Da Vinci sifresi

Page 286

Gözetmen ile yan yana duran Langdon şapel duvarlarını incelerken, bir çıkmaza gireceklerinden endişeleniyordu. Sophie şifreye bakmak üzere gitmiş ve görünüşe göre artık hiç yardımı olmayacak Kâse haritasını içeren gül ağacı kutuyla Langdon'ı baş başa bırakmıştı. Sauniére'in şiiri Rosslyn'inden açıkça bahsettiği halde, Langdon geldiklerinden beri ne yapacaklarını bilemiyordu. Şiir, "bıçak ve kadehten" söz ediyordu ama Langdon onları hiçbir yerde göremiyordu.

Kutsal Kâse Roslin'in altında Bıçak ve kadeh bekçidir ona Langdon bir kez daha bu gizemin henüz açıklanmamış bir yanı olduğunu hissediyordu. Gözetmen, Langdon’ın elindeki gül ağacı kutuya bakarak, "İnsanların özeline girmekten nefret ederim ama," dedi. "Bunu nereden aldığınızı... sorabilir miyim?" Langdon yorgun bir kahkaha attı. "Bu gerçekten çok uzun bir hikaye." Gözlerini bir kez daha kutuya çeviren genç adam tereddüt etti. "Bu çok garip büyükannemde de bunun tıpatıp eşi bir kutu var, bir mücevher kutusu. Aynı şekilde cilalanmış gül ağacı, aynı gül kabartması hatta menteşeleri bile aynı." Langdon, genç adamın yanıldığına emindi. Eğer dünyada eşi benzeri olmayan bir kutu varsa, o da buydu... tarikatın kilit taşı için özel imal edilmiş bu kutu. "İki kutu birbirine benzeyebilir ama..." Yan taraftaki kapının çarpmasıyla, her ikisi de bakışlarını o yöne çevirdi. Sophie tek kelime etmeden dışarı çıkmıştı ve yakınlardaki taş eve doğru kayalıklarda yürüyordu. Langdon, onun arkasından bakakaldı. Nereye gidiyor? Binaya girdiklerinden beri garip davranıyordu. Gözetmene döndü. "Bu evin ne olduğunu biliyor musunuz?" Sophie'nin oraya gitmesine şaşırmış olan genç adam başını salladı. "Orası şapelin rektörlüğüdür. Şapel müdürü orada yaşar. Aynı zamanda Rosslyn Vakfı'nın başkanıdır." Durdu. "Ve benim büyükannemdir." "Büyükanneniz Rosslyn Vakfı'nın başkanı mı?" Genç adam başını salladı. "Onunla birlikte rektörlükte yaşıyorum. Şapeli idare etmesine yardım edip, tur rehberliği yapıyorum." Omuzlarını silkti. "Hayatım boyunca burada yaşadım. Büyükannem beni o evde büyüttü." Sophie için endişelenen Langdon, seslenmek için şapelin kapısına doğru yürüdü. Yan yola geldiğinde durdu. Genç adamın söylediği bir şeyin yeni farkına varmıştı. Beni büyükannem büyüttü. Langdon önce kayalıklarda yürüyen Sophie'ye, sonra elindeki gül ağacı kutuya baktı. "İmkânsız." Langdon yavaşça yeniden genç adama döndü. "Büyükannenizde bunun gibi bir kutu olduğunu söylediniz değil mi?" 'Tıpatıp aynı." "Onu nereden almış?" "Büyükbabam onun için yapmış. Ben henüz bir bebekken ölmüş ama büyükannem hâlâ ondan bahseder. Elleriyle harikalar yarattığını söyler. Her şeyi yapabilirmiş." Langdon hayal edilmesi imkânsız bağlantıların ortaya çıktığım hissediyordu. "Sizi büyükannenizin büyüttüğünü söylüyorsunuz. Ailenize ne olduğunu sormamın sakıncası var mı?" Genç adam şaşırmış gibi görünüyordu. "Ben küçükken ölmüşler." Durdu. "Büyükbabamla aynı gün." Langdon'ın kalbi teklemişti. "Bir araba kazasında mı?" Gözetmen, zeytin yeşili gözlerindeki hayret ifadesiyle geri çekildi. "Evet, bir araba kazası. Bütün ailem o gün öldü. Büyükbabamı, ailemi ve..." Gözlerini kapıya çevirerek durdu. Langdon, "Ve kız kardeşinizi," dedi.


Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.