YE İÇ GEZ MAYIS 2016

Page 1


DURU KÖLEOĞLU

1


Başarılı D bakanımız Çavuşoğlu’nu misafir ettik

ışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya’da 16 Nisan’da gerçekleştirilen referandumla ilgili çalışmalarından birinde kadınlar tarafından ağırlandı. Antalya programı kapsamında Büyük Antalyaspor Derneği üyeleriyle kahvaltıda bir araya gelen Çavuşoğlu, daha sonra Lara Sahil Mado Kafe’de Antalya’daki iş kadınlarıyla buluştu. Nesrin Mater tarafından çiçekle karşılanan Mevlüt Çavuşoğlu, toplantının ardından kadınlarla fotoğraf çektirdi.

2


3


İstanbullular,

Çikolata, Pasta Festivali’nde

Tatlıya Doydu Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen “Chocolate Show Turkey” tatlı severler tarafından yoğun ilgi gördü.

4


3

gün boyunca devam eden Festival 7’den 70’e herkese keyifli anlar yaşattı. Çikolata şelaleleri, tamamı eşsiz ve özel tarifler ile hazırlanmış el yapımı butik çikolatalar, üç boyutlu pastalar, şekerlemeler, şekerler, lokumlar, kekler, tartoletler tatlı severlerle buluştu. Çikolata barları, kekler, pastalar, dondurmalar, heykeller, rengârenk şekerlemeler ve daha fazlasının sergilendiği “Chocolate Show Turkey” de sunulan ürünler arasında; çikolata şelaleleri, eşsiz ve özel tarifler ile hazırlanmış el yapımı butik çikolatalar, üç boyutlu pastalar, şekerlemeler, lokumlar, kekler ve tartoletler yer aldı. Harbiye Askeri Müze AFP Salonlarında, 24 – 26 Mart tarihlerinde gerçekleştirilen Festivali, 5 bin 253 kişi ziyaret etti. Ünlü Şefler Hünerlerini Sergiledi. Türkiye’nin çikolata ve pasta alanında kendini kanıtlamış ünlü şefleri, en iyi tariflerini ve pasta sırlarını 3 gün boyunca ziyaretçilerle paylaştı. ABD Başkanı Donald Trump’ın çikolatadan büst heykel çalışması ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gördü. Ayrıca TAŞFED (Türkiye Aşçılar ve Şefler Federasyonu) Milli Takım Şefi Erdal Elveren ve Portakal Ağacı bloggerı Hatice Özdemir, düzenlenen workshoplarda çikolata modelleme bilgilerini, farklı tariflerini ve pasta yapımı püf noktalarını anlattı. Festivalde; Çikolata Ustası Ahmet Çakır, Kralların Pastacısı Kemal Özcan ve World Chocolate Master Türkiye 1’ncisi Serdar Çakır “Chocolate Show Turkey”de sevenleri ile buluştu.

5


Bakırın hikayesi

TOMBAK sanatı 1

8. yüzyılda ekonomik nedenlerle altın ve gümüş eserlerin yapımının azalması, altın görünümlü tombakların çoğalmasına neden olmuştur. Tombak, altın-civa karışımı ile kaplanmış bakır ve bakır alaşımı eşyanın genel adıdır. Osmanlı maden sanatında bakır ve bakır alaşımı pirinç, günlük yaşamda ve dinsel yapılarda kullanılan eşyalarda, askeri techizatta, mimari süsleme elemanlarında yaygın kullanım alanı bulmuştur. Osmanlı maden sanatının erken dönemine ait örnekler askeri teçhizattır. 15. yüzyılda form ve süslemelerde Memlûk etkisi görülürken, 16. yüzyıl başlarında klasik Osmanlı üslubu şekillenmiştir. Bakırların üzerinde çeşitli damga ve kitabelere de rastlanmaktadır. Topkapı Sarayı silâhhanesinde yapılan miğfer, at alın zırhı, kalkan gibi askeri techizat üzerinde Osmanlıların mensubu olduğu Kayı boyu silâh damgası kullanılmıştır. Özellikle saray mutfağında kullanılan kapkacak üzerine kime ait olduğunu gösteren şahıs kitabeleri, cami ve türbelere vakfedilen eşya üzerine de çoğunlukla tuğra biçiminde vakıf kitabeleri yazılmıştır. Bazı tombak eserlerde de sahtekârlığı önlemek amacı ile vurulan “tombak” damgasına rastlanmaktadır.

6


Tombaklama tekniği

Altın ve gümüşün bir özelliği de civa içinde çözülebilmeleri yani sıvılaşabilmeleridir. Bu, civa ile altın karışımı sıvıya amalgam denir. Bu özellikten yararlanılarak gerçekleştirilen yıldızlama ya da Osmanlıca adıyla tombaklama tekniği ile çok sağlam ve düzgün bir kaplama elde edildiği için günümüze kadar kullanılmıştır. Tombaklama yapmak için “cam veya porselen bir kabın içinde” civa ve çok ince kıyılmış 24 ayar

altın karıştırılır. Bu karışım “ahşap bir çubukla” karıştırılarak, altının civa içinde tümüyle çözülmesi yani sıvılaşması sağlanır. Daha sonra ince bir tülbentle süzülen sıvı alaşım yani amalgam kullanıma hazır hale gelmiştir. Altın kaplanacak eşyanın yüzeyi bütün oksit ve kirlerden temizlenip kurutulur. Tombak yapılacak yüzeye bir fırça, mantar parçası veya bez tampon ile amalgam yedirilerek sürülür. Tombaklanmış eşya, “küllenmekte olan odun kömürü ateşi” üzerine konularak

veya düşük ısıda fırınlanarak civanın uçması sağlanır. (Bu safhada buharlaşan civanın solunması son derece tehlikelidir ve geçmişte bu mesleği yapan kişilerde hayati sorunlara yol açmıştır. Bu nedenle ustalık işteyen ve incelikleri olan bir sanattır) Geriye kalan altın yüzeye iyice sızmış ve yapışmış olduğundan, kaplama oldukça kalitelidir. Civa içinde 1000 ayar saf gümüş çözülerek gümüş tombaklama da yapılabilir.

7


BAHARIN MÜJDECİSİ

BADEM AĞAÇLARI

ÇİÇEKLENDİ

B

aharın gelmesiyle doğa, daha bir renkli, güneşin içimizi ısıttığı bugünlerde badem çiçeklerinin kokusu ruhumuzu okşayarak umut çiçeklerinin yeniden yeşermesini sağlamaktadır. Bademin anavatanı Orta Asya, hatta Anadolu olduğu bile tartışılmaktadır. Dünya’nın en lezzetli badem cinslerinden kimileri bu topraklarda yetişiyor. Bu lezzetli ve sağlıklı yemişin botanik kökeni gül ailesi Şubat ayında beyaz ve pembe çiçekler açar.

*Ali ÖZÇİL

Eşsiz görüntüsüyle baharın aylarında ağaçta iken kabukları müjdesini verir. Yüksekliği on iki çatlayıp açıldıktan sonra toplanıp metreyi bulur. Ağacın çiçekleri kısa dış kabuğundan ayıklanarak güneşte saplıdır. Yapraklar gelişimlerini kurutulur. Kabuklu veya kabuğu tamamlamadan açar. Baharda kırıldıktan sonra bu bademe kuru meyve vermeye başlayan ağacın badem denir. Bir de taze badem ilk hali çağladır. Şubat sonu Mart vardır. O da mayıs haziranda içi başı çağlalar yenilmeye başlar. olgunlaşan bademin kabuğundan Hatta bu mevsimde çağladan soyulmasıyla elde edilir. Bu çeşit yemeklerde yapılır. Çağla ağaçta badem su veya buz içinde satılır. Tatlı bırakıldığında yaz sonu, sonbahar badem, sağlık üzerinde olumlu ve döneminde kabuğu sertleştirerek güçlü etkilere sahiptir. badem halini alır. Temmuz ağustos * Girne Amerikan Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Görevlisi 8


Fiziksel ve dimağ yorgunluklarını, böbrek iltihaplarını gidermede yardımcıdır. Baş, karaciğer ve böbrek ağrılarını hafifletir. Sakinleştirici özelliği vardır. Hazmı kolaylaştırır. Bademde yüksek oranda kalsiyum, fosfor, potasyum, protein, demir, B ve E vitaminleri ile sağlıklı yağlar bulunur. Diğer bilinen bir özelliği ise kolesterol düşürücü olması ve hurmayla yendiğinde güçlü bir afrodizyak etkisi yapmasıdır. Uygun miktarda alındığı, yağ ve tuzla işlenmediği taktirde kalp koruyucu olarak da kabul edilen bademin acı olanı da kozmetikçilerin en büyük doğal kaynaklarındadır. Birçok kremin hazırlanmasında kullanılır. Badem uzun ve sıcak yazları, ılıman kışları sever ve çiçeklenme döneminde yağış pek sevmez. Çağla bademi zamanı geldiğinde mutfağımıza özgü çağla bademli kuru fasulye pişirmenizi tavsiye ederim. Çok hoş ve lezzetli bir tat alacaksınız. Kuru fasulyeyi pişirdikten sonra, yıkanmış, kenarları yarılmış ve haşlanarak yumuşamış olan çağlalar kuru fasulye içine eklenir ve bir süre pişirilir. Çağlanın ekşimsi hoş tadı yemeğe geçerek inanılmaz bir aroma yaratacaktır.

9


Bahar geldi açın kapıları.. güzel ev dekorları ve Bahar temizliği planlarına başladığımız şu günlerde, evinizde yepyeni renklere yelken açmak ister misiniz? Bahar canlılığını evinize getirmek için daha ne bekliyorsunuz?

B

ahar aylarının yaklaşması ile birlikte evinizde de bir takım değişiklikler yapmak sizi daha da iyi hissettirebilir. Bu değişiklerde illaki abartıya kaçmanız gerekmiyor, ilkbaharı tüm canlılığı ile yaşamanızı sağlayacak düzenlemeler olsa yeter…

10


İşe öncelikle duvarlardan başlayacağız. Duvarlarımızdaki kıştan kalan renk tonlarından kurtulup, sıcacık canlı renklerle baş başa kalmaya hazır mısınız? O zaman çıkarın renk kataloglarını ve kendinizi iyi hissedeceğiniz renginizi aramaya başlayın. Daha sonra da etrafımızdaki kışlık eşyalardan ve aksesuarlardan kurtulalım. Bunların yerine renkli kilimleri ve her köşeye de baharın geldiğini gösterecek çiçeklerimizi koyalım. Aksesuar olarak da mümkün olduğu kadar hareketli ve canlı renkleri tercih edelim. Bakın, yaptığımız birkaç küçük dokunuş ile eviniz nasıl da renklendi.

11



Su, yaşam kaynağımız olarak sürdürülebilir hayatımızda çok önemli bir yer tutar. İnsan, gıda almadan vücudundaki besin depolarını kullanarak günlerce yaşayabilir, fakat susuz sadece birkaç gün yaşayabilir. Yetişkin bir insan vücudunun %59 kadarını su oluşturur.

SUYUN VÜCUDUMUZA YARARLARI • Yediğimiz yiyeceklerde bulunan besin

öğelerinin sindirimi, emilimi, taşınması ve metabolizma hareketlerinin sürekliliği için gereklidir. • Metabolizmanın hareketi sonucu oluşan, artık, zararlı olan maddelerin, böbrekler yoluyla dışarı atılmasını sağlar. Yeterince su içilmediği zaman, bazı mineraller, böbreklerde çökerek, böbrek taşlarına neden olabilirler. • Vücudumuzun ısısının denetimi, eklemlerimizin kayganlığı vücuttaki su sayesinde olur. • Su, konstipasyonu (kabızlığı) önler. Vücuda çok az su alınırsa, ihtiyacını bağırsaklardan su çekerek karşılamaya çalışır ve konstipasyon (kabızlık) oluşur. Eğer kişi yeterince su içerse, bağırsak fonksiyonları normale dönecektir. • Tüm metabolik faaliyetler su içinde gerçekleşmektedir. Yeterince su içtiğimiz zaman metabolizmamız daha düzenli çalışacaktır. • Su doğal iştah kesicidir, aç karnına su içerseniz, açlıktan dolayı oluşan mide kasılmaları azalır, daha az yemek yersiniz. Su açlık hissinizi de azaltır. • Yeterince alınan su, uygun kas hareketlerini sağlar, kurumayı ve kilo kaybından sonra oluşan deri sarkmasını ve krampları önler. • Hücrelerin susuz kalmasını önleyerek, cildin sağlıklı ve esnek olmasını sağlar. • Su, zayıflama sırasında oluşturulan enerji açığı sayesinde, yağların yanması sonucu oluşan artık ürünlerin atılmasını sağlar. 14

Bebek vücudunun üçte ikisinden çoğunu su oluşturmaktadır .(%70’i) Bebek büyüdükçe su oranı azalır, yağ oranı artar. Vücuttaki suyun %60’ı hücre içinde, %40’ı hücre dışı sıvılarda bulunur.


SU GEREKSİNİMİZ NE KADARDIR?

Normal koşullarda yetişkin bir insan, günde, idrarla 1.5 litre, deriden 0.5 litre, solunumla 0.3 litre, bağırsaklardan 0.2 litre olmak üzere toplam 2.5 litre olmak üzere su kaybeder. Su kaybı sonucu, kan plazmasının yoğunluğu %1 artınca, beyindeki susama merkezi uyarılarak, susama duygusu gelişir ve kişi su veya su yerini tutan içecek içer. Harcadığımız her 1 kalori için 1-1.5 mililitre suyu almak zorundayız. Zayıflamak için, aldığımız enerjiyi azaltsak bile, yukarıda belirtilen 2.5 litre suyu almak zorundayız. Aldığımız suyun hemen hepsini, idrar, ter, solunum vb. yollarla dışarı atarız. Buna su dengesi adı verilir. İşte bu dengeyi sağlamak için günde 2.5 litre veya 10 bardak su ve diğer sıvılardan almak zorundayız.

AZ SU İÇERSEK NE OLUR?

Susadığımız halde, su içmezsek, vücudumuz kendi suyunu tutmaya çalışır. İdrara az çıkarız ve kan hacmi azalır, tansiyonumuz düşer. Vücudumuzdan dışkı, deri ve akciğerler yoluyla su kaybı devam ettiği için ve idrarın belli bir yoğunlaşma kapasitesi olmasından dolayı, vücudumuz kurur ve sağlığını yitirir. Vücudumuzdaki suyun %15’inin kaybedilmesi ise kişiyi komaya sokup yaşamın yitirilmesine kadar devam eden sonuçlar doğurur.

15


menüsü

2

BAŞARILI BAKAN ÇAVUŞOĞLU’NU MISAFIR ETTIK

14

SU HAYATTIR

22

6

BAKIRIN HIKAYESI TOMBAK SANATI

İSTANBUL KELEBEK ÇİFTLİĞİ

42

ÖDÜLLERIN EFENDISI

Ümit Uysal

56

16 16

TUR SATIN ALIRKEN NELERE DIKKAT ETMENIZ GEREKIR

64

OSMANLI MUTFAĞI’NIN BILINMEYENLERI


72

94

ANNELER GÜNÜ NASIL ORTAYA ÇIKTI?

MEYVE SULARI VE FAYDALARI

108

AYIN LEZZETİ

İŞKEMBE ÇORBASI

138

ŞEHİR REHBERİ ADIYAMAN

154

88

SALATALAR

126

TÜRKIYE’NIN EN IYI KAMP YERLERI

158

HAŞLANMIŞ LIMON NASIL YAPILIR ?I

MAYO VE BIKINIDE

AKSESUAR MODASI

17


Dünya’nın en zor mesleği: Annelik

GENEL KOORDİNATÖR Nesrin MATER EDİTÖR Pınar KAHRAMAN SORUMLU YAZIİŞLERİ MÜDÜRÜ Osman AŞIK REKLAM MEDYAPLAN 0532 7648719 GRAFİK TASARIM Antalya Fikir Üretme Merkezi HUKUK DANIŞMANI Av. Süleyman YÜKSEL DANIŞMA KURULU Mesut KOCAGÖZ Ali TONGÜLÜS Hasan KİLİT Özge SİPAHİOĞLU YÖNETİM YERİ Eski Lara yolu Yılmaz Apt.No:151/1 Muratpaşa/ANTALYA DAĞITIM VE KURYE Aras KARGO BASKI

Kazım Karabekir Cad. Ali Kabakçı İş Hanı No: 85 /1-6 İskitler/ANKARA Tel: 0312 341 62 36 REKLAM SATIŞ VE REZERVASYON 0532 764 87 19 www.medyaplan.net Türü: Yerel Süreli Yayın Ye İç Gez Medya Plan tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Ye İç Gez Dergisi’nin isim ve yayın hakkı Medya Plan’a aittir. Dergide yayınlanan tüm yazı, fotoğraf, harita, illustrasyon ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz kaynak gösterilerek dahi alıntı yapılamaz.

20

İ

ki sene önce, sosyal medyada bir video dolaşıyordu, belki çoğunuz hatırlarsınız. Amerika’da sahte bir iş ilanı veriliyordu. İlanda operasyon müdürü mevkiinde çalışacak eleman aradıkları yazıyordu. Sonra iş için görüşmeleri internet üzerinden yapıyorlardı. Görüşme yaptıkları yetkili kişi “Sürekli ya da çoğunlukla ayakta çalışmalarının gerekliliğini, yedi gün 24 saat çalışacaklarını bunun karşılığında para almayacaklarını, artık özel hayatlarının ve hiç resmi tatillerinin olmayacağı” söyleniyordu. Tabi herkes şaşkın ve bunun yasal olmadığını, resmen kölelik ve zalimlik olduğunu dile getiriyorlardı. En sonunda yetkili kişi, yapacakları işin ‘annelik’ olduğunu söylüyordu. O an görüşme için gelenlerde bir kahkaha, ardında hüzün ve ağlama başlıyordu. Bu video beni çok etkilemişti. Gerçekten de annemi bir kere yoruldum veya bunaldım derken duymamışımdır. Annem sanki robot gibi gelirdi, yorulmaz hastalanmazdı. Hastalanırsa zaten evde bütün sistem çökerdi. Mayıs ayının açan en güzel çiçeği annelerimizin anneler gününü kutluyorum… Bu ay sizler için yine birbirinden güzel yemek ve içecek tarifleri, seyahat rehberleri hazırladık. Belki anneler gününde annenize hoş bir yemek hazırlar, belki de seyahat rehberlerimizden faydalanıp annenizi anılar biriktirebileceğiniz güzel bir seyahate çıkarıp sürpriz yapabilirsiniz.

Anneler Gününüz Kutlu Olsun

Sağlıkla ve sevgiyle kalın… Pınar KAHRAMAN


İSTANBUL KELEBEK ÇİFTLİĞİ Kelebeğin Hikayesi

Kelebekler doğanın en güzel ve en sevilen yaratıklarıdır. Güneşli bir yaz günü, can alıcı renklerle bezenmiş bir kelebek gördüğümüzde içimize bir mutluluk dolar. Peki dünyada boyları 1,5 ila 30 cm arasında değişen 200.000 farklı kelebek türü olduğunu biliyor muydunuz? Kelebekler hakkında en dikkat çekici şey, hayatlarının çoğunluğunu bir tırtıl olarak geçirmeleridir. Sürünen, bitkilerin üzerinde yaşayan, bazen bir yaprak veya kuş dışkısına benzeyen bu yaratıklar kağıt inceliğinde rengarenk kanatlara sahip uçan

22

böceklere dönüşene kadar, hiç de ilginç görünmeyebilirler. Acaba kelebekler göründükleri gibi güzel ve dertsizler mi? Kelebeğin hikayesi bir hayatta kalma hikayesidir. Yumurtadan kelebeğe dönüşüm yolculuğu, doğanın en inanılmaz mucizelerinden biridir. Bütün zorluklara ve sayılarını azaltan düşmanlarına rağmen, savunmasız görünen bu muhteşem canlıların yumurtadan çıkmalarından itibaren gösterdikleri hayatta kalma mücadelesinin ödülü, renkli bir uçuşla geçen kısacık birkaç gündür. Bulunan en eski kelebek fosilleri 50 milyon yıl öncesine aittir. Böylesine olağanüstü uzun bir zaman soylarını

sürdürebilmelerine rağmen, son yıllarda yaşam alanlarında görünen daralma bu güzel canlıların birçok türünün geleceğini tehdit etmektedir.Biz kelebek çiftliğimizi kurarken özellikle bu noktaya dikkat çekmek istedik. Doğal hayatın devamlılığı kelebek türlerinin azalmadan soylarını sürdürmeleri açısından çok önemli.. Kelebek serasındaki kelebekler doğal hayattan alınmış değiller. Sadece tüm dünyadaki çiftliklerde bulundurulmak üzere özel olarak üretilmekteler. Üretim yapılan köylerdeki yaşayanlar için de önemli bir gelir kaynağı oluşturuyorlar.


Okul ve Gruplar

Dünyadaki yaşamın dengesinde önemli rol oynayan kelebekleri tanımak ve yaşam döngülerini öğrenmek için büyük bir fırsat sunan kelebek çiftliği, öğrencilerde kaydadeğer bir farkındalık yaratacaktır. Kelebek Bahçemiz ve Obur Tırtıl Cafemiz 10.00-18.00 saatleri arasında haftanın her günü hizmet vermektedir. Artık Yeni Çocuk Oyun Parkımız ve kelebekler kadar özgür çocuklarımız için açık alanımızda koşup oynamak serbest!

BİLET FİYATLARI

• YETİŞKİN (15 Yaş üzeri) 25,00 TL • ÇOCUK (3-14 Yaş) 22,50 TL • AİLE (2 yetişkin & 2 çocuk) 80 TL Engelli ziyaretçilerimize %50 indirim uygulanmaktadır.

Obur Tırtıl Cafe’ de sabahları serpme kahvaltı, hafif bir öğlen yemeği, çay ve kahve verilmektedir. Ayrıca cafe de doğum günü partileri yapılabilmektedir. Açık alanımızda, bireysel ve kurumsal etkinlikler... Kır düğünü Sünnet Nikah

23


ANTALYALI GELINE YABANCI DAMAT ANTALYA’nın Serik İlçesi’nde endüstri mühendisi Hafize İş ile İsviçreli öğretmen Jonas Rohner dünya evine girdi. Serik’in tanınmış ailelerinden beyaz eşya bayii Mehmet İş ve Ayfer İş’in kızı endüstri mühendisi Hafize İş

24

ile İsviçreli öğretmen Jonas Rohner’in düğünü Antalya’daki Falcon Otel’de gerçekleştirildi. Çiftin düğününe ailesi ve yakınlarıyla davetliler katıldı. Genç çift pistte kendilerini yalnız bırakmayan arkadaşlarıyla eğlendi.


Güney Koreli Çift, Lüks Hayattan Sıkılıp

BURDUR LISINIA’YA GELDI Güney Kore’li Eom Eunyoung ve Lee Un Seok çifti, lüks hayattan ve çalışmaktan sıkılarak çıktıkları dünya turu kapsamında, Burdur’daki Lisinia Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi’ne geldi.

26

LÜKS HAYATTAN VE ÇALIŞMAKTAN SIKILDILAR

‘’DOĞAYLA İLGİLİ BİRŞEYLER GÖRMEK İÇİN BURDAYIZ’’

Güney Kore’de bir teknoloji firmasında siber güvenlik uzmanı olarak çalışan 33 yaşındaki Lee Un Seok ile pazarlama uzmanı ve satış danışmanı olarak çalışan aynı yaştaki eşi Eom Eunyoung Seok, yaşadıkları lüks hayattan ve çalışmaktan sıkılınca dünya turuna çıkmaya karar verdi. 2015 yılında evlenen Güney Koreli çift, geçen aralık ayında tura başladı.

Önce Sri Lanka’ya, oradan Malezya’ya giden Seok çifti, ardından Türkiye’ye geldi. İyi bir yaşam sürmek ve para kazanmak için çok vakit harcadıklarının farkına vardıkları için işi bırakıp dünya turuna çıkmaya karar verdiklerini belirten Lee Un Seok, “Bu durum bizi biraz bunaltıyordu. Dört ay önce ülkemizden çıktık. Sri Lanka ve Malezya’dan sonra şimdi de doğayla ilgili bir şeyler öğrenmek için buradayız” dedi.


‘’KÜÇÜK YERLERDE GELENEKSEL YAŞAM DAHA İYİ YAŞANILIYORDUR’’

Doğal hayatı daha iyi öğrenmek için Lisinia Doğa’ya geldiklerini anlatan Lee Un Seok, “İstanbul, Fethiye, Denizli, Göreme gibi yerleri gezdik. Burdur’un küçük bir şehir olduğunu öğrendik. Bunu öğrenince küçük yerlerde geleneksel yaşam daha iyi yaşanılıyordur diye düşündük. Lisinia’nın Burdur’daki en önemli

gönüllü merkezlerinden biri olduğunu internetten öğrenmiştik, o yüzden buraya geldik” diye konuştu.

‘’KENDİMİZİ ÇOK İYİ HİSSEDİYORUZ’’

Lisinia’ya bir haftalığına geldiklerini, ancak 10 gündür çalışmalara kaldıklarını aktaran Eom Eunyoung Seok ise “Bir haftalığına geldik ama burada gördük ki kendimize vakit ayırabiliyoruz, iş yapabiliyoruz, bir sürü hayvan var. Kendimizi çok iyi

hissediyoruz. Bir süre daha kalmak istiyoruz” dedi.

EKİM VE KASIM AYINDA GÜNEY KORE’YE DÖNECEKLER

Türkiye’den sonra Bulgaristan’daki bir doğal yaşam merkezine gideceklerini belirten Seok çifti, ekim veya kasım ayında Güney Kore’ye döneceklerini, ardından turlarına yeniden devam edeceklerini ifade etti.

27


M

beldelerimiz@hotmail.com 0542 215 21 88

erhaba, yine bir turda beraberiz... Bu kez memleketten biraz uzaklaşıp komşu Yunanistan’ın turizm adası Girit’te soluğu aldık. Yaz mevsiminin başlarında Girit yine sıcak iklimi, sıcak insanları, enfes yemekleri ile karşıladı bizi...

Girit, Yunanistan’ın en büyük ve en yüksek nüfusa sahip Akdeniz’in de en büyük 5. adasıdır. Dünyanın en eski medeniyetlerinden biri olan Minoan Uygarlığı, zaman zaman Girit Uygarlığı olarak da anılmaktadır. El değmemiş eşşiz doğal güzelliklerinin, Akdeniz’in en güzel denizinin ve doğa harikası kanyonlarının 28

GİRİT

yanı sıra, Girit özellikle İraklio(Kandiye) ve Hanya gibi tarih ve modernliğin kaynaştığı, Türk ve Venedik dönemlerine ait eserlerin ve yapıların bulunduğu iki büyük ve modern şehri bulunmaktadır. Girit’in en çok ziyaret edilen yerleri Minoan uygarlığına ait arkeolojik kalıntı alanları, Venedik döneminden

korunmuş vaziyette kalan Hanya şehri ve limanı, Rethimno (Resmo)’da bulunan Venedik Kalesi, Samaria kanyonu, Hırisi, Elafonisi, Gramvusa ve Spinalonga adaları ve Avrupa kıtasının en büyük palmiye ormanlarının bulunduğu Vai Palmiye kumsalı olarak sıralanabilir.


Girit’in Şehirleri

Girit adasına bağlı şehirler İraklion (Kandiye), Hanya, Rethimno (Resmo), İerapetra (Yerapetra), Ayos Nikolaos ve Sitia’dır.

Girit’ın yakınındaki adalar

Gramvusa - Elafonisi - Paksimadya Dionisades - Hirisi

Girit’in çevresinde bir çok ada, adacık ve irili ufaklı kayalar bulunmaktadır. Bu ada ve adacıkların bir kısmı turist ziyaretlerine açık olmakta, bir kısmı sadece günü birlik ziyaretlere açık olurken bazılarını sadece arkeolojist ve biyolojistler ziyaret edebilmektedir. Bazı adacıklarda koruma altında olduklarından ziyarete kapalı durumdadırlar. Girit yakınlarındaki adaların bazıları: 29


Girit Mutfağı

Girit mutfağı oldukça zengin bir akdeniz mutfağıdır. Geleneksel Girit mutfağının temel öğelerini doğal kaynaklardan elde edilen besinler oluşturmaktadır. Et yemekleri öte yandan geleneksel Girit mutfağında sebze yemeklerinden sonra ikincil bir yer teşkil etmektedir. Girit’te besinler ya çok az ama genellikle hiç işlenmeden doğal yollarla mutfaklara erişmektedir. Mevsimlik ürünler doğal mevsimlerinde tüketilmekte, dolasıyla da mevsime göre Girit Mutfağı çeşitlilik göstermektedir. Girit mutfağında ayrıca kuru yemiş ve kuru meyveler önemli yer tutar.

Girit Mutfağı’nda Kullanılan Ana Malzemeler

Fesleğen, Dere Otu, Patlıcan, Zeytin, Zeytin Yağı, Nane, Kekik, Girit Ditanisi, Kuru Üzüm, Girit Güveyotu, Reyhan ve Domates olmaktadır.

Tatlılar

Galaktobureko (sütlü yufkalı bir tatlı çeşidi), halva, karidopita(cevizli pay), elmalı pay, bademli pay, kurabiye çeşitleri (kourabiedes), loukoumades (tarçınlı ballı lokma tatlısı), loukoumi(lokum), melomakarona (şeker pareyi andıran şerbeti baldan yapılan, bol karanfil ve cevizli tatlı), tatlı çörek (tsoureki), ve vasilopita (noel dönemi yapılan tatlı ekmek) Girit mutfağında bulunan başlıca tatlılardır.

İçkiler

Girit’te içilen başlıca içki Girit Rakısı olarak da adlandırılan anasonsuz yüksek alkollü Tsikoudia’dır. Diğer bir popüler içki ise sıcak olarak servis edilen Rakomelo’dur. Rakomelo’nun içerisinde Girit Rakısı, bal ve tarçın bulunmaktadır.

Dakos – Girit Salatası

Dakos Girit’in en sevilen salatasıdır. Genellikle ana yemekten önce servis edilmektedir. Dakos salatası Dakos denilen kuru arpa ekmeğinden yapılmaktadır. Yunanistan’da her süper markette bulunabilen ekmeği Yunanistan dışında bulmak kolay olmayabilir. Dolayısıyla dakos yerine normal ekmeği ya da kepek ekmeğini grill edip ya da tost makinesinde kurutarak kullanabilirsiniz. Oldukca basit bir salata olan Dakos aynı zamanda oldukca sağlıklı ve lezetlidir de.

Salatalar

Girit mutfağından en meşhur salata Dakos Salatasıdır. Diğer salatalar ise patlıcan salatası, avakado salatası ve horiatiki (çeşitli Giritte yetişen yeşil sebzelerle yapılmaktadır).

Girit Mezeleri

Başlıca meze tabakları cacık, dolma(sarma), kızartılmış kalamar (kalamaria), kabak çiçeği dolması (Kolokythoanthoi), kabak kızartma (Kolokythakia), lakerda, sosis (loukaniko), ahtapod, paksimadi, pita, ıspanak böreği (spanakopita), peynirli börek (tyropita ya da peynirli), kalitsounia ve saganaki olarak sıralanabilir.

Ana Yemekler

Etli turta, Apaki, Karides, Dolma, plaki, güveç(giouvetsi), Köfte(Keftedakia), Kokkinisto, kokoreç, Musakka, Spanakorizo, Souvlaki(şiş), salyangoz, hirino me selino, imam bayıldı, limonlu tavşan, salyangoz dolma, patatesli ahtapot, şaraplı ahtapot, pilafi ve kabak köftesi Girit Mutfağının başlıca ana yemekleridir.

30

Malzemeler: •Buğdaydan yapılmış gevrek

ekmek (Girit ekmeği olarak da bilinir) •1 adet domates •1 paket Feta peyniri •Zeytinyağı • Kekik •Zeytin •Kapari

Yapılışı: Girit ekmeğinin yumuşamasına izin vermeden biraz ıslatıyoruz. Domatesi rendeledikten sonra ekmeklerin üzerine sürüyoruz. Üzerine Feta peynirini ufalıyoruz. Üzerini kekik, zeytin, kapari ve zeytinyağıyla süsleyerek servis ediyoruz.


GALAKTOBOUREKO

Malzemeler:

Hamur için •8 fincan süt •1 fincan şeker •1 fincan tereyağı •2 yemek kaşığı vanilya •Yarım kilo yufka •250 gr. erimiş margarin •12 yumurta •Yarım yemek kaşığı tuz

Şerbet için • 2 fincan su • 2 fincan şeker • 1 fincan bal • 2 tane karanfil • Yarım çubuk tarçın • 1 dilim limon

Yapılışı:

Yayvan bir tencerede şeker ve sütü ısıtın. Kaynamasına izin vermeyin. İçine tereyağını ekleyip eriyene kadar karıştırın. Tereyağı eriyince unu az az ekleyin ve karıştırın. 10 dakika kadar pişirerek koyu bir kıvama gelmesini sağlayın. Sonra ateşten alıp soğuyana kadar bekleyin. Yumurta, tuz ve vanilyayı bu karışıma ekleyin. Bu arada fırını 175 dereceye ayarlayın. 10 cm’e 15 cm boyutlarındaki bir tepsiyi yağlayın. Yufkaların her katını yağlayarak dokuz kat üst üste dizin. Soğuyan karışımı kaşık yardımıyla yufkaların üzerine yayın. Yufkaların

kenarlarını taşma olmayacak şekilde kıvırın. Üzerini yağlayın ve sivri bir bıçakla baklava şekilleri gibi şekiller yaparak biraz süsleme yapın. Üzeri kızarıp altın rengi olana kadar 45 dk. pişirin. Şerbet için su, şeker, bal, karanfil, tarçın ve limonu kaynatın. Ateşi kısıp 20 dk. kadar karıştırarak pişirmeye devam edin. Ateşi söndürüp tarçın çubuğunu ve karanfilleri çıkardıktan sonra şurubu soğumaya bırakın. Fırından çıkardığınız pastayı 5 dk. kadar beklettikten sonra soğumuş şurubu sıcak pastanın üzerine dökün. Soğuduktan sonra afiyetle yiyebilirsiniz.

Girit EZMESİ

Malzemeler: • 500 gr şevketi bostan • 250 gr kuşbaşı et • 2 adet orta boy kuru soğan • 4 yemek kaşığı zeytin yağı • 5-6 su bardağı sıcak su Yapılışı:

Terbiyesi için: • 1 adet yumurtanın sarısı • Yarım limonun suyu • 1 yemek kaşığı silme un • Tuz

Peyniri iki iki buçuk saat ılık suda bekletip sertleşmesini engellemek için dolapta bekletin. Yaklaşık 2,5- 3 saat kadar buzdolabında beklettikten sonra rendeleyin,

fıstığı ve cevizi ufak ufak parçalayın dişe gelecek şekilde. Dövdüğümüz sarımsağı, cevizi, fıstığı ve kekiği iyice karıştırıp bu karışımı peynire ilave edin, İyice karıştırın. Mezemiz hazır olmuştur servis tabağına alıp servise hazır hale getirin. 31


ÇAVUŞOĞLU’NDAN yemek tanıtımı İSTANBUL’da düzenlenen 6’ncı Geleneksel Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması’nda Alanya’nın 108 çeşit yöresel yemek ve tatlı

T

ürkiye Aşçılar Derneği’nce düzenlenen 6’ncı Geleneksel Aşçılar ve Tedarikçiler Buluşması 300’ün üzerinde firmanın katılımıyla gerçekleşti. İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde lezzetleri bir araya getiren etkinliğin bu yılki mutfağı ise Alanya olarak belirlendi. Alanya Belediyesi’nin standını 34

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alanyalı olan Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, sosyete kasabı olarak ünlenen Cüneyt Asan, Kanal D Televizyonu’nda yayınlanan ‘Kısmetse Olur’ programının sunucusu Seda Akgül ile eski Türkiye güzeli ve dizi oyuncusu Zerrin Arbaş da ziyaret ederek Alanya yemeklerini tattı.

çeşitleri sergilendi. Meydana kurulan stantta 5 bin katılımcıya Alanya yöresel yemekleri ikram edildi.


‘ÖNCELİKLİ GÖREVİMİZ’

Stant ziyaretinin ardından kongre merkezinin toplantı salonunda konuşma yapan Alanyalı olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, doğup büyüdüğü Alanya’nın organizasyonun ana mutfağı olmasından büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Bakan Çavuşoğlu, “Türk mutfağını iyi tanıtmamız lazım. Bir ülkenin tanıtımı sadece siyasetle, diplomasiyle olmaz. Bir ülkenin zenginliklerinin

hepsini iyi anlatmamız lazım. Hem Türkiye’ye gelen konuklara iyi anlatmamız lazım hem de yurt dışında iyi anlatmamız lazım. Her şeyden önce yurt dışındaki kaliteli restoranların sayısını artırmamız gerekiyor. Kendi markalarımızı dışarıya taşımamız önemli. Antalya ve Alanya da iyi mutfak kültürüne sahip. Alanya’nın tarihi ve kültürel dokusunu, yöresel değerlerini hiç bozmadan gelecek nesillere aktarmak öncelikli görevimiz” dedi.

Program sonrası Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel, Bakan Çavuşoğlu’na hazırladıkları Alanya yemekleri kitabını hediye etti.

35


BAŞARISIZLIKTA TEK Hayri ÜLGEN

(Hayri baba)

Ü

SUÇLU HOCA MI?

lkemizde futbolda başarısızlık geldi mi hemen korkusu ne? Her Türk teknik adamını kast etmiyorum çare hocayı göndermek oluyor. Sahi elde edilen ama maalesef bazı teknik direktörlerimiz dürüst başarısızlıkta tek suçlu hoca mı? Her yıl olduğu davranmadıklarını vurgulayayım. gibi bu yılda Süper Lig, TFF Birinci Lig ve alt liglerde o kadar hoca değişikliği yaşanıyor ki inanın sayısını ben değil TFF’de görevli kişiler bile bilmiyordur. Lig başladığı günden beri her hafta bir teknik adamın görevine son veriliyor. Başarısızlar ortaya çıkınca her alanda olduğu gibi suçu kimse üzerine almıyor ve hemen fatura belki de en az suçlu olabilecek hocalara kesiliyor. Uzun yıllar futbolun içinde futbolcu, teknik adam, yönetim kurulu üyesi, başkan yorumcu olarak bu konuda kendimi laf söyleme hakkına sahip görüyorum.

TÜRK TEKNİK ADAMLAR MAALASEF DÜRÜST DEĞİL

En üst ligden en alt lige kadar maalesef kulüplerimiz hiçbir şekilde doğru bir yapılanmanın içine girmiyor. Eldeki mevcut kadronun ligde kalması bile zorken maalesef futbolun başındaki yöneticilerin demeçlerine bakıyorsunuz şampiyonluk söylemi var. Kardeşim senin kadronun değeri ederi ne ki sen şampiyonluktan bahsediyorsun desen ‘Bu takım şampiyon olur. Hatta biz bu takımı şampiyon yapacak hocayı bile getiririz” demeçlerini hatırlarsınız. Gerçek bu mu peki. Asla öyle değil. Özellikle Türk teknik adamlar bir takımımızla sözleşme imzalarken maalesef yöneticilerin bu sözlerine çanak tuttuklarını da görüyorum. “Başkanım bu yıl ligi ilk 10 içinde tamamlayabiliriz. Bu kadronun gücü bu demek” sözlerini söylemekten çekiniyorlar. Benim de en anlamadığım konuların başında bu geliyor. Değerli hocalarım ikili muhabbetlerde bu takım en fazla ligi ilk 5 içinde tamamlar derken yöneticinin yanında artık yapmacıktan mı yoksa bu görevi alamam mı korkusundan tam tersi bir söyleme bürünüyor ve başarı için iddialı sözler sarf ediyorsunuz. İlerleyen haftalarda başarısız sonuçlar gelince de bu defa maalesef ilk kurban yine teknik direktör kardeşlerim oluyor. Ama yabancı bir teknik adama baktığımız zaman başkanın yanında da olsa her yerde bu kadro ile sadece bu kadar yapabiliriz açıklamasını yaparken bizimkilerin 36


ÖNCE FUTBOLCU TRANSFER EDİLİR SONRA HOCA GELİRSE BAŞARI NASIL GELECEK Kİ?

Başarının en önemli ayaklarından birisi de planlama diyebiliriz. Peki ya bizim takımlarımızda planlama nedir veya planlama yapılıyor mu dersiniz. Buna cevabım ise kocaman bir hayır olur. Ligler başlıyor birçok takımda bırakın teknik adamı başkan hatta futbolcu bile yok. Lig başlıyor iki üç hafta sonunda başarısız sonuç geldi mi. Takımı baştan aşağıya değiştirme şansınız olmadığına göre en basiti olarak ‘Bir kan değişimi lazım” denilerek hocaya yol veriliyor. Sonrasında onun yerine bir başka hoca geliyor o da birkaç maç sonrasında görevi bırakıyor. Peki böyle başarı nasıl gelecek. Başarının anahtar sözcüğü olarak gördüğümüz ‘istikrar’ kelimesine ne zaman hayatımıza sokacağız. Gelişmiş ülkelerin futboluna baktığımız zaman oradaki yöneticiler hocanın istekleri doğrultusunda takımlarını yapıyor ona göre bir yol haritası belirliyor. Sözleşmeler genelde uzun yıllara dayanıyor. Bize gelince ise başkan ve yöneticilerimiz önce futbolcuları alıyor sonra hocayı

getiriyor. Böyle bir yapılanma ile başarı mı gelir.

Öncelikli olarak bir planlama yapmamız şart. Sezon sonu nerede olabiliriz, üç yıl sonra ligi nerede tamamlarız, 10 yıl HAMİLİ KART sonra nerede olacağız gibi. YAKINIMDİR Başarının ikinci temel kuralı Ülkemizde teknik adamlar konusunda bir başka sıkıntı ise olarak gördüğümüz istikrardan asla ama asla vazgeçmeyelim. maalesef siyasilerin futbolun Planlamanın bir parçası olarak içinde gereğinden fazla yer da görebileceğimiz istikrarda almasıdır. Futbolda ileri olan kulübü doğru hedeflere ülkelere baktığımız zaman götürecek teknik ve idari teknik adamların genelde ilk yapılanmayı gerçekleştirmek başlarda alt yapılarda hocalık gerekiyor. Mali yapılanmanız yaptığını biliyoruz. Bütün yaş ne kadar iyi olursa olsun kendi gruplarından teknik adamlar değerleriniz olarak görülen görev aldıktan sonra en üst takımın başına o teknik adam alt yapıların ne kadar önemli geliyor. Bizde ise maalesef tam olduğunu bilelim. Hani derler ya ‘hazıra dağ dayanmaz’ bu tersi bir durum söz konusu. nedenle alt yapıdan kendi Futbolu yakın zamanda bırakmış bir futbolcu kardeşim oyuncularımızı yetiştirmeliyiz. Taşıma su ile değirmen dönmez alt yapılarda görev almadan oraların zorluklarını görmeden diye boşuna söylenmemiş. Avrupa’yı büyük kulüpleri bir anda A takımın başında inceleyin bizim hiç değer sahaya çıkıyor. Veyahut vermediğimiz alt yapı hocaları ülkemizde her alanda olduğu belki de üst yapı hocaları gibi gibi ‘hamili kart yakınımdır’ maaşlar aldığını belirteyim. Biz tezi geçerli oluyor. Siyasi alt yapı hocalarına asgari ücret kanattan bir torpili bulunan maaş verdiğimizi hatırlatayım. birisi alt yapılarda bile Son olarak ilk başta ifade görev alabilmesi zorken bir ettiğim gibi alınan başarısız bakıyorsunuz en üst seviyede takımın başında sahaya çıkıyor. sonuçları tek bir kişiye fatura etmeye devam edersek bu kısır döngü devam eder gider. Biz BAŞARI İÇİN NE de her zaman başarısızlıkta YAPMALIYIZ suçlu kim diye birbirimize Bir futbol takımının başarılı sorar durur ama hiçbir zaman olması için neler yapılması başarıyı da yakalayamayız. gerektiğini sorar gibisiniz.

37


FARUK BAYAR ARTIK ANTRENÖR Eski milli futbolculardan 35 yaşındaki Faruk Bayar, şimdi diplomalı antrenör…

Futbola Eskişehirspor altyapısında başladı ve 1999 yılında profesyonelliğe

38

geçiş yaptı. 2002 yılında İstanbulspor Kulübü’ne transfer oldu. Gaziantep, Kasampaşa ve Sivasspor’da oynadı. Mersin İdmanyurdu, Tavşanlı Linyit Spor’da da top koşturdu. 4 kez milli takımlara çağrılan Faruk Bayar, 1 kez Türkiye U-21, bir kez de Türkiye A Milli forması olmak üzere 2 kez milli takım forması giymiştir.


Zamanlama mı ? Sanırım bunun değerini en iyi bir jonglör bilebilir. Değil mi ?

Mustafa YARICI

Bilgisayar Mühendisi & NLP Trainer

B

ir günü 24 saat kabul ederiz ama gerçekte 23 saat 56 dakika 4 saniyedir. Ve biz onu 24 saate yuvarlarız. Peki gerçekte “zaman” nedir ? Uçaklarda dikkatinizi çekmiştir, ekranda hem havalanılan meydanın hem de inilecek meydanın saatlerini gösterirler. O zaman “şimdi” nedir ? Otonom sinir sistemimiz, hareketlerimizin %98 ini otomatik olarak yapar ve seçer. Bu zamanı kullanmamız için de geçerlidir. Beynimizin (bilinçaltımızın) boşlukları doldurma özelliği vardır. Ve bizim için zamandaki boşlukları da ustaca doldurur. Daha da ilginç bir bilgi vereyim: kulağımızın duyduğu “şimdi” ile gözümüzün gördüğü “şimdi” arasında zaman farkı vardır. Çünkü, kulağımızdan beyne gelen sinyal, gözümüzden gelen sinyale göre daha hızlıdır. Belki saniyenin binde biri oranında ama daha hızlıdır. Aradaki farkı beynimiz bizim için doldurur. Hatta bu nedenle atletizm yarışmaları bir tabanca atışı (kulağa gelen bir uyarıcı) ile başlar ve TV de ya da canlı olarak bir yarışın başlangıcını izlediğinizde; hareketle sesi tam olarak üst üste oturtamazsınız. Peki şimdiki zaman ne kadar sürer ? Eğer zamana odaklandığınız bir ortamdaysanız çok uzun sürer. Örneğin bir ameliyathanenin kapısında ya da dişçi koltuğunda ya da çocuğunuz sınavdayken siz dışarıda bekliyorsanız. Ama eğer zamana değilde mekana ya da aktiviteye odaklandığımız ortamda iseniz zaman hızla akar gider. “Zaman zıvanadan çıktı” Wiliam Shakespare Peki ne yapmalıyız ? •Önceliklerimizi net ve kesin olarak belirlemeliyiz. Çünkü günlük programımızı bu önceliklere göre yapacağız. •20 ye 80 kuralına uygun olarak yapacağımız işleri sıraya koymalıyız. Çünkü, zamanı ve riskleri yönetebilmemiz için etkin programlama gerekir. • Hedeflerimizi ve ayıracağımız zaman dilimlerini net bir şekilde ifade etmeliyiz. Çünkü zamanın da patronu biziz. • Teknolojiyi daha efektif kullanmak ta şirketinizin zaman yönetimini istediğimiz seviyeye çıkarmamıza yardımcı olacaktır.

• Mutlaka hobileriniz olmalı ve kendiniz için zaman ayırmalıyız.

Hepimizin bildiği en temel formül bu olsa gerek. Burada da en önemli şey “zaman” dır. Çünkü payda da yer almakta ve sonucu oldukça etkilemektedir. Zamanı gelmişken, basit ve etkili bir çalışmadan daha bahsedeyim: saatinizin kronometresini çalıştırın, gözünüzü kapatın ve size göre bir dakika geçtiğinde gözünüzü açıp kronometreyi kontrol edin. Gerçekte ne kadar 60 saniyeye yaklaşırsanız o gün o kadar sakin ve zaman yönetiminde başarılı olursunuz. AN da kalın ve farkında olun. Sevgiyle, Mustafa YARICI

39


DOĞAYA SAHIP ÇIKIP

ZARARLARI ÖNLEYEN FIRMA EK Group bünyesinde yer alan ve Antalya’da doğa dostu ürünlerin distribütörlüğünü yapan firma,

Sizi ve firmanızı tanıyabilir miyiz? Ben Peyami KAHRAMAN… Uzun yıllar çok uluslu şirketlerde satış/pazarlama yöneticiliği yaptıktan sonra, kardeşim Ertuğrul Kahraman’ın yıllar önce kurmuş olduğu şirketimiz EK GROUP da kardeşlerim ve oğlumla birlikte, baba mesleği olan İnşaat işi ile başladığımız iş yaşamımız peyzaj, turizm işlerimiz ile devam etti ve en son olarak da EM Mikroorganizmaları Ürünlerinin Distribütörlüğünü alarak yeni bir sektöre girdik. İnşaat, Peyzaj ve Turizm sektörlerinde ki işlerimizi Antalya merkezli yapıyoruz. EM Mikroorganizma ürünlerinin Hayvancılık ve Çevre bölümünün Türkiye Distribütörü, Tarım bölümünde ise kısmi Distribütörlük yapmaktayız. Bu işlerinizde sizi en çok hangi iş heyecanlandırıyor? Bunlardan en son girdiğimiz iş olan Tarımda, Hayvancılıkta, Çevrede ve hatta insan içeceği olarak da 40

tarım, hayvancılık ve çevre anlamında yenilikler getiriyor.

kullanılan EM Mikroorganizmaları bizi en heyecanlandıran işimiz. Çünkü bu ürün şu anda fazla bilinmeyen ama canlının olduğu her yerde etkinliği olan nerede kullanılırsa kullanılsın insan sağlığına direkt etkisi olması bizi grup olarak bu işe yönlendirdi. Nedir EM? EM “Etkin Mikroorganizma” teriminin kısaltılmış şeklidir. EM değişik türde mikroorganizmalardan oluşmaktadır(Fotosentez bakterisiLaktik asit bakterisi-MayalarAktinomisetler-Küfler oluşan 84 adet bakteri içermekte) Bu Bakteriler doğadan toplanarak kendine özgü şartlarda üretilmekte olup kahverengimsi sıvı şeklinde görünümü olan bir mikroorganizma kokteylidir. EM, Japonya’nın Okinawa kentindeki Ryukyus Üniversitesi’nden Prof. Dr. Teruo Higa tarafından geçen yüzyılın sonlarında geliştirilmiştir. Üzerinde yoğun araştırmalar yapılarak

mükemmelleştirilen EM’nin kullanımı tarım, hayvancılık ve çevre alanlarında tüm Dünya’da son 20 yıl içinde son derece yaygınlaşmıştır. Ürünümüzün ana teması, İDEAL YAŞAMIN uygulanmasıdır. İdeal yaşama ulaşmak için EM Ürünlerinizin etkisi ve vizyonu nedir? Dediğim gibi EM ürünlerinin ana teması ideal yaşam, buna ulaşmak için vizyonumuz; • İnsanların sağlıklı olmaları için güvenli ve besin değeri olan gıdalar üretmek • Hem üreticiye hem de tüketiciye ekonomik olarak katkı sağlamak • Sürdürebilir ve herkes tarafından kolayca uygulanabilir olmak • Çevreyi korumak • Artan Dünya nüfusunu beslemek için yüksek kalitede ve yeterli miktarda gıda üretmek Tarım ürünlerinde uzun süredir sıkıntılar var eski tatları arar olduk. Bunun nedeni nedir? Ülkemizdeki tarım işletmeciliğinde, çok uzun yıllardır aşırı kimyasal gübreler ve zehir kullanımı sonucu maalesef topraklarımız ölmüş, canlılığını yitirmiş, doğal yapısını kaybetmiş, dolayısıyla artık verim alınamaz hale gelmiştir. Aslında, geçmiş yıllarda, doğal yapısı itibarıyla topraklarımızda var olan yoğun miktardaki yararlı mikroorganizmalar, son yıllarda iyice artan, aşırı kimyasal madde kullanımı ve zehirlerle yok edilmiş ve topraklarımız tamamen patojenlerin (kötü ya da zararlı mikroorganizmaların) istilasına uğramıştır. Yine tamamen patojen (zararlı) mikroorganizmaların topraktaki hastalık yapıcı etkisi sonucu, zeytin ağaçlarında vertisilyum solgunluğu denilen hastalık, narenciyede uçkurutan hastalığı, diğer meyve ağaçlarımızdaki patojen kaynaklı hastalıklar, verim düşüklükleri, üzümlerimizdeki hastalıklar v.b gibi sorunlar maalesef hızla artmıştır.


Peyami KAHRAMAN Ayrıca kimyasal gübrelerin toprakta oluşturduğu kalıntılar ile zehir kullanımının doğal bir sonucu olarak, toprak yaşamsal işlevini yitirdiği gibi; tekstür yapısı da bozulmuş ve topraklarımız biyolojik, kimyasal ve fiziksel olarak zarar görmüştür. Üstelik kimyasal ve zehir kullanımı doğal dengeyi öylesine bozmuş ve hatta yok etmiştir ki; topraktaki yararlı mikroorganizmalar neredeyse tamamen yok olduğu gibi, keklik, yılan, solucan hatta arı v.b gibi doğal denge için çok önemli olan canlı türleri de tarım alanlarından kaybolmuş ve sonuçta, örneğin, hızla artan fare istilası gibi sorunlarla karşı karşıya kalınmıştır. Bakın size bir örnek vereyim; Arı, yeryüzündeki mevcut bitki varlığının %86’sını dölleyen bir canlıdır. Yani yeryüzünden arı nesli kaybolsa mevcut bitki varlığının %86’sını kaybetme tehlikesi baş gösterecektir. İşte günümüzde, ülkemizdeki döllenememeden ötürü meyve alınamamış olmasının ana nedenlerinden biri de bu sorundur. Bir başka deyişle, sorun, toprağın bozulmuş olan doğal yapısının sonucu hastalık yapıcı kötü mikroorganizmaların istilası ile karşı karşıya bulunulması gerçeğidir. Buna neden olan da topraklarımızdaki bu kimyasal birikimlerdir.

Toprakların hasta olmasının tek nedeninin kötü mikroorganizmaların istilası ile hastalık üretmeleri olduğunun, bunu engelleyecek olan yararlı mikroorganizmaların maalesef yok edildiğinin bilinmesi gereklidir. Daha anlaşılır bir ifadeyle, ortamdan iyiler yok edilmiş, ortamı tamamen kötüler istila etmiştir. Çözüm toprakların yeniden sağlığına kavuşturulup canlandırılmasıdır. Topraklarımızda ki hastalığın tanısını belirttiniz de çözümü nedir? Yukarıda açıklanan sebepler sonucu düşülen kötü durumdan topraklarımızı ve bitkilerimizi, kesinlikle herhangi bir kimyasal ürünle kurtarabilmemiz mümkün değildir. Ayrıca kimyasal ve zehirlerle tarım yapmak da son derece yanlıştır. Yeniden topraklarımızı kazanmanın, sağlıklı ve tarım yapılabilir, verim alınabilir hale getirmenin tek yolu; topraklarımızı yararlı bakterilerle yeniden canlandırmaktır. Bunu başardığımız zaman, aynı zamanda toprakta hastalık yapan zararlı bakterileri yok etmiş ve mevcut kimyasal gübre kalıntılarını da parçalayıp toprağın doğal formuna kavuşturulmasını da sağlamış olacağız. Dolayısıyla, tüm bu sorunların üstesinden gelebilmek için, toprağımızın yeniden yararlı mikroorganizmalar ile aşılanması ve toprağın canlı ve aktif hale getirilmesi gerekmektedir. Yani toprağın gerçek anlamada düzene sokulması gerekmektedir. Buna, bir nevi, hasta ve hatta, işlevlerini yitirmiş haldeki toprağın yeniden canlandırılması işlemi de denilebilir. İşte bu işlemi yapabilecek dünyadaki tek ürün EM’dir. EM’nin etkisinden bahseder misiniz? EM ile tarıma başlayan çiftçi EM’nin etkisini birkaç hafta içinde görmeye başlayacaktır. EM, kötü patojenleri yok ederek bunların sebep olduğu hastalıkların ortadan kalkmasını da sağlamış olur. EM, sadece toprağı doğal yapısına kavuşturmakla kalmaz, çiçeklenmeyi, filizlenmeyi artırır, fotosentez kapasitesini, erken

meyve vermeyi de teşvik eder. EM tüm meyve ağaçlarında da; zeytin ve narenciyede olduğu gibi son derece değerli hizmetler yapmaktadır. EM kullanılarak elde edilen meyveler tamamen organik olup, depolama ve uzun süreli dayanıklılık yönünden çok kazançlıdır. EM ile üretilen ürünler tamamen organik olduğu gibi, önceden bitkiye verilen kimyasal ve zehirlerle ürünlerde oluşan kalıntıların yok edilebilmesi de yine EM uygulaması ile mümkündür. Yani, kanserojen maddeleri, ağır metalleri kısaca ürünlerdeki insan sağlığını bozan tüm kalıntıları da yok eder. EM, uygulanan bitkilerde soğuk ve donlara karşı bitkiyi korur. EM ile elde edilen organik ürünlerin depolama ömürleri uzundur. EM Teknolojisi pahalı bir yatırımdır? Günümüzde çok aşırı olan gübre fiyatları nedeniyle çiftçilerimiz büyük sıkıntılar çekmektedirler. Oysa büyük çoğunluğu gereksiz ve hatta zararlı olan kimyasal ve zehir kullanımı yerine EM ile yapılan tarım sonucu verim ve kalite artacak, organik ve üst düzey ürün alınacak, topraklar sağlıklı ve canlı kalacak, çiftçimiz sıkıntı çekmeyecek, korkulu rüya görmeyecek, gübre diyerek bir kısım ürünlere vereceği paranın da en az yarısı cebinde kalacaktır. Ülkemizdeki Hayvancılıkla ilgili görüşleriniz? Bildiğiniz gibi ülkemiz tarımda olduğu gibi hayvancılıkta da kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden birisi konumundan hayvan ithal eden ülke konumuna geriledi. Bunun bir çok nedeninin yanında en önemli neden hayvan ölümleri! Çünkü sağlıksız koşullarda bulunan hayvanlar sıkça ölmekte, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Çelik’in de, ”sağlık kuralarına uyulmadığı için yılda 400 bin hayvanın öldüğünü ve bu nedenle de 500 bin hayvan ithal ediyoruz” şeklinde beyanı var.

Çağlayan Mah. 2056 Sok. No:46 Muratpaşa/ANTALYA 0242 324 4368 - 0532 245 9519

41


Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal

ÖDÜLLERIN EFENDISI

Bu ayki konuğumuz Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Av. Ümit Uysal’a aldığı ödülleri soruyoruz. Ancak o, ödüllerin sayısından çok, uygulanan kriterler ve tarafsızlığıyla daha çok ilgili… Haklı da… O nedenle aldığı ödüllerin her birinin önemli bir özelliği ve yeri var.

Gazipaşalı, hukukçu, sosyal demokrat ve belediye başkanı olarak dünden bugüne Ümit Uysal? Sevdiğim bir şair, böylesi bir soru kendisine yöneltildiğinde “Yaşamın dipnotudur öyküm” diye kısa ama anlamlı bir cevap veriyor. Benim öyküm de aslında bundan ibaret. Serikli ev hanımı Alime Hanım ve Gazipaşalı öğretmen Mehmet Ali Bey’in iki evladından büyüğüyüm. 1970 yılında babamın görev yaptığı Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinde doğdum. 12 Mart 1971 muhtırası, Devlet Parasız Yatılı Sınavları, 12 Eylül 1980 askeri darbesi benim hayatımda büyük dönüşümlere neden oldu.

12 Mart sonrası Babam, okul binası dahi olmayan Kemer’in Ovacık köyüne görevlendirildi. Ovacık’ta bütün arkadaşlarım okul çağında olunca ben de onların peşinden daha 4 yaşında okula başladım. CHP’li bir babaya sahip olmanın sıradan cilvesi 3’üncü sınıfa geçtiğimde Serik’e tayinimiz çıktı. İlkokul bittiğinde bizim gibi memur bir ailenin çocuğunun okuyabilmesinin tek yolu Devlet Parasız Yatılı sınavlarına girmesiydi. Ben de öyle yaptım, 1979’da, 9 yaşında Antalya Lisesi Pansiyonunu kazandım. Ancak ortaokul 2’nci sınıfa başlamayı düşlerken 12 Eylül 1980 Askeri darbesi gerçekleşti. Hepimiz Türkiye’nin farklı illerine dağıtıldık. Bana İzmir düştü. İzmir Karabağlar

Cumhuriyet Lisesi’nde ortaokul ve liseyi bitirdim. 1985 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. 1991 yılında mezun olduğumda ilk işim otobüs biletimi alıp Antalya’ya dönmek oldu. Antalya Barosu’nda stajı tamamlayıp avukatlığa başlarken 9 Eylül 1992’de yeniden açılan CHP’nin kurucu il meclisinde görev aldım. Sonrasında il başkanlığa kadar uzanan bir dönem. Bu sırada eşim Ümran’la tanışıp evlendik. 1997’de CHP il yönetiminde görev alırken kızımız Eylül dünyaya geldi. O büyürken 1999’da il başkan yardımcısı, 2001’de il başkanı oldum. 2002 seçimlerinde Antalya’nın 13 milletvekilliğinden 8’ini kazandık. Bu başarının ardından partisi çizgisini kararlılıkla takip eden bir yapı içinde olmayı tercih ettim. 2007 yılında oğlumuz Efe dünyaya gelirken 2014 yerel seçimleri öncesinde Büyükşehir seçim kampanyası koordinatörlüğünü yürütmekte iken, CHP Genel Merkezi’nce Muratpaşa Belediye Başkan Adayı gösterildim. Komşularımızın tercihiyle de seçimleri kazandık.

Muratpaşa’da farklı bir belediyecilik görüyoruz. Parklar, bahçeler, oyun alanları… ‘Komşularım’ dediğiniz Muratpaşa sakinlerini ayağına gidiyorsunuz. Bu süreç nasıl işliyor?

Muratpaşa’da göreve başladığımızda öncelikli olarak yaptığımız işlerden biri Turunç Masa sistemini oluşturmak oldu. Turunç Masa, her belediyede alışılagelen halkla ilişkiler masası uygulamasından çok daha fazlasını sunuyor. Burası bir yönetişim birimi. Günün her saati, telefonla, web sitesi ya da sosyal paylaşım ağaları üzerinden ulaşmak mümkün. 42


Her Çarşamba belediyemizde gerçekleştirdiğimiz ‘randevusuz görüşme’ saatlerinde ve cuma günleri mahallerimizde düzenlendiğimiz ‘Halk Günlerinde’ Turunç Masa ekiplerimiz komşularımızın dilek, öneri ve şikayetlerini kayıt altına alıp raporluyor. İşte bu aşamayla komşularımızın belediye yönetimine katılım süreci başlıyor. Mahallerimizden, komşularımızdan gelen öneri, şikayetler belediye bütçesinin nasıl kullanılacağını belirliyor. Bahsettiğiniz tüm o parklar, oyun alanları işte böyle işleyen bir sürecin içinden çıkıyor. Bunun sonucunda da Muratpaşa’da belediyecilik hizmetlerinden yüzde 90 oranında bir memnuniyet söz konusu.

Merkezi ve Hacı Bektaş Kültür Merkezi, Antalya’ya, Muratpaşa’ya bulundukları mahallere önemli değer katacak projeler.

Sosyal belediyecilik?

Sosyal belediyecilik, bizim aslında bir anlayışı ters yüz ettiğiniz bir alan. Sadece bir şey dağıtma üzerine kurgulanan bir anlayışı reddederek insana dokunan, insanını hayatını değiştiren bir çalışma içindeyiz. Bugün sayıları 3’e ulaşan Yaşlı Evlerimizle, bir grup üyemiz il il dolaşarak dans şampiyonalarına

O zaman bir tur yapalım, Muratpaşa’da neler yapıldı, neler yapılacak?

Muratpaşa’da belediyecilik çalışmalarını iki ana başlık topladık. Temel ve sosyal belediyecilik. Bunlardan hiçbiri diğerinden daha az öneme sahip değil. Hatta ikisi aynı anda yapılabiliyorsa bir anlama, siyasi ve felsefi duruşa tekâmül ediyor. Temel hizmetler dediğimiz alan fen işleri, imar, park bahçe gibi hizmet noktalarını kapsıyor. Muratpaşa’da bu alanda çok ciddi projeleri hayata geçirdik geçirmeye de devam ediyoruz. Öncelikli olarak Muratpaşa’nın cadde ve sokaklarından büyük bir yenileme çalışmasına başladık. Bu çalışma asfalt çalışmalarıyla birlikte engelli şeridiyle kaldırım düzenlemesi ve kaldırımlara turunç fidanlarını dikimini kapsıyor. 2016’da kendi rekorumuzu kırarak 123 bin 474 ton asfalt çalışması yaptık. 350 dönüm yeşil alanı Antalya’ya kazandırdık. Aslında bu alanlarda çok iddialı hizmetleri yerine getiriyoruz ama biraz mütevazi davrandığımızı söyleyebilirim. Bununla birlikte 33 milyon 647 bin TL’ye mal olacak 3 projeyi de devam ediyoruz. Çağdaş Sanatlar Merkezi, Abdullah Sevimçok Sivil Toplum

merkezlerde ilköğretim çağındaki 750 çocuğun derslerine destek için etüt saatleri düzenleniyor. Özellikle turizm sektörü çalışanlarının yoğun olarak oturdukları mahallerde sosyal kreşler açıldı. Bugün sayıları 4 olan kreşlerden 460 çocuk yararlanıyor. Maddi imkansızlıklar nedeniyle üniversite sınavları hazırlık kurslarına gidemeyen gençler için kurulan MURGEM ise ilk yılında 572 öğrencisinin 486’sını üniversiteye yerleştirdi. MURGEM, bu yıl YGS’de yüzde 98.25’lik başarıyı yakaladı. Bin 90 öğrenciden bin 71’i baraj puanı geçti. Kadına yönelik şiddete ‘Dur’ demek için oluşturduğumuz Al Yazma Grubu Antalya’da bu mücadelenin önemli bileşeni haline geldi. Antalya Kuaförler ve Manikürcüler Odası’yla birlikte yürütülen Mor Makas Projesi ve Al Yazma Kadın Dayanışma Merkezi bu mücadelenin önemli araçları oldu.

Tüm bunlar içinde kültür ve sanatı, sporun yerini nasıl tanımlıyorsunuz? Sizin de gitar çaldığınızı düşünürsek…

katılıyor, madalyalarla dönüyorlar. Hatta Belek’te düzenlenen şampiyonada Dünya Dans Şampiyonu oldular. Adalya Vakfı ile birlikte hayata geçirdiğimiz ve geçtiğimiz günlerde 2 yaşını dolduran Engelsiz Kafe, Muratpaşa’da yaklaşık 7 bin 500 engelli komşumuzla ortak çalışmalar yürütüyor. Antalya’nın maddi imkanları en kısıtlı iki mahallesinde çocukların geleceğe güvenli bakmalarını sağlamak için eğitim ve bilgi merkezi açtık. Zeytinköy ve Ermenek’teki

Bizim Muratpaşa’da çocuklarla bir sloganımız var. Hep birlikte “Yaşasın sanat, yaşasın spor yaşasın hayat” diyoruz. Amacımız sporu en geniş kitlerle buluşturmak. Bunun için 17 farklı noktada sabah sporu yapıyoruz. Altyapıya büyük önem veriyoruz. U19 futbol takımızı daha geçen haftalarda Antalya şampiyonu oldu. Hentbolda önemli bir karar aldık ve kendimize yabancı oyuncu sınırları koyarak genç, yetenekli oyunculardan oluşan bir takım kurduk. Hem ligde hem de Türkiye Kupası’nda yolumuza devam ediyoruz. Tüm bunları yaparken spor yatırımları konusunda da önemli adımlar attık. Milli Eğitim Bakanlığı’nın Okullar Hayat Olsun projesi kapmasında 4 okulumuzun bahçesine spor salonları inşa ettik.

43


5’incisinin inşaatı 75’inci yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nde devam ediyor. Ayrıca göreve geldiğimiz da natamam olan Süleyman Erol Yüzme Havuzu’nu tamamlayarak hizmete açtık. Recep Gürbüz Güreş Eğitim Merkezi yatırımını gerçekleştirdik ayrıca Antalya’nın ilk doğal buza sahip buz pateni pistimiz de Teneffüs Park’ta yer alıyor. Sanat ise Muratpaşa’da oluşturduğumuz sevgi, barış ve kardeşlik ortamının en önemli parçası olarak görüyoruz. Uluslararası Antalya Gitar Festivali, bu yıl onur ödülünün Zülfü Livaneli’ye takdim ettiğimiz Antalya Edebiyat Günleri gibi Antalya’nın klasikleri arasında giren festivalleri gerçekleştirdik. Uluslararası Kaleiçi Old Town Festivali’nin 2’ncisini ise bu yıl 6 – 9 Temmuz tarihleri arasında düzenleyeceğiz.

Bu çalışmalarınız size bir çok ödül de getirdi. Kaç ödül aldınız?

Öncelikle şunun altını çizmek gerektiğini düşünüyorum, Türkiye’de yerel yönetimlere verilen ödülleri biz biraz tartışmalı buluyoruz. Bir çoğu maalesef çeşitli sponsorluklar karşılığında veriliyor. Muratpaşa Belediyesi olarak böyle bir ödülü biz hiç istemedik, kabul de etmedik. İnsani Gelişim Vakfı, Türkiye’nin nüfusu en büyük 150 ilçe belediyesinin faaliyet raporlarından ve ‘gizli müşteri’ yoklamasıyla ortaya çıkardığı bir endeks var. Muratpaşa Belediyesi toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik hizmetlerin çeşitliliği ve kalitesinin

ölçümlendiği ‘sosyal kapsama’ endeksinde ise 3’üncü oldu. Bizim hiç haberimiz olmadan yapılan bir araştırma sonucu verilen bu ödülün bizim için ayrı bir anlamı olduğunu söyleyebilirim. Atma Biriktir Kazanalım’ sloganıyla hayata geçirdiğimiz ve evlerde ayrıştırılan ambalaj atıklarının alışveriş puanına dönüştüğü ‘Çevreci Komşu Kart’ projesi bu yıl 20’ncisi verilen Akdeniz Üniversitesi Çevre Hizmet Ödülleri - Türkiye ölçeğiKamu Kurumu dalında ödüle değer görüldü. Bu ödül de Çevreci Komşu Kart projemizin bir Türkiye projesi olduğunu ispatlaması açısından bizim için çok değerli olduğunun altını çizmem gerekir. Bir yıl önce başlayan proje kapsamında 994 bin 740 kilogram yerinde ayrıştırılmış ambalaj atığı topladık ve bunun karşılığında anlaşmalı marketlerde kullanabilecek 250 bin 865 TL karşılığı puan Çevreci Komşu Kartlara yüklendi. Projemiz Türkiye genelinde uygulanır hale geldiğinde 3.5 milyar dolar yeni bir kaynak yaratacak bir çalışmadır. Bunlarla birlikte son iki yıldır Türkiye Çevre Eğitim Vakfı’nca (TÜRÇEV), ‘En iyi çevre eğitimi faaliyeti yürüten belediye’ ödülünü de alıyoruz.

Biraz da size dönelim. Ümit Uysal ne yer ne içer, en sevdiği yemek nedir?

Çok yemek ayırdığım söylenemez. Her türlü yemekten azar azar, dengi bir şekilde bir yemeğe dikkat ederim ama sebze yemekleri favorim.

Bir gün evde yemek pişirseniz ne yapardınız, bize bir tarif verebilir misiniz?

Söyleyince ‘Kolaya kaçıyor’ diyeceksiniz ama makarnalar konusunda çok iddialı olduğumu ifade etmeliyim. Makarna işinde püf nokta haşladıktan sonra soğuk sudan geçirmemek ve kıvamı çok iyi bir sosla servis etmekten geçiyor. Kremalı mantar sosunun makarnaya çok yakıştığını düşünüyorum. İyi bir sos için iyi bir zeytinyağına ihtiyaç var. Sos için 1 yemek kaşığı zeytinyağı 1 yemek kaşığı tereyağını tavada karıştırarak başlıyoruz. Ardından içine ezilmiş sarımsaklar giriyor. Sonra mantarlar. Mantarlarını sulanması için burada yüksek ateşe ihtiyaç var. Sulandıktan sonra ateşi kısıp kaynatıyoruz. Sonra fesleğenler tavaya giriyor. İşte tam bu noktada haşladığımız makarnalar sosla buluşacak Ardından yarım su bardağı süt, tuz ve taze çekilmiş karabiber eklenecek bir 2 dakika daha böyle pişecek.

Son olarak, Muratpaşalılar sizi 2019’da yeniden aday görecek mi?

Bunları konuşmak için inanın henüz çok erken. Biz Muratpaşa’da, komşularımızın da bizden beklediği gibi toplam yaşam kalitesini yükseltmek için çalıyoruz. Tüm odaklanmamız bunun üzerine.

Ye İç Gez dergimizin bu ay ki konuğu sizsiniz, dergimiz hakkında ne düşünüyorsunuz? Antalya’da önemli bir boşluğu doldurduğu kanaatindeyim. Alanında çok başarılı buluyorum ve bu başarı çıtasının her sayıda bir üste çıktığını görmek de ayrıca sevindirici. Sizinle uzun yıllar televizyon programları yaptık. Bir avukat olarak karşınızdaydım. Bugün yine bir belediye başkanı olarak sizle bu röportajı yapmaktan çok mutlu oldum. Derginizi yakınen takip ediyorum. Yemek kültürlerinin, geleneklerimizin, ayrıca asırlardır içtiğimiz şerbetler, bozalar, sahlepler gibi yaşatılan değerleri vermektesiniz. Gezmeyle de Türkiyemizin nadide butik konaklama yerlerini görüyoruz. Turizme de hizmet veriyorsunuz... Ben de sizin başarılarınızın devamını diliyorum sayın Mater...

Daha güzel Muratpaş’da gönül gönüle, el ele güzel yollarda buluşalım. 44


DÖSİAD’IN

BIRLIK BERABERLIK GECESI

D

öşemealtı Sanayici ve İşadamları Derneği hafta sonu düzenlenen gecede bir araya geldi. Yaklaşık 150 DÖSİAD üyesinin katıldığı birlik beraberlik gecesinde, hazırlanan hediye setleri başkan Gültekin Gencer ve yönetim kurulu üyeleri tarafından üyelere dağıtıldı. DÖSİAD başkanı Gültekin Gencerin gecede yaptığı konuşmada, DÖSİAD üyelerinin sadece Antalaya’da değil Türkiye çapında sektörlerinde marka haline gelmiş isimler olduğuna dikkat çekerek şöyle konuştu; ‘DÖSİAD gücünü tamamen üyelerinin niteliğinden alan ve beşeri sermayesi çok yüksek olan bir sivil toplum örgütüdür. Ve yine sektörlerinde kendisini ispat etmiş ülkemiz ekonomisine katkı koyan siz değerli dostlarımla DÖSİAD, bugün Antalya’nın en önemli sivil toplum kuruluşlarından birisi haline gelmiştir. Aramızda uluslararası alanda başarılara imza atmış birçok sektör lideri bulunmaktadır.’

45


Lili Marleen çalsa yeniden... LİLİ MARLEEN savaşı durduran, yaşamı hatırlatan şarkı… 1941 yılında Alman işgalindeki Belgrad radyosunda çalındığında bir şok etkisi yarattı. Ve o günden sonra her çalınışında ikinci harbin bütün cephelerinde savaş bu şarkı süresince durdu. Birbirlerini öldürmek için tetikte bekleyenler bu şarkıyı birlikte dinledi. 2016 hem ülkemiz, hem de dünya açısından felaketler yılı oldu. Keşke tüm yıl LİLİ MARLEEN çalsaydı, tüm radyolardan ve insanlık hep birlikte dinleseydi. Hep birlikte ölmekten üstelik niçin öldüğünü bilmeden ölmekten çok daha iyi olurdu. Ölüyoruz, durmadan ölüyoruz. Ve ölüme övgüler düzüyoruz, yaşama şarkılar söylemek yerine. Hepimize yetecek bir dünyayı hiçbirimize yar etmeyen bir çağın ahmaklığına kanıyoruz. Ölürken de, öldürürken de haklılık nutukları atıyoruz. Oysa yaşamaktır haklı olan ve insanın hakkı olan… Yaşamı ölüm karşısında mağlup edip kendi elimizle teslim oluyoruz ölüm tacirlerine… Dostlar, yaşamak güzel, yaşamak keyifli ve yaşamak bir armağan bize. Evet dostlar, hayat en güzel armağan… Dünyanın yaşayan güzel düşünen insanlara ihtiyacı var. Bize sunulmuş bu armağanın kıymetini bilmeliyiz. Kıtaları saran ölüm çılgınlığına bir dur demeliyiz. Dünya ölenlerle değil, yaşayanlarla güzel… Kurdun,

46

kuşun, bütün insanların hakkı var bu dünyada… Hepimize yeter bu kocaman dünya… Hepimizi mesut eder bu dağlar, bu gökyüzü, bu engin denizler… Acılarımıza teselli, sevinçlerimize paydaştır tüm canlılar. Peki dostlar neden bu ölümüne kavga ve ölümlere övgü? Güneşin sofrasında birlikte oturmak varken neden hep başkasının güneşini karartmaya çalışıyoruz? Bütün dünyayı saran bu savaş çılgınlığı ve çığırtkanlığı son bulmadan biz de kurtulamayız bundan biliyorum bunu. Ama yine de ölmesek diyorum, yaşasak dolu dolu… Düğünlerde halay çeksek, ölümlerde zılgıt çekmek ve ağıtlar düzmek yerine… Ah yeniden çalsa LİLİ MARLEN, yeniden hatırlasak yaşamın güzelliğini… Yeniden keşfetsek dağların yaban güllerini, bizi düşlere daldıran dolunayları… Hep birlikte haykırsak yaşamın kutsallığını, hep birlikte şarkılar söylesek.

Nesrin MATER


Selmin TURGAY

ANNELER

B

u yazımı kutsal sevgilere ayırmak istiyorum. Belki dünyasal boyutta olanlar beni anlamakta güçlük çekebilirler, onları sevgiyle kucaklıyorum....Hepsinin beni anlayacağı zamanlar olacaktır. Kutsal sevginin başında Allah sevgisi gelir, ondan sonra olan bütün sevgiler, aşklar hakiki sevgiyi yani varoluşumuzdan evvelki sevgiyi, aşkı bulmak için dünyada var olmuştur. Bundan sonra vatan sevgisi gelir, bu sevgi doğup büyüdüğümüz topraklara olan gönül borcumuzdur.....Sonra anne sevgisi ve evlat sevgisi gelir ki bu ALLAH’ın bizleri yaratırken varoluşta var ettiği kutsal ,ilahi sevgidir.. Her kadın, yaradılışta özenle, Allah’ın cemal ve celal yüzünden yaratılmıştır. Kadın çok özel olup, ona doğurma, var etme yetisiyle dünyaya indirilmiş, erkeği tamamlamak, ona maddi manevi destek vermek üzere ve erkeklerin es geçtiği , hayatın detaylarını hatırlatmak üzere yaratılmıştır....Her kadın anne olsun olmasın anne içgüdüsü taşır. Diyeceksiniz ki ne canavar, ne hain anneler de var, onlar, aileye, çocuklara aşama yaptırmak, ruhsal farkındalık yaratmak üzere varlar. Evrende iyi ve kötünün pozitif ve negatifin olduğu gibi.... İşte böyle anneler var olmadan aldıkları görevler gereği evrende negatif hizmet verirler.... Onları ayrı tutarsak hakiki anne, seni seven, kollayan, çocuğuna zarar gelmesini canıyla savunan bir kadındır veya yaratılmış olan bir canlıdır.. Bu hiç fark etmez, ister insan olsun, ister hayvan,

52

bu içgüdü sadece dişi olana verilmiş olup, tanrının kutsal emanetini taşır. Eli öpülesi anneler, hayatının son saatine kadar, anneliği içlerinde hissederler. Her anne, gençlik yıllarında çektiği meşakkatli yıllara, çocuğu için göğüs gerer. Onun için beyler,,,, kadınlara annenize gösterdiğiniz özeni ve sevgiyi, saygıyı esirgemeyin. Onlar, siz beylere emanet ve hepsi iyi davranılmayı hak ediyorlar. Kadınına iyi davranmayan beylerin işleri rast gitmez, evinizin bereketi gider. Deneyin göreceksiniz, kadınların duası tutar, çünkü duası kutsaldır. Siz de anneler, erkek çocuklarınızı kadına saygılı yetiştirirseniz bu toplumun dirliği, birliği, düzeni artar. Bu dünya biraz kadından, biraz erkekten fedakarlık bekler, birliktelik ancak böyle sağlanır. Ben bu sayıda tüm anne olmuş, olmamış kadınlarımızın anneler gününü kutluyor, onların, kutsal yürek ve ellerinden öpüyorum....Mutlu anneler gününüz hep sizinle olsun..... Zira kadın dudaklarıyla sevgili, Elleriyle anne,, Sözleriyle dost, Bakışları ile çocuktur. FARİD FARJAD........ ESEN KALIN.........................


E L N U R

MADO’NUN MUTFAĞINDA

Elnur & Abdullah ERKAN

53


6.ULUSLARARASI EDİRNE

BANDO VE TAVA CİĞER FESTİVALİ YAPILDI 3 gün süren 6.Uluslararası Edirne Bando ve Tava Ciğer Festivali’nin son günü Acı Biber Yeme Yarışması, Ciğer Dağıtımı ve Bando Ekipleri’nin konserleri ile sona erdi. Edirne

54

Belediye Başkanlığı’nca düzenlenen 6.Uluslararası Edirne Bando ve Ciğer Festivali’nin son günü Saraçlar Caddesi’nde bir konuşma yapan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Tava

Ciğer’in tek adresinin Edirne olduğunu söyledi. Edirne dışında yenilen tava ciğerlerin hepsinin taklit, tescilsiz ürünler olduğunu belirterek, “Kim Tava Ciğer’i yemek istiyorsa geleceği tek adres Edirne’dir.” dedi.


E

dirne Belediye Başkanı Recep Gürkan konuşmasının ardından Edirne Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Emin İnağ’ı da sahneye davet ederek, birlikte Edirneli ciğer ustalarına plaket takdim ettiler.

acı biber de unutulmayarak, festival kapsamında “Acı Biber Yemek Yarışması” düzenlendi. Her tabakta 10 adet biberi en kısa sürede bitirmeye çalışan 6 gönüllü yarışmacı arasından, Süleyman Işık birinci oldu.

ACI BİBER YEMEK YARIŞMASI

2 TON ÜCRETSİZ CİĞER DAĞITIMI YAPILDI

Edirne Tava Ciğeri’nden ayrı düşünülemeyen ve Edirne’nin Karaağaç Mahallesi’nde yetiştirilen

Edirne Belediye Başkanlığı tarafından organize edilen 6.Uluslararası Edirne Bando ve Ciğer Festivali kapsamında,

festival alanına kurulan stantlarda, vatandaşlara yaklaşık 2 ton ücretsiz Tava Ciğer ikramı yapıldı. Yurt içinden ve yurtdışından festival için Edirne’ye gelen misafirler, hem Tava Ciğer’in tadına bakma fırsatını bularak, hem de Bando Ekipleri’nin konserleriyle müzik ziyafeti yaşadılar. Festival, Edirne Belediye Bandosu’nun Beyazıt Sansı’nın bestelediği “Tava Ciğer” türküsünü seslendirmesi ile son buldu.

55


Tur satın alırken nelere

DIKKAT ETMENIZ GEREKIR Eski bir Kayseri sözüdür; “Mal alırken kazanılır” Bu da Anneanne sözü: “Ucuzdur vardır illeti”

B

iz tur alırken her iki sözü de kulağımıza küpe yapıp hareket edeceğiz. Yoksa hikayemiz ya hüsranla ya da mahkeme ile bitiyor. İki meslek hayal satar. 1.nci Sigortacılık. O felaket satar. Korkutarak satar. 2.nci hayal satan meslek grubu ise Turizmcilerdir. Onlar da “Rüya“ satar. Ballandırarak satar. Her ikisinde de hayal gücünüzün sınırlarını zorlarsanız eskilerin deyimi ile “sukut-u hayal“e uğrarsınız.

56

Yani Hayal kırıklığına. Sigorta sektörünü bilemeyeceğim. Ama bir turu satın alırken Hayal Kırıklığına uğramamak için aşağıdaki tedbirleri almanız gerekir.


n İlk bakmamız gereken turu

satın almak istediğimiz şirketin TÜRSAB üyesi bir şirket olup olmadığıdır. Bunu www.tursab. org.tr web sitesindeki acentalar bölümünden kontrol edebilirsiniz. Sizi Türsab üyesi bir şirket adına para toplayanlara karşı da uyarmak isterim. Üye acentanın kendisi haricinde hiçbir şahıs veya şirket acenta adına para toplayamaz.

B

yoktur. Ancak dikkat. Genel hizmet kalitesinin bozukluğu ile münferit bazı hataları karıştırmayın. Örneğin turu satın alırken, turda veya aldıktan sonraki acenta ve çalışanlarının tavrı genel hizmet kalitesini gösterir ancak oteldeki resepsiyon görevlisinin ters konuşması veya olası temizlememiş bir oda verilmesi münferit bir hata olabilir.

n İptal, tur erteleme, vize

alınamama vs şartlarını ödeme yapmadan firmayı kıyaslamadan turu satın 3 Elbette fiyatöğrenin. önemli. Çünkü Birkaç tur şirketiSonra “aaa ben bunu bilmiyordum, kulağımıza küpe yapıp hareket okumadım“ ın faturası ağır olabilir. de sizden aldığı ödemeleri derhal almayın. Ancak unutmayın. Bir tur firmayı kıyaslamadan turu satın edeceğiz. Yoksa hikayemiz ya uçak Ancak ve otellere yapmak zorunda. şirketinin net kar marjı dünyanın hiçalmayın. unutmayın. Bir tur hüsranla ya da mahkeme ile bitiyor. 3Yaptığınız ödemelerin Sonra net “aaakar benmarjı bunudünyanın bilmiyordum, bir yerinde %15’i geçmez. Ortalama şirketinin hiç makbuzlarını, imzalı Tur Kayıt okumadım“ faturasıOrtalama ağır olur. da %5-10 civarındadır. Eğer bir bir yerinde %15’iıngeçmez. İki meslek hayal satar. Formunu acentanızdan isteyin. turun fiyatı aynı şartlardaki diğer da %5-10 civarındadır. Eğer bir 1.nciturlardan Sigortacılık. Seyahat acentasının Zorunlu Türsab nfiyatı Yaptığınız ödemelerindiğer %10-15’u daha düşükse birturun aynı şartlardaki O felaket satar. Korkutarak satar. Sigortası’nı mutlaka yanınıza alın. makbuzlarını, imzalı Tur Kayıt duracaksınız. Bu kadar fark olamaz. turlardan %10-15’u daha düşükse bir Tura çıkmadan önce şartlarnı Formunu acentanızdan isteyin. Burada Anneanne sözünü dikkate duracaksınız. Bu kadar fark olamaz. 2.ncialacaksınız. hayal satanVardır meslek grubu ise okuyun. Bu sigortalar minimum Seyahat acentasının Zorunlu Türsab bir illeti. Burada Anneanne sözünü dikkate Turizmcilerdir. Sigortası’nı mutlaka yanınıza alın. koşulları içerir. Eğer ek teminatlar alacaksınız. Vardır bir illeti. Onlar da “Rüya“ satar. Ballandırarak istiyorsanız ücreti mukabili bunu Tura çıkmadan önce şartlarnı nHer Mümkünse şirket hakkında satar.internetten ikisinde de hayal acentanızdan talep edin. okuyun. Buşirket sigortalar minimum bilgi toplayın, daha 3 Mümkünse hakkında gücünüzün sınırlarını zorlarsanız koşullarıbilgi içerir. Eğer ekdaha teminatlar önce bu şirketle seyahat etmiş olan internetten toplayın, eskilerin deyimi ile “sukut-u hayal“e mukabili bunu arkadaşlarınızdan tavsiyeler alın. önceistiyorsanız bu şirketle ücreti seyahat etmiş olan uğrarsınız. acentanızdan talep edin.alın. Kulaktan kulağa reklam gibisi arkadaşlarınızdan tavsiyeler Kulaktan kulağa reklam gibisi Yani Hayal kırıklığına. yoktur. Ancak dikkat. Genel hizmet Sigorta sektörünü bilemeyeceğim. kalitesinin bozukluğu ile münferit Ama bir turu satın alırken Hayal bazı hataları karıştırmayın. Örneğin Kırıklığına uğramamak için aşağıdaki turu satın alırken, turda veya aldıktan tedbirleri almanız gerekir. sonraki acenta ve çalışanlarının tavrı hizmet kalitesini gösterir ancak 3 İlk bakmamız gereken turu satın genel oteldeki resepsiyon görevlisinin ters almak istediğimiz şirketin TÜRSAB konuşması veya olası temizlememiş üyesi bir şirket olup olmadığıdır. bir oda verilmesi münferit bir hata Bunu www.tursab.org.tr web olabilir. sitesindeki acentalar bölümünden kontrol edebilirsiniz. Sizi Türsab üyesi 3 İptal, tur erteleme, vize bir şirket adına para toplayanlara alınamama vs şartlarını ödeme karşı da uyarmak isterim. Üye yapmadan öğrenin. Çünkü tur şirketi acentanın kendisi haricinde hiçbir de sizden aldığı ödemeleri derhal şahıs veya şirket acenta adına para uçak ve otellere yapmak zorunda. toplayamaz.

nizElbette fiyat önemli. Birkaç tur alırken her iki sözü de

57


Hidayet Gültekin’in objektifinden GÜRCİSTAN

58


59


60


JAPONLAR’DAN ÖĞRENİLMESİ GEREKEN

10 TEMEL İLKE

1. AĞIRBAŞLILIK Hiçbir dövünme ya da aşırı hareketlerle ıstırap ifade etme görüntüsü yok. Üzüntünün kendisi yüceltildi. 2. ONUR Su ve yiyecek kuyruklarındaki disiplin. Hiçbir kaba söz ya da sert el kol hareketi yok. Sakinlikleri övgüye değer. 3. YETENEK Örneğin, inanılmaz mimarlar. Binalar sallandı ama yıkılmadı.

4. ERDEM İnsanlar sadece o anda gereksinimleri olanları aldılar. Başkaları da bir şeyler alabilsin diye. 5. DÜZEN Hiçbir dükkân yağmalama yok. Yollarda korna çalmak, sollamak yok. Sadece anlayışlı tavırlar. 6. ÖZVERİLİ Elli çalışan deniz suyu pompalamak için nükleer reaktörlerin içinde kaldı. Bunların yaptıklarının karşılığı nasıl ödenebilir? 7. DUYARLILIK Lokantalar fiyatlarında indirim yaptı. Korunmayan bir

62

bankamatiğe hiç kimse saldırmadı. Güçlüler zayıflara baktı.

8. EĞİTİM Yaşlılar ve çocuklar dahil herkes ne yapacağını tam olarak biliyordu. Aynen de yaptılar. 9. MEDYA Bültenlerde kendilerini mükemmel bir şekilde dizginlediler. Aptalca konuşan muhabirler/spikerler yoktu. Sadece sakin bir şekilde yapılan habercilik. En önemlisi de, durumdan faydalanarak kolay yoldan kendine pay çıkarmaya çalışan politikacılar yoktu. 10. VİCDAN Bir mağazada elektrikler kesildiğinde, insanlar aldıkları şeyleri tekrar raflarına koydular ve sessiz bir şekilde çıktılar. Ülkeleri dev bir afete uğramış durumdaki Japon vatandaşlarından dünyanın alacağı çok dersler var.


KAHRAMANMARAŞ

ULUDAZ TEPESİ’NDE COCCİNELLA’LARIN

YAZA UYANIŞI

Uludaz zirvesinde metrekarede 6.000-10.000 arasında rastlanan uğur böcekleri genellikle taş ve kayaların altında barınıyorlar ve neden bu bölgeyi tercih etikleri konusunda araştırmalar devam ediyor. Bu turumuzda Coccinella’ların yanı sıra Kahramanmaraş’ın Kültür Varlıklarını ve lezzetlerini de tanıdık. Bu arada yöre yemekleri konusunda kitabı bulunan Sayın Sabahat Küpelikılıç elleriyle hazırladığı yemekleri kendi Bağ Evi’nde bizlere sundu. Öte yandan Kahramanmaraş’a bir saatlik mesafede bulunan bir diğer kültür ve lezzet hazinesi olan Gaziantep’i de her yönü le tanıdık ve olağanüstü lezzetlerini tattık.

Bu turumuzda nereleri tanıdık

Kahramanmaraş: Büyüksır Köyü, Sırbarajı, Uludaz, Düldül Dağı, Germanicia Antik Kazı Alanı, Kapalı Çarşı, Ulu Cami, Taş Medrese, tarihi konaklar ve hanlar. Gaziantep: Panoramik Şehir Turu, Zeugma Mozaik Müzesi, Bey Mahallesinde; Tarihi Gaziantep Evleri ve Sokakları, Şehitler Abidesi, Kurtuluş Camisi, Kendirli Kilisesi, Kale çevresi, Emine Göğüş Mutfak Müzesi, Kır Kahvesi, Naip Hamamı ve 14 Şehit Anıtı, Zincirli Bedesten, Bakırcılar Çarşısı, Gümrük, Tütün Hanı ve Tahmis Kahvesi.

3Monca 3Hapıza veya şirin Tarhana (Kırma) 3Gavurdağ Salatası 3Maraş Kebabı 3Ballı börek tatlısı Gaziantep: 3½ Beyran 3Peynir böreği 3Kilis kebabı 3Pilav 3Çiğ Köfte 3Ezme Antep salata 3Burma Kadayıf 3Kuşbaşı kebap 3Simit Kebap 3Fındık Lahmacun 3Küşleme

Bu turumuzda neleri tattık? Kahramanmaraş: 3Yerli Tarhan Çorba 3Ekşili Türlü 3Muhaşerli patlıcan 3Körmenli pilav 3Turtata 3(mısır unundan içli köfte) 3Tavuklu bademli fıstıklı pilav

63


OSMANLI MUTFAĞI’NIN

bilinmeyenleri

Antalya Tenis İhtisas ve Spor Kulübü’ndeki bir toplantıya katılan araştırmacı / yazar ve gurme Haldun Tüzel Osmanlı saray mutfağı hakkında bilgiler verdi.

T

üzel, Osmanlı İmparatorluğu’nun çok geniş bir coğrafyaya egemen olması nedeniyle Osmanlı mutfağı diye bir kavramın olmadığını, Osmanlı saray mutfağı olduğunu söyledi. Osmanlı’nın Kafkaslardan Balkanlara kadar bir hükümdarlık olduğunu ifade eden Tüzel, “Bu hükümdarlığın içinde milletler var, soylar var. Osmanlı mutfağı aslında bu tebaalarından oluşuyor. Dolayısıyla Osmanlı

64

mutfağından Osmanlı’nın saray mutfağı kastediliyor. Saray mutfağı çok ayrı bir konsepttir. Topkapı Sarayı’nın mutfağı 6 bin metrekareye yakındır. Bu mutfakta dönem dönem 1500’e yakın kişinin çalıştığı olmuştur” dedi.


SARAY MUTFAĞINDA 7 ÇEŞİT SALYANGOZ YEMEĞİ

Osmanlı saray mutfağında bulunan yemekler hakkında da bilgi veren Tüzel, “Ülkemizde bir tabir vardır. ‘Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz’ diye. Saray mutfağında gastronomi tarihçilerinin kayıt altına aldığı bilgilere göre 7 çeşit salyangoz yemeği var. Müslüman mahallesinde satılmayan salyangoz o zamanın Müslümanlarının merkezinde

ve halifeliğin başı olan bir yerde yapılıyor. Niye yapılıyor, çünkü sarayı oluşturan kişiler arasında padişahların sultanları da var. Biri Belçika’dan gelmiş ve salyangozu çok seviyor. Bu nedenle salyangoz da pişiriliyor. Buna benzer çok çok fazla çeşit yemekler var” dedi.

65


‘AFYON KAYMAĞI İLK KEZ SARAY İÇİN YAPILDI’ İstanbul mutfağının saray mutfağının halka inmesi olduğunu aktaran Tüzel, “Antalya’nın bir ilçesi var. Saray mutfağı için getirilen ağaların fazlası oraya yerleştirilir. Saray fazlaları Manavgat’a yerleştirilmiştir. Yemen’den, Mısır’dan gelen ya da Çerkez olan bu saray görevlileri Osmanlı saray mutfağını dışarıya aktarmıştır. Afyon denince akla gelen ‘kaymak’ ilk kez saray için Eyüp’te yapıldı. Saray için özel bir tat ve kıvam olarak yapıldı. Daha sonra kaymakçılar açıldı ve o kaymakçılar ilerleyen dönemlerde de muhallebicilere, tatlıcılara dönüştü” dedi.

66

ANTALYA YEMEKLERİNİN YÜZDE 40’I ALANYA YEMEĞİ

Antalya mutfağıyla ilgili de bilgiler veren Haldun Tüzel, Antalya’daki yemeklerin yüzde 40’ının Alanya mutfağından geldiğini söyledi. Antalya’nın yemek yönünde özgün olarak son derece kısıtlı olduğunu ifade eden Tüzel, “Ama Antalya kozmopolit bir şehir. Selanikli, Mısırlı, Konyalı var. Bu da Antalya’da birçok yemek kültürü oluşturuyor” dedi.


Hint felsefesinin KURAL 1:

“Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler”.

KURAL 2:

“Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”

KURAL 3:

“ İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır”.

KURAL 4:

“Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle ileriye doğru bakmak daha iyidir.”

68

4

kuralı...


TOSKANA İtalya

Toskana deyince ilk olarak akla yuvarlak tepeler arasında kalem gibi dizilmiş ağaçlar, virajlı yollar ve üzüm bağlarına bakan tepelerin üzerine kurulmuş şirin ortaçağ

T

oskana’da minik kasabalar ve şarap bağları arasında muhteşem manzaralar eşliğinde gezecek, şarap bağları arasında romantik manzaralarla sıra dışı Michelin yıldızlı restoranda yemek yiyecek, ve şarap da üreten çok özel romantik bir otelde kalarak kendinizi şımartacaksınız.

70

kentleri geliyor. Toskana’da ziyaret edeceğiniz Siena, Montepulciano, Montalcino, ‘Under the Tuscan Sun’ filminin çekildiği Cortona ve Arezzo, ve Greve in Chianti gibi

güzel ve şirin ortaçağ kasabaları bu bölgeyi doğasının yanında tarihi, kültürü ve gustosu ile de ziyaretçilerini cezbediyor.


Y

eme içmeyi sevenler için Toskana hayallerin gerçekleşmiş hali gibidir. Pecorino peyniri, soğuk preslenmiş zeytinyağı, cantucci bisküvisi, yaban domuzu salamı, Floransa bifteği (Fiorentine steak) bunlardan sadece birkaçı. İtalya’nın en önemli şaraplarından olan Montalcino’nun Brunello’su, Montepulciano’nun ‘asil’ (nobile), Chianti ve Bolgheri ile Maremma’nın Süper Toskana (Super Tuscan) şarapları da bu bölgenin sunduğu cevherlerden.

71


Mayıs ayının ikinci pazar gününde kutlanan “Anneler Günü” ilk nasıl ortaya çıktı biliyor muydunuz? İşte hepimizin baş tacı olan annelerin, bu özel gününün ortaya çıkışı...

H

er sene gelenekselleştirdiğimiz Anneler günü, anneleri özel hissettiren bir gündür. Dünyanın çeşitli yerlerinde kutlanan anneler gününde, anneler hoşnut edilir ve onlara hediyeler alınır. Bu geleneği ilk kez Antik yunanlar, tanrıçanın annesi olarak gördükleri Rhea’ya düzenledikleri festivalle kutlamaya başladılar. İlk resmi anneler günü kutlama önerisi ise ABD’de ortaya çıktı. 1866 yılında Amerika’nın Philedelphia eyaletinde Arina Jarvis isimli bir kızın çok sevdiği annesi öldü. Hayatta kimsesi kalmayan Jarvis, annesinin ölümüne bir türlü alışamadı ve yaşama küstü. Jarvis’in halini gören yaşlı komşusu bir gün Jarvis’e “İnsanlar doğar, yaşar, ölür. Bu bir doğa kanunudur” dedi. Bu iki cümle, Jarvis’i çok etkiledi. Ölümün de doğmak, yaşamak gibi bir doğa olayı olduğunu düşündü. Ancak bu doğruyu bulmak Jarvis’in annesine olan sevgisini azaltmadı. Aradan geçen süre içinde ölüm sözcüğünün soğukluğu gitti, yerine anne sevgisinin sıcaklığı geldi. Artık Jarvis annesini gözyaşları ile değil de severek anmaya başladı. Acıları azaldı, içinde duru bir sevgi oluştu.

“ANNELERİMİZE BORCUMUZU ÖDEYELİM”

Aradan bir yıl geçti. Bu süre içinde Jarvis, hemen her gün annesinin mezarına çiçekler götürdü. Jarvis’in annesinin ölüm yıldönümünde bütün arkadaşları eve geldi. O gün Jarvis arkadaşlarına: “Geçen bir yıl içinde çektiğim acılar bana şunu öğretti ‘Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur. Yılın bir gününü annelere ayıralım. O günü annelerimizle ilgili anılarla dolduralım. Böylece annelerimize olan sevgi borcumuzu ödeyelim’ dedi. 72


NASIL KABUL EDİLDİ

Arkadaşları Jarvis’in önerisini çok beğendiler. Birlikte hemen kentin Belediye Başkanına gittiler. Başkan onları dinledi. Öneriyi içtenlikle benimsedi. Daha sonra bu öneri gazetelere, yazarlara anlatıldı. Jarvis ve arkadaşlarının çalışmaları kısa sürede sonuç verdi. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.

İLK NE ZAMAN KUTLANDI

Anneler günü ilk kez 1908 yılında kutlandı, daha sonra bütün uygar ülkelerde kutlanmaya başlandı. Ülkemizde ise 1955 yılından beri mayıs ayının ikinci pazar gününde anneler günü kutlanıyor.

73


Mine KILIÇ ile

VIP

YOLUMUZ BERLIN’E DÜŞTÜ

TURLAR

Mine KILIÇ Z-Min Home VIP Turlar

Merhabalar, bu ay yine beraberiz. Tabi Berlin deyince ilk akla gelen isim Grill Royal olur

İletişim Z-Min Home 0242 316 19 55 76


D

aha önce gidenler bilir. Bizim Nusr’et in tarzında bir et restoranı… Kesilen hayvanları önceden çimlerde otlatıyorlarmış. Yemle değil yani, doğal… Dünyadaki bütün ünlülerin yemek için tercih ettikleri bir mekan. Hatta bazılarının olmazsa olmazı… Berlin’e kadar gidip de bu mekan da yemek yemeden dönmeyin. Her bir ürünleri parmak yalatacak cinsten. Ben kendi adıma buraya bayılıyorum. Lezzet ötesi dediklerinden… Not : Rezervasyonsuz gitmeyin

Sağlıklı kalın.

77


Akif BUDAK

K

araköy de yeni bir mekan Nuran keyfli sakin huzur verici sıcacık samimi... Mekanın spesialleri ahtapot, tandır ve ekşi mayalı istavrit aslında kıraça.. hepsi çok lezzetli. Mekanda ana yemek bulunmuyor. Çeşitli, daha önce rastlamadığım birçok mezesi ve ara sıcak bulunuyor. Biz, yeşil elmalı levrek, reyhanlı kabakçiçeği dolması, ekşi mayalı istavrit, ahtapot tandır, humus, narlı yoğurt yedik. Mekan gayet ferah, geniş ve çok şıktı. Mutfak türü: Meyhane Hesap: 175 TL. kişi başı (ortalama) Alkollü Çalışma saatleri: 12:30 - 24:00 Bu akşam yemeğimizi Nuran Karaköy Restaurantta sektöre kattığı yeni lezzet Ahtapot tandır ile taçlandırdık... Tek kelime ile muhteşemdi.

78


BUĞRA MENAN TEZER ile

YE İÇ GEZ…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Babamın askeri görevinden ötürü Burdur’da 1985 yılında doğdum. Babam Konyalı annem Bitlis’in köklü ailelerinden. Ortaokulumun sonuna kadar İstanbul’da Mef Okullarında okudum. Sonrasında 1 yılı Amerika’da olmak üzere Antalya Kolejinde liseyi bitirdim. Londra’da International University of America üniversitesinde Uluslararası İşletme bölümden mezun olduktan sonra Antalya’ya geri döndüm. Şuan da altın ve mücevher üze-

rine belekte Prestige Kuyum adında mağazam bulunmakta. Ayrıca gayrimenkul yatırımlarına bakan bir şirketim bulunmakta.

En çok sevdiğiniz yemek nedir?

Yemeğin her türlüsünü denemeyi ve yapmasını severim. En sevdiğimi söylemem gerekirse yöresel yemeklere zaafım büyük diyebilirim.

En unutamadığınız seyahatiniz?

En son yaptığınız seyahat?

Madrid seyahatimi unutamam. En son Ukrayna seyahatim olmuştu.

Yeni projeleriniz nelerdir?

Şuan İstanbul’da çok önemli bir şirketle Akdeniz Bölgesi’nde ilk yatırımlarında ortak hareket kararı aldık. Umudum bu güzel şehre gerçek ve güzel yatırımlar yapabilmek. Antalya en güzelini hak ediyor.

Bir yemek tarifi verebilir misiniz?

Yemek yapmak benim için çok büyük bir keyif. Kelebek şeklinde ayrılmış levreğin içine defne yaprağı, ince dilim limon, sarımsak, karabiber tanesi ve fesleğeni tereyağı parçaları serpiştirerek alüminyum kağıtla kapatıp fırında 180 derece ısıda 17-18 dakika pişirin. Çıkartıp yemeğe başladığınızda sizin de seveceğinize eminim. 80


EBRU ÇEBİ ile

YE İÇ GEZ…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

hukuk sektöründe çağdaş, yenilikçi, lider bir yaklaşımla müvekkillerimize hizmet sunmak 03.04.1977 İstanbul doğumluöncelikli hedefim. Bu bağlamda yum.1996 -2000 Yılları arasında hukuk büromuz, müvekkilleriyle Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakül- karşılıklı güven ilişkisinin kurultesinde hukuk eğitimimi tamam- masıyla birlikte, müvekkillerin ladım. E&Ç. Hukuk Bürosunun sorunlarıyla başlangıçtan sonuca kurucusuyum serbest avukatlık ulaşana dek birebir ilgilenmeyi, yapmaktayım. 12 yaşında Murat- sürekli gelişmeyi, kaliteyi, ekip can adında bir oğlum var. çalışmasını, profesyonel yönetim Taktir edersiniz ki avukatlık anlayışını, detaylı çalışmayı, oldukça stresli bir meslek, ancak bilgilendirmeyi, paylaşımı esas mücadele etmeyi ve kazanmayı alan bir anlayışla sektöründe lider seviyorum. Ofisimizde başarılı bir grupla çalışıyoruz. İş dışında, hayata farklı pencerelerden bakmak, okumak, sürekli olarak kendimi geliştirmek, yenilenmek, insanlarla iç içe olmak, gezmek, yeni yerler keşfetmek, yeni lezzetler peşinde koşmak beni dinamik kılıyor.

En çok sevdiğiniz yemek nedir?

Aslında yemek ayırt etmem ama deniz ürünlerinin tüm çeşitlerini çok seviyorum. Bir de zeytinyağlı yaprak sarmasına asla hayır demem.

En unutamadığınız seyahatiniz?

Taki ki Japonya :) Gülüyorum çünkü Küba’ya gitmek için Antalya’dan valizimi hazırlayıp İstanbul’a gitmiştim düşünün valizdeki her şey yazlık son dakikada fikir değiştirip Japonya’ya bilet aldık, Japonya çok soğuktu her şeye rağmen 9 gün Japonya kazan biz kepçe çok keyifli bir tatil geçirmiştik..

En son yaptığınız seyahat?

Tanrılar adası BALİ. Burada yaşadığım deneyimlerimi Ye İç Gez dergisi okurlarıyla paylaşmıştım.

Yeni projeleriniz nelerdir?

E&Ç Hukuk bürosu olarak

Oğlumun en sevdiği yemek olan karnıyarık tarifi ile sizlerleyim *1 Kg patlıcan İçi İçin: *300 gr kıyma,2-3 adet soğan, 5-6 diş sarımsak,5-6 adet sivri biber, 1 tatlı kaşığı salça, yarım bağ maydanoz, 3 adet domates, sıvıyağ, tuz, karabiber. Kızartmak İçin: 1 su bardağı kadar sıvıyağ Üzeri İçin: Patlıcan sayısı kadar sivri biber, dilimli domates Patlıcanlarımızı nazikçe, üzmeden alacalı soyup sap kısmını biraz kısaltıp, sıvıyağda kızartalım. Bir tavada doğranmış soğan ve kıymayı kavuralım, biberlerimizi küçük küçük doğrayıp ekleyelim kavuralım üzerine rendelediğimiz domatesi döküp biraz daha pişirelim, baharatları ekleyip altını kapatalım. Bir fırın kabına patlıcanları dizip, içini açalım iç harcından doldurup ortadan kestiğimiz biber ve dilimli domatesle süsleyelim. 180 derece de 10-15 dk pişirelim. AFİYET OLSUN

Vizyonumuz

Dünya standartlarında hizmet veren bir hukuk bürosu olmaktır. Öncelikli hedefimiz; gelişerek büyümek olup bu bağlamda vizyonumuz da daima yenilenmektir. Bu hedeflerin birleşimi noktasında kurulan hukuk büromuz gerek deneyim ve bilgi sahibi avukat kadrosu gerekse bu yolda kararlılıkla hedef alan bir hukuk bürosu olmayı kendine genç çalışmayürümeyi arkadaşlarımızla amaç edinmiştir Ama bu gezme- soruna çözüm odaklı bir yaklaşım kten uzak duracağım anlamına ve sistem getirerek hukuk camigelmiyor. İlk fırsatta Peru’ya asındaki farkını ortaya koymakgidip Machu Picchu’yu görmek tadır istiyorum.

Bir yemek tarifi verebilir misiniz?

81


82


83


adrenalin tutkusu Şehrin merkezinde en güzel deniz ve dağ manzarası ile çocuklarınızın güvenle oynayıp eğlene bileceği , rafting , jetboat ve zipline etkinlikleri ve cafe restaurant bölümleri sizi bekliyor. Antalya gibi bir metropolde kalabalık ve stresten uzak durmak neredeyse imkansızdır. Zaman zaman stresden uzaklaşmak, doğanın içinde bir nefes almak hem iş hem de özel yaşamda rahatlık ve mutluluk getirir. Düden waterland sehrin içinde güzeloba da olmasına rağmen, havasıyla sizi uzaklara götürebilen bir alan, suyun yanında ve yeşille akdenizin buluşduğu bir nokta da yer alıyor

‘Antalya’ da eşinizle, çocuklarınızla, ailenizle ve evcil hayvanınızla birlikte keyifli zaman geçirebileceğiniz temiz, rahat ve huzurlu bir yeriniz var artık! Düden Waterland içerisinde adrenalini hissederek heyecan dolu anlar yaşayacağınız düden çayında yapılan jetboat,rafting ,Zipline, gibi etkinliklerin yanı sıra, kurumsal organizasyonlar için toplantı salonu, restaurant ve piknik alanı barındırmaktadır. Her yaştan ziyaretçiye uygun alternatifler sunan Düden Waterland , özellikle aile cafe & restaurant alanı çocuklar için oyun alanı ile ailenizle birlikte vakit geçirebileceğiniz bir tesis olma özelliğini taşımaktadır.

84


YEDİK İÇTİK GEZDİK ŞİMDİ ZAMAN GÜZELLEŞME...

AŞIRI TERLEME TEDAVİLERİ

El, yüz, ayak ve koltuk altında aşırı terleme olarak görülür. Genellikle çocukluk ve ergenlik (10-20’li yaşlarda) döneminde başlar. Yaşam boyu aralıklı veya sürekli devam eder. Her cins, ırk ve yaş grubunda görülebilir. Sıcakta artış gösterir, bunun yanı sıra kış aylarında hafifler. Sinirlenme, kaygı, stres ve heyecan terlemeyi arttırır. Terleme olan bölgelerde bakteri tutunması kolaylaşır. Bu yüzden de koku olur. Sosyal etkiler : Aşırı terleme hem kişiyi hem de çevresindekileri rahatsız Aşırı terleme kişinin sosyal, fiziksel ve mesleki yaşamında etmektedir. Hiperhidroz adı verilen bu tür aşırı terlemeye çok önemli problemlere yol açabilir, romantik ilişkilerini, iş toplumda yüzde 2-3 oranında rastlanmaktadır. Aşırı terleme verimini, eğitim ve kariyer seçimini, ruhsal sağlığını ve yaşam kişiye ve çevresindekileri rahatsız edici bir durum olduğu kalitesini çok olumsuz etkileyebilir. gibi çoğu zaman bir hastalığı da çağrıştırabilir. Sıcak yaz TEDAVİ SEÇENEKLERİ günlerinin en sık karşılaşılan sorunlarından biri olan ve bazı Aşırı terlemenin tedavisinde cerrahi ve cerrahi dışı metodlar insanların kabusu olabilen terleme, aslında çeşitli faydaları kullanılabilir. Genel olarak, ilk önce ağızdan alınan sisteolan fizyolojik bir mekanizmadır. mik ilaçlar, haricen sürülen kremler ve losyonlar, botoks Normal terleme : injeksiyonları veya iyontoforez gibi metodlar denendikten Normal bir yetişkinde, yaklaşık 2 ila 4 milyon tane ter bezi sonra istenen sonuç elde edilemiyorsa cerrahi denenmelidir. bulunur ve bunlardan günde ortalama 500 cc civarında ter Cerrahi dışı metodların en olumsuz tarafları etkilerinin geçici salınır. Bu salgının temel fonksiyonu vücut ısısının kontrol olmaları ve bu nedenle belli aralıklarla tekrarlanmalarının altında tutulmasıdır. Hava sıcaklığı veya egzersiz gibi neden- gerekmesidir, ancak özellikle hafif vakalarda etkili sonuç lerle vücut ısısında artış olduğunda, salınan terin bir kısmı verebilirler. vücuttan buharlaşarak uzaklaşır ve bu sayede soğutma sağlar. İlaç Tedavileri : Stresli durumlarda da ter bezleri uyarılır ve vücut ısısında bir Hiperhidroz tedavisinde kullanılan ve tedavi başarıları artış olmadan terleme artabilir. Terlemeyle vücuttan su ile değişken olan bazı seçenekler mevcuttur. Beta-blokerler, antibirlikte az miktarda tuz, üre, ürik asit ve çeşitli toksik maddel- depresanlar ve bazı antikolinerjik ilaçlar bir süreliğine faydalı er de atılır. Normalde terin kendisine ait kötü kokusu yoktur, olabilirler. Ancak terlemeye etkili olmaları için alınmaları ancak ciltte mevcut olan bakteriler terin içindeki maddeleri gereken dozlarda ortaya çıkan çeşitli yan etkileri nedeniyle parçalayarak kötü kokuların oluşmasını sağlarlar. Bakterilerin genelde önerilmezler. bu aktiviteleri koltuk altı gibi sıcak, nem ve koyu kıvamlı İyontoforez tedavisi : salgıların bir araya geldiği bölgelerde kolaylaşır ve artar. Bu El ve ayakta olan aşırı terlemede kullanılır. Elektrolit nedenle, ter kokusundan kurtulmanın ideal yolu sık yapılan solüsyonuna batırılmış eller ve/veya ayaklara düşük voltajlı duşlarla terleyen bölgeleri temiz tutmaktır. elektrik uygulanması prensibine dayanır, kesin etki mekanizAşırı terleme : ması bilinmemektedir. Zaman alıcı ve özel cihaz gerektiren Terlemenin günlük hayatı etkileyecek kadar aşırı olması dubir metotdur. rumuna insanların %1’inde rastlanır. Vücutta solunum hızı, Botox tedavisi : kalp atışı ve vücut ısısının ayarlanması gibi fonksiyonların Clostridium botulinum adlı bakterinin ürettiği bilinen botşuur dışı kontrol edilmesini sağlayan otonom sinir sistemi ulinum toksini, çok düşük ve uygun dozlarda kullanılarak adı verilen bir mekanizma mevcuttur, bu da sempatik ve koltuk altı, el ve ayaktaki aşırı terleme sorununa çözüm parasempatik sistem adı verilen iki bölümden oluşur. Aşırı sağlayabilmektedir. Vücuda enjekte edilen Botolinum tokterlemenin kesin nedeni bilinmemekle birlikte, en sık rastsininin ter bezlerini çalıştıran sinirlerin faaliyetini azaltmasıylanılan açıklama sempatik sinirlerin bazen doğuştan gelen ve la tedavi gerçekleştirilmektedir. 6 - 12 ay aralıklarla uygulanır hiçbir nedene bağlı olmayan bir şekilde çok yüksek seviyede Terleyen bölgeleri belirginleştiren çeşitli boyama metodları çalışmalarıdır. Belirtileri genelde çocukluk ve ergenlik ile ciltteki hedef bölgeler belirlendikten sonra, kremler ile cilt çağlarında başlar ve hayat boyu devam eder. Genelde el, kol- uyuşturulur ve ince uçlu iğnelerle acıtmadan cilt içine ilaç tuk altı, yüz ve ayak gibi bir veya birkaç bölgede görülen aşırı enjekte edilir. İşlem yaklaşık yarım saat sürer ve etkisi kısa terlemeye primer hiperhidroz adı verilmektedir sürede ortaya çıkar. İstenen etki 12 aya kadar devam edebilir, Ne kadarı normal? etki azaldığı zaman ise enjeksiyonun tekrarlanması gerekir. Vücudun kendisini soğutmak için günde 4-5 defa terlemesi Genelde botox alerjisi olanlar, hamileler ve myasteni veya MS normal olarak kabul edilir. Terleme, egzersiz esnasında, sıcak gibi kas-sinir hastalığı olanlar haricinde genç yaşlı çoğu kişiye veya soğuk havalarda vücut sıcaklığını ayarlamak için gerekli uygulanabilmektedir. fizyolojik bir mekanizmadır. Hepinize sağlıklı ve güzel günler dilerim… Bölgesel terleme :

Dr. Kubilay YÜCEL

86


Türkiye’nin ilk turistik denizaltısına

TÜRK LOYDU Klası Yenilikçi çalışmalara verdiği desteklerle öne çıkan Türk Loydu, Türkiye’nin ilk turistik denizaltısı Nemo Primeroo için klas sertifikası düzenledi.

J

amaika’dan satın alınan ve dünyanın en gelişmiş turistik dalış teknolojisine ve en emniyetli sistemlerine sahip gezi denizaltılardan birisi olan Nemo Primeroo, yüksek batarya kapasitesi ile 22 yolcusuna 10 saat kesintisiz seyir imkânı ve 72 saat 30 dakikaya kadar sualtında kalabilme özelliği sunarken, aynı zamanda gelişmiş emniyet sistemleri ile dikkat çekiyor. Yüksek emniyet standartlarına sahip denizaltının dalış ve trim sistemleri, Nemo Primeroo’nun 1 dakikadan az sürede dalış ile satıh yapmasını ve sualtında denizaltının rahat kontrolünü sağlıyor. Mekanik safra atma sistemi, ve hızlı satıha yükselme sistemlerine sahip denizaltıya, her dalışta 3 dalgıç eşlik ediyor. Denizaltı içindeki hava sürekli tazelenerek dalış süresince yolcuların çok konforlu ve sağlıklı bir gezi geçirmelerini sağlıyor. Ülkemizin zengin sualtı harikalarını ve doğal güzelliklerini turistlere tanıtmayı amaçlayan Nemo Primeroo, turizmimize canlılık sağlayacak yeni bir aktiviteye “denizaltı turizmine” ilk adımı atıyor. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından faaliyet belgesi bulunan ve ZZT Ulucan Marine tarafından Alanya Marina’da hizmete alınan Nemo Primeroo, konuklarına eşsiz bir sualtı deneyimi yaşatıyor. Dalış sırasında sualtını gözlemlemek için sahip olduğu su altı camlarına ilaveten, kamera ve monitör sistemleri mevcut olan denizaltının dip ve satıhı tarayan sonar ve derinlik ölçüm cihazları bulunuyor. Türk Loydu tarafından yapılan kontrolleri başarı ile tamamlayan denizaltı, klas sertifikasını almaya hak kazandı. Nemo Primeroo’nun klas sertifikası alan Ulucan Marine yetkilileri, Türk Loydu yönetici ve çalışanlarına teşekkür ettiler.

87


Adalya Vakfı Başkanı

BİLAL KÖLEOĞLU ile

YE İÇ GEZ…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

1981 Antalya doğumluyum, 2016 yılından bu tarafa gayrimenkul ve inşaat sektöründe faaliyet gösteren bir şirketin yöneticiliğini yapıyorum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.

En çok sevdiğiniz yemek nedir? Aslında bir çok sevdiğim yemek var ama en çok et yemekleri diyebilirim.

En unutamadığınız seyahatiniz?

Sırbistan Belgrad seyahati çok eğlenceli geçmişti.

En son yaptığınız seyahat? Moldova Kişinev

Yeni projeleriniz nelerdir?

Yeni projelerimiz gayrimenkul sektöründe daha fazla şube ile yeni bir emlak ağı kurmak. Bununla birlikte inşaat yatırımlarını arttırmak.

Bir yemek tarifi verebilir misiniz? Bu günlerde Tantuni yapmaktan hoşlanıyorum.

92


NADİRE DOĞANAY TEKPINARile

YE İÇ GEZ…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

ÜLKEME TEKRAR TEKRAR AŞIK OLDUM. En son yaptığım seyahat ise geçen hafta çok güzel dostluklar edindiğim, Karadeniz GÜRCİSTAN oldu.

iki büyük proje hazırladım onlar için. Konusu dünyada İNSANLAR ve GELİŞİM üzerine... Bunun Bir daha dünyaya gelsem, seçme yanı sıra tamamen, kendime ait hakkı verilse ‘’yine aynı anne, ‘’niche@N ‘’adlı markamı yaratbaba ve kardeşlerimi seçerdim’’ tım, kişiye özel, etnik dizaynlar dediğim bir aileninin kızıyım. 6 ile şal, ayakkabı, elbise ve çanta kardeşiz. Annem öğretmen, babam Yeni projeleriniz tasarlıyorum ve bizzat kendim DDY personeliydi. Her ikisini de nelerdir? yapıyorum. Yine, özel gün ve tominnetle ve rahmetle anıyorum. Bende hiç proje bitmez… Aslında plantılarda dağıtılacak kişiye özel, Hayatındaki tüm servetleri 6 çok tasarımcı bir ruha sahibim. hediyeler tasarlayıp yapıyorum. çocuğunu yetiştirip okutmak oldu. Çok yönlüyüm. Bu kadar işi yapa- Evdeki atabileceğimiz her şeyi Okumak ve okutmak en büyük biliyor muyum ? Evet yapıyorum. geri dönüştürme işlemleriyle hedefleriydi. İki üniversite 1 yük- Ben yapıyorsam herkes de yapabil- uğraşıyorum. Youtube de kendime sekokul bitirdim (Turizm otelciir. Sadece zamanı doğru kullanmak ait şarkı sözü ve şiirleri yazıyorum. lik-Halkla ilişkiler-iş idaresi) 18 ve o işi severek yapmak gerekiyor. Kendime ait yaklaşık 200 adet yaşında polistim. 23 yıl çalıştıkyemek, salata- soslardan oluşan tan sonra emekli oldum ve tariflerim var ve daha çok soAmerikan Kültür Genel Merkez syal medyada kullanmak üzere bünyesinde çalışmaya başladım. görüntülü olarak hazırlamaya İlerleyen zamanlarda, Antalya çalışıyorum. ve İstanbul olmak üzere iki Bir yemek tarifi verebilAmerikan Kültür yabancı dil kursuna sahip olduk. 14 yıldır ir misiniz? Amerikan Kültür ailesiyleyim. Derginize özel, kendi yarattığım, Her iki görevimde de çok mutherkesin bildiği , yaptığı, farklı lu, isteyerek ve aşk ile yaptım ve bir lezzeti sunuyorum. Umarım yapıyorum. Şartlarıma göre iyi beğenirsiniz. yetiştirdiğime inandığım, tüm insanlara çocuklarım gibi evlat NADİRE’ den KISIR… versin diye dua ettiğim, biri 1 su bardağı ince bulguru, 1 uzman eczacı, biri öğretmen, su bardağı ılık su ile ıslatıp, Amerikan Kültür kurucusu, evli kabarmasını sağlayın.Diğer iki kızım var. yanda, tahin-kimyon-limon En çok sevdiğiniz suyu-tuz-karabiber-zeytinyemek nedir? yağını bir kasede karıştırın, çok İçinde sakatat ve tavuk olmakoyu olursa içine ılık su ilave yan, bulyon olmayan, katkı edip boza kıvamında olmasını olmayan, kendi tadını yansıtan sağlayın.Kabarmış bulgurun her yemeği severim. Hiç bir üzerine dökün. Eldiven giyin ve şekilde ayırt etmem. bulgurla, tahin sosunu elinizle, çok fazla sıkmadan, ezmeden, En unutamadığınız havalandırarak harmanlayınız. seyahatiniz? İyice karıştıktan sonra ceviz ve Seyahat etmeyi çok severim, yeşillikleride aynı titizlikle ilave ülkemi tam olarak, dünyada ediniz. Büyük bir servis tabağına da bir çok ülkeyi gezme şansıma Sonra gelsin hayaller... alın, kenarına limon dilimleri ve sahip oldum. Her gezdiğim yer Tanrıdan, bana sunmuş olduğu bu kısırın olmazsa olmazlarından, benim için unutulmaz.. Her hayatta herşeyi, görmek, tatmak haşlanıp ılık ve süzülmüş olan, gezdiğim gördüğümde farklı bir , dokunmak istiyorum. Ruhumla beyaz lahana yaprakları ile servis resim görüyorum, farklı kimlikler, harmanlayıp, fark yaratmak yapın ve birlikte yiyin. Afiyet etnik yapılar, Dünya bir bahçe, istiyorum. AGİDER üyesiyim olsun. bizler de renk renk açan çiçekleri... aynı zamanda… Buradaki arkHepsinden özler aldım. Bir arı adaşlarım, toplumsal çok güzel misali... TEK BİR ŞEY VAR… projeler hazırlıyor, ben de nacizane GİDİP GELDİKTEN SONRA 93


Meyve suları içerdiği vitaminler, minerallerden dolayı sağlıklı ve zinde olmamızda, güzelleşmemizde önemli rol oynarlar. Peki, hangi meyve suları ne için faydalıdır?

HANGİ MEYVE SUYU NEYE İYİ GELİYOR KİVİ SUYU

C vitamini deposu olan bu yeşil meyve, enfeksiyonlar ile mücadele etmek ve cilt kusurlarını önlemek açısından yararlıdır. • Kolesterol seviyesini düşürür, • Cilde kadifemsi bir yumuşaklık ve ışıltı kazandırmak, kırışıklıkları hafifletmek için ekstra bakım uygulamakta yarar var. • Karaciğeri çalıştırır, kanı temizler, • Kadınlarda göğüs kanserini önler, • Grip ve soğuk algınlığının çabuk atlatılmasını sağlar, • Kan basıncını ayarlar, tansiyonu düşürür, • Vücudun direncini artırır, • Sindirimi kolaylaştırır ve kabızlığı önler, • Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.

ÜZÜM SUYU

Üzüm suyu, içerdiği zengin vitamin ve mineraller nedeniyle vücudun günlük ihtiyacını karşılayabilecek özelliktedir. Üzüm suyunda bol miktarda A ve C vitaminleri, mineraller, demir ve potasyum var. Antioksidan özellikli olduğu için cildin yaşlanmasını da geciktirir. Kan yapıcı özelliğinin yanı sıra romatizma ve mafsal ağrılarına iyi gelen üzüm suyu, kalp sistemini düzenleyip bedensel ve zihinsel yorgunlukları giderir. Ayrıca içerdiği diyet lifleri sayesinde bağırsakları yumuşatıcı ve idrar söktürücü özelliğiyle organizmayı toksinlerden arındırır.

94


ARMUT SUYU

Meyvesindeki normalde attığımız çekirdeklerini dokuzon gram kadar aç iken içerseniz bağırsağınızdaki kurtların düşmesini sağlar. Vücuttaki tüm salgı bezlerinin aktif ve verimli bir şekilde üretimde bulunmasını sağlayan Armut, kansızlığa çaredir. Kandaki mikropları temizler ve yüksek tansiyonun düşmesine yardımcı olur. Kandaki sadece mikropları atmakla kalmaz, asidi ve üreyi de tahliye eder. Böylece kanın zehirlenmesini engeller. Damla hastalığına çare olabilen armut, eklemsel ve romatizmal kireçlenmelere iyi gelir. Tükürük bezlerinin iyi çalışmasını sağlarken, yumuşak meyvesi ile bağırsakların da yumuşamasını sağlar ve dışkıların normal kıvamda makatı tahriş etmeden çıkmasını kolaylaştırır. İnsana Su ihtiyacını hatırlatmaz. Böbrek kumlarını ve taşlarını günde üç öğün kaynatılmış armut kurusu suyu aç iken içilirse düşürür. Mesanedeki enfeksiyonlar ve bel soğukluğuna verilen kimyasal ilaçların yanında armudun suyu da tüketilirse yararlı olmaktadır. Gebe kadınların kusma problemini azaltırken anne karnındaki bebeğin e sağlıklı olmasına yardımcı olur.

ÇİLEK SUYU

• İnsan vücudunun depolayabileceği toksin miktarı inanamayacağınız kadar çoktur. Vücudumuza nasıl mı girerler? İki şekilde: dışarıdan ve içeriden. İlki, dışarıdan ve yiyeceklerden alınan elementlerle gerçekleşir. İkincisi ise, serbest radikaller, bağırsaktaki bakteriler, parazitler vs. ile vücut tarafından üretilir. • Peki, daha sonra ne olur? Vücudun, karaciğer ve böbreklerden oluşan arıtma sistemi toksinlerle dolar ve bu toksinler birikmeye başlar. Bu durum, birtakım semptomların oluşumuna yol açar. • Yorgun hissedersiniz, vücudunuzda akneler oluşur, soğuk algınlığına yakalanırsınız, stresli olursunuz, başınız ağrır… • Çilek suyu içmek, vücudunuzu doğal bir şekilde toksinlerden arındırmanıza yardımcı olacaktır. Vücudunuz kendini yenileyecek, karaciğer ve böbrekler tekrardan yoğun bir şekilde çalışmaya başlayacaktır.

ANANAS SUYU

• Artrite karşı etkili bir çözümdür. Artrit, vücut tarafından eklemlerde üretilen bir çeşit iltihaptır. •Sindirime iyi gelir ve hazımsızlığı giderir. Sindirilmesi zor olan proteinlerin yakılmasında etkili rol oynar. Ayrıca içerdiği lifler yardımıyla genel anlamda sindirim sitemine yardımcı olur . •Ananas suyu doğal bir idrar söktürücüdür ve bu özeliğinin yardımıyla vücuttaki toksinlerden kurtulmamıza yardımcı olur. •Ananas suyu içerdiği C vitamini, beta karoten ve antioksidanlar kalp sağlığını korumak için vücudumuza yardımcı olurlar. Bunun yanında kan basıncını azaltmayı sağlar. •Adet bozukluklarını giderir. •Cilt sağlığı için de ananasın içerdiği besinler önemlidir. Önemli bir antioksidan olan ananas, enfeksiyon hastalıklarına karşı cildi korur ve güçlendirir. 95


Faik ARDAHAN

BISIKLETLE ADANA

yoktu. Halbuki ben bu zorlukları hayatımın her anında yaşamıştım ve neredeyse hepsinde de sabırla o yolculukların sonuna ulaşmıştım. Hele ter revan içinde pedal basarken rampanın sonuna doğru bir amcaya rastlamıştım. O eşekle köyüne ster arabayla olsun ister bisikletle gidiyordu bende yanına yaklaşıp uzun yola çıkmak beni eskiden biraz sohbet ettim. Oradan buradan beri heyecanlandırır. Hatta dağlara konuştuk. Sonra bana “evlat sen spor zirve veya trans amaçlı gitmek için mu yapıyorsun, kendine eziyet mi çıktığım yolcukları da buna eklemem ediyorsun?” diye sordu. Cevabım aynı gerek. Ben yola çıkmayı seven bir felsefik incelikte oldu. Amcam bunu ruhum. şuan bende bilmiyorum. Adana’ya Uzun zamandan beri hayallerimin vardığımda anlayacağım dedim. arasında vardı. Adana’ya Firdevs “Yol, kendine bir yer bulamamış bacımın yanına bisikletle Antalyakişinin özlemidir. Kendi yerini Adana sahil yolundan yaklaşık 570 yerleşiklikte bulamayan kişi, onu km pedal basarak gidecektim. Bunun yolculukta arar. Nasıl, bir yer, bir için yaz uygun bir mevsim değildi. yolun başı ya da sonu; bir yol da, Asfalttan yükselen 60 derecede bir yerden önceki ya da sonraki bir gerçekten pedal çevrilmiyordu. Kış durumsa - kişinin durumu da, hep, belki bunun için uygun olabilirdi. öyle, ya da, böyledir” diyordu Arioba. Okulların şubat tatiline girmesini Ben de kendimi yerleşikliklerden fırsat bilip, ben Şubatın hemen yolculuklara seyrü sefer eylemiştim. ortalarında yola çıktım. Günlük Hayatının her aşamasında kendi güneşlik bir gündü. Genel olarak odağında yaşamayı seçen bir insanım. parçalı bulutu gözüküyordu Aklımla ve yüreğimle onaylamadığım gelecek günlerde. Ama öyle olmadı. hiçbir yolculuğa çıkmadım. Kolay Hatta iliklerime kadar ıslandığım veya zor olduğuna bakmadım yolculuklardan biriydi bu. koşulların. Denedim ve iyi ki denedim dediğim yolculukların hepsinde Çadırım, uyku tulumun, yemek inanılmaz mutlu olmuştum. Adana’ya setim, tamir setim, ilk yardım kitim, olan yolculuğum da böyle oldu. fotoğraf makinam bisiklete yüklenip yola çıktığımda sabah sekizdi. Oruç Beş gün yağmurda pedal bastım. Arioba’nın Yürüme isimli kitabında İçime işlemişti yağmur suları. Birde bu yolculuğu anlatmak için yer açtığı yetmezmiş gibi yanımdan hızla geçen “Yer Yar Yön” sayfalarında “Her bir kamyonların yerden kaldırdığı sular yorgun yolcunun dinlendiği yer, içime giriyordu. Yunmuş yıkanmıştım. dinlenmiş bir yolcunun yola çıktığı Yolda gülümseyen ve merakla bana yerdir. Kendine yeni bir yol arayan selam veren insanların sıcağı şubatın kişi, önce, kendinden önce yürünmüş soğuğunu unutturmuştu. yollara bir bakar” der. Ki bende Sadece bir yerde çadır kurabildim. baktım, o yol beni çağırıyordu. Ben İnanılmaz bir gün batımı manzarası o yola gidecektim. O yolun yolcusu vardı. Yorulmuştum ve gün battığında olacaktım. Ve oldum da. ben de uykudaydım. Bir sabah uyanıp Bozyazı’nın rampalarında rampanın yola çıkmıştım, sonra her sabah ucuna varmak için pedal basmakla, uyandım ve yola koyuldum. Antalyaakademik hayatımda yaşadığım Manavgat-Alanya-Gazipaşa-Anamurengelleri aşmak arasında hiç fark Bozyazı-Aydıncık-Yeşilovacık-

İ

96

Taşucu-Silifke-Mersin. Böyle geçmişti. Mersinden Adana’ya trenle geçerken uzakta ufuk çizgisinde bana gülümseyen Aladağlar silsilesi ile göz göze gelmiştim. Adana’ya altıncı gün akşam vardığımda bacımın evinde aldığım duş, bacımın şaşkınlığı, yeğenlerimin övgüsü, içtiğim yoğurtlu tarhananın nane kokusu içinde yaklaşık 12 saat uyumuştum. Uyandığımda ruhumun arındığını hissettim. Bozyazı’nın rampasındaki cevap da buydu. Ruhumu arındıran bir yolculuk yapmıştım. Altı gün tamamen kendi kendimleydim. Hayatıma dair her şeyi gözden geçirdim. Meğer ne çok ihmal etmişim kendimi. Ben altı gün kendi içime pedal çevirerek yolculuk yapmıştım. Dokundum ruhumun her yanına. Hayatın incittiği her yerime bakım yapmıştım. Bu günlerde gene aynı yola çıkasım var. Oldukça zor bir parkur. Ama kesinlikle değer. Belki ya, bu sefer Adana’ya kadar değil, Van’a kadar pedal basmalıyım. Uzun zamandır gene ihmal ettim yüreğimi. Bu yola çıkacaklara tek tavsiyem. Yazın değil, kışın değil. En güzel Nisan’da çıksınlar. Ama mutlaka çıksınlar.


NAR VE SARIMSAK güzellik iksiri ANTALYA Kamu Hastaneler Birliği (AKHB) Genel Sekreteri Prof. Dr. Necat Yılmaz, sarımsak ve narın şifa kaynağı olduğunu belirterek, “Sarımsak

N

arın içerisindeki birçok bileşik sayesinde antioksidan özelliği olduğunu, bu nedenle bir nevi güzellik, sağlık iksiri bir meyve haline geldiğini belirten Prof. Dr. Necat Yılmaz, “Ama halkımıza bu yeterince tanıtılmadığı için faydalanamıyor. Sarımsak soyulup 24 ay limon ve

soyulup 24 ay limon ve sirke içerisinde bekletilirse, nar da yeteri kadar tüketilirse sağlık ve güzellik iksirine dönüşür” dedi.

sirke içerisinde bekletildiğinde farklı bir özellik kazanıyor. Yıllanmış sarımsak ekstraktı (AGE) dediğimiz bir hale dönüşüyor. Naturel bir gıda haline geliyor. Nar da yeteri kadar tüketilirse sağlık ve güzellik iksirine dönüşür” değerlendirmesinde bulundu.

IN YILLANMIŞ SARIMSAĞ FAYDALARIze ve meyve

Halka bol bol seb Prof. Dr. tüketmelerini tavsiye eden sürdürdü: Yılmaz, konuşmasını şöyle ırlarsa “Sarımsağı bekletip yıllandırline müthiş bir sağlık kaynağı haellikle geleceğine inanıyorum. Özmar çağımızın hastalığı olan da bu yolla kireçlenmesi büyük ölçüdeilebiliyor. engellenebiliyor. Tedavi ed ma sistemini Karaciğeri koruyucu, savunici etkiye sahip güçlendirici, kanseri önley ap vermeyen olduğu kanıtlandı. İlaca cev imiz ‘maling hipertansiyon’ dediğzenlenmesine vakalarda dahi tansiyon dü katkıda bulunuyor.”

97


Kendi küçük marifetler ise çok büyük

NOHUT

Nohutun faydaları şu şekilde sıralanıyor:

sağlığını korur •• Kalp Büyümeye yardımcı olur sistemini düzenler •• Sindirim Kemiklerin gelişimini sağlar bir protein deposudur •• Güçlü Sindirim sistemi sorunlarını giderir Kronik hastalıklara karşı vücudu • korur kontrol eder •• Diyabeti Kilo kontrolü sağlar • Kemikleri güçlendirir

98


Yemeklerimizin bir parçası olan Turşu aslında birçok açıdan sağlıklı bir yiyecek. Mesela içerdiği yüksek lif sayesinde hazımsızlık sorunu olanlara faydalı. Yada genelde turşularda kullandığımız sebzelerin antioksidan bakımından zengin oldukları biliniyor. Yani kanseri önlemekte faydaları var. Turşu ve turşu suyu demir, kalsiyum, magnezyum, potasyum gibi mineralleri bolca barındırıyor. Ayrıca kalorisi de çok yüksek olmayan turşu sağlıklı beslenme için tavsiyeler içinde yer alıyor.Tansiyonu düşürüyor Turşuda kullanılan sirke, fermente edildiği için sindirim sistemine faydalı bazı bakterileri de içeriyor. Ayrıca turşunun mayalanma sürecinde oluşan laktik asit tansiyonu düşürmeye yardımcı oluyor. Bağışıklığı güçlendiriyor. Yapımında kullandığımız sebzeler ve sirke sayesinde sindirime iyi geliyor ve bağışıklık sistemini güçlendiriyor, bağırsaklarda bakteri oluşmasını önlüyor. Ayrıca ülsere sebep olan mide mikoru-heliobakter oluşumunu da engelliyor.

IL YAPILIR? S A N U Ş R U T EVDE KOLAY ç gibi lık, lahana, havu MALZEMELER domates, salata Biber, patlıcan, er - Sirke - Su - Kaya tuzu turşuluk sebzel

deniz I 2,5 çorba kaşığı e, HAZIRLAN1 IŞ rk si ı ağ d ar b çay

41 litre suya zu. veya kaya tu ar birbirine yakın dizerseniz d zel olur. 4Sebzeleri ne ka dı da o kadar gü steril olmasına ta e d sü tü n rü n gö ağınız kavanozu 4Turşuyu yapac. eotu, özen gösterin nun içine alternatif olarak der u 4Turşu kavanozsak koyabilirsiniz. ikten m rı sa t, i kavanoza dizd nohu er el m ze al m ız ın 4Turşu yapacağ ı sıkıca kapatın. beklettiğiniz turşunuz ın ağ p ka ra son a-10 gün kadar 4Yaklaşık 1 haftfiyet olsun... artık hazır. A

99


ANKARA ÇİĞDEMİYLE

SOHBET EDİN!

dikmiş, adıyla mahalle kurmuşuz. Mahalleli kurduğu derneğin adında anmış, resmini sembol yapmış. Yazı için görüştüğümüz Dernek Başkanı Fatih Aksoy, bu konudaki duyarlılığı arttırmak için önceki yıllarda pilav, fotoğraf ve yürüyüş gibi etkinlikler düzenlediklerini, yenilerini düşündüklerini belirtti. KAYNAKLAR KISITLI Ankara’da kültürümüzü yaşatmada önemli yeri olan Somut Olmayan Kültürel Miras Müzesi, Çiğdem Şenliği’ni duyurdu. Çok sevindim. Pilavı korkarak sordum, sorumlusu Çiğdem Hanım, merika’da her eyaletin bir kuş, bir pilavın sembolik olduğunu, en fazla 30 de çiçek sembolü vardır. Kuşları çiğdem topladıklarını, Anadolu’nun diğer yazılardan birine bırakarak çiğdem geleneğini bu etkinliklerde çiçekle ilgili konuşalım. Sembol bulma yaşattıklarını belirtti. Bu yazının işinin ilki 1900’lerden önceye kadar çıkmasında Sevgili Timur Özkan gidiyor. Tam bu tarihlerde bir İngiliz önemli rol oynadı. Yazıya en önemli Ankara Çiğdemini tesciller ve Latince kaynak da kendisinin kitabı oldu zaten. adını da Ankara olarak koyar. Antik Kitabı basan Ankara Kulübü, yazının çağlarda, binlerce yıl önce bu topraklarda fotoğrafına da katkı sağladı; çift çiğdem yaşayan Hititler de bu bölgede yaşayan çiçeğini, ferfenenin düzenlendiği Ankara Çiğdeminin kıymetini bilmişler. Abidinpaşa Köşkü bahçesinde çektim! Adıyla anılan ve 38 gün süren bayram da Özkan’ın bu kitabını da saysak, Ankara yapmışlar, dünyada benzeri yok. Antik Çiğdemi adının anıldığı kaynaklar devir bu, gün olmuş bayram savaşlara ne yazık ki iki elin parmakları kadar denk gelmiş. İnanmazsınız, Kral savaşa var, yok. İlginç bir ayrıntı olarak adını gitmemiş! En güvendiği komutanını ananların yarısının profesör olduğunu göndermiş, kendisi çiçeğin törenlerine not düşelim. katılmış. Hititlerin büyük olasılıkla bu Birkaç yıl önce kaybettiğimiz şair, yazar, bayramlarda da kullandığı müzik aleti, diplomat Talat Halman gazetesinin tören kapları (Akatca bibru) veya tören Ankara ekinde beş hafta arayla iki kez tasvirlerini çiğdemleri anarak Anadolu köşesinde Ankara Çiğdemini konu eder Medeniyetleri Müzesi’nde görebilirsiniz. ve ilkinde “Ankara için bir çiçek seçemez ŞİİR YAZMIŞ, TÜRKÜSÜNÜ miyiz, başkenti bu çiçekle bezeyemez SÖYLEMİŞ miyiz?” diye şiir gibi bir soru sorar. Binlerce yıl sonra, Türkçeyi bugün çok İkinci yazısından anlıyoruz ki; tek yanıt kişinin kullandığından daha düzgün veren kişi şair, halkbilimci ve öğretmen kullanan, Yedi Ulu Ozan’dan biri olan Oğuz Tansel’in kızı Prof. Dr. Aysıt ve ajan olduğu şüphesiyle astığımız Tansel’dir. ozanımız Pir Sultan Abdal; bu çiçeğe şiir ‘BABAM TOPLAMAYA İZİN yazmış, türküsünü söylemiş: VERMEZDİ’ Sordum sarıçiğdeme Çiğdemi, gazetesinin Ankara ekinde Sen nerede kışlarsın son ele alan olarak Aysıt Hoca ile Ne sorarsın hey derviş görüşmemek olmazdı, görüştük. Yer altında kışlarım... Daha ilk cümlesinden Halman’a tek Dünyada sadece Anadolu’da iç yanıt verenin neden kendisi olduğu bölgelerde yetişiyor. Avrupa’da çoğaltılsa anlaşılıyordu. Babasının bu konuda da endemik, yani belli yöreye özgüdür. çok duyarlı olduğunu, çiğdemlerle Biz de pilavını yapmış; soğanını çiğ dolu tepeye bakıp Çiğdem Tepe yemiş; mani, bilmece, şiir (Gülten Akın; dediklerini, babasının toplamalarına izin Uzak bir kıyıda) yazmış; posta puluna, vermediğini, tepeye çıkıp çiğdemleri posta kartına basmışız. Çok şükür henüz seyrettiklerini, sonra buraya kurulan soyu tehlikede değil ve biz Anadolu’da mahallenin adının Çiğdem Mahallesi ipe dizip veya 10-15’ini bağlayıp baharı olduğunu bir çırpıda anlatıverdi. kutlamaya devam ediyoruz. Ankara’da Babasının, ablasına Çiğdem adını bolca bulunduğu tepeye apartmanlar verdiğinde bu ismin o günlerde bir

Necati YALÇIN

A

100

ilk ekledi sözlerine. Babasının ve ablasının artık aramızda olmadıklarını söylediğindeyse bir süre konuşamadık, yutkunduk... Dilerdim ki dedi; adına bir grup oluşsun, Ankara’nın çiçeği olsun, Ankaralı soğanıyla gurur duysun. Dileklerine katılmamak elde mi? KENTİN RESMİ ÇİÇEĞİ OLSUN Üniversiteler, sivil toplum örgütleri, belediyelere tüm ilgililere giderse sesimiz; Başkent örnek olsun ve bir kentin resmi çiçeği olsun. Adına festivaller düzenlensin, parkı yapılsın, yetiştirilsin, görmek veya fotoğrafını çekmek için yürüyüşler yapılsın, anlatıldığı kürsüsü olsun. Bir anıtı, anıtının altına bilim dünyasındaki Latince (Crocus Ancyrensis) ve Türkçe adı yazılsın. Zaman kaybetmeyin, atlayın gidin; görün, fotoğraflayın onları. Toplamak isterseniz en az 10 tane gördüğünüzde bir tanesini sökün, Hikmet Birand’ın yaptığı gibi onlarla sohbet edin. Söktüklerinizden bazılarını dikin, yok oldu derken gelecek sene bu zamanlar çıktığını görmek sizi çok mutlu edecek. Dikkat, adımıza tescilleyenler yetiştiriyor, bize memnuniyetle satacaklardır, bu toprakların öz malı lale gibi... BULABİLECEĞİNİZ YERLER Şubat-Nisan aylarında Ankara’da Ankara Çiğdem’inin peşine düşebileceğiniz yerler: İncek ve civarı, Kızılcahamam Sey Hamamı Vadisi, Işık Dağı Bölgesi, Beypazarı Karagöl ve Elmadağ. Bulacaksınız onları. Gördüğünüz anda size dokunacaklar. Bu toprakların zenginliğini fark ettiren, antik çağlarda kraliyet rengi olan altın sarısı çiçeğine bayılacaksınız. Serinlik olsa da gelen baharı iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Yüreğiniz sevgiyle, içiniz umutla dolacak. Kaynak: Timur Özkan, Ankara Çiğdemi, Ankara: Ankara Kulübü (2011) ve Prof.Dr. Hikmet Birand, Anadolu Manzaraları, Ankara: TÜBİTAK (1957). Çiğdem Mahallesi’nde faaliyet gösteren Çiğdem Derneği, logosunda Çiğdem Çiçeğini kullanıyor.


ARZU UĞURLU ile

YE İÇ GEZ…

Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Balikesir Üniversitesi Turizm Fakültesi mezunuyum.Üniversiteden mezun olur olmaz eğitim sektörüne adım atmam, İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Egitim Fakültesi’nde pedagojik formasyon almamla başladı. Ardından İngiltere’de 2 yıl dil egitimi alıp , Türkiye’ye dönüp eğitim sektöründe işe başladım.İş hayatı ile birlikte uzaktan yüksek lisans eğitimimi MBA bölümünde tamamladim ve bu süreçte,İngiltere,İrlanda,İskoçya,Amerika,Kanada,Malta,Almanya,İsviçre,İtalya,Fransa,İspanya,Ukrayna,Kazakistan, Makedonya,Azerbeycan gibi ülkelerde eğitim fuarlarına katılıp ,birebir okulları ziyaret edip anaokulundan doktara eğitimine kadar egitim sistemlerini inceledim. Bugün 7 yılı aşkın olarak Okyanus Kolejleri kurumsal iletişim sorumlusu olarak calışmaktaýım.

En çok sevdiğiniz yemek nedir?

Bir Gaziantepli olarak memleketimin ünlü yemeklerinden ‘şiveydiz’

En unutamadığınız seyahatiniz? Macera dolu Mısır

En son yaptığınız seyahat? Brugge

Yeni projeleriniz nelerdir?

Okyanus Kolejleri olarak büyümek ve gelişmek adına tüm kurumsal çalışmalar

Bir yemek tarifi verebilir misiniz?

Fırında patlıcan musakka

Malzemelerimiz ;

4 adet patlıcan, 250 gr. kıyma,3 adet kırmızı çarliston biber, 1 adet domates, biraz salça, 2 adet yeşil biber, 1 adet soğan, 3 diş sarımsak, tuz,karabiber,kırmızı pulbiber, sıvı yağ patlıcanları az yağda kızartıyoruz ve yağını süzüyoruz. Sosu için doğradığımız soğan,sarımsak,yeşil biberi ,rendelediğimiz domatesi ve salçayı tencerede kısık ateşde pişirdiğimiz kıymaya ekleyip , tuz karabiber ve pulbiberini ilave edip , tepsiye dizdiğimiz patlıcanların üstüne ilave ediyoruz ve en üstüne kırmızı çarliston biberle süsleme yapıyoruz. Ve patlıcan musakkamızı önceden ısıtılmış fırınımıza verip 20 dakika pişiriyoruz ve afiyetle yiyoruz. 101


NILÜFERCE GEZ

D

oğası ve tarihiyle etkileyici bir şehir.. Görmediyseniz mutlaka gezin görün derim.. Amasya, yedi bin yılın üzerindeki eski tarihi boyunca krallık başkentliği yapmış, şehzadelerin eğitim gördüğü bir belde olmuştur. Kurtuluş Savaş’ının başlangıç temelleri de Amasya’da atılmıştır. Amasya Genelgesi ulusal egemenliğe dayanan, tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan ilk kuruluş belgesi olması nedeniyle Türk tarihinde ayrı bir yeri ve önemi vardır. Yeşilırmak kenarına sıralanmış tarihi evler şehre ayrı bir güzellik katıyor. Oldum olası bir şehirde Deniz, ırmak ya da göl varsa o şehre farklı bir hava kattığını ve güzelleştirdiğini düşünüyorum. Yeşilırmak kenarına kurulmuş olan kordon boyu yürüyüş yapmak ve vakit geçirmek için çok güzel . Ferhat ile Şirin’in ölümlerini betimleyen büyük bir heykel de Ferhat Dağı’na dikilmiş. Ferhat’ın Şirin’e kavuşmak için şart koşulduğu dağı delerek su getirmesi Amasya da geçmiştir. Yalı boyu evleri dizisindeki en güzel konak olan Hazeranlar Konağıdır. Osmanlı döneminin en zarif sivil mimari örneklerinden birisidir. Konak Defterdar Hasan Talat Efendi tarafından kız kardeşi

102

Hazeran Hanım adına 1872 yılında yaptırılmıştır. Kral Kaya Mezarları: Amasya Kalesi eteklerinde düz bir duvar misali dikine uzanan kalker kayalara oyularak yapılmış olan 5 adet mezar, yapıları ve mevkileri itibariyle ilk bakışta dikkati çekmektedir. Çevreleri oyularak ana blok kayadan tamamen ayrılmışlar ve kaya bloklarına merdivenlerle bağlanmışlardır. Vadi içerisinde irili ufaklı toplam 18 adet kaya mezarı bulunmaktadır. Amasya’da doğan ünlü coğrafyacı Strabon’un (M.Ö. 63-M.S. 5) verdiği bilgiye göre kaya mezarları Pontus krallarına aittir. Burası aynı zamanda tepeden Amasya’yı tepeden görme imkanı da sunuyor. Kaya mezarlarına müze kart ile girebilirsiniz. Tarihi çınar ağaçları ile yan yana duran an II. Bayezıt Külliyesi gittik. Sultan II. Bayezıt adına 1485-86 yılında yaptırılan külliye Sult; cami, medrese, imaret türbe ve şadırvandan oluşmaktadır. XV. yüzyılın son çeyreğinde yapılan, yan mekanlı (L planlı) cami mimarisinin gelişmiş son örneğidir. Caminin iki minaresi vardır. Batıda medrese, doğuda imaret ve konuk evi vardır. Her iki minare hizasında bulunan yaşlı çınar ağaçlarının külliye ile yaşıt olduğu tahmin edilmektedir.


103


ELMA AĞAÇLARININ BABASI Meyve cinsleri üzerine çalışmalarıyla tarihe adını yazdıran Michurin’in ıslah ve melezlemeye dair teori ve deneyleri halen bugün de bitki bilimcilerin ilham kaynaklarından biri.

R

us bitki ıslahçısı Ivan Vladimiroviç Michurin bundan 161 yıl önce bugün doğdu. Geliştirdiği melezleme teorisi ile 300’den fazla meyve türünün altına imzasını atan Michurin, bitki bilimi tarihinin en özgün isimlerinden biri. Çocukluğundan itibaren bitkilere büyük bir ilgi duyan Michurin, 20 yaşına geldiğinde 500 metrekarelik bir arazi satın alarak topladığı bitki örnekleri ile deneyler yapmaya başladı. 1899 yılına gelindiğinde ise, artık kendi kendisini eğitmeyi başarmış bir ıslahçı olarak ömrünün sonuna kadar laboratuvarı olarak kullanacağı 13 hektarlık bahçesine taşındı. Soğuk iklime uyumlu meyveler Seleksiyon yöntemiyle farklı armut, 104

üzüm ve elma cinslerini de içeren, Rusya’nın zorlu iklim koşullarına uyum sağlayabilen çok sayıda meyve türü geliştirmeyi başaran Michurin, 1913 yılında ABD Tarım Bakanlığı tarafından ABD’ye taşınması ve bitki koleksiyonunu satması için gelen teklifi reddetti. Sovyetlerin tarımsal gelişimine öncü oldu 1917 devrimi ile birlikte kurulan Sovyetler Birliği’nin tarım ve bitki biliminde izleyeceği yolda Michurin’in çalışmaları baz alındı ve 13 hektarlık deneme alanı 1928 yılında Seleksiyon ve Genetik İstasyonu olarak resmiyet kazandı. Michurin’in ölümünden 1 yıl önce ise Merkez Genetik Laboratuvarı olarak ıslah çalışmalarının merkezi oldu.

Ne demişti?

Kalıtım, melezleme ve yeni çeşitlerin gelişimine dair bitki bilimine teorik ve pratik düzeyde pek çok kazanım sağlayan Michurin’in “Doğanın armağanlarını bize vermesini bekleyemeyiz, o armağanları hak ederek almak için çalışmamız gerekir” sözleri bugün de tarımı ve bitkileri kendine yaşam edinmiş herkes için büyük anlam taşıyor.


Avukat ve hemşirenin MUTLU GÜNÜ

A

NTALYA’nın Serik İlçesi’nde avukat İbrahim Şahin ile hemşire Hatice Gökçe dünya evine girdi. Serik’te faaliyet gösteren avukat İbrahim Şahin ile Serik Devlet Hastanesi hemşirelerinden Hatice Gökçe, Belediye Düğün Salonu’nda düzenlenen törenle dünya evine girdi. Hatice ve İbrahim çiftini mutlu günde, sevenleri yalnız bırakmadı. Genç çift salonu dolduran davetlilerle birlikte eğlendi. 105


GEZİYORUZ, YİYORUZ, PUANLIYORUZ... B O O O O O

u sayımızda sizler için yine birbirinden farklı lezzetlerin tadına baktık.

Alp Gökçe BİLYAY / İLETİŞİM

Sizin için seçtiğimiz Antalya’nın bu eşsiz lezzetlerine gelin sizde bizimle bir tur atın.

Yıldızınız bol olsun.

Neyla Cafe & Bıstro

Baha Restaurant Meltem 106


Rıhtım Döner

Neslihan Simit & Börek

107


İşkembe çorbası

AYIN LEZZETİ

MALZEMELER 3 İşkembe (bir kilogram) 3Yumurta (iki adet) 3Un (iki çorba kaşığı) 3Sirke (bir fincan) 3Limon suyu (bir limon) 3Sarımsak (sekiz diş) 3Tereyağı (iki çorba kaşığı) 3Tuz 3Kırmızıbiber 108


HAZIRLANIŞI İşkembemizi eve getirdikten sonra ilk olarak en iyi şekilde temizliyor ve yıkıyoruz. Yıkama işlemini birkaç defa gerçekleştirmeniz gerektiğini unutmayın. Bunun ardından işkembemizi kullanacağımız tenceremizin içerisine koyuyor, ardından işkembelerin üzerinde kalacak şekilde su koyuyoruz. Suyumuzu da ekledikten sonra tencerenin içerisine yarım limonun suyunu ekliyor, ardından dört adet sarımsağımızı doğradıktan sonra yine tencereye döküyoruz. Tüm malzemelerimiz tencereye eklendikten sonra artık altını açabilir ve işkembemiz yumuşak bir hal alana kadar haşlayabiliriz. Haşlanırken çok susuz kalmaması için başta suyu işkembelerin biraz üzerinde tutmayı unutmayın. Yumuşayan işkembemizi tencerenin içerisinden alıyoruz ve orta boyda parçalar halinde doğruyoruz. Yalnız ilk tencere içerisindeki kaynama suyunu dökmemeli, sadece bir süzgeçten geçirdikten sonra yine tencere içerisinde tutmalıyız. Kısık ateş altında işkembenin suyunu kaynamaya bırakıyoruz ve bu arada sıra geldi işkembe çorbasının terbiyesini hazırlamaya. Terbiyeyi hazırlamak için ilk olarak bir kap alıyor, içerisine bir fincan su, iki yumurtamızın sarısını, kalan yarım limonun suyunu ve iki kaşık unu da ekliyoruz. Malzemeler birbirine tamamen karıştığında artık onları ateşte kaynamaya devam eden tenceredeki işkembe suyunun içerisinde dağıtarak döküyoruz. Terbiyemizin ardından doğradığımız işkembeleri de kaynayan suyun içerisine döküyoruz. Tabii ki istediğiniz kadar tuz eklemeyi de unutmayın. Bu şekilde beş dakika kadar pişmesi yeterli olacaktır. İşkembeyi servis ederken misafirlerinize ayrı bir kapta sirkesarımsak karışımı yahut tereyağı ikram edebilir, böylece daha lezzetli bir işkembe çorbası sunabilirsiniz. 109


KONAKLAMA ROTALARIMIZ Keyifli bir tatil yapmak istiyorsunuz ama bütçeniz mi kısıtlı? O halde sizin için listelediğimiz, Türkiye’de uygun bütçeyle dolu dolu tatil yapabileceğiniz yerlere göz atın:

Didim, AYDIN

Aydın’ın Ege Denizi kıyısındaki Didim, uzun kumlu plajları, berrak denizi, tarihi kalıntıları, sene boyu güneşli havası ile her anlamda mükemmel bir tatil beldesi. Daha çok yazlıkçıların akın ettiği bu tatil beldesinde, otel fiyatları da hala çok uygun. Bu fırsatı kaçırmayıp Didim’e tatile gittiğinize, dünyaca meşhur Apollon Tapınağı’nın kalıntılarını ziyaret etmeyi, Didim’in en güzel plajı olan Altınkum’un sularında serinlemeyi ve cıvıl cıvıl barlarında sosyalleşmeyi unutmayın!

ESKİŞEHİR

Eskiden Anadolu bozkırında sıradan bir şehir olan Eskişehir, son yıllarda Odunpazarı’nda restore edilen tarihi Osmanlı evleri, Avrupa kentlerini aratmayan peyzaj çalışmaları, heykelleri ve on binlerce öğrencinin hareketlendirdiği gece hayatıyla hafta sonu turlarının en popüler adreslerinden biri haline gelmiş durumda. Öğrencisi bol bu şehirde, tabii ki fiyatlar da öğrenci ayarında!

Amasra, BARTIN

Deniz, kum, güneş tatili deyince her ne kadar akla ilk olarak Ege ve Akdeniz sahilleri gelse de, Karadeniz’in şirin beldesi Amasra da plajlarıyla dikkat çekiyor. Üstelik Amasra’da plajlardan çok daha fazlası var. 3000 yıllık tarihi, yemyeşil ormanlık alanları, mimarisiyle ilgi gören tarihi Amasra evleri ve elbette balık lokantalarını atlamamak gerek.

112


Sığacık, İZMİR

Türkiye’nin ilk “cittaslow”u (yani hayatın yavaş aktığı kenti) olan Seferihisar’ın Sığacık beldesi, mimarisi, organik ürünlerin satıldığı pazarı, yöreye özgü yemekleri ve limanın hemen yanındaki uygun fiyatlı balık lokantalarıyla büyük ilgi görüyor. Tabi ince kumu ve pırıl pırıl suyuyla Teos Plajı’nda deniz keyfi de, Sığacık’ın olmazsa olmazlarından.

GAZİANTEP Güneydoğu Anadolu’nun en güzel kentlerinden birisi olan Gaziantep, artık gurme turlarının da en yeni ve en popüler adreslerinden birisi. Dünyanın en büyük mozaik müzesi olan Zeugma Mozaik Müzesi’ni gezdikten sonra Halil Usta ya da İmam Çağdaş’ta kebapların, Koçak ya da Güllüoğlu’nda da baklavaların tadına bakın. Popüler mekanlar diye çekinmeyin, istediğiniz kadar yiyin, zira gelen hesabın ne kadar düşük olduğuna inanamayacaksınız!

Gökçeada, ÇANAKKALE Ülkemizin en büyük adası olan Gökçeada, henüz komşusu Bozcaada kadar popüler olmasa da doğal güzellikler açısından eksik kalır yanı yok! Halen az da olsa Rum kökenli nüfusun bulunduğu Zeytinli ile Kaleköy ve Tepeköy gibi köyleri, mimarileriyle dikkat çekiyor. 100 km’yi aşan sahil şeridine en popüler plajlar ise Yıldızköy Plajı ile rüzgar sörfü tutkunlarının tercih ettiği Aydıncık (Kefalos) Plajı. 113


Foça, İZMİR

İzmir’in sahil ilçelerinden olan Foça, Ege kıyısının popüler kasabaları Ayvalık ve Alaçatı gibi çok sayıda taş Rum evine ev sahipliği yapsa da çok fazla tanınmıyor. Ama bunu ekonomik bir tatil açısından bir avantaj olarak görebiliriz. Zira Foça’da konaklamadan tutun, kafelere, balık lokantalarına ve günübirlik tekne turlarına kadar her şey diğer popüler tatil beldelerine göre çok daha ucuz!

Avşa, BALIKESİR

Marmara Denizi’nde yer alan Avşa, 1970’li yıllarda orta sınıf Türk ailelerinin en çok tercih ettiği tatil beldelerinden biri olsa da, son yıllarda biraz unutulmaya yüz tuttu. Tekirdağ, Erdek ve İstanbul’dan deniz yoluyla ulaşılabilen ada, güzel manzaralar sunan tepeleri ve en ünlüleri Tavşanlı Koyu, Çınar Koyu ve Yiğitler Koyu olan güzel koylarıyla gerçek bir cennet. Üstelik hareketli bir gece hayatı da var. Çok sayıda pansiyon ve motelin bulunduğu Avşa’daki konaklama tesislerinde sudan ucuz fiyatlara kalabilirsiniz!

Akyaka, MUĞLA

Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Akyaka, kesinlikle Gökova Körfezi’nin en güzel turizm beldelerinden birisi. Akyaka, masmavi plajları kadar buz gibi Azmak Çayı ve kendine has mimariye sahip, tek yapıdaki evleriyle de dikkat çekiyor. 114


Zeyyat ŞAHİN

DÜŞ YOLCULUĞU

Ç

ıkamadığım yolculuklar, binemediğim trenler; beni bekleyen istasyon şefleri, yolumu gözleyen küçük kasaba kahvecileri var. Ve var uzaklarda bir yerde söylenmeyi bekleyen türküler. EĞİN nam küçük; ama eskilerin en eskisi bir kasabalı türküler bunlar. Oysa ben, yine hep yolların başında, küçük kasaba istasyonlarının uzağında ve beni bekleyen bütün türkülerin gurbetindeyim. Uzun zaman var ki, bir yolculuk düşlerim. Yapayalnız çıkılan bir yolculuk… Yalnızlıkla başlayan ve yalnızlığı yapayalnız taşıyan bir yolculuk… Alıp başımı gitmek isterim. Bulduğum ilk trene binmek, gittiği son istasyonda inmektir düşüm. Üstüme sinmiş hüzünlere eklemek isterim küçük istasyonların bekleme salonlarında unutulmuş hüzünleri. Ve en hüzünlü ıhlamur ağacının gövdesine kazınmış bir cümlede unutmak isterim kendimi. Yani yolculuk düşlerim, düşlerim yolculukla başlar yolculukla biter çoktandır. Düşemediğim yolların sonunda taş duvarlı, beyaz badanalı evler var ve sokaklar var sabah akşam hüznü davet eden, her dem hüzünlerle hayat bulan. Düşemediğim yolların sonunda taş kentin ayazında bir hikâye var, hikâyesinden firar etmeye mecali kalmayan. İçimde geç kalma korkusu, aklımda geç kalmaya kıyamadığım bir menzil. Ve ben o menzile ram olmuş bir zavallı âdem, bütün âdemlerin acısı yüreğimde.

ortasında bitiveren, yarım kalan bir yolculuk. Yarısı uykuda, yarısı düşte bir yolculukta paramparçayım. Elim yüzüm ter içinde; saçlarım toz içinde. Bir kasaba istasyonunun tulumbasından dökülen serin sulara muhtacım; bir kasaba istasyonunun ulu çınarlarının gölgesine hasretim. Yıllarca süren, yollarca süren bir hasret bu. Ben bu yüzden istiyorum yollara düşmeyi; bu yüzden, düşlere yatıyorum her gece dilimde bir yolculuk duasıyla. Yollarda olmalıyım, yollar yollar boyunca türküler söylemeliyim. Türküler söylemeliyim çıkamadığım yolculuklara dair, türkülere söylemeliyim yolculuklarımın sırrını. Belki duyan olur sesimi, belki soran olur yüreğine değen bir nağmeye beni. Çıkamadığım yolculukların, binemediğim trenleri çoktan vardı düşlediğim istasyonlara. Bense bir istasyonun gece yarısı yolcusuyum hiç gelmeyecek trenlere biletim var…

Düşlediğim bir yolculuk bu, yalnız düşlerimde çıkabildiğim bir yolculuk. Ve her düş gibi uyku

115


MALDİVLER Melike Kutluay CENGİZ & Olgun CENGİZ

D

ünya’da gezilecek onca yer varken ve Maldivler’e gitmek gerçekten yüksek bir bütçe gerektiriyorken kendi kendime sormadan edemediğim soru “Bu kadar masrafa değer mi?” idi. Maldivler oteline 4 gün konaklama için verdiğim para ile kendi standartlarıma göre Asya’da 10-15 gün gezerdim. Bunu düşünüp zaman zaman pişman oldum. Hatta, “geçtiğimiz ay kredi kartınızdaki en utanç verici harcama hangisiydi” diye bir soru çıkmıştı karşıma ve ona “Maldivler gezi masrafları” cevabını verecek kadar içime sindirememiştim geziyi.

Fakat seyahati geride bırakmış halimle söyleyebilirim ki bu doğal güzelliği insanın gözleriyle görmesi bambaşkaymış. Fotoğraflar güzel ama o manzaranın içinde olmak gerçekten insanı heyecanlandıran, cenneti sorgulatan, şükürlere boğan bir his. 116

Biz Maldivler’e bayıldık ve aşağıdaki şartlarda bence siz de Maldivler’e gitmeyi düşünebilirsiniz.

•Maldivler fotoğraflarına bayılıyorsanız ve oraya gitmek sizin hayalinizse •Balayı gibi özel bir tatil planınız varsa •Bebekle veya çocukla rahat edebileceğiniz, dinlenebileceğiniz bir yere gitmek istiyorsanız •Kış mevsiminde yazı yaşamak için İstanbul’dan 8 saatte ulaşabileceğiniz “nispeten” yakın ve lüks bir yer arıyorsanız •Müslüman ülke, helal yemek gibi kriterleriniz varsa Maldivler’e parayı kıyıp gidin derim. Pişman olmazsınız. Üstelik 50 yıl içerisinde buranın yok olma ihtimali olduğunu düşünürseniz mutlaka görmeniz gereken bir yer olduğuna çok kolay ikna olabilirsiniz.


Maldivler Hakkında Genel Bilgiler

Maldivler, Hint Okyanusun’da, Hindistan’nın güneyinde, Sri Lanka’nın 750 km güney batısında yer alan bir adalar ülkesi. Maldivler’i ancak büyük ölçekli haritalarda bulabilirsiniz, çünkü çok küçük adalardan oluşuyor. Yaklaşık 1200 tane ada var ve bunlar takım adalar halinde gruplanmış. Maldivler ülkesinin başkenti Male. Tahmin edersiniz ki o da bir ada. Maldivler’de halkın büyük çoğunluğu Müslüman ve ülkede şeriat kuralları geçerli. Lokal adalarda her noktada bikini ile denize giremiyorsunuz ve alkol bulamıyorsunuz. Fakat otellerin olduğu resort adalarda alkol ve kılık kıyafet serbest.

Maldivler’e Ne Zaman Gidilir

Maldivler ekvatora yakın olduğu için 4 mevsim ziyaret edilebilir ama mayıs – ekim arası muson yağmurlarına yakalanma olasılığınız yüksek. Bence kışın evlenenlere en güzel teselli Maldivler’de balayı olabilir

Maldivler’e Ulaşım

Maldivler’de Resort – Otel Seçimi

Maldivler’de hangi otelde / resortta kalacağımıza karar vermek bu gezi hazırlığının en zor kısmı oldu. Öncelikle şunu bilelim: Maldivler’de adalar 2’ye ayrılıyor: Yerel halkın yaşadığı adalar ve resort adalar. Yerel halkın yaşadığı adalarda konuk evleri, pansiyon ve oteller de var. Bunlar çok daha ekonomik konaklama seçenekleri fakat bu tesisler bizim meşhur balayı konseptini yansıtan yerler olmuyor. Resort adalar, etrafını en fazla yarım saatte tavaf edebileceğiniz büyüklükte kara parçaları. Her adanın üzerinde 1 tek otel olduğunu düşünün. Bu oteller genelde 4 veya 5 yıldızlı lüks tesisler. Bütçe: Maldivler genel anlamda pahalı bir ülke. Buna sebep olan

etkenler: Balayı rotası olarak bilinmesi, ada ülkesi olduğu için her şeye inanılmaz vergi ödeyerek dışarıdan getirtmeleri vs… Yemek planı: Maldivler’deki resort konaklamalarınızda oda – kahvaltı şeklinde bir yemek planı seçip diğer öğünlerinizi resort bünyesindeki restoranlarda istediğiniz gibi yiyip içebilirsiniz. Bu durumda akşam ve öğlen yemeklerinde yediğinizi ödemiş olursunuz. Ama fiyatların çok yüksek olduğu her yerde belirtiliyor. Üstelik restoran seçeneği de sadece bulunduğunuz otelin içindekilerle sınırlı. Diğer yandan gün içinde tükettiğiniz içecekler için de ayrıca para ödemeniz gerekiyor. Herkesin gönlünde yatan Maldivler’i bulması dileğiyle…

Maldivler’e bilet alırken şehir olarak “Male” yi seçiyorsunuz. Maldivler’e Türkiye’den direkt uçulduğunda yolculuk 8 saat sürüyor. Dönüş yolculuğu ise 8 saat 40 dakika sürmüş. Uluslararası havaalanı Male’de gibi görünse de aslında Male’nin yanındaki Hulhule adasında. 117


Eski Lara Caddesi, Dedeman-Adonis Otel Arası Park İçi No:44 ANTALYA Tel: +90 242 316 48 00 (pbx) Fax: +90 242 316 48 02

Email: info@tapaspapas.com

A

ntalya’nın eşsiz Akdeniz manzarasında deniz kokusu ve Bey Dağları manzarasıyla keyifli bir gün muhteşem bir kahvaltı damaklarınızı keyiflendirecek Tapas Papas bizi karşılıyor. Farklı konsepti ile bayanları cezbeden kırmızıya bürünmüş tuvaletleri ile temiz ve hijyeni de birlikte buluyorsunuz.

RAHAT, HUZURLU, EĞLENCELİ Tapas Papas, aralıksız 15 yıldır Eski Lara cd. park içinde 09.00-

118

00.30 saatleri arasında hizmet veren modern bir cafe / bistro / bardır. 1999 yılından beri hizmet vermekte olan TAPAS ta hergün 08:30 – 01:00 arası isterseniz kahvaltının keyfini yaşayabilirsiniz. Hafta içi serpme , cumartesi pazar günleri açık büfe olarak bulacağınız kahvaltımızı en az 80 çeşitle sizlerin beğenize sunuyoruz... Gece Çarşamba’dan – Cumartesi’ye Serdar’ın harika sesini dinleyebilir, en nostaljik melodilerden, dillere en son düşen harika parçalara kadar geniş bir repertuarı bulabilirsiniz.

Her zaman sakin, rahat ve huzurlu ortamımızda çok keyifli zaman geçirebilir, haftanın 7 günü Naim Usta’nın gurme lezzetlerini şarap menümüzdeki geniş seçeneklerden zevkinize göre bir seçim yaparak deneyebilirsiniz. Kokteyl menümüzdeki birbirinden keyifli kokteyllerden biriyle hayatın tadını çıkarabilirsiniz. O an ki ruh haliniz ne olursa olsun, size iyi gelecek. Şehrin en sosyal kalabalığına katılmak için harika bir noktada olduğunuzu düşüneceksiniz.Dağlar, Deniz, gökyüzü, güleryüzlü hizmet ve kalite size eşlik edecek…


Adana

LEYLEĞİ HAVADA GÖRDÜM G

ezilerime katılan ve sıkı takipçim olan Bülent&Kezban çifti beni Adana Portakal Çiçeği Festivaline çağırdılar. Bende aklımda olup ama gitmeyi düşünmediğim için bu teklif üzerine hemen uçak biletlerine bakayım dedim. Uygun uçak bileti bulunca hemen aldım. Bugün ilk defa ailem, arkadaşlarım, turum veya görüp tanıdığım birisi olmadan bir şehirde gezip, eğleneceğim.. Bana böyle güzel tekliflerle gelin ben her yere gelirim. Şimdi yöresel tatlar ve kültür gezim başlıyor. Yarında Cumhurbaşkanı’nın da katıldığı Portakal Çiçeği Festivaline bakalım nasılmış..

120


Adana Sinema Müzesi; burada bulunan siyah beyaz olan tüm fotoğraflar Adanalı kişilere ait. Mesela Erol Büyükburç, Şener Şen, Yılmaz Güney, Müslüm Gürses, Kıvanç Tatlıtuğ.. Ve daha bir sürü kişi Adanalı. Şaşırdınız değil mi sizde ?.. Havaalanı şehrin içinde ve minibüse bindiğim gibi ilk durağım Taş köprü oldu, ardından Ulu cami avlusunda çay molası verdim sonrasında Saat kulesi ve Bebekli kiliseye gittim, kilisenin üstünde iki tane Meryem Ana heykeli var ve uzaktan bakılınca bebeğe benzediği için Bebekli Kilise denmiş. Oradan yürüyerek Sinema müzesi ve Atatürk bilim ve kültür evini ziyaret ettim. Sonra o şirin mi şirin Taş Mekan adlı kafeye gittim. Son durağım Kazım Büfenin Yengen’ini yemek ve Muzlu sütü içmek oldu. Adana deyince aklınıza sadece kebap gelmesin ve festival alanına geldim. Ooo laa laa buralar süper. Çok yoruldum ama bu keyifi hak ettim ben. Sevgili takipçim Gülce’nin önerisi ile Zirve’ye çıktım ve Tahta Masa’da bira keyfi . Çoban Dede türbesinin girişinde çocuklar top oynuyordu toptan kaçarken dedeye gidemedim. Zirvede ise çok sivil polis ve polis vardı. Leyleği Havada Gördüm Adana turumuz sevgili misafirlerimle yağmur yağınca otostopla bir kuşçunun kamyonetine binip başlamış oldu. Eee paralar çok gitti biriktirme yapıyoruz. Şaka bir yana yağmur yağınca yardımcı oldular. Ve gezimiz Taş köprü ile başlayıp Sinema müzesi, Atatürk evi, Ulu Cami, Saat kulesi ile devam etti. Şimdi Adana kebap yiyoruz. Bu da Adana’nın aperatif tatlısı Cici Bici. Pardon Bici Bici adı. Gül suyu ve buz var en alt katmanda ise jöle var. Adana deyince akla şırdan geliyor. İnce ve kalın bağırsağın içine dolma harcı konuyor. Her hayvandan bir şırdan yapılıyor. Türkiye’de şırdan ihracatı bile var Adana’ya. Aynı mumbar dolması gibi lezzeti.. Adana’nın doğası da ayrı bir güzel.. Kapıkaya Kanyonu ve Varda Köprüsü.. Kısacası Adana’nın altını üstüne getirdik, börekçisi, şalgamcısı hepsi denendi, Adana’yı fethettik ve gezimiz bitti, ayrıldık. Benim için çok güzel bir haftasonu oldu. 121


Başkan Uysal, Nisan ayı meclisinde belediyenin 2016 yılı faaliyet raporunun kabulünün ardından gerçekleştirdiği birim ziyaretlerinin son halkasında, başkan yardımcılarından, birim müdürlerine hizmet binasında görevli tüm belediye çalışanlarıyla biraraya geldi.Belediye Kültür Salonu’nda gerçekleşen ‘büyük buluşmada’ Başkan Uysal, sözlerine “En büyük icraat, en büyük siyasi fikir, en büyük mücadele, en büyük ilerleme yaptığımız işi en iyi yapabilmemizdir” şeklinde başladı.Başkan Uysal, 2016’da Muratpaşa’nın Türkiye’nin ‘EN’leri arasına girmesini sağlayan tüm çalışanlara ayrı ayrı teşekkür ederken

122

90

konuşmasında şu ifadelere yer verdi:“Biz, sunduğumuz çok nitelikli kamu hizmetiyle hizmet ettiğimiz toplumdan yüzde 90 oranında ‘Memnunuz, başarılıdırlar’ cevabını alan bir belediyeyiz. Türkiye’de kişi başına en fazla asfaltı döken, yeşil alan üreten belediyeyiz. Türkiye’de en fazla yeraltı çöp konteynerini üreten ve konteynerleri yeraltına alan belediyeyiz. Türkiye’nin en kapsamlı sosyal hizmetini üreten belediyeyiz. Hiçbir ayrım tanımadan şehrimizde yaşayan bütün insanları kucaklayan belediyeyiz. Bundan daha büyük siyasi eylem, ilerleme aydınlanma olamaz.”


M

uratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Muratpaşa Gençlik Eğitim Merkezi’yle (MURGEM) hazırlandıkları üniversite sınavlarının ilk ayağı YGS’de yüzde 98.25’lik başarıyı yakalayan gençlerle buluşmasında “Sizlere baktığımızda, Türkiye’mizin, demokrasimizin emin ellerde olduğunu görüyoruz. Ülkemizin geleceğinin aydınlık, geniş ufuklu ellerde olduğunu görüyor ve mutlu oluyoruz” diye konuştu. Başkan Uysal, Muratpaşa Belediyesi’nin kreşleri, ilk ve ortaokul çağındaki çocuklar için çalışan Eğitim ve Bilgi Merkezleriyle Türkiye’nin geleceğine yatırım yaptığı kurumlarından son halkası MURGEM’i ziyaret etti, YGS’de önemli bir başarıya imza atan MURGEM’li gençler ve öğretmenlerle bir araya geldi. Başkan Uysal, sınıfları ziyaret etmeden önce öğretmenlerle bir süre sohbet etti YGS’de elde başarıdan dolayı onları kutlayan Başkan Uysal, “Teşekkür ederiz, yine göğsümüz kabardı” dedi.

öğrencilere şunları söyledi: “Bu başarı sizlerindir. Biz de kenarından azıcık övünüyoruz. Ülkemizin geleceğini emanet edeceğimiz sizlere, Türkiye’yi muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkaracak yenilikçi, yaratıcı ve dinamik insanları topluma hazırlama fırsatı verdiğiniz için, size teşekkür ediyoruz. Biz size katkı sağlıyor olabiliriz ama manevi olarak siz de bize sağlıyorsunuz. Sizlerle bir huzur buluyoruz. Sizlere baktığımızda, Türkiye’mizin, demokrasimizin emin ellerde olduğunu görüyoruz. Ülkemizin geleceğinin aydınlık, geniş ufuklu ellerde olduğunu görüyor ve mutlu oluyoruz.”

‘BAŞARI SİZLERİNDİR’

Ardından, sınıf öğretmenlerinden izin isteyerek derslikleri gezen Başkan Uysal, öğrencilerle tek tek tokalaştı, başarılarından dolayı kutladı. Başkan Uysal,

123


SIRT ÇANTALI ROTALAR Yolunuz Buralardan Mutlaka Geçmeli!

Bartın - Amasra

Çorum - Alacahöyük

124

İztuzu Plajı- Muğla


Ağva - İstanbul

Kaleiçi - Antalya

Kırklareli - Kıyıköy

Mardin

125


Türkiye’nin en iyi KAMP YERLERI

Her sabah doğanın içinde, kuş sesleriyle uyanmak, akşam hava yavaş yavaş kararırken yakılan ateşin etrafında yemek yemek, sakinlik ve huzur içinde uzun süren sohbetler ve sonra yıldızların altında uyumak… Kulağa hiç fena gelmiyor değil mi? Siz de her yaz tatilde bol animasyonlu bir tatil köyünde akşama kadar havuza, denize girip açık büfede ne yiyeceğinizi düşünmekten sıkıldıysanız, bu yıl seçenekler arasına kamp tatilini de alabilirsiniz. Üstelik fazla uzağa gitmenize de gerek yok. Alın çadırınızı, uyku tulumunuzu ve Türkiye’nin en güzel kamp alanlarına doğru yolculuğa hazırlanın.

126


Kaş Kamping Masmavi denizi ve yeşilin her tonunu görebileceğiniz tepeleriyle Kaş her zaman çok güzel bir tatil yeriydi. Ancak son yıllarda Bodrum ve Çeşme gibi gözde tatil beldelerinin gitgide kalabalıklaşması huzur ve sakinlik arayanları yeni alternatifler bulmaya yöneltti. İşte bu alternatiflerin en iyilerinden biri de Kaş. Üstelik Türkiye’de kamp yapılabilecek en iyi yerlerden biri de burada. Kendi çadırınızı getirip kurabileceğiniz gibi civarda kiralık çadırlar da bulabilirsiniz. Kaş’ın en büyük avantajlarından biri de denize yakınlığı. Sabah gün aydınlanırken çadırınızdan çıkıp doğrudan denize dalabilirsiniz.

Olimpos Kamp Alanı Kaş’tan sonra Antalya’da kamp yapılabilecek en iyi seçeneklerden biri de Olimpos. Belde ağaçlar üzerine inşa edilen ahşaptan yapılmış bungalov tipi pansiyonlarıyla ünlü. Buralarda kalmak da iyi bir alternatif olabilir ama biz yine de çadırda kalalım derseniz, yine doğanın kalbinde ve denize çok yakın bir kamp alanı sizi bekliyor. Olimpos’un bir diğer avantajı da çok kültürlü ortamı. Avrupa’dan Asya’ya dünyanın hemen her yerinden gelen doğa ve macera tutkunları ile burada tanışabilir, akşamları kamp ateşi etrafında gitar çalıp şarkı söyleyebilirsiniz. Üstelik Olimpos ve çevresi aynı zamanda bisikletle dolaşmak

127


Ada Kamping Bozcaada Altın sarısı geniş kumsalları, yazın en sıcak günlerinde bile insanı bunaltmayan havası ve genellikle burada yaşayan yerel halk tarafından işletilen, en lezzetli Ege mezelerini sunan restoranlarıyla Bozcaada her zaman iyi bir seçenek. Üstelik bu cennet adaya gelirken çadırınızı getirip kamp da yapabilirsiniz. Sahile çok yakın bir mesefede bulunan Ada Kamping ve çevresinde ata binme, dalış, ATV turları ve daha birçok alternatif aktivite de var. Bozcaada’nın en güzel zamanları ise Mayıs ve Ekim ayları arası.

Gökova Orman Kampı

Yeryüzünün en güzel köşelerinden biri Gökova’da kamp da yapabileceğinizi biliyor muydunuz? Üstelik burası içinde bulunan yemek yapabileceğiniz, çamaşırlarınızı yıkayabileceğiniz ortak alanları, duşlar ve sunulan diğer hizmetleriyle bir tatil köyü kadar olmasa da birçok otel kadar rahat ve konforlu bir kamp alanı. En büyük farklarından biri de denize neredeyse birkaç adım mesafedeki yakınlığı. Kamp çevresinde birçok koy var ve kaldığınız süre boyunca istediğiniz koyda yüzüp akşamları hem Türkiye’nin hem de dünyanın dört bir yanından gelen kampçılarla buluşup sohbet edebilirsiniz. Buraya gelirken bisikletinizi de getirirseniz civarda bulunan yakın yerleri gezip daha fazla yer de görebilirsiniz.

Kapadokya Kaya Kamping

Kıyıdan uzaklaşıp biraz daha iç taraflarda kamp yapmak isterseniz, Kapadokya sizi bekliyor. Ürgüp, Göreme, Uçhisar gibi her biri farklı güzelliklere sahip beldelerden oluşan Kapadokya’da kamp yapmak size Kapadokya ruhunu daha da yakından tanıma şansı verecek. Burada dikkat etmeniz gereken şeyse iklim koşulları. Hava genellikle Akdeniz kıyıları kadar sıcak değil ve gelirken çadır, uyku tulumu gibi malzemelerin yanında geceleri soğuktan koruyacak kıyafetlerinizi de mutlaka yanınıza almalısınız. 128


Sundance Tekirova Antalya Tekirova’da bulunan bu kamp alanı bölgede bulunan benzerlerinin aksine denize çok yakın değil. Üstelik otomobil ve diğer motorlu araçların girişi de yasak. Ancak tatilden beklentiniz gürültüden ve dış dünyadan uzaklaşmaksa burası tam da aradığınız gibi bir yer. Kapatın telefonunuzu, hamaklardan birine uzanın ve doğayla başbaşa kalmanın keyfini çıkarın. Phaselis Antik Kenti’ne de çok yakın olan Sundance’den kısa bir yürüyüşle hem antik kentin kalıntılarını gezebilir hem de Akdeniz kıyı şeridinin en güzel sahillerinden birinde yüzebilirsiniz.

Kazdağları Hızır Kamp

Doğanın tam anlamıyla içinde kamp yapmak isteyenler için Kazdağları’nda saklı bir cennet var. Doğanın kalbinde yıl boyu düzenlenen etkinliklere katılabilir, isterseniz kampın çevresindeki göletlerde yüzüp serinleyebilirsiniz. Hızır Kamp’ta isterseniz kendi çadırınızı getirip kurabilirsiniz. Çadırda kalmak istemezseniz de kamp alanında bulunan ağaç evlerde veya taş evlerde de kalabilirsiniz. Üstelik burada kampınızı kurduktan sonra yakınlarda bulunan, tarihi yapıları ve doğal güzellikleriyle Adatepe, Altınoluk gibi yerleri de gezebilirsiniz. Hatta biraz daha yolu göze alırsanız, antik çağların en etkileyici merkezlerinden ve Ege’de gezilecek en iyi yerlerden biri olan Assos’u görebilirsiniz.

Yedigöller Milli Parkı Daha sakin ve yeşil bir kamp alanının hayalini kuruyorsanız, rotanızı Yedigöller Milli Parkı’na çevirin. Üstelik burası diğer kamp yerlerinden farklı olarak iki gölün tam ortasında ve çevresi daha geniş. Tüm gün ağaçlar ve göllerle çevrili benzersiz bir doğayı keşfetmek ve fotoğraf çekmek için de ideal. Yedigöller’de kamp alanında bulunan ortak alanlarda birçok ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz. Kamp için burayı seçerseniz, yanınızda mutlaka kendi çadırınızı ve malzemelerinizi getirmeyi unutmayın. 129



YOL B

azen uzun da olsa yollar, … yolculuk keyif verir insana Hele geçtiğimiz o yollar rsa eşsiz bir manzara sunuyoeresi bir nc pe size, otomobilinizin niz tabloya dönüşüyorsa keyfizden Bi r. de katlanıyor demekti lları size tavsiye; gideceğiniz yoen ğm ra iyi seçin… Diğerine nzaralı uzun da olsa bazıları, mavayı ha iz yollardan geçin, tem yapılan soluyun. Bu mevsimlerde inizi ler ere yolculuklar da penc bol bol açın oksijeni ciğerlerinize teki yol llik ze gü çekin. İşte size eşsiz kare… manzaralarından birkaç Yolunuz açık olsun…

Antalya-Kemer yolu

Dalyan yolu

132

Abant yolu

Kapadokya yolu


Gelibolu Eceabat yolu

Sinop İnceburun yolu

Coruh İspir yolu

Antalya Belek yolu

Aksaray Konya yolu

İncirlioba Şanlıurfa yolu

133


ROTASIZ SEYYAH DEMİR

Doğanın uyanışına, uçsuz bucaksız dağlarda, yamaçlarda, vadilerde, derelerde, yaylalarda, şahit olmak bizler adına ayrıcalıktı.Yabani bir doğanın tüm özelliklerini taşıyan Gökyar Yaylası, Uzunkız Yaylası, Beşçam Mevki, Delitepe İlikbuyduran, Yassıdağıbaşı, Söğütalan mevkisi ve Yeşilköy (Hıdır Mah.) Karaaba, Mutaflı, Kayalı, Gökyar, Kuzuören ( Döllek Mah.) Köseli köylerini aynı gün ziyaret edebilmek.

134

Yabani hayvanların ayak izlerini takip edip onları görebiliriz zevki ile ormanların ucsuz bucaksız sakin yerlerine adımlamak, Dağ yamaçlarının veya vadilerin kenarlarında yılkı atları ile kendimizi özgürlüğe kulaç atar gibi hissedebilmek. Patates hasat zamanı olduğundan insanların patates söküm ve dikimlerini izleyip yaşamın onlar adına ne kadar zor olduğuna şahit olabilmek.. Uzunkız yaylasında ki karınca tepelerine hayret ile bakıp karıncaların çalışkan her halini izlemek bizler adına muhteşem oldu …


ŞEHİR REHBERİ Adıyaman

Tarihi dokusu ve güzellikleri ile birçok dizi ve filme de ev sahipliği yapmış ve yapmaya da devam etmekte olan Adıyaman, Doğu Anadolu Bölgemizin en nadide illerinden birisidir. Birbirinden farklı medeniyetleri ağırlamış olan Adıyaman’da birçok tarihi eser bulunmak ile birlikte aynı zamanda

Nemrut Dağı

Adıyaman’da gezilecek yerler için ilk sıra Nemrut Dağı. Kommagene krallığı döneminden kalan dev heykeller ve anıt mezarlar

Cendere Köprüsü

Cendere çayı üzerine kurulmuş olan bu köprü dünyanın en eski köprülerinden biri ve halen kullanılmakta.

138

doğal güzellik açısından da zengin yerler bulunmaktadır. Konumu itibari ile de oldukça avantajlı olan bu ilimiz, her geçen gün çok daha fazla sayıda kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Adıyaman’da gezilecek yerler listesi ile görülmesi gereken yerleri listeledik.

bulunuyor. Ayrıca gün doğumu ve batışını izlemek için belkide yer yüzündeki en iyi yerler arasında diyebiliriz.


Adıyaman’da nerede kalmalı?

TUT

Karakuş Tümülüsü

Besni Tavası

Çelikhan İçmesi

Oturakçı Pazarı

Adıyaman şehir merkezindeki otellerde 3 ve 4 yıldızlı hizmet ve konforu yaşayabilirsiniz. Ama tarihi güzelliklere yakın olmak isteyenler için Nemrut Dağı eteğindeki Karadut Köyü’nde havuzlu oteller bile mevcuttur. Otel fiyatları, sunulan imkanlara ve bulunduğu konuma göre değişiklik gösteriyor.

Nemrut Dağı Milli Parkı içerisinde yer alan ve turistik açıdan son derece büyük bir öneme sahip olan Karakuş Tümülüsü hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Muhteşem bir tarihi yapıya sahip olması ve kişilerin bu tarihi yeniden yaşayabilme imkânını bulması sebebi ile her geçen gün oldukça fazla sayıda kişi akın etmeye devam etmektedir.

Hem yurt içinden hem de yurt dışından oldukça fazla sayıda ziyaretçiye sahip olan bu çeşmenin, mide ve bağırsak hastalıklarına iyi geldiği bilinmektedir. Birçok akademisyen tarafından da onaylanmış olan bu çeşmeden akan suyun şifası, kişilerin bu bölgeye olan ilgisini de beraberinde arttırmaktadır. Çelikhan içmesi, merkeze 19 kilometre uzaklıkta yer almaktadır.

Dut yetiştiriciliğinin önemli olduğu bir bölge… Zaten ilçenin adı da “Dut” tan gelmektedir. Tut ilçesinin 1400 rakımda yer alması sayesinde, dutlar gün ışığıyla beslenmekte ve sabah ayazında da doğal olarak kurumaktadır. Böylece dutlar hiçbir işlem görmeden tamamen kendi doğallığıyla üretilir.

Kuşbaşı etler kavrulur. Patlıcanlar ince ince tepsiye doğranır. Domateslerin kabukları soyulur.Tepsideki malzemenin üstüne kavrulmuş kuşbaşı etler eklenir ve ayrı yere alınan diğer malzemede etin üzerine konur. Ardından yağ, tuz, su ve baharat. Ve doğruca fırına. Muhteşem lezzeti Adıyaman Turlarına katılarak yemelisiniz.

Yöresel ürünlerin satıldığı ve şehir merkezinde yer alan en kalabalık pazarlardan biri haline gelen Oturakçı Pazarı, her geçen gün çok daha fazla sayıda kişi tarafından ziyaret edilmeye devam edilmektedir. Bu pazar içerisinde Nemrut heykellerinin yanı sıra aynı zamanda yöresel birçok ürün de yer almaktadır.

139


ÇAY TEA’S

KALEİÇİ ANTALYA MUTLU KARELER

140


Zeytinyağlı Börülce MALZEMELER

•• 12 kgadetbörülce kuru soğan sarımsak •• 21 diş adet domates çay bardağından fazla zeytinyağı •• Yarım Yarım çay bardağı su küp şeker •• 21 adet adet kırmızı biber • 1 çay kaşığı kimyon Yapılışı Zeytinyağını tencereye koyup arkasından doğranmış soğanları, domatesi, sarımsağı, kimyonu ve kırmızı biberi ekleyip kavuralım.

Yıkanmış börülceleri ilave edip bir taşım kaynattıktan sonra da suyunu ve tuzunu,şekerini ekleyip pişirelim. Fazla sulu sevmeyenler yarım çay bardağından da az su ekleyebilirler. Afiyet olsun.

Zeytinyağlı Enginar MALZEMELER

dolgun enginar •• 62 adet kahve fincanı zeytinyağı kaşığı un •• 22 çay limon suyu orta boy havuç •• 12 adet adet orta boy patates adet arpacık soğan •• 201 tatlı kaşığı tuz kaşığı şeker •• 11 çay su bardağı su

Yapılışı Enginarları saplı olarak ayıklayın. Havuç ve patatesleri soyup zar gibi doğrayın. Soğanların başlarını hafif keserek soyun. Tencereye enginarları yan yana yatırarak 142

daire şeklinde dizin. Patates ve soğanları yıkadıktan sonra üzerine ilave edin. Bir kabın içerisine tuzu unu şekeri ve suyu koyarak iyice karıştırın. Bu karışımı enginarların üzerine ekleyin. Ağır ateşte 30 dk pişirin. Altını söndürdükten sonra 15 dk daha kapağını kapatarak demlenmesini sağlayın. Afiyet olsun.


Güveçte Zeytinyağlı Patlıcan MALZEMELER

patlıcan •• 33 adet adet sivri biber orta boy kuru soğan •• 21 adet baş sarımsak domates •• 31 adet çay bardağı zeytinyağı Karabiber, kekik •• Tuz, 2-3 yemek kaşığı domates salçası

Yapılışı Patlıcanları alacalı soyun,boyuna 4’e bölün, enine dilimleyin. Diğer malzemeleri hazırlayıncaya kadar tuzlu suda bekletin. Bu arada, soğanları biberleri, domatesleri iri iri doğrayın. Sarımsakları soyun,2’ye bölün. Patlıcanlar da dahil tüm malzemeleri derin bir

kapta harmanlayın. İstediğiniz miktarda tuz, karabiber ve kekiği de ilave ettikten sonra karışımı güvecin içine dökün. Zeytinyağını ilave edin. Salçayı da hafif çırpıp ilave edin. Kısık ateşte kendi suyuyla pişirin. Piştikten sonra, eğer suyu fazlaysa, güvecin kapağını açıp 200 derece fırına koyun, hem suyunu çekecek hem kızaracak hem de hoş bir koku kazanacaktır. Afiyet olsun.

Zeytinyağlı Kereviz Dolması MALZEMELER

•• 62 kereviz havuç patates •• 2Yarım su bardağı konserve bezelye (tazesi de olabilir) fincanı pirinç •• 13 kahve dal dereotu - 2 soğan çay bardağı zeytinyağı •• 1,5 2 su bardağı sıcak su kaşığı limon suyu •• 11 çorba tatlı kaşığı toz şeker • Tuz, karabiber, nane, yenibahar

Yapılışı

Kerevizleri soyup tepesini kapak gibi kesin. İçlerini oyun. Kararmamaları için limonlu suda bekletin. Havuç ve patatesleri küp küp doğrayın. Dereotu ve soğanları kıyın. 1 çay bardağı zeytinyağında soğanı pembeleştirin. Havuç ve pirinci ekleyip kavurun. Patates, tuz ve

baharatları ilave edip karıştırın. Ateşten alıp bezelyeyi ekleyin. Kerevizlerin içini hazırladığınız malzeme ile doldurup tencereye dizin. Kalan zeytinyağını üzerlerine gezdirin. Sıcak su limon suyu ve toz şekeri ilave edip kapağını kapatın. Yumuşayıncaya kadar orta ateşte pişirin. Dereotunu serpip ateşten alın.Tencerenin kapağı kapalı olarak soğumaya bırakın. Servis yapın. Afiyet olsun. 143


GÖZLÜK SATIN ALIRKEN

DİKKAT

EDİLMESİ GEREKEN İLK İKİ ADIM...

B

irinci adım iyi bir göz muayenesi; Aceleye getirilmeden ve profesyonel uzmanlık çerçevesinde gerçekleştirilecek iyi bir göz muayenesi birinci adımdır, bunun için GÖZ muayenesi yapılırken kendinizi sakin ve rahat hissediyor olmanız gerekir. Örneğin, görme testleri ve refraksiyon işlemi gribal hastalık geçirme döneminde, gözde tahriş görüldüğünde, migreniniz tuttuğunda veya uzun süreli lens kullanımı esnasında yapılmamalıdır. Göz muayenesi ve refraksiyon işlemi sırasında yapılan hatalar gözlükle düzeltilemez, Göz doktorunuz size uygun gözlük camı numaralarını denetirken acele karar vermemelisiniz, özellikle ilk defa gözlük kullanacaksanız göz doktorunuza deneme gözlüğü kullanmak istediğinizi söyleyiniz. Seçilen camlardan bakmak, gözlüğü takıp odada yürümek ve hatta normal okuma mesafesinden bir metni okumak için aceleci davranmamalısınız, acele ve kötü şartlarda yapılan göz muayenesi sonucunda hasta yazılan reçeteyi kullanamayacaktır. Bu nedenle bu önemli adımı aceleye getirmeyin ve göz doktorunuzun da acele etmemesi konusunda ısrarcı olun.

144

İ

kinci adım, Gözlükçünüzü iyi seçin; Yeni bir gözlük satın almanın en önemli kısmı, size bol zaman ayırabilecek ve detaylı bilgi ve tavsiyelerde bulunabilecek bir gözlükçü bulmaktır. Gözlük, size ve yaşam tarzınıza en mükemmel şekilde uygun olması gereken kişisel ve benzersiz bir aksesuardır. Ayrıca, yeni gözlüğünüzle gerçekten iyi görmenizi etkileyen birçok faktör mevcuttur., bu sebepten gözlük seçerken, oldu bittiye getirmeden, gözlükçünüzle detaylı bir danışma ve soru-cevap şeklinde ilerleyen bir görüşme yapmak, hem maddi harcamanıza uygun, hem de rahat ve konforlu bir gözlük almanıza neden olacaktır. Sevgili dostlar, bilmeniz gereken daha farklı detayları ilerleyen günlerde sizinle paylaşacağım, unutmayın ‘ iyi gören mutlu ve başarılı olur ‘. SEVGİYLE KALIN.

Nazif Eken


TURIST REHBERLIĞI herkesin serbestçe yapacağı bir meslek değildir

M

İstanbul Rehberler Odası, MEB Müdürü’nün öğretmen adaylarını suç işlemeye teşvik ettiğini ileri sürdü.

illi Eğitim Bakanlığı (MEB) Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Semih Akteki’nin atanamayan öğretmenlere alternatif meslek olarak turist rehberliğini önermesine tepkiler sürüyor. İstanbul Rehbeler Odası bir açıklama yaparak, “Sayın Aktekin’in bu talihsiz açıklaması öğretmen adaylarını yasa dışı biçimde çalışmaya yönlendirmesi bakımından hem bir sorumsuzluk örneği, hem de üstlendiği görev açısından çaresizliğin ilanıdır” dedi.

Aktekin’in, öğretmen adaylarını suç işlemeğe teşvik ettiğini ileri süren

İRO, şunları ifade etti:

“Turist rehberliği herkesin serbestçe, elini kolunu sallayarak yapacağı bir meslek değildir. Turist rehberliği Türkiye genelinde pek çok üniversitede akademik disiplin altında kürsüsü bulunan ve 6326 sayılı Turist Rehberliği Meslek Yasası ile devletin Anayasal güvencesi altında icra edilen bir meslektir. Yasada kimlerin rehberlik yapacağı ve mesleğe kabulün şartları açıkca belirtilmiştir. Nasıl

rehberler, serbestce, sorumsuzca tarih, coğrafya, sanat tarihi gibi branşlarda öğretmenlik yapamazsa, öğretmenler de rehberlik mesleğini icra edemezler. Meslek Odalarımızın ve Kültür ve Turizm İl Müdürlüklerinin, yasaya dayanarak yaptıkları, kaçak acentecilik ve kaçak rehberlik denetlemelerinde öğretmenlerin ya da bu mesleği yapmaya ehil olmayan kişilerin saptanması halinde, haklarında işlem yapılabileceğini ve bunun da baş sorumlusunun bu çağrıyı yapanlar olacağını da ayrıca hatırlatmak isteriz.”

145


Anadolu mutfağı DÜNYAYA AÇILACAK

DÜNYA Şefler Birliği Başkanı Thomas Andereas Gugler ile birlikte 14 ülkeden aşçılar, Anadolu Mutfağı için Türkiye’ye geldi. Gugler, Anadolu mutfağının zengin bir mozaiğe sahip olduğunu belirterek “Türk mutfağının dünyada popüler olması gerekiyor çünkü bunu hak ediyor” dedi.

E

fes Kongre Merkezi’nde düzenlenen Ege Bölgesi Ağırlama Konaklama Teknolojileri ve Ev Dışı Tüketim Fuarı (Aegean Hosttech), hem turizm hem de gastronominin nabzını tuttu. Fuar kapsamında düzenlenen Ege Aşçılar Zirvesi’nde dünyanın dört bir yanından aşçılar bir araya geldi. Fuar hem lezzet, hem de görsel bir şova ev sahipliği yaptı. Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED) ve Kuşadası Profesyonel Aşçılar Derneği tarafından fuar bünyesinde düzenlenen Ege Şefler Şampiyonası’nın ana konseptini Anadolu Mutfağı olarak belirledi.

KONSEPT, DÜNYA GENELINDE BÜYÜK ILGI GÖRDÜ.

İtalya, Almanya, Romanya, Suudi Arabistan, Malezya, Slovenya, Hırvatistan, Slovakya, Yunanistan, İsrail, Singapur, Mauritius, Montenegro’nun da aralarında olduğu bir çok ülkeden milli aşçılar Kuşadası’na geldi. Yarışmanın jüri başkanlığını Dünya Şefler Birliği Başkanı Thomas Andereas Gugler yaptı. Yine dünyanın en önemli aşçıları arasında gösterilen İztok GLegat, Vincent Tan, Tony Khoo, Alan Payen, Jossie Elbaz, Lulia Dragut, Dranica Lukin, Milos Lachkovic , Mario Savona, Vuko Mitrovic, Dosis Spiros ve Odeh Abu Elhawa da jüri üyesi olarak Kuşadası’na geldi. Türkiye Aşçılar Milli Takım Direktörü Emrah Köksal Sezgin, üye 23 derneğin temsilcileri, gastronomi dünyasının 2 binden fazla profesyoneli ile şeflerinin katımıyla yarışmanın uluslararası düzeye çıktığını söyledi. 146


DÜNYAYI OKUYAN

KADIN

Köyünden çıkmadan

3000 kitap okudu

hem de koyunlarını güdüyor. O zaman dedim ki benimde acilen koyun edinmem lazım. Köyde ikiz koyun buldum onları çoğalttım, sadece kitap okumak için! Büyükbaş hayvanlarımın yanında 17 yıl küçükbaş hayvan baktım ama ben sadece kitaplarla mutlu oldum. Hayatımda sadece kitap vardı, tarlada kitap okurken dinlendirdim.” Kültür ve Turizm Bakanlığı Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğünce “Sıra dışı okur” unvanıyla ödüllendirilen 3 çocuk annesi Bedriye Engin, bugüne kadar yaklaşık 3 bin kitap okudu. Bilecik Gölpazarı ilçesinin Kurşunlu köyünde oturan ilkokul mezunu 55 yaşındaki Bedriye Engin ayda en az 3 kitap okuyor. “Köyünden çıkmadan dünyayı okuyan kadın” olarak bilinen Engin, köyde doğup büyüyüp evlendiğini, hem tarımla hem de hayvancılıkla uğraştığını belirterek kendisini sıradan bir köylü olarak gördüğünü söyledi.

“ÇAYIRDA HAYVAN OTLATIRKEN OKUDUM” Küçük yaşlarda edindiği kitap okuma alışkanlığının hayatının vazgeçilmezleri arasında yer aldığını vurgulayan Engin, ‘’Sadece biraz okurum o kadar, okurum derken bayağı bir okurum. Yani çocukluğumdan beri okurum. Çayırda hayvan otlatırken okudum.’’ dedi. Engin, kitap okumaktan zevk aldığını ve ayrım yapmadan her tür kitabı okuduğunu anlattı.

KİTAP OKUMAK İÇİN KOYUN BESLEDİ

Evlendiğinde “Nasıl kitap okurum, nasıl kitap okuyacak bir ortam bulurum?” diye endişelendiğini ve ilk zamanlarda kitap okumak için ortam bulamadığını anlatan Engin, şöyle konuştu: ‘’Baktım komşu bir kadın hem yün eğiriyor

“SIRADIŞI OKUR” ÜNVANINI ALDIM

Bilecik Kütüphane Müdürüyle 2011 yılında pazar tezgahında satış yaparken tanıştığını anlatan Engin, farklı kitaplar okumak için tezgahını bırakarak kütüphaneye gittiğini aktardı. Kütüphaneye her gittiğinde en az 10-15 kitap aldığını ve bir yıl sonra Bilecik Kütüphanesince “En çok kitap okuyan yetişkin” ödülüne layık görüldüğünü ifade eden Engin, bugüne kadar yaklaşık 3 bin kitap okuduğuna işaret etti. Bedriye Engin, son olarak şunları söyledi: ‘’Proje kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığına sunuldum ve 2013’te ‘Sıra dışı okur’ unvanı aldım. Ben iyi okuyucuyum. Harman zamanında bile 1 ayda 3 kitap okurum. Kitap okumadan uyumam. Hayatımın her döneminde her kesiminde kitap okudum.

Kitapsız hayatım hiç olmadı.’’ 147


ANTALYA’YA DAĞCILIK

NASIL GELDİ Antalya’da dağcılık sporu yoktur; başlayınca size haber verilecektir, biçimindeydi. İşte böyle bir ortamda bir gün Serik’teki DSİ işçileriyle aramda şöyle bir konuşma geçti: Arkadaşlar, tam gerimizde, tepesi karlı bir dağ var, adını biliyor musunuz? Ha şu tek sivri. Evet o. Bir de arka tarafında daha büyük bir tane var, onu kastetmiyorum ama adını bilir misiniz? 985 Kasım’ının sonlarında Küçük olana Ovacık veya Ufacık Antalya’ya geldiğimde körfezin deriz; öteki büyük olanın adı Bozbatısında yükselen dağlara hay- burun’dur. Peki, ama neden soruyorran kalmıştım. Fakülte yıllarımda sunuz bunları? amatörce yaptığım dağcılık sporunu Şu Ovacık denilenine çıkmak istihiç değilse burada yapabilirdim. yorum. Depo tayin olduğum Serik’in Ta başına kadar mı? Ne kuzeyinde kalan öteki dağları da yapacaksınız ki orada? Av filan bol hayran hayran seyrediyordum. olur ama Toroslar boş değildir, vahşi Dağcılık diye bir spor Antalya’da hiç hayvanı çoktur, tek başına gideyim yoktu; görülmüş işitilmiş şey değil- demeyesiniz. di. Gençlik ve Spor İl müdürlüğü’ne Hayır avcılık için değil. verdiğim dilekçeye gelen yanıt: Gömü mü arayacaksınız?

Kemal GÜNEŞ *

1

148

Güldüm: Yoo, gömü veya defineyle de alakam yok. Eeee, o zaman? Sadece spor amaçlı çıkacağım. Ovacık benim için yepyeni bir zirve olacak. Bundan evvel son iki çıkışımı Kayseri’deki Erciyes(3917) ile onun karşısında, Niğde’de(şimdi Aksaray’da) kalan Hasan Dağı(3263)’na yapmıştım. Bu iki dağ alışılagelmiş dağlardır, Türkiye’deki herkes buralara gider, ama görüyorsunuz Antalya’ya gelen olmamış ki koskoca şehirde dağcılık diye bir spor yok. Ben bir deneyeceğim bakalım, ne olacak? Önce beni vazgeçirmeye çalıştılar. Olmayacak şeylerden dem vuranlar oldu; fakat kararım kesindi; Ovacık’a mutlaka çıkacaktım. Konuyu henüz bir aylık evli olduğum eşime açtım. Sema konuya olumlu yaklaşmıştı. Onun dışında ilk güvenen DSİ şoförlerinden Ramazan Emir’di.

* ( Dağcılık Federasyonu Antalya Eski İl Temsilcisi )


Serikli olduğu halde Ovacık’ı sadece uzaktan seyretmiş Ramazan, çıkışa katılmakla memleketinin bilinmeyen bir yerini öğrenecek olmanın coşkusu içerisindeydi. Böylece 3 kişi olmuştuk. Ciddi ciddi planlar yapıp programlar üretiyorduk. Nihayet şans yüzümüze güldü. Bize inanıp kararımızdan vazgeçmeyeceğimizi gören Serikliler Celal isimli bir kılavuz bulmuşlardı. Celal Serik’te boya-badana işleri yapıyordu. Anlatılanlara bakılırsa Ovacık’a birkaç kez çıkmış, zirvesinden çuvallarla kar indirerek pazarlarda satmıştı. Celal’le tanıştık. Yaptığım çıkış teklifini derhal kabul etti. Hemen oturduk, çıkacağımız tarihi kararlaştırdık. Faaliyeti 19 Mayıs 1986 tarihinde, tam da gençlik ve spor bayramında yapacaktık. Celal rota olarak şunu söylemişti: Dağın başına Etler Köyü’nden çıkacağız…

ETLER’DEN ÇIKIŞ

19 Mayıs sabahı 04.30’da kalkmış, kahvaltımızı yapmış olarak Ramazan’ın kullandığı arabayla yola koyulduğumuzda gün doğmamıştı bile. Hani derler ya, “bir işi tamamlayabilmek için önce ona başlamak gerekir” diye! Biz de Ovacık’a çıkmak için ilk adımlarımızı atmış oluyorduk. Ya gerisi? Gerisi kendiliğinden gelecekti. Çandır ve Alacami köylerini geçerek Etler güzergahına girdik; 06.30’da Etler’deydik. Orman içinde kurulmuş şirin bir dağ köyü olan Etler Ovacık ile Akdağ arasındaki 700710 metrelik düzlükte bulunuyor. Mevsim itibarıyla her taraf yemyeşil. Hububat tarlaları henüz tazeliklerini korumakta. Sabahın verdiği mahmurlukla bizleri

şaşkın bakışlarla izleyen birkaç köylünün yanından geçtikten sonra Celal’in sahibini tanıdığı evlerden birinin yanına gidip aracımızı park ettik. Merakını yenemeyip kim olduğumuzu soranlara kısaca amacımızı açıkladıktan sonra sırt çantalarımızı arabadan alıp sırtlarımıza taktık. Etler köylüleri ömürlerinde ilk kez dağcılarla karşılaşmıştı. Akşama görüşmek dileğiyle onlara veda edip Celal’in kılavuzluğunda çıkışımızı başlattık. O vakit Celal gibi yolu bilen birinin varlığının şart olduğunu anladım. Ovacık sarp ve her tarafından dik oluşumlar içeren bir dağ; o yüzden pek güvenli değil. Yapılacak hataları zor bağışlayacak rotaları var. Bilenlerin teşhis edebileceği geçitler veriyorsa da onları aşıp yukarılara çıkmak başlı başına iş. Celal fazla zorlanmadan iki yolağı buldu. Dağın batısının yamaçlarında ağız gibi açılmışlardı. Önce o tırmandı; ardından Sema’yı çekerken Ramazan ve ben de emniyetini sağlıyorduk. Biz de doğal kaya tırmanışlarıyla yolakları aştıktan sonra kaya tırmanışı içermeyen ancak her 5-10 adımda bir durup dinlenmeyi gerektirecek zorlu ve uzun bir parkurda bulduk kendimizi.

ZİRVE

Ovacık’ın 1750’li metrelerinin ötesi çıplak. Saatler boyu süren orman içi çıkışımızla dağın doruğuna uzanan külaha geldiğimizde içimizi coşkudur kaplayıvermişti. Doruk tam karşımızdaydı. Önümüzdeki boynu izlersek oraya varabiliyorduk. Bunun pek kolay olmadığını söylemeliyim. Yazımın başında da belirttiğim gibi çok dik bir rotada çıktığımızdan 1000-1200 metrelik güzergah hepimizi tüketmişti.

Çarşakları yürüyerek geçmeyi denedik, aşılamaz değillerdi. Dikkatle birini, sonra diğerini, ardından ötekini derken tam zirvedeki kocaman çukuru gördüğümde çıkışımız son buldu. Haftalardır çıkmayı düşündüğüm Ovacık’ın zirvesindeydik! Güneyimizde Serik-Manavgat sahilleri, Akdeniz uzanıyordu. Kuzeyimizde karlı zirveleriyle Bozburun(2504m)! Kimbilir, belki oraya da bir gün çıkacaktık(bu düşüncemiz gerçekleşmiştir). Bu arada iki dağın fiziksel ve Jeolojik özelliklerinden kısaca bahsedeyim; Ovacık Dağı tamamen kireçtaşı. Bilindiği üzere denizlerde tuzun yanı sıra büyü oranda karbonat da vardır(Caco3). Günümüzden 100 milyon yıl önce Antalya ve çevresi Tetis Denizi içindeyken Alp-Himalaya Orojenezi sırasında yükselen dağlar, denizin dibine çöken karbonat tabakalarının da yükselmesini sağlamışlar, böylece kireçkayası dağlar meydana gelmiştir(Ovacık gibi). Konglomera da, kum ve çakılların yüksek basınçla birleşip bağlayıcı ek kimyasal maddelerle birbirine tutturulmalarıyla oluşmuşlardır. Birbirlerine bu kadar yakın iki dağın iki farklı kayaç türünden şekillenmesi bir tür Jeolojik çeşitliliktir,. 22.08.1986’da da Dağcılık Federasyonu’nun Antalya İl Temsilciliği’ne atanarak dağcılık sporunu Antalya’ya getirmiş oldum; valilik onaylı ilk faaliyet de, 14/16.08.1987’de Kızlarsivrisi(3070)’ne yapıldı. Dağların rotaları belirlendi, gazetelerle yapılan yayınlarla dağcılığa ilgi duyanlar çoğaldı. Bunun sonucu olarak 1989’da Akdeniz Üniversitesi Dağcılık Kulübü ile, 1991’de Toroslar Doğasporları Kulübü kuruldu…

149


Bilinmeyen YOLCULUK Günalp KOCAKANAT

B

ir önceki yazımızda yolun bir tanesinden döner dönmez bir sonrakini planlamamızın doğuştan gelen seyahat güdüsü, diğer adıyla ‘’Yola Çık’’ virüsü olduğundan bahsetmiştik. Yolda olmak için yola çıkanların keşfettiği bir dünya da yaşıyoruz. Evet sadece yolda olmak için yola çıkıp karşılaştığımız zorluklardan sonra güçlükle bulduğumuz bir konaklama yerine ulaşıp başımızı yastığa koyduğumuzda duyacağımız haz diğerinden kesinlikle 10 kat daha fazla. Denizciler bilirler. Rüzgarla ve hatta fırtınayla boğuştuğunuz, adam boyu dalgaları aştığınız, zaman zaman herhangi bir yere varacağınız konusunda umudunuzu yitirdiğiniz bir yolculuğun sonunda limanın palpa sularına girince hissettiğiniz başarma duygusu ve o yolculuğun ömür boyu unutulmayacak tadı tarif edilemez. Bu dertten muzdarip arkadaşlarımın hepsinin tüm bunları tatmak için tutkusu olan bir aracı var. Kimimiz de motosiklet, kimimiz de bisiklet, kimimiz de offroad araçlar, kimimiz ise yayan. Ama hep yol dışında yolda olmak için. Hep yükseğe yükseğe diyoruz ama az da geriye bakalım. Seyahat kavramı ve seyyahlar olmasaydı tarih kesinlikle

150

2

çok daha farklı olacaktı. İnsanlık ve medeniyet bugün bulunduğu yerde olamayacaktı. İlk çağlardan bu yana yapılan her seyahat yeni fikirler üretmiş, dünyaya açılmaya önayak olmuş, önyargıların yıkılmasına yardımcı olarak halkları yakınlaştırmış. Yol ve yolculuğun tarihini incelemek aslında bir yerde insanlık tarihini de incelemek anlamına geliyor. Tarihte yapacağımız çok yüzeysel bir gezintinin bile, geçmişte kendi yaptığımız yolculukları değişik açılardan tekrar değerlendirmemize ve bundan sonra yapacağımız seyahatleri planlarken yine farklı amaç ve hedefler edinmemize yardımcı olacağını düşünüyorum. Bir sonraki yazımızda DEVAM EDECEĞİZ.


Kazdağı Sarıkız EFSANESI

S

arıkız, Çanakkale iline bağlı Ayvacık’ın bir köyünde ailesi ile yaşarken, küçük yaşta annesi vefat eder. Babası Sarıkız’a “Biliyorsun anneni çok severdim, burada çok hatırası var, anneni unutmam zor oluyor. Buradan göçelim” der ve Kaz Dağları’nın eteğindeki Güre köyünün yakınlarındaki Kavurmacılar köyüne gelerek yerleşir. Burada çobanlık yaparak geçimlerini temin ederler. Köyde çok sevilirler. Köyün yaşlıları, gençleri Sarıkız’ın babasına akıl danışırlar. Köylüler onun ermiş olduğunu düşünürler. Aradan yıllar geçer Sarıkız büyür güzel bir kız olur. Babası da yaşlanır. Aklında hep hacca gitme fikri vardır. Hacca gidebilmek için namazında niyazında sürekli Allah’a yalvarır. Sarıkız babasının bu isteğini yerine getirmesi için onu teşvik eder. Babasına artık büyüdüğünü kendisine bakabileceğini, daha fazla yaşlanmadan hacca gitmesi gerektiğini söyler. Babası kızını komşusuna emanet eder, hacca gider. O zamanlar hacca gitmek şimdiki gibi değil, belki altı ay, belki de daha fazla, yaya gidiliyor. Babası hacca gittikten sonra, köyün delikanlıları, Sarıkıza talip olurlar. Sarıkız hiçbirine yüz vermez. Onlarda dedikodu yayarak Sarıkıza iftira ederler. Baba hacdan dönünce kimse yüzüne bakmaz, selamını almazlar. Sarıkızı teslim ettiği komşusuna bunun sebebini sorduğunda, Sarıkızın kötü yola düştüğünü söyler. Baba günlerce düşünür. Adet olan hac hayrını da yapamaz. Köyde yaşayabilmesi için namusunu temizlemesi gerekmektedir. Fakat çok sevdiği kızını öldürmeye kıyamaz. Yanına aldığı birkaç kazla, kızını, Kaz Dağının zirvesine götürüp oraya bırakır. Orada yabani hayvanlara yem olacağını düşünür. Aradan yıllar geçer. Bayramiç tarafından gelen yolcuların dağda yollarını kaybettiklerinde, darda kaldıklarında kendilerine sarı bir kızın yol gösterdiğini, yardım ettiğini söylerler. Kazlarının

olduğunu, hatta bunların bir gün Bayramiç ovasına inerek çiftçilerin mahsulüne zarar verdiğini, köylülerin bu durumu Sarıkıza söylemeleri üzerine, Sarıkızın eteğine doldurduğu taşları saçarak, bir avlu oluşturduğunu, kazlarında artık aşağılara inmediğini söylerler. Kaz avlusu diye anılan bu alanın duvar kalıntıları günümüzde bile gözükmektedir. Bu hikayeleri dinleyen baba, bunun Sarıkız olabileceğini düşünür. Dağın yolunu tutar, zirveye vardığında, duvarlarla çevrili kazların bulunduğu bir alanla karşılaşır. Kızını bugün sarıkız tepe diye anılan yerde bulur. Sarıkız, babasını gördüğüne sevinir. Ona saygı gösterir, hürmet eder. Babası namaz kılmak için abdest almak ister. Sarıkız, abdest alması için babasının eline su döker. Babası suyun tuzlu olduğunu söyler. Sarıkız aceleden yanlışlıkla denizden aldığını söyler ve testisini vadilere doğru uzatır. Yeni doldurduğu suyu babasının eline döker. Babası buz gibi tatlı suyu tadınca kızının erdiğini anlar. O sırada siyah kara bir bulut gökyüzünü kaplar, Sarıkız kaybolur.

Babası kızının erdiğine, sırrının açığa çıkması nedeni ile de kaybolduğuna kanaat getirir. Kızına iftira edildiğini anlar ve köylülere beddua eder. Bugün Kavurmacılar köyünde yaşayan kimse kalmamış, muhtar, köy mührünü, yaşayan kimse kalmadığı için Kaymakamlığa teslim etmiş köyün adı kütükten silinmiştir. Sarıkızın babası üzüntü ile tepelerde dolaşırken bugün Baba tepe denilen yerde ölür. Yöre halkı Sarıkıza ve babasına dağın yassı taşlarını üst üste koyarak mezar yaparlar. Sarıkızın mezarının olduğu tepeye Sarıkız tepe, babasının bulunduğu tepeye Baba tepe derler. Yöre halkı her yıl Ağustos ayında Sarıkızı ve babasını anmak için buralara çıkarlar.

151


Aydan Üstkanat

U

n bütün sessizliğiyle tezgâhınızın üzerindeyken, eklediğiniz her damla su ona hayat katmaya başlar. Ateşin gücüyle pişmeye başladığında mis gibi kokusunu duyarsınız. İşte bu koku tıpkı bana hissetirdiği gibi milyonlarca insana kendini iyi hisettirir. Çünkü bu hayatın büyüsüdür.

152


GASTRONOMİ TURİZMİNE İLGİ ARTIYOR

D

ünya üzerindeki ülkeler, topraklarına turist çekebilmek için ellerindeki bütün imkanları seferber ederken, son yıllarda özellikle gastronomi turizminin ön plana çıktığı tespit edildi. Gastronomi, kültür ve yemek arasındaki ilişkiyi inceleyen hijyenik, kaliteli, hoş ve lezzetli yemekler hazırlamanın yanı sıra bu yemekleri görsel olarak sunabilme sanatı olarak tanımlanırken, gastronomi turizminin ise o bölgeye özgü yemekler ve o bölgenin kültürel kimliği ile mirasının tanıtılması amacıyla yapılan turistik seyahatleri ifade ettiği belirlendi.

son dönemde özellikle Gaziantep Mutfağı’nın öne çıktığı tespit edildi.

Medyaya 50 bine yakın haber yansıdı

Gastronomi turizminin tanıtılmasında önemli bir yeri olan medyada çıkan haber sayılarına bakıldığında ise Medya Takip Ajansı Interpress’in televizyon, internet ve yazılı basında yapmış olduğu araştırmaya göre, son bir yılda gastronomi hakkında medyaya 46 bin 670 haber yansırken, gastronomi turizmi ile ilgili ise 4 bin 881 haber çıktığı tespit edildi.

Yemek kültürümüzü tanıtmada yetersiz kalıyoruz

Günümüzde bir çok ülke hatta şehir, o bölgeye özgü yiyecek veya içecekleri ile meşhur olurken, ülkemizde ise çok zengin olan yöresel lezzetlerimizin yeterince tanıtılamadığı ortaya çıktı. Osmanlı’dan günümüze köklü bir yemek kültürü olan Anadolu’da bir çok şehrimiz yöresel yemekleri ile dikkat çekerken,

153


MAYO VE BIKINIDE aksesuar modası

ARGENTO mayolarının yeni sezon ürünleri, Antalya’da tanıtıldı. Mayo, bikini ve pareoların yanı sıra plaj aksesuarları da dikkati çekiyor.

154


F

irmanın Antalya Bölge Bayisi Simay Tekstil, 2017 yaz koleksiyonunu tanıttı. EMY Ajans mankenleri Buse Pamuk, Selin Ay, Asya Demir ve Berrin Özbek’in tanıttığı 480 parça bikini ve mayo, tasarımlarındaki farklılıkların yanı sıra aksesuarlarıyla dikkati çekti. Etnik desenlerle canlı renklerin birleştiği mayo ve bikinilerde askeri desenler de ön plana çıktı. Argento Beachwear Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gümüş, “2017 yılına özel çok renkli tasarımlar yaptık. Ürünlerimizin tanıtım filmi ve katalog çekimleri Küba’da yapıldı. Birkaç hafta içinde iç pazarda tanıtım kampanyamız başlayacak Modellerimiz gerek renkleri gerekse kesimleri ile çok iddialı” dedi.

155


Ressam Hamdi Dicle ve öğrencilerinin resimlerinin yer aldığı karma sergi açıldı.

A

ntalya Sanatçılar Derneği (ANSAN) Sanat Galerisi’ndeki serginin açılış kurdelesini, Muratpaşa Belediye Başkan Yardımcısı Hasan Kaçmaz, ANSAN Başkanı Cahit Çakcıl, ressam Hamdi Dicle, yetişkin öğrencileri Fergül Okudan ve Atifet Işın Gürbüz birlikte kesti. Ressam Hamdi Dicle ve öğrencileri Fergül Okudan ile Atifet Işın Gürbüz sergide, lekeci yaklaşımla ürettikleri karmaşık ve gizem dolu eserlerini beğeniye sundu. Paris, Cenevre, Bürüksel, Ankara, İstanbul ve

156

Ankara’da 30 kişisel sergi açan Hamdi Dicle, “Anlık bir etkiden, kişisel duygularımızdan, içgüdülerimizden doğan hareketleri doğaçlama ruhumuzla birleştirip tuvallerimize yansıtıyoruz” dedi. Hamdi Dicle Sanat Evi’nde resim çalışmalarını sürdüren ressamlar Fergül Okudan ile Atıfet Işın Gürbüz de “Tuval başına her oturuşumuzda kendimizi dünyaya yeniden gelmiş gibi hissediyoruz, ruhumuzdaki yaratıcılığı ortaya çıkarıyoruz” diye konuştu.


Sevinç hanım dostlarıyla

mutfakta

Antalya Devlet Opera ve Balesi’nin ünlü sanatçılarından Sevinç Bilgin, mutfağını dostlarına açtı... Birbirinden lezzetli yiyecekleri dostlarına sunan Bilgin, sahnede olduğu gibi mutfakta da başarılı olduğunu gösterdi. 157


Nasıl Yapılır Aç karnına haşlanmış limon içilirse, kahve veya soda gibi mideye dokunmaz, tam tersine vücutta detox etkisi yaratarak bağırsaklarınızdaki bakteriler yok eder, vücudu besler ve ihtiyacınız olan tüm enerjiyi karşılar.

Haşlanmış Limon Zayıflatıyor

H

aşlanmış limon ayrıca vücuttaki yağ yakımını hızlandırarak zayıflamayı destekler. Vücudu zararlı toksinlerden arındırır, mikroplardan temizler…

158


Haşlanmış Limon Nasıl Hazırlanır? Haşlanmış Limon Tarifi için kullanabileceğiniz malzemeler;

L

imonların kabukları soyularak suyu sıkılır. Limonun posası ile kabuklarını bir kenarda bekletilir çünkü karışımın içine ekleyeceğiz. Daha sonra blender yardımıyla sarımsakları ve zencefili güzelce parçalıyoruz. Sıktığımız limon suyu ile blendırdan geçirilen malzemeler bir tencerede karıştırılır. Başka bir tencere içerisinde 2 litrelik suyumuzu içerisine ayırdığımız limon kabukları ve posasını da ekleyerek kaynatıyoruz. Su kaynamaya başlayınca diğer tenceredeki karışımı da ekleyip kaynatmaya devam ediyoruz.

Ortalama 10 dakika kadar bu şekilde kaynadıktan sonra ocağı kapatıp karışımı soğumaya bırakılır. Ilık veya soğuk bir kıvama geldiğinde haşlanmış limon kürünüz hazır demektir. Bu karışımı her sabah aç karnına 1 çay bardağı içebilirsiniz. Siz de mutlaka deneyin. Mide ve sindirim sistemi sağlığı için de çok faydalı olacaktır. Özel bir hastalığı olanların doktor gözetiminde kullanması önerilir. Sağlıcakla kalınız.

159


160


161


162


163


A Y L A N T İ Z N A AGA M

TUSE İLETİŞİM

Satış Danışmanları sabah kahvaltısında Kanatçı Cevdet’te bir araya geldi.

Y

eni sezona geçiş yapılırken güçlü ekip ve güçlü kadrosuyla yeniliklere imzalarını atan Tuse İletişim sahipleri Sesil ve Nuri Tetik, Satış Danışmaları için motivasyon kahvaltısı düzenledi. Renkli görüntülere sahne olan kahvaltı etkinliğinde Tuse İletişim çalışanları hem eğlenme hem de güne güzel bir başlangıç yapma fırsatı buldu.

STAR PALACE

AİLESİ HADİ ŞEREFE MEYHANESİ’NDE BULUŞTU

S

tar Palace Ailesi sezon başında Hadi Şerefe Meyhanesi’nde motivasyon yemeğinde bir araya geldi. Antalya’nın Oteller ve Düğün Salonları ile adından söz ettiren Star Palace ailesi yeni sezona merhaba dedi. Şerefe Meyhanesi’nin güzel sanatçısı Aysel Erceğiz ile gönüllerince eğlenen ekip şarkılara eşlik etmeyi de ihmal etmedi.

164


ÖNDER ALTINTAŞ

Eğitim Kurumları sahibi Önder Altıntaş eşi Hatice hanıma geçtiğimiz günlerde sürpriz bir doğum günü kutlaması düzenledi.

Z

eytin Meyhanesi’nde düzenlenen organizasyona Antalya’nın iş dünyasından birçok misafir ve Altıntaş’ın dostları eşlik etti. Yemek ile başlayan eğlenceli parti pasta kesimi ile sona erdi.

Sosyal medya üzerinde buluşarak

ANTALYALI KADINLAR Kulübü’nü Kuran kadınlar, Ottaman Cafe’de bir araya geldi.

F

arklı iş ve meslek alanlarında kariyer sahibi iş ve ev kadınlarının yer aldığı Antalyalı Kadınlar Kulübü’nün kurucuları Ayşe Kara ve Yasemin Ekin Dinç’in ev sahipliğinde kulüp üyeleri bir araya geldi. Geçtiğimiz ay 8. etkinliklerini gerçekleştiren Antalyalı Kadınlar Kulübü, 65 bin üyesi ile haftanın 7 günü 24 saat boyunca sorunlarına çözüm ürettiklerini dile getirdi. Ottoman Cafe’de buluşan kadınlar, bol bol sohbet ettiler. Kadınlar, şık ve renkli kıyafetleriyle dikkati çekti. 165


Gala gecesinde

ŞIKLIK YARIŞI Antalya İşadamları Derneği’nin (ANTİAD) kuruluşunun 5’inci yılı konserle kutlandı. Gala gecesinde davetliler şıklıklarıyla göze çarptı. Sanatçı Nazan Öncel ise şarkılarını işadamları için seslendirdi.

ZEYNEP-ÖZGÜR SANDIK, EKİN-MUSTAFA ERŞAHİN

166


S

u Otel’de gerçekleşen ‘ANTİAD 5’nci Kuruluş Yıldönümü Gala Gecesi’ne dernek yönetici ve üyesi işadamları eşleriyle birlikte katıldı. ANTİAD Başkanı Musa Saraç, yönetim kurulu üyeleri Çetin Ali Demirezen, Ersen Göksan, Özgür Korkmaz, Yiğit Atmaca, Hüseyin Öztaş, Ali Sezgin, Behçet Ülker, Ferhat Yıldız, Mehmet Kara, Mustafa Şimşek, Onur Bilem, Tezcan Saçak, Yaşar Baysan konuklarını otel girişinde verilen müzik dinletili kokteylle karşıladı.

ZUHAL-ALİ BABACAN, DENİZ-GÖKHAN ÖZTÜRK.

EZGİ-HAKAN AKMAN

MAİDE-BİLAL KOLEOĞLU

Gecenin açış konuşmasını yapan Musa Saraç, derneğin 2011 yılında kurulduğunu, geride bırakılan 4 yıl içinde üye işadamı sayısının 155’e yükseldiğini, üyelerin işyerlerinde toplam 25 bin çalışanın istihdam edildiğini hatırlattı. ANTİAD’ın kuruluşunun 5’nci yılına özel kesilen yaş pastanın ardından da sanatçı Nazan Öncel sahne aldı. ANTİAD Yönetim Kurulu Üyesi Ersen Göksan’ın doğum gününün de kutlandığı gece, ANTİAD üyelerinin ‘Ankara’nın Bağları’ adlı oyun havasına eşlik etmesiyle sonlandı.

ŞEYDA ARZULAR- ONUR BİLEM

167


İN Z A

G A M

Fatih’i Canlandıracak Olan Kenan İmirzalıoğlu, Sakal Bırakıp Kilo Verdi Oyuncu Kenan İmirzalıoğlu ile eşi Sinem Kobal alışveriş merkezinde görüntülendi. İmirzalıoğlu, yeni projesinde padişah Fatih Sultan Mehmet’i canlandıracağı için sakal bırakıp kilo verdi.

BÖLÜM BAŞINA 145 BİN TL ALACAK

Kenan İmirzalıoğlu çekimleri yazın başlayacak dizide Fatih Sultan Mehmet’i oynayacak. Rolü için sakal bırakan İmirzalıoğlu, bölüm başına 145 bin TL alacak.

EVLENDİK BİZ, ŞÜKÜRLER OLSUN

İbrahim Gugu ile 8 yıldır aşk yaşayan ve bu ilişkiden iki çocuk sahibi olan şarkıcı Niran Ünsal, yıldırım nikahı yaparak ilişkisini resmiyete döktü. Çiftin nikahında memurun “evlenmeyi kabul ediyor musun?” sorusuna “hayır” yanıtını veren Gugu, herkesi şoke etti. Ardından Gugu, “şaka, şaka” diyerek durumu kurtarmaya çalışsa da başarılı olamadı. Eşi İbrahim Gugu’nun memleketi Giresun Görele’de gerçekleşen nikah sonrası sosyal medya hesabından birlikte çekilmiş fotoğraflarını paylaşan Ünsal, “Evlendik biz, şükürler olsun, 8 yıl sonra eşimin memleketi Görele’de evlendik” notunu yazdı. 168


Tarkan

garsonlara ne kadar bahşiş bıraktı?

Megastar Tarkan gittiği mekanda 195 TL hesap öderken garsonlara bin 750 TL bahşiş bıraktı. Türkiye’nin ‘Megastar’ı Tarkan sadece müzikteki başarısı ile değil kişiliği ile de ön plana çıkıyor. “Evlilik yaradı” yorumları yapılan Tarkan bonkörlüğünü de gözler önüne serdi. Takvim’de yer alan habere göre; eşiyle birlikte önceki gün Almanya’nın Siegburg kentinde bir pizzacıya gitti. Tarkan’ı tanıyan çalışanlar Megastar’a büyük ilgi gösterdi. Yemek sonunda sanatçıya iki pizza, 1 salata ve içecekler dahil 50 euro (195 TL) hesap geldi. Hesabı ödeyen Tarkan garsonların sevgisini de karşılıksız bırakmadı. Almanya’ya gittiğinde sık sık uğradığı ve çok sevdiği 2 Türk garson için 450 euro bahşiş bıraktı. İki garsona toplamda yaklaşık bin 750 TL bahşiş veren Megastar, onlarla fotoğraf çekilmeyi de ihmal etmedi.

Model Burak Gacemer’le altı yıldır evli olan Larissa, Türk vatandaşlığına geçti. SONUNDA MURADINA ERDİ Brezilyalı model Larissa, 2011 yılında Türkiye’de Burak Gacemer ile evlenmiş ve o zamandan bu yana da hayatını Türkiye’de sürdürür olmuştu. Survivor yarışmasında boy gösteren ve hatta Krem adında bir de Türk dizisinde yer alan Larissa sonunda Türk vatandaşı oldu.

169


Ek Group Yönetim Kurulu Başkanı Ertuğrul Kahraman / Sanatçı Ferman Toprak

ale ve İçkale Group Nadire İçk rulu Başkanı Pınar Varış Medya Yönetim Ku sında buluştular. Kahraman, kahve mola

İclal Aydın & Deniz Yeter

İlker Balbay

OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR... 170


Kıbrıs Girne de bulunan Kybele Restaurant’ın işletmecisi İlhan Kaki, Genç Tv’nin sahibi Ertan Birinci, Sanatçı Selçuk Yöntem, K.K.T.C Başbakanı Hüseyin Özgürgün, Tarık Ünlüoğlu ve Gülenay Kalkan güzel bir davette buluştular.

Selami Şahin Gürcistan’da

OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR... 171


Ayla Demir yaş gününü kutladı

Prof Dr.İbrahim Saraçoğlu ve kızı Esin Tutku Saraçoğlu

Esin Tutku Saraçoğlu

OBJEKTİFİMİZE TAKILANLAR... 172


İTALYA’DA BİR TÜRK KÖYÜ

T

ürkçe bilmiyorlar, Türkiye’yi görmemişler ama 323 yıldır Türk gibi yaşıyorlar. İtalya’nın Moena Köyü’ne sığınan bir Yeniçeri oraya yerleşip, bir de kahraman olunca köyün adı ‘La Turchia’ diye anılmaya başlamış. Moenalıların en büyük isteği ise mehter takımını görmek. İtalya’nın Manzori Dağları’nın eteğindeki ‘La Turchia’ adıyla da bilinen Moena Köyü, 323 yıldır hoşgörü örneği sergiliyor. Türkçe bilmeyen ama kendilerini Türk olarak tanıtan Moenalılar, Türkler’i bekliyor.

Bu şaşırtıcı öykü tam 323 yıl önce başlar. 2. Viyana kuşatması sonrası bir Osmanlı askeri, İtalya’da küçük bir kasabaya sığınır. Ölmek üzere olan bu Yeniçeri askeri, köylüler tarafından tedavi edilir. İyileşince de köyden bir kızla evlenir. Kasaba halkının ‘Il Turco’ adını verdiği asker, o dönem dükalığın halktan istediği haksız vergilere karşı köyü ayaklandırır ve korur. Kendini ve Türk adetlerini bu yörenin insanlarına öyle sevdirir ki ölümünden sonra bile bu Türk gelenekleri yaşatılır.

Yaz aylarında nüfusu 2 bin 600, kışın ise 14 bine çıkan İtalya’da Manzori Dağları’nın eteğindeki Moena Köyü, 323 yıldır hoşgörünün en güzel örneğini sergiliyor. Halk arasında kahraman ilan edilen Yeniçeri askerinin büstünün de bulunduğu Moena’ya halk ‘La Turchia’ adını verir. Bir Türk’e inanan ve asırlardır bunu koruyabilen Moenalılar, “Moena’daki bizim Türkiyemizde doğduk,” diyorlar, ama tek kelime bile Türkçe bilmiyorlar. Hiçbiri Türkiye’ye gelmemiş. Sokaklarında İtalyan değil, Türk bayrakları

dalgalanıyor. Kitaplardan ve televizyonlardan gördükleri kadar Türkiye’yi takip etmeye çalışıyorlar. Kahraman olarak gördükleri yeniçeri anısına her yıl ağustos ayının ilk haftası düzenlenen ‘Moena Türk Festivali’nde belediye başkanı dahil herkes Türk gibi giyiniyor, yeniçeri kıyafetli askerler ortalıkta dolaşıyor. Festivalde, topluluğun en yaşlısı ‘Sultan’ oluyor ve ‘Il Turco’yu temsil ediyor. Yeniçeri askerinin büstünün de bulunduğu meydanda festival iki gün sürüyor.

173


Hamurdan masklar

KÜLTÜR SANAT

AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Rektörlüğü Güzel Sanatlar Bölümü öğretim görevlisi Gülşen Öztürk’ün ‘Dünya Tiyatrolar Günü’ne özel ‘Çocuk Tiyatro Maskları’ adlı sergisi açıldı.

A

Ü merkez kampüsündeki Olbia Sanat Galerisi’nde ‘İçindeki Çocuğu Yaşat’ sloganıyla açılan mask serginin kurdelesini Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Aydın Zor yaptı. Açılışın ardından katılımcılarla sergiyi gezen Yrd. Doç. Dr. Zor, el üretimi masklar hakkında Gülşen Öztürk’ten bilgi aldı. Maskların yapım aşaması hakkında bilgi veren Gülşen Öztürk, atık kâğıt, koli ve yumurta mukavvası toplayarak

elde ettiği hamurdan çocuk filmleri ve çizgi film kahramanlarının masklarını yaptığını söyledi. Model çalışıp, üreteceği maskların kalıbını çıkardığını ifade eden Öztürk, “Malzeme olarak alçı, kil, sargı bezi, hamurlaştırılmış kağıt ve tutkal kullanıyorum. Kalıptan çıkarıp kuruttuğum, üzerlerini renklendirdiğim masklar, dekoratif süs eşyası olarak da kullanılıyor. Ayrıca tiyatro sahnesinde, düğün, festival, karnaval gibi özel günlerde de yüze takılıp kullanılıyor” dedi.

Tarihsel motifler sergisi

T

MENEVİŞ Gülay Eroğlu Resim Atölyesi’nde çalışmalarını sürdüren ressamların eserleri ‘Bahar Motifleri’ adıyla beğeniye sunuldu.

erracity Alışveriş Merkezi’ndeki sergide, atölye ressamları Gülay Eroğlu, Türkan Güzenge, Bilgin Ölek, Elif Gonca Diker, Nazife Aras, Rezzan Koyuncuoğlu, Nermin Özturan, Gülesin Pektaş Akgün, Sena Pala, ‘Bahar Sergisi’ için özel tasarlanan ve yağlıboya çalışmalarından oluşan 17 resim yer alıyor. Atölyesinde

174

resim eğitimi veren Gülay Eroğlu, “Sergilenen figürler içerisinde Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait, Hindistan’a özgü tarihsel motifler ver alıyor. Eserler, günler süren titiz bir çalışmanın ürünleri oldu. Özenle, sabırla ince detaylarla hazırlanan eserlerimizin ikinci serisine başlayacağız” dedi.


ISPARTA

LAVANTA

BAHÇELERİ (GÜNÜBİRLİK)

BURDUR SAGALASSOS / KREMNA ANTİK KENTİ TURU

Ö

16 TEMMUZ 2017 PAZAR

nceden belirtilen toplanma yeri olan Burhanettin Onat BİM market arkasından Saat 06:00 de modern araçlarla hareket edip tüm tur boyunca profesyonel Kokartlı Tur Rehberimizin anlatımlarıyla ve vereceğimiz ihtiyaç molaları sonrası saat 09:00 gibi Isparta Keçiborlu ilçesine bağlı Kuyucak köyü bölgesinde Kahvaltı molası veriyoruz. (Kumanya getiriniz) Daha sonra yöreden bize katılan Lavanta bahçeleri görevlileri ile birlikte gezimize devam ediyoruz. Bilindiği gibi Türkiye’nin en büyük Gül bahçeleri Isparta’dadır. Son yıllarda Lavanta üretimiyle de adını duyurmaya başlamıştır. Keçiborlu ilçesindeki Aydoğmuş, Kuşçular, Kuyucak, Çukurören ve Ardıçlı köylerindeki Lavanta tarlalarının toplam yüzölçümü 3-4 bin hektara yaklaşmıştır. Özellikle Kuyucak Vadisi, Haziran

sonundan Ağustos sonuna kadar Lavanta vadisi oluşuyor. Lavanta’nın ürünlerinin faydalarını şöyle sıralayabiliriz. Lavanta Balı tarlalardaki arıların eylediği lezzetli ve kokulu bir bal çeşididir. Lavanta Çayı kurutulmuş ya da taze lavantayı bildiğim çay gibi kısa süre delmeyi içebiliyoruz. Lavanta Yağı eklem ağrılarına ve romatizmaya karşı iyi geldiği bilinmekte SPA solanlarında masaj yağı olarak kullanılır. Lavanta Suyu cildi temizleme için kullanılır. Saçlarınızı lavanta suyu ilave yıkadığınızda canlı ve parlak saçlarınız olacaktır. Lavanta sabunu kokusu ile kullanması çok keyifli olup temizlik ve rahatlık verir. Lavanta Kurusu evdeki eşya dolaplarınıza vb. yerlere konulduğunda güve üremesini engeller ayrıca eşyalarınızın güzel kokmasını sağlar. Bir miktar Lavanta kurusunu yastık altına yâda yakınına koyarak

uyursanız çok daha rahat bir uyku keyfine varacaksınız. Ayrıca burada diledikleri kadar kalıp fotoğraf çekiyorlar. Ayrıca dilerlerse lavanta kesimi yaparak oluşturdukları demetleri yanlarında götürebiliyorlar. Lavanta bahçeleri işletmecilerinin hazırladıkları reyonlarda ürettikleri lavanta ürünleri satın alabilirsiniz. Bu Lavanta bahçelerinin kokularını doyasıya tattıktan sonra gezimiz Burdur gölü kenarından öğle yemeği molası için Burdur’da meşhur Şiş köfte/ Pide çeşitleri ve helva sunulduğu Restauranta gidiyoruz. Yemek molamızdan sonra bölgenin önemli tanınmış antik kentleri olan Ağlasun ilçesindeki Roma dönemi Antik kenti olan muhteşem kalıntılarıyla bizi bekleyen Sagalassos’u veya Bucak İlçesi Çamlık Köyünde olan Kremna Antik kentini gezip Antalya’ya doğru hareket ediyoruz.

175


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.