ÖNSÖZ
19
hem yaşamın gerçek şiirinin bir soyutlamasını, bozuluşunu sergileyen m odern edebiyatın yanlış ifratlarına, hem iyi ni yetli ve nam uslu propaganda rom anlarının güçsüz basmakaIıplığma ve özel yaşamın ayrıntılarıyla uğraşm anın aldatıcı zenginliğine karşı çıkan üçüncü b ir çözüm yolu bulabiliriz. Bu ise büyük gerçekçi yazarların bugün konu ve düşün ce bakım larından geçerliliği sorunuyla karşı karşıya getirir bizi. H er büyük tarihsel dönem bir geçiş dönemidir, buna lımların, yeniden yıkım ların ve yeniden doğuşun çelişik bir. liğidir; çelişik olmasına karşın yine de birleşik bir süreç boyunca daim a yeni bir toplum sal düzen ve yeni bir tip insan doğar. Böyle kritik geçiş dönemlerinde edebiyatın gö revi ve sorum luluğu her zamankinden daha büyüktür. Fa kat böylesi sorum luluklarla, ancak hakiki btiyük gerçekçilik başa çıkabilir; alışılmış, moda anlatım yollan tarihin ken disine yüklediği görevleri yerine getirmede edebiyata her gün biraz daha ayak bağı olur. Bu görüş açısından, edebi yatla bireyci, psikolojik yönsemelere karşı çıkarsak kimse yi şaşırtm am alıdır bu. Birçoklarını haklı olarak şaşırtacak olan şey bu incelemelerin Zola'ya ve Zola'cılığa kesin b ir kar şı çıkışı dile getirmesi olacaktır. Bu şaşkınlık, her şeyden önce, Zola’nın solun bir yazan olması ve edebiyat yöntemlerinin, yalnızca olmasa bile ge nellikle sol kanat edebiyatında egemen olması olgusundan gelebilir. Bu nedenle, bir yandan edebiyatın politize edilme sini isterken, öte yandan sol kanat edebiyatın en güçlü ve en m ilitan kesimine sinsice saldırarak kendimizi ciddî bir çelişkiye alıyorm uşuz gibi görünebilir. Ama bu çelişki, gö rünüşte olm aktan öteye gitmez. Bununla birlikte, edebiyatla Weltanschauung arasındaki hakiki bağı aydınlatmaya çok uygundur. Sorun, (R us dem okratik edebiyat eleştirisini saymaz sak) önce Balzac ile Zola arasında b ir karşılaştırm a yapar ken Engels tarafından ortaya atılm ıştır. Engels, Balzac’ın,