NT Haber

Page 1

NT NT’DE SiZLERi .. ONCE KiTAP KARŞILAR

NT MAĞAZALARI’NIN AYLIK HABER BÜLTENİDİR YIL:1 SAYI:1 1 TEMMUZ 2010


04 07 11 13 15

Sizleri önce kitap karşılar

Kitabı okurlara bir mağaza konseptiyle sunan NT mağazaları, Türkiye geneline yayılmış 75 şubesiyle kitapseverlere hizmet veriyor. NT, okurun ihtiyacı olan kitapları Türkiye’nin her köşesine ulaştırmak ve sadece kitap satan bir mağaza olmanın da ötesine geçmek istiyor.

NT’den mağaza atağı

NT Mağazaları 2010 yılının ilk dört ayında açtığı 9 mağaza ile şube sayısını 104’e yükseltti. Şu an Türkiye genelinde 52 ilde mağazası bulunan NT’nin hedefi 81 ilde mağaza açmak.

Mağazalarda çocuk gelişim uzmanları İnsanı markalaştıracak en önemli değer kitaptır “Biz kitap odaklı bir mağazayız. Teknoloji ve elektronik, bu alanlarda ürünlerimizi belirli bir sınırda tutmaya çalışıyoruz. Mağazalarımıza girdiğinizde sizi her zaman öncelikle kitaplar karşılar. Diğer ürünler ise daha arka plandadır. Biz kitapçıyız.”

Şu anda Türkiye genelinde NT’lerin 30’unda çocuk gelişim uzmanı var. Mersin, Samsun, İstanbul, Erzurum, Çorum bu illerin birkaçı sadece. NT, 2010 yılı sonuna kadar bütün şubelerinde çocuk gelişim uzmanları bulunduracak.

Uzun tatilin büyük kârları

Türkçemizde ‘kısa günün kârı’ diye bir söz var. Kısacık bir günün bile bir kârı olması gerekiyorsa şu upuzun tatilin bize ne kârı olacak? Sevdiklerini görmek onlarla güzel anılar paylaşmak bir kardır. Ama heybende daha ‘somut’ bir kazançla dönmek istiyorsan kendine bir aylık okunacak kitaplar listesi yapmalısın.


18 23 37 31 39

NT’ler okura yılda 6 milyon kitap ulaştırıyor Okuyalım ama ne NT Mağazaları bu yıl düzenlediği iki etkinlikokuyalım Mersin okuyor, NT destekliyor

Geçtiğimiz günlerde Mersin’de kitap okumayı gündeme getirmek, teşvik etmek amacıyla ilginç bir faaliyete imza atıldı. Binlerce insan aynı anda kitap okuyarak birçok insanın gündemine ‘kitap’ kavramının girmesini sağladı. Bu bir rekordu, okuma çalışmasına 15 bin kişi katılmıştı.

te, imza günlerine katkıda bulunan yazarları bir araya getirdi. Yazarlara teşekkür niteliği taşıyan bu programlarda okur buluşmalarının daha etkin geçebilmesi için fikir alışverişinde bulunuldu.

“Okuyacağız; ama ne okuyacağız?” diyen çok insanla karşılaştım. Çoğu zaman cevabım da “Yeter ki oku da ne olursa olsun!” olmuştur. Çünkü insan okudukça idrak seviyesi yükselir. Ve kendisi neler okuması gerektiğini kestirebilir. İyiyi kötüden ayırabilir. Ama sadece tek tip kitap okursa ve o da yanlış kitaplarsa bir girdabın içine çekilir ve kendini çekip çıkaramaz.

Tatilde okuma zamanı

Bir son devir âliminin portresi

Dr. Ramazan Cihan’ın kaleme aldığı kitap, Tunagür Hoca’yı isabetle anlatıyor: “Bir Yasak Devir Beyefendisi”. Geçiş döneminde ehlinden aldığı ilmi sonraki nesillere aktarmanın derdine düşmüş bir alim ve giyimiyle, kuşamıyla, konuşmasıyla, tavrıyla, duruşuyla, zevk-i selimiyle hâzâ İstanbul beyefendisi.

Mustafa Orakçı, Çocukların bir zaman tünelinde ünlülerle bir gün geçirdiğini kurgulamış ve yazmış. Bir çocuk, ünlü biriyle bir gün geçirebilse, kiminle olsun isteriz, diye düşünmüş. Eren Dedeleroğlu da resimlemiş ve ortaya 10 kitaplık bir tarih serisi çıkmış. Timaş Yayınları da bu on kitabı Ünlülerle Bir Gün üst başlığıyla yayımlamış.


03

HABER NT KAMPANYA

ÇILGIN İNDİRİM GÜNLERİ

NT’DE BAŞLIYOR NT

Mağazaları Temmuz ayı boyunca tüm mağazalarında sürecek “Çılgın İndirim Günleri” kampanyası ile her gün farklı kategoride üç üründe müthiş fırsatlar sunacak. Türkiye’de 52 ilde ve yurt dışında yedi ülkede geniş mağaza zincirine sahip olan NT, şubelerinde kitap, kırtasiye ve teknoloji kategorilerinde geniş yelpazede avantajlı fiyatlarla ürün satışı yapıyor. Tüm Tüketicileri Koruma Derneği tarafından 2010 yılının Altın Markası olarak belirlenen NT Mağazaları Temmuz ayına iddialı bir kampanya ile giriyor. NT Mağazaları Temmuz ayına özel başlattığı kampanya ile her gün tüm şubelerinde kitap, kırtasiye ve teknoloji kategorilerine ait bir üründe büyük indirimler yapacak. “Çılgın İndirim Günleri” adı altında başlatılan kampanya kapsamında böylece her gün üç ürün büyük indirim oranlarıyla satışa sunulacak. Kampanya süresince belirlenecek ürünler www.nt.com.tr web sitesinden ve basın aracılığıyla müşterilere duyurulacak.

NT Mağazaları Genel Müdür Yardımcısı Murat Kara Temmuz ayı indirim günleri ile otuz gün boyunca her kategoriden bir ürünü o gün boyunca oldukça uygun fiyatlarla ziyaretçilerine sunacaklarını belirtti. Kara sözlerine şöyle devam etti; Her gün bir kitap, bir kırtasiye ürünü ve bir adet teknoloji ürünü çok çok avantajlı fiyatlarla tüketicilerimiz ile buluşacak. Bu kampanya ile mağazalarımızı Temmuz ayı boyunca bir şenlik havasına büründürmek istiyoruz. Kampanya hakkında NT müşterilerine belirtmek istediğim önemli husus da indirime girecek olan ürünlerin kesinlikle talebi az olan ürünlerden seçilmeyeceği hemen hepsinin gündemde olan popüler ürünler olacağıdır. Yeni kampanyamızdan faydalanmak isteyenlere tavsiyemiz bizi gazetelerden ve www.nt.com.tr den takip etmesi ve stoklarla sınırlı olacak olan kampanyalı ürünlerimizi alabilmeleri için mağazaya erken gelmeleridir. Son olarak NT’de bu tür kampanyaların yıl boyunca devam edeceğini tüm ziyaretçi ve müşterilerimize duyurmayı hedefliyoruz.


HABER NT AÇILIŞ

04

NT’DEN MAĞAZA ATAĞI NT

Mağazaları 2010 yılının ilk dört ayında açtığı 9 mağaza ile şube sayısını 104’e yükseltti. Şu an Türkiye genelinde 52 ilde mağazası bulunan NT’nin hedefi 81 ilde mağaza açmak. NT Mağazaları “Kitapla Buluşma Noktanız” sloganıyla yurtiçi ve yurt dışında mağaza ağını genişletiyor. NT, 2010 yılının ilk dört ayında 9 mağaza daha açarak şube sayısını 104’e çıkardı. 2009 yılında 95 mağazayla hizmet veren NT Mağazaları 2010’un ilk dört ayında yaklaşık %9 büyüme kaydetti. NT

Mağazaları Ağustos ayına kadar toplam altı şube açılışı için hazırlıklarını sürdürüyor. NT Mağazaları Türkiye’nin farklı bölgelerinde faaliyete başlattığı mağazalarla ağını genişletmeye devam ediyor. 2010 yılının ilk dört ayında Adana Turgut Özal, Mersin Yenişehir, Mersin Tarsus, Adıyaman, Antalya Alanya, Ağrı ve İzmir Nokta mağazalarını müşterileriyle buluşturdu. 2010 Ağustos ayına kadar açılması planlanan Nevşehir, Amasya, Karabük, Kayseri AVM, İskenderun ve Bakü şubeleri için hazırlıklar hızla devam ediyor.

NT Mağazaları 2010 yılının ilk dört ayında bünyesine kattığı 9 mağaza ile yurt içinde 86 ve yurt dışında 18 mağaza olmak üzere 104 mağazasıyla toplam 24 bin 609 metrekare alanda hizmet veriyor. Türkiye’de toplam 52 il ve 83 ilçede mağazası bulunan NT Mağazaları yer aldığı bölgenin istihdamına da katkı sağlıyor. Yurt dışında ise Kazakistan’da 7, Azerbaycan’da 4, Kırgızistan’da 3, Gürcistan, Tajikistan, Özbekistan ve Arnavutluk’ta birer şube olmak üzere toplam 18 şubede faaliyetini sürdürmekte.


05

HABER NT KİTAP

NT’DE ÇOK SATAN

KiTAPLAR

“Kitapla Buluşma Noktanız” sloganıyla yurtiçi ve yurtdışında 105 mağazasıyla yılda yaklaşık 6 milyon adet kitap satışı yapan NT Mağazaları’nda son dönemde en çok satan kitaplar belirlendi. Tüm Türkiye’de 52 ilde 87 ve yurtdışında da 18 şubesiyle yaygın bir mağaza ağına sahip olan NT Mağazaları şubelerinden ve internet sitesi üzerinden yapılan kitap satış rakamlarıyla en çok satanlar listesini açıkladı. İşte okurların en çok tercih ettiği kitapların satış sıralaması; Kalb İbresi / M. Fethullah Gülen:Kitapta; dakikaları, saatleri, günleri, haftaları, ayları ve yılları gösteren ibre aktıkça gelip geçen ömürde, o ibrenin nasıl sabit tutulacağı ve sonra da kendi kalbimize nasıl tatbik edileceği akıcı bir üslupla anlatılıyor. Peygamberimizin Örnek Ahlakı / Mehmed Paksu: Peygamberimizin ahlakını ne kadar öğrenirsek hayatta o kadar başarılı olur ve mükemmele ulaşabiliriz mesajıyla kaleme alınan kitap Hz. Muhammed’in (sav) yaşam örneklerini okuyucuya sunuyor. Efendimizi tanıdıkça O’na benzemeye çalışırız. O’na benzedikçe de tüm problemler otomatik olarak çözülecektir. Dünya daha yaşanır hale gelecektir mesajını okurlarına aktarıyor. Dilini Tutan Kurtuldu / Faruk Çetin: “Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz, dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz.” hadis-i şerifi ışığında Rabbimizin bizlere emaneten vermiş olduğu her nimeti olduğu gibi beyan ve nutuk nimetini de O’nun yolunda kullanma yolunu gösteren bir kitap. Gözümü Haramdan Nasıl Korurum / M. Yusuf Güven: Gözün şükrünün yaratılış ayetlerini seyrederek ibret almak ve Yüce Allah’ın bakmayı haram kıldığı şeylerden gözü sakındırmak olduğunu belirten yazar kitabında ayrıca gözü verenin, gözü veriş sebebine riayet etmenin de kulun göz nimeti adına yerine getireceği en büyük vazifesi olduğunu anlatıyor. 100 Soruda Fethullah Gülen ve Hareketi / Prof. Dr. Doğu Ergil: Siyaset bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil kitabında Fethullah Gülen’in verdiği cevaplar üzerinden Fethullah Gülen hareketini sosyal bilimci gözüyle yorumluyor. Bir Yiğit Vardı / Erdal Şen: Genç yaşına rağmen hayatının büyük bölümünü Adnan Menderes ve Demokrat Parti hakkında çalışmalara ayıran yazar Erdal Şen’in kitabında Menderes’i siyasete sokan isim kimdi? Menderes’in bilinmeyen yönleri neydi? Arkadaşları Menderes için ne dedi?


HABER NT KİTAP

HEKiMOĞLU iSMAiL ESERLERiNDE BÜYÜK FIRSAT NT Mağazaları romancı ve fikir adamı Hekimoğlu İsmail’in kitaplarında başlattığı kampanya ile yazarın eserlerini sevenlerine uygun fiyat avantajlarıyla sunuyor. NT Mağazaları kitap ve kültür ürünlerde indirim kampanyaları düzenliyor. Bu kapsamda mağaza tarafından yapılan kampanya ile Hekimoğlu İsmail’in eserleri 5,90 ile 9,90 TL aralığındaki fiyatlarla okuyucularıyla buluşuyor. Hekimoğlu İsmail görev için gittiği Amerika’dan Büyük Doğu dergisine mektupla yazılarını gönderir, sonrasında Necip Fazıl tarafından kendisine gelen teklifle yazı hayatına adım atar. Halen devam ettiği yazı ve konferans çalışmalarına devam eden yazar altmışa yakın esere imza atmıştır. Yazarın roman, hikaye, biyografi, şiir ve çocuk kitapları gibi çeşitli alanlarda kitapları bulunmaktadır. Türkiye ve yurtdışında sayısız seminer ve konferanslar veren yazar ay-

lık ya da günlük periyotlu yayınlarda yazılar yazmaktadır. Yazarın Türkiye’nin en fazla baskı yapan ve sinemaya da uyarlanan “Minyeli Abdullah” adlı kitabı Mısır’ın Minye şehrinde büyüyen ve dönemin baskılarına karşı bir duruş sergileyen Abdullah’ın başından geçenleri trajik bir biçimde ortaya koyuyor. “İyi Günde Kötü Günde Evlilik” adlı kitap yazarın deneyimleri çerçevesinde evlilikte asıl hedefin neslin devamı, hayırlı evlat yetiştirmek, haramlardan korunmak ve yalnızlığın ıstırabından kurtuluşun yollarını anlatıyor. Tiyat-

06

roya uyarlanarak 7 yılda 600’ün üzerinde sahnelenen, 300 bini aşkın izleyiciye ulaşan “Menan Cinleri” adlı kitapta hayatın içinden süzerek damıttığı şaşırtıcı hikayelere yer veriyor. Ötelerden doğuma, tahsil çağından, aile, kadın ve erkeğe, edebiyata kadar öyküler, denemeler içeren “Sonsuza Yürüyüş” adlı kitap geniş bir hayat tecrübesini içeriyor. “100 Soruda Bediüzzaman Said Nursi” adlı biyografi kategorisindeki eser Said Nursi kimdir? Nurculuk nedir? Risale-i Nur külliyatının hayatımızdaki yeri nedir? gibi bir çok soruya cevap veren bir içeriğe sahip.


07

HABER NT KAPAK


HABER NT KAPAK

08

Sizleri önce kitap karşılar Kitabı okurlara bir mağaza konseptiyle sunan NT mağazaları, Türkiye geneline yayılmış 75 şubesiyle kitapseverlere hizmet veriyor. NT, okurun ihtiyacı olan kitapları Türkiye’nin her köşesine ulaştırmak ve sadece kitap satan bir mağaza olmanın da ötesine geçmek istiyor.


09

HABER NT KAPAK

G

enel Müdür Şeref Zekai Kolak; mağazalarını, müşterilerinin rahatlıkla kullanabildiği sosyal mekânlara dönüştürmek istediklerini anlatıyor. Kolak, bütün mağazalarının ürün çeşitliliği bakımından eşit olduğunu, batıdaki bir ilde bulunan kitabın Anadolu’nun herhangi bir yerindeki mağazada da bulunabildiğini söylüyor ve “Biz kitap odaklı çalışan bir mağazayız. Elektronik ürünleri belirli bir sınırda tutmaya çalışıyoruz. Mağazalarımıza girdiğinizde sizi her zaman öncelikle kitaplar karşılar. Biz kitapçıyız; istiyoruz ki; müşterilerimiz mağazalarımızdan kitap alırken diğer ihtiyaçlarını da karşılayabilsin.” diyor.

OKUR, KiTABA DAHA YAKIN Kitapçının elbise satan mağazalardan çok olmasını beklemek elbette safdillik olur. Ve elbette ki tüketim toplumunun en önemli ihtiyacı değildir kitap! Ama ülkemizin

her köşesinde sayıları az ya da çok okurların istediği kitaba ulaşabilmek haklarıdır. Anadolu’da yaşayan insanların da çarşılarında bir kitapçı görmek, arada bir kitap fonlu bir salonda hasbihal etmek, hiç tanımadığı biriyle aynı kitaba el uzatmak ve dahi kitap dostluğuna doğru bir adım atmak haklarıdır. Pazar günü çocuğunun elinden tutup ona kitap alma alışkanlığı kazandırma hakkı vardır anne ve babaların. Okuldaki mecburiyetlerin dışına çıkabilmek, insanlara uygun biçimde seçilebilmek de kitapların hakkıdır. İnsan istiyor ki, bütün çarşılarda insanların kitapçısı olsun. İstiyoruz ki internet üzerinden üzerimize sökün eden, gereksiz, çoğu zaman yalan yanlış bilgiler kitapçımızdan aldığımız bir kitaptan daha değerli olmasın. Belki de kitap hakkında konuşan herkesin söylediği söyleyebileceği bu serzenişlerin çabaya dönüşmesi, konuşmaktan daha önemli. Aslında kitap için çaba gösteren, ki-

tapları okurların ihtiyacına göre şehirlere hatta ilçelere götüren birileri var. NT Mağazaları ülkemize yayılmış 75, yurtdışındaki 17 şubesiyle kitabı, okumak isteyene yakınlaştırıyor. Kitabı promosyon olmaktan çıkarıp kitap alana promosyon veren NT mağazalarını, genel müdür Şeref Zekai Kolak’la konuştuk. Şeref Zekai Bey mağazalarında misafirleri kitapla karşıladıklarını, kitabı elektronik eşya ve oyuncaktan daha fazla önemsediklerini söylüyor. Kolak, “Bir ülkenin gücü markaları sayısıncadır. O ülkeden marka çıkabilmesi için de o ülkenin insanının marka olması lazım. İnsanları markalaştıracak en önemli şey kitaptır. Türkiye’de bu konuda cumhurbaşkanımızın öncülüğü ile de ciddi bir gayret var.” diyor. Kolak bu konuda anne babaların büyük gayret sarf etmesi gerektiğini, kendilerinin de ‘kitapçı’ olarak üzerine düşeni yapmaya çalıştıklarını vurguluyor


HABER NT KAPAK

ve “NT olarak çocukların kitap okurken aynı zamanda eğlenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Örneğin onlara yönelik masal günleri, çizgi film günleri düzenliyoruz. Gençlerimize yönelik imza günleri ve hobi günleri tertip ediyoruz. Bu hobi günleri içerisinde ney resitalleri, ebru ve tezhib günleri vb. aktiviteler mevcut. Biz NT olarak evlilikten başlayarak çocuğun doğuşuna ve ömrünün sonuna kadar kitapla haşır neşir olması için her türlü çabayı gösteriyoruz.” sözleriyle de kitabı küçük yaşlardan itibaren sevdirmek için yaptıkları çabaların altını çiziyor. Bugünlerde herkesin dediği gibi ‘kriz’ diyoruz. O da “ekonomik krizle kitap okumanın aslında pek bir ilgisinin olmadığını, NT mağazalarında şu anda ekonomik krize rağmen mağazayı ziyaret eden müşteri sayısında ve kitap satışında artış olduğunu söylüyor. Kolak’ın ifadelerine göre, NT krizi iyi bildikleri alana, yani kitaba odaklanarak aşmaya çalışıyor. Bunun faydasını da “fazlasıyla” görmüşler zaten. Burada en önemli sorunlardan birinin Anadolu’daki okurların kitaba ulaşamaması olduğunu belirtiyoruz. O da mağazalarında bulunan kitapların her yerde aynı olduğunu, Türkiye genelindeki tüm mağazalarında ürün çeşitliği ve zenginliği bakımından bir eşitlik olduğunu anlatıyor.

Mağazalarda çocuklar kitap okurken aynı zamanda eğleniyor da. Düzenlenen masal çizgi film günleri ile çocuklar, imza ve hobi günleriyle de gençlere hitap ediliyor. Amaç, insanın kitaplarla her zaman haşır neşir olması.

MAĞAZALAR AYNI ZAMANDA AKTIVITE ALANLARI NT mağazaları müşterilerine sadece ürünleriyle hitap etmiyor. Bu mekanlar aynı zamanda çeşitli etkinlikler için de kullanılabiliyor. Genel Müdür Kolak’a göre mağazalar aynı zamanda güzel bir aktivite mekanı: “Buraları bir aktivite alanı olarak kullanmak istiyoruz. Mesela ev hanımlarının arkadaşlarıyla toplanıp geleceği sıcacık bir ortamdır NT’ler. Mesela yemek üzerine oturup konuşabilirler. Hatta biz buraya aşçılar getirir, yemek yarışmaları düzenleyebiliriz.” Aslında onlar öncelikle insanlar bir kitabevinden ne bekler sorusunun cevabını arıyorlar. Şeref Zekai Bey’in ifadesine göre de beklentilerin ötesine geçmeye, kitabevi konusunda çıtayı yükseltmeye çalışıyorlar. Şeref Zekai Bey’e mağazaların genellikle elektronik ve oyuncak ürünlerine kayarak daha fazla kazanç elde etmeye

10

çalıştıklarından söz ediyoruz. Onun anlattıklarına göre NT, kitap odaklı çalışan bir mağaza. Elektronik ürünleri belirli bir alanda ve sınırda tutmaya çalışıyorlar. Genel Müdür Kolak, “Mağazalarımıza girdiğinizde sizi her zaman öncelikle kitaplar karşılar. Diğer ürünler ise daha arka plandadır. Biz kitapçıyız. Fakat diğer kategorilerde de zengin çeşit ve kaliteli ürünler mevcut. Biz istiyoruz ki müşterilerimiz mağazalarımızdan kitap alırken diğer ihtiyaçlarını da karşılayabilsin. Fakat her zaman önce kitap.” diyor.

PROMOSYON KiTAP MI, KiTABA PROMOSYON MU? Belki de kitap, ilk akla gelen promosyondur. Ancak burada tersinden bir promosyon uygulaması var. NT mağazaları kitap alana bazı teknolojik ürünler veya telefon kontörü promosyon olarak veriliyor. Mesela şu anda 20 TL’lik kitap alana 10 kontör hediye ediliyor. Bunların yanında çeşitli zamanlarda düzenlenen kampanyalarla flaş bellek gibi çeşitli elektronik ürünler verilmesi söz konusu. Kitapçı sayısı, kitap satan mağaza zinciri sayısı arttıkça, kitap okumaya pek de yüzü olmayan bizlerin mazereti azalıyor. NT benzeri kitapçıların çoğalması ile kitabın hayatımızda kapladığı yer de büyüyecek gibi görünüyor.


11

HABER NT RÖPORTAJ

NT GENEL MÜDÜRÜ ŞEREF ZEKAI KOLAK:

“Biz kitap odaklı bir mağazayız. Teknoloji ve elektronik, bu alanlarda ürünlerimizi belirli bir sınırda tutmaya çalışıyoruz. Mağazalarımıza girdiğinizde sizi her zaman öncelikle kitaplar karşılar. Diğer ürünler ise daha arka plandadır. Biz kitapçıyız.”

iNSANI MARKALAŞTIRACAK EN ÖNEMLi DEĞER KiTAPTIR

Ü

lkemizdeki kitap okuma alışkanlıklarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de okuma alışkanlıkları maalesef gelişmiş ülkelerin çok gerisinde. İstatistikleri incelediğimizde bir Japon 15 günde bir kitap bitiriyor. Türkiye’de 6 kişi yılda bir kitap okuyor. Bu Türkiye’nin ele alması gereken önemli bir konu. Bir ülkenin gücü markaları sayısıncadır. O ülkeden marka çıkabilmesi için de o ülkenin insanının marka olması lazım. İnsanları markalaştıracak en önemli şey kitaptır. Anne, babaların, idarecilerin bu konuda büyük gayret sarf etmesi gerekir. Ama öncelikle herkes işe kendisinden başlamalı. Anne baba kitap okuyarak bu alışkanlığı çocuğa aşılamalı. Çocuklarımızda bir gezme, eğlenme isteği var. İşte biz de NT olarak bu noktada çocukların kitap okurken aynı zamanda eğlenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Masal günleri, çizgi film günleri düzenliyoruz. Gençlerimize yönelik imza ve hobi günleri tertip ediyoruz. Bu hobi günleri içerisinde ney resitalleri, ebru ve tezhib günleri vb. aktiviteler mevcut. Özellikle Anadolu’da ki şubelerinizde okur istediği her kitabı bulabiliyor mu? Bütün mağazalarımız ürün çeşitliği ve zenginliği bakımından eşit. Batıdaki bir ilimizde satın alınabilen bir kitap Anadolu’da da rahatlıkla bulunabiliyor. Kitap tedariği açısından mağazalarımızda bir problem yok. Biz NT’leri müşterilerimize atir yerler olarak görüyoruz. Dolayısıyla buraları bir aktivite alanı olarak kullanmak istiyoruz. Mesela ev hanımlarının arkadaşlarıyla toplanıp geleceği sıcacık bir ortamdır NT’ler. Buralarda oturup konuşabilirler, hatta yemek yarışmaları bile düzenleyebilirler. Ki zaten bunlar NT’lerin yaptığı çalışmalar arasında yer alıyor. İstiyoruz ki çocukların, anne ve babaların evlerinden sonra 2. gidebile-

cekleri adres olsun mağazalarımız. Kültür kitaplarına yeterince önem verdiğinizi mağazalarda öne çıkardığınızı düşünüyor musunuz? Biz kitap odaklı çalışan bir mağazayız. Teknoloji ve elektronik, bu alanlarda ürünlerimizi belirli bir sınırda tutmaya çalışıyoruz. Mağazalarımıza girdiğinizde sizi her zaman öncelikle kitaplar karşılar. Diğer ürünler ise daha arka plandadır. Biz kitapçıyız. Fakat diğer kategorilerde de zengin çeşit ve kaliteli ürünler mevcut. Biz istiyoruz ki müşterilerimiz mağazalarımızdan kitap alırken diğer ihtiyaçlarını da karşılayabilsin. Bu ihtiyaçlarını karşılarken de memnun kalabilsinler. Fakat her zaman önce kitap diyoruz. Bunun için sloganımız ‘KİTAPLA BULUŞMA NOKTANIZ’ dır. Bu kitaba verdiğimiz önemi pekiştirmek için seçtiğimiz bir slogan. Sınavlara hazırlık kitaplarına gelince kültür kitaplarının önüne geçtiğini söylemek yanlış olur. Çünkü mağazalarımızda çok seçkin yazarların çok seçkin eserleri mevcut. Şuan kültür kitapları bölümümüz oldukça uzman bir kadro ile her geçen gün daha da gelişiyor. Her gün ürün yelpazemize bir yenisini ekliyoruz. Kitabın promosyon olarak verilmesine alışkınız, siz kitaba promosyon veriyorsunuz. Kitap okumak aslında en önemli ihtiyaçlardan biri. Çünkü insan kitap okuyarak ne olduğunun farkına varıyor ve sağlıklı nesiller yetiştiriyor. Bir hadis-i şerifte ‘Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?’ diyor Efendimiz (s.a.v). biz de insanın öncelikli ihtiyacının kitap olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden de insanların kitabı promosyon olarak verdiği bir dönemde kitap okumaya teşvik etmek için kitaba promosyon veriyoruz. Her şey daha çok kitap okuyan bir toplum için. Biz kitap merkezli bir yaşam oluşturmaya çalışıyoruz. Bunun için de maddi manevi hiçbir çabadan kaçınmıyoruz.


HABER NT RÖPORTAJ

12


13

HABER NT HABER

MAĞAZALARDA ÇOCUK GELiŞiM

UZMANLARI

Şu anda Türkiye genelinde NT’lerin 30’unda çocuk gelişim uzmanı var. Mersin, Samsun, İstanbul, Erzurum, Çorum bu illerin birkaçı sadece. NT, 2010 yılı sonuna kadar bütün şubelerinde çocuk gelişim uzmanları bulunduracak.


HABER NT HABER

14

Çalışanların eğitimi yüksek, yöneticilerin sertifika alması zorunlu NT Mağazaları Genel Müdürü Şeref Zekai Kolak eğitim seviyesi yüksek personeller çalıştırdıklarını söylüyor. Şu anda çalışanların büyük çoğunluğu ya üniversite öğrencisi ya da alanında uzman kişiler. Lise mezunu personeller de kendilerini yetiştirmiş kişiler. Kolak’tan mağazalarda personellerin kitap okuma zorunluluğu olduğunu öğreniyoruz. Sadece kitap okumak da yetmiyor, her şubede merkezden gönderilen eğitmenlerle müşteri ilişkileri, psikoloji, müşteri ile konuşma adabı üzerine dersler yapılıyormuş. Yönetici ve yönetici yardımcısı konumunda bulunanların Açıköğretim Üniversitesi’nden Perakende Mağaza Yönetimi bölümü okuması isteniyormuş.

AYHAN HÜLAGÜ ocuklara kitap alırken dikkat etmemiz gereken birçok önemli nokta var. Çocuk ilkokula gidiyorsa kitaptaki resimlerin üzerine yazıların gelmemesi, resimlerin net olmaması, yazı karakterlerinin çocuğun okumasına uygun büyüklükte olması gerekir. Bu tür ayrıntılar göz ardı edildiği zaman çocuklar kitap okumaktan uzaklaşabilir bile. Yazdıklarımızı size herhangi bir gelişim uzmanı söylemiştir belki. Biz yine de çocuklarımıza kitap alırken bunları göz ardı ederiz ne yazık ki. NT Mağazaları bu ayrıntıyı gözden kaçıranlara hatırlatmalarda bulunmak amacıyla çocuk reyonlarına çocuk gelişim uzmanları koydurdu. Neden çocuk gelişim uzmanları? Bu soruyu mağazanın genel müdürü Şeref Zekai Kolak'a sorduk. Kolak, Türkiye'nin geleceği gençlere yatırım yaptıklarını söylüyor. Bu uygulamaya geçen yılın başında geç-

Ç

mişler. Müşterilerden gelen geri dönüşümler onları daha fazla cesaretlendirmiş. Yönetim kurulu olarak bu yeniliği Türkiye'deki bütün şubelere yayma kararı almışlar. Şu anda Türkiye genelinde 80 NT şubesinin 30'unda çocuk gelişim uzmanı varmış. Mersin, Samsun, İstanbul, Erzurum, Çorum bu illerin birkaçı sadece. Kolak, 2010 yılı sonuna kadar bütün şubelerinde çocuk gelişim uzmanları bulunduracaklarının altını çiziyor.

ÇOCUKLAR ANNE GIBI GÖRÜYOR İstanbul Sefaköy ilçesi Armoni Park Outlet Center'daki NT Mağazası çocuk gelişim uzmanı çalıştıran mağazalardan biri sadece. Mağazaya girdiğinizde çocuk reyonunda çocuklarla sohbet eden birileriyle karşılaşabilirsiniz. Birkaç dakikalık bekleme süresi size vakit kaybı olarak gelmesin. Çocuğunuz için en doğru kitabı almanız için biraz vakit ayırmanız gerekebilir. Arel

Üniversitesi Çocuk Gelişim Uzmanlığı öğrencisi Merve Vardar mağazadaki çocuk korosunun şefi gibi adeta. Kendisini basit bir satıcı olarak görmeyen bir çocuk aşığı. Vardar, çocukların kendisini bazen anne gibi gördüğünü söylüyor. Çocuklara kitap tavsiyesinde bulunmadan önce onları tanımaya çalışarak başlıyormuş işe. Onların okuma seviyesini, hazır bulunuşluk düzeyini, kitaba karşı ilgisini öğrenip ona göre tavsiyelerde bulunuyormuş. İşe ilk başladığında ebeveynlerden olumlu ve olumsuz birçok garip tepki almış. “Sen benim kızımı ya da oğlumu benden iyi mi tanıyacaksın” diyenlerin yanında sık sık teşekküre gelenler de varmış. Mağazanın müdürü Uğur Durgun, müşterilerin geri dönüşümlerinden memnun görünüyor. Durgun, “5 ay önce çocuk gelişim uzmanı çalıştırmaya başladık. Çocuk reyonundaki ürünlerin satışlarında artış oldu.” diyor.


15

HABER NT KİTAP

UZUN TATILIN BÜYÜK KÂRLARI

B

ir deniz kenarında olabilirsin yahut bir dağ başında. Nerede olursan ol, sağın solun güzel insanlarla, amca, dayı, teyze, hala çocuklarıyla çevrilidir. Yıl boyunca görmediğin akrabalarınla güzel vakit geçiriyorsundur muhakkak. Deniz kenarındaysan mavinin, dağ başındaysan yeşilin tadına varıyorsundur. Her neredeysen ve ne yapıyorsan iyi yapıyorsun, Ama bir şeyi sakın unutma… Türkçemizde ‘kısa günün kârı’ diye bir söz var. Kısacık bir günün bile bir kârı olması gerekiyorsa şu upuzun tatilin bize ne kârı olacak? Sevdiklerini görmek onlarla güzel anılar paylaşmak bir kardır. Ama heybende daha ‘somut’ bir kazançla dönmek istiyorsan kendine bir aylık okunacak kitaplar listesi yapmalısın. Mesela, bu yaz topluma rehber olmuş bir büyüğün hayatını öğren. Kim olsun bu büyük? İsmini sık sık duyduğumuz, şiirlerini okuyup dinlediğimiz Necip Fazıl Kısakürek ola-

bilir. Onun hakkında yazılmış çok kitap var ama sana ‘Üstad Necip Fazıl” anlatan yepyeni bir kitabı önerebiliriz: Necip Milletin Fazıl Şairi adını taşıyor kitabımız. Yazarı Murat Kaya. Şairlerin Sultanı unvanını taşıyan Necip Fazılı tanımak için ilk adım sayalım bunu. Neden ilk adım? Çünkü Necip Fazıl dolu dolu yaşamış, uzun bir ömür sürmüş. Çok sayıda da eser bırakmış arkasında. Bu yaz onun hayatını ana hatlarıyla bu kitaptan öğrenebilirsin. Murat Kaya’nın birçok kaynaktan bir araya getirdiği hayat hikâyesini akıcı bir üslupla okuyabilirsin. Yazar, şair Necip Fazıl’ın hayatını kare kare anlatmış, bölümlemiş. Bu fotoğraf kareleri bir araya geldiği zaman bir film şeridine dönüşüyor. Aralarda büyüdükçe doldurulacak boşluklar kalıyor, onlar da şair’in kendi eserlerini okudukça dolacak boşluklar. Bu kitabı okurken ‘Şairler sultanı’nın bazı şiirlerini de okuyabilir, hatta beğendiğin bir şiirini ezberleyebilirsin.

İstanbul’u daha da güzelleştiren masallar Kuş sarayları, zimem defteri, atların tatili, sadaka taşları… Bunlar da ne, diye geçiyorsa aklından İstanbul’lu masallar kitabına başvurabilirsin. Bu kitabın masalları şöyle başlıyor: Kaf Dağı’nın sultanı, kuşların sultanına ferman etmiş: “Duydum ki bir diyar varmış İstanbul diye… Dünyanın tacı, gönüllerin ilacı imiş. Her kim görürse orayı, mest olurmuş gönül sarayı… Dilerim ki İstanbul’u İstanbul yapan güzellikleri bilelim. Biz de Kaf Dağı’na bu güzellikleri serelim.” Kitap Kuşu dağları aşmış, dereleri geçmiş, kanat kanat İstanbul’a ulaşmış. Boğaz’ın çiçek kokulu havası değmiş kanatlarına… İstanbul’u İstanbul yapan gizemli sözleri aramaya başlamış. Her uğradığı yerde eşi benzeri olmayan şeylerle karşılaşmış.

Kuşların minyatür sarayını görmüş, çok etkilenmiş. Fakirlerin borcunu ödeyen cömert zengini görmüş, duygulanmış. Atlara tatil yaptıran faytoncuyu görmüş, alkışlamış. Sadaka taşına gizlice para koyan insanları görmüş, hayran kalmış. Dertlilere derman olan âlimin sepet asansörünü görmüş, duaya dalmış. Boğaz’ı uçarak geçen Hezarfen’i görmüş, şaşakalmış. Karıncayı incitmeyen sultanı görmüş, kaleme sarılmış. Gördüklerini yazmış da yazmış. Ve ortaya “İstanbullu Masallar” çıkmış. İstanbullu Yazarlar Nurefşan Çağlaroğlu tarafından kaleme alınmış, resimlerini ise İlknur Salman çizmiş. İstanbullu Masallar, Kitap Kuşum İstanbul’da, Nesil Yayınları, 96 sayfa, www.nesilcocuk.com


HABER NT KİTAP

Uçarım dualarla gökyüzüne...

Her varlık kendi diliyle Allah’ı anar ve ona dua eder. Peki nasıl? Koyun, papatya, kelebek, yağmur, deniz, karınca ve dağ… Bu varlıkların dili olsaydı, insanlar gibi konuşabilselerdi nasıl dua eder ve şükrederlerdi? Şair Bestami Yazgan bu soruyu bütün meraklı çocuklar adına kendine sormuş ve şiir diliyle de cevaplamış. Uçarım Dualarla Gökyüzüne isimli kitap ‘varlıklar Allah’ı Nasıl anar?’ üst başlığını taşıyor. Kitapta çevremizde gördüğümüz canlı cansız bir çok varlığın dilinden şiir ve dualar yer alıyor. Uçarım Dualarla Gökyüzüne, Bestami Yazgan, Nesil Yayınları..

Biraz da hadis öğrenelim...

“Kim benim ümmetime, Allah’ın onunla kendilerine fayda vereceği kırk hadis(önce kendisi öğrenir, yaşar, sonra da başkalarına) öğretirse, ona şöyle denilir: Cennetin hangi kapısından girmeyi dilersen, oradan gir.” Hadis-i Şeriflerle ilgili müjdenin muhatabı olmak isteyen için Muştu Yayınlarından çıkan Gençler İçin Seçme Hadisler kitabı güzel bir kaynak. Kitap seçilmiş ve konularına göre tasnif edilmiş yüzlerce Hadis-i Şerif içeriyor. Gençler İçin Hadis-i Şerifler, Muştu Yayınları, 176 sayfa…

16


HABER NT ETKİNLİK

IN

MA

ĞA Z A

MER S

AY

17

MERSIN OKUYOR, NT DESTEKLIYOR

G

eçtiğimiz günlerde Mersin’de kitap okumayı gündeme getirmek, teşvik etmek amacıyla ilginç bir faaliyete imza atıldı. Binlerce insan aynı anda kitap okuyarak birçok insanın gündemine ‘kitap’ kavramının girmesini sağladı. Bu bir rekordu, okuma çalışmasına 15 bin kişi katılmıştı. Bu ilginç ve aynı zamanda görkemli faaliyetin öncülüğünü de Mersin NT Mağazaları yap-

tı. Mersin NT, bu çalışmayı Valilik himayesinde İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı ile ortaklaşa yaptı. Kitap okumaya katkılarından ve bu dikkat çekici faaliyet öncülük yaptığından dolayı bu sayımızda ‘ayın mağazası’ olarak Mersin NT konuğumuz. Mağaza Müdürü Arif Özel’in anlatımıyla Mersin, Mersin NT ve mağaza öncülüğünde şehirde yapılan faaliyetler...

SI

İN

NT


HABER NT ETKİNLİK

18


19

HABER NT ETKİNLİK

Mersin Mağazamız kaç kişiye hizmet veriyor? “Mersin 1.6 milyon nüfusuyla Türkiye’nin büyük illeri arasında yer alıyor. Kültür ve Tuzim bakanlığının yaptığı araştırma sonuçlarına göre Türkiye de 3. sırada. Bu nedenle “Mersin Okuyor NT destekliyor” sloganıyla sürekli kitap merkezli aktiviteler düzenliyoruz. Okur kitlesi birbirinden güzel hatıralar bırakıyor Kitap Mağazamıza . Mağaza müşterilerinin profili nasıl? Sanatın evrensel bir dili vardır. NT Mağazacılığı bir sanat olarak yapıyor. Bu nedenle de 7 den 70’ e herkese ulaşıyor. Bir bakarsınız bürokrasimiz raf başında kitaplarını seçerken diğer taraftan varoşlarda oturan bir anne çocuğuna kırtasiye –kitap alıyordur. Müşteri profili “zengin” bir mağazayız. Hangi faaliyetleri yaptınız? Kitap merkezli aktivitelere ağırlık vermeye çalıştık. Nasrettin Hoca ile masal saati, Kaligrafi, Ebru, Sınav Danışmanlığı gibi… Geçtiğimiz günlerde Mersin NT’nin adı kitap okuma rekoru kırmak için yapılan çalışmayla gündeme geldi. NT öncülüğünde yapılan bu faaliyette Mersinliler kitap okuma rekoru kırabildi mi? Aynı anda bir yerde kitap okuyan insan sayısı 15 440 kişi ile rekor kırıldı. “Kitap Kültür Günleri” faaliyetlerimiz ilk olarak 9-10-11 Nisan 2009 tarihinde gerçekleştirildi. Program kapsamında 3 günde, 6 yazar, 15 bin kişi, 20 bin eserle buluşmuştu. Kitap Kültür Günlerine ilgi çok yoğundu. Mersin Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğüne 2010 yılı 2. Kitap Kültür Günlerinin beraber yapılması teklif edildi. Valiliğimiz himayesinde İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz, İl Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığımız ve NT Mağazaları ortaklığı ile 10–15 Nisan 2010 tarihleri arasında Mersin Kültür Merkezinde “Haydi Beraber Olalım” ve 16 Nisan 2010 tarihinde Tevfik Sırrı Gür Stadında “Haydi Beraber Okuyalım” projeleri gerçekleştirilecek. Projeler kapsamında Kitap ana tema olarak işlenerek

toplumumuzda kitap okuma bilincinin oluşturulması amaçlı kitap okumayı sevdirici ve özendirici bir dizi etkinlikler düzenlendi. Bu çalışmalar ile okul kütüphanelerinin güçlendirilmesi sağlandı. Projemiz 8 Nisan 2010 tarihi saat 10:00 da basın toplantısı ile duyurularak etkinliklerine başladı. Etkinliklerden ilki kültür şenliğidir. Bu kapsamda çocuklara yönelik Milli Eğitim Müfredatına paralel eğlendirirken öğreten tiyatro gösterileri sergilendi. Oyunumuzda Horhor ile Kıvırcık karakteri çocuklara (arkadaşlık duygusu, yardımlaşma, büyüklere saygı, küçüklere sevgi kavramı, çevre ve doğayı koruma, ağız diş sağlığı vb) gibi kavramları çocuklara eğitici bir çalışmayla aktarıldı. Bu etkinlik üç seans halinde okulöncesi öğrencileri, ilköğretim öğrencileri ve velilerinden oluşan 1800 kişiyi kapsamaktadır. İlköğretim öğrencilerine yönelik Hacivat - Karagöz oyunu ile 8 seansta 4600 öğrenciye ulaşıldı. Kültür şenliğinin diğer bir faaliyeti Çanakkale konulu oldu. Üç seans halinde gerçekleştirilen genç ve yetişkinlere yönelik bu faaliyetimizle 1800 kişiye ulaşılmıştır. Bu gösteride amaç tarihin destansı kahramanlıklarından olan zaferi öyküler ve türkülerle hatırlamaktır. Kültür şenliği kapsamında tiyatro etkinliklerinin ardından “Okur Yazar Buluşması” ile alanında uzman yazarlar tarafından “Okuma Zekâsı”, “Okuma ve İletişim”, “Okumada Aile Faktörü”, “Gelecek Okumakla Gelecek” ve “Okumayı Nasıl Sevdirelim” gibi konularda Mersin Kültür Merkezinde konferanslar gerçekleştirildi. Etkinlikler sırasında Mersin Kültür Merkezi dışında merkezde bulunan 5 halk eğitimi merkezi stand açtı. Faaliyet saatleri süresince kermes düzenlendi. Kitap Kültür Tırı ile şehir içinde turlar atılıp organizasyon duyurulurken, Kitap Kültür Gemisi Kültür Merkezi karşı kıyısına yerleştirilmiş ve Gemide kitap okuma imkânı sağlanmıştır. Bu etkinlikleri 16 Nisan 2010 tarihinde Tevfik Sırırı Gür Stadyu-


HABER NT ETKİNLİK

20

munda saat 10.00’da 9.noter tarafından yapılan tespite göre 15440 öğrenci ve aile katılımıyla “Aynı anda bir yerde Sesli kitap okuyarak” Guinness Dünya Rekorlar Kitabına girilmiştir. Aynı zamanda stadyumda bu etkinlik yapılırken okullarımızda 10.00 10.30 saatleri arasında yaklaşık 300.000 öğrenci ve 16 bin öğretmen ile tüm Mersinlilerle okuma etkinliği yapılmışdı. “Kitap Kültür Günleri” organizasyonu önümüzdeki yıldan itibaren “Kitap Kültür Olimpiyatları” projesine dönüştürülecek ve yerel etkinlikler ulusal boyuta taşınması planlanmaktadır. Kitap okuma etkinliğine Valilik, MEB, Belediye gibi kurumlar da destek verdi mi? Kamu kurumlarıyla koordineli gerçekleştirdik. Mersin Eski Valisi Sayın Hüseyin başkanlığında Proje Yürütme Kurulu oluşturuldu. Yürütme kurulunda Vali Yardımcısı Kaya Çıtak, İl Milli Eğitim Müdürü Hasan Gül, Akdeniz Kaymakamı Bekir Atmaca, Mezitli Kaymakamı Kamil Kıcıroğlu, Toroslar Kaymakamı Mehmet Suat İlhan, Yenişehir Kaymakamı Eyüp Sabri Kartal ve NT Mağazaları Adına biz katıldık. Aynı faaliyet İstanbul’da da denendi ama nüfus çok daha kalabalık olmasına rağmen mersindeki kadar insan bir araya gelemedi? Önemli olan kitap okuma konusunun İstanbul’un dolayısıyla da Türkiye’nin gündemine taşınması. NT, Mersin’de gerçekten kitapsever/okurların buluşma noktası olabildi mi? Sürekli değişik aktivitelerle mağazalarımıza okurları davet ediyoruz. Mağazanızda kaç kişi çalışıyor? Çocuk gelişim uzmanı bulunduran mağazalardan mısınız? 7 kişi çalışıyoruz. Arkadaşlarımız çok fedakârlar azimli ve gayretliler. Bir bakıyorsunuz eşleri bir araya gelmiş NT’nin muvaffakiyeti için dua ediyorlar. Başarısızlık mümkün mü? Çocuk gelişimi uzmanımız var. Hatta NT logo boyama etkinliği ile çocuklara NT ‘yi Boyayarak sevdiriyor. Yaz döneminde, mağazaya gelen öğrencilere tatil sürprizleriniz var mı? Yaz aylarında kitapseverlere eğlenirken öğrenecekleri sürprizler hazırlıyoruz. Piknikler, anma günleri, Kitap okuma danışmanlı, Çocuk şenlikleri…



HABER NT HABER

22

NT’LER OKURA YILDA 6 MiLYON KiTAP ULAŞTIRIYOR

NT Mağazaları bu yıl düzenlediği iki etkinlikte, imza günlerine katkıda bulunan yazarları bir araya getirdi. Yazarlara teşekkür niteliği taşıyan bu programlarda okur buluşmalarının daha etkin geçebilmesi için fikir alışverişinde bulunuldu.

K

itap ve kültür eksenli bir yaşam oluşturmayı ilke edinen NT Mağazaları, düzenlediği imza günleri ve çeşitli aktivitelerle okur ile yazarı bir araya getiriyor. Bu organizasyonlarla okuyucular sevdikleri yazarlarla bir araya gelme fırsatı bulurken yazarlar da okurlarıyla keyifli dakikalar paylaşıyor. NT Mağazaları bu yıl düzenlediği iki etkinlikte, imza günlerine katkıda bulunan ve mağazalarda kitapları satılan yazarları bir araya getirdi. Daha çok yazarlara teşekkür niteliği taşıyan bu programlarda okur buluşmalarının daha etkin geçebilmesi için fikir alışverişinde bulunuldu. NT Genel Müdürü Şeref Zekai Kolak ve NT Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Kadir Tekgül'ün ev sahipliği yaptığı programa İskender Pala, Vehbi Vakkasoğlu, Ahmet Şahin, Cihan Okuyucu, Halit Ertuğrul, Sefa Saygılı, Mustafa Demirci, Ertuğrul Erkişi, Mehmet Emin Ay, Halit Esen-

dir, Muhittin Küçük, Davut Aydüz, Yusuf Çağlar, Melekçe gibi birçok sanatçı ve yazar katıldı. Davette bir konuşma yapan NT Genel Müdürü Şeref Zekai Kolak, krize rağmen NT'nin 5 tane büyük mağaza açarak kitapseverlere hizmet alanını genişlettiğine dikkat çekti. Mağaza sayılarının yurtdışı dahi 95'e ulaştığını söyleyen Kolak, NT'lerin birer okul görevi üstlendiğini, yazarların da bu okulda ders veren muallimler olduğunu anlattı ve NT'nin okuyucuyazar kitlesini aynı çatı altında buluşturmada bayraktarlık vazifesi yüklendiğine vurgu yaptı. Kolak, bu tür aktivitelerin 2010 sezonunda da artarak devam edeceğini belirtti. Programda bir konuşma yapan NT Mağazaları kitap kategori Müdürü Murat Kara ise verdiği ilginç rakamlarla mağazanın ülkemizin kitap okuma kültürüne yaptığı katkıları dile getirdi. Kara, NT mağazaları özellikle son 2 yılda tamamen ki-

taba odaklandığını dile getirdi. Kara'nın verdiği rakamlara göre, fiziki olarak mağazaların % 70 oranında kitaba ayrılmış durumda. Toplam satışların % 55'ini kitaplar oluşturuyor. Kara, “En küçük mağazamızda 1.200 çeşit kitap bulundurabiliyoruz. En büyük mağazamızda 6.000 çeşit kitap var. Bu çeşitleri artırmak için birtakım çalışmalar yürütüyoruz. Bir kitap standımızda 6 raf var. Stantların raf sayısını 9'a çıkararak mağazalarımızda daha fazla kitap bulundurmak istiyoruz.” diyor. NT Mağazaları'nda ayda yaklaşık 500 bin adet kitap satıldığını söyleyen Kara, yıllık kitap satışlarının 6 milyon adet olduğunu belirtiyor. Kara, yeni başlattıkları çalışmaya da dikkat çekiyor. Bundan sonra NT Mağazaları'nda alışveriş yapan kitapseverler yazarları kendi sesinden radyoda dinleyebilecek. Yazarların kısaca kendi kitaplarını tanıttığı ses kayıtları, internet sitesinde ve mağazalarda kapalı devre yayın yapan radyodan okura dinletiliyor.


23

HABER NT ETKİNLİK


ANNELiK OKULU

NT

Mağazaları kitap, kırtasiye ve teknoloji ürünleri satışının yanı sıra şubelerinde kültürel faaliyetlere de ev sahipliği yapıyor. NT Mağazaları İzmir Bornova Şubesi’nde “Annelik Sanatının İncelikleri” konulu eğitim programı başlatıldı. NT Mağazaları İzmir Bornova Şubesi iki haftalık periyotlarla “Annelik Okulu” eğitim programını hayata geçirdi. Eğitimler Uzman Psikolog Melek Güngördü tarafından mağaza bünyesinde düzenleniyor. İki haftalık süreçte 15 kişilik gruplarla gerçekleştirilen programa annelerin ilgisi yoğun oldu. NT Bornova Mağaza Müdürü Kürşat Yüce eğitime annelerin yoğun talebinin olduğunu ve şimdiden beş aylık eğitim programına katılımların dolduğunu belirtti. NT Mağazaları sağlıklı nesillerin yetişmesi için annelere büyük sorumluluk düştüğü bilinciyle İzmir Bornova Mağaza’sında Annelik Okulu eğitimine başladı. Program sonunda başarılı olan annelere başarı belgesi ve “Anne-Baba Olma Sanatı” adlı

kitap verilecek. Uzman Psikolog Melek Güngördü tarafından gerçekleştirilen seminere annelerin yoğun ilgisi gözleniyor. Psikolog Güngördü ilk eğitim sonrası yaptığı açıklamada annelerin olaylara olumsuz bakış açısıyla yaklaştıklarının altını çizdi. Çocuk eğitiminde “Derslerini bitirmezsen sokağa çıkamazsın” denmesinin yerine “Derslerini bitirirsen sokağa çıkabilirsin” şeklinde bir yaklaşımın daha yerinde olacağını belirtti. NT İzmir Bornova Mağaza Yöneticisi Kürşat Yüce Anneler Günü’nde gazete ilanıyla duyurusu yapılan eğitim programının yoğun ilgiyle karşılandığını belirtti. Yüce, Uzman Psikolog Melek Güngördü’nün eğitim sırasında sunumlar yaptığını ve ayrıca tavsiye edilen kitapların okunması sonrası yapılan imtihanla eğitime katılan annelere başarı belgesi verdiğini belirtti. NT Mağazaları üzerine düşen sosyal sorumluluk misyonuyla bu eğitimlerle daha sağlıklı aile içi iletişimi ve olaylara olumlu bakabilme yeteneğinin geliştirilmesini amaçlıyor.

MAĞAZAMIZDA KUKLA SAHNESi

NT

Mağazaları şubelerinde gerçekleştirdiği sanatsal etkinliklerle bulunduğu bölgede kültür merkezi misyonuyla faaliyetlerde bulunuyor. NT Tajikistan mağazası şube bünyesinde yaptığı ilk etkinliğinde kurduğu kukla sahnesiyle çocuklara mutlu anlar yaşattı. NT Mağazaları kreş ve anaokullarında bir eğitim aracı olarak da faydalanılan kukla gösterisine ev sahipliği yaptı. Kukla gösterileri uzmanlar tarafından çocukların hayal gücüne yönelik olumlu katkısı, yeni kelimeler öğrenilmesi, dil kullanımının arttırılması gibi olumlu katkılarından ötürü eğitim aracı olarak kullanılmaktadır. Ayrıca kukla oyunlarında çocuklara öğretilmesi istenen konular hayali kahramanlar vasıtasıyla kalıcı bir şekilde çocukların öğrenmesini sağlaması açısından da

önemli bir avantaj sağlamakta. Uzmanlar anaokulu seviyesindeki öğrencilerin kukla gösterileri sırasında edindikleri birikimleri uzun süre koruduklarını gözlemlemekteler. NT Mağazaları Tajikistan Şubesi anaokulu öğrencilerine yönelik bir kukla tiyatrosuyla ilk etkinliğini gerçekleştirdi. Tajikistan Güzel Sanatlar Fakültesi’nde her hafta oyun sergileyen Star Company adlı kukla tiyatrosu grubu tarafından sahnelenen oyunda çocuklara kitap okumanın faydalarının işlendiği bir oyun sergilendi. Duşanbe İnternational School öğrenci ve velilerinin katılımıyla oynanan kukla oyunu miniklerin büyük beğenisini topladı. Medya kuruluşları tarafından da takip edilen etkinliğin daha katılımlı bir şekilde devam etmesi yönünde mağaza yetkilileri yoğun taleple karşılaştı.

HABER NT ETKİNLİK

24


27

HABER NT KİTAP

AYSAL AYTAÇ


ANKARA, TÜRK OKULLARINI

NASIL GÖRDÜ? B NİHAT DAĞLI ir dönem, yabancıların Türkiye'de okul açmaları ve misyonerlik faaliyetinde bulunmaları Türkiye'nin muhafazakârı ve dindarı için kötücül bir şeydi. Yabancı okulların ve misyonerlik faaliyetlerinin Türkiye'nin ‘yabancılaşması’na çalıştığı tezi işleniyordu. Sınırların çok belirgin olduğu bu dönemde, ‘biz' ve ‘düşmanlar' ayrımı yaygındı. Olan ne idiyse bugün çok şey değişti, sınırlar kalkmadıysa da esnekleşti. Hem dünya hem Türkiye hem de Türkiyeli muhafazakârlar yeni bir dil edindi. Anadolu insanı esneyen sınırlardan dışarıya, dünya da Türkiye'ye aktı. İslam'ın insan, varlık ve hayat tasavvurunun yetkinliğine uyanan Türkiyeli dindarlar kendilerince bir hayatın pratiğini geliştirdiler. Ekonomide, kültürde, eğitimde yüzü evrensele dönük bir dil kurdular. Merkezdeki seküler dilden farklı bir yönelim görünürlük kazandı. Devletten bağımsız öğrenci yurtlarına, üniversiteye hazırlık kurslarına ve özel okullara imza atıldı. Resmi tarihin ve ideolojinin kuşatamadığı veya bütünüyle kontrol edemediği insanlar çoğaldı.

TÜRKiYE CUMHURiYETi’NiN iLK YURT DIŞI BAŞARISI 90'lı yıllarda bir şey daha oldu: Sovyet Rusya'nın dağılmasıyla birlikte bağımsızlığına kavuşan Orta Asya ülkelerine gidildi. Kendilerini eğitim merkezli bir hizmete adayan insanlar, bağımsızlığına yeni kavuşmuş bu ülkelerde okullar açtılar. Üniversiteyi yeni bitirmiş delikanlılar ilk kez çıktıkları yurtdışında sonradan çok konuşulacak bir olguyu inşaya koyuldular. O günlerde inşasına başlanan ve şimdilerde dünyanın her tarafında görülen, konuşulan ve yazılan şey, kendini daha çok ‘Yurt dışındaki Türk okullarıyla görünür kıldı. İdeolojik değerlendirmeler dışarıda tutulursa, denilebilir ki bu okullar, genç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ilk yurt dışı başarısı sayılır. Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana Türkiye ilk kez bu okullarla dünya sahnesine çıkıyor. Orta Asya, Afrika, Uzakdoğu, Avrupa ve Amerika, böylesi donanımlı Anadolu insanıyla ilk kez tanışıyor. İşçi olarak değil, eğitim görmek ve eğitim vermek üzere yurtdışına çıkmış, vardığı yerde donanımıyla öne çıkan Anadolu'dan bir insan modeli… Kişiliği ve diliyle farklılık arz eden bu insanlar başka türlü bir dünyanın mümkün olabileceğini gösterirken, bulundukları ülkelerde Türkiye'ye çalışıyorlar. Onların katkısıyla Türkçe, dünyada en çok konuşulan diller arasına giriyor. Türkçe Olimpiyatları'nda dünya çocukları Türkçe konuşuyor; Türkçeye sinmiş

HABER NT KİTAP

28

Türkiye dünyaya karışıyor. Bu okullara dair yüzlerce metin, onlarca tez ve kitap, bir o kadar konuşma şunu ortaya koyuyor: Bu okulları açanlar, emperyal bir siyasi hedefin peşinde değil. Çıkarın ve savaşın egemenliğinde yaşanamaz hale gelen dünyanın daha yaşanabilir olması adına insana hizmeti esas alıyorlar. Irk, din ve dil ayrımı gözetmiyor, problemin insanın düşüşüyle başladığına, çözümün de insanın dirilişiyle mümkün olabildiğine inanıyorlar. Yeryüzü çocukları; iyinin, değerin ve erdemin çerçevesini oluşturduğu bir eğitim modeliyle aynılaşmıyor, ‘bir'leşiyorlar.

BARIŞ ADACIKLARI Son yirmi yılda bu okulların etrafında kurulan şeyi, başta tahmin etmek mümkün değildi. Sonuçta yurt dışına ilk çıkanlar, küçük esnaf ve üniversiteyi yeni bitirmiş delikanlılardı. Şimdi anlıyoruz ki, bu insanlar vardıkları kıtalarda yeni dil ve dünyalarla tanışıp zenginleşmiş, farklı olanda kendilerini fark etmişler. Açtıkları okullarla sebep oldukları iyileşmede kendilerine güvenleri artmış, böylelikle daha bir güvenle başkalarına açılabilmişler. Dillerin, kültürlerin ve dinlerin diyaloğu gelişmiş, çok geçmeden bu diyaloğun meyveleri toplanmış. Türkiye dünyaya, dünya da Türkiye'ye taşınmış. Gidip de geri dönmeyenler olmuş. İnsanın olduğu her yer vatan bilinmiş, yeni vatanlarında ölenler olmuş. Bu okullara dair yapılmış onlarca akademik çalışma ve yazılmış kitap, bu okulların hem Türkiye hem de dünya için bir imkân olduğunu söylüyor. Peki, Türkiye bu okullar üzerinden yurtdışına taşınırken Ankara bu okulları nasıl gördü? Özal'ın Orta Asya'ya dönük açılımları nasıl bir gelecek öngörüyordu? Milli Eğitim Bakanlığı ve Diyanet Vakfı'nın açtıkları yurtdışı okulları niçin ihtiyaçları karşılamadı? Anadolu insanının yurtdışına açılması, özel okullar açması Ankara'da, Milli Eğitim Bakanlığı'nda nasıl karşılandı? Bu okulların gelişmesinde Ankara'nın bir katkısı oldu mu, kimler yardımcı oldu veya engellemeye çalıştı? Bu okulları gezen siyasetçiler, devlet adamları, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler ne düşündü? Kaynak Yayınları'ndan çıkan Aysal Aytaç imzalı kitap, bu soruların cevabını veriyor. On yıl Yurt Dışı Eğitim Öğretim Genel Müdürlüğü görevinde bulunmuş, görevi sırasında yurtdışındaki Türk okullarının açılışına ve bu okullara dair yapılan tartışmalara tanıklık etmiş Aysal Aytaç'ın Yurt Dışındaki Türk Okulları: Sulh Adacıkları adlı kitabı, Ankara'nın okullara bakışını ortaya koyuyor. Yazar, görevi icabı tanıklık ettiği süreci hatıraları ışığında anlatıyor.

Eğitim dünyasında çeşitli görevlerde bulunmuş, yurt dışındaki Türk okullarının açılışına tanıklık etmiş Aysal Aytaç'ın Yurt Dışındaki Türk Okulları: Sulh Adacıkları adlı kitabı, Ankara'nın bu okullara bakışını ortaya koyuyor. Yazar, görevi icabı tanık olduğu olayları anlatıyor. YURT DIŞINDAKİ TÜRK OKULLARI SULH ADACIKLARI AYSAL AYTAÇ KAYNAK YAYINLARI 151 SAYFA 5.90 TL


29

HABER NT KİTAP

ASLI SANCAR


Osmanlı kadını:

HABER NT KİTAP

EFSANE VE GERÇEKLER K NİHAT DAĞLI üreselleşme denen, dünyanın her bir tarafını ‘bir'in etrafında yaşatan durum gerçekleşmemişti. Batı'nın Batı, Doğu'nun da Doğu olduğu dönemdi. Doğu'nun o kendine haslığı Osmanlı ile yaşanıyordu. Ancak Batı'da da başka şeyler olmaya başlamıştı, bir kırılma yaşanıyordu. Hayat ve zaman bir ‘çatışma' üzerinden akıyor, arkasından Batı'nın ilerlemesine tanık olunuyordu. Orta Çağ'ın ve mabetlerin büyüsünden sıyrılan Batı, daha çok görünür olana ayarlı aklın iktidarına geçmişti. Tam da bu demlerde Doğu'nun yurdu olan Osmanlı'ya varan Batılı seyyahların yolculuk notları, harem ve kadın etrafında epey sorunlu bir algıyı geliştiriyordu. ‘Gizemli Osmanlı haremi'nde fettan, miskin, teslimiyetçi ve cazibeli kadınlar miti dolaşıma sokuluyordu. Bu seyyahların çoğu erkekti. Orta Çağ'dan sıyrılmışlığın kibrini taşısalar da, Hıristiyan ve ilerleyen Batı'nın çocukları olarak Müslüman ve Doğulu Osmanlı kadınını okuyorlardı. Düşen Osmanlı, ‘ileri gözler'in okuma nesnesi oluyordu. Fakat kadını (dolayısıyla haremi) ‘örtü'nün altında görünemez olurken, her bir şeyi görür duruma çıkıyordu. Zira Osmanlı haremi ve haremdeki kadınlar, yabancı erkeklere bütünüyle kapalıydı. Bu, görünen ama göremeyen Batılı seyyahların muhayyilelerini kışkırtıyordu. Zihinleri de, o dönemde Batı'da rağbet görmeye başlayan 1001 Gece Masalları'ndaki Doğulu kadın halleriyle doluydu. Böylelikle çok sonra zihinlere kazınıp dolaşıma girecek Osmanlı harem hayatı ve kadın miti şekilleniyordu: “Osmanlı sultanlarının haremi; fettan, miskin, her şeyleriyle erkeklerinin malı cazibeli kadınların yuvasıydı.”

BATILI SEYYAHLARIN YANLIŞ TASViRi

Hareme giremeyen gözlerin göremedikleri kadına dair çizdikleri bu resmin yanlışlığı, sonraki yüzyılda Osmanlı yurduna gelecek Batılı kadın seyyahların gözlemleriyle tespit edilir. Osmanlı coğrafyasında uzun süre yaşamış Lady Montague, Julia Pardoe ve Lucy Garnett gibi Batılı kadın seyyahlar, Batılı erkek seyyahların yanlış bir harem ve Osmanlı kadını resmi çizdiklerini müşahede ederler. Ancak yine de ilk çizilen yanlış resim zihinlerde yer alır. Hem Batı'da, hem de Batı etkisine girmiş yurtlarda bu olur. Ve hâlâ bu böyledir. Böyledir ki, Amerika'da doğmuş, Ohio Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı'nda okurken tanıştığı bir Türk ile evlenip Müslüman ve Türkiye vatandaşı olan Aslı Sancar, iyi bir sunumla hazırlanmış harem kitabında karşılaştığı bu yanlış resim sebebiyle Osmanlı'da haremi ve Osmanlı kadınını çalışmayı düşünmüştür. Kendisi gibi Batılı olan seyyahların yanlış resmini düzeltmek üzere okumalara başlayan Aslı

Sancar, vardığı sonuçları, Ottoman Woman: Myth and Reality ismiyle kitaplaştırır. Düşünce şudur: Yanlış resim, daha çok Batı'da dolaşımdadır, kitap da ilk önce Batı'da yayımlanmalıdır. Geçtiğimiz yıl İngilizce yayımlanan kitap, Amerika'da 1800 kitabın yarıştığı yarışmada birinciliğe oturur ve Benjamin Franklin Ödülü'nün sahibi olur. Bu kitap geçtiğimiz aylarda Hanife Öz çevirisiyle, Osmanlı Kadını: Efsane ve Gerçekler ismiyle Kaynak Yayınları arasında çıktı. Kitap altı bölümden oluşuyor: “Batılıların Gözüyle Osmanlı Kadını” başlıklı birinci bölümde, Batılı erkek seyyahlar tarafından çizilen yanlış Osmanlı haremi ve kadını resmini düzelten Batılı kadın seyyahların notlarına yer veriliyor. Burada Osmanlı kadınının dış görünüşü, hal ve tavrındaki incelik, temizliği, dindarlığı, misafirperverlik ve cömertliği, tevazu ve namusu, özgürlüğü, tabiat sevgisi ve toplumsal konumu işleniyor. “Evlerinin Hareminde Osmanlı Kadınları” başlıkları ikinci bölümde haremin ‘kutsal alan' oluşu anlatıldıktan sonra haremde yaşama mekânları, kayınvalidenin rolü, kadınların sosyal rolleri, ev hanımlarının rolü, anne ve çocukların rolü, sosyal aktiviteler, düğünler, doğum, gezintiler, mübarek gün ve geceler anlatılıyor. Üçüncü bölümde, Osmanlı'da ve saray haremindeki cariyelerin durumuna bakılıyor. “Saray Haremindeki Osmanlı Kadınları” konusu kitabın dördüncü bölümü. Burada sultanların anneleri ve saray hareminin başı olan Valide Sultan'ın konumu, padişah eşleri ve cariyeleri, Hürrem Sultan, prensesler, sultanın sütannesi, saraydaki idari çalışanlar ve hizmetçiler işleniyor. “Mahkeme Kayıtlarında Osmanlı Kadınları” başlıklı beşinci bölüm ise kitabın ezber bozan bölümü. Hiç şüphesiz, toplumların durumu en çok toplumsal sözleşmenin ifadesi olan kanunların tatbikinde görünür. Bu bölümde Osmanlı hukuk sistemindeki kadın haklarını, mesela 17 ve 18. asırlarda kadınların erkeklere karşı açtıkları davaların % 77'sinin kadınlar tarafından kazanıldığını görüyoruz. Kadının evliliği, evlilik sözleşmesi, mehir, nafaka, boşanma/yeniden evlenme, çok eşlilik, kadın dövme, çocuk velayeti, miras ve mülkiyet hakları bölümün ara başlıkları oluyor. Kitabın, “Metafizik Aynada Osmanlı Kadını” başlıklı altıncı ve son bölümünde, Osmanlı kadınının konumunun ontolojisine işaret ediliyor. Yazar, ‘Osmanlı kadını haremi neden bu kadar benimsedi, nasıl bir dünya bakışı vardı ki bunu kabul edebildi?' sorusunun cevabını, Osmanlı kadınının dindarlığında görüyor. Durum ilginçtir. Batılı seyyahlar tarafından çizilen yanlış Osmanlı haremi ve kadını resmi çok sonra yine Batılı bir kadın yazar tarafından tashih ediliyor. Osmanlı Kadını: Efsane ve Gerçekler kitabı, çizeni de tashih edeni de Batılı olan bir resmin etrafında dönüyor.

Kitap Hanife Öz çevirisiyle, Osmanlı Kadını: Efsane ve Gerçekler ismiyle Kaynak Yayınları arasında çıktı. Kitap altı bölümden oluşuyor: “Batılıların Gözüyle Osmanlı Kadını” başlıklı birinci bölümde, Batılı erkek seyyahlar tarafından çizilen yanlış Osmanlı haremi ve kadını resmini düzelten Batılı kadın seyyahların notlarına yer veriliyor.

30


31

HABER NT KİTAP

BiR SON DEViR ÂLiMiNiN PORTRESi K AHMET DOĞRU adrini ister isen bilmeyi nezd-i Hak'ta/ Nazar et ki neyde etmiş seni Hak istîmal." Kaynak Yayınları'ndan çıkan Bir Yasak Devir Beyefendisi-Yaşar Tunagür isimli kitabı okurken, İbni Atâullah el-İskenderî'ye ait bu beyit hatıra geliyor. 2006 yılının 1 Mayıs'ında ahirete uğurladığımız Yaşar Tunagür Hocaefendi'nin İzmir'e ve Edirne'ye gitmesi, kader-i İlâhî'nin sevkiyle bir büyük hizmetin tohumlarının atılmasına sebep olur. Oysa bu gidişlerde Hocaefendi'nin tasarrufu yoktur. Kestanepazarı Camii'ni göreceği İzmir'e askerlik için gitmiştir, o dönemde genç bir imam olan Fethullah Gülen Hocaefendi ile tanışacağı Edirne'ye ise 1960 ihtilali sebebiyle Balıkesir Müftülüğü'nden nakledilmiştir. Bu durumu ileriki yıllarda şöyle anlatacaktır: "Hayatımda en çok üzüldüğüm şeylerden biri askerlikte İzmir'e gitmem, diğeri de Edirne'ye tayinimdir. Görünüşte hoşlanmadığım bu iki hadisenin ikisi de hayırlı oldu. Öyle hayırlı oldu ki; belki vesile-i cennetimiz olur inşallah. O sebeple belki affediliriz, yoksa günahlarımız çoktur."

iSTANBUL BEYEFENDiSi Dr. Ramazan Cihan'ın kaleme aldığı kitabın ismi de Tunagür Hoca'yı isabetle anlatıyor: “Bir Yasak Devir Beyefendisi”. Geçiş döneminde ehlinden aldığı ilmi sonraki nesillere aktarmanın derdine düşmüş bir alim ve giyimiyle, kuşamıyla, konuşmasıyla, tavrıyla, duruşuyla, zevk-i selimiyle hâzâ İstanbul beyefendisi. Tunagür, 1924 yılında Beşiktaş'ta dünyaya gözlerini açtığında, Dolmabahçe ve Yıldız saraylarını barındıran semtin sakinleri büyük çoğunlukla saray bendegânının ai-

leleri ve devlet-i aliyye ricalidir. Yani civarda saray terbiyesi hüküm sürmektedir. Esasen Siirtli olan babası Ahmet Heyyül Efendi de Abdülhamid'in hizmetinde bulunmuş ve 1908 ihtilalinden sonra hayatını ilme vakfetmiştir. Yedi yaşında babasını kaybeden Tunagür, Kabataş Lisesi'nde okurken namazlarını ihmal etmez. Her hali kendi şartları içinde değerlendirmek icap ettiği için biraz izah edelim: O yıllarda Dolmabahçe Camii, Deniz Müzesi olarak kullanılmaktadır. Ezanlar Türkçe okunmaktadır. Mecidiye Camii'nin cemaati ise 5-6 kişiyi geçmemektedir. Bunlardan üçü Tunagür ile bir arkadaşı ve okulda derse giren Celal Ökten Hoca'dır. Yaşar Tunagür, okul çıkışlarında Beşiktaş'tan Üsküdar'a geçerek tanıştığı bir zattan Kur'an dersleri almaya başlar. Daha sonra Sahaflar'daki bir baharatçı dükkanında sohbetlere devam eder. Nihayet Fatih dersiâmlarından Hüsrev Hoca'nın halka-i tedrisine dahil olur. Askerlik için gittiği İzmir'de Kestanepazarı Camii'ne rastlar. İçeride bir hocaefendi gençlere Kur'an okumayı öğretmektedir. Üzerindeki üniforma sebebiyle kendisini şüpheyle karşılayan bu gruba Kur'an'ı yüzünden okumanın yeterli olmadığını, İstanbul'da daha ileri seviyede dersler yapıldığını söyler. Bunun üzerine İzmir'de de bir ders halkası kurulur. Tunagür Hoca, İstanbul'a döndükten sonra İlim Yayma Cemiyeti'nin kuruluşu, imam hatip okullarının açılışı gibi faaliyetlerin hepsinin içinde bulunur. Müftülük imtihanını kazanarak Ezine'ye gider. Balıkesir Müftülüğü sırasında ‘Karasakallı Hoca'nın vaazlarını dinlemek için Zağanos Paşa'dan diğer camilere ve evlere hatlar çekilir. Tabii bu alâka dik-


HABER NT KİTAP

32

YAŞAR TUNAGÜR kat çekmektedir. Neticede Yaşar Tunagür, 1960 ihtilalinin ardından Balıkesir'den Edirne'ye gönderilir. Edirne'de Selimiye Camii'nde bile cuma namazları 10-15 kişilik bir cemaatle kılınmaktadır. Tunagür vaazlara başlayınca cami dolmaya, İstanbul'dan ve civar köylerden, kasabalardan otobüslerle insanlar gelmeye başlar. Öyle ki kalabalıktan istifade için caminin altındaki arasta açılır, cuma günleri pazar kurulur. Tunagür'ün Edirne'deki asıl kazancı ise henüz askerliğini yapmamış genç bir imam olan Fethullah Gülen ile tanışmasıdır. Yaşar Tunagür, ısrarlı davetler üze-

rine vaiz olarak yeniden İzmir'e gider. Gençlerin İslâmî ilimler adına ciddi bir seviyede eğitilerek imam hatip okullarına gönderildiği Kestanepazarı Kur'an Kursu'ndaki hizmetlerinin yanı sıra ilk kez kolej açma fikrini ileri sürer ve Fatih Koleji açılır. 1965 yılında Diyanet İşleri başkan yardımcısı olarak Ankara'ya giderken talebeleriyle ve mesai arkadaşlarıyla ‘yerine kendisini unutturacak kıymetli birini bırakacağını' söyleyerek vedalaşır. Ankara'ya gittiğinde ilk iş olarak Fethullah Gülen Hocaefendi'nin İzmir'e tayin dosyasını imzalar. Emekliğinden sonra bir müddet ticaretle de uğraşan Ya-

şar Tunagür, son demlerine kadar hizmetten feragat etmediği ömrünü noktaladığında Fatih Camii'ndeki cenaze namazına ‘yurdun değil, dünyanın dört bir tarafından' insanlar akın eder. Fethullah Gülen Hocaefendi, Tunagür'ün ardından yaptığı sohbette hakkındaki hüsnüzannını, "O mevzuda fail olmuş bir insandır, gayet samimidir. ‘Es-sebebü ke'l fâil' sırrınca onun defter-i hasenatına geçer yapılanlar." ifadeleriyle açığa vurur. Dolu dolu geçmiş 82 yıllık bir ömrün hülasası böyle. Bir Yasak Devir Beyefendisi-Yaşar Tunagür, bu cihetle ihmal edilmemesi gereken ibretlik bir kitap.


33

HABER NT KİTAP

EN SEVGiLi

ANNEMiZ AHMET DOĞRU shabın ileri gelenlerinden Amr İbni Âs, Cenab-ı Peygamber Efendimiz (sas) tarafından Zâtü's-Selâsil gazvesine komutan tayin edilir. Bu tayinin ardından huzur-u peygamberîye varıp Allah Resûlü'ne "İnsanlar arasında en çok kimi seviyorsun?" diye sorar. Maksadı nezd-i peygamberîdeki yerini öğrenmektir. Muhtemelen Resûlullah'ın çok sevdikleri arasında kendi isminin de zikredileceğini ummaktadır. Ancak tereddütsüz bir cevapla karşılaşır: - Âişe. - Sonra kim?.. - Babası. Bir başka zamanda ise bizzat Hz. Aişe validemiz, "Ben on vasıfla üstün kılındım." diyerek Allah'ın kendisine olan hususi ikramlarını dile getirmektedir: "Cebrail (Resûlullah'a evleneceği kişiyi göstermek için) sûretimi getirdi. Resûlullah (sas) bâkire olarak sadece benimle evlendi. Annesi ve babası da muhacir olan zevcesi sadece benim. Allah, benim suçsuzluğum üzerine semâdan âyet indirdi. Resûlullah, benimle beraber iken vahye mazhar olurdu. Resûlullah ve ben aynı kaptan guslederdik. Ben onun önünde uzanmış yatarken namaz kılardı. Benim göğsüme dayalı olarak benim odamda ve benim gecemde son nefesini verdi. Benim odama defnedildi." Bu ifadeleri okurken insan düşünmeden edemiyor; ismini anarken yüreğimiz titreyen, ‘Bir kez yüzün göreyim/ Pâyine yüz süreyim/ Canım anda vereyim' diye niyaz ettiğimiz Allah'ın habibinin, ins ü cinnin efendisinin ‘en sevdiği' olmak nasıl bir lütûf? Hakk'ın ‘haremgâh-ı visâline tenha aldığı' Ahmed-i Muhtâr'ın (sas) hareminde bulunmak, mahrem-i hassı olmak olmak nice bir devlet? Bin küsûr sene sonra gelenlerin yoluna baş koyduğu Âhir Zaman Nebisi'nin dünyaya veda ederken başını onun sinesine yaslaması hangi kelimelerle izah edilir? Müminlerin En Mümtaz Annesi Hazreti Aişe kitabında Dr. Reşit Haylamaz, bir yönüyle bu soruların cevabını arıyor. Kitap, Aişe Validemizi yetiştiği ortamdan karakterine, Peygamberimiz’le (sas) geçirdiği günlerinden hulefa-i râşidîn devrindeki hayatına, ilmî iktidarından talebelerine kadar kuşatıcı bir şekilde anlatıyor. Bir roman akıcılığında ilerleyen kitaptaki bilgiler dipnotlarla sağlam kaynaklara dayandırılıyor. Mü'minlerin En Mümtaz Annesi Hazreti Aişe bu yönleriyle konusunda bir kaynak eser olma özelliğini taşıyor. Kitap, bu kıy-

A

REŞIT HAYLAMAZ

metli annemiz hakkında ileri sürülen evlilik yaşı ve Hz. Ali ile aralarında anlaşmazlık olduğu gibi konulara da cevap veriyor. Haylamaz, Hz. Aişe’nin 17-19 yaşlarındayken evlendiğini dellilleriyle ortaya koyuyor. "Onun bulunduğu yerde ayrı bir canlılık vardır; atmosferine girenler, vahyin insibağıyla mahmur olduklarını hisseder, Resûlullah'ı (sas) ziyaret etmişçesine bir heyecan ve canlılıkla geri dönerlerdi." diyor Haylamaz: "Yanına gelip de meselesini çözemeden giden yoktu; hemen her meselede işi vahye bağlar, tevcih edilen meselelere Kur'an ve Sünnet'ten çözümler sunar ve bu iki kaynakta mesnedini bulamadığı meseleleri ise dinin genel kurallarına vukûfiyetle değerlendirir, kıyas ve içtihatlarıyla mutlaka bir karara bağlardı. Fizikî manada onun içinde yaşadığı daracık mekânda sanki, hiç batmayacak bir güney nümâyandı." Haylamaz, Kur'an'ın tebrie ettiği hususlarda ona dil uzatanların, karşılarında Allah'ı bulacağını, ona kem gözle bakanların mümin olamayacağını, müminim diyorsa da mümin kalamayacağını söylüyor. Kitabı okurken Hazreti Aişe'nin Şah-ı Levlâk Efendimiz'in (sas) zevcesi olarak hususi surette hazırlandığını fark ediyorsunuz. Hz. Aişe, ‘sıddîkıyet' makamının sahibi Hz. Ebubekir ile İslâm'a ilk koşanlardan Ümmü Rûmân'ın kızı olarak dünyaya gelmiş. Kendini bilmeye başladığı andan itibaren evlerinde İslâm'ın aydınlığını görmüş. Kur'an'ın âyet âyet nüzûlüne şâhit olmuş. Son derece keskin bir zekâya, sonu gelmez bir öğrenme iştiyakına mazhar kılınmış. Gönlü Allah ve Resûlullah sevgisi ile doldurulmuş. İfk hadisesinde iffeti vahiy ile desteklenmiş. Bu özellikleriyle, Allah Resûlü'ne (sas) en sıkıntılı zamanlarında destek olan Hz. Hatice Validemizin, din adına hizmete ihtiyaç duyulan Medine dönemindeki hayrülhalefi olmuş. Fevkalâde zekâsıyla Resûlullah'tan zaptettiği bilgileri sonraki nesillere ulaştırmış. Öyle ki Hz. Aişe, rivayet ettiği 2210 hadisle en çok hadis rivayet eden sahabeler arasında dördüncü sırada yer alıyor. Özellikle Peygamber'in ev hayatıyla ilgili başkalarının muttali olamayacakları konularda hemen hemen tek kaynak. Teyemmümün meşruiyeti gibi bazı hükümlerin tespitine onun yaşadığı hadiseler vesile olmuş. Hadisin yanı sıra tefsir ve fıkıh ilimlerinde de söz sahibi. Edebiyata vâkıf. Takvası ile zirvede. Hasıl-ı kelâm bugün ‘rol model' dedikleri kelime ne demekse, genç kızlarımız ve her yaştan hanımefendiler için o mânâyı ifade ediyor Ümmü'l Müminîn Aişe Validemiz (r.anhâ).


HABER NT KİTAP

34

Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şakir Batmaz, Yitik Hazine Yayınları’ndan çıkan ‘Bilinmeyen Yönleriyle Osmanlı Bahriyesi’ isimli kitabında Osmanlı denizciliğini, merasimlerini ve bu konudaki araştırmaları farklı bir bakış açısıyla anlatıyor. BİLİNMEYEN YÖNLERİYLE OSMANLI BAHRİYESİ DOÇ. DR. ŞAKİR BATMAZ 192 SAYFA 7 TL

OSMANLI BAHRiYESi’NE BiR SEFER

B

arbaros Hayreddin Paşa, Turgut Reis, Kılıç Ali Paşa, Piyale Paşa… Sokullu’nun, meşhur “Bu devlet isterse bütün gemilerinin yelkenlerini atlastan, halatlarını ibrişimlerinden yapar.” sözünü söylediği devirlerin namlı denizcileri. Gelin görün ki Sultan Süleyman’a (buradaki Süleyman, Süleyman Aleyhisselâm’dır) kalmayan dünyanın, bir başka Süleyman’ın, Kanuni Sultan Süleyman’ın evlatlarına zeval günlerini göstermemesi de mümkün değildi. Devlet-i Aliyye’nin veziriazamı ‘Bu devlet isterse’ diye başlayan cümlesini söylerken nereden bilecekti ki, bir gün gelecek ‘teknoloji’ denilen bir ‘nev icad’ çıkacak, yelkenler ipekten bile olsa hükümsüz kalacak; pala bıyıklı leventlerin Cezayir kesimi esvaplarının kuşağına soktukları yatağanlar kesmez olacaktı. Ancak zaman kendisine verilen hükmü icra etti ve Osmanlı’nın yükselme devri, denizlerde de bir müddet sonra yerini duraklamaya, ardından zevale bıraktı. Doç. Dr. Şakir Batmaz, Bilinmeyen Yönleriyle Osmanlı Bahriyesi isimli kitabında Osmanlı denizciliğini, merasimlerini farklı bir bakış açısıyla anlatıyor. Özellikle Beşiktaş Deniz Müzesi arşi-

vinde uzun yıllar araştırmalar yapan Şakir Batmaz, kitabın önsözünde “Tersane-i Amire’nin kuruluşu, tersaneden denize gemi indirme merasimlerinde, donanmanın sefere uğurlanış ve karşılanışında bütün devlet erkânıyla birlikte bizzat padişahın da bulunması, cömertçe dağıtılan hil’at ve atiyyeler, tersane içindeki Divanhane binasının yerli ve yabancı devlet adamlarının uğrak yeri olması gibi misaller devletin bahriyenin gelişimine ne kadar ehemmiyet verdiğinin birer göstergesidir.” diyor. Valide sultanın mevlid kandillerinde Tersane’de mevlid okutması, sultan düğünlerinde yine burada verilen ziyafetler, sancaklara Kur’an-ı Kerim asılması, donanma sefere çıkmadan evvel Eyüp Sultan’da yapılan Buhari-i Şerif hatmi, kitapta bahriyelilerin günlük hayatıyla ilgili anlatılan konulardan bazıları. Batmaz, bilhassa 1853 Sinop baskınından sonra mermi ateşinin zırhlı gemilerde meydana getirdiği tahribatın açıkça görülmesinin Abdülaziz’in zırhlı gemilere merak salmasına sebep olduğunu söylüyor. Batmaz, Abdülhamid’in Haliç’te zırhlıların çürüttüğü iddiasına da karşı çıkıyor ve onun bu konuda yegane suçlu olarak gösterilmesinin doğru olmadığını söylüyor. Aksine, yabancı müşavirle-

rin beklenen faydayı vermemesi üzerine okullar açarak teknik personel yetiştirmeye çalışması, yurt dışına bahriye zabitleri göndermesi padişahın denizciliğe önem verdiğini gösteriyor. Batmaz, ‘Bu zamana kadar Tersane’de bulunan Haddehane Mektebi’nde usûl-i kadim üzere verilen eğitim anlayışı tamamen değişerek Abdülhamid’le beraber dünyaya açılmıştır.” diyor. Şakir Batmaz, Osmanlı bahriyesinin son asrının devletin içinde bulunduğu durumu tahlil etmede çok önemli ipuçları verdiğini söylüyor: “Bir tarafta çaresizlik ve tecrübesizliğin getirdiği yanlış modernleşme politikaları, yüklü bütçelerle satın alınan demode gemiler, daha Osmanlı ülkesine ayak basmadan maaşları ödenen yabancı teknik adamlar, padişah ve devlet erkânını yanlış yönlendiren müşavirler, ödenemeyen maaşlar ve kaybolan itibar-ı devlet. Diğer tarafta ise kullanılan bir avuç barutun, atılan bir adet meserret topunun dahi hesabını yapma gereğini duyan, bir an önce donanımlı personel yetiştirmek için kimi zaman bir mektep gemisinde kimi zaman tersanenin yahut Mekteb-i Bahriye’nin kuytu bir köşesinde açılan okullar, ortaya konulan gayretler…”


35

HABER NT KİTAP

FUAT SEZGIN:

BiLiM TARiHiNiN YAPISÖKÜMÜ

Unutturulan, üzeri örtülen bir dönemin mevcut bilim tarihini nasıl sakatladığını, Fuat Sezgin’in bilim tarihini nasıl yeniden yazdığını, geçtiğimiz günlerde Yitik Hazine Yayınları arasında çıkan Yitik Hazinenin Kâşifi: Fuat Sezgin isimli kitapla çok açık öğrenmiş oluyoruz.

NİHAT DAĞLI arihin galipler tarafından yazıldığının altı çizilir. Doğrudur, galiplerin yazdıkları dışında bir hakikatin olmadığı sanısı yaygın bir kanaattir. Bu kanaati paylaşmayanlar, bununla çelişen unsurlara dikkat çekenler beyaza düşmüş leke muamelesini görürler. Mesela uygarlık tarihi, Batı’nın tarihi olarak okunur; Yunan ile başlatılır, Batı ile devam ettirilir. Yunan’ın ve Batı’nın dışındaki katkılar ya görmezden gelinir veya dikkate değmez ayrıntılar olarak geçilir. Modern bilimin doğuşu, gelişimi ve son tahlilde aldığı hal hep Batı’dan görülmüştür. Türk modernleşmesi kendini bu yorum içinde kurduğu için, o da genelde dinin, özelde İslam’ın bilim tarihine, dolayısıyla uygarlık sürecine katkısını gör-

T

memiştir. Bu yüzden yolu okullara düşmüş her Türkiyeli zihne şu cümle düşmüştür: Dinin, bu topraklardaki haliyle İslam’ın bilim ve ilim konusunda sözü yoktur. İlmin, bilimin, gelişmenin, tekniğin, son kertede uygarlığın membaı/yurdu Yunan, sonra Batı’dır.

BiZE DAYATILAN TARiH ANLAYIŞI Bilim tarihi bu netlik içinde okunmuş ancak bilimsel düşüncenin o uykusuz şüphe kurdu da boş durmamış, uyandırdığı zihinler yola koyulduklarında başka türlü bir tarihle karşılaşmışlardır. Dünyada yaşayan en önemli bilim tarihçilerinden biri olarak kabul edilen Prof. Fuat Sezgin, müdekkik ve eleştirel bir zihinle yaptığı araştırmalar sonrasında devasa bir külliyata imza atmış, böylelikle mevcut bilim tarihi bir yapısöküm geçir-

miştir. Hoca bilimin Yunan kökenlerini reddetmiyor, 16. yüzyılın sonlarından itibaren beliren Batı’nın üstünlüğünü de inkâr etmiyor. O farklı bir şey yapıyor: Kayıp, karanlıkta bırakılan bir döneme dair, “8. ile 16. yüzyılları arasındaki dönemde kim ne yapıyordu?” sorusunu sorarak şu değerlendirmede bulunuyor: “Dayatılan bir tarih anlayışı var ve bunu bir türlü kıramıyoruz. Bir şablon halinde hepimizin bildiği ve okuduğu bu tarihe göre bütün ilimleri Yunanlılar kurmuş, aradan hiçbir şeyin yapılmadığı asırlar geçmiş, 16. yüzyılın sonlarında Avrupalılar yavaş yavaş bu ilimleri tekrar elde etmiş ve geliştirmeye başlamışlar. Peki! Bu ilimler Avrupalıların eline nasıl geçmiş? Gökten mi inmiş, bir anda bilim adamlarına vahiy mi gelmiş? Yok, böyle bir şey! Hangi coğrafyadan


HABER NT KİTAP

36

İslam medeniyetinin göz kamaştıran birikimi Hoca’nın şu değerlendirmesi bu hakikatin bir ifadesidir: “Benim mensubu olduğum bir ilim, kültür ve medeniyet dünyası var. Çok derinlere inen sağlam bir medeniyete beşiklik etmişiz. Fakat yüzyıllardır bu medeniyetin görmezden gelindiğini, hakkının yenildiğini, tahkir edilip bütün yaptıklarının elinden alındığını ve ona zulmedildiğini gördüm. İslam medeniyetinin bu göz kamaştıran birikimini ve dünya bilimine yaptığı büyük katkıları dünyaya tanıtmayı gaye ittihaz ettim. Bu gayretimin bir kısmı sadece bilim dünyasına hizmettir, ama diğer çok mühim bir gayesi ise koskoca bir İslam âleminin yitirmiş olduğu kendine hürmeti, güveni ve insanlık tarihindeki yerini hatırlatarak kaybettiklerini iade etmektir.” Fuat Sezgin Hoca’yla yapılmış birebir görüşmelerin notlarından, başka mecralarda yaptığı konuşmalardan ve kendisine dair yapılmış çalışmalardan hareketle hazırlanmış Yitik Hazinenin Kâşifi: Fuat Sezgin kitabı, hem Türkiye’nin çok da gündeminde olmayan kurucu bir zihni tanıtıyor, hem de ‘yitik hazine’nin ne olduğunu gösteriyor. Fuat Hoca’nın hikâyesi ve bu hikâyeye biriken hizmetler, başka türlü bir bilim tarihi olarak okunmayı bekliyor.

geçmiş, hangi muhteva ile aktarılmış, bunları göz ardı etmiş ve uzun zaman içinde de unutturmuşlar. Bilim tarihi kitaplarında bu hakikat görmezden gelinmiş.” Dayatılan tarihin görmezden geldiği, unutturduğu bu kayıp dönemin ortaya çıkışına ömrünü vermiş dev bir isimden, Prof. Fuat Sezgin’den bahsediyoruz. Unutturulan, üzeri örtülen bir dönemin mevcut bilim tarihini nasıl sakatladığını, Fuat Sezgin’in bilim tarihini nasıl yeniden yazdığını, geçtiğimiz günlerde Yitik Hazine Yayınları arasında çıkan Yitik Hazinenin Kâşifi: Fuat Sezgin isimli kitapla çok açık öğrenmiş oluyoruz. Üniversitede biyoloji tarihi dersi veren Prof. Dr. İrfan Yılmaz imzasıyla yayımlanan kitap, Fuat Sezgin’in biyografisiyle birlikte sahih bir bilim tari-

hinin kuruluş hikâyesini ortaya koyuyor. Fuat Sezgin Hoca’nın akademisyenliği, araştırmaları, vardığı sonuçlar, ortaya koyduğu hizmetler dayatılan bilim tarihinin yapısökümü gibi duruyor. Hoca, 1940’lı yıllarda İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü’nde, “İslami Bilimler ve Oryantalizm” alanında öncü bir yere sahip olan Hellmut Ritter’in yanında öğrenim görür. Objektif, dahası insaflı bir oryantalist olan Ritter, bilim tarihinde bilinenin dışında bir hakikate işaret eder. 8. ile 16. yüzyıl arasında Müslüman ilim adamlarının ilme ve keşiflere yaptıkları katkıları aktarır, modern bilimin bir anlamda bu katkılarla mümkün olabildiğini söyler. Bu tespit Fuat Hoca’nın hikâyesini, bilim tarihçiliğini kurar. Ritter’in disiplini içinde çalışmaya koyulur. Birden

fazla dil öğrenir, çalışacağı konuyu hayatının merkezine oturtur. 1960’ta gerçekleşen darbe sonrasında istenmeyen 147 akademisyenden biri olur. Bunun üzerine kendisini davet eden Frankfurt Üniversitesi’ne gider, çalışmalarını orda sürdürür. Bilimsel çalışmalarının ağırlık noktası, Arap-İslam kültürünün tabii bilimler tarihidir. 1966 yılında profesör olur. Yaptığı çalışmalar sebebiyle 1978 yılında Kral Faysal Ödülü’nü kazanır. 1982 yılında Goethe Üniversitesi’ne bağlı Arap-İslam Bilimler Tarihi Enstitüsü’nü kurar. Bu enstitünün halen direktörlüğünü yapan Hoca, bugün bilim tarihçilerinin müracaat kaynağı eserlerden biri olan ve en son 15. cildi çıkan “Arap-İslam İlimleri Tarihi” çalışmasıyla, bu paralelde devam eden hizmetleriyle kurucu ruhlardan biri olduğunu gösteriyor.


37

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

HABER NT OKUMA

OKUYALIM

AMA NE OKUYALIM FİLİZ KARADAĞ

“O

kuyacağız; ama ne okuyacağız?” diyen çok insanla karşılaştım. Çoğu zaman cevabım da “Yeter ki oku da ne olursa olsun!” olmuştur. Çünkü insan okudukça idrak seviyesi yükselir. Ve kendisi neler okuması gerektiğini kestirebilir. İyiyi kötüden ayırabilir. Ama sadece tek tip kitap okursa ve o da yanlış kitaplarsa bir girdabın içine çekilir ve kendini çekip çıkaramaz. O yüzden ilk okuyacaklara bizi biz eden değerleri anlatan kitapları tavsiye ederim. İnsan kendinden, kendi değerlerinden emin olunca hiçbir kitap insana zarar vermez. Tam tersi insan faydalanır her kitaptan. Ku’an-ı Kerim’de ilk vahyin “Oku!” emriyle başlaması çok ilginçtir. Çünkü Allah-ü Teala oku derken neyin okunacağını belirtmemiştir. Buradaki gizli hikmet şüphesiz ki Müslümanların kendilerini en çok ilgilendirenden başlayarak daireyi devamlı genişletip ister dini eserler ister fen bilimleri, sosyal bilimler, edebiyat sahasına giren her şeyi okuyup öğrenmeleridir. Bununla okumanın ve ilmin sınırı olmadığını görüyoruz.

Kimileri arıcılıktan söz eder yalnız Bazıları pek özel bulur onları; Kimileri öylesine anlatır ki doğayı Okuduktan sonra dolaşmaya değmez. Kimileri küçümser bilgeleri, Sonra tutar çocukları kışkırtır. Kimilerine de güldeste derler, Her şey üstüne en güzel sözler derlenmiş içlerinde. Kimileri yaşamayı sevdirtmek ister; Kiminin yazarı kendini öldürmüş, bitirince, Kimileri kin ekerler, Sonra toplarlar ektiklerini. Kimileri parlar gibidir okundukça Coşkunluk yüklü, alçak gönüllülükleriyle hoş Kardeşler gibi sevilir kimileri, Bizden temiz, bizden iyi yaşamış kardeşler gibi. Olağanüstü yazılarla yazılmıştır kimileri Anlaşılmaz uzun uzun incelense de. Kimileri beş para etmez, Kimilerini almaya güçler yetmez.

Andre Gide de kitapları sıralıyor şiire benzeyen aşağıdaki yazısında.

Kimileri krallardan, kraliçelerden söz eder, Kimileri pek yoksul kimselerden.

Kitaplar vardır, okunur bir küçük tahta üstünde, Bir okullu sırasının üstünde. Kitaplar vardır, yürürken okunur. Kimileri ormanlar üstünedir, kimileri başka kırlar üstüne.

Kimilerinin sözleri Öğle yapraklarının hışırtısından da tatlıdır. ANDRE GİDE

………………. Arabada okudum kimilerini; Kimilerini de samanlığa yatıp. Kitaplar vardır, ruhun varlığına inandırmak ister; Kimileri bundan umut kestirtmek. Kiminde tanrı’nın varlığı kanıtlanır Kiminde varılmaz bu sonuca. Kimileri yalnız ve yalnız Özel kitaplıklara girebilir. Kimileri göklere çıkarılmıştır En ünlü eleştirmenlerce.

Çocukluğum turistik bir beldede geçti. Kitap okumaya önem veren insanlarla ilk tanışmam o yıllara rastlar. Bütün ihtiyaçlarını bir sırt çantasına doldurup, ayağında terliği, başında şapkası ve kısa pantolonlarıyla yabancı turistlerin otobüs, minibüs beklerken sürekli okumalarına şaşırırdım. Ülkelerinden kalkıp tatil yapmaya, gezmeye, dinlenmeye gelmişler; ama arabada, durakta, plajda sürekli okuyorlar. Bir konferansta konuşmacı Rusların nasıl kitap okuduklarını anlatmıştı. “ Yaşlı yaşlı teyzeler bile bizim korkacağımız kalınlıkta kitapları metroda, tramvayda, otobüs duraklarında sürekli okuyorlardı. Yolda sokakta adım başına okuyan insan-


HABER NT OKUMA

38

la karşılaşıyorsunuz. İstanbul’a döndüğümde de metroya bindim, bizim insanlarımız ne yapıyor diye şöyle bir göz gezdirdim. Kapalı mekandan geçerken bile bizim insanlarımızın hepsi güzel bir manzarayı seyrediyor gibi sürekli cama bakıyor.” demişti. Gerçekten de okumaktan çok seyreden bir millet olup çıktık. Seyretmelik dergilerin gazetelerin çok satılması da bundan. Bazı kitaplar, yolda sokakta, otobüs beklerken, tatil yerlerinde okunur. Özellikle roman, hikaye gibi zevk vermeye yönelik eserler peynir ekmek gibi her yerde tüketilebilir. İnsan düşüncesini yormaz; bir film seyrediyor gibi maceralar yaşatır, duyguları coşturur. O yüzden tavsiyem tatile çıkarken bile yanınıza bir kitap almanız. Bazı kitaplar vardır başucu kitabıdır. Onlar su gibidir. Hayat kaynağıdır. Her gün okunur, onlardan azıcık ayrı kalınsa insan ölecek gibi olur. Onları okuduğunuzda ben bu dünyalı değilim, “ruhum bu şehirden bu devirden çok uzakta”, der ve insanüstü yaşarsınız. Bu kitaplarla metafizik gerilime girer, farklı buudlarda dolaşırsınız. O yüzden bu kitapları yatarken kalkarken, gün içinde hatta her zaman ve mekânda yanınızdan asla ayırmamalısınız. Bazı kitaplar kuşlardan, böceklerden, çiçeklerden, dağlardan, ovalardan, kırlardan bahseder. Onlarla her gün görüp de farkına varamadığınız güzellikleri keşfedersiniz. Ya da şehir hayatında göremediklerinizi görür, içinizde bilinmeyenlere yelken açarsınız. Kimileriyle yaşamı sever, kimileriyle kardeş olursunuz. Kimileriyle sohbet eder, kimileriyle sırdaş olursunuz. Çünkü bazıları size sizi anlatıyordur. İnsan kendi hissetiklerini etkili cümlelerle duymaktan hoşlanır. Bazı kitaplar da vardır ki sizi değerlerinizden, köklerinizden, tarihinizden, kültürünüzden koparır. Alır götürür kendi limanlarınızdan, bir daha da geriye dönemezsiniz. Tanzimat’tan beri aydınlarımızın çoğu bu kitapların büyüsüne kapılıp gitmiş ve bir daha da kendilerini kurtaramamışlardır. Bize ait hiçbir şey kalmamıştır dimağlarında. Onlar bize ait topraklarda yabanıl bir ot gibi büyüyüp toplumu sarmıştır. Ve büyük bir toplumsal değişime sebep olmuşlardır. Bu kitapların bu kadar etkileyici olması değerli oluşlarından değildir. Aydınlarımızın, bize ait değerleri hakkıyla öğrenemedikleri için, değerlerinden emin olamamalarıdır. Bu yüzden okuyacağız; ama önce bizi biz yapan değerleri anlatan kitapları.


39

HABER NT KİTAP

TATiLDE OKUMA ZAMANI MUSA GÜNER ocuklarımızın tarih öğrenmesini, tarih şuuruyla yetişmesini hepimiz isteriz. Tarih derslerinin ve okul kitaplarının buna yetmediği ise aşikâr. Bunun çaresi yok mu? Var: Uçan Halı'nın kanatlarında eski zamanlara yolculuk etmek. Veyahut da tarihi günümüze getirmek… Latife bir yana, hayalen geçmişe gidip tarihin içinde bir günü yaşamak mümkün, tarihi yapanlarla tanışmak ve en önemli günlerinde onlarla birlikte olmak… Gerçekte de tarih onların hayatları değil midir? Onların yaptıklarının büyüklüğü değil midir tarihçiyi yazmak zo-

Ç

runda bırakan? Heyecanlı olurdu, Piri Reis'in bugünkü teknolojiyle ancak yapılabilen haritasına şahitlik etmek, Hezarfen'i Boğaz'ın üstünde uçarken görmek, ya da Mehmet Akif'le Tacettin Dergâhı'nda duvarlara marş yazarken konuşmak. Heyecanlı olurdu Süleymaniye'yi yaparken Mimar Sinan'ın, İstanbul surları dibinde Fatih'in yanında olmak. Evliya Çelebi ile dünyayı gezmeye kim hayır der, onun devrinde, onun gözüyle...

ZAMAN TÜNELiNDE, ÜNLÜLERLE Mustafa Orakçı böyle bir hayal kurmuş. Çocukların bir zaman tünelinde ünlülerle bir gün geçirdiğini kurgulamış ve yaz-

mış. Bir çocuk, ünlü biriyle bir gün geçirebilse, kiminle olsun isteriz, diye düşünmüş. Eren Dedeleroğlu da resimlemiş ve ortaya 10 kitaplık bir tarih serisi çıkmış. Timaş Yayınları da bu on kitabı Ünlülerle Bir Gün üst başlığıyla yayımlamış. Kitapların kahramanı Murat, odasının penceresinden göz kırpan yıldızları seyrederken odasına bir güvercin girer, ağzında anahtar ve ayağında bir kâğıtla. Kâğıtta "Nereye gitmek istiyorsun? Geçmişe mi? O zaman anahtarı eline al, gözlerini kapat ve hayal et." yazılıdır. Bu on kitapta kahramanımız Murat'ın, Fatih Sultan Mehmet'le, Barbaros'la, Mimar Sinan'la,


HABER NT KİTAP

40

Evliya Çelebi'yle, İbni Sina'yla, Yunus Emre'yle, Mevlânâ'yla, Piri Reis'le ve Mehmet Akif'le yaşadığı birer gün anlatılıyor. O gün her ‘ünlü'nün en önemli günüdür. Mesela Hezarfen'in uçtuğu gün ya da Mehmet Akif'in İstiklal Marşı’nı Meclis’e teslim ettiği gün… Kitaplar ‘MEB Türkçe müfredatına uygundur' etiketi taşıyor. Ünlülerle Bir Gün kitapları çocuklara, farklı bir bakış açısı kazandırmaya, 'o gün yaşasaydık, orada olsaydık' düşüncesini vermeye çalışıyor, bir anlamda tarihle empatiye çağırıyor.

zinin üçüncü kitabında kahramanımız, arkadaşının işsiz kalan babasıyla ilgili endişeler taşıyor, dördüncü kitapta ise tartışan komşular ve bundan duyulan endişeler… Bu kitaplardan çocuklara, hikâyenin ötesinde, hayatta karşılaştıkları küçük sorunları ‘endişe'ye kapılmadan soğukkanlılıkla çözebilme becerisi kalacak gibi… Küçük endişeler dizisi, bol resimli, mizahi ve eğlenceli kitaplar… Fanny Joly tarafından kaleme alınmış, Claire Franek resimlemiş. Türk çocukları da okusun diye Egemen Demircioğlu dilimize çevirmiş.

TAVSiYELERE KULAK VER!

SAĞLIK ÇiFTLiĞi MASALLARI

"Endişe etme!" demek kolaydır da bunun nasıl yapılacağı konusu biraz karışık. Birçok telkine rağmen endişelerle başa çıkmayı öğrenemediğimizde günün birinde bunlar başımıza büyük işler açabilir. Bu endişelerle nasıl başa çıkılır, endişeden bir adım sonrası nedir? Küçük endişeler büyür büyür de insanın içinde kocaman bir vesvese ağacı büyütür. Küçücükken önlemini alıp onu ortadan kaldırırsan huzura kavuşabilirsin. Yok etmediğin her endişe bembeyaz huzur kağıdının üzerinde siyah bir nokta gibidir. Endişelerin nasıl yenileceği ya da yok edileceği konusu da galiba küçük yaşlarda öğreniliyor. Her küçük endişe bir küçük sınavdır belki. Bunların üstesinden gelmek kolay mı? Erdem Yayınları'ndan dört kitap, miniklere küçük endişelerle nasıl başa çıkabileceklerini anlatıyor. Kitapların kahramanı 8 yaşındaki Fred. Annesi ve köpeği Tufu ile aynı evde yaşamaktadır. Her kitapta önce Fred'in düştüğü ‘endişe' bir hikâye içinde anlatılıyor. Hikâye tamamlandıktan sonra yazar hikâye içinde geçen endişelerle ilgili ‘küçük tavsiyeler' sunuyor. Bu tavsiyeler aslında kitabın farklılığını da ortaya koyuyor. Endişe kapılarını kapatan tavsiyeler bunlar. İlk kitapta Fred'in okullar açıldığında duyduğu endişeler ve bu endişelerin ona zarar vermemesi için küçük tavsiyeler yer alıyor. İkinci kitapta Fred'in köpeği Tufu kaybolur, yine endişe ve panik yok, küçük tavsiyeler var. 4 kitaptan oluşan di-

İki lafımızdan biri çocukların sağlıklı beslenmedikleri, hastalanmamak için gerekli özeni göstermedikleri oluyor, hele de kışın. Zambak Yayınları sağlıkla ilgili kavramları öğretmek, sağlıklı yaşamanın önemini çocuklara kavratmak için dört kitaptan oluşan Sağlık Çiftliği Masal Serisi'ni okurla buluşturdu. Sağlık Çiftliği, içinde tavukların, civcivlerin, ördeklerin, kazların ve hindilerin yaşadığı bir yer. Doktor Gokgok, Hemşire Fırfır, Eczacı Bilibili, Badi Ördek, Hindi Mindi, Can Kaz ve diğerleri… Onlar çocuklara sağlığın kıymetini öğretmek için Sağlık Çiftliği'nde bekliyorlar… Zambak Yayınları'nın çıkardığı masal kitapları Nurefşan Çağlaroğlu tarafından yazılmış ve Mehmet Saldamlı tarafından resimlenmiş.

ÜÇ KÜÇÜK YARAMAZ GiZLiCE BALONA BiNERSE… Feridun Oral'ın hem yazdığı hem de resimlediği Baloncu Dede ve Üç Küçük Yaramaz, sevimli ve resimli bir masal kitabı. Okumaya yeni başlayan çocukların zevkle okuyabileceği, okuma bilmeyenlerin ise anne-babalarından dinlemeyi sevecekleri bir kitap. Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkmış. Kitapta, küçük kuzu, oğlak ve köpeğin mutlu, neşeli oyun dolu hayatlarından bir kesit anlatılıyor. Bu üç küçük yaramaz baloncu dedenin anlattığı yemyeşil otlaklara, uzak yerlere, canavara benzeyen kayalara, kocaman dev bulutlara bayılmaktadır. Bir gün onları daha yakından görmek için gizlice balona binerler ve…


41

HABER NT KİTAP

KOLAY OKUNABiLECEK KiTAPLAR

Y

ayınevleri de bu gerçeğin ve çocukların okuması için önerilen kitapların farkında. Bu konuda çeşitli çalışmalar da yapılıyor. Gonca Yayınları, çocuklarımızın erken okuma döneminde klasiklerle tanışması gerektiğini düşünenlerden. Bu konudaki tavırlarını da çocukların okuması için doğu klasiklerinden seçmeler yaptıkları seriyi yayınlayarak ortaya koyuyorlar. Gonca Yayınları’nın “Çocuklar İçin Doğu Klasikleri” serisi 8 kitaptan oluşuyor. Bu seri ilköğretim birinci kademe öğrencilerini Doğu’nun klasikleriyle tanıştırma serisi. İlerleyen yaşlarda bu kaynakları orijinal çevirilerinden okumak mutlaka gerekli. Ama ilköğretim seviyesindekiler için bu metinlerin sadeleştirilmesi ve onların algı düzeyine yak-

laştırılması gerekiyor. Bu kitaplarla amaçlanan şey de bu olsa gerek: Doğu klasiklerini çocukların idrakine yaklaştırmak… Doğu klasiklerine giden yolun ilk basamağı olarak düşünüldüğünde başarılı örnekler bunlar. Bu seriyi okuyan çocuklar, Dede Korkut, Beydeba, Sadi, Mevlana gibi doğu deyince akla gelen isimlerle tanışma imkânı bulacak. Dede Korkut Kitabı, Kelile ve Dimne, Bostan ve Gülistan, Binbir Gece Masalları ve Mesnevi’den seçilen örnek metinler, bu eserlerin büyük dünyasına dair ipuçları içeriyor. Seri içinde klasiklerden tadımlık örnekler sunuluyor. Bu numunelerin, çocukların dimağında bir masal tadı bırakacağını ve ilerde kitapların aslına ulaşmalarını umabiliriz. Seriyi İbrahim Çayırlı hazırlamış. Çayırlı, metinleri bir eğitimci titizliğiyle ele al-

mış ve orijinal metinlerde yer alan argo sayılabilecek sözleri, pedagojik olarak çocuklara uygun olmayan öğeleri ayıklamış. Ortaya ilköğretim çağındaki çocukların rahatlıkla okuyabileceği, dil olarak sade, konu olarak eğlenceli metinler çıkarmış. Doğu klasikleri serisinde, 1. Kitap: Deli Dumrul, Dede Korkut’tan; 2. Kitap: Tavşan İle Aslan, Beydeba, Kelile ve Dimne’den; 3. Kitap: İhtiyar Güreşçi – Sadi – Bostan ve Gülistan’dan; 4. Kitap: Sırlı Elmas – Bin Bir Gece Masalları’ndan; 5. Kitap: Saraydaki Hain Bin Bir Gece Masalları’ndan, 6. Kitap: Boğaç Han – Dede Korkut’tan; 7. Kitap: Aslan Payı – Mevlana – Mesnevi’den, 8. Kitap: Hayvanların Sohbeti - Mevlana – Mesnevi’den seçmeler içeriyor. Klasikler serisinin resimlemesini ise M. Afşin Gürler yapmış.

OKUMAYI SEVİYORUM Zambak Yayınları, Okumayı Öğrendim Masal Serisi ile ilköğretim birinci kademe öğrencileri için, müfredat eksenli otuz iki kitaptan oluşan bir seri hazırladı. Kitap serisi, okumayı yeni öğrenmiş öğrenciler için, okumayı zevkli hale getirecek renkli, macera dolu bir üslupla yazılmış. Emine Tayfur ve Osman Kaplan’ın kalemi ile küçük okuyuculara sunulan ki-

taplar, uzmanlarca tavsiye ediliyor. Seride anlatılan hikayeler, birinci sınıf müfredatına paralel hazırlanmış. Okumayı Öğrendim Masal Serisi’nde yer alan kitaplardan bazılar şunlar: Benekli, Hırçın Karınca, Kısa Kuyruk, Küçük Bızdık, Mızmız Fil, Kıtırların Gezisi, Sarı Kanat, Kıvırcık, Okuma Bayramı, Tombul Tavşan, Sarman, Okulda İlk Gün...


HABER NT AÇILIŞ

42

ANKARA‘DA YENİ ŞUBE AÇILDI İ

zmir Merkezli Nil Kırtasiye ve İstanbul merkezli Tuna Kırtasiye’nin 1999 yılında birleşmesi sonucunda 36 şube ile faaliyete başlayan NT MAĞAZALARI, 103. Şubesini Ankara Karanfil Sokak’ta açtı. Tüm Tüketicileri Koruma Derneği tarafından “2010 Yılının Altın Markası” olarak belirlenen ve dernek tarafından tüm tüketicilere tavsiye edilen marka olan NT Mağazaları şube zincirine bir halka daha ekledi. Türkiye geneli ve yurtdışında kitap, kırtasiye ve teknoloji alanında hizmet veren NT Mağazaları Ankara Karanfil Sokak’ta açtığı mağazasıyla şube sayısını 103’e çıkardı. Ankara’nın en işlek mekanlarından biri olan Karanfil Sokak’ta açılan NT Mağazaları’nda sınavlara hazırlık ve diğer kitap çeşitleri, kırtasiye ürünleri, bilgisayar, elektronik ürünler ve daha bir çok kategoride ürün satışı yapılıyor. Kitap merkezli bir yaşam oluşturmak

amacıyla satış hizmeti dışında kültürel faaliyetlere de ev sahipliği yapacak mağazanın alt katında bir kültür merkezi oluşturma hazırlıkları devam ediyor. Bu mekan sayesinde imza günleri, yazar-okur buluşmaları, konferanslar, çocuklara yönelik aktiviteler düzenleyecek olan NT Karanfil Mağazası Ankaralıların yeni kültür merkezi olacak. NT Mağazaları ayrıca Ankara’da Beşevler, Demetevler, Keçiören, Kızılay, Kızılcahamam ve Sincan şubeleriyle de hizmet veriyor. NT Mağazaları’nın şube açma çalışmaları ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz NT Mağazaları Genel Müdürü Şeref Zekai KOLAK, “Yeni şubeler açmadaki en büyük hedefimiz kitap merkezli bir yaşam oluşturmaktır. Gelişmekte olan ülkemizde kitaba olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. NT olarak bu ihtiyacı karşılamak en büyük görevimizdir.” şeklinde açıklamada bulundu.


43 HABER NT EĞLEN-ÖĞREN

KIRK A KELiME

Hiciv, hicviye Edebiyatta mizahın içine giren türlerden biri de hiciv ya da hicviyedir. Günümüz edebiyatında buna yergi de denir. Yergi, bir insanda, bir toplumda, görülen kusur ve beceriksizlikleri gizli ya da açık olarak alaya alan söz ya da yazıdır. Hem manzum, yani şiir biçiminde hem de düzyazı olarak yazılabilir. Hiciv (yergi)nin güldürücü olması ve belirli bir seviyede olması gerekir. Yergi asla küfür, hakaret derecesine indirilmemelidir. Yergi aslında zekâya dayanır. İçinde zekâ ürünü ince nükteler ve alaya almalar vardır. Hiciv, yergi, taşlama kelimelerinin üçü de aynı anlamı karşılar. Filiz Güner

ŞİİR

Anadolu

Anadolu, Sultan Osman’ın yurdu, Tuğrul beyin konağıdır o eller! Milletimiz orda doğdu, büyüdü, Bize ana kucağıdır o eller! … Hep gaziler ordan gelip geçtiler, O çaylardan abdest alıp, içtiler. Memleketler fetheyleyip göçtüler, Erenlerin durağıdır o eller! Her bir vîran köşesinde bir er var, Türbelerde nice nice server var; Bilmem nerde böyle mutlu bir yer var Ulu Kâ’be toprağıdır o eller!.. Ormanında türlü kuşlar ötüşür, Çayırında gürbüz koçlar itişir; Tarlasında altın başak yetişir, Gölgesinde gam dağıtır o eller! Oradadır asıl Türk’ün oymağı, Cevahirdir bütün taşı, toprağı, Gümüş akar, çiçek kokar ırmağı, Defineler yatağıdır o eller!.. … Rıza! Canını o ellere kurbandır. Sinesinde yatan, atan, anandır; Anadolu asıl eski vatandır, Anamızın kucağıdır o eller!.. Rıza Tevfik Bölükbaşı

KiTAP

Sultan Süleyman Bir İyilik İstiyor Sultan Süleyman ve Sündüstan halkıyla olan ilişkisi anlatılıyor kitapta. Bu hikâyede büyük küçük, zengin fakir, yöneten yönetilen kısaca herkesin birbiriyle yardımlaşmasının, dayanışmasının önemi anlatılıyor. İnsanlar için en değerli şeyin, sevgi, emek ve inançla aynı amaca yönelmek olduğu, geçici değil kalıcı değerlerin önemli olduğu vurgulanıyor. Kitap heyecan verici bir öykünün içinde bize, değerli fikirler sunuyor. Mavi Uçurtma Yayınları 0 216 311 13 35


HABER NT EĞLEN-ÖĞREN 44

AMBAR PORTRE

Ebuzziya Tevfik

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yaşamış, gazeteci, yayımcı ve siyaset adamıdır. 17 Şubat 1849’da İstan-bul’da doğmuş, 27 Ocak 1913’te İstanbul’da vefat etmiştir. Babasını küçük yaşta kaybedince öğrenimini bırakarak maaşlı stajyer olarak memurluğa başlamıştır. Özel dersler alarak kendisini yetiştirdi. Kendi gayreti ile Arapça, Farsça, Fransızca, Almanca ve Rumca öğrenmiş, geniş bir kültür sahibi olmuştur. 1864’ten itibaren, çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazdı. 20 yaşında Terakki gazetesi yazı işleri müdürü oldu. Bu ga-

BiLMECE

Yoldan gelir yürümeden Dala konar görünmeden (Kar)

ATASÖZÜ

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.

zetenin eki olarak ilk kadın gazetesini çıkardı. O dönemde Almanya’dan getirttiği son model makinelerle o dönem için çok önemli sayılan kitaplar bastı. Ebuzziya Tevfik birçok alanda memleketimize yenilikler getiren bir kimsedir. Takvimciliği, gazeteciliği, yayımcılığı, matbaacılığı ile ülkemizde basın hayatının oluşmasına önemli katkılar yapmıştır. Bütün bunların yanında hat ve süsleme sanatlarında da sözü edilecek derecede ustadır.



Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.