Slavoj zizek ideolojinin yüce nesnesi

Page 164

Postyapısalcı bir okumaya göre, bu tür cümleler Lacan'ın Efendi ko­ numunu hâlâ korumak istediğini kanıtlarlar: "Söylemek istediğimi söylemek" ifadesinde, söylemeye niyet ettiğimiz şeyle fiilen söyledi­ ğimiz şey arasında bir örtüşme olduğu iddiası vardır - Efendi'nin ya­ nılsamasını tanımlayan şey bu örtüşme değil midir? Kendi metni, söy­ lenen şeyle kendi söylemek istediği şey arasındaki mesafeden muaf­ mış gibi davranmıyor mudur Lacan? Bu metnin anlamlandırma etki­ lerine hâkim olabileceğini iddia etmiyor mudur? Oysa Lacancı pers­ pektifte anlamlandırma sürecinin temel boşluğunu açık tutan ve bu şekilde bir üstdil konumu benimsememizi önleyen şey tam da bu tür "imkânsız" sözcelerdir -"B en yalan söylüyorum" paradoksunun man­ tığım izleyen sözceler. Lacan burada Brecht'e yakındır. Brecht'in 30'lu yılların başların­ daki "öğrenme oyunlan"nın (Lehrstücke: didaktik oyunlar) temel işle­ mini hatırlamamız yeterli olacaktır. Bu oyunlarda oyun kişileri kendi eylemleri hakkında "imkânsız" bir yorumda bulunurlar. Bir aktör sah­ neye girip şöyle der: "Ben amacı işçileri sömürmek olan bir kapitalis­ tim. Şimdi işçilerimden birini, sömürüyü meşrulaştıran burjuva ideo­ lojisinin doğruluğuna ikna etmeye çalışacağım..." Sonra da işçiye yaklaşıp tam tamına yapacağını söylediği şeyi yapar. Böyle bir işlem -b ir aktörün kendi yapıp ettikleri hakkında, "nesnel" bir saf üstdil ko­ numundan yorumlarda bulunması- bu konumu işgal etmenin kesin imkânsızlığını, neredeyse elle tutulur biçimde netleştirmez mi? Tam da bu saçmalığıyla, her türlü dolaysız, yalın sözceyi yasaklayan ve kendini her zaman yeni yorumlar, geri çekilme işaretleri, sapmalar, parantezler, tırnak işaretleri... eklemeye mecbur hisseden -söylediği­ miz şeyin dolaysızca ya da düz anlamda ele alınmaması, kendisiyle özdeşmiş gibi ele alınmaması gerektiğini ikide bir vurgulayan- şiirselcilikten sonsuz ölçüde daha yıkıcı değil midir? Üstdil salt İmgesel bir şey değildir. Katı Lacancı anlamıyla G er­ ç e k 'tir - yani onun konumunu işgal etm ek imkânsızdır. Ama, diye de ekler Lacan, ondan kaçınm ak daha da zordur. Ona ulaşılam az, ama ondan kaçılam az da. Bu yüzden de Gerçek'ten kaçınmanın tek yolu, kendi imkânsızlığını bariz saçmalığıyla maddileştirecek bir saf üstdil sözcesi üretmektir: yani bir üstdil konumu işgal etmeyi imkânsız kı­ lan mutlak ötekiliği, aşılmaz mesafeyi tam da kendi kimliği içinde cisimleştiren paradoksal bir unsur üretmektir. Derrida'ya göre, eksiğin bir yere yerleştirilmesi yazı sürecinin "sâçılımı"nı ehlileştirir, oysa Lacan'a göre, radikal boşluk boyutunu an­


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.