Önsöz:
Eskişehirspor’umuzun Unutulmaz
Her futbol kulübünün mazisinde yürekleri kabartan, gözleri yaşartan bir hikaye vardır. Eğer bu hikaye bir futbol mucizesini konu alıyorsa daha bir anlamlıdır; kulübün itibarından öte temsil ettiği ülkenin insanlarını da mutlu edecek bir sonla bitiyorsa anlam ve önemi kat kat artar. İşte böylesi bir hikaye 1970 yılında Sevilla FC ve Eskişehirspor’un (o zamanki adı Fuar Şehirleri Kupası olan) UEFA Kupası’nda eşleşmeleri ile başlıyor. Fuar Şehirleri Kupası, 1970 yılı, Sevilla FC ve Eskişehirspor… sizlere birşey anımsatmıyorsa hikaye sizin için işte bu satırlarda başlıyor. İlk bakışta ‘sonu belli olan filmler’ gibi bir eşleşme. İlker Akgüngör’ün Esquire Dergisi’nde (Ocak, 2003) yeralan ve bu eşleşmeyi konu alan yazısının giriş cümleleri o günlerdeki havayı solumak için ideal: FC Sevilla ki, o dönem La Liga’nın en iyi takımlarından biri. Avrupa’da mücadele eden İspanyolların gözbebeği. 1905’te kurulmuş köklü bir kulüp olan Sevilla’nın karşısında ise darbelerle, ihtilallerle sosyal hayatı küme düşmüş Türkiye’de Anadolu’dan başlayan futbol devriminin ateşleyici takımı olan 1965’de kurulmuş gencecik Eskişehirspor… Hikayelerin güzel olması için illa ki bir zengin, bir fakir; ya da bir güçlü, bir güçsüz taraf olmalı. İki takımın karşılaşması tam da böyle bir eşleşmeydi.
Yazı “Sevilla Porsuk’ta Boğuldu” başlığını taşıyor; anladığınız gibi mutlu bir son. İlave edelim: Eskişehirspor’un uluslararası arenada kazandığı en önemli zafer. İşte bu yazı yıllardır Eskişehirspor taraftarlarının övünç kaynağı olan bu zaferi kulaktan dolma bilgilerden kurtarmak gibi ‘mütevazi’; belgeleyerek sunmak gibi ‘ulvi’ ve gelecek nesillere aktarmak gibi ‘ebedi’ bir amaç taşıyor.
Güney İspanya’nın Ruhunu Taşıyan Şehir: Sevilla ......................... 2 Sevilla’da Futbol ........................................................................ 6 Terazinin Bir Ucunda Sevilla FC; Diğerinde Eskişehirspor ............... 10 Endülüs’de Raks ........................................................................ 14
Teşekkür: Öncelikle sevgisi ve sabrı ile bana destek olan eşim Saybil N. Altıntaş’a; bizlere sanal bir dergi (Siyah-Kırmızı Bülteni) kazandırmak için çalışan ve dolayısıyla bu yazı dizisinin hazırlanması fikrimi gerçekleştirmemde önemli payı olan sevgili Esalettin Öztürk‘e; yazmış olduğu ‘Anadolu Yıldızı Eskişehirspor’ adlı kitabı ile bana, ama daha önemlisi büyük Eskişehirspor camiasına, tarifi mümkün olmayan bir mutluluk yaşatan sevgili Özgür Topyıldız’a; yardım ve yakınlığını her zaman hissettiğim büyük ESES’li Bülent Gürsoy’a; değerli arşivini ilgi ve bilgime sunan
Bu eser Sevilla FC maçlarında zafere koşan efsane Eskişehirspor kadrosuna adanmıştır.
sevgili E. Murat Çelen’e; arzu ettiğim bilgilere ulaşmamda bana önemli referanslar veren Sevilla FC kulübü taraftarı (ve http://ibgwww.colorado.edu/~gayan/futbol/sevilla.html sayfasının hazırlayıcısı olan) Javier Gayan’a; İspanyolca tercümeleri ile bana yardımcı olan iş arkadaşım Juan Carlos Saez’e teşekkür ederim. Mehmet Mete Altıntaş 2004
1
Bugünkü nüfusu 700.000 civarında olan Sevilla İspanya’nın 17 otonom bölgesinden biri olan Andalucia (Endülüs)
1. BÖLÜM: GÜNEY İSPANYA’NIN RUHUNU TAŞIYAN ŞEHİR: SEVİLLA
eyaletinin başkenti. İspanya’nın en güneyinde yeralan ve Cebelitarık Boğazı ile Fas’dan ayrılan Andalucia Yazımıza Sevilla şehri ile başlayalım: İspanya’nın güneybatısında yeralan Sevilla Guadalquivir Nehri üzerine
eyaletinde 8 şehir yeralıyor: Cadiz ve Huelva Atlantik Okyanusu kıyısında, Almeria ve Malaga Akdeniz kıyısında
kurulmuş. Şehri kuzeyden güneye kesen ve Atlantik Okyanusu’ndaki Cadiz Körfezi’ne dökülen bu nehir İspanyollar
yeralırlarken Cordoba, Granada, Jaen ve Sevilla daha iç kısımlarda bulunuyorlar. Bu şehirler birbirlerine N-IV olarak
ve Amerikalılar arasındaki ticaretin yoğun olduğu 16. yüzyılda önemli bir taşıma yolu görevi görüyormuş ve Sevilla
da bilinen Endülüs Otoyolu (Carretera de Andalucia) ile bağlanıyorlar. Eyaletin en önemli su kaynağı olan
da o dönemlerde İberya yarımadasının en önemli ticaret merkezlerinden biriymiş. Guadalquivir Arapça ‘Wadi al-
Guadalquivir Nehri bu şehirlerden beşinin (sırasıyla Jaen, Cordoba, Sevilla, Huelva ve Cadiz) sınırlarından geçiyor.
Kebir’ isminden türemiş ve ‘Büyük Nehir’ anlamına geliyor. Toplam 657 km uzunluğunda olan nehir bugün de açık
Tam beş asır (711-1248 yılları arasında) Arap-İslam kültürünün etkisi altında kalan bu bölgedeki her şehrin Arapça
deniz gemilerinin ulaşımına elverişli yapısıyla şehrin Atlantik Okyanusu’na açılan kapısı durumunda.
bir ismi var: Elmeriye (Almeria), Kâdis (Cadiz), Kurtuba (Cordoba), Gırnata (Granada), Velbe (Huelva), Ceyyân (Jaen), Mâleka (Malaga) ve İşbîliye (Sevilla).
Sevilla’ya hayat veren Guadalquivir Nehri ve 13. yüzyılda şehri savunmak için inşa edilmiş olan Altın Kale (solda). Günümüzde küçük bir askeri müzeye evsahipliği yapıyor olan Altın Kale’nin (Torre del Oro) üst katlarından Guadalquivir Nehri’nin ve nehir üzerindeki Isabel II Köprüsü’nün (1852) güzel bir görüntüsünü yakalamak mümkün (sağda). İspanya’nın otonom bölgelerini (solda) ve Andalucia eyaletinin şehirlerini (sağda) gösteren harita.
Sevilla önce Endülüs Emevilerinin daha sonra da Hıristiyanlığın önemli merkezlerinden biri olduğundan zengin bir
Sevilla başkent Madrid, Barcelona ve Valencia’nın ardından İspanya’nın en büyük nüfusa sahip 4. kenti.
tarihe sahip. Ancak tarihinin aydınlık sayfalarında Endülüs uygarlığını; karanlık yüzünde ise Hıristiyan egemenliğini görmek mümkün. Öyleki Hıristiyanlığın bu bölgeye girişi ile o güne kadar kentin yaşamına egemen olan hoşgörü
Andalucia eyaletinin kıyı şeridindeki nüfus yoğunluğu iç kesimlerine nazaran 10 kat daha fazla. Eyaletin en çok
yerini zulme bırakmış. Bölgeye Katolik krallarla birlikte engizisyon da gelmiş ve masum insanlar (özellikle
turist çeken şehri ünlü Marbella Plajı’na sahip olan Malaga. Ancak Sevilla Avrupa’nın önemli fuar merkezlerinden
Müslümanlar ve Museviler) savunma bile yapamadan yargılanmış, işkence görmüş. Tek bir mahkemenin 28 bin
biri olduğu için turizmden yana şanslı ve ülkenin toplam turizm gelirlerindeki payı %5 civarında. Amerika kıtasının
Müslümanı idama mahkum ettiği olmuş. Onlarca cami ya tahrip edilmiş ya da Katolik kilisesine dönüştürülmüş.
keşfinin 500. yıldönümü olan 1992 yılında 108 ülkenin katılımıyla düzenlenen Expo 92 Fuarı şehir için büyük
İslami metinler yakılmış. Hristiyanlığa geçmeyen ve zamanında kaçmayı başaramayanlar öldürülmüş. Yaklaşık dört
kazanç olmuş. Yüzbinlerce kişinin Sevilla’ya akın ettiği fuar öncesi şehre beş yıldızlı oteller yapılmış, Avrupa’nın en
asır boyunca Emevilerin egemenliğindeki Endülüs topraklarında yaşayan Musevilerin İspanya’yı terketmeleri de bu
büyük sahnesine sahip opera evi olan Teatro de la Maestranza inşa edilmiş, Guadalquivir Nehri üzerine beş
zulüm neticesinde olmuş. ‘The Catholic’ (Katolik) lakaplı İspanya Kralı V. Ferdinand’ın (1452-1516) emri ile 1492
modern köprü eklenmiş, caddeler palmiye ve portakal ağaçları ile süslenmiş, Sevilla hızlı trenle Madrid'e bağlanmış
yılında ülkeden kovulan yaklaşık 100.000 Musevi Osmanlı Padişahı Sultan II. Beyazıd tarafından kabul edilmiş.
(ki bir şehirden diğerine 2.5 saatte gidilebilir olmuş).
İspanya ve civarında yaşadıkları için Sefarad Yahudileri (Sephardic Jews) olarak bilinen ve Doğu Avrupa ve Rusya’da yaşayan Eşkenazi Yahudileri’nden (Ashkenazic Jews) farklı bir kültüre sahip olan bu musevi topluluk
Alcazar Sarayı, La Giralda Katedrali ve Çan Kulesi Sevilla’nın en önemli yapıları. Alcazar Sarayı’nı Endülüs Emevi
İstanbul, İzmir ve o zamanlar Osmanlı toprakları dahilinde olan Selanik’e yerleştirilmiş. Az bilinen bir gerçek de şu ki
Kralı III. Abdurrahman vali konağı olarak yaptırmış. Kur’an’dan ayetlerle bezenmiş bu saray merkezindeki kubbesi,
Sevilla ve Cadiz’deki deniz ulaşım yolları ülkeyi terkeden Museviler ile tıkanmış olduğundan Amerika kıtasını
avlusu, oymalı ahşap panelleri ve çini mozaikleri ile İslam mimarisini en güzel şekliyle yansıtıyor. La Giralda
keşfeden Christopher Columbus bu gezisine (3 Ağustos 1492 tarihinde) Huelva yakınlarındaki küçük bir liman kenti
Katedrali ise 12. yüzyılda yapılan bir camiden katedrale çevrilmiş. Bu caminin görkemli minaresi de katedralin çan
olan Palos de la Frontera’da başlamış. Yaşananlar sadece bölge için değil dünya mirası açısından da son derece
kulesine dönüştürülmüş. Yaklaşık 91 metre yüksekliğindeki bu çan kulesi şu anda İspanya’nın en yüksek kulesi ve
yıkıcı olmuş. Nobel ödüllü Fransız Fizikçi Pierre Curie’nin (1859-1906) "Endülüs'ten bize otuz kitap kaldı, atomu
(aslen Cenova doğumlu bir İtalyan olan ancak İspanya topraklarında gömülmek isteyen) Christopher Columbus’un
parçalayabildik. Eğer yakılan bir milyon kitabın yarısı kalmış olsaydı, çoktan uzayda galaksiler arasında geziyorduk"
(1451-1506) mezarı da bu çan kulesinin altında yeralıyor.
sözleriyle hayıflanması zulmün ve hoşgörüsüzlüğün boyutu hakkında da çok çarpıcı bir açıklama aslında. Mehmet Mete Altıntaş 2004
2
Mehmet Mete Altıntaş 2004
3
Sevilla flamenko müziğinin doğduğu şehir olarak biliniyor. Trajik sözleri, el figürleri, vurgu ve tonları ile 15. yüzyılın ortalarında Hindistan ve Pakistan’dan göç ederek bu bölgeye yerleşmiş olan Çingene toplumunun yaşadığı acıları yansıtan bir müzik flamenko. Çingenelere (ki bu bölgede yaşayanlarına İspanya’da ‘Gitanos Beticos’ deniyor) mal edilmiş olsa da flamenko müziğinde Yunan, Yahudi havra, Arap folk ve Afrika müziğinin nüfuzu ile gelişen yerel kültürün etkisini de görmek mümkün. Nitekim ülkenin ünlü şair ve yazarı Fredrico Garcia Lorca flamenko müziğinin İspanyol halkının en büyük keşiflerinden biri olduğunu söyleyerek bu tutkulu müziği ülkesi adına sahipleniyor. Flamenko müziği en son 1995 yılında beyaz perdede başarıyla sergilenmiş: ünlü İspanyol yönetmen Carlos Saura tarafından çekilen ‘Flamenco’ filminde yaklaşık 300 dansçı ve müzisyen rol almış. Türünün en güzel örneklerinden
Dokuzuncu yüzyılda hem kale hem de saray olarak inşa edilmiş olan Kraliyet Sarayı Alcazar’ın
biri olan bu müzikalin tüm sahneleri Sevilla'da terkedilmiş bir tren garında çekilmiş. Sevilla flamenko kültürüne
giriş kapısı (solda), avlusu (ortada) ve arka bahçesinden (sağda) birer görünüm.
‘Bienal de Flamenco’ festivali ile sahip çıkıyor. Her iki yılda bir Eylül ayında düzenlenen bu festivalin sonuncusu (onikincisi) 2002 yılında yaklaşık 2 milyon Euro’luk bir bütçe ile gerçekleştirilmiş ve 34 gün içinde tam 80 gösteri sergilenmiş. Bununla birlikte Sevilla 2001 yılından beri her sene Ocak ayında düzenlenen ve sadece (bir haftasonunu kapsayacak şekilde) 4 gün süren ‘Dünya Flamenko Fuarı’na da evsahipliği yapıyor. Enstrüman üreticileri, ışık ve ses efekti uzmanları, kayıt ve yayın şirketlerinin sahipleri, menajerler, müzik enstitülerinin temsilcileri ve akademisyenler bu fuarda flamenko tutkunları ve sanatçılar ile biraraya gelme şansı buluyorlar.
Eski bir caminin yerine yapılan La Giralda Katedrali (ortada) daha çok aynı adı taşıyan kulesi (solda ve sağda) ile tanınıyor. 1401-1507 yılları arasında inşa edilen bu katedral Vatikan’daki St. Peter’s ve Londra’daki St. Paul’s katedrallerinden sonra dünyanın üçüncü büyük; ancak Gotik tarzda inşa edilmiş en büyük katedrali durumunda.
Bir de İspanyol Meydanı (La Plaza de Espana) var ki geçmişi çok eskiye dayanmıyor olsa da bu meydanı şehrin
Georges Bizet’nin (1838-1875) ‘Carmen’ (solda), Wolfgang Amadeus Mozart’ın (1756-1791) ‘Figaro’nun Düğünü’ (ortada) ve
önemli yapıları arasında saymamak haksızlık olur. Bütün kültürlerin birleştiği bir anıt olan bu meydan 1929 yılında
Gioacchino Rossini’nin (1792-1868) ‘Sevilla Berberi’ (sağda) opera oyunlarının ilham kaynağı hep Sevilla olmuş.
düzenlenen ve sadece Latin Amerika ülkelerinin katıldığı ihracat fuarı (Exposicion Iberoamericana) öncesinde inşa edilmiş. Meydan İspanyolların ticaretle Atlantik Okyanusu'na açılışını simgeleyen yapay bir nehir ile çevrilmiş. George Lucas’ın 2002 yılında gösterime giren Star Wars-Episode II (Attack of the Clones, Klonların Saldırısı) filminin bir sahnesi bu meydanda çekilmiş.
İspanyol çapkını Don Juan’ı (solda) bilmeyen yok gibidir. Don Juan teması da Sevilla’da hayat bulmuş ve daha sonra Wolfgang Amadeus Mozart’ın anıtsal operası ‘Don Giovanni’de (sağda) aşk kahramanı olarak sahnelenmiş.
Sevilla birçok ünlü sanatçının eserlerini yaşattığı bir şehir olmuş aynı zamanda. Dünya çapında isim yapmış İspanyol ressamlardan Diego Velazquez (1599-1660), Esteban Murillo (1617-1682) ve Juan de Valdes Leal (16221690) Sevilla’da doğmuş ve kariyerlerinin en verimli yıllarını Sevilla’da yaşamışlar. Ünlü heykeltraş Juan Martinez İspanyol Meydanı’nın iki farklı cepheden görünümü (solda ve sağda) ve meydanı çevreleyen suni nehir (ortada). Mehmet Mete Altıntaş 2004
Montanes (1580-1649) ise aslen Granada’lı olmasına rağmen önemli çalışmalarının tümünü Sevilla’da yapmış. 4
Mehmet Mete Altıntaş 2004
5
2. BÖLÜM: SEVİLLA’DA FUTBOL Sevilla’nın tarihi dokusu, kültürel zenginliği ve sosyal mozayiği hakkında bilgi sahibi olduktan sonra şehrin futbol geçmişine bir gözatalım: İspanya’nın köklü kulüplerinden biri olan Sevilla FC 14 Ekim 1905 tarihinde yerel bir maden ocağı çalışanları tarafından kurulmuş. Kırmızı-beyaz renklere sahip olan kulübün ismi 1938 yılında Sevilla CF olarak değiştirilmiş olsa da 1986 yılında tekrar Sevilla FC olmuş. Şehrin diğer başarılı temsilcisi olan Betis Balompie ise 1907 yılında kurulmuş ve 1914 yılında kraliyet takımı (Real) öntakısını almış. Real Betis ile Sevilla FC ilk maçlarını 1 Ocak 1916
Sevilla FC İspanya Kupası final maçlarında zafere ulaşırken hep farklı sonuçlar almış: Kırmızı-beyazlılar 1935 yılında CD Sadabell FC’yi 3-0, 1939 yılında Racing Ferrol’u 6-2 ve 1948 yılında Celta de Vigo’yu 4-1 yenmiş. Resimlerde Sevilla FC kulübünün kazandığı kupalar tarih sırasına göre (soldan sağa) yeralıyor.
tarihinde -o sezon ilk kez düzenlenen- Endülüs Kupası turnuvasında (Copa de Andalucia) oynamışlar. 1915 ve 1932 yılları arasında 17 sene boyunca organize edilen bu bölgesel ligde Sevilla FC tam 14 kez şampiyon olmuş. Diğer şampiyonlukları sırasıyla Cadiz CF, Recreativo Huelva ve Real Betis takımları kazanmış. Sevilla FC ve Real Betis’in rekabeti 1929 yılında kurulan İspanya Ligi’nde de (La Liga Espanola) sıcaklığını korumuş. Sevilla derbileri bazen Real Madrid-FC Barcelona maçlarını bile geride bırakacak şekilde ateşli olmuş. Nitekim bu iki kulübün 21 Eylül 1958 tarihinde Ramon Sanchez Pizjuan Stadı’nda oynadıkları müsabaka aynı yıl belgesel film haline getirilmiş. Real Betis İspanya Lig Şampiyonluğu’nu Sevilla’ya getiren ilk takım olsa da uzun yıllar Sevilla FC’nin gölgesinde kalmış; taraftar desteği ve ekonomik gücü ile ağır basan Sevilla FC şehrin gözde kulübü olmuş hep.
La Liga’daki Endülüs temsilcileri sadece 3 kez gol kralı çıkarabilmişler: 1954-55 sezonunda Sevilla FC kulübünden Arza (28 gol ile), 1971-72 sezonunda Granada CF kulübünden Porta (20 gol ile) ve 1982-83 sezonunda Real Betis kulübünden Rincon (20 gol ile) La Liga’nın ‘gol kralı’ olmuşlar. Arza Sevilla FC kulübünün tek ‘gol kralı’ ünvanlı futbolcusu olduğu gibi aynı zamanda kulüp tarihinin en çok forma giyen oyuncusu: Arza Sevilla FC formasını 1943 ve 1959 yılları arasında tam 350 maçta taşımış ve 16 sezonda 182 gol kaydetmiş. Arza gol kralı olduğu sezon (5 Aralık 1954 tarihinde) Sevilla FC kulübünün La Liga’daki 1000. golünü kaydetmiş.
Ancak kulüp başkanı Manuel Ruiz de Lopera’nın gayretleri ile son yıllarda çıkış yakalayan Real Betis kulübünün 2003 yılı itibarıyle- üye sayısı (30 bin) Sevilla FC kulübünün üye sayısının (28 bin) önüne geçmiş. Sevilla FC ve Real Betis Endülüs bölgesinin İspanya Ligi’nde de en başarılı temsilcileri olarak göze çarpıyorlar. 2002-2003 sezonu ile birlikte İspanya Ligi’nin 72 yıllık tarihinde her iki kulübün de birer şampiyonluğu var: Real Betis 1934-35 sezonunda, Sevilla FC ise 1945-46 sezonunda mutlu sona ulaşmışlar. Tüm zamanların puan sıralamasında Sevilla FC 8., Real Betis ise 11. sırada yeralıyorlar. Sevilla FC 59, Real Betis ise 40 sezon bu üst
Sevilla FC kulübünde en çok forma giyen oyuncu ünvanını yıllardır koruyan Juan Arza Inigo (solda) sadece 2 kez milli olmuş
ligde yeralmışlar. Endülüs bölgesinin diğer ekiplerinden Malaga CF 24, Granada CF 17, Cadiz CF 11, Cordoba CF
ve İspanya Milli Takımı ile son maçını 8 Haziran 1952 tarihinde İnönü Stadı’nda Türkiye’ye karşı (0-0) oynamış.
8, Real Jaen CF 3, AD Almeria ve Recreativo Huelva ise ikişer sezon La Liga’da mücadele etmişler ancak bu
Arza 1965-1969 ve 1972-1973 yılları arasında Sevilla FC kulübünün teknik direktörlüğünü de yapmış (sağda).
takımların hiçbiri şampiyonluk yaşayamamışlar. La Liga’da 1965-66 sezonundan 1984-85 sezonuna kadar geçen 20 senenin 16’sında en az bir Endülüs bölgesi takımı küme düşmüş. Bu süre içinde en çok küme düşen takım tam
Sevilla FC maçlarını 1958 yılında inşa edilen 45.500 kapasiteli Ramon Sanchez Pizjuan Stadı’nda, Real Betis ise
6 kez La Liga’ya veda eden Malaga CF olmuş.
1929 yılında inşa edilen 52.000 kapasiteli Manuel Ruiz de Lopera (eski adıyla Benito Villamarin) Stadı’nda oynuyor. Bu stadlar ülkenin en büyük 10 stadyumu arasında yeralıyorlar. 1982 yılında İspanya’da düzenlenen Dünya
1889 yılında bölgedeki İngilizler tarafından kurulan Recreativo Huelva İspanya’nın en eski kulübü olmasına rağmen
Kupası’nda her iki stadyum da ikişer maça evsahipliği yaptılar. Batı Almanya’nın Fransa’yı penaltılarla 5-4 yendiği
(biri henüz geride bıraktığımız 2002-2003 sezonunda olmak üzere) La Liga’da yeraldığı iki sezonda da küme
yarı final maçı Ramon Sanchez Pizjuan Stadı’nda oynandı. Bu stadyum daha sonra 1986 yılında Şampiyon
düşmüş. Desperado (1995), Evita (1996) ve The Mask of Zorro (1998) filmleri ile tanınan ünlü İspanyol aktör
Kulüpler Kupası Finali’ne de evsahipliği yaptı. FC Barcelona ile Steaua Bükreş arasında oynanan bu maçın
Antonio Banderas’ın Malaga doğumlu olduğunu ve Malaga CF kulübünün hissedarları arasında yeraldığını da
sonucunu penaltı atışları belirlemiş ve FC Barcelona’nın 4 penaltı atışını da kullanamadığı maçı 2-0 Steaua Bükreş
hatırlatalım. Malaga CF şu anda La Liga’da yeralan 4 Endülüs bölgesi takımı arasında en büyük bütçeye sahip olan
kazanmıştı.
takım: 2003 yılı bütçesi 29 milyon Euro olan Malaga CF’i sırasıyla Real Betis (24 milyon Euro), Sevilla FC (23 milyon Euro) ve Recreativo Huelva (10 milyon Euro) kulüpleri izliyor.
Sevilla’nın Olimpiyat Oyunları’na evsahipliği yapmak için başvurularına başlamasını takiben şehre 60.000 kişilik Olimpico (Olimpiyat) Stadı yapıldı. 1999 Yılı Nisan ayında açılışı yapılan bu stadı her iki kulüp de kullanmıyor ve
1902 yılından beri düzenlenmekte olan İspanya Kupası’nı (Copa Del Rey) Sevilla FC üç (1935, 1939 ve 1948) Real
stadyum milli maçlara ve diğer uluslararası organizasyonlara tahsis ediliyor. Yeraldığı bölgeden dolayı La Cartuja
Betis de bir kez (1977) kazanmışlar; Endülüs bölgesinin diğer temsilcileri bu prestijli kupaya sahip olamamışlar.
Stadı olarak da anılan Olimpico Stadı FC Barcelona’nın (98.000 kapasiteli) Nou Camp ve Real Madrid’in (75.000
Mehmet Mete Altıntaş 2004
6
Mehmet Mete Altıntaş 2004
7
kapasiteli) Santiago Bernabeu Stadı’ndan sonra İspanya’nın en büyük üçüncü stadyumu. 2004 ve 2008 Olimpiyat
Maradona’nın popülaritesi ile Sevilla FC kulübüne itibar ve para kazandırdığı bir gerçek ancak saydığımız
Oyunları’na adaylık başvurularında başarıya ulaşamayınca 2012 Olimpiyat Oyunları için de aday olan şehrin en
futbolcular arasında kulübe en verimli olanları 152 lig maçında 76, 16 İspanya Kupası maçında 9 ve 6 UEFA
büyük kozu olan Olimpico Stadı 1999 yılı Ağustos ayında gerçekleştirilen (ve Olimpiyat Oyunları ve Dünya
Kupası maçında 3 gol atan Davor Suker ile 102 lig maçında 55, 7 İspanya Kupası maçında 1 ve 6 UEFA Kupası
Kupası’ndan sonra en büyük spor organizasyonu olan) IAAF Dünya Atletizm Şampiyonası’na ve FC Porto ile Celtic
maçında 2 gol atan Anton Polster olmuşlar. Sevilla FC kulübünde tüm zamanların gol sıralamasında Suker 4.;
FC takımları arasında oynanan 2003 yılı UEFA Kupası final maçına evsahipliği yaptı. Ayrıca son 4 yılda 2 İspanya
1989-90 sezonunda kaydettiği 33 gol ile kulüp tarihinin bir sezonda en çok gol atan oyuncusu olan Polster ise 7.
Kupası final maçı bu stadyumda oynandı.
sırada bulunuyor. Sevilla FC kulübünün La Liga’da en çok forma giyen yabancı oyuncuları sıralamasında ise Suker 4., Polster 10. sırada yeralıyor.
Sevilla FC kulübünün stadyumu 1932-1942 ve 1948-1956 yılları arasında tam 19 yıl kulüp başkanlığı yapmış olan Ramon Sanchez Pizjuan’ın adını taşıyor. Anton Polster (solda) 1989-90 (33 gol) ve 1990-91 (13 gol) sezonlarında;
Dünya çapında isim yapmış birçok futbolcu çeşitli dönemlerde Sevilla FC kulübünün formasını giymiş. Bu
Davor Suker (sağda) ise 1992-93 (13 gol), 1993-94 (24 gol), 1994-95 (17 gol) ve 1995-96 (16 gol) sezonlarında
futbolcular arasında akla ilk gelenler 1988 Avrupa Futbol Şampiyonası finalisti Sovyetler Birliği Milli Takımı’ndaki
Sevilla FC kulübünün en çok gol atan oyuncuları olmuşlar ve kulüp tarihinin ‘unutulmazlar’ı arasına girmeyi başarmışlar.
oyunu ile hafızalarda kalan ve aynı yıl ‘Dünyada Yılın Kalecisi’ seçilen Rinat Dassaev (1988-1990), Avusturya futbolunun yetiştirdiği en büyük forvet oyuncularından biri olan Anton Polster (1988-1991), tam 4 sezon Real Madrid
Sevilla FC kulübünde başarıyla geçirdiği 5 yılın ardından Real Madrid’e transfer olan Suker, Avrupa’nın bu en
ve 5 sezon da Inter FC forması giymiş olan Şili’li forvet Ivan Luis Zamorano Zamora (1990-1992), 1998 Dünya
popüler kulübünde 3 yıl oynamış. Polster ise Sevilla’da geçirdiği ilk sezonunun ardından Avusturya futbolunu
Kupası’nın gol kralı (ve Adidas Altın Ayakkabı Ödülü sahibi) Hırvat forvet Davor Suker (1991-1996), dünya
başarıyla temsil ettiği için Avusturya Futbol Federasyonu (Österreich Fussball-Bund, Ö.F.B.) tarafından 1989 yılının
futbolunun unutulmaz ismi Diego Armando Maradona (1992-1993), 1994, 1998 ve 2002 Dünya Kupaları’nda
‘Römer’ ödülüne layık görülmüş. İlginçtir, her iki futbolcu da milli formayı giydikleri ilk maçlarında karşılarında
Arjantin Milli Takımı’nın formasını giyen ve futbol hayatını İspanya’nın Atletico Madrid kulübünde sürdürmekte olan
Türkiye’yi bulmuşlar. Suker 27 Şubat 1991 tarihinde İzmir’de oynanan ve 1-1 sonuçlanan Türkiye-Yugoslavya
Diego Pablo Simeone (1992-1994), 1990, 1994 ve 1998 Dünya Kupalarında Brezilya Milli Takımı’nın formasını
hazırlık maçında oynadıktan sonra Yugoslavya adına sadece bir kez daha (16 Mayıs 1991 tarihinde Faroe
giyen Jose Roberto da Gama Bebeto (1996-1997), Dünya Kupalarında iki farklı ülkenin forması altında gol
Adaları’na karşı) milli olmuş ve Hırvatistan’ın 25 Haziran 1991 tarihinde bağımsızlığını ilan etmesini takiben
kaydeden (1990 Dünya Kupası’nda Birleşik Arap Emirlikleri’ne karşı Yugoslavya adına 1 gol; 1998 Dünya
Hırvatistan Milli Takımı’nda oynamaya başlamış. Polster ise 17 Kasım 1982 tarihinde Viyana’da oynanan Avrupa
Kupası’nda Jamaika ve Hollanda’ya karşı Hırvatistan adına birer gol) tek futbolcu olan Robert Prosinecki (1996-
Şampiyonası Grup Eleme maçında Türkiye’ye rakip olmuş ve Avusturya’nın 4-0 kazandığı bu maçta bir de gol
1997) ve halen Inter FC kulübünde futbol hayatını sürdüren Arjantin’li Matias Almeyda (1996-1997).
kaydetmiş. Polster Viyana’da 2 Kasım 1988 tarihinde oynanan ve Avusturya’nın 3-2 kazandığı Dünya Kupası Grup Eleme maçında Türkiye’ye karşı bir gol daha kaydetmiş.
SSC Napoli’yi İtalya Ligi (Serie A) ve UEFA Kupası şampiyonluklarına taşıyan ve SSC Napoli’den ayrıldıktan sonra 15 ay sahalardan uzak kalan Maradona 1992 yılının Eylül ayında Sevilla FC kulübüne transfer oldu.
Türk futbolseverler Davor Suker’i en çok FC Arsenal formasını giyerken Galatasaray’a karşı oynadığı UEFA Kupası final
Maradona Sevilla FC kulübünün formasını sadece 9 ay giyebildi ve 29 maçta 8 gol kaydetti.
maçında kaçırdığı penaltı vuruşu ile (üstte, 17 Mayıs 2000) hatırlıyorlar.
Mehmet Mete Altıntaş 2004
8
Mehmet Mete Altıntaş 2004
9
3. BÖLÜM: TERAZİNİN BİR UCUNDA SEVİLLA FC; DİĞERİNDE ESKİŞEHİRSPOR Bir tarafta İspanya futbolunda varlığını 65 yıldır sürdüren Sevilla FC diğer tarafta 1965 ruhu ile doğup parlayan Eskişehirspor… Yazımızın bu bölümünde Sevilla FC ve Eskişehirspor’un ulusal ve uluslararası arenadaki performanslarını değerlendirecek ve eşleşmelerini takiben birbirlerine nasıl bir birikim ve tecrübe ile rakip olduklarını göreceğiz: Altın Yıllar Sevilla FC altın dönemini 1934-1962 yılları arasında yaşamış. Nitekim kulübün müzesinde yeralan tek İspanya Lig
Sevilla FC kulübünün 1945-46 sezonunda İspanya Lig Şampiyonluğu’nu kazanan kadrosu.
Şampiyonluğu (1945-46) ile üç İspanya Lig Kupası (1934-35, 1938-39 ve 1947-48) bu dönemde kazanılmış. Ayrıca
Teknik direktörlüğünü R. Encinas’ın yaptığı şampiyon kadroda Villalonga, Paquillo, Busto, Joaquin, Belmonte, Alconero,
1950-51 sezonu Sevilla FC’nin La Liga’da en çok gol kaydettiği sezon olarak tarihe geçmiş: Sevilla FC’li futbolcular
Antunez, Mateo, Eguiluz, Felix, Ovidio, Arza, Lopez, Araujo, Campos, Herrera, Campanal I ve Acedo forma giymişler.
o sezon oynadıkları 30 maçta rakip kalelere 79 gol göndermişler. Kazanılan bu kupaların yanısıra çok yaklaşılan lig ve kupa şampiyonlukları da bu dönemde olmuş: 1939-40 Aşağıdaki tabloda Sevilla FC’nin şampiyonluğu ile sona eren 1945-46 sezonundaki puan durumu yeralıyor.
sezonunda Atletico Aviacion, 1942-43 sezonunda Athletic Bilbao, 1950-51 sezonunda Atletico Madrid ve 1956-57
Sevilla FC sezonun son maçında 1 puan gerisinde bulunan FC Barcelona ile deplasmanda karşılaşmış
sezonunda Real Madrid’in ardından La Liga’yı 2. sırada tamamlayan Sevilla FC 1954-55 ve 1961-62 sezonlarında
ve ligin ilk yarısında sahasında 3-2 mağlup olduğu rakibi ile bu kez 1-1 berabere kalarak mutlu sona ulaşmış.
İspanya Lig Kupası’nda final oynamış, ancak bu maçları kaybetmiş. Sevilla FC La Liga’da en farklı galibiyetlerini de
La Liga’da 1928-29 ile 1933-34 sezonları arasında 10, 1934-35 ile 1940-41 sezonları arasında 12, 1941-42 ile
yine bu dönemde kazanmış: 1940-41 sezonunda FC Barcelona’yı 11-1 mağlup eden kırmızı beyazlılar 1941-42
1949-50 sezonları arasında 14, 1950-51 ile 1970-71 sezonları arasında 16, 1971-72 ile 1988-89 sezonları arasında 18,
sezonunda bu kez Oviedo’yu -aynı farkla- 10-0 yenmiş.
1989-90 ile 1994-95 sezonları arasında 20 takım yeralmış. 1995-96 sezonu ile birlikte bu sayı 22’ye çıkarılmış.
Sıra
Takımlar
O
G
B
M
A
Y
P
1
Sevilla FC
26 14 8
4 53 37 36
2
FC Barcelona
26 14 7
5 48 31 35
3
A. Bilbao
26 14 5
7 63 38 33
4
R. Madrid
26 11 9
6 46 30 31
5
R. Oviedo
26 10 10 6 44 37 30
6
Valencia CF
26 9 10 7 44 36 28
7
A. Aviacion
26 10 6 10 50 48 26
Eskişehirspor ise en parlak dönemini kuruluşunu (19 Haziran 1965) takip eden 10 yılda yaşamış. 1974-75
8
CD Castellon
26 11 4 11 38 54 26
sezonunda Türkiye 1. Ligi’ni 3. sırada tamamlayan Eskişehirspor daha sonra böylesi bir başarıya hasret kalmış.
9
S. Gijon
26 9
7 10 37 39 25
Eskişehirspor bu dönemde 1 kez Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı (1970-71), 1 kez Türkiye Kupası’nı (1970-71), 2 kez
10
RC Celta
26 9
3 14 57 56 21
Başbakanlık Kupası’nı (1965-66 ve 1971-72) kazanma başarısını göstermiş. Kırmızı Şimşekler 1986-87 sezonunda
11
R. Murcia
26 5 10 11 21 39 20
12
RCD Espanol
26 6
7 13 41 53 19
13
CD Alcoyano
26 7
5 14 39 54 19
14
Hercules CF
26 5
5 16 30 59 15
Sevilla FC kulübünün müzesinden bir görünüm.
Başbakanlık Kupası’nı bir kez daha kazanarak bu kupayı en çok kazanan kulüplerden biri olmuş. 1968-69 ve 197475 sezonları arasında tam 7 sezon üst üste Türkiye 1. Ligi’nde şampiyonluk kovalayan Eskişehirspor 1968-69, 1969-70 ve 1971-72 sezonlarında ligi 2. sırada tamamlamış. Eskişehirspor 1969-70 sezonunda Göztepe’ye ve 1986-87 sezonunda Gençlerbirliği’ne karşı oynadığı final serilerinde başarılı olamayarak Türkiye Kupası’nı iki kez de finalde kaybetmiş. Eskişehirspor bu dönemde 4 ve üzerinde farkla sonuçlanan 16 lig maçının 11’ini kazanmış. Kırmızı siyahlılar tarihinin en farklı galibiyetini Başbakanlık Kupası’nı kazandığı ve ligi 2. sırada bitirdiği 1971-72 sezonunda Karşıyaka’ya karşı 7-0’lık sonuçla almış.
Mehmet Mete Altıntaş 2004
10
Mehmet Mete Altıntaş 2004
11
Real Betis, Rayo Vallecano, Real Valladolid CF, Real Oviedo CF ve CD Alaves gibi takımlarla kıyasıya mücadele
Avrupa Kupaları
eden Sevilla FC ligi RC Celta Vigo’nun 1, RCD Mallorca’nın 3 puan üzerinde lider tamamlayarak şampiyon olmuş. Sevilla FC 1 kez Şampiyon Kulüpler (1957-58), 1 kez Kupa Galipleri (1962-63), 6 kez de UEFA Kupası’nda (1966-
Bir yıl aradan sonra tekrar 1. Lig’e dönen Sevilla FC 1969-70 sezonunda eski günlerini anımsatan bir başarı
67, 1970-71, 1982-83, 1983-84, 1990-91 ve 1995-96) mücadele etmiş. Şampiyon Kulüpler Kupası’nda çeyrek finale
yaşamış. 30 maçta 14 galibiyet, 7 beraberlik ve 9 yenilgi almış; kaydettiği 39 gole karşılık 32 gol yemiş ve ligi
yükselme başarısı gösteren Sevilla FC, Kupa Galipleri Kupası ve UEFA Kupası mücadelelerinde en fazla 2 tur
Atletico Madrid (42 puan) ve Athletic Bilbao’nun (41 puan) ardından 35 puanla 3. sırada tamamlamış. 1. Lig’e yeni
geçebilmiş. Sevilla FC 1957-58 Şampiyon Kulüpler Kupası’nda Portekiz’in SL Benfica ve Danimarka’nın AGF
yükselmiş bir takım olmasına rağmen Athletic Bilbao’yu (1-0 ve 1-0) ve Real Madrid’i (3-2 ve 1-0) iki maçta da
Aarhus takımlarını; 1982-83 UEFA Kupası’nda Bulgaristan’ın Levski Spartak ve Yunanistan’ın Paok Thessaloniki
mağlup etmeyi başarmış. Ayrıca ligin diğer başarılı ekipleri FC Barcelona (3-0) ve Valencia CF’e (4-2) karşı da net
takımlarını; 1990-91 UEFA Kupası’nda yine Yunanistan’ın Paok Thessaloniki takımını; 1995-96 UEFA Kupası’nda
skorlu galibiyetler almış. İşte Eskişehirspor La Liga’da böylesi parlak bir sezonu geride bırakan Sevilla FC ile
Bulgaristan’ın Botev Plovdiv ve Yunanistan’ın Olympiakos Piraeus takımlarını eleme başarısını göstermiş. Toplam
eşleşmiş.
30 Avrupa Kupası maçı oynayan Sevilla FC bu maçlarında 11 galibiyet, 8 beraberlik ve 11 mağlubiyet almış. Rakip filelere gönderdiği 38 gole karşılık kalesinde 43 gol görmüş.
Aşağıdaki tablolar La Liga’da (solda) ve Türkiye 1. Futbol Ligi’nde (sağda) 1969-70 sezonu sonunda oluşan puan durumlarını gösteriyorlar. Sezonu şampiyon olarak kapatan A. Madrid ve Fenerbahçe Şampiyon Kulüpler Kupası’na; İspanya Kupası sahibi R. Madrid ve Türkiye Kupası sahibi Göztepe ise Kupa Galipleri Kupası’na katılma hakkı kazanmışlar. Sezonu üst sıralarda tamamlayan A. Bilbao, Sevilla FC, FC Barcelona ve Valencia CF İspanya’nın; Eskişehirspor ise Türkiye’nin (1971-72 sezonu ile birlikte adı UEFA Kupası olarak değiştirilen) Fuar Şehirleri Kupası’ndaki temsilcileri olmuşlar.
Sıra
Takımlar
O
G
B
M
A
1
A. Madrid
30 18
6
6
Sevilla FC ilk Avrupa Kupası maçını 19 Eylül 1957 tarihinde Şampiyon Kulüpler Kupası’nda SL Benfica takımına karşı oynamış.
2
A. Bilbao
30 17
7
Sevilla FC Busto, Romero, Campanal, Valero, Ramoni, Herrera II, Antoniet, Arza, Pepillo, Pepin ve Pahuet
3
Sevilla FC
30 14
ilk onbiri (üstte) ile başladığı bu maçı Pahuet, Antoniet ve Pepillo’nun golleri ile 3-1 kazanmış.
4
FC Barcelona
B
M
A
Y
P
30 17 10
3
31
6
44
30 14
9
7
42 26 37
30 13 10
7
27 17 36
4 Mersin İdmanyurdu 30 12 12
6
32 27 36
5
10 35 23 35
5
Göztepe
30 12 11
7
33 29 35
9
8
50 42 35
6
Samsunspor
30 11
10 24 28 31
30 15
3
12 47 37 33
7
Bursaspor
30 10 10 10 26 20 30
R. Zaragoza
30 13
7
10 35 39 33
8
Galatasaray
30 10 10 10 27 21 30
9
UD Las Palmas
30 10
7
13 32 40 27
9
Beşiktaş
30 10 10 10 26 26 30
10
RC Celta
30 10
7
13 31 39 27
10
İstanbulspor
30 10
9
11
Elche CF
30
8
10 12 32 44 26
11
Ankaragücü
30
7
13 10 19 23 27
12
Granada CF
30
8
10 12 20 31 26
12 Ankara Demirspor 30
6
14 10 25 31 26
13
CD Sabadell
30 10
5
15 31 37 25
13
Vefa
30
7
11 12 19 28 25
14
RC Deportivo
30
8
9
13 25 32 25
14
PTT
30
7
11 12 21 34 25
Peki Eskişehirspor’un karşısına çıkan 1970 yılı Sevilla’sının gücü, kapasitesi ve İspanya futbolundaki yeri neydi?
15
RCD Mallorca
30
7
8
15 33 52 22
15
Gençlerbirliği
30
7
8
15 17 33 22
Dilerseniz bu tarihten birkaç yıl daha geriye gidelim ve 1967-68 sezonundan itibaren Sevilla FC kulübünün lig
16
Pontevedra CF
30
4
5
21 20 46 13
16
Altınordu
30
5
7
18 16 43 17
Eskişehirspor ise ülkemizi 1971-72 sezonunda Kupa Galipleri Kupası’nda; 1970-71, 1972-73 ve 1973-74 sezonlarında ise UEFA Kupası’nda temsil etmiş. Bu kupalarda iki kez ikinci tura yükselen Kırmızı Şimşekler, iki kez de ilk turda kupaya veda etmiş. Eskişehirspor 1970-71 UEFA (o zamanki adı ile Fuar Şehirleri) Kupası’nda Sevilla FC takımını; 1971-72 Kupa Galipleri Kupası’nda Finlandiya’nın Mikkelin takımını kupa dışına iterken bu maçlarda Eskişehirspor’a turu getiren gollerin tümünü Fethi Heper kaydetmiş. Oynadığı 14 Avrupa Kupası maçında 3 galibiyet ve 2 beraberlik alan Eskişehirspor 9 kez sahadan mağlup ayrılmış; kaydettiği 13 gole karşılık ağlarında 26 gol görmüş. Ulusal Lig
Y
P
Sıra
Takımlar
53 22 42
1
Fenerbahçe
6
44 20 41
2
Eskişehirspor
7
9
39 32 35
3
Altay
30 13
9
8
40 31 35
Valencia CF
30 15
5
6
R. Madrid
30 13
7
R. Sociedad
8
O
G
9
11 30 23 29
performansına bir gözatalım: Eskişehirspor için de 1967-68 sezonu sönük geçmiş: o sezon ligi 9. sırada bitiren Kırmızı Şimşekler daha sonra Sevilla FC için 1967-68 sezonu tam bir hayalkırıklığı olmuş. La Liga’da oynadığı 30 maçın sadece 6’sını
çıkış yakalamış ve 1968-69 sezonunda Galatasaray’ın, 1969-70 sezonunda ise Fenerbahçe’nin ardından lig 2.si
kazanabilmiş; 8 beraberlik, 16 yenilgi ve 20 puanla lig sonuncusu olarak küme düşmüş. Zaten 31 gol atıp 56 gol
olmuş. Zaten Eskişehirspor daha sonra Türkiye Ligi’nde iki sezon üst üste ilk iki sırada yeralamamış; yani
yediği bu sezon boyunca Sevilla FC en iyi 11. sıraya kadar yükselebilmiş. 2. Lig’de RC Celta Vigo, RCD Mallorca,
Eskişehirspor da Sevilla FC karşısına çıkarken formunun zirvesindeymiş.
Mehmet Mete Altıntaş 2004
12
Mehmet Mete Altıntaş 2004
13
Blanquito, Acosta, Lebron ve Berruezo ilk onbiri ile başlar. Eskişehirspor’lu futbolcular iklim değişikliğinden bitkin
4. BÖLÜM: ENDÜLÜS’DE RAKS
düşmelerine rağmen büyük bir özveri ile mücadele ederler, hatta orta sahada görev yapan Faik sol ayağındaki kırık Sevilla FC kulübünün 1970-71 sezonu kadrosunda (alfabetik sıra ile) Acosta, Bergara, Berruezo, Blanquito, Boni,
parmağı ile oynar. Ancak evsahibi ekip Eskişehirspor’u kilitlemeyi başarır; 60. dakikada Eloy’un ayağından
Bonilla, Catalan, Chacon, Costas, Eloy II, Hita, Lebron, Lora, Pazos, Rodri, Rodriguez, Santos Bedoya, Toni,
kazandığı gol ile maçı 1-0 kazanır.
Torres ve Tonanez yeralmış. Rodriguez ve Torres 1970-71 sezonu başında takıma yeni katılan oyuncular olurlarken Amengual (CD Castellon), Antonio (Pontevedra CF), Isabelo (RC Celta Vigo), Redondo (Calvo Sotelo)
Eskişehirspor’un bu maçta sürpriz bir taraftarı vardır. Yakın geçmişte iki dönem Eskişehir Ticaret Odası Başkanlığı
ve Robles (Recreativo Huelva) o sezon Sevilla FC’den ayrılmışlar.
yapmış olan (ve malesef 2003 yılı Kasım ayında yitirdiğimiz) Cahit Işık o yıllarda Almanya’da eğitim görmektedir ve Ramon Sanchez Pizjuan Stadı’nda tek başına Eskişehirspor’u destekler. Bu ilginç olayı rahmetli Cahit Işık şöyle aktarır: O maçta ESES’i tek başıma desteklemenin onurunu yaşadım. Hatta ertesi gün Tercüman gazetesi bu olayı şu başlıkla resmetmişti: ‘40 bin kişi Oley Oley, bir kişi Es Es Es Ki Ki Ki!...’ Maçtan sonra otele giden futbolcuların otobüsüne ben de binmiştim. Yolda herkes ‘Yükseklere kar yağdı üşümedin mi?/Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?’ şarkısını söylüyordu. Hepsi ikinci maç için kendilerinden emindi ve o kadar neşeliydiler ki...
İlk maçın kaybedilmesi Eskişehirspor için çok büyük bir kayıp değildir. Zira Sevilla FC 1969-70 sezonunda sahasında oynadığı 15 maçta sadece şampiyon Atletico Madrid’e (0-1) mağlup olmuş bir ekiptir. Sahasında oynadığı maçlardaki üstünlüğünü 1970-71 sezonunda da sürdüren Sevilla FC o sezonu da yine tek iç saha mağlubiyeti ile (FC Barcelona’ya karşı 0-1) kapatacaktır. Bununla birlikte Sevilla FC 1970 yılının Şubat ve Ağustos
Sevilla FC (solda) ve Eskişehirspor’un (sağda) 1970-71 sezonuna ait ideal kadroları.
ayları arasında tam 8 uluslararası müsabaka oynamış ve tecrübesini artırmışken Eskişehirspor’un enternasyonel Takımın teknik direktörü Maximilian Merkel ve yardımcısı Diego Villalonga 1969-70 sezonunun başında göreve
tecrübesi sadece 1970 yılının yazında (Yunanistan’ın Egaleo FC ve Bulgaristan’ın FC Beroe takımlarına karşı)
gelmişler. Kulübün başkanlığını ise 1968 yılının Eylül ayında başkanlığa seçilen (ve kulüp tarihinin 16. başkanı
oynadığı 4 Balkan Kupası maçından ibarettir. Eskişehirspor’un kadrosunda tek bir yabancı oyuncu yeralmazken
olan) Jose Ramon Cisneros Palacios yapıyormuş. Hem teknik kadro ve hem de kulüp başkanı Sevilla FC’nin
Sevilla FC takımı kadrosunu iki Paraguay’lı oyuncu (golcü Acosta ve sadece ikinci maçta oynayacak olan Tonanez)
başında ilk Avrupa Kupası heyecanlarını Eskişehirspor’a karşı yaşamışlar.
ile zenginleştirmiştir. Kısacası iç saha avantajı, deneyim ve kadro zenginliği bakımından ibre Sevilla FC’den yanadır. Ancak her iki takımın 1970 yılı itibarıyle Milli Takımlarına verdikleri oyuncu sayısında eşitlik vardır: Eskişehirspor’da Kamuran ve Ender Milli Takımımızın 1970 yılında oynadığı iki maçta da (ki bu maçlar 17 Ekim’de F. Almanya’ya ve 13 Aralık’da Arnavutluk’a karşı oynadığımız Avrupa Kupası eleme grubu maçlarıdır) forma giyerlerken Sevilla FC takımının defans oyuncusu Hita ve orta saha oyuncusu Lora aynı yıl Sevilla FC’yi İspanya Milli Takımı’nda temsil etmişlerdir. Sevilla FC kadrosunda sadece bu iki futbolcu kariyerleri boyunca milli formayı giyebilmişlerdir. Oysa Eskişehirspor’da Ender (14 kez A Milli) ve Kamuran’ın (13) dışında İsmail (27), Fethi (3), Abdurrahman (2), Burhan (2), Mümin (2) ve Vahap (2) çeşitli dönemlerde milli olmuşlardır.
1969-1971 yılları arasında Sevilla FC kulübünü çalıştıran teknik direktör Maximilian Merkel (solda) ve 1968-1972 yılları arasında kulübün başkanlığını yapan Jose Ramon Cisneros (sağda).
Veee… Maç Başlıyor Sevilla FC ve Eskişehirspor’u karşı karşıya getiren ilk maç 5 Eylül 1970 tarihinde Sevilla’nın Ramon Sanchez Pizjuan Stadı’nda oynanır. Maç günü hava çok sıcaktır, zaten güney İspanya Avrupa’nın en çok güneş alan bölgesi olarak bilinmektedir. Eskişehirspor Mümin Özkasap, Abdurrahman Temel, Faik Şentaşlar, Kamuran Yavuz, İsmail Arca, Süreyya Özkefe, Doğan Tepeçalı, Burhan Tözer (Mustafa Yuvalar), Fethi Heper, Vahap Özbayer ve Ender Konca tertibi ile mücadele ederken; Sevilla FC maça Rodri, Toni, Costas, Hita, Eloy II, Santos Bedoya, Lora, Mehmet Mete Altıntaş 2004
14
Sevilla FC takımının Paraguay’lı oyuncuları Bernardo Acosta (solda) ve Rafael Tonanez (sağdaki resimde ve sağda). Acosta 1969-1975 yılları arasında 168, Tonanez ise 1969-1974 yılları arasında 80 lig maçında görev almış. Mehmet Mete Altıntaş 2004
15
Maçı TRT radyosundan dinleyicilerine aktaran rahmetli Aydın Köker bu şok golü şöyle anlatır: Karşılaşmanın 19. dakikasında bir hakem hatasından büyük bir gol tehlikesi atlattı Eskişehirspor. 19. Dakikada ofsayt durumunda bulunan Lora topla beraber kaçtı. Yan hakem ofsaytı kaldırmadı, açık bir ofsayttı. Verdi pasını Berruezo’ya. Çok müsait bir pozisyondu fakat Berruezo topa yetişemedi, Mümin çıktı, aldı. Şimdi gene tehlikeli bir pozisyon. Aman, Acosta gidiyor, tehlikeli. Vurursa gol olabilir. Vurdu, gidiyor, gol, gol, gol, gol, gol sayın seyirciler. Gol, gerçekten hazin bir gol. Deminden beri size anlatmak istediğim bir hadise cereyan etti.
Juan Lopez Hita (solda) 11 Kasım 1970 ve 12 Nisan 1972 tarihleri arasında 3 kez; Enrique Lora Millan (sağda) ise 11 Şubat 1970 ve 19 Ekim 1972 tarihleri arasında 14 kez milli olmuş.
İşte bu dakikadan sonra stadyumu terketmeyen, bir anlamda mucizeye inanan taraftarlar kazanır. Dilerseniz maçın
Sevilla doğumlu olan Lora 24 Kasım 1971’de İspanya’nın Güney Kıbrıs’ı 7-0 yendiği maçta bir de gol atmış.
son 10 dakikasının hikayesini ‘Anadolu Yıldızı Eskişehirspor’ kitabının yazarı Özgür Topyıldız’dan dinleyelim: Rövanş maçı 16 Eylül 1970 Çarşamba günü Eskişehir Atatürk Stadı’ndadır. Eskişehir yine olağan dışı günlerinden birini yaşamaktadır. İşyerlerinin birçoğu tatil edilmiştir. Şanslı olan Eskişehirliler tribünlerde yerlerini alırlarken
O dakikalarda Gegiç tarafından ısınmaya gönderilen Halil, bu golle umutları sönen hocası tarafından tekrar kulübeye
binlercesi de aynı heyecanı radyo başında yaşarlar. Aydın Begiter başkanlığındaki Eskişehirspor yönetimi
çağrılıyor: “Haydi bre, sen mi kurtaracaksın takımı, otur!..” Derken bu golden bir dakika sonra ESES’in Temmuz
tribünlerdeki coşkuyu artırmak için Kalipso Kralı Metin Ersoy’u maça davet eder. Ersoy’un maçtan önce sergilediği
1970’de Ankaragücü’nden transfer ettiği, sağ açık mevkiinden Sarı Doğan’ın yaptığı ortayı altı pas üzerinde yakalayan
gösteride boğa kostümlü iki seyirci Eskişehirspor’u temsil eden bir matador tarafından altedilir ve bu şov seyirciden
Fethi, kalecinin sağından ESES’in ilk golünü kaydediyor ama kalan 12 dakikada gol yemeden iki gol daha atmak imkansız gibi. Bir ara Fethi de Gegiç’in yanına geliyor ve “Sir, maç böyle biter, biz çıkalım, genç arkadaşlara şans ver”
büyük alkış alır. Türkiye futbolunun gelmiş geçmiş en saygın ve en başarılı amigosu Orhan da görevi başındadır.
diyor. Abdullah Gegiç, kaptanı “olmaz öyle şey” diyerek tekrar sahaya gönderiyor ve Halil’e tekrar soyunmasını
Doğu Almanya’dan Gerhart Kunze, Manfred Haenemenn ve Hans Uhiling hakem üçlüsünün yönettiği maçta
söylüyor. Vahap’ın yerine oyuna giren Halil, ESES formasıyla bu ilk maçında o kadar hırslı oynuyor ki girer girmez yakaldığı pozisyonlarla arkadaşlarını da motive ediyor. Maçın 82. dakikasında İlhan’ın sağdan yaptığı ortayla gelen
Eskişehirspor Mümin Özkasap, İlhan Çolak, Abdurrahman Temel, İsmail Arca, Süreyya Özkefe, Doğan Tepeçalı,
topu Kaptan Fethi çok şık bir vuruşla ağlara takarak ESES’i 2-1 öne geçiriyor. İleri uçta bunlar yaşanırken defansta da
Burhan Tözer (Nihat Atacan), Fethi Heper, Vahap Özbayer (Halil Güngördü) ve Ender Konca; Sevilla FC ise Rodri,
buruk bir sevinç yaşanıyor. İsmail, Süreyya’ya gözleri nemli bir şekilde, “Ağabey, keşke o golü yemeseydik, yazık oldu”
Toni (Azuaga), Costas, Tonanez, Hita, Blanquito, Santos Bedoya, Eloy II, Lora, Acosta ve Berruezo tertibi ile
deyince Tatar Süreyya, “Siz de ileri gidin, ben tek başıma savunma yaparım” diyerek İsmail’i ve İlhan’ı da ileriye
mücadele eder.
gönderiyor. ESES’i ikinci tura ve aynı zamanda tarihe geçirecek olan mucize gol, İlhan’ın ortasıyla yine Fethi’den, bu sefer kafayla, 89. dakikada geliyor... Kaptanın kafayla attığı nadir gollerden en akıl dolu olanı bu gol. Kafalara çıkmayan, kafa golü atmada başarılı olamayan Fethi, kendisine takılanlara, üniversite tahsiline gönderme yaparak “O kafa bize lazım” dermiş. En lazım olduğu dakikada Sevilla’yı Porsuk’un serin sularına gömen bu kafa golü oluyor.
Fethi Heper Sevilla FC filelerine gönderdiği üçüncü golün (solda) ardından sahayı taraftarların omuzlarında terkediyor (sağda).
Eskişehirspor ve Sevilla FC kadrosu (beyaz formalı) ile maçın Alman hakem üçlüsü 16 Eylül 1970 tarihinde Eskişehir’de oynanan rövanş maçının seramonisinde görülüyorlar.
Kazanılan zafer sadece Eskişehir’i değil tüm Türkiye’yi ayağa kaldırır. Aynı gün Fenerbahçe Şampiyon Kulüpler Kupası ilk tur ilk maçında Doğu Almanya’nın FC Carl Zeiss Jena takımı ile İstanbul’da; Göztepe ise Kupa Galipleri
Coşkulu bir seyirci topluluğunun tamamen doldurduğu tribünlerden Amigo Orhan önderliğinde yükselen
Kupası ilk tur ilk maçında Lüksemburg’un Union Luxembourg takımı ile İzmir’de oynamaktadır. Fenerbahçe rakibine
tezahuratların maçın hakemini bile şaşırttığı söylenir. Ancak maçın 77. dakikasında Sevilla FC’nin Acosta ile
4-0 ile boyun eğerken Göztepe rakibini zorlanmadan 5-0 yener; bu maçta da Göztepeli Ertan Öznur 3 gol atmıştır.
kazandığı gol seyircinin sesini kısmaya yetmiştir. Kalan kısa sürede bir üst tur için Eskişehirspor’a tam üç gol birden
Böylece Türkiye futbol tarihinde ilk kez aynı gün iki ayrı Türk futbolcusu iki ayrı Türk kulübü forması ile Avrupa
gerektiğinden yenilen golün ardından tribünlerin büyük kısmı boşalır.
Kupası maçlarında üçer gol atmış olurlar.
Mehmet Mete Altıntaş 2004
16
Mehmet Mete Altıntaş 2004
17
Az Zamanda Çok Gol Attık Rövanş maçının en güzel yorumunu Fethi Heper’in iki golünün asistini yapan İlhan Çolak yapmış: “Az zamanda çok gol attık!..” Peki tribünlerdeki insanlar neler hissetmiş, bir de onlara kulak verelim:
Avrupa Kupaları’nda 10’ar gol kaydeden Fethi Heper (solda) Eskişehirspor’un,
Ben yönetici olduğum için İspanya’daki ilk maça da gitmiştim. Maç 40 derecede oynandı ve emin olun Eskişehirspor
Ertan Öznur (sağda) ise Göztepe’nin uluslararası maçlarda en skorer oyuncuları olmuşlar.
maçtan sonra takım halinde 15 kilo vermiştir, o denli bunaltıcı bir sıcaktı. 1-0’la döndük… Buradaki maç başladı,
Her iki futbolcu da 1944 yılında doğmuş ve takımlarının Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanan unutulmaz kadrolarında yeralmışlar.
adamlar kapandığı için takımımız hiçbir varlık gösteremiyor. 78. dakikada golleri geldi. Şeref tribününde, aynı zamanda İspanya’nın en tanınmış avukatlarından olan Sevilla’nın Başkanı ‘artık bu iş bitti’ diye öyle bir kasıldı ve puro yaktı ki
İlk maçın tek golünü kaydeden Eloy Matute ile ikinci maçta Sevilla FC’nin golünü kaydeden Bernardo Acosta Eskişehirspor’a karşı oynadıkları maçların dışında Avrupa Kupası maçı oynamamışlar. Eloy 1967-1972 yılları arasında Sevilla FC forması giymiş ve 103 lig maçında 15; 9 İspanya Kupası maçında 1 gol kaydetmiş. Aslen
maçı beraber izlediğimiz eşimin bile dikkatini çekti bu hareketler… Golün ardından İlhan ortalıyor, Fethi vuruyor ve beraberliği sağlıyoruz. Son on küsür dakika… İki gol daha atmalıyız ki tur atlayabilelim. Neyse, ilk golün ardından takım da taraftar da şaha kalktı ve 3-1 kazandık maçı. Maçtan sonra Sevilla’ya yemek verecektik. Bizi İspanya’da ağırladıkları otellere, restoranlara karşılık olarak biz de dönemin Eskişehir’inde Basma Fabrikası’nı yemek için ayarladık. Kabul
Paraguay’lı olan Acosta ise 1969-70 sezonunda Sevilla FC’ye transfer olduktan sonra ard arda 3 sezon La Liga’da
etmediler. Zaten maçtan hemen sonra eşofmanlarla otellerinden ayrılıp İstanbul’a hareket ettiler. Yol üstünde
gol krallığı yarışında ilk beş içinde yeralmış. Sevilla FC formasını 5 sezon giyen Acosta 168 lig maçında 77; 20
Saracoğlu Tesisleri var o zaman, orayı kapatıp, şarap, bira ne varsa epey bir içmişler, havaalanına öyle zil zurna
İspanya Kupası maçında 6 gol kaydetmiş.
gitmişler. Eskişehirspor-Sevilla maçı sadece bizim değil, onların da unutamayacağı bir maç olmuştur yani. Nafiz Yazıcıoğlu (69) Sevilla maçına babamla gitmiştik. Lise 1’e yeni başlamıştım. Küçük olsam da düşününce enfes bir maç izlediğimi hatırlıyorum. Golü yediğimizde büyük bir sessizlik oldu. Hatta tel örgülerin orada bir kişi yığıldı kaldı, herkes şoke olmuştu. Sevilla golü attıktan sonra Kaptan Fethi’nin hırsla kalemizden topu alışı ve santraya bir an önce götürmek isteyişinin görüntüsü hala belleğimdedir. Maçtan sonra Köprübaşı felç oldu. Amigo Orhan bir arabanın üstüne çıktı. Tezahüratlara, şarkılara oradan devam etti. Köprübaşı’ndaki o anımız Hayat dergisinde fotoğraflarla yayınlanmıştı.
Eskişehirspor’a karşı ilk maçta gol atan Eloy Matute (solda) ve ikinci maçta gol atan Bernardo Acosta (sağda).
Süleyman Esener (47)
Her iki futbolcu da Sevilla FC forması ile Avrupa Kupalarındaki tek gollerini Eskişehirspor’a karşı atmışlar. Sevilla maçının oynandığı yıl Saint Benoit’da orta bölüme gidiyordum. ESES aşkıyla daha o yıllarda İstanbul-Eskişehir arasında mekik dokuyoruz. Neyse, efsane maçı izledik, yine döndük İstanbul’a... Fransızca dersinde kompozisyondan sınav olacağız. Ben zaten maçın etkisinden kurtulamamışım, aldım kalemi elime, Sevilla maçını bir güzel Fransızca yazdım. Hiç unutmam öğretmenimiz Joseph Edizel idi ve kolejde kıt notuyla nam salmıştı, hayatında hiçbir sınavda 7 dahi vermemesine karşın ESES’in Sevilla maçını yazdığım sınav kağıdına tuttu 10 verdi, yetmedi bir de bu kompozisyon okul tarafından ödüllendirildi. Ben dört köşeyim tabii, ESES’im İspanya boğalarını madara etmiş, ben de onun sayesinde zor bir sınavdan tam not almıştım!... Eloy Matute (ortada) Sevilla FC kulübünde forma giymiş futbolcuların kurduğu dernekte bir süre başkanlık yapmış.
Aradan yıllar geçti, 1997’de Milliyet Spor Servisi Dış Haberler’de çalıştığım günlerde görevli olarak Cenevre’ye gittim.
Onun başkanlığı döneminde Acosta, Lora ve Santos Bedoya gibi Eskişehirspor’a karşı oynamış futbolcular da ‘asil üye’ imişler.
Tesadüf, kaldığım otelde Sevilla’nın o günkü kadrosundan Eloy da vardı ve hemen o müthiş maçla ilgili konuşmaya
2003 Yılında çekilmiş olan bu resimde 1970 yılında Sevilla FC kulübünün başkanı olan Cisneros’u da (solda) görmek mümkün.
başladık. Eloy, o yıl takımlarından 5 kişinin milli takımda olduğunu ve başarılı bir sezon geçirdiklerini anlattı. Hatta Eskişehir’den dönüşte ligde Atletico Madrid’i 4-3 yenip liderliklerini sürdürdükleri için son dakikalarda gelen gollerle
Bu tarihten önce İspanyol kulüpleri ile eşleşen takımlarımızdan Beşiktaş 1958-59 sezonunda Şampiyon Kulüpler Kupası ilk turunda Real Madrid’e 0-2 ve 1-1 biten maçların sonunda elenmiş; Göztepe ise 1967-68 sezonu Fuar Şehirleri (UEFA) Kupası ikinci turunda Atletico Madrid’e 0-2 ve 3-0’lık sonuçlarla üstünlük kurmuş. Eskişehirspor’un Sevilla FC zaferinin ardından futbol tarihimizde ilk kez İspanyol takımlarına karşı kağıt üzerinde üstün gözükmüşüz.
Eskişehirspor tarafından elenmeleri İspanya’da da uzun yıllar basın tarafından bir talihsizlik olarak yorumlanmış. Eloy, geçen çeyrek asıra rağmen o gün sahada yaşananları ayrıntısıyla hatırlıyordu ve başladı anlatmaya: “Maç 1-0 üstünlüğümüzle devam ederken ilk maçın da verdiği rahatlıkla turu atlayan tarafın biz olacağına o kadar inandık ki, oyun disiplinimizi bıraktık. Bir ara sağ bek oyuncumuz maç devam ettiği sırada eline bir limon aldı ve Eskişehirspor seyircilerine baka baka limonu yemeye başladı. Aman Allahım, takımlarından ümidi kesmiş rakip
Ancak bu çok uzun sürmemiş: 1973-74 sezonunda Galatasaray’ın Şampiyon Kulüpler Kupası ilk turunda Atletico
taraftarlar bu harekete öyle bir tepki gösterdi ki, hepsi birden hemen organize olup tekrar takımlarını motive edici
Madrid’e 0-0 ve 0-1’lik sonuçlarla boyun eğmesi ile ibre İspanyol kulüplerinden yana dönmeye başlamış ve bir daha
sloganlara başladılar. O sırada da Eskişehirspor bir oyuncu değişikliği yaptı ve takıma hareket geldi. Neyse maç bitti,
İspanyol kulüplerine karşı -tüm zamanların değerlendirmesinde- üstün olduğumuz bir dönem yaşayamamışız. Mehmet Mete Altıntaş 2004
18
Mehmet Mete Altıntaş 2004
19
soyunma odasında hepimiz kahrolmuş vaziyette oturuyoruz. Antrenörümüz Max Merkel odaya girer girmez Azuaga’nın
yazık oldu”. Golün atıldığı an saatler 80. dakikayı gösteriyordu. Golün kahramanı Acosta’ydı. Eskişehirspor’un tur
üstüne yürüdü ve kafa attı. Söylediği cümle yenilgimizi özetler gibiydi:
atlaması için üç gol lazımdı. Yok yok, mucize lazımdı. İşte biz bunları düşünürken santra yapıldı ve arka arkaya üç gol.
- Sonumuzu sen hazırladın, uyuyan devi sen uyandırdın!...”
Olmaz böyle şey, ne büyüksün Fethi. Sevilla artık elendi. Yok yok, Sevilla Porsuk’ta boğuldu.
Serhat Bural (43)
Erdoğan Bayraktar (Milliyet Gazetesi muhabiri)
Rahmetli 4. Noter Polat Cansızoğlu, Adapazarlı Deve Ziya, Alexi Kosigin (Hikmet Üstertuna), Bahçeli Şeref
Olmaz böyle şey. Bir takım 9 dakikada üç gol atamaz. Eskişehirspor’un aldığı sonuç tam anlamıyla bir mucize. Yok
Lokantası’nın sahibi rahmetli Enver Yönder, rahmetli Naci Tümer, rahmetli Papaz Muzaffer (Aydın Begiter’in abisi) ve
yok, olamaz böyle birşey, elenemez Sevilla. Şunu söylemek gerekir ki, birinci ve ikinci gollerde kalecimizin hatası
Ayı Yusuf’un çekirdeğini oluşturduğu yaklaşık 20 kişilik bir taraftar grubumuz vardı. Eskişehir’deki birçok mahalle ve
büyüktü. Ama üçüncü golde biraz ofsayt vardı. Herşeye rağmen Eskişehirspor yediği golden sonra çıkardığı oyunla
taraftar grubu gibi bu grup da Eskişehirspor için önemli hizmetlerde bulunmuştur. Neyse, Sevilla maçı var. Herkes
galibiyeti haketmişti. Güzel futbolun yanısıra seyirciye hayran kaldım. Biz İspanyol seyircisini ateşli sanırdık fakat
hazırlık yapıyor kendi çapında. Biz önce Bahçeli Şeref’te bir güzel içtik, zerzevatlarımızı bidona doldurduk, maça öyle
Eskişehirspor seyircisi bizimkileri bastırdı. Ne diyelim, tebrikler.
geldik. O zamanlar plastik bardak yok. Cam bardakları ceketlerimizin ceplerine koyduk, maçta içmeye devam edeceğiz.
J. Antonio Blazquez (İspanyol gazeteci)
Polis, öyle büyük olaylar çok sık olmadığı için üst baş araması yapmazdı... İkinci yarı beraberlik golümüzü atınca inşallah ikinciyi de atarız diyorduk, derken mucizevi üçüncü golümüzü de attık. Zaferimizi hıçkıra hıçkıra ağlayarak
Zaferin Ardından…
kutladık. Polat’ın ağlamasını bugün bile hatırlarım. Allahım, bir erkek bu kadar mı güzel ağlar? (Patikçi) Kadir Göncü (71)
Sevilla FC zaferinden sonra kupada yoluna devam eden Eskişehirspor 2. turda Hollanda’nın (daha sonra ismi FC
Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde talebeyim. Kampanya dönemlerinde de Kütahya Şeker Fabrikası’nda muhasebecilik yapıyorum. Eskişehir’de Sevilla maçı var. Maçtan bir gün önce şefe gittik, durumu anlattık. Şef de lanet
Twente Enschede olarak değiştirilen) FC Twente'65 takımı ile eşleşmiş. Ünlü Kerkhof kardeşlerin forma giydiği rakibi karşısında 28 Ekim’de Eskişehir’de oynadığı maçı Halil Güngördü ve Fethi Heper’in (2) golleri ile 3-2 kazanan
bir herif. Kabul etmedi tabii... 8 Eskişehirli arkadaş birer istifa dilekçesi yazıp önüne koyunca şef uyandı. İşler tepe
Eskişehirspor 4 Kasım’da Enschede kentinde oynanan rövanş maçını 6-1 kaybederek elenmiş; bu maçta
taklak olmasın diye izin verdi. Hemen Eskişehir’e geldik, maçtaki yerimizi aldık. Son 20 dakika içinde Sevilla’nın golü
Eskişehirspor’un şeref sayısı yine Fethi’den gelmiş. Eskişehirspor’un karşısına çıkan FC Twente'65 tarihinin en iyi
geldi. Normalde biz takıma sonuna kadar bağlıyız ama ilk defa nasıl küfür ediyoruz. Biz işimizden olmayı göze alıp
kadrolarından birine sahipmiş. Bu maçta Eskişehirspor filelerine 3 gol bırakan Jeuring Jan kariyeri süresince
maça gelmişiz, bir de yeniliyoruz yani. Golümüz son dakikalarda geldiği için stadın büyük bir kısmı boşalmıştı.
oynadığı 32 Avrupa Kupası maçında 19 gol kaydetmiş ve FC Twente’65 kulübünün Avrupa Kupaları’nda en çok gol
Dolayısıyla onlar son 12 dakikada gelen üç golü izleyemedi. Üç gol de birbirinin kopyasıydı: hep sağdan orta, hep
atan oyuncusu olarak tarihe geçmiş. Eskişehirspor’a karşı forma giyen oyunculardan Pahlplatz Theo (11 gol ile 3.),
Fethi, hep gol!... Biz golü Sanat Okulu tarafından yedik. Üç golümüz de Hava Hastanesi tarafındaki kaleye atıldı. Bol
Vall van der Kick (7 gol ile 5.) ve Kerkhof van de Rene (6 gol ile 6.) kulübün Avrupa Kupaları’nda en çok gol atan
bol sevinç gözyaşları döküp tur attıktan sonra Kütahya’ya döndük. Fabrikanın tesislerinde Eskişehirli arkadaşlarla sabaha kadar rakı içtik.
oyuncular listesinde ilk sıralarda yeralmışlar. FC Twente’65 o sezon Fuar Şehirleri (UEFA) Kupası çeyrek finalinde İtalya’nın Juventus takımına 0-2 ve 2-2’lik sonuçlarla elenirken Juventus dışında sadece Eskişehirspor’a mağlup
Osman Baydar (53)
olmuş ve Eskişehirspor dışında hiçbir takımdan bir maçta 3 gol yememiş. Eskişehirspor’un FC Twente’65
O zaman Eskişehirspor genç takımında futbolcuyum. Maç kazanıldı. Sonraki ilk antremanda teknik direktör Abdullah
karşısında ilk maçta aldığı galibiyet aynı zamanda Hollanda takımlarına karşı o tarihe kadar aldığımız ilk galibiyet
Gegiç futbolcuları topladı ve herkes övgü dolu sözler beklerken o bütün ciddiyetiyle Fethi Heper’e kızdı. Hepimiz
olmuş. Daha önce tümü Şampiyon Kulüpler Kupası‘nda olmak üzere her iki ülke takımları 3 kez eşleşmişler: 1964-
şaşırdık. Zira 3 gol atıp takıma tur atlatmıştı. Bu büyük başarıya rağmen Fethi Heper’in attığı gollerde, önceden
65 sezonunda Fenerbahçe DSW Amsterdam’a 1-3 ve 0-1’lik sonuçlarla; 1966-67 sezonunda Beşiktaş Ajax’a 0-2 ve
belirlenen alanda olmadığını, kendi alanını terk ettiğini söylüyordu.
1-2’lik sonuçlarla; 1968-69 sezonunda Fenerbahçe Ajax’a 0-2 ve 0-2’lik sonuçlarla elenmişler.
Necmi Aktuna (51)
Eskişehirspor 1970-71 sezonunda ligde de başarılı bir grafik çizmiş. Galatasaray (42), Fenerbahçe (41) ve Atatürk Stadı’ndaki maçın canlı şahidi olan spor yazarlarının ağzından maçın basına nasıl yansıdığına bakacak
Göztepe’nin (37) ardından ligi 34 puanla 4. sırada tamamlayan Eskişehirspor (daha sonra Türkiye Kupası adını
olursak genelde şaşkınlığın hakim olduğunu görmek mümkün:
alan) Federasyon Kupası finalinde Bursaspor’a 0-1 ve 2-0’lık sonuçlarla üstünlük kurup bu prestijli kupayı ilk kez müzesine götürmüş. Eskişehir’de oynanan finalin 2. maçında Eskişehirspor’un gollerini Halil Güngördü kaydetmiş.
Eskişehir’de son yıllarda görülen yeni bir futbol mucizesi oldu. 80 dakikaya Sevilla’yı seyrettik. Hatta bir ara Sevilla 1-0 öne geçmişti. Ve işte son on dakikaya kadar oynamayan Eskişehirspor canlandı, coştu, köpürdü. Sanki golü beklercesine Sevilla’yı bastırdı. Birbirinden güzel üç gol atarak Eskişehir’i matemden bayrama soktu.
Bu maçtan 10 gün sonra Cumhurbaşkanlığı Kupası finalinde şampiyon Galatasaray’ın karşısına çıkan Eskişehirspor Galatasaray’ı 5. dakikada Metin Oktay ve 85. dakikada Gökmen Özdenak’ın gollerine karşı 51. ve 88. dakikalarda Fethi Heper ve 64. dakikada Ender Konca’nın golleri ile 3-2 mağlup etme başarısını göstermiş ve bu
Şükrü Gülesin (Eski Milli futbolcu, Milli Takım Teknik Komitesi eski üyesi)
kupayı da ilk kez Eskişehir’e taşımış. Teknik Direktör Abdullah Gegiç, Eskişehir halkına hediye ettiği bu iki büyük
Bir Eskişehirspor bastırıyor, bir Sevilla. Eskişehir’den gol bekliyorduk çünkü Sevilla’dan daha ağır basıyordu Kırmızı
kupanın ardından Yugoslavya’nın Sarajevo kulübü ile anlaşmış. Aynı yıl bir büyük kan kaybı da golcü Ender
Şimşekler. O da ne? Eyvah, eyvah. Yazık oldu Eskişehir’e pisi pisine bir gol. “Bu iş burada bitti” dedik, “Eskişehirspor’a
Konca’nın Almanya’nın Eintracht Frankfurt takımı ile 3 yıllık sözleşme imzalaması olmuş.
Mehmet Mete Altıntaş 2004
20
Mehmet Mete Altıntaş 2004
21
Sevilla FC ise 1970-71 sezonunda La Liga’da oynadığı 30 maçta 13 galibiyet, 6 beraberlik ve 11 yenilgi almış ve ligi 32 puanla 7. sırada bitirmiş. O sezon şampiyon olan Valencia CF sahasındaki tek yenilgisini Sevilla FC karşısında (0-1) almış. Valencia CF ve Sevilla FC İspanya Kupası’nın yarı finalinde de karşı karşıya gelmişler ve Sevilla FC bu kez Valencia CF karşısında iki maçı da 2-0 kaybederek kupaya veda etmiş. Teknik direktör Maximilian Merkel sezon sonunda istifa etmiş ve 1971 yılı Kasım ayında Atletico Madrid takımını çalıştırmaya başlamış. Merkel’den boşalan teknik direktörlük görevine Dan Georgiadis getirilmiş. Ancak Sevilla FC Georgiadis ile La Liga’da tarihinin
Notlar:
en kötü sezonlarından birini yaşamış: 1971-72 sezonunu 27 puan ile 16. sırada bitirmiş ve küme düşmüş. 1. İspanyol oyuncuların ad ve soyadları (bazen dört kelimeden ibaret olacak şekilde) uzun olduğundan Sevilla FC takımının 1970-71 sezonundaki kadrosundan sadece Santos Bedoya Sevilla FC kulübüne teknik direktör
belgeselde sadece spor kaynaklarında kullanılan isimlerine yerverilmiştir. Yaygın kullanılan bu isimler bazen
olarak da hizmet vermiş. Santos Bedoya 1973-74 sezonunun ortasında görevi Ernest Happel’den devralmış ancak
futbolcuların adları, bazen adlarının kısaltmaları, bazen de soyadları olabilmektedir. Eskişehirspor
kendisi de sezonun sonunu getiremeyerek bayrağı Enrique Buque’ye teslim etmiş. O sezon takımın kadrosunda
maçlarında oynayan Sevilla FC oyuncularının ad ve soyadları aslen şöyledir: Rodri (Jose Rodriguez
Eskişehirspor’a karşı forma giyen futbolculardan sadece Acosta, Costas ve Lora varmış. Sevilla FC o sezon 2.
Dominguez), Toni (Antonio Rincon Gomez), Costas (Manuel Costas Sanroman), Tonanez (Rafael Herminio
Lig’de 9. olmuş ve o tarihten bugüne hiç bu kadar kötü bir derece elde etmemiş.
Tonanez), Hita (Juan Lopez Hita), Blanquito (Manuel Munoz Blanco), Santos Bedoya (Santos Bedoya Lopez), Eloy II (Eloy Matute), Lora (Enrique Lora Millan), Acosta (Bernardo Acosta Miranda), Lebron (Juan
En son 1999-2000 sezonunda küme düşen, ancak 2000-2001 sezonunda 2. Lig şampiyonu olarak tekrar La Liga’ya
Lebron Lainez) ve Berruezo (Berruezo Pedro).
dönen Sevilla FC, 2004 yılının ilk günlerinde bir transfer haberi ile Avrupa’nın futbol gündemine oturdu. Sevilla FC kulübünün 20 yaşındaki forvet oyuncusu Jose Antonio Reyes 28 Ocak 2004 tarihinde 20 milyon Sterlin’e (yaklaşık
2. Eskişehirspor’lu taraftarların Sevilla FC maçları sonrasındaki anıları Özgür Topyıldız’ın ‘Anadolu Yıldızı
36.3 milyon Amerikan Dolar’ı) İngiltere’nin FC Arsenal takımına imza atarken, bu transfer 2003-2004 sezonunda
Eskişehirspor’ adlı kitabından alınmıştır. Basımı ve dağıtımı İletişim Yayınları tarafından yapılan ve ilk
Avrupa’nın en pahalı transferi oluyor ve bu kıtada büyük yankı uyandırıyordu.
baskısı 2003 yılı Kasım ayında sporseverlerin ilgisine sunulan kitap, Eskişehirspor’un tarihine ışık tutan ilk detaylı çalışma olması bakımından da önemlidir.
Sevilla FC kulübünün altyapısından yetişen ve Sevilla FC ile ilk resmi maçını 30 Ocak 2000 tarihinde oynamış olan J. A. Reyes La Liga’da forma giydiği 85 maçta 21 gol atmış. Reyes İspanya 19 Yaşaltı Milli Takımı ile 2002 yılında Avrupa şampiyonluğu yaşamış; 2003 yılı Eylül ayından beri giymekte olduğu İspanya A Milli Takımı forması ile de 4 maçta 2 gol kaydetmiş.
3. İspanya’da zamanla birçok kulüp isim değişikliğine gitmiştir. Sunulan puan tablolarında kulüplerin o sezonki Rüya Bitmesin
isimleri geçiyor olsa da metin içerisinde isim değişikliğine giden takımların 2003 yılı itibarıyle sahip oldukları isimleri (RC Celta Vigo, Malaga CF, Real Oviedo CF, CD Sabadell FC, Valencia CF) kullanılmıştır. Bu
1970-71 Sezonundan sonra geride bıraktığımız 33 sezonun 16’sında Türkiye Süper Ligi’ne bile hasret olan bir
uygulama ile olası bir karmaşayı önlemek ve metin içerisindeki uyumu sağlamak amaçlanmıştır. AD Almeria
kulübün taraftarları olarak o günleri özlemle anmamak elde değil. Sevilla FC maçları güzel bir rüyanın hiç bitmesini
kulübü ile halen 2. Lig’de mücadele etmekte olan CP Almeria ve Almeria CF kulüpleri arasında organik bir
istemediğimiz 180 dakikasıydı. Ancak, o günler artık geride kaldı. Yahya Kemal Beyatlı’nın (1884-1958) ‘Endülüs’de
bağ olmadığından AD Almeria kulübü -şu anda varlığını sürdürmese de- belgeselde bu adı ile yeralmıştır.
Raks’ adlı şiirinin Gözler kamaştıran şala, meftun eden güle, Her kalbi dolduran zile, her sineden: “Ole!” satırlarında dile getirdiği gibi o zafer günlerine şimdilik “Ole!” demeli ve gelecek için kollarımızı sıvamalıyız. Zira Eskişehirspor camiası, sadece mazisi ile övünmeyi değil; yılın her gününü yeni bir zaferin coşkusu ile karşılamayı hakeden büyük bir camiadır. Mehmet Mete Altıntaş 2004
22
Mehmet Mete Altıntaş 2004
23
Kaynakça: - Sevilla şehrinin resmi sayfası: www.andalucia.com/cities/sevilla.htm - Sevilla şehir bilgileri: www.aboutsevilla.com ve www.exploreseville.com - İspanya’nın ve Endülüs Bölgesi’nin haritaları: www.map-of-spain.co.uk ve www.map-of-spain.co.uk/andalucia_maps.htm - Sevilla FC kulübünün resmi sayfası: www.sevillafc.es - Sevilla FC kulübünün tarihi: www.sevillacf.com ve www.sevillagrande.com - İspanya Futbol Federasyonu’nun (Real Federacion Espanola de Futbol, R.F.E.F.) resmi sayfası: http://rfef.sportec.es - İspanya Futbol Ligi La Liga’da tüm zamanların skor ve puan tabloları (Futbol İstatistikleri Kurumu’nun arşivi): www.rsssf.com/tabless/spanhist.html - İspanya 2. Futbol Ligi’nde tüm zamanların şampiyonları (Futbol İstatistikleri Kurumu’nun arşivi): http://www.rsssf.com/tabless/span2champ.html - Avrupa Kupaları’nda birbirleri ile eşleşen İspanyol ve Türk takımlarının listesi (Marca Gazetesi’nin arşivi): marca.recoletos.es/futbol/champions0001/choques_turquia.html - Avrupa Kupaları’nda mücadele etmiş olan tüm Türk takımlarının skor tabloları (Erdinç Sivritepe’nin arşivi): http://www.angelfire.com/nj/sivritepe/aruc.html - Türkiye 1. Ligi (ve Süper Lig’de) tüm zamanların puan tabloları (Erdinç Sivritepe’nin arşivi): http://www.angelfire.com/nj/sivritepe/artl.html - Eskişehirspor taraftarlarının internette buluşma adresi: www.eskisehirspor.com - Özgür Topyıldız’ın Eskişehirspor’u konu alan kitabı: Anadolu Yıldızı Eskişehirspor
Mehmet Mete Altıntaş 2004
24