Medikal Teknik Kasim'13

Page 1








ör ü ve Tı bb i Ci ha z Se kt yı nl an dı Ya St ra te ji Ö ne ri si Sa ğl ığ a Bü tç ed e Eğ iti m ve D ev Kayn ak Ra dy ol oj i 31 . Ul us al Tü rk kl eş ti ri ld i Ko ng re si G er çe ı “Tüm Gü n Ya sa sın uz” or ıy ırl az Al tyap ıs ın ı H Ö ne m li MÜS İA D’d an İk i Uy ar ı G el di

:1 2 :1 6 :2 0 :4 0 :5 2

IN DE X

GRUP BAŞKANI H. FERRUH IŞIK İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. adına İMTİYAZ SAHİBİ MEHMET SÖZTUTAN GENEL MÜDÜR YARDIMCISI AHMET KIZIL ahmet.kizil@ihlasfuar.com EDİTÖR HÜSEYİN AKARSU huseyin.akarsu@img.com.tr REKLAM KOORDİNATÖRÜ AHMET ERASLAN ahmet.eraslan@img.com.tr SANAT YÖNETMENİ İSMAİL GÜRBÜZ ismail.gurbuz@img.com.tr GRAPHIC DESIGNER AHMET YEDEK ahmet.yedek@img.com.tr KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL ebru.pekel@img.com.tr DIŞ İLİŞKİLER HAKAN KURT hakan.kurt@ihlasfuar.com MUHASEBE MÜDÜRÜ MÜRSEL GÜRLER muhasebe@img.com.tr ABONE İSMAİL ÖZÇELİK ismail.özcelik@img.com.tr

Reklam indeksi ABEM KİMYA...............................105

ELECTROLUX................................19

MESİTAŞ.....................................103

AGORA TURİZM.............................53

EMS..............................................33

MGT........................................ 49-51

AKTİF DIŞ TİCARET.....................111

FORTİS.....................................A.K.İ.

MULTİKAN.............................. 93-95

AKTİF KİMYA..............................107

HELTMAN.....................................13

OCTAMED......................................59

AMAZON MEDİKAL........................31

ICF FUARCILIK............................121

ÖMS............................................ 4-5

ANDOUTDOR.................................83

İDEAL MAKİNA.................... 108-109

ÖMS...................................... Ö.K.İ-1

AYDERSAN.............................. 79-81

İHLAS ARMUTLU.........................127

PRESTİJ HASTANE GEREÇLERİ....47

BEK TEKNİK..................................57

İHLAS KOLEJİ.............................125

SCA............................................A.K.

BEYBİ............................................69

İHLAS PAZARLAMA.....................123

SGMS............................................67

CDK SAĞLIK............................ 23-25

İSTEM..................................... 15-17

SLEPWELL EXPO........................126

CEYO....................................... 97-99

KEYHAN TERCÜME.......................89

TARTI............................................61

DİGİTUR......................................115

LAMİNET OFİS..............................85

TEKNİK MED...............................109

DOPA....................Ö.K.-39-41-43-45

MEDIUS.........................................11

TRİMPEKS.......................... 73-75-77

DÜNYA MEDİKAL..........................35

MEDİMPORT............................ 63-65

TÜRKİYE HAST. ........................... 91

EKİNEXPO...................................113

MERCEDES.................................... 9

TÜYAP................................. 117-119

EKİP TIBBİ MALZEME.................101

MES MEDİKAL......................... 27-29

VARİTEKS................................... 2-3

CTP • BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No: 11 A/41 Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL +212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Caddesi No:23 34197 Yenibosna / İSTANBUL Tel.:+212 454 25 00 Faks:+212 454 25 98 www.medikalteknik.com.tr e-mail: info@medikalteknik.com.tr Medikal Teknik Dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. Medikal Teknik Dergisi’nin bütün yayın hakları İletişim Magazin San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. aygın süreli bir yayın olan Medikal Teknik Dergisi ayda bir yayınlanır.


Medikal TEKNİK

Yıl.27 Sayı.323 Kasım 2013

Sağlıkta Hızlı Adımlar Atılıyor

Editör

Sağlık Bakanlığı Dijital Hastane İçin Düğmeye Bastı Dergimizin Kasım sayısını baskıya hazırladığımız günde Sağlık Bakanlığı çok önemli bir proje imza attı. Bakanlık, HIMMS ile gerçekleştirdiği anlaşma çerçevesinde, proje kapsamında 860 hastanenin medikal sağlık kayıtlarını elektronik ortama aktarmayı hedefliyor. Hasta işlemlerinin mobil ortama taşınmasıyla, bilgiye her yerden her an erişim, doğru hasta-doğru ilaç eşleştirmesi, hastaya ayrılan vaktin artması ve bakım hizmetlerinin kalitesinde artış imkanı tanırken medikal hataların azalması sağlanacak. MEDICA 2013 Başlıyor Dünyanın sağlık sektörünün gözü MEDICA 2013 Fuarı’nda olacak. Fuara ülkemizden de çok sayıda üretici firma katılacak. Medikal Teknik Dergisi olarak fuarı takip edeceğiz. Fuara ilişkin ayrıntıları önümüzdeki sayıda sizlerle paylaşacağız. Sağlık Bütçesi Büyüyor TMBB’de görüşülmeye başlanan 2014 yılı bütçesinde eğitim ve sağlık harcamalarına dev kaynak ayrılacak. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Hüseyin Şahin, 2014 yılında sağlık bütçesinin 75 milyar liraya çıkarılacağını söyledi. Radyoloji Dünyası Antalya’da Buluştu Türk Radyoloji Derneği 34. Ulusal Türk Radyoloji Kongresi 6-10 Kasım 2013 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Kongrede radyoloji alanındaki gelişmeler, sorunlar ve çözüm önerileri masaya yatırıldı. Kongrede tıbbi cihaz ve sarf malzeme alanındaki gelişmeler sektör firmaları tarafından tanıtıldı. Şehir Hastaneleri Projeleri Hızla İlerliyor Sağlık Bakanlığı’nın şehir hastanesi projesi için hızlı adımlar atılıyor. Proje çerçevesinde belirlenen büyükşehirlerde başlayan çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Konuyla ilgili ayrıntıları dergimiz sayfalarında bulabilirsiniz. Gelecek sayıda buluşmak ümidiyle, Sağlıklı günler.


Aktüel

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu:

“Türkiye Kendi Beyinlerini İyi Kullanan Bir Ülke Konumuna Geldi” “Biz beyin göçü yapan bir ülke olmaktan değil, kendi beyinlerini iyi değerlendiren, hatta dışarıdan o beyinlerden de istifade eden bir anlayışın, Türkiye’den ve Türkiye’nin dinamiklerinden istifade eden bir ülkeyiz” • Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Yunan-

muhtarları katıldı. Bakan Müezzinoğlu, toplantıda yaptığı konuşmada, Cumhuriyetin 90’ıncı yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlıkta gelinen noktanın çok farklı olduğunu ifade ederek, “İki gün önce İstanbul’da hastane açılışlarında konuşma yaparken, Yunanistan’ın 7 bin doktorun yurt dışından iş aradığı haberi üzerine dedim ki buyursunlar gelsinler. Bizim insanımıza sağlık hizmeti anlamında onların birikimlerinde de istifade ederiz. Çünkü biz beyin göçü yapan bir ülke olmaktan, kendi beyinlerini iyi değerlendiren, hatta dışarıdan da o beyinlerden de istifade eden bir anlayışın, Türkiye’den ve Türkiye’nin dinamiklerinden istifade ederiz” dedi.

istan’ın 7 bin doktorun yurt dışından iş aradığı haberi üzerine dedim ki buyursunlar gelsinler. Çünkü biz beyin göçü yapan bir ülke olmaktan değil, kendi beyinlerini iyi değerlendiren, hatta dışarıdan o beyinlerden de istifade eden bir anlayışın, Türkiye’den ve Türkiye’nin dinamiklerinden istifade eden bir ülkeyiz” dedi.

“Buyursunlar, Gelsinler”

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Edirne’de muhtarlarla istişare toplantısı düzenledi. Edirne Halk Eğitim Müdürlüğünde düzenlenen toplantıya il ve ilçelerden köy ve mahalle

8 Kasım•2013



Aktüel

“Yetişmiş Beyinlerimiz Dışarıya Gitti”

Sadece Özelde Çalışabilirler

Türkiye’nin Atatürk’ün önderliğinde yürüseydi 50 yıl önce daha iyi bir konuma gelebileceğini söyleyen Bakan Müezzinoğlu, “İkinci dünya savaşından çıkan bir Almanya bir batı Fransa, Almanya Hollanda, büyük bir yıkımla karşı karşıya olan ülkeler, 1960’lı yıllardan sonra hızla kendi dinamiklerini devreye sokmuşlar ve bundan sonra Türkiye’den işçi almaya başlamışlar. Biz karın tokluğuna insanlarımızı oraya gönderir olmuşuz. Bugün dünyanın çeşitli ülkelerinde 5 milyon insanımız karın tokluğuna değişik ülkelerinde 3’üncü kuşak nesilleri, bu milletin adetlerini, geleneklerini, değerlerini, dilini, dinini acaba ne kadar yakaladı veya ne kadar sahiplenebildiğinin soru işaretleriyle yaşıyoruz. Halbuki biz ülkemizin dinamiklerini büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği o muhasır medeniyetler seviyesine çıkarabilseydik, milli birlik ve beraberliğimizi güçlü bir merkeze koyabilseydik, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, anlayışını güçlü bir şekilde devam ettirebilseydik. İnanıyorum ki bugün Türkiye, bugün söylediği cümleleri 50 yıl önce söyleyecekti. Dışarıdan bana gelsinler çalışsınlar, bizim insanlarımız dışarıya gitti, yetişmiş beyinlerimiz dışarıya gitti” şeklinde konuştu.

Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü İrfan Şencan yaptığı açıklamada, devlet memurları için Türk vatandaşı olma şartı bulunduğundan yabancı sağlıkçıların sadece özel hastanelerde çalışabildiğini söyledi. Şencan’ın verdiği bilgiye göre, Türkiye’de çalışmak isteyen yabancı sağlıkçıların diploma veya uzmanlık belgesinin denkliğinin YÖK tarafından onaylanması, göreve başladıktan sonraki bir yıl içinde TÖMER’in Türkçe sınavından B veya daha üstünde not almaları gerekiyor. Bu süre sonunda belge ibraz edilmezse çalışma belgesi iptal ediliyor. Türkiye’de öğrenim görenlerden denklik ve Türkçe için belge istenmiyor. Türkiye’de yabancı doktorların çalışmasına özel sektörün sağlık iş gücü ihtiyacının karşılanması amacıyla izin verildiğine dikkati çeken Şencan, planlamadan muaf olarak yabancı hekimler için kadro açılabildiğini ve çalışma izni verilebildiğini söyledi. Şencan, Yunanistan’daki tıp eğitiminin ileri düzeyde olduğunu belirterek, “Yunanistan’daki tıp eğitimi Türkiye’deki standartlara yakın. Özel sektörün ihtiyacı Yunanistan’dan gelecek doktorlarla karşılanabilir” dedi.

10 Kasım•2013



Aktüel

“Tıbbi Cihaz Sektörü ve Strateji Önerisi” Yayınlandı T.C Sağlık Bakanlığı himayesinde Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) “Dünya’da ve Türkiye’de Tıbbi Cihaz Sektörü & Bir Strateji Önerisi” adlı çalışmalarını bir panel ile duyurdular. •

san konuşmasında “Hem yaşam bilimleri ve hem de teknolojik yakınsamaların odağında duran tıbbi cihaz sektörü için ülke stratejilerinin belirlenmesi ve inovasyon ve destek sistemlerinin kurulmasının büyük önem taşıdığını, tıbbi cihaz sektörünün çoklu alanların içerisinde etkileşim ve katma değer yaratma potansiyeli en yüksek alanlardan biri olarak ön plana çıktığını” belirtti.

Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası (SEİS) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) işbirliği ile TTGV’nin ideaport markası altında hazırlanan “Dünya’da ve Türkiye’de Tıbbi Cihaz Sektörü & Strateji Önerisi” adlı çalışma kitaplaştırılarak yayınlandı ve 30 Ekim 2013 tarihinde Rixos Ankara Otelinde yapılan bir panel ile kamuoyuna duyuruldu. 4 aylık bir çalışmanın ürünü olan yayın, SEİS üyesi işverenlerin araştırma ve çalıştaylara katılımı, TTGV’nin uzmanlık desteği ile Sağlık Bakanlığı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun da görüş ve önerileri ile oluşturuldu.

Suat Baysan’nın konuşmasını Türkiye Sağlık Endüstrisi İşverenleri Sendikası SEİS Başkanı Metin Demir’in konuşması izledi. Metin Demir konuşmasında Tıbbi cihaz sektörü için ulusal hedeflere ulaşmakta paydaş kurumların işbirliği ve ortak çalışmasının önemine değindi ve “Tür-

Tanıtım toplantısı, TTGV Yönetim Kurulu Üyesi Suat Baysan’ın konuşması ile açıldı. Suat Bay-

12 Kasım•2013



Aktüel sonra Tıbbi cihaz sektörü için inovasyon sistemi ve ağ yapıların bu sistem için öneminden söz etti ve Değer zinciri analizi çalışmasını aktarmak üzere sözü Prof. Dr. Sinan Kayalıgil’e bıraktı. Değer ve değer zinciri analizine değinen Kayalıgil, 4 firma ile yaptıkları örnek değer zinciri analizini aktardı ve “satış” faaliyetlerinin yüksek değer içerdiğine değindi. Firmaların Ar-Ge harcamalarının görece düşük kaldığını gösteren Kayalıgil, TEYDEB desteklerinden faydalanan tıbbi cihaz şirketlerinin ve destek miktarının giderek arttığını belirtti. Kayalıgil sunumuna, firmaların iş modeli ve değer zincirinde değişim yaratabilecekleri etkinlikler olarak, alternatif finansman mekanizmaları; arzı ya da pazarları çeşitlendirme ve/ya rekabet temelinde (fiyat tabanlı, kalite, katma değer ya da niş pazarlama) değişiklik önererek sunumunu bitirdi.

kiye’nin tıbbi cihaz sanayi 2018 hedefimiz 2 milyar dolar ihracat ve yerli üretimin ihtiyacın %20 sini karşılamak iken 2023 hedefimiz 5 milyar dolar ihracat ve ihtiyacımızın %30’unu yerli üretim ile karşılamak” dedi. Bu hedeflere ulaşmada ortak hareket etmeyi sağlayacak bir Platform kurulmasını önererek sözlerini bitirdi.

MEDİKÜM Samsun Medikal Kümelenme Başkanı Dr. Ahmet Aydemir, sektörel işbirliklerinin ve kümelenmenin önemine değinmek üzere sözü aldı ve kamu desteği olmadan küresel oyuncu olmanın mümkün olmadığını belirterek sözlerine başladı. Kümenin birbiriyle ilişkili şirketlerin coğrafi olarak aynı yerde bulunmasıyla oluştuğuna değinen Aydemir, Samsun kümesinin 40 yıllık geçmişi olduğunu belirtti ve silah üretiminden cerrahi el aletlerine, daha sonra da implantlardan röntgenlere ve işime cihazlarına üretimi arttığına değindi. Kümelenmelerin kendiliğinden oluştuğunu belirten Aydemir, kendilerinin kümelenme faaliyetlerini geliştirmeyi amaçlayan bir dernek olduğunu ve çeşitli kamu kurumlarından da destek aldıklarını belirtti ve Kümelenme faaliyetlerini en iyi destekleyecek oluşumun kamu olduğunu belirtti.

Metin Demir’in konuşmasını takiben Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof.Dr. Nihat Tosun artık Türkiye tıbbi cihaz sektöründe bir üretim yapamaz algısının değiştiğini belirtti. Bu algıyı değiştirmek için hep birlikte çalışıldığını ve artık sektörün kamuda bir muhatabı olduğunu sözlerine ekledi. Tosun, Sektörün dış ticaret açığına neden olan bir sektör olmaktan çıkarak açığı kapatacak bir sektör olacağına inancından söz etti ve 2 milyar ve 5 milyar dolarlık hedefleri gerçekçi bulduğunu belirtti. Açılış konuşmalarının ardından geçilen paneli kitabın editörlüğünü de üstlenen Mahmut Kiper yönetti. Panelde tıbbi cihaz sektörü için değer zinciri analizini yapan Prof. Sinan Kayalıgil, SEİS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Onur Özcan ve Samsun Medikal Kümelenme Derneği Başkanı Dr. Ahmet Aydemir konuşmacı olarak yer aldılar. Panel Kiper’in kitap içeriğini, ve çalışma metodunu açıkladığı açılış konuşması ile başladı. Kiper, 8 bölümden oluşan kitabın bölümlerini şu şekilde sıraladı: 1. Tıbbi Cihaz kavram ve kapsamı, 2. Dünyada tıbbi cihaz sektörü, 3. Ülke örnekleri: ABD, Brezilya, İtalya ve Japonya, 4. Türkiye’de tıbbi cihaz sektörü, 5. Değer zinciri analizi, Değer zinciri ve Türkiye Tıbbi cihaz sektörü için üretim değer zinciri analizi, 6. Türkiye tıbbi cihaz sektörü 2023 Stratejisi Öneri oluşturma çalıştayı 7. Türkiye tıbbi cihaz stratejisi için Sektörel İnovasyon sistemi önerisi 8. Tıbbi cihaz sektörel inovasyon finansman ve destek sistemleri.

SEİS Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Onur Özcan, 2018 ve 2023 ihracat hedefleri ve bu hedefleri gerçekleştirmeye yönelik araçlara değindikten sonra sektörün IMMIB tarafından sağlanan verilere göre 2013 yılının ilk sekiz ayında ihracatta büyümenin %21 olduğunu ve Türkiye’nin %3 büyüdüğü ortamda bu büyümenin önemli olduğuna değindi. TURQUALİTY programının içinde mobilya , tekstil ve gıda gibi sektörlerin ağırlıklı olarak yer aldığı sağlık sektörü olarak yalnızca 3 şirket ile tıbbi cihazların bu programdan yararlandıklarını belirtti. OffSet – SSM modeli ya da Sağlıkta off-set denilebilecek benzeri bir uygulamanın Savunma sanayini taşıdığı başarılı noktaya vurgu yapan Özcan, 1,2 milyar dolar ihracat yapan savunma sanayinin 2012 yılında 640 milyon dolar ile yarısı kadar ihracatı henüz bu desteklerden yararlanmadan elde ettiklerini belirtti.

Tıbbi cihaz sektörünün yüksek katma değer oluşturma gibi özelliklerine değinen Kiper, çalıştayda öne çıkan 5 hedeften söz ettikten

Panel katılımcıların soru-cevapları ve çalışmanın ülkemizin tıbbi cihaz stratejisinin oluşturulmasına katkı vermesi temennisi ile kapandı.

14 Kasım•2013



Aktüel

Bütçede Eğitim ve Sağlığa Dev Kaynak TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Hüseyin Şahin, 2014 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin 78,5 milyar, Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinin de 75 milyar liraya çıkarılacağını bildirdi. •

Maliye Bakanlığı tarafından taslağı hazırlanan 2014 yılı bütçesi, Plan ve Bütçe Komisyonu’na görüşülürken, 1 ay sürecek çalışmanın detayları ortaya çıkmaya başladı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi ve AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, 2014 yılı bütçesinin eğitim ve sağlık harcamalarına önemli bir artış

TBMM’de görüşülmeye başlanan 2014 yılı bütçesinde eğitim ve sağlık harcamalarına dev kaynaklar aktarılacak. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Hüseyin Şahin, 2014 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin 78,5 milyar, Sağlık Bakanlığı’nın bütçesinin de 75 milyar liraya çıkarılacağını bildirdi.

16 Kasım•2013



Aktüel getireceğini belirterek, “Yeni bütçede eğitime ayrılan kaynak yüzde 15,4, artışla 55,7 liraya yükselecek. Bu rakam, yükseköğretim ve diğer projelerle birlikte 78,5 milyara ulaşacak. Sağlık harcamalarına ayrılan bütçenin de yüzde 11 oranında artırılması öngörülüyor” dedi. Milletvekili Şahin, 2002 yılı bütçesinde eğitime sadece 11,3 milyar lira ayrıldığını hatırlatarak, eğitim bütçesinin 12 yılda 7 kat artırılarak 78,5 milyar liraya yükseltildiğini vurguladı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2013 yılında 47,5 milyar lira olan genel bütçesinin 2014 yılında 55,7 milyar lira olacağını kaydeden Şahin, “2014 yılında Fatih projesi için 1,4 milyar TL, ücretsiz kitap dağıtımı için 480 milyon TL, Yükseköğretim için 16,9 milyar TL aktarılacak. Ayrıca yükseköğretim ve açık öğretim programlarında harçlar kaldırılacak. Bunun için 2014 yılı bütçesinde 548 milyon TL kaynak ayrılacak, böylece yaklaşık 2,6 milyon öğrenciye de eğitim ve öğretim imkânı sağlanacak” diye konuştu. Şahin, 2002 yılında 45 TL olan yükseköğretim bursunun 2013’te 6 kat artışla 280 TL’ye

kamu sağlık harcamalarına ayrılan payın 6 kat artırılmış olacağını belirten Milletvekili Şahin, “Sağlığa ayrılan kaynakla temel sağlık göstergelerinde ciddi iyileşmeler gerçekleştirildi” şeklinde konuştu. Şahin, aile hekimliği uygulaması için 2014 yılı bütçesinde 4,5 milyar TL ödenek tahsis edildiğini, böylece 2010 yılında başlayan uygulamaya toplam 16,6 milyar TL kaynak ayrılacağının altını çizdi. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın Türkiye’deki ortalama ömür için 2025 yılı tahminin 75 yaş olduğunu ifade eden Şahin, “AK Parti iktidarları döneminde sağlıkta yapılan iyileştirmelerle bu 77 yaşa çıktı. 2002-2013 döneminde bebek ölüm oranı ise binde 31,5’ten binde 7,4’e, anne ölüm oranı da on binde 6,4’ten on binde 1,5’e indi” dedi.

çıkartıldığını, yine 2002 yılında ilk ve ortaöğretim öğrencilerine verilen 12,6 TL bursun da 11 kat artırılarak 135,6 TL ye çıkarıldığını hatırlattı. Şahin, organize sanayi bölgelerinde iş gücü ihtiyacını karşılamak maksadıyla açılan mesleki ve teknik eğitim okullarına öğrenci başına 45 ila 55 TL arasında destek verildiğini kaydetti.

Aile Hekimliği’ne 4.6 Milyar Kaynak

Şahin, aynı dönemde aşılanma oranın yüzde 78’ten yüzde 97’ye çıktığını, 2003’te yüzde 39,5 olan sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranın 2012 yılında yüzde 78’e çıktığını kaydetti.

Milletvekili Şahin, Sağlık Bakanlığı bütçesinin de bir önceki yıla göre yüzde11 oranında artırılarak 75 milyar TL’ye çıkarılacağını bildirdi. Bu artışla beraber 2002 yılından bu yana

18 Kasım•2013



Aktüel

34. Ulusal Türk Radyoloji Derneği Kongresi Antalya’da Gerçekleştirildi 20 Kasım•2013


Aktüel • Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Nevra Elmas, radyolojinin, günümüzde herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle sağlık merkezine başvuran tüm hastaları dolaylı olarak ilgilendiren bir bilim alanı olduğunu söyledi. Türk Radyoloji Derneği 34. Ulusal Türk Radyoloji Kongresi 6-10 Kasım 2013 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Kongrenin basın toplantısında radyoloji alanındaki sıkıntılar, gelişmeler ve tanılar hakkında bilgi verildi. Türkiye’de prostat kanserinde belirgin artış olduğu, prostat kanserinin erkeklerde akciğer kanserinden sonra ikinci sıraya yerleştiği bildirilirken, Avrupa Ürogenital Radyoloji Derneği Prostat Kanseri Çalışma Grubu Üyesi Doç. Dr. Ahmet Tuncay Turgut, prostat kanseri için dünya ortalamasının yüz binde 28’lerde ve Avrupa ortalaması yüzbinde 60’larda iken, Türkiye ortalamasının yüz binde 37’lerde olduğunu söyledi. Doç. Dr. Turgut, bu bilgiler doğrultusunda Türkiye’de her yıl 14.000 yeni prostat kanseri vakası görüldüğünü açıkladı. Doç. Dr. Turgut, burada önemli bir sorunun batı ülkelerinden kısmen farklı olarak erken tanı oranının hâla önemli ölçüde düşük olduğunu ve bu durumun hastalığa yönelik farkındalığın düşük olması ve özellikle kültürel faktörlerle ilişkili olmak üzere, hekime başvurma oranının istenen düzeyde olmaması ile açıklanabileceğini ifade etti. Doç. Dr. Turgut, “Maalesef toplumun geneli herhangi bir yakınması olmaması durumunda kontrol amacıyla doktora başvurmamaktadır” dedi.

“Her Yıl 36 Erkekten Biri Prostat Kanserinden Ölüyor. Prostat Kanseri, Akciğer Kanserinden Sonra İkinci Sırada”

Radyasyon Nedir

Basın toplantısında konuşan Türk Radyoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof.Dr. M. Halil Öztürk de, gereksiz radyasyonun tehlikelerine dikkat çekti. “Radyasyon nedir? Hangi radyasyonlar zararlıdır?” başlığı altında konuşan Prof. Dr.Öztürk, şunları söyledi: “Radyasyon tanımı, içerisinde görülebilir ışığın da olduğu geniş bir gurup radyasyonlar olan elektromanyetik radyasyonlar başlığı altında toplanmaktadır. Radyasyonu iyonizan olan ve olmayan olarak iki gruba ayırabiliriz. Bu ayrımın nedeni, asıl zararlı olan tipin iyonizan radyasyon olmasıdır. İyonizan olmayan radyasyon içinde radyo dalgaları, mikro dalgalar, kızıl ötesi (infrared) ışınlar ve mor ötesi (ultraviyole) ışınlar yer almaktadır. Başlıca manyetik rezonans görüntülemede kullanılan ve günlük hayatta da cep telefonları başta olmak üzere yaygın olarak kullanılan radyo dalgalarının zararları daha çok ısınmaya yol açarak oluşmakta ve bunların enerjilerin biyolojik zararları hâla tartışmalıdır” Ultrasonun yüksek frekanslı ses enerjisini (ultrases) kullandığını hatırlatan Prof.Dr. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ultrases radyasyon grubuna

21 Kasım•2013


Aktüel

İyonizan radyasyona maruz kalınan dönemi takiben geç dönemde de kansere neden olma riski bulunmaktadır”

girmez ve bilinen bir yan etkisi bulunmamaktadır. İyonizan radyasyon grubunda X-ışınları ve gamma ışınları mevcuttur. Bunlar geçtikleri atomların elektronlarını ayırarak iyonizasyona neden olmaktadır. Bunun sonucunda kanser veya genetik hasar gibi biyolojik zarar oluşabilmektedir. İnsanoğlu yeryüzünde yaşadığı sürece iyonizan radyasyona maruz kalmıştır. Günümüzde aldığımız radyasyonun yüzde 48’i doğal kaynaklardan yani topraktan, güneş ve uzaydan gelen kozmik ışınlardan kaynaklanıyor. Yüzde 46’sı tıbbi uygulamalar ve yüzde 6’sı nükleer santral ve nükleer silah denemeleri nedeniyle atmosfere salınmış radyoaktivite gibi insan yapımı sebeplerden kaynaklanmaktadır.”

Radyasyon Kullanımında Nelere Dikkat Edilmeli

Prof.Dr. Öztürk, birçok tıbbi uygulamada hekimi hızlı ve doğru tanıya götüren veya tedaviyi sağlayan radyasyon kaynaklarının bilinçli kullanılması ve radyasyonun risklerinin bilinmesi, tetkiklerin yapılmasında kar zarar dengesinin gözetilmesi açısından çok önemli olduğuna dikkat çekti. Prof.Dr. Öztürk, “Aşırı radyasyon korkusu, radyasyon kaynağının çok gerekli bir aşamada kullanılmamasına ve hastada bir yarar kaybına neden olabilirken, radyasyon riskinin göz ardı edilerek radyasyon kaynaklarının gereğin ötesinde kullanılması da gereksiz doz alınmasına neden olmaktadır” diye konuştu. Prof.Dr.Öztürk, tıbbi uygulamalarda radyasyon dozunun azaltılması için, iyonizan radyasyon içeren tanı ve tedavi yöntemlerinin bilinmesi, gerekliliklerinin tekrar sorgulanması, tıbbi işlemin mümkünse önce iyonizan radyasyon içermeyen yöntemlerle yapılmasının sağlanması gibi tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etti. “Bunların sonucunda eğer iyonizan radyasyon içeren cihazların kullanılması gerekliyse mümkün olan en düşük dozun alınması (optimizasyon) hedeflenerek işlem yapılmalıdır” diyen Prof.Dr. Öztürk, buna ALARA (As Low As Reasonably Achievable) prensibi dendiğini söyledi. Sonuç olarak, gelişen teknolojiye paralel olarak insanın birçok teknoloji ürününün zararlı etkileriyle yüzleşmek durumunda olduğunu anlatan

Tıpta Alınan Radyasyon Vücutta Birikir Mi?

Prof. Dr.M.Halil Öztürk, radyolojik incelemelerde kullanılan x ışınının aynı elektrik düğmesinin açılması ile ampülün yanması ve düğme kapatıldığında ise sönmesi gibi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Halil Öztürk, radyasyon işlemi bittikten sonra bu radyasyonun vücutta birikiminın sözkonusu olmadığını ifade etti. Nükleer tıp uygulamalarında durumun farklı olduğuna dikkat çeken Prof.Dr. Öztürk, vücuda verilen radyoaktif maddelerin radyasyon yaymaya devam ettiğini, verilen radyasyonun miktarı ve yarılanma ömürlerine göre hastada belirli bir doz ve sürede radyasyon bulunduğunu kaydetti.

Radyasyonun Ne Kadarı Zararlıdır

Tıpta alınan radyasyonun zararsız olabileceğinin söylenebileceği bir alt sınır bulunmadığını ifade eden Prof.Dr. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diş röntgeni gibi düşük dozların bile riskinden söz edilebilir. Bununla birlikte alınan radyasyon dozu arttıkça risk de artmaktadır. Toplumda kanser oranının fazla olması nedeniyle radyasyona bağlı kanser oluşma olasılığını belirlemek zordur.

Prof.Dr.Öztürk, sözlerine şöyle devam etti: “Tıbbi uygulamalar nedeniyle alınan iyonizan radyasyon miktarı da önemsenecek düzeyde artmıştır. Bu nedenle her tıbbi uygulamada bilimsel veriler, ulusal ve uluslararası kurallara

22 Kasım•2013



Aktüel geçirildiğinde bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans için en düşük rakamların Avrupa’da 250 euro, Amerika’da 1000 dolardan başladığını hatırlatan Prof.Dr. Elmas, “Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığının biçtiği değer bilgisayarlı tomografi için 59 TL, manyetik rezonans için 71.5 TL olarak kararlaştırılmıştır” diye konuştu. Bunun sonucu olarak kamu ve üniversite hastanelerinin istenilen fazla sayıdaki incelemeler nedeniyle talepleri karşılayamayacak konuma geldiğini belirten Elmas, şunları söyledi: “Taleplerin bu denli artışı sonucu dışarıdan hizmet satın alımı firmaları sahnede rol almaya başlamışlardır. Zaman içinde hizmet satan firmalar hipertrofiye olurken, kamu kurumlarımda çalışmakta olan meslektaşlarımız inaktif hale getirilmeye başlanmıştır. Zamanın ilerlemesi ile mağduriyetleri daha da artmaktadır. Günde cihaz başına düşen hasta sayısının artışı ve özel hizmet sektöründe inceleme ücretlerinin maliyetin altına düşürülmesi kaliteli hizmet sınırlarını zorladığından, tanısal yeterlilikten yoksun incelemeler tekrarlanmak zorunda kalmaktadır. Bu da hastaların aldıkları radyasyon ile kontrast madde miktarını artırdığından uzun veya kısa vadeli yaşam tehdidine kadar gidebilen yan etkiler oluşturmaktadır”

bağlı olarak oluşturulmuş radyasyondan korunma ilkelerinin (gereklilik, uygulamada etkinlik ve izin verilen doz sınırlarına uyma) titizlik ve özenle uygulanması gerekmektedir.”

Sağlık Sistemindeki Değişikliklerin Görüntüleme Hizmetlerine Yansımaları

Değerinin Altında İnceleme Yöntemleri Sağlığı Tehdit Ediyor

Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof.Dr. Nevra Elmas, ‘Sağlık Sistemindeki Değişikliklerin Görüntüleme Hizmetlerine Yansımaları ve Görüntülemenin Kötüye Kullanımının Toplum Sağlığına Etkileri’ konusunda bilgi verdi. Radyoloji alanında sorunlardan birinin sağlıkta dönüşüm modelinin radyoloji alanına yansıyan olumsuz etkileri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevra Elmas, radyolojinin günümüzde herhangi bir sağlık sorunu nedeniyle sağlık merkezine başvuran tüm hastaları dolaylı olarak ilgilendiren bir bilim alanı olduğunu, hiçbir hastalık tanısının radyolojik inceleme olmaksızın konulamaz duruma geldiğinin altını çizdi. Prof. Dr.Elmas, “Radyoloji parkları klasik röntgen görüntüleri, ultrason, bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme yöntemleriyle zenginleştirilmiş ve kuşkulu hastalık tanısı için tercih edilmesi gereken cihazın kararında klinik hekimler zorlanmaktadır. Bu modaliteler arasında klasik röntgen ve bilgisayarlı tomografi çalışma prensiplerinde X ışını gerektirdiğinden özellikle çocuk hasta grubunda radyasyonun sakıncalı etkileri gözönüne alınarak çok hassas olunması gerekmektedir. Ultrason ve manyetik görüntüleme yönteminde herhangi bir zarar verici etken söz konusu değildir. Ancak, cihazların mali portreleri ve inceleme süreleri gözlendiğinde manyetik rezonansın daha seçici durumlarda kullanılma gerekliliği söz konusudur” dedi.

Sağlıkta dönüşüm çerçevesinde değerinin altında sağlanan inceleme yöntemleriyle insan sağlığının tehdit altında olduğuna dikkat çeken Prof.Dr.Nevra Elmas, sonuç olarak radyolojik incelemeye ulaşımın hasta açısından son derece kolaylaşırken, düşük fiyat politikasıyla kaliteden ödün verilmiş incelemeler nedeniyle hastanın sağlığına kavuşamadığını söyledi. Prof.Dr. Elmas, “Amaçlarımızdan birinin toplum sağlığını korumak, radyolojik kaliteyi topluma kazandırmak, mükerrer incelemelerin önüne geçmek olduğundan Türk Radyoloji Derneği tarafından hazırlanmış bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans ve mammografi inceleme standartları Sağlık Bakanlığı ile işbirliği çerçevesinde bakanlık ve dernek üyelerinden oluşturulmuş Standartlar Komisyonunca denetleme sürecine alınmıştır. Amaç ülke genelinde radyolojik kalitenin sağlanması ve hastalarımızın en kısa yoldan kaliteli incelemeler ile en doğru tanıyı alabilmesidir” şeklinde konuştu. Radyasyon Personeli Çalışma Koşulları Ve Nöbet Çalışan sağlığı ile ilgili olarak ise radyologların meslek riski nedeni ile yasal olarak çalışma saatlerinin haftada 35 saat, günde 7 saat olduğunu da hatırlatan Prof.Dr.Elmas, gece nöbeti için geçen sürenin haftalık 35 saatten düşülmesi gerekliliği Sağlık Bakanlığı yönetmeliğinde yayınlandığını, durum böyle iken, tek radyologlu bazı merkezlerde başhekim yetkisi ile radyologlar

Radyoloji alanında Türkiye’de de kullanılan cihazların, yurt dışındaki tetkik ücretleri gözden

24 Kasım•2013



Aktüel

Dr. Ahmet Tuncay Turgut ise prostat kanseri görülme sıklığı ve prostat kanserinin toplum sağlığı açısından taşıdığı örem konusunda bilgi verdi. Doç.Dr. Turgut, tapılan araştırmalarda, gelişen hayat standartları sayesinde yaşam beklentisinin artmasına paralel olarak özellikle 65 yaş üzerinde olmak üzere kanser vakalarında önümüzdeki otuz yıl içinde 3 kat artış meydana geleceğinin hesaplandığını söyledi. Bu durumun ağırlıklı olarak bir ileri yaş hastalığı olan prostat kanseri için de geçerli olduğunu anlatan Turgut, sözlerine şöyle devam etti: “Prostat kanseri genel olarak orta yaşı geçmiş erkeklerde en sık tanı konan kanser olup tüm kanser vakalarının yüzde 11’inden ve kanserden ölümlerin yüzde 9’undan sorumludur. Çok çarpıcı bir veriyle devam etmek gerekirse, yapılan araştırmalar her 6 erkekten birinin yaşamı boyunca prostat kanserine yakalanacağını göstermiştir. Prostat kanseri tüm dünyada erkeklerde kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci durumdadır. Bu çerçevede her 36 erkekten birinin prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybettiği düşünülmektedir. Tüm dünyada yılda 900 000 hasta prostat kanseri tanısı alırken, her yıl 258 000 hasta prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Benzer şekilde ABD’de 2012 için öngörülen yeni olgu sayısı 241 740, ölüm sayısı ile 28 170’dir. Mevcut artış trendinin devam etmesi durumunda 2030 yılında dünyada her yıl 1,7 milyon yeni olgu ve 500 000 ölüm görüleceği düşünülmektedir.”

her akşam icapcı nöbete zorlandığını ve sabahı bekleyebilecek bir hasta için bile radyolog yatağından kaldırıldığını söyledi. Prof.Dr. Elmas, bu uygulamanın altında yatan en önemli nedeni şöyle anlattı: “2002 ile 2010 yılları arasındaki radyolog kontenjanlarında yüzde 50’lere ulaşan azaltma yatmaktadır. Bu şekilde kadro sayısı düşürülürken, yine aynı yıllara ait istatistikler, BT ve MR taleplerinde yüzde 300-yüzde 700 oranında artışı göstermektedir. Uzman radyolog dağılımı ise özel sektörde gittikçe artan bir ivme kazanırken, kamu kurumlarında sayı azalmaktadır. Sonuç olarak kaliteden ödün verilerek elde olunan incelemelere çözüm olarak Sağlık Bakanlığı ile işbirliği çerçevesinde standartlar komitesi oluşturulmuştur ve bu komite elde olunan görüntüleri denetleme yetkisine sahip olacaktır. Bu şekilde kaliteli bir inceleme sağlanırken, kaliteli bir incelemenin gerektirdiği fiyat standartları da tekrar masaya yatırılabilir.”

Her Yıl 36 Erkekten Biri Prostat Kanserine Yenik Düşüyor

Manyetik rezonans görüntüleme ve multiparametrik manyetik rezonans teknolojisinde son dönemde kaydedilen gelişmeler sayesinde prostat kanserinin kolaylıkla tespit edilebildiğini ve tümörün davranış özelliklerinin belirlenebilidiğini ifade eden Avrupa Ürogenital Radyoloji Derneği Prostat Kanseri Çalışma Grubu Üyesi Doç.

26 Kasım•2013



Aktüel

Türkiye’de Durum

Görüntüleme teknolojisindeki baş döndürücü hızdaki gelişmeler sayesinde, kanserli hastaya yaklaşımda radyolojik değerlendirmenin çok temel bir konuma geldiğinin altını çizen Turgut, görüntüleme sayesinde elde edilen tümöre ait yapısal, metabolik ve fonksiyonel bilgilerin, uygulanacak tedavi yaklaşımını doğrudan belirler hale geldiğini söyledi. Radyoloji alanında son dönemde kansere yaklaşımı önemli ölçüde değiştiren gelişmelerin başında PET-BT, MR-PET, prostat kanseri tanısında kullanılan MR-TRUS füzyon tekniğinde olduğu gibi hibrid görüntüleme teknikleri geldiğini ifade eden Doç.Dr.Turgut, sözlerini şöyle sürdürdü. “Bu sayede farklı modalitelerle elde edilen ve kanserin evrelemesinde ve tedavinin planlanmasında tamamlayıcı role sahip bilgilerin daha etkin ve sinerjistik olarak kullanımı mümkün hale gelmiştir.Yine tümörü daha erken evrede gösterebilen teknikler sayesinde uygulanan tedavilerin etkinliği artmış ve kanser sonrası sağ kalım oranlarında önemli artış kaydedilmiştir. Daha da önemlisi, kanserli dokunun ve vücuttaki yerleşiminin erken dönemde ve doğru olarak gösterilebilmesi sayesinde büyük ameliyatlarda olduğu gibi komplikasyon oranlarının yüksek olduğu tedavi yöntemlerinin yerini giderek artan oranda uygulanan görüntüleme eşliğinde uygulanan ve hasta konforunun ön planda tutulduğu minimal invazif tedavi teknikleri almaktadır.”

Doç.Dr. Turgut, Türkiye’de meme kanseri, rahim ağzı kanseri ve kalın barsak kanserine yönelik Sağlık Bakanlığı tarafından toplum tabanlı tarama programları uygulandığını ve bu konuya ilişkin çalışmalarda Sağlık Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren ve hemen her ilde bulunan KETEM (Kanser Tarama ve Eğitim Merkezi) Merkezleri tarafından yürütüldüğünü ve kanser taramasına yönelik farkındalığın artırılmasına çalışıldığını kaydetti. Doç.Dr. Turgut, “Ayrıca, Toplum Sağlığı Merkezlerinde aile hekimleri tarafından da gerekli bilgilendirme yapılmaktadır” dedi. Buna rağmen kanser taramaları konusundaki farkındalığın orta düzeyde olduğunu belirten Doç.Dr. Turgut, sözlerini şöyle tamamladı: “Kanser tanısı ve tedavisine yönelik olarak tıbbi cihazlar bakımından iyi durumda olduğumuzu söyleyebiliriz. Ülkemizdeki kamuya ait veya özel pek çok sağlık kuruluşunda bu konuda yeterli donanımın bulunmaktadır. Bu konuda insan gücü eğitimine yönelik çalışmalarımız Tük Radyoloji Derneği tarafından şu anda gerçekleştirilmekte olan kongremizde olduğu gibi çeşitli platformlarda etkin bir biçimde sürdürülmektedir. Ek olarak kanser konusunda toplumsal duyarlılığın artırılmasının kansere karşı verdiğimiz savaşın kazanılmasında büyük önem taşıdığı açıktır.”

28 Kasım•2013



Aktüel

Yenilikçi Çözümlerin Adresi: Medius Medius, sağlık sektörüne yönelik farklı ve yenilikçi yaklaşımlarıyla beğeni topluyor. Radiology Response Programımız, hem hastalara hem de doktorlarına yardımcı olarak notlarla zenginleştirilen görüntülerle alanında uzman kişilerin yorumunu ikinci seçenek olarak değerlendirme şansını sunuyor.

Sağlık hizmetlerinde gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı danışmanlık hizmetleri vermek amacıyla kurulan Medius, 3 firmanın temsilciliğini yürütüyor. Radyoloji, Hastane Enfeksiyonları olmak üzere 2 alanda faaliyetlerini sürdüren Medius, 24 – 26 Ekim 2013 tarihleri arasında düzenlenen Hospital Build & Infrastructure Turkey 2013 Kongresi’nde çözümlerini sergiledi.

Ayrıca, hastalara endişeleri konusunda tavsiye alabilecekleri, hastaları ve klinisyenleri çalışma ve sağlık geçmişi göz önünde alınarak fark edilen bulgular konusunda eğitim verecek bir radyolog ile doğrudan video konferans hizmeti sunuyor.

Radiology Response

Medius şirketinin sunduğu çözümler hakkında bilgiler aktaran Kübra Kalkan, “Medius, yenilikçi teknolojisiyle hastalara evlerinden en gelişmiş danışmanlık hizmetini sunuyor. Hastaların ulaşmak için yolculuk yapmak zorunda kalacağı kuruluşların sunabileceğinin de ötesine geçen kişiselleştirilmiş hizmet ve sürekliliği sağlıyor.

Böylece hastalar pahalı uluslar arası seyahatler ve konaklamalar yapmak zorunda kalmamakta; bunun yanında daha da önemlisi yanlış görüntü yorumlarından kaynaklanan gereksiz ameliyat veya geç tanı gibi sonuçlar doğurabilecek finansal ve sağlıkla ilgili sorunlar da önlenmektedir.

30 Kasım•2013



Aktüel Online Uzman Tanı Dünyada çok yeni olan bu sistemin Amerika’dan sonra Türkiye’de uygulamaya başladıklarını söyleyen Kübra Kalkan, “Bilindiği gibi radyoloji raporları hastaların anlayabileceği terimler değildir. Radyoloji raporunu okumaya çalışan hastalar internet yardımıyla bilgi edinmeye çalışır. İnternette oluşan bilgi kirliliğinden hasta yanlış bilgilerle paniğe kapılabilir. Bizim kurduğumuz sistem sayesinde, hasta var olan radyoloji raporlarını Radiology Response programı ile paylaşmaktadır. Raporlar Amerika’da John Hopkins Üniversitesi’nden eğitim almış doktorlarımız tarafından değerlendirilmekte. Ardından hastaya anlayabileceği şekilde hastalığı, sebepleri, tedavi seçeneklerine yönelik rapor sunulmaktadır. Kısa bir zaman içinde telefon görüşmesi ve video konferans hizmetlerini de sunacağız.

Dumanlama Yoluyla Dezenfeksiyon Medius’un bir diğer ürünü dumanlama yoluyla dezenfeksiyon. Bu ürün ilgili olarak Kübra Kalkan şu bilgileri verdi: Fumispore isimli bir ürünümüz var. Bu ürünümüz dumanlama yoluyla dezenfeksiyon sağlamaktadır. İnsanlar havayı çok kolay dezenfekte edememektedir. Dumanlama yoluyla yapılan dezenfeksiyon sayesinde, aktif bir maddenin kapalı bir alan içindeki her noktaya mükemmel bir şekilde yayılmasını sağlanır. Kuru bazlı bir işlem olduğundan, mikroorganizmaların oluşmasına ortam hazırlayan nem oluşmaz. Bu üründeki hedefimiz Ortadoğu pazarıdır ve Türkiye’de sağlı kuruluşlarına tanıtmaktayız. Ürünümüz Türkiye’de tek Sağlık Bakanlığı onaylı kuru bazlı dezenfektandır.

Anti-Mikrobiyal Uyku Ürünleri Medius’un üçüncü ürün grubunu anti mikrobiyal uyku ürünleri oluşturuyor. Kübra Kalkan bu ürünün özellikleri ve avantajlarıyla ilgili şu bilgileri verdi: Ayrıca başta sağlık sektörü olmak üzere insan sağlığıyla yakından ilgili, hijyen ve dezenfeksiyonun hayati bir rol oynadığı tüm sektörlerde ihtiyaç duyulan en etkin anti-mikrobiyal tekstil uyku ürünleri sunmaktayız. Ürünlerimiz, Türkiye’nin ilk ve tek Sağlık Bakanlığı onaylı anti bikrobiyal etken maddesi kullanılarak üretilmektedir. Entegre üretim tesislerinde üretilen anti mikrobiyal uyku ürünleri, tasarımdan üretime, kalite kontrolden dağıtıma kadar ileri teknoloji ile son kullanıcıya ulaşmakta, tüm bu süreç içerisinde uluslar arası standartlardaki test ve kalibrasyonlardan geçirilerek sertifikalandırılmaktadır.

32 Kasım•2013



Aktüel

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu:

“Şehir Efsanelerinin Şehir Hastanelerine Dönüştüğü Bir Süreçteyiz” Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Şehir efsanelerinin şehir hastanelerine dönüştüğü bir süreçteyiz” dedi. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Etlik Şehir Hastanesinde projenin temelinin atılacağı alanda basın açıklaması düzenledi. • Yeni Bir Vizyon, Yeni Bir Ufuk Getirecek

mak üzere bölge illerinin sağlık hizmeti ihtiyacını karşılayacaktır. Yerleşke tam kapasite ile faaliyete geçtiğinde tıbbi alanlarda 1.350 uzman ve pratisyen hekim, 2.750 hemşire ve ebe, 2.850 yardımcı sağlık personeli ile yaklaşık 50.000 vatandaşımıza modern koşullarda sağlık hizmeti verecek. Diğer yanda, otel, kongre merkezi, çarşı, spor salonu gibi ticari alanlara alışveriş ve rekreasyon ihtiyacını karşılayacak. Ayrıca Türkiye’de ilk defa Proton tedavisinin yapılacağı yer olacak.”

Mayıs 2015’te tamamlanacak olan Etlik Şehir Hastanesinin Ankara’ya yeni bir vizyon yeni bir ufuk getireceğini ifade eden Bakan Müezzinoğlu şunları söyledi: “Önümüzdeki dönemde sağlık alanında önemli gelişmeler sağlayacak Etlik Şehir Hastanesini Başbakanımızın katılımıyla yarın temeli atılacak. 15 şehir hastanesinin temel atma ve inşaat süreci başladı. Yeni bir vizyon yeni bir ufuk kazandıracak olan şehir hastanesi yakın çağda bir milyar insan sağlık alanında yüksek bir alana kavuşacak.”

2015 Yılına Kadar 15 Şehir Hastanesi Açılacak Dünyanın herhangi bir ülkesinde bunu başarabilen yok diyen Bakan Müezzinoğlu, “Ülkemizin sağlık tarihi geçmişinde böyle bir çalışma yok. 2015’in yıl sonuna kadar aylık aralıklarla 15 şehir hastanesi hizmete açılacak. Şehir efsanelerinin şehir hastanelerine dönüştüğü bir süreçteyiz” diye konuştu.

1 Milyon Metrekare Alana İnşa Edilecek

Ankara’yı sağlık kenti, şehri anlamında geliştirecek olan Hastanenin özelliklerini Müezzinoğlu şöyle sıraladı: “Hastane 1.071.1885 metrekare inşaat alanına sahip olacak yerleşke, başta 4 milyonun üzerinde nüfusu olan Ankara ol-

34 Kasım•2013



Aktüel

Türkiye’nin Kalp Haritası Çıkarıldı Kalp krizi geçirme riski en yüksek meslekler arasında doktorluk ve şoförlük yer alıyor. Risk faktörleri arasında en büyük payı, yüzde 92 ile sigara kullanımı alırken, çalışma hayatı açısından bakıldığında stres faktörü yüzde 100 ile ilk sırada yer alıyor.

• “Sağlık ve İyi Yaşam sektörü”nün lider şirketi

Philips, kalp hastaları üzerinde Türkiye genelinde gerçekleştirdiği yeni araştırma ile Türkiye’nin kalp haritasını çıkardı. ERA Research & Consultancy tarafından Türkiye genelini temsilen İstanbul, İzmir ve Ankara’da yer alan üniversite, eğitim ve araştırma hastanelerinde görev alan 50 doçent ve profesör ile gerçekleştirilen araştırma çalışması, kalp hastalarının profilini analiz ederken, iş hayatının kalp sağlığı üzerine etkilerini ve kalp krizi geçirme riski yüksek meslekleri ortaya koyuyor.

36 Kasım•2013


Aktüel Türkiye’de profesör ve doçentler tarafından kalp hastaların değerlendirilmesi ve iş hayatının kalp sağlığı üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi amacıyla gerçekleştirilen araştırmanın, alanının uzmanı olan profesör ve doçentlerin görüşleri alınarak tamamlandığını vurgulayan Philips Sağlık Türkiye Genel Müdürü Esen Tümer, şu değerlendirmede bulundu: “Philips olarak 100 yılı aşkın bir süredir sağlık sektörüne kazandırdığımız yenilikler ve fark oluşturan çalışmalarımızla birçok alandaki öncülüğümüzü koruyoruz. İmzamızın yer aldığı her yerde hem kişi hem de toplum seviyesinde yaşam kalitesini iyileştirmeyi hedefliyoruz. Bu hedefin bir parçasını da

“Suçlu Pazartesi Sendromu mu?”

araştırma çalışmaları oluşturuyor. Geçtiğimiz dönemde gerçekleştirdiğimiz kadın sağlığı ve kalp sağlığı araştırmalarında olduğu gibi, imza attığımız yeni araştırma çalışmamız aracılığıyla kalp sağlığına ilişkin toplumsal bilinci artırmaya ve yaşam kalitesini iyileştirmeye yönelik çalışmalara imza atıyor, klinik mükemmeliyet konusunda çıtayı yükseltmeye devam ediyoruz.”

Araştırma sonuçlarına göre, kalp krizi vakaları, en yoğun olarak yüzde 60 ile Pazartesi sabahları yaşanıyor. Vaka sayısı haftanın son günlerine gelindiğinde düşüş gösteriyor. Vakaların yoğun yaşandığı saatler arasında sabah saatleri ön plana çıkarken vaka sayısı en az Cuma günü gerçekleşiyor. Bu durum, tüm dünyada kabul gören bir unsur olan “Pazartesi Sendromu” nun tetikleyici olabileceği yönünde soru işaretini de beraberinde getiriyor.

Araştırma çalışmasının sonuçlarını yorumlayan Tümer, şöyle devam etti: “Araştırma, günümüzde sigara, stres, obezite ve genetik faktörlerin kalp hastalıklarının alt yapısını oluşturmayı sürdürdüğünü gösteriyor. Son yıllarda bu faktörlerle etkili bir şekilde mücadele etmeye ve toplumsal ölçekte farkındalık oluşturmaya yönelik gerçekleştirilen projelerde artış yaşanıyor. Bu artış, memnuniyet verse de bir noktada yetersiz kalabiliyor. Araştırma sonuçlarına göre sigara kullanımı, obezite, stres, genetik faktörler, hareketsizlik, yüksek kolestrol ve tansiyon gibi risk faktörleri arasında sigara kullanımı, yüzde 92 ile ilk sırada, obezite yüzde 80 ile ikinci, stres yüzde 70 ile 3’üncü, genetik faktörler ise yüzde 64 ile 4’üncü sırada yer alıyor. Çalışma hayatı açısından risk faktörlerine bakıldığında, yüzde 100’lük bir oranla stresin tablonun en üst noktasında olduğunu, yüzde 74 ile düzensiz ve dengesiz beslenmenin, yüzde 70 ile hareketsizliğin, yüzde 32 ile trafikte geçirilen süre geldiğini görüyoruz. Araştırmanın ortaya koyduğu tablo, bu konudaki farkındalığı artırmaya yönelik toplumun dev adımlara ihtiyacı olduğunu gösteriyor.”

Doktorlar İlk Sırada!

Kalp hastalıkları açısından en riskli meslekler sıralamasında ilk sırayı yüzde 56 ile doktorlar alıyor. Yüzde 50 ile sıralamanın ikinci sırasında yerleşen şoförlerin ardından sırasıyla (%36) pilotlar, (%30) yöneticiler ve (%28) sporcular yer alıyor.

Kalp Krizi Geçiren Kişilerin Yüzde 60’ı Sigara İçiyor

Kalp hastalarının ortak özellikleri arasında, (%72) hareketsizlik dikkat çekiyor. Araştırmanın verilerine göre, kalp hastalarının yüzde 65’i ise stres altında çalışıyor. Kalp hastalarının yüzde 60’ı düzenli sigara kullanırken, yüzde 53’ünün ailesinde genetik olarak kalp hastalığı bulunuyor. Araştırma çalışması kalp hastalarının yüzde 52’sinin obez olduğunu gösteriyor. Düzenli egzersiz ve hareketlilik, kalp hastalarının yüzde 86’sının hayatında yeterli düzeyde bulunmuyor. Hastalar hiçbir şekilde tam anlamıyla yeterli düzeyde egzersiz yapmazken, sadece yüzde 4’ü biraz yeterli düzeyde egzersizi hayatına adapte ediyor.

37 Kasım•2013


Aktüel

Tena İle 365 Gün Mutluluk TENA ailesinin özel ürünlerinden TENA Pants ConfioFit Emici Külot ve TENA Lady Mesane Pedleri, ülkemizde idrar sızıntısı sorununu farklı derecelerde yaşayan yaklaşık 4 milyon insan için endişe ve korkulardan uzak bir şekilde 2014’te özgürce yaşanacak bir hayat vaat ediyor. Kadınların Hayatına Özel Konfor

Birçok rahatsızlığın sonunda ortaya çıkan, kişinin özel ve sosyal yaşamını adeta esaret altına alan idrar kaçırma sorununa yüzde 100 güvenli çözümler üreten TENA inkontinans bakım ürünleri yeni yılda 365 gün mutluluğun kapılarını aralıyor.

TENA Lady Mesane Pedleri ise kadınlara özel tasarımıyla idrar kaçırma endişesi duymadan özgürce kahkaha atmanın mutluluğunu yaşatıyor. En incesi 1 bardak, en kalını yaklaşık 1 litre sıvıyı güvenle hapseden TENA Lady, cilt sağlığını koruyan özel dokusuyla hayata konfor katıyor.

TENA ailesinin özel ürünlerinden TENA Pants ConfioFit Emici Külot ve TENA Lady Mesane Pedleri, ülkemizde idrar sızıntısı sorununu farklı derecelerde yaşayan yaklaşık 4 milyon insan için endişe ve korkulardan uzak bir şekilde 2014’te özgürce yaşanacak bir hayat vaat ediyor. Beklenmedik sızıntıları özel emici tabakasıyla hızla hapsederek yüzde 100 koruma sağlayan kadın ve erkeklerin kullanımına uygun TENA Pants Emici Külot, hayatın her anında kendinizi özgür ve güvende hissetmenizi yardımcı oluyor. Hijyenik dokusu sayesinde cildi tahriş etmeyen TENA Pants, yüzde 30 inceltilen yapısıyla giysilerin altından fark edilmiyor.

38 Kasım•2013



Aktüel

Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu:

“Tam Gün Yasasının Alt Yapısını Hazırlıyoruz”

Ankara’nın Gündemi programına konuk olan Bakan Müezzinoğlu, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ile birlikte gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. bütün fakülteleri kapsayan bir kanundu. Yani avukatları da, mimarları da, mühendisleri de kapsıyordu. Biz de, ‘Tüm öğretim üyelerinde bu anlamda bir sıkıntı yaşanmadığına göre diğerleriyle ilgili kısmı bırakalım, sadece Tıp Fakülteleri ve Diş Hekimliği Fakülteleriyle ilgili bir düzenleme yapalım’ diye hadiseyi birazcık kendi çemberimizin içine aldık. Bizim Tıp Fakülteleri’ndeki öğretim üyelerimiz, bu ülkenin en iyi yetiştirilmiş değerlerimizdendir. Bu değerlerimizden en üst düzeyde istifade etmemiz lazım. Dolayısıyla onlara çok sınırlama getirmek yerine, ister dışarıda ister içeride onların bütün verimliliklerini verebilecekleri düzenlemeler yapmak istiyoruz. Ama birinci önceliğimiz doktorlarımızı içerde

• Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan Ankara’nın Gündemi programına konuk oldu. Sunuculuğunu TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın yaptığı Ankara’nın Gündemi programına konuk olan Bakan Müezzinoğlu, İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol ile birlikte gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. “Tam Gün Yasasında Yeni Hazırlık”

Bakan Müezzinoğlu, son günlerde tekrar gündeme gelen sağlıkta tam gün yasası konusunda, “Konuyla ilgili 10-15 gündür yeniden çalışıyoruz. Kanun 2010 da çıkarken

40 Kasım•2013



Aktüel

faydalanamayacakları sorusu üzerine, şu değerlendirmede bulundu: “Sağlık Bakanlığı hekimlerinin bu anlamda vatandaşımıza 24 saat hizmet verme gibi bir görevimiz var. Ama diğerlerin bir hoca statüsü var. Bu sıfatı olan bütün hocalarımızı değerli buluyoruz ve bu değerden azami istifadeyi sağlamayı düşünüyoruz.”

değerlendirmek. Yani onu, o noktaya getiren fakültesinde değerlendirmek istiyoruz. Eğer orada marka değeri olduysa, marka değerinin fakültesiyle birlikte büyümesi ve gelişmesi lazım. Dolayısıyla mesaisinden sonraki kısmı da orada değerlendirebileceği alternatifler getirdik. Yani hocamız, mesaiden sonra da orada devam etmeli, onu arayan hastası orada ona ulaşmalı. Orada ilave, sınırları belli olan, istismara açık olmayan, sömürüye açık olmayan miktarda ücretini de alsın diye hakkı olanı alabileceği bir düzenlemeyi getirdik” değerlendirmelerinde bulundu.

“Evrensel Düşünmemiz Gerekir”

Müezzinoğlu, yurt dışında iyi yetişmiş doktorların Türkiye’de çalışmalarının faydalı olacağını belirtti. Yabancı doktorlar ile Türk hastalar arasındaki iletişim sorunun da tercümanlar aracılığıyla çözülebileceğini kaydeden Müezzinoğlu, “Ülke dışından hastalar da gelsin, iyi yetişmiş doktorlar da gelsin. Benim Mehmet Öz’üm Amerika’daydı, Amerika’daki ‘George’ da gelsin burada doktorluk yapsın. Dünya kadar tercüman var. Verirsin 1500 TL maaş tercümanlık yapar. İyi bir beyin cerrahı, iyi bir kalp cerrahı, dünya çapında bir çocuk uzmanı yani tıp o noktalara geldi ki artık evrensel düşünmemiz gerekiyor. Bizim Profesör Gazi Yaşar’dan İsviçre 30-40 yıl istifade etmedi mi. İsviçre bizden daha az mı milliyetçi? Profesör Gazi Yaşar’dan istifade ederken İsviçre mi kaybetti yoksa Türkiye mi kaybetti. O zaman iyi yetişmiş Yunanlı doktordan istifade etmenin neresi kötü. Vereceksin parayı alacaksın hizmeti” dedi.

Öncelikli olarak doktorların kurumlarında kalmasını istediklerini ifade eden Müezzioğlu, “Eğer mesaisinden sonra başka bir kurum ona cazip bir teklif yapıyorsa, ona yaptığı teklifi kuruma yapsın, kurumla sözleşme imzalasın. Gidecekse sadece kendi kurumu ve sözleşme yaptığı kurum arasında geçen sözleşme çerçevesinde gitsin. Oradan alacağı ücretin yarısı hocamızın, yarısı da kurumun olsun. Bu çerçevede bir düzenlemeyi YÖK ile görüşerek alt yapısını hazırlıyoruz. Bana göre bu ülkede Tıp Fakültesi öğrencisi bile standardı yüksek bir insandır” şeklinde konuştu. Müezzinoğlu, program moderatörü Batuhan Yaşar’ın, devlet hastanelerinde çalışan doktorların da bu tasarıdan faydalanıp

42 Kasım•2013



Aktüel organ bağışını değerlendirebiliriz. Bu konu ile ilgili Adalet Bakanımız ile görüştüm. Hukukçu arkadaşlarımız birlikte çalışıyorlar. Devamında yapılan beyanın geçerliliği konusunda hukuki bir düzenleme yapılabilir mi onu hukukçu arkadaşlarımızın çalışmalarından sonra netlik kazanacak” diye konuştu.

“Doğumun Sancılı Olması İşin Tabiatındandır”

Sezaryen konusunda anne ve doktorların bilinçlendirilmesi gerektiğini ifade eden Müezzinoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sezaryen ile ilgili toplumsal bir bilince ihtiyacımız var. Burada iki nokta var. Biri hamile annelerin bilinçlendirilmesi, ikincisi hekimlerin etik değerlere karşı duruşlarıdır. Hamile annelerin hekimden sağlıklı bir doğum istemesi gerekir. Doğumun sancılı olması işin tabiatındandır. Nasıl bu fıtratı oluşturan doğaysa doğa - Yaratansa Yaratan, hazzı da huzuru da mutluluğu da, bunların hepsinin planlamasını yaptıysa, doğumda da sancı planlamasını yapmıştır. Bu işin tabiatı, normali, doğalı budur. Doktor arkadaşların da kolay olanı değil, hasta için doğru olanın yanında durması gerekir. Bu bilinçlenme ile olacak bir şey. Yoksa mesele, ‘Sağlık Bakanı talimat versin, Sağlık Bakanı ceza versin’ değil. Bu anlamda endikasyon sınırları aşıldığında, hekim arkadaşlarımıza ya da hastanelere ‘Neden sizde sezaryen oranları yüksek’ diye soruyoruz. Dünya bilimsel verileri var. Bu oranın yüzde 15’i geçmemesi gerekiyor. Bizde yüzde 25’leri, yüzde 50’leri geçiyorsa, yüzde 70’leri buluyorsa bir yanlışlık var demektir. Bu yanlışlığı, gerek doğum yapacak annelerle, gerekse hekimlerle paylaşmak gerekir. Bu konuyu son 2-3 yıldır konuşuyoruz, şimdi artık bilinçlendirme dönemine başlıyoruz.”

Yapılacak bu düzenlemelerin korneanın dışında olduğunu belirten Bakan Müezzioğlu, “Kornea ile düzenleme bizim torba kanunumuz içinde komisyondan geçti. Torba kanunu genel kurula geldiğinde inşallah yasallaşmış olacak. Buradaki düzenleme kişinin sağlığında olumsuz beyanı yok ise bu kişilerin korneasını almakla ilgili herhangi bir sorunumuz olmayacak. Kornea bir organ değil doku statüsü üzerinden alıyoruz ve bu dokunun kişi ben dokum da olsa vermek istemiyorum beyanının sağlığında yok ise orada ailesinin rızası aranmayacak. Kişinin olumsuz olarak beyanı yoksa biz bu korneaları hukuki olarak alabilmenin yasal düzenlemesi genel kuruldan da geçerse uygulamaya başlayacağız” diye konuştu.

“Organ Bağışında Arzu Ettiğimiz Noktayı Yakalayamadık”

Öte yandan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, “Organ bağışı yetersizliği ile arzu ettiğimiz noktayı yakalayamadık” dedi. Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı arasında gerçekleştirilecek ve Türkiye Kök Hücre Koordinasyon Merkezi (TÜRKOK) projesinin ilk adımı olan Uygun Gönüllü Vericilerin Belirlenmesi ve Örneklerin Alınması Protokolü’nü imza töreni düzenlendi. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, imza töreninin ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Organ bağışı herhangi bir nedenle gerçekleştikten sonra birinci dereceden varisler ile hukuku olarak muhatap olma durumuna yönelik bir soru üzerine Bakan Müezzinoğlu, “Organ bağışı yetersizliği ile arzu ettiğimiz noktayı yakalayamadık. Sağlık hizmetini sunmada arzu ettiğimiz noktaya gelemedik. Şuan ki hukuki durumumuz da birici dereceden varis ile muhatap olma durumundayız. Geçtiğimiz yıl bin 450 civarında beyin ölümü gerçekleşmiş organ bağışında olanlarının yakınlarından dolayı bin 150 civarında olan organ bağışında bulunan vatandaşlarımızın organlarını değerlendirememişiz. Bu organ bağışında bulunan vatandaşlarımızın organlarını değerlendirebilseydik bugün belki de iki bin

44 Kasım•2013



Aktüel

Yeditepe Üniversitesi ve Nutraxin’den Bir İlk;

Hekimler ve Eczacılar İçin Fitoterapi Sertifika Programı Sertifika programında Türkiye’nin önde gelen profesör ve fitoterapi uzmanları bitki tıbbı konusunda eğitim verecek. Birçok hekim ve eczacının bitkisel ürünler ile ilgili bilgilendirileceği bu sertifika programı ile yanlış bitki kullanımlarının önüne geçilmesi hedefleniyor. •

Nutraxin’in Yeditepe Üniversitesi iş birliği ile düzenlenen sertifika programında Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın yanı sıra, Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kırmızıpekmez ve Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ekrem Sezik tarafından katılımcılara fitoterapi alanında eğitim verilecek.

Amaç Doğru Kullanım

Hekimler ve eczacılar için ayrı olarak düzenlenen sertifika programında fitoterapide temel kavramlar, dünyada ve Türkiye’de fitoterapi uygulamaları, çeşitli hastalıklar üzerinde kullanılan bitkiler gibi konuları uzman kişilerden dinleme şansı bulan katılımcılar, 3 ayın sonunda sertifikalarını almaya hak kazanacak. Biota Laboratuvarları Nutraxin markası, Yeditepe Üniversitesi işbirliğinde gerçekleştirilen bu sertifika programı ile daha çok hekim ve eczacıyı fitoterapi konusunda bilgilendirerek, bitkilerin doğru kullanımı ile ilgili bilinçlendirmeyi hedefliyor.

46 Kasım•2013



Aktüel

Son Tarih 1 Aralık Sosyal Güvenlik Kurumu Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi kapsamında hastanelerin hazırlıklarını tamamlaması için belirlenen son tarih 1 Aralık. Kurumu Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi ile son bulacak. 1 Eylül 2013 tarihinden itibaren tüm özel hastanelerde yürürlüğe giren uygulama sayesinde SGK bünyesinde sağlık hizmeti almak isteyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları eskisinden çok daha güvenli, hızlı ve doğru hizmet alabilecekler. Sosyal Güvenlik Kurumu denetiminde faaliyet gösteren tüm özel sağlık kuruluşlarının 1 Aralık 2013 tarihine kadar cihaz entegrasyonlarını ve testlerini tamamlamaları gerekiyor. Uygulamada kullanılacak olan SGK onaylı cihazlardan biri olan BioPOS aracılığıyla vatandaşlar, parmak damar izi analizi yöntemiyle kimlik doğrulamalarını gerçekleştirebilecekler.

• 1 Eylül 2013 tarihinde tüm özel hastanelerde

yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumu Biyometrik Kimlik Doğrulama Projesi için cihaz entegrasyonlarının ve testlerinin sonlandırılması gereken tarih yaklaşıyor. Proje ile birlikte sağlık hizmetlerinde sahtecilik tarihe karışacak. Proline Bilişim’in geliştirdiği ve biyometrik kimlik doğrulaması için kullanılacak SGK onaylı cihazlardan biri olan BioPOS cihazı sayesinde vatandaşlar parmak damar izi analizi yöntemiyle kimlik doğrulamalarını gerçekleştirebilecek ve böylelikle sağlık hizmetlerini daha güvenli, daha adil ve daha hızlı bir şekilde alabilecekler. Vatandaşların kimlik bilgileri BioPOS cihazının dünya standartlarındaki çift katmanlı güvenlik teknolojisi ile korunuyor.

BioPOS ile parmak damar izi doğrulaması nedir?

Kimlik Sahteciliğinin Önüne Geçecek

BioPOS ile parmak damar izi doğrulaması, her insanda benzersiz bir yapıya sahip olan parmak damarı izinin özel bir algoritma ile

Sağlık sektöründe adil hizmet dağıtımının önündeki en büyük engellerden biri olarak görülen “kimlik sahteciliği” Sosyal Güvenlik

48 Kasım•2013



Aktüel

Tüm Türkiye’ye servis desteği, yeni T.C. Elektronik Kimlik Kartları ile entegrasyon

şifrelenip, Türk teknoloji şirketi Proline tarafından geliştirilen BioPOS cihazı ile analiz edilmesine dayanıyor. Sistem uygulamaya geçtiğinde vatandaşlar sağlık kuruluşlarına yapacakları ilk müracaatta danışma bankolarında kurulacak olan BioPOS cihazlarına parmak damar izlerini kaydettirerek sisteme dahil olacaklar ve vatandaşların parmak damar izi bilgileri SGK merkezinde bulunan sunucularda kriptolu olarak saklanacak. BioPOS cihazı, sağlık hizmeti almaya gelen vatandaşların parmak damar izleri ile T.C. kimlik numaralarını eşleştirecek ve hizmet almak isteyen vatandaşın kimliği onaylanıyor olacak. Böylelikle haksız hizmet alımının önüne geçilmiş olacak.

Proline’ın 81 ilde 7/24 çalışan hizmet ağı ve servis noktaları sayesinde SGK’ya bağlı tüm hastanelerde kullanılabilecek olan BioPOS cihazının bakımı ve servis desteği aksamayacak. Cihaz; 3 yıl içerisinde tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının cebine girmesi planlanan yeni T.C. Elektronik Kimlik Kartları ile de entegrasyon sağlıyabilmek amacıyla tasarlandı. Kolay kullanıma son derece elverişli bir arayüze sahip olan cihaz, teknoloji altyapısı ve güçlü donanım özellikleri ile kayıt ve doğrulama işlemlerini son derece hızlı bir şekilde gerçekleştiriyor.

Türk mühendislerinin geliştirdiği BioPOS cihazı hem mobil hem güvenli

Önemli Miktarda Tasarruf Sağlanacak

Parmak damar izi doğrulamasının yapılabilmesini sağlayan BioPOS cihazı modern teknolojileriyle dikkat çekiyor. Dünya standartlarında çift katmanlı güvenlik teknolojisini barındıran cihaz, vatandaşların kimlik bilgilerinin harici bir kaynak tarafından ele geçirilme riskini düşük seviyeye indiriyor. Wi-Fi ve 3G ile mobil kullanımı destekleyen cihaz, fiziksel bir mekana bağlı olmadan da kullanılabiliyor.

Biyometrik kimlik doğrulama sistemi sayesinde sahtecilik ve usulsüzlüğün önüne geçilebileceği için sağlık hizmetleri daha etkin ve daha kaliteli bir şekilde vatandaşlara sunulacak. Böylelikle kayıp ve kaçaklar en aza indirilebilecek ve kamu harcamalarında önemli oranda tasarruf gerçekleştirilecek. Sağlık hizmetlerinde yapılacak bu tasarruf, kaynakların da farklı alanlara yönlendirilebilmesini sağlayacak.

50 Kasım•2013



Aktüel

MÜSİAD Sağlık Zirvesi’nden Sektöre

İki Önemli Uyarı Geldi Sektör Zirvesi’nde Sektöre ilişkin iki önemli uyarı geldi. Uyarılardan biri kadro diğeri ise denetimlerle ilgili oldu. •

çelen tıp merkezleri ve hastanelere yüksek ücretle kadro transfer etmelerinin kendilerine bir fayda sağlamayacağını ve iki üç yıl içinde Türkiye’de kadro fazlalığı olacağını söyledi. Şencan, beş yıl içinde ise 12 bin hekimin sağlık sektörüne dahil olacağı bilgisini de katılımcılara aktardı.

MÜSİAD Sektör Kurulları tarafından düzenlenen, “Sağlık Sektör Zirvesi 2013” Ankara’da gerçekleştirildi. MÜSİAD Ankara Şubesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen toplantıda “Sağlık Sektöründe Gelecek Vizyonu” masaya yatırıldı. Sektör Zirvesi’nde Sektöre ilişkin iki önemli uyarı geldi. Uyarılardan biri kadro diğeri ise denetimlerle ilgiliydi. “Sağlık Sektör Zirvesi 2013”e, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Tonguç Sugüneş, Lokman Hekim Hastanesi Genel Müdürü İrfan Güvendi, T.C Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Saim Kerman ve T.C Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan konuşmacı olarak katıldı.

Bayramdan Sonra Denetimler Arttırılacak

Toplantıda sektöre ilişkin bir uyarı da Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Saim Kerman’dan geldi. Kerman, sağlık sektöründe yeralan firmalara uyarıda bulunarak bayram sonrası güçlendirdikleri kadrolarla denetimleri arttıracaklarını, piyasadan numune toplanarak ürün kalitelerinin denetleneceğini söyledi. Toplantı sonrası tüm katılımcı bürokratlar, ekonomi bakanlığının sağlık sektörüne daha fazla kaynak aktarması konusunda mutabık kaldıklarını açıkladılar.

Yüksek Ücretli Kadro Transferi Yapmayın

Toplantıda konuşan Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan, tıp merkezlerinden hastaneye dönüşen kurumlara kadro satın almama uyarısı geldi. Şencan, kadro sıkıntısı

52 Kasım•2013



Aktüel

Türkiye Sağlık Teknolojisi Üreterek Büyüyecek Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri UYGAR Merkezi bünyesinde kurulan, Inovita Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi ve in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarı hizmete açıldı. Merkezde akıllı ilaç üretiminden, vücut içi implantasyon ünitelerine kadar birçok ileri sağlık teknolojisi üretimi yapılarak, ticarileşmesi sağlanacak. Merkezin Türkiye’nin sağlık teknolojilerinde yurtdışı bağımlılığını azaltması hedefleniyor. •

yede çalışmaların yapılacağı tesisler, yenilikçi fikirleri ürüne dönüştürmek için ihtiyaç duyulan hizmetleri sağlamak ve planlamak üzere kuruldu. Akıllı telefonla idrar tahlili, kişiye özel 3 boyutlu kalça protezi seçimi ve temassız sıcaklık kontrolü cerrahi lazer sistemi gibi pek çok projenin hayata geçirileceği Inovita Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi ve in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarı sağlık teknolojilerindeki fikirleri hayata geçirecek.

İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen, Türkiye’nin ilk tematik kuluçka merkezi planlama ve model ölçekte kurgulayıp kurma özelliğini de taşıyan “Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi” açıldı. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Yerleşkesi’nde, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu’nun katılımlarıyla gerçekleşen açılış töreninde Inovita Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi ve in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarı hizmete sunuldu.

Boğaziçi Üniversitesi’nde yapılan açılışların Türkiye’yi daha yukarılara taşıyacağını ifade eden Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, “Tıbbı Cihaz Geliştirme Laboratuvarı ve Kuluç-

Sağlık teknolojileri ve biyomedikal uygulamalar konusunda ulusal ve uluslararası sevi-

54 Kasım•2013


Aktüel

eliyle hareket edeceğiz. İşin özü bilgiyi üretmek ve faydaya dönüşmektir. Bu kapsamda üniversiteler de evrensel bilgiye katkıda bulunacaktır” dedi. Son 10 yılda üniversitelerdeki araştırma altyapısı için 3 milyar TL harcama yapıldığını belirten Bakan Yılmaz, Ar-Ge harcamalarının 5 kat artış gösterdiğini söyledi. Bakan Yılmaz, dünyadaki ekonomik krizle birlikte birçok ülkenin araştırma bütçelerini kesmesine rağmen, Türkiye’nin tam tersine yatırımlarına arttırarak devam ettiğini ifade etti.

ka Merkezi’ni açılışı için buradayız, Boğaziçi Üniversitesi’ni böylesine bir araştırma üssü kurduğu için kutluyorum. Bu adımların bizi geometrik olarak bilgi toplumuna ve 2023 hedeflerimize taşıyacağına inanıyorum” dedi. 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda ana stratejinin yenilik ve girişimciliğe dayalı insan odaklı bir yaklaşıma sahip olduğunu ifade eden Cevdet Yılmaz, “Bilgi üretimi katma değere dönüşmeli, bunun için sadece kamu değil, özel sektörde Ar-Ge çalışmalarına bütçe ayırarak elini taşın altına sokmalı” şeklinde konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi’ni dünya sıralamasında ilk 200’e giren tek Türk üniversitesi olduğu için tebrik eden Bakan Yılmaz sözlerini söyle sürdürdü: “Üniversiteler aynı zamanda kalkınma kurumları olarak görülmeli. Bu yönden de

Cevdet Yılmaz, “Üniversiteler evrensel bilgiye katkıda bulunan kurumlar. Büyüme stratejimizi insan ve bilgi odaklı gerçekleştireceğiz. Yeniliğe, girişimciliğe dayalı bir kalkınma mod-

55 Kasım•2013


Aktüel

Boğaziçi Üniversitesi’ni tebrik ediyorum. Dünyada ilk 200’e giren ilk Türk üniversitesi oldular. Bu sıralamada yukarılara çıkmalarında araştırmaya verdikleri önem olduğu ortada. Bu başarıda emeği olan herkese çok teşekkür ederim. Burada rektörümüz önderliğinde örnek bir araştırma ortamı ve anlayış var. Boğaziçi Üniversitesi kamu ve özel sektör için araştırmacı yetiştiriyor. Üniversitemizden beklentimiz büyük. Daha da ileri adımlar atılmasını ümit ediyoruz.”

Oda, özgün tasarımı ile sağlık teknolojilerinde sadece Türkiye’de değil uluslararası seviyede çalışmalar yapabilecek nitelikte tasarlandı.

Törendeki konuşmasında kurum olarak her zaman daha iyiye gitme kararlığı içinde olduklarını belirten Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu, “Aslında ülkemiz için mütevazi, üniversitemiz için ise çok önemli bir açılışta bulunmaktan dolayı çok mutluyuz. Ülkemiz son yıllarda çok büyük bir kalkınma içinde. Son dönemde önemli ölçüde yol kat ettik. Ama daha sadece birinci kata çıktık. Daha çok yolumuz var. Bütün bu önemli altyapıyı sizinle beraber çok daha yukarı çıkarmalıyız. Daha iyiye gitme kararlılığı içindeyiz.” şeklinde konuştu.

Temiz Oda’nın kullanım amaçları arasında yarı iletken cihaz üretimi, biyoteknoloji, yaşam bilimleri uygulamaları ve kontrollü ortam gerektiren çalışmalar yer alıyor. Temiz Oda’da aynı zamanda yeni nesil endovasküler kataterler, kılavuz teller ve vücuda implant olan akıllı sensörler, elektriksel uyaranlar ve yalnız gerektikçe akıllı ilaç sistemleri üretilecek ve geliştirilecek.

Temiz Oda, havadaki toz ve diğer parçacıklardan mümkün olduğunca arındırılmış sıcaklık ve nem kontrollü çalışma ortamı olarak projelendirilirken klinik kalitede prototiplerin üretilmesi konusunda çalışmaların yapılabilmesi amacıyla kuruldu.

Sağlık Teknolojileri Kuluçka Merkezi ise İstanbul Kalkınma Ajansı’ndan alınan 675.000 TL’lik fonla oluşturuldu. Boğaziçi Üniversitesi Yaşam Bilimleri ve Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi öncülüğünde açılan tesis ile birlikte kapsamlı bir kuluçka altyapısı kurulması planlandı.

Tesisler İçin Dev Yatırım

Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü içinde bulunan in vivo Tıbbi Cihaz Geliştirme Laboratuvarı’nın (Temiz Oda) kurulumu için yaklaşık 5 milyon TL harcandı. Temiz

Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde yer alan 125 m2’lik bir alan “ön kuluçka merkezi” olarak tasarlandı.

56 Kasım•2013



Aktüel

Philips, Ultrasonda Yeni Teknolojisini Tanıttı Bu yıl 29’uncusu 26 - 29 Ekim 2013 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleşen Uluslararası Katılımlı Türk Kardiyoloji Kongresi’ne katılan “sağlık ve iyi yaşam” şirketi Philips, ultrason teknolojisinde türünün ilk örneği olan ve klinik sonuçlara duyulan güveni bambaşka bir boyuta •

aplikasyon/satış uzmanları tarafından 3 gün boyunca aktif cihaz eğitimi yapıldı.

Sağlığa sadece teknoloji açısından değil hastalar ve sağlık profesyonelleri açısından da yaklaşan Philips, bu yaklaşımın bir yansıması olarak ultrason görüntülerine yepyeni bir bakış açısı getiren devrim niteliğindeki görüntüleme mimarisi nSIGHT teknolojisinin bir ürünü olan EPIQ ultrason sistemini Uluslararası Katılımlı Türk Kardiyoloji Kongresi’nde sağlık profesyonelleri ile buluşturdu.

Philips’in küresel çapta yaşlanan nüfusun farklı görüntüleme ihtiyaçlarına çözüm getirebilmek amacıyla geliştirdiği, türünün ilk örneği olan nSIGHT teknolojisine ve Anatomical Intelligence’a sahip yeni EPIQ premium ultrason sistemi, etkin bir şekilde daha kesin klinik sonuçlar sunma kapasitesine sahip olan entegrasyon yapısıyla ultrason teknolojisinde devrim olarak nitelendiriliyor. Anatomical Intelligence, sunduğu ileri organ modelleme ve görüntü dilimleme özelliği ve kanıtlanmış niceselleştirme kapasitesiyle incelemelerin daha kolay yapılmasını, sonuçların daha ko-

26-29 Ekim 2013 tarihleri arasında Antalya Maxx Royal Otel ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen ve 3 binin üzerinde sağlık profesyonelini buluşturan kongrede Philips, ultrasonda devrim olarak nitelendirilen son ürünü EPIQ’i tanıttı. Philips standında aynı zamanda model ve

58 Kasım•2013



Aktüel Artırılmış Verim

lay yeniden üretilmesini ve yeni seviyelerde klinik bilgilere ulaşılmasını sağlıyor. Bu teknoloji ile nSIGHT Görüntüleme’nin keskin netliği birleştiğinde daha hızlı ve daha sezgisel bir ultrason sistemi ortaya çıkıyor.

- SmartExam inceleme süresinin %30 - 50 oranında azalmasını ve kullanıcılar arasında daha yüksek tutarlılık oranlarına sahip olunması sağlayacak şekilde otomasyonu ve sonuçların yeniden üretilebilirliğini artırır.

Görüntüleme teknolojilerindeki uzmanlığıyla adından söz ettiren Philips ultrason görüntülerine yepyeni bir bakış açısı getiren devrim niteliğindeki görüntüleme mimarisi nSIGHT’ı ile son derece detaylı görüntüler ve üstün zamansal çözünürlük imkanı sunuyor. Kritik fokal bölge yerleştirme işlemine gerek kalmadan doku üniformitesinin yeni seviyelerini görebilme kapasitesi de sunan nSIGHT, zorlu hastalarda muhteşem görüntülemeye ulaşmak için daha yüksek frekanslarda üstün penetrasyon imkânı da sunuyor.

- Auto Doppler, zaman alan renk kutusu pozisyonlandırma ve örnekleme aralığının yerleştirilmesi işlemlerini on adımdan üç adıma indirir ve tekrarlayan tuşa basma işlemlerinin sayısını ortalama olarak %67,9 oranında azaltır.

Erken Teşhise Yönelik En İyi Çözüm

Philips’in görüntüleme teknolojisi yeniliklerinde daima ön sırada yer aldığını belirten Philips Sağlık Türkiye Genel Müdürü Esen Tümer, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “EPIQ’in görüntüleme kalitesi kesinlikle çok etkileyici. Ayrıca yedek batarya, transdüserlerin kolay bağlanabilmesi ve taşınabilirlik gibi özellikleri ile EPIQ’in daha kolay çalıştırılmasını sağlayan sayısız tasarım özelliği de ürünün dikkat çekici özellikleri arasında yer alıyor. EPIQ’in bugünün sağlık şartları için oluşturulmuş bir sistem olduğuna şüphe yok. Nüfus yaşlanmaya devam ettikçe potansiyel olarak yaşamı tehdit eden hastalıkların erken teşhisi de kritik bir hal alıyor. EPIQ, hekimlerin hızlı bir şekilde ve daha büyük bir güvenle doğru teşhislerde bulunabilmesine imkân tanıyan teknoloji ve güvenilirliği sunarak erken teşhis ihtiyacına çözüm sunuyor.”

Yeni ve Sınıfının En İyisi Ergonomik Tasarım

- Basitleştirilmiş iş akışı ve yeni bir taşınabilirlik deneyimi – 104,3 kg (230 lbs) ağırlığı ile EPIQ en hafif ve en kolay hareket ettirilebilen premium ultrason sistemidir. - Çalışırken neredeyse hiç ses çıkarmaz. Yapılan bir gürültü testi EPIQ’in 37 - 41 dB’de çalıştığını belirlemiştir. Bu da bir kütüphanedeki gürültüye eşdeğerdedir. - Yeni bir tablet benzeri arayüz ile düğmelere erişme ve basma ihtiyacında büyük düşüş (%40 ila %80 arasında daha az erişim ihtiyacı ve %15 daha az adım).

İyileştirilmiş Görüntü Kalitesi

Penetrasyonda %76, zamansal çözünürlükte ise %213 oranına kadar (yüksek tarama hızlarında dahi çözünürlüğü koruyabilme kapasitesi) iyileşme.

60 Kasım•2013



Aktüel

Göz Tansiyonu Hastalarına

Trabektom Cihazı Müjdesi 40 yaş üzerinde görülme sıklığı artış gösteren hastalığın tedavisinde çok önemli bir etkiye sahip olan Trabektom cihazı, ilk kez Avrupagöz Merkezi’nde kullanılmaya başlandı.

kete geçirmesine yardımcı olmaktadır ve göz içi sıvısının dışa akımını kolaylaştırarak göz içi basıncını dengelemektedir. Bu hastaya zarar vermeyen girişim göz içi basıncını dengeleyerek optik sinir hasarı, görme alanı kaybı ve körlüğe karşı koruyucu olmaktadır. Trabektom, Glokom tedavisinde kullanılan FDA onaylı bir cihazdır. Trabektom cihazında kullanılan elektro-cerrahi uygulama ile gözün doğal dışa akım mekanizmaları harekete geçirilerek göz tansiyonuna karşı koruma sağlanmaktadır. Trabektom cihazı, 2004 yılından beri Amerika ve Avrupa’da onbinlerce glokom hastasına şifa olmuştur. Trabektom’un en önemli üstünlüklerinden bazıları ise; gözün doğal drenaj yollarını onarması, katarakt ameliyatları ile birlikte kombine yapılabilmesi, düşük komplikasyon oranları, geleneksel cerrahi yöntemlerden daha etkin ve güvenilir olmasıdır.”

Sabah belirginleşen baş ve göz çevresi ağrıları, zaman zaman bulanık görme, geceleri ışıkların etrafında ışıklı halkalar belirmesi ve televizyon izlerken göz etrafında ağrı gibi şikayetleriniz mi var? Avrupagöz Göz Merkezi Medikal Direktörü Prof. Dr. Ömer Kamil Doğan, bu şikayetlerin ciddiye alınması gerektiği konusunda uyararak, belirtilerin görme kaybına neden olan sinsi hastalık Glokom’un habercisi olabileceğini söylüyor. Geleneksel glokom tedavisinde çoklu ilaç uygulamaları, ömür boyu kullanılacak göz damlaları, lazerler ve bazı ağır cerrahi ameliyatlar yapıldığını anlatan Prof. Dr. Doğan, ilk kez Avrupagöz Merkezi’nde kullanılmaya başlanan “Trabektom” cihazının hastalığın tedavisinde çok önemli etkiye sahip olduğunu kaydetti. Doğan, Trabektom cihazının diğer tedavi yöntemlerinden çok farklı olduğunu ifade ederek, şu bilgileri verdi: “Trabektom, gözün hastalığa karşı kendi doğal tedavi mekanizmalarını hare-

Bu cihazla hastalara 10 dakikalık bir işlem uygulandığını kaydeden Prof. Dr. Doğan,

62 Kasım•2013



Aktüel

Her Yıl Göz Tansiyonu Ölçülmeli

“Merkezi’mizin bir aydır sahip olduğu Trabektom cihazı, Türkiye’de bir devlet hastanesi dışında kullanılan tek cihazdır. Yaklaşık 40 bin Euro’luk bu cihaz çıplak gözle bakıldığında basit bir iğneye benzemektedir. Uygulamanın riskleri düşüktür, çoğunlukla komplikasyonsuz 10 dakikada gerçekleştirilebilir bir işlemdir. Hastanın işlem sırasında uyutulması gerekmemektedir, genellikle lokal anestezi ile uygulanabilir. Yeni cerrahi yöntem ile göz içi basınç yüzde 30 kadar düşürülebilmektedir. Bu nedenle göz içi basıncının hafif-orta derecede düşürülmesi gereken hastalarda uygulama ideal sonuç vermektedir. Ancak göz basıncının çok yüksek olduğu hastalarda Trabektom uygun değildir. Bu tip vakalarda konjontivanın geniş açıldığı klasik yöntemin uygulanması gereklidir. Yaklaşık olarak Glokom hastalarının yarısı Trabektom uygulamasından yarar görebilir” dedi.

Prof. Dr. Doğan, erken ve özel tetkiklerle yapılan doğru teşhisin hastalığın tedavisi için büyük önem taşıdığını belirterek, “Hastalığın erken teşhisi önemli. Bu nedenle herhangi bir belirti olmasa da yılda bir kere göz tansiyonunun ölçülmesi gerekir. Glokom teşhis edildikten sonra tedavisi mümkün olan bir hastalıktır. Ancak, zamanında teşhis edilmeyip hastalık göz sinirinde tahribat yapar ve görme derecesini düşürdükten sonra teşhis edilirse, yapılan tedavi ancak mevcut görmeyi korumaya yardımcı olur. Kayıpların geriye getiremez. Bu nedenle hastalar, görme kayıpları oluşmadan, göz siniri tahrip olmadan erken dönemde yakalanırsa görme kaybına engel olunarak kolayca tedavi edilir. Glokom tedavi edilmediği taktirde körlükle sonuçlanabilir.”

Kimler Risk Altında?

Genetik yatkınlık, Glokom’un ortaya çıkma nedenleri arasında ilk sırada geliyor. Ailesinde glokom öyküsü olan kişilerde hastalığın görülme riski de artıyor. Öte yandan hastalığı tetikleyen pek çok faktör bulunuyor. Prof. Dr. Doğan, bu faktörleri şöyle özetliyor; “40 yaş üstünde olanlar, şeker ve tansiyon hastaları, yüksek miyop ya da hipermetrop hastalar ve migreni olan kişiler risk grupları arasında bulunuyor. Bunun yanı sıra göz yaralanmaları, uzun süreli kortizon tedavisi de hastalığı tetikleyen unsurlar arasında yer alıyor.”

64 Kasım•2013



Aktüel

Ünlülerden Mesaj Var;

Sedef Hastalığı Kader Değildir Moda tasarımcısı Gamze Saraçoğlu ve oyuncu Ayşe Tolga Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ve Psoriasis Derneği’nin liderliğinde ve global biyofarma şirketi AbbVie’nin katkıları ile hayata geçirilen ‘Sedef Hastalığı Kader Değildir’ projesi kapsamında bu önemli hastalıkla ilgili farkındalık oluşturabilmek ve toplumsal bilinç düzeyini yükseltmek amacıyla bir araya geldi.

Ciltte ağrılı ve kaşıntılı yaralar ile ortaya çıkan sedef hastalığı ülkemizde yaklaşık 1 milyondan fazla kişiyi etkilediği tahmin edilmektedir.1 Bağışıklık sistemi bozukluğuna dayanan sedef hastalığı, fiziksel olarak hastaların yaşam kalitelerini düşürmekle kalmayıp sosyal yaşamlarında da birçok olumsuzluğu beraberinde getiriyor.2 Gündelik ve iş hayatlarında çevrelerindeki insanlar hatta kimi zaman aileleri tarafından dışlanan sedef hastaları psikolojik olarak da birçok sorunla yüz yüze geliyor. Sedef Hastaları Dayanışma Derneği ve Psoriasis Derneği, tüm bu gerçeklerden yola çıkarak global biyofarma şirketi AbbVie’nin sponsorluğunda 29 Ekim Dünya Sedef Hastaları Günü kapsamında önemli bir projeye imza attı.

“Sedef Hastalığı Kader Değildir”

‘Sedef Hastalığı Kader Değildir’ isimli proje çerçevesinde moda tasarımcısı Gamze Saraçoğlu ve oyuncu Ayşe Tolga sedef hastalığı konusunda farkındalık oluşturmak için bir araya geldi. Hastalık konusunda toplum bilincini artırmaya yönelik hayata geçirilen proje için oyuncu Ayşe Tolga’ya özel bir

66 Kasım•2013



Aktüel

makyaj uygulaması yapıldı. Bu sayede sedef hastalığını deneyimleme fırsatı bulan oyuncu kişisel deneyimlerini paylaşarak topluma çeşitli mesajlar verdi. Proje çerçevesinde atölyesinde hastalarla bir gününü geçiren Gamze Saraçoğlu ise hastalıkla ve hastaların sosyal yaşantıları ile ilgili bilgiler edinerek herkesi sedef konusunda duyarlı olmaya çağırdı.

Gamze Saraçoğlu ‘Ülkemizde sedef hastalığı yeterince tanınmıyor. Bu nedenle de sedef hastaları özellikle sosyal hayatlarında birçok zorluk ile karşılaşmaktalar. Toplumda doğru bilinen yanlışlar var. Örneğin sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık değil.3 Herşeyden önemlisi de bir kader değil.4 Bu anlamda hepimize görevler düşüyor. Sedef hastalığını tanıyıp sedef hastalarına destek olmalıyız’ dedi. Daha sonra sözü alan Ayşe Tolga ise ‘Bir günlüğüne sedef hastası olmak çok ilginç bir deneyimdi. Hastaların günlük yaşamlarında ne hissettiklerini kısa da olsa tecrübe ettim. Sedef hastalarının en büyük desteği aileleri ve yakınlarıdır. Ailelere çok büyük sorumluluk düşüyor. Onları sedef hastalığı ile yalnız bırakmayıp, destek olmaları çok önemli’ şeklinde konuştu.

24 Ekim 2013 tarihinde Renaissance İstanbul Bosphorus Hotel’de projenin tanıtımı için gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan Sedef Hastaları Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Yıldırım ve Psoriasis Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer hastalıkla ilgili önemli bilgiler aktardılar. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Mustafa Yıldırım ‘Sedef hastalığının toplumumuz tarafından daha iyi tanınmasını ve anlaşılmasını arzu ettiğimiz için böyle bir projeyi hayata geçirdik. Sedef hastalığı konusunda topluma ve sedef hastalarına büyük sorumluluklar düşüyor. Bu projenin ve toplantının bilinçlendirme sürecine katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Katkılarından ve desteklerinden ötürü Gamze Saraçoğlu’na, Ayşe Tolga’ya, Psoriasis Derneği’yi ve AbbVie’ye teşekkür ederiz’ dedi.

Ayşe Tolga ve Gamze Saraçoğlu’nun sedef hastalığı konusunda verdikleri mesajların ve kişisel deneyimlerinin yer aldığı videolar da ilk kez bu toplantısında gösterildi. Sedef hastalığı konusunda daha fazla bilgiye ve ünlü isimlerin yer aldığı kısa filmlere www.sedefleyasam.com adresinden ulaşmak mümkün.

Referanslar

Prof. Dr. Mehmet Ali Gürer şöyle devam etti: “Hekim ve hasta iletişiminde hekimler önemli bir rol alıyorlar. Psoriasis Derneği olarak sedef hastalığı konusunda toplumsal bilinç düzeyini artırmak, farkındalık oluşturmak, sedef hastaları ve ailelerine destek olabilmek amacıyla çalışmaya hazırız.”

1. Gürer M, ve ark. Psoriasis, Genel Bilgiler, Epidemiyoloji. Türkderm 2008; 42(2): 15-7. 2. Fişek N, ve ark. Psoriasis Hastalarında Psoriasis İşlev Kaybı İndeksinin Türkçe Geçerlilik ve Güvenilirlik Çalışması. Türkderm 2011; 45: 24-8. 3. Küçükünal A, ve ark. Türkderm 2013;47:103-8. 4. Alper S, ve ark. Türkderm Türkiye Psoriasis Tedavi Kılavuzu-2012.

Toplantıda proje ile ilgili görüşlerini paylaşan

68 Kasım•2013



Aktüel

Organ Bağışları Hayat Kurtarıyor Ülkemizde organ bekleme listelerinde hasta sayıları giderek artarken, yapılan organ bağışları ihtiyacı karşılamakta yetersiz kalıyor. 3-9 Kasım Organ Bağışı Haftası dolayısıyla Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Alper Demirbaş ülkemizde organ bağışlarının azlığına dikkat çekerek organ bağışı konusunda çağrıda bulundu.

• Dünyada olduğu gibi ülkemizde de organ naklinde birinci sorunun organ bağışlarının azlığı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Alper Demirbaş “Organ nakli ve bağışı ne yazık ki Türkiye’de istenilen oranlara ulaşmayan, hatta yaklaşamayan bir alan” diyerek bunun sonucu olarak her yıl, her yaştan binlerce kişinin hayatını kaybettiğini vurguladı. “Organ nakli sadece bir ameliyat değildir. Kronik organ hastalıkları sadece hastayı değil ailesini ve çevresini de ilgilendirir, yaşam düzenlerini altüst eder. Verici ister canlı ister kadavra olsun, tıp dışında işin içine hukuk, etik, felsefe, sosyoloji, ekonomi, eğitim yani tümüyle hayat girer. Bu nedenle ülkemizde organ nakli ve bağışı sorununun çözümü için tüm bu alanların dikkate alınması ve bu alanlara ilişkin de çalışılması gerekir” şeklinde konuştu.

20 Bin Kişi Böbrek Bekliyor Türkiye’de 70 bin kronik böbrek hastasının 20 bin kadarının böbrek bekleme listesinde olduğunu belirten Prof. Dr. Alper Demirbaş, bekleyen hasta sayısının her gün arttığını, böbrek naklinin Türkiye’nin ciddi bir sorunu olduğunu vurguladı. “Bu yılın başında nakil bekleyen 16 bin kişi vardı. Şimdi 20 bin kişi oldu. Bu ciddi bir artış. Türkiye’de organ bağışına pek sıcak bakılmıyor. Bu nedenle hastaların böbrek nakli olabilme şansı yılda ellide bir

70 Kasım•2013


Aktüel olarak karşımıza çıkıyor. Yılda 3 bin civarında böbrek nakli yapılabiliyor, bunun ancak 450 kadarı kadavradan alınırken, geri kalanında canlı vericiden nakil yapılıyor” diye konuştu.

Her 10 Kişiden 1’i Böbrek Hastası

Demirbaş organ bulunamadığı için çok sayıda hastanın hayatını kaybettiğini, bir kısmınınsa diyalizle yaşamak zorunda kaldığını söyledi. “Kalp yetmezliği, kronik karaciğer hastalığı ve kronik böbrek hastalığında nakil en seçkin ve hayat kurtarıcı yöntemdir.

Ana Tedavi Yöntemi Diyaliz Değil Böbrek Nakli “Diyaliz, kronik böbrek yetmezliğinde hiçbir zaman ana tedavi yöntemi değildir. Diyaliz, böbrek nakline kadar geçen sürede hastayı yaşatmak için uygulanır” diyen Prof. Dr. Alper

Canlıdan yapılan organ bağışlarında alıcının iyileşmesi pahasına normal ve sağlıklı bir insana majör bir cerrahi girişim yapılması ‘önce zarar verme’ ilkesine ters düşen bir durum olarak algılanabilir. Ancak unutulmaması gerekir ki bir gün sizin de çocuğunuz, annebabanız, yakınlarınız ya da siz organ bağışına ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu nedenle vefat edenlerden nakil sayısını artırmak ve daha çok sayıda hayat kurtarmak için herkesin organlarını bağışlamasını öneriyoruz” dedi.

Türkiye’de böbrek rahatsızlığındaki artış hızının çok yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Alper Demirbaş “Her 10 kişiden 1’i böbrek hastası. Kronik böbrek yetmezliği böbrek işlevlerinin ilerleyici şekilde, geriye dönüşü olmaksızın kaybedildiği yaygın görülen bir hastalıktır. Bu hastalık tüm organ ve sistemleri etkiler; yaşamı tehdit eder. Önemli ölçüde iş gücü ve yaşam kalitesi kaybına neden olur. Sıklığı, kompleks tedavileri ve yüksek ekonomik giderleri nedeniyle ülkemiz için ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde 70 bin kronik böbrek yetmezliği yaşayan hastanın olduğu tahmin ediliyor ve her yıl bu sayıya 8-10 bin hasta ekleniyor” dedi.

71 Kasım•2013


Aktüel

FDR Amulet Innovality ile Yeni Dönem Medikal sistemler alanında dünyanın önde gelen markalarından biri olan Fujifilm, yüksek teknolojiye sahip makinelerini Türkiye ile buluşturmaya devam ediyor. Fujifilm, “Meme Radyolojisi”nde fark oluşturan AMULET serisinin yeni ürünü FDR AMULET INNOVALITY’yi, düzenlenen bir etkinlik ile sektör profesyonellerine tanıttı. •

çok altında kaldığını belirten Doktor Mechthild Schulze-Hagen, rutin muayeneler için 3 boyutlu mamografinin kullanımı, 2 boyutlu mamografiyle kıyaslandığında dozda önemli bir artış olmadan yanlış pozitif teşhis oranlarını önemli ölçüde azaltabiliyor. Bu da, biyopsi sayısını önemli ölçüde düşürürken, biz doktorlar ve hastaların maruz kaldığı gereksiz stresin de azalmasına yardımcı oluyor dedi.

Fujifilm, “Meme Radyolojisi”nde geliştirdiği en önemli ürün olan Amulet’in yeni serisi FDR AMULET INNOVALITY’nin tanıtımı için bir etkinlik düzenledi. “Meme kanseri bilinçlendirme ayı olan Ekim” ayı içinde 4 Ekim akşamı Hotel Les Ottomans’da düzenlenen lansmana İstanbul başta olmak üzere Türkiye genelinden yaklaşık 60 önemli isim katıldı. Fujifilm Türkiye Başkanı Jun Higuchi ve Fujifilm Türkiye Genel Müdürü Cengiz Metin’in açılış konuşmalarının ardından, Fujifilm Medikal Sistemler Grup Müdürü Hakan Bulut’un yönettiği toplantıya geçildi. İlk olarak söz alan Fujifilm Image Technology Center’dan Wataru Fukuda, yaptığı sunum ile INNOVALITY teknolojisi hakkında bilgi verdi. Daha sonra söz alan Almanya Maria Hilf Hospital uzmanlarından Doktor Mechthild Schulze-Hagen, FDR AMULET INNOVALITY’i Avrupa’da ilk kullananlardan biri olarak klinik değerlendirmelerde bulundu. Dozun Avrupa standardı olan 2.6 mGy sınırının

Yüksek teknolojiye sahip makinelerini Türkiye ile buluşturmaya devam eden Fujifilm’in, “Meme Radyolojisi”nde geliştirdiği en önemli ürün olan FDR AMULET INNOVALITY, gerek hasta, gerekse hekim açısından birçok kolaylığı birlikte sunuyor. Mamografi muayenelerinde kullanılan bir dizi 3 boyutlu uygulamayı bünyesinde barındıran FDR AMULET INNOVALITY, çeşitli doz ve açılarda farklı tomosentez modlarının kullanılmasını da mümkün kılıyor. Bu sayede kullanıcı, klinikteki ortama göre daha esnek hareket edebiliyor.

72 Kasım•2013



Aktüel

FDR AMULET INNOVALITY’nin diğer özellikleri şöyle;

- Rutin teşhis yöntemlerinde dozaj verimliliğini geliştiren bir uygulama olarak, farklı açılardan çekilmiş iki yüksek çözünürlüklü görüntü kullanıp 3 boyutlu gelişmiş görselleştirme yapılabiliyor. - Sistem, yeni bir amorf selenyum (a-Se) detektör ile donatılmış olup Altıgen Kapalı Desen (HCP) teknolojisine sahip, alanında gelişmiş bir detektör geometrisinden faydalanıyor. Bu detektör tasarımı sayesinde, daha yüksek görüntü keskinliği ve daha iyi dozaj verimliliği elde ediliyor. - Detektör yapısı piyasadaki en verimli sistemlerden biri olan bir önceki sürümle karşılaştırıldığında, uygulanan dozajı yaklaşık %20 oranında azaltıyor. Aynı anda görüntü ayrıntı düzeyinin de artması, sistemi özellikle cazip bir konuma getiriyor. - Yüksek teknolojik standarta ek olarak yeni sistem, gelişmiş kullanıcı ergonomiği ve daha fazla hasta rahatlığı sağlayacak şekilde optimize edildi. Göğüse uyumlu yeni sıkıştırma kanatları sayesinde mamografi muayeneleri sırasında duyulan acıda önemli bir azalma elde ediliyor. - Yenilikçi akıllı otomatik ekspozür kontrolü, implant varken bile kullanılabildiğinden, iş akışının

daha da gelişmesine ve rutin mamografi muayenelerinin teşhis açısından daha değerli hale gelmesine yardımcı oluyor. - Elde edilen bulgular, dozun azami oranda azaltılması ve teşhis kalitesinin mükemmel seviyeye çıkartılması amacıyla, iki farklı Tomosentez modundan herhangi biri kullanılarak kolayca sınıflandırılıp değerlendirilebiliyor. Böylece, raporlamaya en yüksek seviyede güven duyulması sağlanıyor. Global cirosunun önemli bir bölümünü ARGE’ye ayırarak teknolojisini sürekli geliştiren Fujifilm, bu sayede üstün görüntüleme kalitesi elde ediyor. Bu durum da, özellikle radyoloji alanında hastalıkların teşhis ve tedavisinde önemli bir zaman kazanımı sağlıyor. Bu yüksek teknolojinin ürünlerinden biri olan Amulet serisi mamografi cihazları, meme radyoloji alanında en az radyasyonla en yüksek görüntü kalitesini sunan sistemler olarak tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tercih ediliyor.

74 Kasım•2013



Aktüel

Bayındır Hastanesi İçerenköy Türkiye’de İlk ‘Bel Okulu’nu Hizmete Açtı Bayındır Hastanesi İçerenköy, toplumun yüzde 60 ile 80’inin hayatını etkileyen bel ağrısı sorununa dikkat çekmek için, bir ilke imza attı. Koruyucu sağlık eğitim programı ‘Bel Okulu’nu hizmete açan Bayındır Sağlık Grubu, bel ağrısı çekenleri İçerenköy’e bekliyor. in sıklığını ve şiddetini azaltarak bireylerin bel sağlığını hayat boyu korumalarını sağlayacak yöntemleri öğretmektir.” dedi.

Bel Ağrısı İçin En Etkili Yöntem Öğretiliyor

Prof. Dr. Turhan, Bel Okulu’ndaki eğitimle ilgili şunları söyledi: “Okulumuza gelmek isteyenlerde herhangi bir yaş sınırı aramıyoruz. Eğitim programımız 10-15 kişilik gruplarla 2 hafta sürüyor. Haftada 1 ders teorik bilgi veriyoruz. Bunlar bel bölgesinin anatomik yapısı, ağrı nedenleri, hangi bulguların ciddiye alınması gerektiği, bel ağrısı için risk faktörleri, alınacak önlemler, duruş bozuklukları ve egzersizlerle ilgili bilgilerdir. Daha sonra haftada 2 kez toplam 4 seansta terapist eşliğinde bel egzersizlerini uygulamalı olarak yaptırıyoruz. Programın amacı, bu egzersizlerin ömür boyu düzenli olarak uygulama alışkanlığı ve bilinci oluşturmak. Çünkü bel ağrısının önlenmesi için en başta doğru durma biçimi kazanılması, bilinçli hareket edilmesi ve egzersiz alışkanlığı gerekir.”

Bayındır Hastanesi

1992 yılında, o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi, kısa sürede, sağlık alanında referans kurum haline gelmeyi başarmıştır. Bunda, tam zamanlı çalışan rafine hekim kadrosu yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de son derece önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışıyla her yeni gün daha iyiye ulaşmayı kurumsal kültürünün temel ilkesi olarak kabul eden Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Hastanesi Söğütözü ile başlayan bu anlayışı, kısa sürede Bayındır Hastanesi Kavaklıdere, Bayındır Diş Klinikleri, Bayındır Tıp Merkezi Levent ve Bayındır Hastanesi İçerenköy’de de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.

45 yaş üstü bireylerin iş günü kaybına neden olan faktörlerin en başında gelen ve her 100 kişinin 20’sinde şikâyetlere neden olan bel ağrısına dikkat çeken Bayındır Hastanesi İçerenköy’den Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Nur Turhan, “Mekanik bel ağrısı, gerilme, burkulma, hatalı kullanım, yaşlanmaya paralel oluşan dejeneratif değişiklikler ile ameliyata gerek duyulmayan disk fıtıkları bel ağrısının masum nedenleridir. Bu masum nedenlerin bel ağrısını ortaya çıkaran faktörler arasındaki oranı yüzde 90’dan fazladır. Bel Okulu’ndaki programımızla amacımız; masum nedenler-

76 Kasım•2013



Aktüel

Patentiniz yoksa korumanız da yok! Kemal Yamankaradeniz Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı ve bu sayede rakiplerine karşı fark oluşturarak saygınlık kazandıkları görülmektedir. Ülkemizde patent bilinci henüz yerleşmediğinden, patent getirilerinin boyutu tahmin edilememekte ve patent alım sürecinde ortaya çıkan maliyetler halen boşa harcanmış olarak görülmektedir. Hâlbuki sahibinin mülkiyetinde koruma altına alınan patentli bir buluş, geliştirilen teknolojinin buluş sahibince üretebileceği gibi başkalarına lisans verilebilir, devir edilebilir ve üzerinden kazanç sağlayabilmektedir.

• Biliyoruz ki; Ülkemizde patent konusu ağır aksak ilerlemektedir. Çünkü ülkemizde patent bilinci oluşmamış ve halen konunun önemi kavranamamıştır. Bir ülkede verilen patent sayısının yüksekliği, o ülkenin gelişmişliğini ve sanayisinin ne denli ilerlediğini göstermektedir. Gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında ülkemizin patent konusunda çok gerilerde kaldığı görülmektedir. Dünya genelinde bu konuda bir hayli yol kat edilmişken, maalesef ülkemizde yılda sadece 12 bin patent başvurusuyla sınırlı kalmaktadır. Hayal ettiğim Türkiye’nin hedefine ulaşabilmesi ve gelişebilmesi için yıllık 100 bin patent başvurusu gerçekleşmelidir.

Patent, buluş sahibine buluş konusu ürününü belirli bir süre üretme, kullanma, satma veya transfer etme hakkı kazandırır. Patent konusunda bilinçlendirme, buluş ve yenilik kavramı daha ilköğretim döneminde aşılamalı, gençlerimiz araştırma yapmaya bu dönemde yönlendirilmelidir.

Patentle gelişebilme kıstası sanayinin gelişmişliğiyle doğru orantılıdır. Bakıldığında Japonya, ABD, Güney Kore, Almanya, Fransa, Çin’de patent başvuru sayıları markadan daha fazla gerçekleşmektedir. Girişimci ve sanayicilerimize patentin önemini anlatabilmek için, patentle ilgili teşvikler ve patent bilincinin oluşturulması için yapılan çalışmaların daha da arttırılması gerekir. Günümüzün en etkili iletişim aracı olan medya da ülkemiz, geleceğimiz ve gelişimimiz açısından bu kadar önemli olan patent bilincini insanlarımıza aşılamak için yeterince dosya çalışmalarına yayınlarında yer vermelidir. Türkiye, saygın ülke ve gelişmiş ekonomiye sahip olmak için farklı ülkelerde geliştirilen patentlere ve bunları kullanabilmek için lisans anlaşmalarına bağlı kalarak ekonomik faaliyetlerini sürdürmeye mahkûm edilmemelidir.

Patent korumasının kişiye sağlayacağı yararlar haricinde ülkemizin gelişmesine de katkıları büyüktür. Teknolojik gelişmelere katkısı, insanların yaşamları boyunca ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik buluş yapmaya özendirme gibi yararları da vardır. Patent sisteminin sadece buluş sahibini korumak yönü yoktur. Ülkedeki teknolojik gelişmenin hızlandırılması amacıyla bilgi paylaşım işlevi de bulunmaktadır. Halen halkımızın çoğunluğu patentin yeni icat gerektirdiğini düşünmektedir. Mevcut bir sistem ya da ürün üzerinde yapılan geliştirmeler ve yenilikler patent koruması alabilmek için yeterlidir. Patent alanında farkındalık oluşturabilmek için tüm kitle iletişim araçlarında konuyu işlemek ve duyarlılığı arttırmaya ihtiyaç vardır. Yapılan sağlıklı bilgilendirme hem toplumumuza hem de ülkemize gelişim konusunda çokça fayda sağlayacaktır. İnanıyoruz ki, ülke kalkınmasını sağlayacak ve katma değer üretecek unsurların başında buluş ve patent gelir.

Dünyada teknolojik buluşların tümü patentle korunurken, ülkemizdeki büyük şirketlerin bile çok sınırlı sayıda buluşu ve patenti bulunmaktadır. Oysa ki patent bilincinin yerleştiği ülkelerde, korunmakta olan patentin lisans anlaşmalarından dahi çok büyük gelir elde edilmesi söz konusudur. Ülkemizde ise sayılı birkaç şirketimizin kendi bünyesinde patente odaklı Ar-Ge çalışmalarını yapmakta olduğu

Güzel gönler dileklerimle…

78 Kasım•2013



Aktüel

Türkiye’nin En Büyük Hastane Kompleksi Keçiören’de Kuruluyor Etlik’te yaklaşık 1 milyon 400 bin metrekarelik alanda inşa edilecek Etlik Şehir Hastanesi’nin temel atma törenine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Sağlığın Başkenti Olacak

• Türkiye’nin en büyük sağlık kompleksinin temeli, Etlik Keçiören’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı bir törenle atıldı. Etlik’te yaklaşık 1 milyon 400 bin metrekarelik alanda inşa edilecek Etlik Şehir Hastanesi’nin temel atma törenine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Bakanlar, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları, AK Parti Milletvekilleri, belediye başkanları, AK Parti il ve ilçe teşkilatı ile çok sayıda vatandaş katıldı. İnşaatın tamamlanma süresi için müteahhit firma yetkilileri ile pazarlık yapan Başbakan Erdoğan, sözleşmeye göre Ankara Etlik Entegre Sağlık Kampüsü’nün 42 ay içerisinde tamamlanacağına dikkat çekerek, “42 ay bana fazla geldi. Şimdi bu süreci biraz aşağıya çekelim. Ben kendilerine bir teklifte bulundum. Onlar da kendi aralarında konuştu ve tamam dediler. 42 aydan 30 aya çekiyoruz” diye konuştu.

Sağlık Bakanı Müezzinoğlu ise, Etlik Şehir Hastanesi’nin tamamlanması ile Ankara ve Keçiören’in yatak kapasitesi bakımından dünyanın en büyük sağlık komplekslerinden birine kavuşacağını dile getirdi. Hastanenin eğitim ve araştırma bölümleriyle de bilimsel katkı sağlayacağına işaret eden Müezzinoğlu, “Üst düzey çevre duyarlılığı, enerji kaynaklarıyla çevreyi kirletmeyen yakıtlardan ve güneş enerjisinden karşılayarak ekolojik dengeyi gözeten şekilde inşa edilecektir. Aynı zamanda modern mimarisi ve sosyal kullanım alanlarıyla, hasta-ziyaretçi ve sağlık personelinin kendilerini psikolojik olarak daha iyi hissedebilmelerini sağlayacak estetik bir bütünlük ortaya konulacaktır. Kısacası, özellikleri saymakla bitmeyecek bu komplekslerde, bir sağlık merkezi için akla gelebilecek her türlü fiziki donanım ve altyapı imkanları bulunacaktır” bilgisini verdi. Bakan Müezzinoğlu, hastanenin başkente yakışan çağdaş bir eser olacağını vurgularken, “Bu yatırımla sağlık alanında verdiğimiz hizmetlerde çıtayı bir basamak daha yukarıya taşıyoruz. Milletimizden aldığımız güçle Ankaralı vatandaşlarımızın da desteğiyle başkentimizi sağlığın başkenti yapacak büyük hizmetlere imza atmaya devam edeceğiz” dedi.

Günde 50 Bin Kişiye Hizmet Verecek

8 hastane, bir otel ve sağlık müdürlüğü binasından oluşan 3 bin 566 yataklı kompleksin bir an önce tamamlanmasını beklediklerini belirten Başbakan Erdoğan, “2,4 milyar TL yatırım bedeli olan, 20 bin kişinin istihdam edileceği, günde 50 bin kişiye hizmet verecek bu yatırım milletimize şimdiden hayırlı olsun” dedi.

80 Kasım•2013



Aktüel

Medical Park Goztepe Hastane Kompleksi

Organ Nakil Merkezi Açıldı

Medical Park Antalya Hastane Kompleksi’nde başarılı organ nakli ameliyatları gerçekleştiren Medical Park Hastaneler Grubu, Organ Bağışı Haftası’nda Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi’ni hizmete sundu. Alanında uluslar arası deneyime sahip ekibi ve ileri teknoloji tedavi yöntemleriyle hizmete başlayan Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi, geçtiğimiz günlerde ilk organ nakli ameliyatını gerçekleştirdi • Medical Park Hastaneler Grubu,

organ nakli alanındaki başarısını Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi ile İstanbul’a taşıdı. Geçtiğimiz günlerde ilk organ nakli ameliyatını gerçekleştiren merkez deneyimli kadrosuyla hizmet sunmaya başladı. Ekipte; Üroloji Uzmanı Op. Dr. Aşkın Eroğlu, Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Volkan Turunç, Nefroloji Uzmanı Dr. Bahtışen Güven’in yanı sıra transplantasyon teknisyeni, radyoloji, anestezi ve ilgili deneyimli sağlık personelleri de görev yapıyor.

yetmezliğinin en etkin tedavisi böbrek naklidir. Böbrek yetmezliğinin giderek arttığı ülkemizde organ bağışı kadar yeterli sayıda deneyimli ekiple hizmet veren organ nakli merkezlerinin de olması büyük önem taşıyor. Medical Park, Antalya Hastane Kompleksi ile Türkiye’de en fazla organ nakli yapan özel sağlık grubu. Bu deneyimini Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi ile İstanbul’a taşıdı. İstanbul Anadolu Yakası’nın ikinci organ nakli merkezini açtık ve ilk böbrek nakli ameliyatını da gerçekleştirdik” dedi.

Türkiye’de bugün itibariyle yaklaşık 60 bin kronik böbrek yetmezliği hastası bulunduğunu söyleyen Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Genel Müdürü Dr. Y. Gürsoy Yıldırım, “Bu sayının önümüzdeki yıllarda daha da artabileceği tahmin ediliyor. Kronik böbrek

Böbrek nakillerinin yapılacağı Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Organ Nakli Merkezi’nde; hastalara ve vericilere tamamı ileri teknolojiyle donatılmış ameliyathanede, laboratuvarlarda ve yoğun bakım ünitelerinde hizmet verilecek.

82 Kasım•2013



Aktüel

Muğla’ya 5 Yıldızlı Ağız Diş Sağlığı Merkezi Muğla’da prefabrik binada hizmet veren Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi için 7 Bin 852 m2’lik yeni bina inşa Ediliyor. Yeni binada poliklinik sayısı arttırılırken, ameliyathane ve acil servis birimleri de yapılacak. •

lığı’ndan yeni bina yapımı için gerekli izinler alındı ve Kasım ayı içinde ihalesi yapılacak. Yeni yapılacak olan Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi 7 bin 852 m2 kapalı alana sahip. Merkezin yer altında iki katı otopark olarak projelendirildi. 50 araçlık otoparkın yanı sıra, ameliyathane, idari birim ile birlikte 40 ünite ve 24 saat hizmet verecek bir Acil Servis birimi var. Kasım ayında ihalesi yapılacak olan Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’ni bir yıl içinde tamamlamayı hedefliyoruz” dedi. Sağlık İl Müdürü Cihan, “Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi yeni hizmet binasının yapılacağı alanda şu anda Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’ne ait prefabrik poliklinikler var. Prefabrik poliklinikleri buradan alacağız. Hastane arka bahçesindeki alanda 60 adet yeni çelik konstrüksiyondan poliklinik yapılacak. Alan boşaldıktan sonra inşaat başlayacak” dedi.

Muğla ağız ve Diş Sağlığı Merkezi yeni hizmet binasına kavuşuyor. Kasım ayı içinde ihalesi yapılacak yeni Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi hizmet binasının toplam 7 bin 582 m2 kapalı alanı bulunacak. Şu anda 575 m2 prefabrik binada 16 ünite ile hizmet veren Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinde 19 hekim görev yapıyor. Günlük ortalama 350-400 arası hastanın muayene edildiği merkezde Temmuz’da 7 bin 100, Ağustos ayında 6 bin 600 ve Eylül ayında da 7 bin 500 hastaya bakıldı.

İhaleye Çıkıyor

Muğla İl Sağlık Müdürü Dr. Cihan Tekin, Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin yeni bir binaya kavuşacağı müjdesini verirken, “Uzun süredir Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin yeni bir binaya kavuşması için çalışma yürüttük. Sağlık Bakan-

84 Kasım•2013



Aktüel

Emsey Hospital’da Beş Yıldızlı Otel Konforunda

VIP Sağlık Hizmeti

Her hastanın özel olduğu düşüncesiyle hareket eden Emsey Hospital, beş yıldızlı otel konforunda verdiği VIP sağlık hizmetiyle adından söz ettiriyor. •

Emsey Hospital, hata kabul etmeyen sağlık sektöründe verdiği üst düzey hizmet kalitesi ve sağlık hizmetiyle benzerlerinden ayrılıyor. Her hastanın özel olduğu düşüncesiyle hareket eden Emsey Hospital, beş yıldızlı otel konforunda verdiği VIP sağlık hizmetiyle adından söz ettiriyor. Hasta Bakım Dostu unvanına sahip Emsey Hospital, JCI (Joint Commission International) ve Magnet gibi uluslararası standartlara uygun yapısıyla öne çıkıyor. Hasta ve hasta yakınlarının konforunu düşünen olanaklarıyla dikkat çeken Emsey Hospital, Türkiye’nin sağlık turizmine de önemli katkılar sağlıyor.

186 Yatak Kapasitesiyle Uluslararası Standartlarda Hizmet

Yangın ve güvenlik sisteminin Amerikan NFPA ( National Fire Protection Association ) ve ulusal yangın standartlarına uygun olması, 6750 noktadan kontrol edilebilir akıllı bina olmasıyla Emsey Hospital’ın teknolojik alt yapısını gözler önüne serdiğini belirten Emsey Hospital Kurumsal İletişim Müdürü Semra Sönmez; ‘186 yatak kapasitesiyle hizmet veren Emsey Hospital; katlarda hasta yakınları için ayrılan dinlenme salonları, modern kafeteryası, konforlu ve tek kişilik özel olarak planlanmış

86 Kasım•2013


Aktüel

hasta odaları; odalarda yer alan kasa, buzdolabı, saç kurutma makinası, LCD TV ile hastaları yakınları kadar düşünen bir hastane profili çizmektedir. Ayrıca kuaför, döviz işlemleri, kuru temizleme, uyandırma, araba kiralama gibi hizmetleri de hastanemiz tarafından verilmektedir. Hastalarımız, oda servisinden arzu ettiği yiyeceği isteyebilmektedir. Örneğin hasta helal gıda talep ederse, hazırlanıp sunulmaktadır. Ancak arzu edilen her yiyecek, kişinin doktoru ve diyetisyeni tarafından kontrol edilerek servis edilmektedir’ dedi.

ve ameliyathaneler, 7/24 prensibine göre tüm olanaklarıyla ihtiyaç duyulduğunda hastalara bir telefon kadar yakındır. Dünyanın en önde gelen merkezlerinde bulunan ileri teknolojimiz, profesyonel yönetim kültürümüz, yüksek hasta memnuniyetiyle kapsamlı sağlık hizmeti sunmaktadır.’

Çağdaş Tıbbın Gerektirdiği Tam Teşekküllü Teknoloji Emsey Hospital’da

Türk Sağlık Turizmine Önemli Katkılar

Çağdaş tıbbın gerektirdiği tüm teknolojiye sahip olan Emsey Hospital’ın bu özelliği gerek kliniklerde gerekse tanı ünitelerinde görülüyor. Yoğun bakım üniteleri ve ameliyathaneler bu yüksek teknolojinin varlığının en yoğun hissedildiği bölümler olarak göze çarpıyor. Emsey Hospital’da yoğun bakım bölümlerinin, hastanede titizlikle oluşturulan bölümlerin başında geldiğini ifade eden Sönmez, sözlerine şöyle devam etti; ‘Hastanemizin yoğun bakım bölümlerinde; teknik donanım, izole odalar (negatif ve pozitif basınçlı odalar) ve deneyimli kadroyla çağın tıbbi olanakları sonuna kadar kullanılmaktadır. Ayrıca çok sayıda asansör, yürüyen merdiven, pneumotik sistem, bütünleşmiş yoğun bakım ve klinik bilgi sistemi de hastane içinde gerek bilgi gerekse hasta akışını en hızlı hale getirmek amacıyla kurgulanmıştır. Donanımlı acil servis

Emsey Hospital’ın özel sağlık sektöründe sahip olduğu kalitenin, sağlık turizminde de tercih edilmelerinde önemli bir etken olduğunu ifade eden Sönmez; ‘Hekimlerimizin özel sağlık sektöründe sahip oldukları deneyim, hastanemizin sağlık turizminde tercih edilebilecek gözde kuruluşlar arasında yer almasını sağlamıştır. Hekimlerimizin başarıları, hastanemizin kalitesi, akıllı bina otomasyon sistemiyle koordine edilen poliklinik ağı, entegre yoğun bakım, klinik bilgi sistemi, VIP üniteler, helikopter pisti, lojistik ve tıbbi giderler açısından avantajlı olmamız her geçen yıl sağlık turizminden daha fazla pay almamızı sağlamaktadır. Emsey Hospital, uluslararası standartlarda hizmet vererek Türkiye’nin yanı sıra başta çevre ülkeler olmak üzere, dünyanın her yerinden gelecek birçok hastayı tedavi edebilecek teknik ve tıbbi donanıma sahiptir’

87 Kasım•2013


Aktüel

Nevşehir Devlet Hastanesi’nde Nükleer Tıp Merkezi ve Yeni Yoğun Bakım Ünitesi Hizmete Açıldı Nevşehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı Dr. İ. Şevki Atasagun Nevşehir Devlet Hastanesi’nde eski başhekimlik idari katında yapılan bir dizi plan ve proje değişikliği ile oluşturulan yeni 3. Basamak 14 Yataklı Yoğun Bakım Ünitesi ve yine eski Satın Alma biriminin bulunduğu katta kurulan Nükleer Tıp Merkezi için tören düzenlendi. Törene Nevşehir Valisi Mehmet Ceylan, AK Parti Nevşehir Milletvekilleri Erdal Feralan, Murat Göktürk ve Ebubekir Gizligider, Cumhuriyet Başsavcısı Osman Nuri Güler, Garnizon Komutanı Jan. Kdemli Albay Dursun Ertuğrul, Belediye Başkanı Hasan Ünver, İl Emniyet Müdürü Mehmet Yüksel, daire müdürleri, hastane yöneticileri ve sağlık çalışanları katıldı. Törende konuşan Nevşehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Atilla Oğuz Boyalı, devlet hastanesinden 4 yıl öncesine kadar aylık ortalama 800 hastanın il dışına sevk edildiğini ve bunun yoğun bakım ünitesindeki yatak

• Nevşehir Dr. İ. Şevki Atasagun Nevşehir Devlet Hastanesi’nde yeni yapılan 14 yataklı Yoğun Bakım Ünitesi ve Nükleer Tıp Merkezi düzenlenen tören ile açıldı. Nevşehir Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı Dr. İ. Şevki Atasagun Nevşehir Devlet Hastanesi’nde eski başhekimlik idari katında yapılan bir dizi plan ve proje değişikliği ile oluşturulan yeni 3. Basamak 14 Yataklı Yoğun Bakım Ünitesi ve yine eski Satın Alma biriminin bulunduğu katta kurulan Nükleer Tıp Merkezi için tören düzenlendi.

88 Kasım•2013



Aktüel

sayısının yetersiz olmasından kaynaklandığını ifade etti. Yapılan yatırımlarla birlikte yoğun bakım ünitesinin kapasitesinin yüzde 70 oranında arttırıldığını ve il dışı sevklerin ciddi oranda düştüğünü vurgulayan Boyalı, son dönemde hastane içerisinde yaklaşık 5 Milyon TL tutarında bir yatırımın gerçekleştirildiğini ifade etti.

Nevşehir Devlet Hastanesi’ne 100 yataklı bir ek bina yapılmasının kararlaştırıldığını açıklayan Gizligider, ”Mevcut hastanemizin hemen yanına 100 yataklı bir ek bina yapılacak. Bu konuda AK Parti Milletvekilleri olarak Ankara’da gerekli girişimlerimizi yaptık. Şu anda konu proje ihalesi aşamasında. Sanıyorum bu yıl son una kalmadan temel atma işlemini gerçekleştireceğiz” dedi.

Belediye Başkanı Hasan Ünver ise, sağlık hizmetlerinin sunumu konusunda son yıllarda Nevşehir’de güzel gelişmelerin yaşandığını belirterek bunda katkısı olan Milletvekillerine ve sağlık çalışanlarına teşekkür etti.

Son olarak konuşan Vali Ceylan’da Türkiye’de 2003 yılından bu yana sağlık alanında önemli gelişmelerin yaşandığını belirterek: “Bu dönemde Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin sunumunda gösterilen gelişme dünyaya örnek olacak boyutta. Çünkü önemli olan insan sağlığı. Sağlık olmadan hiçbir şey olmuyor. Sağlığın olması için de sunulan hizmetin kalitesi ve hızı çok önemli” diye konuştu. Konuşmaların ardından eski başhekimlik idari katında yapılan bir dizi plan ve proje değişikliği ile oluşturulan yeni 3. Basamak 14 Yataklı Yoğun Bakım Ünitesi ve yine eski Satın Alma biriminin bulunduğu katta kurulan Nükleer Tıp Merkezi’nin açılış kurdeleleri Vali Ceylan, AK Parti Milletvekilleri, Belediye Başkanı Hasan Ünver ve Cumhuriyet Başsavcısı Osman Nuri Güler tarafından kesildi.

“Devlet Hastanesi’ne Ek Bina Yapılacak”

AK Parti Milletvekilleri adına törende konuşan Ebubekir Gizligider ise, milletvekilleri olarak hastanelere büyük önem verdiklerini ve hastanelerdeki sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi için büyük çaba gösterdiklerini vurguladı. Nevşehir Devlet Hastanesi’nden il dışına yapılan sevklerin azaltılması konusunda son dönemde önemli yatırımlar yaparak hastaneye bir çok yeni cihazın kazandırıldığını ifade eden Gizligider, bu sayede il dışına sevklerin ciddi oranda düştüğünü bundan vatandaşlar gibi kendilerinin de büyük mutluluk duyduklarını söyledi.

90 Kasım•2013



Aktüel

Manisa’da İki Devlet Hastanesi Birleşiyor Hüseyin Tanrıverdi, Devlet Hastane’si ile Merkez Efendi Hastanesi’ni birleştirecek yeni 500 yataklı hastanenin şehre kazandırılacağını söyledi. Şehirde hastanelerin eski olduğunu vurgulayan Tanrıverdi” Manisa Devlet Hastanesi ve Merkez Efendi Devlet Hastanesi olarak bulunan bu iki hastaneyi birleştireceğiz. Merkez Efendi Hastanesi’nin bulunduğu alanın geniş olması nedeniyle orada bulunan arsaya mevcut Devlet Hastanesi’ni taşıyacağız. Ankara Sağlık Bakanlığı ile yaptığımız görüşme neticesinde taşınacak olan hastane 500 yataklı olacak. En geç aralık ayı içerisinde Sağlık Bakanımız’ın katılacağı temel atma törenini yapacağız. Bir buçuk iki yıl içerisinde de hastaneyi hizmete açmayı hedefliyoruz. Ayrıca 560 yataklı yapılacak olan hastanemiz ayrı bir projedir onunda temeli çok yakın bir

• AK Parti Manisa Milletvekili ve MYK Üyesi Hüseyin Tanrıverdi, Devlet Hastane’si ile Merkez Efendi Hastanesi’ni birleştirecek yeni 500 yataklı hastanenin şehre kazandırılacağını söyledi. AK Parti Manisa Milletvekili ve MYK Üyesi Hüseyin Tanrıverdi Manisa Devlet Hastanesi’ne kazandırılan bilgisayarlı tomografi cihazının tanıtımına katıldı. Yeni cihazın açılış töreninde ayrıca Milletvekili Tanrıverdi’nin yanı sıra Manisa Devlet Hastanesi Yöneticisi Süleyman Soğuksu, Başhekim Mazhar Eserdağ ve hastane personeli de yer aldı.

92 Kasım•2013



Aktüel

zamanda atılacaktır. Böylelikle şehrimizin sağlık konusunda kalite hizmetinin artmasını sağlayacaktır” dedi.

Manisa Devlet Hastanesi’ne Yeni Tomografi Cihazı

Manisa Devlet Hastanesi’nde yeni alınan bilgisayarlı tomografi cihazı tanıtıldı. Cihaz hakkında bilgi veren Devlet Hastanesi Başhekimi Mazhar Esendağ, bilgisayarlı tomografi cihazının 600 Bin TL olduğunu belirterek, cihaz sayesinde damar hastalıklarının tanısında yeni yöntemleri uygulayabildiklerini kaydetti. Bu cihaz sayesinde hastalıkların erken teşhis edilebildiğini ifade eden Esendağ, cihazın bir turda 64 kesit sunduğunu, bilgisayar ortamında kesit sayısının 128’e çıkabildiğini, böylelikle daha kaliteli ve net görüntü alınabildiğini söyledi. Net ve kaliteli görüntü sayesinde hastalıkları daha doğru teşhis etme imkanına kavuştuklarını belirten Esendağ, ‘’Bu cihaz hastanemiz için bir ihtiyaçtı, yaklaşık 15 yıl sonra yenileme şansı bulduk, bu cihazın alınması için emek veren Sayın Hüseyin Tanrıverdi’ye ve emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ dedi.

Tomografi için verilen randevuların süresi bu cihaz sayesinde çok kısalacaktır. Manisa’daki bütün hastanelerin duvarlarında Sultan Süleyman’a ait olan “Halk İçinde Muteber Bir Nesne Yok Devlet Gibi Olmaya Devlet Cihanda Bir Nefes Sıhhat Gibi” bu yazı yazılacaktır. Sultan Süleyman’da bir Manisa Şehzadesidir. Hastanelerimiz Şehzadeler şehri Manisa’ya yakışır bir şekilde hizmet verecektir” ifadelerini kullandı. Daha sonra Tanrıverdi ve hastaneyi dolaşarak incelemelerde bulundu.

Tanrıverdi Ebe Ve Hemşirelere Sertifikalarını Dağıttı

Manisa Kamu Hastaneler Birliği’nin organizasyonunda düzenlenen 7-8 Kasım tarihleri arasında yapılan “Gebe Okulu’’ eğitici eğitimi programında eğitime katılan ebe ve hemşirelere katılım sertifikaları verildi. Eğitime katılan sağlık personelinin sertifikalarını Ak Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi takdim etti.

Ak Parti MYKY Üyesi Hüseyin Tanrıverdi ise “Bu cihazı el birliği ile hastanemize kazandırdık. Hastanemizin bu cihazı kazanmasıyla burada her gün her an tomografiye ihtiyacı olan yararlanabilecek. Tomografi cihazının Manisa’mıza hayırlı olmasını diliyorum.

94 Kasım•2013



Aktüel

Medical Park Ordu Hastanesi ‘Tıbbi Onkoloji Ünitesi’ Açıldı Medical Park Hastaneler Grubu’nun, 13. hastanesi olan Medical Park Ordu Hastanesi’nde Ordu’nun ilk özel ‘Tıbbi Onkoloji Ünitesi’ hizmete açıldı. •

Kalafat: “Tedavi İçin Başka İllere Gidilmeyecek”

Onkoloji alanında yürüttüğü çalışmalarla da öne çıkan Medical Park Hastaneler Grubu’nun, 13. hastanesi olan Medical Park Ordu Hastanesi’nde Ordu’nun ilk özel ‘Tıbbi Onkoloji Ünitesi’ hizmete açıldı. Medical Park Ordu Hastanesi içerisinde yer alan Tıbbi Onkoloji ünitesinin açılışına Ordu Valisi Kenan Çiftçi, Garnizon Komutanı Vekili Jandarma Yarbay Garip Gümüş, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, Bölge İdare Mahkemesi Başkanı Ayfer Buğur, İl Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı, İl Sağlık Müdürü Vekili Dr. Çetin Gündoğdu, Ordu Kumu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Hasan Öztürk, Perşembe Belediye Başkanı Selami Çarkcı, Ordu İl Sağlık Müdür Yardımcısı Dr. Özgür Eren, Medical Park Ordu Hastanesi Genel Müdürü Murat Kalafat, sivil toplum örgütü temsilcileri, siyasi, parti temsilcileri, çok sayıda davetli ve hastane personeli katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan Medical Park Ordu Hastanesi Genel Müdürü Murat Kalafat, “Artık Ordu’dan onkoloji hastaları tedavi için başka illere gitmeyecek” dedi. “Kanser dünyada ve ülkemizde önemi giderek artan bir halk sağlığı sorunudur” diyen Genel Müdür Murat Kalafat, “Bu açıdan bakıldığında kanserden korunma açısından bilinçli olmak büyük önem taşımaktadır. Hasta sayısının her geçen gün artması bu alanda hizmet veren sağlık kuruluşlarına olan gereksinimi de arttırmaktadır. Bu anlamda Medical Park Ordu Hastanesi olarak Ordu’nun ilk özel Tıbbi Onkoloji Ünitesi’ ni açmanın gururunu taşımaktayız. Tıbbi Onkoloji Ünitemiz ile kadromuzdaki uzman hekimlerimiz ve tıbbi onkoloji uzmanımız sayesinde kanser tanı teşhis ve tedavisinde

96 Kasım•2013



Aktüel

ları daha da yıpratmaktadır. Özellikle mesafeler söz konusu olduğunda onkolojik acil durumlarda da mağduriyetler oluşmaktadır. Bu nedenle Tıbbi Onkoloji Ünitemiz, ilimizin ve bölgemizdeki hastalarımızın ihtiyaç duydukları tedavi hizmetlerini, yaşadıkları yerde kaliteli bir şekilde almalarını sağlayacaktır. Hastanemiz kurulan bu ünite ile Tıbbi Onkoloji alanında hastalarımızın tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek durumdadır” diye konuştu.

Ordu ve bölge halkına kaliteli hizmet vermeyi amaçlıyoruz. Tıbbi Onkoloji Ünitemiz, hastalarına onkolojik birimlere destek veren Genel Cerrahi, İç Hastalıkları, Kadın Hastalıkları, Gastroenteroloji, Üroloji, Nöroloji gibi hastanemizin bünyesinde bulunan pek çok branşla birlikte multidisipliner bir yaklaşımla hizmet verecektir. Tıbbi Onkoloji Ünitemiz ile kanser hastalarının ve yakınlarının şifa bulmak için büyük şehirlere giderek, hem maddi hem de manevi kayıplara uğramalarının önüne geçmeyi hedefliyoruz. Bütün bunların yanında Medical Park Ordu Hastanesi olarak, sosyal sorumluluklarımızın da bilincindeyiz. Kanser hastalığında farkındalık projeleri ve gönüllülük esaslı çalışmalarla da kanserle olan mücadelemizi hem tıbbi hizmetlerimizle, hem de kurumsal sosyal faaliyetlerimizle sürdürmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

Genel Müdür Kalafat, Dr. Akosman ve Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun’un ardından söz alan Ordu Valisi Kenan Çiftçi ise şunları kaydetti: “Böyle bir ünitenin ilimize kazandırılmasında emeği geçen, doktorlarımıza, yönetimimize buraya katkı veren herkese canı gönülden teşekkür ediyorum. Belediye Başkanımız, ‘Hastası olanlar bu işi iyi bilirler’ dedi. Onlardan bir tanesi de benim. Hakikaten öncelikle babam rahatsızlandı ve bir rahatsızlığında dolayı Ankara’ya gittik. O gidiş gelişleri, yatışların o hastanın eziyetini vakit kaybetmesini, onun ne kadar ıstırap çektiğini ben gayet iyi biliyorum. Onu çeken daha da iyi bilir. Burası Ordu’daki hastalarımız adına çok keyif verici bir bölüm oldu. Bu tür tedavi merkezlerinin ayağımızın dibinde olmasını arzu ederim. O yüzden büyük bir hizmet yaptınız, büyük bir iş başardınız, hem onkoloji uzmanını getirerek hem de bu odaları burada tefriş ederek. Emek veren katkı sunanlara yürekten teşekkür ediyorum.”

“Hastalarımız Artık Yaşadıkları Yerde Tedavi Olabileceklerdir”

Medical Park Ordu Hastanesi Tıbbi Onkoloij Uzmanı Dr. Cengiz Akosman, “Ordu ve Giresun illerimizdeki hastalar son iki yıla kadar Tıbbi Onkoloji alanında Trabzon ve Samsun illerindeki merkezlerden destek almaktaydı. Bilindiği gibi kanser tanılı hastalar tanı ve tedavi süresince hem psikolojik hem de fiziksel olarak ciddi yıpranmalar içindedirler. Dolayısıyla mesafeler, beklemeler bu hasta-

98 Kasım•2013



Aktüel

Kanser Hastalarına Özel Bakım Merkezi Açıldı Bayındır Devlet Hastanesi’nde hizmete giren Palyatif Bakım Merkezi’nde, özellikle kanser hastalarının yaşadığı sorunların en aza indirilmesi sağlanarak hastanın konforu artırılacak. hastaların konforunun artırılması amacıyla Palyatif Bakım Merkezi hizmete açıldı. Açılışa Bayındır Kaymakamı Mehmet Makas, Bayındır Belediye Başkanı Mehmet Kertiş, İzmir İli Güney Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel

• İzmir Kamu Hastaneler Birliği Güney Sekreterliği, Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden sonra 50 yataklı Bayındır Devlet Hastanesi’nde de başta kanserle mücadele edenler olmak üzere

100 Kasım•2013



Aktüel

başa kalıyor. Ağrısı oluyor, yemek yiyemiyor, psikolojisi bozuluyor ve hasta hayattan kopma noktasına geliyor. İşte bu noktada Palyatif Bakım Merkezleri devreye giriyor. İlk olarak Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde açılışını yaptığımız Palyatif Bakım Merkezini şimdi Bayındır Devlet Hastanesi’nde açıyoruz, çok kısa bir süre içinde de Seferihisar Devlet Hastanesi’nde açacağız. Şimdilik 28 yatakla hizmet vereceğiz fakat zamanla bu sayı artacak.”

Sekreteri Prof. Dr. Behzat Özkan, Tıbbi Hizmetler Başkanı Op.Dr. Mesut Özoğul, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Mustafa Oktay Tarhan, Bayındır Devlet Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Burhan Taşlıpınar, hastane çalışanları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Özellikle kanser hastalarının ağrı, bulantı, kusma, halsizlik ve diğer şikayetlerinin giderilmesi, beslenme desteğinin sağlanması, hasta ve yakınlarına psikolojik ve sosyal destek sunulması ile hastanın konforu ve bakımı sağlanarak gerçekleştirilen palyatif bakım hastaların ömrünü uzatıyor.

“Yıllara Yaşam Ekliyoruz”

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof.Dr. Mustafa Oktay Tarhan ise şunları söyledi: “Hastalarımız ve yakınlarının fiziksel, psikososyal ve ruhani sorunlarıyla baş etme yaklaşımımız palyatif bakımın tanımını yapıyor. Özellikle kanser hastaları, nörolojik hastalıklar, dahiliyenin hastalıkları, kalp, böbrek ve karaciğer hastalıkları ile çocuklarda genetik ilerleyici hastalıkların tümü palyatif bakımın içine giriyor ve bu merkezlerden yararlanabiliyor. Biz hastalarımıza ve yakınlarımıza hep şunu söylüyoruz: ‘Sizin için yapabileceğimiz bir şey her zaman var ve yapmalıyız bu bizim görevimiz.’ Kurduğumuz bu merkezlerimizin amacı hastaların yıllarına yaşam katmak, bu bizim nihai hedeflerimizden bir tanesi. Biz bireyin yaşamına yıl ekleyemeyebiliriz fakat mutlaka yıllarına yaşamı eklemek zorundayız.”

Yaşam Kalitesi Artırılıyor

Güney Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Prof Dr. Behzat Özkan, palyatif bakımı, ‘ölüme giden bir insanın sosyal hayattan kopmaması için yapılması gerekenler’ olarak tanımladı. İnsan ömrünün uzaması sonucunda kronik hastalıklar arttığını, bu nedenle de palyatif bakım merkezlerinin açılmasının bir gereklilik haline geldiğini anlatan Güney Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreteri Prof Dr. Behzat Özkan, şöyle konuştu: “Fiziksel, psikososyal ve spiritüel gereksinimlerin karşılanması yoluyla acı çekmenin önlenmesi ve hafifletilmesine yönelik uygulamaların yer aldığı ve yaşam kalitesinin geliştirilmesinin amaçlandığı bir yaklaşım olan palyatif bakım gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Doktor tıbbi açıdan yapması gerekeni yapıyor ve sizi uğurluyor, hasta evde o hastalıkla baş

102 Kasım•2013



Aktüel

Anadolu Sağlık Merkezi’nden 600. Kemik İliği Nakli Kemik İliği Nakli Merkezi’nde tedavi olan hastaların da katılımıyla gerçekleştirilen organizasyonda konuşan Anadolu Grubu ve Anadolu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, “Merkezimizde her yıl 250 nakil gerçekleştirildiğini söylemekten gurur duyuyorum” dedi. •

laşık 250 milyon dolar yatırım yaptık. 600 nakil yapan Kemik İliği Nakli Merkezi’miz güçlü ekibi ve teknolojik alt yapısıyla hizmet veriyor. 2010 yılında kurulan merkezimizde sadece ülkemizden değil, yurtdışından da nakil bekleyen hastalara tedavi olanağı sağlıyor, tüm gereksinimlerine cevap verebiliyoruz. Kuruluşunu takip eden ilk yılda 100 nakil gerçekleştirilen Kemik İliği Nakli Merkezinde bugün, 600. kemik iliği naklini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” diye konuştu.

Anadolu Vakfı’nın kurduğu Anadolu Sağlık Merkezi tarafından Türkiye’deki ve yurt dışındaki hastalara da hizmet verme amacıyla açılan Kemik İliği Nakli Merkezi’nde şu ana kadar 600 nakil gerçekleştirildi. Uluslararası standartlara sahip olan merkezin, kemik iliği naklindeki başarısı hastane bahçesinde özel olarak kurulan çadırda kutlandı. Anadolu Grubu ve Anadolu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan’ın da katılımıyla gerçekleştirilen etkinlikte merkezde tedavi gören hastalar duygusal anlar yaşadı.

Anadolu Sağlık Merkezi Kemik İliği Nakli Merkezi Direktörü Prof. Dr. Zafer Gülbaş, tedavisi gerçekleştirilen hastaları sağlıklı bir şekilde görmekten daha büyük bir mutluluk olmadığını söyleyerek, “Şu anda yılda ortalama 250 hastaya nakil yapıyoruz amacımız daha fazla hastaya hizmet vermek” dedi. Kemik iliği nak-

Kemik İliği Nakli Merkezi’nin çalışmalarından gurur duyduğunu söyleyen Anadolu Grubu ve Anadolu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, “Sağlık, büyük bir özveri ve hassasiyetle odaklandığımız alanların başında geliyor. Anadolu Sağlık Merkezi’ne şimdiye kadar yak-

104 Kasım•2013



Aktüel

zyonunu da destekliyor. Kurulduğu günden buyana gerçekleştirdiği çalışmalarla ‘Sağlığın Merkezi’ konumuna ulaşan Anadolu Sağlık Merkezi; onkoloji, kalp damar sağlığı, kadın hastalıkları ve tüp bebek, nöroloji, cerrahi bilimler ve iç hastalıkları dahil olmak üzere tüm branşlarda sunduğu hizmetlerde hasta odaklı yaklaşımla hareket ediyor. Hizmetlerinde hasta hakları ve güvenliğini temel önceliği olarak belirleyen Anadolu Sağlık Merkezi, kaliteli sağlık hizmeti ile dünyanın farklı bölgelerinden gelen hastalara tedavi olanağı sunuyor

linde en önemli ayrıntının, tedavi gören hastaların enfeksiyonlardan korunması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gülbaş, “HLA doku grubu uyumlu hastalar dışında kısmi uyumlu kardeş ve yakınlarından da kemik iliği nakli yapıyoruz. Haploidentik nakil tipini ülkemiz insanına da giderek artan sıklıkta sunuyoruz. Bu nakil tipiyle HLA doku grubu uygun kardeşi olmayan hastalarımıza da nakil olma şansını oluşturulmuş ve bu nakil tipini 100’den fazla hastaya yapmış bulunuyoruz. Bu konuda oldukça önemli tecrübemiz bulunmaktadır. Tüm Kemik İliği Nakli Merkezi Ekibi bu konuda önemli deneyim kazanmıştır ve bu deneyimi hastalarımıza sunmanın mutluluğu içindeyiz. Ancak hastalarımızın ve ailelerinin unutmaması gerekiyor; Allojeneik nakil uzun bir süreçtir. Aile desteğinin en az bir yıl ve etkili bir şekilde sürmesi gerekmektedir” dedi.

Johns Hopkins Medicine

Johns Hopkins Medicine, Johns Hopkins Üniversitesi Tıp Fakültesi hekimlerini ve bilim adamlarını, Johns Hopkins Sağlık Sisteminin organizasyonları, sağlık profesyonelleri ve tesisleri ile birleştirmektedir. Johns Hopkins Medicine’ın misyonu, tıbbi eğitim, araştırma ve klinik bakım standartlarını mükemmelleştirerek toplumun ve dünyanın sağlığını daha iyi bir seviyeye çıkartmaktır. Farklı ve kapsamlı olan Johns Hopkins Medicine, Johns Hopkins Hospital’ın 1889’daki açılışından bu yana, sağlığı korumak için hekimlerin ve tıbbi bilim adamlarının biyomedikal araştırmalar ve tıbbi bilgilerin uygulanması konularındaki eğitimlerinde uluslararası liderlik sağlamıştır.

Anadolu Sağlık Merkezi

Yaşam kalitesini artırmak için dünya standartlarında sağlık hizmeti sunmak hedefiyle kurulan Anadolu Sağlık Merkezi, modern tıbbın gereklerini yeni ve kapsamlı bir sağlık anlayışıyla hastalarına aktarıyor. Hizmet kalitesine önemli katkı sağlayan Johns Hopkins Medicine (JHM) ile devam eden işbirliği Anadolu Sağlık Merkezi’nin sağlıkta referans merkezi olma vi-

106 Kasım•2013



Aktüel

Prestij’den Yenilikçi Çözümler Çok geniş bir ürün yelpazesine sahip olan firma son olarak Tam Otomatik Universal Algoloji Operasyon ve Scopi görüntüleme Masası üretti. • Prestij Hastane Gereçleri, sağlık sektörüne yeni-

önemlisi masada imalat yapılırken kullanılan yüksek teknoloji neticesi en ufak oyun ve sallantı oluşmamaktadır.masa üniversal operasyon masalarının aldıgı tüm pozisyonları otomatik olarak almaktadır. masamız üniversite hastanelerimizde ve kıymetli hocalarımızın kulanımında testleri yapılarak begeni ile kullanılmaktadır.

lik sunmaya devam ediyor. Çok geniş bir ürün yelpazesine sahip olan firma son olarak Tam Otomatik Universal Algoloji Operasyon ve Scopi Masası üretti. CE Belgesi ve Sağlık Bakanlığı onayına sahip olan masa röntgen ve scopi ışınlarını geçiren Alman malı özel malzeme ile üretilmekte. Hastanın yattığı tüm alan görüntülenmesine imkan sağlayan masa, 4 adet motoru, kumanda kutusu ve el kumandasıyla kullanıcıya önemli avantajlar sağlıyor. masa üzeri alman malı plakadan yada karbon fiber plakadan istegegöre imal edilmektedir.ikisindede görüntü kalitesi aynıdır. hastanın yattıgı tüm alanın görüntülenmesine imkan saglıyan masa alman malı dört adet motoru el yada ayak kumanda paneli kontrol kutusu anti bakteyirel merkezi sistem kilit li tekerleri ile kalite olarak en üst düzeydedir. masada gerekli yerler 304 kalite paslanmaz çelikten üretilmistir. ekstra olarak yanlara operasyon masası aksesuarlarını takma kuşagı ilave edilebilmektedir.böylece tüm aksesuarları bu masada kullanma imkanı dogmaktadır.masa üzeri 20 cm ileri geri hareket eder. masa başlıgı baş ve ayak kısımlarına takılır.masa böylece her iki taraflı kullanılır. başlıgın tamamı x ışınlarını geçirmektedir.en

KBB Muayene ve Operasyon Koltuğu

Koltuk tam otomatik fonksiyonlara sahiptir. Dokunmatik kumanda ile komple yukarı aşağı 300 mm çalışır. Sırt arkaya tam trendelanburg pozisyonuna kadar yatar. Tek bir tuş ile koltuk hasta kabul pozisyonuna geri gelir. İstendiğinde her iki motorda otomatik stop eder. Acil stop düğmesi vardır. Koltuğu otomatik çalışırken durdurur. Başlık aşağı yukarı iner çıkar. Öne arkaya 44 derece hareketlidir. Her iki kol sırtın yatışı ve kalkışında paralel olarak yatar kalkar. Kollar hasta kabulünde kolaylık sağlamak için yukarı kalkar. KOLTUK SAGA VE SOLA HER POZİSYONDA 180 DERECE DÖNER. motorlar kumanda kutusu alman malıdır.ekstra ayak pedalı ilavesi vardır.

Ünit

250 watt 24 vold D.C. soğuk ışık kaynağı: İki çıkışlı yuvalar Storz uyumludur. Alın lambası ele alındığında ışık kaynağı otomatik çalışma konumuna gelir. Alın lambası yuvasına konulunca stop eder. İstenildiğinde manuel kumanda ile çalışır. Ultraviyole sterli kabini 15 dakikada endoskopları steril eder. Güçlü alman malı motor ile aspre sistemi vardır.aspre sonrası vakum uç ve hortum temizleme sistemi vardır. ektra olarak: kulak yıkama sistemi-asprenin kanalizasyona atıması- pulvaze ilaç püskürtme sistemi-soguk ışıgın zenon olması .mikroskop ilavesi vardır.ayna ısıtma sistemi vardır.

Prestij Ultraviyole Kabinli Alet Dolabı

Üzeri şeffaf pleksiglas kapak ile örtülüdür. Hekimin rahat çalışması için açılıp kapanan sürgülü alet koyma standı bulunmaktadır. Aletler vücut ısısındadır. Çekmeceler otomatik kapanma sistemine sahiptir. Ünit 4 tekerleği ile rahat kullanımlıdır. Hijyen ve temizlik için yer değişimi rahattır. Aletlerin steril edilmesi için ultraviyole kabin vardır. kullanılmış aletler için krom tepsili özel çekmece. hekimin aletlerini koyarak çalışabilecegi krom çelik özel çekmece.geniş ve büyük alet çekmecesi.

108 Kasım•2013



Aktüel

Simav’a Bilgisayarlı Tomografi Cihazı Bilgisayarlı tomografi cihazının hizmete girmesi nedeniyle Simav Doç. Dr. İsmail Karakuyu Devlet Hastanesi’nde tören düzenlendi. önemli bir cihazın Simav’a kazandırılmasında desteğini esirgemeyen Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Kütahya Valisi Şerif Yılmaz ile milletvekillerine teşekkür ettiklerini bildirdi. Kütahya Valisi Şerif Yılmaz’da konuşmasında, yeni bir birimin açılmasından mutluluk duyduğunu ifade etti. Cihazın Simav’a kazandırılmasında emeği geçen Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile bakanlık bürokratlarına teşekkür eden Vali Yılmaz, geçen hafta çıktığı yurt dışı gezisinde yabancıların sağlık alanındaki değişimler nedeniyle Türkiye’deki tedavilerle ilgili beklenti ve taleplerini gördüğünü, bundan da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gurur duyduğunu söyledi.

Sağlık Bakanlığı tarafından Simav’a gönderilen bilgisayarlı tomografi cihazı, Kütahya Valisi Şerif Yılmaz’ın da katıldığı törenle hizmete sunuldu. Bilgisayarlı tomografi cihazının hizmete girmesi nedeniyle Simav Doç. Dr. İsmail Karakuyu Devlet Hastanesi’nde tören düzenlendi. Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Op. Dr. Mithat Ekici, bu tür teknolojik cihazların eskiden büyük illerdeki hastanelerde bulunduğuna vurgu yaptı. Önceleri çekim için aylarca beklendiğini dile getiren Ekici, günümüzde sağlıkta gerçekleşen dönüşümle birlikte bu tür sorunların geride kaldığına dikkat çekti.

Türkiye’nin hükümetin koymuş olduğu “Sağlıkta Dönüşüm Programı Projesi” sayesinde artık dünya ölçeğinde sağlık hizmetlerinin

“Sağlıktaki Değişim Gurur Verici”

Ekici, konuşmasında teknolojik donanımı yüksek

110 Kasım•2013



Aktüel

sunumunda örnek gösterilen bir ülke konumuna geldiğine vurgu yapan Vali Yılmaz, “Bu gün hizmete aldığımız bilgisayarlı tomooğrafi cihazı sayesinde hastalarımızın Tomografi ve MR’lar rahatlıkla çekilebilecek. Başka hastanelere gitmelerine gerek kalmayacak. Bugün geldiğimiz noktada emeği geçen başta Hükümetimiz olmak üzere, Sağlık Bakanlığımız Sayın Mehmet Müezzinoğlu ve çalışanlarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Allah muhtaç etmesin, ama eksikte etmesin. Ben bu gün hizmete aldığımız cihazın ilçemize, insanımıza, hastanemize ve çalışanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

Vatandaşları Dinledi

Bilgisayarlı tomografi cihazı açılışından sonra Vali Şerif Yılmaz polikliniklerde muayene olmaya gelen vatandaşlarla da görüşerek istek ve arzularını dinledi. Törende Simav Kaymakamı İbrahim Süha Karaboran, Garnizon Komutanı Personel Binbaşı Mustafa Akyer, Simav Belediye Başkanı Kasım Karahan, Simav İlçe Emniyet Müdürü Hakan Karakaya, Simav Jandarma Komutanı Sayit Bayramoğlu, Simav Teknoloji Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muammer Gavas, İlçe Milli Eğitim Müdürü Mehmet Şirikçi, Müftü Yakup Yüksel, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri AK Parti Simav İlçe Başkanı Mehmet Yağcı’da hazır bulundu.

112 Kasım•2013



Panaroma Veni-Vidi Göz Sağlığı Merkezi Hizmete Girdi Veni-Vidi Göz Sağlığı Merkezi eski Doğa Tıp Merkezi’nin yerinde yenilenen binası, ekipmanları ve uzman kadrosuyla hizmete açıldı. Sakarya’nın Adapazarı ilçesi Adnan Menderes Caddesi’nde bulunan eski Doğa Tıp Merkezi 6 ay önce kapatılarak Veni-Vidi Göz Grubu’na devredilmişti. Açılış ile ilgili konuşan Veni-Vidi Göz Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Necdet Özdemir, “Sakarya’da açılan merkezimiz Sakarya’daki 8 adet tıp ve dal merkezinin en yenisi. Ana faaliyet konumuz göz olmasına rağmen Sakarya’da bu fizik tedavi ile güçlendirilmiş bir yapı. 6 aylık bir süre geçti. Devraldığımız Doğa Tıp Merkezi’ni tamamını yenileyerek, ileri teknoloji cihazlarla donatarak ve grubumuzun en yetkin, en donanımlı, en deneyimli göz hekimlerini Sakarya’ya transfer ederek hizmete başladık. Bu anlamda Sakarya’da fark yaratan bir hizmet yapmak istiyoruz. Bölgede zaten var olan göz sağlığıyla ilgili açığı bu yolla kapatmak istiyoruz. Belirli bir deneme yanılma öğrenme aşamasından sonra bu bölge halkına hizmet edecek başka bir göz hastanesi yatırımını planlıyoruz” dedi.

Kütahya Şehir Hastanesi İçin Kollar Sıvandı Kütahya Şehir Hastanesi için Sağlık Bakanlığı’nda özel bir zirve düzenlendi. Yapılan toplantıya Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, TBMM KİT Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi Kinay, AK Parti Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu, Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr Nihat Tosun ve bakanlık yetkilileri katıldı. Tonlantı sonrası bir açıklama yapan TBMM KİT Komisyonu Başkanı Hasan Fehmi Kinay, “Kütahya’ya yapılacak Şehir Hastanesi için, Sağlık Bakanlığı İnşaat Dairesi tarafından yaklaşık bir ay içerisinde projenin tamamlanmasına karar verilmiştir. Projenin tamamlanmasına müteakip Yüksek Planlama Kurulu kararı alınarak Kütahya Şehir Hastanesi için ihaleye çıkılacaktır. Kütahya’mıza hayırlı olsun. Yaptığımız toplantıda Simav Devlet Hastanesi konusu da ele alınarak, Leylekkürü mevkiinde yapılacak olan hastanenin kamulaştırma işlemlerinin gerçekleştirilmesine, müteakiben proje ve ihale işlemlerinin başlatılmasına karar verilmiştir” ifadelerini kullandı.

Burhaniye’de Yeni Hastane Projesi Balıkesir’in Burhaniye ilçesinde, Ankara’dan dönen AK Parti İlçe Başkanı Özer Koyuncu, yeni devlet hastanesinin 2014 yılı programına alınacağını söyledi. AK Parti İlçe Merkezi’nde düzenlediği bir toplantıda açıklama yapan Koyuncu, hastane tartışmalarının sona erdiğini anlattı. Burhaniye’de hastane yapımı için Ankara’ya giden ekip ilçeye döndü. Belediye Başkanı Fikret Akova, AK Parti İlçe Başkanı Özer Koyuncu, CHP İlçe Başkanı Erman Pazarbaşı, Ticaret Odası Başkanı Hüseyin Sarıbaş, İplik Sanayi Başkanı Samim Urut ve Hastane Yaptırma ve Yaşatma Derneği Başkanı Rafet Yedikardeşler’den oluşan heyet, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ve Meclis Başkanı Cemil Çiçekle görüştü. Hastane yapımının 2014 yılı programına alınacağının sözünü alan ekip ilçeye dönerken, bir basın toplantısı yapan AK Parti İlçe Başkanı Özer Koyuncu, konu hakkında bilgi verdi.

114 Kasım•2013



Panaroma Baybatur’dan Şehir Hastanesi Müjdesi AK Parti Manisa İl Başkanı Murat Baybatur İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı imza töreni yapılan Manisa 560 Yataklı Manisa Şehir Hastanesi’nin 28 Kasım ‘da Sağlık Bakanı Dr Mehmet Müezzinoğlu ve Bakan Yardımcısı Agah Kafkas’ın katılımıyla temelinin atılacağı müjdesini verdi. Murat Baybatur konu ile ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Uzun zamandır üzerinde çalışılan Manisa Bölge Hastanesi, şehir hastaneleri statüsüne kavuşmuş ve Manisa başta olmak üzere 16 ilimizde şehir hastaneleri yapımına başlanmıştır. İstanbul’da Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ında katıldığı törenle imzalanan Manisa Şehir Hastanesi’nde sıra temel atmaya gelmiştir. Buradan Manisalılara hayırlı uğurlu olmasını dileyerek 28 Kasımda temelinin atılacağını söyleyebiliriz. Sağlık Bakanı Dr Mehmet Müezzinoğlu’nun bakan yardımcısı Agah Kafkas ve Manisa milletvekillerimizin de katılacağı temel atma töreni muhteşem bir güzellikte yapılacaktır. Manisa’ya yapılacak olan 560 yataklı Şehir Hastanesi sağlıkta önemli bir eksiğin kapatılmasını sağlayacak büyük bir yatırım olacaktır”

Karabük Yeni Hastane İçin Gün Sayıyor Karabük Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Seyfettin Kalay, Şirinevler Bölgesinde yapımı devam eden 70 bin metrekare inşaat alanına sahip 300 Yataklı Sağlık Bakanlığı Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde incelemelerde bulundu. Yıl sonuna kadar Acil ve Yataklı kısmı hizmete açmayı hedeflediklerini söyleyen Dr. Seyfettin Kalay, “Genel manada hastane inşaatımız yüzde 95 seviyesinde tamamlandı. Genel Sekreterlik olarak son iki aydır tefrişatla ilgili çalışmalarımız devam ediyoruz. Yataklı kısmımda hasta odalarının tüm malzemeleri alındı. Geçici kabul ile yataklı kısmın odalarının malzemelerini yerleştirmeye başlayacağız. Şuan hastanede elektrik aksamı ve tıbbi cihazların gaz sistemlerinin kontrolleri yapılıyor. En kısa sürede hastanemizi halkımızın hizmetine sunmak için elimizden gelen gayreti yapıyoruz. Burada ki hastanemizde 302 normal yatak sayısı, yoğun bakım ve hemodiyaliz ile birlikte toplam yatak sayımız 420 civarında olacak” dedi.

Acıbadem Mobil Sağlık’la Annelerin İçi Rahat Bebeğine yetememek, onun ihtiyaçlarına yeteri kadar cevap verememek tüm annelerin en büyük korkusu olsa gerek. Acıbadem Mobil Sağlık’ın ‘Bebeğim İle İçim Rahat Paketi’ annelere dost hizmetleriyle, onları bu tür endişelerinden bir nebze olsun kurtarmaya aday bir ürün. Annelerin her türlü ihtiyacının düşünüldüğü pakette yer alan hizmetlerden biri ‘Medikal Koçluk Hizmeti’. Bu hizmet kapsamında anneler sağlık hattını arayarak Medikal Çağrı Merkezi doktorlarından 7 gün 24 saat, acil ve acil olmayan sağlık sorularıyla ilgili bilgi alabiliyor ve yönlendirme talep edebiliyorlar. Paket dahilinde ayrıca ‘Acil Sağlık Hizmeti’ de bulunuyor. Anneler yine geniş ulaşım ağı, doktor, acil tıp teknisyeni (paramedik) ve ilk yardım eğitimli sürücüsüyle birlikte 9 saate kadar yoğun bakım sağlayan uluslararası standartlardaki ambulanslar ile bu hizmetten yararlanabiliyorlar.

116 Kasım•2013



Aktüel

Akıllı Giysiler Ev Tekstili Sektörünün Ürettiği Ürünler

• Ekrem Hayri Peker- Kimya Mühendisi

- Anti-bakteriyel, stres alıcı, tedavi edici özellik taşıyan yastık, nevresim kılıfı ve çarşaflar. - Kir, su yağ itici; kötü kokuları absorbe eden döşemelik ve perdelik kumaşlar

“NANO”; Elence cüceleştirmek anlamına gelir. Nano bir ölçüdür. Nanometre metrenin milyarda birine eşittir. Dünya ısınması, giysilerin incelmesine yol açtı. Sonrasında nano teknolojilerinin yaygınlaşması, bu teknolojilerin insan yaşamına hızla girmesini sağladı. Doksanlı yıllardan sonra tekstil ürünlerinde kir ve yağ itici, güç tutuşur, buruşmazlık gibi uygulamalar başlamıştı. Nano teknolojiler zamanla giysilerimize ve günlük yaşamda kullandığımız ürünlere de uygulandı. Öncelikle askeri kıyafetlerde ve spor teknolojilerde giysilere uygulanabilecek yeni ürünler konusunda araştırmalar kısa sürede olumlu sonuçlar verdi. Bu araştırmalar sonucunda özellikli giysiler günlük yaşamımıza da girmeye başladı. Bu ürünleri ve bu ürünlerden yapılan giysileri şu şekilde sınıflandırabiliriz.

Yeni Kir ve Leke Tutmazlar

Kir ve leke tutmazlık alanındaki son gelişmeler: Yeni geliştirilen tüm florokarbonlar milyarda birden daha az PFOA free – perfloroalkil asit içerir. Bu değer ölçülebilir limitin altındadır. Buna rağmen Amerika çevre koruma ajansı tarafından yasaklanmıştır. Yeni üretilen leke tutmazlık sistemleri C 6 esaslı olup C 8 fazlı PFOA içeren florokarbonlardan çok daha akıllı çalışır. - Işığı yansıtan perdelik kumaşlar - Böcekleri ve sinekleri kovan perdelik kumaşlar Günlük giysilere gelirsek bunları şu şekilde sınıflandırabiliriz;

Askerlerin ve Sporcuların Kullandığı Ürünler

Nefes Alabilen Kumaşlar:

- Su ve ısı geçirmeyen çadırlar, serinlik, sıcaklık hissi veren, teri dışarı atan, kir tutmayan giysiler - Anti-bakteriyel ürünler - Güç tutuşur giysiler, bilhassa itfaiyeciler için yanmaz tabir edilen kıyafetler - Asker ve sporcular için yapılan iç giysiler.

Bu uygulama özellikle spor kıyafetler ve asker kıyafetleri gibi su geçirmez ve nefes alabilme özelliği isteyen kumaşlara uygulanır. Bu kumaşlar suyun kumaşa girmesini engeller ama vücudun oluşturduğu nemi dışarı atar.

118 Kasım•2013



Aktüel

koruyucu özelliğe sahiptir. İpek proteinin en büyük özelliği nemlendirici ve cildi yumuşatıcı özelliğe sahip olmasıdır. Kolojen peptit gibi nemlendirme ve cildin yaşlanmasına sebep olan etkilere karşı savaşır. Seramid; cilt bakımı ve nem kontrolünde kullanılan bu madde cildin yüzeyini yeniden şekillendirerek ipeksi ve yumuşak hale getirir. Cildi daha genç ve pürüzsüz gösterir. Skualen; zeytin elde edilen en kuvvetli antioksidanlardan biridir. Penatrasyon özelliği çok yüksektir. Cildin kurumasını önler, dirilik ve esneklik kazandırır. Bu partiküller çok katman, yağ ve su esaslı fazlarda bulunan kesecikler halindedir. Vücudu Dış Etkilere Karşı Koruyan Giysiler

Serinlik Hissi Veren Özel Apreler:

Klitol, skualan, ipek proteini ve eritritol içerir.

Sıcaklık Hissi Veren Özel Apreler

Papatya özü ve capsikum eriyiği içerir. - Likrasız giysilere streç özelliği kazandırmak (uzun süre kalacak kalıcı esneklik kazandırmak). Elastansız ama vücudu saran ürünler. - Giysiye damlayan leke yapıcıları absorbe eden, ovalamayla üzerinden atan yada ilk yıkamada lekeleri atan ürünler - Teri dışarı atma özelliği olan spor giysiler - Sıhhi giysilerde de bahsedeceğimiz toz ve polen tutmama özelliği - Yazın serinlik kışın sıcaklık hissi veren eşofmanlar - Ortamdaki kötü kokuları absorbe eden giysiler - Böcekleri ve keneleri vücuda yanaştırmayan giysiler

- Nano teknolojinin en iyi bilinen ticari uygulama alanı nano partikülleri kullanarak kumaş ve giysilere sıvı itici, yağ ve leke dayanımı kazandırmaktır. Oluşturulan hidrofobik yüzey, su damlacığını kolaylıkla üzerinden akabilmekte ve kendi kendine uzaklaştırmaktadır. Bunu kendi kendini temizlemek olarak ifade edebiliriz. - Sivrisineklerin, sineklerin kenelerin ve diğer böceklerin oluşturduğu başta malarya hastalığı olmak üzere, sivrisineklerin taşıdığı çeşitli virüsler dünyada bilhassa Asya ve Afrika’da yüz milyonlarca insan hayatını yitirmektedir. Nano teknoloji kapsüllerince prosesiyle kumaşa bağlanan nano partiküller insan derisinin sivrisinek tarafından ısırılmasını önleyen sivrisinek materyalin salımını kontrol edebilmektedir. Ülkemizde her yıl onlarca kişi kene ısırmasından ölmekte ve binlerce kişi hastanelere koşmaktadır. - Polen tutmaz giysiler, polen ve toz zerreleri dişlidir. Rahatlıkla giysiye yapışırlar ve uzaklaşmazlar. Oysa yapacağımız nano

Nano teknolojik ürünler sporcular için yapılan kıyafetlere uygulanmaya başlamıştır. Amaç sporcularının performansını arttırmaktadır. Sporcunun vücut ağırlığının %02’sine tekabül eden bir sıvı kaybının atlet performansını %20 ’ye yakın oranda düşürdüğü saptanmıştır. Öncelikle bisiklet yarışçılarına uygulanmıştır. Yapılan araştırmalar bisiklet yarışları sırasında bisikletçilerin performansının üzerindeki giysinin iç ve dış sıcaklıklarından doğrudan etkilendiği saptanmıştır. Bisikletçilerden sonra sıranın yüzücülerin giydiği mayolarda olduğunu söyleyebiliriz.

Cilt Bakımı İçin Geliştirilen Ürünler

Bu nano partiküller aloevera özü, skualen, ipek proteini, seramid, kolojen peptit gibi maddelerden yapılır. Bilindiği gibi aloe özü sakinleştirici, nemlendirici, antioksidan ve cilt

120 Kasım•2013



Aktüel kimyasal uygulamasıyla kumaş üzerinde bir film tabakası oluşturacağız. Bu şekilde polen ve tozlar kumaşa tutunamayacak hafif bir silkelemeyle giysimizin üzerinden uzaklaşacaktır.

Konforlu Giysiler -

Teri dışarı atan giysiler Toz tutmayan giysiler Kışın sıcaklık veren eşofmanlar Yazın serinlik hissi veren eşofmanlar Hiç leke tutmayan ürünler Elastikiyet (izi-streç) özelliği olan giysiler

Streç özelliği veren mikro kapsüllerle yapılan uygulamalar: Bu işlemde örgü kumaşların elastikiyetini %20-25 arttırabiliriz. Kullanılan elyaflar arasında nano poliüretan sayesinde likrasız kumaş elastikiyet kazanır. Kumaşa özel bir tuşe verir. Bu özel apreyi likralı kumaşlara uygulayabiliriz. Bu şekilde kumaşın zıplama özelliğini ve esnekliğini daha da arttırır. Bu apre t-shirt ve kazakların yaka, kol ve manşetlerine uygulanırsa deformasyonu önler ve ürünlerin kullanım süresini arttırır. Kumaşın vücuda masaj etkisi vardır.

dengeyi güçlendirir, nemlendirici etkisiyle cildi canlandırır. Ginsengli Mikrokapsüller Ginseng canlandırıcı etkisiyle ünlenmiş en doğal bitkidir. Stres ve kas ağrılarını azaltmaya yarayan özellikleri vardır. Vücuda zindelik verir. Ayrıca doğal bağışıklık sistemini yeniler. Lavanta Özlü Mikrokapsüller Bu bitkinin antiseptik, analjezik ve antiinflamatuar etkisi vardır. Rahatlatma ve sakinleştirme özelliğine sahiptir. Cildin En Üst Tabakasında Oluşan Tahrişi Onaran Ürünler Zambak Kokulu Mikrokapsüller Zambağın hafızayı güçlendirdiği, konuşma yeteneğinin iyileşmesine yardımcı olduğuna inanılır.

Kötü kokuları absorbe eden giysiler:

Kötü koku giderici özel apreler: Bu sistem üç farklı şekilde çalışır. İlk önce kokuların buhar basıncımı düşürür. Sonra reseptör etkileşimi sayesinde kötü kokuları nötralize eder ve saklar. En son olarak çok düşük konsantrasyonda hoş ve belirgin olmayan bir koku ile ortamın havası yenilenir. Güneş ışıklarına karşı dayanıklı, rengi solmayan giysiler Vitamin Esaslı Nano Kimyasallarla Üretilen, Cilt Bakımı Yapan Giysiler

SIHHİ GİYSİLER

- Ultra viyole ışınları bloke eden ve derinizi UV koruyan nano ürünlerle yapılan giysiler. Küresel ısınma ve ozon tabakasının incelmesi sonucu deri kanseri hızla yayılmaktadır. İnsan sağlığı için UV ışınlarından derimizi korumamız gerekmektedir. Titanyum dioksit pigment zararsız beyaz ince bir tozdur. Titanyum dioksit nanometre boyutuna indirildiğinde fiziksel ve kimyasal özellikleri değişmekte ve transparan bir hale gelmektedir. Kumaş yüzeyine nano partikül aplike ederek derimizi (UPF) rot düzeyinde koruyabiliriz. - Bakterilerin diğer bulaşıcı hastalıklar yüzünden her yıl milyonlarca insan ölmektedir. Oysa gümüş doğal anti-bakteriyel ve antifungaldır. Lif ve kumaş üzerine nano-gümüş partiküller aplike edildiğinde E. Coli gibi bakteriler elimine edilmektedir. - Anti-stress özelliği taşıyan giysiler - Aloevera özlü yaşlanma geciktirici özellik taşıyan giysiler

Gül, lavanta gibi aromatik kokulu giysiler Cilt Bakımı Yapan Ürünler Vitamin Esaslı Bu kapsüller, A,C ve E vitamini içeren ve bağışıklık sistemini destekleyen antioksidanlardır. C vitamini vücudumuzun sağlığını korumak için almamız gereken temel bir vitamindir. Bu vitaminin bizi toksik minerallere karşı korur. E vitamini, vücudumuzun gençliğini korur ve genç hissetmesi için gereken en önemli vitaminlerdendir. Aloevera’lı Mikrokapsüller Aloevera bitkisi içeriği ve etkisi açısından çok zengin bir bitkidir. Cildi nemlendirir, doğal dengesine ulaşmasını sağlar ve anti-aging etkisi vardır. Ayrıca anti-inflamatuar etkisi vardır ve kas ağrılarını azaltmakta kullanılır. Vücut Losyonları Gül, yasemin taze çiçekler ve ylang-ylang bitkisinin özelliklerinden oluşan bu özel karışımlar vücut ve zihin arasındaki doğal

122 Kasım•2013



Aktüel

SONUÇ

- Anti oksidan özelliği taşıyan giysiler - Zayıflatma özelliği taşıyan giysiler - Çöl ortamında bile giyilebilecek güneş ışığını yansıtan giysiler (coldblack) Coldblack teknolojisini özel kılan uygulandığı üründe ısı birikimini azaltıp, aynı zamanda güneş ışınlarına karşı koruyuculuk sağlamasıdır. Giysi hem termal konfor sağlıyor, hem vücudu UV ışınlarından koruyor. Bu uygulamadan geçmiş ürünler vücudu 12 0C serin tuttuğunu, güneş ışınlarını %80’e kadar yansıttığı belirtiliyor. Bu proses ürününün görünüşünde bir değişiklik meydana getirmemektedir. Coldblack uygulaması kıyafetlerinde, çadır, tente, şemsiye gibi güneşten koruyan ürünlerde uygulanmaktadır. Amaç zor iklim şartlarına uygun ürünler üretmek. Coldblack teknolojisi özellikle vücudu daha serin tutmasına yardımcı olması bakımından önemlidir. Yağ yakıcı ve zayıflatıcılar: Bu uygulama yapılmış kumaşlar aynı zamanda selülitleri gidermeye yardımcı olur. Uygulanan madde termolojik yağ yakıcı ve zayıflatıcıdır. Cilt tarafından kolaylıkla emilir. Cildi nemlendirir, ferahlık hissi verir, vücuttaki oksijeni arttırarak vücudun savunma sistemini güçlendirir. Hücre yenilenmesine katkıda bulunur. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur.

Giysi üretiminde kullanılacak lif ve boyalı kumaş yüzeylerine uygulanan aplikasyonun şu avantajları vardır. - Aplikasyon işlemi yaş işlemler için mevcut makine parkıyla gerçekleştirilebilir. Yeni bir yatırıma gerek yoktur. - Kullanılan nano kimyasallar çevre dostudur. Çoğu biyolojik olarak parçalanabilir. - Çevreye zararlı kimyasal kullanımı minumuma indirir. - Kumaş nefes alabilirliğini korur. Yüzey aplikasyonu ürünün temel özelliğini değiştirmez. Pantolon hala pantolondur, ancak nano partiküller onları kirlere karşı kendini temizleyebilmesini sağlar. Nano teknoloji uygulamaları için kullanılacak kumaşlar pamuk, keten, Poliamid, rayon ve polyesterden yapılmış kumaşlardır. Günlük giysiler, spor giysileri, üniformalar gibi kıyafetler; perde, yastık, yatak çarşafları ve halılar gibi ev tekstili kumaşları, askeri kıyafetler ve benzeri ürünlerin oluşturduğu pazarın büyüklüğü 2015 yılında yüz milyar doları geçmesi beklenmektedir. ABD, Rusya, Çin ve AB ülkeleri bu alandaki araştırmalara milyarlarca dolar yatırmışlardır. Elde edilen nano partiküller yaşamın her alanına girmiştir

124 Kasım•2013








Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.