şı karşıya bulunma konumudur. Gerçeklik sözcüğünü tır-* nak içine aldık- bunun nedeni, estetik alımlamayı başlatan yapıtın doğa ya da toplumsal olgular anlamında bir ger çeklik değil, ama bir insan ürünü niteliğiyle ortaya çıkışı nın, bu alımlama konumunun özü gereği olmasıdır. Bu sı nırlama, doğrudan doğruya gözlemimiz için önem taşıyan noktayı vurgulamaktadır: Yapıt, kavramın kesin anlamı doğrultusunda bir kendinde olmayıp, bir kendinde’nin ka lıbında —ama yalnızca kalıbında— ortaya çıkan bir bizimiçin’dir. Yapıtın bu yanı, henüz salt biçimsel nitelik taşıyan ön ceki saptamayı somutlaştırmaktadır: Yapıtın kendindeliği, gerçek kendindeyi gizlediği, dahası ortadan kaldırdığı iz lenimini uyandıracak bir yapıdadır. Yaşamda ya da bilim de her bizimiçin, ilke olarak kendindeyle —kendinde’nin yansıttığı her parçasıyla— karşılaştırılabilecek denli sına nabilir nitelik taşırken, estetik bizimiçin olarak yapıt, ger çekliğe bağlılığına ilişkin ve özellikle bu türden bir dene timi doğrudan olanaksız kılar. Yapıt ile «özgün» arasında bu türden bir karşılaştırmanın yapılması, sanata yabancı lığın kesin belirtisidir ve sanata yabancı olan — ama gün lük yaşamın akışı içersinde insana yakın gelen— böyle bir tutumun yadsınması, çoklarını sanatın yansıtıcı özyapışı nı bütünüyle yadsımaya götürür. Bu tutum, kendinde ile bizimiçin arasında estetik alanda hiç kuşkusuz karmaşık yapı taşıyan ilişkinin başka bir yönden yanlış değerlendi rilmesine yol açar. Çünkü estetik mimesis’e ilişkin ayrın tılı açıklamalarımızın gösterdiği gibi, kendinde var olan dünyada belli bir nesne aracılığıyla belli bir sanat yapıtın da «öykünülmüş» belli bir nesnenin ilke olarak gösterilememesi, mimesis’in gerçekliğin yansıtılması olma özelliği ni hiçbir biçimde ortadan kaldırmamaktadır. Sanatçının kendinde’yle sağlamaya çalıştığı uyum, bunlardan çok daha geniş kapsamlı, zengin ve derindir; tek tek durumlarda bu uyuma varılabilmesi ise yalnızca yapı tın yetkinliğe ulaştırılabilmesi için bir araçtır. Sanatçının çalışmasında karşı karşıya bulunduğu kendinde, insanlığın 62