Bolşevizm Tarihi

Page 1


<< insan ne okursa odur >>

bolsevizm tarihi son.indd 1

13/10/14 21:20


bolsevizm tarihi son.indd 3

13/10/14 21:20


*

Arthur Rosenberg Yazar

üzerinde her zaman önemli oldu.

1889 yılında Berlin’de orta sınıf,

1924’te girdiği Merkez Komite’den

liberal düşüncelere sahip bir ailenin

Stalin’in talebiyle uzaklaştırdı ve

çocuğu olarak dünyaya geldi. Berlin

1927’de partiden istifa etti. Bundan

Üniversitesi’nde eski çağlar tarihçisi

sonra bağımsız bir Marksist olarak

Eduard Meyer’in öğrencisi oldu.

yaşamını sürdürdü. Naziler’in iktidara

Daha sonra aynı üniversiteden tarih

gelmesiyle İsviçre’ye yerleşti. 1934

profesörlüğünü aldı. Franz Mehring’e

yılında sürgün gittiği İngiltere’de

duyduğu fikirsel yakınlık onun Karl

1938 yılına kadar Liverpool

Liebknecht ve Rosa Luxemburg’la

Üniversitesi’nde dersler verdi.

birlikte enternasyonalist çevrelerle

Almanya, Faşizm, Nazizm ve Hitler

temasını sağladı. Almanya Bağımsız

üzerine bir çok makale yayınladı.

Sosyal Demokrat Partisi (USPD)

1938’de New York’a yerleşen

saflarında yer aldı ve ardından Almanya Komünist Partisi’ne

*

(KPD) girdi. Karl Korsch’un etkisi,

Rosenberg, Brooklyn Üniversitesi’nde dersler vermeye devam etti. 1943 yılında vefat etti.

Levent Konca Çevirmen

1980 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra ErlangenNürnberg Üniversitesi’nde siyaset bilimi ve sosyoloji okudu. Çeşitli yayınlarda yazıları yayınlanan ve radyoculuk yapan Levent Konca, Almanya’da genç erkekleri patriyarkaya karşı duyarlılaştırmayı hedefleyen bir projede çalışıyor. Daha önce yayınlanan çevirileri: Protestodan Direnişe, Ulrike Meinhof; Dijital Çağa Nasıl Uyum Sağlarız, Tom Chatfield; Kitaplar ve Sigaralar, George Orwell; Neden Yazıyorum, George Orwell; Hayvanlar Üzerine, Elias Canetti.

bolsevizm tarihi son.indd 4

13/10/14 21:20


Liselott Rosenberg’e

bolsevizm tarihi son.indd 5

13/10/14 21:20


bolsevizm tarihi son.indd 6

13/10/14 21:20


içindekiler

9

Önsöz

11 Birinci Bölüm: Marx’tan Lenin’e (1843-1893) 29 İkinci Bölüm: Rus Devrimi (1893-1914)

47 Üçüncü Bölüm: Dünya Savaşı (Ağustos 1914 - Şubat 1917)

67 Dördüncü Bölüm: III. Enternasyonal (Ağustos 1914 - Şubat 1917) 81 Beşinci Bölüm: Mart - Ekim 1917

101 Altıncı Bölüm: Bolşevikler’in İktidarı Ele Geçirmesi ve Savaş Komünizmi (1917-1921) 121 Yedinci Bölüm: III. Enternasyonal Devrimciliğinin Doruğunda (1919-1921)

141 Sekizinci Bölüm: 1921’Deki Büyük Değişim (NEP ve III. Dünya Kongresi) 157 Dokuzuncu Bölüm: Lenin’in Vasiyeti (1922-1924)

177 Onuncu Bölüm: Troçki’ye Karşı Stalin (1924-1927)

201 On Birinci Bölüm: “Tek Ülkede Sosyalizm”in İnşası (1927-1932)

bolsevizm tarihi son.indd 7

219

Kaynakça ve Metin Önerileri

13/10/14 21:20


bolsevizm tarihi son.indd 8

13/10/14 21:20


Önsöz Sovyet Rusya ile Rus Devrimi hakkında, istatistiklerden gazetelerin kültür sayfalarındaki makalelere, bilimsel olanlardan hayranlık ifade edenlere, yerenlerden övenlere çok sayıda yazılı eser var. Elinizde tuttuğunuz kitap, bu metinlere rakip olmayı değil, belirli bir boşluğu doldurmayı hedeflemekte. Şimdiye dek, Bolşevist düşüncenin bizzat Karl Marx’taki köklerinden Lenin’in farklı aşamaları üzerinden Stalin’in 1932’deki taktiğine ve teorisine gelişiminin tarihi eksikti. Bu, birçok çevrede Bolşevizm hakkında yanlış tasavvurların yaygınlık kazanmasına, Bolşevizm’in olduğu gibi kavranmak yerine ya abartılmasına ya da hafife alınmasına yol açtı. Fikirler, yoktan var olmaz, maddi koşulların ürünleridir. Bu nedenle, Rusya’daki ve uluslararası arenadaki gelişmeler, yalnızca Bolşevizm’in anlaşılması için zaruri olduğu kadarıyla da olsa, bu kitapta ele alınmak zorundaydı. Herhangi bir konuyu, örneğin Rus Devrimi’nin tarihini ya da hatta beş yıllık planın tasvirini eksiksiz bir biçimde sunmanın hedeflenmesi bu kitabın amacına uymazdı. Burada çözmeye çalıştığım, parti politikasına dair değil, bilimsel bir sorun. 1920 yılında, Bağımsız Almanya Sosyal Demokrat Partisi’nin (USPD) bölünmesinde, partinin çoğunluğuyla birlikte Komünist Parti’ye katıldım. Ardından yıllarca Almanya Komünist Partisi’nin (KPD) Berlin yönetimi ile merkez politik bürosunun ve III. Enternasyonal’in üyesiydim. 1927 yılında, tıpkı benden önce ya da sonra dünya çapında çok sayıda komünistin yapmış olduğu gibi Komünist Enternasyonal’den ayrılmak zorunda kaldım. O zamandan bu yana herhangi bir siyasi partiye ya da küçük Komünist muhalefet gruplarından birine üye değilim. Bu kitabı ne herhangi bir partinin ya da grubun hatırı için yazdım ne de ‘ifşa’ ya da

bolsevizm tarihi son.indd 9

13/10/14 21:20


10 l Önsöz

‘hesaplaşma’ gereksinimi duyuyorum. Kitabımda Stalin ya da GPU’nun* ‘dehşet hücreleri’ne dair anekdotlar bulmayı bekleyenler büyük hayal kırıklığına uğrayacak. Bolşevik Rusya hakkındaki yargıyı günlük parti tartışmalarının gürültüsünün ötesine taşımak, hem bilimsel hem de siyasi nedenlerle kesinlikle zaruri. Rus-Alman ilişkileri, proletaryanın birliği, dünya işçilerinin Sovyet Rusya’yla ilişkisi gibi önemli meseleler, bu konuda net bir görüşe sahip olmamıza bağlı. Sovyet Rusya’nın -her şeye rağmen- yükselişte, III. Enternasyonal’inse umarsız bir biçimde çökmekte olduğu anlaşılmak zorunda. Kitabım bu tuhaf çifte sonucun nasıl meydana geldiğini açıklamaya çalışıyor. Çalışmamda mümkün olduğu sürece orijinal Bolşevik kaynakları esas aldım. Bunun yanında, bu konular hakkında kendi yaşantım aracılığıyla elde ettiğim deneyimlerden faydalandım. Ancak, kendime verdiğim göreve uymadığından, anı tarzında yazmaktan tamamıyla kaçındım. Bolşevizm üzerine Alman yazını içinde Karl Korsch’un çalışmaları benim için özellikle değerliydi. Arthur Rosenberg Berlin-Zehlendorf, Haziran 1932

*

GPU: “Objedinjonnoje gossudarstwennoje polititscheskoje uprawlenije”, Birleşik Siyasi Kamu Yönetimi. 1922-1934 yılları arasında SSCB’nin gizli polis teşkilatına verilen isim -çn.

bolsevizm tarihi son.indd 10

13/10/14 21:20


BİRİNCİ BÖLÜM

Marx’tan Lenin’e (1843-1893) 1843 yılının Mart ayında Marx, arkadaşı Ruge’ye Hollanda seyahatinden yazdığı mektupta, Prusya kralı IV. Friedrich Wilhelm’in budalaca davranışlarını tasvir ettikten sonra ekliyordu: “Devlet, bir şaklabanlık haline getirilemeyecek kadar ciddi bir şeydir. Belki bir gemi dolusu budalayı bir süre rüzgar tarafından sürüklenmeye terk edebilirdik. Ancak gemi, tam da budalalar buna inanmayacağından, kaderine doğru sürüklenirdi. Bu kader, bizi bekleyen devrimdir.” Ruge, bu farfaralığa son derece karamsarca yanıt verir: “Oldukça ağır sözler olsa da, doğru oldukları için söyleme cesaretini gösteriyorum. Almanlar kadar parçalanmış bir halk daha düşünemiyorum. İnsanlar değil zanaatkarlar görüyorsun, düşünürler ama insanlar değil, efendiler ve köleler, gençler ile yaşını başını almış kişiler görüyorsun, ama hiç insan görmüyorsun. Bu, eller ile kolların ve tüm diğer uzuvların alt alta üst üste paramparça yığılı olduğu, akıtılan kanın hiçbir fayda sağlamadan kumda yok olup gittiği bir savaş alanı değil de nedir? Hyperion’daki Hölderlin. İşte benim ruh halimin şiarı bu ve ne yazık ki yeni de değil. Bu mesele, insanlara zaman zaman böyle etki ediyor. Mektubunuz bir yanılsamadan ibaret. Cesaretiniz, daha da cesaretimi kırıyor. Biz politik bir devrim görecekmişiz, öyle mi? Biz, bu Almanların çağdaşları? Dostum, neye isterseniz inanın. Ah, ama bu hissi biliyorum! Umut etmek çok tatlı, tüm yanılgıları bir kenara bırakmaksa çok acıdır. Ümitsizlik için, umut için

bolsevizm tarihi son.indd 11

13/10/14 21:20


12 l Marx’tan Lenin’e

olduğundan daha fazla cesaret lazımdır. Ama bu, aklın cesaretidir ve yanılma hakkımızın olmadığı noktaya varmış bulunuyoruz.” Ruge’nin mektubu şöyle devam eder: “Alman tini, ortaya çıktığı kadarıyla alçakçadır. Ve başka bir şekilde ortaya çıkmıyorsa, bunun suçunun yalnızca alçak doğasında olduğunu öne sürmekten çekinmiyorum.” Ve Ruge şu nidayla mektubunu bitirir: “Halkımızın bir geleceği yok. Çağrımız neye yarar ki?” Fakat Marx cesaretinin kırılmasına izin vermez. Bağnaz küçük burjuvaların ve dar kafalıların Almanya’sında İngiltere ya da Fransa’daki gibi alışılageldik tarzda bir devrimin mümkün olmadığı konusunda Ruge ile hemfikirdir. Ancak Marx için bundan çıkacak sonuç yalnızca, Almanya’da alışılagelmemiş bir devrimin, yarım kalmış değil, bir defada tamamlanacak bir devrimin yapılmasının zorunlu olduğudur. Marx yaklaşan Alman devrimi hakkındaki teorisini Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı adlı ünlü eserinde ortaya koyar. Eser, yayıncılığını Arnold Ruge ile Karl Marx’ın üstlendiği Alman-Fransız Yıllıkları adlı dergide yayımlanır. Marx’ın burada yazdıkları, aynı zamanda karamsar yayıncı arkadaşına karşı polemik niteliğindedir. Marx sorar: Almanya, kendisini yalnızca modern halkların resmî seviyesine değil, derhal bu halkların geleceği olacak olan insani yüksekliğe ulaştıracak bir devrime erişebilir mi? Alman orta sınıfı asla bir devrim gerçekleştiremeyecektir, çünkü eski Alman toplumunun tüm diğer sınıflarının dar kafalı vasatlığının temsilcisinden başka bir şey değildir. Fakat Almanya’da artık burjuva toplumunun sınıflarından biri olmayan, toplumun dışında yer alan ve ancak şimdiye kadarki dünya düzenini devirerek özgürleşebilecek olan yeni bir sınıf oluşmaktadır. Bu sınıf, endüstri proletaryasıdır. Mücadelesi sırasında proletarya, köy ve kentteki tüm yoksul kesimleri kendisine çekecek ve böylece büyük Alman devrimini sonuçlandıracaktır: Almanya’da ortaçağdan özgürleşme, ancak aynı zamanda ortaçağın kısmi aşılmalarından da özgürleşme olarak olanaklıdır. Almanya’da her tür kölelik yenilmeden, hiçbir kölelik biçimi yenilemez. Olayların derinlerine inen Almanya, tepeden tırnağa devrim yapmaksızın devrim yapamaz. Almanın kurtuluşu, insanın kurtuluşu anlamına geliyor. Bu kurtuluşun başını felsefe, kalbini proletarya oluşturuyor.

bolsevizm tarihi son.indd 12

13/10/14 21:20


Kemankeş Mahallesi Mumhane Caddesi No: 39/39 Karaköy 34425 Beyoğlu - İstanbul +90 212 244 48 87 info@habituskitap.com www.habituskitap.com

bolsevizm tarihi son.indd 224

13/10/14 21:20



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.