Kimlife Eylül 2012

Page 1


M

erhaba,

Çocuklarını ilk defa okula gönderecek olan anne babaların dikkat etmesi gereken olan konulara yer verdik.

Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak sanat, kültür şehri Ege’nin incisi İzmir’i birçok özellikleriyle anlattık. Bir rüyanın izinden yola çıkarak türk edebiyatının seyahatname türünde yazılmış en önemli eseri “Seyahatname”’nin yazarı Evliya ÇELEBİ’nin hayatını ilgiyle okuyacaksınız. Birlikte yaşamanın provası olan HAC, bize neyi hatırlatıyor hiç düşündük mü? Yazımız ve Mehmet Akif ERSOY’un müşadesi size yeni bakış açısı kazandıracak. Bu sayımızda da diş sağlığı, çocuklarımızın korkuları, oyun alışkanlıkları, moda, dekorasyon ve hobiye kadar birçok konuyu zevk ile okuycaksınız.

Keyifli okumalar. info@kimgrup.com.tr

life

Alışveriş ve Yaşam Kültürü Dergisi EYLÜL 2012 YIL: 5 SAYI: 48 Kim Adına Sahibi Erol ERSAN Yönetim Yeri KİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Evren Caddesi Barış Sokak No: 6 Bağcılar / İSTANBUL Tel: (0212) 489 21 21 www.kimgrup.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Zeki SARIELMAS Grafik Tasarım Gülşah ŞENEL Mustafa GÜLEÇ Katkıda Bulunanlar Dt.Levent M.KALKAN Op.Dr. K.Ali RAHİMİ Hatice Saadet KALYONCU Okur Hizmetleri Hattı Sema GÜR Baskı ve Cilt Star Medya Yayıncılık

Kimlife Kimgrup reklam departmanı tarafından hazırlanmaktadır. Yerel süreli yayındır, ayda bir hazırlanır. Dergimizde ilanlarınızın yer almasını istiyorsanız; 0212 489 21 21 nolu telefondan iletişime geçebilirsiniz.

facebook.com/kimduyuru

twitter.com/kimmarket


KİMLife ?

10

3 kimlife


içindekiler 12 22

28

48

52

6

Kim Şube

8

Gülümsemekten Korkmayın!

"İzmit Arslanbey şubemizi tanıyalım"

"Doktorumuzdan öneriler"

10

Sonbahar Ayına Özel Şifalı Çaylar

12

Egenin İncisi

18

Sonbahar Mevsiminde Alınacak Önlemler

20

Sabunlar Hakkında

22

Ahşap Maket Yapımı

24

Seyahat Ya Resulallah

26

Sizden Gelen Yemek Tarifleri

28

Sivas Kangal Balıklı Kaplıca

30

Çocuğunuz Okula Hazır mı?

38

Kim Korkar Matematikten

42

Puantiye Desenler

54

Tarihi At Meydanı

"Bitkilerin faydaları"

"İzmir ilimizi tanıyoruz"

"Doktorumuzdan öneriler"

"Doğal sabun nasıl üretilir?"

"Hobi"

"Evliya ÇELEBİ

"Afiyet olsun"

"Tedavi merkezimiz"

"Kapak Konusu"

"Çocuklarımız için bilgiler"

"Moda"

"Sultanahmet"


5 kimlife


KİMLife Kim Şube

Kartepe’den Önceki Durağınız Kim İzmit Arslanbey Mağazası

M

ustafa Bey, İzmit Arslanbey mağazamızın müdürüsünüz. Ne zamandan beri Kim marketlerinde görev yapmaktasınız? 2008 yılının Temmuz ayı tarihinden beri KİM bünyesinde çalışmaktayım.Yaklaşık 2,5 aydır da Arslanbey şubesinde görev yapmaktayım. Mağazanızın özelliklerinden bahsedebilir misiniz? Mağazamız kış turizminin yoğun yaşandığı kartepe tesislerine yaklaşık 3 km. uzaklıktadır. Yeşille iç içe 500 m2

6 kimlife

alışveriş alanı,18 çalışanı ve 1 müşteri servisi ile hizmet veren şirin bir mağazamızdır. İzmit Arslanbey mağazası hangi ürün gruplarıyla müşterisinin karşısına çıkıyor? Mağazamız taze sebze-meyve, açık ve kapalı şarküteri ürünleri, beyaz ve kırmızı et, gıda ve gıda dışı yaklaşık 6000 ürün çeşidiyle hizmet vermekteyiz. İzmit Arslanbey mağazası olarak ürünlerinizi müşterilere sunumunda nelere dikkat etmektesiniz? Müşterilere ürün sunumunda; hijyen ve tazelik ön planda tutulmaktadır.


KİMLife Kim Şube Müşterilerin tüm ürün gruplarına rahat ulaşabilmesi için ürün dizilimleri ve raf payları ona göre ayarlanmakta ve en önemlisi sunumu yapan çalışanlarımızın güleryüzlü olması daha da önem arzetmektedir. Rakiplerinize nazaran farklılık oluşturmak adına nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Farklılık adına bugün kime sorarsanız, herkes kaliteli hizmet ve kaliteli ürün sunduğunu iddia etmektedir. Bizim rakiplerimize göre farklılık yaratmaya çalıştığımız konu;Mehmet amcanın bakkalındaki samimi ve sıcak aile ortamını yaratma çabamızdır. Bugün artık işletmeyi açıp müşteri bekleme devri kapanmıştır. Müşterilerinin ayağına kadar giden, onlarla tek tek ilgilenip evinde de ziyaret edebilen, sevinç ve acılarında yanlarında bulunabilen işletmeler farklılık yaratır. Biz bunun çabası içerisindeyiz. Çalışanlarınızın müşterilere karşı kusur işlememesi için nasıl eğitimler veriyorsunuz? Müşterilerle birebir muhattap olan çalışanlarımız işe başlamadan önce merkez eğitim departmanımız tarafından teorik eğitimlerden geçmektedirler. Uygulama sahası mağaza kanadı olduğu için işbaşında eğitimin verilmesi bizim için önemlidir. Personellerimizin müşterilerimize karşı olan tutum ve davranışlarındaki hataların minimum seviyeye ulaşması o personellerin moral ve motivasyonunun üst seviyede tutulmasıyla doğru orantılıdır.Biz bunun sürekliliği konusunda personellerimize gerekli eğitimleri dönemsel ve anlık toplantılarla vermeye çalışıyoruz. Son olarak İzmit Arslanbey mağazasının hedefleri nelerdir? Arslanbey mağazamızın hedefi; İzmit bölgesinin cirosal anlamda en iyisi olabilmek. Bu da eğitilmiş, iş bilinci olan kaliteli personellerle olabilmekte, biz bunun gayreti içerisinde olacağız.

7 kimlife


KİMLife Doktor Yazısı

Dt.Levent M. KALKAN Diş Hekimi Çamlıca Medicana Hastanesi

Gülümsemekten Korkmayın! Ağız yüzün odak noktalarından biri olduğu için, gülüşümüz kendimizi ifade etmemizde ve insanlar üzerinde bıraktığımız etkide büyük rol oynar. Çekici bir gülümseme size pek çok kapıyı açabilir ve engelleri ortadan kaldırabilir. Ancak eğer gülüşünüzden memnun değilseniz, kendinize güveninizin düşük olduğundan yakınırsınız. Bu durum hem imajınızı, hem de diğer insanlarla iletişiminizi etkileyecektir.

G

ülümsemenizle mutlu değilseniz, belki de yeni bir gülümsemenin tam zamanıdır. Aşağıdaki kişisel analiz bu kararı vermenize yardımcı olacaktır. *Gülümsemeniz konusunda kendinize güveniyor musunuz? * Gülerken elinizle ağzınızı kapatır mısınız? *Sizden daha güzel bir gülümsemeye sahip olduğunu düşündüğünüz biri var mı? *Modeller kadar çekici bir gülümsemeye sahip olmak ister misiniz? *Aynada gülümsemenize baktığınızda dişlerinizde ve diş etlerinizde herhangi bir bozukluk görüyor musunuz? *Dişlerinizin daha beyaz olmasını ister misiniz? *Diş etlerinizin görünümünden memnun musunuz? *Gülümsediğinizde çok fazla veya çok az sayıda mı dişiniz görünüyor? *Gülümsediğinizde çok fazla veya çok az miktarda mı dişetiniz görünüyor? *Dişleriniz çok dar veya çok geniş mi? *Dişlerinizin şeklinden memnun musunuz? Eğer yukarıdaki soruların büyük bir kısmını evet olarak cevaplandırdıysanız, estetik diş hekimliğindeki gelişmeler hakkında bilgi almanızı öneririz…

8 kimlife


KİMLife Doktor Yazısı anlaşılmamalıdır. Eğer karşıdan yapay olduğunu gösteren renk ve şekil varsa bu asla ideal bir gülüş değildir.İdeal olmadığı için de estetik bir gülüş olamaz. Pırıl pırıl bir gülümseme hepimizin hoşuna gider. O kişi hakkında sıcak hisler hissetmemizi sağlar. Konuşma ve gülme sırasında farketmeden karşımızdaki kişinin dişlerine odaklanırız. Ahenksiz bir gülümsemede bilinçaltımız bunun sebebini aramaya başlar. Kötü bir görüntü o kişi hakkında negatif duygular beslememize yol açar. Ahenkli bir gülümseme ise iletişimimizin başarısı için avantaj sağlar. Kişinin yüz ifadesini yansıtmada önemli bir rolü bulunan dişler, gerek şekillerinde, gerekse renklerindeki bozukluk dolayısıyla kişiye toplum içinde bazı sıkıntılar yaşatabiliyor. Hatta dişlerdeki bu sorunlar kişide psikolojik bozukluklara kadar varan problemlere neden olabiliyor. Ancak günümüzde diş hekimliğinde kullanılan estetik maddeler sayesinde pek çok renk, şekil, konum bozuklukları kolaylıkla çözümlenebiliyor. Diş beyazlatma yöntemi ile gerçek renklerini kaybetmiş ve lekelenmiş dişler bembeyaz bir görünüme kavuşturulabiliyor. İki çeşit beyazlatma yöntemi vardır. Bunlardan ilki hastanın evde kendi başına uygulayabileceği bir yöntemdir. İkinci yöntem ise klinikte bir hekim tarafından yapılan beyazlatmadır. Evde uygulanan diş beyazlatma yönteminde hekim öncelikle ağızdan ölçü alıp, dişlerinizin üzerine takabileceğiniz ince lastik kalıpları hazırlar. Sizin için hazırlanmış özel kalıbın içerisine ilaç yerleştirerek bu kalıbı beyazlatılacak dişlerin üstüne günde en az 2-3 saat takarsınız. Ortalama olarak 1-4 hafta içinde bembeyaz dişlere kavuşulur. Klinikte bir hekim tarafından yapılan beyazlatma yönteminde ise ağartıcı ilaç, bu işlem hakkında deneyimi olan bir hekim tarafından diş üzerine yerleştirilir. İlgili dişin üzerine beyaz renkli ışık kaynağı belli bir

süre tutulur. İşlem bittiğinde sonuç hemen gözlenir. Hemen hemen herkes beyazlatma yaptırabileceği gibi, tedavinin etkili olamayacağı bazı durumlar da vardır. Diş hekiminiz tam bir ağız içi muayenesi ile dişlerin bu işlem için uygun olup olmadığını belirleyecektir. Dişleriniz sağlıklıysa daha beyaz ve doğal gülümseme için ideal bir çözümdür. Beyazlatma işlemi zor ve zahmetli bir uygulama değildir. Ağız sağlığı teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde dişleriniz çok kısa bir sürede, güvenli ve etkin olarak beyazlatılabilmektedir. Ayrıca diş beyazlatma güvenli bir uygulamadır. Yapılan araştırmalara göre, dişlerin beyazlatılması diş hekiminizin gözetimi altında yapılırsa son derece etkin ve güvenlidir. Dişler ve dişetleri zarar görmez…. Gülmek, yüzümüzdeki pek çok kas grubunun çalışmasıyla oluşan ve dişlerimizin göründüğü bir mimiktir. Gülüşümüzü etkileyen pek çok faktör vardır. Güzel bir gülüş için öncelikle yüz biçiminizle, dudak yapınızla uyumlu dişlere sahip olmanız gerekir. İşte gülüş dizaynı, size kişisel özellikleriniz ve isteklerinizle doğallık ve fonksiyonu birleştirerek yüzününüze en uygun ideal gülümsemeyi oluşturmak için vardır. Yaptırdığınız dişlerin yapay olduğu kimse tarafından

9 kimlife

1

Ağız bakımında neler, nasıl kullanılmalıdır?

Diş Fırçası: İyi bir diş fırçası baş kısmı kısa, düz saplı ve orta sert naylon kıllardan üretilmiş olmalıdır. Elektrikli diş fırçalarının dişleri daha iyi fırçaladığı söylemek doğru olmaz. Diş Macunu: Diş fırçasının mekanik fırçalamasının etkisini arttırır. Burada çok sık sorulan bir soruya da cevap vermek gerekiyor. Bize göre “En iyi” ya da “İdeal” bir diş macunu yoktur.En iyi diş macunu size diş fırçalamayı bir zevk haline getiren, tadı ve kokusu hoşunuza giden diş macunudur. Ancak zaman zaman diş macununuzu değiştirmeniz devamlı aynı aşındırıcı maddeye maruz kalmanızı önleyecektir. Ağızdaki bazı rahatsızlıklarda hekimin soruna yönelik önereceği macunu kullanılması önerilir. Diş İpleri: Diş fırçasının tam temizleyemediği diş ara yüzeylerini temizlemekte kullanılır. Ağız Gargaraları: İçerdikleri maddelere göre ağızdaki (özellikle fırçanın ulaşamadığı yerlerde) mevcut bakteri sayısını azaltır ve buna bağlı olarak ağız kokusunu ortadan kaldırırlar. Ancak unutmayın ağzı çalkalamak, bakteri plağını yerinden oynatmaz. Ağız gargaraları diş fırçalamanın ve diş ipi kullanımının yerini tutamaz, sadece artı bir koruma ve bakım yöntemidir. Arayüz Fırçaları: Aralıklı dişlere sahip ağızlarda diş araları ile köprü altlarını temizlemekte kullanılan fırçalardır. Su Jetleri: Diğer adı ağız duşu olarak bilinen elektrikle çalışan bu ürünler tazyikle suyla fırçanın ulaşamadığı yerleri temizlemekte kullanılır.

2

3 4

5 6


KİMLife Şifa

Sonbahar Ayına Özel

Şifalı Şifalı

50 gr. Cinnema

•Diyabet, sedef hastalığı,

romatizma ve böbrek rahatsızlıklarına karşı ve de idrar artırıcı olarak kullanılabileceği beyan edilmiştir. •Hindistanda ise halk arasında Diyabet ve buna bağlı ağrılar, sedef hastalığı, egzama, cerahatli ve iltihaplı yaralar, siğil, çıban, nörodermatoz, eklem romatizması, nikris, böbrek ve mesane rahatsızlıklarına karşı ve kanı temizleyici olarak kullanılır.

100 gr. Barut Ağacı Kabuğu •Barut ağacı ishal verici tesirde olduğundan dolayı ağır hasta ve gebeler için çok elverişlidir. •Halk tababetinde kronik kalın bağırsak kabızlığı, karaciğer hastalıkları, sarılık, siroz, basur vs. hastalıklarda kullanılır.Haricen; cerahatlı yaralar, çıban ve deri hastalıklarını yıkamada kullanılır.Kabuklarda yumuşatıcı muhtevasında bulunan antron glikozid, bir yıl bekletildikten sonra antrahinon glikozidi glikofranguline dönüşür.Barut ağacı kabukları bir yıl bekletilmeden evvel kullanılacak olursa kusturucu olur. •Kıyılmış kabuklarından 1 çorba kaşığı 0,5 litre suda 10 dakika kaynatılır.Süzüldükten sonra günde 3 defa yemeklerden evvel birer çay bardağı alınır. •Halk tababetimizde akdiken (Rhamnus carthartica L.) ağacının meyveleri tıpkı barut ağacı meyveleri gibi siyahtır. Aynı hastalıklara karşı barut ağacı kabukları gibi kullanılır.

125 gr. Biberiye •Kan dolaşımını hızlandırır. •Sinirleri uyarır ve güçlendirir. •Mide ve bağırsakları uyarır.

Böylece sindirime (özellikle yağlı yiyecek yendiğinde) yardımcı olur. •Hazımsızlıktan oluşan gazları söktürür. •Safra salgısını artırır. •İdrar söktürücüdür. •Kadınlarda aybaşını düzene sokar. Gecikmeleri önler. İyi bir âdet söktürücüdür. •Etkili bir toniktir. Bu etkileri sağlamak için, biberiyenin yaprak ve taze sürgünleri yaz boyunca toplanır. Bitkinin tıbbi etkisi, çiçek açtığı zamanlarda en fazla olur. Yaprak ve ince sürgünler, aşırı sıcak olmayan, çok havadar ve gölge bir yerde ağır ağır kurutulur. Bir bardak kaynar suya 1 tatlı kaşığı yaprak ve taze sürgün konulup 10-15 dakika demlendirilerek yapılan infüzyon istendiği kadar içilebilir.

50 gr. Çoban Çökerten •İçindeki silymarin maddesi nedeniyle, karaciğerin hücrelerini alkol,ilaç ve kimyasalların zararlı etkilerinden korur. Karaciğer iltihabı dahil, aşırı alkol ve bazı ilaçların neden olduğu safra yolu iltihabı, siroz ve kronik karaciğer hastalılarında olumlu katkılar sağlar •Devedikeni tohumu safra artışını sağlar. •Böbreklerin daha iyi çalışmasına katkıda bulunarak idrar yollarındaki problemlerin giderilmesinde olumlu katkılar sağlar. •Alkolün çok kullanılması sonucu gelişen sirozda etkilidir. •Nikotin, alkol, karbon monoksit gibi maddelerin zararlarını etkisiz hale getirir. İyi bir kan temizleyicidir.

10 kimlife


50 gr. Mate

Çaylar 50 gr. Sinirli Ot

•Nefes yolları

rahatsızlıklarında fayda sağlar. •Öksürük, tahrişli öksürük, bronşit, nefes darlığında kullanılır. •Ciğerden gelen kanı keser. •Göğüs ağrısına karşı kullanılır. Kilo vermede yardımcı etkisi vardır •Parmak arasındaki iltihaplı dolamaya karşı kullanılır.

•Mate aynı zamanda midevi rahatsızlara çok iyi gelir. •Mate mide-safra kesesi iltihaplarına iyi gelir. •Mate diyet yapanların içmesi gereken çok önemli bir bitkidir. Çünkü Mate açlık duygusunu bastırır ve gıda ile alınamayan maddeleri organizmaya kazandırır. •Mate için çok yaygın düşünceler vardır-tonik bitkidir, zayıf ve baskı altındaki sinirleri yatıştırır, konsantrasyonu artırır, stresi ve gerginliği azaltır, yorgunluk sebeplerine çok iyi gelir(kas hücrelerinin metabolizmasını arttırması ile açıklanmıştır) •Herkesce paylaşılan ise, Mate kullanıldıktan sonra moralin iyileştiği, özellikle depresyonda uyku döngülerini ve süresini bozmadığıdır. Birçok insan Mate kullanınca daha süresince uykuya daldığını, ayrıca daha derin, rahat ve verimli uyuduğunu söylemektedir. •Bağımlılık yapmadığından Mate kafein içeren içecekleri bırakmak isteyenler için mükemmel bir seçenektir. •Matenin içindeki maddeler, kalbin oksijenlerle ve minerallerle daha iyi beslenmesini sağlar bu şekilde kalbi kuvvetlendirir.

60 gr. Top(Bilye)Kekik

•Kramp

çözücü, dezenfekte edici, balgam söktürücü etkisiyle tanınır. •Akciğer ve bronşlar, mide ve bağırsaklar kekiğin başlıca kullanım alanlarıdır. •Sindirimi kolaylaştırır. Hazım zorluğunda, bağırsaktaki kokuşma ve gazda, bağırsaklardaki faydalı mikropların güçlendirilmesinde faydalıdır. Kekik sindirim sistemini uyarır. Sindirim sisteminde görülen ekşimeler ve kramplı ağrılar için faydalıdır. Balgamlı bronşit, bronşiyal astımlarda ve boğmacada oldukça başarılıdır. Solunum yollarını sterilize eder. Grip, nezle, anjin ve öksürük rahatsızlıklarında yardımcıdır. İdrar söktürücü etkiye sahiptir. •Romatizma ve gut hastalıklarına karşı kullanılabilir. •Sinir sistemi zafiyetinde, bedeni ve ruhi bunalımlarda yararlıdır.

11 kimlife

125 gr. Funda Yaprağı •İshali keser, idrar söktürür. •Böbrek kum ve taşlarının

düşürülmesine yardımcı olur. •Nikriste de faydalıdır. •Anne sütünü artırır. •Lapası, ağrıları keser. •Zeytinyağı ile hazırlanan merhemi, çıban ve egzamada faydalıdır. •Böbrek-idrar yolları, sindirim sistemi, karaciğer-safra sistemi, solunum sistemi hastalıkları, prostat büyümesi, vajina akıntısı, ishal, karın ağrıları, gut hastalığı, romatizma, öksürük, soğuk algınlığı, huzursuzluk, yara bakımında, ateş, dalak hastalıklarında, idrar söktürücü olarak, •Böbrek ve idrar yolları taşlarının önlenmesinde, konjunktiva enfeksiyonlarında göz banyosu olarak, ter söktürücü olarak etkilidir


KİMLife Şehir

Egenin İncisi

İzmir

12 kimlife


KİMLife Şehir

T

ürkiye’nin üçüncü büyük kenti olan İzmir çağdaş, gelişmiş aynı zamanda önemli bir kültür, sanat ve ticaret merkezdir. Ege denizi lacivertten turkuaza tüm renkleriyle denizin kara ile iç içe olduğu koyları, plajları ve termal kaynaklarıyla bir dantel gibidir. Antik çağların en ünlü kentleri arasında yer alan Efes ve Bergama dönemin en büyük kentleriydiler. Tüm İon kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran bu kentler, yoğun ticari, sanatsal ve dini etkinliklerle de adını duyuruyordu. “Güzel İzmir” olarak da adlandırılan İzmir, 8500 yıldır Anadolu yarımadasının batısında uzun ve dar bir körfezin başlangıcında yer almaktadır. Tipik Akdeniz iklimin yaşandığı İzmir yine İzmirli Herodot’un “Onlar kentlerini bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü ve en güzel iklimlerinde kurdular.” İfadesiyle İzmir coğrafyasını binlerce yıl önce böyle tanımlamıştır. İzmir modern Türkiye’nin batıya açılan çağdaş yüzü olarak sanat, kültür, turizm, ticaret ve sanayi kenti olarak gelişmesini hızla sürdürmektedir. “Geçmişten Günümüze KONAK” “Konak”, İzmir’de sadece bir semt ya da mahalle adı olmayıp özellikle son iki yüzyıldır şehrin merkezi olmuştur. Bu nedenle Konak Meydanı ve çevresine “İzmir’in Kalbi” diyebiliriz. Meydan ve çevresini oluşturan alanın en önemli yapısı hiç kuşkusuz İzmir Hükümet Konağı’dır. Konak, ayrıca Saat Kulesi, Belediye Sarayı, Vapur İskelesi, Yalı Camii, Ankara Palas, Anafartalar Caddesi girişi, Askeri Kıraathane, Milli Kütüphane ve özellikle Sarı Kışla başta olmak üzere günümüze kadar ulaşabilmiş ya da geçmişin anıları içinde kalmış birçok mekânı barındırmış bir semttir ve iş merkezi yoğunluğu hem de hemen tüm İzmir’den varılan/ ulaşılan son nokta olma ile hemen

tüm İzmir’e ulaşmak için yola çıkılan ilk nokta olma özelliğini uzun yıllar koruyarak İzmir’in merkezi olmayı başarmıştır. İzmir kadar büyük bir başka kentte hemen tüm yoğunluğun Konak gibi bir tek alana yığıldığı bir başka örnek bulmak çok zordur. Konak, yakın zamana kadar İzmir’in bir numaralı ticaret merkezi Kemeraltı ve çevresinin ana girişçıkış kapısıdır. Tüm şehir içi ulaşım araçlarının her yöne başlangıç noktası Konak Meydanıdır. Antik İzmir’de bu alanın bulunduğu yer “İç liman”ın bir bölümü olarak görülür. Günümüzün Konak Meydanı’nın Güney Batı yönündeki bir noktadan başlayan liman geniş bir kavis çizerek Hisar Camii’nin yakınlarındaki bir noktada son bulur ve kıyı şeridi Bornova Körfezi’ne doğru uzayıp gider. Bu iç limanın girişinin solunda bulunan ve ilk yapılış tarihi bilinmeyen ancak XIII. Yüzyıl’ın başlarında Bizanslılar tarafından elden geçirilen Kale; XIV. Yüzyıl’ın ortalarında St. Jean Şövalyeleri tarafından adeta yeniden yapılırcasına onarılır ve limanın kontrolü amacıyla kullanılmaya başlanır. Sonraki yıllarda iç limanın giderek dolması ve yok olması kalenin stratejik önemini ortadan kaldırır ve gün geçtikçe harap olan

13 kimlife

kale sonunda ortadan kalkar. Hisar Camii’nin adındaki “Hisar” sözcüğü bu kalenin yanı başında yapılmış olmasındandır. Hükümet Konağı 1868-72 yılları arasında inşa edilmiş olan Hükümet Konağı, İzmir için mimari özelliğinden çok Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri nedeniyle önemli olan bir yapıdır. 9 Eylül 1922’de Türk ordusunun İzmir’e gelmesi ile Hükümet Konağı’na çekilen Türk Bayrağı adeta zafer ile özdeşmiş bir görüntüdür. Bu nedenle, Konak 1970’de yandıktan sonra 1971 yılında açılan Yeni Hükümet Konağı mimari proje yarışmasında, yapının bayrağın çekilmiş olduğu balkonlu bölümünün korunması öngörülmüştür. 1970’lerin ortalarında tümüyle yıkılan Konak, uzun süren tartışmalar sonucunda 1980’den sonra cepheleri orijinaline çok yakın bir şekilde yeniden inşa edilmiştir. Saat Kulesi 1901 yılında 2. Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. Yılı için Sadrazam Küçük Said Paşa tarafından yaptırılan ve yapımı 1 Eylül 1901’de tamamlanarak faaliyete geçen Saat Kulesi, İzmir’in güzel çirkin, acı tatlı, sevinçli üzgün yirminci yüzyılda yaşadığı her güne tanık olmuştur.


KİMLife Şehir Konak meydanını süsleyen ve İzmir’in simgesi olan Saat Kulesi gerçekten zarif bir sanat eseridir. 81 metrekare taban üzerine sekizgen şekilde ve dört basamaklı haç biçimde mermer bir platform üzerine yapılan Saat Kulesi, 25 metre yüksekliğinde ve dört katlıdır. Sekizgen platformun dar kenarlarında, dörder küçük sütun üzerine oturan sebiller yer alır. At nalı kemerli, baldaken biçimli sebillerin üçer çeşmesi ve kurnası ile ortasında fıskiyeleri vardır. Fıskiyelerden bugün iki tanesi yok olmuştur. Baldekenlerin üzerini alemli kubbeler örter. Sebiller arasındaki geniş dört cephede, at nalı kemerli, demir şebekeli birer açıklık bulunur. Bu açıklıklardan deniz tarafındaki olanı kapıdır. Cephelerin ve sebillerin üzerini çepeçevre fistolu saçak dolaşır. Kulenin platformu beyaz mermerden, diğer bölümleri ise kesme taştan yapılmıştır. İlk Kurşun Anıtı Yunan Ordusunun İzmir’i işgali sırasında, denizden karaya çıkan düşman askerlerine karşı ilk kurşunu sıkarak, Türk direnişinin ilk örnek davranışını gösteren ve ardından şehit olan gazeteci Hasan Tahsin adına dikilen ve onu ilk kurşunu sıkarken gösteren heykelanıt bugün Konak Meydanındadır. Anıt, 1974 yılında yaptırıldı. Yalı (Konak) Camii Konak Meydanı’nda, çinileri ve sekizgen planıyla dikkatleri çeken, İzmir’in en zarif camilerinden Yalı (Konak) Camii, Mehmet Paşa kızı Ayşe Hatun tarafından 18.yüzyılda yaptırılmıştır. Sekizgen planlı caminin mimarisinde kesme taş kullanılmıştır. Harim ile dış cephelerde yer alan çiniler, 19. yüzyıl Kütahya çini geleneğinin en güzel örneklerini yansıtmaktadır.

İlk Kurşun Anıtı Kemeraltı Çarşısı Konak ilçesinde Mezarlıkbaşı semtinden başlayarak Konak Meydanı’na kadar ulaşan ve ticari faaliyetlerin yoğun şekilde yaşandığı semt ve çarşı. Fevzipaşa Caddesi ve Eşrefpaşa Caddesi çarşının kara sınırlarını oluşturur. 1650–1670 yıllarından itibaren deniz kıyısının doldurulması ve yeni yerleşim alanları ile ticarethanelerin açılması ile oluşturulmuştur.

14 kimlife

1597’de inşa edilmiş Hisar Camii’nin bulunduğu mevkiden başlatılmış bu yayılmanın çizgisini, başka bir şekilde eski deniz kıyısı hattını günümüzdeki Anafartalar Caddesi oluşturur. Kemeraltı Çarşısı ilk yıllarında üzeri tonoz ve kiremit örtülü, sokakları kapsayan bir kapalı çarşı görünümünde olup 19. yüzyılın sonlarına kadar bu özelliğini korumuştur. Bugün üzeri açık olan ara sokakların bir bölümünün de üzeri beşik tonozla örtülü idi. Kemeraltı Çarşısı’nda İzmir’in en önemli camilerinden birisi olan 1597 tarihli Hisar Camii ve 1744 tarihli günümüzde turistik amaçlı hizmet veren Kızlarağası Hanı gibi pek çok cami, han ve havra bulunmaktadır (Bkn. Hanlar, Havralar, Camiler) 19. yüzyılda İzmir’in ticaret hayatının can noktası olan bu çarşı eski hanlar ve bedestenleri kapsamaktadır. Çarşı demirciler, kömürcüler, çiviciler, baharatçılar ve saman pazarı gibi ticarethaneleri kapsamakta idi. Çarşıda her ticarethane gruplar halinde ayrı bölümleri oluşturmaktadır. Günümüzde Kemeraltı Çarşısı İzmir’in önemli bir alış veriş merkezi haline gelmiştir. Tonoz ve kubbeli bazı dükkânlar özelliğini korumuş olmalarına rağmen çoğunlukla modern iş merkezleri, mağazalar, kafeteryalar ve sinemalar burada toplanmıştır. Bunların yanı sıra Türk el sanatları örneklerini yansıtan seramiklere, çini panolara, ağaç eserlere, madeni eserlere, düz dokuma yaygıları ile halı ve kilimlerin satışının yapıldığı dükkânlar da burada bulunmaktadır. Karşıyaka Yöresindeki Tarihi Yerler Penetti Köşkü: Türk dostu Dede Penetti’nin bir armağanı olarak halen sahilimizi süslemektedir. 1930’da Karşıyalı


KİMLife Şehir

İtalyan ailelerinden Armando Penetti tarafından yaptırılmıştır. Venedik’teki bir sarayın minyatürüdür. Varisleri, bahçenin arka kısmındaki evde oturmaktadır. Löhner Köşkü (Epikmen Köşkü) Bostanlı Dolmuş Durağı karşısında parkın yanındaki köşktür. İsmi verilen Alman tarafından yaptırılmıştır. Sonra Epikmenlere satılmış, onlar tarafından yıkılıp apartman yapılmak üzere bir Eskişehirliye satılmıştır. Ancak maliklerince röleve restorasyon projeleri hazırlanmış olup, onay yetkili makamlarca gerçekleştirilmiştir. Köşkün resterasyonu da tamamlanmıştır. Anıtlar Bombacı Ali Çavuş Heykeli 1875’de doğdu. Milis kumandanı. Menemen ve Karşıyaka’nın işgalcilerden kurtulmasında büyük kahramanlıkları vardır. 9 Eylül 1922’de Karşıyaka’ya ilk sancağı diken kişidir. Zübeyde Hanım Kabri ve Parkı Ulu önder M. Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın kabri Karşıyaka’dadır. İstasyondan Soğukkuyu tarafına giden Zübeyde Hanım Caddesi üzerindeki bir parkta her daim ziyarete açıktır. Kabir, Ferik Osman Paşa Camii avlusu içindedir. Mezarın mevcut şekli bizzat Atatürk tarafından belirlenmiştir. Mezar anıt şeklinde olup, 1940 yılında İzmir Belediyesi tarafından yaptırılmıştır. Zübeyde Hanım, son günlerini Uşakizade ailesine ait olan ve günümüzde Latife Hanım Köşkü olarak bilinen köşkte geçirmiştir ve 14 Ocak 1923 günü de bu köşkte vefat etmiştir. 1922 yılının Aralık ayı ortalarında Gazi’nin annesi Zübeyde Hanım doktorların tavsiyesi üzerine, Karşıyaka’ya tren yolu ile getirilmiş ve bir hasır koltuğa yerleştirilerek kucaklarda Uşakizade ailesinin istasyon arkasındaki bu köşküne

taşınmıştır. Büyük ihtimamla bakılan Zübeyde Hanım’a bu dönemde en yakın kişi Latife Hanım olmuştur. Efes Antik dünyanın en önemli merkezlerinden biri olan Efes, İ.Ö. 4.bine dek giden tarihi boyunca uygarlık, bilim, kültür ve sanat alanlarında her zaman önemli rol oynamıştır. Doğu ile Batı (Asya ve Avrupa) arasında başlıca kapı durumunda olan Efes önemli bir liman kenti idi. Bu konumu Efes’in çağının en önemli politik ve ticaret merkezi olarak gelişmesini ve Roma Devrinde Asia eyaletinin başkenti olmasını sağlamıştır. Ancak, Efes antik çağdaki önemini yalnızca büyük bir ticaret merkezi olarak gelişmesini ve başkent oluşuna borçlu değildir. Anadolu’nun eski anatanrıça (Kybele) geleneğine dayalı Artemis kültünün en büyük tapınağı da Efes’de yer alır. Bu tapınak dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilir. Efes tarihi boyunca birçok kez yer değiştirdiğinden kalıntıları geniş bir alana yayılır. Yaklaşık 8 km²lik bir alana yayılan bu kalıntılar içinde kazı-restorasyon ve düzenleme çalışmaları yapılmış, ziyarete açık olan bölümlerdir. Bergama Antik Kenti

Yapılan kazılarda ele geçen seramik parçalarından burada Arkaik dönemde bir yerleşim olduğu anlaşılmaktadır. Bergama kelime olarak “sarp kayalık” anlamına gelmektedir.

15 kimlife

Bergama, eski dünyanın başta gelen kültür merkezleri arasında yer almıştır. Kentin zengin kütüphanesi çok ünlüdür. Akropoldeki en önemli ve en güzel yapılar II. Eumenes tarafından inşa ettirilmiştir. Bu dönemde Bergama mimarlık ve heykeltıraşlık konusunda çok ileri gitmiştir. III. Attalos ölümünden önce bir vasiyet ile Bergama Krallığını Roma İmparatorluğuna bağışlamıştır. İzmir Enternasyonal Fuarı (İzmir Fuarı veya, özellikle İzmir içinde, kısaca Fuar da denilir) her yılın Eylül ayında İzmir’in kurtuluş günü olan 9 Eylül’ü içine alacak 10 günlük bir zaman dilimi içinde düzenlenen Türkiye’nin en köklü, en tanınmış ve en kapsamlı fuarıdır. İlk kez 2007 yılında bünyesinde, uluslararası bir kongre olan 3. Türkiye Acil Tıp Kongresi’ni de barındırmış olan fuar 80. kez kapılarını 2011 yılında halka açtı. Ana


KİMLife Şehir

teması “Çevre ve Çevre Teknolojileri” olan organizasyonun Onur Konuğu ili Denizli, Onur Konuğu ülkesi ise Avusturya olmuştur. İzmir Kültürpark’ta (bu park alanı da bazen kısaca Fuar olarak adlandırılır) düzenlenir. Ancak İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), esasında, örneğin 2005 yılı için İzmir Kültürpark alanında düzenlenmiş olan ve çoğu zaten uluslararası nitelikli 37 fuardan sadece bir tanesidir. Yöresel Yemekler Boyoz, Kumru, Revani, Şevketi bostan, Lokma, Tarhana Çorbası, Keşkek, Zeytinyağlı Radika, Sütlü Balık, Kabak Pabucaki, Sakızlı Un Kurabiyesi, Zerde, Sura, İzmir Köftesi, Pirinçli Domates Çorba, Kol Böreği, Gerdan Tatlısı, Zeytinyağlı Taze Fasulye ve Tel Kadayıf.

Büyük İskender, Kadifekale’de İskender, Anadolu’ya muazzam ordularıyla birlikte gelmişti. İzmir’in ikinci kez kurulması bu öykü içinde yer alır. Tıpkı İskender’in ismini taşıyan nice kentler gibi(İskenderiye, İskenderun),İzmir de bu dönemden sonra İskender’in mührünü taşımaya başlayacaktır. Efsanelere karışmış olan İzmir’in ikinci kuruluş öyküsü şöyledir: İsa’dan önce 334 yılında Sardeis’ten (Sart) İzmir’e gelen Büyük İskender, o zaman ormanla kaplı ‘Pagos Tepesi’ denilen Kadifekale’de Nemesis Kutsal Alanı’nda (İzmirliler çifte Nemesis’i yani ikili su perisini kutsal sayarlardı) avlanırken, bir ara ulu bir çınarın (bazı kaynaklarda palmiye diye geçer, örneğin George Bean) altında uykuya daldı. Rüyasında gördüğü iki Nemesis, İskender’den yepyeni bir İzmir kentini uyuduğu tepenin eteklerinde kurmasını isterler. Uykusundan uyanan İskender, Klaros’un (Ahmetbeyli) Apollon Kahini’ne gördüğü rüyayı anlatarak, fikrini sorar. Kâhin rüyayı tek bir cümlede yorumladı. İskender, generalleri Antigonos ve Lysimakhos’a yeni kenti kurmaları için emir verdi. İnşaatlara Antigonos başladı, kenti bitiren ise, Lysimakhos oldu. Nemesis adında Kadifekale’de bir tapınak yapıldı. Büyük İskender’in emri ile yer değiştiren İzmir kenti, M.Ö.4. Yüzyılın sonlarında Kadifekale yamaçlarına nakledilmişti. İskender’in ünlü Generali Lysimakhos’un kurduğu kent, Kadifekale’yi ‘İçkale/Akropol’ kabul

16 kimlife

Kadifekale

ediyor ve cephenin batı yamaçlarını kaplıyordu. Kadifekale’nin kuzey ve batıya bakan köşesinden başlayan iç liman ağzında bir zincirle kapanan surlar ve buna bağımlı müstahkem mevkiler, İzmir’i dışa koruyan Dışkale’yi oluşturuyordu. Kadifekale’nin güneybatı köşesinden gelişip ilerleyen surlar ise, stadı içine alıyor ve Beştepeleri takip edip Değirmen Dağı’na ulaşıyordu. Burada denize sarkarak, 859 nolu sokak kenarına geliyordu. Denize ulaştığı yerde de bir kale olma olasılığı vardır. Görüldüğü gibi, yabancı kavimlere karşı İzmir kendini çok güçlü bir koruma sistemi ile sarmıştır. Evliya Çelebi’ye göre ‘Fil cüssesi kadar kocaman taşlarla örülmüş olan Kadifekale’, kenti kuşatan dış kale, iç limanı çevreleyen küçük surlar ve liman ağzındaki kalelerle, İzmir gerçekten iyi korunuyordu.


17 kimlife


KİMLife Doktor Yazısı

Op.Dr. K.Ali RAHİMİ

Kulak Burun Boğaz Bölümü Medicana Çamlıca Hastanesi

Sonbahar Mevsiminde

Alınacak Önlemler

Y

az mevsiminin bitmesi ile beraber, mevsimsel bazı hastalıklar sonbaharda ve özellikle kış mevsiminde tüm yaş gruplarında kendini göstermektedir. Hava sıcaklığının düşmesi, ve ortam ısının ani değişiklikleri insan vücudunda direncin düşmesine ve virüslere karşı savunma gücünün azalmasına neden olmaktadır, sık olarak bu dönemde enfluenza virüslerinin sebep olduğu gripal enfeksiyonlar görülmektedir, tüm yaş gruplarında, özellikle kalabalık yaşamın olduğu işyerlerinde, kreşlerde ve okullarda solunum yolundan bulaşma ile viral enfeksiyonlar hızla yayılmaktadır. Enfeksiyonlar ev ortamında da yayılacaktır. Boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, ateş, terleme, halsizlik,öksürük gibi tipik belirtilerinin görüleceği gripal enfeksiyonlar genelde yatak istirahatı ve bazı ilaçların kullanımı ile birkaç günde geçmektedir, bu dönemde iyi beslenme, stresten uzak kalma yararlı olacaktır. Kolay iyileştiği düşünülen gripal enfeksiyonlar risk grubunu oluşturan küçük yaştaki bebekler, yaşlılar ve sistemik hastalıkları olan kişilerde ise ağır geçmekte, zatürre gibi ciddi solunum yolu enfeksiyonları, allerjisi olanlarda astım krizleri ortaya çıkmaktadır. Tüm yaş gruplarında ortak kullanılan alanlardan dolayı, gripten kaçmak

18 kimlife


KİMLife Doktor Yazısı

pek olası değildir, Havada asılı kalabilen virüslerin solunum yolu ile bulaşmasının önlenebilmesi için ortamın havasının sık temizlenmesi, hastaların maske kullanması gereklidir. Gripten korunmada önemli bir yöntem aşılamadır. Aşılama ile virüslerin büyük bir kısmına karşı bağışıklık oluşturulacaktır. Sık gripal enfeksiyon geçirenler ve risk grubunu oluşturan bireylerde sonbahar başlangıcında grip aşısı yapılması uygun olacaktır. Altı aydan daha küçük bebeklerde, yumurta alerjisi olanlarda ve enfeksiyonu olanlarda aşılama yapılmamaktadır.

Hastalıklardan Korunmak İçin;

Solunum yolları enfeksiyonlarından korunma yollarının başında sigaradan uzak durmak gelmektedir. Sonbaharda artan bu tip hastalıklardan korunmak için vücut direncini arttırmak gerekir. İyi beslenme, vitamin destekleri, düzenli uyku, spor ve mevsim şartlarına uygun giyinmek basit, bilinen ama etkili yollardır. Enfeksiyonu olan kişilerin solunum yolu temasının engellenmesi (maske kullanmak, evde istirahat ederek kalabalık ortamlardan uzaklaşılması, hapşırma sırasında ağız ve burunun kağıt mendille kapatılması vb.) ve ellerini sık yıkayarak mikropları çevresindekilere kirli ellerle bulaştırmaması en önemli korunma yoludur. Bu sayede özellikle kalabalık bölgelerde hastalığın yaygın hale gelmesi engellenebilir.

Sonbaharda ve kış mevsiminde küçük çocuklarda görülen viral enfeksiyonlar sonrası gelişen bazı hastalıklar mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Burun tıkanıklıkları, akıntılar, geniz eti büyümesi ve geniz enfeksiyonları bu dönemde müzminleşmekte, horlama, uyku bozuklukları ve bazı çocuklarda orta kulaklarda sıvı birikimine neden olmaktadırlar, özellikle ortakulakta sıvı birikimi ağrısızdır ve sinsi gelişmektedir. İşitme kayıplarına neden olan bu durum genellikle aileler tarafından fark edilmemektedir. Okul çağındaki bu çocukların işitme kayıpları eğitimde başarısızlıkların sebebi olacaktır. Bu nedenle bu şikayetlerin ortaya çıktığı çocukların mutlaka kulak burun boğaz hekimlerince görülmesi ve takip edilmeleri yerinde olacaktır. Medikal tedavilere rağmen kulakta sıvı birikimi olan çocuklarda cerrahi müdahale ile geniz etinin alınması ve kulak zarına tüp takılması gerekebilmektedir. Çocuklarda bu mevsimlerde görülen diğer bir hastalık gripal enfeksiyonlar sonrası gelişen müzmin bademcik enfeksiyonlarıdır, Özellikle beta hemolitik sterptokokların sebep olduğu bu enfeksiyonların kontrol altına alınması, glomerulonefrit, akut eklem romatizması ve kardit gibi istenmeyen enfeksiyonların önlenmesi için gereklidir. Yılda 4-5 kezden fazla tekrarlayan enfeksiyonların varlığında cerrahi tedavi gerekli olacaktır.

19 kimlife


KİMLife Neler Biliyoruz?

Sabun Hakkında

Neler Biliyoruz ?

S

abun Nedir? Basit bir anlatımla sabun, bir asit ile (yağ asidi) bir bazın (alkali) reaksiyonu sonucunda oluşan tuza verilen addır. Her yağın içerdiği yağ asitleri değişik olup cilde yarar ve zararları da değişiktir. Yine her yağı sabunlaştırmak için gerekli alkali oranı da değişiktir. Bu oran çok dikkatli hesaplanmadığı takdirde ya sabunlaşma tam olarak gerçekleşmez, ya da sabunda kalan sabunlaşmamış alkali (serbest alkali), cildin tahriş olmasına yol açar. Eski çağlarda alkali olarak kullanılan sabun bazı (kostik) bulunmadığından, bazı ağaçların odunlarının külleri içersinden su

geçirilerek alkali elde edilirdi. Bu şekilde elde edilen alkalinin derecesi hiçbir zaman aynı olmadığı için üretilen sabunların evsafları da birbirini tutmuyordu. Günümüzde bile pek çok sabun imalathanesinde sabun bazı, ”ustaların” göz kararı ile kullanılmaktadır. Çeşitler Piyasalarda pek çok sabun çeşidi bulunmaktadır. Bunlardan en fazla bilinenleri, fabrikasyon sabunlardır. Değişik marka, şekil, renk, koku ve ambalaj çeşitleri ile piyasaya sürülen bu sabunlar, içerdikleri kimyasallar, boya ve suni maddeler nedeniyle batılı ülkelerde “deterjan” olarak da adlandırılmaktadırlar.

20 kimlife

Sadece temizlik amaçlı olup cilde hiçbir faydaları bulunmamaktadır. Dahası, yabancı kaynaklarda belirtildiğine göre deri ve kılcal damarlar yolu ile dolaşım sistemine dahil olan bu maddeler, uzun vadede insan sağlığını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle sağlık bilinci gelişmiş ülkelerde sabunların da doğal olanlarına karşı büyük bir talep patlaması gözlenmektedir. Daha çok küçük ölçekli yerel imalathanelerde 5-15 tonluk kazanlarda kaynatılarak üretilen, hatta bazıları doğal sabun, defne sabunu, zeytinyağı sabunu vs. adlar altında satışa sunulan sabunlarda ise ucuz olmaları açısından zeytinin yağı çıkarıldıktan sonra kalan


KİMLife Neler Biliyoruz??

posasından elde edilen pirina yağı, hayvansal yağlar (don yağı), atık yağlar ve benzeri düşük kaliteli yağlar kullanılmaktadır. Defne ve diğer yararlı yağlar ise %3-5 gibi çok düşük oranlarda kullanılmaktadır. Ayrıca kaynatılarak elde edilen bu sabunların göreceli olarak daha kaliteli yağ kullanılanlarında bile, ısıdan dolayı yağların bütün olumlu özellikleri kaybolmaktadır. Kaynama sonucunda dibe çöken gliserin ile karışık bir sıvı ya atılmakta, ya da gliserin ayrıştırılarak kozmetik firmalarına satılmaktadır. Sabunun sertliğini sağlamak üzere ya kostik oranı fazla tutulmakta ve/veya hayvansal yağlar ilave edilmektedir. Fazla kostik serbest alkali olarak cildi tahriş etmeye, hayvansal yağlar ise derideki gözenekleri tıkamaya yol açmaktadır. Yine piyasada “gliserinli sabun” adı altında satılan şeffaf sabunlarda ilave edilen gliserinin yanı sıra alkol, şeker, ısı, basınç gibi teknikler uygulanmaktadır. Ayrıca suni koku ve renklendiriciler, alkol ile birlikte cildin kurumasına yol açabilmektedir. Bazı şeffaf gliserin sabunlarında ise Propylene Glycol (Antifriz) ve Diethanolamine (DEA) maddeleri kullanılmaktadır. Bütün bu sabun çeşitleri, “sıcak işlem” adı verilen kaynama sıcaklıklarında üretilmektedir. Bu ise yağların yararlı özelliklerinin kaybolmasına ve sabunun gliserinden yoksun olmasına yol açmaktadır. Tarihçesi Sabun 2. Dünya Savaşı sonrasına kadar kazan kaynatma yöntemi ile yapılırdı. Ülkemizin bazı kesimlerinde hala uygulanmakta olan bu yöntemde yağlar bir tuz yatağının üzerinde kaynatılır ve suda çözülmüş sodyum ya da potasyum hidroksit eklenerek sabunlaşma reaksiyonu elde edilir.

Bu yöntem ülkemizin kırsal kesimlerinde, evde kullanılmış yağları, zeytin, pamuk gibi endüstriyel yağ bitkilerinin posalarında kalan ve çoğunlukla kimyasal yöntemlerle çıkarılan yağları sabuna çevirerek değerlendirme amacı ile kullanılmaktadır. Çoğunlukla dededen kalma formüller ve uygulamalarla gerçekleştirilen bu yöntem sonucu elde edilen sabun, çamaşır sabunu olarak kullanılır.

Kontrollü ve güvenli sabun yapımı için devamlı laboratuar denetimi ve mekanik sabunlaştırıcılar gereklidir. Yüksek kapasiteli sabun üretiminde bu işlemler bir üretim bandı şeklindedir. Önce yağlar gerekli dozda alkali eklenerek, gerekli ısı altında uzun süre karıştırılırlar ve sabunlaşma reaksiyonu tam olarak gerçekleştirilir. Yüksek kapasiteli işletmelerde bu safhadan sonra sabunun gliserini kimyasal olarak ayrıştırılır ve bir yan ürün olarak değerlendirilir. Gliserini alınmış sabun vakumlu sprey yöntemi ile kurutulur ve granül haline getirilir. Sabunun su oranı yapılacak sabun kalıbının özelliklerine göre belirlenir. Bundan sonraki aşamalarda sabun granülleri amalgamator (birleştirici, karıştırıcı) adı verilen bir karıştırıcıda boya, koku ve diğer istenen malzeme ile karıştırılıp, merdaneli preslerde ve extruzyon (sıkıştırma) preslerinde sıkıştırılarak iyice kıvamına getirilir. En sonunda da kalıplar halinde kesilip damgalanır ve paket edilir. Soğuk Sabun Yapımı Yöntemi(Cold Process) Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde, genellikle ev

21 kimlife

hanımları tarafından benimsenen bu sabun yapım yönetimi, mutfak gereçleri ile ev ortamında küçük çapta sabun üretimine imkân tanımaktadır. Bu yöntemle sabun yapabilmek için gerekli araç ve gereç, bir el mikseri, geniş bir paslanmaz çelik tencere ve kalıp olarak kullanılabilecek herhangi bir kaptan ibarettir. Bu yöntemle küçük miktarlarda olmak şartı ile çamaşır sabunu kalitesinde sabun üretilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken konular, sabundaki su ve kostik oranı, homojen bir karışım ve sabunlaşma reaksiyonunun tamamlanması için gerekli olan bekleme süresidir. Bu bekleme süresi oldukça uzun olmalıdır. Bu yöntemle yapılan sabunlar rafine edilmedikleri ve serbest kostikten arındırılmadıkları için cilt temizliğinde kullanılmazlar.

Doğal Sabun Sabun yağların alkalinlerle olan kimyasal reaksiyonu sonucu oluşan kimyevi bir maddedir. Sabunun kalitesi saflığından, yapımında kullanılan yağlardan, üretim yönteminin bilimselliğinden ileri gelir. İki teneke yağ, bir teneke su, bir avuç kostik ile köy meydanında kaynatılarak yapılan, ya da iki fincan yağ, bir fincan su ve bir tutam kostikle mutfakta el blenderi ile yapılan sabunları doğal ve yararlı sabunlar olarak tanımlamak oldukça yanlış olur. Bilinçsizce ya da eksik ekipman ile yapılan sabunlar cilde hasar verebilirler.


KİMLife Hobi

Ahşap Maket Yapımı

M

odel maket yapımı dinlenmek, düşünmek ve vakit geçirmek için seçilebilecek en iyi yollardan biridir. Ama işe nereden başlayacağınıza karar vermek hepsinden önemlidir. Zevkle başladığınız bu iş bir süre sonra hayal kırıklığı ile sonuçlanıp, bir daha başlamamak üzere sizi bu işten uzaklaştırabilir. Ya da doğru adımı atarsanız ömrünüzün sonuna kadar kopamayacağınız zevkli bir hobiniz olur.

Yapılacak en büyük yanlışlardan biri ise, işe başlar başlamaz hayalinizdeki o muhteşem yelkenliyi veya uçağı yapıp evinin bir köşesinde görmeyi amaçlamaktır. Unutmayın ki o hayalinizdeki yelkenli bir ya da iki yılınızı alabilir. Bu nedenle ilk çalışmanızın küçük bir model olması gerekir. Böylece düzeltilemeyecek hatalar yapsanız bile moraliniz bozulmaz ve şevkiniz kırılmaz. Size çalışmanızda gerekli olabilecek tüm takım ve malzemeyi

22 kimlife

önceden temin edin. Çalışmak için kendinize rahat bir ortam seçin. Maketin yapımına başlamadan önce parçaları ılık suda hafif sabunlu pamuklu bir bezle yıkamanızda yarar vardır. Çünkü bu malzemelerin basımında kalıplar bazen yağlanmaktadır. Bu durumda maketinize sürdüğünüz boyadan çok iyi bir sonuç elde edemezsiniz. Boyama işlemini parçaları birleştirmeden yapmakta fayda vardır. Aksi halde boyama işlemi


KİMLife Hobi oldukça güçleşebilir. Montaj esnasında parçalar arasında boşluklar oluşabilir. Bunun çaresi de dolgu macunudur. Dolgu malzemesiyle boşlukları doldurduktan sonra kurumasını bekleyip zımparalarsanız yüzeyi eski görünüme getirebilirsiniz. Model maketinizin gerçeğe yakınlığını artırmak için eskitme yöntemini uygulayabilirsiniz. Boyama ardından yapılacak bu çalışma için öncelikle modelinizin fotoğraflarını incelemelisiniz. Örneğin model geminizin bacasını isli, tankınızın namlusunu barut lekeli ya da uçağınızın lastikleri yıpranmış göstermek gerçeğe yakınlığı yakalamanızı sağlar. Model maket yapımında sabır her zama ön plandadır. Sıkıntılı anlarınızda model başına geçmeyin, acele etmeyin, model yüzünden uykusuz kalmayın... Hoş vakit geçirmek için yaptığınız bu çalışmanın sizi zorlayacak bir aktiviteye dönüşmesine izin vermeyin. Ahşap gemi maketi yapımcılığının belki de en önemli yanı, bu hobinin psikolojik tarafıdır. Diğer bütün hobilerde olduğu gibi, gemiyi yapan kişiyi rahatlatmakta, günlük hayatın stresinden ve yoğunluğundan kurtarmakta, adeta bu hobiyle uğraşan kişiye sığınacak bir liman olmaktadır. Ayrıca denizle direkt bağlantılı bir hobi olduğu için, yukarıda da belirttiğim gibi insan ruhundaki enginlik ve özgürlük duygusunu coşkulu bir şekilde harekete geçirmekte, hobi sahibine bu yönüyle de büyük bir haz vermekte ve onu ruhsal açıdan da tatmin etmektedir. Ahşap gemi maketi yapımcılığı gerek turistik bakımdan taşıdığı değer, gerekse yapan kişiye ruhsal anlamda sağladığı katkıyla hem bir şehrin tanıtımına olumlu etki yapmakta hem de bu hobiyle uğraşanları dinlendirmekte, günlük hayatın karmaşasından kurtararak onlara ruhlarını rahatlatma ve deşarj olma fırsatı vermektedir.

23 kimlife


KİMLife ?

Seyahat Ya Resulallah

Evliya Çelebi A

sıl adı Derviş Mehmed Zillî olan Evliya Çelebi’dir 1611 yılında İstanbul Unkapanı’nda doğdu. Babası Derviş Mehmed Zillî, sarayda kuyumcubaşıydı. Evliya Çelebi’nin ailesi Kütahya’dan gelip İstanbul’un Unkapanı yöresine yerleşmişti. İlköğrenimini özel olarak gördükten sonra bir süre medresede okudu, babasından tezhip, hat ve nakış öğrendi. Musiki ile ilgilendi. Kuran’ı ezberleyerek “hafız” oldu. Enderuna alındı, dayısı Melek Ahmed Paşa’nın aracılığıyla Sultan IV. Murad’ın hizmetine girdi. Evliya Çelebi Seyahatname’nin girişinde seyahate duyduğu ilgiyi anlatırken bir gece rüyasında Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed’i gördüğünü, ondan “şefaat ya Resulallah” diyerek şefaat isteyecek yerde, şaşırıp “seyahat ya Resulallah” dediğini, bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz’in ona gönlünün uyarınca gezme, uzak ülkeleri görme imkanı verdiğini yazar. Evliya Çelebi bu rüya üzerine 1635’te, önce İstanbul’u dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını yazmaya başladı. 1640’larda Bursa, İzmit ve Trabzon’u gezdi, 1645’te Kırım’a Bahadır Giray’ın yanına gitti. Yakınlık kurduğu kimi devlet büyükleriyle uzak yolculukl a r a

çıktı, savaşlara, mektup götürüp getirme göreviyle, ulak olarak katıldı. 1645’te Yanya’nın alınmasıyla sonuçlanan savaşta, Yusuf Paşa’nın yanında görevli bulundu.1646’da Erzurum Beylerbeyi Defterdarzade Mehmed Paşa’nın muhasibi oldu. Doğu illerini, Azerbaycan’ın, Gürcistan’ın kimi bölgelerini gezdi. Bir ara Revan Hanı’na mektup götürüp getirmekle görevlendirildi, bu sebeple Gümüşhane, Tortum yörelerini dolaştı. 1648’te İstanbul’a dönerek Mustafa Paşa ile Şam’a gitti, üç yıl bölgeyi gezdi. 1651’den sonra Rumeli’yi dolaşmaya başladı, bir süre Sofya’da bulundu. 16671670 arasında Avusturya, Arnavutluk, Teselya, Kandiye, Gümülcine, Selanik yörelerini gezdi. Seyahatname Evliya Çelebi 50 yılı kapsayan bir zaman dilimi içinde gezdiği yerlerde toplumların yaşama düzenini ve özelliklerini yansıtan gözlemler yapmıştır. Bu geziler yalnız gözlemlere dayalı aktarmaları, anlatıları içermez, araştırıcılar için önemli inceleme ve yorumlara da olanak sağlar. Seyahatname’nin içerdiği konular, belli bir çalışma alanını değil, insanla ilgili olan her şeyi kapsar. Üslup bakımından ele alındığında, Evliya Çelebi’nin, o dönemdeki Osmanlı toplumunda, özellikle divan edebiyatında yaygın olan düzyazıya bağlı kalmadığı görülür.

24 kimlife

Divan edebiyatında düzyazı ayrı bir marifet ürünü sayılır, ağdalı bir biçimle ortaya konurdu. Evliya Çelebi, bir yazar olarak, bu geleneğe uymadı, daha çok günlük konuşma diline yakın, kolay söylenip yazılan bir dil benimsedi. Bu dil akıcıdır, sürükleyicidir, yer yer eğlenceli ve alaycıdır. Evliya Çelebi gezdiği yerlerde gördüklerini, duyduklarını yalnız aktarmakla kalmamış, onlara kendi yorumlarını, düşüncelerini de katarak gezi yazısına yeni bir içerik kazandırmıştır. Burada yazarın anlatım bakımından gösterdiği başarı uyguladığı yazma yönteminden kaynaklanır. Anlatım belli bir zaman süresiyle sınırlanmaz, geçmişle gelecek, şimdiki zamanla geçmiş iç içedir. Bu özellik anlatılan hikayelerden, söylencelerden dolayı yazarın zamanla istediği gibi oynaması sonucudur. Evliya Çelebi belli bir süre içinde, özdeş zamanda geçen iki olayı, yerinde görmüş gibi anlatır, böylece zaman kavramını ortadan kaldırır. Seyahatname’de, yazarın gezdiği, gördüğü yerlerle ilgili izlenimler sergilenirken, başlı başına birer araştırma konusu olabilecek bilgiler, belgeler ortaya konur. Bunlar arasında öyküler, türküler, halk şiirleri, söylenceler, masal, mani, ağız ayrılıkları, halk oyunları, giyimkuşam, düğün, eğlence, inançlar, komşuluk bağlantıları, toplumsal davranışlar, sanat ve zanaat varlıkları önemli bir yer tutar.


Evliya Çelebi insanlara ilgili bilgiler yanında, yörenin evlerinden, cami, mescid, çeşme, han, saray, konak, hamam, kilise, manastır, kule, kale, sur, yol, havra gibi değişik yapılarından da söz eder. Bunların yapılış yıllarını, onarımlarını, yapanı, yaptıranı, onaranı anlatır. Yapının çevresinden, çevrenin havasından, suyundan sözeder. Böylece konuya bir canlılık getirerek çevreyle bütünlük kazandırır. Seyahatname’nin bir özelliği de değişik yöre insanlarının yaşama biçimlerine, davranışlarına, tarımla ilgili çalışmalarından, süs takılarına, çalgılarına dek ayrıntılarıyla geniş yer vermesidir. Eserin bazı bölümlerinde, gezilen bölgenin yönetiminden, eski ailelerinden, ileri gelen kişilerinden, şairlerinden, oyuncularından, çeşitli kademelerdeki görevlilerinden ayrıntılı biçimde söz edilir. Evliya Çelebi’nin eseri dil bakımından da önemlidir.

Bu örnekler, dil araştırmalarında, kelimelerin kullanım ve yayılma alanını belirleme bakımından yararlı olmuştur. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’si çok ün kazanmasına rağmen, ilmi bakımdan, geniş bir inceleme ve çalışma konusu yapılmamıştır. 1682’de Mısır’dan dönerken yolda ya da İstanbul’da öldüğü sanılmaktadır.

Yazar, gezdiği yerlerde geçen olayları, onlarla ilgili gözlemlerini aktarırken orada kullanılan kelimelerden de örnekler verir.

Padisahtan sonra Seyhülislam Mevlana Mehmed Efendi, Seyh Mehmud Efendi, Vezirlazam Murad Pasa ve diger veziler, ulema, ka-

Evliya Çelebinin Dilinden Sultanahmet Camii’ni temel atma merasimi ‘’…Cümle üstad mimar ve mühendisler toplanıp, Üsküdarlı Mahmut Efendi’nin ve üstadımız Evliya Efendi’nin duaları ile esasinın kazilmasına başladı. Evvela Sultan Ahmed Han, etegine toprak dodurup, ‘’Ya Rab! Ahmed kulunun hizmetidir, kabul eyle’’ deyüp, amelelerle birlikte temelden toprak taşıdı…’’

25 kimlife

diaskerler ellerine kürükler alarak toprak taşımış, harç koymuşlardı. Bu sırada kurbanlar da kesilmişti. Issaat çalışmalarına sembolik olarak ordu da katılmış, birgün sipahiler, birgün yeniçeriler toprak tasimada çalismislardi. Vezirler, devler erkani kendi adamlarını göndermiş, halktan birçok gönüllü çalışmalara katılmış, böylece Istanbullular, çağlar boyu övünecegimiz bir eserin meydana gelmesi için hizmet etmişlerdi.


KİMLife Afiyet Olsun

Yemek Tarifleri

Kuru Patlıcan Dolması “Nohutlu” Malzemeler: * 12 adet kuru patlıcan * 1 çay bardağı pilavlık bulgur * 200 gr kıyma * 1 soğan * 1 domates * 3 yemek kaşığı nar ekşisi * Sıcak su * 1 yemek kaşığı domates salçası * 1 yemek kaşığı biber salçası * 2 yemek kaşığı kıyılmış maydanoz * 4 yemek kaşığı ayçiçek yağı * 150 gr tereyağı * Tuz * Kimyon * Karabiber * Kırmızı pul biber * Kuru nane Tarifi Patlıcanları tuzlu suda 15 dakika bekletin. Soğanı küp şeklinde doğrayıp kıymaya karıştırın. Bulgur, küp doğranmış domates, 1 yemek kaşığı nar ekşisi, maydanoz, ayçiçek yağı, salçalar, tuz ve baharatları ek-

Yemek tariflerini bizimle paylaşan misafirlerimize “Yemek Tarifi” kitabı hediye ediyoruz. Maillerinizi bekliyoruz. gulsahsenel@kimgrup.com.tr

leyip karıştırın. Patlıcanların içlerini doldurup domates ile kapak yaparak kapatın ve tencereye dizin. Nar ekşisini patlıcanların üzerine gezdirip tuz serpiştirin. Tereyağını küçük parçalara bölüp aralarına yerleştirin. üzerini geçecek kadar su ekleyip bir tabak kapatın ve önce yüksek ateşte, kaynadıktan sonra kısık ateşte yumuşayıncaya kadar pişirin. Servis yapın.

Bademli Simit Tatlısı Malzemeler •1 yemek kaşığı irmik •2 yumurta •1 su bardağı un •1 yemek kaşığı nişasta(mısır) •1 çay bardağı su •1 yemek kaşığı tereyağ Şerbeti için •2 su bardağı şeker, •1 su bardağı su, •Limon dilimi (şerbet soğuk)

Tarifi Malzemeler karışıtırılır ve yoğurulur. Ceviz büyüklüğünde hamur alınır yuvarlanır ve ortası simit şekli verilir. Soğuk sıvı yağın içine atılır. Bol sıvıyağ da kızartılır ve şerbetin içine atılır. Servis tabağına alınır. Üzerine file badem serpilir. Afiyet olsun.

Gönderen: Ayşe OKUMUŞ

26 kimlife


KİMLife ? KİMLife BİYOGRAFİ

27 kimlife


KİMLife Kaplıca Tedavisi

Sivas: Kangal Balıklı Kaplıca,

Tedavi Merkezi Balıklı Kaplıca Sivas’a 98, Kangal ilçesine ise 13 kilometre uzaklıktadır. Kangal’a gitmek için Ankara yolundan gelenler Sivas merkeze geldikten sonra Kayseri Malatya yönüne giden yolu takip etmelidir. Kayseri yolundan gelenler Sivas’a 20 km kala Ulaş Malatya yoluna dönerek, Malatya tarafından gelenler ise Kangal ilçesine giriş yaparak ulaşabilirler. Sivas’a kara, hava ve demir yolu ile ulaşmak mümkündür

K

angal Balıklı Kaplıca; ülkemiz termal kaplıcaları içerisinde kendine özgü bir yeri vardır. Tedavi özelliği itibari ile dünyada bir benzerini bulmanın mümkün olmadığı kaplıca, ilmi ve tıbbi bir mucizeyi “Sedef Hastalığını tedavi ederek” sergilemektedir. 36-37 derece sıcaklıktaki kaplıca suyunda bulunan balıkların mucizevi bir şekilde tedavi yöntemi uygulaması bu kaplıcanın ününü ve özelliğini daha da artırmaktadır. Çünkü, modern tıp da şimdiye kadar fayda görmeyen dünyanın her yerindeki cilt hastalıkları için Kangal balıklı kaplıcası en son ümit kaynağı olmaktadır.

Tahriş olmuş durumdaki veya herhangi bir enfeksiyondan oluşmuş cilt dokusundaki yaraları; egzama, cerahatli sivilceler ve hatta tıpta tedavisinin imkansız olduğu bilinen “Sedef” hastalığı gibi cilt hastalıkları 2-10 cm. büyüklüğündeki Cyprinide (Sazangiller) familyasından Cyprinion Macrostamus (Beni Balığı) ve Garra rufa (Yağlı Balık) türündeki balıklar tarafından iyileştirilmekte ve izleri kaybolmaktadır. Kaplıca iki tip balık içermektedir. Her iki tip balık ta Cyprinidae familyasının üyesidirler ve sıcak bir ortamda yaşamaya adapte olmuşlardır. Bu tiplerden vurucu diye bilinen, Cyprinion macrostomus’ tur.

28 kimlife


BUNLARA DİKKAT!

KİMLife Kaplıca Tedavisi

Her iki tip balık da omnivordur, bu Cyprinidae familyasının iyi bilinen bir özelliğidir. Fito ve zooplanktonlarla beslenirler. Ancak, havuzlarda plankton miktarının az olduğu araştırılmıştır. Bu da, balıkların gelişimini ve büyümelerini geciktirir, onların saldırgan ve predatör olmalarına neden olmaktadır. Kışın, havuzlarda az kişi bulunduğunda balıklar, acıkmış bir koyun sürüsü gibi besin ararlar. Yazın, havuzlara giren insanların vücuduna saldırırlar. Balıklar, sağlıklı deriden ziyade hastalıklı deriye saldırmayı tercih ederler, çünkü ondan parça koparmak daha kolaydır. Suyun yüksek sıcaklığı ve beslenme ortamının balıklar üzerindeki etkileri biyokimyasal olarak ta araştırılmıştır. Doktor balıkların tedavi edici tıptaki rolü daha ileri çalışmaları hak etmektedir. Kaplıcada ilk kez yıkananlar ellerinde olmayarak tarifi mümkün olmayan bir ürperti yaşarlar. Çünkü suya girer girmez, ince, kahverengi, gri, bej rengindeki sazan ve kaya balığı türü balıkların hastanın etrafında dolaşmaya ve ciltte hastalık belirtisi olan yerleri temizlemeye başladıklarını görürler. Hastaların balıklara alışmaları 2-3 gün sürer. Dişleri olmayan bu balıklar, 36-37 derece sıcaklıktaki suyun yumuşatmış olduğu kabarık yara kabuklarını yavaş ağız (dudak) hareketleriyle acıtmadan ve kanatmadan kopararak cilt pürüzsüz hale gelinceye kadar temizler. Dünyanın bir numaralı kaplıcası diyebileceğimiz bu kaplıca yalnız sedef hastalarını değil tüm cilt hastalıklarını tedavi etmektedir.

29 kimlife

Balıklı kaplıcalara girecek olanlar; *Suyu içtikten sonra, havuza girmeden önce kahvaltı yapmak gerekiyor. *Günde dörder saatten iki seans havuza girilmesi tavsiye ediliyor. *21 günlük kür uygulanmalı. *21 gün boyunca hastaların, “sedef hastalığı” ile ilgili herhangi bir ilaç ya da krem kullanmamaları gerekiyor. *Tedavi süresince alkol de kullanılmamalı.

Tedavi Programları 1. Sabah aç karna en az üç bardak şifalı su içilmelidir. 2. Şifalı suyu içen hasta, kahvaltısını yaptıktan sonra havuza girer. 3. Şifalı suyu içen ve karnı tok olan hasta kaplıcanın mineral zengini şifalı suyu ve doktor balıklarla tedaviye başlar. 4. 37° suda yaşayan (28° nin üstündeki sıcaklıklardaki suda balıkların yaşaması tıbben mümkün değildir) ve dünyada bir eşi bulunmayan “DOKTOR BALIKLAR” vurucu ve yalayıcı olmak üzere iki çeşittir. 5. İçerisinde cilt hastalıklarının tedavisinde en etkin olduğu bilinen “SELENYUM” un bulunduğu şifalı suyla birlikte doktor balıklar da tedaviye başlar. 6. Günde iki seans şeklinde 8 saat havuza girilir. 7. Tedavi müddetince hastaların alkol almaması gerekir. 8. Tedavi esnasında “SEDEF” hastalığı ile ilgili hiçbir ilaç ve merhem kullanılmamalıdır. 9. Tedavi süresi olan 21 gün mutlaka tamamlanırken, günde kesinlikle 8 saat şifalı sudan istifade edilmelidir. 10. Kuralları yerine getiren sedef hastaları %100 netice alarak kaplıcadan ayrılırlar.


KİMLife Hazır mıyız?

Çocuğunuz

Okula Hazır mı? Bir gömleğin ilk düğmesi nasıl iliklenirse diğerleri de öyle devam eder. Bu bağlamda okulun ilk günleri çok önemlidir. İyi başlamayan bir sezon öğrencinin kötü bir eğitim yılı geçirmesine neden olabilir. Özellikle sınavlara hazırlanan öğrenciler açısından bu durum büyük bir kayıptır.

Y

eni bir eğitim-öğretim yılının başındayız. Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla bilinçli yönde değişme meydana getirme sürecidir. Bu süreçte gündeme okullar gelmektedir. Çünkü çağımızda örgün eğitim, okullarda yapılmaktadır. Ancak çocuğun eğitiminde aile ve çevresinin büyük etkisi ve sorumlulukları vardır. Çocuklarımızın eğitimi adına, anne-babalar olarak üzerimize düşen sorumlukları bilmeli ve yerine getirmeliyiz. İlköğretimdeki her iki öğrenciden birisi korkunç rüyalar görüyor 22-26 Kasım 2004 tarihlerinde Ankara’nın Yenimahalle ilçesinde 55 bin ilköğretim öğrencisi üzerinde

30 kimlife


KİMLife Hazır mıyız? yapılan bir araştırma, öğrencilerin çok sayıda psikolojik ve sosyal problemi olduğunu ortaya koydu. Araştırmaya göre her 5 ilköğretim öğrencisinden (yüzde 21) biri tırnağını yiyor, öğrencilerin yarısı (yüzde 50) ‘hayır’ diyemiyor, yarıya yakını (yüzde 42) korkunç rüyalar görüyor, yarıdan fazlası (yüzde 59) hata yapmaktan korkuyor, 4’te 3’ü ailesinden başarılı olması için baskı görüyor (yüzde 74), bazı öğretmenler öğrencileri dövüyor (yüzde 21). “Okulda matematikten çok başarılıyım; fakat testlerde başarısız oluyorum.” Öncelikle sınav sisteminin okuldan çok farklı olduğunu dikkate almalısınız. Okulda işlenen konular sınavlardaki soruların temelini oluşturmaktadır. Şayet sizler sadece okul dersleriyle yetinirseniz ve başka bir çalışma yapmazsanız sınavlarda başarılı olma ihtimaliniz azalır. Peki ne yapılmalı; 1.Okulda konular çok iyi öğrenilmeli, 2.Dershaneye gidiyorsanız konuları çok iyi takip etmeli, gitmiyorsanız evde ilköğretim 6. Sınıftan itibaren olan bütün konuları sırayla çalışmalısınız. Çünkü OKS sınavından 6., 7, ve 8. sınıfın konularından soru gelmektedir. 3.Test tekniğini öğrenmek için bol bol test sorusu çözün. 4.Belli aralıklarda deneme sınavı çözmeli, başka öğrencilerin de girdiği deneme sınavlarına girmeli ve durumunuzu değerlendirmelisiniz.

Okulöncesi Dönem Hayriye Albayrak Çocuk eğitiminde “okulöncesi dönem” olarak adlandıracağımız 0-6 yaş dönemi yaşam boyu elde edilen bilgilerin, becerilerin, iyi ya da kötü alışkanlıkların, psikolojik özelliklerin kazanıldığı, yani kişiliğin temellerinin atıldığı bir dönemdir. Hatta uzmanlara göre kişilik özelliklerinin yüzde 70’e yakını bu dönemde şekilleniyor. Çocuk her şey olmaya müsait bir varlık olarak aile içinde dünyaya gözlerini açıyor ve büyük oranda aile kurumu onu şekillendiriyor. Daha sonra okul ve çevre çocuğun kişiliğini etkiliyor. Aslında kişiliğin şekillenmesi, bu dönemdeki kazanımların yaşam boyunca silinmemesi, alıcıların en açık

olduğu dönem olması bu dönemi insan hayatının “Altın Çağı” haline getiriyor! Ancak ne yazık ki bu dönemde geleneksel yaklaşımlardan ötürü her şey olmaya müsait olan bu varlığa “hiç birşeyden anlamayan çocuk” nazarıyla bakıldığından çoğu kez üstünkörü bir şekilde geçiştirilmektedir. Daha sonra okul çağına geldiğinde ise büyüyüp okula giden çocuktan olgun ve güzel davranışlar beklenmekte, ancak zamanında eğitim verilmediğinden geç kalınmaktadır. Çocuğu yeni doğan bir anne ünlü bir profesöre gelerek “Çocuğumu eğitmeye ne zaman başlamalıyım?” diye sorunca profesör “Geç kalmışsınız!” diyor. Dolayısıyla erken yaşlardan itibaren çocuğun eğitimi ile meşgul olunmalı, onda var olan kapasite değerlendirilmeli, yetenekleri açığa çıkarılmalıdır. Anaokullarının mevcut durumu Ülkemizde okulöncesi eğitim kurumlara duyulan ihtiyaç son yıllarda daha da çok artmıştır. Önceleri bu kurumlar, sadece çalışan annelerin çocuklarının mecburiyetten gittikleri bir kurum olarak görülmekteydi. Ancak günümüzde anaokulları çocukların sadece oyun oynayarak zaman geçirdikleri bir yer olarak görülmüyor. Fakat bu konudaki bilinçlenmeye karşın yine de hem kurum sayısı hem de

31 kimlife


KİMLife Hazır mıyız? okulöncesi eğitimden yaralanan çocuk sayısı bakımından yeterli seviyeye ulaşılabilmiş değildir. Birçok ülkede ise okulöncesi eğitim zorunlu eğitim kapsamında yer almakta, çocuklar temel bakım becerilerini (tuvalet, giyinme vs.) kendi başlarına yapmaya başladıkları andan itibaren (yaklaşık 2,5-3 yaş) okulöncesi kurumlara yönlendirilmektedir. Anaokulu seçerken nelere dikkat etmeli? Okul; fizikî imkanları, eğitimcileri, sosyal ve kültürel etkinlikleriyle bir bütündür. Fizikî şartların çok iyi olması çocuğun burada çok mutlu olacağı anlamına gelmez. Bu yüzden anaokulunu seçerken, okulun görünen yüzü, yani fizikî şartları yanında görünmeyen yüzü, yani içeriği, eğitimi gibi yönlerini de değerlendirmek gerekir. Annebaba bu konudaki beklentilerini belirlemek zorundadır. İlk olarak “Bu okul bizim beklentilerimize cevap verebilecek mi?” sorusunun cevabı verilmelidir. Çocuğun gideceği okul belirlenmeden okula götürülmemelidir. Okulu tanımak amacıyla anne-baba birlikte okula giderek orada en az yarım saat geçirerek gözlem yapabilirler.

*Fizikî olarak kullanışlı, temiz, ferah, güneş alan, bahçeli bir yer olmasına dikkat edilmelidir. *Mobilyaların, masa, sandalye, kitaplık, ayakkabılık, lavabo vesairenin çocuklara göre dizayn edilip edilmediğine bakılabilir. *Oyun alanı, yemekhane, vs. gibi farklı etkinlikler için farklı alanlar ayarlanmış mı? *Okulda çocukların sağlık sorunlarıyla ilgilenecek hemşire veya doktor var mı? *Okulda psikolog veya pedagog var mı? *Müzik, resim, sporla ilgili branş

32 kimlife

öğretmenleri var mı? *Anaokulunda uygulanan eğitim programının içeriği nedir? *Sınıf mevcutları ne şekilde? Çocuğum ilkokula başlıyor Yunus BİLGE Çocukları ilkokula yeni başlayacak bazı aileler çocuklarının okula uyum sağlayıp sağlayamayacağı konusunda kaygılar taşıyabilir. Bu konudaki muhtemel problemleri aşabilmek için veliler ve öğretmenlerin birlikte hareket etmesi gerekir. Ailelerin okula yeni başlayacak çocuklarını okulla ve öğretmenle tehdit etmemeleri gerekir. Anne-babaların çocuğunu okula götürürken soğukkanlı ve tutarlı olması gerekir. Duygusal davranarak çocuk okula gitmek istemiyor diye onu okul yolundan geri çevirmek, onun okula uyumunu çok geciktirir. Ancak aileler tarafından öğrencideki okul korkusunun acil sorun olarak görülerek, nedeninin araştırılması gerekir. Okul, çocuklar için yeni bir sosyal ortamdır Çocuğun bu ortama uyumu, aileden kazandığı iletişim becerileri ve ilişki biçimlerini kullanmasıyla mümkündür. Çocuğa anaokulu döneminde ve daha öncesinde kendi ayakları üzerinde durabilme yeteneğinin verilmiş olması çocuğun okula uyumunu kolaylaştıracaktır.


KİMLife Hazır mıyız?

Ancak aile içindeki iletişimsizlikler, çocuğun zeka düzeyi ve öğretmen hataları, çocuğun okula uyumunu zorlaştırabilir. Çocuk, okula uzun süre uyum sağlayamazsa; aile, rehber öğretmen birlikte hareket etmeli, uyumsuzluk devam ederse mutlaka bir uzmana başvurmalıdır. Okula uyum sorunu sadece okula yeni başlayanlarda görülmez. Bir üst sınıfa geçen ara sınıf öğrencilerinde de uyum sorunu görülebilir. Çünkü yaz tatilinde rahatlama dönemine giren çocuklar okullar açıldığında tekrar ders çalışma, erken kalkma sorumluluğu ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu durumdan aşırı etkilenen bazı öğrenciler özellikle ilk günlerde dersi dinlemek, okula gitmek istemeyebilir. Fakat bu sorunlar kısa sürede aşılır.

Okul stresinden kurtarmalıyız “Okul” çocuklarda strese yol açabilir. Okul stresinin en temel nedenlerinin başında okul hakkındaki belirsizlikler ve bilgisizlikler gelmektedir. Daha önce dar bir sosyal çevrede bulunan öğrenciler bu yüzden okula başlama konunda isteksizlik ve stres yaşayabilir. Bu bakımdan çocuk okula başlamadan önce bilgisizlikler ve belirsizlikler giderilmeye çalışılmalıdır. Herşeyin başı anlayış Anne babalar çocuklarına karşı anlayışlı olmalıdır. “Bebek misin sen, kocaman adam oldun, korkacak ne var?” gibi bastırıcı yöntem-

33 kimlife

lerden uzak durmalıdırlar. Bu yaklaşım sorunları çözmez, bastırır. Bastırılan bir sorun da sonradan daha büyük bir şekilde karşımıza tekrar çıkar. Abartılı anlatımlara son verin Okul hakkındaki abartılı yorumlardan kaçınılmalı, çocuklara okul, sınıf, sıra, öğretmen, müdür, ders, teneffüs, sınıf arkadaşı ve okul arkadaşı gibi kavramlar konusunda bilgiler verilmelidir. Çocuğu “okul”la korkutmayın Hata yaptıklarında onları okul veya öğretmenle korkutursak, çocuğun öğretmenden ve okuldan soğumasına sebep oluruz.


KİMLife Bilge Tüketici KİM

Hatice Saadet KALYONCU

Tüketiciler Birliği Genel Başkan Yardımcısı

Okullar Açılıyor, Okul Malzemelerine Dikkat!

Kim’in Bu sayfa etlerini hizm a müşteri esi adın m il b e r ti geliş ği ile iler Birli c ti e k ü T irliği uğu işb r. ld o ış m yap mıştı hazırlan sonucu

Çok şey beklediğimiz çocuklarımızın başarılarını en çok sergileyecekleri okul hayatlarında, heyecan ve teşvik olsun diye kesemizin ağzını sonuna kadar açarız; hatta keseyi çocuğumuza veririz. Bu aşamada çocuklar kaliteyi sorgulamaktan öte albenisi yüksek, rengarenk, kokulu, sıra dışı ürünleri tercih ederken ve bütçe imkanları da dikkate alınınca ucuzuna kaçılması bize korkunç gelmez.

T

üketiciler Birliği bu konuda, gerek tüketicileri, gerek kamu otoritesini son 5-6 yıldır etkin şekilde uyarıyordu. Nihayet bakanlık geçen sene kırtasiye ürünleri konusunda sıkı bir takip başlatmıştı. Ancak en güveniliri, tüketicinin kendisinin bilgilenmesi ve bu bilgisi doğrultusunda hareket etmesidir. Pek de zararlı görünmeyen birçok okul malzemesinde kullanılan maddeler, bize maalesef kaş yapayım derken göz çıkartabilir. Örneğin birçok kırtasiye malzemesinde plastik kullanılır. Plastiklerde kullanılan katkı maddelerinin zararlarının net bir şekilde ortadadır. “Türkiye’de kısırlık oranı son 30 yılda

trajik bir şekilde artmıştır. 1974 yılında %2 olan kısırlık oranı 1995 yılında %15 günümüzde de %25’lere çıkmıştır. Uzmanlar, bu durumun baş aktörünün plastik katkı maddeleri ve diğer kanserojen maddelerin hayatımıza girmesi olduğunu belirtiyor. Plastiği hayatımızdan tümüyle çıkarmamız belki olanaksız ancak en azından anaokulu ve ilköğretim çağında bulunan, bu tür zararlı maddelerden yoğun şekilde etkilenen çocuklarımızı, plastiğe bağlı kanserojen madde etkisinden kurtarmalıyız. Özellikle plastik ürünlerde yumuşatma için fitalat isimli kimyasallar kullanılır. Fitalat; kanser, böbrek ve

34 kimlife

karaciğer bozukluğu, cinsel gelişim problemleri, hormon yapısı, büyüme ve metabolizma bozuklukları yapabilmektedir. Özellikle erkek çocuklarda kısırlığa yol açmaktadır. Tüketiciler Birliği olarak 2007 yılında tekstil ürünlerinde yaptırdığımız analizde formaldehit, fitalat, pvc, nikel spot gibi aslında üründe olmaması gereken birtakım maddeler bulundu. Fitalat insanda kanser yapan bir madde ayrıca 14 yaşındaki çocuklarda kullanıldığı zaman hormon dengesizliğine, hormon bozukluğuna yol açan bir ürün. PVC ve nikel spot maddesi ise gene insanda alerjiye yol açan toksik maddeler grubundadır. Bu ürünlerin olabileceği en yüksek limit 1994 yılında


KİMLife Bilge Tüketici KİM

Kim Market ve Tüketiciler Birliği her zaman beraberlik içerisinde müşterilere daha iyi hizmet vermeye odaklanmıştır. Tüketicilerini daima düşünen Kim Market, en iyi hizmeti verebilmek adına Tüketiciler Birliği ile beraberlik içerisindedir.

Avrupa Komisyonu tarafından binde 1 olarak konsantrasyon oranı verilmiş. Ancak bizim analizimizde ne yazık ki %5,7 yani bu zehirli maddeler olması gerekenden tam 57 kat fazla çıktı. Fitalat, plastik matara, plastik beslenme kabı, plastik çatal, kaşık ve bardaklarda kullanılmaktadır. Yine çocukların elbiselerine yapıştırılarak ya da dikilerek kullandığı logolarda ve defter etiketlerinde de kullanılmaktadır. Kullanım alanı çok yaygın olduğu için dikkat edilmelidir. Kırtasiye ürünlerin kaplamasında sağlamlık ve parlaklık vermesi için maalesef ağır metaller de kullanılmaktadır. Deriden, elden terleme yoluyla ya da ağız yoluyla insan vücuduna geçebilen ağır metaller akümüle olurlar yani vücuttan atılmayıp birikirler. Kanserojen, zehirli ve alerjiktirler. Bu maddeler özellikle böbrek, karaciğer ve eklemlerde birikir ve çocuklarda sinir ve bağışıklık sistemini tahrip eder. Bunların dışında nikel, metallerin sertliğini artırmak ve paslanmayı engellemek için kullanılır. Kalem, kalemtıraş, pergel gibi ürünlerde kullanılır ki bu ürünler tüm öğrencilerin kullandığı ürünlerdir. Son derecede alerjik bir maddedir. Ayrıca ayakkabı, çanta, kemer vs ürünlerde kullanılan metal aksesuarlarda da kaplama malzemesi olarak kullanılmaktadır.

geçirmezlik özelliği sağlayan ve yine ağaç kırtasiye ürünlerinde kullanılan su itici özelliği sağlayan formaldehit, deride alerjik reaksiyona, göz ve solunum yollarında tahrişe neden olur. Islak mendillerde bulunmaktadır. Özellikle Uzakdoğudan gelen boya kalemleri ve tekstilde kullanılan azo boyar maddesinin kanser yapıcı etkisinin yanı sıra ciltte alerjik rahatsızlık yapar. O en masum oyun hamurlarına ise ayrıca dikkat edilmesi gerekir. Hem plastik hem de boyar maddeler yönünden oldukça risklidir. Yüksek miktarda kadmiyum ve kurşun içermektedir. Kurşunun çocuklarda bazı öğrenme kabiliyetini azaltıcı etkisi vardır.

Dikkat

Alışverişe çıktığınızda çocuklarınız kokulu renkli cicili bicili ürünlere yönelebilir. Çocuklarınız için buna engel olmanız gerekmekte, belki o an biraz üzülürler ama daha sonra çok daha fazla üzüntüye engel olmuş olursunuz. Bunu çocuklarınıza açıklayabildiğiniz kadar açıklayınız. Özellikle uzak durulması gereken kokulu silgilerde, bu kokuya sahip olması için üretimde solvent bazlı ve bağımlılık yapıcı maddeler kullanıldığını onlara anlattığınızda, siz sadece kendi çocuğunuzu değil diğer çocukları da korumuş olacaksınız. Çünkü çocuklar bu bilgileri birbirleriyle paylaşma ve sahiplenme konusunda yetişkinlerden çok daha başarılı olabilmektedir. Özenilecek bir şey olmadığı kabul görürse, hiçbir çocuk kokulu silgi alma konusunda bir sonraki alışverişte istekli olmayacaktır. Tüm bu nedenlerden dolayı güvenilir olmayan markaların ürünlerinin çocuklar için kesinlikle satın alınmamasını, bu konuda son derece duyarlı olunmasını, kaliteli ürünün pahalı olmasına karşın uzun yıllar kullanılabileceğinin akıllardan çıkarılmaması gerekir. Plastik ürünler alınacaksa ilk tercih şeffaf ürünler olmalıdır.

Plastik matara, beslenme kabı, diğer plastik ürünler ve ağaçtan mamül kırtasiye ürünlerinde antibakteriyel özelliği sağlayan, mantar önleyici özelliği olan, spor giysilerde terleme önleme özelliği için kullanılan kalay, beyin ve sinir sistemini etkileyebilir. Bağışıklık sistemine zarar verebilir, kısırlığa yol açabilir. Özellikle okul kıyafetlerinde ve çantalarda kullanılan buruşmazlık, su

Dedim ya, Tüketiciler Birliği, yukarıda saydığımız tehlikeler konusunda 5-6 yıldır uyarılar yapmakta, çaba vermekte. Geçen sene bu çabanın olumlu adımlara vesile olması bizi memnun etmişti. Gönlümüz Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın gösterdiği hassasiyeti Tarım Bakanlığı’nın da göstermesi ve çocuklarımızın kantin beslenmelerindeki riskleri ortadan kaldırmasından yanadır.

35 kimlife

Bu vesile ile tüm öğrenci ve velilerimizin sağlıklı ve başarılı bir öğrenim yılı geçirmelerini diliyorum.


KİMLife Çocuklarımız

Oyun Sanal, Bunalım Gerçek Türkiye’de bilgisayar oyunlarý konusunda ciddi anlamda bir denetim yok. Oyunlarýn çoðu kopya ve çocuklarýn yaþlarýna uygun olup olmadýðý bilinmiyor. Her evde tehlike diz boyu, bilen yok!

A

dam öldürerek puan alınan, hırsızlık yapılarak tur atlanılan, atılan yumrukla oyun kazanılan bir dünya var artık. Yaptığın her kötü davranışın bir sonucunu da görmüyorsun ayrıca. Arabayı parçalıyorsun; ama tek bir tuşa basarak araba sapasağlam önünde hazır oluyor. Üstelik sen içinde de değilsin. Sanal âlemde tek tuşla çözdüğün bu sorunu gerçek hayatta çözemeyince, öfke nöbetleri akın ediyor çehrelere. Saatlerce oyun oynayan çocukların sanalla gerçeği karıştırdığı görülüyor. Sonra serdedilen her şiddet unsurunun ağır bir sonucu oluyor; bu da bunalımı, öfkeyi, depresyonu getiriyor.

Oyun denetimi kimilerinin özgürlüğü kısıtlamayla karıştırmasına rağmen birçok ülkede küçükleri korumak için yapılan uygulamalardan biri. Hatta oyun üreticileri Avrupa ve ABD’de piyasaya sunulacak yeni bir oyunu tarafsız kuruluşlara sunuyor. İçeriğiyle ilgili derece-

36 kimlife

lendirme yapılmasını istiyor. Hangi yaş grubuna hitap ettiği belirlenen oyunun içeriği eleştirilebiliyor. Kırmızı olan kan görüntüleri yeşile bile çevrilebiliyor. Zararlı oyunları Tespit Edecek Kurumlar İyi Çalışmıyor İnternet kafelerde oynanabilecek oyunların tespiti yayımlanan İçişleri Bakanlığı genelgesiyle kaymakamlıklara devredildi. Kaymakamlıklara, konusunda uzman kişilerden oluşan bir komisyon kurulup oyunların belirlenmesi yetkisi verildi. Bu kararnameyi uygulayanların sayısı henüz iki elin parmak sayısına ulaşmış değil. Ayrıca bir kaymakamlığın uygun bulduğu oyunu bir başka kaymakamlık zararlı bulabiliyor.


KİMLife Çocuklarımız

İnternet kafeler ve oyun yerleri ile ilgili yayımlanan genelge, kafelerdeki bilgisayarlarda bilgi ve beceri artırıcı, zeka geliştirici nitelikteki oyunların oynatılmasına izin veriyor. 18 yaşından küçüklere şiddet ve pornografi öğeleri barındıran veya kumar, uyuşturucu kullanımı ve benzeri kötü alışkanlıkları özendirici unsurlar içeren bilgisayar oyunlarının oynatılmasını ise yasaklıyor. Bilgisayar oyunlarının hangilerinin bu kapsamda olduğunun tespit ve değerlendirmesinin çocuk gelişimi konusunda uzmanların, sağlık görevlilerinin, öğretim görevlilerinin veya sivil toplum örgütlerinin de görüşlerinden faydalanılarak mülki amirliklerce yapılması gerektiği belirtiliyor. Bilgisayar, bilgi alışverişi için kullanılmalı Çocuk Gelişimi Uzmanı Nilüfer Karataş, bilgisayarın eğitim aracı olarak kullanılması ve annebabanın kontrolünde olması gerektiğini savunuyor. Çocuğun inisiyatifine bırakılan oyun seçimi ve oynama süre-sinin zararına dikkat çekiyor. Nilüfer Karataş, “İlgi alanına yönelik okul öncesi dönemde bilgisayar eğitim programları seçilirse çocuğun gelişimini destekleyici bir faktör olur. Aksi durumlarda, kontrolsüz bir şekilde şiddet içeren ya da yaşlarına uygun olmayan

Saatlerce bilgisayar başında kalınmamalı Bilgisayar, gelişim destekleyici olarak kabul edilmeli ve çocuk ve gençlere de bu bakış açısı verilmeli. Aksi takdirde bilgisayar başından kalkmayan anti-sosyal bireyler yetiştirmiş oluruz. *Böyle durumlarda ebeveynlerin alacağı tedbirlerin başında bilgisayara oyun programları yüklememek gelmeli. *İnternet kullanıyorlarsa oyun sitelerine girmelerini engelleyen yazılımlar yüklenmeli. *Çocuklarının bilgisayar başında geçirdikleri süre de anne babanın kontrolünde olmalı.

37 kimlife

içerikli bilgisayar oyunu ve programlarla istedikleri kadar zaman geçiren çocuğa bilgisayar zararlı bir araç haline geliyor.” diyor. Bilgisayarın çocukların yeteneklerini geliştirici bir araç olarak kullanılması gerektiğine işaret eden Karataş, bunun için de oyun formatında düzenlenmiş programlar kullanılabileceğini söylüyor. Oyunlar kontrollü oynanmalı, yoksa psikolojik soruna sebep olabilir Bilgisayarla birlikte hayatımıza giren oyunların, akıl sağlığını tehdit eder hale geldiğine dikkat çeken psikiyatrist Ayhan Akçan, son 5 yılda bu tür vakalarda artış olduğunu söylüyor. Akçan, kendisine gelen hastaların toplumla bağlarının kopmasıyla depresyona girdiklerini vurguluyor. Psikiyatrist Akçan, konuyla ilgili şunları söyledi: “Önceleri birkaç saatte biten bilgisayar oyunları artık 8-10 saati buluyor. Yeni nesil oyunlarda adeta sanal bir dünya kuruluyor. Kişi oyunlarda çok iyi korunan bir bankayı soymaya çalışıyor, bir dizi olumsuz şart altında şirket kuruyor, bir şehri yapılandırıyor ya da saatler süren stratejik savaşlara giriyor. Üstelik bağımlılık yapan bu oyunların art arda yeni sürümleri piyasaya çıkıyor. Sektörün cirosu, Hollywood gibi bir devi barındıran sinema sektörünü ve aynı büyüklükteki müzik endüstrisini geçmiş durumda. Türkiye’de 3 oyun dergisinin tirajı 30 bini buldu. Bu oyunlar kontrollü oynanmalı. Aksi takdirde psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.” Mehmet SAKİN


KİMLife Dersler

Kim Korkar

Ma+te-ma/tik=ten?

38 kimlife


KİMLife Dersler

N

eden matematik öğreniyoruz? Konuştuğunuz herkesin matematikle ilgili söyleyecek bir şeyleri vardır. Bazı insanlar matematiği sever, kimileri ise pek hoşlanmaz.Bazı öğrencilere göre matematik birçok kural ve formülden oluşan bir derstir. Kimine göre ise, matematik hayatın içindedir. Alışverişte bir şey satın alacağımız zaman, yemek yaparken kullanacağımız malzemenin ölçüsünü ayarlarken, ya da bir bina inşa ederken, yani sık sık kullandığımız bir şeydir. Öyleyse matematik sadece sayılardan ibaret bir ders midir? Elbette sayıların önemi tartışılmaz; fakat matematik aynı zamanda, ilişkileri görmeyi, sebebsonuç ilişkisini kurabilmeyi, okuma ve yazmayı, tabloları, resimleri, grafikleri yorumlayıp kullanabilmeyi içerir. Bulmaca çözmek, gazete okumak gibi gündelik faaliyetlerimiz aynı zamanda bizim için birer matematik alıştırmasıdır. Matematik kaygısı! “Matematik dersine gireceğim zaman ayaklarım geri geri gidiyor. Derste tahtaya kalkmak benim için bir kabus. Derste soru sormaya çekiniyorum. Şimdi bazı işlemleri anlayabiliyorum ama ileride konuların daha zorlaşacağından endişeleniyorum. En fazla matematik sınavına gireceğim zaman heyecanlanıyorum. Sınava nasıl hazırlanacağımı bilmiyorum. Derste konuları anlıyorum; ama eve geldiğimde, sanki hiç sınıfta bulunmamışım gibiyim. Matematik dersinden kalmaktan korkuyorum.” Yukarıdaki ifadeler sizden bir şeyler barındırıyorsa, matematik kaygısı taşıyor olabilirsiniz. Matematik kaygısı, matematik dersine karşı duyulan duygusal bir tepkidir. Geçmişte yaşanmış olumsuz ve deneyimlerden kaynaklanır. Bu, ileriki öğrenmeleri de engeller.

Matematik dersine nasıl çalışılır? İhtiyaç duyduğunuzda öğretmeninizden ya da bilen bir kişiden yardım isteyin. Yapamadığınız soruların yanına bir işaret koyun. Ev ödevlerinde yapamadığınız soruları atlamayın. En kısa zamanda bu soruların çözümlerini bilen birinden öğrenin. Sadece öğretmeni izleyerek konuyu anlayamayacağınızı unutmayın. Mümkün olduğunca çok örnek çözün. Kuralları, formülleri, işlem basamaklarını küçük kartlara yazın. Bu kartlardan birini rastgele çekerek kural veya formül hakkında neler bildiğinizi kontrol edin. Bunu arkadaşlarınızla ya da aile fertlerinizle bir oyun haline getirebilirsiniz Bir arkadaşınızla birlikte çalışın. Araştırmalar, grupla çalışan kişilerin yalnız çalışanlara göre daha iyi performans gösterdiklerini ispatlamıştır. Zaman zaman birbirinizin işlemlerini kontrol edin. Konunun başlığını muhakkak yazın. Eve geldiğiniz zaman ödev yapmaya başlamadan önce defterinizdeki başlığı renkli bir kalemle çizin. Bu sizin ne yaptığınızı görmenize yardımcı olacaktır. İşlem yaparken her basamağın yanına ne yaptığınızı kendi kelimelerinizle tekrar not edin.

1

2 3

4 5 6

39 kimlife

Niye matematik en korkunç ders? Matematik, endüstrileşmiş toplumun hemen hemen her ürününde var. Hiçbir gökdelen, hiçbir cep telefonu veya antibiyotik matematik olmadan geliştirilemezdi. Gündelik yaşamda ne kadar çok matematik bilgisi varsa bunları kullanmak için o kadar az matematik bilgisi gerekiyor. Avrupa genelinde yüz binlerce öğrenci OECD adına uluslararası bir uzman ekibi tarafından hazırlanan “Programme for International Student Assessment” ın soru formlarını doldurdu. Araştırma daha çok öğrencilerin matematik kabiliyetini ölçmeye dayanıyordu. Türkiye 40 ülke arasında matematikte 33. sırada, okumada 33. sıra ve tabiat bilimlerinde 35. sırada kaldı. Matematik soruları, ezbere dayanmayan problemlerden oluşuyordu. Öğrencilerden formüllerle uğraşmak yerine matematiğin dünyada oynadığı rolünü kavrayarak, mantıklı bir şekilde uygulamaları istendi. Gündelik yaşamdaki soruların matematik diline çevrilmesi eğitimciler tarafından dilimize aşağı yukarı ‘matematik okuryazarlığı’ olarak çevrilebilecek, “Matematical Literacy” olarak adlandırılmakta. Başarılı Pisa öğrencileri her test sorusu için uygun formülü aramak zorunda olmasalar da, soruyu çok iyi anlamak zorundadırlar.


KİMLife Dersler boz parçalarına benzeyen Tangram taşlarıyla biçimlendiriyorlar. Ve birdenbire Japonya’daki matematik dersinin sanıldığı gibi sadece katı kurallarla işlemediği ortaya çıkıyor. Arita, gayet cazip yöntemlerle öğrencileri matematiğe özendirmekte.

Örneğin 1998 ve 1999 yılları arasında gerçekleştirilen gasp olaylarının gösterildiği bir grafiği, şu soruya göre yorumlamak zorundalar: Gasp olaylarının arttığı doğru mudur? Öğrencilerin birçoğu ‘evet’ diyor. Sonuçta yandaki sütun çok daha yüksektir. Oysa eksenlerin derecelendirilmesine bakan öğrenci gerçekte gasp olaylarının artmadığını görür. Diğer sorular da uygun deneylerle çözülebilmekte. Listenin sonlarında yer alan Türkiye’de öğrencilerin yarıdan fazlası (yüzde 53) matematikte birinci düzeyin altında kaldı. OECD ülkeleri ortalaması için bu oran yüzde 30’un altındadır. Türkiye’yi diğer ülkelerden ayıran bir özellik, okul türleri arasındaki farklılıkların en büyük olduğu ülke olmasıdır. Japonyanın özellikle de matematikte hep üst sıralarda yer alması, durmadan çalışmayı gerektiren acımasız bir sisteme bağlanıyordu. Tokyo’daki Suginami İlköğretim Okulu’nda yapılan bir ziyaret ilk başta bu önyargıyı kanıtlıyor

gibi. Matematik dersi matematik sorularının sınıfça toplu halde çözülmesiyle başlıyor. Bir öğrenci, örneğin 36 x 8 eşittir 288 dediğinde, dördüncü sınıfın geriye kalan tüm öğrencileri “doğru” diye yanıt veriyorlar. Öğretmen Yasuho Arita sırayla herkesi kaldırıyor ve en sonunda tüm öğrenciler aynı soruları kendi kendilerine çözüyorlar ve Arita öğrencilerin başında kronometreyle bekliyor. Hesap alıştırmaları bittikten sonra Arita’nın “ilginç matematik” dediği başlıyor. Öğretmen tahtaya köşeli bir insan çiziyor. Öğrenciler bu figürü yap

Ona göre tek başına mekanik alıştırma, zorlu matematik problemlerini çözme hevesini söndürmekten başka hiçbir işe yaramaz. ‘Burada kişisel çaba gerekli.’ diyor Arita... Japon okullarındaki diğer önemli bir konu da problemlerin herkes tarafından tamamen anlaşılana dek sınıfça o problem üzerinde çalışılması. Anlaşıldığı üzere Japon öğrenciler toplu halde alıştırma yapma ve “ilginç matematik”le biçimlenen matematik dersinin yararlarını görüyorlar. Oysa ülkemizde diğer derslerde olduğu gibi matematik de büyük ölçüde formüllerin ezberlenmesine dayanır. “Müzik eğitimi alan bir öğrenciye yıllarca nota ezberletmeye benzeyen bu sistem, sanata, nefret duymaktan başka bir şey vermez.” diyor Enzensberger. Matematik korkutan bir ders olmamalı. Öğrencilerin sayılarla ilgili bilmece dünyasına olan meraklarını uyandırmak mümkün. Ve bu, sayılarla çevrili bir dünyada pek de şaşırtıcı olmasa gerek. (Der Spiegel, 50/2004 / Bilimteknik)

Matematik korkusundan nasıl kurtulabilirsiniz? 1-Öncelikle matematiksel geçmişinizi tespit edin İşlem kabiliyetiniz yetersiz ise matematiğin temel konularını çalışmakla işe başlayabilirsiniz. İşlem kabiliyeti, matematiğin ABC’si gibidir. Nasıl ki harfleri bilmeden okuma-yazma öğrenemezseniz; işlem yapmayı bilmeden matematiğin diğer konularını öğrenmeniz mümkün değildir. Eğer işlem kabiliyetiniz düşük ise ders çalışmaya dört işlem,

40 kimlife


KİMLife Dersler rasyonel sayılar ve işlemler, köklü ve üslü ifadeler, çarpanlara ayırma, özdeşikler konularıyla başlayabilirsiniz. İlköğretim öğrencileri özellikle dört işlem kabiliyetini (toplama, çıkarma, bölme, çarpma) çok iyi edinmiş olmalıdır.

bir saat bulundurun ve bir müddet sonra gittikçe kısalan sürelerde problemi çözüp çözemediğinizi kontrol edin. 2- Konuları küçük parçalara ayırın ve basit örneklerden zor örneklere doğru ilerleyin Matematik dersinde elde edeceğiniz başarılar, geçmiş olumsuz deneyimlerinizin izini silecek, gelecek öğrenmeleriniz için yol açacaktır. Bunun için eksiklerinizi bir an önce telafi etmeye başlayın. Basit konuları çok iyi anlayana ve problem çözümünde yeterince otomatikleşinceye kadar soru çözmeye devam edin.

İşlem kabiliyetiniz iyi, fakat konuları anlamakta güçlük çekiyorsanız; ders çalışırken konuları kavramaya daha fazla vakit ayırmalısınız. Özellikle matematiğin en güç alanı çeşitli problem tiplerini birbirinden ayırt edebilmektir. Yani hangiproblem nasıl çözülür? Bu ayırımı yapabilme seviyesine gelene kadar konu çalışmasına devam edin. Birçok matematik kitabının sonunda konu tekrar problemleri vardır. Her konunun sonundan bir problem seçerek, bu problemler arasındaki farklılıkları not edin. Her problemin çözümü için yapmanız gereken, ilk basamağı yazın. Mesela; OBEB ile OKEK problemleri arasındaki fark nedir? Yaş problemleri ile işçi problemlerini nasıl ayırt ederim ve her biri için işleme nasıl başlarım gibi. Güçlük çektiğiniz konuları asla atlamayın. Onları iyice öğrenmeden yeni konuya geçmeyin. Örnek problemleri işlem basamaklarını iyice kavrayana kadar tekrar tekrar çözün. Bunun vakit alacağını da aklınızdan çıkarmayın.

3-Olumsuz iç konuşmalara son verin ‘Bunu asla anlayamam, bu problemi çözmem imkansız, başaramayacağım’ gibi içinizde sürekli tekrarlanan iç konuşmalarınıza kulak vermeyin. Olumsuz iç konuşmaların insana hiçbir faydası yoktur. Bu konuşmalardan kurtulmak için şu yöntemi kullanabilirsiniz: *Olumsuziç konuşmalarınız başladığı zaman gözlerinizi kapatın ve konuşan sesi bir hoparlör gibi düşünün. *Şimdi bu sesi hoparlörü) öne çağırın gelsin. Ne diyor? Bu sese ihtiyacınız var mı? Size bir faydası var mı? Eğer cevabınız olumsuz ise o hoparlörün sesini kısın, artık hiçbir şey söyleyemesin. *Ya da o sesi kale almadığınız biri karşınızda konuşuyormuş gibi düşünün (mesela bir çizgi film karakteri gibi)

İşlem kabiliyetiniz iyi, konuları anlıyor fakat çok hata yapıyorsanız; konu çalışmasından çok pratik yapmaya zaman ayırmalısınız. Bir konuda kendinizden emin olana kadar çok örnek çözün. Problem çözerken yanınızda

41 kimlife


KİMLife Moda

Puantiye Desenler Yeniden Moda

M

odanın değişmez akımları vardır; siyah renk, leopar desen, fiyonk gibi… Puantiye desenleri de kendini yenileyerek modaya yön veren detaylardan biridir… Önümüzde ki sezonda da kendini yenilemiş puantiye modelleri tekrar moda olmakta ! 2012 sonbahar modası için hazırlanmaya başladığımız bugünlerde yeni sezon trendlerine yakından bakmaya devam ediyoruz. Nostaljik görünüm sergileyen puantiyeli kıyafetler şık ve ilgi çekici tarzlar yaratmak için uygundur. Puantiye desenli kıyafet ve aksesuar kullanmak keyifli olduğu kadar risklidir. Puantiye; yuvarlak hatlı bir desen olduğu için sizi olduğunuzdan daha geniş gösterebilir. Beliniz ya da basenleriniz istediğiniz incelikte değilse; etek, şort ya da pantolonunuzda puantiye kullanmaktan kaçınmalısınız.

42 kimlife


KİMLife Moda

Puantiyenin daha büyük ve geniş gösterebilme özelliğini avantaja çevirmek de sizin elinizde! Göğüsleriniz istediğiniz ölçüde değilse; yaka ve göğüs bölümü büyük puantiye desenli üstler tercih edebilirsiniz. Tüm desenlerde olduğu gibi puantiye deseninde de aynı kombinde ikiden fazla puantiyeli parçaya yer vermemeniz gerekir. Ayakkabı, etek, çanta ve aksesuarın tamamında puantiye kullanırsanız göz yorucu bir görüntü ortaya çıkacaktır.

meyve desenleriyle karıştırarak daha karmaşık bir stil de oluşturabilirsiniz. İster klasik ve sade bir tarzda, ister sıradışı ve cesur, puantiye modası birçok model seçeneğiyle hayatımıza tekrar giriyor.

Biraz retro, biraz hareketli, biraz renkli, biraz eski, biraz yeni… Bunların hepsi bir desende, puantiyede toplanmış. Bu yıl puantiyeli her şey çok moda ama biz onları zaten her zaman çok seviyorduk. Saç aksesuarları ve çoraplar da dahil baştan ayağa puantiyeye bezenmiş modeller çıkıyor karşımıza. Çarpıcı ve renkli kampanyasında vurguladığı puantiyeli gömleklere, ayakkabılar derken puantiye sardı dört bir yanımızı. Puantiyelerin popülaritesinden gayet memnunuz. Puantiyeli kıyafetlerinizi sezonun diğer bir modası çizgili desenlerle veya

43 kimlife


KİMLife Dekorasyon

Yemek Odanız Nasıl Olmalı?

Y

emek odası dekorasyonu önem verilmesi gereken yerlerin başında gelmektedir. Yemek odası dekorasyonunda ilk önce önem vereceğim ayrıntının başında gelen yani bize gerekli olan güzel bir yemek odası takımı satın almamızdır. Çeşitli yemek odası takımlarının sizin beğeninize sunulduğu kalitesinden ödün vermeyen mağazalara

uğrayarak hoş bir yemek odası takımı satın alabilirsiniz. Odanızı tamamen değiştirecek olan yemek odası takımlarında ayrıntılara özen göstermek gerekmektedir. Yemek odası takımında önemli olan yemek masası ve sandalyelerinin özel ve güzel olması gerekmektedir. Yemek odası dekorasyonunda ister duvar kağıdı ister boya uygulaması

44 kimlife

yaptıralım odaya canlılık ve hoş bir görüntü verecek tercihlerden yana şansımızı kullanmalıyız. Avize olarak genellikle yemek masasının üzerinde kullanılabilecek olanlarından yana tercihte bulunalım. Yemek masasının üzerinde masanın üzerine avizeden düşecek hoş bir ışık ile yemek masası daha da güzelleşecektir. Yemek masasının


KİMLife Dekorasyon

büyüklüğü bizim tercihimizle ilgilidir. Kalabalık misafir ortamları için uzun yemek masalarından idealdir. Hızla ilerleyen zamanda hiçbirşey olduğu yerde kalmıyor. Mobilya sektörü teknolojik gelişmelerden en az etkilenen sektör olmasına rağmen, değişen dünyaya maksimum seviyede ayak uyduruyor. Dolayısı ile bu alanda faliyet gösteren bütün firmaların birbirleriyle rekabeti ortaya çıkıyor. Mobilya sektörü kendi içerisinde ayrıldığı alanlarda da ciddi bir rekabet trafiğine ayrılıyor. Örneğin bir firma yemek odası takımlarında çok iddalıyken, başka bir firma başka bir alanda daha iddalı olabiliyor. Mobilya için kısmi başarılardan söz etmek pek mümkün değil. Çünkü tüm tasarımlarında büyük başarı ve beğeni çıtası yakalayan firma, zaman geçtikçe insanların gözünde daha da iyi noktalara erişiyor. Yemek odası takımları koleksiyonları incelendiğinde, her detay ve her mekan düşünülerek tasarlanmış mobilyalar karşımıza çıkıyor. Renklerin birbiriyle uyumunu, modern tasarımla çok başarılı bir şekilde bir araya getiren mobilyacılar, karı-koca adayları başta olmak üzere herkesi seçim konusunda zorluyor.

45 kimlife


KİMLife Etkinlikler

izleyelim

Cesur

Vizyon Tarihi:07 Eylül 2012 Yönetmen: Mark Andrews, Brenda Chapman. Oyuncular: Emma Thompson, Robbie Coltrane, Billy Connolly, Kevin Mckidd, Kelly Macdonald. Çok yetenekli bir okçu olan Merida, Kral Fergus (Billy Connolly’nin sesiyle) ve Kraliçe Elinor’un (Emma Thompson’ın sesiyle) aceleci kızlarıdır. Kendi hayat yolunu kendi çizmeye kararlı olan Merinda, ülkenin şamatacı lordlarına ait olan asırlık bir geleneğe karşı çıkar: Heybetli Lord MacGuffin (Kevin McKidd’in sesiyle), huysuz Lord Macintosh (Craig Ferguson’un sesiyle) ve aksi Lord Dingwall (Robbie Coltrane’in sesiyle). Merida’nın hareketleri farkında olmadan krallık içerisinde kaos ve öfke yaratır. Garip Bilge Kadın’a (Julie Walters’ın sesiyle) başvurduğunda ise uğursuz bir dilek onu beklemektedir. Merinda peşindeki tehlikeli güçleri keşfederken çok geç olmadan o korkunç laneti bozmaya çalışır ve gerçek cesaretin ne olduğunu anlar.

Şahane Hatalar

okuyalım

Yazar: Heather McElhatton Bu kitabı okumaya normal bir kitap gibi birinci sayfadan başlayın. İlk bölümün sonunda, önünüze bir yol ayrımı çıkacak. Kararınızı verin ve ilgili bölüme gidin. Her bölümün sonunda seçimlerinizle kaderinizi kontrol etmeye devam edeceksiniz. Kitabı okurken bazen hiç beklemediğiniz bir yere ulaşacak, bazen de kendinizi daha önce olduğunuz yerde bulacaksınız. Hayatın size neler hazırladığını asla bilemezsiniz. Ama bunu biliyorsunuz, iyilikler her zaman ödüllendirilmiyor ve bazen hatalı kararlar, şahane olayların başlangıcı olabiliyor. Her yolculuğun sonunda başa dönüp tekrar başlayın, unutmayın, herkes ikinci bir şansı hak eder. Yuzlerce farklı hayat sizi bekliyor. İyi şanslar.

Şevval SAM “2 Tek”

dinleyelim

Hazırladığı konsept albümlerle dikkatleri çeken ve arşivlik çalışmalara imza atarak adından söz ettirmeyi başaran ŞEVVAL SAM, “2 Tek (II Tek)” isimli iki cd’lik sanat müziği albümünü müzik marketlere sundu... Kalan Müzik etiketi ile müzik marketlere sunulan albümde Şevval Sam, “Duydum ki Unutmuşsun”, “İndim Havuz Başına”, “Elveda Meyhaneci”, “Bir Demet Yasemen”, “Sen Kimseyi Sevemezsin” gibi Türk musikisi klasiklerinden oluşan toplam 26 şarkıyı iki cd’ye sığdırdı.

46 kimlife


KİMLife ? KİMLife ETKİNLİKLER

6

47 kimlife


KİMLife Afiyet Olsun

Hac Neyi Hatırlatır

H

acca yolculuk; dünyadan çıkışı, kalbden dünya sevgisini çıkarmayı, Ihram; kefene bürünmeyi, Allah’ın dışındakilerden yüz çevirmeyi, Vakfe; Arafat ve Müzdelife’de kıyameti, haşir ve neşir hallerini, Telbiye; yeniden dirileceğimiz kıyamet gününde Hakk’a icabet etmeyi, Arafat’tan Kâbe’ye yönelmek; dünyadan kudsi aleme yönelmeyi, Tavaf; Meleklerin Arş’ın etrafında tavafını ve kalbin Rububiyyet mertebesini tavafını, Hacer-i Istilam (O’na dokunup öpmek)Ruhun ezelde verdiği söze bağlılýğını, Kâbe’nin örtüsüne tutunup niyazda bulunmak; Kendisine karşı suç işlediği birisinin kapısına sığınıp, kendisini

bağışlamasını ve hatasını örtmesini umarak yalvarmayı, Safa ve Merve; sevap ve günahlarını; kalbin, nefs ile ruh arasında gidip gelmesini, Arafat’ta vakfe; insanların kıyamette bir araya gelmelerini, Hakk’a yalvarışlarını, Kurban kesmek; Kurbanın uzuvları karşılığı nefsinin bütün uzuvlarının cehennemden kurtuluşunu, riyazat bıçağı ile nefsin boğazlandığını anlatır. Hacca giderken dünya hayatı son bulmuş ve kişi doğrudan Cemalullah’ı seyre gider gibi çıkmalı yola. Kâbe, Peygamber ve velîlerin ayaklarını bastığı, Mele-i A’lâ’nın en üstünlerinin indiği yerdir. Başka yerlerde kalbi titremeyenlerin orada titremesinin sırrı budur.

Çünkü temiz ruhlarla beraber olmanın, insan üzerinde büyük tesiri vardır. Fil ordusunun o mübarek beldede yenilgiye uğraması, Hz. Ibrâhim’in Makâmı’nın orada olması, girenlerin emniyet bulması, bereketlerinden olarak hastanın orada şifâ bulması oranın zikredilir. “Oraya girenin emniyette olması” kişinin kendisine yapılacak saldırılardan kurtulması manasına gelir. Allah’a yaklaşmak ve ibadet amacıyla Harem’e girenin cehennemden emîn olması, hac yapanın, daha önceki işlediği günahlardan emîn olması da anlaşılır. Hac ibadeti neleri hatırlatır? Hacıların hacca ait yaptığı ameller, ibadetler ve ziyaretlerin hepsi


KİMLife ? ahiret ile ilgili bir durum ve ilahi hikmetlerden bir hikmettir.

Hac, birlikte yaşamanın provasıdır Hac, birlikte yaşamayı öğrenmeyi gerektiriyor. Kişi hem birey olarak kendi içinde olgunlaşmak, imanını kuvvetlendirmek, eksiklerini ve güçlü yanlarını görmek ve sürekli kendisini çok yönlü geliştirmekle meşgul olup duygusal olarak hazırlanırken bir yandan da başkalarına uyum göstermeyi, bir düzen ve disiplin içinde hareket etmeyi öğrenme durumundadır. Hac hem ferdi, hem sosyal hem de kültürel açıdan gelişmek, tanışmak, kaynaşmak için adeta uluslararası bir konferans niteliğindedir. Hacılar hac esnasındabaşka hiçbir yerde görülemeyecek kadar çeşitli, farklı dilleri, ırkları, davranışları olan kişileri görme ve gözleme imkanı bulurlar. Yine hacılar, dünyanın dört bir yanından gelen mü’minlerin davranışlarıyla kendilerininkini kıyaslama ve kendilerini geliştirme imkanı bulurlar: Mesela şu ülkeden gelen hacılar çok sakin, çok düzenli, çok geçimli vb. şeklinde hem takdir eder hem de başta kendi mensup olduğu ülke halkı olmak üzere diğer mi letlerin de aynı özelliklere sahip olması için neler yapılması gerektiğini düşünürler. Takdir edilen bazı özelliklerin ise yaradılıştan olduğunu düşünüp insanları olduğu gibi kabul etmenin önemini bir kere daha idrak ederler.

Hacla farklılıklara saygıyı yaşarız Hacca giden insanlar farklılıklara saygılı olmayı öğrenir. Insanlarla bir arada yaşayabilmek için kırmamaya, incitmemeye hatta incinmemeye çalışarak hac ibadetini huzur içinde yerine getirmek gerekir. Insanlardaki güzellikleri görerek uhuvvet’in (din kardeşliğinin) tadına varılmalıdır. Irk, dil sınıf, eğitim, kültür farkı gözetmeden bütün insanları sevmeyi, insanlara değer vermeyi, saygı duymayı ve göstermeyi öğreniriz. Zira üstünlük ancak takva iledir. O’nun emrini yapıp yasaklarından kaçınmaya bağlıdır.

Mü’min Kâbe’de, Mina’da, tavafta teslimiyeti, aşkı hisseder Mü’min, Hira Dağı’nda tefekkür etme isteğini, Kâbe’de teslimiyeti, Mina’da kötülerle ve kötülüklerle mücadele aşkını adeta kendisi de duyar. Safa ile Merve arasında sa’y yaparken Allah’ın emri ile buraya yerleştirilen, buranın ilk sakinleri olan ve teslimiyette en güzel örneklerini yaşayarak gösteren Hz. Hacer ile çocuk yaştaki Ismail (as)’i sevgiyle yâd edip dua eder. Bir yandan da erken itaat, teslimiyet ve destek konusunda onlara benzeyen Hz. Hatice’yi, ilk Müslüman çocuk olan Hz. Ali’yi hatırlar. Islam’ın doğup yayılmasında canla

49 kimlife

başla gayret eden bütün Müslüman kadın ve erkekler bir film şeridi gibi gözünün önünden geçer. Her yerde adeta onların izi vardır Mü’min ilim aşkı ile doludur. Islam tarihini severken tarihe ve ilme olan ilgisi de artar.

Hac, zaman tünelinde bir yolculuktur Hac, zaman tünelinde bir yolculuk gibidir. Başlangıcı ilk insanların atası Hz. Adem ve Havva olarak hissedilmekle beraber bütün semavi din mensuplarının peygamberlerinin atası olan Hz. Ibrahim’in hayat izlerini orada görmek kişide onunla beraber olduğu duygusunu uyandırır.


KİMLife Beslenme Onlardan başlayıp son Peygamber Hz. Muhammed, ailesi ve ashabına kadar sabır ve teslimiyet örnekleri bu tarihi seyir içinde kişiyi manevi bir iklime götürür. Resulullah’ın risalete hazırlık içinde olduğu tefekkür sürecini geçirdiği Nur Dağı, kişide kendine dönmeye bir basamak teşkil edecektir. Müzdelife’de kendine dönüş, tefekkür ve kendini tanıma fırsatı bulabilecektir. Bedir’de, Uhut’ta gelişmenin, değişmenin, millet olmanın, devlet olmanın basamaklarını, itaatin, nizam ve intizam içinde olmanın sonuçlarını düşünebilecektir.

Hac, dürtü ve öfke kontrolünü öngörür

zerre gibiyse bu kalabalıklar içindeki her fert de bir zerre gibidir, kendisi de. Büyüklüğün de, küçüklüğün de ne kadar izafi olduğunu, önemli olanın bir nizam içinde yaradılışına uygun bir nizam içinde hareket etmek olduğunu hissetmektedir. Itaat ediyorsa kainattaki düzene, mükemmel şekilde yaratılmışvarlığındaki intizama uygun olarak itaat edip ibadet ettiğini hissedecektir. Hac bu yönüyle bir öze dönüş vesilesidir. Kendini bildi bileli beş vakit döndüğü kıblegâhındaki bu dönüş onu yaradılıştaki bu intizamı bir kere daha hatırlamaya götürecektir. Yine Arafat’ta o mahşeri kalabalıkta kalabalıklar içindeki yalnızlığını hissederken Yaradan’ını ve kendini tanıyacak, birliğin zevkine erecektir.

Hac ibadeti, kişinin dürtü ve öfke kontrolünün güçlü olmasını gerektirir. Zira hac ibadeti yapan mü’min bilir ki hacda kavga gürültü olamaz. Kişi kendisini, davranışlarını kontrol etmesini öğrenmek zorundadır. Mü’min, elinden ve dilinden zarar görülmeyen bir kişi olduğunu hac esnasında da en güzel şekilde göstermek durumundadır. Mesela Hacerü’l-Esved’i öpmek için can atsa da eğer bir mü’min kardeşinin eziyet görmesine yol açacaksa ne kadar istese de öpmeyecek, kendisini kontrol edecektir.

Hac, öze dönme vesilesidir Mü’min Kâbe’de tavaf ederken atomlardan gökteki galaksilere karşı her şeyin bir dönüş içinde olduğu bu kainatta kendisini bir zerre gibi hissetmektedir. Belki de bu kalabalıklar içinde her zerre aslında bir güneştir. Çevresindeki pek çok varlık için bir cazibe merkezi, pek çok varlığa bir ışık kaynağı. Pek çok varlık ondan istifade etmektedir. Bir anne, bir baba, bir eş, bir arkadaş, bir dost, bir alim gibi. Hem de bir galaksideki her güneş, her yıldız nasıl adeta bir

Hac duygusunu buradan da yaşayabilmeliyiz Insan, Allah’a kullukla inkişaf eder ve gerçek gücünü elde eder. Allah’la münasebet, insanlığa has bir keyfiyettir. Allah, insanın bozulup kokuşmaması için, kendisiyle münasebet kurmasını, itaat edip kullukta bulunmasını istemektedir. Zira kulluk, insanın kendisini yaratan ve ayakta tutan Rabb’iyle irtibatın adıdır. Bu ayakta tutma, O’nunla

50 kimlife

münasebet kesildiği zaman ölür. Insan, kulluk yaparsa Cenab-ı Hak’la münasebeti devam eder. Kullukla Rabb’in arasına giren her mâni, bu münasebeti kesici mahiyettedir. Bu sebeple mümin, ibadetlerini büyük bir neşve, huzur ve heyecan içinde yerine getirmek için fırsatlar peşinde koşar durur. Biz, bunun en bariz örneklerini, hac ibadetinin yapıldığı Kâbe’de müşahede ediyoruz. Orada müminler, büyük bir ziyafete icabet ediyor gibi koşar, “ibadetimi kaçıracağım” endişesiyle adımlarını bir pergel gibi açar ve hedeflerine doğru hızla yol alırlar. Gayeleri, kendilerini bir an önce Kâbe’ye atarak Allah’ın huzuruna varmak ve kulluklarını ifa etmektir. Kalben onlarla beraberiz Işte hac ibadeti bünyesinde, böyle bir koşuşun neşvesini taşır. Ona bakıldığı zaman bu mana sezilebilir ve mümin bunu duyar. Her ne kadar siz, “Biz hacca gidemeyeceğiz. Dolayısıyla bu manaları ruhumuzda duyamayacağız.” deyip hüzne kapılıyorsanız da üzülmeyin. En azından niyetlerimizle kalben onlarla beraber olabiliriz. Ve onların o mübarek topraklarda yaşadıkları his yoğunluğunu biz de çevremizde yaşayabiliriz. Bunun için bizler de günün değişik anlarında “Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk. Inne’l-hamde ve’nni’mete leke ve’lmülke lâ şerike leke” diyerek hacılarla bir duygu birliği içine olabiliriz. Bu muhteşem ruhânî birliği tesis etme adına bol bol salavat-ı şerifeler de getirebiliriz. Necip Fazıl, “Bazı geriden gelen yüz bin devir ileride!” diyor. Dolayısıyla o mübarek mekanlara gidemeyip de yüreği yananların ne kazandığını bilemiyoruz. Kim bilir bu duygu ve düşüncenin hasıl ettiği yürek burkuntusuyla yapılan dualar ne kadar kıymetlidir. Biz de bu hasretle birlikte dualarımızı birleştirerek hacdaki kardeşlerimizle aynı atmosferi paylaşabilir ve onların yaşadığı manevi ziyafetten istifade edebiliriz. Ali DEMİREL


Mehmet Akif’in bir müşahedesi İstiklal şairimiz merhum Mehmet Akif, hayatının son günlerinde Islam coğrafyasında dolaşır. Kafasındaki gam ve kederi temizlemek ve Resulü Ekrem’e duyduğu alaka ile o kutsal beldelerde dolaşır durur. Yer yer Mısır’da bulunur, zaman zaman Suriye’ye ve oradan da Medine’ye gider; ümmetin dertleriyle dertlenir, yaşlılığın verdiği elemleri, ıstırapları ve incitici şeyleri orada atmaya çalışırken pek çok şey müşahede eder. Işte bu müşahede ve bu ziyaret tablolarından bir tanesini Mehmet Akif şöyle anlatır: “Ravza-i Tahire’nin yanı başında duruyordum ki, birdenbire bir ses yükseldi: “Ya Nebi! Şu halime bak.” diyordu bu ses! Sağıma döndüğüm zaman parmaklıklar üzerine abanmış bir Sudanlı gördüm. Kendi kendine şunları Efendimiz (aleyhisselatu vesselam)’e söylüyordu: Nasıl ki çöle güneş vurduğu zaman bağrı yanar, ben de Senin hicranınla senelerce yandıkça yandım Ya Rasulallah! Senelerce arzu ettiğim halde, harem-i pâkine gelip başımı ayaklarının dibine koymayı düşündüğüm halde, memleketim, evlad ü iyalim karşıma çıktı, bu ziyaretimi geciktirdi. Nihayet hepsini yıktım, çevremi terk ettim, Sudan diyarından ayrıldım, Tihame çölü diye üç ay çölü teptim durdum, senin çölün diye... Senin çölünde gezerken burcu burcu senin kokunu duydum. Eğer senin kokun imdada yetişmeseydi ben bu yolu kat edemezdim Ya Resulallah! Demir parmaklıklar üzerinde hasbıhal ediyor Resul-i Ekrem’le. Elliüç yaşına kadar senin hicranının azabını sinemde taşıdım, yanına geldiğim zaman şu başımı

çarptığım demir kafes de nedir Ya Resulallah! Hâlâ vuslat olmayacak mı?... Tihame çölünü kat ettim, gözlerime uyku girmedi. Arzu edersen yıldızlara sor, sor ki şu üç aylık zaman içinde bu gözler bir kere uyudu mu? Uyumadı diyecekler Ya Resulallah!’

‘Dağlarla, taşlarla bütün hilkat heyakili ile hasbıhal ettim Ya Resulallah. Derdimi geceye döktüm, leyale derdimi anlattım, cibali söylettim Ya Rasulallah! Nihayet huzuruna geldim Ya Rasulallah!” Akif derinleşmiş, coşmuş bu Sudanlının sesini, feryad ü figanını Resulu Ekrem (aleyhisselatu ves-

51 kimlife

selam) karşısında gerçek bir âşıkın nasıl dolu olduğunu müşahede ediyor. Resulu Ekrem’in (aleyhisselatu vesselam) parmaklıklarından tutan bu insan, son sözlerini söylerken sesi kısılmaya başlamıştır. Akif şöyle bitiriyor: Kısa bir sessizlikten sonra adam şöyle diyordu. Şu kadar mesafeyi tepip huzuruna geldim, bu hasta gönlümü bir daha hâk-i pâyinden ayırma Ya Resulallah! Tahammülüm yoktur artık. Sonra bir sessizlik oldu, bir ah feryadı duydum. Döndüğüm zaman parmaklıkların dibinde yıkılıp gitmişti, bir Seylanlı gözlerini kapatıyordu. Birkaç dakika sonra da bir iki gassal bir iki taşıyıcı geldi, Cennet-ül Baki’ye kaldırdılar mübarek cenazesini. Fakat ruhu muhtemelen Ravza-i Tahire’nin parmaklıklarına takılıp kalmıştı. Resulullah’a yürekten âşık bu genç: ‘Artık bu hasta gönlümü hâk-i pâyinden ayırma Ya Resulallah!’ diyordu. O kutsal beldelere aşk dolu bir gönülle gitmek, edeple ziyarette bulunmak, Efendimiz’in (sas) huzurunda dururken Kainatın Iftihar Tablosu karşısında duruyor şuuruyla durmak, edeple, erkanla durmak, aşkla, şevkle vazifeyi yapmak ve öyle geriye dönmek gerekir. Gönüller, Allah’ın elindedir, ölü gönüllere hayat veren O’dur. Gönüllerin kıblesi, âşıkların kıblegahı Fahrikainat Efendimiz’in huzurunda dururken olabildiğine saygı ve hürmet hisleriyle durmak gerekir. Cenab- ı Hakk herkesin haccını hacc-ı mebrur eylesin. Amin.


KİMLife Bakım

Sonbaharda

Cilt Bakımı Y

az boyunca ihmal ettiğimiz ve güneşin de etkisiyle kuruyan, neme susayan cildimizi yeniden sağlıklı pırıl pırıl bir hale getirmek aslında hiç de zor değil. Piyasada satılan profesyonel ürünler sayesinde sonbahar bakımınızı kolayca yapabilirsiniz. Estetik uzmanları cildiniz için sonbaharda yapacaklarınızı şöyle sıralıyorlar… Cildinizi temizleyin Haftada en az 1 defa cildinizi temizlemelisiniz. Ölü hücreler, cilt üzerine birikerek, tene donuk, solgun görünüm verirler. Bu nedenle ilk yapılacak şey, cildi temizlemektir. Cilt temizliğinin en pratik yolu, yüzü suyla yıkamaktır. Gül suyu iyidir; gül suyu gözenekleri sıkıştırır. Hazır cilt temizleyiciler de kullanılabilir. Bu ürünler cilde derinlemesine nüfuz ederek gözenekleri sıkıştırır ve dolayısıyla cilde canlılık verir. Normal, kuru ve hassas ciltler için de temizleyiciler vardır. Bu ürünleri kullandıktan sonra yüzünüzü bol suyla yıkadığınızda cildiniz canlılık ve pembelik kazanacaktır. Makyajınızı silin Her akşam, öncelikle makyajın çok iyi temizlenmesi gerekir. Makyaj temizleme sütüyle yapılan temizlik, idealdir. Pamuğa sütü damlatın ve hafifçe bastırarak yüzünüze sürün. Ardından da cildinize uygun bir tonikle yüzünüzü silin. Nemlendirici maske Işıltılı cilt, dinlenmiş cilttir. Kendinizi yorgun hissediyorsanız, cilt temizliği yeterli olmaz. Yalnızca cilt maskesi yüzünüzü dinlendirir, kızarıklıkları giderir. Nemlendirici maskeyi tercih edin. İçindeki aktif nemlendiriciler, hücrelerin yenilenmesini sağlar. Maskeden iyi sonuç almak için, maskeyi yüzünüzde 15-20 dakika süreyle tutun.

52 kimlife


KİMLife Kapak Konusu

5

53 kimlife


KİMLife Tanıyalım

Tarihi Sultanahmet Eski Adıyla At Meydanı

S

ultanahmet Meydanı, nam-ı diğer At Meydanı, gerek Bizans gerekse Osmanlı Devri’nin en tanınmış tarihi yapılarının ortasında yer alan İstanbul’un en meşhur meydanı. Bizans Devri’ndeki adı “Hipodrom” olan bu meydan tarih kitaplarında ibretle anlatılan merasimler, eğlenceler, acı ve tatlı birçok tarihi olaya sahne olmuş. Bizans Devri’nden önce Roma İmparatoru Septimus Severus

zamanında bu meydanda Roma’daki benzerlerinden yola çıkılarak (195196 yılları) bir Hipodrom yapılmaya başlanmış. Hipodromu tamamlayan kişinin İstanbul’u Doğu Roma’nın başkenti yapan Büyük Constantin’in (306-337) olduğu söyleniyor. Sultanahmet Camii ve Ayasofya meydanı süsleyen dinsel içerikli anıtlardan ikisi. Topkapı Sarayı, Yerebatan ve Binbirdirek Sarnıçları,

54 kimlife

Soğukçeşmme Sokağı gibi dünyanın ilgisini çeken yapılarla çevrili olan meydan kurulduğundan bu güne hep kalabalıkları ağırlamış. Yarışlara, gösterilere, idamlara tanıklık eden meydan, tarihi kaynaklara göre her yüz senede bir tekrar eden yıkıcı depremler sırasında halkın sığınma yeri olarak da kullanılıyordu.


KİMLife Tanıyalım

Dikilitaş

At Meydonı’na Mısır’dan getirilerek dikilmiş M.Ö 1700 yıllarında Firavun III. Tulmosis için yapılmış. Bizans imparatoru I. Theodosios bu meydanı süslemek için M.S. 390 tarihinde bu taşı deniz yoluyla getirterek bu günkü yerine diktirmiş. 20 metre yüksekliğinde pembe granit taşından yapılmış sütunun dört yüzünde Mısır hiyeroglif yazısı ile kabartma kitabeler mevcut. Taşın getirilebilmesi için kesildiği, bu yazı incelendiğinde anlaşılıyor. Kitabelerde Tanrı Amon-Ra övulüo yüceltiyor ve III. Tutmosis’in zaferleri anlatılıyor. Anıtı taşıyan iki aşamalı mermer blok üzerinde Grekçe ve Latince yazılar bulunuyor. Diğer yüzlerinde ise anıtın dikilişi ve araba yarışlarıyla ilgili kabartma heykeller yer alıyor, İstanbul’un en eski anıtı olma özelliğini taşıyan bu anıt At Meydanı’nın tam ortasına denk düşüyor.

Hipodrornun üç tarafının seyircilerin oturması için basamaklar halinde inşa edildiği, 40 basamaktan oluşan bu oturma mekanını 37 sütunun taşıdığı biliniyor. Eski gravürlerde (15. yüzyılda) Ayasofya’ya bakan şimdiki Sultan U Ahmet Türbesi ile Firuz Ağa Camisi’nin bulunduğu yerde bir imparator locası olduğu görülüyor. Bu gravürlerde ortada yer alan anıtların kaideleri de açık olarak belirtiliyor. Meydan, at yarışları, araba yarışları, çeşitli spor ve gladyatörlerin vahşi hayvanlarla olan güç gösterilerine, sirk gösterilerine tarihsel tören ve seremonilere savaş ve isyanlara, cezaya uğrayan mahkumların idam edilişlerine tanıklık etmiş. Meydanın hareketliliği OsmanlıDevri’nde de devam etmiş. Yabancı gezginlerin 17. yüzyıla tarihlenen yapıtlarından Osmanlıların Cuma günü öğleden sonra At Meydanı’nda cirit oyunu ve at üzerinde ok atma müsabakaları yaptıklarını anlıyoruz. At Meydanı’nın Osmanlı döneminde tanık olduğu en görkemli şenlik, hazırlıkları bir yıl süren 1582’de 7 Haziran-30 Temmuz tarihleri arasında yapılan 53 günlük sünnet düğünü. III. Murad’ın oğlu Şehzade Mehmet için yapılan düğün için İbrahim Paşa Sarayı onarılmış ve özel bir şahnişin eklenmiş. Meydanın siyasi tarihindeki Önemli olaylardan biri 1826’da yaşanmış. II. Mahmud, isyan ederek Atmeydanı’nda toplanan Yeniçerileri ikna etmek için Beşiktaş’tan Topkapı Sarayı’na gelmiş ve Sancak-ı Şerifi çıkartarak herkesin bayrağın altında toplanmasını istemiş. Önce saygı gösteren

55 kimlife

Yeniçeriler, daha sonra şehri yağmalamaya başlamış. İsyan kanlı bir şekilde bastırılmış. Ardından da Yeniçeri Ocağı kaldırılmış. Tarihi kaynaklarda heykellerle, özellikle at figürlü heykellerle süslü olduğu, uzunluğunun aşağı yukarı 362 metreyi bulduğu anlatılan hipodrom bugün artık yok. Atlı araba yarışlarının yapıldığı parkurun ortasındaki ondan fazla olduğu bilinen taş anıtlardan ise sadece üç tanesi Dikilitaş, Burmalı Sütun ve Örmeli Sütun günümüze gelebilmiş. Hipodromun denize bakan bugünkü Sultanahmet Camii’nin bulunduğu yerde ve devamında İmparatorluk Sarayı varmış. Hipodrom ve Bizans Büyük Sarayı bir yol ve kapı ile birbirlerine bağlanan bitişik konumda inşa edilmiş iki yapı halindeymiş. Teraslar şeklinde Marmara Denizi’ne ve Boğaz’a hakim olan bu yerde kurulmuş olan Büyük Saray’dan günümüze sadece Arasta çarşısının içindeki Mozaik Müzesi’nin zeminindeki mozaiklerin bir kısmı kalmış. Hipodromdan Bizans Devri’nden günümüze ulaşan gözle görülür kalıntı ise halkın izleyici localarını taşıyan alt kata ait tarihi duvarlar Horasan tekniğiyle tuğladan yapılmış bu alt yapı üzerinde Marmara Üniversitesi Rektörlüğü ve arkasında yer alan Sultanahmet Meslek Lisesi’ne ait hizmet binaları bulunuyor.

BURMALI SÜTUN (Yılanlı Sütun) Suiün, 4. yüzyılda Yunanlıların Persiere karşı kazandıkları zaferin


KİMLife Tanıyalım hatırasına, YunanistanVı Delphi Kenti’nde Apollon Tapınağı’na sunulmuş. Sütünün yapımında savaşta ganimet olarak ele geçirilen zırh v.s savaş malzemeleri eritilerek

elde edilen malzeme kullanılmış. Bizans (mparatoru Büyük Konsianlin zamanında hipodromu süslemek amacıyla iapınaktan getirilip, meydana dikilmiş. 8 melre uzunluğundaki eserin halen 5.30 metrelik bölümü ayakta. 1540 yıllarında “Hünername” adlı eserdeki minyatürlerde, sülünün birbirine sarılmış üç yılan gövdesi ve üç yılan başından oluştuğu görülüyor. Evliya Çelebi yrlan başlarının istanbul’u yılanlardan koruyan bir tılsım olduğunun halk arasında yaygın bir inanç olduğunu yazıyor. Bir söylenliye göre bir yenicen bu yılanların başını kopartmış ve İstanbul’da yılan sayısı artmış. Meydanın Osmanlı döneminde tanık olduğu en görkemli şenlik, 1582 yılında III. Murad’ın oğlu Şehzade Mehmed için yapılan sünnet düğünü. Hazırlıkları bir yıl süren, 53 günlük düğünün şerefine meydana bir çok seyir köşkü yapılmış. Meydandaki İlk ayaklanma 1602 yılındaki Sipahi eylemi. Sultan İbrahim burada toplanan isyancılar taralından tahttan indirilmiş. 1919 yılında İzmir’in Yunanlılarca işgali nedeniyle yapılan, Halide Edip’in o ünlü nutkunu söylediği protesto mitingi ise önemli tarihi gösterilerden biri. FİRUZ AĞA CAMİ At Meydanı’nın Divanyolu Caddesi’ne bakan köşesinde yer

alıyor. Camii, Sultan ıı. Bayezid’in hazinedarbaşısı Firuz Ağa adına 1490 yılında yapılmış. Firuz Ağa, Camii dışında pek çok malını hayır için vakfelmiş. Tek kubbeli ve minareli bir yapı olan caminin ana giriş kapısındaki kitabe ve cami içindeki kalem işleri orijinal devrinden kalmış sanat özellikleri taşıyor.

park ve yeşil alan olarak halen mevcut. St.Euphemia Kilisesi’nin yanında bulunan Antiokhos Kapısı ve Nikaya isyanında ölenlerin gömülü olduğu söylenen yerlerde ise; Türk ve İslam Eserleri Müzesi (İbrahim Paşa Sarayı, istanbul Adliyesi binaları ve Tapu Dairesi binaları) yer alıyor. İstanbul Adliye binası inşa edilirken, burada yapılan arkeolojik kazılarda bulunan bazı heykel kaideleri halen İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Bilindiği gibi yıkılan medeniyetler yeni kurulan medeniyetlere malzeme olur. Bu noktadan At Meyda-nı’na baktığımızda buradaki yapılarda kullanılan sayısız taş, sütun, bronz malzemelerin gerek Latin istilası, gerekse Osmanlı Devri’nde yapılan yeni mimari eserlerde

İmparatorların at yarışlarını seyrettikleri loca, Firuzağa Camii’nin bulunduğu yerdeydi. Bir zamanlar gladyatörlerin hipodromun ortasındaki heykellerin bulunduğu aksın etrafında vahşi hayvanlarla dövüştüklerini hayal etmek bile zor. 362 metre uzunlukta, 150 metre genişlikteki hipodromun terasının duvarlarından kalan kemerler ise varlığını koruyor. ÖRMELİ SÜTUN Ne zaman yapıldığı kesin bilinmemekle birlikte 4. veya 5. yüzyıla aktan sonra mermer bir kaide üzerine 32 metre uzunlukta inşa edilmiş. Yonima laş sütünün çevresi yıllarında Bizans imparatorları nca tunçtan levhalarla kaplatılmış Haçlılar tunç levhaları 1204 yılındaki Laiin istilası sırasında sökefek para yapımında kullanmışlar Hipodromun kuzeye ve kuzeydoğuya bakan cephesindeki St. Etien Kilisesi ve diğer tarafında yer aldığı bilinen Aya Eufemia Kilisesi’nin temelleri ve çevresi,

56 kimlife

malzeme olarak kullanıldıklarına kimsenin şüphe yok. Yunan Tapınakları’nın sütun başlıklarını Bizanslıların kullandığını, Bizans eserlerinin malzemelerininin de devşirme malzeme olarak Osmanlı eserlerinde kullandığına ait sayısız kanıt hala mevcut.. 1609-1614 yılları arasında yapılan Sultanahmet Camii’nin bulunduğu yerlerde önceleri tarihi köşk ve saraylar bulunuyordu. Sultanahmet Camii Külliyesi için 5 adet Paşa sarayının yıktırıldığını o devire ait


KİMLife Hastalıklar tarih kitaplarından öğrenmekteyiz. At Meydanı’nın altında ilk yapıldığı zemininden 5 metre altta gizli bir tarih yattığı biliniyor.Görüldüğü gibi At Meydanı’nda bir çok kültür birbirine karışarak kaynaşmış. Bu da meydanın insanlığın en büyük ortak mirası olarak değerini kat kat arttırıyor. ALMAN ÇEŞMESİ At Meydanı’nın Ayasofya’ya bakan tarafında Sultan I. Ahmet Türbesi’nirı hizasında yer alıyor. Sultan II. Abdülhamit Devri’nde Prusya Kralı ve Alman imparatoru II. VVilhem’in 1898 yılında istanbul’a yaptığı ikinci ziyaretin anısı için Türk-Alman doslluğunu simgelemek amacıyla yapılmış. Sekizgen bir şadırvan modelindeki çeşmenin kubbesinin içi altın ve renkli mozaik

süslemelerle kaplı Kitabesi sülüs yaz ylo yazılmış ve yuvarlak rozeller içinde Sultan II. Abdüihamid’in tuğrası ve Alman imparatoru II. VVilhem’in “W ve I!” şeklindeki arması süs olarak işlenmiş. Eser; 8 adet koyu yeşil somaki sütunlu ve renkli nakışlı kemerler ve çatısında kaplı açık yeşil londa bakır kubbe ile insanların hafızasına işleyen kalıcı bir etki bırakıyor

57 kimlife


KİMLife Sağlığımız

58 kimlife


Kim’e

KİMLife Sağlığımız

Yakalandılar

Fenerbahçeli Futbolcu

Selçuk ŞAHİN’i Kim’de Yakaladık

Fenerbahçeli ünlü futbolcu Selçuk Şahin’i Acıbadem mağazamızda alışveriş yaparken yakaladık. Yöneltilen sorulara tüm içtenliği ile yanıt veren Selçuk Şahin evi ile ilgili tüm ihtiyaçlarını Kim Marketten karşıladığını itiraf etti. Ayrıca Selçuk ŞAHİN Kim Marketlerini tercih etmesinin nedenini şöyle açıkladı; “Buraya alışverişe geldiğimde kendimi evimde gibi hissediyorum, çünkü personeller güler yüzlü ve gerçekten işlerini çok iyi yapıyorlar, ayrıca kalite olarak da son derece iyi” dedi. Yaptığımız kısa röportajın ardından Selçuk ŞAHİN alışverişini tamamlayarak evinin yolu tuttu. Alışverişini yaparken hayranlarını kırmayarak onlarla bol bol resim çekinen ünlü futbolcu bizim objektiflerimize de poz verdi.

59 kimlife


KİMLife Teknoloji

teknoloji

en yeni haberler Samsung, Drive Link uygulamasını Galaxy S III için yayınladı Samsung, Drive Link adını verdiği yeni uygulamasını Galaxy S III için yayınladı. Araç içi kullanıma hitap eden uygulama, kullanıcıların otomobil kullanırken müzik dinlemesine, telefon görüşmesi yapmasına ve navigasyon kullanımına olanak tanıyor. Uygulamanın açılış ekranında hava durumu ve ajanda bilgisi yer alıyor. Uygulama, önemli etkinlikleri ana ekranına taşıyor ve şayet konum bilgisi varsa otomatik olarak güzergah çizebiliyor.

PES 2013’ün demosu farklı platformlar için indirmeye hazır Konami, oyunseverlerin merakla beklediği ikinci PES 2013’ün demosunun bugün Xbox 360, yarın PlayStation 3, 3 Eylül’de ise PC için yayınlayacağını duyurdu. Bu yeni demo oyunun gelişimini ve heyacan dolu maç deneyimini oyunseverlere sunuyor. Bu hafta içinde yayınlanacak olan demonun, Xbox LIVE Marketplace ve PlayStation Network üzerinden indirilebileceği ve 11 lisanslı takımın yer alacağı belirtiliyor.

Akıllı not defteri ile el yazınızı akıllı telefonunuza aktarın Bulut tabanlı not alma servisi Evernote, not defteri üreticisi Moleskine ile analog ortamda gerçekleştirdiği iş birliğinin tanıtımını Trunk Konferansı’nda gerçekleştirdi ve “Evernote Smart Notebook” adlı akıllı bir not defteri üzerinde çalıştığını duyurdu. Smart Notebook isimli not defteri kareli ve çizgili olmak üzere iki farklı tipte üretiliyor. Defterin üzerinde yer alan noktalı yapısı notlarınızı akıllı telefonunuza aktarmanıza olanak tanıyor.

60 kimlife


KİMLife Çocuk Bulmaca

Kelime avı

ödüllü çocuk bulmaca

M E L E K V S E T A M O D P R

G U M C G C H A V U Ç W I V Y

K T V X Q J Z P A T L I C A N

A X S E T A T A P K A B A K R

I Q M U L A H A N A A A V F T

K A R N A B A H A R I K H F Z

K E R E V İ Z K P Y T E B I K

M D R Y W U E S I T M Q N A X

Z O N A D Y A M R S B A N A Y

N B R I L R R R A N Y A B N N

Nasıl Oynanır?

Sağ taraftaki kelimeleri, sol taraftaki kutunun içinde karışık olarak dizilmiş harflerin içinde gizli kelimeleri sağdan sola yukardan aşağı yada çapraz olarak bulunmasıdır. Bakalım bütün kelimeleri bulabilecek misiniz?

61 kimlife

F Y T E I E N H S P P Z G W U

U A Z M B A C J A S V M I E M

S E S İ Ğ B C C I H N G R W X

B A B O U T O E R E D B G H L

K V S E Y L U S A F T X Y Y A

KELİMELER MAYDANOZ NANE LAHANA KARNABAHAR PIRASA BAMYA KEREVİZ ISPANAK PATLICAN HAVUÇ KABAK BİBER DEREOTU FASULYE DOMATES BEZELYE SOĞAN PATATES KELEM SARIMSAK

Ağustos Sayısı Kelime Avı Çözüp, Kazanan Talihliler Murat EVİN Mehtap ÇÖMEZ Ömer Faruk UYSAL

Bulmacayı doğru çözüp gönderen 5 kişi bizden çeşitli oyuncaklar kazanacaktır. Çözümünü ay sonuna kadar aşağıdaki adrese gönderebilirsiniz. (İsim-Soyisim-Adres ve Telefon bilgilerinizi eksiksiz yazmayı unutmayın.)

Gönderi Adresi: Güneşli Mah. Evren Cad. Barış Sok. No:6 Bağcılar/İSTANBUL Tel: 0212 444 1 546


62 kimlife


KİMLife ?

63 kimlife


kare bulmaca ödüllü bulmaca

YUKARIDAN AŞAĞIYA

1-Büyük ve gösterişli mezar. – Bir oyun ya da filmde aniden ortaya çıkan komik durumlar. 2- 19. Yüzyıl başlarında Fransa’da ortaya çıkan ve iki kişiyle oynanan kağıt oyunu. 3- Kısa imza. – Hadise. 4-Bir işi yapabilme gücü – Lekesi olan. 5- Dize’nin ünsüzleri. – Birdenbire başlayan, genellikle kısa süren şiddetli yağmur. 6- Genellik. 7- Yapım işleri. – Gölgede kalan yan. 8- Tarikat üyesi. – Kimyada radyum. 9- İman, itikat. – Özel işaret. 10- Küp- Ayrı tutulmuş.

Ağustos Sayısı Kare Bulmacasını Çözüp Yemek Ödülünü Kazanan Talihliler

SOLDAN SAĞA

1-Pedallı küçük motosiklet.- Ad. 2- Kars yöremizde yaygın Azerbeycan kökenli bir halk oyunu. 3- Şırınga ile verme. – Manda yavrusu. 4- Rusya’da bir akarsu. – Deniz çakısı. 5- Konuşmak, sohbet etmek. 6- Erken. – Maarif. 7- Macaristan’da üretilen altın sarısı ünlü bir likör şarabı. – Ad, ün. 8- Anane. – Yüz, çehre. 9- Eski Türk gelenek, görenek, adet ve hayatına uygun olan. 10- Uzun ve çatallı boynuzları olan memeli bir hayvan. – İrade zayıflığı.

Bulmacayı doğru çözüp gönderen 4 kişi bizden Nalia Restaurant’ta çift kişilik yemek fırsatı kazanacaktır. Cevaplarınızı ay sonuna kadar aşağıdaki adrese gönderebilirsiniz. (İsim-Soyisim-Adres ve Telefon bilgilerinizi eksiksiz yazmayı unutmayın.)

Gönderi Adresi: Güneşli Mah. Evren Cad. Barış Sok. No:6 Bağcılar/İSTANBUL Tel: 0212 444 1 546

64 kimlife

Şükrü DEMİR Furkan Samet ÖZÇELİK Gülden ÇAĞLAYAN Emre Deniz GÜMÜŞLÜ


KİMLife ?

Noktaları Birleştirelim

Doğru Yolu Bulalım

65 kimlife


Mağazalarımız

Müşteri Danışma Hattı:

444 1 546

İstanbul Acıbadem Acıbadem Mah. Günal Sok. Gülevler Konutları 12. Blok No:1 Tel:0216 327 13 60 Alibeyköy Karadolap Mah. Sayayolu Cad. No: 19 K:3-4 Eyüp Tel: 0212 626 42 49 Altıntepe Altıntepe Mah. Bağdat Cad. No:87 Maltepe Tel: 0216 518 01 08 Arnavutköy Yavuz Selim Mah. Fatih Cad. No:175 G.O.Paşa Tel: 0212 597 56 10 - 11 Ataşehir Yenişehir Mah. Viyana Sok. No:21 Ümraniye / İstanbul Tel: 0216 455 80 87 Ayazağa Ayazağa Mah. Atatürk Cad. No: 27 Şişli Tel: 0212 332 21 11 Bağcılar 1 Yavuzselim Mahallesi Mahmutbey Yolu Caddesi No:1 Tel: 0212 434 19 79 Bağcılar 2 Çınar Mah. Dağyolu Cad. 5/2 Sok. No:3 Bağcılar Tel: 0212 435 92 35 Bahçeköy Adnan Menderes Cad. No:9 Bahçeköy / Sarıyer Tel: 0212 226 48 21 Büyükçekmece Cumhuriyet Mah. Turgut Özal Bulvarı Kardeş Sok. Adakent Apt. No:1 Büyükçekmece Tel: 0212 883 25 81 Çobançeşme Çobançeşme Mah. Mithatpaşa Cad. No:14 Yenibosna Tel: 0212 652 88 42 0212 652 87 74 Erenköy Feritbey Sok. No:14 Erenköy Tel: 0216 411 24 40 Esenler 1 Atışalanı Caddesi No:25 Esenler Tel: 0212 611 20 76 Esenler 2 Namık Kemal Cad. No:2 Tel: 0212 483 51 94 Esenyurt Saadet Dere Mah. Doğan Araslı Cad. No:14 Esenyurt Tel: 0212 428 41 33

Etiler Nispetiye Mah. Aytar sok. Murat Dağlı Apt. No:18 Levent Tel: 0212 269 31 44 Ferahevler Ferahevler Mah. Adnan Kahveci Cad. No:66 Sarıyer Tel: 0212 299 96 15 Fındıkzade Millet Cad. No:27/D Fındıkzade Tel: 0212 529 85 48 Florya Şenlik Mah. Efeler Sok. No:3 Florya Tel: 0212 662 66 94 Göktürk Göktürk Mah. Cumhuriyet Cad. No:4/1 Eyüp / İstanbul Tel: 0212 322 68 94 Güneşli Güneşli Mah. Barış Sok. No:2/A Bağcılar Tel: 0212 657 83 71 Güneşli 2 Hürriyet Mah Menderes Cd No:18/2 Bağcılar Gültepe 1 Ortabayır Mah. Talatpaşa Cad. No:71 Tel: 0212 270 72 99 Gültepe 2 Telsizler Mah. Talatpaşa Cad. No:153 Tel: 0212 281 83 90 Gürpınar Adnan Kahveci Mah. Kazım Karabekir Cad. N: 5/5 Flora city B-2 Blok. Altı Beykent –Beylikdüzü. Tel: 0212 855 04 51 Halkalı Merkez Mah. Mahmutbey Cad. No: 17 Halkalı Tel: 0212 693 27 19 Halkalı 2 Atakent Mah. 213 Sok. No:5 Bodrum Kat. Güneş Park Çarşısı Halkalı –K.Çekmece Tel: 0212 472 80 94 Halkalı Avrupa Konutları Halkalı Merkez Mah. Mahmutbey CadNo:33/A Küçükçekmece Tel: 0212 693 50 57-58 Halkalı Konutbirlik İstasyon Konutbirlik Yapı Koop. Sok. No:4/A Küçükçekmece Hadımköy İstasyon Mah. Namık Kemal Cad. No:45

Kiptaş 1. Etap Tic. Merkezi Giriş Kat. Hadımköy/Arnavutköy Tel: 0212 780 10 51 Hadımköy 2 Karaağaç mah Yiğit Türk cd No: 6 Büyükçekmece İçerenköy İçerenköy Mah. Sadık Sok.No:3/A Ataşehir Tel: 0216 577 15 17 Kartal Çavuşoğlu Çavuşoğlu Mah. Portakal Sk. No: 20/1-2 Kartal Tel: 0216 306 68 13 Kasımpaşa Camii Kebir Mah. 4 Kuyu Cad. No:13 Kasımpaşa / Beyoğlu Tel: 0212 250 32 55 - 250 54 51 Küçükköy / Kim Pratik Şemsi Paşa Mah.Cengiz Topel Cad.No:86/A Gaziosmanpaşa Tel: 0212 417 27 17 Mecidiyeköy 1 Selehattin Pınar Cad. No:31 Şişli Tel: 0212 216 94 61 Mecidiyeköy 2 Naci Kasım Sok. No:7 Şişli Tel: 0212 212 98 15 Okmeydanı Mithat Paşa Cad. Keser Sok. No:3 Şişli Tel: 0212 254 18 73 Oruç Reis / Kim Pratik Oruç Reis Mah. 562 Sok.No:62 Esenler Tel: 0212 429 71 72 Pazariçi / Kim Pratik Pazariçi mah. Gazi Muhtar Paşa cad. (Ordu cad) No: 302/A Gaziosmanpaşa Tel: 0212 615 10 55 Pendik Batı Mah. Sabri Taşkın Cad. No: 4 Tel: 0216 491 75 72 Sancaktepe Yunus Emre Mah.Veysel Karani Cad.No:5-9B Yenidoğan / Sancaktepe Tel: 0216 312 75 72-73 Sarıyer Kilyos Yolu Nalbant Çeşme No:95 Sarıyer Tel: 0212 342 35 53

Sultançiftliği Atatürk Bulvarı No:46 Gaziosmanpaşa Tel: 0212 475 32 49 Tarabya Cumhuriyet Mah. Arabayolu Cad. No:11 Sarıyer Tel: 0212 299 83 75 Tarabya Sahil Tarabya Mah. Yeniköy Cad. Dere Sok No:1 Tarabya / Sarıyer Tel: 0212 262 25 55 Toskana Çarşı Toskana çarşı binası. Karaağaç Mah. Sırt Köy Çiftliği Mevkii G:87 Bulvarı Büyükçekmece/ İstanbul Tel: 0212 858 82 67-68 Uğur Mumcu Uğur Mumcu Mah. Akşemsettin Cad. No:56 Yakacık Tel: 0216 476 26 33 Ünalan Ünalan Mah. Ayazma Cad. No: 20 Üsküdar Tel: 0216 317 24 64 Üsküdar Mimarsinan Mah. Otopark Arkası Sok. No:1 Üsküdar Tel:0216 492 62 16 Ümraniye Ihlamurkuyu Tepeüstü Mah. Alemdağ Cad. No:616 Ümraniye Tel: 0216 508 19 10 - 15 Yakacık Yakacık Mah. Samandıra Cad. No:7 Tel: 0216 451 54 07 Yenibosna Yıldırım Beyazıt Cad. No: 278/212 Tel: 0212 452 28 19 - 20 Yüzyıl Fevzi Çakmak Mah. Osmangazi Cad. 2/17-C Sok. No:27/D Bağcılar Tel: 0212 430 38 91 Yusufpaşa / Kim Pratik Aksaray Mah. Cerrahpaşa Cad. Muratpaşa Apt. No:3A Fatih / İSTANBUL Tel: 0212 588 50 44 Zeytinburnu Balıklı Yolu Cad. 85/5 Sok. No:30/4 Tel: 0212 416 08 80 Zeytinburnu Çırpıcı Çırpıcı Mah. 75/2 Sok. No:109 Zeytinburnu Tel: 0212 547 45 82

Kocaeli Derince Çenedağ Mah. İstiklal Cad. No:180 Derince / Kocaeli Tel: 0262 223 25 07

İzmit Cedit Mah. Atatürk Bulvarı No:3 Kocaeli / İzmit Tel: 0262 332 52 56 - 68

Arslanbey Başaran Mah. İzmit Cad. No:138 Kartepe - Kocaeli Tel:0 262 351 42 46

60 Evler Yavuz Sultan Mah. Körfez Cad. No:17 60Evler - Derince / Kocaeli Tel: 0262 239 33 63

Kozluk Akçakoca Mah. İnönü Cd. No:33 İzmit / Kocaeli Tel: 0262 325 84 48

Tütünçiftlik Güney Mah. Albay Sok. No:6 Körfez - Kocaeli Tel:0 262 527 26 03 - 04

Hasırcılar / Kim Pratik Yahyalar Mah. Turan Cad. No:47 B Blok Dük:1 Sakarya / Adapazarı Tel: 0264 279 53 23 - 24

Korucuk Korucuk Mah. 4134 Sok. No:13 / A Sakarya / Adapazarı Tel: 0264 255 31 04

Sakarya Çeşme Meydan Orta Mah. Çeşme Meydanı Cad. No:39 Sakarya / Adapazarı Tel: 0264 279 53 56 - 57

Tekirdağ Çiftlik Önü Hürriyet Mahallesi Yüzyılıncı Yıl

Irak

Yakında açılıyor

66 kimlife

Yarımca Mimar Sinan Mh. Mehmet Akif Ersoy Cd. No:166 Körfez- Kocaeli Tel:0 262 558 00 15


KİMLife ?

67 kimlife


KİMLife ?

68 kimlife


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.