Necip Fazıl Kısakürek _ Aynadaki Yalan

Page 72

Deminki koyu renkli duman, (balerin) kivnmlariyle Naci'nin gösterdiği koltukta tütmeye başladı. Boyuna kıvrılıyor, bükülüyor, kapanıyor, açılıyor, fakat sabit bir çehre takınamıyor, kendisini donduramıyor. Bir aralık köpek kafasına, derken (Satir) suratına, peşinden deli bir ressamın çizdiği zebani çizgilerine .bürünmekte... — Ses ver! — Sor. vereyim! — Benden ne istiyorsun? 156 '— Ruhunu istiyorum! Allah'a bağladığın ruhunul — Her ân tepemde, beynime çivi üstüne çivi çakıyorsun da yine bir şey başaramıyorsun!.. Bıkmadın mı hâlâ, usanmadın mı? Duman; bir el şeklini aldı. Tırnaklan kol boyu uzamış, üstü damar damar, kara kuru bir el... —Bırakır mıyım hiç?.. Senin ipekten beynini bu tırnaklarla çizip yırtmadan, sökük sökük paralamadan seni bırakır mıyım hiç?.. — Senden Allah'a sığınırım. Ruhuma ne üflesen Al-lah'a havale ederim. Ne telkin etsen tersini yaparım. — Tersini yaparsın?.. Böylelikle benden kurtulacağını mı sanırsın?.. Ya seni kesiksiz, katıksız bir ibadete zor-larsam?.. Uykulanna, yiyip içmelerine kadar her şeyi bırakıp secde yerinde mıhlı kalmaya davet edersem?.. Sana en masum renk, en makbul çizgiye göz atmayı bile haram edersem?.. Kadın, isim, makam, ana, evlât, hiçbir istek bırakmazsam?.. Sırtına, kaya altında ezilmiş bir kedi yavrusu gibi, taşıyamayacağın ne kadar yük varsa bindirir-sem?.. — Yine Allah'a havale ederim. Allah'ın kudretini düşün!.. — Kudret bende, galebe bende.., — Galib Allah... ' ' — Peki, niçin seni şerrimden kurtarması için sığındığın Allah bende şerri mahvetmiyor? — Büyüklüğünden... Şer belli olsun diye... —. Yani hayr görünsün diye... Demek ben de hayra hizmet ediyorum. — Asla!.. Đki zıt arasında hem bitişik zannettirecek kadar yakınlık, hem de sonsuzluk boyu uzaklık vardır. Sen bu ebedi uzaklığın, timsalisin! Allah'ın kudretine de ayrıca delilsin! Bunu anlayabilseydin... — Emir gelince insana secde ederdim, öyle mi?.. __ Öyle!.. Gurura kapılmazdın! Allah'ın bu hikmetten ötürü sana verdiği izindeki kudret tecellisi önünde yokluğa kaçardın! Đnsanoğluna musallat olmazdın. Benim de yakamı bırakırdın! Kol boyu uzun tırnaklı, damar damar, kara kuru el Naci'ye uzandı: — Nefsin benim ellerimde... Ruhun da Allah'ın... Kurtuluş yok sana benim elimden... Đyi bak ellerime... Tırnaklar bir anda parmaklara kadar indi ve meydana, hiçbir heykeltraşın yontamayacağı, fildişi tenli ve bir nağme kadar vezinli bir el çıktı. Naci, içinden bağırdı: — Belmâ'nın elleri!.. — Evet, onun elleri!.. Kıydığın iki kadından sonra sana kıymak için sıra bekleyen eller... Seni iki parçaya ayırıp da bir parçan,a öbürünü yediren eller... Đstersen o kadar' tutkun olduğun ayaklarımı da göstereyim... — Alçak şeytan!.. Çoktan kabuk bağlamış ve kapanmış bu eski yarama dokunma!.. Onun senin emrinde ve senin reçetelerinle imbiklerden renk renk büyü süzen bir sihirbaz olduğunu biliyordum. Ama artık unuttum onu, yendim!... — Yalan söylüyorsun!.. Unutmadın, üzerini külledin! Hafif bir rüzgâr esip de küller savrulunca ateşin nasıl fışkıracağını göreceksin!.. — Onu yendim diyorum sana! . .


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.