Medikal Teknik Mayıs'14

Page 1










:10

lleri Sağlık profesyone u TÜYAP’ta buluşt

:18 Robotik :20 Prostat kanserinde

mler Sağlıkta ortak çözü masaya yatırıldı Cerrahi

yılı Türkiye’nin 2014 çıkarıldı teknoloji haritası trendi Sağlıkta istihdam or olumlu seyrediy

IN DE X

:22

GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr

:30

SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr GRAFİK TASARIM AHMET YEDEK ahmet.yedek@img.com.tr SORUMLU MÜDÜR YUSUF OKÇU yusuf.okcu@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr

Reklam indeksi ACTO GMBH........................ 81

EMS.................................... 49

NOVAIR............................... 77

AKTİF KİMYA...................... 91

FORTİS........................... A.K.İ.

OKI...................................... 13

AMAZON MEDİKAL.............. 51

GÖZDE................. 93-95-97-99

AND OUTDOR...................... 61

HAYAT KİMYA..................... 25

AVM SAĞLIK.......................6-7

İHLAS ARMUTLU............... 107

AYDERSAN..................... 63-65

İHLAS KOLEJİ................... 109

SAMSUN CERRAHİ ALT....... 21

BEK TEKNİK........................ 83

İHLAS PAZARLAMA........... 111

SCA HİJYEN..................... A.K.

BIHE.................................. 105

LAMİNET OFİS.................... 85

TARTI.................................. 35

CDK................................ 31-33

MAGNET MEDİKAL.............. 17

ÇAĞDAŞ MEDİKAL.............. 15

MEDİKAR...........................2-3

TRİMPEKS...................... 45-47

ÇAM OTEL......................... 108

MEDİMPORT................... 73-75

DOPA........................39-41-43

MES MEDİKAL................ 27-29

ELECTROLUX...................... 19

MESİTAŞ........................ 67-71

TÜRKİYE HASTANESİ.......... 53

ELMED................................ 79

MULTİKAN................57-59-87

VARİTEKS..........................4-5

OTAMED.................Ö.K.İ.-1-11 OTTOBOCK.......................... 89

TURKUAZ SAĞLIK............. 101 TÜRKEL FUAR............ 103-110

ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.


Medikal TEKNİK

Editör

Milletimizin başı sağolsun... Yazımıza sektörümüzle ilgili gelişmeleri aktararak başlamak isterdim. Ancak dergimizi baskıya hazırladığımız günlerde Manisa’nın Soma ilçesinden ülkemizi yasa boğan haberler aldık. Yaşanan maden faciasında çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti. Ülkemizi derinden üzen maden faciasında hayatını kaybeden madencilerimize Allahü Teala’dan rahmet, yakınları, sevenleri ve tüm ülkemize baş sağlığı dileriz. Temennimiz, bu tarz acıları bir daha yaşamayalım. Hele madencilerin çalışma şartlarını gördükçe söylenecek söz kalmıyor. Yerin onlarca metre altında çalışarak evine “ekmek” götürme derdinde olan madenciler gerçekten büyük bir hayat mücadelesi içinde. Bu mücadeleye saygı duymak, onlar için en iyi ve güvenli şartları oluşturmak yetkililerin birinci vazifesi olmalı. Bu noktada ilave olarak hangi tedbirler uygulanması gerekiyorsa bir an önce hayata geçirilmeli. Bizler yerin üstünde sıkıntılarla boğuşurken, onlar yerin altında hayat mücadelesi sürdürüyor. Bazen işimizin yoğunluğundan ve zorluğundan şikayet ederiz. İçinde olmadığımız için bilmeyiz ama mutlaka daha zor işler vardır. Bunu iyi anlayıp, yaptığımız işe tüm gücümüzle sahip çıkmak dileğiyle. Saygılarımızla.


Aktüel

Sağlık profesyonelleri TÜYAP’ta bir araya geldi Fuar, 1300’ün üzerindeki firma ve firma temsilciliğini, 70 ülkeden 30.000’in üzerinde profesyonel ile TÜYAP çatısı altında bir araya getirdi. Açılış sektörü bir araya getirdi

Avrasya’nın en kapsamlı medikal fuarı expoMED, T.C. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun da katılımıyla 21.kez kapılarını açtı. 5 yıl içinde 100 bin yataklı yeni hastane yatırımları olacağını belirten Müezzinoğlu “yeni yatırımlar kalite ve inovasyon hedefleyen girişimciler için çok büyük pazarı getirecek. Girişimciler cesur davranmalı ve vizyonlarını geliştirmelidir. Devlet yardımına bağımlı olunmamalıdır ancak bizi 2023 hedeflerine taşıyacak dinamik işletmelere de destek sunulacaktır” dedi. Bakan Müezzinoğlu, konuşmasının devamında önümüzdeki süreçte kamu hastanelerinin 5 bin diş ünitesi alacağını söyledi. Müezzinoğlu, “5 bin adeti sadece bende var. Ben üreteyim satayım değil, 5 bin adedin dinamiklerinde farklı versiyonlar, gelişmeler, katma değer üretecek alanları da hesap etmek gerekiyor” dedi.

3-6 Nisan 2014 tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul’da 21. kez profesyonel medikal ziyaretçilerini buluşturan expoMED Fuarı, laboratuar teknolojilerindeki son yeniliklerin de takip edilebileceği labtekMED ile eş zamanlı düzenlendi. Açılışı, T.C Sağlık Bakanı Prof. Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun yanı sıra K.K.T.C Sağlık Bakanı Dr. Ahmet Gülle, İtalya Cumhuriyeti Büyükelçisi Sn. Gianpaolo Scarante ,Irak-Kürdistan Bölgesel Hükümeti Sağlık Bakan Vekili Dr. Saman Hussein Muhammed ve sektör derneklerinin yöneticileri tarafından yapılan fuarlar, 1300’ün üzerindeki firma ve firma temsilciliğini, 70 ülkeden 30.000’in üzerinde profesyonel ile Tüyap çatısı altında bir araya getirdi.

10 Mayıs • 2014



Aktüel

Fuarın Onur Ülkesi İtalya

den ve yurtdışından gelecek dallarında öncü uzmanlar tarafından uygulamalı seminerler düzenlendi.

Bu yıl uluslararası yönüyle daha fazla öne çıkan ekspoMED 2014 fuarında İtalya onur ülke olarak yer alıyor. Uluslar arası katılımcı sayısında %40 artış yaşayan fuarlarda, Almanya - Avusturya, İspanya, Çin, Tayvan, Polonya, Finlandiya ve Çek Cumhuriyetinden ülke katılımları ve pavilyonlar yer alıyor. Nitelikli ziyaretçi profili ile ekspoMED yine katılımcılarına kazandıracak Kamu hastane birlikleri yetkilileri, üniversitelerin satın alma komisyon başkanları, rektörleri, dekanları, özel hastane sahipleri ve yatırımcıları, satın alma yöneticileri, medikal ürün ticareti ile ilgili profesyoneller ve Sağlık Bakanlığı yetkililerinden oluşan 300’ün üstünde Türkiye’nin dört bir yanından ağırlanan profesyoneller, sağlık yatırımlarına fuarlarda yön verdi.

20 farklı ülkeden alım heyetleri takip etti

Almanya, Azerbaycan, İsrail, Irak, Filistin, İran, İtalya, Gürcistan, Bulgaristan, Kosova, Rusya, Makedonya, Sırbistan, Libya başta olmak üzere 20 farklı ülkeden 500’ün üstünde ağırlanan karar verici, nitelikli ziyaretçiler yeni iş fırsatları oluşturdu. Bilimsel etkinlikler, BAU TIP işbirliği ile ilk kez ekspoMED’de Bu sene ekspoMED’ de ilk defa bilimsel seminerlere yer veriliyor. Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi ile birlikte yapılan çalışmalar doğrultusunda, fuar süresince BAU Tıp tarafından, Beyin ve Ortopedi Cerrahisi, Rejeneratif tıp ve kök hücre konularında yurtiçin-

12 Mayıs • 2014



Aktüel

14 Mayıs • 2014



Aktüel

16 Mayıs • 2014




Aktüel

Sağlıkta Ortak Çözümler masaya yatırıldı Toplantıya Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, SGK Başkanı Yadigar Gökalp, OHSAD Başkanı Op. Dr. Reşat Bahat ve çok sayıda sağlık sektörü temsilcisi katıldı.

dersem bu ortak nokta yuvarlak masadan çıkar ve cepheli bir masa olur. Sağlık sektöründe özel de olacak, kamu da olacak, üniversite de olacak. Bu sac ayağının bir ayağını güçsüz bırakalım, anlayışı olmaz. Biz her pencereden bakabilen bir hale gelmeliyiz. Hepimiz üzerimize düşeni iyi yapmalıyız. Keser bize doğru yontsun, dersek sorunlar üzerinde boğuluruz” dedi.

Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantılarının 5’incisi Antalya Belek’te gerçekleştirildi. Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, SGK, il sağlık müdürlükleri, özel hastaneler ve sağlık kuruluşları, kamu hastaneleri, üniversite hastaneleri ve sigorta şirketlerinin sağlık sektöründe yaşanan gelişmeleri değerlendirmek için bir araya geldiği toplantı, Antalya Belek’te düzenlendi. Toplantıya Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, SGK Başkanı Yadigar Gökalp, OHSAD Başkanı Op. Dr. Reşat Bahat ve çok sayıda sağlık sektörü temsilcisi katıldı.

“Zayıf halkaları güçlendirmemiz gerek”

2002’de özel sektörün hastane sayısının 271, 2013’te 542 olduğunu bildiren Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yüzde yüzden fazla arttı. Toplam hastaneler içindeki payı ise 2002’de yüzde 7.5, 2014’de yüzde 18.7. Muayeneden aldığı pay 2002’de yüzde 3.6, 2014’de yüzde 17.8 oldu. Bütüne bakıldığında özel sektöre nasıl baktığımızın fotoğrafını görebiliriz. Biz burada rakip olarak gören bir anlayışın sahibi değiliz. Zayıf halkalarımızı güçlendirmemiz lazım. Önümüzdeki 5 yılda bu memnuniyeti yüzde 80’lere çıkarmamız lazım. Süreç bundan sonra daha zor. Biz sizlerle hep birlikte başaracağız.”

“Sağlıkta bilimi merkezde tutmak zorundayız”

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, “Zor olan bir alanı tartışıyoruz. Ortak çözümü arama iradesi sorunları çözmek adına önemlidir. Sağlıkta bilimi merkezde tutmak zorundayız. Bilimsel gelişmeleri göz ardı etmeden yönetmek zorundayız. Teknolojik gelişmeleri göz ardı etmeden yönetmek zorundayız. Hizmet sunum merkezlerinin kalitesini her geçen gün geliştirerek sunmak zorundayız. Özel sektör şunları iyi yaptı teşekkür ederim ama,

19 Mayıs • 2014


Aktüel

Prostat kanserinde Robotik Cerrahi Doç. Dr. Haluk Akpınar: “Erkeklerde en sık görülen kanserlerden biri olan prostat kanserinin tedavisinde robotik cerrahi büyük bir önem taşıyor. Bu yöntem sayesinde hastaların yaşadığı komplikasyonlar en aza iniyor” •

çalışarak multidisipliner bir tedavi anlayışının benimsenmesi gerektiğini söyleyen Liv Hospital Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Haluk Akpınar “Erkeklerde en sık görülen kanserlerden biri olan prostat kanserinin tedavisinde robotik cerrahi büyük bir önem taşıyor. Bu yöntem sayesinde hastaların yaşadığı komplikasyonlar en aza iniyor” diye konuştu.

Günümüzde prostat kanseri; erkeklerde en sık görülen ikinci kanser türü olarak biliniyor. Ülkemizde her yıl 100 bin sağlıklı erkekten 31’ine prostat kanseri tanısı konuluyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2008 yılı verilerine göre ise ABD’de erkekler arasında görülen en sık kanser açık ara prostat kanseri olarak görülüyor. Prostat kanserinin tedavisinde birden fazla disiplinin bir arada

20 Mayıs • 2014


Aktüel Kanser tanısı konulduktan sonra cerrahi şart mıdır?

Hayır. Her prostat kanseri tanısı sonrası ne cerrahi ne de diğer tedaviler şart değildir. Temelde kabul gören tanı sonrası tedavi için hastanın beklenen yaşam süresinin 10 yıl ve üzerinde olmasıdır. Prostat kanseri tanı sırasındaki kan PSA değeri, biyopsi hücre skoru ve parmakla muayene bulgusuna göre temelde üç değişik risk grubuna ayrılır. Bu konuda hasta ve hasta yakınına bilgi verilerek her risk grubuna uygun tedavi alternatiflerinin tartışılması gerekir.

Prostat kanseri ameliyatı ülkemizde yaygın olarak açık mı, kapalı mı yapılıyor?

Radikal prostatektomi adı verilen prostat kanseri ameliyatı ülkemizde daha çok açık yöntemle yapılıyor. Fakat ülkemizde robotik cerrahi yapan merkezlerin sayısı ve robotik ameliyat sayısı hızla artış gösteriyor. Üroonkoloji Derneği ve robot kayıt verilerinden çıkarımla ülkemizdeki radikal prostatektomi operasyonlarının yüzde 25-30’unun robotla gerçekleştirildiği söylenebilir.

Robotik cerrahinin prostat kanseri ameliyatındaki üstünlüğü nereden geliyor?

Ameliyat robotu ilk olarak kalp cerrahisi hedeflenerek geliştirildi. Fakat sahadaki kullanımı sonrası özellikle radikal prostatektomi yapmaya çok uygun olduğu görüldü. Dar alanda ve derin bölgelerde rahatça çalışılabilmesi, üç boyutlu yüksek görüntü kalitesi ve yüksek hareket kabiliyeti nedeniyle robot prostat kanseri cerrahisinde hızla popüler oldu. Ben kendi pratiğimde robotu en sıklıkla prostat kanseri tedavisinde kullanıyorum.

Ameliyat sonrasında sorun görülür mü?

Yapılan bilimsel çalışmalarda robotik radikal prostatektomi sonrası idrar kaçırmanın daha az olduğu, ameliyat sonrası erken dönemde görülebilen bu şikayetin özellikle genç hastalarda daha hızlı düzeldiği bildiriliyor. Ameliyat öncesi cinsel fonksiyonları normal olan hastalarda kanser evresi de gözetilerek sinirler korunduğunda ereksiyon yeteneği de büyük ölçüde korunabiliyor.

Prostat kanserinin belirtileri nelerdir?

Prostat kanserinin belirtileri hastalığın evresine göre değişmekle beraber; Başlangıç aşamasındaki hastalık hiçbir bulgu vermez. Tanı çoğunlukla yükselen kan PSA değeri sonrası yapılan biyopsi ile konulur. İleri evrelerde ise idrar yollarındaki tıkanmaya bağlı sık idrar, idrarda yanma, gece idrara kalkma gibi prostatizm belirtileri görülür. Yayılmış hastalıkta ise kemik ağrısı, kansızlık, halsizlik, gibi yakınmalar olabilir. Kesin tanı prostattan biyopsi alınıp mikroskopla patolojik inceleme yapılarak konulur.

21 Mayıs • 2014


Aktüel

Türkiye’nin 2014 yılı teknoloji haritası çıkarıldı Türkiye’nin teknoloji haritasında tıbbi görüntüleme cihazlarının en yoğun olarak bulunduğu illerin başında İstanbul, Ankara ve İzmir’in geldiği belirlendi.

cihazlarının sayısı her geçen yıl artmasına rağmen Batı Avrupa’daki tıbbi görüntüleme cihazlarının sayısı Türkiye’nin yaklaşık üç katı. Türkiye’deki cihazları hem nicelik hem de nitelik açısından yukarıya taşırsak birçok hastalığın erken teşhisinde ve tedavisinde çok önemli bir aşama kaydedeceğimize inanıyorum.”

Birçok hastalığın erken teşhis ve tedavisini sağlayan ileri teknolojili tıbbi görüntüleme cihazlarının Türkiye haritası, Tıbbi Görüntüleme Teşhis ve Tedavi Teknolojileri Derneği (Tıp Gör Der) tarafından 18 Nisan 2014’te Çırağan Sarayı’nda düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı. Tıp Gör Der Yönetim Kurulu Başkanı Esen Tümer, Türkiye’de her 1 milyon kişiye 28 ileri teknolojili tıbbi görüntüleme ve tedavi cihazının düştüğünü ve Türkiye’deki 81 ilde sadece 2 bin 182 adet MR, bilgisayarlı tomografi, PET/CT ve radyoterapi cihazının bulunduğunu vurguladı. Türkiye’de ileri teknolojili tıbbi görüntüleme cihazlarının sayısının azlığına dikkat çeken Esen Tümer, Türkiye genelinde homojen bir dağılım olmadığını da belirtti. Esen Tümer, Türkiye’nin teknoloji haritasında tıbbi görüntüleme cihazlarının en yoğun olarak bulunduğu illerin başında İstanbul, Ankara ve İzmir’in geldiğini ifade etti. Türkiye’nin tıbbi teknoloji haritasını açıklayan Tıp Gör Der Başkanı Esen Tümer şunları söyledi: “Teknoloji her geçen gün gelişiyor. Tıbbi görüntüleme cihazları sektörü olarak daha sağlıklı, uzun ve kaliteli bir ömür için kendimizi sürekli yeniliyor ve daha iyi teknolojilerle insanlara hizmet etmek için çalışıyoruz. Ülkemizdeki tıbbi görüntüleme

Pazar büyüklüğü 187 milyon dolara çıkacak

Tedavi amaçlı tıbbi görüntüleme pazarının ekonomik verileri hakkında da konuşan Esen Tümer şunları söyledi: “Türkiye’de 2013 yılında 163 milyon dolar olan pazar, 2022’de 187 milyon dolara çıkacak. Devletin sağlık alanındaki yatırımları, Türkiye’de giderek yaşlanan nüfus, kronik hastalıklar ve obezitedeki artış, sağlık turizmi yatırımları gibi faktörler pazarın büyümesini tetikleyen faktörler arasında yer alıyor.” Bilgisayarlı tomografi cihazlarının yüzde 74’ü büyük şehirlerde Türkiye’de en fazla bulunan ileri teknolojili görüntüleme cihazının bilgisayarlı tomografi olduğunu belirten Esen Tümer, Türkiye genelinde toplam 1.150 adet bilgisayarlı tomografi cihazı olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de her 1 milyon kişiye 15 adet bilgisayarlı tomografi cihazı düştüğünü

22 Mayıs • 2014



Aktüel söyleyen Esen Tümer, Avrupa’daki bilgisayarlı tomografi cihazlarının ortalamasının Türkiye’nin 2 katı olduğu bildirdi. Bilgisayarlı tomografi cihazının illere göre dağılımına bakıldığında 1 milyon kişiye düşen cihaz sayısında nüfusa oranla Edirne’nin 27,6 ile Türkiye’nin en fazla görüntüleme cihazına sahip ili olduğuna dikkat çeken Tümer, Edirne’yi Batman, Malatya, Ankara ve Bolu’nun izlediğini söyledi.Tümer, Türkiye’nin büyük 20 şehrindeki bilgisayarlı tomografi cihazlarının oranının ise yüzde 74 olduğunu açıklayarak Türkiye genelindeki 1.150 cihazın 267’sinin İstanbul’da, 112’sinin Ankara’da, 73’ünün İzmir’de, 42’sinin Adana’da ve 34’ünün Antalya’da yer aldığını belirtti.

Kanser hastalarına uygulanan ışın tedavisi yani radyoterapi cihazı olan lineer akseleratör cihazından tüm Türkiye’de 176 adet bulunduğunu bildiren Esen Tümer, Avrupa’daki radyoterapi cihazlarının ortalamasının 1 milyon kişiye 6 adet ile Türkiye’nin 2,5 katı olduğu bildirdi. Türkiye’de her 1 milyon kişiye 2,3 adet radyoterapi cihazı düştüğünü açıklayan Esen Tümer, İstanbul’da 54, Ankara’da 23, İzmir’de 14, Adana’da 8, Antalya’da 7 adet radyoterapi cihazı bulunduğuna dikkat çekti. Özel hastanelerde teknoloji yatırımı daha fazla İleri teknolojili tıbbi görüntüleme cihazlarının kamu ve özel hastanelerdeki dağılımından da bahseden Esen Tümer şunları söyledi: “Bilgisayarlı tomografi cihazlarının yüzde 46’sının kamuda, yüzde 54’ünün özel hastanelerde olduğu görülüyor. MR cihazlarına bakıldığında ise yüzde 35’inin kamuda, yüzde 65’inin özel hastanelerde bulunduğu ortaya çıkıyor. PET/CT’de ise tablo yüzde 48 kamu, yüzde 52 özel hastaneler şeklinde. Radyoterapi cihazının kamu hastanelerindeki oranı ise diğer cihazlara nazaran daha yüksek; yüzde 63’ü kamu hastanelerinde, yüzde 37 ise özel hastanelerde yer alıyor.”

En çok cihaz İstanbul’da bulunuyor

Tıp Gör Der Başkanı, günümüzde beyin hastalıklarından ortopedik rahatsızlıklara kadar pekçok hastalığın teşhisinde kullanılan manyetik rezonans görüntüleme (MR) cihazının Türkiye’de toplam 760 adet bulunduğunu vurguladı. Türkiye’de her 1 milyon kişiye sadece 9,9 MR cihazı düştüğüne dikkat çeken Tümer, 760 cihazın 563’ünün 20 şehirde bulunduğunu söyledi. En çok cihaz bulunan iller sıralamasını da veren Tümer, İstanbul’da 206, Ankara’da 81, İzmir’de 50, Antalya’da 29 ve Adana’da 23 MR cihazının olduğunu ifade etti. Nüfusa oranla en fazla MR cihazı bulunan ilk 5 ili ise Tümer şöyle sıraladı: Batman, Edirne, Tunceli, Isparta ve Ankara.

Cihazların yaşları sarı alarm veriyor

Esen Tümer, Türkiye’deki cihazların sayıca Avrupa’nın çok gerisinde kaldığı gibi nitelik olarak da sorun taşıdığını ifade etti. Radyoloji, Elektromedikal ve Sağlık-Bakım IT Endüstrilerini temsil eden Avrupa Koordinasyon Komitesi - COCIR tarafından belirlenen kurulu cihaz tabanının yaş profillerinin olması gereken ideal oranını Esen Tümer şöyle açıkladı: “Nitelik açısından ideale ulaşabilmek için tüm cihazların yüzde 60’ının 0-5 yaş arası, yüzde 30’unun 6-10 yaş arası, yüzde 10’unun ise 10 yaş ve üstü olması gerekiyor. Türkiye’deki cihazlar Altın Oran uygulamasına göre şu anda sarı alarm veriyor. Kabul edilen altın kurallar gereği cihazların yaşları son derece önemli. Bu açıdan yenilenen ve gelişen teknolojiye ayak uydurmak daha sağlıklı bir toplum için olmazsa olmaz şartlardan biri.”

Türkiye’de 96 adet kanser tanı cihazı var

Esen Tümer, günümüzde hızla artan kanser vakalarının tanı ve tedavi sürecinin izlenmesinde kullanılan en gelişmiş teknoloji olan pozitron emisyon tomografisi (PET/CT) cihazından tüm Türkiye genelinde sadece 96 adet bulunduğunu açıkladı. Ülkemizde 1 milyon kişiye 1,2 adet PET/ CT cihazı düştüğünü ifade eden Esen Tümer, Türkiye’de sadece 28 ilde PET/CT cihazı bulunduğuna da dikkat çekti. Türkiye’deki PET/CT cihazlarının sayısının Avrupa’nın yaklaşık dörtte biri olduğunu söyleyen Esen Tümer, ülkemizde en fazla cihaz bulunan illeri sırasıyla 31 adetle İstanbul, 13 adetle Ankara, 8 adetle İzmir, 4’er adetle Adana ve Antalya olarak açıkladı.

24 Mayıs • 2014



Aktüel

Başkentin medikal sektörü URGE projesiyle Dünya’ya açılıyor ATO’nun yürüttüğü Ankara medikal sektörünün ihracat kapasitesinin artırılması projesinde ihtiyaç analizi tamamlandı. •

yürütülen Ankara Medikal Sektörünün İhracat Kapasitesinin Artırılmasına yönelik Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi Programı’nda (URGE) ihtiyaç analizinin tamamlanması ve proje faaliyetlerinin start alması nedeniyle bir toplantı düzenlendi. Toplantının açılışında konuşan ATO Başkanı Bezci, oda üyeleri arasında 2 bin ihracatçı firma bulunduğunu ve bu firmalara yönelik yürütülecek projelerle Ankara’nın ihracatının artırılmasının hede-

Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Salih Bezci, oda olarak Ekonomi Bakanlığı’nın rekabet gücü ve ihracat seviyesini artırmak amacıyla çıkarttığı URGE tebliğine dayanarak Medikal Sektörün İhracat Kapasitesinin Artırılması Projesine başladıklarını belirterek, “Misyonumuz Ankara’nın ihracatını artırmak. Medikal sektörüyle başladığımız seferberliğe diğer sektörlerle devam edeceğiz” dedi. Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından

26 Mayıs • 2014



Aktüel

flendiğini söyledi. URGE projelerinin kümelenme yaklaşımını esas alarak, rekabetçiliği ve ihracatı artırmaya yönelik bir çalışma olduğunu anlatan Bezci, yoğun rekabetçiliğin yaşandığı bu günlerde hızlı gelişim ve değişime ayak uydurmak ve rekabette öne çıkmak için kümelenme yaklaşımının benimsenmesi gerektiğine dikkat çekti. Bezci, “Kümelenme, kaybedenin hiç olmadığı ve kümede yer alanların tümünün kazandığı bir birliktelik” dedi. Medikal Sektörde üretim yapan 19 firmanın yer aldığı URGE projesinde ihtiyaç analizi raporunun tamamlandığını belirten Bezci, bundan sonra firmaların yurtdışına açılmasına yönelik çalışmaların başlayacağını söyledi.

dikal Sektörün dünya ticaret hacminden aldığı payın sürekli arttığını belirten Sazak, “Türkiye’nin de bu alanda ciddi ihracatı var. Medikal sektör katma değeri yüksek sektör. Türkiye’nin 500 milyar dolarlık ihracat hedefi katma değeri yüksek sektörlerle mümkündür” dedi. Sazak, bakanlık olarak eğitim ve danışmanlık faaliyetlerine yüzde 75 oranında destek verdiklerini de hatırlatarak, bakanlık olarak her türlü öneriye de açık olduklarını dile getirdi.

Hedef yüzde 50 ihracat artışı

Ankara Ticaret Odası’nın öncülüğünde 2013 yılında başlanan Medikal Sektörünün İhracat Kapasitesinin Artırılması isimli URGE projesinde 19 firma yer alıyor. URGE Projesinin ilk faaliyeti olan İhtiyaç Analizi Çalışması tamamlanarak firmalara sunuldu. Programda yer alan 19 firma için de ayrı ayrı analiz raporlarının hazırlandığı projede, bu firmalara ürünler potansiyel ihracat adayı olarak tanımlandı. Hedef Pazar Çalıştayı ile ihracat yapılabilecek 15 ülke belirlendi ve bu ülke pazarlarına giriş alternatifleri karara bağlandı. Ankara Ticaret Odası proje kapsamında firmalara 7 adet eğitim faaliyeti, 2 danışmanlık faaliyeti ve 9 adet de yurtdışı pazarlama çalışması düzenleyecek. 3 yıllık proje sonunda katılımcı firmaların ihracat rakamlarının yüzde 50 oranında artması hedefleniyor.

Ekonomi Bakanlığı’ndan tasarım ve eğitime destek

Toplantıda konuşan Ekonomi Bakanlığı İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanı M. Emrah Sazak, URGE projesinin kamu ve özel sektör işbirliğiyle Türkiye’nin ihracatını artırmak amacıyla ortaya konduğunu kaydetti. Türk firmalarının daha rekabetçi olmak için neler yapılabileceğini öğrenmesi gerektiğini kaydeden Sazak, Medikal Sektör projesi için hazırlanan İhtiyaç Analizi Raporunun firmaların ihracata yönelik çalışması için büyük önem taşıyan bir yol haritası olduğunu ifade etti. Me-

28 Mayıs • 2014



Aktüel

Sağlık sektörü değişiyor, istihdam trendi olumlu seyrediyor Secretcv.com, bu ayki yuvarlak masa toplantısında sağlık sektörünün İK yetkilileri buluştu •

olarak tanımladı. Sur, bu süreçte verimlilikle motivasyonun sürekli artırılması ve sektörün geleceğe etkili biçimde taşınabilmesi için atılması gereken adımları ise şu şekilde sıraladı: hasta odaklı hizmet, disiplinler arası takım çalışması, kanıta dayalı tıbbın benimsenmesi, insan gücüne yatırım, bilişim sistemlerinden azami yararlanma ve kalitenin sürekli geliştirilmesi.

Secretcv.com’un gelenekselleşmiş yuvarlak masa toplantılarının bu ayki konusu sağlık sektörü idi. 17 Nisan günü Maslak Sheraton Hotel Qubbe’de gerçekleştirilen toplantıya, önde gelen sağlık kurumlarının İK yöneticileri katıldı. Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Haydar Sur’un moderatörlüğünde gerçekleşen yuvarlak masa toplantısında sağlık sektöründe yeniden yapılanma ihtiyacı ve süregelen değişim ikliminden bahsedildi.

Sağlık hizmetlerinde giderlerin yüzde 70’i insan kaynağı

Değişimi verimlilik ve etkililik için yönlendirmek

Günümüzde hali hazırda bir değişim rüzgarı estiğini belirten Prof. Dr. Sur, “Sektördeki firmalar, operasyonel yapının yeniden kurgulanması, karar verme yetkilerinin desantralize edilmesi, uygun enformasyon sistemlerinin geliştirilmesi ve klinik uygulamaların sistemli hale getirilmesi anlamında önemli adımlar atmaktadırlar” dedi.

Prof. Dr. Sur, küresel anlamda sektörü değişime zorlayan nedenleri, yaşlanan toplumlar, vatandaş beklentilerinin artışı, iyi yetişmiş insan gücü sıkıntısı, ağırlaşan kurallar, rekabetin yaygınlaşması ve kronik hastalıkların giderek artması

30 Mayıs • 2014



Aktüel

Sağlık sektöründe insan gücünün önemine değinen Sur, sağlık hizmetlerinde bir işletmenin aylık giderinin ortalama yüzde 55-70’inin çalışanlara ödenen ücretlerden oluştuğu bilgisini de paylaştı.

alanının net bir şekilde tanımlanması gerektiğini belirtti.

Sektörde istihdam trendi olumlu seyrediyor

Secretcv.com’da sağlık sektöründe faaliyet gösteren 2 bin 484 firma bulunuyor. Bu firmalar 2012 yılında 8 bin 865, 213 yılında ise 11 bin 505 ilan verdiler. Rakamları yorumlayan Secretcv. com Genel Müdürü Okan Tütüncü, “İlan sayısında yüzde 23’lük bir artış olmuş. Bu sağlık sektöründe istihdam anlamında dengeli bir ilerleme olduğunu gösteriyor. Bu bizim için son derece olumlu” dedi.

“Yöneticilik anlamında eğitim olanakları geliştirilmeli”

Sohbet havasında geçen toplantıda, İK yöneticileri de sektörün sorunlarına değindi; kurumsal performans, mezuniyet sonrası eğitim ve yönetici seçimiyle ilgili durumu değerlendirdi. Özel Medicana Bahçelievler Hastanesi İnsan Kaynakları Müdürü Fatih Karataş, “Mühendislerden çamaşırhane personeline, laborantlardan profesörlere farklı seviye ve yetkinlikte, diğer sektörlere göre daha fazla sayıda paydaşın olduğu bir sektörden bahsediyoruz. Bu, sektörde İK yönetiminin oldukça zor olması anlamına geliyor. Yöneticilik anlamında da eğitim olanaklarının geliştirilmesi gerekiyor. Hekim yöneticilerin objektif kriterlere göre değerlendirme yapabilmeleri için tıp fakültelerinde mutlaka insan yönetimiyle ilgili dersler verilmesi gerekir. Bu konuda üniversite sertifikası ya da staj gibi de yöntemler uygulanabilir” dedi. Medical Park Kariyer Yönetimi ve İK Gelişimi Grup Müdürü Hüseyin Yavuztürk ise, sağlık kurumlarında yetki

En çok aranan pozisyon tıbbi mümessillik

Sağlık sektörüne yönelik verilen ilanların yüzde 73’ü İstanbul’dan veriliyor. Onu yüzde 8 ile İzmir, yüzde 5,15 ile Ankara izliyor. Türkiye’nin nüfus bakımından büyük kentleri arasında yer alan Kocaeli, Bursa ve Antalya da sıralamada üst sıralarda yer alıyor. Sağlık sektöründe Mart ayında en çok yüzde 14,2 ile tıbbı mümessillik pozisyonu için ilan verildi. Onu yüzde 8,8 ile hemşirelik, yüzde 7,5 ile doktorluk ve yüzde 6,3 ile satış temsilciliği takip etti.

32 Mayıs • 2014



Aktüel

Bıçakcılar Expomed Eurasia’da yeni ürünlerini tanıttı 21 yıldır Ekspomed Fuarı’na katılan ve yeni ürünlerini tanıtan Bıçakcılar firmasının standı bu sene de büyük ilgi gördü. Fuarda, led ameliyat tavan lambası, üst model ameliyat masası, Welch Allyn otoskop, oftalmaskop cihazları, yeni tip ürimetre gibi yeni ürünlerin detanıtımı yapıldı.

Türkiye medikal sektöründe tıbbi cihaz ve tek kullanımlık tıbbi ürünler alanında 55 yıldır öncülük eden Bıçakcılar, 3-6 Nisan tarihleri arasında İstanbul TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen EXPOMED Eurasia’da yer aldı. 21. kez kapılarını açan EXPOMED Eurasia fuarına düzenli olarak katılan Bıçakcılar’ın standı her yıl olduğu gibi bu yıl da dünyanın farklı bölgelerinden gelen 250’ye yakın firma tarafından ziyaret edildi.

ve Intersurgical Anestezi ürünleri de fuarda ziyaretçilerle buluştu.

İhracat yaptığı ülke sayısı 100’ü geçti

Bu seneki onur konuğunun İtalya olduğu EXPOMED Eurasia’ya 1.200’ün üzerinde firma ve firma temsilcisi katıldı. 20 ülkeden 200’ü yabancı olmak üzere 30.000 kişi fuarı ziyaret etti. 1959 yılından bu yana medikal sektörde hizmet veren Bıçakcılar A.Ş. başta İtalya, İngiltere, Fransa, Almanya, İrlanda ve İspanya gibi Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri olmak üzere Tunus ve Mısır gibi Afrika ülkeleri ile Endonezya, Filipinler gibi Uzakdoğu ülkelerine ihracat yapıyor. Tıbbi cihazlar ve tek kullanımlık tıbbi ürünler alanında dünyanın dört bir yanında marka olan Bıçakcılar A.Ş.’nin 2013 yılı sonunda ihracat yaptığı ülke sayısı 100’ü geçti.

Yeni çözümlerini tanıttı

Bıçakcılar’ın fuardaki standında yeni ürünler tanıtıldı. Fuarda led ameliyat tavan lambası, üst model ameliyat masası, Welch Allyn otoskop, oftalmaskop cihazları ve yeni tip ürimetrenin tanıtımı yapıldı. Bunların dışında üretimi yapılan tıbbi cihazlar ile tek kullanımlık tıbbi ürünler

34 Mayıs • 2014



Aktüel

Hayat Kimya’nın Yeni Markası Joly Güven Sloganıyla Büyüyor

36 Mayıs • 2014


Aktüel Nilay Özyurt: Joly yetişkin beziyle şu anda 35 ülkede satış yapıyoruz. 2014 sonuna kadar 50 ülkeye ulaşmayı ve global bir marka olmayı hedefliyoruz.

Kurulduğu günden bu yana ev bakım, hijyen ve temizlik kağıtları kategorilerinde faaliyet gösteren Hayat Kimya, son olarak Joly ve sadece medikal satış kanalına yönelik sunduğu Evony markalarıyla yetişkin bezi kategorisine giriş yaptı. Joly = Güven sloganıyla 2014 sonuna kadar 50 ülkeye ulaşarak global bir marka olmayı hedefleyen Hayat Kimya’nın çalışmalarıyla ilgili olarak Medikal Pazarlama Müdür Nilay Özyurt sorularımızı yanıtladı.

Hayat Kimya’nın kısaca dünden bugüne faaliyetlerini özetler misiniz?

Nilay Özyurt: Hayat Kimya olarak, kurulduğumuz günden bu yana hızlı tüketim sektöründe; ev bakım, hijyen ve temizlik kağıtları kategorilerinde faaliyet göstermekteyiz ve lider kuruluşlar arasında yer alıyoruz. Global pazarda ise Türk sermayesine sahip en büyük oyunculardan biriyiz. Temizlik kağıtları kategorisinde Papia, Familia, Teno ve Focus, ev bakım ürünleri kategorisinde Bingo ve Test, kadın hijyen ürünleri kategorisinde Molped, bebek bakım ürünleri kategorisinde Molfix ve Bebem markaları ile tüketicilerimizle buluşuyoruz. Son olarak JOLY ve sadece medikal satış kanalına yönelik piyasaya sunduğumuz EVONY markalarıyla da yetişkin bezi kategorisine giriş yaptık.

37 Mayıs • 2014


Aktüel Hayat Kimya’nın yetişkin bezi pazarına bakışı nedir? Yani neden yetişkin bezi pazarına girdi?

Nilay Özyurt: Yetişkin bezi pazarı potansiyeli yüksek bir pazar, gelişime çok açık. Bugüne kadar marka yatırımı, tüketici iletişimi yapılmadığından kategorinin bilinirliği oldukça düşük kalmış. Kullanım oranının %5’lerde olduğunu tahmin ediyoruz. Tüketiciler, performansı yüksek, rahat ve kullanışlı ürünler talep ediyor. Hayat Kimya olarak hedefimiz, mevcut tüketicileri ve potansiyel kullanıcıları bilinçlendirerek kullanım oranını arttırmak, böylelikle yetişkin hasta bezi pazarını büyütmek ve bu pazarın lider markası haline gelmek. Ayrıca dış pazarlarda da Joly=Güven sloganıyla 2014 sonuna kadar 50 ülkeye ulaşmayı ve global bir marka olmayı hedefliyoruz.

Mevcut verilerinize göre pazarın büyüklüğünden bahsedebilir misiniz?

Nilay Özyurt: Yetişkin bezi pazarı ağırlıkla medikal kanalda dönüyor. Tahmini bazar büyüklüğü 150 milyon TL civarında. Bunun %70’inin medikal kanalda, %30’unun market kanalından geldiğini tahmin ediyoruz.

Toplumumuzda bu anlamda bilgi eksikliğinden bahsedilebilir mi? Ne zaman, hangi tarz bir ürün kullanılacağını öğrenmek için kişiler ya yakınlarından ya da eczane gibi noktalardan destek alıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Hayat Kimya pazara doğru bir şekilde ulaşabiliyor mu? Yani son kullanıcıya ulaşma kanalı olarak hangi noktaları seçiyorsunuz?

Yetişkin bezi üretiminde bir standart var mıdır?

Biraz ürün çeşitliliğinizden bahseder misiniz? Kaç türlü yetişkin bezi var? Bu bezler hastalığın türüne göre değişim gösteriyor mu? Bununla birlikte bu tercihi kim belirliyor?

Nilay Özyurt: Hayat Kimya’nın tüm markaları için son kullanıcıya doğru şekilde ulaşma konusundaki hassasiyeti bilinir. Joly yetişkin bezleri için de son kullanıcıya ulaşmak için hemen her türlü temas noktaları kullanıyoruz. Yoğun medya iletişimimizin yanısıra, ürünlerimizi denetmek için hekimlere, hemşirelere ve eczacılara ulaşıyoruz. Öncelikle onlara tanıtıp, hastalarıyla paylaşmaları için yoğun numune dağıtımı yapıyoruz. Üroloji ve ürojinekoloji kongrelerine sponsor oluyor, eczacılık fuarlarına katılıyor, hedef kitlemiz ve Key Opinion Leader’ların bulunduğu organizasyonlarda kendimizi ifade ediyoruz. Bunlar pazarlama adına yaptığımız faaliyetler. İşin satış boyutunda ise her bir satış kanalı için işinin uzmanı ekiplerimiz var.

Nilay Özyurt: Yaptığımız araştırmalar toplumun bu konudaki bilgi eksikliğini bir kez daha ortaya koyuyor. Türkiye’de inkontinans (idrar tutamama) yaşayan yaklaşık 5 milyon kişi var ve bu rakam 2050 yılında 2 katına çıkarak toplam nüfusun yüzde 10’unu oluşturacak. Şuan ülkemizde 50 yaş üstü her 10 erkekten birinde ve 35 yaş üstü her 4 kadından birinde görülüyor. Bu kadar sık görülen bir problem için, ne yazık ki kişiler doktora gitmiyor, dolayısıyla bunun bir rahatsızlık olduğunun ve tedavisinin mümkün olduğunun bile farkına varmıyor. Birçok kişi pazarda hijyenik, tek kullanımlık ürünler olduğundan haberdar değil. Yetişkin bezi yerine hijyenik kadın pedi, çocuk bezi, hatta tuvalet kağıdı, pamuk bile kullananlar bile var.

Nilay Özyurt: Joly ve Evony yetişkin bezleri Tıbbi Cihaz Yönetmeliği’ne dahildir. ISO 13485 Tıbbi Cihaz Kalite Yönetim Sistemi güvencesiyle üretilmektedir. Ayrıca bağımsız araştırma kuruluşu Alman Dermatest Kurumu tarafından test edilip, dermatolojik olarak onaylanmıştır.

Nilay Özyurt: Joly hetişkin hasta bezleri 4 ana ürün grubundan oluşuyor. Joly esnek bel bantlı yetişkin bezi, pazarın en emici ürünü olmasının yanı sıra, pazarın ilk ve tek esnek belbantlı ürünü

38 Mayıs • 2014



Aktüel vurulması gerekiyor. Günde 60 kuruş + KDV’den 4 adet yetişkin bezi bedeli kurum tarafından geri ödeniyor.

olması özelliği ile de farklılaşıyor. Özellikle yatan hastalara yönelik hazırladığımız bu ürün, esenk bel bantları sayesinde yatan hastadaki karın şişkinliği sorunlarında kullanımı rahatlatıyor. Joly Emici Külotları, iç çamaşırı gibi giyilebilen, daha çok hareketli ve kendi ihtiyacını kendisi karşılayabilen kişilere yönelik hazırlanmıştır. Mesane pedleri, hafif idrar kaçırma sorunu yaşayan kişiler için idealdir. Joly Lady ve Joly Men olmak üzere kadın ve erkek anatomisine uygun olarak ayrı 2 ürün bulunmaktadır. Joly Yatak Koruyucu Örtüler de farklı boyutlarıyla tüketicilere sunulmuştur. Evony markamız altında da belbantlı yetişkin bezleri ve yatak koruyucu örtü bulunmaktadır.

Daha önce medikal marketlerde yer alan ürünlerin artık eczanelerde yaygınlaştığını görmekteyiz. Bu sizin için faydalı oldu mu?

Nilay Özyurt: Yetişkin bezlerinin sadece medikal marketlerde satılması tüketicilerin çekingenliğini arttırmaktaydı. Daha önce de belirttiğim gibi tüketiciler bu konuyu saklıyor ve kadın pedi, çocuk bezi gibi yöntemlere başvuruyorlar. Kişiler hijyenik ve tek kullanımlık ürünlere ne kadar kolay ulaşır ise bilinirlik artacak, çekingenlik durumu da o kadar hızlı ortadan kalkacaktır diye düşünüyoruz.

Sunduğunuz yetişkin bezleri SGK geri ödeme kapsamında. Kullanıcılar bu konuda yeterli bilgiye sahip mi? Bunun için nasıl bir yol izlenmesi gerekiyor?

Eczanelerde yaygınlaşmaya başlaması daha rahat alınmasına katkı sağlayarak tüm sektör için faydalı oldu diyebiliriz.

Nilay Özyurt: Joly yetişkin bezleri SGK’nın geri ödemesi kapsanmında yer alıyor ancak tüketicilerin büyük çoğunluğu bundan haberdar değil. Hayat Kimya ve Joly olarak bu konu hakkında hastaları bilgilendirmeyi kendimize görev edindik zira bu sorunu yaşayan hastaların sadece yüzde 53’ünün bu konu hakkında bilgisi var, bilgisi olanların da yalnızca yüzde 30’u geri ödemeden faydalanıyor. SGK geri ödemesinin yapılabilmesi için; mesane/rektum kontrolünün olmadığına dair rapor, UBB’ye kayıtlı satış noktasından alınan ürün faturası ile birlikte, reçete ve T.C. kimlik fotokopisi ile SGK kurumuna baş-

Yetişkin bezi pazarı her ülkeye hitap edebiliyor. Bu noktada ihracata yönelik bir çalışmanız var mı?

Nilay Özyurt: Joly yetişkin beziyle şu anda 35 ülkede satış yapıyoruz. 2014 sonuna kadar 50 ülkeye ulaşmayı ve global bir marka olmayı hedefliyoruz. Dış pazarlar bizim için çok önemli, buralara yönelik faaliyetlerimiz de hedeflerimiz paralelinde elbette hayata geçecek.

40 Mayıs • 2014



Aktüel

Philips, yeni dijital PET/CT cihazı VEREOS’u tanıttı Sağlık ve iyi yaşam alanının lider şirketlerinden Philips, geleceğin dijital PET/CT cihazı VEREOS’u Türkiye’de ilk defa Türkiye Nükleer Tıp Derneği tarafından 16-20 Nisan 2014 tarihleri arasında Antalya’da düzenlenen 26. Ulusal Nükleer Tıp Kongresi’nde tanıttı. •

olma özelliği taşıyor. VEREOS Dijital PET/CT kanserli lezyonu kısa sürede teşhis ediyor ve düşük dozlarda maksimum görüntü kalitesi sunuyor. Philips, sağlık alanındaki inovasyonlarına VEREOS Dijital PET/CT sistemiyle bir yenisini daha ekleyerek Philips’in entegre Radyoloji ve Nükleer Tıp ürünleri portföyünü, klinisyenler arasında kesintisiz, gerçek zamanlı işbirliği ve güvenli bir karar verme süreci için daha gelişmiş görüntü kalitesi, erken teşhis kolaylığı sağlayan kritik bilgiler ve her yerden ulaşılabilir, çoklu modalite, portal iş istasyonu çözümleriyle genişletiyor. En iyi bakıma giden en kısa yolu kaynakları en verimli şekilde kullanarak bulmak amacıyla Philips, sunduğu çözümlerin klinik performansını ve ekonomik değerini artırmak için klinisyenlerle ortak çalışmalar yürütüyor.

Analogdan dijitale geçen ilk sistem olan ve dünya genelinde ilk olarak Kuzey Amerika Radyoloji Derneği’nin (RSNA) Chicago’da düzenlenen 99. Yıllık Toplantısında lansmanı yapılan VEREOS PET/CT, Philips’in tıbbi görüntüleme alanındaki teknolojik liderliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Erken teşhis ve hasta takibi özelliğiyle ön plana çıkan VEREOS Digital PET/CT sistemi, 17 Nisan’da Türkiye’de ilk defa Antalya’da düzenlenen 26. Ulusal Nükleer Tıp Kongresi’nde tanıtıldı. Önde gelen klinisyenlerle işbirliği içinde geliştirilen Philips VEREOS Dijital PET/CT sistemi en iyi bakıma giden yolu kısaltıyor, hızlı tanı koyma ve hasta takip ve bakımını daha iyi hale getirmeyi sağlıyor. 2 milimetreye kadar lezyonları görüntüleyen sistem ayrıca analogtan dijitale geçen ilk PET/CT cihazı

42 Mayıs • 2014



Aktüel

VEREOS Digital PET/CT sistemi

tadır. Dolayısıyla tanı, tedavi ve araştırmada fonksiyonel görüntüleme için süreçlerin doğru değerlendirilmesi önemli bir gereksinimdir. Yeni VEREOS Dijital PET/CT sisteminin sağladığı kantitatif doğruluk ve düşük dozlarda sunduğu maksimum görüntü kalitesi, onkolojide erken tanıda, ileriye dönük önemli bir adımdır” dedi. Amerika’da, kısa süre önce yapılan bir ankete göre, hastalarını PET/CT’ye sevk eden on doktordan dokuzu analog sistemle alınan görüntüler yerine VEREOS Dijital PET/CT görüntüleri tercih ettiklerini açıkladılar.

PET/CT taramaları, vücut içinde moleküler ve hücresel seviyede neler olduğu konusunda derin bilgiler veren üç boyutlu görüntülerdir. Muayeneden önce hastaya az miktarda radyoaktif izleyici madde enjekte edilir. Bu madde vücut dokusunda ve organlarda toplanır ve ardından da parçalanır. PET dedektörü parçalanma sürecinde vücuttan yayılan foton çiftlerini yakalar ve görüntüyü oluşturur. Philips’in patentli ‘Dijital Foton Sayımı’ teknolojisine dayanan VEREOS PET/CT, sektörde geleneksel analog dedektörler yerine yenilikçi dijital silikon ışın çoğaltıcı (photomultiplier) dedektörlerin kullanıldığı ilk PET/CT sistemidir. Dijital sistem, analog sisteme kıyasla sensitivite kazançı, volümetrik çözünürlük ve kantitatif doğrulukta iki kata varan artış dâhil olmak üzere büyük ilerlemeler sağlamaktadır. Bu radikal gelişmeler, yüksek görüntü kalitesini, daha güvenli tanıları, daha iyi tedavi planlamasını ve daha hızlı iş akışlarını da beraberinde getirir. Philips Sağlık Türkiye Genel Müdürü Esen Tümer “Dijital PET/CT Moleküler görüntülemede bir devrim ve geleceğin teknolojisidir, ne mutlu ki Philips bir ilk’e daha imza atarak, bu teknolojiye öncülük ediyor ” dedi. Ürün ile ilgili bilgi veren Philips İleri Moleküler Görüntüleme ve Onkoloji Çözüm Sistemleri Ürün Grup Müdürü Güneş Yavuz, “Kişiselleştirilmiş tıp için hastalıkla ilgili fonksiyonel süreçlerin hastaya özel bir görüntüsüne gereksinim duyulmak-

44 Mayıs • 2014



Aktüel

Otamed Ekspomed 2014 Fuarı’ndan memnun ayrıldı Dr. Metin Yetkin: Sergilediğimiz ürünler modern, kullanıcının ihtiyacını karşılayan, en son teknolojik gelişmelerin ışığında oluşturulmuş ve ekonomik çözümler sunan ürünler olarak kullanıcıya önemli avantajlar sağlamaktadır. •

Otamed KBB Sistemleri, Ekspomed 2014 Fuarı’na katıldı. Yeni çözümlerini ziyaretçilerin beğenisine sunan Otamed, özellikle Arap ve Balkan ülkelerinden yoğun gelen ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Fuarın ardından Otamed Genel Müdürü Dr. Metin Yetkin sorularımızı yanıtladı.

cerrahi aspiratör ve patentli cihazımın olan endoskop sterilizatörümüz, ayrıca yeni distribütörlüğünü aldığımız Ikegami marka medikal monitörler yoğun ilgi gördü.

Sunduğunuz çözümlerin yatırımcıya ve kullanıcıya sağladığı avantajlar hakkında bilgi verir misiniz?

Ekspomed 2014 Fuarı nasıl geçti? Fuar beklentilerinizi karşıladı mı?

Sergilediğimiz ürünler modern, kullanıcının ihtiyacını karşılayan, en son teknolojik gelişmelerin ışığında oluşturulmuş ve ekonomik çözümler sunan ürünler olarak kullanıcıya önemli avantajlar sağlamaktadır.

Ekspomed fuarı beklentilerimizin büyük bir kısmını karşıladı. Arttırmış olduğumuz kalite ile ihracatımızın arttırılmasına yönelik yapmış olduğumuz çalışmalar çerçevesinde özellikle Arap ve Balkan ülkelerinden tatmin edici ilgi gördük.

Fuarın daha başarılı geçmesine adına ne tür öneri ve tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Fuarda hangi çözümlerinizi sergilediniz? Özellikle ziyaretçilerin ilgisini çeken ürün gruplarınız neler oldu?

Yabancı ziyaretçilerin daha fazla gelmesi Türk medikal sektörünün tanınmasına katkı sağlayacak ve Türk firmalarının yurt dışına daha fazla açılabilmesine yardımcı olacaktır.

Üretimini yaptığımız KBB muayene ünitleri, KBB muayene koltukları, görüntüleme sistemleri,

46 Mayıs • 2014



Aktüel Daha çok yurt içi mi yurt dışından mı ziyaretçi beklediniz? Bu beklentiniz hangi yönde gerçekleşti?

Yurt içinde firma tanınırlığımız olduğundan dolayı müşterilerimizi toplu bir şekilde görmek açısından önemliydi. Yurt dışı pazarına daha fazla açılma arzusunda olduğumuzdan dolayı bu yönde bir beklentimiz oluşmuştu. Buna da ulaştığımızı düşünüyorum.

Sağlık sektörü büyük bir değişim yaşıyor. Bu değişimin içinde yer almak için siz tür yenilikler içindesiniz?

Yenilene sektörün ihtiyaçlarını karşılamak için kendi teknolojik ve kalite seviyemizi daha yukarı çıkarmanın yollarını arıyor, bu doğrultuda da sürekli çalışan eğitimi uyguluyoruz.

Sağlık alanında yaşanan değişim sizleri nasıl etkiliyor?

Firmamız KBB ağırlıklı çalıştığı için, Türkiye’de sağlık alanında bizi en çok etkileyen ve zorlayan değişim, muayenehanelerin kapanmasıyla pazarın yurt içinde çalıştığımız branş açısından

daralması. Diğer bir taraftan yeni açılan hastaneler bizim yeni satış odaklarımızı oluşturuyor. Alıcının tek olması rekabeti biraz daha arttırıyor.

2014 yılına yönelik hedeflerinizden bahseder misiniz?

2014 yılında Medica Düsseldorf ve gelecek senenin başında Arab Health Dubai fuarlarına katılmayı arzuluyoruz. Ayrıca hedef pazarımıza kendimizi yakından tanıtmak adına Libya’da bir fuara da katılmayı istiyoruz. Bununla birlikte kongre katılımlarımız da devam edecek ve hedef kitlemize kendimizi daha yakından tanıtmak için çalışacağız.

Sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Türk medikal sektörünün güçlenip kalkınabilmesi için sektördeki firmaların satışlarında en büyük pay sahibi olan ürün gruplarının üretilmesine yönelmelerini öneriyorum. Bu ülke ekonomisine de önemli ölçülerde fayda sağlayacaktır.

48 Mayıs • 2014



Aktüel

CPhI İstanbul kapılarını ilk kez 4 Haziran’da açıyor Türkiye’de ilk defa düzenlenecek olan ilaç ve ilaç bileşenleri fuarı Uluslararası CPhI İstanbul 4 Haziran 2014 tarihinde Lütfi Kırdar İstanbul Kongre & Sergi Sarayı’nda kapılarını açıyor.

UBM Türkiye tarafından Türkiye’de ilk kez düzenlenecek Uluslararası CPhI İstanbul 2014 Avrasya’nın en büyük ve en kapsamlı ilaç ve ilaç bileşenleri fuarı olma özelliğini taşıyor. UBM Fuarcılık tarafından dünyanın 8 farklı ülkesinde düzenlenen Uluslararası CPhI İlaç ve İlaç Bileşenleri Fuarı çatısı altında 4 farklı ihtiyaca cevap veren fuar kategorisine de yer veriliyor.

trand, Uluslararası CPhI İstanbul 2014 Fuarı’nın dünyanın en kapsamlı ve en büyük ilaç endüstrisi fuarı olduğunu belirterek Orta Doğu, Orta Asya, Balkan, Kuzey Afrika ülkelerinden katılımcı firma ve ziyaretçilere ev sahipliği yapacağını, bu özelliği ile Türk şirketleri için iş fırsatları oluşturacak dünyaya açılan bir kapı olduğunu söyledi.

Fuara büyük ilgi

Dört fuar bir arada

UBM Fuarcılık olarak bir yılda 40’tan fazla ülkede, 10 farklı sektörde 400’ün üzerinde fuar organizasyonu yaptıklarını sözlerine ekleyen Kerim Bertrand, “CPhI İstanbul Türkiye’de ilk defa düzenlenecek hem yabancı hem de Türk şirketlerden büyük bir ilgi var. Fuarda yaklaşık 150 üzerinde katılımcı şirketin yer almasını bekliyoruz ve 3 günlük fuar süresince ise 3 bin kişinin üzerinde ziyaretçiyi ağırlamaya hazırlanıyoruz.” dedi. Uluslararası CPhI İstanbul 2014’ün Deva İlaç ana sponsorluğunda, Sağlık Bakanlığı ve İlaç Endüstrisi İşverenleri Sendikası (İEİS) destekleriyle düzenleniyor. Ayrıca Koçak Farma ve Pharmactive etkinliğin diğer sponsorları olarak yer alıyor.

CPhI Istanbul, Orta Asya, Güney Doğu Avrupa Bölgelerinden bir çok tedarikçiyi, ilaç sektöründen yerli ve yabancı alıcılar ile bir araya getiriyor. ICSE İstanbul, ilaç endüstrisine servis sağlayan firmalar ile alıcıları bir araya getiriyor. InnoPack İstanbul’da ise en son yenilikleri de izleyerek, ambalaj ve benzeri çözümleri ile ilaç dağıtım sistemleri sunan firmalar yer alıyor. P-MEC İstanbul’da da ilaç sektörüne yönelik en yeni makine, ekipman ve teknoloji ürünlerini sunan kurumlara yer veriliyor.

CPhI İstanbul dünyaya açılan kapı

UBM Fuarcılık Türkiye Genel Müdürü Kerim Ber-

50 Mayıs • 2014



Aktüel

Kalp hastalıklarında

bilinçsiz ilaç kullanımı •

Çağımızın hastalığı olarak kabul edilen koroner arter hastalığı, maalesef hem dünyada ve hem de ülkemizde ölüm nedenlerinde halen 1. sıradaki yerini korumaktadır. Çok sayıda bireyi etkilediği için en fazla istismar edilen hasta gruplarından biri de koroner arter hastaları olmaktadır. Bu hasta grubuna, özellikle de internette sürekli reklamı yapılan “mucize ilaçlar” diye adlandırılan ilaçlar neredeyse her derde derman olarak pazarlanmaya çalışılmaktadır. Koroner kalp hastalığı yetişkin bireylerde en sık ölüme neden olan hastalıkların başında yer alır ancak bu hastalığın şiddeti ve şekli her bireyde aynı olmaz. Tanısında birçok tetkik inceleme ve gerekirse koroner anjio yapılarak damarların durumu ortaya konur. Sonucunda ya hastaya ilaç tedavisi önerilir veya stent ya da bypass ameliyatı ile damarların açılması planlanır. Bu karar multidisipliner bir şekilde olur ve bunu kardiyolog ve kalp damar cerrahı konsey kararı ile verir. Hastaya verilecek ilaç tedavisi ile hastanın şikayetleri ortadan kaldırılmaya çalışılırken bir yandan da risk faktörleri azaltılmaya çalışılır.

Doktorunuzun tavsiye etmediği hiçbir ilacı kullanmayın

Aynı zamanda ek hastalıkların tedavisinin de yapılması zorunludur. Tedavi süreci takip edilir ve yine bazı tetkik ve incelemeler sonucunda ilaçların dozları ayarlanır ve hasta için ideal tedavi bulunur. Bazı ilaçların yan etkileri değerlendirilir bunlar ortaya çıkmış ise ilaç değiştirilir. Kalp hastalarının tedavisi bu kadar

52

Mayıs • 2014


Aktüel

Prof. Dr. Mustafa Güler Emsey Hospital Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

yakın izleme inceleme gerektirirken, televizyon veya internetten pazarlanan bazı bitkisel ilaçlarla hastalara hiçbir inceleme yapılmadan ve tüm hastalar aynı dozda önerilen bu ilaçlarla sözde mucize sonuçlar alındığı iddia edilmektedir. Hiçbir bilimsel çalışmaya ve kanıta dayanmayan bu şekilde tedavi modelleri hastalara zaman kaybettirmekte ve maalesef bu hastalar ciddi olarak incelendiğinde çoğunun kalplerinin zarar gördüğü anlaşılmaktadır.

Tetkikler ihmal edilmemeli kardiyoloji birimine başvurulmalıdır

Hastalarımız bu yüzden kalp damar hastalıklarıyla ilgili sorunları varsa önce bunları kardiyoloji bölümü olan hastanelere başvurarak gerekli testleri yaptırmalı ve tedavilerinde de kanıta dayalı yan etkileri bilinen dozları ayarlanmış ilaçları kullanmalıdırlar. Eğer tedavileri için cerrahi müdahale gerekiyorsa da ameliyat olmaları gerekmektedir. Günümüzde koroner bypass cerrahisinde ölüm oranları %1’lerin de altına inmiştir. Halen özellikle şeker hastalığı da varsa birden fazla damar tıkanıklığı olan ve kalp kası etkilenmiş hastalarda bypass ameliyatları en etkin tedavi şekli olarak dünyada kabul görmektedir. Tekrar edelim ki her hastanın tedavisi ayrıdır ve doktorlarının vereceği ortak karara göre belirlenmelidir.

Mayıs • 2014


Aktüel

Op. Dr. Cavit Hamzaoğlu

Meme kanserini erken tanı ile yenin Türkiye Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği doktorlarından Op. Dr. Cavit Hamzaoğlu, meme kanserinin akciğer kanserinden sonra dünyada görülme riski en fazla olan kanser türü olduğunu söyledi. •

Meme kanseri vakaları son dönemde artmakla beraber ölüm oranı ise sabit kalmakta. Bu konuda konuşan Türkiye Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği doktorlarından Op. Dr. Cavit Hamzaoğlu, meme kanserinin akciğer kanserinden sonra dünyada görülme riski en fazla olan kanser türü olduğunu söyledi. Kadınlarda meme kanserine yakalanma oranlarının dünya üzerinde değişiklik gösterdiğini belirten Hamzaoğlu, Amerika’da her 8 kadında bir, Avrupa ülkelerinde 10 kadında bir, ülkemiz için kesin olmamakla birlikte 14-15 kadında bir görülmekte olduğunu ifade etti. Meme kanserine yakalanma riskinin kadınlarda erkeklere oranla 100 kat fazla olduğunu dile getiren Hamzaoğlu, son yıllarda erkeklerde görülen vaka sayısının %50 arttığını belirterek erkeklerinde dikkatli olmaları konusunda uyardı.

fazladır. İlk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 2 kat fazladır. Hiç çocuk doğurmayan kadınlarda risk hafif yükselmektedir. 12 yaşından önce adet görmeye başlanması,50 yaşından sonra hala adet görmeye devam etmesi riski arttırmaktadır. Tüm meme kanserlerinin %25’i aileseldir. 10 yıldan fazla östrojen tedavisi gören kadınlarda risk artmaktadır. Alkol ve sigara kullanımı ile düzensiz beslenme riski artırıyor.

Erken tanı hayat kurtarıyor

Erken tanının önemini vurgulayan Hamzaoğlu, %96’ya varan oranlarda erken tanı ile hayatta kalma şansı olduğunu ifade etti. Yirmili yaşlardan itibaren kişinin kendini kontrol etmesi gerektiğine değinen Hamzaoğlu, “20-40 yaşları arasında 3 yılda bir, 40’li yaşlardan sonra her yıl, daha sonraki yaşlarda ise risk durumuna göre yılda bir mamografi çektirilmesini tavsiye ediyorum.” dedi. Kişinin kendisini muayenesinin önemini bir örnekle destekleyen Hamzaoğlu, yaklaşık %42’lik bir oranla kişinin kendini muayenesi sırasında tanı koyduğunu belirtti. Meme kanserinin korkulacak bir hastalık olmadığını belirten Hamzaoğlu, asıl korkulması gerekenin geç tanı konması olduğunun altını çizdi.

Peki meme kanseri nedir?

Meme kanserinin oluşumu hakkında da bilgi veren Hamzaoğlu, meme kanserinin memede bulunan süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmeleri olarak tanımladı. Hamzaoğlu ayrıca meme kanseri hakkında bilinmesi gerekenleri de şöyle özetledi; 50 yaş üzerinde olan kadınlarda meme kanseri görülme sıklığı 4 kat daha

54 Mayıs • 2014



Aktüel

AVM Sağlık yenilikçi çözümleriyle beğeni topladı Dr. Mehmet Yağmur: Bizim ürünlerimizi tercih eden kullanıcılara ömür boyu rahatlık sunuyoruz. Cihazlarımızı bozana hediye veriyoruz. •

AVM Sağlık, Ekspomed 2014 Fuarı’ndan verimli ayrıldı. Fuarda yeni nesil EMG-EEG-PSGCIPAP-İOM ve kemik dansometresini sergileyen AVM Sağlık standında en çok ilgiyi ise USB ile bağlantı yapabilen ve başka enerjiye ihtiyaç duymadan çalışabilen portatif ELG EEG cihazı gördü. Fuarın ardından AVM Sağlık Genel Müdürü Dr. Mehmet Yağmur sorularımızı yanıtladı.

gun fiyatlı olması ziyaretçilerin çok ilgisini çekti ve fuardan beklentimiz fazlası ile karşılandı.

Fuarda hangi çözümlerinizi sergilediniz? Özellikle ziyaretçilerin ilgisini çeken ürün gruplarınız neler oldu?

Bu fuarda yeni nesil EMG-EEG-PSG-CIPAP-İOM ve kemik dansometresini sergiledik. En büyük ilgiyi USB ile bağlantı yapabilen ve başka enerjiye ihtiyaç duymadan çalışabilen portatif ELG EEG cihazlarımız gördü. Yeni nesil topuktan ölçüm yapabilen ve çok az bir alanı kaplayan tüm vücut ölçümü yapan cihazlardan daha doğru sonuç veren kemik dansometre cihazımızda büyük ilgi gördü. İsveç üretimi olan DXL calscan kemik dansometresi Türkiye’de 43 ayrı noktada kullanılmakta ve dünyanın en büyük veri deposuna sahip.

Ekspomed 2014 Fuarı nasıl geçti? Fuar beklentilerinizi karşıladı mı?

Çok verimli geçti. Geçmiş yıllara göre katılım yoğundu ve profesyonel ziyaretçi sayısı fark edilir düzeyde artmıştı. Türkiye genelinde yapmış olduğumuz çalışmaların etkisi ve hastane yöneticilerinin kaliteli ve uygun fiyatlı ürün arayışları AVM Sağlık hizmetlerinin standını boş bırakmadı. Ürünlerimizin yeni nesil olması ve uy-

56 Mayıs • 2014



Aktüel

Sunduğunuz çözümlerin yatırımcıya ve kullanıcıya sağladığı avantajlar hakkında bilgi verir misiniz?

aşağı yukarı aynı sadece pazarlama taktikleri ve hantallıkları maliyetleri artırıyor oysa bizim inovatif çözümlerimiz var. Bunlardan biri uzaktan erişim ihbardan hemen sonra internet üzerinden uzaktan erişim sağlıyoruz ve yazılım sorunlarının %100 çözüyoruz. Bir diğer çözümümüz yedek cihaz vermek arıza tespiti için zaman kaybetmeden hemen yedek cihaz kargo ile gönderiyoruz en uzak mesafeye maksimum 48 saatte ulaşıyoruz ve kullanıcı tak çalıştır sistemi ile iş kaybına uğramıyor. İnterneti çok akıllıca kullanıyoruz tüm teknik ekibin cep telefonlarında sınırsız internet tanımlı ve nerede olurlarsa olsunlar cepten bağlanarak sorunu çözüyorlar.

Bizim ürünlerimizi tercih eden kullanıcılara ömür boyu rahatlık sunuyoruz. Cihazlarımızı bozana hediye veriyoruz. 2005 yılından bu güne kadar cihazlarımızı bozabilen çıkmadı. Gittiğimiz her yerde başka marka kullanmış olan uzmanlarımız bizimde cihazlarımızın bozulacağını iddia ediyorlar fakat yıllar onları yanıltıyor. Bu durumdan en çok rakiplerimiz rahatsız ve asılsız iddialar ile kullanıcıları yanıltmaya çalışıyorlar. Bunlardan birkaç örnek vereceğim. Yeni nesil EEG EMG sistemlerinin tamamı bilgisayar tabanlı ve Türkiye genelinde %80 kullanıcıların sistemleri benzer şekilde çalışmakta. Uzmanlarımız bizim ürünlerimizin üstün özellikli olduğunu söyleyince Neurosof firmasının üretmiş olduğu yazılımın kopya olduğunu bile iddia ediyorlar bilgisayar sistemimizin toplama olduğunu iddia ediyorlar. Asıl bizi şaşırtan ise bu günümüzde uzmanlarımız veya satın almacılarımız nasıl inanıyor doğrusu anlam veremiyoruz. Sistemlerimizin tamamı Neurosoft firmasının lisanslı ürünü ve bilgisayarlarımız ise Windows işletim sisteminin lisanslı ve faturalı ürünlerdir. Bu iddialara rağmen 300 adet Türkiye genelinde sistem kurmuş olmamız bizim başarımızı gösterdiği gibi kullanıcılarında memnun olduğunu göstermektedir. Eğer eski alışkanlıklar olmasa Türkiye genelinde bizden başka hiç kimse EEG EMG sistemi kuramaz. Aslında biz dünyanın yuvarlak olduğunu ispatlamaya çalışıyoruz. Ortaçağda Gelileo Galilei yargıladıkları gibi şuan bizi yargılayanlarda oluyor. Bilimi zor kılanda öğrenmişlikleri değiştirmektir. Cep telefonunun işe yaramayacağını savunanların düştüğü duruma bugün bizi tercih etmeyenlerde zamanla görecek. Zaman bizim haklı olduğumuzu gösterecek uygun fiyatlı olmamız bile eleştiri konusu iyi olsalar ucuz olmaz diyorlar oysa üretim maliyetleri tüm ürünlerin

Fuarın daha başarılı geçmesine adına ne tür öneri ve tavsiyelerde bulunabilirsiniz?

Fuar katılımının başarılı geçmesi için fuar yöneticilerinin de akıllı çözümler bulması gerek. Hiçbir iş kendi haline bırakılarak başarıya ulaşamaz. Aslında Reed firması ile birleşerek büyük yol aldılar. Fakat buna gerek olmadan Tüyap yönetimi başka çözümler ile kendi başarılarını artırabilirdi. Bunu yöneticiler ile paylaşmama rağmen sadece tabanda kaldığı için bugünleri göremediler. Aslında geç kalınmış olunsa da bazı girişimleri olumlu sonuç verdi. Benim acizane fikrim katılımcı maliyetlerini azaltmak ve uygun fiyatlı stand vermek. Oysa az olsun kar çok olsun mantığı hala devam ediyor. Bizim uygulamış olduğumuz politikayı TÜYAP yönetimi uygulayacak olsa tüm salonlar Almanya’da olduğu gibi dolar bir gün bu olacak ama görebilirlerse. Türkiye bulunduğu coğrafi konuma göre Almanya’dan daha verimli sadece doğru yöneltilmeyi bekliyor. Almanya ve Dubai de katılım çok yoğun iken neden Türkiye de olmuyor bunun sebepleri var ve bir gün yöneticiler bunu bulabilecek.

58 Mayıs • 2014



Aktüel

Daha çok yurt içi mi yurt dışından mı ziyaretçi beklediniz? Bu beklentiniz hangi yönde gerçekleşti?

2014 yılına yönelik hedeflerinizden bahseder misiniz?

Kamu hastanelerine ve özel hastanelere 20112012-2013 yılında en çok EEG EMG sistemi kuran firma olduk 2014 yılında ise PSG Uyku laboratuvarı kuran firma olmak istiyoruz. 2014 yılının başında küçük adımlarla başladık fakat önyargılar o kadar büyük ki kırmakta zorlanmamıza rağmen bazı özel hastanelere uyku laboratuvarı kurduk ve kullanıcılar çok memnun bu işin bu kadar kolay ve sorunsuz olduğunu düşünmemişler. Adım adım Türkiye için büyük sorun olan PSG laboratuvarlarını kuracağı aynı EMG yaptığımı inovasyon gibi Türkiye’nin en büyük uyku laboratuvarını kuracağız ve bu işin ne kadar kolay ve sorunsuz olduğunu göstereceğiz.

Biz Türkiye temsilciliği yaptığımız için yurt içi ziyaretçileri bekledik ve ağırladık bu yıl yurtdışı katılımcıları da yoğunda onlara da ürünlerimizi tanıtma fırsatı bulduk.

Sağlık sektörü büyük bir değişim yaşıyor. Bu değişimin içinde yer almak için siz ne tür yenilikler içindesiniz?

Değişmeyen ve yenilik getirmeyenler kaybolmaya mahkumlar. Ne büyük firmalar değişime ayak uyduramadıkları için kaybı olup gittiler. Birincilerin en büyük dezavantaji ikincilerin baskısı ve yenilik arayışlarıdır. Büyükler ve markalar tek olduklarını ve yenilmez olduklarını düşündükleri an kaybetmeye başlamış oluyorlar ve zamanla arkadan gelenler onların yerini alıyor. Biz birinci olmaya çalışırken ikinci olduğumuzu hiç unutmuyoruz ve teknolojinin getirdiği her yeniliği adapte etmeye çalışıyoruz ve kullanıcılar için avantajlı olan her sistemi ARGE departmanımız uyguluyor ve faydalı ise paylaşıyoruz. Sağlıkta en büyük eksiklik eğiti ve firma olarak kullanıcılarımıza ileri teknik uygulamaları uzaktan erişim ile vermeye çalışıyoruz. Uzmanlarımızın zamanı kıymetli olduğu için mesai saatinin dışına çıkıp istedikleri zaman bize uzaktan erişim ile bağlanıp hizmet alabilirler. Uyku laboratuvarı kurduğumuz için Hastane modelinde olduğu gibi çağrı merkezi numaramız olan 0850 433 1 433 nöbetçinin telefonuna mesai saatleri dışında yönlendiriliyor ve gece bile hizmet alabiliyor kullanıcılarımız.

Aslında bizi güçlü yapan Neurosft firmasının üretmiş olduğu yeni nesil cihazlar bizde Einstein nın dediği gibi Önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan zordur sözünü aklımızda tutarak inan odaklan vazgeçme başar diyoruz.

Sektöre vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Alışkanlıklarınızı gözden geçirin doğru olmayanları fark edeceksiniz. Sorunu fark edenlerle edemeyenler arasında fark yok ikisi de doğruyu yaptıklarına inanıyorlar biri sadece farkında olmadığı için mutlu. Aslında çok şey var bu ülke için yapılması gerekenler. Ama hiç kolay değil zamana ve akıllı kişilerin yönetici olmasını beklememiz gerek yoksa yetinmeye devam edeceğiz. Birileri dünyanın yuvarlak olduğunu söylüyorsa ve bu bizim ilgimizi çekmiyorsa yapacak bir şey olmuyor. Bazı şeylerin bedelini pahalı ödüyoruz ve bunun karşılığı da nakit olsa telafi etmek mümkün fakat zaman olduğu için zamanı telafi etmek henüz mümkün değil.

Sağlık alanında yaşanan değişim sizleri nasıl etkiliyor?

Her alanda olduğu gibi değişiklikler bizi de etkiliyor ve bizde değişikliklerin olumlu yanlarını uygulamaya çalışıyoruz ve başarılı olduğumuzu da düşünüyoruz.

60 Mayıs • 2014



Aktüel

Viko’dan çalışanlarına özel sağlık programı VİKO, çalışanlarına yönelik gerçekleştirdiği örnek projelerine her geçen gün bir yenisini daha ekleyerek işveren markası anlamında da fark oluşturmaya devam ediyor. •

Sektörünün inovatif ve lider kuruluşu VİKO, çalışanlarına yönelik gerçekleştirdiği örnek projelerine her geçen gün bir yenisini daha ekleyerek işveren markası anlamında da fark oluşturmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda “mutlu, motivasyonu yüksek, sağlıklı yaşam kültürünü benimsemiş çalışanlar” misyonu ile “Kurumsal Sağlık Projesi”ni hayata geçiren kuruluş, Medicalpark iş birliği ile gerçekleştirdiği program ile çalışanları üzerinde sağlıklı yaşam konusunda çok önemli bir farkındalık daha oluşturdu.

gerçekleştirdi. Aynı zamanda VİKO Kurumsal Sağlık Projesi’nin diyet programı sürecinde de çalışanlara profesyonel destek sağlayan Dyt. Arzu Gökmen Yamanel, sağlıklı beslenme ve diyet konusundaki bilgilendirmelerin ardından diyet ve sağlıklı beslenme programına dahil olan çalışanların elde ettiği başarıyı katılımcılarla paylaştı. Gökmen’in paylaştığı sonuçlara göre 32 VİKO çalışanı, yaklaşık bir ayda toplam 120 kg vererek projeyi ne denli içselleştirdiklerini gösterdi. VİKO, projenin diyet programı süreci kapsamında risk grubunda yer alan çalışanlarına profesyonel diyetisyen desteği sağlıyor, talep eden çalışanlarına ise öğle yemeğinde özel diyet menüsü hizmeti sunuyor.

Diyetisyen desteği

Fitness merkezinden havuza, tenis kortundan futbol ve voleybol sahasına kadar birçok hizmeti üstelik tesisleri içerisinde çalışanlarının iş yaşamına dahil eden VİKO, çalışanları için hayata geçirdiği Kurumsal Sağlık Projesi ile çalışanlarının iş ve özel yaşamlarına bir fayda paketi sunuyor. VİKO, proje partneri Medicalpark iş birliği ile genetik riskler, sağlıklı beslenme, diyet ve hijyen konularındaki sunumların yer aldığı bir program

Genetik riskler

Program kapsamında en dikkat çeken sunumlardan birisi de Medicalpark Genetik Uzmanı Dr. Yaman Sağlam tarafından gerçekleştirildi. Sunumda yer alan ve artık genetik bilimindeki gelişmeler ile herhangi bir bulgu olmaksızın hastalıkların teşhis edilebildiğini aktaran önemli

62 Mayıs • 2014



Aktüel

önemli sorumluluğumuz kendimize olan sorumluğumuzdur ve bu sorumluluğu yerine getirmenin ilk şartı da sağlıklı yaşamaktır. Bunu sağlayamazsak, ne kendimize, ne sevdiklerimize, ne ülkemize, ne de topluma bir faydamız dokunamaz. Her alanda olduğu gibi sağlığımızın da sürdürülebilirliğini sağlamak, sağlıklı yaşamak gerçekten elimizde... Daha birkaç ay öncesinde ‘Sağlıklı Yaşam Elimizde’ sloganı ile çıktığımız bu kısa yolculukta elde ettiğimiz sonuçlar bugün bizleri çok mutlu etti. Bu sonuçlardan sağladığımız motivasyon ile çalışanlarımızı doğru ve dengeli beslenme, egzersiz, sigarayı bırakma ve daha birçok program ile desteklemeye devam edeceğiz.” dedi.

bilgiler VİKO çalışanlarından büyük ilgi topladı. Akdeniz anemisi hastalığında tedavi, bireysel koruyucu tıp ve hastalıklarda kişiye özgü tedavi süreçlerini genetik bilimindeki son gelişmeler ile paylaşan Sağlam, “VİKO çalışanlarının bu konuya gösterdiği ilgiden ve yöneltilen sorulardan ötürü büyük bir memnuniyet duydum. Özel bir kuruluşun bu detayda çalışanlarının sağlığını düşünmesi gerçekten çok etkileyici, VİKO sadece yaşamı değil, çalışanlarını da aydınlatıyor.” dedi. Kişisel bakım ve hijyen konulu son sunumun ardından söz alan VİKO İnsan Kaynakları Direktörü Gülay SELKİ “Sağlıklı olmak, insan mutluluğunun ilk önceliği. Yaşamdaki en

64 Mayıs • 2014



Aktüel

“Gelişen teknoloji erken teşhis için önemli” Kanser konusunda toplumda farkındalık sağlanması ve toplum bilincinin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen “Ulusal Kanser Haftası Sempozyumu“ Ankara’da yapıldı. •

Ankara’da Rixos Otel’de gerçekleştirilen Ulusal Kanser Haftası Sempozyumu, alanlarında uzman çok sayıda ismin bir araya gelmesini sağladı. “Kayıtçılık ve Tarama Eğitimleri” başlığı altında 2-4 Nisan 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını Kanser Savaş Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin yaptı. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun konuşmasıyla devam eden sempozyumda, tütün kontrolü, dengeli beslenme, fiziksel aktivite, erken teşhis, palyatif bakım konularında bilgi edinilmesi ve kanser kayıtçılığıyla kanser taramaları konusunda değerlendirmeler yapıldı.

lirten Fujifilm Medikal Sistemler Grup Müdürü Hakan Bulut, AR-GE yatırımlarına büyük önem veren Fujifilm’in teknolojisini sürekli geliştirdiğini söyledi. Bulut, “Gelişen teknoloji erken teşhis için önemli. Üstün görüntüleme kalitesi elde ediyoruz. Bu durum da, özellikle radyoloji alanında hastalıkların teşhis ve tedavisinde önemli bir zaman kazanımı sağlıyor. Bu yüksek teknolojinin ürünlerinden biri olan Amulet serisi mamografi cihazları, meme radyoloji alanında en az radyasyonla en yüksek görüntü kalitesini sunan sistemler olarak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tercih ediliyor” dedi.

Fujifilm mamografi cihazlarının tanıtımını yaptı Medikal sistemler alanında dünyanın önde gelen markalarından biri olan Fujifilm de, etkinliğe bir stant kurarak katıldı. Meme radyoloji alanında en az radyasyonla en yüksek görüntü kalitesini sunan sistemleriyle etkinlikte dikkat çeken Fujifilm, uzmanlara mamografi cihazlarının tanıtımını yaptı. Kanserde erken teşhiste kullanılan teknolojinin çok önemli olduğunu be-

Ankara’da Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı, Hacettepe Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Gazi üniversitesi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Kanser Enstitüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi Kanser Enstitüsü, Sağlıkta Umut Vakfı ve Genç Birikim Derneği işbirliği ile düzenlenen “Ulusal Kanser Haftası Sempozyumu”nda; Türkiye’de kanserle mücadelede gelinen nokta ve gelecek planları konusunda sunumlar yapıldı.

66 Mayıs • 2014



Aktüel

“Gelişimsel Bakım, prematüre bebeklerde hayat kurtarıyor” Türk Neonatoloji Derneği’nin düzenlediği kongrede bu alanda Türkiye’deki sorunlara dikkat çekilirken, yenidoğan uzmanlığının gelişmesine de destek verilmesi hedefleniyor. •

ürünlerini sergilediler. Dünyada ayrı bir uzmanlık alanı olarak çalışan yenidoğan hekimliği, Türkiye’de pediatrinin içinde yer aldığından ve henüz yeni bir uzmanlık alanı olarak tanınmaya başladığından, prematüre bebeklerin bakımına ilişkin yeterli bilgi bulunmuyor. Buna bağlı olarak erken doğan bebeklerde yaşama oranı, bakım tekniklerinin gelişmesiyle giderek artsa da ciddi sağlık sorunları hala önemini koruyor. Kongrede bu alanda Türkiye’deki sorunlara dikkat çekilirken, yenidoğan uzmanlığının gelişmesine de destek verilmesi hedefleniyor.

Türk Neonatoloji Derneği’nin düzenlediği 22. Ulusal Neonatoloji Kongresi 10 –13 Nisan tarihleri arasında Titanic Deluxe Otel Antalya’da gerçekleştirildi. Prematüre bebeklerin gelişimsel bakımı konusunda uzman doktorların ve yenidoğan hemşirelerinin izlediği kongre süresince temel mekanik ventilasyon, ileri mekanik ventilasyon ve yenidoğan bakımında güncel uygulamalar başlıklı kursların yanı sıra 3 gün boyunca bilimsel program ve tartışma oturumları düzendi. Kongrede ayrıca katılımcı firmalar da bu alandaki son teknolojileri ve

68 Mayıs • 2014


Aktüel iz, hizmetlerimiz ve eğitimlerimiz ile bu alanda daha fazla uzman hekim ve hemşire yetişmesine destek vermek istiyoruz. Ülkemizdeki prematüre bebeklerin daha sağlıklı bir yaşam sürdürmelerini hedefliyoruz. GE Sağlık olarak, gerek ürünlerimiz, gerekse eğitim ve işbirlikleri yoluyla bu alandaki desteğimizi sürdüreceğiz” dedi. Birsen, gelişimsel bakımın önemine değinerek, prematüre bebeklerin bakımında ışık ve ses ölçümü ve bunların sınırlandırılması, bebeğin yatakta konumlandırılması, uygun tutuş ve dokunuş, ağrı değerlendirme ve yönetimi, bakım gruplandırması, cilt bütünlüğünü koruma, aileye yetkinlik verilmesi ve kanguru bakımı hakkında GE’nin uygulamaları ve ürünleri hakkında bilgiler verdi.

Prematüre bebeklerde sağlık sorunları önlenebilir

Perinatal bakımdaki gelişmeler, erken doğumda görülen ölüm oranını düşürse de ülkemizde prematüre bebek oranı belirgin bir şekilde yüksek kalmaya devam ediyor. Prematüre bebeklerde hatalı bakım ve hatalı ortam koşulları dolayısıyla beyin felci, işitme kaybı, görme bozukluğu ve yetersiz gelişmeye ek olarak, uzun süreli hasta takibi çalışmalarında anaokulu ya da ilkokul çağında kadar ortaya çıkmayan bilişsel ve davranışsal sorunlar gibi önemli sinirsel iletişim bozukluklarına rastlanıyor. Gelişimsel bakım bu noktada çok büyük önem taşıyor. Prematüre bebekler, doğru tedavi ile doğru ortam koşullarında bakıldıkları takdirde yaşamlarına diğer bebekler gibi devam edebilme şansı yakalıyorlar.

Her yıl 150 bin prematüre bebek dünyaya geliyor

Türkiye’de erken doğum, bebek ölümlerinin başlıca nedenleri arasında ilk sıralarda geliyor. 2012 verilerine göre, 1,3 milyon doğumun yüzde 12’si erken doğum şeklinde gerçekleşiyor; her yıl yaklaşık 150 bin prematüre bebek dünyaya geliyor. Bu bebeklerin 50 bini bir kilogramın altında doğuyor. Kongrede bir konuşma yaparak, gelişimsel bakımın bebek ve aile için uygun bir gelişim deneyimi sunduğunu, bebeğe riskleri en aza indirmiş bir ortam sağladığını vurgulayan GE Sağlık Bölge Satış Müdürü Ümit Birsen, “Erken doğan bebekler beyin gelişiminin önemli safhaları tamamlanmadan dünyaya gelmiş oluyor. Bebeklerde üçüncü trimester, beynin hızlı geliştiği ve ses ya da dokunma gibi dış etkenlerin beynin gelişimine etkisinin olabileceği bir dönemdir. Doğum odası ve bakım uygulamalarında yapılacak değişikliklerle sağlık sorunları önlenebilir. Gelişimsel bakım, nörolojik gelişimi en üst seviyeye çıkaran uzun dönem bilişsel ve davranışsal sorunları azaltan kişiselleştirilmiş bir bakım yaklaşımıdır. Gelişimsel bakım ünitelerim-

GE Giraffe Omnibed

GE Sağlık tarafından geliştirilen ve yüksek riskle doğan bebeklerin gelişimini destekleyen Giraffe Omnibed, aile merkezli bir kritik bakım ortamı sağlıyor. Bebeğe nötr sıcaklıkta çevre şartları sunarken, bebek yakınlarının ve sağlık personelinin olumsuz dokunuşlarını da azaltıyor. Ortamdaki sesi ve ışığı da yönetme imkanı veren Giraffe Omnibed, bebeğin stresini azaltarak normal büyümeyi ve gelişmeyi destekliyor. Giraffe Omnibed, anne ile bebeğin temasına imkan sağlayan donanımı ile bebeklerin iyileşmesinde katkı sağlıyor; araştırmalar, prematüre bebeklerde anne temasının iyileşmeye katkısını açıkça ortaya koyuyor.

69 Mayıs • 2014


Aktüel

Depend ile hayattan keyif almak elinizde Küresel bilgi birikimi ile tüketicilerine konforlu bir yaşam sunan Depend, istemsiz idrar kaçırmayı yetişkinlerin hayatlarında kısıtlayıcı bir etken olmaktan çıkarıyor. Güven duygusu ile aktif bir yaşamın kapılarını açan Depend Emici Külotlar, marka yüzü Sumru Yavrucuk ile de yetişkinleri bilinçlendirmeyi hedefliyor. Depend Emici Külotlar, marka yüzü Sumru Yavrucuk ile de yetişkinleri bilinçlendirmeyi hedefliyor. Depend Emici Külotlar, marka yüzü S umru Yavrucuk ile de yetişkinleri bilinçlendirmeyi hedefliyor.

aldırıyor. Bunlara ek olarak; yan kısımlarından yırtarak rahatça çıkarılabiliyor ve giysilerin altından da belli olmuyor. Aynı zamanda tüm Depend ürünleri SGK geri ödeme kapsamında.

40 yaş üstü her 3 kadından birinde istemsiz idrar kaçırma görülüyor ve Türkiye’de yaklaşık 5 milyon kişi istemsiz idrar kaçırma nedeniyle günlük yaşamındaki aktivitelerini azaltıyor ve hatta eve bağımlı hale geliyor. Hayattan keyif almak ve sosyal ortamlarda rahat ve konforlu bir şekilde bulunmak isteyen yetişkinler ise “Depend Emici Külotlar“ sayesinde aktif yaşamlarına aralıksız devam edebiliyor. Depend; yeni marka yüzü Sumru Yavrucuk ile birlikte istemsiz idrar kaçırma durumu ile karşılaşan kişileri doğru ürünle buluşturarak hayatlarını kısıtlamadan, dilediklerince özgür yaşamaya teşvik ediyor. Türkiye’nin bu kategori de ilk “kadın ve erkek için” özel olarak tasarlanmış ürünü olan Depend Emici külotlar, iç çamaşırı gibi giyilerek, elastik bel bölgesi ile vücuda tam olarak uyum sağlıyor ve ihtiyaç duyulan güveni sunuyor. Depend Emici külotlar özel emici bölgeleri ile uzun süreli koruma sağlarken, yumuşacık tekstil dış yüzeyi sayesinde çamaşır hissi veriyor ve vücuda nefes

Kimberly–Clark Türkiye

1872 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde kurulan Kimberly-Clark bugün dünya çapında 53 bini aşkın çalışanı ile 37 ülkede üretim ve 150 ülkede satış faaliyetlerini yürütmektedir. Rekabet ettiği pazarlarda 8 tüketici ürün kategorisinden 5’inin yaratıcısı olan Kimberly-Clark markaları her gün 1,3 milyar insana ulaşmaktadır. Türkiye faaliyetlerine 2005 yılında başlayan Kimberly-Clark Türk tüketicilerine, Huggies, Huggies Little Swimmers, Huggies Dry Nites, Huggies Islak Havlu, Kotex ve Depend markaları ile hizmet vermektedir. Ayrıca Türkiye’de ürettiği ürünlerini Rusya, Ukrayna, Orta Doğu ve Güney Afrika’nın da aralarında bulunduğu 40 ülkeye ihraç etmektedir.

70 Mayıs • 2014



Aktüel

Libya Leh Hastanesi’nin tüm sağlık ekipmanları

Atlas Sağlık’tan Akfa Holding şirketlerinden Atlas Sağlık, yurtdışı anahtar teslim projelerine bir yenisini daha ekledi. Libya’daki savaş sonrası bölgenin en modern özel hastanesi olarak yapımı hızla devam eden LEH Hastanesi’nin anahtar teslim tüm ekipmanlarını Atlas Sağlık karşılayacak. •

Sağlık alanında herkesin en yeni teknoloji ile en iyi hizmeti alması için 25 yıldır çalışmalarını sürdüren Atlas Sağlık, anahtar teslim hastane projelerine bir yenisini daha ekledi. Hastanelerin donanımında kullanılan her türlü mobilya, yatak ve hastane teçhizatını alanının dünyaca ünlü markaları ile anahtar teslim projeler haline getirerek sağlık sektörüyle buluşturan Atlas Sağlık, tüm sağlık ekipmanını tek elden karşıladığı Libya Bingazi’deki Leh Hastanesi projesini yılsonuna kadar bitirecek. Türk mühendisler tarafından inşaatı devam eden projede 400 mühendis, mimar ve teknik eleman görev alıyor. Atlas Sağlık 10 milyon doların üzerinde bir rakamla 1776 kalemden oluşan tüm sağlık ekipmanlarının kurulumunu 50 kişilik ekibiyle yıl sonuna kadar gerçekleştirecek. Tamamlandığında bölgenin en büyük ve en yenilikçi hastanesi konumuna ulaşacak olan Leh Hastanesi projesi Atlas Sağlık Genel Müdürü Nuri Ertuğ, Akfa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Aktaş, Akfa Holding Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Cahit Paksoy, Leh Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Anwar Moussa’nın katılımı ile gerçekleşen imza töreninde tanıtıldı.

si projesinin bizim için önemi çok daha büyük. Libyalıların sağlık alanındaki tüm beklentilerini karşılayacak olan LEH Hastanesi’nin herkes için hayırlı olmasını diliyorum” açıklamasını yaptı.

“Milyar dolarlık sağlık maliyeti düşecek”

Toplantıda yaşanan iç savaş sonrasında vatandaşların gerekli altyapı olmadığı için bölge ülkelerde tedavi olduğunu ve bu nedenle 2.5 milyar dolara varan sağlık maliyeti oluştuğunu belirten LEH Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Anwar Moussa, gerçekleştirdikleri yatırımların Libya için hayati önem taşıdığını, bunun için hastaneyi yıl sonuna kadar hizmete hazır hale getireceklerini söyledi. Moussa; “Libya’nın doğusunda inşa etmeye başladığımız savaştan sonra ilk, bölgenin en büyük ve en donanımlı hastanesi Leh, dördü hastane, ikisi servis toplam 6 bloktan inşa edilecek. Libyalı vatandaşlarımıza 20.800 metrekare alanda hizmet verecek olan hastanemiz 150 yatak kapasiteli olacak. Acil bölüm, 3 ana ameliyathane, bir doğum bakım, bir küçük ameliyathane, 12 yoğun bakım, koronel bakım yatağı ve çok sayıda poliklinik yer alacak. Atlas Sağlık’ın en yeni teknoloji ekipmanlarıyla donatacağı hastanemizin herkes için hayırlara vesile olmasını dileriz” dedi.

“Bölgenin en büyük ve en donanımlı hastanesi olacak”

Toplantının açılış konuşmasında Türk-Libya işbirliği ve dostluğuna vurgu yaparak, hayata geçirilecek projenin iki ülke için de önemine dikkat çeken Atlas Sağlık Genel Müdürü Nuri Ertuğ, “Türkiye’deki sağlık yatırımları oldukça mesafe kaydetti ve biz de bu yönde epey deneyim kazandık. Bu deneyimi yakın ve uzak coğrafyada projelerini yürüttüğümüz ülkelerle paylaşmak son derece memnuniyet verici. Atlas Sağlık’ın Libya için böylesine önemli bir projeye imza atan firma olarak yer almasından büyük onur duyuyoruz. Holding şirketlerimizle birlikte kolektif yürüttüğümüz projeyi, 2014 yılı sonuna kadar tamamlamayı planlıyoruz. 25 yıldır hizmet verdiğimiz sağlık sektöründe, yeni yapılanmamızın ardından başarıyla yürüttüğümüz ilk anahtar teslim iş olması sebebiyle Leh Hastane-

72 Mayıs • 2014



Aktüel

Öğrencilerin poster yarışmasına sektörden destek Ekspomed Fuarı’nda gerçekleştirilen Öğrenci Poster Sunumları yarışmasına Ertunç Özcan, Cordamed Biomedikal Mühendislik, Covidien ve Penta Elektronik Medikal Sistemler firmaları destek oldu. Ödül sponsorluğunu ise AVM Sağlık Hizmetleri firması üstlendi. •

gerçekleşen Biyomedikal Sempozyumu firma oturumları ve öğrenci poster yarışmasıyla sona erdi. Etkinliğe Ertunç Özcan, Cordamed Biomedikal Mühendislik, Covidien ve Penta Elektronik Medikal Sistemler firmaları destek oldu. Ödül sponsorluğunu ise AVM Sağlık Hizmetleri firması üstlendi.

Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Biyomedikal Teknolojileri AR-GE Topluluğu tarafından düzenlenen “3.Biyomedikal Mühendisliği Öğrenci Sempozyumu” , 2 Nisan 2014 Namık Kemal Üniversitesi Merkez Kampüs Rektörlük Konferans salonunda, 3 Nisan 2014 Çorlu Mühendislik Fakültesi Konferans salonunda, 4 Nisan 2014 tarihinde de Tıbbi Cihazlar ve Malzeme Fuarı EXPOMED 2014 İstanbul’da gerçekleştirildi. Geleneksel olarak düzenlenen NKÜ Biyomedikal Mühendisliği Öğrenci Sempozyumuna üniversitelerin Biyomedikal Mühendisliği ve Biyomedikal Cihaz Teknolojisi öğrencileri ilgi gösterdi. 4 Nisan 2014 tarihinde EXPOMED Tıbbi Cihazlar Fuarında Öğrenci Poster Sunumları yarışması yapıldı.

Sektör firmaları destek verdi TÜYAP

Fuar

Merkezi

Karadeniz

Öğrenci Poster Yarışması Sonuçları

1. Yürüyüş Analiz Sistemi 2. Medikal Dünyasının Devrimi 3B’lu Biyoyazıcı 3. Biyomedikal Cihaz Takip Otomasyon Sistemi 4. Hareket İstemine Dayalı Nöral Protez Eğitim Sistemi 5. Geleceğimizde Biyomedikal Mühendisliği ve Fundus Floresein Anjiyografik (FFA) Tanıya Yönelik Bir Metot Bunu Destekleyen Bilgisayar Programının Geliştirilmesi posterleri oldu.

salonunda

74 Mayıs • 2014



Aktüel

Aşılar her yıl dünyada 25 milyon kişinin hayatını kurtarıyor Bu yıl 24 Nisan-30 Nisan 2014 tarihleri arasında düzenlenen Dünya Bağışıklama Haftası’nda toplumun aşılama ve aşı ile korunulabilir hastalıklar konusundaki farkındalığının artırılması ve bilgilendirilmesi hedefleniyor. •

program dahilinde devletler tarafından uygulanarak başladığını ifade ederek “Yetişkinler için dünyada henüz böyle bir uygulama bulunmamaktadır. Yetişkin aşılamaları dünyada bu işi en iyi yapan İskandinav ülkelerinde bile yüzde 50’leri geçmiyor. Bizim gibi ülkelerdeyse, gripte oran biraz daha yüksek olsa da pnömokok aşısı dediğimiz zatürreye karşı aşılanma oranı yüzde 1’in altında. Oysa aşılanması gereken birçok risk grubu var” şeklinde konuşuyor.

Dünyada her yıl 25 milyon kişi aşılar sayesinde hayata tutunuyor. Aşılar ile pek çok hastalığın zaman içerisinde kökünün kazındığını ifade eden Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan “Bugün Türkiye’de uygulanan Genişletilmiş Bağışıklama Programı ile yılda 14 binden fazla çocuğumuzun 13 farklı hastalıktan kaybedilmesinin önüne geçiliyor. Bulduğumuz rakama göre eğer hiç aşı yapmasaydık yılda 14 bin kişiyi aşıyla korunulabilir hastalıklardan dolayı kaybediyor olacaktık” şeklinde konuşuyor. Aşılamanın yalnızca çocuklar için geçerli olmadığını, yetişkinlerin de olması gereken aşılar bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Mehmet Ceyhan bunlar hakkında farkındalığın artırılması gerektiğini söylüyor.Genelde aşılamanın dünyanın her yerinde çocuklara bir

Kronik hastalığı olanlar mutlaka aşılanmalı

“Aşılama yalnızca çocuklara yapılır diye bir şey yoktur. Erişkinlik dönemi boyunca yapılması gereken pek çok aşılama vardır” diyen Prof. Dr.

76 Mayıs • 2014



Aktüel Mehmet Ceyhan, “Korunma doğar doğmaz çocukluk çağıyla başlar, ancak yinelenmesi gerekir. Yetişkinlikte de hasta olma olasılığı küçümsenmemelidir. Altta yatan, kronik hastalığı olan kişiler bu nedenle duyarlı ve farkında olmalıdır. 65 yaş üzeri kişiler ile kronik kalp, akciğer, böbrek ve şeker hastalarının, 5 yılda bir pnömoni (zatürre) aşısı, her yıl da grip aşısı yaptırmaları gereklidir. Bunun için yoğun eğitim faaliyetlerinin yürütülmesine ihtiyacımız var” diye konuşuyor.

Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan

Kimler risk grubunda?

“Dünyanın her yerinde çocuk aşılaması yetişkin aşılamasına göre daha yaygın ilerliyor. Örneğin pnömokok aşısında çocukluk çağındaki aşılama oranlarının Türkiye’de yüzde 97 gibi yüksek rakamlara ulaşarak oldukça başarılı bir noktaya geldi. 2009 yılına kadar yılda 1500 çocuğu menenjit nedeniyle kaybediyorduk. Bu oran, aşılamayla çok büyük düşüş gösterdi. Aşı, zatürre vakalarında ve orta kulak iltihabında yüzde 40 koruma sağlıyor” diyen Ceyhan, kronik akciğer hastaları, kronik kalp hastaları, koroner kalp hastalığı olanlar, KOAH ya da astım gibi solunum yolu hastalıkları olanlar, şeker hastalığı olanlar, kronik böbrek yetmezliği ve kronik karaciğer hastalığı olanlar ve 65 yaş üstü kişilerin risk grubunda yer aldığını belirtti. “Zatürre her yaşta görülmekle birlikte en çok bebeklerde ve 60 yaş üstü kişilerde ölüme neden oluyor. Bunlar bağışıklık problemleri nedeniyle zatürre

geçirirse daha ağır seyredebilecek gruplar. Sağlık Bakanlığı verilerine göre zatürre Türkiye’de 1-4 yaş arasındaki çocuklarda yüzde 22 oranla en çok görülen ölüm nedeni” dedi. Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı ve Sağlık Bakanlığı Bağışıklama Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ceyhan pnömokok bakterisinin zatürre dışında pek çok hastalığa neden olduğunu da ifade etti. Pnömokokun zatürrede, kulak iltihaplarında, sinüzitte, menenjitte, kana bakteri karışmasında en sık görülen etken olduğunu belirtti.

İşgücü kaybını engelliyor, sağlık harcamalarını azaltıyor

Yetişkinlerde aşı uygulamalarının daha yaygınlaşması için hekim ve hastalarda yeterli bilincin geliştirilmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Ceyhan “Aşılar korunmanın yanı sıra tasarruf sağlar, işgücü kaybını engeller, sağlık harcamalarını azaltır. Aşı ilaçtan farklıdır. Hasta olmadan olası riske karşı alınan bir önlemdir. Yaptığımız maliyet yarar analizine göre aşı giderleri ile aşısız giderleri karşılaştırdığımızda bir yılda 20 milyar lira tasarruf etmek mümkün. Risk grubu dediğimiz hastalara bakan göğüs hastalıkları uzmanları, dahiliye uzmanları, şeker hastaları risk grubunda olduğu için endokrinoloji uzmanları, böbrek hastaları risk grubunda olduğu için nefroloji uzmanları ve aile hekimleri hem kendileri bilinçlenerek hem de risk grubundaki hastalarını aşılanmaya teşvik etmeliler” diyerek aşılamada hekim tavsiyesinin önemini vurguladı.

78 Mayıs • 2014



Aktüel

Akıllı cihazlarla sağlıkta devrim Acıbadem Mobil Sağlık Hizmetleri’nin “Uzaktan Kronik Hastalık Takibi: Teletıp Hizmeti’’ kapsamında, artık hastaneye gitmeden her gün düzenli tansiyon ve şeker ölçümlerini yapıp, doktorunuza kontrol olabilirsiniz. • Acıbadem Mobil Sağlık Hizmetleri’nin “Uzak-

tan Kronik Hastalık Takibi: Teletıp Hizmeti’’ kapsamında, artık hastaneye gitmeden her gün düzenli tansiyon ve şeker ölçümlerini yapıp, doktorunuza kontrol olabilirsiniz. Acıbadem Mobil Sağlık Genel Müdürü Dr. Özgür Turgay, “Teletıp hizmeti, aslında ‘Uzaktan Kronik Hastalık Takip Programı’’ anlamına geliyor. Medikal Koçluk ve Acil Sağlık Hizmetleri’ni de kapsayan kronik hastalık yönetiminin asıl amacı, hastalıkları düzenli takip ederek, hastaların yaşam kalitelerini yükseltmek ve acil durumlar için önlem almak,” dedi.

Teknolojiyle hastalıklar erken teşhis edilecek

Acıbadem Mobil Sağlık Genel Müdürü Dr. Özgür Turgay, sektördeki gelişmelerden söz ederken, “Sağlık sektöründe teknolojinin giderek daha aktif hale geleceğini göreceğiz. Örneğin kalp krizlerini önceden haber veren, deri üzerine yerleştirilen biosensörlerle ilgili çalışmalar yakın gelecekte tamamlanmak üzere,” diye konuştu ve birkaç yıl içinde uygulanması beklenen bu yeni teknoloji sayesinde kalp krizinden ölümlerin yüzde 50 azalacağını ifade etti. Turgay, Acıbadem Mobil Sağlık Hizmetleri’nin de gelişmeleri yakından takip ettiğini söyleyerek kurum olarak ar-ge çalışmalarına verdikleri önemden bahsetti. Teletıp hizmetini de kendi ar-ge ekipleri ve kurumsal işbirlikleriyle geliştirdiklerini söyleyen Turgay, dünyada gelişmekte olan mobil sağlık teknolojilerini yakından takip ettiklerini ve bu alanda çeşitli inovasyonlara öncülük ettiklerini ifade etti. Acıbadem Mobil Sağlık’ın hayata geçirdiği sağlık teknolojileri arasında ‘akıllı tartılar’, ‘riskli gebelik takibi uygulaması’, ‘pıhtılaşma zamanı takibi’ gibi hizmetler var. Üzerinde çalışılan teknolojilerden biri de ‘akıllı mikroküreler sayesinde çocukların ateşini ölçen çocuk atleti’…

Acıbadem Mobil Sağlık Genel Müdürü Dr. Özgür Turgay

Hizmeti gibi hizmetleri kapsayan bir uzaktan kronik hastalık takip sistemi. Acıbadem Mobil Sağlık üyeleri, Teletıp adı verilen bu ölçüm cihazıyla her gün düzenli olarak tansiyon ve şeker ölçümlerini yapıyorlar. Bu cihazın bir de şeker ölçüm çubuğu takılabilen bir bölümü bulunuyor. Açlık ve tokluk şekerini ayrı ayrı ölçebilen bu cihaz, hasta şeker çubuğunu taktığı anda şeker ölçümü, çıkartınca tansiyon ölçümü yapıyor. Bu cihazın yanında bir de Gateaway adlı veri iletim cihazı veriliyor.

Konuşan cihazlar sağlığa yön verecek

Acıbadem Mobil Sağlık Hizmetleri, M2M yani birbiriyle iletişim kuran cihazlar kullanarak mobil sağlığa yön veriyor. Bu sistemin kullanıldığı hizmetlerden biri Teletıp. Teletıp; içinde gateway destekli bir tansiyon & şeker ölçüm cihazı bulunan, telefonda 7/24 Medikal Koçluk Hizmeti, Acil Sağlık

80 Mayıs • 2014



Aktüel

Sağlık maliyetlerini de düşürecek

Amerika’da mobil sağlık hizmetlerinin genel sağlık harcamaları içindeki payının yüzde 14 olduğunu söyleyen Turgay “Türkiye’de de büyüme hızla devam ediyor. Mobil sağlığa olan ihtiyaç her geçen gün artıyor çünkü yaşlanan nüfus ile birlikte kronik hastalıklar da artıyor. Dünyada 800 milyondan fazla kronik hasta bulunuyor. Bu hastalar için devletlerin yaptığı harcamalar, toplam sağlık harcamaları içinde yüzde 75-80 civarında bir paya sahip. Örneğin Avrupa’da sadece diyabeti olan bir hastanın devlete yıllık maliyeti 13.000 Euro. Türkiye’de de durum Avrupa’dan farklı değil ve Türkiye’de 2 milyondan fazla diyabet hastası bulunuyor. Bu hastalar mobil yöntemlerle kontrol altına alındığındaysa maliyet 3 bin Euro’ya kadar düşebiliyor. Öte yandan dünyada hastanelere olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Sadece Çin’de her sene 6.000 yeni hastaneye ihtiyaç duyuluyor. Dolayısıyla hastanelerde alınan hizmetleri artık kişilerin bulunduğu yerden mobil olarak alınması çok da şaşırtıcı bir tablo değil. Bu durum, mobil sağlık hizmetlerinin artık lüks değil, ihtiyaç ve gereklilik olduğunu betimler nitelikte. ” dedi.

Teletıp cihazıyla Gateway arasında bluetooth iletişimi var. Gateaway, Teletıp cihazının ölçtüğü verileri bluetooth ile oradan alıyor ve içindeki simkartla da ölçüm verileri Medikal Çağrı Merkezi’ne aktarıyor.

7/24 anlık izleniyor

Çağrı Merkezi’ndeki ekranlardan bu veriler 7/24 anlık olarak izleniyor. Normalin dışında bir değer görüldüğünde, tecrübeli sağlık ekipleri, durumuyla ilgili bilgi almak üzere hemen hastayı arıyor. Hastanın sağlık geçmişi sistemde kayıtlı olduğundan, hastaya telefonda anında tıbbi danışmanlık hizmeti veriliyor. Örneğin hasta ilacını almadıysa ona ilacını almasını hatırlatıyor, başka bir sorun varsa duruma müdahale için hastaya gerekli bilgiler veriliyor. Hastayı arayıp kendisine ulaşılamadığı takdirde, sistemde kayıtlı olan hasta yakını aranıyor. Gerekli ise hastanın bulunduğu yere bir sağlık ekibi veya uluslararası standartlarda 9 saate kadar yoğun bakım hizmeti verebilen Acıbadem Mobil Sağlık ambulansı gönderilerek duruma anında ve yerinde müdahale ediliyor veya hastanın hastaneye nakli sağlanıyor. Bu ambulansların en büyük özelliği ise, müdahale edilen hastaların yaklaşık yüzde 80’inin hastaneye nakledilmesine gerek kalmadan, olay yerinde anında müdahale ile sağlığına kavuşturulabiliyor olması.

82 Mayıs • 2014



Aktüel

Atlas Sağlık’ın Yeni Genel Müdürü Nuri Ertuğ oldu AKFA Holding şirketlerinden Atlas Sağlık’ın Genel Müdürlüğü’ne Nuri Ertuğ getirildi. 25 yıldır sağlık sektörünün ihtiyaç duyduğu elektronik, mekanik ve mobilya ihtiyacını dünyaca ünlü iş ortaklarıyla kuruma özel anahtar teslim projelerle karşılayan Atlas Sağlık, güçlü insan kaynaklarıyla gelecek projelerine değer katma hedefine Nuri Ertuğ ile ulaşacak

Atlas Sağlık Genel Müdürü Nuri Ertuğ

manlıklarıyla Türkiye, yakın ve uzak coğrafyada başarılı projeleri tamamlayan Ertuğ, 2004 yılında GE Healthcare’de çalışmaya başladı. Kurumun Bölge Satış Müdürü, Anahtar Teslimi Hastaneler Satış Müdürü olarak görev yapan Nuri Ertuğ, GE Healthcare’in Türkiye ve Merkez Asya Ülkelerinden Sorumlu Proje Satış Direktörlüğünü yürüttü.

Sağlık alanında herkesin en yeni teknoloji ile en iyi hizmeti alması için 25 yıldır çalışmalarını sürdüren Atlas Sağlık’ın Genel Müdürlüğü’ne sektörün tecrübeli ismi Nuri Ertuğ getirildi. Geliştirdiği yenilikçi teknolojiler için Türkiye’nin yanı sıra bölge ülkelerde de AKFA Holding ve grup şirketlerinden aldığı güçle başarılı projelere imza atan Atlas Sağlık, sektördeki liderlik hedefine Nuri Ertuğ ve güçlü yönetim ekibi ile ulaşacak.

Anahtar teslim hastane projelerinde danışmanlık ve yöneticilik konularında da uzmanlığı bulunan Ertuğ, Atlas Sağlık’taki yeni göreviyle Türk yatırımcı firmalarının yurt dışında aldıkları anahtar teslim hastane projelerinde çözüm ortağı olarak çalışmaya, kaliteli ve müşteri odaklı çözümler sunmaya devam edecek. Ertuğ, Atlas Sağlık’ın sunduğu hizmetlerle Ortadoğu ve Afrika’da da yaygınlaşması üzerine önemli çalışmalar gerçekleştirmeyi hedefliyor. Sağlıklı beslenmeyi ve spor yapmayı seven Nuri Ertuğ, evli ve bir çocuk babası.

Ankara Yükseliş Koleji ve ardından Anadolu Üniversitesi’nde İktisat bölümünden mezun olan Nuri Ertuğ, eğitimini Norwich ELC’de sürdürdü. Profesyonel iş hayatına Penta Medikal Sistemler A.Ş.’de Satış Temsilcisi olarak başlayan Ertuğ, kariyerine aynı şirkette Marmara Bölgesi Satış Koordinatörü olarak devam etti. Stratejik planlama, iş geliştirme, marka yönetimi, satış kanalları, doğrudan tedarik yönetimi alanlarındaki uz-

84 Mayıs • 2014



Aktüel

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Olağan Genel Kurul Toplantısı yapıldı Genel Kurul Toplantısı’nın ardından gerçekleşen Yönetim Kurulu Toplantısı’nda yapılan görev dağılımında, Nezih Barut, yeniden Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, Ali Arpacıoğlu ise yeniden Başkan Yardımcılığı’na seçildi.

İEİS Yönetim Kurulu Başkan Nezih Barut (Abdi İbrahim İlaç San. ve Tic. A.Ş.)

İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası’nın (İEİS) Olağan Genel Kurul Toplantısı, 16 Nisan 2014 tarihinde gerçekleştirildi. Genel Kurul Toplantısı’nın ardından gerçekleşen Yönetim Kurulu Toplantısı’nda yapılan görev dağılımında, Nezih Barut, yeniden Yönetim Kurulu Başkanlığı’na, Ali Arpacıoğlu ise yeniden Başkan Yardımcılığı’na seçildi.

Başkan Yardımcısı Ali Arpacıoğlu (Adeka İlaç San. ve Tic. A.Ş.) Üyeler Gamze Yüceland (Abbott Lab. İth. İhr. ve Tic. Ltd. Şti.) Muzaffer Bal (Ali Raif İlaç San. A.Ş.) Bülent Karaağaç (Bilim İlaç San. ve Tic. A.Ş.) Serdar Sözeri (Biofarma İlaç San. ve Tic. A.Ş.) Sedat Birol (EİP Eczacıbaşı İlaç Pazarlama A.Ş.) İsmail Öncel (İlko İlaç San. ve Tic. A.Ş.) Murat Barlas (Liba Laboratuarları A.Ş.)

Nezih Barut, Genel Kurul Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Bu sene, Sendikamızın 50. kuruluş yıldönümü. Öncelikle 50 yıllık köklü bir sektör kuruluşunda görev yapıyor olmaktan büyük kıvanç duyduğumu belirtmek istiyorum. Sendikamız kurulduğu günden bugüne, ülkemizin daha güçlü bir ilaç endüstrisine kavuşması yolunda çalışmalarını sürdürüyor. Endüstrimizin son 50 yılda yaşadığı yapısal gelişim ve değişimlerde, şüphesiz Sendikamızın rolü ve katkıları çok büyük” dedi. Barut konuşmasında, Türkiye ilaç endüstrisinin, gerekli iklim sağlanırsa, mevcut birikimini, dünyanın önde gelen ilaç üreticilerinden ve ihracatçılarından birisi konumuna gelmek ve Ar-Ge yetkinliğini artırmak için kullanabileceğine inandıklarını belirtti.

Denetleme Kurulu Ali Toker (Actavis İlaçları A.Ş.) Ersan Küçük (Drogsan İlaçları San. ve Tic. A.Ş.) Emin Burçak Paçacı (Pensa İlaç San. ve Tic. A.Ş.) Disiplin Kurulu İlker Özbay (Daiichi-Sankyo İlaç Tic. Ltd. Şti.) İsmail Yormaz (Recordati İlaç San. ve Tic. A.Ş.) Süha Taşpolatoğlu (Tripharma İlaç San. ve Tic. A.Ş.)

86 Mayıs • 2014



Aktüel

Damar tıkanıklıklarına ameliyatsız tedavi Ani olan tıkanıklıklarda bacakta şişlik, morarma ve şiddetli ağrı ve bazen bacağın soğuması görülebilir. •

Damarlarda tıkanıklık veya daralma şeklinde ortaya çıkan periferik damar hastalıkları; bacakta yürürken ağrı, uyuşma, güçsüzlük, cilt rengi değişikliği ve tırnak bozuklukları ile ortaya çıkabilmektedir. Ani olan tıkanıklıklarda bacakta şişlik, morarma ve şiddetli ağrı ve bazen bacağın soğuması görülebilir. Memorial Hizmet Hastanesi Girişimsel Kardiyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Suat Altınmakas, periferik damar hastalıklarının tedavisinde modern uygulamalar ve EKOS yöntemi hakkında bilgi verdi. Damarlarda gelişen ani tıkanıklıkların tedavisi konusunda son yıllarda uygulamaya giren EKOS sistemi, damar içindeki pıhtının ultrason dalgaları yardımı ile parçalanması ve pıhtı eritici ilaçlar ile tamamen ortadan kaldırılması şeklinde uygulanmaktadır. Pıhtı ile tıkanan damarın içine “kateter” adı verilen plastik bir boru yerleştirilir ve bu borunun içine damardaki pıhtı üzerine ultrason dalgaları ve ilaç uygulayan özel bir malzeme konulur. EKOS sistemi tüm büyük damar sistemlerindeki pıhtılaşmalar için kullanılabilmekle birlikte sıklıkla akciğer embolisi, bacak toplardamarlarındaki pıhtılaşmalar, bacak ve kol atardamarlarındaki ani tıkanıklıklar için kullanılmaktadır.

lara ultrason dalgalarının pıhtıyı parçalama gücü nedeni ile çok güçlü pıhtı eriticiler çok düşük dozlarla etkili bir şeklide verilebilmekte, sonuç olarak da; daha düşük kanama riski ile çok daha yüksek damar açıklığı sağlanabilmektedir. Elde edilen başarılı sonuç hastaların ölüm oranlarını düşürmekte ve yaşam kalitesini artırmaktadır. Şeker hastalığı, vücuttaki fazla kilolar, uzun süreli yatmayı gerektiren hastalıklar, ortopedik kalça ve diz ameliyatları ile uzun süreli hareketsiz kalınan yolculuklar, ani toplardamar tıkanıklıkları akciğer embolisine davetiye çıkarıyor. EKOS sistemin yaygın olarak kullanıldığı bir diğer alan; bacak derin toplardamarlarındaki tıkanıklık durumudur. Bu, her yaştan insanı etkileyebilen, özellikle uzun süreli yatarak tedaviler ve uzun süreli yolculuklar ile bazı genetik hastalığı olanlarda ya da hamilelerde sık görülen bir durumdur. Bu hastalık genellikle tek taraflı olarak bacak veya seyrek olarak kolun ani ağrılı şişliği ile kendini göstermekte, bazen sadece diz altı bölgeyi bazen de tüm bacağı etkileyebilmektedir. Bu rahatsızlık özellikle tüm bacağı etkilediğinde bacakta hayat boyu geçmeyecek şişlik, ağrı ve yaralar ile seyreden bir hastalığın öncüsü olabilmektedir. Günümüzde yaygın ve eski bir tedavi yöntemi olarak bu hastalar sadece basit kan sulandırıcılar ile tedavi edilmeye çalışılmakta olup, nadiren farklı tedavi seçenekleri sunulmaktadır. EKOS sistemi bu hastalarda başarılı sonuçlara alınmasını sağlamaktadır. Ayrıca sistem bazı kalp hastalıklarında kalpte oluşan pıhtının diğer organların damarlarına özellikle de bacak atardamarına atılması ile ani olarak gelişen bacakta soğuma, morarma, bacağın hızla kangren olması gibi durumlarda da ameliyatsız bir şekilde iyileşme sağlayabilmektedir.

Erken teşhis ve tedavi hayati önem taşır

Akciğer embolisi genelde bacak damarlarındaki pıhtının akciğere atması, akciğer atardamarının ani olarak tıkanması ve akciğerin bir bölümünün kan alamadığı için devre dışı kalması durumunda hayati tehlike oluşturabilmektedir. Büyük bir damarın tıkanmasına neden olan bir pıhtı akciğere attığı durumda tanı çok hızlı konulup, tedavi başlanmadığı takdirde hayat tehlike ortaya çıkabilmekte ya da hastalar hayat boyu nefes darlığı, bacaklarda ve karında şişlik gibi sorunlarla yaşamak zorunda kalmaktadır.

Daha düşük kanama riski ile daha yüksek damar açıklığı sağlanır

Hastalık tanısı yeterince hızlı konduğunda EKOS tekniğini uygulama imkanı yok ise; geleneksel tedavi olarak hastalara etki gücü son derece zayıf olan pıhtı eriticiler verilmektedir. Etki gücü çok yüksek pıhtı eriticiler verildiğinde ise beyin kanaması veya mide bağırsak sisteminde kanamalar ortaya çıkabilmektedir. EKOS sisteminin avantajları burada ortaya çıkmaktadır. Hasta-

88 Mayıs • 2014



Aktüel

Kalbinizin sağlıkla atmasını sağlayacak 10 püf noktası •

Kalbe iyi bakmanın altın anahtarı dengeli beslenme ve hareketten geçiyor. Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, sağlıklı gıdalar tüketilmesinin ve haftada 5 gün açık havada sevdiklerinizle yapılan 40-45 dakikalık yürüyüşün önemine dikkat çekiyor. Doç. Dr. Çatakoğlu “Düzenli yürüyüş hem tansiyon hem de kolesterolün kontrol altına alınmasını sağlıyor. Aynı zamanda vücudun kondisyonunu arttırıyor ve bu aktiviteyi sevdiğiniz bir kişiyle yaptığınız için endorfin hormonu olan mutluluk hormonu salgılanmasını tetikleyerek stres kontrolü de sağlıyor” diye konuştu. Liv Hospital Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Alp Burak Çatakoğlu, kalp sağlığını korumak için ipuçları veriyor: - Yürüyüş öncesi ve sonrasında hafif gıdalar tüketilmesi önemli. Kalbe en iyi gelen sporlar yürüyüş ve yüzme. Özellikle kalp hastalarına koşu, tenis ve mücadele gerektiren futbol, basketbol gibi sporlar önerilmiyor. - Sık sık kilo alıp vermek kalp sağlığına zarar veriyor. Kendinizi iyi hissettiğiniz belli bir kiloyu korumayı çalışmak önemli. - Gün içinde 2 litre su tüketmeyi unutmayın.

Doç. Dr. Çatakoğlu: “Düzenli yürüyüş hem tansiyon hem de kolesterolün kontrol altına alınmasını sağlıyor”

- Özellikle kadın, çocuk ve yaşlıların D vitamini ve kemik gelişimi açısından günde 15-20 dakika güneşe çıkması önemli. UV ışınlarının en aza indiği sabah ve ikindi vaktinde 15-20 dakika güneşten faydalanmak kalbe de iyi geliyor. - Akdeniz tipi beslenme kalp sağlığı için önemli bir anahtar. Haftada bir gün kuru fasulye, nohut, barbunya, börülce, bakla gibi bir çeşit bakliyat yemeyi alışkanlık haline getrin. - Yapılan son araştırmalar özellikle günde bir fincan Türk kahvesinin içindeki anti oksidanlar sebebiyle kalp sağlığına iyi geldiğini işaret ediyor. - Kırmızı et tüketiminde azı karar çoğu zarar sloganıyla hak ete edin. Ayda bir kilo yağsız kırmızı et ile sınırlayın. Bol sebze ve meyve tüketilmesi, tahıllı hem sindirim hem de kolesterol için çok faydalı. - Katı yağlar tercih edilmemeli zeytinyağı tercih edilmeli. - Tam tahıllı buğday, çavdar, kepek ekmeği tercih edin. - Yoğurt çok faydalı bir besin ancak yağsız ve kaymaksız olanı tercih etmek gerek. Mümkünse geleneksel ev tipi yoğurt mayalayarak tüketin.

90 Mayıs • 2014



Aktüel

Üniversitesi Hastanesinin kalitesi Sağlık Bakanlığı tarafından onaylandı Türkiye Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği doktorlarından Op. Dr. Cavit Hamzaoğlu, meme kanserinin akciğer kanserinden sonra dünyada görülme riski en fazla olan kanser türü olduğunu söyledi. •

Düzce’nin ve bölgenin sağlık alanında önemli merkezlerinden biri haline gelen Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi, Sağlık Bakanlığı denetiminden aldığı yüksek puanla bu başarıyı belgelemiş oldu. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı tarafından Düzce Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi (Üniversite Hastanesi) Sağlıkta Kalite Hizmet Standartları kapsamında denetlendi. Hastane, doküman bazlı ve uygulama bazlı olarak yapılan denetimde önemli bir başarı gösterdi.

iğimiz denetimde Acil Servis, Kalite Yönetim Birimi, Ameliyathane, rastgele seçilmiş en az iki poliklinik ve Patoloji Bölümümüz denetlendi. Zorunlu standartlar kapsamında Mikrobiyoloji Laboratuvarı gibi laboratuvarlar da denetime girdi” dedi.

Başarı ekip çalışmasının ürünü

Öğretim Görevlisi Okan Bütüner, denetimlerde en çok fiziki şartların yetersizliğinden puan kesildiğini belirterek, hastane ek binamızın hizmete girmesinin ardından bu tür sıkıntıların da azalacağını dile getirdi. Bütüner, “Biz, Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu denetime kadar kendi içimizde öz değerlendirmeler yapıyorduk. Sağlık Bakanlığından almış olduğumuz puanın, öz değerlendirmelerdeki puanlarından daha da yüksek olması bizi mutlu etti. Bakanlık bünyesinde ilk kez denetlenen Merkezimizin bu başarısında başta hastane Kalite Yönetim Birimi çalışanları, Kaliteden Sorumlu Başhekim Yardımcısı, idari yöneticilerimiz, birim kalite sorumlu hemşireleri, hekimlerimiz ile tüm personelimiz rol oynamıştır” dedi.

5 modülden denetime tabi tutuldu

Sağlık Bakanlığınca üniversite hastanelerine ilk kez denetim gerçekleştirildiğini belirten Hastane Kalite Yönetim Direktörü Öğretim Görevlisi Okan Bütüner, yapılan denetimle ilgili açıklamalarda bulundu. Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu denetimde hastanesinin 5 ayrı modülden denetime tabi tutulduğunu söyleyen Bütüner, “İlk kez gird-

92 Mayıs • 2014



Aktüel

ERÜ Tıp Fakültesi Hastanesi’nden yeni yatırımlar Kayseri Valisi Orhan Düzgün, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin ülkemizin en gözde fakültelerinden biri olduğunu söyledi. •

Ünitelerin açılışında konuşan Kayseri Valisi Orhan Düzgün, Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Türkiye’nin en gözde fakültelerinden biri olduğunu söyledi. Düzgün, “Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültemiz gerek laboratuvarları gerekse araştırma merkezleri gerekse tıpta yenilikleri takip etmesi bakımından gerçekten Türkiye’nin en gözde üniversitelerinden birisi. Aynı zamanda Orta Anadolu’da da sağlığın merkezi olmuş durumdadır. Hem Kayseri’den hem il dışından hatta yırt dışından hastalarımız buraya gelerek tedavi olmaktalar. Tabi buraya hayırseverlerimiz tarafından da ciddi katkılar sağlandı. Bu yeni yapılan üniteler ve laboratuvarlar tıpta teknolojinin daha iyi kullanılması gerek burada yetişmiş gerekse yurt dışında yetişmiş hocalarımızın sahip oldukları bu bilgilerinde en iyi değerlendirilmesi bakımından en son teknolojimizin tıp fakültemizde de hizmete girmesi gerçekten memnuniyet vericidir. Ben emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapımı tamamlanan ve 5.5 milyon TL tutan ünitelerin açılışında konuşan Kayseri Valisi Orhan Düzgün, “Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Türkiye’nin en gözde fakültelerinden bir tanesidir” dedi. ERÜ Tıp Fakültesi Gevher Nesibe Hastanesi içerinde yapımı tamamlanan ve toplamda 5.5 milyon TL tutan Nükleer Tıp Anabilim Dalı Sintigrafileri Ünitesi, Gama Kamera Cihazları, Radyodiagnostik Anabilim Dalı Vasküler ve Girişimsel Radyoloji Ünitesi ile İç Hastalıkları Anabilim Dalı Gastroentroloji Endoskopi Ünitesi, Endoskopik Endobromşial Ultrasonografi cihazları ünitesi açıldı.

Türkiye’nin en gözde üniversitelerinden birisi

Düzenlenen açılış törenine, Kayseri Valisi Orhan Düzgün, ERÜ Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Keleştemur, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muhammet Güven ve hastane çalışanları katıldı.

94 Mayıs • 2014



Aktüel

Yozgat Bozok Üniversitesi Hastanesi Acil Sevisi hizmete açıldı Yozgat Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Acil Servis ve MR Ünitesi düzenlenen törenle hizmete açıldı.

Yozgat Bozok Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Acil Servis ve MR Ünitesi düzenlenen törenle hizmete açıldı. Açılış törenine Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yozgat Valisi Abdulkadir Yazıcı, Yozgat Milletvekili Dr. Ertuğrul Sosyal, Belediye Başkan Vekili Ali Akgül, Yozgat Eski Belediye Başkanı Yusuf Başer, Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Uçar, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Namık Delibaş, Araştırma ve Uygulama Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mesut Gürdal, kaymakamlar, ilçe ve belde belediye başkanları, daire müdürleri, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.

yataklı hasta müşahede odasından oluşmaktadır. Servisimiz, bir öğretim üyesi nezaretinde, 3 acil tıp uzmanı, 12 hemşire, 1 sağlık memuru ve 1 acil tıp teknisyeni ile Yozgat halkına 24 saat hizmet verilecektir” dedi. Bozok Üniversitesi olarak hedeflerinin Yozgat halkına çağdaş ve kaliteli hizmetler sunmak olduğunu vurgulayan Rektör Uçar, “Bu hedefe ulaşma yolunda çalışmalarımız hız kesmeden devam etmekte. Bugün hastanemiz bünyesinde Yozgat’ta ilk kez başarı ile gerçekleştirilen kornea yani göz nakli gerçekleştirildi. Artık hastalarımızı il dışına göndermiyoruz” ifadelerini kullandı.

Açılışta konuşan Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer, Uçar, Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin her geçen gün gelişip büyüdüğünü belirterek, birçok tetkikin Yozgat’ta sadece üniversite hastanesinde yapılıyor olmasının ayrı bir mutluluk verdiğini söyledi. Rektör Uçar, “Açılışı yapılan hastanemiz Acil Servis ve MR Ünitesi’nin 2 Yataklı Resüsitasyon Odası, 4 yataklı muayene odası, girişimsel işlem odası ve 6

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’da Bozok Üniversitesinin her geçen gün biraz daha gelişip büyümesinin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. Konuşmaların ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve beraberindeki davetliler Araştırma ve Uygulama Hastanesi Acil Servis ve MR Ünitesi hizmete açıtı. Açılış sonrası acil servis ünitesini gezen Adalet Bakanı Bozdağ, hastalara geçmiş olsun dileklerinde bulundu.

96 Mayıs • 2014



Aktüel

Hemofili hastaları hayatla barışık yaşayabilir Bugün ülkemizde 6500, dünyada 550.000 kadar hemofili hastası olduğu tahmin ediliyor. Bu hastalardan ülkemizde sadece 4800 dünyada ise 160.000 kadarına tedavi olanağı sunulabiliyor. Hemofili bir kadın hastalığı değil

“Kanın pıhtılaşamaması hastalığı” olarak bilinen hemofili, Türkiye’de yaklaşık 7 bin hastayı ve yakınlarıyla birlikte on binlerce kişiyi etkiliyor. Çoğunlukla kadınlar taşıyıcı, erkek çocukları ise hasta olarak doğuyor. Prof. Dr. Bülent Zülfikar “Hemofili ömür boyu sürer ve kanamalarla devam eder. Hastaların %70’e yakınına hastalık aileden kalıtımsal yolla geçiyor. Ülkemizdeki yaklaşık 7000 hastanın 4000 kadarı Hemofili A, 1000’i Hemofili B, 1000’i von Willebrand hastalığı, geri kalanı ise Nadir Faktör Eksikliği de dediğimiz Faktör V, Faktör VII, Faktör X, Faktör XI gibi faktörlerin eksikliği hastalığıdır” diyor.

Prof. Dr. Bülent Zülfikar “Hemofili bir kadın hastalığı değildir” diyerek taşıyıcı olan kadınlara hastalığın babalarından geçtiğini vurguluyor. “Hemen hemen her insanın bu risklere maruz kalması mümkündür. Vakaların %75-80’ini doğuştan söyleyebiliyoruz ama %25 vaka da sonradan değişik nedenlerle, ağır enfeksiyonları, ameliyatları, doğum gibi nedenleri izleyerek ortaya çıkabilmektedir” diye konuşuyor.

98 Mayıs • 2014



Aktüel

Anne-babalar dikkat!

kaybı ile sonuçlanabilir ya da bu bölgelerin bir süre kullanılmaması nedeniyle hastanın sakatlanmasıyla sonuçlanabilir. Dolayısıyla hemofili hastalığında her kanamanın ya sakatlıkla ya da hastanın kaybıyla sonuçlanma riski vardır. O nedenle erken müdahaleyi ve bu hastalıkla beraber yaşamayı, önlem almayı, tedavi etmeyi bilmek gerekir. Geçmişte maalesef bunlar bilinmediği için hemofilik her 3 hastamızdan birinin ailesinde vefat etmiş çocuklar ve gençler bulunmaktadır. Dolayısıyla hastalığın seyri kolay değildir. Bunlar nadir hastalıklardır. Bunlardan anlayan hekimlerin sayısı da çok fazla olmadığı için tanı konulması gecikebilir.”

Türkiye Hemofili Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Zülfikar anne ve babalar için bebeklerinde hemofili olup olmadığını anlamanın yollarını şöyle özetledi: “Günümüzde doğumdan sonra bebeklerin topuklarından tarama testleri için kan alınmaktadır. Kan alınan yerdeki kanamanın durmaması halinde ağır tip hemofili hastalığından şüphelenilmelidir. Bazı aileler erken bebekleri çok erken dönemde sünnet ettirirler. Peygamber sünneti dediğimiz sünnet ilk 10 günde yapılmaktadır. Sünnet yerinin kanaması ile de hastalık teşhis edilebilir. Sonra hasta emeklemeye başladığında dizlerinde, bacaklarında morluklar olur. Annenin babanın kucağına almasıyla sıktığı yerlerde morluklar olur. İlk 6 ay bitiminde dişler çıkmaya başladığında, dişlerin sürdüğü yerlerde kanamalar olur. Daha sonra yürümeye başladığında düştüğü, çarptığı yerlerde, kas içine eklem içine kanamalar görülebilir. Tüm bunlar bir ailenin doktora gelmesi için kafi belirtilerdir.” Prof. Dr. Bülent Zülfikar hemofili hastalarında görülen kanamalar ve bunların olası sonuçları hakkında şunları söylüyor: “Kanamalar noktasal olabilir, cilt altına olup morarmalar şeklinde olabilir. Kas içine, eklem içine, beyin içine ya da organların içine olabilir. Bunların hepsi ya hastanın

Hemofili’de kanamalar nasıl gelişir?

“Vücudumuzda bir kesik, yırtık olduğunda damar yırtılır ve o damarın içinde akan kan dışarıya doğru sızar. O sızan kanın içindeki trombosit dediğimiz kan pulcukları deliğe doğru hücum eder ve birbirlerine kenetlenerek o yırtılmış yere yama yaparlar. Biz buna trombus deriz, yani kiremitlerin üst üste gelmesidir. Kanın içinde ya da damarın iç kısmında (endotel) bulunan hücrelerden salınan bu pıhtılaşma proteinleri, kiremitlerin üzerine sıva yaparlar ve sızma tamamen durur; o pıhtı erimez. Tamir edilir ve biz hiç anlamayız. İşte bu vücudun kendini yenilemesidir. Maalesef bu hastalarda tamir gücü ve

100 Mayıs • 2014



Aktüel sıva rolünü üstlenen proteinler eksik olduğu için, fonksiyonları bozuk olduğu için, taşlar, kiremitler dizilse bile bu sıva fonksiyonu tam olmayınca bir süre sonra kiremitler dağılır, yeniden oradan sızma şeklinde kanamalar olur. Sızma tarzındaki kanama o yaranın berenin olduğu her noktadan olduğu için de kısa sürede hastanın kanamadan kaybedilmesine de neden olabilir“ diyen Prof. Dr. Bülent Zülfikar 3 noktaya dikkat çekiyor: 1. Bu hastalarda ameliyatlar çok ciddidir. 2. Çok ağır travmalar, yaralanmalar, düşmeler çok önemlidir. 3. Kendiliğinden olan spontan dediğimiz daha önceden olmuş kanama yerinin yeniden kanaması önemlidir ve durdurulmasına çalışılmalıdır. Fiziksel aktivite hemofili nedeniyle kısıtlanır mı? Prof. Dr. Bülent Zülfikar hastaların normal insanlar gibi yaşamasını sağlayacak faktör adı verilen maddeler düzenli veriliyorsa bu hastaların aktivitelerini sınırlamaya gerek olmadığını ifade ediyor. Özellikle ağır tip olup, kanında plazma proteinleri hiç bulunmayan veya %1’den daha az bulunan vakalara koruyucu olarak tedavi verilmesi gerektiğini söylüyor. Diğer tip hastalarsa kanama halinde tedavi edilebiliyor.

Ülkemizdeki 7 bin hasta 70 milyondan neler bekliyor?

HemophiLINE kayıt programıyla tedavi ve takip yapılıyor

Prof. Dr. Bülent Zülfikar tedaviye ulaşamama durumunda oluşan sosyal ve psikolojik sorunlara dikkat çekiyor: “Hastalara koruyucu ilaç verilebiliyorsa hayatlarını, aktivitelerini kısıtlamalarına gerek olmuyor. Eğer bu ilaç alınmıyorsa her düşme her yaralanma kanamayla sonuçlanacağından kısıtlama ortaya çıkıyor. Çocuklar kısıtlanınca içine kapanık ve/veya agresif davranabiliyor, aileleri ile ters düşerek, aralarındaki sevgi bağı zedelenebiliyor. Bu sevgisizlik sonraki yıllarda toplumsal sorun olarak da karşımıza çıkıyor. Ebeveynler kaçmadan, inkar psikolojisine girmeden, bununla birlikte yaşamayı bilerek, bunu evladına daha düşkün olabileceği bir şans olarak görerek, hayatlarını sürdürmelidirler. Derneklerle temasa geçilmelidir. Oradan tecrübe paylaşımı alınmalıdır. Hemofili hastası çocukların ebeveynlerinden ve bizden beklediği 3 husus vardır: 1. Beni seviyorlar mı? 2. Onlara güvenebilir miyim? 3. Ben onlar için bir şey ifade ediyor muyum?

“Ülkemizde hemofiliklerin ancak 2000’e yakını Türkiye Hemofili Derneğimizin olanaklarından yararlanabilmektedir” diyen Prof. Dr. Bülent Zülfikar hemofili merkezlerinin eksikliğine dikkat çekiyor: “Hemofiliyi takip edecek merkezlere ihtiyaç vardır. Güncel bilgi ve güncel tanı ve tedavi ancak orada tam uygulanabilecektir. İlacın olması yetmemektedir. İlaç kullanılmasına rağmen tedavi mükemmel hale gelememektedir. İyi bir tedavi merkezleri organizasyonuna ihtiyaç vardır. Daha da önemlisi bir kayıt ve takip sistemine ihtiyacımız vardır. Derneğimizin girişimiyle oluşturulan HemophiLINE kayıt programı ile ülkemizdeki her hemofiliğin dünya standartlarında tedavi ve takibinin yapılabilmesi mümkün olacaktır. Hemofili ile uğraşan doktorların belli çekincelerinin de bu kayıt sistemi sonrasında ortadan kalkacaktır. Buna Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Hemofili Derneği arasında 2010 yılında başlandı: HemophiLINE Bilgi, Takip ve Sürveyans Sistemi ad verildi. Böylelikle hastalar, aileler ve hekimler bu toplumsal sorun ile çok daha rahat, bilinçli ve kontrollü mücadele etmiş olacak. Ancak hayata tam geçirilemedi. Sağlık Bakanlığımızın bu konuda halen desteklerini beklemekteyiz.”

Bu üç beklenti hastalarımız içinde geçerlidir ve toplum, devlet, sosyal güvenlik kurumu olarak bunu onlara vermeliyiz. Onların ihtiyaç duydukları ilaçları korumak amacıyla onlara vermeliyiz. Verdiğimiz zaman yine de çok ağır sporlar yapmasını tabii ki istemeyiz. Boks yapmamalı mesela ama bisiklete binmesini, yüzmesini rahat rahat sağlayabiliriz.”

102 Mayıs • 2014



Aktüel

Ağrı çekmek genetiğimizde var Kişinin geçmişteki deneyimlerine dayanan bir duyu olarak tanımlanan ağrıya verilen reaksiyon da kişiden kişiye değişiyor. •

Ağrı algısının ve ağrıya verilen reaksiyonun kişiler arasında değişiklik gösterdiği, bu konuda farklı kültürler arasında ciddi ayrımlar olduğu biliniyor. Kişiler arasındaki ağrı eşiği farklılıkları üzerine yapılan araştırmalar, bazı kişilerin ağrıya daha hassas olmasına karşın, bazılarının çok dirençli olduğunu gösteriyor. Bu farklılıkları ortaya koymak için yapılan çalışmalarda farklı ırk, cinsiyet ve yaş gibi faktörlerin değerlendirildiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Yücel, kişilerin çektiği ağrı genetik mirastan mı kaynaklanıyor? sorusunu yanıtladı. Ağrının akut ve kronik olarak ikiye ayrıldığını belirten Prof. Dr. Yücel, “Akut ağrı; böbrek taşı ağrısı, doğum ağrısı, ameliyat sonrası ağrı ya da diş ağrısı gibi bir uyarana bağlı ağrılar olurken kronik ağrı çok daha karmaşık bir klinik tablo gösteriyor” dedi. Dünyada her yüz kişiden 15-20’sinin nedeni bilinmeyen ağrı sendromları hastası olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yücel, “Kronik baş ağrısı ve pelvik ağrı gibi birçok hastalık bu grupta yer alıyor. Bu kişilerin sadece psikolojik olarak ağrı çektiğini söylemek çok doğru değil. Bu da, son yıllarda bu hastalıklar ile genetik arasında bir bağlantı olup olmadığına ilişkin çalışmaları hızlandırıyor.” diye konuştu. Ağrıyla ilişkili 200 gen bulundu Son yıllarda kronik ağrılı hastalıkların genetik bir temelinin olup olmadığı sorusuna yanıt arandığını anlatan Prof. Dr. Yücel, “Özellikle hangi genlerin ağrı duyarlılığını oluşturduğuna dair birçok laboratuvar çalışması gerçekleştirildi. Bu çalışmalar sonucunda ağrıya duyarlılık oluşturan yaklaşık 200 gen bulundu ve Ağrı Genleri Veri Bankası (Pain Genes Database) adlı yayın çıkarıldı.” diye konuştu.

Anadolu Sağlık Merkezi Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Yücel

ortaya koydu” dedi. Bu çalışmaların ortada bir ağrılı uyaran olmadan da ağrılı bir tablonun ortaya çıkabileceğini gösterdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Yücel, vücutta bu sistemi harekete geçirecek herhangi bir uyaran, stres, enfeksiyon gibi bir durumun bile ağrıya hassas kişilerde ağrılı sendromlar oluşturabileceğini belirtti. Prof. Dr. Yücel; “ Bu tabloda hormonların ve bağışıklık sisteminin de etkisi olduğu belirlendi. Kişilerin genetik yatkınlığı varsa, vücut ağrı oluşturuyor” dedi.

Gelecekte kişiye özel ilaç üretilebilir

Kişilerin ağrı kesicilere verdikleri tepkilerin de genetik yapı, cinsiyet, yaş, eşlik eden hastalıklar ve kullanınlan yan ilaçlar gibi etkenlere göre değiştiğini belirten Prof. Dr. Yücel, geçmişte çok ağrılı deneyim geçirmiş bazı kişilerin ağrıya daha dayanıklı olmasına karşın, bazılarının gün geçtikçe daha da hassaslaşmasının da mümkün olduğunu anlattı. “Bugün için kronik, kontrol altına alınamayan ağrıların tedavisinde girişimsel yöntemler halen güncelliğini koruyor ve birçok hastanın yaşam kalitesinin düzelmesini sağlıyor” diyen Prof. Dr. Yücel “Yapılacak çalışmalarla, gelecekte kişinin genetik yapısı araştırıldıktan sonra ona uygun ilaç tedavisinin verilmesi gibi çok heyecan verici sonuçlara ulaşmak mümkün görünüyor” dedi.

Ağrı ve genetik ilişkisi çok karmaşık

İnsanlar üzerine yapılan çalışmaların doğuştan ağrı duyusunu algılamayan kişiler üzerinde yoğunlaştığını söyleyen Prof. Dr. Yücel, “Ağrı algısının bozuk olduğu bu kişilerde beş farklı grup genin rol oynadığı, ancak bu genlerde çok sayıda mutasyon olduğu gözlendi. Bu çalışmaların birinde; 7 farklı ülkeden 9 ayrı ailede bulunan tek bir gende 9 ayrı mutasyon saptandı. Bu sonuç, ağrı ve genetik konusunun tahmin edilenin aksine çok karmaşık olduğu sonucunu

104 Mayıs • 2014



Aktüel

Üzümcü eğitim faaliyetlerini yurt dışına taşıdı Üzümcü kurumsal ve sektörel alanda yürüttüğü eğitim faaliyetlerini yurt dışına taşıdı. •

Yarım asırlık tecrübesiyle 5 kıtada 80’den fazla ülkeye hizmet veren Üzümcü düzenlediği eğitim faaliyetleriyle kurumsal ve sektörel sorumluluklarını yerine getirmeye devam ediyor. Küreselleşen rekabet ortamında, geleceğin kuruluşu olma yolunun, yeni ve farklı olanı yapmak olduğunu bilen, düzenlediği eğitim aktiviteleri ile 2013’te TEGEP Eğitim ve Gelişim Platformu Derneği tarafından “3. Gelişen KOBİ Geliştiren KOBİ” yarışmasında birincilik ödülünü alan Üzümcü eğitim konusundaki sosyal sorumluluk bilincine bir halka daha ekledi.

tim sektörü ile son kullanıcı arasındaki işbirliğini arttırmayı ve sürekli gelişim sağlamayı hedeflediklerini ifade etti. Sağlık sektöründeki inovatif gelişmelere değinen medikal iletişim uzmanı Dr. Ersin Oğuz, hasta tedavisinde teknolojik gelişmelerin yanında hasta ile kurulan kaliteli iletişim, olumlu beden dili kullanımı ve hastaya empatik yaklaşımın önemini özellikle vurguladı. Üzümcü medikal danışmanı Nesibe Saygın “Ameliyathanelerde Kullanılan Tıbbi Cihaz Gereklilikleri Ve Kullanıcı Beklentileri” başlıklı konuşmasında temel ameliyathane ekipmanlarından ameliyat masası, ameliyat lambası, elektro koter, cerrahi aspiratör ve ameliyathane mobilyalarının taşıması gereken temel özellikleri, bu ürünlerin seçiminde kullanıcı ihtiyacını karşılama ve hasta için en yararlı olan ürünü alma noktasında dikkat edilmesi gereken konulara değindi. Farklı ülkelerde düzenlenmeye devam edecek Üzümcü ürünlerini yakından görme ve inceleme fırsatı bulan katılımcılara toplantı sonunda sertifika dağıtımı gerçekleştirildi. Bilimsel ve kültürel paylaşımların yaşandığı bu tür sempozyumlara farklı ülkelerde düzenlenmeye devam edileceği kaydedildi.

Medikal teknolojilerde inovatif uygulamalar

Üzümcü Akademi önderliğinde Irak pazarında güçlü bir yere sahip olan Day Light ve Erbil İl Sağlık Müdürlüğü işbirliği ile 2 Mart 2014 tarihinde Erbil’de ’’ Medikal Teknolojilerde İnovatif Uygulamalar ‘’adlı bir sempozyum gerçekleştirildi. Cerrahlar, ameliyathane ve anestezi hemşire ve teknisyenlerinin yoğun ilgi gösterdiği sempozyumun açılış konuşmasını yapan Tuğrul Karagülle gerçekleştirilen eğitim aktiviteleri sayesinde üre-

106 Mayıs • 2014










Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.