01 Temmuz 2011

Page 11

DÝZÝ

1 TEMMUZ 2011 CUMA

BAZILARININ “ÞEHADET” SAYIP YÜCELTTÝÐÝ

Ýntihar eylemleri neden yanlýþ? DÝNÝN YASAKLADIÐI ÝNTÝHARIN, SÝVÝLLERÝ HEDEF ALAN VE NÝZAMÎ HARP KURALLARINA DA UYMAYAN BÝR TERÖR EYLEMÝNE DÖNÜÞTÜRÜLMESÝNÝN “ÞEHADET” ADI ALTINDA YÜCELTÝLMESÝ, KABULÜ ÝMKÂNSIZ BÝR YAKLAÞIM.

Filistin eðer Ýsrail’e karþý cihadýnda baþarýlý olmak istiyorsa, evvelâ kendi içindeki üç düþman olan cehalet, fakirlik ve ihtilâfý alt etmek zorunda. Diðer bütün Ýslâm toplumlarý gibi...

KÂZIM GÜLEÇYÜZ irtibat@yeniasya.com.tr

-3-

ÝNTÝHAR EYLEMLERÝ srail vahþetine bahane olarak gösterilen intihar eylemleri gerçekten Filistinlilerin iþi mi? Yoksa iþin içinde, eylemci Filistinlileri kullanarak bir taþla birden fazla kuþ vurmayý hesaplayan daha baþka güçler mi var? Muhalif kimlikle ortaya çýkan örgütlerin “sýzma”ya açýk nitelikleri, bilinen bir gerçek. Bunu, Türkiye’deki tecrübelerle de yakînen bilmekteyiz. Bilhassa silâhlý örgütler için bu husus çok daha fazlasýyla geçerli. Çünkü silâh kolayca temin edilebilen birþey deðil. Ýþin içine silâh girince, ordu, polis ve istihbarat teþkilâtlarý da mutlak bir þekilde devreye giriyor. Bu da faaliyetine devam edebilmek için silâha ihtiyaç duyan örgütlerin zayýf noktasýný oluþturuyor. Böylece, silâh kaynaklarý þu veya bu þekilde söz konusu örgütlere sýzarak yönlendirme imkânýný bulabiliyorlar. PKK ve Hizbullah baþta olmak üzere “yerli” terör örgütlerinin önde gelen isimleri hakkýnda ortaya atýlan “ajanlýk” iddialarý bunun sonucu. Söz geliþi, bugün Ýmralý’da tutulan Apo’nun, henüz üniversitede öðrenci iken karýþtýðý eylemler sebebiyle gözaltýna alýndýðýnda, MÝT’ten gelen talimatla serbest býrakýldýðý; kayýnpederinin ve karýsýnýn MÝT elemaný olduðu; kendisinin de Kenya’da paketlenip Türkiye’ye getirilirken Türk devletine hizmetten bahis açtýðý unutulmamalý. Ayný þey çizgisi ve tandansý ne olursa olsun, bütün terör örgütleri için de söz konusu. Nitekim Hizbullah’ta da lider kadrosu arasýnda adý geçen bazý þahýslarýn, sonradan “itirafçý” kimliðine bürünerek arz-ý endam ettikleri bilinmekte. Türkiye’deki irili ufaklý örgütler için geçerli olan bu husus, haliyle dünyanýn diðer coðrafyalarýndaki örgütler için de geçerli. Cezayir’deki direniþ örgütlerinden Filistin’deki Hamas ve Ýslâmî Cihad’a; Orta-Güney Amerika’daki cuntalarla mücadele etmek için kurulan gerilla teþkilâtlarýndan Afganistan’daki El Kaide’ye varýncaya kadar. Sýzmalara, manipülasyona ve yönlendirmeye açýk yapýlarýyla bu örgütler, ideolojilerini birtakým hamasî söylemlerle parlatýp mensuplarýný “yüksek idealler” uðruna ölüme gönderirken, sonuçta çok daha baþka güçlerin karanlýk emellerine hizmet etmekten baþka bir iþ yapmýþ olmazlar. Nitekim El Kaide örgütü ve Usame bin Ladin olmasaydý, ABD Afganistan’a hangi gerekçeyle müdahale edecek ve nasýl bir bahaneyle Orta Asya’ya üsler kurup asker tahkimatý yapacaktý? Hal böyle olunca, Ýsrailli sivilleri hedef alan intihar saldýrýlarý ve bunlarýn Hamas-Ýslâmî Cihad gibi örgütlere mal edilmesi, ister istemez ayný senaryoyu akla getiriyor. Cezayir’deki

Ý

kafa kesme ve boðazlamalarý, Türkiye’deki domuz baðý cinaBuna meydan vermemek için evvelemirde yapýlmasý gereyetlerini sözümona “Ýslâmcý terör” örgütlerine mal eden ken þey, cehaletin ilim ve eðitimle, fakirliðin kalkýnma hamlemihraklar, Filistin’de de Ýsrailli sivilleri vuran intihar eylemle- leriyle, ihtilâflarýn da sýký bir ittifak ve dayanýþma ile izale edilriyle karþýmýza çýkýyorlar. mesidir. Aslýnda Hamas’ýn çýkýþ noktasý bu deðildi. Tümüyle eðitiÝlim ve eðitimle aydýnlanmýþ, kalkýnarak zenginleþmiþ, orme, sosyal faaliyetlere ve Filistin nesillerinin þuurlu bir þekilde tak hedef ve idealler etrafýnda kenetlenmiþ bir toplumu hiçyetiþtirilmesine yönelik çalýþmalarýyla bilinen bu örgütün adý, bir dýþ güç yýkamaz. neden sonra silâhlý eylemlerle de anýlmaya baþlandý. Aslýnda Filistin halký, Arap toplumlarý içerisinde eðitim Ayný tecrübeyi Mýsýr kaynaklý Ýhvan-ý Müslimîn hareketi düzeyi en yüksek olanlardan biri olarak biliniyor. Ve bunda de yaþamýþ ve bunun bedelini bilhassa Mýsýr ve Suriye’de çok Hamas’ýn da, ilkokuldan üniversiteye kadar kurduðu eðitim aðýr bir þekilde ödemiþti. kurumlarýyla son derece önemli katkýlarý söz konusu. Filistin’deki intihar eylemlerini “istiþhad, þehadet eylemi” Ancak tek baþýna eðitim, sorunu çözmüyor. Diðer þartlaolarak niteleyip, fetvalarýyla bu eylemleri beraat ettirmeye ça- rýn da tamamlanmasý gerekiyor ki, bütününden saðlam ve lýþanlar var. Ama bu çabalara hak vermek mümkün deðil. muhkem bir yapý çýksýn. Dinin yasakladýðý intiharýn, sivilleri hedef alan ve nizamî Filistin eðer Ýsrail’e karþý cihadýnda baþarýlý olmak istiyorsa, harp kurallarýna da uymayan bir terör eylemine dönüþtürül- evvelâ kendi içindeki üç düþmaný alt etmek zorunda. mesinin “þehadet” adý altýnda yüceltilmesi, kabulü imkânsýz Diðer bütün Ýslâm toplumlarý gibi... bir yaklaþým. Bu eylemlerin, Ýsrail’e yeni vahþetler irtikâbý için koz verip NURCULAR, ÝHVAN, SÝYASET barýþý sabote etmesi de olayý yeterince açýklýyor. Tarihçe-i Hayat’ýn sonundaki “Risale-i Nur ve hariç mem leketler” bölümünde yer alan dikkat çekici yazýlardan biri, Ýsrail kurulalý beri devam eden Filistin meselesi, Bedi- Baðdat’taki ed-Difa gazetesinde Ýsa Abdülkadir imzasýyla yaüzzaman’ýn yüz yýl önce dile getirdiði tesbitin haklýlýðýný yýnlanan ve Nur talebeleriyle Ýhvan-ý Müslimîn arasýndaki bir kez daha gösteriyor: Cehafarklarý açýklayan makale. Yazýnýn en baþýnda evvelâ, alet, zaruret ve ihtilâfa karþý saralarýndaki ortak nokta vurgunat, marifet ve ittifak silâhlalanýyor: “Kur’ân ve iman hakirýyla cihadýn önceliði. katleri ile, ittihad-ý Ýslâm daireBaský, zulüm ve sömürüye sinde Müslümanlarýn dünya ve maruz her insanda ve dolayýsýyÇýkýþ Bediüzzaman modelinde: ahiret saadetlerine hizmet etla bu durumdaki MüslümanlarDevleti yönetmeye ve iktidara mek.” da da hakim olan psikoloji, bu talip olmayýp, siyaset karþýsýnda Sonrasýnda altý madde halinbaský, zulüm ve sömürüyü yade sýralanan farklardan biri, sipan “düþman”larý suçlamaya mesafeli bir duruþa konumlanayasete bakýþ olarak izah ediliyöneliktir. rak, demokrasi ve hürriyetin de yor: Ve hiç þüphe yok ki, bu suçla“Nur talebeleri siyasetle iþtima haklýdýr. altyapýsýný oluþturacak manevî gal etmez, siyasetten kaçýyorlar. Ama tek baþýna meseleyi çözhizmetlerde yoðunlaþmak. Eðer siyasete mecbur olsalar, mez. Elinde bulundurduðu güce siyaseti dine âlet yapýyorlar; tâ dayanarak zulmeden düþman, ki siyaseti dinsizliðe âlet edensuçlama ve yakýnmalarla bertaraf lere karþý dinin kudsiyetini göstersinler. Siyasî bir cemiyetleri edilemeyeceði gibi, onun insafa gelmesine de yardýmcý olmaz. Olsa olsa, zulme boyun eðmeme ve direnme bilinç ve ka- asla mevcut deðil. “Ýhvan-ý Müslimîn ise, memleket ve vaziyet sebebiyle, siyararlýlýðýnýn ifadesi olarak iþe yarar. Ancak bu direniþin baþarýlý olmasýnýn da þartlarý var ve Said setle din lehinde iþtigal ediyorlar ve siyasî cemiyet de teþkil ediyorlar.” (s. 1131) Nursî’nin tesbitinde bu þartlar gayet özlü þekilde ifade ediliyor: Bununla baðlantýlý bir diðer fark da þu: Bu tesbitle Müslümanlara deniliyor ki: Hariçteki düþmanlarýn hücum ve taarruzlarýna maruz ka“Nur talebeleri, meslekleri siyaset ve cemiyet olmadýðýnlabilirsiniz. Ama siz asýl düþmaný kendi içinizdeki cehalet, fa- dan, hükümetlerden izin almaya kendilerini mecbur hissetkirlik ve ihtilâflarda arayýn. Gücünüzü ve enerjinizi tüketip si- miyorlar. Ýhvan-ý Müslimîn ise, vaziyetleri itibarýyla siyasete zi haricî düþmanlar karþýsýnda da zaafa düþüren asýl tehlikeler temas etmeye, cemiyet teþkiline ve þubeler ve merkezler açbunlardýr. Evvelâ bunlara çare bulun. maya muhtaç bulunduklarýndan, hükümetten ruhsat almaya Gerçekten de, cehalet karanlýðýnda, fakirliðin pençesinde muhtaçtýrlar.” (a.g.e., s. 1132-3) ve ihtilâflarla bölünüp parçalanmýþ bir toplumun, dýþarýda En iyi müfessir olan zaman ilerledikçe ve ibret dersleriyle baþka düþman aramasýna gerek yok. Çünkü o kendi içinde dolu tecrübeler biriktikçe, bu farklarýn önemi çok daha net çökmüþtür. bir þekilde anlaþýlýyor. Ve hariçteki düþman da, bu durumundan istifade ederek Ve Risale-i Nur hizmetinin gerek siyasetten, gerekse resmî hücum edip taarruzunu þiddetlendirir ve o toplumu boyun- yapýlanmalardan uzak, rejimlerin ve þartlarýn çok elveriþsiz duruðu altýna alýr. olduðu yerlerde dahi günlük hayatýn fýtrî akýþý içinde geliþme-

‘‘

YARIN: SAÝD NURSÎ FARKI

ye müsait vasfýnýn ne kadar hayatî bir önemde olduðu da... Risale-i Nur’da ölçüleri verilen hizmet metodu sayesindedir ki, Türkiye en baskýcý ve tahripkâr icraatlarla ortaya çýkan ve çeyrek asýrdan fazla iktidarýný sürdüren bir dikta rejimini, kimsenin burnu bile kanamadan barýþçý bir geçiþle aþarak çok partili demokrasiye intikal edebildi. O devirde Nurcular rejimin bir numaralý hedefi olarak aðýr baskýlara maruz kalsalar, karakol ve zindanlarda süründürülseler de, bütün bunlarý müsbet hareket prensibiyle aþmayý bildiler. Tüm provokasyon planlarýný boþa çýkararak. Ve Bediüzzaman’ýn hayatýnýn son yýllarýnda baþlayan “risalelerin dünyaya açýlmasý” süreci, vefatýndan sonra her geçen gün daha da hýzlanýp yaygýnlaþarak devam etti; eserler yeryüzünün her köþesine ulaþtý; çok farklý rejimlerle yönetilen ülkelerde dahi külliyatý okuyan cemaatler teþekkül etti. Þu anda, bizdeki 30’lu yýllarýn rejimine benzer bir tek þahýs diktasýnýn hüküm sürdüðü Özbekistan’la, bazý mevziî sýkýntýlarýn yaþandýðý Rusya dýþýnda, Nur hizmetleri dünyanýn her tarafýnda problemsiz bir þekilde geliþmeye devam ediyor. Doðduðu Mýsýr baþta olmak üzere Ortadoðu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaygýn olan Ýhvan-ý Müslimîn ise, siyasetle iliþkisini doðru bir temele oturtamamanýn aðýr bedellerini ödeyegeldi. Devleti ve iktidarý önceleyen stratejilerle hareket etmesi, ister istemez iþbaþýndaki rejimlerle çatýþýp, çoðunlukla da ezilmesini netice verdi. Çatýþtýklarý rejimleri devirmek için iþbirliði yaptýklarý darbecilerin de hedefi olmaktan kurtulamadýlar. Mýsýr’da Kral Faruk’a karþý destekledikleri Nâsýr’ýn, iktidarý ele geçirdikten sonra onlarý ezmeye yönelmesi örneðinde olduðu gibi. Keza yýllar önce Yeni Asya’nýn yayýnladýðý Hekimoðlu Ýsmail imzalý “Sosyalistler Suriye’yi nasýl ele geçirdi?” broþüründe anlatýldýðý gibi Mýsýr’dakilere benzer þekilde oyuna getirilen Suriye Ýhvan’ýnýn, Hama’da olduðu üzere, vahþice katliâmlarýn hedefi yapýlmalarý da bir baþka acý örnek. Bütün bunlar olup biterken, Ýhvan-ý Müslimîn’in, ta Kral Faruk döneminden baþlayarak, geçmiþten bugüne yaþadýðý ve son olaylarda yeni örnekler de eklediði tecrübe birikimini dikkate alarak, konumunu, duruþunu, çizgisini, istikametini dikkatle gözden geçirmesi gerekiyor. Bu noktada en önemli husus, Ýhvan’ýn bu süreçte bir siyasî aktör olarak rol üstlenme tavrýndan uzak durup, aslî hizmet ve iþtigal alanlarýna yoðunlaþmasý. Said Nursî’nin ýsrarla vurguladýðý gibi, nur ve topuz bir arada olmaz. Nurla dine hizmet etmek isteyenin, siyaset topuzunu býrakmasý þart. Ýlâveten, temel parametreleri yabancý mahfiller tarafýndan belirlenen günümüz siyasetinin, hele þu anda Mýsýr ve Suriye gibi ülkelerde olduðu gibi her adýmý tuzaklarla dolu çok kaygan bir zemin haline gelmesi, Ýhvan için çok daha riskli bir durum ortaya çýkarýyor. Ve þartlarýn kaçýnýlmaz kýldýðý gelgitler ve çeliþkiler, öncelikle Ýhvan’ý yýpratýyor. Ýhvan için de çýkýþ Bediüzzaman modelinde: Devleti yönetmeye ve iktidara talip olmayýp, siyaset karþýsýnda mesafeli bir duruþa konumlanarak, demokrasi ve hürriyetin de altyapýsýný oluþturacak manevî hizmetlerde yoðunlaþmak.

11


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.