koku

Page 29

Şimdi hemen hemen hiç koku alamaz olmuştu, soluduğu uçucu maddelerden uyuşmuştu, çalışmaya başlarken kuşkusuz biçimde saptadığına inandığı şeyleri bile duyamıyordu artık. Koklamayı sürdürmenin anlamsız olacağını biliyordu. Hiçbir zaman, ortaya çıkaramayacaktı bu son moda parfümün bileşenlerini; bugün artık kesinlikle olmazdı, ama yarın, burnu Allah'ın izniyle dinlenmiş olduğunda bile çıkaramayacaktı. Hiç öğrenememişti bu çözüp ayrıştırıcı koklama işini. Kokuları parçalamak, ona alabildiğine ters gelen bir uğraştı; bir bütünü, iyi ya da 71 şöyle böyle örüştürülmüş bir birliği basit,: yetersiz parçalarına bölmekti. Buysa ilgilendirmiyordu onu. Artık uğraşmak istemiyordu. Ama eli, makine gibi sürdürüyordu bin kere yapıla yapıla artık alışılmış ve zarif hareketle dantelli mendili ıslatıp sallamayı, sonra sallayarak yüzünün karşısından geçirmeyi, gene makine gibi her seferinde, koku yüklü havadan içine bir ölçü çekiyor, sonra sanatın kurallarına uygun biçimde kesik kesik bırakıyordu. Ta ki burnu onu bu çileden kurta-rıncaya kadar: Bir alerji tepkisiyle içinden şişip kendi kendini, balmumu tıpayla tıkanmış gibi kapatmıştı organ. Şimdi artık hiçbir koku, neredeyse soluk bile alamıyordu. Ağır bir nezle geçiriyormuş-çasma lehimlenmişti burun; gözlerinin ucundaysa gözyaşı damlacıkları birikiyordu. Cennetin, göğün Tanrısına şükürler olsun! Şimdi vicdanı rahat bırakabilirdi işi. İşte görevini yapmıştı, elinden geldiğince, sanatın bütün kurallarına uygun biçimde ve nice kereler olduğu gibi başarısızlığa uğramıştı. Ultra prosse nemo obligatur. Paydos. Yarın Pelissi-er'ye adam gönderip büyük bir şişe 'Amor ile Psyche' aldıracak, bununla Kont Verhamont'un yazı altlığını kokulayacaktı, öyle istememiş miydi? Ve sonra bavulcuğunu eline alıp, içinde eski moda sabunları, sentbon'ları, pomatları, sachet'leriyle kocamış düşeslerin salonlarını dolaşacaktı. Ve günün birinde kocamış düşeslerden sonuncusu, böylece müşterilerinin sonuncusu da ölmüş olacaktı. Ve o zaman zaten kendisi de kocamış olacak, evini satmak zorunda kalacaktı Pelissier'ye ya da yükselme çabası içindeki şu tüccar takımından, herhangi başka birine; belki birkaç bin livre geçerdi eline. O zaman bavulunu, ya bir ya iki, toplayıp o zamana kadar daha öl-memişse karısıyla birlikte İtalya'ya doğru yola çıkacaktı. Ve yolculuğu sağ salim atlatırsa Messina ya72 kınında, ucuz bir yerde, şehir dışında küçük bir evcik alacaktı. Ve orada ölecekti Giuseppe Baldini, bir zamanlar Paris'in en büyük parfümcüsü, en ağır yoksulluklar içinde, Tanrı her ne zaman uygun görürse o zaman, ölecekti. Ve iyiydi böylesi. Flakonun tıpasını kapattı, kalemi elinden bırakıp son bir kez ıslak mendille alnını sildi. Uçmakta olan alkolün serinliğini duydu, bu serinlikten başka hiçbir şey kalmamıştı algılayabildiği. Sonra güneş battı. Baldini yerinden kalktı, Jaluziyi açınca vücudu, dizlerine kadar akşam güneşine battı, alevi bitmiş, kor halinde bir meşalenin parlayışıyla aydınlandı. Louvre'un arkasındaki güneşin koyu kırmızı çemberini, şehrin damları üstüne yayılan yumuşak ateşi gördü. Altında ırmak altın gibi parlıyordu, gemiler kaybolmuştu. Bir de rüzgâr çıkmış olacaktı, çünkü suyun yüzeyine pul pul esintiler düşüyor, sanki dev bir el şurada burada suya milyonlarca Louisdor altını serpiyormuşçasına pırıltılar beliriyor, bu pırıltılar gittikçe yaklaşıyor, bir an için ırmağın akış yönü tersine dönmüş gibi oluyordu: Baldini'ye doğru akıyordu su, som altından, ışıl ışıl bir sel. Baldini'nin gözleri nemlendi, kederlendi. Bir süre olduğu yerde kımıldamadan durup bu şahane manzarayı seyretti. Sonra, birden, bir atılımla pencereyi açtı, iki kanadını arkasına çarptı ve Pelissi-er'nin parfümünü, havada geniş bir yay çizdirerek dışarı attı. Parfümün cup diye düşüşünü, bu arada suyun pırıltılı halısını yırtışını izledi. Taze hava doldu odaya. Baldini derin bir soluk aldı, burnundaki tıkanıklığın çözüldüğünü fark etti. Sonra pencereyi kapadı. Hemen hemen aynı anda gece oluverdi, apansız. O altın pırıltılı şehir ve su manzarası donup külrengi bir siluete dönüştü. Oda bir çırpıda karanlığa gömülmüştü. Baldini gene, ay73


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.