06 Temmuz 2011

Page 2

2

LÂHÝKA

6 TEMMUZ 2011 ÇARÞAMBA

‘‘

Y

Size geceleyin kalkmayý tavsiye ederim. Çünkü o, sizden önce yaþayan salihlerin âdetidir; Rabbinize yakýnlýk (vesîlesi)dir; günahlardan koruyucudur; kötülüklere kefarettir, bedenden hastalýðý kovucudur. Tirmizi, 3543

Rezalet içindeki hürriyet hayvanlýktýr

rasityucel-19@hotmail.com

Uykudakiler

‘‘

Ýman bunu iktizâ ediyor ki, tahakküm ve istibdat ile baþkasýný tezlil etmemek ve zillete düþürmemek, ve zâlimlere tezellül etmemek. Allah’a hakikî abd olan, baþkalara abd olamaz.

S

uâl: Þimdi hürriyet bahsini suâl edeceðiz. Nedir þu hürriyet ki, o kadar tevilât onda birbiriyle çekiþiyorlar? Ve hakkýnda acip, garip rüyalar görülür? Cevap: Yirmi seneden beri onu, hattâ rüyalarda takip eden ve o sevda ile herþeyi terk eden birisi, size güzel cevap verebilir. Suâl: Hürriyeti bize çok fena tefsir etmiþler. Hattâ âdetâ hürriyette insan her ne sefâhet ve rezalet iþlerse, baþkasýna zarar vermemek þartýyla birþey denilmez, diye bize anlatmýþlar. Acaba böyle midir? Cevap: Öyleleri hürriyeti deðil, belki sefâhet ve rezaletlerini ilân ediyorlar ve çocuk bahanesi gibi hezeyan ediyorlar. Zira, nâzenin hürriyet, âdâb-ý þeriatla müteeddibe ve mütezeyyine olmak lâzýmdýr. Yoksa, sefahet ve rezaletteki hürriyet, hürriyet deðildir. Belki hayvanlýktýr, þeytanýn istibdadýdýr. Nefs-i emmâreye esir olmaktýr. Hürriyet-i umumî, efrâdýn zerrât-ý hürriyâtýnýn muhassalýdýr. Hürriyetin þe’ni odur ki, ne nefsine, ne gayrýya zararý dokunmasýn. Tam ve mükemmel hürriyet, kiþinin firavunlaþmamasý ve baþkasýnýn hürriyeti ile alay etmemesidir. Þüphesiz gaye haktýr; ama mücadele usûlüne uygun deðildir. (Haþiye) Suâl: Bazý nâs, senin gibi mânâ vermiyorlar. Hem de bazý Jön Türklerin a’mâl ve etvârý pis tefsir ediliyor. Zira bazý Ramazan’ý yer, raký içer, namazý terk eder. Böyle, Allah’ýn emrinde hýyanet eden, nasýl millete sadakat edecektir? Cevap: Evet, neam, hakkýnýz var. Fakat hamiyet ayrý, iþ ayrýdýr. Bence bir kalb ve vicdan fezâil-i Ýslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakikî hamiyet ve sadakat ve adalet beklenilmez. Fakat iþ ve san’at baþka olduðu için, fâsýk bir adam güzel çobanlýk edebilir. Ayyaþ bir adam, ayyaþ olmadýðý vakitte iyi saat yapabilir. Ýþte, þimdi salâhat ve mehareti, tâbir-i âharla fazileti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem edenler vezaife kifayet etmezler. Öyleyse, ya maharettir veya salâhattir. San’atta maharet ise müreccahtýr. Hem de o sarhoþ namazsýzlar Jön Türk deðiller, belki þeyn Türktürler. Yani fena ve çirkin Türktürler. Genç Türklerin râfýzîleridirler. Herþeyin bir râfýzîsi var. Hürriyetin râfýzîsi de süfehâdýr. Ey Türkler ve Kürtler! Ýnsaf ediniz. Bir râfýzî bir hadise yanlýþ mânâ verse veya yanlýþ amel etse, acaba hadisi inkâr etmek mi lâzýmdýr, yoksa o râfýzîyi tahtie edip nâmûs-u hadisi muhafaza etmek mi lâzýmdýr? Belki hürriyet budur ki: Kanun-u adalet ve tedipten baþka, hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsýn, herkes harekât-ý meþruasýnda þâhâne serbest olsun, “Bir kýsmýnýz Allah’ý býrakýp da bir kýsmýnýzý ilâhlaþtýrmasýn” nehyinin sýrrýna mazhar olsun. (Münâzarât, s. 55-57, Y.A.N.) *** Ýmandan gelen hürriyet-i þer’iye iki esasý emreder: Yani: Ýman bunu iktizâ ediyor ki, tahakküm ve istibdat ile baþkasýný tezlil etmemek ve zillete düþürmemek, ve zâlimlere tezellül etmemek. Allah’a hakikî abd olan, baþkalara abd olamaz. Birbirinizi, Allah’tan baþka kendinize Rab yapmayýnýz. Yani, Allah’ý tanýmayan, herþeye, herkese nispetine göre bir rubûbiyet tevehhüm eder, baþýna musallat eder. Evet, hürriyet-i þer’iye Cenâb-ý Hakkýn Rahman, Rahîm tecellîsiyle bir ihsânýdýr ve imanýn bir hassasýdýr. (Hutbe-i Þâmiye, s. 65, Y.A.N.) Hâþiye: Acele etme! Yani Mîzan cerîdesinin sahibi Murad haklýdýr. Tanin muharriri Hüseyin Cahid yanlýþ ve hatâ ediyor.

Sivrisinekten misal getirmek “Þüphesiz ki Allah sivrisinekle veya ondan daha küçüðüyle misal vermekten çekinmez. Ýman edenler, onun Rablerinden gelen hak olduðunu bilirler. Ýnkâr edenler ise, “Allah bu misalle ne demek istedi?” derler. Allah bu misalle birçoðunu saptýrýr; birçoðunu da onunla doðru yola iletir. Aslýnda Allah bu misalle sadece fâsýklarý saptýrýr.” (Bakara Sûresi: 26) aþ gözüyle görülmesi mümkün olmayan kendi Zatýný, akýl ve kalp gözüne göstermek, tanýttýrmak, bildirmek ve sevdirmek için, bu muhteþem kâinatý çok anlamlý bir kitap gibi yaratan Yüce Kudret; arýdan, karýncadan ve örümcek gibi varlýklardan deliller getirdiði gibi, sivrisinekten dahi örnekler vermektedir. Kâfirlerin keyfi için böyle hakir ve basit görünen varlýklardan bahsetmeyi terk etmemektedir. Çünkü onlar dahi Allah’ýn yarattýðý san'atlý varlýklardýr. Vücutça küçük olsalar da san'atça büyüktürler. Diþi sivrisinekleri aþýlamakla vazifeli olan erkek sivrisinekler, diþiler gibi bitki ve çiçeklerin özleriyle beslenirler. Aþýlama vazifeleri bittikten bir müddet sonra da ölürler. Bu taifenin neslini devam ettirmekte asýl vazife diþi sivrisineklere aittir. Ýnsaný sokan ve kanýný emen de diþi olanlarýdýr. Erkekleri kan emmezler. Çünkü ihtiyaçlarý yoktur. Diþi olanlarý, doðacak yavrularýnýn proteine olan ihtiyaçlarý için kan emerler. Sivrisineðin yaratýlýþý baþlý baþýna bir mu'cizedir. Muhteþem bir san'at harikasýdýr. Vücudu; baþ, göðüs ve karýndan meydana gelir. Baþýnda yüz civarýnda petekten oluþan iki adet gözü, koku, nem ve ýsýya duyarlý iki adet de antenleri vardýr. Göðüs kýsmýna baðlý üç çift ayak ve bir çift kanatlarý bulunur. Karýn kýsmý ise, vücut aðýrlýðý kadar, yani üç grama yakýn kan emebilecek geniþlemeye müsait bir yapýda yaratýlmýþtýr. Bu ise, yetmiþ kilo aðýrlýðýndaki bir insanýn, ayný aðýrlýkta yemek yemesi gibidir. Ýnsan için buna imkân yoktur. Sivrisineðin baþ kýsmýnda bulunan hortumu içinde ikisi kesici, ikisi delici ve diðer ikisi emici özelliðe sahip altý adet býçak vardýr. Karýn kýsmýnda bulunan ýsýya duyarlý reseptörler vasýtasýyla, gecenin zifirî karanlýðýnda bile uyuyan

B

sami_cebeci@hotmail.com

insaný bulan ve hedefini þaþýrmadan kan damarýna yavaþça konan sivrisinek, adeta sýnýrlý uyuþturma yaparak salgýladýðý sývý ile iðnesini batýrdýðý bölgeyi uyuþturur. Bu sývý, ayný zamanda kanýn pýhtýlaþmasýný da engelleyerek, kanýn kolay emilmesini saðlar. Kesici ve delici býçaklarýyla kolayca deriyi delip damara giren sivrisineðin hortumu içindeki diðer iki býçak birleþerek, içi boþ bir hortum halini alýr ve emilen kaný karýn bölgesine gönderir. Beyinden giden sinyallerle, daha fazla kan emilmesi önlenerek karýn bölgesinin patlamasý engellenmiþ olur. Biz farkýna varýncaya kadar da sivrisinek çoktan uçup gitmiþtir. Bu yaptýklarýyla hem yumurtalar içindeki larvalarýn protein ihtiyacýný temin eder, hem de insan vücudunda kirlenmiþ kanýn bir kýsmýný emerek, fazla kanýn alýnmasýnda fýtrî vazife yapmýþ olur. Binlerce yýldan beri ayný sistemle yaratýlan ve sanki baþka bir âlemde eðitimden geçip öyle dünyaya gönderilmiþ gibi vazife yapan sivrisineklerin yaratýlýþýndaki bu mu'cize keyfiyet hangi tabiat, tesadüf ve evrimle izah edilebilir? Bediüzzaman Hazretleri de ayný noktaya dikkat çeker: “Hortumlu sivrisinek dünyaya geldiði dakikada hanesinden çýkar, durmayarak insanýn yüzüne hücum eder, uzun asasýyla vurur, ab-ý hayat fýþkýrtýr, içer. Hücumdan kaçmakta erkân-ý harp gibi maharet gösterir. Acaba bu küçük, tecrübesiz, yeni dünyaya gelen mahlûka bu san'atý ve bu fenn-i harbi ve su çýkarmak san'atýný kim öðretmiþ? Ve nerede öðrenmiþ? Ben, yani bu bîçare Said, itiraf ediyorum ki, eðer ben o hortumlu sineðin yerinde olsaydým, bu san'atý, bu kerrüfer (vurkaç) harbini ve su çýkarmak hizmetini, çok uzun dersler ve çok mütead dit tecrübelerle ancak öðrenebilirdim.” (Lem’alar s. 311) Kirli ve durgun sulara býrakýlan yumurtalarýn larva halinden sivrisinek haline gelip, yuvasýndan çýkarak

uçmasýna kadar geçen evrelerdeki mu'cize keyfiyetlerine hikmet ve ibret gözüyle bakýnca, Allah’ýn neden sivrisinekten misal getirmeyi terk etmediði daha iyi anlaþýlýyor. Onun küçücük vücudundaki büyük san'at, Sani-i Zül Celâl’e binler dillerle þahitlik yapýyor. Allah’ýn varlýk ve birliði için getirilen bu misal, iman ehlinin imanýný kuvvetlendirirken, inkâr edenlerin de inkârlarýný arttýrdý. Onunla kimileri hidayete erdi, kimileri de dalâlete gitti. Dalâlete gidenler de fâsýklardan baþkasý olmadý. Onlar hak yoldan ayrýlan ve sapýk yollara yu varlananlardan baþkalarý deðildi. “Ey insanlar, size bir misal getirildi. Þimdi onu dinleyin: Sizin Allah’ý býrakýp da taptýklarýnýzýn hepsi bir araya gelse, bir sinek bile yaratamazlar. Sinek onlardan bir þey kapacak olsa, onu da geri alamazlar. Ýsteyen de âciz, istenen de…” Hac Sûresi: 73) Kanatlarýný saniyede beþ yüz defa çarpan, bu yüzden kanat çýrpýþlarý výzýltý þeklinde duyulan, sür'atle ileri geri, aþaðý yukarý hareket edebilen ve laboratuvar þartlarýnda kanat çýrpmalarý azaltýlarak Allah Allah diye zikretme sesi duyulan sivrisinekler, insan olan her insana çok þeyler söylüyor. Bu gerçekleri görmek ve anlamak gerek. Ancak, atalarýmýzýn dediði gibi “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana gök gürlese yine az.”

Aslýnda her þey uykudadýr. Uyku güzel nimettir. Çok sevimlidir. Bir istirahat ve teneffüstür. Ya uyanýnca? Zor kendimize geliriz. Özellikle sabah namazlarý… Uykunun tam da tatlý bölümüdür. Zordur. Bunu harekete geçirecek þey imanî iradedir. Uykuda olan öyle çok þey vardýr ki… Þu an ruhlar âleminde milyonlarca uykuda olan insanlar vardýr. Her gelecek canlý uykudadýr. Vefat edenler de uykudadýrlar. Haþir ve âhiret âlemini beklemektedirler. Bebek uykusu, Genç uykusu, Yaþlý uykusu, Fitne ve fesat uykularý, Gaflet uykusu, Musîbet uykularý, Felâket uykularý, Sevinç ve neþe uykularý, Ölüm uykularý… Bunlar hepsi bizim beklentilerimizdir. Baþýmýza nelerin geleceðini bilemiyoruz. Ýftiralar, Tezyifler ve karalamalar hep uykudadýrlar. Ve fitneler… Bunlarý derin uykusundan uyartmak nelere sebep olur? Birçok saraylarý yýkmýþ olursunuz. “Fitne uykudadýr, uyandýrana lânet olsun” demiþti Ýki Cihan Serveri (asm). Lânetliktir. Buna nasýl tevessül edilir? Ama, insandýr. Zulüm damarý bu duygularý harekete geçirir. Dedikodu bunu besler. Bir binanýn bir anda yýkýlmasý gibidir. Ama o binayý yaparken ne kadar zaman lâzýmdýr? Öfkenin baldan tatlý olduðu gibi, fitneyi de ballandýra ballandýra uyandýrýrýz. Ýþimiz o olur. Uyuyan yýlaný uyandýrýrlar. Hep bu “adam”lardan çýktý her þey. Melek gibi kardeþine olur olmaz þeyler söyler. Elhannas mesabesindekiler göklere çýkarýr. Þaþýrýp kalýrsýnýz. “Bu benim yýllarca sevip muhabbet beslediðim insan mý?” diye hayretler içinde kalýrsýnýz. Uykular derindir efendim, uyandýðýnda baþýnýza neler gelir bilemezsiniz.

VECÝZE Evet, o þirin, güzel gençlik nimetine istikâmetle, tâatle þükretse, hem ziyâdeleþir, hem bâkîleþir, hem lezzetlenir. Yoksa hem belâlý olur, hem elemli, gamlý, kâbuslu olur gider; hem akrabâsýna, hem vatanýna, hem milletine muzýr bir serseri hükmüne geçirmeye sebebiyet verir. Bediüzzaman,Sözler, shf. 136


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.