başta olmak üzere aşağı yukarı tüm batı merkezlerinin destekle diği süreç pek de istedikleri rotada işlemeyince, İran bölge dev letleri üzerinde bir “Şii hilali” egemenliği oluşturuyor propagan dası devreye sokuldu. Doğrudur, İran’ın bölgede mezhepten ziyade, Sasaniler döneminde olduğu gibi böyle bir güç olma emeli ve arzusu mevcuttur. Ancak İran bunu Şiiliği öne çıkarmaktan zi yade Cihan-ı şumul İslam adına sürdürmektedir. Gelinen süreçte ABD’nin bugünkü savaş sevdalısı aparatı, Şii-Sünni ayrımını öne çıkararak, bölgede mezhepler kavgasının fay hatlarının gerilmesi çabası içerisinde. Öte yandan, bölge devletlerine dayatılan ve Bush’un dünyaya nizam veren kurtarıcı Mesih anlayışı ile, bölgedeki diğer bir an layışa sahip olan Tevrat’a dayalı dini fanatizmin estirdiği vahşet görmezden geliniyor. Aynı güçler bu dini fanatizmin Orta doğu’daki hedefleri için çabalıyorlar. Bu doğrultuda, önlerindeki engellerin aşılması amacıyla, dünya kamuoyu ikna edilmeye ça lışılıyor. Özellikle ABD blokunun İran’a yönelik suçlamaları, Irak savaşından bu yana birkaç eksende ilerliyor. Bunlardan ilki, Irak’taki siyasal sürecin gidişatından İran’ın sorumlu tutulmaya çalışılmasıdır. İkincisi, İran’ın nükleer teknoloji konusunda dün yayı dinlediği yok ve kendi başına “haydutça” davranıyor dedirt tirilmek istenmesidir. Bir diğeri de, Şiiler’e karşı İslam dünyasında bölgenin kimi devletleriyle birlikte Sünniliği öne çıkararak, İran’a karşı cephenin geliştirilmeye çalışılmasıdır. Bu ve buna benzer birçok gerekçelerle, Amerikan emperya lizmi İran’ı dünyadan soyutlamaya çalışıyor ve dünyadan soyut lanan bir İran’ı vurmak istiyor. Şu an sinirleri germe savaşı deni len süreç önümüzdeki dönemde daha hızla ilerletilecek gibi görünüyor. 25 Şubat ‘07
230