğine işaret etti. Naslı, “Bir hastanenin uluslararası standartlarda hizmet verdiğini gösteren JCI akreditasyonu, sağlık turizmi açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye’deki toplam JCI akreditasyonuna sahip hastanelerden yüzde 14’ü, dünyadakilerden ise yüzde 1.4’ü Anklara’da yer alıyor. Bu oranlar oldukça yüksektir ve önemli bir kapasiteyi işaret etmektedir.” dedi. 100 Milyar Dolarlık Bir Pazar Naslı, dünya genelinde yıllık sağlık harcamalarının ortalama 5,5 trilyon doları geçtiğini, sağlıkla ilgili ekonomik ve turistlik hareketlerin dünyada 100 milyar 32

Nisan 2015

doların üzerinde bir pazar ortaya çıkardığını belirtti. Hindistan, Kosta Rika, Macaristan, Litvanya, İsrail, Ürdün, Tayland, Malezya, Güney Afrika, Küba ve Malta gibi ülkelerin sağlık turizmi pastasından büyük aldığına işaret eden Naslı, Türkiye’nin bu alandaki güçlü kapasitesinin harekete geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’nin pastadan aldığı payın son yıllarda artmakla birlikte yeterli olmadığını belirten Naslı, şöyle dedi: “2014’te Türkiye’ye sağlık hizmeti almaya gelen yaklaşık 480 bin kişi, 2,5 milyar dolar döviz getirmiştir. Türkiye’nin dünya sağlık turizmi pazarındaki payı henüz yüzde 2’lerdedir. Avrupa’da 60 yaş üstü nüfusun 2050 yılında 200 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor. AB, sadece yaşlı bakımı ve sürdürülebilir bir yaşam için, yılda kişi başına 2 bin Euro harcamaktadır. Bu da yılda 400 milyar Euro demektir. Türkiye ‘2023’te, yılda 2 milyon yabancı hasta tedavi etme ve 20 milyar dolarlık döviz girdisi’ hedeflemektedir. Türkiye’de tedavi, Avrupa ülkelerine göre çok daha ucuzdur. Bazı branşlarda bu marj yüzde 60’lara varmaktadır. Türkiye’nin sadece AB pazarındaki payını yüzde 10’a çıkarması, yılda 40 milyar Euro gelir demektir. 2050’de dünyanın en mükemmel sağlık sistemleri içinde ilk 10’a girmeyi hedefleyen ülkemizde Ankara, mutlaka ön sırada yerini almalıdır. Hızla büyüyen sağlık kapasitesi ile Ankara, 2023 hedefine en büyük katkıyı yapacak potansiyele sahiptir.” Ankara sağlıkta silikon vadisi olabilir Naslı, Sağlık serbest bölgelerinin, ülkeyi sağlık alanında bölgesel bir

cazibe merkezi haline getireceğini, yabancı sermaye ve yüksek tıbbi teknoloji girişinin hızlanacağını belirtti. İstanbul, Antalya ve Bursa “Sağlık turizminin geliştirileceği üç il” olarak seçilirken, hem medikal sağlık turizmi hem de termal sağlık turizmi alanındaki potansiyeli dolayısıyla Ankara’nın varlığının göz ardı edilemeyeceğini ifade etti. Başkent’in Türkiye’de sağlık turizminin de başkenti ve dünya çapında dev bir sağlık merkezi haline gelebileceğini vurgulayan Naslı, “Ankara sağlıkta silikon vadisi olabilir” dedi. Naslı, bunun yolunun ise Sağlık Serbest Bölgesi’ne sahip olmaktan geçtiğini ifade ederek, şu görüşleri dile getirdi: “663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşların teşkilat ve görevleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 49’uncu maddesi gereğince ülkemizde sağlık serbest bölgeleri kurulmasının önü açılmıştır. Bu bağlamda Ankara sağlık serbest bölgesi kurulacak illerin başında düşünülmelidir. Ankara’nın hem tıp hem de termal sağlık turizmi alanında sahip olduğu kapasite ve büyüme potansiyeli göz ardı edilemez. Sağlık turizmi konusunda Ankara ihmal edilmemelidir. Sağlık serbest bölgeleri, illeri bu alanda öne çıkaracaktır. Başkentin tüm kamu ve özel sektör kuruluşları ile STK’larının Kente yönelik çalışmalarında ‘Ankara Sağlık Serbest Bölgesi’nin hayata geçirilmesi öncelikli hedef olmalıdır. Kurulacak sağlık serbest bölgesi, hem Ankara’yı sağlık turizmi ve paydaşları ile birlikte büyütecek, kalkındıracak; hem de Türkiye’yi sağlık turizminde 2023 hedefine yaklaştıracaktır.”



SEKTÖREL RAPOR

IoT VE AĞ TABANLI TIBBİ CİHAZLARDA GÜVENLİK Sağlığa Yönelik Nesnelerin İnternetinde Zorluklar ve Fırsatlar Raporu

I

ntel Security ve Atlantik Konseyi tarafından yayımlanan yeni bir rapora göre, nesnelerin İnternetine (IoT) bağlı ağ tabanlı tıbbi cihazlar, güvenliğin en baştan dahili olarak sağlanması halinde büyük umut vaat ediyor. “Sağlığa Yönelik Nesnelerin İnterneti: Ödüller ve Riskler” başlıklı raporda, tıbbi tedavi, ilaç tedavisi ve genel olarak sağlık ve esenlik hizmetleri için insan vücuduna giyilebilir, geçici olarak yutulabilir ve hatta dâhili olarak yerleştirilebilir nitelikteki cihazlar dâhil olmak üzere, ağ tabanlı tıbbi cihazların güvenlik zorlukları ve toplumsal fırsatları ele alınıyor. Raporda endüstri dünyası, yasal düzenleyiciler ve tıp profesyonelleri için, hastalara sunulan değeri en üst düzeye çıkarırken, ağlar ve cihazlar arasında yazılım, donanım ve iletişim teknolojisinden kaynaklanan güvenlik zorluklarını en aza indirmelerine yardımcı olmak amacıyla tavsiyeler sunuluyor. Ağ tabanlı tıbbi cihazlar bedensel formdalığı, tıbbi sonuçları ve yaşam kalitesinin geliştirilmesini destekliyor. Rapora göre, bu teknolojilerin 15 yıllık bir süre içerisinde sağlık maliyetlerinde 63 milyar dolar tasarruf ve hastanelerin donanım maliyetlerinde yüzde 15 ila 30’luk bir azalma sağlayabileceği öngörülüyor. Ancak, raporda ağ tabanlı sağlık hizmetlerinin faydalarının, kişisel bilgi hırsızlığı ve cihazlara zarar vermeye

34

Nisan 2015

yönelik kasıtlı müdahale, geniş kapsamlı kesintiler ve kazara oluşan arızalar gibi çeşitli endişeleri de beraberinde getirdiği belirtiliyor. Intel Security bünyesinde Kıdemli Başkan

Yardımcısı ve Ağ Güvenliği Genel Müdürü olarak görev yapan Pat Calhoun, “Ağ tabanlı sağlık hizmetleri, Nesnelerin İnternetini çok kişisel bir hale getirebilir,” diyor. “Ağ tabanlı bir tıbbi

cihazı bir kişiye bağladığınızda alabileceğiniz sağlık bilgileri, sağlık hizmetlerinde büyük bir gelişme sağlayabilir, ancak gizlilik ve ağ güvenliği ile ilgili müdahaleler de aynı derecede büyük bir risk oluşturuyor. Güvenlik, cihazdan ağa ve veri merkezine kadar sağlık ekosisteminin bütününe dâhili olarak sağlanmalı.” Raporda, inovasyonu desteklerken, güvenlik risklerini en aza indirmek amacıyla çeşitli tavsiyeler sunuluyor: • Güvenlik sistem kurulduktan sonra değerlendirilecek bir husus olmaktan ziyade, cihazlara ve ağlara en baştan kurulum sırasında sağlanmalı • Endüstri dünyası ve devletler, temelde yatan riskleri ele almak için, ağ tabanlı tıbbi cihazlara yönelik kapsamlı güvenlik standartlarını veya en iyi uygulamaları yürürlüğe koymayı değerlendirmeli • Özel-özel ve kamu-özel işbirlikleri gelişmeye devam etmeli • Tıbbi cihazlara ilişkin hukuki alışılagelmiş onay süreci iyileştirilerek, hem inovasyonların daha iyi bir şekilde teşvik edilmesi hem de sağlık kurumlarının resmi politika amaçlarını karşılaması ve kamu menfaatini koruması sağlanmalı ve hastaların ve ailelerinin kendi görüşlerini ifade edebilmesi için, kamuoyuna bağımsız bir söz hakkı verilmelidir. Buradaki amaç, tüketicilerin cihazlarla ilgili uygulama ve işletim çalışmalarında, etkili olması kullanılabilirlik ve güvenlik arasında bir denge kurmaktır.



SEKTÖREL ANALİZ

2015 Medikal Yatırımların Yılı Olacak Uzmanlara göre, 2015’te özellikle biyoteknoloji, sağlıklı yaşam ve özel tıbbi hizmet sektörleriyle ilgili medikal yatırımlarda sıçrama bekleniyor.

M

edikal sektöründe faaliyet gösteren lider şirketlerin yöneticilerine göre bu yıl sağlık hizmetlerinin tüm alt kategorilerinde, özellikle de talebin yüksek olduğu medikal cihaz inovasyonu, üretimi ve satışı alanlarında artış bekleniyor. 30 yıldır sağlık yatırımları alanında faaliyet gösteren Stifel şirketi yönetim kurulu başkan yardımcısı Peter Reikes, 2015 piyasa şartlarının şimdiye kadar hiç olmadığı kadar yükselmeye elverişli ve sağlam olduğunu belirtti. Reikes, “Medikal cihaz piyasası şu anda tahminlerin çok üzerinde güçlendi ve potansiyelini dışa vurmaya hazır.” diyerek sektörü bekleyen gelişmeleri özetledi. Reikes’ ın 2015’te en büyük sıçramayı gerçekleştireceğini düşündüğü alanların başında biyoteknoloji, sağlıklı yaşam ve özel tıbbi hizmet sektörleri geliyor. Medikal firmalar artık; parayı, riski, klinik çalışmaları ve mevzuat engellerini daha iyi yönetebiliyor. Reikes sektörden beklediği yükselişin dayanaklarını anlattı: “Bu bilgi 2014’te medikal sektörlere ait halka arz rakamlarının azami seviyeye yükselmesi gerçeğine dayanıyor. Geçen yıl biyoteknoloji, sağlıklı yaşam ve özel tıbbi hizmet sektörleri 1978’den beri kaydedilen en yüksek halka arz rakamlarını gördüler. Ortada yeni kapılar açan belli bir

36

Nisan 2015

teknoloji de mevcut değil. Bu büyümeyi sektörün genel olarak olgunlaşmasına ve oturmasına dayandırıyoruz. Medikal firmalar artık; parayı, riski, klinik çalışmaları, mevzuat engellerini daha iyi yönetebiliyor. Bu altyapıyla yeni cihazların sektöre girişi daha çabuk ve doğru şekilde oluyor.” Reikes’a göre, sağlık hizmetleri sektörünün tamamı daha sessiz, daha kısa düşüşler ve yükselişlerle karakterize edilen yeni pazarlar; yani “mikro piyasalar” tarafından yönlendiriliyor. Reikes, 2008’deki büyük finansal kriz gibi özel durumlar hariç, bundan sonra yaşanacak düşüşlerin kısa vadeli olacağını düşünüyor. Reikes “Dünyayı bir bütün olarak görürsek, uzmanlar 2015’te global ölçekli bir sıçrama beklediklerini söyleyeceklerdir.” şeklindeki sözlerini bu yılın medikal yatırımlar açısından yükseliş yılı olacağını belirterek, sonlandırdı. Ortaklıklar Ve Yatırımlar “Ortaklıklar ve yatırımlar son birkaç yıldır sektörün trendi haline geldi.” Sözleriyle konuşmasına başlayan Hammond Hanlon Camp LLC şirketinin kurucu ortağı ve yöneticisi PJ Camp, bu

eğilimin 2015’te de devam etmesini beklediklerini belirtti. Camp, “Bu alanda yeni ortaklıklar türedi; bağımsız özel hastaneler, sağlık hizmetleri kuruluşları ve post- akut bakım hizmeti veren kuruluşlar arasında kurulan ortaklıklar, sektör açısında ezber bozduran türden. ABD’de “geri kabul cezaları” şeklinde adlandırılan cezai yaptırımlar hastanelerden taburcu olan hastaların durumları kötüleşip, hastaneye tekrar yatırılmaları durumundan hastaneleri sorumlu tutuyor. Bu yükümlülük hastanelerin post-akut bakım hizmeti veren kuruluşlarla çalışmasını zorunlu kılıyor. Birçok durumda kontrolü elde tutmak için bu kuruluşlarla ortaklık anlaşmaları yapmaları gerekiyor. ABD’de gerçekleşen


Sektör sağlık reformundan önce hastaneler tam tersi durumlara özendiriliyordu. Bir hastanın iyileşme süreci başarısız olursa ve hastaneye dönmek zorunda kalırlarsa; bu hastane için daha fazla kazanç demekti. Ancak ACA bu durumu tersine çevirdi.” sözleriyle, ABD’deki bu ve bunun gibi yeni uygulamaların kısa bir süre sonra tüm dünyaya yayılacağının sinyallerini verdi. Camp sözlerine şöyle devam etti; “Hastanelerin üstlendikleri başka bakım hizmetleri de var. Bugün hastaneler binalarını genişleterek; yatan hasta bakımı oranını azaltmak için diyaliz, görüntüleme, infüzyon gibi hizmetleri de verecek yapıya kavuşmak zorundalar. Yeni ve daha büyük mega klinikler; bunun için dizayn edilmiş, teşhis ve tedavinin aynı binada yapılabilmesi dolayısıyla hastaların ihtiyaçlarına uygun, merkezi lokasyondaki binalarda kuruluyor.” İnsanlar kaybettikleri sağlıklarını geri kazanmak için her geçen gün daha da yükselen bedeller ödedikçe, sağlıklı kalmanın değerini anlıyor ve kaliteli yaşam merkezlerine koşuyorlar. Camp “Kaliteli Yaşam Merkezi” şeklinde adlandırılan yeni tarz yatırımların da şehir hayatında önemli yer tutmaya ve emlakçıların portföylerinde üst sıralara tırmanmaya başladığını belirtti. Spor, klinik, rehabilitasyon ve sağlıklı yaşam birimlerini içeren bu yeni kaliteli yaşam merkezleri ABD’de oldukça popüler. Genel Sağlık Sisteminden Bağımsız Bireyler Herhangi bir sisteme bağlı olmayıp, sağlık giderlerini kendi cebinden ödeyenlerin artışı da

yeni bir uygulama doğurdu ve sağlık sektöründe ücret şeffaflığı dönemi başladı. Gelecek birkaç yılın bu tip uygulamalardaki artışa gebe olduğunu anlatan Camp sözlerini şöyle sonlandırdı, “Bu sektör yeni doğmuş olmasına rağmen, Castlight Sağlık Şirketi halka arz rakamlarının üç milyar dolara ulaşması bu alanda mevcut potansiyelin en önemli ispatıdır.” Cain Brothers & Co. LLC. Şirketinin genel müdürü Raymond Falci ise şunları söyledi, “Bu alanda birçok yeni yatırımlar yapıldı. İnsanlar resmi ya da özel herhangi bir sağlık sistemine dâhil olma konusunda çekinceler yaşıyor ve sağlık hizmetlerine erişimin kendi inisiyatiflerinde olmasını istiyorlar. Bu erişimi kolaylaştıran hizmetler ve buna yönelik yeni girişimler konusunda artan yükselişi gözlemliyoruz.” Falci bu yeni sektörün 2015’te hak ettiği yeri alacağına olan inancın altını çizdi. Anlaşmalı Hasta Uygulaması Falci, “Ücret şeffaflığı uygulamasının hastalara ulaşmak ve onları kazanmak

konusunda da beklentilerin ötesinde olumlu sonuçlar vereceğini öngörüyoruz. Bu bağlamda “Anlaşmalı Hasta” uygulaması 2014’te filizlerini vermeye başlayan bir trend ve bu yıl da bu yeni trendin artarak yayılmasını bekliyoruz.” dedi. Doktorlar hastaların tedavi sonrası bakımından da sorumlu tutuldukları ve zaten büyük risk altında oldukları için, durumlarını daha yakından takip edecekleri kendi kliniklerine ya da ortaklıklara yatırım yapıyorlar. Hastalar da zaten doktorlara daha yakın olacakları, daha iyi bakılacakları, daha güvenilir sistemler arıyorlar. Doktorlar böyle yatırımlarla kendi sistemlerini kurmaya başladılar. 2014’te “Anlaşmalı Hasta” sistemine yönelik teknolojilere milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıldı ve bu yatırımlar bu yıl da devam etmeli. ABD’de uygulanan “Geri Kabul Cezaları” şeklinde adlandırılan taburcu olan hastaların durumları kötüleşip, hastaneye tekrar yatırılmaları durumunda uygulanan cezai yaptırımları önlemek için hastaneler yeni bir sistem kurdular.

Nisan 2015

37


SEKTÖREL ANALİZ

Bu yeni sisteme göre merkezi noktalara yerleştirilen hemşireler bölgelerindeki hastaları taburcu olduktan sonra yerinde kontrol ediyorlar ve sağlık durumlarının dengede kalmasını sağlıyorlar. “Özel Sağlık Takipçileri” adı verilen bu sistem ve özel acil çağrı merkezleri gibi yeni eklenen alanlarda da hareketlenme bekleniyor. Yeni Tıbbi Sınıflandırma Sistemine Geçiş Raymond Falci’ ya göre 2015’te medikal sektöründe yeni yatırımlar doğuracak bir başka yenilik ise; ABD’de yapılacak ve global medikal sektörlerin tamamını etkileyecek olan ICD10 sınıflandırma sistemine geçiş olacak. “2015’te medikal alanda bir değişiklik bekleniyor; ICD10 tıbbi sınıflandırma sistemine geçiş. ABD’de gerçekleşecek olan bu büyük sistem değişikliğinin global medikal sektörlerin tamamını etkilemesi bekleniyor. 1 Ekim 2015 tarihinde gerçekleşecek bu yeni sınıflandırma sisteminde kullanılacak kodlar konusunda personel eğitimleri, sistem güncellemeleri ve yeni yatırımlar başladı bile…” sözleriyle yaşanacak güncelleştirmeyi 38

Nisan 2015

müjdeleyen Raymond Falci, son olarak şunları söyledi, “ICD10 Tıbbi sınıflandırma sistemine geçişle ilgili olarak sektörde yaşanan paniği 2000’li yıllara geçişte dünyaya hâkim olan kaosa benzetiyorum. Ancak sektöre hâkim, tecrübeli hizmet sağlayıcılar bu değişime sektörel fırsatlar ve yeni yatırımlar gözüyle bakıyorlar.”


DELİCİ, KESİCİ

BATARYALI MOTOR SİSTEMLERİ

HS

Wire and Pin Drill System

Oscillating Saw System

Değirmiçem Mh. Yamaçobalı Dede Cd. Köşe Apt. No:23/1 GAZİANTEP / TURKEY +90 342 324 25 55

+90 342 323 20 09

info@mavimedikal.com.tr www.mavimedikal.com.tr


ETKİNLİK

TEKNOLOJİ DESTEKLİ BİLİMSEL ŞÖLEN Dünyaca Ünlü Kalp Uzmanları 26-29 Mart 2015 tarihleri arasında İstanbul’da Buluştu.

K

alp hastalıkları tüm dünyada ölüm nedenleri arasında birinci sırada; Türkiye’de ise her 2 kişiden 1’i kalp hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünyanın önde gelen kardiyolog ve cerrahları, kalp hastalıklarının tedavisinde gelinen noktayı ve yeni ufukları masaya yatırmak amacıyla 26-29 Mart 2015 tarihleri arasında İstanbul’da bir araya geldiler. Türkiye Kalp ve Sağlık Vakfı tarafından düzenlenen “11. Uluslararası Kardiyoloji ve Kalp Cerrahisinde Yenilikler Kongresi” Hilton İstanbul Bomonti Kongre Merkezi’nde dünyanın farklı yerlerinden gelen kalp uzmanlarının katılımıyla gerçekleşti. Bu yıl kongreyle eş zamanlı olarak “64. Avrupa KalpDamar Cerrahisi Kongresi” de gerçekleştirildi. Teknolojinin tüm imkânları

40

Nisan 2015

kullanılan bu önemli bilimsel şölene katılamayanlar; kongreyi internet üzerinden takip etme imkanı buldular. Türkiye’de ve yurtdışında gerçekleşen bazı operasyonlar canlı yayınlarla kongre katılımcıları tarafından izlendi. Sosyal medyada sağlıklı ve hızlı bilgi paylaşımı sayesinde kongre sırasında gerçekleşen paylaşımlar dünyayı kuşattı. Uluslararası Bilimsel Kuruluşların İşbirliği Türkiye’de başlatılıp dünyada marka haline gelen kongrenin organizasyonunda, uluslararası birçok bilimsel kuruluşla işbirliği yapıldı. Kongre’de bu yıl Amerikan Kalp Cemiyeti, Dünya Kalp Federasyonu, Avrupa Kardiyoloji Derneği, Avrupa Kalp Yetmezliği Birliği, Amerikan Kalp Ritim Birliği, Dünya Aritmi Derneği, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Ritim Derneği gibi uluslararası bilimsel kuruluşların

oturumları da yer aldı. Başta Orta Doğu olmak üzere Lübnan, Mısır, Bulgaristan, Çin, Japonya gibi ülkelerin ulusal kalp dernekleri de özel bilimsel oturumlarla kongrede temsil edildi. Kalp Hastalıkları İle İlgili Gelişmeler Üzerinde pek çok bilimsel modül barındıran bir platform olan Yenilikler Kongresi’nde kalp hastalıkları ile ilgili en son gelişmeler uluslararası otoritelerce geniş bir yelpazede ele alındı. Oturumların ana başlıkları; Uluslararası Aritmi Forumu, Akdeniz Girişimsel Kardiyoloji Toplantısı, Kalp Yetmezliği Zirvesi, Hipertansiyon Zirvesi, Pulmoner Hipertansiyon Zirvesi, Doğuştan Kalp Hastalıkları Zirvesi ve Temel Kardiyoloji Sertifika Programı şeklindeydi. Operasyonlardan Canlı Yayın Kongre dünyaca ünlü Amerikalı



ETKİNLİK

Bilim Adamı Peter Libby tarafından verilen damar sertliğinin nasıl geliştiği konulu konferansla açıldı. 62 ülkeden 2000’e yakın bilim adamının katıldığı kongre sırasında Türkiye’den Memorial Şişli Hastanesi ve İzmir 9 Eylül Üniversitesi Hastanesi’nden; yurtdışından ise ABD, Almanya ve Hindistan’dan canlı işlem yayınları yapıldı. Memorial Şişli Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Servet Öztürk’ün stent uygulaması canlı olarak yayınlandı. Bilimsel Şölen Kongrede faaliyetler 14 ayrı salonda eş zamanlı olarak gerçekleşti ve önemli oturumlar kongreye katılamayan kalp uzmanları için web üzerinden canlı yayınlandı. Türkiye Kalp ve Sağlık Vakfı Başkan Yardımcısı ve Memorial Ankara Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Oto, ameliyatsız kalp kapağı değişimi, karmaşık taşikardi ablasyonları ve yeni kan sulandırıcı ilaçlarla ilgili konferanslar verdi. 1000’in üzerinde bilimsel bildirinin tartışıldığı kongrede ayrıca 42

Nisan 2015

kardiyolog ve kalp cerrahları için özel beceri kursları ve aile hekimleri için temel kardiyoloji sertifika programı da düzenlendi. Kongre boyunca kalp hastalıklarının tanı ve tedavisindeki en son gelişmeler tartışılarak, bilgi ve deneyimler paylaşıldı. Prof. Dr. Ali Oto, bu toplantının yılın en önemli bilimsel olaylarından biri olduğunu vurgulayarak, “Yenilenme

Toplantısı, kalp hastalıkları ile uğraşan hekimler için önemli bir yenilenme fırsatı oldu. Bu tür toplantılar alanında uzman hekimlerin paylaşımlarda bulunmasını ve sinerji oluşturulmasını sağlıyor. Yeni tanı ve tedavi yöntemlerinin konuşulduğu bu platformlar sayesinde kalp hastalıkları ile daha etkin şekilde mücadele edilmesi hedefleniyor” diye konuştu.



Fuar

ExpoMED İstanbul’u Kuşattı ExpoMED fuarı bu yıl 30.000’den fazla ziyaretçi ağırladı.

A

vrasya’nın en kapsamlı medikal fuarı ExpoMED, LabtechMED ile birlikte 26-29 mart tarihleri arasında 22. kez gerçekleşti. Sağlık sektörünün en önemli ticari platformlarından biri olan etkinlikte bu yıl 1.200’ün üzerinde firma ve firma temsilciliği, 30.000’in üzerinde ziyaretçi ile buluştu. Artış gösteren bilimsel etkinlikler, ziyaretçi kitlesini harekete geçirecek yenilikler ve tüm dünyadan fuara gelen VIP profesyonellerle ExpoMED Eurasia, global medikal sektörüne hizmet verenleri İstanbul‘da buluşturdu. ExpoMED ve LabtechMED Fuarları Proje Grup Başkanı Gökhan Evcil, “Temsilcilik arayan, yeni pazarlara açılmayı, yeni müşteriler bulmayı amaçlayan, markasını doğru platformda güçlendirmek isteyen lider katılımcıların karar verici profesyonellerle buluştuğu ExpoMED fuarı, yakaladığı yükseliş ivmesiyle günden güne 44

Nisan 2015

gelişiyor, ExpoMED bir marka olarak medikal sektöründe yerini

güçlendiriyor” dedi.



bakılmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Azerbaycan’dan Fuara Resmi Destek ExpoMED fuarının ihracatta önemli bir pazar olan Azerbaycan’ın Sağlık Bakan Yardımcısı Elsevar Aghayev ve bakanlık yetkililerinden oluşan özel heyetin de aralarında bulunduğu çok özel konukları vardı. Fuar bu yıl Türkiye ve dünyadan 500’ün üstünde profesyonel alıcıyı ağırladı. 60’ın üstünde bilimsel etkinlik, BAU Health işbirliği ile onkoloji temalı seminerler ve workshoplar, gastrointestinal kanserler- tiroid kanseri ve tedavi yöntemlerilösemi ve kemik iliği transferleribeyin tümörleri- kemik ve yumuşak doku tümörleri, Türk Radyoloji Derneği işbirliği ile “Ürogenital Radyoloji Toplantısı”; sağlıkta son uygulamaların tartışıldığı “SAYED Güncel Sağlık Sempozyumu’’ ile fuarlar 60’ın üstünde etkinliğe ev sahipliği yaptı. Türkiye’de Özel Hastanecilik Nereye Gidiyor? Sayed Güncel Sağlık Sempozyumu kapsamında konuyu değerlendiren Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Başkanı Dr. Reşat Bahat, özel hastanelerin kurumsallaşması ve büyümesi gerektiğine dikkat çekti. Bahat, özel hastanelerin birleşerek, örgütlenmesinin önemini anlatırken; küçük hastanelerin güçlü rekabet ortamında fazla şansı olmadığı için, küçük ölçekli birçok tesise yatırım yapıp zarar etmektense; örgütlenme ve ortaklıklarla büyümenin şart olduğunun altını çizdi. Sağlık kompleksi standardında büyük yatırımlara ihtiyaç olduğunu, tüm hizmetlerin tek bir tesiste karşılanabilmesi gerektiğini belirtti. Sağlık sektöründen olmayanların hastane işletmeciliği

46

Nisan 2015

İtalyan sağlık sektörü firmaları da fuardaydı İtalyan sağlık sektöründe faaliyet gösteren bir grup İtalyan firma, Türk şirketler ile işbirliği olanaklarını değerlendirmek üzere Emilia Romagna Bölgesi Ticaret Odaları temsilcileri ile

birlikte İstanbul’daydı. Sağlık alanında yıllık 2,5 milyar Euro’nun üzerinde üretime sahip olan bölgeyi temsil eden iş adamları heyeti Türk firmalarına birçok avantaj ve teklif sunmak üzere ExpoMED Fuarı’nda temaslarda bulundu.

konusunda başarılı olamadıklarını vurgulayarak, özel hastaneciliğe salt bir ticari işletme gözüyle

Analiz öncesi, analiz sırasında ve analiz sonrası laboratuvar pratiği LabtechMED’de Türk Biyokimya Derneği işbirliği ile düzenlenen



etkinliklerde de analiz öncesi, analiz ve sonrası laboratuvar pratiği ele alındı. BectonDickinson’dan Aparna Ahuja kaliteye yaklaşım, İtalya’dan Giuseppe Lippi “preanalitik hatalar”, Türkiye’den Nedim Albayrak “acil laboratuvarlarda yaşanan preanalitik sorunlar”, Hırvatistan’dan Nora Nikolac “klinik laboratuvarda interferanslar”, Türkiye’den Yahya Laleli “postanalitik evre ve laboratuvar sonuçlarının yorumu” üzerine konuşmalar yaptılar. ExpoMED ve LabtechMED kapsamında sağlık profesyonelleri ve akademisyenlere yönelik 60’ın üstünde etkinlik başarıyla gerçekleştirildi. “Geleceğin Biyomedikal Mühendisleri” Fuar kapsamında ayrıca “Geleceğin Biyomedikal Mühendisleri” başlığı altında ExpoMED & Namık Kemal Üniversitesi 4. Biyomedikal Sempozyumu gerçekleştirildi ve “Biyomedikal Mühendisliği’nde Yenilikler” konulu öğrenci poster sunumları yarışması yapıldı. Lisansın her aşamasındaki öğrencilerin bir araya gelip gelecekte biyomedikal mühendislerinin insan yaşamında ne gibi dönüşümler, değişimler yaratabileceklerini örneklerle ortaya koyarak tartışmaları hedeflenen poster sunum yarışmasının sonuçları etkinlik sonunda açıklanarak; kazanan öğrencilere ödülleri dağıtıldı. Geleneksel olarak düzenlenen NKÜ Biyomedikal Mühendisliği Öğrenci Sempozyumuna üniversitelerin Biyomedikal Mühendisliği ve Biyomedikal Cihaz Teknolojisi öğrencileri büyük ilgi gösterdi.

48

Nisan 2015



Sektörel Yatırım

Çanakkale’de Yeni Medikal Yatırımlar Çanakkale’ye yapılacak yatırımlar için Sağlık Bakanı’ndan sözlü onay alındı.

A

K Parti Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir, Çanakkale’de sağlık alanındaki sıkıntıların çözümü adına Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile görüşmeler yaptıklarını söyledi. AK Parti Çanakkale Milletvekili İsmail Kaşdemir, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’na, sağlık alanında Çanakkale’nin ihtiyaçlarının kısa vadede çözümü ile ilgili talepleri ilettiklerini ve oldukça olumlu geçen istişareler sonucunda Çanakkale adına önemli kazanımlar sağlanması için ilk adımın atıldığını söyledi. Görüşmeler sonrasında bir açıklama yapan Kaşdemir, “Değeri yaklaşık 5,5 Milyon TL olan bir Radyoterapi cihazı, İnvaziv Kardiyoloji Merkezi kurulum izni ve değeri yaklaşık 3 Milyon TL olan bir adet Anjiyografi cihazı, Hastanemizde Kardiyovasküler

50

Nisan 2015

cerrahi izni, değeri yaklaşık 1,5 Milyon TL olan Robotik Yürüme Rehabilitasyon cihazı sözü alındı. Mevcut yatırımlarında değerlendirildiği istişare toplantısından, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezimizin, Ağız Diş Sağlığı Hastanesine dönüştürülmesi ve yan dal diş uzmanı hekimlerinin ilimize yönlendirilmesi, Küçükkuyu Semt polikliniğinin açılması ve mevcut Hastane binasının Hastane olarak devam etmesi kararlarında mutabık kalınmıştır. Hayalimiz, hedefimiz yollarda sevk edilirken hayatını kaybeden hemşerilerimizin olmadığı bir Çanakkale, bölgesinin en önemli sağlık merkezi haline dönüşmüş bir Çanakkale ve hemşerilerimizin başka yerlere sevk edilmelerine gerek kalmayacak şekilde her türlü sağlık hizmetini en yakın ve en modern sağlık tesisinde alabileceği bir Çanakkale

oluşturmaktır” dedi. Özellikle ilçeler ve il Merkezindeki devam eden hastane inşaatlarının tamamlanmasının ardından görevlendirilecek olan yeni doktorlar ve sağlık çalışanlarıyla birlikte bu hizmetlerin kesintisiz sürdürüleceğini de belirten Kaşdemir, “Tüm bu yatırım ve destek kararlarının alınmasında her zaman bizlerin yanında yer alan başta Sağlık Bakanımız Mehmet Müezzinoğlu olmak üzere, Kamu Hastaneleri Kurum Başkanımıza ve tüm Kamu Hastaneleri çalışanlarına hemşerilerim adına teşekkür ediyorum. Çanakkale’ li hemşerilerimiz her şeyin en iyisini ve en güzelini hak ediyorlar. Hak ettikleri modern ve kaliteli sağlık yatırımlarına ulaşmaları anlamında bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” diye konuştu.



MEVZUAT

Medikal Cihaz Ruhsatı Global Mevzuatlar ve Püf Noktaları

M

evzuatı bilmemek piyasaya inovatif teknolojiler sürme hususunda en harika planları bile suya düşürebilir. Tek başına teknik üstünlük bir medikal cihazı piyasaya sunma mücadelesiyle başa çıkmak konusunda yetersizdir. Şirketlerin ayrıca 1.sınıf mevzuat ve kalite kontrol uzmanlarına ihtiyaçları vardır. Bu güne dek Avrupalı doktorlar ve hastaları ABD’dekilerden çok daha önce yeni teknolojilere ulaşma fırsatı bulmuştur. Bu durum Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin bu alanda ABD’den daha makul ve kolay mevzuatlara sahip olmalarından kaynaklanıyordu. Ancak Avrupa Birliği mevzuat değişikliğine gidiyor. Yeni mevzuatın Avrupalı doktorlar, hastaları ve yatırımcılar açısından yansımaları uzun vadede zorlayıcı olabilir. Hem ABD’de, hem de Avrupa ülkelerinde faaliyet gösteren medikal şirketler her iki sistemde de mevzuatla ilgili zorluklarla başa çıkmak zorunda kaldıkları için, bugüne dek ABD’deki

52

Nisan 2015

yasal prosedürün daha ağır olduğunu deneyimlediler. Ancak son dönemde yenilenen Avrupa Birliği’nin (Medical Devices Directive- MDD) Medikal Cihazlar Yönergesi ile zorunlu olan medikal cihazlara ruhsat alımı ile ilgili mevzuat oldukça sıkılaştı ve bu durum ruhsat onaylarını güçleştirdi. Acaba bir medikal cihaz piyasaya sürmek konusunda Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin ABD’ye göre daha şanslı olduğu hala söylenebilir mi? Amerika Avrupa’ya karşı Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) yaklaşık yarım asırdır tutarsız mevzuat ve yavaş yürüyen başvuru süreci yüzünden inovasyonun önünü kesmekle suçlanmıştır. ABD’deki mevzuat zorlukları bazen yatırımcıların fonlarını deniz aşırı ülkelere, çoğunlukla da bürokratik engellerin daha az olduğu Avrupa ülkelerine taşımalarına neden olmuştur. Ruhsat almak için FDA’ ya başvuran medikal cihaz üreticilerinin cihazın güvenli ve verimli olduğu konularında kesin kanıtlarını sunmaları gerekmektedir. Mevzuat değişikliğinden önce Avrupa Birliği ülkelerine başvuran medikal cihaz üreticilerinin ise cihazın güvenli ve üretildiği amaca uygun olduğunu ispat etmeleri yeterliydi. Tenkitlere rağmen FDA mevzuatının da sektör açısından avantajları vardır. Bir cihaz FDA tarafından onaylandıktan sonra şirket ürününü tüm ülkede pazarlayabilir. Bununla beraber

ABD dâhilinde Medicare yoluyla para iadesi garantisi vardır. Avrupa Birliği’ndeki uygulamada para iadesini garantilemek için her ülkede ayrı ayrı başvuru yapmak gereklidir. CE belgesi olan şirketlerin herhangi bir AB ülkesinde para iade garantisi yoktur. AB MEVZUATININ DEZAVANTAJLARI: 1. Cihaz ruhsat alım sürecini denetleyen (İletişim Ağları, İçerik ve Teknoloji Müdürlüğü, Sağlık ve Tüketici Müdürlüğü, Adalet Müdürlüğü) üç genel müdürlüğün ilkeleri birbirini tutmamaktadır. Tutarsızlıklar çoğu kez inovatif çalışmaları negatif olarak etkileyen ilkesel çatışmalara dönüşmüştür. 2. Her medikal cihazın sınıflandırmasının bir üye devlete verilmesiyle farklı anlayışlar ve bakış açıları devreye girerek, AB uyum hedefini sekteye uğratmaktadır. 3. Yazılım başvurularının medikal cihaz başvurularıyla aynı

kategoriye dâhil edilmesi karışıklık, yoğunluk ve bölünmelere sebep olmuştur. Yazılımlar için önceden seçilen kurulların farklı bir birim oluşturup, uygun bir karar verme süreci yaşamaları daha doğru olacaktır.


Global Mevzuat

4. AB inovasyonu destekleyen açıklamalar yapa dursun, mevcut ilkelerdeki tutarsızlık AB mevzuatını medikal cihaz inovasyonuna engel hale getirmiştir. ABD’de Medikal Cihaz Ruhsatı İçin İzlenecek Yol: ABD’de bir medikal cihaza ruhsat almak için; öncelikle cihazın sınıflandırılması gerekir. Sınıf1 güneş gözlükleri, bandajlar gibi düşük risk grubu ürünleri içerir. Sınıf2 kemik sabitleme çivileri gibi orta risk grubu ürünleri içerir. Sınıf3 kalp pili gibi yüksek risk grubu ürünleri içerir. (Orijinal Liste: Table1) FDA’ nın internet sitesindeki (www.fda.gov/medicaldevices) bilgiler şirketlere ürünlerinin sınıfını belirlemek konusunda yardımcı olmak içindir. Listede denk ürünleri bularak, zaten mevcut bir sınıflandırmaysa; 510(K) başvurusu yapılması, listelerde yer almayan tamamen yeni bir sınıf ürün ise (PMA) tam bir ön piyasa başvurusu olarak tanımlanabilecek yeni başvuru yapılması gerekmektedir. ABD mevzuat işleyişi benzer ürünlerin ABD’de daha önce ruhsat almış olması durumunda tamamen değişir. Yasal olarak piyasada olan bir ürün araştırılan ürüne denk ise süreç oldukça kısalır.

Mevcut olan bir ürüne denklik; kullanım amacı, tasarım, enerji sarfiyat ya da enerji üretim miktarı, kullanılan malzeme, performans, güvenlik, verimlilik, etiketleme, biyouyumluluk, standartlar ve diğer uygulanabilir ölçülerin tamamında olmalıdır. Denk bir ürün piyasada mevcut değilse şirketler sil baştan yapılacak bir işleyiş için 513(g) bölüm kodunu kullanmalıdır. Bu durumda süreci hızlandırmak yeni maliyetler getirecektir. AB Ülkelerinde Medikal Cihaz Ruhsatı (CE Belgesi) İçin İzlenecek Yol: Geçtiğimiz birkaç yılda AB medikal cihaz ruhsat sürecinde ana etap haline gelen iki konu; cihaz kalitesi ve kullanıcı riski olmuştur. Medikal cihaz sektöründe yaşanan birkaç sansasyonel hatadan sonra hasta güvenliği kamusal sorun haline gelmiştir. Üreticinin implantlarda kullanılan endüstriyel silikon yağını medikal silikon yağıyla değiştirmesine rağmen 2010’da yaşanan göğüs implantı skandalı çok konuşulmuştu. Bu vakada yırtılan silikon implant içeriği yüzünden bir hasta ciddi biçimde yaralanmıştı. Halk bu yaralanmadan implantlara ruhsat (CE belgesi) veren AB’yi sorumlu tutmuştu.

ABD mevzuat işleyişi benzer ürünlerin ABD’de daha önce ruhsat almış olması durumunda tamamen değişir. Yasal olarak piyasada olan bir ürün araştırılan ürüne denk ise süreç oldukça kısalır. Mevcut olan bir ürüne denklik; kullanım amacı, tasarım, enerji sarfiyat ya da enerji üretim miktarı, kullanılan malzeme, performans, güvenlik, verimlilik, etiketleme, biyouyumluluk, standartlar ve diğer uygulanabilir ölçülerin tamamında olmalıdır. AB’ye üye bir ülkede satışa sunulmak üzere bir medikal cihaz geliştirmek için ilk basamak MDD yönetmeliğinde yer alan Annex I’ya göre ürünü sınıflandırmaktır. Sınıflandırma yapılırken cihazın kullanım amacı, cihaz sınıfının riski, hastayla temas süresi, yayılma derecesi ve bağlandığı uzuv göz önüne alınır. Ancak ülkelerin cihazları aynı şekilde sınıflandıracağı garanti olmadığı ve hepsinin kendine özgü kuralları olduğu için bu işlem ürünün satılması planlanan ülkeler bazında tekrarlanmalıdır.

Nisan 2015

53


MEVZUAT

ÖZETLE:

Ürün geliştirme aşamasında güvenlik ve kalite konusunu ihmal eden şirketler ruhsat aşamasına gelip AB otoriteleriyle temasa geçtiklerinde ağır bedeller ödeyebilirler. AB piyasasına medikal cihaz üretmek kalite sistem normlarında detaylandırılmış uyum standartlarına uygunluk kadar, MDD ve ya AIMDD talimatlarında ana hatları belirlenmiş temel gereklere de uygunluk gerektirir. AB ruhsat mevzuatı da bürokratik açıdan oldukça karmaşıktır. Üretici, taşeron, yetkili temsilci, yetkili makamlar, onaylanmış kuruluş ve distribütörü de kapsayan birden çok taraf gerektirir. AB’ye üye bir ülkede satışa sunulmak üzere bir medikal cihaz geliştirmek için ilk basamak MDD yönetmeliğinde yer alan Annex I’ya göre ürünü sınıflandırmaktır. (Orijinal Liste: Table2) Sınıflandırma yapılırken cihazın kullanım amacı, cihaz sınıfının riski, hastayla temas süresi, yayılma derecesi ve bağlandığı uzuv göz önüne alınır. Ancak ülkelerin cihazları aynı şekilde sınıflandıracağı garanti olmadığı ve hepsinin kendine özgü kuralları olduğu için 54

Nisan 2015

bu işlem ürünün satılması planlanan ülkeler bazında tekrarlanmalıdır. Bir üye devlette sınıflandırma tamamlandıktan sonra üretici bir kalite sistemini uygulamalı, tasarım detaylarını da içeren bir teknik dosya hazırlamalıdır. (Örnek-Table 3) Onaylayan kurum daha sonra üreticinin kalite sistemini ve teknik dosyasını inceleyecektir. Cihaz bu aşamadan da geçince üretici cihazı yetkili makama kayıt ettirir ve uygunluk beyannamesi (CE belgesi) alınır. Bu aşamadan sonra cihaza CE logosu eklenebilir. Cihaz geliştirilmeye devam ettikçe şirket düzenli olarak güncellenen bir kalite sistemine dâhil olduğunu belgelemelidir. Cihazın el kitabında yapılan güncellemelerin de bildirilmesi gerekmektedir. Bu departmana tayin edilen personele verilen eğitimlerle, şirket içi denetlemelerle kalite sisteminin periyodik GAP analizi yapılmalıdır. Koruyucu faaliyetlerin belgelendirilmesiyle geliştirme çalışmalarının sürekliliği garantilenmiş olur.

• ABD’de veya AB üyesi ülkelerde medikal cihaz piyasaya sürmek, olası mevzuat engellerine hazırlanmak için ekspertiz çalışması gerektirir. • AB medikal cihaz mevzuatında cihaz kalitesi ve hasta riski konuları gittikçe artan öneme sahiptir. • AB üyesi ülkelerde medikal cihaz piyasaya sürmek üzere ürün geliştirme aşamasında kalite kontrol ve risk azaltma konularını ihmal eden şirketler onay aşamasında bu ihmalin bedelini ağır ödeyebilirler. • AB mevzuatındaki değişiklikler ve yavaş işleyen yasal işlemler mevzuat aşamalarını karmaşıklaştırmakta ve inovatif ürünlerin piyasaya sürülmesini gittikçe büyüyen bir mücadeleye dönüştürmektedir.



ETKİNLİK

Bi̇yomekatroni̇k Geleceğe Yön Veren Medi̇kal Teknoloji

Y

ıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ), Makine Teknolojileri Kulübü (MAKTEK), biyomedikal konusunda Türkiye’ye katma değer kazandırmak amacıyla MEKATRONİK TEKNOLOJİLERİ (MEKATRO-TEK) etkinliğini düzenliyor. 15- 20 Nisan 2015 tarihleri arasında YTÜ Beşiktaş yerleşkesi’nde gerçekleştirilecek olan MEKATRO-TEK’ bu yıl

56

Nisan 2015

üçüncü kez düzenleniyor. Etkinlik kapsamında biyomedikal konusu tüm detaylarıyla irdeleniyor. Mekatronik sistemler, mekanik ve elektrik bileşenlerden oluşan; etrafı algılayan sensörlere, algılanan verileri yorumlayıp kararalar veren mikroişlemcilere ve kararlar doğrultusunda gerekli tepkileri veren eyleyicilere sahip olan sistemlerdir. İlk etkinlik mekatronik adına

gerçekleştirilen ilklere, 2023 hedeflerine; ikincisi ise mekatroniğin alt teknolojilerine ve ileri uygulamalara yer vermişti. Bu yıl mekatronik alt teknolojılerinden biyomekatronik teknolojilere yer veriliyor. Biyomekatronik sistemlerin amacı; uzuv hareketlerini desteklemek, uzuvları güçlendirmek, sorunlu vücut fonksiyonlarını işler hale getirmek veya bu fonksiyonları yerine getiren uzuvların kaybedilmesi durumunda bizzat uzuvların yerini alarak fonksiyonları gerçekleştirmektir. Konusunda uzman akademisyenlerin, üretici firmaların ve teknisyenlerin geliştirdikleri biyomekatronik sistemleri anlatacağı ilgili sivil toplum kuruluşlarının bu alandaki faaliyetlerini paylaşacaklar “Medikal Cihaz Sektörünün Durumu ve Geleceği” konulu panelin medikal cihaz üreticilerine ve bu konudaki araştırmaların şekillenmesine ışık tutması amaçlanıyor. Bu etkinliğin en temel amacı Biyomekatronik sistemleri tanıtırken, üniversite-sanayi; üniversite-üniversite; sanayiöğrenci ve hatta sanayi-sanayi boyutunda ilişkileri güçlendirmek. Bu kurumlar arasında sağlıklı bir iletişim kurulması sayesinde etkili ve düzenli bilgi paylaşımı sağlamaktır. Katılımın ücretsiz olduğu panele katılanlara sertifika verilecektir.



ETKİNLİK TAKVİMİ

GLOBAL MEDİKAL SEKTÖRÜNÜN NABZI BU ETKİNLİKLERDE ATACAK

TIHE 2015 14-16 Nisan 2015 Taşkent/ Özbekistan

Wonca EMR 2015 30 Nisan- 2 Mayıs 2015 Dubai/ BAE

VIETNAM MEDI-PHARM 2015 13-16 Mayıs 2015 Hanoi/ Vietnam

IMF 2015 & Healthcare Travel Expo 2015 15-17 Nisan 2015 Kiev/ Ukrayna.

MEDITECH INDIA 2015 1-3 Mayıs 2015 Kalküta/ Hindistan

MYANMAR MEDI-PHARM EXPO 2015 14-16 Mayıs Yangon/ Myanmar

14. ULUSAL PEDİATRİK KARDİYOLOJİ VE KALP DAMAR CERRAHİ KONGRESİ 15- 18 Nisan 2015 Pamukkale/ Türkiye

AFRICA HEALTH 2015 5-7 Mayıs 2015 Johannesburg /G.Africa

CMEF 2015 15-18 Mayıs 2015 Shanghai/ China.

BIOMEDevice Boston 6-7 Mayıs 2015 Boston /ABD

Iran Health 2015 16-19 Mayıs 2015 Tahran/ Iran

MEDICONEX 2015 & PHARMACONEX 2015 18- 20 Nisan 2015 Kahire/ Mısır

MEDITEX Bangladesh 2015 7- 9 Mayıs 2015 Dakka/ Bangladesh.

SAUDI HEALTH 2015 18-20 Mayıs 2015 Riyad/ S.Arabistan

MEDTEC Europe & SUDTEC 21-23 Nisan 2015 Stuttgart/ Almanya

GCC Healthcare Innovation Congress 2015 10-13 Mayıs 2015 Dubai/ BAE

AEPC 2015 20- 23 Mayıs 2015 Prag/ Çek Cumhuriyeti

Medical World Americas 2015 27- 29 Nisan 2015 Houston/ ABD

KIHE 2015 13-15 Mayıs 2015 Almatı/ Kazakistan.

EXPO HOSPITAL 22-24 Temmuz 2015 Santiago/ Şili FIME SHOW 5-7 Ağustos 2015 Miami/ A.B.D MEDICAL FAIR THAILAND 10-12 Eylül 2015 Bangkok/ Tayland PICS~AICS 2015 18- 21 Eylül 2015 Las Vegas/ ABD MEDICA 2015 16-19 Kasım 2015 Duesseldorf/ Almanya MEDEXCON 2015 2-4 Aralık 2015 Ankara/ Türkiye ZDRAVOOKHRANENİYE 07-11 Aralık 2015 Moskova/ Rusya ARAB HEALTH 2016 25-28 Ocak 2016 Dubai/ B.A.E

58

Nisan 2015



RÖPORTAJ

2. Ulusal Biyosidal Kongresi’ İçin Hazırlıklar Başladı Biyosit, kelime anlamı olarak hayatı yok eden demektir. Bu anlamdan biyosidal ürünler; insanlar, hayvanlar ve çevre için zararlı olarak kabul edilen organizmaların yok edilmesi, zararsız kılınması, uzaklaştırılması gibi amaçlarla kullanılan kimyasal maddeler ya da mikroorganizmalar ve bunlardan üretilen ürünleri ifade etmektedir. amaçla 2. Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi’nin 9-13 Kasım 2015 tarihleri arasında Sheraton Çeşme Hotel’ de Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Çukurova Üniversitesi ve Ege Üniversitesi işbirliği ile düzenlenmesi için çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir.

Prof. Dr. Muhsin AKBABA

2

. Ulusal Biyosidal Kongresi’ 9-13 Kasım 2015 tarihleri arasında Çeşme’de yapılacak Geçen yıl ilki düzenlenen Ulusal Biyosidal Kongresinin organizasyonuyla yakından ilgilenen Kongre Sekreteri Çukurova Üniversitesi’nden Prof. Dr. Muhsin AKBABA ile kongrenin amacını ve yapılan hazırlıkları konuştuk. 2. Ulusal Biyosidal Kongresi’nin amacı ve hedefleri hakkında bilgi verir misiniz? İlk Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi 19-22 Mart 2014 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Yurt içinden ve yurt dışından 105 konuşmacı ve

60

Nisan 2015

1150 katılımcı tarafından takip edilen Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi’nin biyosidal ürünlere ilişkin üretim, pazarlama ve uygulama anlamında gerek kamu gerekse özel sektörde amacına ulaştığını gözlemledik. Türkiye’de biyosidal ürünler konusunda tek yetkili otorite olan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu önderliğinde konunun tüm taraflarını bir araya getiren 2. Ulusal Biyosidal Kongresi ülkemizde alanında en kapsamlı katılım ile gerçekleşerek, bilgi paylaşımı ve tartışma ortamı sağlayacak bir organizasyon. Geleneksel hale gelmesi planlanan kongreler sayesinde daha iyiyi bulma ve daha uygunu kullanma adına önemli adımlar atılabileceği düşünülüyor. Bu

Kongre katılımcıları ne tür bilgiler elde edecek? Kongrede hangi konular ele alınacak? Katılımcılara bu bilgiler kimler tarafından verilecek ve neler sağlayacak? Kongre katılımcıları, öncelikle Avrupa’da ve ülkemizde konuyla ilgili mevzuatı, örnek uygulamaları görecek ve değerlendirecekler. Avrupa Birliği’nde biyosidal ürünler mevzuatının uygulanması konusunda yaşanan sıkıntıları ve bunlara geliştirilen çözümleri öğrenme şansına sahip olacakları gibi Avrupa Birliği mevzuatının biyosidal ürün imalatçı ve ithalatçılarına getirdiği yükleri öğrenme şansına da sahip olacaklar. Bunun yanı sıra Avrupa Birliği içerisinde de hâlihazırda tartışmalı olan konular hakkında bilgi sahibi olabilecekler. Böylelikle yerli biyosidal ürün imalatçılarının küresel gelişmelerden haberdar olması sağlanacak. Ayrıca büyük miktarlarda biyosidal ürün alımı gerçekleştiren belediyeler ve hastanelerde biyosidal ürün



RÖPORTAJ

seçimi ve alım süreçlerinde yaşanan sorunların paylaşılması, örnek uygulamaların aktarılması da sağlanacak. Bu sayede belediyelerden ve hastanelerden gelen katılımcıların birbirlerinden ve sorunların çözümlerinden haberdar olmaları sağlanacak. Yine biyosidal konusunda önemli unsurlardan olan biyosidal ürün uygulama firmalarının temsilcileri de sektörde karşılaştıkları sorunları kongrede paylaşma ve çözüm önerileri geliştirme şansına sahip olacaklar. Bu tip firmalara özel bir workshop da düzenlenecek. Kongremizde konuşmacı olarak yer alacaklar arasında Türkiye Halk Sağlığı Kurumu temsilcileri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı gibi bakanlıklardan temsilciler, Avrupa Komisyonu temsilcileri, Avrupa Kimyasallar Ajansı temsilcileri, İtalyan Yüksek Sağlık Enstitüsü temsilcileri, çeşitli üniversitelerden alanlarında uzman hocalarımız, biyosidal ürün analizleri konusunda yetkili laboratuvarların temsilcileri sayılabilir. Biyosidal nedir? Neden önemlidir? Biyosidal uygulamalarının çevre sağlığına katkıları nelerdir? Biyosit, kelime anlamı olarak hayatı yok eden demektir. Bu anlamdan biyosidal ürünler; insanlar, hayvanlar ve çevre için zararlı olarak kabul edilen organizmaların yok edilmesi, zararsız kılınması, uzaklaştırılması gibi amaçlarla kullanılan kimyasal maddeler ya da mikroorganizmalar ve bunlardan üretilen ürünleri ifade etmektedir. Çevre ve halk sağlığını birbirinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Bunlar birbirlerinden ayrılamaz hususlardır. Sağlıksız bir çevrede sağlıklı insanların yaşamasını

62

Nisan 2015

beklemek pek de mantıklı bir yaklaşım değildir. Biyosidal ürünlerin kullanımı halk sağlığının, ürünlerin, hayvanların ve çevrenin korunması için önemlidir. Örneğin sivrisinek, karasinek, hamam böceği gibi insektlerle fare ve sıçan gibi rodentler halk sağlığı açısından son derece büyük öneme sahiplerdir. Çünkü bunlar bulaşıcı hastalıkların en önemli vektörleridir. Bunlarla mücadele insanoğlu için her zaman önemli olmuştur. Öte yandan bu zararlılar insanların ürünleri için de zararlıdırlar. Düşünün özellikle fareler ve sıçanlar çeşitli tahıllara zarar vermektedirler. Benzer şekilde endüstri ürünlerinin de mikrokozmozdan düşmanları vardır ve bunlara karşı kutu içi koruyucular gibi biyosidal ürünler geliştirilmiştir. İnsanların ve hayvanların içme suyu olarak kullanılacak suların dezenfeksiyonu ile içme suyu şebekelerindeki kontaminasyonun önlenmesi için kullanılan içme suyu dezenfektanları birer biyosidal üründür ve halk sağlığının korunması çalışmaları açısından oldukça büyük öneme haizdirler. Öte yandan benzer ürünler atık suların, katı atıkların zararsızlaştırılması çalışmalarında

da kullanılarak çevrenin korunması çalışmalarında yer almaktadırlar. Avrupa Birliği’nin 528/2012/ EU sayılı Biyosidal Ürünler Regülasyonunu uygulamaya başlaması ve karşılaşılan problemler ile ilgili bilgi verir misiniz? Avrupa Birliği’nin 528/2012/EU sayılı ve kısaca Biyosidal Ürünler Regülasyonu (BPR) olarak adlandırılan yönetmelik henüz ülkemizde uygulanmamaktadır. Ülkemizdeki Biyosidal Ürünler Yönetmeliği 98/8/EC sayılı ve kısaca Biyosidal Ürünler Direktifi (BPD) olarak adlandırılan direktifler uyumludur. Avrupa’da BPD’den sonra yürürlüğe giren REACH ve CLP mevzuatına uyuma ilişkin yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen uyumlaştırma çalışmaları neticesinde Kimyasalların Envanteri ve Kontrolü Hakkında Yönetmelik ile Maddelerin ve Karışımların Sınıflandırılması, Etiketlenmesi ve Ambalajlanması Hakkında Yönetmelik yayımlanmıştır. BPR uyumu konusunda da Türkiye Halk Sağlığı Kurumu yetkilidir ve ilerleyen zamanda uyuma ilişkin çalışmalar THSK tarafından yürütülecektir.



RÖPORTAJ

Sağlık Bakanlığı’nın kongreye olan duyarlılığı hakkında neler düşünüyorsunuz? Bakanlık bu noktada ne tür çalışmalar yapıyor? Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu biyosidal ürünler konusunda gelişmenin sağlanması, daha kaliteli ve güvenli biyosidal ürünlerin doğru kullanımı konusunda oldukça hassas. Daha önce de dile getirdiğim gibi çevre ve halk sağlığı birbirinden ayrı düşünülemeyecek hususlar ve biyosidal ürünler de halk sağlığı alanında uzun yıllardır kullanılan ürünler. Bu manada bakıldığında Sağlık Bakanlığı’nın kongreye önem vermemesi mümkün değil. Zaten biyosidal ürünlere verilen önem sebebi ile Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu ilkinde olduğu gibi 2. Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi’nde de ana düzenleyici kurumdur. Geçtiğimiz yıl düzenlenen kongre nasıl geçti? Bu yıl beklentileriniz nelerdir? Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi Türkiye’de alanında gerçekleştirilen en geniş katılımlı kongre oldu. 1150 katılımcı kongreye iştirak etti ve 105 konuşmacının sunumlarını izleme şansı buldu. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu temsilcileri, yerli ve yabancı biyosidal ürün üreticileri, yerli 64

Nisan 2015

ve yabancı üniversitelerden öğretim görevlileri, biyosidal ürün uygulayıcıları bir araya geldi ve verimli bir tartışma ortamı oluşturuldu. Bu sene 2. Uluslararası Katılımlı Ulusal Biyosidal Kongresi’nin de ilki gibi geniş katılımlı, verimli bir tartışma ve bilgi alış veriş ortamı oluşturmasını ümit ediyoruz. Avrupa’da yaşanan gelişmelerin yerli firmalarımızın temsilcileri tarafından daha iyi anlaşılabilmesini, yurt içinde biyosidal ürünlerle ilgili her kesimden insanın yurt dışı yetkili otorite temsilcileri ile doğrudan temas olanağı yakalayabilmesini umuyoruz. Dünyanın farklı ülkeleriyle kıyasladığımızda “Biyosidal” konusunda Türkiye hangi noktada? Dünyaya baktığımızda her ülkenin kendince düzenlemeler yaptığını ve bu konunun uzun süredir ülkelerin ilgi alanında yer aldığını söyleyebiliriz. Çünkü her devlet halkının sağlığını korumakla yükümlüdür ve buna yönelik çalışmalar yapar. Bu anlamda bakıldığında Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası organizasyonlar da biyosidal ürünler konusuna ilgilidir. Gelişmiş ülkeleri incelediğimizde biyosidal sadece halk sağlığı için zararlı organizmaların yok edilmesi ile sınırlı kalmamaktadır. ABD, AB üyeleri gibi ülkelerde

biyosidal ürünler konusu çevre koruma, insanların zararlı kimyasallara maruz kalma riskinin azaltılması, direnç gelişiminin önlenmesi gibi hususları da içeren daha geniş bir boyuta taşınmıştır. Amaç insan, hayvan ve çevre sağlığını korumaya çalışırken bunlar için risk oluşturan durumlara engel olmak, direnç gelişimini önleyerek kimyasalları mümkün olduğunca verimli kullanmaktır. Son olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mı? Biyosidal ürünler konusunda çalışan ve çalışmak isteyen her kesimden insanların kongreye katılımını bekliyoruz. Çok geniş bir alana yayılan biyosidal ürünler konusunda her kesimden katılımcının kendisine yarar sağlayacak bilgiler temin etmesinin mümkün olacağını düşünüyoruz. Bu vesile ile üniversite öğrencilerimizin de katılımını beklediğimizi kongre düzenleme kurulu olarak öğrenci katılımlarında indirim uygulanması kararı aldığımızı bildirmek isterim. Tabii ki öğrencilerimizi sadece katılımcı olarak beklemiyoruz onlardan biyosidal ürünler konusunda bildirilerini de beklediğimizi belirtmek isterim. Kongreyle ilgili verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkürler.


03-06 Haziran | June 2015 CNREXPO - Yeşilköy, İstanbul, Turkey

Döşemelik ve Perdelik Kumaş Evtekstili, Halı ve Zemin Kaplamaları

Upholstery Fabric Hometextile, Carpet and Flooring

Çin Ürünleri Fuarı

China Products Fair

Ürünleri Kalite Kontrolden Geçmiş 200 Seçkin Katılımcı Firma 200 exhibitors and hundreds of high quality brands qualified through a quality control process

www.chinahomelifeturkey.com

/chinahomelifeturkey /ChinaHomelifeTr /+Chinahomelifeturkey

Organizatör / Organizer: Sinerji Uluslararası Fuarcılık Ltd. / Sinerji International Exhibitions Ltd.

Darulaceze Cd No:33 Bilas Is Mrk B Blok D:42 Okmeydanı, Şişli, İstanbul Tel:+90 212 210 99 86 | Fax:+90 212 222 34 96 info@sinerjifuar.com - info@chinahomelifeturkey.com

B U F U A R 5 1 7 4 S AY I L I K A N U N G E R E Ğ İ N C E T O B B ( T Ü R K İ Y E O D A L A R V E B O R S A L A R B İ R L İ Ğ İ ) D E N E T İ M İ N D E D Ü Z E N L E N M E K T E D İ R THIS FAIR IS ORGANIZED UNDER SUPERVISION OF TOBB (THE UNION OF CHAMBERS AND COMMODITY EXCHANGES OF TURKEY) IN ACCORDANCE WITH THE LAW NO.5174


YENİ TESİS

Batı Karadeni̇zi̇n bi̇yomedi̇kal üssü; Zonguldak Kalibrasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi, büyük bir açığı kapatacak.

Z

onguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Biyomedikal Kalibrasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi, büyük bir açığı kapatacak. Bülent Ecevit Üniversitesi Kampüsü’nün içinde yer alan araştırma merkezinin resmi açılışı törenle gerçekleşti. Törene BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Uzun, BEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Varım Numanoğlu, Biyomedikal Kalibrasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkan yardımcısı Doç. Dr. Seda Tığlı Aydın, Biyomedikal Kalibrasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Muhammet Uzuntarla katıldı. Açılış kurdelesi törene katılanlar tarafından kesildi. Törende konuşan BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer, “Hizmete giren bu merkezin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bu Batı Karadeniz Bölgesi’nde bulunan tek tesis. Sağlık alanında kullanılan cihazların elektronik kalibrasyonu ile ilgili faaliyet gösteren İstanbul’a kadar başka herhangi bir araştırma uygulama merkezi yok. Bu anlamda bir ilki gerçekleştiriyoruz” dedi. Biyomedikal Kalibrasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Muhammet Uzuntarla, merkez hakkında bilgiler vererek cihazların bir kalibrasyon ömrü olduğunu ifade etti.

66

Nisan 2015

Cihazların muhakkak ortalama yılda bir kalibre edilmesi gerektiğinin altını çizen Uzuntarla, “Biyomedikal kalibrasyon uygulama ve araştırma merkezi kurulalı 1 yıl oldu. Bu bir yıl içinde gerekli alt yapımımızı eğitimlerimizi tamamladık. Bu işlemlerden sonra Zonguldak bölgesine ve üniversitemiz bünyesinde bulunan uygulama ve araştırma hastanesine hizmet verebilecek duruma geldik. Bizim amacımız sağlık kalitesini bir adım öteye götürmek bunu şu bağlamda yapıyoruz. Hastanedeki cihazlar belli bir süre sonra kullanıcı hatalarına bağımlı olarak elektromanyetik radyasyona maruz kaldıkları için altı aylık ve bir yıllık süreler sonunda yanlış ölçüm yapmaya başlıyorlar. Bunu ortadan kaldırmak ve sağlık personeline daha iyi bilgi sunacak cihazları temin etmek için belli bir periyotta bakım yapılması gerekiyor. Cihazın doğru ölçüp ölçmediğinin testinin yapılması gerekiyor. Burada rektörlüğümüzün yaklaşık 300 bin TL katkılarıyla aldığımız cihazlarla bir hastanenin yüzde 90 oranında tüm ekipmanlarının kalibrasyonlarını gerçekleştirebiliyoruz. Her cihazın belli bir kalibrasyon ömrü bulunmakta, bir tansiyon aletinin altı ayda bir kalibrasyon edilmesi gerekiyor. Böylece hastalardan alınan biyomedikal

sinyallerin daha doğru şekilde hekime ve sağlık personeline sunulmasının önü açılmaktadır” şeklinde konuştu. Ardından açıklamalarda bulunan Biyomedikal Kalibrasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Seda Tığlı Aydın ise, “Biyomedikal mühendisliği 2011 yılında eğitim öğretim faaliyetlerine girdi. Şu an 3. sınıflarımız eğitim öğretimlerine devam ediyor. 45 kişilik kontenjanımız var. Bu merkezle beraber alt yapımız da oluştu. Laboratuvarımızda hem yaz stajlarımız olacak hem de öğrencilerimizin sertifika almalarını sağlayacağız. Bu merkez bizim için çok önemli, bu bağlamda hem rektörümüze hem de müdürümüze çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. BEÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Varım Numanoğlu da, “Biyomedikal kavramı Türkiye’de son 10 yılda yerleşti. Bizim gibi üniversite hastanelerinde sağlık bakanlığına bağlı hizmet veren bütün hastanelerde ortalama yüzlerle ifade edebileceğim tıbbi cihaz kullanılıyor. Bu tıbbi cihazların kalibrasyon anlamında kontrollere ihtiyacı var. Bu çok önemli bir hizmet bu cihazlar doğrudan doğruya insan hayatının çeşitli parametrelerini ölçmeye ve buna göre tedavi planına yol açıyor. Böyle bir hizmetin üniversitemiz bünyesinde açılmasından son derece memnunuz. Sadece bize ait hizmet değil Zonguldak bünyesine bağlı tüm diğer tıbbi hizmet sunan hastanelerin çok büyük açığını kapatacak ağırlıklı bir hizmet. Başta rektörümüz olmak üzere katkısı olan herkese teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından Biyomedikal Kalibrasyon Uygulama ve Araştırma Merkezi gezilerek cihazlar hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Bölgedeki hastanelerde kullanılan medikal ürünlerin bakımı artık bu merkezde yapılabilecek.


pM-N01

HEAVY DUTY

VA

Teknolojisi*

İlacın solunum yollarındaki birikim yerini belirleyen en önemli unsur “partikül çapı”dır ** Yapılan klinik çalışmalar; küçük partikül çapının, havayollarına daha fazla penetre olduğunu ve daha iyi bronkodilatasyon sağladığını göstermiştir.

Heavy Duty nebulizatör, etkin tedavi için ideal partikül çapı sağlar. * VA Teknolojisi: Kullanıcı ihtiyacına göre ilaç akış hızının ayarlanmasını sağlayan bir sistemdir. ** Clay MM, Pavia D, Clarke SW. The effect of aerosol particle size on bronchodilatation with nebulised terbutaline in asthmatic subjects. Thorax 1986;41: 364-8.

www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


Röportaj

Carl ZEISS Meditec AG’nin CEO’su Dr. Ludwin Monz Fizik ve astronimi doktoru Ludwin Monz ile küresel medikal cihaz sektörü ve sektörün devlerinin Türk medikal cihaz sektörüne bakışı konularına ışık tutan bir röportaj yaptık.

M

1963 doğumlu Dr. Ludwin Monz 1994 yılında araştırmacı bilim adamı olarak girdiği ZEISS şirketi bünyesinde kariyer basamaklarını temkinli adımlarla çıkarken işleyişin her adımında görev almış, disiplinli bir fizik ve astronomi doktoru. Tecrübesinin ve bilgi birikiminin hakkını veren Dr. Ludwin Monz bugün Carl ZEISS Meditec AG’ nin icra heyeti üyesi, CEO’su ve başkanı.

68

Nisan 2015

edikal Teknik dergisinde bu ay oftalmik medikal cihazlar konusunu işliyoruz. Kiminle röportaj yapmak gerektiğini konuşurken; bu konuda ZEISS şirketinin en önemli muhatap olduğu sonucuna vardık. 1800lere dayanan mazisiyle dünya üzerindeki en köklü ve başarılı medikal teknoloji şirketi ZEISS’ı yöneten kişi röportaj sırasında en güncel bilgileri aktarabilecek, en doğru kişi olmalıydı. Röportajı gerçekleştirmek için Carl ZEISS Meditec AG’nin CEO’su Ludwin Monz’la görüşmeyi hedefledik. ZEISS şirketi PR ekibinin başarılı bir operasyonu ile araya tatil girmesine rağmen Dr. Monz bizi kırmayarak, sorularımızı cevapladı. ZEISS şirketi tarafından satın alınarak ZEISS Turkey şeklinde kurumsal kimlik değişimine giden eski distribütör Optronik’i Expomed fuarında ziyaret edip, bir kısım sektörel bilgiler almıştık. Acaba dışarıdan bakılınca Türk medikal cihaz sektörü nasıl görünüyordu? Türkiye’ye yatırımlar arttı ve ortaklıklara hevesli bir sürü yabancı şirket yeni fırsatlar ve doğru hamleler için hazırda bekliyor. Belki de gelişmeleri abartıyor ve yanlış yorumluyoruz. Bunu öğrenmenin tek yolu bir bilene

sormaktı. Biz de öyle yaptık. Dr. Ludwin Monz ile küresel medikal cihaz sektörü ve sektörün devlerinin Türk medikal cihaz sektörüne bakışı konularına ışık tutan bir röportaj yaptık. ZEISS şirketi oftalmik cihaz üretimine nasıl ve ne zaman başladı? ZEISS şirketi 1846’da kuruldu. İlk başlarda şirket bilimsel uygulamalar için mikroskop üretiyordu. 1912’de slit lamp’ın piyasaya sürülmesi ZEISS’ın medikal teknoloji alanına yönelişinin habercisi oldu. İnovasyon ve teknolojik uzmanlık şirketin kilit güçleridir. Zamanla değişmeyen ve bugün hala geçerli olan özelliğimiz, oftalmoloji ve mikro cerrahi alanındaki bütün öncü buluşların seçkin doktorlarla yakın işbirliği yapılarak geliştirilmesidir. ZEISS şirketinin iş hayatındaki uzun ve başarılı yolculuğunu hepimiz biliyoruz. Kilit noktaların altını çizerek, hikâyeyi kendi bakış açınızla özetleyebilir misiniz? Slit lamp’i medikal teknolojiye kazandırılan birçok kilometre taşı takip etti; 1950lerin başında ilk cerrahi mikroskobu olan ZEISS OPMI® 1 geliştirildi.


DR. Monz

Humphrey Field Analyzer adlı cihaz glakoma teşhisi ve takibinde standart olarak kabul edildi. 1997’deki tanıtımından beri ZEISS Optical Coherence Tomography ciddi retina hastalıkları vakalarının muayenesi sırasında doktorları asiste etmektedir. Bugün ZEISS Optik Biyometri Cihazı doğru göz içi merceğin seçimine yardımcı oluyor. Ayrıca VisuMax femtosecond refractive laser (femtosaniye kırılım lazeri) ve minimal invaziv SMILE prosedürünün de yeni birer standart olma yolunda ilerlediğini açıklamaktan mutluluk duyuyorum. Sonuncu ama son derece önemli olarak ZEISS göz içi mercek serisinin sektörde mevcut en geniş portföye sahip olduğundan da bahsetmek isterim. Yüksek performanslı çok odaklı IOLlerin yeni jenerasyonu olan AT LISA tri ailesi de özel bir kilometre taşıdır. Günümüzde ZEISS’ın medikal teknolojik faaliyetleri büyük ölçüde TecDAX’a kayıtlı Carl ZEISS Meditec AG şemsiyesi altında toplanmıştır. ZEISS AG bu şirketin hisselerinin %65’ine sahiptir. Carl ZEISS Meditec AG 2014’te Türk Optronik Şirketi’ni satın aldı. Neden bir Türk şirketini satın aldınız ve Türk medikal sektörüne yatırım yapma fikri nasıl ortaya çıktı? İki şey bir arada oluştu; Türk medikal cihaz piyasası güçlü bir

büyüme kaydediyordu ve çok önemli bir konuma gelmişti, Aynı zamanda ZEISS oftalmik ürün yelpazesini teşhis cihazları, cerrahi ekipmanlar, implantlar ve tüketim malzemelerini içerecek şekilde geliştirdi. Türk müşterilerimize tüm ürünlerimizi tek elden sunarak, hizmet etmek istiyoruz. Direkt satış kanalı bizi müşterilerimize daha da yakınlaştırıyor. Bu sistemle hizmetlerimizi ve müşteri ilişkileri anlayışımızı ilkelerimiz doğrultusunda geliştirebiliyoruz. Türkiye sağlık hizmetleri sisteminde ciddi bir dönüşüm yaşıyor. Birçok yeni hastane hizmete açılıyor ve medikal cihaz sektöründe dev yatırımlar devam ediyor. Türk medikal sektörünün geleceği hakkında görüşleriniz nelerdir? Sağlık hizmetlerinde altyapı gelişimi hasta bakımında kalitenin artmasına olanak sağlıyor. Ancak sistemin devamlılığını sağlamak için tedavi masraflarının devlet tarafından kontrol altına alınması gerekiyor. Bu konuda kilit noktaları kliniklerde ve muayenehanelerde verimli işleyiş, eğitimli personel, güncel teşhisler ve tedavi yaklaşımları oluşturuyor. ZEISS tüm bu alanlarda Türk medikal sektörüne destek veriyor. Bir diğer önemli görev (diyabet) şeker hastalığı oranındaki dramatik artışa dikkat çekmektir. Bu alanda bir düşüşün oftalmoloji alanını da içine alan medikal sektörlere etkileri müthiş olacaktır.

Carl ZEISS Meditec AG’nin oftalmik cihazlar bölümüyle ilgili gelecek planları ve hedefleri nelerdir? Bir medikal teknoloji şirketi olarak ZEISS medikal gelişmelere katkıda bulunmak istiyor. Hasta için odak noktası tedavi sonuçlarıdır. Sadece bir örnek vermek gerekirse; refraktif cerrahide yeni inovatif yaklaşımımızı verebilirim. ZEISS (cerrahinin minimal invasif şekli) SMILE’ı sağlayan tek şirkettir. Ürünlerimizin ötesinde amacımız doktorlar ve sağlık hizmeti profesyonelleri için gerçek bir partner olmaktır. Sunduğumuz hizmetler, eğitim, konsültasyon ve ekspertiz desteğini de kapsıyor. Diğer bir deyişle ürünün çok ötesinde şeyleri de sunuyoruz. Oftalmik cihaz sektörüne hizmet veren ve sektöre atılmayı planlayan şirketlere önerileriniz nelerdir? Carl ZEISS Meditec AG’nin sektördeki başarısının sırrı nedir? ZEISS yaklaşımı oldukça müşteri odaklı çalışmak ve doktorlara hastalarının ve kendilerinin ihtiyaçlarına keskin bir şekilde odaklanan inovasyonlar sağlamaktır. Tekrar tekrar bizi motive eden şey; çalışmalarımızın sürdürülebilir faydalar meydana getirmesidir. Bu nedenle diğer şirketlerin bu alanda çalışmayı daha cazip bulacaklarını gözümde canlandırabiliyorum.

Nisan 2015

69


KONGRE SAĞLIK

“Sağlikli su yöneti̇mi̇ kongresi̇” Yaşamın vazgeçilmez kaynağı su; sağlıksız şartlarda sunulursa toplum için hastalık kaynağı haline gelebilir.

2

0 - 22 Mayıs 2015 tarihlerinde Renaissance Polat Hotel Erzurum’da yapılacak olan “SAĞLIKLI SU YÖNETİMİ KONGRESİ” Sağlık Bakanlığı’nın katkılarıyla, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Erzurum Halk Sağlığı Müdürlüğü, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve Atatürk Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü tarafından düzenleniyor. Sağlıklı Su Yönetimi Kongresi’nin amacı sağlık hizmetleriyle ilgili

sorunların çözümüne ışık tutan bilgi paylaşımları sayesinde, ülkemizde ortaya çıkabilecek olağanüstü durumlarda alınacak önlemler konusunda yol göstermek. Yaşamın ve sağlığın vazgeçilmez kaynağı su; sağlıksız şartlarda sunulursa toplum için hastalık kaynağı haline gelebilir. Bu temel bakış açısı ışığında gerçekleştirilecek Sağlıklı Su Yönetimi Kongresi; çevre mühendisliği, kimya, biyoloji, tıp alanlarında uzmanların ve özel

şubelerden, üniversitelerde içme ve kullanım sularıyla ilgili hizmetlerden sorumlu akademik birimlerden, bakanlıkların su ve sağlıkla ilgili daire başkanlıklarından, belediyelerin su temini ve yönetiminden sorumlu

birimlerinden, konuyla ilgilenen diğer kamu kurum/kuruluşlarından ve özel sektörden katılımcıların ilgi göstermesi bekleniyor. Prof. Dr. Hikmet Koçak ve Prof. Dr. Seçil Özkan’ın eş başkan olarak katılacakları bu önemli

70

Nisan 2015

sektörden katılımcıların sağlıklı su üretme/sunma konusundaki birikimlerini paylaşacakları bir platform olmayı hedefliyor. Kongrede ideal suyun tüketiciye ulaştırılması konusu, alanında uzman katılımcılar ve akademisyenler tarafından irdelenecek. Kongre’ye; Halk Sağlığı Müdürlüklerine bağlı laboratuvarlardan, çevre sağlığı ile ilgili

kongrenin onursal başkanı ise Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu. Kongre ile ilgili detaylı bilgi ve katılım şartlarını www. suyonetimikongresi2015.org web adresinden öğrenebilirsiniz.


Real Fuzzy Teknolojisi* ile rahat, Hareket Sensörü ile doğru, Tek tuşla ölçme özelliği ile kolay ölçüm sağlar.

ESH

ONAYLI

pM-KO2

* Patentli “Real Fuzzy Teknolojisi” doğru ölçüm için gereken kaf sıkılığını otomatik olarak ayarlar ve bu sayede yanlış kaf sıkılığı seviyesinden kaynaklanan yanlış ölçümleri önler.

www.plusmed-health.com T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


BEDENİN SIRLARI

Kanserde Güncel Bulgular Ölümsüzlüğün Ve Genç Kalmanın Sırrı Kanser Hücrelerinde; Kanseri Yenmenin Sırrı Ise Telomeraz Enziminde Saklı. bilinmesi ile de yeni aşı stratejileri geliştirilmektedir. Organa yönelik yaklaşımlar yerine kanser hücresinin genetiğine yönelik daha kişiselleştirilmiş hedef tedavileri gelecekteki kanser tedavi stratejilerini oluşturacaktır” diye konuştu.

“Kanserin Geleceği” isimli toplantıda bir araya gelen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal ve Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Metin Güden kanser tedavisindeki son gelişmeleri anlattı. Uzmanlar gelişen teknoloji ve yeni tedavilerle “ölümsüz” kanser hücrelerinin genetik şifresinin çözülmeye başladığını belirtti. Kanserde Yeni Umut Genetiğe Yönelik Kişiselleştirilmiş Hedef Tedavileri Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı en son rapora göre Türkiye’de her yıl 159 bin kişi kansere yakalanıyor¹. Dünyada ise kanser tanısı alan hasta sayısı her yıl 12,7 milyonu bulurken 7,6 milyon kişi de kanser nedeniyle yaşamını kaybediyor. Kanserin tedavisi ile ilgili araştırmalar ve bilimsel çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Kanser tedavisinde yenilikleri “Kanserin Geleceği” konulu toplantıda paylaşan Anadolu sağlık Merkezi uzmanları genetik ve hedefe yönelik tedaviler ile birlikte radyasyon onkolojisindeki yeni gelişmeleri anlattı. Ölümsüz Kanser Hücrelerinin Sırrı Kanser ile ilgili ilk tanımlamanın milattan önce 1700 yıllarına dayandığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Necdet Üskent, kanserde en büyük ilerlemelerin son 20 yılda yaşandığını, kanser

72

Nisan 2015

hücresi ile ilgili sırların gün geçtikçe çözüldüğünü belirtti. Prof. Dr. Üskent, “Bugün genetik şifrenin neden ve nasıl bozulduğu, kanser hücresinin programlanmış hücre ölümünden nasıl kaçtığı ve ölümsüzlük kazandığı biliniyor. Yani ölümsüzlüğün sırrını kanserden öğreniyoruz” dedi. Kanserli Hücrelerin Korunma Kalkanı; Telomeraz Enzimi “Ebedi gençlik ve uzun yaşamın sırlarını araştıranlar ölümsüzlüğü kanser hücresinin başardığını gördü” diyen Prof. Dr. Üskent, “Kromozomların ucundaki telomerler her bölünmede azalır ve bitince hayat sonlanır. Kanser hücresi ise Telomeraz enzimini kullanarak Telomerlerin kısalmasını engeller. Bu da kanserli hücreyi ölümsüz kılar” dedi. Yeni tedavi yaklaşımlarının bu enzime yönelik olduğunu söyleyen Prof. Dr. Üskent, “Kanser hücresinin, vücut savunma hücrelerinin denetiminden nasıl kaçtığının

Genetik Tedaviler Kanserde hedefe yönelik tedaviler konusunda bilgiler paylaşan Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal “Hedefe yönelik tedaviler kemoterapi ve radyoterapinin aksine hastayı yormayan, kanser dışı dokulara yüksek zarar vermeyen yöntemlerdir” dedi. Gelişen teknoloji sayesinde kanser hücrelerinin çoğalma yollarına daha yakından bakma imkânı yakalandığından bahseden Prof. Dr. Turhal, “Bu yakın incelemeler, bize hangi yolların hangi hastada daha baskın olduğunu gösteriyor. Bu yolların bazılarını bloke eden ilaçların keşfedilmesiyle de hedefe yönelik tedaviler başladı” diye konuştu. Mutasyon Rekortmeni Kanser Hücresi Hedefe yönelik tedavilere örnek veren Prof. Dr. Turhal, “Bugüne kadar kanser tedavisinde yaptığımız hastadan bir parça almak ve yapılan teste göre tedaviyi uygulamaktı. Ancak bu yolla uygulanan tedavi bazı hastalarda işe yararken bazılarında yaramıyordu. İşte bu noktada her hasta için değişkenlik gösteren tümörün genetiğine bakmak


BIRAKIN UYUSUN... Dokunmak yok, Gözyaşı yok,

Sadece 1 saniyede ölçüm sn.

1 2 3 4 * Nesne Sıcaklığı: Biberon, banyo suyu v.b. sıcaklığı

5

T (+90 212) 319 50 00 | info@trimpeks.com


BEDENİN SIRLARI

önemini ortaya koydu” dedi. Kanser hücrelerinin üstünde bir buçuk milyon mutasyon olduğunu ancak bu mutasyonlardan birkaç yüzünün kanser oluşumu ile ilişkilendirilebildiğini belirten Prof. Dr. Turhal, “Yakın zamanda da genetik değişikliklere yönelik tedaviler keşfedilmeye ve genetik bozukluğun özelliğine göre ilaçlar keşfedilmeye başlandı” dedi. Burada önemli noktanın hangi tümörün hastada gelişmek için nasıl bir yol kullandığını bilmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Turhal, “Henüz bunu tam olarak bilemiyoruz. Biz kolon kanseri, akciğer kanseri diyor ve hepsini aynı zannediyoruz fakat o akciğer kanseri hastalarından bir tanesinde çoğalmak için bir yol kullanırken bir başka hastada farklı bir yol ile çoğalıyor. Ama gelecek böyle olmayacak çünkü kanserli hücrenin çoğalma yollarını öğrendikçe o gene yönelik ilaçlar geliştirmeye başlıyoruz. Şu anda bu tipte 400’e yakın ilaç bulunuyor” dedi. Driver Gen Bulmacası Kanser hücresinin çoğalmak için kullandığı yolları keşfetmek ve bu yolları bloke etmek üzerine araştırmalar yapıldığından bahseden Prof. Dr. Turhal, “Driver gen dediğimiz gen tümörün oluşumda ana yolları oluşturan gen. Bu genlere odaklanıyor ve o ana geni bloke edecek sistemi bulmaya çalışıyoruz. Her bir hasta için tümörün büyümesini sağlayan geni bulabilir ve onu durdurabilirsek başarılı olmamız mümkün olacak” dedi. Yeni teknolojiler ile her hastanın tümöründe ilerlemeyi sağlayan ana bozukluğu bulmaya çok yaklaşıldığını dile getiren Prof. Dr. Turhal, “Şu anda bu teknolojiyi standart olarak her hastada kullanamasak da yakın gelecekte hastaların tümörünü bireysel

74

Nisan 2015

olarak analiz edip onların üstünden tedavi yoluna gidebileceğiz” dedi. Radyasyon Onkolojisindeki Gelişmeler Kanser tedavisinde en yoğun gelişme yaşanan alanın radyoterapi olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Doç. Dr. Metin Güden, radyasyon onkolojisi alanının ise bu yansımaların en yoğun ve en hızlı yaşandığı alanların başında geldiğini belirtti. Tüm kanserli hastaların yüzde 60-80’inin hastalık tanısı aldıktan sonra geçen süreçte en az bir kez radyoterapi gördüğünü anlatan Doç. Dr. Metin Güden, radyoterapinin sadece radyasyon onkolojisi olarak algılanmaması gerektiğini şöyle açıkladı, “Radyoterapi kanser tedavi sürecinde tedavi, diğer tedavileri güçlendirme, hastalığa bağlı ağrı, kanama gibi sıkıntıları giderme ve koruma gibi çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Radyasyon onkolojisinde kullanılan teknolojilerde amaç tümöre yüksek enerjili radyasyon göndererek kontrol altına almak ve aynı zamanda çevresindeki kritik organları korumaktır. Yüksek enerjili ve yüksek dozda radyasyon tümör hücrelerini öldürür veya büyüyüp bölünmelerini engeller. Tümör hücreleri birçok normal hücreden daha hızlı bölündüklerinden radyoterapi birçok tümör türünü tedavi edebilir.” Geliştirilen Radyoterapi Cihazları Radyoterapi cihazlarında yapılan geliştirmeler sayesinde birçok kompleks tedavi tekniğinin aynı

cihazda uygulanabilir hale geldiğini anlatan Doç. Dr. Güden, “Farklı seviyelerdeki foton ve elektron enerjileri ile beden içerisindeki her bölgeye rahatlıkla ulaşılabiliyor” dedi. Özellikle pankreas, akciğer, prostat ve meme gibi hareketli organlara radyoterapi uygulamalarında verilen dozun alınan görüntülerle senkronize edilmesi yöntemi sayesinde gerçek zamanlı tümör takibi yapılabildiğini söyledi. Tedavi Süreleri Kısalıyor Gelişmiş teknolojiler sayesinden tedavi sürelerinin yüzde 50’ye varan oranda kısaldığını belirten Doç. Dr. Güden, “Flattening Filter Free (FFF) özelliği sayesinde doz hızı klasik uygulamalara göre yüksek enerjilerde 4 kat, düşük enerjilerde 2 kat arttırılarak hastanın daha kısa zaman içerisinde tedavi edilmesi sağlanıyor. Böylece tedavi süreleri 2-4 dakikaya kadar inebiliyor” dedi. Real-Time Position Management System (RPM) özelliği ile ışınların hastanın nefes alıp vermesi ile senkronize olarak verilebildiğini dile getiren Doç. Dr. Güden, “Milimetre boyutunda hassasiyetle tümöre ışın verilirken çevresindeki normal dokular da aynı hassasiyet ile korunabiliyor” dedi.



YENİ ÜRÜN

Sony HD Medikal Video Kaydedici Sony, HVO-5x0 serisiyle çeşitli kayıt avantajları sunarak hastane verileri yönetimine önemli katkılar sağlamayı amaçlıyor.

S

ony’nin yeni geliştirdiği HD Medikal Dijital Kaydediciler; hastanelerde radyoloji ve ameliyathane, cerrahi merkezleri ve doktor ofisleri dahil olmak üzere klinik ortamlarda geniş bir kullanım alanına uygun olarak dizayn edilmiştir. Kompakt tasarımıyla tıbbi sistemlere kolay

76

Nisan 2015

entegrasyon sağlar. HVO-5x0 serisi ile HD ya da Full HD video sinyalleri dâhili sabit disk sürücüsüne ve menü seçimi üzerinden harici bir USB sürücü veya ağ sunucusuna aynı anda kaydedilebilir. İstenilirse doğrudan kaydedicinin dahili DVD sürücüsüne kayıt da

yapılabilir. Bu eş zamanlı kayıt özelliği ile veriler ve video dosyaları kaydedildikten sonra başka bir depolama ortamına kopyalama ihtiyacı ortadan kalkar ve kullanıcılara zamandan tasarruf imkanı verir. Ayrıca verileri kaybetme riskine karşı da ekstra bir güvenlik sağlar. Bu cihaz, Cerrahi Mikroskobi, Endoskopi, Ultrason, Radyoloji, Laparaskopi, Dijital Röntgen için uygundur. HVO-5x0 serisinin özellikleri arasında güvenli kayıt, dahili HDD ve harici bir medyaya eş zamanlı kayıt, uzun kayıt süresi, kolay entegrasyon, kolay kullanım, anlaşılır kullanıcı ara yüzü de bulunmaktadır





YENİ CİHAZ

Yüksek Devirli Yeni Cerrahi Motorlar Türk Sağlık Sektörünün Hizmetinde Beyin cerrahi, ortopedi, KBB ve plastik cerrahi amaçlı kullanılabilen yüksek devirli yeni cerrahi motor sistemleri, şimdi Türkiye’de! ihtiyaçları karşılayacak tipte ve özellikte ataçmanların yanı sıra steril edilebilir kablo ile batarya problemleri yaşanması ve bundan dolayı operasyonların kesintiye uğraması riski ortadan kaldırılıyor. KBB ve Plastik Cerrahi amaçlı Powered Precision motor sistemleri de çeşitli aksesuar ve mikro salınımlı kesici parça seçenekleri ile oldukça fonksiyonel.

A

R-GE çalışmalarıyla, bir yandan var olan medikal ekipmanları sağlık sektörünün değişen ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden geliştiren, diğer yandan da, kullanıcı dostu yeni teknolojiler ortaya çıkaran ACENDIS, cerrahi uygulamalar için “Powered Precision” markalı yüksek devirli cerrahi motorları, Türk Sağlık Sektörü ile buluşturuyor. Firmadan yapılan açıklamaya göre ACENDIS, çok yakında çok farklı ve amaca uygun yeni ürünlerin de müjdesini veriyor. Bunlardan biri, gelecek yıl lansmanı planlanan “ultrasonik kemik kesici ve yüksek devirli cerrahi motor entegre sistemi” olacak. Bu yeni sistem geliştirilmiş teknolojisiyle dünyada bir ilk olma özelliğine sahip.

80

Nisan 2015

Yeni motorlar cerrahinin birçok alanında kullanılabiliyor. ACENDIS’in sektöre sunduğu “Powered Precision” markalı motorlar, Beyin ve Sinir Cerrahi, Ortopedi, KBB ve Rekonstrüktif ile Plastik Cerrahi alanlarında beklentileri karşılayabilen, güçlü ve kullanıcı dostu teknolojisi ile öne çıkıyor. Beyin cerrahi amaçlı Powered Precision yüksek devirli cerrahi motor; 90.000 rpm devir özelliği, yüksek tork gücü, düz, açılı, tüplü ataçmanları, perforatör motor, reusable-disposable perforatör ve delici-kesici drill uçları ile tüm ihtiyaçları karşılayan tam teşekküllü sistemler olarak dikkat çekiyor. Ortopedi amaçlı motor sistemlerinde ise, tüm



Cleanroom

“Cleanroom” Fuarı “Temiz Oda Teknolojileri” olarak da anılan sektörü, uzmanları ile buluşturan Cleanroom Fuarı, 16-18 Nisan 2015’de İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Fuar özellikle Nükleer, İlaç, Kimya, Savunma Sanayi, Gıda, Kozmetik, Elektronik ve Optik Endüstrileri için artık Türkiye’de de zorunlu olacak standartlar nedeniyle büyük önem taşıyor.

A

kdeniz Tanıtım tarafından düzenlenen Cleanroom Fuarında, tesislerin tıbbi veya endüstriyel faaliyetlerinin yürütüldüğü; tam kontrollü ortam gerektiren her türlü üretim, kontrol,

82

Nisan 2015

ameliyathane, laboratuar ve ArGe mekânlarının tüm donanımını kapsayan ürün ve hizmetler tanıtıldı. Bu özel mekanların projelendirilmesinden ve

tasarımından yapımına; donanım niteliklerinden işletme modellerine kadar bir dizi uluslararası standart, “Cleanroom” ve steril ortamlar uzmanlığı ile teknolojisi yine ilk kez “Cleanroom” fuarında sergilendi.



Cleanroom

Cleanroom teknolojisine en çok sağlık, ilaç, üretim, nükleer, savunma sanayi, gıda işleme, kimya, biyoteknoloji, kozmetik, elektronik ve optik endüstrileri ihtiyaç duyuyor. Fuarda sergilenen teknolojik yenilikler, uzmanları ve kurumları bir araya getirdi. Konusunda uzman yerli ve yabancı profesyoneller, akademisyenler ve sektörün önde gelenleri tarafından sunulan panel ve seminerler ile Cleanroom sektöründe dünyadaki gelişmeler, standartlar ve yenilikçi ürünler sunuldu ve tartışılıldı. Cleanroom etkinlikleri kapsamında 16 Nisan 2015’te “ASHRAE Turkish Chapter” tarafından “Temiz Oda Sistem Tasarımı” adlı panelde; “Temiz Oda Tasarımı ve Projelendirilmesi”, “Hava Filtrelerinde Enerji Tasarrufu” ve “Temiz odalarda nem kontrolü” gibi başlıklar tartışılıldı. İSEK (İstanbul Sağlık Endüstrisi

84

Nisan 2015

Kümelenmesi) tarafından 17 Nisan 2015’te düzenlenen “Biyomedikal Cihaz ve Nanoteknolojide Araştırma Odaklı Temiz Odalar: İhtiyaçlar ve Çözümler” adlı panelde “Fikirden Üretime Medikal Cihaz Araştırması ve İhtiyaçlar”, “Temiz Oda Kullanım Alanları ve Önemi”, “İhtiyaca Yönelik Temiz Oda Tasarımı” gibi konu başlıkları konuşuldu. Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri (LifeSci) temiz odasından örnek projeler sunuldu. Fuar, laboratuvar görevlileri, tesis yöneticileri, teknik yöneticiler, teknisyenler, üretim/ proses yöneticileri, BT sistem yöneticileri, tesis mühendisleri ve kalite/kontrol/sertifikasyon profesyonelleri tarafından yoğun ilgi gördü. EMEA Bölgesinin (Avrupa, Orta Doğu ve Asya) tek uluslararası etkinliği olan Cleanroom Fuarı, Kuzey Afrika’dan, Ortadoğu’dan, Rusya ve Türk Cumhuriyetlerden yoğun ziyaretçi trafiğine tanık oldu.

Cleanroom Hakkında Cleanroom, yatırım-üretimyönetim sürecindeki teknoloji, ürün ve hizmet gereksinimlerini, işletme sürdürülebilirliği için gerekli olan bakım, proses ve kalite kontrol, validasyon, sertifikasyon, risk yönetimi alanlarını ele alan “Spesifik bir sektör”. Bugün artık nükleer endüstriden kozmetik sanayiine, ilaç endüstrisinden sağlık tesislerine, gıda işleme endüstrisinden mekanik ve elektronik bazlı sanayilere kadar çok geniş bir alanda tesis ve yatırımların en önemli proje mekanlarından biri sayılan temizodalar; tesislerde doğru projelendirme, spesifik ekipman ve ileri teknoloji için bu alandaki uzmanlığı zorunlu kılıyor.


OFTALMOLOJİ DOSYASI Dr. Ludwin Monz, Carl ZEISS Meditec AG – CEO Akıllı Telefonla Göz Muayenesi Kornea Nakli Bekleyen Hastalara Müjde! Türkiye’de Tek Doktor Gözüyle Katarakt Teknolojisinde Yeni Teknolojiler Kornea Tedavisinde Yeni Umut; Diş Hücreleri “Google Smart Lens” Patent Aldı Glokom Tedavisinde Yeni Ürün Göz Muayenesiyle Erken Kanser Teşhisi Prof. Dr. Ioannis Pallikaris Türk Hastaların Hizmetinde Beyin Tepegöz Gibi Çalışıyor


YENİ CİHAZ

Akıllı Telefonla Göz Muayenesi Oftalmologlar tarafından geliştirilen düşük maliyetli bir eklenti sayesinde akıllı telefonlar kontrollerde ve kayıtlarda kullanılmak üzere göz arkasının fotoğrafını çekebilecek.

S

tanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli araştırmacılar gözün ön ve arka kısmının yüksek çözünürlüklü fotoğrafını çekmeye yarayan ucuz bir cep telefonu eklentisi geliştirdiler. Bu küçük aparat sayesinde bu alanda eğitimli olmayan insanlar bile kişinin tıbbi kayıtlarına eklemek ya da bir uzman tarafından incelenmek üzere göz içi ve arkasını görüntüleyebilecekler. Bu görüntülerin uzmanlarla paylaşılması sonucu gözle ilgili ön kontrol işlemi zahmetsizce gerçekleşebilecek. Araştırmayı gerçekleştirenlerden biri olan yardımcı doçent göz doktoru Robert Chang konuyla ilgili olarak; “Bunun göze özgü instagram olduğunu düşünün” dedi. Araştırmacılar bu teknolojiyi;

86

Nisan 2015

hasta takibinde doktorlara uzaktan öneride bulunma imkânı sağladığı kadar, göz sağlığıyla ilgili hizmetlere erişimi kolaylaştıran bir fırsat olarak da görüyor. Projeye iki yıl önce doktor Chang ile beraber başlayan göz hastalıkları stajyeri, Doktor David Myung, geliştirilen cep telefonu eklentisiyle ilgili klinik çalışmayı konu alan yazılarına “Tıpta Mobil Teknolojiler” adlı online tıbbi yayınında yer verdi. Daha önce aynı amaçla mobil cihazlar için geliştirilen standart ekipman on binlerce dolara mal olmaktaydı ve ekipmanı kullanmak için eğitim gerekiyordu. Acil yardım doktorları bu ekipmana anında ulaşamadıkları için hastaneler için verimli olamamıştı. Şüphesiz ki bir fotoğraf önemli

vakalarda binlerce kelimenin yerini alır. Acil servise gelen göz yaralanma vakalarını düşünün. Gözün eski halinin doktor tarafından bilinmesi her türlü müdahale öncesi büyük önem taşıyor. Gözün normal halini anlatan binlerce kelimelik tıbbi kayıt yerine gözün sağlıklı durumunu gösteren (gözün arkasını da içeren) yüksek çözünürlüklü fotoğraf müdahaleye ışık tutması açısından paha biçilemez değerli. “Tele oftalmolojinin sınırları aşağı çekildi.” diyen araştırma ekibinin lideri Doktor Chang, bu kolay erişilir eklentinin önemine dikkat çekti. Myung ve Chang bu ekonomik ama önemli buluş nedeniyle Stanford Üniversitesi Biyodizayn Programı tarafından yeni çalışmalarında kullanacakları yüklü bir fonla ödüllendirildiler.



YENİ TEDAVİ

Kornea Nakli Bekleyen Hastalara Müjde! Keratokonus Tedavisinde Yeni Buluş ilerlediğinde görme oldukça azalır. İlerlemiş keratokonus hastalığı tedavisinde genel kural, görmenin % 10’a düşmesi durumunda kornea

O

rgan bağışları, nakil için korneanın temin edilmesinde bilinen tek kaynak. Türkiye’de kornea nakli için binlerce kişilik uzun bir bekleme listesi var. Dünya çapında da durum çok farklı değil. Kornea nakli için sıra bekleyen hastaların önemli bir bölümünü keratokonus hastaları oluşturuyor. Keratokonus, çok ciddi görme kaybı oluşturabilen ve tek tedavisi kornea nakli olan önemli bir sağlık sorunu. Keratokonus hastalığında kornea tabakası incelir ve dikleşir. Hastalık yavaş veya hızlı ilerleyebilir. Kornea yüzeyindeki dikleşme sonucu hastada ilerleyici miyop ve ilerleyici astigmat gelişir. Görme gittikçe kötüleşir ve hastalığın son evresinde körlüğe yakın bir düzeye gelir. Çocukluk döneminde gözleri sık sık ovuşturmak keratokonus hastalığına sebep olabiliyor. Neden ortaya çıktığı tam olarak

88

Nisan 2015

bilinmese de, çocuklukta gözlerin sık sık ovuşturulması, alerjik bünye ve genetik yatkınlık durumlarında bu hastalığın daha sık görüldüğü biliniyor. Özel Veni Vidi Göz Hastanesi, sağlıklı her 500 kişiden birinde görülen ve gözün en önündeki saydam dokunun yani korneanın incelmesiyle oluşan keratokonus hastalarına yeni bir tedaviyle umut oluyor. New York Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. John Kanellopoulos tarafından geliştirilen bir tedavi (The Athens Protocol) hastaların büyük bir kısmında kornea nakline olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor veya kornea naklini yıllar sonrasına erteliyor. Kornea nakline olan ihtiyacı ortadan kaldırıyor veya erteliyor. Veni Vidi Göz Hastanesi Medikal Direktörü Op. Dr. Ertan Sunay, bu tedavi yöntemi hakkında şu bilgileri verdi: “Keratokonus hastalığı

nakli yapılmasıdır. Günümüzde, bu denli ilerlemiş durumdaki keratokonus hastalarında kornea nakline gerek duyulmasını engellemek veya bu ihtiyacı uzun yıllar sonrasına ötelemek artık mümkün. New York Üniversitesinden Prof. Kanellopoulos’ un geliştirdiği ve bizim de Keratokonus Merkezimizde uyguladığımız tedavi yönteminde, hastanın korneasına önce tek bir seansta peş peşe iki tür lazer tedavisi (TPTK ve corneal wavefront) uygulanır ve hemen sonra göze B2 vitamini damlası damlatılarak ultraviyole ışık tedavisi yapılır. Bu tedavi yöntemiyle hastalarda % 97 olasılıkla keratokonus hastalığının ilerlemesi durur ve hastanın görme oranında belirgin artış elde edilir. Tedavide temel prensip, özel bir excimer lazer yöntemiyle kornea yüzey düzensizliğinin ortadan kaldırılması ve hemen sonra da B2 vitamini & Ultraviyole ışınım kompleksiyle kornea dokusunun sağlamlaştırılmasıdır. Alınan sonuçlar, son derece yüz güldürücüdür.”



Hastane

Donanımları

Liv Hospital’ın Kombine Lazer Cihazı

Türkiye’de Tek

Refractive Suite ALCON Adı Verilen Excimer Laser ve Femtosecond Laser Kombinasyonu Türkiye’de Sadece Liv Horpital’ da Kullanılıyor. anlamak konusunda zorlanıyoruz. Bugünkü tedaviyi anlamak için oftalmik lazer cihazlarının gelişimine bir göz atmak ve geçmişten günümüze yapılan uygulamaları öğrenmek gerek. Biz de Liv Horpital göz hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Vedat Kaya’ ya danışarak, cihazların geçirdiği evrimi sizler için aktardık.

B

u cihaz kombinasyonu sayesinde göz kusurlarına son derece hızlı, güvenli ve kesinlikle acısız bir şekilde çözüm getirilebiliyor. WaveLight EX500 Excimer Lazer ve WaveLight FS200 Femtosecond Lazer adı verilen iki cihazın birleşiminden oluşan sistem pek çok göz kusurunu düzeltmede başarıyla kullanılıyor. 6 saniyede flap oluşturabilen cihaz, işlem sonrasında komplikasyon oluşumunu azaltıyor. Tüm bu işlemler ileri teknoloji lazer cihazları bir arada kullanılarak yapılıyor. Göze uygun lazer programının seçilmesi teknolojik altyapıya sahip, konusunda uzman doktor kadrosu gerektiriyor. Cihazlar sayesinde kişinin ihtiyaçları belirleniyor. Standart bir yöntem kullanılmıyor, her vakada kişiye özel hareket ediliyor. Refractive Suite ALCON Uygulamasının Özellikleri - Kişinin göz yapısına en uygun tedaviyi gerçekleştirmek üzere tasarlanmıştır.

90

Nisan 2015

- Gözün fiziksel ve yapısal özelliklerini anlamak için birçok ölçüm yapılmaktadır. - İyileşme sürecini hızlandıran özel bir flap yöntemi uygulanır. - Kişinin göz profiline uygun enerji dalgaları kullanılarak kornea yeniden şekillendirilir. - Gelen ışının direkt olarak retinaya odaklanması sağlanır. Lazer Tekniklerinin Hızına Yetişilmiyor Göz hastalıklarının tedavisinde kullanılan lazer cihazları son yıllarda oldukça hızlı bir gelişim ve dönüşüm geçirdi. Gelişmeler öyle hızlı oldu ki, kullanılan cihazın ve uygulanan tekniğin güncelliğini

Geçmişten Günümüze Oftalmik Lazer Cihazları Özellikle lazer uygulamaları konusunda oldukça başarılı tedavilere imza atmış, deneyimli göz hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Vedat Kaya geçmişten günümüze lazer tedavisinde kullanılan cihazların özelliklerini anlattı. Göz cerrahisinde kullanılan Excimer lazer cihazları yaklaşık 25 yıllık geçmişe sahiptir. Güncel cihazlar oldukça gelişmiş teknolojik donanımlara sahip 5. Jenerasyon cihazlardır. Bu gelişim basamaklarını adım adım anlatarak günümüzde ulaştığımız teknolojiyi açıklamak daha kolay olacaktır.



Hastane

Donanımları

Broadbeam Teknolojisi: Excimer lazer cihazları gözün en önemli merceği olan kornea dokusunun ön yüzünde şekil değişikliği yaparak göz bozukluklarını düzeltirler. Bu şekil değişikliği temelde ablasyondur. İlk lazerler broadbeam dediğimiz geniş ama az sayıda atış yapan teknolojiye sahipti. Lazer demeti yüksek veya düşük enerjili bölümler içerebiliyordu ve bu açıdan homojen değildi. Ayrıca hangi alana lazer yapılacağı sadece cerrahın ayarlamasına bağlıydı. Bu lazerler santral adacık denen az tedavi edilmiş veya fazla düzeltilmiş (overcorrected) alanlar oluşturabiliyordu. Birinci nesil bu lazerlerdeki olumsuzluklar çeşitli optik filtreler ile lazer ışını homojenizasyonu ve teknolojik imkanlar kullanılarak lazer kavitelerinin geliştirilmesi sayesinde kısmen düzeltildi, ancak operasyon geçiren hastalarda istenen ölçüde iyileşme meydana gelmedi. Hedeflenen iyileşmeyi sağlamanın en temel yolu lazer uygulamalarının daha hassas hale getirilmesiydi. Spot-scan Lazer: Bunu ve ileride ortaya çıkacak pek çok teknik gereksinimi karşılamanın yolu spot-scan lazerlerin geliştirilmesiydi. Bu teknikte lazer kavitesinden gelen ışın tek tek noktalar şeklinde korneaya yönlendiriliyordu. Bunu en basit anlatımla, bir metali düzeltmek için büyük çekiçle az sayıda vurmak yerine küçük çekiçle çok sayıda darbe vurmaya benzetebiliriz. Böylece her bir atışla daha az doku ablasyonu sağlanarak, çok daha hassas tedaviler mümkün olmaktaydı. Bu lazerlerle tedavi sonrasında numaranın tam düzeltilememesi gibi problemler aşıldı, ancak

92

Nisan 2015

loş ışıkta kamaşma görüntü kalitesinin gözlük kadar iyi olmaması dikkatten kaçmadı. Yapılan klinik araştırmalarda loş ışıklı ortamda kamaşma durumunun perifer (kenar) bölgelere doğru gidildikçe uygulanan lazer ışınlarının etkinliğinin azalmasından kaynaklandığı anlaşıldı. Bu hem optik zonun (tedavi yapılan bölge) küçülmesine hem de korneanın özgün şeklinin (asferik) bozulmasına yol açıyordu. Günümüzde yeni nesil cihazlardan bazıları kenarlara gidildikçe ortaya çıkan bu azalmayı kompanze edecek programlara sahiptir. Bu azalmanın ne kadar olduğu hesaplanarak ve kenarlara yapılan lazer atışları o oranda güçlendirilerek planlanan zon kadar lazer düzeltmesi yapılabilmektedir. Böylece sadece numara düzeltmek değil, görme kalitesinin korunması sağlanmakta ve istenmeyen optik yan etkilerin ortaya çıkması önlenebilmektedir. Eye-tracker Teknolojisi: Göz kusurlarını excimer lazerle düzeltmede diğer bir sorun tedavi patterninin tam olarak istenen bölgeye uygulanmasıdır. Artık lazerler çok hızlıdır ve en ufak göz hareketi hedeflerden şaşmaya yol açabilmektedir. Bu gereksinim lazer cihazlarına göz takipleyici (eye-tracker) konmasına neden olmuştur. Önceleri sadece göz bebeğini takip eden eye-tracker cihazların artan hızı karşısında küçük göz hareketlerini, torsiyonel (dönme) hareketlerini takipte yetersiz kaldığı için yeni nesil; göz bebeğindeki kriptleri (çukurları) tanıyarak kişisel olarak o gözü tüm hareketleriyle takip eden eye-tracker geliştirildi. Yeni eye-tracker; sapma olunca

lazeri durduran eski nesillerden (passive eye track) farklı olarak gözün yöneldiği yere atış (active eye track) yapmaktadır.

Topo-linked Programlar: Sadece teknik altyapı değil kullanılan tedavi profilleri de gelişti; kornea dokusundaki düzensizliklerin normal korneadan farkını hesaplayarak, sadece o bölgelere atış yapan (topolinked) programlar geliştirildi. Bu programlarla korneadaki skar ve travma sonrası oluşan düzensizlikler de düzeltilerek görme gücü artırılmaktadır. LASIK Yöntemi: Excimer lazer düzeltmesi direkt korneaya uygulanabildiği gibi çoğunlukla korneadan bir tabaka kaldırılması (LASIK) yöntemiyle uygulanmaktadır. Tabaka kaldırma işlemi mekanik cihazlarla olabildiği gibi femtosecond cihazlarla da yapılmaktadır. Bu lazerler korneada istenen derinlik ve konfigürasyondakikesiyi; +/- 5 mikron hassasiyetle yapabilmektedir. Liv Hospital Göz Kliniğinde yukarda anlatılan son teknoloji ürünü, gelişmiş excimer lazer cihazı ve femtosecond lazer cihazı kombine olarak kullanılmakta (Refractive Suite ALCON) ve hastalar bu gelişmiş teknolojiden yararlanmaktadır.



YENİ BULUŞ

Dr. Syed-Picard

Kornea Tedavisinde Yeni Umut;

Diş Hücreleri

Araştırmacılar yirmi yaş dişinden alınan kök hücreleri kornea hasarlarını tedavi eden hücrelere dönüştürmeyi başardılar.

P

ittsburg Üniversitesi Sağlık Bilimleri Okulu bünyesinde gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları göz hastalıklarının tedavisinde yeni ufuklar açıyor. Yapılan bilimsel çalışmayla yirmi yaş diş sinirlerinden alınan kök hücrelerin kendilerini göz korneasındaki hücrelere dönüştürmesi sağlandı. Bu yeni buluş korneada enfeksiyon yada yaralanmalarla oluşabilecek hasarları tedavi etme konusunda da yeni gelişmelere kapı açıyor. Birçok bilimsel kanaldan yayınlanan ve Avrupa Birliğinden CE belgesi alması önerilen araştırmanın sonuçlarına göre; bu hücreler ayrıca kornea nakli sırasında kullanılacak dokuların üretiminde yeni bir kaynak olabilecek. Dokuların hastanın kendi hücreleri kullanılarak üretilecek oluşu, vücudun yeni dokuları reddetme riskini büyük ölçüde bertaraf ediyor. Kornea naklinde doku uyuşmazlığı sonucunda kalıcı görme kaybı gibi olasılıklar ortadan kalkıyor. Pittsburgh Üniversitesi’nde oftalmoloji profesörü, göz merkezinde yönetici ve

94

Nisan 2015

uzman araştırmacı Dr. James Funderburgh, “Korneadan kaynaklanan körlükler dünya çapında milyonlarca kişiyi etkiliyor. Nakil sırasında genellikle organ bağışlayanlardan elde edilen kornealar kullanılıyor. Bağışlanan kornea sayısının yetersiz oluşu ve doku uyuşmazlığı sonucunda oluşabilecek kalıcı görme kaybı gibi olasılıklar tedaviyi zorlaştırıyor. Tedavide hastanın kendi dokusunu kullanmak bu problemleri ortadan kaldıracağı için umut verici.” Deneyler Dr. Fatima Syed-Picard önderliğinde devam ediyor. Ekip 20 yaş dişinin kökünde bulunan hücrelerin özünden elde edilen numuneler üzerinde çalışarak, bu hücrelerin kendileriyle ortak embriyonik kökene sahip olan keratosit adı verilen korneal stromal hücrelere dönüşebildiğini ispatladı. Ekipte yer alan araştırmacı doktorlar işlenmiş keratositleri sağlıklı bir farenin korneasına enjekte ettiler ve farenin vücudu herhangi bir doku uyuşmazlığı belirtisi göstermedi. Araştırmacı doktorlar ayrıca bu hücreleri doğal dokuya benzer korneal stroma yapılar inşa etmek için de kullandılar.

Kök hücreler sinir hücresi, kemik hücresi gibi diğer hücrelerin üretiminde de kullanılabilecek. Dr. Syed-Picard, “Diğer bir araştırma gösteriyor ki; diş kökünden alınan kök hücreler; sinir, kemik gibi diğer hücrelerin üretiminde de kullanılabilecek. Üretilen hücrelerin yenileyici tedavilerde kullanılabilmeleri açısından büyük bir potansiyelleri var.” Ekibin üzerinde çalışmaya başladığı yeni proje kapsamında bu yeni teknikle kornea yaralanmalarının tedavi edilip edilemeyeceği konusunda başladı.



Yeni Ürün

Glokom tedavisinde yeni ürün Glokom tedavisi için üretilen XEN Gel Stent, Kanada’da ruhsat aldı. aldıklarını açıkladı. XEN Gel Stent’in daha önceki tedavilere cevap vermeyen primer açık açılı glokom hastalarında göz içindeki basıncı (IOP) düşürmesi bekleniyor. Kanada’daki

Y

üksek oranda IOP(Göz içi basınç) küçülmesi ile sonuçlanan geleneksel glokom tedavisini modernize eden dünyanın ilk minimal invaziv subkonjonktival stenti Avrupa Birliği’nden sonra, Kanada’da ruhsat aldı. Glokom tedavisi için minimal invaziv stent (XEN Gel Stent) teknolojisini geliştiren AqueSys Inc. Şirketi Avrupa Birliği’nden CE belgeli ürünün Kanada’da satışı için, Kanada Sağlık Kurumu’ndan “Üçüncü Sınıf Medikal Cihaz Ruhsatı”

96

Nisan 2015

Glokom Araştırmaları Topluluğu’nun rakamlarına göre glokom 400.000’den fazla Kanadalıyı etkiliyor. Dünya çapında ise 67 milyon insanın glokomdan etkilendiği tahmin ediliyor. The (CNIB) Kanada Ulusal Körler Enstitüsü Kanada’da görme kaybı sebepleri arasında Glokomun ikinci sırada yer aldığını açıkladı. Açıklamaya göre 250.000’den fazla Kanadalı hastalığın en yaygın şekli olan primer açık açılı glokom ile mücadele ediyor. Primer açık açılı glokom başka bir belirti göstermeden yakın (periferal) görüşü dereceli olarak düşürür. IOP seviyesi yüksek olarak kalırsa, optik kas tahribatı görme tamamen kaybedilene kadar devam eder. XEN Gel Stent ilk glokom

tedavi aparatıdır. IOP değerini düşürmek için geleneksel sabkonjonktival trabekülektomi ve tüp şant porsedürlerinin operasyon sırasında ve sonrası riski daha az olan minimal invasif teknik kullanılarak yapılmasıdır. Toronto Üniversitesi Kensington Göz Enstitüsü’nde asistan profesör ve araştırma direktörü Dr. Iqbal Ahmed “AqueSys sunkonjonktival akıntıyı ele alma şeklini yeniden keşfetti. Bu 100 yıla yakındır cerrahların güvendiği alandı, ancak bu akıntıya erişim için minimal invasif porsedür hiç kullanılmamıştı. Oysa bu iyi bilinen prosedürün uygulanmasında daha kolay ve güvenli bir yöntemin avantajları mevcuttu. XEN’ in etki mekanizması ergenlik öncesi vakalarda glokom evrelerinin geniş yayılım alanında hedef göz tansiyonunun ayarlanabilmesine imkan sağlıyor. Bu prosedürü katarakt ameliyatlarıyla birlikte veya ayrı olarak kullandım. Etkinliği aynıydı.” AqueSys CEO’su Ron Bache konuyla ilgili açıklamasında şunları söyledi. “AqueSys CE belgesi alarak, Avrupa’daki tanıtım faaliyetlerine 2014’te başlamıştı. Şimdiye dek Avrupa’da 1800’den fazla uygulama yapıldı. XEN Gel Stent teknolojisini Kanadalı Oftalmologlarla tanıştırmaktan ve altın değerindeki etkinliğiyle hastalara hizmet etmelerini sağlamaktan oldukça memnunuz.”



YENİ BULUŞ

“Google Smart Lens” Patent Aldı Artık diyabet hastalarının parmaklarını delik deşik etmesine gerek kalmadı. Google tarafından geliştirilen kontak lensler kandaki şeker seviyesini her saniye ölçüyor.

G

oogle günlük hayatımızın bir parçası olmakla kalmadı, sağlık problemlerimizin çözümüne de el attı. “Google Smart Lens” (Akıllı Lens) adı verilen yeni lensler içine yerleştirilmiş bir çip sayesinde göz yaşındaki glikoz seviyesini otomatik olarak ölçüp bilgi veriyor. Amerikan Patent Dairesi Google tarafından geliştirilen içine çip yerleştirilmiş kontak lenslere patent verdi. Lensler şöyle çalışıyor; lensin iki tabakası arasına yerleştirilen çip ve sensör her saniye lenste bulunan minik delikten ulaşan gözyaşındaki glikoz seviyesini ölçüyor. Ölçüm sonuçları düzenli olarak çipe bağlanan mobil cihaza gönderiliyor. İnternet tabanlı hizmet ve ürün şirketi Google yeni buluşunu daha önce açıklamış ve bu özel lenslerin üretimi için Novartis şirketi ile ortaklık anlaşması yaptıklarını duyurmuştu. Bir çok prototip üzerinde çalışan Google ürün ruhsatı için FDA “Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi” ile görüşmelere de başladı. Amerikan Patent Dairesi Google tarafından geliştirilen kansız şeker ölçüm aletine onay verdi. Patent belgesinde lensin spesifik özelliklerinden, ne amaçla kullanılacağı ve kapasitesinden bahsedilmiyor. Google’ın üzerinde çalıştığı tek kontak lens projesinin bu olmadığı, Google şirketinin inovasyon projelerine verdiği büyük önceliğin artarak devam

98

Nisan 2015

edeceği ve bazıları gerçeğe dönüşebilir bazıları da oldukça uçuk hayal ürünü olmak üzere birçok proje üzerinde çalışıldığı açıklandı. Şirketten alınan bilgiye göre lensler 2019’dan önce tüketicilerin hizmetine sunulamayacak. Patente Dedikodu Gölgesi Eski Google yöneticisi Michaelle Lee’nin ABD Patent ve Marka Ofisi’ne müdür seçilmesinden birkaç hafta sonra gelen patent haberi Amerika’da kulaktan kulağa dolaşan “imtiyaz sağlandı” dedikodularına sebep oldu. Lee 2003- 2012 tarihleri arasında

Google’ da patent ve patent stratejileri departman yöneticisi olarak görev yapmıştı.



BEDENİN SIRLARI

Beyin Tepegöz Gibi Çalışıyor Her iki gözün ayrı ayrı netlik seviyeleri var. Ancak bu iki farklı görüntüden iyi olan seçilerek, beyinde bu görüntü kaydediliyor.

B

ilim adamları insan beyninin çalışma sistemini keşfetme konusunda bir aşama daha kaydetti. Beynin görme fonksiyonu ile ilgili çok önemli bir görevi daha olduğu anlaşıldı. Bu yeni keşfe göre beyin görme esnasında art direktör gibi, iki gözün görüntüledikleri arasından kullanılacak olanı seçiyor. (CSIC) tarafından yapılan uluslararası bir çalışmanın sonucu her gözün kendi bağımsız netlik seviyesi olduğunu ortaya koydu. Ancak bu iki farklı görüntüden iyi olan seçilerek, beyinde bu görüntü kaydediliyor. Yeni araştırmanın sonuçları (presbiyopi) yakını görememe sorununun tedavisi konusunda umut veriyor. Görme sistemi kendi kendini kalibre ettiği için keskin bir görüntüyle karşılaşıldığında gözlerin optik özellikleri farklılaşır ve çok kısa bir süre için bulanık görürüz. Consejo Superior de Investigaciones Científicas (CSIC) tarafından yapılan uluslararası bir çalışmanın sonucu her gözün kendi bağımsız netlik seviyesi olduğunu ortaya koydu. Ancak bu iki farklı görüntüden iyi olan seçilerek, beyinde bu görüntü kaydediliyor. Current Biology’de yayınlanan araştırma bulgularına göre beynimiz, keskin bir imajı görüntülerken daha az sapma

100

Nisan 2015

yaşayan gözün görüntüsünü kullanıyor. CInstituto de Optica Daza de Váldes bünyesindeki CSIC’te araştırmacı olan Susana Marcos araştırmayla ilgili şunları söyledi, “Neyin keskin olduğu konusunda algımız muazzamdır. Bu algı, iki gözün görüntüleri arasından diğerine göre daha keskin olan seçilerek belirlenir” Araştırma gösteriyor ki, test için hangi gözü kullanırsak kullanalım netlik farklılıklarına rağmen beynimiz gerekli dengelemeyi yapıyor. Daha keskin olan imajı ayrı ayrı her iki gözün algılaması daha az sapma yapan göz tarafından görüntülendiği şekilde olmaktadır. Optik Kalibrasyonun Sırrı İki göz arasındaki kırılma hatalarına bağlı değişik sonuçları anlamada bu optik kalibrasyonların tabiatı büyük önem taşır. Araştırmacı son olarak şunları söyledi; “Örneğin, presbiyopi sorunlarını düzeltmeye uygun bir çözüm olan monovizyon; iki göze de uygulanan değişik kırılma düzeltmeleridir. Baskın olan göz uzağı görmek üzere tedavi edilirken, diğeri ise imaj görüntülemek üzere tedavi edilir. Hastaların görme işleyişini anlamak için görsel kalibrasyonu, bulanıklaşmanın değişik seviyeleriyle birlikte anlamaya çalışmak şarttır. Temel amaç mümkün olan en iyi düzelmeyi sağlamaktır.”



SEKTÖREL YORUM

Prof. Dr. Ioannis Pallikaris

Türk Hastaların Hizmetinde

L

ASIK yönteminin dünyaca ünlü mucidi, sağlık ve teknoloji alanında Türkiye’nin eşsiz bir araştırma sahası olduğunu söyledi. Dünyagöz Hastaneler Grubu Medikal Direktörü Profesör Pallikaris Ar-Ge çalışmalarına ek olarak en önemli teknoloji firmalarıyla yapılan işbirliği

sayesinde yeni teknolojilerin ilk olarak Türkiye’de kullanılacağını müjdeledi. Edinilen klinik tecrübelerin dünyanın her yerinden gelecek doktorlara verilecek eğitimle birleşerek, göz alanında bütün dünyaya örnek olacaklarını da sözlerine ekledi. Dünyanın en önemli oftalmologları

arasında yer alan, Avrupa Katarakt ve Refraktif Cerrahi Derneği Eski Başkanı Prof. Dr. Ioannis Pallikaris göz sağlığıyla ilgili açıklamalar yapmak üzere düzenlediği toplantıda, Türkiye’nin hastane ve doktor bakımından çok ileride olduğuna ancak bunun eğitimle birleştirilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Prof. Dr. Pallikaris, Dünyagöz’de bu bakış açısıyla yola çıkarak çalışmaya başladıklarını açıkladı. Türkiye’nin sağlık teknolojisi açısından pek çok ülkede olmayan büyük bir kapasiteye sahip olduğuna ve mikro teknoloji alanına özellikle dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Pallikaris, Almanya ve Japonya gibi ülkelerde mikro teknolojinin ekonominin önemli bir alanını oluşturduğunu belirtti. İstanbul aşığı olduğunu söyleyen Profesör Pallikaris, “Dünyagöz’ün klinik başarısı buraya gelmemin en önemli nedenidir” dedi. Hedeflerinin eğitim alanında liderlik etmek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Pallikaris, sahip oldukları yüksek teknoloji ve imkânlarla dünyadaki doktorların da ilgisini çektiklerini ve birçok doktorun araştırmak için Türkiye’ye geldiğini belirtti. Türkiye’de Çok İyi Cerrahlar Var Bugüne kadar dünyanın birçok yerinden ve önemli merkezlerden teklif alan Prof. Dr. Ioannis Pallikaris, Türkiye’de çok iyi cerrahlar olduğunun altını çizerek, İstanbul’u tercih etme nedenlerini şöyle anlattı; “Dünyadaki göz hastanelerinin neredeyse hepsini yakından biliyorum.

102

Nisan 2015



SEKTÖREL YORUM

Dünyaca Ünlü Doktorlar Türkiye’ye Geliyor

Dünyanın hiçbir yerinde 200250 doktor kadrosu olan hastane yoktur. Bu eşsiz bir hastane modeli ve araştırma sahası. Türkiye bununla gurur duymalı.” Mikro Teknoloji Önemli Türkiye’nin sağlık teknolojisi açısından büyük bir kapasiteye sahip olduğunu ve mikro teknoloji alanına özellikle dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Pallikaris “Bu teknolojinin birinci ayağını Ar-Ge diğerini ise uygulama oluşturmaktadır. Tabii bu uygulamanın üçüncü ayağını da kuşkusuz yatırım oluşturmaktadır. Türkiye bu teknoloji için kapasitesi olan bir ülke, her ülkede bu kapasite yoktur.” Arkadaşının Gözünden Kanseri Teşhis Etti Günümüzde artık birçok hastalığın gözden teşhis edilebildiğini ve gözlerimizin vücudumuzun aynası olduğunu belirten Prof. Dr. Pallikaris, yaşadığı üzücü bir anıyı da aktardı; “Geçtiğimiz yıllarda çocukluk arkadaşımı kaybettim. Arkadaşımın geçmeyen bir baş ağrısı vardı. Doktorlar tetkikler yaptı ama herhangi bir şey bulamadı. Bir gün bana gözlük almak için muayeneye geldi.

104

Nisan 2015

Arkadaşımın gözünü muayene ederken, bir tuhaflık fark ettim, çekilen beyin MR’ında beyninde tümör olduğunu saptadım. ” Alzheimer Gözden Teşhis Edilebiliyor Klinik araştırmada ilklere imza atıldığını söyleyen Prof. Dr. Pallikaris, “Bir iki yıl önce kimse Alzheimer hastalığının gözden teşhis edilebileceğini tahmin edemezdi. Retinada bazı proteinler saptadık. Bu proteinler Alzheimer hastalığına neden olan proteinlerdi. Sadece retina tomografisiyle Alzheimer hastası olup olmayacağını ayrıntılı bir beyin MR’ına gerek kalmadan saptayabiliyoruz.” dedi. Ar-Ge Çalışmaları Önemli 2015 yılında araştırma ve teknolojiye yatırım yapmak için Ar-Ge departmanı kurulduğunu şu sözlerle anlattı; “Türkiye’de; Yeditepe, Maltepe ve Ankara Üniversitesi gibi birçok üniversite ile işbirliği içindeyiz. Ar-Ge çalışmalarımız için yıllık yaklaşık 1 milyon TL ayırdık. Ar-Ge departmanımızda 10’u aşkın kişi çalışıyor, ancak yakın gelecekte bu sayıyı arttırmayı hedefliyoruz. Özellikle yüksek lisans yapmak isteyen öğrenciler de bize başvurabilecek”.

Cerrahi, katarakt, oftalmoloji, glokom, nörooftalmoloji, vitreoretinal gibi alanlarda 6 ayrı program düzenlediklerini belirten Prof. Dr. Pallikaris, dünyaca ünlü doktorları misafir ettiklerini söyledi. Hedeflerinin eğitim alanında da dünya lideri durumuna gelmek olduğunu dile getiren Prof. Dr. Pallikaris, dünyanın birçok ülkesinden doktorların araştırma yapmak için Türkiye’ye geldiklerini belirtti. Bu eğitime katılan doktorların Türkiye’ye hasta göndereceklerini ve Türkiye’nin gönüllü elçileri olacaklarını söyledi.



Hastane Ekipman

Göz Muayenesiyle Erken Kanser Teşhisi Görme azlığı, ışık çakmaları, siyah gölgeler ve eğri görme sorunlarına dikkat! Akciğer kanserinden prostat kanserine, lenf kanserinden meme kanserine kadar birçok hastalık gözden teşhis edilebiliyor. Doç. Dr. Samuray Tuncer, 1-7 Nisan Kanserle Savaş Haftası’nda, kanserle mücadele etmek ve önlem alabilmek için göz ve göz dibi muayenesinin asla ihmal edilmemesini önerdi. Vücudumuzun dünyaya açılan penceresi olan gözlerimiz birçok hastalığın habercisi olabilir. Çağımızın hastalığı kanser de bu hastalıkların başında geliyor. Genel bir göz ve göz dibi muayenesinde kanser riski olup olmadığı rahatlıkla teşhis edilebilir. Göz içinde oluşan farklı semptomlar hastalığın teşhis edilmesinde yardımcı oluyor. Hastanın kendisinin bile henüz fark etmediği birçok rahatsızlık bu şekilde anlaşılabiliyor.

G

elişmiş teknoloji ürünü medikal cihazlarla akciğer kanserinden meme kanserine kadar pek çok kanser türü göz ve göz dibi muayenesi sırasında tespit edilebiliyor. Erken teşhis ise hayat

106

Nisan 2015

kurtarıyor. Önemsiz sandığımız görme problemleri aslında kanser hastalığının habercisi olabiliyor. Gölgeli ve eğri görmeye başladıysanız kanser hastası potansiyeli taşıyabileceğinizi belirten Dünyagöz Etiler’den

Göz dibi muayenesiyle kanser teşhisi Göz dibinde görülen farklı lezyonlar vücudumuzda oluşan hastalıkların erken dönemde teşhis edilebilmesine olanak sağlıyor. Bu lezyonlar sistemik bir kanserin parçası olabileceği gibi, başlı başına gözden kaynaklanabilen kötü huylu kanserler de olabiliyor. Tüm bu tümörler her yaşta ortaya çıkabiliyor. Büyük çoğunluğu iyi huylu olmakla birlikte, ciddi hastalıkların habercisi de olabilen lezyonların rengi, yerleşim yeri ve büyüklüğü tanıda büyük önem taşıyor. Bu nedenle erken teşhis hasta için çoğu zaman hayati önem taşıyabiliyor.



Hastane Ekipman

Bebeklerde göz dibi muayenesi ihmal edilmemeli Bebekler ve çocuklar yaklaşık yedi yaşına kadar gözle ilgili şikâyetlerini ifade edemezler. Bu nedenle özellikle bebeklerin ve çocukların göz ve göz dibi muayenesini asla ihmal etmemek gerekiyor. 6 aya kadar olan dönemde tüm bebeklerin göz hareketi ve kayma testlerini, skiaskopik ve endirekt göz dibi yöntemiyle optik kusur muayenelerini gerçekleştirmek gerekiyor. Dikkatli bir klinik gözlemi içeren ilk göz muayenelerinin tamamlanması ve sürekli olan göz kontrollerinin yapılması konusunda ailelerin bilgilendirilmesi önem taşıyor. Özellikle bebekleri ve çocukları kontrolleri altında tutan çocuk doktorlarına ve aile hekimlerine destek olmak ve yönlendirmek konusunda daha çok görev düşüyor. Bebeklerde en çok görülen göz içi kanser: Retinablastom Çocukluk çağının en çok görülen birincil göz içi kanser türü olan bu rahatsızlık erken tanıyla tedavi edilebiliyor. Hastaların çoğu (%95’i) beş yaş öncesi tanı ile

108

Nisan 2015

tespit edilebiliyor. Özellikle hastalar kliniğe gözbebeğinde beyazlık ve şaşılık şikâyetiyle başvuruyor. Son dönemde kemoterapi tekniklerinin gelişmesiyle ülkemizde bu alanda başarılı sonuçlar elde ediliyor. Görme azlığı, ışık çakmaları, siyah gölgeler ve eğri görme sorunlarına dikkat! Erişkinlerde en sık görülen göz içi tümörü olan “koroid melanomu” yaygın oluşuyla dikkat çekiyor. Hastaların üçte birinde hiçbir şikâyet görülmeyen bu hastalığın en büyük belirtisi görme azlığı, gözde ışık

çakmaları, siyah gölgeler ve eğri görme şikâyetleriyle ortaya çıkıyor. Bu tümörün en etkili tedavi şekli olan radyoaktif plak tedavisi artık ülkemizde uygulanabiliyor. Dünyagöz Hastaneler Grubu’nda % 95 başarı oranıyla bu tedaviyi uyguladıklarını söyleyen Doç. Dr. Samuray Tuncer hekim tecrübesinin altını çiziyor ve ekliyor “Hekim tecrübesinin çok mühim olduğu bu yöntemde, plak tümörü kaplayacak şekilde dikiliyor ve tümör tepe noktasına ortalama 80-100 Gy arasında radyoaktif ışın verilerek, göz üstünde tutuluyor. Bu süre tümörün kalınlığına ve radyoaktif plağın aktivitesine göre değişiklik gösteriyor. Gerçekleştirilen bu tedavide tüm hesaplamalar kişiye özel olarak hazırlanan bilgisayar programları ile yapılıyor.” Akciğer kanserinden prostat kanserine, lenf kanserinden meme kanserine kadar birçok hastalığın gözden teşhis edildiği bu sistemde, herkesin düzenli olarak göz muayenelerini yaptırmaları gerekiyor. Özellikle göz bebeğinin büyütülerek gözün arkasına bakılması birçok tümörün erken teşhis edilmesine olanak sağlıyor.



Makale

Doktor Gözüyle

Katarakt Cerrahisinde Yeni Teknolojiler

K

atarakt cerrahisi

günümüzde en sık uygulanan cerrahidir. Her yıl dünyada yaklaşık 19 milyon katarakt ameliyatı gerçekleştirilmektedir. Liv Hospital Göz hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Altan’a danışarak tedavi sürecini değerlendirmesini istedik. Gelişmiş medikal teknoloji ürünü yeni cihazlar fantastik filmlerde görebileceğiniz bir uzay üssündeki aygıtları anımsatan türden. Bu karmaşık cihazları kullanarak, son derece hassas tedavi tekniklerini uygulayan doktorlar tedavilerin avantaj ve dezavantajlarını nasıl yorumluyor? Liv Hospital göz hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Altan, katarakt cerrahisindeki son uygulamaları hekim gözüyle değerlendirdi. Femtosaniye Lazer Cerrahisi Femtosaniye lazer cerrahisi ilk olarak 2001 yılında refraktif cerrahi alanında kullanılmaya başlanmış, ancak yakın zamanlarda katarakt cerrahisinde kullanılabilecek kadar geliştirilebilmiştir. Bu teknolojinin amacı cerrahinin güvenilirliğini, doğruluğunu ve klinik sonuçlarını iyileştirmektir. Günümüzde kulanılan sistem 1053nm dalga boyundaki kızılötesi ışınlarını kullanmaktadır.

110

Nisan 2015

Işınlar 3 mikronluk bir alanda odaklanabilmektedir. En önemli özelliği ise atım süresinin son derece kısa olmasıdır (1/10 15 sn). Atım süresinin bu denli kısa olması yalnızca hedeflenen dokuda etki oluşmasını ve çevre dokularda hasar oluşmamasını sağlamaktadır. Hedef doku tarafından absorbe edilen lazer enerjisi serbest elektron ve iyonize atomlardan oluşan bir plazma yaratır. Bu plazma hızla genleşerek içinde bir kavite oluşturur. Daha sonra bu kavitenin patlaması ile dokuda ayrışma gelişir. Lazer enerjisinin mikroskobik enerjiye dönüşmesine ışıkla yıkım (photodisruption) denir. Bütün bu olaylar mikroskopik seviyelerde gelişir. Katarakt cerrahisinde tedavi LASIK’ te olduğu gibi tek bir planda değil bir uzaysal alanda yapıldığından 3 boyutlu görüntüleme gereklidir. Lazer tedavisinin yapılabilmesi için öncelikle lazer enerjisini göze iletecek bir ara yüze ihtiyaç vardır. Temas sağlanması işlemine ’docking’ denir. İletimde sıvı veya mercekler kullanılır. İkinci önemli aşama görüntülemedir. Katarakt cerrahisinde tedavi LASIK’ te olduğu gibi tek bir planda değil bir uzaysal alanda yapıldığından 3 boyutlu görüntüleme gereklidir. Bu da spectral domain OCT denilen yöntemle veya konfokal görüntünün 3

boyutlu rekonstrüksiyonu ile yapılmaktadır. Korneanın Merkezileştirilmesi İşlem sırasında korneanın merkezileştirilmesi çok önemlidir. Eğer merkezileştirme iyi yapılmazsa kesilerden başlayarak tüm işlemler istenilen yerlerin dışında gelişir. Ön segmentin iyi görüntülenebilmesi için kornea saydam olmalıdır. Dik kornealı hastalarda docking şlemi sırasında kornead katlantılar oluşmamasına özen gösterilmelidir. Ön Segment Yapılarının Düzgün Görüntülenmesi Cerrah görüntüleri inceleyerek ön segment yapılarının düzgün bir şekilde görüntülendiğinden emin olmalıdır. İstenirse hasar verilmemesi gereken arka lens kapsülü çevresinde bir güvenlik alanı oluşturulabilir. Ön kapsülün dairesel olarak kesilebilmesi için önce pupilla kenarı referans alınarak merkezileştirme yapılır, kesi çapı seçilir (genellikle 5mm) Daha sonra lensin sertliğine, cerrahın tercihine göre lens parçalama paterni seçilir. Bu 4.6.8 segment olabilir. Arka kapsül önünde 500-800 mikronluk bir güvenlik zonu görüntüleme sistemi tarafından cerahın onayına sunulur. Docking sırasında uygulanan vakum ve aplanasyona bağlı basınç nedeniyle konjonktiva altı kanaması ve göz içi basınç artışı gelişebilir. Bu aşamada ileri glokomlu ve retinal vasküler hastalığı olan kişilerde dikkatli olunmalıdır.



Makale

Lazer işleminin süresi 30 saniye ile 3 dakika arasında değişir. Önce ön kapsül dairesel olarak kesilir, daha sonra lens parçalara ayrılır ve en son da korneal kesiler gerçekleştirilir. Bu işlemlerden sonra hasta lazer cihazından ayrılarak fakoemülsifikasyon için ayrı bir yatağa alınır. Cerrahi temizlik yapılır. Her ne kadar iki işlem arasında beklenebilirse de bu süre 30-40 dakikayı aşmamalıdır. Cerrahi standart fako ameliyatından bazı farklılıklar içermekle birlikte onun kolaylaştırılmış ve hızlandırılmış versiyonudur. Lazer uygulaması sırasında pupillanın küçülmesi, vakum kaybı, tam olmayan kapsülotomi gibi sorunlar yaşanabilmektedir. Klasik cerrahiye göre avantajları daha düzgün, merkezi ve sabit büyüklükte kapsüloreksis, daha düşük fako enerjisi, daha az sıvı dolanımı, daha düzgün ve dirençli korneal kesi mimarisi olarak sayılabilir. En önemli dezavantajı ise getirdiği yaklaşık 1000 ABD dolarından fazla ek maliyettir. Özellikle premium lensler denilen çok odaklı ve/veya astigmatizma düzeltici mercek implante edilecek olan hastalarda bu sistem daha verimli olarak gözükmektedir. Astigmatizma düzeltici mercek implante edilecek olan hastalarda lazer fako sisteminin ameliyat öncesinde iris ve limbus kaydı yapan ve alınan görüntüleri ameliyat mikroskobunun canlı görüntüsüyle çakıştıran görüntüleme sistemleriyle birlikte kullanımı cerrahi sonuçlarını daha da iyileştiren bir faktördür. 112

Nisan 2015

Ameliyat öncesinde iris ve limbus kaydı yapan ve alınan görüntüleri ameliyat mikroskobunun canlı görüntüsüyle çakıştıran görüntüleme sistemleri önemlidir. Bu teknoloji gelişen refraktif katarakt cerrahisinde önemli

bir adımdır ve gelecekteki yeni teknik ve teknolojiler için büyük bir aşamadır.



GİRİŞİMCİLİK

Türk girişimcilere finansman desteği ACENDIS, Türkiye’deki hastane projelerine finansman desteği sağlıyor.

“1995 yılında Almanya’da kurulan ve 1997 yılında İstanbul’da faaliyete geçen ACENDIS’in ana misyonu, hastane projelerinin anahtar teslim olarak yapılmasıdır” şeklinde açıklama yapan ACENDIS Projeler Direktörü Kemal Durukan, bugüne kadar 146 projeye imza attıklarını belirtti. “ACENDIS, çalışmalarında ekipman planlama, ekipman tedarik, satış sonrası teknik servis ve yedek parçaların temini konusunda, bütün olarak bir görev üstlenmektedir” diyerek ACENDIS’in verdiği hizmeti tanımlayan Durukan, 20 yıl önce 15 kişilik bir ekip ile yola çıktıklarını, şimdi ise yaklaşık 200 kişilik bir ekip ile, ACENDIS’in emin adımlarla ilerlemeye devam ettiğini sözlerine ekledi. Kemal Durukan, başta Almanya olmak üzere, medikal cihaz alanında en ileri teknolojileri Türkiye’ye taşımış ve bu konuda

114

Nisan 2015

müşterilerine çok geniş imkanlar sağlamış bir firma olmaktan gurur duyduklarını belirtti. Global Medikal Teknolojiler Çok yüksek maliyetli global medikal teknolojilerin en uygun fiyata Türk medikal sektörüne kazandırılmasını misyon edinen

ACENDIS’in Projeler Direktörü Kemal Durukan, Türkiye’nin proje yatırımları finansmanında genellikle pahalı konumda kaldığı için ekspertiz desteğine ihtiyaç olduğunu ve bu nedenle başvuran firmalara finansman imkanları da sağladıklarını belirtti.



Bu Saat Tansiyonu Tedavi Ediyor

E

xpoMED fuarında onur ülke Çin’den gelen şirketlerin olduğu bölümde gezerken, ilginç bir cihaz gözümüze çarptı. Cihazı denedik ama etkinliğini anlayabilmek için en az iki hafta takmak gerekiyor ki, fayda sağlanmaya başlasın. Biz sadece herhangi bir ağrı sızı vermediğini, sadece bir ışın yaydığını gördük ve sizler için inceledik. TaiZhou Huaan Technology Co Ltd, Çin’in JiangSu eyaletinde kurulmuş yerel bir medikal teknoloji şirketler grubun şirketlerinden. Ar-Ge, üretim ve pazarlamanın tüm fonksiyonlarını birleştiren şirketin üretim merkezi ‘Çin(TaiZhou) İlaç Şehri’ adıyla anılan Çin’in ulusal medikal endüstriyel bölgesi olarak bilinen bölgede yer alıyor. Şirket dünyada tek olan HA serisi saat şeklindeki lazer terapi cihazını 2006’da geliştirdi ve tüm patentleri aldı. Ayrıca ürünleri için ISO 13485 kalite yönetim sistemi belgesi ve AB ülkelerinde geçerli CE belgesi aldı. Her yıl medikal sektörüne ortalama 3 yeni seri ürün kazandıran şirketin yıllık üretim kapasitesi 500.000 set. Ayrıca tüm dış ticaret faaliyetleriyle ilgilenmek üzere kurulmuş profesyonel bir uluslararası ticaret departmanı var. Lazer Terapi Cihazı adı verilen ürün kanla alakalı rahatsızlıkları olan insanlar için üretildi. Geleneksel Çin Tıbbı ile birleştirilen lazer terapisi sayesinde bilekte taşındığında tansiyon, şeker, trigliserit ve kanda koyulaşma gibi problemleri dengeliyor.

116

Nisan 2015

Saat şeklindeki cihaz bu tip hastalıkları olanlar tarafından kullanılabileceği gibi kullanan kişileri bu hastalıklardan koruma özelliğine de sahip. Cihazın tedavi mekanizması şu şekilde çalışıyor; sol bileğe ana arter üzerine gelecek şekilde takılan cihaz düzenli olarak düşük seviyede lazer ışını yayıyor. Lazer ışınları kasların içinden kan hücrelerine ulaşarak onları güçlendiriyor. Lazerin gücü yağ ve toksinleri parçalıyor. Elektriğin kanla taşınma kapasitesini tedavi ederek, glikoz metabolizmasını ve vücudun küçük kan dolaşımı sistemini güçlendiriyor, metabolizmanın düzenli çalışmasını sağlıyor. Hiçbir yan etkisi olmayan bu güvenli cihaz, kesinlikle ağrısız ve acısızdır. Cihazın yeni modellerinde doktorunuza danışarak size gerekli olan dozaj ve tedavi süresini ayarlayabilirsiniz. Her gün aynı saatlerde, aynı uzunluk ve dozajda, günde 1- 2 veya 3 kez lazer terapisi uygulayabilirsiniz. Cihaz aktive olmadan önce titreşimle size haber verecektir. Hatta bazı modelleri akıllı telefonlara ya da bilgisayar veya tablete bağlayabilir, cihazdaki verileri anında alabilirsiniz. Ayrıca su geçirmez oluşuyla da çok kullanışlıdır. Hamile bayanlar, iç kanaması olanlar hariç herkesin kullanabileceği bu cihaz bileğinizde bir saat gibi göründüğü için sürekli elinizde kalmasında bir sorun yoktur. NOT: Şirket kan dolaşımını düzenleyen bu ürün için Türkiye’den distribütör arıyor. http://huaan100.com/



YENİ CİHAZ

Artık Herkes Molekül Üretebilecek Bu yeni buluş sayesinde molekül üretmek üç boyutlu baskı kadar kolay!

İ

llinois Üniversitesi Kimya bölümü, Kimya profesörü ve tıp doktoru Martin D. Burke liderliğinde bilgisayar faresinin tek bir hareketiyle küçük kompleks moleküller üretebilen bir makine geliştirdi. Moleküler bir üç boyutlu baskı olarak tanımlayabileceğimiz otomatik işlemin, yeni ilaç araştırmalarını ve küçük moleküllere dayanan diğer teknolojileri büyük oranda hızlandırması bekleniyor. Molekül üreten makine buluşu kompleks kimyanın işini kolaylaştırıyor. Bu yeni makinenin kimyaya katacakları, üç boyutlu baskıların mühendisliğe kattıklarının aynısı olacak; hız, esneklik ve herkes tarafından erişilebilirlik… Kariyerinin başında genç bir bilim adamı Dr. Burke konuyla ilgili şunları söyledi, “Çok karmaşık bir işlemi; kimyasal sentezi basite indirgemek istedik. Sadelik otomasyona olanak sağlıyor ve dolayısıyla kapsamlı bir keşfi mümkün kılıyor. Makine bu alanda uzman olmayanlara bir molekül üretmenin inanılmaz gücünü yaşatacak.” Molekül üreten makine dokular ve hücrelerle ilgili gizli kapaklı çalışmalar gibi biyolojik projelerin yanında ilaç araştırmaları açısından da çok önemli bir buluş. Küçük moleküller ayrıca güneş pili ve LED gibi teknolojilerin de temelini oluşturuyor. Bu küçük yapay moleküller, doğada bulunan kompleks ve kompakt kimyasal yapılar sınıflandırmasına dahiller. Molekül üreten makine dokular ve hücrelerle ilgili gizli kapaklı çalışmalar gibi biyolojik projelerin yanında ilaç araştırmaları açısından da çok önemli bir buluş. Küçük moleküller

118

Nisan 2015

ayrıca güneş pili ve LED gibi teknolojilerin de temelini oluşturuyor. Küçük moleküllerin laboratuvar ortamında üretilmesinin ne kadar zor olduğu herkes tarafından bilinir. Fonksiyonunu keşfedip bir molekülün nasıl yapılacağını anlamak için iyi eğitimli bir kimyagerin bile yıllarını vermesi gereklidir. Bu yavaşlık bugüne dek küçük molekül temelli ilaçların ve teknolojilerin üretiminde önemli aksaklıklara sebep oldu. Şimdiye dek tıkanıklık hep sentezde olmuştur. İşleyişin yavaşladığı birçok alan var. İlaç şirketleri sentez sınırı çok yüksek olduğu için birçok molekül üzerinde hiç çalışamadı bile…” Burke bu yeni buluşun önemini şu sözlerle açıkladı, “Şimdiye dek tıkanıklık hep sentezde olmuştur. İşleyişin yavaşladığı birçok alan var. İlaç şirketleri sentez sınırı çok yüksek olduğu için birçok molekül üzerinde hiç çalışamadı bile…” diyerek özetledi. Burke ve ekibinin cevap aradığı ana soru şu: çok karmaşık bir şeyi alıp, onu olabildiğince basitleştirmek nasıl mümkün olur? Grubun stratejisi kompleks molekülleri kırıp, kolayca birleştirilecek daha küçük tuğlalar haline getirmekti. Bu kimyasal tuğlaların tümü aynı bağlantı parçasına sahip olduğu için, bir çocuğun farklı şekillerdeki üst üste oturan plastik blokları birbirine bağlaması gibi tek bir basit reaksiyonla hepsi bir araya bağlanabilirler. Laboratuvarda ayrıca bu yöntemle geliştirilen bloklar da kullanıma hazır şekilde satışa sunuluyor. Kimya profesörü Martin Burke’un bu yeni buluşu anlattığı videoyu bu adresten izleyebilirsiniz. https:// www.youtube.com



ETKİNLİK

Sağlık Hizmetlerinin Sunumuna Dair Proje Yarışması

Sağlık Bakanlığı’na bağlı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Eğitim Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığınca 28 Mayıs 2015 tarihinde Ankara’da “Eğitimde Bir Fikrim Var Proje Yarışması” adı altında bir sempozyum düzenlenecek. Sağlık hizmetlerinin sunumunda uygulanabilir veya hizmet sunumuna değişen bir boyut kazandıracak yeni fikirleri keşfetmek

ve bu doğrultudaki yeni projeleri hayata geçirmek amacıyla düzenlenecek proje yarışması için başvurular sistem üzerinden toplanacaktır. Sunulan projeler konusuna göre ilgili alanda uzman kişilerden meydana getirilecek komisyon tarafından değerlendirilecektir. Başvurular web üzerinden yapılacak olup son başvuru tarihi 15 Nisan 2015’tir. Başvuru işlemi sırasında değerlendirmenin tam olarak yapılabilmesi amacıyla istenilen bilgilerin eksiksiz doldurulması

gerekmektedir. Aksi takdirde başvuru sistem tarafından kayıt altına alınmayacaktır. Değerlendirmeler neticesinde 1., 2. ve 3. seçilecek olan projeler fikir sahibinin adıyla uygulamaya konulacak ya da geliştirilmesi yönünde çalışmalar başlatılacaktır. Sempozyumda Sağlık Bakanlığı’nın mezuniyet sonrası eğitim ile ilgili uygulamalarını anlatmak üzere yetkili kişiler ve akademisyenlerin konuşmalarına yer verilmesi planlanmaktadır. Sempozyuma katılım ücretsiz olup, katılımcı sayısı sınırlı olduğundan önceden kayıt yapılması zorunludur. Başvuru İçin: http://uygulama.tkhk. gov.tr/BirFikrimVarProjesi/

Kanser teşhisi ve tedavisine yönelik yeni teknolojiler Ulusal Kanser Haftası kapsamında Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Dairesi Başkanlığı, Sağlıkta Umut Vakfı (SUVAK) ve Hacettepe Üniversitesi’nin işbirliğinde Ankara’da gerçekleştirilen Uluslararası Kanser Haftası Sempozyumu’nda Siemens Sağlık yetkilileri de yer aldı. Ulusal Kanser Haftası’nda kanser tedavisinde erken teşhisin önemine dikkat çeken Siemens Sağlık, en yeni teşhis ve tedavi teknolojilerini geliştirmek amacıyla her yıl global bütçesinin yüzde 5’inden fazlasını Ar-Ge’ye ayırıyor. Bu kapsamda X-ışını teknolojileri, laboratuvar çözümleri, PET CT, ekokardiyografi, ultrason teşhisleri, bilgisayarlı tomografi, MR görüntüleme sistemleri, karma sistemler, görüntü işleme yazılımları, moleküler MR görüntüleme ve sağlık alanında uzun yıllara dayanan tecrübesiyle yenilikler sunuyor.

120

Nisan 2015

Kanser teşhis ve tedavisinde yenilikçi çözümlere odaklandıklarını belirten Siemens Sağlık Türkiye Lideri Şevket On; “Siemens Sağlık olarak, düşük dozla kullanım olanağı sunan görüntüleme cihazlarının dünya çapında yaygınlaşması için çaba

harcıyoruz. Sağlık sektöründeki çözümlerin gelişiminde teknoloji son yıllarda çok daha etkin bir rol alıyor. Siemens Sağlık da yalnızca bu alandaki gelişmeleri takip etmekle kalmıyor, ilk geliştiren olarak sektördeki öncü rolünü sürdürüyor” dedi.



HASTANE

Özel Körfez Marmara Hastanesi hizmet binasını ve kadrosunu yeniledi.

Ö

zel Körfez Marmara Hastanesi yaptığı düzenlemelerle yeni bir görünüme kavuştu. Yenilenen 4 katlı binasında 6 bin 500 metrekare alanda hizmet kurumu hastane, doktor kadrosunu da güçlendirdikten sonra tüm branşlarda hizmet vermeye başladı. Hastane acil servis, dahiliye, genel cerrahi, ortopedi, göz, üroloji, kadın doğum

(doğumhane 24 saat/7 gün), çocuk, çocuk cerrahisi, kardiyoloji, nöroloji, kulak burun boğaz, diş, dermatoloji, radyoloji, anesteziyoloji, psikoloji ve fizik tedavi poliklinikleriyle hastalarına en kaliteli sağlık hizmetini sunmayı hedefliyor. Hastane teşhis basamağının vazgeçilmez bir parçası olan görüntüleme konusunda da modern teknolojinin tüm olanaklarını sunmaya özen gösteriyor. Bilgisayarlı tomografi, ultrasonografi, 4 Boyutlu ultrasonografi, renkli dopler, ultrasonografi, mamografi hizmetlerinin yanında, panoramik

röntgen cihazıyla da hastaların hizmetinde olan Özel Körfez Marmara Hastanesi, görüntüleme teknolojilerini yakından takip ediyor. Özel Körfez Marmara Hastanesi’nin 3. basamak yenidoğan yoğun bakım ünitesi Nisan 2014 tarihinden beri konusunda deneyimli sağlık personeli ve üst düzey donanımıyla hasta kabul etmeye devam ediyor. Kurumun erişkin yoğun bakım ünitesinde ise 16 yatak bulunuyor. Yaşamları tehdit altında olan hastaları tekrar sağlıklı bir yaşama döndürebilmek için 24 saat boyunca uğraş veren uzman doktor tecrübeli yoğun bakım hemşireleri ve diğer yardımcı sağlık personeli Körfez halkının hizmetinde.

Dijital Hastane Ödülü 6 devlet hastanesine daha verildi

P

restijli 6. Aşama EMRAM (Elektronik Tıbbi Kayıt Uyum Modeli) ödülü, BT uygulamaları konusunda üstün başarı göstererek, yüksek kalitede sağlık hizmetleri sunan ve hasta güvenliğini büyük ölçüde arttıran altı Türk Devlet hastanesine daha verildi. Ödüller, kapılarını Antalya’da açan İkinci HIMSS (Sağlık Bilgi ve Yönetim Sistemleri Birliği) Türkiye Eğitim Konferansı ve Fuarı’nda sunuldu. HIMSS Türkiye konferansı açılış konuşmasını yapan T.C. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Şuayip Birinci, 2 yılda çok güzel işler başarıldığını son on yılda sağlık teknolojileri açısından çok ilerleme kaydedildiğini belirtti. Birinci, “bir daha ki HIMSS Konferansında birçok 6. ve hatta 7. Seviye hastane ile karşılaşacağız” dedi. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ile

122

Nisan 2015

HIMSS Avrupa arasında ortaklaşa yürütülen bir inisiyatifi temsil eden konferans, beş konferanstan oluşan dizinin ikinci ayağı. Konferansta, Türkiye’deki 850 devlet hastanesinin tümünün 2019 yılına kadar HIMSS Analytics veri tabanına dâhil edilmesi amacıyla, HIMSS’in Türkiye Sağlık Bakanlığı adına topladığı Türk EMRAM (Elektronik Tıbbi Kayıt Uyum Modeli) veri koleksiyonunun sonuçları sergilendi. Ödüle layık görülen 6. Aşamadaki altı HIMSS EMRAM (EMR Uyum Modeli) Hastane: • Tirebolu Devlet Hastanesi - Giresun - http://www.tireboludh.gov.tr/index1. php

• Dr. Suat Seren Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi - İzmir - http://www. izmirgogus.gov.tr/ • Meslek Hastalıkları Hastanesi - Ankara - http://www. ankarameslekhastanesi.gov.tr/ • Bandırma Devlet Hastanesi Balıkesir - http://bandirmadh.saglik. gov.tr/ • Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi - Bolu - http://boluftreah. saglik.gov.tr/ • Kâtip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi - İzmir http://www.iaeh.gov.tr/



ETKİNLİK

“Geleceğin Mesleği Tıp Mühendisliği Paneli”

K

arabük Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Tıp Mühendisliği Bölümü tarafından, Tıp Mühendisliğini yakından tanımak ve öğrencileri sektör hakkında bilgilendirmek için ‘Geleceğin Mesleği Tıp Mühendisliği’ paneli gerçekleştirildi. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu Daire Başkanı Doç. Dr. Osman Arıkan Nacar ve Eryiğit Tıbbi Cihazlar Üretim A.Ş. Ar-Ge Müdürü Feridun İlhan Şarklıoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleştirilen panele; Rektör Prof. Dr. Burhanettin Uysal, Karabük Üniversitesi Dekanları, Akademik ve İdari Personeli ile öğrenciler katıldı. Panelin açılış konuşmasını yapan Mühendislik Fakültesi Tıp Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan Şen; “Türkiye’de ilk defa Tıp Mühendisliği Bölümü Rektörümüz Prof. Dr. Burhanettin

Uysal’ın vizyonu sayesinde kurulmuştur. Karabük Üniversitesi için ilklerin üniversitesi deniyor. Neden ilklerin üniversitesi? Karabük Üniversitesi sıradanlığı tekrarlayan değil, ilkleri araştırıp vizyon sahibi ekiple beraber üniversitenin bünyesinde kurup, ülkenin ve insanlığın hizmetine sunuyor. Bu başarıların hiç biri tesadüf değildir.” diyerek; Tıp Mühendisliği’ne neden ihtiyaç duyulduğu, Tıp Mühendisliği’nin disiplinleri, çalışma sahaları, Dünya Medikal Sanayisinde Türkiye’nin yeri hakkında bilgiler veren Tıp

Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan Şen konuşmasında son olarak Tıp Mühendisliği Bölümü’nde görev alan akademik personeli tek tek tanıtarak, uzmanlık alanları ve yapmış oldukları çalışmalar hakkında kısa bilgiler verdi. ‘Dünyada Tıp Mühendisliği Yaklaşımı’ konulu sunumlarını yapan Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihazlar Kurumu Daire Başkanı Doç. Dr. Osman Arıkan Nacar; “Bugün burada, ileride Tıp Mühendisliğinden mezun olacak arkadaşlarımıza bir kariyer planlaması olarak Kurumumuzu mutlaka düşünmeleri için kurumumuz ne yapıyor bunu kısaca göstereceğim. Ben şimdiden sizlerin yerini ayarladığımızı bilmenizi istiyorum.” Dedi. Not: Türkiye’de sadece iki üniversitende Tıp Mühendisliği Bölümü mevcut.

Türk sağlık sektörü uluslararası buluşma platformu

M

EDEXCON Sağlık Konferansı ve Fuarı 2 - 4 Aralık 2015 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleştirilecek. Medexcon 2015, Türkiye’den ve Türk sağlık sektörüne ilgi gösteren birçok ülkeden katılımcı ve ziyaretçilerin en önemli buluşma noktası olmak için 2-4 Aralık 2015’te başkent Ankara’da kapılarını dünyaya açıyor. Türk medikal piyasasının en büyük satın almacısı durumunda bulunan kamu hastanelerine özel sağlık sektörü de eklenince, pazarın hacmi daha da genişleyerek yabancı tedarikçiler

124

Nisan 2015

için önem kazanmaktadır. Merkezi satın alma konusunda karar merci kurumların ana merkezi konumundaki başkent Ankara, yerli ve yabancı sektör paydaşlarının bir araya geleceği en stratejik konum olarak göze çarpıyor.Kamu ve özel sağlık kuruluşlarının yönlendirdiği sağlık sektörünün; hizmet, servis, ve ürünlerdeki çeşitlilik sayesinde artan kalitesini ortaya koymayı amaçlayan bu organizasyonla;

Türk sağlık sektörün büyüme ve gelişme gücünün sergileneceği bir ortam hazırlanıyor. Medexcon 2015’in sektörün tüm unsurlarını bir araya getiren, güncel paylaşımların şekillendireceği çözüm ortaklıkları kurulmasını sağlayan bir etkinlik olması planlanıyor. Medexcon 2015 kapsamında Türkiye’nin 10. Kalkınma planında öncelikli dönüşüm programları listesinde de yer alan ‘Sağlık Endüstrilerinde Yapısal Dönüşüm’, ‘Sağlık Turizminin Geliştirilmesi’, ‘Sağlıklı Yaşam ve Hareketlilik Programları’ gibi önemli konular ele alınacak.


6.Uluslararası Teknik Tekstiller ve Nonwoven Fuar› 6 thInternational Technical Textile & Nonwoven Trade Fair

11 -13 Eylül 2015 11 -13 September 2015 TÜYAP FAIR CONVENTION AND CONGRESS CENTER BEYLİKDÜZÜ / İSTANBUL

al

www.hightex2015.com

Teknik Yakuplu Merkez Mah. Osmanlı Caddesi Güney Konakları B-Blok No:1 Kat 3 D.6 34524 Beylikdüzü - İSTANBUL Tel.: +90 212 876 75 06 Fax: +90 212 876 06 81 www.teknikfuarcilik.com e-mail: info@teknikfuarcilik.com

“Bu Fuar 5174 sayılı Kanun gereğince TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) denetiminde düzenlenmektedir”.

“This Fair is organized with the audit of TOBB (The Union of Chambers and Commodity Exchanges of Turkey) in accordance with the Law No.5174”


AKTÜEL

Türkiye’nin ilk acil hastanesi Diyarbakır’da açıldı

D

icle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 33 milyon liraya oluşturulan 136 yataklı Acil Travmatoloji Hastanesi hizmete girdi. Başhekim Prof. Dr. Alan: “Türkiye’de ilk kez hastane binasından bağımsız inşa edilen Acil Travmatoloji Hastanesi’nde hasta kabulüne başladık” dedi. DÜ Hastaneler Başhekimi Prof. Dr. Sait Alan, yaptığı açıklamada, 33 milyon liraya mal olan hastanenin 48 yataklı acil servis,

45 yataklı cerrahi ve dâhili yoğun bakım ile 43 yataklı yanık ve plastik yoğun bakım ünitelerine sahip olduğunu söyledi.Alan, hastanede yapılacak doğru müdahale sayesinde acil vakalarındaki ölüm oranlarında düşüş olacağını ifade ederek, şunları kaydetti: “Hastanın tüm görüntüleme işlemleri hasta yakınına gerek kalmadan hızlı bir şekilde yapılacak. Zemin katta bulunan cerrahi müdahale odası,

ameliyathane standardında planlanmış ve lokal anestezi altında yapılabilecek cerrahi müdahalelerin tamamlanması amaçlanmıştır. 24 saat esasına ile hizmet verecek olan hastanede birçok branş bir arada toplandı.” Acil vakalara müdahaledeki gecikmeleri ortadan kaldıracak, hastalara anında ve doğru müdahaleyi sağlayacak bir sistem kurduklarını vurgulayan Alan, “Hastanede verilen hizmet ve uygulamalar Sağlık Bakanlığı tarafından hastanelere model olarak gösteriliyor. Ayrıca Türkiye ‘nin en büyük kapasiteli yanık merkezi de artık hastane bünyesinde hizmet verecek” dedi.

“VI. Ulusal Haseki Tıp Kongresi”

T

ürkiye’nin en köklü hastanelerinden ve eğitim kurumlarından olan Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi 30 Nisan-2 Mayıs 2015 tarihleri arasında Muğla, Dalaman Hilton Sarıgerme Otel’ de “VI. Ulusal Haseki Tıp Kongresi” düzenliyor. Kongrede klinikler arasındaki ortak konuların ve sorunların ele alındığı panellerin yanı sıra kliniklerdeki çok önemli ve ilgi çeken konular ve tıptaki yeni gelişmelerin gözden geçirilmesi hedefleniyor. Organizasyon komitesinin önceliği, katılımcılara alanlarında deneyimli konuşmacılar tarafından oluşturulmuş olan bilimsel programı geniş bir içerikle ve kaliteli şekilde sunmak

126

Nisan 2015

olan kongre kapsamında hemşire ve sağlık memurlarına yönelik “V. Haseki Hemşirelik Sempozyumu” nun da yapılması planlanıyor. Bilimsel açıdan katılımcıların eğitimine katkı sağlarken, sosyal açıdan da birleştirici bir ortam sağlanması amacıyla gerçekleştirilen kongre bilimsel

programın yanında keyifli paylaşımların yapılacağı sosyal programıyla da katılımcıların beğenisini kazanmayı hedefliyor. Kongre resmi internet sitesi olan www.hasekigunleri2015.org adresinden kongre programı, kayıt-konaklama ve transfer bilgileri ile ilgili tüm detaylara ulaşabilirsiniz.





Hayatını yaşa! Hassas mesaneler için özel olarak geliştirilmiş süper emici Selpak Mesane Pedi. İdrar kaçırma durumunda konforlu yapısıyla her an yanınızda.

Dışarıdan Belli Olmaz Cilde Dost

Ultra Emici Kokuyu Hapseder


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.