Klasik Filoloji Topluluğu Yayınları Sayı 1

Page 10

AZRA ERHAT 100 YAŞINDA Cana Vilken* Doğan Çabalar* 2015 yılında 100. doğum yılını kutladığımız, Eski Anadolu uygarlıklarının izini süren “mavi yolculuk”ları başlatanlardan, hümanist anlayışın ülkemizde yaygınlaşmasına öncülük etmiş, değerli yazar, arkeolog, çevirmen, düşünür ve klasik filolog Azra Erhat, Gülleylâ’ya Anılar adlı eserinde, “Tutukluevinde yazdığım anılar aslında sana mektuplardı, Gülleylâ. Sen sen olduğun ve benim küçük yeğenim olduğundan ötürü değil yalnızca, senin simgende bütün bir okuyucu topluluğuna sesleniyorum… hem sen vardın benim yakınım, hem de öbür, kafamda canlandırdığım tüm gençler. Sana diyeceğim, onlara diyeceğim vardı.1” diye yazmıştır. Hocamızın bu sözlerinden hareketle, İstanbul Üniversitesi Klasik Filoloji Topluluğu olarak ilk sayımızda Azra Erhat’ın kendi kitaplarından yola çıkarak onun öz yaşam öyküsünü, hayat görüşünü ve eserlerini tanıtmaya çalıştık 1915 yılında İstanbul’da dünyaya gözlerini açan Azra Erhat, okul öncesindeki çocukluk günlerini İstanbul’un korku ve güvensizlik içinde yaşadığı işgal döneminde geçirdikten sonra 1922 yılının sonbaharında ailesiyle birlikte İzmir’e, ardından 1924’te ise babasının işleri dolayısıyla Viyana’ya taşınır ve ilkokul eğitimini Avusturya’da tamamlar. Başkasını saymak, sevmek, kendinden önce başkasını düşünmek, almaktan çok vermeyi önemsemek, gönül kırmamak, cömert davranmak, kendi çıkarlarını ön plana almamak gibi ahlak görüşlerini daha ilkokul çağındayken bakıcısı Matmazel Nowineil sayesinde benimser ve hayatının sonuna kadar bu ilkelerle yaşar. Erhat’ın çocukluğunda önemli bir yer tutan Matmazel Nowineil onu her pazar tiyatroda çocuk oyunları izlemeye götürür.. Bu oyunların daha o yaşında kendisinin sanata doğru adımını atmasını, sanat yaratıcılığının ne olduğunu sezinlemesini sağladığını söyler. Viyana'daki Almanca öğrenim veren halk okulu Volksschule'da ilkokula başlar. Almanca’yı erken yaşta öğrenmesinin getirisini, “Aslında Almanca’yı grameriyle, dil kurallarıyla öğrenmiş değildim, ama tıpkı ana dilini öğrenen bir çocuk gibi yanlışsız konuşurdum. Ancak iki yıl sonra Almanca konuşmak fırsatı bulamamış olmuştum. Ne var ki bu dil bilinçaltında olacak canlılığını yitirmedi ve Ankara’da bir Alman profesörüne yardımcı olarak çalışmam gerektiği zaman gene yüzeye çıktı ve asıl o sıralarda gelişti.2” sözleriyle vurgular. Erhat’ın Viyana günleri, 2 yıl sonra babasının işleri dolayısıyla ailenin Brüksel’e taşınmasıyla son bulur. Belçika’nın kendisi için önemi hakkında, “Ben bugün tutukluyum, çok haksız yere tutuklu. Suç işlemek şöyle dursun, elli altı yıllık ömrümü insanlık ve özellikle Türkiye diye, yalnız içinde doğduğum değil, bütün bilincim ve sevgimle kendime yurt, biricik vatan olarak seçtiğim bir ülkenin kültür hizmetine vermişimdir. Bunca çabanın tutuklulukla sonuçlanması ben yaşta bir kadını kırabilir, yıkabilirdi. Bugün her şeye karşın en canlı, en güçlü günlerimi yaşıyorsam, bunu Belçika’da gördüğüm insanlık ve insancıllık eğitimine borçluyum. Daha doğrusu, kendime ülkü edindiğim hümanizmin ilk tohumlarını bu eğitimden almışımdır.3” der. Ortaokul eğitimine Belçika’da devam ettiği sırada Fransızca ve Flamanca öğrenmeye başlar. Brüksel’deki okullarda ezberci bir eğitim görmemiş olması ve buna bağlı olarak Batılı kafanın üstünlüğü hakkında, “Ezberciliğe hiç yer vermeyen bu öğretim türü kültürümüzün sağlam temeller üstüne kurulmasına yol açmıştır. Brüksel’de hep duyduğum ve gönülden benimsediğim tümce şu 1

Azra Erhat, Gülleylâ’ya Anılar, Can Yayınları, İstanbul, 2002, s. 210-211 Erhat, a.g.e., s. 68 3 Erhat, a.g.e., s. 76 2

9


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.
Klasik Filoloji Topluluğu Yayınları Sayı 1 by KFT - Issuu