YE İÇ GEZ NİSAN 2016

Page 1

1


K

ıbrıs Girne Amerikan Universitesi’nde ingilizce öğretmenligi son sınıf öğrencisi Buse Bilyay, Kıbrıslı genç işadamı Serhat Kaki ile mutluluğa ilk adımını attı.

2


Buse, nişan töreninde bir prenses kadar güzeldi. Üniversite öğrenimini yurtdışında tamamlayan Serhat ile Buse’nin Kıbrıs’ta başlayan arkadaşlığı ömür boyu sürecek bir birlikteliğe dönüştü. Kıbrıs’ın ünlü Kaki ailesine mensup Serhat Kaki, İlhan Kaki ve Perihan Kaki’nin oğulları... Ağabey Korhan Kaki’de konuklarla tek tek

ilgilendi. Gecenin geç saatlerine kadar süren törende Buse Bilyay’ın annesi Esin hanim ve ağabeyi Gökçe Bilyay da davetlilerle birlikte hoş vakit geçirdiler. Bu nişan eğlence dünyasının en güzel nişan töreni unvanını aldı. Ye-iç-gez dergisi olarak bizlerde mutluluklar diliyoruz.

3


4


5


9

Teleferik ile dakika…

T

ünektepe’ye telefrik projesinin 1986 yılında Döner Gazino sözleşmesinde gündeme geldiğini belirten Türel, bu sürecin kendi dönemlerinde noktalanmasının kendilerini mutlu ettiğini kaydetti. 2004 yılında burada bir imar planı uygulamasıyla istasyon yerini çözdüklerini kaydeden Türel, “İlk ciddi gelişme o dönemde yaşandı. Bu telefrik ihalesi 2012 ve 2013’te ihale yapıldı. 5 sene aradan sonra yeniden göreve geldiğimizde telefrik ihalesini Özel İdare’den devir aldık. Gerçekleşme oranı yüzde 5’di. İkinci bir ihale yaptık ve hizmeti açılır hale getirdik” diye konuştu. 6

ANTALYA Büyükşehir Belediyesi, Sarısu - Tünektepe arasını 9 dakikaya düşüren 30 yıllık teleferik projesini hayata geçirdi.


TEK KİŞİ 15, 2 KİŞİ 20 LİRA Türkiye şartlarına göre bu telefrik maliyetinin düşük olduğunu vurgulayan Türel, şöyle konuştu: “Bizim projemiz başka illerdeki telefriklere göre yarı fiyata yapıldı. Bizim teleferiğimiz yaklaşık 1706 metre uzunluğunda ve kablo uzunluğu 3604 metre. 8 kişi kapasiteli, 36 kabinle hizmet veriyoruz. Saatte 1200 kişiyi rahatlıkla taşıyabiliyor. Yaklaşık 9 dakikalık süre

içerisinde de 605 metre rakımdaki Tünektepe’ye ulaşabiliyorsunuz. Bilet fiyatları gidiş- geliş 1 kişi 15 lira, 2 kişi 20 lira. Türkiye’nin en ucuz telefrik taşımasını yapacağız. Uludağ’da 38 liraya taşımacılık yapılıyor. Bizim kabinlerimiz konforlu. Antalyalılar çok rahatlıkla gün içerisinde ailesiyle birlikte güzel vakit geçirebilecek. Antalyalıların ayağı yerden kesilecek.”

77


Ali ÖZÇİL

MÖNÜ

PLANLAMA

Girne Amerikan Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Görevlisi

M

8

önü planlamak gerçekten zor bilgi isteyen bir konudur. Mönüyü planlarken dikkat edilmesi gereken birçok faktör vardır. Besin değeri açısından mönü planlama mönüyü meydana getiren parçaların (antre, ana yemek, desert) fazla miktarda kalori taşımamalarına dikkat edilmelidir. Tat açısından ise antre, ana yemek ve dessertlerin birbirlerine benzemesinden kaçınılmalıdır. Mesela; ilk yemeğin tavuk çorbası olduğunu varsayalım, ikinci yemek piliç ızgara olursa bu bir tat benzerliğidir ve müşteri tarafından genellikle tepki görür. Renk açısından da buna benzer antre yemeğin renginin beyaz, aradan gelen ikinci yemeğin ve dessert’in beyaz olması mönü planlamasında bir hatadır. Gratine mantar birinci yemek olarak verilip arkasından, yine gratine bir et yemeği verilirse bu da mönü tanzimi açısından yapılmaması gereken bir hatadır. Mönüyü meydana getirirken veya planlarken şekilleri de birbirlerine fazla benzememeleri gerekir. Mesela; antre yemekle ana yemeğin tamamen birbirlerine garnitür açısından benzemeleri şeklin

tekrarıdır ve bundan kaçınılması gerekmektedir. A la carte müşteri ile çalışan mutfaklarda zordur, çünkü her an değişik müşteri ile karşılaşıla bilinir. Ancak belli bir yörenin veya grupların müşterilerine hizmet veren mutfaklar önceden yaklaşık olarak müşteri nitelik ve niceliğini bildiklerinden mönü tanzimini ona uygun bir şekilde yapabilirler.


Müessesenin yapısı, kalitesi ve fiyatları mönü tanziminde önemli bir rol oynar. Ancak mönünün, fiyatların düşük olması yüzünden kalitesiz ve lezzetsiz olması anlaşılmamalıdır. Ucuz malzeme ile bilgili bir kadro lezzetli ve kaliteli yemek yapabilir. Çevrenin veya geniş anlamda bulunduğu bölgenin özellikleri de bir müessesede mönü tanzimini etkiler. Örnek olarak; Akdeniz bölgesinde çalışan bir tesisin mönü tanzim ederken o bölgenin tanınmış yemeklerinin diğer bölgelerden gelen müşteriler tarafından istenebileceğini düşünerek bu yemekleri mönü tanzim ederken göz önüne almalıdır. Mönü tanzim ederken kullanılacak olan malzemelerin mevsimine uygun olup olmadığını göz önüne almamak, o müesseseyi zor durumlarda bırakabilir. Bazı malzemeler mali açıdan daha turfanda iken mönüye alınırsa zarar verir. Bazı malzemeler ise mevsimin sonuna rastladığı için ucuz olmakla beraber, lezzet ve kalitelerini yitirmişlerdir. Bunu düşünmeden mönüleri bu malzemelerle tanzim etmek her ne kadar ticari olacaksa da müessesenin itibarını zedeleyecektir. Bu açıdan bakıldığı takdirde mönü tanzim edenlerin mevsim şartlarını gözü önüne almaları ve hatta yanılmamak için bulundukları bölgenin turfanda ve mevsim sonu zamanlarını, hayvan kesim zamanlarını bir liste halinde hazırlamalıdırlar.

9


Carlo Dünyaca ünlü aşçılar

Bernardini

İstanbul’da dünyaca ünlü İtalyan Restoranı La Scarpetta’nın şefi ve mentoru olan Carlo Bernardini,

mükemmel mutfağı ile tanınan şehir Venedik’de restoran sahibi bir ailede doğdu.

nneannesinden yemek pişirme sevgisini öğrenip, bütün hayatını dünya çapında seyahatler yapmasını sağlayan mutfak sanatına adadı. Paracucchi, Sergio Mei, Anton Mossiman, Michel Guérard e Pierre Gagnaire gibi ünlü şeflerin mutfaklarında çalıştı. Eklektik, modern ve sofistike ama her zaman bölgesel İtalyan geleneğinden esinlenerek bir mutfak yarattı.

Ailenizin mutfak hikâyesini sizden dinleyebilir miyiz?

A

10

Ailemin Venedik’te bir oteli ve otelin içinde bir de restoranı vardı. Anneannem restoranın şefiydi. Yemek yapılan ve konuk ağırlanan bir ortamda büyümek vizyonumu geliştirdi. En sevdiğim anılardan biri anneannemin eskiden şefi olduğu otelin restoranında beni

deneme tahtası olarak kullanmasıdır. Çocukken denediğim yemeklerin tatları hâlâ damağımda... Yemek pişirmenin sadece yemek pişirme değil daha çok bir sanat, tutku ve aşk olduğunu öğrendim. Büyükannemin yemeklerinde aşk ve sevgi vardı. Kendimi bildim bileli oraya aittim ve başka bir şey yapmayı hiçbir zaman düşünmedim.


Executive şef olana kadar nasıl bir yol kat ettiniz mutfakta? Yemek pişirirken saf ve dürüst olmalı. En iyi yol, pişirdiğinizi içinizde hissetmeniz. Bir executive şefin, yaratıcı bilgiye sahip olması, sadece mutfağının değil ama tüm restoranın nasıl işlediğine dair teknik detayları bilmesi, aynı zamanda güçlü bir işletme kabiliyetine sahip olması gerekir. Başarıya ulaşmak içinse, sıkı bir çalışma ve özveri gerekiyor. Bu işe yeni başlayacaklara en büyük tavsiyem, mütevazı olmaları ve gözlerini açık tutmaları... Etraflarında neler olup bittiğini gözlemlemeleri, sadece işlerine değil restoranın dışına da bakıp güncel trendleri takip etmeleri lazım. Çünkü bugün bizim mesleğimiz hiçbir zaman olmadığı kadar hızlı şekilde değişiyor...

11


12





menüsü

7

Teleferik ile 9 dakika…

46

60

16 16

11

Dünyaca ünlü aşçı

Carlo Bernardini

Irmak Ünal’a babadan torpİl yok…

Güney Kore Mutfağı

54

22

Neden Korkuteli’ye gidilmeli?

Peynir tüketirken bilmeniz gereken 9önemli kural

80

5 SOĞUK MEZE TARİFİ


82

98

RAHVAN ATLARI

104

GÜZELLİK SIRLARI

114

En başarılı 50 CMO’dan biri

Kahve içmek için bahane bulalım…

127 154

130

10 BUTİK OTEL

8’nci Alaçatı Ot Festivali

Bavulunuzu Kaybetmemeniz İçin Çözüm Önerileri

114

2017 bahar modası

17


18


19


Hoşgeldin bahar

GENEL KOORDİNATÖR Nesrin MATER EDİTÖR Pınar KAHRAMAN SORUMLU YAZIİŞLERİ MÜDÜRÜ Osman AŞIK REKLAM MEDYAPLAN 0532 7648719 GRAFİK TASARIM Antalya Fikir Üretme Merkezi HUKUK DANIŞMANI Av. Süleyman YÜKSEL DANIŞMA KURULU Mesut KOCAGÖZ Ali TONGÜLÜS Hasan KİLİT Özge SİPAHİOĞLU Muzaffer BALİN YÖNETİM YERİ Eski Lara yolu Yılmaz Apt.No:151/1 Muratpaşa/ANTALYA DAĞITIM VE KURYE Aras KARGO BASKI

Kazım Karabekir Cad. Ali Kabakçı İş Hanı No: 85 /1-6 İskitler/ANKARA Tel: 0312 341 62 36 REKLAM SATIŞ VE REZERVASYON 0532 764 87 19 www.medyaplan.net Türü: Yerel Süreli Yayın Ye İç Gez Medya Plan tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Ye İç Gez Dergisi’nin isim ve yayın hakkı Medya Plan’a aittir. Dergide yayınlanan tüm yazı, fotoğraf, harita, illustrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz20 kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.

K

ış mevsimini geride bırakıp yaza bir adım daha yaklaştık. Şimdi zaman, ilkbaharın o güzel havasının tadını çıkarmakta. Kimi kışın soğuğunu, kimisi yazın sıcağını sever ama ilkbahar herkesin sevdiği, favorisi bir mevsimdir bence. Ne üşüten soğuğu ne de sıcaktan bunaltan bir havası vardır ilkbaharın. Bu hava ile birlikte kışlık mekanlar yavaş yavaş yaza hazırlıklarını yapıyorlar. Tabi ki bizlerde… Kalın giysiler, montlar yerini daha ince trikolara, hırkalara bıraktı. İlkbahar bana hafta içinin son çalışma gününü anımsatır. Tatilden önceki son gün... Cumaları insanlar daha neşelidir... Bilirler ki ardında güzel bir hafta sonu tatili vardır. İlkbahar da öyledir. Yazın habercisidir. Öğrenciler için tatilin, tatilciler için deniz, kum ve güneşin. Biz de ilkbaharın gelmesi ile birlikte bu geçiş döneminde yapacağımız vücut bakımlarını, ilkbaharın trendlerini sizlerle paylaştık. Seyahat severler için bu güzel mevsimde seyahat noktaları seçtik. Yemek severler için ise birbirinden güzel tarifleri siz değerli okurlarımıza sunduk. Geçtiğimiz ay 8 Mart’ta Dünya Kadınlar Günü’nü kutladık. Başta elleri öpülesi annelerimizin ve sonra da siz değerli kadın okuyucularımızın kadınlar günü kutlu olsun. Kadına şiddetin yaşanmadığı, kadınlarımıza hak ettiği değerin verildiği ve eşit görüldüğü bir dünya dileği ile… Sevgiyle kalın… Pınar Kahraman


21


KORKUTELİ Ü

lkemiz, hızla gelişen ve değişen dünyamızda hak ettiği yere gelebilmek için emin ve kararlı adımlarla yürüyor. Bu yürüyüşe her sahada yapılacak katkı, ülkemizin gücüne güç katacaktır. Bizlere düşen sorumlu olduğumuz, seçildiğimiz veya atandığımız görevlerimizde milletimize hizmet etme aşkı ile doğru ve güzel işler üretmektir. Çalışma aşkımızı, şevkimizi kaybetmeden hizmet ederken; yepyeni projeler üretmeye de devam ediyoruz. Bunlar sonuçlandığında; Korkuteli her sahada örnek, herkesin gıpta ile baktığı bir ilçe olacak. Bizler ise Korkutelili olmaktan, burada yaşamaktan daha çok gurur duyacağız.Korkuteli’nin tüm kurum ve kuruluştan ile ortak hareket ediyoruz. Korkuteli’nin her kesimiyle sık sık bir araya geliyoruz. Birlikte fikirler üretiyoruz. Yeni projeler tasarlıyoruz. Yerel yönetim olarak halkla, kurumlarla. kuruluşlarla, olan işbirliğimizden ortaya çıkacak gücün Korkuteli’ne çok şeyler kazandıracağına İnanıyoruz. Yola çıkarken, örnek bir belediyecilik için kollan sıvadık. Tüm birimlerimizin dikkat ve titizlikle yerine getirdiği gayretli çalışmalar belediyemiz içinde oluşturduğumuz birlik, beraberlik ve dayanışmanın sonucudur Aynı hedefe kitlenerek Korkuteli için ilk günkü aşkla yola devam ediyoruz. Geleceği tasarlayarak yolumuza devam ediyoruz. Daha çok işimiz olduğunun farkındayız. Elbirliğiyle, yılmadan, aşkla tüm engelleri aşacağız. Çünkü Korkuteli tüm güzelliklere layıktır.

Korkuteli’nin Tarihi:

Kumluca, güneyde Elmalı ilçeleri, güneybatıda Muğla, batı ve kuzeyde de Burdur illeriyle çevriliridir. İlçe topraklarının batısını kabaca birbirine paralele biçimde uzanan Akdağ ve Elmalı Dağı, doğusunu ise Beydağlarının kuzey uzantıları engebelendirir. Dağlık alanlar zengin bir orman örtüsüyle kaplıdır. Başlıca düzlükleri Korkuteli ovası ve bunun kuzey doğu uzantısı olan Bozova’dır. Temelden yüksekliği 50.20 m, su depolama hacmi 47.5 milyon m 3 ve göl alanı 2.2 km 2 dir.) üzerinde kurulduğu Korkuteli Çayı ve Bingeçit Deresi gibi akarsuları vardır. İlçede üretilen tarımsal ürünlerin önemlileri Elma, Armut, Üzüm, Buğday, Arpa, Fasulye, Ayçiçeği, Nohut, Yulaf, Şeker Pancarıdır. İlçenin doğu kesimindeki Güllük Dağı Milli Parkı zengin doğal ve tarihsel değerleriyle önemli bir gezi Korkuteli’nin Konumu: Korkuteli, Antalya’nın Kuzeybatısında ve tatil alanıdır. Düzlerçamı ormanve 60 km. uzakta bulunan bir ilçedir. larında alageyik ve turaç üretme istasyonları vardır. Akdeniz bölgesinin batı kesiminde, Antalya iline bağlı ilçe ve ilçe merkezi kent. Yüzölçümü 2.471 km 2’dir. Doğuda merkez ilçe, güneydoğuda Antik çağda Psidia sınırları içinde yer alan ve Pamphylia’ya komşu olan yöre Makedonya, Roma ve Bizans yönetimlerinden sonra 12. yüzyılda Anadolu Selçuklularının eline geçti. Stanos adıyla anılan ve Tekeoğullarının merkezlerinden olan yerleşme, daha sonra Hamidoğullarının yönetimide girdi. 16. yüzyılda da Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katıldı ve İstanos adıyla anılmaya başlandı. Teke sancağına bağlı olan İstanos II. Beyazid’in (Yıldırım Beyazıt) oğlu Korkud’un ( Korkud Çelebi, Osmanlı şehzadesi, d: 1470 Amasya, ö: 1513 Kütahya) burada sancak beyliği yapmasından dolayı zamanla Korkudili veya Korkudeli olarak anıldı. 1879 da Nahiye olan yerleşme 1915 te Korkuteli ismiyle İlçe ve Belediye yapıldı.

Sevgi ve saygılarımla...

Hasan GÖKCE

Korkuteli Belediye Başkanı

22

Hasan GÖKCE

Korkuteli Belediye Başkanı


KORKUTELİ

beledİyesİ ÇALIŞIYOR Kaçak moloz dökenlere uyarı geldi…!

Belediyemiz, dere kenarları, kamu alanlarına, ormanlara ve boş alanlara kaçak olarak dökülen inşaat atığı, moloz, gübre ve çöp dökenlere cezai işlem uygulayacak.

Küçükköy’de yol çalışması

Belediyemiz ilçemize bağlı mahallelerde yol çalışmalarını aralıksız olarak sürdürüyor. Küçükköy mahallesinde başlatılan stabilize çalışmaları devam ediyor.

Projeler görücüye çıktı.

Korkuteli Belediyesi ve Akdeniz Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü’nün ortaklaşa düzenlemiş olduğu, Park Projeleri sergisi açıldı. Pazartesi Belediye düğün salonunda açılan sergiye vatandaşların yanı sıra siyasilerde ilgi gösterdi.

Gökce, anlamlı desteğini sürdürüyor…

Belediye Başkanımız Hasan Gökce bir vatandaşımıza daha akülü tekerlekli sandalye hediye etti. Geçtiğimiz günlerde iki vatandaşımıza akülü tekerlekli sandalye hediye eden Başkanımız Gökce engelli Kamile Gül’e de akülü tekerlekli sandalye hediye etti.

Hasan GÖKCE

Korkuteli Belediye Başkanı

Mutluluk ve hüzün bir arada

Korkuteli Belediyesi Osman Önal İlköğretim Okulu Öğrencilerini Antalya da hizmet veren Özel Gülen Kalpler Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezine götürdü.

23


Neden Korkuteli’ye gidilmeli? Yazın sadece mis gibi temiz serin havası, çam kokulu ormanları, buz gibi serin suları için gidilebileceği gibi, yılın 12 ayı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinden günümüze kadar ulaşan camileri ve medreseleri ile de görülmeye değer bir ilçemizdir Korkuteli… Antik Termossas Kenti ise Güllük Dağı Milli Park içinde görülecek yerler listesinde bir numaradadır. Elma, Armut, Üzüm, Buğday , Arpa, Fasulye, Ayçiçeği, Nohut, Yulaf, Şeker Pancarı boldur.

Kültür turizminde Korkuteli Yayla turizminde Korkuteli

Doğa sporlarında Korkuteli

Şiş köftesi çok meşhurdur…

Antalya’da yöresel yemeklerin en bilinenlerinin başında şiş ve piyaz gelir. 24

Korkuteli deyince akla gelenlerden biri de şüphesiz mantar…Türkiye’deki kültür mantarının yüzde 53’ü, mantar yetiştiriciliğinde kullanılan kompostun ise yüzde 70’i üretiliyor bu ilçemizde…Yaklaşık 25 yıl önce yaşanan yoğun kuraklık nedeniyle alternatif ürün arayışına giren ve mantar üretimine yönelen Korkuteli halkı, bugün ülkenin mantar ihtiyacını gideriyor. İlçede mantar evi bile var.

Korkureli Yanık Dondurmasının tadı dillerde dolaşır.


(1950’den beri gelen lezzet)

MEŞHUR ŞİŞÇİ İBO Nejdet Yavaş

Bıçak Kıyma-Şiş Kebap ve Piyaz Salonu

Pazar günleri açığız

Şiş adı ve tadı KORKUTELİ

Keçi etinin kaburga kısmından etin tuz az miktar da un katarak sevgiyle yoğuruyoruz. Pınar kömürün de yaklaşık 7- 10 dk arasında şiş köftemizi pişirip misafirlerimizin damat tatlarına sunuyoruz yaklaşık yarım asırdır insanların damak tatlarına hizmet vermekteyiz.

Antalya’da yöresel yemeklerin en bilinenlerinin başında şiş ve piyaz gelir. Bu yöresel yemekleri 46 yılı aşkın bir zamandır Antalyalılara sunan Şişçi Ramazan, kalite ve tecrübesi ile damak tadına düşkün kişilerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Korkuteli de Arap Hüseyin ve Arap Yılmaz’ın yanında çırak ola rak işe başlayan Ramazan Özalp, 1970 yılında ilk lokantasını Muratpaşa Camii karşısında açarak yıllarca çarşı esnafına hizmet verdikten sonra Korkuteli çarşı 1’de, Kargalık Harman köyü çıkışında ve Konyaaltı’nda dördüncü şubesini açtı.Değişmeyen lezzeti, uygun fiyat ve tecrübeli personeli ile Antalya’da üne kavuşan Şişçi Ramazan, kendi çiftliklerinde yetiştirdiği küçük baş hayvanların etinden hazırladığı şiş köfte ile yerli ve yabancı turistler ile Antalyalıların vazgeçilmezleri arasında yer almayı başardı.

Tel: 0242 6433061- GSM: 0532 6747734 Yeni Çarşı 5. Blok No: 44 Korkuteli/ ANTALYA 25


Korkuteli Yemekleri KORKUTELİ ŞİŞ KÖFTE MALZEMELER

•• 1250kilogram kuzu budu kuzu döşü •• 11 yemek kaşığı tuz tutam un Hazırlanışı

Kıyma ve döş, kasapta bir kez ve kalınca çektirilir. Yoğurma kabına konulan karışımın üzerine tuz, güzel kızarsın diye bir tutam da un serpilir. Çok fazla olmamak kaydıyla yoğrulur. Avuçla bir köfte

büyüklüğünde koparılan karışım, ara sıra parmak uçları ılık suya batırılarak dikdörtgen şişe 7 ile 10 santim uzunluğunda sarılır. Köfte yoğrulduktan sonra hemen pişirilip tüketilir. Bekletilirse yumuşaklığını kaybeder. Sıcak servis yapın. Afiyet olsun.

Kulaklı çorbaSI MALZEMELER

Hazırlanışı

Nohut akşamdan ıslatılır. Kuşbaşı etler akşamdan ıslatılmış nohutla birlikte haşlanarak pişirilir. Bir kabın içine un ile birlikte 1 adet yumurta kırılarak, yeteri miktarda da su ilavesi ile mantı hamuru kıvamında hamur elde edene kadar yoğrulur. Hamurlar orta incelikte açılarak, küçük kareler halinde kesilir.30 dakika kadar dinlendirilip, pişirmiş olduğumuz etli nohut yemeğinin içerisine ilave edilir. Hamurlar 26

•• 300 gram kuzu eti(kuşbaşı doğranmış) 1 çay bardağı nohut •• 21 adet yumurta su bardağı un •• 15 kahve fincanı yoğurt diş sarımsak •• 12 adet limon çay kaşığı kekik •• 22 çay kaşığı nane çay kaşığı tuz • 2 çorba kaşığı tereyağı pişerken, yoğurt,1 adet yumurta, sarımsak limon ve tuz hepsi birlikte bir kabın içinde karıştırılarak kulaklı çorbanın terbiyesi hazırlanır. Hazırlamış olduğumuz terbiye pişen çorbanın içine yavaşça ve devamlı karıştırarak dökülür.5 dakika kaynamaya bırakılır, bir tava içinde tereyağı kızdırılır, nane ve kekik tavaya ilave edilir, tava ateşin üzerinden alınıp tereyağı kulaklı çorbanın üzerine dökülür. Sıcak olaraktan servis edilir. Şimdiden afiyet olsun.


Korkuteli tahinli piyaz MALZEMELER

•• 11,5çaysubardağı tahin bardağı kuru fasulye •• 4-5 tane közlenmiş sivri biber 4-5 tane közlenmiş domates •• 2-3 tane közlenmiş kuru soğan 1 yumurta •• 11 çay bardağı zeytinyağı tatlı kaşığı pul biber •• 2-3 diş sarımsak 1 tutam maydanoz •• 11 tatlı kaşığı tuz tane limon Hazırlanışı

İlk olarak kuru fasulyeler bir gün boyunca suda bekletilir. Sonra piyazın taratoru hazırlanır. Tarator için 1 çay bardağı tahini, limon sıkarak ve az su koyarak karıştırılır. Hazır hale gelen tarator buzdolabına konulur. Bekletilen kuru fasulyelere 2 su bardağı su konularak pişirilir. Yumurta haşlanarak kullanılır. Daha sonra maydanozlar ince ince doğranır. Domateslerin

kabuğu soyulur ve küp küp doğranır. Domateslerden sonra közlenmiş soğan ve biberlerde sorulup ince ince doğranır. Buzdolabına konulan tarator çıkartılır. Haşlanan kuru fasulyenin içindeki su taratora eklenerek biraz daha lezzetli olunması sağlanır. Haşlanan kuru fasulye tabağa alınır ve üzerine tarator dökülür. Üzerine haşlanmış sebzeler, yumurta ve baharatlar dökülerek karıştırılır. Afiyet olsun.

Korkuteli MANTAR SOTE MALZEMELER

••12 paket mantar adet sarı biber ••11 adet büyük kırmızı biber adet kuru soğan ••21 yemek kaşığı zeytinyağı adet domates •Tuz Hazırlanışı

Zeytinyağında ay şeklinde doğradığımız soğanı soteliyoruz. Biberleri de aynı şekilde doğrayıp içerisine atıyoruz ve 5 dakika kadar soteliyoruz. En son olarak doğranan mantarları üzerlerine koyup kapağını kapatıyoruz. Mantarlar suyunu verdikten sonra

tencerenin kapağını açıyoruz ve bıraktığı suyu çekmesi için ocağın altını açıyoruz. Suyunu tamamen çekince tuzu ve domatesleri ekliyoruz. 2 dakika daha soteliyoruz ve yemeye hazır… Afiyet olsun… 27


ANTAKYA

beldelerimiz@hotmail.com 0542 215 21 88

Medeniyetlerin beşiği sayılabilecek, tüm dinlere mensup insanların kardeşçe yaşadığı Antakya’ya yolumuz düştü. Antakya’yı sizler için gezdim. Bu yöremizin en güzel yemeklerini sizler için yazdım. Türkiye’nin yemek kültürüyle ön plana çıkan kentlerinden Antakya, künefesinden dönerine inanılmaz lezzetlere ev sahipliği yapıyor. İşte Antakya’da lezzet keşfine çıkmak isteyenlere öneriler...

A

kdeniz’in en zengin ve enfes lezzetlerine ev sahipliği yapan Antakya, lezzet turu yapmak isteyenlerin unutamayacağı yerlerden. Mezeleri, etli yemekleri, tatlıları ile ziyaretçilerine benzersiz bir lezzet şöleni sunan bölgenin öne

28

çıkan yemeklerini derledik. Bu arada sizlere Antakya’ya yolu düşenlere gezmeleri için önerilerim de olacak. Uzun Çarşı favori yerlerden biri... Büyük Antakya Parkı, Hatay Arkeoloji Müzesi, Aziz Pavlus Ortadoks kilisesi, Ulu Cami ve St.

Simon Manastırı gezip görülebilecek bir kaç mekandan biri... Size şimdi Hatay tatlarını sunuyor ve afiyet olsun diyorum. Başka yerlerde buluşmak üzere...


Şişperek Çorbası Fırında kızartılmış, mantı benzeri küçük hamurların, yoğurtlu ve pirinçli bir çorba ile buluşmasından meydana gelen şişperek çorbası, doyurucu ve besleyici özelliğiyle öne çıkıyor. Nane ile servis edilen çorba, tek başına bir öğün olmayı hak ediyor.

Humus Akdeniz mutfağının en çok kullanılan malzemelerinden biri olan tahin Antakya tariflerinde en lezzetli haliyle humusta karşımıza çıkıyor. Nohut ve tahinin ezilerek, zeytinyağı ile sunulmasından oluşan humus, sofralardaki meze ihtiyacını en iyi şekilde karşılıyor.

29


Zahter Salatası Taze bir kekik çeşidi olan zahter, Antakya’nın en çok tüketilen salatasının ana malzemesini oluşturuyor. Taze zahter, soğan, maydanoz, nar ekşisi ve zeytinyağından oluşan pratik tarif, bölgedeki hemen hemen her sofrada yerini alıyor.

Sürk Çökelek peynirinin biber salçası ve çeşitli baharatlar ile yoğurulup küçük toplar halinde servis edilmesinden meydana gelen sürk, yolu Antakya’ya düşenlerin mutlaka denemesi gereken bir peynir çeşidi.

30


31


32


33


ŞARAP MEŞRUBAT SAYILDI REKLAMIN ÖNÜ AÇILDI Moldova Parlamentosu, şarabı içki kapsamından çıkartıp meşrubat kategorisine alan önergeyi kabul etti.

M

oldova Parlamentosu, şarabı içki kapsamından çıkartıp meşrubat kategorisine alan önergeyi kabul etti. Böylelikle şarap ürünlerinin basın yayın organlarında reklamının yapılabilmesinin önü açılmış oldu. Önergeyi hazırlayan milletvekili Ion Balan, şarabın sert alkollü içeceklerden farklı olduğunu ve kaliteli üzümden yapılmış doğal içeceklerin sağlığa faydalı olduğunu ifade etti. Moldova’da yüksek alkol içeren ve sağlığa zararlı olan çeşitli içkilerin şaraptan çok daha ucuz fiyata satıldığını söyleyen Balan, bu durumun toplum sağlığını olumsuz etkilediğini dile getirdi.

34

Gece 10’dan sonra satılmıyor Moldova Parlamentosu bundan dört yıl önce, alkollü ürünlerin gece saat 22.00’den sonra satılmasını ve reklamının yapılmasını yasaklayan bir tasarıyı kabul etmişti. Parlamentonun kabul ettiği son önergeyle, şarap bu yasak kapsamının dışına çıkmış oluyor.



Hayri ÜLGEN

Bu hakemlerle

lig bitmez

F

( Hayri baba)

utbolla yakından uzaktan biraz ilgisi olan kişiler başlıkta bahsettiğim ‘Bu hakemlerle lig bitmez’ terimini hem duyarlar hem kullanırlar. Sahi neden bu terimi kullanıyoruz. Hiç düşündünüz mü? Bazıları başarısızlıklarını örtmek için kullanmış olabilir mi ? Zihinlerinizi biraz yoklamak istiyorum. İkinci yarının başlaması ile birlikte şampiyonluk yarışında heyecan zirve yapınca başkan ve yöneticilerinin isyanlarını duymaya başladık bile. Her hafta bir kulüp başkanı kameraların önüne geçip veryansınlara başlıyor. Tartışmalar hatta o kadar uzun boyutlara varıyorki pazar günkü spor programları yetmiyor, hafta içinde bile tartışmalar gırla gidiyor. Biraz uçuk ve kaçık fikirler de tabi ki gündeme geliyor. Nasıl yabancı teknik direktör veya futbolcu getiriyorsak ‘Yabancı hakem gelsin” diyenleri bile duyuyorsunuz. Bu tartışmalar ligin son haftasının son düdüğüne kadar devam edecek. Ben futbolcu iken bu tartışmalar vardı hala da devam ediyor. Meşin yuvarlak yeşil sahada koşturulmaya devam ettiği müddetçe de sürecek.

36

HAKEMLER HATA MI YAPIYOR YOKSA KASITLI MI ?

Aslında bu tartışmalarda yaşanan kritik soru ‘Hakemler hata mı yapıyor yoksa kasıtlı mı davranıyorlar’ bu sorunun cevabını bulabilirsek hiçbir sorun kalmaz. İlk başta şu konuda bir anlaşmaya varmamız gerekiyor. Hakemler bir insandır ve onlarda hata yapar. Bunu kabullenirsek olayın büyük bir bölümünü çözeriz. Pazar geceki tartışmalarda bir pozisyon için inanın bazen 2 saat tartışıldığını görüyorum. Başkanlar, yöneticiler, teknik direktörler, futbolcular, yorumcular pozisyon hakkında bir karar veremiyor. Peki saniyeler içinde karar vermesi

gereken hakemi kimsenin düşündüğü yok. Maçı yöneten hakem pozisyonda o anda bir karar vermesi gerekiyor. Çalacağı düdükle bir kesimi mutlu ederken diğer kesimi mutsuz ediyor. Onlar benim gözümde sahadaki yalnız adamlar. Verdikleri kararlar ile kimseyi mutlu edemezler. Hakem pozisyonu yanlış görebilir, yardımcısının bayrağına uyarak yanlış bir karar verebilir. Zaten futbolun doğası ve heyecanı da burada. Anlık heyecan kaybolursa futboldaki zevk de biter. Yıllar öncesinden Maradona’nın dünya kupasında eliyle attığı golü konuşuluyor olmazdık. Tabi ki her hatayı da kabul ediyoruz diyerek yola devam edemeyiz. Profesyonel yaşamda devamlı hata yapan çalışana, patronu belirli bir süre sonra yol verir ve başka bir çalışanı istihdam eder. Bu nedenle bizim öncelikle futbolu bilen hakemleri yetiştirmemiz şart.


LİG YARIŞI 10 HAKEMLE Çünkü aynı hakem benzer bir HAKEMLERİMİZ pozisyonda bir hafta önce kırmızı KORUNMALI BİTMEZ Koskoca bir ligi 10 hakemin sırtında götürmeye çalışırsanız her hafta hatalar azalacağına artarak devam eder. Elimizde ne kadar hakem olursa o kadar alternatifimiz olabilecektir. Az hakem havuzu ile maçları yönetmeye çalışırsak belirli bir süre sonra da hakemler mental açıdan bu defa yorgunluk yaşayacaklar ve hatalar yapacaklardır. Böyle olunca da her hafta bir başkanın isyanını duymak zorunda kalıyoruz. Hakemlerin hata değil art niyetli olduklarını görüyorsak onlarla yolların hemen ayrılması gerekiyor. Avrupa’da ve dünyada futbol maçlarını izlediğiniz zaman bazen bizim hakemlere haksızlık yaptığımızı bile düşünüyorum. O kadar bariz hakem hataları yaşanıyor ki bizim hakemlerimiz onların yanında altın değerinde diyorsunuz. Fakat o ülkede hakemlerin hata yaptıkları kabul ediliyor ve art niyetli olmadıkları düşünülüyor. Bizde ise bu olay tam tersi oluyor. Hakem hata yapsa bile kasıt aranmaya başlıyor. Kasıt arayanlar haksız mı derseniz onlarında haklı oldukları yerler olduğunu söylemeden geçemem.

kart çıkarırken bir hafta sonra ise kart bile vermiyor. Böyle olunca da eleştirilerin dozu artarak gidiyor.

Peki bu kadar gergin bir ortamda sahada düdük çalacak hakemler ne yapmalı kafaları nasıl rahat olmalı. Bunu da artık futbolumuz yöneten TFF’nin düşünmesi GÖRDÜĞÜNÜ ÇAL gerekiyor. Hakemleri yöneticilerin KARDEŞİM ve medyanın önüne atmamaları Ülkemizdeki hakem kardeşlerimi gerekiyor. Gerektiğinde hakemleri çoğu zaman korumaya çalışan canları pahasına savunmaları birisiyim. Ancak onlara da gerekiyor. Ülkemizde hakemler tavsiyem. Futbol kuralarını demeç vermeleri yasak olduğu takımların renklerine göre değil için peki onların hakkın kim oyunun kuralına göre vermeleri. koruyacak. O hakemin bir insan Bir pozisyon penaltı ise o her olduğunu, ailesinin bulunduğunu takım için geçerlidir. Büyük sosyal bir yaşantısının bulunduğu takım olduğu zaman verip küçük neden unutuluyor. Bir hafta önce takım olduğu zaman vermezseniz bir maçı yöneten ve kamuoyunda sizin hata yaptığınız değil art inanılmaz derecede yıpratılan bir niyetli olduğunuz vurgusu hakemi hafta sonu tekrar çık maçı devamlı yapılacaktır. Bu nedenle yönet diyoruz. Kafasında birçok hakemlerimiz sahaya çıktığı soru işareti bulunan bir kişi zaman sadece gördüklerini sahada nasıl maç yönetecek hiç çalsalar inanın kafaları çok düşünülüyor mu ? TFF veya MHK rahat olacak. Ama eğer hakem gerektiğinde de ‘Hakemimiz hata sahada eyyam yapmaya başladığı yapmıştır’ bu nedenle kendisini an kendisinden daha zeki olan dinlendireceğiz diyebilmeli. TFF futbolcular onlarla bu defa sahada bir hakem de art niyet gördüğü dalga geçmeye başlıyor. Bu süreç veya hissetiği anda o hakemin başlayınca da başlıkta kullandığım ipini çekmesini de bilmelidir. “Bu hakemlerle bu lig bitmez” cümleleri ortalıklara saçılıyor.

37


38


39


İki restorana ‘Gerçek İtalyan’ tescili

İtalyan Ticaret Odası, İtalyan Odalar Birliği’nin “İtalyan Konukseverliği; Dünyada İtalyan Restoranları” projesi dahilinde İstanbul’daki iki restorana daha sertifika ve ödül verdi.

T

rattoria La Scarpetta ve La Mia Luce adlı restoranların ödül almasıyla birlikte Türkiye’de ‘Gerçek İtalyan’ tescili alan ve faaliyette olan mekan sayısı sekize yükseldi. Ödül Töreni’ne İtalyan Ticaret Odası Başkanı Giuseppe Moggi, İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo, İtalya Başkonsolosu Federica Ferrari Bravo, İtalyan Ticaret Odası Genel Sekreteri Fatih Ayçin ve restoran sahipleri katıldı. İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo ve İtalyan Ticaret Odası Başkanı Giuseppe Moggi; İtalyan yemek kültürünün neredeyse İtalyan Bayrağı

40

haline gelmiş olmasına değinirken; “İtalyan Konukseverliği; Dünyada İtalyan Restoranları” projesinin de İtalyan mutfağının dünya genelindeki tanıtımının çok önemli bir parçası olduğunun altını çizdiler. Projenin amaçlarına değinen İtalyan Ticaret Odası Genel Sekreteri Fatih Ayçin; “ İtalyan yemek geleneği ve kültürünü geliştirirken, misafirperverliğin de altını çizerek, taklitlerin önüne geçmek ve ‘Gerçek İtalyan’ duygusunu yaşatmak ana hedeflerimiz. Dünya genelinde bugüne kadar 60 ülkeden ve 300 şehirden yaklaşık 2 bin restoran

“Marchio Ospitalità Italiana” yani “İtalyan Konukseverliği” sertifikası ile ödüllendirildi. İstanbul’dan iki restoranımızın bu listeye eklenmesinden mutluluk duyuyoruz” dedi. İtalya Büyükelçisi Luigi Mattiolo, İtalya Başkonsolosu Federica Ferrari Bravo ve İtalyan Ticaret Odası Başkanı Giuseppe Moggi’nin takdimleriyle belgeleri Trattoria La Scarpetta adına mekan sahibi Cem Orkut ve La Mia Luce adına mekan sahibi Kutlay Erdal Şimşek aldı.


Türkiye’de sertifika n almaya hak kazana ve faaliyette olan lar restoranaya göre):

(alfabetik sır Da Mario, Eataly İstanbul, te, Emporio Armani Ristoranluna, Gina, La Mia Luce, Mezza oria la Ristorante Il Padrino, Tratt Scarpetta.

41


Delikanlı Bahar “Dağlarına bahar gelmiş memleketimin” demişti, Ahmet ARİF. Evet, dağlara bahar geldi ve dağlar, bir delikanlı gibi coşkulu. Bademler tepeden tırnağa çiçeğe durmuş, dağlar taşlar bir gelin edasında. Ve nergisler, ah nergisler nasıl da tabiatın en güzel kokularını sunmaktalar görseniz. Ama dostlar burası TOROSLAR; burası, yiğidin harman, baharın bayram olduğu yer. Burada bahar, bir delikanlı çevikliği, bir genç kız zerafetiyle gelir. Ve bahar gelince dağlarına torosların gözleri dağlardan başka bir şey görmez insanların. Çünkü yörüktür burada insanlar, çünkü dağlaradır sevdası ve dağlardandır derdinin dermanı burada insanların. Alabaharda yollara düşmek, düşlerinde dağları gören adamların aklına düşer. Çünkü düşleri bile bir alabahardır yörüğün, Mor menekşe, boynu bükük lale ve kokusu dağlara sinmiş sümbüller, On beşlik tazelerin ve hikayeleri her dem taze ihtiyarların düşlerini süsler. Daha özgür olmak iddasıyla kentlere akın edenlerin zihinleri tutsaktır. Vazgeçemedikleri işleri, bir türlü yetmeyen paraları ve bitmeyen borçları vardır onların. İşte bu yüzden dağlarına bahar gelse de ülkemin, yürekler her dem kıştır kentlerde. Gökyüzü bir pencere kadardır ve görünen gök mavisi değil bir kara dumandır Oysa buralarda dağlar bir deli bahardır ve yüreklerde bayramlar vardır. Nergis kokusuyla geçen bir gün ve yıldız yorganı altında bir gecede olmak.Ve sesine sümbül kokusu sinmiş bir ihtiyardan eski hikayeler

42

dinlemek ne hoştur bilseniz Ah ! Bilseniz, gönülü tutsak olduğunuz kentler sizden baharı, yazı, aslında bütün bir hayatı çalıyor. Dostlar! Gelin nergislerin kokusunu, lalelerin kırmızısını, sümbüllerin morluğunu takip edin. Göreceksiniz sizi yaşamanın gerçekten yaşamak olduğu yere götürecek bu yol. İçinizde büyüttüğünüz bunca sıkıntı bir anda yok olacak o yolun sonunda. Çünkü buralarda bahar var, buralarda yaşamak bir sızı değil keyifli bir ezgi Ahmet ARİF’le başlamıştık yine onunla bitirelim: “dışarda delikanlı bir bahar “ diyor büyük şair. Oysa siz baharın dışında bitmez kışların içindesiniz. Daha ne duruyorsunuz, dağlara doğru koşun, nergislere, lalelere, sümbüllere, Tepeden tırnağa çiçeğe donanmış badem ağaçlarına koşun. Toroslarda baharı kutlamalıyız Kirazlar olamadan, ıhlamurlar açmadan Nergisler solmadan Gönüllerde sevgiler çoğalsın. BAHARI KUTLUYORUZ.... NE GÜZEL, NE GÜZEL....

Nesrin Mater


43


Hilal MefruĹ&#x;at

Mehmetcik Mah. Termessos Blv. Can Park Sitesi A Blok No:12 A/C MuratpaĹ&#x;a / ANTALYA T : 0242 248 17 08 -0242 312 50 07 F : 0242 312 30 09 G : 0532 277 15 44

hilalmefrusat@hotmail.com 44


45


Irmak Ünal’a babadan torpİl yok… Ünlü oyuncu Irmak Ünal, 1. Marmara Forum Kristal Kamera Kısa Film Yarışması için ünlü fotoğraf sanatçısı Merve Hasman’ın objektifi karşısına geçti.

İ

ki haftada tamamlanan kısa filmi Arif Akdenizli yönetti. Filmde takıntılı, eşini kaybetmiş bir kadını canlandıran Ünal, ‘2 aydır üzerinde çalıştığımız bir projeydi. Canlandırdığım karakterde ki gelgitli ruh hali beni çok etkiledi. Umarım projemizi sanat severler de beğenir’ dedi. Proje jürisinde Nebahat Çehre, Cihan Ünal, Barış Yöş ve Selçuk Kaya gibi isimler yer alıyor. İlk kez bir projede babası ile yer alan güzel oyuncu, “Konu eğer işimizse torpil söz konusu bile olamaz” dedi. Proje özel bir gala ile basına tanıtıldı.

46


47


YAPI - AHŞAP - MOBİLYA

Kusursuz güzellik

Mehmetcik Mah. Termesos Bul. Okutan Sitesi D Blok No:10 Muratpaşa / ANTALYA T : 0242 311 20 33 F : 0242 311 20 34 G : 0533 740 98 69

www.tgayapi.com a.incel@tgyapi.com 48


49


Selmin TURGAY

SEVGİ ve DUANIN GÜCÜ...

S

evgi Tanrının bize bahşettiği en büyük yaşam gücüdür. Her varlık, doğarken bu Tanrısal güçle doğar.5 yaşına kadar, anne, babasından aldığı o besleyici sevgi ile gelişir. Önce annesinin kokusu, sevgisi, annenin verdiği süt onu besler, büyütür, güçlendirir. Onun için uzmanlar çocuğa disiplin, sevgi, şefkat, merhamet, çocuk 5 yaşına gelene kadar verilmeli diyorlar, ama okuluna gitmeye başladığında okulda öğretmenleri gözleyin, arkadaşlarına dikkat edin o yaştan sonra çocuk, birisini idol olarak örnek alacaktır. Bu idolün, anne, babası olması tercih edilen bir durumdur. Evde birbirinize sevginiz, saygınız tam olduğunda çocukta, ister istemez sizi örnek alacaktır. SEVGİYİ ele alırsak, her varlık sevgiyi hissetmek ister, buna hayvanlar da dahil, bitkilerde dahil. Yaydığınız aura, görünmeyeni gören hayvanlar tarafından görülür, siz de 5 duyuyla ancak bunu hisseder, görebilirsiniz. Bazen karşılaştığımız kimse sizi hiç mi hiç cezbetmez, iter. İşte ruhunuz sıkılıyorsa, bilin ki o insanda pozitiften çok negatif vardır. Gözlerden fışkıran enerji iyi bakmadığında karşısındaki kişinin aurasını etkiler, ruhunuz hep doğruyu söylediği için sizi o kişi iter. Çekim gücü iki kişi arasında azalır. Sevgi ve doğru düşünce tarzı da dualarımıza yansır. Onun için sakın beddua etmeyin denir. Beddua yüce alemde ve atmosfer de pek kabul görmediğinden, okuyana geri gelir. Quantum yasasına göre [NE EKERSEN, ONU BİÇERSİN]... Anlayışı devrededir. Toplu

50

dualar, çarçabuk manyetik alan oluşturur, ve çekim gücü tam tersine ilahi aleme çabuk ulaşır. Onun için cuma namazının, cemaatin olması çok önemlidir...[Bir elin nesi var, iki elin sesi var.] misali..... Sevgi ve dua ve iyi dileklerinizi ihmal etmeyin. Kendinizi iyileştirmek için gereklidir.. Çok sevgi ve dua eden insan hakiki dindardır. Kalbinde Allah sevgisi ve kendine, etrafına iyi dualar gönderen insanların işleri hep rast gider, çünkü yansıttığı aura, karşısındaki kişi tarafından olumlu algılanır ve geriye aynen servis edilir. Kalbinizi, fitneye, kötüye, açık tutmayın, kötüyü beslemeyin, böylelikle hasta olmazsınız. BİLGELİK... sevgi ve sabırla gelir, sevgi sizi, etrafınızdaki herşeyi yeşertir, güzelleştirir. Bahçenizde, balkonunuzda açan çiçekler bile size sevgiyle cevap verir.. Hayat, sevgi, dua, teslimiyetle güzelleşir, verimli hale gelir. YOK YOK demeyin, bolluk içinde olduğunuzu düşünün, şükredin ve yemeğinize, rıskınıza size verilmiş bir hak değilde, size bahşedilmiş bir nimet gibi bakarsanız, paylaşmayı bilirseniz hayatınız bambaşka olur. Rızkınız bol, sevginiz bol, sabrınız bol, neşeniz bol olmasını diliyor, hepinize, sevginin, sabrın, hoşgörünün olduğu bol kazançlı günler eşlik etsin. Saygılarımla...


51


52



9

D

Peynir tüketirken bilmeniz gereken önemli kural

ünyanın en iyi Michelin yıldızlı restoranlarında bir tur atmaya hazır mısınız?.. En iyi restoran unvanını alan restoranlardan biri de, Danimarka’nın başkenti Kopenhag’ın Christianshavn semtinde bulunan Noma... Kuzey Avrupa bölgesinden mönüler sunan sağlığımız için

temel besinlerimizden biri olan sofralarımızın baş tacı peyniri tüketirken nelere dikkat etmeniz gerektiğini biliyor musunuz? Sofralarımızın vazgeçilmez lezzeti, kalsiyum, protein, vitamin kaynağı peyniri doğru koşullarda tüketmek ve saklamak sağlıklı beslenmemiz açısından büyük önem taşıyor. Ancak tuz oranı, beslenme tablosu

1

2

-Lor peyniri ye, bağışıklık sistemini güçlendir

İçerdiği serum protein ile bağışıklık sistemini güçlendiren lor peyniri, özellikle bağışıklık sistemi zayıf kişiler, sporcular ve diyet yapanlar için ideal. Az tuzlu tam yağlı bu değerli peyniri farklı tariflerle her öğünde tüketerek faydalanmak mümkün.

54

-Yumurta alerjisi olanlara protein zengini lor

Özellikle yumurta alerjisi olan kişiler protein ihtiyacını lor peynirinden karşılayabilir. Zengin protein kaynağı. Lor peynirini çeşitli baharatlar ve sebzelerle çeşitlendirerek, yumurta yerine de tüketebilirsiniz.

ve içerdiği vitaminler ile değerli bir gıdamız olan peyniri bilinçli tüketiyor muyuz? Beslenme ve Fitoterapi Uzmanı Gizem Keservuran hangi peynirin nasıl tüketilmesi gerektiği konusunda çeşitli bilgiler vererek, peynir severlerin dikkat etmesi gereken 9 kuralı sıraladı…


3

-Bebeklere az tuzlu sürmeli peynir verebilirsiniz Katı gıdaya geçmiş bebekler için hazırlanan tüm mamaları besin değeri açısından peynirdir. Sürmeli peynirin lezzetini koruması için kendi salamura suyunda saklanması gerektiğini unutmayın.

55


4

-Çocuklara abur-cubur yerine atıştırmalık peynir verin Çocuğunuza peynir yeme alışkanlığını Burgu, Topi gibi atıştırmalık peynirlerle kazandırabilirsiniz. Ancak Burgu, Topi gibi peynirler, paketleri

5

-Kızartma peynirlerini suda beklettikten sonra kızartın Hellim gibi kızartma peynirlerinin tuzundan arındırılması ve gerçek tadının açığa çıkması için 15 dakika ılık suda bekletilip kızartılması ve sıcak servis edilmesi gerekir.

56

açıldıktan sonra kendi salamura suyunda muhafaza edilmelidir. Çocuğunuz Topi peynirli mini pizzalara, cheescake ya da renkli peynir tabaklarına karşı koyamayacaktır.


6

-Beyaz peynirin dağılmaması için bıçağı ıslatın Beyaz peynirinizi tadını kaybetmemesi için kendi salamura suyunda saklayın.

Suyu azalırsa içme suyu ekleyebilirsiniz. Düzgün kesilmesi için de kesmeden önce bıçağı soğuk suya batırarak ıslatın.

7

-Kaşar peynirini streç filme sarmayın Kaşar peynirinizi streç filme sararak saklıyorsanız vazgeçin. Çünkü peynir ile streç film arasında oluşacak hava boşluğu nemi arttıracağı için peynirinizi küflendirebilir. Kaşar peynirini rutubetten uzak ortamda buzdolabında saklayın.

8

-Peynirinizi dilimlere ayırmadan bütün olarak saklayın Peynirinizi hemen tüketmeyecekseniz dilimlere ayırmadan saklayın. Böylece dış ortamla temasını en aza indirebilirsiniz. Ayrıca satın alırken, ambalajının bozuk olmamasına dikkat edin. Son tüketim tarihi yakın olan peynirleri hemen tüketemeyecekseniz satın almayın.

9

-Diyetlerde mutlaka peynir ama tuz oranına dikkat! Diyet listelerinde peynir ile sağlıklı kilo kontrolünü sağlayabilirsiniz ancak tuz oranını dikkate almayı unutmayın. Az tuzlu Burgu, Topi, Sürmeli ve Lor özellikle diyet listelerinde tercih edilebilir. 57


C Kipronoz Balık bir HUM GROUP kuruluşudur ve tüm hakları saklıdır. 2014O

Yeni adresinde Adres & Rezervasyon 0.242 323 9548 - www.kipronozbalik.com Şirinyalı Mahallesi 1502/1 Sokak Bektaş Apt.No:4/A Muratpaşa / ANTALYA 58


59


Şarkın Ufuklarında Yükselen Bir Değer

Güney Kore Mutfağı İlk olarak Korean Barbecue dedikleri kendin pişir kendin ye tarzı ızgara et restoranları mevcut. Çoğu restoranda yer sofralarına rastlayabilirsiniz.

Sokakta satılan yiyecekler ler arasında da lezzetli seçenekak de bulunuyor. Örneğin “D Kkochi” denilen tavuk şişlerılı her damağa hitap ediyor. Acve rice cake, şişte patates cipsin biraz daha değişik tatlarda hoşlananlar için Fishcake, eri yani balıklı hamur işi benz” bir kızartma olan “Eomuk n. yenilebilecek alternatiflerde Korelilerin milli yemekleri “Kimchi” denilen baharatlı bir turşudur. Bu, bildiğimiz idi lahana turşusu ve birçok çeş bulunuyor. Ve her yemeğinrıca yanında servis ediliyor. Ay bizim mutfağımıza en yakın Kore yiyeceklerinden.

60


B

eyaz lahana yaprakları ile yapılan bu turşu, sonbahar sonunda toplanır ve kış için hazırlanır. Genelde cam veya seramik bir kaba lahana yapraklan üst üste sıralanarak yerleştirilir. Yaprakların arasına tuz, baharat ve bitki kökleri konur. Bunlar, kıyılmış sebzeler,

kırmızı acı biber, sarımsak ve bazen de tuzlu karidestir. Daha sonra mayalanınca turşu taşmasın diye sebzelerin üzerine küçük bir naylon örtü örtülüp bir kapakla kapatılır Kapağın üzerine, sebzeleri bastırması ve suyun üste çıkmasını sağlamak için ağırlık yapacak bir taş konur

ve kavanozun ağzı sıkıca kapatılır. Koreliler hazırladıkları turşuları kışın donmasın diye toprağa gömerler. Hazır olduğu zaman, aynı anda ekşi ve acı olan bu turşu hem mineral hem de “C” vitamini açısından çok zengindir ve kışın taze sebzenin yerini tutar.

61


Kore Mutfağı kendine özgü, zengin bir mutfaktır. Kore yemeklerinde sarımsak, zencefil, soya sosu, kızarmış kımızı biber, susam ve susam yağı çok kullanılır. Kore yemekleri genellikle ızgara, haşlama, buğulama, kavurma ve kızartma yöntemleri ile pişirilir. Ama en sık kullanılan yöntem tavada kızartma ve kavurmadır. Kore’nin güneyinde yemekler daha tuzlu, daha acı ve baharatlıdır. Pişirme yöntemleri de daha farklıdır. Tatlıları genellikle pirinçle yapılan hafif tatlılardır. Ayrıca siyah ve sarı susamdan yapılan kurabiyeleri de kendilerine özgüdür. Korelilerin en önemli sıcak içecekleri “Gingseng çayı”dır. Kaynamış suya gingseng tozu, bal, çam fıstığı ve kuru hurma katılarak hazırlanır. Kore Mutfağı komşuları olan Japonya ve Çin’den aldığı yemekleri, aslına uygun olarak hazırlamıştır. Bu nedenle kendi öz mutfağı herhangi bir değişikliğe uğramamış, geleneksel yapısını korumuştur.

62

Güney Kore Hakkında İlginç Bilgiler

Dünyadaki en hızlı internet hızına sahip ülkedir. 2. sıradaki Japonya’nın internet hızından tam % 40 daha hızlıdır. Binaların numaraları, bina yaşına göre sıralıdır. Yani 1 numaralı bina, sokağın en eski binasıdır. Yanında 2 numara olacak diye bir kaide yoktur. O yüzden adres bulmak sıkıntı olabilir. Askerlik süresi 2 yıldır. Üniversite okurken üniversiteyi dondurup, askere gidip, tekrardan okula devam edebilirler. Zaten şehirleri gezerken henüz yirmili yaşlarda olan birçok Koreli gence sokaklarda askeri üniformaları ile rastlayabilirsiniz. Estetik konusuna oldukça sıcak bakmaktalar. Özellikle gözlerini büyüten birçok Koreli vardır.

Kadınlar çift göz kapağı yaptırmaya bayılırlar. Oldukça popülerdir. Bakımlı olmaya özen gösterirler. Modayı yakından takip ederler. Yeni doğan bebek bir yaşında kabul edilir. Yani bizden bir yaş büyük gibi doğarlar. Doğumdan önce çocuğun cinsiyetini öğrenmek yasak. Çünkü Güney Kore’de erkek çocuk olmayınca, çocuğu aldırma olayları sık görülmekte. Aslında bu durum daha önceleri yaygın olmasına rağmen devlet hala bu yasağı uygulamaya devam etmekte. Bazı Korelilerin resmi olmayan bir de İngilizce isimleri vardır. Ayrıca ABD’yi çok seviyorlar. Herkes İngilizce biliyor ve dünyayı çok yakından takip ediyorlar. İntihar oranının en yüksek olduğu ülkelerden birisidir. 2014 yılında her 100.000 kişiden 27.3’ü intihar ettiği ifade ediliyor.


Yemek konusunda her şeye açıklar. Hatta canlı ahtapot yemek son yıllarda oldukça yaygın. Sebebi de hem sağlıklı olması hem de adrenalini arttırması. Fakat her yıl sırf canlı ahtapot yerken boğulan Koreli sayısı 20’den fazla. Yaşlılara saygı sonsuzdur. Metrolarda yaşlılar için ayrılan bölüme kimse oturmaz. Boş olsa bile. Dövme Güney Kore’de yasaktır. Ama yinede gizlisaklı dövme yaptırmaya devam ettikleri bir gerçek. 4 rakamı çoğu yerde kullanılmaz. Çünkü ölümü çağrıştırdığına inanılır. Apartmanlarda, asansörlerde hatta sıra numaralarında bile. Güney Koreliler de Japonlar gibi birçok batıl inançlara sahip.

Dünyanın çevresel uzunluğu bakımından en uzun metrosu, Seul metrosudur. 520 km uzunluğunda, 397 istasyonu olan dev bir ağ.

Ayrıca,

Koreliler bizim gibi yağlı yiyecekleri fazla tüketemezler. Vücutlarına ağır geliyor, bayılanlar oluyor. Kore’de sarhoş bayanlar pek hoş karşılanmıyor. Korelilerin (Kadın yada erkek) yabancılarla evlenme oranı son yıllarca çok artmakta.

Çevre temizliğine çok önem veriyorlar. Sigara içenler için dışarıda özel alanlar var.

Fotoğraf çekme konusunda fazla meraklılar.

Kendinden bir yaş büyük birine bile saygı çerçevesinde hitap ederler. Para birimleri Won’dur. Koreli bayanlar beyaz tenli kalmaya (güneşten yanmamaya) özen gösteriyorlar.

Kore Türkiye’den vize istemiyor.

Kore’de ölüler 5-6 gün bekletilir. Ruhlarının hemen gitmediğine inanırlar. Kore’de RESMİ YALNIZLAR GÜNÜ vardır. Kore’de tavuk boynu yerseniz sesinizin daha güzel olacağına inanılır.

63


64


65


Eti

profesöründen dinleyin “Etin Profesörü” unvanıyla tanınan Cüneyt Asan, et pişirmenin ve tüketiminin püf noktalarına ve et tüketirken dikkat edilmesi gerekenlere dikkat çekti

C

üneyt Asan, sağlıklı beslenmek için doğru eti seçmenin çok önemli olduğunun altını çizerek; “Yediğiniz etin kaliteli, lezzetli ve sağlıklı olması, öncelikle temin edildiği hayvanın ırkı ve nasıl beslendiği ile doğrudan orantılıdır. Ek olarak hayvanın doğru beslenmesi, hijyenik ve doğru yöntemlerle kesilmesi, standartlara uygun bir dinlendirme ve pişirme sürecinden geçmesi şarttır. Ne yerseniz o olursunuz. Mutlu ve sağlıklı olmanın sebebi mutlu yemekten geçiyor” dedi. 66


Asan, iyi pişmiş bir etin sırrının etin kaliteli ve dinlenmiş olmasında yattığını belirtiyor. Evlerinde eti yaygın olarak tüketenlere etin güvenilir ve sağlıklı olduğundan emin olmak için daima aynı kasaba, özellikle de mahalle kasabına gitmelerini öneren Asan; “Etin rengi, dokusu ve aroması ile çok kolay oynanabiliyor. İçindeki yağ dokusunun ve mermer görüntüsünün doğru oranlarda olması gerek. Gıda maddeleri en çok hile yapılan alanlardan biri. İçine bir gram et koymadan köfte, salam, sucuk yapabiliyorsunuz. Bundan korunmanın yolu ise doğru markaları tercih etmek” dedi. Asan, tüketicilere kasaptan et alırken mutlaka yapacakları yemeğe göre et seçmelerini tavsiye etti.

67


Mutluluklar ANTALYA ve ilçelerinde faaliyet gösteren Sunis Oteller Grubu Kurumsal İletişim Müdürü Serap Atmaca ile Paradise Event Production şirket sahibi Esat Kaba, Hotel Su’da düzenlenen görkemli düğün ile hayatlarını birleştirdi

68


S

erap Atmaca- Esat Kaba çiftinin düğün kutlaması iki gece sürdü. İlk gece Hotel Su’da kına gecesi yapıldı. Gelin ve arkadaşları, kına gecesinde hem ağladı, hem de eğlendi. İkinci gece ise nikah töreni ve düğün eğlencesi oldu. Hotel Su’nun büyük salonundaki nikahı Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel kıydı. Kız tarafının nikah şahitliğini televizyon yapımcısı Ömür Sabuncuoğlu, şarkıcı Ahmet Parlak, erkek tarafının şahitliğini ise işadamı Ertuğrul Kahraman ile şarkıcı Lara yaptı. Gecenin sunuculuğunu ise Nilay Dorsa üstlendi.

69


VİDEO MESAJLARI

İş, sanat ve eğlence dünyasının bir araya geldiği Serap- Esat Kaba düğünü konser yağmuruyla başladı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’in kıydığı nikahın ardından peşpeşe sahneye Türkiye’nin sevdiği şarkıcılar çıktı. Düğün damat Esat Kaba’nın çeşitli organizasyon ve konser programlarında birlikte çalıştığı, Linet, Altay, Ümit Yaşar, Jale Parıltı, Kutsi, Haktan, Fikret Dedeoğlu, Muazzez Ersoy, Murat Tek, Serkan Kaya ve Okan Karaca gibi isimlerin video mesajlarının yayınlandığı slayt gösterisiyle başladı. Ünlü isimler kamera karşısında çifte, mutluluk diledi.

SANATÇILAR GEÇİDİ

Ardından sahneyi popüler şarkıcı Lara aldı. Sevilen şarkılarını seslendiren Lara, davetlileri sık sık ayağa kaldırarak dansa davet etti. Lara’nın ardından sahneyi Ahmet Parlak devraldı. Parlak, popüler olduğu ‘İsyan’ şarkısını söyleyerek sahneden indi. Gecenin bir diğer ismi Koray Avcı oldu. Avcı, değişiklik yaptığını, romantik şarkılar yerine oyun havası söyleyeceğini belirtti. Davetlileri sahneye çağıran Avcı, “Serap ile Esat’ın düğününde oturmak yasak. Düğün değil, konser gecesi sanki. Çok eğleneceğiz” dedi.

ERDİNÇ’TEN DAVUL ŞOV

Konser zincirine Murat Kurşun’ın ardından Ali Yüksel son noktayı koydu. Mini konser bombardımanının ardından sahne, Antalya’nın sevilen şarkıcısı Erdinç Karadeniz’e kaldı. Sahnedeki kalabalığın arasına girerek davul şov gerçekleştiren Erdinç, gecenin fitilini ateşledi. Aile dostları ve arkadaşlarının pistte yalnız bırakmadığı gelin ve damat, doyasıya eğlendi. Düğüne katılan davetliler şık ve renkli giyimleriyle dikkat çekti. 70


71


Mine KILIÇ ile

VIP

Milano’da

TURLAR

bir lezzet durağı

Mine KILIÇ Z-Min Home VIP Turlar

Merhabalar, bu ay en sevdiğim yerlerden birinde İtalya Milano’dayız…

İletişim Z-Min Home 0242 316 19 55 72


Sabahtan akşama kadar adımlarımızla Milano’yu arşınladıktan sonra nefis bir akşam yemeğini hak ettiğimi düşündüm. Ancak bir türlü karar veremedim. Çünkü, burada o kadar çok sevdiğim restoran var ki hangisinden başlayacağımı bilemedim. Yani, çok zor karar verdim. Milano’da en sevdiğim, buraya geldiğimde olmazsa olmazım dediğim bir restoran; RISTORANTE – PIZZERIA DA REGWA… Burasının lezzetlerine inanamayacaksınız… Ne yerseniz yiyin her şey de bu kadar lezzetli olur. Ben en sevdiklerimi sizinle paylaşıyorum. Buraya geldiğimde mutlaka bu lezzeti tadın. Önümüzdeki ay nasipse başka bir şehir lezzetinde görüşmek üzere,

sağlıklı kalın.

73


San Sebastian La Concha koyunun masmavi denizi ve etrafındaki yemyeşil tepeleri arasında 16. yüzyılda kurulmuş heybetli San Sebastian hem doğası, hem de yemek kültürünün tatlı karışımı ile çok keyifli bir şehir.

S

an Sebastian (Bask dilinde Donostia) 3 tane 3 yıldızlı restaurantı, toplam 16 Michelin yıldızı, sayısız Pintxo (Basque bölgesine ait tapa benzeri minik yemekler) barları ile Avrupa’nın gurme merkezlerinden birisi. 12nci yüzyılda kurulan şehir İspanya’nın mutfak başkenti olduğu için yemek kültürü oldukça eski ve köklü. Şehir kişi başına dünyanın en çok bar ve restoranı olan şehri olmak ve kişi başına en fazla Michelin yıldızına da sahip olmakla gurur duyuyor.

74


Donostiyalılar yemeğe o kadar düşkünler ki, 1800lerde Txoko denilen Gastronomik Klüpler kurulmuş (Gastronomic society) ve bugün de aktivitelerine devam ediyorlar. Bu klüplerde erkekler buluşuyor ve işbölümü yaparak yemek pişiriyorlar, hep birlikte de bu yemekleri yiyip içki içip şarkılar söyleyerek eğleniyorlar. Bu kulüplere zamanında kadınların girmesi yasakmış, artık çoğunluğuna pişirmek için değil ama yemek için girebiliyorlar. Havuç, patates, lahana, şalgam, salatalık, soğan, sarımsak ve bal kabağı en sık kullanılan sebzeler arasında geliyor.

75


HAVVA İŞKAN IŞIK ile

YE İÇ GEZ…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Kütahya’da doğdum. Arkeoloji eğitimimi İstanbul Üniversitesi ve Almanya Marburg Philipps Üniversitesi’nde tamamladım. 1990 yılından bu yana Akdeniz Üniversitesi’nde, kurucularından olduğum Arkeoloji Bölümü’nün öğretim üyesiyim. Ve 29 yıldır, antik Likya’nın başkenti olan Patara kentinde kazı çalışmaları yapıyorum.

En unutamadığınız seyahatiniz?

1982 yılında Faslı arkadaşlarımla yaptığım Fas gezisi.

En son yaptığınız seyahat? Bir kez daha Münih.

Yeni projeleriniz nelerdir?

En çok sevdiğiniz yemek Çalışma projesi olarak Patara Deniz Feneri’ni restore etmek. nedir? Seyahat projesi olarak ise, Patlıcan ve yemekleri ve elbette denizden çıkan her şey.

eşimle iki haftalık bir Sicilya kültür gezisi.

Bir yemek tarifi verebilir misiniz?

Sizlerle memleketim Kütahya’nın meşhur “Tosunum” böreğinin tarifini paylaşmak isterim: Un, su ve tuzla yapılan hamur kısa bir süre dinlendirilir. Yemeklik doğranıp hafif kavrulan soğana haşlanıp süzülmüş yeşil mercimek ile tuz, toz biber ve karabiber eklenerek bir iç harcı elde edilir. Sıvıyağla inceltilmiş haşhaş kat kat sürülerek yufka açılır. Bunlar 10-15 cm.lik şeritler halinde kesilir, rulo yapılır, bu da diğer şeritlere eklenerek katmerli büyük bir hamur rulosu haline getirilir; mümkünse buzdolabında dinlendirilir. Bundan elde edilen bezeler yarım cm. kalınlığında karelere kesilerek içine harcı konup kapatılır. Üzerine yine yağla inceltilmiş haşhaş sürülür ve pişirilir. Afiyet olsun. 76


ÜMRAN ZORLU ile

YE İÇ GEZ…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

En unutamadığınız Fizik tedavi ve rehabilitasyon seyahatiniz? uzmanıyım. Fizikalya tıp merkezinin ortağıyım. Dr. Muzaffer Zorlu ile evliyim. Kızım Ceren ve eşi Münir Çabukoğlu avukat olarak kendi bürolarında çalışıyorlar. Cemre adında torunum 1,5 Yaşında. Oğlum Burhan Yeditepe Tıp Fak 5. Sınıf öğrencisidir.

En etkilendiğim seyahat Hindistandı.

En çok sevdiğiniz yemek nedir?

Yeni projelerimiz Fizik Tedavi kliniğinde var olan robotumuz yürüme ağırlıklı olduğundan, üst extremite

En sevdiğim yemek zeytinyağlı taze fasulyedir.

En son yaptığınız seyahat?

En son yılbaşında Kapadokya’ya gittik.

Yeni projeleriniz nelerdir?

yani el-kol içinde benzer robot almak gibi rehabilitasyon alanındaki hizmetimizi zenginleştirmektir.

Bir yemek tarifi verebilir misiniz?

Yufkaları tavada yağsız olarak pişirelim( iki taraflı hızlıca döndürerek)Ayrı bir tencerede ince kıyılmış biber, soğan, kıyma, sarımsak, domates tuz karabiber pişirilir. Maydanoz doğranır. İki sıra yufka, sos iki sıra yufka, sos olarak kat kat konur. Sos makarna sosu kıvamında çok sulu olmamalı. Sarımsaklı yoğurt ayrı bir kaba hazırlanır. Yufkalı sos üçgen dilimlere bölünür(8parça). Bölünmüş parça rulo şeklinde kıvrılıp (iki sıra yufka koyduğumuzdan yufkaların sossuz katı kolay ayrılır, istediğimiz kalınlıkta rulo yapabiliriz)sarımsaklı sosa batırılarak yenir. Afiyet olsun.( Kayseri yağlamasının kolay şekli) 77


Bilgisayar Mühendisi & NLP Trainer

Mustafa YARICI

78

“System under the stress”

M

NG Bankın Bilgi İşlem Müdürü olarak 2001 yılına kadar finans sektöründe çalıştım. Büyük sistemler dediğimiz ana makinelerde bu hata mesajına sık sık rastlardık. İkili sistemde sadece toplama işlemi yapması gereken o koca koca makineler bile strese girebiliyorlardı. Evet bilgisayar uzmanıyım. Ama; aldığım NLP eğitimlerinden sonra anladım ki; bilinçaltımız da aslında bir bilgisayar mantığı ile çalışmaktadır. Hani, ara ara beynimizi formatlamaktan bahsederiz ya. Bilinçaltımız , bir bilgisayar gibi mi çalışıyor ? Evet aynen öyle. Bilinçaltımızda da salt kayıtlar var. Aynı Excel de herhangi bir hücreye yazdığınız bilgiyi Excel in olduğu gibi kabul etmesi gibi. “Bilinçaltımız sorgulamaz.” Ne verirsek ya da çevremizden ne verilirse alır onu kayıt eder. Tıpkı bilgisayarda olduğu gibi; bu kayıtları silebilir, düzeltebilir ve yenilerini ekleyebiliriz. Dünyaya bizimle birlikte getirdiğimiz davranışlar: tutunma, emme ve tepki (irkilme) refleksidir. Onun dışındaki tüm davranışlarımızı hatta duygularımızı bir şekilde öğrendik ya da öğretildi. Peki, strese girdiğimizde neler olur ? Sizin de bildiğiniz gibi, bilgisayarda herhangi bir dosya açarken arka planda ne olup bittiği ile ilgilenmeyiz. Ya da bir hücreye herhangi bir sayı yazdığımızda bu sayının nasıl bool matematiğine çevrilip binary kodda yazıldığını , kaydedildiğini, işlem yapıldığını sonra da bizim anlayacağımız bir ondalık hale çevrilip bize sunulduğunu bilmeyiz ya da bilsek bile ilgilenmeyiz. Çünkü bizim için bilgisayar da o program da bir araçtır. Şimdi biraz da vücudumuza bakalım. Yaşam ile ilgili yaptığımız işlerin %99 unu otonom sinir sistemimiz otomatik olarak yapar ve yönetir (tüm büyüme, enfeksiyonlarla savaşma ve gerekli tüm hücresel davranışlar gibi). Ani ve yoğun bir stres altına girdiğimizde ise; tüm bu yaşamsal aktiviteler durur ve vücut kendini strese karşı savunmaya çalışır. Bir işletmede, yangın alarmı verilmiş olsun; o andan itibaren herkes tüm işini bırakır ve sadece sorunu çözmeye uğraşır. Hücrelerimiz ise, yoğun stres altına girdiğinde beynimizden (yine otomatik olarak) gelen sinyalle kendini kapatır. Besinleri, oksijeni, mineralleri ve elzem yağ asitlerini hücreye sokmaz. Var olanla kalır. Aynı mantıkla da, dışarıya toksinleri atamaz. Tüm bunlar hücrenin zayıf ve hastalıklara karşı savunmasız kalmasına neden olur. Zaten o anda tüm vücut stresten kurtulmak için

“Kaç ya da savaş” modundadır. Her hücrenin belli bir dayanma süresi vardır. Hepimizin tahmin edebileceği üzere kısa süreli stresler zararlı olmaz. Ama stres yoğunluğu ya da süresi artarsa hücre kayıpları başlar. İnternette, içinde “stres” kelimesi geçen 67 milyondan fazla site vardır. 2014 yılında ülkemizde 28.5 milyon kutu antidepresan kullanılmıştır. Konuya bir de bilinçaltımızın kabullerini inceleyerek bakalım; • Bilinçaltımız, şimdiyi yaşar. Gelecek ya da geçmiş kavramları yoktur. O nedenle bilinç düzeyinde de AN da olmak önemlidir. • Genelleme yapmayı çok sever. XXXXXXXX adındaki bir kişiden zarar gördüyseniz, XXXXXXXX ler kötüdür diyebilir. Bu nedenle Davranış ile Kişiliği ayırt etmemiz gerekir. • Korkularımızı abartır. Bu da kaygıya neden olabilir. Kaygıların ; %99 u sanaldır. • Kavramlar arasında ayırım yapmakta zorlanır. Örneğin : paramızı yolda düşürmemizle, iflas etmemiz arasında ki farkı göremeyebilir. Çünkü bilinçaltında SALT kayıtlar vardır. Peki bu muazzam yapıyı strese karşı nasıl korumalıyız ? Bu sorunun cevabı bir cümlede olabilir, bir ansiklopedi dolusu da.NLP ile konuya yaklaşırsak : 1.İçinde bulunduğumuz durumu, isimlendirmeden bir süreç olarak ele almalıyız. Ör: “Bu ciddi bir krizdir” yerine “Bu ciddi bir krizin yaşandığı bir süreçtir. “ 2.Stratejilerimizi; stres öncesi ve stres anında diye ikiye ayırmalıyız. 3.Doğru nefes almalı ve beslenmeliyiz 4.“Neden” sorusundan çok “Nasıl” sorusuna odaklanmalıyız. “Nasıl” kelimesinin gücünü kullanmalıyız. 5.Her davranışımız bizim bir seçimimizdir. Strese girmek ya da girmemek de. 6.Çevremizdekileri daha dikkatli seçmeliyiz. Çünkü kaygı ve stres bulaşıcıdır. 7.Ve ESNEK olmalıyız. “ Kavak ağacını beğenen ve seven pek az kişi gördüm, çünkü dosdoğrudur. “ Cenap Şahabettin Farkındalığınızı artırıp süreci sizin seçimlerinize bıraktım. Hayatınızda ki her şey bir süreçtir ve davranışlarımız bizim seçimlerimizdir. Farkında olun, seçimlerinizi siz yapın . Ve; AN da kalın.


Peynir festivali Bodrum’a yakıştı Slow Food Yaveş Gari Bodrum öncülüğünde ikincisi düzenlenen Slow Cheese Bodrum Peynir Festivali, Türkiye’nin farklı yerlerinden gelen peynir çeşitlerinin tanıtımı yapılarak satışa sunuldu.

T

ulumdan, otlu peynire, dil peynirinden gravyere kadar farklı şekillerde yapılmış pek çok çeşit peynir çeşidi Oasis Alışveriş ve Kültür Merkezi Sümbül Sokak’ta açılan stantlarda yerlerini aldı. Peynirlerin yanında bazı yörelere özgü yoğurtlar da sergilendi. Öğle saatlerinden itibaren açılan peynir stantlarına Bodrumlular da yoğun ilgi gösterdi. Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon da stantlar gezerek peynirler hakkında bilgi aldı. Çok sayıda peynir çeşidinin sergilendiği etkinlikte en çok ilgiyi gören peynirlerden biri gravyerdi. Kars’tan gelerek gravyer peynirini satışa sunan Murat Özşahin, gravyerin Türkiye’nin en pahalı ve süt oranı en fazla olan peynir türü olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi: “Bu peynir Kars yöresi Boğatepe Köyü’nde üretildi. Yaklaşık 17 kilo sütten bir kilo gravyer elde ediyorsunuz. Gözeneklerini tamamen kendi bakterileri içerisinde oluşturuyor. Her yerin sütü ile de olmaz. Dağlık ve çiçeklerin çok olduğu yerde otlayan ineklerin sütünden elde ediliyor. Diğer sütlere nazaran yağ oranı biraz daha fazla olur.” Samsun’un Bafra ilçesinden Bodrum’a festivalde ürettikleri peynirleri sergilemek için gelen Emre Taş, “Kendi çiftliğimizde ürettiğimiz manda yoğurdu, tereyağı, kaymağı ve peynirini standımızda sergiliyoruz.

Standımıza gösterilen ilgiden memnunuz” dedi. Panelde belediyelerin, ziraat odalarının, süt birliklerinin ve sponsorların destekleri ile “Yerel Peynirlerimizi Nasıl Yaşatırız?” konusu tartışıldı. 79


5

SOĞUK MEZE TARİFİ

Bazen bir sofra kurmak için sadece bir kase çorba yeter, bazen istersin ki sofradaki herkesin gözü gönlü açılsın, herkes sevdiği lezzetleri bir arada bulsun... Özenerek enfes bir sofra kurarsın.O sofradaki sohbetin nasıl da güzel olacağını, saatlerce oturup ne dertlerden ne güzel haberlerden bahsedeceğinizi daha sofrayı kurmadan bilirsin. İşte

tam da o sofraları lezzetlendirmek için son bir adım daha kaldı: Soğuk mezeler. Ellerinle hazırladığın gibisini dışarıda bulamazsın çünkü o mezelerin. Sözün kısası, malzemeleri hazır edip mutfağa girdiğinde hızlıca yapabileceğin bu soğuk meze tarifleri daha çok lazım olacak, bir köşeye not et mutlaka.

Haydari

MALZEMELER

Hazırlanışı

••500 gram süzme yoğurt 50 gram beyaz peynir ••24 diş sarımsak yemek kaşığı zeytinyağı

Beyaz peyniri rendeleyerek işe koyulun. Ardından bir karıştırma kabı alın ve içine süzme yoğurdu koyun. Yoğurdun üzerineyse rendelediğiniz beyaz peyniri ekleyin. Sarımsakların kabuğunu soyun ve küçük parçalar şeklinde kesin. Bu parçaları havana yerleştirip üzerine biraz tuz serptikten sonra güzelce dövün ve dövülmüş sarımsakları da yoğurt ve peynirin

Acılı ezme

MALZEMELER

••33 adet büyük boy domates adet yeşil sivri biber ••36 diş sarımsak adet taze soğan ••1/2 demet maydanoz 1 tatlı kaşığı biber salçası Hazırlanışı

bulunduğu kaba ekleyin. Ardından bir tava alın ve içine zeytinyağı koyup kızdırın. Cevizleri kızan yağa ekleyip yaklaşık 2 dakika kadar soteleyin ve içine naneleri atın. Nanelerin kokusu çıkmaya başlayınca tavayı ocaktan alın. Nane-ceviz karışımını da karışım kabına alın ve bir çırpıcı kullanarak tüm malzemeleri birbirine karıştırın. Hazırladığınız haydariyi servis tabağına alarak soğuk olarak servis edin. Afiyet olsun.

•1suyu adet taze sıkılmış limon ••42 yemek kaşığı zeytinyağı yemek kaşığı nar ekşisi ••12 tatlı kaşığı nane çay kaşığı kırmızı biber •1 çay kaşığı tuz

Tüm sebzeleri güzelce yıkayıp kullanıma hazır hale getirin. Yeşil sivri biberlerin ortasındaki çekirdekleri çıkarın. Temizlenen yeşil biberleri minik minik doğrayın. Domateslerin kabuklarını soyun ve onları da ufacık olacak şekilde doğrayın. Maydanoz ve taze 80

••11/2tatlıçaykaşığı nane bardağı ince çekilmiş •1/2cevizçayiçikaşığı tuz

soğanları da ince ince kıyın. Sarımsakları rendeleyip tuz ekleyerek havanda dövün. Biber salçasını küçük bir karıştırma kabına alın. Üzerine taze sıkılmış limon suyu, zeytinyağı ve nar ekşisini ilave edip iyice karıştırın. Ardından tüm malzemeleri aynı kabın içine alarak harmanlayın ve işte acılı ezmeniz hazır oldu bile! Afiyet olsun.


Zeytinyağlı fava MALZEMELER ••41/2yemek kaşığı zeytinyağı çay bardağı taze sıkılmış ••1,5 su bardağı kuru bakla portakal suyu 6 su bardağı sıcak su • kaşığı toz şeker •1 adet büyük boy kuru •11 yemek tatlı kaşığı tuz soğan

Hazırlanışı

Fava yapmak için bilmeniz gereken en önemli konu kuru baklaların uzun bir süre suda beklemesi gerektiği. Bu yüzden işe kuru baklaları önceden suda beklemeye bırakarak başlayın. Ardından soğanın kabuklarını soyun ve iri iri doğrayın. Derin bir tencere alıp içine zeytinyağı koyun ve kızdırın. Doğradığınız o iri parçalar

halindeki soğanları yağın içine bırakın ve kavurun. Renk alan soğanların üzerine sıcak suyu ekleyin. Sıcak suyun hemen ardındansa kuru bakla, portakal suyu, toz şeker ve tuzu ilave edin. Orta ateşte yaklaşık 45 dakika kadar pişirin. Baklalar yumuşayınca karışımı blender yardımıyla püre haline getirin. Pürüzsüz bir kıvam alan favayı, ılımaya bırakın. Ilıdıktan sonra da servis tabağına koyup sevdiklerinizle paylaşın.

Tarator

MALZEMELER

••66 dilim bayat ekmek içi yemek kaşığı ceviz içi ••84 yemek kaşığı zeytinyağı yemek kaşığı süzme yoğurt Hazırlanışı

•limon 3 tatlı kaşığı taze sıkılmış suyu ••41 diş sarımsak çay kaşığı tuz •10 dal dereotu (arzuya göre)

Kullanacağınız bayat ekmeklerin kabuklarını ayırın ve iç kısmını bir kaba ufalayın. ufaladığınız ekmek parçalarının içine cevizleri de ekleyin ve mutfak

robotunda çekin. Ufacık çektiğiniz ceviz içi-ekmek karışımını, rendelenmiş sarımsak, taze sıkılmış limon suyu, süzme yoğurt, zeytinyağı ve tuzla bir araya getirip güzelce karıştırın. Buzdolabında bir süre dinlendirin. İşte bu kadar!

Şakşuka MALZEMELER

Hazırlanışı

••31 adet orta boy patlıcan adet orta boy kuru soğan ••22 diş sarımsak adet orta boy yeşil biber •2 adet büyük boy domates

Temizlediğiniz patlıcanları alacalı bir şekilde soyun. Ardından küp küp doğrayın. Domateslerin de kabuklarını soyup çekirdekli kısmını çıkarın ve onları da küp küp kesin. Yeşil biberleri önce ortadan ikiye bölüp çekirdeklerini çıkarın, sonra da yarım aya benzeyecek şekilde doğrayın. Son olarak, kuru soğanı, sarımsağı ise incecik doğrayın. Bu sayede tüm malzemeleri kullanılacak duruma getirmiş olacaksınız.

••14 tatlı kaşığı domates salçası yemek kaşığı zeytinyağı ••1/2 çay kaşığı tuz 1/4 demet maydanoz •1 su bardağı sıcak su

Ardından bir tencere alın ve içine zeytinyağı koyup yağı kızdırın. Kızan yağın içine patlıcanları ekleyip kızartın. Bu sırada ayrı bir tavaya zeytinyağı koyup kızdırın. Kızan yağa kuru soğanı ve sarımsağı ekleyip soteleyin. Soğan ve sarımsak renk almaya başlayınca içine yeşil biberleri ekleyin ve sotelemeye devam edin. Biberlerin ardından domatesleri ve domates salçasını da ekleyip karışım suyunu çekene kadar kısık ateşte sotelemeye devam edin. Patlıcanları ekleyipve malzemelerin birbirlerine iyice harmanlanmasını sağlayın. 81


RAHVAN ATLARI

Rahvan atlar, Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türklerle birlikte gelen gerçek Türk atlarıdır. Adını, bir yürüyüş stili olan “rahvan”dan alan bu atlar, bakımları da dahil olmak üzere her konuda sahiplerine büyük kolaylıklar gösteren, az yem ve az su ile uzun

82

yol alma özelliğine sahip hayvanlar olarak bilinir. Geçmişte daha iri oldukları tahmin edilen, giderek özelliklerini yitiren rahvan atlarının soyları da tükenmektedir.


Soylarının tükenmesini engellemek ve sahiplerine maddi destek sağlamak için Türkiye’nin çeşitli yerlerinde Rahvan Atı Yarışları düzenlenmektedir. Rahvan tutkunları, bu atın üzerinde hareket

halindeyken bir fincan kahveyi dökmeden kolaylıkla içebileceğinizi söylerler.

83


84


85


Bakanların katıldığı görkemli düğün

ANTALYA Büyükşehir Belediyesi Meclisi üyesi Esat Göyük’ün oğlu Seyit Emre Göyük’ün düğün törenine Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü katıldı. 86


B

üyükşehir Belediyesi’nin Ak Partili Meclis üyesi Esat Göyük’ün işadamı oğlu Seyit Emre Göyük, avukat Zeynep Öge ile evlendi. Başkan Menderes Türel’in Su Otel’de kıydığı nikah töreninde Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü çiftin nikah şahitliğini yaptı. Antalya’nın Ak Partili milletvekillerinin yanı sıra İl Başkanı Rıza Sümer ve kent protokolunun birçok ismi düğüne katıldı. Düğün töreni gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü.

87


NEFİS

görüntüler

ENFES tatlar

88


89


Dr. Kubilay YÜCEL

YEDİK İÇTİK GEZDİK ŞİMDİ ZAMAN GÜZELLEŞME...

İp ile ameliyatsız YÜZ GERME

Y

üzün hep genç kalması ve yaşlanmaması, sarkmaması, kırışmaması tüm kadınların hayalidir. Hep güzel ve genç görünmek artık hayal değil. Ameliyatsız yüz germe ve asma işlemleri Arkeolojik dönemlerden esinlenerek yapılmaya başlanmış bir çeşit gençleştirme operasyonlarıdır. Eski, Mısır dönemleri için yapılan araştırmalarda, Kleopatra’nın yüzünde altın ve ince teller olduğu gözlenmiştir. Bu teller sarkmayı engelleyerek gençlik sağlama işlevi görmekteydi. İşte yüz asma, germe ve örümcek ağı yöntemleri de tam da bu durumdan etkilenerek bulunmuştur.

İple Yüz Asma Nasıl Yapılır ?

İple yüz germe işlemi şu adımlarla gerçekleştirilir, - Öncelikle doktor hastayı muayene ederek, yüzdeki sarkma ve kırışma derecesini, sorunların bölgesini tespit eder. Problemin derecesine göre kullanılacak olan iplerin tipleri ve sayısı belirlenir. - Belirlenen noktalara, ipler kanül içinde yerleştirilir. - Yerleştirme işlemi tamamlandıktan sonra kanüller içindeki ipler, deri altına itilir. Uygun kordinatlarda yerleştirilen ipler anında etki ederek asma işlemini gerçekleştirir. - İşlem sonrasında cilt üzerine oluşan kızarıklıkların giderilmesi için kokteyl edilmiş bir nemlendirici sürülerek operasyon tek seansta tamamlanmış olur.

İple Yüz Germe İşleminde Kullanılan Asma ve germe işlevini görecek olan özel İplerin Çeşitleri Nelerdir ? Eriyen ve erimeyen ipler olmak üzere iplerin, deri altına uygun noktalara yerleştirilmesi ile yapılır. Sarkma ve kırışmayı ikiye ayrılır. Eriyen ipler ortalama 1,5 - 2 yıl, erimeyen ipler silikonlu olup ortalama sağlayan dokular, ip yardımı ile askıya alınır ve deri altında tam bir germe işlevi 3-5 yıl kullanılmaktadır. görülmüş olur. Kullanılan iplerin çeşitleri ile tam en etkili görünüm elde edilir.

90


Sebahat Döğen’den en güzel resimler U

AVRASYA Sanat Kültür ve Edebiyat Derneği (ASKED) tarafından organize edilen ‘Uluslararası Türkmen Elleri Şairleri Buluşması’ Antalya’da yapıldı. Antalyalı fotoğraf sanatçısı Sebahat Döğen de sergi açtı.

luslararası Türkmen Elleri Şairleri Buluşması, Konyaaltı Belediyesi Feslikan Salonu’nda düzenlenen konserle sona erdi. 3 gün süren etkinliklerde katılımcılar şiirin tarihçesi, önemi, dünü ve bugünü üzerinde tartıştı. Şiir okunan ve sunumlar yapılan buluşmada, şairler kitaplarını imzaladı, Etkinlikte bir sergi açan fotoğraf sanatçısı Sebahat Döğen, “Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Avrasya Sanat Kültür Edebiyat ve Bilim Federasyonu tarafından Desteklenen Uluslararası Türkmen Elleri Şairleri ve Sanatçıları Buluşması’nda emeği geçen tüm sanatçı dostlarıma çok çok teşekkür ederim” dedi.

91


Panoramik

Faik ARDAHAN

Antalya Turu

A

ntalya’da bisikletle yapılacak çok fazla parkur alternatifi var. Hepsi birbirinden özel ve güzel rotalar. Ama en şiirsel ve belki de en güzel rota ve yolculuk Konyaaltı’ndan Düden Şelalesine yapılan panoramik şehir turudur.Şehrin her şeyine şahitlik edersiniz. Konyaaltı varyantı, Antalya’nın Bey Dağları’na açılan penceresi veya terası gibidir. Oradan Toros Dağları’nın katar görüntüsünü izlemek, denizden esen melteme kanat açan martıların uçuşunu görmek belki de Antalya’da bisiklet binenlerin neden şiiri sevdiklerinin gerekçesidir. Konyaaltı sahilinin mevsime göre ki mevsim insanın ruh hali gibidir. Griden turkuaz yeşile dönen renklerin içinde yüzmek, gelinen coğrafyaya o renkleri yere götürmek için gelenlerin çok olmasına sebep olur. Sonrası üç beş kıvrılışta varılan Atatürk Parkı’dır ki, Antalya’ya doğru panoramik şehir turu burada başlar. Tramvay yolu sizi Cumhuriyet Meydanı ve ardından Saat Kulesine kadar götürür. Orada karar sizin. Ya Kaleiçi’ne döner tarihe şahitlik ederek eski Antalya anılarının içinde pedallar ya da Dönerciler Çarşısı ve Atatürk Parkından Falez II parka kadar gidersiniz. Kale içinden giderseniz mutlaka Karaalioğlu Parkının içinden geçmelisiniz. Sağınızda Yat Limanı karşınızda Bey Dağları ta Tekirova’ya kadar uzanan büyüleyici bir panorama sunar.Falez II parktan Düden Şelalesine kadarki yolculuk Antalya Falezlerinin öyküsüne dâhil olmak demektir. Yaklaşık 10 km’lik bu rotada sabırlı denizin falezleri kendi içine çekmesine, denizin sabrına yenilen koca duvarlara şahitlik edersiniz. Kafeler, balık restoranlar, deniz kıyısına aşağıya inilen üç-dört rotadan aşağıya inmiş balıkçıların umutlu ve sabırlı bekleyişi sizi Fener’e kadar götürür. Fener zor zamanlarda denizcilere riski göstermek için yakılan ışıktır ki burası gün doğundan gün batımına Antalya’nın en güzel duruş

92

noktasıdır. Olgun, bilge insanların duruşudur Fener’in duruşu. Eğer içinize derin derin meltem çekecekseniz, Antalya’nın renklerini alıp götürecekseniz, durup orada kendiniz çoğaltacaksanız en güzel yerdir. Bir ok gibi dağların denize aktığına şahitlik edeceğiniz batı yanından doğuya doğru suyun denize düştüğü yere yakınsınızdır. Düden Şelalesi veya Düden-II olarak bilinen yer buraya üç pedal uzaktadır. İçinden sürüş yapacağınız, pedal çevireceğiniz parkı bir kere görmüşseniz, hemen sol yanınızdaki apartmanlarda yaşayanların manzaralarını ve coğrafyanın onlara ne kadar cömert davrandığını görüp kıskanırsınız. Size tavsiyem her yerde durup durup içinize manzarayı çekin. Düden Şelalesi, suyun denize koşuşudur. Suyun denize dökülüşü, hasretle anasına kavuşan ve sarılanın coşkusu gibidir. Hasret orada biter. Suyun rengi sevincin rengidir.Burada artık Konyaaltı Plajından başladığınızda 22 km’lik şehir turunu tamamlamış olursunuz. Sonrası, anılarınıza aldıklarınızla geldiğiniz yere tekrardan dönmektir. Bu rota bir bisiklet rotasından daha çok şehrin öyküsüne dahil olmaktır. Hepinize keyifli pedallamalar…



94


95


En birinci

lahana… TÜRKİYE Aşçılar Birliği’ne bağlı Antalya Mutfak Şefleri Birliği Derneği tarafından organize edilen ve Antalya EXPO Fuarı’nda 9’uncusu düzenlenen ‘Uluslararası Modern Türk Mutfağı Yemek Yarışması’nın, ‘Modern Türk Mutfağı’ dalında, Kayseri Şeker Fabrikası aşçıları Turan Bora ve Mesut Bingöl, Gökhan Acar ve Orhan Demirkan’dan oluşan ekip birinciliği kazanarak kupayı Kayseri’ye getirdi.

K

ayseri’nin yöresel lezzetlerinden olan ‘Kuzu Gerdanı’, kurutulmuş meyveler ile tatlandırıldı. Tatlı olarak ise ‘Kabak Dolgulu Kadayıf’ olarak bilinen ve patenti Kayseri Şeker aşçıbaşı Turan Bora’ya ait olan ‘Kabak Dolgulu Fıstıklı Billuriye’ sunumu yapıldı. Sıvı yağ içerisinde iç fıstıkları bir müddet

96

kavurduktan sonra ince kıyılmış soğanlar ile beraber soteleniyor. Yıkanmış pirinci ilave ederek kavurmaya devam ediliyor. Daha sonra baharatlarını ekleyerek kavrulup ve suyu ekleniyor. Dinlenen harca daha sonra ince kıyılmış ceviz, vişne, dereotu ve nane eklenerek karıştırılıyor. Lahanalar tuzlu suda haşladıktan

sonra soğuk suya çıkartarak biraz bekletiliyor. Hazır olan harç ile beraber sarılıyor. İnce kıyılmış havuç ve limonla hazırlanan yatak üzerine dolmalar yerleştiriliyor ve zeytinyağlı sosunu ilave ettikten sonra üzerine kapağı kapatılarak ortalama 30 dakika pişirmeye alınır. Yemek dinlendikten sonra servis ediliyor.


TATLANDIRILMIŞ KUZU GERDANI

Kuzu gerdanı tavada mühürlenerek arpacık soğanlar ve salça ilave edilerek kavurma işlemine devam ediliyor. Taze kekik yaprakları ilave edildikten sonra yarma ve suyu ilave ediliyor. 45 dakika normal ateşte pişirmeye bırakılan yemeğin kapağı açılır ve kuzu gerdanın içerisine yıkanmış kuş üzümleri ve kurutulmuş kayısı ekleniyor. Baharatları ilave edildikten sonra ağızı kapatılıp malzemenin özleşmesi için 15 dakika daha pişiriliyor. Kapağı açılan kuzu gerdanın tereyağını ve taze soğanlarını ekleyip bir müddet demlenmeye bırakılıyor.

KABAK DOLGULU FISTIKLI BİLLURİYE

Tatlıya başlamadan şerbeti için suyu kaynatıp şekeri ve limonu ekleyip kaynamaya bırakılır. Tatlı için tepsinin tabanını baklava yağı ile yağladıktan sonra dökme kadayıflar tel tel tabana döşeniyor. Üzerine ezilmiş fıstık kadayıf karışımını serip tane fıstıklar atılıyor. Üstüne şerbetle çektirilen kabakları dizip üstüne tekrar yağlayıp kalan dökme kadayıflar diziliyor. Presledikten sonra ince fırçayla son yağı serpilir. 15 dakika dinlenmeye bırakılan kadayıf, sonrasında kısık ateşte döndürülerek 15 dakika pişirip ters çevirilir ve 15 dakika daha kısık ateşte pişirmeye devam ediliyor. Alt tabanını kontrol etikten sonra ocaktan alıp kaynamakta olan şurubu ilave edilip 15 dakika şerbetini çekmesi beklendikten sonra servis ediliyor. 97


Kahve içmek için

bahane bulalım… Kahveyi Osmanlı’nın yönetimindeki Yemen’e muhtemelen Doğu Afrika’dan götüren kişi Şeyh Ali Bin Ömer ElŞazeli’dir. Bu nedenle kahvecilerin üstadı

K

ahve Kahire, Şam ve Halep’e kadar yayılır, Yemen’i Osmanlı topraklarına katan Özdemir Paşa tarafından 1554’te de İstanbul’a getirilir. Avrupa’ya yayılması da bunu izleyen dönemdedir. Bugün dünya üzerinde büyük bir ticari ürün olarak ekonomilerde yer etmiş olan kahve yılda 400 milyon bardak (veya fincan) tüketilmektedir.

98

sayılır ve eski Türk kahvehanelerinin duvarına yazılan şu mısralarda adı geçerdi: “Her seherde besmeleyle açılır dükkânımız, Şazeli’dir Pirimiz Üstadımız.”


99


Nilüferce gez

K

ayaköy, birbirinden çok farklı iki yerleşim alanından oluşmaktadır. Bunların birincisi; turizmde de önemli yeri olan, 19. yüzyıl başında kurulmuş, yamaçlara dayalı ve nispeten yakın tarihli bir yerleşim olmakla birlikte, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde, tamamı Rum, 3000 nüfuslu bir kasaba boyutuna ulaşmış, eski adıLevissi şeklinde geçen mahalledir. Likya uygarlığının gözbebeği bir yerdi Karmilasos. 800 yıl Ortodoks Rum ve Yörük Türkleri birlikte yaşadı. Yolun üst kısmındaki kaya evlerde Rumlar yaşıyordu. Levissi diyorlardı yaşadıkları yere. Taş işçisi,

100

kalaycılık, nalbantlık ve marangozlukla uğraşırlardı. Bölgenin ilk matbaası ve gazetesi onlara aitti. Yolun altında yaşayan Yörük Türkleri ise çiftçilikle uğraşırdı. 800 yıl birlikte yaşamışlardı. Yunanlıların Batı Anadolu’daki işgalinde bile araları bozulmamış “Kaya”lıların. Yunanlıların yenilgisini, bölgeyi terk edişini; sirtakilerle, zeybeklerle kutlamışlar günlerce. Savaşta bile ayrılmayan Türk ve Rumlar, 1923-1924’te mübadele ile ayrılmışlar. İnsanlar evlerini, topraklarını, komşularını bırakıp gitmişler yurt kabul ettikleri Kayaköy’den. Onların gitmesiyle boşalan Kayaköy’e, Yunanistan’dan gelen Türk mübadiller yerleştirilmişse de çoğunluğu tarım yöntemlerinin farklılıklarından burayı terk edip Orta Anadolu’ya yerleşmişler.


Fethiye’ye 15, Ölüdeniz’e

7 km uzaklıkta küçük bir yerleşim yeri olan Kayaköy’de, Rumlar ve Türkler uzun yıllar bir arada yaşamışlar. Osmanlılar döneminde de insandan uzak, küçük bir köymüş Kayaköy, sadece ilkel tarım yapılmış, ama su probleminden dolayı onda da başarılı olunamamış. Balıkçılık yapıldığına dair ise herhangi bir bilgi yok. Kayaköy çukur ve yamaç arazide iki tip yerleşime sahipmiş. Yamaçta Rumlar oturup daha çok yerleşik düzene ait izler bırakmışlar. Çukur arazide ise Türkler oturur, daha çok tarımla uğraşırlarmış. Bu nedenle de tepedeki Rum evleri, geçmişin izlerini saklıyor. Günümüzde, Ölüdeniz ve Fethiye’nin aşırı turistik havasından uzakta, muazzam koylarıyla kirlenmemiş bir yer olarak kaşiflerini bekliyor Kayaköy.

101


GEZİYORUZ, YİYORUZ, PUANLIYORUZ...

B

O O O O O

u sayımızda sizler için yine birbirinden farklı lezzetlerin tadına baktık.

Apl Gökçe BİLAY İLETİŞİM

Sizin için seçtiğimiz antalya’nın bu eşsiz lezzetlerine gelin sizde bizimle bir tur atın.

Yıldızınız bol olsun.

Lara Rina Balık

Nadire’n Ev Yemekleri 102


Sedir Restaurant

SÄąralÄą Kebap

103


GÜZELLİK SIRLARI

Makyaj malzemelerinin kullanma süresine

H

er şey gibi makyaj malzemelerinin de bir kullanım süresi var. Çoğu zaman bunu göz ardı edip kullanım süresi dolmuş olan malzemeleri kullanmaya devam ediyoruz. Ancak o çok sevdiğimiz makyaj malzemelerinin de bir son kullanma tarihini unutmamalıyız. İşte makyaj malzemelerinin kullanım süreleri ve dikkat etmemiz gereken şeyler...

dikkat!

Oriflame Pazarlama Direktörü Müge Uz, kadınların makyaj malzemelerini atmaya kıyamadığına dikkat çekiyor.

104


Makyaj malzemelerinin kullanım süresi Ruj ve oje: Kıvamında, renginde ya da kokusunda değişiklik olduğunda kullanmayı bırakmak gerekiyor.

“Kadınlar gıdada kullanım süresine dikkat ediyor. Örneğin sütün tarihi geçmişse hemen atıyor. Ancak söz konusu kozmetik malzemeler olduğunda genellikle kullanım süresine dikkat edilmiyor. Bir kozmetik malzemesini yenilerken iki kere düşünüyor. Oysa kullandığınız kozmetik ürünler de tükettiğiniz gıdalar kadar taze ve tüketmeye uygun olmalı”, diyor. Ürünlerin son kullanım tarihleri ambalajları üzerinde belirtiliyor. Başka önemli bir nokta ise açıldıktan sonra ürünü kullanabileceğiniz süreyi gösteren PAO (Period After Opening yani açıldıktan sonraki raf ömrü) işareti. Bu işaret kapağı açık kavanoz resminin içinde sayı ve “M” harfinden oluşuyor. Kavanoz şeklinin içinde “3M” yazıyorsa bu ürünün açıldıktan sonra üç ay içinde tüketilmesi gerektiğini gösteriyor.

Kozmetik ürünlerinin tıpkı kıyafetler gibi düzenli olarak temizlenmesi gerektiğini belirten Müge Uz, kozmetik ürünlerin ömrünün uzatılması için de şu tavsiyelerde bulunuyor:

Fondöten: 12 ay Kapatıcı: 6 ay Pudra: 12 ay Allık: 12 ay

Fırçaları iki haftada bir yıkayın. •Süngerleri ise her kullanımdan sonra mutlaka yıkayın. Kullandığınız ürünü açık •bırakmayın. Kapağını mutlaka sıkı sıkı kapatın. Fırçaları nemli havlu gibi yerlerin •üzerine bırakmayın. Ürünler, aşırı sıcağa maruz •kalmamalı. Aynı zamanda kozmetik ürünler, banyo gibi nem oranının yüksek olduğu yerlerde de bırakılmamalı. Göz kalemlerini düzenli olarak temizlenmiş kalemtıraş yardımıyla açın. Böylece üzerinde bakterilerin oluşumunu engellemiş olursunuz. Kozmetik malzemelerini kullanmadan önce mutlaka ellerinizi yıkayın. Kozmetik malzemelerinizi başkalarıyla paylaşmayın. Ürünün rengi ve kokusunda değişiklik fark ettiyseniz kullanmayı bırakın.

• • • •

105


Boşnak mantısı

AYIN LEZZETİ MALZEMELER

Hamuru için:

33 su bardağı un 31 tatlı kaşığı tuz 31,5 su bardağından biraz daha az su

İç Harcı İçin:

3250 gr kıyma 32 adet kuru soğan 3Yarım yemek kaşığı biber salçası 3Kimyon 3Karabiber 3Ara katlara sürmek için sıvı yağ

Üzeri İçin:

32 kase yoğurt 32 diş sarımsak 32 çay kaşığı tuz 33 yemek kaşığı tereyağı 3Kuru nane 3 Pul biber 3Kimyon 106


HAZIRLANIŞI Boşnak mantısı yapımı için öncelikle mantının hamurunu hazırlamanız gerekir. Boşnak mantısı hamuru için derin bir yoğurma kabına unu alın. Üzerine tuzunu atın ve suyu yavaş yavaş ilave ederek hamurunuzu yoğurmaya başlayın. İyice yumruklayıp yumuşak bir kıvamda hamur elde edin. Daha sonra yoğurduğunuz hamuru 4 eşit parçaya bölüp bezeler oluşturun. Her bir parçayı, servis tabağı büyüklüğünde açın. Bir tepsi ya da cam bir tabağı sıvı yağ ile iyice yağlayın. Tabağı yağladıktan sonra açtığınız ilk hamuru buraya yerleştirin. Yerleştirdiğiniz hamur üzerine 2 yemek kaşığı sıvı yağ dökün ve elinizle iyice hamurun her yerine bu yağı dağıtın.Daha sonra ikinci hamur bezesini açın ve yağladığınız hamur üzerine yerleştirin. Bu hamuru da yağladıktan sonra üçüncü ve dördüncü bezeye de aynı işlemleri uygulayın. Üst üste yağlayarak dizdiğiniz hamurların en üst katmanını da iyice yağlayıp, üzerini kapatın ve yarım saat dinlenmeye bırakın. Hamurlar dinlenirken iç harcı hazırlayın. İç harç için kıymayı bir kabın içine alın ve üzerine soğanları ince ince doğrayın. Salça ve baharatları da ekledikten sonra iç harcı iyice karıştırın. Yarım saat dinlenmiş olan hamurlarınızı elinizle sağından solundan çekerek büyütün ve inceltin. Daha sonra tezgahın üzerine alıp oklava ile inceltmeye devam edin. Yeterli inceliğe ulaştığında, hamurunuzu kareler halinde kesin. Daha sonra hazırladığınız iç harçtan bu karelere yerleştirin ve her bir kareyi bohça şeklinle kapayın. Kapadığınız mantı bohçalarını bir fırın tepsisine ya da cam borcama dizin. Daha önce ısıttığınız 200 derecelik fırında, üzerleri kızarana kadar pişirin. Bu sırada mantının yoğurt sosunu hazırlayın. Sarımsakları tuzla ezip, yoğurt içine karıştırın. Mantılar piştikten sonra bu yoğurt sosunu üzerine dökün. Tereyağı, nane ve pul biberden bir sos daha hazırlayın ve yoğurtladığınız mantıların üzerine gezdirin. Afiyet olsun. 107


Adana-Türkiye

Avustralya - Sydney

Brüksel - Belçika 108


Düzce - Türkiye

Küba - Havana

Milano - İtalya 109


Balayı Karayipler’de… Başaran Otomotiv Porsche Satış Müdürü Yaşar Talay ile eski bankacı Mediha Haymanalı çifti, Rixos Downtown Hotel Kalina Bar Restaurant’ta düzenlenen törenle dünya evine girdi.

110


Ocak ayında evlilik için ilk adımı atarak yüzük takan çift, 1 ay sonra nikah masasına oturdu. Mediha Haymanalı’nın nikah şahitliğini ağabeyi Recep Haymanalı yaparken, Yaşar Talay’ın şahidi kardeşi Murat Talay oldu. Talay çiftini bu mutlu günde aileleri ve arkadaşları yalnız bırakmadı.

Nikah sonrası ilk danslarını yapan Talay çifti, sevdikleriyle eğlenceli saatler geçirdi. Gece boyunca kahkahanın eksik olmadığı düğünde yeni evlilere arkadaşları ve aile üyeleri pistte eşlik etti. Yaşar-Mediha Talay çifti çok mutlu olduklarını, balayını ise baharda Karayipler’de geçireceklerini söyledi

111


Melike Kutluay CENGİZ & Olgun CENGİZ

ALSACE Fransa

Alsace Neresi?

Alsace (Alsas), Fransa’nın Almanya sınırında, Ren nehri ile sınırlanmış bir bölgesi. Eskiden Almanya’ya ait olan bu bölgede Alman etkileri hala görülüyor.

Alsace Ne Zaman Gezilmeli?

Ben Alsace bölgesini yazın gezmeyi tavsiye ediyorum, güneşli havalarda çok güzel fotoğraflar çekebileceksiniz, bağları yeşilken göreceksiniz. Fakat Noel’in buralarda çok renkli kutlandığını da hatırlatmak isterim, kasım sonu ve aralıkta da çok hoş olacağına eminim. Yılbaşını geçirmek için çok uygun olabilir.

Alsace’a Nasıl Ulaşılır?

Bölgeye en uygun ulaşım noktası Basel Havaalanı. Bu havaalanının özelliği 3 farklı ülkeye açılan kapısının olması: İsviçre, Fransa ve Almanya. Üstelik de ülkemizden sıklıkla sefer düzenlenen bir havaalanı.Basel havaalanından başka Stutgard, Paris, Zürih de bölgeye en fazla 3 saat uzaklıktaki havaalanlarından. Türkiye’den Strasbourg’a direkt uçuş var mı bilmiyorum, ben bulamadım. Ama varsa direkt olayların göbeğine düşmek için orayı tercih edebilirsiniz. Biz Zurih’e ulaşıp oradan araba kiraladık, araba ile gezdik. Alsace’ı araba ile gezmek oldukça rahattı. Sadece bazı köylerde park yeri bulmakta biraz zorlandık ve park yerleri paralı olabiliyordu. Yine de arabayı tavsiye ederim. Trenle ve otobüsle gezmeyi de düşünebilirsiniz her köye tren var mı, ekonomik olur mu olmaz mı tecrübe etmedim. 112


Alsace Bölgesi Konaklama

Buraları gezerken biz küçük köylerde değil, hareketli merkezlerde kalmayı tercih ettik. 1 gece Strasbourg’da, 2 gece de Colmar’da kaldık.

Alsace’da Hangi köyleri mutlaka gezmelisiniz?

Bence ne yapın edin gezmeye kuzeyden, Strasbourg’dan başlayın. Çünkü Colmar tarafı daha güzel ve güneye indikçe köylerin güzelleşmesi sizi psikolojik olarak olumlu etkiliyor. Ben gezmeye oradan başladığım için Strasbourg’u beğendim, ama Strasbourg’u Colmar’dan sonra görseydim “Peeh burası da neymiş” diyebilirdim. O yüzden yine ısrar ediyorum: Gezmeye kuzeyden başlayıp güneye inin. Bu rotada görmeniz gereken yerleri kuzeyden güneye sıralıyorum. Strazburg ve Colmar bölgenin büyük şehirleri, diğerleri ise irili ufaklı köylerden ibaret. Önem sıralarını da 1, 2 ve 3 olarak yanlarına not düşeceğim. 1 numara verdiklerim mutlaka görün, 2 numara verdiklerim görmenizi önerdiğim güzel şehirler, 3 verdiklerim de zaman kısıtlamanız varsa es geçebilecekleriniz. Strasbourg (2) Obernai (2) Itterswiller (3) Haut Koenigsburg Kalesi (3) Ribeauvile (1) Riquewihr (1) Colmar (1) Eguisheim (1) Bu saydığım yerlerin en kuzeyde olanı ile en güneydekinin arasındaki mesafe araba ile 1 saat sürüyor. Anlayacağınız bu rotada her yer birbirine yakın. Yollarda çok vakit kaybetme söz konusu değil. Rotanın hakkını vermeniz için 4 gün ayırmanızı öneririm. Aralarda daha bir sürü köyler var, hepsi birbirinden şirin. Barr, Kaysersberg, Turckheim gibi köylerle gezinizi çeşitlendirebilirsiniz.

Alsace Bölgesinde Yeme İçme

Burada yemek önemli bir yer kaplıyor! Ne de olsa bölge “şarap rotası” olarak anılıyor. Tarte Flambee: Üzerinde peynir, domuz eti ve bolca soğan olan ince hamur bir pizza gibi düşünebilirsiniz.

“Flamkuche” ismi de kullanılıyor bu yemek için. Biz domuz tercih etmediğimiz için bunun vejeteryan olanından sipariş verdik. Aslında orijinal halini yemediğim için normal bir pizzadan çok da farkını göremedim.

113


En başarılı

C

50 CMO’dan biri

esur kararlar almak, ekonomi gemisini hem şirket ve holdingler hem de Türk iş dünyası açısından geleceğe ve başarıya taşımak onların işi. Kadın CMO’lar bütün bu başarılara imza atarken insana ve hayata dokunan yönleriyle de öne çıkıyor.Business Life’nin yaptığı Türkiye’nin en güçlü 50 kadın CMO’su listesine giren bu isimler, bu cesur kararları alırken, aynı zamanda hayata ve insana da dokunabilen başarılı iş kadınları... Bundan yaklaşık 33 yıl önce küçük bir imalathanede başladığı kalite yolculuğuna bugün teknolojiyle donanmış modern tesislerinde, alanında yetkin çalışan gücüyle devam eden, 5 kıtada 60’dan fazla ülkeye ihracat yapan AGT, yaşam alanlarına özel ahşap çözümler sunuyor. Ahşap ile teknolojiyi buluşturan AGT’nin enerjik ve güler yüzlülüğü ile yakından tanıdığımız Pazarlama Müdürü Mimar Özge Sipahioğlu da Türkiye’nin 50 ünlü kadın CMO’sundan biri…

Kısaca şirketinizden bahseder misiniz?

AGT 1984 yılında Antalya’da kuruldu. Şu anda 5 kıtada 60’dan fazla ülkeye ihracat yapıyor. Aradan geçen 33 yılda öncelikle profil, panel imalatı ile başlayan süreç, bugün geldiği noktada MDF, MDF Lam, panel, profil, parke, kapı gibi iç mekan için gereken tüm ahşap malzemeleri üreten bir konuma ulaştı. Dolayısıyla tek bir ürün ile başlayan hikaye, firmamızı bugün iç mekandaki tüm ahşap malzemeleri üreten bir dünya markası haline getirdi.

Sektörünüzde nasıl bir jenerik marka haline geldiniz? Markanızın arkasında yatan dinamikler nelerdir?

Ürün geliştirme, planlama ve kalite konularında oldukça titiz, araştırmacı ve yenilikçi bir firmayız. ’Yüzde 100 AGT, Yüzde 100 Kalite’ sloganı ile üretilen her ürünümüzü hassasiyetle kontrol ediyoruz, AGT olarak bizim en güçlü yönlerimizden biri de, ekibimizde bulunan mimar ve teknik kadronun, endüstriyel tasarımcıların Ür-Ge ve ArGe ekiplerimizin deneyimidir. AR-GE, pazarlama ve teknoloji alanında yapılan yatırımların satışa olan katkısı günümüzde oldukça önemli. Pazar payımızı ve bilinilirliğimizi arttırmak, ciro anlamında da hedeflerimize ulaşmak için 2017’ye girerken bizim için yatırım anlamında gurur verici bir gelişmeyi de yaşadık. Ağaç Mamülleri ve Orman Ürünleri sektöründe yeni teknolojiler geliştirerek katma değeri yüksek ürünler ortaya çıkarma misyonuyla hareket ederek inovasyon alanındaki öncü girişimlerine bir yenisini daha ekledik. Antalya’nın ilk AR-Ge merkezini, Antalya Organize Sanayi Bölgesi’ndeki dev üretim tesisimiz bünyesinde kurduk.

Ekip ruhunuzun canlılığını nasıl kuruyor ve sürdürebiliyorsunuz? Nasıl bir takımın lidersiniz?

AGT, köklü bir firma olmasının yanında yeniliğe, gelişime ve dinamizme de bir o kadar açık. Doğru adımlar atarak güzel işlere imza atabileceğimiz geniş bir ürün grubumuz, fikir üreten, çok ve verimli çalışan bir pazarlama ekibimiz var.

114


Zeyyat ŞAHİN

Yüzünde çocuklar

GÜLÜMSÜYOR

Y

üzünde bir çocuk taşıyorsun hep. Ayazlarda bırakılmış, büyümemiş, büyümesine izin verilmemiş bir çocuk. Bütün çocukların çocukluğundan ödünç alınmış, bütün çocuklara çocukluğunu çağrıştıran bir çocuk bu. Ve yüzünde taşıdığın bu çocuğa yüreğinde bir sıcaklık büyütüyorsun durmadan; yüreğini o çocuğa emanet ediyorsun sen. Çocuklara emanet edilmiş yürekler, yüreklere sığınmış çocuklar varsa bilesin ki hem dem bahar içredir, her dem türkü tadındadır yaşamak. Yüzünde taşıdığın çocuk yüzüne sinmiş hüzne bir isyandır ve isyandır ertelenmiş baharlara, geç kalınmış menzillere. İyi ki var o çocuk, iyi ki ona emanet edilmiş yüreğin, iyi ki yüreğine sığınmış. Büyümene, bütün bütün hüzne dalıp kaybolmana engel oluyor. Çünkü çocuklar en önce fark edilir sokaklarda ve onların sesi hayatın devam ettiğine dair en güçlü kanıttır her yerde. Yüzünde taşıdığın, yüreğine sığınmış çocuğa iyi bak. Kışların ayazından, yazların sıcağından koru onu. Kocaman bir canavara dönen ve her şeyi yutan kentlerde kaybolmasına izin verme onun. O çocuk güldükçe gülüyorsun sen, o çocuk yaşadığı sürece hüznü eski bir hikâye olarak anımsıyorsun. Oysa o çocuğun gülmeleri eksilir ve yüreği ayazlarda kalıp titrerse; titrer bedenin, yalnızlıktan bunalıp terk eder tenini canın. Çünkü o çocuk tenine can senin, canına bir şenlikli yaren. Yüzünde bir çocuk, dilinde o çocuktan ödünç alınmış cümleler… Ve sen o çocukla

güzelsin, o cümlelerle anlamlı. Hikâyendeki eksiğe çare ve uğruna ölünesi menziller için çıktığın yolculuklarda yol arkadaşı o çocuk sana. Yol arkadaşını yolda bırakmak, eksiğine çare olanı eksiltmek üzer o çocuğu. Yüzüne hüzünler değerse çocuğun terk eder seni o çocuk. O zaman sızım sızım sızlar için, tutulur dilin. O zaman derin kuyularda bir küçücük ışığa, bir küçücük söze hasret ve kendinden bile uzak bir ömre mahkûm olursun. Söz geçmez olur yüreğine, baharlar uğramaz olur gönül vadilerine. Yüzünde bir çocuk taşıyorsun hep, yüzünde bir çocuk taşı sen hep. O çocukla dal uykulara, o çocuğun ay yüzüne bakarak uyan sabahları. O çocuk, kimsesizliklerde kimsen; o çocuk kimsenin bilmediği ve bilemeyeceği en güzel hikayen………………

115


Biz üretiyoruz

85 ülkede içiliyor ÇAYKUR, Türk çayının dünya pazarlarında yerini alabilmesi için başlattığı yurt dışı tanıtım atağı ile 85 ülkede, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde üretilen çayın içilmesini sağladı. Çaykur, 2017 yılı sonunda kuru çay ve soğuk çay ihracatı yapılan ülke sayısını 100’e çıkarmayı hedefliyor.

116


D

oğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde 830 bin dekar alanda 1 milyon üretici aile tarafından yapılan çay tarımında yılda 1 milyon ile 1 milyon 200 bin ton arasında değişen miktarlarda yaş çay ürünü elde ediliyor. Üretilen çay, 151’i özel sektör, 46’sı Çaykur’ a ait fabrikalarda işlenerek yılda ortalama 220 ila 250 bin ton arasında kuru çay üretiliyor. Türkiye’de çay sektörünün öncüsü olan Çaykur, son yıllarda ürettiği siyah çayın yanında yeşil çay, soğuk çay, beyaz çay ve meyve aromalı çay çeşitleri ile katıldığı uluslararası fuarlarda tanıtım atağı başattı.

İHRACAT YAPILAN ÜLKE SAYISI ARTIYOR

Uluslararası kuruluşlardan kalite ödülü alan Çaykur, ürünlerini ihraç ettiği ülke sayısını da her geçen gün artıyor. Çaykur, son 2 yılda İngiltere, Rusya, Lübnan, Özbekistan, Suudi

Arabistan, Çin, Bulgaristan, Katar, Dubai, Azerbaycan, Hindistan, Kamerun ve Senegal’le anlaşma yaparak ürünlerin ihracatına başladı. Türk çayının dünya pazarlarında yerini alabilmesi için başlattığı yurt dışı tanıtım atağı ile 85 ülkeye ulaşan Çaykur, 2017 yılı sonunda ihracatı yaptığı ülke sayısını 100’e çıkarmayı hedefliyor.

7TürkBİN TONLUK İHRACAT çayı, en fazla Belçika ve

Almanya’ya ihraç ediliyor. Bu ülkeleri ABD, Kanada, Avustralya, Fransa, Azerbaycan, Türkmenistan, Suudi Arabistan ve Afrika ülkeleri takip ediyor. Geçen yıl Singapur, Somali, Bahreyn, Litvanya, Hindistan, Gambiya ve Nijerya’ya kuru çay ihracatı başladı. Türk çayında yılda 6 ila 7 bin ton dolayında ihracat gerçekleştiriliyor. Çaykur bu yıl Avrupa pazarının yanı sıra Rusya, Afrika ve Uzakdoğu ülke pazarlarında daha etkili olmayı hedefliyor.

ÇAYKUR DÜNYANIN HER YERİNDE OLACAK

Türk çayının dünya pazarlarında yerini alabilmesi için çalışmaları sürdürdüklerini belirten Çaykur Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, yıl sonunda 100 ülkeye ulaşmayı hedeflediklerini söyledi. Sütlüoğlu, “Çaykur dünyanın her yerinde olacak. Çok güçlü bir dünya markası haline gelmeyi hedefliyoruz. Türkiye’nin çay ürettiğini dünya bilmiyordu. Bugün dünya Rize çayını biliyor. Bilinen bir marka ve ürün haline geldi. Ürünlerimiz dünya kalite kuruluşlarından ödül alıyor. Bu tür ödüller kalite imajı açısından çok önemli. Malınızın kaliteli olduğuna dair bir kanaat yoksa satamıyorsunuz. Tüketici artık bilinçli ve kalitesiz mal almıyor. Dünyada üzerine kar yağan tek çay bitkisi bizim ülkemizde. Bu nedenle diğer ülkelerde yapılan haşere mücadelesi bizde yok. Bu da çayımızı dünya pazarlarında farklı kılıyor. Mevcut pazar payımızı koruyarak yurt içinde ve dışında büyümeye devam edeceğiz” dedi. 117


LEYLEĞİ HAVADA GÖRDÜM 2

Kapadokya

yıldır bu tarihler arasında düzenlediğim “Karda Kapadokya” adlı turumun yine yanlış bir zamanlama olmasıyla, bahar serüveni olarak başladı.. Gün doğumuyla beraber Kapadokya’ya adım attık. Güne Uçhisar kalesi ile başladık, ardından güvercinleri ve nazar boncuklu ağacı ile bilinen Güvercinlik, Göreme açık hava müzesi, Üçgüzeller, Devrent yani hayal vadisi, Paşabağ, Aşk vadisi ve Avanos’da çanak çömlekçilere gittik. Gün batımını seyredip şarap içtikten sonra şömineli odalarımızda keyif zamanı..

118


Bugün erken başladı. Dileyenler balon turuna gitti ve bizde gün doğumunu balonlar ile süsleyen tablo gibi manzara ile güne başladıktan sonra kahvaltı için otele döndük ardından Ihlara Vadisine gidip Belisırma’ya kadar kiliseleri gezerek yürüdük. En son durağımız Derin kuyu yeraltı şehri oldu. Bu arada biliyor muydunuz? 1950’li yıllarda Ürgüp’te Eşekli Kütüphaneci vardı. 36 köye, 7 katır ve 3 atı ile bu kütüphaneyi kitap severlere götürüyordu, hatta onun hayatını Fakir Baykurt romanlaştırmıştır. Ve birçok kitapta da bu konuya yer verilmiş olup İnsanlığa hizmet ödülü alan bir vatandaşımızdı. Ne yazık ki bu güzel kalpli insan 2005 yılında kalp yetmezliğinden Nevşehir’de vefat etti.

Güzel günler çabuk bitermiş ve bu son günde serbest zaman sonrası Avanos’ta bulunan Şaraphane ve sonrasında şarap tadımı için Turasan Şarap İmalathanesi ‘ne gittik. Ve sonra ki durağımız Hacı Bektaş-i Veli Dergahı idi. Ardından son durak Aksaray müzesi oldu. Nevşehir’de serbest zaman sonrası havaalanına doğru yola koyulduk.. Bol bol gezmeniz, Leyleği havada görmeniz dileklerim ile..

119


Başkan Ümit Uysal:

‘Yörüklük bir insanlık yoludur’ Muratpaşa Belediyesi, Antalya Yörükler Derneği ve Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Yörük Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi (YÖRKAM) işbirliğiyle Yörük Türkmen Çalıştayı’nın 2’ncisini topladı. Kıbrıs dahil Anadolu’nun farklı noktalarından 300’ün üzerinde Yörük ve Türkmen derneğinin çağrılı olduğu çalıştayın açılışında konuşan Belediye Başkanı Uysal, çalıştayın bir mutfak çalışması olduğunu söyledi. Yörük kültürünü bir nostalji, ritüellerden ibaret bir değer olarak ele alınabileceği gibi “Gelecek nesiller böyle yaşasın” denilerek bir kılavuz kültür manzumesi olarak da görülebileceğini kaydeden Başkan Uysal, “Bunun daha değerli olduğunu düşünüyorum” dedi.

120


Ümit Uysal

Bisiklet yolları bakıma alındı Muratpaşa Belediyesi’nin motorlu araç odaklı ulaşım sistemine alternatif olarak ön plana çıkan bisikletin günlük hayatın parçası olması için yürüttüğü çalışmalar kapsamında bisiklet yolları yenileme çalışmalarına başladı.

DEĞERLER SİSTEMİ

ATATÜRK VE YÖRÜKLER

Çalıştayın gerçekle buluşma çabasının ürünü olduğunun altını çizen Başkan Uysal, şunları söyledi:

Yörüklerin özgür ve vatansever insanlar olduğunu, zapt-ı rap edilemez ancak ikna edilebilir olduklarını belirterek konuşmasına devam eden Başkan Uysal, “Bu Yörük kültürünün bugüne ilişkin bir sözü değil mi? Dadaloğlu’nun ferman padişahınsa dağlar bizimdir dediği andır işte bu. ‘Son Yörük obasının Toroslarda dumanı tütüyorsa bu vatan emin ellerdedir’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade ettiği Yörük de vatanından ödün vermeyen toplumu için kendini feda edebilecek insandır” diye konuştu.

“Bu çalışmaları, memleketi toparlayacak, Türkiye’mizde yaşayan bütün insanlara faydalı olacak hale, tasa ve kederde birliği ifade eden milletleşme mücadelesi içinde bir insanlık yolu haline getirmeliyiz. Bu milletimizin bekası içinde vazgeçilmezdir. Yörük kültürü kadim bir kültürdür, Türk tarihinin çok önemli, temel ana yaşam şeklidir. Yörük kültürünün ürettiği değerler evrenseldir. Bizim milletimize has bir değer şeklidir ama dünyaya ışık tutacak bir değerler sistemidir.” Bisikletin kent yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelmesi için kadınlara yönelik bisiklet kurs programları, ‘evden işyerine, okula pedallıyoruz’ sloganıyla 6 Mart’ta düzenlenecek Antalya Bisiklet Günü gibi etkinleri hayata geçiren Muratpaşa Belediyesi, ilçe genelindeki bisiklet yollarını bakıma aldı. Eski Lara Caddesi’nden başlayan çalışmalar kapsamında bisiklet yollarının taşıt yolundan ayrılmasını sağlamak için boyanırken yolda oluşan çukurlar da tamir ediliyor.

Muratpaşa’da kimse yalnız değil Muratpaşa Belediyesi’nin gelinlikten bebek giysilerine onlarca çeşit kıyafet ve ev mobilyasını dar gelirli ailelerle ulaştırdığı Sosyal Yardım Merkezi çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Merkezde bulunan kıyafet ve eşyalar bağışlarla toplanıyor. Bağışlanan eşyalar uzman ekipler, terziler, marangozlar tarafından onarılıyor. Bağışlanan her eşya merkezde türlerine ve kullanım durumlarına göre ayrılarak kayıt altına alınıyor. Merkezden faydalanacak, ihtiyaç sahibi aileler ise Belediyenin sosyal hizmet uzmanları ve muhtarların ortak çalışması sonucu belirleniyor. Merkez, son olarak Yeşildere Mahallesi’nde bir gecekonduda yaşayan bir aileye kanepe, koltuk ve yatak yardımı yapıldı. Ailenin ihtiyaç duyduğu eşyalar belediye görevlileri tarafından adrese teslim edildi. 121


SIRT ÇANTALI ROTALAR Yolunuz Buralardan Mutlaka Geçmeli!

Bergama - İzmir

Ani harabeleri - Kars

122

Samsun Dereköy


Pamukkale - Denizli

Uzungöl - Trabzon

Zeugma antik kenti - Gaziantep

Cumalıkızık - Bursa

123


Yolu Berlin’e düşenlere özel

restoran önerileri

A

Hem bütçenize hem damak tadınıza uygun birçok restoran bulabileceğiniz Berlin size sınırsız lezzet vadediyor. İşte yolunuz Berlin’e düştüğünde mutlaka uğramanız gereken restoranlar...

lmanya’nın başkenti Berlin tarihi ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine unutulmaz deneyimler yaşatıyor. Alman mutfağının meşhur yemeklerinin, içeceklerinin yanı sıra dünya mutfaklarının en iyi örneklerini bulabileceğiniz Berlin restoranları ise enfes tatlar denemenize olanak tanıyor. İşte Berlin’e yolunuz düşerse mutlaka uğramanız gereken en özel restoranlar:

Tommi’s Burger İyi et yemeyi sevenlerin uğrak mekanı Tommi’s Burger, eti hem ızgara hem de hamburger olarak sunuyor. Az çeşit, bol lezzet sunan restoranın en önemli özelliği genel olarak taze, ev yapımı malzemeler kullanması. Tam kıvamında salata ve sosların tadına bakmak için mekana uğrayabilirsiniz.

The Bird Berlin’deki en lezzetleri burgerleri yiyebileceğiniz The Bird, New York’ta bulunan burger restoranlarının dekorasyonuna ve atmosferine oldukça yakın bir çizgide. Restoran, Alman sığır etinden yapılan hamburgerleri, özel ekmekleri ile misafirlerini enfes bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor.

124


Berlinsoulfood Berlin’in sokak lezzetlerini sıcak, rahat ve özenle dekore edilmiş bir mekanda tatmak ister misiniz? Cevabınız “evet” ise envai çeşit burger, sandviç, salata ve makarnanın servis edildiği Berlinsoulfood’a mutlaka uğrayın.

Neni Dünya mutfaklarını birleştiren “füzyon mutfak” akımını en iyi şekilde uygulayan Neni, tıpkı bir sera gibi camlarla çevrili bir ortama sahip. Cam tavanından pencerelere sarkan sarmaşıkları, Hayvanat Bahçesi ve Güney Berlin manzaraları ile doğal bir atmosfere sahip restoran göze ve damağa hitap etmeyi başarıyor.

125


Restaurant Wasserwerk Hem kulüp hem de restoran olarak hizmet veren Restaurant Wasserwerk’in yemekleri kadar atmosferi de ilgi çekiyor. Tarihi bir su arıtma tesisinin restore edilmesiyle açılan restoran, hem Alman hem de dünya mutfağından örnekler sunuyor.

Peperoncino

Hem kulüp hem de restoran olarak hizmet veren Restaurant Wasserwerk’in yemekleri kadar atmosferi de ilgi çekiyor. Tarihi bir su arıtma tesisinin restore edilmesiyle açılan restoran, hem Alman hem de dünya mutfağından örnekler sunuyor.

126


8

’nci Alaçatı Ot Festivali 8-9 Nisan tarihlerinde düzenleniyor. Festival için İzmir ve Ege’nin yanı sıra, Konya, Kocaeli, Muğla, Bursa gibi birçok uzak şehirden de vatandaşların Çeşme’ye akın etmesi bekleniyor.

Bando ve müzik gruplarına vatandaşlar şarkı söyleyerek ve dans ederek eşlik edeceği festivalde çok sayıda kadının başına takacağı “Papatya Tacı” da büyük bir özenle hazırlanıyor. Alaçatı sokaklarına yüzlerce stant kurulacak festivalde, İzmirli kadınlar stantlarda ev yapımı ürünlerini sergileyecek. Her türlü otun yer aldığı stantlarda ayrıca “Bergamutlu Kurabiye”, “Ispanaklı Pasta”, “Otlu Tuzlu Kek”, “Enginarlı Pilav”, “Radikalı Köfte”, “Damla Sakızlı Kurabiye”, “Otlu Kalbur Tatlısı” gibi ürünler sunulacak.

“Zencefilli Kekik Balı” ile “Süt Reçeli”, “Ihlamur Reçeli”, Çeşme’ye özgü “Sakızlı Limonlu Reçel”inin de ilgi gören ürünler arasında yer alması bekleniyor. Zeytin, biberiye, gül ve çilek aromalı sabunların da sergilenceği festivalde dağ ve kır yürüyüşleri de organize edildi. Yemek yarışmalarının da düzenleneceği festivalde el sanatları stantları da kurulacak. 127


DÜNYA’NIN EN İLGİNÇ

2 OTELİ T

HOTEL DE GLACE, KANADA

amamen buzdan yapılan Hotel de Glace, konaklama yapanlara benzersiz bir deneyim yaşatıyor. Eğer Kanada’ya gidip bu otelde konaklayacaksanız, buzdan yatakların üzerinde yatacağınızı sakın unutmayın!

128

Düşündüğünüz otellerden çok daha farklı bir yapıda inşa edilen oteller, klasikten hoşlanmayan tatilcilerin tercihleri arasında bulunuyor. Temiz olsun, havuzu olsun klişelerini ortadan kaldıran, özellikle macera severlerin hoşlanacağı türden oteller dikkat çekiyor.


COSTA VERDE, KOSTA RİKA

T

ropikal yağmur ormanlarının içine sıkışmış 1965 yılından kalma Boeing 727 gövdesi, şimdi otel olarak kullanılıyor. Ormanın içinde yer alan bu eşsiz otel, aynı zamanda okyanus manzarasına da sahip.

129


Türkiye’de birbirinden güzel

10 BUTİK OTEL

Dünyada 80’lerin başında büyük şehirlerde ortaya çıkan bu konsept Türkiye’de de son yıllarda oldukça fazla talep görmektedir. Hem İstanbul gibi büyük şehirlerde, hem de Alaçatı, Bodrum, Cunda gibi tatil beldelerinde sayısız butik otel vardır. Öyle ki bazen bu kadar seçenek arasında seçim yapmak zor olmaktadır. Böyle

Divan Çukurhan Otel Ankara

Beymelek Taş Evler Demre Antalya

130

durumlarda en iyisi farklı seçenekler arasında karşılaştırma yapmak, daha önce gidenlere danışmak, otellerin websitelerini incelemek ve oteli arayıp kafanıza takılanları sormaktır. Bizde sizler için bizim ilgimizi çeken 10 butik oteli sizlerle paylaşıyoruz.


Wise-Boutique Hotel Antalya

Abant Köşk Otel Bolu

Cumbalı Konak Alaçatı İzmir

Hotel Aşıkoğlu Çorum Sungurlu

Mardius Otel Mardin

Museum Hotel Uçhisar Nevşehir

Perdue Hotel Ölüdeniz Muğla

Ortunç Otel Cunda

131


ROTASIZ SEYYAH DEMÄ°R

132


133


Bir İl Bir yemek

134

Isparta mutfağı


Kabune Pilavı’nın hikayesi Türkye’nin gül şehri Isparta’da yıllar öncesi, gelin ve kaynana geziye çıkarlar. Tabii bu arada saat durmadan çalışır ve akşam olur. Yemek saati yaklaştığından kaynana telaşlanır. Gelin, “merak etme ana, ben hemen bir şey hazırlarım” der. Marifetli gelin tel dolaptan, akşamdan kalan haşlanmış etli nohudu çıkarır. Hemen bir tencereye soğan doğrar ve kazana koyar. Üzerine etli nohudu, pirinci ve et suyunu da ilave eder. Daha sonra üzüm asmasının

çırpısı ile sac ocağını yakar ve yemeği 5 dakikada pişirerek tencerenin kapağını kapatır. Yemek saatinde sulu yemek beklentisi ile kapağı açan kaynana, gördüğü pilavın şaşkınlığı ile “GI BU NE” (kız bu ne) der. İşte o günden bu güne pilav isim değiştirerek “KABUNE” olarak anılır… Kabune pilavı, günümüzde de düğünlerde, mevlitlerde ve toplu yemeklerde en çok tercih edilen pilavlardan biridir.

MALZEMELER

YAPILIŞI

*300 gr haşlanmış ve didiklenmiş kuzu veya koyun eti *1.5 su bardağı haşlanmış nohut *1.5 su bardağı yıkanmış pirinç *2 adet orta boy, ince halka şeklinde doğranmış kuru soğan *2 çorba kaşığı sıvıyağ *1 tatlı kaşığı tereyağı *1 tatlı kaşığı toz karabiber (orijinal kabune pilavında bolca karabiber kullanılır) *4 su bardağı sıcak et suyu veya normal sıcak su *1 tatlı kaşığı tuz

*Soğanlar karabiber-tuzla ovulur ve derin bir tencereye dizilir. *Üzerine didiklenmiş et, haşlanmış nohut ve yıkanmış-süzülmüş pirinçler ilave edilir. *Tüm malzemeler sıvıyağda ve orta ateşte birkaç dakika kavrulur. *Daha sonra üzerine sıcak et suyu veya normal sıcak su, karabiber, tuz, tereyağı ilave edilir ve orta ateşte kaynamaya bırakılır. *Kaynadıktan sonra ocağın ateşi kısılır ve pirinç suyunu çekinceye kadar pişirilir. *Pilav piştikten sonra 10 dakika demlendirilir ve servise sunulur. Afiyet olsun…

4 porsiyon

Not: Servise sunduğunuzda üzerine toz karabiber serpiştirin. 135


ŞEHİR REHBERİ Adana’da Görülmesi Gereken Yerler Listesi

Taşköprü

Adana

Seyhan ve Yüreğir’i birbirine bağlayan köprünün bu kadar önemli olmasının nedeni, geçmişinin Roma İmparatorluğu’na kadar dayanıyor oluşudur. Bir diğer önemli özelliği

136

Ulu Camii

Ramazanoğulları döneminden kalma bir eser olması nedeniyle diğer bir adı da Ramazanoğulları Camisi’dir. Selçuk mimarisinin izlerini taşıyan ve çok iyi korunmuş olan en önemli eserler arasındadır.

ise araç trafiğine açık olan en eski tarihi köprü olmasıdır. Gittiğinizde sürekli akan trafiğin aksine, biraz soluklanıp nehri izlemeye dalarsanız asıl güzelliğinin farkına o zaman varabilirsiniz.

Arkeoloji Müzesi

Bereket timsali Çukurova’nın binlerce yıllık geçmişinin izlerini taşıyan eserlerin sergilendiği müzeye gidecek olursanız, Adana’ya artık daha farklı bakacağınızdan emin olabilirsiniz.

Tarihi Kazancılar Çarşısı

Büyük Saat’e kadar gelmişken Kazancılar Çarşısı görülmeden gidilmez. Adana’dan eli boş dönmek istemiyorsanız alışverişinizi de buradan yapabilirsiniz.


Büyük Saat

32 metre uzunluğu ile Türkiye’nin en büyük saat kulesidir. Çarşı kısmında bulunduğu için saat görüldükten sonra Adana sokaklarında uzun uzun gezilebilir.

Adana Merkez Park

Adana gezilecek yerler listemizde Adana’nın merkez parkı bulunuyor.Sabancı Camisi’nden çıktıktan sonra hemen yan tarafında bulunan bu parka gelebilirsiniz. Oldukça büyük bir alanda oldukça farklı bir şekilde tasarlanmış olan park, Avrupai yapısı ile ülkemizdeki bir çok parktan ayrılır.

Dilberler Sekisi

Yeni hizmete sunulmuş ve oldukça başarılı sonuçlar doğurmuş bir alandır. Seyhan Nehri kıyısındaki alanda hem bisiklet, hem de yürüyüş yolları bulunur ve biraz nefes alıp yürüyüş yapmak için Adana’daki en güzel tercihlerden birisidir.

Etnografya Müzesi

Müze Çukurova ve Toroslar yöresinde çıkarılan eserlere ev sahipliği yapar. Eserler kadar müze yapılan eski kilise de ilgi çekicidir.

Merkez Sabancı Camii Son dönem eserlerinden birisi olsa da camiyi özel kılan şey Ortadoğu’nun en büyük camisi olmasıdır. 6 minaresi vardır ve minareleri yaklaşık 99 metredir. Rahmetli iş adamı Sakıp Sabancı’nın hayratıdır.

Şar Antik Kenti

Kayseri sınırına yakın bir yerde bulunan antik kentte de Hitit tarihine kadar uzanan eserlerden bazıları hala dimdik ayaktadır. 137


Zeytinyağlılar

138


Zeytinyağlı Pırasa Dolması Hazırlanışı

Pırasalar üçer parmak kadar aralıklarla kesilir yaprak kısmı kullanılmıyor. Üzerindeki üç sıra gibi olan kısmı dışındakileri parmağımızla iterek çıkartalım(dar olduğu için onları doldurmak zor oluyor bunları suya tuz atarak 4-5 dak kadar haşlayalım Diğer tarafta sogan kavrulur normal dolma içi hazırlar gibi malzemeler konur ve havlucu da rendeleyip ilave edip biraz pişirilir. Hazırlanan iç soğuyunca haşlanan pırasaları (pırasalar kesinlikle çok haşlanmamalı yoksa doldurulmuyorlar) Tek tek hafifçe ayırıp içlerine doldurulur içi çok fazla yanlara getirmemeye özen göstermelisiniz. Yanlardan taşmıyorlar sonra tencereye dizip üzerine biraz limonlu su hazırlayıp birazda tuz atıp dökelim kısık ateşte pişirelim.Çerez gibi olduğunu söylemeliyim. Artan pırasalarınızı elbette atmıyoruz ve onu da istediğiniz şekilde kullanabilirsinizİster börek içi ister çorba isterseniz zeytinyağlı pırasa. AFİYET OLSUN

Malzemeler

•• Pırasa (Ama kalınları seçilmeli) Pirinç •• Kuru soğan Dolmalık fıstık-dolmalık üzüm •• Zeytinyağı •• Yenibahar-tuz-seker-nane Limon • Havuç Arzuya göre maydanoz

139


Vişneli yaprak sarma

Malzemeler

•• 500 gr asma yaprağı 1 su bardağı zeytinyağı •• 41 orta boy soğan su bardağı pirinç •• 11 suçaybardağı vişne suyu kaşığı tarçın •• 2200çaygrkaşığı kuru nane taze vişne •• Tuz Karabiber Hazırlanışı

Zeytinyağını tencerede ısıtın. İnce doğranmış soğanları ekleyip pembeleşinceye kadar kavurun. Yıkayıp süzdüğünüz pirinci ekleyip kavurmaya devam edin. Vişne suyu ve baharatları ekleyerek kısık ateşte 10 dakika pişirin. Yaprakları yıkayıp üst üste dizin ve süzülmeye bırakın. Büyük bir kaseye sıcak su koyun. Yaprakları sıcak suya batırıp çıkarın ve ardından soğuk su dolu diğer kaseye ekleyin. Sularını iyice süzün. Başka bir tencerenin tabanına asma saplarını yayın. Yaprağı bir tabağın üzerine yerleştirin. Üzerine harç ekleyip yaprağın önce bir kenarını daha sonra diğer tarafını içe doğru harcın üzerine gelecek şekilde kapatın. Rulo şeklinde sarıp kapatın. Avucunuzun içinde hafifçe sıkarak tencereye yerleştirin. Tüm yaprakları aynı şekilde hazırlayın. Sarmaları tencereye yerleştirirken aralarına bolca taze vişne taneleri ekleyin. Tüm sarmaları tencereye dizdikten sonra üzerine düz bir porselen tabak yerleştirin. Porselen tabağın üzerini geçecek kadar su ekleyin. Kısık ateşte sarmalar suyu çekene kadar pişirin. Ilık servis yapın. Kuru domates serpip servis yapın.

140


R

essam Mikail Patrick Duggan’ın ‘Pazar’dan 99 From The Market’ adlı yağlıboya çalışmaları, Güzel Sanatlar Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Öğretim Görevlisi Ebru Nalan Sülün’ün küratörlüğünde Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Edebiyat Fakültesi Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü Salonu’nda açıldı.Serginin açılışını AÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Altunkaya, Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yıldıray Özbek, sergi küratörü Ebru Nalan Sülün ve ressam Mikail Patrick Duggan yaptı. Sergiyi gezen Prof. Dr. Altunkaya, Prof. Dr. Özbek, diğer akademisyenler ve öğrenciler eserleri hayranlıkla inceledi, Duggan’ı çalışmalarından dolayı kutladı.

Gerçek değil

yağlıboya Antalya’da yaşamını sürdüren İngiliz ressam T. Mikail Patrick Duggan’ın ‘Pazar’dan 99 From The Market’ adlı yağlıboya çalışmalarının yer aldığı sergisi açıldı.

BALKONDAN İZLEYEREK TUVALE AKTARDI

Sergi ve eserler hakkında bilgi veren Mikail Patrick Duggan, Gençlik Mahallesi’nde oturduğu apartmanın bulunduğu sokakta kurulan sokak pazarında özellikle köylerden gelen üreticilerin satışa sunduğu sebze ve meyveleri 7’nci kattaki dairesinden izleyerek tuvale aktardığını söyledi. Meyveleri resmederken yere ya da tezgâh üzerine serilmiş el dokuması heybe ve yazmaları da dekor olarak kullanan Patrick Duggan, “Sokağımızdaki pazar kaldırıldı. Resimlerimi 1993- 2000 yılları arasında yaptım, 7 yıl da 200’den fazla eser ürettim. 99’nu sergileme kararı aldım. Sayıları azalan ve anılarda kalan sokak pazarlarının renkli görüntüsünü tuvallerimde yaşatıyorum” dedi. Sülün, “Sanatçı, sergilenen eserleriyle mahallesindeki pazar deneyimleri, sosyolojik gözlemleri, kent yaşamı üzerinden şekillenen sokak kültürü, kent-çevre bilinci ve yaşam biçimi hakkında eleştirel bir hikâye sunuyor” diye konuştu.

141


Kadınlardan aşçılara yemek dersİ ANTALYA’nın Alanya İlçesi’nde kadınlar, profesyonel aşçılara yöresel yemeklerle ilgili eğitim verdi. 2 günlük eğitimde kadınlar aşçılara yöresel yemeklerin usulüne uygun nasıl yapılacağını anlattı.

142


A

lanya Belediyesi tarafından 2 yıldır düzenlenen ve kadınlara ilçenin yöresel yemeklerinin öğretildiği ‘Yöresel Yemek Atölyesi Projesi’nde eğitim alan kadınlar ve eğitmenler, bu kez profesyonel aşçılara yöresel yemekleri pişirme tekniklerini anlattı. Alanya Hamdullah Emin Paşa Üniversitesi (AHEP) Gastronomi Bölümü Mutfağı’nda, Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliği üyeleri ve yönetim kurulundan oluşan gruba; 2 günlük kurs programında aralarında Gülüklü Çorba, Göleviz Yemeği, Kırtaki, Darı Çorbası, Ülübü Piyazı, Alanya Çöreği, ‘S’ Pasta ve Öksüz Helvası 20 çeşit yöresel lezzetin usulüne uygun hazırlanışı öğretildi. Kursun kapanış organizasyonuna Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Ali Yenialp, AHEP Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durdu Öner, Gastronomi Bölüm Başkanı Yard. Doç. Dr. Zelal Polat ve Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliği üyeleri katıldı. Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliği Başkanı Baki Budak, Alanya’nın yöresel lezzetlerini turizm sektöründe tanıtacaklarını belirterek, “Şimdiye kadar bizden profesyonel olarak öğrenci ve çalışanlara eğitim vermemiz isteniyordu ama bugün biz eğitim aldık. Mutfak kültürümüzün ne kadar geniş olduğunu, yöresel yemeklerimizi turizme nasıl katacağımızı ve yaptığımız yemekleri nasıl sunabileceğimizi burada öğrendik. Umarım burada öğrendiklerimizi de turizm sektöründeki arkadaşlarımızla beraber, tesislerimize gelen misafirlerimize Alanya yemeği olarak tanıtacağız” dedi. Alanya Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Sevda Erdoğmuş da “Ev hanımlarına verdiğimiz yemek kursumuzu bu defa profesyonel aşçılar için düzenledik. Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliği yönetim kurulu ve üyeleri bugün misafirimizdi. 2 gün süren kursumuzda 20 çeşit geleneksel Alanya yemeklerini yaptık. Geleneksel yöntemlerle yapılan lezzetlerimizi profesyonel aşçılara aktarmaktan dolayı son derece mutluyuz” diye konuştu. 143


2017 bahar modasını

stilinize uyarlayın

Yaklaşan bahar kendini ilk olarak kombinlerle belli ediyor. İşte 2017 bahar modasından tüyolar...

Geniş kesimli trençkotlar

Bahar aylarının gözdesi olan trençkotlar bu sezon her zamankinden farklı. Güçlü hatları ve geniş kesimleri ile trençkotlar şimdi çok daha iddialı. Sezonun geniş kalıplı trençkotları ile siz de klasik şıklığın yerine daha spor bir görünüme adım atabilirsiniz. Geniş kesimli trençkotları dar paça pantolonlarla kombinleyin ve vücut hatlarınızı ortaya çıkarın.

Hareketli formlar

Baharın dinamizm ve enerjisini taşıyan formlar bu sezon çok moda. Dalgalı, fırfırlı ve büzgülü her detay bu bahar öne çıkmaya aday. Özellikle elbise ve bluzlerde sıkça karşılaşacağımız bu detaylarla çok daha feminen ve ihtişamlı bir görünüm yakalamak mümkün. Bu tür parçaları daha sade pantolonlarla veya sade aksesuarlarla kombinlemeyi unutmayın.

144


Örgü elbiseler

Nostaljik bir hava estiren örgü elbiseler bahar aylarına damga vurmaya hazırlanıyor. Örgü elbiselerle romantik ve natürel bir stile adım atabilir ve bu tür elbiseleri sandaletlerle yaz aylarına da uyarlayabilirsiniz.

Parlak detaylar

Metalik ve parlak ne varsa kış aylarında olduğu gibi bahar aylarında da moda. Metalik ayakkabılar, metalik deri ceketler ve metalik çantalar bu akımın en önemli parçaları arasında. İddiasını ortaya koyan bu parçaları sakin ve soft parçalarla kombinleyerek bakışları üzerinize çekin.

145


Kemal GÜNEŞ *

Alabelen Dağı-Alatepe (2363m)

Solo Kış Çıkışı

A

labelen Dağı Beydağları’nın “Bakırdağları” alt grubunun 4. Büyük üyesi olarak Saklıkent’in doğusunda, Feslikan Yaylası’nın batısında yükseliyor. Özellikle havanın temiz olduğu sonbahar ve kış günlerinde gündoğumu esnasında güneşin ilk ışıklarının vurmasıyla kızıla çalan renge büründüğünden ismindeki “ala” eki bu olaya ithafen konulmuş. Bakırdağları’nın tümü aynı şekilde göründüğünden, Konyaaltı’ndan bakıldığında aynı kızıllığı hepsinde izlemek mümkün. Alabelen’in halk arasındaki diğer ismi “Eren Dağı”. Eren “yatır” anlamında kelime. Tam zirvesinde yatır olduğu inancı yerel halk arasında hakim. İnanışa göre Kurtuluş Savaşı’nda yatırlardan açılan top ateşiyle İtalyan savaş gemileri Antalya’yı terkediyor. Aynı zamanda çocuğu olmayan kadınların gelip dua etmek suretiyle Tanrıdan çocuk diledikleri benzeri yatırlara Antalya’nın bir çok dağında rastlanılıyor. Örneğin “Karadağ!1980m)”, “Giyi Dağı(2877m)”, “Tunçdağı(2651m)”, “Pozan Dağı(2774m)”,

“Kızlarsivrisi(3070m)”, “Ziyaret Dağı(2830m)” yatırlı dağların sadece bir kaçı. Alabelen Jeolojik olarak Beydağları’nın diğer üyeleri gibi kireçtaşı oluşumlu. Günümüzden 135 milyon yıl evvel Alp Orojenezi esnasında deniz tabanının yükselmesiyle meydana gelmiş. Orojenezin günümüzde de sürdüğünü belirtelim. Kuzey-güney sırtı şeklinde uzanan Alabelen’in 2 kilometreye yakın sırtı var. Sırt üzerindeki en yüksek nokta “Eren Tepe(2422m)”. Eren Tepe’yi kuzeye doğru “Ala Tepe(2363m)” ve “Kırbucak Tepesi(2266m)” izliyor. Dağın doğusundaki Feslikan yaylası’na bakan tarafları tatlı eğimli olmasına rağmen batıdaki Saklıkent’e bakan tarafları sarp kayalık ve dik uçurum; o nedenle batı rotaları pek tercih edilmiyor. 1600m civarındaki “Alman evleri” mevkiinden çıkışa geçilirken 800m’lik dik yükselme yaz koşullarında değilse bile kışın ciddi teknik donanıma ve kondüsyona ihtiyaç duymakta. Alabelen’in doğrudan zirvesine çıkıldığı rota, Saklıkent’in 7 kilometre doğusunda bulunan “Karçukuru yaylası” ndan ulaşılan “Güney Rotası”. Kışın 7km yürünerek, yazın ise araçla gidilerek aşılan yayladan 2422m’lik Eren Tepe’ye rahatça çıkılabiliyor. Güney Rotası başlangıç aşamasında epeyce dik; diklik sonra yumuşama eğilimine girdiği söylenebilir.

Sakarpınar yaylası 146

* ( Dağcılık Federasyonu Antalya Eski İl Temsilcisi )


Diğer rota Feslikan yaylası ya da yaylaya inmeden Kırbucak Tepesi’nden itibaren sırtboyu yürünerek gidilen kuzey rotası. Kışın karlı ve şiddetli rüzgar içeren bölgede dikkatli olunması şart; ancak yaz aylarında hafif esen serin rüzgarla yürünen sırt, dağın üzerinde yapılan yürüyüşle sizi anadoruğa ulaştırıyor. Kuzeyden ilerlendi miydi Kırbucak tepesi ile Alatepe’ye de çıkılıyor sonra anadoruk Eren T.’ye varılıyor. Feslikan Yaylası’na ise Antalya-Geyikbayırı-Şekerevler-Sakarpınar-Feslikan Yaylası güzergahıyla gelinmekte. Yaz koşullarında sorun yok; fakat kışın Şekerevlerden itibaren yol kapandığı için Sakarpınar’a çıkılıp oradan Feslikan’a inmeden batıya dönülüp devam edildi miydi dağa çıkmak daha akılcı; çünkü 1900-1950m’deki sakarpınar’dan itibaren yol 30-40m alçalıp Feslikan’a iniyor. Bu durumda 30-40 metre alçalıp sonra yeniden 3040m yükselmek mantıklı değil.

DAĞA ÇIKIŞ

Şekerevler’den yolboyu karda yürüyerek Sakarpınar’a geldim. Yürüdükçe yükseklikle beraber kar kalınlığı da arttı. Sakarpınar’a gelince yolun, dediğim gibi 30-40 metre alçalarak Feslikan Yaylası’na vardığını gördüm. Üstelik mesafe olarak yayla bir kilometreden fazla

sürüyor; bu durumda bir kilometre gidip 30-40m alçalacağıma bulunduğum rakımdan devam edip enerji yitirmeksizin Kırbucak Tepesi’ne ulaşmayı ilk hedefim olarak belirledim. Feslikan Yaylası genelde çıplak. İnsan dikimi ağaç türleri sayılmazsa Alabelen’e doğru bazı taraflarında ardıç ağaçları var. Dağın

bölümünün yaya kaldırımı gibi buzlu sırt üzerinde yürünerek aşılacağı göz önüne alınırsa hayatımı tehlikeye atacak ileri yürüyüş için daha fazla gitmeye gerek olmadığını düşündüm. Çevre manzaralardan söz etmek gerekirse batıda Kuran Dağları(2481m), güneybatıda Saklıkent ve Bakırtepe(2547m), Tunçdağı(2651m), doğuda 2266m’lik “Kırbucak Tepesi” güneyde Çalbalı(1651m), İnceeriş(1630), ni çıkıp geride bıraktım. Sarıçınar Dağı(1811m) görünüyor. Kuzeydoğu yönünde Antalya ve Hedefim anadoruktu; fakat bir Antalya’nın önünde yükselen incil şartlar sonucu belirleyeGeyiksivrisi(1715m) harika cekti. Dağda illa ki anadoruk görünümdeler. Hava o kadar açık gibi bir tutkum yoktur; çünkü ve berrak ki falezlerden Serik’e anadoruğu hava durumu, zaman kadar olan sahil şeridini net şekilde ve kondüsyonunuz elverirlerse görmek mümkün. Kuzeyde, çok deneyebilirsiniz, yoksa yaşamınızı ötelerde Isparta’nın Davras(2630m) riske atarak çıkmaya kalkışmanız ve Barla Dağı(2737m), Serik’in Boolumsuz sonuçlara yol açabilir. zburun(2504m) ve Ovacık(2003m) Karlara bata çıka 2363m’lik dağları uzaklardan selam veriyor “Alatepe” ye ulaştım. Saat 12.oo su- gibiler. Alatepe’de 45 dakika kalaları ve rüzgar dondurucu biçimde bildim. Öyle ki 5-6 dakika ellerimi esiyor! Öyle ki ellerimi ısıtıp ısıtıp ısıtıyor, sonra çıkartıp tekrar dodışarı çıkartarak sadece 1 dakika nuncaya kadar fotoğraf ve video içerisinde fotoğraf ve video çekeçekip tekrar ısıtmaya geçiyordum. biliyorum. Buradan ötesi buzlu sırttan ibaret. İnişe geçtim. Kayıp doğu tarafına düşmeniz Geliş izlerimi takip ederek belki yaralanmayla sizi kurtaradönüşüme devam ettim. Kırbucak bilir; fakat batı cephesine kayıp Tepesi’ni geride bırakınca Sakarpıyuvarlanmanız hayati tehlikeyi nar’a yürümeyip doğrudan inişimi beraberinde getiriyor. 2422m’lik sürdürerek Şekerevler’e varmak anadoruğa daha 800m civarında suretiyle faaliyetimi tamamladım. yol olduğunu, üstelik bunun büyük

Feslikan Yaylası 147


Çay iç zayıfla Özel olarak geliştirilen ve içeriğinde bulunan bitkilerle sağlıklı şekilde formda kalmanızı sağlayan bir karışım zayıflamanıza ve formda kalmasına yardımcı oluyor. İçeriğinde bulunan biberiye, funda, yeşil çay, tarçın, hibiscus, sinameke, rezene, anason, açlık otu, kiraz sapı ile yüzde yüz doğal bitkilerin faydaları saymakla bitmiyor.

Amazing Life çayının faydaları; • Antioksidan özelliği vardır. • Tatlı isteğini keser, tok tutar ve vücudun ihtiyacından fazlasını yemeyi engeller. • Metabolizmayı hızlandırıp vücudun daha fazla yağ ve kalori yakmasını sağlar. • Ödem söktürür ve vücuttaki şişliği atmanıza yardımcı olur. • Bağırsak sisteminin düzenli çalışmasına yardımcı olur • Bel, göbek ve basen çevresindeki yağları yakmanız da yardımcı olur. • Öğün atlamadan ve aç kalmadan forma girmenizi sağlar. • Güçlü bir toksin atıcı özelliğe sahiptir

148

• Stres atıcı ve rahatlatıcı özelliği vardır • Gece uykularınızı düzenlemeye yardımcı olur. 6 ay ila 1 yıl boyunca düzenli kullanıldığı zaman metabolizmanın normal rutinine girmesine yardımcı olur ve ayda 4 ila 10 arası kilo vermenizi sağlar.


Kullanım Önerileri

Uyarı

Günde 3 defa aç karnına 1 bardak kaynamış suyun içerisine 1 sallama çay ile demlenme şeklinde tüketilmelidir. Demleme süresi 5-6 dakikadır kesinlikle kaynatılmamalıdır. Çay kullanıldığı sürece PH değeri yüksek su bolca tüketilmelidir.

Hamile ve emziren bayanlar kullanamazlar.

149


Günalp KOCAKANAT 150

Bilinmeyene yolculuk

K

ış ya! Eh işler güçler de keyifsiz! Yerimizde çakıldık. Ama bir taraftan da ‘’yola çık’’ virüsü dürtüyor durmaksızın. Dün gece uyku tutmadı. Sağa dönüyorum duvardaki bir çizgi aynen yol. Tavana bakıyorum şekilsizlikleri dağlara benzetiyorum. Sola dönüyorum daha beter. Pencereden yol ve dağlar görünüyor. Yani nereye baksam yol. Dedim ki kendime: Bu bir kronik hastalık. Doktor olsan nasıl tedavi ederdin. Hastalığın kaynağını bulurdun. Gerçi bulsan ne olacak tedavisi var mı ki? Sadece bu acımasız ‘’yola çık’’ virüsünün beni yiyip bitirmemesi için besleyerek az da olsa yatışmasını sağlayabilirim. İşte bu düşüncelerle virüsün kaynağı ile ilgili kendimce fikir yürütürken bunun aslında yaşamın kendisi olduğu çıkarımını yaptım. Yani yaşam da bir yolculuk. Bilinmeyene yolculuk. Hatta çoklukla en iyi planı yaptığını düşündüğünde bilinmezlikler ayağına dolanıyor. İşte bu düşüncelerle hazır hepimiz yerimizde otururken bu konudaki çıkarımlarımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Belki birlikte bir tedavi buluruz. Biliyorum ki arkadaş listemdeki insanların % 90’ı

aynı dertten muzdarip. Dedim ya hepimiz başlangıcı belli, sonu belirsiz bir seyahatteyiz aslında. Yaşamın kendisi bilinmeyene yolculuk... İçimizdeki karşı konulamaz seyahat güdüsü de aslında bunun bir parçası ve insan doğasının ve hatta daha da ileri giderek doğa kanunlarının gereği. Seyahat etmek, keşfetmek insanoğlunun beyninin bir köşesine yerleştirilmiş bir güdü. Aslında bir ihtiyaç. Buna karşı koymak neredeyse olanaksız. Bazılarımızda yaşamın amacı olmuş.Yolun daha bir tanesinden döner dönmez bir sonrakini planlamamız, gece gündüz bununla yatıp bununla kalkmamız hep bu yüzden değil mi? Geçmişte insanlar seyahat etmek için seyahat ediyorlarmış. Şimdilerde çoğunlukla iş, belki biraz aile ziyareti için seyahat ediliyor. Artık seyahatlerin başı da sonu da belli. Bugünkü yaşamımızın getirdiği rahatlık ve güvene öyle alışmışız ki, yola çıkmadan önce nerelerde kalacağımızı, hangi gün ve saatte nerede olacağımızı ve hatta nerelerde yemek yiyeceğimizi dahi planlıyoruz. Forumlarda bir gezi planı ortaya atıldığında ilk gelen sorular hep bu yönde. Nerede kalınacak, hangi gün nerede olacağız vs.vs.? Bu alışkanlıktan vazgeçmek bize çok şey katacaktır. Sadece yolda olmak için yola çıkıp karşılaştığımız zorluklardan sonra güçlükle bulduğumuz bir konaklama yerine ulaşıp başımızı yastığa koyduğumuzda duyacağımız haz, diğerinden kesinlikle 10 kat daha fazla olacaktır.


Bilinmeyene Yolculuk 2

Bir önceki yazımızda yolun bir tanesinden döner dönmez bir sonrakini planlamamızın doğuştan gelen seyahat güdüsü, diğer adıyla ‘’Yola Çık’’ virüsü olduğundan bahsetmiştik.Yolda olmak için yola çıkanların keşfettiği bir dünya da yaşıyoruz. Evet, sadece yolda olmak için yola çıkıp karşılaştığımız zorluklardan sonra güçlükle bulduğumuz bir konaklama yerine ulaşıp başımızı yastığa koyduğumuzda duyacağımız haz diğerinden kesinlikle 10 kat daha fazla. Denizciler bilirler. Rüzgarla ve hatta fırtınayla boğuştuğunuz, adam boyu dalgaları aştığınız, zaman zaman herhangi bir yere varacağınız konusunda umudunuzu yitirdiğiniz bir yolculuğun sonunda limanın palpa sularına girince hissettiğiniz başarma duygusu ve o yolculuğun ömür boyu unutulmayacak tadı tarif edilemez. Bu dertten muzdarip arkadaşlarımın hepsinin tüm bunları tatmak için tutkusu olan bir aracı var. Kimimiz de motosiklet, kimimiz de bisiklet, kimimiz de offroad araçlar, kimimiz ise yayan. Ama hep yol dışında yolda olmak için. Hep yükseğe yükseğe diyoruz ama az da geriye bakalım. Seyahat kavramı ve seyyahlar olmasaydı tarih kesinlikle çok daha farklı olacaktı. İnsanlık ve medeniyet bugün bulunduğu yerde olamayacaktı. İlk çağlardan bu yana yapılan her seyahat yeni fikirler üretmiş, dünyaya açılmaya önayak olmuş, önyargıların yıkılmasına yardımcı olarak halkları yakınlaştırmış. Yol ve yolculuğun tarihini incelemek aslında bir yerde insanlık tarihini de incelemek anlamına geliyor. Tarihte yapacağımız çok yüzeysel bir gezintinin bile, geçmişte kendi yaptığımız yolculukları değişik açılardan tekrar değerlendirmemize ve bundan sonra yapacağımız seyahatleri planlarken yine farklı amaç ve hedefler edinmemize yardımcı olacağını düşünüyorum.

rölyef. Sonrasında Kartacalı Hannibal’ın İ.Ö 5. yüzyılda yaptığı inanılmaz seyahat var. Her birisinde ellişer kişinin kürek çektiği 60 gemiyle ve 30.000 kişiyle yola çıkmıştı Hannibal.Amacı kuzey-batı Afrika’da koloni kurmaktı. Topu topu 650 kelimeden oluşan raporu bugüne kadar yüzbinlerce açıklama ve yoruma neden olmuş İ.Ö. 500 civarında tarihçi Miletos’lu Hekataios’un amacı da sadece dünyaya bakış açısını genişletmekti. Hekataios’un gezi rehberi bölük pörçükte olsa günümüze ulaşmış ve bilinen ilk gezi rehberi sayılıyor. Yine aynı tarihlerde Heredotos Atina’dan doğuda Ecbatan’a kadar yolculuğunda Karadeniz’in kuzey kıyılarından, Nil’e oradan yukarı Mısır’da Elephantine adasına kadar gitmiş. Heredotes mitleri kendi gördükleri ile karıştırıp dünyanın portresini çizmiş. Tarihin babası olarak adlandırılan Heredotos’un eserleri ilk gerçek anlamda seyahatnameler. En az bilinenlerden olan, ancak Atlas Okyanusu ve kutupları en doğru tasvir eden Marsilya doğumlu Yunanlı Pytheas İ.Ö.310’larda seyahatten geri döndüğünde kimse ona inanmadı. Alay edildi ve unutuldu. Dünyanın çevresini hesaplamasıyla ve Bilinmeyene Yolculuk 3 hazırladığı dünya haritasıyla ölçümsel coğrafyanın Nerede kalmıştık. Araya yol girdi yazamadık.:) temellerini Eratosthenes attı. Sanıyorum seyyahlardan bahsediyorduk. Medeniyetin yol ve yolculuklarla geliştiğinden, yeni O dönemde insanlar Akdeniz’in çevresinde Platon’un söylediği gibi ‘’bataklığın çevresindeki fikirlerin yine yolculuklarla yayıldığından... kurbağalar’’ gibi yaşadıklarına inanıyorlardı. Bilinen Dedik ya artık eski seyyahlara pek rastlanmıyor. dünya bugünkü dünyanın % 10’uydu ve buna Eski seyyahlar için seyahat etmek bir amaçtı, bir rağmen insanlar bilinmezliğe yola çıkıyorlardı. yere varmak değildi yola çıkış sebepleri. Odysseus’tan, denizci Sinbad’a, Kolomb, Montaigne, Dünyanın kalan % 90’ı işte hep bu korkusuz seyyahlar tarafından keşfedildi. I.Petro, Evliya Çelebi, Humboldt, Goethe, Jules Romalılar bu seyahat işini iyice ilerlettiler. Yol Verne ve daha niceleri sadece seyahat etmek için kavramını ilk Romalılar tanıttı. Ünlü Via Appia seyahat ettiler. Yakın zamana kadar yolculukların 90.000 km.yi bulan çift şeritli bulvar ağıydı. çoğu bilinmeyene yapılıyordu. Toplamda 200.000 km.yi bulan bazalt döşeli yollar, Uruk kralı Gılgamış ve Odysseus’un maceraları geçitleri, viyadükleri ile resmen bir ulaşım ağıydı belki de hiç gerçekleşmemişti. Ama insanlar bu ve düzenli olarak bakımları yapılıyordu. Kuzey gerçek ötesi yolculuklardan esinlenerek yollara Denizi’nden Büyük Sahra’ya, Atlas Okyanusu döküldüler. Bilinen ilk seyahatname Kraliçe Haçepsut’un efsanevi Punta ülkesine İ.Ö. 1482-1481 Kıyılarından Mezopotamya’ya kadar uzanan bir yol sistemleri vardı. yıllarında yaptığı 2000 km.lik yolculuğu anlatan 151


Avokado

ile gelen sağlık Kullanımı gün geçtikçe yaygınlaşan avokado içeriğindeki zengin vitaminler sayesinde, mutfaklardan eksik edilmemesi gereken bir sağlık deposu. Hemen her yerde bulabileceğiniz avokado ile sizlere ilham kaynağı olabilecek birkaç tarif hazırladık.

152


BULGURLU AVOKADO SALATASI MALZEMELER (6 kişilik) ince bulgur, •• 21 susu bardağı bardağı haşlanmış nohut, g lor peyniri, •• 100 1 kırmızı turp, demet maydanoz, •• Yarım 1 limon, •• 3Tuz,yemek kaşığı zeytinyağı, •• Karabiber, Sıcak su.

Yapılışı

İnce bulguru kaseye alın. Sadece ıslatacak kadar sıcak suyu üzerine gezdirip bir kapakla kasenin üzerini kapatın. Turpu ince halka şeklinde dilimleyin. Maydanozları iri kıyın. Lor peynirini çatalla ezin. Avokadonun kabuklarını soyup üçgen parçalar şeklinde doğrayın. Nohut, lor peyniri, kırmızı turp, maydanoz

ve avokadoyu ekleyin. Zeytinyağı, limon suyu, tuz ve karabiberi bir kasede çırpıp salatanın üzerine gezdirip harmanlayın. Servis yapın.

AVOKADOLU SEBZE SOTE MALZEMELER (4 kişilik)

•• 22 avokado, havuç, demet pazı, •• Yarım 1 tatlı kaşığı susam, yemek kaşığı soya sosu, •• 2Zeytinyağı, •• Tuz, Karabiber. Yapılışı

Avokadoların kabuğunu soyup uzunlamasına ince dilimler şeklinde doğrayın. Pazıları yıkayıp sadece yaprak kısımlarını kullanmak için ayırın. Havucu zeytinyağında 15 dakika soteleyin. Avokado ve pazıyı

ekleyip sotelemeye devam edin. Tuz ve karabiberle tatlandırın. Soya sosunu ekleyip yemeği ocaktan alın. Üzerine susam serpip servis yapın.

153


Seyahatlerinizde zu

Bavulunu

Kaybetmemeniz İçin Çözüm Önerileri

Tatile çıkan kişiler olarak mutlaka hepimizin başına gelmiştir. Kaybolan bavullar ve üzüntü ile geçilen tatil. Bavullarınızı kaybetmemek için sizin için işte size çözüm önerileri.

Herkesten Farklı Görünen Çantalar Seçin

Bu sayede bavulunuzun açılması halinde eşyalarınızın etrafa dağılmasını ikinci bir güvenlik olarak korumuş hemde bavulunuzu diğer bavullardan ayırmış olursunuz.

Elbette siyah veya renkli çantalar kişiliğimizi yansıtsa bile, bazen seçtiğiniz renk diğer çantalarla aynı olabiliyor. Bu yüzden bavulunuzun dış tasarım seçimlerinde tek renkten ziyade desenler olan çantaları tercih edin.

Bavul Üzerindeki Etiket Bilgilerini Kontrol Edin Bir kayış İle Bavulunuzu Sıkıca Sarın 154

Bavulunuzu teslim ederken bavula takılan etiket bilgilerini not edin. Bavulunuzu kaybetmeniz halinde kolayca bulmanıza yardımcı olacaktır.

Bavulunuzun İçine Seyahat Bilgilerinizi Bırakın Seyahate çıkarken bavulunuzun içine, belirlenmiş olan uçuş biletinizi ya da diğer ulaşım araçlarından satın aldığınız biletin bir fotokopisini bırakın. Üzerine ayrıca telefon numaranızı da mutlaka yazın. Kaybolacak olursa size ulaşılmasını kolaylaştırırsınız.


Bagaj Alımlarında Ortadan Kaybolmayın Seyahat bitti ve valizlerinizi alacağınız zaman, kahve içmeye, tuvalet ihtiyacınızı gidermeye gitmeyin lütfen. Sonra bavulum kayboldu stresi yaşamak istemezsiniz.

155


Adrasan’a tat kat günü Akdeniz Üniversitesi Avrupa- Akdeniz Gençlik Uygulama ve Araştırma Merkezi koordinatörlüğünde, ‘‘Fark Yarat, Yerele Değer Kat’ projesinin bir faaliyeti olarak “Adrasan’a Tat Kat Günü” düzenlendi.

Y

erele değer katmak ve Adrasan’a özgü yöresel lezzetlerin bilinirliğini artırmak amacıyla düzenlenen etkinlik Akdeniz Üniversitesi Eğitim ve Dinlenme Tesisi’nde gerçekleştirildi. Proje kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte yer alan Antalya bölgesinde alanında tanınmış gurmeler ve şefler, Aşçılık Mesleki Eğitimine katılan kursiyerlerin Göynük Mutfak Sanatları Meslek Yüksek Okulu öğretim görevlileri Serdar Altunbasan ve Özkan Erdem’in katkılarıyla

156

hazırladığı yöresel menüleri tattılar. Aşçılık kursiyerlerinin tabak süsleme yarışması ve ekolojik ürün geliştirme eğitimi kursiyerlerinin sergisinin de yer aldığı etkinlik Adrasanlı yerel halk tarafından büyük ilgi gördü. Etkinlik sonunda tabak süsleme yarışmasında dereceye giren kursiyerlere çeşitli hediyeler verildi. Proje koordinatörü Prof. Dr. İlhan Günbayı, Akdeniz Üniversitesi’nin projelerle yerele katkı sağlamaya devam edeceğini dile getirdi.


Ezgü Facebook’tan paylaştı Sümer Ezgü Sanat Akademisi Halk Müziği Korosu şefimiz Yigit Aktı çok güzel bir sürpriz yaptı. Eskimeyen dostum kabak kemanenin ustası İhsan Mendeş, İstanbul Radyosunun genç ama çok değerli sesi Münevver Özdemir ve mey-zurna üstadı Zafer Taşdan, İTÜ öğretim görevlisi Haydar Tanrıverdi, Ses teknisyeni Mustafa Özdemir Akademimiz’i ziyaret etti. Mutlu olduk dostlarımızı ağırlamaktan..

157


MUTFAK MİRASI ALANYA

MARAŞ‘TA TANITILDI

Ö

Alanya Belediyesi’nin lisans sahibi olduğu Mutfak Mirası Alanya (Culinary Heritage Europe), yöresel yemek kültürleriyle markalaşma yolunda ilerleyen şehirlerin de dikkatini çekmeye başladı.

nce Gaziantep Belediyesi’nin daveti ile Gastronomi zirvesinde yapılan tanıtımın ardından şimdi de Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Fatih Mehmet Erkoç ‘un daveti ile Belediye daire başkanları ve

158

akademisyenler oluşan bir heyete, Alanya Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Sevda Erdoğmuş tarafından, Mutfak Mirası Alanya sistem kurulumu ve ilgili prosedürleri hakkında ayrıntılı bir sunum yapıldı.

Alanya’nın yöresel yemeklerinin günümüze taşınmasını amaçlayan yemek yarışmaları ve yöresel yemek atölyeleri hakkında uygulamalı örneklerinin anlatıldığı toplantı, son derece verimli geçti.


ERDOĞMUŞ, JÜRİ ÜYESİ OLARAK ALANYA BELEDİYESİNİ TEMSİL ETTİ

Alanya Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Sevda Erdoğmuş, Alanya Aşçılar Derneği ile beraber, Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 97. Yıldönümü kutlama etkinlikleri kapsamında, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Ödüllü 3. Yemek Yarışması’na jüri üyesi olarak katıldı. Yarışmada Alanya Belediyesi’ni temsil eden Erdoğmuş, zengin mutfak kültürüne sahip Kahramanmaraş’ta 105 çeşit yemeğin değerlendirmesini yaptı. Erdoğmuş, farklı yörelerdeki yöresel yemek çalışmalarının tek bir çatı altında toplanması ve oluşan güç birliği ile ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtımının sağlanmasını amaçlayan Mutfak Mirası sisteminin Türkiye‘de yayılması için büyük bir özveri ile çalıştıklarını belirterek, diğer şehirlerin sistem kurulumuna da destek sağlayabileceklerini belirtti.

159


160


161


162


18

Arkadaşlarıyla ’inci yaşını kutladı

Y

AKIN arkadaşları ile birlikte 18’inci yaş doğum gününü kutlayan Pınar Baydur, hediye yağmuruna tutuldu. On The Road Pub’ta arkadaşları ile buluşan Pınar Baydır, doğum günü pastasını kesti, gönlünce eğlendi. Doğum günü partisini organize eden Özge Horzum ile Aynur Akgün, partinin tüm ayrıntılarıyla planladı. Doğum günü pastasını arkadaşları ile birlikte kesen Baydur, “18 yaşına girmenin mutluluğunu yaşıyorum. Yakın arkadaşlarım beni yalnız bırakmadı. Hediyelerime bayıldım. Hep birlikte müzik dinleyip eğleneceğiz” dedi. Balonlarla süslenen mekanda eğlence pasta kesiminin ardından devam etti.

163


A Y L A N T İ Z N A AGA M

BİRAZ YEMEK BİRAZ İŞ E

stemy şirketi yönetici ve çalışanları, Ekici Liman Restaurant’ta buluştu. Başarılı geçen bir yılın ardından kutlama ve yeni yıl için ise motivasyon niteliğinde olan buluşma Ekici Liman Restaurant’ta gerçekleşti. Yemek için gelen misafirler birbirinden lezzetli yemeklerin yanı sıra muhteşem bir canlı müzik performansıyla doyasıya eğlenirken aynı zamanda ilerleyen günler içinde motivasyon sağlamış oldu.

HAYAL BALIK’TA

SULTANLARA YARAŞIR KINA GECESİ S

inem Yelalır için düzenlenen kına gecesine akraba ve dostlarının katılımıyla keyifli dakikalar yaşandı. Hayal Balık’ın sahibi Mehmet Çetin’in nişanlısı Sinem Yelalır, kendisi için düzenlenen kına gecesinde doyasıya eğlendi.

164


kadın gazetecİler yemekte buluştu A

ntalya Gazeteciler Cemiyeti, Basın Yayın ve Enformasyon Antalya İl Müdürlüğü ve Memorial Sağlık Grubu ev sahipliğinde Antalya’daki medya kuruluşlarında görev yapan kadın basın mensupları ve kamu kurumlarının kadın yöneticileri Sıralı Restaurant’ta düzenlenen kahvaltıda bir araya geldi. Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkan Vekili Şennur Erdoğan, ITB Berlin Fuarı için Almanya´da bulunan AGC Başkanı Mevlüt Yeni’nin selam ve iyi dileklerini ileterek böyle özel bir günde bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve tüm katılımcılara teşekkür etti. Basın Yayın ve Enformasyon Antalya İl Müdürü Esen Dilerde, 2012 yılından bu yana 8 Mart’ta kadın basın mensupları ile bir araya gelmeyi gelenek haline getirdiklerini,

bu yıl Antalya Gazeteciler Cemiyeti ve Memorial Hastane Grubunun iş birliğiyle, kamu-meslek kuruluşu-özel sektör birlikteliğinin daha güç verdiğini, bu anlamda da kadın dayanışmasının güzel bir örneğini verdiklerini belirterek ilerleyen günlerde yeni projelerde birlikte olmaktan memnuniyet duyacağını dile getirdi. Kadın gazeteciler ve Kurum yöneticilerinin katılımıyla keyifli ve verimli geçen toplantı, toplu fotoğraf çekimiyle son buldu.

kar-yapı Bölge

ntalya’nın önde gelen firmalarından olan Kar- Yapı Temsİlcİlerİnİ ağırladı A geçtiğimiz günlerde düzenlediği yemek ile Bölge Temsilcilerini ağırladı Kar-Yapı’nın başarılı sahibi Köksal Sarı’nın Perge Park Restaurant’ta düzenlediği yemekte Bölge Temsilcileri, Yönetim Kadrosu ve Bölüm Sorumluları gibi pek çok departmandan çalışan yer alırken gecede oldukça keyifli anlar yaşandı. Şehir dışından gelen Bölge Temsilcilerinin de 2017 Eğitim Planlaması Semineri sonrası katıldıkları yemekte Antalya’nın sevilen seslerinden Can Afacan ve Özge Ersoy sahne alırken, Kar-Yapı ekibi geç saatlere kadar gönüllerince bir akşam geçirdiler.birliğiyle, kamu-meslek kuruluşu-özel sektör birlikteliğinin daha güç verdiğini, bu anlamda da kadın dayanışmasının güzel bir örneğini verdiklerini belirterek ilerleyen günlerde yeni projelerde birlikte olmaktan memnuniyet duyacağını dile getirdi. Kadın gazeteciler ve Kurum yöneticilerinin katılımıyla keyifli ve verimli geçen toplantı, toplu fotoğraf çekimiyle son buldu. 165


Sağlık merkezine kokteylli açılış FİZİK Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Ayşe Dilek, Fener Mahallesi’nde kurduğu fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezini kokteyl eşliğinde açtı.

F

SONGÜL ALTUNKÖK, ZEYNEP CEYLAN, GÜLVER ELALDI, EVRİM IGREK, AYŞE DİLEK, EBRU SAVAŞ, BANU SEPITC

166

lüt ve keman dinletisinin yapıldığı törende Ayşe Dilek, eşi Ufuk Dilek ve 10 yaşındaki kızı Ceren Dilek ile davetlileri kapıda karşıladı. Çok sayıda davetlinin katıldığı açılışta klasik kurdela kesim töreni yapılmadı. Kurdela kesmek için harcanan zamanda sohbet etmek istediklerini belirten Dilek, “Burada arkadaşlarım, dostlarım ve ailem var. Kurdela kesmek yerine zamanı birbirimize ayırmayı tercih ettim” dedi. Fener Mahallesi Tekelioğlu Caddesi üzerindeki Astur Sitesi’nde açılan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi’nde ağrı tedavisinin dışında nürel, manuel, ozan, RPT terapileri ile kulak akapunkturu, detoks ve elektromanyatik tüm vücut analizi yapılacak.


İbrahim Yeter’in

objektifinden

167


CARMEN ile sezon sonu Antalya Devlet Opera ve Balesi geçtiğimiz sezon prömiyerini gerçekleştirdiği ve sanatseverlerin beğenisini kazanan Bizet’in ünlü “Carmen” operasını sahneledi.

L

ibretto Ludovic HALEVY-Henri MEILHAC tarafından yazılan ve Evin ATİK tarafından sahneye konulan eser, Don Jose adlı bir muhafız çavuşunun Carmen adında bir çingene kızına olan ihtiraslı aşkını ve bu aşkın cinayetle biten sonunu anlatıyor. Orkestra yönetmeni Alexandru

168

SAMOILA, koro yönetmeni Mahir SEYREK, dekor Çağda ÇİTKAYA, kostüm Alev TOL, ışık Müfit ÖZBEK, koreografi Mehmet SİPAHİ ve çocuk korosu yönetmeni Esra SERBEST.


Sevinç Bilgin Micaela rolünde

Eserde “Carmen” rolünü Medine TUGANOVA, “Don Jose” rolünü Koray DAMCIOĞLU, “Escamillo” rolünü Serhat KONUKMAN, “Micaela” rolünü Sevinç BİLGİN, “Zuniga” rolünü Taner ÖLÇEN, “Morales” rolünü Onur ALPASLAN, “Frasquita” rolünü Serap DEMİRHAN IŞIK, “Mercedes” rolünü Gizem ŞENER, “Lillas Pastia” rolünü Selahattin DENİZSÜMÜREN, “Le Dancairo” rolünü Yalçın ÜNSAL, “Le Remendado” rolünü ise Engin YAMAN canlandırdı .

169


Sunucu Zühal Topal, Korhan Topal Kıbrıs’ta ailecek güzel bir gün geçirdiler.

OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. 170


OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. 171


OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. 172


OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. 173


OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR.. OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR..

174


Türkülü sürpriz doğum günü A ntalya’da çeşilti sivil toplum kuruluşlarında ve müzik korolarında görev yapan emekli bankacı Nezahat Şengül’e aile dostları ve arkadaşları sürpriz doğum günü partisi düzenledi. Nezahat Şengül’ün dostları, Konyaaltı sahilindeki Adanalı Halil Usta Ocakbaşı’nda bir araya geldi. Ardından Şengül’ü telefonla arayıp, “Çok güzel türkülerin eşliğinde eğleniyoruz, seni de aramızda görmek istiyoruz. Biz kırmayıp gelir isen mutlu oluruz” dedi. Şengül, yoğun ısrar üzerine müzikli restorana geldi, masada yerini aldı. Bir anda restoranın ışıklarını söndüren ve hep bir ağızdan “İyi ki doğdun Nezahat” diye tempo tutan arkadaşları, üzerinden mumların yandığı pasta Nezahat Şengül’ün önüne koydu. Duygusal anlar yaşayan Şengül, “Bana hayatımın en güzel sürprizini yaşattınız. Hayatım boyunca unutamayacağım” diyerek teşekkür etti. Mumları üfleyerek söndüren Nezahat Şengül, daha sonra pastayı da dostlarıyla keserek ikram etti. Nezahat Şengül, dostlarıyla birlikte canlı müzik eşliğinde çiftetelli oynadı, halay tuttu, seslendirilen neşeli türkülere eşlik etti.

175


176


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.