23 ocak 2013

Page 7

HALKIN SESi

YORUM

23 Ocak 2013 Çarşamba

Kıbrıs siyasi sorununu kanser yapan çözümsüzlüktür

Siz öldürmeye çalış4kça o yaşama direncinde inadına bölünüp çoğalır ki sonunda hep birlikte ölünür! Kanserden söz ediyoruz. Büyük illet! Vücudunuzun bir yerinde hücrelerinizi yemeye başlayan bir küçük canavar iken önlemeye çalış4nız mıydı organize bir orduya dönüşüp sizi yok edene kadar uğraşır! Bazen bizim gibisi siyasi yönden iki cami arasında binamaz kalmış, devlet olduğu halde tanınmayan, etnik bir halk olduğu halde egemenliğine kavuşamayan toplumlarda sorunların neden çözüm bulamadan kapanmadığını o kanserli vücutlara benze3rim… Şöyle ki “çözümsüzlük” vücudu yiyen kanser hücresi ise, yara7ğı “sorunlar” da o hücreyi besleyen gıdalarıdır! Kurtulmanın tek çaresi çözümsüzlüğü çözüm haline ge3rmek3r. Zaten 1974’ten beridir bunun için uğraşmıyor muyuz? Ha derler ki 1974’te o çözüm oldu bi6. Olup bitmediği, çözüm bulmak için hâlâ sürüp giden müzakerelerle ispatlıdır. ÇÖZÜMSÜZLÜKTEN KURTULMADIKÇA: Bize özgü ve çözümsüzlükten kaynaklanan sorunlardan da kurtulamayacağız. Çünkü tüm o sorunları besleyen kaynak “çözümsüzlüktür.” Nitekim ne edip eylemişsek başaramadık. 1974’ten bu yana önümüze tüm Kuzey’in nimetlerinin serilmesine, emrimize amade Rum serve3ne beleşinden konmamıza karşın, bir türlü KKTC’nin sosyo ekonomik ve siyasi var oluşuna “yarar ile kalkınmayı” koyamadık… Ha5a ele geçen olanakları da harcadık! Şimdilerde ise Türkiye’nin onca parasal yardım ve ya4rımlarına karşın beterin beteri bunalım yaşıyoruz. Üstelik hiçbir seçimin yahut değişimin izale edemeyeceği gerçekte. Ve hep korkuyoruz: “Ya bir gün Rum aklını başına alır da olası bir çözüm planına evet derse ne olacak4r hallerimiz! Çünkü ar4k o “evet” Annan planının da üzerine çıkacak Kuzey’in ödünleri nedeniyle söylenecek3r! Oysa şimdilerde mesela Egemen Bağış hâlâ “eğer Annan planı kabul edilseydi Kıbrıs

Köşemden

Eşref ÇETİNEL

refah adası olacak4” diyerek hayıflanıyor! Oysa Rum “evet” deseydi, şimdi Kuzey de egemenlikleri al4nda olacak4! Gel de anlat diyeceğiz ama hadi konuyu azıcık aralayalım.

******

NASIL ÇÖZÜM İSTEDİĞİMİZİ BİLE BİLMİYORUZ

Bu adada üç kez ya çözüm oldu ya çözümden son anda dönüldü. Bir o kadarı da ya Rum’un ya bizim siyasi tutumlarımız nedeniyle harcandı gi6! İLK ÇÖZÜM 1960 Kıbrıs Cumhuriye3 idi. İki yılda yıkılıp gi6, yerine kan ve ateş oturdu! İKİNCİSİ 1974 Kıbrıs Barış Hareke3’ydi. Rahmetlik Ecevit o askeri zaferi poli3k hırsına yedir3nce “büyük ve tarihi olay” dünya siyaset literatürüne kanser gibi çaresiz bir çözüm vakası olarak kazındı! ÜÇÜNCÜSÜ Annan planıydı. Rum’un akılsızlığı belki Türk halkının elinden gidecek Kuzey egemenliğini önledi ama bir yandan da çözümsüzlüğü beterince çıkmazlara çak4! DÖRDÜNCÜSÜ KKTC’nin ilanı idi. Çözüm olması gerekirdi kıyısından dönüldü! BEŞİNCİSİ Mİ? En azından KKTC gerçeği siyasi ağırlık olarak kullanılır, “iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı bir federal yahut konfederal çözüme” gidecek yollar açılırdı… Oysa Annan planı da gösterdi ki KKTC’nin olası çözüm alterna3flerinde ne “iki bölgeliliği ne de iki toplumlulukla siyasi eşitliği çakan önemi vardır! ZATEN OLAY ORTADIR: Eğer KKTC yaşıyorsa ve “var” gibi nitelendiriliyorsa bu olay resmen Türkiye’nin adadaki askeri varlık ve güvencesinden dolayıdır. Çekin askeri KKTC’nin al4ndan bakın bakalım kaç gün ayakta durur!

07

esrefcetinel@kktc.net

Bunları inançsızlığımızdan değil, aksine “niçin KKTC’ye inançla sahip çıkılmadığından” dolayı söylüyoruz. Nitekim farkındasınız: Öylesi sosyo ekonomik olaylar yara4ldı ki ar4k hep birlikte Hükümetle özdeşleş3rdiğimiz Devle3 de aynı kefeye koyup “devlet yoktur” diyoruz! Eh olmayan devlete kim inanır ki? Nitekim belediye’de kriz olur, ilgili sendikanın “başı” Hristofyas’a gidip “bize himme5e bulunmasını isteyeceğim” demeye başlar! Memleke3n futbol federasyonu devle3 yok sayarak gider Rum’un KOP’u ile anlaşmaya çalışır! Zaten bazı sendikaların bir ayakları Güney’de, akla gelen ne kadar etkinlik varsa hepsini de “ortak” la!na sararak sürdürür, Kuzey’deki ayağı ile de KKTC’ye tekme atar! Kimisi faşist TMT diye bağırır, kimisi asker dışarı diye yır4nır! Ha şunu da ekleyelim. Geçmişte az biraz Ankara korkusu falan vardı şimdilerde o perde de yır4ldı, “çek git” diyorlar! Bunlar olurken eğer hâlâ bize çözüm gerek3r diyorsak düşünün ne hallere düşmüşüz. Neredeyse “nasıl olursa olsun bir çözüm” diyeceğiz…. KISACA. KKTC’yi çözüm yapmak için bir şansımız vardı. O şansı da bize 8 mart 1990 Cuelar verdiydi. BM’ler raporunda “adada azınlık çoğunluk yoktur, iki eşit halk vardır” diye yazdı. Ve Kıbrıs sorununu bu iki halk çözecek3r derken “self determinasyon hakkını da ha4rla7. Biz bunları siyaset arenasına hiç taşımadık! Ha5a bugüne kadar self determinasyon hakkımızı bile Annan planı dışında kullanmadık. Neden bilir misiniz? Çünkü “Rum’ların ötesinde adadaki Türk halkının da egemen ve özgür bir varlığı olduğuna” inanmayanların yüksek oktavlı yaygaralarının baskısı al4nda kalındı! Nitekim ne zaman çözüm gündeme gelse “birleşik Kıbrıs” diyerek Rum’la “ortaklıkta Kıbrıslılık” işaret edilmektedir. Tabi Rum da Türk’ün kendilerine sunduğu bu büyük siyaset hediyesini ça4r ça4r kullanarak “Kıbrıs’ın tek devle3 benim” demeye devam etmektedir! ÇÖZÜM MÜ? Bir gün olur inşallah!


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.