Mesnevi Şerif Cilt 3

Page 62

İzin yoktu, yoksa Davut, bu sırları döküp saçar, sır denizinden toz koparırdı!... Davut, bu çeşit söyleyip durmakta, halkın aklını, fikrini yakmaya kalkışmaktayken, Arkasından birisi, “ Birliğinde hiç şüphem yok” diye Davud’un eteğini çekti. Davut, kendine geldi, sözünü kısa kesti, dudağını yumdu, halvet edeceği yere hareket etti. Davud’un, hakkın meydana çıkması için halvete girmesi 2415. Davut, kapısını kapayıp acele halvet edeceği yere gitti, mihrabına, duanın kabul edildiği yere yöneldi. Allah, ona bu işin hakikatini bildirdi, ne gösterdiyse tamamıyla gösterdi. O da işi anladı, öç alınacak kimdir, kısasa layık adam hangisidir, bildi. Ertesi günü iki dâvacı ile halk gelip Davud’un huzuruna dikildiler. Dâvacı yine aynı davayı tekrarladı, birçok ağır sözler söyledi. Davud’un, öküz sahibi aleyhine hüküm vermesi ve “ Sen bu öküzden vazgeç “ demesi, bunun üzerine öküz sahibinin Davud Aleyhisselâm’ı kınaması Davud “ Sus, bu dâvayı bırak, öküzü bu müslümana helâl et de yürü git. 2420. Yiğit, madem ki Allah, senin sırrını açmadı, onun bu sır örtücülüğüne şükret de sükût et” dedi. Öküz sahibi “ Bu nasıl hüküm, bu ne biçim adalet? Benim için yeni bir şeriat mı kuracaksın. Adalet âleme yayıldı; yer, gök, adaletinle güzel kokulara bürünmüş… Kör köpekleer bile bu sistem yapılmadı. Bu tecavüzden, bu cefadan hararetlendi de taş da yarıldı, dağ da!” Diyor, bu çeşit ağır sözler söylüyor, “ Ey ahali , gelin de görün zulmü!” diye bağırıyordu. Davud’un öküz sahibine “ Bütün malını, mülkünü ona ver “ demesi 2425. Davud, ondan sonra dedi ki. “ A inatçı, bütün malın,ı mülkünü hemencecik ona bağışla. Yoksa bak, sana söylüyorum, işin fena olur, yaptığın zulüm ve cefa meydana çıkar.” Adam, bu söz üzerine başına topraklar serpip elbisesini yırtarak “ Her an zulmünü artırıp durmaktasın” dedi. Yine bir müddet Davud’u kınamaya koyuldu, Davud, tekrar onu huzuruna çağırıp, Dedi ki: “ Ey bahtı körleşmiş herif, madem ki talihin yok, gayri yavaş, yavaş karanlıklar basmaya başladı. 2430. Senin gibi bir eşeğe çerçöple saman bile yazık… öyle olduğu halde sen yine baş köşeyi gözetip duruyorsun ha! Yürü çocukların da onun kulu, kölesidir, karın da! Artık fazla söylenme!” Dâvacı iki eline taş almış, göğsünü dövmekte, bilgisizliğinden, bir aşağı, bir yukarı gidip gelmekteydi. Halk da Davud’u kınamaya başladı. Dâvacının gönlünde ne var, bilmiyorlardı ki, Bir insan, saman çöpü gibi havaya kapılmış, maskara olmuşsa zalimi mazlûmdan nasıl fark edebilir? 2435. Zalimi mazlûmdan ayırt eden, zulümkâr nefsinin boynunu vurmuş kişidir. Yoksa içten içe nefse zebun olan kişi, deliliğinden mazlûmlara düşman kesilir. Köpek, daima yoksula, âcize saldırır, fırsat bulursa ısırır da. Komşularından av kapmak aslanlara göre ayıptır, köpeklere değil, Zalime tapan, mazlûmu öldüren kişilerin hepsi de pusudan çıkarak köpekçesine saldırdılar. 2440. Davud’a yüz tutup “ Ey seçilmiş Peygamber, ey bize şefkatli zat, Bu sana yakışmaz, çünkü apaçık bir zulüm bu. Bir suçsuzu, hiçbir kabahati yokken kahrettin” dediler. Davud Aleyhisselâm’ın, bu gizli şeyi meydana çıkarıp apaşikâr göstermek ve getirilen delilleri çürütmek üzere halkı ovaya çağırması Davut dedi ki: “ Dostlar, gayri o gizli şeyin meydana çıkması zamanı geldi. Hepiniz kalkın da şehirden dışarıya çıkalım, o gizli sırrı öğrenelim. Filân ovada büyük bir ağaç vardır, dalları gürdür, çoktur, birbirleriyle birleşmişlerdir. 2445. Kol budak salıvermiş, geniş bir yeri kaplamıştır, kökü de yere yayılmıştır. İşte o ağacın kökünden bana kan kokusu geliyor. O güzel ağacın kökünde kan var. Bu kötü talihli herif, onun altında efendisnii öldürmüştür.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.