"Evrim Sürüyor" Duvar Gazetesi - Sayı:1

Page 1

Deniz Şahin konuşmasını bilimi ve evrimi savunmanın ne kadar önemli olduğunu ve evrimi bilen herkesin onu anlatmakla yükümlü olduğunu vurgulayarak sonlandırdı.

YÜRÜYEN BALIK GÖRÜNTÜLENDİ

Bilim adamları Afrikalı akciğerli balığı yürürken görüntüledi.

İkinci olarak söz alan Dr. Çağatay Tarhan (İstanbul Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü) “Gericilikle mücadelede evrim nereye oturur?” başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Konuşmasında, tarihten bugüne aydınlanma mücadelesini ve bilimi savunmanın önemini vurguladı. Evrim karşıtlarının genel olarak bilime karşı olduğunu ve en temel bilimsel gerçekleri dahi reddettiklerine dikkat çeken Tarhan, bilim karşıtlarıyla bilimi anlatarak mücadele etmekten asla vazgeçilmemesi gerektiğini vurgulayarak sunumunu tamamladı.

“EVRİMİ NEDEN SAVUNUYORUZ?” PANELİNE YOĞUN İLGİ

İTÜ Sosyal Araştırmalar Kulübü Evrim Atölyesi “Bilim ve Aydınlanma Haftası” (20-24 Şubat 2012) kapsamında geçtiğimiz pazartesi günü gerçekleştirilen “Evrimi Neden Savunuyoruz?” panelini KSB Büyük Salon’da gerçekleştirdi. Yaklaşık iki yüz elli kişinin katıldığı panele gösterilen yoğun ilgi ve evrim teorisinin sahiplenilmesi dikkat çekti. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden Dr. Deniz Şahin, evrim hakkındaki yanılgıları açıklayan bir sunum gerçekleştirdi. Şahin, önce evrim teorisi hakkında genel bir bilgi verdikten sonra; teorinin bilimsel alandaki kullanımına, evrim teorisinin dünya çapında kabul edilmişliğine, insanın maymundan gelmediğine ve ilk insanın varolmadığı gibi bir çok konuda yaygın yanılgıların bilimsel gerçeklerini anlattı. Canlılığın ortaya çıkışının doğrudan evrim teorisiyle alakalı olmadığını belirtilerek, canllığın oluşumu ile ilgili değişik hipotezlere de sunumda yer aldı. Çokça bilgi kirliliğine maruz kalan evrimsel süreçteki araformların gerçekte ne kadar çok bulunduğuna dair çeşitli örnekler veren Şahin, yaşayan her canlının da aynı zamanda bir ara form olduğuna değindi. Dr.

Son konuşmacı olarak, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji ABD’ndan Prof. Dr. Erhan Nalçacı “Evrim teorisiyle neden uğraşıyorlar ?” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Evrim teorisinin öğrenilmesinin önüne geçildiğini, üniversitede dair ne kadar zor olduğunu belirtti. İnsan aklına yoğun bir saldırı olduğuna dikkat çeken Nalçacı, bilimsel düşüncenin sürekliliğinin engellenmesinin, toplum bilim ve güncel siyasete bilimsel bakışı da engellediğini belirtti. Sadece evrim teorisine değil, genel olarak düşünme yönteminin önüne geçilmeye çalışıldığına değindi. Üretici güçlerin ve bilimin hangi toplumsal yapılarda kök salabildiğini irdeleyen Nalçacı, çözümün üretim araçlarının bilimsel tarih anlayışı çerçevesinde hakim sınıfın değişmesiyle gerçekleşeceğini anlatarak konuşmasını sonlandırdı. Büyük bir dikkatle dinlenen sunumların ardından alınan çok sayıda yazılı soru katılımcılar tarafından yanıtlandı. Daha sonra sözlü sorular bölümüne geçildi. Söz alan dinleyiciler böyle bir etkinliğin gerçekleştirilmesinin çok önemli olduğunu vurguladılar. Evrim teorisine ve evrim teorisinin toplumsal karşılığına ilişkin çeşitli soruların cevaplanmasının ardından, panel evrimi ve aydınlanmayı savunma iradesi ile sona erdi. Evrim Atölyesi olarak, ilgisini eksik etmeyen tüm katılımcılara teşekkür ederiz. Evrimi “anlamak ve anlatmak için” haftalık düzenli toplantılarımıza davetlisiziniz.

“YAŞAYAN FOSİLLER”

SERGİSİNİ DÜZENLEYENLERDİR

Unutmamak gerekir ki aynı insanlar geminin suyun üzerinde ilahi kuvvetlerle durduğunu iddia ederek, Arşimet’ten bugüne kullanılan suyun kaldırma yasasını dahi reddedecek düzeyde bir bağnazlığın hakim olduğu bir topluluğa mensuplardır. Karartmayı, bilimsel düşünceyi yıkmayı ilke edindiklerini gözlemliyoruz.

Okulumuzun önemli ulaşım araçlarından biri olan metronun Taksim durağında 1-8 Şubat tarihleri arasında “Yaşayan Fosiller” başlıklı bir fosil sergisi gerçekleştirildi. Sergiyi gerçekleştiren ‘ilim savunucusu’ grup daha önce çokça kez, sergiyi içinde bazı üniversitelerinde bulunduğu değişik mekanlara taşıyarak yinelemişti. Sergilerde bulunan fosillerin milyonlarca yıldır değişmeği ve bunun evrim teorisini çürüttüğü iddia ediliyordu.

Çekilen videoda bu balık, iki uzun arka yüzgecini akvaryumun tabanında arka ayak gibi kullanırken görülüyor. Ön yüzgeçler ise hareketsiz kalıyor ve hayvanın gövdesi, sadece arka yüzgeçlerin yardımıyla ileriye ittiriliyor. Bilim adamlarına göre bu görüntüler, yürüme konusunda “ilk adımların” karada değil, bu balığa benzer türler tarafından suda atıldığına işaret ediyor. Bir diğer deyişle akciğerli balık, evrim sürecinde su canlıları ile kara canlıları arasındaki halkanın nasıl oluşmuş olabileceğinin canlı göstergesi. Bulguları PNAS dergisinde yayınlanan araştırmada akciğerli balık Protopterus annectens türü incelenmiş. Çünkü bu balıklar, tetrapodlar olarak bilinen, insanlar, kuşlar, memeliler ve sürüngenlerin dahil olduğu dört kol ve bacaklı, omurgalı kara canlılarıyla ciddi benzerlikler gösteriyor. Araştırmacıların amacı evrim halkasındaki en büyük değişimlerden birinin nasıl yaşandığını anlamakmış. Chicago Üniversitesi’nden Heather King “Evrimdeki çok önemli olaylardan biri, bundan 360 milyon yıl önce balık türü şeylerin tetrapodlara dönüşmesi, sudan karaya çıkmasıydı.” diyor. “Akciğerli balıklar tetrapodlara benzediği ve türlerinin diğer örnekleri tamamen yok olduğu için, onları izlemeyi tercih ettik.” Bu balık, hem solungaçlara hem de akciğer benzeri organlara sahip. Ama karada yürüyen diğer canlılarda bulunan kuyruksokumu kemiği, el ve ayak parmakları gibi önemli organları yok. Çekilen görüntülerde bu eksikleri örtmek için yüzgeçlerini kıvırarak, ayağa benzer, yere basabilecekleri yüzeyler oluşturdukları görülüyor. Bu da yürüme yetisinin, el ve ayak parmakları oluşmadan ve canlılar karaya çıkmadan önce gelişmiş olabileceğini gösteriyor. Ekip şimdi bu balığın Afrika dışındaki türlerini de incelemeyi planlıyor. Kaynak: http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/12/111214_walking_fish.shtml (14 Aralık 2011)

Bilimin yanıtını verebilmek, “anlamak ve anlatmak için” okuyoruz, tartışıyoruz ve payşaşıyoruz. Evrim Atölyesi dönem başlıklarından birisini de “Evrimin Fosil Kanıtları” olarak belirledi.

En basit evrim bilgilerimizle dahi biliyoruz ki uzun süreler boyunca değişimin durmadığı ancak yavaşladığı bir çok tür gerçekten mevcut. Canlılardaki genetik sürüklenme gibi raslantıya dayalı etkileri bir kenara bırakırsak, canlılardaki doğal seçilim koşullarının gerçekleşebilmesi için canlı çevresinde bir değişikliğe ihtiyaç var. Görece daha durağan ortamlarda ise, bazı türlerin göç eden ve ya izalasyona maruz kalan toplamı başkalaşırken, bir kısmı küçük değişiklerle soyunu devam ettirebiliyor. Ancak sergilerde, seçilen fosil örnekler üzerinden canlıların şu anda bulunduğu gibi yaratıldığı, tarih içinde türleşme ve evrim geçirmedikleri öne sürülüyor. Bunu bilimin çarpıtılması ve verilere dayanmayan bir göz boyama olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hiç birinin bilimsel niteliği olmayan insanların sunumunu yaptığı sunumlarda temelsiz analojiler üzerinden ilerleyen, bilimle alakasız konuşmalar ve bolca dini referans mevcut. Sorulması gereken iki esas soru var: “Bu büyüklükteki bir sergi (çok sayıda fosil, kaliteli baskılar, görsel materyaller vb.) hangi kaynaklar ile sağlanıyor?” ve “Neden evrime bu tür bir saldırı düzenleniyor?”. Birincisinin cevabı ikincisinde gizli. Sergi doğrudan bir inanç propagandası yerine, din ile bilimi karşı karşıya getiren yapıya sahip ve serginin gerçek verileri çarpıtarak oluşturulmuş bir anlatımı var. Bilimsel bir kaygı taşınmıyor ancak, akl-ı selimi kaybetmemiş ancak evrim teorisini bilmeyen, şüphe duyan insanlara hitap ediyor. Arka planında ise daha büyük bir kuşatmanın bir halkasını görüyoruz. Sadece evrime değil, bilimsel düşünceye ve bilimsel çalışmalar yapan insanlara yönelik bir saldırı mevcut. Toplumsal gericileşmeyi takip eden bir kuşatma... Düşünme ve sorgulamanın olmadığı bir toplum ve akademi isteniyor.

KARINCALAR VE FEDAKARLIK A S I K Bazı tür karıncılar, su baskınlarında kralA içeyi karıncayı ve diğer karıncaları kurS I K tarmak amacıyla kendi vucutlarından tepeler ve köprüler yapmaktadırlar. Türün devamı için karıncaların çoğu ölmektedir ancak, fedakarlık sağlayan genler üremeye devam etmektedir.

27 ŞUBAT 2012

İTÜ Sosyal Araştırmalar Kulübü Evrim Atölyesi’nin süreli yayınıdır. İki haftada bir yayınlanır.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.