Mesnevi Şerif Cilt 4

Page 15

670. Bu suretle de onlara taht ve taç tatlı gelir, âlemdeki halktan haraç alalım derler... Fakat haraç ala ala kum gibi altın yığsın yine ölür, geberirsin, onlar senden arta kalır! Mal, mülk, devlet ve altın, canına yoldaş olmaz... sen altın ver de görüşünün kuvvetlenmesi için sürme al! Bu sürmeyi çek de şu âlemin daracık bir kuyu olduğunu gör; Yusufcasına ipe el at! Kuyudan çıkıp dama yücelince görenler, müjde, işte bize bir köle desinler! 675. Kuyuda göz, akisler yapar, insana hayaller görünür... onların en bayağısı şudur: Taş altın şeklinde görünür! Oyun zamanı çocuklarda kızışırlar... o taş topaç kırıklarını altın ve mal görürler ya. Fakat Allah ârifleri kimyager olmuşlardır da onlara madenler bile değersiz görünür artık! Dervişin, şeyhleri rüyâda görüp kazanmaya uğraşmadan ve ibadetten kalmadan helâl bir rızık dilemesi, onlarında onu irşâd etmeleri, dağdaki acı ve ekşi meyvaların, şeyhlerin himmetiyle dervişe tatlı gelmesi Dervişin biri hikâye etti: Ben rüyâda Hızır’a mensup olan erenleri gördüm. Onlara: “ Helâl olan ve hiç vebâli bulunmayan rızkı nereden elde edeyim? dedim. 680. Beni dağlara ormanlara götürdüler... ormanlarda meyveleri silktiler. Allah, himmetimizle bunları sana tatlı etti... Hemen ye bunlar temiz, helâl ve sayısız... aynı zamanda uğraşmaksızın, başın ağrımadan, yükünü çekmeden, yukarı aşağı koşmadan elde edilen rızıklardır dediler. Onları yedim, sözümde öyle bir feyiz, öyle bir tesir hâsıl oldu ki sözlerim, akılları hayran etmeye başladı. Rabbim dedim, bu bir imtihan...sen bana bütün halktan gizli bir ihsanda bulun! 685. Söz söyleyemez bir hale geldim... hoş bir gönüle sahip oldum; zevkimden nar gibi yarıldım! Dedim ki içimdeki bu zevk yok mu ya... cennette bundan başka bir zevk olmasa bile, Başka bir nimet istemem... bunu bırakıp da ceviz ve şeker yemeğe girişmem! Kazancımdan elimde bir iki habbe kalmıştı. Onları cübbemin yenine dikmiştim. Dervişin bu parayı şu oduncuya vereyim, çünkü ben şeyhlerin kerametiyle rızık elde ettim demesi, oduncunun, dervişin bu niyetini anlayıp incinmesi Dervişin biri de odunculuk etmekteydi... yorgun argın ormandan geldi. 690. Onu görünce dedim ki: Artık benim rızıkla işim yok... bundan sonra rızık için gam yemiyorum. Kötü meyveler bana güzel ve hoş gelmekte... husûsi bir rızka nâil oldum ben. Mademki boğaz derdinden kurtuldum, birkaç habbem var, onları şuna vereyim... Şu oduncuya bağışlayayım da o da iki üç günceğiz rızık derdinden kurtulsun! Oduncu içinden geçeni anlıyormuş meğerse... çünkü kulağı, Allah nuruyla nurlanmış! 695. Her düşünce , ona göre bir şişe içindeki kandil gibi. Hepsini görüyormuş! İçten geçen ondan saklanamıyor... o, bütün gönüllerden geçenlere emîr kesilmiş! O sırrına şaşılacak er, benim bu düşünceme karşı ağzının içinden söylenip durmaktaydı. Padişahlar hakkında böyle düşünüyorsun ha... onlar, sana rızık vermeseler nasıl rızıklanacaksın ki demekteydi. Ben sözünü anlayamıyordum ama azarlanması gönlüme iyice aksediyordu. 700. Derken aslan gibi heybetle önüme geldi, sırtındaki odun demetini yere bıraktı. Odunları yere korken halindeki heybetten yedi âzami bir titremedir aldı! Dedi ki:Yarabbi, senin duaları kutlu izleri yomlu has kulların varsa, Onların hürmetine lûtfunun bir sanat göstermesini diliyorum... şimdicek bu odun yığını altın olsun! Bunu der demez bir de gördüm ki odunlar altın olmuş, yeryüzünde ateş gibi parlayıp duruyorlar! 705. Ben bunu görünce kendimden geçtim... bir hayli zaman baygın kaldım. O şaşkınlığım geçip kendime gelince, Dedi ki: Allah’nın o ulular, gayret sahibi ve şöhretten kaçar kişilerse, Onların hürmetine yine bu altını hemen odun yap, eski haline getiriver! Bu söz üzerine derhal o altın dallar, yine odun oldu... o erin işini görünce akıl da sarhoş oldu, kendisinden geçti. Bakış da! Ondan sonra odunlarını yükleyip yürüdü... hızlı hızlı önümden şehre gitti! 710. O padişahtan, ardından gidip müşküllerini sormak, sözünü duymak istedim ama, Heybeti mâni oldu gidemedim... bayağı kişilerin has erlere varmasına yol yok! Eğer biri can- beş vererek yol bulursa bu da onların rahmeti ve cezbesiyle olur. Şu halde o tevfike erişmeyi ganimet bil...eğer bir doğru erin sohbetini bulduysan bunu fırsat say! Padişaha yakın olduğu, padişahın yakınlığına erdiği halde bu kutluluğu değersiz görüp yolundan olan ahmağa benzeme! 715. Ahmak kurbanlık koyundan bol ve iyi bir parça verdiler mi “Bu, galiba öküz budu” der. A iftiracı, bu öküz budu değil ... fakat eşekliğinden sana öküz budu görünmede. Bu rüşvetsiz verilen padişah ihsanı... bu rahmet yüzünden verilen husûsi bir ihsan! Süleyman aleyhisselâm’ın Belkis’in imana gelmesi için elçilerin tez gitmesini emretmesi ve onları teşviki


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.