Kenan Hulusi

Page 88

88

“Hüseyin ekzamalı boynu, yırtık omuzlarındaki mor çıban lekeleri ile, âdeta, kabukları dökülmüş bir hayvana benziyordu. Yalnız tüysüz bir hayvan!” (s. 12) “Bir devenin altında kalmış bir buzağı gibi inledi” (s. 16)

Hikâyede bir durum için birden fazla benzetme yapıldığı da olmuştur: “Bir kısrağın hayalarını yıkar gibi don yemiş suyu ekzemalı Hüseyinin yüzüne çarptı.” (s. 16) “Gümüş, kuru gübreye su verir gibi ekzemalı Hüseyini ıslatıp bağladıktan sonra (…)” (s. 16)

Neredeyse her paragrafta bir iki benzetmenin yapıldığı bu hikâye, süslü ifadeler ve gereksiz ayrıntılarla uzatılmıştır. Oysa olay, kısa bir hikâye ile anlatılabilecek boyuttadır. Kayahan Özgül de aynı görüştedir: Bu hikâyeyi “yazarın uzun hikâyeden ‘kurtulamayışı’nın delili olarak değerlendirmek gerek; zîrâ, ‘Son Öpüş’ küçük bir gayretle kısa hikâye formatında anlatılabilecek bir konuyu işliyor.”12

Olaylar, “o” anlatıcı tarafından, ilahî bakış açısıyla anlatılmıştır. Yazarın birçok hikâyesinde olduğu gibi anlatıcı burada da zaman zaman okuyucuya seslenir: “İsterseniz buna bir de bazı kereler rüzgârlar işliyen değirmenin kanatlarını ilâve edebilirsiniz.” (s. 4)

Anlatıcı, köylülerin inanışlarına uygun olarak “uğursuz sincaplar” (s. 38) ifadesini kullanır ve yaşanacak olumsuz durumları sezdirir. Bazı bölümlerde de köylülerin konuşmasına uygun bir dil kullanmıştır: “Bir çift ineğe bir değirmen. Yuf!” (s. 5)

Hikâyede ağız taklidi ile verilen konuşmalar da vardır: “disene”, “donuz”, “emme” vb. (s. 13) Bazı cümlelerde ise anlatım bozukluğu yapılmıştır: “Akviran

erkekleri,

gideli

dört

sene

oldukları

hâlde

henüz

dönmemişlerdi.” (s. 5)

12

Kenan Hulûsi, Beşer Dakikalık Hikâyeler, yay. haz.: M. Kayahan Özgül, Timaş Yayınları, İstanbul, 2000, s. 11-12.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.