büyük bir yanılgıdır. O, bir bilgi ya da erdemler çokluğunun varlığı n ı vurgulayarak yadsımaktadır. Sofistler çeşitli insan sınıfları kadar çok erdem bulunduğunu öne sürmüşlerdi. Onlara göre, erkekler, kadınlar, çocuklar, yetişkinler, öz gür erkekler ve köleler için hep başka başka erdemler vardı. Tüm bunlar Sokrates tarafından yadsınmıştır. Ona göre, eğer bu sav doğ ru olsaydı, insan doğası kendisiyle karşıtlık içinde, çeşit çeşit , aykırı, birbirine benzemeyen bir doğa olacaktı. Böylesi birbirine benzemeyen ve uyumsuz bir şey, nasıl olur da gerçek bir birliğe dönüştürülebilir d i ? Platon'un Protagoras diyaloğunda Sokrates, Fiziksel nesnelerin parçaları bulunduğu gibi, (örneğin: ağız, bu run, gözler ve kulakların bir insan yüzünün parçalarını oluştur maları gibi) erdemin de parçaları var mıdır; insan , tümüne sa hip olmadan -yiği tlik, adalet, ölçülülük, dinlilik gibi- bir tek erdeme sahip olabilir m i ? diye sorar12• Bilgelik v e erdemin parçaları yoktur. Onları parçalara ayırmakla asıl özlerini yoketmiş oluruz. Bu nedenle, onları bölünmez bir bütün olarak kavrayıp tanımlamamız gerekir. Sofistlerle Sokrates arasındaki temel ayrım, söylencebilimsel dü şünce karşısındaki tutumlarında da kendini gösterir. Eğer olayları görünüşlerine göre değerlendirirsek sonunda burada Sokratik düşün· ceyi sofistik düşünceye bağlayan bir bağ bulmuş olduğumuz görülür. Ne denli birbirlerine karşı olurlarsa olsunlar, bu düşüncelerin her ikisi de ortak bir neden için savaşmaktaydılar. Onlar popüler Grek dininin geleneksel görüşlerin i eleştirmek ve arıtmak zomndaydılar. Ama bu savaşta da stratejileri birbirinden çok ayrıydı. Sofistler söy lcncebilirnscl öykülerin «ussal » açıklamasını vaad eden yeni bir yön tem bulmuşlardı. Onlar, kafalarının çok yönlülük ve uyarlanabilirli ğini bu alanda da bir kez daha kanıtladılar. Yeni bir yerine! (a!lego rik) yanı m sanatının virtüözü oldular. Ne denli garip ve gülünç olur sa olsun bu sanat aracılığıyla her söylence, ansızın bir « hakikate» -fiziksel ya da . ahlaksal bir hakikate- dönüştürülcbilmekteydi ; 13 ama Sokrates bu kaçamağı yadsıyıp onunla alay etti. Onun sorunu, değişik ve çok daha önemli bir sorundu. Platon'un Phaedreus diyalo ğunun ba 5ında bize Sokrates'le Phaedreus'un bir yürüyüş sırasında nasıl Ilissus nehrindeki güzel bir yere yöneldikleri anlatılır. Phaed reus, Sokrates'e buranın, eski bir öyküye göre, Boreas'ın Oreithyia'yı kapıp kaçırdığı yer olup olmadığını ve kendisinin bu öykünün doğru luğuna inanıp inanmadığını sorar. Sokrates,
Eğer bilgiciler (sofistler) gibi inanmasaydım, utanmayacaktım. Kolaylıkla usa çok uygun bir açıklama yapabilecek ve Boreas'ın yani kuzey rüzgarının sert bir esişinin arkadaşlarıyla oynayan
70