Bin Bir Gece Masalları - Antoine Galland

Page 30

lambayı aldı, fitili çıkarıp attı, içini boşalttı ve Sihirbaz’ın dediği gibi lambanın kupkuru olduğunu görerek onu koynu-na soktu, taraçadan aşağı indi ve geçerken görmediği meyvelere bakmak için bahçede durdu. Bu bahçenin bütün ağaçları olağanüstü meyvelerle doluydu. Her ağacın meyvesi farklı bir renkteydi: Beyaz renkte olanlar vardı, bir billur gibi ışıltılı ve saydam olanları vardı, kimi daha ağır kimi daha hafif, kırmızı renkte olanlar, yeşil, mavi, mor, sarıya çalan ve daha birçok renklerde. Beyazlar inci; ışıltılı ve saydam olanlar elmas; koyu kırmızılar yakut; daha açık kırmızılar pembe yakut; yeşiller zümrüt; maviler firuze; morlar ametist; sarıya çalanlar safir; diğer çeşitli renklerdekiler de çeşit çeşit değerli taşlardı ve bütün bu meyveler dünyada eşi benzeri görülmemiş ölçüde iri ve mükemmeldi. Bunların önemini ve değerini bilmeyen ve incir, üzüm ve Çin’de yaygın olan diğer meyveler kadar bunlardan hoşlanmayan Alaaddin, bu meyvelerin görüntülerinden pek öyle etkilenmedi. Ne de olsa henüz fiyatı bilmeyecek bir yaştaydı; bütün bu meyvelerin renkli camlardan başka bir şey olmadığını ve daha fazla etmeyeceğini düşündü. Yine de, böylesine güzel renklerin çeşitliliği ve her meyvenin güzelliği ve olağanüstü büyüklüğü onda her çeşit meyveden toplama isteği uyandırdı. Her renkten birçok meyve topladı, onları iki cebine ve her şeyi baştan aşağı yeni olsun diye Mrikalı Sihirbaz’ın giysilerle birlikte satın alıp ona hediye ettiği iki keseye doldurdu; ağzına kadar dolu iki kese cebine


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.