düğün
GELİN VE DAMADIN MESAJLARI İPEK KÖKSALAN Mustafa ile iki sene önce kış tatili için Amerika’dan Türkiye’ye geldiğimde tanıştık. İkimiz de arkadaşlarımızla Cafe Bien’deydik, Mustafa yakın bir arkadaşım ile dost olduğundan arkadaşları ile bize katıldı. Gece hoş sohbet ve dans etmekle geçti. O gece Mustafa ile ilginç bir bağ kurduk. İlerleyen günlerde müzik üzerine uzun sohbetler ettik. Bir kaç gün sonra beni bir konsere davet etti. Maalesef tam da o gün Amerika’ya döneceğim için gidemedim. Kış tatilini takip eden bir sene boyunca sürekli telefon ve görüntülü telefon üzerinden konuştuk. İşlerimiz el verdiğince birbirimizi ziyaret ettik. İlk yazımızı kısa süreli seyahatler ederek geçirdik. 2015 sonunda, Mustafa ziyaretime geldiğinde, yaşadığım şehre yakın küçük bir sahil kasabasına gittik. Güzel bir sonbahar sabahı, uzun bir doğa yürüyüşü sonunda evlenme teklifi etti. Aslında her şey kendiliğinden ve doğal gelişti. Doğru yer, doğru zaman... MUSTAFA KÖKSALAN 2014 yılında Ankara’da tanıştık İpek’le... İpek o sıralar Amerika’da mimarlık öğrenimi görüyordu. Ben de Ankara’daki işlerimin başındaydım. Bu yüzden iki seneyi aşkın “uzun mesafe ilişkisi” yaşadık. Hayata aynı pencereden baktığımızı anlamam uzun sürmedi. Bu yüzden Aralık 2015 tarihinde Amerika’ya ziyaretine gittiğimde, evlenme teklif ettim... Kabul etti. Nişan tarihimiz 16 Temmuz’du ancak 15 Temmuz’da yaşananlardan sonra iptal ettik. 24 Aralık 2016 gecesi ise evlendik... BİRLİKTE İkimiz de koşturmaca içinde geçen hayattan zevk almaya özen gösteriyoruz. Bu yüzden öğrenimimiz ve işlerimiz arasında amatör olarak müzikle uğraşıyor, kitap okuyor, dans derslerine gidiyor ve spor yapıyoruz. Fırsat buldukça, Anadolu başta olmak üzere, gezmeyi ve fotoğraf çekmeyi seviyoruz. Misyonuna inandığımız sivil toplum kuruluşlarında görev alıyoruz.
TEŞEKKÜR VE HİKAYE... Dergilerinde bize yer ayırdıklarından dolayı MAG ekibine teşekkür ediyor ve siz değerli MAG okuyucuları ile sevdiğimiz bir Kızılderili hikayesi paylaşmak istiyoruz. Bu hikayede anlatılana göre; Tanrı insanı yaratmadan önce huzurundaki diğer varlıklara “İnsanlar, mutluluğun sırrını ancak ona hazır olduklarında öğrensinler istiyorum. Sizce bu sırrı nereye saklayayım?” diye sorar. Tanrının bu sorusuna şaşırmış hayvanlardan ilk olarak kartal, bindiği daldan havalanarak, öne süzülür ve “Bana ver Tanrım” der “Ver ki onu aya saklayayım. Yunus; uçamayacağından olsa gerek, kartalın bu önerisine karşı çıkar ve “Hayır Tanrım” der “Bana ver ki onu okyanusun derinliklerine saklayayım.” Yunusun bu önerisini aslan kükremesiyle hafife alır ve balta girmeyecek ormanlardan birinin derinliklerine saklamasını önerir; bu sayede mutluluğun sırrı bileğin hakkıyla elde edilecektir. Bunun haksızlık olduğunu savunan öteki hayvanlar hep bir ağızdan konuşmaya başlayınca kimsenin dediği anlaşılmaz. Bu düzensizliğe sonunda sinirlenen Tanrı hepsini susturduktan sonra hiçbir öneriyi beğenmediğini söyler. Bu sırada yer altından nefes nefese yüzeye çıkan bir köstebek, mutluluğu insanların içine koymasını önerir ve “Mutluluk onların içinde saklı olsun ki ancak gerçekten hazır olanlar, mutluluğu içinde aramayı akıl etsinler” diyerek devam eder. Köstebeğin bu önerisini beğenen Tanrı, onu dinler ve mutluluğun sırrını insanların içine saklar. Bu sene mutluluğu herkesin kendi içinde bulması dileği ile, 2017’nin yurdumuza ve dünyaya huzur getirmesini temenni ederiz.