İSMMMO Yaşam 82. Sayı

Page 1

ISSN: 1306-5653

YAS AM

SAYI

KASIM-ARALIK 2019

82

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI İKİ AYLIK YAYINI

BİR YAŞAM ARMAĞAN ET l DOSYA: HAYDİ E-SPOR’A l KPMG VERGİ BÖLÜMÜ BAŞKANI ŞABAN ERDİKLER l GAZETECİ ORAL ÇALIŞLAR’LA SÖYLEŞİ l OYUNCU ECE YÜKSEL l KARİYER: BU MESLEKLERDE STRES YOK l RENKLİ YAŞAM: SELDA KAVDIR l MİLANO’DA SANAT VE TARİH ŞÖLENİ l İSTANBUL’UN İLÇELERİ: ÜSKÜDAR


İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ

MESLEK HAYATINIZDA

HEDEFLERİNİZE BİZİMLE ULAŞABİLİRSİNİZ www.istanbulsmmmodasi.org.tr

İSTANBUL STAJ MERKEZİ İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ İSTANBUL İİM VE STAJ MERKEZİ MALİ MÜŞAVİRLER SERBEST MUHASEBECİ ODASI SERBEST MUHASEBECİ ŞUBESİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI ODASI MALİ MÜŞAVİRLER

KURSLARI

arımızda Amacı ır. Bununla arını, mesleğe onusunda SAAT 18 12 Eğitim nevler çi 21 her gün 24 ktedir. Şirinevler 24 hafta 24 sonu atleri arasında 33 zere24yılda 5 dönem 30 dır.12Her kurs web 6 sayfamızdan

zda, verilen Uygulamaları nıebeKat:3 nek çözümler olarak basılı kitap

işli/İstanbul 43 47 80

TÜRMOB TÜRMOB İSTANBUL İSTANBUL TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ TÜRMOB İSTANBUL TEMEL TEMEL EĞİTİM VE STAJVEMERKEZİ MUHASEBECİ SERBEST MUHASEBECİ İSTANBUL ŞUBESİ EĞİTİM STAJ MERKEZİ SERBEST SERBEST MUHASEBECİ İSTANBUL ŞUBESİŞUBESİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASIODASI MALİMÜŞAVİRLER MÜŞAVİRLER ODASI İSTANBUL MALİ

STAJ SÜRESİNDEN SAYILMASI HAKKINDA ==> İŞLETME AĞIRLIKLI Toplam 178 saat olan SMMM yeterlilik sınavı hazırlık kursuna devam DİL durumunda KURSLARI süresinin 160İNGİLİZCE saat ve üzerinde olması 4 ay, 133 saat ve üzerinde EĞİTİMİN olması durumunda AMACI3 ay staj süresinden sayılabilecektir. Adayların, kurs süresini staj süresinden saydırabilmesi için, girecekleri İşletme Ağırlıklı İngilizce dil kurslarımızı diğerlerinden ayıran en sınava başvuru yaparken kursu tamamlamış olmaları gerekmektedir. önemli özellik kursların kaliteden ödün vermeden, sorumlu ve duyarlı eğitim anlayışıyla yürütülmesidir. İÇERİK DERS SAAT GENEL BİLGİLER l Finansall Muhasebe 302 dönem Kursumuz, Şubat ve Eylül dönemlerinde yılda l Finansalolarak Tablolaraçılmaktadır. Analizi 21 l Maliyet Muhasebesi l Mevcut İşletme veya İş İngilizcesi kurslarında27katılımcılara daha çok halkla ilişkiler, pazarlama ve satış elemanlarının 30 l Vergi Mevzuatı ihtiyaçveduyacağı, mail alma, mail cevaplama, telefonla l Temel Hukuk Borçlar Hukuku 15 görüşme, l İş Hukuku SSK ve yazışma Bağ-Kur kuralları, Mevzuatı pazarlama, genel istatistiki 12 raporlar hazırlama ile ilgili eğitim verilmektedir.13 l Ticaret Hukuku l Eğitim Süreleri; Başlangıç, Orta Öncesi, Orta ve İleri l Muhasebe Denetimi 21 seviyereleri için 154 saat, 11 Haftadan oluşmaktadır. l Meslek Hukuku 9 günleri l Kurslarımız; hafta içi akşam Pzt.-Salı-Çarş.-Perş.

TÜRMOB TÜRMOB TÜRMOB TEMELTEMEL EĞİTİM VE STAJVEVEMERKEZİ TEMELEĞİTİM EĞİTİM STAJMERKEZİ MERKEZİ STAJ İSTANBUL ŞUBESİŞUBESİ İSTANBUL ŞUBESİ İSTANBUL

STAJ SÜRESİNDEN SAYILMASI ==> SMMM STAJHAKKINDA BAŞLATMA

İşletme Ağırlıklı İngilizce Dil kursumuzda Bir kurun tamamına SMMM SINAVIsuretiHAZIRLIK kayıt yaptırmak ile, kursa devamKURSLARI süresinin 150 saat ve üzerinde olması durumunda 3 ay, devam süresinin 113 saat ve EĞİTİMİN AMACI 2 ay staj süresinden sayılabilecektir. üzerinde olması durumunda YETERLİLİK Başlama Sınavı Hazırlık Kurslarımızın amacı, Stajyer İki kurStaja devam eden kursiyerlerimiz, kurs süresini 6temel aya kadar Adaylarınısaydırabilir. sınavlara tam olarak hazırlayabilmektir. Eğitim staj süresinden içeriği ve eğitim materyalleri tamamen bu amaca yönelik SINAVLARINA İÇERİKolarak hazırlanmıştır. l Temel muhasebe terimleri, GENEL BİLGİLER HAZIRLIK l Hafta İçi Kursları: HaftaBilanço, içi her gün saatleri l Finansal Tablolar (Gelir Tablosu, Nakit18.30-21.30 Akış Tablosu) arası vebilgi tümsistemi, program süresince genellikle l Muhasebe muhasebe kayıt tekniği 5 Cumartesi günü 14.00-18.00 arasında, Kadıköy, Şişli, Şirinevler eğitim KURSLARI l Hizmet ve ticaretsaatleri işletmelerinde dönem içi işlemlerin birimlerinde devam etmektedir.

İSTANBUL İSTANBUL SERBEST SERBESTMUHASEBECİ MUHASEBECİ MALİ MALİMÜŞAVİRLER MÜŞAVİRLERODASI ODASI

TÜRMOB TÜRMOB TEMEL TEMELEĞİTİM EĞİTİMVEVESTAJ STAJMERKEZİ MERKEZİ İSTANBUL İSTANBULŞUBESİ ŞUBESİ

İSTANBUL SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER ODASI

ve üzerinde olması durumunda 4 ay staj süresinden sayılabilecektir. Adayların, kurs süresini staj süresinden saydırabilmesi için, kursa katıldıkları dönemde dosya başvurularının bulunması ve aynı dosya süresi içinde sınavı kazanarak stajlarını başlatmış olmaları gerekmektedir. İÇERİK DERS SAAT DERS Finansal Muhasebe 27 Vergi Mevzuatı İş Hukuku SGK Mevzuatı 9 Matematik Maliyet Muhasebesi 18 Ekonomi-Maliye Ticaret Hukuku 9 İnkılap Tarihi Borçlar Hukuku Finansal Raporlama Standartları 8 Türkçe Muhasebe Denetimi 21 İngilizce Finansal Tablolar Analizi 15 ETÜD DERSLERİ Meslek Hukuku 15

SAAT 18 7 21 7 9 6 7 36

İSMMMO / TESMER EĞİTİM YOL HARİTASI

YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK SINAVLARI HAZIRLIK KURSLARI

saat 18:40-21:30 ile arasında yapılmakta, hafta sonları ise EĞİTİM BİRİMLERİMİZ Cumartesi günleri saat 13:00-18:00, Pazar günleri 09:30-15:30 TESMER Kadıköy Eğitim Birimi arasında gerçekleşmektedir. Ağırlıklı Dil Kurslarımızda katılımcılara HasanpaşalMah.İşletme Uzunçayır Cd. İngilizce No:29 Kat:1 Kadıköy/İstanbul Dinlediğini Telefon: (216) 545 35anlama 51 - 545(Listening 35 52 Comprehension), Konuşma (Speaking), incelemeAkademi (Reading Comprehension), TESMER Şişli EğitimMetin BirimiOkuma, / İSMMMO Yazma (Writing) becerileri kazandırılmaktadır. Gayrettepe Mah. Yıldızposta Cad. No:48 Dedeman İş Hanı Kat:3 Devam zorunluluğu olan program , kursiyerlerini ingilizce Beşiktaş Telefon: (212) 274 42 22 seviye belirleme ve çeşitli test-sınavlara da hazırlamaktadır. TESMER Şirinevler Eğitim Birimi - Hürriyet Mahallesi l Katılımcıların, en çok 17’şer kişilik sınıflarda, eşit seviyede Mahmutbeyolması Cd. Arıkan İş Merkezi Şirinevler eğitimDağlar açısından büyük No.1 önemKat.3 taşımaktadır. Telefon: (212)503 59 59 - 552 24 64 llwww.istanbulsmmmodasi.org.tr Kurtuluş Cad. No:114 34375 Kurtuluş- Şişli/İstanbul

lTelefon: egitim@ismmmo.org.tr (212) 315 84 00 Faks:(212) m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m 343 47 80

muhasebeleştirilmesi l Hafta Sonu Kursları: Hafta Sonu (Cumartesi - Pazar l Maddi ve maddi olmayan duran varlıklar, günleri 10:00-18:30 saatleri arası) ve Hafta içi (9 gün l Operasyonel varlık ve borçların değerlemesi, 19:00-22:00 saatleri arası) Kadıköy, Şişli, Şirinevler eğitim l Finansal tabloların analizi, oranlar ve nakit akış tablosu birimlerinde devam etmektedir. yardımı ile analiz, l Maliyet muhasebesi terimleri, maliyet muhasebesi problemleri, EĞİTİM KİTAPLARI SMMMmuhasebesi Staj Başlatma Sınavları Hazırlık Kurslarımızda, verilen l Yönetim terimleri, karar problemleri eğitimlere paralel içerikte hazırlanmış Muhasebe Uygulamaları ve BİRİMLERİMİZ Hukuk konuları ile ilgili konu anlatımlı ve örnek çözümler EĞİTİM içeren kitaplarımız, Deneme Sınavı Kitapçığı kursiyerlerimize TESMER Kadıköy Eğitim Birimi ücretsiz olarak basılı kitap halinde veya pdf şeklinde Hasanpaşa Mah. Uzunçayır Cd. No:29 Kat:1 Kadıköy/İstanbul verilmektedir. Telefon: (216) 545 35 51 - 545 35 52 TESMER Eğitim Birimi / İSMMMO Akademi STAJŞişli SÜRESİNDEN SAYILMASI HAKKINDA Gayrettepe Cad.başlama No:48 Dedeman İş Hanı Kat:3devam ToplamMah. 233Yıldızposta saat olan staja sınavı hazırlık kursuna süresinin saat 274 ve üzerinde Beşiktaş Telefon:200 (212) 42 22 olması durumunda 5 ay, 166 saat l Kurtuluş l www.istanbulsmmmodasi.org.tr Cad. No:114 34375 Kurtuluşm www.istanbulsmmmodasi.org.tr m Şişli/İstanbul Telefon: l egitim@ismmmo.org.tr (212) 315 84 00 Faks:(212) 343 47 80

TÜRMOB TEMEL EĞİTİM VE STAJ MERKEZİ İSTANBUL ŞUBESİ

İŞLETME AĞIRLIKLI İNGİLİZCE DİL KURSLARI

EĞİTİM BİRİMLERİMİZ TESMER Kadıköy Eğitim Birimi Hasanpaşa Mah. Uzunçayır Cd. No:29 Kat:1 Kadıköy/İstanbul Telefon: (216) 545 35 51 - 545 35 52 TESMER Şişli Eğitim Birimi / İSMMMO Akademi Gayrettepe Mah. Yıldızposta Cad. No:48 Dedeman İş Hanı Kat:3 Beşiktaş Telefon: (212) 274 42 22 TESMER Şirinevler Eğitim Birimi - Hürriyet Mahallesi Mahmutbey Cd. Arıkan Dağlar İş Merkezi No.1 Kat.3 Şirinevler Telefon: (212)503 59 59 - 552 24 64 l www.istanbulsmmmodasi.org.tr

m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m l egitim@ismmmo.org.tr

SMMM STAJ BAŞLATMA SINAVI HAZIRLIK KURSLARI

m www.istanbulsmmmodasi.org.tr m


başkandan

Sevgili İSMMMO Ailesi,

Meslek açısından yoğun bir dönem olan kasım ve aralık aylarını geride bırakıyoruz. Kışın kendini gösterdiği bu aylarda aksatmadan üretime ve değer yaratmaya devam ediyoruz. 2019 yılının bu son iki ayında mesleki açıdan önemli toplantılar gerçekleştirdik. Tüm paydaşlarla mesleğimizin geleceğini ele aldık. Bizler defter tutma adıyla yapılan işlerimizi danışmanlık faaliyetine çevirmek zorundayız. Mesleğimizin geleceğinin denetim ve danışmanlıktan geçtiğini biliyoruz… Yılın son Yaşam dergisinde ise sizi biraz mesleki sorunlardan uzaklaştırıp daha güncel ve eğlenceli konularla bilgilendirmek istedik. Kapak konumuzu son yılların kanayan yarası organ bağışına ayırdık. 3-9 Kasım tarihleri Organ Bağışı Haftası olarak kutlanıyor. Her yıl 7 bin hayat, karaciğer, böbrek, kalp yetmezliği gibi hastalıklardan ötürü sönüyor. Türkiye’de 26 bin 442 hasta ise yeni bir yaşamın kapısını açacak, yeni bir hayat bağışlayacak haberi, organ bağışını bekliyor… Her yönüyle organ bağışını ele aldık. Sizin de bu yazıdan sonra bir organ bağışçısı olmanızı umut ediyoruz. Dosyada ise renkli bir konu var. Son dönemin gözde alanı e-spor yani elektronik spor. Organize video oyunlarına verilen ad. Çok hızlı büyüyor. Dünyadaki izleyici sayısı 380 milyona ulaşmış durumda. Kısa sürede futbolu geride bırakması bekleniyor. Gençler için yeni meslekler arasında da yerini alıyor. Her yönüyle e-spor’a mercek tuttuk. Zirvedekiler sayfamızda KPMG Vergi Bölümü Başkanı Şaban Erdikler’i konuk ettik. Erdikler, şirketlerin üst düzey yöneticilerinin yasalara, paydaş çıkarlarına ve kamusal değerlere bağlılığının daha çok mercek altına alındığını vurguluyor. Gündemin Sesi’nde Posta gazetesi yazarı Oral Çalışlar var. Türk basınının duayen isimlerinden biri. Yayın yönetmenliğinden köşe yazarlığına ve televizyon programına kadar medyanın her alanında çalışmalar yaptı. Çalışlar, “Kısa vadede Türk basınında bir toparlanma beklemiyorum. Her geçen gün sosyal medya ve internet öne çıkıyor” diyor. Sinemamızın genç ve yetenekli oyuncularından Ece Yüksel ise, Yaşam’ın Portresi’nin konuğu. Farklı yüzü ve enerjisiyle filmlerde kalıplaşmış rollerin dışında da izliyoruz kendisini. En son Kız Kardeşler ve Bağlılık Aslı filmlerinde karşımıza çıktı. Gişe filmlerinin daha fazla seyirciye ulaşabilmek için iş yapması garanti olan temaları işlediğini belirten Yüksel, “Bir süre sonra da gişe filmleri kısır bir döngüye giriyor maalesef. Ama bağımsız filmlerin kaygıları daha farklı. Başka hikayeler anlatıyorlar, başka oyuncularla çalışıyorlar. Bu yüzden arada bir fark var” diye konuşuyor. Renkli Yaşam’da ise, öykü ve şiir yazan meslek mensubu Selda Kavdır var. Kavdır, aynı zamanda odamızda eğitim yönetiminde görev yapıyor. Yurtdışı gezi sayfalarımızda sizi İtalya’nın Milano şehrine götürüyoruz. Milano, tasarım ve sanayiyle öne çıksa da ziyaretçilerine sanat, tarih ve mimariye dair pek çok eser de sunuyor. Milano Katedrali, efsanevi opera salonu La Scala, ihtişamlı şatosu Sforzesco, Brera Sanat Galerisi ve Michalengelo’nun ünlü tablosu Son Akşam Yemeği bunlardan sadece birkaçı. Milano’yu keşfe buyurun... İstanbul’da ilçe olarak Üsküdar’ı yazdık. Şarkılara, aşklara ev sahipliği yapan Üsküdar, Kız Kulesi’nden Selimiye Kışlası’na, tarihi camilerinden Çamlıca Tepesi’ne kadar İstanbul’un tarihini en güzel yaşatan ilçelerin başında yerini alıyor... Ayrıca, Sağlık, Evim, Dostlarımız, Kültür Sanat, Sinema, Kitap, Dostlarımız, Teknoloji ve Mizah bölümlerimiz var. Keyifli okumalar.

Yücel Akdemir

İSMMMO ISSN: 1306-5653

YAS AM

SAHİBİ İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Adına Yücel Akdemir Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Halim Bursalı

YAYINA HAZIRLAYANLAR Nil Demirciler, Ayşegül Emir, Umut Efe, Kaan Yıldız basin@ismmmo.org.tr, yasamdergi@gmail.com

Kurtuluş Cad. No: 114 Kurtuluş-Şişli / İSTANBUL

l DANIŞMA KURULU

l BASILDIĞI YER:

Yücel Akdemir, Yahya Arıkan, Ali Haydar Tunç, Erol Demirel, Gülgün Öztürk, Halim Bursalı, Ethem Yüksel Kahveci, Hakan Ustabaş, Murat Demirtaş, Turgay Kanarya, Yılmaz Bolgün, Fatma Ölmez, Serdar Çağlayan, Mithat Erdoğan, Asuman Oymak Çam, Metin Gökdağ, Ayşe Betül Ayaz, Taner Yüceur, Fatih Tapkan, Güler Güney, Yıldız İrgin, Muharrem Küçükelçi, Nedim Boz, Engin Mutlu, Bilal Karayazı, Nilgün Saraçer, Nihat Savaş, Çiçek Yağmur, Ali Ekber Özkan, Volkan Karakoç, Ali Çelik, Tomris Coşgun, Ahmet Çakır, Tayyar Güler, Senem Dursun Onaran, Gülser Ertekin, Hasgül Bal, Erdal Aydın, Filiz Bülbül, Mahmut Şahin, İskender Demirci, Sema Eren, Mustafa İrfan Yalçın, Murat Doğan, Cemal Karaoğlu, Özlem Gül Er, Sevda Rızvanoğlu, Özbeyi Taşkın, Saadet Gencoğlu, Yakup Şen, Mahmut Mağat, Hüseyin Biz, Canan Şahan, Emine Kocakerim, Serdar Murat Akın, Hayrettin Özbakır, Murat Nail Koçkar, İsmail Öztürk, Nuh Ziyahan Başar

l Yayın Türü: İSMMMO Yaşam; yaşam, kültür ve güncel haber dergisidir. Yerel süreli yayındır. İki ayda bir yayımlanır, 3.000 adet basılır. Dergimizde yer alan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. l Yönetim Yeri ve Yazışma Adresi: Kurtuluş Caddesi, No: 114, Şişli- İSTANBUL Telefon: (0212) 315 84 00, Faks: (0212) 343 47 80


KAPAK

Organını bağışla bir yaşam armağan et Her yıl 7 bin hayat, karaciğer, böbrek, kalp yetmezliği gibi hastalıklardan ötürü sönüyor. Türkiye’de 26 bin 442 hasta ise yeni bir yaşamın kapısını açacak, yeni bir hayat bağışlayacak haberi, organ bağışını bekliyor... Organ nakli pek çok hastanın tek ve son şansı...

16

İÇİNDEKİLER

Z İ R V E D E K İ L E R

‘Kamusal değerler mercek altında’ Uluslararası bağımsız denetim şirketi KPMG, iş profesyonellerine, çeşitli sektörlere, kurumlara vergiden danışmanlığa kadar geniş yelpazede hizmetler sunuyor. Vergi Bölümü Başkanı Şaban Erdikler, şirketlerin üst düzey yöneticilerin yasalara, paydaş çıkarlarına ve kamusal değerlere 12 bağlılığının daha çok mercek altına alındığını vurguluyor.

D O S YA

Haydi e-spor’a Elektronik spor kısaltmasıyla e-spor... Son yılların en gözde alanlarından.Dünyadaki izleyici sayısı 380 milyona ulamış durumda. Kısa sürede futbolu geride bırakması bekleniyor. Gençler için de önemli bir meslek haline geldi. 26 Kazançları 13 bin dolardan başlayıp 83 bin dolara kadar çıkıyor.


GÜNDEMİN SESİ

‘Kısa vadede basında toparlanma olmaz’ Posta gazetesi yazarı Oral Çalışlar, yayın yönetmenliğinden köşe yazarlığına ve TV programlarına kadar medyanın her alanında çalıştı. 68 kuşağının önemli temsilcilerinden olan Çalışlar, “Her geçen gün sosyal medya ve internet öne çıkıyor. Bir kere Türkiye’nin demokratikleşmesi, basın özgürlüğünün gelişmesi lazım” diyor. 22

YAŞAMIN PORTRESİ

‘Bağımsız filmler çok farklı’ Ece Yüksel sinemamızın genç ve yetenekli oyuncularından. Gişe filmlerinin daha fazla seyirciye ulaşabilmek için iş yapması garanti olan temaları işlediğini belirten Ece Yüksel, “Bir süre sonra kısır bir döngüye giriyor. Ama bağımsız filmlerin kaygıları daha farklı. Başka hikayeler anlatıyorlar, başka oyuncularla çalışıyorlar. Bu yüzden arada bir fark var” diyor. 32

KARİYER

Bu mesleklerde stres yok! Çağımızda Y ve Z kuşağının etkin olmasının da etkisiyle çalışma hayatından beklentiler baştan aşağı değişiyor. İş dünyasında seçilen değil seçen konumuna doğru ilerleyen çalışanlar, öncelikle şirketleriyle bütünleşmeyi istiyor.

36

R E N K L İ

Y A Ş A M

Öykü ve şiirin büyülü dünyası Selda Kavdır, İSMMMO’da Eğitim Şef’i olarak devam eden profesyonel hayatının yanında edebiyata olan tutkusu ile şiir ve öykülere imza atıyor… Kavdır’ın en büyük hayali ise 40’ın üzerindeki şiirlerini ve insana dair öykülerini birer kitap haline getirmek... 30

6 2 .

G Ü N

6

İSMMMO HABER

8

SAĞLIK

38

E Ğ İ T İ M

40

DOSTLARIMIZ

42

L E Z Z E T

44

EVİM EVİM

46

G E Z İ - D Ü N YA

48

G E Z İ - İ S TA N B U L

52

K Ü LT Ü R - S A N AT

56

SİNEMA - DVD

58

K İ TA P

60

T E K N O - YA Ş A M

62

MİZAH

64


Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, 10 Kasım 1938’de saat dokuzu beş geçe yitirdik. Onu yitirişimizin üstünden tam 81 yıl geçti ancak ona olan özlemimiz azalmadı. Büyük önderimizi her yıl 10-16 Kasım tarihleri arasında Atatürk’ü Anma Haftası kapsamında anıyoruz. Atatürk, hayatını

ulusunun kurtuluşuna adayan, dünyada eşine az rastlanan liderlerden biridir. Yurdumuzu çağdaş ülkelerin seviyesine çıkarmak için gece gündüz demeden çalışmıştır. Halkın kendi kendini yönettiği cumhuriyet idaresini kurmuştur. Yaşamı süresince yaptığı devrimlerle ülkemizi çağdaş ülkeler seviyesine ulaştırdı. Atatürk’ün

yurdumuz ve Türk ulusu için yaptıklarını anlamak ve anlatmak için onu iyi tanımamız gerekir. Atatürk Haftası’nda Atatürk’ün yaşamını anımsarız. Hafta süresince vatanseverliği, kişiliği, devlet adamlığı, fikirleri ve yurdumuzun kalkınmasındaki çalışmalarını anlatır yaptıklarını kavramaya çalışırız.

62. GÜN

Bize ışık tutan öğretmenlerimizin günü kutlu olsun

6 l İSMMMO YAŞAM

Başöğretmen Atatürk.

Her insanın hayatında önemli bir yere sahip olan sevgi, şefkat ve sabır ustaları öğretmenlerimizi 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde düzenlenen etkinliklerle kutlarız. Bu özel günün kutlanmaya başlanması ise 38 yıl öncesine uzanıyor... Göktürk ve Uygur alfabelerini kullanan Türkler, 8. yüzyıldan itibaren, İslamiyet’in kabul edilmesiyle birlikte Uygur alfabesi bırakılarak Arap alfabesine geçmişti. Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra, 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i kuran Ulu Önder Atatürk, askeri ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda yenilikler yaptı. Bu yeniliklerden biri de 1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanunla, Arap alfabesi yerine Latin alfabesinin kabulü oldu. Bu tarihten itibaren yeni harflerin öğrenilmesi ve okur yazar sayısının artırılması konusunda büyük bir seferberlik başlatıldı. 24 Kasım 1928 tarihinde açılan Millet Mekteplerinde yaşlı, genç, çocuk, kadın demeden herkese yeni harflerle okuma yazma öğretildi. Millet Mekteplerinin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya başlandı.


Kadınların hakları var! Ülkemizde her yıl yüzlerce kadın kocalarından, erkek arkadaşlarından şiddet görüp öldürülüyor. Kadına yönelik şiddet azalacağına giderek artıyor! Oysa erkeği de doğuran bir kadın... Her yıl 5 Aralık ülkemizde Kadın Hakları Günü olarak kutlanıyor. Kadın Hakları Günü’nün kutlanmaya başlanması eskilere dayanıyor; Atatürk Devrimleri’nin en önemlilerinden birisinin, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasının yıl dönümü. 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile kadınların ilk kez oy kullanmasının ve aday olabilmesinin önü açıldı. Türkiye, Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştı. 5 Aralık 1934’te Atatürk, bir kez daha tüm dünyaya örnek olacak bir karara öncülük etti. Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkı için harekete geçti; Seçim Kanunu’nda yapılan değişiklikle bundan tam 85 yıl önce kadınlar, en demokratik haklarına kavuştular. Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde et-

mesi toplumsal hayatta Atatürk Devrimleri’nin en önemlilerinden biridir. 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanındı. Kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’de Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı. Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle tanındı. Kadınlar siyasal haklarını ilk kez 1930 yılındaki Belediye seçimlerinde kullandılar. Seçimler, Eylül başından Ekim’in 20’sine kadar sürdü. Şehir meclislerine girebilen kadınlar arasında İzmir seçimlerinde Cumhuriyet Halk Fırkası’nın (CHF) iki kadın adayı olan Hasane Nalan ve Benal Nevzat Hanımlar ile İstanbul seçimlerinde CHF adayı olan Rana Sani Yaver (Eminönü), Seniye İsmail Hanım (Beykoz), Ayşe Remzi Hanım (Beyoğlu), Nakiye (Beyoğlu), Latife Bekir (Beyoğlu) Hanımlar vardı.

Tüm insanlar eşittir

düşüncesi yaygınlaştıkça bu konuyla ilgili mücadeleler de artmıştır. İnsan haklarının korunduğu yönetim sistemi ise demokrasidir; demokrasilerde hukukun üstünlüğü esastır, tüm insanlar eşit haklara sahiptir.

62. GÜN

Dil, din, renk, milliyet, cinsiyet farkı gözetmeden tüm insanlar eşittir... İşte bu gerçekten yola çıkılarak 10 Aralık ile başlayan hafta İnsan Hakları ve Demokrasi Haftası olarak kutlanıyor. İnsan Hakları kavramı ise, insanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken haklar olarak tanımlanıyor... İnsanlara insan oldukları için sahip olmaları gereken bir takım hakların bulunduğu fikri ilk kez İngiltere’den ortaya atılırken 19. yüzyılda Amerika ve diğer birçok ülkelere yayılan bu fikir akımından sonra 1789 Fransız İhtilali Avrupa’da insan haklarının kabul edilmesini ve uygulanmasını sağlamıştır. İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır. Bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavga, çatışma, isyan eksik olmamaktadır. İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük

İSMMMO YAŞAM l 7


Ulu Önder Atatürk’ü andık

İSMMMO HABER

Odamız, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 81. yılında Taksim Anıtı önüne çelenk bıraktı. Oda başkanımız Yücel Akdemir, TÜRMOB Sekreteri ve İSM-

8 l İSMMMO YAŞAM

MMO Kurucu Onursal Başkanı Yahya Arıkan, Oda Yönetim Kurulu, Oda Kurulları, Oda çalışanları ve çok sayıda meslek mensubunun katıldığı törende İstiklal Marşı okundu ve

saygı duruşunda bulunuldu. Mustafa Kemal Atatürk’ün hayata gözlerini yumduğu saat 09:005’te gerçekleştirilen saygı duruşuyla tören sona erdi.


Yücel Akdemir

Yeni dünyayı planlamalıyız

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Mali Müşavirlik Meslek Komitesi’nin düzenlediği panelde, meslek paydaşları bir araya geldi. ‘Meslek Mensuplarının Kamu Kurumlarıyla İlişkileri, Meslek Mensuplarının Sorunları, Mesleki Sorumluluk ve Yarattıkları Katma Değer’ paneli, Meclis Salonu’nda düzenlendi. Meslek mensuplarının kamu kurumlarıyla ilişkilerine, sorunlarına ve etkileşimlerine değinilen panelde, Oda Başkanımız Yücel Akdemir, TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu ve Oda Sekreterimiz Erol Demirel birer konuşma yaptı.

DEĞİŞİMLER YAŞANIYOR

mali idarenin her alanıyla ortak projeler üretmemiz ve geliştirmemiz. 30 yıldır birçok konu hakkında çözümler bulduk ama artık önümüzde yeni bir dünya var. Herkes şapkasını önüne koyarak geleceği planlamalıdır. Meslek örgütü olarak mesleğimizin geleceği ve meslektaşlarımız için görüşlerimizin dikkate alınması gerekiyor. Vergi için değil, bilgi için mesleğimizi icra etmek istiyoruz” diye konuştu. Yeni TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu da “Çilelerden kurtulmak amacıyla hep birlikte çalışmak zorundayız” dedi.

‘MÜCADELEMİZ SÜRECEK’ İTO Mali Müşavirlik Meslek Komitesi Başkanı YMM Güventürk Kalaslıoğlu’nun oturum

Erol Demirel

başkanlığı yaptığı panelde, konuşma gerçekleştiren Oda Sekreterimiz Erol Demirel, İSMMMO’nun kurulduğu günden bu yana kamu ve mali idareyle yakın ilişkiler içinde olduğunu vurgulayarak, “Ama mesleğin gelişimine dair bulunduğumuz nokta yeterli değil. Kamu kuruluşlarının mesleğe bakış açısı 30 yıl önceki bakış açısıyla aynı. Mesleğimizle ilgili günümüz koşullarına uygun meslek yasası, bağımsız denetim gibi gelişmelerin değerlendirilmediği ve dikkate alınmadığını sadece günübirlik sorunların çözüldüğünü ve dikkate alındığını görüyoruz. Ne olursa olsun sorunlarımızı çözmek adına mücadelemizi sürdüreceğiz. İdarenin üretimlerimize, çözüm önerilerimize, uzmanlık alanlarımıza değer vermesi gerekiyor” diye konuştu.

İSMMMO HABER

Oda Başkanımız Yücel Akdemir, mesleğin sorunları ve çözüm önerilerinin masaya yatırıldığı panelden memnun kaldıklarını ifade ederek, mali idarede ortak hareket etmenin önemine değindi. Akdemir, “Meslekte dijitalleşme ve teknoloji ile birlikte yeni alanlar açılıyor. Meslektaşlarımızın kendilerine uzmanlık alanları yaratmaları adına eğitimler ve projeler gerçekleştiriyoruz. Bilgiyi üreten, uzmanlık alanları yaratan bir anlayışı artık meslek hayatımıza sokmamız gerekiyor. Dolayısıyla bunun en önemli adımlarından birisi de paydaşlarımızla,

Emre Kartaloğlu

İSMMMO YAŞAM l 9


Karadeniz SMMM Odaları toplantısı yapıldı 45. Karadeniz Odaları Toplantısı Bolu SMMM Odası’nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Toplantıya oda başkanımız ve Karadeniz Odaları Platformu Başkanı Yücel Akdemir, TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu, Bolu Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Yüksel Ceylan, Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Oda’ların Başkanları katıldı. Toplantıda Bolu’yu tanıtan bir slayt gösterisi sunulurken, Bolu Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Başkanı Yüksel Ceylan, Bolu ve ilçeleri hakkında katılımcılara bilgi verdi.

İSMMMO HABER

MESLEĞİMİZİ KONUŞACAĞIZ Oda Başkanımız ve Karadeniz Platformu Başkanı Yücel Akdemir, yılda ortalama 3 toplantı gerçekleştirdiklerini ifade ederek, “Karadeniz oda başkanları platform toplantısındayız. 45. toplantıyı yapıyoruz. Yılda ortalama 3 tane yapıyoruz. Yaklaşık 25 yıldan bu yanadır devam ediyoruz. Bugünün ayrı bir anlamı var. Bolu’muzun, mali müşavirler odamızın eğitim ve hizmet birimini açtık. Meslektaşlarımıza Bolu için çok güzel bir hizmet binası kazandırdık. Ben Bolu odamızın değerli başkanına, arkadaşlarına çalışmalarından, gayretlerinden dolayı teşekkür ediyorum. İkinci bir konu. Bolu farklı bir yer bunu kabul etmek gerekiyor. Biz sadece kenarından köşesinden biraz tarihi yerleri gezebildik. Bugün de biraz Gölcük’e gittik. Aslında çok gidilecek yer var. Başkanıma teşekkür ediyorum. Bugün ise 25 tane odamız var. Oda başkanlarımızla

10 l İSMMMO YAŞAM

birlikte ekonomiyi konuşacağız. Mesleğimizi konuşacağız, meslektaşlarımızı konuşacağız. Sorunlarımızı konuşacağız. Birtakım kararlar alacağız. Umuyorum bu kararlar hem mesleğimiz hem ülkemiz için hayırlı olur. Faydası dokunur. Bolu’da olmaktan mutluyuz. Çok güzel bir yer. Tek sıkıntımız buradan erken ayrılmak. Her şey için Bolululara, başkanımıza teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

DÖRT TANE YENİ BEYANNAME TÜRMOB Genel Başkanı Emre Kartaloğlu da yaptığı konuşmada, 45. Karadeniz Oda Başkanları Toplantısı kapsamı hakkında bilgi vererek, “Bildiğiniz üzere Bolu Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odamızın açılışını yaptık. Bugün de 26 odamızın katılımı ile Karadeniz Odaları Platform toplantısını gerçekleştiriyoruz. Rutin olarak 3-4 aylık dönemlerde bu toplantıları bölgesel

olarak düzenliyoruz. Meslekli sorunlarımızın tartışıldığı, mesleki çözüm önerilerimizin geliştirildiği toplantılar bunlar. Toplantımızın ana gündem maddesi 01.01.2020 itibari ile meslek mensuplarımızın sürekli zorunlu eğitimleri başlayacak. O çerçevede onun yol haritasını belirlemek amacıyla 26 oda başkanımızla bir araya geldik” şeklinde konuştu. Kartaloğlu, birlik bünyesinde bulunan meslek mensuplarının beyannamelerden pay alma konusuna önem verdiklerini de dile getirerek, “Dijtal Hizmet Belgesi kanunu teklifi, Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin kanun teklifi de görüşülüyor. 4 tane daha yeni vergi, 4 tane daha yeni beyanname geliyor aslında. Bunların ayrıntılarını tartışacağız” dedi. Konuşmaların ardından toplantı mesleki sorunları değerlendirme ile devam etti.


Eğitimler tüm hızıyla sürüyor

İSMMMO, meslektaş ve stajyerlerin gelişimine yönelik eğitimlerini İstanbul’un birçok ilçesinde sürdürüyor. Alanında uzman eğitimcilerin yer aldığı eğitimlerde katılımlar yoğun bir şekilde gerçekleşiyor. Odamız ve TESMER İstanbul Şubesi’nin ortak düzenlediği seminerler ve mesleki eğitimler alanında uzman eğitimcilerin katkılarıyla devam edecek.

Meslektaşların futbol aşkı

İSMMMO Sanat Galerisi, Selvihan Aysan’ın resim sergisine ev sahipliği yapıyor. Hayata, doğaya ve kente dair suluboya tekniğiyle hazırladığı eserleri sergileyen Aysan, üçüncü kişisel sergisini İSMMMO Sanat Galerisi’nde açtı. Su-

luboya tekniğiyle hazırladığı eserler sergi açılışına katılan sanatseverler tarafından beğeniyle karşılandı. Selvihan Aysan’ın resim sergisi 5 Kasım’a kadar Şişli Kurtuluş’ta bulunan İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası’nda açık kaldı.

Başakşehir İlçe Temsilciği’nin her salı günü düzenlediği halı saha maçları meslektaşları bir araya getirerek renkli görüntülere sahne oluyor. Maçlar, meslek mensupları arasında dostluk ve yardımlaşmanın, birlik ve beraberliğin sağlanması amacıyla gerçekleştiriliyor. Etkinliğe katılan Başakşehirli meslektaşlar diğer ilçelerdeki takımlarla rekabet halinde olduklarını dile getiriyorlar.

İSMMMO HABER

Yaşamdan Kesitler İSMMMO Sanat’ta

İSMMMO YAŞAM l 11


‘Kamusal değerler mercek altında’ Uluslararası bağımsız denetim şirketi KPMG, Türkiye’de iş profesyonellerine, çeşitli sektörlere, kurumlara vergiden danışmanlığa kadar geniş bir yelpazede hizmetler sunuyor. KPMG Vergi Bölümü Başkanı Şaban Erdikler, şirketlerin üst düzey yöneticilerin yasalara, paydaş çıkarlarına ve kamusal değerlere bağlılığının daha çok mercek altına alındığını vurguluyor.

ZİRVEDEKİLER

NİL DENİZ DEMİRCİLER Türkiye’de tam 37 yıldır faaliyet gösteren KPMG Türkiye, yerel ve uluslararası ölçekte vergi denetim, tasdik ve danışmanlık hizmet veriyor. Müşterilerinin mali mevzuata uyumuna yönelik hizmetlerin yanı sıra onların faaliyetlerinde karşılaştırmalı analizler ve alternatif çözümler de sunuyor. Zamanı okuyan, ihtiyaçlara çözüm üreten esnek ve yenilikçi yaklaşımıyla KPMG 4 binin üzerinde müşteriye sahip. KPMG Vergi Bölümü Başkanı Şaban Erdikler ile KPMG’nin faaliyetlerini ve mesleği konuştuk: Kendinizden bahseder misiniz? Hangi okullarda eğitim aldınız ve şimdiye kadar nerelerde çalıştınız? Uzmanlık alanlarınız nedir?

12 l İSMMMO YAŞAM

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezuniyetimi takiben Maliye Müfettişi olarak 6 yıl kamu hizmetinde bulunduktan sonra Arthur Andersen’e vergi müdürü olarak katıldım. 1992 yılında Arthur Andersen Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğü görevini üstlenip, 1994 yılında Balkan ülkelerinin sorumluluğunu da üstlendim. Andersen’deki görevimi 2001 yılında yurtdışında dağılan Andersen Organizasyonu’nun Türkiye Bölümü’nü bir diğer uluslararası denetim kuruluşu çatısı altında topladık. İlgili kuruluşta 2 yıla yakın bir süre Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptıktan sonra 2004 yılı Ocak ayında bu görevimden ayrıldım ve Erdikler Bağımsız Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik Anonim Şirketi’ni kurdum. 2019 yılı başında Erdikler YMM’nin KPMG ile birleşmesi

sonucunda KPMG Vergi Bölümü Başkanı oldum. Sadece vergi kanunlarının yorum ve uygulamasında değil teşvikler, bankacılık, yabancı sermaye, ticaret kanunu uygulamaları, çalışma ilişkileri, kambiyo ve teşvik mevzuatı konularında da yerli ve yabancı sermayeli yüzlerce firmaya hizmet verdim. KPMG Türkiye’ye geçişiniz ne zaman ve nasıl oldu? KPMG Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş ile Erdikler Bağımsız Denetim ve Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş, KPMG Türkiye çatısı altında birleşti. Sektörde yeni bir sayfa açan bu birleşmede süreç şu şekilde oldu; 3 Ekim 2018 tarihinde KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan ile buluştuk. Biraz şirketleri, sektörü, geleceği konuştuk. Sohbet sırasında nasıl bir işbirliği, güç birliği


yapabiliriz diye konuşmaya başladık. Aslında bu konuşma bizi hızla KPMG Yeminli Mali Müşavirlik şirketiyle Erdikler YMM’nin birleşmesine götürdü. Yaklaşık 1,5 ay içinde süreci tamamladık. İki taraf için de 1+1’in 3 ettiği bir formüldü bu. İki tarafın da güçlü kasları var, o güçlü tarafları birleştirdiğimizde ortaya gerçekten Türkiye’nin en güçlü vergi, denetim ve danışmanlık şirketi çıktı. Doğrusu biz de bunu yaratmak istedik yola çıkarken. Sektörün duayenlerinden biri olarak gelişimin önünün açık olduğuna, alternatif yaratmanın, alternatiflerin içinde bulunmanın, onları değerlendirmenin gerekli olduğuna hep inandım. Profesyonel iş hayatım boyunca da tecrübelerimle bunu gördüm. Erdikler YMM, kurulduğu 2004 yılından bu yana hayli mesafe aldı. İki şeyi sağlamaya çalıştık; biri uluslararası firmalarda edindiğimiz temel ahlaki, etik ilkeleri, profesyonellik yaklaşımını tamamen elde tutmak, diğeri aynı zamanda yine bu firmalardaki tecrübelerimize dayanarak çok fazla gelişmemiş olduğunu gördüğümüz müşteriye hizmet anlayışının daha da geliştirilmesini mümkün kılmak. Bu iki unsuru sentezleyerek, uluslararası kalitede hizmet verilebileceğini gördük. Bunun bize kazandırdığı bir kas var gerçekten, bir kendine güven var. Bu anlayışla her zaman ufkumuzu açık tuttuk. Teklif gelince de doğrusunu isterseniz biz ön çalışmalarımızı, ev ödevlerimizi hazır bulundurduğumuzdan çok fazla zaman kaybetmeden anlaşma sağladık. Çünkü teklifte bulunan da yolumuzun çeşitli vesilelerle kesiştiği ortak değerlere sahip olduğumuz bir kuruluştu. KPMG ile beraber yol almak sahip olduğumuz güçlere ve imkanlara çok daha yenilerini katacaktı. Böylece hep ileriye bakmak hedefiyle 1+1’i 3 yapmak üzere çabuk karar verdik, çabuk uygulamaya geçtik. Bugün de buradayız.

1700 KİŞİLİK EKİP OLDUK

Vizyonunuz ve misyonunuzdan bahseder misiniz? KPMG organizasyonu içerisinde savunucusu olduğumuz değerleri ve işleri nasıl gerçekleştirdiğimizi tanımlayan paylaşılan bir kimlik yaratmaktadır. KPMG kültürü, sahip olduğumuz değerlere dayanmaktadır. Bütünlüğümüz ve dürüst iletişim politikamız; güven ve işbirliğini inşa ederken, esnekliğimiz ve çeşitliliğimiz her birimizin içindeki en iyiyi ortaya çıkartmak adına insanlarımızın özgürce bilgi paylaşımı içerisinde olduğu bir kültür yaratmaktadır. KPMG, Türkiye’de tam 37 yıldır hizmet veriyor. İş profesyonellerinin, düzenleyicilerin ve ekonomide çarkları çeviren sektörlerin, kurumların geçmiş 37 yıllık mesailerinde izimiz var. Gücümüzü bağımsızlığımızdan alıyoruz. İşimizin temelinde güven ve kalite var. Profesyonel etik değerlerimiz ve sadakatimiz, tercih edilmemizde öne çıkan özelliklerimiz. Zamanı okuyan, ihtiyaçlara çözüm üreten esnek ve yenilikçi iş yapış tarzımızla ‘en iyi olma’ odağımızdan milim sapmadan 4 binin üzerindeki müşterimize uluslararası standartlarda hizmet sunuyoruz. profesyonel denetim görüş ve güvencesi sağlayan 500’ün üzerinde denetim ve güvence hizmeti uzmanına sahibiz. Başlıca denetim hizmetlerimiz; UFRS ve US GAAP uyarınca hazırlanmış mali tabloların denetimi. Türk Ticaret Kanunu kapsamında, bağımsız denetim hizmetleri, özel denetim hizmetleri, birleşme, bölünme ve tür değiştirme durumlarına ilişkin bağımsız denetim ve güvence hizmetleri. BDDK Bilgi Sistemleri ve Süreç Denetimi, İştiraklerin ana şirketin lokal standartlarına göre hazırlanmış mali tablolarının denetimi. SPK (Borsa İstanbul’da işlem gören ve planlayan şirketler için), Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (BDDK), Hazine Müsteşarlığı (HM), Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) standartlarına göre hazırlanmış mali tabloların denetimi Vergi Hizmetlerimiz: Günümüz ekonomisinde, etkin vergi önerileri farklı sektörlerde faaliyet gösteren şirketlere piyasada rekabet üstünlüğü sağlıyor. Bu nedenle, vergi hizmetlerimiz müşterilerimizin ticari hedefleriyle uyumlu, maliyet tasarrufu sağlayan bir faaliyet yapısı yaratmayı amaçlıyor. KPMG Türkiye olarak yerel ve uluslararası ölçekte vergi denetim, tasdik ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Müşterilerimizin mali mevzuata uyumuna yönelik hizmetler verirken onların faaliyetleri konusundaki

ZİRVEDEKİLER

KPMG Türkiye kadrosunda kaç kişi görev alıyor? Ekibinizden bahseder misiniz? KPMG Türkiye olarak çalışan sayımız son 6 yılda önemli oranda arttı. 2013’den bu yana çalışan sayımızı yüzde 167 arttırdık ve 1 Ekim’de aramıza katılan arkadaşlarımızla bin 700 kişilik bir ekibimiz oldu. KPMG olarak vergi, denetim ve yönetişim gibi konularda hizmetler veriyorsunuz. Hizmetlerinizden bahseder misiniz? Verdiğiniz hizmetlerle şirketlere neler kazandırıyorsunuz? KPMG Türkiye olarak birçok sektör ve iş kolundaki müşterimize, Türkiye’nin önde gelen denetim şirketlerinden biri olarak hizmet vermekteyiz. Türkiye’de, müşterilerimizin Türk ve uluslararası yasal gereksinimleri karşılamaları ve bunların ötesine geçmeleri için,

37 YILDIR TÜRKİYE’DE...

İSMMMO YAŞAM l 13


ZİRVEDEKİLER

İSMMMO MESLEĞİN İTİBARINDA BİR KİLOMETRE TAŞI İSMMMO hakkındaki görüşleriniz neler? 3568 Sayılı Kanunun yasalaşmasıyla İSMMMO Muhasebe mesleğinde Türkiye’nin en büyük meslek odası konumundadır. Mesleğin gelişmesinde, itibarında İSMMMO bir kilometre taşı olmuştur. Muhasebe mesleği gelişip, değişirken iş dünyası da değişiyor. İşletmeler büyüyor, uluslararası ilişkilere giriyorlar. Bu süreçte İSMMMO başlangıçtan bugüne mesleğin ve üyelerin gelişimine oldukça katkı sağladığını düşünüyorum. Yeni mezun bir genç üniversiteyi bitiriyor. 23-24 yaşlarında, staja başlama sınavı başka ülkede yok sadece Türkiye’de var. Genç, muhasebeci olmak için üç yıl staj yapıyor. Mali müşavirlik sınavına giriyor. Ve bir ruhsat alıyor. Ona sen yeniden staj yapacaksın, sınava gireceksin diyorsunuz. Bu süreçler sonuncunda meslek mensubu olunuyor. Muhasebe mesleğinin başlangıcından beri bu zorlu ve seçici sürece getirilmesinde İSMMMO’nun büyük katkısı olduğunu düşünüyorum. İSMMMO’nun diğer bir yönü de meslek mensuplarının gelişimine ve eğitimine verdiği önem. Örneğin; İSMMMO Akademi’yi açtılar. Birçok farklı alanda eğitim veriliyor. Bunu yapan ender meslek odası olduğunu da memnuniyetle görüyorum.

14 l İSMMMO YAŞAM

kapsamlı bilgi ve tecrübemizi kullanarak karşılaştırmalı analizler ve alternatif çözümler sunuyoruz. Başlıca vergi hizmetlerimiz ise; Kurumlar Vergisi Tasdik, Denetim ve Danışmanlık, Kurumsal Birleşme ve Satın Alma, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku, Muhasebe, Mali Müşavirlik ve Bordrolama, Dolaylı Vergiler / KDV ve ÖTV İadesi, Gümrük ve Dış Ticaret, Yatırım Teşvik Hizmetleri, Vergi İhtilafı ve Çözüm Hizmetleri, Uluslararası Vergilendirme. Danışmanlık hizmetlerinizden bahseder misiniz? KPMG Türkiye danışmanlık hizmetleri, şirket satın alma ve birleşme, şirket yeniden yapılandırma, performans ve teknoloji, risk yönetimi ve uyum ve bilgi teknolojileri (BT) danışmanlığı alanlarındaki uygulamalarla müşterilerimizin karşılaştığı güçlüklere çözüm önerileri sunmayı ve onların ihtiyaçlarını en ideal yolla karşılamayı amaçlıyor. KPMG Türkiye, danışmanlık hizmetleri konusundaki deneyimlerini üç ana başlık altında toplamıştır: 1. Büyüme: Ekonomik koşullar ne kadar zorlu olursa olsun, sağlam bilançoya, tutarlı ve öngörülebilir nakit akışına sahip işletmeler açısından her zaman büyüme olanağı bulunuyor. Şu an, artık iyiye doğru giden koşullara hazırlanmanın zamanı. Kuruluşu devir ve yeniden yapılandırma hizmetleriyle daha da sağlamlaştırmaya veya zorlu elden çıkarma süreçlerini kolayca ve sorunsuz yönetmeye yardımcı oluyoruz. Bunlara ek olarak öz varlıklar dışındaki varlıkları değerlendirmeye ya da iyileşmeyi getirecek bir stratejik adım olan satın alımlar gerçekleştirirken düşük fiyatlardan avantaj sağlamayı hedefliyoruz. 2. Yönetişim. 3. Performans: KPMG danışmanlık hizmetleri, müşterilerimizi büyüme, yönetim ve performans hususlarındaki güçlüklerle mücadele etmesi için destekliyor. Dünya çapındaki danışmanlık uygulamalarınız neler? Dünya çapındaki danışmanlık uygulamalarımız; değeri muhafaza etmeye

ve geliştirmeye yardım ederek, tarafsız öneri ve uygulamalarla uzman becerilerini bir araya topluyor. İş dünyasının zorluklarından dolayı hızlı hareket etmeye ihtiyaç var ancak işletmeler bugün ve yarın için mevcut talepleri karşılayabileceğinden emin olmalarını sağlayacak uzun vadeli stratejilere de gereksinim duyuyor. Sahip oldukları altyapı doğru altyapı mı? Risklerden korunmak için ihtiyacı olan süreçlere, sistemlere ve denetimlere sahip mi? Danışmanlık uygulamalarımız gerek organik olarak gerekse satın alma yoluyla yeniden yapılanan ve büyüyen işletmeleri destekleyerek şirket içindeki organizasyonun daha verimli bir hale gelmesine yardımcı oluyor. Ayrıca işletmelerin düzenleyici yasa ve ortamlara uyum sağlamalarına da destek veriyor.

ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYUYORUZ Türkiye’de vergi ve yönetişim konusunda şirketlerin en önemli ihtiyaçları neler? Onlara ne gibi kolaylıklar sağlıyorsunuz? Şirketlerin yanı sıra önemli yetkilerle donatılmış üst düzey yöneticilerin yasalara, paydaş çıkarlarına ve kamusal değerlere bağlılığının da giderek daha çok mercek altına alındığını gözlemliyoruz. Kamu yönetimleri, bozulan mali dengeler nedeniyle vergi oranlarını artırmakta yaşadıkları güçlüğü, vergi tabanını genişleterek ve vergi toplama süreçlerini etkinleştirerek telafi etmeye çalışıyorlar. Buna bir de değişen şartlara aynı hızla cevap veremeyen, farklı kesimlerden gelen istekleri karşılamada yeterince esnek davranamayan ve mevzuatını iş dünyasının gerçeklerine uygun hâle getiremeyen idari yapıları da eklersek vergi danışmanlarının üstüne düşen sorumluluğu daha iyi vurgulamış oluruz. KPMG’nin sorumlu vergi danışmanları olarak hükümetlere hedefledikleri ve/ veya uyguladıkları ekonomik ve mali politikaların icra tarzı ve muhtemel sonuçları hakkında


her zamankinden daha açık. Şirketler çok uluslu yapılara dönüşüyor, teknolojinin büyüttüğü rekabet geleneksel yapıları sarsıyor. Ayrıca, KPMG Türkiye olarak 2019’da üçüncüsünü hazırladığımız Sektörel Bakış serisinde Bankacılık, Endüstriyel Üretim, Enerji, İlaç, İnşaat, Otomotiv, Perakende, Taşımacılık, Kimya ve Telekomünikasyon sektörlerini mercek altına aldık. Araştırmamızda, geride bıraktığımız yılda sektörlerde görülen temel eğilimlere, dünya ve Türkiye pazarına ait temel büyüklüklere, sektör oyuncularına yönelik değerlendirmelere, sektörde beklenen teknolojik gelişmelere ve sektörün güncel durum analizine yer verdik. Bu yıl diğer senelerden farklı olarak ilgili sektörlerde ilk yarıyılla ilgili değerlendirmelerimizi de basınla paylaştık. Çalışmalarımızın gördüğü yoğun ilgi ve aldığımız olumlu dönüşler bizi mutlu ediyor. Ülke ekonomisinin tüm taraflarına fayda sağlamak motivasyonuyla 2020 yılında da sektörel araştırmalarımızı sürdürmeyi hedefliyoruz.

TEKNOLOJİ DÖNÜŞTÜRÜYOR Vergi, denetim ve danışmanlık alanlarında gelecekte nasıl değişimler olacak? Teknoloji iş süreçlerini dönüştürmeye halihazırda başladı. Hatta bu dönüşümün sistemin en geleneksel alanlarından vergi üzerinde de etkisini gösterdiğini gözlemiyoruz. KPMG’nin Küresel Vergi Bölümleri Karşılaştırma Araştırması’na göre, vergi liderleri bölümlerini dönüştürürken üç alana odaklanıyor. Bunlar arasında süreçlerin iyileştirilmesi için teknoloji kullanımı, verimliliğin artırılması için dış kaynak kullanımı ve iş gücünde yeni yeteneklere yatırım yapılması yer alıyor. Vergi yazılımları arasındaki en popüler sistemin doküman idare sistemleri olduğu söylenebilir. KPMG’nin araştırmasına katılan şirketlerin yüzde 19’u mevcut yazılımlarını güncellemeyi düşünüyor, kalan şirketler ise gelecek 5 yılda bu tür yazılımlara geçmeyi planlıyor. Günümüzde Avrupalı vergi liderlerinin büyük bölümü, geçmişe göre şirketlerine daha fazla veriye dayalı öngörü sunabildiklerini belirtiyor ancak bu alanda hala atılacak çok adım olduğunu belirtmekte fayda var.

MESLEĞİMİZİN SORUNLARINA KAYITSIZ DEĞİLİZ Son olarak meslekle ilgili neleri söylemek istersiniz? Sorumlu vergi danışmanları olarak ulusal ve uluslararası boyutta her geçen gün biraz daha karmaşıklaşan mali yapıda, hükümetlerin vergileri artırmak da dâhil olmak üzere maliye politikalarını -kamu yararı adına- gözden geçirme hakkına sahip olduğuna ilişkin inancımızın yanı sıra mükelleflerin de -hukuk çerçevesinde- vergi yükümlülüklerini serbestçe yönetme hakkı bulunduğunun altını çiziyoruz. Bu nedenle görevimizi ifa ederken, ulusal ve uluslararası vergi mevzuatının mükelleflerce tam ve doğru uygulanmasını sağlarken vergide eşitlik, adalet, genellik ve ödeme gücü prensiplerini gözetiyoruz. Bu kapsamda tespit ettiğimiz tüm aksaklıkları ilgili otoriteler ve kamuoyu ile paylaşıyoruz. KPMG’nin sorumlu vergi danışmanları olarak icra ettiğimiz mesleğin sorunlarına karşı da kayıtsız değiliz. Tüm paydaşlar için sağlam, güvenilir ve sürdürülebilir bir vergi iklimi oluşturmanın ilk adımlarından biri mesleğimizin sorunlarını ıslah ederek ona hak ettiği saygınlığı kazandırmaktır. Bu mesleği icra edenler olarak konunun tüm taraflarıyla sürekli ve açık bir iletişimde bulunmayı ve mesleğimizin en doğru şekilde icrası için her türlü sorumluluğu almayı görev biliyoruz.

ZİRVEDEKİLER

destek olmayı görevimiz olarak kabul ediyor; kamu otoriteleriyle sürdürülebilir, açık ve şeffaf iletişimi mesleğimizin vazgeçilmez unsuru olarak görüyoruz. KPMG Türkiye olarak böyle bir iklimde filizlenen yeni bir mesleki anlayış olan sorumlu vergicilik yaklaşımına öncülük ediyoruz. Tüm paydaşların ortak yararına olan bu yeni mesleki yaklaşımın yaygınlaşması için elimizi taşın altına koyuyoruz. Özel sektör ve kamu dâhil olmak üzere toplumun tüm kesimleri, vergi danışmanlarının işlerini sorumlu vergicilik anlayışıyla yaptığına güvenme ihtiyacı duyuyor. KPMG olarak bunu biliyor ve mesleğimizi bu anlayışla icra ediyoruz. KPMG Türkiye olarak tüm paydaşların ortak yararına olan sorumlu vergicilik yaklaşımının yaygınlaşması için elimizi taşın altına koyuyoruz. KPMG olarak 2019 Küresel CEO Araştırması gibi araştırmalara imza atıyorsunuz. Yaptığınız araştırmalar genel olarak hangi sektörleri ve konuları içeriyor? Dünyanın en büyük ekonomilerinde, en büyük ve karmaşık şirketleri yöneten CEO’ların katılımıyla küresel olarak beşinci defa düzenlediğimiz 2019 KPMG Küresel CEO Araştırması için kilit sektörlerde faaliyet gösteren bin 300 CEO’nun görüşü alındı. Küresel raporda yer alan ABD, Almanya, Avustralya, Birleşik Krallık, Çin, Fransa, Hindistan, Hollanda, İtalya, İspanya ve Japonya’nın yanı sıra aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkeden küresel ankete katılım gerçekleşti. KPMG’nin CEO araştırmalarının beşincisi, hızla yol alan teknolojinin iş dünyasının önüne çıkardığı keskin virajı tartışmaya açıyor; ‘Büyümek bir yana ayakta kalmak için yeterince çevik misiniz?’ Dünya devi şirketlerin yöneticileri ‘çeviklik’ virajını güvenle almaya hazır mı ya da ‘geride kalıp gözden kaybolma’ riskinin farkındalar mı? Dijital dönüşümün etkisindeki bugünün iş dünyasında, küresel şirketler yalnızca birer işletme değil siyasi etki sahibi birer aktör olarak da görülüyor. CEO’lar ise bu etki sahibi kurumların gerçek yönlendirici gücü. Değişim, hazırlıksız yakaladığını yok etme tehdidiyle üzerimize gelirken CEO’ların yönettiği kurumların yapısı artık dünden daha karmaşık, politik ve ekonomik belirsizliklere

İSMMMO YAŞAM l 15


Organını bağışla bir yaşam armağan et KAPAK

UMUT EFE Yaşamın kıyısında, ölümle hayat arasında ince bir çizgide geleceğe dair, var olmaya dair, bir umudun peşinde binlerce insan… Kendilerini yeniden hayata döndürecek, yaşama sıkı sıkıya tutunduracak, yeni bir gelecek armağan edecek haberi, büyük bir heyecan, umut ve hasretle bekliyorlar… Çocuk, anne, baba, kardeş, kimi zaman en yakın dost, her biri içimizden bizden biri…

16 l İSMMMO YAŞAM

Aldıkları her nefesin son olmaması için dua eden, her anı doyasıya yaşayıp, her günü son günleriymişçesine geçiren 26 bin hasta, kendilerine yeniden başlama şansı tanıyacak yeni bir organ için sırada bekliyor… Ve bu sıraya her gün 4 bin yeni kişi, yeni bir nefes umuduyla ekleniyor...

26 BİN 442 KİŞİ BEKLİYOR Organ bağışı hâlâ pek çok insanın çekinerek yaklaştığı bir konu olsa da organ nakli,

pek çok hastanın tek ve son şansı…..Bunun temelinde ise organ bağışıyla ilgili kulaktan dolma asılsız bilgiler yatıyor. Oysaki organ bağışı tıbben yaşamını yitiren bir hastanın doku ve organlarının, nakil bekleyen başka hastaların tedavisi amacıyla kullanılmasından ibaret. 18 yaşını aşmış, akli dengesi yerinde herkes organ bağışında bulunabiliyor. Son yıllarda bu bilinç artsa da hâlâ çok yetersiz olan bağışların hızlanması için 3-9 Kasım tarihleri Organ Bağışı Haftası olarak kutlanıyor…


Her yıl 7 bin hayat, karaciğer, böbrek, kalp yetmezliği gibi hastalıklardan ötürü sönüyor. Türkiye’de 26 bin 442 hasta ise yeni bir yaşamın kapısını açacak, yeni bir hayat bağışlayacak haberi, organ bağışını bekliyor… Organ bağışı hâlâ pek çok insanın çekinerek yaklaştığı bir konu olsa da organ nakli pek çok hastanın tek ve son şansı…

durum Türkiye’deki en önemli sorunlar arasında bulunuyor… Son verilere göre şu anda yaklaşık olarak 26 bin 442 kişi kadavradan bağış ile nakil olabilmek için bekliyor… Ülkemizde kadavra organ bağışı az olduğu için canlıdan canlıya nakiller çok daha fazla yapılıyor… Organ bağışının artması için toplumda her bireye önemli görevler düşerken, insanlar genellikle hayattayken organlarının bir parçasını sevdikleri kişiye

BÖBREK HASTALARI İLK SIRADA Organ bağışı bekleme listesinde ilk sırayı 22 bin 684 ile böbrek alırken, bunu 2 bin 187 ile karaciğer, bin 115 ile kalp takip ediyor. Aslında karaciğer bağışına ihtiyaç duyan hasta sayısının daha fazla olduğu, listedeki rakamın gerçeği yansıtmadığı belirtiliyor. Bunun nedeni ise böbrek bağışı bekleyen hastalar diyaliz gibi ‘köprü tedavi’ denilen ve bekleme süresini uzatan yöntemden faydalanırken aynı şansa sahip olmadıkları için karaciğer hastalarının birçoğunun kısa sürede hayatını kaybetmeleri. Dolayısıyla böbrek nakli bekleme listesi uzayıp giderken, karaciğer bağışı bekleyen hastaların sayısı artış göstermiyor. Organ yetmezliğinin nedenlerine bakıldığında ise bebeklerde ve çocuklarda doğuştan ya da sonraki dönemlerde gelişen bazı sebepler nedeniyle böbrek ve karaciğer yetmezlikleri sık görülebiliyor… Akraba evlilikleri de bu tür hastalıkların oluşmasında önemli bir etken olarak öne çıkıyor… Burada, büyüme geriliği ve kalıcı problemler oluşmadan nakil operasyonunun gerçekleştirilmesi gerekiyor... Ancak günümüzde bağış yetersizlikleri birçok çocuğun da hayatını kaybetmesine yol açabilmekte. Oysa ki başarılı bir şekilde nakli gerçekleştirilen ve muayene takibi yapılan çocuklar yaşamlarına sağlıklı bir şekilde devam ederken, organ nakli ile hayata yeniden sarılabiliyor…

DİĞER ÜLKELERDEN GERİDEYİZ Organ bağışı her geçen yıl bir önceki yıla göre yaklaşık 1.5- 2 katı artış gösterirken, bu rakamlar bağış bekleyen hasta sayısı yanında oldukça düşük kalıyor… Araştırmalara göre, ülke olarak yılda 1 milyon nüfus başına minimum 25 kadavra donör sağlayabildiğimiz zaman organ nakli bekleme listelerindeki hastaları tedavi etme şansını yakalayabiliyoruz. Türkiye’de ise ölümlerin ancak yüzde 25-30’unun yakınları organ bağışını kabul

KAPAK

Organ nakli bekleyen hasta sayısı her geçen yıl artıyor. Bu artışın nedenleri arasında obezite, hipertansiyon, doğuştan gelen hastalıklar, akraba evlilikleri ve yanlış yaşam alışkanlıkları önemli rol oynuyor. Hastalarla birlikte ailelerinin de yeniden hayata bağlanması ise ancak organ bağışı ile mümkün olabiliyor. Organ bağışındaki yetersizlik dünya ile birlikte Türkiye’nin de en önemli sorunları arasında yer alıyor… Ve bu

vermekten çekinmiyor… Ancak bu noktada, uzmanlara göre, kişinin hayatını kaybettikten sonra organ bağışlama fikrine henüz yaşarken sıcak bakması çok daha önemli… Hayatını kaybeden bir insan, böbrek, karaciğer, akciğer kalp, bağırsak, pankreas ya da kornealarını bağışlayarak birçok insana sağlıklı bir hayat armağan edebilir. Organların toprağa değil umutla bekleyen kişilere kısacası ‘hayata’ bağışlanması gerekir.

İSMMMO YAŞAM l 17


ediyorlar. Bu da yılda milyonda 3.5-4 kişi demek. Yani kadavradan organ bağışı yıllık ortalamanın çok çok altında... Bu nedenle her yıl 6-7 bin kişi organ nakli beklerken yaşamlarını kaybediyor. Yaş ortalaması da oldukça düşük. Örneğin, böbrek hastalarının yüzde 50’sine yakınını 5-40 yaş arası kişiler oluşturuyor. Organ naklinin gelişmiş olduğu ülkeler ile Türkiye arasında bir kıyaslama yapmak gerekirse arada ortalama 10-15 kat fark var. Katolik bir toplum olmasına rağmen İspanya’da da oranlar milyon nüfus başına 35-40 arasında... Yine diğer Avrupa ülkelerinde ve Amerika da oranlar milyonda 25’in altında değil. Organ nakli bekleyen hasta listesine her yıl 4.000-5.000 yeni hasta ilave oluyor. Türkiye’de ise yılda maksimum 3.0004.000 kişiye (kadavra+canlı vericiden) organ nakli yapılırken, geri kalanlar da maalesef kaderine terk ediliyor... Yapılan nakillerin yüzde 70’i canlıdan, yüzde 30’u kadavradan sağlanıyor…

BAĞIŞLARIN ÇOĞU AKRABADAN

KAPAK

KAÇ KİŞİ, HANGİ ORGANI BEKLİYOR? 2019 yılında Türkiye’nin kadavradan organ bekleme listesinde toplam 26 bin 442 kişi yer alıyor. Verilere göre bekleme listesi ise şöyle: l Böbrek: 22.684 l Karaciğer: 2.187 l Kalp: 1.115 l Pankreas: 287 l Akciğer: 77 l Kalp kapağı: 4 l Böbrek+pankreas: 9 l İnce bağırsak: 4 l Yüz ve saçlı deri: 1

18 l İSMMMO YAŞAM

Türkiye, organ nakli operasyonu başarısında dünyanın en ileri ülkelerinden biri konumunda. Ancak deneyimli uzman ve ileri teknoloji-altyapı ile nakil başarısı çok yüksek olsa da, Türkiye’deki hastaların önünde kocaman engel var. Bu da kadavradan yeterli organ bağışı olmaması… Dolayısıyla nakillerin büyük bir çoğunluğu akrabaların bağışları yani canlı vericilerden yapılıyor. Sağlık Bakanlığı’nın raporu da bu çarpıcı gerçeği gözler önüne seriyor. 2018 yılında gerçekleşen 2 bin 178 beyin ölümünde, kadavra bağışı sayısı sadece 598’le sınırlı kalmış. Yani, her 4 beyin ölümünün sadece 1’inden organ bağışı alınıyor. Dolayısıyla yine aynı yıl 5 bin 597 organ naklinin 4 bin 162’si canlı vericiden yapılırken sadece bin 435’i kadavradan gerçekleştirilmiş. Türkiye canlı vericiden organ naklinde hem sayısal hem de başarılı sonuçları açısından dünya ile yarışır durumda. Ancak canlı vericiden böbrek naklinde yılda 3 bin böbrek nakli ile dünya şampiyonu olan Türkiye, kadavradan organ naklinde ise ne yazık ki son sıralarda yer alıyor..

4 BİN 710 NAKİL GERÇEKLEŞTİ Bu yılki Organ Bağışı haftasında elde edilen sonuçlar ise farkındalığın biraz daha arttığına işaret


İLK NAKİL 1975’TE GERÇEKLEŞTİ Türkiye’de ilk başarılı organ nakli 3 Kasım 1975’te Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından, anneden alınan böbreğin oğluna nakledilmesiyle gerçekleşti. Türkiye’de organ nakli ile ilgili çalışmalar 1970’li yılların başlarında, Prof. Dr. Mehmet Haberal tarafından, Hacettepe Üniversitesi’nde köpekler üzerinde yapılan deneysel çalışmalar ile başlatıldı. 1969 yılında biri Ankara, biri de İstanbul’da olmak üzere 2 adet kalp nakli ameliyatı gerçekleştirilmiş ancak istenilen sonuçlar alınamamıştı. 3 Kasım 1975, Türkiye’de gerçek anlamda organ naklinin başladığı gün olarak tarihe geçti. Dr. Haberal ve ekibi Hacettepe Üniversitesi’nde, Türkiye’de ilk başarılı canlı akrabalar arası böbrek naklini, anneden oğluna yaptıkları nakil ile gerçekleştirdiler. Aynı ekip, 10 Ekim 1978 tarihinde ‘Eurotransplant’ aracılığı ile yurt dışından getirtilen bir kadavra böbrek ile ilk kadavra kaynaklı organ nakli ameliyatını gerçekleştirdi. 3 Haziran 1979 yılında Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkındaki 2238 sayılı kanun yasalaştı. Kanunun çıkmasından yaklaşık 2 ay sonra, 27 Temmuz 1979’ da Dr. Haberal ve ekibi, trafik kazasında ölen bir vatandaşımızın böbreğini alarak Türkiye’de ilk yerli kadavra kaynaklı böbrek nakli ameliyatını gerçekleştirdiler. Dr. Mehmet Haberal 1980 yılında, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’nı kurdu; 1985’te de Organ Nakli Hastanesi hizmete girdi. Dr Haberal, bu tarihten sonra ekibi ile birlikte organ nakli çalışmalarını, Başkent Üniversitesi’nin temelini oluşturan bu vakıf hastanesinde sürdürdü. Haberal, Türkiye’deki ilk başarılı karaciğer nakli ameliyatını Aralık 1988’te gerçekleştirmiş. Mart1990’daysa Türkiye’de ilk kez canlı donörden karaciğer nakli ameliyatını yapmış. Prof. Haberal’ın Nisan 1990’da gerçekleştirdiği erişkin hasta için canlı donörden kısmi karaciğer nakli ameliyatı, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’da ilk olma özelliğini taşıyor.

KAPAK

ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından açıklanan verilere göre, Organ Bağışı Haftası boyunca yürütülen çalışmalar neticesinde bağışçı sayısı 502 bine yükseldi. İllere göre bağışçı sayılarına bakıldığında 71 bin bağışçıyla İzmir birinci, 57 bin 500 bağışçıyla İstanbul ikinci, 37 bin bağışçıyla Kocaeli üçüncü sırada yer aldı… Organ bağışında ve operasyon sayısında her geçen yıl düzenli bir artışın mevcut olduğunu ancak hâlâ organ bekleyen hastalar için yeterli olmadığını aktaran Koca, konuya ilişkin şu bilgileri verdi: “81 ilimizdeki 148 organ nakil merkezimizde bu yılın 10 ayında 4 bin 710 nakil gerçekleştirdik. Ülkemiz, Avrupa bölgesinde en yüksek nakil rakamlarına sahip. Dünyada canlı vericiden organ nakillerinde en yüksek rakamlara sahibiz. Bu yapısı ile toplam nakillerin yüzde 25’inin kadavra vericiden, yüzde 75’inin ise canlı vericiden yapıldığını görüyoruz. Organ bağışı gibi hayati bir konuda göstermiş oldukları duyarlılıktan dolayı

İSMMMO YAŞAM l 19


olmadığına dikkat çekiyor…

ORGAN BAĞIŞI NASIL YAPILIR?

tüm bağışçılarımıza şükranlarımı sunuyorum. Siz de organlarınızı bağışlayarak nakil için bekleyen hastalarımıza umut olabilirsiniz.”

KAPAK

RİSKLERİ DE BULUNUYOR Şişli Hamidiye Etfal Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Organ Ve Doku Nakil Koordinatörü Hanife Yavuz’un verdiği bilgiler, organ naklinin şekline dair akıllara takılan sorulara ışık tutuyor… Organ naklinin, canlıdan canlıya veya beyin ölümü gerçekleşmiş (kadavra) kişilerden yapılan nakiller olmak üzere iki şekilde yapıldığını kaydeden Yavuz, şöyle devam ediyor: “Canlıdan canlıya organ nakli böbrek, karaciğer ve akciğer gibi organlar için geçerlidir. Örneğin, anneniz, babanız veya kardeşiniz diyalize giren bir böbrek hastası ise ve sizin uygun koşullarınız varsa böbreğinizin birini ona verebilirsiniz. İnsanlar tek böbrekle de hayatta kalabilirler ancak ilerde o kişinin de organ nakline ihtiyacı olabileceği düşüncesiyle tıpta bu istenmeyen bir durumdur. Örneğin, bir kaza vs. sonucu tek böbreğinizi kaybederseniz diğerine ihtiyaç duyabilirsiniz. Yine karaciğer ve akciğer için de aynı sebepler geçerlidir. Siz sağlıklı iken organınızın birini veya bir parçasını -karaciğer ve akciğer için geçerli- birine vererek, yani sağlıklı iken bir

20 l İSMMMO YAŞAM

risk alıp takip edilmesi gereken potansiyel hasta grubuna giriyorsunuz. Ama maalesef bağışların yetersiz oluşu, organ nakli bekleyen insanların çokluğu, yakınlarımızın acı çekmesi, onların hastalıkla mücadele edememesi son çare olarak bazen canlıdan canlıya nakli zorunlu kılmaktadır. Kalp, pankreas gibi hayati organlar için ise kadavradan nakil zorunludur.”

YANLIŞ BİLGİLERE DİKKAT Hanife Yavuz, kadavradan (beyin ölümü gelişmiş kişi) organ naklinin ise sadece yoğun bakımlarda çoğunlukla beyin kanaması, ağır kafa travmaları, trafik kazaları gibi sebeplerle solunum cihazına bağlı yatan, beyin ölümü gelişmiş kişilerden yapılabildiğine dikkat çekiyor... “Toplumda her ölen kişiden organ nakli yapılabilir diye bilinir ama durum böyle değil maalesef. Kişi hastanenin herhangi bir kliniğinde bile ölmüş olsa, solunum cihazına bağlı değil ve beyin ölümü olmamışsa bu kişilerden organ nakli yapılamaz. Yani bazen basın yayın organlarında yazılan haberlerde olduğu gibi trafik kazaları veya depremler gibi doğal afetlerde kimsenin organını alıp birine nakil edemezsiniz” bilgisini veren Yavuz, tıbben de böyle bir durumun mümkün

Eğer sizler de organ bağışı ile bir yaşam armağan etmek isterseniz, yapılacak şey oldukça basit… 18 yaşını aşmış, akıl sağlığı yerinde olan herkes organ bağışında bulunabiliyor. Bağış yapılabilecek yerler ise tüm devlet hastaneleri, özel hastaneler, sağlık ocakları, sağlık müdürlükleri… Buraya başvuran bağışçı bir form doldurduğunda ona organ bağış kartı veriliyor. Yapılan organ bağışları o hastanenin yetkili kişisi tarafından internet üzerinden Sağlık Bakanlığı’nın Organ ve Doku Bağışı Listesi’ne ekleniyor. Bakanlık yetkilileri dışında kimse bu bilgileri görmeye yetkili değil. Kartın üzerinde bulunan bilgiler de organ alımı için yeterli değil. Mevcut kanunlar çerçevesinde kişi daha önce organlarını bağışlasa da öldüğünde ailesine soruluyor. Ancak, ailenin onayı durumunda organları alınıyor. Aksi halde nakil gerçekleşmiyor. Bu noktada geride kalan ailelere de büyük görevler düşüyor… Organ bağışı bilincinin daha fazla kişiye yaygınlaşması önem taşıyor. Kişinin organ bağışçısı olması, aile için vasiyet niteliğinde olduğundan genellikle ailenin karar vermesini kolaylaştırır. Organ bağışı tamamen gönüllülük esasına dayalı tıbbi bir uygulama… Türkiye’deki tüm beyin ölümleri Ulusal Organ ve Doku Nakli Koordinasyon Merkezi tarafından takip edilir… Beyin ölümü gerçekleştikten sonra ilgili hastanedeki organ nakli koordinatörü kişinin yakınları (öncelikli olarak birinci derecede yakınları) ile görüşür. Yakınlarının organ bağışı için onay vermesi üzerine kadavranın organları diğer hastalara yeni bir yaşam fırsatı sunmak üzere nakledilir. Kişi sağlıklıyken, ölümünden sonra organlarının bağışlanması için onay verdiyse nakil merkezi bu konu hakkında bilgi sahibi olur ve organların nakledilmesi için harekete geçer. Dolayısıyla organ nakli tamamen gönüllülük ilkesine dayalıdır.


ORGAN NAKLİNDE DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR l ORGAN BAĞIŞLAYAN KIŞI YARIM INSAN OLUR. Doğrusu: Acıbadem International Hastanesi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır, canlıdan canlıya yapılan organ nakillerinde ameliyat öncesinde alıcı ve vericiye oldukça detaylı tetkikler yapıldığını belirterek, “Böbrek vericisinin genel sağlığında herhangi bir problem saptanırsa uygun verici olmadığına dair bilgi veriliyor. Sağlıklarını riske atacak bir problem saptanmazsa böbrek vericisi olmak sağlığı tehdit etmiyor. İnsanlar tek böbrekle de bir ömür boyu sağlıklı yaşayabilirler” diyor.

l ORGAN BAĞIŞI DINEN UYGUN DEĞIL.

Doğrusu: İslam dini de dahil olmak üzere tüm büyük dinlerde organ bağışına aykırı bir durum yok. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu, 6.3.1980 tarih ve 396 /13 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Ayrıca bu kararda ‘organınızı vereceğiniz kişi, yaptığı iyilik ve fenalıklardan kendisi sorumludur’ deniyor.

l ORGAN BAĞIŞI BENIM TIBBI BAKIMIMI ETKILER.

Doğrusu: Kişi hayatta iken ister organ bağışında bulunmuş olsun, isterse bulunmamış, bu durum onun tıbbi bakımını etkilemez. Çünkü insan hakları bildirgesine göre, her bireyin yaşama hakkı vardır. Hayatta iken organ bağışlayan kişinin organlarının kullanılması ancak o kişiye tıbben yapılacak tüm tedaviler uygulandıktan sonra tedaviye yanıt alınamayıp beyin ölümün gerçekleşmesinin ardından gündeme geliyor. “Organ bağışından söz edilebilmesi için hastanın yoğun bakım şartlarında beyin ölümünün gerçekleşmesi gerekiyor” diyen Acıbadem International Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber, beyin ölümünü saptayan önemli ve kesin tıbbi prosedürler olduğunu söylüyor.

l ORGAN BAĞIŞLARSAM SONRA BAĞIŞLAMAKTAN VAZGEÇEMEM.

l BEYIN ÖLÜMÜM GERÇEKLEŞMEDEN ORGANLARIMI ALABILIRLER. Doğrusu: Hayır, beyin ölümü gerçekleşmeden organlar alınmaz.

l BAĞIŞLAMAM YETERLI, AILEMIN BILMESINE GEREK YOK.

Doğrusu: Hayır! Ülkemizdeki kanunlar, kişi kendi organlarını hayattayken bağışlamış olsa bile ölümü sonrasında ailesine tekrar sorarak onay alıyor. Eğer aile izin vermezse, organları alınmıyor. O nedenle bağış yapsanız da ailenize ya da ilgili kişilere haber verip organ bağışladığınızı ve olası bir durumda bunu yetkililere söylemelerini istemenizde yarar var.

l ORGAN NAKLI AMELIYATINDA CENAZENIN BÜTÜNLÜĞÜ BOZULUR.

Doğrusu: “O bedenler, organların kıymetini çok iyi bilen hekimler için kutsaldır ve çok büyük bir saygıyı hak etmektedirler” diyen Acıbadem Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Berber, şu bilgileri veriyor: “Kadavradan organ çıkarma işlemi, yaşayan bir insanın ameliyatı kadar büyük bir dikkat ve özenle yapılıyor. Organlar çıkarıldıktan sonra kesi yerleri mümkün olduğunca estetik dikişlerle dikilerek, bedenin hiçbir şekilde zarar görmemesine büyük özen gösteriliyor.”

KAPAK

Doğrusu: “Bu kararı kişinin yakınlarına söylemesi yeterlidir” diyen Prof. Dr. İbrahim Berber, sözlerine şöyle devam ediyor: “Beyin ölümü gerçekleştiğinde bağışı değerlendirecek olan kişiler aile fertleridir. Bugün ülkemizdeki uygulamaya göre bağış kartı olsa bile aile fertleri izin vermedikçe organlar alınamaz.”

Organ bağışından sözedilebilmesi için hastanın yoğun bakım şartlarında beyin ölümünün gerçekleşmesi gerekiyor. Bitkisel hayatta beyin sapı sağlam olduğu için kişi solunum, dolaşım gibi hayati fonksiyonlarını devam ettirebiliyor. Beyin ölümü (tıbbi ölüm) ise tüm beyin ve beyin sapı fonksiyonlarının tam ve geri dönüşümsüz olarak kaybıdır. Solunum ile dolaşım yoğun bakım koşullarında ventilatör gibi destek makineleri ve ilaçlar ile ancak geçici sürdürülebiliyor. Beyin ölümü gerçekleştiğinde, kişi tıbben ölü kabul ediliyor ve beyin ölümü tanısı almış kişilerin hayata dönmeleri mümkün olmuyor. Beyin ölümünü bitkisel hayat ile karıştırmamak gerekiyor. Bu nedenle beyin ölümü gerçekleştiğinde organ bağışı yapılıp organlar alınabiliyor.

İSMMMO YAŞAM l 21


‘Kısa vadede Türk basını toparlanmaz’

GÜNDEMİN SESİ

NİL DENİZ DEMİRCİLER

Posta gazetesi yazarı Oral Çalışlar, Türk basınının duayen isimlerinden... Yayın yönetmenliğinden köşe yazarlığına ve televizyon programlarına kadar medyanın her alanında çalışmalar yaptı. 68 kuşağının önemli temsilcilerinden biri olan Çalışlar, “Her geçen gün sosyal medya ve internet öne çıkıyor. Bir kere Türkiye’nin demokratikleşmesi, basın özgürlüğünün gelişmesi lazım” diyor.

22 l İSMMMO YAŞAM

Oral Çalışlar.... Basının duayen isimlerinden. Başarılı gazetecilik kariyerinin yanı sıra Türkiye’nin en sevilen yazarlarından biri konumunda. Çalışlar, 68 kuşağının önemli temsilcilerinden. Ankara Üniversitesi Sosyalist Fikir Kulübü başkanlığını, Öğrenci Birliği genel sekreterliğini ve Devrimci Gençlik Merkez Yürütme Kurulu üyeliğini yaptı. Türk Solu ve Aydınlık dergilerinde yazılar yazdı.12 Mart 1971 darbesinden sonra af kanununa kadar üç yıl hapiste yattı. Aydınlık gazetesinin genel yayın yönetmeni, Türkiye İşçi Köylü Partisi’nin başkanlık kurulu üyesi oldu... Cumhuriyet ve Radikal gazetelerinde çalıştı. Bir dönem Taraf gazetesi yayın yönetmenliğini yaptı, televizyon programları hazırladı. Halen Posta gazetesinde köşe yazıları yazan Çalışlar ile gazetecilik serüvenini ve basının geldiği noktayı konuştuk.

68 KUŞAĞINDAN Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Ne zaman, nerede doğdunuz ve hangi okullarda okudunuz?

1946 yılında Tarsus’ta dünyaya geldim. Liseyi Tarsus Amerikan Koleji ve Tarsus Lisesi’nde tamamladım. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde bir yıl okuduktan sonra (1966) İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ne geçtim. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdim ve burayı araya giren iki askeri darbe nedeniyle ancak 1983 yılında bitirebildim. Çocukken ne olmak istiyordunuz? Küçük bir çocukken milletvekili, siyasetçi veya gazeteci olmayı istiyordum. Çünkü annem CHP Tarsus kadın kollarının yönetimindeydi ve babam CHP Tarsus ilçe yönetim kurulu üyesiydi. Evin içinde hep siyaset vardı. Ayrıca evimizde sürekli olarak gazete okunduğundan dolayı gazeteciliğe de merakım vardı. Daha sonra milletvekili olabilme imkanlarına sahip oldum ama ben gazeteciliği seçtim. Mesleğe nasıl başladınız? Sizi gazeteci olmaya kim motive etti? Aileniz bu seçiminize nasıl baktı? 12 Mart, 12 Eylül askeri


ORAL ÇALIŞLAR KİMDİR? Gazeteci-yazar Oral Çalışlar, 14 Aralık 1946’da Tarsus’ta dünyaya geldi. Liseyi Tarsus Amerikan Lisesi ve Tarsus Lisesi’nde tamamladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nde bir yıl okuduktan sonra (1966) İstanbul İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ne geçti. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne girdi ve 1983’te bitirdi. Bu okulun Sosyalist Fikir Kulübü başkanlığını, Ankara Üniversitesi Öğrenci Birliği genel sekreterliğini ve Devrimci Gençlik Merkez Yürütme Kurulu üyeliğini yaptı. 1967’de yayına başlayan Türk Solu, 1968’de yayına başlayan Aydınlık dergilerinde yazılar yazdı. Aydınlık yazı kurulu üyeliği yaptı. 12 Mart 1971 darbesinden sonra tutuklandı. 1974 yılında çıkarılan af kanununa kadar üç yıl hapiste yattı. 1978’de yayınlanan günlük Aydınlık Gazetesi’nin genel yayın yönetmeniydi.

Türkiye İşçi Köylü Partisi’nin başkanlık kurulu üyesi oldu. 12 Eylül 1980 askeri darbesiyle yeniden tutuklandı. Kaçaklık ve hapis günlerinden sonra Ağustos 1988’de serbest bırakıldı. 1990 ve 1992 yılları arasında Hamburg Senatosu’nun davetiyle Hamburg’da kaldı.1992-2008 arası Cumhuriyet gazetesi, 2008-2013 arası Radikal gazetesinde çalıştı. 2013 yılı başından Nisan ayı sonuna kadar Taraf gazetesinin yayın yönetmenliğini yaptı. Sonra yeniden Radikal’e geçti, Radikal kapandıktan sonra 2016’dan bu yana Posta gazetesinde köşe yazıları yazıyor. Çeşitli kanallarda televizyon programları hazırlayan Çalışlar’ın İslam’da Kadın ve Cinsellik, Hz. Ali - Muaviye Çatışması İslamın Doğuşu ve İlk Ayrılıklar ve 12 Mart’tan 12 Eylül’e Mamak olmak üzere yayınlanmış 18 kitabı bulunuyor. Çok sayıda gazetecilik ve araştırma ödülünün de sahibidir.

GÜNDEMİN SESİ

darbelerinde cezalar aldığım için devlette memur olma şansını kaybetmiştim. Ya ticaret yapacaktım ya da fikir dünyasında gazeteci olacaktım, ben gazeteciliği seçtim. 68 kuşağı olarak devlet memuru olmayı reddeden bir fikirle başlıyorduk hayata. Ailem de bu tercihimde beni destekledi. Meslek yaşamınızda sizde iz bırakan bir anınızdan bahsedebilir misiniz? Çok orijinal olaylar yaşadım. Ancak bende en büyük izi bırakan anı ise, 1980 yılında darbe öncesinde yaşadığım bir olaydır. O dönemde Aydınlık Gazetesi’nin genel yayın müdürüydüm. 15 yaşında bir çocuğun polis kurşunuyla öldürüldüğüne ilişkin bir haberi manşetten vermiştik. Sıkıyönetim Adli Müşaviri Albay Kartal bizi arayıp ‘Yarın buraya geliyorsunuz deyince’, gazetemizi kapatmaya karar verdiklerini düşündük. O dönemde Aydınlık Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Aydoğan Büyüközden ile Selimiye’ye gittik. Bize sıra gelmesini heyecanla beklerken bir adam gelip orada bağırmaya başladı. ‘Ben polis gazisiyim, teröristlerle çatışırken yaralandım, gazi oldum. Siz benim 15 yaşındaki masum yeğenimi terörist diye öldürdünüz’ diyordu. Bizim manşete taşıdığımız çocuğun amcası olan bu polis, yaptığımız haberin doğruluğunu kanıtlamıştı. Onu güçlükle sakinleştirdiler. Sonra sıra bize gelince Albay Kartal bizi ‘Defolun gidin’ diye oradan kovaladı. Bu tesadüf sayesinde gazetemiz de kapanmamış oldu. İnternet ve sosyal medyanın yazılı basını etkilemesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Yazılı basın kendini sizce nasıl güncellemeli? Türkiye geçmişte günde 5 milyon adet gazete satılan bir ülke iken şimdi toplam gazete satış rakamlarının 1 milyonun altına düştüğü bir noktaya geldik. Bu düşüşün iki nedeni var bence. İlki internet yaygınlaşırken zaten okuma eğilimi az olan insanlarımız gazete satın almayı bıraktı. İkinci neden

İSMMMO YAŞAM l 23


GÜNDEMİN SESİ

ise, 18 yıllık tek parti iktidarı döneminde, iktidar kendi basınını oluştururken, basının bağımsızlığı yara aldı. Bu da medyanın itibarını zedeledi ve ikinci bir satış kaybı oldu. Kısa vadede Türk basınında bir toparlanma beklemiyorum. Her geçen gün sosyal medya ve internet öne çıkıyor. Bir kere Türkiye’nin demokratikleşmesi, basın özgürlüğünün gelişmesi lazım. Bunu yapacak olan da siyasiler. Siyasetin medyayı susturmak, tek ses haline getirmekten vazgeçmesi lazım. Şimdiye kadar hangi yayınlarda çalıştınız? 1978-1980 arası Aydınlık gazetesinde çalıştım. 1980-1988 arası kaçaklık ve

24 l İSMMMO YAŞAM

hapiste geçti, 1990-1992 yıllarında Hamburg Senatosu’nun davetiyle ailece Hamburg’a gittik. 1992-2008 arası Cumhuriyet gazetesi, 2008-2013 arası Radikal gazetesindeydim. 2013 başından Nisan sonuna kadar Taraf gazetesinin yayın yönetmeni olarak görev aldım. Sonra yeniden Radikal’e geçtim ve Radikal kapandıktan bu yana yani 2016 yılından beri Posta gazetesindeyim.

HEM KEYİFLİ HEM DE ZOR Sizce gazeteci olmanın en zorlu ve en keyifli tarafları neler? Zor tarafı yorum, makale yazıyorsanız, eleştirmek istediğiniz güçler karşısında zor-

Fenerbahçeli Lefter

lanmak. Örneğin, devletin aradığı bir suçluyla röportaj yaparsanız suçlu sayılabilirsiniz. Ya da bir şirket hakkında eleştiren bir yazı yazdığınızda o şirketin reklam veren olması gerekçesiyle bu eleştirileriniz yayınlanmak istenmeyebilir. Burada patron baskısı olabilir. Keyifli tarafı ise, gazetecilikte düşündüklerinizi söyleyerek, fikrinizle para kazanırsınız. Özgürlük ve demokrasiye inanan biriyseniz yazdığınız yazıların özgürlük ve demokrasiye katkısı olur diye düşünüp mutlu olursunuz. Bugün yeniden meslek seçmeniz gerekse hangi mesleği seçerdiniz? Gazeteciliği seçerdim. İş yaşamı dışında nelerle uğraşırsınız, hobileriniz neler? Futbol maçlarını izlemeyi severim. Koyu bir Fenerbahçeliyim. Okumak, yazmak, gezmek dolaşmak, adada yürüyüş yapmak en büyük keyfimdir. Büyükada’da sıklıkla o günkü ruh halime bağlı olarak 6-8 kilometrelik küçük tur ya da 10 kilometrelik büyük turda yürüyüş yapıyorum. Bunun dışında Büyükada’nın kahvelerinde adalılarla sohbet etmekten de keyif alırım.

YILIN ALTI AYI ADADAYIM Adaya ne sıklıkla gidiyorsunuz? Yılın 6-7 ayını adada geçiriyoruz. Mayıs ayı gibi adaya gelir kasım sonu aralık başı gibi İstanbul’daki evimize döneriz. Adada yaşamak bizim için büyük bir keyif. Oranın atmosferi bize iyi geliyor. Temiz hava, sükünet...O da son yıllarda bozuldu ya... Yoğun iş temposunda ailenize, yeterince zaman ayırabiliyor musunuz? Yazarlık yoğun bir iş temposu gerektirmiyor. Üçümüz de yazar olduğumuz için bir arada yazıyor, çiziyor, konuşuyoruz. Ama geçmişte bu böyle değildi. Yayın yönetmeni olduğum dönemlerde daha fazla işle uğraşıyordum. O dönemler daha zor dönemlerdi, gazetenin manşetinden fotoğraf seçimine kadar bir sürü detayla uğraşırken şimdiki


‘İSMMMO GÜÇLÜ BİR ODA’ Yaşar Kemal

İSMMMO’nun faaliyetlerini nasıl buluyorsunuz? Güçlü bir oda olduğunu, etkili bir yer olduğunu biliyorum. Çeşitli zamanlarda orada yöneticilik yapan arkadaşlarım da oldu. Yıllar önce İSMMMO’da düzenlenen bir konferansa da katılmıştım.

kadar bolca vakit geçiremiyorduk. Eşiniz İpek Hanım ve oğlunuz Reşat Bey’in yazar olması size ne gibi kolaylıklar sağlıyor? Üçümüzün de yazar olması büyük bir avantaj. Çünkü yeni çıkan kitapları, yazarları, çizerleri konuşuruz. Birbirimizin yazılarını okuyup eleştiririz. Mesela gazeteye yazdığım günlük yazılarımı İpek ve Reşat okuyup eleştirirler. Şurası olmuş, burası olmamış değiştirsen iyi olur gibi yorumlar yaparlar.

ANILARINI YAZIYOR

İpek Çalışlar

GÜNDEMİN SESİ

Nerelerden besleniyorsunuz? Bir kere geçmişten gelen tarihsel tecrübemiz var. Bu en büyük beslenme kaynağım diyebilirim. Bunun yanı sıra okur-yazar bir aile olduğumuz için evin içinde sürekli bir fikir fırtınası vardır. Okuduğumuz kitapları birbirimizle paylaşırız, kitapları yorumlarız. Dünyadaki gelişmeleri takip eder, aramızda tartışırız. Yeni şeyleri Reşat’tan öğreniriz. Şu anda üzerinde çalıştığınız bir kitap projeniz var mı? Gazetecilik anılarımı yazıyorum...

İSMMMO YAŞAM l 25


Haydi e-spor yapalım Elektronik spor kısaltmasıyla e-spor… Son yılların en gözde alanlarından. Organize video oyunu yarışmalarına verilen ad. Dünyadaki izleyici sayısı 380 milyona ulaşmış durumda. Kısa sürede futbolu geride bırakması bekleniyor. Ülkemizde de hızla gelişimini sürdürüyor. Gençler için de önemli bir meslek haline geldi. İyi oyuncuların kazancı 13 bin dolardan başlayıp 83 bin dolara kadar çıkıyor.

DOSYA

AYŞEGÜL EMİR Bilgisayar başındaki genç çocuk oyun oynarken, dev ekranda on binlerce kişi tarafından izleniyor. Geçtiği her engel, atladığı her aşama heyecana neden oluyor… Kitleleri harekete geçiren futbol, basketbol gibi oyunlara yeni alternatif olarak güçlü bir şekilde geliyor.. Evet, elektronik spor yani kısaltmasıyla e-spor’dan bahsediyoruz… Günümüzde öne çıkan gözde alanlardan biri. Önceden çocuk oyunu gibi görülen bu alan artık herkesin

26 l İSMMMO YAŞAM

ilgisini çekmeye başladı… Bir bilgisayar, oyun konsolu ya da mobil oyunun, mecra bağımsız, bir kulüp temsili ile oynandığı noktada e-spor ortaya çıkıyor. Bugün, FIFA, League of Legends (LOL), Country Strike, Zula, PUBG gibi oyunları Beşiktaş, Galatasaray veya Fenerbahçe formasıyla profesyonel olarak oynadığınızda artık siz de bir e-spor oyuncusu sayılıyorsunuz. Elektronik spor, organize video oyunu yarışmalarına verilen isim. Oyunlar, genellikle profesyonel oyuncular arasında profesyonel organizasyon-

lar ile düzenlendiğinde bu ismi alıyor. E-spor’da en çok rastlanan oyun türleri strateji, dövüş, birinci şahıs nişancı oyunları ve spor oyunları.

TÜRKİYE’DE 4 MİLYON TAKİPÇİ E-spor dünyada da parlayan bir yıldız. Dünyada e-spor taraftar sayısının 165 milyona, izleyici sayısının ise 380 milyona ulaşması bekleniyor. Sektörün büyüklüğü de 1 milyar dolara ulaştı. E-spor’da en popüler oyun olan League of Legends 500 milyon taraftara sahip. Bu rakamla dünyada en fazla taraftar sayısına


sahip futbol kulübünü ikiye katlıyor. E-spor’un bu gidişatla 5 yıl içerisinde futbolu yakalaması bekleniyor. Türkiye’de e-spor takipçilerinin sayısı 4 milyon. Dijital oyunlardan Türkiye’de elde edilen gelir ise 878 milyon dolar. Dijital oyun sektöründe dünyada 18’inci sıradayız. Ülkemizde amatör e-spor takım sayısı 15 binin üzerinde. Takım bünyesinde oynayan oyuncu sayısı da 60 bini aşmış durumda. Oyuncuların yüzde 37’si hem bilgisayar, hem mobil hem de konsol kullanıyor. E-spor için federasyon da kurulmuş durumda. Türkiye E-Spor Federasyonu Kurucu Başkanı Alper Afşin Özdemir, federasyon olarak sektörün büyümesine katkı sağlayacaklarını söylüyor. Yeni bir sektör doğduğunu ve gelişime açık olduğunu dile getiren Özdemir, “Federasyon olarak önceliğimiz e-sporcu lisansları, e-spor merkezlerinin kurulması, farklı oyunların müsabakalaştırılması, ligleştirilmesi olacak. Sektördeki oyuncularla beraber federasyonun gelişimine katkı sağlayacak her projeyi hayata geçireceğiz” diyor. Özdemir, federasyonlarına lisanslı kulüp ve oyuncu sayısının çok hızlı şekilde arttığını ve 80’e ulaştığını belirtiyor. Dünyada e-spor gelirlerinin yıldan yıla yüzde 38 oranında büyüdüğü ve 2018’de oyun sektörünün hacminin 135 milyar dolara yükseldiğini de aktaran Özdemir, Türkiye’de online oyun gelir büyümesinin 2018’de yüzde 7.1 iken, 2019’da bu oranın yüzde 8.1’e yükselmesinin beklendiğini kaydediyor.

Diğer yandan e-spor oyunculuğu önemli bir meslek haline geldi. Özdemir, oyuncuların ücretlerinin oynadıkları pozisyon, deneyim ve niteliğiyle doğru

E-spor’da stadyum yatırımları da yapılıyor. Dünyanın en büyük beş e-spor stadyumundan biri olan İstanbul Ataşehir’de ‘Watergarden E-spor Sahnesi’ Riot Games tarafından, Nonstop Zula Espor Merkezi de InGame Group tarafından kuruldu. Hızlı büyüyen sektöre yeni yatırım hazırlıkları da var. Riot Espor Arena, maç günlerinde 1.000 kişinin üzerinde seyirciyi ağırlayabilecek. Takımını destekleyerek e-spor atmosferini yerinde yaşamak isteyen herkesin keyifle zaman

geçirebileceği Arena’nın kapasitesi daha büyük etkinliklerde iki katına çıkartılabilecek. Riot Games Türkiye Direktörü Erdinç İyikul, “Merkez, bin kişilik kapasiteye sahip. Avrupa’nın en büyüklerinden. Dev bir sahnesi, hakem odaları, oyuncu odaları ve sosyal alanları var Arena’nın üstü de açılabiliyor. Daha önce e-spor oyuncuları maçları evde online olarak izliyordu. Yeni merkezle cumartesi ve pazar günleri e-spor meraklıları bu sahneye gelecek” diyor.

YABANCI OYUNCU TRANSFER EDİLİYOR E-sporun en çok gelişmiş olduğu ülke Güney Kore. Dünyanın en ünlü e-spor oyuncusu da Güney Koreli Faker. Kendi ülkesinde en sevilen üçüncü şöhret olan Faker’ın yıllık geliri 4 milyon doları buluyor. Türk takımları da yabancı oyuculara kadrolarında yer veriyor. Fenerbahçe’nin Güney Koreli oyuncusu Frozen Türkiye’nin en pahalı oyuncusu. Oyuncuların transferleri için de ciddi paralar ödeniyor. Transfer bedelleri dünyada ortalama 1 milyon dolar civarında. Türkiye’de ise bu rakam 100 bin dolar civarında. Transfer bedellerinin yanı sıra şampiyon takımlara da adeta bir servet ödeniyor. Dota League’de şampiyon olan

takım 9.5 milyon doları evine götürdü. League of Legends’ta dünya şampiyonu olacak takım 5 milyon dolar kazanıyor. Futbolist Takımı Menajeri Berke Mol, takım olarak bir aile olmayı başardıklarını belirterek, “Bu da bize başarıyı getiriyor. Yorucu bir meslek günde 8-9 saat oynayarak çalışıyoruz” diyor. Hem okulu hem de bu mesleği beraber yürütenler olduğunu dile getiren Mol, “İyi imkanlar sunulunca Türk oyuncular Asya ve Avrupa’nın gerisinde değil. Transferler de oluyor. Ömer Develi yakın dönemde ABD’nin en büyük takımlarından birine transfer oldu. Yurtdışından da Türkiye’ye gelen oyuncular var” diye konuşuyor.

DOSYA

ÖNEMLİ BİR MESLEK

DEV STADYUMLAR KURULDU

İSMMMO YAŞAM l 27


HEM TIP ÖĞRENCİSİ HEM OYUN- CU Burak Kunavoc

21 yaşındaki Zula oyuncusu Burak Kunavoc, tıp eğitimi alıyor. Tam bir e-spor tutkunu ve profeysonel de oyuncu. E-spor kariyerine Zula’da başladığını anlatan Kunavoc, şunları anlatıyor: “4.5 yıldır Zula oynuyorum ve son 2 yıldır da profesyonel e-sporcu olarak turnuvalara katılıyorum. Aynı zamanda tıp fakültesi 2. sınıf öğrencisiyim. Üniversite ile e-spor kariyerini aynı anda götürmek zaman zaman zor olsa da her iki alanı da çok sevmem bana gerekli motivasyonu sağlıyor. Taraftarlarla birlikte oyun coşkusunu yaşamak, yeni arkadaşlar edinmek, para kazanmak ise e-spor’un getirilerinden sadece birkaçı. Beni takip eden, seven fanlarımın oluştuğunu görmek beni en mutlu eden tarafı. Karşılaşmalarda onlarla buluşmak, konuşmak, fotoğraf çektirmek ve gözlerindeki hayranlığı görmek bana mutluluk veriyor. E-sporda oyuncular olarak maaşlı çalışmıyoruz, buna karşılık 3 ay süren sezonluk turnuvalardan para kazanıyoruz.” E-spor oyuncusu 13 yaşından itibaren olunabiliyor. Çok dikkat gerektirdiği için 28 yaşından itibaren ise emekli oluyorlar.

DOSYA

RAKAMLARLA E-SPOR l Türkiye’de 4 milyon takipçisi var l Dijital oyundan elde edilen gelir 878 milyon dolar l Dijital oyunda dünyada 18’inci sıradayız l Ülkemizde amatör E-Spor takımı 15 binin üzerinde l Takım bünyesinde oynayan oyuncu sayısı 60 bin l Oyuncuların yüzde 37’si hem PC, hem mobil hem de konsol kullanıyor

28 l İSMMMO YAŞAM

orantılı olduğunu ifade ediyor. Çok değişken rakamlar var ama üç yıl öncesine göre bunlarda ciddi artışlar yaşanıyor. İyi oyuncuların kazancı 13 bin dolardan başlayıp 83 bin dolara kadar çıkıyor. Transfer olurken ciddi paralar alanlar da var. Alper Afşin Özdemir, bu alanın yeni bir meslek haline de geldiğini vurgulayarak, her spor dalında olduğu gibi e-spor’un da öncelikli yetenek gerektirdiğini kaydediyor: “Bir e-spor oyuncusu ya da e-spor takımı rakiplerinden öne geçmek için ciddi strateji kurma becerisine sahip olmak zorunda. E-spor öncelikle çok sıkı çalışma gerektiriyor. Hem bedensel hem de e-spor oyunları bağlamında taktiksel anlamda. Bu alanda başarılı olmak isteyen gençlere tavsiyem öncelikle disiplinli ve düzenli çalışmaları, kendilerini geliştirmeleri olacaktır. Ayrıca e-spor’da gençlerimiz için tek kariyer imkanı oyuncu olmakla sınırlı değil. Yeni olduğu kadar büyük potansiyel barındıran, gelecek vadeden bu alanda e-spor antrenörlüğü, hakemlik, yayıncılık, analistlik, insan kaynakları uzmanlığı, organizatörlük, etkinlik yöneticiliği, hukuk, finans uzmanlığı gibi birçok farklı kariyer imkanı bulunuyor. Artık üniversiteler bu alanla ilgili bölümler açıyor ve burs veriyor. Ayda 10-20 bin TL arasında kazançları oluyor.” Uluslararası başarı için de çalıştıklarını dile getiren Özdemir, şunları söylüyor: “Çin, Kore, Tayvan bu sektörde öncü ülkeler. Türkiye’yi de öncülük eden ülkeler arasına taşımak istiyoruz. Fakat Türkiye olarak e-spor alanında geç kaldığımız bir durum söz konusu değil. Aksine çok iyi takımlarımız ve oyuncularımız var.

Bunların uluslararası arenada rekabet edebilmesi için gerekli altyapıyı sağlamak için federasyon olarak gerekli çalışmaları yürüteceğiz. Türkiye’de e-spor ciddi büyüme gösteriyor. Gerek oyuncular ve takımlar, gerekse marka yatırımlarında açıkça bunu görebiliyoruz.”

FUTBOLU GEÇECEK Klasik spor dallarında düzenlenen liglerden farklı olarak e-spor’da lig yıl boyunca devam edebiliyor. Örneğin, şampiyonlar ligi, süper lig, dünya turnuvası, yaz turnuvası gibi değişik başlıklarda müsabakalar yılın farklı dönemlerine yayılıyor ve e-spor heyecanı hep sürüyor. Türkiye’de ünlü e-spor takımları arasında Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray gibi ulusal bazda spor kulüplerinin yanı sıra FIFA, LOL, Zula, PUBG gibi her bir oyun liginin içinde tamamen e-spor alanında faaliyet gösteren takımlar var. Bahçeşehir Super Massive, Futbolist, Istanbul Wild Cats, Dark Passage, Youthcrew bunlar arasında. İstanbul Wild Cats Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ergin de, e-spor’un gelecekte futboldan daha fazla ilgi göreceğini, şu anda oynayan ya da bu alana ilgi duyan gençlerin büyüdüklerinde bu kadar hızlı oyunun üzerine başka sporlara ilgi duyamayacaklarını kaydediyor. E-spor’un dünyada 1 milyar dolarlık bir değer yarattığını, Türkiye’de de hızla yayıldığını vurgulayan Ergin, “ABD’de takipçi sayısı olarak basketbolu, beyzbolu geçiyor. Türkiye’de şu anda en iyi yapılanmış lig LOL. Yerli oyun Zula ligi de var. Oyuncuları yönlendiren, ciddi bütçeleri olan takımlar kuruluyor” diye anlatıyor.


Sena Aladağ

Zeynep Su Kaykılmaz

LİGLERİ OLAN OYUNLAR

KADIN OYUNCULAR İLKLERİ BAŞARIYOR ve geri kalan vakitlerinde başka profesyonel oyuncuları izliyor. Aladağ, “İnsanlar ilk kez kadın oyuncu gördükleri için size güvenmekte sıkıntı yaşıyor ve ‘oyun oynayan kadın’ algısıyla savaşmak zorunda kalıyorsunuz. Ama ilk olmak keyifli tabii ki” diyor. Kaykılmaz da 21 yaşında. İstanbul Üniversitesi’nde Dilbilim eğitimi alıyor. 2013 yılında arkadaşları sayesinde LOL oynamaya başlamış. Uzun süredir takip ettiği bir spor dalı. Twitch.tv üzerinden yaklaşık 2016’dan beri LOL yayını yapan Kaykılmaz’a İstanbul Wild Cats takımı ulaşmış. Kaykılmaz, takım şampiyonluğu olarak 2019 yılı Akademi Ligi şampiyonluğu bulunduğunu, ayrıca resmi LOL liglerinde galibiyet alan ilk kadın oyuncu olduğunu anlatıyor. Çalışma sezonlarında günde 10-15 maç oynadıklarını, bunun da günde yaklaşık 8-9 saate denk geldiğini belirtiyor.

DOSYA

E-spor’da kadın takımları yanında erkek liglerinde oynayan kadın oyuncular da bulunuyor. İstanbul Wild Cats’den Zeynep Su Kaykılmaz (Sylchasie) ve Sena Aladağ (Chibi), League of Legends (LOL) liginde başarılara imza atıyor. Sena Aladağ, 22 yaşında Boğaziçi Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği mezunu. 12 yaşından beri e-spora ilgi duyuyor. Riot Games tarafından geliştirilen çok oyunculu savaş arenası video oyunu LOL’de 9 yıldır oynuyor. Önceden sadece internette online yayıncılık yaptığını belirten Aladağ, İstanbul Wild Cats’in oyununu görüp kendisine ulaştığını söylüyor. Aladağ, LOL liginde yüzde yüz kazanma oranlarının olduğunu dile getirerek, erkeklere nazaran daha az sayıda maçta yer alsalar da kadınların oynadığı hiçbir maçı kaybetmediklerini, ilk oynadıkları hafta asist rekoru kırdığını anlatıyor. O, günde en az 6 saat oyun oynuyor

E-spor’da her oyun için farklı lig bulunuyor. Ligleri olan oyunlar ise şöyle: l LEAGUE OF LEGENDS: Riot Games tarafından geliştirilen ve yayımlanan video oyunu. 2009 tarihinde piyasaya çıktı. Tempolu, rekabete dayalı, strateji oyunlarının heyecanını rol yapma oyunlarının öğeleriyle bir araya getiren çevrim içi bir oyun. Tasarımları ve oynanışlarıyla kendine özgü şampiyonlardan oluşan iki takım, çeşitli savaş alanlarında ve oyun modlarında başa baş mücadele eder. l PUBG: PlayerUnknown’s Battlegrounds, Bluehole tarafından yayımlanan ve geliştirilmekte olan çok oyunculu bir video oyunudur. Oyunda 100’e yakın oyuncu rotası belirlenmiş bir uçağın içinde oyuna başlarlar. İstedikleri zaman uçaktan atlarlar ve paraşütleriyle adanın herhangi bir konumuna inerler. İlk çıktığı dönemde PC platformu için Steam üzerinden yayımlanan oyun, artık akıllı telefon ve tabletlerde oynanabiliyor. l ZULA: Zula, MadByte Games tarafından geliştirilen, Lokum Games tarafından dağıtılan, devasa çok oyunculu çevrimiçi birinci şahıs nişancı oyunu (MMOFPS) türünde Türk yapımı video oyunudur. Oyun Türkiye’den sonra ilk defa Brezilya’da, 2016 yılının Haziran ayında, Playspot firması tarafından yayımlanmıştır. Zula kendisine ait oyun alanıyla oyunseverlerin büyük beğenisini kazanmaya devam ediyor. Özellikle haritaların Türkiye’den olması oyunu daha ilgi çekici hale getiriyor. l DOTA: Defence of the Ancients (DOTA) Valve Corporation tarafından geliştirilen ve dağıtımı yapılan oynaması ücretsiz bir çevrimiçi çok oyunculu savaş arenası oyunudur. Oyundaki asıl amaç iki tarafın birbirinin ‘Ancient’ olarak adlandırılan ana binalarını yok etmektir. İki tarafın oyuncuları aynı kahraman listesinden oyun boyunca onları temsil edecek olan kahramanlarını seçerler. Aynı oyunda aynı kahramandan sadece bir tane olabilir. l FIFA: FIFA futbol, Electronic Arts’ın bir kolu olan EA Sports tarafından 1993’ten bu yana yıllık çıkarılan futbol oyunudur. Dünyanın en başarılı ve popüler spor oyunları listesinde zirveyi kimseye bırakmıyor. FIFA 2020 de lanse edildi. Oyunda dünyanın dört bir yanından 17 futbol sahasında becerilerinizi sergileyebiliyorsunuz. Yeni Volta modu çok farklı deneyimler elde etmenizi sağlayacak.

İSMMMO YAŞAM l 29


Öykü ve şiirin büyülü dünyası Selda Kavdır, İSMMMO’da Eğitim Şef’i olarak devam eden profesyonel hayatının yanında edebiyata olan tutkusu ile şiir ve öykülere imza atıyor… Kavdır’ın en büyük hayali ise 40’ın üzerindeki şiirlerini ve insana dair öykülerini birer kitap haline getirmek...

RENKLİ YAŞAM

UMUT EFE Nevşehir Avanos’un büyülü dünyasında geçen bir çocukluğun verdiği ilhamla edebiyata başlayan ilgisini profesyonel bir çalışmaya doğru ilerleten Selda Kavdır, şiir ve öyküleri ile yeni bir dünya yarattı kendine. İnsanı anlamasında yardımcı olduğunu söylediği ve hobi olarak başlayan şiirler ardından öyküleri de sürükleyerek, edebiyat dünyasının kapısını aralamış… En büyük hedefi sevilerek okunan basılı bir esere imza atmak olan Kavdır, İSMMMO’da Eğitim Yönetimi alanında bir yandan da profesyonel kariyerine devam ediyor. Kavdır ile en büyük tutkusu olan edebiyatı konuştuk…

30 l İSMMMO YAŞAM

Kendinizden doğup büyüdüğünüz yerlerden ve eğitim hayatınızdan bahseder misiniz? Nevşehir’de doğup büyüdüm. Avanos’ta doğdum. İstanbul’a geldikten sonra daha fazla kıymetini anladığım bir yer. İlk orta ve lise eğitimimi Avanos’ta bitirdim. Birtakım vesilelerle İstanbul’a geldim. Açıköğretim Üniversitesi’nde İşletme bölümünü tamamladım. Yüksek lisansımı 2015 yılında bitirdim. Daha sonra doktora yapmaya karar verdim. İşletme alanında doktora yapmaya karar vermişken, sonrasında bu fikrimi hobilerim doğrultusunda değiştirdim. İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde Medya ve İletişim alanında doktorama devam ediyorum.

Mesleğe başlama sürecinizden ve şu anki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Şu anda İstanbul Mali Müşavirler Odası’nda Eğitim Şef’i olarak çalışıyorum. Epey bir zaman oldu. Eğitim ile ilgili alanlardaki organizasyonları ve çalışmaları gerçekleştiriyorum. Edebiyata ilginiz nasıl başladı? Bu alanda eğitim ya da kurs aldınız mı? Şiir ve öykü yazıyorum. Edebiyata ilgim hep vardı. 2011’de yaratıcı yazarlık konusunda eğitim aldım. Bana çok fazla şey kattı. Lise yıllarından bu yana şiir yazıyorum. Okumayı da çok seviyorum. Kapadokya’nın çok mistik bir havası vardı. Büyüdüğüm çevrede çağdaş


okuma yazmayı seven aileler vardı. Bana ilk Nazım Hikmet’in şiir kitabını alan amcamdı. Daha ortaokulda Nazım Hikmet ile tanıştım.

İNSANA DAİR HER ŞEY

Sevgili İSMMMO Yaşam okurları; Yaşamımızdaki en önemli kavramlardan biri olduğunu düşündüğüm ‘Sevgi’ hakkında düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ailemizin, etrafımızdaki büyüklerimizin bize öğütlediği şeylerden biri ‘büyüklerini ve senden küçükleri sev ve onlara iyi davran’ olmuştur. Çocukluğumuzdan bu yana yaşadığımız olaylar, karşılaştığımız davranışlar gelecekteki tutumlarımızı şekillendirirken bazı yönlerimiz biraz daha güçlenmiş bazı yönlerimiz ise zayıf kalmıştır. Ancak insanoğlunun fizyolojik ihtiyaçlarından yemek, barınmaktan da öte duygusal ihtiyaçları vardır. Fizyolojik ihtiyaçlar hayatta kalmak için ne kadar gerekliyse duygusal ihtiyaçlarda insan olmanın, insan varoluşunun gereği duyulan ihtiyaçlardır. Her insan etrafındaki insanlar tarafından sevilmek ister. Sadece sevilmek değil sevmeyi, kalbindeki sevgiyi de göstermek ister. Sevmenin birçok çeşidi olduğunu düşünmüyorum. Anne babaya duyulan sevgi, arkadaşa duyulan sevgi, karşı cinse duyulan sevgi bütünüyle aynı duygudan gelmektedir. Günlük yaşamın yoğunluğu ve stresi içinde çoğu zaman birbirimize duyduğumuz sevgiyi ifade etmeye fırsat bulamıyoruz. Ancak farkında olmadan duygusal ihtiyaçlarını tatmin etmekten yoksun kalan insanlar olarak mutsuzlaşıyoruz. Günümüzde ben merkezli bir topluma doğru kayarken her şeyin bir karşılığı olması gerektiği düşünülmektedir. Ben, beni seveni severim, iyi davranana iyi davranırım, saygı duymayana ben de saygı duymam gibi. Ailemizi sevmek, arkadaşlarımızı sevmek, hayvanları sevmek, doğayı sevmek, bir kadını ya da erkeği sevmek için bir karşılığa ihtiyacımız olmamalı. Edebiyat çalışmalarında da en çok yer alan konular, sevdiğimiz veya sevmediğimiz insanlarla yaşadığımız aşk, arzu, kıskançlık, nefret, kavramlarını ele alan kurmacalardır. Edebiyatta sevgi konusunu en güzel ve abartısız haliyle bizlere aktaran ve en sevdiğim yazarlardan birisi olan Gabriel Garcia Marquez’dir. Kolera Günlerinde Aşk romanı ile sade abartısız bir dille bir erkeğin bir kadına duyduğu karşılıksız sevgiyi o kadar güzel anlatır ki ağdalı bir dille yazılmış buram buram şehvet kokan aşk romanlarından çok daha fazlasıyla gerçek bir aşkın, bir kadına duyulan sevginin hikayesini aktarır okuyucusuna. Kitabın en sevdiğim karakteri Florentino’dur. Florentino tam 51 yıl karşılık beklemeden sabırla sevmiştir Fermina’yı. Fermina onca yıl kendisine herhangi bir söz veya karşılık vermese de sevmiştir Florentino. Okunmasını tavsiye ettiğim bir yazar ve en kıymetli romanlarından birisi olduğunu özellikle belirtmek isterim. Amatör bir edebiyatçı olarak henüz yayınlanmamış olan bir öykümden kısa bir bölüm aktararak yazımı sonlandırmak istiyorum. “….Her insanın kalbinde ta orta yerinde küçük bir noktacık varmış. Bu noktacık kalplerimizdeki sevgi diyarına açılan kapıymış aslında. Bu kapıdan içeri girdiğimizde gördüğümüz diyar uçsuz bucaksız çeşit çeşit bitkilerle, renk renk canlılarla dolu masumiyetin sembolü bembeyaz tepelerle kaplıymış. Bu kapıdan içeri giren kıskançlığını, nefretini, bütün kötü duygularını dışarıda bırakıyormuş. O kapıyı bulmak ve o diyara girmek ne kadar zor gibi görünse de aslında çok kolaymış. Sadece bir çizgi varmış kapı ile düşüncelerimiz arasında. Bir an bütün olumsuz düşünceleri kenara bıraktığımızda çizginin diğer tarafına geçip o kapıya geliyormuşuz ve o kapıyı açmayı tercih ettiğimizde sevgi diyarı bütün güzelliğiyle karşımıza çıkıyormuş…” Hayatınızdan sevgi hiç eksik olmasın... Selda Kavdır

RENKLİ YAŞAM

Hangi türde çalışmalara imza atıyorsunuz? İnsan hayatına dair her şey çalışmalarımın konusu. Şu anda 40’ın üzerinde yayınlamak istediğim şiirim var. Öykülere ise atölye çalışmalarım sırasında başladım. Sonrasında da bunu farklı okumalar yaparak, daha içine girdikçe bu dünyanın, daha bilinçli olarak başka alanları da okumaya başladım. Size ilham veren şair ve yazarlardan bahseder misiniz? Kerime Nadir’i çok okumuşumdur… İnsanların tutkularını anlatan kitaplar hep benim okumayı tercih ettiğim kitaplardır. Sait Faik Abasıyanık, Pablo Neruda’yı çok severim. Bana ilk okumayı sevdiren yazarlar Kerime Nadir ve Kemalettin Tuğcu. Can Yücel, Nazım Hikmet, Sait Faik, Pablo Neruda, Louis Aragon, Kafka, Gabriel Garcia Marguez, Stefan Zweig, Barış Bıçakçı, Zülfü Livaneli, Wirginia Wolf, Jane Austen, Haruki Murakami ve Sabahattin Ali…. Bu alandaki hedeflerinizden bahseder misiniz? Şiir kitabımı basmayı çok istedim ancak mali nedenlerden dolayı yayınevleri şiir kitaplarını pek fazla basmak istemiyor. Artık tüm dünya internet üzerinden dönüyor. Ben kendimi dijital dünyaya adapte etmek yerine basılı bir eser istiyorum. Öykülerimi ve şiirlerimi bir kitap haline getirmek istiyorum. Okunan sevilen bir kitaba imza atmak istiyorum.

HAYATINIZDAN SEVGİ HİÇ EKSİK OLMASIN

İSMMMO YAŞAM l 31


‘Bağımsız filmler çok farklı’

YAŞAM’IN PORTRESİ

Ece Yüksel sinemamızın genç ve yetenekli oyuncularından. Gişe filmlerinin daha fazla seyirciye ulaşabilmek için iş yapması garanti olan temaları işlediğini belirten Ece Yüksel, “Bir süre sonra kısır bir döngüye giriyor. Ama bağımsız filmlerin kaygıları daha farklı. Başka hikayeler anlatıyorlar, başka oyuncularla çalışıyorlar. Bu yüzden arada bir fark var” diyor.

32 l İSMMMO YAŞAM

BANU BOZDEMİR Bir dönemin çocuk oyuncusu Ece Yüksel, sinemamızın yeni gözdelerinden. Onu ‘Kız Kardeşler’de ve ‘Bağlılık Aslı’ filmlerinde izledik. İki filmde de muhteşem bir oyunculuk çıkaran Yüksel, kariyerine 8 yaşında tiyatroyla başladı. Zamanla kamera önüne kaydı ve oyunculuğu işi olarak görmeye başladı. Yavuz Turgul, Emin Alper ve Semih Kaplanoğlu gibi isimlerle çalıştı. Adana Film Festivali’nde Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı. Kız Kardeşler ve Bağlılık Aslı bu


yılın en çok konuşulan filmlerinden oldu. Kız Kardeşler, yönetmenliğini ve senaristliğini Emin Alper’in gerçekleştirdiği 2019 çıkışlı dramatik film. Nadir Öperli’nin yapımcısı olduğu film, Türkiye, Almanya, Hollanda ve Yunanistan ortak yapımı. Annelerinin ölümünün ardından farklı yollara savrulmak zorunda kalan üç kız kardeşin hikayesini konu ediyor. Burada Ece Yüksel asi kız kardeş Nurhan’ı canlandırıyor. Yüksel, bu rolle İstanbul Film Festivali ve Uluslararası Batum Film Festivali’nden en iyi kadın oyuncu ödülünü de kazandı. Bağlılık Aslı filmi ise, yönetmenliğini Semih Kaplanoğlu’nun gerçekleştirdiği dramatik bir film. Kaplanoğlu’nun yapmayı planladığı üçlemenin ilki. Başrollerinde Kübra Kip ve Ece Yüksel var. Film modern dünyada kadın ve anne olmanın açmazlarına odaklanıyor… Türk sinemasının genç yıldızı Ece Yüksel’le kariyerini, oynadığı filmleri ve Türk sinemasını konuştuk.

EN ÇOK KONUŞULAN FİLMLER

1993 yılında İstanbul da doğan Ece Yüksel, Kadir Has Üniversitesi’nden mezun oldu. Ece Yüksel ilk olarak 2009 yılında Star TV’de ekrana gelen Güldünya adlı dizide rol aldı, daha sonra Av Mevsimi ve Çekmeceler isimli sinema filmlerinde yer aldı. Nefesim Kesilene Kadar filminde de rol alan oyuncu, bu yıl Emin Alper imzalı Kız Kardeşler ve Semih Kaplanoğlu’nun filmi Bağlılık Aslı filmlerinde dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Henüz vizyona girmeyen Ziya Demirel’in ilk uzun metrajlı filmi Ela İle Hilmi ve Ali filminde rol alan oyuncuyu önümüzdeki günlerde yeni projelerde görmeye devam edeceğiz.

Üniversitesi oyunculuk bölümünde okudum ve geçtiğimiz haziranda mezun oldum. 2019 yılında Kız Kardeşler ve Bağlılık Aslı filmlerinde oynadım. Kız Kardeşler filmiyle İstanbul Film Festivali ve Uluslararası Batum Film Festivali’nden en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandım. Altın Koza Film Festivali’nde ‘Nefesim Kesilene Kadar’ filmiyle umut veren genç kadın oyuncu ödülü aldığında böylesine önemli filmlerde önemli rollerde olacağını hissetmiş miydin? Kariyer planlaması yaparken nelere dikkat ediyor, kimlerden yardım alıyorsun? Aslında kariyerimin böyle gelişeceğini çok da öngörmemiştim. Ödül aldıktan sonra bir süre beni heyecanlandıran işler pek gelmedi açıkçası o yüzden gerçekten içinde yer almak istediğim bir işin gelmesini bekledim. Aslında

kariyer planlamamı da böyle yapıyorum. Beğendiğim yönetmenlerin ve beni besleyecek karakterlerin olduğu işleri kabul ediyorum. Bu parametreler doğrultusunda işi tarttığımda beni geliştireceğine ve severek yapacağım bir iş olduğuna ikna olduğumda kabul ediyorum.

NURHAN KARAKTERİ ÇOK DERİN Emin Alper’in ‘Kız Kardeşler’ filmini kabul etme nedenlerini öğrenebilir miyiz? Taşrayla bir geçmişin bir ilişkin oldu mu şimdiye kadar, yoksa bol bol gözlem yaparak, filmler izleyerek mi hazırlandın bu role? Ben Emin Alper’i zaten çok beğenerek takip ediyordum. Ayrıca Nurhan karakteri oldukça derin ve zengin bir karakterdi o yüzden kabul etme kararım çok hızlı oldu.

YA Ş A M ’ I N   P O RT R E S İ

‘Kız Kardeşler’ ve ‘Bağlılık Aslı’ bu yılın en çok konuşulan filmlerinden oldu. Bu iki filmde de çok önemli, kilit rolleri canlandırıyorsun. Başlamadan önce okuyucularımız biraz seni tanısın istiyorum. Bize kendinden bahsedebilir misin? 1993’de, İstanbul’da doğdum. 8 yaşımda oyunculuğa tiyatroyla başladım. Küçükken fazla enerjik bir çocuktum. Taklit yapmayı çok severdim. Aileme ısrarcı oldum ve yedi yaşımda beni tiyatro kursuna gönderdiler. Kursa gittiğim zaman okuma yazmayı bile bilmiyordum. Tiyatroyu sevdim. Oradaki öğretmenlerim beni yetenekli buldu ve ajansa yönlendirdiler. Tiyatro, dizi dünyasına böylece girmiş oldum... Zamanla kamera önüne kaydım ve oyunculuğu işim olarak hayatımın merkezine almaya karar verdim. İlk olarak Av Mevsimi filmiyle sinemayla tanıştım. Sonrasında Nefesim Kesilene Kadar filmiyle Altın Koza, Sadri Alışık ve Uçan Süpürge film festivallerinden ‘Umut Veren Kadın Oyuncu’ ödüllerini aldım. 2015-2019 yıllarında Kadir Has

PEK ÇOK FİLMDE ROL ALDI

İSMMMO YAŞAM l 33


ÇOCUK BAKICISI OLMAK NASIL BİR DUYGU?

YAŞAM’IN PORTRESİ

İki farklı filmde iki farklı çocuk bakıcılığı rolü üstlenen Ece Yüksel’e, Nurhan ile Gülnihal arasında ne gibi benzerlikler olduğunu soruyoruz. Tabi iki filmde de kendisi çocuk yaşlarda onun da ilgiye ve hayatı deneyimlemeye ihtiyacı var. Cevabı gerçekçi oluyor Yüksel’in: “Temelde ikisi de bakıcı. Başka birinin çocuğuna bakmakla ilgili çok farklı hisleri olsa da içinde bulundukları durumlar benzer. İkisi de çok istemeseler de daha iyi bir hayat, daha iyi bir gelecek için çocuk bakmak durumundalar.”

Taşrayla ilgili çok bir deneyimim yoktu aslında. Ben İstanbul’da doğdum büyüdüm keza annem ve babam da İstanbul’da doğup büyümüşler. O yüzden taşra yaşamı hakkında neredeyse hiçbir deneyimim yok. O yüzden bol bol izledim, dinledim, hayal etmeye çalıştım. Şive konusunda babamızı oynayan Müfit Kayacan ve yönetmenimiz Emin Alper çok yardımcı oldular aynı zamanda onların yaşadıklarından ve tecrübelerinden de faydalandım. Ayrıca çekim mekanımızın kaldığımız yere 1.5 saat uzaklıkta olması, dağa çıktığımızda her şeyden soyutlanmış bir atmosfere girmemiz, sarp kayalıkların yarattığı his ve çekim yaptığımız köydeki daha birçok fiziki koşul, karakterime hazırlığımın büyük bir parçası oldu. Emin Alper sinemamızda taşrayı

34 l İSMMMO YAŞAM

iyi tasvirleyen önemli bir yönetmen. Set ortamı nasıldı? Aslında coğrafik olarak zor koşullarda çalıştık. Her gün 1.5 saat gidiş, 1.5 saat dönüş olmak üzere günde toplam 3 saat yol gittik set için. Tepeye çıktığımızda iklim koşulları zorlayıcıydı ama tüm bunlara rağmen çekim öncesi yaptığımız provaların yardımıyla ve Emin Alper’in setteki pozitif ve motive edici tutumu sayesinde tüm bu zorlukların üstesinden keyifle geldik. Semih Kaplanoğlu ile çalışmak seni heyecanlandırdı mı? Sette nasıl biri Kaplanoğlu? Tabi ki çok heyecanlandım. Semih Kaplanoğlu oldukça tecrübeli ve yaptığı işlerin başarısını aldığı uluslararası ödüllerle kanıt-

lamış bir yönetmen. Tecrübesinin de getirdiği kendinden emin bir tavrı var sette, ne görmek istediğini çok iyi biliyor ve büyük bir ciddiyetle istediğini alabilmek için çalışıyor. Benim için Semih Kaplanoğlu’yla çalışmak büyük bir tecrübeydi.

BAĞLILIK ASLI’DA GÜLNİHAL OLDU ‘Bağlılık Aslı’ filmindeki Gülnihal’i canlandırırken hangi donelerden faydalandın? Gülnihal nasıl çıktı ortaya? Gülnihal’i çözmek için anneliği çözmek çok önemliydi. Filme kadar hiç bebeklerle bir tecrübem olmamıştı o yüzden filmimizde oynayan Almila bebekle bolca prova yaptım. Anne olmak ne demektir, bebekle anne arasında nasıl bir bağ olur gibi başlıkları inceledim.


Senin için tiyatronun da ayrı bir yeri var. Oyunculuk konusunda sahneler mi yoksa setler mi seni daha çok beslemekte? İkisinin de yeri ayrı bende. Tiyatroda daha fazla deneme imkanı olduğu için deneyimlerimden öğrenme imkanım daha fazla oluyor. Setlerde ise usta yönetmenlerle karakterler üzerine çalışmak ve pratik çözümler üretmek oyunculuğu oldukça besleyici bence. Bir oyuncu olarak son dönem Türk sinemasını nasıl değerlendiriyorsun? Dünya çapında gerektiği yeri bulabildi mi sence? Bence iyi filmler yapılıyor tabi ki çok daha fazla olabilir çünkü Türkiye’de birçok yetenekli yönetmen ve oyuncu var. Ben Türkiye sinemasının dünya çapında bir yeri olduğunu da düşünüyorum. Uluslararası festivallerde ülkemizi temsil eden, hatta ödüllerle dönen çokça yönetmen var. Gelecekte de başarımızın artarak devam edeceğine inanıyorum.

GİŞE FİLMLERİ ÇOK SEYİRCİLİ

YAŞAM’IN PORTRESİ

Artık kalıplaşmış bir festival filmi / gişe filmi tartışması mevcut. Sen bu yakıştırmalar hakkında ne düşünüyorsun? Aslında maalesef böyle bir ayrım yapmak durumunda kalıyoruz sanırım. Gişe filmleri daha fazla seyirciye ulaşabilmek için iş yapması garanti olan temaları işliyor ve işlediğini gördükçe çok benzer konuları ele almaya devam ediyor. Aynı şekilde daha popüler oyuncular tercih ediliyor. Bir süre sonra da gişe filmleri kısır bir döngüye giriyor maalesef. Ama bağımsız filmlerin kaygıları daha farklı. Başka hikayeler anlatıyorlar, başka oyuncularla çalışıyorlar. Bu yüzden arada bir fark var evet. Hayalindeki rol nedir? Güzel yazılmış, canlandırılmayı bekleyen tüm roller.

İSMMMO YAŞAM l 35


KARİYER

Bu mesleklerde stres yok! Çağımızda Y ve Z kuşağının etkin olmasının da etkisiyle çalışma hayatından beklentiler baştan aşağı değişiyor. Artık çalışanlar ay başında bankaya yatacak maaşların tutarının yanında hayal ettiklerini gerçekleştirmelerine destek olacak şirketlerin arayışı içinde. İş dünyasında seçilen değil seçen konumuna doğru ilerleyen çalışanlar, şirketleriyle bütünleşmelerini sağlayacak bir kariyer planlamasına ihtiyaç duyuyor...

36 l İSMMMO YAŞAM

UMUT EFE Uzmanların çağın vebası olarak adlandırdığı, günümüzün baş edilmesi en zor ve insanı en çok etkileyen sorunu olan stres yaşamımızın bir parçası olmuş durumda. Gerek evde, gerek trafikte, gerekse iş yerinde stres hep bizimle…Hayatımızı çoğu zaman kabusa dönüştüren stres en çok da iş yaşamında karşı karşıya kalıyoruz… Ancak bazı mesleklere sahip olanlar bu yönden oldukça şanslı, çünkü işlerinde neredeyse hiç stres yaşamıyorlar. Her mesleğin görevi ve yükümlülükleri aynı olmadığı gibi stres düzeyi de birbirlerinden oldukça farklı nitelikler gösteriyor… Sıfır stresli bir iş henüz icat edilmedi. Çalışma hayatında yer alan herkes, yaptığı işlere ve işin yoğunluğuna göre belli oranlarda günlük olarak strese maruz kalıyor. Ama elbette bazı meslekler diğerlerine göre çok daha fazla stres içeriyor.

AZI KARAR ÇOĞU ZARAR Uzmanlar, az stresin olumlu etkileri olduğunu belirtse de stres bazılarımızın hayatını kabusa

çevirebiliyor. Birçok hastalığa sebep olabilen stres, çalışırken de çoğumuzun peşini bırakmıyor… Ancak yapılan araştırmalar ışığında, stres seviyesi diğer mesleklere göre çok daha az olan meslekleri derledik… Ekonomist: İş piyasalarındaki gelişmeleri, değişimleri yakından takip eden ekonomistler en stressiz mesleklerden biri. İstatistik Uzmanı: İstatistik uzmanlığı Türkiye’de çok ilgi gören ve kolay iş bulan bir meslek grubu olmasa da çalışma hayatında strese minimal seviyelerde maruz kalan mesleklerden bir diğeri. Matematikçi: Genelde iş bulmalarının zor olduğu düşünülse de matematikçiler iş hayatında neredeyse hiç stres yaşamayan bir mesleğe sahip. Biyomedikal Mühendisi: Bir diğer az stresli mühendislik dalı ise biyomedikal mühendislik. Geleceğin meslekleri arasında sayılan biyomedikal mühendisleri genelde tıp alanında iş sahibi oluyor. Fizikçiler: Maddenin ve enerjinin yapısını, birbirleriyle etkileşimlerini inceleyen fizikçiler, iş


İŞTE STRESİ ARTIRAN NEDENLER l İşin rekabetçiliği l İşin fiziksel gereklilikleri l Çalışma koşulları l Sağlığa zarar verme potansiyeli l Sık seyahat etme zorunluluğu l İşin bitirilmesi tarihi baskısı l Göz önünde çalışmak l Kendi ya da başkasının hayatını tehlike atma gerekliliği / potansiyeli l İnsanlarla ne kadar etkileşim gerektirdiği, müşteri talepleri l Sektörün büyüyebilme potansiyeli bulma sırasında stres yaşasalar da çalışma hayatında en stressiz mesleklerden birine sahip oluyorlar.

HUZUR GÖKLERDE Gök Bilimci: En stressiz mesleklerden biri olan gök bilimciler diğer bir adıyla astronomlar ise yer bilimcilerin aksine, gök cisimlerini araştırıp inceliyor, teleskop gibi aletlerle gök cisimlerini gözlemliyor. Sigorta Uzmanı: Sigorta uzmanları uzman olana kadar birçok strese ve zorluğa maruz kalsalar da bu aşamaya geldikten sonra yaşadıkları stres minimal seviyeye düşüyor. Tıbbi Sonografi Uzmanı: Hastanelerin çoğunlukla kadın doğum bölümünde çalışan ve hamile kadın-

ların bebeklerinin cinsiyetlerini, anne karnındaki durumlarını ultrason gibi teknolojik görüntüleme cihazları ile kontrol eden tıbbi sonografi uzmanları, en stressiz mesleklerden biri olmakla birlikte geleceğin en parlak mesleklerinden biri olarak gösteriliyor. Biyomedikal Mühendisi: Bir diğer az stresli mühendislik dalı ise biyomedikal mühendislik. Geleceğin meslekleri arasında sayılan biyomedikal mühendisleri genelde tıp alanında iş sahibi oluyor. Diyetisyen: Günümüzün en popüler mesleklerinden biri olan diyetisyenler sorunlu bir danışanla karşılaşmadıkları sürece (ki bu duruma nadir rastlanıyor) iş hayatlarını stressiz sürdürüyorlar.

EN STRESLİSİ ASKER, EN RAHATI STİLİST

KARİYER

ABD’de insan kaynakları sektöründe faaliyet gösteren ‘CareerCast’ kuruluşu, 200 iş kolunun en stresli ve stressiz 10’unu listeledi. Kuruluşun internet sitesinde yer alan listeye göre ‘en stresli meslekler’ sıralamasının tepesinde yıllık ortalama 27 bin 936 dolar gelirle askerlik bulunuyor. Araştırmada özellikle cephe hattında görev yapan askerlerin yüzde 30’unun zihinsel sorun yaşadığı belirtildi. Listenin ikinci sırasında ise yıllık ortalama 45 bin 970 dolar gelirle itfaiyecilik yer alıyor. ABD’de geçen yıl 80 itfaiyecinin görev sırasında hayatını kaybettiği kaydedildi. En stresli meslekler arasında üçüncü sırada ise yılda ortalama 103 bin 390 dolar kazanç elde edilen uçak pilotluğu yer aldı. Kuruluşun belirlediği ‘en stressiz meslekler’in ilk sırasında bilgi güvenliği analistliği, ikinci sırasında tıbbi görüntüleme uzmanlığı, üçüncü sırasında ise üniversite öğretim görevliliği bulunuyor. Araştırmaya göre ‘en stressiz’ diğer meslekler ise sırasıyla saç stilistliği, tıbbi kayıt teknisyenliği, tıbbi laboratuvar teknisyenliği, kuyumculuk, odyoloji teknisyenliği, diyetisyenlik ve kütüphanecilik.

İSMMMO YAŞAM l 37


Kış mevsiminin yaklaştığı şu günlerde çevremizde hapşıran sayısı da arttı. Mevsim geçişlerinde hastalıkların kapınızı çalmaması için bağışıklığınızı kuvvetlendirmenin ve gripten korunmanın yollarını araştırdık..

Gripten nasıl korunmalı? SAĞLIK

NİL DENİZ DEMİRCİLER Vücudunda yorgunluk hisseden Ali, birkaç gündür aralıklarla hapşırmaya da başlamıştı. Okulda ve parktaki oyun arkadaşları da sürekli olarak yüzüne hapşırıyordu. Ali ellerini de yıkamaktan pek hoşlanmaz, dışarıdan eve geldiğinde annesi uyarmazsa kirli ellerle sofraya oturabilirdi... Ali, o sabah annesinin tüm ısrarlarına karşın okula gitmek için yatağından kalkamamıştı çünkü grip olmuştu.... Havaların soğumaya başlamasıyla birlikte

38 l İSMMMO YAŞAM

bu tür vakaların sayısında da artış görülüyor. Havaların dengesizleşmesi ile birlikte çocuklar ve erişkinler için enfeksiyon ve hastalık dönemi de başlamış oldu. Uzman Dr. Fikret İşbilir, mevsim geçişlerinde bakterilerin daha hızlı yayıldığını, hastalıkların çocukların ve yetişkinlerin sağlığını tehdit etmeye başladığını söylüyor. Bu süreçte çocukları hastalıklardan korumak ve bağışıklık sistemlerini güçlendirmek için hijyen koşullarına dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Fikret İşbilir, şu

bilgileri veriyor: “Çocuklar için özellikle okulların açılması ve mevsimsel değişiklik faktörü ile birlikte hastalık dönemi başlamış oldu. Mevsim geçişlerinde karşımıza çıkabilecek hastalıklardan çocuklarımızı korumanın en etkili yollarından biri ise bağışıklık sistemini kuvvetlendirmekten geçiyor.” Sonbahar mevsiminden kışa geçiş döneminde üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, boğaz ağrısı, ateş, öksürük, kulak ağrısı ve burun akıntısı sorunları en sık görülen hastalıklar arasında yerini alıyor. Mevsimsel değişiklikler-


de yaşanan sıcaklık farklılıkları bazı bakteri ve virüslerin ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Bu nedenle özellikle alerjik reaksiyonlar ve üst-alt solunum yolu enfeksiyonlarında artış yaşanıyor. Mevsim değişikliklerinde çocuğunuzun ve kendinizin bağışıklık sistemini güçlendirip bu süreci rahat atlatabilirsiniz. Bağışıklık sistemini güçlendirmenin yolu sağlıklı beslenmeden geçiyor. Bunun için özellikle marketlerde satılan paketli ve yapay şekerli ürünlerden çocukları uzak tutmak gerekiyor.

NELER YENMELİ? Mevsimsel hastalıklardan korunmak için kış mevsiminde tüketilmesi gereken yiyeceklere dikkat etmek gerekli. Mevsimsel geçiş sürecinde sebze ve meyveler, beyaz et ürünleri bağışıklık sistemini güçlendirmek ve hastalıklara kalkan oluşturmak açısından önemli bir rol oynuyor. Sonbaharda bağışıklığı kuvvetlendirecek başlıca besinler arasında; mantar, pırasa, ıspanak, turp, havuç, karnabahar, brokoli, ceviz, üzüm, elma, greyfurt gibi sebze ve meyveler ön plana çıkıyor. Uzman Dr. Fikret İşbilir, bu besinlerin yanı sıra balık tüketiminin de önemine dikkat çekiyor.

EVDE DİNLENİLMELİ

ANTİBİYOTİĞE GEREK YOK! Gribal enfeksiyonlarda aralık ayına doğru artış beklenirken, üst solunum yolu enfeksiyonları içinde farenjit (yutak iltihabı), tonsillit (bademcik iltihabı), sinüzit (sinüs iltihabı), otit (kulak iltihabı), rinit (burun iltihabı) ve soğuk algınlığı daha fazla görülebiliyor. Bunların çoğu virüs kaynaklı enfeksiyonlar olduğu için antibiyotik tedavisine gerek kalmıyor. Bu nedenle uzmanlar antibiyotiğe gerek kalmadan

diğer ilaçlarla tedavi yöntemlerinin uygulanabileceğini vurguluyorlar. Grip ve nezleden korunma yolları arasında uygun kıyafet tercih edilmesi de yerini alıyor. Korunmak için pamuklu giyeceklerin tercih edilmesi de öneriliyor. Bunun yanı sıra, kış mevsiminde besinlerde protein içeriğinin biraz daha arttırılması, besin kalorisinin zenginliğine dikkat edilmesi gerekli. Ayrıca koruma yöntemi olarak bol sıvı alınması ve bu dönemde doktor tarafından belirlenmiş probiyotiklerin de tüketilmesi tavsiye ediliyor. Uzmanlar, enfeksiyonlara önlem olarak çocuklara hekimin önerdiği C vitamini ve çinko takviyesinin verilebileceğini belirtiyorlar. Daha önce astım gibi tekrarlayan akciğer enfeksiyonları olan ve astım, şeker hastalığı ve kalp hastalığı tespit edilen çocuklarda grip aşısının uygulanmasının oldukça önemli olduğuna dikkat çekiliyor.

SAĞLIK

Mevsim geçişlerinde ve kışın yaşanan hastalıklarda dinlenip, toparlanmak büyük öneme sahip. Uzmanlar da hastalanan bireylerin işe ya da okula gitmeden evde birkaç gün dinlenmelerini öneriyorlar. Çünkü özellikle sınıf, işyeri gibi kalabalık alanlarda bulaşıcı hastalıklar kolayca yayılıp diğer bireylere de bulaşabiliyor. Bunun önüne geçebilmek için de hijyen koşullarını eksiksiz yerine getirmek gerekli. Bakteriler en çok el yoluyla bulaştığı için gün içerisinde ellerin sabunla yıkanması ve ağza sürülmemesi gerekiyor. Sınıf gibi kalabalık ortamlarda hastalık geçiren diğer çocuklarla yakın temasta bulunulmaması lazım. Bu konuda ebeveynlerin hassas davranması ve hastalık döneminde diğer çocukların da etkilenmemesi

adına çocuğun okula gönderilmemesi gerekiyor. Sıklıkla görülen hastalıkların başında yer alan nezle ve grip genellikle birbiriyle karıştırılıyor. Nezlenin başlıca belirtileri; burun tıkanıklığı, şeffaftan başlayarak yeşilimsi hale gelen burun akıntısı, halsizlik ve öksürük oluyor. Gripte ise, en çok ateş, halsizlik, kas ve eklem ağrıları gibi belirtiler ortaya çıkıyor.

İSMMMO YAŞAM l 39


EĞİTİM

Okul başarısına spor dopingi NİL DENİZ DEMİRCİLER Çocukların okul başarısını artırmak tüm Ergenliğe yeni giren Arda, küçüklüğünde de ebeveynlerin ortak çok hareketli bir çocuktu. Odaklanma sorununun dileği. Okul başarısından yanı sıra arkadaşları ile birlikte bir şeyler yapma konusunda sıkıntılar yaşıyordu. Pedagoga giden ailesi endişe duyulan, Arda’nın okul başarısından da endişe duyuyordu. sistemli çalışma ve Pedagog, sistemli çalışma ve disiplinle ilgili desteğin disiplinle ilgili sıkıntılar faydalı olacağı düşünülen çocuklara yaptığı gibi Arda’ya da sporun bir dalıyla uğraşmasını önerdi. yaşanan çocuklara Çünkü enerjisini atan, sosyal bir gruba ait olan uzmanlar spor çocuklar mutlu oluyor, çevresinin desteği ile birlikte sporda kazandığı başarı çocukları motive ediyor. yapmalarını öneriyor. Günümüzde çocuklara yönelik sportif etkinliklerin Enerjisini atan, sosyal artması, sporun çocukların psiko-sosyal gelişiminde bir grubu dahil olan ne kadar önemli bir yere sahip olduğunu gösteriyor. Spor yapan çocukların özgüvenlerinin arttığını, çocuklar mutlu oluyor...

40 l İSMMMO YAŞAM

spor ile onaylanıp destek gördüklerini ve sevildiklerini belirten Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Uzmanı Bülent Gökmen, bu pozitif katkıların çocukların ders başarısını da olumlu yönde etkilediğini söylüyor. Ergenlik döneminde takım sporları yaptırılmasının da büyük önem taşıdığını vurgulayan Gökmen, şu bilgileri veriyor: “Çocukları özellikle ön ergenlik olarak adlandırılan 9-12 yaş döneminde kötü alışkanlıklardan korumak gerek. Ayrıca enerjisini doğru kullanmasını sağlamak, sosyal gelişimi ve özgüven duygusunu artırmak için takım sporlarına yönlendirilmeliler. Böylece, artan ders yükünü kaldırması, arkadaşları ile ödevlerini tartışması, çözümleri paylaşması, öğretmenleri tarafından desteklenmesi daha kolaylaşır. Hayatında hedeflerine ilerlerken sportif hedefleri ile ders başarısını paralel tutacağından


başarısı doğru orantılı olarak yükselir.” Düzenli olarak yapılan fiziksel aktiviteler, stresi azaltırken öğrencilerin dersleri konusunda daha disiplinli davranmasına da katkıda bulunuyor. Bu konuda yapılan araştırmalar, çocukların günde en az bir saatlerini fiziksel aktivite ile geçirmelerinin yararlı olduğu görüşünde birleşiyor. Hafif ve orta düzeyde yapılan bedensel alıştırmaların, insanın zihinsel performansında olumlu etkileri olduğu biliniyor. Uzmanlar, özellikle önemli bir zihinsel etkinlik öncesi orta şiddette bir aktivite yapılmasını öneriyor. Sınav öncesi orta düzeyde egzersiz yapmanın zihinsel performans üzerinde olumlu etkileri olduğu da vurgulanıyor. Spor yapan çocuk disiplini öğrenirken aynı zamanda sorumluluk da alıyor. Egzersizin zihinsel fonksiyonlara etkisi üzerine yapılan araştırmalar, karmaşık ve yorucu bedensel etkinlikler sonrasında zihinsel performansın düştüğünü ve olumsuz etkilendiğini gösteriyor. Sportif faaliyete düzenli devam eden çocukların okul başarılarının olumlu etkilendiği, düzenli ve disiplinli oldukları belirtiliyor. Bununla birlikte sorumluluk duygularının arttığı, hırçınlıklarının azaldığı, ailesi ve çevresiyle olumlu iletişim kurmaya başladığı, sağlıklı ve mutlu geliştikleri gözleniyor. Tüm bu nedenlerden dolayı ebeveynlerin okul çağına gelen çocuklarını ilgi duydukları spor branşına yönlendirmeleri, çocuklarının düzenli sportif faaliyete katılımını sağlamaları öneriliyor.

ANALİTİK DÜŞÜNME

Uzmanlara göre, sosyalliğin yolu spordan geçiyor. Çocukların gerek psikolojik, gerekse sosyal bakımdan gelişmelerinde oyunla birlikte sporun önemli bir yeri var. Çünkü çocuk bu faaliyetlere katılırken grup içinde hareket etmeyi, kazanmayı veya kaybetmeyi, kurallara uymayı öğreniyor. Bunula birlikte kendine güven duygusunu kazanıyor ve toplumun bir ferdi olduğunu anlıyor. Hazırlanan sportif programlar, çocukların gelişim özelliklerine uygun bir şekilde hazırlanarak, onların sosyal bakımdan yetişmelerine yardımcı üzerinde yapılan bir çalışma ile fiziksel aktivitenin öğrencilerin okul başarısını nasıl etkilediği araştırıldı. Araştırmanın sonuçlarına göre, fiziksel anlamda daha aktif olan öğrencilerin, akademik başarıları da daha yüksek oluyor. Egzersiz beyne daha fazla kan ve oksijen gitmesini sağlarken endorfin artışı sağlayarak stresi azaltıyor ve duyguları dengeliyor. Böylece kişinin bilişsel sisteminde gelişim göstermesini sağlıyor. Spor ve fiziksel aktivite, çocuğun kuvvet, çabukluk, dayanıklılık, koordinasyon gibi psikomotor becerilerini geliştirmenin yanı sıra fiziksel, psiko-sosyal ve bilişsel (zihinsel) gelişimine de önemli katkı sağlıyor. Spor fiziksel

olabilir. Spor sayesinde birçok farklı ortamda, farklı düşünceden ve farklı kültürden insanlarla bir araya gelerek etkileşimde bulunmak da bireye katkı sağlıyor. Sportif aktivitelere katılım bilişsel fonksiyonları arttırarak akademik başarıyı olumlu yönde etkiler. Bu da kişinin kendine güvenini yükselterek kişiliğini geliştirir. Günümüzde spora katılımın öğrencilerin kişilik özelliklerine pozitif katkı sağladığı bilinmesine rağmen, akademik başarıyı düşüreceği endişesi spora katılımın önündeki en büyük engel olarak gösteriliyor. olarak çocuğun büyüme gelişimini de destekliyor. Çünkü spor yapan çocukların yaşıtlarına göre eklem, kas ve kemik gelişimleri daha hızlı oluyor. Sporun zihinsel gelişime etkileri ele alındığında da dikkat ve konsantrasyon gelişimine katkıda bulunduğu, çocuğun toplum içinde kendini daha kolay ifade etmesini sağladığı da vurgulanıyor. Spor yapan çocuklar karşılaştıkları problemlere çözüm arar, bu da onların ezbere değil düşünerek hareket etmesini sağlar. Bunun yanı sıra farklı düşünmesini ve taktik geliştirmesini kolaylaştırır, çocuk kendini zinde ve sağlıklı hisseder, stresi azaltır, psikolojik olarak rahatlar.

EĞİTİM

Yapılan araştırmalara göre, spor yapan ilköğretim çağı öğrencilerinin yapmayanlara oranla zihinsel aktivitelerinin daha yüksek olduğu sonucu ortaya çıkmış. Analitik düşünebilen, problem çözmeye odaklı, hayatını spor müsabakasına odaklanır gibi planlayan çocukların hayatta daha başarılı olabildiklerine de vurgu yapılıyor. Spor yaparken uyku düzeni ve dinlenmesine dikkat edilen ve düzenli beslenen çocukların direnci daha yüksek olduğundan okul başarıları da olumlu etkileniyor. Uzmanların ortak görüşü, çocuğunuzun sağlıklı büyümesi, gelişmesi ve derslerinde başarılı olabilmesi için mutlaka bir spor branşında aktif olmasını sağlamalısınız. Spor dalını seçerken çocuğun severek yapabileceği alanı bulmakta da fayda var. Ebeveyn olarak onun sevdiği spor dalını keşfetmesini sağlayıp daima arkasında durmanız da öneriliyor. ABD’de 6-18 yaş arası yaklaşık 12 bin çocuk ve genç

SPOR SOSYALLEŞTİRİYOR

İSMMMO YAŞAM l 41


DOSTLARIMIZ

Onlar için önce sağlık Obezite, diş taşı, tüy dökme… Her ne kadar bakımlı ortamlarda hastalanmıyor gibi görünseler de bunlar pek çok evcil hayvanın muzdarip olduğu hastalıklardan sadece birkaçı… Evcil bir dost sahiplenmek, keyifli olduğu kadar sorumluluk gerektiren de bir süreç…

42 l İSMMMO YAŞAM

UMUT EFE Yaşam alanımızı renklendiren, kimi zaman en yakınımız olan, zamana mutluluk katan evcil dostlarımızla hayat, eğlenceli ve keyifli olduğu kadar sorumluluk isteyen bir süreç haline geliyor. Özellikle kedi ve köpekle yaşamanın ne kadar keyifli olduğunu, evcil pet sahipleri bilir… Ancak oldukça sorumluluk gerektiren bu keyifli yaşamda, bazen üzücü hastalıklar da yaşanabiliyor… Evcil hayvan sahiplenmeye karar verdikten sonra bütçelerini aşan bakım masrafları ile karşılaşarak can dostlarını barınaklara ya da sokağa terk eden kişi sayısı da azımsanmayacak ölçüde… Ancak evcil hayvan sahiplenmek asla geçici bir heves olmamalıdır. Bir kedi ya da köpek sahiplenmek istediğinizde onların karşılaşabilecekleri sağlık

sorunlarını da göz önünde bulundurmanız gerekir. Evcil dostlarımızın birçoğu benzer hastalıklarla mücadele eder… Kedilerin ot yemesi, köpeklerin titremesi, tüy bakımı, evcil hayvanlarda obezite problemleri ve diş sorunları petler arasında en çok rastlanan durumlar…

DÜZENLİ KONTROL ŞART Ortalama düzeyde bakım gören evcil dostlarımız her ne kadar sık sık hastalanmıyor olsa da her şeye karşın arada sırada bazı sağlık sorunları ile karşılaşması mümkün. Örneğin, evinizi paylaştığınız köpek ve kedi dostunuzun herhangi bir sağlık sorunu ile karşı karşıya kalma riskini minimize etmek için sizin de onların bakımında dikkat etmeniz gereken püf noktalar ve almanız gereken önleyici tedbirler var… Bununla birlikte


düzenli olarak veteriner kontrolüne gitmek, yıllık checkup’lar yaptırmak ve muayene olmak da küçükten büyüğe tüm sağlık sorunlarını uzak tutmaya yarayan, etkili bir çözüm. Unutmamak gerekir ki sadık dostunuzun kapabileceği pek çok zararlı ve tehlikeli hastalık var. Örneğin, kediniz zaman zaman evdeki ya da bahçedeki otları yiyorsa bunun nedenini öğrenmek istemiş olabilirsiniz. Kedilerin ot yemesi, beslenme ve sindirim ile ilgilidir. Özellikle kendini temizlerken tüylerini yutan kediler ot yiyerek midelerinde lif biriktirerek bir süre sonra kusarlar. Bu kusma ile birlikte tüy yumaklarını atar ve rahatlarlar. Özellikle bahçe çimi yiyen kedilerin asıl amacı budur.

TİTREME VE TÜY DÖKMEYE DİKKAT

l Pire ve Kene: Evcil dostları olanların en büyük kabuslarından biri pire ve kenedir. Pire ve kene, evcil hayvan kürkünüzde kesinlikle istenmeyen konuklardır. Bu minik yolcular, hem evcil hayvanlarda hem de insanlarda hastalıklara neden olabilecek ciddi mikroplara sahip olabiliyor. Buna karşı aylık bir pire önleyici ilaç ve düzenli vakum uygulaması ile önlem alabilirsiniz… Diğer hayvanlarla oynadıktan sonra veya çimenli tarlalarda evcil hayvanınızı ve kendinizi her zaman kontrol edin l Kuduz: Son yıllarda kuduz aşısının yaygın şekilde kullanılması Dünya üzerinde evcil hayvanlarda görülme sıklığını oldukça düşürdü. Buna rağmen hayvan popülasyonlarında kuduz her zaman ölümcül olduğu için, evcil dostlarımızın kuduz aşılarının güncel olduğundan emin olmak büyük önem taşıyor… l Distemper Gençlik Hastalığı: Distemper virüsü ve hastalığı köpeklerin ve köpek yavruları için trajik ve ölümcül bir hastalıktır. Aşılama için çok genç yavrular ve aşı yapılmamış köpekler en savunmasız olan hedeflerdir. Belirtileri, burun akıntısı ve yüksek ateşlele birlikte yüksek mortaliteye sahiptir ve enfeksiyondan sonra hayatta kalan nadir köpekler sıklıkla nöbetler ve sertleşmiş pençe pedleri gibi görülür ve uzun vadeli etkilere sahiptir. l Parvovirus: Aşılanma oranının düşük olduğu bölgelerde daha çok görülen ve parvo olarak adlandırılan bu virüs, kedi

ve köpeklerde yaygın bir şekilde görülebilir. Parvo en sık olarak yavru köpek ve kedi yavrularını etkilerken, parvovirüsden sağ kurtulanların çoğu, uzun süreli etkilere sahip değildir. l Diş Hastalıkları: Kedi ve köpeklerde de diş taşı diş eti hastalığına ve profesyonel bir dişçilik temizliği gerektiren oyuklara neden olabilir…Pet dostunuz henüz yavru iken, dişlerini fırçalamanın tımar rutininizin normal bir parçası olduğunu ve evde beslenen hayvanınızın da aynı sizin yaptığınız gibi diş temizliği ve bakımına ihtiyacı olduğunu unutmayınız. l Kalp Solucanı: Köpeklerde kalp kurdu hastalığına HW (Heartworm) neden olan parazit dirofilaria immitis’dir. Enfeksiyon köpeklerde yeterince erken yakalanırsa tedaviye yanıt verme oranı yüksektir. Heartworm, sivrisinekler tarafından yayılmış bir hastalıktır ve genel olarak dünyanın çoğu ülkesindeki köpeklerde görülmüştür, kediler de hastalığa yakalanabilir. lObezite: Günümüzde evcil dostlarımız için en tehlikeli hastalıklardan biri obezite… Ne yazık ki kilolu hayvanlar kalp rahatsızlığı, diyabet, artrit ve erken ölüme daha yatkındır. Altta yatan hastalık veya yavaş metabolizmadan kaynaklı obezite için hızlı bir düzeltme yoktur, ancak tıpkı bir insan diyetinde olduğu gibi beslenme ve egzersiz için veteriner hekiminize danışın. Piyasada kaynağını bilmediğiniz ucuz mamalardan uzak durunuz.

DOSTLARIMIZ

En sık rastlanan olaylardan bir diğeri ise köpeklerin titremesi…Kimi zaman psikolojik kimi zaman da nörolojik problemlerden kaynaklanan bu durumda, köpekler mevsim değişimlerinde, tüy değişimlerinde üşüdükleri için titreyebileceği gibi strese bağlı olarak da bu belirtiyi gösterebiliyor… Eğer köpeğinizde titremenin yanında olağan dışı belirtiler de izliyorsanız bir veteriner görüşü almanızda fayda vardır. Kedi ve köpeklerde tüy dökülmesi belli bir noktaya kadar normal olmakla birlikte, bazen hastalıklara da işaret edebilir… Kedi ya da köpeğinizin ırkı kısa ya da uzun tüylü olsun mutlaka belli bir miktar tüy dökümü olması normaldir. Bu süreçte evcil hayvanınızı rahatlatmak için tüy tarama ve fırçalama işlemlerini ihmal etmemek gerekir… Ancak, tüy dökülmesi vitamin eksikliğinde bitmek bilmez. Mevsim değişimi ve mama değişimi dışında da tüy dökümü varsa evcil hayvanınızın veteriner kontrolünü yaptırın ve önerilen takviye vitamin desteğini sağlayın. Kedi ya da köpeğiniz sürekli aynı mamayı yiyorsa mama değişimi yaparak onu gözlemleyin. Tüy dökülmesi durduysa, büyük ihtimalle evcil hayvanınızın eski mamada olmayan vitamin ve minerallere ihtiyacı vardır.

EN SIK RASTLANAN HASTALIKLAR

İSMMMO YAŞAM l 43


Sofralardan festivale şölen Anadolu’nun zengin mutfağı, her sofrada bambaşka bir şölen sunarken, gelişen turizm sektörü ile birlikte bu zengin mutfak kültürü farklı zamanlarda düzenlenen lezzet festivali ile uluslararası alana taşınıyor… UMUT EFE Anadolu coğrafyası zengin tarihi, kadim kültürü, farklı gelenek ve göreneklerinin yanında her bir köşesi farklı bir lezzet şölenine dönen sofraları ve yemekleri ile de meşhur… Etten zeytinyağına, sebzeden doğanın sunduğu tüm otlara yorum getiren

LEZZET

ALAÇATI OT FESTİVALİ

zengin bir mutfaktır Türkiye coğrafyası… Son dönemlerde turizmdeki gelişimle birlikte sofralardaki bu şölen, festivallere dönüşmüş durumda. Özellikle gastronomi tutkunlarının her sene dört gözle beklediği, Türkiye’nin farklı yerlerinde düzenlenen yemek festivalleri hem yeni tatlar deneyimleyip hem de keyifli vakit geçirmek isteyenleri davet ediyor.

Türkiye’nin en gözde turizm merkezlerinden Alaçatı’da, 2010’dan bu yana her nisanda Ot Festivali düzenleniyor... Çeşme’de bulunan otantik belde Alaçatı, tatil sezonunu dışında en çok ziyaretçiyi festivalin düzenlendiği tarihlerde çeker. Alaçatı Ot Festivali’nde, başta İzmir olmak üzere Ege’nin çeşitli yörelerde yetişen sayısız otu görmek ve satın almak mümkün. Ot çeşitleri ve yemekleri ile ünlü Alaçatı’da şevketi bostandan cibeze, enginardan arap saçına, turp otundan radikaya saymakla bitiremeyeceğimiz belki de ilk kez tanışacağınız otları bulabilirsiniz. Festival boyunca otların faydaları, toplanma şekilleri, yeme biçimleri gibi bilgilerin anlatıldığı söyleşilere katılabilir ve sergileri gezebilirsiniz. Alaçatı meydanında kurulan çok sayıda tezgahta, Ege otları ile yapılmış çeşitli lezzetlerin tadına bakabilir, beğendiğiniz yemeklerin tarifini alabilir, ot yetiştiricileri ile tanışabilirsiniz.

44 l İSMMMO YAŞAM

Türkiye gelişmiş coğrafi ve kültürel çeşitliliği ile pek çok farklı lezzet ve yöresel ürüne ev sahipliği yapıyor... Pek çok yöre, kendine has yemekleri ile kendine özgü bir mutfağa sahip olup dünya çapında tanınmaya başladı. Farklı lezzetlere açık olup yeni tatlar keşfetmeyi bir zevk olarak benimsemiş binlerce kişi, her yıl ülkemizde çok sayıda düzenlenen yiyecek festivalleri ve şenliklerine akın eder. Her şehrin, her yörenin farklı kültürü ve yemek tarzını yansıtan bu festivallere, ülkenin her yerinden yemek meraklıları ve gurmeler ilgi gösterir.

URLA ENGİNAR FESTİVALİ

İstanbul’dan aldığı göçlerle de gündeme gelen İzmir’in gözde ilçesi Urla, son birkaç yıldır enginarı ile gündemde... Eski çağlarda önemli ticaret limanlarından biri olan Urla, aynı zamanda tatilcilerin tercih ettiği gözde plajı, eski Rum evleri ve Arnavut kaldırımları ile huzurun adresi olarak öne çıkıyor… Enginarların ilk hasat dönemi olan nisan ayında gerçekleşen Uluslararası Enginar Festivali’nde, sakız enginar öne çıkıyor. Festival boyunca kurulan çeşitli stantlarda katılımcılar lezzetli enginar yemekleri, değerli konuşmacıların katılım gösterdiği sohbetler, workshoplar, konserler ve etkinliklerle renkli dakikalar geçirir. Enginar lezzetine doymak, Ege’nin huzur dolu sokaklarında, sahillerinde deniz havasını içinize çekmek ve evinize döndüğünüzde öğrendiğiniz enginar tarifleri ile leziz yemekler yapabilmek için satın alacağınız enginarlarla sonlandırabileceğiniz festival kaçırılmaması gerekenler arasında…


MESİR MACUNU FESTİVALİ

Anadolu coğrafyasının en geleneksel tatları arasında yer alan Manisa’nın şifası ile bilinen ünlü yiyeceği mesir macunu, 478 yıldır geleneksel bir tören eşliğinde halkla buluşuyor… Halk arasında bulunan inanca göre, bu macunu Nevruz günü yiyen kişiler yıl boyunca ağrı problemi çekmez aynı zamanda da yılan ve çiyan sokmalarına karşı korunur. Bu sebeple Mesir Macunu Festivali her yıl Manisa’da 21 Mart’ta gerçekleşir. Festivalde mesir macunu tadımının yanı sıra pek çok eğlenceli etkinlik yer alır. UNESCO tarafından ‘Somut Olmayan Dünya Kültürel Mirasları’ listesine alınan Manisa’da, 6 tondan fazla mesir macunu hazırlanarak yerli ve yabancı çok sayıda turistin katılımıyla gerçekleşen festivalde oldukça eğlenceli birkaç gün geçirebilirsiniz.

BOZCAADA BAĞBOZUMU FESTİVALİ Yemek kültürü açısından da tatil açısından da adaların yeri her zaman bir başkadır… Bozcaada’nın kendisi kadar ünlü Bağbozumu festivali üzümlerin hasada doğru ulaştığı, eylül ayında her yıl ziyaretçilerini ağırlıyor… Bozcaada, yüzyıllardan beri süregelen üzüm bağları ile ünlü bir ada. Bozcaada’nın bağlarında, Ege’nin en güzel üzümlerinden en lezzetli şaraplar yapılıyor. Bağbozumu şenlikleri de bir yıllık çalışmanın sonucu olarak tüm bağcıların ve ada halkının bir araya gelerek kutladığı bir şenlik olarak öne çıkıyor. Bağbozumu festivali, son 18 yıldır gelişen turizmle birlikte büyük bir organizasyon olarak kutlanıyor. Toplam 3 gün süren şenlikte eski gelenekleri hatırlamak adına etkinlikler düzenleniyor. Sembolik ve bir o kadar da eğlenceli bir bağbozumu etkinliği ile festival başlıyor.

ADANA LEZZET FESTİVALİ

LEZZET

Tüm diyetlerin yasak olduğu dünyanın en gurme şehirleri arasında yer alan Adana lezzet festivali ile ekim ayının ilk haftasında her noktada başka bir şölen sunuyor… En çok kullanılan malzemeler acı, ekşi, narenciye, deniz ürünleri, zeytinyağı ve yeşilliktir. Adana denince akla ilk gelen tabi ki kebap... Pazar sabahlarının ritüeli konumundaki ciğer de Adanalılar için vazgeçilmezlerden. Şalgam suyu ve meyan kökü de en ünlü yöresel lezzetler arasında... Mumbar, kırkkat, fellah köftesi, içli köfte, sarı burma, kedibatmaz, kazbaşı festivalin ana konukları... Hamur, yüzük ve düğün çorbası, süllüm, mercimekli ıspanak başı ile kabak çintmesi, ekşili topalak, sarımsaklı köfte, içli köfte ve sakatat dolması, tatlılardan ise karakuş, taş kadayıf ile halka tatlısı, bicibici yemeden dönmemeniz gerekenler arasında...

İSMMMO YAŞAM l 45


İnsanlar arasında minimalist yaşam trendi giderek yaygınlaşıyor. Maddi ve manevi unsurları ihtiyaçlara göre sınırlayıp en aza indirgemeyi içeren bu akım odaklanmayı, hareket serbestliğini artırmanın yanı sıra yaşam konforunu da artırıyor. Evinizde minimalleşmek için neler yapmalısınız?

Evlerde minimalleşme akımı

EVİM EVİM

NİL DENİZ DEMİRCİLER Teknolojinin gelişmesi ile birlikte Ayşe’nin hayatında birçok konu kolaylaşmıştı… Evini son aldığı robot süpürge o yokken temizliyor, akıllı sistemlerin kurulu olduğu evi o gelmeden ısıtılıyor, hava kararınca perdeleri kapatılıyordu. Ayşe’nin yaşamı kolaylaştıkça sakinlik ve huzur arayışı da artıyordu… Şehir yaşamının hızı hepimizin huzur arayışını tetiklerken huzur vahalarımız olan evlerdeki huzur arayışı da dekorasyonlara yansıyor. Japonizm akımı ile Uzakdoğu’nun Zen felsefesinin harmanlanmasından oluşan minimalist akımla evlerde rafine bir dokunuş yaratmak mümkün… Uzmanlara göre, yaşam alanlarını tasarlarken insanların ihtiyaçları gözetilmeli. Günümüz kentli insanı, yeni stil algoritmalarının peşinde bir bakış açısıyla hareket ediyor, evler ilhamını doğunun bilgeliğinden alan rafine kurgularla dekore ediliyor. Doğal tasarımlara entegre edilmiş iç mekânlar yaygınlaşırken, Japonların rafine yaklaşımları ev dekorasyonunun ilham kaynağı haline gelmiş durumda. Son dönemde dekorasyona damgasını vu-

46 l İSMMMO YAŞAM

ran Japonizm akımı, İskandinavların fonksiyonel tasarımlarını Uzakdoğu’nun zen felsefesiyle harmanlıyor. Bu akımda rafine bir yaklaşımla zanaatkar dokunuşlar, gösterişsiz zenginlik, sürdürülebilirlik ve akıcılık dekorasyona yansıyan stil kodları olarak öne çıkıyor. Peki, minimalleşmek için neler yapmalısınız? Bu sorunun yanıtı oldukça basit; minimalleşmek için öncelikle sadeleşmelisiniz. Sadeleşmek demek gereksiz detaylardan, ıvır zıvırdan kurtulup gerekli olanları korumak anlamını taşıyor. Başkaları ne düşünür, başkaları beğeniyor diye evinizde tuttuğunuz ne varsa onlardan kurtulup sadece kendi ihtiyaçlarınıza odaklı olmalısınız. Tabi bunu yaparken de Japonizm akımının izinden gidebilirsiniz.

diğer Uzakdoğu felsefelerinde olduğu gibi sadelik ve uyum yatıyor, dekorasyonda kendini minimalist ögelerle, sadelikle gösteriyor. Geçmişin çok detaylı ve karmaşık evleri bugün yerini sade ve ihtiyaca yönelik ürünlerin kullanıldığı sade evlere bırakıyor. Bu da gün içinde işlerinde ve yollarda yorulan insanların dinginleşmelerini ve daha kolay dinlenmelerini sağlıyor. Minimalleşmek gereksiz detaylardan kurtulup özgürleşmek anlamını da taşıyor. Son yıllarda birçok insanın hayatındaki kargaşadan kurtulmak için minimalleşme akımını benimsediği de gözleniyor. Bu akım insanları gereksiz şeylere vakit ve enerji harcamaktan kurtarmanın yanı sıra kullanmadıkları objelerden özgürleşme lüksü de sağlıyor.

ZEN FELSEFESİNDEN İLHAM ALDI

NERELERDE UYGULANABİLİR?

Uzakdoğu’nun sakin yaklaşımının sadelikle harmanlandığı bu stil, felsefesiyle, mistisizmiyle, yaşam tarzıyla hayatımızın her alanında kendini hissettiriyor. Ruh dinginliğimiz ve hayata bakışımızda etkili olan Uzakdoğu felsefesi dekorasyon alanında da Zen felsefesi ile kendini gösteriyor. Zen felsefesinin temelinde

Minimalist akımı evinizin her yerinde özellikle de yatak odalarında rahatlıkla uygulayabilirsiniz. Evinizin salonundan mutfağına, çocuk odasından çalışma odasına, balkondan oturma odasına kadar her köşede bu akımı uygulamak mümkün. Bu akımın en önemli temsilcisi olan Zen


Stili dekorasyon, doğal malzemeler ve az eşya kullanımı felsefesine dayanıyor. Zen yatak odasını dekore ederken oldukça sade ve az mobilya ve biraz da Uzakdoğu çağrışımlı aksesuarlardan yararlanabilirsiniz. Renk olarak ise açık tonlar hatta beyaz tercih edilmeli. Yer yatağının da unutulmaması gerekir. Günümüzde mobilya markaları yer yatağını çağrıştıran hafif yükseltili bir tabana sahip yatak modellerini tasarımlarında kullanıyorlar. Ayrıca mümkün olduğunca az eşya kullanmanız da öneriler arasında yerini alıyor.

SADELEŞİN MUTLU OLUN...

YİN VE YANG DENGESİ Minimalleşmek hayatta denge sağlama konusuna da katkı sağlıyor. Günümüzde birçok insan hayatının odağına denge konusunu almış durumda. Çünkü dengelenmeden hiçbir şey olmuyor. Yin ve yang yaşamdaki zıtlıkların

dengesini anlatır. Doğadaki her şey, her olgu zıddıyla birlikte oluşur ve birbirini tamamlar. Kullandığınız renk ve malzemeler ile yin ve yang’ı dengeleyebilirsiniz. Zen dekorasyonda Uzakdoğu kökenli bitkiler kullanılabilir. Bunun yanı sıra dekorasyona biraz da olsa hareket katmak için heykel

ve fenerlerle dekorasyon zenginleştirilebilir. Duvarlarda da sadeliğin hakim olduğu bu dekorasyon stilinde yine Uzakdoğu’yu çağrıştıran çiçek desenlerinin olduğu duvar kağıdı ya da boyalar tercih edilebilir. Buralarda yine sadeliğin ön planda olduğunu vurgulamakta fayda var.

EVİM EVİM

Son dönemin en yaygın trendi, azalarak çoğalmak.... Sadeleşerek mutluluğun formülünün evde yapılan basit düzenlemelerden ve keyif odaklı tasarımlardan geçtiğine dikkat çekilirken, azalarak çoğalma mantığıyla dekorasyonların düzenlenmesi öneriliyor. Bu akımda yalınlığa, basitliğe ve fonksiyonelliğe yönelim artıyor. Son dönemin öne çıkan akımlarından olan Japon stilinde, tatami minderler, shoji paravanlar, Bonsai’ler ve lake konsollar ilk akla gelenler oluyor. Evin salon, oturma odası gibi bölümlerinde sadeliğin yanı sıra sanatsal dokunuşlar yapmak da mümkün. İskandinav tarzı ile şekillenen, mekanlara sanatsal bir boyut kazandıran yeni aydınlatma tasarımları ışığa bir form verme fikrinden ortaya çıkıyor. Aydınlatma tasarımlarında bakır, pirinç, üfleme cam gibi doğal malzemeler kullanılıyor. Ayrıca bükülen, kıvrılan pirinç malzemesi ince formlardaki aydınlatmalara heykelsi bir görünüm kazandırabiliyor.

İSMMMO YAŞAM l 47


Milano’da sanat ve tarih şöleni

GEZİ-DÜNYA

Galleria Vittoria Emanuele II

Milano, tasarım ve sanayiyle AYŞEGÜL EMİR öne çıksa da ziyaretçilerine Her metrekaresi dantel gibi itinayla sanat, tarih ve mimariye işlenmiş. Sarımsı rengi ve kulelerdeki ihtişamı dair pek çok eser de görülmeye değer. Her haliyle çok görkemli. Gotik mimari tarzının en güzel örneğini sunuyor. sunuyor. Milano Katedrali, Üzerinde 3.500’den fazla heykel var. Çevresindeki efsanevi opera salonu mahşeri kalabalığı yararak binaya yakından La Scala, ihtişamlı şatosu bakıyorum. Adeta büyüleniyorum… Evet burası, Sforzesco, Brera Sanat Duomo di Milano yani Milano Katedrali. İtalya’nın kuzeyindeki şehri Milano’da Galerisi ve Michalengelo’nun gezimize katedralle başlıyoruz. İtalya’nın en ünlü tablosu Son Akşam büyük, Avrupa’nın ise dördüncü büyük katedrali. Yemeği bunlardan sadece Dünyanın her yerinden ziyaretçi çekiyor. birkaçı. Milano’yu keşfe Adını verdiği Duomo Meydanı’ndayız. Rehberimizden katedralin tarihçesini dinliyoruz. buyurun…

48 l İSMMMO YAŞAM

Yapımına 1386 yılında başlanmış. Ancak 1905 yılında tamamlanmış. 355 yılında yapımı biten ilk Milano katedrali, 1075 yılındaki yangında tamamen hasar görmüş. Eski katedralin vaftizhanesinin üzerine 1386 yılında Başpiskopos Antonio da Saluzzo’nun emriyle romanesk mimari stilde yeni bir katedralin yapılması emrediliyor. Katedral, o dönem Milano’da çok güçlü olan ailelerden birine mensup Gian Galeazzo Visconti’nin müdahalesiyle Fransa’nın moda mimari tarzı olan gotik mimariye dönüşüyor. Ancak gotik mimarinin modası geçtikten ancak 300 yıl sonra katedral tamamlanabiliyor. İnşaatı 500 yıl sürmüş. Ancak 1965 yılında tamamlanmış. Katedral devasa boyutlarda. 11 bin metrekarelik alana sahip ve 40 bin kişi aynı anda ibadet edebiliyor. Katedralin


uzunluğu 158.6 metre, genişliği ise 92 metre. 120 metre yüksekliğinde. 135 tane sivri kulesi bulunuyor. Heykellerle donatılmış olan katedralin en yüksek tepesine Meryem Ana’nın som altından heykeli olan ünlü Madonnina var. İtalya’da yaşayan bir Türk olan rehberimiz bu heykelin defalarca çalınmaya çalışıldığını ancak başarılı olunamadığını anlatıyor. Katedralin dışı kadar içi de muhteşem….İçindeki en önemli eser Saint Bartholomew heykeli.

GÜZELLİK, SANAT VE LÜKS

Galleria Vittoria Emanuele II Sforzesco Şatosu

Milano Katedrali

GEZİ-DÜNYA

Duomo Meydanı, dikdörtgen plana sahip. Göz alabildiğince uzanıyor. Katedralden sonra hedefimiz Galleria Vittoria Emanuele II oluyor. Dünyanın ve İtalya’nın en eski alışveriş merkezlerinden. Cam kubbesi ve mimarisiyle göz alıcı. Hayranlıkla her metrekaresini seyre dalıyorum. Güzellik, sanat ve lüks bir arada. Her adımı her köşesi ince mimari zevki yansıtıyor. Pasaj şeklinde uzanan yapı içerisinde lüks mağazaları ve restoranları görebilirsiniz. Neo Rönesans mimarisi her haliyle baş döndürücü. Galeri, İtalya’nın birleşmesini kutlamak için ülkenin ilk kralı Galleria Vittorio Emanuele II için 1865 yılında Neo Rönesan tarzında inşa edilmiş. Mimarı Giuseppe Mengoni. 50 metre yüksekliğindeki galeri dört koridorlu. Milano’nun dünyanın ekonomik ve kültürel merkezi olduğunu göstermek için Afrika, Amerika, Asya ve Avrupa olarak adlandırılan dört koridora sahip. Dört koridoru birleştiren kubbesi farklı mozaiklerle süslenmiş. Bütün koridorları ise resim ve heykellerle süslü. Saat, tarım ve bilimi simgeleyen mozaikleri var. Galeri açılışının ardından Milano ileri gelenlerinin, sanatçıların, müzisyenlerin buluşma yeri haline gelmiş. Günümüzde ise lüks giyim markaları ve restoranları içeren üstü camla kaplı bir alışveriş merkezi… Şimdi de Piazza Mercanti yani Tüccarlar Meydanı’ndayız. Orta Çağ döneminde şehrin tüccarlarının ve yönetimin merkezi olmuş. Eskiden çok büyükmüş şimdi ise çok küçük bir

İSMMMO YAŞAM l 49


alanda. Ama Orta Çağ havasını en ince ayrıntısına kadar solumanızı sağlıyor.

İHTİŞAMLI ŞATO

Palazzo di Brera

EFSANEVİ OPERA SALONU

La Scala

GEZİ-DÜNYA

‘Son Akşam Yemeği’ tablosu

Tarihin izinde gezimize Sforzesco Şatosu’yla devam ediyoruz. Milano’nun en önemli sembollerinden bir diğeri. Eskiden şehri korumak için bir kale olarak inşa edilmiş. 1368 yılında yapımı tamamlanan bir askeri yapının bulunduğu alana 15. yüzyılda inşa edilmiş. Milan dükü I. Francesco Sforza tarafından ikametgah olarak kullanılmış. Kırmızı kiremitli mimarisi çok ilgi çekici. Geniş avlusu, yapı çevresindeki geçişler büyüleyici. 19. yüzyılda yıkılınca tekrar 1891-1905 yılları arasında yeniden inşa edilmiş. Antik Sanat Müzesi, Mısır Müzesi, Uygulamalı Sanat Koleksiyonu, Müzik Enstrümanları Müzesi gibi müzelere de ev sahipliği yapıyor. Da Vinci ve Michelangelo’ya ait birkaç eseri de bünyesinde barındırıyor. Biz sadece şatoyu gezme fırsatı buluyoruz. Müzelere vakit olmuyor. İhtişamlı yapının arkasındaki geniş parkta ise biraz dinleniyoruz. Sempione Parkı, büyüklüğü ve temiz havasıyla şehrin kalbi durumunda. Şehre gelenlerin mutlaka gittiği yerlerden biri. Parkta çeşitli yapılar da bulunuyor. Çimenlere uzanıp çevredeki etkinlikleri seyre dalıyoruz… Akşam yemeği için ise tipik bir Milano restoranı için yola koyuluyoruz. Şehrin sosyal olanakları ile cazibe noktası haline gelen bölgeleri ise Navigli ve Brera. Bu iki bölgenin caddeleri sanatseverler için fırsatlar sunuyor. Brera, Milano’nun en lüks bölgesi. Caddedeki otomobiller çok marka ve insanlar çok şık giyimli. Milano’nun geleneksel yemeği risotto. Safranlı olunca tam şehre özgü. Bizim başlangıç yemeğimiz risotto oluyor. Ardından ortaya karışık pizzalar, tiramisu.. Tabii ki İtalya’da olduğumuzu hissetmemiz gerekiyor… Limon likörü limoncello içtikten sonra günün yorgunluğunu atmak için otele dönüyoruz.

50 l İSMMMO YAŞAM

Milano’daki ikinci günümüze La Scala’yla başlıyoruz. La Scala, İtalya’nın hatta dünyanın en ünlü opera salonlarından. Dışarıdan görmeyle yetiniyoruz. Burada konsere gidebilmek için aylar öncesinden bilet almak gerekiyor. İçinin çok görkemli olduğunu anlatıyor rehberimiz. Dışarıdan görüp bol bol fotoğraf çektiriyoruz. Bina 1778 yılından beri aktif olarak kullanılıyor. La


Scala, genç müzisyenler ve dansçılar yetiştirmeyi hedefleyen Performans Sanatları Akademisi’ne de ev sahipliği yapıyor. İkinci Dünya Savaşı’nda hasar gören binanın tekrar inşa edildiğini ve 1946 yılında kapılarını yeniden açtığını öğreniyoruz. La Scala’da, ünlü Türk Diva lakaplı Leyla Gencer de onlarca kez sahne aldı. Vefatına kadar La Scala’nın akademisinde görev yaptı. Gencer’i de anmayı ihmal etmiyoruz…

SON AKŞAM YEMEĞİ FRESKİ ‘Son Akşam Yemeği’ tablosunun peşine düşüyoruz. Leonardo da Vinci’nin en ünlü eserlerinden biri. Bunun için Santa Maria delle Grazie Kilisesi’ne gitmek gerekiyor. Ancak tablo diye düşündüğümüz resmin duvara yapıldığını görüyoruz. Çok büyük ebatlarda. İsa’nın çarmıha gerilmeden önce havarileri ile yediği son akşam yemeğini anlatıyor. Son Akşam Yemeği ya da Son Yemek, 15. yüzyılda Milano’da Leonardo da Vinci tarafından Duke Lodovico Sforza’nın isteği üzerine yapılmış bir fresk. Hıristiyan inanışına göre İsa Mesih’in Romalı askerlerce tutuklanmasından bir gün önce havarileriyle yediği son akşam yemeğini anlatıyor. Eser çok yıpranmış görünüyor ancak günümüze kadar gelmeyi başarmış…

BRERA SANAT GALERİSİ

Milano’da kanalların bulunduğu bölge ise Navigli. Naviglio Grande Kanalı’nın adını taşıyor. Venedik esintisi taşıyor. Güzel restoranları ve mağazalar yanında birçok sanat stüdyosu ve ara sokaklarında sanat galerilerine ev sahipliği yapıyor. Kanal, 1177 ve 1257 tarihleri arasında inşa edilmiş. 50 kilometreden daha uzun. Bir dönem ürünlerin taşınması için kullanılmış. Burada teknelerle kanal turuna çıkabilir ya da güzel restoranlarında kanal manzarasında yemek yiyebilirsiniz.

SAFRANLI RİSOTTO’YU DENEYİN İtalyan mutfağı denince akla hep makarna, pizza ve risotto gelir. Milano, İtalyan şehirleri arasında çok da mutfağıyla öne çıkmıyor. Ama burada da klasik İtalyan lezzetlerini ve modern dünya mutfaklarını bulabileceğiniz pek çok seçenek var. Milano ise safranlı risottosuyla ünlü. Geleneksel restoranların hepsinde bulmak mümkün. İtalyan mutfağının önemli yemeklerinden olan risotto, pirincin yaygın tüketim şekillerinden biri. Pek çok yörede pilava soğan ve şarap katılarak Safranlı Risotto pişiriliyor. Milano’da sarı sarı şekilde önünüze safranlı geliyor. Safran sever biri olarak ben çok beğendim. Ama tam sevdiğim tarzda diğer şehirlerde yediğim gibi çok güzel ve ince hamur bir pizzanın özlemini çektim diyebilirim. Özellikle pazar günü çoğu yer kapalı olduğu için yemek yemek için bir AVM’ye gitmek zorunda kaldık. Milano gibi bir şehirde halen pazar günleri her yerin kapalı olması şaşırtıcı geldi. Şehirde akşam yemeği öncesinde aperitivo evlerine giderek tuzlu atıştırmalıklar eşliğinde bir kadeh şarap ya da hafif bir kokteyl de içebilirsiniz.

GEZİ-DÜNYA

Milano’da gezecek çok müze var. Ancak iki günlük bir seyahat olduğu için çok fırsatımız olmuyor. Sadece Brera Sanat Galerisi’ni gezebiliyoruz. İtalyancasıyla Pinacoteca di Brera. Şehrin en iyi müzelerinden biri. Müze, 16. yüzyılda inşa edilmiş bir sarayda. 1773’de temelleri İmparatoriçe Theresia’nın Güzel Sanatlar Akademisi’ni kurmasıyla atılmış. 1882’de akademiden ayrılarak bağımsız hale gelmiş. Sanat galerisinin 32 salonunda Caravaggio, Rafaello, Mantegna, Hayez gibi birçok ünlü ismin eserlerini görmek mümkün. Galerinin avlusu görmeye değer. Heykellerle dolu. Sanat öğrencilerinin arasına karışmak da şahane bir deneyim oluyor. Bol bol fotoğraf çekerek anılarımızın arasına girmesini sağlıyoruz. Kısa sürede şehirde mümkün olan her yeri görüyoruz. Ama görmemiz gereken daha çok şey var. İki günlük rüya gibi bir Milano turunun ardından dönüşe doğru Malpensa Havalimanı’na yöneliyoruz…. Milano, tasarım ve sanayiyle öne çıksa da şehirden sanata, tarihe ve mimariye doymuş olarak geri dönüyoruz.

KANALDA TEKNE TURU

İSMMMO YAŞAM l 51


Şarkılara, aşklara ev sahipliği yapan Üsküdar, Kız Kulesi’nden Selimiye Kışlası’na, tarihi camilerinden Çamlıca Tepesi’ne kadar İstanbul’un tarihini en güzel yaşatan ilçelerin başında yerini alıyor…..

Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur... GEZİ-İSTANBUL

NİL DENİZ DEMİRCİLER Üsküdar’a gider iken aldı da bir yağmur…. Üsküdar denilince akla ilk gelenlerden biridir bu şarkı…. Şemsiyeleri ile gezinen zarif kadınların bekar beyefendiler tarafından nazikçe takip edildiği sahneyi akıllara getirir…. Aşkların sadece çapkın bakışlarla yaşandığı o özel dönemin nezih İstanbul’unun yansımasıdır…. İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Üsküdar, günümüzde tarihi ve doğal güzellikleri ile yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri oluyor. Üsküdar, Kız Kulesi’nden tarihi yarımada manzaralı sahiline ve Çamlıca Tepesi’ne kadar gezilip görülmesi gereken yerleri bakımından İstanbul’un en zengin semtlerinden biri olarak anılır. Geçmişten günümüze İstanbul’un en gözde semtlerinden biri olan bu tarihi yerleşim, İstanbul Boğazı, Kadıköy, Beykoz ve Ümraniye ilçeleriyle çevrelenmiştir.

52 l İSMMMO YAŞAM

‘Scutari’ olarak da bilinen Üsküdar, bu adını Kız Kulesi’nin karşısında bulunan Scutarion Sarayı’ndan alıyor. Ünlü gezgin Evliya Çelebi tarafından semte verilen bir diğer isim de ‘Eski Dar’dır. Yerleşim yeri haline gelmesinden itibaren birçok kez el değiştiren Üsküdar’da tarih boyunca Fenikeliler, Megaralılar, Romalılar, Atina ve Spartalılar yaşamıştır. Haçlı seferleri sırasında yağmalandıktan sonra bir süre Latin uygarlığı egemenliğinde kalan semtin Türklerle tanışması Selçuklular dönemine denk geliyor…

PADİŞAHLARIN GÖZDESİ Anadolu’dan gelenlerin son uğrak noktası olan Üsküdar, padişahların konaklama noktası olmasıyla da biliniyor. Üsküdar, Bizans’ın Asya’ya giden ticari yollarının başlangıcıdır ve önemini yüzyıllar boyunca zenginleşen tarihi ve mimari unsurlar ile korumayı başarmış. Osmanlı döneminde burada inşa edilen ve günümüze

kadar gelen mimari eserleri, tarihi mekanları ve özel yapıları ile İstanbul’un en popüler gezi noktalarından biri konumunda. Padişahların sayfiye mekanı olarak da anılan Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan’a yaptırılmış ve 1865 yılında tamamlanmış. Osmanlı dönemi boyunca padişahların yazlık saray olarak kullandığı saray içerisinde Mermer Köşk, Ahır Köşk ve Sarı Köşk gibi bölümler bulunuyor. Üsküdar, tarihi ve mimari mirasların yanı sıra yeşil ile mavinin birleştiği doğal zenginlikleriyle de öne çıkıyor. İstanbul’un bu tarihi ve turistik semtinde konaklamak isteyenler için yaklaşık 20 adet otel hizmet veriyor... Bugün kültür turizminin en güzel uğrak yerlerinden biri haline gelen Üsküdar’da gezilecek yerler arasında Kız Kulesi, Yeni Valide Külliyesi ve Camii, III. Ahmet Çeşmesi, Mihrimah Sultan Külliyesi ve Camii, Eski Valide Sultan


Külliyesi ve Camii, Aziz Mahmud Hüdayi Efendi Türbesi, Şemsi Paşa Camii, Çinili Camii, İmoga Grafik Sanatlar Müzesi, Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi, Çamlıca Tepesi sayılıyor….

ÇAMLICA TEPESİ

YEMEDEN GİTMEYİN... Yeteri kadar vaktiniz varsa Üsküdar gezilecek yerler listesine şu yerleri de ekleyebilirsiniz; Ayazma Camii, Rum Mehmed Paşa Camii, Ahmediye Camii, Salacak Camii, Şakirin Camii, Abdülaziz Av Köşkü, Çamlıca Kız Lisesi.... Üsküdar’a gittiğinizde ilçede çok

KIZ KULESİ Üsküdar’ın en önemli turistik mekanlarından olan Kız Kulesi, İstanbul’un sembollerinden biridir. Türkiye’nin tanıtım filmlerinde de yer almayı başaran kule, küçük bir kayalık üzerinde Boğaz ile Marmara Denizi’nin birleştiği noktada karaya 180 metre mesafede konumlanıyor. Üsküdar’ın Bizans zamanından kalma tek eseri olan Kız Kulesi’nin geçmişi milattan önce 24 yıllarına uzanıyor. Kız Kulesi’nin yapılmasına ilişkin çok sayıda rivayet bulunuyor. Efsanelerden en bilindik olanı ise Bizans İmparatoru’nun kızının 18 yaşına girdiğinde bir yılan tarafından zehirlenerek öleceği kehaneti sonucunda kızını kuleye kapatmasına dayanıyor. Ancak kızı 18 yaşına girdiğinde kuleye sızan bir yılan tarafından zehirlenerek ölüyor. Kule, 2000’li yıllarda yapılan yenileme çalışmalarının ardından restoran, kafeterya ve hatıra eşya satışının yapıldığı bir yere dönüştürülmüş durumda. Kayalık, M.Ö. 5. yüzyılda Atinalı bir kumandan tarafından koruma amaçlı yapılmış. Sonrasında kulenin inşası ile deniz feneri, atışların karşılanma noktası gibi amaçlarla kullanılmış. Bir dönem karantina hastanesi olarak kullanılırken 20. yüzyılın başında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nca kullanıldığı da biliniyor. Günümüzde kuleye ring

GEZİ-İSTANBUL

Şairlere ilham kaynağı, edebi eserlere konu, filmlere set olan Çamlıca Tepesi, her dönem popülerliğini korumuştur. Procopius, Evliya Çelebi, Lord Byron ve Lady Mary Wortley Montagu gibi ünlü edebiyatçılar eserlerinde Çamlıca Tepesi’nden bahsetmiştir. Üsküdar’ın gezilecek popüler noktalarından biri olan Çamlıca Tepesi, Küçük Çamlıca ve Büyük Çamlıca olmak üzere iki tepeden oluşur. 262 ve 228 metre yüksekliğindeki tepeler, İstanbul şehir manzarasının izlenebileceği en güzel yerler arasında başı çekiyor. İstanbul’un doğal güzellikleri ile bilinen noktalarından biri olan tepede yer alan kafe ve restoranlarda dinlenip manzaranın tadına varabilirsiniz. Küçük Çamlıca Tepesi’ndeki Topkapı, Cihannüma ve Sofa Köşkleri de görülmeye değer bir diğer gezi alanları olarak sıralanabilir. Çamlıca Tepesi’ne kendi aracınızla ulaşabileceğiniz gibi Üsküdar’dan kalkan birçok otobüs ya da Taksim kalkışlı 129T otobüsü ile Çamlıca durağında inip tepeye yürüyebilirsiniz. Semtte yer alan ve güzel bir deniz manzarasına sahip Fethi Paşa Korusu, yıllarca bakımsız kalsa da bugün halka açık bir park olarak kullanılıyor.

sayıda hamam olduğu da dikkatinizi çekecek. Şifa Hamamı, Valide Atik Hamamı, Bulgurlu Hamamı ve Ağa Hamamı bunlar arasında sayılabilir. Bu hamamlara gidip hamam keyfi yapmak da Üsküdar’da yapılacaklara bir alternatif olabilir. Ayrıca Büyük Çamlıca’daki Çömlek restoranında kuru fasulye, Selmanipak Caddesi’ndeki Kanaat Lokantası’nda ayva tatlısı ile dondurma, Ahmediye Meydanı’ndaki Zeki Bey’de iskenderi tatmanızı öneririz....

İSMMMO YAŞAM l 53


III. AHMET ÇEŞMESİ

GEZİ-İSTANBUL

III. Ahmet Çeşmesi, gezilecekler listesinin önemli yapılarından. İskele Meydanı’nda konumlanan çeşme, 1703 – 1730 yılları arasında Mehmet Ağa tarafından yapıldı. Deniz kenarında inşa edilen çeşme, zaman içerisinde günümüzdeki yerine taşınmış… Rokoko mimarisi ile yapılan çeşme, fıskiyeli değil sebil şeklinde bir yapıdır. 1932 ve 1955 yıllarında onarılan bu tarihi yapının üzerinde Şair Nedim, Şakir, Kırımlı Mustafa’nın ünlü dizeleri bulunuyor.

seferleri ile ulaşmak mümkün. Kuleye, Salacak ve Kabataş’tan ulaşılıyor. Gündüz Salacak – Kızkulesi arası ring seferleri her gün 09:00 – 18:45, Kabataş – Kızkulesi seferleri hafta sonu 10:00 – 18:00, Kızkulesi – Kabataş seferleri hafta sonu 10:45 – 18:45 arasında düzenleniyor. Geceleri ise, Salacak – Kızkulesi arası her akşam 20:15 – 00:30, Kabataş – Kızkulesi 20:00 – 20:45 – 21:30, Kızkulesi – Kabataş 23:00 – 23:45 – 00:30 arasında seferler mevcut. Kız Kulesi’ne gidemeyenler de karşısındaki kıyıda konumlanan kafelerde oturup kulenin güzel manzarasına karşı keyif yapabiliyor.

MİMAR SİNAN’IN İZİNDE Üsküdar’ın önemli eserlerinden biri olan mimarların mimarı Mimar Sinan imzalı Mihrimah Sultan Külliyesi ve Camii, Üsküdar

54 l İSMMMO YAŞAM

İskele Meydanı’nın karşısında bulunuyor. Mimar Sinan’ın Mihrimah Sultan’a olan aşkının izlerini taşıdığına inanılır.. III. Ahmet Çeşmesi’nin arkasındaki yapı, Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan tarafından 1546 – 1548 yılları arasında yaptırılmış. Yapı içinde cami, medrese, mektep, imaret, han ve türbe bölümleri bulunurken külliye ve cami bünyesinde Mihrimah Sultan’ın oğulları, Sadrazam İbrahim Ethem ve Kaptan-ı Derya Sinan Paşa’nın türbeleri de bulunuyor. Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olan Eski Valide Sultan Külliyesi ve Camii, Topbaşı’nda 1577 – 1583 yılları arasında Sultan Selim’in eşi ve Sultan Murad’ın annesi Nurbanu için yapılmıştır. Diğer adı Valide-i Atik Camii olan Eski Valide Camii’de külliye ve caminin yanı sıra medrese, darüşşifa, tabhane, imaret, hamam

ve kervansaray bölümleri de bulunuyor. 18 pencereli ana kubbe, yarım kubbeler ile güçlendirilmiş. Sadelik, asalet ve güzelliğin bir arada olduğu bu camii, Mimar Sinan’ın son eseri. Caminin dillere destan bir bahçesinin olduğunu söylemek gerek. İstanbul’un en güzel camilerinden biri olan Yeni Valide Camii de Üsküdar’da yer alıyor. Valide Sultan Camii adıyla da bilinen cami, 1708 – 1710 yılları arasında III. Ahmet’in annesi Gülnuş Emetullah Valide Sultan için yaptırılmış. Mimari açıdan hem Osmanlı hem de barok özelliklerini taşıyan cami, Osmanlı mimarisinin geçiş dönemlerinden birinde yapılmış…Camii bünyesinde bir külliye ile Valide Sultan’ın türbesinin yanında bir sebil ve şadırvan da bulunuyor. İki minareli caminin her bir minaresinde üçer tane şerefe bulunurken iç


‘HOLDİNGLERİN GENEL MERKEZİ ÜSKÜDAR’DA’ Üsküdar ilçesinde toplam bin 756 meslek mensubu bulunuyor. Bunların 494’ü bağımsız serbest çalışanlardan oluşurken, bin 262’si ise bağımlı çalışan meslek mensuplarından oluşuyor. 14 yıldan beri meslek mensubu olan İSMMMO Üsküdar İlçe Temsilcisi Serbest Muhasebeci Mali Müşavir Hacı Bayram Özer, 12 yıldır kendi bürosunda çalışıyor. 2019 yılı mayıs ayı itibari ile temsilcilik görevine getirilen Hacı Bayram Özer, 2016-2019 döneminde temsilci yardımcısı olarak çalıştı. Özer, Koç Holding, Ciner Holding, Cengiz Holding, Doğan Holding, Turkon Holding, Euroko Sigorta kısmında kullanılan İznik çinileri görkemli bir atmosfer yaratıyor.

TÜRBELERİ... CAMİLERİ....

konusunda, kuşların pislemesinin rahatsızlık verici olduğunu söylemesi üzerine rekabet yeniden canlanmış. Şemsi Ahmet Paşa kendi yaptıracağı caminin, kuşların hiçbir şekilde gelmeyeceği bir cami olmasını istemiş. Mimar Sinan da konumu ve yapısı itibariyle gerçekten de kuşların hiç uğramadığı bir cami inşa etmiş. Boğaziçi kenarındaki Şemsi Paşa Cami’nin iki yanında medrese bulunur. Üsküdar da bulunan bir diğer cami de adını yapıda kullanılan çinilerden alan Çinili Cami’dir.1640 yılında inşa edilen cami şehirde yer alan küçük ama önemli mimarı yapılardan biri olma özelliğine sahip. I. Ahmet’in eşi ve IV. Murat’ın annesi Kösem Sultan için yaptırılan Çinili Cami’nin avlusunda büyük bir şadırvan bulunuyor. Ön cephesindeki çiniler turkuaz, beyaz, mavi ve kurşuni renkleriyle dikkat çekiyor. Caminin sadece namaz vakitlerinde açık olduğunu belirtmekte fayda var...

SELİMİYE KIŞLASI Üsküdar denince akla gelen yerlerden biri de Selimiye Kışlası’dır. Vapur ile geçerken görsel bir şölen sunan kışla, Üsküdar tepelerinde yer alıyor ve kare biçimindeki mimarisiyle biliniyor. III. Selim tarafından yaptırıldığı için bu adı almış.... Nizam-ı Cedid askerleri için III. Selim tarafından yaptırılan Selimiye Kışlası ah-

şap mimariye sahip. Yeniçeri isyanı sonrasında yıkılan yapı, II. Mahmud zamanında yeniden inşa edilmiş. Kışlanın ziyarete açık olan tek kısmı 18. yüzyılda Kırım Savaşı sırasında İngiliz askerlerini tedavi eden ünlü Florence Nightingale’ın kullandığı odaların müzeye dönüştürülmüş hali olan kısımdır.

MÜZELERİ DE VAR Üsküdar’da yer alan İmoga Grafik Sanatlar Müzesi, çeşitli sanat ve kültür etkinliklerine yer verilen altı katlı bir yapı. Müzede Süleyman Saim Tekcan Özgünbaskı Atölyesi ve Heykeltıraş Ali Teoman Germaner’in heykel atölyesi aktif olarak faaliyet gösteriyor. Müze, pazar günleri dışında 09:00 – 18:00 saatleri arasında açık. İlçede yer alan bir diğer müze de Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi. Küçük olmasına rağmen oldukça ilginç bir müze olan Mehmet Naci Aköz Uçurtma Müzesi, dünyanın birçok yerinden toplanan yaklaşık 750 kadar uçurtmayı meraklılarına sunuyor. Burada birbirinden ilginç uçurtmalar görmenin yanı sıra gruplarla ya da bireysel olarak uçurtma yapımı atölye çalışmalarına katılmak da mümkün. Hafta içi 10:00 – 17:00 arasında açık olan müzenin giriş ücretsiz ancak ziyaret için randevu almak gerekiyor.

GEZİ-İSTANBUL

Üsküdar’da ziyaret edilen yerler arasında yerini alan Aziz Mahmud Hüdayi Efendi Türbesi, aynı ismi taşıyan sokakta yer alıyor... Aziz Mahmud Hüdayi, Celveti Tarikatı’nın kurucusu olarak da bilinen Aziz Mahmud Hüdayi Efendi, 1541 – 1628 arasında yaşamış ve sekiz hükümdarın yönetimine şahitlik etmişti. Sultanahmet Camii’nde vaaz veren ilk kişi Aziz Mahmud Hüdayi’dir. Geçmişte denizcilerin İstanbul Boğazı’nın dört manevi bekçisinden biri olduğuna inandığı Aziz Mahmud Hüdayi Efendi’nin türbesi, ismini taşıyan camiinin bahçesinde bulunuyor. İstanbul’da bulunan küçük camilerden biri olan Şemsi Paşa Camii, küçük olmasına rağmen gerek mimarisi gerekse olduğu yer nedeniyle şehrin en güzel camilerinden biri olarak anılır. Mimar Sinan tarafından yapımı 1580 yılında tamamlanan camii, Şemsi Ahmet Paşa için yapılmış. İstanbul’un en küçük camilerinden olan yapıya Kuşkonmaz Camii adı da veriliyor. Yine bir rivayete göre Şemsi Ahmet Paşa, Sokullu Mehmet Paşa ile sürekli rekabet içerisindeymiş. Şemsi Ahmet Paşa, Sokullu Mehmet Paşa adına yaptırılan cami

Hacı Bayram Özer

gibi Türkiye ekonomisine yön veren holdinglerin genel merkezlerinin Üsküdar’da bulunduğunu söylüyor. Hacı Bayram Özer, “Holdinglerin beyin takımlarının burada bulunması ilçemizin ülke ekonomisinin gelişmesinde büyük pay sahibi olmasını sağlıyor” diyor. Hacı Bayram Özer, holding merkezleri dışındaki firmalar incelendiğinde Üsküdar’ın küçük ve orta ölçekli mütevazı firmaların daha yoğun bulunduğu deniz, kara ve yaylı ulaşımın kesiştiği tarihi bir ilçe olduğunu da vurguluyor. İlçede sigortacılık inşaat nakliyecilik, radyo ve televizyon ve enerji şirketleri de bulunuyor.

İSMMMO YAŞAM l 55


Bir Yol Öyküsü: Fotoğrafların Ardında 100 Yıl Bir Yol Öyküsü: Fotoğrafın Ardında 180 yıl sergisi, 1839’da fotoğrafın bulunması ve ilk fotoğraf gezisinin gerçekleşmesinin 180. yılında aynı rotayı günümüz teknikleriyle yeniden keşfeden fotoğraf sanatçılarının yorum ve bakış açılarını bir araya getiriyor. Sergi aralık ayı boyunca Pera Müzesi’nde ziyaretçilerini ağırlıyor olacak…. Fransız ressam Émile Jean Horace Vernet, Diorama tekniğini bulanlardan ressam Charles Marie Bouton ve Daguerreotypist Frédéric Auguste Antoine

Goupil-Fesquet, 1839 yılının Ekim ayında Marsilya limanından yola çıkıp fotoğraf çekmek üzere Livorno, Malta, Siros, Paros, Naksos, Santorini, İskenderiye, Kahire, Süveyş, Gazze, Kudüs, Nablus, Nasıra, Akra, Sayda, Deir El Qamar, Şam, Trablusşam, Beyrut, Larnaka, Rodos, Kos, İzmir, Çanakkale ve İstanbul’dan geçerek 6 ay sonra, 1840 yılının Nisan ayında Marsilya’ya geri dönerler. Bilinen ilk grup fotoğraf gezisi olan bu yolculuğun 180. yılında küratörlüğünü Engin Özendes’in üstlendiği sergide yer alan on fotoğrafçı Coşkun Aral, Laleper Aytek, Ali Borovalı, Murat Germen, Sinan Koçaslan, Yusuf Sevinçli, Alp Sime, Lale Tara, Serkan Taycan ve Cem Turgay yolculuğun duraklarına yaptıkları gezilerde çektikleri fotoğraflarla zengin tarihe sahip bu kentlere güncel bir bakışla yaklaşıyorlar.

K Ü LT Ü R S A N AT

İstanbul dev bir sahneye dönüşüyor İKSV tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenen 23. İstanbul Tiyatro Festivali, 13 Kasım-1 Aralık tarihleri arasında tiyatro severlerle buluşmaya hazırlanıyor. Festival programında yurtdışından ve Türkiye’den 28 tiyatro, dans ve performans topluluğunun 78 gösterisinin yanı sıra okuma tiyatroları, söyleşiler, atölye çalışmaları ve ustalık sınıfları gibi ücretsiz yan etkinlikler de yer alıyor. 13 Kasım’da başlayacak 23. İstanbul Tiyatro Festivali, hikâyeleri koreografinin, dansın ve ritmin içinde görmeyi sevenler için yurtiçi ve yurtdışından etkileyici yapımları programına konuk

56 l İSMMMO YAŞAM

ediyor. Dünyanın en önemli dans topluluklarından Ultima Vez’den TrapTown; Moskova Balesi’nin yetenekli dansçılarından Her Yol Kuzeye Çıkar; film, tiyatro ve dans gibi disiplinleri bir araya getiren Kayıp Kimlik; hitabet sanatının kitleler üzerindeki etkisini konu edinen Daha da Beter ve Beter ve Beter Olacak Arkadaşım; performatif anlatımlarıyla ‘bir şey’ & kedi kedi; dans, ses ve görsel sanatların doğaçlaması Bak Sen! festivalde! Türk tiyatrosunun değerli isimlerinden Genco Erkal, tiyatro yaşamının 60’ıncı, Dostlar Tiyatrosu’nun ise 50’nci yılını festivalin Öğrenme ve Gelişim Programı kapsamında gerçekleştirilecek sempozyumla kutlayacak.


Kerem Görsev’den trio şov 1914 kuşağı Sabancı Müzesi’nde Ülkemizin önde gelen caz piyanistlerinden Kerem Görsev, kontrbasta Kağan Yıldız, davulda Ayhan Öztoplu’dan oluşan trio projesi ile 15 ve 16 Kasım’da 21.00’da touché sahnesinde… 1995 senesinden günümüze kadar 18 albüm kaydı yapan sanatçı, trio için düzenlediği bestelerinden, filarmoni orkestrası aranjmanlarına kadar akustik jazz müziğinin farklı formatlarını dinleyenleri ile paylaşan Kerem Görsev, New York, St Petersburg, Londra, Los Angeles ve İstanbul’da yaptığı kayıtlar, ülkemizde caz müziğinin geniş bir dinleyici topluluğuna ulaşmasını mümkün kıldı. Yurt dışında Pescera, Vilnius, Umbria, Bishkek Jazz ve Marciac Jazz festi-

vali gibi prestijli sahnelerde performans veren Kerem Görsev, ülkemizde de yoğun bir konser programı dahilinde çalışmalarını sürdürmekte. Ünlü müzik televizyonu Mezzo TV kayıtları için bir performans veren Kerem Görsev Trio, uluslararası eleştirmenler tarafından da büyük beğeni kazandı ve Avrupa’da da önemli sahnelerde performans gösterdi. Son albümü After The Hurricane Mart 2018 sonunda yayınlanan sanatçı, ağırlıklı olarak kendi bestelerinden oluşan bir repertuvarla sahne alarak artık her konserde bir standart haline gelen dinamik performansı ve yüksek enerjisi ile müzik severlere caz dolu bir deneyim yaşatmaya devam ediyor.

Tango rüzgârı Tango Lovers’ın defalarca ‘Yılın En İyi Gösterisi’, ‘En İyi Uluslararası Prodüksiyon’ ödüllerini kazanan yeni prodüksiyonu ‘I am Tango’, 23 ve 24 Kasım’da Turkcell Sahnesi’ne konuk oluyor. Dünyaca ünlü 24 profesyonel dansçı, Dünya Tango Şampiyonası kazananları ve dahi müzisyenlerin bir araya gelmesinden

oluşan gösteri, bir saat elli beş dakika içinde tangonun sanatsal evrimini kendine özgü bir perspektifle aktarıyor. Tango ve müziğin eşsiz harmanını ve tarihsel evrimini tanıtan gösteride dansın farklı kültürlerde ve dünyada bıraktığı izler de yansıtılacak. Müzik, dans, moda, ışık ve multimedia bu etkinlikte bir arada.

K Ü LT Ü R S A N AT

Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), Sabancı Holding’in katkılarıyla Türk resim tarihinde özgün bir yere sahip olan Hüseyin Avni Lifij’in (1886-1927) çok yönlü üretimini yansıtan bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Daha önce yine Sabancı Holding’in katkıları ile gerçekleşen ve Türkiye sanat tarihinin farklı dönemlerine bakan ‘Feyhaman Duran. İki Dünya Arasında’ ve ‘Selim Turan. Tez-Antitez-Sentez’ sergilerinin devamı niteliğindeki bu sergide, 1914 Kuşağı’nın en yenilikçi figürlerinden Hüseyin Avni Lifij’i, uzun zamandır sergilenmemiş başyapıtlarının yanı sıra öncü bir eleştirmen, yazar ve fotoğraf sanatçısı olarak yaptığı çalışmalarını da kapsayan 1000’e yakın yağlıboya resim, etüt, desen, eskiz, poşad, fotoğraf, arşiv malzemesi ve kişisel eşyadan oluşan bir seçkiyle temsil ediyor. Konsepti ve yönetimi SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer’e ait olan ‘Avni Lifij. Çağının Yenisi’ sergisi, sanatçının kimliğini Türkiye’de ilk kez tüm yönleriyle, bütünlüklü olarak değerlendirerek, mensubu olduğu 1914 Kuşağı ve Türkiye sanat tarihindeki öncül konumunu aydınlatmayı amaçlıyor.

İSMMMO YAŞAM l 57


Star Wars: Skywalker’ın Yükselişi Tür: Bilimkurgu, Macera Yönetmen J.J. Abrams Vizyon tarihi: 20 Aralık 2019 Oyuncular: Daisy Ridley, Adam Driver, Oscar Isaac

Ünlü yönetmen ve efsane seri bir araya geldi. J. J. Abrams tarafından yönetilen 2019 yapımı ABD uzay operası filmi. Yıldız Savaşları devam üçlemesinin üçüncü ve genelde serinin son filmi... Lucasfilm ve Bad Robot Productions tarafından yapımı üstlenilen filmin dağıtımını Walt Disney Studios Motion Pictures gerçekleştirecek. Kylo Ren Büyük Lider Snoke’u öldürmesinin ardından İlk Düzen’in yeni Büyük Lider’i olmuştur. Acımasız yönetiminin altında galaksi yavaş yavaş umutsuzluğa kapıl-

Merhaba Güzel Vatanım

SİNEMA-DVD

Tür: Dram, Biyografik Yönetmen: Cengiz Özkarabekir Oyuncular: Yetkin Dikinciler, Serkan Altıntaş, Berna Laçin Vizyon tarihi: 1 Kasım 2019 Türk edebiyatının önde gelen iki usta isminin hayatı beyaz perdeye taşındı… Merhaba Güzel Vatanım, Nazım Hikmet ile Ahmet Ümit’in gerçek hayat hikayelerinden uyarlanıyor. Cengiz Özkarabekir’in yönetmen koltuğunda oturduğu filmde, Nazım Hikmet’in Moskova’ya uzanan yolculuğunun, Ahmet Ümit’in 1980’li yıllarda Moskova’ya gidişi üzerindeki etkisini ve Ümit’in fırtınalı yaşamına yansımalarını gözler önüne seriyor. Filmde aynı zamanda Nazım Hikmet ve Ahmet Ümit’in zorlu hayat serüvenlerinin edebi kişiliklerinin oluşması üzerindeki etkisi anlatılıyor. Yetkin Dikinciler’in Nazım Hikmet’e, Serkan Altıntaş’ın ise Ahmet Ümit’e hayat verdiği filmin kadrosunda Berna Laçin, Pelin Batu, Umut Beşkırma, Levent Üzümcü, İskender Bağcılar, Mehmet Tokat, Alper Türedi gibi isimler yer alıyor.

58 l İSMMMO YAŞAM

maktadır. Luke Skywalker’ın Güç’le birleşmesinden sonra Rey kendi içindeki gücü benimsemiş, onu geçmişte tutan bağlarını kesmeyi başarmıştır. Kylo Ren ve Rey’in arasındaki çatışma giderek artarken, İlk Düzen’de de içsel çalkantılar yaşanmaktadır. Güçte kalabilmek için giderek acımasızlaşan Kylo Ren, onu yenmek için sürekli çalışan Rey, tekrar ortaya çıkan Ren Şövalyeleri, Direniş’i büyütmeye çalışan Poe ve Fin, karanlığın ve aydınlığın savaşı galaksideki tüm dengeleri değiştirecektir...

Addams Ailesi

Tür: Animasyon, Aile Yönetmen: Conrad Vernon, Greg Tiernan Oyuncular: Charlize Theron, Oscar Isaac, Chloë Grace Moretz Vizyon tarihi: 6 Aralık 2019

Ünlü Amerikan animasyon dizisi ve çizgi filmi Addams ailesi bir kez daha sinema perdesine aktarılıyor… Kocasına ve çocuklarına kendini adamış bir kadın olan Morticia, ailesini bir arada tutan soluk tutkaldır. Güler yüzlü, kötücül ve tutkulu bir şekilde karısına aşık olan aile babası Gomez, her zaman girişimci ruhunu korumaktadır. Ailenin çocukları da oldukça şahsına münhasır bireylerdir. Uzun örgüleri ve iğneleyici mizahı ile zeki genç kız Wednesday ve bulabileceği en büyük tehdit ve tehlikelerin peşinden koşan 10 yaşındaki Pugsley. Ancak evin bireyleri bunlarla sınırlı değildir. Ailenin çılgını Fester iyi huylu, neşeli ve her şekilde kargaşaya yol açabilirken, büyükanne ise yarasalar ve kafatasları gibi şekiller vererek pişirdiği şekerli kurabiyeleri

seven torunlarına tapar. Aile yaklaşan kutlamaları için hazırlıkların ortasındayken, Margaux Needler ortaya çıkar. Margaux Needler sevilen bir reality-show programının kraliçesidir ve banliyö tipi pastel mükemmelliğe kendini adamıştır. Bu iki farklı cephenin karşılaşması nasıl sonuçlanacaktır?


Jumanji: The Next Level Tür: Macera, Komedi Yönetmen: Jake Kasdan Oyuncular: Dwayne Johnson, Kevin Hart, Karen Gillan Vizyon tarihi: 13 Aralık 2019

2017 yapımı ‘Jumanji: Vahşi Orman’ın devam halkası olan Jumanji: The Next Level’ın başrolünü bir kez daha Dwayne Johnson üstleniyor. Her biri özel güçlere sahip avatarlara dönüşen dört arkadaşın mahsur kaldıkları Jumanji’nin devam halkasında

ekip yeniden bir araya geliyor ama bu kez oyunun kurallarının değiştiğini görüyorlar. Ayrıca aralarından birini kurtarmak için Jumanji’ye geri dönmek zorundalardır. Ancak Jumanji’ye geri döndüklerinde hiçbir şeyin bekledikleri gibi olmadığını fark ederler. Ekip, kurak çöllerde ve karlı dağlarda bulunup bilinmeyen ve henüz keşfedilmeyenlerin üstesinden gelmek zorunda kalacak, böylece oyundan kaçmanın bir yolunu bulacaktır.

DVD SEPETİ

l Frozen - Karlar Ülkesi Korkusuz ve iyimser biri olan Anna, buzlu güçleri yüzünden Arendelle krallığını sonsuz kışa mahkûm eden kızkardeşi Elsa’yı bulmak üzere dayanıklı dağ adamı Kristoff ve onun sadık ren geyiği Sven ile beraber, destansı bir yolculuğa

l Rocketman Eleştirmenlerin ‘Müziği

gülünç bir kardanadam ile karşılaştıkları bu yolculukta Anna ve Kristoff, krallığı kurtarmak için maceradan maceraya atılır. Görkemli animasyon, özgün karakterler ve unutulmayacak müziklerle dolu özel seçeneklerle bezeli...

l The Ninth Gate - Dokuzuncu Kapı

Dean Corso, zengin koleksiyoncular için eski ve çok değerli kitapları araştıran ve bulan bir araştırmacıdır. Yaptığı görev kültürel birikim, hüner ve çelik gibi sinirler gerektirmektedir. Corso, ünlü bir kitapsever olan Boris Balkan için Satanik ayinleri anlatan bir seri kitabın sonuncusunun peşine düşer. Rivayete göre bu kitap Karanlıklar Krallığı’nın dokuz kapısını açacak bir el yazmasıdır. Geri kalan iki kopyası Avrupa’dadır. New York’tan Toledo’ya Portekiz’den Paris’e giden yollarda Corso labirent gibi tuzaklarla vahşi ve gizemli ölümlerle karşılaşır. Kendisini koruyan güçler yardımı ile kendisinden çok daha güçlü bir varlığa karşı adım adım yaklaşmaktadır. Zamanla asıl görevinin bir kitabı bulmaktan çok daha farklı olduğunu anlar. Ama çember gittikçe daralmaktadır ve Dean bu çemberin ortasında tek başınadır.

SİNEMA-DVD

ilham verecek, hayatı şaşırtacak’ diye nitelendirdikleri film, piyano dahisi Elton John’un hayatının en önemli yıllarına ait bilinmeyenleri konu alan epik bir müzikal. Londra’nın kenar mahallesinde yetişen utangaç bir çocuğun nasıl rock & roll dünyasının en ikonik figürlerinden birisi haline geldiğini keşfedin. Tamamı yıldız oyunculardan oluşan oyuncu kadrosundan eşsiz müzikal performanslar izleyeceğiniz film ‘daha önce gördüklerine hiç benzemiyor.’

çıkar. Everest vari koşullar, gizemli cüceler ve Olaf adında

İSMMMO YAŞAM l 59


Aşkımız Eski Bir Roman

l Yazar: Ahmet Ümit l Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları l Sayfa Sayısı: 224

Cinayetleri çözmek için sadece aklından ve deneyimlerinden değil, yaralı yüreğinden de güç alan Başkomiser Nevzat, belki de en çok bu yüzden ayrılıyor benzerlerinden, belki de en çok bu yüzden seviliyor, okunuyor ve hatırlanıyor. Aşkımız Eski Bir Roman, onun bu zorlu serüveninde yepyeni bir halka... Edebiyat bazen çok tehlikeli olabilir. Anna Karenina, Madam Bovary, Esmeralda ve daha birçok kadın roman kahramanı... Bu muhteşem kadınlara ulaşmaya çabalarken, önce doğru düşünme yeteneğini, sonra da yaşamını yitiren bir adam... Kimsenin önemsemediği overlokçu bir kızın cinayeti bile önemli sırlar içerir. Katil ve maktul apaçık ortadaymış gibi görünse de hakikat çok derinlerde gizlenmiş olabilir. Ama ne kadar gizlenirse gizlensin, Başkomiser Nevzat gibi vicdanlı polisler olduğu sürece karanlık aydınlanacak, adalet mutlaka yerini bulacaktır. Aşk hiçbir zaman masum değildir. Petersburg’un soğuğundan, İstanbul’un sıcağına gelen bir Rus bilim insanı. İstihbarat servislerini birbirine düşürecek kadar gizemli bir kayboluş. Mutluluğu ararken kendini ölümün kıyısında bulan çaresiz bir âşık...

Sakin

l Yazar: Ege Soley l Yayınevi: Doğan Novus l Sayfa Sayısı: 145

Ege Soley ‘Sakin’de, o değerli anlara ulaşmanın, yaşamın akışına güvenmenin ve kendi sesini daha iyi duymanın yol haritasını veriyor. Çağımızın hastalığına sakinlik reçetesi sunuyor… Peşimizde atlılar varmış gibi koşturuyoruz. Modern zamanın kırbacı hep ensemizde. Başarılı ol, hep hedefin olsun, hep şık görün, hep bir yere yetiş, hep mutlu ol… Oysa o çok istediğimiz hoşnutluk ‘hal’ine ulaşmanın yöntemi çok basit: Sakin kalmak. Çünkü aslında: Koşmayı bıraktığımız gün, vardığımız gün. Aramayı bıraktığımız gün, bulduğumuz gün. Konuşmayı bıraktığımız gün, duyduğumuz gün. Bizim olduğunu sandığımız şeylerin hiçbir zaman gerçekten bize ait olmadığını anladığımız gün, artık her şeye sahip olduğumuz gün. Kendimize sorduğumuz tüm soruların cevabı, aklımızı sakinleştirdiğimiz ve sessizce hayatı dinlediğimiz anlarda saklı.

Uygarlıkların Batışı

KİTAP

l Yazar: Amin Maalouf l Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları l Sayfa Sayısı: 200 ‘Uygarlıkların Batışı’, doğup büyüdüğü Lübnan’ın çok kültürlü-

lüğünden beslenen ve bunun önemini her zaman dile getiren Amin Maalouf’un ‘Ölümcül Kimlikler ve Çivisi Çıkmış Dünya’ ile başladığı düşünce serüveninde en karamsar durak. Buzdağını gördüğü halde ilerlemeye devam eden insanlık gemisi için bir taziye. Her ne kadar hâlâ süper güç olarak anılsa da ahlaki inandırıcılığını kaybetmekte olan Amerika; çağımızın en umut verici projelerinden biri olarak sınırları kaldırmayı amaçlayan ancak bugün parçalanmanın eşiğine gelmiş Avrupa Birliği, umutsuzluğa kapılmış ve herkesin kendisinden nefret ettiği yanılsaması içinde dünyaya sırt çeviren Arap-Müslüman âlemi, yeni süper güç olma yolunda silahlanma da dahil her alanda büyük adımlarla birbirleriyle yarışan Çin, Hindistan, Rusya… Ve çağımızın yaşadığı muazzam teknolojik ilerlemenin büyüsü ardına saklanmış iklim felaketleri, etnik düşmanlıklar, kaybolmuş özgürlük hayali ve pusulasını yitirmiş insanlık.

60 l İSMMMO YAŞAM

l l l l l l l l l l

Aşkımız Eski Bir Roman İtiraflarım Sakin Uygarlıkların Batısı Hayır Diyebilme Sanatı Başka Bir Şey Şehvetiye Tarikatı Gelirken Ekmek Al Kral Kaybederse Ben Kirke

ŞİİR MAVİ, MAVİYDİ GÖKYÜZÜ Mavi, maviydi gökyüzü Bulutlar beyaz, beyazdı Boşluğu ve üzüntüsü İçinde ne garip yazdı... Garip, güzel, sonra mahzun Işıkla yağmur beraber, Bir türkü ki gamlı, uzun, Ve sen gülünce açan güller. Beyaz, beyazdı bulutlar Gölgeler buğulu, derin; Ah o hiç dinmeyen rüzgâr Ve uykusu çiçeklerin. Mor aydınlıkta bir çınar Veya kestane dibinde; Mahmur süzülen bakışlar İkindi saatlerinde... Birden gülümseyen yüzün Sabahların aynasında Ve beni çıldırtan hüzün İki bakış arasında. Kim bilir şimdi nerdesin Senindir yine akşamlar Merdivende ayak sesin Rıhtım taşında gölgen var

AHMET HAMDİ TANPINAR

l Remzi Kitabevi

EN ÇOK SATANLAR


Hayır Diyebilme Sanatı l Yazar: Müthiş Psikoloji l Yayınevi: Destek Yayınları l Sayfa Sayısı: 176 En azından yumurtayı nasıl yemekten hoşlandığınızı düşünün. İlle de rafadan mı? Yoksa ‘Bugünlük de böyle olsun, ne fark eder ki?’ dediğiniz olur mu? Önemsiz gibi görünen bu küçücük ayrıntıların mücadelesi içinde silinip gider sizi siz yapan sınırlarınız. Çünkü ‘özgürlük’ sandığınız gibi ‘sınırsız’ olmak demek değildir, tam tersine net ve güçlü sınırlara sahip olabilmenizle ilgilidir. Diğer bir deyişle, hayır diyebildiğiniz ölçüde, özgürlük alanınıza sahip çıkarsınız. Hayır Diyebilme Sanatı sınırlarınızı doğru çizerek, kendinize geniş bir özgürlük ve özgüven alanı yaratmanın incelikleriyle dolu, duyarlı bir rehber... Gerçekten ‘özgür’ müsünüz? Dilediğiniz zaman dilediğiniz yemeği yiyebiliyor olmak mıdır sizce özgürlük? Toplumsal hiçbir baskı hissetmeden içinizden geldiği gibi giyinebiliyor olmak mı yoksa? Canınızın istediği saatte uyuyup, canınızın istediği saatte uyanarak, yine canınızın istediği saatlerde istediğiniz kadar çalışarak, ihtiyacınız olan parayı kazanabilmeniz mi?

Şehvetiye Tarikatı l Yazar: İsmail Saymaz l Yayınevi: İletişim l Sayfa Sayısı: 220 Günümüzde Türkiye’de otuz tarikat silsilesinin ve bunlara bağlı dört yüz civarında kolun, sekiz yüz civarında medresenin faaliyette olduğu tahmin ediliyor. Çoğu holdinge dönüşen tarikatlar büyük bir ekonomik sektör oluşturuyor. Hızla gelişen her sektörde olduğu gibi, bu alanda da kayıt dışı ve merdiven altı ekonomi gelişiyor. Bireyin kurtuluşunun cemaat yoluyla gerçekleşeceğine dair güçlü bir inanç aşılanıyor. Merdiven altı tarikat ve cemaatler, geleneksel tarikatların yöntem ve söylemlerini taklit ederken, bilgi kaynağı olarak ilham ve rüyaya, kanıt olarak hurafe, rivayet, keramet ve hikâyelere başvuruyorlar. Müritler, çeşitli yöntemlerle ikna edilerek, ağırlıklı olarak ekonomik ve cinsel istismara maruz kalıyorlar. İsmail Saymaz, ilkokul mezunu, Arapça ve Kur’an bilmeyen, hatta namaz ve oruç gibi ibadetleri yerine getirmeyen, bazılarının yüzlerce müridi olan haklarında dava açılmış altı sahte şeyh vakasını inceliyor.

İLK GENÇLİK KİTAPLARI Gezegen Avı

Yazar: Vladimir Tumanov Yayınevi :Günışığı Kitaplığı Sayfa Sayısı: 160 Rus asıllı Kanadalı profesör Vladimir Tumanov’un, oğluna matematiği sevdirmek için kaleme aldığı Kraliçeyi Kurtarmak adlı romanı, 100. baskıya ulaştı! Türkiye’de yüz binlerce okurun katıldığı macera, şimdi daha da heyecan verici. Çocukları soluksuz bir serüvene sürükleyen kitap, Günışığı Kitaplığı’nın 20. yılında, Sadi Güran’ın özgün desenleri ve yeni tasarımıyla renklendi. Kalın kapaklı, renkli özel baskısının yanı sıra yeni desenlerin siyah-beyaz yer aldığı baskısıyla da okurlarına matematiğin eğlenceli dünyasını yansıtmaya devam ediyor. Matematikle arası iyi olmayan Aleks, yolda bulduğu ilginç kalemin matematik problemlerini çözdüğünü keşfeder. Sınavlardaki başarısının tam tadını çıkaracağı sırada, gizemli bir kitap onu da yakın arkadaşlarını da sayılar dünyasında tehlikeli ve olağandışı bir maceraya sürükler. Kötü kalpli bir kralın esir aldığı Zümrüt Kraliçe’yi ve onun ülkesini kurtarmak için, üç arkadaşın tam 400 problemi çözmesi gerekmektedir. Ama nasıl?..

KİTAP

Yazar: John Boyne Yayınevi :Tudem Yayınları Sayfa Sayısı: 208 Dünyaca ünlü İrlandalı yazar John Boyne’un kaleminden, 46 farklı dile çevrilen, bol ödüllü bir klasik. Çizgili Pijamalı Çocuk, II. Dünya Savaşı sırasında yolları kesişen iki küçük çocuğun sıra dışı dostluklarını anlatan sarsıcı bir roman. Bu kitabı okumaya başladığınızda, kendinizi Bruno adında dokuz yaşında bir çocukla yolculuğa çıkmış bulacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil, her yaş grubunun okuması gereken bir kitap). Ve er geç kendinizi Bruno ile birlikte bir tel örgüde bulacaksınız. Umarız, hayatınız boyunca böyle bir tel örgünün öbür ucuna geçmek zorunda kalmazsınız.

Kraliçeyi Kurtarmak

İSMMMO YAŞAM l 61


Ülkemizde 2019’da 10-11 milyon adet cep telefonu satılması öngörülüyor. Bu sayının yüzde 7080’den fazlası orta ve giriş segmentinde olacak. Döviz kurları nedeniyle üst segmentte artan fiyatlar orta ve girişe talebi artırdı. Son çıkan yasayla 3.500 TL altındaki modellere taksit seçeneği sunulması bu yönelimi daha da büyüttü.

Cepte orta segment revaçta

TEKNO-YAŞAM

AYŞEGÜL EMİR Döviz kurlarındaki yükseliş sonrasında fiyatları artan cep telefonu modellerinde giriş ve orta segmente yönelim var. Ülkemizde 2019’da 10-11 milyon adet cep telefonu satılması öngörülüyor. Bu sayının yüzde 70-80’den fazlası orta ve giriş segmentinde olacak. Son çıkan yasayla 3.500 TL altındaki modellere taksit seçeneği sunulması bu yönelimi daha da artırdı. Piyasada 1.200-3.500 TL arası giriş, 3.500 TL ile 7.000 TL arası telefonlar ise orta segment olarak adlandırılıyor. Diğerleri ise üst segment. Üreticiler son dönemde orta ve giriş segmentinde pek çok yeni modeli piyasaya sundu. Bu modellere göz attık. Samsung, orta ve giriş segment için son olarak Galaxy A30s modelini duyurdu. Türkiye’de A30s beraberinde A20 ve A10’un yeni versiyonları olan A10s ve A20s’le geldi. Hızlı şarj özellikli 4.000 mAh pili var. Yapay

62 l İSMMMO YAŞAM

zeka tabanlı Game Booster’ı ile oyun severleri de cezbediyor. 25 MP ana, 8 MP ultra geniş açılı kamera ve yeni 5 MP derinlik kamerası olmak üzere üç arka kamerayla geldi. 6.4 inç’lik Super Amoled ekranı, 1.8 GHz işlemci, 4 GB bellek, 64 GB depolama alanı diğer teknik özellikleri. 166 gram ağırlığındaki telefon, prizma siyahı, prizma beyazı, prizma yeşili renk seçenekleri sunuyor. Fiyatı KDV dahil 2.599 TL.

Z KUŞAĞINA HİTAP EDİYOR Oppo da orta ve giriş segmentteki yeni modellerini Türkiye pazarına sunuyor. A9 2020 ve A5 2020, Z kuşağındaki genç kullanıcıları hedefliyor. Oppo A Serisi 2020, 48 MP ultra geniş dörtlü kamerası, ikili stereo hoparlörleri ve 5.000 mAh bataryasıyla dikkat çekiyor. Dörtlü kamera kurulumu, kullanıcıların tüm çekim açıları ve tüm çekim senaryoları için ihtiyaçlarını karşılıyor. 16 MP ön kamera, selfie çekimleri için yapay zekâ güzelleştirme teknolo-

jisini kullanıyor. A5 ışıltılı beyaz ve parlak siyah, A9 2020 ise deniz yeşili, uzay moru renkleriyle geliyor. A5 2020, 6.5 inç’lik ekran, 64 GB bellek, 3 GB Ram’le 1.999 TL’den satılacak.

İLGİ ÇEKİCİ RENKLERLE GELİYOR Casper da yeni amiral gemisi modeli Via A4’ü tanıttı. Telefon cam tasarımı ve kristal beyaz, şafak mavisi renkleriyle ilgi çekiyor. Via A4’ün 6.3 inç’lik damla çentikli ekranı var. Telefonda bulunan yapay zekalı kameralar çok daha canlı ve çarpıcı fotoğraflar çekmenizi sağlıyor. 16 + 5 MP arka kamera ve 13 MP ön kamerası var. Detay gerektiren tüm fotoğrafları farklı birçok mod seçeneğiyle çekme imkanı tanıyor. Via A4’ün 3.950 mAh batarya kapasitesi var. Günlük işlerde, oyun oynarken veya fotoğraf çekerken kullanıcı deneyiminin artmasını sağlıyor. Ram’e göre iki farklı seçenekle geliyor. 4G B/64 GB veya 6 GB/128 GB dahili hafıza seçeneği. İlk modelin fiyatı 2.199 TL, ikincisinin ise 2.599 TL.


Y E N İ

T E K N O L O J İ L E R

YENİ FOTOĞRAF MAKİNESİ Sony, profesyonel spor fotoğrafçıları ve foto muhabirlerine daha yüksek bağlanabilirlik ve iş akışı sağlayan Alpha 9 II’yi piyasaya sürüyor. Yeni Alpha 9 II, profesyonel ihtiyaçları karşılamak üzere Alpha 9’un hızını yeni fonksiyonellik ile birleştiriyor. Alpha 9 II, otomatik netleme ve otomatik pozlama takipli, saniyede 60 AF/AE hesaplaması ile saniyede 20 kareye varan hızlarda karartmasız, kesintisiz çekiminin de aralarında bulunduğu özellikler sunuyor. Güncellemeler arasında önemli ölçüde iyileştirilen bağlanabilirlik ve dosya gönderimi, mekanik deklanşör ile saniyede 10 kareye kadar kesintisiz çekim, yeni optimize algoritmalar ile geliştirilen AF performansı, dayanıklılık ve kullanılabilirliği iyileştirmek için yeniden tasarlanan yapı ve daha fazlası bulunuyor.

ROBOT SÜPÜRGEYE YENİ ÖZELLİK

SANAL GERÇEKLİK GÖZLÜĞÜ HTC Vive, bilgisayar tabanlı sanal gerçeklik (VR) sistemi HTC Vive Cosmos’u resmi olarak Türkiye pazarına sunduğunu duyurdu. Teknolojisi ile gerçeklik algısını sorgulatan, endüstriden eğitime, eğlenceden e-spor sektörüne kadar birçok alanda kullanılan VR başlıkları var. HTC Vive Cosmos’un Türkiye fiyatı 6.999 TL’den piyasaya sunulacak. Modüler bir ön panel tasarımına sahip olan Vive Cosmos, bugüne kadarki en çok yönlü VR başlığı. Gelecek aksesuarlarla işlevi değiştirilebilecek şekilde tasarlanan başlık, müşterilere ürünlerini zaman içinde

kendi ihtiyaçlarına göre yenileme fırsatı veriyor. Vive Cosmos’un 3.4 inç’lik çapraz çift ekranı var. Her gözde 1440x1700 Megapiksellik çözünürlüğü bulunuyor. 9 Hz’lik yenileme hızı varr. Görüş alanı 110 derece. Dahili stereo kulaklığa ve gerekli bilgisayar bağlantısı için USB 3.0 girişe sahip.

GÜRÜLTÜ ENGELLEYİCİ KULAKLIK

TEKNO-YAŞAM

Philips Audio, kablosuz ve gürültü önleyici özelliğine sahip kulaklıklarını tanıttı. Yeni Philips PH805 model kulak üstü kulaklıklar, orta segment aktif gürültü kontrollü kulaklık pazarına giriyor. Ürün, akıllı katlanma özelliği, kullanım kolaylığı ve 235 gram ağırlığıyla da dikkat çekiyor. Philips PH805 model kulaklık, dört mikrofonu, kulaklık kılıfının içinde ve dışında yer alan ikişer adet ileri ve geri besleme mikrofonları sayesinde arka plan gürültüsünün yüzde 95’ini yok ederek 27 desibele kadar indiriyor. Kulaklık; sokak, insan, trafik ve arka plan seslerini yok etmesinin yanı sıra içinde bulunan ergonomik kulak minderleri ve yumuşak hafızalı köpük sayesinde kesintisiz müzik keyfi sunuyor. Sağ kulaklıkta bulunan tuşlar; ses asistanına ulaşıp ses düzeyini ayarlamaya yararken, aynı tuşa bir defa basarak aktif gürültü önleyiciyi çalıştırıyor.

iRobot, robot süpürgelerinin teknolojilerini geliştirmeye devam ediyor. Yasaklı alan teknolojisi ile robot süpürgenin ev haritası üzerinden belirlenen alana girmesi engellenebiliyor. Çocukların oyuncakları, evcil hayvanların mama kapları gibi özel alanlar bile işaretlenebiliyor. Roomba i7+ ve sonrasındaki ürünleri kapsayan teknoloji iRobot’un yeni çıkacak ürünlerinde de kullanılacak. Robot süpürgelerin istenmeyen bölümlere geçmesini sağlayan teknoloji ile fark yaratan iRobot, kendi toz haznesini kendi temizleyen ve akıllı haritalama sistemine sahip son teknoloji ürünlerini Türk tüketicileriyle buluşturuyor. iRobot, robot süpürge ve robot paspas modelleri ürünlerini, MediaMarkt, Hepsiburada, Teknosa, Amazon Türkiye, Boyner, SüpürgeSepeti ve GelecekEvimde internet siteleri üzerinden Türk tüketicisiyle buluşturuyor.

İSMMMO YAŞAM l 63


l

K O M İ K

R E S İ M L E R

NİKAH

Bir nikahta imzalar atıldıktan sonra herkes gelin ve damadı tebrik için ayağa kalkar. İş bu ya tam da bu sırada elektrikler kesilir... Herkes ‘aaa’ diye tepki verirken damadın annesi düşüncelerini hayli sesli bir şekilde dile getirir: - Daha ilk dakikada oğlumun hayatı karardı.

DOKTOR

Doktor, tahlil sonuçlarını bekleyen hastasına döner: -Size iki kötü haberim var. Önce az kötü olanı söyleyeyim. Ne yazık ki sonuçlar yaklaşık bir aylık ömrünüz kaldığını söylüyor! Adam bitkin bir vaziyette: -Daha kötüsü ne olabilir ki doktor? -Haftalardır bir türlü size ulaşamıyorum!

MİZAH

MOTOR

Dünyaca ünlü kalp doktorunun arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve doktora dönerek: -Size bir şey soracağım, neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta sorunun nerede olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim. Hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım. Söylesenize nasıl oluyor da siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum? Bunun üzerine doktor tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş: -Bunların hepsini motor çalışıyorken yapmayı denesenize!

64 l İSMMMO YAŞAM

ATTA, ATTA

Temel iyice yaşlanmış yaş doksan beş olmuş. Bir gün Azrail çıkagelmiş. Temel, ne yapsam da paçayı yırtsam diye düşünmeye başlamış. Temel: - Hah buldum. Çocuk taklidi yapayım, beni tanımasın, demiş. Azrail iyice yaklaşınca başlamış ağlamaya: Ingaa! Ingaa! Azrail, Temel’in kulağına eğilmiş ve şöyle demiş: - Atta! Atta!

PARA YAPIŞTIR

Adamın birini gece vakti bir trafik polisi çevirir ve ceza yazmak ister, hemen sorar: -Beyefendi ruhsat lütfen -Buyrun memur bey. -Alkol var mı? -Yok memur bey. - Kemer takılı mıydı? -Evet, memur bey. -İlkyardım çantanız? -Tastamam yerinde. Bakmış olacağı yok. Polis memuru sorar: -Mezdeke kasetin var mı? -Var memur bey. -Koy kaseti, üçüncü parçayı çal. Ben oynayacağım para yapıştır.


l İ N T E R N E T T E   B U N L A R   VA R : ) KOMİK SÖZLER

TÜMENCİ TEMEL

1-Dalda durur elde durmaz. 2-Dereler tepeler şık şık küpeler. 3-Benim adım iki hece çalışırım gündüz gece. 4-Bir sapı var yüz topu var. 5-Yemeğin başı hastanın aşı. 6-Kışın yatar yazın kalkar. 7-Başımda saç yok içimde tat çok. 8-Elsiz ayaksız kapı açar. 9-İncecik belli elimin eli. 10-Mini mini kuşlar her yeri taşlar

Beden eğitimi dersinde öğretmen, öğrencilerine kürek çekme alıştırmalarını yaptırıyordu. Bir ara öğretmen Küçük Temel’in olduğu yerde kıpırdamadan durduğunu gördü. - Sen neden kürek çekmiyorsun? diye sordu. Temel: - Ben tümendeyum öğretmenum!

1-Kuş 2-Kiraz 3-Saat 4-Üzüm 5-Çorba 6-Soba 7-Kabak 8-Anahtar 9-Çatal 10-Dolu

HAPSE GERİ DÖNDÜ Hapiste geçirdiği 12 yıldan sonra kaçmayı başardı ve evine karısının yanına döndü. Karısı ona şöyle dedi: - Kaçış haberini 9 saat önce televizyondan duydum. 9 saattir neredeydin, kiminleydin, ne halt yiyordun. Adam polisi aradı ve tekrar teslim oldu.

TEKİRDAĞLI Deniz yolculuğu yapmak isteyen üç arkadaşın bindikleri vapur bir kaza nedeniyle okyanusun ortasında batar. Bir köpek balığı olay yerine gelir ve karşısına çıkana sorar, nerelisin? İlk yolcu Çorumluyum, der demez hemen onu yer. İkinciye sorar: - Nerelisin. Samsunlu, der. Onu da yer. Sıra arkada titreyen üçüncüye gelir. Nerelisin? Tekirdağlı. Atla sırtıma, der ve karşı kıyıya geçirir. Adam merakla sorar neden beni bıraktın. Çabuk git, iki hafta önce bir Tekirdağlı yedim hala sarhoş dolaşıyorum.

Cevaplar

l Bilmemek ayıp değil yeter ki çaktırma. l Her yiğidin bir fırça yiyişi vardır. l Bugünün işini yarına bırakma erteleyebildiğin kadar ertele. l Gittiğim yol yol değil de manzarasını seviyorum. l ‘Arabada bebek var’ diyene ne yapalım, kırmızı ışıkta durup da çeyrek altın mı takalım. l Döner gelirse senindir, biz pide söyledik. l Türkü dinlemeyen, şiir sevmeyen, kitap okumayan, çay içmeyen birine gönül vermeyin. l Rekor kırdım ödettiler. l Sanık! Ayağa kalk, çocuklu kadınlara yer ver. l Size yapılmasını istemediğiniz bir şeyi başkasına yapın. Çok zevkli oluyor! l Çok yaratıcı birisiyim acayip sorun yaratırım. l Mahallemizde havaalanı yok ama pilot çok. l Öldürdüğü insan sekiz dil biliyordu. Toplu katliamdan yargılandı. l Kaynanamı kaybettim bulanların görmemezlikten gelmeleri rica olunur. l Sevmediğin insanlara borç ver, daha yüzlerini görmezsin. l Eskiden kararsızdım ama artık emin değilim. l Eskiden ekmek aslanın ağzındaydı. Şimdi aslan da aç. l Çalışmak güzel bir şey olsa üstüne para vermezlerdi. l Bir kadın susuyorsa su verin sevaptır. l Gün gelir beni mumla ararsın çünkü salaksın telefonla aramak aklına gelmez. l Otobüste arkaya doğru yürüyelim diyen adama ‘yürümek isteseydik otobüse binmezdik’ diyen genci tebrik ediyorum. l Sanırım internet bana aşık. Ben giriyorum, böyle bir kasılmalar bir eli ayağına dolaşmalar, yavaşlamalar falan hadi hayırlısı. l ’Seninle ciddi düşünüyorum’ dedim. ‘İspatla’ dedi. Takım elbise giyip oturdum karşısına ülke sorunlarını konuşuyoruz.

ÇOCUK BİLMECELERİ

KAYBOLAN ELLİ LİRA Ahmet bir gün yolda ağlayarak gidiyormuş ve onu gören bir kadın sormuş: - Niye ağlıyorsun evladım? Ahmet: - Elli liramı kaybettim, demiş. Kadın, Ahmet’e elli lira vermiş. Ahmet daha da ağlamaya başlamış. - Şimdi niye ağlıyorsun evladım, deyince. Ahmet’in cevabı şu olmuş: - Elli liramı kaybetmeseydim şimdi yüz liram olacaktı...

İSMMMO YAŞAM l 65


K A R E 1

2

3

4

B U L M A C A 5

6

7

8

9

10 11 12

SUDOKU K O L A Y

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14

Z O R

15 SOLDAN SAĞA 1. Çelik – Mısır’ın başkenti. 2. Marmara Bölgesi’nde bir göl – Lalenin anavatanı olan Ortaasya sıradağları. 3. Sanem, fetiş – Vekil – Su. 4. Sayma, sayılma – Kiboş lakaplı şarkıcı. 5. İşletilen paranın sermaye katılmamış bütünü – Karışık renkli. 6. Eleji – Taşıt dizisi. 7. Çalım, süs – Metal parlaklığı verilmiş deri. 8. Sürdürme, devam ettirme – Kıyamet meydanı. 9. Hastalığı iyileştirmeye çalışma – Kesilmiş ağaç kökü. 10. Ezgi, nağme – Hayali karate – Telli bir çalgı. 11. “Matmazel … Koltuğu” (Peyami Safa’nın bir romanı). 12. Eşyaya ya da hayvanlara vurulan damga – Fransa’da bir kent – Hile, entrika. 13. Notada durak işareti – Bir meyve – Sıcaklık. 14. Güney Amerika’da yaşayan, mavi ve yeşil metalik yansımalı bir kuş – Bir yerde oturma. 15. Otomobil fren sisteminin bir parçası – İşe yaramaz, kötü.

YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Geminin arkası, kıç – İstanbul’un eski adlarından birisi – Bir kan grubu. 2. Bursa’daki bir dağ – Bir bağlaç – Rusya’da bir göl. 3. Ortadoğu’da bir göl – Amonyak tuzu – Tabut. 4. Su – Çift gövdeli bir gezi teknesi – Miliamperin simgesi. 5. Hekim – Türk Eğitim Vakfı (kısa) – Sıvı. 6. Cepte taşınan tütün ya da sigara kutusu – Düalist. 7. Rakı sürahisi – Hale. 8. Cihaz, aygıt – Gemi ya da uçağın izlediği yol – Yapma, etme. 9. Akdeniz’de yaşayan, alaca kırmızı benekli, beyaz etli, orta büyüklükte bir balık – Balık avlamakta ya da yük taşımakta kullanılan büyük kayık – Vahşi hayvan vurma ya da yakalama işi. 10. Parola – Uçabilen memeli hayvan – Ilık duruma gelme. 11. Bir makyaj malzemesi, maskara – Baharlı, tarçınlı, yumuşak ve yapışkan şekerleme – Baş, kafa. 12. Otlar – Saydam – Şiirde dörtlük.

KARE BULMACA SOLDAN SAĞA 1. Pulat-Kahire. 2. Ulubat-Pamir. 3. Put-Bakan-Ma. 4. Ad-Kibariye. 5. Anapara-Ala. 6. Ağıt-Katar. 7. ŞatafLame. 8. İdame-Arasat. 9. Tedavi-Omaca. 10. Ir-Kata-Ut. 11. Noraliyanın. 12. En-Nice-Al. 13. Es-Kivi-Isı. 14. Agamiİkamet. 15. Balata-Avara. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1. Pupa-Asitane-Ab. 2. Uludağ-De-Onega. 3. Lut-NışadırSal. 4. Ab-Katamaran-Ma. 5. Tabip-Tev-Likit. 6. Tabakaİkici. 7. Karafa-Ayevi. 8. Aparat-Rota-İka. 9. Hani-Alamana-Av. 10. İm-Yarasa-Ilıma. 11. Rimel-MacunSer. 12. Era-Asetat-Kıta.

Ç Ö Z Ü M

K O L A Y

Z O R

SOLDAN SAĞA: 1. Pulat-Kahire. 2. Ulubat-Pamir. 3. Put-Bakan-Ma. 4. Ad-Kibariye. 5. Anapara-Ala. 6. Ağıt-Katar. 7. Şataf-Lame. 8. İdame-Arasat. 9. Tedavi-Omaca. 10. Ir-Kata-Ut. 11. Noraliyanın. 12. En-Nice-Al. 13. Es-Kivi-Isı. 14. Agfami-İkamet. 15. Balata-Avara. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1. Pupa-Asitane-Ab. 2. Uludağ-De-Onega. 3. Lut-Nışadır-Sal. 4. Ab-Katamaran-Ma. 5. Tabip-Tev-Likit. 6. Tabaka-İkici. 7. Karafa-Ayevi. 8. Aparat-Rota-İka. 9. Hangi-Alamana-Av. 10. İm-Yarasa-Ilıma. 11. Rimel-Macun-Ser. 12. Era-Asetat-Kıta.


UYGULAMALI MUHASEBE MESLEK ELEMANI EĞİTİMİ

MUHEL

YARIŞTA BİR ADIM

ÖNDE OLUN

e l r e l m i t i ğ e ı l a k Sertifi

n u ş o k e f hede

MUHEL

BİLGİ VE SORULARINIZ İÇİN

tesmer.muhelproje@ismmmo.org.tr

İLETİŞİM BİLGİSİ KAYIT ADRESİ: İSMMMO Hizmet ve Kültür Binası, Kurtuluş Cad. No: 114 34375 Kurtuluş - Şişli / İSTANBUL, Telefon: (212) 315 84 00 EĞİTİM ADRESİ: İSMMMO Akademi, Gayrettepe Mah. Yıldızposta Cad. No: 48 Dedeman İş Hanı Kat: 3 Beşiktaş - İSTANBUL Telefon: (212) 274 42 22, (212) 274 35 39


2004 yılından itibaren bulut teknolojisini muhasebe yazılımında başarı ile uygulayan LUCA'dan E dönüşümde lider çözümler..

LUCA Ticari Paketleri’ nde yer alan çözümler ile firma iş süreçlerinde başlayan e uygulamaların LUCA Mali Müşavir Paketi’ ndeki e defter gönderimi ile Gelir İdaresi Başkanlığı’ na doğrudan bildirimi sağlanır. E dönüşüm süreçlerinde TÜRMOB İŞNET Özel Entegratörlük Hizmetleri anlaşması ile birlikte elektronik belgelerin saklanması konusunda da önemli hizmetler sunulur.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.