34yasam

Page 26

YAŞAM’IN PORTRESİ

İLK ŞİİRİ 1960’DA YAYINLANDI Ataol Behramoğlu, 1942 yılında Çatalca'da doğdu. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. İstanbul Şehir Tiyatroları'nda dramaturg olarak görev aldı. Bir süre İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği’nde yaşadı. İlk şiiri 1960 yılında Varlık dergisinde yayımlandı. Şiir ve edebiyatta bir ekol yaratmak amacıyla önce Yeni Gerçek adlı edebiyat dergisini, ardından İsmet Özel ile birlikte Halkın Dostları dergisini kurdu. Daha sonra kardeşi Nihat Behram ile Militan adlı sanat dergisini çıkardı. Bu dergilerde birçok yazar ve şairin tanıtılmasına önayak oldu. Asya Afrika Yazarlar Birliği Lotus Ödülü'nü 1981 yılında kazandı. Son Yüzyıl Büyük Türk Şiiri Antolojisi’ni (1988) hazırladı. Rus edebiyatından birçok eseri Türkçe’ye kazandırdı.

32 İSMMMO YAŞAM

sefe okumak düşüncesi ağır bastı. DTCF Rus Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenimim böyle başladı. Sadece şiir yazmadınız; çeviri, oyun yazarlığı, akademisyenlik, köşe yazarlığı yaptınız… Edebiyat, siyaset, felsefe, bilim, gazete köşe yazarlığı, tiyatro, sanat, kültür; bütün bunlar aslında bir bütünü oluşturur. Aralarında bir çelişki yok. Oyun yazarlığı konusunda bir iki denemem oldu. Ama benim tiyatro alanındaki asıl başarım, Anton Çehov’un belli başlı oyunlarını Türkçeye çevirmiş olmamdır. Bir de Lozan adında belgesel oyunum var. O da devlet tiyatrosunda sahnelenmiştir. Yani tiyatroya da her zaman ilgim oldu. Bir de dergi çıkardığınızı biliyoruz. 1970’li yıllarda kardeşim Nihat Behram’la beraber Militan dergisini çıkardık. O benim için önemli bir çalışmadır. Daha önce İsmet Özel’le Halkın Dostları adlı dergiyi çıkarmıştık. Eylemci bir şair ve edebiyatçı olarak benim için bu iki dergi önemlidir. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir gün bana; ‘Sen eylemci bir şairsin’ demişti. Sadece şiiri ile yetinmeyen ve eyleme dönüştüren, eylemin de içinde olan bir şair. Dergicilik öyle bir şeydir, onunla ilgilidir. Toplumsal sorunlarla ilgilenmek sizi çok sıkıntıya sokmadı mı? Aydın olmanın gereğidir bu. Ama benim çektiğim sıkıntılar, başta Nazım Hikmet olmak üzere bizden önceki kuşakların çektiği sıkıntılar yanında önemsiz kalır. Benim yaklaşık bir yıllık bir hapisliğim, birkaç yıl süren bir yurtdışı sürgünüm, gözaltına alınmalarım var. Karşılaştığım sıkıntılar beni hiçbir zaman inançlarımdan, düşüncelerimden, arayışlarımdan, kimliğimin bana yapmam gerektiğini söylediği şeylerden alıkoymadı, alıkoyamazdı da. Eylemci kimliğimi biraz daha belirginleştirdi belki. Ama insan zaman içinde biraz daha olgunlaşıyor. Üslubu az çok değişiyor. Bu bir geri çekilme demek değil ama dünyaya daha kapsayıcı bakabilmek, daha derinliğine bakabilmektir. Nazım Hikmet sizi ne kadar etkiledi? Nazım Hikmet’in Türk şiirine katkılarıyla ilgili düşünceleriniz neler? Benim kuşağımın şiire başladığı yıllarda yani 1950’li, 1960’lı yıllarda Nazım Hikmet yasaklıydı. Onun şiirini bulamazdınız. Ben birkaç şiirine ulaşmıştım ama onlar da yeterli değildi. Bu yüzden benim şair kimliğimi ve kişiliğimi oluşturan şairlerin başında Nazım Hikmet gelmez. Çünkü şair olarak kimliğimin oluştuğu sürede ben onu tanımıyordum. Onun şiiriyle gerçek anlamda ancak 1960’lı yıllarda karşılaştım. Hapishanede yazdığı ‘Saat 21’, ‘Saat 22 Şiirleri’, ‘Karanlıkta Kar Yağıyor’ gibi lirik-toplumcu şiirlerini çok sevdim. 1950’den sonra yazdığı gurbet, ölüm, barış, felsefi konulu şiirlerini de... Nazım Hikmet şiiri denildiğinde geniş bir perspektiften bakmak gerekir. Onun lirik şiirlerini çok severim ama benim lirik duyarlılığım onun şiirini tanımadan önce oluşmuştu. Zaten Türk şiirinin lirizm damarı gerçekten çok güçlüdür. Kemalettin Kamu, Ömer Bedrettin Uşaklı, Necip Fazıl, Hüsnü Dağlarca, Orhan Veli, Cahit Sıtkı Tarancı gibi sayısız şairimiz Türk lirik şiirini oluşturmuştur. Örnek aldığınız şairler var mı? Türk şiirinin büyük ustalarından biri Nazım Hikmet, diğeri Fazıl Hüsnü Dağ-

EYLÜL-EKİM 2011


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.