çizgili defter

Page 29

zaman bilinenler daha çok yazılıyor. “MEVLANA DEĞİŞİM PROGRAMI İLE TÜRKİYE’YE GELDİK” Aydana: Manas Üniversitesi Gazetecilik 3. Sınıf öğrencisiyiz. Selçuk Üniversitesi’ne “Mevlana Değişim Programı” ile geldik. Bir dönem boyunca burada eğitim göreceğiz sonra tekrar kendi üniversitemize döneceğiz. “BOSNA HERSEK’TE KURULAN PAZAR ÇOK HOŞUMA GİDİYOR” Argen: Kırgızistan’a döndüğümde Türkiye’deki birçok şeyi özleyeceğim. Cumartesi günleri Bosna- Hersek’te kurulan pazar çok hoşuma gidiyor. Meyve-sebzeleri estetik olarak düzenlemeleri bile, insanın alacağı yoksa da almaya teşvik ediyor. Hatta fotoğraflarını bile çektim. Hem yiyecekte hem kumaşlarda olsun; estetiğe ve düzenlemelere önem veriyorlar. Aydana: Alışverişi, portakalı, mandalinayı, çikolata ve bisküvilerini çok özleyeceğim. Türk malları, Kırgızistan’da çok kaliteli ve değerlidir. Burada mağazada olsun, bir çay içmek için oturduğumuz kafede olsun servisle ilgileri çok güzel. Kırgızistan’da böyle ilgilenilmiyor. Mesela; bir kafede, bozuk paramız olmayınca “tamam sonra bırakırsınız, ödersiniz” diyerek almıyorlar. “SİZİN SINIFTAN HACER VE SAMET İLE ÇOK İLETİŞİM KURUYORUZ” Argen: İlk fark ettiğim şey, burada ki sınıflarda öğrenci çok fazla. Bir sınıfta 100’den fazla öğrenci olabiliyormuş. Bundan dolayı sınıftaki bazı öğrenciler birbirlerini hiç tanımıyor bile. Kendi aralarında küçük küçük gruplar olduğunu gördük. Bu durum, bütün sınıfların hepsinde mevcut. Sınıfa ilk girdiğimde, genel olarak; Çinlilere, Japonlara benzettiler. Sınıfların birinden, bir çocuk beni Çinli sanmış ve beni dövmeyi düşünmüş. Anladığım kadarıyla Türkler Çinlileri sevmiyormuş. Kırgız olduğumu öğrenince dövmekten vazgeçti, kanka olduk. Samet benimle ilk konuştuğunda Kırgızca konuştu. Çok şaşırmıştım. Kendisi de Karaçay’lı olduğu için; oranın dili ile Kırgız dili hemen hemen aynıymış. Konuşa konuşa daha samimi olduk. Ders dışında da Gökkuşağı’na yemek yemeye gittik. Gerçekten çok iyi arkadaşlar edindik burada. Aydana: Bütün ders gördüğümüz sınıflar arasında, 2. ve 4.sınıfları daha iyi tanıyoruz. Çünkü onlarla daha çok dersimiz var. Sizin sınıftan Hacer ve Samet ile daha çok iletişim kuruyoruz. Hacer ile çok iyi arkadaş olduk. Memlekete döndüğüm zamanda unutmayacağım. Çünkü o bizi, biz onu tanımış olduk. Sınav zamanında birbirimize yardımcı olup, ders çalışıyorduk. Hacer evine bile davet etti. Orada ailesi ile beraber tanışıp, hem sohbet ettik hem de Türk kültürü ve yemeğini tanımış oldum. Mesela; bizim

ülkede bütün misafirler bir masa etrafında toplanır. Fakat oraya gittiğimde, herkesin önüne sehpa getirilip yemekler onun üzerinde ikram ediliyormuş. Yemek kültürümüzü birbirimizle paylaştık. Et ve hamur yönünden yemek kültürlerimiz benziyor. Türkiye’nin yemek kültürü daha zengin diyebilirim. Fakat biz yemeklerimizde çok fazla baharat kullanmıyoruz. Bizim yemeklerimizde Özbeklerin ve Rus kültürünün etkisi var. Buranın yemeklerini seviyorum ama burada salata hiç yapamıyorlar, özellikle Rus Salatasını. Türklerde tatlı ve yemek çeşidi çok fazla, bizde ise salata çeşidi çok fazla. “ESKİŞEHİR KÜÇÜK BİR AMSTERDAM GİBİ...” Aydana: “Türkiye’ye gelmişken bundan yararlanayım” dedim. Antalya, Ankara, İzmir, Denizli, Bodrum, Pamukkale’ye gittim. En sevdiğim ve en çok gittiğim yer Eskişehir. Orayı küçük bir Amsterdam gibi buldum. Öğrenci açısından genç ve dinamik bir şehir. Her yere yürüyerek ulaşabiliyorsun. İzmir’i de çok sevdim. Orada özellikle kumruyu çok beğendim, bir de orada ulaşımın her çeşidi var. İnsanları Avrupalılara çok benziyor. Daha “özgür” bir şehir. Ankara’yı pek sevemedim. Bana biraz “gri şehir” gibi geldi. Boğucu ve insanları çok hızlı hareket ediyor. Yani; arabadan çok insan trafiği vardı. Ankara’nın sokaklarında, caddelerinde çok çöp gördüm. Başkent olduğundan dolayı sanırım. Bodrum; masal gibi bir yer. Denizli de Eskişehir ve İzmir’e çok benziyor. Özellikle Pamukkale gerçekten çok farklı bir yerdi benim için. İstanbul’a henüz gitmedim, dönerken gidip gezmeyi düşünüyorum. Bir de Türkiye’de en çok hoşuma giden şey şu; yoldan geçerken tanımadığın birine “kolay gelsin”, karşıdan hasta biri geliyorsa “geçmiş olsun” gibi ifadeler kullanılması. Bu durum oldukça samimi bir hareket ve çok hoşuma gidiyor. Konya’ ya ilk olarak yani görmeden önce küçük bir şehir sanıyordum ama öyle değilmiş. İlk izlenimi kötü olmuştu büyük bir çöl gibiydi. Öğrenciler geldiğinde kalabalıklaştı ve gözümde farklılaştı. Konya’yı sevmeye başladım. Argen: Geçen sene 3 ay Kuşadası’nda bir otelde çalıştım. Kuşadası’nı gerçekten çok beğendim. 8 saat çalışmamıza rağmen; iş bittikten sonra denize girdiğimizde bütün yorgunluğumuzu atıyorduk. Sonra İzmir/ Efes’e gittim. Yunanlılardan kalan “Amfi Tiyatrosu”nu gezdik. Önceden sadece filmlerde görüyorduk. Canlı bir şekilde görmek çok farklı bir duyguydu. İstanbul’u bir gün gezdim ona rağmen çok sevdim. Son olarak; Türkiye’nin coğrafi konumu çok güzel. Ekonomisi, ulaşımı, servisi açısından gelişmiş bir ülke. Tarihi mekanları ve eserleri, gezilecek yerleri çok fazla bence insanlar böyle bir ülkede yaşadıkları için şükretmeliler.

çizgili defter

29


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.