Ilk yunan filozoflarinda tanri werner jaeger

Page 198

tün olan önceki varlığİyla bağlantısını fark eder etmez, bireysel bilincin kısa menzilinin çok daha ötesindeki şeyleri görmeye başlar. Yeni doğan çocuğun hazin ağlayışı, Empedokles'in hafızasında capcanlı anılar uyandırır: "Ağladım, inledim acı acı, görünce bu alışmadığım yeri."91 İnsanın bu dünyayla teması­ nın ilk meyvesi acıdır. Filozofun sembolizmi, bu alışılmadık, rahatsız mekanı (acruv�ew xü:ıpov) karanlık bir mağaraya benzeterek bir iki sözcükle anla­ tıverir. Nitekim bağlamından kopuk bir fragman olarak günümüze ulaşmış olan, "Vardık işte, bu üstü örtülü mağaraya . . ."92 ifadesinde, Empedokles'in bu dünyayı kastettiğine şüphe yoktur. Dünyanın bir mağara olarak düşünülmesi­ nin Orpheusçu bir kökene sahip olduğu konusunda başka bir yerde güçlü ka­ nıtlarla karşılaşmaktayız. Burada da, tıpkı ruh-daimonun unsurlar tarafından oradan oraya fırlatıldığı büyük fragmanda93 olduğu gibi, şairin kendisini bu deneyimi yaşayan birçok ruh arasında görmesi ve kendi düşüş yolculuğunun da diğer herkesin yapmış olduğu yolculukla aynı şekilde gerçekleştiğine işaret etmesi ilginçtir. Empedokles, bu ortak kaderi paylaşanlarla arasındaki beraber­ lik duygusunu, birinci çoğul şahıs kullanarak açıkça ifade etmektedir. "Neşesiz yer" imgesi bir başka fragmanda yeniden karşımıza çıkmakta94 ve oldukça ayrıntılı bir şekilde tarif edilmektedir. Buradan, Empedokles'in yal­ nız Doğa Üzerine şiirinde değil, Katharmoi'de de, dinsel dünyasının güçlerine nasıl şekil vereceğini ve somutluk kazandıracağını bilen büyük bir mitolojist olduğunu öğrenmekteyiz. Epik teogonilerin alegorik üslubuna uyan Empe­ dokles, felaket getiren daimonları, bu "neşesiz yeri" dolduran, Hesiodos ve Epimenides'te karşılaştığımız gibi bir tanrılar kalabalığı olarak gösterir.

. . . Cinayet ve Kin'in ve belalı hayalet sürülerinin Kurutucu Hastalıkların ve Kokuşmuşluğun ve Tufanların Felaket çayırının karanlığında dolaşıp durdukları O neşesiz yer. . . Ruh aşağıya ulaşır ulaşmaz, kendisine tıpkı Aeneas' ı cehennemin kapısında karşılayan korkunç daimonlar gibi muamele eden bu hayaletlerle karşılaşır.95 Empedokles de, ruhun yeryüzü mağarasına inişini bir tür Hades'e yolculuk şeklinde resmetmiş olmalıdır. Bunun için Odysseia daki Nekyia (ölülerin ruh­ larının çağrılması) dışında herhangi bir modeli olup olmadığını söyleyemeyiz; ama Orpheus'un Hades'e yolculuğunu bu bağlamda düşünmek kışkırtıcıdır.96 Orpheus'un katabasis'i, Orpheusçuluğa çok iyi uyardı. Üstelik böyle bir hika­ ye, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde mevcuttu da. Empedokles buna daha önceden aşina ise, bu hikayedeki cehennem tasviri, Homeros'unkine kıyasla '

198


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.