Y E N İL İK Ç İ A K İM IN İD E O L O JİS İ
51
nin önemi yoktur; önemli olan öz ve biçimi belirleyen dün ya görüşüdür. Beckett’te ve Joyce’da, Musil'de ve Benn’de rastladığımız özellikler, değişik biçimlerde de ele alınsalar, temelde hep aynı dünya görüşünü yansıtan özelliklerdir. Buraya kadar dağınık bir şekilde söylediklerimizi bir ara ya getirecek olursak, tutarlı bir eğilimle karşılaşırız. Görürüz ki, yenilikçi akım yalnız geleneksel edebiyatın biçimlerini de ğil, doğrudan doğruya edebiyatın kendisini de yok etm ekte dir. Bu yalnız Joyce’da, dışavurumcu ve gerçeküstücü edebiyat ta böyle değildir. Sözgelimi, Andre Gide’in amacı da edebî üs lûpta bir devrim yapmak değildi; onu geleneksel biçimlerden ayrılmaya zorlayan felsefesiydi. Gide Faux Monnayeurs'ü (Kalpazanlar’ı) bir rom an olarak tasarlam ıştı. Fakat kitabın yapısı yenilikçi akım a özgü bir kişilik bölünmesi gösteriyordu: ki tap, sözde aynı zamanda rom anın kahram anı olan biri tara fından yazılmıştı. Uygulamada, hiç bir romanın, hiç bir ede bî eserin böyle kurulamayacağını Gide de kabul etm ek zo runda kaldı. Burada Benjam in’in başka bir yerde gösterdiği gibi, yenilikçi akımın sanatın zenginleşmesi değil, yadsınması anlam ına geldiğinin som ut bir örneğiyle karşı karşıya geliyo ruz.