soruşturma aşamasına geçebilmek için uygulama birimlerince teknik çalışma (izleme, operasyon vs.) yapılması sonucu elde edilecek delillere göre tahkikatın yürütülmesinin daha sağlıklı olacağı ve Ankara Emniyet Müdürlüğü’nün bu konuya ilişkin yapmış olduğu çalışmalarının sürdürülmesinde ve bu hususta yurt genelinde yapılacak çalışmaların İDB’ce koordine edilmesinde ve belirtilen çalışmalara işlerlik kazandırılmasında yarar görümektedir” denildi. 3 yılda bitirilemeyen soruşturma Ankara 2 Nolu DGM’ye gönderilen yazıda göre polis müfettişlerinin inceleme raporunun ardından Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın açtığı soruşturmanın da halen devam ettiği belirtiliyordu. Yani Ocak 1999’da açılan bir soruşturma neredeyse 3 yıl geçmesine karşın halen bitirilememişti. EGM’nin yazısında bitirilemeyen bu soruşturmaya ilişkin, görevli Mülkiye Başmüfettişleri tarafından düzenlenen 30. Aralık 1999 tarihli 48/32 ve 3/81 sayılı inceleme ve soruşturma raporunda yer alan tespitlerin DGM’ye gönderilmesiyle yetinildi. Buna göre, ilk inceleme raporunda ismi yer alan personelden 40’ı ile yukarıda bahsettiğimiz 1992’de yürütülen soruşturmada da adları bulunan 65 Emniyetçinin Fethullah Gülen cemaati ile ilişkileri olduğu ya da sempati duydukları kanaatine varıldığı belirtiliyordu. DGM’ye gönderilen yazıda ayrıca müfettişlerin, “Öncelikle Emniyet Teşkilâtının Personel, İstihbarat ve Eğitim Kurumları gibi hassas birimlerinde istihdamlarının önlenmesi, sözkonusu personelin durumlarının tam olarak tespiti ve ayrıca adli ve idari soruşturma açılması için uygulama birimlerince operasyonel faaliyetlerin icra edilmesinin, teknik izleme çalışmalarının yürütülmesinin ve tüm bunların sonucunda elde edilecek deliller çerçevesinde işlem yapılmasının gerektiği” yolunda görüş belirtmeleri üzerine, gerekli işlemlerin yapılması amacıyla ilgili birimlere bilgi verildiği anlatılarak çalışmaların halen sürdüğü yazıyordu. Emniyet Genel Müdürlüğü Ankara 2 Nolu DGM’den konunun gizli kalması gerektiğini de şu nedenle istiyordu: “Bahse konu Polis Başmüfettişi Ahmet Saraç ve arkadaşları tarafından düzenlenen 22.06.1999 gün ve (126) 99/60 sayılı inceleme raporu ve eklerinin, bu konularla ilgili olarak halen devam etmekte olan ‘Çok Gizli’ gizlilik dereceli çalışmalara ait olması, bu çalışmaların teşkilât personeline yönelik olması, bu bilgilerin herhangi bir şekilde kamuoyuna yansıması halinde bu çalışmaların zarar göreceği, kurumumuzun yıpratılacağı, ayrıca bu konuda hakkında inceleme ve araştırma yapılan personele ilişkin iddiaların asılsız çıkması halinde, personelin manevi şahsiyetinin zedeleneceği ve kurum aleyhine dava açma hakkı kazanacağı düşünülmektedir. Konunun bu kapsamda değerlendirilerek, bu bilgilerin gizliliğinin korunmasını ve verilen bilgilerin yetersiz olması halinde ek bilgilerin verilebileceği hususunu takdirlerinize arz ederim.” 122