Ilk yunan filozoflarinda tanri werner jaeger

Page 135

ramcıların veya skolastiklerin ortağı olarak görmektir. Yerleşik bir iman ikrarı­ nın, Yunan kült tanrılarına duyulan saygıda asla rolü olmamıştır. Evrensel de­ ğişime bağlı olarak bu kült tanrılarının önemi ve vasıfları sürekli dalgalanma göstermiş, yaşam ve insan deneyimi bir safhadan diğer bir safhaya ilerledikçe, her seferinde gerçekliğin içindeki tanrısal varoluşu keşfetmenin yeni yolları ortaya çıkmıştır. Ne var ki, tam da bu sebeple, diğer bir uç noktaya savrulup, saf düşünceyi, esasen dine karşıt bir konumda bulunan ve modern bilimin bazen Hıristiyanlık karşısında takındığı tutumu andıracak kadar keskin bir şekilde dinden kopmuş olan, mühürlenmiş ve tecrit edilmiş bir şey olarak düşünme hatasına düşmemeye de dikkat etmemiz gerekir. Yunanlar, ruhun bu gibi özerk ruhsal alanlardan henüz habersizdiler. Mitsel Tanrısallık anla­ yışının dönüşmesine yardım eden insani deneyimlerin kaynakları arasında en önemlilerinden biri, gerçekliğin rasyonel şekilde incelenmesiydi. Tıpkı dinsel sorgulamanın insanın bilgi edinme iştahını kabartmış olması gibi, varoluşun bütünlüğünü kavramak amacıyla Yunanların sürekli başvurdukları felsefi dü­ şünce de gerçek bir dini işlev gördü. Filozof dediğimiz yeni entelektüel tipte karşımıza çıkan akıl-duygu ilişkilerindeki yön değiştirmeyi kendi yapısı için­ de yansıtan felsefi düşünce, kendine özgü bir akıl dininin ortaya çıkmasına yol açtı. Anaksimandros ve Anaksimenes'i saf ·bilimle uğraşan isimler arasın­ da sayan, buna karşılık Ksenophanes'i radikal bir teolog olarak bütün diğer düşünürlerden ayıran Reinhardt'ın peşinden gitmenin mümkün olmadığını (göründüğü kadarıyla kendisi de bu konuda bocalamaktadır) göstermiş ol­ duğumuzu sanıyorum. Zira Ksenophanes dini duygularını ifade etme tarzı bakımından açık bir şekilde ayrı durmakla beraber, bu düşünürlerin rasyonal düşünme tarzı, onlara kendi dini algıları açısından son derece tatmin edici olan yeni bir dünya anlayışı sağlamıştır. Ayrıca Ksenophanes'in aslen doğayı inceleyen bir isim olmaması, doğa filozoflarının dünya görüşlerinde gizli dini gücün daha da açık bir göstergesidir. Parmenides' e geldiğimizde de benzer bir problemle karşılaşmaktayız. Onun safVarlık incelemesinin geleneksel Hıristiyanlıktaki Tanrı'nın varlığını kanıtlama çabasına benzer bir dini amaca sahip olup olmadığın ı sormak duru­ munda değiliz; esas sormamız gereken, gerçek Varlık hakkındaki düşünceleri­ nin, bu varlığı Tanrı olarak adlandırmamış olsa bile, onun gözünde herhangi bir dini anlama sahip olup olmadığıdır. Parmenides ve Ksenophanes arasın­ daki ilişki, genel olarak, Ksenophanes'i Elea okulunun atası olarak gören ve onun tek Tanrısını Parmenides'in saf mantıksal Varlık'ının önceki teolojik aşa­ malarından biri sayan eski görüşe göre değerlendirildiği sürece, Parmenides'in 135


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.