sıvayıp baltayı aldı eline, çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek ayrıntısı gözetmeden Kesmeye girişti; Halil Paşa su istemenin kolaylığıyla karşılık ve rd i: • — Girişir! Doktor Münür birden irkildi: ' •\ Girişir mi? — Vatan tehlikedeyse hiç bakmaz. — Vatanseverlik mi diyorsunuz buna siz? — Hem de nasıl... Çünkü adam keserken; kendi ke silmeni de kabulleniyorsun! Yâni canını koyuyorsun kar şılığında... Vatanı tehlikede gördü. «Binlerce insanı ke secek kadar tehlike yoktu» dersen, bak bu tartışılır! Doktor Münür gözlerini kısarak bir Zaman düşündü: — Hadi ters yönden haklısın diyelim... Böyle bir iş doktor Reşit Bey’e niçin düştü? Biliyorum, büyük altüstlüklerde cellâtlara gün doğar. Ttbbiyeden arkadaşımdı Reşit benim... Cellât soyundan görünmedi bana... Kıl ka dar kuşkulanmadım yıllarca... O sıralar, sonunun buraya dayanacağını kendisi de bilmediği için, «Ruhundaki ca navarlığı sakladı köpoğluca...» diyemem! 1889‘da, tıbbiyede, İttihat Terakki Cemiyetl’ni kuran beş öğrencinin yaşça en küçüğüydü Reşit... Bir gün. bir İlkbahar günü, okulun bahçesinde. DiyarbakIrlI Ishak Sükût! İle Erzurum lu İbrahim Temo, vatanı kurtarmak için ne yapmak ge rektiğini tartışıyorlarmış. Yanlarına Bakülü Hüseyinzade Ali gelmiş, bir zaman dinlemiş, demek kurmaktan başka yol olmadığını söylemiş. İbrahim Tem o sormuş: «Nasıl kurulur böyle bi dernek?» Hüseyinzade Ali, çevresine bak mış... Abdullah Cevdet, bir sıraya oturmuş, kitap.oku maktaymış... «Şu Arapkirli ile sen konuş» demiş... Son ra tek başına dalgın dolaşan KafkasyalI Reşit’i göster miş... «Ben de Cerkesoğlu’nu razı ederim, dernek ku rulmuş olur.» Hem de kurulmuş, dediği gibi... 1919fdayız. Demek tam 30 yıl önce oluyor bu iş... Ishak Sükûtî. San Remo'da veremden öldü, 1903'de, hürriyeti göreme den... İbrahim Temo. Romanya’da, Ittihat-Terakki sürgü nü..'. Bakülü Hüseyinzade Ati Bey şimdi Beklrağa Bölü